Sap forum 12. Sayı

Page 1

SAYI 12 / 2015

Üst Düzey Yöneticilerin

HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN ÇÖZÜMLER KAMUDA BÜYÜK VERİ FIRSATI

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE SAP ÇÖZÜMLERİ

YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR: SAP S/4HANA



........................................................................................................................................................................... ÖNSÖZ

BÜYÜMENİN VE SADELEŞMENİN SIRRI: TEKNOLOJİ İLE İNSANI BULUŞTURMAK Gerek iş gerekse özel yaşamımızda çoğu zaman hayatın zorluğundan, işlerin çokluğundan ve karmaşıklığından, zamanın yetmeyişinden şikayet ederiz. Aslında genel anlamda baktığımızda ne hayat ne de işlerimiz bu kadar karmaşık; onu karmaşıklaştıran biziz. Paylaşmayı, değer vermeyi, öğrenmeyi ve öğretmeyi bildiğimiz sürece çok daha rafine, çok daha sade ve çok daha verimli yaşamak mümkün. SAP olarak aynı bakış açısını hem teknolojide hem de sosyal ilişkilerimizde biz de yürekten benimsiyoruz. “Sadeleştirme” vizyonumuz, işimizin gereği olarak elbette öncelikle teknolojiye bakış açımızı yansıtıyor. Kısa süre önce duyurduğumuz SAP S/4HANA, bu konudaki en yeni ve en önemli adımlarımızdan biri. SAP HANA bellek-içi platformu üzerinde çalışan SAP S/4HANA’nın en önemli özelliği, sadeliği. CEO’muz Bill McDermott’ın da dediği gibi, SAP S/4HANA ile “21. yüzyılın kurumsal kaynak planlama kavramını yeniden tanımlıyor, 20. yüzyılın karmaşık BT altyapısının sonunun başladığına inanıyoruz.” Diğer bir deyişle, sadeleşmeyi paylaşarak teknoloji ve iş dünyasında yeni bir dönem başlatıyoruz. Fakat sadeleşme yalnızca teknolojiden ibaret değil. Düşüncelerimizin de sadeleşmesi, berraklaşması önemli. Bu berraklığa ulaşmamızdaki en önemli etkenlerden biri de gençlerden aldığımız destek. SAP University Alliance kapsamında uzun zamandır sürdürülen bir Early Talent programımız var. 1985 ve sonrasında doğmuş gençlere (yani Y kuşağının üyelerine) yönelik bu program, dünyadaki başka pek çok ülkede olduğu gibi SAP

Türkiye’de de uygulanıyor. Program kapsamında SAP’de çalışmaya başlayan gençler, gerçekten de işlerimize farklı bir dinamizm ve bakış açısı kazandırıyor. Ancak SAP Türkiye olarak bununla yetinmeyip, Early Talent kapsamında bir de reverse mentoring uygulamasına imza attık. Global anlamda SAP’de bir ilk olan bu uygulamayla, biz gençlere danışıyoruz. Aklımızdaki soruyla, sorunla ya da konuyla ilgili olarak gençlerin bakış açısını öğreniyor, farklı yaklaşımlarından yararlanıyoruz. Böylece hem işimizi geliştiriyor hem de farklı geçmişlerden ve nesillerden gelen kişiler arasında bir köprü kuruyoruz. Geleceğin liderlerinin yetişmesine de katkıda bulunuyoruz. Benim de şahsen katıldığım bu uygulama sayesinde, teknolojiye ve dünyaya daha geniş bir açıdan bakabiliyoruz. Mentorluk aldığımız gençlerin çoğu zaman bizi daha sade ve daha berrak düşünmeye yönlendirdiğini büyük bir memnuniyetle görüyoruz. Sadeleştirmek için öncelikle kendimiz sadeleşmeli, teknolojideki “insan” unsurunu gözden kaçırmadan, dünyaya karşı sorumluluğumuzu da yerine getirmeliyiz. Yani teknolojinin ötesinde, insan olmanın getirdiği “temel sorumluluklar” bizim için en önemli konulardan biri. Sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında bugüne dek pek çok projeye imza attık. Bu projelerimizin kazandığı başarı, SAP Türkiye’ye SAP’nin tüm sosyal sorumluluk projeleri arasında üst üste ikinci kez birinciliği getirdi. Dikkat çeken bu çalışmalarımıza geçtiğimiz günlerde de bir yenisi eklendi: SAP Social Sabbatical projesinin Türkiye ayağı başladı.

Zeynep Keskin SAP Türkiye Genel Müdürü

Gelişmekte olan ülkelerde girişimciliğe destek veren ve sivil toplum kuruluşları ile sosyal projeler geliştiren SAP Social Sabbatical programı çerçevesinde 2015 yılı boyunca dünyanın farklı ülkelerinden 96 SAP çalışanı, Türkiye dâhil 8 ülkede gönüllü olarak çalışacak. Türkiye’de bir ay boyunca TEV, TEGV, Habitat ve Yuvarla.com ile birlikte çalışacak SAP gönüllüleri, girişimcilik ve eğitim sektörünün sorunlarına çözüm arayacak. Bizim işimiz teknoloji. Ama sorumluluğumuz sadece teknolojiyle sınırlı değil. Şirketlerin iş yapış biçimlerini sadeleştirirken dünyayı da daha güzel bir yere dönüştürmeyi, insan ilişkilerini korumayı ve beslemeyi, sürekli öğrenmeyi hedefliyoruz. Hayatımızı, işimizi, beklentilerimizi, çalışmalarımızı sadeleştirerek çok daha etkili bir gelişme sağlayabileceğimize inanıyor, bu süreçte edindiğimiz deneyimleri sizlerle de paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

1


İÇİNDEKİLER........................................................................................................................................................................................

32 KAPAK KONUSU: ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN ÇÖZÜMLER

06

06 / UNVANINIZ “C” İLE BAŞLIYORSA, HAYATINIZ SAP İLE DAHA KOLAY

18

DOSYA KONUSU: KAMUDA BÜYÜK VERİ FIRSATI 12 / DÜNYANIN EN BÜYÜK VERİ ÜRETİCİSİ VE TÜKETİCİSİ OLARAK “DEVLET” DOSYA KONUSU: SAĞLIKTA SAP ÇÖZÜMLERİ 18 / SAP TEKNOLOJİLERİ, SAĞLIK SEKTÖRÜNDE EZBER BOZUYOR

12

22 / KÖŞE YAZISI NURAY TAKMAZ SAP HASTANE ÇÖZÜMLERİYLE, HASTA BEKLENTİLERİNİ EN İYİ ŞEKİLDE KARŞILAYIN 23 / KÖŞE YAZISI SHELLY DUTTON KİŞİSELLEŞTİRME, SAĞLIK ENDÜSTRİSİNİN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRİYOR DOSYA KONUSU: NESNELERİN İNTERNETİ 24 / TEKNOLOJİYİ KULLANARAK NOKTALARI BİRLEŞTİRMEK 35

28 / TREND SAP’NİN YARATICI GÜCÜ: HASSO PLATTNER ENSTİTÜSÜ 32 / TREND Y KUŞAĞINI YANLIŞ MI ANLIYORUZ? 35 / TREND SAP, YENİ NESİL KURUMSAL YAZILIMI S/4HANA’YI PAZARA SUNDU 36 / TREND SAP DÜNYASININ TÜRKİYE’DEKİ YENİ BULUŞMA NOKTASI: SAP FORUM ONLINE 38 / HAYATIN İÇİNDEN KAAN GÖKSAL “BİR GİRİŞİMCİ ÇALIŞKAN, TUTKULU, HEVESLİ VE ÇOK YÖNLÜ OLMALIDIR” 40 / HABERLER

28

38

Konak Medya adına İmtiyaz Sahibi: Cem Tecimen Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu): Aylin Tarhan Kuru (aylin.tarhan@konakmedya.com) Yazı İşleri: Ayşe Başcı, Melda Bağdatlı, Merve Yılmaz, Ayşen Erdoğan Görsel Yönetmen: Kadir Kaymakçı Katkıda Bulunanlar: Erdem Aksakal, Musa Zorbozan, Fulya Arköse, Emir Barın, Alper Derici, Murat Kaptan, Nuray Takmaz, Cihat Onbaşı, Meltem Kurtoğlu, Rengin Köşklü, Can Etili Reklam Müdürü: Güler Okumuş (guler.okumus@konakmedya.com) Yapım-Yönetim ve Reklam Satış: Konak Medya - Yıldız Posta Cad. Akın Sit. 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe/İstanbul İletişim: 0212 216 97 00 www.konakmedya.com Matbaa: Portakal Basım Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4 Levent - Seyrantepe - İstanbul Tel: 0212 332 28 01 Faks: 0212 332 02 08 FORUM dergisi, SAP Türkiye ile yapılan sözleşme gereği Konak Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak kurumsal bir yayın olarak yayımlanmaktadır. FORUM dergisinde yer alan görüşler sadece yazarlarına aittir. FORUM dergisinde yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların tüm hakları Konak Medya’ya aittir. Kaynak gösterilmeksizin ve izinsiz alıntı yapılamaz. SAP logosu sözleşme gereği, SAP Türkiye’nin izniyle kullanılmaktadır.

2

w | www.sap.com.tr t | twitter.com/sapturkiye f | facebook.com/sapturkiye



HAYATIN İÇİNDEN................................................................................................................................................................................

4


...............................................................................................................................................................................................................................

5


KAPAK KONUSU: ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN ÇÖZÜMLER............................................................

UNVANINIZ “C” İLE BAŞLIYORSA, HAYATINIZ SAP İLE DAHA KOLAY İş dünyasında müthiş bir dönüşüm yaşanıyor. Artık sadece müşteriye hizmet vermek yetmiyor. Tedarikçilere, müşterilerin iş ortaklarına, müşterilerin müşterilerine de fayda sunmak, bir fark yaratmak gerekiyor. Kısacası, müşteri deneyimini optimize etmek, her kademedeki çalışan ve yönetici açısından büyük önem taşıyor. 6


............................................................................................................................................................................................................................... Bir şirkette unvanı C ile başlayan kaç kişi olur? Tahmin edebileceğinizden daha fazla. Bugünün şirketlerinde CEO’dan COO, CIO, CTO, CFO, CMO, CPO’ya kadar pek çok unvan görüyoruz. Bu unvanlara sahip kişiler, şirketin farklı birimlerinin yöneticileri olarak görev alıyorlar. Örneğin CFO’nun şirketin bütün finansal süreçlerinden haberdar olması, finans birimlerini koordineli bir şekilde yönetebilmesi ve CEO’ya rapor vermesi gerekiyor. Aynı şekilde teknoloji CFO’dan, pazarlama CMO’dan, operasyonlar COO’dan soruluyor. Bütün bu sorumlu kişileri aynı noktada buluşturan nedir? Öncelikle CEO’ya ve şirket yönetim kuruluna sunulan raporlar. Ama en az bu hiyerarşi kadar önemli olan bir nokta daha var: teknolojik altyapı. Tüm birimlerin birbirinden bağımsız ve habersiz çalıştığı, eski usul, hantal bir yapıdan söz etmiyoruz elbette. SAP, bulut ve SAP HANA temelinde sunduğu çözümlerle, tüm şirketi uyumlu bir orkestraya, yöneticileri ise orkestra şeflerine dönüştürüyor.

Senaryo 1: Eskiden 2 yılda yapılan projeleri 2 aya indirebilmek A şirketinin insan kaynakları direktörü Jale Hanım, bulut tabanlı İK çözümleriyle şirketine neler kazandırabilir, dolayısıyla kendi performansını ve memnuniyetini de ne ölçüde artırabilir? Jale Hanım, şirketinin en değerli sermayesi olan insan kaynağını etkili şekilde değerlendirmek için, SuccessFactors çözümünü kullanarak iş gücü analizleri yapıyor. Böylece şirketin İK açısından zayıf ve güçlü yönleri belirleniyor. Örneğin, istifa oranlarının ya da personel devir hızının yüksek olması, işletme açısından zayıf bir yön anlamına geliyor. Jale Hanım, bu zayıflığı ortadan kaldırmak için hızla harekete geçebiliyor. Son dönemde istifaların sayısının artmış olması da Jale Hanım’ın dikkatini çekiyor. Yine SuccessFactors’ın sunduğu analiz ve raporlama imkanından yararlanan yöneticimiz, istifa eden personelin ortak özelliklerini, performans ile işten

ayrılmalar arasındaki ilişkiyi, en önemlisi de ayrılması muhtemel kişileri belirleyebiliyor. Ayrılma ihtimali olan kişilerin yerine getirilebilecek adayları da SuccessFactors analizleri üzerinden otomatik olarak görüp üst yönetime bu doğrultuda bilgi verebiliyor. Adayların yetkinlik durumları, geçmiş deneyimleri, performans değerlendirme sonuçları gibi bütün verilerin raporlanması sonucunda, şirket içi atamalar ve yeni işe alımlar çok daha kolay bir şekilde yürütülüyor. Jale Hanım’ın görevi bununla sınırlı değil. Bordrolama, stratejik hedef belirleme, kişisel KPI’lar, kurum kültürü, eğitimler gibi İK kapsamındaki tüm süreçler SAP çözümleriyle verimli bir şekilde yürütülüyor. Jale Hanım, bütün bu süreçlerin kapsamlı bir raporu için en az bir yıl beklemek yerine, kısa sürede genel durum değerlendirmesi yapıp üst yönetime sunarak gerekli aksiyonları alabiliyor. Sonuç: zaman, maliyet ve iş gücü tasarrufu. Ve elbette analize dayalı, daha sağlıklı veriler.

CTO’lar için SAP

Bir işletmede teknoloji, CTO’lardan sorulur elbette. Ama bir CTO’nun başarısının temelinde iki unsur yatıyor: İhtiyaçları doğru belirlemek ve ihtiyaçlara en uygun çözümleri almak. Bu noktada CTO ile bütün departmanlar ve üst yönetim arasında uyum olması gerekiyor. Departman çalışanları beklentilerini doğru anlattığında, üst yönetim bu beklentileri doğru anlayıp gereğinin yapılmasını onayladığında, CTO’nun işi kolaylaşıyor. Bu noktada ise SAP çözümleri devreye giriyor. SAP, müşteri ilişkileri yönetiminden kurumsal kaynak planlamaya, insan kaynakları süreçlerinden tedarik zincirine kadar işletmenin her noktasında sunduğu çözümlerin yanı sıra, kısa süre önce duyurduğu SAP S/4HANA adlı yeni nesil iş uygulamaları paketiyle de işletmelerin süreçlerini kolaylaştırıyor. Böylece CTO’ların da rahat bir nefes almasını sağlıyor. SAP HANA bellek-içi platform üzerinde çalışan SAP S/4HANA, SAP Fiori’nin sunduğu kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimiyle birlikte geliyor. “CTO’nun işi zaten teknoloji; dolayısıyla SAP’den faydalanması çok doğal,” diyorsanız, diğer üst düzey yöneticilerin SAP ile kazandıklarını da kısaca özetleyelim.

İnsan kaynakları yöneticilerine konforlu çözümler

Verimlilik, dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri. Doğal kaynaklardan ticari faaliyetlere kadar her konuda, her alanda verimlilik ön planda. Ama iş dünyasında şirketler giderek büyüyor, işgücü gittikçe mobilleşiyor, saha faaliyetleri artıyor. Bu durumda çalışanların verimliliğini korumak da, ölçmek de kolay değil. İnsan kaynakları yöneticilerinin en büyük sıkıntılarından birinin bu olduğunu çok iyi biliyoruz. Forrester’ın 400 CIO ile yaptığı bir çalışmanın sonuçları da bunu doğruluyor: Bu CIO’ların yüzde 70’i departmanlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu söylüyor. Bu kopukluk da doğal olarak verimlilik sorunlarını beraberinde getiriyor. Ayrıca bu durum, personelin şirkete bağlılığını ve memnuniyetini de olumsuz etkileyebiliyor.

7


KAPAK KONUSU: ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN ÇÖZÜMLER............................................................ SAP İnsan Kaynakları Yönetimi SAP HCM çözümleri, bulut ortamının sunduğu avantajlardan da yararlanarak İK yöneticilerinin işlerini önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Deloitte’e bağlı Bersin analiz şirketinin yaptığı araştırmaya göre, bulut-tabanlı İK ya da yetenek yönetimi sistemleri şu avantajları sağlıyor: • İşletmeleri sistem yükseltme külfetinden kurtarıyor çünkü sistem iyileştirmeleri tedarikçi firma tarafından yapılıyor. • Modüler ve konfigüre edilebilir oluyor; değişen koşullara kolayca uyarlanabiliyor. • Çoğunlukla müşteri deneyimine dayanarak geliştirilmiş basit ve sezgisel kullanıcı arayüzleri sunuyor. • Tek tedarikçiden alınarak farklı sistemlerin konsolidasyonu ihtiyacını ortadan kaldırıyor. • Maliyet avantajı ve kolay kurulum sağlıyor, ek donanım gerektirmiyor. • Entegre yetenek analizleri sayesinde nihai kâr artıyor. Bulut tabanlı İK hizmetlerinin kazandırdıklarına SAP de SuccessFactors ile bambaşka boyutlar ekliyor. SAP HANA Cloud Platform ile desteklenen SuccessFactors her sektör ve her ölçekten şirkette uyum, çalışan performansında da optimizasyon yaratıyor. Büyük ölçekli kuruluşlara yönelik uygulamaların bileşenleri, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde uyarlanabiliyor. Elbette bir İK yöneticisinin görevi, personel değerlendirme ve alımlarıyla sınırlı değil. Bordrolamadan stratejik

hedef belirlenmesine, kurum kültüründen eğitimlere kadar her türlü konu SAP çözümleriyle otomatize edilerek yöneticiye raporlanabiliyor. SuccessFactors’ın sunduğu entegre yetenek yönetimi

çözümleri arasında şunlar yer alıyor: Eğitim; Performans ve Hedefler; İşe Alım; Ücret Planlama; Yedekleme ve Gelişim; İş Gücü Planlama; kilit veriler, karşılaştırma noktaları ve en iyi uygulamaları da kapsayan İş Gücü

Senaryo 2: Finans uygulamalarında sade, güvenilir çözümler B şirketinin CFO’su Alp Bey, farklı kaynaklardan gelen finansal verilerin doğru şekilde entegre edilip anlamlı bilgilere dönüştürülmesini sağlamakla şirkete neler kazandırabilir? Alp Bey, şirketin CTO’sunun da desteğiyle, SAP HANA üzerinde çalışan Simple Finance çözümünü devreye alma konusunda üst yönetimi ikna etti. Simple Finance’in kolay uygulanma ve entegrasyon avantajları sayesinde sistem kısa sürede canlı kullanıma alındı ve

8

henüz ilk ayın sonunda finansal veri akışında büyük ilerleme kaydedildi. Veri akışlarının daha güvenli hale gelmesinin yanı sıra verilerin döngü süreleri ve tutarlılığı da artırıldı. Böylece eskiden bir haftadan uzun süren ay sonu işlemleri çok daha hızlı ve kolay bir hale geldi. Ayrıca müşterilerle, tedarikçilerle, bankalarla ve resmi kurumlarla olan işbirliği daha da verimli olmaya başladı. Fatura süreçlerinden ödeme programlarına, gelir-gider dengesine kadar her noktada elde edilen otomasyon

sayesinde, CFO’muz Alp Bey finans ekibinin iş yükünü azaltmayı başardı. Veri akışının daha düzenli, hızlı ve güvenilir olmasının yanı sıra öngörüye dayalı analizler sayesinde şirketin hedef belirleme süreçleri de daha sağlıklı hale geldi. Hedefler doğrultusunda, pazarlama, tedarik, üretim gibi birimlerin de katkılarıyla yeni iş modelleri keşfedilmeye başladı. Bu modellerin bilançolara olası etkisi de yine Simple Finance üzerinden anlık olarak değerlendirilebildi.


............................................................................................................................................................................................................................... için mali verilere ve performans verilerine çok daha hızlı ulaşılması gerektiğini belirtiyor. Bir başka önemli konu ise elde edilen verilerin anlamlı bilgilere dönüştürülebilmesi. CFO’ların yüzde 58’i, iş çözümleri yöneticilerinin bu anlamda sıkıntı çektiğini, verileri gereken şekilde yorumlayamadığını belirtiyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için teknolojinin yardımı şart. Bellek-içi bilişim, öngörüye dayalı analiz, bulut ve mobil çözümleri şirket çalışanlarının, dolayısıyla da CFO’ların işini önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Örneğin, SAP HANA üzerinde çalışan Simple Finance çözümü sayesinde CFO’lar daha fazla veriye, daha hızlı bir şekilde erişebiliyor. Simple Finance bulut üzerinde, tesis içinde ya da karma ortamda kullanılabiliyor. Böylece istenen çeviklik de sağlanıyor. Ayrıca operasyonel verileri ile bunların finansal etkileri entegre ve analiz edilerek daha sağlıklı iş kararları alınabiliyor. SAP Simple Finance ile en karmaşık finans işlemleri bile sadeleşiyor.

CMO olmak, bulutların üzerine çıkmak demek

Analizi; SuccessFactors Mobil; bütün İK sistemini bir arada tutan yeni nesil Çalışan Merkezli Uygulama.

Güvenli ve gerçek zamanlı veriler. Bir CFO başka ne ister ki? Finans yöneticilerinin en büyük sıkıntısı, verileri gerçek zamanlı olarak görememek ve öngörüde bulunamamak. Finansal verilerin işlenmesinde hantal bir yapı söz konusu olduğunda, şirket vizyonu da hantallaşıyor. Sağlıklı öngörülerde bulunamayan işletmeler, planlamada da mutlaka sorun yaşıyor.

SAP’nin 2014 sonbaharında CFO Research ile yaptığı araştırma da aslında bunu doğruluyor. Toplam 311 CFO’nun katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre, yöneticiler finans departmanının daha fazla ve detaylı bilgiye erişerek operasyonları daha iyi desteklemesini istiyor. Araştırmada yer alan CFO’ların yüzde 87’si, kurumsal hedeflere ulaşmak

Satış kanallarının çoğaldığı, büyük ölçüde internet ortamına taşındığı, rakiplerin arttığı, müşteri profilinin değiştiği bir dünyada CMO olmak hiç de kolay değil. Çünkü artık pazarlamada eğilimleri görmek yetmiyor; bunları öngörmek ve buna göre hazırlık yapmak, tüm kanalları etkili bir şekilde yönetebilmek gerekiyor. Üstelik bu sırada müşteriler de kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. Yani sevdiği markanın kendisini tanımasını, kendisine özel ürünler sunmasını istiyor. İşte tam da bu yüzden, bir CMO’nun bulutların üzerine çıkması, beklentileri de aşması, müşteriyi şaşırtması şart. Bir CMO’nun bu konuda en büyük yardımcısı elbette ki yine teknoloji. SAP İş Zekası çözümünün getirdiği analiz ve raporlama becerileri, CMO’nun tüm pazarlama verilerini çok daha hızlı ve güvenli şekilde görmesini sağlıyor. Böylece yönetim kuruluna sunulan raporlar ve geleceğe dönük pazarlama planlamaları da daha sağlıklı oluyor. Pazarlamada müşteri odaklı yaklaşım yaygınlaşırken, bu süreçler mobilite ve bulut çözümleriyle destekleniyor. SAP Analytics ile müşteri yönelimleri

Senaryo 3: Ekip verimliyse, CMO başarılı demektir C şirketinin CMO’su Bora Bey’in en büyük sorunu, şirketin pazarlama bütçesini tutturmak. Çünkü mali yılın başında beklenenler ile yıl içinde olanlar hiçbir zaman birbirini tam olarak tutmuyor. Bütçenin aşılması ise üst yönetime makul bir açıklama yapılmasını gerektiriyor. CMO’muz artık bu konuda kaygılı değil çünkü bütçesindeki bütün hareketleri kolayca raporlayabiliyor, hatta nedenleri belirleyip ona göre önlem alabiliyor. Örneğin, bir kanaldaki faaliyetleri azaltıp oradaki kaynakları daha fazla geri dönüş getiren bir başka kanala yönlendirerek kârlılığı artırabiliyor. Elbette Bora Bey şirketin satış birimiyle de sürekli işbirliği içinde çalışıyor. Satışları artırmak için birlikte etkinliklere katılıyor, şirketin ürünlerini mümkün olan her türlü mecradan tanıtıyorlar. Fakat bunca potansiyel müşteri için doğru hedefleri bulmak her zaman kolay olmuyor. Bora Bey bu konuda da SAP’den yardım alıyor. SAP CRM’in bulut üzerindeki uygulamalarından faydalanarak, pazarlama etkinliklerinde belirlenen potansiyel işleri analiz ederek bir puanlama yapıyor ve böylece hedef müşteriler seçiliyor. Kısacası CMO’muz hem üst yönetime hem de ekibine hangi müşterinin neden hedeflenmesi gerektiğini tutarlı ve güvenilir analizlerle anlatıyor. C şirketi çok şanslı çünkü Bora Bey e-ticaretin ne kadar değerli bir mecra olduğunu da biliyor. Göreve getirildikten sonra yaptığı ilk işlerden biri SAP bünyesindeki hybris çözümünü kullanmaya başlamak oluyor. Hem B2B hem de B2C ticaret süreçlerini sadeleştiren hybris internet üzerinden, kişiselleştirilmiş, interaktif, kullanımı kolay satış ve self-servis hizmetler sunuyor. hybris’in sunduğu avantajlar SAP CRM çözümleriyle birleşince, her noktada müşteri memnuniyeti garantiye alınmış oluyor.

9


KAPAK KONUSU: ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN HAYATINI KOLAYLAŞTIRAN ÇÖZÜMLER............................................................ belirlenirken, mobil çözümlerle müşterilere her noktada ve her platformda, doğru kanallar üzerinde erişmek mümkün oluyor. Pazarlama elbette sadece şirket ve müşterilerden ibaret değil. Satış-dağıtım kanalları, iş ortakları, tedarikçiler gibi pek çok paydaş da bu süreçte yer alıyor. SAP Jam çözümü sayesinde tedarikçiler, bayiler ve iş ortaklarıyla çok daha etkili iletişim ve paylaşım gerçekleştirilebiliyor. Bulut tabanlı ve mobilite odaklı çözümler pazarlama ekibinin sahada da tıpkı ofis içindeki kadar etkili olmasını ve CMO’nun da ekibini her an, her yerden kontrol edebilmesini sağlıyor.

Tedarik, yoğun teknoloji desteği alınacak kadar ciddi bir iştir

C ile başlayan unvanlar arasında CEO, CFO, CMO gibi çok aşina olduklarımızın yanı sıra bir de CSCO var: Tedarik Zinciri Baş Sorumlusu (Chief Supply Chain Officer). Tedarik Zinciri, bir işletmenin en önemli parçalarından birini oluşturuyor. Hangi sektörde faaliyet gösterirse göstersin, şirketler gerek üretici gerekse tüketici olarak çeşitli hammaddelere, kaynaklara ve nihai ürünlere ihtiyaç duyuyor. Özellikle büyük ölçekli işletmelerde tedarik süreçleri daha da karmaşık oluyor ve etkili takip gerektiriyor. Birçok şirket, tedarikte ödemelerin aksama oranını azaltmak, anlaşmalı indirimleri artırmak ve insana bağlılığı ortadan kaldırmak için çözüm arıyor. SAP, bu çözümü sunuyor: Ariba.

Ariba bulut bazlı harcama yönetimi çözümleriyle tüm kaynak ve tedarik süreçlerini tamamen buluta taşıyabiliyor. Her ölçekte müşteri Ariba Network’e giriş yaparak değer zincirinin bir halkası olabiliyor ve kullandığı kurumsal iş uygulamalarından

bağımsız olarak tedarik süreçlerini yönetebiliyor. Ariba’ya kayıtlı olan 1 milyonun üzerinde şirket arasında, beklentilerinize en uygun olanlar Ariba Sourcing hizmeti tarafından belirleniyor. Bir CSCO’nun işi daha ne kadar kolaylaştırılabilir?

Senaryo 4: Tedarik süreci artık eskisi kadar karmaşık değil D şirketinde Kerem Bey’in görevi çok kritik: Şirketin bütün tedarik hizmetlerinden o sorumlu. Elbette yardımcısı Ali Bey’in çok desteğini görüyor ama yine de işi çok zor. Üretim, planlama, pazarlama, finans gibi departmanların hepsi, tedarik sisteminin doğru çalışması sayesinde yürüyor. Kerem Bey, geçtiğimiz yıl Ali Bey’in de tavsiyesiyle çok isabetli bir adım atarak SAP’nin Tedarik Zinciri Yönetimi (SAP SCM) çözümlerini uygulamaya

10

aldı. Analistler tarafından sektörün en iyi SCM portföylerinden biri olarak tanımlanan SAP SCM çözümleri, işletmelerin hem tedarikçileriyle hem müşterileriyle hem de dünyanın her noktasındaki sözleşmeli üreticileriyle daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak tanıyor. SAP SCM sayesinde Kerem Bey şirketin üretim için gerekli malzeme ihtiyaçlarını ve müşteri taleplerini en iyi şekilde yönetebiliyor. Dünyanın en büyük web-tabanlı ticaret topluluğu olarak tanımlanan Ariba ile

de farklı tedarikçilerle olan süreçler kolayca ve güvenle yönetilebiliyor. Bir ihtiyaç ortaya çıktığında, en uygun tedarikçi Ariba üzerinden belirlenebiliyor. Böylece uzun süren teklif alma, pazarlık gibi işlemler tamamen online ve güvenli bir şekilde yürütülüyor. Bulut üzerinde işleyen Ariba sistemi sayesinde maliyetler düşüyor, riskler azalıyor, gelirler artıyor. Alınan sonuçlar yönetim kurulunda memnuniyetle karşılanırken, Kerem Bey’in hanesine de artı puan olarak yazılıyor.


...............................................................................................................................................................................................................................

11


DOSYA KONUSU: KAMUDA BÜYÜK VERİ FIRSATI.............................................................................................................................

DÜNYANIN EN BÜYÜK VERİ ÜRETİCİSİ VE TÜKETİCİSİ OLARAK “DEVLET” Teknoloji çoğu zaman bireysel gibi algılanır. Oysa bireylere yansıyan teknoloji kullanımı, kurumların teknoloji anlayışlarıyla doğru orantılıdır. Kurumlar teknolojik açıdan ne kadar gelişirse, bireyler de o kadar gelişmiş hizmet alırlar. Hizmet sunan kurumların en büyüğü ise elbette kamu, yani aslında devletlerdir. Büyük verinin “en büyük” üreticisi ve tüketicisi olarak kamu kurumlarında teknoloji uygulamalarına kısaca bakalım.

12

1990’ların sonlarında “e-devlet” terimi kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Devlet, dev bir bilgisayar gibi işleyecekti. İlk adım olarak, 1999 yılında her vatandaşa 11 basamaklı bir sayıdan oluşan T.C. kimlik numarası verildi ve bütün bu numaralar MERNİS sistemi üzerine aktarıldı. Sonraki aşamalarda tüm veriler ve merkezler birbirine bağlanacak, her şey dijital ortama aktarılacak, kağıt üzerinde yapılan işlemler zamanla azalıp sıfırlanacak, devletin işleyişi kolaylaşacak ve elbette bu da son tahlilde vatandaşa olumlu şekilde yansıyacaktı.

O dönemde halkın bu sistemi hakkıyla anlaması pek mümkün değildi elbette. Çünkü evlerimizde internet bir yana, bilgisayar bile bir lüks olarak görülüyordu. Evinde internet olan “şanslı azınlık” çevirmeli ağ üzerinden dünyaya bağlanıyordu. Cep telefonları üzerinden akan data trafiği değil, kamera kalitesi bizi daha çok ilgilendiriyordu. Zaten makineler arası iletişim, bilim-kurgu senaryosu gibi bir şeydi. Kısacası biz evimizdeki ya da cebimizdeki cihazların neler yapabileceğini bile tam anlamıyla bilemezken, devletin bunca kaydı dijital ortama aktarıp


............................................................................................................................................................................................................................... merkezileştirebileceğini düşünmek çok da mümkün değildi. Zaman hızla aktı ve beraberinde beklentilerimizi de yükseltti. Artık hepimiz her an, her yerden dünyaya bağlanır hale gelmiştik. Sosyal ağlarla birlikte erişim alanımız daha da genişledi. Mobil dünyadaki imkanları keşfettikçe daha çok şey beklemeye başladık. Beklentilerimizin önemli bir kısmı da resmi işlemlere odaklandı. Devlet dairelerinde saatler geçirmek yerine, pek çok işlemi internet üzerinden yapmaya alıştık. Kütüphan-e Türkiye Planlama ve Pilot Uygulama Projesi, eBildirge, e-Okul, eDevlet Kapısı portali gibi gelişmeler ardı ardına yaşandı. Hatta sadece vatandaşlar değil, kamu da “daha fazlasını” istemeye başladı. İçişleri Bakanlığı tarafından 2011’de hazırlanan verilere göre, yerel yönetimlerin yüzde 97’sinin web sitesi bulunuyor. Bu sitelerin yüzde 80’inde interaktif yerel haritalar yer alıyor. 36 belediyede ve 70 il özel idaresinde elektronik imza, 73 belediyede ve 2 il özel idaresinde ise mobil elektronik imza teknolojisi kullanılıyor. Mobil imza uygulaması sayesinde borç sorgulama ve ödeme, iş lisansı başvuruları, iskân başvurusu, evlilik başvurusu, çevre temizlik ve emlak vergisi beyannameleri gibi tüm işlemler kolayca yürütülebiliyor. Bütün bu gelişmelerin vatandaşa yansıması ise elbette olumlu oluyor. Bugün geldiğimiz noktada, bayram tatillerinde cep telefonlarımıza Emniyet’ten gelen “Lütfen emniyet kemeri kullanmayı ihmal etmeyin” uyarıları bizi şaşırtmıyor. Çocuklarımızın not, devamsızlık, sınav sonucu gibi bilgilerini e-Okul sisteminden kolayca alabiliyoruz. İndirimli taşıma kartı başvurularını internet üzerinden yapıp kartlarımızı posta yoluyla almak hoşumuza gidiyor. Hastane randevularından üniversite harçlarına, sigorta prim ödemelerimizin detaylarından vergi borcu sorgulamaya kadar pek çok farklı işlemi yerimizden kalkmadan, herhangi bir devlet dairesine gitmeden yapabiliyoruz. Bütün bunlar, kamu hizmetlerinin vatandaşa sunulduğu noktada gerçekleşiyor. Bir de kamu kurumlarının kendi aralarında oluşturdukları dev ağ

var. Sosyal güvenlik kurumları, nüfus daireleri, belediyeler, valilikler, vergi daireleri, askerlik şubeleri… Aklımıza gelebilecek bütün kurumlar birbirine bağlı işliyor. Teknoloji dünyasında, bu devasa ağ iki sözcüğe karşılık geliyor: büyük veri. Türkiye örneğinden yola çıkarsak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 2014 sonu itibarıyla nüfus 77 milyonu aştı. Diğer bir deyişle, farklı kamu kuruluşlarında 77 milyondan fazla kişinin verisi bulunuyor. Yani veriler, 77 milyonun katları şeklinde artıyor. Doğal olarak kamu sektörü, sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde en büyük veri üreticisi ve tüketicisi haline geliyor. İşte bu nedenle de “büyük veri” kavramı en çok kamuyu ilgilendiriyor. Büyük veri, sadece verilerin toplanmasından ibaret değil. Toplanan verilerin anlamlı bilgilere dönüşebilecek şekilde analiz edilmesi, gerektiğinde raporlanabilmesi, en önemlisi de gerçek zamanlı olarak alınıp işlenebilmesi gerekiyor. Bu noktada da büyük veri analitiği devreye giriyor.

Büyük verinin sunduğu fırsatları doğru görmek için SAP Büyük verinin ne olduğu konusunda tanım sıkıntısı yok. Ama uygulamadaki olanaklardan çoğumuz habersiz durumdayız.

Büyük veri için bereketli bir alan: Yeni bir iş kurmak Bir ülkenin gerek yerel girişimciler gerekse yabancı yatırımcılar için ne kadar cazip olduğunu gösteren bir endeks var: Dünya Bankası İş Yapma Endeksi. Bu endeksin sağladığı veriler ülkenin sadece ekonomik ve siyasi durumunu değil, teknolojik konumunu da belirliyor aslında. Çünkü kamu sistemlerinde otomasyon ne kadar artarsa iş kurma ve iş yapma maliyetleri de o kadar düşüyor. Türkiye, 189 ülke arasında bu yıl 55. sırada yer alıyor. Raporda, Türkiye’de yeni iş kurma ve iş yapma konusundaki vergi bildirimlerinin online sisteme taşınması, kuruluş sözleşmelerinin elektronik dosyalama sayesinde daha kolay uygulanması gibi olumlu gelişmelerden söz ediliyor. Ama iş kurma, inşaat izni alma, ihracat prosedürlerinin çok aşamalı olması, geliştirilmesi gereken yönler olarak dikkat çekiyor. e-Devlet uygulamalarının artırılması, büyük verinin etkili şekilde kullanılması sonucunda ülkemiz bu listede daha üst sıralara çıkabilecektir.

13


DOSYA KONUSU: KAMUDA BÜYÜK VERİ FIRSATI............................................................................................................................. Büyük verinin sunduğu fırsatları görmek ve bunlardan faydalanmak konusunda SAP HANA bellek-içi platform müthiş imkanlar sunuyor. SAP HANA üzerinde kullanılan modern analitik çözümleri sayesinde kamu kuruluşları, ellerinde bulunan devasa boyutlardaki veriden hakkıyla yararlanabiliyor.

Örneğin, SAP HANA üzerinde koşan analiz sistemleri sayesinde, kamu kuruluşlarındaki kullanıcılar vatandaşlarla ilgili bilgilere her yerden ve maksimum güvenlik içinde erişebiliyor; değişen mevzuata kolayca uyum sağlıyor. Bir belediye, SAP Analytics çözümlerini kullanarak projelerinin olası sonuçlarını

SAP Kamu Çözümleri • • • • • • • • • •

14

Acil Durum Yönetimi Gayrimenkul Yönetimi Çözümleri Hastane Bilgi Otomasyon Çözümü Karar Destek Çözümleri Karargâh ve Taktik Saha Lojistik Entegrasyon Çözümleri Kurumsal Kaynak Planlama Mobilite Çözümleri (Kurumsal mobil uygulamalar geliştirme ve cihaz yönetimi) Performans Bazlı Lojistik Çözümleri Satınalma ve İhale Yönetimi Çözümleri Strateji Planlama ve Performans Bazlı Bütçeleme Çözümleri

• Personel Yönetimi (Bordro, performans, organizasyon, uzaktan ve yerinde eğitim, yetenek, oryantasyon, rotasyon, işe alma yönetimi) • Portföy ve Proje Yönetimi Çözümleri • Taktik Saha Lojistik Konsepti ile Entegre Komuta Kontrol Çözümleri • Tapu Kadastro Çözümleri • Vatandaş Etkileşim Merkezi Çözümleri • Vergi ve Gelir Yönetimi • Veritabanı ve Veriambarı Çözümleri • Yükseköğretim Çözümleri

öngörebiliyor ve böylece gerçek zamanlı bilgiye dayalı kararlar alabiliyor. SAP ayrıca kamu kuruluşlarında özel bulut yerine kamu bulutu kullanılması konusunu da yakından takip ederek kamuda tedarik zinciri ve insan kaynakları uygulamalarına buluttabanlı SuccessFactors ve Ariba ile destek veriyor. Sürekli geliştirilen ve yenilenen bu hizmetler, ilgili kamu kurumlarının ihtiyaçları doğrultusunda çeşitlendirilebiliyor. Çok sayıda çözümün olması yeterli değil. Bu çözümlerin kolay uygulanabilir olması da gerekiyor. 2020’de 40 zetabayta (40 trilyon gigabayt) ulaşması beklenen veri büyüklüğünü doğru şekilde yönetmek, göz korkutucu bir sürece dönüşmemeli. Bu noktada, SAP’nin sadeleştirme (Run Simple) vizyonu, kamu kuruluşlarının da hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırıyor. SAP HANA ve bulut tabanlı çözümler, büyük veriyi doğru kullanmak için gerekli çevikliği, sadeleştirilmiş süreçler ve kullanıcı dostu arayüzlerle sunuyor.


...............................................................................................................................................................................................................................

danışmanlığıyla stratejik planlarınızı hızla ve kolayca uygulayarak başarıya ulaşmanızı sağlıyor İnsan kaynakları sektöründe yeni trendlere göre artık çalışanlar şirketlerin en önemli sermayesi. Bu sermayeyi en iyi şekilde yönetmek ve buna yönelik stratejik planları uygulamak ise şirket başarısının en temel taşlarından biri. SAP’nin bulut üzerinden sunduğu HCM çözümü SuccessFactors, temel insan kaynakları uygulamalarını, stratejik yetenek yönetimi uygulamaları ve işgücü analizi, işgücü planlama uygulamaları ile bütünleşik olarak sunarak önemli bir fark yaratıyor.

BTC’nin uzmanlığıyla uygulayacağınız SuccessFactors ile karar süreçlerinizin hızlandığını görecek, elde edeceğiniz hızlı uygulama, hızlı iş sonuçları ve sürekli inovasyon ile başarıya ulaşacaksınız.

SuccessFactors ile

en yüksek faydayı elde etmek için

BİZİ contact@btc-ag.com.tr

ARAYIN! 15


16


17


DOSYA KONUSU: SAĞLIK SEKTÖRÜNDE SAP ÇÖZÜMLERİ............................................................................................................

SAP TEKNOLOJİLERİ, SAĞLIK SEKTÖRÜNDE EZBER BOZUYOR Sağlık sektörü, daha önce benzeri görülmemiş boyutta ve birbiri ardına gelen zorluklarla karşı karşıya. Bu hızlı değişim sürecinde ortaya çıkan çözümler ise sadece sorunların üstesinden gelinmesini sağlamakla kalmayıp, daha faydalı sağlık hizmetleri sunmanın yeni yollarını da açıyor. Pek çok farklı endüstriye yönelik çözüm ve hizmetler sunan SAP, büyük veriden bulut çözümlerine kadar birçok uygulamayla sağlık sektörünün çehresini değiştiriyor. Hastanelerin ve sigorta kuruluşlarının üzerindeki maliyet baskılarının da etkisiyle, “kanıta dayalı tıp” artık sağlık endüstrisinin sloganı haline geldi. Ayrıca genetik, biyomedikal ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler de hastanın bireysel özelliklerine uygun, daha etkili ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerini gündeme getirerek sağlık endüstrisinde yepyeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Gerek kanıta dayalı tıp uygulamaları gerekse kişiselleştirilmiş tedavilerde ana unsur ise veri. Karmaşık ve bağımsız veri setleriyle çalışan sağlık sektörünün artık sadeleşmesi ve elindeki verileri etkili bir şekilde anlamlı bilgilere dönüştürebilmesi gerekiyor. Peki, sektördeki büyük veri baskısı nereden kaynaklanıyor? Yanıt basit: daha fazla değer yaratma talebinden… Sağlık endüstrisinde temel yaklaşım, sağlık hizmetleri sunma sürecinde maliyetleri düşürürken, gerçek zamanlı ve kişiselleştirilmiş tıbbi öngörüler sağlayan, tek ve yenilikçi bir platform üzerinde çalışmak. Bu noktada en önemli konu ise yüklü miktarda veriyle yoğun hesaplamalar yapmanın ötesinde, bu verileri doğru şekilde ve kilit noktalarda kullanıp anlamlı sonuçlara ulaşmak.

Kişiselleştirilmiş tedaviyle birlikte, sağlık sektöründe bildiğimiz her şey değişiyor Eski zamanlarda sağlık çözümleri oldukça kişiselleştirilmiş şekilde sağlanıyordu. Sağlık hizmeti sunanlar, hastalarını yakından tanıyordu.

18

Sonra bu standart değişti. Hastalar kendileri hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeyen doktorlarla 15 dakikalık görüşme sonucu tedavi ediliyor. Oysa sağlık hizmetlerinde herkese tek bir yaklaşımla çözüm bulmaya çalışmak işe yaramıyor. Benzersiz vücutlarımızı oluşturan genetik kodlar çok karışık; aynı zamanda göz önünde tutulması gereken çok fazla çevresel, sosyal ve davranışsal faktörün de göz önüne alınması gerekiyor. Aynı teşhisin koyulduğu tüm hastalara aynı ilacın verilmesine dayanan tedavi çağı artık sona eriyor. Tedavi sürecinde, hastanın özelliklerini dikkate alan bir yaklaşımın benimsenmesi, sağlıkta teknolojinin rolünü de artırıyor. Sağlık sektöründe kişiselleştirilmiş hizmet sunma konusunda eksik olan şey veri değil. Her hastane, her klinik, hatta her muayenehane, hastalar konusunda büyük miktarda veriye sahip. Buradaki asıl mesele, farklı kaynaklardan toplanan veri yığınlarını bir araya getirmek ve toplanan verilerden işlemeye uygun, gerçek zamanlı bilgi sentezi elde etmek. Bu şekilde elde edilen bilgiler ve öngörüler, tedavi kalitesini ölçme ve iyileştirme, gelir yönetimini iyileştirme, artan maliyetleri kontrol etme, hasta ve doktor memnuniyetini yükseltme konularında kuruluşlara önemli bir destek sunabilir. Diğer taraftan bu desteğin önü, sağlık sektöründeki güçlü bir engel, yani dağınık platformlarda koşan eski sistemler tarafından tıkanabiliyor. Eski sistemler sağlık kuruluşlarının çoklu kanallardan veri toplamasını

SAP’nin sağlık sektörü için başarı reçetesi • SAP HANA büyük verinin getirdiği zorlu görevlerin üstesinden geliyor; tedavi sürecinde maliyetleri azaltırken gerçek zamanlı, kişiselleştirilmiş medikal öngörüler sunuyor. • SAP Genomic Analyzer uygulaması, hastalıklı ve sağlıklı kohortların (ortak özelliklere sahip kişilerin oluşturduğu gruplar) genetik varyasyonlarını gerçek zamanlı olarak analiz ediyor ve karşılaştırıyor. • SAP Health Central çözümü, halk sağlığı kurumlarının inisiyatiflerini etkili şekilde kullanmalarını sağlıyor.


...............................................................................................................................................................................................................................

engellemenin yanı sıra hastayla ilgili veriyi gerçek zamanlı analiz edemiyor ve bu verileri sektördeki görevliler ile karar vericilere hızlı bir şekilde ulaştıramıyor. Oysa kişiselleştirilmiş hizmet verebilmek için yeni teknolojilerden yararlanılması gerekiyor.

SAP HANA ile büyük veri daha sağlıklı yönetiliyor

Sağlık kuruluşları, resmi kayıtlardan ve hasta kayıtlarından kaynaklanan büyük miktardaki veriyi analiz etmek için güçlü, gerçek zamanlı ve etkili bir çözüme ihtiyaç duyuyor. SAP HANA

bellek-içi platform, sağlık kuruluşlarına büyük miktardaki veriyi gerçek zamanlı yönetebilme imkânı sunuyor. Sağlık kuruluşları, bütün işlem ve analizleri yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veri setlerine SAP HANA üzerinden entegre edebiliyor. Bu uygulama, süreçleri kolaylaştırmanın yanı sıra esnek yapısıyla sektörde yeni analiz modellerinin geliştirilmesini de teşvik ediyor. Bir sağlık kuruluşunun SAP HANA’dan doğru şekilde yararlanması için öncelikle, sağlık sektöründeki gelişmeler konusunda vizyonunu

çok net belirlemesi gerekiyor. Ayrıca mevcut sistemlerin gerçek zamanlı analiz kapasitesini destekleyip destekleyemeyeceğinin değerlendirilmesi de şart. Sonraki adımda da proje uygulama süreci başlıyor. SAP CEO’su Bill McDermott, SAP HANA platformunun sağlık sektörü açısından önemini şu sözlerle ifade ediyor: “Sağlık sektörü, hastaların çıkarı için veriyi sadeleştirmek zorunda. Gerçekleştirdiğimiz Medical Research Insights (Medikal Araştırma Öngörüleri) projesiyle, SAP HANA

19


DOSYA KONUSU: SAĞLIK SEKTÖRÜNDE SAP ÇÖZÜMLERİ............................................................................................................ platformunun sağlık sektöründeki gücünü ortaya çıkarmaya ve bu önemli yenilikle hastalara kaliteli ve doğru tedavi sağlanmasına çalışıyoruz. Gerçek zamanlı veri ve analizlerin, kişiselleştirilmiş bakım ve sağlık hizmetleri açısından daha iyi sonuçlar getireceğine şüphe yok.” SAP HANA bellek-içi teknolojisinin en büyük avantajlarından biri, farklı birimlerdeki devasa veri setlerini hızla analiz edip işlemler için tek ve doğruluğu garantili bir kaynak sunması. PwC’nin de belirttiği gibi, “Hasta, doktor ve sağlık yöneticisi arasındaki zaman ve mekan engellerini ortadan kaldırmak gerekiyor. Mesele, büyük miktarda veriyi toplayıp sıkıştırmak değil, bu verileri gerektiği anda, gereken noktalarda kullanabilmek.” SAP HANA tam olarak bunu sağlıyor.

Sağlık sektöründe tedarik sorunları ve teknolojik çözümler

Sağlık sektörünün yaşadığı en büyük zorluklardan biri, hastalarla olan ilişkilerin dışında, iyi hizmet verebilmek için başka pek çok işletmeyle de (tedarikçiler, servis sağlayıcılar, bayiler vb.) ilişki yürütmek zorunda olması. Aslında hasta sayısı arttıkça ilaçtan tıbbi malzemelere kadar her noktada talebin de arttığını söylemek mümkün. Bu karmaşık yapıya bir de resmi ve özel sigorta kurumlarının müdahil olduğu düşünülürse, tedarik sürecinin ne kadar yoğun olduğunu tahmin etmek zor değil. Sağlık kuruluşları son yirmi yılda iç süreçlerini ve bilgi akışlarını iyileştirmek

20

için milyarlarca dolarlık personel, mühendislik ve sistem yatırımı yaptı. Buna rağmen günümüzde sipariş ve fatura işlemlerinin yüzde sekseninden fazlası kağıt üzerinde yürütülüyor. Tahminlere göre bu durum, operasyon ve tedarik zinciri maliyetlerini yılda 650 milyar dolar artırıyor. Oysa SAP, tedarik süreçlerinin otomasyonunu sağlayan Ariba ile sağlık sektörünün üzerindeki bu baskıyı hafifletmeyi başarıyor. Ariba sağlık kuruluşlarının klinik ve operasyonel verimliliğini artırmanın yanı sıra mali yönetimini de kolaylaştırarak son tahlilde hastalara daha iyi hizmet sunulmasını sağlıyor. Bir başarı hikayesi olarak ABD’li Maxim Healthcare Services şirketini örnek verebiliriz. Ülkenin 43 eyaletinde 350 ofisi bulunan Maxim, Ariba ağına katıldıktan sonra iş verimliliğini önemli ölçüde artırdı, tedarik süreçlerinde %40’a varan oranda zaman tasarrufu elde etti, faturalarının tamamını Ariba üzerinde elektronik ortama taşıdı.

Mobil dünyada mobil sağlık hizmetleri

Tüm dünya mobil yaşam tarzını benimserken, sağlık hizmetlerinin de bu süreçten uzak kalması elbette düşünülemez. Sağlık hizmetlerinde mobil teknolojilerden

yararlanmak sadece hastalara sunulan hizmetin kalitesini artırmayı değil, aynı zamanda iş süreçlerinin karmaşıklığını azaltmayı, hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının verimliliğini artırmayı da sağlıyor. Fakat sağlık sektörünün mobilleşme süreci önemli bir altyapı yatırımını gerektiriyor. Bu noktada SAP, sağlık kuruluşlarının mobil teknoloji uygulamalarını planlamasını, geliştirmesini ve hayata geçirmesini sağlayan pek çok çözüm sunuyor. SAP’nin sunduğu mobil çözümler sayesinde sağlık kuruluşları: • Her hastaya özel en iyi tedavi ve bakım hizmetinin hangisi olduğunu her an, her yerden, her cihazla belirleyebiliyor. • Doğru bilgilere anında erişim sağlayarak karar süreçlerini kısaltıyor, tedavi kalitesini yükseltiyor ve hasta memnuniyetini artırıyor. • Hasta nerede olursa olsun, sağlık durumundaki değişikliklere proaktif şekilde karşılık verebiliyor. • Hekimler arası konsültasyonu güçlendiriyor. • Hastaların tedavi planlarını anlık olarak görebiliyor. • İş akışlarını KPI bazında değerlendirerek kurumsal performansı artırıyor ve hasta maliyetlerini düşürüyor.


............................................................................................................................................................................................................................... Sağlık sektörünün mobil teknoloji ihtiyaçlarını karşılamak üzere, SAP tüm altyapısını SAP Mobile Platform üzerinde kuruyor. Bu platform mobil uygulama ve servislerin birbirine bağlanmasını ve denetlenebilmesini sağlıyor. Ayrıca, SAP Afaria mobil cihaz yönetim çözümüyle de tüm mobil veriler, cihazlar ve uygulamalar güvenli bir şekilde yönetilebiliyor. Öte yandan, SAP EMR (Electronic Medical Records) Unwired mobil uygulaması da hasta tedavi yönetim süreçlerini destekliyor. Bu mobil uygulama sayesinde sağlık profesyonelleri hastaların klinik bilgilerine her yerden erişebiliyor. SAP EMR Unwired her türlü Apple iOS cihazın yanı sıra Android ve Windows 8 cihazlarda da kullanılabiliyor.

Peki ya insan faktörü?

Her sektörde en önemli değerlerin başında insan kaynağı geliyor. Sağlık sektöründe bu, daha da geçerli bir durum. Çünkü insan sağlığı söz konusu olduğunda, sadece süreçlerin ya da teknolojilerin değil, insan kaynağının da özenle seçilmesi gerekiyor. Bu noktada SuccessFactors, sağlık kuruluşlarında kaliteli insan kaynağının oluşturulmasına önemli katkılar sağlıyor. SuccessFactors sayesinde sağlık kuruluşları şu faydaları elde ediyor: • Aynı grup bünyesindeki farklı hastaneler, lokasyonlar, birimler arasında ortak hedefler oluşturulabiliyor. • Sektöre özel yaklaşık 800 iş tanımı ve 18 bini aşkın maddeden oluşan yetkinlik listesiyle, her kademe ve nitelikte işi kapsayan bir organizasyon şeması çıkarılabiliyor. • Performansa dayalı ücretlendirme kültürü oluşturuluyor ve böylece personel katılımı, sadakati, verimliliği artıyor. • Açık pozisyonlar kurum içinde hızla doldurularak maliyetler düşürülüyor, verimlilik kaybı riski ortadan kaldırılıyor. Bütün bu faydaları aslında şöyle özetlemek mümkün: SuccessFactors çözümüyle hasta ve çalışan memnuniyeti artıyor, personel devir hızı düşüyor, maliyetler azalıp gelirler artıyor.

SAP Afrika’da AIDS, tüberküloz ve sıtma ile mücadele için Global Fund’a destek veriyor Global Fund; AIDS, tüberküloz ve sıtmayla mücadele etmek için 2002 yılında kuruldu. SAP, vakfın çalışmalarına dört yıldan uzun süre içinde toplam 4 milyon dolarlık bağışta bulundu. Ama bununla yetinmeyip, bir teknoloji yaratıcısı olarak, bu anlamlı girişime farklı destekler de veriyor. SAP Bulut Çözümleri Başkanı Simon Paris, SAP’nin Global Fund’ı sadeleştirdiğini belirtiyor: “Teknolojik liderliğimiz ve inovasyonlarımızla Global Fund’ın kapsam alanını ve etkisini geliştirmesine yardımcı oluyoruz. Bu ortaklık, teknolojinin sağlık endüstrisini kökten değiştirdiğini ve hayatlar kurtardığını gösteriyor.” 2013 yılında SAP, Global Fund ile ABD Başkanlığı’nın AIDS Acil Tedavi Planı’nda çığır açan bir iş ortaklığına imza attı. Bu işbirliği, SAP’nin analitik teknolojilerini ve servislerini Global Fund’ın bağış yönetimi dashboard’una transfer etmeyi amaçlıyordu.

Bağış yönetimi dashboard’u, yöneticilerin yapılan ödeme miktarını bir bakışta görmesini sağlıyor. Böylelikle yöneticiler, yapılan bağışlardan bu bağışların harcandığı noktalara kadar her türlü bilgiye erişebiliyor. Dashboard’lar aynı zamanda yöneticilere, belli ilaçları ve diğer malzemeleri stokta tutmak veya virüs tedavilerinde bunların ne kadar etkili olduğunu değerlendirmek gibi kritik hedefler konusunda da bilgi sağlıyor. Fildişi Sahili, Senegal, Dominik Cumhuriyeti, Laos, Uganda ve Güney Afrika olmak üzere 6 ülkede kullanılan bu dashboard’ların yakın zamanda diğer Global Fund ülkelerinde de uygulanması planlanıyor. Global Fund Yöneticisi Mark Dybul, Afrika’da AIDS, tüberküloz ve sıtmaya karşı yürütülen mücadelede SAP’nin desteğinin büyük önem taşıdığını belirterek, “SAP, insanların sağlık koşullarını iyileştirmek için geliştirdiği yenilikçi çözümlerle global liderliğini bir kez daha kanıtlıyor” diyor.

21


KÖŞE YAZISI..........................................................................................................................................................................................

SAP HASTANE ÇÖZÜMLERİYLE, HASTA BEKLENTİLERİNİ EN İYİ ŞEKİLDE KARŞILAYIN

Nuray Takmaz SAP Türkiye Sağlık Sektörü Çözüm Yöneticisi

Yolumuzun düşmesini hiç istemediğimiz, ama senede en az bir kere gitmek zorunda kaldığımız yerlerdir hastaneler. Çok fazla zaman geçirmek istemediğimiz, ama bir anda kendimizi bir poliklinikten diğerine, laboratuvara, röntgen bölümüne koşarken bulduğumuz yerlerdir hastaneler. En küçük bir hastalıkta bile huysuzluğumuz üstümüzdeyken her şeyin sorunsuz gitmesini beklediğimiz, bir dakika bile bekletilmek istemediğimiz, bir cevabı birden fazla kez vermekten hoşlanmadığımız yerlerdir hastaneler. Hal böyleyken hastanelerin işi zor; hasta memnuniyetini yüksek tutarken bir yandan da belli bütçelerin dışına çıkmamaları, maliyetleri düşürmeleri gerekiyor. Aslında hastaların beklentileri son derece açık ve basit: • Hiç beklemeden, randevu saatinde doktorla görüşebilmek • Doktorun hasta bilgilerine hızla ulaşması • Doğru tedaviyi almak • Sigorta ve ödeme işlemlerinin hızla halledilmesi • Tedavi sonrasında da hastanenin servislerinin devam etmesi, hastayı takipte tutması Kısacası hızlı, doğru tedavi ve sürekli ilgi. Bilim insanları iflah olmaz hastalıklara çare üretmek için yoğun şekilde çalışıyor. Tedavisi hâlâ bulunamamış

22

pek çok hastalık var; ancak artık bilimsel çalışmalar ve ilerleyen teknolojiler sayesinde hastalıkların etkilerinin ertelenebilmesi sağlanabiliyor. Bugün aynı aileden iki kişide bile aynı tedavinin aynı etkiyi yaratmadığını biliyoruz. Özellikle de kanser gibi hastalıklarda erken teşhis, kişiye özel ve doğru tedavi çok kritik bir belirleyici. Bu sebeple hızlı bir şekilde bize uygun tedavi yöntemlerini öğrenmemiz ve uygulamamız gerekiyor. Bu konuda Avrupa’nın en büyük üniversite hastanesi Charite çok önemli bir başarı hikayesi sergiliyor. Charite, 3700 yatak kapasitesi ve 13.000 personeliyle özellikle onkoloji alanında uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşu. Burada her bir kanser hastası için, demografik bilgilerden klinik bilgilere kadar toplam 2 TB veri üretiliyor. Charite, SAP Potsdam İnovasyon Merkezi’nin desteği ile geliştirdiği SAP HANA Oncolyzer çözümü sayesinde toplam 900 milyon hasta verisini (1800 petabyte) saniyeler içinde analiz edebiliyor. SAP HANA bellek-içi veri platformunda koşan bu mobil uygulamayla yapılan kohort analizi sayesinde hastanın tedavisi hızla belirleniyor. Kanser hastaları için saniyelerin dahi ne kadar önemli

olduğunu ise söylemeye bile gerek yok elbette. Sadece kanser hastalığı ve tedavisi özelinde de düşünmemek gerekiyor. Sağlık sektörünün her noktasında, sürdürülebilirlik denkleminde hasta merkezde duruyor. Kaliteli personelle çalışmak, tedarikçileri ve satınalma süreçlerini yönetmek, hızla ve sıklıkla değişen yasal değişikliklere uyum sağlamak, maliyetleri düşürmek hastane yöneticilerinin gündem konularından sadece bir kısmı. Hasta bilgilerinin güvenliğini sağlamak ise en kritik yükümlülüklerden birisi. SAP bu çerçevede, hastane yönetici ve çalışanlarına tüm iş süreçlerini yönetip kontrol edebilecekleri, tüm bilgileri tek bir platformda toplayabilecekleri, yerleşik ve bulut tabanlı çözümler sunuyor. Mobil uygulamalarla kullanıcıların her an her yerde bilgiye ulaşmasını sağlıyor. SAP Hastane Bilgi Yönetimi Sistemleriyle, hastanenizde işlerinizi doğru şekilde yürütmenize destek olacak tüm çözümlerimizle ve inovatif yaklaşımlarımızla tanışmak için bize ulaşın. nuray.takmaz@sap.com


...............................................................................................................................................................................................................................

KİŞİSELLEŞTİRME, SAĞLIK ENDÜSTRİSİNİN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRİYOR Shelly Dutton

Çok satıp satmayacağı belli olmayan bir ilaç için milyarlarca dolar yatırım ve yıllarca araştırma yapmak artık anlamlı değil. Yasal kısıtlamalar ve son derece rekabetçi pazar koşulları dolayısıyla, ilaç şirketlerinin çok satacağı ve büyük kâr elde edeceği kesin olarak bilinmiyor. Ayrıca sağlık kuruluşları, özel ve kamu sağlık sigortalarında geri ödemelerin azalmasının da sıkıntısını yaşıyor; dolayısıyla tedavi için daha uygun maliyetli alternatifler bulmak zorunda kalıyorlar.

İnsan Genom Projesi’ni hepimiz duymuşuzdur. Ama kişiselleştirilmiş tıbba yönelik yolculuk, devrim niteliğindeki bu araştırmayla son noktaya ulaşmış değil – bu daha başlangıç. Genom haritalarının çıkarılması, yeni tedaviler geliştirmek üzere daha fazla araç sunmanın yanı sıra, tedavide “herkese uygun çözüm” yaklaşımının gerçekten etkili olup olmadığına ilişkin tartışmalara da son noktayı koydu.

Eskiden sağlık hizmetleri son derece kişiselleştirilmiş bir şekilde sunuluyordu. Kabile liderleri hastaları kulübelerinde ziyaret ediyor, ağrıyan kemiklerini rahatlatmak için onlara şifalı merhemler sürüyordu. Kırsal bölgede çalışan bir doktor, kızıl hastalığına yakalanmış bir çocuğa bakmak için çok uzun mesafeler katediyordu. Bu kişiler, hastalarını çok yakından tanıyorlardı. Hastalarının aile hayatıyla, beslenme biçimiyle, fiziksel aktiviteleriyle, ruh durumlarıyla, hatta dini inançlarıyla ilgileniyorlardı. Kısacası, kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri zaten standart ve beklenen prosedürdü.

Hastalıkların moleküler yapısını daha iyi anlamak, araştırmacılara inovasyon yolunu da açtı. SAP’nin Center for Business Insight (CBI) adlı merkezinin How to Save Healthcare: Personalize It (Sağlık Hizmetleri Nasıl Kurtulur: Kişiselleştirin) adlı raporunda, Second Genome şirketinin kurucusu ve danışmanı, aynı zamanda da Santa Clara Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Janet Warrington, şunları ifade ediyor: “Gelecek vaat eden yeni bir kanser tedavisi, hastaların sadece yüzde 40’ında işe yarayabilirdi. Sektör, bir hastalığın moleküler yapısının, genotipe ve çevresel faktörlere bağlı olarak hastadan hastaya farklılık gösterebileceğini öğrendi.”

Bugün ise butik tıp çağındayız. Doktorlar, hastaları hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyor, sadece 15 dakikalık muayeneden sonra tedaviye geçiyorlar. Bu tedaviler bazen işe yarıyor bazen de çok ciddi şekilde hatalı oluyor. Tıpta “herkese uygun” bir yaklaşım işe yaramıyor. Herkesin genetik yapısı benzersiz ve karmaşık; düşünülmesi gereken pek çok farklı çevresel, toplumsal ve davranışsal faktör bulunuyor.

Peki bu, sevdiklerimiz ya da kendimiz için tedavi arayışımız açısından ne anlama geliyor? Daha önce hiç olmadığı kadar güçlü ve bilgili olmamız gerekiyor. Kendi sağlığımızı yönetmek bizim sorumluluğumuz olmalı. CBI’ın raporuna göre, Colorado Tıp Derneği Başkanı ve Miramont Family Medicine CEO’su Dr. John Bender’ın öngörüsü şöyle: “Gelecekte, hastalar sürece çok daha fazla dahil olacak ve sağlık konusunda proaktif olmak isteyecek.”

Peki sağlık hizmetlerinin geleceğini, geçmişe bakarak planlayabilir miyiz?

Neyse ki mobil ve sosyal teknolojiler sayesinde sağlık programlarında hepimiz aktif katılımcı olabiliyoruz. Yaşam tarzımıza ve davranışlarımıza ilişkin verileri toplayıp analiz edebiliyor, bu verileri farklı veri ağlarıyla paylaşabiliyoruz. Fakat bu yaklaşımın başarılı olması için ilaç şirketleri, hastaneler, klinikler ve hastalar arasında daha fazla işbirliği ve anlamlı diyalog olması gerekiyor. Bilişim teknolojileri ve bilimin işbirliğiyle yeni nesil tıbbi uygulamalar hakkında daha detaylı bilgi için aşağıdaki QR kodu cep telefonunuza okutarak How to Save Healthcare: Personalize It raporuna ulaşabilirsiniz.

Bu yazı ilk olarak SAP Business Innovation blogunda yayınlanmıştır.

23


DOSYA KONUSU: NESNELERİN İNTERNETİ......................................................................................................................................

NESNELERİN İNTERNETİ: TEKNOLOJİYİ KULLANARAK NOKTALARI BİRLEŞTİRMEK Cihazların birbiriyle iletişimini sağlayarak bütün endüstrilerde süreçleri ve işlemleri şimdiden kolaylaştıran Nesnelerin İnterneti, geleceği şekillendirmekte de önemli rol oynayacak. SAP, Nesnelerin İnterneti çerçevesinde sunduğu SAP Predictive Maintenance and Service, SAP Connected Logistics ve SAP Manufacturing Execution çözümleriyle, geleceği bugüne taşıyarak teknolojiyi kazanca dönüştürüyor. Boyama kitaplarında ya da gazetelerin çocuk bulmacalarında modası hiç geçmeyen bir bölüm vardır: Noktaları birleştirin. Çocuklar, üzerlerine rakamlar yazılmış noktaları doğru şekilde birleştirerek bir çizgi film karakterinin ya da sevimli bir hayvanın resmini elde eder, sonra da bunu büyük bir keyifle boyarlar. Ortaya çıkan sonuç “bütün”dür. Aslında Nesnelerin İnternet’i de (Internet of Things – IoT) biraz buna benziyor. Farklı cihazların birbiriyle iletişime geçmesi sayesinde, pek çok farklı nokta bir araya geliyor ve hayatımızı kolaylaştıran çözümler doğuyor. IoT’nin bireylerin hayatında nasıl farklar yarattığı konusunda pek çok örnek verebiliriz. Evimizdeki bütün elektronik cihazları tek bir kumanda ile yönetebilmek, otomobilimiz ile cep telefonumuz arasındaki senkronizasyon, tabletimiz ile dizüstü bilgisayarımız arasındaki veri alışverişi hep IoT temeline dayanıyor.

24

Cihazlar arası iletişimin kurumlara yansımaları

IoT bireysel anlamda hepimize çok keyifli ve cazip geliyor. Hayatımızı kolaylaştırdığını çok iyi biliyoruz. Ama kurumsal anlamda potansiyelinin farkında mıyız? Nesnelerin İnterneti şirketlere neler kazandırabilir, biliyor muyuz? The Economist’in SAP sponsorluğunda hazırladığı bağlantı ekonomisi raporu, hiperbağlantılı ekonominin iş dünyasında yaratacağı dönüşümün ipuçlarını veriyor. Nesnelerin İnterneti kavramının temelini oluşturan bağlantılı makinelerin sayısının 10 yıl içinde 30 kat artarak 2020’de 26 milyar adede erişeceği (2009’da 900 milyon adet) ve sadece makinelerin 1,9 trilyon dolarlık bir global gelir fırsatı yaratacağı tahmin ediliyor. Öngörülere göre, dijital bağlantılı kurumların ve bireylerin hayat vereceği ekonomi 2020 yılında toplam 90 trilyon dolarlık bir hacme erişecek.

Nesnelerin İnterneti, modadan finansa, tekstilden üretime kadar pek çok farklı endüstride iş yapış biçimlerini değiştirecek. Bu sürece uyum sağlamak ve fırsatları değerlendirmek için iki aşamalı bir strateji öneriyoruz: mevcut iş süreçlerinizi dönüştürmek üzere kısa vadeli bir strateji ve ürün, hizmet ve gelir modellerinizde inovasyon yapmak üzere uzun vadeli bir strateji. Ve elbette bu stratejinin her noktasında SAP’den destek alabilirsiniz.

Nesnelerin İnterneti için özel SAP çözümleri

Nesnelerin, insanların ve cihazların birbirine bağlanmasıyla, işletmeler veri-kaynaklı akıllı uygulamalara geçerek büyük avantajlar elde edebilir. SAP, Nesnelerin İnterneti çerçevesinde sunduğu çözümlerle, kurumsal dünyaya sadece yeni teknolojiyi yakalama değil, bu teknolojiyi kazanca dönüştürme imkanı da sunuyor. SAP çözümleriyle cihazlar bulut üzerinden birbirine bağlanıyor, iş süreçleri


...............................................................................................................................................................................................................................

Irfan Khan, SAP Teknolojiden Sorumlu Global Başkanı:

dönüştürülüyor, müşteri deneyimi yeniden kurgulanıyor. SAP’nin IoT odaklı yeni çözümleri şöyle sıralanıyor: SAP Predictive Maintenance and Service (SAP Öngörüye Dayalı Bakım ve Servis Çözümü), SAP Connected Logistics (SAP Bağlantılı Lojistik Yazılımı) ve SAP Manufacturing Execution (SAP Üretim Uygulaması). SAP’nin IoT çözümleri, SAP HANA Cloud Platform üzerinde uygulandığında bellek-içi bilişim, öngörüye dayalı analiz ve karmaşık olay inceleme süreçlerinden de maksimum fayda sağlanıyor. SAP’nin bu çözümleri sayesinde dijital ve fiziksel dünya birbirine daha da yakınlaşıyor; böylece yeni ürün ve hizmetler doğuyor, hatta iş yapış modelleri değişiyor.

SAP Predictive Maintenance and Service

SAP HANA Cloud Platform üzerinde koşan SAP Predictive Maintenance

and Service, operasyonlar ile analitiği tek platform üzerinde entegre ederek işletme genelinde ortak bir bakış açısı kazandırıyor. Verilerin optimum şekilde kullanılmasına ve farklı kaynaklardan gelen yapılandırılmamış belgelerin veriye dönüştürülmesine yardımcı olan bu çözüm, son tahlilde işletmenin performansını sürekli olarak artırıyor. Bu çözüm kapsamında, veriler değerlendirilerek olası sorunlar, şirketin kârı üzerinde olumsuz etki yaratmadan önce öngörülebiliyor. Ayrıca SAP AR Service Technician mobil uygulaması da sahadaki teknisyenlerin, SAP Predictive Maintenance and Service çözümünün otomatik olarak ürettiği iş emirlerini, akıllı gözlükler sayesinde, hiçbir manuel işlem yapmadan tamamlayabilmesini sağlıyor.

SAP Connected Logistics

SAP HANA Cloud Platform üzerinde çalışan SAP Connected Logistics, lojistik süreçlerini kolaylaştırıp birbiriyle doğrudan iş ilişkisi olmayan

“İnsanların, cihazların ve kurumların birbiriyle sürekli bağlantılı olduğu bir çağda yaşıyoruz. Dünyada 15 milyar mobil cihaz, bireyleri her an birbirine bağlayarak bilgiye erişim, paylaşım ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştiriyor. İnsanlarla birlikte makineleri de iletişime geçiren, buzdolaplarından otomobillere tüm nesneleri internet ağının parçası kılan bir altyapı ile hem işte hem de evde dijital bağlantılı bir ekonomiye hayat veriyoruz. Bu iletişim ağı sayesinde, dünya üzerinde üretilen veri her 18 ayda bir ikiye katlanıyor. Her gün üretilen bu astronomik veri, analiz edilip anlamlandırıldığında kurumlar için 360 derecelik bir bakış açısına erişim sunuyor. Bağlantı ekonomisinde kurumlar, bilgiyi biriktirmek değil, akıllı şekilde işlemek zorunda. Gartner’ın araştırmalarına göre günümüzde kurumların topladığı bilginin %80’i atıl şekilde saklanıyor. Bu atıl veriyi bağlantı ekonomisine ivme katacak bir güce dönüştürmek mümkün. SAP araştırmalarına göre öngörüye dayalı (predictive) iş analitiğine yatırım, kurumların %60’ı için öncelik taşıyor. Ayrıca şirketlerin üçte ikisi önümüzdeki beş yıl içinde iş analitiğine yatırım kararı aldığını bildiriyor. Biz, gerçek zamanlı bellek içi platformu SAP HANA ile sabit disk bazlı sistemlere kıyasla 10 bin kat hızlı veri analizi sağlıyoruz. Bu hız sayesinde bağlantı ekonomisinde biriken büyük veriyi anlamlandırarak analiz etmek saniyeler içinde gerçekleşiyor. Müşteri odaklı iş modellerinin yükselişe geçtiği günümüzün bağlantı ekonomisinde bu zengin bilgiyi kullanmanın tüm işletmelere önemli bir rekabet avantajı ve güç kazandıracağına inanıyoruz.”

25


DOSYA KONUSU: NESNELERİN İNTERNETİ......................................................................................................................................

SAP Connected Manufacturing

Hamburg Limanı’ndan bir başarı hikayesi Hamburg Liman İdaresi Operasyonel BT Trafik Yöneticisi Sascha Westermann, SAP çözümleriyle elde ettikleri faydayı şöyle özetliyor: “Hamburg Liman İdaresi olarak en büyük avantajımız limanda sorunsuz trafik ve konteyner işlemlerindeki artış oldu. SAP HANA Cloud Platform’u tüm özellikleriyle kullanmaya çalışıyoruz. Bu projenin beni en çok etkileyen yanı, inovasyon kapasitesi ve güçlü iş ortaklarıyla işbirliği imkanı. SAP sayesinde Hamburg Liman İdaresi daha iyi işliyor.”

26

taraflar arasındaki iletişimi sağlıyor. Ayrıca, arka uçtaki ulaşım yönetimi sistemlerini entegre ediyor, gelişmiş bir arka uç çözümü bulunmayan lojistik servis sağlayıcıların sorunsuz sevkiyat yapmasına yardımcı oluyor. SAP Connected Logistics kullanan işletmeler aynı zamanda SAP AR Warehouse Picker mobil uygulamasını da kullanarak, akıllı gözlük gibi giyilebilir cihazların kullanımını kolaylaştırıyor.

SAP Manufacturing Execution çözümünün 15.0 versiyonu, üretim işlemlerinde Nesnelerin İnterneti’nden yararlanmayı sağlıyor. Üretim sonuçları ile gerçek zamanlı bilgilerin SAP HANA üzerinde entegrasyonu sayesinde, şirketler global operasyonlarını uyumlu ve optimum şekilde işler hale getirmek üzere bulutun avantajlarından faydalanıyor. Böylece birden fazla üretim tesisi arasında uyum elde ediliyor, maliyetleri düzenlemek için öngörüye dayalı analizden yararlanılıyor, mevcut varlıklardan daha fazla yarar sağlanması mümkün oluyor. Çözümün yeni sürümünde SAP HANA desteği, geliştirilmiş kullanıcı deneyimi, artırılmış mobilite, üretimde daha fazla şeffaflık için uçtan uca kurumsal entegrasyon özellikleri yer alıyor. Nesnelerin İnterneti’nin kurumsal dünyayı nasıl değiştirebileceğini görmek için aşağıdaki QR kodu cep telefonunuza okutunuz.


...............................................................................................................................................................................................................................

27


TREND...................................................................................................................................................................................................

SAP’NİN YARATICI GÜCÜ: HASSO PLATTNER ENSTİTÜSÜ Hasso Plattner Enstitüsü, eğitim kuruluşu olmasının yanında, SAP’nin bellek içi teknolojilere odaklanan “düşünce kuruluşu” olarak da tanımlanıyor. Enstitü, bilgi teknolojilerinin farklı alanlarına ve yönlerine odaklanarak öğrencilere zengin bir yelpaze sunuyor. Berlin yakınlarındaki PotsdamBabelsberg’de yer alan Potsdam Üniversitesi bünyesinde bilgi teknolojileri ve sistem mühendisliğine odaklanan Hasso Plattner Enstitüsü’nün kuruluşu 1998’e uzanıyor. Enstitü, Almanya’da özel fonla desteklenen ilk ve halen tek üniversite kuruluşu. Kurucusu ise yazılım devi SAP’nin kurucu ortaklarından Hasso Plattner. Hasso Plattner Almanya’nın başarılı iş adamlarından. Teknoloji ile iş dünyasını birleştiren Plattner, dehası kadar yardımseverliği ve eğitim, sağlık gibi ilgi bekleyen alanlara yaptığı bağışlarla da tanınıyor. Aslında onu sadece Almanya değil, tüm dünya tanıyor. Karlsruhe Üniversitesi’nde iletişim mühendisliği eğitimi alan Platter, deneyimlerini, tutkularını ve eğitime verdiği önemi kendi adını verdiği enstitüyü kurarak devam ettiriyor. Hasso Plattner Enstitüsü (HPI), altı sömestrlik lisans eğitimi ve Bilgi Teknolojileri Sistem Mühendisliği üzerine dört sömestrlik yüksek lisans programı sunuyor. Bilgisayar ve bilgi teknolojilerinin temel düşünce yapısını, tasarımını, yaşam ve iş dünyasındaki uygulamalarını içeren kapsamlı bir eğitim vaat eden HPI, öğrencileri eğitim sonrası için de hayata hazırlıyor.

Tasarım odaklı düşünmek

HPI’ın ilk büyük çıkışlarından biri, Stanford Üniversitesi’nin Mühendislik Bölümü’ne bağlı olarak 2004 yılında kurduğu, kısaca “d.school” adıyla tanınan Hasso Plattner Tasarım Enstitüsü. HPI ile ortak program yürüten d.school’un temellerini atan kişi ise Stanford

28

Üniversitesi Mühendislik Fakültesi profesörlerinden David Kelley. İş yönetimi eğitimlerini geleneksel mühendislik ve ürün tasarımı eğitimleriyle birleştiren d.school, inovasyona hakim bir nesil yetiştirmeyi hedefliyor ve farklı geçmişlere sahip öğrenci ve fakülteleri bir araya getiriyor. Sorunlu alanlara karşı yenilikçi ve insan odaklı çözümler geliştiren ve hızla büyüyen d.school, eğitim sürecinin ve müfredatının temeline “tasarım odaklı düşünceyi” yerleştirmiş. Mühendislik ve tasarımda kullanılan yöntemleri sanat, sosyal bilimler ve iş dünyasından katkılarla harmanlayan eğitim programı, birbirini “ekip arkadaşı” olarak gören öğrencileri ortak bir amaç için bir araya getiriyor: Yaptıkları tasarımlarla insanların hayatını daha iyi hale getirmek. Tasarım odaklı düşünceyi öğrenmenin en iyi yolu onu uygulamak olduğu için, d.school’da öğrenciler tecrübeyi hedefleyen bir eğitim ortamında çalışıyor. Öğrenciler gözlem, beyin fırtınası, sentez, prototip oluşturma ve uygulama gibi bir dizi aşama arasında hızla geçiş yaparak, inovasyonun kilit süreçleri hakkında deneyim kazanıyor. Eğitimin odağında inovasyon yapmak değil, inovasyona hakim bireyler yetiştirmek bulunuyor. d.school’un herhangi bir puanlama sistemi bulunmuyor. Mühendislikten sanata, eğitimden hukuk ve sosyal bilimlere kadar farklı bölümlerden öğrencilerin bir araya geldiği ve projeler üzerinde özveriyle çalıştığı bir merkez olarak faaliyet gösteriyor. Yılda yaklaşık 650 öğrenciye eğitim

imkanı sunan okul, üniversite adayları arasında yoğun katılım görüyor. d.school’un en bilinen ürünlerinden biri, yenidoğan bebekler için alternatif ve daha hesaplı bir kuvöz görevi üstlenen “embrace blanket”, yani kucak battaniyesi. Diğeri ise üçüncü dünya ülkelerinde kırsal alanda kullanımı yaygın olan, güneş enerjisiyle çalışan LED ışık “d.light”.

Disiplinlerarası araştırma

HPI’ın “Servis Odaklı Sistem Mühendisliği” (SOC) Araştırma Okulu ise Ekim 2005’ten bu yana disiplinler arası doktora programlarına odaklanıyor. HPI’da görev yapan


............................................................................................................................................................................................................................... Future SOC Lab 2010 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Amacı ise araştırma toplulukları ile endüstriyel ortakları arasında köprü kurabilmek. En yeni bilgisayar teknolojileri ve mimarileri ve yazılım çözümleri için araştırma platformu oluşturan HPI Future SOC Lab, haliyle ortakları tarafından geliştirilen en son yazılım ve donanım teknolojilerini kullanıyor. Servis Odaklı Programlama (SOPSOC) alanındaki yeniliklere ve yeni kavramlara odaklanan laboratuvarın altyapısını yaklaşık 1000 bilgisayar işlemcisi ve 6 TB’lık ana bellek oluşturuyor.

Açık ve ücretsiz kampüs

Hasso Plattner Enstitüsü, üniversite önlisans programlarına ek olarak, hem iş gücünü oluşturan personel hem de lise öğrencileri için araştırma ve eğitim seçenekleri sunuyor. İster seminerler veya eğitim kampları yoluyla, ister ücretsiz online dersler üzerinden, kullanıcıları nerede ne ile meşgul olursa olsun HPI’ın akademik deneyimini onlara ulaştırmak için çabalıyor. Hasso Plattner Enstitüsü’nün internet üzerinden eğitim veren platformu 2012’den bu yana uzaktan eğitim hizmeti sunuyor. openHPI.de adresinden ücretsiz ve herkesin erişimine açık olan online dersler Potsdam Enstitüsü tarafından veriliyor.

profesörler ve araştırma grupları aynı zamanda HPI’ın disiplinlerarası doktora programının önemli destekçilerinden. Her yıl yaklaşık on doktora adayı ve doktora sonrası araştırmacısı bu programın sunduğu burs imkanlarından faydalanıyor. Hasso Plattner Enstitüsü, kurucusunun doğasından gelen yapısıyla, Avrupa ve ABD ile sınırlı kalmayarak Güney Afrika, İsrail ve Çin’deki öğrencilere de eğitim hizmeti götürmeyi görev edinmiş. HPI Araştırma Okulu, bu kapsamda uluslararası ayağının ilk şubesini 2009’da Güney Afrika’da açmaya

karar vermiş. Cape Town Üniversitesi HPI Araştırma Okulu’nda 15 doktora öğrencisi eğitim görüyor. 2010’da Hayfa’daki İsrail Teknoloji Enstitüsü bünyesinde açılan HPI Araştırma Okulu’nda da 15 doktora öğrencisi bulunuyor. Nanjing Üniversitesi’nde 2011 yılında açılan üçüncü Araştırma Okulu da aynı şekilde 15 doktora öğrencisine burs veriyor. Hasso Plattner Enstitüsü’nün araştırmaya verdiği önem, HPI Future SOC Lab’da da kendini gösteriyor. Hasso Plattner Enstitüsü’nün endüstriyel ortakları EMC, Fujitsu, SAP ve HP ile birlikte hayata geçirdiği

Herhangi bir önkoşul gerektirmeyen eğitim platformu, bilgi teknolojileri ve bilgisayar bilimlerine odaklanmış durumda. Katılımcılar bu sayede mevcut başlıklar içinden seçtikleri konuları İngilizce veya Almanca dillerinde daha yakından inceleme imkanı buluyor. Hasso Plattner Enstitüsü, aynı zamanda bilgisayar bilimlerine ilgi duyan daha genç kuşağı da hedefliyor. HPI Gençlik Akademisi ile onlara yaratıcılıkla teknolojiyi bir araya getirme fırsatı sunuyor. Düzenlediği etkinliklerle lise öğrencilerini bilgisayar bilimlerinin ilginç ve eğlenceli yönleriyle tanıştıran Gençlik Akademisi, Bilgi Sistemleri Mühendisliği veya genel olarak bilgisayar bilimleri konusunda onları aydınlatarak gelecekteki olasılıkları değerlendirmelerini sağlıyor.

29


TREND................................................................................................................................................................................................... Connect, ördüğü kariyer ağıyla doğru iş ve doğru kişiyi buluşturuyor.

“Tasarım Odaklı Düşünce” Teknopark İstanbul’da SAP, 2014 yılında Teknopark İstanbul’da kurduğu SAP İnovasyon Merkezi ile Türkiye’de yatırım yapan ilk küresel yazılım firması olmuştu. SAP İnovasyon Merkezi, Teknopark’taki çalışmalarında, Hasso Plattner Enstitüsü’nün imzasını taşıyan “design thinking”, yani “tasarım odaklı düşünce” yaklaşımını benimsiyor. SAP’nin tüm dünyaya yayılan Ar-Ge ağının bir parçası olan SAP İnovasyon Merkezi, fikri olan ama geliştirmek için yeterli desteği olmayan proje sahiplerine yardımcı olmayı hedefliyor. Özellikle eğitim, havacılık, savunma sanayii ve enerji alanındaki projelere öncelik veren SAP İnovasyon Merkezi, aynı zamanda sağlık, moleküler biyoloji ve mobil bankacılık alanında geliştirilecek yenilikçi fikirlerin de arkasında. SAP’nin, dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından ve ekonomilerinden biri olarak değerlendirdiği Türkiye, SAP Labs Innovation Center’ın Türkiye’deki merkezi sayesinde, dünya genelinde 15 bölgesinde yer alan SAP Labs ağının bir parçası oluyor.

30

HPI Akademi üzerinden meslek sahibi profesyoneller için de seçenekler sunan Hasso Plattner Enstitüsü, onların sektörle ilgili gelişmeleri ve trendleri yakından izlemelerine ve böylece meslek yaşamlarında daha başarılı olmalarına imkan tanıyor. HPI’ı model alarak kurulan HPI Akademi sayesinde profesyoneller de “tasarım odaklı düşünme” şansını yakalıyor. Avrupa’da tasarım odaklı düşünmenin gelişmesini ve yaygınlık kazanmasını hedefleyen HPI, d.school ile birlikte bu hedefine yakın gelecekte ulaşacak gibi görünüyor.

HPI ile gelecek ve kariyer

Tasarım odaklı düşünme ve bilgi teknolojileri alanına ilgi duyanları öğrenim ve iş yaşamında destekleyebilecek başarılı projeleri peşpeşe hayata geçiren Hasso Plattner Enstitüsü, taşları doğru yerlere doğru şekilde yerleştirdiğinden emin. Bu taşlardan biri de Enstitü’nün kariyer platformu HPI Connect. Hem öğrenciler, hem mezunlar, hem de şirketleri bu kariyer platformunda buluşturan HPI Connect, kariyer olasılıklarını, kariyer odaklı etkinlikleri ve iş tekliflerini ilgili kişilere ulaştırıyor. İş arayanlar kadar şirketlerin de kendilerini temsil edebilmelerini ve doğru elemanlara ulaşabilmelerini sağlayan HPI

İş ve kariyer hayatına odaklanan farklı etkinlikleri de bulunuyor Hasso Plattner Enstitüsü’nün. İş Planı Yarışması (Business Plan Competition-BPC) bunlardan biri... İki yılda bir düzenlenen yarışma, HPI ile bağlantılı girişimlere ve girişimcilere (öğrenci, işveren, doktora öğrencisi ve diğerlerine) yönelik. Girişimcileri “gerçek dünya” ile tanıştırarak iş planlarını düzenlemelerini, iyileştirmelerini ve ürünlerini ticarileştirebilmelerini sağlayan yarışma, aslında katılanlar için bir tür “kısayol”. 100 bin euro’ya ulaşan yarışma ödüllerinin adil bir şekilde yerini bulmasını sağlayanlar ise Hasso Plattner Enstitüsü temsilcilerinden oluşan yarışma jürisi. Bir de “inovasyon ruhu” var tabii... HPI, bu ruhu diri tutmak için Hasso Plattner Kurucular Ödülü’nü tasarlamış. Girişimciliği, inovasyonu, yeni trendleri öne çıkarmak için ilk kez 2014 yılında organize edilen Hasso Plattner Kurucular Ödülü’nün, SAP’deki yaratıcı ruhu da ateşlemesi hedefleniyor.

Başarılar ve ödüller

Girişimcilik, yenilik, bilim ve teknoloji adına enstitü ve akademiler kuran, araştırma programları oluşturan, etkinlikler, ödüller ve yarışmalar düzenleyen Hasso Plattner Enstitüsü’nün bizzat hatırı sayılır başarılara imza atması da haliyle kaçınılmaz. Almanya’da faaliyet gösteren bağımsız sivil toplum kuruluşu Center for Higher Education Development (CHE-Yüksek Öğrenimi Geliştirme Merkezi) tarafından, 2012 ve 2013’te gerçekleştirilen üniversiteler arası derecelendirmeye göre, Hasso Plattner Enstitüsü’nün lisans ve yüksek lisans programları, Almanca konuşulan ülkelerde bilgisayar bilimi eğitimi veren üniversiteler arasında ilk dörtte yer aldı. 2012 yılında ise Hasso Plattner Enstitüsü ve SAP, Alman İnovasyon Ödülü’nün (Deutscher Innovationspreis) sahibi oldu.


...............................................................................................................................................................................................................................

31


TREND...................................................................................................................................................................................................

Y KUŞAĞINI YANLIŞ MI ANLIYORUZ? SAP ve Oxford Economics tarafından yaptırılan İşgücü 2020 (Workforce 2020) araştırmasının sonuçları genel anlamda insan kaynakları dünyasına ışık tutmanın yanı sıra Y kuşağı hakkındaki pek çok düşüncenin yanlış olduğunu da ortaya koyuyor. Oysa şirketler, Y kuşağının potansiyelini doğru değerlendirerek önemli avantajlar elde edebilir. SAP SE ve Oxford Economics işbirliğiyle yapılan İşgücü 2020 (Workforce 2020) araştırmasının temel amacı, 2020’de, yani gelecekte işletmelerde nasıl bir işgücü olacağını, çalışanların şirketlerden neler bekleyeceğini, şirketlerin işgücünden beklentilerini ortaya koymaktı. Dünya genelinde yürütülen araştırmaya 2718 yönetici ve 2872 çalışan katıldı.

Türkiye’de şirketler, çalışanları anlıyor mu?

İşgücü 2020’nin sonuçlarına göre, şirketlerin çoğu, çeşitlilik gösteren ve mobil bir işgücünü yönetmenin ne kadar önemli olduğunun bilincinde ama bunu başaracak strateji, kültür ve çözümlerden yoksun. İşletmeler yetenekleri yönetmede, liderliği işlemekte, eğitime teşvik etmekte ve çalışanlarını anlamakta sorun yaşıyor ve İK stratejilerini öncelik olarak göremiyor. Bir başka önemli bulgu ise şirketlerin karşılaştığı İK sorunları. Sonuçlara göre, en yaygın altı sorun şöyle sıralanıyor: • Çalışanlar açısından en önemli konu tazminat • Y kuşağı yanlış anlaşılıyor • Eğitimle kazandırılan beceriler açısından şirketler arasındaki uçurum artıyor • Liderlik sıkıntısı var • İşgücü değişiyor • Tazminat modelleri, gelişim ve teknoloji anlayışlarının değişmesi gerekiyor

Türkiye’deki çalışanların yüzde 41’i işlerinden memnun veya oldukça memnun. Diğer bir deyişle, katılımcılar arasında işinden memnun olanların oranı yarıya bile ulaşmıyor. Bu durumda işletmelerin, çalışan memnuniyetini artırmak için neler yapılabileceğini düşünmeleri gerekiyor. Türkiye’de çalışanlar için en önemli avantajlar

32

Bu, çok kritik bir soru. Çalışanların beklentisinin bilinmemesi, personel devir hızını, memnuniyeti ve çalışan bağlılığını doğrudan etkileyebilecek bir konu. İşgücü 2020 araştırmasının Türkiye’deki sonuçlarına göre, şirketler çalışanlarının tam olarak ne istediğini anlamıyor.

ve teşvik unsurları şöyle sıralanıyor: rekabete dayalı ücret (%65), primler ve başarı ödülleri (%64) ve tamamlayıcı eğitim programları (%42).

Şirketler, değişen dünyaya ayak uydurabiliyor mu?

Dünya genelinde ekonomik ve demografik dinamikler sürekli değişiyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde genç nüfus hızla artarken, beklentiler ve yetkinlikler de farklılaşıyor. Şirketler, gerek ekonomideki gerekse işgücündeki değişen dinamikleri anlamakta geç kalıyor. Dolayısıyla da zamanı yakalamak güçleşebiliyor. İşgücü 2020 araştırmasına Türkiye’den katılan çalışanların yüzde 47’si işyeri teknolojileri için yeterli eğitimi aldığını,

Çalışanlar nelerin önemli olduğunu söylüyor

Yöneticiler şirketlerinin ne sunduğunu söylüyor

Esnek çalışma lokasyonları

Esnek çalışma programları

Tamamlayıcı eğitim programları

Sosyal medya erişimi

%65

%40

%39

%42

%29

%17

%39

%20

%70

%12

Rekabete dayalı ücret


...............................................................................................................................................................................................................................

%42

oranında çalışan pozisyonlarının değişeceğinden ve gelişim sağlayamayacaklarından endişeli.

%20 %39

oranında çalışan örgün eğitim sayesinde profesyonel anlamda bir gelişme kaydettiklerini söylüyor.

oranında yönetici şirketlerinin sürekli eğitimi benimseyen bir kültürü olduğunu söylüyor.

%42

oranında çalışan İK departmanının sahip oldukları becerilerin farkında olduğunu belirtiyor.

yüzde 31’i de en son teknolojilere erişebildiğini belirtiyor. Bu oranlar, değişen dünyada yetersiz kalıyor. Dolayısıyla bir “yetenek boşluğu” oluşuyor. Özellikle teknoloji becerilerine yönelik ihtiyacın artacağı muhakkak ama bu süreç epey zaman alacak gibi görünüyor. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanların yüzde 18’i üç yıl içinde bulut konusunda uzman olmayı, yüzde 50’si de bu tarihe kadar analitikler konusunda uzman olmayı bekliyor. Genel anlamda eğitim ve mesleki gelişme söz konusu olduğunda ise yöneticiler ile çalışanlar arasında belirgin bir bakış açısı farkı olduğu göze çarpıyor. Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 70’i kapsamlı düzeyde tamamlayıcı eğitimlerle yeni beceriler geliştirilmesini sağladıklarını belirtiyor. Oysa çalışanların yalnızca yüzde 36’sı şirketlerinin gelişmelerine ve iş performanslarını artırmalarına yönelik doğru araçları sağladığını söylüyor.

Peki ya liderlik?

Bir işletmede lider hakkındaki algı, şirketin başarısını doğrudan etkileyecek bir faktördür. Çalışanlar liderlik konusunda kaygılı ya da kuşkuluysa verimlilik doğal olarak düşer. Öte yandan, bir işletmenin geleceğe yapacağı en önemli yatırımlardan biri de yeni liderler yetiştirmektir. İşgücü 2020 araştırmasına göre, Türkiye’de yöneticilerin yalnızca yüzde 35’i şirketlerinin önemli rollere yönelik

olarak yedekleme ve devamlılığa ilişkin planları olduğunu söylüyor. Yüzde 26’sı ise kıdemli bir çalışan ayrıldığında şirketin bu pozisyonu şirket içinde bir çalışanla doldurma eğiliminde olduğunu belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 39’u, büyüme planlarının doğru liderlere erişemedikleri için engellendiğini söylüyor. Çalışanların konuya bakış açısı da pek farklı değil: Sadece yüzde 34’ü şirketlerindeki liderliğin, şirketi başarıya taşıyacak özelliklere sahip olduğunu belirtiyor.

Bu açıdan bakınca, Y kuşağının halen şirketlerdeki işgücünün çoğunluğunu oluşturan X kuşağından çok farklı olduğu açık. Ama bu, aşılamaz bir fark değil. Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 54’ü giriş düzeyindeki pozisyonlar için daha genç çalışanlara veya yeni mezunlara güvendiklerini belirtiyor. Bahsedilen gençler de elbette Y kuşağına mensup. Yöneticilerin yüzde 61’i Y kuşağının işgücüne dahil olduğunu ve işgücü stratejisini etkilediğini söylüyor. Araştırmadan çıkan bir başka ilginç bulgu ise şu: Yöneticilerin yüzde 31’i, kendilerinin özellikle yeterlilik açısından Y kuşağını hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyor. Oysa Y kuşağının yalnızca yüzde 2’si bu görüşe sahip. Diğer bir deyişle, yöneticiler Y kuşağının gözünde olumsuz bir imajları olduğunu zannediyor fakat aslında durum çok farklı. Bir başka yanlış yorumlama da işten ayrılma gerekçeleri.

%10

oranında çalışan liderlik becerisinin şirketteki önemli bir çalışan niteliği olduğunu belirtiyor.

%12

oranında yönetici liderliğin önemli bir çalışan niteliği olduğunu belirtiyor.

Y kuşağını tanıyor muyuz?

Dünya genelinde İşgücü 2020 araştırmasına katılan çalışanların yüzde 49’u Y kuşağına dahil. Peki ama nedir bu Y kuşağı? Y kuşağı, 1980-1999 arası doğanlara verilen isim. Bu kuşağın en temel özelliği, bir önceki nesil olan X kuşağından gerçekten çok farklı olması. Bu farklılık iş dünyasında da kendini gösteriyor. Y kuşağı çalışanlar, belirlenen mesai saatleri arasında çalışmayı sevmiyorlar. Saatlerden ziyade, işe odaklanıyorlar. Dolayısıyla bu kuşağın gençlerini kazanmak için onların işlerini sevmelerini, kendilerini işin bir parçası gibi hissetmelerini sağlamak gerekiyor. Y kuşağının beklentileri büyük. Bir an önce yönetici olmak ya da kendi işlerini kurmak istiyorlar. Parayla ilişkileri, birikimden ziyade rahat harcamak üzerine kurulu.

%47

oranında çalışan yöneticilerinin liderlik beklentilerini karşıladığını belirtiyor.

%28

oranında çalışan şirketlerinin çeşitliliğe önem verdiğini belirtiyor.

Yöneticilerin yüzde 52’si Y kuşağının eğitim ve gelişim eksikliği nedeniyle işlerinden ayrılmak istediğini düşünüyor ancak Y kuşağının sadece yüzde 10’u bu görüşe sahip. Bu durumda akla gelen soru şu: Acaba Y kuşağını yeterince tanımıyor muyuz?

33


TREND...................................................................................................................................................................................................

İŞ DÜNYASININ GELECEĞİ TÜRKİYE SAP sponsorluğunda gerçekleştirilen Oxford Economics anketi, Türkiye’deki çalışanların ve yöneticilerin iş gücü geliştirme, Y kuşağının rolü, kurumsal liderlik ve yetenek boşlukları hakkındaki düşüncelerine ışık tutuyor.

İş Dünyasının Yeni Yüzü Dönemsel çalışan veya danışman niteliğindeki çalışanların sayısını artıracağını belirten yöneticilerin yüzdesi

%78

%27

oranında yönetici, şirketlerinin gelecekteki hedeflerine ulaşabilecek iş gücünü oluşturma konusunda ilerleme kaydettiğini düşünüyor.

Beceri Boşluğunu Doldurma: Öğrenme Zorunluluğu Çalışanların profesyonel gelişimi ve eğitimi için en çok konu edilen alanlar 1 İş yerinde resmi eğitim 2 Yöneticilerle olan ilişkiler 3 Resmi olmayan mentorluk Bugün ve gelecek için gerekli olan yetenekler Bugün 3 yıl içinde

İşte En Çok Neye Önem Veriyoruz? Çalışanların işleriyle ilgili endişeleri

 Pozisyonu değişen veya eskiyen  Yetersiz istihdam düzeyleri  İlerleme için yeterli fırsatlar olmaması  Teknolojik değişim 34

Çalışanların istekleri

İşverenlerin sundukları

 Daha yüksek ücret  Kariyer gelişimi için belirlenmiş fırsatlar  Daha kapsamlı yan haklar

 Primler ve hak edişe göre verilen ödüller  Yeni beceriler geliştirmeyi amaçlayan tamamlayıcı eğitim programları  Çalışanların aileleri için yan hak planları


...............................................................................................................................................................................................................................

SAP, YENİ NESİL KURUMSAL YAZILIMI S/4HANA’YI PAZARA SUNDU Dünyanın ilk gerçek zamanlı bellek içi platformu olan SAP HANA için özel olarak geliştirilmiş SAP Business Suite 4 SAP HANA, kurumsal iş yazılımlarını yeniden tanımlıyor. 3 Şubat’ta New York Borsası’ndaki lansman etkinliğinde tanıtılan SAP S/4HANA, SAP R/3’ten bu yana geliştirilmiş en büyük SAP inovasyonu olarak niteleniyor. SAP Business Suite 4 SAP HANA (SAP S/4HANA), gelecek nesil iş yazılımlarının yeni temsilcisi olarak SAP müşterilerinin iş süreçlerini sadeleştirme vizyonuyla 3 Şubat’ta New York Borsası’ndaki lansman etkinliğinde tanıtıldı. SAP S/4HANA, tamamen SAP HANA bellek içi platformu üzerinde geliştirildi. Tüm cihazlarda üstün kullanıcı deneyimi (UX) vadeden SAP Fiori’nin modern tasarım anlayışıyla üretildi. SAP’nin farklı sektörlerde 40 yılın ötesine yayılan deneyimini, inovasyonu ve sadeleşmeyi SAP müşterileriyle buluşturan SAP S/4HANA ile sadece SAP HANA üzerinde kurgulanabilecek yepyeni bir Business Suite ortaya çıkarıldı. SAP S/4HANA, kullanıcılarına bulutta, yerleşik ya da hibrit kurulum opsiyonları sunarak SAP müşterilerine seçme özgürlüğü getiriyor. SAP CEO’su Bill McDermott S/4HANA’yı şöyle anlatıyor: “SAP bugün, 21. yüzyıl için kurumsal kaynak planlama kavramını yeniden tanımlıyor. S/4HANA, insanları ve yazılım teknolojilerini bir araya getirerek gerçek zamanlı, bağlantılı ve basit iş süreçleri tasarlamaya imkan sağlıyor. Hasso Plattner SAP HANA’yı icat ettiğinde, SAP Business Suite’in dijital çağ için yeniden tasarlanacağını biliyorduk. Bu tarihi günde, 20. yüzyılın karmaşık BT altyapısının sonunun başladığına inanıyoruz.” Yeni SAP Business Suite sadece SAP HANA üzerinde çalışacak şekilde tasarlandı. Geçmişteki tüm kısıtlamalardan arındırılan ve gerçek

zamanlı en son bellek içi yeteneklere sahip yazılım, tüm sektör ve iş kollarında uçtan uca sadeleşmeye değer katıyor. Çalışanlar için tüm cihazlarda modern bir kullanıcı deneyimi, konfigürasyon kolaylığı, sadeleşmiş bir veri modeli, iş kararları için anlık ve en detaylı seviyede öngörü yeteneği sunuyor.

ağlarını gerçek zamanlı yeni iş modelleri üretmek üzere bir araya getiriyor. Ayrıca kurumların, nesnelerin interneti ve büyük veri kavramlarıyla buluşmasını hızlandırıyor. Sadeleşmiş veri modeli, kurumların bilgi teknolojilerini yeniden tasarlamalarını ve daha az maliyetli bir BT operasyonuna geçmelerini sağlıyor.

SAP S/4HANA ile kurumların BT maliyetleri düşüyor

Haziran 2014’te duyurulan, müşterilerin anlık öngörülerle finans süreçlerini dönüştürmelerine imkan veren SAP Simple Finance çözümü, SAP S/4HANA’ya giden yolda ilk adımı oluşturuyor. SAP S/4HANA ayrıca Ariba, Fieldglass ve SuccessFactors’tan oluşan SAP bulut çözümleri portföyünü de genişletecek. Kapsamlı bir portföy ile müşteriler, kendi ihtiyaçlarına uygun bulut çözümünü mevcut SAP sistemlerine entegre şekilde tanımlayabilecek.

SAP S/4HANA bireyleri birbirine bağlarken işi sadeleştirip yenilikçi yaklaşımlar getiriyor. Cihazları ve ticaret

Müşteriler için sürekli değer yaratma prensibiyle, SAP Business Suite kullanıcıları minimum eforla SAP S/4HANA’ya geçiş yapabilecek. SAP, partner ekosisteminin pazara tanıtacağı SAP S/4HANA’nın önceden tanımlanmış kurulum paketleri aracılığıyla, iş ortakları, müşterilerin hızla ve kolaylıkla SAP S/4HANA’ya geçişini sağlayacak. Bu konuda öncülük eden global iş ortakları arasında Accenture, Capgemini, Deloitte, EY, IBM ve PwC sayılabilir.

35


TREND...................................................................................................................................................................................................

SAP DÜNYASININ TÜRKİYE’DEKİ YENİ BULUŞMA NOKTASI: SAP FORUM ONLINE SAP, bilişim teknolojilerinin çehresini değiştiren, işletmelerin verimliliğini dikkate değer ölçüde artıran çözüm ve ürünleriyle global bir marka. SAP’nin gerek dünyada gerekse Türkiye’de sunduğu çözümler, imza attığı başarı hikayeleri ve SAP ekosisteminin tamamı artık tek bir noktadan takip edilebiliyor: SAP Forum Online. Teknoloji öylesine müthiş bir hızla ilerliyor ki sadece bu gelişmeleri değil, yenilikleri yaratanları da takip etmek zorlaşıyor. Elbette bu konuda internet en büyük yardımcımız. Merak ettiğimiz her şeyi internette araştırıyor, gerek kişisel gerekse mesleki merakımızı, bulduğumuz sitelerdeki bilgilerle gidermeye çalışıyoruz. Ama bu noktada iki soru ortaya çıkıyor: “Başvurduğum kaynak güvenilir mi?” ve “Dağınık bilgileri toparlayan bir kaynak yok mu?” SAP; sadece global markadan değil, farklı ülkelerdeki iş birimlerinden, danışmanlık hizmeti veren iş ortaklarından, aynı çatı altında buluşmuş farklı paydaşlardan, kullanıcı gruplarından oluşan dev bir ekosistem. Türkiye’deki SAP kullanıcıları, danışmanlar, müşteriler ve bilişimciler için artık bu ekosistemin tüm detaylarını bir araya getiren, güvenilir bir Türkçe kaynak var: SAP Forum Online. www.sapforum.tv adresinden erişilen SAP Forum Online, global markanın duyurularından Türkiye’deki başarı hikayelerine, SAP kullanıcılarının deneyimlerinden SAP Türkiye yönetici ve çalışanlarının makalelerine kadar pek çok farklı içeriği bir araya getiriyor. Görsel tasarımıyla da dikkat çeken SAP Forum Online, SAP ekosisteminin en önemli parçalarından biri olan SAP iş ortağı danışman firmalara da özel bir bölüm ayırıyor.

36


...............................................................................................................................................................................................................................

SAP Forum Online’da neler var? Gündem: Dünyadan ve Türkiye’den SAP haberleri, yeni ürün/çözüm duyuruları, özel etkinlikler, ödüller, başarılar, kısacası SAP dünyasını ve ekosistemini ilgilendiren her türlü gelişme bu bölümde yer alıyor.

Dosya: SAP, kurumsal kaynak planlamadan bulut çözümlerine, SAP HANA bellek-içi platformdan müşteri ilişkileri yönetimine kadar pek çok farklı çözüm sunuyor. Farklı endüstrilerde faaliyet gösteren şirketler de aynı çözümün kendilerine göre uyarlanmış versiyonlarıyla çok daha etkili sonuçlar alabiliyor. Hatta SAP’nin Simple Finance gibi tek bir sektöre özgü çözümleri de bulunuyor. Bütün bu ürün ve çözümlerle ilgili detaylı bilgiler ve kurumsal uygulamaların derinlemesine incelemeleri SAP Forum Online’ın Dosya bölümünde yer alıyor. Trend: Dünya değişiyor. Teknoloji dünyası ise çoğu zaman bu değişime öncülük ediyor. Bulut bilişimin işletmeleri nasıl dönüştürdüğünü bir düşünün. Dijital çağın neler getirdiğini, inovasyonun ne kadar değerli bir itici güç olduğunu, satıcı-müşteri ilişkilerinde yaşanan değişimi… Gündemdeki konular, geleceğe yönelik öngörüler SAP Forum Online’ın Trend yazılarında sizi bekliyor. Yazarlar: Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insan zekasına ve yorumuna muhtaç. Çünkü her türlü gelişim son

tahlilde insan tarafından ve insan için yapılıyor. SAP de insan kaynağı açısından son derece verimli bir şirket. SAP CEO’su Bill McDermott’tan SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin’e, yurtdışındaki ve Türkiye’deki SAP çalışanlarına, SAP kullanıcı gruplarına kadar pek çok kişi, görüşlerini SAP Forum Online sayfalarında paylaşıyor. Başarı öyküleri: Bir ürün ya da çözüm ne kadar başarılı olursa olsun, gerçek değeri uygulama sırasında ve sonrasında ortaya çıkar. Teorik bilginin ötesine geçen uygulama süreci, başarı hikayelerinin doğduğu noktadır. SAP Forum Online, gerek SAP ekibinin gerekse iş ortaklarının SAP ürün ve çözümleriyle farklı endüstrilerde imza attıkları başarı

hikayelerini topluca bulabileceğiniz bir kaynak sunuyor. Röportajlar: Karikatürist Erdil Yaşaroğlu, maraton koşucusu Bakiye Duran, marka danışmanı Fatoş Karahasan, dağcı Tunç Fındık… Bu isimlerin ortak noktası ne olabilir? Başarılı olmaları ve SAP Forum Online sayfalarında yer almaları. Farklı alanlarda çeşitli başarılara imza atmış kişiler, bilgi ve deneyimlerini SAP Forum Online okuyucularıyla paylaşıyor. Ekosistemden: Yukarıda da değindiğimiz gibi, SAP dev bir ekosistem aslında. Bu ekosistemin en önemli paydaşlarından biri de danışmanlık hizmeti veren SAP iş ortakları. Lisanslı SAP iş ortaklarının hayata geçirdiği projeler, kaydettikleri gelişmeler, SAP’den aldıkları ödüller gibi tüm bilgiler SAP Forum Online’da okuyucularla paylaşılıyor. SAP Forum Online bu zengin yazılı içeriğinin yanı sıra SAP etkinliklerinden videolar ve sunumlarla da önemli bir kaynak olarak dikkat çekiyor. Özetlemek gerekirse, SAP dünyasında olan her şey, SAP Forum Online’da yer alıyor. SAP Forum Online sitesine gitmek için aşağıdaki QR kodu cep telefonunuza okutun.

37


HAYATIN İÇİNDEN................................................................................................................................................................................

“BİR GİRİŞİMCİ ÇALIŞKAN, TUTKULU, HEVESLİ VE ÇOK YÖNLÜ OLMALIDIR” Gençlerin bakış açısı, hepimize çok şey kazandırıyor. Çünkü gençler dinamik, yenilikçi, cesur... Son dönemde adını sıkça duyduğumuz Kaan Göksal da bu yetenekli gençlerden biri. 18 yaşında. Robert Kolej’de öğrenci. Ve şimdiden çok yol katetti. Kaan Göksal, 3D yazıcılardan robot teknolojilerine kadar pek çok alanda yaptığı çalışmalar, ürettiği projelerle çok şey vaat eden bir genç. Üstelik artık kendi şirketini de kurdu. Yani yakın gelecekte Kaan’ın ismini daha da sık duyacağız gibi görünüyor.

Yazılım ve inovasyon dünyasıyla nasıl tanıştın?

Yazılım ve inovasyon dünyasına, sekizinci sınıfta Lego Mindstorms ile girdim aslında. Arduino, 3D yazıcılar ve internetteki kaynakları keşfedince, bu dünyadaki ilerleyişim katlanarak ivme kazandı. Aslında inovasyon, teknoloji, yazılım dünyasına ilgimin asıl nedeni babam. Kendisi, evimizin salonunda iki kişilik bir helikopter yapmış bir insandır.

38

Ben henüz küçük bir çocukken bana projelerini gösterdi, lehim yapmayı öğretti. Küçüklükten beri yeni bir şeyler yaratmaya gayret gösteren bir babayla yetişmek, şu anki halimin tohumlarını attı diyebiliriz.

Hayata geçirdiğin ilk projen hangisiydi?

Hayata geçirdiğim ilk projem, kendi kendine duraktan durağa giden bir toplu taşıma aracıydı. Toplam beş durağı vardı ve minyatür bir şehir üzerinde, yolcuların seçtiği duraklara göre kendi kendine hareket ediyordu. Ben bu projeyi Lego’nun robotu ile yapmış, programlamıştım.

Şu anda ne üzerinde çalışıyorsun?

Şu an birkaç projem var aktif olarak çalıştığım. Birincisi şirketim. İkincisi ise okuldaki bir arkadaşım ile yaptığımız bir proje: derslerde kullanılmak üzere, Nesnelerin İnterneti tabanlı bir sensör ağı. Halen ilk sensör üzerinde çalışıyoruz. Bu bir hava durumu sondası. Doğrudan Wi-Fi’a bağlanıyor ve çevresel iklim verisini buluta aktarıyor. Kullanıcı da hiçbir teknik kuruluma ihtiyaç duymadan, sondanın topladığı veriyi basit bir web sitesinden grafiksel olarak görüntüleyebiliyor; basınç, sıcaklık, nem haritaları çıkarabiliyor. Bu projeyi


............................................................................................................................................................................................................................... coğrafya derslerimizden yola çıkarak düşündük. Bu sayede coğrafyada öğrendiğimiz iklim bilgilerini gerçek hayata geçirebileceğiz. Üçüncü projem ise gerçekten çok eğlenceli ve heyecan verici. Birkaç yıldır ulaşımımı motosiklet ile sağlıyorum. Otoyolda çoğu kez motosikletli kuryelerle konuşma imkânı buldum. Bu kuryelerin neredeyse hepsi, uzak mesafelere götürdükleri paketlerden şikayetçiler. Trafik ve hava koşulları da onları oldukça zorluyor. 10. sınıftayken Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaptığım stajda, quadrocopter yapmıştım. Bu cihazla kamera ve yumurta taşımıştık. Amazon Prime Air projesi de beni gerçekten çok etkilemişti. SAP’nin de drone kargo konusunda birkaç çalışması olduğunu okumuştum. O zaman aklıma şu geldi: Neden insansız, havadan giden, trafikten etkilenmeyen bir kurye servisi kurmuyoruz? Şu an TÜBİTAK’a drone kurye projesi yazıyoruz. Bunun için 3 metre boyunda birkaç helikopter aldık. Bu röportajdan sonra gidip otopilot üzerinde çalışmaya devam edeceğim.

İnovasyon senin için ne anlam ifade ediyor?

İnovasyon kelimesi benim için yenilik, güncelleme, değişim, parlaklık, gelecek anlamına geliyor.

Yeni dönem teknolojilerinden en çok hangisi seni heyecanlandırıyor ve neden?

Yeni teknolojilerden en çok hoşuma giden artificial intelligence (yapay zeka). Şu an çok gelişmiş düzeyde değil ama oldukça hızlı ilerliyor; teknoloji ve innovasyon konusunda önde gelen birçok ismin de dikkatini çekiyor. Hatta Elon Musk ve Stephen Hawking yapay zekanın gelişim hızından endişe duyduklarını belirtmişlerdi. Ama insanlar tarafından yaratılan ve biyolojik olmayan bir varlığın bizim kadar, hatta belki daha da zeki ve güçlü olabilmesi fikri çok ilgimi çekiyor.

Şirketin Connecthing hakkında bilgi verir misin? Neler yapıyorsunuz?

Connecthing benim ilk startup’um. Geçen sene Sanayi Bakanlığı’ndan aldığımız Tekno Girişim Fonu sayesinde kurduk. Connecthing’in amacı, Türkiye ekosistemine uygun Nesnelerin

İnterneti ürünleri geliştirmek. Bu sayede müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak ve daha etkin bir hale getirmek istiyoruz. Özetle insanları farklı bir güne uyandırmayı amaçladığımızı söyleyebilirim. Peki, bunu nasıl yapıyoruz? İlk ürünümüz bir akıllı priz. Bu priz Wi-Fi ile internete ve uzakta bulunan bir buluta bağlanıyor. Üzerinde karmaşık enerji sensörleri yer alıyor. Size anlık kaç TL elektrik harcadığınızı, haftada kaç TL harcadığınızı, en çok ne zaman harcadığınızı gösterebiliyor. Bu priz, sürekli olarak internetten enerji fiyatlarını takip ediyor. Bu şekilde kullanıcının enerjiyi en etkin şekilde kullanması için önerilerde bulunuyor. Gerçek hayat senaryosu şöyle olabilir: Saat 18.00’de bulaşıklarımı makineye koydum, kapağı kapattım, makineyi çalıştırdım. Akıllı prize bağlı olan bulaşık makinem bulaşıkları yıkamaya başladı. Salona gidip koltuğa oturdum. Cep telefonuma akıllı prizden bir uyarı geldi. Priz diyor ki: Şu an elektriğin birim fiyatı 37 kuruş, ama saat 22.00’den sonra 11 kuruş olacak. O zaman bulaşıklarınızı daha ucuza ve

daha az karbondioksit salımı yaparak yıkamış olacaksınız. Bulaşıklar saat 22.00’den sonra yıkansın mı? “Evet” seçeneğine basınca, prizimiz bulaşık makinesini kapatıyor ve enerji ne zaman daha ucuz ise o zaman tekrar çalıştırıyor. Şu an Türkiye’de enerji fiyatları çok dinamik değil ancak Amerika’da artan nüfus ve enerji kullanımı elektrik şebekelerini zorladığı için dinamik enerji saatlerine geçiş yapılmaya başladı. Bunun nedeni, daha çok elektrik santrali kurmak yerine, var olanı daha etkin hale getirmek. Yakında Türkiye’de de benzer uygulamalar ile karşılaşabiliriz.

Genç bir girişimcinin özellikleri sence neler olmalı?

Bir girişimci bence yaratıcı olmalı ama her şeyden önce de realist olmalı. Fikirler güzeldir; çok enteresan, yaratıcı, orijinal fikirleriniz olabilir. Ancak bunları gerçeğe dönüştüremediğiniz sürece bir değeri yoktur. Katıldığım birçok konferansta da bunun önemi vurgulandı. Onun dışında bir girişimci çalışkan, tutkulu, hevesli ve çok yönlü olmalıdır.

Geleceğe dair planların nedir?

Geleceğe dair birçok planım var. Öncelikle beraber çalışabileceğim, benim gibi tutkulu, hevesli insanlardan oluşan bir ekip kurmak istiyorum. Ondan sonra start-up üstüne start-up kurabileceğimiz fikirlerim var. Kısa dönemdeki hedefim üniversiteye başlayıp sevdiğim konular hakkında dersler almak. Açıkçası üniversiteye gitmek için sabırsızlanıyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra büyük bir şirkette birkaç yıl çalışmayı amaçlıyorum. Ardından kendi şirketimi kurmak istiyorum.

39


HABERLER...........................................................................................................................................................................................

ORTADOĞU RULMAN SANAYİ SAP ERP PROJESİ (SPRINT) BAŞLIYOR

ÇİMSA’DA GENİŞ KAPSAMLI SAP PROJESİ CANLI KULLANIMA GEÇTİ IBSS, Çimsa’da yürüttüğü ve SAP Veri Ambarı (BW), BusinessObjects (BO) ve Bütçe Planlama ve Konsolidasyon (BPC) çözümlerini bir araya getirdiği kapsamlı projeyi başarıyla tamamlayarak canlı kullanıma aldı. IBSS’in sektörel uzmanlığının büyük katkı sağladığı proje sayesinde Çimsa, yaptığı stratejik raporlamaları SAP BPC/BW/BO ortamına taşımanın yanı sıra departmanlar arası uyum ve veri tutarlılığı da sağladı. Proje süresince IBSS ekibi çeşitli SAP ürün ve çözümlerini, Çimsa’nın beklentileri doğrultusunda kurguladı. Öncelikle şirketin ilgili verileri SAP BW ortamında bir araya getirildi. Sistemlerde tutulmayan verileri de

analiz sürecine dahil edebilmek için SAP BPC çözümünden yararlanıldı. Veri analizi ve raporlamalar SAP BO üzerinden yürütülecek şekilde tasarlanırken, raporların portal üzerinde organize edilebilmesi için de NetWeaver Portal çözümü kullanıldı. Çimsa, satış departmanı ile lokasyonlar arasında ortak bir raporlama dili yaratmayı başardı. Veri analizi ve raporlamaların optimizasyonu sayesinde şirketin pazar analizi ve hedef belirleme süreçlerinde güvenilirlik ve veri tutarlılığı daha da arttı. Hazırlanan raporlara erişim için kullanıcı dostu ve yetkilendirme bazlı bir sistem kuruldu.

DOMİNO’S PİZZA SAP ERP PROJESİ BAŞARIYLA CANLI KULLANIMA ALINDI ACRON Bilişim Danışmanlığı liderliğinde hayata geçen Domino’s Pizza SAP ERP Projesi 1 Ocak 2015 itibarıyla canlı kullanıma alındı. ACRON, proje kapsamında SAP FI, CO-CCA, MM, PP, SD ve BW modüllerinin implementasyonunu gerçekleştirdi. Ayrıca, canlı kullanımda olan HR modülü ile SAP ERP arasında entegrasyon da yine bu süreç içinde sağlandı. Projenin sistem mimarisi çerçevesinde, toplam 4 farklı sistemle çift yönlü entegrasyon kuruldu. Bu süreç sonunda, Domino’s Pizza BT yönetimine, SAP sistemi üzerinden son derece güçlü bir finansal raporlama kabiliyeti kazandırıldı.

40

Domino’s Pizza şube P&L’lerinin SAP üzerinde takibi için gerekli altyapı kurularak banka entegrasyonları ile muhasebe işlemlerinde verimlilik ve güvenilirliğin artırılması sağlandı. Ek olarak, commissary’ler için satın alma onay süreçleri ve merkezi fiyatlandırma akış sistemleri kurularak lojistik operasyonlar daha etkin ve yalın hale getirildi. Bu sayede, ürünlerin izlenebilirliği de SAP üzerinden takip edilebilir duruma geldi. Sharepoint-SAP bağlantısı ile fatura talep, masraf girişi, e-fatura talebi, yatırım, satınalma gibi fonksiyonlar da internet üzerinden SAP ile entegre hale getirilerek bu süreçlerde de önemli oranda iyileştirme sağlandı.

Ortadoğu Rulman Sanayi (ORS), Vektora danışmanlığında SAP ERP projesini başlattı. 26 Ocak 2015’te başlayan proje kapsamında SAP ERP ve İş Analitikleri eş zamanlı olarak uygulamaya konulacak. Türkiye’de üretim sektöründeki ilk “Suite on HANA” projelerinden biri olması, bu projenin önemini daha da artırıyor. Proje kapsamında ORS’de planlamadan üretime, satın almadan satışa, bakım onarımdan kalite yönetimine, maliyet muhasebesinden insan kaynakları yönetimine, veri ambarı ve yönetim raporlamaları ile beraber tüm temel süreçler SAP platformuna taşınacak. Sistem tamamen SAP HANA veritabanı üzerinde çalışacak. Projenin Ekim 2015’te canlı kullanıma geçmesi planlanıyor. Kurulacak SAP sisteminin ORS bünyesinde gerçekleştirilecek diğer bilgi sistemleri projeleri için temel oluşturması; Portal projesi, Müşteri ve Satıcı İlişkileri Yönetimi gibi daha birçok yenilikçi projenin bu temel üzerine inşa edilmesiyle SAP kullanımının daha da üst seviyeye çıkarılması hedefleniyor.

ALTINYILDIZ SAP İLE DEĞİŞİMİ YAKALADI Yıllık kumaş üretim kapasitesiyle iç pazarın önemli bir kısmını elinde tutan Altınyıldız, itelligence danışmanlığında hayata geçirdiği SAP projesi ile değişimi yakaladı. SAP ERP, AFS, İş Zekası (BI), Veri Ambarı (BW) çözümlerinin hayata geçirildiği Altınyıldız SAP projesinde, finansman odaklı bir yönetim altyapısı kurgulanarak operasyonel verimlilik artırıldı. Proje kapsamında departmanlar arası bilgi akışı tutarlı ve düzenli hale getirilerek iş süreçleri güçlendirildi. Tüm sistemlerin entegre çalıştığı SAP altyapısı ile Altınyıldız’ın iş süreçlerini analiz etme gücü de artırıldı. Yönetimsel iş zekası raporlama sistemi ve mobil cihaz entegrasyonu sayesinde, operasyonel süreçlerin sistemsel olarak takibi ve yönetimi kolaylaştırılarak, anlık karar verme mekanizmaları oluşturuldu. Böylelikle üst düzey yöneticilerin belirlenen KPI’lara istedikleri kırılımlarda ve dönemlerde, özet halinde, mobil ortamda erişebilmesine olanak tanındı.


SAP FORUM ANKARA 05 Mart 2015, PerĹ&#x;embe JW Marriott Ankara 09:30 - 18:00



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.