SAYI 2 / OCAK 2012
SAP HANA i l e Ye n i U f u k l a r
DÖNÜŞÜM ZAMANI YENİ TÜRK TİCARET KANUNU
KARMAŞIK VERİLERİN KURUMSAL TERCÜMANI: İŞ ZEKASI
EFSANE SPOR KOÇLARINDAN LİDERLİK TAVSİYELERİ
BURSAGAZ GENEL MÜDÜRÜ AHMET HAKAN TOLA
B
........................................................................................................................................................................... ÖNSÖZ
2012 İnovasyonda Çığır Açacak Bir Yıl Olacak Her takdir, bir teşekkür gerektirir. Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz SAP Forum etkinliğiyle aynı zamanda SAP Forum dergisinin ilk sayısını yayınladık. SAP’nin Türkiye’deki varlığının 10. yaşını kutladığı 2011; anlatmak istediklerimizi, kendi ekosistemimize ve sektörümüze yepyeni bir kanalla iletebiliyor olmanın heyecanıyla geçti. SAP’nin 10 yıllık öyküsünün yanı sıra, gelecek vizyonumuzda büyük önem taşıyan mobilite ve bellek içi bilişim (HANA) gibi konuların bulunduğu SAP Forum dergisinin 1. sayısı; iş ortaklarımızdan, müşterilerimizden ve hitap ettiğimiz sektörden büyük oranda olumlu yorumlar aldı. Bundan dolayı röportajları ve bizzat yazılarıyla derginin hazırlanmasına katkı sağlayan konuk yazarlarımıza, sonrasında ilk günden bu yana desteğini hissettiğimiz iş ortaklarımıza ve dergiyle ilgili kıymetli görüşlerini yayın ekibimizle paylaşan SAP ekosistemi ile BT sektörüne teşekkür ederek yeni sayıya başlamak istiyorum. Geride bıraktığımız üç ayda, SAP için yine oldukça yoğun bir etkinlik takvimi söz konusuydu. İlki Madrid’de, ikincisi Pekin’de olmak üzere iki ayrı SAPPHIRE NOW + SAP TechEd etkinliğinde bir araya gelen SAP ekosistemi, kurumsal yazılım dünyasında güncel trendleri ve yarının teknolojilerini konuştu. Etkinliklerde eş başkanlarımız, SAP için büyük önem taşıyan 2015 vizyonu için öne çıkan kavramları bellek içi bilişim, mobilite, bulut teknolojiler ve inovasyon olarak açıkladı. Pekin’de gerçekleşen SAPPHIRE NOW’da SAP’nin Çin Planı kapsamında 2015 yılına kadar ülkeye 2 milyar dolarlık inovasyon yatırımı yapacağını açıklaması, bu konuya ne kadar önem verildiğinin altını çizdi. “Strateji kurma yılı” olarak belirlediğimiz 2010 yılının ardından, “bu stratejiyi uygulama yılı” olarak nitelendirdiğimiz 2011 yılını da geride bıraktık. 2012 yılında ise kurumsal yazılımın her alanında inovasyon önem kazanacak.
SAP, yeni ortaya koyduğu "Beş Farklı Pazar" stratejisi ile müşterilerinin tamamına ulaşmayı ve büyümeyi hedefliyor. Bu beş pazar; 1) Uygulamalar 2) Analitik 3) Veritabanı ve teknoloji 4) Mobilite 5) Bulut olarak tanımlandı. SAP ve ekosistemi, stratejisini bu doğrultuda hayata geçiriyor. SAP HANA; veri patlamasının yaşandığı kurumsal dijital dünyada iş analitiğinin, kurumların karar alma mekanizmalarını yavaşlatmaksızın, aksine muazzam bir performans artışıyla yapılabilmesine olanak tanıyor. Bellek içi teknolojinin gücünü kullanan HANA; mevcut SAP çözümleriyle uyumluluğu sayesinde yeni müşterilerimiz kadar, uzun zamandır SAP çözümlerini kullanan kurumlara da yüksek oranda performans artışı sağlıyor.
Cem Yeker SAP Türkiye Genel Müdürü
Bu sayımızda, ayrıca 2012’nin tamamında gündemden düşmeyecek bir konuya, Yeni Türk Ticaret Kanunu’na değindik. Kanun ile birlikte, şirketleri uluslararası standartlara uygunluk dahil pek çok değişiklik bekliyor. Yönetim kurulu toplantılarının ve kullanılan resmi defterlerin elektronik dünyayla bütünleşmesi olarak da tanımlayabileceğimiz bu dönüşüm sırasında dikkat edilmesi gereken ince detaylar da bulunuyor. Konuyu tüm yönleriyle ele alarak, şirketlerin bu dönüşümü sorunsuz yaşamasını sağlayacak bilgileri Yeni Türk Ticaret Kanunu yazımızda bulabilirsiniz. SAP Türkiye olarak, 2012’de de kurumsal yazılım ürün ve çözümleri alanında yaşanan gelişmelerin ve yeni trendleri sağlıklı bir şekilde takip edebilmeniz için SAP Forum dergisine fazlasıyla özen gösteriyoruz. Alanında uzman konuk yazarlarımızın yazılarıyla içeriğini zenginleştirdiğimiz SAP Forum dergisini güncel ve zengin içerikli bir ikinci sayı ile sizlere sunmaktan mutluluk duyuyorum.
1
İÇİNDEKİLER.........................................................................................................................................................................................
06 KAPAK KONUSU: SAP HANA İLE YENİ UFUKLAR 06 / “GERÇEK” KURUMSAL 2.0’a HOŞ GELDİNİZ! 10 / SAP HANA’DAN HIZ VE ESNEKLİK 14 / DÜNYA DEVLERİNİN TERCİHİ SAP HANA 16 / KÖŞE YAZISI UĞUR CANDAN: YARININ ALTYAPISIYLA GELECEĞİN SORUNLARINI ÇÖZÜYORUZ
22 32 / YÖNETİCİ GÖZÜYLE AHMET HAKAN TOLA’YA GÖRE YENİLİKÇİ FİKİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR PERFORMANSI BERABERİNDE GETİRİYOR 34 / KÖŞE YAZISI EMRE GÜNGÖR: SAVUNMA VE GÜVENLİKTE SAP
32
36 / KÖŞE YAZISI CİHAT ONBAŞI: KAMU YÖNETİMİNDE ŞEFFAFLIK - VATANDAŞ ODAKLI DEVLET
20 / TRENDLER KARMAŞIK VERİLERİN KURUMSAL TERCÜMANI: İŞ ZEKASI
38 / YÖNETİM EFSANE SPOR KOÇLARINDAN LİDERLİK TAVSİYELERİ
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU 22 / YENİ TÜRK TİCARET KANUNU NELER GETİRİYOR? 24 / BETEK A.Ş.’DE, SAP İLE E-FATURA 26 / YENİ TTK’DA YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİ BEKLEYEN RİSKLER VE KORUNMA YOLLARI 27 / SAP KULLANAN ŞİRKETLER İÇİN YENİ TTK VE UFRS’YE UYUM 28 / YENİ TTK KAPSAMINDA RİSK YÖNETİMİ VE KURUMSAL YÖNETİM 29 / YENİ TTK KAPSAMINDA YAZILIM SEÇİMİ VE UYUMLULUĞU 30 / KÖŞE YAZISI MUSA ZORBOZAN: İŞ DÜNYASINDA DÖNÜŞÜM RÜZGARLARI ESİYOR 31 / KARDEMİR, YENİ TTK’YA HAZIR
40 / KÖŞE YAZISI ALİ RIZA BABAOĞLAN: FATİH PROJESİ VE OYUNSALLAŞTIRMA 42 / KÖŞE YAZISI ULAŞ EVİRGEN: NEDEN DEĞER ODAKLI YÖNETİM? 46
43 / SOSYAL MEDYADA SAP 44 / BAŞARI ÖYKÜSÜ: BAT TÜRKİYE, SAP BUSINESSOBJECTS İLE İŞ ZEKASI SÜREÇLERİNDE GÖRÜLMEMİŞ PERFORMANS YAKALADI 46 / PORTRE UFUK TARHAN’A GÖRE GELECEK DİJİTALLEŞME VE SOSYAL MEDYADA! 48 / HAYATIN İÇİNDEN KIŞIN BEYAZ EĞLENCESİ
50
50 / HAYATIN İÇİNDEN SİRKTEKİ MUTLULUK: CIRQUE DU SOLEIL 52 / HABERLER
Konak Medya adına İmtiyaz Sahibi: Cem Tecimen Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu): Aylin Tarhan Kuru (aylin.tarhan@konakmedya.com) Yazı İşleri: Melih Çelik, Erhan Kahraman, Demet Şeker Görsel Yönetmen: Kadir Kaymakçı Fotoğraf: Mehmet Ali Kılıç, Erol Adakan Katkıda Bulunanlar: Uğur Candan, Erdem Aksakal, Ekin Erim, Cansu Cığa, Rengin Köşkli, Musa Zorbozan, Emre Güngör, Cihat Onbaşı, Ali Rıza Babaoğlan, Ulaş Evirgen, Burak Eşkinat Reklam Sorumlusu: Burçin Yıkılmaz (burcin.yikilmaz@konakmedya.com) Yapım-Yönetim ve Reklam Satış: Konak Medya - Selahattin Pınar Cad. Cemal Sahir Sok. Polat İş Merkezi No:29 Kat:4-5 D:45 Mecidiyeköy/İstanbul İletişim: 0212 216 97 00 www.konakmedya.com, Scala Basım Yayım - Yeşilce Mah. Girne Cad. Dalgıç Sok. No:3 4. Levent/İstanbul FORUM dergisi, SAP Türkiye ile yapılan sözleşme gereği Konak Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak kurumsal bir yayın olarak yayımlanmaktadır. FORUM dergisinde yer alan görüşler sadece yazarlarına aittir. FORUM dergisinde yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların tüm hakları Konak Medya’ya aittir. Kaynak gösterilmeksizin ve izinsiz alıntı yapılamaz. SAP logosu sözleşme gereği, SAP Türkiye’nin izniyle kullanılmaktadır.
2
...............................................................................................................................................................................................................................
SAP üzerinde, UFRS’ye başarılı geçiş nasıl olur? Biz size bir ipucu verelim... a) b) c) d) e)
SAP Yetkinliği sayesinde UFRS Bilgisi ve Yeni TTK Odağı ile Sektör Deneyimini yansıtarak Süreç Uzmanlığını uygulayarak Yukarıdakilerin Hepsi
Zaman gittikçe daralıyor! Sizler de “yarım” çözümlerin risklerini üstlenmek istemeyenlerdenseniz; Çok önemli ikinci bir soru daha sizleri bekliyor:
UFRS Dönüşümü ve Yeni TTK’ya uyumda doğru çözüm ortağınız kim?
Deloitte Türkiye İstanbul Sun Plaza Maslak Mah. Bilim Sk. No:5 Şişli Istanbul 34398 +90 (212) 366 60 00 trttksss@deloitte.com www.deloitte.com.tr
Ankara Armada İş Merkezi A Blok Kat:7 No:8 Söğütözü 06510 +90 (312) 295 47 00
İzmir Punta Plaza 1456 Sok. No:10/1 Kat:12 Daire: 14 - 15 Alsancak +90 (232) 464 70 64
3
4
5
KAPAK KONUSU: SAP HANA İLE YENİ UFUKLAR.............................................................................................................................
SAP HANA
“GERÇEK” KURUMSAL 2.0’a HOŞ GELDİNİZ!
Hız ve esneklik, kendi sektöründe rekabet avantajı elde etmek isteyen her şirketin ihtiyacı olan kilit etkenler arasında bulunuyor. SAP’nin bellek içi bilgi işlem teknolojisini kendi uygulamalarında kullanmasına olanak tanıyan SAP HANA platformu; “gerçek gerçek zamanlı” analitik yetenekleri ile sisteme girilen verilerin görüntüleme ve analizini binlerce kat hızlandırarak, neredeyse eşzamanlı yapılmasını sağlıyor. Kurumların karar alma mekanizmalarına büyük esneklik sağlayan yüksek performansı ile SAP HANA; daha önce mümkün olmayan yenilikçi iş fikirlerini hayata geçirmek için gerekli altyapıyı sunarak, geri kalanını müşterilerinin hayal gücüne bırakıyor. “Hiçbir bilgi yoktur ki güç olmasın” diyen 1803 Boston doğumlu Ralph Waldo Emerson, farkında olmadan 21. yüzyılın teknoloji trendini de belirlemiş oldu. Zira bugün teknoloji dünyasında her türlü güç, rekabet avantajı ve kaynak; verilere dönüşmüş durumda bulunuyor. Sektöründe güçlü olmak ve rakiplerinin önüne geçmek isteyen şirketler, “veri” üzerine yoğunlaşıp, bu noktada kullandıkları çözümlerin hızlı, güvenilir, esnek ve etkili olmasına özen gösteriyor.
için öngörü ve planlamaların düzenli olarak yenilenmesi gerekiyor.
Rekabetin kritik dengeler üzerinde gerçekleştiği endüstrilerde, içgüdüler yerine analitik verilere dayanan kararlar alan, alternatif senaryolar üretmekte hızlı davranan şirketler, sektör lideri konumuna ulaşıyor. Diğer yandan, başarının sürdürülebilirliğini sağlamak
Uygulama altyapısını yeni bir vizyona taşıma süreci üzerinde bir yıldan uzun süredir çalışan SAP; bellek içi altyapı ve mimari üzerine temellendirdiği HANA platformunu ve bu platform üzerine kurulan ilk ürün olan aynı adlı veri analitiği uygulamasını
6
Birkaç yıl önce şirketlerin yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri veriye erişmekti. Ancak tam anlamıyla bir veri patlamasının yaşandığı günümüzde, yoğun akış halindeki verinin işe yarar bilgiye dönüştürülmesi önem arz ediyor. Doğru veriye sahip olan, bu veri yığınını iyi bir zamanlamayla ve doğru teknolojiyle işleyen kurumlar, rekabette öne çıkmayı başarıyor.
Temmuz 2011’de hayata geçirdi. Kurumların mevcut iş sorunlarını yeniden düşünmeye ve yenileriyle mücadele etmeye yarayan gerçek zamanlı yeni bir yaklaşım getiren SAP HANA; devrim niteliğindeki analitik yetenekleriyle sadece iş süreçlerini hızlandırmakla kalmıyor; şirketlerin kurumsal ihtiyaçlarına farklı açılarla yaklaşmalarını ve yeni uygulamalar geliştirmelerini sağlıyor.
SAP HANA Nasıl Ortaya Çıktı? Bellek içi teknoloji konseptini daha önce yüksek performans elde etmek ve sütunlar halindeki veritabanlarında yüksek sıkıştırma oranları yakalayabilmek için kullanan SAP, bu teknolojinin ilk ürünleri olan TREX ve
............................................................................................................................................................................................................................... SAP Enterprise Search (SAP Kurumsal Arama) üzerine kurulu ürünü SAP Business Warehouse Accelerator (BWA) ile müşterilerine önemli bir çözüm daha sundu. BWA’nın pazarda kazandığı başarı üzerine SAP; vizyonunu en iyi faydayı sağlamak için bellek içi teknolojiden daha fazla yararlanacak şekilde genişletti. İş Zekası (BI) üzerine yoğunlaşan SAP; BusinessObjects çözümünün iş zekası işlevini BWA çözümünün bellek içi analitik motoruyla harmanlayarak SAP NetWeaver BW için hızlandırılmış bir iş zekası çözümü olan SAP BusinessObjects Explorer’ı ortaya çıkardı. Bu aşamadan sonra açıklığa ve çeşitliliğe verilen önemle SAP BusinessObjects Explorer’a veri entegrasyonu eklendi. Böylelikle SAP BusinessObjects Explorer; SAP BW’de yer alan herhangi bir veriye erişerek, onun işlenmesini hızlandırma yetisi kazandı. Bu çözümün hızlandırılmış en güncel sürümü, 2010’un ikinci çeyreğinde müşterilere sunuldu. Mevcut hızlandırılmış iş zekası çözümünün başarısı üzerine çok amaçlı, yüksek performanslı bir analitik uygulaması olan SAP HANA’yı geliştiren SAP; süreç içerisinde pek çok uygulamayı bu platform ile desteklemeyi öngörüyor. SAP’nin HANA mimarisine dair vizyonu, SAP Business Suite ile yıllardır geliştirilen teknoloji ilkelerinde köklü değişikliklere neden oluyor. Ancak SAP; HANA mimarisini bir avantaja çeviren ve bu geçişi kullanıcıları etkilemeden gerçekleştiren bir yazılım paketi için çalışıyor. Paket uygulamaların SAP HANA veritabanına aktarılması, SAP Business Suite üzerinde yapılan toplu işlemi büyük oranda azaltıyor. Verinin modüller arasında sadece gerekli olduğunda taşınmasıyla birlikte SAP Business Suite çok daha kolay kullanımlı bir hale geliyor.
Esnek Bellek İçi Bilgi İşlem Motoru SAP HANA uygulamasının ilk sürümü; gerçek zamanlı bir replikasyon hizmeti aracılığıyla yanıt bekleyen veriyi doğrudan kopyalayıp, gerçek zamanlı analiz ve veri keşfi için SAP BusinessObjects ve Microsoft Excel gibi iş zekası araçlarına sunarak, SAP Business Suite uygulamalarının analitik
yeteneklerini “gerçek gerçek zamanlı” hale getirmeye odaklanıyor. Eski adı SAP Business Analytics Engine olan SAP Bellek İçi Bilgi İşlem Motoru (In-Memory Computing Engine - ICE); SAP’nin yeni nesil yüksek performanslı bellek içi çözümleri için temel yapı taşını oluşturuyor. Bellek içi bilgi işlem, sütunlar halinde veritabanları, devasa paralel işlem (massively paralel processing - MPP) ve veri sıkıştırma gibi teknolojilerin avantajlarını kullanan SAP ICE; detaylı bilgiler içeren çok büyük ölçekteki iş operasyonlarını gerçek zamanlı olarak analiz etme imkanını kurumlara sunuyor. Böylelikle şirket çalışanları, arka uçtaki kurumsal uygulamalardan ve veri tabanlarından etkilenmeksizin, gerçek zamanlı verilere dayanan analitik modeller oluşturabiliyor. Güçlü ve esnek bir veri hesaplama motoru niteliğine sahip olan SAP bellek içi bilgi işlem motoru; hem satır, hem de sütun biçimde sıralanmış veritabanlarına doğal destek veren tek bir veritabanı ile ACID (atomik, tutarlı, yalıtılmış ve dayanıklı) işlemsel yeteneklerini sağlıyor. Birleştirilmiş bir bilgi modelleme tasarım ortamı kullanan motor; hem SQL hem de MDX arayüzlerini destekliyor. Öte yandan, SAP bellek içi bilgi işlem motorunun veri entegrasyon özelliği ile hem SAP hem de SAP dışı veri kaynaklarına erişmek mümkün hale geliyor.
İş Birimleri İlgili Veriye Anında Ulaşıyor SAP ERP ve diğer operasyonel sistemleri etkilemeksizin, işlenecek veriye doğrudan erişim sağlayan SAP HANA; kilit işlem tablolarını neredeyse eş zamanlı olarak bellekte senkronize ederek, kurumların bu tabloları analiz ve inceleme için kolayca erişilebilir hale getirmesini sağlıyor. İlgili veri bellek içinde erişilebilir olarak bulunduğunda, farklı departmanlar, devasa listelerden kendi ilgili oldukları satış verileri, hizmet sorguları gibi dizinlere anlık erişim gerçekleştirebiliyor. Üstelik tüm bunların operasyonel sistem üzerinde etkisi olmuyor. Bu aerodinamik modelleme iş akışı; detaylı satır öğeleri için doğrudan erişim modellerinin yanı sıra daha karmaşık analitik işlemler için analitik modelleri de destekliyor.
Düşünceden analize kadar aerodinamik bir iş akışı sağlayan SAP HANA; ilgili operasyonel verinin tanımlanmasından, modellerde semantik olarak gruplanmış bilgi oluşturmaya ve tamamlanmış modellerin yayınlanmasına kadar tüm süreci bu iş akışına dahil ediyor. HANA’yı geleneksel analitik modellerinden ayıran kilit noktaların başında, tüm bu modellerin tamamen sanal olması ve hesaplamaların detaylı operasyonel veri baz alınarak yapılması geliyor. Herhangi bir somut yapılanmanın olmaması da model değişikliklerinin çok daha kolay uygulanmasını mümkün kılıyor.
Kurumların Mevcut Yapısı Bozulmuyor SAP BusinessObjects çözümünün iş zekası özellikleri de SAP HANA’nın bellek içi verilerinden faydalanarak, iş kullanıcılarına yüksek performanslı tüm uygulamalar için geniş yelpazede görüntüleme ve analiz olanağı tanıyor. Eğer kullanıcılar analiz için Excel ya da diğer araç ve uygulamaları kullanmak isterse, SAP HANA’ya MDX ve SQL gibi standart arayüzlerle bağlanmaları yeterli oluyor. Dünyanın dört bir yanında yaygın olarak kullanılan uygulamalar, operasyonel sistemler ve diğer iş araçlarına standart arayüzler sağlayan SAP HANA; böylelikle mevcut altyapıları bozmaksızın, kurumların sahip olduğu veri kaynaklarına bağlanarak daha önceki iş zekası yatırımlarından kolayca faydalanabiliyor. Uygulama altyapısı satıcıları, yarının teknolojisi olan bellek içi bilgi işlem mimarisine yatırım yapmanın önemini kabul ediyor. SAP ise kapsamlı vizyonu sayesinde bellek içi bilgi işlemi uygulama platformları ve bulut mimarisi ile ilişkilendirerek bu alanda bir ilke imza atıyor. Veritabanı kayıtlarını bellek içinde tutmanın, büyük ölçekli kritik uygulamalara destek sağladığı bugün herkes tarafından bilinen bir gerçek. Bu yaklaşımın SAP gibi güçlü ve etkili bir tedarikçi tarafından benimsenmesiyle, yazılım devlerine yeni bir rekabet sahası açılacağına kesin gözüyle bakılıyor.
7
Şirketler; Uçtan Uca ve Güvenilir SAP HANA İmplementasyonu için HP’yi Seçiyor Bellek içi teknolojisinin sağladğ olağanüstü işlem yeteneklerini müşterilerinin avantajna dönüştüren HP; SAP HANA ile geleneksel veri ambar raporlama çözümlerinin snrlarn aşarak, kurumlarn bilgi ekosisteminin hzl ve kolay erişebileceği gerçek zamanl bilgi sağlyor. HP Birleşik Altyap (Converged Infrastructure - CI) ve 7/24 Yaşayan Kurum (Instant-On Enterprise) yaklaşmn HANAʼnn hz ve esnekliğiyle güçlendirerek; kurulumdan uygulama ve eğitime kadar tüm admlarda güvenilir uzmanlaryla müşterilerinin ihtiyaçlarna yant veriyor.
HP Birleşik Altyap ile Tüm İhtiyaçlar Bulutta Yant Buluyor HP’nin veri merkezi anlayşna daha kapsaml bir yaklaşm getirdiği HP Birleşik Altyap çözümü; BT teknoloji silolarn sunucu, depolama ve ağ bağlantsndan oluşan kaynaklarn paylaşml çalşabilir bir havuza dönüştürüyor. Bu yaklaşmda tüm uygulamalar ve altyap bileşenleri için operasyonlar tek bir genel yönetim platformu tarafndan yönetilerek, otomasyonlar sağlanyor. Esneklik ve kullanm kolaylğn artrmak için bileşenleri sanallaştrlan HP Birleşik Altyap; böylelikle kritik uygulamalar destekleyerek iş sürdürülebilirliğini sağlyor. HANA’nn bellek içi bilişim yetenekleriyle gücüne güç katan HP Birleşik Altyap; ope-
rasyon maliyetini düşürürken, açk endüstri standartlar üzerine kurulduğu için geniş bir yelpazede seçim şans da sunuyor. HP, Birleşik Altyap uygulamalar ile sunduğu modüler yaps sayesinde müşterilerinin mevcut yatrmlarnn geleceğe yönelik konumlanmasn da iyileştirebiliyor.
HP Instant-On Enterprise: Şirketler Artk Çok Daha Çevik Rekabet ve hizmet avantaj kazanabilmek için; kurumsal inovasyon ve büyümeye öncülük edecek nitelikte teknolojilerin kullanlmas gerekiyor. Hzn büyük önem taşdğ günümüzde şirketlerin frsatlar sfr gecikmeyle yakalamas gerekiyor. 7/24 Yaşayan Kurum Yaklaşm (HP Instant-On); şirketleri daha çevik hale getirerek; admlarn gecikmesiz atmalarn sağlyor.
Sahip olduğu bellek içi veritaban teknolojisiyle, iş zekas pano oluşturma ve rapor sorgulamasn benzersiz biçimde hzlandran SAP HANA; HP Instant-On Enterprise çözümünü destekleyerek, şirketlere ihtiyaç duyduklar hzn ötesinde bir performans sunuyor. İş analitiğinde benzersiz seviyede performans için gerekli hz ve çevikliği mümkün klan bellek içi bilişim; işlemci teknolojisi, yüksek bellek konfigürasyonlar ve bellek içi veritabanlarnn birleşimiyle “anlk işlemsel analiz” rüyasn gerçeğe dönüştürüyor. Üstelik tüm bunlar, şirketlerin mali tablolarnda sorun teşkil edecek görüntülere neden olmakszn gerçekleşiyor. Instant-On Enterprise için gerekli altyap dönüşümünü HP Birleşik Altyap tamamlyor. Birleşik Altyap ile sağlanan hzl servis iletimi, yeni ve mevcut kurumsal inisiyatifler için altyap provizyonuna gereken süreyi azaltarak, BT harcamalarnn işletmeden inovasyona dönmesini sağlyor. Bu da kurumlarn rekabet ve servis avantajlaryla pazarda söz sahibi olmasna zemin hazrlyor.
HP Instant-On Enterprise çözümünü destekleyen SAP HANA ile anlk işlemsel analiz artk bir rüya değil!
tiyaçlar karşlamann maliyeti belirlenip, SAP HANA çözümünün implementasyonu ile beklenen maliyet hesaplanyor. Sonrasnda müşteriler; mali bilgiler şğnda eksi ve artlar gözlemleyip, sağlkl bir karar verebiliyor. HP, müşterilerine Hzl Başlangç Hizmeti ile uygun donanmn kurulumunun hemen ardndan, SAP HANA’y kendi uygulama ortamlarna entegre etme konusunda da destek veriyor. SAP HANA çözümünün kurulumunu, konfigürasyonunu ve gerekli durumlarda sorun giderme admlarn uygulayan HP; kendi özel Hzl Başlangç araç kitini ve metodolojisini kullanarak temel ihtiyaçlarn en hzl biçimde karşlanmasn sağlyor. SAP HANA’nn, HP danşman ekibi tarafndan tasarlanan bir çözüm plan esas alnarak uygulanmasn kapsayan İmplementasyon Hizmeti ise bellek içi bilişimin tüm imkanlarn HP müşterilerinin hizmetine sunuyor. Bu hizmette bellek içi bilişimin teknik ve kurumsal ihtiyaçlarnn belirlenmesi, mevcut altyapya HANA çözümünün entegrasyonu, SAP HANA’ya ETL tasarlanmas ve kurulmas, veri akşnn ve gerçek zamanl kopyalamann doğrulanmas, iş için önyüz çözümünün tasarm ve kurulumu, BT personeline ve yöneticilere eğitim verilmesi ve proje yönetimi HP’nin uzman kadrosu tarafndan gerçekleştiriliyor.
SAP HANA implemantasyonunda HP uzmanlğ fark yaratyor 20 Yllk SAP Deneyimi HP; sürdürdüğü 20 yllk iş ortaklğnn yan sra SAP’nin öncü altyap sağlaycs olarak müşterilerinin SAP ile ilgili tüm ihtiyaçlarn en verimli biçimde karşlyor. HANA teknolojisinin ilk admlarndan itibaren uygulamayla ilgili çalşmalar gerçekleştiren HP; SAP HANA çözümünü destekleyen altyapnn oluşturulmas için de SAP ile birlikte çalşt. Bugün HP’nin SAP ile birlikte HP platformlarnda binlerce ortak kurulumu ve 25 binin üzerinde ortak müşterisi bulunuyor. SAP’nin en büyük 10 global müşterisi arasnda yer alan HP; müşterilerine dünya çapnda 50’den fazla ülkede 1,7 milyonun üzerindeki SAP kullancsn destekleyen binlerce güvenilir HP uzmannn sahip olduğu deneyimi bir avantaj olarak sunuyor. SAP çözümleri için gerçekten güvenilir bir danşman ve uzman bir uygulaycya ihtiyaç duyan kurumlarn öncelikli tercihi HP oluyor.
HP Uzmanlğyla Uçtan Uca SAP HANA Desteği HP’nin uzman ekipleri SAP HANA konusunda her aşamada uçtan uca hizmet sunuyor. Etki Analizi hizmetiyle müşterilerinin gerçek zamanl ve yüksek hacimli veri analizi ihtiyaçlarnn SAP HANA’da nasl karşlanacağn anlatan bir fizibilite raporu hazrlanyor. Önceden belirlenmiş görüşme tabanl birkaç günlük bir süreçte kurum hakknda bilgi toplanarak, veri analiz ihtiyaçlar ve mevcut teknik altyap gözden geçiriliyor. HP uzmanlar, SAP HANA implementasyonunda karşlaşlacak olas durumlar karşsnda tavsiyelerde bulunarak, bir yönetici sunumu hazrlanyor.
Mali Değerlendirme hizmeti, iki haftalk bir süreci kapsyor. Bu süreçte HP danşmanlar mevcut RRP ve iş zekas için operasyon ve bakm maliyetlerini veri analizi perspektifinde inceleyip belge olarak hazrlyor. Mevcut mimaride en yeni analitik ih-
Bu bir ilandr.
Dört haftalk Çözüm Değerlendirmesi hizmeti; mevcut altyapnn HP danşmanlar tarafndan detayl olarak değerlendirilmesini, mevcut ortamdaki boşluklarn tespit edilmesini ve bulgular üzerine çözümün tanmlanmasn kapsyor.
KAPAK KONUSU: SAP HANA İLE YENİ UFUKLAR..............................................................................................................................
SAP HANA HIZ VE ESNEKLİĞİ TEMEL ALARAK SEKTÖR ODAKLI ÇÖZÜMLER SUNUYOR
ve sigorta şirketlerinin karşılaştığı güçlükler arasında yer alıyor. Saatlerce, bazen gece boyu süren sorgular ve devasa hacimlerde veriler; iş üretkenliğini kesintiye uğratırken, pazar fırsatlarına hızlı biçimde yanıt verme yeteneğini de köreltiyor.
Bellek içi bilişimin devrim niteliğindeki yetenekleri, her sektörde farklı bir avantaj odağı yakalıyor. Sağlıktan finansa, otomotivden teknolojiye kadar pek çok sektör; SAP HANA’nın inovasyon olanaklarından pay alıyor. Şirketlerin devasa hacimdeki verileri sıradan analitik yöntemlerinden binlerce kat hızlı, sadece saniyeler içerisinde analiz edebilmesi ve ihtiyaç duydukları veriye gerçek zamanlı olarak erişmeleri; bulundukları sektörde önemli bir rekabet avantajı sağlarken, ekonomik belirsizlik dönemlerinde doğru adımlar atarak ayakta kalabilmelerini mümkün kılıyor.
SAP’nin bellek içi teknoloji altyapısını kullanan SAP HANA; müşterilerin profil ve aktivite analizini neredeyse gerçek zamanlı gerçekleştirerek, %20 ila %30 arasında kabul oranı, outbound pazarlamadan 10 katın üzerinde kadar daha iyi yanıt ve %60’ın üzerinde çağrı merkezi teklifi başarısı yakalama olanağını finans ve sigorta kurumlarına sunuyor.
Perakende Şirketleri Müşteri Sadakatini Gerçek Zamanlı Ölçüyor Müşteri taleplerine ve değişen pazar dinamiklerine hızla uyum gerektiren perakende sektöründe şirketlerin ayakta kalabilmek için işi şansa bırakmaması, doğru ayrıştırılmış, anlamlı verilere göre aksiyon alması gerekiyor. SAP HANA; şirket operasyonlarından satışa, tedarik zincirinden çok kanallı kullanıcılara ve BT departmanına kadar perakende sektörünün ihtiyaçlarına kapsamlı çözümler sunuyor. Kurumsal yazılım altyapısına SAP HANA’yı entegre eden şirketler; finansal ve operasyonel performansla ilgili isabetli raporlara zamanında ulaşırken, karlılık analizleri arasındaki döngü süresini de kayda değer oranda kısaltıyor. Alt seviyelerde detaylı planlama yapabilen firmalar; satış performansının kanal ve kullanıcı segmentine göre en alt seviyede analizine dahi erişebiliyor. Tedarik zincirinde birden fazla kanaldan gelen müşteri taleplerine çok daha hızlı ve isabetli yanıt sunmayı mümkün kılan SAP HANA; firmaların aynı zamanda kurumlar arası alan ve ambar kullanımını da kolaylaştırıyor.
10
SAP HANA ile perakende firmaları, müşteri davranışı ve alışkanlıkları ile müşteri sadakati analizlerini çok daha hızlı gerçekleştirebiliyor. Gelişi güzel müşteri, ürün ve operasyonel veri kaynaklarını, gerçeğin tek bir versiyonunda birbirine entegre eden bilgi işlem departmanları, bunu sadece saniyeler mertebesinde yaparken, toplam bilgi maliyetinin de azaldığını görüyor.
Bankalar, SAP HANA ile Olası Riskleri Anında Hesaplıyor Bellek içi bilişim, veri ve bilgi kaynaklarını uzak veritabanlarından yerel belleğe muazzam bir hızla aktardığı için, analiz ve işlem sonuçları “gerçek gerçek zamanlı” olarak görüntülenebiliyor. Özellikle anlık yanıtların büyük önem taşıdığı bankacılık sektöründe, gerçek zamanlı kararlar almak, iş performansını hızlandırmak, iş üretkenliğini ve IT etkinliğini geliştirmek SAP HANA ile mümkün hale geliyor. Finans kurumlarının en büyük ihtiyaçlarından birini; bütün iş kalemlerindeki mali riskleri anlamak oluşturuyor. Bir finansal hizmet şirketinin mevcut risklerini anlama sürecinin hızlı olması, riske dayalı karar almanın zamanında yapılabilmesi için kritik önem taşıyor. Bazı bankaların risk pozisyonlarını öğrenmeleri için bir günden uzun süre beklemeleri gerekiyor. SAP HANA; büyük portföyler üzerinde yapılan ve saatler hatta günler süren risk hesaplamalarını sadece birkaç dakikaya indirme potansiyeline sahip. Portföyün, değerlerin ve limit bilgilerinin bellek içinde tutulması, ilgili soruların gerçek zamanlı olarak yanıtlanmasını sağlıyor. Müşteri, iş ortağı ve pazar verilerine erişim sağlayıp, bunları analiz ederek iş ve pazarlama stratejilerini, müşteri profillemeyi iyileştirmek de bankaların
Milyarlarca Veri Bir Saniyeden Kısa Sürede İşleniyor Fortune 100 listesinde bulunan bir tüketici elektroniği mağazalar zinciri, üretkenliği ve karar mekanizmasını güçlendirmek, bilgi işlem bölümünün de stratejik raporlamalara odaklanmasını sağlamak için gerçek zamanlı bilgiye ihtiyaç duyuyor. Ne var ki kritik iş sorunlarının çözümünde veriye erişim esnasında muazzam bir vakit harcanıyor. Operasyonel verimsizliklerle ilgili detaylı bir bilgi sağlanamıyor. Veri ambarına yapılan büyük yatırım, iş zekası platformunun toplam maliyetinin oldukça artmasına neden oluyor. Bellek içi bilişim sayesinde 1,47 milyar satır satış verisi ve 1,4 milyar satır envanter verisinin işlenmesi sadece 0,078 saniye sürüyor. Böylelikle veriye erişim gecikmesiz bir şekilde, yığılma olmaksızın gerçekleşiyor. Toplam maliyet geleneksel veritabanlarına göre %30 daha düşük olmasına rağmen; çok daha yüksek performansa erişiliyor.
Hastanelerin Bilgi İşlem Masrafı Azalıyor Hasta bilgilerinin hayati önem taşıdığı sağlık sektörü; SAP HANA’nın önemli yenilikler getirdiği bir diğer çevre. Hastane operasyonuyla ilgili yüksek seviye anahtar performans göstergelerinin (KPI) gerçek zamanlı
............................................................................................................................................................................................................................... olarak takip edilmesi, hastanenin verimli biçimde işletilmesi için kritik bilgilerin devamlı el altında olmasını mümkün hale getiriyor. Sağlık reformunun yaşandığı günümüzde maliyetlerini azaltmak isteyen firmalar; SAP HANA ile kritik operasyonel değişkenlere hızlı ve mobil erişim sağlayarak, hastanelerini gerçek zamanlı olarak yönetiyor. SAP HANA kullanarak IT giderlerini azaltırken, işleri aksatmaksızın dönüşümsel değer sağlayan hastaneler; analitik çözümlerle sağlık ürünlerine dayalı iş süreçlerini gerçek zamanlı olarak bir araya getirebiliyor. Bellek içi teknolojisiyle kurumlar arası hasta segmentasyonu, işlemsel veriden gelen sonuçlara gerçek zamanlı erişim ve yüksek hacimli analiz gibi inovasyonlar sağlık sektöründe de gerçekleştirilebiliyor.
Otomotiv Sektörü, Müşterilerini Daha İyi Tanıyor Müşteri tercihlerini ve pazar trendlerini doğru biçimde öngörmek, otomotiv firmalarının müşteri beklentilerini karşılaması ve rekabette inovasyonla öne geçmesiyle sonuçlanıyor. Müşteriler hakkında bilgilere dayanarak ürün ve hizmet inovasyonu gerçekleştiren şirketler, sürdürülebilir hacimde büyüme sağlayarak, toplam karlılıklarını artırıyor. Otomotiv sektörünün bellek içi bilişimle sağlayacağı diğer bir avantaj ise talep ve tedarikteki değişikliklere anlık yanıt verebilmek. Böylelikle şirketler, fırsatları verimli biçimde değerlendirerek, riskleri gerçek zamanlı olarak azaltabiliyor. Şirketin mali performansının daha gelişmiş bir görüntüsüne erişmek, karar mekanizmalarının da daha iyi çalışmasını mümkün kılıyor. SAP HANA’nın sunduğu karlılık analizi ve entegre iş planlama gibi olanaklar; otomotiv firmalarının doğru adımlar atmasına destek oluyor. Kaynak optimizasyonu ile çalışanların doğru değerlendirilmesi sağlanırken; yeni ürün değerlendirme ve müşteri duyarlılık analizi sayesinde müşteriler hakkında edinilen detaylı bilgiler ile daha iyi ürün fikirleri geliştirilebiliyor.
11
Fujitsu, SAP HANA Plaftormunun İlk Uygulamalarını Başarıyla Gerçekleştirdi Mitsu & Co. Ltd ve Red Bull için SAP HANA implementasyonunu başarıyla gerçekleştiren Fujitsu bellek içi (in-memory) çalışma teknolojisi sayesinde veri analizinde ve iş süreçlerinde sağladığı benzersiz performansı müşterilerine sunuyor.
Sahip olduğu bellek içi (in-memory) çalışma teknolojisi sayesinde gerçek zamanlı veri analizi işlemlerinde benzersiz oranda hız artışı sağlayan SAP HANA platformu; SAP ve tüm SAP müşterileri için önümüzdeki yıllarda da dev bir trend olmaya devam edecek. İlk SAP HANA projesini Japon Mitsui & Co. Ltd. ile geçtiğimiz yıl hayata geçiren ve Kasım 2011’de SAP HANA için ilk çok düğümlü altyapıya imza atan Fujitsu da HANA trendinin öncüleri arasında yer alıyor. Fujitsu, başta Mitsui ve Red Bull olmak üzere, kendi müşterilerine ilk kurulumları gerçekleştirmiş durumda. Üstelik bunu büyük
bir rekabet avantajı olarak gören diğer müşteriler de SAP HANA’ya geçmeye hazırlanıyor. SAP HANA platformunda ilk büyük projelerden birini üstlenerek, Mitsu & Co. Ltd. için HANA implementasyonunu gerçekleştiren Fujitsu; ticari işlemlerin yanı sıra iş yatırımları, proje geliştirme ve yönetimi gibi alanlarda hizmet veren Japon firmanın kritik verilerini SAP HANA sayesinde çok daha hızlı biçimde analiz etmesini mümkün kıldı.
Gerçek zamanlı veri işlemleri için çok düğümlü SAP HANA çözümü Fujitsu’nun SAP tarafından onaylanan çok düğümlü SAP HANA çözümü, Fujitsu müşterilerine verilerini gerçek zamanlı analiz etme olanağı tanıyarak, maliyet tasarrufu ve rekabet avantajı kazandırıyor. SAP HANA’nın ilk uygulayıcıları arasında yer alan Fujitsu’nun uzmanlığıyla hayata geçirilen yeni çok düğümlü SAP HANA çözümü; kurumların değişen pazar koşullarına gerçek zamanlı yanıt vermelerini sağlıyor. Böylelikle şirketler, bu ölçeklenebilir platformun gerçek zamanlı karar verme süreçlerinde yarattığı devrimin avantajını yakalıyor. Fujitsu’nun müşterilerine sağladığı esneklik, geleneksel veritabanı bazlı teknolojilerini bir üst seviyeye çıkarmak isteyen firmaların ihtiyaçlarını karşılıyor. Veri merkezi ortamlarının kullanılabilirliğini artırarak, maksimum bellek içi veri merkezi büyüklüğünü 8 kata kadar genişleten Fujitsu SAP HANA çözümü; kurumların terabaytlarca veriyle gerçek zamanlı çalışmasını mümkün hale getiriyor.
“Veri merkezi ortamlarının kullanılabilirliğini artırarak, maksimum bellek içi veri merkezi büyüklüğünü 8 kata kadar genişleten Fujitsu SAP HANA çözümü; kurumların terabaytlarca veriyle gerçek zamanlı çalışmasını mümkün hale getiriyor.” Fujitsu Global Demo Merkezi ile SAP HANA Hakkındaki Soru İşaretleri Ortadan Kalkıyor İş süreçlerinde geleneksel teknolojilerin ulaşamayacağı seviyede performans sunan SAP HANA platformu için getirdiği yaklaşım çerçevesinde Almanya’da uzaktan erişilebilen bir demo merkezini hayata geçiren Fujitsu; bu sayede müşterilerinin SAP HANA’yı değerlendirerek, kurumların kendi ihtiyaçlarına uygun bir HANA çözümü şekillendirmesine yardımcı oluyor. Fujitsu müşterileri; SAP HANA’nın faydalarını daha iyi anlamak ve daha güvenilir kararlar alabilmek için Fujitsu Global Demo Merkezi’nin ayrıcalığını yaşıyor. Bu merkezde, yüksek hacimli verilerin analizini disk bazlı sistemler yerine sunucu belleğini kullanarak yapan SAP HANA ile Fujitsu müşterilerinin nasıl gerçek zamanlı karar verebilecekleri detaylı olarak gösteriliyor. Üstelik merkezin uzaktan erişim desteği; dünyanın dört bir yanından Fujitsu müşterilerinin aynı avantajlara sahip olmasını ve SAP HANA teknolojisini nasıl kullanacakları konusunda Fujitsu danışmanlarıyla fikir alışverişinde bulunmasını sağlıyor. Fujitsu Global Demo Merkezi’nde, teknolojinin anlaşılabilir ve kolaylıkla yönetilebilir olması için özel bir ekip hizmet veriyor. Fujitsu, ayrıca 7 gün 24 saat destek, tanımlanmış Servis Seviyesi Anlaşmaları (SLA) ve Fujitsu SolutionContract üzerinden düzenli bir kontrol hizmeti de sunuyor.
Fujitsu, HANA Üzerine İlk Veri Ambarını 10 Günde Red Bull İçin Kurdu 1987 yılından bu yana faaliyet gösteren dünyanın 1 numaralı enerji içeceği üreticisi Red Bull; her yıl 4,6 milyar kutu üretim gerçekleştiriyor. Dünyanın dört bir yanında 7.800 çalışanı bulunan şirketin ürünleri 164 ülkede satılıyor. Sahip olduğu veri ambarını Fujitsu uzmanlığında SAP HANA platformuna taşıyan Red Bull, iki haftadan daha kısa süren çalışmalar sonucunda veritabanı boyutunda %80’e varan bir küçülme sağladı. Fujitsu’nun deneyimli ekibi, Red Bull’un veri ambarını SAP NW BW 7.01 sürümdeki SQL veritabanından, HANA platformunda çalışan SAP NW BW 7.3’e taşıyarak, HANA platformuna yapılan ilk veri ambarı kurulumuna imza atmayı başardı. Red Bull’da Fujitsu tarafından hayata geçirilen SAP HANA implementasyonu; Red Bull, SAP, Fujitsu ve Imtech Austria arasındaki mükemmel iş birliğinin sonucunda gerçekleşti. Sunucudan veri depolamaya, işletim sisteminden ağ bağlantılarına kadar uçtan uca SAP HANA altyapı çözümü sunan Fujitsu, tek düğümlü kurulumda sistem üzerinde bulunan 512 GB RAM bellek kapasitesi ile yüksek miktarda veri analizi yapmasının yanı sıra, standartlara oturtulmuş Fujitsu HANA entegrasyon hizmetlerini de müşteri veri merkezine taşıyor. Fujitsu’nun gerçekleştirdiği Red Bull implementasyonu, geçtiğimiz aylarda Madrid’de gerçekleştirilen SAPPHIRE NOW + TechEd etkinliklerine de damgasını vurdu. SAP AG Yönetim Kurulu Üyesi Vishal Sikka; BW on HANA ürününün duyurulmasından 48 saat sonra canlı kullanıma geçen ilk müşterinin Red Bull olduğunu belirtti.
Fujitsu Technology Solutions Yakacık Caddesi No: 111 Kartal - İstanbul Tel: +90 (216) 586 40 00 Faks: +90 (216) 586 41 05
www.fujitsu.com/tr
Bu bir ilandır.
SAP HANA’nın ölçeklenebilirliği, Fujitsu’nun deneyimiyle birleşince ortaya şirketler için daha da esnek bir altyapı modeli çıkıyor. SAP tarafından onaylanmış PRIMERGY sunucular, depolama sistemleri ve ağ altyapıları gibi bileşenlerle hazırlanan sistemler, kullanıma hazır halde müşteriye iletiliyor. Böylelikle kullanılabilirlik de garanti altına alınıyor.
KAPAK KONUSU: SAP HANA İLE YENİ UFUKLAR.............................................................................................................................
DÜNYA DEVLERİNİN TERCİHİ SAP HANA SAP’nin devrim niteliğindeki bellek içi bilişim uygulaması SAP HANA; farklı sektörlerde global güce sahip şirketler tarafından hızla benimseniyor. HANA’nın implementasyonu sonrasında ise şaşırtıcı başarı hikayeleri ortaya çıkıyor. Önce Madrid, ardından Pekin’de düzenlenen SAPPHIRE NOW etkinliğinde; SAP HANA’nın ilk kullanıcıları, bellek içi teknolojinin sunduğu performans artışıyla adeta gövde gösterisi yaptı. Aralarında farklı sektörlerin ve farklı kullanım alanlarının bulunduğu HANA implementasyonlarının ortak noktası ise; karar mekanizmalarının ihtiyaç duydukları veriye “gerçekten gerçek zamanlı” erişimi oldu.
Yodobashi 129 Bin Kat Hızlandı Japonya’nın en büyük elektronik perakende mağazalarından Yodabashi’nin 22 milyonu aşkın müşterisi bulunuyor. Bunlardan 5 milyonu, Yodobashi müşteri sadakati programlarına kayıtlı durumda. HANA teknolojisine geçmeden önce, 5 milyon
sadakat kulübü üyesi müşterinin o ay kazandığı teşvik ödemelerini hesaplamak için Yodobashi’nin 3 tam gününü bu işe ayırması gerekiyordu. HANA’nın bellek içi işlem yetenekleri ise bu süreyi sadece 2 saniyeye indirdi. Böylelikle müşteri henüz mağazada alışverişini yaparken, Yodobashi onunla ilgili teşvik hesaplamalarını yapıp; ödülünü kasada kendisine takdim etme inisiyatifi kazandı. SAP HANA; elektronik perakende zinciri Yodobashi’nin en önemli süreçlerinden birini 129 bin kat hızlandırarak; müşteri sadakatinde öne geçmesini sağladı.
Red Bull Verileri Küçülttü
SAP’nin 11 yıllık müşterisi olan Red Bull da HANA’nın ilk kullanıcıları arasında yer alıyor. HANA’nın CRM, ECC ve BW çözümlerini kullanan Red Bull; veri ambarını (BW) HANA platformuna taşıdı. Daha önce 1,5 terabayt boyutunda olan Red Bull veri ambarı, HANA ile birlikte 300 gigabayt mertebesine indi. Üstelik bu verilerin 200 gigabaytlık kısmı sıralı halde bulunuyor. Diğer bir deyişle, veri modeli rasyonalize edildiğinde toplam boyut daha da küçülecek. Red Bull’un veri ambarını HANA platformuna taşıması sadece 10 gün sürdü. Bu süreçte SAP Teknoloji ve İnovasyon Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Vishal Sikka da proje ekibinin başında yer aldı. HANA implementasyonu sonrasında, 39 ülkede faaliyet gösteren Red Bull’un global veriyi tek bir veri ambarında toplamak için ETL hızında 25 kata kadar
artış gözlendi. HANA geçişiyle birlikte yakaladığı performans; Red Bull’un, kullandığı diğer SAP çözümlerini de teknoloji strateji çerçevesinde gelecekte bu platforma taşıma kararı almasını sağladı.
Nongfu Spring’in Nakliye Hesaplamaları Birkaç Saniye Sürüyor Çin’in en büyük şişe su üreticisi Nongfu Spring’in ülke genelinde konumlanmış yedi adet üretim merkezi ve onlarca fabrikası bulunuyor. Hızla büyüyen şirket; müşteri talebi ve üretim kapasitesiyle ilgili gerçek zamanlı görüntülemeye ihtiyaç duyuyordu. Ne var ki eski sistemlerle satış noktası verilerini kanal satış verileriyle derleyip, analiz ve karar mekanizmalarında kullanmak gibi işlemler bir günden uzun sürüyordu. Eski sistemini SAP HANA ile değiştiren Nongfu Spring; hızlı veri görüntüleme, yüksek verimlilikte iş mantığı operasyonları ve gerçek zamanlı veri senkronizasyonu şeklinde sıraladığı üç önemli hedefe ulaşmayı başardı. SAP HANA ile aynı komut dosyasındaki sonuçları önceki sisteme göre 200 ila 300 kat daha hızlı alan Nongfu Spring; bu sorgu performansının 150 raporda değişmeden korunduğunu gördü. HANA; şirketin üretim ortamında pürüzsüz operasyonlar, isabetli veriler ve yüksek performansa erişmesini sağladı. Bellek içi teknolojinin Çinli şişe su üreticisine en büyük katkılarından biri ise nakliye hesaplamalarında görüldü. Daha önce belirli nakliye hesaplama prosedürlerini ve fonksiyonlarını tamamlamak için 24 saat gerekirken, HANA ile bu süre sadece 37 saniyeye indi. HANA implementasyonuyla eriştiği performans seviyeleri; Nongfu Spring’in HANA adaptasyonunu kurum içerisinde yaygınlaştırma ve HANA teknolojisini 1 milyon müşteriye hizmet eden 8 bin kişilik satış sorumlularından oluşan mobil iş gücünde de kullanma kararı almasına neden oldu. Nongfu Spring, SAP HANA’nın yeteneklerinden faydalanan bir mobil iş çözümüyle performansını daha da artırmayı planlıyor.
14
NEXT GENERATION NETWORK www.ngn.com.tr
YENİ NESİL SANAL İŞ PLATFORMU SAP İÇİN VBLOCK™ ÇÖZÜMÜ Türkiye’nin ilk VCE partneri olarak girdiğimiz 2012’nin tüm müşterilerimize ve iş ortaklarımıza sağlık, başarı ve bol şans getirmesini dileriz! VCE Vblock™ çok sayıda sanallaştırılmış çözüm için optimize edilmiş bir altyapı platformudur. Vblock platformları, NGN ve VCE’nin kesintisiz desteği ile birlikte sektör liderleri (V)mware, (C)isco ve (E)MC’den en iyi teknolojileri entegre eder. Her bir Vblock platformu, önceden oluşturulmuştur ve kullanım için hazırdır. Modüler tasarımı sayesinde, büyüme ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere yüksek oranda ölçeklenebilir, yatırımlarınızın korunması sağlar ve toplam sahip olma maliyetinizi azaltır.
NGN: SAP için Vblock Çözüm Avantajları Düşük toplam sahip olma maliyeti Artan iş çevikliği: Servis Profilleri ve Şablonları aracılığıyla SAP ortamları için altyapıları hızlıca uyarlayın. İyileştirilmiş güvenlik ve uyumluluk: Vblock platformu güvenlik çerçevesi mevcut güvenlik poltikalarınız ile entegrasyonu kolaylaştıran açık bir platformdur. İyileştirilmiş performans: Sanallaştırılmamış, Vblock kullanılmayan ortamlara oranla %50 daha iyi performans. Standartlaştırılmış altyapı sayesinde daha az karmaşa
VMWARE, CISCO ve EMC
Sertifikalı SAP için Vblock Çözümü aşağıdakileri sağlar Sanallaştırılmamış, Vblock kullanılmayan ortamlara oranla %50’ye kadar daha iyi performans Tüm donanım ve yazılım yatırım maliyetlerinde %19’a kadar azalma %32’ye kadar daha az uygulama maliyeti Sürekli optimize edilen proje maliyetlerinde %25’e kadar tasarruf %36’ya kadar daha az güncelleme maliyeti
SAP, Cisco, EMC ve Vmware, SAP için Vblock Platformlarını Onaylamaktadır: Cisco, EMC ve VMWare tarafından geliştirilen Vblock Altyapı Platformları üzerindeki SAP yazılımı, SAP tarafından test edip onaylamıştır. Büyük bir global perakendecideki referans çalışmada, Vblock platformları üzerindeki SAP’ın daha hızlı kurulum, daha iyi iş çevikliği ve artırılmış operasyonel verimlilik dahil bulut benzeri avantajlar sağladığı görülmüştür.
NGN: Vblock Altyapı Platformları NGN ve VCE, Vblock Altyapı Platformları ile sınıfında en iyi sanallaştırma, ağ iletişimi, sunucu, depolama, güvenlik ve yönetim teknolojilerini uçtan uca “üretici” sorumluluğu ile birleştiren sektörün ilk tümüyle entegre edilmiş IT teklifini sunmaktadır. Bu birleştirilmiş altyapı, sanallaştırma kurulumunu hızlandırır, böylece müşteriler çok hızlı bir şekilde yatırım getirilerini (ROI) görebilmektedir. Vblock Altyapı Platformları değişik boyutlarda depolama kapasiteleri, sunucu ve ağ performansı sunar, ayrıca geliştirilmiş güvenlik ve iş devamlılığı gibi ilave yetenekleri de destekler (Şekil 1).
NGN: VCE Kesintisiz Destek Cisco, EMC ve VMware, işbirliği sağlayan araçlar, insanlar ve süreçler kullanarak benzersiz, birleşik bir destek deneyimi oluşturmak için yatırım yapmıştır. Bir “tek irtibat noktası” sizi doğrudan NGN ve VCE teknik destek sanal takım uzmanlarına bağlar.
Daha Fazla Bilgi İçin Daha fazla bilgi için www.VCE.com ve www.ngn.com.tr adresini ziyaret edin. Bir satış yöneticisi ile irtibata geçmek için lütfen arayın (+90) 212 216 93 60
Şekil 1. Vblock Altyapı Platformları
KAPAK KONUSU: SAP HANA İLE YENİ UFUKLAR.............................................................................................................................. gerçek zamanlı çalışmasına öyle alıştık ki; öykünün başlangıcındaki bu konuyu pek hatırlayan kalmadı. Hasso Plattner’e SAP HANA (SAP High Performance Analytical Appliance) sorulduğunda şöyle bir yorum yapmıştı: “Biz R/3 yazılımını yazmaya başladığımızda bu sistemi koşabileceğimiz bir sistem yoktu. Biz 50 megaherz işlemcilere ve Unix işletim sistemine inanmıştık. Yani yazılımı gelecek için yazıyorduk. Mevcut sistemler için değil gelecek için tasarım yapıyorduk. İşte SAP HANA ile yıllar sonra yaptığımız da aynısı oldu.” Fikir olarak iki sene önce yola çıkıldığında benzer eleştiriler alındı ve tarih yine kendini tekrarladı. Uğur Candan SAP Türkiye COO
Yarının Altyapısıyla Geleceğin Sorunlarını Çözüyoruz Kırk yıl önce Hasso Plattner ve arkadaşları SAP’yi kurarken bir mottoları vardı. Kurdukları kurumsal yönetim sistemi “Gerçek Zamanlı” olarak çalışacaktı. Bunu ifade edebilmek için SAP firmasının ilk ürününe “R” harfini eklediler. Yıllarca ürünlerinin birçok yerinde bu “R” harfi logo gibi yaşadı. Türkiye’deki pek çok kullanıcımız “R/3” kısaltmasını hatırlayacaklardır. İşte bu ürünün başında kullanılan “R”; “Real time” yani “Gerçek Zamanlı” demekti. Kırk yıl önce bu motto ile başladıklarında, o günlerin en büyük sistemlerini sağlayan üreticilerden ciddi eleştiriler aldılar. Eleştirilerin odağında, akıllarındaki sistemi kodladıkları zaman çalışmayacağı bulunuyordu. O günlerde yeryüzünde büyük şirketlerin gerçek zamanlı olarak finans ve lojistik sistemlerini çalıştırabilecek işlemci gücü yoktu. Bugün kurum içi sistemlerimizin
16
SAP HANA’nın vizyonunu tek bir cümlede özetlemek için şunu söyleyebiliriz: “SAP HANA diski arşiv, belleği disk ve CPU üzerindeki önbelleği ise bellek gibi kullanan yeni kuşak bir veritabanıdır.” Bu ürünü tasarlarken başta Intel olmak üzere birçok donanım üreticisi ile çok yakından çalışmalar yapıldı ve ürün pazara sertifikalı donanımlar üzerinde çalışabilecek şekilde bir donanım yazılım entegre ürün olarak çıkarıldı. SAP HANA’nın 1.0 versiyonu 1 Aralık 2010’da pazara sürüldü. SAP HANA’nın tasarımına fikir olarak yaklaşık 1999’da başladığımız bir çalışmayla vardık. 1999 yılında tedarik zinciri için hızlı çalışacak bir veritabanına ihtiyacımız vardı. Düşündüğümüz veritabanı hızına mevcut ticari yaygınlığı olan veritabanları ile ulaşamıyorduk. Bu sebeple SAP’nin kendi geliştirdiği bir veritabanı olan MAXDB’ye özellikler ekleyerek RAM bellek üzerinde
Bellek Türü
Boyut
L1 Cache
64k
L2 Cache
256k
L3 Cache (shared)
8M
L1 Cache Solid State Memory Disk
64k GBs up to TBs TBs
Memory x 25 = SSMemory Memory x 5,000 = Disk
çalışabilir bir yapı kazandırdık. Bu yapı sayesinde rakiplerimiz tedarik zinciri optimizasyon problemlerini onlarca saatte koşarken, biz bu süreleri 20-30 kat azaltabiliyorduk. Ne var ki mevcut 32 bit mimari ancak kısıtlı bir veri kümesini sistemlerin belleğinde saklamamıza izin veriyordu. 1999’larda başlayan bu bilgi birikimi; SAP firmasını dünyanın ilk bellek içi çalışan donanım entegre yazılım üreticisi yaptı. SAP HANA’nin ortaya çıkmasındaki önemli noktalar: 1- 64 bit mimari ve bellek içi çalışma: 32 bit ile adresleyebileceğimiz RAM 4 GB idi ve bunun ötesine geçmek için yan yana makineler koyarak büyümek gerekiyordu. Bu sınır 64 bit mimari ile 16 Exabyte’a çıktı. Sadece dünyada 2011 yılı içinde 4 Exabyte veri üretileceği düşünülürse 16 Exabyte’lık büyüklük bizi epey idare edecek gibi duruyor. Tabii bu teorik bir sınır. Pratikte piyasada olan sunuculara baktığımızda 2 TB RAM taşıyabilen sunucular bulunmakta. 2 TB bana yetmez diyenler için ise yan yana büyüyebilmek mümkün. 2- Çok Çekirdekli Paralel Mimariler: Hepimizin bildiği Moore Yasası devam ediyor. Moore “her iki yılda bir (bugün 18 aylara düşmüştür) CPU içindeki transistör sayısı iki katına çıkacaktır” demişti. Bu genellikle biz kullanıcılara şöyle tercüme edildi: “Her iki yılda bir kullandığımız sistemler iki kat hızlanacak”. Üç yıl öncesine kadar bu denklemde hızlanmayı sağlayan en önemli faktör CPU hızını artırmak oldu. Fakat CPU hızının artırılabildiği sınıra dayanınca, yapılabilecek tek çözüm kaldı: “CPU içindeki
Gecikme Süresi ~4 cycles 2ns ~10 cycles 5ns 35-40+ cycles 20 ns 100-400 cycles 5000 cycles 1.000.000 cycles
............................................................................... çekirdek sayısını artırmak”. Yani artık hızlanmayı frekans değil paralel çalışabilme yetkinliği belirlemeye başladı. MPP Massively Parallel mimari; bu yüzden günümüzün en önemli trendi oldu. SAP HANA MPP mimari için sıfırdan bu yüzden tasarlandı. 3- Veriyi satır değil, hem satır hem sütun bazında işleme ve sıkıştırma: 1999 yılında Sybase dünyadaki ilk ticari sütun bazlı analitik veritabanını pazara sürdü. 1999’dan bugüne geldiğimizde her üretici analitik sorgular için tartışmasız sütun bazında çalışmanın getirdiği avantajları kabul ediyor ve hemen hemen her üreticinin bu konuda çözümleri bulunuyor. SAP HANA hem satır hem sütun çalışabilen ve sütun olarak verileri bellek içinde saklarken sıkıştırma algoritmaları kullanabilen bir yapı sunuyor. Bu yapı sayesinde hem veri sıkıştırılarak bellek içinde az yer kaplar, hem de sütun şeklinde saklandığı için analitik hız olarak erişimde avantajlar yaratıyor. 4- Ara toplamlar ve indeksler: Veritabanı teknolojisinde diskten veriyi arayıp bulmak zordur ve bellek ile kıyaslandığında on binlerce kat yavaştır. Disk tabanlı çalışmak zorunda olan bir veritabanı için performansı artırmanın yolu veriyi çoklamaktan geçer. Doğru veriye ulaşmak için sıralı indeksler oluşturulur. Belli kırılımdaki toplamlara ulaşmak için ara toplam tabloları oluşturulur. Disk tabanlı sistemlerde hız artırmak için ne yazık ki başka çare bulunmuyor. Bu yöntemler uygulandığında 1 birim olan toplam veri 4 birime hatta bazı durumlarda onlarca katına çıkabiliyor. SAP HANA ise bu konuda tam ters bir yaklaşım kullanıyor. Örneğin 1 TB verisi olan bir müşterimiz, bu veriyi hızlı raporlama yapabileceği bir disk tabanlı veritabanına koyduğunda elinde yöneteceği 5 TB bir veritabanı oluşuyor. SAP HANA’nın yaklaşımı ile indeks ve ara toplam tablolarından kurtulalım ve veriyi en kötüsü 4 kat sıkıştıralım. Disk tabanlı bir sistem üzerinde yavaş çalışan 5 TB veya yüzlerce kat hızlı çalışan bellek içi 250 GB. Sizin tercihiniz hangisi olurdu?
Sayılarla HANA 18 Exabyte
64 bit mimarinin teorik RAM bellek sınırı
250 Gigabyte
1048576 Terabyte
1 Exabyte’ın büyüklüğü
0,078 Saniye
Hızlı raporlama yapabilen disk tabanlı bir veritabanında 1 Terabyte’lık verinin kapladığı alan
300 Gigabyte
1,47 milyar sıralı satış verisi ve 1,4 milyar sıralı envanter verisinin HANA ile işlenme süresi
Red Bull’un HANA geçişiyle birlikte sahip olduğu veri ambarı büyüklüğü
1,5 Terabyte
10 Gün
5 Terabyte
SAP HANA yaklaşımı ile indeks ve ara toplam tablolarından arınmış 1 Terabyte’lık verinin kapladığı alan
25 Kat
Red Bull’un HANA öncesi Red Bull’un veri ambarını veri ambarı boyutu (BW) HANA platformuna taşıma süresi
Red Bull’un global veriyi toplarken ETL hızında sağladığı artış
1 Aralık 2010 SAP HANA 1.0’ın doğum tarihi
%30
HANA’nın geleneksel veritabanlarına oranla sağlayabileceği maliyet tasarrufu
129 Bin Kat
Yodobashi’nin müşteri sadakati veri işlem sürecinin HANA ile hızlanma oranı
24 Saat
HANA öncesi nakliye hesaplamaları prosedür ve fonksiyonlarının işlem süresi
37 Saniye
HANA implementasyonu ile birlikte nakliye hesaplamaları prosedür ve fonksiyonlarının işlem süresi
300 Kat
Nongfu Spring’in komut dosyası sorgu performansında HANA ile gördüğü artış
3 Gün
Yodobashi’nin HANA öncesinde 5 milyon müşteriye ait veriyi her ay işlemek için harcadığı süre
2 Saniye
HANA implementasyonu ile Yodobashi’nin 5 milyon müşteriye ait verileri işleme süresi
17
TRENDLER: İŞ ZEKASI.........................................................................................................................................................................
KARMAŞIK VERİLERİN KURUMSAL TERCÜMANI: İŞ ZEKASI
fırsatlar arasındaki dengeyi proaktif olarak kurabiliyor. Mobil iş zekası gibi çözümler sayesinde ihtiyaç duydukları bilgiye anlık olarak erişebilen şirket yöneticileri; herhangi bir olağanüstü hal durumunda gerçek zamanlı tepki verebiliyor.
Her geçen gün daha da artan rekabet ortamında, kurumların ayakta kalabilmek için sahip oldukları verileri karmaşadan ayırıp, işe yarar bilgiler haline getirmesi gerekiyor. İş analitiği çözümleriyle ayrıştırılarak depolanan verilerin, kurum genelinde doğru kişilere doğru zamanda iletilmesi gerektiğinde ise iş zekası uygulamaları devreye giriyor.
Karar mekanizmalarının gerçek ve işe yarar bilgiye tek bir kaynaktan ulaşması; ortak ve koordine çalışarak, mümkün olan en iyi kararı vermelerinin de önünü açıyor. Daha önce başarıya ulaşmış olan uygulamalar benimsenip, kurum içine adapte edilerek, gelişimin sürekliliği sağlanıyor.
Her kurum, bünyesinde bir inovasyon potansiyeli barındırıyor. Yeterli vakit ve kaynak tanındığı takdirde, yenilikçiliğe odaklanıp, fark yaratan ürünler ve çözümler ortaya çıkarmak mümkün olabiliyor. Şirketlerin hedefinde de bu ideal süreci gerçeğe taşımak yer alıyor. Ne var ki; gerçek dünya aynı mükemmellikte işlemiyor. İçinde inovasyon ruhu barındıran karar mekanizmaları bile; bütçe kısıtlamalarından, mevzuata uygunluğa kadar pek çok noktada gerçeğin acı yüzüyle karşılaşıyor. Son dönemde bu sıkıntılara devasa büyüklükteki farklı bilgi ve gittikçe artan bir mobil iş gücü katılıyor. Kurumlar bu “gerçek güçlükler” karşısında ideal performansı yakalayabilmek için bir takım çözümlere ihtiyaç duyuyor. Bu çözümlerin etkin, ortak çalışılabilir nitelikte ve aksiyon odaklı karar almayı mümkün kılması, kurum içerisindeki karar mekanizmalarına işlerini doğru yapabilmeleri için doğru bilgileri sağlaması gerekiyor. SAP tarafından sunulan iş analitiği çözümleri de tam olarak bu noktada devreye giriyor. SAP İş Analitiği çözümleri; gerek bireylerin, gerekse iş ağının hedeflenen başarıya ulaşmasına destek oluyor. Yenilikçi kararlar vermek ve cesur adımlar atabilmek için öncelikle şirketlerin kendi dinamiklerini anlık olarak izleyebiliyor olması ve sahip olduğu veriyi işe yarar bilgiye hızlı biçimde dönüştürebiliyor olması gerekiyor. İş analitiği, şirketlerin sahip oldukları bilgiye güvenmelerini sağlayacak bir çözüm oluşturuyor. Kendi sektörüne ve o sektör içerisinde sahip olduğu role uygun biçimde bilgiyi çözümleme imkanı tanıyan iş
20
analitiği uygulamaları, performans hedefleri ve bu hedeflerin ölçümünün tanımlanarak planlanmasını daha kolay hale getiriyor. SAP’nin sunduğu SAP BusinessObjects İş Analitiği çözümleri; karar mekanizmalarına, bir işin yapacağı etkiyi anlayıp, gerekli modellemeyi gerçekleştirerek gelecek rotasını öngörme olanağı sunuyor. Değişikliklere hazırlıklı olarak çalışan karar mekanizmaları, riskler ve
İş Zekasının İş Analitiğindeki Yeri Kurumsal veri yönetiminden, veri depolamaya ve analitik uygulamalara kadar geniş bir yelpazede ihtiyaca yanıt veren SAP BusinessObjects İş Analitiği çözümleri ailesinin kilit uygulamalarından birini ise görsel önyüzlere sahip ürünlerinden oluşan SAP BusinessObjects İş Zekası çözümü
............................................................................................................................................................................................................................... oluşturuyor. Satış gelirlerinden stok durumuna kadar, her sektörden şirketin ürün veya departmanlarına ait işle ilgili verilerin yazılım ve uygulamalarla tanımlanıp, ayrıştırılarak analiz edilmesini kapsayan iş zekası; iş operasyonlarını geçmişten bugüne takip edip, geleceğe dair öngörülerde bulunma inisiyatifini kurumlara sağlıyor. Şirketlerde iş zekası özelinde 3 tip kullanıcı bulunuyor: üst düzey yöneticiler, iş kullanıcıları ve teknik kullanıcılar. Üst düzey yöneticilerin en güncel özet bilgiye gerek mobil, gerek masaüstü cihazlarla her noktadan erişmesini sağlayan gelişmiş iş zekası çözümleri; iş kullanıcılarına da verimliliği artırıcı, kullanımı kolay ve hızlı bir ortam sunuyor. Kurumların bilgi teknolojileri bölümlerinde çalışanlar ise SAP BusinessObjects İş Zekası çözümleri sayesinde tüm ihtiyaçlarının karşılandığı, güvenli ve entegre bir platforma sahip oluyor. SAP BusinessObjects; şirketlerdeki tüm kullanıcıların tüm ihtiyaçlarının tek bir
kaynaktan karşılanabildiği, önyüzü Türkçe olan ve oluşturulan iş zekası içeriklerinin istenen tüm ortamlara aktarılabildiği bir platform sunuyor. Kurum içerisindeki kademelerin, kendi ilgili oldukları verilere tek kaynaktan, kolayca erişmesini sağlayan SAP BusinessObjects İş Zekası çözümleri; gerçeklere dayanan, nitelikli bilginin analizini ve karar mekanizmalarına anlık olarak sunulmasını mümkün kılıyor. Raporlama; dashboard ve görselleme; sorgu, raporlama ve analiz; arama ve navigasyon ile ileri analitik uygulamalarından oluşan SAP BusinessObjects İş Zekası çözümleri; geçtiğimiz aylarda yayınlanan 4.0 versiyonundaki önemli yenilikler sayesinde birden fazla ürün bulunmasının olası dezavantajını çok düşük seviyelere indiriyor.
SAP BusinessObjects 4.0 ile İş Zekası Kolaylaşıyor Geçtiğimiz dönemde yayınlanan SAP BusinessObjects 4.0 güncellemesiyle
birlikte iş zekası çözümlerinde çok önemli yenilikler de kullanıcılarla buluşuyor. Önceki sürümlere göre gelişmiş bir görsellik sunan BO 4.0; ülkemizdeki şirketlerin performansını artırmak adına Türkçe bir arayüz ile birlikte geliyor. Kullanım kolaylığında da ciddi bir artışın gözlendiği yeni sürümle birlikte sürekli gelişim gösteren mobil sektöre paralel olarak mobil iş zekasında yeni çözümler ve daha fazla mobil cihaz desteği göze çarpıyor. SAP’nin öncülüğünü yaptığı bellek içi bilişim sayesinde veri analizlerini ışık hızında, “gerçek” gerçek zamanlı olarak yapan ve SAP HANA bellek içi bilişim motorunun en fazla fayda sağladığı çözümlerden biri olan SAP BusinessObjects 4.0 İş Zekası çözümü; işlenecek verinin gerçek zamanlı kopyalanıp, hızlandırılması sonucunda devasa boyuttaki verilerin işlenmesini sadece saniyeler seviyesine indiriyor. Ortaklaşa karar alma mekanizmaları için sunduğu yeni çözümlerle de şirketlerin ani aksiyon alma durumlarında etkin çözüm sağlayan SAP BusinessObjects 4.0; baştan aşağı yenilenen portal tasarımıyla birlikte kullanıcı dostu, kolay anlaşılır yönetim ekranlarını arayüzüne taşıyor. Yeni sürümün dikkat çeken özellikleri arasında ayrıca geliştirilmiş bir veri modeli yapısı ve 4 kata kadar hız artışı ile SAP sistemleriyle daha güçlü entegrasyon yer alıyor. %27 pazar payı ile açık ara sektör lideri olan SAP BusinessObjects, 46.000 den fazla şirkette kullanılıyor. 26 farklı sektörde faaliyet gösteren kurumların tercih ettiği SAP BusinessObjects çözümü, büyük miktardaki veri ve kullanıcı sayılarının desteklendiği pek çok referansa sahip. Örneğin, Türkiye’deki ilk 10 bankanın 8’i iş zekası aracı olarak SAP BusinessObjects’i tercih ediyor. Ayrıca, Türkiye genelinde 25 iş ortağı ile SAP BusinessObjects’in oldukça geniş bir ekosistemi bulunuyor. SAP’nin bellek içi teknoloji ve mobilite gibi trendlerdeki yenilikçi çözümleriyle sektöre yön veren vizyoner konumu; yeni SAP BusinessObjects 4.0 sürümüyle kurumsal yazılım alanındaki güncel ihtiyaçlara yanıt vermeye devam ediyor.
21
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU..............................................................................................................................
YENİ TÜRK TİCARET KANUNU NELER GETİRİYOR? 1957’den bu yana yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu değişiyor. Peki siz bu değişikliklere ne kadar hazırsınız? Türk ekonomisi hızla gelişiyor. Son açıklanan büyüme rakamlarına bakıldığında, en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olmayı başaran Türkiye, bu hızlı büyümesini kuşkusuz faaliyet gösteren şirketlerinin başarılı performansına borçlu. 2023 hedefleri doğrultusunda bu artış hızını sürdürmesi beklenen ülkemiz, bu yönde yapılan pek çok yeni düzenlemeye de sahne oluyor. Gerçekleştirilen düzenlemeler arasında bir tanesi, kapsadığı büyüklük, etkilediği şirket ve kişi sayısıyla diğerlerinden farklılaşıyor: Yeni Türk Ticaret Kanunu. Yani kısaltılmış adıyla “Yeni TTK”. Ülkenin mevcut yapısını daha da dinamikleştirecek olan Yeni TTK’ya geçiş için önümüzde kısıtlı bir zaman bulunuyor. 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle devreye girecek olan Yeni TTK, mevcut sistemi neredeyse baştan aşağı değiştiriyor. Üzerinde çeşitli değişiklikler gerçekleştirilmiş olsa da, 1957 yılından bu yana yürürlükte olan mevcut TTK’nın global pazarın gerekliliklerine cevap verdiğini söylemek güç. İşte Temmuz ayında yürürlüğe girecek olan Yeni TTK, modern yapısı ve uluslararası standartlara uyumluluğuyla Türk şirketleri için yepyeni bir dönemin kapılarını açmaya hazırlanıyor.
Uluslararası standartlar
Bugüne kadar yerel mevzuata uygun bir şekilde çalışmalarını sürdüren şirketler, Yeni TTK ile küreselleşme yolunda önemli bir adım atıyor.
22
............................................................................................................................................................................................................................... Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS), artık Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) ile tamamen uyumlu hale geliyor. Bu durum, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin, uluslararası rekabete daha hazır olmasının önünü açıyor. Deloitte Finansal Dönüşüm Hizmetleri Lideri ve Ortağı Cem Sezgin, Yeni TTK’nın UFRS uyumluluğunda dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altını çiziyor. UFRS bazlı kayıt/raporlama konusu ele alındığında paralel raporlama/çoklu defter, aynı defter üzerinde hesap farklılaştırma gibi alternatiflerin kendini göstereceğini belirten Sezgin, bu süreçte belge ayrıştırma, malzeme defteri, fonksiyonel para birimi, sabit kıymet defteri, segment raporlaması ve grup içi işlemlerin de göz önünde tutulması gerektiğine dikkat çekiyor.
Web sitesi zorunluluğu
Çoğu yenilenen 1535 maddeden oluşan Yeni TTK, beraberinde pek çok ilki getiriyor. Bu değişiklikler, yalnızca büyük ölçekli şirketleri değil, şahıs şirketleri ve esnaflar haricindeki tüm şirketleri de etkiliyor. Peki nedir bu değişiklikler? Birincisi, artık tüm şirketlere bir web sitesi bulundurma zorunluluğu getiriliyor. Ama daha önemlisi, Yeni TTK’nın şeffaflık ilkesi gereğince, şirketler mali bilgilerini web sitelerinden duyurmak zorunda. Duyurulacak bilgiler arasında finansal tablolar, denetçi raporları, şirketin tüm bilgi ve ilanları, faaliyet raporları ile kurumsal yönetim ilkelerine uyum açıklamaları yer alıyor. Bu bilgiler arasında finansal tablolar için belirlenmiş olan süre ise 5 yıl. Eğer bir şirket, sitesinde bulunan bilgiyi/veriyi 6 aydan önce kaldırırsa hiç koymamış sayılıyor. Bu zorunluluk, Yeni TTK’nın diğer hükümlerinin aksine Temmuz 2013’ten itibaren yürürlükte olacak.
Yeni TTK’nın çevreci yönü
Yeni TTK, ilk etapta getirdiği yükümlülükler nedeniyle şirketleri zorlayacak gibi görünse de orta ve uzun vadede onların lehine bir durum ortaya çıkmakta. Yürürlükteki TTK’nın getirdiği sorumluluklardan biri olan basılı defter tutma zorunluluğuna alternatif olarak, Yeni TTK ile birlikte yerini e-defter tutma
seçeneği geliyor. Kayıtların elektronik ortamda tutuluyor olması, şirketlerin iç süreçlerini kolaylaştırırken, ülke genelinde milyonlarca ağacı kurtaracak olmasıyla da çevreci bir perspektif sunuyor. Yeni TTK’da elektronik ortamda tutulan kayıtlar yalnızca defterler değil. Şirketler tarafından, 2010’dan bu yana kullanılanılabilen e-fatura sistemi, yenilikler listesinin önemli bir maddesi olarak karşımıza çıkıyor. Diğer yandan, yazışmaların elektronik imza kullanılarak gerçekleştirilebilmesi sayesinde şirketlerin iş süreçlerinde ciddi bir hız artışı elde edilebiliyor. En az e-defter ve e-fatura kadar önemli bir diğer yenilik ise Kayıtlı Elektronik Posta Sistemi, yani kısa adıyla KEP. Yeni TTK’nın 1525 sayılı maddesi, Avrupa Birliği ülkelerinde genel olarak kabul gören fatura, beyan ve senet gibi belgelerin elektronik ortamda düzenlenebilmesine ilişkin hükümlere yer veriyor. Bu hükümler doğrultusunda, BTK tarafından yetkilendirilecek Kayıtlı e-Posta Hizmet Sağlayıcılar (KEPHS) tarafından sunulacak olan bu hizmetle birlikte; ihbar, ihtar, itiraz ve benzeri beyanlar, fatura, teyit mektubu, iştirak taahhütnamesi ve toplantı çağrılarını elektronik gönderme ve elektronik saklama sözleşmesi kayıt altına alınıyor. Bu hükümler, imza ve zaman damgasına sahip olan kayıtların delil mahiyetinde ve hukuki geçerliliğe sahip bilgi ve belge olmasını sağlıyor. Yeni TTK, şirketlerin yönetim kurullarının aynı coğrafyada bulunması zorunluluğunu da ortadan kaldırarak zaman maliyetini düşürme yönünden avantaj sağlıyor. Artık ilgili teknolojik altyapısını tamamlamış şirketler, video konferans teknolojileri ve e-imza prosedürü aracılığıyla önemli yönetim kurulu kararlarının altına imza atabilir hale geliyor.
Bağımsız komiteler
Yeni TTK, iş dünyasını denetleme görevinin yürütülmesi adına da önemli bir rol üstleniyor. Bağımsız denetime tabi tutulan şirketler, kayıtlarının Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na uyumluluğunun teyidini sağlamış
23
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU.............................................................................................................................. oluyor. Halka açık şirketlerde zorunlu tutulan Risklerin Erken Teşhisi Komitesi, eğer denetçi gerekli görürse diğer şirketler için de kuruluyor. Şirketlerin yeni sisteme geçişini kolaylaştıran bu yapı, mevzuata uyum sağlama konusunda yardımcı olduğu için şirketlere avantaj sağlıyor.
Bulut Bilişim ve Yeni TTK
Son dönemde bilişim sektörünün en çok konuşulan konularından biri olan Bulut Bilişim, Yeni TTK ile Türk şirketlerinin de hizmetine sunuluyor. Bugüne kadar çoğunlukla büyük ölçekli şirketler tarafından tercih edilen Bulut Bilişim hizmetleri, Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesiyle küçük ve orta ölçekli şirketler tarafından da tercih edilebilir bir yöntem olarak öne çıkıyor. Temmuz 2012 sonrası gerek kayıtların ve defterlerin elektronik ortamda tutulması gerekse finansal süreç için kullanılacak yazılımların değiştirilmesi ya da yenilenmesi gereksinimi, şirketleri Bulut Bilişim’den faydalanmaya yönlendiriyor. Konuyu şirketlerin bilişim altyapıları üzerinden değerlendiren Ernst & Young Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Nilhan Fidan, Yeni TTK’dan etkilenecek çoğu şirketin şu anda kullandıkları yazılım paketlerinin kısıtlı ölçüde TFRS uyumlu olduğuna dikkat çekiyor. Bu durumun, şirketleri bir güncellemeye ya da yazılım değişikliğine götüreceğinin altını çizen Fidan, bu geçiş sürecinde Software as a Service (SaaS) temelli Bulut Bilişim çözümlerinin ön planda olacağını öngördüklerini belirtiyor.
SAP, şirketleri Yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getiriyor 10 yıldır Türkiye’deki şirketlere küreselleşme yolunda rehberlik eden SAP, bu misyonunu Yeni TTK için de sürdürüyor. Bugün, Avrupa genelinde 5 binin üzerinde firmaya UFRS’ye uygun raporlama çözümlerini sunan SAP, ERP çözümünün yanında Bütçe ve Planlama, Finansal Konsolidasyon, Risk Yönetimi, Süreç Kontrolü, Erişim Kontrolü, Yayınlama Yönetimi ve E-Şirket çözümleri ile kurumlara destek oluyor.
24
İnovasyonda öne çıkan Betek A.Ş., SAP ile hayata geçirdiği E-Fatura ile Yeni TTK’ya hazırlıkta da öncü Geliştirdiği yenilikçi ürünlerle sektöründe inovasyon liderliğini elinde bulunduran Betek A.Ş. Temmuz 2012’de devreye girecek olan Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yapı taşlarından biri olan e-Fatura uygulamasını SAP ile birlikte hayata geçirdi. Betek A.Ş.’nin gerçekleştirdiği yatırım, düşük sahip olma maliyeti sayesinde yalnızca 6 ay içinde kendini karşılarken, operasyonel maliyetlerde de önemli avantajlar getirdi. 1988 yılında kurulan ve 2001 yılında boya sektöründe liderliği yakalayan Betek A.Ş. kurulduğu günden bu yana sağlam ve hızlı bir büyüme gerçekleştirdi. Filli Boya markasıyla ülke genelinde en tanınmış boya markalarından biri olan Betek A.Ş., iç ve dış cephe ürünlerinin yanı sıra sanayi boyaları, ısı yalıtım sistemleri ve yapı kimyasalları ürünlerini de sunuyor. 1000’in üzerinde çalışana ve sektörün gelişimine katkı sağlayan RMI Bilimsel Araştırma Merkezi’ne sahip olan Betek A.Ş., Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirmek için harekete geçen ilk firmalardan biri olma ünvanına da sahip bulunuyor.
Yeni TTK’yı bir zorunluluk olarak görmektense rekabet avantajı sağlayacak bir yenilik olarak yorumlayan Betek A.Ş., e-İmza ve e-Fatura’ya geçiş için SAP çözümlerinden faydalandı. SAP NetWeaver platformu ve SAP e-Fatura çözümünün kullanıldığı proje, firmanın mevcut SAP sistemine entegre edildi. Düşük sahip olma maliyetiyle yatırım yalnızca 6 ay içinde kendini karşılarken, operasyonel maliyetlerde de önemli avantajlar getirdi. Proje sonrasında Betek A.Ş., fatura başına maliyette yüzde 70, verilerin mevzuata uygunluk için ihtiyaç duyduğu zamanda manuel sürece oranla yüzde 80 zaman tasarrufu elde etti. Betek A.Ş. CFO’su İsmail Polat, projeyle birlikte verimlilik/kazanç oranlarında yüzde 60’lık bir orana ulaştıklarını belirtirken, SAP NetWeaver Process Integration platformunun e-Fatura’ya geçişteki karmaşık süreci kolaylaştırdığına vurgu yapıyor. Polat, implementasyonu hızlandıran süreç sayesinde yatırımın geri dönüşünü yalnızca 6 ayda aldıklarına da dikkat çekiyor. Projeye, daha önce mevcut Bayi İnternet Satış – WAS sisteminin SAP entegrasyonunda da çalışılan FIT Consulting ile hazırlanan Betek A.Ş., elde edilen başarıyla SAP’nin global başarı hikayeleri arasında yerini almayı başardı. Artık Yeni Türk Ticaret Kanunu’na en hazır şirketlerden biri olarak çalışmalarına devam eden Betek A.Ş., sektördeki yenilik odaklı liderliğini e-Fatura ve Yeni TTK için de sürdürüyor.
...............................................................................................................................................................................................................................
25
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU..............................................................................................................................
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Yönetim Kurulu Üyelerini Bekleyen Riskler ve Korunma Yolları Yeni TTK gündeminin en önemli maddelerinden biri Yeni TTK’nın şirket yönetim kurulu üyelerine getirdiği sorumluluklarla birlikte yüklenilen riskler. Kanun yönetim kuruluna yöneticilerin ve şirketin faaliyetlerinin tamamının üst gözetimi görevini yüklerken, bir yandan da bu üst gözetim faaliyetini yerine getirebilecek sistemlerin ve araçların kurulması ve geliştirilmesi görevini de yine yönetim kuruluna yüklüyor. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek Yeni TTK’ya uyum için kalan süre hızla daralırken Yeni TTK hakkında tartışmalar yoğunlaşarak sürüyor. Şüphesiz, Yeni TTK gündeminin en önemli maddelerinden biri Yeni TTK’nın şirket yönetim kurulu üyelerine getirdiği sorumluluklarla birlikte yüklenilen riskler. Yazımızda, Yeni TTK’nın getirdiği söz konusu riskleri özetlerken, bu risklere karşı yönetim kurulu üyelerinin ne tip korunma mekanizmalarını geliştirebileceğini irdeleyeceğiz. Yeni TTK’nın 375. maddesi yönetim kurulunun devredilemez görevlerini belirtiyor. Bu madde, yönetim kurulunun temel görevini yönetimle görevli kişilerin üst gözetimi olarak belirtirken, muhasebe, finans denetimi ve şirketin faaliyetinin gerektirdiği ölçüde finansal planlama için gerekli düzenin kurulması sorumluluğunu da yönetim kuruluna yüklüyor. Söz konusu maddede belirtilen muhasebe, Uluslararası Finansal Raporlama Sistemi (UFRS) muhasebe ve kayıt sistemini, finans denetimi ise başta finansal tabloların UFRS ile uyumlu ve firmanın faaliyetlerini doğru bir biçimde finansal tablolara yansıtacak iç kontrol sisteminin kurulmasını ifade ediyor. Yine bu maddedeki finansal planlama ise, UFRS bazlı bütçe sisteminin geliştirilmesini tanımlıyor. Dikkatinizi çekmiş olabileceği gibi kanun yönetim kuruluna yöneticilerin ve şirketin faaliyetlerinin tamamının üst gözetimi görevini yüklerken, bir yandan da
26
bu üst gözetim faaliyetini yerine getirebilecek sistemlerin ve araçların kurulması ve geliştirilmesi görevini de yine yönetim kuruluna yüklüyor. Yeni TTK’nın 366 ve 367. maddeleri, yönetim kurulu üyeleri açısından dikkatle okunması gereken iki önemli madde olarak karşımıza çıkıyor. 366. maddenin ikinci bendinde belirtildiği üzere yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği (yönetim kurulu üyelerinin katılımı zorunlu tutulmuyor) komiteler ve komisyonlar kurabiliyor. İzleyen 367. maddede ise yönetim kurulu tarafından esas sözleşmeye konacak bir hükümle düzenlenecek iç yönergeye göre yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabileceği belirtiliyor. Aynı maddenin 2. bendi ise yönetim, devredilmediği takdirde, YK üyelerinin tamamına ait olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Yeni TTK, yönetim kurulu üyelerine üst gözetim ve bu görevi yerine getirecek sistemlerin kurulması dışındaki görev ve sorumluluklarını bir iç yönergeye göre alt komisyonlara devretme olanağı sağlarken bir yandan da bu devir yapılmadığı takdirde sorumluluğu yönetim kurulu üyelerine yüklüyor. Konuyla ilgili akla gelebilecek sorulardan biri, Yeni TTK’nın belirttiği yukarıdaki paragraflarda açıklamaya
Ali Çiçekli Ortak – Türk Ticaret Kanunu Hizmetleri Lideri Deloitte
çalıştığım yetki devri mekanizmasını işletmeyen ve üst gözetim faaliyetini yerine getirecek sistemleri kurmayan firmaların yönetim kurulu üyelerine ne tip yaptırımlar uygulanacağı. Yönetim kurulu üyelerinin oluşabilecek ihtilaflarda haklarını savunabilmeleri için hakim karşısında yönetim kurulu olarak kanunda bahsedilen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini kanıtlaması gerekiyor. Yönetim kurulu, bir iç yönergeye göre üzerindeki yetkileri alt komisyonlara devrettiğini, üst gözetim görevini yerine getirecek muhasebe sistemi, iç kontrol ve iç denetim sistemini kurduğunu, finansal planlama yaptığını dokümante ederek ispatladığı takdirde oluşan zararların kendi kontrol ve etki gücünün dışında olduğunu inkar edebiliyor. Bu üst gözetim araçları şirketin yönetim kurulu üyelerini, yöneticilerini, çalışanlarını, kısacası şirketin bütününü koruyan mekanizmalar olarak dikkat çekiyor. Tüm bu kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve operasyonel risklerin minimize edilerek yönetilmesi yeterli sistem ve teknoloji altyapısı olmadan mümkün görünmüyor. Sonuç olarak firmaların, Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesine 200 günden az süre kaldığı şu günlerde, Yeni TTK ile ilgili uyum çalışmalarına hız vermeleri ve gerekli sistem altyapısı yatırımlarına daha fazla zaman kaybetmeden başlamaları gerekliliği ortaya çıkıyor.
...............................................................................................................................................................................................................................
SAP Kullanan Şirketler İçin Yeni Türk Ticaret Kanunu ve UFRS’ye Uyum Ne İfade Ediyor? Şirketin halka açık olup olmayışı, mevcutta UFRS raporlama yapıp yapmaması, halihazırdaki muhasebe defteri kurgusu, SAP’nin hangi modüllerinin kullanıcısı olduğu, faaliyet gösterilen sektörler, solo şirket veya şirketler topluluğu olması gibi onlarca farklı kriter, Yeni Türk Ticaret Kanunu’na uyum konusundaki belirleyici unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’na geçiş için kalan süre daraldıkça, gittikçe daha fazla şirket aksiyon alıyor. Ancak bunu sadece zaman boyutuna bağlamak doğru olmaz. Bugün için, 3 ay öncesine göre çok daha bilinçli; kanunun gerekliliklerine hakim hissedarlardan ve profesyonellerden bahsedebiliriz. İşte bu bilinçle hareket eden firmalar; kanun ile uyumlu hale gelebilmek için bilgi sistemleri altyapılarına ilişkin yatırımlar ve iyileştirmeler yapmaları gerektiğinin ve bunun zaman alacağının da farkındalar. SAP’nin müşterileri ve müşteri adayları böylesine meşakkatli bir sürece başlama arifesinde birçok soruya cevap arıyor. Bunların ilki, raporlama ve operasyonel anlamda yeni kanunun sisteme temas eden noktalarının neler olduğu. Yeni TTK ile birlikte önemli bir raporlama yükü geliyor. Tüm şirketler UFRS ile özdeş TMS Mali Tablolar (Md. 88), UFRS bazlı Bütçe (Md. 375), Yıllık Faaliyet Raporu (Md. 516) ve aslında birçok raporun bileşimi gibi düşünebileceğimiz websayfaları (Md. 1524) hazırlayacaklar. Eğer bir şirketler topluluğundan bahsediyorsak; Konsolide Mali Tablolar (Md. 398), Bağlı Şirket-Hakim Şirket raporlaması da (Md. 199) devreye girecek. Halka açık olma veya Bağımsız Denetçilerinin gerekli görmesi durumunda; şirketler ayrıca “Risklerin Erken Teşhisi Komiteleri” kuracaklar ve böylelikle risk raporlaması da ön plana çıkacak (Md. 378). Bunlara
ek olarak VUK, Düzenleyici Kurum Raporlamaları ve Yönetim Raporlaması gibi bildirimler de geçerliliğini koruyor. Tabii ki “yeni kayıt ve defter düzeni”ne değinmemizde de fayda var. Bugüne kadar UFRS raporlama yapan şirketlerde “mali kardan ticari kara geçiş” yaklaşımı geçerliydi. En yaygın uygulaması ile VUK esaslı defterden elde edilen mali tabloların; düzeltme ve yeniden sınıflama kayıtları ile UFRS mali tablolara dönüştürülmesi söz konusuydu. Bundan böyle ise muhasebe defterinin UFRS’ye uygun şekilde tutularak; daha sonra yapılacak düzenlemeler ile matrahın hesaplanacağı öngörülüyor. Yani 01.01.2013’den itibaren daha önceki işleyişin tersi geçerli olacak. Buna paralel olarak mevcut Tek Düzen Hesap Planı da UFRS ile uyumlu olacak şekilde yeniden tasarlanıyor. İkinci soru ise, kullanımdaki yazılımların, yukarıdaki yeni ihtiyaçlar kümesine nasıl ve ne ölçüde cevap vereceği. Öncelikle her firmanın konuya ilişkin gereksinimlerinin farklı düzeyde olacağını söylemekle başlayalım. Şirketin halka açık olup olmayışı, mevcutta UFRS raporlama yapıp yapmaması, halihazırdaki muhasebe defteri kurgusu, SAP’nin hangi modüllerinin kullanıcısı olduğu, faaliyet gösterilen sektörler, solo şirket veya şirketler topluluğu olması gibi onlarca farklı kriter bu konuda belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise
Cem Sezgin Ortak – Finansal Dönüşüm Hizmetleri Lideri Deloitte
gereksinimleri karşılamada tek bir yöntemden bahsedemeyeceğimiz. Yeni TTK ve UFRS ile uyumlu olmak için Lokalizasyon, Ek Geliştirme, Migrasyon, Yeni Bir Modül, Uyarlama, Manuel Kayıt ve hatta “sistem üzerinde yapmama” seçeneği bile gündeme geliyor olabilir. Öte yandan özellikle UFRS bazlı kayıt/ raporlama konusunu ele aldığımızda paralel raporlama/çoklu defter; aynı defter üzerinde hesap farklılaştırma gibi alternatifler gündeme gelecektir. Tüm bunlar yapılırken belge ayrıştırma, malzeme defteri, fonksiyonel para birimi, sabit kıymet defteri, segment raporlaması, grup içi işlemler gibi konular değerlendirilmelidir. Gözardı etmememiz gereken bir husus da bu gereksinimlerin SAP’nin tek bir çözümü veya modülü kapsamında karşılanmayacağı gerçeğidir. O yüzden her ne kadar SAP FI modülü ön plana çıksa da; bu modülü besleyen tüm modüller; ayrıca konsolidasyon, iş zekası, bütçe ve planlama, kurumsal yönetim/risk/uyum, içerik yönetimi, erişim yönetimi, yayınlama yönetimi ve e-uygulamalar gibi birçok farklı çözüm de Yeni TTK ile uyum aşamasında devreye girecektir. Bu zor ve riskli sürecin başarı ile sonuçlanması ancak UFRS, SAP, Kurumsal Yönetim, Hukuk gibi farklı uzmanlıkları; etkin bir proje ve kalite güvence yönetimi ile biraraya getirerek mümkündür. Komple çözümü sunabilme, deneyim ve farklı yaklaşımı ile Deloitte kurumunuz için en doğru yol arkadaşıdır.
27
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU..............................................................................................................................
Yeni Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Risk Yönetimi ve Kurumsal Yönetim Küreselleşen iş dünyasında rekabet gücünü arttırmak ve buna paralel olarak yatırım ortamındaki şeffaflığı ve güvenilirliği sağlamak gerekiyor. Yürürlükte olan mevzuatımızın, uzun yıllardır üyesi olma yolunda birçok reform yaptığımız Avrupa Birliği uygulamalarına uyumlu olmaması ve son yıllarda iletişim alanında yaşanan gelişmeler, Türk Ticaret Kanunu’nda kapsamlı bir değişimi de kaçınılmaz hale getiriyor. Bu ihtiyacı karşılamak için, uzun çalışmalar sonucunda hazırlanan ve tasarılaştırılan kanun 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edildi. Yeni Türk Ticaret Kanunu, Türkiye’deki tüm şirketler için uygulanması zorunlu yapısıyla 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren iş dünyasındaki değişimi başlatmaya hazırlanıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu (Yeni TTK), kurumsal yönetim ilkeleri ekseninde olgunlaştırılmış yapısıyla kendini gösteriyor. Kurumsal yönetimin temel ilkeleri olan şeffaflık, hesap verilebilirlik, sorumluluk ve adillik kavramları, özellikle şirketlerin yönetim kurullarına getirdiği çok yönlü sorumluluklar kapsamında ortaya çıkıyor. Yeni TTK’nın şeffaflık ilkesi, her şirketin internet sitesi oluşturması ve birçok konudaki bilginin kamuya açıklanması zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Kanunun 1524. maddesi, internet sitesinde yer alması zorunlu hususlara yer veriyor. Bu hususlar arasında menfaat ve pay sahiplerini ilgilendiren tüm bilgi ve ilanlar, denetçi raporları, finansal tablolar, faaliyet raporları ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum açıklamaları gibi konular bulunuyor. Hesap verilebilirlik ilkesinin uygulamada en net yansıması, kendini bağımsız denetimin zorunlu kılınmasında gösteriyor. Adillik ilkesine yapılan vurgu ise, Kanunun 357. maddesinde yer alan “eşitlik prensibi” ile 391. maddesinde ifade bulan “eşitlik prensibine aykırı yönetim kurulu kararlarının batıl olması” ifadelerinde kendini gösteriyor. Bu ilke ayrıca, kanunun azınlık haklarının korunmasına yönelik diğer maddelerinde ortaya çıkıyor. Bunun dışında önemli bir diğer ilke olan “sorumluluk” ilkesi ise yönetim kuruluna yüklenen geniş kapsamlı
28
sorumluluklar alanında görülüyor. Yeni TTK ile, şirketlerin kurumsal yönetim anlamında kamuyu bilgilendirme zorunluluğu getirilmekte. Kanunun 375. maddesinde kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve Genel Kurula sunulmasının yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görevleri arasında olduğuna yer veriliyor. Diğer yandan, kurumsal yönetim ilkelerine ve ilgili açıklamaya ilişkin esaslar, kanunun 1529. maddesinde şu şekilde özetleniyor: “(1) Halka açık anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkeleri, yönetim
kurulunun buna ilişkin açıklamasının esasları ve şirketlerin bu yönden derecelendirme kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenir. (2) Sermaye Piyasası Kurulu’nun uygun görüşü alınmak şartıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşları, sadece kendi alanları için geçerli olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili, ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabilirler.”
Riskin Erken Saptanması ve Yönetimine İlişkin Düzenleme Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 378. maddesi’nde riskin erken saptanması ile ilgili olarak halka açık şirketlerde erken teşhisi ve söz konusu risklere karşı önlemlerin alınması ve risklerin yönetimi amacıyla uzman bir komite kurulması gerekliliği belirtiliyor. Bununla birlikte, kanunda ilgili komitenin her iki ayda bir yönetim kuruluna raporlama yapması da zorunlu hale getiriliyor. Risk yönetimi ve riskin erken teşhisine yönelik eklenen bu düzenleme, şirketlerin sürdürülebilirliği ve devamlılığını amaçlamakla birlikte, kurumsal yönetim ilkelerinin tesisi bağlamında da önem derecesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca Kanun maddesinden anlaşılacağı üzere halka açık şirketlerde riskin yönetilmesi, uzman komite kurulması ile sistemin çalıştırılması ve geliştirilmesi birer zorunluluk halinde iken, halka açık olmayan şirketlerde bu hususların denetçinin görüşüne bırakıldığı görülüyor. Belirtilen tüm yeni uygulamalara ilave olarak, Kanunun 516. maddesinde karşılaşılması muhtemel risklere ve yönetim kurulunun konuya ilişkin değerlendirmesine yıllık faaliyet raporunda yer verilmesi gerektiği de hükme bağlanıyor.
Yeşim Gülenç Danışmanlık Hizmetleri, Kıdemli Danışman Ernst & Young
Özetlemek gerekirse; Yeni Türk Ticaret Kanunu, şirketlere kurumsal yönetim ve risk yönetimi konularında yeni uygulamalar getiriyor. Önümüzdeki dönemde şirketlerin kurumsallaşma süreçlerinin ivme kazanması ve yatırım ortamının daha şeffaf hale gelmesi bekleniyor.
...............................................................................................................................................................................................................................
Yeni Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Yazılım Seçimi ve Uyumluluğu
kurtulmak isteyen veya bünyesinde yeterli seviyede bilgi teknolojileri becerileri barındıramayacak şirketlerin bu geçiş sürecinde hizmet olarak yazılım (Software as a Service – SaaS) uygulamalarını tercih etmesi bekleniyor.
Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile birlikte defter ve belgelerin fiziki olarak saklanabileceği gibi veri taşıyıcılar kullanılarak elektronik ortamda saklanabilmesine olanak tanınıyor.
Süreçte dikkat edilmesi gereken önemli bir başarı faktörü, yazılımın iyi geliştirilmiş ve test edilmiş olması kadar, yazılım şirketinin bayi ağının ve destek hizmetlerinin gücü ve bu çözümlerin coğrafi olarak yaygın bir alanda kullanılıyor olmasında yatıyor.
Hem defter ve belgelerin saklanması konusunda düzenlemede atıfta bulunulan elektronik ortamların erişilebilirliği ve güvenilirliği gibi unsurlar, hem de Yeni TTK’nın kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde tesis etmeyi hedeflediği yaklaşımlar göz önünde bulundurulduğunda, şirketlerin mevcut yazılımlarını yeni düzenlemelerle uyumlu hale getirmeleri gerektiği ortaya çıkıyor.
Yazılım seçimi ve uyumluluğu çalışmaları, sadece BT bölümlerinin değil, şirket içinde tüm ilgili birimlerin bir arada çalışıp yer alması gereken konular olarak öne çıkıyor. Üstelik yazılımın seçimi ve kurulumunu takiben iş birimlerinin ve BT çalışanlarının eğitimi, teknik ve kullanıcı kılavuzlarının oluşturulması ve ilgili kurulumlar sonrasında daha önce şirketlerin düşünmemiş olabileceği bilgi güvenliği, veri yedekleme ve hizmet alınan yazılım firmalarının yönetimi gibi konuların da BT bölümlerinin gündeminde olması gerekiyor.
Yeni TTK’dan etkilenecek çoğu şirketin şu anda kullandıkları yazılım paketlerinin kısıtlı ölçüde Türkiye Finansal Raporlama Sistemi (TFRS) uyumlu olduğu biliniyor. Bu sebeplerle mevcut yazılımlara TFRS özelliği kazandırılması önemli bir gereklilik. Bu da, yazılım değişikliklerinin şirketlerin gündemine girmesi anlamına geliyor. Yazılım firmalarının gündeminde de yazılım paketlerinin TTK uyumluluğu
Nilhan Fidan Danışmanlık Hizmetleri, Kıdemli Müdür Ernst & Young
bulunuyor. Bu kapsamda önemli bir çoğunluğu, yeni düzenlemenin beklentilerini daha geniş kapsamlı değerlendirmekte, düzenleme ile birlikte sadece muhasebe ve finans süreçlerinin değil, yönetim raporlaması ve risk yönetimi uygulamalarının da geliştirilmesi gerektiğine inanıyor. Süreç içinde, özellikle daha önce bu tür yazılım paketleri kullanmamış, bu yazılım paketleriyle maliyetten
Özetlemek gerekirse, Yeni TTK ile birlikte şirketlerin sistemsel altyapı anlamında da bir dönüşüm yaşaması ve önümüzdeki günlerde bu dönüşümün planlanması için şirketlerin çalışmalara başlaması bekleniyor.
Hukuk
Kurumsal yönetim ve risk yönetimi
Yeni TTK’ya uyum süreci
Bilgi teknolojileri
TFRS Dönüşüm
29
DOSYA KONUSU: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU..............................................................................................................................
Türk iş dünyası 1 Temmuz 2012’den itibaren büyük bir değişim geçirmeye hazırlanıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK), ülke ekonomisi üzerindeki ağırlıkları atacak ve Türkiye’yi ekonomik anlamda daha güçlü hale getirecek. Baştan sona “değişim” anlamına gelen iş dünyasının bu yeni “anayasası”, sadece borsaya kote olan şirketlere değil, her büyüklükteki şirkete “şeffaf” olma zorunluluğu getiriyor. Yasaya uyumluluğun anahtarı ise bilişim teknolojilerinde bulunuyor.
Türk ticaret hayatı çağ atlıyor! Musa Zorbozan SAP Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi
İş Dünyasında Dönüşüm Rüzgarları Esiyor
Yeni TTK’da yapılan değişikliklerin temelinde öncelikle, ticaret hayatında her şirketin (şahıs ve esnaf şirketleri hariç) kurumsal yönetim ilkelerine göre şeffaflaşma ve dünya standartlarında raporlamalar sunma gibi yeni kurallar yer alıyor. Şeffaflık doğrultusunda halka açık olmayan şirketleri de artık halka açık olanlarla aynı kurallara uymaya yönelten yeni yasa, ekonomi hukukundaki temel değişikliklerle beraber, şirket kurmayı ve kapatmayı kolaylaştıran yeni düzenlemelerle girişimciliği destekleyen çok olumlu yönlere de sahip. Yasayla
birlikte organizasyon yapısı, kurumsal risk yönetimi, mali işler ve hukuk başlıkları altında şirketlerin yapmak zorunda olduğu çok sayıda değişiklik bulunuyor. Yasanın hedefleri şu başlıklarla özetlenebilir; UFRS, yani Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na uygun mali tablo ve raporlar ile firmaların uluslararası platformda anlaşılabilir hale gelmesi, bütçe işlemlerini daha kontrollü yaparak şirketin kaynaklarının daha doğru kullanılmasının sağlanması, kurumsal risk yönetimine odaklanmış bir risk komitesinin kurularak şirketlerin sürdürülebilirliğinin arttırılması. Bu hedefler, firmaların rekabet güçlerini arttıracak temel unsurlardır ve bu bağlamda firmalar bu yasayı bir fırsat olarak değerlendirmelidir.
e-Defter Genel Tebliği ile Türk iş dünyası doğayı korumaya destek olacak Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun uygulanma şekli yayınlanan tebliğlerle netleşiyor. 2010 yılında şirketlerin faturalaşmalarını kağıt ortamdan elektronik ortama taşımalarına imkan veren Elektronik Fatura Tebliği’ni takiben, Yeni TTK - Elektronik Defter Genel Tebliği ile firmaların çok yüksek rakamlara ulaşan defter basma maliyetlerini azaltmasına da imkan sağlanıyor. Bu tebliğ ile şirketler yüzbinlerce sayfa defter basmaktan ve depolamaktan kurtularak doğaya çok ciddi bir destek sağlamış olurken, günlerce süren maliyetli süreçlerini de dakikalar seviyesine indirebilecek. Bu hedefler göz önünde tutulduğunda firmaların Bilgi Teknolojileri altyapılarını tekrar değerlendirmeleri ve yasayı destekleyecek yatırımlar yapmaları kaçınılmaz hale geliyor. Firmaların bu uzun soluklu değişimi destekleyecek bir yazılım altyapısına sahip olmaları, değişim sürecini yönetebilmelerini ve sorunsuz atlatmalarını sağlayacaktır. SAP olarak, Yeni TTK’nın gerektirdiği altyapıyı sağlayarak, dünyada elde ettiğimiz bilgi birikimlerini Türkiye’deki tüm şirketler ile paylaşıyoruz.
30
...............................................................................................................................................................................................................................
KARDEMİR, YENİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA HAZIR Kuruluşu 1930’lu yıllara dayanan ve o günden bu yana Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşları arasında üst sıralardaki yerini koruyan Kardemir, sahip olduğu vizyoner yapısını Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun gereksinimlerini ilk uygulayan firmalardan biri olarak da gösteriyor. Kuruluşundan itibaren çok sayıda endüstriyel tesisin proje, imalat ve montajını gerçekleştiren ve bu nedenle “Fabrikalar Yapan Fabrika” olarak tanınan Kardemir, Temmuz 2012’den itibaren tüm şirketler için yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ticaret Kanunu’na hazırlık çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de Yeni TTK’ya geçiş için ilk adım atan firmalardan biri olan Kardemir’de yaşanan süreci Kardemir Mali İşler Müdürü Aydın Erol’dan öğrendik. Yeni Türk Ticaret Kanunu, Temmuz 2012’de yürürlüğe giriyor. Yeni kanun ile gelen yenilikler sizi nasıl etkiliyor? Yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden önce şirketlerin yapmaları gereken çok önemli ev ödevleri bulunuyor. Şahsen, bildiklerimizin değişime uğradığını ve kendimizi adeta yeniden formatlayarak Yeni TTK’ya uyumlu hale getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yeni TTK ile Türkiye’de ticaret hayatında bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanacak. Bizler, şirket olarak bu konuyu gündemimize aldık ve ev ödevlerimize çalışmaya başladık. Süreç zarfında mevcut şirket sözleşmelerinin Yeni TTK’ya uyumlu hale getirilmesi, mali bilgilerin şirketlerin internet siteleri üzerinde yayınlanmaya başlaması gibi adımlar atılması gerekiyor. Diğer yandan şirket yönetim kurulu üyelikleriyle ilgili kriterlerin yeniden tanımlanması, şirket genel kurul toplantılarının elektronik ortamda yapılabilmesi ve şirketlerin
kendi hisse senetlerini gerektiğinde devralabilmesi gibi önem derecesi yüksek değişimler de gündeme geliyor. Özellikle bizim gibi halka açık şirketlerin dikkat etmesi gereken pek çok önemli kriterle karşı karşıyayız. Kardemir içinde Yeni Türk Ticaret Kanunu’na geçiş için yapılan çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Kanun, mali süreçlerinizin şeffaflaşması anlamında neler getiriyor? Kardemir olarak Yeni TTK’ya geçiş sürecine büyük önem veriyoruz. Bu konuda yönetimimizin desteğini her zaman hissediyoruz. Yaptığımız çalışmalar kapsamında Ernst & Young’dan danışmanlık almaktayız. Destek aldığımız başlıklar arasında Hukuk Danışmanlığı, Türkiye Finansal Raporlama Sistemi Dönüşümü, Risk
Yönetimi ve Riskin Erken Teşhisi, İç Denetim, İç Kontrol Sistemi ile Bilgi Teknolojileri Durum Tespiti ve izlememiz gereken yol haritası bulunuyor. Aldığımız bu danışmanlık hizmetleri sonucunda yazılım desteği de alarak Yeni TTK’ya uyum çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yeni Türk Ticaret Kanunu, kurumlara denetleme ve raporlama alanlarında önemli sorumluluklar yüklüyor. Projeyle birlikte bu yükümlülükleri gidermede ne tür avantajlar elde etmeyi hedefliyorsunuz? Kardemir olarak halka açık bir şirketiz. Raporlama ve şeffaflık konularında pek çok şirketten çok ileri bir seviyede olduğumuzu ifade edebilirim. Ancak, biz Yeni TTK’nın yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihini bir fırsat olarak görüyor ve süreçlerimizi uyumlu hale getirme konusunda kanuni bir zorunluluktan ziyade gönüllü hareket ediyoruz. Süreçte, özellikle SAP uygulamalarının sağladığı avantajları süreçlerimizin daha hızlı raporlanması ve denetiminde bir araç olarak kullanmak istiyoruz. Projenin bütününü düşündüğünüzde elde edeceğiniz faydaları listeleyebilir misiniz? Biz Kardemir olarak entegre bir demir çelik tesisiyiz. Yani tek bir fabrika üzerinden değil, bir fabrikalar silsilesi ile faaliyetimizi sürdürüyoruz. Bu açıdan SAP’yi tüm üretim, satış, satınalma, lojistik ve finans süreçlerimizde kullanıyoruz. Projeyle birlikte, SAP’yi yalnızca raporlama alanında değil, yönetim ve verimlilik açısından da kullanmayı istiyoruz. Bu amacımıza ulaştığımızda sadece Yeni TTK’nın yükümlülüklerini yerine getirmiş olmayacağız, aynı zamanda maliyetlerimizi ve verimliliğimizi de yönetebilir hale geleceğiz. Bu da, karımızı maksimize etmekte bize önemli bir avantaj sağlayacak.
31
YÖNETİCİ GÖZÜYLE.............................................................................................................................................................................
YENİLİKÇİ FİKİRLER, SÜRDÜRÜLEBİLİR PERFORMANSI BERABERİNDE GETİRİYOR Bursagaz Genel Müdürü Ahmet Hakan Tola ile şirketin teknolojik projeleri ve gelecek hedefleri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Tola; teknolojinin şirketlerin vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgularken, sürdürülebilir performans için yeniliklere açık olmak gerektiğine vurgu yaptı.
içerisinde hem teknik, hem de kişisel gelişim ve liderlik becerileri konularında yurtiçinde ve yurtdışında pek çok eğitime ve kıyas çalışmasına katıldım. İgdaş, Kayserigaz, Bursagaz gibi sektörün önde gelen kurumlarında üst düzey yöneticilik de dahil olmak üzere pek çok alanda çalışma fırsatı buldum.
Profesyonel hayatınız nasıl başladı? Hangi eğitimleri aldınız? Daha önce hangi görevlerde çalıştınız? Bu sektöre adım atmam aslında üniversite yıllarımda gerçekleştirdiğim araştırmalarla başladı. Bir makine mühendisi olarak enerji piyasasındaki gelişmeleri yakından takip ediyordum, tabii bunda bu sektöre olan özel ilgimin de katkısı vardı. Nitekim en alt kademeden, en üst kademeye kadar tüm süreçlerde görev aldım. Bunun doğal bir sonucu olarak, bugün doğalgaz sektöründe 18 yıla yakın bir tecrübeye sahip birisiyim ve yönetimini gerçekleştirdiğim şirkete vizyon sağlıyorum. Bu uzun soluklu süreç
Bursagaz’daki görevinizi anlatır mısınız? Ne zamandır burada çalışıyorsunuz? Bu göreve nasıl geldiniz? Bursagaz’da 2007 öncesinde Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmüştüm, o nedenle kurumsal yapısını bildiğim bir şirketi Genel Müdür olarak yönetmek benim için bir fırsattı diyebilirim. 2007 yılında Kayserigaz’ın Çalık Grubu tarafından alınması ile Kayserigaz’da Genel Müdür olarak göreve başladım. 2010 yılının mayıs ayı itibarıyla da Bursagaz’da Genel Müdür olarak görev yapmaya başladım. Bu anlamda Bursagaz’ı daha ileri düzeylere taşımak adına benim için bu görevin son
derece önemli olduğunu ifade etmem gerekiyor. Kariyer hayatınızda Bursagaz’ın yeri nedir? Elbette kıyas alınan bir kurumun Genel Müdürü olarak görev yapmak sürekli kendini ve şirketini geliştirmeyi beraberinde getiriyor, bu da sürekli araştırmak ve yenileşime açık olmak demek. Bursagaz, geçmiş tecrübelerimizi aktarabileceğimiz bakış açısına sahip bir kadrodan ve dinamiklerden oluşuyor. Özellikle teknolojik yönde ivme kazandıracak projeleri hayata geçirme anlamında benim için önemli bir deneyim oluşturduğunu söyleyebilirim. Kişisel hedefleriniz ve Bursagaz’daki hedefleriniz neler? Kişisel anlamda sektör stratejilerini etkileyecek bir tecrübe ve bilgiye sahip olmak, bu işe adım attığımdan bugüne en büyük hedefim oldu. Bursagaz Genel Müdürü olarak ana hedefimi şirketin sürdürülebilir başarısını sağlamak için ulaşabileceği maksimum abone, gaz kullanıcı ve gaz hacmine erişimini sağlamak, ayrıca hissedarların beklentilerine sağlıklı ve sürdürülebilir bir biçimde cevap vermek şeklinde sıralayabilirim. Bu amaç için kurumsal stratejilerimizi belirleyerek, 2023 yılının vizyonuna yönelik uzun dönem bir stratejik plan hazırlığı içerisindeyiz. Şu an 2012’yi teknolojik projelerin ağırlık kazanacağı bir yıl olarak belirledik; GIS ve SCADA projelerimizin son fazları da yine bu yeni dönem içerisinde tamamlanacak önemli teknolojik projeler arasında yer alıyor. 2012 yılında SAP sistemlerinin kullanımı anlamında da önemli bir hedefimiz bulunuyor. SAP’nin Kayserigaz ile birlikte konsolide edilmesini ana hedef alan Zirve Projesi’nin, yeni dönemin en önde gelen ve etki yaratacak olan teknolojik projelerinden biri olduğunu da vurgulamak istiyorum. Burada amacımız her iki şirketteki en iyi uygulamaları ortak bir sistemde birleştirmek, iki grup şirketin iş süreçlerini eş düzeye getirmek ve işlemlerin optimizasyonunu sağlamak.
32
............................................................................................................................................................................................................................... Yaptığınız işte en sık karşılaştığınız güçlükler nelerdir? Teknolojik gelişme bizim ana perspektif alanlarımızdan biri ve stratejik planımızın da en önemli amaç belirleyici faktörü. Elbette her teknolojik projenin kendi içerisinde belirli riskleri var ancak önemli olan bu risklere yönelik risk yönetim tarzını oluşturabilmek. Teknoloji ağırlıklı projelerimizde en çok karşılaştığımız problem daha çok danışmanlık aldığımız firmaların sektöre yabancı olmasından dolayı sektörün gerekliliklerini çok net bir şekilde algılayamamaları oluyor. Dağıtım sektöründe entegrasyon ve yasal mevzuatlara uyum, projelerin olmazsa olmazlarındandır. Yani biz teknolojik bir projeye başlarken önce EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) mevzuatlarına adapte edilebilirlik durumunu değerlendiriyoruz. Nasıl bir yöneticisiniz? Ekibinizle nasıl bir ilişkiniz var? Ben katılımcı yönetime inanan bir yapıya sahibim. Başarının tek başına değil ekip halinde elde edilebileceğini düşünüyorum, dolayısıyla çalışma arkadaşlarımın her birinin kişisel ve teknik gelişimi benim için son derece önemlidir. Bazen ekip çalışanlarının belirlenmesi konusunda yetkinlik değerlendirme sürecinde bizzat kendim gereklilikleri konunun uzmanları ile tespit ediyor ve şirketin eğitimini, motivasyon kaynaklarını bu alana yönlendiriyorum. Hangi yönleriniz profesyonel hayatınızda size avantaj sağlıyor? Mizacım itibarıyla sabırlı bir insanım, bu yönüm benim iş hayatımda başarılı olmamın ana etkenlerindendir. Sorunların ya da çözümlerin üzerine anlık davranışlarla gitmek yerine analitik bir bakış ile değerlendirerek sonuca varıyorum. Tabii sadece kişisel özellikler bunun için yeterli değil. Sektörde elde ettiğim teknik tecrübe de bana karar alma mekanizmasını işletirken büyük katkı sağlıyor. Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Özel hayatınızla iş hayatı arasında denge kurabiliyor musunuz? Ben sosyal yaşantım ile iş hayatım arasındaki dengeyi çok rahat kurabiliyorum, aslında bu konuda bana yardımcı olan en önemli unsur doğru planlama. Hepimizin iş hayatı dışında
açıkçası çalışanlarımızı da hırslandırıyor. Tüm bu aktivitelere mümkün olduğunca ailemle beraber katılmaya çalışıyorum.
zaman ayırması gereken bir ailesi, gerçekleştirdiği sosyal aktiviteleri var. Bunların aynı zamanda bizler için birer sosyal motivasyon kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla iş ile sosyal yaşantıyı ayırmak gerekiyor. Bursagaz’da göreve başladığım anda yaptığım ilk uygulamalardan biri; cumartesi günü zorunlu çalışma harici durumlarda çalışanlarımıza tatil yapma imkanı tanımak oldu. Böylece iki gün boyunca dinlenmiş bir personel haftaya çok daha yüksek bir enerji ile başlayarak, tam performansını ortaya koyma fırsatını yakaladı. Ben personelimle beraber mesaiye başlıyorum ve önemli projeler haricinde günde 10 saat kadar bir süremi şirkette bilfiil çalışarak geçiriyorum. Zamanı değerlendirmek önemli diye düşünüyorum. Çalışmadan arta kalan zamanlarınızı nasıl geçiriyorsunuz? Aile hayatınızı anlatabilir misiniz? Ailemle zaman geçirmek benim için bir motivasyon kaynağı. İki kızım var, özellikle onların gelişimlerini etkin bir şekilde tamamlayabilmeleri için beraber zaman geçirmeye özen gösteriyorum. Çocuklarımın en büyük değerim olduğunu düşünüyorum ve iş dışındaki aktivitelerimi mümkün olduğunca onların da katılımıyla ya da en azından desteğiyle gerçekleştiriyorum. Kışın kayak, bahar ve yaz aylarında voleybol konusunda arkadaşlarımla çeşitli aktivitelerde bulunuyoruz. Salon sporları kapsamında iyi bir bowling oyuncusu olduğumu söyleyebilirim. Şirketimizde her yıl gerçekleştirdiğimiz bowling turnuvasının en iddialı oyuncuları arasında yer alıyorum, bu durum
Hobileriniz nelerdir? İş dışında sahip olduğunuz ve profesyonel hayatınızı etkileyen alışkanlıklarınız var mı? Çoğu yönetici gibi klasik müzik ya da otomobil merakım yok doğrusunu söylemek gerekirse. Farklı olma yönümü burada da ortaya koyduğumu düşünüyorum; mesela özel bir gurme damağına sahip olduğumu belirtmek isterim. Gittiğim yerlerdeki yemek seçimini genellikle kendim yaparım, bu da benim aslında ne kadar seçici biri olduğumun göstergesi. Bu ister istemez titizlik ve düzenle birleşerek iş hayatıma yansıyor. Dekorasyon konusuna da oldukça meraklıyım; evimdeki iç mimari ve ofisim, kendi tarzımı yansıtan bir şekilde yapılandırıldı. Ben insanın kendine yakın hissettiği, içini yansıtan bir mekanda çok daha etkin olabileceğini düşünüyorum. Ne tür kitaplar okuyorsunuz? Profesyonel anlamda size katkı sağlayan kitaplar var mı? “İnternet çağına girdik ne kitabı” diyenlerden olmadığımı belirtmek isterim. Her bir kitabın ayrı bir ruhu olduğuna inanırım ki bu yazarın kendisini yansıtır. Yazar benim için önemlidir ama içerik ondan daha önemlidir. Bazen hiç tanınmamış bir yazarın seri kitaplarını okuduğum da olmuştur. Daha çok kişisel gelişim kitapları üzerine odaklanıyorum. Liderlik temalı kitaplar en çok okumayı tercih ettiğim kitaplar arasında yer alıyor. İş hayatında başarılı olmak için sizce neler yapmak gerekir? Bu anlamda gençlere ya da kariyerinin başlangıcında olanlara neler tavsiye edersiniz? Kendini gerçekleştirmek önemli bir konu. Kimse fayda sağlayamayacağı bir kariyeri hedeflemez, dolayısıyla manevi kazanç da bu noktada önem kazanıyor. Her şeyin başı kendine güven ve araştırma yoluyla bilgi sahibi olmaktan geçiyor. Pratik yapmanın da büyük faydası var. Gençler her geçen gün gelişen bir yapı ile her bilgiye anlık olarak ulaşabiliyorlar, bu da onlar için büyük bir fırsat. Ben onlara kendi SWOT analizlerini çıkararak önlerindeki fırsat ve tehditleri iyi değerlendirmelerini öneriyorum.
33
KÖŞE YAZISI..........................................................................................................................................................................................
Emre Güngör SAP Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi, Savunma ve Güvenlik Alanı
Savunma ve Güvenlikte SAP SAP, savunma ve güvenlik alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar arasında ağırlıklı olarak Kurumsal Kaynak Planlama (ERP: Enterprise Resource Planning) ürün ailesi ile bilinmektedir. Bununla birlikte SAP’nin söz konusu ürün ailesi, otomotiv, kesikli imalat, madencilik, ulaşım gibi alanların yanı sıra savunma, havacılık, kamu güvenliği gibi başlıkları da içeren 24 farklı alanda derinlemesine özelleştirmiş olup bu alanlarda dikey ürün portföylerine sahiptir. SAP, savunma ve güvenlik alanlarındaki çözüm ailesine yönelik sektörel farkındalık oluşturabilmek amacıyla, çeşitli kurumlardan katılım sağlayan yaklaşık 85 kişilik bir grubu 8 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da düzenlediği savunma gününde misafir etme imkanı bulmuştur. Düzenlenen savunma gününde SAP’nin; 1) Anlık lojistik durum bilgisi ile entegre olarak, ortak taktik resmi her kademeye sunabildiği, planlamaların ve görev icralarının etkin bir şekilde yapılmasına olanak veren “SAP Command and Control by Systematic” çözümü,
34
2) Barış ve savaş durumu senaryolarının, ordunun organizasyonel yapısının oluşturulduğu ve buna bağlı olarak kaynak yönetiminin (insan , mühimmat, araç, filo, mali yapı vb.) gerçekleştirildiği “Defense Forces Public Security (DFPS)” ürünü,
Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Güçleri ve İstihbarat Birimleri’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyonlar göz önünde bulundurulduğunda, dünyadaki uygulamalar ile paralellik gösterir şekilde, şu ortak temel ihtiyaçlar ön plana çıkmaktadır;
3) Alman ordusu lojistik dönüşümünü nasıl gerçekleştirdiğine yönelik projenin detayları, projede kullanılan SAP çözümleri ve kazanılmış tecrübeleri,
1) Çevik ve koordineli bir biçimde askeri ve kamu güvenliği operasyonlarını gerçekleştirebilmek,
4) Kurumların bireysel olarak veya kurumlar tarafından icra edilen operasyonların “Activity Based Costing (ABC)” yaklaşımı ile performanslarının kayıt altına alınabildiği ve değerlendirilebildiği çözümü,
2) Gerçekleştirilen operasyonların finansal ve performans olarak izlenebilirliğini sağlayabilmek, 3) Kısıtlı kaynakları en verimli şekilde kullanabilmek adına kaynakları, yani lojistik altyapısını doğru şekilde yönetebilmek,
5) Görev değerlendirmelerini ve harbe hazırlık durumlarını, karar alma zamanı ve etkinliğini artıracak şekilde üst düzey bir görsellik ile komuta kademesine sunabildiği raporlama işlevsellikleri ve harekat ortamında raporlamaları saniyeler mertebesine indiren bellek içi veritabanı teknolojisi, değerli katılımcılarla paylaşılmaya çalışılmıştır.
4) Etkin bir şekilde insan kaynakları yönetmek, diğer bir deyişle eğitimli profesyonel kadrolarla sonuç odaklı operasyonlar gerçekleştirebilmek.
SAP, taktik sahada görevli operasyonel birliklerin coğrafi bilgi sistemleri ile entegre olarak konumlarının, anlık harbe hazırlık durum değerlendirmelerinin, komuta kontrol ihtiyaçlarının ve lojistik durum bilgilerinin (insan kaynağı, silah sistemleri, filo, ekipman, mühimmat, yakıt, diğer olası kaynaklar) ortak taktik resmi oluşturacak şekilde birleştirilmesinin ve izlenmesinin çok önemli olduğunu düşünerek çözüm geliştirme stratejisini belirlemiştir.
1) Görev kuvvetlerini sistematik bir şekilde planlayarak, etkin ve idame edilebilir görev kuvvetlerini oluşturmak,
Bunun yanı sıra SAP, çok karmaşık lojistik süreçlere sahip kurum/kuruluşların lojistik altyapılarını finans, bütçe, insan kaynakları, proje, sözleşme, tedarikçi, alt yüklenici ve doküman yönetimi gibi kurumsal fonksiyonlar ile entegre bir şekilde kolaylıkla yönetmelerini sağlayan çözümlere de sahip bulunmaktadır. Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşanmakta olan terör saldırıları karşısında halihazırda Türk
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, SAP çözümlerinin askeri ve güvenlik alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar için en temel anlamda sağladığı avantajlar şunlardır;
2) Görev kuvvetlerinin karakteristiklerini ve görev kuvvetleri arasındaki komuta kontrol ilişkilerini tanımlamak, 3) Kurumsal ölçütler tanımlayarak görev kuvvetlerinin ve bunların kaynaklarının (personel, varlık, ekipman, mühimmat, bütçe vb.) en etkin şekilde kullanımını sağlamak. SAP, müşterek harekat resminin lojistik ve operasyonel bilgiler ile birlikte oluşturulmasına imkan sağlamak ve bu şekilde görevlerin başarı yüzdelerini artırabilmek, entegre ve teknolojinin gelişimine paralel olarak genişletilebilir güvenilir bir altyapıyı müşterilerinin kullanımına sunabilmek hedefleri ile savunma ve güvenlik alanındaki çalışmalarını sürdürmektedir.
...............................................................................................................................................................................................................................
35
KÖŞE YAZISI.........................................................................................................................................................................................
zorundalar. Öte yandan kamu kurumlarına baktığımızda, bu sürecin belki biraz daha yavaş yaşanmasının yanı sıra, son yıllarda dünyada ve Türkiye’de bu konuda ciddi projeler geliştirilmeye başlandığını, artık devlet odaklı hizmet anlayışından çıkıp; vatandaş odaklı hizmetler üretildiğini görüyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok; yakın dönemde hayata geçirilen UYAP (Ulusal Yargı Ağı), TAKBİS (Tapu Kadastro Bilgi Sistemi), MERNİS (Merkezi Nüfus İdare Sistemi), SGK gibi e-devlet projeleri bunun önemli örnekleri. Cihat Onbaşı SAP Türkiye Çözüm Yöneticisi
Kamu Yönetiminde Şeffaflık: Vatandaş Odaklı Devlet Son yıllarda baş döndürücü bir değişim yaşıyoruz. Bunun en çarpıcı örneğini iletişim alanında yaşadığımızı düşünüyorum. Radyonun hayatımıza girmesi ve 50 milyon insana ulaşması tam 37 yıl sürmüşken, Facebook aynı topluluğa sadece 2 yılda erişebildi. Birkaç hafta önce bir dergide ilginç bir makale dikkatimi çekti. “Facebook 100 milyar dolar eder mi?” başlıklı bu makalede, Facebook’un 2012’de halka açılmayı hedeflediği ve kendisini 100 milyar dolar’dan değerleyeceği yazıyordu. Bu rakam dünyanın en büyük bilgisayar üreticisinin değerinin tam iki katı. 6 yıl içinde bir öğrenci projesinin dünya devi bir marka haline dönüşebileceğini kim bilebilirdi? Yaşanan bu gelişmeler, kurumları ister istemez iş yapış biçimlerini ve hizmet sunma şekillerini değiştirmeye zorluyor. Ticari kurumlar bu dönüşümü çok hızlı hayata geçirmek
36
Kamudaki iş modelinin değişmesi, vatandaş odaklı hizmet üretmenin yanında daha şeffaf bir devlet kavramını da beraberinde getiriyor. Bunun dünyada en güzel örneği olan “Open Government Partnership”, 20 Eylül 2011 tarihinde 8 ülkenin (Brezilya, Endonezya, Meksika, Norveç, Filipinler, Güney Afrika, İngiltere ve Amerika) imzaladığı ortak deklerasyon ile hayata geçirilen bir inisiyatif. İçinde Türkiye’nin de olduğu 43 ülke de bu deklerasyonu destekliyor. Türkiye, Mart 2012’de bu inisiyatif kapsamında oluşturacağı aksiyon planını açıklayacak. İnisiyatifin temel hedefi, kamuda şeffaflığı, süreçlerin daha etkin, vatandaş odaklı olmasını ve bu konuda kullanılacak teknolojilerin kullanımını desteklemek. İnisiyatif, ilk meyvelerini vermeye başladı bile. Örneğin, kurucu ülkeler arasında yer alan Amerika Birleşik Devletleri’nde hükümetin veri portalı olarak geliştirilen “Data. gov”; içinde yaklaşık 390.000 veri setini barındırıyor. Bu portalde savunma, sağlık, maliye, enerji gibi farklı alanlarda hükümetin kamuoyuna sunduğu zengin veri setleri mevcut. Aslında tek amaç veri setini sunmak değil, aynı zamanda bu veri setlerinin kullanılacağı uygulamaların geliştirilmesine de önayak olmak. Portal içinde hem merkezi yönetim tarafından hem de vatandaşlar tarafından geliştirilen çok fazla uygulamaya yer veriliyor ve bunların içinde mobil uygulamalar da bulunmakta. Bir diğer örnek
ise benzer amaçla geliştirilmiş “Recovery.gov”. Tüm eyaletlere sağlanan fonların hangi amaçla kullanıldığını, hangi kurumun hangi projelerde kullandığını, projelerin durumlarını ve belki de hepsinden önemlisi bu projeler sonucunda yaratılan istihdamın şeffaf bir şekilde yayınlandığı bir portal. Veriler, hem bir coğrafi bilgi sistemi entegrasyonu ile harita üstünde, hem de SAP’ın “BAT platformu ve Explorer” diğer adıyla “Recovery Explorer” kullanılarak sunuluyor. Kamu alanındaki bu projeler, hayatımızı kolaylaştırıp olumlu şekilde etkilerken, kurumların bu olgunluk seviyesine erişebilmesi için aşmaları gereken birçok zorluğu da beraberinde getiriyor elbette. Bunların başında büyük verinin yönetilmesi geliyor. Kurumlar, artık baş edilmesi gereken, IDC’nin öngörülerine göre her 18 ayda bir ikiye katlanan, Gartner’ın öngörülerine göre %80 oranında yapısal boyuttan yapısal olmayan boyuta kayan yığınsal veri ile karşı karşıya. Bu zorluğun aşılabilmesi için, veriye hızlı erişip, verinin bilgiye dönüştürülmesini ve doğru bilgiden etkin kararların üretilmesini sağlayacak sürecin karar destek altyapıları ile desteklenmesi şart. Bu dönüşümün başarılı ve sürdürülebilir olması için kamunun, vatandaş ihtiyaç ve beklentilerini çok iyi anlaması ve taleplere kendini hızlı bir şekilde adapte etmesi gerekiyor. Dolayısıyla kurumların artık sadece operasyonel mükemmelliği yakalaması yetmiyor, bunun yanı sıra daha atik olmaları ve değişen koşullara göre tetikte olmaları kaçınılmaz. Bahsettiklerimiz, kamuda yaşanan değişimin ve şeffaflığın en güzel örnekleri. Dileğimiz benzer projelerin ülkemizde de en kısa sürede geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi.
İş Zekasında Doğru Çözümler... SAP BusinessObjects İş Zekası Platformu
Perakendeden enerjiye, sağlktan otomotive, eğitimden gdaya kadar birçok sektörde başarl işlere imza attk, gelin sizin projelerinizi de hep birlikte gerçekleştirelim.
2010 VE 2011 YILLARINDA TÜRKİYE’NİN EN ÇOK SAYIDA BAŞARILI YENİ İŞ ZEKASI PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİREN İŞ ORTAĞI D-CAT TECHNOLOGIES 20 010 ve 2011 11 yllar içerisinde çerisin bir çok başarl proje ile, Türkiye’nin nin en fazla sayda SAP BusinessOb usinessObje bjects uygulama masn geliştirme geliştirmemiz bir tesadüf değ eğil, gelin bugün ün sizinle başarl başarl bir iş zekas projesi ile işinize nasl değer katacağmz, yatrm ka yattrm geri dönüşlerinizi birlikte nasl artt n rttracağmz konuşalm.
D-CAT Technologies, kurumlardaki dağnk ve tek başna anlamsz “veri”nin, anlamlandrlmş “bilgi”ye dönüşüm serüvenindeki her türlü alanda uzmanlaşmş kadrosuyla, dünyadaki konu ile ilgili büyük yazlm sağlayclar ile iş birlikteliği ile, çözümler sunmaktadr. D-CAT İş Zekas departman analistleri, bu serüvende verinin temizliği, ve bilgiye dönüşüm esnasnda “hangi bilgi”ye “nasl” dönüştüğünün analizi konusunda da iş uzmanlarnz ile kol kola çalşr.
facebook.com/d.cat.technologies twitter.com/D_CAT_Tech
www.dcat.com.tr
YÖNETİM...............................................................................................................................................................................................
EFSANE SPOR KOÇLARINDAN LİDERLİK TAVSİYELERİ “İyi bir jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?” Futbolculuk zamanında üst düzey bir kariyer geçiren dönemin Bologna antrenörü Sinisa Mihajlovic’in “Mourinho ile futbol konuşmam. Futbol oynamamış birinin bazı şeyleri anlaması beklenmemeli.” yorumuna, ciddi hiç bir futbolculuk kariyeri olmamış Jose Mourinho’nun yine hiç futbol geçmişi olmadan Milan’la kazandığı muhteşem başarılar sonrası adını efsaneler arasına yazdırmış Arrigo Sacchi’den esinlenerek verdiği cevap böyleydi. Yakından incelediğimizde, iş dünyası ile spor dünyası arasında yönetim sistemleri açısından büyük paralellikler karşımıza çıkıyor. Aynı şekilde eğitim çalışmalarımızda ya da yönetici sohbetlerimizde sporu sıklıkla metafor olarak kullansak ve bol bol yön gösterici mesajlar alsak da; iş hayatının dinamiklerine bazen fazla steril ve idealist bir yaklaşım olarak da kalabiliyor. Yine de son 10 yılda futbol dünyasında neredeyse her şeyi başarmış Jose Mourinho’nun Mihajlovic’e cevabı profesyonel yaşamımızda alıştığımız ve
hatta kanıksadığımız bazı gerçeklere belki farklı bir pencereden daha bakmamızı sağlıyor. Genel uygulamaya baktığımızda, kimi satış müdürü yapıyoruz ya da kimi muhasebe, insan kaynakları, Ar-Ge yöneticisi, kimi banka şube müdürü yapıyoruz? Çoğunlukla elimizdekiler içinde o işi en iyi yapanı. Peki, acaba bir işi iyi yapmak o işi başkalarının iyi yapmasını sağlamak için yeterli mi? Spor dünyasının en ayrık olduğu nokta burası belki de. Büyük başarılar kazanmış, efsaneleşmiş koçlara baktığımızda çok büyük çoğunluğunun aktif sporculuk hayatlarını orta düzey hatta başarısız oyuncular olarak karşımıza çıkıyorlar. Beckenbauer ve Cruyff hariç, ki onlar da çok kısa bir dönem ve sadece bir takımda görev yaptı, futbol dünyasının en büyük isimlerinin hemen hiç biri üst seviye antrenör olmamışlar. Pele futbolun ve bazı markaların elçisi, Maradona başarısız geçen bir milli takım macerasından sonra şimdi Birleşik Arap Emirlikleri’nde takım çalıştırıyor, Platini idareciliği seçmiş. Sadece
futbolda da değil, hemen hemen bütün takım sporlarında aynı durum söz konusu. 2010 yılında bizi yenerek Dünya Şampiyonu olan Amerikan basketbol milli takımının antrenörü Koç Kryzewski, hiç NBA’de oynamamış orta sınıf bir oyuncuyken, tamamı NBA starlarından oluşan kadroları yöneterek olimpiyat ve dünya şampiyonu olabiliyor. Yine NBA tarihinin 11 şampiyonluk yüzüğüyle en başarılı koçu sayılan Phil Jackson, aktif kariyerinde sınırlı yetenekleriyle vasat bir oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Hangi branştan mucizevi işler başarmış, yeniliklere imza atmış, başarı süreklilikleri yüksek koçu araştırsanız, benzer hikayeler ile karşılaşıyorsunuz. Bizim topraklarımıza gelmiş herhalde en büyük futbolculardan biri olan Hagi, yine bu topraklardan üç kez antrenör olarak gönderildi. Futbolu en iyi o biliyor, peki neden en iyi o oynatamıyor?
“Sadece futboldan anlayan bir antrenör, futboldan anlamıyordur!” - Jose Mourinho Bu insanların ortak noktalarını aradığımızda karşımıza ana uzmanlık alanlarının ve fark yaratan becerilerinin yapılan işi en iyi bilmekten değil, ilişki yönetimi, stratejik düşünme, baskı altında karar alma, yetenek yönetimi, planlama, motivasyon gibi iş dünyasında da sıklıkla kullandığımız kavramlardan geçtiğini görüyoruz. Efsanevi kaleci Peter Schmeichel, 25 yıldır aynı takımı çalıştıran tarihin en başarılı koçlarından biri olan Sir Alex Ferguson için şöyle diyor: “Sir Alex futbol bilgisi bakımından tanıdığım en iyi 10 kişi arasına kesin girer; ama insanlarla başa çıkmada ondan daha muhteşemini görmedim” Vizyon belirlemek ve strateji seçmek hepimizin bildiği gibi yönetimin belki de en kritik aşamaları. Ancak genelde görüyoruz ki, yanlışlıklar bu alanlardan ziyade bunların hayata geçirilmesinde ortaya çıkıyor. Yüksek IQ, entelektüel birikim ve iş deneyimi birleşimiyle, şirketin yönünü ve yolunu
38
............................................................................................................................................................................................................................... tespit etmede üst düzey yöneticiler çoğunlukla doğru kararlar alabiliyorlar. Bazen göz ardı ettiğimiz konu ise, oyuncularımın kafamdaki oyun planının gerçekte sahaya ne kadarını yansıtabildiklerinin kazanmakla kaybetmek arasındaki farkı yarattığı oluyor.
“Hiçbir koç bildikleri ile tek bir maç bile kazanmış değildir, maçı oyuncular öğrendikleri ile kazanırlar!” - Amos Alonzo Stagg SAS Havayolları’nın eski başkanlarından Jan Carlzon’un iş dünyasına kattığı bir kavram olan MOT (Moments of Truth – Gerçeklik Anı) bana hep penaltı noktasına konmuş topu hatırlatmıştır. O anın iki ihtimali var; gol olur ya da olmaz! Antrenör olarak sizin geçmiş kariyeriniz, IQ seviyeniz, deneyiminiz, bildikleriniz, becerileriniz birden bire önemsizleşir o anda. Çünkü topun başına siz değil, sizin görevlendirdiğiniz biri geçmiştir. Onun performansı sizin ve hatta tüm kurumun performansını etkileyecektir. O zaman benim kendi güçlerim dışında cevaplamam gereken en önemli sorular: Oyuncum o vuruşu yapabilecek seviyede mi? O vuruşu yapmayı istiyor mu? Ona o vuruşu yüksek performansla yapabilmesi için gerekli donanımı verdim mi? O zaman benim bildiklerimin dışında oyuncularım yetkinliklerini, motivasyonlarını ve gerekli eğitim ve ekipmanı sağlayıp sağlamadığımı düşünmeliyim. İş dünyasının büyük paradokslarından biri, müşteriye son dokunan ”ön sıra” çalışanların genelde eğitim, haklar ve önem verilme açılarından genelde en “arka sıra” olarak düşünülmeleridir. Bazen unutuyoruz ki, müşteri onlar sayesinde bizim hakkımızda bir karar veriyor.
“Oyuncu seçimlerinde ne zaman yeteneği ön planda tutup, karakteri görmezden geldiysem dilim yandı!” - Don Nelson Yeteneğin ve zekanın, hadi kurnazlık diyelim, bolca bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ancak buna rağmen
sporda hatta sanat, bilim, marka ve benzeri farklı branşlarda da dünya çapında başarıları sürekliliğe çıkarmış, ekoller yaratmış bir ülke olmadığımızı üzülerek görüyoruz. Belirli küçük yaş gruplarında başarılar kazanırken, neden aynı oyuncular olgunluk seviyelerine geldiklerinde aynı başarıları tekrarlayamıyorlar? Eminim bu konu açıldığında hepimizin içi uzun bir tartışma ve cevaplama isteğiyle doluyor, benimse kendime verdiğim cevaplardan birini sanırım şu iki muhteşem yeteneğin bakış açıları yansıtıyor: Ülkemizde doğmuş herhalde en yetenekli futbolculardan biri olan Sergen Yalçın’a bir televizyon programında ne kadar frikik antrenmanı yaptığı sorulmuştu. Yalçın’ın cevabı “ben hiç frikik antrenmanı yapmadım!” oldu. Belki de dünyanın bile sayılı yeteneklerinden biri olan Sergen Yalçın, futbol hayatı boyunca hiç fazladan frikik antrenmanı yapmamış! Tarihin en büyük basketbol oyuncularından biri olan Larry Bird’e basketbolu bırakmasına yakın bir dönemde nasıl bu kadar iyi serbest atış kullandığı sorulduğunda, şöyle cevaplamıştı: “Bazı antrenmanlardan sonra salonda kalır ve 1000 tane serbest atış yaparım, sonra bitkin bir şekilde soyunma odasına doğru giderken düşünürüm ve kendi kendime derim ki, ‘şu anda yeryüzünde senden daha fazla çalışmış bir kişi daha olabilir’, döner topu yerden alır ve bir kez daha çembere atarım.” Yetenek sanırım her yöneticinin ekibinde görmek istediği en büyük silahlardan biri. Ancak çalışma, heves, öğrenme tutkusu ve sebatla birleştirilmediğinde potansiyelden performansa yapılacak yolculuk hep yarım kalıyor.
Bunun için en önem verdikleri alanlar çekirdek değerler, ekip kültürü, kazanan mantalitesi ve forma aidiyeti. Galiba bence bu sıra dışı insanların en büyük güçleri de bu elle tutulmazların yansımalarını her bir bireyden alabilmeleri. Oyuncuların giydikleri formalarını önemsemeleri sadece dış teşvikle olacak bir şey değil aslında. Bağlılığın temelinde bir hayali paylaşmak yatıyor. Koçlar, tutkularını, bağlılıklarını ve hem çevrelerine hem işlerine değeri ne kadar net gösterebilirlerse, hayali paylaşanlar kendilerini onların peşinden gitmek zorunda hissetmiyorlar, bunu istiyorlar! Kurum henüz küçükken her bir çalışanın amaca ve birbirine bağlanması daha kolay gözüküyor. Ancak yapı büyüdükçe ve yayıldıkça birbirinden ve ortak amaçtan uzaklaşılabiliyor. Burada devreye ne tür değerlerimiz olduğu ve bizi birbirimize tutkallayacak kurum kültürümüz giriyor. Net bir şekilde görebiliyoruz ki, efsane olmuş koçlar uygulama bilgileri ve kişisel becerilerinden bağımsız çevrelerine hayal ettikleri vizyonu, karakteri ve iş yapış biçimlerini eksiksiz aktarabilen, her bir bireyden güçleri doğrultusunda takıma maksimum katkıyı sağlayabilecekleri performansı çıkarabilen birer ilişki sihirbazları... Dokuz şampiyonlukla tarihin en başarılı NBA koçlarından efsanevi Red Auerbach diyor ki “Şampiyon olmak istiyorsan, şampiyon gibi hissetmeli, şampiyon gibi yaşamalı, şampiyon gibi davranmalısın!”
“Formanızın önündeki isim arkasındaki isimden büyüktür!” - Herb Brooks Efsane spor koçlarının çok belirgin ortak noktalarından biri oyuncularıyla hayal ortaklığı kurmaları. Kendi vizyonlarını ekiplerine en iyi aktarabilenler onlardan en yüksek performansı alabilenler oluyor.
Burak Eşkinat Liderlik, Ekip Yönetimi ve Müşteri Deneyimi alanlarında eğitmenlik ve danışmalık yapmaktadır. Kazanan Mentalitesi yaratma ve Kurum Kültürü oluşturma tutkuyla bağlandığı çalışma konuları arasındadır. burak@burakeskinat.com
39
KÖŞE YAZISI......................................................................................................................................................................................... Fatih projesi bunun için bir fırsat! Geleneksel ve sosyal medyada sıkça yer aldığı gibi; 16 milyondan fazla tablet bilgisayarın ilköğretim öğrencilerine dağıtılması şeklinde duyurulan Fatih Projesi’nin özetle asıl hedefi; Türkiye’deki tüm sınıfları kapsayan bir internet altyapısının kurulması ve eğitim ekosistemi içerisinde yer alan tüm unsurların (öğrenciler, öğretmenler, eğitim kurumu yöneticileri, veliler, vb.) birbirine bu ağ üzerinden kolayca bağlanarak, etkileşimli bilgi paylaşımda bulunabilmesi.
Ali Rıza Babaoğlan SAP Türkiye Kamu Sektörü Satış Yöneticisi
Fatih Projesi ve Oyunsallaştırma: Nereden Başlamalıyız? Bana göre devletlerin, vatandaşlarına sunması gereken temel hizmetlerin başında; “Güvenlik”, “Sağlık” ve “Eğitim” gelir. Bunların dışındakiler ise “olmazsa olmaz” değil, “olursa kalkınılır” türden hizmetlerdir. Temel olarak tanımladığımız bu üç hizmetin eğitim kısmı, son yıllarda adından sıkça söz edilen Fatih Projesi ile atağa kalkmak üzere. Sanayi çağından beri değiştirilmemiş eğitim içeriğiyle, öğrencilerine oldukça durağan eğitim sunan Türk Eğitim Sistemi, Fatih Projesi ile değişebilir. Değişmesi de gerekiyor! Mobil teknolojilerin (cep telefonu, tablet PC, vb.) gelişimine paralel olarak oldukça hızlı değişen günümüz dünyası, günümüz çocuklarına etkileyici eğitim içeriği sunmalı. Tahta üzerinde klasik eğitim vererek birbirinin aynısı öğrenciler yetiştirmek yerine; yaratıcı düşünmeyi, problem çözmeyi ve stratejik bakabilmeyi öğrenmiş bireyler eğitim sistemimizin çıktısı olmalı.
40
Burada önemli olan konulardan biri ise paylaşılacak bilginin kalitesi. Eğitim sistemimizi kara tahta düzeninden, tablet bilgisayar çağına aynı eğitim içeriğiyle taşıyamayız, taşımamalıyız. Günümüz “Y” ve “Z Kuşağı” mensubu öğrencilerin, gündelik hayatlarında alışık olduğu ve okullarda görürse etkilenerek, severek takip edeceği içeriği, kurulması planlanan yeni eğitim düzeninin teknik yeterlilikleri ile onlara sunmak gerekiyor. Dersleri, oyunsallaştırarak bir görev gibi öğrenciye sunmak ve diğer arkadaşlarıyla birlikte; karmaşık problemleri, oyunun seviyelerini atlar gibi geçerek çözmesini sağlamak güzel bir yöntem olabilir. Eğitim içeriğimizi durağan yapıdan kurtarıp, yeni dünya düzeninin gerek duyduğu düzeye çıkarmada rol oynayacak bu yaklaşımın adı “Gamification”, yani oyunsallaştırma. Çıkış noktası ise oldukça basit; “Herkes oyun oynamayı sever!” Dünya üzerinde Facebook, Apple, Google, BlackBerry, Sony gibi yeni nesil teknoloji devlerine bakıldığında hepsinin bugün geldiği noktayı sağlayan etkiler arasında “oyun oynamanın gücü” var. Çünkü oyun oynamak; tekrarlandığında dersler gibi sıkıcı olmayan, hatta eğlenceli bir durumdur. Ayrıca geleneksel eğitim sisteminde başarısız olmak, istenmeyen ve pek konuşulmayan bir durum iken, oyunsallaştırılmış yapılarda başarısız olmak, oldukça doğal karşılanan ve tekrar deneme hakkı sunulan bir yapıdadır.
Bunun için TRT Çocuk ekranlarında yayınlanan “Tilki Takipte” oyunu oldukça güzel bir örnek. Neden bu tip bir eğitim içeriği, tablet bilgisayarlarla verilecek bir eğitim sisteminin yeni eğitim içeriği olmasın? SAP Türkiye ekibi olarak uzun süredir bu konuya kafa yoruyor ve Fatih Projesi’nin sunacağı bu teknolojik alt yapı üzerine inşa edilmesi gereken yeni eğitim içeriklerinin nasıl olması gerektiğini tartışıyoruz. Bu konuda birlikte fikir alışverişi yaptığımız kişilerden birisi de dünyaca ünlü satranç ustası Garry Kasparov. Satrançta, ölçülebilen en iyi savunma, en iyi saldırı gibi alanların sadece birinde değil, hepsinde birden tüm zamanların en iyisi olan satranç simgesi. Dünya çapında yapılan araştırmalara göre bireylerin düşünüm yapısı ve düşünce yönteminin 6 ile 9 yaş arasında oturduğu ve bu dönemde satranç ile bir şekilde tanışmış bireylerin stratejik düşünme algısı kazandığı ortada. Peki bu durumda satrancı neden eğitim sistemimizin bir parçası haline getirmiyoruz? Dört bin yıldan uzun tarihi olan satrancın eğitim sisteminin bir parçası olması fikri yeni değil. Satranç hali hazırda eğitim sistemimizde seçmeli bir ders olarak da mevcut. Burada oyunsallaştırma yaklaşımıyla birlikte fark yaratacak yeni planlama, satrancı salt bir ders olarak konumlandırmak yerine, her dersin içerisinde bir bölüm olarak yer vermek. Yani matematiği satranç ile öğretmek ya da satranç tahtası üzerinde farklı oyunlar tasarlayarak öğrencilerden çözüm bulmalarını istemek. Satranç burada sadece bir örnek, yazının başlığa cevaben güzel bir başlangıç noktası. Bu örnekten yola çıkarak yeni eğitim sisteminin içeriğinin ne olacağını ve nasıl şekillenmeye başlamasının gerektiğini tartışmaya başlamak da oldukça önemli. Çünkü kara tahta düzeninden, tablet bilgisayar ortamına geçip eğitim içeriğimizi değiştirmezsek, bu yatırımın faydası ortaya çıkmayacak ve Fatih Projesi yeni donanımları alıp öğrencilere dağıtma projesi olarak kafalarda yer edecektir.
SAP HANA ve Detaysoft’un konusunda yetkin teknoloji danışmanlığı ekibi ile
Performansınız Sınırları Aşıyor İş verimliliğiniz artıyor In-Memory teknolojisi ile 100.000* kata kadar daha yüksek performans ve “gerçek – gerçek zamanlı” analiz Daha hızlı ve daha doğru kararlar | Daha az sayıda sistem | Daha düşük bakım maliyetleri
41
w w w.detaysof t.com / info@detaysof t.com
*SAP tarafından yürütülen testlere dayanarak belirtilmiştir; Daha fazla bilgi için https://www.experiencesaphana.com
KÖŞE YAZISI......................................................................................................................................................................................... yatırım yaparken elde edilecek katma değeri ölçebiliyor veya geri dönüşler konusunda ciddi tahminler yapıyor. Şirket borsa değerlerinin, gelecekteki nakit akışları toplamı ile ölçüldüğü günümüzde ‘değer odaklı yönetim’ yöneticilerin kullandığı ve aşina olduğu bir yöntem olarak dikkat çekiyor. Yukarıdaki senaryoda olduğu gibi bir banka da yeni ATM ya da şube planlaması yaparken, bölgenin demografisi, trafiği nüfus yoğunluğu gibi birçok faktörü göz önüne alarak, oluşturulacak katma değeri önceden tahmin edebiliyor ve sonrasında da birçok KPI ile oluşan performansı ölçüyor. Ancak aynı bankanın insan kaynaklarının performans yönetim sistemi yatırımı yaparken benzer bir hassasiyet göstermediğini görüyoruz. Ulaş Evirgen SAP Value Engineering Türkiye Yöneticisi
Neden Değer Odaklı Yönetim? “Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bey enerji alanına yapacakları yatırımı düşünürken heyecan duymadan edemiyordu. Elektrik maliyetleri, gelecek tüketim ve kapasite tahminleri, devlet sübvansiyonları hesaplanmış, yapılacak yatırımın geri dönüş senaryoları çalışılmış, ekonomik model ortaya çıkmıştı. Riskler belirlenmiş, oluşabilecek senaryo çalışmaları ile yol haritası belirlenmişti. Aynı grubun bilişim teknolojileri bacağında yürütülen konsolidasyon projesi için ise benzer bir çalışmanın yapılmasına gerek görülmemiş, uzun pazarlıklar sonucunda bir seçim yapılarak başarılı olması beklenen bir projeye başlatılmıştı. Yüklüce bir bütçe ile girişilen projede, belli faydalar elde edilmesi kuvvetle muhtemeldi ancak net olarak yatırımın nasıl geri döneceği, hangi senaryolarda başarının ne kadar olacağı konularının ve risk faktörlerinin net olarak ortaya konmasına çok da gerek görülmemişti.” Bu ne yazık ki sıklıkla rastlanılan bir senaryo. Şirketler ana iş kollarında
42
SAP müşterilerinin (ve dolayısıyla kendisinin) başarılarına katkıda bulunmak ve uzun dönemli ortaklıklar kurabilmek amacı ile, 2004’ten beri değer yönetimi konusunda müşterilerini destekliyor. SAP’de değer yönetimi bir anlayış, metodoloji ve araçlardan oluşuyor. BT yatırımları öncesinde, sırasında ve sonrasında bu yatırımlardan en yüksek faydanın elde edilmesini sağlayan araçları müşteri ve ekosisteminin kullanımına sunuyor. SAP’nin sunduğu Business Performance Benchmarking platformu bu araçlardan en önemlileri arasında yer alıyor. Önde gelen strateji danışmanlığı Bain & Company’ye göre “benchmarking”, yöneticilerin maliyet azaltmada kullandıkları bir numaralı yöntem. Özellikle ekonominin yavaşladığı günümüzde benchmarking süratli şekilde maliyetleri kesme aracı olarak öne çıkıyor. (Bain & Company: Management Tools and Trends 2010) Farklı ölçümlerin ve en iyi uygulamaların değiş tokuşunun yapılabildiği bir forum olarak 2004 yılı sonunda hayata geçirilen stratejik bir hizmet olan SAP Benchmarking, sektördeki en büyük benchmarking çalışmalarından biri olarak öne çıkıyor ve 26 süreci, 10000’den fazla katılımcıyı ve 3000’den fazla şirketi kapsıyor. KPI’ların karşılaştırılabilmesinin yanı sıra SAP’nin 30 yılı aşkın sektör ve en iyi uygulama deneyimini
de kullanıcılarına yansıtması SAP Benchmarking’i sektörde tek haline getiriyor. Hem kullanıcı grupları, hem de farklı sektörlerin kurum ve dernekleriyle ortak bir çaba sonucunda gerçekleştirilen SAP Benchmarking’in özellikleri arasında, tüm sektörlere ait anketlerin bulunması, benzer konumdaki şirketlerle kıyaslamak için çoklu seçenekler içermesi ve temel performans göstergesi – en iyi uygulama korelasyonunu göstermesi yer alıyor. Her sektördeki şirket, büyük miktarlarda teknoloji yatırımları yaptıkları yıllar sonrasında artık bütün bu yatırımların performans seviyelerini artırmayı, fırsatlardan daha hızlı şekilde yararlanmayı, verimsizlikleri ortadan kaldırıp, gereksiz maliyetleri kesmeyi ve bu alana yaptıkları yatırımlardan daha fazla değer almayı talep ediyor. Bu açıdan Değer Yönetimi konsepti SAP’nin müşterileri arasında Türkiye’de de süratle taraftar kazanıyor. Yazının başındaki senaryoda Mehmet karakteri gerçek olmasa da, sonuç kısmında Türkiye ve dünyadaki bazı müşterilerin konu hakkındaki görüşlerine yer vermek, farklı bir perspektif ile konuyu değerlendirmeye yardımcı olacaktır: “Kanımca, SAP’nin değer yönetim programı türünün en gelişmiş örneğidir. Sofistike yazılım ve donanım satan bilişim satıcılarından, gelişmiş iş çözümleri ve derin bir uzmanlık birikimi sunan iş ortakları haline gelme yolunda, diğer önde gelen teknoloji şirketleri için bir şablon oluşturabilir.” Bob Evans, InformationWeek, 22.10.2010 “Benchmarking ve Best Practice programına katıldığımızdan beri elmaları elmalarla kıyaslayabiliyoruz. Her iş sürecinin bir maliyeti olduğunu ve bu maliyetleri azaltmak için teknik iyileştirmeler yapabileceğimizi artık daha iyi biliyoruz.” Mike Stoko, Assistant Director, SAP Global Operations and Value Capture, DuPont “SAP’nin Performans Benchmarking programını kullanarak bir Değer Yol Haritası oluşturduk. BT, iş birimleri ve üst yönetim olarak önceliklerimizi en iyi şekilde belirlemenin, tasdiklemenin ve kendi içimizde iletişimini kurmanın en ideal yolunun bu yaklaşım olduğunu gördük.” Yavuz Kart, CFO, Enka Pazarlama İhracat İthalat A.Ş.
............................................................................................................................................... SOSYAL MEDYADA SAP
SİZ DE BİR ARIYI EVLAT EDİNİN! SAP, arı kolonilerinin yaşam alanlarının sürdürülebilirliğini desteklemek ve Afrika’daki yoksul ülkelerde kendine yeterliliği sağlayacak bir ekonomi oluşturmak amacıyla başlatılan Hives Save Lives organizasyonuna Adopt-aBee kampanyasıyla destek veriyor. Başta arılar olmak üzere, böcekler tarafından taşınan polenler insanların besin tedarik zincirinde hayati önem taşıyor. Buna karşın, dünya genelindeki arı popülasyonu, son yıllarda kritik seviyelere düşmüş durumda. Dünyadaki besin kaynaklarında ciddi sıkıntıya neden olan bu sorun, en çok da en fakir ülkeleri vuruyor.
Twitter’da SAP Sesleri Timo Elliott (@timoelliott) “#SAP #BusinessObjects #Mobile yeni sürümünde bi.ondemand.com desteği sunuyor: http://t.co/IPNDkQm5 via @adamsw” “İş Zekası (BI) bence veriyi kullanarak işleri büyütmekle ilgili, kullanılan teknoloji ne olursa olsun.” Ali Rıza Babaoğlan (@alibabaoglan) “Devlet Yönetiminde Sosyal Medya’nın Rolü ne olmalı? su.pr/2nmhv5” “Twitter’da Hızlı Takipçi Kazanmayı Sağlayacak 7 En İyi Yöntem; http://t.co/gB64qCyH”
Sanjay Poonen (@spoonen) “Tahminim: 2012, özellikle büyük ölçekte veri analitiğinin, mobilite ve bulut bilişimin üst düzeydeki yöneticiler için daha da yüksek öncelik haline geleceği yıl olacak.” Steve Lucas (@nstevenlucas) SAP, ERP’yi bu yıl HANA platformuna tanıyacak. http://bit.ly/worXPV
Oliver Bussmann (@sapcio)
Dünya genelinde sürdürülebilirlik çalışmalarında sosyal medyanın önemli bir rol oynadığına inanan SAP, arı kolonilerinin sürdürülebilir yönetimi aracılığıyla Afrika’da yoksulluğu hafifletmeyi amaçlayan yenilikçi ve gönüllü Hives Save Lives organizasyonuna finansal destek sağlamaktan memnuniyet duyuyor. SAP, evlat edinilen her arı için sizin adınıza Hives Save Lives’a bağışta bulunuyor. Sizin de bir arınız olsun istiyorsanız, tek yapmanız gereken aşağıdaki web sitesini ziyaret ederek adınızı, e-posta adresinizi ve arınız için seçtiğiniz adı belirtmek. Hemen ardından, arınızın adını taşıyan size özel ücretsiz sertifikaya sahip olabilirsiniz. www.adopt-a-bee.com
#SAPRunsSAP Video: “SAP iPad kurumsal kullanımı mobil zihniyeti mümkün hale getiriyor.” bit.ly/ydTH3X
Vishal Sikka (@vsikka) Yıllık gelirde HANA’nın payı 160 milyon € Bu 200 milyon dolar ediyor! Bu SAP tarihinde, belki de tüm yazılım tarihinde 200 milyona en hızlı ulaşan ürün oldu.
Jonathan Becher (@jbecher) Performans yönetiminin, nasıl hayat kurtardığını anlatan klasik bir hikaye: bit.ly/z8esrV
Afrika’daki yoksulluğun önüne geçme vizyonuyla yola çıkan Hives Save Lives, bölge insanlarının arıcılık yaparak kazanç sağlamalarını ve toplumun kendine yeterlilik seviyesine ulaşması amacıyla çalışıyor. Organizasyon,
gerek arı kovanları, gerekse eğitim ve ekipman ile ihtiyacı olan bölgelerde bir ekonomi oluşmasının ilk adımlarını atıyor. Hives Save Lives organizasyonu hakkında detaylı bilgi için: www.hivessavelives.com
43
BAŞARI ÖYKÜSÜ..................................................................................................................................................................................
BAT TÜRKİYE, SAP BUSINESSOBJECTS İLE İŞ ZEKASI SÜREÇLERİNDE GÖRÜLMEMİŞ PERFORMANS YAKALADI Dağıtım ağını 2007 yılında devralan BAT Türkiye; hemen ardından TEKEL’in özelleştirilmesiyle birlikte SAP BusinessObjects İş Zekası ve Raporlama çözümünü şirket içinde yaygınlaştırma kararı aldı. SAP ve iş ortakları ile başarılı bir sürece imza atan BAT Türkiye İş Zekası, British American Tobacco için EEMEA Çözüm Merkezi’nin İstanbul’da yapılanmasını sağladı. BAT Türkiye İş Zekası Bilgi İşlem Müdürü Doğan Selçuk, kurum içerisinde gerçekleşen SAP BusinessObjects implementasyonunu SAP Forum için anlattı. British American Tobacco Grubu ve bu grubun Türkiye yapılanmasını açıklayabilir misiniz? Tütün sektöründe 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren British American Tobacco Grubu; 180’in üzerindeki pazarda, portföyündeki 250’den fazla markayla varlık
gösteriyor. Yaklaşık 50 ülkede pazar lideri konumunda yer alan BAT; 41 ülkedeki 50 fabrikasıyla üretim yaparak, toplamda 60 binin üzerinde kişiye iş imkanı sağlıyor. Merkezi İstanbul’da olan; Samsun’da üretim fabrikası; İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Antalya, Adana, Bursa, Samsun ve Erzurum’da bölge satış ofisleri bulunan ve Ekim 2002’de kurulan BAT Türkiye; 2008 yılında gerçekleşen TEKEL özelleştirmesi ile birlikte hızlı tüketim ürünleri pazarında Türkiye’nin en büyük ikinci şirketi konumuna geldi ve bu konumunu koruyor. SAP ile gerçekleştirdiğiniz projeden bahsedecek olursak; sizi SAP çözümü kullanmaya iten sebepler nelerdi? Daha önce kullandığımız geleneksel raporlama araçları, bilgi doğruluğu açısından güvenilirliği sağlayamıyordu. Farklı kişilerin aynı analizleri tekrar
tekrar yapması, stratejik karar alma süreçlerinde kaynak ve iş gücü kaybına neden oluyordu. Oysa bizim istediğimiz, gerçeğin tek bir versiyonuna sahip olmak ve bunu tüm ilgili kullanıcıların kolayca erişebileceği bir şekilde konumlandırmaktı. Öte yandan, kullanıcıların ve sistemin raporlama süreçlerindeki performansı gözlemlemek de mümkün olmuyordu. Bu sebeplerle güvenilir bir iş zekası çözümüne geçme ihtiyacımız doğdu, biz bu konuda başarısı ispatlanmış olan SAP BusinessObjects’i tercih ettik. Proje süreci nasıl ilerledi? SAP BusinessObjects implementasyonu aşamalar halinde ilerledi. Projenin en başından itibaren çeşitli modüllerle ilgili Elsys ve Metric firmalarıyla çalıştık. Her üç firmadan hem BO Universe tasarımı hem de rapor tasarımı anlamında destek aldık. BAT Türkiye ekibi olarak bizler iş analizi ve projenin kalite yönetimine odaklandık. Arka planda çalışmakta olan veri ambarının kavramsal tasarımı da bize ait. Ancak uygulaması, saha satış otomasyon sistemimizin tasarımını gerçekleştiren, Idea Teknoloji firması tarafından yapıldı. Burada ayrıca iş ekiplerimizin özellikle de Ticari Pazarlama ve Dağıtım (TM&D) ve Stratejik Planlama ve Öngörü (SP&I) ekiplerimizin katkılarını belirtmemek haksızlık olur. Şu an geldiği noktada pazarlama departmanımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir noktaya taşındı. Yaklaşık 200 aktif kullanıcımız var. Sistem artık sadece Türkiye ile sınırlı değil; projenin Ticari Pazarlama ve Dağıtım İş Zekası bacağı, EEMEA yani Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde, önerilen çözüm haline gelmiş durumda. Bu kararın ertesinde BAT Güney Afrika da sisteme dahil oldu. Güney Afrika’nın önemi EEMEA bölgesinin en karlı pazarı olması ve böyle bir pazarda Türkiye’de tasarlanmış bir iş zekası sisteminin kullanılıyor olması bizlere gurur veriyor. SAP BusinessObjects çözümü kurum genelinde mi yoksa sadece belirli kullanıcılar tarafından mı kullanılıyor? Ayrıca, bu kullanıcılar ürüne özel herhangi bir eğitim aldı mı? Ticari Pazarlama ve Dağıtım, Stratejik Planlama ve Öngörü, İkincil Tedarik Zinciri, Satış Finans ve Marka departmanlarında SAP BO
44
............................................................................................................................................................................................................................... konusunda net bir resim var ortada. Bunun için oluşturmakta olduğumuz ajanda ise SAP BusinessObjects’in getirileriyle netleşti. Ancak, çok uluslu bir iş zekası operasyonunun ihtiyacı olan hususların bir kısmı halihazırda devreye alındı. Bundan önce oluşturulmasında zorluklar yaşanan çok ülkeli, çok dilli, esnek iş zekası ortamı; projenin en belirgin katkılardan biri oldu.
kullanılıyor. Diğer bir deyişle tüm pazarlama departmanı kullanıcıları işlerini BusinessObjects üzerinden yürütüyor. BAT Türkiye olarak belli konularda eğitimler ve bilgilendirme oturumları düzenliyoruz. Ancak kullanıcı eğitimlerinin odağında BO arayüzünün kullanımından ziyade her bir rapor, analiz ve verinin ne anlama geldiği ve nasıl değerlendirmesi gerektiği bulunuyor. Sizce projenin başarıyla sonuçlanmasını sağlayan unsurlar nelerdi? İş birimlerinin tetikleyici rol oynaması ve sahiplenmesi bu implementasyonun başarıya ulaşması için zemin hazırladı. Ancak bunun yanında bilgi işlem departmanımızın, iş zekası konusunda ve iş ihtiyaçlarının analizinde oldukça tecrübeli olması, iş birimleri ve danışman firmalarla aynı dili konuşabilmesi de büyük önem arz etti. Veri Ambarı ve BusinessObjects sistemlerimizin kendini kanıtlamış performansları da bize başarı yolunda destek oldu. BAT Türkiye şu an SAP BusinessObject’i nasıl kullanıyor? Bu çözüm, iş süreçlerinizi nasıl iyileştirdi? Size ne gibi faydalar sağladı? Her sabah saat 06:00’da, şirketimizin üst yönetimi bir önceki gün ve içinde bulunulan ayın satış/hedef performans özetini Blackberry cihazlarından görebiliyor. Bu hızlı
aksiyon alınması gereken durumlarda avantaj sağlayan bir katma değer. Satış ve dağıtım operasyonumuzun, en alt seviyedeki saha elemanından, Türkiye geneline kadar her seviyede hedef/performans ölçümünü günlük olarak takip edebiliyoruz. Böylelikle saha operasyonumuz müdahale gerektiğinde zamanında aksiyon alabiliyor. Aynı şekilde markalarımızın performansı, herhangi bir coğrafi veya müşteri kanalı kapsamında, gerçek zamanlı olarak gözlemlenebiliyor. Tüm Türkiye’deki, hem kendi hem de bizim yerimize dağıtımı gerçekleştiren distribütörlerimizin müşterilerinin her türlü performans bilgilerini, cari hesaplarının detaylarını yine gerçek zamanlı olarak gözlemliyoruz. SAP BusinessObjects projesinin müşterilerinize sunduğunuz hizmet ve BAT Türkiye’nin genel vizyonu açısından etkisi ne oldu? SAP Business Objects’in teknik özellikleri; İş Zekası sistemimizin alt katmanlarında ortaya çıkan, çözülmesi maliyet isteyen ve verimi düşüren sorunlardan bizi kurtardı. Bunun dışında kullanıcıların ve raporların kullanımının düzenli olarak BO ortamında takip edilebilmesi, görünen veya görünmeyen iş zekası ihtiyaçlarını daha hızlı tespit etme ve böylelikle daha iyi yönetme şansı tanıdı. BAT Türkiye olarak önümüzdeki dönemde yapabileceğimiz ilerlemeler
SAP ile gerçekleştirdiğiniz projenin ne gibi katkıları olduğunu düşünüyorsunuz? Rekabetin dinamik bir şekilde sürdüğü hızlı tüketim sektöründe, önümüzü, arkamızı ve iki yanımızı görmemiz, kısacası nerede durduğumuzu bilmemiz büyük önem taşıyor. SAP BusinessObjects uygulaması sayesinde elde ettiğimiz finansal verimlilik, ürün bulunulurluğu ve en önemlisi organizasyonumuzun doğru ve hızlı performans ölçümü, önümüzü her seviyede net görmemizi, doğru aksiyonları doğru zamanda almamızı sağladı. BAT Türkiye’nin uzun vadeli teknoloji stratejisini ve SAP BusinessObjects’in rolünü anlatır mısınız? BAT Türkiye olarak sadece pazarlama değil, tüm iş birimlerimizde teknolojinin, katma değer ve verimlilik anlamında getireceği yenilikleri uygulama konusunda istekliyiz. Hem alt yapı hem de üst yapı yatırımlarımız belli periyotlarda yenilenip, geliştiriliyor. Bu aynı zamanda BAT’ın küresel olarak bilgi işlem süreçlerinde tanımladığı bir husus niteliği taşıyor. Ayrıca BAT Türkiye’nin BAT içerisinde önemli bir yeri var; yakın zamanda kurulan EEMEA Marketing Solution Center yani Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Pazarlama Sistemleri Çözüm Merkezi, İstanbul’da devreye girdi. Bu birim, sahip olduğumuz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanıcı memnuniyetinin sağlanmasında çok önemli bir yer tutacak. Bilgiye doğru bir şekilde, daha hızlı ve görsel açıdan daha da gelişmiş şekilde ulaşmada elimizdeki en önemli araç olan SAP BusinessObjects ise, ürün portföyündeki diğer modüllerde süreç içerisinde kullanıma geçirilecek.
45
PORTRE.................................................................................................................................................................................................
GELECEK DİJİTALLEŞME VE SOSYAL MEDYADA! “Dijital ok yaydan çıktı” diyen M-GEN Gelecek Planlama Merkezi Kurucusu ve Fütüristler Derneği Başkanı Ufuk Tarhan, şirketlerin buluşçu olmak zorunda olduğunu söylüyor. Tarhan, bunun için de sosyal medyayı etkin kullanmanın önemli olduğunu belirtiyor. M-GEN Gelecek Planlama Merkezi Kurucusu ve Fütüristler Derneği Başkanı Ufuk Tarhan, Türkiye’de fütürist düşüncenin öncülerinden biri. Türkiye’nin ilk fütürist şirketinin kurucusu, aynı zamanda ilk ve tek kadın fütürist konuşmacı. Yıllarca farklı sektörlerde yönetici olarak çalıştıktan sonra, bir uçak yolculuğunda eline “The Futurist” dergisi geçiyor, “fütürizm” ile tanışıyor ve fütürist yaklaşımdan çok etkileniyor. Zaman içinde çalıştığı alanı farklılaştırıyor ve bir fütürist oluyor. Gelecekle ilgili öngörülerde, fütüristlik deyimiyle “uzgörülerde” bulunan Tarhan, 2012’de şirketlere dijital dünyayı anlamalarını, sosyal medyayı çok etkin kullanmalarını tavsiye ediyor. Sizleri, Tarhan’ın uzgörülerine kulak vermeye davet ediyoruz. Fütüristlik yoluna nasıl girdiniz? Hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız? Fütüristler Derneği’ne üye olmamı, 15 yıl önce bir yurtdışı uçuşu sırasında bulduğum “The Futurist” dergisini okumam sağladı. Yolculuk boyunca dergiyi okudum ve çok etkilendim. Dergiyi herkes okuyabilirdi, ama benim kadar etkilenmeyebilirdi. Benim her zaman geçmişten çok geleceğe merakım vardı. Hep, “Daha iyi nasıl olabilir?” diye düşünürüm. Bu nedenle dergideki fütürizmi anlatan yazılar çok ilgimi çekti. İstanbul’a döner dönmez önce dergiye, ardından World Future Society’ye (Dünya Fütüristler Birliği) üye oldum. 2005’te Alphan Manas ve kurucu üyelerle birlikte Fütüristler
46
Derneği’ni kurduk. O günden beri dernekte aktif görev yapıyorum. İşte fütürist olma hikayem... “2012’de bütün kişi ve kurumlar için dijitalleşme, stratejik başarı faktörlerinden birisi” dediniz. Bu noktada şirketlere tavsiyeleriniz neler? Her şeyden önce gerçek anlamda dijitalleşmenin ne olduğunu anlamak için çaba harcamalılar. Önce kafa yapılarında, organizasyonlarındaki insan kaynaklarında ve teknik altyapılarında değişim yaşamaları, birimlerini buna göre kurgulamaları gerekiyor. Bundan sonra sorunlar eskiden çözüldüğü gibi çözülmeyecek ya da eskiden geliştiği gibi gelişmeyecek. Şirketlerin CEO, genel müdür ve üst düzey yöneticilerinin iyi bir dijital eğitimi alması gerekiyor. Bu konuyu mutlaka derinlemesine anlayıp, organizasyonlarında ve iş bölümlerinde gereken değişiklikleri yapmalılar. Yani dijitalle ilgili olan işleri sadece bir kişiye vermek doğru değil. Aksi halde, şirketler gerçekten çok sıkıntıya düşerler. Şirketler ve markalar, isteseler de istemeseler de, her şey dijital dünyada söz edilir hale geldi. Arama sonuçlarını iyi yönetemeyen şirketlerin işi çok zor. Dijitalleşme, bir tercih değil, kaçınılmaz bir zorunluluk.
Türk milleti olarak yeniliklere açık olmamıza karşın, yaratıcı olma noktasında neden sorun yaşıyoruz? Türk insanı buluşa değil, ama inovasyona, iyileştirmeye ve adaptasyona çok açık. Buluşçu olmamamızın nedenleri arasında; eğitim sistemimiz, yetiştiriliş tarzımız, aile baskısı ve kültür baskısı yer alıyor. İçinde bulunduğumuz ortamlar da, bizi buluşa teşvik etmiyor. Ama artık söylediğimiz gibi, dijital ok yaydan çıktı. Sosyal paylaşımın yaygınlaşması, herkesin her şeye erişir noktaya gelmesi ve bundan sonra buluşların dijital ortamda yapılacak olması, Türk insanının işini daha da kolaylaştıracak. Bu konuda herhangi bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Birkaç yıl içinde ebeveynlerin, aklı geçmişte kalan yöneticilerin, akademisyenlerin ve güç unsurlarının da, bu işleri anlamaya başlayacağını ve bundan sonrası için daha iyi ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Ben çok umutluyum. Aslında bayağı hızlı atılımlar yapıyoruz. Çok iyi projeler çıkaracağımıza inanıyorum. Peki Türk şirketlerini inovasyon açısından değerlendirirseniz neler söylersiniz? Türk insanının özellikleri, şirketler için de geçerli. Ancak buluşçu şirketlerimizin sayısının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bireyler ve şirketler için bundan böyle buluşçuluktan başka, gelişme, ilerleme, değişim ve dönüşüm şansı yok. Herkes ileride mutlaka buluşçu olmak zorunda. Buluşçu olmak gerektiğini söylediniz. Peki bunu nasıl başarabiliriz? Öncelikle bunu gerçekten istemek gerekiyor. Fütürist bakış açısı, buluşçuluğa çok yardımcı bir bakış açısıdır. Dijital dünyayı anlamak, sosyal medyayı çok etkin kullanmak için sürekli bir gayret içinde olmalarını tavsiye ederim. Pazarlama iletişimi, marka ve markalaşma konusunda araştırma yapılması gerekiyor. Bugün kafalardaki kategorik ayrımlar bunu engelliyor. Bu ortadan kalktığı zaman buluşçuluk, inovasyon, değişim ve dönüşüm yolundaki ilerleme de başlayacak. İlk yapılması gereken, sosyal medyaya girmek, markalaşmayı ve dijital dünyada arama motoru yaratmanın önemini anlamaktır. Bütün bu gelişmeler o kadar hızlı yaşanıyor
............................................................................................................................................................................................................................... ki, gelecekte insanların kendi başlarına üstesinden gelemeyecekleri konular olacak ve bu konularda danışmanlıklar kurulacak. Her firmanın gelecekle ilgili danışacağı kişiler olacak. Çünkü bugünü sürdürürken, geleceği kurgulamak kolay değil. Şirketlere danışmanlardan yararlanmalarını ve “T insan”ın ne demek olduğunu öğrenmelerini tavsiye ederim. T insan ne demek? T insan, bir şeyin her şeyini, her şeyin bir şeyini bilen insan olmak ve bunu mutlaka teknolojiyle dijital ortamda yapabilmek demektir. Yöneticiler şirketlerin rotasını inovasyona, yaratıcılığa yönlendirirken çalışanlarını nasıl seçmeliler? Eski yetkinlik özelliklerine göre, lider ruhlu olmak önemliydi. Ancak günümüzde her şeyden önce fütürist olmak gerekiyor. Artık iş görüşmelerinde özgeçmiş değil, öz geleceği soruyoruz. Yani kişinin geleceğe dair duygularını, isteklerini öğrenmeye çalışıyoruz. Artık CV kabul etmiyoruz, kişiyle ilgili bir link istiyoruz. Blog’u olup olmadığını soruyoruz. Bugünün çalışanlarının dijital insan ve dijital kimlik yaratabilmeyi başaran kişiler olmaları gerekiyor. Meslek ya da diploma takıntılı değil, beceri takıntılı olan, yani bir şeyleri derinlemesine iyi yapmaya, uzmanlaşmaya odaklanan çalışanlar aranacak. Kurumsal alanlarda artık üniversite diplomasının çok kıymeti yok. Şirketlerde iyi pozisyonların istihdamı için master ve doktora mezunlular tercih edilecek. Bu nedenle şu anda zamanı olanların, uzmanlaşacağı alanda akademik kariyer yapmalarını ve kesinlikle teknolojiyle iç içe yaşamalarını öneririm. Hemen tablet, akıllı telefon alsınlar ve bunlar üzerinde aplikasyonların nasıl çalıştığına baksınlar. Çünkü bunları çözmeden işe girmek, okuma-yazma bilmeden işe girmeye benzeyecek. Aklını teknolojiyle birleştirerek kullanamayan kişinin, işe yarar bir iş üretmesine olanak kalmayacak. Bunlara ek olarak, nano teknoloji ve genetiğin yapacağı değişiklikleri anlaması önemli. Hepimiz geleceğe doğru yürüyoruz. Geleceğin nasıl olması gerektiğini düşünmemiz ve düşündüklerimizle ilgili somut çaba göstermemiz gerekiyor. Yani bu bakış
açısında ve bu enerjide olan kişiler, iş hayatında farklı ilerleyecekler, ilginç olacaklar. Zaten bu çağın en önemli özelliği ilginç olabilmek. Peki fütürist olmak için kişisel özellikler önemli midir? Herkes fütürist olabilir mi? Herkes fütürist olabilir, olsun da zaten. Bu, hayatı ve olayları değerlendirmekle ilgili bir bakış açısı. “Ben geleceğe karışacağım, daha iyiyi yapacağım” gibi bir heyecanı ve enerjisi olan kişi zaten fütüristtir. Fütürizm, çok tılsımlı bir şey değil. Nasıl inovasyon dediğimizde ortak bir algı oluşuyor, fütürizm de benzer bir yaklaşım ve bir çalışma bütünlüğüdür.
Son dönemde “online pazarlama müdürü” ve “sosyal medya uzmanı” gibi yeni meslekler hayatımıza girdi. Gelecekte inovatif mesleklerin sayısı artacak mı? Gelecekte, insan bedeni ve herhangi bir alet kullanılarak yapılan meslekler yok olacak. Çünkü fiziksel olarak yapılan her iş, belli bir süre sonra robotlara devredilecek. O insanlar ise yepyeni işler yapacaklar. Bazı mesleklerin ismi aynı kalacak, ama tamamen farklı şekillerde yapılacaklar. Bilmediğimiz binlerce yeni konu, iş haline gelecek ve bu konuların çoğu da danışmanlar tarafından anlatılacak. Örneğin, robot hukuku uzmanları olacak. Bu, avukat da olabilir, başka alanda da olabilir. Her alanın sertifikasyon ve akreditasyon uzmanları olacak. Çünkü, nano ve genetikle her şey değişecek. Genetik alanında binlerce uzman olacak. Günümüzde her şey çok hızlı değişiyor, dönüşüyor. Bu noktada sosyal medyanın yerini nasıl görüyorsunuz? Sosyal medyanın yerini hayati görüyorum. Çünkü sosyal medya, dijitalleşmeyi öğrenmenin yolu. Hepimiz bulut bilişime taşınacağız, bu yılın en popüler konuları bulut ve sosyalleşmek olacak. Sosyal medya da, bulutun ne olduğunu büyük halk kitlelerine öğreten, bir miktar konuya ısıtan bir alan. Çok önemsenmemeli, ama azımsanmamalı da... Samimi söylüyorum, artık sosyal medyayı anlamlı kullanmayı öğrenmek, okumayazmayı öğrenmek gibi oldu.
“Fütürizm beni ilginçleştirdi” Gelecekle ilgili uzgörülerde bulunan, kişi ve kurumlara yol gösteren birisi olarak, fütürist tarafınız iş ve özel hayatınızda size ne gibi avantajlar kazandırıyor? İş hayatımda yepyeni kariyer sıçramaları yapabiliyorum. Çok uzun yıllar profesyonel çalışmıştım. Ama fütürizm bana kendi yaşamımı planlama anlamında çok yardımcı oldu ve bana yepyeni bir beceri kazandırdı. Şu anda M-GEN Gelecek Planlama Merkezi olarak, en hızlı gelişen danışmanlık firmalarından birisiyiz. Hatta artık dijital ajans da olduk. Altı
yıl içinde fütürizmden yararlanarak yepyeni bir iş hayatı oluşturdum. Fütürizm, beni özel hayatımda da enteresan ve ilginç kılıyor. Sohbetlerim daha renkli oluyor. Herkes nasıl bir doktoru ya da avukatı gördüğünde soru sorar, aynı şekilde bana da sorular soruyorlar. Ne yaptığım anlaşılmadığı için ilk önce insanlara fütüristliği anlatmam gerekiyor. Gelecekte iyi şeyler olacağını duymak insanların hoşuna gidiyor. Bazıları çekiniyor, korkuyor. Ama her koşulda bir duygu uyandırdığım ve ilgi çektiğim kesin. Fütürist tarafımın beni ilginç bir insan yaptığını söyleyebilirim.
47
HAYATIN İÇİNDEN...............................................................................................................................................................................
KIŞIN BEYAZ EĞLENCESİ Kışın, güzel bir tatile en iyi eşlik eden spor kuşkusuz kayak... Karın üzerinde keşfe çıkmadan önce belli hazırlıklar yapmak gerekiyor. Kayak malzemeleri, eksiksiz ve kuralına uygun olmalı ki, herhangi bir sorunla karşılaşmayalım. Yazıda kayak sporuyla ilgili pek çok püf noktasını bulacaksınız. Kayak yapanlar çok iyi bilirler, kar pistinden aşağı süzülürken rüzgârın yüzünüze değmesinin verdiği keyif başkadır, bu duyguyla karın üstünde süzülürsünüz. O anda kendinizi uçuyormuş gibi özgür hissedersiniz. Ülkemizde bu duyguyu yaşayabileceğiniz 18 kayak merkezi bulunuyor. Üstelik bütün bölgelerimizde bu merkezlerden mevcut. En popüler olanlarını sıralamamız gerekirse: Marmara Bölgesi’nde Uludağ ve Kartepe, Ege Bölgesi’nde İzmir’de bulunan Bozdağ, Karadeniz’de Bolu’da yer alan Kartalkaya ve Kastamonu’daki Ilgaz, Akdeniz’de Antalya’da bulunan Saklıkent, İç Anadolu’da Kayseri’deki Erciyes ve Doğu Anadolu’da Erzurum’daki Palandöken Kayak Merkezi.
48
Ülkemizde kaymak için en çok tercih edilen yerlerden Uludağ Kayak Merkezi, 2 bin 543 metre yüksekliğe sahip. Kış şartlarına bağlı olarak kar yüksekliği 3 metreyi bulabiliyor. Bolu’nun Köroğlu Dağları üzerinde yer alan Kartalkaya Kayak Merkezi ise, ülkemizin önemli kayak merkezlerinden. Kayak sezonu, Aralık-Nisan boyunca devam ediyor. Kar manzarasının yanında, deniz manzarasına da sahip olan Kartepe’nin en yüksek noktası 1.699 metredir. Erzurum’da bulunan Palandöken Kayak Merkezi, ülkemizin en uzun pistine sahip kayak merkezi. Kışın turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Palandöken, sporculara “kolay, orta ve zor” derecelerinde kayak yapma imkanı tanıyor. Palandöken’in zirvesi
3 bin 185 metre. Üstelik yılın yedi ayı pistte kar bulunuyor.
Doğru malzeme seçimi
Kışın stresten uzaklaşarak nefes almak, şöyle güzel bir kar tatili yapmak ve tatile biraz da adrenalin katmak isteyenler için kayak iyi bir alternatif sunuyor. Bu noktada, daha önce hiç kaymamış ve kayma heyecanını yaşamak isteyenlerin ya da bu spora bir şekilde başlamış olanların, kayak malzemeleriyle ilgili püf noktaları bilmesinde yarar var. Çünkü malzemelerin doğru seçilmemesi durumunda, kayarken sorun yaşanabiliyor. Kol, bacak ve omuzda kırık, çıkık, menisküs, yan ve ön bağ yırtığı gibi düşme kaynaklı sağlık sorunları oluşabiliyor. Bu nedenle, sürekli kayan kişilerin bile her zaman kayak malzemelerini gözden geçirmesi gerekiyor. Öncelikle, kayak malzemelerini almadan önce seviyenizi tespit
............................................................................................................................................................................................................................... etmeniz ve ona göre malzeme seçimi yapmanız önemli. Kayakta seviyeler üçe ayrılıyor: Yeni başlayan (kaymaya yeni başlayanlar), orta düzey (temel kayak yeteneklerine sahip olanlar) ve ileri düzey (her türlü koşulda, ileri düzey pistlerde kayabilenler). Kayak yapmak için öncelikli olarak kayak takımına ihtiyaç duyuluyor ve kayak takımının deneyime ve cinsiyete göre seçilmesi gerekiyor. Erkekler, kadınlar ve çocuklar için farklı kayaklar bulunuyor. Kadın ve çocuk kayakları daha yumuşak ve hafif oluyor. En uygun kayak takımını seçmede boy ve kilo da etkili. Bu kriterler ve tecrübe arttıkça kayak boyu da artıyor. Kayarken elde tutulan, denge ve hızı ayarlayan ekipmanlar olan kayak batonlarının seçiminde malzemenin boyuna dikkat etmek önemli. Bu işin püf noktası olarak, baton ters çevirilip üst kısmından tuttulduğunda, batonun dirseğe 90 derecelik açı yapması gerekiyor. Kayak yaparken bir diğer önemli malzeme ise kayak botları. Botun ayağı sıkacak kadar dar ya da ayağın içinde hareket edecek kadar bol olmaması önemli. Hızlı hareketler yapıldığında eğer bot bolsa, bileğin burkulmasına neden olabiliyor. Botun içine giyilecek çorabın, yumuşak ve hareket halindeyken ayak derisini tahriş etmeyecek özellikte olmasına dikkat edilmeli. Bir diğer kayak malzemesi olan “goggle” adı verilen kayak gözlüklerinin, gözleri parlak ışığa, kar yağışına ve UVA/UVB’ye karşı koruma özelliğine sahip olmalısı gerekiyor. Bunun yanı sıra gözlük seçerken, çizilmelere ve kırılmalara dayanıklı gözlükleri tercih etmekte yarar var.
Termo özellikli giysi kullanın
Güvenlik için gerekli kayak malzemelerinden bir diğeri de koruyucu başlık, yani kask. Başa alınabilecek darbelerden korunmak için kask kullanmak hayati önem taşıyor. Kask seçerken, ense kısmı açık olan, alın bölgesi hafif kapalı, başı çok sıkmayan ve bol olmayan kaskların tercih edilmesi gerekiyor. Kayak yaparken olmazsa olmaz malzemelerden bir diğeri de eldivenler. Eldivenin elleri sıcak tutması, eriyen kar suyunu geçirmemesi ve ellerin eldivenin içinde rahat hareket etmesi gerekiyor. Ayrıca eldivenin elin
kavrama gücünü engellememesi ve elin terlemesini önlemesi de önemli. Gelelim kayak kıyafetlerinin seçimine... Kayak kıyafetleri, suya ve soğuğa dayanıklı, pantolon-mont ya da salopet şeklindeki kıyafetlerden oluşuyor. Kışın kayak kıyafetlerinin içine terletmeyen, terin dışarı atılmasını sağlayan, ısıyı koruyan, dışarıdan içeriye ıslaklığı geçirmeyen termo özelliğe sahip giysiler tercih ediliyor. Kayak yapmadan önce unutulmaması gereken bir diğer ayrıntı da yüz kremi. Soğuk havanın kurutucu ve rüzgârın yakıcı etkisinden korunmak için iyi bir yüz kremi sürmekte yarar var.
Kayağın hikayesi
Şimdi de, kışın en keyifli sporu kayağın hayatımıza giriş hikâyesine bir göz atalım... Kayağın geçmişi günümüzden 5 bin yıl öncesine dayanıyor. O dönemde ilk kayaklar dişbudak, çam ve betula ağaçlarından yapılıyor ve tabii ki spor amaçlı değil, karda batmamak için kullanılıyor. Kayganlığı arttırmak için o günün şartlarında kayağın altı deri ya da katranla kaplanıyor. Kayak ilk olarak
soğuk iklimin hakim olduğu Sibirya, Moğolistan ve Altaylarda ortaya çıkıyor. Norveç, İsveç, Finlandiya’da ise ilk kez ulaşım amaçlı kullanılıyor. 15. yüzyıldan itibaren kayak, askeri amaçlı olarak İsveç, Norveç, Polonya ve Rusya’da kullanılmaya başlıyor. Kayak, zaman içinde gelişerek bir spor aracı olarak benimseniyor ve ilk kayak yarışları 1866’da yapılıyor. Dünyadaki ilk kayak kulübü 1877’de Norveç’te açılıyor. Ülkemizde de kayağın tarihi eskiye dayanıyor. Türklerde “çana” olarak bilinen kayak, ilk olarak M.Ö. 4 bin yıllarında Baykal Gölü çevresinde karda yürümek amacıyla kullanılıyor. Ülkemizde ilk kez 1914’te Haliç’te üretilen kayaklar Erzurum’a götürülüyor ve Kafkas cephesine kayakçı asker yetiştirmek için açılan kurslarda kayakçılar yetiştiriliyor. 1933’te ise Galatasaray Lisesi’nden bir grup öğretmen ilk kez Uludağ’da kayak yaparak, kayağın Türkiye’de öncülüğünü gerçekleştiriyorlar. Daha sonra 1939’da Dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu kuruluyor. Ülkemizde uluslararası kurallara uygun ilk kayak yarışması ise 1944’te yapılıyor.
Kış Sporları Malzemelerine SAP desteği Jake Burton Carpenter tarafından 1977 yılında kurulan Burton Snowboards, özellikle kış sporları alanında bugün dünyanın önde gelen spor malzemeleri üreticileri arasında yer alıyor. Birçok marka ailesini bünyesinde barındıran Burton, ayrıca “Kaymayı Öğren” programıyla snowboard sporuna yeni başlayanlara uygun ekipman seçimi konusunda destek oluyor. Kaliforniya, Japonya, Avusturya ve Avustralya’da ofisleri bulunan Burton, aynı zamanda binlerce perakende partneriyle dünyanın dört bir yanına ürün sağlıyor. Şirket profili nedeniyle Burton’un yaptığı işin dinamik olması ve yeniliklere hızlı adapte olması gerekiyor. Firmanın BT yapılanmasının da bu değişiklikleri hızlı bir biçimde uygulayabilecek esnekliğe sahip olması için, Burton Şubat 1997’den bu
yana SAP’nin kurumsal çözümlerini kullanıyor. Kolay kullanımlı, standart ve desteklenebilir bir altyapı oluşturabilmek için SAP ERP çözümlerini tercih eden Burton, SAP Solution Manager ve SAP NetWeaver BW sayesinde iş süreçlerinde en yüksek performansı yakalıyor.
49
HAYATIN İÇİNDEN...............................................................................................................................................................................
SİRKTEKİ MUTLULUK CIRQUE DU SOLEIL
Kuzey Quebec’teki ücra bir kasabada yapılan mütevazı başlangıçtan, Broadway ve Las Vegas’a uzanan macerasıyla Cirque du Soleil, en yenilikçi global eğlence şirketi olarak uluslararası çapta ün kazandı. Dünyanın en yaratıcı sahne sanatı şirketlerinden birinin merkez ofisi de Montreal’de bulunuyor. Cirque du Soleil’e, eğlence sektörünü devrimsel bir şekilde değiştiren ve “sirk” kavramını yeniden yaratan firmaya doğru gidiyorum. Alev üfleyen ve uzun tahta bacaklar üzerinde yürüyen iki kişi tarafından 26 sene önce kurulan firma, kendi trapez sanatçılarının ulaştığı yükseklik kadar, başarının doruklarına ulaştılar. Yapımları sirk kavramının geleneksel elementlerini (sirk çadırı, palyaçolar ve sanatçılar (hayvanlar yok)) dans, dram ve koreografiyle birleştiriyor. Kuzey Amerika’nın en fakir mahallelerinden biri olan St. Michel’de yer alan uluslararası merkez ofislerindeki atmosfer, bir kurumsal şirketten daha çok üniversite kampüsünü andırıyor. Dışarıda bronzdan yapılma bir çift kocaman
50
palyaço ayakkabısı şirketin kökenlerinin tanığı olarak sergilenirken, içeride çalışanlar şirketin rahat kültürünü sandaletler ve terlikler giyerek gösteriyorlar.
Cirque du Soleil için 5000 kişi çalışıyor. Bunlardan 1200 tanesi, 50 farklı ülkeden yetenek avcıları tarafından bulunan performans sanatçıları. İçerilerinde 400’e yakın zanaatkâr ve teknisyenin çalıştığı stüdyo ve workshop’larda çalışanların kendilerini mükemmeliyete ve dikkate adamaları karşısında şaşırmamak mümkün değil. Jimnastikçileri devasa yataklar ve tahterevalliler üzerinde zıplama pratikleri yaparken, şapkacılar ve tekstil sanatçılarını özel kostümleri hazırlarken, sanatçıları ise makyaj sanatının en güzel örneklerini sergilerken tanık olacağınız garip bir hava görmek mümkün. 1984 senesinde Québec eyaleti, Kanada’nın Jacques Cartier tarafından keşfinin 450. yıldönümünü kutluyordu. Guy Laliberté’nin önderliğinde olan bir grup sokak sanatçısına, hükümet tarafından kutlamalara katılmaları için izin verildi. Laliberté kutlamalar sırasında uzun tahta bacaklarıyla yürümekteydi. Kim bilebilirdi ki Laliberté’nin şiirsel anlatım vizyonu, 10 seneden kısa bir süre içinde
............................................................................................................................................................................................................................... sahne dizaynı prensiplerini tamamen değiştirecek ve Las Vegas, New York gibi şehirlerde biletlerin tükeneceği performanslar verecek. Cirque du Soleil’in organizasyon ve kültürden sorumlu başkanı Marc Gagnon, Guy’ın hala bir “alev üfleyen” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Gözlerinde hala bir parıltı var!” Ürünleri unutulmaz tecrübeler olan, üstelik içlerinde sanatçılar, zanaatkârlar, sahne performansı sunanlar, yol görevlileri ve şirket içi masa başı görevleri olan insanlardan oluşan çalışanları yönetmek büyük bir zorluk olsa gerek. Gagnon bu durumu “Herkesle aranızda yakın bir bağ kurun” diye açıklıyor. Merkez ofisin “Yaratım” kısmında oturuyoruz ve Gagnon bize şirketin “gelişen” kültür yapısından bahsediyor. Gagnon “Çalışanlar da bu kültüre katkı sağlıyorlar, girişkenliğe de izin var” diyor. Laliberté’nin 21 yıldır ortağı konumunda bulunan Gagnon, şirkete Montreal’in varoşlarındaki bir itfaiye binasına geçtiklerinde başlamış. O zamanlar şirkette bir nevi itfaiyeciler gibi arandıklarında gelen 15 kostüm tasarımcısı çalışıyormuş. “Şirket olarak büyürken, sıklıkla bazı şeyleri kaybedersiniz” diyor Gagnon. “Ancak halen güçlü bir aidiyet duygumuz var, bir mükemmellik ve katkı sağlama hissi” diye de ekliyor: “Yaratıcılık tarafındaki yolumuzdan eminiz. İşimizde karmaşa yaratıcılık, düzen ise üretim” Benzersizlik, yaratıcılık ve kişiliğin merkezde olduğu bir şirkette, ana şirket işlemlerini gerçekleştirmek için tasarlanmış bir IT sistemi ilk bakışta gereksiz gibi görünebilir. Fakat Cirque du Soleil, farklı olmak isteyen bir şirket, buna IT yaklaşımı da dahil. Gagnon bu konuda “SAP’yi böyle organik bir yapıya koyduğunuzda ortaya çıkan sonuç şok edici nitelikte oluyor” diyor.
Teknoloji vs. Sanat
Şirket motifler yapmak için bir CAD sistemi kullandığında, IT Direktörü Jean Legal’e göre en büyük korkuları, teknolojinin yaratıcılığı öldürebilecek olmasıydı. Şirketin inanılmaz büyüme hızı –ki buna gösteri sayısı, küresel genişlemesi ve çalışan sayısındaki artış da dahil- yapı tabanlı bir yaklaşım ve IT alanının lojistik ve finans konusunu ele almasını gerekli kıldı.
Firmanın SAP’yi sistemine eklemesinden iki sene sonra, 2002’de katılan Legal, o zamandan sonra yılda bir ya da iki şov düzenlediklerini belirtiyor ve “artık özel aktivitelere yöneliyoruz” diye ekliyor. Microsoft, oyun konsolu Xbox’ı California’da tanıtırken Cirque du Soleil oradaydı. Bu sene şirket, Şangay’daki fuar için Kanada’nın standını hazırladı. Legal bu konuda “Las Vegas’ta MGM’le, Beatles gösterisi “LOVE” için Apple Records’la çeşitli anlaşmalarımız var ve bu bizim daha esnek bir IT sistemine sahip olmamızı sağlıyor” diyor. Sirkin karmaşıklığı, şirketin uluslararası erişimi ve lojistiğiyle başa çıkıyor: 6 sirk çadırı şovu ve 2 arena gösterisi 5 farklı kıtada sergileniyor. Bununla birlikte 10 sabit gösteri ve 2 de tiyatro gösterisi bulunuyor. Bunların vergileri ve maaşları neredeyse 30
farklı para biriminde ödeniyor. 42 ülkeden 1200’den fazla sanatçının vize ve çalışma iznine ihtiyacı var. Bu da yetmezmiş gibi şirket, yıllık 25 bin farklı kostüm siparişini işlemek zorunda ve bunların hepsi dünyanın farklı yerlerine gönderilmek durumunda. “Sadece dil konusunu düşünün” diyor Legal. “Cirque du Soleil çalışanlarının SAP yazılımını farklı karakter setlerinde kullanmalarını sağlayacak bir yükseltme yaptık. Diğer bir konu ise farklı para birimleri. Bir ay içerisinde 4-5 farklı para birimi arasında geçiş yapabilmek mümkün oldu. Bu gibi durumlarda böyle bir sisteme güvenmemiz bizim için kesinlikle rahatlatıcı. Cirque du Soleile 8 sene önce katıldığımda, yılda iki defa finansal açıklamalar yapıyorduk. Rakamlara güvenemiyorduk. SAP yazılımının en büyük potansiyeli ise gerçek zamanlı sayılarla çalışabilmek. Finans kısmında çalışanlarımız, dönemin kapanışında günler içerisinde bize sayıları sağlayabiliyor. Bu bilgi ise tüm dünyada neler olduğunu görebilmemizi sağlıyor. İş konusundaki kararlarımızı yönlendiriyor. 5 kıtaya yayılmış bir işiniz olduğunda gerekli bilginin de nerede olduğunu bilmeniz gerekiyor. Bu imkansız.” Guy Laliberté tarafından 1984 yılında kurulan Cirque du Soleil, merkezi Montreal, Kanada’da bulunan bir eğlence şirketi. Repertuarında bulunan karanlık, hayat, aşk, seks gibi temaları işleyen sirk, dünyanın dört bir yanında tekrarlanan kapalı gişe performanslar sahneliyor. Aynı zamanda ONE DROP vakfının kurucusu ve su sorunlarıyla ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla uzaya uçan ilk Kanadalı olma özelliğine sahip olan vizyoner Laliberté, şirketin kreatif patronu olarak görev yapmaya ve pek çok ürünün tasarımıyla bizzat ilgilenmeye devam ediyor. Başta gençlerin haklarını korumak için yapılan Cirque du Monde olmak üzere, her yıl gelirinin %1’ini farklı sosyal programlara bağışlayan kurumun güçlü bir topluluk ruhu bulunuyor. Muhasebeden insan kaynaklarına, tedarikten pazarlamaya, depo yönetiminden dağıtıma kadar Cirque du Soleil tüm bu iş süreçlerinde SAP ERP çözümlerini tercih ediyor.
51
HABERLER...........................................................................................................................................................................................
Parsan, İK süreçlerinin verimliliğini Elsys danışmanlığında artırdı
Sadece otomotiv sanayisinde değil; savunma sanayi sektöründe de üretim yapan Parsan, Elsys desteğinde yürütülen SAP İnsan Kaynakları projesi ile kurumsal yapısındaki tüm bordro süreçlerini, özlük bilgilerinin takibini ve mevzuata uygun yasal bildirimlerini sistem üzerinden izlenebilir hale getirdi. SAP’ye tam entegre bir bordro uygulamasının devreye alınması beklentisi ile yola çıkılan proje, 2 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Tüm Parsan İnsan Kaynakları ekibinin aktif katılım sağladığı proje çerçevesinde, bordrolama sürecinin standardizasyonunun sağlanması sonucu, insan kaynakları süreçlerinde zaman tasarrufu ve verimlilik artışı gerçekleştirildi.
Borusan Grubu SAP BusinessObjects Strateji Yönetimi Projesi’nin pilot çalışması Borusan Holding’de tamamlandıktan hemen sonra ilk roll-out projesi olan Borusan Otomotiv SSM projesi, Bizcon danışmanlığı ile proje planı ve bütçesi içinde tamamlandı. Borusan Otomotiv, SSM uygulaması ile üst yönetim ve tüm departman karnelerini SAP SSM üzerinden takip edebilir duruma geldi. Farklı kaynaklardaki bilgilerin birleştirilerek tek yerden görüntülenmesine izin veren bu karne yapısı, “Balanced Scorecard” metodolojisine uygun olarak, şirketin genel ve departmanların ayrı ayrı performanslarını izlemeye olanak sağladığı gibi, şirket için standartlaştırılmış veri arşivi oluşturma konusunda da çok büyük fayda sağlayacak. Bu uygulama sayesinde şirketin strateji haritası görsel ve interaktif olarak sistemde tanımlandı. Ayrıca anahtar performans göstergeleri ve stratejilere ulaşmak konusunda yardımcı olacak projeler, “inisiyatif” olarak sisteme tanımlandı.
Anadolu Sağlık Merkezi ve D-CAT Technologies; daha verimli raporlama için SAP BusinessObjects projesini hayata geçirdi
Anadolu Sağlık Merkezi’nin finans muhasebe, gelir ve gider, operasyon yönetimi konularındaki raporlama ihtiyaçlarına yönelik SAP BusinessObjects uygulaması hayata geçirildi ve metadata katmanı için SAP Data Integrator kullanılmaya başladı. Görselliği ve kullanım kolaylığını artırmak için dashboardlar hazırlandı ve doktorlar için düzenlenen temel dashboard içinde satır bazlı yetkilendirme yoluna gidildi. Böylelikle, her doktor kendisine ait veriyi güncel ve eş zamanlı olarak takip edebilir hale geldi. Bu dashboard sayesinde, 6 ayda bir hazırlanan yaklaşık 500’er sayfalık durum raporları yükü ortan kalkmış oldu. Yaşam kalitesini artırmak için dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmak hedefiyle kurulan 2012’de devam edecek olan Anadolu Sağlık Merkezi ve D-CAT Technologies ortaklığı çerçevesinde her geçen gün standardizasyon ve KDS altyapısı geliştirmeleri devam ediyor.
“Müşteri ve Pazar” beklentilerini tüm faaliyetlerinde ana girdi olarak kullanmak, tedarik zincirini daha etkin yönetmek ve operasyonlarını daha verimli bir şekilde gerçekleştirmek için SAP APO çözümüne yatırım yapma kararı alan Çimsa’nın tercihi Bimsa oldu. Uygulama kapsamında Çimsa’nın etkin bir şekilde planlama yapabilmesine olanak tanıyacak, üretim satış ve lojistik birimlerinin iş planlarını entegre edecek, optimizasyon sağlayacak ve güvenilir veri tabanı yaratacak bir BT platformunun oluşturulması hedeflendi. Proje sayesinde operasyonel karlılıklarını artırma imkanına kavuştuklarını belirten Satınalma ve Lojistikten Sorumlu GMY Tamer Denizci, Bimsa’nın Çimsa proje ekibi ile sağladığı uyum ve sahip olduğu danışman yetkinliğinin Çimsa’ya avantaj sağladığını vurguladı.
Metric Technology, IDC Business Intelligence Road Show Konferanslar serisinde gümüş sponsor olarak yer aldı 52
Borusan Otomotiv’de SAP BusinessObjects Strateji Yönetimi Bizcon danışmanlığında canlıya geçti
Çimsa SAP APO Uygulaması Bimsa danışmanlığında canlı kullanıma alındı
İş zekası sektöründe SAP’nin SAP BusinessObjects çözümlerinde Gold Partner’ı ve aynı zamanda SAP Eğitim Partneri olan olan Metric Technology, 10. IDC İş zekası Konferans Serilerinin gümüş sponsoru oldu. Metric Technology, senenin son çeyreğinde SAP Business Objects Forum, SAP Forum 2011’den sonra IDC BI Road Show ‘da “ Hız Tutkunları – SAP HANA: Bellek içi Teknolojiler “ başlıklı özel sunum yaptı. İş analizi, bilgiye erişim ve performans yönetimindeki en son trendler ve başarı hikayelerinin yanı sıra iş zekası alanında çözüm sağlayan firmaların sunumlarına da yer verilen etkinlikte; Metric Technology, fuaye alanındaki standında katılımcılara iş zekası ve SAP HANA konuları ile ilgili son gelişmeler hakkında bilgilendirdi. Yüksek performanslı analitik aracının SAP HANA’nın yazılım pazarında çığır açacağını dile getiren Ferhat Bakan; bu teknolojinin tüm şirketleri 2015 taşıyacak stratejik bir yenilik olduğunu ifade etti.