Fotoritim eKitap Ali Balkı 1 TR

Page 1


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Fotoritim e-Fotoğraf Kitapları No:2 Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü 1.Kitap Yazı ve Fotoğraflar: Ali Balkı Kapak Grafik: Vildan Dürüst Ali Balkı ile Röportaj: Atakan Dürüst Editasyon : Berna Akcan

Bu e-Kitap, Ali Balkı’ nın Ekim 2008- Haziran 2009 arasında Fotoritim e-Fotoğraf Dergisi’nde yayınlanan yazılarından derlenmiştir. www.fotoritim.com Her Hakkı Saklıdır All Rights Reserved Yazarın izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

2


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

İÇİNDEKİLER: ODALAR BİR FOTOĞRAF DÜNYAYI KURTARABİLİR CESUR BİR DÜNYA İÇİN – MELEKLER, BULUTLAR VE İNSAN RODİN, PALMİYE VE KADIN MERDİVENLER BÜYÜTÜR BİZİ YIKAYALIM RUHLARIMIZI BİR ERİK AĞACINDA IŞIĞIN ŞİFRESİ SEVGİDİR HAYAT UMUTTUR BEYAZ RÜZGAR ALİ BALKI İLE RÖPORTAJ ÖZGEÇMİŞ

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

3


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 1 Odalar Sevgili Fotoğraf ve Sanat dostları merhaba; Her ay bu köşeden sizler ile güzel bir yolculuğa çıkacağız. Sizleri fotoğraflarımda yaşadığım, içsel sezgilerimi kaleme de aldığım bir pencereden bakmaya davet ediyorum. Fotoğraf çalışmalarımda hangi duygular içinde olduğumu sizler ile paylaşmak istiyorum. Fotoğraflarda göremediklerimizin, gördüklerimizden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Görünmeyenin gücüne bir başka bakış açısı ile bakacağız bu köşeden. Samimiyeti, Sevgiyi ve Seziyi hiç bırakmadan. Sanatın en büyük misyonunun insanı yeni ufuklara, yeni bakış açılarına uçuran bir güzellik olduğunu da hiç unutmadan. Filozof Serres’in bir sözü beni çok etkiler “Yalnızca güzellik bizi kurtarır” Evet o güzellik bir acıdan, bir çileden bir gülüşten veya bir an’dan da çıkabilir. Yeter ki bize öğretilen basmakalıp öğretilerin çok daha ötesinden de bakalım hayata. Fotoğrafçı yeni bir bakış açısı ile hayata iz bırakandır. Fotoğraf yüreklere ve düşüncelere dokunmayı sever. Bazen kışkırtır içselini keşfetmen için, bazen de yatıştırır. Bir arkadaş, bir insan oluverir fotoğraf. Senin elinden yine sana döner görünmezin gücü. O güç ki, belki de seni kurtaracak olandır. Belki yıkılmayan duvarları yıkarız, Belki kararan yürekleri aklarız, Belki görmeyen gözleri açarız, Ama bil ki sözümüz çok bilmekten değil, yürekten koşarız. Sevgilerimle.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

4


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Odalar

Odalar

Ali Balkı – 2008

Hayat da odalar gibidir. Birinden diğerine açılan, yeni dünyalar kurulan odalar! Odaların en güzeli, ışıkları yanan odalardır. Işıksız bir odada yürekler mahpusluktur. Hayatımız da, hep odalar gibi birbirinden diğerine geçmekle geçer. Hepimizin hayatta mücadele ettiğimiz, değerleri uğruna emek verdiğimiz heyecanlarımız vardır. Çocukluk ile başlar bu heyecanlar. Her yaş, her deneyim bir oda gibi açılır hayatımızda. Her bir odayı geçtikçe daha aydınlık bir odanın hayalini kurarız. Sanki yeni odalara girdikçe hemen ulaşılacak başka bir oda örülüverir duvarın arkasında, seni çağırır keşfedilmeyi beklercesine... Odaları bitmez bu hayatın. Işık işin sırrıdır. Kelebekler misali ona yönelmemizi bekler… Işığa ve yeni odalara yönelen bu yürekleri tutmak imkansızdır artık. Hayalleri ve hedefleri bitmeyecek insanın, geçeceği ve atlayacağı odalar da bitmeyecektir. Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

5


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Doğasında var bu işin… Sevdalanırsan ışığa ve alışmışsan engel aşmaya, tutamaz seni hiçbir kalın duvar… Aşmak hayatı, alışkanlık olur senin için! İçindeki kaşif, verir gücünü sen açmışsan ona kendini. Oysa, her kapıyı ve odayı aşan anahtar artık yüreğinde. Bir kere sevdalanmışsan ışığa, yeniden doğuşa, artık ölümsüzsündür odalarda. Aşılmayacak oda olmadığını bilirsin artık, yılmayan azminle. Sen aştıkça coşar; insan olur, sevgi olur, yeni bir hayat olursun. insanlar hep var oldular içinizdeki sevgi atölyesi oldukça.

Odalar ve

Fotoritim Ekim 2008 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

6


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 2 Bir Fotoğraf Dünyayı Kurtarabilir Değerli dostlarım Merhaba, Bize öğrettikleri için Fotoğrafa teşekkür ederek bu ay ki köşeme başlamak istiyorum. Bizlere olgunlaşma ve insanlar ile paylaşma yolunu açan fotoğraf başka bir dünyanın kurulabileceğini söylüyor. Kim bilir belki de bir fotoğraftır dünyayı kurtaracak olan. İçinde bizim sesimizi, kalp atışımızı, acımızı, heyecanlarımızı ve sevinçlerimizi taşıyan, ışıkla yazdığımız resimlerimiz belki de alaca karanlıktan çıkaracak olandır. Kendi sözünün peşinde olan fotoğrafçı, sözünün hayata en çok kalbimiz ile katılmak olduğunu bilir. Kendindeki, ötekini arayarak hep yolculuklardadır. İnsan öncelikle yüreği ile doğruyu görebilir ve ışık ile yeniden yaratmanın tanrısallığını deneyimler. Ne güzeldir bu bilgi ile ışığı yazmak. Fotoğraf kalbimizin ışık ile yaptığı danstır aslında. Bu asıl ise daha da güzel bir dünyanın mümkün olabileceğini bilir. Elimizde kalan güzelliklerin kıymetini bilmeye çağırır. Işık ile dansınız, Işık ile yazdığınız, Işıklar yaratmaktadır. Işıksız kalanların tek çaresi yine kalbimizdeki ışık Işık kalp ile ışır. Sevgi ile taşır Benim sana yolladığım bu buseyi. Teşekkürler fotoğrafım En sadık arkadaşım, Biliyorum, daha güzel bir dünya mümkündür artık Senin ile…

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

7


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

RÜYALARIMDAKİ KUĞU

Rüyalarımdaki kuğu

Ali Balkı - 1994

Bir kuğunun sessizliği, beyaz, vakur ve estetik duruşu ile temiz dingin, savaşsız sularda, huzur içinde dolaşması en çok özlediğimiz şey değil midir? Bir kuğuyu taklit edercesine uyumlanmak hayata, bizi belki de en büyük kalp ağrılarımızdan kurtaracak olan değil midir? Doğaya yüzümüzü dönerek, Onun ile binlerce yıldır paylaştığımız uyumlu kardeşliğimizi anımsayarak, birlikte yaşayabileceğimiz dingin sular bulmalıyız. Kuğu ve insanın bu sulardaki kardeşliği, geçmiş dünyanın en büyük dostluğu olarak geleceğin dünyasına ışık tutsun. Kuğu ve insanın dostluğu geleceğimizin resmi olsun ve bir kıyıdaki sakince duran sandalda onun şahidi. Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

8


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

İÇİMİZDEKİ SORGULAMA

İçimizdeki sorgulama

Ali Balkı - 1993

İç sorgulama yapmadan geçer mi ömür hiç? Neden burada olduğun neden sen olduğun neden neden? Kendin ile yüzleşmen için kendine dokunman gerekir. Saf ve yalansız bir yolda tüm ön yargılardan uzakta. İç sözü söze davet ederek içindeki tanrıyı bulma telaşı ne güzeldir. Bu hesaplaşmanın nerde başına geleceği pek bilinmez. Bulursun bazen kendini sessiz bir limanda, dingin bir denizde, yalnız bir fenerde, bir sandalda… Hepsi yardımcı olur sana içindeki çıkmazı bulmaya. Sorgulamanın en derinine götürür seni bir gün batımının kırmızısı. Doğum ve ölüm arasında hep bir açılan pencere aradık yeni umutlarımızı, yeni öfkelerimizi, yeni duygularımızı yeniden satabileceğimiz. Sonsuz zannettik bazen dünyayı. Sevgileri, içimizdeki beni atlayarak. Fotoritim Kasım 2008 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

9


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 3 Cesur Bir Dünya İçin – Melekler, Bulutlar ve İnsan KİMSE BENİM İLE GELMESE DE BEN GİDECEĞİM… Bugünlerde değişen toplumsal dinamikler, siyasal konjonktürler, stratejiler ve küresel ekonominin yarattığı değişimin tahribat haberleri içinde, biraz da kafa karıştırıcı hallerde bu süreci yaşamaya çalışıyoruz. “Dünyayı nasıl kurtarabilirim?” düşüncesi yerine, nasıl daha çok tüketirim düşüncesi ile doldurulduğumuz bir dönem yaşamaktayız. Sonuç olarak 21. yüzyılın başında üretici kültür değerlerinden yoksun, tüketici kültür değerlerinin önemsendiğini söyleyebilirim. Bu konuda hemen harekete geçmemizi, kendimizi kandırarak kaybedilecek bir vakit olmadığını görüyorum. Geriye dönüşü olmayan bir yola girdiğimizi kabul etmek istemiyorum. Burada herkese sorumluluklar düştüğünü, etik bir duruş gerekliliğinin, önemsenmesi ihtiyacının daha da arttığını söyleyebilirim. Geleceğe dair umudun içimizde başladığını ve çoğu zaman da içimizde gömülerek gittiğini, bir durum gerçekliği olarak ancak söyleyebileceğimi, fakat bu durumu da kabullenmek zorunda olamayacağımı da belirtmek isterim. Sanatçının sorumlulukları da işte bu bağlamda daha da önem kazanmaktadır. Hap bilgiler ile yönlendirilmeye çalışıldığımız bir dönemde, basmakalıp anlayışlara yeni bir bakış açısı getirmeye çalışan sanat, öncelikle yaşadığımız gerçekleri görerek aykırılıkları ve uyumları tesbit etmekten kendini alıkoyamaz. Entellektüel işlevi yerine getirmenin, ahlaksal bir seçim olduğunu söyleyen Umberto Eco’nun görüşü ile bir noktaya kadar örtüştüğünü de söyleyebilirim. 20.yüzyılın ünlü düşünürü Eco bir cerrahı örnek vererek, ameliyat ettiği hastasında durumun kötülüğünü ve kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını tesbit ettiğinde, yarayı kapatıp durumu kabul etmekten kaçınmadığını ve bunu söyleyebilmenin bir ahlaki yaklaşım olduğunun altını çizer. Fotoğraf, bu anlamda durum gerçeklerini cesaret ile ortaya koyarak ahlaki sorumluluğunu yerine getirmeye ve bir adım daha öteye geçerek düşündürücülüğünün çok ötesinde çözümsüzlüklerin çözümü olmaya özenen umudun ışığını aramaya devam edecektir. Fotoğrafçı için görmek ve ötesine geçme isteği yeniden yola çıkabilmenin ilk kıvılcımı gibidir. “Kimse benim ile gelmese de ben gideceğim” demek yürekliliğini gösterecek kadar. Ya siz…

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

10


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

CESUR BİR DÜNYA İÇİN

Cesur bir dünya için

Ali Balkı - 2004

BEYAZ İLE GELECEK MUTLULUK, BEYAZ BİR BULUT İLE BEYAZLARIN DÜĞÜN GECESİ OLACAK, BEYAZ BİR AYIN DOĞDUĞU GECE. BEYAZ BİR RÜZGAR ESECEK, BEYAZI EN ÇOK ÖZLEDİĞİMİZ YERDE. BEYAZ KANATLARI İLE BARIŞI BİZE GETİRECEK, BEYAZ BİR MELEK, BEYAZ BİR DÜNYANIN ÖZLEMİ İÇİNDE

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

11


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

MELEKLER, BULUTLAR VE İNSAN

Melekler, Bulutlar ve İnsan

Ali Balkı - 2004

Bulutlar, Dünyanın ilk sahipleri onlardı. Her türlü zamanda dünyayı deneyimlediler. Özgürlük onun hep var olma nedeni oldu. Müthiş bir gezgin. Geceyi nerede geçireceği hep sürpriz. Bazen çok yüksek dağların zirvelerinde, bazen yaylaların üzerinde, bazen yaprakların üzerindeki su damlalarında, bazen de toprak ananın yüreğindeki buluşmalara davetlidirler.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

12


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Eğer siz de isterseniz, yağan bir yağmurun altında yürürken saçlarınızda ve yüreğinizde buluşabilirsiniz onunla. İçlerindeki melekler uçurur onları, ortaklıkları ebedi. İnsanları, kültürleri ve doğayı yok eden savaşlara kızarcasına, bazen öfkeli, siyah ve gri oluverirler. Hep karanlığın arkasının bir ışık seli ile dolacağını anlatmak için mi bu kadar çok kararırlar bilinmez. Ölümsüz oluşları ile, hızlı şekil ve form değiştirebilmeleri, yeniden doğuşun en belirgin silüeti. Melekler ile sonsuza dek hep dost kalmaya yemin etmişçesine hiç ayrılmaksızın dolaşır dururlar. İnsanın izlerken hep yüce, ilhami duygularına neden olan bu bulutların dünyamızın en güzel varlıklarına hep böyle anlatacak bir şeyleri olmuş. Yeter ki bizler yüreğimizdeki sezgilerimizde Bulutlar ile beraber gezen meleklerin anlatacaklarını anlamaya ve hissetmeye gayret edelim. Onlar sizden önce de vardı ve hep sizin ile kalmaya karar verdiler. Eğer sizler de onlar ile aynı yolculuğa devam etmek isterseniz, Yüreğinizdeki Meleğinizi Bulmaya Karar verin. Daha mutlu, sevginin abideleştiği örnek bir gezegen olmak için. Fotoritim Aralık 2008 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

13


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 4 Rodin, Palmiye ve Kadın 1900 yıllarından sonra Rodin’in atölyesini ziyaret edenler, her şeyden çok ortalıktaki irili ufaklı birçok heykel parçaları gördüklerinde adeta şaşırıyorlardı. Rodin çok üretken bir heykeltıraş olarak hatırlanır. Üretkenliği ve “benim halkım “ diye adlandırdığı heykellerinin kalabalığıyla ün salmıştır. Rodin başka başka heykeller yaratmak amacıyla yapıtlarını bölüp çoğaltıyordu. Çalışmalarını bilenler yüzlerce parça ve etüdün bulunduğu, gerçek birer anatomi galerisinden bahsederler. Atölyesi kasılmış eller, çırpınırken donmuş hareketler, masklar ve gövdelerle doluydu. Rodin sürekli üretiyor, birleştiriyor, parçalıyor ve yeniden bir araya getiriyordu. Uzun yıllar bu çalışma disiplinini koruyarak insan anatomisi üzerinde ustalaştı. Rodin’in birçok yapıtı, başka zamanlarda, başka çalışmalar sırasında üretilmiş ve çeşitlemelerle değiştirilen ya da parçalamalar sonucunda elde edilen yeni heykellerin, bir biçimde birleştirilerek yeni kompozisyonlar oluşturmasıyla ortaya çıkmıştır. “Bakıyorum, parçalara ayırmaya, yeniden birleştirmeye çalışıyorum” der sanatçı, ”prova yapan bir terzi gibi. Ve bunu yirmi yıldır yapıyorum.” Rodin’in birleştirmeleri, günümüz sanatındaki montaj ve yerleştirmelerin öncüleridir aslında.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

14


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Rodin, Palmiye ve Kadın

Ali Balkı - 2007

2006 yılında büyük usta Rodin’in Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergisinde çektiğim birçok fotoğraf beni yeni çalışmalara yönlenmem konusunda oldukça etkilemişti. İnsan anatomisinin farklı bakış açılarıyla belleklerimize yeni izler bırakarak canlanmasıydı adeta tanıklık ettiklerim. Paris’te ıskaladığım Rodin Müzesi’nin eserleri İstanbul’da artık ayaklarıma kadar gelmişti. Müzedeki çekimlerim sırasında kendimi kaybetmiş bir semazen gibi heykellerin etrafında defalarca dönüyor, en güzel açıdan bu muhteşem eserleri görüntülemeye çalışıyordum. Müzeden atılmayı da göze alacak kadar kendimi kaybettiğimi bir ara hatırlıyorum. Neyse ki bana yapılan uyarıları da biraz dikkate alarak bir Rodinzede olmadan müzeden ayrılmayı başardım. Bana yeni çalışmalarımda ilham verdiği için, ilk kez tanıklık ettiğim bu çok kıymetli eserler önünde bir kez daha eğiliyorum. Duyguları bu kadar yücelterek, yüreğinizi adeta esir eden bu çalışmalar ancak işini çok seven bir sanatçıdan çıkabilirdi.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

15


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Yıllardır çalışmalarımda benzer bir duyguyu ve tekniği paylaşmış, farklı anlardan ve yaşamlardan izleri yeniden farklı bir görsele dönüştürmeye çalışmıştım. Bu ortak duyguların büyük usta Rodin’i daha yakından hissetmemde bana ayrı bir heyecan verdiğini de itiraf etmelim. “Hayatımızın bazı durakları ve anıları parça parça yeniden bir başka bütünü oluşturuverirler. Uyumsuzlukları uyumla, benzerlikleri de farklılıklarla sorgular yeni hayat hikayeleri. Rodin’in dediği gibi parçalara ayrılıp yeniden birleştirmek değil midir yaşadıklarımız? Hayatın her parçası bir diğer parçasını aramaz mı? Akabilmek ve sonsuz olduğunun gururunu yaşamak istercesine hayat yeniden tasarımlamaz mı başımıza gelenleri? Öğrenmek ve öğretmek üzere müthiş bir sahne değil midir yaşadıklarımız? Farklılıkların bir zenginlik olduğunu bilen sanat insanın elinden dile gelir bu sahnede. Bazen bir heykelde, bir fotoğrafta, belki de bir resimde. Anların bilgeliği, ışığın mistizmi belki de yeni bir şarkı yaratır bir palmiye yaprağı, belki de bir kadın üstüne. Sonra da geçer bir köşeye, bu sefer de aynı değerlere değer veriyor olmanın hazzı içinde izler yapıtını. “ Bir palmiye yaprağıydı tüm soruları sorduran, bazen de bir kadın. Hayatımızdaki anları, bütünün birer değişmez parçası olduğunu bilerek, sessizce harmanlayan değil midir Hayat? Bedenlerimizi ve ezgilerimizi eskittiğimiz… Aşklarımızı, coşkularımızı, kırgınlıklarımızı yaşadığımız yer değil midir? Bizi şekillendiren anın, kıymetini bilmeden geçtiğimiz yol değil midir? “HAYAT.” Augusto Rodin’in anısına; Kaynak bilgi: Sakıp Sabancı Üniversitesi ve Müzesi Rodin kitapçığı. Fotoğraflanan eser; Torse d´Adele, ca. 1882. Yeso, 13,3 x 44,6 x 18,9 cm.

Fotoritim Ocak 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

16


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 5 Merdivenler Büyütür Bizi Dar zamanlardan geçiyoruz bugünlerde; Müsrif, tüketici, kontrolsüz ve denetimsizlik sonucu ortaya çıkan ekonomik tablo karşımızda bir duvar gibi yükseliyor. Günümüzde insanın öneminin sermaye çıkarlarının çok arkasına itildiği neoliberal bir dünyada yaşamaktayız. Her türlü sosyal ilişkilerin metalaştırılması insanı her geçen gün yeni bir sorun ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yaşam mücadelesine düşen insanı bekleyen en önemli problemlerden biri de tekdüzelik yaşam şeklidir. Tekdüzeleşen yaşam anlayışı yaşamın ve sanatın zenginleşmesine fırsat vermediği gibi, daha çok düşünen, yenilenen bir dünya özlemini de beraberinde yok etmektedir. İnsanın kendini ifade etme isteği sosyal katılımının en önemli gereğidir. Çok çeşitli biçimlerde kendini ifade edebilen insanın bu alanda yarattığı en üst biçimlerden birisi sanattır. Sanat ile dile gelen ifadeler insanlığa daha hümanist ve yaratıcı etkiler bırakmaktadır. Bu dönem de çağdaş hümanizmin sanat ile yükselebileceğini kavrayan toplumlar yarının en önemli ve gerçek mirasçıları olacaklardır. Günümüzde, yaşamın merkezinde öncelikle insanın olması gerekliliğini savunan etkin bir sanat hareketine ihtiyaç vardır.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

17


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Fotoğraf: Merdivenler büyütür bizi-1

Ali Balkı - 2007

1916’da Dadaizmin ortaya çıktığı toplumsal ve psikolojik koşulların içinde bulunduğumuz dönemin koşullarıyla bazı benzerlikler gösterdiğini düşünmekteyim. Burada vurgulamak istediğim benzerlik, dadaizmin içeriğiyle olan benzeşme değil, kendini ifade etmedeki tepkisel zamanlamasıdır. (Dadaizm, dayatılan düzenin kendini meşrulaştırma ve yerleşikleştirme yönündeki tarihsel çabasına karşı bir duruştu. Dadaizim, kabul edile gelmiş düzen ve mantık sınırları içinde yaşamanın bir şekilde terk edilmesi gerektiğini, böylelikle bugüne kadar fark edilmemiş birtakım gerçeklere ulaşılabileceğini savunmuş bir akımdır). Bugün gelinen noktada ise yaşadığımız gerçeklerin yaşama verdiği zararlarının sonuçları da artık gözle izlenebilir hale gelmiştir. Sanat hareketleri yeterli ivmeye ulaşabilirse Psikolojik, Ekolojik ve Sosyolojik birçok sorunun sorulmasın da çok etkin bir ortam yaratabilirler

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

18


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Bana göre, Dadacılığın kendini bu şekilde ifade eden tavrının günümüzde başka bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Yaşamın dışına itilen insanın, yola devam edebilmesi için bugünün değerlendirmesini yaparak kendisi ve çevresi ile de barışarak önündeki zor basamakları tek tek aşmaktan başka çaresi de yok gibi görünmektedir. Bu yolda insana eşlik edecek olan yüreğine en büyük yardımın yine sanat ile kendini, ifade etmek olduğunun altını çizmenin zamanı da geldi sanırım. Yaşadığımız sarsıntılar böyle bir sürecin başlayabilmesi için dünyadaki ilk ayak seslerini oluşturabilir. Sanatın çağımızın en önemli sorunlarını görmezlikten gelmeyerek toplumsal yaşamın en önemli kaşifi olmaya devam edeceğini umuyorum. Sanatçı yaşadığı dönemin ruh hallerinden etkilenerek yoğun yaratı isteği ile şekillenir ve eserini ortaya koyar. Sanatçının bu sıkıntılı süreçte, açığa çıkarabileceği öngörüleri, ileri görüşçülüğü ve kaygıları dikkate alınabilirse ancak o zaman barış dolu bir dünya kurulabilir. Sanat toplumların vazgeçilmezi olmaya aday olduğu sürece umudun, özgürlüğün, adaletin ve insan olmanın her şeyden önce geldiğini unutmayacağız.

Merdivenler büyütür bizi-2

Her Hakkı Saklıdır

Ali Balkı -2007

All Rights Reserved

19


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Yürünen yol varılan yerden çok daha önemli bugünlerde. İnanmak, istemenin ilk adımı değil midir? Şu sözler de sanırım bu dileğimi en güzel şekilde dile getiriyor. “Topal karınca dünyanın öbür ucuna gitmeye karar verir. Çevresindekiler der ki; Bu imkansız bu yarım bacak ile mümkün değil varamazsın derler. Karınca; olsun ben de bu yolda ölürüm der.” Merdivenler büyütür bizi. Aşmak için lazım yürek sesi. O sesi besleyen güç sende gizli. İçindeki sanat ile dile gelir bu ezgi. Önüne çıkan her basamak güçlendirir seni. Hikayemiz aşmak için hep hevesli. İnsanın yine zehrini alacak olan insan seli, Ordularıyla geliyor. Besbelli. Fotoğraflanan Eser: Heykeltıraş Kemal Önsoy’un “Gel gözlerimden ağla” çalışması.

Fotoritim Şubat 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

20


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 6 Yıkayalım Ruhlarımızı Bir Erik Ağacında Güneşi kıskanırcasına tırmanan beton odalar, kara gözlükleriyle geliyor üstüme üstüme; benim gökyüzü ile aramdaki hikayeleri hiç dinlememişçesine. Anılarımı, geçmişimi hiç yaşamamışım gibi belleğimden siliyor. Kendi gibi soğuk ve sert olmamı istiyor. Doğanın tüm evlatlarını görmezlikten geliyor. Dikildiği toprağın her şeyden önce buraların ilk sahibi olduğunu unutuyor. Çocukluğumda bahçesinde erik topladığım ağacın hatırasını koştuğum vadilerin çimenini, yıkandığım derelerin suyunu, yem verdiğim kuşların kanat seslerini hatırlamıyor, kendi ellerimle diktiğim bu duvar her gün daha da yükseliyor; seninle ve benim aramda. Kendi mezarını kazan adam gibi pişmanlığın acısını hissediyor, umudun rüzgarını arıyorum, geç de olsa. Kara bir duman gibi, kara gözlüklü beton pencereler, kendi ellerimle yaktığım bu ateşten üstüme üstüme geliyor. Kalan aklıma prangalanmış bir soru dönüp dönüp çıkıveriyor önüme. Şaşırıyorum, teknolojik yaşamın ilerlemesi karşısında, insanlığın aynı oranda ilerleyememesine. Küçük bir umut ışığı sadakat ile bekliyor, belki son bir şans verir miyim diye. Son kaleyi bırakmayalım dercesine MAVİ, yeniden başlayabilecek kadar BEYAZ. Haykırıyor bir sayfa “üzerimden haydi geç” diye. Bekliyor benim umutlarım, oynayacaksın diye.

belki çıkarım

Her Hakkı Saklıdır

erik

ağacına

All Rights Reserved

sen

benimle

yine

21


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Son Kale

Ali Balkı - 2008

Yıkayalım ruhlarımızı Kulaklarımıza hoş gelen bu kuş sesinde, Kırmızı bir sonbahar esintisinde, Dudaklarındaki çilek renginde. Yıkayalım ruhlarımızı Susuzluğun berekete, Sevgisizliğin sevgiye, Cahilliğin, bilgiye dönüşmesi için. Yıkayalım ruhlarımızı Tertemiz bir dünyaya, belki yeniden uyanırız diye. Yıkayalım ruhlarımızı Varsın ben uyanamasam da bu evren, bu erik ağacı hepimizin içinde. Tatanga Mani (Yürüyen Boğa) ve Geronimo anısına. Fotoğraflanan heykel: Auguste Rodin “Eller”. KIZILDERİLİLER VE DOĞA ÜZERİNE İKİ SÖZ; 1871 yılında doğan "Tatanga Mani" ya da Yürüyen Boğa adlı, yaşamı boyunca doğayı anlamaya çalışan Stoney kızılderilisi, yaşlılığında Kanada hükümeti tarafından Kızılderili halkının temsilcisi olarak bir dünya turuna çıkarılır. 87 yaşında, Londra'da yaptığı bir konuşmada, Kızılderililerin Yüce Ruh'la ve onun yarattığı doğa ile olan ilişkisini şu şekilde dile getirir: "Biliyorsunuz, dağlar her zaman taş binalardan daha güzeldir. Şehirde yaşamak, yapay bir varoluştur. Orada birçok insan, ayaklarının altında gerçek toprağı hiç hissedemiyor, saksıdakiler dışında bitkilerin büyüyüşünü göremiyor ya da caddelerin ışıklarından geceleyin yıldızlarla süslenen büyüleyici gökyüzünü görebilecek kadar uzaklaşamıyor. İnsanlar Yüce Ruh'un yarattığı sahnelerden uzakta yaşadığında, Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

22


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

onun kanunlarını da kolayca unutuyorlar. Biz her şeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan Yüce Ruh'la iyi geçiniyorduk. Siz beyazlar bizim vahşi olduğumuzu sandınız. Bizim dostlarımızı anlamadınız, anlamaya çalışmadınız. Biz güneşe, aya ya da rüzgara övgüler düzerken, siz bizim putlara taptığımızı söylediniz. Hiç anlamadan, yalnızca bizim tapınma şeklimiz sizinkinden farklı diye, bizi kayıp ruhlar olarak nitelediniz. Biz Yüce Ruh'un eserlerini her şeyde görürdük, güneşte, ayda, ağaçlarda, rüzgârda ve dağlarda. Bazen bunlar aracılığıyla ona yaklaşırdık. Bu çok mu kötüydü? Bence biz Yüce Varlığa, bize putperest diyen beyazların çoğundan daha güçlü bir imanla, gerçek bir inançla bağlıyız. Doğaya ve doğanın yöneticisine yakın yaşayan Kızılderililer karanlıkta değildir. Ağaçların konuştuğunu bilir miydiniz? Evet, konuşurlar. Birbirleriyle konuşurlar, kulak verirseniz sizinle de konuşacaklardır. Asıl sorun, beyazların dinlememesidir. Kızılderilileri dinlemeyi hiç bir zaman öğrenemediler, bu yüzden doğadaki başka sesleri dinleyeceklerini de hiç sanmıyorum. Oysa ben ağaçlardan çok şey öğrendim, bazen hava, bazen hayvanlar, bazen de Yüce ruh hakkında." Altı Ulus Iroquois Konfederasyonu sözcüsü Oren Lyons (Onondaga), en önemli kanunların "Doğa Kanunları" olduğunu söylüyor. Lyons'un sözleri, günümüz Kızılderililerinin, atalarının yüzyıllardır söylediği şeyleri hala uygulamakta olduğunu gösteriyor: "Doğa kanunları, insan kanunlarından üstündür. İnsan kanunlarını ihlal edenler avukatların, yargıçların elindedir ve çoğu zaman suçlular bile kurtulur. Ama doğa kanunu öyle değil. Doğa kanunlarına karşı gelirseniz, gerçekten cezalandırılırsınız - hem de çok kötü. Doğa kanunlarından biri, her şeyi temiz tutmaktır, özellikle de suyu. Suyu yok ederseniz, yaşamı yok edersiniz. Bunu herkes bilir. Toprak Ana üzerindeki tüm yaşam, temiz suya bağlıdır, ama biz hala her türlü pislikle suyu zehirlemeye devam ediyoruz. Sizin kanunlarınız buna tamam diyebilir, ama hayır, tamam değil. Doğa kanunları insan kanunlarını dikkate almaz. Doğa kanunlarıyla oynayamazsınız. Suyu öldürürseniz, yaşamı öldürürsünüz kendinizinkini de. İşte doğa kanunu budur… Diğer bir doğa kanunu da tüm yaşamların eşit olduğudur. Bizim felsefemiz bu. Yaşama saygı duymanız gerekir - tüm yaşamlara, yalnızca kendinizinkine değil. Toprağa saygı duymazsanız, onu yok edersiniz. İnsanoğlu bazen yönetici konumunda olduğunu düşünüyor, ama değil. İnsan yalnızca bütünün bir parçası. İnsanın sorumluluğu var, gücü değil." Bugünün Kızılderilileri, gerek felsefeleri, gerek doğa konusundaki bilgileri bakımından atalarından hiç de farklı değil. İşte bu nedenle, bilim adamları da çevre konusunda sık sık Kızılderililere danışıyor. Birleşmiş Milletler'in birkaç yıl önce hazırladığı çevre konulu raporda yer alan sözler, Kızılderililerin doğayla olan ilişkilerini özetliyor: "Çevre ile ilgili herhangi bir şey bilmek istiyorsanız, Kızılderililere sorun." GERONİMO

Fotoritim Mart 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

23


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 7 Işığın Şifresi Sevgidir

Dali'ye "Işığın şifresi sevgidir"

Ali Balkı, 2009

Gecenin yokluğunda gelmesi beklenen, sabahı aydınlatan, sıcaklığıyla hayatı var eden, gökkuşağının sahibi, sanki evrende ölümsüzlüğün şahidi, kırmızıyı kışkırtıcı kılan, gözlerimin sahibi; Işık, olmasaydı şayet... Nasıl fark ederdim kendimi ve içimdeki senleri? Hep peşinde olduğumuz hayat, sen ve ben üstüne sebep oldu bir kere. Işık olmasaydı ne hayat olurdu, ne sen, ne ben, ne de ulaşılmak istenen aşk olurdu. Uğruna kılıç kalkan kuşandığımız, ölümüne sevdiğimiz, aşk şiirleri dizdiğimiz, ruhumun sarhoşluğu, ilham aldığımız ezgi, ışık olmasaydı nasıl var olurdu?

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

24


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Sevgi kokusu bu bahar yine çıldırtıyor beni. Kışın üşüyen yüreğimi vurdum baharın yollarına. Hep hayal ettiğim sendin, belki bu kez çıkardın karşıma. Işık olmasaydı nasıl görürdüm gözlerinin rengini, kırmızı şalının ince belinde eriyişini? Uğruna Troya’da şehir kuşattıran, Ferhat’a dağları deldiren hep aynı neden. Sana ulaşmak Tanrı’ya ulaşmak gibi. Dönerek geliyorum bir semazen eteğinde, ışığın peşinde, senin dizlerine. Kalbimde sezgi ötesi bir sevgi kuşattı beni. Işığın müptelasıyım ben artık. Biliyorum, ışık beni sana götürecek sabahı hazırlıyor. Işık sanki özlemimi sınıyor. Işık ve sevgi birbirini tanıyor. Sabır ile iz sürüyor. Ne kadar büyükse sevgin, ışık o kadar güçlü ışıyor. Biliyorum artık, ışığın şifresi sevgiymiş. Ebedi ve tükenmezmiş. Göçmen kuşların izlediği yol beni çağırıyor sanki. Sana ulaşabilmek için rehberdirler belki. Hayatın sırrını sorduruyor, bu bahar hallerim. Senin peşinde, senin özleminle, yine yollarda büyüyeceğim. Işık en büyük nedenim oldu sana varabilmek için. Gecenin sabahına kavuşması gibi, Sevdam sevdana ışınlanır. Meltemlerde sürüklenir. Bir bahar dalında Kelebeğim ben. Işığa vurgun, Geçti gün. Biliyorum, Dostlar, Işığın Şifresi, Sevgi. İsteği Hep Sev Sev Sev... Üzerinde çalışılan eser Salvador Dali.

Fotoritim Nisan 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

25


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 8 Hayat Umuttur

Hayat umuttur

Ali Balkı - 2007

Beklenilen bir durak gibi. Bir ucunda oturduğumuz üzeri bin hikaye dolu bir ranza gibi. Kimine göre de tek başınıza beklenilen bir ada gibi, sessiz ama bir o kadar da gürültülü, bin bir anı ve umut üzerine bir şarkı gibi… Beklemek kolay değildir. Ama umudun var ise bir o kadar da coşkuludur hayat değil mi? Seni yalnız bırakmayan umutların her an köşeden çıkmaya hazırdır belki. Umudun arpası sabırmış, sabrın da umuttur herhalde. Umudun var ise ayaktasın demektir yılmayan azminle. Beklemek o zaman daha çekilir olur bir o kadar da çileli. Kim bilir ki gözlerimi hiç ayırmadan baktığım yağmurla ıslanmış bu şose yol, umutlarımı bana getirecek olandır belki. Kim ne bile... Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

26


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Yine yağmurla gelecek ve yine yağmurlarla gidecektir diye... Umudun ve çıkması beklenen bir köşe başın olsun hep hayatında. Hep gidilecek bir yolun da. O yol ki kimler gelmiş ve kimler geçmiş üzerinden. Biraz daha içten bak, görürsün herhalde. Ne aşıklar, ne deliler, ne şairler... Hepsi bir iz, bir nefes bırakmışlardır ıslak şoseli, ağaçlı, biraz da hüzün dolu bu yolda. Hepsi bir yağmur tanesi gibi eridiler. Yeniden yağmak için, bir beyaz bulutla, kolkola önünde ki ıslak bu şose yoldan umut ile geçtiler. Sonra yeniden sen ben oldular, köşe başındaki umutların oldular. Beklerken hayatı, bir değil bin penceren olsun ve her biri yeni bir yola, yeni bir ağaca, belki de eski bir çınara dönsün yüzünü dediler. Tarifsiz duygularla ilerlediler. Hüzünlü, ıslak bu şose yolda dillerinde bir şiir, umuda dair, aşka dair, sabra ve sana dair. İnsan olmanın güzelliğinde biraz sarhoş, biraz gururla ilerlediler. Kırgın da olsalar yine de ilerlediler. İnsanın insana ettiği tüm zulümleri, sevgi yağmurlarında yıkayarak, arınarak gittiler. Gel de inanma artık, sensizliğe dair, sokağın ufkundan gelecek umuda, gel de inanma. Sevgi üstüne, güzel insan üstüne yola çıkmışlara. Hayat nedir ki? diye soranlara, yağmurlarla yıkanmış bu yol birer örnektir sanki. İlerlediler yine, yağmurlu ince, bu şose yolda sevgileri ceplerinde. Yağmurla geldiler, yağmurla gittiler. Her biri bahçedeki çınar ağacının yapraklarından bin damla olup geçtiler. İçlerinden birini ne hikmetse tanır gibi oldum. Evet, evet Nazım’dı o. “Hayat nedir ki?” diyenlere bir unutmayalım dercesine geçtiler.

ders

gibi akan

gözyaşlarım,

umudu

da

Yağmurlar ile gittiler. Yine bereket dolu yağmurlarla gelecekler. Fotoritim Mayıs 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

27


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı : Görünmeyenin Gücü 9 Beyaz Rüzgar

Beyaz Rüzgar

Ali Balkı - 2002

“Bilge Dağının Farkındalığı Tükenmez.” Ay tanrıçası olarak bilinen Hekate, ayın olmadığı gecelerde bilgiyi insanlara öğreten olarak karşımıza çıkar. Karanlık gecelerde yolcuya yol gösterici olduğu için, kavşaklara tanrıçanın heykellerini dikmeleri de bu sebeptendir. Güneş tanrısı Helios ise atası olarak kabul edilir. Ya Beyaz Rüzgar; Son yıllarda yanımdan hiç ayrılmayan, mütevazi not çantamdan hiç eksik olmayan bir farkındalık bilgisi ile dolaşır oldum. Bu olguyu, ilk once anlayamama, ama zamanla keşfetme duygusu ile beraber gelen küçük bir kaç sarsılma sürecinden sonra rahatlatıcı bir esneklikle yaşar oldum. İlk zamanlar hiç yanı başımdan ayrılmayan bu sıkıntının, benim ateşimi harmanlayan bir bilge olduğunu nereden bilebilirdim? Farkındalık bilgesi bir öğretmen ve ben de bir öğrenci olmuştum. Sonra hep ister oldum beni uyuşturacak ve kör edecek hiç bir bilginin beynime yerleşmemesine, aksine hep huzursuz edecek, yeniden sormamı isteyecek ve yeniden yapılanmayı yol edinecek bir tatlı rahatsızlıkla yaşamayı tercih edinecek…

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

28


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

İlk nerde takıldım bu hallere diye sordum bir keresinde bu ateşten bilgeye. Farkındalık ateşinin ilk kuşatmasının bir dağ başında, yüce bir ormanda, bir sis perdesinin içinden beyaz bir rüzgarla geldiğini gördüm. Çılgın bir yağmurun fırtına deresininin şırıltılarına kavuşmasında anımsadım hep onu. O şırıltı ve içindeki ipiltiler hiç eksik olmadı belleğimden. Hep aynı ses nasıl bu kadar zengin işitilirdi ki? Hep aynı melodinin notaları her seferinde nasıl bu kadar farklı hissedilebilirdi ki? Esen beyaz rüzgar hiç üşütmedi beni, nereye kadar uzandığı belli bile olmayan ağaçlar da hiç ürkütmedi, bedenimi sokan çılgın arılarda. Doğa ve insan dost olmuştuk bu dağlarda. Farkındalık denizinin meğerse kıyısıymış bu dağlar. Gönül gözünün de dostuymuş içimi hoplatan bu ipiltiler. Farkındalığı farkına vardırır olmanın bilgeliğinde yüce ve dik durur bu orman ve bu eşsiz dağ zirveleri.

1995, Kaçkar Dağları zirvesinde Ali Balkı

Her tepe yeni bir farkındalığın manzaralarını açar özümde. Tutku ile kayboldum üstümden geçen beyaz bir rüzgarda, yeni bir zirveye belki de yepyeni bir dünyaya ulaşırım diye. Bir sisin, tutku ötesi bilgeye ulaşmanın perdesi olduğunu nereden bilebilirdim ki? Hep bir şırıltı ama güçlü bir yürek atışının tükenmek bilmeyen atışları gibi dipsiz akabilmek bu dağlarda, yeniden cenneti bulmaktı ve yeniden hayatı kucaklayabilmekti. Sis ve Fırtına Deresi artık belleğimden hiç çıkmayan cennetimin anahtarı oldular. Beni bilgi denizinin farkındalığına kavuşturdular. Şimdi anladım, hep aynı ses ve bu yüce şırıltı nasıl bir senfoniye dönüşürmüş, tekrarlanan bir melodinin, sonsuzluk şarkısı nasıl dinlenirmiş!

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

29


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ben bir siste kayboldum. Bir yüce dağın eteklerinde, bir “Fırtınanın” mavisinde. Kanatları kırmızı benekli balık oluverdim derelerinde. Derenin şıkırtılarında kayboldum ben, bilge dağının eteklerinde. Körken ben nasıl görür oldum. Dev bir çamda kozalak oldum, Yürek yürek açıldım, ışığın her ziyaretinde. Serptim kendimi yaylaların ılık esintilerinde, farkındalık ateşinin düştüğü bu topraklara bize cenneti vadettiği için. Kaybolmak, için samimiyet gerekiyor bu denizde. Yeniden doğabilmek ve sonsuz olabilmek için Bir arı kanadında, bir balığın beneklerinde, bu sevgiyle. Ben bir siste kayboldum. Bu yüce dağın eteklerinde. Beyaz bir rüzgarda sürüklenir oldum. Buldum bizi bilginin bilge denizinin içinde. Sen ve ben bir ağaçtık artık, Kaçkarların eteklerinde. Dağların en güzeli ve Beyaz Rüzgara atfedilmiştir. Fotoritim Haziran 2009 Sayısı

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

30


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Ali Balkı ile Röportaj Ali Balkı kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Ben kendimi tarif ederken biraz da sizin içtenliğinize güvenerek şunları söylemek isterim. Etkisinde kaldığım akademik eğitimimin etkisi ile bir tasarımcı olduğumu düşünüyorum. İnsanları yaşadıkları dünyaya daha farklı bir pencereden bakmaya özendiren bir görsel tasarımcısı bu. Gönüllü bir fotoğraf tasarımcısı da diyebiliriz aslında. Tasarımda asıl yoğunlaştığım yer fotoğraf sanatı. İnsanın evrensel gelişmesine bir çakıl taşı koyma heyecanı taşıyan bir tasarım gönüllüsü de diyebilirsiniz. Sanatın her türünün, insanın ve toplumların dünyada karşılaşacağı her türlü dert ve problemden kurtaracak bir anahtar olduğunu düşünüyorum. Sanat hayatımızı özgürleştiren, yenileyen ve yaşam kalitemizi yukarı çeken bir güce sahip. Sanat estetiğin ötesinde insanlığın büyük bir öğretmenidir de. Ben de sanatımı yaşarken şartlanmışlıklarımızdan kurtulmaya çalışan bir öğrenciyim aslında. Fotoğraf sanatı ile yollarınızın kesişmesi nasıl oldu? Hayatımızda bir genetik faktörler var, bir de sosyal etkileşimler var. Benim fotoğrafa olan ilgimde sanırım her iki etken de sebep olmuş. Ailemde de fotoğrafçılar vardı. Belki de Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçılarından, Sultan BALKI benim babaannemdir. 1940’lı yıllarda Afyon Bolvadin’de hayatını fotoğraf çekerek kazanan İstanbullu bir kadın. Dedem erken vefat edince atölyenin başına geçmiş. Daha sonra oğluna, yani babama bu mesleği öğretmiş. Babam fotoğrafçılığa devam etmese de bana kadar ulaştı bu genetik süreç galiba. Ayrıca ben hayatımızdaki bazı köşe başlarına çok inanırım. Ben çocukken oyuncaklarımın arasında eski bir fotoğraf makinesi vardı. Kullanılmayan, bozuk bir makineydi bu. Herhalde tamiri mümkün olmayan bir makineydi ki; babam onu bana vermişti. O makine ile çoçukluk yaşlarımda çok fazla oynadım ve bende büyük etkisi oldu. Deri kutusunun kokusu hala burnumda. Daha sonra üniversite öğrenciliğim yıllarında gazeteciliğe merak sardım. Hürriyet gazetesi için amatör muhabirlik yapıyordum. Haberlerimi hazırlarken iyi bir makine ile fotoğraf çekmem gerekiyordu. Yıl 1979. Mahallede arkadaşımın fotoğraf makinesini kullanarak bu işi bir dönem yürüttüm. En sonunda babam bu ilgimi görmüş olmalı ki bana ait bu sefer çalışan bir makine almaya karar verdi. İstanbul'da bir turistten ikinci el bir makine aldı ve bana hediye etti. Hayatımı değiştiren diğer bir dönüm noktası da bu oldu sanırım. Daha birçok kesişme noktaları da var. Yaşam da böyle değil mi? Anlar bir araya gelerek bir ömrü inşaa ediyorlar. Güzel Sanatlar Akademisi'nde 1978'de karanlık oda çalışmalarını yaptığımız ve ilk bilinçli bilgileri aldığım ilk fotoğraf profesörümüz Mehmet Bayhan'ın katkılarını ve evliliğimin ilk yıllarında eşimin bir doğum günü hediyesi olarak aldığı sürpriz bir fotoğraf makinasını da söylemeden geçemeyeceğim. İşte anların önemi bu olsa gerek. Hürriyet gazetesinde neler yapıyordunuz o yıllarda? Üniversite yıllarınız bu iş için genç bir yaş ne de olsa.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

31


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Gazeteciliğe çok büyük merakım vardı o yıllarda. Tamamen amatör ve tamamen özgürce yapmıştım bu işi. Hürriyet Gazetesinin "serbest çalışacak muhabirler aranıyor" ilanı üzerine hemen Gözlemciler servisine başvurdum. Kendi fotoğraflarım ve kendi araştırmalarımla kendi haberimi yapmam gerektiğini söylediler. İstanbul’u gezer insanların sorunlarını dinler, fotoğraflarını çeker ve haberler yapardım. İlk Modern Kadıköy iskelesi (1980), İncirli köprülerinin inşaası (1979) vs. gibi ilk müjdeli haberleri İstanbullulara vermek çok güzel duygulardı. Sirkeci'deki ambarların şehir trafiğini nasıl zehir ettiğini defalarca haber yapmış (1979 ) ve şehir dışına taşınmaları için ciddi bir kamuoyu oluşturabilmenin mutluluklarıydı benim o yaşlarda yaşadıklarım. Şeflerim yaptığım işi beğenir iseler görsel haberim yayınlanırdı. İnsanların sorunlarını çektiğim fotoğraflar ile haber haline getirmek büyük bir mutluluktu. O yıllarda ben sokaktan, şehirden çok beslendim. Bir fotoğrafçının evinde, odasında yetişmesi mümkün değil çünkü. Sokakta ve yaşamın içinde olmak benim için çok önemliydi. Benim bugünkü fotoğrafçı kimliğimin oluşmasında o günlerin büyük etkisi olmuştur ve bana bir çok yeni yollar açmıştır o yıllar insan sevgisini de beraberinde getirerek. Fotoritim'de, İfsak'ta, Fotoğrafya'da ve daha birçok yerde yazılarınız yayınlandı ve yayınlanıyor. Yani kaleminizin de iyi olduğunu biliyoruz. Bize bu konudan biraz bahseder misiniz? Bir kere her şeyden önce şunu söylemek durumundayım. (yanlış anlaşılmalara karşı) Fotoğrafın hiçbir zaman yazıya ihtiyacı olmadı. Benim için yazı yazmak da ayrı bir mutluluk. Yaşamımı güzelleştiren bir yanı var. Bunu yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Belki de bir dönem yaşadığım birikimleri diğer bir türlü de ifade edebilmekte diyebilirim. Bir fotoğraf tasarımcısı olarak yazı ile birlikte olmaktan çok mutluyum. Fotoğrafın gücü çok ayrı. Yazı da son yıllarda kendimi bulduğum, kendimi ifade ettiğim, insanlara ulaşmam konusunda kullandığım farklı heyacan verici bir metod. Bu yüzden de fotoğraf ve yazı, ikisi şu anda flört ediyorlar. Yazının fotoğraf sanatına etkisi ve sizin yazılarınız hakkında neler söylemek istersiniz? İnsanlığın yeni çağda edindiği bir sanat fotoğraf sanatı. İnsanlığın en eski geleneklerinden resimden gelen bir yanı da var. Edebiyat ise çok eskilerden bugünlere gelen insanlığın hikayesini hala anlatmaya devam eden çok önemli ve ayrıntılı bir sanat. Ben bu yolculukta aslında bu iki sanatın kolkola girmelerini hiç şaşırtıcı bulmuyorum. Çünkü her ikisinin de derdi aynı. Daha çekilebilir, daha güzel, daha mutlu, birbirimize daha fazla dokunabileceğimiz bir dünya yaratmak amaç. Bu anlamda her ikisinin flört etmesinin hiçbir mahsuru yok. Bilakis, insanın kendini özgür ifade edebileceği, daha güzel bir insanlık kültürünün oluşturulabileceği bir yaşam için çok da yerinde ve çok da güzel buluyorum onların beraberliklerini. Zaten aslında sanatların ve disiplinlerin bir arada olmalarını ve birbirleri ile her zaman beslenmeleri gerektiğini düşünmekteyim. Zaten bir fotoğraf sanatçısı veya bir resim sanatçısı ya da bir edebiyatçı daima tüm sanatlardan besleniyordur. Sanatın herhangi bir türünü, bir tek o yönüyle ilgilenerek başaramazsınız. Yani tek yönlü olamazsınız. Benim de yaptığım, küçük bir arkadaşlık yazı ile.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

32


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Zaten bu soruma dolaylı yoldan cevap verdiniz ama tekrar sormak istiyorum. Fotoğrafın tek başına dünyayı değiştirebileceği konusu. Neler söylemek istersiniz? Fotoğrafın tek başına dünyayı değiştirebileceğine yürekten inananlardanım. Her şey bir anın, bir duygunun bir ifadesidir. Fotoğraf işte o kadar güçlüdür. Bir bakış, belki de fotoğrafçının yıllarca özümsediği felsefesini bir an görüntüleyebilmesi ya da ekranında o görseli geliştirerek (deneysel bir fotoğrafçı olmamdan güç alarak bunu söylüyorum) beynindeki fırtınaları, gerekiyorsa manipule ederek bir fotoğrafa dönüştürebilmesi çok ama çok önemli. Bu müthiş birikimin, müthiş bir enerjinin doğumunun ve belki de insan kalbine ve ruhuna dokunan çok büyük bir mesajın bir fotoğrafta olamayacağını kim söyleyebilir? Bu kadar ciddi sıkıntılarımız ve gözden kaçırılmayacak güzelliklerimiz varken fotoğrafın neler yapamayacağını kim düşünebilir? Evet, bir fotoğraf tüm dünyayı değiştirebilir ve buna ölünceye kadar inanacağım. Basılı kaç adet kitabınız var? Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap var mı? 1 tane kitabım var. Antartist yayınlarından, Türk fotoğraf kütüphanesi serisinde çıktı. Sevgili Timurtaş Onan’ın teklifi ile bu kitabı yaptık. Daha önceki yıllarda yayınlayamadığım bir kitap daha yaptım. 2000 ile 2004 yılları arasında kurguladığım bir projemi. Bu çalışmamda savaşsız bir dünyanın mümkün olabileceğini ve yaşadığımız gezegenin doğası ile barışık yaşayabilecek donanımım insanda olduğunu anlatmaya çalışıyorum. “Cesur Bir Dünya için” adını verdiğim ve demo kitap halinde hazırladığım çalışmam elimde hazır. Fakat kitabı bir türlü basım haline getiremedik. Sebebi günümüz şartları ve bu işler için sponsor bulma zorluğu bilirsiniz. Dediğim gibi kitabım “Cesur Bir Dünya için” her yönüyle hazır ve kendi gibi cesur bir yayınevi aranmakta bu işin paylaşılabilmesi için. Bir diğer kitap çalışmam ve en önemlisi de sizinle (Fotoritim) birlikte yaptığım üçüncü kitap olacak. Bu benim için çok önemli, çünkü sanal bir kitap olacak bu çalışma. Geleceğin dünyası dijitalleşen bir dünya içinde olacak. Böyle bir ortamda herkesin kullandığı internet yolu ile çok daha fazla insana ulaşma imkanı bulacağız. Ben Fotoritim'in bu ilerici yönünü bu yönde çok takdir ediyorum ve destekliyorum. Bana da bu imkanı verdikleri için tüm Fotoritim'e çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız demek istiyorum. Böyle paylaşımcı gayretler ile dünyamız zenginleşecek. Katılıp da derece aldığınız yarışmalardan biraz bahseder misiniz? Şinasi Barutçu Kupasını da almıştınız sanırım. Yarışmalar bir dönem için sanatçıyı, fotoğrafçıyı motive eder.Ayrıca fotoğraf sanatının sevilmesine de çok katkıda bulunurlar ama siz de takdir edersiniz ki her şey fotoğraf yarışmaları değildir. Sürekli yarışmalarla yaşamak zaten fotoğrafçının kendi iç atölyesine dönmesini de engeller. Birçok ödülüm ve derecelerim oldu. Hala katılabileceğim yarışmalar bulduğum zaman nadiren de olsa katılıyorum ve bundan da amatör bir heyecan duyuyorum.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

33


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Şinasi Barutçu kupasına gelince; Türkiye'de çok değer verdiğim ve çok önemli bir kupa. Bir kere içerik olarak bu kupa üç yıllık bir periyoda dayanıyor. Her yıl başarılı olursanız bir sonraki yıla davet ediliyorsunuz. Eğer üç yıl bu başarıyı sürdürebilirseniz bu üç yılın sonunda siz kupaya layık görülüyorsunuz. Her yıl siz oraya davet edildiğinizde sizden serbest bir portfolyo isteniyor ve portfolyonun içeriğinde özellikle birbiriyle ilgili, uyumlu belli bir projeyi geliştirebilmeniz gerekiyor. Ancak disiplin ile bir konuya bir yıl boyunca odaklanmanız ve çalışmanızla olabilecek bir süreç bu. Ben bu noktada Şinasi Barutçu Kupasının, Türk fotoğrafına çok büyük katkıları olduğunu düşünüyorum. O yıllarda bir disiplin edinmemi sağladı. Ben üç yıl boyunca üç ayrı proje için ciddi bir şekilde çalıştım. Disiplinli çalışılan bir dönemin sonunda, kupa da bunun bir ödülü ve hatırası oldu. Destekliyor ve takdir ediyorum bu kupayı. Umarım benzerleri çoğalır. Bazı çalışmalarınızda dijital manipulasyona manipulasyon hakkındaki düşünceleriniz neler?

rastlıyoruz.

Dijital

Ben dijital manipulasyonu sanatçının tamamen kendisini ifade edebildiği, kullandığı bir araç, bir dil olarak görüyorum. Şartlanmışlıklardan kurtulmak için, fotoğraf sanatçısının kullandığı bir bakış açısı da diyebiliriz. Bu deneysel yaklaşım fotoğraf sanatının ilk dönemlerinde de vardı. Ama insanların yaşadıkları dönemden etkilenerek deneysel yaklaşımları sıkça talep edebilmeleri, o günkü beklenti ve tutkularına göre de değişebiliyor. Beynimizdeki taleplerimizi geçmişte bir karanlık oda da yapıyorduk ama şimdi değişen yaşam şartları bize farklı malzeme kullanımını da beraberinde getirdi. Yöntemler değişebilir. Yaratım sürecinde sanatçının beyninden ne geçirdiği çok önemli. Ben nasıl yapıldığı üstünde çok duran biri değilim. Kişinin beyninde ne anlatmak istediği, derdi önemli benim için. Kullanılan tüm metodlara çok saygı duyuyorum. Burada artık dijital niçin kullanılıyor gibi bir yargılamayı yapamayız. Bu tamamen yeni çağın insana kendini ifade edebilmesi için sunduğu bir imkan. Bunu reddedemeyiz. Tabi ki uygulamanın iyi mi yoksa kötü mü yapıldığını tartışabiliriz. İnsanın yaşadığı çağın tekniklerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Elli yıl sonra bu tartışmanın yapıldığını düşünsenize. Dijital manipulasyonun yapılması ya da yapılmaması ile alakalı bir tartışmayı... Bana göre o zaman çok komik olabilecek bir tartışma olurdu bu. Belki sanata etkilerinin çok boyutlu alt ve üst bakış açılarınca değerlendirmeleri yapılacak ama olmamalıydı denmeyecek. Sonuç itibari ile sanatçı özgürdür. İster eski yöntemlerle ister manipulasyonla kendini ifade etmekte özgürdür. Amaç kendini en iyi şekilde ifade edebilmek isteğidir. Asıl varılması gereken yere yoğunlaşmalıyız artık. Nasıl yaptığı meselesi bir sonraki mesele. Fotoğraf sanatı sizin için ne ifade ediyor? Bu sanatın yokluğunda en çok nelerden mahrum kalırdık sizce? Çok teşekkür ediyorum öncelikle. En sevdiğim sorulardan biridir bu. Kendimi bu sorunuzda daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bir kere her şeyden önce fotoğraf, görsel hayatımızı bir şölene, bir farkındalığa dönüştürdüğü için fotoğrafa teşekkür ediyorum.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

34


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Fotoğraf yaşamımızı anlamlı kılıyor. Birbirimizi daha iyi anlayabilmemiz, yaşamımızın mana ve felsefe anlamında daha paylaşımcı bir dünyanın kurulabilmesi için çok önemli. Eğer fotoğraf, yaşamımızda olmasaydı galiba bu bahsettiğim güzel dünyanın kurulabilmesinde insanlık çok geriye düşerdi. Çok daha basit örnek vermek istiyorum. Yazı sanatı çok daha eskilerden gelen bir insanlık edimi. Biliyorsunuz ben de yazıya gönül veren bir insanım. Diyeceklerim bir karşılaştırma değil sadece fotoğrafın farklılığını tesbit eden bir değerlendirmedir. Okuma yazmayı bilmeyen veya farklı bir dili kullanan bir toplum düşünün. Sizin bu insanlara fotoğraf ile çok kısa bir sürede ulaşmanız mümkün. Fotoğrafın böyle bir avantajı var. Herkese çok hızlı ulaşabilen bir sanat. Farklılıklarımızda bile fotoğraf, ortak bir çok duyguyu paylaşmamızı sağlayabilir. O yüzden fotoğraf insanlık tarihinde yeni bir sanat olmasına rağmen çok güçlü. Fotoğraf olmasaydı barışa ve sevgiye daha uzak olurduk. Biraz da fotoğrafı, deneysel ve kavramsal bir fotoğraf sanatçısı olarak değerlendirmek isterim. Ben bu noktada biraz da görünmeyenin gücüne inanmış bir sanatçı olarak fotoğrafın önyargılarımızdan kurtulmamızı sağlayan, kendimizle buluşmamızı ve yeniden kendimize dokunmamıza fırsatlar veren bir sanat olduğunu düşünmekteyim. Gökyüzünde şatolar kurmanın, onları yeryüzünde inşa etmekten daha zor olduğunu düşünen bir tasarımcıyım. Bu anlamda da deneysel fotoğrafı tek katmanlı hayat anlayışımızın biraz da gerisine geçmeyi bana imkan sağladığı için tercih etmekteyim. Bu yüzden kavramsal ve deneysel fotoğrafı çok seviyorum. Fotoğraf, bakılan bir nesne olmaktan çok, bize dokunan ve hayatımızı anlamlandıran, düşündüren, iç dünyamızı şekillendiren bir güce sahip. Kendimizi seyretmek de diyebiliriz aslında fotoğrafa. Türk fotoğrafı ile Dünya fotoğrafını kıyaslar mısınız? Çok güzel şeyler yapılmaya başlandı. Çok güzel yol almalar var. Türk fotoğrafı tek başına diğer sanat disiplinlerinden ve toplumsal gelişmemizden bağımsız olarak gelişemez. Bu tamamen paralel bir şeydir. Toplumların tamamen gelişmişliği ve medenileşmesinin o ülkedeki sanat faaliyetlerinin gelişmişliği ile orantılı olduğunu düşünmekteyim. Tüm dünyayı içine alan genel bir değerlendirmeden bakacak olusak batıda sanat, örneğin bir resim sanatı, Rönesans gibi kuvvetli bir temel üstünde oturuyor. Biz bu konularda maalesef batı kadar hızlı gidemedik. Bazı farkındalıkları insanlık miraslarını göremedik. Ama artık geride kalmamız için bu tam yeterli bir sebep olmamalı. Yapılacak çok şey var. Çünkü bizim yaşadığımız topraklar birçok medeniyete ve sanat dallarına ev sahipliği yaptı. Anadolu toprakları sanatın çok takdir edildiği ve çok saygın olduğu birçok dünya medeniyetine ev sahipliği yaptı. Biz bu etkileşimlerle bu topraklarda büyümüş harmanlanmış insanlarız aslında. Bu süreçleri çok bilincine varamadan ıskaladığımız dönemlerimiz de maalesef olmuştur. Onun için aslında nerden başlayabileceğimizi, nerden heyecanlanabileceğimizi bugün söyleyebilmemiz lazım. Kolay değil, büyük bir kültürel zenginliğin üstünde oturuyoruz. Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

35


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Sanata değer veren bir toplum olmaya kucak açarsak Türk fotoğraf sanatı da bundan etkilenecek ve gelişecektir tabii ki. Düşüncenin yaratıcılığından beslenen özgür bir anlayışı felsefe edinmeliyiz. Toplumlar kültürel süreçlerini zamanı geldiğinde aşma cesaretini gösteremez ise sonrasında o katlanarak farklı sosyal problemler olarak önünüze gelir. Batı, bu süreci bedelini göze alarak deneyimleyebildi, hala da deneyimliyor. Aslında sohbetimiz de bunların hepsini bir bütün olarak değerlendirmeye çalıştım ben. Türkiye fotoğraf sanatında özellikle gençlerin idealist duruşlarını çok beğeniyorum. Çok cesaretliler. Fotoğraf sanatına son zamanlarda gösterilen ilginin arttığını görmekteyiz. Toplu kontrol edilebilir bir sinerjiye dönüşebilmesi için biraz daha disiplinli çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu enerji boşa gitmemeli. Türk genci hakikaten müthiş heyecanlı, yetenekli ve müthiş öğrenme tutkusu içinde olan bir gençlik. Galiba biz o gücü organize edebilirsek özel ve resmi kurumlar, dernekler, sivil toplum örgütleri bağlamında, o zaman Türk fotoğrafı çok daha başarılı yerlere gelecektir tabii ki ülkemde. Hangimiz bir sanatçıyı ne kadar destekliyoruz, bir düşünün bakalım. İşe isterseniz kendimizden başlayalım! Tabii ki tüm yaşam ve geçim kaygılarından biraz da arınarak. Gelecek için planladığınız projeler ve gençlerimize önerilerinizi sormak istiyorum. Ben sürekli yüreğime sondaj yapan bir insanım. Yeni çalışmalarım ve proje düşüncelerim var. Öncelikle yeni bir projenin doğması benim için çok kolay değil. Çok çalışma gerektiren bir süreç bu. Ben “Cesur Bir Dünya İçin” projemi dört senede gerçekleştirebildim. Benim bir projeyi çıkarmam birkaç yıldan aşağı sürmüyor. Ben birkaç ayda proje çıkartamıyorum. Ben o proje ile ilgili her şeyi okumak ve proje ile ilgili her türlü kendimi geliştirmek istiyorum. İlgilendiğim konunun bir öğrencisi olduğumu düşünüyorum. Bu öğrenciliği yaşayamadan, o bilgileri sindirmeden ve anlamlandırmadan yapabileceğim bir projenin hiçbir işe yaramayacağını biliyorum. Gerekiyorsa bu uğurda acı çekmeliyim. Gerekiyorsa kafam karışmalı. Hedefimdeki kendi derdimle derinleşmeliyim. Derdim ile derinleşemesem ben projemi ortaya çıkaramam. İnsanın yaşadığımız bu gezegende, bu müthiş hikayesinin anlatıldığı ve bizi çok daha ötelere götürecek bilgi ve ışığın peşindeyim. Bunu anlatabileceğim yeni bir yaklaşım ve düşünce arayışı içindeyim bugünlerde. Yani yine insan, yine evrensel. Belki de bu sefer farklı bir gözle yaşama bakarız diye noktalamak istiyorum. Bundan sonrası da sürpriz olsun… Gençlere de önerilerim şunlar olabilir. Bir kere her şeyden önce araştırsınlar, okusunlar ve tüm düşünce ve sanat disiplinlerini incelesinler. Bir fotoğraf sanatçısı olmanın yolu birçok sanat disiplinini takip etmekten geçer. Kesinlikle tek yönlü olmayacaksınız. Bir de bir tehlike görüyorum ve uyarmak istiyorum. Ben yeni çağın enstrümanlarına çok önem veren bir insanım ama şunu da eklemek istiyorum. Bilgisayarlar ve odalara kapanılan çok uzun süreçler aslında bizi yaşamdan koparıyor ve antisosyalleştiriyor. Yaşamın daima içinde olsunlar, yaşasınlar Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

36


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

nefeslensinler ve hissetsinler. Daha sonra yaşadıklarını ve düşündüklerini inşaa etsinler.

odalarında

ve

bilgisayarlarında

Röportaj: Atakan DÜRÜST 2009 Yer: Fotografevi

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

37


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Özgeçmiş 1961 Yılında İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil Sanatları bölümünü bitirdi. Öğrencilik yıllarında Hürriyet Gazetesi`nde muhabirlik yaparak İstanbul' un çevre sorunları ile ilgilendi. İFSAK ve FOTOGEN fotoğraf sanatı derneklerinde üye olan sanatçı 1993-1997 yılları arasında çalışmalarını "EVREN SEVGİSİ ve YAŞAMIN GİZEMİ" adlı saydam gösterisine dönüştürdü. Bu çalışmaları İFSAK 12. İstanbul Fotoğraf Günlerinde, İstanbul Saydam Günleri gösterilerinde, İstanbul Üniversitesi'nde ve Tarih Vakfı'nda düzenlenen gösterilerde izlendi. 2000-2004 yılları arasında ise "Cesur Bir Dünya İçin" adlı projesini hazırladı. Sergi ve kitap projesi için çalışmalarını sürdürmektedir.

Ulusal birçok sergi ve etkinliklere katılarak ödüller aldı. (İstanbul Büyükşehir Belediyesi fotoğraf yarışması 1994 birincilik) Eserleri kurum arşivlerine ve kataloglarına kabul edildi. Çalışmaları kültür ve sanat dergilerinde yayınlandı. Panel ve söyleşilere katılarak amatör fotoğrafın gelişmesini destekledi. 1998'de Türk fotoğrafında verilen ödüllerden biri olan Şinasi Barutçu Kupasını almaya layık görüldü.

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

38


Ali Balkı – Görünmeyenin Gücü (1.Kitap)

Fotoritim e-Kitapları

Uluslararası birçok yarışma ve bienallere katılarak sergilemeler ve ödüller aldı. (FIAP patronajı ile Avusturya, Fransa, Danimarka, Finlandiya, Makedonya'da düzenlenen yarışmalarda 1994-2000 yılları arasında sergilemeler aldı.) 1998'de FIAP'ın Danimarka'da düzenlenen uluslararası yarışmasında "The Golden Best Essay" ödülünü aldı. 1996'da 19.FİAP saydam bienalinde ülkelerde gümüş madalya alan Türkiye fotoğraf ekibinde bulundu. Japonya’da 2004, Slovenya’da 2008 yıllarında Türkiye’nin tanıtıldığı sergi projelerine katıldı Sanatçıya 1999’da Uluslararası Fotoğraf Federasyonu tarafından AFİAP ünvanı verildi. Fotogen Fotoğraf Sanatı Derneği’nde 4 yıl yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptı. (1999-2003) İlk kitabı 2006 yılında Antartist Yayıncılık'tan Türk fotoğrafçılar kütüphanesi serisinde retrospektif çalışmalarını içerecek formatta yayınlandı. Son kitabı sanal formattaki e-Kitap Fotoritim tarafından 2008 ve 2009 da eFotoğraf Fotoritim dergisinde yayınlanan yazı ve fotoğraflarını içermektedir. Sanatçı, kreatif düşüncenin, fotoğraf çalışmalarında görsel zenginliği ve düşünce ufkunu genişlettiğini düşünüyor. Gerçekleştirdiği projelerde, insanın varlık nedenini mistik bir düşünce ile derinleştirerek sorgulamaktan zevk alıyor. Ali Balkı sanatçıların taşıdığı sorumluluğu şu sözler ile ifade ediyor. “Biz sanatçıların bu basmakalıp düzenin dışına çıkıp, egemen kalıplaşmış imgelerin dışında yeni bir dünya kurmaları gerektiğine inanıyorum.” Evren sergisi projesinin oluşumunda esinlendiği duygularını da şu sözlerle dile getiriyor. “Doğada; sistemi bozmaya yönelik katkımız, uyma katkımızdan daha fazla olduğunu bildiğimiz halde vazgeçemeyiz dünyadan, kuşlardan, dağlardan, birbirimizden, korkularımızdan bile. Çünkü biz, hepimiz, evreniz bu muhteşem geçişlerde.” “Evrenin bir parçası olmak ne güzel. Dünya bizim evimiz ve hepimiz aynı evde yaşayan ortaklarız, kimimiz çiftçi, kimimiz yazar, kimimiz ağaçlar, kimimiz bulutlar, kimimiz kayalardaki yeşil yosunlarız, evrenlerin ötesindeki bitmeyecek olan yolculuğa çıkmışız.” “Evrensel sorularımızın cevaplarını bulabilmemiz için: barışın, sevginin ve yüksek bilincin peşinde olma gerekliliğini, evrensel sevgiyle bu bilincin korunabileceğini savunuyorum.” 1993

Her Hakkı Saklıdır

All Rights Reserved

39


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.