Matbaa Teknik Kasım'13

Page 1




ayın konusu editör

matbaa&teknik

Klişe Ama Gerçek Bu ay sizin için dopdolu bir dergi hazırladık. Evet biliyorum, klişe ama gerçek. Yaz, Ramazan, Bayram derken sessizlikle geçen Haziran, Temmuz ve Ağustos’un ardından girdiğimiz hareketli günlerin biriktirdiklerini ancak toparlayabiliyoruz. Geriden öne doğru gelelim:

Fespa Eurasia

Akif Tatlısu

Fespa, Avrasya bölgesini hedefledi ve bunun için bölgenin merkezi olan İstanbul’a geldi. Kendi basın bültenlerinde de belirttikleri gibi “yeni fuar standardını” belirledi. Çok da güzel oldu. Derin ve eşsiz röportajlar içeren Fespa Eurasia sonuç dosyası da ilerleyen sayfalarda. Sayfa 176

akif.tatlisu@img.com.tr

Labelexpo Europe Tarsus Group, son iki Labelexpo Europe fuarında sirk ve sihir temalarını kullandı. Bu fuarda ilizyonistin şapkasından inkjet çıktı. Şaşılası dijital etiket baskı çözümlerini ofset takip etti. Fleksonunsa bu yeni oluşumlar karşısında kılı bile kıpırdamadı. Büyük abi rolüne devam. Etiketçi iseniz ya da etiket basmaya niyetli, Labelexpo sonuç dosyasını ilerleyen sayfalarda bulacaksınız, kaçırmayın! Sayfa 138

Ipex 2014 Ipex 2014 hakkında herkes ümitlerini kesmişken ve hatta programından çıkarmışken Informa Exhibitions pazarlama bombardımanına başladı. Öyle ki daha bu aydan bir bölüm ayırmak zorunda kaldık. Matbaacıları ya da İngilizce bile tüm matbaacıları orada olmaya zorlayacak programları ve niçin Ipex’e gitmek gerektiği konusundaki 10 soru 10 cevaplık makaleyi görmek için Ipex 2014 bölümünü okumalısınız, ihmal etmeyin bence! Sayfa 126

Yeşil baskı ve sürdürülebilirlik Yukarıdaki dosyalara hiç gerek kalmadan en az yılda altı sayı çıkaracak kadar geniş ve derin bir konu. Hassasiyetlerini ortaya koyup sorularımızı nezaketle cevaplarından uzmanlara teşekkür ederiz. Bu dosyanın ana fikri şu ki artık yeşil rengin dışında ve sürdürülebilir olmayan bir matbaacılık tamamen çağ dışı. Bu konuyu öğrenmemiz lazım. Dernek, Oda, Vakıf, Fuar şirketi, Okul; her kim varsa bence tüm etkinliklerde bu konuyu birinci sıraya taşımalı. Sayfa 6 Sene sonunu karşılayacağımız bu günlerde yeni yılın bereketiyle dolu matbaalar dileği ve saygılarımla

2


künye

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ Ebru PEKEL ebru.pekel@img.com.tr MUHASEBE MÜDÜRÜ Mustafa AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr

GRUP BAŞKANI: H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ Mehmet SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ahmet.kizil@img.com.tr Ahmet KIZIL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR Anıl ANALAN anil.analan@img.com.tr GRAFİK TASARIM Ahmet YEDEK ahmet.yedek@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ&BASKI SORUMLUSU

İsmail GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr REKLAM MÜDÜRÜ M.Akif TATLISU akif.tatlisu@img.com.tr FOREIGN RELATIONSHIP MANAGER M.Akif TATLISU akif.tatlisu@img.com.tr

3

ABONE/SUBSCRIPTION İsmail ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 ADRES/HEAD OFFICE 29 Ekim Cad. No: 23 34197 Yenibosna / ‹stanbul / Turkey Tel: +90.212 454 25 00 Faks: +90.212 454 25 98 www.matbaateknik.com.tr matbaa&teknik® dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. matbaa&teknik® Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan matbaa&teknik® Dergisi ayda bir yayınlanır. matbaa&teknik® İletişim Magazin Gazetecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tescilli markasıdır. Articles and news may be reproduced by stating matbaa&teknik® as the source. matbaa&teknik® is published monthly. Advertisements’ responsibilities published in our magazine pertain to advertisers.


içindekiler

Ekonomik Düşün, Ekolojik Üretim Yap

H-UV İle Tasarruf ve Yeşil Baskı İmkanları

6

Matkim’in Önceliği Sağlık STANDART’ları

26

% 60‘a Varan Oranlarda Enerji Tasarrufu

42

48

reklam indeksi AKTİF MATBAA MAKİNELERİ...............93 ARAS GRUP.........................................29 ARAS MATBAA MALZEMELERİ............31 ASTEKS................................................71 BAK-ON.........................................73, 75 BALKAY KİMYA...................................81 BATI MERDANE...................................79 BUDAK KAĞIT...............................53, 55 CANON............................................. A.K ÇÖZÜM DANIŞMANLIK.......................63 DERELİ GRAPHIC......................23, 25, 43 DURAN MAKİNA.................................77 EFEM MATBAA MALZEMELERİ............37 ERAYSAN........................................Ö.K.İ ESEN GROUP.........................................9 ESKO TÜRKİYE.....................................33 FESPA CHINA................................... A.K.İ FESPA EURASIA.................................183

FEZA CİLT............................................83 FOTOLIA..............................................97 FUJİFİLM..............................................27 GOSS INTERNATIONAL..........................3 GRENSAN......................................57, 59 HEIDELBERG..................................19, 21 HP LATEX............................................13 IPEX 2014..........................................131 İHLAS KOLEJİ.....................................103 İHLAS PAZARLAMA...........................115 KRİSTAL İNŞAAT................................105 KRYOTÜRK..........................................35 KUZULUK..........................................109 M. HUBER TÜRKİYE...............................7 MATKİM............................................Ö.K MATSET...............................................61 MİTRA...........................................49, 51 NET İLETİŞİM.............................120, 121

NOVA BASKI.......................................85 PAPERWORLD......................................69 PASİFİK................................................39 PRINTER OFSET....................................15 PRINTWATER.......................................69 RICOH TÜRKİYE...................................45 SUNCHEMICAL....................................41 TEMPO MAKİNA..................................11 TOLGAHAN.........................................91 TURKUAZ BASKI..................................67 ULTRA.................................................65 UPM......................................................1 UŞŞAK MATBAA..................................89 XEIKON-TR...........................................47 XEROX.................................................17


index

Ipex 2014 Hakkında En Çok Sorulan 10 Soru ve Cevabı

Dijital Baskı Ekipman Paketi Kampanyası

92

126

HP, Labelexpo’da Dijital Baskı Çözümlerini tanıttı

Türkiye’deki Geniş Format Etkinlikleri İçin Yeni Bir Standart

140

176

FESPA’nın Farkı!

Bu Hıza Müşteri Dayanmaz

182

ayın konusu 8

98

EFI’nin Çevre Duyarlılığı ve UV Kürleme’nin Avantajları

184

aktüel 112 Dscoop EMEA’nın Sağladıkları

EFI’den Marc Verbiest , “Üreticilerin daha çevre dostu üretim metotlarını benimsemeleri gerekiyor”, diyor.

Jon Bailey: “Dscoop üzerinden yaptığım sözleşmeler sayesinde ABD, Çin ve Avrupa’da yeni müşterilerim oldu. En son olarak da bir Türkçe tercüme ayarlayabildiğim için bir iş aldık ve Türkiye’deki bir Dscoop üyesi için yerel baskı anlaşması yaptık. Dolayısıyla rekabet hissi hiçbir şekilde olmadığı gibi, Dscoop üyeliğinin kârlılığımızı daha da arttırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.”

print and publishing

print buyer

X-Rite Pantone and Sun Chemical Make It Easier for Printers and Converters to Use PantoneLIVE New PantoneLIVE libraries cover 80 percent of the substrates used in the packaging industry

118 Speedmaster XL 106 ile IML ve Metalize Etiket Üretimi Yılmaz Ambalaj, Speedmaster XL 106 ile IML ve metalize etiketleri maksimum kalite ve hız ile üretiyor.


ayın konusu

matbaa&teknik

Ekonomik Düşün, Ekolojik Üretim Yap Ömer Meray: “Heidelberg makineleri ile üretim yapan matbaaların “ekonomik düşün, ekolojik üretim yap” ilkesi ile “yeşil baskı” ilkeleri ile çalışmalarını sağlayarak, kârlılıklarını artırmak ve sürdürülebilir üretim proseslerini oluşturmalıyız.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Ömer Meray: Yeşil baskıdan söz etmeden önce, yeşil baskı şartlarının neden gerektiği anlamamız gerekiyor ki burada “karbon ayak izi” konumuzun esasını oluşturuyor.

Karbon ayak izi nedir? Karbon Ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Karbon ayak izi iki ana parçadan oluşur: doğrudan/birincil ayak izi ve dolaylı/ikincil ayak izi. Birincil ayak izi evsel enerji tüketimi ve ulaşım (sözgelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsüdür. İkincil ayak izi kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür. Küresel ısınmanın boyutları gün geçtikçe artmakta ve dünyamızı tehdit eder hale gelmektedir. Küresel ısınmanın en büyük nedeni diğer gazlar ile birlikte en büyük çapta karbondioksit ve metan gazı salınımıdır. Atmosferdeki karbondioksit ve metan oranlarındaki artış, dünya yüzeyinin sıcaklığını yükseltmektedir. Karbondioksit gaz salınımın en büyük nedeni de ülkelerin sanayi üretimleri ve insanların tüketim (gıda, ısınma, ulaşım, vs) alışkanlıklarıdır. Dünya ülkeleri Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çerçevesinde, Kyoto Protokolü üzerinde 1997 yılında anlaşmaya varmaya çalışmışlar, 2005 yılında yürürlüğe koymuşlar ve 2009 yılı itibari ile 181 ülke protokolü imzalamıştır. Türkiye’nin de dahil bu protokolü imzalayan ülkeler, süreçler içerisinde karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını (emisyon azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti yani karbon telafisi yoluyla 6

haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. Günümüzde en büyük gaz salınımına neden olan iki ülke Çin ve Amerika olup, diğer bir önemli sebep ise gıda israfıdır. Sera gazlarının kontrolünün sağlanmaması halinde, üretim sistemlerinin yenilenebilir enerjilerle gerçekleşmemesi ve tüketim alışkanlıklarının değişmemesi halinde gelecek nesillerin, çocuklarımızın çok zor yaşam şartları ile karşı karşıya kalacaklarını bilmemiz ve bugünden hem ebeveynler olarak ve hem de üreticiler olarak sera gaz salınımın da kişisel ve kurumsal tedbirlerimizi almalıyız. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Ömer Meray: Az önce belirttiğim gibi hem kişisel ve hem de kurumsal olarak yaşantımızda ve tüm imalat sektörlerinde karbon salınımını ve sera gazlarını düşürmemiz gerekiyor. Bu sayede küresel ısınmanın ve dolayısı ile iklim

değişiklerinin çevre ekolojik değerlerine zarar vermesinin önüne geçmek ve gelecek nesillere de yaşanabilir ortamlar sağlamamız gerekiyor. Sektörümüzde de “yeşil baskı” ile üzerimize düşen karbon salınımının azaltılması ve karbon telafi programları ile daha iyi bir ortam sağlayabiliriz. Yeşil Baskı’nın çevre koruma ve ekonomik olarak avantajlarını kısaca aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: - Matbaanın yeşil baskı uygulaması ile rakip matbaalara göre farklılık sağlaması ile daha fazla müşteriye ulaşabilmesi - İhracat bazında nihai görsel baskı alıcılarına daha rahat ulaşabilmesi - Firma imajının yükselmesi - Üretim esnasında enerjiden ve sarf malzemelerinden tasarruf ile kârlılığın artması - Matbaa baskı ortamının çalışanlar açısından daha sağlıklı ve güvenli olması matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Ömer Meray: Heidelberg Druckmaschinen



ayın konusu

matbaa&teknik

AG, 1992 yılından itibaren “Çevre Koruma Politikası”, şirketin kurumsal felsefesinin bir parçası olarak yürürlüktedir. Heidelberg’in çevre koruma politikasını üç başlık altında toplayabiliriz: 1)Heidelberg’in ürün ve hizmetlerini oluşturmasında uyguladığı teknoloji, proses ve karbon salınımı telafisi: Bu amaçla Heidelberg ürün ve hizmetlerinin oluşturulmasında karbon salınımın düşürülmesi için Heidelberg’in aşağıda belirtilen sertifikasyon kapsamlarını Heidelberg, WieslochWalldorf, Amstetten, Branderburg, Kiel, Leipzig, Ludswigburg ve Amerika/Sidney fabrikalarında uygulanmaktadır. - DIN EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi (geniş kapsamlı, sera gazlarının emisyonun azaltılması) - ISO 9001Kalite yönetim sistemi - ISO 14001Çevre yönetim sistemi 2.2)Üretim proseslerinde karbon salınımını düşürmek ve engellemek

- ISO 16001Enerji yönetim sistemi - ISO 18001 İş sağlığı ve güvenliği yönetimi

2.3)Üretim esnasında firenin azaltılması ve engellenmesi

- Heidelberg’in kendine ait kojenerasyon sistemi ile çevre koruma şartlarına uygun şekilde kendi ihtiyacı olan elektrik ve ısı gereksinimi üretmesi

Baskı grubunda Heidelberg “yeşil baskı” paketleri ile baskı makinesi ve Star yan ekipmanları ile sarf malzemelerinden, enerji tüketiminden ve karbon salınımından elde edilebilecek tasarruflara örnekler:

- Heidelberg Print Media Academy ve Heidelberg’de kullanılan tüm kağıtların FSC sertifikasyonlu olması Üretimdeki kaçınılmaz olan karbon salınım miktarlarının telafisi için de Heidelberg, Batı Afrika ülkesi olan Togo’da “Project TOGO” olarak anılan 1,000 hektarlık bir alanın “natureOffice GmbH” STK’nun kontrolü altında ağaçlandırılmasını sağlamaktadır. Project Togo kapsamında Heidelberg ayrıca sosyal sorumluluk projesini de gerçekleştirmektedir: - Bölgeye elektrik sağlamak için bir solar sistemin kurulması - Bölge insanlarının ihtiyacını karşılamak üzere temiz su tedariki - Bölge insanlarının ihtiyacını karşılamak üzere bir sağlık merkezinin kurulması - Kapsamında çevre koruma derslerinin de işleneceği bir okul yapımı Heidelberg’den “yeşil baskı” paketi alan matbaalar aynı zaman da “Nötr karbon” sertifikasına ve “Yeşil Baskı” logosuna sahip olacaklardır. Tabii matbaaların aynı zaman yeşil baskı ilkelerine uyduklarına dair yetkili kuruluşlardan sertifikasyonlarını almak için önce eğitimlerini alıp ardından uygulamalarını raporlamaları da gerekiyor. 2)Heidelberg makineleri ile üretim yapan matbaaların “ekonomik düşün, ekolojik üretim 8

yap” ilkesi ile “yeşil baskı” ilkeleri ile çalışmalarını sağlayarak, kârlılıklarını artırmak ve sürdürülebilir üretim proseslerini oluşturmak. “Yeşil Baskı” için Heidelberg baskı öncesi, baskı ve baskı sonrası makine ürünlerini, Prinect yazılımlarını, Saphira sarf malzemelerini, Systemservice teknik servis hizmetlerini ve toplamda oluşabilecek karlılıklarını bir örnekleme ile aşağıdaki şekilde tanımlayabiliriz: 2.1)CO2 engellemek:

salınımını

düşürmek

ve

Baskı üretimi sırasında ortaya çıkan karbon salınımını % 90’ı kağıt ile ilişkilidir. Dolayısı ile kağıt baskı esnasındaki firesinin minimize edilmesi gereklidir. (1,000 kg lifli kağıt üretiminde yaklaşık 1,280 kg CO2 harcanmaktadır. 35x50 ebat Heidelberg Speedmaster SX52 Anicolor teknolojisi ile yılda 87 metrik ton CO2 tasarrufu sağlanabilmekte ve bu da yaklaşık 8,7 hektarlık bir orman alanına karşılık gelmektedir) Üretim esnasındaki karbon salınımın ölçüm sistemi ise Heidelberg ve Darmstadt University of Technology (Darmstadt Teknoloji Üniversitesi) birlikte çalışması ile oluşturulmuştur.

Kısa iş hazırlık süreleri, yüksek hızda sabit baskı kalitesi ile üretimde yüksek verimlilik sağlanması, enerji tasarrufu ile düşük maliyetli üretim ve toplamda karbon salınımının düşürülmesi esastır. - Kağıt tasarrufu sağlayan kısa iş hazırlık süreleri, Prinect Pressroom Manager ile CIP4 baskı veri aktarımı, Prinect Color Assistant ile baskı karakteristik eğrilerinin oluşturulması baskı işine ait preset verilerin doğru ve hızlı ayarı, Prinect entegre spectrofotometric renk ölçüm sistemleri ile sabit baskı kalitesinin sağlanması, - Enerji metre sistemi ile her 1,000 tabaka baskıda harcanan enerjinin hesaplanması, ekranda takibi, - Sinüsiodal senkronize ana motorlar bakım gerektirmez ve enerji tasarrufu sağlar, - AirStar ile İstenilen üretim kapasitesine ulaşıldığında, üretim sırasında çalışan turbo radyal kompresör sayısında azalma ile % 70’e varan enerji tasarrufu, - 35x50 ebatta Speedmaster SX52 Anicolor ve 50x70 XL75 Anicolor modellerinde kısa mürekkep besleme hattı ile 20 tabaka ile istenilen baskı değerlerine ulaşılarak, kağıt firesinden, iş hazırlık süresinden ve üretim süresinden tasarruf,



ayın konusu

matbaa&teknik

yarışmasını düzenledi. Matbaalar yeşil baskı konusunda yaptıkları, uyguladıkları çalışmalar ile bu yarışmaya katılıyorlar ve sonuçta ödül olsun olmasın, firmalarını uluslararası arenada “yeşil baskı” uygulayıcısı olarak tanıtabiliyorlar.

- CombiStar vargel merdaneleri ısı kontrol sistemi ile sabit baskı şartları, hazne suyu iletkenlik ve sertlik kontrol ve takibi (Matbaanın da ayrıca bir hazne suyu osmosis sistemi kurması faydalı olacaktır) - FilterStar ilave filtre sistemi ile temiz hazne suyu dayanım süresinin 6 – 12 ay periyotlara çıkarılması,

matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? (Kimyasallar, mürekkep, kağıt, matbaanın fiziksel özellikleri vb.) Ömer Meray: Matbaanın “yeşil baskı” uygulayabilmek için bir sürdürebilirlik yönetim politikası olmalı ve prosesleri, kontrol ve takibini eksiksiz gerçekleştirmeli ve sertifikasyon süreçlerini raporlayabilmelidir.

- CombiStar Pro sistemi ile dış mekan ısısının 20 dereceye kadar olması durumunda hazne suyu ve vargel merdane sisteminin soğutulmasında elektrik enerjisi kullanılmadan doğrudan dış mekan ısısı ile ünitelerin soğutulması ile enerji tasarrufu sağlanır, - Düşük alkollü veya alkolsüz (IPA) baskı için Heidelberg paketi, - Hazne folyosu ile mürekkep hazne motorlarının korunması sayesinde kalibrasyon gerektirmeyen sabit baskı kalitesi ve hızlı iş değişimi ile kısa iş hazırlık süreleri sağlanması, - InkStar kartuşlu veya doğrudan mürekkep besleme sistemi ile mürekkep tasarrufu - DryStar kurutma sistemi ile ortaya çıkan ısı enerjisinin geri kazanılması ile enerji tasarrufu. Basılı tabakanın çıkışta kurutulması için uygulanan sıcak hava kullanıldıktan sonra emilip, içindeki nem alındıktan sonra tekrar kurutma işlemi için çıkışa gönderilir. Ayrıca Heidelberg DryStar kurutma kasetleri basılı materyale optimum yakınlıkta kurutma yaptığı için ısı kaybı olmamakta ve etkili bir kurutma sağlanmaktadır. - DryStar LE-UV, düşük enerjili UV kurutma ile enerji tasarrufu sağlanır, - Baskı makinesinde en çok enerji tüketimine neden olan üniteler, kompresörler, vargel soğutma sistemi ve kurutma sistemidir. Bu sistemler enerji tüketirken aynı zamanda ısı üretirler ve genelde bulundukları kabinler hava ile soğutulmakta ve bu durum oluşan sıcak havanın ortamdan uzaklaştırılıp yeniden taze havanın beslenmesi sonucunda enerji tüketimine neden olmakta ve matbaa bakı ortamını da değişken hava sirkülasyonu etkilemektedir. Heidelberg bu sistemleri hava yerine bina dışı merkezi su soğutma sistemi ve bina içi kapalı devre kabinlere su pompalama sistemi ile soğutmakta ve çok büyük oranda enerji tasarrufu ve maliyet düşüşü ile birlikte karbon salınımını da azaltmaktadır. - Ve diğer CleanStar pudra emici, WashStar yıkama solventlerinin toplanması ve arıtılması ile tekrar kullanımı, vs - Çevre dostu Heidelberg Saphira sarf malzemeleri ile üretimde yeşil baskı şartlarını gerçekleştiren üretim ve tasarruf - Kimyasalsız kalıplar ile üretim - Heidelberg Systemservice teknik servisinin sunduğu servis anlaşmaları ile sürekli sabit kaliteli baskı sağlanması, makinelerin kontrol altında kesintisiz üretim yapmalarının sağlanması 10

- Remote service ile Heidelberg İstanbul merkezimizden internet ortamında doğrudan matbaaya bağlanması ile hızlı arıza tespiti ve çözümünün sağlanması ile bekleme sürelerinin azalması, tamir için ulaşımda geçecek zamanın ve harcanacak CO2’den tasarruf - Almanya’da yapılmış olan “yeşil baskı” ekipmanları ve donanımı olan Heidelberg Speedmaster XL106-6 renkli makine ile donanımsız bir XL106-6 makine karşılaştırmasında, “yeşil baskı” donanımı olan makinenin sağladığı avantajlar: -% 90 Daha az mürekkep firesi : Yılda 2 ton yerine sadece 0,2 ton atık -% 67 daha az fire : Yılda 283 ton yerine sadece 94 ton -% 63 Daha az IPA (alkol) : Yılda 7,200 litre yerine sadece 2,700 litre -% 63 Daha az VOC ürünler : Yılda 5,600 litre yerine sadece 2,430 litre -% 50 Daha az atık su : Yılda 3,200 litre yerine sadece 1,600 litre -% 40 Daha az pudra tüketimi : Yılda 900 kg yerine sadece 540 kg -% 21 Daha az enerji tüketimi : Yılda 560,000 kWh yerine 440,000 kWh Almanya’da geçerli olan kağıt, enerji, v.b. fiyatları baz alınarak yapılan bu çalışmada, “yeşil baskı” ile üretimde yılda 221 bin euro tasarruf sağlanabilmektedir. Makineye sahip olunma ya da amortisman süresi olan 10 yıl baz alındığında ise sadece “yeşil baskı” ile toplam makine yatırımın maliyetini karşılayabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır. 3)Heidelberg ECO Award (Ekolojik Baskı Ödülleri): Heidelberg uluslararası alanda matbaaları “yeşil baskı” uygulamasına yönlendirebilmek için 2013 yılında üçüncü Heidelberg Eco Award

Üretiminde ağırlıklı olarak geri dönüşümlü kağıt ve FSC (Forest Stewardship Council) logolu kağıt ürünleri kullanmalı, FSC ve proseslerinin (stoklama, atık kontrolü, vs) uygulamalıdır. Düşük alkollü baskı veya alkolsüz baskı tercih edilmelidir. Mürekkep ve lak kullanımında düşük migrasyonlu, sertifikalı doğa bazlı ürünler tercih edilmeli ve çevreye zarar vermeyen yıkama solventleri tercih edilmelidir. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela yüzdesel olarak ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Ömer Meray: Heidelberg’in HEI Eco kapsamındaki yeşil baskı paketleri ile baskı öncesi, baskı ve baskı sonrası makineleri, düşük maliyet ile yüksek verimlilik sağlayan Star yan ekipmanları, Heidelberg teknolojisi ile kısa iş hazırlık süreleri, Prinect yazılımları ve renk yönetimi ile yüksek kalite ve verimlilik, üretimde sarf malzemeleri ve enerji tasarrufu, kullanılan enerjinin kontrol ve takibi, ortaya çıkartılan ısı enerjisinin geri kazanımı, Saphira sarf malzemeleri ekonomik üretim ve sürdürebilir sürekli verimli üretimi sağlayan Systemservice teknik servis anlaşmaları ve internet ortamında uzaktan servis sağlanması ile çok yüksek oranda yeşil baskı ve sürdürebilirlik sağlanmaktadır. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz. Ömer Meray: İlk olarak herkesin bir hobi, bir alışkanlık olarak her ay bir adet ağaç fidesi dikimi için TEMA Vakfı’na başvurmasını, her türlü kutlama, davetiye ve aktivitede kişiler adına bir ağaç fidesi dikimini yine TEMA Vakfı ile organize etmelerini öneriyorum. Ardından da iş ve özel yaşantımızda tüketim alışkanlıklarımızı ekolojik yönde artıracak ve çevre kirliliğini ve karbondioksit gaz salınımını azaltacak şekilde düzenlemeye çalışmamız gerekiyor. Son olarak da “Yeşil Baskı” konusunda daha fazla bilgi almak isteyen matbaalarımızı Heidelberg bölge satış müdürleri ile irtibata geçmelerini öneriyorum.



ayın konusu

matbaa&teknik

UPM, Yenilenebilir Hammaddelerden Üretilen Ürünler Kullanıyor UPM Türkiye Genel Müdürü Gülay Akkuş: “Yeşil olmayan baskı ve ürünler, dünya üzerindeki karbon ayak izimizi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda enerji kullanımını had safhaya çıkartarak doğal kaynakların aşırı tüketimine dayalı bir sistemi pompalıyor.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Gülay Akkuş: Yeşil baskı veya sürdürülebilir baskı, doğa dostu özelliği olan ürünlerin yaşam döngüsü boyunca birçok farklı aşamada ve platformda desteklenmesi anlamına gelmelidir. Bu ürünlerin yenilenebilir kaynaklardan düşük emisyon ve karbon ayak izi değerleriyle elde edilmesi, ürünlerin uluslararası düzeyde kabul görmüş sertifikalar ve denetimler ile onaylanmış olması, sürdürülebilir baskı açısından son derece önemlidir. Tabii tüm bu özellikler, aslında “sürdürülebilir kalkınma” ile bağlantılıdır. İlk kez Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUNC) tarafından hazırlanan “Dünya Koruma Stratejisi” adlı raporda kullanılan, ardından 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan Brundtland Raporu’nda somutlaştırılan “sürdürülebilir kalkınma”, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yetenek ve olanaklarını kısıtlamaksızın, bugünkü ihtiyaçların karşılanması olarak tanımlanmıştır. Artık markaların bugününe ve yarınına şekil veren, bir markayla ilgili planlanması gereken çok daha fazla bileşen ve sorumluluk var. Bunlardan biri de, iş süreçlerinin tamamında benimsediği sürdürülebilirlik kavramı ve uygulamalarına verilen önem. UPM de, biyoekonomi ve orman endüstrisini bütünleştirerek tanımlayan öncü bir şirket olarak, biyo ve orman sanayileri entegrasyonunun yeni, sürdürülebilir ve inovasyona dayalı bir geleceğe taşınmasında liderlik etmektedir. Bu süreçte UPM, sürdürülebilir baskı tekniklerini ve ürünlerini her geçen gün daha da geliştirir. Çünkü değer oluşturmanın, kalıcı olmanın ve sürdürülebilirlik sürecinde doğru yere yerleşmenin, her zaman olduğu gibi bugün de geleceğe yönelik büyük bir yatırım olduğunu bilir. 12

yönetilmemesine neden oluyor. Karbon ayak izimiz ise, aynı zamanda geride yüksek oranda yok edilemeyen ve dönüştürülemeyen atıklar bırakıyor. Tüm bu olumsuz süreci farklı aşamalarda tetikleyen ve büyük bir kısırdöngüye sürükleyen etmen ise, petrol ve petrol türevli ürün ve hammaddelerin yoğun kullanımı. Oysa UPM’nin Biofore stratejisi, tıpkı yeşil ürünlerde olduğu gibi, dünyamızı ve insanlığı tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak için ortaya konmuştur. Geri dönüşüm oranlarının yüksek orana ulaşmasıyla birlikte yenilikçi yöntemler geliştirilmiş ve üstlenilen sorumluluk da aynı miktarda artmıştır. Bu sorumluluk ile oluşturulan çevreye duyarlı üretim politikaları da yalnızca dünyamız için kaynak verimliliği oluşturmuyor, şirketler için de aslında yüksek kârlılık anlamına geliyor.

matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Gülay Akkuş: Yeşil olmayan baskı ve ürünler, dünya üzerindeki karbon ayak izimizi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda enerji kullanımını had safhaya çıkartarak doğal kaynakların aşırı tüketimine dayalı bir sistemi pompalıyor. Tüm bu bileşenler, kontrolsüz ve doğa dostu olmayan endüstriyel işlemlerle birleştiğinde su kaynaklarını da olumsuz etkileyerek, özellikle gelişmemiş ya da gelişmiş ülkelerde hem ciddi sağlık sorunlarına hem de geleceğe yönelik olarak elimizdeki su kaynaklarının doğru

matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? (Kimyasallar, mürekkep, kâğıt, matbaanın fiziksel özellikle vb.) Gülay Akkuş: Yeşil ürünler, sürdürülebilir gelişimi çevresel ve sosyal düzeyde değerlendiren, ekonomik performansını sürekli iyileştirilecek bir yolculuk olarak gören şirketler tarafından üretilebilir. Bu nedenle bir ürünün “yeşil ürün” olarak tanımlanabilmesi de birçok farklı etmene bağlıdır. Orman endüstrisinde öncü bir şirket olan UPM de, bu etmenleri göz önünde bulundurarak yeşil ürünlerin yaygınlaştırılması için çabalar. UPM, uzmanlığı olan kâğıttan yola çıkarak, kullanılan doğal kaynaklardan fabrikaların özelliklerine kadar birçok unsuru değerlendirmeye alır. Eski Mısır’da üretildiğinden beri insan hayatının vazgeçilmez bir parçası ve en yeşil ürünlerinden biri olan kâğıt, aslında temel



ayın konusu

matbaa&teknik

küresel çaptaki operasyonları için, yaklaşık 25,2 milyon metreküp taze odun ve 3,2 milyon kimyasal selüloz üretiyor. Odun ve kimyasal selüloza ek olarak, 3,6 milyon ton geri kazanılmış kâğıt da yeni baskı kâğıtları üretmek üzere UPM’nin kâğıt fabrikalarında işleniyor. Üretim artıklarının yüzde 90’ı ya yeniden kullanılıyor ya da Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya ve İngiltere’deki 16 UPM fabrikasında geri dönüştürülüyor. Kâğıt üretiminde kullanılan elyaf hammaddesinin yaklaşık yüzde 34’ü de geri dönüştürülmüş kâğıttan sağlanıyor.

sürdürülebilirlik kavramının en temel unsurlarını ve ölçütlerini karşılayan bir üründür. Kâğıdın başlıca hammaddesi olan odun, doğal ve yenilenebilirdir. Bunun yanı sıra geri dönüştürülebilir bir özelliğe sahip olmasından dolayı defalarca yeniden kullanılabilir. Avrupa’da üretilen kâğıdın yüzde 50’den fazlası geri dönüştürülmüş elyaftan üretiliyor. Elyaf, kâğıt üretiminde kullanılamayacak kadar zayıflayana dek 4-6 kez dönüştürülebiliyor. Ayrıca kâğıdın temel kaynağı olan ormanlar sürdürülebilir bir şekilde yönetilebilir. Sürdürülebilir şekilde yönetilen ormanlar ise karbonu hapsederek iklim değişikliğini yavaşlatmaya yardımcı olur. Kâğıt, yenilenebilir enerji kullanılarak da üretilebilir. Bugün incelediğimizde, kâğıt sektörü, Avrupa’daki tüm üretim sektörleri içinde en büyük yenilenebilir enerji üreticisidir. Kâğıt üretiminde kullanılan enerjinin yarısı biyoenerjiye dayanmaktadır. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Gülay Akkuş: UPM, çevre kanunlarına ve düzenlemelerine uyum sağlamak üzere sermaye kaynaklarına, çevresel yükleri izleme ve azaltmaya düzenli olarak yatırım yapıyor. Enerji ve selüloz, kâğıt ve tasarlanmış ürünler olmak üzere üç ana iş kolundan oluşan UPM, bütün iş kollarında yenilenebilir hammaddelerden üretilen ürünler kullanıyor ve bu ürünlerin geri dönüştürülebilir niteliğe sahip olmasına özen gösteriyor. UPM’nin başlıca hammaddeleri arasında atık kâğıt önemli bir yerde. Bu nedenle UPM, ilgili kuruluşlar ve atık kâğıt firmaları ile işbirliği yaparak, atık kâğıdın bulunabilirliğini ve kalitesini korumaya çalışıyor. UPM, şirket prensibi olarak kâğıdı ve fosil yakıt kullanımını azaltarak, sürdürülebilir hammaddeler temin ederek, sorumlu tedarikçilerle işbirliği yaparak, su ve karbon ayak izi ile beraber atık ve emisyonları da azaltarak bu kaynakları nasıl daha sürdürülebilir hale getirebileceği üzerinde sürekli olarak çalışıyor ve ölçümler yapıyor. UPM, yaptığı düzenli ölçümlerle, “karbon izi”ni, başka bir deyişle doğaya saldığı sera gazı miktarını da azaltmaya çalışıyor. UPM’nin enerji portföyünün yüzde 60’tan fazlası karbondioksit içermiyor. Bunun yanı sıra, 1990 yılından bugüne fabrika alanlarında enerji santrallerine ve geri kazanma kazanlarına yaklaşık 1 milyar avroluk yatırım yapan UPM’nin, fosil karbondioksit salımları bir ton kâğıt başına yüzde 30 azalmış durumda. Su tüketimi ise son 15 yılda neredeyse yarı yarıya azaltıldı. UPM, çevresel etki değerlendirmeleri kapsamında 2020 yılında üretim sürecinde kullanılan su miktarını bir ton 14

kâğıt başına yüzde 15 azaltmayı hedefliyor. Geçtiğimiz yıl UPM, Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilen üç yıllık COFRET (Yük Taşımacılığında Karbon Ayak İzi) projesine dâhil oldu. Proje kapsamında lojistik sektöründeki karbon ayak izini ve enerji tüketimini ölçmeyi sağlayan evrensel bir yöntem geliştirilmesi amaçlanıyor. UPM ise projenin uluslararası ortaklarından biri olarak, geleceğin standartlarını belirlemek için gerekli olan test ortamını sağlıyor. UPM’nin başarısının altında, ürünlerine yansıttığı kurumsal sorumluluk ilkeleri ile tutarlı ve sürdürülebilir “biofore” yaklaşımı yatıyor. UPM, bu özel vizyonu sayesinde karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik yürüttüğü doğa koruma projelerinden kâğıt üretiminde sürdürülebilir ormanlara verdiği desteğe kadar, çevresel ölçüm ve değerlendirmelerde aldığı olumlu izlenimler sayesinde aldığı çeşitli ödüller ile 2012 yılının en etkili doğa dostu şirketlerinden ve Orman ürünleri ve Kâğıt sektöründeki en iyi firmalardan biri olarak tayin edildi. UPM, son dört yıldır olduğu gibi, bu yıl da Karbon Saydamlık Projesi (CDP) tarafından derlenen İskandinav 260 İklim Saydamlık Liderlik İndeksi’nde, 100 üzerinden yapılan değerlendirmede 99 puan alarak, sektöründeki lider konumunu korudu. Yayınlanan CDP İskandinav 260 İklim Değişikliği Raporu, dünyanın en büyük ve borsaya kote şirketlerinin, iklim değişikliği konusundaki uygulamalarını gözler önüne seriyor. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Gülay Akkuş: Dünyanın en büyük orman sahiplerinden biri olarak, sürdürülebilirlik UPM için öncelikli bir konu. Bu nedenle UPM, üretim süreçlerinde kullanılan odunun tamamını sürdürülebilir kaynaklardan temin ediyor. UPM,

Bununla birlikte UPM, tedarik ettiği elyaf hammaddesinin kökenini denetliyor ve sertifikalı elyaf kullanımını artırmak için uğraşıyor. 2012 yılında UPM tarafından kullanılan elyafın yüzde 77’si sertifikalı idi. Ayrıca, UPM’nin sahip olduğu ormanların hepsi PEFC ve/veya FSC sertifikalarından birine sahip. FSC ve PEFC gibi orman sertifikaları, odun elyafının sürdürülebilir şekilde yönetilen ormanlardan temin edildiğini garanti ediyor. Bununla birlikte üçüncü partiler tarafından verilen ve UPM’nin de pek çok ürün kapsamında sahip olduğu EU Ecolabel gibi sertifikalar da, ürünlerin çevresel kalitesini kullanıcılara aktarmak ve tüketici tercihlerini desteklemek adına önemli bir rol üstleniyor. Çünkü bu sertifika, doğal kaynakların kullanımından kimyasallara, enerji tüketiminden karbon salımlarına ve atık yönetimine kadar birçok kriterin değerlendirilmesiyle veriliyor. Geçtiğimiz yıl dünyada ilk kez eko-etiketli gazete kağıdı üreten şirket unvanını almaya hak kazanan UPM; EU Ecolabel ile ödüllendirilen en büyük grafik ve fotokopi kâğıtları üreticisi olarak, eko-etiketli ürünlerinin sayısını 2020’ye kadar yüzde 25 oranında artırmayı (2008 yılına göre) planlıyor. matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkilerle kıyaslamanızı rica ederim. Gülay Akkuş: Müşteriler ve son kullanıcılar için ambalaj üretim ve uygulamalarında fiyatkalite beklentisi son derece doğaldır. Fakat bu dengeyi sağlayan ürünleri bulmak bu kadar kolay olmayabilir. UPM’nin kâğıtları piyasadaki en ucuz kâğıtlar değil belki ama en kaliteli kâğıtlar olduğunu hiç tereddüt etmeden söyleyebiliriz. Kâğıt, iletmek istediğimiz mesajların bir taşıyıcısı, vekili olduğu ve hala tüm duyularımızla bu mesajları hissetmemizi sağladığı için yalnızca maddi tasarruf ve maliyet avantajları açısından değerlendiremeyiz. Tıpkı kâğıt gibi, üretilen diğer yeşil ürünler gibi… Çünkü yeşil ürünler, aynı zamanda özen, gayret, sabır, konsantrasyon, farklı bir hayat görüşü ve iletişim yolu



ayın konusu

matbaa&teknik

anlamına gelmektedir. Yeşil ürünlerin piyasadaki diğer ürünlerden nispeten daha pahalı olmasının nedeni, daha iyi ve sağlıklı bir yaşam kalitesi sunma çabalarından ileri gelir. Yeşil ürünler; bu anlamda yenilenebilir hammaddeler, ekolojik orman/sulak alan yönetim teknikleri, sürekli gelişen çevresel süreçler ve geri dönüştürülebilir ürünler ile iklim ve çevrenin korunmasında anahtar rol oynar. Doğal kaynakların bir bütün olarak hızlıca yok edildiği bir dünyada, insan sağlığının kullanılan kimyasallar ve uygulanan süreçlerle her geçen gün daha fazla zarar gördüğü bir dünyada sürdürülebilirlik ve yeşil ürünler, aslında para ile ölçülmemesi gereken değerlerdir. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz var mı? Gülay Akkuş: Günümüzde çevrenin korunması bütün dünyanın sorunu haline geldi. Bu

nedenle yerelden çok küresel bir tartışmayla çözümler aranır halde. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de bu konuya duyulan ilgi son yıllarda önemli bir artış gösterdi; devlet destekli çevre araştırmaları ve projeler çoğalmaya başladı. Ancak her ne kadar özel sektörün son yıllarda bu konuya daha çok önem vermesi, atık kâğıtların, talebi olan ticari bir mal olarak görülmesi, bu konuda özel sektör firmalarının faaliyetlerini artırsa da, Avrupa ve Amerika

ile karşılaştırıldığında bu çalışmaların yeterli olmadığı görülecektir. Örneğin, Türkiye’nin nüfusu ve kâğıt/karton tüketimi göz önüne alındığında atık kâğıtların daha iyi değerlendirilmesi, Avrupa’da olduğu gibi daha sistematik ve yaygın olarak bu uygulamanın yerleştirilmesi gerekiyor. 2012 yılındaki atık kâğıtların toplanma oranları Avrupa ülkelerinde ortalama yüzde 70, Türkiye’de ise yüzde 40’tı.

Kodak Eysins’teki Yeni Genel Merkezinin Açılışını Yaptı Kodak Stages Grand Opening for New Headquarters in Eysins Kodak, İsviçre’nin Eysins şehrindeki yeni Teknoloji Merkezi’nin açılışını yaptı, açılışta gerçekleştirilen resmi törene müşteriler, ortaklar ve firma çalışanları da katıldı.

Kodak marked the grand opening of its new Technology Centre in Eysins, Switzerland with an official ceremony attended by customers, partners, and employees.

Yeni tesisler, firmanın Avrupa Genel Merkezi’ni, inkjet deneme tesislerini ve EAMER Teknoloji Merkezi’ni tek bir binada topluyor.

The new facility combines the company’s European headquarters, inkjet demo facilities and EAMER Technology Centre in a single building.

Kodak CEO’su Antonio M. Perez, “Kodak artık zorlu bir rakip – güçlü ve hızlı büyüyen pazar segmentlerinde endüstriye rahatsız edici teknolojiler ve çığır açan çözümlerle liderlik etmeye hazır. Eysins’teki yeni Teknoloji Merkezimiz müşterilerin iyiliği için her şeyi nasıl bir araya getirdiğimizin güzel bir örneği – teknolojiler, ürünler, hizmetler ve bizim muhteşem ekibimiz” açıklamasını yaptı.

“Kodak is now a formidable competitor - strong and ready to help lead the industry through disruptive technologies and breakthrough solutions in fast-growing market segments,” said Antonio M. Perez, Kodak Chief Executive Officer. “Our new Technology Centre in Eysins is a good example of how we bring everything together for the benefit of the customer -- technologies, products, services and our great team.”

16



ayın konusu

matbaa&teknik

Xerox’un Tüm Ürünleri Standart Bir Yeşil Politika İzlenerek Üretiliyor Xerox Türkiye Pazarlama Direktörü Ayşen Şişman: “Yeşil baskı, hem baskı ürünlerinin üretiminde hem de baskı işleminin gerçekleştiği sırada çevre bilincinin farkında olmaktır.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Ayşen Şişman: Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama becerisini riske atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılayan gelişimin, baskı teknolojilerindeki karşılığıdır. Yeşil baskı, hem baskı ürünlerinin üretiminde hem de baskı işleminin gerçekleştiği sırada çevre bilincinin farkında olmaktır. Tasarım aşamasında çevre zararını en aza indirmek, üretim aşamasında geri dönüştürülmüş malzeme kullanmak ve baskı işlemlerinde kağıt, toner gibi sarf malzemelerinin de geri kazanılmış maddeler olması, yeşil baskıyı kısaca tanımlayabilir. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı nasıl tehdit ediyor? Ayşen Şişman: Çevreyi tehdit eden iklim değişikliği, kaynakların azalması ya da tükenmesi, türlerin yok olması, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve hava, su ve toprağın geri dönülmez oranda kirlenmesine yol açmaktadır. Kaynaklarımızı, şu an kullandığımız biçimde tüketmeye devam edersek uzun vadede en azından 3 tane gezegene ihtiyacımız olacak. Sonuç olarak, dengeyi yakalamak için tüketimin en azından doğanın kendini yenileme hızına ayak uydurması gerekiyor. Mevcut tüketim oranlarımızdaki büyüme oranı ile hem kendi neslimizin hem de gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale geleceğiz. Yeşil baskı ve ürünler sayesinde daha az atık, enerji, alan, daha düşük maaliyet ve daha fazla tasarruff sağlanırken çevreye verilen zarar da en aza indirilir. Yeşil baskı ve ürünler sayesinde hem çevre hem müşteriler hem de şirketler kazanır. Örneğin, Xerox dijital baskıda yoğunlukla kuru toner ve çevreci inkjet toner kullanır. Bu tonerler sayesinde karbon salımı daha sınırlıdır ve çevreye daha az zarar verir. Aynı zamanda dijital baskı sayesinde daha az maaliyet ile daha fazla baskı alınır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir ürün ya da teknoloji dünyaya zarar veriyorsa dolaylı olarak şirketlere ve çalışanlara da zarar verecektir. 18

matbaa&teknik: Bir baskı ürününün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? Ayşen Şişman: Öncelikle ürünün basıldığı makinenin üretim aşamalarında çevreye en az zararı veren üretim süreçleri ile üretilmesi, makineyi oluşturan parçaların geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış olması gereklidir. Ürünün daha az enerji harcarken daha az karbon salımı yapması önemlidir. Baskı aşamasında kullanılacak sarf malzemelerinin çevreye en az zararı verenlerden seçilmesi gerekir. mürekkebin aktarıldığı medyadan kolayca geri çözünebilmesi gerekir. Ayrıca matbaa ve baskı merkezlerinde böyle bir yaklaşım, o işyerinin daha az atık depolama alanı kullanmasını sağlar. Bu anlamda da depolama ve atık alanları ne kadar azalırsa o oranda yeşil baskı söz konusudur. Bu tür niteliklere sahip bir baskı ortamında ortaya çıkacak baskılı ürün, yeşil ürün olarak adlandırılır. Tüm bu hususlar, dikkatle incelenmesi gereken, çevreye karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemizi sağlayacak unsurlardır. Tabii ki bu bir bilinç düzeyi konusudur, yaptığımız işten bağımsız olarak bu tür bilince sahip olup olmadığımızla ilgilidir. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Ayşen Şişman: Xerox sadece baskı aşamasında değil baskıdan sonraki tüm iş ve ürün döngüsünde de çevreyi gözeten yaklaşım ve hizmetlerle sürdürülebilirliği destekliyor. Çevreci uygulamaları iş süreçlerine katarak faaliyetlerini sürdürmeye önem veriyor. Çevreci ve yeşil baskıya önem veren yaklaşım zaten tasarruflu ve akıllı bir şekilde iş süreçlerini yönetmek anlamına geliyor. Bunu yapmayan şirketlerin de mali açıdan zarar göreceklerine ve tüketicilerin uzun vadede bu şirketleri cezalandıracağına inanıyor. İşe başladığımızdan bu yana aynı 6 temel değeri koruduk ve sağduyulu davranmak bu kadar önemsenmezken kurum olarak hep sağduyulu davrandık. Müşteri memnuniyeti, kalite, pazar liderliği için geliştirilen teknolojiler,



ayın konusu

matbaa&teknik

çalışanlarımıza verdiğimiz değer dışında dünyaya karşı sorumluluğumuz olduğunu hep bildik ve bunun gereklerini yerine getirmeye çalıştık. Geri dönüştürülmüş parçalar kullanarak atık oluşturmayan ürünler tasarlamak ve ürünlerimizin ömrünü olabildiğince uzatabilmeyi güvence altına almak için üretim süreçlerimizde çevreye duyarlı anlayışlar benimsiyoruz. Bunun bir örneği, geri dönüşüm oranını gayretli faaliyetlerle 2015’e kadar (2008 ‘den itibaren) yüzde 92’den yüzde 97’ye çıkarmaya çalışmamız. Mesela, Xerox 1976’da, yani yaklaşık 40 yıl önce yeni ürünlerde kullanılmak üzere tasarlanmış fotoreseptör silindirlerinden metalleri geri kazanarak endüstrimizde malzeme geri dönüşümü yapan ilk firma olmuştur. Böylece doğal kaynakların tekrar kullanılmasının ilk örneğini vermiş ve ürünlerinde işlenmiş ağır metallerin miktarını azaltmıştır. Yine 41 yıl önce dubleks kopya yapabilen ilk ürünü pazara sürmüş, geri dönüştürülmüş kağıt alanına yatırım yapmış, tüketicileri Recycle kağıt kullanmaya özendirmiştir. 40 yıl önce, kağıt endüstrisine, ilk geri dönüştürülmüş kağıdı sunarak, çevre konusundaki samimiyetini ve duyarlılığını göstermiştir. 1982 yılından beri de enerji tasarrufu bilinci ile yıldan yıla daha az enerji kullanarak üretim yapma yollarını geliştirmiştir. Dünyada Energy Star adı ile bilinen uluslararası enerji kullanım standardının ortaya çıkması ve herkes tarafından kabul edilmesine ön ayak olmuştur. Xerox, enerji kullanımı, gürültü emisyonları, geri kazanılabilirlik, yeniden kullanılabilirlik, yeniden imal etme, tüketim malzemeleri, geri dönüştürülebilir parçalar, yeşil hizmet, yenilik, yeşil bilgi teknolojileri ile entegrasyon, etik ve sosyal vatandaşlık programları ile yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikalarını hayata geçirmektedir. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin ne kadarı yeşil ve sürdürülebilir ürünlerdir? Ayşen Şişman: Xerox’un tüm ürünleri standart bir yeşil politika izlenerek üretiliyor. Üründen ürüne yeşil, doğa dostu olma derecesi azalmıyor. Son dönemlerde en çok tercih edilen ürün grupları arasında yer alan Xerox ColorQube teknolojili ürünler ise neredeyse sıfır atık mürekkep ortaya koyma kapasiteleri ile benzeri olmayan ürünlerdir. Çöpe atılacak ya da geri dönüştürülecek bir kartuşu bulunmaması, düşük karbon salımı, enerji tasarrufu, geri dönüştürülmüş karton ve farklı ebatlarda kağıt seçenekleri ile üretiminde geri dönüştürülmüş parçalar kullanılması da Xerox ColorQube’ün tercih edilmesini sağlayan etkenler. Ayrıca Xerox’un yüksek kapasiteli dijital baskı sistemleri ve geniş format baskı makinelerinde kullandığı kuru ve sıvı toner teknolojileri de hem kimyasal özellikleri hem de geri dönüştürülebilir yapıları ile sektörde her markanın 20

kendine ölçüt aldığı ürünlerdir. Xerox’un ürün gamını oluşturan dijital baskı sistemleri üzerinde yer alan parçaların yaklaşık yüzde 95‘i geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilmektedir. Bazı baskı teknolojilerinin mevcut geri dönüşüm süreçleri ile mürekkebinin kağıt liflerinden ayrıştırılması zordur ve bazen olanaksızdır. Bu da zincirin o zaman orada sona erdiği anlamına gelir. Xerox’un kullanmış olduğu kuru tonerlerin hepsi kâğıttan kolayca ve iyice ayrıştırılabilmektedir. Yani, herhangi bir Xerox baskı teknolojisini kullandığınız takdirde zincirin devam edeceğinden emin olabilirsiniz. Teknolojiler kadar hizmetlerimiz de sürdürülebilir çevre uygulamalarına destek olmaktadır. Sunucu konsolidasyonu, yeşil binalar, sanallaştırma, optimize edilmiş sayısal doküman depolama, doküman dış kaynak kullanım servisleri bu hizmetlere örnek gösterilebilir. Ayrıca, Xerox’un çevresel sürdürülebilirlik hesaplayıcısı adlı bir uygulama aracı bulunmaktadır. Sürdürülebilirlik hesaplayıcısı bir şirketin doküman teknolojisinin çevre üzerindeki toplam etkisini tahmin eder ve böylelikle müşterilerin kendi yazdırma ortamlarını doğru ölçeklendirerek bu etkinin nasıl azaltılabileceğini görmesini sağlar. Bu öngörü sayesinde ortalama tasarruf olanakları, enerji, sera gazları ve katı atıklar gibi farklı parametreler göz önüne alınırak minumum yüzde 20-30 arasında bir iyileştirme kolayca sağlanabilir.

matbaa&teknik: Yeşil ve sürdürülebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamız üzerindeki olumsuz etkileri düşünüldüğünde bu ürünler pahalı mıdır? Ayşen Şişman: Mantıken tekrar tekrar kullanılabilir bir malzemenin, kaybolmadığı ve yeni baştan üretilmediği için çok daha ucuz ve uygun fiyatlı ürünler olması gerekir. Ne yazık ki bu konuda bir bilinç olmadığı için bu tip ürünlerin sektörde bir lüks olarak görülmesi, talep görmeyen ürünler olarak konumlandırılmalarına sebep olmaktadır. Yeşil baskı ürünleri az miktarda üretiliyor ve az miktarda üretilen bir ürünün de birim maliyeti çoklu üretim yapılan bir ürüne göre daha yüksek oluyor. Yeşil, sürdürülebilir bir ürünün insan sağlığı ve dünya için daha az tehlikeli olduğu tartışma götürmez. Sadece bir ürünün üretiminde kullanılan sarf malzemelerinin kimyalarının insan sağlığına ve çevreye verdiği zarar düşünüldüğünde yeşil baskı ürünlerinin çok da lüks olmayacağından emin olabilirsiniz. Yeşil baskı malzemelerinin maliyetleri kullandıkça azalacak, yaygınlaştıkça da hiç bir medya veya malzemenin sağlamadığı kadar ekonomik avantajlar sağlayacaktır. Bu anlamda sağlığımızı ve çevremizi tehlikeye atacak bir ortamın oluşmasını önleyecek iş süreçlerinin maliyeti işin ve insanlığın devamlılığı ile ilgili bir sorundur.



ayın konusu

matbaa&teknik

Yeşil ve Sürdürülebilir Ürünler ve Dereli Graphic Mert Yarar: “Şu anda mümessili olduğumuz ürünler Avrupa ve Amerika’da üretim gerçekleştirmektedirler. Bu sebeple sahip oldukları çevre politikaları ile yeşil ürün veya sürdürülebilirlik konusunda şu anda dünya lideri firmalardır.” vücuda zarar vermesi, yıllardan beri yaşanan en büyük problemlerdendir. Üretimde çalışan kişilerin doğrudan kimyasallara temas etmemeleri, kokulu ortamlarda bulunmamaları ve hiçbir kimyevi maddeyi ağız yoluyla almamaları gerekir. Avrupa ve Amerika’da çalışan operatörler için devlet desteğiyle birlikte özel sağlık şartları ve kuralları yer almakta olup, eldiven kullanımı, gözlük ve maske kullanımı gibi korunma yollarıyla doğrudan temas engellenmektedir. Ülkemizde üretim gerçekleştiren çoğu yabancı ve kurumsal firmada insan sağlığına özen gösterilmekte ve kullanılan kimyevi malzemelerin atık kontrolleri gerçekleştirilerek çevre bilinci sağlanmaktadır.

matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Mert Yarar: Yeşil baskı, dünya üzerinde gerçekleşen nüfus artışı ve kontrol edilemeyen çevre kirliliği gibi dinamiklerin sonucu olarak matbaa endüstrisinde kullanılan makinelerin ve tüketim malzemelerinin çevreye duyarlılığını açıklayan bir terimdir. Kullanılan matbaa malzemelerinin ve makinelerinin, çevreye olan zararlarının ortadan kaldırılması ve gelecek nesiller için daha bilinçli üretim gerçekleştirilebilmesini hedef alır. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Mert Yarar: Ülkemizde ve dünyada üretimi gerçekleştirilen kimyasal ürünlerin, geri dönüştürülebilir olmaması, atık olarak kullanıldıklarında çevreye zarar vermeleri ve insan sağlığı için cilt teması, ağız teması ve soluma yoluyla 22

matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? Mert Yarar: Baskı aşamasında kullanılan mürekkep, lak kimyasalı, hazne suyu, alkol ve temizleme kimyasalları, baskı öncesi aşamasında kullanılan CTF teknolojisindeki film, developer, fixer kimyasalları ve su, CTP teknolojisindeki ofset kalıbı, developer kimyasalı ve su gibi malzeme ve kimyasallar ayrıca klişe üretimindeki fotopolimer klişe, magnezyum klişe, solvent ve temizlik solüsyonları şu anda çevre için riskli ürünlerdir. Bu ürünlerin yerlerine çevreye zararı olmayan veya daha az olan ürünler tercih ediliyor. Yeşil ürünler içinde belirli standartlar bulunmaktadır. Örneğin alınan ürünlerin çevre yönetim sistemi DIN EN ISO 14001, REACH, ISEGA, EICC sertifikalarının bulunması bu ürünlerin belirli standartlar altında üretildiğinin ve çevreye olan zararları konusunda belirli önlemlerin alındığının göstergesidir. Ürünlerin MSDS (Material Safety Data Sheet) Ürün güvenlik bilgi raporlarına bakılarak çevre ve insan sağlığı için ne kadar zararlı oldukları görülebilir.



ayın konusu

matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Mert Yarar: Dereli Graphic olarak mümessili olduğumuz KODAK, EFI, KBA, FLINT GROUP, EPPLE, DAY, RECYL, 3M, RENZMANN, KAMA, PRAXAIR, TECHKON, PERFECTA ve PROLAC ürünlerinin satışını gerçekleştirmekteyiz. KODAK çevre politikası konusunda üretimini gerçekleştirmiş olduğu termal ofset kalıplarından, az kimyasal tüketimi olan Kodak Trillian SP ürününü, az kimyasal tüketimi olan Kodak Electra XD ürününü ve kimyasalsız, işlemsiz Kodak Sonora XP ürününü sektöre sunmaktadır. Ayrıca KODAK Nexpress dijital ofset baskı makinesinde kullanılan parçaların ve tüketim malzemelerinin (Boya, silindir vs.) tamamı çevre için %100 geri dönüştürülebilir, insan sağlığı için %100 zararsızdır. KODAK, ISO 14001 çevre yönetim sistemi uygulamakta ve EICC üyeliği ile endüstriyel elektronik üretiminin çevreye olan zararsızlığını göstermektedir. EPPLE boyaları, yenilenebilir yağsız mineral mürekkepleri (Eco inks), karbondioksit salınımı ve karbon ayak izinin %76 azaltılması ile üretim 24

matbaa&teknik

gerçekleştirmektedir. LEW ve DIN sertifikaları bulunmaktadır.

konusunda şu anda dünya lideri firmalardır.

PROLAC firması, dispersiyon lak, UV lak ürünleri ve ISEGA sertifikası ile üretiminin çevreye olan desteğini göstermektedir.

matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkilerle kıyaslamanızı rica ederim. Mert Yarar: Çevre standardizasyonunun sağlanması artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Maalesef hala birçok firma bu konuya dikkat etmemektedir. Özellikle uzak doğu bu konuda Avrupa’nın ve Amerika’nın çok gerisindedir. Karbon ayak izinin takip edilmesi zorunluluğunun her geçen gün artması, karbondioksit salınımının kontrol edilmesini sağlamaktadır. Sulara kimyasal atıkların karışması, petrol türevi kimyasalların kanserojen etkileri, havadaki karbondioksit miktarının artması gibi kirlilik özellikleri dünyamız ve yeni nesiller için çok zararlıdır. Çevre politikalarına uymayan firmalarda artık bu regülasyonları ve sistemleri bünyelerine alıp uygulayarak, üretimlerini ve tüketimlerini bu kurallara göre yapmak zorundadırlar.

FLINT GROUP, ekonomik, çevresel ve sosyal olarak REACH regülasyonları ile Avrupa’da üretimlerini gerçekleştirmekte olup CLP, SVHC gibi kontrol ve çevre yönetim sistemlerini uygulamaktadırlar. Ayrıca diğer mümessili olduğumuz ürünler Avrupa’da ve Amerika’da üretim gerçekleştirdikleri için belirli standartlar ve çevre destek programları ile her geçen gün yeşil üretime desteklerini daha da arttırmaktadırlar. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Mert Yarar: Şu anda mümessili olduğumuz ürünler Avrupa ve Amerika’da üretim gerçekleştirmektedirler. Bu sebeple sahip oldukları çevre politikaları ile yeşil ürün veya sürdürülebilirlik



ayın konusu

matbaa&teknik

H-UV İle Tasarruf ve Yeşil Baskı İmkanları Aras Grup tarafından düzenlenen Printology etkinliğinde Komori tarafından pazara sunulan ve ülkemizde de kabul gören H-UV teknolojisi masaya yatırıldı. Teknolojinin avantaj ve faydalarının anlatıldığı toplantı, Komori, Huber, Baldwin ve Fujifilm’in katılımı ile zenginleştirildi. tarafından başlatılan ve geliştirilen bir teknoloji olduğu idi. Carter’a göre H-UV’nin ancak taklitleri gelişebilir. H-UV’nin ilk kurulumu 5 yıl önce yapılmış. Avrupa’da ise 2 yıl önce ilk kurulum yapılmış. Bugün itibariyle Avrupa’da ellinin dünyada ise 200’ün üzerinde H-UV teknolojisi çalışıyor. Türkiye’deki kurulum sayısı ise şimdilik 3. Carter, bu teknolojinin hızla yayılacağına ve web ofsette de kendine yer bulacağına dikkat çekiyor. H-UV Avantajları neler? Carter, H-UV avantajlarını kısaca şöyle özetliyor. Daha kısa hazırlık zamanına ihtiyaç duyuyor böylelikle işe giriş maliyetlerini azaltıyor. Etkili bir iş akışı planlama imkanı veriyor. Stok alanı azaltılmasına yardımcı olan H-UV baskı tozu kullanımını ortadan kaldırdığı için baskı kalitesini artırıyor. Düşük ısı yayılımı sağlıyor. Sıfır ozon vaat ediyor ve çevre dostu bir teknoloji. Tek bir lamba ile kurutma vadeden teknoloji enerji tasarrufu sağlıyor ve operasyon maliyetlerinin düşmesine yardımcı oluyor. Bu faydaların açılımını ise şöyle yapıyor Carter: s/s İsmail Yılmaz, Huber Türkiye – Hamdi Kaymak, Aras Grup - Tony Carter, Komori – Ulrich Sause, Baldwin – Ad Ekelschor , Komori - Thomas Glaser, Huber

Komori tarafından pazara sunulan H-UV baskı teknolojisinin avantajlarını anlatmak için düzenlenen Printology toplantısı 8 Ekim’de gerçekleştirildi. Komori Türkiye Temsilcisi Aras Grup tarafından düzenlenen etkinliğe H-UV baskı teknolojisinin tüm komponentlerini bir araya getirmek amacıyla Komori’nin yanı sıra M. Huber, Baldwin ve Fujifilm de katıldı. Türkiye’deki ikinci ve üçüncü H-UV baskı makinelerinin kurulduğu günlere denk gelen etkinliğin amacı bu teknolojinin artılarını göz önüne sermekti. Yeşil baskıyı kapak konusu olarak ele aldığımız bu sayımıza denk gelen etkinlik haberini çevresel zararları azaltan bir teknoloji olması sebebiyle kapak konumuz içinde değerlendirdik. Toplantıda iki kez mikrofona gelen Komori International distribütör satışları direktörü Tony Carter’ın özellikle altını çizdiği konu HUV’nin tüm dünyada tek olduğu ve bir Komori

26

Baskı tozu kullanımı olmadığı için yıllık yaklaşık 6 bin euroluk bir tasarruf ve su bazlı lak kullanımı ihtiyacı olmaması sebebiyle yıllık 35 bin euro tasarruf imkanı sağlıyor. Yüksek imaj kalitesi, yüksek kaliteli lak, drip off, özel kağıt, karton, plastik gibi özel malzemeler ile özel baskı imkanı sağlıyor. Isıya Duyarlı malzemelerde daha rahat kullanılıyor. Yüksek enerji tasarrufu sağlıyor. Büyük makine kurulum alanına ihtiyaç hissetmiyor. Hızlı kuruma sağlaması sebebiyle hemen kuruyan baskı altı malzemesine hemen arka baskı imkanı sağlamakla beraber hemen sonlandırma işlemlerini de başlama imkanı veriyor. Kurutma sonrası mürekkep parlaklığında bir kayıp olmuyor. Çizilme gibi problemler tamamen ortadan kalkıyor. Zor kuruyan kağıtlara baskı imkanı veriyor. Çevresel pozitif etkilerine gelince toz kirliliği sıfır, ozon sıfır, ısı emisyonu sıfır, Uv ve IR’e göre daha düşük elektrik tüketimi ve daha düşük kağıt firesi vaat ediyor. Carter’ın verdiği bilgilere göre tasarruf miktarları ise şöyle:



ayın konusu

matbaa&teknik

Tony Carter

Mürekkep tüketiminiz %20 azalıyor. Yıllık bazda; elektrik tasarrufu 50 bin euro, lak ve blanketten tasarruf 50 bin euro, baskı tozundan 6 bin euro, bakımdan 30 bin ve kağıttan 20 bin euro tasarruf ettiriyor.

Huber, özel H-UV mürekkepleri H-UV baskı teknolojisi kendi özel mürekkeplerini gerektiriyor. Etkinliğin katılımcılarından Huber de bu baskı ya da kurutma teknolojisine uygun mürekkeplerini matbaacıların ilgisine sunuyor. NewV serisi içinde hamur ve diğer kağıtlar için K-HS ve filmik malzemeler içinse Poly K-HS mürekkepleri Komori için özel olarak üretilmiş. Huber’in H-UV’de kullanılacak düşük migrasyonlu mürekkepleri de araştırma aşamasında. Yakında bulunabilir olacak. Huber Türkiye satış müdürü İsmail Yılmaz da sunumunda H-UV baskının ve mürekkeplerinin avantajları ve getirileri üzerinde durdu. Konvansiyonel

mürekkeplerin olumsuz taraflarını özetleyerek sunuma başlayan Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre konvansiyonel mürekkepler, hamur kağıtlarda yavaş kuruma ve istif yüksekliğinin düşük tutulmasını gerektiriyor. Baskı yüzeyinin su ve yağ emme kapasitesi önemli hale geliyor. Emici olmayan yüzeylerde de yavaş kuruma ve düşük istif yüksekliği ortaya çıkıyor. İlaveten püskürtme tozuna ihtiyaç duyuluyor. Ofset kuşe kağıtlarda da bilindiği üzere püskürtme tozuna ihtiyaç var. Bununla birlikte çizilme ve kirletme problemlerinin yanı sıra vernik ya da dispersiyon lak kullanımı gerekiyor. H-UV mürekkep kullanımında ise hamur kağıtlarda daha fazla kontrastlık, daha parlak renk ve geniş gamuta ulaşma imkanı mevcut. Mürekkep tüketimi % 30’a kadar daha düşük. Püskürtme tozu, vernik ve lak ihtiyacı ortadan kalkıyor. Daha iyi bir kuruma sağlanıyor. Daha düşük ısı etkisi plastik baskı altı malzemelerin Ulrich Sauser

İsmail Yılmaz

kullanımını kolaylaştırırken inline efekt ve laklama imkanı, düşük enerji sarfiyatı H-UV mürekkeplerin sunduğu diğer avantajlar. Bu avantajlar çerçevesinde H-UV mürekkep kullanımı konvansiyonele oranla daha pahalı olmasına rağmen düşük kullanımı püskürtme tozu ve lak kullanımını ortadan kaldırmasına enerji tasarrufu eklendiğinde yıllık bazda önemli bir tasarruf sağlıyor. Enerji tasarrufu nasıl sağlanıyor? Baldwin şirketinden Ulrich Sause, enerji tasarrufu konusuna açıklık getiren sunumunda kullanılan kurutma sistemlerinin sarfiyatlarını göz önüne serdi. Matbaacının önünde üç seçenek var. Eğer baskı işiniz sadece mürekkep ve kaplamadan oluşuyorsa zaten bir kurutucuya ihtiyacınız yok. Normal yollarla yani oksidasyonla kuruma için baskı sonrasında bir günlük bir bekleme söz konusu. Ancak kullandığınız kağıtlar ve baskı teknikleri çeşitlendiğinde kurutma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Yani işin içine Baldwin giriyor. Burada iki yolunuz var. IR – HA kurutma ya da UV kurutma. IR – HA kurutma için harcadığınız enerji miktarı 79 kW. Uv kurutma yapacaksanız kullanacağınız enerji 90 kW. H-UV kurutmada ise sarfiyat sadece 23 kW. Enerji tasarrufunun açılımı işte böyle.

Fujifilm ZAC ile çevreyi koruyor Fujifilm Türkiye’den Serkan Ünsal, H-UV’nin ana mantığına paralel olarak şirket tarafından sunulan ZAC sistemini özetleyen bir sunumla Printology’e katkı sağladı. Ünsal’ın verdiği bilgiler ışığında ZAC’ın banyo makinesini içine kurulmuş bir yazılım olduğunu anlıyoruz. ZAC, banyo kullanımını ölçüyor ve doğru tazeleme süresini bildiriyor. Dünyada 6 bin 500 adet kurulmuş olan ZAC sitem Türkiye’de 20 civarında kurulum bulmuş. Hızlı kalıp üretimi sağlayan sistem, FM tramlamaya uygun. Bakım ihtiyacı 28



ayın konusu

matbaa&teknik

Serkan Ünsal

H-UV, baskıda yeni bir pencere Tüm anlatılanlardan ortaya çıkan yatırım maliyetlerinde çok büyük farklara sebep olmayan H-UV’li Komori ofset baskı makineleri, ambalaj ve ticari baskı matbaalarına hem baskı kalitesi hem de tasarruf sağlayarak farklılık katıyor. Makinenin ilk yatırımcısı olan Ofset Yapımevi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sermet Tolan, Nisan ayında yaptığımız röportajında H-UV için “Üretim kalitesi ve verimlilik itibariyla mesleki haz olarak bizi tatmin ediyor”, demişti. Türkiye’deki ikinci ve üçüncü kurulumlar Ekim ayında Oluşur Ofset ve Bahçıvanlar Ambalaj’da yapıldı. Önümüzdeki dönemde popülerliğini artacak olacağını, düşünüyor ve en azından enerji tasarrufu ve çevresel olumsuz etkilerin azaltılması hususundaki katkıları nedeniyle öyle olmasını da ümit ediyoruz.

Komori G40 H-UV Hakkında gerektirmiyor ve 15 bin metrekare ya da 4 aylık banyo tazeleme süresi sunuyor. 100 bin tiraja kadar fırınlama şartını ortadan kaldıran sistem banyo tüketiminde %75 tasarruf sağlıyor. Düşük kimyasal tüketimi ile çevreci yönü ortaya çıkan sistem enerji ve zaman tasarrufu ile de matbaacıya yardımcı oluyor. Fujifilm’in sunduğu bir diğer çözüm de baskı kimyasalları konusundaki markası Pressmax. Pressmax ile ilgili detayları da yine Fujifilm Türkiye’den İbrahim Özyıldırım özetledi: Fujifilm Pressmax ile ne vaat ediyor? Solco, DS ve Anchor şirketlerini bünyesine katarak baskı kimyasalları Pressmax’ı pazara sunan Fujifilm, mükemmel baskı performansı, sürekli ve değişmeyen kalite, teknik saha ve laboratuar desteği, eğitim ve uygulama desteği ile mevcut duruma yani matbaanın ve işin durumuna uygun ürün seçimi vaat ediyor. Pressmax ürünlerini hazne suları ve solventler olarak

iki başlık altında toplayan Özyıldırım’ın verdiği bilgilere göre sunulan hazne suları, FountMax Blue 30.30 AF (alkolsüz baskılar, metalik ve konvansiyonel mürekkepler için), 30.33 AF (alkolsüz baskı, konvansiyonel, UV/Hybrit mürekkepler için), 30.25 AF (sıfır alkol, konvansiyonel ve UV mürekkepler için ve gıda ambalajı için uygunluk sertifikası mevcut), 30.11 (konvansiyonel ve UV mürekkep %8-12 IPA dozajı ile) olmak üzere dört farklı ürünle sunuluyor. Solventler ise WashMax UVN 60.28, UVC 100.01 (kokusuz ve H-UV için tavsiye ediliyor), UVE 60.40 MI olarak üç ayrı isimde sunuluyor. Özellikle H-UV’e uygun kauçuk ve merdane yıkama sıvısı WashMax UVN 100.01, NBR, Kombi ve EPDM kauçuk malzemeleri ile uyumlu. 980C parlama noktası ve su ile çalışma özelliğine sahip. Kokusuz yada çok az kokulu olarak adlandırılan WashMax UVN 100.01, fırınlanmamış kalıplarda aşındırıcı değil, paslandırma oluşturmuyor ve üstün mürekkep temizleme gücüne sahip. İbrahim Özyıldırım

30

Aras Grup Genel Müdürü Hamdi Kaymak ise bu yeni teknolojili baskı makinesinin avantajlarını şöyle sıralıyor: H-UV her ne kadar içinde UV ismini barındırsa da, çok düşük enerji ile kuruma sağlaması ve baskı kalitesindeki belirgin yükselme sebebiyle farklı bir baskı teknolojisi. Farklı cure seviyelerinde aktivite gören bir UV mürekkep kullanıyoruz. En büyük avantajımız bizim tek lamba ile tüm H-UV mürekkep baskılarını, ihtiyaç varsa yine UV lak baskısını kurutma imkânına sahip olmasıdır. Bu da ciddi anlamda elektrik tasarrufu sağlıyor. Yine doğal kâğıt ve pvc ve karışımlı her türlü zor malzemeye çok daha yüksek kalitede baskı imkânı veriyor. H-UV kullandığımızda bu mürekkebin karakteristik özelliği parlaklık seviyesinin yüksek olması ve parlatma amacı ile atılan laklama işlemine ihtiyaç bırakmaması. İkinci en önemli avantajı kuruma ile ilgili. Kâğıdın arka vermesi ile ilgili yaşadığımız sıkıntılar ki biz ağırlıklı olarak Türkiye’de bunun önüne geçmek için toz kullanıyoruz; toz tamamen ortadan kalkıyor. Yine mürekkebin korunması ve kuruma işlemine yardımcı olması için uygulanan laklama işlemine ihtiyacı tamamen ortadan kaldırıyoruz. Dolayısıyla proseslerin azalması ve ciddi anlamda enerji tasarrufu sağlaması anlamında toplam maliyetlerde de bir düşüş olacağını öngörüyoruz. H-UV üretimlerinde mürekkep maliyetleri bugün için yukarıda. Ama hızlı bir şekilde mürekkep maliyetlerinde de düşüşler bekliyoruz. H-UV mürekkep maliyetlerinde bu yıl için hedeflenen seviye konvansiyonel UV mürekkep maliyetleri civarında olmasıdır. Sağlanan yüksek baskı kalitesi, zor malzemelere baskı imkanı, enerji tasarrufu, baskı tozu ve lak kullanma ihtiyacının ortadan kaldırılması toplam üretim maliyetlerinde H-UV baskı tercihinin artışına katkı sağlayacaktır.



ayın konusu

matbaa&teknik

Hedefimiz, Karbon Ayak İzimizi Daha da Küçültebilmek Ahmet Kocaman: “Fujifilm, doğadaki karbon ayak izlerinin küçültülmesi, doğal kaynakların ve ambalaj malzemelerinin daha verimli kullanılması, atık oluşumu ve çevresel risklerin en aza indirgenmesi konularına büyük önem veriyor.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Ahmet Kocaman: Yeşil baskı deyince çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen ara ürünler kullanılarak yapılan baskıyı anlıyoruz. Sürdürülebilir baskı da bu şartlardaki baskının sürekli olması anlamındadır. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Ahmet Kocaman: Tüm canlıların yaşama alanı olan dünyamızın yaşanabilir olma durumunu devam ettirebilmesi için korunması gerekmektedir. Dünyamız özellikle 20. ve 21. yüzyılda hızla gelişen endüstri, savaşlar, nükleer felaketler ve nüfus artışı nedeniyle hızlı bir şekilde kirlendi. Eğer dünyamız aynı şekilde kirlenmeye devam ederse tüm canlıların yaşamı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Baskı teknolojilerin kullanılmasıyla ortaya çıkan bazı kimyasalların yetkili firmalar tarafından uygun şekilde yok edilmesi gerekmektedir. Fujifilm, çalıştığı tüm sektörlerde geliştirdiği teknolojilerde çevreye verilen zararı en aza indirmek, hatta tamamen ortadan kaldırmak için AR-GE çalışmalarına büyük önem vermektedir. Bu doğrultuda geleceğe yönelik hedefimiz; sunduğumuz çözümlerle karbon ayak izimizi daha da küçültebilmektir. Stratejilerimiz; ürün geliştirmelerimiz de bu çerçevede

32

ilerlemektedir. Buna bağlı olarak, kimyasal ve su kullanılmayan baskı sistemleriyle çevreci çözümler sunuyoruz. Ortalama bir matbaa, geleneksel ürünlerle üretim yapması durumunda, baskı öncesi ön hazırlık kısmında yılda yaklaşık 5 ton kimyasal atık oluşturuyor ve yaklaşık 375 ton su tüketiyor.

Kimyasalsız üretim Çıkan atıkların nakliyesi ve imhası, bunlarla birlikte tüketilen kimyasal ve su da bir maliyet. Suyun her geçen gün dünyada eksilen bir kaynak olduğu unutulmamalı. Sadece bu sektörde ciddi bir tüketim söz konusu. Fujifilm’in Türkiye’ye kazandırdığı teknoloji sayesinde su tüketimi ortadan kaldırılırken, üretimde kullanılan kimyasalın doğaya karışma ihtimali de sıfıra indiriliyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de baskı sektörünün yüksek verim ve maliyeti azaltacak üretim biçimlerine yönelmesi gerektiğini savunan Fujifilm, karbon ayak izini azaltan, maliyeti düşürücü ve verimli üretime odaklı baskı teknolojileriyle tercih ediliyor. Bunların en önemlisi kimyasalsız kalıp Brillia PRO-T3. Bu ürün ile su ve kimyasal kullanılmadan çok hızlı ve yüksek kaliteli baskı yapmak mümkün.

Yeni kalıp teknolojisi Bunun yanı sıra; matbaacılık sektöründe “Az Kimyasallı Kalıp Teknolojileri”yle iddialı olan Fujifilm’in çevreci diğer bir ürünü de ZAC Sistem. “Banyo koşullarını ölçen ve doğru tazeleme miktarını hesaplayan” ödüllü kalıp banyolama sistemi ZAC’ın tüm dünyada yaklaşık 6 bin makinede kurulumu yapıldı. Kimyasal kullanımını en aza indirme, daha az su kullanımı, kolay servis imkanı, daha az bakım ihtiyacı, uzatılmış banyo ömrü ve hızlı kalıp üretimi ile diğerlerinden ayrışan bu sistemle yüzde 90 daha az kimyasal tüketimi mümkün. Makine üzerindeki akıllı tazeleme sistemi sayesinde banyo koşullarının ölçülmesi ve tazeleme miktarının hesaplanarak istenilen oranlarda yapılabilmesi sayesinde banyo ömrü 15.000m2’ye veya 4 aya çıkıyor. Bu durumda kazanan dünyamız oluyor. Formülünde diğer banyolarda bulunan ‘silikat’ı barındırmayan ZAC, kimyasalı banyo makinesi içinde kristalleşmeye yol açmadığından, çok daha kolay temizleniyor. Bu da düşük bakım ve çalışma maliyeti anlamına geliyor.



ayın konusu

matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? (Kimyasallar, mürekkep, kağıt, matbaanın fiziksel özellikle vb.) Ahmet Kocaman: Baskılı ürününün kendi yapısında ve nihai ürün haline gelene kadar olan tüm üretim aşamalarında kullanılan maddelerin insan ve çevre sağlığı açısından tehdit oluşturmaması gerekir. Bu ürün baskılı ürün ise, bu ürünün üretiminden dolayı açığa çıkan kimyasalların çevreye zarar vermeden yok edilmesi gerekir. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Ahmet Kocaman: Fujifilm, doğadaki karbon ayak izlerinin küçültülmesi, doğal kaynakların ve ambalaj malzemelerinin daha verimli kullanılması, atık oluşumu ve çevresel risklerin en aza indirgenmesi konularına büyük önem veriyor. Fujifilm, “Yeşil Politika” adlı çevre kalitesi yönergeleri ve hedefleri doğrultusunda hareket etmektedir. Bu, grubun orta vadeli strateji belgesinde de yer almaktadır. Fujifilm’in “Yeşil Politikası”, üç bölümden oluşur. Temel nitelikli bir politika beyanı, uygulanacak eylemlere ilişkin yönergeler ve öncelikli hedefler. Bu politika, Nisan 2002’den bu yana Fujifilm Grubu’nu oluşturan şirketlerin çevresel çalışmalarını yönlendirmektedir.

Temel Politika “Sürdürülebilir gelişim”, 21. yüzyılda gezegenimizin en önemli konusudur. Fujifilm Grubu’nun dünyanın dört bir yanındaki şirketleri, çevresel, ekonomik ve sosyal alanlarda bu hedefe ulaşma yönündeki çalışmalarda her zaman başı çekmeyi amaçlamaktadır. Bir yandan müşterilerimizi memnun etmeye çalışırken, öte yandan da ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve kurumsal faaliyetlerimizde en yüksek çevre kalitesine erişerek “sürdürülebilir gelişime” katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.

Fujifilm’in eylem yönergeleri şöyle; 1- Çevre üzerindeki yükün azaltılmasını ve ürün güvenliğini, aşağıdaki dört noktayı sürekli aklımızda tutarak destekleyeceğiz: a) Çalışmalarımız, tüm kurumsal faaliyetlerde uygulanmaktadır. b) Çalışmalarımız, ürün yaşam döngüsünün tamamında uygulanmaktadır. c) Ekonomik ve sosyal etkilere önem vermekteyiz. d) Biyolojik çeşitliliği muhafaza etmekteyiz. 2- Çevresel riskleri azaltmak amacıyla, kimyasal malzemeleri ve ürünlerimizin kimyasal içeriğinin yönetim şeklini geliştireceğiz. 34

matbaa&teknik

3- Yasal yönetmeliklerin yanı sıra her biri üzerinde tek tekmutabakata vardığımız Fujifilm Grubu’nun yönetmelikleri, standartları ve şartlarına uygun hareket edeceğiz. 4- İş ortaklarımızla ilişkilerimizi güçlendireceğiz. Resmi vesektörel faaliyetlerde iş birliğinde bulunacağız ve topluluk faaliyetlerine aktif olarak katılacağız. 5- Çeşitli çevresel faaliyetlere yönelik katılımlarımızı ve bu faaliyetlerde elde ettiğimiz sonuçlar hakkındaki bilgileri; açık iletişimi desteklemek amacıyla aralarında yerel toplulukların, hükümetlerin ve Fujifilm Grubu şirketlerinin çalışanlarının da yer aldığı ilgili herkesle eksiksiz ve aktif bir şekilde paylaşacağız. 6- Çalışan eğitimi vasıtasıyla her bir Fujifilm Grubu çalışanının çevre bilincini arttıracağız. Böylece gelecekteki çevre sorunlarının yol açabileceği zorluklarla yüzleşebilmek için ihtiyacımız olan altyapımızı güçlendireceğiz. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela yüzdesel olarak ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Ahmet Kocaman: Grafik sistemler alanında kimyasal kullanımını tamamen ortadan kaldıran çevre dostu ürünler geliştirdik. Kimyasalsız kalıp Brillia PRO-T3 ile su ve kimyasal kullanılmadan çok hızlı ve yüksek kaliteli baskı yapmak mümkün. Aynı şekilde az kimyasallı ve ödüllü ZAC sistemimiz % 90 oranında kimyasalı azaltmaktadır. Baskı kimyasalları alanındaki ürünlerimiz de sertifikalı (ISO 14001) olup, çevre ve insan sağlığına zarar veren maddeler içermiyor. matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkileri, kullanım maliyetleri ile kıyaslamanızı rica ederim. Ahmet Kocaman: Yanlış bir önyargı ile herkes bu ürünlerin pahalı olduğunu düşünüyor. Kesinlikle kopya başına düşen maliyet hesabı yapıldığında bu ürünlerin hem düşük maliyetli hem de çevreyi tehdit etmeyen ürünler olduğunu görmekteyiz. Hesaplama yaparken litre ya da metrekare fiyatını kıyaslamak yerine, kopya başına düşen maliyeti hesaplamak daha doğru. Çünkü, her malzeme, üretimde aynı kaliteyi vermediğinden kullanım miktarları farklı oluyor. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz. Ahmet Kocaman: Fujifilm, dünyanın en yoksul toplumlarına temiz su sağlamak için çalışan uluslararası yardım kuruluşu WaterAid’e de destek vermeyi sürdürüyor. Mayıs 2012’de başlayan projenin bir parçası olarak Fujifilm, Brillia HD PRO-T3 adlı kimyasalsız termal kalıplarının satılan her bir metrekaresinin belirli bir

yüzdesini WaterAid’e bağışlıyor. Fujifilm’in bu yardım programında yer almasının en önemli nedenlerinden biri, bu kalıpların kullanımında suya ve kimyasala ihtiyaç duyulmuyor olması. Brillia HD PRO-T3’ün yüksek satış rakamları sayesinde şirketin bağışları beklentileri aşıyor. Fujifilm, 12 aylık projesinin ikinci çeyreğinde 26 bin 770 euro daha toplayarak bugüne kadar 56 bin 757 euro bağışta bulundu.



ayın konusu

matbaa&teknik

HP Latex ile Yeşil Baskı Yapabilirsiniz Yeşil baskı ve sürdürülebilirlik başlığı altında topladığımız sorularımızı dijital baskı konusundaki Türkiye ve dünya pazarının lider tedarikçilerinden HP Latex Yazıcılar Türkiye, Yunanistan ve İsrail’den Sorumlu Satış ve İş Geliştirme Müdürü Velda Avad ve HP Türkiye ve Ortadoğu Çevre Yöneticisi Hande Baloğlu Toker, cevaplandırdı. matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Hande Baloğlu Toker: Dünyadaki kaynakların sınırsız olmadığı bilinci tüm sektörlerde kaynakların en verimli şekilde kullanıldığı ve çevreye etkisinin en düşük seviyede olduğu ürün ve çözümlerin tasarlanmasını da beraberinde getiriyor. Baskı sektörü de “yeşil baskı” anlayışıyla baskı teknolojilerinin çevreye etkisinin olabilecek en düşük seviyede kalmasını amaçlıyor. HP, çevre ve sürdürülebilirlik konularında dünyanın lider markalarından biri olduğu için bu konuda sektöre katkılarımız oldukça yüksek boyutlarda. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Velda Avad: Baskı sektöründe pazarı domine eden teknolojilerden biri solvent tabanlı baskıydı. Çevre bilinci ve sorumluluğu yüksek bir marka olarak solvent baskı teknolojisinin çevreye vermiş olduğu zararı uzun yıllardır takip ediyorduk. Bu nedenle su bazlı teknolojiyi solvent baskıya bir alternatif olarak oluşturduk. HP olarak 2008 yılında ilk defa Latex teknolojini pazara sunduk. Şu anda tüm dünyada on binin üzerinde HP Latex kullanıcısı mevcut vaziyette. Latex baskı makineleri ile sunduğumuz avantajlardan biri, solvent makinelere göre, çok daha geniş yelpazedeki malzemeye baskı yapabilmesi ve makinenin çok yönlü olmasıdır. HP’de her bir mürekkebin geliştirilebilmesi için üç ila beş yıl arasında süre ve sayısı bine kadar çıkan prototip formülün üretilmesi gerekiyor. Bu da mürekkepli kartuş, yazıcı ve kağıt da dahil olmak üzere tüm bileşenlerin üstün baskı kalitesi ve güvenilirliğin oluşabilmesi adına birlikte düzgün bir şekilde çalışmasını sağlıyor. HP Latex yazıcılarımız, kullandıkları su bazlı mürekkepler sayesinde, müşterilerimizin çevreye karşı olan hassasiyetlerine cevap verir. 36

Yazıcılarımız yüksek renk gamına sahip olduklarından dolayı fotoğraf kalitesinde iç mekan baskı ihtiyaçlarını karşılayabildikleri gibi düşük maliyetli dış mekan baskıları için de ideal bir teknoloji konumunda. UL ECOLOGO Sertifikası, GREENGUARD Children & Schools Sertifikası ve AgBB kriterlerini karşıladığına dair sertifikası sayesinde artık, okullarda, hastanelerde, otellerde, çocuk odalarında HP Latex teknolojisi ile yapılan baskıları rahatlıkla kullanabilir ve iç mekanları gönül rahatlığı ile dekore edebilirsiniz. HP Latex yazıcılarımız ile yapılan kişiselleştirilmiş duvar kağıdı baskıları ve duvar kaplamaları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygınlaşmış durumda. matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? (Kimyasallar, mürekkep, kağıt, matbaanın fiziksel özellikle vb.) Velda Avad: Sektörde baskılı ürünler için oluşturulmuş ortak bir yeşil ürün standardı bulunmasa da temel olarak benzer ürünlere kıyasla daha az enerji tüketen, çevreye etkisi daha az olan malzemelerden üretilmiş, geri dönüştürülebilir, salım yoğunluğu düşük ürünleri bu çerçevede değerlendirebiliriz. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Hande Baloğlu Toker: HP, küresel sertifikaları, geri dönüşüm programları, karbon salınımını azaltma çalışmaları ve geleceğe yönelik hedefleriyle çevre dostu şirketler arasında endüstri lideri konumunda. HP’nin çevre odaklı çalışmaları küresel kuruluşlar tarafından da tescil ediliyor. HP, çevreci ürünleri ve projeleri sayesinde, büyük şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını ölçen Dow Jones Sürdürülebilir Endeksi’nde 2012 yılında elde ettiği 73 puanı 2013’te 78’e çıkarmayı başardı. Son olarak tedarik zincirinden kaynaklı sera gazı salım hedefi


ayın konusu

matbaa&teknik

koyan ilk BT şirketi olduk. Konulan hedef kapsamında HP üretim ve ulaşımdan kaynaklı salım yoğunluğunu 2020 yılında, 2010 yılına kıyasla yüzde 20 oranında azaltmayı taahhüt ediyoruz. Çevre sorumluluğu kapsamında ürünlerinin geri dönüşüm süreçleri konusunda ciddi hedeflere sahip olan HP, son 4 yıldır donanım, kartuş ve tonerler için büyük elektronik mağazalarında “eskiyi getir” kampanyaları yapıyor. İş ortakları ve müşterileri kapsayan Gezegen Ortaklığı Programı kapsamında ömrünü tamamlamış kartuş/toner ve donanımları kurumsal müşterilerden ücretsiz toplayıp lisanslı tesislerde geri dönüşüme gönderen HP, programın başladığı 1987 yılından bu yana yaklaşık 2,5 milyar pound oranında elektronik atık ve sarf malzemenin geri dönüşümünü gerçekleştirdi. Bugüne kadar tüm dünyada 776.000 metrik ton elektronik malzeme ve Orijinal HP yazıcı kartuşunu geri dönüşüme kazandıran HP, 1.600.000 metrik ton ağırlığındaki elektronik ürün ve malzemeyi 2015 yılı sonuna kadar geri dönüştürmeyi hedefliyor. 2010 yılından bu yana HP mürekkepli kartuşlarında kullanılan plastik maddeler, yeni ya da daha önce geri dönüştürülmemiş plastik maddelere kıyasla yaklaşık yüzde 33 oranına kadar daha az karbon ayak izi bırakıyor. Çevre için Tasarım Programı dahilinde HP’nin Energy-star sertifikalı yazıcıları ve bilgisayarları yüzde 50 oranında daha az enerji tüketiyor. Özellikle “thin client” PC grubu enerji maliyetlerini 2005 yılı ürün grubuna kıyasla yüzde 74 oranında düşürüyor. HP ürünlerde yer alan HP Auto-On / Auto-Off teknolojisi ile yüzde 72 oranında enerji tasarrufu sağlanabiliyor. HP moonshot sistemleri ise geleneksel sunuculara göre yüzde 89 oranında daha az enerji tüketiyor. Bunun yanında, HP’nin yazıcı, sunucu ve bilgisayarlarının yüzde 90’ı geri dönüştürülebiliyor. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela yüzdesel olarak ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Hande Baloğlu Toker: Böyle bir yüzde vermek zor ancak sunucu, yazıcı, bilgisayar, kartuş ve toner gibi çok farklı segmentlerde farklı ürünler üreten bir şirket olarak her bir ürünün üretim, kullanım ve ömrünü tamamlama safhalarında çevresel etkilerinin en düşük seviyede olmasını sağlayan teknoloji ve hizmetleri sunuyoruz. matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkilerle kıyaslamanızı rica ederim. Velda Avad: Çevre dostu ürünlerin daha pahalı olduğunu dair bir algı söz konusu. Ancak bir ürünü satın alırken sadece fiyatına değil, kullanım maliyetlerine de bakmak gerekir. Aldığınız ürünün daha az enerji ve kağıt tüketmesi de maliyet hesapları açısından önemlidir. Çevre dostu ürünler çevre ve insan sağlığına daha az etki edecek teknolojiler ile donatılmaktadır ve üretim süreçlerinde olumsuz etkileri olacak kimyasallar ve hammaddelerden kaçınılmaktadır.


ayın konusu

matbaa&teknik

EFI’nin Çevre Duyarlılığı ve UV Kürleme’nin Avantajları EFI’s Environmental Awareness and Advantages of UV Curing EFI’den Marc Verbiest , “Üreticilerin daha çevre dostu üretim metotlarını benimsemeleri gerekiyor”, diyor.

Yeşil baskının felsefesi, baskı makinesi ve kullanılan medyanın ötesinde, eko-faydalı bir çevreye yönelik bir çalışma metodunu kapsıyor. Dijital işlemlerin gelişimi baskı sektörü boyunca daha yeşil bir tavır potansiyeli sağlıyor ve EFI de, atıklar ve kaynak kullanımında düşüş sağlayan bir alternatif sunan ürün çeşitliliği sayesinde dünya çapındaki müşterilerini bu yönde eğitmeyi ve daha sorumlu üretim metotlarının kullanımını teşvik etmeyi başardı. EFI’nin çevre duyarlılığı şirketi inkjet teknolojisi ve yazılımında lider şirket haline getirmekle kalmadı aynı zamanda solvent-tabanlı üretimden UV-kürlemeye geçişte yardımcı oldu. Çevresel faydalar çeşitli şekillerde sağlanıyor. EFI’nin baskı makinesi, mürekkep ve yazılımları daha fazla verimlilik sağlayacak ve kullanıcıların çevreye daha duyarlı yaklaşmalarını temin edecek şekilde dizayn ediliyor. Çevre dostu 38

ve eko-duyarlı ürünlerin giderek daha önem kazanmasıyla, EFI ürünlerinin kullanıcıları gelecekte dünya çapında baskı şirketlerini zorlayacak daha zorlu çevresel kriterleri karşılayabilecek metodolojiler üretiyor. Etkili MIS ve ERP yazılımı kullanılması sayesinde operasyonlar düzene sokulabiliyor, üstün bir iş yönetimi ve analizi sağlanabiliyor. Ayrıca Dijital StoreFront web-to-print yazılımı en kompleks sipariş ve işlemlerin bile online olarak gerçekleştirilebilmesini sağlıyor. Şirketin üretim baskı çözümleri arasında Fiery dijital front endler ve hatasız süreçler sağlayan iş akışı yetenekleri var ve tüm bunları atıkları minimuma indirip makinenin aktif sürelerini arttırıyor. Otomasyon ve kesin renk sağlayan renk yönetim araçları sayesinde geri dönüş süreleri daha hızlı, bu sayede kullanıcılar daha yüksek değerli hizmetler ve daha yüksek etkinlik sunabiliyorlar.

Marc Verbiest: “There is a growing need for manufacturers to embrace greener production practices.”

The philosophy of green printing extends far beyond the print engine and media which is being used, and encompasses an entire method of working that is targeted towards an eco-beneficial environment. The growth of digital processes has certainly enhanced the potential for greener attitudes throughout the printing industry, and EFI has played a significant part in educating its customers worldwide by offering a portfolio of products that offers an alternative that leads to a reduction in waste and use of resources, and leads to more responsible production methods. EFI’s commitment to the environment has complemented its position as the leading pioneer in ink-jet technology and software throughout its inks and machines, driving the transition to UV-curable from solvent-based production. The importance of greener working practices is not just evident in the com-



ayın konusu

matbaa&teknik

Şirketin geniş ve süper geniş formatlı baskı makineleri VOC’suz UV-kürlenebilir mürekkep kimyasallarını kullanıyor ve daha kısa tirajlarlar üretmesi gereken daha kısıtlı bütçeli kullanıcıların artan ihtiyaçlarına tatmin edici şekilde cevap veriyor. Bunlar arasında daha yüksek miktarda kişiselleştirme ve VDP (değişken data baskısı) var. Başlıca maliyetler ve talebe göre baskının düşürülmesi sayesinde artık çevreye duyarlılığı korumak daha kolay. Çünkü dijital baskı analog baskı hazırlık, kalıp ve kimyasallara duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Özellikle de EFI’nin ‘cool cure’ teknolojisi, VUTEK 3.2 GS3250LX ve 2m GS2000LX geniş formatlı platformlarının entegre bir parçası. Öyle ki LED’ler geleneksel UV lambalarına duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor, ve hassas ve zorlu malzemeler de dahil olmak üzere tüm malzemelerin düşük ısılarda kürlenmesine imkan tanıyor. Buna ek olarak, şirketin gri ölçek seçeneği müşterilerin daha az mürekkep kullanarak daha verimli çalışmalarını sağlarken uzaktan teşhis özelliği de gereksiz site ziyaretlerini azaltıyor ki bu da kaynaklarda tasarruf anlamına geliyor. Aynı şekilde etiket sektöründe EFI’nin Jetrion dar-web dijital makineleri sayesinde converter’lar ciddi atık seviyelerinde düşüş sağlayabiliyorlar (özellikle de işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ve geri dönüş sürelerinin daha tercih edilir kabul edildiği kısa ve orta tirajlı uygulamalarda). Bu faydalar, mükemmel özelleştirme, yerelleştirme potansiyeli ve diğer VDP (değişken data baskısı) avantajlarıyla destekleniyor ve etiket başına maliyeti daha da düşürüyor. EFI’den Marc Verbiest şöyle anlatıyor: “Üreticilerin daha çevre dostu üretim metotlarını benimsemeleri gerekiyor. Baskı sektöründe atıkların nasıl düşürülebileceği, kaynakların ve malzemelerin nasıl daha etkili bir şekilde kullanılabileceği son derece açık. EFI, baskı makineleri, mürekkepler ve yazılımlar için daha yeşil bir portföy geliştirerek ve müşterilerin geçişini basitleştirerek bunu kolaylaştırıyor. Böylece müşteriler çevre dostu üretimlerinin faydasını görebiliyorlar. Pratik çözümler ve operasyonel uygulamalar daha yaygınlaştıkça ve uygulaması daha da kolaylaştıkça, daha fazla ülkenin bunları benimsediğini göreceğiz.” EFI’nin daha yeşil uygulamaları bu şekilde onaylaması, Verdigris girişimine üye olmasıyla başladı. Bu kâr amacı gütmeyen kuruluş matbaacılara ve müşterilerine, baskının çevre üzerindeki etkisini daha iyi anlamalarında yardımcı olmaları amacını taşıyor. 40

pany’s printing processes but, also, through the ability to reduce waste significantly and, overall, help its customers reduce their carbon footprint. Environmental benefits are achieved through numerous routes, with EFI’s development of printers, inks and software being designed to harbour greater efficiencies and encourage greater responsibility and green awareness from its users. With sustainability and eco-aware practices becoming increasingly important throughout all industries, users of EFI’s products all benefit from being able to generate streamlined working methodologies that are designed to meet the stricter environmental criteria that are likely to challenge print companies world-wide in the future. Using efficient MIS and ERP software means that operations can be streamlined, with superior job management and analysis, while Digital StoreFront web-to-print software enables even the most complex orders and transactions to be carried out online. The company’s production printing solutions include Fiery digital front ends and workflow capabilities that result in error-free processes, again minimising waste and increasing machine uptime. With colour management tools that provide automation and accurate colour, turnaround times are faster, enabling users to offer higher value services and greater efficiencies. The company’s wide- and superwideformat print engines benefit from VOC free UV-curable ink chemistries and are designed to meet the growing demands of users on all budgets who need to produce shorter runs, include a greater amount of personalisation and VDP, and generate orders in faster turnaround times. By reducing overhead costs and printing on demand, it is easier to maintain eco-awareness and, with digital print removing the need for analogue make-ready, the need for plates and chemistry is eliminated.

Of particular relevance is EFI’s ‘cool cure’ technology that is an integral element of its VUTEk 3.2m GS3250LX and 2m GS2000LX wide-format platforms, with LEDs removing the need for conventional UV lamps and allowing all materials, including sensitive and difficult media, to be cured at low temperatures. Additionally, the company’s greyscale option lets users work more efficiently using less ink, while remote diagnostics reduce the need for unnecessary site visits which, again, save on the use of resources. Likewise, in the label sector, EFI’s Jetrion narrow-web digital engines are enabling convertors to reduce significant levels of waste, particularly for short- and medium-run applications where labour costs are reduced and turnaround times are enhanced. These benefits are complemented by the excellent potential for customisation, localisation and other VDP advantages, lowering the cost per label and increasing efficient practices. “There is a growing need for manufacturers to embrace greener production practices, with the printing industry being a prime example of a sector where waste can be reduced, and resources and materials used more efficiently,” states EFI’s Marc Verbiest. “EFI is leading the way by developing a greener portfolio of printers, inks and software, simplifying the transition for customers and ensuring that they reap the advantages of environmentally friendly production which, in turn, benefits their clients. We expect to see more countries embrace eco-aware practices as practical solutions and operational practices become more commonplace and easier to adopt.” EFI’s endorsement of greener practices is followed through with its membership as an associate member of the Verdigris initiative. This is a not-for-profit research collaboration that aims to help printers and their customers to develop a greater understand about the environmental impact of print media.



ayın konusu

matbaa&teknik

Matkim’in Önceliği Sağlık STANDART’ları Tan Yılmaz: “Gerek ürettiğimiz ürünlerde gerekse distribütörlüğünü yaptığımız ürünlerde ilk önceliğimiz sağlık standartları ve bu standartların devamlılığıdır.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Tan Yılmaz: Kavram olarak bakıldığında Wikipedia’da Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılıyor. Ekoloji bilimindeki anlamı ise “biyolojik sistemlerin çeşitliliğinin ve üretkenliğinin devamlılığının sağlanmasıdır” olarak tanımlanıyor. Bu tanımları kendi işimize filtre ettiğimizde elekten kalan daimi olarak KALİTEYİ, SAĞLIĞI VE ÇEVRE BİLİNCİNİ üretimde sabit kılmak olarak algılanmalı diye düşünüyorum. Dünya’daki her şey sınırlı sayıda. Bizim için ise baskı altı malzemesinden tutun; soluduğumuz havaya kadar matbaamızın içerisindeki tüm bileşenlerin bizim, müşterilerimizin ve gelecek kuşakların aynı işi aynı kalitede düzenli ve sürekli alabilmesi kağıttan mürekkebe kadar yaptığımız işin insanlara ve insanlığa karşı olan saygısından ibaret. Meselenin özünden bunun anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Tan Yılmaz: Yeşil baskı; çünkü çalıştığımız ortamın sağlıklı olması biz matbaa çalışanlarının sağlığı açısından önemli. Yeşil baskı; çünkü bastığımız işin müşterilerimizin sağlığına olan etkisi önemli. Yeşil baskı ile yeşil olmayan baskı tanımı ise gerçekten güç. Çünkü halihazırda çeşitli ülkelerde dahi çeşitli regülasyonlar mevcut. Örneğin Amerika’nın birçok eyaletinde alkol matbaalardan çıkartılmış ve kesinlikle yasaklanmış durumda. Bunun yanında Avrupa hala bu konuda bir bütüne varamamış. Almanya, Polonya gibi matbaacılığın geliştiği ülkelerde alkol kullanımı çok çok azalmışken Sırbistan, Yugoslavya gibi ülkelerde hala alkol kullanımı üst sınırda. Tabii kullanılan tüm ürünlerin msds’leri ve diğer belgeleri kontrol altında. Bizim konumuz kimya ve dolayısı ile konuya bu çerçeveden yaklaşıyoruz. Denetimsiz merdivenaltı ürünler ile yapılan üretim ve hatta temizlik dahi bir sonraki işin sağlıksızlığına sebebiyet verebiliyor. Örneğin gıdaya uygunluk belgesi olmayan bir hazne suyuyla yaptığınız baskının farkında olmadan çocukların çikolata paketlerine sirayet etmesi veya kendi matbaamızın içerisinde kendi ciğerlerimize zarar vermesi gibi. matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? (Kimyasallar, mürekkep, kağıt, matbaanın fiziksel özellikle vb.) Tan Yılmaz: Aslına bakarsanız bitmiş bir ürünün yeşil olarak adlandırılabilmesi için bir takım standartlar mevcut. 42


ayın konusu

matbaa&teknik

Baskı satın almacıları bu standartlar üzerinden taleplerini bildiriyorlar. Bu standartlar ise kağıt, mürekkep, kimyasallar ve hatta matbaanın fiziksel şartlarının da bir arada olması sonucunda meydana çıkabiliyor. Bunlardan birinde standarda uyulmamış olması zincirdeki bir halkanın kopması gibi yapılan tüm emeğin aslında boşa gitmesi gibi tatsız sonuçlara vardırabiliyor. Kağıdın sürdürülebilir olması, mürekkebin gıda kodekslerine uygunluğu ve hatta makinenizi temizlediğiniz kimyasalların dahi su bazlı olup olmamasına kadar gelişmiş ülkelerin standardı var. Öyle ki bazı matbaalar kendi standartlarını geliştirerek müşterilerine alıştırmış ki müşterilerinin gözünde de bu konuda ayrışarak öne çıkmış durumda. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Tan Yılmaz: Matkim firması 44 senedir üretim yapan bir firma. Bizim markalarımız arasında en eski markamız STANDARD markasıdır. Rahmetli Kurucumuz Sayın Salih Engin Yılmaz bu markayı Türk matbaacılarına 1969 senesinde sunarken çok ileriyi görmüş olmalı. Matkim firmasının diğerlerinden ayrışmasının en önemli sebebi kalite standardını 44 senedir her şart ve durumda ilk planda tutmasından kaynaklanır. Sürdürülebilirlik ve yeşil baskı kavramları; standartların oluşturulması ve korunması sağlanır. Gerek ürettiğimiz ürünlerde gerekse distribütörlüğünü yaptığımız ürünlerde ilk önceliğimiz sağlık standartları ve bu standartların devamlılığıdır. Firmanın ömründe sadece ucuz olduğu için hiçbir ürünü matbaacı dostlarımıza sunmadık. Kalitesinden ve standardından emin olmadığımız ürünleri onların çalışma ortamlarına sokmadık. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela yüzdesel olarak ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Tan Yılmaz: Ürünün kendisi kadar kullanım koşulları da çok önemli aslında. Örneğin Türkiye distribütörü olduğumuz Weilburger Senolith Dispersiyon laklarının tamamı gıdaya uygun olarak (ISEGA Sertifikalı) matbaalara sunulmaktadır. ABC/MATKIM markalı makina bakım ürünlerinin hemen hemen hepsi su bazlı olduğundan (su ile temizleniyorlar solvente ihtiyaç bırakmıyorlar) yeşil ürün kategorisinde. Alkolsüz baskı konusunda dünya pazarında emsalsiz olan ABC firması ile yaptığımız ortaklık sonrasında özellikle TITAN hazne suyunun gıda baskılarında yeşil ürün kategorisinin yıldızı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Artık ülkemizin birçok matbaası baskı alanlarına alkol sokmuyor. Tek tek ürünleri saymam doğru olmaz fakat matbaa, kimyasal ve yeşil baskı üçgeninde dünyada söz sahibiyiz diyebilirim. matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkilerle kıyaslamanızı rica ederim. Tan Yılmaz: Bu soruyu çok net ve kısa cevaplamak istiyorum. Evet eskiden pahalıymış. Bugün bizim konumuzda yani kimya sektöründe biz üretimi Türkiye’de yapıyor, Avrupa’ya satıyor konumuna geldik. Artık Türk matbaacısı bizim su bazlı yeşil kimyasallarımızı veya VOC değerleri en düşük hazne sularımızı ya da alkolsüz baskı ürünlerimizi Avrupa’daki meslektaşlarından çok daha hesaplı temin edebiliyorlar. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz var mı? Tan Yılmaz: Firma olarak yeşil ve sağlıklı çalışma ortamı ve sağlıklı baskı konularında sürekli ziyaret ve bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Bu konuda sevgili dostlarımız ne zaman isterlerse çekinmeden bizimle iletişime geçebilirler. Teşekkürler.


ayın konusu

matbaa&teknik

Yeşil Ofset: Komori G40 Bu makineyi üretirken, üretim saatleri ve bununla bağlantılı olarak enerji kullanımını azalttık. Yine bununla birlikte karbondioksit emilimini de ortalama % 8 oranında düşürdük. Bu makine başına 4 ton daha az karbon dioksit salınımı anlamına geliyor. Buna ilaveten tedarikçilerimizden sağlanan yedek parça miktarını azalttık. Bu da yine nakliye sırasında ortaya çıkan karbon ayak izlerini azaltmamız anlamına gelmekte. Burhan Kuturman Aras Grup Sizlere burada Komori’nin yeni jenerasyon baskı makinesi G40 modelini ve bu makineyi neden G serisi olarak adlandırdığımızı anlatacağım. Aslında gayet basit! GL40’taki G İngilizce “Green” yani “Yeşil” yani ‘çevreye duyarlı teknoloji’ anlamını simgeliyor. Öncelikle G40’ın baskı esnasındaki karbon izlerini azaltmak için özel tekniklerle üretildiğini belirtmek isterim. Baskı sektöründe sizler için de çok önemli olduğunu düşündüğümüz yine çok sayıda “Yeşil -çevreye duyarlı” özellikler eklendi. Bu özelliklerin; kirliliği azaltacak, sarf malzeme tüketimini ve fire oranlarını minimize edecek, ayrıca sadece malzemelerin değil işgücünün de verimli kullanımını sağlayacak özellikler olduğunu belirtmek isteriz. İlk Litrone serisi makinelerimizle kıyaslarsak, bu yeni model G40 baskı makinesinde birçok yenilik gözünüze çarpacak ki bu Komori’nin “sürekli gelişim” ilkesinin de yansıması olarak çıkıyor karşımıza. Biz buna “KAYZEN” diyoruz. Bu son teknolojik gelişmeler neticesinde yeni Litrone G serisinin gerçekten çevreci özelliklerle donatılmış olduğunu söylemek isteriz.

G40 serisi yeşil duyarlılıkla üretiliyor : Bu makineyi üretirken, üretim saatleri ve bununla bağlantılı olarak enerji kullanımını azalttık. Yine bununla birlikte karbondioksit emilimini de ortalama % 8 oranında düşürdük. Bu makine başına 4 ton daha az karbon dioksit 44

salınımı anlamına geliyor. Buna ilaveten tedarikçilerimizden sağlanan yedek parça miktarını azalttık. Bu da yine nakliye sırasında ortaya çıkan karbon ayak izlerini azaltmamız anlamına gelmekte.

sisteminden adapte edilen “minimum stok” yöntemini kullanıyoruz. Bu da üretim esnasında atık oluşmaması demektir.

Baskı makinelerinin üretimini yaptığımız fabrikamız, özellikle çevreye duyarlı teknolojilerle inşa edildi.

Enerji tasarruflu üretim tekniklerinin teşvik edilmesi: Komori ultra modern Tsukuba fabrikasında rüzgar enerjisiyle çalışan elektrik üretim sistemine sahiptir. Fabrikamız web ofset ve banknot baskı makinelerinin de üretimine imkan sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Üretilen makineler tüm baskı testleri yapılarak yüklemeye hazır hale getirilir. Fabrika, üretim ve test sırasında ortaya çıkan atıkların azaltılması ve

Bütün fabrikalarımız ISO 14001 ve ISO 9001 sertifikalarına sahip. Endüstriyel atıklarda, geri dönüşümlerde, üretim ve test aşamalarında kullanılan yağlama ve soğutma sistemlerinde de sıfır karbondioksit salınımı sağlıyoruz. Makinelerin üretiminde, Toyota’nın üretim

Ayrıca fabrikamızdaki diğer başka yeşil avantajlardan da bahsetmek isteriz:



ayın konusu

geri dönüşümlerini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Tüm çalışanlarımız aktif olarak KAYZEN çalışma prensiplerine uygun olarak kaynakların korunması ve çevreye duyarlı ürünlerin geliştirilmesine destek olurlar.

Litrone G serisinin diğer avantajlarından da bahsedecek olursak: 1) Makine tüm dijital ağlar ve yazılımlarla uyumlu açık bir yapıya sahiptir. 2) Kolay kullanımı öncelik kabul eder, en yüksek kalite ve verimliliği sağlar. 3) KHS-AI iş yönetim sistemiyle çok gelişmiş bir otomasyon sistemi sunar. 4) Ergonomik dizayna sahip bir baskı makinesidir. 5) Göreceğiniz üzere G40 gerçekten çevreci bir teknoloji sunar ve bu size azaltılmış fire oranları, düşük elektrik kullanımı gibi avantajlarla daha ekonomik üretim imkanı sağlar. Litrone G40 sizlere yüksek hız ve yüksek üretim sağladığı kadar, kısa tirajlı işlerde ve katma değerli çalışmalardaki beklentilerinize de cevap verir. Standart olarak makine ile birlikte gelen KHS-AI sistemi otomatik olarak kağıt firesini azaltır ve verimliliğinizi yüksek oranlarda arttırır. Özellikli mürekkep yoğunluğu yüksek baskılarda G40 baskı kalitesi daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.

İş değişimi otomasyonu devredeyken makine ilk iş baskısını bitirdikten sonra KHS-AI kontrolü baskı operatöründen devralır. KHS-AI akıllı iş sıralama özelliği bir sonraki işe geçiş için gerekli tüm fonksiyonları kontrol eder ve makine doğru değerleri yakalamak için ilk 20 tabaka baskı yapar. Akıllı iş sıralama otomasyonu KHS-AI fire azaltma sisteminin anahtarıdır. Sistem diğer bazı fonksiyonları gerçekleştirmek için kendi programlanmasını yaparak bir önceki iş biterken makine yavaşlar ve baskısı yapılan imajın mürekkepleri merdanelerden ve blanketlerden geri alınır. Blanketler otomatik yıkanır otomatik olarak kalıplar değişir bir sonraki iş için ön mürekkepleme hazırlığı otomatik olarak yapılır. KHS-AI sayesinde 20 tabaka baskısı yaparak makine operatörün son onayını bekler operatör 20. tabakayı PDC-SII spektrofotometre’de okuttuktan sonra onun onayı ile işe başlanır. 46

matbaa&teknik

APC otomatik kalıp değişimi yeni kalıp tutucuları kalıpları sıkarken herhangi bir deformasyon oluşumunu önlemek amaçlı özel plazma ile kaplıdır.. Bu sistem sayesinde register ayarı her defasında en hassas şekilde gerçekleştirilir. Ve kalıplarda bükme işlemi ortadan kaldırıldığı için; aynı kalıbı tekrar baskılarda çok daha rahat kullanabilirsiniz. Kalıp düz olması sebebiyle her defasında sorunsuz olarak takılabilir. G modelimize ilişkin başka özellikleri de söylemek isterim. Daha önce aktardığımız üzere yeni G serisi Litrone serisinin en son jenerasyonudur.Bazı özellikler 18.000 hızlı LSX modelinden alınmakla birlikte bir çok yenilik tamamen G serisi için geliştirilmiştir. Aparat kafası LSX’de de kullanılan saatte 21.000 tabaka-hıza göre geliştirilmiştir. İlk besleme aparat emicilerinin hareket kabiliyeti arttırılmış ve daha yüksek emicilik gücü kazandırılmıştır.. Dolayısıyla IML, plastik ve hür tür malzemede yüksek hızda sorunsuz çalışılabilmektedir. Pabuç ve yan üfleyiciler bağımsız olarak çalışırlar. Bu havanın daha iyi kontrol edilebilmesini sağlar. Dolayısıyla hava ön köşelere de rahatça ulaşarak palet yüksekliğini bağımsız olarak kontrol etmemize yardımcı olur. Giriş aparat bölümünde , anti-statik hava üfleyicilere ek olarak ayrıca kılavuz çubuklarımız vardır. Bu sayede artık, kağıt ebatına göre daha az hava kullanılarak kağıtların birbirinden ayrılması kolaylaştırır.

Yeni besleme tablasında vakumlu tek kayışlı transfer sistemi vardır. Tabaka hızı %50 yavaşlatılarak ön sipere daha düzgün oturması sağlanır. Emici bantta bağımsız kontrol edilebilen bölümler sayesinde tabaka kontrolü daha kolay yapılır. Daha sonra, ön siper vakum makaraları yardımıyla tabaka pozalama sistemiyle tutulup, sallama makasları kapatılıncaya kadar kontrol edilir. Sistemde kontrol edilebilen hava yönlendirme tablası vardır ve bu hava kontrol sistemi üzerinden otomatik olarak kontrol edilir. Besleme tamburu otomatik olarak kağıt açma ve çarpıtma ayarlarını düzeltir.

Boya hazne otomasyonu KHS-AI sisteminin parçasıdır. Sistem hazne merdanelerinin yüzeyini mekanik olarak kontrol ederek mürekkep mandal ayarlarının her zaman olması gereken pozisyonda kalmasını sağlar. KHS-AI sistemi tüm değişkenleri kontrol ederek mürekkep mandal ayarlarına operatör tarafından müdahaleye ihtiyaç bırakmadan, ayarların tamamını sizin için otomatik olarak yapar. Mürekkep aktarma merdaneleri baskı hızına ve mürekkep farklılıklarına bağlı kalmadan aynı basınç miktarını otomatik olarak ayarlar. Dolayısıyla yüksek baskı kalitesi için düzenli olarak merdane ayarlarıyla uğraşmak zorunda kalınmaz. Komorimatik nemlendirme sistemi otomatik olarak ve sürekli kalıp çapaklarını temizler. Sistem olarak siz farkına varmadan bu işlemi otomatik olarak gerçekleştirir. Bu teknoloji sayesinde alkollü ya da alkolsüz baskı yapma imkanına sahibiz. Makinemiz geliştirilmiş yeni gövde dizaynı sayesinde entegre tabanla uyumlu güçlü bir şaseye sahiptir. Bu sistem bize daha sağlam ve maksimum basınca dayanıklı sağlam bir şase teknolojisini gösterir. Bu teknoloji üretim toleranslarını aşağıya çekerek, mükemmel baskı kalitesine ulaşmamıza yardımcı olur. Çıkış ünitesindeki teknoloji LSX modelinden esinlenerek, 21.000 hızda her tür materyalde çalışabilmesi için geliştirildi. Kuğu boynu açısı olarak adlandırdığımız özellikle kalın malzemelerde tabakayı daha kolay kontrol ederiz. Bu yeni gelişmiş çıkış sistemiyle tabaka daha düz ve yavaşlatılmış vakum makaralarına ulaşır. Bu da özellikle karton malzeme de yüksek hızda daha kolay kontrol sağlar. Yeni H-UV baskı teknolojili baskı makinesinin avantajlarını bahsedelim. H-UV li makineler Hibrid makinelerdir. H-UV ve konvansiyonel baskı yapma imkanına sahip. H-UV her ne kadar içinde UV ismi barındırsa da çok düşük enerji ile kuruma sağlaması ve baskı kalitesindeki belirgin yükselme sebebiyle farklı bir baskı teknolojisi. Farklı cure seviyelerinde aktivite gören bi UV mürekkep kullanıyoruz. En büyük avantajımız bizim tek lamba ile tüm H-UV mürekkep baskılarını, ihtiyaç varsa yine UV lak baskısını kurutma imkanına sahip olmasıdır. Bu da ciddi anlamda elektrik tasarrufu sağlıyor. Yine doğal kağıt ve pvc karışımlı her türlü zor malzemeye çok daha yüksek kalitede baskı imkanı veriyor. H-UV kullandığımızda bu mürekkebin karakteristik özelliği parlaklık seviyesinin yüksek olması ve parlatma amacı ile atılan laklama işlemine ihtiyaç bırakmaması. İkinci en önemli avantajı kuruma ile ilgili. Kağıdın arka vermesi


ayın konusu

ile ilgili yaşadığımız sıkıntılar ki biz ağırlıklı olarak Türkiye’de bunun önün gçmek için toz kullanıyoruz; toz tamamen ortadan kalkıyor. Yine mürekkebin korunması ve kuruma işlemine yardımcı olması için uygulanan laklama işlemine ihtiyacı tamamen ortadan kaldırıyoruz. Dolayısıyla proseslerin azalması ve ciddi anlamda enerji

matbaa&teknik

tasarrufu sağlanması anlamında toplam maliyetlerde de bir düşüş olacağını öngörüyoruz. HUV üretimlerinde mürekkep maliyetleri bugün için yukarıda. Ama başka H-UV mürekkep üreticilerinin de devreye girip satışa başlamaları ile hızlı bir şekilde mürekkep maliyetlerinde düşüşler bekliyoruz. H-UV mürekkep maliyetleri

konvansiyonel UV mürekkep maliyetleri civarında olacaktır. Sağlanan yüksek baskı kalitesi, zor malzemeler baskı imkanı, enerji tasarrufu, baskı tozu ve lak kullanma ihtiyacının ortadan kaldırılması toplam üretim maliyetlerinde H-UV baskı tercihinin artışına katkı sağlayacaktır.


ayın konusu

matbaa&teknik

% 60‘a Varan Oranlarda Enerji Tasarrufu Energy Savings of Over 60 Percent Druckhaus Becker, dünyanın ilk LE UV kurutucu sistemine sahip Heidelberg Speedmaster XL 106 modelini çevre dostu üretim için kullanıyor. Yeni Speedmaster XL 106 “yeşil baskı, mutlu baskıdır” sloganına mükemmel bir bir uyum sağlıyor.

Druckhaus Becker uses the world’s first Speedmaster XL 106 with DryStar LE UV dryer from Heidelberg for eco-friendly production

Almanya’nın Ober-Ramstad bölgesinde bulunan Druckhaus Becker matbaası, beş baskı, lak ünitesi ve DryStar LE UV kurutma ünitesine sahip dünyanın ilk Speedmaster XL 106 modelini kullanıyor. Heidelberger Druckmaschinen AG (Heidelberg), enerji tasarrufuna yönelik olan özel düşük enerji tüketimi ile çalışan UV kurutma sistemini (LE UV) drupa 2012 fuarı sırasında tanıtmıştı. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı olan Jens Becker; “Her şeyden önce çevresel bakımlardan kabul edilebilir ve düşük yatırım maliyetlerine sahip, pratik UV uygulamalarına sahibiz.” şeklinde matbaasının deneyimini özetledi. Dahili yüzey sonlandırma ve yeni kurutucu sistem sayesinde % 60 oranında enerji

Druckhaus Becker in Ober-Ramstadt, Germany, has recently started using the world’s first Speedmaster XL 106 five-color press with coating unit and the new DryStar LE UV dryer. Heidelberger Druckmaschinen AG (Heidelberg) unveiled this special energy-saving UV dryer – LE stands for low energy – at drupa 2012. “We now have a practical UV application with low investment costs that first and foremost can also be justified in environmental terms,” says Managing Director Jens Becker, summing up the print shop’s experience so far. Energy savings of over 60 percent and, consequently, the same cuts in CO2 have been achieved thanks to the inline surface finishing and new dryer, while delivery times have been halved. Druckhaus Becker committed itself to sustainability twenty years ago and has been developing this systematically ever since. The new Speedmaster XL 106 fits into this concept perfectly, true to the motto “green printing is happy printing”. It is carbon-neutral, with 237 metric tons of CO2 being offset, uses eco-friendly processes throughout all production workflows, consumes less electricity than conventional presses, delivers time-saving inline finishing, and requires no powder at all.

tasarrufu sağlanmış ve sonuç olarak karbondioksit emisyonunda da aynı tasarruf sağlanmış ve aynı zamanda teslimat süreleri yarı yarıya azalmıştır. Druckhaus Becker, sürdürülebilirlik taahhütlerini yirmi yıldan bu yana sistematik olarak geliştirmektedir. Yeni Speedmaster XL 106 “yeşil baskı, mutlu baskıdır” sloganına mükemmel bir bir uyum sağlıyor. Makine, ofset baskıda 237 ton karbondioksit ile karbon-nötr, tüm üretim iş akışlarında çevre dostu süreçleri kullanan, konvansiyonel baskı makinelerine göre dahi düşük elektrik tüketimine sahip, dahili yüzey sonlandırma ile düşük teslimat süreleri sağlayan ve pudra kullanımı gerektirmeyen bir yapıya sahiptir.

Druckhaus Becker’da sürdürülebilir baskı anahtar rol oynamaktadır – Yeni Speedmaster XL 106 ofset baskıda 237 ton karbondioksit ile karbon-nötr yapıya sahiptir. İlgili sertifika Heidelberg Ürün Yönetimi Bölümü’nden Tino Bardong (sağda) tarafından firmanın yöneticileri olan, Jens Becker (ortada) ve Thomas Groth’a (solda) sunuldu. Sustainable printing is key at Druckhaus Becker – the new Speedmaster XL 106 was ordered on a carbon-neutral basis with offsetting of 237 metric tons of CO2. The appropriate certificate was presented by Tino Bardong (right) from Product Management at Heidelberg to Jens Becker (in the middle) and Thomas Groth, both Managing Directors. 48

Druckhaus Becker is a full-service print shop whose 38 employees supply its products throughout Europe. A Suprasetter CtP system is used in prepress for imaging, while the pressroom houses a Speedmaster XL 105 six-color press with coating unit and a Speedmaster SM 52 five-color press with high-pile delivery alongside the new machine. Stahlfolder folding machines, a Stitchmaster ST 450 saddlestitcher, and Polar cutters are used in postpress for finishing. Die cutting and embossing are performed by a Kama 105. A 3B-format foil laminating system is also available for surface finishing. All process steps –from prepress and press to postpress – are integrated with the Prinect print shop workflow.



ayın konusu

Druckhaus Becker çalışanları birinci hamur kağıttan folyoya kadar tozsuz ve kokusuz UV üretiminden oldukça memnun durumda.

Druckhaus Becker, 38 çalışanı ile birlikte tüm Avrupa’ya hizmet veren bir tam hizmet matbaasıdır. Firmanın baskı öncesinde bir adet Suprasetter termal CtP sistemi, baskı odasında, yeni baskı makinesinin haricinde bir adet beş renkli ve lak üniteli Speedmaster XL 105 ile yüksek çıkış üniteli ve beş renkli bir Speedmaster SM 52 bulunmaktadır. Baskı sonrası için Stahlfolder katlama makineleri, bir adet Stitchmaster ST 450 tel dikiş makinesi ve Polar kesim makineleri bulunmaktadır. Şekilli kesim ve gofre işlemleri Kama 105 modelinde gerçekleştirilmektedir. Yüzey sonlandırma için 3B ebadında folyo laminasyon makinesi de bulunmaktadır. Baskı öncesinden baskı ve baskı sonrasına kadar tüm üretim süreçleri Prinect matbaa iş akış yazılım ve donanımları ile entegre şekilde kontrol edilmektedir.

Druckhaus Becker, çevre dostu üretimde beş baskı, lak ünitesi ve DryStar LE UV kurutma ünitesine sahip dünyanın ilk Speedmaster XL 106 modelini kullanarak % 60 enerji tasarrufu sağlamaktadır. Druckhaus Becker has recently started eco-friendly production using the world's first Speedmaster XL 106 five-color press with coating unit and the new DryStar LE UV dryer, with energy savings of over 60 percent. 50

matbaa&teknik

UV baskıda mükemmel fiyat/performans oranı

Excellent price/performance ratio in UV printing

Druckhaus Becker, üst düzey basılı ürünler konusunda uzmanlaşmış durumdadır ve bu nedenle laklar ve özel baskı efektleri her zaman son derece önemli olmuştur. Otomotiv, saat, mücevher ve finans endüstrisindeki prestijli müşterilerinin özel laklar ve giderek artan sayıdaki UV uygulamalarına olan talepleri çoğalmaktadır. Tirajları bin ila 250 bin tabaka arasında değişmektedir. Firmanın Genel Müdürü Thomas Groth; “2002 yılından bu yana dispersiyon lak ile çalışmaktaydık ve zahmetli ve zaman alan bir şekilde UV lak işlerimizi dışarıda yaptırıyorduk.” şeklinde görüşlerini ifade etti. Heidelberg ile birlikte matbaa, minimum enerji tüketimi ile konvansiyonel mürekkepler ve laklar, standart UV mürekkepler ve laklar ve yüksek ölçüde reaktif olan UV mürekkep ve lakları uygulama ve talebe bağlı olarak kullanabilir hale geldi. Konu ile ilgili Becker; “DryStar LE UV kurutma ünitesi ile birlikte Speedmaster XL 106, Heidelberg’de çok sayıda testlerden geçti ve bizim için cesur bir hareket oldu. Baskı makinesi, şu anda müşterilerimize ticari materyallerden, emici veya emici olmayan PVC folyo baskılarına kadar her şeyi üretebilmemize olanak sağlıyor. Hatta birinci hamur kağıt üzerinde reaktif UV mürekkepler ile daha önce hayal bile edemediğimiz parlaklığı üretebiliyoruz.” şeklinde görüşlerini dile getirdi. Yeni Speedmaster XL 106 folyo kiti ve makinenin baskı ünitesine entegre edilen Prinect Inpress Control dahili renk ve register sistemi ile donatılmıştır. Druckhaus Becker, yeni bilgi birikimini katma değer yaratmak ve rekabette bir adım olmak için kullanmaktadır.

Druckhaus Becker specializes in premium print products and therefore coatings and special effects have always been extremely important. Prestigious customers from the automotive, watchmaking, jewelry, and finance industries require ever more complex special coatings and a constantly increasing number of UV applications. Run sizes are between 1,000 and 250,000 sheets. “We’ve been working with dispersion coating since 2002 and, at that time, outsourced high-gloss UV coating, which made the process laborious and time-consuming,” says Thomas Groth, who is also Managing Director at Druckhaus Becker. In conjunction with Heidelberg, the print shop developed a press that was customized to meet its precise requirements and, depending on the application, can be used with conventional inks and coatings, standard UV inks and coatings, and highly reactive UV inks and coatings with minimal energy consumption. “The Speedmaster XL 106 with DryStar LE UV was a bold move for us and one that was preceded by numerous tests at Heidelberg. The press now gives us complete flexibility and ensures we can offer our customers everything from commercial to PVC foil printing on absorbent and non-absorbent materials. Even on uncoated paper, the highly reactive UV inks and coatings produce extreme brilliance that was previously unimaginable,” says Becker. The new Speedmaster XL 106 is fully equipped with a foil kit and the Prinect Inpress Control inline ink control system. Druckhaus Becker is using its newly acquired know-how to create added value and stand out from the competition.

Düzgün süreçler sürdürülebilir baskıyı desteklemektedir DryStar LE UV sistemi her makine konfigürasyonunda bir, iki veya maksimum üç adet lamba bulunmaktadır. Druckhaus Becker’da çoğu üretim işlemi kurutucunun sonunda bulunan 160 Watt /cm UV lambası ile gerçekleştirilmekte ve bu sayede önemli enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Ara kurutuculara ihtiyaç duyulmamaktadır. DryStar LE UV sistemi, aktif karbon filtresi ile donatılmış olup herhangi bir egzost hava bağlantısına gerek olmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Groth; “Çalışanlarımızın sağlığı için matbaamızda üretimden kaynaklanan hiçbir koku bulunmuyor.” şeklinde görüşlerini belirtti. Plastik materyallerde daha düşük ısı transferi sayesinde herhangi bir bozulma meydana gelmez ve bundan dolayı yüksek register hassasiyeti ile yüksek baskı kalitesi elde edilmektedir. Yüksek reaktif UV mürekkepleri kullanıldığında UV tüp ile 96 adede kadar parlaklık derecesi elde edilebilmektedir. Baskıda toz kullanımının olmaması da büyük bir artı oluşturmaktadır. Groth; “Bana göre bu, bize daha hızlı ve daha düzgün baskı sonlandırma elde etmemizi sağlayan küçük bir devrim niteliğindedir. Basılı ürünler herhangi bir bozulma olmaksızın daha sonraki aşamalarda kişiselleştirmeye uygun hale gelmektedir. Daha önce lazer tarafından tozların temizlenmesi gerekmekteydi.” şeklinde görüşlerini belirtti. Sorunsuz sonlandırma sayesinde istif bekleme alanında daha fazla yer açıldı ve müşterilere sevkiyatlar hızlandı.

Smooth processes support sustainable printing The DryStar LE UV is available with one, two, or a maximum of three lamps for each machine configuration. At Druckhaus Becker, most applications are operated with a 160 Watt per centimeter UV lamp in the end-of-press dryer, resulting in significant energy savings. No interdeck dryers are needed. The DryStar LE UV is equipped with an activated carbon filter and does not need any additional exhaust air connection. “We get absolutely no odor, which naturally benefits our employees’ health, too,” explains Groth. Thanks to lower heat transfer to plastic materials, no distortion occurs and this therefore produces excellent register accuracy, resulting in high quality. Up to 96 gloss levels can be achieved with a UV tube when using highly reactive UV coatings. Eliminating powder is a further big plus. “To my mind, this is a minor revolution that has enabled us to achieve faster, smoother finishing. Print products that are personalized at a later stage can now be produced without any interruptions. Previously, the lasers got dusty from the powder and had to be cleaned,” says Groth. Thanks to the seamless finishing, the space taken up in the paper store has also been reduced and customers can now be supplied even faster.



ayın konusu

matbaa&teknik

Baskı Uygulamalarında UV LED Kürleme Dragonfly Engineering Phoseon Technology

UV LED Kürlemeye Genel Bakış UV kürleme teknolojisi, polimerizasyon yoluyla mürekkep, kaplama, yapışkan ve diğer UV duyarlı malzemelerin kürlenmesinde kullanılmaktadır. UV LED kürleme daha ince, ısıya dayanıklı alt katmanlar sağlayarak, aynı zamanda ozon gibi zararlı yan ürünleri ortadan kaldırarak ve iş yeri güvenliğini arttırarak mevcut UV işlemini geliştirir. Ayrıca, UV LED’ler giriş gücünü etkili bir şekilde kullanır ve uygulamanın ömrü üzerinden daha düşük çalışma maliyeti sağlamak için çabuk açılma ve kapanma özelliğine sahiptir. UV kürleme işlemi 30 yılı aşkın bir süre boyunca baskı endüstrisinde kullanılmaktadır. UV yazıcılar için LED kürleme teknolojisi, daha iyi çalışma ekonomisi, gelişmiş sistem becerileri ve çevresel faydalar gibi ilgi çekici avantajlarıyla hızla büyümektedir. UV LED kürleme teknolojisi, dijital mürekkep püskürtme, ekran, fleksografik ve diğer baskı işlemlerinde mürekkeplerin UV kürlemesi için idealdir. UV LED kürleme teknolojisinin son kullanıcılarının, üç bileşenin (mürekkep/kaplama, sistem, kürleme lambaları) birbiriyle uyumlu olmasını sağlamak için sistem tedarikçileri ve mürekkep veya kaplama üreticileri ile birlikte çalışmaları gerekir. Son kullanıcıya ve dolayısıyla da müşteriye optimum UV LED avantajlarını sunmak için, üç bileşenin de birlikte çalışması gerekir.

UV LED Kürleme Avantajları Günümüzde UV LED kürleme teknolojisi, geleneksel yöntemlerin yerini alan baskı dünyasında pek çok kullanıcının takdirini kazanmaya devam etmektedir. Teknolojide UV LED ışık kaynaklarının sağladığı gelişmelerden faydalanmak için, mürekkep ve kaplamaların kürlenmesinde kullanılan yüksek performanslı UV LED enerjisinde de büyüme meydana gelmiştir. UV LED kürleme; bir yandan yüksek üretim hızı, daha düşük mülkiyet maliyeti ve daha az atık dahil olmak üzere pek çok avantaj sağlarken diğer yandan da yüksek görsellik ve ambalajlama sağladığından dolayı en ön planda yer almaktadır.

LED Teknolojisi Yeni ve Yenilikçi Baskı Kapasitesi Sağlar Drupa 2012’de 30’dan fazla satıcı, alt katmana azaltılmış ısı transferi, daha sessiz çalışma, ozon eliminasyonu ve havalandırma ile ekonomik tasarruflar gibi UV LED’in avantajlarını 52

gösteren ekipmanları sergilediler. UV LED kürleme sistemlerinin hızlı gelişimini güçlendiren 20’den fazla mürekkep ve malzeme satıcısı kendi destekleri ve LED’i formülleştirme becerileri nedeniyle hayli beğeni topladılar. UV LED’ler artık ana kürleme teknolojisi olarak yerini alıyor. Tüm baskı alanlarında hızlı teknolojik gelişmeler meydana gelmekte ve UV LED kürlemesinin artarak kabul gördüğünü göstermektedir. Son kullanıcılar artan bir şekilde ekipman üreticilerinden yeni ve yenilikçi baskı kapasitesi sağlayan LED seçenekleri istemekte ve piyasadaki lider satıcılar bu isteğe yanıt vermektedirler. Bu tür heyecan verici ve hızla gelişen teknolojiyle karşılaşan sistem tasarımcıları ve son kullanıcılar sürekli değişen UV LED kürleme alanını yakından takip etmektedirler. drupa 2012 onlara tam da bunu gerçekleştirme fırsatı sunmuştur.

üzerine baskı yapılmasına olanak sağlar. Bu çözümler, kullanıcıların maksimum üretim hızlarında düşük giriş gücü gereksinimleriyle çeşitli malzemelere sahip olmalarını sağlamaktadır.

Dijital Mürekkep Püskürtme UV LED kürleme, şu anda baskı endüstrisinde kabul görmüş bir araçtır. Endüstriyel yazıcılarda zorlu uygulamalar üzerinde gelişmiş kapasiteye izin verir. Yazıcılar en yüksek ortam çeşitliliğini sunmaktadır ve şu anda daha ince malzemeler makineden kıvrılmadan ya da bükülmeden geçebilmektedir. UV LED teknolojisi yaygın olmayan alt katmanlar üzerine baskı yapma becerisini sunmaktadır. Sağladığı yan faydalardan biri olarak, bu daha ince alt katmanlar aynı zamanda hem ana maddelerin hem de nihai ürünün nakliye maliyetlerini azaltmakta, dolayısıyla son kullanıcılar ve müşterileri için daha fazla ekonomik fayda getirmektedir.

Tıbbi Etiketleme İlaç endüstrisi, titiz bir ürün gelişimi ve steril ve temiz bir ortamda üretim gerektirir. Endüstri mümkün olanın sınırlarını zorlamaya devam etmiştir; bu da ilaç sektöründe yeni gelişmelerin oluşmasını sağlamıştır. UV LED teknolojisi baskı dünyasına doğasında var olan bazı avantajlar getirmiştir, bunların içerisinde temiz oda koşullarında ısıya duyarlı uygulamalardaki IR radyasyonunun eksikliği de yer almaktadır.

UV LED teknolojisinin sağladığı uygulamaların bazı örnekleri aşağıda verilmektedir:

Şişe Baskısı Günümüzde, UV LED kürleme teknolojisi çeşitli etiketleme uygulamaları için baskı birimlerini bir araya getirmiştir; bunların içerisinde şişe etiketleme makineleri ve silindirik içecek kapları üzerine doğrudan baskı için tasarlanan sistemler de yer almaktadır. Işık kaynaklarının küçük boyutlu olması, bunları sınırlı boşluğa sahip makineler için ideal hale getirir. Ayrıca, ısıya dayanıklı alt katmanlar ve daha da ince etiketler

Baskılı Elektronikler Toplu üretilen tüketici elektronikleri ve fotovoltaik uygulamalar, UV LED kürleme



ayın konusu

teknolojisinin uzun ömründen ve güvenilirliğinden faydalanmaktadır. Yüksek hacimde uzun süreli olarak tutarlı bir şekilde fonksiyon görme becerisi, UV LED teknolojisini bu pazarlarda etkili bir çözüm haline getirmiştir.

matbaa&teknik

sağlar. 3 boyutlu baskı işlemi sırasında, her tabaka püskürtmenin ardından hemen kürlenir, kürlenme sonrası olmadan tamamen kürlenmiş modeller ortaya koyar. UV LED kürleme teknolojisi gelişmiş kapasite sunar ve takı, ayakkabı, prototip, otomotiv parçaları ve pek çok diğer uygulamanın 3 boyutlu baskısında kullanılabilir.

uygulamalarda UV LED alanında kürleme çözümleri sağlayan bir dünya lideridir. Phoseon’un ürünleri mürekkep, kaplama ve yapışkanların kürlenmesi için yüksek performans, entegre kontrol ve üstün güvenilirlik sunar. Liderlik ekibi, yarı iletkenlerin ve sistemlerin yüksek teknoloji Satış, Mühendislik, Üretim ve Pazarlan¬masında 80 yılı aşkın bir deneyime sahiptir.

UV LED Teknolojisi: Işık Yayan Diyotlar (LED’ler), ultraviyole (UV) aralığında enerji yayabilen yarı iletkenlerdir. Bu UV LED’ler günümüzde çeşitli UV kürleme uygulamalarında kul¬lanılabilir.

Geniş Format Tabela yapma endüstrisi, baskı piyasasının bu bölümünde hizmet veren yazıcılar için gelişmiş devir süresi, daha yüksek kalite ve daha ekonomik çözümler için değişime öncülük etmiştir. UV LED kürleme teknolojisi daha geniş bir medya karışımında çıkış ve genişletilmiş uygulama aralığı sağlamakta ve aynı zamanda düşük alım maliyetine izin vermektedir.

Serigrafi LED lamba teknolojisi ve UV serigrafi mürekkep formülasyonlarındaki en son gelişmelerin, LED kürlemenin orta basınçlı cıva lambalar için geçerli bir alternatif olduğunu kanıtlamıştır. UV LED ışık kaynakları, doğrudan cam baskı, plastikler üzerine baskı, CD/DV baskı ve web baskı gibi serigrafi uygulamalarında yüksek hızlı kürleme için idealdir.

Kodlama ve İşaretleme Kompakt UV LED kürleme lambaları, kodlama ve işaretleme uygulamaları için gelişmiş kapasite ve enerji tasarrufları sunmaktadır. LED’ler anında açma/kapama özelliğine sahiptir, dolayısıyla sadece mürekkep kürlemesi olduğunda açılır. Böylelikle enerji tasarrufu sağlar ve birimin ömrünü daha da fazla arttırır. UV LED kürleme, geniş bir alt katman çeşidi üzerinde yüksek çözünürlüklü değişken verilerin baskısı için ideal seçimdir.

Sonuç UV LED kürleme teknolojisi, baskı uygulamalarında yeni ve daha gelişmiş kapasite sunması bakımından dijital baskı sektöründe oldukça kabul görmüştür. UV LED kürleme birimleri medyaya daha yüksek enerji verme konusunda daha etkili hale gelmiş, dolayısıyla da çevresel olarak temiz, enerji verimliliğine sahip ve kompakt boyutlu birimlerin yanı sıra artan iş hacmi ve işlem esnekliğini de beraberinde getirmiştir. UV LED teknolojisi gelişmiş kapasite, ekonomik avantajlar ve çevresel faydalar sunmaktadır.

Phoseon Technology hakkında Phoseon Technology, ticari ve endüstriyel

3 Boyutlu Nesneler UV LED teknolojisinin küçük form faktörü daha küçük makinelere ve ısıya duyarlı alt katmanlar üzerine baskı yapılmasına olanak 54

Phoseon’un patentli Yarı iletken¬leri Light Matrix™ (SLM)™ te¬knolojisi kürleme performansını sağlamak için LED’leri, dizileri, optikleri ve sıcaklık yönetimini içerir. Bu dört bileşenin her biri, maksimum UV enerjisi ve üstün performans sağlayan, aynı zamanda zorlu uygulamalarda uzun vadede dayanıklılığı arttıran dikkatlice tasarlanmış bir sistemdir.

Ürünler: 2002’den itibaren, Phoseon Technology mürekkep, kaplama, yapışkan ve diğer UV duyarlı mad¬deleri kürlemek için polimerizasyon işlemini kullanarak UV kürleme uygulamalarında LED’lerin kul¬lanımına öncülük etmiştir. Ürünler, uygulama ihtiyaçlarını karşılamak için hem su soğutmalı hem de ortam havası soğutmalı çözeltilerde çok çeşitli boyutlarda mevcuttur. Ek olarak, özel durumlar için isteğe göre uyarlanmış çözümler de bu¬lunmaktadır.

R&D yetenekleri: Phoseon’UN AR-GE ekibi, UV LED sistemlerinin geliştirilmesi konusunda geniş bilgiye ve endüstrinin teknik ihtiyaçlarını karşılamak için önde gelen ürün¬leri tasarlama ve oluşturma kap¬asitesine sahiptir. 125’ten fazla patent ve ticari markaya sahip Phoseon yenilik, kalite ve güvenil¬irlik konusunda dünya çapında ün kazanmıştır.

Çevresel standartlar: Phoseon’un UV LED teknolojisiönemli ölçüde enerji ve ilgili sera gazı tasarrufu yaparken, aynı zamanda UV kürleme işleminden zararlı cıva ve ozonun çıkarılmasını sağlar.



ayın konusu

matbaa&teknik

Biyokimyasal Çalışmalarında UPM–Renmatix Ortaklığı UPM, biyokimyasal odaklı projeleri için Renmatix ile Ortak Kalkınma Sözleşmesi imzaladı. İki şirket arasında kurulan bu stratejik işbirliği, lignoselülozik hammaddelerin düşük maliyetli şekerlere dönüştürülmesi işlemlerini kapsıyor. Yenilenebilir hammaddelerden ürettiği ürünleri ile dünya çapında fark yaratan UPM ve yenilenebilir kimyasallar ve biyoyakıtlar için selülozlu şeker üreten Renmatix bir Ortak Kalkınma Sözleşmesi’ne imza attı. Biyokimyasal çalışmalarla ilgili olarak yapılan anlaşmaya göre; her iki şirket odun biyokütlesini düşük maliyetli şeker ara ürünlerine çevirme ve daha sonra biyokimyasala dönüştürme sürecindeki ilave işleme aşaması için Renmatix’in su bazlı Plantrose™ işlemini geliştirmeye devam edecek. Bu işbirliğinin uzun dönemde hedefi, belirli petrokimyasallar yerine endüstriyel düzeyde düşük maliyetli ve biyolojik tabanlı alternatifler sunmak. Oluşturulan işbirliğiyle ilgili oldukça heyecanlı olduklarını belirten UPM Biyokimyasallar Direktörü Michael Duetsch, “Bu anlaşma, UPM’nin sürdürülebilir tedarik ile ilgili temel yetkinliklerini ve endüstriyel düzeydeki yüksek verimli odun işleme süreçlerini, Renmatix’in benzersiz dönüştürme teknolojisiyle birleştiriyor. Neredeyse hiçbir tüketim malzemesi kullanmayan bir işlem sonunda ikinci nesil, lignoselülozik şeker elde etmek, Plantrose teknolojisini cazip kılan en önemli faktörlerden biri” dedi. Plantrose işlemi, çok yüksek ısıda su kullanıyor ve süperkritik hidroliz yoluyla biyokütleyi baskılayarak ayrışmasını sağlıyor. Bu şartlar altında su, ani reaksiyonlara neden olacak şekilde hem güçlü bir çözücü hem de katalizör işlevi görüyor. “Bu öncü yaklaşımın, geleneksel yöntemler karşısında gerçekten de düşük maliyet avantajı sağlayacağına inanıyoruz. UPM ile gittikçe sağlam bir temele oturan ilişkimiz, bize, UPM’nin Biofore konseptini yaygınlaştırma ve destekleme fırsatını veriyor” diyen Renmatix CEO’su Mike Hamilton sözlerine şöyle devam etti: “ABD 56

merkezli teknoloji sağlayıcısı bir firma olarak gelişmekte olan biyo-değer zincirinde yer alan dünya çapındaki şirketlerle çalışmaktan büyük gurur duyuyoruz. Şirketimiz, Plantrose teknolojisinin lisanslanmasına yönelik talepleri destekliyor ve bu talepleri, üretime dönük sürdürülebilir biyokütle kaynakları ile satışa dönük biyokimyasal ve yakıt üretimi arasında bir köprü olarak görüyor.” UPM Yeni İşler ve Geliştirme Bölüm Başkan Yardımcısı Juuso Konttinen ise, “Renmatix ile gerçekleştirdiğimiz ortak kalkınma sözleşmesi, UPM’nin Biofore vizyonunun ve bizim biyokimyasal stratejimizin hayata geçirilmesi için yeni bir dönüm noktası oldu. Bu işbirliği, aynı zamanda, biyo ve orman endüstrilerinin entegrasyonu alanında yenilikçi yaklaşımımızı ve sektördeki lider rolümüzü daha da pekiştiriyor” dedi.



ayın konusu

matbaa&teknik

Kendinden Yapışkanlı Etiket Sektöründe Sürdürülebilirlik ve Geri Dönüşüm

Teoriden Gerçeğe Sustainability and Recycling in The Self-Adhesive Label Industry

From Rhetoric to Reality Avrupa kendinden yapışkanlık etiket kuruluşu FINAT’ın yönetim müdürü Jules Lejeune, bugüne kadar elde edilen başarılardan bahsetti: “Hem değer zinciri hem de ana ürünün kompleks olduğu bir sektörde çevre dostu faaliyetlere kapı açan bir program geliştirmenin zaman alması çok da şaşırtıcı değil. Bununla birlikte, Avrupa’daki kendinden yapışkanlı etiket sektörünün yönetim müdürü olarak sektörde son yıllarda sürdürülebilirliğe doğru ciddi, ölçülebilir sonuçlar elde edildiğini söyleyebilirim.” FINAT, üyelerine çevresel uyum konusunda ihtiyaç duydukları her bilgiyi veren bir kaynak rolünü üstlendi. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm, teknik konular ve test metotları, sektör trendlerine odaklanan özelleşmiş alt-komitelerle destekleniyor. Sürdürülebilirlik alanında FINAT, etiket baskı alt katmanı (taşıyıcı) geri dönüşümü, etiket matris atığının enerjiye geri dönüştürülmesi, kendinden yapışkanlı etiketlerle termoformlu PET konteynerlerin kontaminasyonuyla ilgili konular, ve çevre dostu yapışkan teknoloji konularına odaklanılıyor. FINAT’ın ABD’deki ortak kuruluşu Tag & Label Manufacturers Kurumu (TLMI) da, sürdürülebilirlik alanında son derece aktif. TLMI de sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını özel görev güçlerine bölüştürdü. Sadece bir ülkeye odaklandığı için TLMI’nin misyonu 50’den fazla ülkeyle ilgilenen FINAT’tan daha kolay görünebilir – ancak ABD’de atık toplama işleminde mesafe sorunu ciddi bir zorluk. TLMI’ye göre Kuzey Amerika’da şu anda 270 bin ton etiket matris atığı üretiliyor ve bunun tahminen sadece %1’i geri dönüştürülüyor. Avrupa için benzer bir istatistik mevcut değil ama orada da durumun çok farklı olacağından şüpheliyim. Sektördeki sürdürülebilirlik ve geri dönüşümün dünya çapında olduğu da söylenebilir. Global Etiket Kurumu olan L9, hammadde üretiminden son kullanım uygulamasına kadar kendinden yapışkanlı etiket tedarik zincirinin her alanında karbon ayakizini düşürmek için çalışıyor. Kurumun Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan, Japonya, Meksika, Yeni Zelanda ve FINAT ve TLMI’den üyeleri var. Ayrıca hem marka sahipleri hem de önde gelen perakende grupları hem de kamu sektörüyle birlikte çalışıyor. 58

Tüm bu çalışmalar, hem bölgesel hem yerel seviyede global hedeflere nasıl ulaşılabileceğini gösteriyor.

Giderek artan fırsatlar Hem atık matrisi hem de baskı alt katmanı (taşıyıcı) için potansiyel kullanımlar, tüm etiket vakıfları tarafından tespit ediliyor, inceleniyor ve üyelere tavsiye ediliyor. Tabi ki tüm sorumlu sektörlerde olduğu gibi bu alanda da başarıya giden yol, düzgün üretim uygulamaları ve daha düşük karbon ayak izinden geçiyor. FINAT üye şirketleri – ki buna etiket üreticileri, hammadde tedarikçileri, baskı makine ve yan ekipman ve otomatik aplikatör üreticileri ve kendinden yapışkanlı laminatörler de dahil- burada şimdiden uzman. Zincirin her seviyesinde daha düşük hazırlık süresi ve daha düşük atık seviyelerine erişilebildi. Dijital teknolojideki gelişmeler de hem baskı öncesi faaliyetlerine hem de dijital etiket baskısına hız kazandırıyor. Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde, sürdürülebilirlik teknolojileri için teşvikler veriliyor. Buna ek olarak önde gelen labelstock laminatörleri, converter müşterilerinden labelstock atık ürünleri için toplama hizmetleri de sunuyor. En son FINAT kongremizde bir ‘yuvarlak masa’ toplantısı düzenlendi ve Atlantik’in iki yakasından etiket üreticileri bir araya gelerek atıkları düşürmek, zamandan ve maliyetten tasarruf etmek için neler yapmaları gerektiğini konuştular. Kendinden yapışkanlı etiketler etiket sektörünün converter seviyesinde fiziksel hale geliyor ve daha sonra marka üreticileri ve fason ambalajcılara iletiliyorlar.

Çöp atık sitelerine ‘hayır’ FINAT’ın karşılaştığı en büyük zorluklardan birisi, Avrupa’daki converterler’a matris atıklarının sürdürülebilir şekilde kullanımı konusunda yardımcı olmak. Atığın enerjiye çevrilmesi kanalları seçenek olarak şimdiden konuşuluyor. Buna ek olarak, etiket matris atıkları bugün ahşap-plastik kompozit ürünlerine

Jules Lejeune, Managing Director of the European self-adhesive label association FINAT, identifies achievements so far – and issues a call to arms on the remaining challenges. In an industry where the value chain and the master product are both complex, it is hardly surprising that developing an all-embracing programme of environmentally-friendly business activities is taking time. That said, however, in my position as Managing Director of the self-adhesive label industry association in Europe, I have seen significant advances in the last year that are delivering practical, quantifiable results that prove our industry has genuinely moved on from rhetoric to establishing a real pathway to sustainability. FINAT has enthusiastically embraced the key role of providing its members with an information source on all aspects of environmental conformance, driven today by specialist subcommittees focussing on sustainability and recycling as well as technical issues and test methods, and industry trends, and supported by the association’s raft of industry-standard technical publications and test methods and events around Europe. In the sustainability arena, FINAT is currently actively engaged in projects involving label release liner recycling, both paper and film; the recycling of label matrix waste into energy; solving the issues around contamination of thermoformed PET containers by self-adhesive labels; and defining the parameters for environmentally-friendly adhesive technology. FINAT’s partner association in the United States, The Tag & Label Manufacturers Institute (TLMI), is also extremely active in the area of sustainability. Its LIFE (Label Initiative for the Environment) programme offers an audited business sustainability certification process tailored to the label converting industry. TLMI has also separated its focus on sustainability



ayın konusu

dönüştürülebilir. Bununla birlikte FINAT, harcanmış baskı alt katmanı (taşıyıcı)’da ‘gözlemleme zinciri’ meydana getirmeyi kendisine bir görev edinmiş durumda. Bundan yararlanmak isteyen son kullanıcı şirketler için, finansal geri ödeme, hem PET hem de PP için endüstriyel geri dönüştürücüler tarafından sağlanıyor. Bununla birlikte silikonlaştırılmış kağıt baskı alt katmanı (taşıyıcı) daha özelleşmiş bir işlem gerektiriyor. Bu anlamda Almanya başı çekiyor. Alman etiket birliği olan VskE, Avusturya’daki uzman geri dönüşüm şirketi Lenzing Paper Mill’in hizmetlerini aktif şekilde tanıttı. Birlikte, converter, son kullanıcı ve geri dönüştürücü arasındaki boşluğu aktif olarak kapıyorlar. Converter’ların bildirdiği son kullanıcı ambalaj hatlarından harcanmış baskı alt katmanı (taşıyıcı) için düzenli bir toplama sistemi oluşturuldu. C4G lojistiği yönetiyor ve ayrıca converter’lar ve marka sahipleri müşterilerle günlük bağlantıları sağlıyor. Önde gelen taşıyıcı kağıt üreticileri de orta Avrupa’da iki tane önemli atık toplama girişimi başlattı. UPM, kağıt üretiminde baskı alt katmanı (taşıyıcı) geri dönüşümü için kapalı devre sistemi sunuyor. Kağıt baskı alt katmanı (taşıyıcı), UPM’in Almanya’daki Plattling fabrikasında de-silikonize ediliyor ve daha sonra farklı kağıt kademeleri için hammadde olarak kullanılıyor. Bu girişim, menşei ya da malzemenin renginden bağımsız olarak Avrupa’nın genelinde tüm etiket değer zincirine açık. Özelleştirilmiş liner atık toplama ve lojistik hizmetleri de sunulan diğer seçenekler arasında. En son olarak Ahlstrom, harcanmış glasin taşıyıcı (perdahlanmış kraft kağıt)’ları toplayacağını ve Almanya’daki Osnabrück fabrikasında şirketin özelleştirilmiş kağıtlarının üretiminde kullanılmak üzere geri dönüştüreceğini duyurdu. Ahlstrom’un lojistik ortakları, malzemeyi marka sahiplerinden ya da matbaacılardan ücretsiz olarak, ancak bunun için minimum bir miktar taahhüdü istenecek. Bu program Almanya, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’da uygulanacak. Benzer bir sistem İsviçre’de de başlatılacak. Önde gelen üç etiket matbaacısı, ülkenin sektörel alanlarında müşterileri için bir ‘harita rotası’ meydana getirdiler. Program zaman içinde Almanya’da olduğu gibi daha küçük matbaacıları da kapsayacak şekilde genişletilecek. Bu şekilde değerli harcanmış kağıt taşıyıcıları yeni kağıt üretiminde kullanılabilecek. Ancak bunun yaygın bir uygulama haline gelip gelmeyeceğini zaman gösterecek. Örneğin etiket sektörü şu anda Lenzing fabrikasının yıllık atık alımının sadece %10’una katkıda bulunuyor.

Başarıya giden çok uzun yol Bu nedenle kendinden yapışkanlı etiket 60

matbaa&teknik

issues into specific task forces – with matrix waste and spent release liner (again, both paper and film) the two main targets. With just one country to take care of, TLMI’s mission may seem simpler than that of FINAT, which mentors around 50 different sovereign states – but the distances involved in waste collection in the United States are challenging. According to TLMI, around 270,000 tons of label matrix waste are currently generated in North America, and only an estimated 1% is recycled. A similar measurement for Europe is not available, but I somehow doubt that the outcome would be any better. It is also true to say that the focus on sustainability and recycling in our industry is now world-wide. The Global Label Association, L9, has unanimously committed to a reduced carbon footprint in every aspect of the selfadhesive labelling supply chain – from raw material manufacture to end-use application and spent liner recycling. The Association embraces members from Australia, Brazil, China, India, Japan, Mexico, and New Zealand, as well as FINAT and TLMI, and is actively liaising with both brand owners and major retail groups as well as the public sector to achieve environmental sustainability for self-adhesive labelling. This is an inspiring example of how, at a regional and local level, global goals can be pursued and achieved.

A growing spectrum of opportunities Potential uses for both waste matrix and spent release liner – from closed-loop recycling through, for example, fuel pellets, engineered fuels, and waste-to-energy are, of course, being identified, examined, and recommended to member companies by all the label associations. Of course, as in all responsible industries, the route to success in this arena begins with lean manufacturing practices and a reduced carbon footprint. FINAT member companies – including label converters, raw material suppliers, press and auxiliary equipment and automatic label applicator manufacturers, and self-adhesive laminators – are already experts here. At all levels of the chain, reduced set-up time and material waste have already been achieved, and technology advances have delivered considerable energy savings in such areas as drying – both of labelstock during manufacturing, and inks on-press. Digital technology advances have also streamlined pre-press activities as well as digital label print – both of which create a hugely flexible platform for label making that even enables multiple short label runs on the same labelstock to be ‘piggybacked’ on press for optimal efficiency in material, time, and energy usage. In some European countries – significantly Germany – practical financial as-

sistance in achieving technology advances in support of sustainability is offered. Additionally, leading labelstock laminators are also offering a collection service for labelstock waste products from their converter customers. At our recent FINAT Congress, a ‘round-table discussion’ brought together a panel of label converters from both sides of the Atlantic who all confirmed – and proved -- their commitment to grasp every opportunity to save waste, time, and cost – both for the benefit of the environment, and their businesses. It is at the converter level of the label industry that self-adhesive labels actually make their physical appearance, and are then passed on to the brand manufacturers and contract packers who will apply them. While release liner plays its part in ensuring accurate, smooth, fast, label application at the packer’s premises, label matrix waste remains with the converter, in need of a solution that does not involve landfill.

Saying ‘no’ to landfill It is one of FINAT’s major challenges to assist converters across Europe in making sustainable use of their matrix waste. The wasteto-energy channels already mentioned are an option. In addition label matrix waste can also today be recycled into wood-plastic composite products. However, FINAT sees its prime role today as a facilitator in creating a ‘chain of custody’ for spent release liner involving the end user. For end-user companies that choose to take advantage of it, financial payback is available from industrial recyclers for film release liner, both PET and PP. Siliconised paper release liner, however, requires more specialised treatment. In this respect, Germany has led the way. VskE, the German label association, has actively promoted the services of the specialist recycling company Lenzing Paper Mill in Austria, working with independent facilitators Cycle4green (C4G). Together, they are actively closing the loop between converter, end user, and recycler. A regular collection rota has been created for spent release liner from end users’ packaging lines identified by converters, and who are prepared to participate in the scheme. C4G manages the logistics – collecting and delivering recyclables -- and maintains the day-to-day contacts with converters and brand owners ‘customers’. Major release paper manufacturers, too, have developed two important waste collection initiatives in central Europe. UPM offers a closed-loop system for release liner recycling in its paper production. Paper release liner is de-siliconised at UPM’s Plattling mill in Germany, and then re-used as raw material for



ayın konusu

sektörü, marka sahibi ve fason ambalajcı şirketlerin yardımına ihtiyaç duyuyor. Taşıyıcı toplamada doğru insanlara ulaşabilmek zor bir iş. Öncelikle converter ya da temsilcisinin son kullanıcı şirket içindeki sürdürülebilirlik liderinden ‘onay’ alması gerekiyor. Bu kişi genelde kurulda oluyor. Bu aşama geçildikten sonra alım ve ambalaj müdürlerinin maliyet tasarrufu konusunda ikna edilmesi gerekiyor. Son olarak site yöneticisiyle bağlantıya geçilerek gerekli ayarlamaların yapılması önemli. Bu süreç haftalar ve hatta aylar sürebiliyor.

Lütfen yardım edin! Bildiğim kadarıyla sadece AB’de 8000 civarında kendinden yapışkanlı etiket converter’larının son kullanıcı müşterisi var. Hepsi, sadece sektörün değil kendi şirketlerinin de çevreye yardımı konusunda ciddi bir katkıda bulunma potansiyeline sahip. Avrupa’nın 3000’den fazla kendinden yapışkanlı etiket converter’ları adına marka sahiplerine sesleniyorum ve harcanmış taşıyıcı baskı altı katmanı toplamayı kolaylaştırmalarını rica ediyorum. FINAT, zorluk meydana getirmeden şirketlerin bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak yerel çözümler bulmak için çalışıyor. Hammadde fiyatları arttıkça ve dünyanın doğal kaynakları azaldıkça, bu çözümün önemi daha da artıyor.

matbaa&teknik

different paper grades. This initiative is open to the whole labelling value chain, across the whole of Europe, regardless of the origin or colour of the material. Customised liner waste collection and logistic solutions are offered, alongside the company’s labelstock waste management programme.

The long, long road to success It is here, therefore, that the self-adhesive label industry needs help from the end user brand-owning and contract packing companies who use its label products. Reaching the right people to set up liner collection is a difficult task. First, the converter or his representative needs to get ‘buy in’ from the sustainability leader in the end-user company – often a person at board level, far from the location of the packaging line the converter serves. That achieved, purchasing and packaging managers have to be convinced that there are sustainability improvements and cost savings to be made by buying into a label waste collection process – a process which involves far smaller quantities than for, eg cartonboard or plastic films. Finally, the site manager must be contacted: he is finally the person with whom

to organise preparation of spent liner waste, and collection timings. This affirmation cycle can take weeks and months.

Please help! There are, I believe, around 8,000 enduser customers of self-adhesive label converters in the EU alone. All of them have a contribution to make to improving not only the sustainability credentials of their own companies, but also that of the self-adhesive label industry. In the process, liner collection and recycling can give new life to valuable paperbased products. On behalf of Europe’s 3000 or so self-adhesive label converters, I appeal to brand owners – especially those in highvolume market segments such as food, beverage, and personal care – to facilitate a path to spent release liner collection. FINAT is here to help identify available local pathways that answer companies’ individual needs without creating difficulty or complexity. As raw material costs continue to escalate and the world’s natural resources diminish, this is a true opportunity to contribute to the sustainability of a leading product decoration technology.

UPM Bir Kez Daha Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde

“Sektör Lideri” Seçildi UPM’nin “Biofore” stratejisi ve kurumsal sorumluluk alanındaki tutarlı çalışmaları yine sonuç verdi. 2013-2014 Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI) bir kez daha yer alan UPM, kendi alanında “sektör lideri” seçildi. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren dünyanın lider şirketlerinin hisse performanslarını ekonomik, çevresel ve sosyal ölçütler çerçevesinde değerlendiren DJSI, bu yıl da UPM’yi, Kâğıt ve Orman Ürünleri kategorisinde topladığı en yüksek puanlarla “sektör lideri” olarak belirledi. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da hem Avrupa hem de dünya çapındaki sürdürülebilirlik endekslerinde UPM’ye yer veren DJSI, her yıl yürüttüğü detaylı çalışma ile “sınıfının en iyisi” yaklaşımından yola çıkarak başarılarıyla benzerlerinden ayrılan şirketleri, çeşitli sürdürülebilirlik ölçümleri çerçevesinde belirliyor. UPM CEO’su Jussi Pesonen, “Kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizin bir kez daha 62

Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksleri’nde kabul görmesi bizi çok mutlu etti. UPM’nin kurumsal sosyal sorumluluk stratejisinin temelini ‘Biofore’ stratejimiz oluşturuyor. İnovasyon, bu strateji çerçevesinde daha sürdürülebilir bir dünya için doğal kaynakları verimli kullanma çözümlerimizi kapsıyor. Örneğin; şu anda ikinci nesil dizel üretmek için dünyanın ilk biyorafinerisini Finlandiya’da kuruyoruz. Gelişmiş, kaliteli ve yenilenebilir biyoyakıt alanında Avrupa’nın en büyük üreticileri arasında yer almayı hedefliyoruz” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “UPM olarak sosyal sorumluluk kapsamında iş güvenliğine odaklanmış durumdayız. Geçtiğimiz yılın başında devreye soktuğumuz güvenlik

uygulamamız olağanüstü bir başarıya ulaştı ve UPM’nin İş Kazası Sıklığından Kaynaklanan Kayıp Zaman (LTAF) oranları iki yıldan daha kısa bir süre zarfında yüzde 40’tan daha fazla düşüş kaydetti.” Her yıl yapılan Kurumsal Sürdürülebilirlik Değerlendirmesi, yatırım uzmanlığı firması RobecoSAM tarafından gerçekleştiriliyor. Değerlendirmenin temelini; dünyanın lider firmalarının ekonomik, çevresel ve sosyal performanslarının analizi oluştururken, bu firmaların iklim değişikliği stratejileri, tedarik zinciri standartları, risk yönetimi, çalışma stratejileri ve pratikleri ile kurumsal yönetişim ilkeleri de çok sıkı bir şekilde denetleniyor.



ayın konusu

matbaa&teknik

Avrupa’daki Sektör Liderleri ve Müşterilerinin Gözdesi Oldu

Kodak’ın Sonora XP İşlemsiz Kalıpları, Excellent Testimonials From Kodak’s Sonora XP Process Free Plates Users Ticari olarak piyasaya sürülmesinden kısa bir Industry support growing zaman sonra Kodak Sonora XP işlemsiz kalıplar fast as environmental and economic benefits deliver sektörün tercihi haline gelmeye başladı. clear productivity gains

Just months after being made commercially available Kodak Sonora XP Process Free Plates are fast becoming the plate of choice for industry leading operations. Launched at drupa, the plates won industry recognition with a stellar rating from Environmental Leader, a US daily trade publication focussing on energy, environmental and sustainability news. One judge wrote: “Being backed by a major company and likely useable widely, this is a neat solution to a present problem (a process with major impacts in terms of environment) that completely obviates the former technology.”

drupa’da lansmanı yapılan kalıplar, çevre, enerji ve sürdürülebilirlik konularına odaklanan bir Amerikan dergisi olan Environmental Leader’dan büyük bir ödül aldı. Jürilerden birisi şöyle konuştu: “Bu şık çözüm, arkasında dev bir şirketin desteği ve kolay kullanımlı olması dolayısıyla, eski teknolojilere duyulan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırıyor.’ Bu kalıplar dünyanın birçok ülkesinde kullanılıyor. Maliyet ve çevresel etkiyi düşürme konusunda sundukları avantajlar, özellikle Kodak müşterilerinin artan enerji ve su maliyetleriyle karşı karşıya olduğu Avrupa’da çok önemli. Kodak’ın hedefi hem müşterilerinin işlerinin hem de genel olarak baskı sektörünün sürdürülebilirliğini arttırmak.” 64

Efektleri maksimuma çıkarmak için Sonora XP kalıplarını kullanan baskı şirketleri arasında Avusturya’lı ticari matbaacı Druckerei Aschenbrenner, Danimarka’daki Lasertryk.dk, İngiltere’deki Maygray ve ünlü Fransız dergi baskıcısı Chevillon Imprimeur var.

Enerji ve maliyet tasarruflu sürdürülebilir operasyonlar Druckerei Aschenbrenner GmbH, çevreye olan duyarlılığı konusundaki ününü pekiştirmek için Kodak Sonora XP işlemsiz kalıplara geçiş yaptı. FSC ve PEFC sertifikalı tabaka ofset matbaalara Kasım 2011’de Avusturya Eco-label

“Sonora XP Plates remove both the environmental impact and the cost of the processing chemistry, water and electricity that would normally be used during processing,” says Greg Batts, Kodak’s Sustainability Manager in Europe Africa & Middle East Region “These plates are being used in many countries around the world. Their sustainability advantages in reducing the costs and environmental impact are important here in Europe where Kodak customers are faced with rising energy and water costs. Kodak’s goal is to improve the sustainability of both their customers’ businesses and the printing industry as a whole.” Among the printing operations already using Sonora XP Plates to maximum effect are general commercial printers Druckerei Aschenbrenner in Austria, Lasertryk.dk in Denmark, Maygray in the UK and leading French magazine printer Chevillon Imprimeur.

Sustainable operations with energy and cost savings Druckerei Aschenbrenner GmbH switched to Kodak Sonora XP Process Free Plates to enhance its eco-conscious reputation. The FSC-



ayın konusu

verildi. Cihazlar sadece çevreye duyarlı baskı malzemeleri, mineralsiz yağsız mürekkepler ve su bazlı laklar kullanıyor. “Yeni Kodak Sonora XP kalıbı sayesinde artık bir yıkama birimi ya da yıkama solüsyonuna ihtiyacımız yok” diyen Yönetim Müdürü Peter Aschenbrenner sözlerine şöyle devam ediyor: “Ayrıca bu yıkama süreci için gereken enerjiden de tasarruf etmiş oluyoruz. Yeni Kodak Sonora XP işlemsiz kalıp, modern, çevreye duyarlı bir baskı kalıpdan beklediğimiz her şeyi veriyor”. Druckerei Aschenbrenner, değişimi yaptıktan sonra CTP sisteminin lazer gücünü yüzde 15 oranında düşürebilmeyi bile başardı. Lasertryk.dk da, Kodak Magnus 800 Quantum CtP, Kodak Sonora XP işlemsiz kalıpları kullanarak çevre konusudaki duyarlılığını göstermeyi tercih edenlerden. Şirketin baskı öncesi müdürü Mads Bindslev şöyle anlatıyor: “Lotem CtP ve yeni Magnus 800 CtP’nin işbirliği ile saatte 80 kalıp hızına ulaşabiliyoruz- 60 tane Magnus CtP üzerinde ve 20 tane Lotem CtP üzerinde. Bu üretim seviyeleri şirketimizi değiştiriyor ve çıtayı yükseltiyor. Tabi ki çevresel olarak temiz bir üretim ortamında kimyasallardan tamamen kurtulabilmiş olmak da ek bir avantaj. 66

matbaa&teknik

and PEFC-certified sheet-fed offset printer was awarded the Austrian Eco-label in November 2011 and only uses eco-conscious print additives, mineral oil-free printing inks and water-based enhancement coatings. “The new Kodak Sonora XP Plate means we no longer need a rinse unit or rinse solution,” explains Peter Aschenbrenner, Managing Director. “And we’re saving the energy that would be required for this rinse process. The new Kodak Sonora XP Process Free Plate is exactly what we’d expect from a modern, eco-conscious printing plate.” Druckerei Aschenbrenner even managed to reduce the laser power of the CTP system by 15 percent after making the change. Lasertryk.dk also chose to raise its environmental credentials with a Kodak Magnus 800 Quantum Platesetter imaging Kodak Sonora XP Process Free Plates. Mads Bindslev, Pre-Press Manager at Lasertryk.dk says: “With the Lotem Platesetter and the new Magnus 800 Platestetter working in harness we can achieve 80 plates per hour – 60 on the Magnus Platesetter and 20 on the Lotem Platesetter. These production levels are changing our business and raising the bar.”

He continues: “There is of course the additional benefit of completely eliminating chemistry in an environmentally clean production space. By taking out the variable (the developer) in prepress, we have even better process control and can maintain stability and reliability in full plate production. We had to show our staff the benefits, but once they could see that the Kodak Sonora XP Plate is robust and reliable and works like any other plate, they are more than delighted with the results. The transfer to the Kodak Sonora XP Process Free Plate has changed our working lives. We have all the advantages of higher productivity levels and amazing quality plates with the added bonus this technology brings us.”

Creating a perfect litho and digital mix for maximum productivity Maygray chose the Kodak Sonora Process Free Plates for its litho presses as part of its strategy to offer the best litho and digital print mix. Steve Evans, Operations Manager at Maygray, explains: “The new Sonora XP Plate is proving its worth in every respect – repeat-



ayın konusu

matbaa&teknik

ability and reliability as well as eco-conscious.” The Sonora XP Plate lets Maygray skip the processing step when making plates, as well as completely eliminating the need for processing equipment and chemicals. He adds: “In today’s fast moving business world it is important that we research and adopt the latest technology available and give our customers the competitive advantage. We have re-arranged our premises to accommodate both litho and digital printing and can offer a full service and control every job from start to finish in house. We are huge fans of Kodak’s Technology.”

Simplified production leads to 20% gains

Baskı öncesindeki değişkenlerden kurtularak, süreci daha iyi kontrol edebiliyor ve tam kalıp üretiminde güvenilirlik ve kararlılık sağlayabiliyoruz. Personelimiz de Kodak Sonora XP kalıbın son derece sağlam ve güvenilir olduğunu gördüklerinde, sonuçlardan son derece memnun kaldılar. Kodak Sonora XP işlemsiz kalıba geçiş çalışma hayatımızı değiştirdi.”

Maksimum verimlilik için mükemmel litho ve dijital harmanını kullanmak Maygray, en iyi litho ve dijital baskı harmanını sunabilme stratejisinin bir parçası olarak litho süreçlerinde Kodak Sonora işlemsi kalıpları seçti. Maygray’daki operasyon müdürü Steve Evans şöyle anlatıyor: “Yeni Sonora XP kalıp, her açıdan ne kadar değerli olduğunu gösteriyor- hem tekrarlanabilirlik, hem güvenilirlik hem de çevre duyarlılığı.” Sonora XP kalıp sayesinde Maygray kalıp üretiminde işleme aşamasını atlıyor ve işleme ekipmanı ve kimyasallarına duyulan ihtiyaçtan tamamen kurtuluyor. Günümüzün hızlı dünyasında, en son teknolojiyi takip etmemiz ve uygulamamız son derece önemli. Müşterilerimize rekabette avantaj sağlayabilmeliyiz. Hem litho hem de dijital baskıyı kapsayacak şekilde tesislerimizde gerekli düzenlemeleri yaptık ve işin başlangıcından sonuna kadar tam hizmet ve kontrol sunuyoruz. Kodak’ın teknolojisine bayılıyoruz.” 68

Basitleştirilmiş üretim sayesinde %20 kazanç elde ediliyor Chevillon Imprimeur, yenilikçi teknolojileri hemen benimsiyor ve daha önceden de Kodak’ın işlemsiz kalıplarını tercih ediyordu (Kodak Thermal Direct işlemsiz kalıplar). Şirketin Genel Müdürü Dominique Haudiquet şöyle anlatıyor: “Verimlilikte de avantaj sağlayan daha yüksek görüntüleme hızları nedeniyle Sonora XP kalıplarına geçiş yaptık. Sonora XP kalıplar ve Kodak Magnus 800 CtP’nin kombinasyonu sayesinde verimliliği %15-20 oranında arttırabildik. Kodak Sonora XP işlemsiz kalıpları görüntüleme hızı, tiraj uzunlukları ve latent görüntü kontrastı konusunda ciddi ilerlemeler sağlarken, yaygın kullanılan işlemli termal kalıplarla aynı verimlilik ve baskı kalitesini sunuyor. Çevresel etkiyi ve işlem kimyasallarının maliyetini düşürürken bir yandan da kararlılığı ve tutarlılığı arttırıyorlar. Kodak Sonora XP işlemsiz kalıplarla işlem ekipmanının yaşam çevrimiyle gelen tüm maliyet ve çevresel etki ortadan kalkıyor.” Avrupa, Afrika, Ortadoğu bölgesi Baskı Genel Müdürü Olivier Claude şöyle anlatıyor: “Müşterilerin sağlam, işlemsiz bir çözüm olarak Kodak Sonora XP kalıplardan faydalanmaları bizi çok sevindiriyor. Daha fazla kararlılık ve tutarlılığa sahip olmalarına rağmen geleneksel işlemli termal kalıplarla aynı çözünürlük, güvenlilirlik, hassasiyet ve tekrar edilebiliriliği sunuyorlar.”

Chevillon Imprimeur is a keen adopter of innovative technology and they had chosen Kodak’s previous process free plates, Kodak Thermal Direct Non Process Plates, because of the elimination of chemistry combined with simplified plate production. Dominique Haudiquet, General Manager of Chevillon Imprimeur comments: “We made the switch to Sonora XP Plates because of faster imaging speeds that would allow us to increase productivity. The combination of the Sonora XP Plates and the Kodak Magnus 800 Platesetter has enabled us to increase productivity by 15% to 20%.” Kodak Sonora XP Process Free Plates offer enhancements in imaging speed, run lengths, and latent image contrast over Kodak’s previous process free technology, while providing similar productivity and print capability as mainstream processed thermal plates. They improve stability and consistency of print while removing both the environmental impact and cost of the processing chemistry, and water and electricity of processing. With the Kodak Sonora XP Process Free Plates, all costs and environmental impact associated with the life cycle of the processing equipment are eliminated. Olivier Claude, General Manager for the Print Business in Europe Africa & Middle East Region and Vice President of the Commercial Business for Kodak EAMER comments: “We are delighted customers are clearly embracing Kodak Sonora XP Plates as a robust, process free solution that benefits both the environment and the bottom line. They are enjoying the benefits of the same resolution, reliability, accuracy, and repeatability as traditionally processed thermal plates, with improved stability and consistency of print due to the elimination of those unstable, hard-to-maintain processing systems.”



ayın konusu

matbaa&teknik

DuPont™ Tvyek® Zarfları Ve Çevre DuPont; dünyanın her yerindeki insanlara daha iyi, daha güvenli ve daha sağlıklı bir hayat sunmak için gerekli olan sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanmış, 200 yılı aşkın bir geçmişe sahip bir bilim şirketidir. Yeniden Kullanılabilir: Tyvek® zarfları mevcut dayanıklılığı ve sağlamlığı nedeniyle birçok kez yeniden kullanılabilir, böylece malzeme maliyetlerinde tasarruf sağlar.

Dilek Aşan

DuPont Koruma Teknolojileri DuPont’ta, ticaret için uygun olanın çevre için de uygun olması gerektiğine inanıyoruz. Misyonumuz; içinde faaliyette bulunduğumuz tedarik zincirindeki çevresel ayak izlerimizi (DuPont ayak izini; tüm yaralanmalar, hastalıklar, kazalar, atık emisyonları, su kullanımı ve ham madde ile enerjinin tükenebilir şekilleri olarak tanımlamaktadır.) azaltırken, bir yandan da hissedar ve toplumsal değeri arttırarak sürdürülebilir bir büyüme elde etmektir.

%10 geri dönüşümlü içerik: Zarf üretimi için Kuzey Amerika’da satılan Tyvek® malzemesi ortalama olarak, aksi halde katı atık hattına dönüştürülecek olan %10 sanayi sonrası geri dönüşümlü içerik ihtiva etmektedir.

DuPont Koruma Teknolojileri iş birimi kapsamında; DuPont™ Tvyek® zarfları, Tvyek® markalı koruyucu malzemenin eşsiz özellikleri ve performans nitelikleri ile Kurumsal sürdürülebilirlik taahhüdünü desteklemektedir.

DuPont’un sürdürülebilirlik başarıları • DuPont, yaklaşık 20 yıl önce çevresel hedeflerini açıkça oluşturan ilk şirketlerden biridir. • 1990 – 2003 yılları arasında, DuPont sera gazı emisyonlarımızı (CO2 eşdeğeri) %72 oranında azalttı. • DuPont, içme suyu tedarikinin Birleşik Milletlerce az veya baskı altında kabul edildiği bölgelerdeki küresel alanlarda su tüketimimizi %30 oranında azaltmayı taahhüt etti. • 1990 yılından beri, DuPont küresel hava kanserojen emisyonlarını, 1990 taban yılına göre %92 oranında azalttı ve devam eden çalışmalarla 2015 yılında %96 oranını hedeflemektedir. • Çevre ve dünyanın her yerindeki insanlar için sürdürülebilir çözümler üretmek, yaklaşık yirmi yıldır DuPont’un hedefi olmuştur. • 2005 Business Week “En Yeşil Şirketler” listesinde 1. sırada yer aldı • Küresel bir yatırımcılar koalisyonu olan Karbon Yayımı Projesi ile sunduğumuz iklim değişikliği yaklaşımımız sayesinde 2006 “Sınıfının En İyisi” ödülü ile ödüllendirildi. • Ceres tarafından 2006 yılında, iklim değişikliği ile ilgili iş zorlukları toplantısında küresel olarak ABD’de 1. ve dünyada 2. seçildi. 70

• Fast Company dergisinin 2006 yılı sayısında dünyayı değiştirecek insanlar ve kuruluşlarının “En Hızlı 50” listesinde yer aldı. DuPont, tükenmeyen kaynaklara dayalı ürünlerin geliştirilmesi ve sera gazlarının azaltılması çalışmaları ile takdir edildi.

Daha az çevresel ayak izi için DuPont™ Tyvek® çözümleri Enerji etkin süreç: Polietilen üretimi ve polietilenin Tyvek®’e dönüştürülmesi düşük enerji girdileri ile yapılmaktadır. Ayrıca, Tyvek®’in doğal olarak beyaz olması nedeniyle, görünüşünü oluşturmak için hiçbir katkı maddesi, boyama veya işlem gerektirmemektedir. Hafif ağırlık – düşük enerji gereksinimi: Tyvek®; Kraft kâğıdı, film ve Lamine gibi diğer malzemelere nazaran, üretimde daha az hammadde ve enerji gerektiren üstün bir dayanım – ağırlık oranı sunmaktadır. Daha düşük ambalaj ağırlığı: Oluklu kutulara ve polietilen film torbalarına nazaran DuPont™ Tvyek® zarfları, ambalaj malzemesinin ağırlığında önemli ölçüde azalma sağlamaktadır. Bu, daha düşük nakliye enerjisi gereksinimine yardımcı olabilir.

20 yıldır uygulanan geri dönüşüm programı: Tyvek® bazı rakip sentetiklerin aksine, kolaylıkla geri dönüştürülebilir. Tyvek® zarfları, 20 yıldan fazla bir süredir ulusal bir program ile toplanır ve geri dönüştürülür. Bu program, kullanılmış zarfların toplanmasını (Windows veya etiketle basılı), geri dönüşüme hazırlanmasını ve geri dönüşümcülere satılmasını sağlar. Genel nihai kullanımlar; kaliteli sentetik kereste ürünleri, oluklu drenaj boruları ve oyun alanı ekipmanlarıdır. Noninvazif (istila etmeyen) atık gömme seçeneği: Tyvek® geri dönüştürülmediği takdirde, güvenli bir şekilde gömülebilir. Tyvek® kimyasal olarak durağan olduğundan ve hiçbir yapıştırıcı içermediğinden yer altı suyuna süzülmeyecektir. Aslında, Tyvek®, kâğıt dâhil olmak üzere diğer alt tabakalardan daha yüksek enerji kazanımı sağlar. DuPont, ürün geliştirmenin ilk aşamalarında insan sağlığını, güvenlik ve çevreyi korumamıza veya arttırmamıza yardımcı olabilecek şekilde işe bilimi katma tecrübesine ve uzmanlığına sahiptir. Yenilenebilen kaynaklar, enerji, su ve malzemelerin kullanımına ilişkin kesin kriterlere uyması gereken ürün ve işlemleri tasarlamada bilim vasıtasıyla çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bunun; müşterilerimize, onların müşterilerine, tüketicilere ve gezegene değer katan başarılı ve kârlı bir iş elde etmede doğrudan bir yol olduğuna inanıyoruz. DuPont sürdürülebilirlik girişimleri ile ilgili daha fazla bilgi için web sayfamızı ziyaret ediniz: www.sustainability.dupont.com



ayın konusu

matbaa&teknik

Etiketlerin Sorunu The Trouble with Labels Verdigris blog (*) Laurel Brunner Etiketler ve ambalajlar en canlı baskı alanlarından ve ayrıca internet de bu alanda ciddi bir etkiye sahip olabiliyor. Dijital baskı teknolojileri etiket ve ambalaj baskısına giderek daha fazla nüfuz ediyor ve geleneksel alanların yerini alarak yepyeni fırsatlar meydana getiriyor. Etiketler büyüyen bir alan olmasına rağmen çevresel etkisi bugüne kadar pek fazla dikkate alınmamıştı. Buna rağmen Belçika, Brüksel’de geçtiğimiz günlerde düzenlenen LabelExpo’da bir katılımcı şöyle bir iddiada bulunabiliyordu: ‘matbaacıların ve son kullanıcıların farklı labelstock ürünlerinin etkilerini anlamalarına yardımcı olacak ve etiketlerin çevresel performansı hakkında güvenilir bilgi sunacak yeni ve kullanıcı dostu bir araç sunuyoruz’. Bu iddia birçok yönden hatalı, öncelikle ISO 14044 uyumlu Yaşam Döngüsü Analizi (LCA) araçlarını kullanıcı dostu yapanın ne olduğuyla başlayalım. Çevre bilimi pek kullanıcı dostu değildir ve LCA da basit değildir. Eğer kolay olsaydı kimsenin standartlara ya da yönergelere ihtiyacı olmazdı. Çevresel etki analizi zordur ve profesyonel bir yaklaşım ve derin bilgi gerektirir. Çok akıllı bir üretici çıkıp, bir label stock’un çevresel performansını ölçebilecek araçlar bile üretse bu araçları kullanabilmek için sürecin anlaşılabilmesi gerekir. Ortalama etiket ve ambalaj matbaacıları genelde bu konuyla ilgilenmez. Hepimiz bu konuya son derece basit bir yaklaşımla yaklaşmaya eğilimliyiz. Ciddi problemleri çözmek gibi ciddi bir amacı olan araçları, sorunları küçük göstererek pazarlamaya çalışmak doğru değil. Çünkü bu tarz bir yaklaşım hayal kırıklığı ve kuşkuculuğa yol açar. Grafik sanatları sektöründe, matbaacı ve yayıncıların çevresel yönetimin faydalarını anlamalarını sağlamaya çalışıyoruz. Eğer bunun kolay olduğunu iddia eder sonra da piyasayı hayal kırıklığına uğratırsak, işleri daha zorlaşır. Ayrıca iletişim problemi de var. Bir etiketin üzerinde olduğu ürün hakkında bilgi vermesi beklenir. Üzerinde olduğu ürünü bırakın, kendi çevresel etkisi hakkında iddialara sahip bir etiket hem ticaret denetleme makamlarının hem de reklam denetleyicilerinin ciddi bir şekilde dikkatini çekecektir. Peki tüketiciler etiketin çevresel etkisi ve LCA’sını gerçekten umursuyorlar mı? Baskı altı malzeme geliştiricileri ve üreticilerin, LCA’nın baskı sektöründeki önemini anlaması çok güzel. Ama baskı ve yayıncılık toplumları, konu çevresel etkiye geldiğinde tembel ve isteksiz olabiliyorlar. Ve haklı olarak kendilerini karbon gözetleyicileri değil matbaacı ve yayıncı olarak görüyorlar. Sektörün tamamı olarak çevre konusunda sorumluluğumuz olduğunu anlamalıyız. Ne yazık ki baskı altı malzemeler için kullanılan LCA araçları gerçekten değerli olamayacak kadar amatör. (*)Bu bloğu mümkün hale getiren Verdigris destekçilerinin katkısını belirttiğiniz sürece bu bloğu istediğiniz gibi kullanabilirsiniz: Agfa Graphics (www.agfa.com), Digital Dots (http://digitaldots.org), drupa (www.drupa.com), EFI (www.efi.com), Fespa (www.fespa.com), Heidelberg (www.uk.heidelberg.com), Kodak (www.kodak.com/go/sustainability), Mondi (www.mondigroup.com/products), Pragati Offset (www. pragati.com), Ricoh (www.ricoh.com), Shimizu Printing (www.shzpp. co.jp), Splash PR (www.splashpr.co.uk), Unity Publishing (http://unitypublishing.co.uk) ve Xeikon (www.xeikon.com). 72

Verdigris blog by Laurel Brunner Labels and packaging are amongst the most vibrant of print sectors, one of the few where the Internet is unable to cannibalise the business. Digital printing technologies are creeping into label and packaging printing, invading traditional domains and creating all sorts of new opportunities. Labels are a growth business but environmental impact has not been much of a consideration. And yet at the recent LabelExpo show in Brussels, Belgium, an exhibitor was offering “a new, user-friendly tool to help label printers and end-users understand the life cycle impacts of different labelstock products and get credible information on the environmental performance of their labels.” There are several problems with this claim, starting with the idea of what it is that makes ISO 14044 compliant Life Cycle Analysis (LCA) tools user-friendly (not a lot). Environmental science doesn’t really do user friendly and LCA is not simple. If it were easy no one would need standards and guidelines in the first place. Environmental impact analysis is difficult and requires a professional approach and profound knowledge. Even if a very clever manufacturer comes up with tools to measure a label stock’s environmental performance, implementing those tools will take commitment and understanding of the process. Average label and packaging printers are unlikely either to care or be bothered. We are all too inclined to take an overly simplistic approach to this stuff, from LCA to carbon footprinting studies. It’s unwise to present tools that have serious purpose to solve serious problems in a way that trivialises the difficulties. It leads to disappointment and skepticism. In the graphic arts we already struggle to get printers and publishers to appreciate the long term business benefits of environmental management. That struggle is harder if we claim that it’s easy and then disappoint the market. There is also the communications problem. A label is supposed to convey information about the thing it is attached to, such as ingredients, brand name and values or whatever. A label that makes claims about its own environmental performance let alone that of the product it’s affixed to would have to be able to withstand some heavy scrutiny from trading standards authorities and advertising watchdogs. And do consumers really care about the label’s environmental impact and LCA? It is great that substrate developers and manufacturers recognise the importance of LCA in the printing industry. But we all need to accept that the printing and publishing communities are mostly lazy and reluctant when it comes to understanding and accounting for their environmental impact. Quite reasonably they see themselves as publishers and printers, not carbon accountants. As an industry we need wider acceptance of the value of environmental accountability and to see broader environmental market communications. Sadly LCA tools for substrates are too premature to be really valuable.



ayın konusu

matbaa&teknik

Flint Grubu İlk Dış Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı Flint Group Launch First External Sustainability Report Flint Group yaptığı açıklamayla kapsamlı ekonomik, sosyal ve çevresel bilgi veren ilk, şirket dışına yönelik sürdürülebilirlik raporunun yayınlandığını duyurdu. Bu raporda grubun son yıllarda sürdürülebilirlik alanında kaydettiği gelişmeler açıklanıyor.

2005 yılında kurulduğundan bu yana Flint Group, piyasa lideri sürdürülebilir çözümler sunmak için çalıştı ve sürdürülebilirlik konusunda özel bir yaklaşım benimsedi. Bu yaklaşım sayesinde sadece iş stratejisini geliştirmekle kalmadı aynı zamanda organizasyonel hedeflerini kârlılığı maksimuma çıkaracak şekilde yönlendirirken, çevre üzerindeki etkisini de minimuma indirmeyi başardı. Baskı ve ambalaj sektörlerinin en önde gelen tedarikçilerinden birisi olarak Flint Group, sürdürülebilirlik de dahil olmak üzere tüm alanlarda sürekli gelişimi destekleyen girişimler uyguluyor. Bu raporun yayınlanmasıyla grup, sürdürülebilirliğe destek olan programlarının sonuçlarını herkesle paylaşmış olacak: “Bu ilk sürdürülebilirlik raporunun yayınlanması, organizasyon için temel bir kilometre taşı ve sürekli gelişimimizi sağlayacak’ diye konuşan CEO Antoine Fady sözlerine şöyle devam ediyor: ‘Bu, grubun ilk halka açık sürdürülebilir raporu olsa da burada sürdürülebilirlik 74

planımızda senelerin ürünü olan bilgi birikiminden faydalanıldığının unutulmaması gerekiyor. Flint Group, 230 sene öncesine dayanan bir geleneğe sahip ve sürdürülebilirliği iş yapma şeklimize entegre edebilmek için ‘en iyi uygulamaları’ değerleriyle kombine etti.” “Bu raporda, stilden çok içeriğe önem verdik. Daha yapacak çok şeyimiz olduğunu ve her zaman daha da gelişmek için imkan olduğunu biliyoruz. Ancak mevcut durum ve sürdürülebilirlik çabalarımızın önemli bir başlangıç noktası olduğunun da farkındayız. Bu raporun yayınlanması sadece hedeflerimize varmamıza yardımcı olmakla kalmayacak aynı zamanda müşterilerimizin de sürdürülebilirlik çabalarına destek olacak.’ Dow Jones sürdürülebilirlik endeksine uygun raporda, grubun sosyal, ekonomik ve çevresel alandaki performansı ele alınıyor. Rapor, paydaşların Flint Grup’un sürdürülebilirliğe ne kadar önem verdiğini anlamalarına yardımcı olacak.

Since its formation in 2005, Flint Group has strived to deliver market-leading sustainable solutions and has adopted a unique approach to sustainability—based on the organisations own Mission and Guiding and Principles. This approach not only ensures alignment to business strategy but also to its organisational goal of operating in a manner that maximises product performance while minimising any negative impact of its operations on the environment. As one of the leading suppliers to the Printing and Packaging industries, Flint Group remains committed to implementing initiatives that support continual improvement in all areas – including sustainability. Publishing this report will enable the Group to better capture and share results of key programmes that help drive the sustainability agenda within the organisation. “The introduction of this first Sustainability report is a key building block for the organisation and one which will provide a source of constant evolution for us,” said, Antoine Fady, CEO, Flint Group. “While this is the first public and external sustainability report for the group, it is important to note that this has been built on many years of focus and management of the elements that remain critical to the sustainability agenda. Flint Group has been built from companies with roots stretching back over 230 years – and has been able to draw from experience to mix and match values based on “best practice” to integrate sustainability into the way we run the business - rather than a separate initiative” “We have focused this first report on substance rather than style. We know we are not there yet; we also know that there will always be room to improve. We do, however, believe that our current understanding and status of our sustainability efforts forms a great starting point and basis to work from moving forwards. The publishing of this report not only better positions us to meet our own business goals but should also help Flint Group’s customers to achieve their own sustainability goals.” Aligned to the Dow Jones Sustainable Index, the report outlines the Group’s performance in three key areas—Social, Economic and Environment—detailing the way in which Flint Group has incorporated sustainable business practices into its daily activities. The report is intended to serve as a flagship document for stakeholders to help understand Flint Group’s ongoing commitment to sustainability.



ayın konusu

matbaa&teknik

Mimaki’de Çevre Koruma Faaliyetleri Sustainability the Mimaki Way Mike Horsten

by Mike Horsten

Mimaki Europe Pazarlama Müdürü

Marketing Manager Mimaki Europe

Konu sürdürülebilirlik ve çevre üzerindeki zararlı etkileri indirmeye geldiğinde, birçok kişinin farklı fikirleri oluyor ama doğru olanı yapıyor muyuz? Sürdürülebilirlik hususları sadece ürettiğimiz ürünleri değil bu ürünlerin piyasaya nasıl sürüldüğünü de etkiliyor. Ürünlerle neler yaptığımıza ve bunları çevreye nasıl faydalı hale getirebileceğimize bakmalıyız. Etkiyi düşürme açısından bu hayati.

When it comes to sustainability and finding ways to reduce our impact on the environment a lot of businesses make the right noises but are we doing the right things? Sustainable considerations do not just affect the products we manufacture but also how those products are brought to market. We should look closely at what are we doing with the products and how can we make them more environmentally conscientious. This is crucial to reducing our impact.

Mimaki son sekiz senede adım adım bu konuda ciddi yatırımlar yaptı. İlk adım, Tomi City Japonya’daki üretim tesislerimizde başladı ve üretim süreçlerinin optimizasyonu, duraksamalar ve zaman kaybının minimuma indirilmesi için çalışmalar başlatıldı. Bu sayede üretim verimliliğinde %20 artış sağlandı. Kontrollerin sıkılaştırılması sayesinde daha az atık ve birim başına daha düşük enerji tüketimine ulaşıldı. Genel atık seviyesi de kabul edilebilir bir dereceye çekildi. Daha az etkisi olan ürünler geliştirildi. Bu ürünlerin kullanımı da daha kolay. Mimaki’nin çevreyi konuma konusundaki çabaları şirkete Ocak 2009’da ISO 14001 kazandırdı.

Over the past eight years Mimaki has been investing in ways to do just that, step-by-step. The first steps at our production factories in Tomi City Japan, focused on optimizing the production process and eliminating stoppages and time wasting. These combined to create a 20% loss in production efficiency. Through improved controls there is less waste and therefore less energy consumption per unit than ever before. General waste has also been limited to more acceptable ranges.

Mimaki çevre yönetim sistemini uygulaması sayesinde çevre politikası ve organizasyonel sistemini yeniden düzenleyebime imkanı buldu. Planlanan ve gerçekleştirilen tüm faaliyetler, çevresel etkiyi minimuma indirme amacını taşıyor. Bu yaklaşım gelecekte daha da geliştirilecek. Mimaki, kaynakların sınırlı olduğunu biliyor ve bu nedenle bir geliştirici, tedarikçi, üretici olarak, tüm satıcıları ve dağıtıcılarının da aynı hassasiyeti göstermesini istiyor. Mimaki bu amaçla bir Çevre Politikası oluşturdu. Bu sayede aşağıdakiler mümkün oluyor: [1] Operasyonel yönetim sistemlerinin bütünlüğünü arttırmak, çevresel faaliyetleri geliştirmek için Mimaki’nin kurulu çevresel yönetim sistemi ülke çapında uygulanıyor ve sürekli gelişim olmasını sağlıyor. [2] Bağımsız standartların uygulanması yoluyla çevre kanunlarına ve diğer gerekliliklere uyumu sağlıyor. [3] Çevre üzerindeki etkiyi düşürmek için aşağıdaki etkili çalışma ve iş akışları devreye sokularak kaynak ve enerji tasarrufu sağlandı: Elektrik, yakıt, kaynak ve enerji tüketiminde düşüş Endüstriyel atık emisyonlarının azaltılması; geri dönüşüm ve ayrımın sağlanması Zararlı kimyasalların kontrolü suretiyle çevre kirliliğinin engellenmesi Ürünler için çevre dostu tasarımlar geliştirilmesi Üretim süreci sırasında hata oranını düşürmek Çevre dostu ürünlerimizin satışlarının arttırılması ve müşterilerimizin çevresel ihtiyaçlarının güçlendirilmesi Düzeltici faaliyet yeteneğinin geliştirilmesi [4] Çevre politikamız ve gelişimi çalışanlarımıza dağıtılmaktadır. Bu bilgi ile hep birlikte çalışarak konseptlerimizi ve çevre koruma politikalarımızı geliştirebiliyoruz. [5] Çevre politikamız websitemizin ana sayfasında yer almakta ve daha iyi anlaşılabilmesi için diğer şirketlerle paylaşılmaktadır. Bu adımların tümü Mimaki’nin, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için elinden gelen her şeyi yaptığını göstermektedir. 76

New products have been developed too that have less impact and are easier to use. Mimaki’s concern about the preservation of the environment has resulted in environmental management accreditation with ISO 14001acheived in January 2009. Through implementing an environmental management system, Mimaki has reviewed its environmental policy and organizational system. All activities now planned and undertaken are aimed at finding the best way to decrease its environmental footprint. This verified approach will continue to be improved in the future. Mimaki recognizes that terrestrial resources are limited. This is why, as a developer, supplier and manufacturer, the company, its dealers and distributors all embrace an ethos of environmental preservation. To do this Mimaki has established an Environmental Policy: [1] To promote the integrity of operational management systems and improve terrestrial environment activity, Mimaki’s established environmental management system is operated company-wide, assuring and monitoring continuous improvement. [2] To observe and follow environmental-related law as well as other requirements through the implementation of a range of independent standards. [3] In order to decrease environmental impact, the following efficient company proceedings and workflows have been established to preserve resources and energy: Reducing consumption of electricity, fuel, resources and energy Reducing industrial waste emissions; and promoting recycling and thorough segregation Preventing environmental pollution by thorough control of harmful chemicals Promoting environmental-friendly design for products Reducing failure rate during manufacturing process Expanding sales of our environmental-friendly products and strengthening the environmental needs of our customers Improving the corrective action ability [4] Our environmental policy and development is widely communicated to all employees. Through this knowledge, together, we are consciously improving our concepts and environmental preservation policies. [5] Our environmental policy is promoted on our website homepage and shared with cooperative companies for greater understanding. Together all these steps demonstrate that Mimaki is doing everything in its power to make the world a better place to live in.



ayın konusu

matbaa&teknik

Yeşil ve Sürdürülebilir Bir Dünyadan Herkes Sorumlu Zeller + Gmelin Teknik Satış Sorumlusu Cafer Köroğlu: “Herkes yasal düzenlemelerin de ötesinde, vicdani bir sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Böyle olunca inanın sonuçta, herkes kazanan olacaktır.” matbaa&teknik: Yeşil Baskı ya da sürdürülebilir baskı deyince ne anlamalıyız? Cafer Köroğlu: Yeşil baskı veya sürdürülebilir baskı kavramları, anlam itibariyle ilk bakışta kulağa, çevreci ya da başka bir ifadeyle ekolojik hassasiyetle yapılan bir endüstriyel üretim çağrışımı yapmaktadır. Üretimin her aşamasında çevre hassasiyeti en üst seviyede tutulmalıdır. Bunlar hem baskı üretimini yapan tesisler, hem de üretim zincirinde bulunan tüm tedarikçi firmalar için yüksek bir hassasiyet ve disipline edilmiş kurallar çerçevesinde, bağımsız denetleyici kuruluşlar tarafından sürekli denetlenen, ihmallerin, yasal çerçevede caydırıcı ceza-i müeyyidelerle bu üretim zincirinin yeşil kalması garanti altına alınmalıdır. Burada yasal mevzuatlar dışında iyi bir denetim çarkının işlemesi ve yasal yaptırımların caydırıcılığı, mihenk taşı önemindedir. Yeşil baskı veya sürdürülebilir baskı diyince, kelimenin üzerinde birkaç saniye düşününce zaten bu kelimelerin ne ifade etmek istediği çok açıktır. Bu endüstriyel bir işlem olan baskı yapılırken, çevreye zarar vermesin, çevreyi kirletmesin, suyu, havayı toprağı vs. kirletmeden bu işler ve bu üretimler yapılsın. Böylece bu üretim çevreye zarar vermediğinden, ekolojik dengeyi bozmadığından sürdürülebilir bir vasıf kazanıyor. Çevreyi oluşturan tüm unsurlar, hava, su, toprak vs. gibi tüm bu öğeler bu üretim faaliyetinden zarar görmediğinden, tabiatın dönen çarkını olumsuz etkileyen somut bir adım atılmadığından, yapılan baskı işlemi de bu anlamda, sürdürülebilir bir sıfat kazanmaktadır. matbaa&teknik: Niçin Yeşil baskı? Yeşil olmayan baskı ya da ürünler dünyamızı ve çalışanların ve belki de kullanıcıların hayatını hangi konularda tehdit ediyor? Cafer Köroğlu: Sanayi devrimi hızla doruk noktasına ulaştıktan sonra birçok çevre sorunu meydana geldi. Erken sanayileşen batı ülkeleri bu çevre sorunlarından dolayı bazı önlemler

78

aldılarsa da bu yeterli olmadı. Çevreye önemli ölçüde zarar veren sanayi atıkları, çevreyi tabiatı canlı organizmaların hayatiyetini ciddi oranda tahrip eder duruma geldi. Bu durum gerek nebatat dediğimiz bitkisel alemde, gerekse hayvanlar aleminde bazı türlerin yok olmasına kadar yol açtı. Denizlerde ise durum daha vahim noktalara, hatta birçok türün yok olmasına yol açtı. Bütün bunlarla beraber zaten sanayileşme ile paralel artan “dünyanın ısınması” olarak tabir edilen ve birçok çevresel felakete yol açan ani iklim değişiklikleri, büyük bir ivme kazandı. Artık geç de olsa bazı önlemler

alınmaya başlandıysa da bunlar yeterli ölçekte olamamaktadır. Erken sanayileşen batılı ülkeler çok fazla bir uzun geçmişi olmasa da birtakım önlemlerle, sanayi üretiminde standardizasyonlar getirdiler. Bu standardizasyonlar sıkı denetimlerle paralel seyredince önemli neticeler alınmaya başladı. Ancak madalyonun öteki yüzünde geç sanayileşme evresinde olan Çin, Hindistan, Endonezya gibi doğu bloku ülkelere ilaveten, Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerde de batılı ülkelerdeki gibi bir çevre hassasiyeti, gerek yasal düzenlemeler, gerekse denetimler noktasında



ayın konusu

son derece yetersiz kalmaktadır. Bu ülkeler büyük bir hızla sanayileşme çarkı içindeyken, çevre hassasiyeti çoğu zaman ikinci, hatta üçüncü planda kalmaktadır. Bu yüzden baskı sektöründe, de çevre hassasiyetinin en üst düzeyde tutulduğu “yeşil baskı”ya geçilerek bu alandaki üretim süreçlerinde çevreye en az zararla üretim süreçleri gerçekleşmelidir. Burada “yeşil baskı” derken sadece baskı süreci anlaşılmamalı, kağıt üretiminden bitmiş ürünün paketlenmesine kadar geçen tüm süreçler “yeşil üretim” hassasiyet zinciri içinde gerçekleşmeli, denetimler ve elde edilen verilerle kayıt altına alınmalıdır. Yeşil baskı ile karbondioksit salınımı(CO2) en minimum düzeye indirilerek, zararlı, çevreyi zehirleyen katı, sıvı ve gaz atıkları kontol altına alınmasıyla, dolayısıyla dünyamızın daha fazla ısınarak iklim değişiklikleri sonucu çevresel felaketlere yol açmamış olacağız. Baskı süreci gerçekleşirken harcanan tüm malzemelerin ekipmanların, ve üretim esnasında harcanan enerjinin , yeşil bir üretim süreci sonucunda meydana gelmesi gerekir. Baskı süreci esnasında harcanan enerji “yenilenebilir enerji” kaynaklarından elde edilmesi gerekir. Yani bu üretim süreci için harcanan enerji çevreyi önemli ölçüde tehdit eden ve kirleten nükleer santrallerden, termik santrallerden vb. elde edilmemelidir. Daha çevreci dediğimiz, çevreye zarar vermeyen “yenilenebilir enerji kaynaklarından “ elde edilmelidir ki, yapılan baskıya yeşil baskı denilebilsin. Yani üretimdeki tüm malzemeler yeşil üretilse dahi kullanılan enerji kaynağı yeşil değilse, burada yeşil baskıdan bahsetmek mümkün değildir. Bu anlamda birçok büyük matbaa (Print Co2 kompensiert) sertifikası alarak üretim esnasında çevreye en az Karbondioksit oranı salınımıyala(yayılımı) CO2 oranını telafi ederek, yani bunu dengeleyerek, azaltarak, üretim yaptıklarını ispatlayan bir sertifika almaktadır. Ve bu sertifika için düzenli denetimler, matematiksel bir hesaplama programı yardımıyla sürekli denetlenmektedir. Bu anlamda Almanya’da BVDM yine bu konuda da öncü bir kuruluş olarak, Avrupa’da birçok matbaa’ya bu sertifikayı kazandırmıştır. Bu konuda baskı müşterileri, de gerekli hassasiyeti göstermektedir. Mesela çoğu Avrupa ülkesinde CO2 salınımını dengeleyerek azaltmış, sertifikalı matbaalarda, çocuk kitapları üretilmektedir. Ve bu çocuk velileri tarafından tercih nedeni olmaktadır. Bu konuda yasal düzenlemelerin yanında müşteriler ve son tüketiciler de bu süreçte çok önemli rol oynamaktadır. Yeşil baskı kuralları göz ardı edildiği takdirde, hem bizleri, hem de gelecek nesilleri giderek artan oranda tehdit eden çevre koşulları, artan hastalıklar, yok olan bitkisel ve hayvansal türler, çevre felaketleri, çalışanların sağlıklarının ciddi oranda tehdit altında olduğu bir ortamla, baş başa kalmış olacağız. 80

matbaa&teknik

matbaa&teknik: Bir baskılı ürünün yeşil ürün olarak adlandırılabilmesi için hangi elemanlar bir araya gelmelidir? Cafer Köroğlu: Bir basılı ürünün gerçekten yeşil olarak nitelendirilmesi için baskıda rol alan A’dan Z’ye tüm bileşenlerin yeşil bir anlayışla üretilmesi gerekir. Baskı sürecinin en önemli hammaddesi kağıt yeşil bir anlayışla üretilirken, baskı mürekkebi ve baskı sürecine dahil olan diğer kimyasalların yeşil anlayıştan uzak olması veya matbaanın fiziksel ortamının bundan ayrı tutulması süreci sabote eder. Bunun için ciddiyetle tüm süreçleri sıkı denetimlerle kontrol altında tutulması gerekir ki, bu anlamda yeşil baskıdan bahsedilebilsin. matbaa&teknik: Şirketinizin yeşil baskı ve sürdürülebilirlik politikası nedir? Cafer Köroğlu: Baskı mürekkepleri sektöründe hizmet vermem noktasında, işin bu boyutunu biraz büyüteç altına alarak ele almak istiyorum. Çalışmakta olduğum firma olan ZellerGmelin örneğin “yeşil baskı”nın mürekkep ayağında neler yapmaktadır? Bu sürece nasıl bir katkı sunmaktadır? Zeller-Gmelin UV baskı mürekkebi alanında faaliyet göstermesi hasebiyle kuruluşundan itibaren yüksek çevre hassasiyetiyle üretim yapan bir kuruluştur. Bu konuda alınan sertifikalar bunun en güzel ispatıdır. Yaklaşık yarım asırlık UV baskı mürekkebi üreticisi olarak, ürettiği ürünlerde çevreye ve insan sağlığına azami derecede ihtimam gösterilmekte ve bu felsefeyle üretim gerçekleşmektedir. UV Mürekkeplerin yapısında kesinlikle, ağır metal veya kansorojen madde ihtiva etmemektedir. Yeşil baskı politikası olarak, üretim tesisi bünyesinde düşük migrasyonlu UV baskı mürekkepleri için ayrı bir üretim hattı faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Bu üretim hattında sadece Avrupa gıda tüzüğü ve İsviçre gıda tüzüğüne %100 uygun düşük migrasyonlu UV baskı mürekkep ve Lakları üretilmektedir. matbaa&teknik: Pazara sunduğunuz ürünlerin hangileri ve toplamda mesela yüzdesel olarak ne kadarı yeşil ya da sürdürülebilir ürünlerdir? Cafer Köroğlu: Yukarıda da bahsettiğim gibi Zeller-Gmelin bünyesinde üretilen ürünlerin tamamı kendi alanında yeşil ürünlerdir. Burada ürünlerimizin yeşil olması aslında tek başına yeterli olmamaktadır. Şöyle ki, gıdaya uygun olmayan normal UV mürekkepler yetersiz denetim ve caydırıcı olmayan yasal düzenlemelerden dolayı hala gıda için kullanılmaktadır. Bu anlamda baskıyı gerçekleştiren matbaa gıdaya uygun düşük migrasyonlu baskı mürekkebi yerine, normal Uv mürekkep kullanmaktadır. Burada sadece sorumluluk matbaa nın insafına veya denetleme mekanizmasına değil işi veren

ambalajın sahibi firmalar, da yasal zorunluluk ve sorumluluk altına alınmalıdır, ki bu ambalaj için gerekli bedeli ödesin. Aksi halde süreç kesintiye uğrayacak ve istenen netice bu anlamda alınamayacaktır. Yukarıda da belirttiğim gibi, ürünlerimizin tamamı kendi alanında yeşildir ve çevrecidir. Asıl önemli olan müşterinin doğru ürünü tercih etme mekanizması sağlıklı işliyor mu? Bu soruya da mutlaka cevap verebilmelidir. Bu soruya yüksek sesle bir “evet” alınabildiği oranda amaç hasıl olmuş olur. matbaa&teknik: Yeşil baskı, sürdürebilir ürünler pahalı mıdır? Yeşil ya da sürdürebilir olmayan ürünlerin insan sağlığı ve dünyamıza yaptığı olumsuz etkilerle kıyaslamanızı rica ederim. Cafer Köroğlu: Yeşil baskı ürünleri aslında ilk bakışta pahalı gözükmektedir. Aslında madalyonun öteki yüzüne bakınca, sonuçta yeşil olmayan ürünler daha pahalıdır. Şöyle ki yeşil ürünler ilk etapta rakamsal olarak %30- %50 arasında pahalı durumdadır. Ancak bu ürünlerin çevreye verdiği minimum zararlar, insan sağlığına verdiği minimum düzeydeki zararlar göz önünde tutulduğunda aslında ucuz seviyede kalmaktadır. Ülkelerin çevre sorunlarına, iklim değişikliklerinin neden olduğu çevre felaketlerine ve insan sağlığı için harcadıkları paralar devasa hacimlere ulaşmaktadır. Olaya bu pencereden bakınca tablo tamamen değişmekte ve pahalılık tablosu yerle bir olmaktadır. Bu felaketlere yol açmamak için bir ürüne bugün %30 –ila %50 arasında fazla ödemeyi göze alamıyorsak ve bunun sonucunda bunun 10 katını belki daha fazlasını telafisi mümkün olmayan felaketler için harcamak zorunda kalıyoruz. Bunun faturası inanın direkt veya dolaylı olarak gelip bizi buluyor. matbaa&teknik: Eklemek istedikleriniz… Cafer Köroğlu: Burada herkes daha akıllı bir şekilde mevcut durumu idrak etmelidir. Geleceği görerek, vicdanlı ve sorumluluk duygusu içinde hareket etmelidir ki, kendi ve yarınlarımızın geleceği huzurlu, mutlu ve aydınlık olsun. Sadece yasal düzenlemeler, denetimler yeterli değildir. Bunlar mutlaka olmalıdır, ama bunun yanında vicdanlar da harekete geçerek bir canlının, bir türün yok olmasına yol açmayacak önlemleri alınmalıdır. Herkes yasal düzenlemelerin de ötesinde, vicdani bir sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Böyle olunca inanın sonuçta, herkes kazanan olacaktır. Aksi durumda sadece geçici kazananlar olur ama sonuçta hepimiz bu gemide olduğumuza göre, hepimiz kaybeden oluruz.



ayın konusu

matbaa&teknik

Ricoh Avrupa, ISO16759 Sertifikasyonunu Aldı Ricoh Europe First to Achieve ISO16759 Certification Ricoh karbon hesaplayıcısı, Ricoh Carbon calculator receives global standard verification üretim dijital baskı sistemlerini kullanarak baskının çevresel Ricoh Europe’s dedication to pushing the boundaries of environmental sustainability in print has resulted in it becoming the first organetkilerini düşürmeye yardımcı olmak isation to achieve certification of compliance with the new global ISO 16759 standard for “Quantification and communication for calculating üzere dizayn edildi. the carbon footprint of print media products.” This certification recogRicoh Avrupa’nın baskıda çevre dostu yaklaşımı, şirkete ‘baskı medyası ürünlerinin karbon ayakizini hesaplamak için iletişim ve ölçümleme’ çalışması dolayısıyla yeni global ISO 16759 standartını kazandırdı. Bu sertifikasyon Ricoh’un, yenilikçi karbon hesaplama çalışmalarındaki hassasiyetini bir kez daha tescil ediyor. Ricoh Avrupa’nın sertifikasyonu, baskı, kağıt, medya ve yayıncılık alanlarında özelleşmiş tek akredite İngiliz sertifikasyon kuruluşu olan Print and Media Certification Ltd (PMC) tarafından verildi. PMC, çalışmalarında uzman ve deneyimli baskı denetleyicilerini kullanıyor: “Standartın bu sene Temmuz ayında çıkarılmasından hemen sonra bu başarıyı elde edebilmiş olmamız bizi çok gururlandırıyor’ diyor, Ricoh Europe İş Geliştirme Müdürü Graham Moore ve ekliyor: “Ricoh karbon hesaplayıcısı, Ricoh üretim dijital baskı sistemlerini kullanarak baskının çevresel etkilerini düşürmeye yardımcı olmak üzere dizayn edildi. Ayrıca müşterilerimize karbon nötral hizmet sunmaları konusunda da destek olacak. Bu sertifikasyon, Karbon Dengeli Baskı Programımızda doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.”

Hesaplama Nasıl Yapılıyor? Ricoh karbon hesaplayıcısıyla her bir baskı işinin karbon ayak izi, belli bir işin baskı üretim sürecinde kullanılan enerji, toner ve baskı altı malzeme dikkate alarak hesaplanıyor. Hesaplamasında parça, tüketim malzemesi ve Ricoh servisinin neden olduğu emisyonlar da yer alıyor. Baskı hizmeti sunucuları bu bilgiyi kullanarak, Ricoh’un sponsorluğunu yaptığı yenilenebilir enerji projelerinden üretilen karbon kredileriyle telafi edilen kalan, kaçınılmaz karbon emisyonlarından önce, mümkün olan yerlerde emisyonları düşürebilecek ya da optimize edebilecek. Moore şöyle anlatıyor: “Şeffaf operasyonumuz ve her baskı üretim adımını mümkün olduğunca çevre duyarlı yapma konusundaki kararlı yaklaşımımız sayesinde bu prestijli tescillenmeye hak kazandık. Bu sertifika ayrıca hem kendi çalışmalarımızın hem de müşterilerimizin çevresel etkilerini düşürme konusundaki uzun süreli kararlılığımızı yansıtıyor. Ayrıca baskı hizmeti sunucularına karbon nötral üretimin derin etkilerini anlamalarında da yardımcı olabiliyoruz. Buna hem kendi operasyonları içinde tasarruf hem de daha çevreci bir yaklaşım arayan yeni müşteriler kazanma da dahil. Karbon Dengeli Baskı Programı müşterilerimize, daha yeşil operasyonlara geçiş konusunda yardımcı olacak bilgiler sunmakla kalmayacak aynı zamanda müşterilerine de istedikleri çevre dostu yaklaşım garantisini sağlayabilecek.” PMC’in Direktörü Jon Stack şöyle anlatıyor, “Ricoh Karbon Dengeli Baskı Programının kullanıcıları ve onların müşterileri, bu sertifikasyon sayesinde, karbon ayakizi hesaplama metodunun uluslararası standartlara uygun olduğundan emin olabilirler. Bu sayede müşteriler baskılı ürünlerin çevresel etkisini sadece bir kere değil zaman içinde ve diğer ürünlerle karşılaştırma yaparak görebilecekler.’ 82

nises the accuracy of Ricoh’s innovative carbon calculator which has been available through Ricoh’s Carbon Balanced Printing Programme. Ricoh Europe’s certification was granted by Print and Media Certification Ltd (PMC), the only accredited UK certification body specialising in the paper, print, media and publishing industries. In its work, PMC uses specialist and experienced print auditors, focused on relevant auditing, to improve print processes and add value. ”We are proud to have achieved this so quickly after the release of the standard in July of this year, only a few weeks after beginning the certification process.” said Graham Moore, Business Development Director, Ricoh Europe. The Ricoh carbon calculator was designed specifically for the production printing market to help identify ways to reduce the environmental impact of printing, using Ricoh production digital print systems, and to help our customers provide a carbon neutral service. This certification validates that we are on the right track with our Carbon Balanced Printing Programme.” With the Ricoh carbon calculator, the carbon footprint of each print job is calculated by taking into account the energy, toner and substrate used during the print production process of a particular job. Its calculation also considers service emissions generated by the supply of parts, consumables and service from Ricoh. With this data in hand, print service providers can work to reduce or optimise emissions where possible before any remaining, unavoidable carbon emissions are offset through carbon credits generated from renewable energy projects that Ricoh sponsor. Moore states, “Our transparent operation and dedicated approach to making every print production step as sustainable as possible has enabled us to achieve this prestigious verification. It is additional evidence of our longstanding commitment to reduce the environmental impact of our own business practices and those of our customers, while at the same time allowing print service providers to offer a carbon neutral service to their clients. We can also help print service providers understand the far-reaching impact that carbon neutral production can have. This includes introducing savings within their operations as well as winning new business from clients keen to actively embrace a more sustainable approach. There is a wealth of knowledge available through the Carbon Balanced Printing Programme that will help our customers make the transformation into leaner and greener businesses, and also provide their clients with the assurances of sustainability they are increasingly seeking.” PMC’s Director Jon Stack adds, “Users of the Ricoh Carbon Balanced Printing Programme and their customers can be sure, as a result of this certification, that the method used for calculating carbon footprints meets this international standard, and has been certified as such by a third party certification body specialising in print. This will enable customers to assess environmental impact from printed products, not just on a one off basis, but over time, and in comparison with other products.”



ayın konusu

matbaa&teknik

Gıda Güvenliği

Gıdaların Üzerindeki Etiketleriniz Yasalara Uyuyor mu? Food Safety

Are Your Food Labels Legal? AB’ye etiket tedarikçisi konumundaki gıda etiketi matbaacılarına, hem etiket üreticileri hem de mürekkep üreticilerinden Doc verilmesi gerekiyor. Bu DOC’ların da tabi ki etiket üretimi sırasında kullanılan kürleme süreçleri hakkında uyum bilgisi içermesi gerekiyor. Gıdayla direkt ve indirekt temas

FINAT, üyesi UPM Raflatac EMEA ile birlikte, yeni AB 10/2011 düzenlemeleri hakkında bilgi verdi. Gıda ile temas halindeki plastik malzemelere yönelik bu yönetmelik 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girdi. 2002/72/EC sayılı Komisyon Yönetmeliğinin ve bu yönetmeliğe dayanan ulusal düzenlemelerinin yerini alıyor. Amacı, marka sahipleri ve perakendecileri müşterilere karşı sorumluluklarında desteklemek. AB gıda sektörünün tedarikçisi konumundaki etiket matbaacılarının da oynaması gereken önemli bir rol var. 84

Yeni düzenleme, gıdayla temas edecek malzemelerle ilgili olarak EC No 1935/2004’de belirtilen ilkelerin aynısını içeriyor. Bu malzemelerin içeriklerini gıdalara insan sağlığını tehdit edecek seviyelerde geçirmeyecek kadar eylemsiz olması gerekiyor. Ayrıca yine gıdanın görüntüsü, tadı ya da kokusunu değiştirecek şekilde bir transfer olmaması da gerekiyor. Gıda ambalajı konusunda genel olarak EC No 1935/2004 geçerli olsa da, yeni EU 10/2011, özellikle gıdalarla temas edecek tüm plastik ve diğer malzemeleri kapsıyor. EU10/2011, 2002/72/EC ve yedi ekini birleştiriyor (bunlar, plastikler için önceki yönetmeliklerdi). Yönetmeliğin fikri, daha önce bireysel üye devletler içinde yer alan farklı yönetmelikleri uyumlu hale getirmek. Bu sayede ülkeler arasında gıda ticaretinde daha kolay uyum sağlanabilecek. Hem plastik katmanı olan direkt gıda temaslı etiketler hem de gıda paketlerinde kullanılan plastik etiketler için artık Uyum Beyanı (DoCs) gerekiyor. Bu beyanlar, söz konusu malzemelerin kontrollü olduğunu ve içinde izin verilen malzemelerin kullanıldığını belirtiyor. Ambalaj malzemeleri ya da katmanları, bariyerin arkasından gıdaya yabancı maddelerin girişini engelleyebiliyorsa ancak o zaman, etiketler ve diğer ambalaj içerikleri EU 10/2011

Food label printers supplying into the EU therefore need to be provided with DoCs both from their labelstock and ink suppliers to be able to compile their own DoCs, which must, of course, also incorporate conformance information about any curing processes used during label production. FINAT, in a collaborative effort with its member UPM Raflatac EMEA(*), reports on the new EU 10/2011 regulation. This regulation on plastic materials and articles intended to come into contact with food came into legal force on 1 January 2013. It replaces Commission Directive 2002/72/EC and national legislation based on that directive. Its purpose is to support brand owners’ and retailers’ duty of care to their customers, and represents an important additional measure in ongoing endeavours to ensure the quality and safety of food. Label printers who supply to the EU food industry have a key role to play.

Direct and indirect food contact The new regulation applies the same principles as EC No 1935/2004 for materials and articles intended to come into contact with food. Such materials are required to be sufficiently inert to not transfer their constituents to food in quantities large enough to endanger human health, and to prevent unwanted



ayın konusu

kapsamına girmiyor. Kağıt ve karton karışımı olan malzemeler ulusal yönetmelikler kapsamında olmuyor.

Sınırlandırılmış ve sınırlandırılmamış maddeler Tüm izin verilen maddeler- sınırlandırılmışlar ve sınırlandırılmamışlar-, EU 10/2011 kapsamında ‘Union List’de yer alıyor. Sadece sınırlandırılmış malzemeler için beyan verilmesi gerekiyor. Uyumluluğun tam olarak anlaşılabilmesi için bu maddelerin net bir şekilde belirtilmesi gerekiyor.

Uyum konusunda son sorumluluk son kullanıcıda Ambalajın tamamen EU 10/2011’e uygun olup olmadığını kontrol etme konusunda nihai sorumluluk son kullanıcıya ait- ambalaj üreticisi ya da marka sahibi. Bu süreçte ambalajlanan gıdanın yapısı, raf ömrü ve ortam koşullarının dikkate alınması gerekiyor. Dolayısıyla etiket matbaacılarının, seviye ve transfer ölçümü için test yapılmasına imkan sağlayacak şekilde DoCs’larını sunmaları gerekiyor.

Etiket matbaacıları: sorumluluklar ve riskler AB’ye etiket tedarikçisi konumundaki gıda etiketi matbaacılarına, hem etiket üreticileri hem de mürekkep üreticilerinden DoCs verilmesi gerekiyor. Bu DoCs’ların da tabi ki etiket üretimi sırasında kullanılan kürleme süreçleri hakkında uyum bilgisi içermesi gerekiyor. Bu yönetmelikler uygulamaya koyulduğunda DoCs sunamayan matbaacılar, son kullanıcı tedarik zincirinin bir parçası olamayacak. Ayrıca ürün iadesi olursa bundan da sorumlu tutulabilirler. Bu nedenle, etiket matbaacılarının gerekli dokümanları almada acele etmeleri çok önemli.

Güvenli tedarik zincirinin faydaları Sonuç olarak, yukarıdaki tüm hususlar DoCs’un etiket matbaacısının işinde ne kadar önemli bir sigorta görevi gördüğünü gösteriyor. Bu sayede mevcut müşteri sözleşmeleri korunabilecek, yeni işler için son kullanıcı kalifikasyon süreçlerine giriş mümkün olacak. Tatmin edici bir seviyede Doc üretimi tüm işlemler için eşit bir rekabet ortamı sağlayacak. (*) Bu makaleye, UPM Raflatac EMEA’nın Gıda ve Perakende Etiketleri Bölümü Müdürü Jay Betton katkıda bulunmuştur. EU10/2011 hakkında detaylı bilgi FINAT websitesinde (www.finat.com) ya da Mark Macaré’den edinilebilir: mmacare@lejeune.nl

86

matbaa&teknik

changes to the composition of the food and how it looks, tastes or smells. While EC No 1935/2004 applies to food packaging in general, the new EU 10/2011 specifically concerns all plastic materials and articles intended to come into contact with foodstuff, with labels considered an integral part of such packaging. EU10/2011 consolidates 2002/72/ EC and seven amendments (these were previous regulations for plastics).The idea of the regulation is to harmonise the different legislation that has existed previously within individual member states. This should make it easier for different countries to deal with each other in terms of the shipping of goods. Both direct food contact labels furnished with a plastic layer, as well as plastic labels applied to food packaging, now require Declarations of Conformity (DoCs) stating which controlled but authorised substances are present in their make-up. Only when the packaging material or any layer provides a functional barrier that prevents migration of substances from behind that barrier into food, are labels and other packaging components exempt from EU 10/2011. Material compositions that are purely combinations of paper and board continue to be covered by national legislation or recommendations such as those of the German BfR.

Restricted and unrestricted substances All authorised substances – both restricted and unrestricted -- which may be used in packaging containing plastic in its layers are stipulated on the ‘Union List’ within EU 10/2011. Only restricted substances need to be declared; and as DoCs move downstream within the supply/manufacturing chain, such substances must be clearly identified and documented so that compliance can be optimally tested.

Final responsibility for conformance lies with the end user It is the end user -- packager or brand owner – who has final responsibility for checking that the packaging as a whole conforms to EU 10/2011 (in addition to any extant national legislation for papers, as well as to EC 1935/2004, the Framework regulation for all packaging materials), taking into account the nature of the packaged food, its defined shelf life, and ambient conditions. Label printers are therefore required to provide DoCs for their labels to enable tests for restricted substance levels and migration behaviour in specific environmental conditions to be carried out.

Label printers: responsibilities and risks Food label printers supplying into the EU therefore need to be provided with DoCs both from their labelstock and ink suppliers to be able to compile their own DoCs, which must, of course, also incorporate conformance information about any curing processes used during label production. It should be noted that the enactment of these regulations means that printers unable to supply DoCs cannot now be accepted as part of the end user’s supply chain, and may also leave themselves open to the financial repercussions of a product recall. It is therefore essential for label printers to be proactive in obtaining and supplying the necessary documentation if they are to retain their place as responsible and viable links in the broader professional packaging chain.

The benefits of a secure supply chain Finally, to summarise, all the above points underline the value of DoCs as a form of insurance for a label printer’s business, as a means of retaining existing customer contracts, and as an entry ticket to end users qualification processes for new business – with the ultimate aim of protecting the consumer. Producing DoCs to a satisfactory standard creates a level playing field for all operations – however large or small. (*) This article has been kindly contributed by Jay Betton, Business Segment Manager, Food and Retail Labelling, UPM Raflatac EMEA Detailed information on EU10/2011 is available on the FINAT website (www.finat. com) or from Mark Macaré at mmacare@ lejeune.nl


ayın konusu

matbaa&teknik

Gıda Ambalajlarında Plastikler

Etiket Matbaacıları İçin Kontrol Listesi EU 10/2011 yönetmeliğinin gıdayla temas eden plastik malzemeler konusunda neleri kapsadığı: (a) Sadece plastik oluşan malzemeler ve parçalar: (b) Yapışkanlar ve diğer şekillerde birbirine tutturulmuş olan plastik çok-katmanlı malzemeler ve yapılar: (c) (a) veya (b) maddelerinde belirtilenlerden basılanlar ve/veya kaplamalı olanlar: (d) Kapaklarıyla birlikte iki ya da daha fazla malzeme katmanı meydana getiren plastik katmanlar ya da plastik kapaklar: (e) Çok malzemeli olan plastik katmalar (e) maddesi etiketleri de kapsayabilir. Çok malzemeli çok katman, farklı katmanlarında farklı malzemeler olan bir malzemedir, örneğin filmli bir kağıt. Tüm filmik etiketler (bunlar ambalajın birer parçası kabul edilebilir) için Uyum Beyanı gerekir (Doc). Doc’larda hangi maddelere izin verildiği, hangi sınırlı izne sahip maddelerin kullanıldığı ve hangi yönetmeliklere uyulduğu yazılır.

Plastics In Food Packaging

A Checklist For Label Printers The scope of the EU 10/2011 regulation on plastic materials and articles intended to come into contact with food: (a) Materials and articles and parts thereof consisting exclusively of plastics; (b) Plastic multi-layer materials and articles held together by adhesives or by other means; (c) Materials and articles referred to in points a) or b) which are printed and/or covered by a coating; (d) Plastic layers or plastic coatings, forming gaskets in caps and closures that, together with those caps and closures, compose a set of two or more layers of different types of materials; (e) Plastic layers in multi-material multi-layer materials and articles. Note that (e) may also relate to labels – ‘multi-material multilayer’ is a material that contains different materials in several layers, for example paper with film. All filmic labels (which are considered part of the packaging), require Declarations of Conformity (DoCs). Among other data, DoCs state which authorised but restricted substances are present, and the legislation with which materials are compliant.

87


ayın konusu

matbaa&teknik

Geri Dönüşümcüler Birliği’nin Kâğıt Geri Dönüşümüne Yönelik Çalışmaları

Mükerrem Levent Geri Dönüşümcüler Konfederasyonu Genel Başkanı Konfederasyonumuz 2011 yılında başlayan bir dernek, arkasından 28 dernek ve 3 federasyonu takiben 2012 yılında kurulmuştur. Şu anda çeşitli vilayetlerde kurulu 46 dernekle birlikte 3 bin 800’ e yakın üyemiz mevcuttur. Hedefimiz 14 bin üyesi olan bir S.T.K. olmaktır.

Konfederasyonumuz 3 halkadan oluşmaktadır Birinci halka sokak toplayıcıları ki biz onlara ufak tedarikçiler diyoruz. İkinci halka büyük tedarikçiler, bunlar lisans kapsamında ufak yöresel olarak topladıklarını bir yığın içinde presleyerek nakliyesini de kendilerinin yapmış olduğu halkaya dâhil olanlar. Üçüncü halka geri dönüşüm tesisleri büyük tedarikçilerin, fabrikaların getirmiş oldukları atıkların tekrar mamul madde (2. el) haline getirerek piyasaya arz ederler. Konfederasyonumuzun çatısı altında kâğıt toplayıcıları derneği (kâğıtçılar), pet plastik atık toplayıcıları derneği (POLİETDER), Demir ve demirdışı hurdacılar ve geri dönüşümcüler derneği, Elektronik ve elektrik atıkları ile ilgili derneğimiz, yine ayrıca metallerin ayrıca granül tesisleri, demir çelik bakır nikel kurşun alüminyum çinko oksit çinko üretimi yapan üyelerimizle tesislerimiz bulunmaktadır.

Konfederasyonun amacı Amacımız kaynakta toplamayı hedef alarak geri dönüşüme sahip her atığı tekrar ekonomiye kazandırarak ithalata fren, milli gelire katkı, kaynakları korumak, enerji tasarrufu, cari açığı küçültmek, temiz ve sağlıklı çevre yaratarak insanlara geri dönüşüm istihdam ve üretim 88

oluşturmaktır. Bütün bunları yaparken üniversiteler, akademik kurullar, sivil toplum örgütleri, laboratuvar ve kendi teknolojilerimizi yaratacak ARGE çalışmalarına hız vermek gelişen ülkeler içinde yerimizi almaktır.

Kâğıt atıkları değer kaybetmemeli Kâğıtların ve evsel atıkların diğer koşullar, yağmur, çamur, yağlı ortamlara bulaşmadan sokak toplayıcıları tarafından yere düşmeden toplanması % 85 değer yitirmesinin önlenmesidir. Hurda olmazsa olmaz. Kaynakta ayırmayı başaramadığımız yerlerde sokak toplayıcılarının toplaması önemlidir. Bugün ki rakamla 500 bine yaklaşan bir istihdam var. Kaynakta toplamakla birlikte bunlarla ilgili belediyeler, lisanslı firmalar ve toplayıcılarla ilgili birleştirme projelerimizi hayata geçirmeye çalışılmaktadır. Petler ve plastikler daha önceki yıllarda geri dönüşüme girmeden gömülerek bertaraf edilmekte veya yakılarak karbon emisyonunu artırmaktaydı. Şimdi ise katı atık dediğimiz plastikler sınıflandırılarak ayrı toplanmakta granül haline getirilerek geri dönüşüm tesislerinde 2. El mamul maddeye dönüşmektedir. Düşününüz ki petler kirli ortamdan kurtulduğu zaman çok az bir suyla temiz mamul maddeye çevrilir, eğer kirli ortamdan toplanırsa su israfından kaçamazsınız. Petler, plastikler geri dönüşüm sanayinde gerekli denetim ve

izinleri sık kontrol edilmesi gerekir. Yine (Ö.T.L.) Ömrünü tamamlamış lastikler granül haline gelmesi çelik tellerin geri dönüşüme hazırlanması, granüllerin proliz neticesinde karbondan, kauçuktan ayrılarak sıvı enerji yakıtına çevrilerek yenilenebilir enerji kaynağı çeşitliğine girmesi karbonsuz hava sahasına dâhil olması demektir. Lastikler yakılarak yüksek fırınlarda üretime katkı sağlayarak karbon salınımını çoğaltmaktan başka ucuz enerji vermesi bile işe yaramamaktadır. Bütün bunlar ve bunların dışındakiler konumuz ve amacımızla ilgilidir. Geri dönüşüm AB uyum mevzuatımız ülkemizde her genelge ile uyulması zorunlu hale getirilirken çevreci yanımız konunun başında yer alır. Ekonomik olarak ithalatı frenleyen, milli geliri artıran, cari açığı küçültmek, istihdam yaratan, ana sanayiyi besleyen temiz bir toplumu birleştiren sağlıklı temiz bir çevre yaratan, doğal kaynakları koruyan bir gelişimci ekonomi modelidir. %100 geri dönüşüme duyarlı teknolojilerle güçlenmeli Karton üretiminde gösterilen tablo ile ithalat üretimimiz artmakta, dışa bağımlılığımız ayrı oranda artmaktadır. Tek çare geri dönüşümde itinayla bu açıkları azaltmaktır.



ayın konusu

matbaa&teknik

Matbaacılar mümkün olduğu kadar kâğıt birleşiminde kimyasal içerikli kâğıtların tekrar çözünebilirliği teknolojilerini yenileyerek bertarafa değil % 100 geri dönüşüme duyarlı teknolojilerle güçlendirilmelidir. Konfederasyonumuzun web sayfasından ve iletişime geçen herkese seferberliği içeriğiyle bilgiler vermekte bunlardan herhangi bir danışmanlık ücreti almadığımız gibi tamamen gönüllülük ilkesiyle hareket etmekte eğitim, teknoloji, ARGE çalışması üniversite ve okullar işbirliği içinde bilgilendirilmeler yapılmakta Konularla ilgili çalıştaylar düzenlenmektedir. Bu bağlamda diğer vilayetlerdeki derneklerimiz ile sık sık toplantılar yaparak dernek yöneticilerimiz, üyelerimizin toplumla bulaşmalarını yaygınlaştırıyoruz. AB müktesebatı içinde çok sık düzenlemeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bizimde görüşlerimiz hazırlanarak yasal mevzuatlar sürekli değişimle uygulanmaktadır. Matbaalarımızı her ne şekilde bilgisayar ortamında bilgi erişilmesi imkânları çoğalsa bile (sanal ortam) toplumun ayrılmaz parçası sürekliliğini korur, tabi ki yenilenen teknolojilere ayak uyduranlarla. Yasal düzenlemeler en büyük sorunlarda başlandığında zannederim en kısa sürede bu sektörde masaya yatacaktır.

Ekmekleri Sıcak Tuttu, Ödülü Aldı! Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD)’nin düzenlediği Ambalaj Ay Yıldızları 2013 yarışmasında, Olmuksan International Paper iki farklı kategoride Altın ve Gümüş ödüllerinin sahibi oldu. Olmuksan International Paper’ın ekmek kutusu olarak tasarlanan yenilikçi ürünü Olmuksan Taze Kutu, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda iki büyük ödül aldı. “Satış Noktası Sergileme - Sunum ve Muhafaza Ürünleri Kategorisi” Altın Ödülü’ne layık görülen Olmuksan Taze Kutu, “Gıda Kategorisi”nde de Gümüş Ödül’ün sahibi oldu.

Ekmekler Taze Kutu’da üç saat boyunca sımsıcak! Olmuksan Taze Kutu’nun kapak tasarımı, kapalı taban ve yan yüzeyleri sayesinde kutu içerisindeki ekmekler üç saat boyunca sıcak olarak muhafaza edilebiliyor. Kapağın üzerinde bulunan özel delikler kutu içerisinde hava akışına imkan sağlıyor, fazla nemin dışarı atılmasıyla da ekmekler taze olarak saklanıyor. Olmuksan Taze Kutu’nun özel tasarımlı gövdesi, tek hareketle kolayca kullanıma hazır hale geldiği gibi katlanabilir oluşu da yüzde 40 daha fazla kutu stoklama avantajı sunuyor. Kutunun yere temasını engelleyen ayaklar, ürünü olumsuz dış 90

etkenlerden koruyarak uzun süreli hijyen sağlıyor. Nakliye sırasında çekme ve itme hareketlerine uygun yapısı sayesinde ürün kolayca hareket ettirilebiliyor ve dayanıklı yapısı ortalama iki ay kullanım avantajı bulunuyor.

Taze Kutu’yu 250 fırıncı test etti! Olmuksan Taze Kutu, sekiz ay boyunca ürün, kalite, sevkiyat, dağıtım, depolama alanlarından oluşan yoğun bir test sürecinden geçirildi. 250 fırıncının dahil edildiği pazar araştırması ve sekiz fırıncının katıldığı saha testleri sonucunda tasarımı tamamlandı. Bakkal ve marketlerde, hijyen zincirini koruma amacıyla geliştirilen Olmuksan Taze Kutu, ekmeğin el değmeden standın içine yerleştirilmesini ve içindeki ekmek bittikçe yenilenmesiyle hijyeninin uzun süre korunmasını sağlıyor. Öte yandan, standın geniş yan yüzlerinin baskı yapılabilir özelliği, bakkallara veya nihai mamul üreticilerine, markalarını tanıtma ve reklam verme imkanı da oluşturuyor.



aktuel

matbaa&teknik

Heidelberg Türkiye’den dijital matbaasını kurmak isteyenler için iyi bir fırsat

Dijital Baskı Ekipman Paketi Kampanyası 1 Kasım – 30 Kasım 2013 tarihleri arasında düzenlenecek olan kampanya paketinde Heidelberg Linoprint C 751 dijital baskı makinesi ve Polar 78 Eco tabaka kesim makinesi bulunuyor. Heidelberg Türkiye, 1 Kasım ile 30 Kasım 2013 tarihleri arasında düzenleyeceği dijital baskı ekipman paketi kampanyasının detaylarını duyurdu. Buna göre 33x48 cm normal ve 33x63 cm banner baskısı formatı maksimum tabaka ebadına baskı yapabilen Heidelberg Linoprint C 751 ile Polar 78 Eco tabaka kesim makinesi paketi oluşturan ekipmanlar olacak. Kampanya ile bu iki ekipmana paket fiyatı avantajı ile indirimli şekilde sahip olunabilecek. Türkiye’de ilk defa geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde düzenlenen Printtek 2013 fuarı sırasında sektörün beğenisine sunulan ve oldukça ilgi gören Heidelberg’in dijital baskı çözümü olan Linoprint C 751, kağıt ve karton dışında tekstil, sentetik etiketler, plastik malzemeler, magnetler gibi baskı yapılabilen malzeme çeşitliliği, baskı kalitesi, karton gibi 300 grama kadar malzemelere baskı yapabilmesi ve kişiselleştirilmiş ürünlerdeki performansı ile büyük beğeni toplamıştı. Makine, dakikada 75 adet A4 baskı hızına sahiptir. Paketin bir diğer ürünü olan Polar 78 Eco tabaka kesim makinesi ise 78 santimetreye kadar tabakaları kesebilmesi sayesinde kampanyadan faydalanan firmalara dünyanın en iyi kesim makinesi markası olan Polar’ın kalitesinin yanı sıra kullanım esnekliği sağlayacak. Çeşitli işlerin yeniden hızlı bir şekilde kesilebilmesi için 198 adet iş hafızası ile programlanabilen yeni model, hidrolik hareketli bıçak (lama) ve 5.5 inç’lik bir ekran ile donatılmıştır. 780 mm kesim genişliği ve besleme derinliğine sahip olan makine, maksimum 120 mm. istif yüksekliği ile kesim işlemi gerçekleştirebilmektedir. Heidelberg Linoprint C 751 dijital baskı makinesi ile birlikte standart olarak sunulacak olan donanımlar şu şekildedir. • 4,000 tabaka kapasiteli besleme ünitesi • 500 tabaka kapasiteli Multi-Bypass besleme ünitesi • A3 kapak baskısı besleme ünitesi

92

Kampanya kapsamında Linoprint C 751 dijital baskı makinesi ve Polar 78 Eco tabaka kesim makinesi bulunuyor • Tel dikiş işlemi için entegre sonlandırıcı (Booklet Finisher) • Tabaka kıvrılma önleyici sistem (Decurler Unit) • EFI Fiery E41A baskı kontrol sistemi • EFI ES 2000 dahili spektrofotometre-baskı kalibrasyon ekipmanı Standart ekipmanlar haricinde de birçok sonlandırma seçeneği de (kapak takma, katlama vb.) opsiyon olarak sunulmaktadır. Kasım ayı içerisinde kampanya kapsamında sunulacak ürünler Heidelberg Türkiye Genel Merkezi’nde oluşturulacak demo merkezine kurulacak ve isteyen herkes önceden randevu alarak makineleri görme ve işleri ile ilgili test baskılarını gerçekleştirme fırsatını bulabileceklerdir. Ayrıca yine aynı süre içerisinde geniş katılımlı bir tanıtım aktivitesi de düzenlenecektir. Heidelberg’in dijital baskı kampanyası ile ilgili Heidelberg Türkiye Dijital Baskı Makineleri Ürün Müdürü Tolgahan Toskaya görüşlerini şu şekilde dile getirdi; “Bu kampanya ile matbaacıların veya dijital baskı merkezi kurmak isteyen herkesin bu alanda en iyi çözümlere paket halinde ulaşabilmesini hedefledik. Bunu yaparken de basım sektörümüzdeki engin tecrübemize dayanarak işe en uygun yatırım ekipmanlarını en uygun şartlarda sunacağımıza inanıyoruz.

Dijital baskı makinemiz Linoprint C 751, herkesin kolaylıkla kullanabileceği ve tonerle dahil birçok parçasını dahi operatörün kolaylıkla değiştirebileceği bir yapıya sahip. Bu makine ile 1,000 tabakaya kadar olan kartvizit, broşür, menü, etiketler ve daha birçok çeşitteki işlerde ofset baskıya kıyasla çok daha hızlı teslimat ve maliyet avantajı sağlanabilmektedir. Polar 78 Eco ile de işlerin kesimleri hassas ve son derece kaliteli bir şekilde yapılabilmektedir. Dostlarımızın daha detaylı bilgi ve özel fiyat tekliflerini almak üzere bize ulaşmalarını rica ediyoruz.” Kampanya ile ilgili daha detaylı bilgi ve sorularınız için derginizde bulunan kampanya ilanındaki iletişim bilgilerinden size en yakın Heidelberg Türkiye ofisindeki bölge satış müdürleri ile görüşebilirsiniz.

Kasım ayı içerisinde kampanya kapsamında sunulacak ürünler Heidelberg Türkiye Genel Merkezi’nde oluşturulacak demo merkezine kurulacak.



aktuel

matbaa&teknik

Kâğıt, kırtasiye ve ofis ürünleri sektörün en önemli fuarı

Paperworld, 25 – 28 Ocak 2014’te Fuara Türk kırtasiye pazarından 30’dan fazla firma katılıyor derecesini %62’ye çıkardı. Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve Slovakya başta olmak üzere Doğu Avrupa, Türkiye, Japonya, Danimarka, Tayvan, Kanada, Güney Afrika ve Meksika’dan önceki yıllara oranla daha fazla satın almacı geldi. Fuara en çok ziyaretçi Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve Hollanda’dan geldi.

Paperworld ve Türkiye 1991 yılından beri Paperworld Fuarı’na katılan Türk kırtasiye firmaları bu yıl da fuara yoğun katılım gösteriyor. Her geçen yıl daha da büyüyen Türk kırtasiye pazarından bu yıl 30 üstü firma Paperworld’e katılıyor. Paperworld fuarı dünyanın dört bir yanından gelen firmalarla yeni iş ve ortaklık anlaşmalarının yapılabileceği kaçırılmaz bir buluşma platformu. Türk firmaları Paperworld fuarında hem sahip oldukları ürün çeşitliliğini dünyaya gösterecek, hem de yeni firmalarla ortaklık yapabilecek.

Dünyanın en büyük kâğıt, kırtasiye ve ofis ürünleri fuarı olan Paperworld, 25-28 Ocak tarihleri arasında Frankfurt’ta gerçekleştirilecek. Messe Frankfurt tarafından düzenlenecek olan Paperworld, bir kez daha uluslararası kâğıt, kırtasiye ve ofis ürünleri dünyasını aynı çatı altında toplayacak. Paperworld, satın almacılar ve katılımcılar tarafından dünyanın en önemli sektör etkinliği olarak görülüyor. Paperworld fuarında ofis ürünleri, yazıcılar, bilgi teknolojisi aksesuarları, yazma araç ve gereçleri, kutlama kartları, kâğıt ürünleri, paketleme ürünleri, okul ürünleri, sanatçı malzemeleri ve hediyelik ürünler dahil pek çok ürün sergilenecek. Paperworld Frankfurt’ta ziyaretçiler dünyanın dört bir yanından ilginç ürünler keşfedip sipariş verebilecek. Fuarda ayrıca özel sergiler, ödül törenleri, sektör özelinde seminerler dahil olmak üzere pek çok etkinlik düzenlenecek ve bu etkinlikler en yeni trendlere ve

94

geleceğin pazarına ışık tutacak. Gelecek sezonun renkleri, malzemeleri ve tasarımlarına ilham olacak Trend Show’da fuarın dikkat çeken etkinliklerinden biri olacak. Barındırdığı çeşitlilik, uluslararası düzey ve ilham, Paperworld’un pazar ihtiyacı olduğu platform olduğunu kanıtlıyor. Paperworld’de sektör oyuncuları, satın alma yetkisi olan fuar ziyaretçileriyle buluşuyor; ciddi bir uluslararası ilgiyi üzerine çekiyor. Aynı zamanda perakendeciler ve ticari kâğıt, ofis ürünleri ve kırtasiye ürünleri kullanıcıları sayısız ürün, trend ve eğitim fırsatıyla karşılaşıyor. Geçtiğimiz yıl Paperworld fuarı 64 ülkeden bin 780 katılımcıya ve dünyanın dört bir yanından 45 bin 360 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Ziyaretçilerin 28 bin 231’i Almanya dışından fuara katıldı, uluslar arası satın almacı sayısında artış gözlendi, buda fuarın uluslararasılık

Satın alıcılara ve üreticilere, dünyanın dört bir yanında farklı pazarlara girme ve yeni iş bağlantıları kurma imkanı sunan Paperworld Frankfurt, kırtasiye dünyasına yön veren yeni trend ve ürünlerin sergileneceği önemli bir buluşma platformu görevi görecek.



aktuel

matbaa&teknik

Şirketinizin Düşürülebilir Maliyetleri Neler? What Are The Addressable Costs in Your Business? David Muncaster şirketlerde düşürülebilir maliyetleri anlatıyor Ambalaj matbaacıları, uzun süren ekonomik sıkıntı dönemlerinde hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunu bilirler. Tedarik zinciri boyunca marjlar azalıyor ve piyasadaki değişimler de durumu daha kötü hale getiriyor. Birçok matbaacı, sorunlu alanların nereler olduğunu genelde hissedebilir ama yine de verimsiz süreçleri tespit etmek için sistematik bir araştırma yapmak ve eğer mümkünse kaybedilen zaman ve artan maliyetleri ölçmek her zaman için faydalıdır. Bu bilgiyi kullanarak, hem kısa hem uzun süreli çözümleri tanımlayan ikiz bir yaklaşım geliştirilebilir. Bunun için iyi nedenler de var. Ana neden ise piyasa rahatladığında daha hızlı geri dönüş, daha fazla SKU (Stok Tutma Birimi) ve müşterilerin tiraj uzunluğuna rağmen birim fiyatları aynı tutma talebi, marjları baskı altında tutmaya devam edecek. Nispeten küçük değişiklikler şirketin kar marjında ciddi değişiklikler yapabilir ve süreç bir sonraki büyük sermaye yatırımına odaklanmaya yardımcı olabilir.

Sorulması gereken temel sorular şunlar:

David Muncaster, looks at the addressable costs in business Packaging converters will be well-aware of the downsides of being in a prolonged period of economic challenge. Margins are being squeezed throughout the supply chain and changes in marketing are further aggravating the situation. While many converters will have a gut-instinct for where the key trouble-spots are, that should not prevent a systematic look at processes to identify inefficient processes, and if possible, measure the time lost and the resulting costs. With that data, a twin approach defining both short and long-term solutions can be developed. There are good reasons for doing this, the main being that even when the market eases, the push for faster turnarounds, later image files, more SKUs and the customer’s desire to keep unit prices the same regardless of run-length will continue to keep margins under pressure. Relatively minor improvements now can make a significant difference to the bottom line, and the process will help identify the focus for your next major capital investment. Among the key questions to ask are:

• Envanter ve devam eden işlerinizin seviyesi mümkün olan en düşük seviyede mi?

• Are your inventory and work in progress levels as low as they can be?

• Siparişten teslimata ortalama süreniz nedir? Eğer bu süreyi yarıya indirebilseniz kârlılığınız artar mı?

• What’s your average lead-time from order placement to delivery? Would you gain incremental business if you could cut this in half?

• Baskı öncesi hazırlık ve kalıp ya da silindir hazırlama ne kadar sürüyor? Verimliliği arttırma ya da maliyetleri düşürmenin bir yolu var mı?

• How long does prepress and platemaking/cylinder imaging take? Is there a way of improving efficiency or reducing costs?

• Baskı makinenizi optimal hızlarda çalıştırabiliyor musunuz? Eğer çalıştıramıyorsanız neden?

• Are you able to run your press at optimal speeds? If not, why not?

• İş akışınızda sıkışıklıklara neden olan sebepler nelerdir? Bunları azaltma ya da ortadan kaldırmanın yolu nedir?

• Where are the bottlenecks in your workflow? What will it take to reduce or eliminate them?

• Ürün miksinizi analiz ettiniz mi? Son ciddi sermaye yatırımınızdan bu yana değişti mi? Temel müşterileri elinizde tutmak için yaptığınız bazı işler sizin için para kaybı anlamına geliyor mu?

• Have you analysed your product mix? How has it changed since your last major capital investment? Are you losing money on some jobs in order to retain key customers?

• Eğer ortalama tiraj uzunlukları %50 civarında düşse kar marjınız yine de kabul edilebilir olur mu?

• If your average run lengths all dropped by 50% could you still make an acceptable margin?

• Bugün bir şirket kuruyor olsanız aynı ekipman/süreç seçimlerini mi yapardınız?

• If you were starting up a business today would you make the same equipment/process choices?

• İş akışını incelerken akılda tutulması gereken basit bir ilke, ‘eğer çalışmıyorsa, para kaybettiriyordur’. Buna süreçler arasında depolanmış şekilde tutulan envanter ve basılı malzeme de dahildir. Diğer düşürülebilir maliyet ise dışarı yaptırılan işlerden kaynaklanan maliyetlerdir. Bunlardan hiçbiri şirket içinde daha maliyet etkin şekilde yaptırılabilir mi? Zaman ve teslimat maliyetlerini de hesaplamayı unutmayın. Son olarak tedarikçilerinizi en son ne zaman ziyaret ettiniz? Verimli çalışıyorlar mı yoksa verimli çalışmamalarına rağmen tam ödeme alıyorlar mı? Şirketinizi incelemek olumlu bir deneyim olabilir. Tedarikçileriniz de size yardımcı olsun. 96

A simple principle to keep in mind while examining the workflow is, “If it isn’t moving, it’s costing money.” This includes inventory and printed materials that are being stored between processes – on-site or off. Another addressable cost is that of processes that are outsourced. Can any of these be brought in-house and carried out more cost-effectively? Be sure to include time and delivery costs, too! Finally, when was the last time you visited your suppliers? Are they working optimally, or are you paying for their inefficiencies? Examining your business can be a positive exercise. Invite your suppliers to help with the process; engage them and let them help you develop solutions; or invite potential new suppliers who can help you to discover something new.



aktuel

matbaa&teknik

X-Rite Pantone ve Sun Chemical PantoneLIVE Kullanımını Kolaylaşıyor X-Rite Pantone and Sun Chemical Make It Easier for Printers and Converters to Use PantoneLIVE Yeni Pantone LIVE kütüphaneleri, ambalaj pazarında kullanılan baskı altı malzemelerinin yüzde 80’ini kapsıyor. X-Rite Pantone ve SunChemical Corporation, matbaacıların, ambalaj pazarında kullanılan ve aralarında oluklu kraft kağıdı, şeffaf film, karton kutu ve etiketlerin bulunduğu baskı altı malzemelerinin çoğunu kapsayan PantoneLIVE™ kütüphanelerine erişimini kolaylaştırdı. X-Rite Pantone artık herhangi bir baskıcıların bulut bazlı, görüngesel renk verisinin etkinliğini kullanmak isteyen müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için 22 PantoneLIVE kütüphanesine erişimde bulunması amacıyla aralarında PantoneLIVE lisanslarının da bulunduğu çeşitli anahtar teslim çözüm paketlerini sunuyor. Yeni anahtar teslim çözümü ayrıca Sun Chemical, PantoneLIVE’ın tercih ettiği mürekkep tedarikçisi vasıtasıyla mevcut olacaktır. SunChemical’ın küresel renk platformu, her bir mürekkep renginin PantonaLIVE ile tümüyle eşleşmesini sağlıyor ve tamamen PantoneLIVE ile entegre olmuş durumda. Bu sistem, gerçek baskı işlemleri ile gerçek baskı altları üzerinde gerçek renkler oluşturması için kullanıcının dijital bir iş akışında tamamen kusursuz bir şekilde çalışmasına imkan sağlıyor. Matbaacılar PantonaLIVE sistemine erişmek için çeşitli yollar aramışlardır çünkü görüngesel verinin bulut bazlı muhafazası, çeşitli ambalaj

98

baskıaltları üzerinde PANTONE™ spot renklerini hatasız bir şekilde oluşturmalarına yardımcı oluyor; bu da baskı öncesindeki zamanı azaltır, üretimde para tasarrufu sağlar ve daha iyi bir müşteri tecrübesi oluşturur. PantoneLIVE sistemini kullanan uluslararası ambalaj devi olan Leicester, İngiltere merkezli Chesapeake Ltd, müşterilerle yaşadıkları sorunları yüzde 80 oranında azaltabilmelerinin yanı sıra projeler için ıslak mürekkep çalışmalarınının toplam sayısını düşürdüklerini ve bir renk çalışması sırasında harcanan süreyi 4 saatten bir saate kadar düşürebildiklerini belirtiyorlar. Ambalaj pazarı için PantoneLIVE ekosisteminin tercih edilen mürekkep tedarikçisi olan Sun Chemical, kendi küresel ağı içerisinde etkin bir şekilde spot renklerin dijital hedeflerini paylaşma imkanı bulacak. Sun Chemical, Renk Yönetimi Yöneticisi Patrice Aurenty, “Renk yönetimi, özellikle belli renkler ile yakından çalışan önde gelen markalar da dahil olmak üzere marka sahipleri için çok önemlidir. Sun Chemical, ambalaj iş akışında marka rengi tutarlılığını elde etmek için PantoneLIVE’i tek kalite sistemi olarak desteklemiştir ve artık ambalaj pazarında yaygın bir şekilde kullanılan baskı altı malzemelerinin yüzde 80’ininden daha fazlasını kapsayan

New PantoneLIVE libraries cover 80 percent of the substrates used in the packaging industry X-Rite Pantone and Sun Chemical Corporation have made it easier for smaller printers and converters to access PantoneLIVE™ libraries that cover the majority of substrates used in the packaging industry, including corrugated brown kraft, transparent film, carton board and labels. X-Rite Pantone now offers several turnkey solution packages including PantoneLIVE licenses so that any printer or converter can access the 22 PantoneLIVE libraries to meet the needs of customers that want to harness the efficiency of cloud-based, spectral color data. The new turnkey solution will also be available through Sun Chemical, PantoneLIVE’s preferred ink supplier. Sun Chemical’s global color platform allows every ink color to match exactly with PantoneLIVE and is fully integrated with PantoneLIVE. This system enables the user to operate seamlessly in a fully digital workflow to produce real colors on real substrates with real printing processes. Printers and converters have sought access to the PantoneLIVE system because the cloudbased repository of spectral data allows them to reliably produce PANTONE™ spot colors across various packaging substrates, which reduces time at prepress, saves money in production, and creates a better customer experience. Using the PantoneLIVE system, international packaging giant Chesapeake Ltd, based in Leicester, UK, said it was able to reduce the number of issues with customers by 80 per-


aktuel

matbaa&teknik

kütüphaneler sunmak için X-Rite ile beraber çalışmaktan da mutluluk duymaktayız”, diyor. X-Rite için Avrupa Satış Kanalı Başkan Yardımcısı olan Francesco Tomasello, müşterilerinin hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için en uygun maliyetli donanım, yazılım, lisans ve renk hizmeti paketlerini sunmak amacıyla şirketin PantoneLIVE Anahtar Teslim Çözümlerini ortaya çıkardığını belirtiyor. Tomasello “PantoneLIVE, hem Avrupa’da, hem de ABD’de marka sahipleri ve baskıcılar için kendi başarısını ve değerini göstermiştir ve bu anahtar teslim çözümleri sunduğumuz için çok heyecanlıyız,” şeklinde konuştu. “Müşterilerimizin hızlı ve kolay bir şekilde PantoneLIVE’ı kullanmaya hazır olmaları için onlara yardımcı olmak istiyoruz.” Tomasello’nun belirttiğine göre PantoneLIVE Anahtar Teslim Çözümleri konusunda daha fazla bilgi almak isteyen baskıcılar ve dönüştürücüler, şirketler arasındaki özel ilişki sebebiyle kendi X-Rite Pantone veya Sun Chemical temsilcileri ile iletişime geçebilirler. Yeni PantoneLIVE kütüphaneleri ve anahtar teslim çözümler derhal Avrupa ve Kuzey Amerika’da mevcut olacaklardır.

cent, along with reducing the total number of wet ink drawdowns for projects and shortening the time involved in a drawdown from 4 hours to as little as an hour. As the preferred ink supplier of PantoneLIVE ecosystem for the packaging market, Sun Chemical will be able to share the digital targets of spot colors efficiently within its global network. “Precise color management is critical to brand owners, especially those with leading brands that are associated closely with specific colors,” said Patrice Aurenty, Business Leader, Color Management, Sun Chemical. “Sun Chemical has endorsed PantoneLIVE as the only quality system to achieve brand color consistency in the packaging workflow, and we are pleased to work with X-Rite to offer libraries that now cover more than 80 percent of substrates commonly used in the packaging industry.” Francesco Tomasello, Vice President European Sales Channels for X-Rite, said the company has launched PantoneLIVE Turnkey Solutions to advise customers on the most cost-effective packages of hardware, software, licenses and color services that will accomplish their goals.

Dyo Matbaa Mürekkepleri Malatya’da Eğitim Verdi Dyo Matbaa Mürekkepleri, baskı sistemleri konusundaki eğitimlerini önümüzdeki dönemde de sürdürecek. Dyo Matbaa Mürekkepleri, müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun en yeni çözümleri sunarken, Türkiye’nin dört bir yanında organize ettiği eğitim çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyor. Dyo Matbaa Mürekkepleri, konusunda uzman teknik ekibi ile birlikte son olarak Malatya’daki basım dünyasını eğitim seminerinde bir araya getirdi. Dyo Matbaa Mürekkepleri Teknik Danışmanı Kemal Bağdatlı ve Ar-Ge Uzmanı Sedat Sert tarafından Malatya Hanem Otel’de verilen eğitimde hazne suyunun öneminin yanı sıra iş süreçlerinde oluşabilecek problemler detaylı olarak ele alındı. Eğitime katılan yaklaşık 55 baskı çalışanı sektör konusundaki bilgilerini tazeleyerek, merak ettiklerini sorma fırsatı yakaladı. Seminerin ertesi günü ise, Diltemizler Reklam ve Matbaacılık, Doğu Mat Grup Matbaası, Evin Ofset, Tekgül Ambalaj, Dünya Ambalaj matbaaları ziyaretlerde bulunularak, teknik konularda bilgiler verildi. Baskı ve basım sektörlerinde eğitime verdiği önemle öncü rolünü koruyan Dyo Matbaa Mürekkepleri, sunduğu ürün ve hizmetlerle her zaman mükemmelliği hedefliyor. Dyo Matbaa Mürekkepleri, baskı sistemleri konusundaki eğitimlerini önümüzdeki dönemde de sürdürecek. 99


aktuel

matbaa&teknik

HP’nin Genişleyen Ürün Yelpazesi SGIA Expo 2013’te Tanıtıldı HP, geniş formatlı tabela ve afiş portföyü için, baskı hizmeti sağlayıcıların işlerini büyütmelerine ve yeni pazarlara açılmalarına yardımcı olacak yeni yükseltmelerini, sertifikasyonlarını ve iş akışı çözümlerini tanıttı.

Geniş format çalışan matbaalar son yıllarda yüksek değerli uygulamalar sunarak ve tekdüzelikten kaçınmanın yollarını arayarak iş modellerinde bir dönüşüm sağladı. Bu dönüşüm, hizmet sağlayıcıların tabela ve afiş çalışmalarından çok daha çeşitli uygulamalara geçmelerine yardımcı olan teknolojik gelişmeler sayesinde gerçekleşti. Hangi pazarda olursa olsun, müşterilerin daha hızlı teslim süreleri ile yüksek kalite baskıya olan talebi artıyor ve bu da baskı hizmeti sağlayıcıları başarılı olmak için dijital baskının esnekliğinden ve çok yönlülüğünden faydalanmaya teşvik ediyor. 100

HP’nin Büyük Format Tabela ve Afiş Bölümü Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Xavier Garcia, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Geniş format çalışan baskı hizmeti sağlayıcılar şartları sürekli değişen bir pazarda faaliyet gösteriyor ve bu da onları, müşterilerinin taleplerini karşılayabilmek için, kolaylıkla gerçekleştirdikleri uygulamaların ötesine geçmeye zorluyor. HP olarak, bir yandan müşterilerimizin üretim taleplerini karşılamalarına yardımcı olurken diğer yandan da onlara özgüven içinde perakende, iç dekorasyon ve filo grafikleri gibi yüksek değerli pazarlara yönelme gücü verecek yeni ürün ve hizmetlerimizi SGIA’da tanıtıyoruz” dedi.


aktuel

matbaa&teknik

HP Scitex Zenginleştirilmiş Renk Paketi için yeni vernikli mürekkep

Yüksek değerli Lateks uygulamalar için geliştirmeler ve sertifikasyonlar

HP Scitex FB7500/7600 Zenginleştirilmiş Renk Paketi için çıkarılan en yeni mürekkep seçeneği HP FB225 Scitex Vernikli Mürekkep, baskı sağlayıcıların yüksek değerli perakende ve oluklu uygulamalar oluşturmalarına yardımcı olarak bilançolarını güçlendirmelerini sağlayacak.

Baskı hizmeti sağlayıcılarının büyüyen özgün ihtiyaçlara özel duvar dekorasyonu pazarından pay almalarına yardımcı olan HP WallArt Çözümü artık branda projeleri oluşturma özelliği de içeriyor. Bu kullanımı kolay bulut tabanlı web hizmeti, sunduğu baskıya hazır dosyalar ve adım adım kurulum talimatları ile PSP’lerin duvara monte branda baskılar ve duvar kaplamaları dâhil özelleştirilmiş iç dekorasyon uygulamaları üretmek üzere kendi başlarına veya müşterilerle işbirliği içinde tasarım yapmalarına imkan tanıyor. Sektörün en geniş kapsamlı bitirilmiş grafik garantisi olarak tanınan 3M™ MCS™ Garantisi, artık onaylanmış 3M film kullanımlarında HP Lateks 881 Mürekkepler ve HP Lateks 3000 Baskı Makinesi için de geçerli. HP Lateks Mürekkeplerin kalitesini, solma, çatlama ve soyulmaya karşı güvence sağlayan

Yeni mürekkep, HP Scitex FB7500/FB7600 Endüstriyel Baskı makinesi kullanıcılarının, ürünün belirli noktalarına veya tamamına parlaklık katmalarına, kabartmalı metin ve görüntüler oluşturmalarına ve renk gamlarını genişletmelerine imkân tanıyor. Ayrıca entegre vernikli mürekkep; sürtünme, çizilme ve suya karşı koruma sağlarken maliyet tasarrufu ve iş akışında da verimlilik sağlıyor. HP FB225 Varnish Scitex Mürekkebin 1 Kasım günü tüm dünyada satışa sunulması bekleniyor.

3M™ MCS™ Garantisi ile birleştiren yeni teklif hizmet sağlayıcıların özel mürekkeplere yüksek ücret ödemeksizin seçkin araç ve filo grafiği müşterilerinden iş almalarına imkân tanıyor. Ayrıca HP, canlı renkler ve keskin detaylar sağlayan ve renk gamını genişleten iki yeni branda malzemesi HP Premium Satin Canvas ve HP Everyday Satin Canvas’ı da piyasaya sundu. Her iki alt madde de iç dekorasyon ve güzel sanatlar uygulamaları için ideal ve üretim sonrasında hızlı bitirme için kolay bir kullanım sağlıyor. Perakende afişleri ve arkadan aydınlatmalı tabelalar için yeni ve yüksek ağırlıklı HP Backlit Polyester Film, çizilmeye karşı daha yüksek direnç ve eski arkadan aydınlatma çözümlerine kıyasla daha yüksek dayanıklılık ile canlı renkler ve daha yoğun siyahlar sunuyor. HP Lateks baskı makineleri için tasarlanan bu genişletilmiş medya seçeneklerine şimdi dünya genelinde lisanslama ortağımız Brand Management Group kanalıyla erişilebiliyor. 101


aktuel

matbaa&teknik

Dyo Matbaa Mürekkepleri, FOGRA uzmanlarını İstanbul’a getirdi.

Dyo’dan FOGRA Desteği FOGRA Belgelendirmesi ile ilgili olarak eğitimler düzenleyen Dyo Matbaa Mürekkepleri, basım sektörünün önde gelen isimlerini FOGRA uzmanları ile İstanbul’da buluşturdu.

Dyo Matbaa Mürekkepleri, FOGRA PSO (Ofset Baskı Süreç Standardı) belgelendirmesinin tüm süreçlerinde firmalara destek olurken, FOGRA partnerleri ile birlikte danışmanlık hizmeti de veriyor.

FOGRA Standartlarının Dikkat Çekildi

Faydalarına

Dyo Matbaa Mürekkepleri FOGRA PSO Danışmanları Müge Mengüberti ve Müjde Özdemir tarafından yapılan sunumda FOGRA belgelendirme süreçleri tüm yönleriyle ele alındı. Sektörün bu önemli buluşması için Almanya’dan gelen FOGRA Baskı Bölümü Başkanı Jürgen Gemeinhardt, yaptığı sunumla katılımcılara FOGRA standartlarının faydalarını anlattı. 102

“Eğitimlerimiz aralıksız devam edecek” Toplantıda konuşan Dyo Matbaa Mürekkepleri Genel Müdürü Yakup Benli, basım dünyasında faaliyet gösteren şirketlerin üretim ve kalitede dünya standartlarını yakalamaları amacıyla düzenledikleri eğitimlerin önemine dikkat çekerek, “FOGRA Belgelendirmesi matbaanın üretim prosesinin kontrol altında tutulması ve sürekli iyileştirilmesini hedefliyor. Baskının tüm süreçlerinde firmalarımızın destekçisiyiz. Bu amaçla düzenlediğimiz toplam kalite bilincinin yerleşmesine yönelik eğitimlerimiz aralıksız devam edecek” dedi.

Kombassan A.Ş.’ye FOGRA Sertifikası Dyo

Matbaa

Mürekkepleri,

basım

sektöründe kalite göstergesi olan FOGRA PSO (Ofset Baskı Süreç Standardı) konusundaki uzmanlığı ile sektörün hizmetinde… Sektördeki kalite bilincinin artmasına büyük katkılar yapan eğitimler düzenleyen Dyo Matbaa Mürekkepleri, İstanbul’da çok önemli bir toplantının organizasyonunu gerçekleştirdi. FOGRA Baskı Bölümü Başkanı Jürgen Gemeinhardt’ı sektör temsilcileri ile buluşturan toplantı, BASEV işbirliği ile hayata geçirildi. Katılımcıların Jürgen Gemeinhardt’a FOGRA ile ilgili olarak merak ettikleri konuları sorma imkânı da bulduğu toplantının sonunda, FOGRA sürecini başarıyla tamamlayan Kombassan A.Ş.’ye FOGRA Sertifikası verildi.



aktuel

matbaa&teknik

Polinas; yeni yatırımıyla Avrupa’da lider olacak, dünyada ise ilk 5 firma arasına girecek

Manisa’da 100 Milyon Liralık Yeni Ambalaj Yatırımı Türkiye’nin ilk gıda ambalaj filmi üreticisi olan Polinas, son iki yıldaki üçüncü ambalaj yatırımının temelini atıyor. 50.000 tonluk yeni BOPP hattı yatırımı ile Polinas, dünyanın en büyük ambalaj şirketleri arasındaki yerini sağlamlaştıracak. Şirket bu yatırımla Avrupa’da lider olmayı, dünyada ise ilk 5 firma arasına girmeyi hedefliyor.

Türkiye’nin ilk gıda ambalaj filmi (BOPP/Çift Yönde Gerdirilmiş Polipropilen) üreticisi olarak 1982 yılında Manisa’da kurulan Polinas, yeni yatırımıyla büyümesini sürdürüyor. Gıda ambalajında kullanılan BOPP ve CPP filmde sadece Türkiye’nin değil, Avrupa ve dünyanın önde gelen üreticilerinden olan Polinas, 100 milyon liralık bir yatırım için düğmeye bastı.

190 milyon liralık yatırım İki yıl önce İtalya’nın bir numaralı BOPET film üreticisi Nuroll SpA’yı satın alan Polinas, ambalaj sanayiinin önemli oyuncularından biri haline geldi. Geçtiğimiz yıl Türk mühendislerinin çabası ile 14 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan 30.000 ton kapasiteli son teknoloji BOPET film hattını üretime açan Polinas, bu yatırımı ile esnek ambalaj sektöründe entegre bir tedarikçi konumuna yükseldi. Polinas, bu yıl da Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde 100 milyon liraya kuracağı yeni BOPP hattı ile, son iki 104

yılda gıda ambalajı alanına 190 milyon liralık yatırım yapmış oldu. Yeni yatırım ile Polinas, Avrupa pazarında rekabet gücünü artırarak, cirosunu 800 Milyon TL seviyesine çıkarmayı planlıyor.

%35 payla birinci sırada Polinas Genel Müdürü Merih Ceyhan, Polinas’ın lider olduğu Türkiye’nin gıda ambalaj filmi pazarı hakkında bilgi verirken, toplam BOPP ve BOPET tüketiminin 150 bin tonu aştığını, bunun 750 milyon TL’lik bir büyüklüğü ifade ettiğini vurguladı. Tonaj olarak şu anda pazarda yüzde 35’i aşkın payla birinci sırada yer alan Polinas, BOPP ve BOPET pazarında Avrupa’da yaklaşık yüzde 8 paya sahip. Polinas’ın ürünlerinin tüm dünyada ağırlıklı olarak gıda ve gıda dışı ambalajlamalarda da tercih edildiğini vurgulayah Ceyhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörlerdeki ulusal ve uluslararası birçok firmaya hizmet veriyoruz.

Manisa’da 6 BOPP, 2 CPP ve 1 BOPET hattı, İtalya’da ise 2 BOPET hattı ile gıda ambalajında ihtiyaç duyulacak geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. BOPP, BOPET filmler, CPP ve MOPP filmler, metalize filmler, kaplı filmler, bariyer filmler, açma şeritleri, holografik filmler ve güvenlik hologramı gibi 100’ün üzerinde çeşit ürün üretiyoruz. 2003 yılında Avrupa’nın tek çatı altında en büyük kapasitesine ulaştık. 5 kıtada; aralarında Fransa, İspanya, İngiltere, Arjantin ve Amerika‘nın da bulunduğu 65’ten fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni yatırım ile birlikte Avrupa pazarında rekabet gücünü artırıp, ihracat oranını %50’lerin üzerine çıkarmayı hedefliyor, istihdamı da %15 oranında arttırmayı öngörüyoruz.”

1,5 milyon liralık Ar-Ge yatırımı Cirosunun önemli bir bölümünü Ar-Ge çalışmalarına ayıran, üniversiteler ve araştırma enstitüleri ile projeler yürüten Polinas, 1993 yılında ambalaj sektöründe ilk ve Türkiye’ de 19. şirket olarak ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini aldı. Bugün itibariyle ISO 14001, OHSAS 18001 sistemlerini tamamlayan Polinas, uluslararası hijyen sertifikaları olan AIB, BRC belgelerini de düzenli olarak yeniliyor.



aktuel

matbaa&teknik

Dyo İlk Altı Ayda %16 Büyüdü Yakup Benli: “Dyo Matbaa Mürekkepleri olarak, 2013 yılının ilk 6 ayında bir önceki yıla göre ciro anlamında yüzde 16 büyüdük. Yılın ikinci yarısında müşteri memnuniyetini sağlayarak bu trendi sürdürmek ana hedeflerimizden biri.” Dyo Matbaa Mürekkepleri şirketi Genel Müdürlüğü görevine getirilen Yakup Benli ile Dyo İstanbul Bölge Müdürlüğünde bir araya geldik. Hem tebrik etmek hem de pazar hakkındaki görüşlerini paylaşmak için yaptığımız bir çok konuya değinen sohbetimizde Dyo’nun %100 yerli sermaye ile 4 ayrı segmentte üretim yapan tek Türk Mürekkep üreticisi olduğunu tekrarlayan Benli, bu konumun getirdiği avantajlarla mürekkep pazarında iddialarını ve paylarını büyüttüklerini, anlattı: matbaa&teknik: Yeni göreviniz hayırlı olsun, bu göreve ilk başladığınızda görmek istediğiniz ilk bilgi ne olmuştu? DYO’nun mevcut başarılı grafiğini yükseltmek adına yeni fikirlere yeni argümanlara ihtiyacınız olduğunu düşündünüz mü? Yakup Benli: Çok teşekkürler… Görevi devraldığım gün ilk görmek, anlamak ve tanımak istediğim, rekabette öne çıkmak isteyen şirketlerin ana itici gücü olan ekipti. Ardından pazar ve mevcut müşteri portföyünü tanımaya, anlamaya çalıştım. Pek çok bayii ve direkt müşterimizi ziyaret ederek hem beklentilerini hem de pazar hakkındaki yorum ve önerilerini dinledim. Bu arada zaten sektörde güçlü bir marka olan ‘DYO’ isminin elindeki mevcut rekabet avantajlarını doğru anlıyor olmamın öneminin de farkındayım. Yeni fikir ve argüman konusuna gelince ise; her şirketin, mevcut başarısını sürdürülebilir kılmak ve daha da ileri taşımak için her zaman yeniliklere açık olması gerektiğine inanan biriyim. Yeniliği her gün aramak lazım olduğunu düşünüyorum. Benim kişisel önceliğim müşteri anlamak ve talepleri öğrenmek, piyasaya daha fazla dokunmak, yakın olmaktır. Bu sebeple yarın, bugün bunu başarıp başaramadığımızı sorguluyor olacağım. matbaa&teknik: Ambalaj endüstrisinden geliyorsunuz, üretimin mürekkep konusundaki talepleri hususundaki tecrübelerinizin yeni görevinize bir ışık tutar mı? Sizi yönlendirir mi? Yakup Benli: İş hayatımın 10 yılı aşkın bir

106

süresinde mürekkep kullanıcısı olmamın, yeni görevimde en azından bana faydası olacağına inanıyorum. Bana göre; günümüzde müşteri beklentilerini tam ve doğru olarak anlayabilmek her görev için son derece kritik. Tabii bütün bunları konuşurken, zaten Dyo’da mevcut ekibin bilgi birikiminin ne derece yüksek olduğunu sanırım tüm paydaşlarımız kabul ediyor.

Ambalaj müşterisinin, ambalaj üreticisinden beklentilerini de edindiğim tecrübe içinde sayabileceğim için o bilgiler ışığında bir takım ar-ge çalışmalarına başladık bile, diyebilirim. Türkiye’de en hızlı büyüyen sektör ambalaj endüstrisi. Bu yüzden yarını planlarken tabii ki önde tutmanız gereken bir baskı alanı olarak ambalajı alıyoruz.


aktuel

matbaa&teknik

matbaa&teknik: Baskı mürekkepleri pazarı rekabetin en üst düzeyde yaşandığı bir pazar. Tabii matbaaların baskısı ile de artan bir fiyat rekabeti de söz konusu ve hizmet ve serviste de çıta oldukça yüksek. Sizin Dyo olarak bu konuda görüşleriniz nedir? Yakup Benli: Öncelikle rekabetin geliştirici bir yönü olduğunun altını çizmek isterim. Rekabet olmayınca gelişme imkanı da söz konusu olamayabilir. Yıkıcı olmadığı sürece rekabetin zararı olur diyemeyiz ve aslında pazar oldukça büyük. Dyo’nun %100 yerli sermaye ile Türkiye’de üretim yapması önemli bir avantaj. Bizim bu anlamda iddialı olduğumuz alan servis, kalite ve hızımızdır. Ürün revizyonlarındaki süratimizdir. matbaa&teknik: Basım endüstrisini göz önünde bulundurursanız Türkiye’nin gerçekten büyük bir pazar olduğuna emin misiniz? Çünkü bu klişe olarak herkes tarafından söylenen bir cümle ve arkasında neyin olduğunu bilmek isteriz. Yakup Benli: Tabii şu anda pazar büyüklüğü konusunda rakamsal olarak bir şey söylemem mümkün değil ama görece olarak, evet büyük bir pazarız. Bulunduğumuz coğrafyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz. Ekonomimiz büyüyor, nüfusumuz büyüyor, tüketim artıyor ve bu da basım endüstrisinin büyümesine de etki ediyor, etmeli. Tabii dijitalleşme, elektronik ortamlarının sunduğu fırsatlar çerçevesinde bir küçülmeden bahsedilebilir ama diğer taraftan dijital baskı makinelerine geçiş söz konusu. Dolayısıyla basım endüstrisi kendi dinamikleri içinde bir devinim geçiriyor. matbaa&teknik: Bu durumda şunu sormak isterim. Dyo’yu yaygınlaştıran marka olarak büyüten tabana kadar indiren küçük işletmelerin önemli bir kısmı da dijital baskıya yöneliyor ve kopyalama merkezi olma yolundalar. Birçoğu oldu ya da yeni kopyalama merkezleri oluştu. Ancak bu baskı merkezleri ofset mürekkebi kullanmıyorlar artık. İnkjet mürekkeplere ihtiyaçları var. Peki siz tanınırlığınız ve ürün kullanılırlığınızın en yaygın olduğu bu pazarı kaybetmek üzere misiniz yoksa inkjet için hazırlığınız var mı? Yakup Benli: Tabii ki var. Öncelikle iyi bir fizibiliteye ihtiyacımız var. Çünkü başlıyoruz dediğiniz andan itibaren ar-ge ile başlayıp üretimle sonlanan bir yatırımlar zinciri için karar almışsınız demektir. Öncelikle servis imkanı sağlamak gerekir. Şu anda analiz noktasındayız. Bir yandan denemelerimiz devam ediyor. Hatta şu ara bir set daha denememiz var. İhmal edilebilir bir pazar değil tam tersi gelişmeyi hedeflediğimiz bir pazar.

ürünlerimizde iyileştirmeler ile müşterilerimizin iş sonuçlarına olumlu katkılar sağlamasına hizmet etmek ve şirket gelişiminin sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde rekabet gücümüzü artıracak alternatif ürün ve süreçler tasarlamak.

matbaa&teknik: DYO ile uzun bir aradan sonra bir araya geliyoruz. Bu sebeple taze rakamlara da sahip olduğunuzu umarak 2013’ü en azından ilk iki çeyreği DYO açısından değerlendirir misiniz? Yakup Benli: Ambalaj ve basım sektörleri tüm global basım pazarlarında olduğu gibi bir değişim sürecinden geçiyor. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz başarılı performansımızın ardından 2013 yılında da istikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz. İş birliği yaptığımız bayi ve müşterilerimize elimizden gelen en iyi desteği vermeye, ilişkilerimizi güçlü tutmaya, ürün ve hizmet kalite seviyelerimizi daha üst seviyelere çıkarmaya gayret ediyoruz. Çok değişken kur ve girdi maliyetlerine rağmen fiyat seviyelerimizi korumak adına çalışmalarımız devam ediyor. Dyo Matbaa Mürekkepleri olarak, 2013 yılının ilk 6 ayında bir önceki yıla göre ciro anlamında yüzde 16 büyüdük. Yılın ikinci yarısında müşteri memnuniyetini sağlayarak bu trendi sürdürmek ana hedeflerimizden biri. matbaa&teknik: Baskıda değişen trendler ve gelişen teknolojiler ışığında DYO Ar-Ge’si neler yapıyor? Örneğin Alkolsüz baskı, LED Kürleme ya da düşük migrasyon? Yakup Benli: Dyo Matbaa Mürekkepleri olarak, baskı endüstrisinde gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçları yakından takip ediyoruz. Bu değişime göre yeni yatırımlar gerçekleştiriyor ve kendimizi yeniliyoruz. Ar-Ge konusu, Dyo Matbaa Mürekkepleri gibi müşterilerinin işine değer katarak, başarıyı hedefleyen şirketler için kritik öneme sahip. Toplamda şirket bünyesinde 17 kişilik bir Ar-Ge ekibi ile yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Buradaki hedeflerimiz; yeni pazar ve müşteri gruplarının ihtiyacı olan çözümleri üretmek; mevcut

matbaa&teknik: Dyo’nun yeşil baskı ve sürdürülebilirlikle ilgili yaklaşımı nedir? Yakup Benli: Öncelikle bir parçası olduğumuz Yaşar Holding’in bu konuda çok önemli çalışmaları var. Dyo matbaa mürekkepleri de tüm bu sorumluluk ve taahhütlerin içindedir. Yaşar Holding’in 5 kurumsal değerinden biri olan Çevre ve sosyal sorumluluğumuz çevreye verdiğimiz önemin bir göstergesi ve bu sorumluluk bilinciyle Yaşar Holding BM Küresel İlkeler sözleşmesini imzalamış bir kuruluştur. Karbon ayak izi hesaplamalarımızı yapıyor ve sürdürülebilirlik raporlarımızı her yıl yayınlıyoruz. Enerji verimliliği konusunda Yaşar Üniversitesi ile birlikte yürüttüğümüz bir çalışma var. Mürekkebe geldiğimizde bitkisel yağ bazlı mürekkeplerimiz hali hazırda var. Yaygınlaştırılması için maliyetler üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. Alkolsüz baskı ile ilgili bir çalışmamız var, sonuçlandı. Çevre ile ilgili ISO 14001, iş güvenliği ile ilgili ISO 18001, müşteri memnuniyeti ile ilgili ISO 10002 kalite yönetim sistemi belgelerine ve ISO 50001 Enerji Yönetim Sistem Belgesi’ne sahibiz. matbaa&teknik: Geçtiğimiz hafta Fogra ile ilgili bir seminer düzenlemiştiniz. Bu tip eğitim programları hakkında neler söylersiniz? Basım dünyasında faaliyet gösteren şirketlerin üretim ve kalitede dünya standartlarını yakalamaları, verimliliklerini ve müşteri memnuniyetlerini artırmalarına yönelik eğitimler gerçekleştirmek öncelik verdiğimiz konular arasında yer alıyor. Müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulan eğitim programları ile tüm kalite süreçlerini geliştirmelerine katkıda bulunuyoruz. Sektörümüzde toplam kalitenin artırılması yönünde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerden biri de FOGRA Belgelendirmesi... Basım sektörünün kalite göstergesi olan FOGRA PSO (Ofset Baskı Süreç Standardı) belgelendirmesinin tüm süreçlerinde de firmalara destek oluyor, şirketimiz bünyesindeki FOGRA partnerlerimiz ile danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Matbaa mürekkepleri alanında dünyadaki gelişmeleri de yakından izliyor ve uluslararası standartlarda üretim yapıyoruz. Bölgemizin de en büyük üreticilerinden biriyiz. Ar-Ge çalışmalarımızla, kaliteye verdiğimiz önemle müşterilerimizin ve sektörün sürekli değişen ihtiyaçlarına en hızlı çözümleri üretmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 107


aktuel

matbaa&teknik

One Vision, Roadshow 2013 Toplantısını Gerçekleştirdi İstanbul WOW Convention Center’da düzenlenen “Kapsamlı ve Esnek Medyaöncesi İşakışı Çözümleri” konulu toplantıda One Vision yetkilileri, sektör paydaşları ve müşteriler hazır bulundu. One Vision Müşteri Yetkilisi Ramsay McAllan, One Vision Üst Düzey Teknik Danışmanı Karl-Heinz Gremnitz’in katılımı ve Refik Telhan’ın Türkçe sunum desteğiyle gerçekleştirilen toplantıda One Vision ürünleri ve çözümleri detaylarıyla ele alındı. Toplantıda ayrıca Hürriyet gazetesinden Lütfi Eroğlu, One Vision ile ilgili deneyimlerini aktardı. Türkiye’de ikinci kez düzenlenen One Vision Roadshow etkinliğinde Refik Telhan tarafından gerçekleştirilen sunumda, One Vision’ın sunduğu yazılım çözümleri detaylarıyla ele alındı. One Vision’ın daha çok gazete, yayıncılık, ticari matbaacılık pazarlarına ve kurumsal ve kamusal pazarlara yönelik iş akışı çözümlerinin irdelendiği toplantıda firmanın ürünleri tek tek ele alındı.

Tam Otomatik Çözümler EPS ve postscriptle başlayıp daha sonra PDF’e yöneldiği belirtilen firmanın yüksek volümdeki dijital belgeleri tek seferde düzenleme ve yazılım optimizasyonu sağlama gibi çözümlerinin bulunduğu belirtildi. Firmanın toplantıda tanıttığı çözümler ise özetle şöyle; Akıllı ve dinamik iş akışı sağlayan Workspace yazılımı, modüler belge öndenetimi ve PDF normalizasyonu için Asura, akıllı otomatik görüntüleme iyileştirme sağlayan Amendo, baskının kalitesini artırırken mürekkep tasarrufu da sağlayan Inksave Pro, baskı öncesinde belgeler üzerinde doğrudan düzeltme imkânı tanıyan Solvero, dijital yayımcılığa yönelik iPad ve android cihazlarda üretime yönelik Mirado ve üçüncü parti RIP’e gerek bırakmayan TIFF G4 Export. Eroğlu: “Hürriyet’in web içeriği Asura’ya emanet” Hürriyet gazetesi’nden Lütfi Eroğlu, Asura deneyimlerini şu şekilde aktardı: “Asura, ilan departmanının işlerini kolaylaştırdı. IT ekibimiz tarafından da birçok sisteme entegre edildi. PDF’lerin jpg’e çevrilmesi işleri de Asura ile gerçekleştirildi. Ayrıca, tablet, android ve iPhone’dan sonra e-gazete uygulamalarında

108

da içerik konusunda Asura’ya görev verildi. Hürriyet’in web içeriği Asura kanallarından geçerek geliyor.” Amendo’yu da yakın zamanda kullanacaklarını ifade eden Eroğlu, “Bu sistem renk düzeltme işini yapıyor. Bundan sonra tüm renk düzeltme işlemleri Amendo ile yapılacak. Buna ek olarak Workspace uygulaması ile de dosya dağıtım işi yönetilecek. Hürriyet ve Radikal’in sayfalarının hazırlandığı editöryel sistemler de Workspace’e entegre edilecek” şeklinde konuştu.

Teknik Kadrolar Sorunları Uzaktan Çözüyor Eroğlu son olarak, One Vision’ın teknik desteğiyle ilgili şu ifadeleri kullandı: “Sunucu ve Storage Park’ı onlar yönetiyor. Destek olmadan bu işi yürütmek zor. One Vision’ın destek konusunda gördüğüm en başarılı çözüm ortağı olduğunu söyleyebilirim. One Vision’ın kendini müşteriye adamış teknik kadroları sorunlarımızı uzak bağlantıyla çözüyorlar.”



aktuel

matbaa&teknik

DuPont Ambalaj Grafikleri, Flekso Kalite Kampanyası ile Marka Müdürlerini Hedef Alıyor

DuPont Packaging Graphics Targets Brand Managers with Flexo Quality Campaign Yeni Cyrel® Performans Plakası, Raf Etkisi Sayesinde Markanın Büyümesine Yardımcı Oluyor DuPont Ambalaj Grafikleri, esnek ambalaj basımına yönelik hazırladığı yeni DuPont™ Cyrel® Performans Plakalarına dikkat çekebilmek amacıyla yeni bir anlayış deneyerek, daha geniş bir hedef kitleye ulaşıyor. Yeni plakalar, daha güçlü raf etkisi, göz alıcı renkler ve küresel marka tutarlılığını sağlayacak şekilde özel olarak tasarlanarak, dünyadaki Ambalaj Tüketici Ürünleri (CPG) şirketlerini temsil eden marka müdürlerinin hizmetine sunuldu. Yeni plakalar ile fleksografik basım faaliyeti daha hızlı, daha

verimli ve daha sürdürülebilir hale geldiği için CPG’ler, daha hızlı geri dönüş süreleri ve daha verimli ambalaj paketlemesinden faydalanacakları gibi, yeşili koruyan üretim gereksinimlerinin karşılanmasına da yardımcı olabilecekler.

Güçlü Ambalaj, Güçlü Satış DuPont Ambalaj Grafikleri’nin küresel iş direktörü John Chrosniak, “Güçlü ambalaj, tüketici markaları için güçlü satış demektir,” diyor: “Günümüzün üstün yeni plaka teknolojisiyle

DuPont™ Cyrel® Performans Plakası teknolojisi, ambalaj tüketici ürünleri şirketlerinin, daha güçlü raf etkisi ile markalarını geliştirmelerini sağlamak amacıyla fleksografik baskı kalitesi ve tutarlılığının optimize edilmesine yardımcı olur. Fotoğraf DuPont’un izniyle kullanılmıştır. DuPont™ Cyrel® Performance Plate technology can help optimize flexographic print quality and consistency to enable consumer packaged goods companies to build their brands though stronger shelf impact. Photo courtesy of DuPont.

New Cyrel® Performance Plate Helps Trigger Brand Growth with Shelf Impact

DuPont Packaging Graphics is taking a new approach and reaching a broader audience to raise awareness about its new DuPont™ Cyrel® Performance Plates for flexible package printing. The new plates are specifically designed to deliver stronger shelf impact, vibrant colors and global brand consistency to benefit brand managers representing Consumer Packaged Goods (CPG) companies worldwide. Because flexographic printing with the new plates is additionally associated with speed, productivity and sustainability, CPGs can also expect faster turnaround times, more cost-effective package printing, and help meeting green manufacturing guidelines.

Powerfull Packaging, Stronger Sales “Powerful packaging means stronger sales for consumer brands,” said John Chrosniak, global business director, DuPont Packaging Graphics. “Flexographic printing, enabled by today’s superior new plate technology, is capable of excellent print quality that delivers the kinds of colors consumers can’t resist. DuPont is reaching out beyond its direct customer base of printing trade shops and converters to help CPGs see the difference for themselves and to date, the campaign has been very well received.”

“Buy Me! Effect” With Packaging Creating strong visual impact for a brand can have significant influence on its acceptance. Industry experts suggest that consumers consider a product’s packaging almost as important as the brand itself. It has been reported that 64 percent of consumers will often buy a product off the shelf without any prior

110


aktuel

matbaa&teknik

mümkün hale gelen fleksografik basım tekniği, tüketicilerin karşı koyamayacağı renk tonlarını çıkarabilen olağanüstü bir basım kalitesine sahiptir. DuPont, CPG’lerin farkı görebilmeleri için, baskı ticaret mağazaları ve dönüştürücülerinden oluşan doğrudan müşteri tabanının ötesine ulaşmaktadır ve şu âna kadar kampanyamız büyük kabul görmüştür.”

Ambalaj Baskısının Kalitesi Ne Sağlıyor? Bir marka için güçlü bir görsel etki yakalamak, markanın kabul edilirliğine büyük katkı sağlar. Endüstri uzmanları, tüketicilerin bir markanın ambalajını en az marka kadar önemli gördüğünün altını çiziyor. Çalışmalar, tüketicilerin yüzde 64’ünün raftaki bir ürünü o ürün hakkında bilgi sahibi olmadan satın aldığını ortaya koyuyor, bu da ambalaj baskısının kalite ve

tutarlılığının, ilk satın alma cazibesinin oluşturulmasından denemeye, tekrar satın almayı etkilemekten uzun vadede marka sadakatini oluşturmaya kadar ne kadar hayati olduğunu bizlere gösteriyor.(*) DuPont™ Cyrel® Performans Plakaları, esnek ambalajlama, etiket ve kurye torbaları dahil çok çeşitli uygulamalarda CPG’lerin istisnai baskı kalitesi ve muhteşem raf etkisi elde etmesinde kullanılabilir. Baskı faaliyetinin çevreye verdiği etkisi azalırken, sorunsuz baskı yapılma süresini arttırmadan başlangıç israfını azaltmaya kadar birçok yönden verimliliği iyileştirebilir. CPG’ler, baskı örneklerine ve sunumlara istek üzerine erişebilir. (*)Kaynak: “Packaging in the Digital Age, Pro Carton”

knowledge of it, suggesting that the quality and consistency of the package printing is vital from the point of creating initial purchase appeal to encouraging trial, from influencing repeat purchases to building brand loyalty long term.(Source:“Packaging in the Digital Age, Pro Carton”) DuPont™ Cyrel® Performance Plates can be used to achieve exceptional print quality and excellent shelf impact for CPGs in a range of applications including flexible packaging, tags and labels, and carrier bags. They can reduce the environmental impact of printing and enable improvements in productivity—from improving press up-time to reducing start-up waste. Print samples and demonstrations are available to CPGs on request.

Olmuksan International Paper Yeni Kurum Kimliğini Müşterileriyle Paylaştı Türkiye oluklu mukavva ambalaj sektörünün lideri Olmuksan International Paper, yeni kurum kimliğini düzenlediği akşam yemeğinde müşterileriyle paylaştı. Olmuksan International Paper, müşterileriyle biraraya geldiği ve şirketin üst düzey yetkilileri ve satış ekibinin katıldığı organizasyonda yenilenen kurum kimliğinin detaylarını müşterileriyle paylaştı. Dinamik şirket görüntüsüyle birlikte, yenilikçilik ve yaratıcılığı da vurgulayan yeni logodaki (m) sembolünün, Olmuksan International Paper’ın temel işi ve uzmanlık alanı olan oluklu mukavva ambalajı sembolize ettiği, yeşil renginin de şirketin sürdürülebilirlik taahhüdünü simgelediği belirtildi. Olmuksan International Paper’ın tüm müşterilerine üstün kalitede ürünler ve değer yaratan çözümler sunmaya devam edeceğini ve her zaman güvenilir bir iş ortağı olacağını vurgulayan Satış Direktörü Tankut Özcan, “Bugün şirketimizin gurur duyduğumuz tarihinde yeni bir sayfa açmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu miras, umut veren ve parlak bir geleceğe sahip” şeklinde konuştu. 111


aktuel

matbaa&teknik

What Are The Profits of Dscoop EMEA? Dscoop EMEA’nın Sağladıkları Jon Bailey: “Dscoop üzerinden yaptığım sözleşmeler sayesinde ABD, Çin ve Avrupa’da yeni müşterilerim oldu. En son olarak da bir Türkçe tercüme ayarlayabildiğim için bir iş aldık ve Türkiye’deki bir Dscoop üyesi için yerel baskı anlaşması yaptık. Dolayısıyla rekabet hissi hiçbir şekilde olmadığı gibi, Dscoop üyeliğinin kârlılığımızı daha da arttırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.”

Jon Bailey: “With contacts I’ve made through Dscoop, I’ve done business for customers in the US and China as well as across Europe. Just recently, we won a job because I could arrange a translation into Turkish and print locally through a Dscoop member in Turkey.”

2005 Yılında kurulan Dscoop (Digital Solutions Cooperative), HP (Indigo ve Scitex) ekipman ve çözümleri kullanan iş sahipleri ve teknik profesyonellerini bir araya getiren bir topluluk. Dscoop, üyelerinin eğitim ve bağlantılarına odaklanıyor ve HP Indigo ve Scitex kullanıcılarına verimlilik, fayda ve iş geliştirme konularında yardımcı olmayı hedefliyor. Dscoop EMEA (Avrupa-Ortadoğu-Afrika) gurubu ise 2011’de ticari, etiket ve ambalaj baskıları ile uğraşan HP Indigo kullanıcılarını bir araya getirecek biçimde oluşturuldu.

Founded in 2005, Dscoop (Digital Solutions Cooperative) is an independent global community of graphic arts business owners and technical professionals who use HP equipment and related solutions, including HP Indigo and Scitex. Dscoop is focused on educating and connecting its members with each other and with HP to improve members’ business growth, efficiency and profitability. Dscoop EMEA was founded in 2011, and comprises HP Indigo customers in the commercial and label and packaging segments.

Dscoop EMEA konferansının ikincisi 6 – 8 Kasım’da İtalya’nın Roma kentinde gerçekleştirilecek. Dscoop EMEA2 geçen yıla gore %20 büyüdü ve 35’den fazla partnerin katılımı ile gerçekleştirilecek. Size bu önemli organizasyonun sağladığı faydaları daha yakından tanıma imkanı sağlamak için geçtiğimiz yıl Barcelona’da yapılan konferanstaki konuşmacıların anlattıklarından özel bir bölümü aşağıda sunuyoruz:

Dscoop EMEA – Uzun Lafın Kısası Geçtiğimiz yıl gerçekleşen konferansın katılımcıları şunlardı: Eran Friedman, Pazarlama bölümü başkan yardımcısı, Ilan Print Ltd, İsrail (Genel Ticari Baskı) Jon Bailey, Yönetim müdürü, ProCo, İngiltere (Genel Ticari Baskı) András Kárpáti, Satış müdürü, OSG Hungary Kft, Macaristan (Tabela) Cees Schouten, Teknik Müdür, Geostick bv, Hollanda (Etiketler) Marcus Tralau, CEO KAMA GmbH, Almanya (Finisaj)

112

Dscoop EMEA Yönetici Peter van Teeseling tarafından yapılan giriş konuşması Dijital teknoloji sayesinde grafik sanatları sektörü, artık matbaacılıktan basım hizmetleri sunuculuğu (PSP) ya da bazılarına göre pazarlama hizmeti sunuculuğuna dönüştü. Bugün başarı fiyatların düşürülmesiyle değil, değer katmakla ve müşterilere istediklerini başarmalarında yardımcı olmakla sağlanabiliyor. Aynı zamanda dijital baskı teknolojileri son derece yeni ve gelişmeye devam ediyor. Bu nedenle bağımsız bir girişim olan Dscoop (Dijital Çözümler Girişimi), 2005 yılında kuruldu ve teknik uzmanlık ve deneyimi bir araya getiriyor, en iyi deneyimleri, eğitim fırsatlarını paylaşıyor ve PSP’lerin işlerini geliştirmelerinde yardımcı olacak şebekeleşme imkanları sunuyor. Kuzey Amerika’da kurulmasından bu yana Dscoop, Avrupa, Ortadoğu, Afrika (EMEA) ve Asya-Pasifik’te başarılı, bölgesel bir organizasyon kurdu ve üyelik yapısı, HP Scitex baskı makinelerini kullanan geniş PSP’leri de kapsayacak şekilde genişletildi. Kasım 2012’de Dscoop, ilk EMEA konferansını Barselona’da düzenledi. Bu konferansa 500’den fazla katılımcı katıldı. İkinci yıllık Dscoop EMEA konferansı yaklaşırken, bu etkinlik ve ev sahipleri hakkında hala soru işaretleri olan PSP’ler de var: İlk konferans katılımcılara faydalı oldu mu? Coğrafi kapsam bu kadar geniş olunca, bu organizasyonun EMA bölümü karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmeyi başarabildi mi? Bu seneki EMEA konferansına katılmalı ve bir Dscoop üyesi olmalı mıyım?

Dscoop expects to host more than 35 Partners at Dscoop EMEA2, its second annual conference for the Europe, Middle East and Africa region. Taking place 6-8 November, 2013, in Italy’s capital city, Rome, the Solutions Showcase exhibit hall will have 20 percent more partners than last year. Below we present you a special part from what the spokespeople told at the congress, which was held last year, in order to provide you with the opportunity to get to know this important organization more closely:

Dscoop EMEA - What’s the bottom line? Participants were: Eran Friedman, vice president marketing, Ilan Print Ltd, Israel (General Commercial Printing) Jon Bailey, managing director, ProCo, UK (General Commercial Printing) András Kárpáti, sales manager, OSG Hungary Kft, Hungary (Sign & Display) Cees Schouten, technical director, Geostick bv, the Netherlands (Labels)



aktuel

matbaa&teknik

Dscoop stiline sadık kalarak, ticari, etiket ve ambalaj ve geniş format baskıcılardan oluşan bir grup kurduk ve bu soruları kendilerine sorduk.

Marcus Tralau, CEO, of KAMA GmbH, Germany (Finishing)

Üye olmayanları en çok şaşırtan konulardan birisi, gerçek hayatta rakip olan kişilerin burada olmasına rağmen kurumun popülerliğinin giderek artması. Dscoop, bir rekabet kuruluşu mu? Eran Friedman: İlk katıldığım Dscoop konferansı Florida’daydı. Ne beklemem gerektiğini bilmiyordum ama paylaşım seviyesi çok yüksekti ve küçük bir ülkeden gelen birisi olarak en iyi uygulamalar hakkında bu kadar açık ve dürüst davranılmasından çok etkilenmiştim. Yani bu anlamda bir rekabet hissi yok, aynı hedefe sahip benzer düşüncedeki iş adamları diyebiliriz. Kısa bir süre sonra EMEA organizasyonuna alındım ve bu şu anda üyeliğe doğru gidiyorum.

Digital technology has moved the graphic arts industry from one of printers to one of print service providers (PSPs), or as some maintain, marketing service providers.

Jon Bailey: Benim de benzer bir deneyimim olmuştu. Dscoop etkinliğini önce bir gözlemci olarak ziyaret ettim ve neler dönüp bittiğini kendim anlamak istedim ve çok şaşırdığımı söylemem gerekiyor. Verdiğim her bilgi için altı tane geri aldım, iyi bir yatırımdan dönüş! Ayrıca Dscoop üzerinden yaptığım sözleşmeler sayesinde ABD, Çin ve Avrupa’da yeni müşterilerim oldu. En son olarak da bir Türkçe tercüme ayarlayabildiğim için bir iş aldık ve Türkiye’deki bir Dscoop üyesi için yerel baskı anlaşması yaptık. Dolayısıyla rekabet hissi hiçbir şekilde olmadığı gibi, Dscoop üyeliğinin kârlılığımızı daha da arttırdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Marcus Tralau: Bir tedarikçi gözüyle, Dscoop’un bir parçası olmak çok değerli. Müşteri tabanımızın önemli bir kısmı burada ve tüm dünyadaki fuarların sayısı azalsa da, Dscoop konferansı ve fuarı büyümeye devam ediyor. András Kárpáti: EMEA’da Dscoop’un ilk geniş format üyelerindeniz. İşbirliği ve 114

Introduction by Peter van Teeseling, Director EMEA, Dscoop

Today, success is not found in cutting prices, but in adding value and helping customers to find the best solutions to what they wish to accomplish. At the same time, digital printing technologies are very new and continue to evolve. This is why Dscoop (the Digital Solutions Cooperative), an independent cooperative, was founded in 2005; bringing together technical expertise and experience, shared best practice, education and training opportunities and networking to help print service providers (PSPs) to grow their businesses. Since its beginnings in North America, Dscoop has established a successful, regional organisation in Europe, the Middle East and Africa (EMEA), and Asia-Pacific and membership has been extended to large format PSPs using HP Scitex printers. In November 2012, Dscoop held its first EMEA conference in Barcelona which attracted 500+ attendees and set the standard for this year’s Print Grand Prix in Rome. As the second annual Dscoop EMEA conference approaches, there are PSPs across the region who still have some questions about the event and its host: Was the first conference beneficial to those who attended? With such a wide-ranging and varied geographical reach, has the EMEA division of this organisation managed to overcome

the challenges it faced? And frankly, should I attend this year’s EMEA conference and become a Dscoop member? In true Dscoop fashion, we assembled a group of commercial, labels and packaging and large format printers, as well as an equipment supplier member, to address these questions and share their thoughts on the benefits of membership. One of the remarkable things to nonmembers is the growing popularity of an association that is filled with potential and real competitors. Is Dscoop an association of competitors? Eran Friedman: The first Dscoop conference I went to was in Florida. I didn’t know what to expect, but the level of sharing was impressive, and coming from a small country, it was great to see how by being honest and open about best practice, for example, the association and networks actually benefit members. To that end, no, it doesn’t feel like an organisation of competitors, but like minded business representatives with the same goal – business growth and long term success. I was recruited into the EMEA organisation shortly after, and now head up the membership drive. Jon Bailey: I had a similar experience. I actually first visited a Dscoop event as an observer, so I could see for myself what the organisation was all about - I was blown away! I’d been in user groups before but they had never lived up to their promises. What I learned very quickly, was that for everything I gave away, I got six things back in return. A good return on investment! What’s more, with contacts I’ve made through Dscoop, I’ve done business for customers in the US and China as well as across



aktuel

matbaa&teknik

Europe. Just recently, we won a job because I could arrange a translation into Turkish and print locally through a Dscoop member in Turkey. Far from being competitive, Dscoop membership has positively impacted our bottom line. Marcus Tralau: From a supplier’s perspective, being part of Dscoop is very valuable. An important part of our customer base is right there, and while exhibitions all over the world are getting fewer and smaller, Dscoop’s conference and exhibition is growing.

şebekeleşmenin faydalarını genişletebilme potansiyeli çok önemli ve diğer geniş format matbaacılara da katılmalarını tavsiye ediyorum. Rakipleriyle paylaşımdan korkanlar varsa, ‘dijital vizyonun’ çok daha önemli olduğunu ve birlikte çalışırlarsa küçük dijital PSP’lerin çok büyük uluslararası markalardan iş alma potansiyelinin daha da yükseleceğini düşünüyorum. Dscoop EMEA ilk kurulduğunda bazı kişiler, farklı lisanlar, farklı piyasaların farklı gereklilikleri ve kültürel farklılıklar nedeniyle, EMEA konferanslarındaki şebekeleşme fırsatlarının sınırlı olacağını söylemişti. Dscoop EMEA zorluğunun üstesinden nasıl geliyor? Jon Bailey: Zorluklar olacağını biliyorduk ama Avrupa piyasaları, ticareti, uygulamaları, baskı formatları ve kültürleri Kuzey Amerika’dan farklı. Farklı bir EMEA yapısı, kendi konferansımız ve EMEA’da çalışmış insanlardan oluşan bir kurulumuz olduğunda, herkesin ciddi şekilde faydalanacağını düşündük. Eran Friedman: EMEA kuruluşlarının getirdiği zorluklardan birisi İngilizce olarak çalışabilmemize rağmen, bunun herkes için çok kolay olmaması. Marcus Tralau: Ayrıca alışılması gereken kültürel farklılıklar da var. Dscoop konferansında açıklık ve paylaşımın faydalarını

görebiliyorsunuz. ‘Çözümler Platformunda’ örneğin gayri-resmi bir ortamda, çok derin ve detaylı tartışmalar yaşanıyor. Bu kadar açıklık normalde içine kapalı uluslarda çok görülmüyor, ama Dscoop atmosferine girdiklerinde faydasını hemen görüyorlar. Jon Bailey: Dscoop organizatörleri bu kültürel problemlerin farkında. Bu nedenle konferans oturumları Fransızca, İtalyanca, Almanca ve İspanyolca’ya tercüme ediliyor ve kimseden istemediği bir paylaşımı yapması istenmiyor. Üyelik ya da katılımda lisanın herhangi bir problem olmaması için gerekli tedbirler alınıyor. Dscoop gibi bir kuruluşun en büyük testi şu sorudur: kârlılığı arttırıyor mu yoksa sadece sosyal bir klüp mü? Cees Schouten: Bu ikisi de ticarette önemli konular. Dscoop’un bana sağladığı en önemli fayda, Dscoop üyelerinin bilgisinden 7/24 faydalanabilmem. Müşteriler, hızlı çözümler arıyorlar dolayısıyla bir etiket matbaacısının ileride başarılı olabilmesi için poşet ya da diğer benzer esnek paketler gibi hizmetler sunabilmesi gerekecek. Bunları tanıdığınız ve etkileşimde bulunabildiğiniz kişilerden öğrenmek son derece değerli. András Kárpáti: Aynı şey yeni teknolojiler ararken de geçerli. Diğer şirketlerin neler

András Kárpáti: We were one of the first large format members of Dscoop in EMEA. The potential for extending the benefits of the cooperation and networking to the large format community could be very important, and I am encouraging other large format printers to join. For anybody concerned about sharing with competitors, I’d say the “digital vision” is much more important and there is a fantastic opportunity for networks of smaller digital PSPs, working together, to take on jobs – or parts of jobs – from very large international brands. When Dscoop EMEA launched, sceptics argued that due to the different languages spoken, country-specific market requirements and cultural diversity across the region, the networking opportunities at the EMEA conferences would be limited. How has Dscoop overcome the ‘EMEA’ challenge? Jon Bailey: We knew that there would be challenges, but European markets, business, practices, print formats and cultures are different from North America. We believed strongly that with a separate EMEA structure, our own conference and the ability to have a board comprising people who worked in EMEA and shared the same markets would be hugely beneficial. Eran Friedman: Although, one of the obvious difficulties with an EMEA organisation is that of language; while we can work in English, it isn’t easy for everyone. Marcus Tralau: And, there are other cultural differences that will take a while to adjust to. Being at the Dscoop conference, it’s easy to see the benefits of openness and sharing. At the ‘Solutions Showcase,’ you can have very deep and detailed discussions in an informal way that you can’t have at major exhibitions. Such openness does not always come easily to some nationalities who are more traditionally reserved, but when they experience the Dscoop atmosphere, the benefits are clear. Jon Bailey: Dscoop organisers are aware of such cultural concerns. Conference sessions are translated into French, Italian, German and

116


aktuel

matbaa&teknik

yaptığını dinlerken müşterilerimiz için ne yapmamız gerektiğini anlıyorum, hizmetlerimizi ve süreçlerimizi nasıl adapte edebiliriz, onu görüyorum. Güvendiğiniz insanlara bir ekipman hakkındaki deneyimlerini sorabilmek ciddi tasarruf anlamına gelebiliyor.

Spanish, and no one is pressured or rushed into sharing anything they don’t want to. They work hard to ensure that language isn’t a barrier to membership or event participation.

Eran Friedman: Bence, paylaşılabilen fikirler ve eğitimler herkes için çok faydalı ve ticaretin ve sektörün gelişimine faydalı olabilir.

The real test of an organisation like Dscoop is, does it contribute to business growth, or is it just a social club? Cees Schouten: Both these aspects are important to the business. The biggest benefit of Dscoop to me is the ability to tap into the knowledge of Dscoop members 24/7. Customers are looking for a one-stop shop, so for a label printer to be successful in the future, it will probably have to provide services producing pouches and other flexible packaging. To learn about these things from people you know and have a relationship with is extremely valuable.

Marcus Tralau: Konferansta eğitim oturumlarının olması ve hemen ortamda ekipmanların bulundurulması sayesinde biraz önce tartışmasını yaptığımız uygulama ve teknikleri deneme imkanını buluyoruz. Jon Bailey: Dscoop fırsatlar meydana getiriyor. Konferanstaki farklı programlar kapsamında aynı şirketten çeşitli kişilere söz veriliyor ve karşılıklı paylaşımın çalışma şekillerini değiştirebileceği gösteriliyor. Dscoop konferansında görülen uzmanlık ve deneyim seviyesi çok etkileyici- ve sadece PSP’ler de değil. Dscoop ortakları ‘Çözüm Platformu’na geniş bir şekilde katılıyor ve işlerini olumlu şekilde etkileyecek hizmet ve ürünlerden faydalanabiliyorlar. Dscoop’ta paylaştığınızdan her zaman daha fazlasını alacağınıza şüphe yok. Dscoop hakkında daha fazla bilgi için lütfen şu adresi ziyaret ediniz: www.dscoop.org/ printgrandprix.

András Kárpáti: The same is true when looking for new technologies. Listening to what other companies are doing, I can better see those things that we should do for our customers; how we can adapt our services and processes. To be able to ask people you trust about their experiences of a new piece of equipment can save – or make – real money for a printer. Eran Friedman: To me, there’s no doubt that the education and ideas that can be

shared and implemented are good for everyone, and can contribute to growing the business and the industry. Marcus Tralau: I find the combination of the educational sessions at the conference and the immediate presence of the equipment that makes the new applications and techniques that were just discussed possible, an environment that is excellent for business and developing long-term relationships. Jon Bailey: Dscoop creates opportunities. The different programme tracks at the conference can involve several people from the same company and that shared understanding can simply transform the way you work. The expertise and experience at a Dscoop conference is enormous – and it’s not just PSPs; there is always great participation from Dscoop partners in the ‘Solutions Showcases’, providing products and services designed to positively impact a business. Like anything, with Dscoop ‘you get out of it what you put in’, but in my experience, what you get out is always much, much more. To find out more about Dscoop and to arrange to come to the Print Grand Prix, 6 – 8 November 2013, in Rome, please visit www. dscoop.org/printgrandprix.

Duran Doğan Ambalaj, Türk Ambalaj Sektörünü Başarıyla Temsil Etti ECMA tarafından Komitesi Başkanı seçilen Duran Doğan Ambalaj Genel Müdür Yardımcısı Alican Duran, ECMA için yaptığı sunumla dünya ambalaj sektörünün büyük ilgisini kazandı. 1975 yılında Anonim Şirket haline dönüşen ve 1991 yılında halka açılan firma, sektörün Avrupa’daki ve gelişmekte olan ülkelerdeki durumunun konuşulduğu, “Search for growth” sloganıyla düzenlenen kongreye katılarak sektörün nabzını tuttu. Avrupa Karton Ambalaj Üreticileri Birliği’nin ilk Türk Başkan Yardımcısı olan Alican Duran, kongrede üyelere fayda sağlayacak yeni faaliyetler gerçekleştirmeyi ve var olanların etkinliğini arttırmayı amaçlayan İş Geliştirme Komitesine başkanlık etti. 2015’e kadar olan sürede Karlılık, Gıda Güvenliği, Sürdürülebilirlik, Endüstrinin ve Birliğin Konumlandırması için çalışacaklarını belirten Alican Duran, İlaç, Tütün, KOBİ’ler, Tedarikçiler ve Genç Liderler için oluşturulan 5 farklı forumdan oluşan komitenin başkanı oldu. Önümüzdeki dönemde 7 toplantı gerçekleştirecek olan komite, daha fazla üye toplamayı, fabrika ziyaretleri düzenlemeyi ve deneyimledikleri yeni teknolojileri paylaşmayı hedefliyor. 2014’ün İlkbahar aylarında gerçekleşecek ilk Genç Liderler Forumu’na başkanlık edecek Alican Duran, Duran Doğan Ambalaj gibi aile şirketlerinin gelecek kuşaklarını ambalaj sektörüyle tanıştırmayı ve birlikle olan bağlarını güçlendirmeyi amaçlıyor. *Kongre’nin orijinal adı “ECMA Annual Congress 2013” olarak kullanılmaktadır. 117


printbuyer

matbaa&teknik

Speedmaster XL 106 ile IML ve Metalize Etiket Üretimi Yılmaz Ambalaj, Speedmaster XL 106 ile IML ve metalize etiketleri maksimum kalite ve hız ile üretiyor. olan Heidelberg ile 1973 yılından bu yana çalışmaktayız. 2000 yılında Speedmaster SM 744 modeli makinemizi drupa fuarı sırasında almıştık. 2009 yılında bölge sınırları içinde yer alan İkon Ambalaj firmasını kurduk. 2011 yılında Manisa-Muradiye tesislerine taşınan İkon Ambalaj tesisimiz 22,000 metrekare açık alan içerisinde 7,000 metrekare alanda birinci sınıf gıda (et, süt ve çikolata) ambalajlarına odaklanmıştır. İkon Ambalaj’da şu anda Speedmaster CD 102-6+LX model makinemiz ile IML etiket üretimi gerçekleştirmekteyiz. En son yatırımımız olan Speedmaster XL 106-6+LX modeli makinemizin yatırımını ise geçtiğimiz Printtek 2013 fuarı sırasında gerçekleştirdik. Makinemiz şu anda İzmir-Kemalpaşa’daki tesislerimizde faal durumda çalışmaktadır. Toplam 150 kişilik çalışan sayısına sahibiz.

Yılmaz Ambalaj, bu yatırım anlaşmasını geçtiğimiz Printtek 2013 fuarı sırasında gerçekleştirmişti. (Soldan Sağa) Heidelberg Türkiye Ürün Pazarlama Müdürü Ömer Meray, Yılmaz Ambalaj Genel Müdürü Bekir Eryılmaz, Heidelberg Doğu Avrupa Bölge Müdürü Josef Moser, Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Faruk Ekinci, Yılmaz Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Erol Eryılmaz ve Heidelberg Türkiye Ege Bölge Satış Müdürü Emrah Korugan

118

İçecek Endüstrisi’nin en büyük ambalaj tedarikçilerinden birisi olan Yılmaz Ambalaj, IML ve metalize etiket üretimi için altı renkli ve lak üniteli Speedmaster XL 106 yatırımı gerçekleştirdi. Yılmaz Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Erol Eryılmaz, konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı: Yılmaz Ambalaj olarak hangi yıl kuruldunuz? O günden bugüne nasıl bir gelişim gösterdiniz? Erol Eryılmaz: Firmamızın temelleri 1975 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde atıldı. Tipo teknolojisini kullanan matbaamız 1982 yılında ofset teknolojisi ile tanıştı. 1985 yılında İzmirÇamdibi’nde 1200 metrekare alanda üretime geçtik. 1987 yılında takvim üretimine başladık ve 1996 yılına kadar bölgede en büyük takvim üreticisi olduk. 2000’li yıllarda ambalaj sektörüne adım attık. Bu sektöre önce flekso baskı ile başladık ve 2003 yılında İzmir, Kemalpaşa’da rotagravür ve esnek ambalaj üretimi yapan tesisimizi kurduk. 75,000 metrekare açık ve 12,000 metrekare kapalı alanda esnek ambalajda tecrübemizi en yüksek seviyeye taşıdığımız dönem oldu. Bu sektörde en büyük destekçimiz

Uzmanlık alanınız nelerdir? Hangi sektörlere hizmet vermektesiniz? Erol Eryılmaz: Yılmaz Ambalaj olarak 45 yıllık tecrübemiz ile içecek ambalajları, esnek ambalaj ile etiket üzerine entegre olmuş bir yapıya sahibiz. Özellikle ambalajlı içecek sektöründe, yerli ve 16 ülkeden yabancı yaklaşık 250 markaya üretim gerçekleştirmekteyiz ki. Bunlar arasında alanında en büyük firmalar da yer almaktadır. Özellikle çalıştığımız materyaller OPP, CPP ve polipropilen bazlı fimler, IML etiket ve metalize kağıtlar gibi hassas baskı altı malzemelerinden oluşmaktadır. Sektörel olarak baktığımızda ana iş alanımız olan içecek sektörünün yanı sıra gıda sektörüne de hizmet vermekteyiz. En son gerçekleştirdiğiniz yeni Speedmaster XL 106-6+LX ofset baskı makinesinin yatırımında, Heidelberg Türkiye’yi ve markasını seçmiş olmanızdaki nedenler, kriterler nelerdir? Erol Eryılmaz: Öncelikle uzun süren araştırmalarımız sonucu gördük ki Speedmaster XL 106, IML konusunda kendisini her yönden ispatlamış bir makine ve yurt içinde ve dışında da aynı sektörde çalışan firmalar tarafından tercih ediliyor. Bir başka etken de Heidelberg Türkiye


printbuyer

matbaa&teknik

Soldan Sağa) Yılmaz Ambalaj ofset baskı ekibi, Yılmaz Ambalaj Yönetim Kurlu Başkanı Erol Eryılmaz ve Heidelberg Türkiye Ege Bölge Satış Müdürü Emrah Korugan, üretime başlayan Speedmaster XL 106-6+LX ofset baskı makinesi ile birlikte

ile uzun yılların getirdiği ve günümüzde de devam eden sıcak ilişkiler ve bölgemizde her an ulaşabileceğimiz bir teknik ekibinin olması gelmektedir. Şu an baktığımızda da makinenin yüksek performansı ve verimliliği ile doğru bir karar verdiğimizi görmekteyiz. Bu son yatırımlarınızla birlikte üretiminizin kapasitesi ne kadar arttı ve bu doğrultuda hedefleri ne olacak? Erol Eryılmaz: Ofset baskı anlamında aylık 7 milyon metrekare olan üretim hacmimiz Speedmaster XL 106’nın gelmesi ile birlikte % 50 artış gösterdi. Rotagravür ve flekso alanımızda ise halihazırda aylık 10 milyon metrekarelik bir hacmimiz bulunuyor. Önümüzdeki dönem ihracatımızın artması

ile birlikte tam kapasiteye ulaştıktan sonra hesaplamalarımızı tekrar gerçekleştireceğiz ve bununla birlikte yeni yatırımlarımız ihtiya bağlı mutlaka olacaktır.

XL 106 Ege Bölgesinde 34 üniteye ulaştı Yılmaz Ambalaj’ın yeni yatırımını Speedmaster XL 106-6+LX hakkında Heidelberg Türkiye Ege Bölge Satış Müdürü Emrah Korugan, görüşlerini şu şekilde paylaştı. “Speedmaster XL 106 modeli, bölgemizde 34 ünitelik bir satış rakamına ulaştı ve bu yatırımların tamamı IML üretiminde kullanılmaktadır. IML etiket, yapısı itibariyle son derece hassas ve pahalı bir baskı altı malzemesi olup bunu işlemek için de son derece hassas ve kaliteli ekipman gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında

XL 106’nın kalitesi ve yüksek baskı hızlarında dahi kaliteden ödün vermemesi sayesinde performansı ile ne derece memnuniyet oluşturduğu da satış rakamlarından anlaşılmaktadır. Speedmaster XL 106, teknolojide ulaştığı en son seviye ile baskıda sınır tanımayan bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda Heidelberg, fabrika çıkışı olarak farklı malzemelerin, üretim hızlarının ve mürekkeplerin karakteristik eğrilerini içeren veri bankasını sağlayan tek üreticidir. Bu sayede birçok manuel düzeltme işlemi elimine edilebilmekte ve değerli zaman tasarrufu sağlanabilmektedir. Bu makineyi, değerli müşterimiz Yılmaz Ambalaj’a kazandırdığımız için mutluyuz ve önümüzdeki dönemlerde de başarılı projelerde çalışmayı arzuluyoruz.”

119




printbuyer

matbaa&teknik

Xeikon 3300, Reslan Etiket’in Tüm Beklentilerini Karşılıyor Xeikon, Türkiye’de değerli bir firmayı referans listesine ekledi. Reslan Etiket Baskı ve Ambalaj San. Tic. A.Ş., Xeikon 3000 serisinin amiral gemisi dar en etiket baskı makinesi Xeikon 3300’e yatırım yaptı. Xeikon Türkiye, Reslan Etiket’in 3300 dijital baskı makinesine yatırım yaptığını duyurdu. Şirketten gelen basın açıklaması şöyle: “Reslan ekibinin, Xeikon 3300 yatırımına karar vermeden önce çok ciddi bir pazar araştırması yaptığını biliyoruz. Bu çerçevede iki üç yıldır mevcut dijital etiket baskı pazarı ve ekipmanı konusunda araştırma içerisindeydiler. Xeikon tercihlerinin temelinde, Xeikon dijital baskı makinelerinin benzersiz standart özellikleri ve aynı zamanda Xeikon teknolojisinin son yıllardaki pazar eğilimleri doğrultusunda kullanıcıların hedef ve vizyonunu karşılayan evriminin olduğunu anlıyoruz.”

Yüksek kaliteli etiketleme işleri için ideal çözüm “Reslan Etiket’in kurulduğu 1962 yılından beri etiket baskı işinde etkileyici bir geçmişi var. Yıllar içinde letterpress, sürekli form baskı makineleri, susuz ofset, çok renkli flekso baskı makineleri, bilgisayardan kalıba (CtP) sistemleri ve birçok baskı sonrası işlemleri için teknolojilere yatırım yapan Reslan Etiket, piyasadaki kısa tirajlı, çabuk bitirilen ve teslim edilen işlere yönelik gelişmeleri tespit ederek, önde gelen etiket firmaları arasındaki konumunu sürdürmek için dijital baskıya stratejik bir yatırım kararı vermiş. İlk dijital baskı makinesinin makine parkına katılması, şirkete yeni kapılar açmış ve yeni iş fırsatları yaratmış. Şirket yıllardır sağlık ve güzellik, yiyecek ve içecek, ilaç, ev eşyaları gibi farklı sektörlerde yüksek kaliteli etiketleme çözümleri üretiyor. Firma yüksek kaliteli işi başarmanın ön koşulu olarak şirketin nosyonunun, en son teknoloji ekipmana sahip olmanın, dikkatli baskı öncesi hazırlık ve müşterilere ne teslim edildiği konusunda hassas olma prensiplerine dayandığına inanıyor. Xeikon ekipmanının belirli bir ön işlem veya kaplamadan geçirilmemiş – kendinden yapışkanlı etiketlikler, kağıt ve şeffaf, opak filmler dâhil baskı altı malzemelerini kullanma yeteneği, Reslan’ın geniş bir sektör yelpazesine yayılan işi için büyük bir avantaj sağlamış.

122

Reslan, müşterilerinin ürünleriyle ilgili yasal gereklilikleri karşılarken, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamasını garanti eden bir ISO 9001: 2008 Kalite Yönetim Sistemi ile çalışıyor. Bundan dolayı Reslan, Xeikon teknolojisinin çevre dostluğu, üretimde çevre sorumluluğu, FDA gıda onayı, tehlikeli olmayan kimyasallarla ilgili birkaç uygunluk, ışık haslığı, mürekkep arıtılabilirliği ve geri dönüşebilirlik etrafında sahip olduğu uzun bir belgelendirme listesi olmasını takdirle karşılıyor.”

Xeikon, Reslan’ın amaçlarını gerçekleştirmesine yardımcı olacak “Bu çerçevede bakıldığında bir dijital baskı makinesinin, FDA gıda düzenlemelerine uygun olması, en başta yatak ve halı etiketleri başta olmak üzere, kumaşlarda kullanım için OekoTex standartlarını karşılaması ve bu niteliklerle etiketler üretebilmesi üstelik piyasada kolaylıkla bulunabilen (priming gerektirmeyen) malzeme kullanabilmesi önemli hale gelmektedir. Xeikon 3300 beş renkte dakikada 19,2 m azami hızda çalışıyor ve saatte 380 metre kare üretim hacmine erişebiliyor. Makine 200 mm’den 330 mm’ye kadar veb enine sahip; bu basılı etiket uzunluğunu hiç kısıtlamaksızın 516

mm’ye yükseltilebiliyor. Tek geçişte değişik biçim ve boyutlarda etiketler basılabiliyor. Değişken nokta yoğunluğu ile gerçek 1200 x 3600 dpi adreslenebilirlik barındırıyor ve tarama yoğunluğu her görüntü unsuru için ayrı ayrı ayarlanabilirken, her Xeikon baskı makinesi gibi Pericles tramlama kütüphanesini kullanıyor. Dâhili densitometre, kullanıcının işler ve baskı makineleri arasında tekdüze, doğru renk ve tutarlı renk elde etmek için makineyi kalibre etmesini sağlıyor. Dört renk artı standart veya müşteriye özel spot renklerden biri genişletilmiş renk gamutu sunuyor. Tek geçişte opak beyaz şeffaf ve metalik etiketliklerde lekesiz görüntüler elde etmeye yardımcı oluyor. Xeikon 3000 Serisi aynı zamanda Reslan Etiket’in ürün portföyünde olan ve ürün arzlarını genişletmesi beklenen özelliklere; numaralama, barkodlama ve kişiselleştirmeye uygun. Xeikon yatırımının sağlayacağı avantajlarla Reslan etiket sektöründe liderliğini sürdürmeye ve dış Pazar faaliyetlerinde daha aktif olmaya devam edecektir. Xeikon baskı makinesi yatırımıyla, Reslan amaçlarına ulaşmalarına yardımcı olacak doğru aracı bulmuş görünüyor. Xeikon, Reslan Etiket’i etkileyici bir iş yapan, değerli bir referans müşteri olarak görmektedir.”


printbuyer

matbaa&teknik

Renz Türk tarafından Printer Ofset’e Kurdu

Türkiye’deki İlk Inline 500 Satışı Cem Uslu: “Organize Matbaacılıkta ilklere imza atan Printer Ofset’in böyle büyük bir yatırımda Renz markasını tercih etmesi bizim için çok gurur verici. Türkiye’de ilk Inline 500 yatırımının da Ege Bölgesinde olmasından da ayrıca çok memnunuz.” Inline 500 delme ve ciltleme makinesi sadece 2 operatörle saatte 2 bin 250 adet iş delme ve ciltleme kapasitesine sahip. Ayrıca 1/4’’ten 1’’e kadar tüm ölçüleri ciltleyebiliyor. Türkiye’de ilk kez kurulan makinenin kurulumu ile ilgili olarak Renz Türk’ten yapılan açıklamada “Müşterimiz Printer Ofset bu makineyi özellikle 3 sıra gemici takvim yapmak için tercih ettiler. Müşterimizin Inline 500 gibi çok yüksek kapasitesi bir makineyi tercih etmesinde her yıl sezonda iş yoğunluğundan dolayı birçok işi dışarıya vermek zorunda kalmaları ve sezonda herkesin elinde çok fazla iş olduğu için birçok işi kaçırmaları en önemli etkenleri oluşturmuştur” denildi. Cem Uslu’nun değerlendirmeleri şöyle:

En Hızlı Delme Ciltleme Makinesi “Inline 500 makinesi sadece gemici takvimde değil masaüstü takvim, masa sümeni, bloknota ve defterde de çok randıman alabileceğiniz bir makinedir. Yani kısaca bu sistem Dünyada’ki en hızlı ve gelişmiş delme ve ciltleme sistemidir. Inline 500 satışıyla beraber 2013 senesi makine satışında bizim için drupa senesini aratmayan bir yıl oldu ki bunun sektörümüzün geleceği açısından umut verici olduğuna inanıyorum. Çünkü müşterilerimiz yatırım yapıyor ve geleceğe dair kaygıları az, yani sektörün geleceğinden umutlu. Bu da bizim yaptığımız işe daha sıkı sarılmamızı ve daha sıkı çalışmamızı sağlıyor.”

Özellikle ihracat yapan firmalar için kaliteyi düşürmek markalaşma yolunda atılabilecek en kötü adım olacağını düşünüyorum. Ayrıca matbaalarımız binlerce euro’luk makine yatırımını kısa zaman zarfında çok iş çıkartmak için yapıyor. Hıza ihtiyaçları var. Bizim sektörümüzde sezon dediğimiz süreç gerçekten çok kısa ve ‘’zaman’’ hiç olmadığı kadar önemli. Hal böyleyken birkaç euro’luk fark için telden tasarruf etmek isteyen firmalar kalite sorunlarıyla uğraşarak ve fire vererek en değerli varlık olan –zamanı- boşa harcamış olacaklar. Sezon sonunda ellerindeki verilere bakan firmalar da aslında birinci kalite tel kullanmanın ekonomik tel kullanmaktan daha ekonomik olduğunu görecekler. Türkiye’deki en büyük matbaalara büyük oranda biz tel tedarik ediyoruz ve bu firmalar daha az kâr etmek için birinci kalite tel kullanmıyorlar aksine daha kârlı bir iş yürütmek için birinci kalite tel kullanıyorlar.”

Dünya’nın en büyük tel ve PVC filament üreticisiyiz “Farklı kalite teller konusunda bize de talepler geldi ancak ben piyasada iyi bir ‘’marka ‘’ olarak yer edinmenin yıllar süren ve çok emek isteyen bir süreç olduğuna inanıyorum ve marka olmak demek kalite demektir. Piyasa koşulları ne olursa olsun RENZ Grup olarak marka değerimizden ve kalitemizden bugüne kadar hiç

ödün vermedik ve bundan sonra da vermeyeceğiz. Biz RENZ Grup olarak Dünya’nın en büyük tel ve PVC filament üreticisiyiz. Şirket bünyesinde 400’e yakın çalışan, 40’ın üzerinde Bielomatik şekillendirici makine ile senede 400 bin çift halkalı tel spiral bobin üretimi yapılmaktadır. Ayrıca Arjantin, Amerika ve Türkiye’de aylık 80-90 ton filament üretim hacmiyle Dünya’nın en büyük üreticisiyiz.”

İhracatımızı Artırdık “Bu sene makine satışlarımızın yanı sıra ihracat hacmimizi de ciddi oranda arttırdık. İhracata son senelerde çok ağırlık yaptık ve bağlantılarımızı güçlendirmek için çok emek verdik. Şimdi de meyvelerini topluyoruz. 2013 yılı ilk on aya baktığımızda ihracat hacmimiz 120% oranında artış gösterdi. Bu artışta en büyük etkenlerden biri de bu yıl Renztürk olarak Renz Almanya’yı da üretim anlamında desteklemeye başladık. Renztürk olarak bizim ihracat bölgemiz Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri, Balkan Avrupa ve Rusya ancak bu sene Renz Grup üzerindeki iş yükü çok arttığı için onlara da destek verdik. İhracat hacmimizdeki artıştaki diğer bir neden de özellikle drupa’dan bu yana kurduğumuz bağlantılar. Bu sayede mevcut ihracat müşteri pörtföyümüzü ciddi oranda genişletebildik.”

İkinci Kalite İle Vakit Kaybetmeyin! “Değinmek istediğim diğer bir konu da piyasada dolaşan ekonomik veya ikinci kalite tel adı altında üretilen teller. Bu teli kullanan müşterilerimize benim tavsiyem eğer ikinci kalite tel ile üretim yapacaklarsa piyasadaki bu ekonomik tellerle aynı kalitede ve 15-20% daha ucuz teller Çin’de de mevcut. Ama benim görüşüm bu tellerin tam anlamıyla zaman kaybı olduğu. Türkiye’de de makineleşme bu kadar hızlı artarken ve sanayi ve ihracatta da önemli gelişmeler kaydedilirken ben firmaların ikinci kalite tellerle vakit kaybetmek isteyeceğini düşünmüyorum. 123


printbuyer

matbaa&teknik

IML Etiket Üretiminde Kullanılacak

Dizayn Matbaacılık Heidelberg Speedmaster CX 102’yi Tercih Etti Dizayn Matbaacılık, bugün iki fabrikasında toplam 15 bin m² kapalı alanda tam donanımlı ve son teknolojiye sahip makine parkuru ile en iyi kalite ile üretim sağlayarak faaliyet göstermektedir. İlk makinenizi hangi yıl aldınız ve takip eden en önemli diğer yatırımlarınız nelerdir? Metin Çiftçioğlu: 2001 senesinde, yani tam kriz zamanlarında ilk makinemi aldım. 2004 senesinde ise ilk çok renkli makinemizi alıp şirketleştik. Matbaamızda şu anda son yatırımımızın haricinde 1 adet 70x100-6 renk ve lak üniteli makinemiz, 1adet 50x70 6 renk ve lak üniteli makinemiz, CtP’miz,6 adet şekilli kesim ve bunlara ek kutu yapıştırma makinelerimiz ve baskı sonrası diğer ekipmanlarımız bulunmaktadır.

Dizayn Matbaacılık, fleksible ambalaj’da ki yeni markası D-Pack ile Avrasya Ambalaj Fuarı’nda ürünlerini sergiledi. (Soldan Sağa) Heidelberg Türkiye Genel Müdürü Faruk Ekinci, Dizayn Matbaacılık Genel Müdürü Dr. Metin Çiftçioğlu ve Heidelberg Türkiye Satış Müdürü Murat İleri.

Metin Çiftçioğlu: Speedmaster CX 102 modelini Heidelberg markasının IML etiket üretimi konusundaki tecrübesinden ve kalitesinden dolayı tercih ettik.” İstanbul, İkitelli’de bulunan Dizayn Matbaacılık, IML etiket üretiminde kullanmak üzere altı renkli ve lak üniteli Speedmaster CX 102 modelinin yatırımını gerçekleştirdi. Konu ile ilgili sorularımızı Dizayn Matbaacılık Genel Müdürü Dr. Metin Çiftçioğlu yanıtladı. Dizayn Matbaacılık olarak hangi yıl kuruldunuz ve bugüne kadar nasıl bir gelişim gösterdiniz? Metin Çiftçioğlu: 1994 yılında Dizayn Matbaacılığı kurduğumda, Türkiye’de hızla büyümekte olan matbaa ve ambalaj sektörünün potansiyelini görmüştüm. İki arkadaş ortak olarak matbaacılık serüvenine başladığımızda bir ufak odamız vardı. Daha sonra arkadaşım ayrıldı ben devam ettim. Kurduğum günden beri şirketimin başında oldum ve bu zaman zarfında Marmara Üniversitesi’nde ekonomi doktorasını da tamamladım. Firmamızın azmi ve vizyonu sayesinde Dizayn Matbaacılık, bugün Türkiye’deki matbaacılık ve ambalaj sektöründeki öncü yerini aldı.

124

Uzmanlık alanınız nelerdir? Hangi sektörlere hizmet vermektesiniz? Metin Çiftçioğlu: Dizayn Matbaacılık, konvansiyonel baskının yanı sıra IML Etiketten, UV ve metalize baskılı işlere, termoform gıda dolumdan fleksible ambalaja ve promosyon işlerine kadar bir çok alanda hizmet veren bir basım üssüdür. Firmamız, üretimine karton ve kağıt baskısında özel baskı teknikleri kullanarak rakiplerinden ayrılmış, daha sonrasında ürün çeşitliliğini artırarak pazarın taleplerine daha iyi cevap verebilmiştir. Şu anda, In Mould Etiketler (IML), karton kutu ve standlar, POP Baskılı işler, Magnet ve Termoform Top Cup şekillendirme, gıda dolum ve paketleme işlerine varan geniş ürün yelpazesine sahiptir. Firmamızın müşterileri arasında, uluslararası anlamda isim yapmış sektörün dev FMCG, Finans ve Plastik Ambalaj firmaları bulunmaktadır. En son gerçekleştirdiğiniz yeni Speedmaster CX 102-6+LX ofset baskı makinesinin yatırımında, Heidelberg Türkiye’yi ve markasını seçmiş olmanızdaki nedenler, kriterler nelerdir? Metin Çiftçioğlu: Speedmaster CX 102 modelini Heidelberg markasının IML etiket üretimi konusundaki tecrübesinden ve kalitesinden dolayı tercih ettik. Ayrıca makinenin performansının yüksek olması ve minimum hazırlık sürelerine sahip olması da bizim açımızdan tercih sebebi olmasını sağladı. Üretim alanımızdaki beklentilerimizi hızı ve kalitesi ile karşıladı.


printbuyer

matbaa&teknik

Speedmaster CX 102-6+LX ofset baskı makinesi, XL teknolojisinden gelen yüksek performansı ve kalitesi ile Dizayn Matbaacılık’a IML Etiket üretiminde hız kazandırıyor.

Sektörde tanınmış bir firma olarak gerçekleştirdiğiniz yatırımlar ile ön plana çıkmaktasınız. Firmanızın bu bağlamda gelecek için planları nelerdir? Ambalaj sektöründe şu anda ve gelecekte kendinizi nasıl bir yerde görmektesiniz? Metin Çiftçioğlu: Firmamız 2004 ile 2013 yılları arasında her yıl % 50 ila % 70 oranları arasında büyüyerek çok ciddi yol kat etti. Şu anda özellikle “Inmould Label” yani IML etiket olarak bilinen ambalaj alanına yönelmiş durumdayız. Son 4 yıldır bu alana milyon Euro’lar düzeyinde yatırımlar gerçekleştirdik. Bunu Türkiye’de üretebilen sayılı firmalardan birisiyiz. Aynı zamanda üretimimizi yurtdışına da ihraç ediyoruz. Bunun yanında Çerkezköy’de ki yeni fabrikamızda 11 renkli rotagravür baskı makinası ve

laminasyon hatlarıyla, fleksible ve aseptik ambalaj üretimine geçtik. Bu alandaki pazar payımızın 2014 sonu itibariyle piyasanın % 10’unu bulmasını planlıyoruz. Bunları gerçekleştirdikten sonra firmamızın Avrupa’da bir marka olacağına inanıyoruz ve bu hedef için çalışıyoruz.

16.500 tabakalık maksimum baskı hızı maksimum hassasiyet ile elde edilebilmektedir. Özellikle IML gibi hassas malzemelere baskı gerçekleştiren firmalar için yüksek performans serisi XL ve CX modellerini önermekteyiz.

Dizayn Matbaacılığın yatırımını gerçekleştirdiği Speedmaster CX 102 hakkında Heidelberg Türkiye Satış Müdürü Murat İleri görüşlerini şu şekilde paylaştı.

Speedmaster CX 102, ambalaj, etiket veya yüksek kalitede ticari işlerin üretilmesi için gerekli olan tüm esnekliği sunuyor. Makine, zar inceliğinde kağıttan dirençli kartona kadar geniş bir malzeme ve uygulama yelpazesini desteklemektedir.

Metin Çiftçioğlu: “Speedmaster CX 102 modeli, Speedmaster XL’in yenilikçi çözümleri ile Speedmaster CD 102’nin başarılı platformunu birleştiren bir makine olarak göze çarpmaktadır. Speedmaster XL teknolojisinden alınan yenilikçi makas sistemi, silindir rulmanları ve güçlendirilmiş yan çerçeveler sayesinde saatte

Tüm bu özellikleri ile Dizayn Matbaacılık ile ihtiyaçlarına tam olarak cevap verebilecek bir çözüm üzerinde işbirliği gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz ve bu işbirliğinin uzun yıllar boyu başarılı çalışmalar ile devam etmesini temenni ediyoruz.“

Düşük maliyetli çevre dostu taşımacılıkta

UPM ve Koluman Otomotiv işbirliği Koluman Otomotiv, tedarik zinciri sürecinde verimliliği artırmak ve çevre dostu taşımacılığı geliştirmek amacıyla, UPM ile birlikte hafif şasili yeni bir treyler üretti. Türkiye’nin önde gelen treyler üreticilerinden Koluman Otomotiv Endüstri, yenilenebilir hammaddelerden ürettiği ürünleri ile dünya çapında fark yaratan Finlandiyalı orman ürünleri firması UPM ile birlikte hafif şasili yeni bir treyler üretti. UPM’nin WISA Bonded Floor Uygulaması (cıvatalı uygulama yerine yapıştırma taban uygulaması) kullanılarak imal edilen treyler çok daha hafif. Bu da daha düşük maliyet ve daha az karbon salımı anlamına geliyor. UPM ve Koluman arasında geçtiğimiz yıl başlayan işbirliği, yoğun geçen bir tasarım sürecinin ardından ilk meyvesini verdi ve ön ürün üzerinde ilk uygulama yapıldı. 2013’ün üçüncü çeyreğinde operasyonlarına başlayacak olan treylerde kullanılan WISA Bonded Floor, yalnızca şaşiyi

hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda treylerin sağlamlığını ve rijitliğini de artırıyor.

kapasitesi ve yüksüz treylerler için bile daha düşük yol masrafı anlamına geliyor.”

650 kilo daha hafif

Müşteriye özel tasarımlar

Koluman Otomotiv Satış Şefi Serdar Durmaz, “WISA Bonded Floor, şaşiye vidalarla yerleştirilen standart bir kontrplak tabandan çok daha hafif” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

UPM’nin Dow Automotive ile birlikte geliştirdiği WISA Bonded Floor, treyler taban uygulamalarına yenilikçi bir boyut kazandırıyor. Montaj aşamasında vida kullanılmıyor; kontrplak tabanlar yalnızca arabanın şaşisine yerleştiriliyor ve güçlü bir yapıştırıcı kullanılarak en uygun noktaya sağlam bir şekilde tutturuluyor. Araçlar için tasarlanan her türlü WISA kontrplağı ile uyumlu olan WISA Bonded Floor uygulaması, montaja hazır bir set olarak üretici firmaya gönderiliyor. Bu tür taban çözümleri, müşterilerin özel talep ve ihtiyaçlarına göre her seferinde yeniden şekilleniyor.

“Bu taban deliksiz olduğu için suya karşı çok daha dayanıklı ve korunaklı. Aynı zamanda kullanılan materyalin ömrünü uzatıyor ve şaşide meydana gelebilecek herhangi bir aşınmayı da önlüyor. Kullanılan daha hafif kontrplak ve yeni şasi dizaynı ile birlikte yeni treylerimiz standarttan 650 kilogram daha hafif. Dolayısıyla ürettiğimiz bu hafif treylerler, daha iyi taşıma

125


ipex 2014

matbaa&teknik

Ipex 2014 Hakkında En Çok Sorulan 10 Soru ve Cevabı Top 10 Questions and Answers on Ipex 2014 Ipex’in Etkinlik Müdürü Trevor Crawford, sektörün son birkaç ayda en fazla sorduğu 10 soruyu yanıtladı: Ipex’in başarılı olmasını sağlamak için son birkaç ayda özellikle hangi konulara odaklandınız? 2012’nin sonu ve 2013’ün başı biraz zorlu geçse de, Ipex 2014 beklentilerin çok üzerinde bir performans sergiliyor. 225’den fazla katılımcı baskı üretim sürecinin her yönden ele alınmasını ağlayacak uygulama ve teknolojilerini bu fuarda sergileyecek. Informa Exhibitions, 2012’nin son çeyreğinde AMR Research’le çalışmaya başlayarak sektörü etkileyen temel trendleri araştıran bağımsız bir global araştırma gerçekleştirmişti. Araştırma sonucunda piyasanın Ipex’i daha fazla içerik ve daha fazla eğitim ile sektörde bir düşünce lideri olarak görmek istediği ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla son birkaç ayda temsil ettiğimiz bu pazar için en doğru olan etkinliği hazırlamak için çalıştık. Ipex 2014, bir baskı etkinliğinde bugüne kadar sunulmuş olan en kapsamlı içerik programını, düşündürücü vaka çalışmalarını, forumlar ve seminerler kapsamında sunacak. Dünyanın iş merkezlerinden birinde gerçekleştirilecek olan Ipex 2014, sadece en son basım teknolojilerini sergilemekle kalmayacak aynı zamanda çok-kanallı pazarlama miksinde baskının oynadığı önemli rolü ele alacak. Genel olarak baskı sektörü yerine neden özellikle dijital teknolojilere odaklanmaya karar verdiniz? Ipex, teknolojiye karşı her zaman nötr oldu ve öyle olmaya da devam edecek. Konseptten bitmiş ürünlere kadar baskı üretim sürecinin tüm alanlarını kapsayan uygulamaları sergileyecek. Bu senenin başında Ipex’in litho’ya eğilmeyeceği gibi yanlış bir anlaşılma olmuş olabilir.

126

Trevor Crawford, Event Director of Ipex, answers the Top 10 questions the industry’s been asking over the past few months. What have you been working on in the background over the past few months to ensure Ipex is a success? Even though it’s been a tough end to 2012 and early 2013, and despite some perceptions, Ipex 2014 is in much better shape than what people might think. Over 225 exhibitors so far will be showcasing applications and technologies covering all aspects of the print production process, while a rich content programme is currently being finalised.

Araştırmalar şu anda gerçekleştirilen yatırımların çoğunluğunun dijital ve baskı sonrasında olduğunu gösterse de, litho da çok önemli ve lithoda gördüğümüz teknolojik gelişmeler göz kamaştırıcı. Konu litho’nun geleceği değil, litho’nun büyüyen inkjet/dijital süreçleri nasıl tamamladığı ve onlarla nasıl entegre olduğu. Litho bu nedenle çeşitli içerik programlarıyla ele alınacak. Örneğin, baskı operatörleri için Ipex 2014’de Make Ready Challenge (Baskı Hazırlık Kapışması) programını başlattık. Bu program kapsamında güvendikleri bir baskı makinesi üzerinde yeteneklerini sergileyebilecek ve Ipex 2014 baskı hazırlık dünya şampiyonasında yarışabilecekler. Şu anda Ipex’te ne aşamadasınız? Etkinliğin boyutu ne olacak? Son birkaç ayda, doğru boyut ve şekil açısından değerlendirmelerde bulunduk. 42 bin m2, 10 salon ile Ipex 2014, 2014’deki en

Informa Exhibitions commissioned AMR Research in Q4 2012 to carry out independent global research on the key trends impacting the industry and the events that serve it. The research highlighted that the market wants Ipex to be a thought leader in the industry, with more content and educational input, so we have been working very hard in the background over the past few months to ensure we deliver an event that is right for the market it represents. Ipex 2014 will host the most comprehensive content programme ever presented at a print event, with a plethora of thought provoking case studies, forums and seminars throughout the show. Why did you decide to focus on digital technologies for Ipex, rather than the print industry as a whole? Ipex has and always will be technology neutral, and will be showcasing applications covering all aspects of the print production process – from concept right through to the finished product, and how print adds value and complements marketing campaigns. There might have been a misconception earlier this year that Ipex has turned its back on litho. However, this has never been the case. Although the research has confirmed that the majority investments currently being made is in digital and post press, litho is here to stay and the developments taking place in litho


ipex 2014

büyük baskı etkinliği olacak. Ziyaretçiler dünyanın dört bir yanından gelen ve en son teknolojilerini sergileyen üreticilerle buluşma imkanı bulacak. Patrick Martell’in yeni Ipex başkanı olması sizi memnun etmiştir Patrick Martell, Ipex 2014’ün şekillendirmesi rolünü üstlenecek ideal aday. Ziyaretçilerin doğru fikir, çözüm ve teknoloji harmanını bulmaları için gerekli çalışmaları yapacaktır. Sektörde görüşlerine son derece saygı duyulan bir düşünce lideri ve St Ives Group’un bugün önemli bir pazarlama hizmet sunucusu haline gelmesinde çok ciddi bir rol oynadı. O ve Ipex 360 komitesindeki diğer üyelerin uzmanlıklarının Ipex 2014’ün başarısını sağlayacağına eminiz. Ayrıca, ajanslar, küçük-büyük baskı hizmeti sunucuları, baskı son kullanıcıları da dahil olmak üzere tüm değer zincirinden temsilcilerden oluşan, ziyaret-odaklı bir yönlendirme gurubu olan Ipex 360 komitesine de başkanlık yapacak. Bu komite önümüzdeki aylarda bir araya gelerek 2014 fuarının başarılı olması için yapılması gerekenleri tartışacaklar. O zaman Ipex 2014’den neler bekliyorsunuz? Ipex, ticari, dijital ve uzman matbaacılar, baskı şartname hazırlayıcıları, dağıtıcılar ve ajanslar için uluslararası bir etkinlik olmaya devam edecek. Aynı zamanda baskı ve iletişim sektörlerindeki herkes için eğitim ve bilgi kaynağı. 2010’da İngiltere ve uluslararası ziyaretçilerde %52, %48 dağılımı olduğunu gördük. Hala erken olsa da Ipex 2014 için ön kayıt rakamları benzer bir trendin görüleceğine işaret ediyor. Yine de marka ve kreatif toplumların rakamlarında ciddi bir artış bekliyoruz. Ipex, uluslararası ziyaretçileri çekmek için ne gibi yenilikler sunacak? Ipex 2014 sadece bir fuar değil- sağlam bir içerik programı, gelecekteki teknolojileri görme ve tartışma imkanı ve geleneksel baskı uygulamaları için yepyeni fikirler gibi yeniliklerle dolu olacak. 2012’nin son çeyreğinde yaptırdığımız çalışma bize sektörün, Ipex’i daha çok bir düşünce lideri olarak görmek istediğini gösterdi. Bu nedenle Ipex 2014 ziyaretçilerine zengin bir fikir, görüş, çözüm karışımı sunarak, baskı hizmeti sunucularına işlerini, stratejilerini geliştirme ve karlılıklarını arttırma konusunda yardımcı olacak. Eğitim programlarıyla yeni fikirler, ilhamlar verecek, pratik çözümler sunacak ve baskı sektörünün önündeki engelleri kaldıracağız.

matbaa&teknik

technology are fantastic. The issue is not about the future of litho, but rather how it complements and integrates with the growing inkjet / digital processes. Litho will be therefore be well catered for in our various show features and content programme. For instance, we have introduced the Make Ready Challenge at Ipex 2014 for press minders to show off their skills on a proven and trusted press and take part in the competition to become the Ipex 2014 make ready world champion. So, where are you with Ipex now? What will the size of the show be? Over the past few months, we have reviewed what needed to change to deliver the right shape and size event. At 42,000m2 and encompassing 10 halls, Ipex 2014 will still be the largest print focussed event worldwide in 2014. Visitors will be able to see over 500 exhibitors from all areas of the print supply chain showcasing their latest technologies and applications. You must be delighted that Patrick Martell has accepted to be the new Ipex President Patrick Martell is the ideal candidate for this role to help shape Ipex 2014 and ensure it provides its visitors with the right mixture of ideas, insights and solutions to promote the power of print and its effective integration in the marketing mix. He is a well-respected thought leader in the industry, and has played an integral part in steering St Ives Group to become one of the leading fully-fledged marketing service providers today. We are confident that his and the rest of the Ipex 360 Committee’s expertise will be of great value to ensure Ipex 2014 reflects the fast changing industry it represents. He will also be chairing the Ipex 360 Committee, which will be a visitor focussed steering group that will see representatives from the whole value chain, including agencies, small to large print service providers and end users of print, meet in the coming months to discuss and advise on the successful delivery of the 2014 show. What visitor groups do you expect at Ipex 2014 then? Ipex will remain an international event for commercial, digital and specialist printers, print specifiers, distributors and agents – it is an educational and information source for everyone in the print and communications industry. In 2010, we saw a 52%/48% split between UK and international visitors. And, while it’s still early days, pre-registration figures for Ipex 2014 suggest a similar trend, although we

also expect to see a significant growth in numbers from the brand and creative communities. What will Ipex deliver to ensure it attracts an international visitor audience? Ipex 2014 will be more than just an exhibition – it will deliver a robust content programme, the opportunity to view and discuss future technologies and how best to market them, as well as ideas for brilliant conventional print applications. We know from the market study we commissioned in Q4 2012 that the industry wants Ipex to be a thought leader on the future of print and its role in the multi-channel marketing mix. Ipex 2014 will provide its visitors with a rich mixture of ideas, insights and solutions to help print service providers make informed decisions on how to develop their businesses, strategies and to increase profitability. We will introduce a number of educational features at Ipex 2014 that will inform, inspire, create ideas and provide practical take-aways, offering even more compelling reasons for visitors to come to the show. The World Print Summit will see a host of international and local thought leaders from the print business and creative industries to share their insights on new markets, technologies and provide business advice. Confirmed speakers to date include St Ives Chief Executive Patrick Martell; Barry Hibbert, Chief Executive of Polestar; Frank Romano, Professor Emeritus, School of Print Media Rochester; Benny Landa, Founder and CEO of Landa; Rory Sutherland, Vice President, Ogilvy & Mather; futurologist and trend spotter Richard Watson; and Clive Humby, chief architect of Tesco’s Clubcard programme. More speakers will be announced in the coming weeks. In addition, daily debates focussing on the ‘Future of’ inkjet, litho, post-press & finishing respectively will see the major manufacturers and brands debating the trends, opportunities and future direction of these technologies. Informa is also eliciting the help of some of our industry’s experts. Print industry veteran Pat Holloway will bring Inspiration Avenue together to deliver a vivid celebration of print’s capabilities. Located in the Central Boulevard of the ExCeL Centre, it will showcase the diversity of print and how it is applied in award winning multi-channel marketing campaigns. Visitors should also plan to attend the seminar-style Master Classes, organised by Printfuture’s Neil Falconer, which will take place on the show floor. Divided into two sectors, the sessions will provide practical ways to make money and increase the value of printer’s enterprises. There will be a mix of sales, business growth, production efficiency and technical development themes. 127


ipex 2014

Dünya Baskı Zirvesi Dünya Baskı Zirvesinde ise baskı ve kreatif dünyadan gelen uluslar arası ve yerel düşünce liderleri, yeni pazarlar, teknolojiler hakkındaki görüşlerini iletecekler. Teyit edilen konuşmacılar arasında St Ives Başkanı Patrick Matrell, Polestar Başkanı Barry Hibbert,; School of Print Media Rochester’dan Emeritus Profesör Frank Romano; Landa’nın kurucusu ve Başkanı Benny Landa; Ogilvy & Mather’in Başkan Yardımcısı Rory Sutherland; Richard Watson; ve Tesco’nun clubcard programının mimarı Clive Humby olacak. Önümüzdeki haftalarda daha fazla konuşmacının da duyurusu yapılacak. Buna ek olarak inkjet, litho, baskı sonrası’na odaklanan günlük tartışmalar kapsamında önemli üreticiler ve marka sahipleri, trendleri, fırsatları ve bu teknolojilerin geleceğini ele alacak.

Inspiration Avenue Informa, sektörün uzmanlarının görüşlerinden de faydalanacak. Sektörün yakından tanıdığı bir isim olan Pat Holloway, Inspiration Avenue’da baskı dünyasının yeteneklerini canlı bir şekilde gösterecek. ExCeL merkezinin merkezi bulvarında yer alan bu programda, baskının çeşitliliği ve ödüllü çok-kanallı pazarlama kampanyalarında nasıl kullanıldığı ele alınacak.

Master class Ziyaretçiler, Printfuture’dan Neil Falconer’in düzenlediği seminer-stilinde Master class’ları da kaçırmamalı. İki sektöre ayrılan oturumlarda kârlılığı arttırma konusunda pratik metotlar, ve değer arttırıcı yöntemler konuşulacak. Ayrıca satış, büyüme fırsatları, üretim etkinliği ve teknik gelişim temaları da harmanlanarak ziyaretçilere sunulacak.

Future Innovations Print Business yayıncısı, Gareth Ward ise Future Innovations kapsamında, Ipex’de sergilenen en son teknolojileri gözler önüne serecek. Bunlar arasında 3D baskı teknikleri, fotoğraf albümleri, baskılı elektronikler ve ambalaj üzerine dijital baskı da var Bu muhteşem içerik ve dikkat çekici konuşmacı listesi, kuşkusuz ki birçok kişiyi Ipex 2014’e çekecek. Ana teknolojiler ise Ipex’de daha önce görülmemiş ve çok dikkat çekici bir tarzda sergilenecek. Londra ve London ExCeL’in daha fazla ziyaret çekme potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz? Dünya çapında ünlü bir iş merkezi ve ayrıca önemli bir turizm merkezi olarak Londra,

128

matbaa&teknik

her zaman dünyanın en önemli fuar lokasyonlarından birisi olmuştur. Şehir, Westminster Abbey ve ‘Big Ben’ gibi ünlü yapılara sahip olsa da, bunun yanında sunduğu eğlence ve gezinti seçenekleriyle toplantı ve etkinlikler konusunda dünyanın en çok tercih edilen 7.şehri konumunda (kaynak: ICCA – Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği). Şu anda İngiltere dışından gelen ziyaretçiler Londra’nın turizm ekonomisinin %27’sini oluşturuyor ve bu da yıllık 3 milyar Euro anlamına geliyor. 2014 yılında Ipex 2012 Olimpiyatlarının momentumundan da yararlanacak. London ExCeL, 7 olimpik ve 6 paralimipik etkinliğin ev sahibi olarak bu alanda da çok önemli bir rol oynadı. Bu alan, Avrupa’daki en iyi bağlantılı fuar alanlarından birisi. Altı tane İngiltere uluslararası havalimanına direkt bağlantıları yanında, şehir havalimanından direk ulaşım da, beş dakikalık bir mesafe ile son derece kolay. Ipex 2014 ziyaretçileri aynı zamanda şehrin sunduğu eğlence imkanlarından da yararlanabilecekler. Londra’nın yeni finansal merkezi Canary Wharf, Excel London’a 10 dakika uzaklıkta ve burada 200 mağaza, kafe ve restoran bulunuyor. Beş dakikalık mesafede ise ünlü 02 arenası var. Burası Ipex 2014’ün ana sosyal alanı olacak ve 30 kafe ve restoranıyla ziyaretçilere hizmet verecek. 15 dakikalık mesafede ise Olimpiyat Parkı ve Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezi olan Westfield Stratford City var. Artık çapraz medya/çok-kanallı katılımcılara daha fazla mı odaklanacaksınız? Tüm göstergeler, tüm temel baskı teknolojilerinin Ipex’de temsil edileceğini gösteriyor. Ancak Cross Media Production 2014’ün kolokasyonu ile (25-27 Mart 2014), baskı ve kreatif toplumlar, çapraz medya teknolojilerini içerecek şekilde hizmetlerini genişletme konusunda bilgi alabilecekler. Ziyaretçiler ayrıca baskı çeşitliliği ve çok kanallı pazarlama karışımındaki rolünü de Inspiration Avenue’da görebilecekler. Ipex, genel olarak sektörden nasıl bir dönüş alıyor? Ipex 2014, etkinliği üyelerine tanıtmak için dünyanın dört bir yanından 50’den fazla kurumla çalışıyor. İngiliz baskı üreticileri ve tedarikçileri birliği olan Picon’un yeni başkanı Bob Usher, geçen hafta şöyle demişti: “Ipex’in başarılı olmaya devam etmesi İngiliz baskı sektörü açısından önemli ve yeni mekan ve yeni özelliklerin önemli uluslararası bir fuar olarak yerini daha da sağlamlaştıracağına inanıyorum. Tüm Picon üyelerini katılmaya teşvik ederek elimizden gelen desteği organizatörlere sunacağız.’

The Print Business Publisher, Gareth Ward, will ensure that the Future Innovations showcase provide an insight into the complete workflow to deliver some of the latest cutting-edge applications on islands across the Ipex show floor. This includes 3D printing techniques, photobooks, printed electronics and digital print on packaging. How do you see London and the new home of Ipex, London ExCeL, play a role in attracting visitors? As a world renowned business centre and global tourist attraction, London has always been one of the world’s great exhibition locations. While the city is the home of heritage landmarks such as Westminster Abbey and ‘Big Ben’, as well as offering a plethora of additional day and night time entertainment options, it is now also ranked as the world’s 7th most preferred city in which to stage meetings and events (source: ICCA – International Congress & Convention Association). Business visitors drawn from outside of the UK now contribute 27% of London’s overseas tourism economy; just short of £3bn per annum. In 2014, Ipex will also benefit from the Olympic legacy of 2012. London ExCeL played a major role in the ‘Greatest Show on Earth’, as the host of 7 Olympic and 6 Paralympic events and the only venue to be staging events on every single day of the Games. The venue is one of the best connected exhibition venues in Europe. In addition to its direct links with six UK-based international airports, the centre is equally if not more accessible to arriving via City airport, which is barely a five-minute cab ride or a shuttle bus door to door connecting service away from ExCeL. Visitors to Ipex 2014 will also benefit from the city’s exciting mix of entertainment options in the evenings. And a lot of these are right on the doorstep of ExCeL London. Ten minutes to the west of ExCeL London Canary Wharf, London’s new financial district, offers 200 shops, bars and restaurants. Five minutes to the south, the iconic O2 arena, which will be the main social venue for Ipex 2014, offers 30 bars and restaurants, and is now linked to ExCeL London by England’s only Cable Car, while 15 minutes to the north visitors will find The Olympic Park and Europe’s largest urban shopping centre, Westfield Stratford City, which offers shops, a cinema, casino and three hotels. Will you now place a bigger focus on cross media/multi-channel exhibitors? All indications are that all the major print technologies will be showcased at Ipex, perhaps just in a different way. However, with the co-location of Cross Media Production 2014


ipex 2014

Bu muhteşem içerik ve dikkat çekici konuşmacı listesi, kuşkusuz ki birçok kişiyi Ipex 2014’e çekecek. Sizce, üreticinin pazarlama iletişim planının bir parçası olarak Ipex gibi bir etkinlik için hala bir yer var mı? Internet ve open house’lar gibi diğer iletişim noktaları, tedarikçilerin ürünlerini pazarlamaları için ek platformlar olsa da, ticari fuarların önemi hiçbir zaman kaybolmaz. Fuarlar, bugün zamansızlıktan yakınan iş sahipleri için yeni ve farklı teknolojileri karşılaştırabilecekleri nötral bir ortam. Ayrıca sektöre dair genel ve bütüncül bir bakış açısı da sunuluyor. Hatta FaceTime (her türlü pazarlama stratejisinin önemi hakkında araştırma, vaka çalışması ve kaynaklar sunan bir kuruluş), ticari fuar ziyaretçilerinin %71’inin fuarların ‘en iyi yeni bağlantı kurma’ yerleri olduğunu söylediğini ve %80’inin de ‘yenilikleri görmek için en iyi adres’ olduğunu bildirdiğini duyurdu.

matbaa&teknik

(25th – 27th March 2014), the print and creative communities will also be able to view and learn about widening their service offering to include cross media technologies, giving them the opportunity to grow profit margins and delivering multi-channel campaigns for their clients. Visitors will also experience the diversity of print and its role in the multi-channel marketing mix in Inspiration Avenue, which will be located in the Central Boulevard.

ing communications plans? Although the internet and other touch points like open houses are additional platforms for suppliers to market their products (and for prospects to research them), trade shows are, and will remain, very important. Exhibitions are the perfect platform for today’s time-poor business owners who want a neutral environment to compare and contrast different technologies, see various applications and get a holistic view of the future of the industry.

What support is Ipex receiving from the industry at large? Ipex 2014 is working closely with over 50 associations from around the world to promote the event to its members. Bob Usher, the new Chairman for Picon, the UK association of print industry manufacturers and suppliers, last week stated: “It’s important for the UK printing industry that Ipex continues to be successful, and I expect the new venue and a host of new features for Ipex 2014 to cement its position as a significant international exhibition. We shall do all we can to support the organisers by encouraging all Picon members to exhibit.”

In fact, FaceTime (a promotional body that provides research, case-studies and resources on the importance of live events for any marketing strategy) recently reported that 71% of trade show visitors said that a trade event is the ‘best way to meet new contacts’, while 80% of them said it’s the best way to ‘find out about new things’.

Do you think there’s still a role for event like Ipex as part of manufacturer’s market-

From the global industry research commissioned by Informa in Q4 2012, it was clear that the industry wants Ipex to be a printcentric thought leader event, which is why we are also placing heavy emphasis on delivering focussed educational content to help print service providers create and fine-tune their business plans. This will provide visitors with more reasons than ever before to attend.

129


ipex 2014

matbaa&teknik

Ipex 2014 ziyaretçileri planlarına şimdiden başlamalı

Sadece 175 gün kaldı! 175 days to go

Ipex 2014 visitors should start planning now! Ipex 2014’ü ziyaret edecek olanlar (24-29 Mart, Londra Excel), www.ipex.org’u ziyaret ederek fuar öncesinde ziyaretçilere sunulan otel ve ulaşım indirimi imkanlarından yararlanmalılar. Events in Focus ile birlikte çalışan Ipex 2014, fuar alanına yakın olmak isteyen ziyaretçilerin uygun fiyatla konaklama hizmetlerine erişebilmesi için 14 bin otel odasını rezerve etti. Fiyatlar ise gecelik 60 euro’dan 135 euro’ya kadar değişebiliyor. Ayrıca organizatör şirketin anlaşmalı seyahat acentesi Air Partner Travel da tüm ziyaretçiler için seyahat rezervasyon sürecini basitleştirecek. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler bu hizmeti kullanarak en maliyet-etkin ve zaman-etkin seyahat seçeneklerinden faydalanabilecekler. Grup indirimleri ve havalimanı koordinasyonu, zaman ve para tasarrufunu maksimuma çıkarmak için tasarlanan hizmetlerden sadece ikisi. Ipex websitesi ayrıca ziyaretçilere Londra geçirdikleri zamanlarından en iyi şekilde faydalanmalarını sağlayacak bilgiler de sunacak. Ipex 2014 Grup Pazarlama Müdürü Angelina Stojsavljevic şu yorumu yapıyor: “Informa Exhibitions’ın dünya sınıfında bir etkinlik sunma konusundaki kararlılığının bir parçası olarak en iyi tedarikçileri seçtik, ziyaretçilerimize en iyi hizmeti sunmaya gayret ettik ve seyahat ve konaklama konusundaki yükü hafifletmeye çalıştık. Örneğin birçok otelde rezervasyon yaptık, eğer 2012’de o otellerde kaldıysanız Ipex sırasında fiyatlar daha düşük olacak. Önümüzdeki aylarda Ipex websitesi üzerinden ek indirim ve fırsatlar duyurmaya devam edeceğiz.” 130

Visitors planning to attend Ipex 2014 (24th – 29th March, London ExCeL) are invited to visit www.ipex. org to ensure they take advantage of deals and discounts on hotel rooms and flights to London from the event’s official travel and accommodation partners. Partnering with Events in Focus, Ipex 2014 has block booked 14,000 hotel rooms close to London ExCeL to ensure visitors wishing to stay near the exhibition have access to the most affordable options for all budgets – from as little as £60 per night through to £135 for options onsite. Meanwhile, Air Partner Travel, the organisers’ dedicated travel agency, will simplify the travel booking process for all visitors. By making use of this service, visitors from across the globe are guaranteed the most cost effective and time efficient travel options – such as group travel discounts and airport coordination – to ensure they maximise their time and financial investment to attend the show. The Ipex website also offers visitors a wealth of information that will help them make the most out of their time in London, including details on UK visa requirements and Ipex After Hours. Angelina Stojsavljevic, Group Marketing Manager for Ipex 2014, comments: “As part of Informa Exhibitions’ commitment to delivering a world-class event, we are confident that we’re working with the best suppliers to ensure visitors benefit from a host of exclusive deals, including travel and hotels for their time at the show. For instance, at many of the hotels we have reserved, the prices during Ipex will be lower than if you were staying there in 2012! We will continue adding additional deals and offers to the Ipex website over the coming months, and encourage visitors to check back on the dedicated pages to ensure they maximise on all the added benefits Ipex 2014 will offer.”



ipex 2014

matbaa&teknik

Her Zaman Mevcut Olan Kanalların Olduğu Bir

Dünyada Baskının Rolü The Role of Print in an Omni-channel World “Son bir kaç senede talepte yaşanan değişiklikler dolayısıyla baskı dünyası ciddi bir dönüşüm geçirdi. Hacimler düşüyor, fiyatlar üzerindeki baskılar artıyor ve şirketler kapanırken fazla kapasiteden hala kurtulunamıyor. Bunu St Ives’da yaşadık ve rekabet gücünü arttırmak için kapadığımız, ya da birleştirdiğimiz şirketler oldu. Hatta şu soruyu soranlar bile oldu: baskının bir geleceği var mı? Diğer yandan şu anda baskı dünyasında birçok yenilik var. Örneğin 3D baskı ve zenginleştirilmiş gerçeklik alanında ciddi gelişmeler var, bunlardan bazıları şimdiden tüketicilerin ve medyanın dikkatini çekiyor ve sektöre pozitif PR sağlıyor. Bu zorlu zamanlarda yeni yatırım düşünmek zor olsa da, şu anda doğru seçim olabilir.

Tüketici Pazarlaması Dünyanın değiştiğini görmek için çok uzağa bakmamıza gerek yok. Tüketiciler daha önce hiç olmadıkları kadar ‘dijital’. Örneğin St Ives’da yaptığımız araştırma Y neslindekilerin %78’sinin her hafta sosyal paylaşım sitelerini kullanırken %56’sı Facebook’suz yaşayamıyor. Bu değişimin etkisi, bu yaş grubunun ilk gerçek dijital nesil olması. Daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde birbirleriyle ve dünyanın geri kalanıyla bağlantıda olmayı, ve bilgiye her zaman ulaşabilmeyi istiyorlar. Konu satış ve pazarlamaya geldiğinde, bu yeni tüketici gruplarının ikna edilmesi ve bilgiye ulaşabilmesi gerekiyor. Etkilenmek artık, satıcının gerçekleştirdiği tek yönlü bir işlem değil. Bu yeni tüketiciler birbirlerini dinliyorlar ve birbirlerinden çok fazla etkileniyorlar. Örneğin %76’sının kredi kartı seçimlerinde arkadaşlarından ve iş arkadaşlarından etkilendiği, ve %43’ünün sosyal medyadan etkilendiği anlaşıldı. Artık markalar gündemi belirleyemiyor ve bu nedenle onların koşullarının anlaşılması ve yeni şartlara göre hareket edilmesi gerekiyor. Ve bu sayede Y nesili, bir sonraki nesil olan Z, teknik olarak daha yetenekli, internete daha fazla bağımlı.

Omni-kanalı Markalarla etkileşim kuran tüketicilerin

132

%60’ından fazlası bunu çok-kanal üzerinden yapıyor. Bu nedenle pazarlamacıların tutarlı ama kanal-ilişkili olması gerekiyor. Bu çeşitlilik dolayısıyla pazarlamacıların özel tüketici tercihlerini belirlemesi, farklı kanallardan pazarlama ekiplerini entegre etmesi ve üstün ve tutarlı bir deneyim sunmak için veri depolarını uyumlaştırması gerekiyor. Dünyanın nasıl değiştiğini gerçekten görmek istiyorsanız, 20’lerinde biriyle alışverişe çıkın ve deneyimin mağazada ya da online olarak alışkın olduğumuz doğrusal alımlardan ne kadar farklı olduğunu görün. Herşey mobile bağlı; tüm deneyim eldeki telefona bağlı ve interaktif. Araştırma ve fiyat karşılaştırması, tekliflerin kontrol edilmesi telefondan yapılıyor. Ayrıca en ucuz seçeneği bulma gibi bir imkan da var. Burberry, H&M, ve Diesel gibi mağazalar, fotoğraflarını satın almadan önce online olarak paylaşılmasına izin veren bedava wi-fi ve mirror imkanları sunuyor. Genelde ürünler mağazada görüldükten sonra internetten sipariş veriliyor. Bu sadece fiyat açısından değil aynı zamanda daha rahat olduğu için tercih edilen bir işlem. McVities, Heinz, Cadbury ve Budweiser gibi bazı markalar, Blippar gibi araçlar kullanarak on-pack servis sunuyor. Ayrıca bunlar sadece teklif değil; genelde bir yarışma ya da oyun şeklinde oluyor. Bu yenilikler heyecan verici olsa ve kanalların birleşmesine yol açsa da, hala o kadar kişiselleşmiş değil. Bir sonraki adım içeriği bireylere göre özelleştirmek ve hem mağazada hem de online olarak daha kişiselleşmiş bir deneyim sunmak.

Baskının geleceği Peki bu teknoloji çağında baskının rolü nedir? Pazarlamacılar genelde pazarlamayı, bir dizi bireysel kanal olarak görürler. Müşterilerin davranışları değiştikçe geleneksel ve dijital kanallar arasındaki çizgi de anlamsız hale geliyor; müşteri çevrimin her aşamasında hem eski hem de yeni kanallar ağırlık kazanmaya başlıyor. Pazarlamanın geleceğinde tüm medya doğru zamanda ele alınıyor ve basılı medya da bu harmanın temel bir parçası. Baskılı medya da dahil olmak üzere medyayı kombine etmenin tek başına sadece bir medyadan ziyade daha etkili bir iletişim aracı meydana getirdiğine dair

“The world of print has been through turbulent times over the last few years as a result of changes in demand. Volumes are down, there has been downward pressure on prices, and whilst we have seen businesses closing excess capacity remains. We have experience of this at St Ives and have closed print businesses and consolidated others to ensure longer term competitiveness. Some people are even asking the question: Is there a future for print? On the flip side, there are lots of innovations in the world of print at the moment. For example there is a great deal of excitement about 3D printing and augmented reality, some of which is capturing consumer and media attention and bringing some positive PR into the sector. As difficult as it is to contemplate investment in new opportunities during these difficult times, it may well prove to be the right time.

Consumer Marketing We don’t have to look very far to see that the world is changing. Consumers are much more ‘digital’ than has ever been the case before. For instance, our own research at St Ives shows that in Gen Y (18 to 30 year olds), 78% use social networks every week and 56% say that they could not live without Facebook. The impact of this change is that this age group are the first truly digital generation. They are connecting with each other and the rest of the world in a way that we have never seen before, and they expect information to be always available and relevant. When it comes to sales and marketing, these new consumer groups need to be convinced and have access to information. Being influenced is no longer a one-directional process by the seller. These new consumers listen to each other and are very open to peer influence. For example, we found that 76% said they would be influenced by friends and colleagues when choosing a credit card; 43% said they would be influenced by social media. The challenge is that brands can no longer dictate the agenda and, as with any group of individuals, there is no silver bullet; you need to properly understand them and engage with them on their terms.


ipex 2014

birçok araştırma var. Tekrar Y nesiline dönecek olursak, Royal mail ve fast.Map’in yaptığı araştırmalara göre, bu nesiller direkt posta iletişimini açıp okuma ihtimali en yüksek olan kişiler. Yani çok fazla email almasalar da aldıklarında bununla ilgileniyorlar, ama yine de ilgilerini çekecek birşey olması gerekiyor. Bu nesil genelde direkt posta kampanyalarında dikkate alınmıyor, oysa ki posta diğer medya ile birlikte kullanıldığında çok etkili olabilir. Mağazada basılan Satış Noktası (POS)’un, cep telefonları üzerinden dijital ortama aktarılması gerekiyor. Hatta mümkünse kişiselleştirilmiş mağaza içi deneyimi de son derece faydalı olur. Bunu gelişen QR kodları olarak görüyoruz. Sonuç olarak baskılı materyal ve veri, interaktif bir deneyim meydana getiriyor. Dış ortam medyasının bu kadar yaygın olduğu günümüzde daha ucuz dijital tabelalara doğru bir yönelme olacağı açık. Dergiler ve gazeteler için de bu model değişiyor ve değişmeye devam edecek; basılı kopyalar düşmeye devam edecek ama tamamen kaybolmayacak. Bununla birlikte fiziksel kopyanın satın alınmasıyla müşteri dijital versiyona ücretsiz olarak erişebilecek. Dolayısıyla konu yine seçime dönüyor- tüketicinin neyi, nerede istediği. Rahatlık sunulması daha fazla tüketim sağlayacak. Reklamın hem yazılı hem de online olması gerekiyor. Reklamcıların çözmesi gereken basılı olanı birey için nasıl ilgi çekici hale getirecekleri. Kitapların da benzer bir gelişim yaşayacağını düşünüyoruz, dijital e-kitap ve fiziksel kitapların bir paket haline geldiğini ve birlikte satın alındığını görüyoruz. Fiziksel kitaptaki içerik, internete bağlı olunduğunda e-kitap içinde canlanıyor. Dünya dijital hale gelse de, fiziksele duyulan ihtiyaç ve istek her zaman mevcut olacak.

Özet Çok büyük bir baskı grubu olarak, piyasamızın son birkaç senede değiştiğini gördük. Ekonomik kriz ise bu değişimi başlatan tetikleyici oldu. İleriye doğru planlama yaptık ve çalışma şeklimizi değiştirdik, veri ve dijitale kucak açtık ve böyle yapmaya devam edeceğiz. Ama bu, baskıya önem vermediğimiz anlamına gelmiyor. Tam aksine, hala sunumumuzun önemli bir parçası ve öyle kalmaya devam edecek. Baskı için bir gelecek var ama tek başına değil. Bir markanın bireye sunulmasında kullanılan çeşitli medyalardan birisi olacak. Baskının içerik ve pazarlama mesajlarının iletiminde hala çok önemli olduğunu ve önemli olmaya devam edeceğine inanıyoruz.

matbaa&teknik

And this is just Gen Y, the next generation, Gen Z, are even more technically savvy, more plugged in and more sceptical of what they see as the big brand consumer world.

Omni-channel More than 60% of consumers who interact with brands do so through multiple channels, which means that marketers have to be consistent, but channel-relevant, with brand and shopping experiences. This diversity demands that marketers map specific consumers’ purchase journeys, integrate marketing teams from different channels, and harmonise data repositories to deliver a superior and consistent experience, online and offline. If you really want to see how the world is changing, go shopping with someone in their mid-20s and watch how the experience is very different from the linear purchasing we are used to, either in-store or on-line. Everything is mobile driven; the whole experience is done with phone in hand and is interactive. Research and price comparison, and offer checking, is done on the hoof, there is always an element of finding the best deal, and getting any purchase ratified by friends, and sometimes not friends. Shops like Burberry, H&M and Diesel are starting to provide free wi-fi and mirrors linked to the internet to allow photographs to be shared online before purchase. Purchases are often made online for products seen in store, which are then delivered home, this is not just price driven but because it is more convenient. Some brands, such as McVities, Heinz, Cadbury and Budweiser are offering on-pack engagement via mobile using tools such as Blippar. And these are not just offers; often they are competitions or games. While these innovations are exciting and leading to a convergence of channels, towards an omni-channel presence for retail brands, it is still not that personal. The next step is to use preferences to tailor content for individuals and provide a more personal experience both in-store and online.

The Future of Print So what role is there for print in this technology driven age? Often, marketers treat marketing as a series of individual channels rather than composing those channels into a unified whole that guides customers from discovery to purchase and beyond. As customers’ behaviours have evolved, the line between traditional and digital channels has become meaningless: both old and new channels feature heavily at every stage of the customer life cycle. The future of marketing is one in which all media are considered at the right time,

and printed media are a key part of this mix. There have been many studies that show that combining media, including printed media, creates a much more effective communication vehicle than just one media on its own. For example, direct mail combined with online and donations through text message has created a huge impact in the charity sector. Going back briefly to Gen Y, according to some recent research from Royal Mail and fast.MAP, they are the generation most likely to open and read a direct mail communication. So, while they don’t get much mail, they engage with it when they do, but it needs to be relevant, personal and exciting to drive the customer to engage through other channels. This generation is often lost in direct mail campaigns, but the influence of mail, coupled with other media can be very effective. In-store printed Point of Sale (POS) needs to be coupled with digital engagement via mobile phones and possibly digital displays to provide a personalised in-store experience. We see this as evolved QR codes, embedded in the product linked to personal customer information that provides something unique; an offer, competition or maybe something fun. The key is that the printed material and the data combined create an interactive experience. In the world of outdoor media, there will clearly be a migration towards cheaper digital display in the future. However, the idea of huge digital displays everywhere that display personal offers for each consumer, still seems unlikely. What is more likely outdoor is printed display with embedded content to be released, again via mobile. Coupled with areas such as augmented reality, this will create a new dimension in the advertising world. For magazines and newspapers, the model is changing and will continue to change; printed copies will continue to decline but will not disappear completely. However, by buying the physical copy, the customer will get access to the digital version for free. It therefore comes back to choice – what the consumer wants, where they want it. Convenience will ultimately result in higher consumption. Advertising needs to span both, on the page but also online, joined up and personal. The question for advertisers is how to lift what is on the page to make it relevant to the individual. We also believe that books will evolve in a similar way, with the digital e-book and physical paperback becoming a package, where both are bought at the same time. Content in the physical book can then come alive in the e-book when connected on-line. As much as the world becomes digital, there will always be the need and the desire for the physical as well. 133


ipex 2014

matbaa&teknik

Ipex 2014 Master Sınıflarında Büyüme ve Üretim Etkinliği Ele Alınacak Ipex 2014 Master Classes to Promote Business Growth and Production Efficiency Oturumlar maliyet düşürme, kârlılığı ve şirket Theatre sessions to provide practical ways to cut costs, değerini arttırmak için pratik metotlar sunacak make money and increase the value of your business

Ipex 2014, yaptığı açıklamayla Master sınıfları hakkında yeni bilgiler verdi. Printfuture’dan Neil Falconer tarafından organize edilen Master sınıfları şirket büyümesi, üretim etkinliği gibi konulara odaklanacak ve alt konular olarak satışta çeşitlilik, ve teknik gelişim temalarını ele alacak. Etkileşimli oturumlar ile katılımcılara en az üç pratik metot sunularak günümüzün rekabetçi piyasasında nasıl olumlu bir fark yaratabilecekleri konusunda yol gösterilecek. Bu ister paradan tasarruf, ister karlı gelir kaynakları ister, şirketin genel değeri olsun, ele alınan konularda kapsamlı bilgiler sunulacak.

Ipex 2014 has today released further details on its comprehensive content programme, providing an update on its Master Classes. Organised by Printfuture’s Neil Falconer, the Master Classes – which will focus on the theme business growth and production efficiency for SME printers – will cover an inspiring blend of sales, production efficiency and technical development themes. The interactive sessions have been designed to provide participants with at least three proven practical actions to take away that will make a positive difference to their business in today’s competitive market – whether it’s saving money, growing profitable revenue streams or increasing the overall value of their business.

Verimi Artıracak “Günümüzün KOBİ matbaacıları her yönden bir çok zorlukla karşı karşıya ve sadece ayakta kalabilmek için ciddi bir çaba göstermeleri gerekiyor” diyen Printfuture Yönetim Direktörü Neil Falconer sözlerine şöyle devam ediyor: “Piyasada kullanılabilecek çok harika yeni baskı uygulamaları ve piyasa fırsatları var ama öncelikle temel konulara odaklanmak gerekiyor. KOBİ matbaacılarına verdiğimiz danışmanlık kapsamında dijital ve çapraz medyaya odaklananların genelde planlama eksikliği, verimsiz üretim ve verimsiz satış süreçlerinden zarar gördüğünü görüyoruz. Ipex Master sınıfları bu alanlardaki gelişimlerine yardımcı olacak.” Bu iki oturumun her birinde bir günlük tema olacak, ve pratik durumlar ve örnek vakalar işlenecek. Her gün gerçekleşecek olan ‘bir uzmana sorun’ panelinde ise, matbaacılar mevcut satışları, pazarlama yaklaşımları ve çapraz medya hizmet fırsatları hakkında akıllarındaki soruları sorabilecekler. İşlenecek konular arasında şunlar yer alıyor:

Hangi konular işlenecek? Renk yönetimi– renk yönetimi nasıl para

134

For more efficiency tasarrufu sağlar ve satışları arttırır Çevre – çevre dostu çabalarınız maliyetleri nasıl düşürür ve nasıl yeni müşteriler kazandırır İş yönetimi– iş planlaması nasıl daha fazla kar sağlar İş akışı – şirketiniz için doğru yazılım ve iş akışı çözümlerinin belirlenmesi Web-to-print– W2P’den planlama ve kar Yeni baskı satmak – daha yüksek marjlar ve satış dönüşümü için çözüm satma Pazar istihbaratı – nasıl uzman olunur ve daha iyi istihbarat sayesinde nasıl daha fazla müşteri kazanılır Yeni baskının pazarlanması – matbaacılar için pratik pazarlama ipuçları ve gelirlerin arttırılmasında pazarlamanın nasıl kullanılabileceği Satış teknikleri– işe almada dikkat edilecekler, katma değerli satışların arttırılması, karlı müşterilerin çekilmesi, ve mevcut müşteri tabanının profilinin çıkarılması

“Today’s SME printer faces challenges from all angles and is under increasing pressure to improve business results just to survive,” says Neil Falconer, Managing Director of Printfuture. “There are a fantastic range of new print-related applications and market opportunities to take advantage of, but first and foremost you have to get the basics right. In all the consultancy work that we do for SME printers, even the bigger, more digital and cross media savvy ones are often let down by a lack of planning, inefficient production and an ineffective sales process. The Ipex Master Classes will help them improve in these areas.” Each of the two theatres will have a theme for the day, with an engaging mixture of practical sessions and inspiring case studies. A daily ‘Ask the Expert’ lunchtime panel debate will explore a range of relevant topics that will help printers audit their current sales and marketing approach and identify additional digital and cross media service opportunities to expand their business.


ipex 2014

Geniş format – geniş format implementasyonu için planlama ve geniş format piyasasında nerede para kazanılır Paketleme – paket pazarına başarılı bir şekilde nasıl girilir Finans – yatırım yaparken temel faktörler ve küçük şirketler için on finansal ipucu Falconer sözlerine şöyle devam ediyor: “Master sınıf oturumlarında hem şirket sahibi hem de satış ve üretim ekipleri için destek olacak. Oturumlar öyle verimli olacak ki gün sonunda ofiste geçirdiğiniz en verimli gün olduğunu düşüneceksiniz.’

Ipex 2004’ün etkinlik müdürü Trevor Crawford’un yorumu ise şöyle: ‘Ipex 2014, baskı ve iletişim sektöründe herkes için bilgi ve eğitim kaynağı haline dönüştü. Master sınıfları da bunun önemli bir parçası. Baskı uzmanları tarafından dizayn edilen ve kontrol edilen bu oturumlarda temel noktalara geri dönecek ve başarılı bir şirket için doğru temellerin kullanıldığından emin olacağız.’

matbaa&teknik

Topics include: Colour management – how colour management can save you money and grow sales Environment – how your green credentials can reduce costs and attract new business Business management – how business planning can make you more profitable Workflow – determining the best software and workflows solutions that are right for your business Web-to-print – planning and profiting from W2P Selling ‘new’ print – solution selling for higher margins and sales conversion Market intelligence – how to become an expert and win clients with better business intelligence Marketing ‘new’ print – practical marketing tips for printers and how to utilise marketing to grow revenues Sales techniques – how to recruit, grow added-value sales, attract profitable clients and profile existing client base Wide format – how to plan for wide format implementation and where to make money in the wide format market

Packaging – how to successfully enter the packaging market Finance – key factors when making investments and top ten financial tips for small companies Falconer continues: “The Master Class sessions are focused on the here and now. There will be practical support not just for the owner of the print business but also for his sales and production team. The sessions are designed to be the best day you never spent in the office – it is a fantastic opportunity to learn from a great line-up of industry experts.” Trevor Crawford, Event Director, Ipex 2014, comments: “Ipex 2014 has been developed as a source of information and education for everyone in the print and communications industry, and the Master Classes are an important part of this. Designed and overseen by print experts, these sessions will go back to basics and ensure that the right foundations are there to be a successful print enterprise.” To attend the free Master Classes, visitors should pre-register at www.ipex.org.

135


ipex 2014

matbaa&teknik

360 Komitesi’nden Ipex 2014’e Destek Ipex 2014 Receives Strong Endorsement From 360 Committee The Ipex 2014 360 Committee met with Ipex event organisers in London last month to discuss plans for the event (24th – 29th March at ExCeL London). The committee deliberated the best ways to combine the event’s features and robust content programme to ensure maximum visitor engagement and benefits, in addition to the wealth of technologies that will be showcased by exhibitors.

Ayaktakiler s/s Andrew Thornhill (Informa Exhibitions), Scott Logie (St Ives), Norman Revill (York Mailing and Pindar), Richard Allen (AD Communications), Jon Bailey (ProCo), Malcolm Lane-Ley (Anton Group), Ruth Clougherty (Informa Exhibitions), Tim Ainsworth (Communisis), Roger Pitt (Headley Brothers), Angelina Stojsavljevic (Informa Exhibitions) Oturanlar s/s Elni Stofberg (AD Communications), Trevor Crawford (Informa Exhibitions), Patrick Martell (St Ives), Amanda Lovelock (Honda Trading Europe Ltd.) Ipex 2014 360 Komitesi, geçtiğimiz ay etkinlikle ilgili planları konuşmak üzere Ipex yetkilileriyle buluştu. (Etkinlik 24 – 29 Mart’ta ExCeL London’da gerçekleştirilecek) Komite, etkinliğin özelliklerini ve sağlam içerik programını bir araya getirerek nasıl maksimum katılımcı sayısını ve faydayı yakalayabileceklerini müzakere etti. Toplantıda ayrıca fuar katılımcılarının tanıtacağı teknolojilerin çokluğu da masaya yatırılan konular arasındaydı. Honda Trading Europe Ltd Baskı Uzmanı, Özel Ürünler ve Materyaller Grubu’ndan Amanda Lovelock, “Şartname hazırlayan ve pazarlamacılar için Ipex, en yeni baskı uygulamaları, imkanları ve çok kanallı pazarlama kampanyalarına nasıl uyacağı hakkında bilgi alma fırsatını sunacak. Uygulanabilecek birçok fikri ve paketi getirmeyi vaat eden Inspiration Avenue ve Future Innovations gibi özellikleri görmeyi dört gözle bekliyorum” açıklamasını yaptı. “Ipex 2014, bir şekilde baskı endüstrisinde bulunan herkese bir şeyler sunacak – baskı işi sahibi olsun, satış müdürü olsun, şartname hazırlayanlar olsun ya da baskı operatörü olsun-“ yorumunu yapan Headley Brothers Sorumlu Müdürü Roger Pitt, “Günümüzde endüstrideki gerçek sorunların ve trendlerinden üstesinden 136

gelmek için düzenlenen ve bu kadar geniş yelpazede sunulan eğitim ve düşünce liderliği oturumları ve en yeni ve gelecek teknolojilerle Ipex 2014, her baskıcının işine gerçekten katma değer sağlamayı vaat ediyor, bu da Ipex 2014’ü kaçırılmaması gereken bir etkinlik yapıyor” açıklamasını yaptı. St Ives CEO’su ve Ipex 2014’ün Başkanı Patrick Martell son olarak şunları kaydetti: “Açılışa 5 ay kala Ipex 2014 kapılarını London ExCeL’de açtı, Ipex 360 Komitesi endüstrinin önümüzdeki sene mutlaka katılınması gereken bu etkinliği için yapılan hazırlıklar ve planlarla ilgili organizatörlere paha biçilemez tavsiyeler sundu.” Önümüzdeki Ipex 360 Komite buluşması Aralık 2013’te gerçekleşecek.

Amanda Lovelock, Print Specialist, Special Products & Materials Group at Honda Trading Europe Ltd, comments: “For specifiers and marketers, Ipex will provide the opportunity to see and hear about the latest print applications and opportunities, and how it fits in with multi-channel marketing campaigns. I look forward to seeing features like Inspiration Avenue and Future Innovations that promise to deliver a host of ideas and takeaways that can be put into practice.” “Ipex 2014 will offer something for anyone involved in some shape or form with the print industry – whether they’re a print business owner, sales manager, specifier or press minder,” comments Roger Pitt, Managing Director of Headley Brothers. “With such a wide range of educational and thought leadership sessions to tackle the real issues and trends in the industry today, coupled with the newest and future technologies, Ipex 2014 promises to add real value to any printer’s business, making it an event not to be missed.” Patrick Martell, St Ives Chief Executive and Ipex 2014 President, concludes: “With five months to go until Ipex 2014 opens its doors at London ExCeL , the Ipex 360 Committee has provided the organisers with invaluable input to ensure the fundamental preparations and plans are in place to make it the industry’s must-attend event next year.” The next Ipex 360 Committee meeting will take place in December 2013.


ipex 2014

matbaa&teknik

Future Innovations Alanı

Ipex 2014’de Baskının Geleceği Ele Alınıyor

Ipex 2014 Addresses The Future of Print With Future Innovations Zones Ipex 2014 ziyaretçileri, önümüzdeki birkaç senede hızlı bir büyüme göstereceğe benzeyen baskı ürün ve teknolojilerini görme imkanına sahip olacaklar.

Covering photo products, digital print on packaging, 3D printing and printable electronics, the Future Innovations zones on the show floor will showcase examples of these products, as well as the technologies and relevant suppliers that will help print service providers expand into these areas.

ziyaretçiler bu yükselen pazardaki fırsatları görecek ve nasıl yararlanabileceklerine dair örneklerden faydalanabilecekler. Bu yeni alan, on sene önceki foto albümlerinin yükseliş trendine benzerlik gösteriyor. 3D Baskı alanında ise potansiyeli açısından şaşırtan bir teknoloji ele alınacak. Baskıda tamamen yeni bir alan olarak matbaacıların kendileri ve müşterileri için kullanabilecekleri uygulamalar üzerine odaklanacak.

The whole production chain – from websites to printing technologies, binding and dispatch – will be represented in the Photo Products Zone. Printers will also be shown how they can maximise profit margins by easily setting-up websites for consumers to upload pictures for photo albums, calendars and other personalised products.

Basılabilir Elektronikler Bölümünün ziyaretçileri, farklı baskı teknikleri kullanılarak üretilebilecek ürünlerin örneklerini görecekler. Baskılı elektronikler artık laboratuvardan proof-ofconcept üretim aşamasına geçtiği için bu bölümde sektörün ihtiyaç duyacağı büyük miktarda üretimin nasıl yapılabileceği konusuna odaklanılacak.

Future Innovations bölümünde önümüzdeki birkaç sene ciddi bir büyüme göstermesi beklenen baskı ürün ve teknolojileri sergilenecek. Fotoğraf ürünleri, ambalaj üzeri dijital baskı, 3D baskı ve üzerine baskı yapılabilir elektroniklere odaklanacak Future Innovations alanında baskı hizmetleri sunucularının bu alanlara girişlerinde ihtiyaç duydukları her türlü hizmet de sunulacak. Websitelerinden baskı teknolojilerine kadar tüm üretim zinciri Fotoğraf Ürünleri Alanında temsil edilecek. Matbaacılara, tüketicileri için foto albümleri, takvimleri ve diğer kişiselleşmiş ürünlerini yükleyebilecekleri websiteleri kurarak kârlılıklarını maksimuma çıkarılabilecekleri gösterilecek. Ambalaj üzerine Dijital Baskı bölümünde ise

Ipex Future Innovations küratörü Gareth Ward şu yorumu yapıyor: “Bu yükselen teknolojiler ve süreçler, yepyeni ve heyecan verici fırsatlar sunuyor- baskı hizmeti sunucuları fuar sırasında geçirecekleri zamanı bu dört bölüm arasında iyi bölüştürmeliler. Ayrıca pazarlama hizmetleri toplumunun, pazarlama miksine değer katacak alanları iyice anlamlarına da yardımcı olacak. Ipex 2014, baskı sektörünün önümüzdeki birkaç yılda nasıl şekilleneceğinin rahatça görülebileceği ideal bir etkinlik.”

Gareth Ward Hakkında Print Business editörü Gareth Ward tüm kariyeri boyunca baskı sektörü hakkında yazılar yazdı. 360 derece perspektifi, tarafsız yaklaşımı, akıcı üslübu, ve analitik düşünce yapısı Ward’ı, İngiltere ve Avrupa’nın en seçkin yazarlarından birisi yapıyor. Print Business, Ward’ın yönetiminde matbaacılık alanında mükemmel bir gazetecelik ve dergicilik örneği olarak ün kazandı.

In the Digital Print on Packaging Zone, visitors will learn about the range of opportunities that lies in this emerging market, which is often compared to where photobooks were a decade ago, while the 3D Printing Zone will address a technology that is both fascinating in itself and staggering in its potential. As a completely new field for print, it will focus on applications that printers can exploit for themselves and their customers. Visitors to the Printable Electronics Zone will see examples of products that can be created using different printing techniques, including litho, flexo, gravure or inkjet. As many of the opportunities with printed electronics have now moved from lab testing to proof-ofconcept production, this zone offers the ideal opportunity for printers to explore how they can get involved to deliver the high volumes of printed electronics the industry will require. Gareth Ward, Ipex Future Innovations curator, comments: “These emerging technologies and processes offer a wealth of new and exciting opportunities – print service providers should definitely plan to spend time in the four zones during their time at the show, while it will also provide excellent insight for the marketing service community to understand the growing areas of applications that add value to the marketing mix. Ipex 2014 is the ideal event to investigate how the print industry will be influenced over the next few years, and to meet with relevant suppliers to ensure they’re fully up-to-date when looking at the future strategic direction of their businesses.” 137


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Labelexpo Europe, Piyasadaki İyimserliğin Arttığını Gösteriyor Bumper Labelexpo Europe Reflects Growing Market Optimism Etiket ve baskı sektörünün en önemli ürün lansmanı platformu olarak Labelexpo Europe 2013’de, baskı makineleri, yan ürünler ve tüketim malzemeleri de dahil olmak üzere 150 yeni ürün tanıtıldı.

Labelexpo Europe 2013 katılımcı kayıtları açısından rekor günleri yaşadı. 24-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen fuar Brüksel Expo’nun yedi fuar salonunun tamamını (ilk defa) kapladı ve 158 ülkeden 21 bin 795 ziyaretçi (2011 yılına göre %11 artış) 600’a yakın katılımcıyı ziyaret etti (2011’de 550 katılımcı). Labelexpo Europe, sektör için önemini bir kere vurgularmışçasına 31 bin m2’ye yayıldı. Bu da fuarın 33 yıllık tarihindeki en büyük rakam.

150 Yeni Ürün Tanıtıldı Etiket ve baskı sektörünün en önemli ürün lansmanı platformu olarak Labelexpo Europe 2013’de, baskı makineleri, yan ürünler ve tüketim malzemeleri de dahil olmak üzere 150 yeni ürün tanıtıldı. Özellikle dikkat çekici lansmanlar arasında Epson’un Sure PrecisionCore teknolojisi ve Surepress L-6304 UV mürekkepli etiket 138

Lisa Milburn, managing director of Labelexpo Global Series remarks: “With the Eurozone now out of recession, confidence and optimism is beginning to return to wider global industry and converters are starting to invest in their businesses again.

baskı makinesi, Mark Andy’nin flekso baskı çözümleri (performans serisi P3 ve P5 dar-web), Ritrama’nın Core Linerless Solutions sistemi ve Stork Prints’in yeni DSI UV inkjet etiket baskı makinesi bulunuyor. Piyasa önderi katılımcılar arasında Avery Dennison, Durst, EFI, Gallus, HP Indigo, Mark Andy, MPS, Nilpeter, UPM Raflatac ve Xeikon sayılabilir. Fuar sonunda 2015 edisyonu için fuar alanının %86’sı rezerve edilmişti, ki bu, bugüne kadar sağlanan en yüksek rakam. Labelexpo Europe 2013, yenilikler de sundu. Örneğin ambalaj workshop’unda hem dijital hem de geleneksel baskının karton ambalaj, kapak laminat ve stand up pouch dekorasyonu

Labelexpo Europe 2013 has reported its largest ever edition with record-breaking attendance figures. The show, which took place 24-27 September, covered seven of Brussels Expo’s exhibition halls for the first time and attracted 31,795 visitors (up 11% on 2011) from 158 countries (up from 123 in 2011) and just under 600 exhibitors (up from 550 in 2011). Underlining the show’s importance to what is the fastest growing sector of the


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

wider print industry, Labelexpo Europe occupied 31,000sqm; its largest show floor size in its 33 year history.

150 new products As the label and package printing industry’s major platform for product launches, Labexpo Europe 2013 saw the unveiling of over 150 new products including presses, ancillaries and consumables. Big launches included Epson’s Sure PrecisionCore technology and its Surepress L-6304 UV ink label press, Mark Andy’s flexo printing solutions including the Performance Series P3 and P5 narrow-web presses, Ritrama’s Core Linerless Solutions system and Stork Prints new DSI® UV inkjet label printer. Numerous market leading exhibitors increased their presence at 2013’s event including Avery Dennison, Durst, EFI, Gallus, HP Indigo, Mark Andy, MPS, Nilpeter, UPM Raflatac and Xeikon. By the end of the show, 86% of the space had already been rebooked for the 2015 edition – the highest ever onsite rebook rate. Labelexpo Europe 2013 also welcomed the successful debut of several new busy feature areas. The Package Printing Workshop showcased the opportunities both digital and conventional printing can bring to folding carton, lid laminate and stand up pouch decoration. The Inkjet Trail put the different available inkjet technologies under the spotlight and compared their results when producing identical label designs on the same label stocks.

Confidence and optimism is beginning to return to wider global industry

için sunduğu fırsatlar sergilendi. Inkjet Trail, farklı inkjet teknolojilerine dikkat çekti ve aynı etiket stokları üzerinde baskı yaparak sonuçların karşılaştırılmasını sağladı.

İyimserlik ve güven geri döndü Labelexpo Global Series’in yönetim müdürü Lisa Milburn şöyle açıkladı: “Eurozone’un ekonomik krizden çıkmasıyla, iyimserlik ve güven global sektöre dönmeye başladı. Bu nedenle converter’lar da yatırımlara başladılar. Bu

seneki Labelexpo Europe, hiç şüphesiz ki dünya sınıfında bir etkinlik! Üretici ve tedarikçilerimizin burada satış yaptığını gördüğümüzde Labelexpo Europe’un, etiket ve ambalaj baskısı sektöründeki en iyi satan platform olduğunu anlıyoruz. Çeşitli ürün gruplarında sürekli yenilikler yapıldığını görüyoruz. Etiket ve ambalaj piyasasındaki sürdürülebilir gelişim, ciddi siparişlere dönüyor. Labelexpo Europe’un, ciddi satışlar sağlayacağını ve hatta birkaç tane baskı makinesinin şimdiden sipariş edildiğini katılımcılarımızdan birçok kereler duyduk.”

Lisa Milburn, managing director of Labelexpo Global Series remarks: “With the Eurozone now out of recession, confidence and optimism is beginning to return to wider global industry and converters are starting to invest in their businesses again. This year’s Labelexpo Europe is without doubt another world-class event! Seeing our manufacturers and suppliers making sales here confirms that Labelexpo Europe is the best-selling platform in the label and package printing industry with printers prepared to spend high on capital equipment.” Milburn concludes: “Continued innovation across the various product groups and strong, sustainable growth in demand across the labeling and package printing market are being translated into sizeable order books. We’ve again had excellent feedback from exhibitors underlining that Labelexpo Europe is the show to secure significant sales with numerous reports of many presses being sold.” 139


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Yeni HP Indigo Gümüş Mürekkep’i piyasaya sunan

HP, Labelexpo’da Dijital Baskı Çözümlerini tanıttı HP Indigo WS6600 Digital Baskı için tanıttığı yeni gümüş mürekkebiyle etiket endüstrisinde dünya çapındaki liderliğini daha da ileriye götürdüğünü duyurdu.

HP, dünya çapında satılan 500’den fazla HP Indigo WS6000 serisiyle de Dijital Baskı sektöründeki büyüme hızını koruduğunu açıkladı. HP Indigo dijital baskı makineleri ile basılmış etiketlerin hacmi, yıllık bileşik büyüme oranı yüzde 5’ten az olan pazar büyümesini çarpıcı bir şekilde geride bırakarak 2013’ün 3. çeyreğinde, gecen seneye oranla, yüzde 25’ten fazla büyüdü. Şirket aynı zamanda ambalaj portföyleri için yeni ve uçtan uca çözümlerinin yanı sıra baskı performansını da artıran HP Indigo WS6000 geliştirme paketinin pazarda gördüğü büyük ilgiye de tanık oldu. HP ayrıca Labelexpo 2013’de ilk kez, HP Indigo 30000 Dijital Baskı makinesi üzerinde karton etiket üretimi için uçtan uca çözüm önerilerini sergiledi ve buna hem UV hem de sulu baskı-sonrası selektif kaplama yapan TRESU Group ürünü Tresu iCoat 30000’i de dahil etti. Sergilenen ürünler arasında pahalı araçlara ya da yorucu el müdahalelerine gerek duymaksızın artık maddeleri yok edecek ve baskılı 140

kutuları temizleyecek programlanabilir rulolar içeren Kama soyma ve temizleme ünitesi (SBU) de yer aldı. SBU böylece eksiksiz ve dijitale uyumlu sonlandırma çözümleri sağlamak üzere otomatik kayıt kameralı kalıp kesme ve folyo ünitesi olan Kama DC 76’ya katılmış oluyor. HP Indigo 20000 ve 30000 Digital Baskı makineleri, aile işletmelerinden endüstri liderlerine kadar yüzlerce matbaa ve markanın büyük ilgisini topladı. Çözümlerin ticari olarak 2014 senesi itibariyle ulaşılabilir olması bekleniyor. HP Indigo ile ilgili tüm gelişmeleri Labelexpo Europe’da HP’nin tüm dünyada etiket ve ambalaj iş geliştirme müdürü olan Christian Menegon’a sorduk: matbaa&teknik: Öncelikle etiketten ve WS 6600’dan bahsedelim. Buradan evimize döndüğümüzde HP’nin Labexpo Europe’ta sunduğu yenilikçi dijital etiket baskı makineleriyle ilgili aklımızda ne kalacak?

Christian Menegon: Bu sene WS 6600’a birkaç yeni özellik ekledik. Bu özellikler sayesinde makinenin kullanımı daha fazla otomatikleşmiş oldu. Amacımız makineyi daha verimli hale getirmekti. Kullanıcılara makinede daha fazla iş yapabilme imkanı sunduk. Labelexpo 2013’te bununla ilgili akıllarda kalacak olan ise; dijital dünyasında pek rastlanmayan ve yeni işlere kapı açacak olan metalik bir mürekkep tanıtmamızdı. Metalik mürekkep olmadan biraz işin hilesine başvurmak gerekiyordu, metalik bir medyayı alıp beyaz renk kullanarak gizlemek istediğiniz yerleri boyamak suretiyle metalik görüntü elde ediliyordu. Bu anlamda bizim ürettiğimiz dijital metalik mürekkep yeni işlerin kapısını açıyor. Daha opak olan sleeveler için düşük beyaz friksiyonlu yeni bir beyaz daha tanıttık. Bunun uygulama makineleri için çok faydalı olabileceğini gördük. Yine bunu daha verimli hale getirebilmek için düşük friksiyonlu lakın yerine kullandık. Konvansiyonel baskıda da yapıldığı gibi mürekkeplerimizi daha uyumla hale getirdik. Gördüğünüz gibi daha çok verimliliğe odaklanılmış durumda. Platform da hali hazırda iyi tanınıyor ve sektörde de kullanılıyor. Fuar başlamadan önce tüm dünyada bu platformda 500 adet 6600 makine satmıştık. matbaa&teknik: 20000 ve 30000 hakkında neler söyleyeceksiniz? Christian Menegon: Bir etiket fuarı olmasına rağmen her iki makineyi de bu fuara getirdik. Bu makinelerin etiket sektörüne satılmasını beklemiyoruz. Tabaka beslemeli 30000 makinesi karton ambalaj için kullanılıyor. Bobin beslemeli olan 20000 ise hem kendinden yapışkanlı hem de yapışkansız etiket yapabilir. Ancak bu makineler, performans ve özellik bakımından, daha çok esnek ambalaj ve slevelere uygun. Makineler birkaç ay içinde satışa sunulacak. Makinedeki teknoloji etiket teknolojisinde kullanılanla aynı ama sadece biraz daha geniş… Etikette ihtiyaç olan teknolojinin aynısına karton


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

ambalaj ve esnek ambalajda da ihtiyaç var. Şimdiye kadar eksik olan şey ise baskının genişliği için ihtiyaç olan teknoloji idi. Bu makineler Indigo’nun verdiği tüm kalite, renk ve performansı ihtiyaç olan yeni segmentlere taşıyorlar. matbaa&teknik: Bu makinelerden kaç tane kurmayı bekliyorsunuz? Christian Menegon: Başlangıçta satışlara hız verecek şeyin baskı olmasına gerek yok. Belirttiğim teknoloji elimizin altında ve yıllardır bilinen bir teknoloji. Pazara giriş hızını daha çok uygulamalar belirleyecek. Her teknoloji için geçerli olan bir örnek vermek gerekirse; esnek ambalajda gıda endüstrisine girdiğiniz zaman bazı yasal gerekliliklerle karşılaşıyorsunuz. Bunlara riayet etmek gerekir ancak riayet etmeden önce birkaç test yapmaya ihtiyacınız olacak. Kanıtlamalısınız… Eğer işe yaramazsa riske girmek istemeyip farklı bir yapıştırıcı kullanmayı denersiniz, sonra karşınıza başka engeller de çıkabilir. Tüm bunların test edilmesi ve onaylanması gerek. Gıda sektöründe ambalaj çok riskli, bu gıda yüzünden değil baskı yüzünden böyle. Tüm bunları halletmek de bir hayli zaman alıyor. Örneğin 20000 için düzenlemeler bir hayli katı. Uyulması gereken birçok kural var. Mürekkebin medya üzerindeki davranışıyla ilgili birçok sorun olabiliyor. Öte yandan karton ambalaj kısmında çok daha az kaygımız var. Bu anlamda karton ambalaj daha hızlı ilerleyecektir. matbaa&teknik: Herkes dijital baskının büyüdüğünü gözlemliyor ve bunu dile getiriyor. Aynı zamanda HP de büyüyor. Bu fuarda 20 yeni rakibiniz var. Bunların hepsi de UV inkjet kullanıyor. Pazarın bu yeni durumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz? Christian Menegon: Yarış içinde olmak güzel… Ancak asıl soru şu: “Biz neye ‘yarışma’ diyoruz?” Çok değişik dijital baskı çözümleri var. Aslına bakarsanız geçtiğimiz yıl 37 adet dijital etiket çözümü olduğunu söyleyen fuar katılımcısı vardı. Ancak bunlardan bazıları sadece masaüstü baskıcısıydı. Bazıları inkjet, bazıları kuru toner, bazılarıysa bizim gibi likit mürekkep kullanıyordu. Böyle bakarsak gerçekten başa baş bir yarışın mı içindeyiz? Bu gerçekten bir rekabet mi? Ofset ofsettir, flekso da flekso, bunların hepsi aynı… Fark, teknoloji tarafında ve mürekkep çeşidinde olacaktır. Bizim durumumuzda serigrafinin fleksoyla ve gravürle rekabet içinde olduğunu söylemek adil olur mu? Bu konvansiyonel bir baskı teknolojisi… Fakat bunlar birbirlerinden farklı işler yapıyorlar. Bunlar rakipten çok birbirini tamamlayan teknolojiler. Bir makine olarak entegre etmesi en kolay olan UV inkjet yükselişe geçiyor. Belirli bir karakteristiği var aynı zamanda Indigo’nun da kendince bir karakteristiği var. Rekabet içinde miyiz? Evet, aynı şeyleri yapabiliyoruz. Eğer UV iyileştirme

mürekkeplerinin karakteristiklerine bakacak olursanız, mürekkep yoğunluğu, renk yoğunluğu, dayanıklılığı, ve benzeri etkenler var ancak Indigo’nun sunacağı kaliteye sahip değil. Sizce bu rekabet mi yoksa birbirini tamamlamak mı? Eğer bir dijital baskı makinesini ele alacak olursanız birçok rakibi olduğunu göreceksiniz. Gerçek şu ki; biz bunların yapamadığı birçok şeyi yapabiliriz ama yaptığı birçok şeyi de yapamayabiliriz. Bir yandan biz de tamamlayıcı olabiliyoruz. Teknik olarak konuşacak olursak, biz pazar lideriyiz çünkü içinde olduğumuz rekabetten daha fazla şey sunabiliyoruz. Rekabetin içinde olmayı seviyoruz ve uygulamaya bağlı olarak rakibimiz daha iyi bir seçim olabilir. Ama hep birlikte, bir yatırımı düzenlemek gerektiğinde mümkün olduğunca fazla iş almaya bakıyoruz. Bu nedenle Indigo daha geniş spektrumda çözümler sunuyor. Diğerleriyle de diyaloğumuzu sürdürüyoruz. Çünkü bu bazı işler için iyi olabilir ve biz de diğer işler için iyi olabiliriz. Özetle, soru şu: “rekabet mi dostluk mu?” matbaa&teknik: Sorumluluk alanınız tüm dünyayı kapsıyor. Çalışmaktan en çok memnun olduğunuz bölge hangisi? Christian Menegon: Dünyayı dolaşma ve dünyanın her yerinden insanla tanışma ayrıcalığına sahibim. Keşke diğer insanların da bunu yaşama imkânı olsaydı. Evet, bu çok eğlenceli bir şey ama öte yandan Asya’ya ya da Latin Amerika’ya gittiğiniz zaman farklı kültürlerle tanışıyorsunuz. Birinin diğerinden daha iyi olduğunu söyleyemem, hepsi birbirinden farklı. Bu farklılıkları kabul ettiğiniz takdirde çok keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ben tüm dünyayı çok seviyorum. Birini diğerini tercih edemem. matbaa&teknik: Peki hangi bölgeler HP için memnun edici? Christian Menegon: Bizim getirdiğimiz teknoloji, işi doğru yapma anlamında bir rahatlık sunuyor. Sanayileşme anlamında ise Batı Avrupa ve Kuzey Amerika kesinlikle lider konumdalar; çünkü bu işi çevreleyen teknolojiler yıllardır orada. Dolayısıyla makinelerimizle bu pazarlara girmemiz diğer ülkelere kıyasla daha kolay. Bunu söylemişken; hızlı giriyoruz demek daha çabuk büyüyoruz anlamına gelmemeli. Hızlı büyümeleri Asya’da gördük. Orta Doğu’dan Asya’ya kadar

olan kısım dünyanın üretim yapan bölümü ve bu makineler için diğer ülkelerde olandan daha fazla talep var. Dolayısıyla en hızlı büyüme orada oluyor. Ancak bu, pazara girmenin kolay olduğu anlamına gelmiyor. Buna rağmen hala en iyi sonuçları Kuzey Amerika ve Avrupa’dan alıyoruz, bu arada gözümüzü de ilerleyen Asya pazarından ayırmamamız gerekiyor. matbaa&teknik: Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Christian Menegon: Dijital baskıdan bahsederken çok önemli gördüğüm bir şeyi belirtmek istiyorum. İlk olarak bir matbaacı dijital baskı konusunu düşünüyor çünkü bunu işleri konvansiyonel makinelere kıyasla daha verimli bir şekilde yapabileceği bir yöntem olarak görüyor. Bu bence doğru bir yaklaşım… Hesabını yapar, kullandığı kâğıt miktarını da hesaplar ve böylece yatırımını ayarlar, yatırımın geri dönüşünü de hesaplar. Ancak söylemek istediğim şu ki; bu matbaacıların büyük bir çoğunluğu bu şekilde çalışmaya devam ediyor, başka bir deyişle; iş iyi gitmiyorsa hemen diğer makineye geçme kararı alıyor, buna da bir diyecek yok. Ancak dijital baskı çok daha fazla imkân sunuyor fakat çok ciddi bir tanıtıma ihtiyacı var. Bunu söylerken üzülüyorum ama matbaacıların çoğunda pazarlama gücü yok. Müşterilerine çözümleri anlatma işini iyi yapamıyorlar ve bu nedenle birçok imkânı ve işi kaçırıyorlar. Bu da çok üzücü… matbaa&teknik: Öyle anlıyorum ki siz makinelerin kurulumunu yapmadan önce müşterilerinizi pazarlama konusunda eğitmelisiniz. Christian Menegon: İdeal olarak böyle yapılmalı, bu doğru. Kısa tirajlar için bu iyi bir teknoloji ama kısa tirajda katma değerli ürün, müşteri için çok daha değerli. Fakat anlatmazsanız size kimse bunu sormaz. Bu nedenle de müşteriye sunulan çözümler ve müşteri arasında kapamamız gereken bir boşluk oluşuyor. Bu sebeple de benim gibi iş geliştirme uzmanları matbaacılarla görüşüyor ve onları eğitiyorlar. Marka sahiplerine de bu işi yapabilecek teknoloji olduğunu anlatıyoruz ve ilgilenip ilgilenmediklerini soruyoruz. Cevap “Hayır” olabilir ama genelde çok şaşırarak kabul ediyorlar. Bir bilgi boşluğu var ve biz de bunu kapatmaya çalışıyoruz. 141


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Gallus Matbaası – Entegre Etiket Matbaaları Emre Tezcan: “Gallus bu fuarda bir etiket matbaasının tüm işleyişi üzerine odaklandı. CERM şirketinin satın alınması ardından yapılan Ar-Ge çalışmaları bir etiket matbaasının tüm süreçlerini yönetecek bir sistemi ortaya çıkardı ve biz Gallus standında tüm etiketçilere bu sistemi tanıttık.”

Flekso baskı teknolojisinin ve etiket endüstrisinin liderlerinden biri olan ve her Labelexpo’da önemli gelişmeler sunan Gallus, Labelexpo Europe 2013’de Gallus Matbaası ile karşımıza çıktı. Bu matbaanın içinde elbette bir takım yenilikler vardı ki bence bunların en önemlisi Linoprint L dijital UV inkjet baskı makinesiydi, CERM şirketinin satın alınması ardından ortaya çıkan matbaa yönetim sistemi bu Labelexpo’ya damgasını vurdu. Fuar esnasında yorgun düşülmüş bir günün son saatlerinde Heidelberg Türkiye Satış Müdürü Emre Tezcan’la bir araya geldik ve röportajdan öte keyifli bir sohbet yaptık: 142

matbaa&teknik: Bize Gallus Matbaasını biraz anlatır mısınız? Emre Tezcan: Gallus bu fuarda bir etiket matbaasının tüm işleyişi üzerine odaklandı. CERM şirketinin satın alınması ardından yapılan Ar-Ge çalışmaları bir etiket matbaasının tüm süreçlerini yönetecek bir sistemi ortaya çıkardı ve biz Gallus standında tüm etiketçilere bu sistemi tanıttık. Gallus entegrasyonu dijitalle birlikte tek başına sağlandığı tek şirket oldu. Kısaca özetlemem gerekirse basılacak etiket hangi tirajlarda, hangi kalitede, dijital, flekso, ofset, serigrafi, hangi teknik ile basılacak ve bunun da

ardında verimlilik, gerçek üretim maliyetinin ortaya çıkması gibi tüm etkenler bir çatı altında toplanarak yönetiliyor. Bu da matbaanın tüm üretim ve sonrasındaki aşamalarına hakimiyet anlamına geliyor ki Gallus bu noktada tek. Heidelberg’in çok bilinen Prinect sistemine benzetebiliriz ancak bu sistem Prinect’in daha da ötesinde. Çünkü Prinect, ofsete ve dijitale dayalı bir sistemdir. Ancak bu sistemde dijital ve ofset, sistemin sadece birer elementi. Gallus Printshop sisteminin altında MIS var. Her türlü çözümü sunuyor ve bu çözümlerin


labelexpo europe 2013

hangisinin en doğru olduğunu MIS ile hesaplıyor. Elde edilen çıktıları da matbaa yöneticisine raporlayabiliyor. Bu çok önemli. Hem işin ön planlanmasında hem tatbikinde hem de kontrolünde ve nihayetlendirilmesinde önemli bir adım. Baskı makine tarafına baktığımız da ise Heidelberg Linoprint L dijital baskı çözümünü dönüştürücüleri ile entegre olarak görüyoruz. Bu da en önemli yeniliklerimizden biri. Tabii Ricoh işbirliği ile sunduğumuz Linoprint’in dışında bir dijital baskı makinesi. Linoprint L, Kyocera baskı kafaları kullanan, üzerinde LED UV lambaları olan, dakikada 48 metre hızla çalışan, 600 dpi çözünürlüğe sahip bir makine. Gelecekte bu UV inkjetlerin, mürekkeplerin de gelişimiyle birlikte, bir hayli popüler olacağını düşünüyorum. Bu fuardaki dijital etiket baskı çözümlerine de bakıldığında anlıyoruz ki endüstride genel yönelim inkjet’e. matbaa&teknik: UV LED, bu aralar çok duyduğumuz bir kavram. Futurist bir yaklaşımla UV LED’in geleceğini değerlendirebilir miyiz? UV LED gelecekteki kürleme teknolojimiz mi olacak? Emre Tezcan: Labelexpo’nun endüstrimize sunduğu en önemli kazanımlarından biri de UV LED. Bu teknolojiyi sergileyen sadece iki firma var ki bir tanesi biziz. Geleceğin UV LED üzerine inşa edileceğini düşünüyorum. Labelexpo serisinde bundan dört sene önce UV LED’i ilk sunan şirket de Gallus olmuştu. O dönemden bu yana önemli gelişmeler oldu. Ancak UV LED mürekkebi üretenler henüz sınırlı sayıda. Hızla çoğalacaktır, bunu bekliyoruz. Lamba ömrü, enerji tasarrufu, kokusuzluk, baskıda

matbaa&teknik

dur-kalkların azalması, lambaların ısınması-soğuması gibi etkenlerden gelen zaman kayıplarını ortadan kaldırmak gibi bir çok avantaj sunan bir teknolojiden bahsediyoruz. UV LED’in yanı sıra burada sergilenen iki makinemizin de öne çıkan özelliği kısa bobin aralığıdır. Özetle firede %40’lık bir azalma var dersem sanırım anahtar noktayı açıklamış olurum. matbaa&teknik: Bu yeniliklerin Türkiye’ye yansıma olacak mı? Emre Tezcan: Gallus standına Türk baskı ve dönüştürücülerinden ciddi bir ilgi var. drupa ile Labelexpo’yu kıyasladığınızda Labelexpo’nun daha niş bir fuar olduğunu görürsünüz. Gelen ziyaretçilerin tamamı etiket uzmanıdır ve yeniliklere odaklanmış olarak buradalar. O anlamda Gallus ziyaretçilerinin bizi çok iyi anladıklarını düşünüyorum. Hem dijital baskı hem de konvansiyonel makinelerimiz açısından makinelerin münferit özelliklerini ve farklılıklarını çok kolay yansıtabildik. Önümüzdeki 5-6 aylık dönemde müşterilerimizin planlarında taşların yerine daha iyi oturacağını düşünüyorum. Bizim pazarımızdaki pazar liderleri, hem işleriyle hem de finansal güçleriyle trend belirleyici matbaalardır. Onların farklılıkları ve karar verme yetilerindeki hız bu yeni teknolojileri Türkiye’ye taşımakta bizi avantajlı kılacaktır. matbaa&teknik: Sizce ne zaman etiket üretiminde Avrupa’yı yakalarız? Yeni etiket matbaalarına mı ihtiyaç var, yoksa mevcutların büyümesine mi?

Emre Tezcan: Matbaa sektöründe olduğu gibi etiket sektöründe de rekabet had safhaya ulaştı. Bu noktada etiket tüketimi muhakkak çok önemli bir kriter. Ancak burada altını çizmek isterim ki etiket tüketiminin artması nihai tüketici ile ilgili. Türkiye’nin etiket üretiminin artması için aynı zamanda Türkiye’de üretilen yiyecek, içecek, kozmetik ve kimyasalın da aynı paralelde artış göstermesi gerekiyor. Dolayısıyla ülkenin satın alma gücünün de artış göstermesi gerekiyor. Türkiye büyüyen bir ülke olmasına rağmen etiket tüketiminde çok büyük bir boşluk var. “Hal böyleyken bu tarafta neden böyle bir büyüme gerçekleşmiyor?” diye bir soru geliyor akıllara. Bunun cevabı ülkemizdeki satın alma gücünün yaygınlaşması gerektiğinin altında gizlidir. Bu sebeple bizim etiket üretiminde Avrupa’yı yakalamamız çok geniş bir zaman diliminde gerçekleşecek. Bunu birbirinden ayırmamak gereken iki iş kolu etiket ve ambalajı kıyaslayarak yapalım. Ambalaj Türkiye’de çok daha fazla büyüyor ancak ambalajda çok önemli miktarlarda ihracat var. Etikette de büyüyen bir ülkeyiz ancak ambalaj ile aynı ihracat rakamlarını henüz yakalayamadık. Bunu başardığımızda ki başarmak için her şeye sahibiz, etiket üretiminin de arttığını göreceğiz. Türkiye olarak biz bir ikinci el letterpress pazarı gibiydik, Etiket baskı imkanları sınırlıydı ve rekabet gücü yoktu. Ancak şimdi tüm gelişmiş teknolojiler Türkiye’de de var. Ne zaman ihracat kapısını açarız o zaman etiket sektörü de hak ettiği büyümeyi görür ve paralelinde Türk tüketicisi de büyüdükçe, istikrarlı bir şekilde yeni etiket firmalarının da türemesi gerekir. 143


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Xeikon, Labelexpo Europe 2013’de ThermoFlexX ürün ailesini sergiledi Xeikon, Labelexpo Europe 2013’da fleksografik ve letterpress kalıplar için flekso görüntüleyicilerini genişleterek yeni ThermoFlexx 80’i tanıttı. Bu geniş format Flexo imager, 1270 x 2032 mm’e kadar kalıpları pozlayabiliyor. ThermoFlexX 80 üstün kalite ve verimlilik sunması yanında eşsiz yükleme ve boşaltma konseptlerine de sahip. “Computer-to-plate geliştirme ve üretimi konusunda 20 yıldan uzun bir süredir çalışıyoruz ve Xeikon Prepress’in baskı sektöründe önde gelen teknoloji yenilikçisi olma gibi bir ünvanı vardır” diyen Xeikon Prepress Pazarlama ve Satış Müdürü Christophe Lievens sözlerine şöyle devam etti: “ThermoFlexX ürünlerimizle, fleksografik ve letterpress sektörü için görüntüleyiciler üreterek bu ünümüzü pekiştiriyoruz.’

Çözünürlükte esneklik “Çeşitli çıktı çözünürlükler sunarak açık standart felsefemizi güçlendiriyoruz. Piyasadaki her türlü iş akışıyla entegrasyon sağlayabilmemiz vesilesiyle, dijital flekso kalıp üretimine geçiş eşiğini düşürüyoruz. ThermoFlexX makinelerimiz 2400, 2540, 4000, 4800 ve 5080 dpi’de kalıp pozlayabiliyorlar. En yüksek çözünürlülüğümüz 5080 dpi ve ürün çıktının kalitesini en yeni sektör standartlarına çıkarabiliyor” diye ekliyor Flexo Prepress Ürün Müdürü Doug Mawdsley.

Eşsiz faydalar ThermoFlexX çözümü çeşitli faydalar sunuyor. Gelişmiş klempleme tasarımı sayesinde kalıplar drama kolaylıkla yerleştirilebiliyor ve eşsiz bir tasarıma sahip vakum kaydırıcı, her türlü endeki kalıbın kullanılabilmesine imkan tanıyor. Bu sayede belli bir vakum bölgesine uyması için kalıpları kesme gerekliliği ortadan kalkıyor. ThermoFlexx çözümünde ergonomik kalıp yerleştirme imkanı var. Ayrıca hibrid dram, vakumla ya da manyetik marifetiyle kalıpları bir arada tutmaya imkan tanıyor. Xeikon Türkiye Genel Müdürü Nadir Kargı, Labelexpo 2013 fuarında yaptığımız görüşmede ThermoflexX ve diğer önemli Xeikon çözümleri ile ilgili olarak sorularımız cevaplandırdı:

144

matbaa&teknik: Nadir Bey, ThermoflexX ile başlayalım. Bu yeni flekso CtP hakkında neler söyleceksiniz? Nadir Kargı: ThermoflexX 80 çok önemli bir gelişme. Sebebine gelince otomatik yüklemeden başlayabilirim. Bu ebattaki kalıpların yarı otomatik yüklenmesi problemdir. Otomatik yükleme sağlanması ile ilgili olarak büyük bir kolaylık ortaya çıkmış oluyor. Bir sonraki etken çözünürlük. ThermoflexX’de genel çerçevede iki kalite söz konusu; 2540 ve 5080 dpi. Ama şimdi 2400, 2540, 4000, 4800, 5080 her türlü dpi kademesinde her türlü dosyayı işleyebiliyor. Diğer taraftan bildiğiniz gibi bizim tamburumuz çift maksatlı tambur. Bunlardan bir tanesi vakum, vakum slider ile beraber istediğiniz ebatta kalıbı yükleyebiliyorsunuz. Diğeri de çelik tabanlı kalıpların manyetik olarak yapışabileceği bir opsiyon. Hız olarak baktığımızda ise şu aşamada ThermoflexX 80 önümüzdeki 6 ay içinde 6 m2, daha sonra da 12 m2’ye çıkacak bir hıza sahip olacak. Bu, dünyadaki en hızlı ve en üretken makine olacak. Daha çok büyük ambalaj firmalarına ve servis bürolara büyük ebat kalıp pozlandırma için çok büyük bir kolaylık sağlayacak. matbaa&teknik: Xeikon’a geçelim. Xeikon burada dijital baskı alanında önemli yeniliklerle geldi. Bunları sizden dinleyebilir miyiz? Nadir Kargı: Xeikon’un yeni lanse etmiş olduğu Ice Toner var. Bu tonerin sayesinde artık ısıya hassas özellikle PE tabanlı malzemelere ve ısıya hassas termal malzemelere baskı yapma imkânı ortaya çıkıyor. Yine primer gerektirmeyen Xeikon kalitesinden ödün vermeyen ve FDA’i olan bir toner. Bu bir opsiyon tabii ki, firmanın uygulamalarına ve seviyesine bağlı olarak arzu edildiği takdirde sisteme upgrade olarak uygulanabilir. Onun haricinde ana sistem

olan 19 metrelik Xeikon 3300 makinemizde sonlandırmada inline olarak lazeri lanse ediyoruz. Uzun zamandır üzerinde çalışılan lazer çözüm artık tamamlandı. Burada en önemli nokta vectorizer. Sistemle birlikte gördüğüm kadarıyla tüm lazer çözümlerin hepsi aynı şablon üzerinde çalışma yapıyor ama biz aynı tiraj içinde çok farklı etiket ebatlarını bir anda kesebiliyoruz. Sistem yazılım olarak lazer sistemine bir şablon gönderiyor ve o şablonu yanındaki barkoduyla embed etmiş durumda ve o barkodu okuyan lazer sistemi hangi şablonu kullanması gerektiğini biliyor ve otomatik olarak kesimi sıralı bir şekilde yapabiliyor. Karışık etiket bastığımız halde bile lazerle kesebiliyoruz, bu da müşterilere büyük bir avantaj sağlıyor. matbaa&teknik: Bu fuarın Türkiye’ye Xeikon’un pozisyonunu değiştirecek önemli bir yansıması olacak mı? Nadir Kargı: Bunu zaman gösterecek, şu aşamada bir şey söylemek zor. Ama Türkiye’deki genel ekonomik sıkıntılar haliyle biliniyor. Diğer taraftan komşularımızla olan siyasal sıkıntılar yansıyor, öte yandan Euro’nun ve doların değer kazanmış olması ve önümüzdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık beklentileri matbaacıların sanki biraz frene basmasına sebep oldu. Negatif etkisi olacağını sanmıyorum; pozitif etkisi olacaktır ama çok kısa zamanda değil. matbaa&teknik: Türkiye’de bir sıralama yapsak Xeikon’u ne durumda görüyorsunuz? Nadir Kargı: Biz şu aşamada dünyada %20-25, Avrupa’da ise %30-35 civarında pazar payına sahibiz. Bu Avrupa’daki pazar payı Türkiye’ye de aşağı yukarı aynı şekilde yansımış durumda. Xeikon’un şu anda etiket çözümlerinde 2. sırada olduğunu söyleyebiliriz.


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Avrupa’da Dijital, Türkiye’de Ofset Serkan Araz: “İki sene önce düzenlenen Labelexpo morallerin daha bozuk ve ekonominin biraz daha kırılgan olduğu bir döneme denk gelmişti ve bu nedenle de beklenen yatırımların ertelendiğini, görmüştük. Fakat bu sene Labelexpo bir hayli aktif geçti. Hem Avrupa’da hem de Türkiye’de makine satışlarının olduğunu görüyoruz.”

Aras Gurup Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Araz ve Genel Müdürü Hamdi Kaymak ile Labelexpo’da Labelmen standında bir araya geldik. Araz, fuarı ve getirdiklerini değerlendirken bir önceki Labelexpo’ya nazaran daha başarılı bir fuar olduğunu, söyledi. Araz’a göre fuarın gözdeleri ofset ve dijital: matbaa&teknik: Labelexpo’yu kendi çerçevenizden değerlendir misiniz? Sizce fuar ne sundu ve siz fuar sonrası ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz Türkiye’de? Serkan Araz: Biz bu fuarda Labelmen standındaydık. Labelmen’in ofset etiket baskı makineleri etiketçi müşterilerim tarafından ilgi gördü. Avrupa’da dijitalin bizim pazarımızda da ofset etiket makinelerinin daha çok ön planda olduğunu gözlemledim. Müşterilerimizden de bu yönde paralel yorumlar aldık. Dijitalin akıllarda daha da oturduğunu ve artık etiket pazarında olmazsa olmaz olduğunu gözlemliyoruz. Etiket müşterilerinin mevcut makine portföylerini tamamlayıcı olarak mutlaka ya ofset ya da dijital ile desteklemesi gerekiyor. Biz ofset müşterilerimizle kıyasladığımızda dijitalin biraz daha yavaş ilerlediğini görüyoruz ancak etiket piyasasında; kesinlikle böyle değil. Neredeyse zaruret olduğunu söyleyebiliriz. Matbaacılarımıza baktığımızda ise daha çok tamamlayıcı ekipmanlar, seri üretim baskı makineleri, yaldız baskı makineleri, katma değer sağlayan makinelerle ilgilenildiğini görüyoruz. Ürünlerin biraz daha kâr marjı yüksek fiyatlarla satabilmek için katma değer sağlama yoluna gidiyor, üreticiler. Aras Grup olarak konvansiyonel makinelerden ziyade dijital makinelere yatırım yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü dijitalin yakın gelecekte pazara hakim olacağını görüyoruz. Aras Grup olarak yakın zamanda bu alanda da güzel bir işbirliğine gideceğimizi söyleyebilirim.

matbaa&teknik: Dijitalin özellikle karton ambalajda yer bulmasını nasıl değerlendirirsiniz? Serkan Araz: Dijitali birebir rekabetçi olarak görmüyorum. Dijital, her zaman matbaacının faydasına olan tamamlayıcı ve mutlaka olması yatırımı gereken bir teknoloji. Ben hiçbir zaman ofset ya da dijital flekso ya da bir başkasına rakiptir demem. Ancak o makinelerin mutlaka olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yatırımları yapabilen ve çok yönlü düşünen matbaaların uzun vadede başarılı olabileceğini düşünüyorum. matbaa&teknik: Bu Labelexpo’da daha çok ne tür yatırımlar olur sizce? Buraya gelen ziyaretçilerden aldığınız tepki nasıl? Burada sizce ne arıyorlar? Serkan Araz: Ben daha çok dijital teknoloji yatırımları olacağını düşünüyorum. Etiket müşterileriyle de görüşüyorum, ofset müşterileriyle de görüşüyorum. Ofset müşterilerimiz kendi müşterilerinden de etiket talepleri geldiğini ve yatırım yapılabilir olup olmadığını

araştırdıklarını söylüyorlar. Etiket müşterilerimiz de mevcut bir makine portföyleri var, dijitali de düşünüyorlar. Felekso ve letterpress parklarında ürettikleri etiketlere nasıl katma değer sağlayacaklarını düşünüyorlar, buraya da bunun için geldiklerini düşünüyorum. matbaa&teknik: Ofsetçiler için Labelmen’in bir ofset çözümünü etiket pazarına girmesi mümkün mü? Serkan Araz: Bunu yapan müşterilerimiz var. Mevcut ofset müşterilerimiz arasında da hiç bilmeden bu işe girenler ve başarılı olanlar var. Birinci, ikinci makineyi alıp çok başarılı olarak para kazananlar var. Eğer Türkiye’de mantıklı yatırımlar yapılıyorsa, gerçekten bunu birebir her türlü maliyeti hesaplayarak yapıyorlarsa, bence hala başarılı olunabilir. Anadolu’da alan müşterilerimiz var ve çok başarılılar. Belki de üçüncü makineyi alacaklar ve hala ihtiyaçları olduğu için bu yatırımları yapıyorlar. Bu gerçekten çok iyi hesaplanılırsa fırsatların hala mevcut olduğunu söyleyebilirim. 145


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Xeikon’un ThermoFlexX 80 Flexo Pozlayıcıya Yakından Bakalım An in-depth Look at Xeikon’s ThermoFlexX 80 Flexo Imager Flexo uzmanı Tony White, Labelexpo Europe 2013’de ilk defa gözler önüne serilmeden önce yeni ThermoFlexX 80 geniş format Flexo Pozlayıcıya bakmak istedi. Bu sistem, ThermoFlexx’in CtP makinelerindeki son isim ve günümüzün piyasasının ihtiyaçlarını karşılamak için gereken en son teknik yenilikleri içeriyor. Tony White Xeikon 20 yıldan beri, en gelişmiş CtP teknolojilerini geliştirmesiyle tanınıyor. İki sene önce şirket, flekso CtP piyasasına girmeye karar verdi ve bu makineleri şimdiden piyasada önemli bir rol edindi. Buna ek olarak Xeikon, markanın prestijini arttırmak için zaten bildiğimiz bir isim olan ThermoFlexX’i kullandı. Xeikon, flekso baskı öncesi müşterilerinin flexo CtP makinelerinden tam olarak ne beklediklerini anlamak için kapsamlı bir araştırma yaptı. Bu sayede araştırma ve geliştirme ekibi geleceğe hazır olan ve makinelerin seneler boyunca ciddi bir rekabet gücüne sahip olmasını sağlayan yepyeni teknolojik yenilikler geliştirdi. Bu sayede flekso süreçlerinden beklenen ve giderek daha da ciddileşen talepler kolaylıkla yerine getirilebilecek. Labelexpo Europe yaklaşırken, Xeikon bu yeni modüler platformu ThermoFlexX80 ile en son teknik yeniliklerini müşterilerine göstermeye karar verdi. Makine, ThermoFlexX’in siyah ve kırmızı renkleriyle sunuluyor. Bu sayede ThermoFlexX CtP makinelerinden olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyor. ThermoFlexX makinelerinin açık erişim teknolojisi sayesinde birimler şu anda mevcut olan her iş akışı sistemine sorunsuz bir şekilde entegre edilebiliyor ve gelecekte de yeni teknolojik gelişmelere kapı açıyor. CtP teknolojisiyle çalışırken akla gelen iki soru genelde Çözünürlük ve Hız. ThermoFlexX 80, 2400, 2540, 4000, 4800 ve 5080 dpi olmak üzere 5 çözünürlük sunuyor. Bu seriden herhangi iki tanesi mevcut makinelere takılabilir 146

ve ‘hot’ folderler kullanılmak suretiyle otomatik olarak değiştirilebilir. Kalıp üretim hızı ise diğer önemli bir konu. Şu anda hızı saatte 4 m2. Bununla birlikte, çift kafalı pozlama sistemin kullanılmasıyla yakın gelecekte çok önemli hız artışı gelişmeleri sağlanacak. Diğer bir deyişle, ThermoFlexX 80, bu makinenin ünlü olduğu yüksek kaliteyi korurken son derece etkileyici bir şekilde saatte 12 m2 hızına ulaşabilecek. Bu nedenle 2014 ortasına gelindiğinde, %40’dan fazla bir hız artışı garantilenecek ve böylece makinenin ciddi rekabet gücüne sahip bir hız-kalite oranına sahip olması sağlanacak. ThermoFlexX 80, 1270 x 2032 mm’e kadar kalıplarla çalışabilecek. Ayrıca kalıp kalınlıkları da 0.73 ile 6.35 mm arası olabilecek, böylece makine özellikle de ticari işletmeler ve daha geniş dar en matbaaları için son derece faydalı ve çok yönlü bir birim haline gelecek. 175 lpi’ye kadar yarım ton tramlar 2540 çözünürlükleriyle ve 250 lpi’ler de 5080 çözünürlükleriyle elde edilebilecek ve böylece birçok mevcut flekso uygulaması için ideal çözüm haline gelecek.

In advance of its debut at Labelexpo Europe 2013, flexo expert Tony White took a look at the new ThermoFlexX 80 large format Flexo Imager. This system joins the ThermoFlexX range of CtP machines and includes some of the latest technical innovations needed to meet the demands of today’s marketplace. by Tony White Xeikon has a long pedigree of more than 20 years involvement in developing advanced Computer to Plate technology. It was less than two years ago that the company decided to enter the flexo CtP market by introducing a range of machines which had already gained a foothold in the market. In addition Xeikon used the basis of an already familiar name ThermoFlexX to add to the prestige of the brand and coined the new name ThermoFlexX. Xeikon carried out some extensive research into exactly what technology the flexo pre-press customers required from a flexo CtP range of machines. This guided the research and development team to come up with a whole raft of technological innovations which will stretch far into the future and make the machines extremely competitive for many years and meet the ever increasing demands for higher and higher quality from the flexo process. With Labelexpo Europe on the horizon, Xeikon has chosen to introduce their new modular platform, the ThermoFlexX 80, which offers the latest technical innovations and can be updated as new developments are introduced. The machine is presented in the ThermoFlexX house colours of red and black


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Kalıp’larin fiziksel hareketi özellikle sorunlu olabilir; çünkü daha geniş, daha ince kalıp’lar kolayca zarar görebilir. Xeikon bu problemi çözmek için kalıpların makineye yüklenmesini ve çıkarılmasını kolaylaştıran FlexTray’i geliştirdi. Ergonomik tasarımında kullanımı kolay, yüksekliği ayarlanabilir bir masa var ve bu da her yükseklikteki flekso işlem yan birimine göre ayarlanabiliyor. Ama özellikle ThermoFlexX 80 ile son derece rahat bir şekilde çalışabiliyor ve hava vanaları, kalıpların hareketini daha da kolaylaştırıyor. Castor tekerleri üzerinde kolayca ve yumuşakça hareket ettirilebiliyor. Entegre kılavuzlar, 1270 x 2032mm boylarına kadar her türlü kalıpların yüklenmesini ve çıkarılmasını operatör için son derece kolay hale getiriyor. ThermoFlexX80 makineleri için doğal bir seçim. CtP operatörüne sağlanan diğer bir avantaj ise, kalıpların daha kolay takılmasını ve çıkarılmasını sağlayan oto-clamping fonksiyonelliği. Yavaş drum dönüş fonksiyonu sayesinde kalıbın doğru yerleştirildiğinden emin olmak mümkün. Özet olarak, flekso sektörüne yönelik yeni Xeikon ThermoFlexX CtP makineleri, yüksek kaliteli kalıp üretiminde en son teknik yenilikleri sunuyor. Operatör rahatlığı ve kullanım kolaylığı tüm geliştirme sürecinde önemli rol oynadı.

which immediately identifies it as a member of the impressive ThermoFlexX range of CtP machines. The open access technology of the ThermoFlexX machines means that the units can be seamlessly integrated with ANY workflow system currently available and allow further technological developments to be introduced in the future. Two main topics of discussion which usually arise when dealing with CtP technology are Resolution and Speed. The ThermoFlexX 80 offers a range of 5 resolutions 2400, 2540, 4000, 4800 and 5080 dpi. Any two from this range can be installed on current machines and automatically switched by using “hot” folders. Speed of plate production is the other very hot topic. Currently the output is about 4m²/ hour. However some very important speed developments will be introduced in the near future by using a dual head exposure system. This will mean that the ThermoFlexX 80 will be capable of a very impressive 12m²/hour output whilst maintaining the very high quality associated with this machine. Therefore by the middle of 2014 an increase in speed of more than 40% will ensure that the machine offers a very competitive speed quality ratio. The ThermoFlexX 80 can accept plates up to 1270 x 2032 mm and plate thicknesses from 0.73 to 6.35 mm making it a very useful and versatile unit for trade houses and the larger narrow web printer. Halftone screens up to 175 lpi can be achieved at the 2540 resolution and up to 250 lpi at the 5080 resolution making it the ideal for many current flexo applications.

The physical movement of plates can be problematic especially the larger, thinner plates which can be easily damaged. To solve this problem, Xeikon has developed the FlexTray which makes moving and loading/ unloading the plates into the machine much easier (only on the ThermoFlexX 80). It is ergonomically designed with an easy to use height adjustable table allowing it to be aligned with any height of Flexo processing peripheral , but especially the ThermoFlexX 80, with the added benefit of air valves making the movement of plates easier. It can smoothly and easily moved around the workplace on castor wheels. The integral guides make the task of loading and unloading plates of any size up to 1270 x 2032mm so easy for the operator. It is a natural fit for the ThermoFlexX 80 machine. Another aid to help the CtP operator is the auto-clamping functionality which allows the plates to be loaded/unloaded much more easily. The slow drum rotation function eases the task of ensuring that the plate is correctly mounted. The auto plate release function allows the plates to be unloaded in a much more controlled and manageable way. In summary the new Xeikon ThermoFlexX CtP machines for the flexo industry offer up to the minute technical features for producing high quality plates. Operator convenience and ease of use has been an important consideration throughout the development process. The ThermoFlexX 80 is a member of a technically advanced range of flexo CtP machines which are capable of being upgradeable to enable future technical developments to be integrated in the future.

147


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

İntegre, Türkiye’ye Lombardi İle Döndü Murat Sevinç: “Lombardi zaten çok eski ve bilhassa flexo alanında bilinen bir İtalyan firması. Çok yeni gelişmeler ve üç ayrı kategoride yeni makineler ürettiler.”

İntegre Ltd. Labelexpo Europe fuarında İtalyan aile şirketi Lombardi ile temsilcilik anlaşması imzaladı. Lombardi, yeni nesil full servo makineleri ile üstün kalite vadeden bir şirket olarak ön plana çıkıyor. İki aile şirketinin Türkiye tarafı olan İntegre Ltd. yöneticileri Murat Sevinç ve Yasemin Sevinç ile Labelexpo’nun verdiği mesajları konuşma imkanı bulduk. Sevinç’lere göre tü etiket baskı teknolojileri kendi pazarlarını oluşturdular. Yatırımdan önce sorulması gereken sorular belli ve cevaplar yatırımcıya doğru teknolojiyi işaret edecek: matbaa&teknik: Integre Ltd.’in bu fuara ya da bu fuarın Integre’ye olan katkısından bahsedebilir misiniz? Murat Sevinç: Bu fuarda Smooth’un yeni nesil ofset makinesini ilk kez gösterdik. Yeni nesil ofsette merdane yapısında bir takım iyileştirmeler ve ilaveler var. Girişindeki kağıt besleme sistemine bir web guide koymuşlar ki semi rotary makinelerde web guide uygulaması azdır ya da zayıftır, son derece başarılı. Bunun haricinde Labelexpo’nun bize getirdiği bir yenilik; Lombardi’nin Türkiye mümessili olmamız.

148

matbaa&teknik: Lombardi ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Murat Sevinç: Lombardi zaten çok eski ve bilhassa flexo alanında bilinen bir İtalyan firması. Çok yeni gelişmeler ve üç ayrı kategoride yeni makineler ürettiler. Kısaca ürün gamına bir bakacak olursak zaten var olan şaftlı makineleri devam ediyor. Bunun yanı sıra full servo, yeni makineler ürettiler ve bir de çok üst düzey bir makine, sleeve teknolojisiyle çalışan her bir ünitesinde üç ayrı servo kontrolü olan muazzam bir makine. 30 cm ile 85 cm arasında da 6 ayrı ebatta makine üretebiliyorlar. Çok yüksek bir elektronik teknolojisi kullanıyorlar, tamamı Siemens. Bu bize çok büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü Siemens Türkiye’de çok gelişmiş bir şirket ve çok büyük teknik ve parça desteği var. Makinenin üzerine de uzaktan erişim ilave edildi. Lombardi’nin bütün makinelerine uzaktan internet aracılığıyla müdahale etme, güncelleme, yazılımı değiştirme ve ünitelerine müdahale etme imkanı gibi imkanlar mevcut. Her türlü konfigürasyona açık bir makine. Renk sınırlaması yok, istediğiniz kadar ilave yapabilrsiniz. matbaa&teknik: Türkiye’de de hep konuşuyoruz. Burada 20’den fazla yeni lansman dijital baskı makinesi, 10’a yakın ofset çözümü var. Letterpress ise neredeyse hiç görmedim ve fleksocular da yoluna devam ediyor. Bu pozisyonun Türkiye’ye yansıması nasıl olur? Yasemin Sevinç: Dijitalde çok büyük yenilikler var ama hala yatırımcıların bir soru işaret var. “Acaba inkjet gelip bunun yerini alacak mı?” Ama buna karşın dijitalin arkasına gelen converting sistemleri çok gelişmiş ve yine aynı şekilde çok fazla converting makinesi yapan da var, bunlardan birisi de Lombardi. Zannediyorum ki bundan sonraki Labelexpo bu açıdan daha net olacak. Ofset konusuna gelince, letterpress’in yerini ofsetin alması kaçınılmazdı. Bu kadar ofset makine olması da son derece doğal, şimdi artık kalite konuşacak, servis ağı geniş ve teknolojisi yeni olanlar pazar payını artıracaklar, diye düşünüyorum. Doğal olarak da maliyetlere yansıyacak.


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

SPM-350OR: Şaftsız Ofset Aralıklı Rotary Baskı Makinesi Smooth, LabelExpo'13 sonrası fuarda gelen talepler ve genel trend üzerine 5.neslini ürettiği SemiRotary Ofset Etiket makinalarına yeni bir modeli ekledi. Yeni modelde göze çarpan ilk fark 350 mm eninde olmasına rağmen hala 410 mm çekim boyunun olması ve saate 12.000 baskı yapabilmesi. Makine, web-fed aralıklı beslemeli ofset litho alanında 330x410 mm ile daha geniş baskı alanı sağlıyor.

Avantajları: Şaftsız teknoloji: Bağımsız dijital multi-servo tahriği kararlı baskı kayıt, hız ve mürekkep yoğurma işlemi sağlıyor.

matbaa&teknik: Ofset ve dijital fleksoya hiç zarar vermemiş denebilir mi? Murat Sevinç: Çok doğaldır. Yüksek tirajlı iş hala var. Hala milyonlarla basılan iş var. Şu anda bunları tek bir ofsette basmak çok da anlamlı değil. İnce malzeme için de aynısı geçerli. Semi rotary bir ofsette ince malzemeyi basarım diyen ofsetçi zaten bana çok fazla doğru söylüyor gibi gelmiyor. Semi rotary teknolojisi bilhassa ince plastik malzemede ne yazık ki istenilen sonucu vermiyor. O yüzden flekso devam etmek zorunda gibi görünüyor. Yasemin Sevinç: Bu üç teknoloji de birbiriyle yarışan değil, kendi kulvarlarında farklı amaçlara hizmet eden teknolojiler. Dolayısıyla, biri ötekinin yerini alacak diye bir şey yok. Dijital, flekso ve ofset… Kendileri pazarlarını oluşturdular.

matbaa&teknik: Bu durumda şöyle bir şey ortaya çıkacak; birisi “Ben etiket işine gireceğim” dediği zaman yapılan işin cinsine bakmak gerekecek. Doğru mu? Murat Sevinç: İlk sorulacak sorular ne yapmak istediği ve hedefinin ne olduğu olmalıdır. Örneğin birisi gelip, “Ben televizyonların üzerine yapıştırılan köşe etiketi yapacağım” dedi, baskı adedi 1000’e kadarsa o zaman alması gereken dijital olacak. Ama bunu yanında etiket de basmak istiyorsa o zaman ofset alması gerekecek. Su şişesi etiketi de basmak isterse o zaman flekso alması uygun olacak. Bunların hepsi ne yapmak istediğine bağlı kısacası… Burada nihai tüketiciyi iyi yönlendirmek gerekiyor ki yanlış bir yatırım yapılmasın. Bizim işimiz de tam olarak bu.

Aralıklı teknoloji: Kısa ve orta tirajlarlar için yüksek kârlılık. Duraksamalar olmadan hızlı iş değişimleri, minimum atık. Web Offset litho baskı teknolojisi: Gelişmiş nemlendirme sistemine sahip ısı kontrollü baskı birimi, muhteşem baskı kalitesi sağlıyor. Web gerilim kontrol teknolojisi: Tam otomatik web gerilim kontrolü ve farklı web malzemeleri için gerilim oranı ayarları. Registration kontrol teknolojisi: Elektronik ve mekanik bileşenler arasındaki uyumlu koordinasyon sayesinde baskı hızı ayarlamaları mümkün. Maksimumda bilgisayarlı teknoloji: Bilgisayar kontrolü fonksiyonelliği ve kullanım kolaylığını maksimuma çıkarıyor. Converting teknolojisi: SMOOTH converting, etiketler, kartlar, biletler, kutular, kapaklar ve A4 ve A3 kitapçık baskısı gibi normal baskı materyallerini destekliyor. Converting istasyonları ihtiyaca göre genişletilebiliyor ya da tek başına sıcak yaldız, şekilli kesim, emboss, perforaj, laminasyon, serigrafi, dilimleme ve tabakalama makineleriyle kullanılabiliyor; ve RFID, güvenlik, gizli mesajlar, kazıma, termal transfer, tattoo ve stereografi şişirme gibi entegre efektleri zenginleştiriyor. Temel gereklilikler: CNC üretimi, süper katı QC ve ISO ve CE sertifikasyonları, SMOOTH baskı makineleri için başlangıç noktaları. Beklenmedik düşük yatırım: Bu ‘fiyat kırıcı’ piyasayı şoke edecek ve baskı sektörüne ciddi bir katkıda bulunacak.

Kullanılabilir malzemeler Bu makine birçok rulo baskı malzemesine baskı yapabiliyor (çok yüksek esnekliğe sahip malzemeler haricinde) ve bunlar arasında şunlar var: Grafik kağıtlar, ayna yağlı kağıt, folyo kağıt, PET, PVC, PP, PE, elektrostatik kağıt, hologram (LASER) film, fosforlu film, floklanmış kağıt, tekstiller, kıyafetler, saten, kurdele, karton, kraft kağıdı, krepe kağıt, polar film, diffuse film, gümüş yansıtmalı kağıt, alüminyum folyo, laminat bakır folyo, fotoelektrik film, iletken film, yumuşak PC levhası, LCD iletken tutkal, şoka dayanıklı tutkal, yüksek teknolojili laminat malzeme, EMI insulatörü, sünger kauçuk, yalıtkan sünger kauçuk, termal kağıt, PE, plastik deri, ince film (IMD), isim levhası, ısı aktarım etiketleri, yapışkanlı baskı etiketleri ve güvenlikli etiketler.

149


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

MatSet, HP ile Türkiye Pazarını Büyütüyor Emre İscen: “Bir önceki Labelexpo’ya göreTürkiye ve HP açısından en önemli fark, matbaacıların taleplerini yükseltebilmiş olmamızdır. Giriş seviyesi 4 serisi dijital etiket baskı makinesine talep yerini artık 6 serisi dijital etiket baskı makinesine bıraktı.” “Distribütörler hemen bu işe girmesin” gibi bir yaklaşımı varken, biz şu anda da 10000’i kurduk ve İstanbul’da çalışıyor. WS 6600 satışları da çok iyi ve büyüme devam ediyor.

Labelexpo’da kendine özel bir salon ayıran HP, en gelişmiş teknolojilerini, bütünleşik bir konsept içinde sergiledi. HP’nin Indigo dijital baskı çözümleri için Türkiye’deki distribütörü Matset A.Ş’den Tahsin Bayraktar ve Emre İşcen ile HP’nin Türkiye’deki durumunu konuştuk: matbaa&teknik: Sunduğunuz yenilikler açısında WS 6600 ile ilgili Türkiye pazarını değerlendirebilir misiniz? Buradan ve Avrupa’dan HP olarak sizce Türkiye’ye ne götüreceksiniz? Emre İşcen: Bir önceki Labelexpo’ya göreTürkiye ve HP açısından en önemli fark, matbaacıların taleplerini yükseltebilmiş olmamızdır. Giriş seviyesi 4 serisi dijital etiket baskı makinesine talep yerini artık 6 serisi dijital etiket baskı makinesine bıraktı. Müşterilerimizle yaptığımız çalışmaları orana vurduğunuz zaman %70 4 serisi iken bu durum tersine döndü. Koısa bir özet isterseniz WS 6600 modelinin gümüş yaldızı; artan hızlar ve verimlilik ve tabii 6 serisi makinelerin popüler hale gelmesi. matbaa&teknik: Etiketçilerin, özellikle mürekkep teknolojisinin baskıya olan etkisi açısında, konuya yaklaşımı sizce nasıl? Kendinizi inkjete karşı biraz yalnız hissediyor musunuz? Inkjete karşı başarılı olma ihtimalini nasıl görüyorsunuz? Emre İşcen: HP, inkjet teknolojisinin mucidi ve bu terimi ortaya koyan şirkettir. Etiket dünyası için konuşursak, HP eğer etiket baskısında geleceği inkjette gördüğü gün zaten çok kısa bir süre içinde oraya geçebilir. Zaten bobin beslemeli inkjet makinelerinde şu anda en hızlısı HP’dir. Hem en olarak 1067mm ile hem de hız olarak 183 metre hatta bazı modlarda 200202 metre ile dünyanın en hızlı inkjet web baskı sistemleri. Ancak, konu etiketse, bu endüstrinin çok talepkâr bir alan olduğunu ve renk ve baskı kalitesinin çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Belki endüstriyel etiket olarak adlandırabileceğim, çözünürlüğün çok ön planda olmadığı bazı çözümler için inkjetler uygun olabilir ama gerçek etiket üretiminde inkjetin her 150

zaman bir limiti vardır; malzemeden de, çözünürlükten de, renk gamutunda da limiti vardır. Özetlersek HP burada kendini yalnız hissetmiyor çünkü teknolojinin temeli onda… matbaa&teknik: HP, 2013 yılında %25 büyüme gösterdi. HP açısından Türkiye’deki durumunuz nasıl? Emre İşcen: Türkiye olarak her sene bir evvelki sene sattığımız makine adedi ve cirosuna hem de baskıya kıyasla %25’ten fazla büyüyoruz. Tahsin Bayraktar: Biz MatSet olarak HP Indigo 10000’i, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ilk satın alan ve kuran distribütörüz. Click olarak %25’ten fazla büyüyoruz. 10000 kurulumu gerçekten çok önemliydi. Baştan HP’nin

matbaa&teknik: Ticari tabaka baskıyla etiketi birbirinden ayırarak bu soruyu sorduğumu vurgulamak isterim. Etiketteki 4 ve 6 serisi makinelerdeki başarı ya da büyüme rakamlarından bahseder misiniz? Emre İşcen: Etiket ve ambalajda biz HP ve MatSet olarak neredeyse tek başımıza ilerliyoruz. Şu anda çok açık ara pazar lideriyiz dolayısıyla ürünümüzle, satış ekibimizle ve teknik servisimizle yüzde 80’lere varan bir pazar payımız var. Ancak tabakada rekabet daha kuvvetli, orada da rekabet ettiğimiz segmentlere bakmamız lazım. Her sene Türkiye dijital olarak büyüyor, sadece HP - Matset olarak değil. Fotoğrafın tamamına bakarsanız her sene bir sene öncekinden daha fazla adette dijital makine satıldığını görürsünüz. Şu anda gelişmiş ülkelerdeki dünya ortalamasının çok altındayız. Örneğin Almanya’da, bizimle aynı yüzölçümü ve nüfusa sahip, 500’e yakın Indigo makine var. Evet Almanya’nın kişi başı geliri daha yüksek ama bizim de daha kat edeceğimiz çok yol var, bu nedenle de HP de Türkiye pazarına, gelişmekte olan pazar olduğu için çok önem veriyor. Sözün özü; büyümeler artık hiç durmadan büyük bir trendle yukarıya doğru çıkar. matbaa&teknik: HP Indigo 10000’den bahsetmişken, öyle sanıyorum ki 2014’te piyasaya sürülecek olan 20000 ve 30000’den de bahsedelim. Türkiye için görüştüğünüz sıcak projeler var mı? Türkiye’ye gelişi ne zaman olacak? Tahsin Bayraktar: Şu anda görüştüğümüz firmalar var. HP’nin 10000’de olduğu gibi 20000 ve 30000 için de çok büyük desteği var ama şu an için netleşmiş bir şey yok. Her iki makine için de görüşmelerimiz devam ediyor. Burada beklentilerin hem müşteri tarafında hem de bizim tarafımızda çok iyi ayarlanması gerekiyor, bu da biraz zaman alıyor.


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik: Karton ve ambalaj sektörüyle ilgili olarak HP ve Matset Türkiye pazarında ne kadar yer bulabildi ve Scodix’in temsilciliğini yeni aldınız, bununla ilgili neler söyleyeceksiniz? Tahsin Bayraktar: Temsilciliğimiz şu anda çok yoğun ilgi görüyor. Her gören bu firmanın ürünlerine hayran kalıyor. Sadece dijital pazardan değil, ofset pazardan bile ilgi görüyor. Matbaacılar bu teknolojiyi kendi makinelerine nasıl uygulayacaklarını ya da nasıl kullanacaklarını merak ediyorlar. Karton ambalajda ise macera Türkiye’de yeni başlıyor. Karton ambalajı Türkiye’de Avrupa’yla mukayese edebilmenin de ötesinde şu anda Orta Doğu’nun ve Avrupa’nın karton ambalaj baskı üreticisi ve ihracatçısı pozisyonunda olduğumuzu hatırlatırım. Bundan dolayı da HP Indigo 30000’in pazarda mutlaka çok iyi bir yer edineceğini düşünüyorum. matbaa&teknik: Scodix’in ilk lansmanının yapıldığından bu yana takip ediyorum. Makine muhteşem, her şey harika, çok da geliştirme yapıldı. Sanıyorum en büyük

matbaa&teknik

problem makinenin yatırım maliyetiyle ilgili. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye’de matbaacılar sadece katma değer sağlamak için bu kadar yatırım yapar mı? Tahsin Bayraktar: Türkiye için düşünürsek bunun aslında belirsiz olduğunu söyleyebilirim. Öte yandan yaptığı ürünlerin katma değeri çok yüksek. Scodix’i satın almadan önce bunun pazarlamasını çok iyi yapabiliyor olmanız gerekli çünkü sadece makineyi almak işi bitirmiyor. İşin en önemli kısmı pazarlama. Bence pazarlamayı iyi yapıp satışını gerçekleştirdiğinizde toplam sahip olma maliyeti çok fazla tutmayacaktır ama direkt makineyi alıp sonradan iş yapmayı düşünülüyorsa maliyet yüksek olabilir.

İtalyan markalarının kataloglarında Scodix kullanılıyor. Daha özel ve lüks tüketimine yönelik ürünlerde kesinlikle Scodix’e yer var. Emre İşcen: Kör alfabesi basıyor olması ve onu dijital olarak piyasadaki en yüksek 200 mikron yüksekliğinde kör alfabesi basıyor olması bizim için bir avantaj. Kör alfabesi seçeneğini pazarlamaya başlayacağız. Ne yazık ki pazarda böyle bir açık var ve o açığı da kapatmada bir şekilde faydası dokunabilir.

matbaa&teknik: Gördüğüm kadarıyla Scodix’in iki ana hedef kitlesi var. Birisi kitap birisi de ambalaj… Sizce Türkiye’de hangisiyle daha başarılı olur? Tahsin Bayraktar: Bence daha çok lüks tüketime dayalı olan parfümeri ya da kozmetik ürünlerinde yer bulabilir. Avrupa’da birçok lüks modaevlerinin kataloglarında, meşhur 151


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Devir Ofset Devri Hasan Uçar: “Avrupa firmalarına da baktığınızda üç dönem önce hep fleksoları vardı ve hiçbirinin ofseti yoktu. Bugün hepsinin ofseti var. Bir gün herkes ofsete gitmek zorunda kalacak dediğimde bana inanmayanların hepsi bugün benim haklı olduğumu ifade ediyorlar. Türkiye’de altı tane firmanın bu makineyi kullanıyor olması bunun bir göstergesi.”

Türkiye’de etiket endüstrisinde ofset fikrinin yerleşmesinde en önemli katkıyı yapanlardan biri de Hasan Uçar. Uçar, yıllardır ofset, etiket ve ambalaj alanında biriktirdiği tecrübelerini ofset etiket baskı teknolojisinin gelişmesine adadı ve ülkemizde bu konuda önemli işler yaptı. B&G Ambalaj’ın kurucusu Hasan Uçar’ın etiket endüstrisinde ofsetin rolü konusundaki görüşlerini bir kez daha Labelexpo’da alma imkanı bulduk: 152

matbaa&teknik: Labelexpo’yu değerlendirerek başlamak istiyorum. Bu organizasyon ile ilgili olarak neler söyleyeceksiniz? Hasan Uçar: Bence, tüm diğer fuarcıların Labelexpo’nun ne kadar iyi bir organizasyon gerçekleştirdiğini, bunu insanlara ne kadar iyi tanıttığını, neden buraya gelmemiz gerektiğini iyi anlaması gerekiyor. Bir önceki Labelexpo’yla kıyasladığımızda katılımcı sayısının biraz daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bir önceki Labelexpo’da Türkiye tarafından bakıldığında çok fazla yatırım olmadı. Bu Labelexpo’da insanların biraz daha fazla yatırım yapmak için geldiklerini gördük. Üç dönem önceki Labelexpo’da sergilenen tek bir tane ofset etiket baskı makinesi vardı, o da Weigang’ın makinesiydi. Fuara gelen insanlar o zaman bile onun bir ofset etiket baskı makinesi olduğunu anlamamışlardı. O fuarda birçok letterpress makine vardı. Ben üç dönem önceki Labelexpo’da demiştim ki; “İki ya da üç dönem sonra ofsetler çoğalacak, letterpress hiç olmayacak.” Bugün geldiğimiz noktada söylediğim gibi bir tane bile letterpress yok. Letterpress’in öldüğünü söyleyebiliriz, ayrıca şu anda basit olarak söylemek gerekirse semi-rotary letterpress öldü. Ancak letterpress’e yatırım yapmak isteyen muhakkak vardır ama bu durum ofsete doğru gidildiğinin bir göstergesi. Diğer Avrupa firmalarına da baktığınızda onların da üç dönem önce hep fleksoları vardı ve hiçbirinin ofseti yoktu. Bugün hepsinin ofseti var. Bir gün herkes ofsete gitmek zorunda kalacak dediğimde bana inanmayanların hepsi bugün benim haklı olduğumu ifade ediyorlar. Türkiye’de altı tane firmanın bu makineyi kullanıyor olması bunun bir göstergesi. Özellikle Turkuaz Etiket’e en son verdiğimiz makine ile şirketin İzmir’de Manisa’da iki tane dijital baskı makinesinden sonra bu makineye geçmesi 500-1000 adet arası etiket basabiliyor olması ve dijital bir baskı makinesine göre toplamda çok daha ucuza mal ettiğinin


labelexpo europe 2013

anlaşılması yaptıkları, yatırımların ne kadar doğru olduğunu ispatlıyor. Ben bu makinenin dijital baskı makinesinin rakibi olduğu söylüyorum. Ancak dijital makineler de pazarda yerlerini alacaklar, onlar da zaman içinde hem yatırım hem de maliyet olarak ucuzlayacaklar. Etiket sektörünün dışından da yeni yatırım yapmak için Labelexpo’ya gelenler var. Örneğin eski tanıdığım tabaka ofsetçiler geldi. Ofseti çok iyi bildikleri için onlar direkt olarak ofsetle konuşup araştırmaya başladılar. Bugün Türkiye’de etiketçi olanların hepsi flekso ve letterpress’i biliyorlar ama ofseti bilmiyorlar ya da ofsete yatırım yapmaktan korkuyorlar. Aynı şekilde bir ofsetçi de letterpress’i ve fleksoyu çok iyi bilmiyor. Bugün bu ofset çözümüyle birlikte birçok kişi çok daha kolay karar verebiliyor. Her şeyin ötesinde bence bu makinelerin daha çok tercih edilebiliyor olmasındaki en önemli unsur yatırım maliyetlerinin çok yüksek olmayışı, üretim maliyetlerininse tüm diğerlerinden çok daha ucuz olması. Bunun içine başka birçok maliyeti katabilirsiniz; bugün biz ofsette metrekarede 1.2 gr boya kullanırken diğerleri en az 3-4 gr boya kullanıyor. Bunların hepsi etken… Bir süre önce hiç hesaplanmıyordu ancak artık herkes bu hesapları yapmak zorunda. Bunlara ek olarak; yine 3-5 sene önce biz makine konfigürasyonlarını belirlediğimizde herkes makinenin çıkışında mutlaka yaprak bıçaklı bir rotasyon kesim ünitesi istiyordu. Bugün artık yavaş yavaş “Makinenin üzerinde inline kesim ünitesini almalı mıyız yoksa almamalı mıyız?” sorusunu sormaya başladı. Türkiye’deki son iki tane yatırımcı firma rotasyon kesim ünitesini almadı çünkü etiket miktarları düşmüş, bir rotasyon kesim ünitesindeki yaprak bıçağın maliyeti 400 TL iken muadil bir tahta bıçağın maliyeti 40 TL… Etiketin toplamında bu kadar kâr yok. Bu nedenle artık herkes çok iyi hesaplamalar yapıyor. Bu nedenle Türkiye’de sattığımız makinelerin son iki tanesini kesim ünitesiz ve peşinde tahta bıçaklı ve varak yaldızı offline olarak çalıştırıyoruz.”

Bir diğer yenilik Hontec lazer kesim

matbaa&teknik

lazım… Yatırım maliyetine baktığınız zaman bıçak parasını hiç ödemiyorsunuz ama onun da bir lazer ömrü var. 25 bin saat çalıştıktan sonra bin 500 dolar gibi bir maliyetle gazının yeniden doldurulması gerekiyor. Öyle inanıyorum ki toplam yatırım maliyetine göre bakıp geri dönüşü hesaplamak lazım. Bu fuarda da yenilik olarak bu çözümü Hontec ile getirip sergiledik. Birçok malzemeyi her türlü özellikte kesebiliyor. Plastik ve kağıt gibi. Ofsetle ilgili bu fuarda sergilemediğimiz ama ofsetle uygulanan ilk soğuk yaldızı bizim yaptığımız gibi makinede şu anda inline flat bed serigrafi ünitesini de gerçekleştirdik. Dolayısıyla artık ofsetin de diğer alternatiflerinin de hepsinin üzerinde olduğu bir çözüm sunabiliyoruz. Zaten serigrafili bir makine yaklaşık iki ay sonra İstanbul’da kurulmuş olacak. Çalışmaya devam ediyoruz, 2015’te çıkarmayı düşündüğümüz bir makinemiz daha var. Bu belki 2016’ya sarkabilir ama o makine çıktıktan sonra bugün nasıl letterpress ortadan kalktıysa fleksocuların da benden çok umutlu olacaklarını sanmıyorum. matbaa&teknik: Bu fuardan sonra öyle anlıyorum ki letterpress’i yok kabul ediyoruz, flekso, dijital ve ofsetle devam ediyoruz. Aslında üçü de farklı farklı etiket yapmalarına rağmen farklı pazarlara hitap ediyorlar. Sizin yorumunuz nedir? Hasan Uçar: Bunun doğru olduğunu söyleyemem. Çünkü genel etiket pazarına baktığınızda ofset ya da flekso bütün pazara çözüm sunamıyor. Aynı şekilde dijital de tek başına tüm pazara çözüm sunamıyor. Günümüzde pazara cevap vermek adına bugün benim tarafımdan baktığınızda belki bir flekso ve ofset birlikte her şeye cevap verebilir. Dijitalin olması ya da olmaması durumu bence ofsetler Türkiye pazarına satılmadan önceydi. Ama bugün bir ofsetin ve fleksonun birlikte olduğu bir çözüm bence bir etiket tesisi için daha doğru ve başarılı. Kısa ve orta tirajlarda kimse ofsetle rekabet edemez. Şu anda orta ve üstü tirajlı işler için de

ofset fleksoyla rekabet edemez. Hızı ve işi tamamlaması anlamında rekabet edemez. Az önce de bahsettiğim gibi 2015 belki sonrasında piyasaya tanıtılması öngörülen makinenin orta ve yüksek tirajdaki flekso pazarından da ciddi bir pay alacağımızı şimdiden söyleyebilirim. matbaa&teknik: 2015 Labelexpo’da bu makineyi görebilecek miyiz? Hasan Uçar: Çok emin değilim… 2015 Labelexpo’ya yetişse bile sergilemeyiz çünkü bu fikri çok çabuk herkese vermek istemeyiz. Bu makine, henüz proje aşamasındayken bile iki adet sipariş aldık. Makinenin bittiğini duyurduğumuz anda İstanbul’dan iki tane müşterimiz var… Ben daha önce semi rotary ofset makinesini yapacağım ve etikette kullanacağım dediğimde de Türkiye’deki birçok kişi bana inanmamıştı ama bugün birçoğunun beni tebrik ettiklerini ve başarılarımı da takip ettiklerini söyleyebilirim. Bu da beni çok mutlu ediyor. Para kazanmak başka bir şey ama bu tür onore edici iltifatları almak paradan daha güzel. matbaa&teknik: Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Hasan Uçar: Özellikle etikete yoğun bir yönelme var. İnsanlar etiket yatırımı yaparken niye dijital, niye ofset, niye flekso almaları gerektiğini, hangi etiketleri ve hangi miktarları, hangi malzemeyle nasıl üreteceklerini ve toplam yatırım ve üretim maliyetlerini lütfen çok iyi analiz etsinler. Bu, onları bir adım öne taşıyacaktır. Alacakları herhangi bir yanlış karar ise bir adım değil çok adım geriye götürecektir. Biz yalnızca makine satmakla kalmıyoruz. Bu anlamda fizibilite çalışmalarına, insanların daha iyi algılamalarına ve anlamalarına da yardımcı oluyoruz. Sonuçta çalıştığımız insanlar ve müşterilerimizle de çok mutluyuz. Ben onlara bu önerileri veriyorum çünkü artık rekabet çok zorlaştı, para kazanmak zorlaştı. Hepimiz yatırım yapmak istiyoruz ama yanlış yatırım kimseyi hayal kırıklığına uğratmasın diyorum.

Bu fuarda ofsetin haricinde 12. salonda bir diğer temsilcisi olduğumuz şirkette lazer kesim vardı. Bu da Çinli bir firmanın. En önemli özellikleri Çin’in en büyük lazer üreticisi olmalarıydı. Bahsettiğim yeni kurulan Hontec Golden. Onlara bir yıl önce, “Madem bu kadar iyi bir lazercınız var siz de çözme, sarma ve tansiyon konularını iyi biliyorsunuz neden laser kesimi yapmıyorsunuz?” sorusunu yöneltmiştim. O fikirle birlikte başladılar ve bu fuara yetiştirdiler. 275 Watt’lık makineyle 23 metre, 500 Watt’lık makineyle 40 metre, iki tane 500 Watt’lık makine koyarsanız 80 metre hızla gidiyor. Fiyat/Performans olarak bakarsanız da Avrupalı rakiplerinden hiç aşağı kalır yanı yok ama son derece ekonomik. Fakat hala pahalı. Lazer maliyetlerinden ya da belki daha çok rekabetten dolayı bunların fiyatlarının çok daha aşağı gelmesi 153


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

N610i Ezber Bozuyor Murat Papila: “N610i ezberleri bozan UV teknolojisiyle 4+2 renkli beyaz baskı yapma özelliğine sahip, 600 x 600 dpi baskı kalitesinde, UV mürekkep kullanarak basan bir inkjet etiket baskı makinesi.” matbaa&teknik: Bu makine etiket matbaalarına ne vaat ediyor? Murat Papila: Ucuz ve kaliteli etiket üretimi konusunda yeni bir çağa girdiğimizi gösteriyor. Yeni bir oluşuma başladık; bu, etiket sektörünün daha kaliteli etiketlerini üretirken maliyeti çok fazla düşünmemelerini sağlıyor. Bu da tabii ki etiket sektörüne çok büyük bir avantaj sağlayacak. matbaa&teknik: Tiraj uzunluğu göz önüne alındığında özel bir aralık var mı? Murat Papila: Tiraj olarak bu makinenin aralığı 5 bin metre. 5 bin metreye kadar olan etiketlerde maliyeti, konvansiyonel makinelerin maliyetlerine göre çok daha uygun.

İnkjet konusundaki tecrübesi ile tanınan Domino Dijital Baskı Makineleri, Labelexpo Europe’da yepyeni bir makine ile etiketçilerin karşısına çıktı. N601i şirketin en gelişmiş dijital etiket baskı makinesi. Makine ile ilgili bilgileri ve pazara ilişkin görüşlerini şirketin Türkiye Temsilcisi Tempo Makina Direktörü Murat Papila ve Domino Dijital Baskı Bölümü Direktörü Philip Easton’a sorduk: matbaa&teknik: Yeni lansmanı yapılan N610i’den bize biraz bahsedebilir misiniz? Murat Papila: N610i ezberleri bozan UV teknolojisiyle 4+2 renkli beyaz baskı yapma özelliğine sahip, 600 x 600 dpi baskı kalitesinde, UV mürekkep kullanarak basan bir inkjet etiket baskı makinesi. Baskı hızı dakikada 75 metre hızında. Üzerine online die-cut ünitesi de eklenebilen, arzu edildiği takdirde offline olarak da kullanılabilen bobinden bobine bir makine. Hızıyla, kalitesiyle ve baskı kalitesiyle ön plana çıkıyor. 154

matbaa&teknik: Nasıl bir mürekkep transfer teknolojisi kullanılıyor? Murat Papila: Kyocera baskı kafaları kullanılıyor ama bu baskı kafalarını diğer üreticiler gibi Kyocera’dan aldığımız gibi kullanmıyoruz. Üzerinde Domino tarafından bir takım değişiklikler yapılarak bu teknolojiye adapte ediliyor. Drop and demand teknolojisi kullanılıyor ve bu sayede de daha kaliteli bir baskı sonucu alınıyor. Baskı yüzeyini herhangi bir tambura ya da drama sarmadan, düz baskı teknolojisi kullanılıyor. Düz baskı teknolojisi kullandığı için de renkler arasında kayma yaşanmıyor, bu da büyük bir avantaj sağlıyor. En büyük avantajı ise fire maliyetlerini minimize etmesi. Hiçbir zaman ortadan kaldırma demiyorum ama son kullanıcıya minimize etme yolunda büyük bir avantaj sağlıyor. matbaa&teknik: Tempo yıllardır ambalaj sektörünün içinde. Ama özellikle Domino’nun tek renk barkod ya da seri numarası vs. pazarındaki payı tartışılmaz. Renkli etiket baskı ise Tempo için yeni bir pazar. Bu pazar ile ilgili yorumunuz nedir? Elimizdeki teknoloji o kadar iyi ki bir anda pazara nüfuz edebiliriz, diyebilir misiniz? Murat Papila: Türkiye piyasasına baktığımız zaman biz bence hiçbir sıkıntı yaşamadan


labelexpo europe 2013

kuvvetli bir şekilde yayılacağımıza inanıyorum. Teknoloji açısından çok yeni olmasına rağmen çok oturmuş bir teknoloji. Domino’nun geçmişten sahip olduğu inkjet teknolojisi bu makinenin içinde tümüyle kullanılıyor. Zaten bildiğiniz gibi Domino dünya pazarında inkjet teknolojisinde lider konumda. Ona liderliği getiren bu teknolojiyi bu makineye de uyarlayarak çok kuvvetli bir makine ortaya çıkarmış oldu. Bence hiçbir sorun yaşamayacaktır. matbaa&teknik: Sayın Easton, sizinle daha önceki Labelexpo’larda da söyleşiler yapmıştık. Öyle hatırlıyorum ki daha az küçük bir standınız vardı. Şu anda yeni bir teknolojiniz var. Neler yaptınız, bu endüstride nasıl büyüdünüz? Philip Easton: Bence bizim için esas nokta 2009’da Domino’nun öncelikle etiketlerde 4 renk dijital baskıya geçmek için verdiği stratejik karar oldu. Bu, pazardaki yerimizin sürekli gelişmesini sağladı. Ar-Ge’ye çok yoğun bir şekilde yatırım yapıyoruz. Bu fuar da bizim açımızdan çok önemli çünkü etiket baskıcılarının büyük bir çoğunluğunun ihtiyaçlarına cevap verecek bir makinemiz var. Bu makine aynı zamanda geleneksel flekso baskı makinelerinin yerine üretilmiş bir makine. Dakikada 75 metre baskı hızına sahip ve yüksek üretim kapasitesi olması açısından da geniş bir alana hitap ediyor. Artık beyaz baskı yeteneğine de sahip ve düşük tirajlı işler için de ideal. Bu nedenle etiket baskıcılarının büyük bir bölümüne hitap edeceğini düşünüyoruz. Burada yaptığımız sunumlarda da makinelerimizin pazarda daha geniş bir kitleye hitap ettiğini görüyoruz.

matbaa&teknik

matbaa&teknik: Bu fuarda birçok dijital baskı çözümü var, belki 20’den fazla… Teknolojinizde fark oluşturan esas nokta nedir? Philip Easton: Temel fark en yüksek dijital üretkenliğe sahip olmamız. Dakikada 75 metrelik hız, pazardaki en yüksek hız. Bu nedenle dijitalde geleneksel baskıya göre daha çok esnekliğe sahip olduğumuzu iddia ediyoruz. Bir başka farkımız da en yüksek inkjet kalitesine sahip olmamız. 600 dpi çözünürlükle çok iyi bir kalitemiz var. Pazarda göreceğiniz diğer inkjet baskı makineleri arasında çok daha yüksek çözünürlük ve baskı kalitesine sahip ve baskı sonuçları en tutarlı olan makine bu. Örneğin basmamız gereken bir iş var ve bastık. Birkaç hafta sonra yine aynı iş geldiğinde tamamıyla aynı kalitede basabiliyoruz. İki farklı makinede de aynı sonuçları almak mümkün. Bunun nedeni I-tech (Intelligent Technology) kapsamında yaptığımız kendine has üç gelişme… Bunlardan birisi baskı kafalarında oluşabilecek tüm hava kabarcıklarını yok eden bir sistem. Bu sayede ağızlar da kirlenme olmuyor ve püskürtme tutarlı ve doğru olduğu için çok iyi sonuçlar veriyor. Mürekkebin baskı kafasında devri daimini sağlayan bu sistemin ismi active flow. İkincisi ise, clean cap isimli bir kapaklama istasyonu. Bu şu demek oluyor; makine çalışmadığı zamanlarda baskı kafaları kapakla kapanabilir. Bu sayede bir dahaki kullanıma kadar püskürtme ağızları korunmuş oluyor, bu çok verimli sistem. Bir de ayrıca baskı kafalarını temizleyen kontrol süreci var. Pazardaki birçok sistemde hala baskı kafası temizliği manuel olarak yapılıyor. Böyle bir durumda operatör baskı kafalarını çok sert temizlerse onlara hasar verebilir, iyi temizleyemezse de sorun olabilir. Bu sistemde ise üretim yapılırken tüm

püskürtme ağızları güvende. Üçüncüsüne gelirsek; burada gördüğünüz tüm inkjet baskı makinelerinde çoklu baskı kafası kullanılıyor ve bunların birbirlerine dikilmesi gerekiyor. Bu da baskı kafalarının mekanik olarak komşu baskı kafalarına çok iyi şekilde konumlandırılmasını gerektiriyor. Bizde ise mikro motor kontrol ediciler var. Burada baskı kafalarının hizalanması işi otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Böylece birisinin elinde tornavidayla gelip yoğun çaba göstermesi gerekliliği ortadan kalkmış oluyor. Bu otomatik sistem sayesinde baskı kafalarının konumlandırılması çok kesin bir şekilde yapılıyor. Bahsettiğim bu üç sistem sayesinde diğer herhangi bir dijital baskı makinesinden çok daha tutarlı sonuçlar elde ediyoruz. matbaa&teknik: Sizce dijital baskı geleceğinde hangi mürekkep teknolojisi var? Philip Easton: Günümüzde likit toner en yaygın teknoloji. Biz bu teknolojinin niş olacağına inanıyoruz. Bu teknolojinin gelecekte, çok yüksek kalite gerektiren ve insanların parasını ödemeye hazır olduğu en üst uç etiketlerde kullanılacağını düşünüyorum. Dijital inkjetin yaygın çözüm haline geldiğini görüyoruz. Hali hazırda bulunan toner teknolojisinin yerine geçmekle kalmayacak, giderek fleksonun da yerine geçecek. Flekso almak isteyen müşterilerimizin buna ek olarak inkjet aldıklarını da görüyoruz çünkü ihtiyaç olduğunda kısa tirajlı işler için hala flekso makinelerin esnekliğine ihtiyaçları var. Önümüzdeki dönemde inkjetin esas kullanılan teknoloji haline geldiğini göreceğiz. Diğerleri de pazarda daha niş konumlar alacak. 155


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Etiket İçin Her Tür Çözüm Var Mert Gönenç: “Türkiye’de sanıyorum halen flekso en gelişime açık ve yatırım yapılması gereken alan.”

Labelexpo Europe’da Gidue, Prati, Durst, Cartes standları arasında koşuşturmasını sürdüren ve bu çok önemli dört temsilciliğinin yanı sıra Zonten yarı rotatif ofset etiket baskı makinesini de pazara sunan İmex Group Başkanı Mert Gönenç, bu fuardan en çok hatırlanacak ve Türkiye’ye taşınacak teknolojinin UV inkjet ve gıda ambalajı için düşük migrasyonlu UV inkjet baskı teknolojisinin olacağını, söylüyor. Ancak tüm matbaacılar için ihtiyaçlara cevap verecek tüm teknolojileri bulundurduklarının altını çizen Gönenç, yine de fleksonun Türkiye pazarında yatırıma en açık teknoloji olduğunu anlatıyor: matbaa&teknik: Labelexpo Europe’dan Türkiye’ye hangi teknolojileri götüreceksiniz? Mert Gönenç: Portföyümüzde çok düşük tirajlı işler için Çin’de üretilen Zonten yarı rotatif ofset baskı makinesi var. Yine düşük tirajlı işler için Durst UV inkjet dijital etiket baskı makinesi var. Cartes serigraf lazer, flat bed sıcak yaldız sonlandırma makineleri. Filomuzun koşan atları olan İtalyan Gidue ve Prati firmaları var. Hepsinin başında öyle sanıyorum ki inkjet dijital baskı alternatifini yanımızda götüreceğiz. Dijital adım adım ilerliyor ve bu fuarlarda artık UV inkjetin kendini kanıtladığını görüyorum. Düşük migrasyonlu mürekkep sistemleri de yanımızda götüreceğimiz bir başka teknoloji. Hem Gidue hem de Durst’da düşük migrasyonla ilgili çalışmalar var. Durst firmasının UV inkjet mürekkepte Sun Chemical ile birlikte çalışması var. ve tüm mürekkeplerini Sun Chemical’dan tedarik ediyor. Makine üzerinde de ek sistemler 156

kullanarak baskı kafalarını düşük migrasyonlu mürekkeple, UV inkjetle baskı yapıp, gıda ambalajı yapmaya hazır hale getirdi ve bununla ilgili gerekli sertifikalarını aldı. 33 cm ende, 48 metre/dakika hızla yani konvansiyonel bir baskı makinesiyle yapabileceğiniz hızı ve basabileceğiniz ebadı dijitalle de basabilirsiniz. Durst’un yanı sıra Gidue’nin geçen sene pazara sunduğu dijital flekso konseptini de Türkiye’ye götüreceğiz. Dijital flekso, operatörün sadece baskı silindirlerini makineye yerleştirdiği, geri kalan tüm ayarları dijitalize ettiği bir flekso makine.

de tutkallı laminasyon yapılabiliyor. Onun da arkasına bir tane flatbed bıçak eklendi. O ünitede de hem flat bed kesim yapılabiliyor, (aynı zamanda manyetik bıçaklar da o flat bed ünitesi içinde kullanılabiliyor) buna ek olarak gofraj da yapılabiliyor. En sonuna da lazer kesim ünitesi konuldu. Bu şekilde 5 kafalı bir makine var ve bir hayli ilgi çekti. Hem dijital makinelerin arkasında hem flekso makinelerin arkasında bitirici makine olarak kolaylıkla kullanılabilir. Şu anda fuarda eşi, benzeri olmayan bir makine ve Cartes’in yıldızı o, şu anda.

matbaa&teknik: Gidue ve Prati ile ilgili yenilikler neler? Mert Gönenç: Gidue’nin Esko ile yürüttüğü hexachrome baskıya yönelik çalışmalarının gelecek aylarda biraz daha gelişeceğini umuyorum. 2014’ün ilk çeyreğinde daha ön plana çıkacaktır. Prati, gerçek anlamda bir linerless ile alakalı İtalyan kağıt üreticisi Ritrama firmasıyla birlikte bir çalışma yaptı. Özetlemek gerekirse çok ince bir taşıyıcı malzemeyi alıp, arkasına bir kuru tutkal sürüp, ters çevirdikten sonra malzemenin üzerine laminasyon yapıp, hiçbir taşıyıcı olmadan etiket üreten bir sistem. Prati, bu malzemenin sonlandırmaları üzerine yeni bir makine geliştirdi. Yine bir sonlandırma yeniliği olarak web’de inmold baskı yapılabilecek şekilde tasarlanmış bir sonlandırma makinesi. Kalıp içi etiket kesim makinesi, tabakalama makinesinden müteşekkil. Sanıyorum Bu fuardan ülkemize taşıyacaklarımız arasında ilk göze çarpanlar bunlar…

matbaa&teknik: Çok sayıda dijital baskı makine lansmanı var fuarda. Bunların içinde inkjet olanlar var, toner bazlı olanlar var ve yağ bazlı mürekkep kullanan makineler var. Türkiye pazarını düşündüğünüzde bu işin geleceğinde ne görüyorsunuz? Mert Gönenç: Farklı sistemlerin birbirlerine göre avantaj ve dezavantajları var. Müşteri ihtiyacını doğru belirlendiğinde bazılarının avantajları daha ön plana çıkıyor. Inkjetteki başarı, UV mürekkep olmanın ve damlama teknolojisinin getirdiği yeniliktir. Ve en önemlisi malzeme tutuculuk avantajı, bir başka deyişe kâğıt seçmemesi. Baskı kafaların hepsi çok büyük firmalardan tedarik ediliyor, bunlar Kyocera ve Xaar. Yazılım ayrı gelişiyor, baskı kafa teknolojisi ayrı gelişiyor. Fleksoda son beş yılda yaşanan gelişimin bir benzerinin inkjette de olabileceğini düşünüyorum. Bu gelişim de giderek rakamları makul seviyelere getirdiğinde dijitale geçişi hızlandıracaktır diye düşünüyorum.

matbaa&teknik: Cartes’ten biraz bahseder misiniz? Moris Pinto: Cartes baskı sonrası converting çözümleri olan bir firma. Bunu çeşitli kombinasyonları ya da ayrı üniteleri peş peşe sıralayarak yapıyor. Şu anda fuarda 5 makinesi var. Bunlardan birisi 4 renk serigraf baskı makinesi. Bu makine ile özellikle İstanbul’da ilgilenen firmalar vardı. 4 renk peş peşe serigrafı da ilk defa bu fuarda sergiliyorlar. Onun dışında, tam kombine bir makinesi var. İlk ünitesinde 3 renge kadar sıcak yaldız yapıyor. Hem enine hem de boyuna sıcak yaldız baskısı yapabiliyor. Onun peşine yine bir ünite UV kurutmalı flat bed serigraf eklendi. İtalyan UV sistemlerini kullanıyor. Onun da peşine bir tane flekso ünitesi koydular. Bu ünitede hem lak atabiliyorsunuz, hem bir renk baskı yapabiliyorsunuz hem

matbaa&teknik: Bu üç gün sonunda gelecek için ne söyleyebilirsiniz? Önümüzdeki bir sene içinde teknoloji olarak ön plana çıkan hangisi olacak? Türkiye’de sizce eksik olan hangisi? Mert Gönenç: Bildiğiniz gibi tek bir çözüm yok, müşteriye göre çözüm var. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Her ihtiyaca yönelik makineyi gelip IMEX grup’tan müşteriler bulabilsin ve doğru olan makineyi bulabilsin diye uğraşıyoruz. Hala dijitale uygun olan yahut olmayan firmalar olacaktır, ofsetle başlamaları gerekebilecektir. Ofsetin yetmeyip fleksoya yönelebilecek firmalar olabilecektir. Ancak, Türkiye’de sanıyorum halen flekso en gelişime açık ve yatırım yapılması gereken alan.


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Esko, Baskı Sürelerinin Azalatacak Esko, Labelexpo Europe 2013’de etiket sektörüne yönelik yenilikçi çözümler sergiledi. Esko’nun full HD flekso çözümünün en son sürümü olan Full HD Flexo yanında popüler CDI dijital flekso kalıp pozlayıcıları da Esko’nun standında sergilendi. Ziyaretçiler, Esko’nun Suite 12’sindeki en son baskı öncesi ve iş akışı çözümleri ve uygulamalarını da görme imkanı buldular. Esko EMEA Başkan Yardımcısı Armand Gougay Labelexpo Europe için yaptığı açıklamada “Etiket sektörü Esko için son derece stratejik bir öneme sahip. Bu açıdan Labelexpo Europe, dedike teknolojilerimizi ve çözümlerimizi gözler önüne sunacağımız temel etkinlik. Çözümlerimizdeki en son gelişmeler için sektörü bilgilendirmeye ve bu sonuçların müşterilerimizi gerçekten memnun edecek çözümler olduğunu göstermeye devam edeceğiz”, diyor. Esko’nun kendi standında ve partnerlerinin alanındaki sergisi, etiket üretiminin tüm alanlarında son derece faydalı çözümler sundu. Tasarım ve iş akışı otomasyonundan flekso kalıp hazırlamaya ve dijital baskı, finisaja kadar her alanda sergileme yapan Esko, fuar için aralarında CERM, CHILI Publish, Dantex, Domino, DuPont, Durst, Epson, HP, Stork ve WINK’in olduğu birçok isimle işbirliği yaptı. Esko’nun entegrasyon yetenekleri Labelexpo teknoloji işliğinde önemli bir rol oynadı. Fuar esnasında bir araya geldiğimiz Esko Türkiye Genel Müdürü Mustafa Salur, şirket olarak baskı zamanını azaltmaya odaklandıklarını anlattı. Salur’a göre baskı için harcanan önemli bir kısmı iş ve renk değişimlerine gidiyor:

Baskı hazırlık zamanlarının ve renk değişim sürelerinin kısaltılması “Bu fuarda spot, ekstra renkleri azaltmaya yönelik çözümler daha ön plana çıktı. Özellikle Gidue’nin ve Codimag’ın standında canlı demolar bu yönde yapıldı. Baskı makinelerinde üretimin yaklaşık %60’ı iş değişikliğinden ve

makineyi yıkamaktan kaynaklı boşa giden zaman nedeniyle sekteye uğruyor. Burada standart renk setleriyle 4 renk ya da ekstra 2-3 renk genişletilmiş renk gamutuyla çalıştığınızda pantone renk gamutunun yaklaşık %92’sine ulaşabilme imkânınız var. Esko’nun equinox çözümüyle de biz bunun artık sektörde yapılabilir ve ciddi anlamda kazanç kapısı olabileceğini bu fuarda etiketçilere gösterdik. İşlerin baskı öncesinde nasıl hazırlanabildiği, web tabanlı çözümlerle otomasyonun nasıl sağlandığı, hazırlanan işin baskı makinesinde efektif olarak minimum fireyle ve minimum zamanda, makineyi durdurmadan, renk değiştirmeden nasıl kullanılabildiği gösterildi. Çok önemli bir nokta da şu; istatistiki bilgilere göre yapılan işin %57’si yapılan toplan işin yaklaşık %4,5’unu oluşturuyor. Baktığınızda %43’lük iş %95’lik alanı oluştururken, %57’lik kısım sadece %4,5’u gösteriyor ki bu birim zamanda ne kadar çok iş değiştirildiğini ve tirajların düştüğünü ve pazarın da artık bu yönde hareket etme gerekliliğini gösteriyor.

Baskı öncesine artık yatırımlar yapılıyor, CtP sistemleri anlıyor ama hala kat edilmesi gereken ciddi mesafeler var. Baskı öncesindeki otomasyon, web tabanlı çözümler, MIS sistem entegrasyonları; baskı makinesinde de duruş, kalkış ve makine yıkama zamanlarındaki minimize yapılması gereken işlemler öyle sanıyorum ki sektörde insanların aradığı çıkış kapısı olacka önümüzdeki dönemde.”

HD Flekso kendini ispatladı “Onun dışında HD flekso artık kendini sektörde ciddi anlamda ispatlamış bir çözümdü. Bu fuarda da hangi köşeye giderseniz gidin her baskı makinesinde HD flekso teknolojisiyle yapılan işleri göreceksiniz. Dolayısıyla sektörde artık bir kalite seviyesi olarak adlandırabiliriz. Bu fuarın iki tane amacı var; birincisi hali hazırdaki müşterilerinizle bir araya gelmek, yenilikleri paylaşmak ve önümüzdeki süreçle alakalı ne yapılabileceğini konuşmak. Bu çerçeveden bakacak olursak fuarın gerçekten başarılı gittiğini söyleyebiliriz. Hatta iki sene sonra yapılacak Labelexpo’nun da %25 civarında bir büyümeyle yeni bir hol eklenmesi de sanıyorum bunun bir göstergesi. Etiket sektörü her sene büyüyen bir sektör… Büyüyen bir sektörde de yenilikçiliğimizle, sunduğumuz yazılım çözümleriyle büyüyen bir şirket olarak biz de sanıyorum üzerimize düşeni yapıyoruz.”

157


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Miyakoshi İle Dijital Etiket Baskı İmkanları Ultra A.Ş Labelexpo Avrupa fuarında Miyakoshi ve Industrial Inkjet şirketlerinin yeni çözümlerini Türk ziyaretçilere aktardılar. Her iki üretici de etiket baskıda dijital çösüm sağlıyor.

158

Miyakoshi yarı rotatif dijital etiket baskı makinelerinin Türkiye Temsilciliğini alan Ultra A.Ş, Labelexpo Avrupa’da sitemi Türk ziyaretçilere anlatma imkanı buldular. Şirketin satış müdürü Mustafa Yazıcı, fuarda öne çıkan trendin son yıllarda tüm fuarlarada olduğu gibi Labelexpo Avrupa’da da dijital baskı olduğunu anlatıyor:

yer alması bizim açımızdan bu fuarın çok yoğun geçmesine sebep olmuştur. Labelexpo 2013 de kesinlikle öne çıkan trend son yıllarda olduğu gibi dijital baskı makine ve ekipmanları olmuştur.” Ultra A.Ş yönetim kurulu başkanı Ercin Mesçi ise fuarın dijitale yönelişinin sebeplerini şöyle değerlendiriyor:

Öne çıkan trend dijital baskı

Dijital baskının avantajları

“Labelexpo Europe, yeni makine ve ekipmanların görücüye çıktığı, iş bağlantılarının yapılabildiği önemli bir platform olma özelliğini her zaman koruyor. Bununla birlikte temsilcisi olduğumuz şirketlerden; Yarı rotatif etiket baskı makinaları üreticisi Japon Miyakoshi firması ile Konica Minolta kafalar kullanarak CMYK dijital etiket baskı makinaları üreticisi İngiliz Industrial Ink Jet firmasının Labelexpo fuarında

“Dijital baskının etiketin bu en önemli fuarında bu kadar ön plana çıkmasının en önemli sebebi, her geçen gün gelişen baskı kalitesi ile birlikte, dijital ile yapılan işlerde baskı maliyetlerdeki düşüş de etkili olmuştur. Orta ve düşük tirajlı işlerde değişken data avantajları ile, kalıp, klişe maliyetleri olmadan, makine baskı ön hazırlık safhalarını saatlerden dakikalar seviyesine indirerek, düşük maliyetler ile hız ve kalite bir


labelexpo europe 2013

araya getirilmiştir. Sonuç olarak, kısa sürede kaliteli etiket ve ambalaj baskısı yapmayı mümkün kılan bu makineler, konvansiyonel baskı tekniklerinden her geçen gün daha avantajlı duruma gelmektedir.”

Bu fuarda iki ana tedarikçimiz yer almıştır “Miyakoshi 1946 yılında sürekli form baskı makinası üretilmek amacıyla Japonya’nın Chiba kentinde kurulmuş bir şirkettir. Şirket 5 ayrı fabrikada toplam 560 kişi ile yıllık 14 milyar Yen ciro yapmaktadır. Şirketin üretimleri arasında; Sürekli form baskı makinaları, UV Ofset yarı rotatif etiket baskı makinaları , Letterpress etiket baskı makinası , web offset kitap baskı makinası , sleeve web offset baskı makinası , dijital ink jet renkli baskı makinası bulunmaktadır. Son yıllarda etiket sektörünün hızlı büyümesi Miyakoshi firmasının üretimlerindeki ağırlığı bu sektöre kaydırmasını sağlamıştır. Sürekli form marinalarında edindiği deneyimi ile ofset etiket baskı makinelerini geliştiren Miyakoshi , aynı sektör için ink jet baskı makinalarınıda üretime almıştır.

matbaa&teknik

İlk dijital baskı makinası olan MPS9500 modelini ilk olarak 1999 yılında piyasaya sürmüştür.”

İlk kurulum çok kısa zamanda yapılacak “Yarı rotatif etiket baskı makinaları 2002 yılından beri üretilmekte olan ve 10” , 13” veya 16” web genişliğine sahip MLP yarı rotatif baskı makinalarından Japonya pazarına 50 den fazla kurulum yapılmış olup, üretimlerinin 10% sinden fazlasını bu makina üretimi oluşturmaktadır. Servo sürücülü MLP serisinde her ünitede bulunan servo motorlar sayesinde her ünitenin ayrı ayrı kontrol edilmesini, makina çalışırken bile ünitelerde ayar ve kalıp değişiminin yapılabilmesini mümkün kılmaktadır. Otomatik kontrol sağlayan Techno-E system sayesinde makinanın ilk sıfırlaması ve ünitelerin birbirlerine göre registeri otomatik olarak yapılmaktadır. Makinanın konfigürasyonu müşteri isteklerine göre planlanmakta olup, bobin boşaltma, laminasyon, rotatif, manyetik kazanlı etiket kesim, dilimleme, bobin sarma, flexo baskı, sıcak yaldız, emboss, serigrafi, ofset baskı üniteleri makina konfigürasyonundaki ünitelerdir. Türkiye’den ve tüm dünyadan bu makinalara ilgi duyan

müşteriler ile görüşerek fikir alışverişlerinde bulunduk. Miyakoshi markasını Türkiye’de güçlü hale getirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz ve çok kısa sürede de ilk kurulumu yapmayı hedefliyoruz.”

UV inkjet çözümleri “Diğer temsilcisi olduğumuz ve Labelexpo Avrupa’da yer alan üretici ise İngiliz Industrial Ink Jet firmasıdır. Konica Minolta baskı kafaları kullanılarak UV ink jet bobinden bobine etiket ve esnek ambalaj baskı makinalarının bu fuarda da tanıtımı yapılacaktır. Müşterilerin ihtiyacına göre 72mm, 144 mm, 212 mm ve 282mm eninde baskı yapabilecek değişik modellerde üretilmektedir. Konica Minolta full renk UV inkjet baskı kafaları kullanılarak üretilen makinelerimizde dijital bölgesel lak ve komple UV lak uygulamaları yapılabilecek opsiyonlar mevcuttur. Yine bu ürünlere de Türkiye’den çok yoğun bir ilgi vardı. Çalışmalarımız devam ediyor. Bu fuarda yaptığımız görüşmeleri çok kısa sürede neticelendirerek, yurtdışı satışlarda yakaladığımız başarıyı, umut ediyoruz ki çok kısa sürede yurtiçi satışlarımıza da yansıtacağız.” 159


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Stork Prints İnovasyonun 50. Yılını Kutluyor Saruhan Erman: “Bu yılın bizim için özel bir anlamı var. 1963 yılında Hannover ITMA fuarında ilk rotasyon serigrafi baskı teknolojisini tanıtım günümüzün üzerinden tam 50 yıl geçti. Bu teknoloji baskı sektöründe bir devrimdi. Üretim kapasitelerini artıran, basılacak görsellerde sınırsız özgürlükleri başlatan devrim.”

Stork Prints rotasyon serigrafi, UV inkjet etiket ve ambalaj baskısındaki uzmanlığını 24-27 Eylül tarihleri arasında Labelexpo 2013 Brüksel fuarında 6. salonda H40 numaralı standda sergiledi. Stork Prints’in rotasyon serigrafi baskıyı ITMA Hannover 1963 yılı fuarında ilk olarak tanıtmasının üzerinden tam olarak 50 yıl geçti. Stork’un yeni ismi ile SPGPrints’in Satış Müdürü Saruhan Erman ile Labelexpo Avrupa fuarında bir araya geldik. Erman, SPG Prints’in dijitalle olan ilişkisinin 30 yıl öncesine dayandığını anlattı, bize: “Stork dijital endüstriye 1980’lerde özellikle tekstil endüstrisi için başladı. DuPont ile ortaklık yapıp 2 binden fazla dijital proofing ve chroma makinesi yaptı. Daha sonra esas işimiz serigrafi olduğu için Inkjet teknolojisinin serigrafiye neredeyse muadil olabileceğini düşünerek 160

ve tirajların da gün geçtikçe düştüğünü göze alarak bir inkjet baskı makinesi yapmayı düşündük. Şu anda bu makine için hemen hemen dünyadaki inkjet baskı yapan makinelerin en hızlısı diyebiliriz. 43 m/dakika hıza ulaşabildik.”

Etiket için dijital baskı makinesinin ilk sunumu 2007’de yapıldı “2007 senesinde LabelExpo’da makinenin lansmanı yapıldı. 2009, 2011 ve 2013 yani bu Labelexpo ile birlikte 22. makineye ulaştık. Bu makine Amerika’da, Dubai’de, Avrupa’da ve Rusya’da şu anda hali hazırda çalışıyor. Türkiye’deki müşterilerimiz için de demolarımızı Hollanda’daki fabrikamızda yapıyoruz.” Erman, DSI UV injket dijital etiket ve ambalaj baskı makinesi ile ilgili olarak da şu teknik açıklamaları yapıyor:


labelexpo europe 2013

DSI ile göz alıcı, hızlı ve düşük maliyetli etiketler “Labelexpo 2013 fuarında standımızdaki ilgi odağı yeni nesil DSI UV injket dijital etiket ve ambalaj baskı makinemiz oldu. DSI 35 metre/dk hız ile çalışırken tekrar işlerde sadece 2-3 cm. fire ile (baskı altı malzemesi aynı ise) baskıya devam etmenizi sağlıyor. 330 mm. eninde standart baskı enimiz sizin isteklerinize göre 135 mm.’den 530 mm.’ye kadar değiştirilebiliyor. 50-450 mikron arası tüm baskı altı malzemelerine (film veya kağıt) baskı imkanı sunan DSI UV inkjet baskı makinesinin mürekkepleri ise Hollanda fabrikamızda üretiliyor. Avrupa’da kendi mürekkeplerini üreten tek UV inkjet makine üreticisi olduğumuzu bu bağlamda belirtmemiz gerekiyor. Söz konusu bu mürekkepler kendiliğinden yüksek parlaklığa, yüksek renk şiddetine ve ışık haslığına sahiptirler. (Blue scale 7)”

Her kağıda her rengi basabilirsiniz “Toplamda 10 baskı kafası monte edebileceğimiz DSI UV inkjet baskı makinemizde şu anda CMYK+Orange+Violet renkleri ile pantone kataloğunun 90%’ını basabilirsiniz. Ayrıca inline primer ile özel baskıaltı malzemesi stoğu tutmak zorunda değilsiniz. Sadece basmak istediğiniz alanın altına primer atarak maliyetlerinizi düşürmeniz mümkün –ki her işinize primer uygulamak zorunda değilsiniz.- Kimi durumlarda primer işlerinize serigrafi baskı görüntüsü vermek için primer kullanılır. Ayrıca ekstralardan bahsetmek gerekirse; geliştirdiğimiz iki tip opak beyaz ile maksimum örtücülük ile özellikle şeffaf malzemelerde memnuniyetinizi sağlıyoruz. 360 DPI baskı çözünürlüğüne sahip DSI’da Xaar 1001 inkjet baskı kafaları kullanılmakta. Software ise ESKO desteği ile oluşturuldu.”

matbaa&teknik

Click-charge yok “DSI’nın daha önce isteklerinize göre biçimleneceğinden bahsetmiştik. Şöyle ki; makinenin sonuna yarı rotatif flekso, laminasyon, sıcak/soğuk yaldız ünitesi, yarı rotatif tek manyetik tambur kesim ünitesi veya lazer kesim ünitesi, dilimleme ünitesi ekleyebiliyorsunuz. Bu farklı kombinasyonları ise ABG’nin mükemmel partnerliği ile sizlere sunmaktayız. Yine DSI ile işlerinizi standart ölçülerdeki blanket ebadına sığdırmak zorunda değilsiniz. Standart baskı makinemizde 330 mm. en ve 7 metre’den fazla tekrar ölçüsüne sahip olacaksınız. Ayrıca DSI’da click-charge yok! Her iki baskı ünitesi arasında kullandığımız UV LED lambalar ile pinning (yüzelsel kuruma) yaparak nokta şişmesi problemini çözüyoruz. Ayrıca en sonda tek UV lamba ile tam kurutmayı sağlarken kullandığımız su soğutmalı “chiller drum” sayesinde sıcaklığa duyarlı baskıaltı malzemelerine sorun çıkarmadan baskı yapabiliyoruz.”

Peki serigrafi? “Bu yılın bizim için özel bir anlamı var. 1963 yılında Hannover ITMA fuarında ilk rotasyon serigrafi baskı teknolojisini tanıtım günümüzün üzerinden tam 50 yıl geçti. Bu teknoloji baskı sektöründe bir devrimdi. Üretim kapasitelerini artıran, basılacak görsellerde sınırsız özgürlükleri başlatan devrim. RSI (rotary Screen Integration) ile etiket baskıcıları özel efekt etiket tasarımlarını kolayca hayata geçirdiler. Sıradan etiketlerden farklı metalik veya opak beyaz baskılı, simli ve kabartma uyarı etiketlerini, özel efekt lakları, kazı-kazan boyalarını ve diğer farklı uygulamaları RSI teknolojimiz ile yapmak halen mümkün. Ayrıca rotatif serigrafi de yine 6 gr/metrekareden 600 gr/metrekareye kadar mürekkep transferi yapabilirsiniz.” 161


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Gallus Matbaasına Akın Vardı Gallus Has its Finger on The Pulse at Labelexpo 2013 2011 yılındaki fuara oranla % 30 daha fazla ziyaretçi sayısı, sayısız satış sözleşmesi ve çift haneli sayılardaki makine satışlarından ötürü Gallus, Labelexpo fuarını büyük memnuniyetle tamamladı.

With visitor numbers at its stand up over 30 percent on 2011, numerous promising contacts and impressive machine sales in the doubledigit range, Gallus enjoyed an excellent Labelexpo. Due to the many new suppliers of digital presses, countless visitors were looking for guidance in their decision-making process to ensure future-focused label manufacture. With the Gallus Print Shop concept, Gallus demonstrated the practical combination of digital and conventional printing methods along with the finishing of printed rolls in the production environment – an impressive portfolio of solutions.

Not a question of conventional or digital

Labelexpo Europe 2013’de sunulan Gallus Matbaası konsepti, dijital ve konvansiyonel baskının başarılı bir şekilde kombinasyonunu sağladı. The Gallus Print Shop concept at Labelexpo Europe 2013 for the successful combination of digital and conventional printing. Dijital baskı alanındaki birçok yeni tedarikçiden dolayı, çok sayıda ziyaretçi fuarda gelecek odaklı etiket üretimlerini planlamak adına kendi karar verme süreçlerinde yeni yöntemleri araştırdılar. Gallus firması, Gallus Matbaası konsepti ile dijital ve geleneksel-konvansiyonel (flekso) baskı metotlarının pratik olarak kombinasyonunu ve üretim ortamında basılı rulolar ile sonlandırmasını sağlayarak etkileyici çözümler portföyünü sergiledi.

Geleneksel-konvansiyonel veya dijital baskıda artık soru işareti yok Ziyaretçiler, Gallus standında gerçekleştirilen 61’den fazla canlı baskı gösterisi ve atölye çalışmaları ile serigraf baskıdan, flekso, ofset ve rotagravür ve dijitale kadar tüm baskı 162

yöntemlerinin tüm aşamaları hakkında mükemmel bir bakış açısına sahip oldular. Her bir teknolojinin birleşimin avantajlarını kendi gözleri ile görme fırsatını buldular. Gallus firması, Gallus Matbaası konsepti ile yenilikçi CERM MIS iş akış yazılımı sayesinde merkezileştirilen üretim

Gallus standında 2011 yılındaki fuara oranla % 30 daha fazla ziyaretçi sayısı gerçekleşti Visitor numbers at the Gallus stand were up over 30 percent on 2011.

No fewer than 61 live demonstrations and workshops gave visitors to the Gallus stand an excellent overview of the entire range of printing methods – from screen, flexographic and offset to rotogravure and digital. They were able to see with their own eyes how to efficiently combine the benefits of each technology. With the Gallus Print Shop concept, Gallus introduced a new method for combining the advantages of digital and conventional printing methods by networking the individual presses and controlling the production process centrally using innovative CERM MIS workflow software. This concept makes label production extremely easy, whether all-digital, entirely conventional or hybrid with “pre-print & insetting”. It also turns traditionally machine-based production planning and control into a smart, comprehensive end-to-end solution that improves machine utilisation, enables the dynamic and flexible application and combination of all printing methods (new, innovative design and product decoration options) and reduces the overall order planning and processing workload. Gallus is the only supplier to offer the full range of printing methods – both digital and conventional – from a single source, thus ensuring that the Gallus Print Shop concept provides a complete solution for fast and


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Ziyaretçiler, Gallus standında gerçekleştirilen 61’den fazla canlı baskı gösterisi ve atölye çalışmaları ile baskı yöntemlerinin tüm aşamaları hakkında mükemmel bir bakış açısına sahip oldular. 61 live demonstrations and workshops gave visitors to the Gallus stand an excellent overview of the entire range of printing methods.

cost-effective label production with possible savings of up to 20 percent.

New near-line solution for efficient digital label production In addition to the Gallus Print Shop concept, the highly flexible near-line solution comprising the Linoprint L from Heidelberg and the Gallus ECS C also proved particularly popular. This solution combines the benefits of high-resolution, digital four-colour inkjet printing with conventional highperformance finishing. As required and at the touch of a button, labels can be printed digitally inline on the Heidelberg Linoprint L and finished and die cut on the Gallus ECS C, or the two machines can be operated independently offline. Thanks to this unique hybrid option, label printers remain highly flexible and can avoid downtimes while also benefiting from cost-efficient production.

kontrol prosesi ile ayrı ayrı baskı makineleri ile dijital ve konvansiyonel baskı metodlarının kombinasyonu sonucu oluşturulan avantajların sunumunu gerçekleştirdi. Bu konsept, dijital, konvansiyonel veya hibrid etiket üretimini ön baskı ve dahili ayarlar sayesinde çok kolay hale getirmektedir. Ayrıca geleneksel makine bazlı üretim planlamasını ve kontrolü makine kullanımını geliştirerek dinamik, esnek uygulamalar ve tüm baskı metodlarının kombinasyonu (yeni, yenilikçi tasarım ve ürün dekorasyon seçenekleri) ile sipariş planlama sürecini ve iş yükünü azaltmaktadır. Gallus, Gallus Matbaası konsepti ile hızlı ve % 20’ye varan oranlarda düşük maliyetli etiket üretimi için dijital ve konvansiyonel baskı metodlarında tek kaynaktan çözüm sunan tek tedarikçi konumundadır.

Verimli dijital etiket üretimi için yeni yakın-hat çözümü Gallus Matbaası konseptine ilave olarak, yüksek esneklik sağlayan yakın-hat çözümü olan Heidelberg’in Linoprint L ve Gallus ECS C ürünleri de popülerlik kazandı. Bu çözüm, yüksek çözünürlüklü dijital dört renk inkjet etiket baskılı ile konvansiyonel yüksek performanslı sonlandırmanın faydalarını kombine etmektedir. Etiketler, ihtiyaç halinde bir tuşa dokunularak Heidelberg Linoprint L’de basılmakta ve Gallus ECS C’de şekilli kesimi gerçekleştirilmektedir veya her iki makine de bağımsız olarak kullanılabilmektedir. Bu benzersiz hibrid seçenek

sayesinde etiket üreticileri yüksek esneklik ve durma sürelerinde sağlanan düşme sayesinde düşük maliyetli üretim sağlayabilmektedir.

Geliştirme paketi ile yeni Gallus ECS 340, maliyet verimliliğini artırıyor Geliştirme paketi ile yeni Gallus ECS 340, büyük beğeniye sahip olan bir başka ürün oldu. Bu geliştirme paketi, altı adetüretimi güçlendiren yenilik sunmaktadır: 1) Serigraf baskı ünitesi 2) Daha güçlü UV kurutma 3) İkinci raylı sistem 4) Yeni bobin sarma ve boşaltma ekipmanları ve monofoil malzemeler için folyo kiti 5) daha yüksek makine hızı için yazılım güncellemesi ve 6) yeni kullanıcı ara yüzüne sahip dokunmatik ekran. Bu önemli gelişmeler Gallus müşterileri ile ile yakın işbirliğinin sonucu olarak etiket üreticilerine daha iyi hizmeti sağlamakta, uygulama alanlarını genişletme ve maliyet verimliliklerini en üst düzeye çıkartmaktadır.

Gallus Screeny orijinal serigraf baskı kalıplarına yoğun ilgi Etkinliklerde dağıtılan biletlere sahip olan yüzlerce ziyaretçi fuar sırasında ücretsiz olarak dağıtılan Gallus Screeny orijinal serigraf baskı kalıplarına sahip oldular.

The new Gallus ECS 340 with “Plus” update package to boost costefficiency The new Gallus ECS 340 with “Plus” update package was another big hit. This package offers the following six productivity-boosting innovations: 1) A screen printing unit, 2) more powerful UV curing, 3) a secondary rail system, 4) new unwinding and rewinding equipment and a foil kit for monofoil substrates, 5) a software update with a higher maximum machine speed and 6) a new touchscreen user interface. These substantial further developments – the result of close cooperation with Gallus customers – enable label printers to provide a better customer service, extend their range of applications and significantly boost their cost-efficiency.

Rush for Gallus Screeny Genuine screen printing plates Hundreds of visitors also made use of the vouchers distributed prior to the exhibition to obtain free Gallus Screeny Genuine screen printing plates. They will now be able to see for themselves what is possible and experience the unrivalled quality and impressive reliability of Gallus in-house solutions for rotary screen printing.

Kalıplara sahip olanlar, rotatif serigraf baskı için Gallus bünyesindeki çözümlerin rakipsiz kalite ve etkileyici güvenilirliği deneyimini yaşamaları mümkün olmuştur.

Yüksek esnekliğe sahip yakın-hat çözümü olan Heidelberg Linoprint L ve Gallus ECS C, yüksek çözünürlüklü, 4 renk dijital inkjet baskı ve konvansiyonel yüksek performanslı sonlandırmayı kombine etmektedir. The highly flexible near-line solution comprising the Linoprint L from Heidelberg and the Gallus ECS C combines the benefits of high-resolution, four-colour digital inkjet printing and conventional high-performance finishing.

Gallus Screeny orijinal serigraf baskı kalıpları baskı kalitesini optimize etmekte ve üst sınırdaki baskı hızlarında dahi kaliteyi sunmaktadır. Gallus Screeny Genuine screen printing plates optimise print quality and maximise print speeds in rotary screen printing

163


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Graphium Sahneye Çıktı Andy Cook: “Graphium projesi de dönüşümle ilgili; çok renkli, canlı ve yenilikçi bir şekilde analogdan dijitale geçiş.” birleştirildiğinde, Graphium dijital etiket baskısından elde edilebilecek performans açısından bir çığır açmaktadır” dedi.

Yeni Nesil Makine Dijital etiket, ambalaj ve özel baskı pazarını dönüştürme gibi bir misyonları bulunduğunu, Graphium’un da bu hedefe erişmek için çok önemli bir adım olduğunu belirten FFEI Genel Müdürü Andy Cook ise, “Graphium, dar web pazarında, çok çeşitli uygulama alanları için eşsiz verimlilik seviyesinde kaliteli baskı imkanı sunuyor. Düşük bir sermaye yatırımıyla gerçekleştirebilen yeni nesil dijital mürekkep püskürtmeli baskı makinelerini temsil ediyor” dedi. Cook, matbaa&teknik okuyucularına özel açıklamalarında Graphium’u çok renkli bir kelebeğe benzetti:

Fujifilm, FFEI Ltd. tarafından geliştirilen ve üretilen yeni Graphium dijital mürekkep püskürtmeli baskı makinesini, LabelExpo Europe’da sergiledi. Avrupa’da ilk kez sektör profesyonelleriyle paylaşılan Graphium, kısa ve orta tirajlı baskılarda kâr marjlarını ve gelir akışlarını arttırmak isteyen; etiket, ambalaj ve özel baskı alanında faaliyet gösteren dönüştürücüler ve matbaalar için geliştirildi. Graphium; seçenek, esneklik ve verimlilik konularını matbaalar ile dönüştürücülerin tercihine bırakan, böylece en sık kullanılan baskı malzemelerinde geniş bir renk gamı gerektiren karmaşık projelerin de üstesinden gelinmesini sağlayan, modüler bir dijital UV mürekkep püskürtmeli baskı makinesi olarak büyük ilgi gördü. Fuarda hazır bulunan Fujifilm Specialty Ink Systems (Sericol) Endüstriyel ve Ambalaj Ürünler Sorumlu Müdürü John Harper-Smith, dönüştürücüler ve matbaalar için etiket, ambalaj ve özel baskı üretimlerinde dijital mürekkep püskürtme teknolojilerini tercih etmenin, gittikçe daha önemli bir hal aldığını söyledi. Smith, “Baskıcılar için, bu yeni teknolojileri kullanarak sundukları ürünleri farklılaştırmak ve çeşitlendirmek büyüyen bir fırsat. Özellikle Graphium, dar web piyasası için tasarlanmış yepyeni kalibrede bir mürekkep püskürtmeli baskı makinesidir. Etiket ve ambalaj uygulamaları için özel olarak geliştirilmiş Fujifilm Uvijet mürekkebi ile 164

Graphium, çok renkli bir kelebek, dönüşümü simgeliyor. “Graphium yeni bir dar web inkjet baskı makinesi. Dört firmanın ortaklığıyla yürütülen bir proje sonucunda ortaya çıktı. FFEI, Fujifilm’in bir bayisiydi. Inkjet sistemi için tasarım ve iş akışı işlerini yaptık. Xaar ile bir ortaklık yaptık ve Xaar baskı kafalarını kullandık. Xaar 1001 tek geçişli baskı kafası teknolojisini kullandık. FFEI, Xaar ile yıllardır çalışıyor. Dolayısıyla bu teknolojiyi çok iyi anlıyoruz. Üçüncü firma ise EDALE; bizim için taşıma sistemini geliştirdiler. EDALE, AGFA için geliştirdiği Dotrix taşıma sistemiyle tanınıyor. O proje de 1 seneden daha uzun bir süre önce tamamlandı ve onlar da Graphium projesinin bir parçası oldular. Fujifilm de kendine has mürekkep teknolojileri geliştirdi. Özel olarak yüksek opaklıkta beyaz renkleri var. Bu da Graphium projesinin temellerinden birisi oldu. Graphium, çok renkli bir kelebek, dönüşümü simgeliyor. Graphium projesi de dönüşümle ilgili; çok renkli, canlı ve yenilikçi bir şekilde analogdan dijitale geçiş. Graphium ürünleri müşterilere çok farklı türde baskı altı malzemelere baskı yapma imkânı sağlamaya çalışıyor. Örneğin baskı genişliği 410 mm, bugün pazardaki en geniş inkjet baskı makinesi bu… Ayrıca inline taşıma sistemi de yüksek hassasiyetle tasarlandı, farklı türlerde baskı altı kullanmanıza imkan


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

yumuşak degrade geçişler ve her türlü farklı renk tonu basılabilmektedir. Graphium isteğe bağlı olarak 330 mm veya 410 mm genişlikteki malzemelere basacak şekilde dizayn edilebiliyor. 25 , 35 ve 50 m/ dk hızlarında çalışabilen makine en hızlı modda (360 x 360 dpi) saate 1230 m2 etiket basarak rakiplerine fark atmaktadır. 40250 mikron aralığındaki kağıt (kuşe 1.hamur), PE,PET,PP,OPP,PVC,metalize malzemelere baskı yapabilen Graphium, Etiket ve ambalaj uygulamaları için özel olarak geliştirilmiş Fujifilm Uvijet mürekkebi ile birleştirildiğinde, canlı ve geniş renk gamı elde edilerek dijital etiket baskısından elde edilebilecek performans açısından mükemmelik sağlanmaktadır.”

Temel Özellikler: tanıyor. Dolayısıyla, “Graphium bu malzeme ile çalışır mı?” gibi bir tereddüte yer bırakmıyor ve müşterilerimizi farklı türlerde malzeme kullanımı konusunda cesaretlendiriyor. Müşterilerimize görüntü kalitesini artırmaları için değişik teknolojiler sunuyoruz, bu Graphium ürününün önemli bir özelliği. Ürünümüzü 2 hafta önce Kuzey Amerika’da, Chicago’da tanıttık. Oradaki gösteri boyunca beş makine tanıttık. Ekim ayında bu ürünlerin teslimatı yapıldı. Üretim hali hazırda devam ediyor. Bu ürün geleceğin değil günümüzün ürünü… Ürünü bulmak mümkün ve fuar süresince sipariş aldık.”

FujiFilm’in dijital pazarda iyi bir pozisyonu var “Graphium projesi, dar web pazarında çok başarılı, mürekkep teknolojileriyle tanınan Sericol firmasının başlattığı bir proje. Çok uzmanlar ve Graphium gelişim sürecinde çok faydaları oldu. Şüphe yok ki Fujifilm bu alanda başarılı olacaktır. Dar web pazarında, etiket alanında olsun, ambalajda olsun, özel baskı işlerinde olsun, dijital giderek artıyor. Fuji’nin bu alanda gerçekten iyi bir pozisyonu var. Satılan baskı makinelerinde de büyüdüğünü görmek mümkün. Geçtiğimiz 5-6 yılda HP, Indigo teknolojisiyle gerçekten iyi iş yaptı. Pazarı da dijital konusunda, özellikle de etiket pazarını eğittiler. Bunun adaptasyonu kolaylaştırdığını düşünüyorum. Bu fuarda de en az 27 inkjet baskı makinesi olduğunu görüyorum. Bu da ilginin de gittikçe arttığını, gösteriyor. Kuzey Amerika’daki fuarda belki 1 ya da 2 makine satacağımızı düşünüyorduk ancak beş makine için kapora aldık. Şahsen insanların fuara gelip 800 bin dolar harcadığını daha önce görmemiştim. Dijital için bir acele var herkeste. Bunun nedeni

sanırım biraz ekonomik, insanlar daha düşük tirajlı işler almaya çalışıyor, daha çabuk iş dönüş sürelerine ulaşmak istiyorlar, tüm envanter yönetim sistemini kontrol altına almak istiyorlar çünkü tedarik zincirinde ekonomik sorunlar var ve maliyet baskısı da bir yandan sıkıştırıyor. Teknoloji de daha kullanılabilir bir hale geldi. 4 sene önce teknolojiyle başa çıkabilmek için erken adapte olmanız ve çok yenilikçi olmanız gerekirdi, ama bugün durum daha kötü. Bu makine baskıya girdi ve çalışır durumda. Bir gün içinde sökülüp buraya getirildi ve tekrar buraya kuruldu, şimdi de çalışmaya devam ediyor. Sadece Graphium değil diğer ürünler de artık kolaylıkla sökülüp takılabilir hale geldi. Bence teknoloji şu anda güvenilirlik ve kullanılabilirlik açısında en doğru seviyede”

Benzersiz Özellikler Fujifilm Türkiye Grafik Sistemler Grup Koordinatörü Ahmet Kocaman ise Graphium’un özellikleri ve avantajlarını, dergimize şöyle özetledi: “Graphium FFEI tarafından Fujifilm için geliştirilen 5 renk (CMYK + Beyaz) UV baskı yapan dijital etiket baskı makinesidir. Graphium, kısa ve orta tirajlı baskılarda kâr marjlarını ve gelir akışlarını arttırmak isteyen, etiket, ambalaj ve özel baskı alanında faaliyet gösteren baskıcılar için geliştirildi. Graphium; seçenek, esneklik ve verimlilik sunan, ve en sık kullanılan baskı malzemelerinde geniş bir renk gamı gerektiren karmaşık projelerin de üstesinden gelmelerini sağlayan, modüler bir dijital UV mürekkep püskürtmeli baskı makinesidir. Makine hemen hemen her türlü rulo malzeme üzerine tek geçişte baskı yapmaktadır. Xaar kafalar kullanılarak üretilen makine 6-42 pikolitre aralığında değişken damla büyüklüğüne sahiptir. Bu sayede daha detaylı işler,daha

-Film, kalıp ve baskı öncesi zaman kaybı yok. -Modüler dizayn, ayrıca flekso istasyonu ve sonlandırma üniteleri inline olarak entegre edilebiliyor. -Kanıtlanmış web sürücü sistem -Primer yapılmaksızın baskı yapma imkanı - Fujifilm Uvijet UV boya kulanımı -Yüksek opasity değerine sahip beyaz uv boya -Mürekkep tasarruf sistemi -Click- charge yok, basmadan önce işin kullanacağı mürekkebi hassas şekilde hesaplama -Flekso ve serigraf kalitesinde baskı -Mükemmel renk oturması -Versiyonlama imkanı (aynı iş farklı dillerde basabilme) -Değişken data baskısı yapabilme -Kolay kullanım -Sağlam ve dayanıklı dizayn

Temel Faydalar: -Maliyet düşümü; Baskı öncesi yok -İş otomasyonu; İşin basılmaya geçişi ve bakım azlığı -Talep anında üretim;istek gelir gelmez baskıya geçme şansı -Sabit renk tonu; her zaman aynı ayarla basılan ve değişmeyen renk -gerçek adet; tam istenen sayı kadar basım -Canlı Renk; Fujifilm Uvijet UV boya Xaar 1001 kafa uyumu ile mükemmel canlı renkler -Baskı Prova: müşteriye gerçek iş prova olarak verilebilir. -Click-charge yok -Modüler sistem -Güçlü yapışma ve pigmentasyon 165


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Yeni DuPontTM Cyrel® Performans Plakaları Asuman Yazıcı: “Özellikle DSP’yi tekrar vurgulamak isterim, yeni geliştirdiğimiz bu plakayla ilgili fuarda çok fazla bilgi talebi geldi ve ziyaretçiler test etmek istediler. Bu da bizim doğru bir yolda olduğumuzun teyidi anlamına geliyor.” Yeni DuPont™ Cyrel® Performans Plakaları DFP ve DSP Labelexpo Europe fuarında görücüye çıktı. Bu plakalar, muhteşem nokta kazanım karakteristiğine sahip, en yüksek katı mürekkep yoğunluğu verecek şekilde formüle edilmiş. DuPont™ Cyrel® çözücü bazlı DSP ve termal bazlı DuPont™ Cyrel® FAST DFP, standart birer iş akışı dijital plakaları ve tüm LAMS bazlı plaka dizgicileriyle tam uyumlu olarak çalışıyor. Baskıcıların, standart dijital iş akışı kullanan marka sahiplerinin yüksek katı mürekkep gereksinimlerini karşılamasını sağlayan özel tasarımlı yüzeyiyle bu yeni Performans Plakaları, yeni nesil fleksografik plaka teknolojisini temsil ediyorlar. Bu yeni plakalar; dijital baskı öncesi, laminasyon veya alternatif pozlama teknolojileri gibi ilave pahalı yatırımlara gerek duymuyor. DuPont Authentication Sahteciliği Önleyici Çözümler ise, dünyanın en büyük markalarını sahteciliğin zararlarından korumak için pazar lideri teknolojileri bir araya getiriyor. Çözümleri, marka sahiplerinin sahteciliğin etkilerini belirlemelerine, bu etkilerin üzerine eğilmek için bir program yönetim stratejisi geliştirmelerine ve kapsamlı bir marka koruma programını yürürlüğe koymak için doğru katmanlı bir teknoloji platformu kurmalarına yardımcı oluyor. Bu programlar, aleni ve örtülü marka koruma teknolojilerini, DuPont™ Izon® 3D hologram görsel doğrulamasını ve DuPont™ Traceology™ özelleştirilmiş ürün eDoğrulama sistemlerini içermekte. Labelexpo Europe fuarında DuPont’un Ambalaj Grafikleri Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Satış Müdürü Asuman Yazıcı’ya tüm bu yenilikleri ve pazarı sorduk: matbaa&teknik: DuPont’un şu an için konuşabileceğimiz, yenilik ya da trend olarak ele alabileceğimiz konusu nedir? Asuman Yazıcı: Labelexpo, etiket baskıya odaklı olduğu için daha niş bir bölüme hitap ediyor. Ancak DuPont, örnek vermek gerekirse drupa’da çok daha büyük kapsamlı işlere odaklıydı, her alana hitap edebildiği için burada da tamamen etiketçilere göre kendini konumlandırdı. DuPont olarak yaptığımız inovasyonlar 166

neticesinde, (bildiğiniz gibi pazarda herkes yaptıkları yeniliklerle ön plana çıkmaya çalışıyor ve bunu DuPont çok daha önceden keşfetmişti) gelinen noktada yine DuPont’un liderliğinin söz konusu olduğuna inanıyorum. Bizim hem yeni trendle ilgili makineyle çözümlerimiz var, hem de plaka çözümlerimiz var. Makineye yatırım yapmadan aynı sonucu veren plakalarımız var, hem termalde hem de solventte. Özellikle DSP’nin üzerinde durmak gerekirse; DSP son lanse ettiğimiz bir ürün ve sonuçlar gerçekten çok güzel. Bu çözümle daha çok yol alacağımızı düşünüyoruz. Bu çözüm gerçekten yeni yatırım gerektirmiyor. Çok pratik bir çözüm. Sonuç da çok kısa bir sürede alınabiliyor. matbaa&teknik: Makine yatırımına gerek kalmaması durumunu biraz açar mısınız? Asuman Yazıcı: Bugün düz tepeli noktalar ya da densite dediğimiz olay, bir takım makinelerin yardımıyla elde ediliyor. Kodak, kendi NX makinesiyle çıktı, Flint’in bir takım çalışmaları olduğunu biliyorum ama henüz bizim pazarda yok. Tüm bunları düşünürsek DuPont da çözümlerle geldi; digiflow ve digicore. Bir tanesi oluklu mukavva için, diğeri de esnek ambalaj için. Sistem şöyle işliyor; nitrojenle pozluyorsunuz ve düz tepeli noktalar elde ediyorsunuz. Makine yatırımı gerektirmeyecek diye bahsettiğim olay ise; digiflow veya digicore, aslında bu ikisi aynı makine, sadece oksijen ve nitrojen ayarını ona göre yapıyorsunuz; bu makineye yatırım yapmadan, bir başka deyişle pozlama ünitesini almadan, DSP dediğimiz klişeyle bu sonucun alınabiliyor olması. Bu çözüm pazarda büyük yankı uyandırdı. Bazı müşteriler bunun farkına yeni varıyor. Çünkü baştan bu kulağa çok ütopik geliyor, makine yatırımı yapmadan böyle bir sonuç alınacağına inanmakta güçlük çekiyorlar. Ancak bu bastığınız işlerin tipine de bağlı. Her müşteri için geçerli olduğunu söylemiyorum ancak genel olarak baktığınızda bir farklılık oluşturduk. matbaa&teknik: Şu anda pazarla ilgili herkes negatif bir tablodan bahsediyor. Ortadoğu ve Afrika’dan da sorumlusunuz.


labelexpo europe 2013

Bölgedeki olumsuzluklar, örneğin Mısır veya Suriye gibi, bunu nasıl etkiliyor? Asuman Yazıcı: Herkes gibi biz de o tedirginliği yaşıyoruz. Mısır’ın ya da Suriye’nin bugünkü durumu elbette ki komşu ülkeleri ve bizi de etkiledi ama onun ötesinde, bizi de bir hayli şaşırtan bir şekilde, hayatta devam ettiğini ve (ürünlerimiz günlük tüketime gittiği için, belki de lüks tüketim olmadığı için) biz orada bir daralma ya da pazar kaybı yaşamadık. Suriye yok artık belki ama Suriye’deki iş buharlaşmadı. Bu ülkede yapılan işler Ürdün ya da Lübnan gibi komşu ülkelere geçti. Tamamen buharlaşmış ve eksiye geçilmiş gibi bir durum yok. Türkiye’ye gelince; ülkemiz Batı’ya yaklaşma konusunda bir hayli yol almış durumda. Bildiğiniz gibi Batı Avrupa, ambalaj sektöründe bazı işlerini Türkiye’den yapmaya başladı. Ambalaj Türkiye’de büyüme eğiliminde. Günlük tüketim olduğu için, trendler, tasarımlar sık sık değiştiği için bizi otomatikman pozitif etkiliyor. Şu anki siyasi durum ekonomik olarak bir tedirginliğe sebep oluyor, bunu biz de düşündük ama düşündüğümüzün aksine gelinen sonuç bir kayıp olmadı. Belki makine yatırımlarında bir değişiklik olmuştur. Çünkü müşteriler yakın geleceği görmek istiyorlar. Son çeyrekte olaylar ne olur, Suriye nereye gider ve bizi ne kadar etkiler, bunların birçoğu belirsizliğini koruyor. Zaten böyle bir olasılıkta Türkiye de herkes kadar etkilenecektir. Eğer olay günlük tüketime yansıyorsa gerçekten trajik bir hal almış demektir. Bu rağmen makine yatırımlarında da çok büyük bir kayıp olduğunu söyleyemem. Sadece potansiyel yatırım yapacak olan firmaların bir ertelemesi söz konusu olmuş olabilir, bu da çok doğal. matbaa&teknik: Dünyadaki etiket tüketimiyle Türkiye’yi kıyasladığımız zaman Avrupa’ya göre 5’te, Amerika’ya göre de 6 ya da 7’de bir büyüklüğe sahibiz. Popülasyona bakıldığı zaman bu anlaşılamaz bir durum. Bizde etiket tüketimi ağırlıklı olarak büyük şehirlerde olduğu için popülasyonun önemli bir kısmına zaten bu üretim yapılmıyor. DuPont olarak sizin Türkiye’deki etiket tüketiminin ya da baskısının artırılması yönünde bir çabanız ya da iş geliştirme çalışmanız var mı? Asuman Yazıcı: Etiket ve baskı yapan firmalar belli. Bunlar da genellikle büyük şehirlerde. Bizim Cyrel Fast teknolojimiz etiket için ideal bir çözüm. Bugün etiket firmaları in house plaka yapımı için karar verdiklerinde büyük çoğunluğu Fast’ten yana. Bu da aslında onları kendi alanlarında geliştirmelerine yardımcı oluyor. Fakat bu çok da kolay bir süreç olmayabiliyor, grafik tasarım da işin içine giriyor ve know-how gerektiriyor. Bugün gelinen nokta da görüyoruz ki gerçekten çok fazla yol kat edilmiş. Türkiye pazarında etiketçilerimizle bu yola birlikte çıkıyoruz ve birlikte ilerlemeye çalışıyoruz. Avrupa’ya

matbaa&teknik

yapıyoruz. Bunların en büyüğü de solventi elimine etmektir. Kesintisiz baskı yapabilmek için round sistemini geliştirdik. Fotopolimer klişe biz de artık solventli değil, %90 termale dönmüş durumda. Orada da fazla solventi yıkamamız gerekiyor, neticede bir atık. Bu atığı engelleyebilmek için Fast bizim pazara sunduğumuz en büyük sürdürülebilirlik çözümüdür. Diğer taraftan Ar-Ge’miz bu konudaki çalışmalarını sürekli devam ettiriyor. Ben eminim ki fotopolimer üreticileri arasında bu konuya en çok hassasiyeti gösteren ve çözüm üreten firma DuPont’tur.

baktığımda da aynı şeyi söyleyebilirim. Etiket baskı yapan firmaların büyük çoğunluğu Fast kullanıyor. Çok temiz, hızlı ve kompakt bir çözüm olduğu için etiketçiler tarafından tercih ediliyor. Gelişmesine bir de şu şekilde yardımcı oluyoruz; yeni geliştirdiğimiz plakalar var, Fast için de var. Az evvel bahsettiğim DSP’nin Fast için olan versiyonu gibi. Belirttiğim gibi bakış açımızı daha niş tutuyoruz ve oraya farklı çözümlerle gidiyoruz. Fast’ın çok ideal bir çözüm olduğunu düşünüyoruz. matbaa&teknik: Birçok mecrada takip ediyoruz, sosyal medyada da DuPont’la ilgili duyduğumuz her şeyin neredeyse %98’i sürdürülebilirlikle ilgili. İşinizin fotopolimer kalıplar olduğunu da biliyoruz. Fotopolimer kalıp, ofset gibi yıkanırken ya da kullanırken sadece gümüş bırakmıyor, çok ciddi bir fotopolimer tabakası bırakıyor. Sonra kullanılan bu suyun arıtılması, geri dönüşümünün sağlanması ve sürdürülebilirlik burada ofsete göre çok daha fazla önem kazanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz, neler yapıyorsunuz? Asuman Yazıcı: Sürdürülebilirlik konusundan çok büyük bir hassasiyet içindeyiz. Sürdürülebilirlik yıllardır bizim trendlerimizden birisi. Mümkün olduğunda, karbon ayak izimizi küçültmek ve çevreye zarar verici unsurları ortadan kaldırmak için çok ciddi çalışmalar

matbaa&teknik: Pazarda rakipsiz değilsiniz. Özellikle makine alanında rekabet hakkında neler söylersiniz? Asuman Yazıcı: Biz DuPont olarak rakiplerimizden farklı bir kulvardayız. Pazardaki rakiplerimiz de belli. Aslında bunların gelişmesi ve pazara yeniliklerle gelmeleri bizim için pozitif bir anlam taşıyor. Çünkü biz zaten inovasyon konusunda hep lideriz ve diğer firmaların da bu konuda eğilim göstermeleri ve yeniliklerle pazara çıkmalarını pozitif değerlendiriyoruz. Bu artık bazı şeylerin değiştiğinin bir göstergesi. Bunlar olacak ki daha da güzel şeyler ortaya çıksın ve biz kendimizi daha da geliştirelim. Rakiplerimizin gelişmesi, tedirginliğin aksine, bizde pozitif bir algı oluşturuyor. Pazar kaybı gibi bir endişemiz yok. Zaten lideriz ve öte yandan rakiplerimizin bu tür çalışmalarının bize yardımcı olduğunu düşünüyorum. matbaa&teknik: Şu anda Türkiye’de etiket mi yükselen bir değer olarak görülüyor Türkiye’de yoksa esnek ambalaj mı? Asuman Yazıcı: Bire bir karşılaştırma yaptığınızda ben ikisinin de büyüdüğünü düşünüyorum. Etikette su bazlıdan, letterpressten fleksoya geçen ciddi bir oran var. Bu tabii flekso baskıyı etiket olarak artırıyor. Esnek ambalaja baktığımızda da büyüyen bir trend olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni; ambalaj piyasasının genel olarak büyüme eğiliminde olması, bizde flexo büyürken bir yandan gravür de büyüyor, bizi de hızlı bir büyüme içinde olmaya itiyor. Aslında bu karşılaştırmayı yapmak doğru olmaz; çünkü ikisi de kendi alanında büyüme gösteriyor. Oranlar daha farklı ama baktığınızda ikisi de paralel olarak büyüyor, diyebilirim. matbaa&teknik: Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Asuman Yazıcı: Labelexpo’yu değerlendirecek olursam; DuPont olarak gerçekten çok doğru bir noktada olduğumuzu görüyorum. Özellikle DSP’yi tekrar vurgulamak isterim, yeni geliştirdiğimiz bu plakayla ilgili fuarda çok fazla bilgi talebi geldi ve ziyaretçiler test etmek istediler. Bu da bizim doğru bir yolda olduğumuzun teyidi anlamına geliyor.

167


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

50 Yılın İnovasyonu Geleceğe İşaret Ediyor Naim Yavuz: “50 yıldır bu endüstride olmak güzel ama 50 yılda elde edilen başarı çok iyi. Eğer bir firma sürekli olarak yenilik üzerinde çalışıyorsa bu firmanın geleceği var demektir.” matbaa&teknik: OMET ile başlamak gerekirse Labelexpo’dan Türkiye’ye ne götüreceğinizi anlatır mısınız? Naim Yavuz: 2013 Labelexpo’da hem konvansiyonel baskı tarafında hem de dijital baskı tarafında çok fazla değişiklik görmedim. Hemen hemen herkes 2011’in benzer makinelerini getirmiş. OMET’te sadece değişiklik olarak kasetli olan önceki ofset sistemi sleeve sistemi olarak yeni teknolojiye adapte edilmiş haliyle sunuluyor. Diğer firmalarda da çok farklı bir değişiklik görmedim. 2011’in Labelexpo’su aynen devam ediyor. matbaa&teknik: Proje bazında Türkiye’ye taşıyabileceğiniz bir şey var mı? Gelen Türk ziyaretçiler burada yatırım kararı almış olabilirler mi? Naim Yavuz: Yatırım konusunda Suriye’deki iç karışıklık biraz tedirgin ediyor, insanların gelecekleri ile ilgili kaygıları var. Bu, ülke ekonomisini de çok etkiledi. Yatırım bazında da etkileri oldu. Ama yine de mutlaka yatırım yapacak olan kişiler olacaktır. Herkes karar vermek için bu gösteriyi bekliyordu. matbaa&teknik: Omet’in X6’sından biraz bahsedebilir misiniz? Naim Yavuz: X6, pazarın ilk bobin beslemeli makinesi. Birçok yeniliği de üzerinde taşıyan ilk makine. OMET’in X serisinin satış grafiği her gün yukarı doğru çıkmaya devam ediyor. Şu anda da OMET’in en fazla üzerinde durduğu ve yatırım yaptığı makine serisi bu. Türkiye pazarında da çok ilgi görüyor. Üretimi de çok başarılı. Bu başarının devam edeceğini düşünüyorum.

1963 yılında kurulan ve bir aile şirketi olan OMET, bu yıl 50. yılını kutluyor. Geçtiğimiz sayılarda da paylaştığımız bu önemli olayı yorumlayan şirketin Türkiye Temsilcisi Naim Yavuz, “İnovasyona adanmış elli yılın şirketin geleceğine işaret ettiğini” söylüyor. Yavuz ile Labelexpo’da OMET standında OMET ve Labelexpo’yu konuştuk: 168

matbaa&teknik: “Ofset mi, flekso mu?” diye sorarsak, OMET açısından gelecekte Türkiye pazarında hangisinin daha başarılı olacağını düşünüyorsunuz? Naim Yavuz: Flekso kullanımı çok kolay olan bir sistem ve önceleri Türkiye fleksoya çok uzak duruyordu çünkü letterpress yönelimli bir pazardı. Flekso kullanımı çok kolay ama ofset genel eğitim, bilgi seviyeleri yüksek olan firmaların kullanabileceği bir sistem. Ofseti kullanabilmek için firmanın mutlaka bir ofset altyapısı


labelexpo europe 2013

olması gerekiyor. Çünkü su-boya dengeleri ve diğer işlemler çok da kolay değil. Hazne akıtmalı sistemlerde fireler maalesef biraz daha fazla oluyor dolayısıyla pazarda bu yatırım yapacak firmaların mutlaka buna göre iş ve tirajlarının olması lazım. Ofset kesinlikle kısa tirajlı işlerin makinesi değil. Flekso geldiği teknoloji itibarıyla artık kısa tirajları da çok rahat yapabilecek düzeyde. Set-up süreleri çok kısa, fireleri çok az. Dolayısıyla flekso herkesin günlük elbisesi gibi rahatlıkla yatırım yapabileceği bir sistem. Ofset ise pazar odaklı ya da iş odaklı bir makine. Pazar ve altyapınız varsa kullanabileceğiniz bir makine. Pazarda trend yine ofset - flekso kombinasyon makineler. Özellikle kozmetik ve shrint sleeve’de pazarın büyük oyuncularının yaptıkları yatırımlar hala ofset kombinasyonları. matbaa&teknik: Converting makineleri temsilciliklerinizden bahsedebilir misiniz? Naim Yavuz: Çok iyi gidiyor ve diğerleri bu fuarda çok ilgi gördüler, biz de çok ilgi gördük. Burada birkaç tane satışımız gerçekleşmek üzere. Beklediğimiz üzerinde bir pazar gelişiyor. Türkiye ekonomisinin durumu ve son 3

matbaa&teknik

ay içinde yaşanan olaylardan dolayı pek iyimser değildim. Ama fuarda gördüklerim iyimser olmamı sağladı. Her şeye rağmen Türk yatırımcısı yatırım yapmaya devam ediyor. matbaa&teknik: Bu fuarın tamamını dolaşan herhangi bir etiket baskıcısının bu fuardan alacağı mesaj ne olmalı? Naim Yavuz: Dünyada bobinden bobine olan üretimde müthiş bir artış var. Tabaka üretimlerde ise düşüş var. Dolayısıyla kesinlikle ve kesinlikle bobinden bobine üretimin artacağını söyleyebilirim. İkincisi, tüm makinelerde çok çeşitli malzemeye baskı yapma eğilimi var. Bu da artık esnek ambalaj ya da ambalaj ve etiketin tamamen birbirine girmiş durumda olduğunu gösteriyor. Kimse sadece etiket ya da ambalaj yapabileceğini söyleyemeyecek. Herkes artık her şeyi yapabilecek konuma geliyor ve bu pazarın sunduğu bu çeşitlilik herkesin kendini çok yönlü hazırlamasını ve teknolojiyi de yakından takip etmesini gerektiriyor. Çünkü ellerindeki mevcut makineler, artık teknolojinin gerisinde ve burada da daha kısa sürede baskıya girme ve maliyetleri düşürme uygulamalarını

gördüler. Artık detaya değil de direkt olarak üretime odaklanmış bir fuar görüyorum. matbaa&teknik: Dün katıldığım basın konferansında iki şeyin üzerinde duruldu. Birisi OMET’in 50. yıl dönümü; diğeri ise OMET’in her işte birinci olması ve her şeyin ilkini yapmış olması. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz? Naim Yavuz: 50 yıldır bu endüstride olmak güzel ama 50 yılda elde edilen başarı çok iyi. Eğer bir firma sürekli olarak yenilik üzerinde çalışıyorsa bu firmanın geleceği var demektir ve çok dinamik olduğunu gösteriyor. Bu fuarda OMET’in sunduğu görünümü OMET’in dünyada akla gelen üç firmadan birisi haline geldiğini gösteriyor. Türkiye pazarında bana ve OMET’e güvenen tüm arkadaş ve meslektaşlarım sayesinde bunda benim de payımın olduğunu düşünüyorum ve onlara çok teşekkür ediyorum. Bu gerçekten mesleki açıdan güzel bir şey; kendinize ve ürününüze güvenip daha rahat konuşmanızı sağlıyor. Bundan mesleki açıdan belli bir yere gelmiş biri olarak keyif duyuyorum. 169


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Dereli Graphic Etiket ve Ambalaj Çözümleri Genişliyor Fehim Yurdal: “EFI’yi hala rakipsiz olarak görüyoruz. Bitmiş ürünü en kısa sürede almayı hedefleyen matbaalar ya da etiketçiler için en hızlı çözümün EFI olduğunu görüyoruz. EFI yaptığı çalışmalar da bunu destekleyici nitelikte.”

Fehim Yurdal Ambalaj endüstrisi malzemelerinin önemli şirketlerinden biri olarak faaliyetlerini sürdüren Dereli Graphic, Kodak, KBA, EFI gibi önemli markaların makinelerinin de Türkiye temsilciliğini alarak total çözüm sunan bir şirket haline gelmişti. Artık farklı pazarlarda ne kadar geniş bir ürün gamına sahip olduklarını Labelexpo Europe fuarında hissettirdiler. Fuar alanında şirketin satış müdürlerinden Fehim Yurdal ile şirketin etiket ve esnek ambalaj sektörüne sunduğu yenilikleri konuştuk: matbaa&teknik: Fuarda sunduğunuz ön plana çıkan çözümlerden bahsedebilir misiniz? Fehim Yurdal: Kodak, bilindiği gibi flekso ve etiket pazarı için Flexcel NX çözümünü sunmuştu. Flexcel’i bu fuarda etiketçilere yönelik olarak sunuyorlar. Biz bu çözümü zaten Türkiye’de başlatmıştık, Flexcel NX Türkiye’de zaten geniş ebat flekso matbaacılarda hizmete girmişti. Şimdi Kodak dar ebat etiketçilere yönelik sunuluyor. Burada öne çıkardıkları diğer ürün de Flexcel Direct. Bu çözüm lazerle doğrudan kazıma yapıyor ve solvent yıkamayı da ortadan kaldırıyor. Bu da geniş ebat fleksocular için çıkardıkları bir ürün ama Kodak burada da tanıtımını yapıyor. NX’i burada etiketçiler için daha uygun bir çözüm olarak belirtebiliriz. Onun dışında makine konusunda bizim için EFI ön plana çıkıyor. EFI’nin de artık dijital inkjet makine olduğu ve lazer kesimle entegre bir çözüm sunduğu biliniyor. Burada EFI’deki yenilik 33 cm’e çıkarak ebadın büyütülmesi. Buna ek olarak lazer gücün yükseltilerek daha hızlı bir 170

çözüm sunulması ve çözünürlüğün de yükseltilmesi. Yeni çözüm şu anda 720 x 720 dpi olarak öne çıktı. Makinenin de adı Jetrion 4950. Bu arada hem çözünürlük hem de hız artıyor. Buna ek olarak yeni özellik olarak da makineye mat lak ve laminasyon özelliği de eklendi. Buradaki çözümler zaten modüler sistem olduğu için her bir modül sonradan eklenebiliyor, gerek lazer; gerek çözünürlük yükseltilmesi ve gerekse laminasyon ve lak olsun bunları eklemek mümkün. Bunlar da özetle EFI tarafındaki yenilikler. Bunların dışında ESKO, fleksoda daha geniş çözüm isteyen matbaacılara sunduğumuz bir çözüm. Flexcell NX’teki kalınlığın sınırlı olması ve malzemede bağımlılığa sebep olması nedeniyle bazı müşterilere ESKO çözümünü sunuyoruz. ESKO’da daha geniş çözüm isteyen müşterilere hitap edebiliyoruz. DigiFlex de daha alt seviye olan, çok yüksek kalite istemeyen, ekonomik çözüm arayan müşterilerimiz önerdiğimiz bir çözüm, bir inkjet flexo ctp’si. matbaa&teknik: Fuarda çok sayıda yeni olarak lanse edilen etikete yönelik dijital baskı çözümü var. Türkiye’deki pazarın durumu da malum. Siz EFI’nin Türkiye pazarındaki geleceğini nasıl görüyorsunuz? Fehim Yurdal: Biz bu açıdan EFI’yi rakiplerinin birkaç yıl önünde görüyoruz çünkü EFI lazerle entegre edilmiş makinesini 2 yıl önceki Labelexpo’da çıkardı. Burada rakiplerinin sonlandırmayı makineyle inline etme çabalarının başladığını daha yeni görüyoruz. Bu da demek oluyor ki EFI onlardan en az 2 yıl önde. Burada herkesin kendine yönelik artısı ortaya çıkabilir ama entegrasyon anlamında EFI’yi hala rakipsiz olarak görüyoruz. Bitmiş ürünü en kısa sürede almayı hedefleyen matbaalar ya da etiketçiler için en hızlı çözümün EFI olduğunu görüyoruz. EFI yaptığı çalışmalar da bunu destekleyici nitelikte.

matbaa&teknik: Hepimiz Kodak’ın Dereli Graphic’te başarılı olduğunu düşünüyoruz. Dereli Graphic, Kodak’la olmaktan mutlu mu? Kodak size bir güç veriyor mu? Fehim Yurdal: Kodak’ın, öyle sanıyorum ki marka bilinirliği bakımından Türkiye’deki ilk üç firma arasında olduğu söylenebilir. Bunun gücünü de zaman zaman hissediyoruz. Yaptığımız görüşmelerde Kodak’ın da bizi desteklediğini, Türkiye’yi özel pazarlar arasına soktuğunu da görüyoruz. Bu pazarlara örnek olarak Brezilya, Güney Afrika, Meksika ve Endonezya verilebilir. Kodak bu 5-6 ülke arasına Türkiye’yi de aldı. Hatta burada bir takım etkinlikler yapacak, Kodak’ın kendi iç bünyesindeki üst düzey yöneticileri Türkiye’de toplantılar yapacak. Müşterilere de bizimle birlikte gitmek istediklerini belirttiler. Bu arada, kısa bir bilgi olarak aktarmak isterim; Kodak’ın iflas erteleme durumu vardı biliyorsunuz 1-1,5 yıl evvel. Bize Kodak içinden bu olayın çözümlendiği bilgisi resmi olarak geldi. Kodak artık eski Kodak değil. Burada da tüm gücünü ve AR-GE’sini matbaacılık ve ambalaj alanında yaptığı dile getiriliyor. Dolayısıyla Kodak daha önceki ürün gamını bünyesinden çıkardı. Artık tamamen matbaacılığa yöneldi ve bu konuda da çalışmalarını sürdürecekler.


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

POLAR, Mutlu POLAR is Happy! Labelexpo’da ve paralel etkinlik LabelDays’de beklenmedik derecede yüksek sayıda kullanıcı etkili etiket üretimi için POLAR çözümleri hakkında bilgi aldı. An unexpectedly high number of users took the opportunity to get information from POLAR about solutions for efficient label production at LabelExpo, and the LabelDays event that was held at the same time. The parallel attendance at two events, with one stand at LabelExpo in Brussels and another at the open-house LabelDays event in Hofheim, proved very successful, not least to show customers that POLAR is about more than just cutting. In the areas of die cutting according to the puncture principle, in-mould and tax stamps, in particular, POLAR offers technologically interesting solutions for economic production. At the well-attended LabelExpo, POLAR benefited from a good stand position and was able to welcome numerous international customers there. The stand-alone die cutter DC-M on show there attracted a lot of attention.

Brüksel’deki Labelexpo’da stand ve Hofheim’deki LabelDays’de open house üzerinden müşterilere POLAR’ın sadece kesim ile ilgili olmadığı gösterildi. Puncture ilkesine göre kalıp kesimi alanında, in-mould ve vergi damgalarında POLAR ekonomik üretim için ilgi çekici teknolojik çözümler sunuyor. Son derece ilgi gören Labelexpo’da POLAR çok iyi bir stand pozisyonuna sahipti ve birçok uluslararası ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Özellikle stand-alone kalıp kesici DC-M ciddi bir ilgi çekti.

“Brüksel ve Hofheim’daki bize gelen ziyaretçi sayısı bizi gerçekten şaşırttı’ diye anlatıyor Hizmet ve Satış Bölüm başkanı Jürgen Freier. Kendisi özellikle de daha önce tanımadıkları yeni müşterilerle tanışmaktan memnun olmuş. Müşteriler sergilenen çözümlerden çok memnun kalmışlar: ‘Birçok yeni proje konusunda anlaştık ve hatta birkaç direkt anlaşma bile yaptık’ diyor.

“We were very surprised at the number of customers who visited us in Brussels and Hofheim,” says Jürgen Freier, Head of Service and Sales. Freier was particularly happy to welcome many previously unknown customers. The customers were very impressed at the solutions on display, and in customer-specific demos, interested customers were shown what POLAR has to offer in the area of efficient label production. “We were not only able to initiate a lot of new projects, we also closed a few direct deals,” said Jürgen Freier, who was extremely satisfied with the outcome. 171


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

3ES Mega Avrupa’ya açılıyor 3ES Mega Opens Up to Europe Erhan Sarı: “Biz 20 senedir klişe pozlama makineleri ile flekso endüstrisindeyiz, Ancak bu sistem hem bizim hem de tüm Pazar için çok yeni. Dünyada da çok fazla örneği yok. Kombine makinelerde ise hiç örneği yok.”

Labelexpo Avrupa’nın Türk katılımcılardan biri olan 3ES Mega fuarda flexografik klişe banyo makineleri ve arıtma sistemlerini tanıttı. Fotopolymer kalıpların banyo yıkama suyu içinde bıraktığı atıkları arıtıp tekrar banyoya gönderen sistem, sürdürülebilirlik ve çevresel etkilerin azaltılması açısından çok önemli ve sistem inline olarak sunulan ilk çözüm olma özelliği de taşıyor. 3ES Mega genel müdürü Erhan Sarı, Türkiye’de geliştirilen, Almanya ve İngilitere’deki is ortakları ile Avrupa’ya sunulan sistem ve avantajları ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “Burada tanıttığımız tamamıyla yeni bir teknoloji. Klişe makinelerinde kullanmış olduğunuz suyu tekrar kullanılabilir hale getiriyor. Bu 172

sistem ile sağladığımız avantaj klişenin sürekli temiz suyla yıkanması, suyun kirlenme gibi bir sorunu kalmaması. Sistemin gerekli suyu kendi otomatik olarak tamamlanması. Tabii su bazlı klişelerin hazırlanması esnasında kullanılan bir sistem. İlk suyu şebekeden alıyor. Ancak bu su, öncelikle yumuşatılıyor daha sonra sisteme alınıyor. Kirlendikçe de arıtımını yapıyoruz.! Avantajları Neler? “Bu sistem öncelikle klişede kaliteyi artırıyor. Klişenin sürekli aynı kalite ve temizlikte çıkması sağlanıyor. Gün içinde iki klişe yıkayan bir kullanıcı, bir klişeyi temiz, ikinci klişeyi kirli

Erhan Sari: “We have been in flexographic industry with exposure cliché machines for 20 years; however this system is new both for us and the market. There are not much examples in the world either. Combined machines do not have any examples.” 3ES Mega, one of the Turkish attendees of Labelexpo Europe, introduced flexographic cliché cleaning machines and treatment systems. The system, which resends the cleaning water to the cleaning system after cleaning the wastes left by the photopolymer plates, is very important in the sense of sustainability and reducing the environmental affects and the system carries an importance since it is the first inline solution. Erhan Sari, 3ES Mega General Manager, conveys the following information regarding the system and advantages of the system which is developed in Turkey and offered to Europe by the business partners in Germany and England: “This is completely a new technology we introduce here. It makes the water, which we use in cliché machines, reusable. The advantages we provide with this system are; cleaning of the cliché with clean water every time, eliminating the dirty water problem and system’s completing the required amount of water on its own. Of course this system is used during the preparation of water based clichés. It takes the water from the water main first. However, this water is first softened then delivered to the system. The water is cleaned as soon as it gets dirty. What are the advantages? “This system firstly increases the quality of the cliché. The cliché always have the same quality and cleanliness. A user, who washes two clichés a day, will receive one clean cliché and one dirty cliché. The only way to wash the second one with clean water is either filtering


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

alacaktır. İkinciyi de temiz suyla yıkamanın tek yolu ise suyu filtre etmek ya da her kalıpta su değiştirmek. Ama bu çok pahalı bir işlem.”

the water or changing water for each cliché. But this is a very expensive operation.”

Maddi olarak bir kazanç söz konusu mu? “Muhakkak! En önemli kazanç, Çevre: Bu çevre dostu sistemi kullanan üretici, çevreye zarar vermiyor. Avrupa’da şu anda 1 litre suya karışmış polimerin atık fiyatı 1 euro. Bu maliyeti düşürmek için çalışıyoruz. Tabii ki yine atık çıkacak fakat çıkan atık bu kez daha katı ve daha az miktarda olacak. Atık konusunda Avrupa’nın koyduğu kurallar ortada. Atacağınız atıkların da cinsleri belli olduğu için aslında maksat atık maliyetini düşürmek”

Is a financial gain in question? “Absolutely! The most important gain is environment: The producer using this environment friendly system does not harm the environment. In Europe, the price for waste polymer found in 1 lt. of water is 1 Euro right now. We are working to reduce this cost. There will surely be wastes but this time the waste will be more solid and less in volume. The rules that Europe dictate are obvious. Since the kinds of the wastes are apparent, in fact the goal is to reduce the cost of waste.” How many times can you cycle the water in this system?

Bu sistemde suyu kaç kez döndürebiliyorsunuz? “Bunu söylemek pek mümkün değil. Çünkü buharlaşmayla da su kaybı oluyor. Dolayısıyla makine sürekli takviyesini alıyor. Ama aynı suyu aylarca kullanması mümkün.” Bu sistemin pazara sunuluşu ne zaman oldu? Henüz yeni… Aşağı yukarı 1 senedir üzerinde çalışıyoruz. Yurtdışında birkaç yerde denedik. Testlerin sonuçları çok iyi geldi. Şimdi de ticari olarak bu sistemi pazara sunmak için buradayız. Almanya ve İngiltere’de birlikte çalıştığımız partnerlerimiz var. Biz 20 senedir klişe pozlama makineleri ile flekso endüstrisindeyiz, Ancak bu sistem hem bizim hem de tüm Pazar için çok yeni. Dünyada da çok fazla örneği yok. Kombine makinelerde ise hiç örneği yok.”

“It is not possible to say this because evaporation causes water loss as well. Therefore, machine receives water support constantly. But it is possible to use the same water many times.” When did you offer this system to the market? It is new. We have been working on it almost for a year. We tried it in some places abroad. The test results were good. Now we are here to offer this system to the market commercially. We have partners in Germany and England who we work together. We have been in flexographic industry with exposure cliché machines for 20 years; however this system is new both for us and the market. There are not much examples in the world either. Combined machines do not have any examples.”

Çin’den Alıp, Avrupa ve Orta Doğu’ya Satıyorlar Jojo Levi, yıllık ortalama 300 bin dolarlık bir ihracat rakamına sahip olduklarını, anlatıyor. İzmir’de bulunan ve tekstil etiketleri konusunda tedarik yapan Leviteks, üçüncü kez katıldığı Labelexpo Europe fuarında ihracat rakamlarını artırma gayretindeydi. Bir aile şirketi olan Leviteks’ten Jojo Levi, yıllık ortalama 300 bin dolarlık bir ihracat rakamına sahip olduklarını, anlatıyor. Şirket ağırlıklı olarak Çin’den ithal ettikleri etiketlik kumaşları Avrupa ve Orta Doğu’ya ihraç ediyor: “Bu bizim Labelexpo’ya üçüncü katılışımız. Çin ağırlıklı etiketlik kumaş ithalatımız var. Bazı malzemeleri de Hong Kong’dan ithal ediyoruz. İthalatta ağırlıklı olarak Çin ile çalışıyoruz. Piyasamızda rekabet çok fazla. İthalata karşılık senede aşağı yukarı senede 300 bin dolar tutarında bir ihracatımız var.”

Sunulan ürünler ve pazar hakkında “Tekstille ilgili malzeme ithal ediyoruz. Etiketli kumaş olarak naylon, polyester, saten kumaşlar ve bunların çeşitlerini getiriyoruz. Ayrıca termal baskılı ribon tedariği yapıyoruz. Bu ürün, yıkamaya dayanıklı resin ribon ve termal makinelerle basılıyorlar.

Getirdiğimiz tüm tekstil ürünlerini toptancılarımıza sunuyoruz. Müşterilerimizin %70’e yakını İstanbul’dan. Çok az miktarda direkt etiketçi müşterimiz var. Pazar çok büyük ve rekabet de çok fazla. Maalesef bir konteynır ürün getiren rekabet ediyor. Türkiye’de aşağı yukarı bizim bildiğimiz 8 adet ithalatçı var. Bizden 2 – 3 senedir çok az miktarda mal alan bir müşterimiz bile ithalata başladı. Rekabetin ne kadar fazlalaştığını buradan anlayabilirsiniz.”

“Bu arada son bir senedir de flekso makinelerde kullanılan mürekkebe başladık. Bu özel mürekkep İngiltere’de yapılıyor, önceden sadece bir yerde yapılırdı ama bu mürekkebi üreten ikinci bir firma. Bu firmanın Türkiye’deki satışını aldık. Henüz çok yeni başladık. Aşağı yukarı 6 ay kadar oldu. Çin’den de etiket makineleri ithal edip sattık. Amerika’dan da jakronlar getirip satıyoruz”.

Türkiye’de etiket için tekstil üretemiyoruz

Labelexpo, ihracatımızı artırmaya destek oluyor

Levi’ye tekstil konusunda lider ülke olarak niçin etiketlik tekstil üretemediğimizi sorduğumuz da aldığımız cevap biraz dramatik. Çin fiyatı konusunda bir geri dönüş bekliyorduk ancak Levi buna kaliteyi de ilave ediyor: “Maalesef, Bursa’da bu kumaşı imal etme çalışmaları yapan bir şirket var. Ancak senelerdir bu işi yapıyor olmasına rağmen başarılı olamadı ve şu anda bizim en iyi müşterilerimizden birisi. Çünkü Çin malıyla ne kalitede ne de fiyatta rekabet edebiliyorlar.”

“Önceleri 100 bin dolar olan ihracatımız, 150200 bin dolara çıktı. Geçen sene de 300 bin dolardı ve öyle görünüyor ki bu sene de 300 bin doları biraz geçeceğiz. Labelexpo’dan da müşteri bulduk. İhracat yapıyoruz ve müşterilerimizin geneli memnun. En basiti dün Ürdünlü bir müşterimiz ziyaret etti ve bizden çok memnun olduğunu belirterek 2 parti mal satın aldı. Ayrıca aşağı yukarı 1 senedir çalıştığımız bir Fransız müşterimiz var ve o da memnuniyetini belirtiyor. Litvanya’ya, Mısır’a, İsrail’e ve İspanya’ya satışımız var.”

Flekso mürekkepleri getiriyoruz

173


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Labelexpo 2013’de TRESU Group TRESU Group Introduced Enhanced Coating, Ancillary and Flexo Press Technology at Labelexpo 2013 TRESU Group, yardımcıları, kaplama sistemleri ve TRESU Group is a global baskı hatları da dahil olmak üzere global ölçekte supplier of flexo technology, including ancillaries, flekso teknolojisi sunuyor

coating systems and printing lines.

Şirket, özellikle dijital tabaka karton baskı hattına entegrasyon için dizayn edilmiş bir flexo kaplama sistemi sunuyor. Günümüzün piyasasında çeşitli önde gelen dijital baskı sistemleri yanında yüksek performans gösterebilen açık bir platform olan TRESU Digital Sheet Coater, dönüştürücülerin küçük hacimlerin, kısa ön-sürelerinin ve değişken bilginin faydalarını kombine etmesine imkan tanıyacak. Bu birim, üretim sıralamasında baskı sisteminin arkasına yerleştirilmek üzere dizayn edildi ve gerekiyorsa tek başına bir sistem olarak çalışıyor. iCoat 30000 ismi altında HP Indigo 30000 Dijital Press için üretilen coater versiyonu, 9.salondaki HP standında sergilendi. TRESU yenilikleri mürekkep akışının tutarlı ve otomasyonlu bir şekilde kontrol edilebilmesini sağlıyor. Yeni F10 iCon mürekkep akış sistemi otomasyonlu flekso mürekkebi basıncı, 174

viskosite ve ısı kontrolü sağlıyor. Sürekli viskosite, basılan malzeme üzerinde kararlı mürekkep yoğunluğu sağlarken sürekli basınç havanın aniloks odasına girmesini engelliyor. Kapalı doktor bıçağı sistemleri sayesinde mürekkebin direkt olarak ve köpüksüz şekilde aniloks hücrelerine aktarımı mümkün oluyor. Bu da daha iyi kuruma özelliklerine sahip düzenli ve pürüzsüz bir sonuç, daha iyi yansıma ve daha yüksek parlama değerleri sağlıyor. Minimum manüel müdahele yeterli oluyor. Dar-web kullanıcıları için oda sistemleri arasında FlexiPrint IMW E-Line ve kapalı kasetli FlexiPrint rezervauar var. Klempli E-Line sistemi güvenli, bir dakikalık bıçak değişimini mümkün kılıyor. Kauçuk kapama sistemi mükemmel, hava geçirmez bir kapanış sağlayarak sızıntı olmadan

The company introduced a flexo coating system specially designed for integration into a digital sheet-fed folding carton printing line. An open platform capable of high-performance alongside several major digital printing systems on today’s market, TRESU Digital Sheet Coater will enable converters to combine the benefits of small volumes, short lead-times and variable information associated with the digital process, with the ability offer full and spot UV or water-based coating features, productively, in a single printing pass. The unit is designed to be situated after the printing system in the production sequence and can also operate as a stand-alone system if requested. A version of the Coater for the HP Indigo 30000 Digital Press, under the name iCoat 30000, exhibited in the HP stand in hall 9. Live demonstrations of the coater working with the HP Indigo 30000 Digital Press held. TRESU Ancillary innovations enable constant, automated control of the ink flow. The new F10 iCon ink supply system ensures automated flexo ink pressure, viscosity and temperature control in central impression (CI)


labelexpo europe 2013

matbaa&teknik

Chamber systems for narrow-web users include FlexiPrint IMW E-Line (for web-widths up to 1800mm, 70.8” and speeds up to 500m/min, 1640ft) and closed-cassette FlexiPrint Reservoir that needs no pump (speeds to 300 m/min, 984ft). The ‘E-Line’ system with clamp enables safe, one-minute bladechangeover. The rubber Seal System forms a perfect, airtight closure, allowing faster printing speeds without leaks and long-term storage of leftover ink. daha hızlı baskı hızları getiriyor. Bu da kalan mürekkebin daha uzun süre saklanabileceği anlamına geliyor. TRESU Concept, 1300 mm enlere kadar etiket, film ve karton ve ambalajda modüler, özel konfigürasyonlu orta en baskı ve converting hattı sunuyor. ‘Flexo Innovator’ sınırsız sayıda baskı istasyonu ve çeşitli katma değerlerli seçenekler sağlıyor. Bu platform, yoğun çaba gerektiren tabaka besleme ya da CI baskı durumlarına alternatif olarak tek geçiş sunuyor.

flexo printing machines. Constant viscosity ensures stable ink density on the printed substrate, while constant pressure prevents air infiltrating the anilox chamber. Sealed chambered doctor blade systems enable direct foam-free transfer of ink / coating to anilox cells, ensuring uniform blisterfree laydowns with improved drying characteristics, better reflection and higher gloss values on paper and film. Minimal manual intervention is needed.

TRESU Concept offers a modular, uniquely configured mid-web printing and converting line for label, film and carton and packaging in widths up to 1300mm or 51.2”. ‘Flexo Innovator’ offers an unlimited number of print stations and numerous added-value options, including reverse-printing, cold foil, diecutting, laminating, embossing, sheeting, screen and gravure. This platform provides a single-pass alternative to labour-intensive sheet-fed or CI-printing situations and allows converters to deepen customer relationships by becoming a single-source packaging supplier, especially to food retailers.

Canon Europe, WWF’in Kutuplara Yaptığı Keşif Gezisini Destekledi Görüntüleme çözümlerinde dünya lideri Canon Europe, WWF International’ın Doğayı Koruma Görüntüleme Ortağı olma misyonunun bir parçası olarak, Sibirya’daki Laptev Denizi’ne yaptığı keşif gezisinde WWF’yi destekledi. Bu gezi, 2012 yılının yaz aylarında ‘Siku’ya – Kalan Son Buzul Alana Seyahat’ adı altında düzenlenen başarılı bir araştırma seyahatinden sonra, son 12 ay içinde gerçekleştirilen ikinci WWF Kutup Bölgesi keşif gezisi oldu. WWF International’ın, Rusya Kutup Bölgesi’ndeki en bakir alanlardan biri olan Taimyr Yarımadası’na yaptığı keşif gezisi 13-26 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşti. Bu keşif gezisiyle WWF, gerekli genetik malzemeleri toplayarak, Laprev bölgesinde genetik açıdan farklı mors ve kutup ayısı popülasyonu olup olmadığını veya Laprev Denizindeki hayvanların civardaki popülasyonlardan biri veya birkaçı ile ilişkisi bulunup bulunmadığını tespit etmeyi amaçladı. Bu sorunun yanıtlanabilmesi, her iki tür için de etkili durum izleme sistemlerinin kurulmasına ve bu türlerin korunabilmesi için gerekli önlemlerin belirlenmesine bağlı.

Yönetim kurulunda yer alan bilim insanlarına ek olarak Rusyalı vahşi yaşam fotoğrafçısı Alexey Ebel de keşif gezisini görüntülerle belgelemek üzere ekibe katıldı. Keşif gezisine Canon’un sponsorluğuyla katılan Alexey Ebel, görüntüleme sürecinde Canon fotoğraf makinesi ve lens ekipmanlarını kullandı.

“WWF ile ortaklığımıza yepyeni bir halka eklendi” Canon Europe Marka İletişim Direktörü Cyp da Costa şunları dile getirdi: “WWF International ile kurduğumuz ortaklıklara bir yenisi daha eklenmiş oldu ve WWF International’ın Kutup Bölgesiyle ilgili bu misyonunu da destekliyor olmaktan gurur duyuyoruz. Bilimsel araştırmada görüntüleme çok önemli bir rol oynar. Laprev Denizi’ne yapılan keşif gezisinde, Canon’un görüntüleme ekipmanları ve uzmanlığı, WWF’nin çevre ve iklim değişikliği sorunlarında farkındalığı artırma ve mevcut durumu belgelendirme girişimlerine yardımcı oldu.” WWF Küresel Kutup Bölgesi Programı, İletişim ve Dış İlişkiler Müdürü Clive Tesar ise şöyle bir yorum yaptı: “Laprev bölgesindeki hayvanların

civardaki popülasyonlarla ilişkili olup olmadığı gizemini çözmemize yardımcı olması açısından Canon’un desteği çok hayati bir önem taşıyor. Bu ayrıca, dünyanın neredeyse hiç bilinmeyen bu parçasını fotoğraf ve video aracılığıyla tüm dünyayla paylaşmak, Kutup Bölgesini dünya çapında bilinir hale getirmek için de büyük bir fırsat.”

175


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

FESPA EURASIA 2013

Türkiye’deki Geniş Format Etkinlikleri İçin Yeni Bir Standart FESPA EURASIA 2013

A New Standard For Wide Format Events In Turkey FESPA organizasyon olarak diğer etkinlik organizatörlerinden ayrılıyor. Biz topluluk yönelimli, üyelerine ait olan, kâr gözetmeyen bir organizasyonuz. Topluluğumuz baskıcılardan oluşuyor ve biz de onları desteklemek için varız, hissedarlara kâr sağlamak için değil. Etkinlikleri düzenleyen takımımız içinden yönetim kurulu üyelerimiz ve derneklerimiz; hepimiz sektörün içindeyiz ve trendlerin ve zorlukların farkındayız, sırf üreticinin bakış açısından değil, baskıcının da bakış açısından. Bu da bizim global gelişmeleri izlememizi sağlıyor, bu sayede de etkinliklerimizi planlıyoruz. Michael Ryan

FESPA Grup Fuarları Müdürü FESPA Eurasia’nın ilk edisyonunun başarısı bizi çok heyecanlandırdı. Üç gün boyunca süren bu gösteri, kalabalık fuar standlarıyla çok canlı bir görünüm sergiledi. Bana göre kesinlikle Avrasya bölgesi hakkındaki dinamizm ve üretkenlik algımızı pekiştirdi. Ben bu FESPA’da gelişen pazarımızdaki etkinliklere ve benim de heyecan duyduğum üstlendiği role odaklandım çünkü FESPA’da pazardaki tutkuyu, yeniliğe olan açlığı ve öğrenmenin hayata geçişini kendi gözlerimle gördüm. Türkiye’den ve çevre ülkelerden olan ziyaretçi katılımı ve muhteşem destekleri ve sektörden gelen teşvik bizi tanıtım gösterisinde de heyecanlandırmıştı.

176

Bizim ve fuar katılımcılarının bakış açısına göre, FESPA Avrasya 2013 Türkiye’deki geniş format ve tabela etkinlikleri açısından yeni standartlar belirledi. Etkinlik 98 ülkeden yaklaşık 7 bin uluslar arası ziyaretçi tarafından ziyaret edildi – bu sayıya tekrar ziyaretler ve katılımcılar dâhil değildir-. Açılış etkinliği ziyaretçiler tarafından çok beğenildi ve bu etkinliği gerçek bir bölgesel etkinlik olarak konumlandırdı. Bulgaristan, İran, Yunanistan, Rusya, Pakistan ve Ukrayna başta olmak üzere ziyaretçilerin %26’sı Türkiye dışından geldi. İngiltere ve Almanya’dan da dikkate değer sayıda ziyaretçi grupları geldi. Ziyaretçilerin %73’ün de bir FESPA etkinliğine ilk kez katılıyor olmaları ise heyecan verici

Michael Ryan

Group Exhibitions Manager, FESPA We’re thrilled with the success of the first FESPA Eurasia. It was a lively show with busy exhibitor stands across the three days. For me, it absolutely reinforced our perception of the dynamism and creativity of the Eurasian region. My focus here at FESPA is on establishing our developing market events, and it’s a role I’m passionate about, because I can see firsthand the way that a market’s enthusiasm and appetite for innovation and learning comes to life at a FESPA show. We were thrilled with the visitor attendance from Turkey and surrounding countries at the launch show, and with the incredible support and encouragement we received from the industry. From our perspective, and that of our exhibitors, FESPA Eurasia 2013 set a new standard for wide format printing and signage events in Turkey. The event attracted almost 7,000 unique international visitors - this is indi-


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

bir noktaydı. Avrupa gösterilerimizim ziyaretçi profilleri tabii ki son dere uluslar arası – Londra 2013’e 125 ülkeden ziyaretçi geldi. Ama Avrasya 2013’e ait bu istatistik kesin olarak kanıtlıyor ki, FESPA markasını gelişen pazarlara taşıyarak global toplumumuzu genişletiyoruz ve Batı Avrupa’daki etkinliklerimize katılamayanların da etkinliklerimize katılmasını sağlıyoruz.

Dikkat çekme fırsatı Avrasya bölgesi geniş format baskıcılar için bir fırsat merkezi –perakendede, konaklama, turizm, eğlence, mülk ve benzeri alanlardaki büyüme sayesinde teknolojiyi ve iyileştirme süreçlerini memnuniyetle karşılayanlar için gelecek çok parlak. Bence Avrasya gibi gelişen bir bölgede sürekli bir gelişim görmek ilham verici. FESPA Avrasya yeni imkânları keşfetmek isteyen baskıcılar ve yeni teknolojiler için bir duraktı. Bence burası FESPA Avrasya gibi bir gösterinin etki yapabileceği bir bölgeydi. Bölgenin tanıdık olduğu konvansiyonel süreçleri vitrine çıkarmaya devam ederken baskıcıların diğer bölgelerdeki baskıcılardan edindikleri bilgiler ve deneyimlerle destekledikleri ve FESPA kanalıyla paylaştıkları çözümleri daha da geliştirmeleri için yeni fırsatlar ortaya çıkarmaya devam ediyoruz. Topluluğumuzdan aldığımız global bakış açısı, baskı hizmeti sağlayıcılarının teknolojiyi ve diğer bölgelerdeki değişen müşteri ihtiyaçlarını yakından takip etmelerine ve bu bilgiyi kendi faydaları için kullanmalarına olanak sağlıyor.

Yeniliğe odaklanmak İstanbul’daki ziyaretçilerle konuştuğumda büyük global üretici firmaların ürettiği daha yüksek kaliteli ürünlere yatırım yapma konusunda genel bir eğilim sezdim. Birçok baskıcı sıklıkla da Asyalı üreticilerden aldıkları düşük fiyatlı solvent makinelerle dijitale ilk adımlarını atmış görünüyor, ama bu baskıcılar şimdi daha yüksek performans istikrarına ve çıkış kalitesi arıyorlar. Bunları sağlam teknolojisi ve güçlü satış sonrası desteği olan köklü global tedarikçilerden edinmeyi hedefliyorlar. Ziyaretçiler Fujifilm, HP, Roland ve Zünd kalitesinde uluslar arası üreticilerle bir araya gelme fırsatını elde ettiklerinden dolayı çok memnun oldular. Fujifilm’in Onset baskı makinesini ilk kez Türkiye’deki bir gösteride vitrine çıkarma kararı bölgedeki baskıcıların bölgesel bir gösteride büyük üreticilerden birine ulaşmasının önemini ön plana çıkardı. Yerel firmaların direk katılımının sağladığı güçlü dengeyle de bölgesele katılımcılar için iddialı bir gösteri sunabildik, bu da baştan beri yapmaya hazırlandığımız bir şeydi.

vidual attendees excluding re-visits and exhibitors - from 98 countries, which we are delighted with for a launch event, and positioned this as a truly regional exhibition. 26% of visitors travelled to the show from outside Turkey, with the most significant visitor groups coming from Bulgaria, Iran, Greece, Russia, Pakistan and Ukraine. Notable visitor groups also attended from the UK and Germany. What’s really exciting is that 73% of visitors were attending a FESPA show for the first time. Of course, the visitor profile to our main European shows is extremely international – London 2013 attracted visitors from 125 counties. But this statistic from Eurasia 2013 proves unequivocally that by taking the FESPA brand out into developing markets, we extend our global community and make it possible for printers to participate in our events who would not be able to commit to attending an event in Western Europe.

I think this is where a show such as FESPA Eurasia is a positive influence in the region. We continue to showcase conventional processes which the region is familiar with, as well as opening up new opportunities for printers to further develop their offerings, supported by knowledge and experience gained by printers in other regions and shared through FESPA. Our global perspective - drawn from our community - helps PSPs in developing markets to stay abreast of trends and evolving customer demands in other regions, and to use this intelligence for their own benefit.

Focus on innovation Talking to visitors in Istanbul, I perceived a general mood towards investing in higher quality equipment from major global manufacturers. Many printers seem to have taken their first steps in digital using low-priced solvent machines, often from Asian manufacturers, but are now looking for greater performance stability and output quality, which they are seeking from established global suppliers with robust technology and strong after-sales support infrastructure.

Highlighting opportunity The Eurasia region is a hub of opportunity for wide format printers – with so much growth in retail, hospitality, tourism, leisure, property and so on, the future is very bright for those who are embracing technology positively and optimising processes. For me, it’s stimulating to see the continuous development that takes place in an emerging region such as Eurasia. FESPA Eurasia was a destination event for printers wanting to explore new possibilities, and new technologies.

Visitors were delighted to have the opportunity to engage with international manufacturers of the calibre of Fujifilm, HP, Roland and Zünd. The decision by Fujifilm to showcase its Onset printer was a first for a show in Turkey, highlighting the importance for printers in the region of having access to principal manufacturers at regional shows. Mixed with a strong balance of direct participation of local companies, this meant that we were able to provide a compelling event for the regional audience, which was what we set out to do from the start. 177


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

FESPA as an organisation differs from other event organisers. We are a community orientated, member-owned, not-forprofit organisation. Our community is made up of printers, and we exist to support them, not to generate profit for shareholders. s/s Leighona Bradford, Neil Felton ve Lorraine Harrow

Yatırıma hazır Gösterideki teknoloji kesinlikle ziyaretçilerin yatırım yapmaları konusunda iştahları körükledi. Gösteride kayıt süreci, ziyaretçileri %68’inin genel satın alma sorumluluğuna sahip olduğunu gösterdi. Göstergeler önümüzdeki 12 ay için geniş format baskı ekipmanları ya da materyallerine ayrılan ortalama bütçenin 225 bin 550 Euro olduğunu ve bunlardan %44’ünün de 6 ay içinde yatırım yapacağını gösteriyordu. Bunlar FESPA, Türkiye ve daha geniş Avrasya bölgesi için olumlu sinyaller ve tabii ki fuar katılımcıları için de iyi haber. Bunlar gösteride görüştüğümüz fuar katılımcılarından elde ettiğimiz olumlu geri dönüşlerden yansıyanlardı. Fatih Tekstil Satış Mühendisi Fulya Kaplan, gösterinin Türkiye’deki baskı sektörü etkinlikleri açısından yeni bir seviye belirlemedeki rolünün altını çizdi. Kaplan sözlerine şöyle devam etti: “25 yıldır bu işin içindeyim. Katılımcı ya da ziyaretçi olarak katıldığım en iyi etkinlerden birisiydi.” Reggiani distribütörü BTC’nin Firma Yöneticisi Nurten Ergün, FESPA’nın şu anda Türkiye pazarındaki en iyi gösteri olduğu görüşüne katıldı ve firmalarının amiral gemisi olan makineden fuarda gösterimde 10 adet satmayı umduklarını belirtti. Agfa Graphics Bölge Satış Müdürü/GS Satış Direk İhracat Sorumlusu Marc Van Braekel, FESPA Avrasya’nın son zamanlarda bölgede kişisel olarak katıldığı en iyi gösteri olduğunu söyledi. Braekel, bir ilk etkinlik olarak FESPA’nın çok iyi bir şekilde organize edildiğini ve FESPA’daki heyecanın çok net bir şekilde hissedildiğini belirtti.

178

d.gen’in Dünya İş Yöneticisi Andrea Negretti de FESPA Avrasya’nın Türk pazarındaki yerinden şu sözlerle bahsetti: “Pazar büyüyor, Türkiye’deki kalite beklentisi artıyor. Çok heyecan verici bir pazar… Bence bu sene Türkiye, Avrupa’daki en iyi pazar ve FESPA’nın da buraya gelmesi çok güzel. İnsanlar yeni ve farklı bir şeyler arıyorlar ve FESPA gösteri yapmanın yeni bir tarzını takdim ediyor.” HP Grafik Çözümleri(Türkiye, Yunanistan ve Güney Afrika) Müdürü Ekrem İşçimenler ise şu yorumu yaptı: “FESPA uluslar arası bir organizasyon… Dünyanın her tarafından birçok ziyaretçi geliyor. FESPA bizim müşterilerimiz ve makine üreticileri arasında bağlantı kuruyor ve aralarında bilgi akışını en yüksek seviyeye çıkartıyor, FESPA işte bu nedenle HP için çok önemli.” Ortağı Tekiner ile birlikte fuara katılan Kaspar Papir Satış Müdürü Scott Walton gösteriyle ilgili şu yorumları yaptı: “Bizim için öncelik gelişen önemli pazarlarda marka bilinci ve tanınırlığı oluşturmak. FESPA etkinlikleri ise bizim için etkimizi artırmak ve yeni ürünler tanıtmak için muhteşem bir platfor sunuyor. FESPA olmasaydı, ayağımıza aynı tip müşterinin gelmesi için muhtemelen Avrupa’da dört ya da beş ticari gösteriye katılmamız gerekecekti. FESPA 2013 fuarı önde gelen dijital baskı sektörü üreticileri ve tedarikçileri tarafından çok iyi şekilde desteklenmişti. Fuar, ağırlıkla dijital baskının geleceğine dair yenilikçi bir bakış sunuyordu. Baskı merkezi profesyonellerinin, tabelacıların, moda evlerinin ve tekstil dekoratörlerinin katılımı ise bunu güçlü bir şekilde destekler nitelikteydi.”

Tekstil ve konfeksiyon Tekstil baskıcılarının yoğun katılımıyla ilgili Scott’ın gözlemleri kesinlikle benim Türkiye’deki

Ready to invest The technology on show certainly seemed to work up an appetite for investment among our visitors. Our at-show registration process illustrated that 68% of visitors had overall purchasing responsibility. Indications were that the average budget for investment in wide format printing equipment or materials in the next 12 months was Euros 225,550, with 44% of visitors planning to invest within six months. These are positive signs for FESPA, Turkey and the wider Eurasia region, and of course good news for exhibitors. That was reflected in the positive feedback we received from exhibitors we spoke to at the show. Fulya Kaplan, Sales Engineer at Fatih Tekstil affirmed the show’s role in setting a new benchmark for print industry events in Turkey. He exclaimed: “I’ve been in the business for 25 years. It’s one of the best exhibitions I’ve ever been to, as a visitor or as a participant.” Nurten Ergün, Company Director of Reggiani distributor BTC, agreed that FESPA is now the best show in the Turkish market, and was expecting to sell ten units of their flagship machine on display at the show. Marc Van Braekel, Regional Sales Manager/GS Sales Direct Export, Agfa Graphics, told us that FESPA Eurasia was by far the best show he had personally experienced in the region in recent years. He commented that, as a launch event, it was handled in a perfect way and his observation was that FESPA’s enthusiasm was clearly felt. Andrea Negretti, d.gen’s Worldwide Busi-


ayın konusu

matbaa&teknik

bu etkinlikteki deneyimlerimi yansıtıyordu. Türkiye hareketli tekstil ve konfeksiyon sektörüyle biliniyor ve bu da tekstil baskısına ve sarf malzemelerine olan yoğun ilgiden anlaşılabiliyordu. Dijital tekstil ve süblimasyon baskı fuar süresince görüldü, özellikle de ev dekorasyonu ve tekstil pazarlarında. Beklenildiği gibi serigrafi de çok iyi bir şekilde sunuldu; aslında, FESPA Avrasya, Türkiye’deki ilk gerçek serigrafi fuarıydı. Dijital tekstil de harekete geçiyor –sadece AB’de Türkiye’nin giyimde 2 numaralı tedarikçi (TC Ekonomi Bakanlığı verisi) konumunda olduğu yerlerde değil. Fuarda satılan ekipmanların miktarı gösteriyor ki dijital tekstil, Türkiye’de ve daha geniş Asya bölgesinde patlamaya hazırlanıyor. Fuar katılımcılarına göre, UV baskı makinelerinin satışları artışta ve baskı firmaları işlerini büyütmek ve üretimi geliştirmek isterken bizim geleneksel olarak Batı Avrupa’daki müşterilerle ilişkilendirdiğimiz daha büyük makineler şu anda bölgede kuruluyor. Bizim İstanbul’daki Konfeksiyon Merkezi özelliğimiz de ayrıca olumlu karşılandı. Burada ziyaretçiler sektörün uzmanı Charlie Taublieb ve Samir Sadıkoğlu’nun yönettiği konfeksiyon dekorasyonu ve serigrafi workshopuna katılma fırsatı yakaladı. FESPA Avrasya’nın sonrasında European Tshirt Factory (ETF) Operasyon Direktörü Samir Sadıkoğlu’yla –aynı zamanda FESPA 2013 En İyiler listesinde Türkiye’nin en iyi baskıcısı-gösteri ve giysi pazarı hakkında konuştum. Samir, Türkiye pazarının genellikle Avrupa ülkelerine hizmet sunduğu yerlerde şimdi bölgeden çok daha uzak, Rusya, Pakistan, Orta Doğu ve Balkanlar gibi yerlerden işler alındığına dikkat çekti. Bu, gösteriye katılan geniş yelpaze katılımcıdan da anlaşılıyor. Genişlemiş coğrafi erişimle birlikte, Samir kültürdeki ve moda trendlerindeki bölgesel farklılıkların çok daha çeşitli çözümler sunma ihtiyacını doğurduğuna dikkat çekti.

FESPA farklı Gelişen bölgemizde direkt olarak baskıcılardan ve üreticilerden haber almak etkinliklerimizin onların sorunlarına ve ihtiyaçlarına yönelik olması açısından çok önemli… Avrasya gösteri takımımız son 11 ayı İstanbul’u ziyaret ederek ve bölgedeki paydaşlarla buluşarak geçirdi. Onları gösteride yeniden görmek ve etkinlikle ilgili olumlu geri dönüşlerini almak FESPA’nın etkinliklere özel yaklaşımının önemini büyük ölçüde pekiştirdi. FESPA organizasyon olarak diğer etkinlik organizatörlerinden ayrılıyor. Biz topluluk yönelimli, üyelerine ait olan, kâr gözetmeyen bir organizasyonuz. Topluluğumuz baskıcılardan oluşuyor ve biz de onları desteklemek için varız, hissedarlara kâr sağlamak için değil. Etkinlikleri düzenleyen takımımız içinden yönetim kurulu

FESPA İdari Müdürü Neil Felton, yeni cazibe merkezi olarak İstanbul’u işaret ediyor. ness Manager also commented on FESPA Eurasia’s place in the Turkish market: “The market is growing, quality expectations in Turkey are growing. It’s an exciting market. I think this year Turkey is the best market in Europe and it’s very good that FESPA has come here. People are looking for something new, something different, and FESPA is introducing a new style of doing shows.” Ekrem İşcimenler, Sign and Display Manager (Turkey, Greece and South Africa), HP, commented: “FESPA is an international organisation. Lots of visitors come to the show from all around the world. FESPA creates a connection between our customers and machine producers, and maximises the knowledge circulation between them, that’s why FESPA is very important for HP.” Scott Walton, Head of Sales at Kaspar Papir, exhibiting with partner Tekiner Ltd said: “The primary objective for us is to build brand awareness and brand recognition across key emerging markets. The FESPA events serve as a wonderful platform for us to network and widen our exposure and launch new products. Without FESPA, we’d probably have to attend four or five different trade shows across Europe to get the same kind of visitor footfall and international coverage that FESPA attracts in one show. “The FESPA Eurasia exhibition 2013 was very well supported by the key manufacturers and suppliers to the digital print industry, of-

fering up an innovative insight into the future of digital printing to what proved to be a very strong attendance of print shop professionals, sign makers, fashion houses and textile decorators.”

Textile and garment Scott’s observation about the strength of the textile printing audience was certainly reflected in my own experience of the event. Turkey is well known to have a vibrant textile and garment sector, and this was visible through the high level of interest in textile printing equipment and consumables. Digital textile and sublimation printing was seen throughout the exhibition, in particular for the home furnishings and textile markets. As expected, screen printing was also well represented; in fact, FESPA Eurasia was the first real screen printing exhibition in Turkey. Digital textile is also taking off – not only in garments where Turkey is the number 2 supplier in the EU (Ministry of Economy, Republic of Turkey). The amount of equipment sold at the show suggests that digital textile is set to boom in Turkey and the wider Eurasia region. According to exhibitors, UV printer sales are on the rise and the larger machines which we traditionally associate with customers in Western Europe are now being installed throughout the region, as print companies look to grow their businesses and improve production. Our Garment Central feature in Istanbul also received a positive response. Here visitors could attend hands-on workshops looking at 179


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

trends in garment decoration and screen printing, guided by industry expert Charlie Taublieb and Samir Sadıkoğlu. In the run-up to FESPA Eurasia I spoke with Samir Sadıkoğlu, chief operations manager of garment manufacturer European T-shirt Factory (ETF) - also named Turkey’s top printer at FESPA 2013’s Hall of Fame - about the show and the garment market. Samir highlighted that, where the Turkish market traditionally served mostly European countries, he’s now seeing business from further afield, including customers from Russia, Pakistan, the Middle East and the Balkans. That would seem to be reflected in the broad visitor attendance to the show. With this greater geographical reach, Samir highlighted that the differences in culture and fashion trends across regions creates a need to develop a more diverse offering.

üyelerimiz ve derneklerimiz; hepimiz sektörün içindeyiz ve trendlerin ve zorlukların farkındayız, sırf üreticinin bakış açısından değil, baskıcının da bakış açısından. Bu da bizim global gelişmeleri izlememizi sağlıyor, bu sayede de etkinliklerimizi planlıyoruz.

Baskıcılar tüm süreçte daha fazla otomasyona yer verdikleri için serigrafinin gelişmeye devam edeceği açık. Buna paralel olarak daha fazla Avrasyalı baskıcı işlerini geliştirmek için serigrafi ve dijital baskı teknolojilerini kombine etmeye çalışacak.

Bizim ziyaretçi özelliklerimiz ve eğitimsel içeriğimiz FESPA etkinliklerinin oldukları gibi görünmesinde büyük rol oynuyor ve bunların İstanbul’da iyi karşılanmasını görmek de çok iyiydi. Bizim Türk üye derneğimiz ARED, fuar süresince yoğun ilgi gören bir tabela workshopu organize etti. Ziyaretçilerin aktif olarak Mini Cooperları kapladığı ve muhtemelen fuarda en çok fotoğraflanan araç kaplama alanı da muhteşemdi!

Genel olarak bölgedeki baskıcılar öğrenmeye ve yeteneklerini geliştirmeye açık.

Avrasya’ya yatırım yapmak İstanbul’daki görüşmelerimiz, bize Avrasya’da baskıcıların FESPA’nın eğitimine, bilgi paylaşımına ve rehberliğine ihtiyacı olan bölgeleri hakkında iyi bir fikir verdi. Buradaki büyüme hızlı ve özellikle baskıcılar tabela ve grafik uygulamalarından daha endüstriyel fırsatlara yönelmeye hevesli, bu yönelim Avrupa’daki topluluğumuzu da geçtiğimiz birkaç sene içinde şekillendirdi. Tabii ki grafik ve tabela pazarlarında da büyüme fırsatları var. Baskıcılar ve üreticiler bana hala birçok baskının manuel olarak sonlandırıldığını söylüyorlar ve altyapı da tam olmadığı için kurulumun da çok uzun sürdüğünü belirtiyorlar. Bu da baskıcılar daha kapsamlı ve kaliteli hizmet sunabilsinler diye FESPA’ya baskıcılarla iş akışı optimizasyonu, sonlandırma ve kurulum teknikleri konusunda bilgisini paylaşma fırsatına işaret ediyor. 180

Bizim Kâr için Amaç (Profit for Purpose) programımızın devreye girdiği nokta da tam burası. Bu program, etkinliklerimizden elde edilen gelirleri kullanarak, global topluluğumuz için belirli eğitimsel ve örgütsel inisiyatifler geliştiriyor. Biz kesinlikle FESPA’nın başarısının üzerine çıkmayı düşünüyoruz ve pazara yeniden yatırım yaparak baskıcılara işlerini geliştirme konusunda yardımcı olmak istiyoruz.

Bir sonraki edisyon Bir FESPA etkinliğini yeni bir bölgede gerçekleştirmek çok ilginç bir mücadele. Bu süreçte pazar hakkında bilgi edindik, yeni ilişkiler kurduk, bölgenin baskıcılarının sorunları için bir anlayış geliştirdik ve FESPA ruhunu kaybetmeden onların ihtiyaçlarına yönelik bir etkinlik düzenledik. Sektörden destek alan Türk birliğimiz ARED’in, FESPA Avrasya’nın açılışındaki başarıda büyük payı var. Bu, takımın Türkiye pazarıyla güçlü ilişkiler kurmasını sağladı, aynı Meksika, Brezilya ve Çin’de yaptığımız gibi. Etkinliğin dönüşünde Avrasya bölgesindeki matbaacıların çok büyük fırsatları olduğunu hissettik ve

FESPA is different Hearing directly from printers and manufacturers in our developing regions is key to making our events relevant and appropriate to their needs and issues. Our Eurasia exhibition team has spent the last 11 months visiting Istanbul and meeting with stakeholders in the region. Seeing them again at the show, and hearing their positive feedback about the event, strongly reinforced the importance of FESPA’s unique approach to events. FESPA as an organisation differs from other event organisers. We are a community orientated, member-owned, not-for-profit organisation. Our community is made up of printers, and we exist to support them, not to generate profit for shareholders. Through our events team, our board members and our associations, we are ingrained in the industry and know the trends and challenges, not just from the manufacturer’s perspective but also from the printer’s. This enables us to monitor global developments, which we use in the planning of our events. Our visitor features and educational content play a big part in making FESPA events what they are, and it was great to see these well received in Istanbul. Our Turkish member association, ARED, held a sign workshop which was busy throughout the show. The car wrap area also looked superb, with visitors taking part in hands-on vehicle wrap training on Mini Coopers, possibly one of the most photographed aspects of the show!

Investing in Eurasia Our conversations in Istanbul have given


ayın konusu

matbaa&teknik

us a clear feeling for the areas where printers in Eurasia need FESPA’s education, knowledge sharing, training and guidance on best practice. Growth here is rapid, and printers are particularly keen to diversify out of sign and graphics applications into more ‘industrial’ opportunities, a trend which has shaped our community in Europe over the last few years.

FESPA’nın –bilgi paylaşımına ve en iyi uygulamaya önem veren global bir organizasyon olarak- sektörün büyümesinde çok önemli bir payı olabileceğini gördük.

Of course, in the graphic and sign markets, there are growth opportunities too. Printers and manufacturers tell me that a lot of print is still finished manually, and installation takes too long as the infrastructure is not in place. This points to an opportunity for FESPA to share our knowledge with printers about workflow optimisation, finishing and installation techniques, to enable them to offer a more comprehensive, quality service.

Pazardaki ilişkilerimizi ve aktivitelerimizi devamlı surette geliştiriyor olacağız ve 27-29 Ekim tarihlerinde Türkiye’de CNR Expo’da düzenlenecek olan bir dahaki FESPA Avrasya’ya kadar nasıl gelişeceğini görmeyi iple çekiyoruz.

It’s clear that screen printing will continue to develop, with printers deploying more automation throughout the whole process. In parallel, more Eurasian printers will start to look at combining both screen and digital print technologies to expand their business offering.

Hali hazırda, 2014 yılı için düzenleyip geliştireceğimiz etkinliğin birkaç özelliğini belirledik ve 12 aylık bir süre içinde daha büyük ve daha iyi bir şekilde geri dönmekten çok mutlu olacağız.

Overall, the region’s printers are keen to learn and improve their skills.

Bu arada, FESPA Avrasya 2013’ü ziyaret eden matbaa&teknik okuyucularından haber almayı ve önümüzdeki yılki etkinliğin sizin ihtiyaçlarınıza ve ilginize hitap edebilmesini sağlamak adına düşüncelerinizi öğrenmeyi çok istiyoruz. FESPA Avrasya takımıyla bu adresten iletişime geçebilirsiniz betul.binici@fespa.com

This is where our Profit for Purpose programme will come in. This uses funds generated by our events to develop specific educational and networking initiatives for our global printer community. We certainly intend to build on the success of FESPA Eurasia and reinvest into the market to help printers here improve their businesses.

Next edition Launching a FESPA show in a new region is an exciting challenge. In the process we build market knowledge, nurture new relationships, assimilate an understanding of the issues for the region’s printers, and build an event that meets their needs, without losing the essence of what makes a FESPA event. Having the support of the sector and our Turkish association ARED has played a big part in the success of the inaugural FESPA Eurasia. It enabled the team to build strong relationships with the Turkish market, in the same way that we have done in Mexico, Brazil and China. Coming away from this event, we have the sense that the opportunity for printers in the Eurasia region is enormous and that FESPA – as a global organisation with our focus on sharing knowledge and best practice – can play a valuable part in the sector’s growth. We will be actively developing our relationships and activities in the market on an ongoing basis and look forward to seeing how it evolves during the year until the next FESPA Eurasia, which will run from 27 – 29 October at the CNR Expo, Istanbul, Turkey. We’ve already identified a number of aspects of the event which we will develop and improve for 2014, and we’ll be delighted to come back even bigger and better in twelve months’ time. Meanwhile, we’d love to hear from Matbaa & Teknik readers who visited FESPA Eurasia 2013, and hear your thoughts on how we can ensure next year’s event addresses your needs and interests. Get in touch with the FESPA Eurasia team in Turkey at betul.binici@ fespa.com 181


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

FESPA’nın Farkı! Yaşar Güvenen: “Elde ettiğimiz kârları bu 37 ülkedeki üyelerimizle yerel dernekler kanalıyla o ülkelerdeki pazarlara geri aktarıp o pazarların büyümesini ve dernek üyelerinin kendilerini geliştirmelerini sağlıyoruz. Son zamanlarda finanse ettiğimiz projelerin toplam tutarı 3,5 milyon Euro. Böylelikle kârlarımızı bu işe harcamış oluyoruz ve sektörün gelişmesine ciddi katkımız oluşturuyoruz.

Fespa Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yaşar Güvenen ile Fespa Eurasia esnasında bir araya geldik. 2015’de bu çok geniş ölçekli konfederasyonun başkanlığını üstlenecek olan Güvenen, bu görevin Türkiye için de önemli olduğunu, söylüyor. Türkiye geniş format, serigrafi ve tekstil baskı endüstrileri için bir kilometre taşı olabileceğini düşündüğümüz Fespa Eurasia’nın ilk edisyonu ve FESPA’nın niçin farklı olduğunu konuştuğumuz Güvenen, FESPA fuarlarının ticari kazançtan önce sektörün geliştirilmesine odaklandığını anlatıyor: Print On Demand: 2013 Fespa açısından nasıl bir yıl oldu? Fespa Eurasia’nın ortaya çıkış hikayesi nedir? Yaşar Güvenen: 5 yıldır FESPA’da yönetim kurulunda ticari faaliyetlerin genişlemesinden sorumlu iki kişilik bir ekip var, bu iki kişilik ekip son 5 yıl içindeki tüm bu global olarak genişlemeyi ve bizim ofisimizdeki ekibimizi yönlendiren küçük bir ekip. O ekipteki diğer kişi de şu an Başkanımız olarak görevini sürdürüyor. İyi bir çalışma yaptığımızı düşünüyorum. Standımızda bulunan haritada görüldüğü gibi dünyanın birçok önemli noktasında fuar düzenlemeye başladık. 2013 yılı bizim için rekorların kırıldığı bir yıl. Dünyanın en fazla gelişen üç önemli bölgesinde yeni fuar düzenledik. Bunlardan bir tanesi Brezilya’ydı, çok başarılı bir fuar oldu. Şu an ikincisi için İstanbul’dayız, önümüzdeki ay da

182

Şangay’da olacak. Bunlar mevcut olan fuarlarımıza, hem Avrupa’dakine hem de Meksika’dakine ilave olacak. Bununla da sürprizimiz bitmedi, önümüzdeki yıl Güney Afrika’da FESPA olarak bir fuar düzenleyeceğiz. Daha sonra Uzak Doğu’da bir nokta daha var, o nokta daha ilerleyen zamanlarda konuşacağımız bir etkinlik olacak. Global olarak önemli olan bölgelerin hepsini kapsamış olacağız. Daha sonra muhakkak farklı lokasyonlar olacaktır. Farklı servis ve ürünlerimiz de var, onları da geliştiriyoruz. Artık dijital baskının girmediği bir yer neredeyse kalmadı. Bu arada tabii ki serigrafi de her ne kadar önemini yitirmiş gibi görünse de aslında yitirmiyor. Çünkü şu an için serigrafide de dijitalle elde edilemeyen özellikler var. Bu da gelişen bir piyasa… Türkiye’ye gelmemizdeki sebeplerden bir tanesi de Türkiye’nin bir tekstil ülkesi olması. Burada tekstilde de dijital yoğun bir şekilde kullanılıyor. O piyasada yer alan Türk firmalarının da artık teknolojiyi takip etmek için uzaklara gitmelerine gerek kalmayacak, çünkü biz bu teknolojiyi ayaklarına getiriyoruz. İstanbul’da gelişmeleri görme şansına sahipler. Burada da onun ilgili çok güzel örnekler sunduk. Print On Demand: Fespa bir fuar şirketi olmanın ötesinde bir baskı konfederasyonu. Bu sebeple fuar organizasyonlarına farklı bir bakışınız olacağını sanıyoruz. Ne dersiniz? Yaşar Güvenen: FESPA, 37 ülkeden yerel derneklerin üye olduğu bir federasyon. Sizin de üzerinde durduğunuz gibi aslında uluslar arası serigrafi ve dijital baskı piyasalarının gelişmesine ciddi katkı sağlayan bir organizasyon. Bunun için çok ciddi bütçeler de ayırıyor. Bizim fuar organizasyonu yapan şirketlerle aramızdaki fark bu. Fuar organizatörleri doğal olarak hissedarlarının cebine daha fazla para koymanın peşindeler, bizim de işleyişimiz bu şekilde ama elde ettiğimiz kârları bu 37 ülkedeki üyelerimizle

yerel dernekler kanalıyla o ülkelerdeki pazarlara geri aktarıp o pazarların büyümesini ve dernek üyelerinin kendilerini geliştirmelerini sağlıyoruz. Son zamanlarda finanse ettiğimiz projelerin toplam tutarı 3,5 milyon Euro. Böylelikle kârlarımızı bu işe harcamış oluyoruz ve onun için sektörün gelişmesine ciddi katkımız olduğunu düşünüyorum. Print On Demand: Pek alışık olmadığımız bir durum ama fuar sadece üç gün. Fuar süresinin kısa tutulmasının ardındaki sebepler neydi? Yaşar Güvenen: 3 günün sebebi şu; katılımcılara baktığınız zaman, Türkiye’de düzenlenen diğer fuarlar da buna dahil, pazar günleri genelde profesyonel ziyaretçilerin gelmediği bir gün. Böyle olduğu için katılımcılar için çok verimli olmuyor. Esas verimli günler hafta içi olan 2 gün. Cumartesi de fuarı şu anda İstanbul’da düzenlediğimiz için İstanbul dışından ya da yurtdışından gelenlerin daha çok rağbet edeceği bir gün. Ama pazar günleri, diğer fuarlara da bakacak olursak, genelde öğlene kadar belki birkaç ziyaretçi gelir, öğleden sonra ise yoktur. Böylelikle katılımcılarımıza farklı avantajlar sağlamış oluyoruz. Bunlardan bir tanesi; kurulum için daha uzun bir süre veriyoruz. Çünkü bildiğiniz gibi bizde hassas makineler var, o makinelerin yerleştirilmesi, kalibrasyonu vs. belli bir zaman alıyor. İkincisi ise; fuar, dört yerine üç gün olduğu için fuar esnasındaki giderler de azalmış oluyor. Bizim buradaki farkımız şu olmalı; doğru ziyaretçiyi buraya getirmeliyiz. En fazla ziyaretçiyi getirmek gibi bir amacımız yok. Tabii ki mümkün olduğu kadar fazla ziyaretçi getirmek istiyoruz ama bunların profesyonel ziyaretçi olmasını istiyoruz. Yaptığımız araştırmalara göre üç gün bu iş için yeterli ama tabii ki fuar sonrası değerlendirmeler yapacağız, katılımcılarımızdan farklı talepler gelirse bunları da tabii ki değerlendirmeye alırız.”



fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Bu Hıza Müşteri Dayanmaz Kemal Pektaş: “Hız ise bugün neredeyse herkesin istediği bir şey. Böyle bir hıza sahip olunca da yeni bir pazar oluşturmuş oluyorsunuz.”

Xerox, Fespa Londra ve Print’13’den sonra IJP 2000 geniş format baskı makinesini dört ay gibi kısa bir sürede Fespa Eurasia’da Türk baskıcıların ilgisine sundu. IJP 2000 bilinen geniş format baskı makine çözümlerinden çok farklı ve hıza, tabii olarak hızla birlikte kaliteye odaklanmış bir makine. Data işleme ve baskı süreci saniyelerle ölçülebiliyor. 1600 x 1600 dpi çözünürlükte 3 – 5 saniye içinde 106 cm eninde baskı yapabiliyor. IJP’yi farklı kılan özelliği ise baskınız ne olursa olsun baskı çözünürlüğünü değiştirmenize izin vermemesi. Böylelikle baskı kalitesinde sürdürülebilir bir çizgi yakalayabiliyorsunuz. Fespa Eurasia’da bir araya geldiğimiz Pazarlama Müdürü Kemal Pektaş, bir nefeste makineyi bize şöyle özetledi:

Hızlı, Çok Hızlı “Bildiğiniz gibi bugüne kadar geniş format işinde daha limitli bir ürün gamımız vardı. Fakat

184

şirket stratejisi gereği bu alanda çok büyük bir pazar isteği görüldü ve geçtiğimiz dönemlerde bu alana yatırım yapmaya karar verildi. Şimdi ise çok yeni ve çok devrimsel bir ürünümüz var. Bu gelişim önümüzdeki dönemde başka ürünlerle de devam edecek. Bu ürün müşterilerimize çok farklı avantajlar sağlayacak. Sağladığı imkanları müşterilerimize anlatabilmek için Fespa Eurasia’ya katıldık. Bildiğiniz gibi bu fuar bir geniş format fuarı ve biz yeni makinemiz IJP 2000’in lansmanını gerçekleştiriyoruz. IJP 2000’in ilk lansmanı FESPA Londra’da yapıldı. Geçen ay ise Chicago’da tanıtıldı ve burası da üçüncü nokta. Ürün çok yeni olmasına rağmen sektörde birçok şeyi değiştirecek. Ürünü yaklaşık 3 haftadır test ediyoruz ve gördük ki ürün pazardaki çok önemli bir ihtiyaca hizmet ediyor. Çok hızlı ve çok kaliteli baskı ihtiyacı olduğu noktada bizim ürünümüz devreye giriyor. Özetlemek gerekirse IJP 2000, tek geçişli bir inkjet baskı sistemidir, diyebiliriz. Konvansiyonel

sistemlerde baskı kafası sağa doğru gider bir kademe aşağı iner, sola doğru gider bir kademe aşağı iner; IJP 2000’de baskı tamamen farklı; sabit 5 adet baskı kafası var, medya altından hızla geçiyor ve çok ciddi bir hız kazanılmış oluyor.”

Yüksek Baskı Kalitesi – Vazgeçemezsiniz! “Hız ise bugün neredeyse herkesin istediği bir şey. Böyle bir hıza sahip olunca da yeni bir pazar oluşturmuş oluyorsunuz ve çok ciddi bir ihtiyaca hizmet ediyorsunuz. Fakat işin içinde Xerox olduğu için ödün verilmeyen başka noktalar var. Baskı işinde renk yönetimi, makinenin renk gamutu ve bilgiyi işlemek konularını dijital makineler için ayrı bir iş kolu gibi düşünebiliriz. Fakat bunu yapan sistemlerin her birisi maalesef aynı değil. Burada çok ciddi bir AR-GE altyapısı var, çok uzun yıllardır üzerinde çalışılıyor, o nedenle ürün bu sistemin dışında


fespa eurasia 2013

kendi renk kalitesiyle daha iyi işliyor. Biz 1600 dpi ve 1,3 piko litrelik damlacıklarla basıyoruz ve bunun baskının durumuna göre değiştirilmesine izin vermiyoruz. Çünkü çok riskli, ürün ve baskı kalitesiyle ilgili sıkıntılar yaşanabilir. CAD baskılarda da, örneğin büyük haritalarda, yazıların nasıl görüldüğü konusunda herkes şaşkın. 1,3 piko litre bastığımız için detayları çok net verebiliyoruz.”

Baskı Altı Malzeme Çeşitliliği “Baskı maliyeti açısından da diğer konvansiyonel baskılara göre birim baskı maliyeti açısından gayet uygun. Belki yatırımınız o makinelere göre daha yüksek oluyor ama hacim oluşturdukça 3-4 yıl içinde yarı yarıya bir avantaj sağlanabiliyor. Bu anlamda toplam satın alma maliyeti açısından da ilk yıl yatırımı çok yüksek olsa da makine çok verimli bir noktaya geliyor. Çok farklı uygulamalar da yapılabiliyor; sadece düz kağıda değil parlak kağıda, backlit kağıda da uygulanabiliyor. Ayrıca parlak kağıt, mat kuşe kağıt, indoor için uygun spot light kağıtlara, banner fabric, vinyl ve 190 gr’a kadar olduğu sürece farklı medyalara da basabiliyoruz. Boyutlarına gelecek olursak; makine, 42 inç, 106 cm ve bobinden çalışıyor. 150’şer metre 4 farklı rulo sarabiliyoruz. Baskı uzunluğu olarak da 30 m’ye kadar çıkabiliyor. Yalnızca kopyalama merkezleri değil, işin içinde kurumsal müşteriler de var. Her türlü poster işi yapan ve bunu hızlı yapmak isteyen müşteriler de bu işin içinde olacak. İlk satışımızı da

matbaa&teknik

bugün gerçekleştirdik ve fuar boyunca ve çeyrek sonuna kadar da devam edeceğini düşünüyoruz. İnsanlar bu ihtiyacı fark ettikçe talep de daha fazla yayılacak. Müşterinin ihtiyacını doğru anladığımızı düşünüyorum, bu da bizi mutlu etti.” Xerox geniş format ürünleri İş Geliştirme Müdürü Catalin Caia ise sorularımızı cevaplandırırken iki noktanın altını çizdi: Üretkenlik ve çözünürlük: “Burada gördüğümüz şey bence çok iyi bir örnek. Çünkü biz burada, pazara sunduğumuz iki yeni ürünü tanıtıyoruz. İkisi de bu yıl tanıtıldı. Renk tarayıcılı mono baskı makinesi bunlardan bir tanesi, bu tamamıyla hedef pazarımızın gelişimine yönelik bir ürün ve burada CAD pazarında hala fırsatların olduğunu gözlemliyoruz. Diğeri ise IJP 2000 renkli inkjet baskı makinesi. Her ikisi de yeni ürünler. IJP 2000 için hedef pazarlarınız hangileri? Catalin Caia: Yeni bir teknoloji olduğu için, birçok müşterinin makineyi kullanma konusunda yeni fikirlerle geldiğini göreceksiniz. Daha çok geniş format tabelalar için iç mekan uygulamalarına yoğunlaşıyoruz. Perakende, eğitim, spor ve eğlence, tiyatro ve sinema sektörlerine hitap ediyor. Bu makine devrim niteliğinde bir makine çünkü 500 adet baskı işi olan birisi önceden geleneksel makinelerle bunu 5 saatte basabiliyordu fakat şimdi artık bu makineyle 5 dakikada basabilecek.

Bu teknolojinin hız ile ilgili ana fikri nedir? Catalin Caia: Bu teknolojiyle ilgili çok önemli iki şeyin olduğunu belirtmiştim. Bir tanesi hızıyla ulaşabileceğiniz muhteşem üretkenlik, 1600x1600 dpi ile muhteşem bir çözünürlük sunuyor. Diğeri ise çok geniş bir renk gamutumuzun olması. Renk yönetimini nasıl yapıyorsunuz? Catalin Caia: Bu sorunuz için teşekkür ederim. Dünyanın en iyi renk yönetimi yazılımı geliştiren firmalarından birisi olan Caldera ile ortaklığımız var. Caldera en başından beri bu ürünün üretiminde vardı. Birlikte çalıştık ve bu ürünü birlikte çıkardık. IJP’yi brkaç ay önce çıkardınız. Sizin bölgenizde satışlar ne durumda? Catalin Caia: İlk başta drupa 2012’de konsept olarak tanıtımını yaptık, resmi bir tanıtım değildi. O zamandan beri de her fuarda ve halka açık yapılan sunumda müşterilerden çok yoğun geri dönüşler aldık. Çok çeşitli bölgelerde kurulumlar yaptık. Güney Afrika, Doğu Avrupa, Türkiye, Batı Avrupa, Amerika ve Güney Amerika gibi birçok bölgede kurulum yaptık. Bence burada da birçok fırsat yakalayabiliriz çünkü burası büyümekte olan bir pazar. Diğer grafik alanlar geniş format tabela alanı kadar hızlı büyümüyor. Burada çok iyi bir ekibimiz var ve inanıyorum ki Türkiye’de kısa zamanda çok iyi sonuçlar alacağız. 185


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Baskı Dünyası Değişiyor Kadir Sinan: “Biz dijitalin baskı dünyasında temel bir yapılanma olduğunu görüyoruz. Eskiden baskının içinde dijitalin miktarı söylenirdi, ben şu an itibarıyla bütün dünyada dijital baskı tekniğinin daha çok dikkate alındığını ve büyümeye en yakın teknik olduğunu söyleyebilirim.” matbaa&teknik: Farklı kullanıcılara ve farklı endüstrilere hitap etme şansı var mı? Sabri Dizmen: Farklı kullanıcılar tam çözümü bizde bulabilirler. Son olarak bir kesim makinesi distribütörlüğü aldık. Elitron’un Kombo SD+ kesim makinesi. Bu makineyle çok orijinal işler yapılabilir. Komple bir çözüm sunma imkanımız var. Tasarıma kadar girilebilir; makinenin içinde bazı çizimler var, örneğin, raflar, dolaplar, vs. 3 boyutlu kesimler de yapılabiliyor. Bu tarz şeyleri arayanlar için güzel çözümlerimiz var. Inkjet hususunda söyleyeceğim bir şey yok ancak kesimde rakiplerimizle karşılaştırdığımızda bir adım daha öteye geçtiğimizi düşünüyorum.

Agfa Graphics Türkiye Temsilcisi Nova Baskı Sistemleri de yeniliklerini sergilemek için Fespa Eurasia’yı seçti. Şirket Agfa’nın tabaka ve bobin beslemeli geniş format baskı makineleri dışında yeni temsilciliği Elitron Kombo SD+ düz yatak dijital şekilli kesim makinesini de ziyaretçilerin ilgisine sundu. Fuar esnasında sohbetimizde baskı dünyasının değiştiğine dikkat çeken Nova Baskı Sistemleri iş ortağı 4P şirketinin sahibi Kadir Sinan, baskının artık hedefinin sadece baskıcılar olmadığını, anlatıyor: matbaa&teknik: Fespa Eurasia’da baskıcılara teknoloji olarak ne teklif ediyorsunuz? Sabri Dizmen: “Size ne lazımsa onu teklif ediyoruz” diyoruz. Bizde şu an hemen hemen her tür ebatta, farklı materyallere baskı yapabilen modeller mevcut. Düz yatak, rulodan ruloya, hızlı ve normal hızda çeşitli makineler var. Ancak şu anda en çok sorulan nedir diye soracak olursanız, rulodan ruloya baskılar ve bir de kumaş baskılar ilgi görüyor.

186

matbaa&teknik: Baskı altı malzemeler açısından değerlendirirsek; ambalajcılar ya da dekoratörler için farklı iş imkânları sunma şansınız var mı? Sabri Dizmen: Son zamanlarda çok popüler olan bir malzeme var, üzeri karton ve petek dokulu. AGFA bunu çok yoğun bir şekilde kullanıyor. Malzeme tüm stant yapımlarında ve dekorasyonlarda da kullanılıyor. Bunları kesmek için gereken bıçakların hepsi mevcut. Kadir Sinan: Sabri Bey’in de belirttiği gibi biz de baskı dünyasının içinde farklı açılımlar gösteriyoruz. İş artık eski konvansiyonel sistemden çıktı. Bu fuar alanı ve bu stand zaten çıktığının göstergesidir. AGFA’nın standında CTP olurdu, film çıkışı olurdu ve baskı öncesiyle ilgili bildiğimiz konvansiyonel işler veya banyo makinesi olurdu. Şimdi artık iş değişti ki burada bir düz yatak kesim makinesi var, düz yatak bir baskı makinesi var, rulo baskı ve kumaş baskı makinesi var. Baskının çeşitliliği arttığı gibi sonlandırmasıyla ilgili kesim niteliği de değişiyor. Baskı öncesiyle ilgili dijital ve bilgisayar teknolojilerinin varlığı, bunun üzerine yazılmış program çeşitliliği bana bunları çok değiştiğini hissettiriyor. Süreç içinde biz dijitalin baskı dünyasında temel bir yapılanma olduğunu görüyoruz. Eskiden baskının içinde dijitalin miktarı söylenirdi, ben şu an itibarıyla bütün dünyada dijital baskı


fespa eurasia 2013

tekniğinin daha çok dikkate alındığını ve büyümeye en yakın teknik olduğunu söyleyebilirim. Makine parkımız ve sattığımız makineler açısından Nova, AGFA ve onun şemsiye şirketlerinin bu gelişmeyi forse edebilecek nitelikte olduğunu ifade edebilirim. Gerek rulo gerekse de flat baskılar için de bunu söylüyorum. Ayrıca sarf malzemesi satışıyla ilgili çalışmamız var. Nova da baskı dünyasını forse edebilecek makineler tedarik ediyor. Hem teknik perspektifi hem de gücü olan, liderliğe oynayabilecek ve müşteriye birçok avantaj sağlayacak bir kesim makinemiz var artık. Bunun bizi çok güçlendireceğini düşünüyorum. Bu baskı yapılanması bizi farklı iş dünyalarına da açıyor. Eskiden baskıcının mobilya sektörüyle pek ilgisi yoktu ancak mobilyacılar şimdi ilgi alanımıza girdi. Cam imalatçıları da artık bizim müşteri kitlemiz haline geldi. Tekstilde de kişiye özel kumaş üretme fikri ideal bir halde geldi. Düşünülemeyen bir şeydi ama artık yapılabiliyor. Kişiselleştirmeye uygun bir mantık bizi de sarı sarmalıyor. Dolayısıyla biz de AGFA ve Nova olarak bu yapıyı destekleyecek makine yapılanmasını sağladığımızı düşünüyorum. matbaa&teknik: AGFA ve Nova olarak önümüzdeki dönem pazardaki yeriniz hakkında neler söyleyeceksiniz? Sabri Dizmen: Çok fazla ekonomik kaygımız yok çünkü burada asıl önemli olan doğru

matbaa&teknik

yönde ilerlemek. Ekonomik olarak doğru yönde ilerlersek bugün çok fazla bir kazanç sağlamıyor olabiliriz. Burada biraz sabırlı olmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü yeni bir yola girdik. Kötü denemelerden geçmiş bir yapıyı devraldık. Ama sabırla, bazı şeylere kulağımızı tıkayarak ilerleyip, makinemizi alanların memnuniyetiyle, gösterdiğimiz servis hizmetleriyle, konuyu bilmemiz ve müşteriye doğru ürünü satmamızla belki çok hızlı değil ama doğruyu yaptığımız için bunun bize muhakkak geri dönüşü olacağını düşünüyorum. O zaman biz de ekonomik kaygılardan uzaklaşmış olacağız. Matbaa sektöründe bir işi yapabilmek için belirli bir birikime sahip olmak gerekiyor. matbaa&teknik: Kombo düz yatak kesim makinesinin temsilciliğini alırken neyi göz önünde bulundurdunuz? Sabri Dizmen: Teknolojik olarak çok üstte bir ürün olduğu için tercih ettik. AGFA’nın İspanya, Fransa ve İtalya’daki müşterilerinde kullanıldığını biliyorduk. Bazı müşterilerde incelemede bulunduk. AGFA’nın temsilcilerinden çok iyi referanslar aldık. Bunun üzerine fabrikalarına gittik ve konuşup anlaştık. Makinede rakiplerimizin makinelerinde olmayan özellikler var. İki tane ön plana çıkan özelliği var. Bir tanesi seeker dedikleri bir özellik. Koyduğunuz malzemenin herhangi bir referans noktası olmadan

masanın üzerindeki yerini bulabiliyor. Daha sonra o bulduğu noktadaki şekli biliyor ve bilgisayardaki dosyayla birebir karşılaştırıp otomatik olarak bu kesimin o malzemenin o kısmıyla ilgili olduğunu bilebiliyor. İkinci bir özellikse; ziyan etmek istemeyeceğiniz değerli materyaller için bir projeksiyon sistemiyle yukarıdan aşağıya görüntüyü yansıtıyor ve o materyalin üzerinde istediğiniz yere yerleştirmenize imkan tanıyor. Bu işlemi bir mouse yardımıyla gerçekleştiriyorsunuz, işaretlediğiniz yere fiksleniyor ve sonuçta materyalin her yerini kullanabilmenizi sağlıyor. Diğer bir fark ise içinde çok fazla vakum bölmesi olması… Kadir Sinan: Düz tabaka baskılar çok yaygınlaşmaya başlayınca bununla ilgili sonlandırmayı forse edebilecek nitelikli makinelere ihtiyaç var. Piyasada birçok düz yataklı kesim makineleri olduğunu görüyoruz. Daha önceden Türkiye’ye girmiş olan makineler var. AGFA, Nova ve altındaki şemsiye yapı olarak bunlara gerek fiyat noktasında, gerek çıkardığı işin niteliği noktasında bunlara rakip olabilecek ciddi bir makineye ihtiyacımız vardı ve sonunda bulundu. Kalite konusundan asla bir eksikliği yok. Gövde sağlamlığı konusunda ise zaten her şey ortada. Tepeden iş kontrolü yapma konusundaki hassasiyet son derece önemli. Müşterilerimizi çok memnun edeceğimizi düşünüyorum. 187


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Marabu, Balkay’ı Seçtiği İçin Mutlu Marabu dijital mürekkepler satış müdürü Markus Pribic: Balkay çok uzun zamandır bilinen bir marka ve Marabu takımına katıldıklarından dolayı da çok memnunuz ve bizim açımızdan çok yüksek bir potansiyel görüyorum.

Avrupa’nın en önemli serigrafi mürekkepleri üretici Marabu, dijital baskı mürekkeplerinin Türkiye’de pazarlanması için Balkay Kimya ile işbirliğine girdiğini geçtiğimiz Mayıs ayında İstanbul’da gerçekleştirilen Printtek 2013’de ilan etmişti. Baskı malzemeleri hususunda önemli bir potansiyele sahip olan Balkay Kimya ile yaptıkları işbirliğinden çok memnun olduklarını anlatan Marabu dijital baskı mürekkepleri satış müdürü Marcus Pribic ile Fespa Eurasia’da bir araya geldik: matbaa&teknik: Marabu dijital mürekkeplerinin farkı nedir? Markus Pribic: Mürekkep üretiminde ve serigrafi ve tampon baskı gibi diğer sektörlerde de uzun bir geçmişimiz var. Dürüst olmak gerekirse, mürekkep üretimi alanında kalite bakımından lideriz. Hedefimiz pazara en düşük fiyat seviyesiyle girmek değil, biz kaliteyi dengeleyerek dijital segmentte de lider olmayı amaçladık. Bu nedenle Balkay’ı ortak olarak seçtik, çünkü biz de kaliteli ürün istiyoruz; onlar pazara fiyat baskısı ile girmiyorlar. Onlar daha çok işin kalite kısmıyla ilgililer. Ürünlerimizi kaliteli buluyorlar ve onlar için pazara girmek kolay. Çünkü artık öyle sanıyorum ki biraz kar etmek için pazara düşük kaliteli ürünle girerek deneyim kazanma günleri sona erdi. İnsanlar artık müşterilerine yüksek kaliteli ürünler sunmak için gerçekten kalitede istikrar arıyorlar. Biz de Baykal ile pazara bu şekilde girdik. 188

matbaa&teknik: Siz Alman bir üreticisiniz ve kaliteden bahsediyorsunuz. Hepimiz kalitenin aslında pahalı demek olduğunu biliyoruz. Türkiye’de dijital mürekkeplerden bahsedecek olursak, çok fazla sayıda Uzak Doğu’lu üretici var ve çok ucuz ürünler sunuyorlar. Sizin Türkiye’deki stratejiniz ne olacak? Markus Pribic: Bu bizim için kolay çünkü düşük kaliteli üreticilerle rekabet etmiyoruz. Hatta öyle ki çoğu zaman bu ürünlerde kullanılan hammaddeleri kullanmamıza bile izin verilmiyor. Alman bir üretici olarak AB’deki bazı kurumlar tarafından kısıtlamalara uğruyoruz ve REACH kriterlerine uyuyoruz. Yalnızca kullanmamıza izin verilen hammaddeleri kullanıyoruz. Bunun tabii ki fiyatlar üzerinde bir etkisi oluyor ancak size sadece arada sırada lazım olacak bir ürünü de yüksek fiyatlı olarak sunamayız çünkü kuralları biz koymuyoruz, kuralları piyasa koyuyor. Türkiye’nin fiyata duyarlı bir anlayışı olduğunu biliyoruz ve rekabetçi bir fiyat da verebiliriz ancak en alt sınırdan değil. Eğer insanlar kalite istiyorlarsa, kalite için daha da fazlasını ödemeye hazır oluyorlar ve bir Alman üretici olmamıza rağmen fiyatlarımız o kadar da yüksek değil. Ama öyle sanıyorum ki pazara girdik, çok yüksek ya da çok düşük fiyat yerine rekabetçi fiyatlarımız var. Eğer ürünlerimizi OEM üreticileriyle kalite bakımında rekabete sokuyorsak, müşterilerimize sanki orijinalini talep edeceklermişçesine ürün fiyatlarından %30’luk bir güven payı sunmak isteriz. Bu, birçok müşteri için de kesinlikle yeterli olacaktır.

matbaa&teknik: Marabu’yu Türkiye’de herkes tanıyor çünkü siz serigrafi mürekkebi üreticisisiniz. Ancak dijital baskı işinde Türkiye’de yenisiniz. Mürekkeplerinizi daha çok kim kullanmalı? Örneğin, herkes farklı markaları kullanıyor, Marabu kime hitap ediyor? Markus Pribic: İşimizi birçok segmente ayırdık. Böylece, Roland, Mimaki ve Mutoh gibi en sık kullanılan baskı makinesi üreticilerine yönelik çözümler sunarak tüm geniş format gamını kapsıyoruz. Baskı makinelerinin çoğunda Epson baskı kafası var. Burada da eşdeğer solvent çözümlerimiz var. Bir de süper geniş format adında bir segmentimiz var ve bu segmentte daha sert solventler, EFI Vutek ya da solvent bazlı diğer markalarda olduğu gibi 3-5 metre genişliğinde makineler var. Şu anda tam olarak UV işine odaklandık. KYOCERA, Konica Minolta gibi baskı makinelerinin baskı kafaları gibi birçok baskı kafası için çözümlerimiz var. Yaptığımız yeniliklerin %50’si UV’de yapılıyor. Grafik uygulamalarında ve tekstil süblimasyonunda kullanılan su bazlı mürekkepleri de içeren başka bir segmentimiz daha var, bu, özel ortaklarla (Türkiye’de AIT) yürüttüğümüz daha farklı bir iş segmenti. “Latex baskı makineleri” de denilen pazardan da bahsediyoruz. Bunun için de farklı çözümler üzerinde çalışıyoruz. Böylelikle, Latex’e bir alternatif çözüm olacak su bazlı, resin bazlı mürekkebimiz olacak. Çünkü bu pazarın da büyüdüğünü görüyoruz. Ancak en azından grafik ve reklam alanında pazarda kullanılan tüm baskı makineleri için çözümler sunuyoruz. Müşteri veri tabanımız hayli geniş ve “Alman mühendisliği” kalitemizle birlikte çok iyi şansımız olduğunu düşünüyorum. Biz Türkiye pazarını 5-6 senedir gözlüyoruz, pazara şimdi girdik çünkü kısa süreli bir ortaklık istemiyoruz. Dağıtımı yapması için uzmanlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz çünkü dijital pazar serigrafi pazarından farklı. Bu nedenle Türkiye pazarına girmek için doğru iş ortağını ve doğru stratejiyi bulmamız gerekliydi. Şu an başlamak için çok iyi bir zaman, biraz “geç” kaldığımızın farkındayız ama öyle sanıyorum ki hala büyük bir şansımız var çünkü insanlar markamızı tanıyor. Doğru ortağı bekledik çünkü bu


fespa eurasia 2013

sadece mürekkep satma işi değil; bu aynı zamanda müşteriye destek ve hizmet sağlama işi. Tek durak noktası dediğimiz şey bu. Müşteri ihtiyacı olan her şeyi tek bir kanaldan ediniyor ve başka bir yeri arama ihtiyacı duymuyor. Bizim için kısa vadeli başarı yakalatmansa bu daha önemli. Biz hep uzun dönem ortaklık aradık. matbaa&teknik: Resmi bir OEM ortağı mısınız? Markus Pribic: Resmi baskı makinesi üreticisi birçok bağlantımız var. OEM işinin doğası gereği orijinal OEM mürekkepleri kimin ürettiğini kimse bilmez. Birçok bağlantımız var ancak size detaylı bilgi veremem, fakat biz OEM işi yapıyoruz. Bu tip işler iki tarafın da detay vermesini yasaklayan “NDA”i imzalamasını gerektirir. Genel olarak OEM işi bizim global stratejimizin bir parçası. matbaa&teknik: Dijital mürekkeplerinizin tüm inkjet kafalarında çalışabildiğini anladım. Farz edelim ki geniş format baskı işindeyim, mürekkebinizin makinemde çalışıp çalışmayacağını nasıl anlayacağım? Markus Pribic: Internet sitemizde uyumlu tüm baskı makinelerinin güncel bir listesi var. Sık sık güncellenen web sitemizden sizin için bir çözümümüzün olup olmadığını görebilirsiniz. Bizim için her zaman, listemizde olmasa bile, bir baskı makinesine mürekkep uyarlamak çok kolaydır. Biz görece küçük bir firmayız, orta büyüklükte bir Alman firmasıyız ve kişiye özel çözümler konusunda bir hayli esneğiz. Bu alan rakiplerimizin çoğunun standart sürümlerinin olduğu bir alan ancak esnek değiller. Eğer volüm uygunsa biz uyarlama işinde daha esneğiz. Fakat bildiğiniz gibi her yıl yeni baskı makinesi modelleri çıkıyor, dolayısıyla “tabii ki her şey için çözümümüz var” demek aşırı iddialı olur. Tüm dünyada satış yapmayı hedefliyoruz, satışımız sırf Almanya’ya değil. Dolayısıyla birçok bölgeyi, birçok makineyi, birçok baskı kafasını kapsamamız gerekiyor ve standartlar dışında bile olsa çözüm sunabilecek kadar esneğiz, makineniz için mükemmel bir standart uyarlayabiliyoruz. Bizim yaklaşımımız bu. Örneğin, sunduğumuz geniş formatların çoğu “tak ve bas” çözümler, bu demek oluyor ki eğer OEM kullanıyorsanız, sisteminizde hiçbir şey değiştirmeden Marabu’ya çok rahat geçiş yapabilirsiniz. Kimyasal olarak iyi taraftayız ve renk tonları da gerçekten yüksek kalitede. Endüstriyel uygulamada ise bu tamamen farklı… İnsanlar kişiselleştirilmiş çözümler istiyorlar ve biz bunu yapabiliyoruz. matbaa&teknik: Bir mürekkep üreticisi olarak bize dünyada trend olarak hangi mürekkep teknolojisinin en popüler olduğunu söyleyebilir misiniz? Latex, eco

matbaa&teknik

solvent, su bazlı, hangisi en popüler? Markus Pribic: Bunu söylemek gerçekten zor çünkü her çeşit mürekkebin kendi segmenti var. Volüm olarak eco solvent, en yüksek volümlüsü değil ama çok fazla kartuş satılıyor. Kartuş işi küçük format işi ve popüler… Hali hazırda bizim için tüm segmentler neredeyse aynı volüm ve öneme sahip. Sırada gelmekte olan “Yeşil” ya da “Eco” çözümlere insanların ilgisi daha fazla. Bu da UV’nin yeni mürekkep çeşitleriyle birlikte daha gelişmiş olarak gelmesi demek. Su bazlı çözümlerin geçtiğimiz 3 yıl boyunca kusursuz bir pazarlaması oldu bu da su bazlı çözümlerde yüksek talebe yol açtı ve bence en çok satılan çözüm buydu. Grafik segmentinde de su bazlı çözümler satış kanadında çok başarılı. Geçmişe bakacak olursam sert solventten eko solvente, UV’ye ve su bazlıya büyük bir adım atıldığını görüyorum. Öyle düşünüyorum ki artık insanlar biraz daha çevreye duyarlılaşmaya başladılar. O nedenle çevre ile ilgili ve hatta çalışanlarıyla ilgili neler yaptığımıza bakıyorlar. Bu sebeple mürekkebin daha yeşil versiyonlarının kesinlikle “gelecek” olduğunu düşünüyorum. matbaa&teknik: Mayıs ayında Balkay ile ortaklığınıza başladınız. Geçen zaman içinde Türkiye pazarına baktığınızda ne görüyorsunuz? Markus Pribic: Oldukça büyük bir pazar. Başarılı diyebileceğimiz birçok segment var. Çok büyük son kullanıcıların olduğunu görüyorum. Bence Türkiye pazarı, hizmet anlamında, bilgiyi kendi kendine edinmeye hazır ve bu da Türkiye pazarını diğer pazarlardan farklı kılan bir durum. Pazarın çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu görüyorum. Tekstil segmentinde de ayrıca çok büyük bir potansiyel olduğunu görüyorum çünkü Avrupa’da tekstil işinin bu kadar büyük olduğu bir yer yok. Bu nedenle de işlerimizi iki departmana böldük. Bir tanesi farklı bir ortakla (AIT) çalıştığımız tekstil ve şimdi de Balkay ile birlikte işin geri kalanını kapsayabiliriz. Biz desteğe, buradaki gibi ticari fuarlara, dijital işinde markayı daha popüler hale getirmek için ve hatta ortağımız Balkay’ı desteklemek için yatırım yapmaya yetecek kadar büyük bir hacim var. Balkay’ın bizim için gerçekten en iyi ortak olduğunu biliyoruz.

paylaşabiliriz. Avrupa’da en az 20 uzman teknisyenden oluşan bir ağımız var ve bu kişiler yerel teknik desteğimize ek destek sağlıyorlar. Türkiye pazarını ve Balkay’ı çok kolaylıkla destekleyebiliriz, bu bir sorun değil. Ancak teknik destek olmazsa bu çok zor olur. matbaa&teknik: Geçen 5 ay içinde neler olduğuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Tunca Akgül: 5 ay önce daha yeni başlamıştık. Bir hafta önce Stuttgart’a Marabu’nun kendi fabrikasına eğitime gittik. Dijital sektöründeki yapılar, beklentiler ve makineler üzerine biraz bilgi aldık. Bu tabii ki teknik olarak çok detaylı bir bilgilendirme olmadı daha çok genel anlamda yaptıkları işin dijital sektöre genel bakışıydı. Ancak daha yavaş bir şekilde kendimizi fuara hazırlamaya çalıştık. Şu anda bu fuar için gayet hazırlıklı bir hale geldik. Esas geldiğimiz yer olan matbaa sektörü ve de çalıştığımız ürünler de kalite bazlı olduğu için burada Marabu ile daha kaliteli ürünler isteyen müşterilerimize çok daha iyi bir hizmet vereceğimizi düşünüyoruz. matbaa&teknik: Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Markus Pribic: Ortak olarak Balkay’ı bulduğumuz için çok memnunum. Balkay’la birlikte çok fazla iş geçmişimiz yok ancak Balkay çok uzun zamandır bilinen bir marka ve Marabu takımına katıldıklarından dolayı da çok memnunuz ve bizim açımızdan çok yüksek bir potansiyel görüyorum. İşimizi doğru yaparsak buradaki pazardan da payımızı alacağımızı düşünüyorum.

matbaa&teknik: Onları teknik açıdan nasıl destekliyorsunuz? Markus Pribic: Birçok teknisyenden oluşan bir ağımız var. Yerel teknik servis hizmetini Balkay üzerinden vereceğiz. Yerel teknisyenleri eğiteceğiz ve tüm makinelerin değişim, bakım ve destek işlerini gerçekleştirebilecekler. Dolayısıyla, servis hizmeti olmadan hiçbir şansımız olamaz ve 1995 yılından beri geliştirdiğimiz dijital mürekkep deneyimimizle, kendi teknik ağımızla Türkiye’de kolaylıkla bilgi de hizmet de 189


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Lidya Grup Büyümesini Sürdürüyor 2001 yılından beri kurumsal çözümler sunan Lidya Grup, istikrarlı büyümesini sürdürüyor. 2013 yılının ikinci çeyreğinde önemli projelere imza atan ve kurumsal pazarda % 32’lik bir büyüme elde eden Lidya Grup, İstanbul ve Ege Bölgesi’nde önemli projeler gerçekleştirerek hedeflerinin üzerine çıktı.

Bekir Öz

HÜSEYİN ANIL ANALAN - Türkiye genelinde yıl başında %20 büyüme hedeflediklerinin altını çizen Lidya Grup Batı Karadeniz ve Marmara Bölgeleri Satış Direktörü Betül Kayacık, “Yılın son çeyreğinde Fespa Fuarı ve yerel düzenleyeceğimiz bölgesel etkinliklerimiz ve organizasyon yapımızın gelişimine bağlı olarak bu yılı hedeflerin üzerinde tamamlayacağı inancını taşımaktadır” diyor. Grup yönetim kurulu başkanı Bekir Öz ise grafik sanatlarda Xerox ile yakaladıkları büyüme ivmesini Epson ile pekiştirdiklerinin altını çiziyor. Öz’e göre Lidya’nın pazara bakışı önemli ancak pazarın nasıl ve ne kadar büyüdüğü çok daha önemli:

Pazarı nasıl büyütüceğimizi planlıyoruz “Biz Xerox iş ortağı olarak sektöre adım attık, Xerox’la beraber son kullanıcıya çözüm sunan bir firma olarak zaman içinde hem pazar payımızı hem de alanımızı büyüttük. Lidya Grup bir operasyondur. Bizim Xerox’la beraber grafik sanatlar diye adlandırdığımız ve tanımın içine koyduğumuz copy center, ajans ve matbaalar için yıllarca “cut-sheet” dediğimiz çözümler 190

sunduk. Biz aslında işin reklamcılık tarafında olan bir şirket değildik. Ancak ihtiyaç ve talepler doğrultusunda Epson’la bir araya geldik ve pazarda hali hazırda Xerox ile birlikte iş birliği yapma imkanı bulduğumuz müşterilerimize Epson çözümleri de sunmaya başladık, diğer taraftan da bugüne kadar hiç de içinde olmadığımız reklam sektörüne de Epson ile beraber girmiş olduk. Bizim, Lidya olarak amacımız hem iş hacmimizi büyütmek ve devamlılığını sağlamak hem de pazarı nasıl büyüteceğimizi ve yönlendireceğimizi tasarlamak oldu. Bu, Xerox ile birlikte yakaladığımız bir bakış açısı. Lidya’nın bir karakteristik özelliği olduğu için Epson’a da taşımaya çalışıyoruz. Lidya’nın pazara bakışı önemli, ancak pazarın nasıl ve ne kadar büyüdüğü çok daha önemli. Burada tabii ki Epson bizim için yeni bir açılım, daha önceden olmadığımız bir pazarda faaliyet göstermemize vesile oldu. O tarafı tanıdıkça, potansiyelini ve geleceğini daha iyi algıladık. Epson ile 1,5 yıldır çalışıyoruz ve hızlı büyüyerek giden bir ivmemiz var, bunu da devam ettirmek istiyoruz.” Sizce Epson’ın varlığı iki farklı segmentte olan müşterilerinizi aynı çatı altında toplamanıza vesile oldu mu? Bekir Öz: Kesinlikle… Epson işbirliğimiz tamamlayıcı ürün ihtiyacımızdan ortaya çıktı, Xerox’ta yıllardır çalıştığımız müşterilerimizdeki bir ihtiyacı karşılama noktasında Epson’la yola çıktık fakat Epson bununla birlikte bizi yeni pazarlara da taşıdı. Sonuçta kopyalama merkezlerinin de konsepti genişledi. Sonuçta burada bu iki tarafın birleşmesi ve bir sinerji ortaya çıkması söz konusu. Aynı zamanda ofsette de dijitalle birlikte bu süreç yaşanmaya başladı. Ofset, geleneksel teknolojisinden ve sabit maliyetlerinden dolayı belirli bir volüm gerektiriyordu. Dijital bu engeli ortadan kaldırdı. İhtiyaca doğru cevap vermeyi sağladı ve bu da ofsetin de ürün yelpazesini genişletti çünkü herkes bin ve üstü ya da on bin ve üstü baskıya ihtiyaç duymuyor, düşük tirajlı baskıya da ihtiyaç duyabiliyor ki Türkiye düşük tirajla ilgili çok önemli ve örnek ülkelerden bir tanesi. Dijital, ofsete de büyüme


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

ve iş hacmini genişletme fırsatını getirdi. Dijital, ofsete ve kopyalama merkezlerine yeni alanlar getirdi. Reklam tarafında da yine aynı şekilde büyüme devam ediyor. Rakamsal ve yüzdesel olarak Lidya’nın baskı pazarındaki etkisinden bahsedebilir misiniz? Bekir Öz: Burada değişik segmentler değişik pazar paylarıyla adlandırılıyor. Bu nedenle doğru tanımları koyarak doğru tanımları vermek daha faydalı olur. İç mekân diye adlandırdığımız pazarda biz şu anda Epson’da pazar ikinciliğine ulaşmış durumdayız. Oradaki amacımız zaman içinde pazar payımızı daha da artırmak. Dijital ve renkli tarafta biz zaten uzun yollardır pazar lideriyiz. Bölgesel olarak farklılıklar göstermekle beraber her yerde pazar lideriyiz. Lidya’yı toplam sektör içinde değerlendirirsek; bugün Lidya Grup dört şirketle faaliyet gösteriyor. Dört şirketin cirosunu topladığımızda Lidya Grup, tüm doküman sektörü içinde baktığımızda cirosal anlamda ilk üçün içinde yer alıyor. Bu da Lidya’nın sektörde ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun bir göstergesi. Bu veriler bizim için tabii ki önemli ama bu pazarın büyümesi çok daha önemli ki bizim payımız da daha anlamlı olsun. Bu anlayış bizi ilk üç içinde tutuyor. Tek tek baktığınızda aslında birçok alanda açık farkla pazar lideriyiz. Biz Xerox’la sadece 23 ilde son kullanıcıya gidiyoruz, geri kalan illerde son kullanıcıya gitmiyoruz. Dolayısıyla o taraf bizim ciromuza yansımıyor. Bu bölgelerde açık farkla sektörün lideriyiz. Biz önümüzdeki süreçte gücümüzü pazarı büyütmeye vereceğiz. Esas pazarın büyümesi İstanbul dışındaki illerde… Lidya’nın en büyük iddiası da bölgesel olarak yaptığı çalışmalar ve o bölgelerde sağladığı başarılar, bu anlamda pazarı büyütmeyi daha çok İstanbul dışındaki bölgelere yoğunlaşarak mı yapmayı düşünüyorsunuz? Bekir Öz: Biz Anadolu’ya ilk çıktığımızda şunu gördük; bu sektörde faaliyet gösteren çözüm şirketleri Türkiye’yi İstanbul ve Anadolu diye iki bölgeye ayırmıştı. Bir ürün İstanbul’da 10 liraysa, Anadolu’ya gittiğinizde 12 lira, 14 lira ya da 15 lira olabiliyordu. Aslında burada çok haksız değillerdi çünkü servis ve hizmet maliyeti Anadolu’da yükseliyor. Pastanın küçük olması, kapasitelerin ve volümlerin düşük olması birim başına maliyeti yükseltiyordu. Biz şöyle bir risk aldık; İstanbul’da ne fiyat uyguluyorsak Anadolu’da da o fiyatı uygulamaya karar verdik. Risk büyüktü fakat belirli bir hacimden sonra dengeleneceğini biliyorduk. Bu da sonuç olarak Anadolu’yu ek maliyetten kurtardı ve aslında olan potansiyelin ortaya çıkmasını sağladı. İzmir Türkiye’nin üçüncü büyük şehri ama baktığımızda bugüne kadar bizden önceki sektör temsilcileri oraya da bir Anadolu şehri gibi

Betül Kayacık yaklaşmış. Böyle olması aslında bizim için de bir fırsat oldu ve İzmir’de çok hızlı bir grafik yakaladık. Bazı alanlarda biz pazarın %85’ine hatta %90’ına sahibiz, dijital renklide İzmir’de %85 gibi bir pazar payına sahibiz. Biz İzmir’e bir Anadolu şehri değil, bir büyükşehir muamelesi yaptık, ikincisi destek verdik ve de yatırım yaptık. Hem müşterimize güvendik hem finansman kaynakları açısından ciddi destek verdik ve karşılığını da aldık. Aslında Anadolu’da her bölgenin farklı özellikleri vardı, biz bunları öne çıkardık ama en önemli farkı her tarafa aynı fiyat politikasını uygulayıp maliyet dezavantajını ortadan kaldırarak ortaya çıkardık. Bugün itibarıyla baskıcılara sunduğunuz teknolojik yenilikler nelerdir? Bekir Öz: Fespa Eurasia’da ilk kez sunulan bir makinemiz var; Xerox ile birlikte tanıttığımız IJP 2000. Bu makine çok yeni bir teknolojiye sahip… Sektörün en büyük sorunlarından biri olan hız problemini çözmüş durumda. Şu anda sektörde en hızlı baskı yapan makine unvanını da elinde bulunduruyor. Baskı maliyeti açısından da oldukça avantajlı. Bunun dışında EPSON’da beyaz mürekkeple baskı yeniliği söz konusu. Yine lazerde bir Xerox A0 makine fuarda tanıtılıyor. 3-5 ay önce çıkmış ancak fuarda yeni tanıtılan siyah-beyaz dijital lazerde yeni bir makinemiz var. Beyaz mürekkeple ilgili kişisel yorumunuzu alabilir miyim? Beyaz mürekkep neden bu kadar önemli? Bekir Öz: Öncelikle herkes farklılaşmanın peşinde, bunu biliyoruz. Beyaz mürekkep bugüne kadar teknolojik olarak ulaşılması zor bir noktaydı, bu nedenle çözüm sunulamıyordu.

Artık çözüm sunuyor olmamız bu ihtiyacı da karşılıyor. Rıza Başoğlu: Baskı teknolojileri geliştikçe basılan materyalin cinsi de değişiyor. Beyaz mürekkeple çok daha geniş yelpazede malzemeye basabilme imkanına sahip oluyorsunuz çünkü tam tersten basıyorsunuz. Beyaz zemin üzerine bastığınızda görseldeki çeşitliliği, görseldeki derinliği ve görseldeki basılan materyalin zenginliği size yeni iş alanları oluşturuyor. Teknolojinin bir önemi de aslında yeni alanlar ortaya çıkarmasıdır. Lidya’nın başarısını bu anlamda yorumlarsak; bu başarı sadece teknolojiye sahip olmakla gelmiyor, başarının yolu bunu hizmete sunabilmek, Türkiye genelinde faaliyette bulunduğunuz pazarda eşit standartlarda sunup aynı sonucu alabilecek bir organizasyona sahip olabilmekten geçiyor. Üreticinin elinde her zaman pazarı domine edebilecek ürünler olmayabiliyor, Lidya pazarı domine etme noktasında çok kararlı olması nedeniyle ürün gamındaki sinerji oluşturacak diğer ürün gruplarıyla zenginleştirerek çoklu marka sistemini bünyesine kanalize ediyor. Bu sayede son kullanıcının tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir networke sahip oluyor. Hem hizmet hem de ürün gamı anlamında… Artık ürüne sahip olmanın çok önemi kalmadı, önemli olan doğru zamanda doğru dağıtım kanalına sahip olabilmek, Lidya da bu anlamda dağıtım kanallarındaki gücüyle ön plana çıkıyor. Artık günümüzde çok yönlü bir hizmet şirketi olmak daha da büyük önem kazanıyor. Tüm baskı işini her yönüyle ele almak; uygun maliyetten tutun da farklı ürünlere kadar her şeyi sunabilmek anlamında Lidya’nın özellikle son 2 seneki yapılanması, stratejik hedefleri ve bu doğrultuda attığı adımlar yarınlar açısından çok umut verici görünüyor. 191


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

LX 3000 İle Baskı Pazar Genişliyor Velda Avad: “Geniş formatla her çeşit baskı yapılabilir. Sağladığı en büyük avantaj ise, PrintOn-Demand dediğimiz, gelen talebe göre baskı yapabileceğiniz bir makine olması. LX 3000, aslında birkaç makinenin yapacağı işi tek başına yapabilen bir makine.” Miguel Asensio: HP’nin Fespa Londra’da tanıttığı yeni teknolojiler pazar için devrim niteliğindeydi. HP 3000’den bahsetmek gerekirse, endüstriyel alanlarda Latex’i yüksek üretime kavuşturduğunu söyleyebilirim. HP 5 sene önce kimsenin yatırım yapmadığı tamamen yeni bir teknolojiye, Latex’e yatırım yaptı. Bugün Latex pazarın hakimi ve tercih sebebi haline geldi.

HP geniş kapsamlı ve yeni dijital geniş format çözümlerini 3-5 Ekim 2013 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan FESPA Eurasia etkinliğinde tanıttı. HP, Fespa Eurasia’da sergilediği çözümler ile tabela ve afiş baskı hizmeti sağlayıcılarının daha yüksek üretkenlik, kalite ve uygulama çeşitliliğine ulaşmalarına yüksek değerdeki uygulamalarla destek olma sürecini de gözler önüne serdi. HP’nin etkinlikte gün yüzüne çıkardığı endüstri lideri portföyü içerisinde kısa bir süre önce duyurulan HP Latex 3000 yazıcı Türkiye’de ilk kez sergilendi. HP EMEA Grafik Çözümleri Bölümü Satış Direktörü Miguel Asensio, HP Latex Baskı Makineleri Türkiye, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Satış Müdürü Velda Avad ve HP Geniş Formatlı Yazıcılar Yunanistan, Türkiye, Güney Afrika Satış Müdürü Ekrem İşçimenler ile Fespa Eurasia’da bir araya geldik: matbaa&teknik: HP’nin yeni teknolojileri olan ve FESPA Londra’da tanıttığınız HP Latex 3000 ve HP 10000 ile ilgili neler söyleyeceksiniz? 192

Ekrem İşçimenler: Bildiğiniz gibi HP’nin endüstriyel dijital makineleri analogdan pay alıyor. HP 10000 ile reklam tabelası dışında ambalaj sektörü ve diğer sektörlerden, ofsetin ve fleksonun yaptığı işlerden pay almaya başladık. 625 m2/saat bir kapasite ile ve HDR (High Dynamic Range) özelliği ile çok yüksek çözünürlükte baskı yapabilmesi çok büyük bir avantaj sağladı. Şu anda Amerika ve İngiltere’de montajlar yapıldı ve çok başarılı bir şekilde ilerliyor. Türkiye’de de ambalaj pazarından ümitliyiz. Bu fuarın ana ürünü LX 3000. Bu makine de Bay Miguel’in de açıkladığı gibi artık yüksek endüstriyel sektöre girdi ve solvent ve UV’nin yaptıklarını ve yapamadığı her şeyi yapan tek makine. Bu nedenle de çok büyük bir taleple karşılaştı. Türkiye’de kurulumlarımızı yaptık ve direkt alımlar başladı. Araç kaplayabiliyorsunuz, çizilmiyor, laminasyon maliyetinden kurtuluyorsunuz, atık yok, çevre dostu, su bazlı, dolayısıyla biz Latex teknolojisini geleceğin teknolojisi olarak görüyoruz. Velda Hanım da bu konuda bayilerimizle çok ciddi bir çalışma yürütüyor. HP’nin diğer bölgelerinden de bu fuara katılım gösteriliyor. Biz Latex’in ilk jenerasyondaki Designjet 10000’lerdeki gibi bir efsane makine olacağına inanıyoruz. matbaa&teknik: FESPA Londra’nın ardından 3000 ile ilgili birçok yorumlar duyuyoruz. Lateks ile ilgili geri dönüşler nasıl? Miguel Asensio: Bu konuda büyük heyecan duyuyoruz. Hem FESPA süresince hem de FESPA’dan sonra olan gelişmeler bizi çok memnun ediyor. 3000’i birçok Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ülkesinde kurduk. İş hayatımızın


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

ender rastladığımız mutlu anlarını yaşıyoruz, ürettiğimizden çok sipariş alıyoruz. Bu bize göre çok üstün bir başarı. Geri dönüşler ise gayet olumlu. Çünkü çoğu kez ürünü ilk sunduğunuzda bir sürü problemle karşılaşırsınız. Böyle bir şey yaşamamak bizim için çok güzel bir sürpriz oldu. Hali hazırda ikinci ya da üçüncü ürünün siparişini veren müşterilerimiz var. Bu bizim çok önemli.

çalışıyor ve çok büyük bir memnuniyet var. Bu makineyle saatte 180 m2, günde 1500 m2’ye kadar baskı alınabiliyor. Baskıların çözünürlüğü hiç düşmüyor, 1200 dpi kalitesinde baskı alınabiliyor. Bu gerçekten çok önemli. Yani hem kaliteli hem de yüksek hızda baskı almanız. Müşteriler de beklentilerinin çok üzerinde olduğunu düşündükleri bu makineye çok fazla talep gösteriyorlar.

Velda Avad: LX 3000 konusunda müşterilerimiz çok heyecanlılar. Miguel’in de belirttiği gibi çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. İlk kurulumları gerçekleştirdik, makineler çok güzel

matbaa&teknik: UV ve solventin yaptığı ve yapamadığı her şeyi yapma iddiasını biraz açabilir misiniz?

Ekrem İşçimenler: Bu gerçekten çok önemli. Birincisi, UV’de araç kaplamak mümkün değil, bu makineyle mümkün. İkincisi, solventi iç mekanda kullanamıyorsunuz, bu makineyle alınan baskıları çocuk odalarında, hastanelerde ve okullarda kullanabiliyorsunuz. Tüm eco belgeleri var. Üçüncüsü, çizilmiyor, diğer su bazlı makinelerde laminasyon ihtiyacı oluyor dolayısıyla 1 dolar maliyet yükü biniyor. Bunları değerlendirdiğinizde tümünü yapabilmek için 3 ya da 4 adet makine almanız gerekir. Böyle bir hamle de tüm işletme yatırımınızı buna ayırmanıza sebep olur. Türkiye’deki ödeme koşullarıyla, vadelerle işinizi döndürmeniz çok zorlaşır. Bir makineyle 3-4 makinenin kapasitesinde ve maliyeti altında baskı alabiliyorsunuz ve müşteriye Türkiye’de bildiğiniz gibi müşteriye bir kez “hayır” derseniz bir daha gelmiyor, bu makineyle müşteri kapıdan girdiğinde direkt “evet” diyorsunuz. PVC basabiliyorsunuz. Sentetik malzemeler, folyo ve ofset kağıdına bile baskı yapabiliyorsunuz. Kısaca her şeye baskı yapabiliyorsunuz, dolayısıyla müşteriye de “hayır” demiyorsunuz. Hız çok yüksek, çözünürlük çok yüksek. Diğer konuştuğumuz tüm teknolojilerde, solventte ve UV’de modları değiştirdiğinizde çözünürlük değişir. 300 dpi’dan 600 dpi’a kadar oynarsınız. Bu makine her modda 1200 dpi basıyor. Bunu sağlayan optimizer denilen bir sistem var. Bunun sayesinde kağıt (-) ve (+) yükleniyor, dolayısıyla tam isabet bir registration yapıyor. Bu sayede de makine sürekli 1200 dpi’da basıyor. İster 77 m2/saat modunda kullanın, ister 180 m2/saat modunda. Şu anda dünyada bunu yapabilen teknolojiye 193


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

dijital tarafındaki kişiselleştirme de gerçek haline geliyor. 3 hafta önce yaptığım bir müşteri ziyareti sırasında yapı malzeme marketlerinde bu tip duvar kağıtlarının çok büyük başarı elde ettiğini gördüm. Bu bahsettiğim müşterimin firması 1000 adet farklı duvar kağıdı üretiyor, bunu analog baskı ile yapmanız mümkün değil.

sahip başka bir makine yok. Müşterilerin ilk düşüncesi öyle sanıyorum ki 180 m2/saatte 300 dpi çözünürlüktü. Fakat buraya gelip 1200 dpi çözünürlüğü görünce şaşırdılar. Yüksek hızda hiçbir çizik, hiçbir dağılma, hiçbir kalite düşüklüğü olmadan, yüksek kalitede ve doğru renklerde baskı alınabiliyor. Bunları bugüne kadar ne solventte yapabiliyorduk ne de UV’de. Bundan dolayı LX 3000’in projeksiyonu dünya üzerinde çok yüksek. Miguel’in de belirttiği gibi alımlar hızlı bir şekilde başladı. HP müşterilerinin yaptığı ikinci ya da üçüncü alımlarla meşhurdur. Şimdi yeniden tekrar alımlar takip etmeye başladı. Bu nedenle doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim. matbaa&teknik: Geniş format sadece tabela ve reklam endüstrisine ait bir baskı çözümü müdür? HP yeni geniş format çözümleri ile hangi pazarları hedefliyor? Velda Avad: Açıkçası geniş format baskı makineleri, tabela baskı makineleri değildir. Çünkü geniş formatla her çeşit baskı yapılabilir. Sağladığı en büyük avantaj ise, Print-On-Demand dediğimiz, gelen talebe göre baskı yapabileceğiniz bir makine olması. LX 3000, hem iç hem de dış mekan baskı yapabiliyor. Dolayısıyla, çok geniş yelpazeli bir baskı makinesi olarak değerlendirilebilir. Bu aslında birkaç makinenin yapacağı işi tek başına yapabilen bir makine. Geniş format makineler eskiden sınıf sınıftı, ihtiyaca göre farklı makineler vardı. Şu anda hepsi bir noktada birleşmiş durumda. Bu makinenin en büyük özelliği bu. Söylediğiniz gibi, sadece bir tabela baskı makinesi değil. Duvar kağıdı basabilirsiniz, folyo baskı yapabilirsiniz, tabela baskısı yapabilirsiniz… Yaptığınız yatırımın geri dönüşünü çok hızlı alabileceğiniz makineler arasındadır, çok kısa sürede amorti edebiliyorsunuz. 194

matbaa&teknik: Müşterileriniz arasında mesela mimarlar ya da dekoratörler var mı? Ya da oluklu stand üreticileri? Velda Avad: Baskı merkezleri dediğimiz firmalar bizim ana müşterilerimiz. Bu müşterilerimizin en çok bu baskı makinesini tercih etmelerinin nedeni müşteri portföylerini farklı sektörlerden müşterilerle genişletmiş olmaları. İç, dış dekorasyon, perde ve duvar kağıdı baskılarını bu makinelerle yapıyorlar. Bunların yanında koltuk tasarımını da yapabiliyorlar, birçok çeşit kaplamayı da bu makinelerle basabiliyorlar. Bu makine sayesinde baskı merkezlerimiz her sektöre girme şansına sahip oldu. Ekrem İşçimenler: Çin’de tek işi duvar kağıdı basmak olan bir fabrika var. 40 tane Latex makinesi çalışıyor. Fabrikada bu şekilde sadece çeşit çeşit duvar kağıdı üretiliyor. Ya da mobilyacılık var biliyorsunuz, bu da bir sektör. Aynı zamanda tekstil sektörü… Mimari ve iç tasarım sektörleri, uygulamada bunlar ön plana çıkmaya başladı. Bunların dışında bir de sentetik deri öne çıkmaya başladı. Ayakkabı sektörü de aynı şekilde. Mesela plazma TV kutuları eskiden ofset makinelerde basılırdı, şimdi artık onlar da bu çözümü tercih etmeye başladı. Terlikler mesela, aynı şekilde… Bunun nasıl basıldığı kimsenin dikkatini çekmiyor ama o da dijital olarak basılıyor. Miguel Asensio: Biz bu işin geleceğine bakıyoruz, fark yapabileceğimiz alanları inceliyoruz. Dekorasyon bu alanlardan bir tanesi. Dekorasyona deyince de içine bir çok şey dahil oluyor; duvar kağıdı, sanat, zemin kaplama gibi. Bu endüstriyi biraz dönüştürmek istiyoruz. Duvar kağıdı üreticileriyle de çok fazla görüşmemiz oluyor. Onlar da artık dijitale geçmenin zamanının geldiğini fark ediyorlar. Analog baskıcılar bugün çok yüksek volümlerde iş alıyorlar ancak

matbaa&teknik: FESPA Eurasia’ya gelecek olursak; sizce İstanbul doğru bir lokasyon mu? Miguel Asensio: Bunu görmemiz gerek. Bana göre FESPA çok iyi bir etkinlik. Çoğu kez Avrupa, Rusya ya da Amerika için bir şeyler yapmak istiyoruz ama dünyanın merkezi değişiyor. Vizyon olarak baktığınızda, buradaki iş hacmi ve büyüme bu bölgeyi çok çekici kılıyor. FESPA’nın iyi bir vizyonu olduğunu düşünüyorum, bu bölge daha da önemli bir hale gelecek. Daha sonra Hindistan’ın geleceği bilgisini de verdiler, bölge gerçekten kalkınmaya müsait bir bölge ve İstanbul gerçekten iyi bir seçim. Ülkede başka etkinlerin de olduğunu biliyoruz. Bölge gelecekte hem ekonomik açıdan hem de bizim pazarımız açısından çok büyük önem kazanacak. Bunu nasıl yöneteceğimizi ileride göreceğiz. matbaa&teknik: Velda Hanım, Siz bölgenizi İstanbul’dan yönetiyorsunuz Sizce İstanbul, bölge için gerçekten doğru bir nokta mı? Velda Avad: İstanbul aslında Avrasya bölgesi için doğru bir lokasyon. Çünkü İstanbul, her yere bağlantısı olan bir şehir. Her yerden ulaşım çok rahat. Bu bakımdan bence doğru bir bölge ama Miguel’in dediği gibi önümüzdeki 3 gün her şeyi daha net görmemizi sağlayacak. Buraya Orta Doğu’dan da müşteri bekliyoruz ama ağırlıklı olarak Türkiye’den de yoğun katılım bekliyoruz. matbaa&teknik: “Latex” kelimesini, yani sizin markanızı, bütün dijital baskı üreticileri kullanıyor. Bu ticari olarak bir yaptırımı gerektiriyor mu? Velda Avad: Latex aslında HP’nin geliştirdiği bir teknoloji. Bize göre bu sevindirici bir şey, demek ki doğru bir teknoloji ki herkes kullanmış. Yasal olarak bir problem olup olmadığını söyleyemeyeceğim ama Latex bir teknoloji olduğu ve diğer firmalar tarafından benimsendiği için bence bizim açımızdan gurur verici bir olay. Miguel Asensio: Sonuçta Latex teknolojisini kimin getirdiğini herkes biliyor. Rakiplerimiz Latex ürünler çıkardığında, “tamam” diyoruz, demek ki daha fazla insan doğru yolu bulmuş. Latex’i ürettiğimizden bu yana bu teknolojiden daha iyisini üreten ya da bu teknolojiye yaklaşabilen olmadı. Biz bu teknolojide çok çok ilerideyiz, önemli olan da bu. LX 3000 ile de kendi devrimizi yapıyoruz, bu daha da önemli.


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Deconix ve Grafisom’a Çakıltaşı İle Ulaşın Samet Küçükçolak: “Çakıltaşı Kâğıt olarak Som Kâğıt’ın ürettiği Deconix markasıyla duvar kağıdı ve Grafisom markasıyla dijital baskı alanında kullanılan özel kâğıtlarının Türkiye Yetkili Satıcısı olarak pazarlama ve satışını yapıyoruz.” Baskı altı malzemeleri konusunda devrimsel gelişmeler yapan ve yeni plastik esaslı baskı kâğıtları ile kâğıt işleme alanında bir çok zor süreci ortadan kaldıran Som Kâğıt, Deconix ve Grafisom markalı kâğıtlarının pazarlaması ile ilgili olarak Çakıltaşı Kâğıt şirketi ile anlaştı. Fespa Eurasia 2013’de Som Kâğıt standında bir araya geldiğimiz Samet Küçükçolak, yeni oluşum ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:

Üç kardeş bir arada – Çakıltaşı Kâğıt “Som Kâğıt firmasındaki 28 yıllık birlikteliğimizden sonra ben Samet Küçükçolak olarak kardeşlerim Levent Küçükçolak ve Bülent Küçükçolak ile beraber Çakıltaşı Kâğıt firmasını kurduk. Çakıltaşı Kâğıt olarak Som Kâğıt’ın ürettiği Deconix markasıyla duvar kağıdı ve Grafisom markasıyla dijital baskı alanında kullanılan özel kâğıtlarının Türkiye Yetkili Satıcısı olarak pazarlama ve satışını yapıyoruz.”

Dijital baskı ve basılabilir duvar kâğıtları “Deconix baskı yapılabilir duvar kâğıtlarıyla; iç mekan dekorasyonunda geniş format baskı makinelerinde belirli marka imajına özgü dekorasyondan bireye özgü zevkleri yansıtan kişisel tasarımlara kadar her yönüyle eşsiz konseptler oluşturabilirsiniz. Grafisom dijital baskıya uygun kâğıt ve karton ürünlerimizle özel tasarımlarınızla butik ve eşsiz ürünler ortaya çıkarabilirsiniz. Kişiye özel çalışmalardan kurumsal baskı ihtiyaçlarına kadar pek çok ihtiyaca cevap verebilirsiniz. Deconix duvar kâğıtlarımızı ve Grafisom dijital baskı kâğıtlarımızı İstanbul Fulya’da açtığımız Çakıltaşı Kâğıt showroomunda tüm baskıcıların beğenisine sunuyoruz.”

195


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Inca Onset S40i Türkiye’de İlk Kez Fespa Eurasia’da Sergilendi Kevin Jenner: “Paris’te düzenlen ilk FESPA’ya benim firmam da katılmıştı. O zamandan beri her FESPA gösterisini destekledik ve FESPA’nın ilk üyelerinden olduğumuz için gurur duyuyoruz. FESPA’nın bu bölgeye geldiğini duyduk ve ben bunu duyduğuma çok sevindim. ”

Fujifilm, FESPA Eurasia’da 250 metrekarelik standında üst düzey ve orta düzey dijital baskı çözümlerini sergiledi. Inca Onset S40i flatbed UV inkjet baskı makinesi, Uvistar Pro8 rulo beslemeli süper geniş format baskı makinesi, Acuity Advance HS ve Acuity LED 1600 baskı makinesi ziyaretçiler tarafından yakından incelendi. Kendileri için büyük önemi olan Türkiye’de ve ilk FESPA’da oldukları için mutlu olduklarını belirten Fujifilm Avrupa – Doğu Bölgesi Geniş Format Müdürü Kevin Jenner, bu kadar büyük bir stand almalarının bu pazara olan 196

bağlılıklarının bir göstergesi olduğunu söyledi. Bölgenin stratejik açıdan önemli ve hızla gelişen bir pazar olduğunu, fuarda sergilenenlerin de bu pazarın ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak tasarlanan ürünler, malzemeler ve baskı modlarından oluştuğunu söyleyen Jenner, “Gördüğümüz ilgi bizleri çok mutlu etti, heyecanlandırdı. Ziyaretçilerimiz, özel gereksinimlerini belirterek çözümler hakkında bilgi aldı. Yeni teknolojileri görmek onları da heyecanlandırdı” dedi. Dergimize özel bir röportaj veren Jenner, Türkiye’de ilk kez sergilenen Inca S40i’nin Fujifilm standının yıldızı olduğunu söyledi:


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

matbaa&teknik: Fujifilm standını kısaca bir özetler misiniz? Hangi makineleri sergiliyorsunuz? Kevin Jenner: Burada 4 önemli ürünü sergiliyoruz. Giriş seviyesinde 50 bin Euro’luk bir bobin besleme makineden ana makinemiz olan Inca S40i’ye kadar. Öyle sanıyorum ki Inca Onset S40i fuarın ve de standımızın yıldızı olacak. Aslında burada yeni bir modelin tanıtımını yapıyoruz. Inca Onset serisi 6 yıldır var. S40 ise yeni bir model, beyaz mürekkebi de ekledik. Bu model 4 kanallı CMYK ve ilave olarak 2 kanal içeriyor. Türkiye‘de ilk kez burada tanıtılıyor. Bu Inca ve Fujifilm için çok önemli bir an ve ayrıca bu bölgeye ve de özellikle Türkiye’ye olan bağlılığımızın bir göstergesi. Burada verimliliği ve kaliteyi artırmak için büyük bir potansiyel var. matbaa&teknik: Beyaz mürekkebin avantajları neler? Herkes beyaz mürekkepten bahsediyor, bunun nedeni nedir? Kevin Jenner: Temiz bir medya üzerine baskı yaptığınızda, tabii ki CMYK renkleri hafif transparan olacaktır, renklerin keskinliği kaybolur, tabii eğer beyaz renkle desteklemezseniz. Genelde temiz bir baskı altı malzeme üzerine 4 renkli bir baskı aldığınızda bunu güçlü bir beyaz renkle desteklersiniz. Koyu baskı altı malzemeler üzerine baskı alıyorsanız yine baştan aşağı beyaz renk koymanız gerekir. Aslında çoğunlukla beyazı yüksek hızda basmak teknik olarak zor olmuştur. Beyaz renkle baskı yapmanın zorluğu inkjetlerin püskürtücülerinde beyaz rengin daha çabuk kurumaya meyilli olmasıdır. Beyazı sıklıkla kullanmadığınız için mürekkep kafada çok çabuk kuruyabilir. Işık dağılımı ise geleneksel bir sorundur. UV ışık bu beyaz malzeme üzerinde sekiyor, püskürtücülere gidiyor ve mürekkebi püskürtücülerde iyileştiriyor. Birçok farklı nedenden dolayı beyaz renk hız artınca zorlaşıyor. Biz bu makinede mürekkep formülasyonumuzla birinci sınıf opak beyaz rengi saatte 175 m2 hızla basmayı başardık. Makinenin normal hızı saatte 560 m2, beyazı koyduğunuzda saatte 175 m2 hızla çalıştırabiliyorsunuz. Beyaz renkte bu hızlara ulaşmak hem pazarlama açısından hem de teknik açıdan gerçekten çok önemli bir hamle. Çünkü beyaz renkte üretim yaparken hem hızlı olacaklar hem de maliyetler görece daha uygun olacak. matbaa&teknik: Basım endüstrisi çok hızlı büyüyor. Birçok firma farklı çözümler sunuyor ancak bu çözümler birbirine benzer oluyor. Bu noktada Fujifilm’in sunduğu farklılık nedir? Kevin Jenner: Bu noktada renk yönetiminde

uzman olduğumuzu söyleyebilirim. Biz bu teknolojinin temeline sahibiz. Rakiplerimizle görüşecek olursanız hepsinin çok iyi makineleri olduğunu göreceksiniz. Ancak bizim çok büyük bir avantajımız var çünkü makinenin içindeki her şey bize ait. Baskı kafaları, yazılım, kısacası her şey bize ait olduğu için AR-GE tesislerimizde her türlü çözümü geliştirmek elimizde. İngiltere’de 60 tane, Tokyo’da ise 800 tane kimyager çalışanımız var. 860 kimyager ile geçmişteki performansımız çok başarılı. Bu ekip sıfırdan yeni

hammaddeler üretme yeteneğine sahip. Mürekkeplerimizin %25’inde başka kimsenin kullanamayacağı hammaddeler bulunuyor. Bu da bize başka kimsede olmayan mürekkepleri üretebilme imkânı sağlıyor. Ayrıca renklerimiz de çok güçlü. Micro V dispersiyon ismi verilen süreci de içeren bir üretimimiz var. Pigmenti çok küçük bir şekilde, yarım mikrondan daha küçük bir boyda sıkıştırmamızı sağlayan bu süreç mürekkebin karakteristiğini bozmadan içine çok daha fazla pigment koymamızı sağlıyor. 197


fespa eurasia 2013

Mürekkepte daha fazla pigmentiniz olursa renginiz de daha kuvvetli olur. Bu sayede daha az mürekkep kullanarak daha kaliteli renk elde edebilir ve giderleri de düşürebilirsiniz. Böylelikle daha da üretken olabilirsiniz. Mürekkep sunduğumuz çözümlerin yarısı. Bileşenlerin tümüne sahibiz ve bu noktadan sonra çok iyi ortaklarla çalışarak pazar için doğru olan ürünü üretebiliriz. Bobin ve tabaka besleme çözümlerimiz var, yenilikçi teknoloji kullanıyoruz. Kalite açısından fayda sağlıyoruz ve öte yandan her zaman ekonomik fayda da sağlıyoruz. matbaa&teknik: Sunduğunuz çözümlerle ne yapabiliriz? Örneğin ambalaj sektöründe de kullanabilir miyiz bu çözümleri? Kimleri müşteriniz olarak görüyorsunuz? Kevin Jenner: Bu çok ilginç, çünkü devamlı genişliyor. Aslında bu makine satın alma noktası için geliştirildi. Ama buradan dış mekâna kaydık ve çok özel uygulamalarda da kullanılıyor. Çok değişik ve üretken sonuçlar veriyor. Farklı teknolojiler farklı şeyler basmanızı sağlıyor. Değişik çözümler arayan müşterilerimize Onset çözümlerini gösteriyoruz. Yavaş yavaş yeni alanlara doğru geçiş yapıyoruz. İnsanlar dijital teknolojinin artık gerçeğe dönüştüğünü görüyorlar. Artık hem hız hem de kalite bir arada mümkün olabiliyor. Her zaman ofset endüstrisinin ucunda olduk, tamamen içine giremedik çünkü kalite beklentisi gerçekten çok yüksekti ve tirajlar da çok yüksekti. Şu anda tirajlar aşağı iniyor ve baskı öncesi maliyetleri de çok pahalı. Kalite bakımından bizim makineler çıkışta. Yeni baskı kafaları kullanıyoruz. 9 piko litre ile yüksek kalite sunabiliyoruz. Ofsete kıyasla kalitesi son derece iyi. matbaa&teknik: Özetlemek gerekirse Fujifilm baskı sektöründe herkese farklı çözümler sunuyor. Rakipleriniz arasında pazardaki konumunuz nedir? Kevin Jenner: Normalde birçok pazarda makine portfolyomuz ve kurulumlarımızı açısından birinci yahut ikinci olduğumuzu söylerdim. Teknik olarak en iyi teklifi verdiğimizden eminim. Türkiye’de bunları söylemek için henüz erken. Geniş format pazarında yeni sayılırız. Bu tanıtımı çok güçlü ve finansal olarak da çok pahalı biçimde yapıyor oluşumuzun nedeni burada sonunda doğru bir yerel iş düzeni bulmuş olmamız. Burada daha önce bir Fujifilm firması yoktu, sadece distribütör vardı. Şimdi ise bir yatırım yaptık ve artık satışçılarımız ve teknik personelimiz var. Artık zaman teklifimizi pazara sunma zamanıdır. Şu anda Türkiye pazarında diğer firmalara kıyasla küçüğüz. Ancak insanlar 198

matbaa&teknik

makinelerimizin geldiğini gördüler, makinelerimizin kalitesini gördüler ve ekonomik üretim değerini de gördüler. Bence çok hızlı bir şekilde büyüyeceğiz. matbaa&teknik: Fespa Eurasia ile ilgili yorumlarınızı öğrenebilir miyiz? Kevin Jenner: Bence FESPA çok ilginç… Fujifilm’de 21 yıldır görevliyim, FESPA’nın önde gelen destekçilerindeniz. Paris’te düzenlen ilk FESPA’ya benim firmam da katılmıştı. O zamandan beri her FESPA gösterisini destekledik ve FESPA’nın ilk üyelerinden olduğumuz için gurur duyuyoruz. FESPA’nın bu bölgeye geldiğini duyduk ve ben bunu duyduğuma çok sevindim. Katılımcıları yeni uygulamalara ve yeniliklere yönlendirmeleri bence çok güzel. Gelişmekte olan pazarlarda düzenlenen aktiviteler de çok mühim. Coğrafi olarak da ilginç bir yer. Bu da pazarda büyük bir değişim olduğunu gösteriyor. Solvent bazlıdan UV’ye teknolojik geçiş var, bu pazarın %50’si UV kullanıyor ve potansiyel de bir hayli arttı. Burada olmak gerçekten güzel, markaları görüyorsunuz ve markalar kalite arıyorlar; bu da burada olmanın bir kez daha doğru bir şey olduğunu gösteriyor. Müşterilerden aldığım yorumlar da oldukça olumlu. Fujifilm’i pazarda ciddi bir ortak olarak görüyorlar. Fujifilm’in Fespa Eurasia’da sergilediği makinelerine ilişkin teknik bilgiler ise şöyle:

Inca Onset S40i Türkiye grafik sektörüne ilk kez sunulan Inca Onset S40i flatbed UV inkjet baskı makinesi, Fujifilm standının en önemli odak noktası oldu. Kaliteli dijital baskı yapan firmaların en yüksek hacimli üretim ihtiyaçlarını karşılayan Onset S40i, 168 adet yeni nesil baskı kafası (her renk için 28 adet) kullanarak 27 pikolitre damla boyutu sunuyor. En önemli özellikleri arasında; bölümlendirilmiş tabla, yenilikçi bir UV ışık güç sensör sistemi ve mekanik bir malzeme yükseklik dedektörü bulunuyor. S40i, ekonomik bir şekilde, saatte 560 m2/ saate ulaşan üretim hızıyla ve 50 mm kalınlığa ulaşabilen malzemeler üzerine poster kalitesinde direkt dijital baskı yapıyor. Özel iş gereksinimlerine bağlı olarak, tek yönlü, çift yönlü ve yüksek kaliteli baskı modları arasından seçim imkanı sunuyor. Inca Onset S40i flatbed UV inkjet baskı makinesi, tek ve çift taraflı iç/ dış mekan posterlerinin, sergi stantlarının, arkadan/önden aydınlatmalı görsellerin, açık hava tabela baskılarının ve kozmetik/moda grafiklerinin ve benzeri ürünlerin basılması için ideal sözümler sunuyor.

Uvistar Pro8 Lansmanı Drupa’da yapılan Uvistar Pro8 rulo dan rulo ya süper geniş format baskı makinesinin beş metrelik versiyonu da, FESPA Eurasia 2013’de yer aldı. Avrasya pazarının ihtiyaçları için ideal olan platform, özellikle iç/dış mekan poster baskıların ve açık hava reklam pazarları için esnek ve sert malzemelerin üzerine süper geniş formatlı baskı yapmaya uygun. Cihazın mürekkep seti, baskı hızından ödün vermeden baskı kalitesini arttıran eksiksiz bir degrade renk (light colours) seti içeriyor. Benzersiz Paralel Damla Boyutu (PDS) teknolojisiyle birlikte bu özellik, 353 m2/saati aşan hızla yüksek tanımlı iç/dış mekan poster grafiklerinin basılmasına olanak tanıyor.

Acuity Advance HS Acuity serisinin en popüler modellerinden biri ve orta düzey çözümler için ideal olan Acuity Advance HS, Fujifilm standında yer alan başka bir makine oldu. Sert, esnek ve hatta rulo malzeme üzerine baskı için en iyi platform olan ve çok çeşitli yaratıcı baskı uygulamaları yelpazesinde fotoğraf kalitesine yakın baskı yapan Acuity Advance, üstün performans sunuyor. Makine, çeşitli konfigürasyon seçeneklerine de sahip. Acuity Advance HS, dört renk, beyaz mürekkep ve Lak seçeneğiyle serinin en verimli UV baskı makinesidir. Saatte 61 m2’ye ulaşabilen hızla çok çeşitli iç/dış mekan ve tabela materyallerine yüksek kaliteli baskı yapabilme kapasitesine sahiptir.

Acuity LED 1600 Fujifilm’in fuarda sergilediği son ürünü, 20 m2/saat üretkenlik ve mükemmel görüntü kalitesi ile sınıfının en iyi kombinasyonunu sunabilen Acuity LED 1600 baskı makinesi oldu. 1.600 mm’ye kadar genişliğe sahip malzemelere baskı yapabilen makine, 13 mm’ye kadar kalınlığa sahip rulo malzeme ve sert levha malzemelerine (PET, akrilik, polikarbonat malzemeler, fotoblok, foreks ve pleksi dahil) baskı yapmak üzere tasarlandı. Baskı makinesi, standart olarak altı mürekkep rengi (CMYK,LC,LM) ile beyaz ve lak mürekkep içerir ve bunları tek bir geçişte uygulayarak, klasik bir baskı makinesinden (bunlarda renkli ve lak mürekkepler aynı anda uygulanır) çok daha etkili bir şekilde birinci sınıf yüksek parlaklığa sahip baskı sonucu üretir. Özellikle katma değerli uygulamalar açısından neler yapılabileceğini gösteren Acuity LED 1600, posterler, mağaza içi POP ve perakende ürün teşhiri baskısı gibi pek çok geniş formatlı uygulama ve ambalajlılar için idealdir.


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

Axia, Fespa Avrasya’da Tanıtıldı

Axia, dakikada 18m2’ye kadar baskı hızı ile baskı hızı kavramını yeniden tanımlıyor Amerikan Memjet teknolojisi ile üretilen Axia’nın 105 cm’lik yeni modeli kopyalama merkezleri, büyük baskı merkezleri ve ozalit merkezleri gibi işletmelerin hızlı baskı hizmeti ve kısa süreli yüksek tirajlı üretim ihtiyaçlarına cevap vermek için geliştirilmiş. Axia; fotoğraf kağıdı, kaplamalı kağıtlar, poster kağıdı, çizim kağıdı, yapışkanlı kağıt, creative kanvas, özel kuşe kağıt gibi mat ve parlak inkjet tabanlı medyalara baskı yapabildiği için reklamcılık alanında hizmet veren firmaların ihtiyaçlarına da cevap veriyor. Aynı makine üzerinde poster baskıyı ve plan kopya baskısını hızlı ve düşük maliyet ile elde edebilirsiniz. Yüksek Baskı Hızı, baskı kalitesi ve baskı hassasiyeti bir arada Axia’nın standart baskı hızı 1600x800 dpi ile dakika da 18.3m2. Yüksek kalite modunda baskı hızı 1600x1600 dpi ile dakikada 9m2 baskı yapabilmektedir. Axia dakikada 18m2 baskı hızına ulaşabiliyor. Baskı çözünürlüğü 1600 x 1600 dpi olan Axia, müşterilerine hız ve kaliteyi bir arada

sunuyor. Su bazlı boya kullanıyor ve 1.2 pl ile dünyanın en hassas ve kaliteli baskı makinesi olarak sunuluyor. Axia 210 mm ile 1066mm arası genişliklerde rulo ya da direkt kağıda baskı yapabiliyor ve 1066mm genişliğe ve 30m uzunluğa kadar CAD çıkışları ve blueprint ler için başarılı sonuçlar üretiyor. Üç kâğıt çekmecesinden her biri 1066mm genişlik ve 300m uzunluğa kadar değişik ebatlarda kâğıt alabiliyor. Poster, çizim, bina planları, tanıtım afişleri, roll-up gibi ürünleri tek tek basabildiği gibi farklı imajları aynı anda basma özelliğine sahip. Kağıt istifleme ünitesi sayesinde ise posterler baskıdan kıvrılmadan düz istiflenebiliyor. Su geçirmez özellikteki malzemelere baskı yapıldığında dış mekan baskılarında 2 ay’a kadar dayanıklılık sağlayan Axia, poster, afiş, banner CAD baskısı gibi baskı işleri yoğun olan işletmeler için hız sınırı tanımayan, düşük maliyetli üretime imkan sağlayan ideal bir çözüm olarak tanıtılıyor. Fespa Avrasya’da Axia’nın tanıtımını yapan Digirex Digital yetkilisi Celil Güney, fuarın en ilgi gören standı olmaktan ve en yeni ürünlerini tanıtmaktan mutlu olduklarını ve ilginin beklentilerinin üstünde gerçekleştiğini söyledi.

199


fespa eurasia 2013

matbaa&teknik

DYO Serigrafi Baskı Mürekkepleri ABS, CAB, selüloz, asetat ve polyesterler üzerine uygulanabiliyor. SF Mürekkep Serisi: Güçlü yapışma ve direnç gerektiren işler için geliştirildi. Çift bileşikli olan bu sistem HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen), LDPE (düşük yoğunluklu polietilen), PP (polipropilen), metal, cam gibi yüzeylerde çok parlak ve dayanıklı baskı elde etmek için kullanılıyor. Mürekkep kimyasal reaksiyon (polimerizasyon) yoluyla kuruyor. Yüzeysel kuruma baskıdan 20-30 dakika sonra oluşmasına rağmen mürekkep filminin sertleşmesi ancak 12 saat sonra gerçekleşiyor. Kimyasal direnç baskıdan 24 saat sonra daha iyi bir sonuca ulaşıyor. Bir kaç gün sonra ise en üst düzeyde oluyor.

Su Bazlı SS Mürekkep Serisi: Su bazlı mürekkep serisi, çok hızlı kuruma özelliğine sahip. Kağıt, karton, ahşap, kumaş gibi emici yüzeylere uygulanabiliyor.

UV Bazlı

Murat Topaloğlu Dyo Matbaa Mürekkepleri Satış Uzmanı Türkiye’nin ilk matbaa mürekkebi üreticisi olan Dyo Matbaa Mürekkepleri, kurulduğu günden bu yana sektöre ilkleri kazandırıyor. Yenilik kadar kalite de önem verdiğimiz konular arasında yer alıyor. TS EN ISO 9001-2000 şartlarına uygun bir kalite yönetimi sistemine sahip ve sektörünün lideri olan Dyo Matbaa Mürekkepleri, Web Ofset Mürekkepleri (Gazete ve Magazin) Tabaka Ofset Mürekkepleri Serigrafi Mürekkepleri Flekso ve Rotogravür Mürekkepleri Metal Ambalaj Mürekkepleri Güvenlik ve UV Mürekkepleri alanlarında faaliyet gösteriyor.

Serigrafi Mürekkepleri Faaliyet alanlarımızdan biri olan serigrafi mürekkepleri, serigrafi sistemiyle yapılan baskılarda kullanılıyor. Baskıda kullanılacak olan eleğin özelliğine göre mürekkebin viskozitesi inceltici solventler yardımıyla uyarlanıyor. Pek çok plastik materyallerin yanı sıra metal, cam, suni deri, kumaş ve kağıt gibi çok çeşitli baskı 200

materyali üzerine baskı yapılabilecek özellikte ve tüm sektörün ihtiyacına cevap verebilecek çeşitlilikte serigrafi mürekkepleri bulunuyor. Bu mürekkepler daha çok grafik, afiş, reklam panoları, billboardlar, totemler, promosyon malzemeleri gibi baskılarda kullanılıyor. Serigrafi mürekkepleri solvent bazlı, su bazlı ve UV bazlı olarak 3 farklı yapıda üretiliyor:

Solvent Bazlı Mürekkepler Maxima Mürekkep Serisi: Çok çeşitli plastik yüzeylere uygulanabilecek şekilde tasarlanan ve sistemdeki solventin buharlaşmasıyla kuruyan serigrafik mürekkep serisi. Maxima mürekkepler; sert plastikler, PVC, suni deri, pleksiglas, asetat, polistiren, kendinden yapışkanlı PVC kağıtlar, emaye, melamin, karton, polikarbonat, oroglas, perspex ve diğer akrilikler ABS, CAB, selüloz asetat ve polyesterler üzerine uygulanabiliyor. SE Mürekkep Serisi: Üstün yapışma özelliğiyle, sistemdeki solventin buharlaşmasıyla kuruyan bir mürekkep serisi. Aşırı kimyasal direnç istemeyen işlerde, PVC, suni deri, pleksiglas, asetat, polistiren, kendinden yapışkanlı PVC kâğıtlar, emaye, melamin, karton, polikarbonat, oroglas, perspex ve diğer akrilikler

US Mürekkep Serisi: Tüm yüzeylere baskı yapmak için geliştirilen UV sistemle kuruyan trikromik seri mürekkepleri… Baskı yapılacak yüzeye uygunluğunun belirlenmesi için baskıdan önce test edilmesini öneriyoruz. US seri baskıya uygun bir viskosite ve kuruma özelliğine sahip. Tüm baskı hızlarına uyumlu olan US Mürekkep Serisi, serigrafi sistemine uygun farklı elek tipleri ile çalışabiliyor. Bu seri mürekkepler sadece UV ışığı enerjisi ile kuruyor. Serigrafi mürekkepleri ile birlikte mürekkebin yapısı sebebiyle inceltici olarak özel tinerler kullanılıyor. Normal şartlarda Normal Tiner, çok sıcak havalarda Yavaşlatıcı Tiner, otomatik makine ve soğuk havalarda Hızlı Tiner kullanılıyor. Ayrıca bu sistemde kullanılan Elek Temizleme ve Pistole tineri mevcut. Serigrafi sisteminde ayrıca kalıp açıcı, gölge silici, köpük kırıcı, baskı altı tutturucu gibi yardımcı malzemeler de yer alıyor. Serigrafi baskı öncesi hazırlık aşamalarından en önemlisini şablon hazırlığı oluşturuyor. Bu aşamada ipek kalitesi, ipek gerginliği, kullanılacak rakle özelliği gibi etkenler söz konusu. Basılacak işe göre en uygun seçim yapılması oldukça önemli. Serigrafi baskıda kullanılan mürekkep ve yardımcı malzemeleri şablonda rahat çalışmalı, ipek üzerinde çabuk kurumamalı, baskı materyalinde yapışmamalı, viskozitesi uygun olmalı, baskı sonrası mümkün olduğunca çabuk kurumalıdır.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.