Ekim 2017 Yıl.5 Sayı.45
5.00
Genel kültür,
NADIDE SULTAN İsmail Gökgez’in özel röportajı
STIL HATALARI Dekorasyonda
Mum tutkusu Mutluluğun resmi Uğur Oral
Mavişehir Dergisi; Reklam Arası - Aras Attila’ya aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İmtiyaz Sahibi (Sorumlu) Genel Yayın Yönetmeni
Aras Attila
aras@kabinekibi.com.tr Reklam ve Pazarlama Sorumlusu
Ziynet Attila
ziynet@mavisehirdergisi.com
Aylin Günay
kurumsal@mavisehirdergisi.com Görsel Yönetmen / Editör Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu
Duygu Gönen Attila Hukuk Danışmanı
Av. Kemal Buğday Reklam Rezervasyon / Bilgi
0(549) 323 3031 - 0(549) 330 0 500 Yapım ve Tasarım
Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu Yayın Türü
Yerel - süreli - aylık Yönetim Yeri Yalı Mh. 6523 Sk. No.9 D6 blok zemin kat Karşıyaka / İZMİR
ÖNSÖZ
TESADÜF DİYELİM
Biliyorsunuz bu sayfa önsöz gibi değil, biz burayı mesaj tahtası olarak kullanıyoruz :)
Yaptığımız iş için öyle çok önemli değil desek, sizce kaç kişi oturduğu yerde doğrulup “hah ben dediydim” bilgisayarda iki tıktık yapıp resmi koyuyorlar ve bir sürü para istiyorlar der? Tesadüflere inanır mısınız bilmem ama biz ekip olarak tesadüflere çok inanırız. Her şey hep olması gerektiği zamanda oluyor, tam zamanında bir şeyler gelişiyor, biriyle yollarınızı tam zamanında ayırmış oluyorsunuz, bir iş tam zamanında bitiyor vs. Sanki tesadüf değil... Tesadüfler bir şeye hazır olduğunuzda ve gerçekten inandığınızda karşınıza çıkıyor. Tesadüfler bizi çok iyi insanlarla karşılaştırıyor, iyi işler yapmamıza yardımcı oluyor. Şimdi yarın öbür gün bir proje yaptığımızda, bu çok tuttuğunda ve biz çok büyük bir organizasyon haline geldiğimizde arkamızdan bu başarı tesadüf diyebilirler. Bu arada iki tıktık yapıp koyduğumuz da resim değil fotoğraf oluyor! Aynı şeyi düşünüyorsak bu kadar tesadüf olur.
Saygılarımla
Web Sitesi
www.mavisehirdergisi.com Baskı:
Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar
Uğur Oral İsmail Barış Özpazarcık Arzu Özpazarcık Serdar Sütcü Özgür Şişik Fügen Yenilmez
facebook.com/mavisehir.dergisi twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi
• • • • • •
İÇİNDEKİLER
Can dostlara 5 yıldızlı tesis (10) Özel röportaj Nadide Sultan (22-29) Dekorasyonda mum tutkusu (33-34) Mutluluğun resmi (40-41) Venüs’ün doğuşu (50-51) Köşe Yazıları
Uğur Oral - Özgür Şişik - Serdar Sütcü İsmail Barış Özpazarcık - Fügen Yenilmez
w. om i w w r g i .c er g de - D i y i z i e da en r gin i a t ın in i z . D e f o r m b il ir s a uy ok
MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişinin posta kutusuna ücretsiz ulaşıyor. Ayrıca her ay MaviBahçe AVM ve EgePark AVM’deki standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz.
GÜNÜN YORGUNLUĞUNA “KISA BİR MOLA” İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde başlatılan “Genç Sahne” konserleri, akşam saatlerinde eve yetişme telaşındaki İzmirlilere Metro ve İZBAN istasyonlarıyla İZDENİZ iskelelerinde küçük sürprizler yaşatarak günün yorgunluğuna “kısa bir mola” verdiriyor.
İ
zmir Büyükşehir Belediyesi’nin Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü ve Ege Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirdiği “kısa bir mola” konserleri, günlük koşuşturmaca içinde pek çok şeyi “es geçmek” zorunda kalan İzmirlilere küçük sürprizler hazırlıyor. Akşam eve dönüş saatlerinde Konak, Üçyol, Evka 3, Fahrettin Altay, İzmirspor, Göztepe, Hatay, Poligon ve Ege Üniversitesi Metro istasyonları ile Karşıyaka, Şirinyer ve Şemikler İZBAN istasyonlarının yanısıra
2
Karşıyaka, Alsancak, Göztepe, Karataş, Bostanlı ve Pasaport iskelelerinde sahne alan genç müzisyenler, seslendirdikleri keyifli parçalarla günün yorgunluğuna kısa bir mola verdiriyor. “Genç Sahne” adı verilen etkinlikler dizisinde İzmir’deki üniversitelerin Türk Musikisi bölümlerinde öğrenim gören gençlerin oluşturduğu Kızıl Çullu Müzik Topluluğu, Trıo Ege, Ağaçlı Yol Müzik Topluluğu, Karadeniz Grubu, Özgür Oğuz ve Pop Müzik grupları sahne alıyor.
Ekim- 2017
Alo
C aptain
serv Pak hizm isimiz et il etin izde e yiz
w o r r a p S k c a J hramanı Burgerin süper ka
El yapımı burger köftesinin fırında pişirildiği ve özel tereyağlı ekmeklerin lezzetine lezzet kattığı burgerler Babafingo’da keşfedilmeyi bekliyor.
Capri Pizza ve Babafingo Burger 6497 Sokak No:8 Mavişehir - Karşıyaka / İZMİR (Karşıyaka Göz Hast. sokağı)
0(232) 362 65 66
a d n ı p cm ç a
70 PİZZA DEV el 20. yıl öz
Capri Pizza ve Babafingo Burger 6497 Sokak No:8 Mavişehir - Karşıyaka / İZMİR (Karşıyaka Göz Hast. sokağı)
0(232) 362 65 66
ürünü
Baklava ve Pastada
Uluoğlu rüzgarı Atakent şubesinde hizmet vermeye başladığı günden beri Mavişehirlilerin en çok tercih edilen tatlıcısı Uluoğlu; 15 yıldır kalitesinden ve lezzetinden ödün vermeden hizmet vererek, doğum günü, organizasyon, düğün, nişan ve özel günleriniz için siparişler alıyor.
Atakent - 0(232) 336 35 27
Mutfağındaki titizlik, güleryüzlü servisi ve ürünlerinin kalitesi ile lezzet tutkunlarından her zaman tam not alan Uluoğlu, Mavişehirlilerin en çok tercih ettiği tatlıcısı olmuş durumda. Baklava, pasta ve diğer ürünler için en yakın Uluoğlu’nu ziyaret etmeyi unutmayın
Bostanlı - 0(232) 323 5545
tatlı anlar
ANTEP’İN USTASINDAN BAKLAVANIN HASINDAN
15 yıldır kalitemizden ödün vermeden sizlerle birlikte olmanın gururuyla
DİĞER ŞUBELERİMİZ Bostanlı - 0(232) 323 5545 / Karataş - 0(232) 445 1527 / Hatay - 0(232) 243 5533 Karşıyaka - 0(232) 366 7639 / Bornova - 0(232) 457 3527 / Atakent - 0(232) 336 35 27 Caher Dudayev Blv. No:93/A Atakent
Tel: 0(232) 336 35 27
BURGER REPUBLIC ATAKENT’DE
M
enüsü Travel and Gourmets Dergisi ve 3 ayrı şef tarafından özel olarak hazırlanan Buger Republic Atakent’te lezzet tutkunlarına merhaba dedi. En büyük özelliği tamamen katkısız dana etinden hazırlanan ev yapımı köfteleri ve kendilerinin yaptığı yumuşacık ekmekler.
14 farklı gurme hamburger çeşidini bulabileceğiniz Burger Republic’te, görsel bir şölen sunan atıştırmalıkları ve hot dogları da mutlaka denemelisiniz. Menüde yer alan farklı ülkelere ait hamburger çeşitleri, herkesi benzersiz bir lezzet yolculuğuna sürükleyecek. Önce göze sonra damağınıza hitap eden hamburgerlerin üzerine “nutella bombası” vazgeçilmeziniz olacak. Türkiye’de ilk Crazy milk shake ile daha önce benzerine rastlamadığınız bir deneyim yaşayacaksınız. Adından da anlaşılacağı gibi bu çılgın lezzet aklınızı başınızdan alacak.
Adres: Caher Dudayev Blv. No: 120/A Atakent - Karşıyaka Tel: 0232 290 20 20 instagram: burgerrepublictr facebook: burger republic türkiye
8
Ekim- 2017
Paket servis hizmeti çok yakında Bu eşsiz lezzetleri ev ortamınızda yemek istiyorsanız, Burger Republic çok yakında paket servis hizmeti vereceğinin müjdesini veriyor. Günün her saatini keyifle geçirin Sadece yemek için değil kaliteli müzik eşliğinde, keyifli bir ortamda lezzetli içecekler içmek isterseniz Burger Republic sizleri bekliyor.
Nutella bombası
Ev yapımı burger köftesi ve ekmek özel soslar ile birleşti!
AÇILDIK
Cahar Dudayev Bulvarı No: 120 / A Atakent - Karşıyaka
0(232)
290 20 20
Burger Republic Türkiye
BurgerRepublictr
CAN DOSTLARA 5 YILDIZLI TESİS Can dostların daha sağlıklı ve hijyenik ortamlarda yaşaması için çalışmalar yürüten Karşıyaka Belediyesi, Örnekköy Geçici Köpek Bakım evinin ek hizmet binalarını tamamladı. Sahipsiz köpekler için oluşturulan ‘5 yıldızlı’ yaşam alanları yüzleri güldürürdü.
K
arşıyaka Belediyesi, 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü öncesinde, can dostların ‘yüzünü güldürecek’ bir yatırıma imza atarak, Örnekköy Geçici Köpek Bakım evinin ek hizmet binalarını tamamladı. Kapalı ve açık toplam 30 odası bulunan yeni yaşam alanında; köpek bakım odası, 2 adet muayene odası, 1 ameliyathane,
veteriner hekim odası, kayıt odası ve köpek sahiplenmek amacıyla tesise gelenler için bekleme odası inşa edildi. Can dostların sosyalleşmesi ve oyun oynaması için de 300 metrekarelik çim alan oluşturuldu. “Can dostlar için çalışıyoruz” Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Can dostlarımıza
Karşıyakalılara sağlık eğitimi
E
vde Sağlık Destek Merkezi’ ile yüzlerce hastanın evine şifa dağıtan Karşıyaka Belediyesi, bilgilendirici ve önleyici eğitim seminerleriyle de farkındalık yarattı. Sene başından bu yana gerçekleştirilen 19 eğitim seminerine 3 bine yakın Karşıyakalı katıldı. Olası hastalıklar ve korunma yöntemleri konusunda bilgilendirilen vatandaşlar; bedensel ve zihinsel sağlık için beslenmeden radyasyona, alzheimerden kansere, korunma yollarına ve yeni tedavi yöntemlerine kadar pek çok farklı konuda ayrıntılı eğitim aldı.
10
Siz de mutlaka katılın! Karşıyaka Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nce yürütülen eğitim seminerleri, erken tanı konusunda da bilgilendirici oldu. Seminerlere katılan vatandaşlar, hangi durumda hangi doktora gitmeleri gerektiğini ve tedavi yöntemlerini de uzman doktorlardan öğrendi. Yıl sonuna kadar devam edecek olan seminerlerde sırasıyla romatizmal hastalıklar, menopoz, diyabet, teknoloji ve radyasyon ile kanserden korunma yolları ele alınacak. Detaylı bilgi 369 27 30 numaralı telefondan alınabilecek. Ekim- 2017
önem veriyor, onların daha sağlıklı ve hijyenik ortamlarda yaşaması için var gücümüzle çalışıyoruz. Örnekköy Geçici Köpek Bakım evimizi daha modern bir hale getirmenin mutluluğunu yaşıyor ve köpekleri sahiplenmek isteyen hayvanseverleri tesisimize bekliyoruz”. diye konuştu.
B&MUPPET BOSTANLI’DA
Canlı müzik performansları Jazz Rock Blues
Haftanın her günü farklı bir grup ile canlı müzik dinlemeye davetlisiniz Adres: Cemal Gürsel Caddesi No:472/1 Bostanlı İzmir Rezervasyon: 0537 253 46 97 - 0532 242 43 75 facebook: MuppetsPub - instagram: bmuppet
Mio Kuaför’den Selezza Londan işbirliği ile muhteşem defile 20 yıla yakın bir süre Berlin’de uluslararası ticaretle uğraşan Türkan Baytekin, işletme konusunda eğitimli biri olarak kuaför sektöründe tercübeye sahip olduğunu ve bir bayan olarak kuaför salonunda neyi önemsediyse, onu kendi salonuna yansıttığını anlatıyor. En büyük destekçisinin de kardeşi Çetin Baytekin olduğunu söylüyor. Selezza London ve Modacı Elena ile yolarının kesişmesinin, kızlarının aynı sınıfta okumasıyla olduğunu söyleyen Türkan Hanım, Modacı Elena’dan övgüyle bahsetti. İşinde çok titiz ve Avrupa genelinde çok başarılı olan Selezza London ve Elana’nın muhteşem tasarımlarını Mio Kuaför müşterilerine bir defile eşliğinde buluşturmaya karar verdiğini ve bundan mutluluk duyduğunu söyledi. Ayrıca Mio Kuaför’de farklı etkinliklere yer vereceğini de sözlerine ekledi.
12
Ekim- 2017
/mavibahce
EĞİTİMİMİZİN %50’Sİ İNGİLİZCE
L
ondon United Ecucasion çatısı altında İzmir’de hizmet veren Lugo Kids Anaokulları Canan Tiryakigil önderliğinde toplanan 29 kişilik profesyonel eğitim kadrosu ile eğitime yeni bir yön vermektedir.
Tam zamanlı psikolog desteği ile birebir gözlenen çocuklarımızın gelişimi, düzenli olarak yapılan özel ve genel veli görüşmeleri ile aile okul öğretmen işbirliği içerisinde yürütülmektedir.
Lugo Kids 2-6 yaş arası çocuklarımızın eğitiminde sektörün lider kuruluşlarından biridir. Önceliğimiz çocuklarımızın güvenli ve sevgi dolu ikinci evlerinde mutlu olmalarıdır. Huzurlu, mutlu, kendine güvenen çocuklar her şeyi başarabilir ilkesi ile hareket etmekteyiz.
Lugo Kids çocukları her güne ayrı bir heyecan ve sevinçle başlar. Eğlenerek oynayarak gün içinde onları bekleyen çeşitli sürprizlerle günlerini geçirirlerken aileleri çocuklarını güvenli ve profesyonel ellere emanet etmenin huzurunu yaşar.
Bilingual eğitim temelli sistemimizle çocuklarımızı 2 yaştan itibaren geleceğin dünyasına hazırlıyoruz. Amacımız hazır bulunuşluğu tamamlanmış, özgüvenli, farklılığını yaşamayı bilen birey olmanın sorumluluk ve bilincini almış gelecek nesiller oluşturmaktır.
Lugo Kids eğitim kurumları çocuklarımız için sadece bir eğitim kurumu değil ikinci bir yuva ve yaşamlarının oluşumunda arkadaşları ile atıldıkları en güzel maceralarıdır.
Kurumlarımızda amacımıza ulaşmak için sınıf ve İngilizce öğretmenlerimiz haricinde 8 farklı branş öğretmeni ile değerler eğitimi ve modern eğitim sistemleri uygulamaları kullanılmaktadır.
Kurucu Temsilcisi Canan Tiryakigil
Akıl oyunlarıyla zekamızı geliştiriyoruz
Akıl oyunları çalışmamızda çocuklarımızın görsel ve işitsel algılarını, problem çözme ve akıl yürütme becerilerini geliştiren oyunlar ve etkinlikler uyguluyoruz. Bu etkinlikler çocukları gözlemleyerek, onların ihtiyaçlarını belirleyerek sürekli güncellediğimiz Enstitümüz tarafından hazırlanan çalışmalardır. Dr. Meral Şengüler
Minik yazılımcılar iş başında
Yazılım-Kodlama başlıklı çalışmamızda MIT(Massachusetts Institution of Technology) tarafından geliştirilmiş Scracth JR programıyla tablet üzerinde parça birleştirme yöntemiyle kodlama temelini ögretmekteyiz. Sıralı düşünme, yaratıcılık, problem çözme, görsel algı ve komut alma becerilerini geliştiren bu çalışma ile çocuklarımızın teknoloji ve bilgisayar ile doğru tanışmasını hedefliyoruz. Bu uygulama ile çocuklarımız sürekli oyun oynayan tüketici modelinden uzak program yazabilen, ürün ortaya koyan üretken birey olmaya başlıyor. Geleceğin mühendislerine ilk adımlarını attırıyoruz. Elektrik ve Elektronik Mühendisi Nejat Şengüler
ÇOCUĞUNUZ BİZE, ZAMANINIZ SİZE KALSIN Gün boyu çalışıp yorulan ve biraz olsun kendisine zaman ayırmak isteyen anne ve babalar için ayrıcalıklı bir proje: “Anne-babaya Özgürlük...” Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri küçük beyler ve hanımlarla 18:00-24.00 saatleri arasında bizler ilgileniyoruz, ebeveynler de kendileri ve sevdikleriyle bir arada olabilecekleri zamanın tadını çıkarıyorlar.
Minik itfayeciler iş başında
MAVİŞEHİR - 1 LUGOKIDS
8291/2 Sk. No: 1/E Ataşehir Mahallesi Family Park Villaları Mavişehir Tel: 0232 324 41 41 Gsm: 0534 015 70 64 mavisehir@lugokids.com
ÇİĞLİ LUGOKIDS
6783 Sok. No:37 Çiftehavuzlar Çiğli (Çiğli Emniyet Müdürlüğü üstü) GSM: 0534 015 70 64 karsiyaka@lugokids.com
MAVİŞEHİR - 2 LUGOKIDS
8291/2 Sk. No: 1/D Ataşehir Mahallesi Family Park Villaları Mavişehir Tel: 0232 324 56 00 Gsm: 0553 804 57 46 mavisehirplus@lugokids.com
KARŞIYAKA LUGOKIDS
Bahriye Üçok Bulvarı Latife Hanım Sk. No: 33/1 Karşıyaka Tel: 0232 323 24 00 Gsm: 0552 220 07 94 karsiyaka@lugokids.com
DİŞETİ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ Dişeti Hastalıkları ve Cerrahi Uzmanı Dr. Cem Mangıroğlu, Mavişehir Dergisi okurlarına dişeti hastalıkları ile ilgili çok önemli bilgiler aktardı. Dişeti hastalıkları nelerdir? Basitçe tanımlamak gerekirse; dişeti hastalıkları, diş eti ve dişleri destekleyen kemik dokuları da etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erken dönemde teşhis edildiklerinde tedaviye kolay ve başarılı bir şekilde cevap verir. Diş eti hastalıkları belirti vermeden ilerleyebilir. Böyle durumlarda genellikle ağrı hissedilmez. Mevcut iltihabın ilerlemesi sonrasında eğer hastalık tedavi edilmezse dişlerin boylarının uzamasına bazen de dişlerin kaybına ve dişi destekleyen kemiğin erimesine neden olur. Dişeti sağlığı neden bozulur? Dişeti hastalıklarının ana nedeni kötü ağız hijyeni, diş yüzeylerinde biriken 16
bakteri plağı ve bunun sonucu oluşan diştaşlarıdır. Sigara, diyabet, stres ve bireyin bağışıklık yanıtı gibi faktörler periodontal doku kaybında etkili unsurlar arasındadır. Tartar (diştaşı) nasıl oluşur? Gıda artıkları tükrükteki minerallerle birleşerek, diş ve dişetleri etrafında kireç tabakaları oluştururlar. Diştaşları bütün dişeti hastalıklarının etken faktörüdür. Dişeti hastalığının belirtileri nelerdir? İlk ve en kolay gözlemlenen belirti dişeti kanamasıdır. Fırçalama sırasında veya kendiliğinden oluşan dişeti kanaması, dişetinde kızarıklık, şişlik ve hassasiyet, dişetlerinde kaşıntı hissi, dişeti çekilmesi, dişlerde Ekim- 2017
sallanma ve dişlerin birbirinden uzaklaşmaya başlaması dişeti hastalığının belirtilerindendir. Dişeti kanaması nasıl tedavi edilir? Hastalık, sadece dişetinde ise, alt taraftaki kemiğe ilerlememişse iyi bir bakım ve ağız hijyeni ile sorun çözülür. Eğer dişetinin altındaki dokulara ulaşmışsa, uzman diş hekimi (periodontolog) vasıtasıyla bu bölgelerin temizlenmesi, hastalıklı olan dokuların sağlıklı hale getirilmesi gerekir. Dişeti hastalıkları tedavi edilmediği sürece ilerler ve hastalığın son aşamasında dişlerde sallanmalar ve diş kayıpları görülebilir.
www.mavisehirdergisi.com
Diştaşı temizliği zararlı mıdır? Uygun aletler ile doğru biçimde yapıldığında diştaşı temizliği dişler için zararlı bir uygulama değildir. Diştaşı temizliği sırasında sadece dişlerinizin yüzeyinde birikmiş olan diş taşları, plaklar ve renkleşmeler temizlendiği için dişlerinizden herhangi bir kayıp olmaz. Periodontal tedavi (Dişeti tedavisi) ağrılı mıdır? İşlemler sırasında lokal anestezi yapıldığı için herhangi bir ağrı duyulmaz. Bazı işlemler sonucunda geçici olarak sızlamalar olabilir. Bu sızlamaların sebebi ise dişeti çekilmelerine bağlı olarak meydana çıkan kök yüzeylerindeki diş taşlarının kaldırılmasıdır.
çok önemlidir. Eğer ağız hijyenine dikkat edilmezse, periodontal hastalık tekrarlar.
Diştaşı temizliğini ne sıklıkta yaptırmak gerekir? Yılda en az 2 kez, her 6 ayda bir düzenli olarak diş hekimine gitmekte yarar vardır. Bu kontroller esnasında gerekli görülürse diştaşı temizliği yapılabilir.
Sigara kullanımı dişeti hastalığını etkiler mi? Sigara kullanımının dişeti hastalığının şiddetini arttırdığı ve tedaviye karşı doku cevabını azalttığı bilinmektedir. Sigaranın kemik kaybını hızlandırdığı pek çok araştırma ile saptanmıştır.
Periodontal hastalıklar tedavi sonrasında tekrarlar mı? Periodontal tedavi sırasında ve sonrasında ağız bakımının iyi olması
Dişeti hastalığı genel sağlığı etkiler mi? Dişeti hastalığına neden olan mikroorganizmalar ve ürettikleri
Ekim - 2017
zararlı maddeler, kalp hastalıkları, diyabet, solunum yolu ve akciğer hastalıkları ve düşük ağırlıklı doğum veya erken doğum riski gibi bazı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
17
A
ÇOCUKLARDA BAĞLANMA STİLLERİ VE BAĞIMLILIK
nne ve babalar çocuklarının bilişsel ve motor becerilerini ön planda tutarken, bazen duygusal gelişimlerini göz ardı edebiliyorlar. Oysa ki gelişim bir bütündür ve her alan birbirini etkilemektedir. Gelecekte kişinin kendini gerçekleştirmesi, özgüvene sahip olması ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, bebeklik döneminde geliştirdiği güven duygusuyla çok yakından ilişkilidir. Güvenli bağlanma doğumla beraber başlar ve bu bağın kurulamadığı durumlarda çocukta yoğun kaygı ve korku görülür.
ebeveynler, çocukların kendi kendine yeten, bağımsız karar alabilen, sağlıklı bireyler olmasına da engel olmaktadır.
Güvenli bağlanma, annenin veya bebeğe bakım veren kişinin bebeğin ihtiyaçlarını doğru algılayıp karşıladığı, tutarlı, sıcak içten ve duyarlı bir bağlanmayı ifade eder. Güvenli bağlanmanın yaşanmadığı durumlarda ise çocuklarda aileye yönelik bir “bağımlılık” görülür.
Güvenli bağlanmanın sağlıklı gelişmediği durumlarda örnek olarak okul öncesinde okul reddi yaşayan çocukların psikolojilerini alabiliriz. Anneden ayrılmayan, anneye yapışan ve ağlama nöbetlerinin görüldüğü çocuklarda ilk akla gelen okulu sevmediği ve okula gelmek istemediğidir. Oysa ki durum görünenden çok farklıdır. Çocukla anne arasında kurulmuş olan “kaygılı bağlanma”, çocuğun bırakılıp gitme ve yanlız kalma korkularını tetiklemekte ve okula adaptasyon süresinin uzamasına neden olmaktadır. Elbette ki okula alışma süresinde kaygılar ortaya çıkabilir; fakat çocuğun bu kaygılarla başa çıkma biçimi çocuğun bağlanma stiliyle doğrudan ilişkilidir.
Aileler farkında olmadan çocuklarını kendilerine bağımlı yetiştirebilirler. Çocuğun kendi kendine bir şeyler yapmasına izin vermeyen kontrolcü
Özellikle, anneden ayrıldığında ağlamaya başlayan ve anneye kavuştuğunda bile sakinleşmeyen çocuklarda annenin tutarlı
davranışlarındaki eksiklikler nedeniyle güvenli bağlanmanın sağlanamadığı görülür. Okul öncesinde güvenli bir bağlanmanın gerçekleşmesi için, ailenin çocukla iletişimine dikkat etmesi, ailece ortak kararların alınıp, uygulanması ve çocuğa seçenekler sunarak birini veya birkaçını seçmesine fırsat verilmesi gereklidir. Çocuğun yaşına uygun sorumluluklar vermek güvenli bağlanmayı pekiştirirken; çocuklara yapabildikleri şeyler için fırsat tanımak da bağımsız bir birey olma yolunda çocuğa içsel motivasyon sağlanmaktadır. Aile içinde verilen sözler tutulduğu takdirde çocukta güven algısı gelişir ve çocuğu uygun olmayan davranışları yüzünden cezalandırmak yerine ebeveynin duygularını ifade etmesi ise empati kurma becerisini destekler. Özetle, çocuğu ve ihtiyaçlarını doğru anlamak ve çocuğa karşı destekleyici bir tutum sergilemek sağlıklı bir bağlılığın temellerindendir. Okul Psikoloğu ve Aile Danışmanı Burcu BUDAK
Ç
HAYATA ATILAN İLK ADIM
ocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal kurum, “anaokulları”dır. 3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren anaokulunu, annenin yokluğunu giderecek bir kurum olarak değil de, annenin tek başına çocuğun üzerindeki ilk yıllardaki rolüne katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum olarak değerlendirmek gerekir. Anaokulu, ilkokula hazırlık olmaktan çok, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk 3 yıl içinde çocuk, model olarak aldığı anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa varır. Ancak bu gelişim sınırlıdır. Anaokulu yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olur. Froebel’in deyişiyle: “Anaokulunun amacı, öğrenmeye ilgi uyandırmaktır.” Anaokulu, çocuğa bilgi aktarmaktan çok, çocuğun içinde var olan
yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olur. Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Anaokulu çocuğa, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğretir. Anaokulları, çocukların sözel faaliyetlerine önem veren ve onlara hareket imkânı hazırlayan kurumlar olmalıdırlar. Anaokulunda renk, sayı ve kavramlar çocuğun düşüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Parmak boya ve resim faaliyeti, su oyunu, kum oyunu, ritmik jimnastik, bloklarla oynama önde gelen oyun dizileri arasında sayılabilir. Çocukların en hoşlandıkları dramatik oyun köşeleri, doktorculuk, bebekçilik, bakkalcılık köşeleridir. Çocuk, en iyi ve örgütlü oyun ortamını anaokulunda bulur. Anaokulunun temel öğretim programı içinde insan ve hayvanları tanıtma, ülkemizi ve dünya ülkelerini
tanıma, önemli olay ve günlerle, trafik, görgü gibi çeşitli kuralları öğrenme sayılabilir. Anaokulu aynı zamanda kuralları en etkili biçimde öğretebilen bir kurumdur. Çocuk yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte yaşamayı, yemek yemeyi, uyumayı ve oynamayı öğrenir. Böylece başkalarının özgürlüğünden haberdar olur. “Ben” ve “başkası” kavramalarının bilincine vararak yardımlaşma ve işbirliği duygusunu geliştirir. Anaokullarının çocukları ilkokula hazırlayan birer kuruluş niteliğinde olmaları önemlerini daha da arttırmaktadır. Toplumsal işlevleri büyük olan anaokulları çocukları barındıran değil fakat onları eğiten ve biçimlendiren çok önemli eğitim kurumlarıdır. Bu tür kurumların yalnızca ticari amaçla açılmaları, çocukların gelişimlerini olumsuz açıdan etkiler. Okul Müdürü Gizem SÖZEN İGDİL
Aydınlıkevler Mah. 6782 Sok. No:46 Evka2 Çiğli 0544 370 35 15 - 0232 370 35 15 - info@dusmucitleri.com.tr
Her ay MaviBahçe’de açtığımız standımızdan Mavişehir Dergisi’ni ücretsiz alabilirsiniz.
MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişiye ücretsiz ulaşıyor Her ay binlerce kişi evlerine ücretsiz ulaşan Mavişehir Dergisi’ni okumanın keyfini yaşıyor. Okuyucu kitlesini her geçen gün arttıran Mavişehir Dergisi, sizlere daha iyi hizmet verebilmek için dağıtım ağını genişleterek, Mavişehir ve Ataşehir bölgesindeki yeni toplu konut sitelerinde oturan okuyucularına da ulaşıyor. Ayrıca her yeni sayıda Mavişehir Ege Park AVM’de ve MaviBahçe’de açtığımız standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz. Bizi ziyaret eden okurlarımıza ve destekçilerimize çok teşekkür ederiz.
Her ay EgePark AVM’de açtığımız standımızdan Mavişehir Dergisi’ni ücretsiz alabilirsiniz.
20
Ekim- 2017
özel röportaj
NADIDE SULTAN Yeni şarkısı “Uçmalıyım” ile bomba etkisi yaratan başarılı sanatçı Nadide Sultan huzurlarınızda... Nadide Hanım’a kendi çabalarımla ulaştım. Neredeyse tüm gün oturduk. Sevgili menajeri Nur Öztürk de bizimleydi. Anlayacağınız ikisini de bezdirdim :) Nadide Hanım gerçekten isminin hakkını veriyor. Kendisi adeta “bir insan her şeye nasıl iyimser bakabilir?” sorusunun cevabı. Bazı şeyleri çoktan aşmış... Sanki röportaj yapmadık da sohbet ettik. Üç yakın arkadaş bir araya gelmiş ve hasret gideriyor gibiydik. Meğer Nadide Hanım’la ne çok ortak yönümüz varmış. İkimiz de meslek lisesi çıkışlıyız -ayağınızı denk alın haa ona göre, affetmeyiz!- Kardeşi de başak burcu ayrıca. Benden duymuş gibi olmayın ama “Nedir bu başak burçlarından çektiğim?” diye diye isyan etti :) O kadar çekmiş ki başaklardan neredeyse ağlayacaktı, zor tuttuk. Kendimize bir de slogan uydurduk: “Fan dediğin kan verir” Artık ben de bir NSFC üyesiyim. Kendimi övmek gibi olmasın ama -öğrenci adamın övülecek bir tarafı olmaz zaten- ikisinin de söylediği bir cümle vardı. Bugün hala yankılanıyor kulaklarımda; “Sen çok başarılı olacaksın.”
www.mavisehirdergisi.com
“
EMEL SAYIN
O K ADAR ZARİF VE NARİNDİ Kİ ONU
“
İZLERKEN KENDİMİ ERKEK ÇOCUĞU GİBİ HİSSEDERDİM
Müzikle tanışmanız nasıl oldu? Çocukluktan beri hayatımda müzik vardı. Ortaokula giderken okuldan çıkıyordum ve müzik derslerine gidiyordum. Üsküdar Musiki Cemiyeti sonra Müjdat Gezen sonra konservatuvar. Müjdat Gezen ve konservatuvar devam ederken sahne de başladı. Sahne başlayınca zaten hemen teklifler geliyor. Tam da pop furyasının patladığı bir dönemdi. Birkaç yerden farklı türlerde albüm teklifleri geldi. En son Aydın’a (Kuşum) vokal yaparken Aydın Garo Mafyan’a benden bahsediyor. Garo Mafyan beni dinlemek istiyor ve dinleyince çok beğeniyor. Hatta ‘Vuslata Beş Kala’ isimli şarkının sözlerini bana yazdırmıştı. İlk albümümüz bu şekilde çıktı. Yani hep bir vokal, sahne vardı beni o tarafa götüren. Piyasa diye tabir ettiğimiz yere çeken. 1997 yılında ilk albümüm çıktığında henüz öğrenciydim. Çalışma temposundan bir ara okulu yarım bırakmak zorunda kaldım. Hem iş hem albüm çıkmış, konserler, Avrupa turnesi falan derken mümkün olmadı okulla beraber devam ettirmek. O zaman hakkımı dondurdum ilk sene. İki sene
üst üste zaten bir daha dondurma hakkınız olmuyordu. Hemen okuldan atıyorlardı o zaman. Şu an nasıl bilmiyorum. Hatta biz Alişan’la bir araya geldiğimiz zaman söyleriz, adımızı listeye beraber yazmışlardı. Atılanlar listesi. (gülüyor) “Biz okuldan beraber atılmıştık Nadide’yle” diye espiri yapardı, kendi aramızda çok eğlenirdik. Sonra ben azim ettim ve okula döndüm. Emel Sayın’la da yollarınız keşişmiş. O günlerden biraz bahseder misiniz? Evet, vokal yaptım. Çok büyük bir zevkti. Bir kere Emel Hanım’ın hem sesi çok geniş, tizlerde inanılmaz şeyler yapar hem de çok zarif bir kadın. Onu izlerken kendimi erkek çocuğu gibi hissediyordum. O kadar zarif ve narindi. Aralarda karşılaştığımızda sohbet ederken ne kadar kibardı anlatamam. El hareketlerini çok kullanır. Böyle hayranlıkla seyrederdim onu. Yazdığınız şarkıları kendinize mi saklıyorsunuz? (Soruyu duyar duymaz kahkaha patlatıyor) O konuda biraz kendimi sıkıyorum Ekim - 2017
galiba. Hep bir ambargo uyguladım kendime. Aslında çok üretebilirim ama kendimi kısıtlıyorum. Psikolojik olarak. Yazıyorum... yazıyorum... beğenmiyorum atıyorum bir kenara. Kendi yaptıklarımı çok fazla inceleyip, hırpalıyorum. Nadide Sultan şarkı seçerken nelere dikkat eder? Hissediyorsam o şarkıyı ve seviyorsam söylerim. Mesela bazen mevsimsel kriterlere dikkat ediyoruz. Slow bir şarkıyla EylülEkim’de çıkabiliyoruz. Bazen de o şarkıya çok güveniyorsak ters köşe yapmayı tercih ediyoruz. Ekipçe karar veriyoruz. Genelde sanatçı, menajer, plak şirketi. En mantıklısı hangisiyse onunla çıkıyoruz. Ama genel olarak herkes tarafından benimsenmiş bir gerçek var, hareketli şarkı yazın çıkarılır, slow şarkılar kışa doğru. Söz yazabilmek için ne gerekiyor? Ben bazen araba kullanırken, bazen seyahatteyken hemen el yordamıyla telefonumu bulup ses kaydını açıp kaydediyorum. Sonra kaydettiklerimi bir akşam oturup, toparlayıp düzenliyorum. Bazen de uzun bir 23
seyahate çıktığımda uçakta, bazen sahneden indikten sonra. Genelde farklı bir ruh halindeyken çıkıyor. O ruh halini anlatamıyorum. Yaratıcı bir ruh halinde oluyor insan o an. Yaradan herkese kendinden bir şeyler eklemiş ya. Yaratıcılık mesela. İnsan da bunun altını sanatla dolduruyor. Bir haller geliyor sana ve yazmaya başlıyorsun. Bir şarkıyla gençleri yakaladığınızda olay bitiyor mu sizce? Sadece gençler dinlemiyor ki. Valla çocukların sevdiği, bebeklerin sevdiği şarkı da tutuyor. O kadar ince eliyoruz sık dokuyoruz ki her şeyi düşünüyoruz aslında. Şöyle düşün; üzerinize bir şey seçiyor ve dışarı çıkıyorsunuz. Üç kişi çok beğeniyor beş kişi beğenmiyor. Ama siz bunun varlığından çok memnunsunuz. Bu böyle bir iş. Bazen sizin çok sevdiğiniz bir şey herkesin sevdiği bir şey olmuyor. Ama dediğim gibi bazen de öyle bir çalınır ki şarkı bir anda hit olur. Çok çalınması da çok sevilmesine bir nedendir. Ben her zaman şunu söylerim: Biz tanıdık bir şeyleri severiz, bizden olan şeyleri benimseriz. Çok duyduğumuz bir şarkıyı da bir süre sonra seviyoruz. Mesela dilime bir şarkı dolanınca, “Allah Allah ben bu şarkıyı nereden biliyorum?” derim. Sürekli yolda, arabada, bir yerlerde o çalar ve hafızanıza işler. İlk defa 2014 yılında Nezih Üçler’le düet yaptınız. Mesela neden o sizin ilk düetiniz? Özellikle düet yapmak istediğiniz bir isim var mı? O şarkıyı Nezih’ten dinlemeyi çok seviyorum ben. Zaten onun bestesi. Ben teklif ettim beraber söyleyelim diye. O da “Söyleyelim Sultanım” demişti. Mariah Carey’le düet yapmak isterim. Geçenlerde Asuman Krause’yle görüştüm “bu şarkıyı beraber söyleyelim mi kız” dedi. Sesi güçlü olan bütün hanımlarla düet yapmak isterim. Konyalısınız. Konya’yı seviyor musunuz? Gidip geliyor musunuz? Akrabalarımız var. İstanbul’da doğduğum için tabii ki çok bilmem 24
“BENİM İÇİN YAZ DEMEK İĞDE KOKUSU VE KONYA DEMEK” Konya’yı. Çocukken bütün yaz tatillerimizi orada geçirirdik. Çok severim. Benim için yaz demek iğde kokusu ve Konya demek. İğde ağaçları, ıhlamur ağaçları, kavak ağaçları çok vardı anneannemin bahçesinde. O kokuyu her aldığımda Konya’yı hatırlarım.
ikinci sınıfa kadar annesinin dizinin dibinden hiç ayrılmayan, müzikle ilgili ve evde oturan, fazla dışarıda oynamayan, kontrol atında bir çocuktum. O zamanlar annemin yanından ayrılırsam sanki ona bir şey olacakmış gibi gelirdi. O yüzden annemi bırakmak istemezdim.
Hazır çocukluğa dalmışken... Nasıl bir çocuktunuz? Haylaz ya da tam tersi? Tam tersi. Ben ortaokulda açıldım. Erkeklerle takılan, erkek Fatma bir kıza dönüştüm. Çete gibi geziyorduk. Okula beraber gelip giderdik. Kimse de yanıma yaklaşamazdı. Kimse çıkma teklifi etmeye cesaret edemezdi. Ama ortaokul
Ailenin sizin için anlamı nedir? Ailesine çok bağlı bir insan olduğumu söylemeliyim. Bence dünyanın en güzel hazinesi. Ne kadar hata yaparsanız yapın sizi bir şekilde kabul eden onlar olur. İnsanlar sizi sevmediğinde bile onlar sizi sebepsiz severler. Bir sebebi olmasına gerek yok aslında. Sadece aile olduğunuz için severler. Gerçekten çok kıymetli
Ekim- 2017
www.mavisehirdergisi.com
kardeşlerim, annem ve babam. Sizin söylediğinizle basının algıladığı şeyler arasında çarpıtma oluyor mu? Geçmişte çok oldu. Basın o zaman biraz daha saldırgandı. Magazin basınından bahsediyorum. 90’lı yıllar, özel televizyonun yeni çıkmasıyla ilgili kimin ne yaptığının çok denetlenmediği, herkesin kafasından bir şey tutturduğu dönemlerdi. O zamanda bir pop patlaması var, şarkıcı patlaması var... Ben hatırlıyorum o dönemde magazinci arkadaşlar da biraz acımasızdı. Biz de ne yaptığımızı, ne söylediğimizi, nereye gideceğini bilmiyorduk. Ben zaten çok küçüktüm. Hangi lafım nereye gider, hangi hareketim nasıl anlaşılır bilemiyordum dolayısıyla da bol bol malzeme veriyordum. Gündem.. Gündem.. Gündem… Şu anki gündemimiz Aleyna Tilki. Ne düşünüyorsunuz konu hakkında? Geçmişte de çok erken yaşta bu mesleğe atılanlar oldu ama bu onun doğru olduğunu göstermez. Tabii bu ailesinin izin verip vermemesiyle ilgili bir şey. Aile izin veriyorsa kimse bir şey diyemez. Kimseye laf düşmüyor. Söylemlerine gelince... Çocuk yani daha o. O yaşlarda olan kime mikrofon uzatsanız çok komik şeyler söyleyebilir. Onu eleştirmek ne kadar doğru olur? Bazen empatiyi unutuyoruz. Bir şey söylerken onun da duyguları olduğunu, onun da bir hayatı olduğunu, onun da üzülebileceğini unutuyoruz. Sizin için popüler olmak mı daha önemli yoksa kalıcı olmak mı? Bir şeylerin gerektiği kadar popüler olması lazım ki insanlar duysun. Tabii ki kalıcı olmak benim dileğim. Popülarite her konu için güzel bir şey. Herkes popüler olmak ister, herkes sever. Ödülleriniz çok mu? Hepsini bir odada mı topluyorsunuz? Valla bir oda dolusu ödül var. Bir ara taşınırken birkaç aylığına depoya koydum. Depoyu su basmış ben tatildeyken. Bir kısmı gitti maalesef, kurtaramadık. Renkleri soldu, içindeki yazılar silindi. Ekim - 2017
25
Bir sanatçı olarak sesinize dikkat etmek için neler yapıyorsunuz? Uykuma dikkat ederim. Gece geç saatte yemek yemem. Bol su içmeye çalışırım. Kulak burun boğaz çok önemli bizde. Bir doktor gibi derslerde bunları öğreniyoruz. Nadide Sultan hiç “bir günde dikkat etmeyeyim can boğazdan gelir” demiyor mu? Zaman zaman sıkıldığım ve boşladığım oluyor ama genel olarak disiplinli yaşıyorum. Disiplin varsa işin içinde spor da vardır o zaman? Evet. Hem Fitness yapıyorum hem de Pilates. Şarkıcılıkta iddianız var mı? Yaptığım şarkının kalıcı olması önemli benim için. Ben hissediyorsam ve seviyorsam insanlar da o şarkıyı sevsin isterim. Bu en büyük iddiadır aslında. Hem popüler hem de kalıcı şarkılar bırakabilirsiniz. Ajda Pekkan en büyük örnektir. Keşke herkes Ajda Pekkan olabilse..
“
SANATÇILARIN
“
BİR SPORCU GİBİ DİKK ATLİ YAŞAMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Ajda Hanım’ın meselesine değinmişken onunla ilgili ne düşünüyorsunuz? Hiç bir araya geldiniz mi? Ebru Yaşar’ın “Bu Sahilde” diye bir albümü çıkmıştı. Biz genç vokal grubu olarak -stüdyo vokalistliği çok kıymetli bir iştir herkes yapamaz ve gruplara ayrılır- yola çıkmıştık arkadaşlarla. “Bu Sahilde” albümünün vokallerini yaptık Osman İşmen ve onun stüdyosunda. Çok meşhur oldu o şarkı ve bizi Ajda Pekkan çağırdı. Kendi albümü için “Ben o çocukların vokal yapmasını istiyorum” demiş. Biz ona vokale gittik elimiz ayağımız titreyerek. Elimden tutmuştu benim ve “Ne kadar güzel söylediniz, çok teşekkür ederim” demişti. Hiç unutmuyorum onu. Çok etkilenmiştim mesela. Sonra da 2012 senesiydi galiba Kuruçeşme Arena konserinde biz kulisteydik. Perdenin arkasından hayranlıkla izlemiştik onu. Fanlarınızla aranız nasıl? Buluşmalar oluyor mu? Oluyor. Fan başkanımız Almanya’da
26
Ekim- 2017
www.mavisehirdergisi.com
Peki ya düşmanlarınız? Onlarla aranız nasıl? Var mıdır bilmiyorum. Birebir tartışmalı olduğum kimse yok. Çünkü küstüğüm insanlarla bile bir süre sonra hani bana bir merhaba dese de barışsak kafasında dolaşıyorum. Kimseyle küs olmayı sevmiyorum. Nefret insana yüktür. İnsanın içindeki bir alev topu gibi hep onunla gider gelir. Bence insanı sıkar. Onun için zamanla bunu tamamıyla hayatımdan çıkardım. Sizi en çok ne sinirlendirir? Beni aptal yerine koyarlarsa ona sinirlenirim. Aileme ve sevdiklerime bir şey yapılırsa o zaman gözüm döner. Teknolojinin yaygınlığı ve kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayatımızı çok kolaylaştırdı. Teknoloji olmadan çok zorlanırım. Kısa bir süre elektrik gidince bile ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Bir yandan kötü bir şey bu kadar bağlı olmak. Günde birçok kez sosyal medyaya bakarım, telefona bakarım ama o sürekli elinden telefonu düşürmeyen tiplerden de değilim. Gençlere nasıl bakıyorsunuz? Gidişatları iyi mi sizce? Ben çok ümitliyim gençlerden. Bir ara gençlere dair umudumu yitirmiştim. Çok boş olduklarını, hiçbir şeyle ilgilenmediklerini düşünüyordum. Ama kısa bir süre önce fikrim değişti. Bu devirde albüm yapmak akıl işi midir? Arşivlerde kalsın isteğiniz varsa albüm yapabilirsiniz. Paylaşmak istediğiniz 10-12 tane şarkı olduğunda mantıklı. Ama genel olarak single daha pratik. Eskiden mesela 45’likler varmış, plaklar tek şarkı tek şarkı. Günümüzde de ona dönüldü gibi bir şey bence. “Kalbimin Sahibi” isimli şarkınızın klibinde eşinizle çalıştınız. Sizi anlayan birisiyle çalışmak nasıl bir duygu?
(Kahkahalar atıyor) Çok heyecanlandım. Çok komikti hallerim. İlk yarım saat bütün ekip bana güldü. Yarım saat sonra açıldım. Oyunculuk-radyoculuksunuculuk. Yok yok sizde. En çok hangisi? Oyunculuk teklifleri alıyor musunuz? En çok şarkıcılığı seviyorum. İkinci sevdiğim komedi oynamak. Evet oyunculuk teklifleri geliyor. Tiyatro bile geliyor. Eğer kendimi çok güzel anlatabileceğim, kendimi oynayabileceğim bir şey gelirse değerlendiriyorum. Oyunculuk, şarkıcılık bunlar doğal yetenekler ama bunların üzerine çalışmış olmanız da gerekiyor. Bir Haluk Bilginer, bir Şener Şen, bir Zuhal Olcay bu insanlar ne getirseniz oynarlar. İçlerinden o insanı çıkartabilirler. Hayranı olduğum isimler bu arada. Ben kendi içimden başka insanlar çıkarma konusunda pek iddialı değilim. O yüzden kendime daha yakın bulduğum işleri değerlendiriyorum. Komedi oynamak isterim. “Vazgeç Kalbim”in yönetmenliğini siz yaptınız. Nasıl bir deneyimdi? Zaten harika bir görüntü yönetmenimiz vardı. Ben ne istediğimi anlattım. Hakan (YonatYönetmen-Eşi) bana birkaç tüyo verdi. Tamamıyla müzisyenlerle dolu bir klipti. Çok zor değildi. İçinde animasyonlar falan olsaydı üstesinden gelemezdim. Hayatta kendinize örnek aldığınız sözler var mıdır? Hayatta sevgiyle çözemeyeceğiniz hiçbir şey yok. Belki çok optimist bir yaklaşım ama maalesef insanları çok seviyorum ve umudumu hiç kesmiyorum. Yalnız kalmayı sevmem. İnsanlarla olduğum zaman neşem ganidir.
Ekim - 2017
“
NEFRET İNSANA YÜKTÜR, KİMSEYLE
“
yaşıyor diğer başkan da İzmir’de yaşıyor. Müthiş bir ağımız var. Sürekli haberleşiyoruz.
KÜS OLMAYI SEVMİYORUM
İnsanlarla olmayı seviyorsunuz. Peki ya hayvanları? Ölürüm, ölürüm. Özellikle köpekleri çok severim. Hele yavruları. Alerjim olduğu için evde besleyemiyorum. Ben mesela hayvanların kısırlaştırılmasına karşıyım -bana kızmasınlar da şimdi- küçük yerlere hapsedilmesine de karşıyım, kapalı yerde kalmaları hoşuma gitmiyor. Bence daha özgür yaşamalılar. Büyük bir eviniz varsa bahçede deli gibi koştursun o köpek ama bir oda bir salon ev içerisinde o koşamıyor, oynayamıyor. 27
Bir sanatçı için en büyük şey dünyaya güzel eseler bırakabilmek midir? Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Çok doğru ifade ettin. Benim de düşüncem bu yönde. Öldüğünde arkanda güzel bir eser bırakabiliyorsan ne mutlu sana. Bir Neşet Ertaş, Ajda Pekkan, Türkan Şoray gibi efsaneler... Kimler geliyor kimler geçiyor ama bir Türkan Şoray’dan her dönem bahsedersin. Şarkıcı olmasaydınız ne olurdunuz? Hastanede staj yaparken bize orada “doktor hanım” diyorlardı. O zaman doktor olmaya pek heveslenmiştim. Derslerim de iyiydi. Doktor olabilirdim. Müzik programları katılan gençler için yararlı mıdır sizce? O bir yarışma programı ama aynı zamanda bir şov. Tanıtımında bile “TV Şovu” yazıyor. TV şovu olan bir şeyin insanlar için şu derece faydalı bu derece faydasız diye konuşulması bence yanlış. Gayet güzel bir yarışma, müzik var, jüriler çok eğlenceli ve çok yetenekli insanlar çıkıyor. Genç-yaşlı herkes katılabiliyor. İnsanlara bir şans sunması açısından güzel.
Televizyon izler misiniz? İzlerim. Herkes televizyon izlemiyorum, izlersem belgesel izliyorum diyor ama herkesin magazinden haberi var. Böyle de bir ilginç bir durum var. Zaman zaman magazin de izlerim şovları da izlerim ama dizi izlemek gibi bir sabrım yok. Çabuk ilerlemediği zaman sinirleniyorum ve bırakıyorum. Belli başlı izlediklerim diye soracak olursan tarihi anlatan yapımları izlemeyi seviyorum.
“
HERKES BELGESEL İZLİYOR AMA MAGAZİNDEN HABERİ
“
Petshopların stilini sevmiyorum. Cama, minik minik kutulara hayvanları koyuyorlar. Petshopların tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok büyük sorumluluk hayvan bakmak. Çocuk gibi. Ben evde yokken aklım onda kalır, üzülürüm.
OLMAYAN DA YOK
“Konyalım” neden bu kadar çok tuttu? Bizden bir şey olması yüzünden. Ben hep onu anlatıyorum. Çok ilginç bir hikayesi var. Ben sahnede söylerdim zaman zaman. Annem gibi sevdiğim birisi bana hep bu şarkıyı albüme koy derdi. ‘Ya cici anne olmaz’ falan derdim. O albümü çıkardığım 1999 yılında Sertab Erener’den Gökhan Tepe’ye kadar herkes Halk Müziği furyasına katılmıştı. Herkes albümüne bir tane koyuyordu. Ben de ağır halk müziği şarkılarının peşinde koşuyordum. Birgün Kubat’la karşılaştık stüdyoda. “Selanik Türküsü’nü koyayım mı albüme?” diye sordum. “Ya kızım sen Konyalı değil misin? Konyalım’ı koysana” dedi. Albüme koyduk parçayı. Albümün çıkış şarkısı “Tutuldum” isimli benim bir bestem oldu. Daha bir ay geçmeden baktım radyolar Konyalım’ı çalıyor. Patlama etkisi yarattı resmen. Çok büyük satışlar elde ettik. Klip çekmeyi düşünmüyorduk ama şarkı patlayınca klip çekmek zorunda kaldık. İstanbul’da yaşayan birisi olarak İstanbul’u seviyor musunuz? İstanbul’u çok seviyorum. Burada doğdum, büyüdüm. Anadolu Yakası’nı daha çok severim. Sahil yollarını severim. Lise yıllarım Beykoz yollarında geçti. Denizi çok seviyorum. Denizin ortasında yaşayabilirim o derece... Ege’yi de çok severim ama :)
Röportaj: İsmail Gökgez 28
Ekim- 2017
“
HAYATTA SEVGİYLE
ÇÖZEMEYECEĞİNİZ HİÇBİR ŞEY YOK. BELKİ ÇOK OPTİMİST BİR YAKLAŞIM
“
AMA MAALESEF İNSANLARI ÇOK SEVİYORUM
VE UMUDUMU HİÇ KESMİYORUM.
Fotoğraf: pexels.com
Serdar Sütcü www.serdarsutcu.com
YAPILACAK EN İYİ ŞEY
EN İYİSİ İÇİN ÇALIŞMAK
A
ntrenörlük hayatım boyunca birçok sıkıntıyla ve sorunla karşı karşıya kaldım. Hep yapıcı ve olumlu olmaya ve sadece problemi nasıl olur da çözerim diye odaklanmaya çalıştım ve genelde de problemi çözerek yoluma devam ettim. Yaşadığım en büyük sıkıntılardan birisi ise ebeveynlerin çocuklarının kapasitesini ve yeteneğini objektif olarak değerlendirememelerinde yaşadım. Zaten çocuğu tenis oynayan birçok veliden şu klasik cümleyi duymuşumdur “benim için sonuç önemli değil, sağlıklı bir şekilde spor yapsın yeter” harika, tam da olması gerektiği gibi bir düşünce aslında ama turnuva zamanı geldiğinde genellemeden söylüyorum birçok veliyi tanımakta güçlük çektim. 30
O akil konuşmaları yapan, şampiyonluğa önem vermeyen, sadece çocuğunun spor yapmasından memnun olan velinin, birden kendi kişisel hırslarının kurbanı olan ve kendini kontrol etmekte zorlanan bir insana dönüşmesini anlamakta gerçekten bir hayli zorlandığımı söyleyebilirim. Böyle bir durumda kortta mücadele eden bir sporcunun olumsuz etkilenmemesi mümkün değil. Sonuçta, sporcu da elinden gelenin en iyisini yapmak için korta çıkıyor ve tüm yeteneklerini, özelliklerini kapasitesinin yettiği kadar göstermeye çalışıyor. Çocuğunuzun yeteneklerini, kapasitesini ve özelliklerini objektif olarak görmeniz ve gösterdiği performansı ona göre değerlendirmenizde bence çok büyük bir fayda var. Ekim- 2017
Burada önemli olan, çocuğun yeteneklerini, kapasitesini ve özelliklerini arttırmak için bir çaba içerisinde mi? gösterdiği performans gerçekten elinden gelenin en iyisi mi? kendini geliştirmek için yeterince çaba sarf ediyor mu? diye bakmaktır. Zaten bunları yapıyorsa çocuğunuz ne olursa olsun bana göre kazanmış demektir. Çünkü yapabileceğinizin en iyisini yapıyorsanız, geriye yapacak başka bir şey yoktur. Çocuklarınızı her zaman sıkı, disiplinli çalışmaları ve performanslarını çok çalışarak arttırmaları için teşvik edin ve onları daima destekleyin. Emin olun sonuçlarını kısa zamanda alacaksınız. Çünkü, yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışmak, yapılacak en iyi şeydir.
İzmir’in kalbi
KABİN EKİBİ
EGE PARK’ta atıyor
‘İKİNCİ BAHARIN’ YENİ ADRESİ KARŞIYAKA Karşıyaka Belediyesi, Mavişehir’de yapımını tamamladığı Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’ni törenle hizmete açtı. 55 yaş ve üzeri Karşıyakalılara sosyal yaşamın kapıları açan merkez, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile Bilge Çınarlar’ın buluşma noktası haline gelecek.
S
osyal belediyecilik anlayışıyla hayata geçirdiği örnek projelere bir yenisini daha ekleyen Karşıyaka Belediyesi, ‘Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’ni törenle hizmete açtı. Mavişehir Caher Dudayev Bulvarı üzerinde, Bilim Merkezi’nin karşısında yer alan modern tesis; tek katlı ve engelli kullanımına da uygun olarak tasarlandı. Merkez içerisinde kütüphane, bilgisayar sınıfı, kurs odaları, oyun ve dinlenme salonu, hemşire ve psikolog odası, kuaför salonu gibi bölümler oluşturuldu.
Muhteşem açılış Açılış törenine, Başkan Akpınar’ın yanı sıra, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Hüseyin Çatal ile Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’nin üyeleri katıldı. Üyelerin tango ve zeybek gösterileri beğeni kazanırken, koro tarafından seslendirilen şarkılar da açılışa neşe kattı. Kurdele kesiminin ardından tesisi gezen Başkan Akpınar, kursiyerlerle sohbet etti, etkinliklere eşlik etti. Mavişehir Mahalle Muhtarı Gürol Küçükgörür ve merkezin üyeleri, yapılan hizmet için Başkan Akpınar’a teşekkür etti. “Baş köşede çınarlarımız var” Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Çağdaş toplumlar, geçmişin değerlerini öğrendikçe, onlardan, gelecek adına
32
Ekim- 2017
yararlanmayı başardıkça, geleceğe umutla ve güvenle yürüyebilir. “Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi”, bir yandan size sağlıklı, huzurlu bir ortam sunarken, bir yandan da sizlerin bizlerle ve hayatla iletişimini canlı ve üretken tutmayı amaçlamaktadır. Çünkü biz geçmişimizden güç alıyor ve geleceğe güvenle bakıyoruz. Biz büyük bir aileyiz ve bu ailenin baş köşesinde de Bilge Çınarlarımız durmaktadır” dedi.
MAKROYAPI’dan Foça’da muhtesem proje... Foça Terrace evleri, size sahip olmak istediğiniz metrekareyi belirleyebilme imkanı sunan özel bir proje...
Tasarım Ofisi: Tel : 0232 3298029 - 0232 329 9029 www.makroyapitasarim.com
Merkez: Tel: 0232 329 7900 (pbx 4 hat) Faks: 0232 833 3323 www.makroyapi.com.tr
www.focaterrace.com
Fotoğraf - H&M
Fotoğraf - H&M H&M - 34,99 TL
Dekorasyonda
MUM TUTKUSU Mum çok eski zamanlardan beri kullanılır. Artık ihtiyaçtan çok dekorasyonda tercih edilen bir aksesuar haline geldi. Bu durumla birlikte öyle şık mumlar yapılmaya başlandı ki her evin dekoruna uygun renkte ve modelde mum bulmak mümkün oldu. Şık göründükleri kadar güzel kokan mumlar son zamanlarda herkes için bir tutkuya dönüştü...
Vakko - 700 TL
Laura Ashley
Mumluk - Mudo 92,00 TL
İkea - 12,99 TL Yargıcı - 69,90 TL
Mumlar sofralardan, yatak odalarına, salonlardan, banyolara, bahçelerden, balkonlara kadar çok geniş bir kullanım alanı seçeneği sunuyor.
Fotoğraf - kaboompics.com
Yargıcı - 69,90 TL
Hayvan figürlü mumlar - Zara Home - 79,95 - 89,95 TL
İsmail Barış Özpazarcık - Arzu Özpazarcık Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü
B
Yüzümdeki kırmızı nokta tarlasının tohumları nasıl ekildi?
u konu, değerli eşim Arzu Özpazarcık’ın yaşadığı gerçek bir hikayedir. Arzu, Haziran 2014- Ocak 2017 tarihleri arasında “Akne Rozese” adı verilen rahatsızlık geçirdi. Hekimler, enerji çalışmaları, şifa çalışmaları, yeme alışkanlıklarının değişmesi, detoks programları bu süreç içinde hayatımızda oldu. Tabii ki, Koçluk, NLP teknikleri, Bio rezonans seansları ve özellikle Recoll Healing yöntemi Arzu’nun yararlandığı kaynaklar arasındaydı. Recoll Healing Terapistlik Eğitimi, onun için gerçekten de bir dönüm noktası oldu. Aşağıdaki yazı, Arzu’nun bu sürecini kendi anlatımıyla aktardığı gerçek bir hikayedir. Mavişehir Dergisi’nin geçen sayısında başladığımız “Sağlıksız Deneyimlerin Sağlığa Dönüşen Hikayeleri”nin bu ikinci bölüm yazısıdır. Keyifle okuyacağınızı ümit ediyorum... *** Teyzem beş gün boyunca komada kalmış ve sonra ölmüştü. 36
Beş gün boyunca hastane odasında annem ve kuzenimle aynı kanepede kalmış, nöbetleşe O’nun ölüme gidişini izledik. Acılı bir süreçti. Hayatımın en zor beş günüydü. Çünkü benim için Teyzem annemin diğer bir yüzüydü. Yaklaşık 2-3 gün sonra ilk Rozesea kırmızılığını yüzümde fark ettim. Doğal olarak sivilce zannettim. Haftalarca geçmedi. Derken, yaklaşık altı ay sonra burnumun her iki yanı minik, kırmızı nokta tarlasına dönüşmüştü. Dermatoloğa gitmeye karar verdim. Akne Rozesea olduğumu doktorum söyleyiverdi. Bu durum nasıl geçerdi? Doktorum, ilaç kullanmamı, bununla birlikte bazı yiyeceklerden uzak durmam gerektiğini söyledi. Mayalı yiyecekler (Peynir, ekmek, sirke vb.) alkol ve kafein bunların başında geliyordu. Akne Rozesea’nin sebebi elbette bu yiyecekler değildi; ancak bunları yediğimde bu durum tetikleniyordu. Hamile kalmak istiyordum. Bir seçim Ekim- 2017
yapmam gerekiyordu. A şıkkı: Hemen ilaç tedavisine başlayıp kırmızı nokta tarlasından kurtulacaktım. B şıkkı: Önce hamile kalıp, çocuğumu büyütüp sonra tedavi olacaktım. Aslına bakılırsa bir seçeneğim yoktu; bu bir çelişkiydi. Çocuk sahibi olmaya karar verdim. Aradan iki yıl geçti. Ne hamile kalabildim, ne de kırmızı nokta tarlam geçti. 2016 Eylül ayında tüp bebek yapmaya karar verdik. Kasım ayının sonlarına doğru embrio transferi gerçekleşti. Bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilmem için benim bir desteğe ihtiyacım vardı. Eşim her gün işe gittiği için oy birliğiyle 10 günlüğüne annem ve bababın evine yerleşmeye karar verdik. Yüzüm hala kırmızı nokta tarlasıydı. Bu 10 günde tıpkı çocukluğumdaki gibi annem ve babam sürekli benimle ilgilendiler. Ben onların Prensesiydim ne de olsa... Annem sürekli canımın ne istediğini soruyor, beni dizinde yatırıyor, saçlarımı okşuyor, sıcak ve sevgi dolu dokunuşlarla beni mutlu
etmeye çalışıyordu. (Bunları yazarken şimdi ağlama krizine girdim. Farkediyorum ki, bunları ifade edip yazmak bana terapi gibi geliyor.) Annemle babamın küçük kızı olmuştum yeniden. Gözümün içine bakıyorlardı.... Aradan annemlerde kalmaya başlamamızın üzerinden 10- 15 gün geçmişti ki hamile olamadığımı öğrendik. Hay allah olmuştuk hepimiz ama eve dönüşte eşim bir şeye dikkatimi çekti. Yüzümdeki kırmızı nokta tarlası bana ihtiyacı olan duyguyu kana kana yaşatıp sevgi arsızı ruhumun talebini yerine getirmemi sağlamıştı. O zaman durumun idrakında mıydım? Tabii ki Hayııır :) Aradan 3 ay geçtikten sonra Gilbert Renaud’nun “Recal Healing Terapistliği” eğitimine katıldım. Durum çözülmüştü, ama, dayanılmaz bir merak içindeydim. Kırmızı nokta tarlasının amacı ve ihtiyacı neydi? Neden gelmişti? Ve ne neden bir anda yok olmuştu? Gilber’e sordum. Bana şunları söyledi: Belli bir yaşa kadar anne ve babamızın küçük çocuğuyuzdur. Bizi öperler, kucaklarlar, saçımızı okşarlar, kucaklarından inmeyiz. Fakat sonra
büyürüz. Kucak çağımız geçmiştir. Günlük yaşamın temposu içinde ilşkilerimiz kendi seyrinde devam eder. Bununla birlikte ruhumuz bir an olur ki, buna tekrar ihtiyaç duyar. Bu rahatsızlık şu an geçtiğine göre, anne ve babanla yakın zamanda senin için anlamlı, güzel şeyler paylaşmış olmalısın.” (Bunları yazarken ağlamaya devam ediyorum, bu arada :) Kendini tekrar anne ve babanın küçük kızı gibi hissetmiş olmalısın”, dedi...
Şimdi bu satırları yazarken, Barış dedi ki, hikayenin başında teyzen vardı; bu kırmızı nokta tarlası ile teyzenin ne ilgisi olabilir? Bu soru ile birlikte düşünmeye başladım. (Yazının bu satırlarını İstanbul Kuzguncuk’daki Bostan Cafe’nin yemyeşil bahçesine bakan balkonunda yazıyorduk. Dışarıda bir çocuk ses, anlamlı bir şekilde konuştu: ‘Aksi bir teyzem vardı... ‘Bu sözü duyar duymaz ağlamayı bırakıp gülmeye başladım...)
Hani Tom ve Jery’nin çizgi filminde Tom’un başına bir sürü şey gelir ya... O an gözümün önüne şöyle bir sahnesi gelmişti: Ben Tom’dum ve kafama bir beyzbol sopası yiyordum. Fakat o sahnelerin aksine, kafamda yıldızlar değil, yanan ampüller uçuşuyordu. Aydınlanmıştım :)
Hayat, yüzümdeki kırmızı nokta tarlası ile, annemin diğer yüzü olan teyzemin sevgisini O’nun acısı ile bana deneyimletmiş, annemin sevgi dolu dokunuşlarıyla bu sevginin ölümsüz olduğunu hatırlatmıştı. Bu belleğimde iyiden iyiye içselleşince şifa kendiliğinden gelmiş, dönüşümü güçlü bir şekilde yaşatmıştı. Teşekkür ederim hayat, acının içinden yaşam enerjisi fışkırtmayı bu kadar ustalıkla, zekice, dahice, sevgi dolu yapabildiğin için. Teşekkür ederim sevgili eşim canım aşkım bu konuda başka aydınlamalar yaşamamı sağlayan güçlü soruların için. Teşekkür ederim beynim ve yüreğim derin bir idrakle, şükürle bütün bunları görebildiğim, hissedebildiğim için...
Ekim - 2017
37
Fotoğraflar: pexels.com
www.mavisehirdergisi.com
MAVIBAHÇE’DE SABAH SPORU MaviBahçe’de düzenlenen “Spor Kulübü” etkinlikleri çok büyük ilgi görüyor.
www.mavisehirdergisi.com
Ş
ehrin yeni yaşam merkezi MaviBahçe’de ‘Spor Kulübü’ etkinlikleri başladı. İlk günkü aktiviteye katılan İzmirli ünlü bloggerlar, AVM ziyaretçileri ve gazeteciler, klasik müzik eşliğinde pedal çevirdi, yürüyüş yaptı. Etkinliğin ilk gününe ünlü bloggerler ve gazeteciler ve yürüyüş etkinliğinin organizatörü Erol Hülagü katıldı. Hülagü, blogger ve gazeteciler, MaviBahçe Kent Meydanı çevresinde yürüyüş yaptı, özel etkinlik alanında pedal çevirdi. Sosyal medyada ‘pempe kekik’ ismiyle paylaşımlar yapan blogger Sibel Berkem, ‘fatoşca
Ekim - 2017
tatlar’ ismiyle bilinen blogger Fatma Damyan’da yürüyüşe katıldı. Ünlü bloggerler, anlık paylaşımlarla etkinliği binlerce takipçisine duyurdu. Yoga ve Plates Eğitmeni ve Stüdyo Mayra’nın işletmecisi Seda Ağme Sungun da ziyaretçilere bir saat boyunca plates yaptırdı. Spor kulübü etkinlikleri devam ediyor Sağlıklı yaşam ve spor alanlarındaki etkinliklerine bir yenisini ekleyen MaviBahçe’nin Spor Kulübü etkinlikleri devam ediyor. Etkinlikler hafta içi belirlenen günlerde saat 09.00’da başlıyor.
39
Uğur Oral Gazeteci - Yazar ugur@uguroral.com.tr
B
MUTLULUGUN RESMI
ir fotoğraf karesi hiç gitmez gözlerimin önünden. 1987 yılıydı, 30 yıl önce… Yeni başlamıştım gazeteciliğe ve bir köşe yazarını asiste ediyordum, köşesine malzeme topluyordum. İzmir’de bir “Kapıcılar Gecesi” düzenlenmişti… “Git bak bakalım ne çıkacak?” demişti hocam… Bir aile görmüştüm tribünlerde… Yaşlı bir kapıcı, eşi ve çocukları. Yaklaştım yanlarına, fotoğraflarını çekmek için izin istedim... Basında imzamla yayınlanan ilk fotoğrafımdı o… O karedeki yaşlı adamın ailesine sarılırken yüzünü kaplayan huzuru, mutluluğu ve gururu hiç unutamam… *** Bir fotoğraf daha yer etmiştir içimde. Sakız Adası’nda, Pirgi’de bir köy kahvesinde yaşlı bir adama rastlamıştım… Üstü başı dökülüyordu, belli ki gariban bir adamdı… Kahvede oturmuş, bir kadeh içecek 40
yudumluyordu… Fotoğraflarını çektiğimi fark ettiğinde yüzüne oturan o gülümseme hiç gitmez gözlerimin önünden… İçtiği o ucuz içecek yetiyordu onu mutlu etmeye… Hatta bir sergimde yer vermiştim o fotoğrafa ve “Mutluluğun Resmi” adını koymuştum… *** Yaşamayı bilmek bir sanat… Ve bu sanatta ustalaşmak diğer sanat dallarından çok daha fazla meziyet gerektiriyor… Bu sanatta başarılı olmanın yegâne ölçütü “mutlu olmak.” İsterseniz en kaliteli eğitimi alın, mutlu olmak için yetmiyor… Banka hesabınız parayla dolsun taşsın isterseniz… Bu da yeterli değil. Hayat labirentinde “mutluluk” peynirine ulaşmanın yolu bize diretilen hiçbir haritayla örtüşmüyor… *** Ekim- 2017
Mutluluk basitlikte, sadelikte gizli… Beklentiniz ne kadar düşükse mutluluğu yakalama oranı o kadar yüksek… Ters orantı var beklenti ve mutluluk arasında… İnsanoğlu doymazlığıyla kendi boynuna kendi takıyor ilmiği… Kendi kendisini mutsuz etme konusunda son derece mahir. Eskiden daha mı mutluyduk? Bence evet… Hayallerimiz daha basitti, talep edeceğimiz şeyler daha sınırlıydı. Aç gözlü değildik bu yüzden. Kredi kartlarımız yoktu, cep telefonlarımız da… AVM’ler girmemişti hayatımıza, internetle de tanışmamıştık henüz… Ama çok daha mutluyduk… Huzurluyduk… Odun sobasında kızaran kestaneydi mutluluk… Tek kanallı televizyon karşısında kutlanan yılbaşı geceleriydi… Bayram sabahları anne babanın eli öpüldüğünde alınan harçlıktı… Yeni Türkü’nün şarkısındaki gibi, biz
www.mavisehirdergisi.com
sofralar kuruluyor, birbirinden kaliteli içecekler içiliyor... Ama o köylü kadar tadını alabiliyor muyuz yediğimizin, içtiğimizin? Ve ailesini bir eğlenceye getirebilmenin onurunu, huzurunu yaşayan o yaşlı kapıcının gözlerindeki gülümseme… Belki birçoğumuz beş yıldızlı otellerde, birbirinden görkemli davetlere, eğlencelere katılıyoruz... Ama o yaşlı kapıcı kadar mutlu oluyor muyuz?
büyüdük ve kirlendi dünya… Alternatiflerimiz, beklentilerimiz çoğaldıkça uzaklaştık mutluluktan… Hayatlarımızı arzularımıza esir verdik… Doyumsuzluğa teslim olduk…
*** O kadar yabancılaşmışız ki sadeliğe, yüzleştiğimizde afallıyoruz… Hafta sonları AVM’lere doluşmayı öylesine kanıksamışız ki basit bir kır kahvesinde oturduğumuzda ruhumuza dolan o huzur şaşırtıyor adeta bizi… Balkondaki saksıda açan bir çiçek gördüğümüzde tuhaf oluyor içimiz… Baharda çiçeklenen bir ağaç gördüğümüzde vurmaya başlıyor yüzümüzü at gözlüklerimiz… Çay bardağında içilen gösterişsiz süvarinin benzersiz tadını aldığımızda şaşırıyoruz. Ezber bozuyor basitliğin sunduğu mutluluklar… Apışıp kalıyoruz! Diretilen ve gerçekten istediğimiz hayatların arasındaki uçurum paniğe kapılmamıza neden oluyor adeta… Kaçırdığımız, ıskaladığımız, pas geçtiğimiz mutluluklar acıtıyor içimizi…
*** Bir gün herkes kabul ediyor mutluluğun basitlikte gizli olduğunu. Kimileri yaşayıp doyduktan sonra. Kimileri şükretmesini bilerek… Kimileri ise gün geldiğinde en zenginin de en fakirin de aynı toprakla örtüleceğini fark ettiğinde… İşte hayat sanatının gerçek “üstat”ları bu gerçeği zamanında fark edebilenler… Robin Sharma’nın kitabındaki gibi Ferrari’sini satabilenler… 21. yüzyılın değerler sistemi elbette farklı, “bir lokma bir hırka” diyebilmek mümkün değil günümüzde… Ama ihtiraslarımızı dizginleyebilmek bizim elimizde… Ormana bakarken ağacı gözden kaçırmamak da…
*** Acıyorum mutluluğu cafcaflı ambalajlar içinde arayanlara… “Hayattan geriye kalan yaşam biçimidir” diyor bir Yunanlı düşünür… Biz de yaşam biçimlerimizle anlamlandırıyoruz hayatlarımızı… Ya da anlamsızlaştırmakta ısrar ediyoruz…
*** Saman Sarısı isimli şiirinde “sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soruyor Nazım… Ve ne zaman bu dize gelse aklıma hemen usumda beliriyor o iki fotoğraf… Cebinde birkaç kuruşu olsa da içtiği o ucuz içeceğin tadını doyasıya çıkartan gariban yaşlı Sakız köylüsü… Belki birçoğumuzun evinde mükellef
Fotoğraflar: freepik.com
*** Yapılan araştırmalar adalarda insan ömrünün çok daha uzun olduğunu gösteriyor… Bunda elbette doğa koşullarının, temiz havanın vs. etkisi vardır… Ama adanın sunduğu olanakların sınırlı olması da bence çok önemli bir etken. Son model otomatik vites otomobillere ihtiyaçları yok, bir bisiklet yetiyor onlara… Almanya’daki haymları andıran gökdelen benzeri akıllı binalarda yaşamıyorlar, tek katlı, bahçeli mütevazı evlerinde mutlular… Mum ışığında yemek yenen lüks restoranlara gitmiyor belki sevgililer; ama deniz kenarındaki basit tahta masalarda daha bir parıldıyor aşklar… Büyük şehirlerde yaşayanlardan çok daha az para kazanıyorlar… Ama çok daha mutlular… Sadeliğin sunduğu bu mutluluk uzatıyor işte insanın ömrünü…
Ekim - 2017
41
Küpeler Dior
Beklenmedik parçaları ve renkleri bir araya getirerek moda ikonuna dönüşmek mümkün. İşin püf noktası ise gerçekten kendinize yakışan bir görüntüyü yakalayabilmek.
Bu sezon
Ayakkabılar Betsey Johnson
öne çıkan parlak kumaşlar
Dolce&Gab bana
Çanta Mango 159,99 TL
her renkle kombinlenme rahatlığı sunuyor.
Ro K b e ü pe rto ler Ca va ll
i
Dokuma Palto Zara 449,95 TL
Gözlükler 40 Million Alaçatı
42
Ekim- 2017
www.mavisehirdergisi.com
Fügen Yenilmez fugnyenilmez61@gmail.com
ÇAMUR VE SUCUK
S
eramikte sıkça kullanılan sucukla şekillendirme tekniği diye bir yöntem var. Eski çağlarda çanak ve çömlek yapımının başlamasıyla ortaya çıkmış olan bir teknik. Günümüzde de hala bu teknik kullanılmakta. Hatta; seramik öğrenmek için bir atölyeye gittiğinizde belki de ilk öğretilen teknik diyebilirim. Sucuk yöntemi, yeni başlayanların çamur ile çalışmaya alışmaları için mükemmel bir yoldur. Çamur ile tanışmak ve ona nasıl şekil verilebileceğini öğrenmek bu mesleğin ilk adımıdır. Seramik yaparken temel teknikler uygulanır. Sucuk, levha, torna, kalıp ve serbest gibi... Öğrendikten sonra çamurla
olağanüstü ürünler oluşturulabilmesi tamamen kişinin yaratıcılığına ve el becerisine kalır. Uygulama yapacağımız çamur, şamotlu çamur olursa dayanıklılık açısından bize kolaylık sağlayacaktır. Çamuru homojen hale getirmeniz, içerisinde hava kalmamasına dikkat etmeniz önemli. Düz bir zemine örtü serip, formunuzu belirleyin. Örneğin kase formu yapacağız diyelim. İlk olarak, yapacağımız formumuzun tabanını yapacağız. Bu aşama için çamurumuzun iki yanına 1 cm kadar aynı kalınlıkta çıta koyup, merdane yardımı ile açıp, yuvarlak şekilde kesin. Çamurunuzdan aldığımız küçük parçalar ile sucuklar yapalım. Sucukların üzerine yan yana veya üst üste bir çatal ile
çentik atılır. Buralara, sulandırmış çamur yani balçık sürülür. Aletler ile düzeltilerek çamurun birbirine kaynaşması sağlanır. Gerektiği yerde küçük çamur parçaları ile boşluklar doldurulur. Üst üste koyup balçıkla yapıştırdığınız sucuklarla kabaca şekillendirilen form elle ve rötuşlama aletleri kullanılarak düzeltilir. Düzeltme işlemi nemli süngerle silinerek de yapılabilir. Ancak Şamotlu çamur kullanıyorsak silerken formda zedelenme olur dikkat edin. Formunuz bittikten sonra direk kurumaya bırakabilrsiniz. Eğer formunuz büyük ise üzerine naylon örterek yavaş yavaş kuruması sağlanır. Birden kuruması dengesiz olacağı için çatlama ve kırılmalara yol açabilir. Kuruma en geç bir haftadır. Büskivi fırınında (900derece) piştikten sonra sırlama için hazır. Bu aşamada istediğiniz renk sır hazırlayıp yumuşak bir fırça ile sürebilir veya sürüp silme dediğimiz; sırlayıp nemli sünger ile üst kısımları alıp açıklı koyulu, eskitme de yapılabilir. Son pişirim için(1100derece) sır fırınında işiniz hazır olacaktır. Bu yazı seramiğe başlama dersi gibi oldu. Umarım beğenir ve bir atölyede sizler de bu keyfi birebir yaşarsınız. Çamurun size vereceği huzur ve keyif harikadır. Negatif enerjiniz varsa alacak enerjinizi olumlu etkileyecektir.
Gayrimenkulünüz için; BANA GÜVENİN...
LEVENT SOYDEMİR 0 532 643 62 80 Adres/2 Gayrimenkul Danışmanlık
Her ofis bağımsız bir Franchise işletmesidir.
Ekim - 2017
43
VÜCUT TIPINIZE GÖRE
çanta seçimi
Dolce&Gabbana
Kullanacağınız çantalar kesinlikle sadece küçük boyutlu çantalar olmalı. İnce uzun askılı küçük bir çanta kullanacaksanız çantanızın kalçanızın altında yer almasına özen gösterin. Yine yuvarlak ve kare formlarda askısız portföyler gece gündüz kullanabileceğiniz modeller arasında.
a Dolce&G
bbana
Mango 179,99TL
MiuMiu
MiuMiu
ns y Joh e s t Be
on
Zara 129,95TL
Roberto Cavalli
Betsey Johnson
Ince ve uzunsaniz Dolce&Gabbana
İnce bir yapınız ve uzun bir boyunuz varsa çok şanslısınız. Çünkü çok küçük çantalar hariç her modelde ve her desendeki çantaları rahatlıkla taşıyabilirsiniz. Büyük sırt çantaları, orta boy askılı çantalar, büyük desenlerin kullanıldığı işlemeli çantalar, portföyler...
Roberto Cavalli
Yargıcı 199 TL
İpekyol 299 TL
Dolce&Gabbana
on is V uitt Lou Guess
Louis Vuitton
Sizin için ilk kural küçük çantalardan uzak durmanız. Orta büyüklükteki eni geniş çantaları tercih etmelisiniz. İşin püf noktası ise tercih edilen doğru formdaki çantanın, kusurlu olan bölgenizin altında ya da üstünde kullanılmasıdır. H&M -17 9 TL
Basenleriniz buyukse
e Versac
Orta büyüklükte, renkli, parlak, elde taşınan çantalar tercih edebilirsiniz. Unutmayın ki çanta nerede duruyorsa dikkat o bölgededir. Kalçaya denk gelmeyen kısa saplı modelleri tercih edebilirsiniz. Chanel Dior
YASLI GÖSTEREN
STIL HATALARI Modayı takip eden herkesin ilk amacı, olduğundan daha güzel ve çekici görünmektir. Ancak bazen öyle şeyler moda oluyor ki kendimize çok yakışmayan hatta olduğumuzdan çok daha yaşlı gösteren hatalar yaptırabiliyor.
1
Mom Jeans Kimine gençlik, kimine çocukluk yıllarını hatırlatan bu yüzden de şimdilerde keyifle kullanılan yüksek belli pantolonlar aslında yaşınızı olduğunuzdan daha büyük gösteriyor. Ancak çok doğru kombinlendiğinde şık gösterdiği de bir gerçek.
ÖNERİ
Bir gömlek ile bu pantolonları hem ofis stilinizin hem de günlük stilinizin bir parçası haline getirebilirsiniz. Gömleğinizin uçlarını pantolonunuzun içine sokmayı unutmayın.
48
Ekim- 2017
2 Gri Saclar
İşte karşınızda gelmiş geçmiş en yaşlı gösteren trend... Gri saçlar... Bu modayı takip edenler daha çok babaannesini takip ediyor algısı yaratabilirler. Saç renginizi seçerken modayı göz önünde bulundurun ama o renk size yakışıyor mu?, sizi kaç yaşında gösteriyor? ya da ten renginize yakışıyor mu? diye mutlaka araştırın deriz.
Gri saç gibi şu anda moda olan mavi ve mor renkler de yaşlı göstermenize sebep olur.
3
Yapılan en büyük hatalardan biri güzel görünmek için makyajı abartmak. Özellikle gündüz saatlerinde yapılan abartılı makyaj hem çok itici duruyor hem de çok yaşlı gösteriyor.
4
Tuvit K umaslar Tüvit kumaşlar genellikle takım elbiselerde kullanıldığı için sizi daha olgun gösterir. Eğer maskülen bir görünüm istiyorsanız tüvit yerine ince çizgili ya da koyu renkli kumaşları seçin. Ekim - 2017
49
VENÜS’ÜN V
Dogusu
enüs, Yunan aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’nin Latin Mitolojisindeki karşılığıdır. Bu eser 14. yüzyılda kullanılan, yağlı boya çıkmadan önce yaygın olan ve karışımlardan elde edilen boya türü tempera ile yapılmıştır. Venüs, Yunan Mitolojisi’ne “köpük” manasına gelen “Aphros“tan türeyerek ‘Afrodit‘ ismiyle girer. Yunan Mitolojisindeki Venüs’ün doğuş
50
hikayesi şöyledir: Zeus’un babası Kronos tanrı katında hükümdarlığı eline geçirmek için kendi babası Ouranos’un cinsel organını keser ve denize atar. Denize düşen organın oluşturduğu köpüklerden tanrıça Aphrodite doğar. Eflatun felsefesinden etkiyle yapılmış olduğu düşünülen bu resimde Venüs güzelliği canlandırır. Güzellik de hakikattir ve dolayısıyla resim hakikatin dünyaya gelişini göstermektedir. Aphrodite Ekim- 2017
Sanatçı: Sandro Botticelli Dönem: Rönesans Yıl: 1482 - 1486 bir deniz kabuğu içinde ilerleyerek Kıbrıs kıyısında karaya çıkar. Eserde Venüs’ün tam karaya çıkmak üzere olduğu an resmedilmiştir. Bir yanında mevsim tanrıçası Horai elinde çiçekli pelerinle Venüs’ü örtmeye çalışırken görülür. Horai Latin Mitolojisinde mevsimleri simgeyen tanrıçalardır. Zeus’un da kızlarıdır. Klasik sanatta Hora’lar geleneksel olarak üç güzel genç kadın olarak resmedilir. Bu tanrıçalar bazen,
www.mavisehirdergisi.com
mevsimsel bereketle bağıntılarını simgelemek üzere bitkiler ve çiçeklerle gösterilirlerdi. Bu resimde görünenin de ilkbaharı temsil ettiğini anlayabiliriz. Horai’nin boynunda Venüs’ü temsil eden mersinden bir çelenk asılı iken gövdesinde ise yine Venüs’ün simgesi güllerden bir kemer yer almaktadır. Pelerinin üzerindeki ilk bahar çiçeklerinin son derece ayrıntılı ve ince bir işçilikle resmedildiği dikkat çekiyor. Bir yandan rüzgarların Venüs’ün üstüne güller dökmeye çalıştığını görebiliyoruz. Gül, aynı zamanda deniz kabuğu, kuğu ve güvercin gibi Venüs‘ün de simgesidir. Sol tarafta yer alan batı rüzgarı tanrısı Zephyr ve ona sarılmış olan Chloris estirdikleri batı rüzgarı ile Venüs’ün su üstünde yol almasını sağlıyor.
SANDRO BOTTICELLI
‘Küçük Fıçı’ lakabıyla anılan ünlü İtalyan ressam Botticelli, Fra Lippo Lippi’nin yanında resim ve geometri dersleri aldı. Yeteneği sayesinde, 1480’de, Sistina Şapeli’nde, kendi fresklerini çizmeye başladı. İlk çalışmalarında dinsel, mitolojik ve alegorik etki görülse de, Botticelli, aslında güzelliğe tutkun bir sanatçı olarak ön plana çıktı. Döneminin sanatçılarından, tablolarındaki zengin ayrıntıları, uzun boylu ve ciddi insan ifadeleri ile fark yaratmayı başardı. Yaptığı ‘Venüs’ün Doğuşu’ adlı eseriyle, kariyerinde üst basamaklara tırmandı.
Resim sadece Klasik Yunan’a ait hikâyeyi anlatmaz. Ressam bu eserini yaparken Rönesans döneminde yaygın olan Pagan inanışı ve Hristiyanlığı bir araya getiren bir sentez yaratma amacındadır. Venüs’ü konu alan bu eserin bir dini amaç içerdiğini görebiliriz. Resmin genelinde bir ilahi altın rengi ışığın hakimiyeti göze çarpar. Bu ışığı portakal ağacında, deniz kabuğunda ve giysilerin üzerinde görebiliriz. Portakal Hristiyan ikonografisinde temizlik ve masumiyeti temsil eder. Botticelli, figürler ve güzelliğin ön plana çıkarılması üzerinde durmuştur. Bunu tanrıçanın imkansız uzunluktaki boynundan ve sol omzundaki anatomik dışı açıdan anlamak mümkün. Tanrıçanın göbek deliğinin yeri de olması gereken yerde değil… Uzun boynu, düşük ve biçimsiz omuzları ve gövdesiyle gerçek boyutlarından uzak, ancak zamanının güzellik algısına uyan biçimde resmedilen Venüs’ün yüzü, bugün hala ‘güzel kadın hatları’nın örneğidir. Ressamın Lorenzo de Medici‘nin siparişi üzerine Angelo Poliziano‘nun şiirinden ilham alarak yaptığı ve orijinal ismi “Nascita di Venere” olan bu resim, Floransa’daki Uffizi Müzesi’nde sergilenmekte. Ekim - 2017
SA N AT RÖNESANS Rönesans, sözlük anlamı “yeniden doğuş” olan bir sözcüktür. Köklerini İtalya’dan alan ve on dördüncü yüzyıl ile on yedinci yüzyıl arasındaki zaman dilimini kapsayan bu dönem, modern tarihe doğru bir sıçrama tahtası olarak değerlendirilir. Rönesans şu temel anlayışlara dayanıyordu; *Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir, ** İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir, *** İnsanın sürekli faal olması şerefli bir şeydir. **** Gerçek güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, başka dünyaları düşünmenin hiçbir anlamı yoktur anlayışı hakimdir. Rönesans; Floransa, Venedik, İngiltere, Portekiz, Hollanda gibi küçük kent-devletlerinde ya da metropollerde doğmuştur. Tarihçiler Rönesans’ı ortaçağın dinsel, dogmatik düşünce biçimlerine tepki olarak gelişen; insan ve dünya konusunda yeni düşünceler ileri süren; özgür ve eleştirel bir düşünce sistemine bağlanmayı amaçlayan hareket olarak değerlendirirler. Dinsel otoritenin zayıflamasına paralel olarak rönesansta felsefe, kendini bağımsızlaştırmaya başlamıştır; bunu da deneyi ve akılı öne çıkararak yapmaya çalışmıştır. Böylece ortaçağdaki kapalı düşünce biçimi açılmaya ve parçalı bir görünümle çoğullaşmaya başlamıştır. Rönesans dönemi ressamları da bütün bu tarihsel değişimde yerlerini aldılar ve insanlığın kültür mirasına unutulmaz eserler bıraktılar. 51
TEKNOLOJİ Öne çıkan özelliklerden birisi de akıllı telefon ekranlarının hasar görmesinden muzdarip kullanıcıları çok sevindirecek. Her iki model de suya karşı dayanıklılık, baskı şiddetini algılayabilen kenar çerçeveleri ve her zaman açık ekran gibi özelliklere sahip Gorilla Glass 5 ile korunacak.
Emrah Önder
İşte karşınızda Google Pixel 2
G
eçtiğimiz ay iPhone X ve 8 modelleriyle mobil cihaz piyasasını sallayan Apple’ın ardından Google’ın merakla beklenen cevabı gecikmedi. Şirket, geçtiğimiz haftalarda San Francisco’da düzenlediği etkinlikle yeni amiral gemisi Pixel 2 ailesini tanıttı. İlk Pixel modeli gibi 5 inçlik Full HD AMOLED ekranı oldukça kalın ekran çerçeveler ile çevrelenen Pixel 2’nin aksine Pixel 2 Plus, yeni iPhone modellerindeki gibi çerçevesiz tasarlanmış 6 inçlik P-OLED bir ekrana sahip olacak.
40 tercüman her zaman yanınızda
P
ixel 2 ailesinin tanıtıldığı Google’ın donanım etkinliğinde bir şaşırtıcı ürün daha görücüye çıktı: Pixel Buds Apple’ın AirPods’u anımsatan bluetooth kulaklıkların en önemli özelliği ise istenildiği zaman, anlık olarak konuşmaları istediğiniz ile çeviriyor olması. Google Assistant
Pixel 2 modeli mavi, siyah ve beyaz olmak üzere 3 farklı renk seçeneğine sahipken, Pixel 2 XL ise siyah ve siyah/beyaz olmak üzere iki farklı renk seçeneğine sahip. Her iki model de gücünü Qualcomm Snapdragon 835 işlemcisinden alıyor. Bellek miktarları standart 4 GB RAM olarak konumlanırken 64/128 GB dahili depolama seçeneklerinden birini seçmek mümkün. Şirket, yeni seriyle beraber kamera konusunda rakiplerine fark atmayı kafasına koymuş gibi görünüyor. Tercih edilen 12.2 megapiksellik ana kamera ve 8 megapiksellik ön kamera sayesinde Pixel 2 ailesi, önde gelen bağımsız görsel kalite kıyaslama ve değerlendirme testlerinden olan DxOMark mobil kamera testinden 98 puan almayı başardı. Bu puan, kamerayı renk, kontrast, flash ve zoom yetenekleri gibi birçok kriter üzerinden ayrıntılı yapılan testlerin toplam sonucu olarak veriliyor. Aldığı yüksek skorla listede birincilik kürsüsüne
ve Google Translate servislerini kullanarak konuşan kişinin cümlesini bitirmesinin 1-2 saniye kadar ardından çeviriyi yapan kulaklık şu an için Türkçe’nin de aralarında olduğu 40 dil arasında çeviri yapabiliyor. Etkinlik sırasında İngilizce’den İsveççe’ye sorunsuz çevirini yapan kulaklık sayesinde deyim yerindeyse 40 hatta daha fazla tercümanı yanınızda taşıyıp dünyadaki birçok insanı rahatlıkla anlayabiliyor olacağız. Çevirilerin yapılabilmesi için aktif internet bağlantısı olan bir telefonla eşlenmiş olması gereken cihazın ABD satış fiyatı 159 dolar olarak belirlenmiş. Yıllardır izlediğimiz bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi gelen bu inanılmaz ürün dünya barışına katkı
52
Ekim- 2017
yerleşen Pixel 2 ailesini, 94 puan alan iPhone 8 Plus ve Samsung Galaxy Note 8 takip ediyor. USB Type-C bağlantısına sahip olan cihazlarda kulaklık girişi bulunmazken, ikisinde de hızlı şarj kullanılıyor. ABD’de Pixel 2 modeli 649, Pixel 2 XL modeli ise 849 dolardan başlayan fiyatlarla satışa sunulacak cihazların, Türkiye pazarında ne zaman yerini alacağı ise halen merak konusu. Son bir ayrıntı olarak belirtmekte fayda var. Çıkardığı telefonları bugüne kadar LG, Samsung gibi farklı üreticilere emanet eden Google, artık bu işi kendi üstlenmeye karar vermiş görünüyor. Bir zamanlar her on telefondan birini üreten efsanevi Tayvanlı üretici HTC’nin akıllı telefon birimini yakın zamanda satın alan firma, yeni telefonu da bu birim üzerinden kendisi geliştirdi ve üretimini de artık kendisini yapıyor olacak.
sağlar mı bilemem ama yabancı dil nedeniyle seyahat edemeyenlerin ya da aynı dili konuşmadan da anlaşmak isteyenlerin işine çok yarayacağı kesin. Son gelişmeler gösteriyor ki yapay zeka, robotlar, giyilebilir teknolojiler vs bilim kurguyu artık gerçek dünyamıza daha çok taşıyor olacak. Eskiden daha basit konular vardı mesela; “iPhone mu daha iyi, android mi?” “Mac mi, PC mi?” gibi gibi. Ama artık önümüzde teknoloji savaşları Google, Amazon ve Apple üçgeninde dönecek, bir yandan inanılmaz teknolojik oyuncaklar ya da hizmetlere kavuşurken, bir yandan da yaşam tarzımız geri dönülmeyecek şekilde değişecek, bazen gelişecek, bazen kötüleşecek…
TEKNOLOJİ
www.mavisehirdergisi.com
değiştirmesi esasına dayalı. Örnek vermek gerekirse dövme sahibi susuz kaldığında yoğun bir yeşil rengini alan akıllı dövme, vücuttaki şeker seviyesi yükseldiğinde ise yeşilden kahverengine dönüyor. Böylece özellikle şeker hastalarının durumlarını hızlıca takip etmelerine yardımcı oluyor. Dövmelerin hepsi geçici özellikte, böylece istenildiği zaman çıkarılabiliniyor.
Dövmeler de akıllanıyor
Ö
nce telefonlarımız akıllandı, ardından giysiler, saatler, ayakkabılar. Şimdi sırada dövmeler var. Amerikan MIT ve Harvard’a bağlı çalışan araştırmacılar tarafından geliştirilip geçtiğimiz günlerde duyurulan akıllı dövme teknolojisi
sayesinde herhangi bir bağlantı ya da enerjiye ihtiyaç duymadan sağlık takibi yapmak mümkün olacak. Geliştirilen teknoloji dövme mürekkebinin vücuttaki değişimlere göre tepki göstererek renk
İnanıyorum ki yakın bir gelecekte bu tarz takipler için kullanılan ağır, hantal makinalar tarih olup, hepimiz kolumuzdaki ufak bir dövmeden her türlü veriyi kolaylıkla takip edebilir olacağız ve belki beklemedik kayıpların ya da hastalıkların önüne çekebileceğiz.
2018 sürücüsüz araç için milat mı?
T
rafik çilesi çekenler için en büyük hayallerden biri şüphesiz kendi kendine giden (tam otonom) bir otomobilde arka koltuğa uzanıp yolu tamamlamaktır. Trafik sorunun temelini de insan hataları ve kural tanımazlıklarının yarattığı düşünülürse, yollarda sadece kendi kendine giden, diğer araç ve yol cihazlarıyla uyumlu hareket eden araçların olması da trafik sorununu kökten çözecektir.
General Motors (GM)’un tam otonom araçları (1 yıldan) çok kısa bir süre sonra satışa sunulabileceğini iddia eden bilgilendirme raporu bomba etkisi yarattı. Haberle beraber GM hisseleri adeta zıpladı. Lache’nin ayrıca 210 bin kilometreye kadar ömürlerinin olacağını söylediği elektrikli araçlar, GM üst düzey
yöneticilerine göre ise 400 bin ile 1 milyon kilometreye kadar çıkabilecek. Umarım söylentiler doğrudur ve en kısa zamanda otonom araçları yollarda görür, saygısız, bencil ve kural tanımaz sürücüler nedeniyle kaybedilen hayatlardan ve zamanlardan eski, kötü birer anı olarak bahsederiz torunlarımıza…
Bu hayal için tüm üreticiler açık ya da gizli harıl harıl çalışadursun, tam anlamıyla ticarileşmiş bir otonom araç henüz dünya yollarına çıkmış değil. Google’ın sürücüsüz otomobilleri henüz test aşamasında, Tesla’nın ise hala bir insan sürücüye ihtiyaç duyması göz önüne alındığında beklentiler henüz yüksek değil. Bu gelişmeler bir yanda dursun, bu ay başında Deutsche Bank analisti Rod Lache, müşterilerine gönderdiği Ekim - 2017
53
Ferdi kaza sigortasının bize sağladıkları teminatlardan bahsedecek olursak;
Ayşe Şişik Sigorta Danışmanı ayse@kavramsigorta.com.tr
FERDİ KAZA SİGORTASI NEDİR?
H
epimiz her zaman sağlıklı ve güven dolu bir hayat yaşamak istiyoruz. Bunu sadece kendimiz için değil ailelerimiz, sevdiklerimiz için de istiyoruz. Onların güvende olmalarını sağlayabilmek adına elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Fakat hayat bize yaşattığı güzel anlar kadar kötü sürprizler de sunabiliyor. İrademiz dışında ani ve beklenmedik kazalarla karşı karşıya kalınabilir. Tehlikeli durumların oluşabileceği bu gibi riskler karşısında yaşayacağımız üzüntünün yanı sıra, yaraları sarmak için yapmamız gerekecek yüksek masrafları karşılamaya gücümüz yetmeyebilir ya da bizi zora sokabilir. Maddi ve manevi olarak bizi etkileyebilecek risklerin ortaya çıkaracağı zararlardan korunabilmek adına bir takım önlemler almak isteriz. Bu tedbirlerden biri de hem kendimizi hem de sevdiklerimizi koruyabilmek adına satın alabileceğimiz ferdi kaza sigortalarıdır. 54
Vefat Yolda yürürken, araç içerisinde seyahat halindeyken veya herhangi bir farklı zamanda meydana gelecek kazanın sonucu oldukça kötü olabilir ve hatta ve yaşam kaybı gerçekleşebilir. Bu durumda kişinin vefat etmesi nedeniyle geride kalanlar maddi kayba da uğrayacaklardır. Ferdi kaza sigortalarının sağladığı vefat tazminatı ile geride kalan aile bireylerinin, yasal mirasçılarının veya poliçede özellikli belirlediği kişilerin hayat standartlarının düşürülmeden devam etmesi sağlanır. Bu tazminat poliçede belirlenen teminat ile sınırlı olup sigortalı ve acente tarafından karşılıklı konuşularak belirlenir. Sürekli sakatlık teminatı Yaşadığımız talihsiz kaza sonucu öncelikle bir tedavi süreci başlar. Uygulanan tedavi tamamlandıktan sonra vücudumuzda kalıcı hasarların oluşması halinde devamlı maluliyet (sürekli bir sakatlık) oluşması durumunda poliçede belirlenen limitler çerçevesinde sigorta şirketinden tarafımıza bir ödeme yapılır. Yapılacak olan bu ödeme devamlı maluliyetin önem ve oranına göre değişiklik gösterir. Ayrıca kaza tarihinden itibaren 2 sene içerisinde sürekli sakatlığa maruz kalması veya kazadan hemen sonra bu durumun tespiti gerekir. Tedavi masrafları teminatı Kaza sonrası hastane giderleri, doktor ücreti, röntgen, ilaç ücreti gibi (nakil ücretleri hariç) tüm tıbbı ihtiyaçlar poliçede bulunan tedavi teminatından talep edilir. Tedavi teminatının poliçedeki limiti, sürekli sakatlık ve vefat teminatı bedellerinin % 10’u kadardır ve bu oranı aşamaz. İş göremezlik teminatı Geçirdiğimiz kaza sonrasında iyileşene kadar işimize devam edemeyebiliriz. İşe gidemediğimiz günlerde, çalışamadığımız her gün Ekim- 2017
için poliçede belirtilen teminatlar dahilinde tazminat ödemesi yapılır. Bu teminatı isteğe bağlı olarak poliçeye ekletebiliriz. Ayrıca poliçe içerisinde yer almayan fakat ek ücret ödeyerek sahip olabileceğimiz aşağıdaki riskleri de poliçemiz içerisine dahil edebiliriz. Motorsiklet ve bisiklet kullanma esnasında geçirebileceğimiz kazalar, Deprem, Sel, heyelan ve yanardağ püskürmeleri sonucunda oluşabilecek kazalar, Spor yaparken geçirilen kazalar (sporu meslek olarak yapanlar hariç) Ferdi kaza poliçesinin primi, sigortalanacak kişinin yaş ve meslek özellikleri göz önünde tutularak belirlenir. 16 yaşından küçükler ile genel uygulamada 65 yaşında büyüklere poliçe yapılamamaktadır. Ödenecek tazminat tutar limitleri de sigortalının ihtiyaç durumu göz önüne alınarak sigorta acentesinin de doğru yönlendirmesi ile birlikte karşılıklı belirlenir. Başımıza gelebilecek risklerin oluşturacağı mali yükü büyük bir ölçüde azaltan bu poliçeler oldukça düşük primlere yapılmaktadır. Kazasız ve sağlıklı günler dilerim.
Model: F5SR Kabuk: Sert integral plastik Hız: 22 km/s Güç: 4.5 kw / 745 N Menzil: 70 dk. Ağırlık: 35 kg Hız ayarı: 7 kademe Enerji: 2.0kWh; 48 V; 42 Ah Dalış derinliği: 2,5m - 40m Ölçüler: 1152mm X 507mm X 372mm
SEABOB F5 SR Dizginlenemeyen yoğun güç
SEABOB F5 S en yüksek performanslı su aracıdır. Yalnızca 35kg ağırlığındaki bu araç, su üstünde mükemmel kullanım özelliklerine sahiptir. Sürüş performansı benzersizdir. SEABOB F5 S, sahip olduğu 680 newton itme kuvveti ile göz kamaştırır. E-Jet Power System, 6 vites seviyesinde kontrol imkanı sunar. SEAFOB F5 S, bu vitesler sayesinde düşük viteste sakin bir sürüş yaparak su üzerinde kaymanıza ya da yüksek hızda daha agresif bir sürüş yaparak 6. vitese kadar çıkmanıza izin verir. Son derece sportif bir karaktere sahip bu su aracı, olağan dışı dinamikliği ile ön plana çıkar. Sportif görünümü, krom ağırlıklı tasarım unsurları ile vurgulanır. SEABOB F5 S denizdeyken kendini evinde hisseder. Yüksek manevra kabiliyeti, büyük havuzlarda da kullanılmasına olanak sağlar.
0(232) 330 0500 - 0(555) 503 92 58 - 0(549) 501 88 32
DERGİ İNDEKSİ
Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir.
Baba Fingo - Hamburger ve Pizza 0(232) 330 7262 6497 Sk. 8/A Atakent - Mavişehir (Karşıyaka Göz Hast. sokağı)
Düş Mucitleri Aydınlıkevler Mah.6782 Sok. No:46 Evka2 Çiğli 0232 370 35 15
B&MUPPET Cemal Gürsel Caddesi No:472/1 Bostanlı İzmir Rezervasyon: 0537 253 46 97 0532 242 43 75
Lugo Kids www.lugokids.com
MaviBahçe - AVM www.mavibahce.com.tr Mini Haus Anaokulu 6782 Sok. No:27 Aydınlıkevler Mah. Çiğli 0232 370 07 01 Mini Haus Baby 0232 336 87 77
MakroYapı - İç Mimari Tasarım 0 (232) 329 80 29 - 329 90 29 İstasyonaltı, Semra Aksu Cd No:6 35630 Çiğli / İzmir
Burger Republic Adres: Caher Dudayev Blv. No: 120/A Atakent - Karşıyaka Tel: 0232 290 20 20
Uluoğlu Caher Dudayev Blv. No:93/A Atakent Tel: 0232 336 35 27
EVLERE SERVİS RESTORAN VE CAFELER
ŞEHİR REHBERİ LÜZUMLU TELEFONLAR Alo Trafik Ambulans Bilinmeyen Numaralar Elektrik Arıza İtfaiye İzsu Arıza Polis İmdat Sahil güvenlik Telefon Arıza Uyandırma
15 4 112 118 18 6 1 10 185 155 15 8 121 135
HASTANELER VE POLİKLİNİKLER Başkent Üni. Zübeyde Hanım Hast. İkinci Yaşam Diyaliz Merkezi Karşıyaka Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Karşıyaka Devlet Hastanesi İzmir Üniversitesi Hastanesi Özel Egem Fizik Tedavi Dal Merkezi Özel Kardiya Kardiyoloji Dal Merkezi Özel Karşıyaka Göz Hastanesi Özel Zübeyde Hanım Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Ege Üniversitesi Hastanesi 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi Central Hospital El ve Mikrocerrahi Hastanesi (EMOT) Kent Hastanesi Özel Altınordu Hastanesi Özel Çınarlı Kadın Doğum Hastanesi Egeria Çocuk Sağlığı Park Tıp Merkezi Kızılay
VETERİNER KLİNİKLERİ Pet-Vet Mavişehir Veteriner Kliniği Atakent Veteriner Kliniği Bostanlı Veteriner Polikliniği
YARDIM
Kardelen Çilingir Karşıyaka Güvenlik DGS Alarm ve Güvenlik Sistemleri Çilingir Bay Adem
DİŞ POLİKLİNİKLERİ Asude Polat
241 10 00 382 06 07 444 35 43 366 88 88 399 50 50 367 70 70 336 35 35 362 54 54 366 22 77 483 14 14 444 13 43 412 22 22 341 67 67 441 01 21 444 53 68 464 24 00 462 27 27 433 00 84 367 22 22 421 47 90
368 96 66 337 02 08 336 44 89 330 55 16
441 92 16 381 28 22 376 14 96 337 21 36 0539 235 25 87
Red Dragon - Uzak Doğu mutfağı Mc Donald’s Nane Lezzet Atölyesi Tarihi Bafra Pidecisi Doritali Pizzeria Elti’s Cafe Edem Çıtır Waffle
483 00 79 444 62 62 833 33 40 336 72 64 502 12 32 330 20 88 330 10 13
MARKET ve ŞARKÜTERİ Ömerağa Tire Market Şarküteri
368 11 24 290 06 22
SOSYAL KULÜPLER VE DERNEKLER Karşıyaka Briç Derneği 368 73 08 Dance Castle Gençlik ve Spor Derneği 369 02 65 Karşıyaka Spor Kulübü 368 69 95 Bostanlıspor Gençlik SK Derneği 0544 735 19 12 483 22 42 İzmir Dağcılık Kulübü Ege Açık Deniz Yat Kulubü 745 81 00 İzmir Fotoğraf Sanatları Derneği 464 32 12 BESİAD 330 90 01 Mavişehir TSM Platformu Derneği 0532 788 93 33 Mavişehir Tenis Atölyesi 0505 580 00 25
ÜNİVERSİTELER
Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Özel İzmir Ekonomi Üniversitesi Özel Gediz Üniversitesi Özel İzmir Üniversitesi Özel Yaşar Üniversitesi Özel Şifa Üniversitesi
TİYATROLAR
Karşıyaka Oda Tiyatrosu İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Mavi Tiyatro Konak Sahnesi Bornova Sahnesi Ege Sanat Merkezi Hamle Tiyatrosu Tansaş Çocuk Tiyatrosu Pınar Çocuk Tiyatrosu Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu
311 10 10 412 12 12 750 60 00 329 35 35 279 2525 355 00 00 246 49 49 411 50 00 308 00 00
369 64 87 368 22 39 445 00 71 483 50 35 343 04 33 381 64 06 484 44 70 484 48 28 463 15 15 362 61 61
RESTORAN VE CAFELER Red Dragon Servet’in Yeri Mc Donald’s Borga Çiğ Börek Filos Atölye Tat Karşıyaka Ocakbaşı Grano Pizzaria Doritali Pizzeria
483 00 79 362 51 51 444 62 62 330 24 12 362 48 84 336 30 60 330 14 44 330 72 62 502 12 32
TAKSİ DURAKLARI Atakent Bostanlı Birlik Bostanlı Köprü Mavişehir Etap Karşıyaka Merkez Umut Taksi Mavişehir Taksi
OTOBÜS ŞİRKETLERİ Ulusoy Turizm Kamil Koç Turizm Pamukkale Turizm Varan Turizm Metro Turizm
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Bülent Ecevit Kültür Merkezi Atatürk Kültür Merkezi Sabancı Kültür Merkezi Alman Kültür Merkezi İZFAŞ Sanat Galerisi İtalyan Kültür Merkezi Fransız Kültür Merkezi Ziya Gökalp Kültür Merkezi
350 10 77 362 28 28 362 80 00 324 01 00 381 37 15 330 17 92 324 08 82
362 41 53 330 22 30 330 52 01 362 19 92 362 00 52
369 27 90 368 22 39 361 06 23 483 85 20 446 06 64 489 56 87 482 12 70 421 52 42 466 00 13 366 44 59
MAVİŞEHİR SİTE YÖNETİMLERİ 1. Etap Yönetim 2. Etap Yönetim Albatros Yönetim Soyak A Bölgesi Soyak B Bölgesi
Listede yer almak istiyorsanız lütfen 0(549) 323 30 31 numaralı telefonu arayınız veya
56 bilgi@mavisehirdergisi.com adresine iletişim bilgilerinizin bulunduğu e-posta gönderiniz.
324 10 12 324 10 14 324 25 26 324 60 93 324 55 70
Hayallerinize hizmet ediyoruz. JETS ESTATE İLE Satılık ve Kiralık Gayrimenkulleriniz onu hayal edenlere ulaşsın. 0(232) 330 0 500 0(549) 501 88 32
www.jets.estate • 0(232) 330 0 500
MAKROYAPI’dan Foça’da muhtesem proje... Foça taşından yapılmış Dublex ve Triplex lüks villalar, doğa ile başbaşa olmak isteyenleri davet ediyor.
Tasarım Ofisi: Tel : 0232 3298029 - 0232 329 9029 www.makroyapitasarim.com
Merkez: Tel: 0232 329 7900 (pbx 4 hat) Faks: 0232 833 3323 www.makroyapi.com.tr
www.focaterrace.com