MAVİŞEHİR DERGİSİ MART 2020

Page 1

Mart 2020 Yıl.7 Sayı.72

35.00

Genel kültür,

TUĞBA ÖZAY İsmail Gökgez’in özel röportajı

Bağışıklığı güçlendirmek için

nasıl beslenmeliyiz? Dyt. Büşra Donat Ergin

ERKEKLERE ÖZEL CİLT BAKIMI VE MAKYAJ TÜYOLARI TOLGA AYBAKAN

EVDE AİLECEK YAPILACAK EĞLENCELİ AKTİVİTELER

İKİNCİ AJDA OLACAĞIM



Mavişehir Dergisi; Duygu Attila Reklam Tasarım Hizmetleri’ne aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

İmtiyaz Sahibi (Sorumlu)

Duygu Attila

Genel Yayın Yönetmeni

Aras Attila

aras@kabinekibi.com.tr Reklam ve İletişim kurumsal@mavisehirdergisi.com Görsel Yönetmen / Editör Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu

Duygu Attila

Hukuk Danışmanı

Av. Kemal Buğday Reklam Rezervasyon / Bilgi

0(549) 323 3031 - 0(549) 501 8832 Yapım ve Tasarım

Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu İstanbul Temsilcisi

Süheyl Atay RUNLTD Yayın Türü

Yerel - süreli - aylık Yönetim Yeri Yalı Mh. 6404 Sk. No.15 D:1 Karşıyaka / İZMİR Web Sitesi

www.mavisehirdergisi.com

ÖNSÖZ

Kuşkusuz ki hepimizin tedirgin olduğu, gündelik hayatımızı, alışkanlıklarımızı ve tüm planlarımızı etkileyen bir Korona Virüs salgını var. Salgın ile ilgili sosyal medyada komplo teorilerinden, korunma yöntemlerine kadar birçok içerik dolaşıyor. Elbette bilgi almak ve fikir edinmek için takip etmek gerekli… Ancak bu psikolojik durumdan istifade edip insanların duyguları ile oynayan; yanlış içerikler, gerçeği yansıtmayan ama gerçekmiş gibi algı uyandıran paylaşımlar yapan sayısız da karakteri bozuk insan dolu. Şakalar, espriler, komiklikler yapan yapana. Elbette moralimizi yüksek tutup vücut direncimizi de korumalıyız ama bu durum komiklikler yapılmaması gerektiği kadar ciddi. Komplo olduğunu, çok kişiyi öldüreceğini, medyanın abartısı olduğunu, bizi etkilemeyeceğini, gargara yapınca geçeceğini, evden çıkmamak gerektiğini, erzak stoğu yapmak gerektiğini düşünebilirsiniz. YA ÖYLE DEĞİLSE? O yüzden gerçek olan bir şey var ki o da kendi ailenizi düşündüğünüz kadar toplumu da düşünmeniz gerektiği. Etrafta bir sürü, her şeyi çok bildiğini sanan cahil dolu. Üzgünüm ama bu benim en yakın çevremde bile var… Kimin bu dünyada ne için hayatta kalmak zorunda olduğunu önemsemek zorundasınız. Kimin ne için gerçekten endişelendiğini, kimi kaybetmemek istediğini önemsemek zorundasınız. Mart ayında dünya için önemli dönüm noktaları olan; tüm emekçi kadınların kadınlar gününü kutluyor ve Çanakkale Zaferi’ndeki tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Hepimize sağlıklı ve güzel günler dilerim.

Baskı:

aras@kabinekibi.com.tr Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar Uğur Oral İsmail Barış Özpazarcık Arzu Özpazarcık Serdar Sütcü Özgür Şişik Melike Baykara Birinci Tolga Aybakan İsmail Gökgez

facebook.com/mavisehir.dergisi twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi

• • • • •

İÇİNDEKİLER

Bakımlı olmanın cinsiyeti yoktur (26-27) Tuğba Özay ile özel röportaj (28-33) Modada bahar coşkusu (48-49) Lezzet & Tarif (54-55) Köşe Yazıları

Özgür Şişik - Serdar Sütcü Uğur Oral - İsmail Barış Özpazarcık

w. i w w .c o m er g uu i e - D a s i s n i z ın d i z . r gi a t in D e f o r m b il ir s a uy ok

MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişinin posta kutusuna ücretsiz ulaşıyor. Ayrıca her ay EgePark AVM’deki standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz.


Yasin Gıyasi KALE

Ekibimizi tanımanız ve gayrimenkulünüzü değerinde satmanız için sizi ofisimize bekliyoruz.

Mavişehir’in en ayrıcalıklı lüks konutlarını portföyünde bulunduran TURYAP Mavişehir ile hemen iletişime geçmelisiniz... Turyap’ın bölgesinde en başarılı yöneticisi Yasin Gıyasi KALE; Gayrimenkulün alıcısına en hızlı şekilde ulaşarak sektörde gerçekten büyük bir başarı elde ettik ve yaptıklarımızla sektöre öncülük ediyoruz, bu da bize güveni arttırıyor... Bu güven; bizim gayrimenkulü gerçekten doğru değerlerde alıcısıyla buluşturmamıza olanak sağlıyor. Gayrimenkul alacak kişi için en önemli şey nedir diye sorarsanız direkt bunu söyleyebilirim...

TURYAP güvencesi bunu sağlıyor. Şükürler olsun ki alıcılar da satıcılar da bizim vizyonumuza, tecrübemize ve bilgimize inanıyorlar. TURYAP gibi kurumsal, denetimi kuvvetli bir marka olmamızla da bu güven pekişiyor.

1985 yılından bugüne güvenle...

1985 yılında tamamen yerli sermaye ile İstanbul Şişli’de yönetim kurulu başkanı Azmi Sarıbay tarafından kurulan Turyap, sonrasında Türkiye’nin her bölgesinde açılan bayilikler ile gayrimenkul sektörünün en köklü ve yaygın organizasyonu haline gelmiştir. Üçyüzü aşkın yurtiçi ve yurtdışı temsilciliği ile ikibini aşkın çalışanıyla Türkiye’nin en büyük ve en köklü gayrimenkul pazarlama zinciri olmuştur.

0(232) 362 80 90

Gayrimenkulünüz için sizi kim temsil etmeli?

Öncelikle gayrimenkul sektöründe güven ve bu güvene bağlı olarak gayrimenkul danışmanınızın kurumsal bir kontrol mekanizmasına ihtiyacı olduğunu unutmayın. TURYAP kurumsallığı; güvene dayalı şeffaf sistemi ile ilk portföy görüşmesinden tapu işlemine, hatta tapudan sonraki sürece kadar sizi iyi temsil edecek profesyoneller yetiştirir. Doğru yatırım ve iletişim kanalları ile sizi istediğiniz neticeye hızlı bir şekilde ulaştırır. Bizi daha iyi anlamak ve tanımak için ofisimizde sizi ağırlamaktan kıvanç duyarız.


Mavişehir’in EN ÖZEL VİLLALARI VİLLALARI 550 m2 Kullanım Alanı Villaya ait Kapalı Garaj 109 m2 Salon 36 m2 mutfak 32 m2 Kış Bahçesi 68 m2 Teras - 5 Banyo

E M AV İ Ş

H İ R ’d

en

7/24 Özel Güvenliği ve resepsiyon hizmeti ile ailecek huzurla yaşayabileceğiniz hayallerin ötesinde bir yaşam tarzı sizi bekliyor... Yüzme havuzu, yürüyüş alanı, çocuk oyun alanı, vale hizmeti sunulan yaşam alanınızda denizle iç içe bir yaşamın tadını çıkarabilirsiniz. Katal İnşaat’ın tüm deneyimini ve hayalini yansıttığı Katal Portmarin projesini mutlaka görmelisiniz. Ayrıca projede Villa, Bahçe Terası, 3+1, 4+1 ve son kat 360 m2 net Penthause Daire seçeneklerimiz de yeni sahiplerini bekliyor.

Daire ve villaları görmek için lütfen randevu talep ediniz. Zarif komşularınız flamingoları evinizin önünde, güneşin batışını terasınızda karşılamak size iyi gelecek.


BOSTANLI YILLAR SOKAĞINDA EŞSİZ BİR EV

TÜM KÖRFEZİ

PANORAMİK SEYRE DALACAKSINIZ 375 m2 Kullanım Alanı 5+1 Dublex 41.5 m2 Ön Teras 74 m2 Salon ve Mutfak Her Odada Giyinme Odası Jakuzili Ebeveyn Odası 4 Banyo - 2 teras 2 Balkon

M AV İ Ş

EHİR’

den

A+ malzeme kalitesi ve işçilikle dizayn edilen eviniz, 7/24 Aktif kamera sistemi ile güvenlik sağlamaktadır. Daire tek araçlık otoparkı, spor odası, bina girişinde güvenliği, panoramik körfez manzarası ile Bostanlı’nın en merkezi konumundadır. Vapur iskelesi, tramvay, otobüs ve taksi durakları 1-2 dakikalık yürüme mesafesindedir. Körfez manzarasına karşı uyanıp, gün batımında terasınızdaki hazır ve özel barbekünüzde akşam yemeği keyfi sizi bekliyor.

BOSTANLI’nın EN İYİ DAİRESİNE SAHİP OLMAYA HAZIR MISINIZ? Daireyi görmek için lütfen randevu talep ediniz.

FIRAT BEYAZIT İNŞAAT A.Ş. Seray Apartmanı Kentsel Dönüşüm Projesi

0(232) 362 80 90


Yasin Gıyasi KALE

ATILGAN Royal ÖN SIRA VİLLA 260 m2 net Kullanım Alanı Villaya ait 3 araçlık Kapalı Garaj Villaya ait yüzme havuzu 61.27 m2 Salon 14 m2 Kapalı Kış Bahçesi 176 m2 Bahçe 16 m2 Balkon - 5 Banyo

7/24 Özel Güvenliği ve resepsiyon hizmeti ile ailecek huzurla yaşayabileceğiniz hayallerin ötesinde bir yaşam tarzı sizi bekliyor... Yüzme havuzu, yürüyüş alanı, çocuk oyun alanı, vale hizmeti sunulan yaşam alanınızda denizle iç içe bir yaşamın tadını çıkarabilirsiniz.

Villayı görmek için lütfen randevu talep ediniz.

E M AV İ Ş

H İ R ’d

en


M AV İ Ş E H İ R

Gayrimenkulünüz Hızlı ve Değerinde Satılıp Kiralansın İstiyorsanız Doğru Adrestesiniz.

TURYAP MAVİŞEHİR EKİBİ İLE KAZANÇLI BİR KARİYER HEDEFLEYEN PROFESYONELLERLE EKİBİMİZİ GENİŞLETMEYE AÇIĞIZ.

TURYAP MAVİŞEHİR ailesiyle büyük hedefler başarmak isteyenler

0(232) 362 80 90

nolu telefondan iletişime geçebilirler





ÖNCELİĞİMİZ

KADINLAR

MENGERLER EGEMER İZMİR’İN İLK MERCEDES-BENZ YETKİLİ SATIŞ VE SERVİS BAYİİ

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MENGERLER EGEMER Mengerler 1939 yılında kurulmuş köklü bir firmadır. Türkiye’de İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana, Samsun, Kocaeli, Sivas, Tekirdağ ve Milas’ta toplamda 10 tane satış ve servis hizmeti veren bayi ağı bulunuyor. İzmir’in ilk MercedesBenz yetkili satış ve servis bayisi Mengerler Egemer olarak 1968 yılından bu yana hizmet vermekteyiz. Çağımızın yeniliklerine ve gelişen teknolojiye ayak uydurarak, her zaman müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı kendine ilke edinmiş bulunmaktadır. Bu amaçla yakın zamanda mevcut konumumuza ek, Gaziemir Akçay Caddesi üzerinde yaklaşık 1 km mesafede Premium konseptli otomobil satış ve servis hizmeti verecek bir şubemiz daha hizmete girecektir.

Elektrikli otomobiller geleceğimiz, Mengerler Egemer olarak bizler de günlük kullanıma uygun elektrikli Smart araçlarımızı bünyemize dahil ettik. Böylece aracınız servisimizde bakımdayken bu deneyimi yaşayabilirsiniz. Üstelik ikame araç hakkı olmasa dahi tüm kadın müşterilerimize elektrikli Smart araçlarımızla bu hakkı sunuyoruz. Bu sayede günlük hayatlarından geri kalmayıp programlarına devam edebiliyorlar. Servisimizde günlük olarak ortalama 30-35 civarında aracı bakıma alabiliyoruz. Araçlarınızın model ve yaş durumuna göre bakım paketlerimizden


Mengerler Egemer olarak bizler de

Elektrikli otomobiller geleceğimiz,

günlük kullanıma uygun elektrikli Smart araçlarımızı bünyemize dahil ettik.

1200 TL BAKIM KAMPANYASI 2014 model ve altı C ve E-Serisi otomobillerde 1.200 TL’den başlayan bakım kampanyasını kaçırmayın! (Yağ filtresi, Hava Filtresi, Motor yağı)

LASTİK KAMPANYASI Lastikleriniz garanti altında. Patlama, darbe, çivi hasarına karşı 24 ay garantili, %20 indirimli yeni lastikleriniz

24 AY GARANTİLİ ve İNDİRİMLİ

yararlanabiliyorsunuz. Servisimizde bekleme salonumuz, kahvaltı ve çay ikramımız bulunuyor. Üst katımızda bulunan bekleme salonumuzda ise televizyon, internet gibi hizmetlerimiz mevcut. Müşterilerimizin diledikleri aracı hayal güçlerine ve zevklerine uygun şekilde tasarlayabilecekleri dijital deneyim alanımız mevcuttur. Servis hizmeti alırken satış danışmanlarımız ile birlikte istediğiniz aracı dijital deneyim alanında tasarlayabilirsiniz.

İKAME ARAÇ HİZMETİ Aracını servisimize bakım veya onarıma getiren müşterilerimizin memnuniyetini ön planda tutarak araç onarım durumuna göre ikame araç tahsis etmekteyiz. Müşteri memnuniyeti adına sağlamış

olduğumuz ikame araç hizmeti dışında, müşterilerimizin önerilerini müşteri ilişkilerine iletmeleri halinde değerlendirmekten memnuniyet duyarız.

HAVAALANI Konumumuz havaalanına çok yakın, müşterilerimiz şehir dışına seyahat ederken araçlarını bakım veya onarım için servimize bırakabiliyorlar. Onlar seyahatlerini tamamlarken, bizler de araçları ile ilgileniyoruz. Hem araçlarının bakımlarını yapmış oluyoruz hem de seyahat dönüşüne kadar ücretsiz otopark hizmetimizden yararlanmış oluyorlar. Çalışma saatlerimiz içinde aracını bize teslim eden müşterilerimiz dilerlerse, hava alanı transferlerini gerçekleştiriyoruz.

BİZİ SOSYAL MEDYA SAYFALARIMIZDAN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ;

mengerler.egemer

mengerleregemer

mengerleregemer

mengerler-egemer

ORİJİNAL DİSK ve BALATA 2017 model ve altı tüm MercedesBenz otomobillerde orijinal disk ve balata değişimlerinde % 15 indirim AVANTAJLI KAMPANYA

AKÜ KAMPANYASI 2017 model ve altı tüm araçlarda Orijinal Aküler % 15 indirimli. Hemen Randevunuzu Alın. AVANTAJLI KAMPANYA

Müşterilerimizin seyahat dönüşü sonrasında, havaalanından şirketimize olan taksi ile transfer ücretini de karşılıyoruz.

Adres: Akçay Caddesi 698 Sok. No:2 / Gaziemir - İzmir Tel: 0232 274 66 66


İHTİYACINIZA VE ZEVKİNİZE UYGUN ÜRÜNLERİ SİZ HAYAL EDİN, 2BHOMESTYLE SİZİN İÇİN YARATSIN 2B Home Style markasının sahibi Tuğba Erkul; kendisini, çalışma hayatını ve kişiye özel tasarladığı şık ürünlerini Mavişehir Dergisi okurları için anlattı...

Markamın kuruluş hikayesine gelirsem eğer; aslında tamamen kendi ihtiyaçlarıma ve zevkime uygun dekoratif ürünler ararken ortaya çıktı diyebilirim. 2019 yılının Temmuz ayında markamı hayata geçirdim.

Sanayici bir baba ve iktisatçı bir annenin kızıyım. Sıcak-soğuk yüksek basınçlı makinalar ve yangın söndürme sistemleri yapan bir aile şirketimiz var, bu yüzden kendimi bildim bileli çalışma hayatının içindeyim. 45 yıllık deneyimimizle AR-GE, üretim, imalat bünyemizde yapılıyor. Çalışma hayatım boyunca mükemmelliyetçiliği, titizliği ve ayrıntıya önem veren duruşumu annem ve babamdan almışımdır...

Minimalist, modern ve kişiye özel dekorasyon ürünlerim ile müşterilerime hizmet vermeye başladım. Ve gördüm ki birçok kişinin klasik ölçüler dışında kendi yaşam alanlarında, kendi verdikleri ölçülerde ve modelde arayışı varmış. Ürün grubumda; saksı çeşitleri, sehpa çeşitleri, bench, TV ünitesi, dresuar gibi bir ev veya ofis ortamında olabilecek mobilyalar var.


Ürünlerimizin temizliği çok kolay, hafif nemli bir bezle silindiğinde leke tutmuyorlar. Aynı zamanda uzun ömürlü olduklarının da altını çizmek isterim. Demir, sac veya ahşap ile birleştirdiğim ürünlerimin sağlam ve güçlü olması, şık tasarımlarıyla da birleştiğinde müşterilerimizden tam not alıyorlar. Her siparişimde ben de en az müşterilerim kadar heyecanlanıyorum ve sonucu bekliyorum. Her ürün imalatının bir aşamasında muhakkak ben de oluyorum; boyama aşamasında, taşlamasında ya da kaynağında... Çünkü işimi gerçekten çok seviyorum. Herkes kendi evinin dekorasyonunu kendi yapmak ister ve mükemmel bir görüntü elde etmek ister. İşte ben bu noktada kişiye özel üretim, modern ve minimalist mobilyalarla müşterilerimin ihtiyaçlarına cevap veriyorum. Gelin hayalinizdeki tarza beraberce konuşarak karar verelim ve evinizde sizin fikirlerinizin sonucunda üretilen mobilyalar yerlerini alsınlar...

Adres: 10001 Sokak No:12 AOSB - Çiğli Tel: 0533 410 89 43 @2bhomestyle


BAHAR AYLARINDA SIK GÖRÜLEN SOLUNUM ALERJİLERİ VE ALERJİ TESTLERİ

A

lerjik hastalıklar çağımızın en sık görülen hastalıklarındandır. Yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren ve bazen hayatı tehdit edebilecek boyutlara ulaşan alerji, vücudumuzun zararlı olmayan, yabancı maddelere karşı verdiği anormal reaksiyondur. Bağışıklık sisteminin görevi, zararlı organizmalar karşı bizi korumak ve savunmaktır. Bağışıklık sistemi alerjen maddelere karşı vücudumuzu savunurken IgE adı verilen özel bir antikor üretmektedir. Kişinin bir maddeye karşı alerjisi var ise, o maddeye maruz kaldığında, kanında IgE yüksek miktarda bulunur. Immünoglobülin E (IgE), alerjeni yok etmek için serbest bırakılır ve alerjik reaksiyonu tetikleyen kimyasalların üretimine neden olur. Bu kimyasallardan birine histamin denir. Histamin, hava yollarındaki kasların ve kan damarlarının duvarlarının daralmasına neden olur. Alerjenler kişiden kişiye farklılık gösterir, polen, çimen, toz,

böcekler, besinler, ilaçlar ve bazen mesleki alerjenler, alerjiye neden olabilmektedir. Alerjik hastalıkların yaygınlaşmasında genetik, çevresel ve sosyoekonomik faktörler etkilidir. Sigara kullanımı, hava kirliliği, kapalı ortamlar, besinlerdeki katkı maddelerinin yaygınlaşması, toplumda alerjik hastalıkların görülme sıklığının artmasına neden olmaktadır. ALERJİ BELİRTİLERİ Alerjik reaksiyonların belirtileri alerjen maddelere göre değişiklik gösterebilir. Şiddeti kişiden kişiye veya alerjen maddeye maruz kalma sıklığı, süresi ve maddenin miktarına göre değişebilir. Solunum sisteminde alerjik reaksiyonlar astım hastalığına neden olabilmektedir. Solunum yollarını etkileyen alerjilerde hapşırma, burun akıntısı veya tıkanıklığı, burunda kaşıntı veya yanma hissi, gözlerde kızarıklık ve sulanma görülebilirken, solunum güçlüğü, kuru öksürük, hırıltılı solunuma neden olabilmektedir.

Yapılan araştırmalar, ciddi alerjik rinit vakalarının, hepatit C, migren ve diyabet gibi hastalıklarla eşdeğer sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Solunum yolu alerjileri, yorgunluk, sinirlilik, nabzın yüksek olması gibi belirtilerde gösterebilirken, astım nedeni ile dudak ve tırnaklarda morarma, konuşma zorluğu, konsantrasyon ve dikkat güçlüğü gibi sorunlara neden olabilir. Çocuk ve gençlerdemevsimsel alerji öğrenme kabiliyetini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. POLEN ALERJİSİ Polen alerjisi bahar aylarında sık görülmektedir. Polenler, bitkileri döllemek için havaya salınan ve rüzgarla etrafa yayılan küçük parçacıklardır. Polen alerjisi, kişinin belli polen türlerinde bulanan bazı proteinlere alerjik tepki göstermesinden kaynaklanır. Polen, nefes yoluyla solunum yollarımıza yerleşir. Buna ek olarak polen cilt, saç ve gözlere yerleşir. Polen alerjisi


çoğunlukla 5-40 yaş grubundaki kişilerde görülür ve bu hastalığa yakalanan insan sayısının giderek arttığı görülmektedir. ALERJİ ETKENİNİN BELİRLENMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR? Alerjik hastalıkların tedavisi ve korunma yollarının başında, alerjen maddeden uzak durmak gelmektedir. Penisilin alerjisi bulunan bir kişi içerisinde bu etken maddenin bulunduğu ilaçları kesinlikle kullanmamalıdır. Bununla birlikte, bazen alerjenlerden tamamen kaçınmak mümkün değildir. Örneğin polen, mevsim boyunca havada sürekli olarak bulunur. Alınacak olan basit önlemler alerji belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olur. Polenlerin yoğun olduğu sabahakşamın erken saatlerinde evin

havalandırılmasından kaçınmak, çamaşırların gündüz saatlerinde dışarıda kurutulmasından kaçınmak, yatmadan önce saçların yıkanması, polen maskesi kullanımı, polen mevsiminde açık havada spor yapmamak, araç ve evdeki klimaların bakımının yapılması, parfüm, sigara gibi irritanlardan uzak kalmak gibi önlemler şikayetlerinizi azaltabilir. SOLUNUM ALERJİSİ PANELİ Alerjen Spesifik IGE astım, alerjik rinit, dermatit ve ürtiker gibi alerjik hastalıkların teşhisinde kullanılan bir testtir. Doktorunuz alerjik hastalıklardan şüphelendiğinde sizden alerjen spesifik IGE testini isteyebilir. Kolunuzdan alınan kan örneği ile test çalışılır.

karşılaşılabilen 35 alerjene karşı (CLA_TOP 35 Allergen), Astım hastalığı olanlarda Solunumsal Alerjenler PHADIATOP paneli (Solunumsal Alerjenler) veya çocuklarda solunumsal ve gıda alerjenlerine karşı bakılan ALATOP (Pediatrik Solunumsal + Gıda Alerjenleri) olarak bakılabilir. Yüksek kaliteli kan testleri cilt alerji testlerine göre oldukça spesifik yöntemlerdir.

Alerji testleri şüpheli tek bir antikora yönelik yapıla bilineceği gibi en sık

Yalı Mah. 6523 Sk. No:32/B Kat:4 D:417 Park Yaşam Ofisleri Mavişehir

Tel: 0232 404 0 555 (Pbx) - Fax: 0232 404 0 557 Merkez: Talatpaşa Bulvarı No: 61 D: 2 Alsancak - İZMİR

Tel: 0 232 422 68 75 (Pbx)

Şube: Mimar Sinan Mah. 1394 Sk. No:15 D:2 Alsancak - İZMİR Tel: 0 232 464 88 88 (Pbx)

www.talatpasatip.com


BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRMEK İÇİN

NASIL BESLENMELIYIZ?

N

e yazık ki son zamanlarda ciddi bir virüs salgını ile karşı karşıyayız. COVID-19 virüsü nedeniyle ortaya çıkan ve kolayca insanlara bulaşan virüs, korona hastalığına sebep oluyor. Bu durumda vücut direncini güçlü tutmak alınabilecek en iyi önlem aslında. Özellikle çevremizde ileri yaşta olanlar, gebe-emziren anneler, kronik hastalığa sahip olan yakınlarımızdan oluşan risk grubundakilere virüsü taşımamak adına önce kendimizi

korumalı, gerekli önlemleri almalıyız. Sık el yıkamak, başkalarıyla temasa geçmemek ilk önlemlerimiz olsa da bununla birlikte iyi beslenmek, A,C ve E vitamininden zengin beslenerek immün sistemi güçlü tutmak enfeksiyöz hastalıkların başlangıcı ve seyri yönünden en iyi şekilde atlatılmasına yardımcı oluyor. Alışverişte yer vereceğimiz; • Turunçgillerden portakal, mandalina, greyfurt ile birlikte,

• Kırmızı meyvelerden çilek, bununla birlikte böğürtlen, frambuaz gibi dondurulmuş orman meyveleri, • Antioksidan yönünden zengin sayılabilen olgunlaşmış veya kararmış muz, elma gibi meyvelerden C vitamini yönünden çokça fayda sağlayabiliriz. Kahvaltılara iyi yıkanmış yeşil biber, limon gibi C vitamininden zengin sebzeleri eklemek bağışıklığın düşmemesi için önemli olacaktır.


Kahvaltıda veya ara öğünlerde özellikle hamilelerde günde iki fincanı geçmeyecek şekilde, doğru süre demlenmiş yeşil çay tüketimi de vücuda antioksidan sağlayacaktır. Ana yemeklerle birlikte iyi yıkanmış havuç- turptan oluşan salatalar A vitamini alımına yardımcı oluyor. Ara öğün olarak beslenme programınızda mutlaka bulunması gereken badem, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlar da E vitamini için en iyi kaynaklar arasında bulunuyor.

Bununla birlikte, sebze ve meyvelerin pişirilmeden, mümkün olduğunca ısıya maruz kalmadan, gerekli ise kısa süre haşlanarak tüketilmesi vitamin kaybının minimum olmasını destekleyecektir. Bir beslenme uzmanına danışarak, dengeli bir beslenme programı ile tüm vitaminlerden maksimum fayda sağlamalısınız. Güçlü bir bağışıklık sistemi için bol su içmek, düzenli, dengeli ve sağlıklı beslenmek önem kazanıyor. Mutlu, güçlü ve sağlıklı günler dileklerimizle.

Salatalarınızı yağlı tohumlar ve nar yardımıyla antioksidandan zengin hale getirebilirsiniz. Ek olarak, C vitamini suda çözünebilirken A ve E vitamininin çözünüp vücut tarafından kullanılabilmesi için yağ şart. Bu sebeple çok düşük kalorili, çok düşük yağlı, sağlıksız diyetleri özellikle bu dönemde denemenizi tavsiye etmiyoruz.

DONAT BESLENME & DİYET DANIŞMANLIĞI Adres: 6523 Sokak No: 32/B Daire: 301 Park Yaşam Ticaret Merkezi, Yalı Mah. Mavişehir / İZMİR Tel: 232 504 48 12 GSM: 505 426 96 36 www.busradonatergin.com instagram: busradonatergin


YAKAMOZ BEAUTY PARK

Scio Terapi; kişinin bilinçaltındaki bioenerjik bilgilere dayanarak, kişinin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal seviyelerdeki analizlerini bilgisayar yazılım programı aracılığı ile yazılı hale getiren ve arkasından okuduğu düşük enerji alanlı bölgeleri normal titreşim seviyesine getirerek düzelten alternatif bir tedavi sistemidir.

VİRÜSLERE VE SALGINLARA KARŞI BAĞIŞIKLIĞINIZI YÜKSEK TUTUN

SCIO TERAPİ İLE TANIŞIN! S on günlerin manşet konusu KORONA VİRÜSÜ... Korona virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, bilim insanlarının zoonotik olarak adlandırdığı durumdur, yani hayvanlardan insanlara bulaşabilirler. Tüm dünyada her yıl farklı türde virüsler konu edilip, eğer kuşlar başlangıç noktası ise ve insana geçiyorsa Kuş Gribi, domuzlardan geçiyorsa Domuz Gribi gibi adlandırılmaktadır. Orjin konu virüs olması ve bulaşması viral olarak yani havada asılı olan virüslerin bağışıklığı zayıf insanlara yerleşerek hasta etmesidir. Corona virüs akciğere inerse vücudun

heryerine yayılabiliyor. Alveollerin içine dolarak alciğerleri işe yaramaz hale getiriyor.

besin hassasiyetleri gibi birçok bilgiyi tarayıp dengesizlikler hakkında bilgi verir.

BİZ KONUNUN NERESİNDEYİZ?

SCIO ilk defa Prof. Dr. Bill William Nelson’ın bulduğu bir tedavi sistemidir. Kişinin bilinçaltındaki bioenerjik bilgilere dayanarak, kişinin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal seviyelerdeki analizlerini bilgisayar yazılım programı aracılığı ile yazılı hale getiren ve arkasından okuduğu düşük enerji alanlı bölgeleri normal titreşim seviyesine getirerek düzelten alternatif bir tedavi sistemidir.

Virüsler düşük titreşimli canlılar... Ve eğer biz yüksek titreşimli bir vücuda sahip olursak yani bağışıklık sistemimiz güçlü olursa virüsler ile başetmemiz mümkün olur. Klasik batı tıbbından farklı alternatif bir tedavi olan SCİO yani Scientific Conciousness Interface Operation. SCİO bilgisayarlardaki virüs tarayıcı programlar gibi vücudu tarar. Vücuttaki organ zayıflıklarını, virüs, bacteri, mantar, alerjiler, anomaliler,

Sistemi homeopati ve kozmik enerji ile destekleyerek bağışıklığı zayıf kişiler ve özellikle kronik hastalığın


yanında grip ile mücadele etmek zorunda kalan 50 yaş üstü kişiler bugünkü şartlarda gerçek risk grubunu oluşturmakta özellikle çok ilaç kullanan kişilerin bu sistemlerden yararlanması etkili olmaktadır. Sağlık problemlerinde hayal edemeyeceğiniz derecede başarılı metodlardır ve sorunlar karşısında vücudunuzun hızlıca iyileşmesine yardımcı olur.

MAKSİMUM HİJYEN

Uygulamalarda kullandığımız odalarımız (cilt bakım odaları, masaj odaları, terapi odaları, vücut bakım odaları, zayıflama ünitesi ve tüm sistemimiz OZON JENERATÖRÜ ile OZONLANMAKTADIR. Tüm işlemlerde kullanılan ortak alanlar sadece Korona virüsü için değil tüm deri döküntüleri, alerjik reaksiyonlar ve bulaşıcı virütik oluşumlara karşı 2007 yılından beri doğal ozonlama denilen sistem ile danışanlarımızın ve ekibimizin risk almaması adına ozonlanmaktadır. Oksijen yoğunluğu olan ortamlar size konforlu ve risksiz hizmet almanızı sağlar.

BEMER YATAK TERAPİSİ

Uyku düzensizlikleri, damar problemleri, varis, uyku sorunları, bel boyun sıkıntıları,selülit ve diğer yağ blokaj problemleri, kolesterol gibi bir çok sorunda frekans orjinli çalışan sistem birçok protokolümüzde kullanılmaktadır .

AYAK DETOKSU

Gün boyunca bizi taşıyan ayaklarımıza yapabildiğimiz çok sayıda güzellik var... Ayak detoksu, reflexoloji mekanik ve reflexoloji manuel, scio terapi özellikle eski ağrılar için, kramplar için, parmak -topuk problemleri için.. Ayak detoksu vücutta yağ hücrelerinin duvarları arasına ve eklemlere depolanan toksinleri temizleyerek, hücrelerin normal işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesini sağlar. Kilo programlarında dahi çok rahat kullanmakatayız. Vücudu alkalileştirir ve ph ı alkali vücut kendini çok daha rahat onarır.

Sports : 2040 Sk. No:3 Mavişehir (Sports International içi, üyelik zorunlu değildir.) Atakent: 6471 Sk. No:8 Mavişehir

Yakamoz Beauty Park


ULUOĞLU 6 ŞUBESİ İLE HİZMETİNİZDE

A

takent şubesinde hizmet vermeye başladığı günden beri Mavişehirlilerin en çok tercih edilen tatlıcısı Uluoğlu; yıllardır kalitesinden ve lezzetinden ödün vermeden hizmet vererek, doğum günü, organizasyon, düğün, nişan ve özel günleriniz için siparişler alıyor. Mutfağındaki titizlik, güleryüzlü servisi ve ürünlerinin kalitesi ile lezzet tutkunlarından her zaman tam not alan Uluoğlu, Mavişehirlilerin en çok tercih ettiği tatlıcısı olmuş durumda. Baklava, pasta ve diğer ürünler için en yakın Uluoğlu’nu ziyaret etmeyi unutmayın.

*Bostanlı *Atakent *Alaybey *Çiğli *Hatay *Karataş


Gaziantep

tatlı anlar

ANTEP’İN USTASINDAN BAKLAVANIN HASINDAN

15 yıldır kalitemizden ödün vermeden ŞUBELERİMİZ sizlerle birlikte olmanın gururuyla

Merkez Bostanlı - 0(232) 323 5545 / Karataş - 0(232) 445 1527 / Hatay - 0(232) 243 5533 ŞUBELERİMİZ Çiğli - 0(232) 376 3968 / Alaybey - 0(232) 366 7639 / Bornova - 0(232) 457 3527 / Atakent - 0(232) 336 3527 Merkez Bostanlı - 0(232) 323 5545 / Karataş - 0(232) 445 1527 / Hatay - 0(232) 243 5533 Çiğli - 0(232) 376 3968 / Alaybey - 0(232) 366 7639 / Bornova - 0(232) 457 3527 / Atakent - 0(232) 336 35 27

CaherDudayev Dudayev Blv. Atakent Caher Bul.No:93/A No:93/A Atakent

Tel: 0(232) 0(232) 336 Tel: 33635352727


KADIN SÜPÜRGECİLER İZMİR’E TOZ KONDURMUYOR İzmir’in meydanları 216 kadın süpürgeciye emanet. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 216 kadın süpürgecinin tamamı işbaşı yaptı. “Çiçek gibi İzmir” sloganıyla geçen Ağustos ayında temizlik seferberliği başlatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer çok sayıda kadın süpürgeci işe alacaklarını duyurmuştu. Kadın süpürgeciler sabah 7’de işbaşı yapıyor ve Büyükşehir’in sorumluluk sahasındaki 11 ilçenin cadde, meydan ve bulvarlarını süpürüyor.

Karşıyaka’ya 6 madalya ile döndüler! Karşıyaka Belediyesporlu milli cimnastikçiler Dilara Yurtdaş ve İlayda Şahin, Mersin’de düzenlenen Artistik Cimnastik Türkiye Şampiyonası’nda elde ettikleri derecelerle Karşıyaka’nın gurur kaynağı oldu. Dilara başarılı performansını 3 altın ve 2 gümüş madalya ile taçlandırırken, İlayda da şampiyonadan gümüş madalya ile döndü. Türkiye’nin yıldız cimnastikçilerinden Dilara Yurtdaş, Mart ayında Bakü’de, ardından Katar’da yapılacak Dünya Kupası yarışmalarında da milli formayı giyecek. Başarının sırrı disiplin 16 yaşındaki Dilara Yurtdaş ve 18 yaşındaki İlayda Şahin ile yıllardır pek çok başarıya imza atan Türkiye Cimnastik Federasyonu Milli Takım Antrenörü ve Karşıyaka Belediyespor Cimnastik Antrenörü Derya Öner Ağan, “Başarının en büyük sırrı disiplin. Sabır, emek ve özveri ile çalışarak bir şampiyonadan daha madalyalarla dönmeyi başaran sporcularımı tebrik ediyorum. Destekleri için Karşıyaka Belediyesi’ne ve Başkanımız Cemil Tugay’a da teşekkür ediyorum” dedi. 22

Mart - 2020


Taze ve lezzetli

U

zun yıllarıdır yöneticilik ve aşçılık yapan Salih Burçoğlu, sevgi ile bağlı olduğu bu hobisini kendi işletmesi olan Atölye Tat’ta her gün farklı yemek sürprizleriyle sizlerle buluşturuyor. Uygun fiyatları, hijyeni, her gün değişen sıcak yemek mönüsü, zeytinyağlıları ve tatlılarıyla 5 yıldır Mavişehirlilerin vazgeçilmezi haline gelen Atölye Tat, muhteşem lezzetlerini sunmak için sizleri bekliyor. Türk ve dünya mutfağından en özel lezzetleri Atölye Tat’ın rahat ve huzurlu ortamında yiyebilirsiniz. Atölye Tat haftaiçi 18:30’a, cumartesi günleri ise 17:00’a kadar hizmet veriyor. Tirileçe tatlısında oldukça iddialı olan Atölye Tat’ta supangle, kremkaramel, tiramisu, incirli cevizli ve mozaik pastayı da mutlaka denemelisiniz.

6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent (Başkent Polikliniği sokağı) Tel: 0(232) 336 3060

www.atolyetat.com


Melike Baykara Birinci Instagram: pisimel pisimelblog@gmail.com

SPOR VEYA ŞIK... HER TARZ İÇİN;

ATELIER BOUTIQUE CAFE

BIRI TREND BIRI KLASIK Yeni bir sayıda yeni bir yazı ile karşınızdayım; bu sayıda hem şık hem de spor, iki farklı kombin hazırladım. Sınırları ve kuralları olmayan moda dünyasına, bu kış öyle bir trend damgasını vurdu ki... Eşofmanlar! Kimin aklına gelirdi ki evde, televizyon karşısında uzanırken en rahat hallerimizde giydiğimiz eşofmanlar sokak modasına sıçrayıp trend haline gelsin. Anlayacağınız bu sezon moda dünyasında rahatlık ön planda. Peki pekçok it girl’ün de tercihi olan eşofmanları nasıl kombinlemeliyiz? 24

Salaş tişörtler, croplar ve özellikle spor ayakkabılar ile giymenizi tavsiye ederim. Bu sayıda ben iki kombinimi de 2017 yılından bu yana Bostanlı’da moda severlere hizmet veren ve aynı zamanda önünde şirin bir cafesi de olan Atelier Boutique Cafe’den hazırladım. Gerek son trend ürünleri gerekse dekoruyla çok şeker ve görülesi bir yer :) Insragram sayfalarına da mutlaka göz gezdirin derim. @atelier.boutique.cafe Atelier Butik’ten aldığım gri eşofman altımı ve crop üstümü çok sevdim. Hem trendy görünüp hem de aşırı Mart - 2020

rahat olmak ne güzel bir duyguymuş;) Kendi üretimleri olan, üzeri hayvan baskılı sweatshirtler de ayrıca favorilerim arasında yerini aldı. Farklı renklerini ve farklı hayvan figürlerini bulabilirsiniz.


www.mavisehirdergisi.com

Atelier Boutique Cafe’den tercih ettiğim asimetrik kesim mini siyah elbisemi, kışın uzun çizme ve siyah bir kabanla, yazın ise yazlık ayakkabılarla rahatlıkla kombinleyebilirim.

SPOR VE ŞIK AYAKKABI MODELLERİ İÇİN INSTAGRAM’DAKİ ADRES;

“ERBİLDEN”

Siyah elbisemi kombinlerken tercih ettiğim ayakkabımı çok severek kullanıyorum ve “Erbilden” markasında çok daha fazlasını bulabiliyorum. Beğendiğim modellerden birkaçını da ayrıca sizlerle paylaşmak istedim.

Gelelim yine aynı butikten seçtiğim diğer kombinime; siyah, mini elbiselerin moda dünyasının fenomeni olduğunu artık hepimiz biliyoruz, bu elbisenin asitmetrik gelen kesimine bayıldım. Ayakkabı tercihim yine bir İzmir firması olan “Erbilden”den. Bantlı ayakkabıların her rengi olsa sıkılmadan giyerim. İlk kombinimdeki kadar rahat hissetmesem de feminen bir görünüm için her şeye değer. Unutmadan Erbil’den‘denin instagram sayfasına göz atmayı unutmayın, çok seveceğinizden emin olduğum güzel modeller var. @erbilden Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, şimdilik hoşçakalın... Mart - 2020

25


Tolga Aybakan Makyaj Artisti & Güzellik Koçu Instagram: @tolga_aybakan

ERKEKLERE ÖZEL CİLT BAKIMI VE MAKYAJ TÜYOLARI H

erkese merhaba, bu ay sizlere erkek bakımından bahsetmek istedim. Erkekler artık çok daha bakımlı ve bilgili :)

BİR ERKEK CİLT BAKIMINDA NELER YAPMALI? Aslında cilt bakımının cinsiyeti yoktur, herkesin kendi cildine ait ihtiyaçları vardır... Hep duyduğumuz bir klişe vardır ya “erkekler traş olduğu için ölü deri birikmez, traş olmak 26

peeling etkisi yaratır diye “e tabi traş olduğumuz bölümlerde bu etkiyi yapabilir ama bir de yanaklarımızın üst tarafı ve alnımız var :) o yüzden bu bana %100 mantıklı gelmiyor. Erkek cildi kadınlara göre çok daha kalın olduğu için daha yoğun ve sert granüllü peeling kullanmamız gerekiyor, onarım serumu 20’li yaşlardan itibaren olmazsa olmaz... Erkeklerin cildi yapı itibariyle genelde kadınlardan daha gözeneklidir, bu yüzden tonik ve arındırıcı maske çok önemli bir adım. Nemlendirici de erkekler için önemli olan kullanım Mart - 2020

pratikliği bu yüzden losyon kıvamında sıkmalı ürünler erkeklerin tercihi :) Göz çevresinde de aynı şekilde göz çevresi endişesine göre ürünler seçilmeli ama erkekler için en önemli detay kullanım kolaylığı. Bu arada, bitmeyen bir sakal trendi var ve yakışana gerçekten çok yakışıyor ama nihayetinde kıl :)) ve bakımı saç kadar önemli, sakal için özel taraklar ve bakım yağları var kesinlikle tavsiye ediyorum ...


PEKİ ERKEKLER ERKEKLERDE KAŞ MAKYAJ YAPMALI MI? NASIL ALINMALI? Makyaj, insanın kendisinin güzel yanlarını ortaya çıkarması ve motive olması için harika bir yol. “Erkeğin makyajı sakalıdır” evet kesinlikle, fakat erkek-kadın kendisinde mutsuz olduğu kusurlarını gizlemekte özgürdür, tabii ki erkekler için bunun belli bir sınırı vardır. (bence) Mesela göz altında renk eşitsizliği yaşayan erkekler gözaltı kapatıcısı kullanabilir ya da cildi çok parlayan yağlı ciltli kişiler pudra kullanabilir. Yüzünde genel renk eşitsizliği yaşayan erkeklere tavsiyem tabii ki BB krem.

Son yıllarda erkekler arasında kaş alımı da çok yaygınlaştı, erkek kaş alımı ve kadın kaş alımı bence birbirinden çok farklı, çok kavisli alınmış erkek kaşları hiç benlik değil. Şekli değişmeden ve incelmeden kaşların temizlenmesi bence yeterli. Özellikle çok siyah kaşlarda aşırı kaş alımı çok dikkat çekici duruyor. Bu yıl kadınlarda ve erkeklerde doğal kaşların çok trend olduğunu hatırlatmak isterim :) Cilt bakımı bizim temizliğimizdir ve tekrar tekrar söylemeliyim ki bakımlı olmanın cinsiyeti yoktur.

Mart - 2020

de, cilt Yoğun tempoda çalıştığım günler yapıyorum :) bakımlarımı yolculuk esnasında

27


TUĞBA ÖZAY İsmail Gökgez’in özel röportajı


“KUAFÖRÜM SENSİN’İN İLK ÇEKİMİNDE HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM”

Program nasıl gidiyor? Kuaförüm Sensin’e başlayalı 3 ay oldu. İlk gün acayip yorucu geçmişti ve benim burada ne işim var demiştim. Ertesi gün çekime gittiğimde hatta ilk günün gecesinde baya ağladım. Sinirlerim çok bozulmuştu. Yaklaşık on altı saat falan kaldık çekimde ve iki bölüm birden çektik. Bir anda sudan çıkmış balığa dönmüştüm. On altı saat bir stüdyonun içerisinde kalmak ilk gün bana ağır geldi. Ki ben biliyorsun setlere çok alışkın biriyim. Hayatım televizyon programlarında geçti. Özellikle dizileri bu yüzden kolay kolay kabul etmiyorum. Ama ikinci gün ve ertesi hafta özellikle tamamen attım o stresi üzerimden ve şu an çok mutluyum. Çok güzel bir ekiple çalışıyorum. Global Medya ailesinin içerisinde olmak beni sevindiriyor. Dinamik, genç bir ekibimiz var. Bir de proje de güzel… Bana yabancı olmayan bir iş içerisindeyim. Gerçi ben elimi hangi işe atsam o işin altından kalkarım. Yani bana ekonomi de, ekonomi de yaparız. Magazin de magazin olur, yarışma, eğlence, sağlık müzik… Aklına ne geliyorsa hepsini yaptım. Yüzlerce televizyon programım var. Ama ilk kez böyle bir programın içerisinde jüri olarak görev alıyorum. Modayla iç içe bir program. Her programda bir konseptle izleyicinin karşısına çıkıyoruz. Konuları genelde ben de belirliyorum. Konsepte de uygun giyinip çıkıyorum. Bu da tabi insanların hoşuna gidiyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar çok ilgili. Çünkü takılarım, gözlüklerim, elbiselerim hepsi bir olay oluyor. Keyifli, zaten çalışma arkadaşlarım Ketenci olsun, sunucumuz Kansu olsun Ayşegül Kartal keza Adnan çok eski dostlarım. Eğleniyoruz, iyi ki şu anda bu projenin içerisindeyim diyorum. Çünkü bir de haftanın 5 günü ekrandasın. Günde 2 defa yayınlanıyor. Çok da izleniyor. Ekran beni özlemiş, ben de ekranları

özlemişim. En son Survivor, sonra sağlık programı yapmıştım. Diğer programlar hangi kanaldaydı? Show Turk TV ve Halk TV’de yapmıştım. Survivor’dan sonraki süreçte televizyonda bu tip projelerde yer aldım. Böyle bir projenin içerisinde yer almalıymışım demek ki çünkü gerçekten izleyici de beni çok özlemiş. Tubistlerimiz… Yaşasın Tubistler… Şu anda dünyanın dört bir yanındaki Tubistler’den çok güzel mesajlar alıyorum. Sosyal medya üzerinden bana ulaşıyorlar. Onların yorumları, eleştirileri benim için çok kıymetli. Hepsini dikkate alıyorum. Ama tabi bildiğimden şaşmıyorum. Öğretmen anne ve babanın tek çocuğusunuz. Nasıl bir ailede yetiştiniz? Annem matematikçi, babam edebiyatçı ama babam aynı zamanda siyaset bilimci. İkisi de eğitimci insanlar. Bir de yazar kimlikleri var. Beni bir kere çok serbest yetiştirdiler. Kendime olan güvenimin gelişmesi açısından özgür bıraktılar. Fakat bir o kadar da nefesleri hep ensemdedir. Beni hemen her kursa göndermişlerdir. Bu dalış eğitimi olmuştur, voleybol olmuştur, yüzme olmuştur, judo, bale, gitar, tiyatro. Yaz okulu, kış okulu e zaten hayatım okullarda geçiyordu annem öğretmen olduğu için. Kundaklığımdan beri ben sınıflarda yetiştim. Fazlasıyla aile sevgisiyle ve birlik beraberlik duygusuyla büyüdüm. Gerçekten çok sevgi dolu bir ailede yetiştim. Bana birliği, beraberliği,


“AİLEM BENİM HAYAT ÖĞRETMENLERİM”

dostluğu hep ailem öğretmiştir. İkisi de benim hayat öğretmenlerimdir. Yaşam yolumdaki en önemli ışıklarım olmuştur ailem… Böyle bir anne babanın evladı olmak, şanstır. Kızlar genelde babasından çekinir ama bir o kadar da aşıktır. Evet, ben de babama aşığımdır ama çekinmekten ziyade ona karşı müthiş bir saygım, sonsuz bir sevgim vardır. Babam bana çocukluğumdan beri çok güzel şeyler aşıladı. Tekerleğin nasıl değiştirilmesi gerektiğinden tut da ampulün nasıl takılıp çıkarılmasına kadar… Dövüşmeyi… Eve geldiği anda babamla box maçı yapmaya başlardık. O benim hep güçlü olmamı istemiştir. Hep kendine yetebilen bir insan olmam için çabaladı. Bir o kadar da sevgiyi aşıladı bana. Hayvanları, insanları, doğayı tüm canlıları sevmeyi… Yaz tatiline girdiğimiz andan itibaren biz çok güzel şeyler yaşıyorduk. Arabamızın bagajını eşyalarımızla doldurup, gece yarısı yola çıkar tatile giderdik. 3 ay boyunca babam bizi tatile götürürdü. Peki nereye gidiyordunuz? Ege, Akdeniz hatta Bodrum. Direk böyle Bodrum’a gitmezdik. Babam bizi her tarafa götürür, gezdirirdi. Öyle şeyler yaşardık ki dağın tepesinde arabada uyurduk. Şimdi nerede? Ay biri bizi keser diye insan çekiniyor. O zamanlar gerçekten her şey ne kadar güzelmiş. Eskiden hiçbir şeyden korkmadan çekinmeden bir dağın tepesinde uyuyabiliyordun. Babam çok kafa dengidir. Bana yaşamayı öğretmiş bir insandır. 30

Hala beraberler değil mi? Tabi tabi bizde boşanma, ayrılık kolay kolay olmaz. Benim de hayalim onların ki gibi bir evlilik. Onlar çok genç yaşta evlenmişler. Annem 22 yaşında babam 23 yaşındaymış. 1 yaş bile değil 6 ay var aralarında. Böyle güzel bir ailenin içerisinde yetişmek benim için dediğim gibi büyük şans. Babam yazar olduğu için çocuk kitapları da yazıyordu. Çok paylaşımcı biridir. Heyecanını paylaşmayı sever. Kitabına hazırlık yapardı. Grafikleri, karikatürleri hep kendisi çizerdi. Hatta ilk çocuk dizesi Filiz, 10 kitapçıktan oluşan bir seri. O seride benim hayatım anlatılıyor. Ben ve arkadaşlarımın yaşamını babam gözlemlemiş ve gözlemlerini kitabına aktarmıştı. Hani Cin Ali, Ayşegül serileri falan vardır ya bu da Filiz serisiydi. O yıllarda çok tutulmuştu. Baya okunmuştu. Babam bir şey yazdığı zaman gece bile olsa bizi uyandırırdı. Heyecanını hep paylaşırdı. Sanatın, siyasetin, toplumsal konuların hem de yaşama dair tüm güzelliklerin anlatıldığı ve tartışıldığı bir ailede Mart - 2020

yetiştim. Örneğin kendime ait bir odam vardı. Bence bu çok önemli bir çocuğun gelişimi açısından. Kedi isterdim kedi alınırdı, civciv isterim, civciv alınırdı. Hatta küçükken keçi istemişim almak zorunda kalmışlar. Hayvanları da çok sevdiğim için. Bu herhalde biraz genetik. Hayata karşı sevgim ve yaşama sevincim benim genetiğimde var. Babam ben annem ve benim bir hayvanım hep beraber yaşar, her yere beraber giderdik. Çocukluğum çok özel günlerdi. O günleri özlüyorum. Allah benim ömrümden alsın anne ve babama versin. Sizin için sadece manken şarkıcı ya da ünlü kişilik demek yetmez. Çünkü büyük bir sporcu geçmişiniz var. Haksız mıyım? Ben çocukluğumdan beri çok yönlü bir insandım. Voleybolu yüzmeyi hepsini severek ve isteyerek yaptım. Galatasaray Kulübü’nde yüzdüm, Fenerbahçe Kulübü’nde voleybol oynadım, İstanbul Yelken Kulübü’nde dalış eğitimi aldım, dalgıç oldum. Hatta yüzme hocasını ilk dizimde oynadım. 16 yaşımdaydım. Rahmetli Tekin Akmansoy’un oynadığı TRT’de yayınlanan “Sonradan Görmeler” adlı dizide ben de bir yüzme öğretmenini canlandırmıştım. Oyunculuk nasıl başladı? Oyunculuğa başlamam 7 yaşında oldu. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Deneme Sahnesi’nde tiyatro yolculuğum başladı. 14 yaşıma kadar devam etti. İlkokul 3’üncü sınıfta senaryolarımı kendim yazıyordum ve tiyatro oyunları


www.mavisehirdergisi.com

“40 ÜLKE AR ASINDAN DÜNYA GÜZELLİK TACINI TÜRKİYE’YE GETİRMEK BİRİNCİLİKLE EŞ DEĞER”

sergiliyordum. Gösterilerde sahne alıyordum zaten işin başında hep ben vardım. Özel günlerde öğrenci arkadaşlarımla birlikte oyunlar sergiliyorduk. 16 yaşımda da TRT’deki diziye başladım. 17 yaşımda Türkiye güzeli ve dünya ikinci güzeli seçildim. Aynı yarışmada en iyi vücutlu model ilan edildim. Ardından Fransa’da bir dönem çalıştım. Daha sonra Haliç Üniversitesi Konservatuarı tiyatro bölümünü ikincilikle kazanmıştım. Yeni projelerden biraz bahsedebilir miyiz? Şimdi yaklaşık 30 yıl öncesinin bir şarkısını okudum. Bomba bir cover geliyor. Şarkı bitti ve büyük sürpriz olacak. Çünkü o yıllarda patlama etkisi yaratmıştı. Sadece şöyle bir tüyo verebilirim. Kibariye’nin seslendirdiği

Yapamayacağım bir şey yoktu. Demet’le oynadığımız klipte şöyle bir şey olmuştu. O zamanlar benim aerobik DVD’im yeni çıkmıştı. İlk defa sana anlatıyorum bunu. Ben o zaman şehir dışındaydım ve sabah çok erken bir saatte Demet’in setinde olmam lazımdı. Demet yana yakıla beni arıyordu. “Geleceksin değil mi?” diye sitem etmişti. Ben söz verdim mi iki elim kanda olsa tutarım. Prensibim budur. O dönemde iyi de arkadaşımdı. Asla verdiğim sözden dönemezdim. Sırf Demet’e söz verdiğim için Antalya’daki işimi yarım bırakıp geldim. Demet’in klibindeki çekimimi yaptım ve tekrar Antalya’ya dönmüştüm. Uykusuz ve yorgun biçimde ama çok güzel bir klip çekmiştik. İkimiz klipte spor yapıyoruz falan. Zaten benim DVD’im de yeni çıkmıştı. Sonra ringe çıktık harika bir iş olmuştu.

bir eser. Sözü müziği değerli bir sanatçı dostumuza ait ama Kibariye seslendiriyor. Ben kafamdaki aranjeyi Suat Aydoğan’a anlattım. Aynen istediğim aranje oldu. Yarışmada ikinci olduktan sonra ben birinci olmalıydım ya da neden birinci olamadım dediniz mi? Aksine ben demedim ama benim dışımda o dönem bakan olan Yıldırım Aktuna, Türkan Sabancı herkes birincilik Türkiye’nin hakkıydı dediler. Kızlarımız tabi ki çok güzel ülkemizi temsil ediyorlar ama onlar için hiç böyle bir manşet atılmadı: bizim hakkımızdı. Benimle ilgili böyle manşetler atıldı. 1’inci Küba olmuştu. O da çok güzeldi. Kıskançlığım olmadı. Bana göre 40 ülke arasından dünya güzellik tacını Türkiye’ye getirmek bile çok büyük bir başarıydı. Sizce uzun boylu olmanın avantajları ve dezavantajları var mıdır? Ben 1.82’yim. Uzun boylu olmanın tabi ki avantajları var, hep zirvedeyiz :) Kliplerinde oynamadığınız ünlü isim kalmamış. Selami Şahin, Ferhat Göçer, Demet Akalın… En zorlandığınız klip hangisiydi? Hiçbirinde zorlanmadım. Mart - 2020

31


medyası. Bugüne kadar basın kendi dilediği gibi beni gösterdi. Hayır, Tuğba’nın istediği gibi gösterilecek. Programdaki gaftan sonra açıklamalar yaptınız. Niye böyle şeyler bizim ülkemizde gündem olur? Ülkede matematiksel olarak çözülmesi gereken çok sorun varken bunlar gündem oluyor. Sorunlar içinde yüzerken kalkıp da benim o tatlış gafımı masaya yatırmak, düşünce tarzımızın ne yönde olduğunun göstergesi. Demek ki Tuğba Özay’ı ne kadar çok özlemişler ki haber sitelerine bile manşet yaptılar. Siyasi yayın yapan kuruluşlardan tut ana haberlere kadar yayınladılar. Olsun, hep birlikte güldük eğlendik. İnsanları güldürebildiysem ne mutlu bana. Matematiğim de gayet iyidir. Matematikçi bir annenin kızıyım. O hiç önemli değil. Önemli olan düşünce tarzım, ne kadar iyi olduğumu gördü aslında insanlar. Çünkü ben gayri ihtiyari o anda çıksa şunu yapardım dedim. Oho ülkede ne siyasiler ne ünlüler ne gaflara imza attı. Takıla takıla Tuğba’nın gafına mı takıldılar? İstiklal Marşı’nı okuyamayan siyasiler bile var. Bunlara girersek çıkamayız. Boş ver insanlar gülüp geçti işte.

Görüşüyor musunuz şu an? Yok, eskisi gibi görüşmüyoruz. Bir sorunumuz da yok. Aksine 2 ay önce bir yerde sahne aldık. Sağ olsun sahneden bana atıfta bulundu. Ben de ona aynı şekilde. Camiadan kavgalı olduğunuz isimler var mı? Benim camiada kimseyle sorunum yok. Birinin benimle sorunu varsa emin ol kendisiyle ilgilidir. Kimseyle işim olmaz. Ne kimseyi kendime rakip görürüm ne de kimseyi basamak olarak kullanırım. Sosyal medyadaki paylaşımlara bile bakın kimseyle ilgili polemikler yapmam. Sevmem. Bana çok ucuz ve basit gelir. Benim her zaman yarışım kendimledir. Sosyal medyayı da ay onu takip edeyim ne yapmış ne etmiş 32

diye merak ettiğim için kullanmam. Bu yüzden kimseyi takip etmiyorum. Bu bir ego değil yanlış anlaşılmasın. Sevenlerimle, Tubistlerimle bağlantı kurma yerim. Yoksa zaten ben arkadaşlarımla sosyal medya üzerinden görüşmem. Aksine onlarla yüz yüze görüşürüm veya telefonla konuşurum. Benim için arkadaşlık dostluk budur. Şimdi bakıyorum millet birbirini takip ediyor çıkarları bir ters düşüyor o onu engelliyor, öbürü takipten çıkıyor. Ben özel hayatımı dahi sosyal medyada paylaşmaktan hoşlanmıyorum. Millete bakıyorsun bir hafta Ahmet’e âşık oluyor, bir hafta Mehmet’e âşık oluyor. Öbürü Fatma’ya aşık diğeri Ayşe’ye sürekli fotoğraflar siliniyor. Sosyal medya benim için bir araç. Benim dünyam. Benim dünyamın Mart - 2020

Bedel kitabınızı okudum. O zor günlerde en büyük motivasyonunuz neydi? Yaşama karşı sevincim ve inancım beni hep ayakta tuttu. Nazım Hikmet’in çok güzel bir sözü var: “Düşmana inat bir gün daha fazla yaşayacaksın” Yani senin mutsuzluğundan mutlu olanları asla güldürme. Hep güçlü ve dik ol. Ben öyle insanların yaşam öykülerini okudum ki… Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet, Sokrates, Jeanne D’arc… O insanların gerçek hikayelerini okuduğun zaman utanç duymalı insan yılgınlıktan. Hz. Muhammed’e de neler yapmışlar. O yüzden hep böyle örnek olmuş insanların anıları ve yaşadıkları bizlere ışık olmalı. Bu tür şeyler insana güç verir. Bir de her zaman beterin beteri var. Hatta bununla ilgili bir şarkı yazmıştım. Çok daha zor durumda olan insanlar varken senin yılgınlık göstermen senin ayıbındır. Ben Buradan Atlarım ve Survivor gibi yarışmalara katılırken aklınızda ne vardı? Eğlence ve macera. Farklılıktı benim arayışım. Düşünsene Survivor’a hayatında kaç defa katılabilirsin. İlk başta çok tereddüt ettim. Zaten Acun Ilıcalı kadro açıklamasını


www.mavisehirdergisi.com

yapmıştı. O zaman biz patlamış olduk. Duyurulduktan sonra geri dönme şansın yok. İyi ki de katılmışım. Aylarca ıssız bir adada kalıyorsun. Bugün teklif etse yine giderdim. Gelelim 27 kişinin izlediği filme: ‘Laz Kit’ Yapımcıyla aranızda bir sorun mu olmuştu? Bir şeyler duydum sanki... Laz Kit 8 sene önce çekildi. Aslında çok eğlenceli bir film olmuştu. Kadrosu da güzeldi. Fakat üç yapımcı arasında sıkıntılar oldu ve film çok sarktı. Ödemeler yapılamadı film ancak iki-üç sene sonra bitirildi. Filmin oyuncusundan tut da yönetmenine kadar beş kişi vefat etti. Bu kadar uzun bir süre geçince zaman aşımına uğradı. Bizlere de sorulmadan çat diye vizyona sokmuşlar. Sadece gala yapılacağı birkaç gün önceden söylendi. Ben de doluydum o tarihte gelemem dedim. Tarihi değiştirelim dediler. Dedim ki herkes geliyor mu? Herkesin geleceği bir gala yapılsın. Kimse gitmedi. Ben de gidemedim. Zaten tek başıma ben gitseydim komik olurdu. Yanlış zamanda filmi piyasaya

“İKİNCİ AJDA OLACAĞIM”

sürdüler. Madem öyle bütün oyuncu kadrosunu ara herkesin gönlünü al. Herkesin geleceği bir tarih belirleyin ve filmi sömestr tatilinde vizyona sokun. Çünkü çocukların izleyebileceği bir film. Hiçbir promosyon yok. Kendin çaldın kendin oynadın oldu. Yoksa film kötü bir iş değildi. Oho ne filmler gördü bu memleket. Film güzeldi ama promosyon yok, reklam yok, oyuncuların haberi yok. Tabi film kendi kendine müthiş reklam yaptı. Bazı olumsuz şeyler olumluya dönüştü. Ben yapımcının yerinde olsam bu filmi bir televizyon kanalına satarım. Çok da güzel izlenir. Yoksa ben Bordo Bereliler Suriye filminde rol aldım. Film sinemada hem çok büyük gişe yaptı hem de aynı zamanda üç defa televizyonda yayınlandı. İnanılmaz reyting aldı. Bu reklama bağlı bir şey. Proje tabi önemli ama reklam daha da önemli. Ajda Pekkan denilince aklınıza ne geliyor? Tabi ki ben geliyorum. Eğer ölmez yaşarsam ikinci bir Ajda Pekkan vakası yaşayacak Türkiye. Ben de onun gibi olacağım. İdol idol. Müthiş bir kadın. Bir de burçdaşım. O da kova. Biz kovalar öyleyiz. Bak ne sporundan feragat ediyor ne diyetini bırakıyor ne şanı bırakıyor. Örnek alınması gerekiyor. Kendisine, dinleyicisine izleyicisine müthiş bir saygısı var. Bence insanlar şu kafa yapısından çıkmalı: artık otursun evinde! Hayır, aksine böyle kadınlar olsun ki bizlere örnek olsun. Yolumuzu aydınlatsın. Benim örnek aldığım kadınların başında annem gelir. 65 yaşında çok şükür dimdik ayakta. Hiç yılmıyor. Hiç pes etmiyor. Hala sahada. Geçen gece benim ödüllerimi almaya gitti. Bize böyle devrimci ruhlu kadınlar lazım. Bunlar devrimci insanlar. Ajda Pekkan bence dünyada adının yankılanması gereken bir kadın. Gerçek bir sanatçıdır. Mart - 2020

Hayatım boyunca unutamayacağım tavsiyeler istiyorum… 1- Elinin yanması için elini ateşe atma. Etrafındaki olaylardan konulardan muhakkak kendine dersler çıkar. Örnek verecek olursak, uyuşturucu. Onun ne kadar korkunç hayat karartan bir şey olduğunu biliyorsun. Deneme bile! Bazı şeyleri denemeye bile gerek yok. Kötü kötüdür. Bitti. 2- İçindeki sevgiyi çoğalt. Kin besleme ama öfken her zaman diri olsun. Öfken acımasızlıklara, zulümlere, haksızlıklara kötülüklere karşı olsun. Affetmeyi bil. Affedeceğin konuyla öfkeleneceğin konuyu ayır. İçindeki sevgiyi çoğalt. Çoğalttıkça paylaş. Paylaştıkça sen çoğalacaksın. 3- Yaptığın hiçbir şeyden pişman olma ama pişman olacağın şeyi de yapma. O yüzden iyi düşün. Yani birinci sıraya geri döndük. 4- Yaşama sıkı sıkıya sarıl. Yaşamak çok güzel. Sana cenneti vadedenlere de ki çok merak ediyorsan buyur önden sen git. Cennet burada, cennet dünyada. Sen yaşamı güzelleştirmek için mücadele et. Sorularımı beğendiniz mi? Her şey harikaydı. Teşekkürler. Seni seviyorum. Tüm İzmir’e ve Mavişehir Dergisi okurlarına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Instagram: @isogkgz

33


EVDE AİLECEK YAPILACAK EĞLENCELİ AKTİVİTELER Evde ailecek geçirilen zamanlar çok kıymetlidir. Hepimiz gözlerimizi kapatıp geçmişi düşündüğümüzde, ailecek geçirdiğimiz o tatlı anları hatırlayıp tebessüm ederiz. İşte şimdi de çocuklarımız ileride bu zamanları gülümseyerek hatırlasınlar diye birlikte geçirdiğiniz zamanları daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Bütün günü internet veya televizyon başında geçirmekten çok daha fazla seçeneğiniz var... Bütün aile bireyleri evdeyken sıkılmak yerine bu zamanları avantaja çevirmek için birkaç önerimiz var sizlere...

34

Mart - 2020


www.mavisehirdergisi.com

OYUN OYNAYIN

Ailecek bir arada olunca yapılacak aktivitelerin olmazsa olmazı kesinlikle oyunlar... Masa oyunları veya su savaşı gibi birçok farklı oyun seçeneği her yeni günü keyifli hale getirmenizi sağlayacaktır.

KİTAP OKUYUN

Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez... Çocuklarınıza iyi örnek olmak için hepinizin evde olduğu saatlerde kitap okuyun. Sizi okurken gören çocuklarınız da bu duruma kayıtsız kalmayacaktır. Daha sonra herkes okuduğu kitabı birbirine anlatabilir ve bu sayede paylaşımlarınızı daha etkili hale getirebilirsiniz.

BAKIM VE SPA GÜNÜ

Evinizi adeta bir güzellik merkezine çevirmeye ne dersiniz? Perdeleri ve ışıkları kapatıp mum ışıkları ve rahatlatıcı bir müzik eşliğinde spa ortamı yaratın. Bütün ailenizle birlikte bakım yapın ve rahatlayın... Köpük banyoları, doğal yağlarla saç ve cilt bakımları yaparak kendinizi şımartın.

KOSTÜM GECESİ DÜZENLEYİN

Kostüm partisi yapmak için cadılar bayramı olmasına veya çok kalabalık olmanıza gerek yok. Kendi aranızda düzenlediğiniz kostüm partisi ile çok eğlenebilirsiniz. Herkesin kostüm giymek zorunda olduğu bir akşam düzenleyin ve akşam yemeğinizi bu kostümlerle yiyin, oyunlar oynayın. Kostümleri kendiniz tasarlayarak yaratıcı yönünüzü de ortaya çıkarabilirsiniz.

AİLECEK YEMEK PİŞİRİN

Aile bireyleriniz hangi yaşta olurlarsa olsunlar hepbirlikte mutfağa girin ve pratik ve eğlenceli yemekler hazırlayın. Evet mutfak belki biraz fazla dağılmış olacak ama birlikte yemek hazırlamaktan ve sonra hepbirlikte tadına bakmaktan büyük kefiy alacaksınız.

BİTKİ YETİŞTİRİN

Belki de ailecek yapılacak en güzel aktivitelerden biri yeni bitikileri tanıyıp onları yetiştirmek... Bu aktivite hem keyif verici hem de eğitici... Hangi bitkiyi dikeceğinize karar vermeden önce o bitkinin ne zaman dikilmesi gerektiğini ve nasıl bakılması gerektiğini araştırmanızda fayda olacaktır. Hangi tür bitki ekmek istediğinize ve ne kadar zamana ihtiyacınız olduğuna dikkat etmelisiniz. Bahçeniz varsa bu konuda daha şanslısınız çünkü dikmek için pekçok seçeneğiniz olacaktır, ama eğer bahçeniz yoksa evde saksı içinde yetişen bitkileri de tercih edebilirsiniz.

EGZERSİZ YAPIN

Hareket etmek, spor yapmak sağlıklı bir yaşam için son derece önemli. Evde bulunduğunuz sürelerde kendinizi zorlamadan basit egzersizler yapın. Ailenizle aynı anda motive edici bir müzik eşliğinde, internetten açtığınız örnek egzersiz hareketlerinin olduğu bir video ile gününüze sağlık ve eğlence katın. Mart - 2020

35


İzmir’de bir ilk! ÇOCUK FELSEFESİ

BİR ÇOCUK DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR L

Canan Tiryakigil

LUGO Okul Öncesi Eğitim Kurumları kurucusu Canan Tiryakigil profesyonel eğitim kadrosu ve planlanmış eğitim faaliyetleri ile 2-6 yaş sağlıklı gelişimini kendine misyon edinerek kurumlarını bu yönde yapılandırmıştır.

ugo Eğitim Kurumları’nda okul öncesi eğitim alan çocukların öncelikle güvenli, sevgi dolu olan ortamda birey kimliklerini bulmaları desteklenir. Bireysel kimliklerinin gelişimi, yapılanması tam zamanlı uzman psikolog tarafından takip edilir. Eğiticiler ve velilerle ortak tutumlar belirlenerek çocukların kendilerini gerçekleştirmeleri için bilinçli desteklemeler gerçekleşir. Bilimsel olarak kanıtlamıştır ki; bir insanın hayatındaki en önemli evre okul öncesi aldığı eğitim evresidir. Hedefimiz; Atatürk ve İnkılaplarını benimseyen bir nesil yetiştirmek. Ailemize katılmanızı bekliyoruz.


Sınıflarımızda aynı anda iki öğretmen eşliğinde hem Türkçe hem İngilizce eğitim verilmektedir.

Değerler eğitimi - Scamper çalışmaları Fen ve doğa etkinlikleri - Robotik kodlama Ritim ve orf - Tam zamanlı İngilizce MAVİŞEHİR LUGOKIDS

8291/2 Sk. No: 1/E Ataşehir Mahallesi Family Park Villaları Mavişehir Tel: 0232 324 56 00 Gsm: 0534 015 70 64 mavisehir@lugokids.com

KARŞIYAKA LUGOKIDS

Bahriye Üçok Bulvarı Latife Hanım Sk. No: 33/1 Karşıyaka Tel: 0232 323 24 00 Gsm: 0552 220 07 94 karsiyaka@lugokids.com


Gülçe ŞIK info@psikologgulce.com

EKRAN KULLANIMININ ÇOCUKLARA ETKİSİ

T

eknolojinin gelişmesiyle birlikte “deneyimleyerek” öğrenme davranışını kazandığımız üç boyutlu yaşamdan; “oturarak hareketsiz” bir şekilde sadece görme ve işitme duyularımızı kullandığımız iki boyutlu yaşama doğru kayma gerçekleşmiştir. Eskiden sokaklarda yakalamaca, kovalamaca, saklambaç gibi beden hareketlerinin de yoğun olduğu oyunlar oynanırken artık bütün bu aktivitelerin teknolojik aletlerin içine sığdırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Her iki aktivite de çocukları mutlu eder ancak, ekran karşısında enerjilerini atma fırsatı bulamazlar. Ekran kullanımı ve süresi arttıkça enerjisini dışa aktaramayan çocuklarda, boşaltılamayan enerjinin yarattığı stresin etkisiyle huzursuz davranışlar ve duygular görülmektedir. Ekran; çocukların sürekli görsel ve işitsel duyularının yoğun bir şekilde uyarılmasına neden olmaktadır. Bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi teknolojik aletler bizlerin birçok yararlı bilgiye kolayca ulaşmasını sağladığı gibi doğru, anlamlı ve sınırlı kullanılmadığı takdirde yaratacağı olumsuz 38

sonuçları bir kez daha hatırlamakta fayda var; • Uzun süreli ekran başında kalmak huzursuz, kısa uykulara ya da uykuya geçişi bir türlü sağlayamamaya sebep olmaktadır. • Enerjisini anlamlı bir şekilde boşaltamayan çocuk, sürekli el-kolbacak gibi vücut organlarını oynatma ihtiyacı duyar, bu durumun doğru bir şekilde yorumlanmaması çocukların “yaramaz” ya da “hiperaktif” şeklinde etiketlenmesine yol açabilir. • Kimlik arayışında olan çocuklar ekrandaki takip ettikleri karakterlerle özdeşim kurarlar ve onların olumsuz yönlerini kendi benliklerine aktarmaya çok müsait duruma gelirler. • Ekranda geçirilen vakitler ailelerin birlikte geçirecekler kaliteli vaktin önüne geçer ve aile bağlarının zayıflamasına neden olur. • Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocukların ekrana maruz kalması, hayal-gerçek gibi kavramları henüz ayırt edemedikleri için davranış Mart - 2020

ve duygu bozukluğuna yol açar. Ekranda gördükleri varlıkları gerçek sanmaları nedeniyle duygusal olarak baş edemedikleri korkular yaşayarak travmatize olabilirler. • Henüz fiziksel gelişimini tamamlamamış olan çocuklar hareketsiz bir şekilde ekran karşısında vakit geçirdikleri zaman çok daha az fiziksel tecrübelere sahip olurlar, bu durum da başta duruş bozukluğu gibi sorunlara neden olur. • Ekran; karşılıklı bir iletişim modelinden ziyade tek taraflı bir aktivite olduğu için çocuklar duygularını ve davranışlarını deneyimleme fırsatı bulamazlar ve sosyal iletişim becerileri zayıflar. • En önemlisi beyinin en hızlı geliştiği 0-6 yaş döneminde yoğun bir şekilde ekrana maruz kalan çocuklarda uyaranlara tepkisizlik, göz teması kurmama, sosyal ve duygusal ilişkilerden kaçınma, konuşmama, aşırı sallanma ve huzursuzluk gibi belirtiler görülür ve bu belirtiler kalıcı hale gelebilir.



almayacağının bilinciyle rahat yaşarız. Bundan dolayı, sigorta poliçemizden bir tazminat ödemesi almamış olmamız, poliçeyi kullanmamış olduğumuz anlamına gelmez! Poliçe Özgür Muharrem Şişik süresi boyunca sigorta şirketi, olası bir hasarda, zararı karşılamak üzere Sigorta Danışmanı ozgur@kavramsigorta.com.tr hazır bekleyerek vaad ettiği hizmeti yerine getirmiştir.

SİGORTA POLİÇELERİNDEKİ PRİM ARTIŞLARI

S

igorta sistemi kazanç elde etme sistemi değildir, bir hasar yönetim sistemidir. Biraz daha detaylı tanımlamak gerekirse sigorta sistemi, gerçekleşmesi bir ihtimale bağlı olan; yani %0 ile %100 arasında bir olasılıkla ya meydana gelir ya da gelmez. Meydana gelirse bir zarar ortaya çıkar, gelmezse zarar yoktur. Para ile ölçülebilir bir durumun; yani güvence altına alınan şeyin, objektif olarak herkes tarafından kabul görecek bir değerde olması gerekir. Bir kişi için manevi açıdan çok değerli olan bir eşya ya da eski ama sahibinin tabiriyle “yeni araçlara taş çıkartır” bir araba, sadece sahibi ya da o nesneye farklı sebeplerden bağlı olan bir kaç kişi için değerli olabilir, ama herkes için değil. Ortaya çıkması sonucu oluşacak zararın bir bedel karşılığı; yani tüm kriterler hesaba katılarak hesaplanan ve sigortacılıkta prim olarak bilinen hizmet bedelidir. Riskin gerçekleşme ihtimali %0 dan %100 e doğru gittikçe ödenmesi gereken prim artar. Yaşımız ilerledikçe, hastalanma ihtimalimiz de artacağı için, ödememiz gereken prim miktarının da artması bu yüzdendir örneğin. Başka birisine devredilmesi sistemidir; yani, o riskin yaratacağı kaybı yerine koyma sorumluluğunu kendi omuzlarımızda taşımak yerine, bir başkasına devretmiş oluruz. Sözleşme süresi sona erene kadar da, ilgili riskten dolayı maddi yara 40

Yani, hasar meydana gelse ödeme yapacaktı; hasar meydana gelmez ise ödeme yapmayacaktı. Yoksa hiç bir ekonomik unsur, 100 birim çıkış yapmak üzere karşılığında 3 birim girdi kabul etmez. Konuyu bir de tersten düşünürsek, 10 sene prim ödediniz ve herhangi bir hasar meydana gelmeden geçti süre. 11. sene içinde bir hasar yaşandı ve o kadar zaman ödediğiniz primin belki de onlarca misli kadar bir tazminat aldınız sigorta şirketinden. Bu durumda da, sigorta şirketi (ya da sistemi) “ne kadar az para ödüyordun, ne kadar çok para çektin sistemden” diyerek bir sonraki poliçenin primini ödediği hasar rakamına çekmesi gerekir. Fakat tabi ki böyle bir durum söz konusu değil. Peki onu anladık da, hiç hasar yaşatmadığım poliçemin primi de her sene artıyor!!! Keşke ülkemiz enflasyonist bir ülke olmasaydı da, bu sorunun cevabını açıklamakla geçirmek zorunda kaldığımız zamanı, sigortacılık mesleğini yapmaya kullanabilseydik. Enflasyon sebebiyle, araçların yedek parça fiyatları artıyor. Enflasyon nedeniyle, bina inşaa birim maliyet bedelleri artıyor. Çünkü demirin fiyatı artıyor, tuğlanın fiyatı artıyor, çimentonun fiyatı artıyor, seramiğin fiyatı artıyor, kablolarınboruların-boyanın fiyatı artıyor. Enflasyon nedeniyle, tedavilerde kullanılan malzemelerin fiyatları, hastane maliyetleri, doktor maliyetleri artıyor. Mart - 2020

Örneğin bir önceki sene 60.000.-tl’ ye yapılan bir ameliyat, her şey aynı iken bu sene 78.000.-tl’ ye yapılıyor. Bu durumda biz, önceki sene sağlık sigorta poliçemiz aracılığı ile sigorta şirketine 60.000.-tl’ lik riskimizi devretmişken, bu sene üzerimizde taşıyacak olduğumuz 78.000.-tl’ lik riskten kurtulmuş oluyoruz. Sigorta şirketinin primlerindeki artış, fazladan 18.000.-tl’ lik yükü de üzerimizden almış olmasından kaynaklanıyor. Yoksa sigorta şirketleri doğrudan fiyatlarına zam yapmıyor. Devir aldıkları risk miktarı arttığı için prim de ona paralel artıyor. Eğer ki sona eren poliçemizden bir de tazminat ödemesi alsaydık, o zaman artış oranı biraz daha yüksek olacaktı. Çünkü bu sefer, poliçemizi kullanmamış olmamızdan ileri gelen indirim de ortadan kalkacak, hiç değilse oranı azalacaktı. Kısacası, her birimiz, hayatlarımızın her bir kaleminde yaşıyor olduğumuz fiyat artışlarından şikayetçiyiz. Keşke çok sağlıklı bir ekonomiye sahip olsak ve enflasyon ve yüksek vergilerden arındırılmış, gerçek mal ve hizmet bedelleri ödeyerek yaşıyor olabilsek. Fakat Türkiye ekonomisi enflasyonist ve ayrıca vergi ve döviz kuru artışlarıyla baş etmek zorunda olan bir ekonomi. Sigorta sektörü de bu ekonominin bir parçası olması nedeniyle, artan fiyatlar karşısında, primlerin artmaması mümkün değil. Dilim döndüğünce, özel sigortalardaki prim artışlarının temel sebebini anlatmaya çalıştım. Yeri geldikçe bireysel anlatımlarıma devam edeceğim elbette. Umuyorum ki, enflasyondan arındırılmış bir ekonomiye kavuşuruz ve prim artışları tamamen poliçelerden hasar alınıp alınmamasına bağlı olarak gerçekleşmeye başlar. O zaman “poliçemi kullanmamama rağmen fiyatım neden düşmüyor?” sorusu da tarihe karışacaktır. Herkese yüksek gelirli ve düşük giderli bir ay diliyorum.


www.mavisehirdergisi.com

Serdar Sütcü www.serdarsutcu.com

( Hoşçakal Sharapova )

DOSVIDANYA SHARAPOVA K adın tenisi denilince akla ilk gelen isimlerden, hem kazandığı başarılarla hem de güzelliği ve zerafetiyle kortlara imzasını atan Maria Sharapova tenise veda ettiğini açıkladı. 1987 yılında Rusya’da dünyaya gelen Sharapova’nın tenis tutkusu çok küçük yaşlarda başladı ve bu tutku 7 yaşında Amerika Birleşik Devletleri’nin en ünlü tenis akademilerinden birisi olan Bolletieri tenis akademisinin yolunu tutmasını sağladı. Yeteneği, azmi ve disiplini sayesinde henüz 17 yaşında iken 2004 yılında hem de tenisin kalbi Wimbledon’da üstelik kadın tenisinin belki de en büyük ismi Serena Williams karşısında aldığı galibiyetle ilk Grand Slam turnuvası şampiyonluğunu kazandı.

28 yıllık tenis kariyerine, 5 Grand Slam şampiyonlığu sığdıran Sharapova, 4 Grand Slam turnuvasının hepsinde de şampiyonluk kupasını kazanmayı başardı. Maçlarda attığı 100 desibeli geçen çığlıkları, korttaki zerafeti, bitmek bilmeyen enerjisi, kazanma hırsı ve tenise olan tutkusuyla hafızalarımızda yer edinen Sharapova bir çok genç tenisçiye de rol model oldu. 2016 yılında aldığı doping cezası ile 15 ay kortlardan men edildikten sonra kortlara nasıl döneceği merak konusu oldu. Cezasının bitimi ile kortlara döndü dönmesine ama asla bir daha eski günlerine dönecek emareleri göstermedi. Kendi de buna inanmamış olacak ki bir veda mektubuyla tenis hayatına nokta Mart - 2020

koyduğunu açıkladı. O duygusal veda mektubunun bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne diyelim hoşçakal Sharapova, tenise kattığın her şey için teşekkürler .

‘Ben hayatımı tenise verirken tenis de bana hayat verdi. Her gün özleyeceğim. Antrenmanları ve rutinimi özleyeceğim; şafak sökerken uyanmayı, sol ayakkabımı sağdan önce cilalamayı, henüz günün ilk topuna vurmadan kortun kapısını kapatmayı... Takımımı, antrenörlerimi özleyeceğim. Babamla antrenman kortunun kenarında oturduğum anları özleyeceğim. Yenilsem de yensem de rakibin elini sıkmayı ve beni daima daha iyi olmaya iten rakipleri özleyeceğim.’ 41


BİSİKLET Peugeot Bisikletleri Mola Konsept mağazasında

Köstebek Tasarım Ürünleri Mola Konsept mağazasında

Kaliteli bir bisiklet deneyimi yaşamak isteyen herkesi

Farklı olmayı ve farklı görünmeyi seven herkesi

Peugeot Bisikletlerini keşfetmeye bekliyoruz.

Mola konsept mağazasına bekliyoruz.


Çevre dostu ve sessiz... Müziğini aç, hayatı doyasıya yaşa! İstediğin an istediğin yerde Hayata Mola Ver... Kişiye özel tasarım scooter, kask, aksesuar ve daha fazla model seni bekliyor...

Adres: Bostanlı Mah. Cengiz Kocatoros Sk. No:55

0(541) 670 27 29

molakonseptizmir


Uğur Oral Gazeteci - Yazar ugur@uguroral.com.tr

Dolayısıyla, sosyal medyanın da hayatın bir parçası olduğu gerçeğini kabul ederim. Kaldı ki birçok sosyal medya uygulamasını aktif kullanan birisiyim. Sosyal medyayı “Tukaka” ilan etmem hiçbir zaman, edersem kendimle çelişirim zira… Seviyorum hatta sosyal medyayı. Toplumu analiz etmek adına harika bir laboratuvar bence sosyal medya… ***

CE EEE

İ

stisnasız, bütün bebeklerin bayıldığı bir oyun vardır. Hani yüzünüzü ellerinizle ya da başka bir şeyle kapatırsınız. Göremez sizi bebek, kaybolduğunuzu zanneder garibim. Sonra bir anda kaldırırsınız yüzünüzün önündeki engeli. “Ce eee!” dersiniz… Önce şaşırır, sonra gülmeye başlar bebek… Bebeğin sosyalleşme yolundaki ilk adımlarıdır aslında bu minik oyun… *** Özellikle akıllı telefonların hayatımızı bütünüyle ele geçirmesinin ardından iyice yaygınlaşan sosyal medya da bizimle bu oyunu oynuyor adeta. Gizlediğimiz “Biz”le yüzleştiriyor bizi. Ve, “Ce eee!” diyor. Bir dönem, şu sorunun yanıtını arardım kendimce. Sosyal medya insanları değiştirdi mi? Yoksa “Çıplak gerçeğini” mi koydu ortaya? Yani bir başka deyişle; biz hep böyle miydik yoksa böyle mi olduk? Açıkçası kafamda oluşan sentez netleşti… Artık, sosyal medyanın bir tür turnusol kâğıdı işlevi gördüğünü iddia ediyorum. Gösterdiğimiz “Biz” ile “Gerçek biz”i ayrıştıran… *** Peşin peşin itiraf etmeliyim ki, sosyal medya karşıtı birisi değilim. Kasmam da kendimi bu konuda… Hayatın, zaman zaman “Gırgıra alınarak” çekilir hale geldiğini düşünürüm…

44

Bundan birkaç yıl önce, İngilizce kaleme aldığım “Facebook Kullanıcılarının Sosyolojik Analizi” başlıklı bir makalem yayınlanmıştı. Yazımda, insanların “Aslında neden” Facebook kullandıklarını sorgulamıştım. Bir Yunan gazeteci arkadaşım okumuş, benden kendi diline çevirip, yönettiği haber sitesinde yayınlamak için izin istedi. Yazının okunma ve paylaşılma istatistiklerini gördüğümde, aslında ne kadar doğru bir iz üzerinde olduğumu fark ettim… Kendimce “Ce eee!” demek istemiştim ben de aslında yazımla… *** Dediğim gibi, sosyal medya günümüz insanının ruh halini mükemmel bir biçimde dışa vuruyor. Sosyal medya üzerinden irtibatta olduğum çok sayıda yabancı dostum da var… Bu durum sadece ülkemiz için geçerli değil… Dünyanın her yerinde kurulan, evrensel bir “Sahne” bu… Ve bu bağlamda, en dikkat çekici detay “Yalnızlığımız” bence. Kabul etsek de etmesek de, o kadar yalnızız ki, dahil olduğumuz alemin “Suni sosyalliği” sığındığımız bir liman oluyor bu yalnızlıktan kaçış için. Uyanır uyanmaz, daha yüzünü yıkamadan, sosyal medyada gülümseyen yüzlerle dolu “Günaydın” mesajı paylaşanların varlığı bu gerçeği ortaya koymuyor mu? İnsanın çevresinde “Günaydın” diyecek birilerinin olmaması, bunun yerine klavyeyle “Günaydınlaşması” aslında trajik bir durum değil mi? Kişi güne başlar, evden çıkar… Ne bindiği otobüsün şoförüne günaydın der… Ne gazetesini aldığı bakkala… Ne asansörde birlikte üst katlara çıktığı Mart - 2020

kimselere… Ama sosyal medyadaki “Günaydın”ını hiçbir sabah ihmal etmez… Sosyallik değildir bence bu, derin bir yalnızlığın dışa vurumudur olsa olsa… *** Aynı durumu sosyal medya kullanımının sıklığında da görebiliriz aslında… Kimileri vardır gün boyu hiç durmadan bir şeyler paylaşırlar… Hayret ederim… Bu kadar boş vakti nereden ve nasıl bulurlar? Bu kadar boş mudur günleri? Sürekli bir şeyler paylaşacaksın, insanlar altına yorum yapacak, onlara yanıt vereceksin… Bu resmen bir mesai ister! Sorsanız, hepsi yoğunluktan yakınır. Ama sosyal medyaya her zaman vakit vardır… Bu da yalnızlıktan kaçışın bir diğer versiyonu değil midir aslında? Başı ve çevresi kalabalık birisi sosyal medyaya nasıl zaman ayırabilir ki? Yoksa, gerçek dünyada, çevresi tarafından fazla ciddiye alınmayanların dikkat çekme yöntemi midir bu kadar sık paylaşımda bulunmak? Yetiştirmem gereken işlere boğulup günlerce sosyal medyadan uzak kaldığım, paylaşımda bulunamadığım dönemler oluyor. Merak edip soruyor bazı dostlar “Bir şey mi oldu?” diye... “Şu an hayatımda paylaşmaya değer bir şey olduğunu düşünmüyorum.” yanıtını veriyorum. Bir sosyal medya kullanıcısı olarak “Gerçekten paylaşılmaya değer bir şey olduğunda paylaşılması gerektiğine” inanıyorum... Paylaşmış olmak için paylaşmaya karşıyım. Sosyal medya paylaşım başına para ödemiyor en nihayet... Kaldı ki zaten “ender” olanlar her zaman daha cazip gelmez mi insana? *** “Ciddiye alınmak” demişken, yine dikkatimi celbeden bir durum var... Ki “Klavye entelliği” olarak adlandırıyorum bu durumu… Nasıl mı? Örneğin bakıyorum sosyal medya özlü sözlerden geçilmiyor… Güzel de, adı üzerinde “Öz” önemli… Büyük Atatürk’ün sözlerini paylaşmak tamam da, zaman ayırıp bir “Söylev”i


www.mavisehirdergisi.com

okumamışsa kişi… Che’nin, Mevlana’nın, Einstein’in, Nazım’ın, Nietzsche’nin vs. yorumlarını paylaşmak da harika… Ama sözlerini paylaştığı kimselerin kitaplarından bir tanesinin kapağını bile kaldırmamışa mesala… Bu da “Yüzeyselliğini” ve hatta “Kolaycılığını” ortaya koymuyor mu insanın? “Okumadan profesör” olma çabası değil midir bu? Ve keza bu, cehaleti kamufle etmek değil midir aslında? *** Sosyal medyanın insanı yüzleştirdiği bir diğer zaafı ise “Kendisine hayranlığı” bu bağlamda… Bir insan neden, hemen her gün, kendi fotoğrafını paylaşır? Haydi, ergenleri anlıyorum… Büyüdüklerini, artık çocuk olmadıklarını ispat çabasıyla yaparlar bunu… Da… Yaşı kemale ermiş kimselerin sürekli selfie paylaşmalarını anlamak mümkün değil. Gerçek hayatta özlemini duydukları “İltifat işitme” beklentisini giderme yolu mudur bu? Ya da “Bakın hala gencim, güzelim, yakışıklıyım.” deme ihtiyacının bir sonucu mu? Sosyal medya çağı öncesinde bu mümkün değildi elbette. Cebimizde vesikalık fotoğraf taşıyıp girdiğimiz ortamlarda bulunan herkese gösterecek değildik tabii ki… Tuhaf bakardı insanlar değil mi? Peki, bugün sosyal medyada yapılanın bundan ne farkı var? Bu arada çok sevdiği birisiyle birlikteyken o anı ölümsüzleştirmek, sosyal medyaya yansıtmak isteyenlere… Katıldığı bir etkinliği duyurmaya… Gezi anılarını paylaşanlara vs. değil sözüm… Benim anlayamadığım, adlandıramadığım, sebepsiz, herhangi bir vesile olmadan kendi fotoğraflarını çekip paylaşanlar… Ve bunu hiçbir gün aksatmayanlar… Bu kadar mı bağımlısıyız “Amma da yakışıklısın” ya da “Çok güzelsin” komplimanlarının? Şahsen ben “Beğen” butonuna basmıyorum bu gibi paylaşımlara tanık olduğumda… Ego tatminlerine destek vermediğim arkadaşlarım kusuruma bakmasınlar artık…

*** Yine sosyal medyanın provoke ettiği zaaflarımızdan biri de yasak savmaya olan eğilimimiz… Biri kalkar “İyi bayramlar” yazar misal… Mesajın altına tesbih taneleri gibi sıralanır diğer mesajlar “İyi bayramlar, iyi bayramlar, iyi bayramlar…” Ya da birisinin doğum günü olduğu duyurulur sosyal medyada… Hemen sağanak gibi mesajlar yağmaya başlar… “Kutlu olsun, kutlu olsun, kutlu olsun…” Samimiyetten uzak… Plastik çiçeklere benzetirim bu mesaj(lar) silsilesini. Özellikle itina ederim bu “Adet yerini bulsun” diye yaratılmış kutlama sağanaklarının bir damlası olmaktan. Tercihen bizzat arayıp, muhatabımın sesini duyarak kutlamayı tercih edenlerdenim ben… *** Hadi, bunları bir yere kadar anlayışla karşılarım da… Bir husus var ki, düpedüz “Saygısızlık” ve hatta “Kabalık”tır aslında… Üniversitede verdiğim “Görgü Kuralları ve Protokol” dersimde öğrencilerime sosyal medyada dikkat etmeleri gereken nezaket kurallarını da aktarıyorum… Sürekli anımsattığım, adeta gençlerin beyinlerine “Kazımaya çabaladığım” bir husus var… Sosyal medyada ifade edilmeyecek, ifade edilmemesi gereken yegâne mesaj “Taziye”dir. Görgüsüzlüğün ta kendisidir bence. Doğum gününde, evlilik yıldönümünde, işinde terfi ettiğinde, rahatsızlandığında vs. arkadaşınıza sosyal medya üzerinden duygularınızı iletebilirsiniz. Ama söz konusu olan “Vefat” ise bu olmaz. Tercihen ziyaret edilerek ya da hiç olmazsa telefonla aranarak dilenir başsağlığı… Sevdiğiniz birisini kaybettiğinizde, usulen yazılmış soğuk satırları mı okumak istersiniz… Ya da dostunuzun ama teniyle ama sesiyle size dokunup acınızı paylaşmasını mı? *** Sosyal medyanın açığa çıkardığı hasletlerimizden birisi de ilgiye olan açlığımız… Mart - 2020

Görüyorum, eminim sizler de tanık oluyorsunuzdur… Adam ya da kadın rahatsızlanmış, hastaneye gitmiş… Kolda serum veya alçıda ayak… O psikolojiyle, kendi derdine düşeceği yerde… Sağlığına kavuşmayı düşüneceğine… Fotoğrafını çektirip sosyal medyada paylaşıyor. Hani bir yerini vurduğunda annesine babasına koşturup “Uf oldu; öp de geçsin.” diye gösteren çocuklar misali. Bu nasıl bir mantıktır, anlayabilen varsa, beri gelsin… Bu kadar mı aç kaldık insanların şefkatine, ilgisine? Peki ya her yediğinin, içtiğinin fotoğrafını çekip paylaşanlara ne demeli? Bulan var bulamayan var, yiyen var, yiyemeyen var… Nerede kaldı peki hassasiyetlerimiz? *** Velhasıl bir kum yığını sosyal medya… Ve bizler deve kuşu gibi gömüyoruz kafamızı o kumun içine… Zannediyoruz ki kimse görmüyor, anlamıyor, fark etmiyor. Oysa kabak gibi ortaya çıkartıyor bizi sosyal medyadaki duruşumuz… “Ce eee” diyor paylaşımlarımız bize ve iletişim halinde olduklarımıza… *** Sosyal medya hayatımızın bir parçası artık… Bunu yadsımak zor, yadsımaya gerek de yok… İş ki, bilinçli kullanılsın… Katıldığınız bir davette herkese eşlik etmek için bir kadeh bir şey içersiniz… Bu normaldir… Sosyal içicilik denir buna… Ama eğer şişeyi hiç yanınızdan ayırmıyorsanız… Dibini görmeden rahat edemiyor, kendinizi durduramıyorsanız… İşte o zaman bu başka bir şeydir… Bağımlılıktır… Nasıl ki aşırı oranda alınan alkol otokontrolü ortadan kaldırıp insanın gerçek kimliğini ortaya dökerse… Sosyal medya sarhoşluğu da kişinin içinde sakladığı “Gerçeği” yansıtır çevresine… Yaşanan da bu değil midir zaten son tahlilde?

45


Arzu Özpazarcık İsmail Barış Özpazarcık www.yonyonetim.com

ZİHİN OYUNLARIYLA BEYNİ DİRİ TUTMANIN

EN GÜZEL YOLLARINI KEŞFETMEK İSTER MİSİNİZ?

Z

ihin oyunlarıyla beynimizi “diri” tutmanın en güzel yolllarını keşfetmek ve her birini 21 gün boyunca yaparak kendinize destek vermek ister misiniz? Aşağıda zihin oyunlarıyla neler yapabileceğinizi okuyacak ve bunu nasıl yapacağınıza dair ipuçlarını keşfedeceksiniz. Sonrasında birini

seçin ve ilk 21 günlük sürecinizi başlatın. Örneğin “yeni kelimler

öğrenme”yi seçtiyseniz, bir gün dahi atlamadan 21 günlük süreci yaşayın. Ya da rutini değiştirmeye karar verdiyseniz, 21 gün boyunca rutini bozun ve beyninizi şaşırtmaya devam edin! Niçin mi 21 gün? Çünkü,

beynin bir bilgiyi alışkanlık haline getirerek hayatın içinde kullanma süresi 21 gün! “Peki bunları ne kadar

süre yapmalıyız?” diye sorarsanız, bunu hayatın içine yedirmekte fayda var. Yani, özellikle belirli bir anda görev gibi yapmak değil, farkındalıkla, içimizden geldiği gibi, yaşamın içinde zihin oyunlarını oynayarak bunun

46

tadına varmak, keyfini çıkarmak. Hem de böylece, hayatı ıskalamadan tadını çıkarmış olmaz mıyız?

Rutini değiştirmek ve zeberi bozmak beyni diri tutar: Her gün aynı şeyleri

mi yaparsınız, yoksa bir gününüz diğer bir güne uymaz mı?.. Genellikle zihnimiz rutinleri sever ve her gün yapmakta olduklarımızı yapmayı sever. Bu, tıpkı çok sevdiğimiz şarkıya takıp defalarca dinlemek gibidir. Aynı şeyleri defalarca defalarca yapmak, zihnin en sevdiği şeydir. Oysa ki, ezberi bozmak beyni diri tutar. Pop seviyor ve raptan hiç hoşlanmıyorsanız; her zaman dinlediğiniz pop şarkılarını dinlemeyi bırakıp rap dinlemek, ezberi bozmaktır ve yeniliklere beynin kapısını açmaktır. Ya da opera, arya dinlemek “kitabınızda yok”sa, hemen hızla bunu yapın! Yapın ki, beyniniz şaşırsın, ezberi bozuversin! Tabii ki, pek çok yeni şeyi hayatımıza sokmak eğlenceli bir zihin oyunudur. Eve Mart - 2020

farklı yoldan gitmek, diş fırçalarken dans etmek, daha az tercih edilen bir yemeği yemek, bilgisayar pencerelerini her gün olduğundan farklı sırayla açmak, her zamanki koltuğun her zamanki köşesine oturmak yerine, farklı bir yeri tercih etmek vb...

Ezber bozmak alzheimer hastalarının tedavisinde olmazsa olmazdır: Mesela bilgisayar faresi

her zamankinden farklı elle kullanılır, rutin kırılır, zihin çalışır. Henüz yaşlanmadan ve hasta olmadan ezberi bozmak, hem de eğlenceli zihin oyunlarıyla bozmak, kendi faydamıza olmaz mıydı?

Bulunduğunuz ortamı zihinde canlandırmak beyni diri tutar:

Şu anda neredesiniz? Diyelim bir cafedesiniz. Hemen gözlerinizi kapatın. Ve masada ne var, saymaya başlayın.. Masanın, sandalyenin, koltuğun tasarımı nasıl, anlatın...


www.mavisehirdergisi.com

Duvarları ne renk? Kaç penceresi var? Her yer için bunu yapabilirsiniz... Evdeyken de bu oyuna devam edebilirsiniz tabii ki. Çok iyi bildiğimiz yerlerde bile şaşırabiliyor, tanımlamakta zorlanabiliyoruz. Mesela mutfakta hangi çekmecede ne var? Ya da gözünüzü kapattığınızda banyonun yolunu ne kadar bulabilirsiniz? Banyoda nerede neler olduğunu “elinizle koymuş gibi” bulabilir misiniz? Denemeye değer. Ve kesinlikle çok eğlenceli

Yeni kelimeler öğrenmek beyni diri tutar: İlle de yabancı dilde

kelimeler aklınıza gelmesin. Dil öğrenmek, yeni kelime dağarcığını geliştirmek elbette ki harika. Bununla birlikte, Türkçe kelime hazinesini de geliştirmek. Örneğin, “Deryadil” diye bir kelime. Günlük hayatta pek kullanmayız değil mi?... Sözlüğü açıp, “Deryadil” ifadesinin karşılığını almak ve cümle içinde kullanmak, beynimizi diri tutmanın en güzel yollarından biri... Araştırmalar şunu gösteriyor: zekânın kelime bilgisiyle doğrudan ilişkisi var. Yanınızda sözlük taşıyın, her gün yeni bir sözcük öğrenin: ‘Müşerref’ olun, ‘nevi şahsına münasır” konuşun, ‘yaren’lik yapın, ‘Kaşif’ olmanın tadını çıkarın... Oyun bunun neresinde derseniz, 21 günlük süreç için yeni kelimeler öğrenmeyi seçtiyseniz, sözlük çantanızda olsun. Sözlük oyun aracınız olarak şahane bir seçimdir. Rastgele sözlüğü açın ve bir kelime seçin. Sonra da o kelimeyle bir günü geçirin.

Yeni yollar keşfetmek beyni diri tutar: İngiltere’de yapılan

bir araştırmaya göre taksi şoförlerinde beyin fonksiyonlarıyla ilgili rahatsızlıklar, diğer meslek sahiplerine göre daha az. Bunun sebebi tüm gün verilen adreslere ulaşmak için sarf ettikleri zihinsel efor. Yeni yollar öğrenmek ve bu yolları hatırlamak zihinsel gelişim için bire birdir. Peki zihin oyununu burada nasıl oynayabiliriz? Harita okuyarak, haritaları zihnimizde canlandırarak, yolların fotoğrafını çekerek (tabi ki zihinsel, fotoğraf makinesi-telefon kullanmadan) ve bu zihin fotoğrafını tekrar hatırlayarak...

Şarkıları farklı söylemek: Herkesin kendine özgü müzik zevki vardır. Defalarca dinlediğimiz müziklerin zihnimizdeki bağlantıları çok güçlüdür. Peki, sevdiğiniz şarkıları farklı söylemeyi denediniz mi?.. Örneğin sözleri aynı olsaydı, müzik türü, bestesi değişseydi nasıl olurdu?.. Ya da beste aynı kalmış olsaydı, fakat şarkı sözleri eğlenceli bir şekilde değişseydi nasıl olurdu?.. Bir şarkıyı aynı ritimle, fakat tersten okuyarak söylüyor olsaydınız mesela nasıl olurdu? Bir pop şarkısı rap haline gelseydi, bir rap şarkısı türkü formuna gelseydi?.. Evet evet tıpkı reklamlardaki gibi, neşeli, eğlenceli ve hatta çılgınca! Bu şahane bir zihin oyunu olmaz mıydı?.. Hikâye anlatmak beyni diri tutar:

Sadece dizi izlemek değil, o hayal gücünü kendi zihnimizde yaratmak. Dizi, film, roman karakterlerini hayatın içinde bulmak. Hayal gücümüzün ürünü sürpriz karakterler yaratmak. Hikayesini kendinizin yazdığı karalamalar yapmak, karakterleri konuşturmak. İlle de canlı olmasına gerek yok. Sokağı, sandalyeyi, ağacı, gökyüzünü, ayı konuşturmak. Bu kısmı 21 günlük süreç için seçtiyseniz, her gün bu hikayenin parçalarını yazabilir, 21. günde parçaları tamamlayabilirsiniz. Hatırlamamız gereken şu ki, bu bir sanat eseri değil, sadece kendi kendine eğlence. Şahane bir zihin oyunu :)

Meditasyon yapmak beyni diri tutar: Zihni iyi şeylerle doldurmak için önce boşaltmak gerek der üstadlar. Zihni susturmanın yolu, meditasyon yapmak. Bu yoğun koşuşturma içinde, sadece bir süreliğine durmak. Susmak. Olabildiğince zihinsel akışı susturmak ve onu gözlemlemek. Meditasyon da zihin oyunu mu olurmuş demeyin. Çünkü zihniniz sürekli konuşurken onu susturmak için egzersiz yapmak ve bir süre sonra sustuğuna tanık olmak, oyun değil de nedir?..

duymuşsunuzdur. Suyun hafızası olduğunu, kayıt yaptığını, suya söylenen her sözün, bir program yazılımı olduğunu belirtiyor bilim insanları. Vücudumuzun 3’te birinin su olduğunu düşünürseniz, kendimize söylediğimiz sözlerin ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. Öyleyse, su ile iletişim kurmak çok önemli. (Aslında su ile değil, kendimizle iletişim kuruyoruz bu sayde) Suya pozitif ifadeler söylemek, kendi telkin cümlelerimizi suya anlatmak ve farkındalıkla sonra da suyu içmek. Büyüklerimiz zihin açıklığı için boşuna suya dua okumazlardı değil mi? Bazı insanlar suyu içmek konusunda cimri davranabiliyor. Bu durumda suyu keyifle içmenin yeni yolları keşfedilebilir. Örneğin, suyun içine limon dilimlemek, tarçın kabuğu atmak, zencefil koymak, salatalık dilimlemek vb... Bu yolların su içme iştahını ve motivasyonunu arttırdığı bizzat denenmiştir :)

Yapbozun parçalarını birleştirmek beyni diri tutar: İtalya neredeydi?’,

‘Bu Mona Lisa’nın gözbebeği olabilir mi?’, güneşin bir parçası neredeydi? Şu parça eksik’ derken... zihin çaktırmadan açılıyor. İster dünya haritası, ister çiçekli böcekli bir manzara resmi... Yeter ki, yapboz’daki parçalar birleşsin. Yapboz ne kadar karmaşık olursa, ne kadar zorlanırsanız, beyninizi o kadar farklı açıdan kullanmış olacaksınız. Bu sayede zihin sınırlarını aşacağınız, belki de “çok zor” dediğiniz durumları kolay hale getirmeniz mümkün olacak:) İşte bu harika bir zihin oyunu değil de nedir?

Su ile dostluk kurarak su içmek beyni diri tutar: Japon bilim

insanı Dr. Emato’nun su deneyini Mart - 2020

47


D&G

D&G

BAHAR COSKUSU Kısa ve uzun elbiseler, makyajlarda ve aksesuarlarda cesurca kullanılan parlak renkler, modaya baharın geldiğini müjdeliyor.

Versace

Versace


Mango

Zara

Zara

Küpeler ve kolye Saint Laurent

Roberto Cavalli

Ayakkabı Betsey Johnson

Yüzük Betsey Johnson

Gucci

Kullanım açısından büyük konfor sağlayan bel çantaları, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da moda severler tarafından tercih edilmeye devam ediyor.

Dior

Fendi


HER YENI GÜNE

MUTLU ve ENERJİK uyanın...

Özellikle mevsim geçişlerinde ve soğuk havalarda yataktan kalkmak eziyet halini alır. İşe gitmek veya okula gitmek için alarmlarımız çok erken saatte çalar ve defalarca erteleriz. Yataktan kalktığımızda uzun süre ayılamaz ve kendimize gelemeyiz. İşte bu olumsuz durumları en aza indirmek için uygulayabileceğiniz birkaç önerimiz var...


1

Güne mutlu başlamanın ilk adımı güzel ve verimli bir gece uykusu almış olmaktan geçer. Karanlık ve gürültüsüz bir ortamda 7-8 saat boyunca rahat bir yatakta uyumalısınız. Uyuduğunuz ortam temiz ve önceden havalandırılmış yani bol oksijenli olmalıdır. Uykunuzu alamadığınızda gün boyu uykusuz, sinirli olursunuz ve işinizde verimli olamazsınız. Bu yüzden her gece aynı saatlerde yatmaya ve uykunuzu almaya özen gösterin.

2

Gözünüzü açar açmaz sosyal medyaya veya haber sitelerine bakmayın. Haber sitelerindeki genellikle olumsuz olan haberlerden etkilenerek bütün gününüzü stresli yaşamanız olası... Uyandığınızda önce birkaç dakika yatağınızda yatın daha sonra bir süre oturun ve yavaşça kalkın. Bu yöntem sağlık açısından da önemli bir kuraldır.

3

Vücudunuzu esnetin! Bunu bir sabah rutini haline getirin. Kollarınıza, bacaklarınıza, belinize ve sırtınıza özel ayrı ayrı rahatlatıcı esneme hareketleri yapın. Bu hareketleri yaparken yavaş ve nazik olmaya özen gösterin.

4

Nefesinize odaklanın. Doğru nefes alıp vermek gün içinde mücadele ettiğiniz birçok stresli durumu kolaylaştırır. Sağlığınıza olumlu faydaları vardır. Yataktan kalkmadan önce derin bir nefes alın ve ciğerlerinize dolan havayı hissedin. Nefes alışlarınızın burnunuzdan olmasına dikkat edin. Çünkü burnumuzdan aldığımız her nefes bedenimizin eşsiz filtreleme mekanizmasından geçerek ciğerlerimize ulaşır.


EVDE YAPACAĞINIZ BASİT EGZERSİZLERLE

BAĞIŞIKLIĞINIZI GÜÇLENDİRİN

İnsanların yaşamı hareket üzerine kurgulanmıştır. Bu sebeple hareketsizlik sağlık durumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde asansör kullanımının ve araç kullanımının artması, bilgisayar başında yapılan işlerin çoğalması gibi sebeplerle hareketsiz kalıyoruz. Spor salonlarına gitmeye birçoğumuz vakit bulamıyoruz. Ama evde 15-20 dakikamızı ayırıp çok basit egzersiz hareketlerle sağlıklı bir yaşama merhaba diyerek, bağışıklık sistemimizin de güçlenmesine yardımcı olabiliriz. Düzenli olarak orta düzeyde yapılan egzersizlerin birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Egzersizlerinize başlamadan önce esneme ve ısınma hareketlerini yapmayı ihmal etmeyin ve herhangi bir sağlık sorununuz varsa mutlaka hekiminize danışın. KARIN BÖLGESİ

SIRT BÖLGESİ

Karın bölgesindeki yağları kıran en temel hareket düz mekiktir. Isındıktan sonra başlayacağınız antremanınızın ilk hareketi için düz bir zemine yatın. Boyun bölgenizde herhangi bir zarar vermemek için ellerinizle bu bölgeye destek vermeniz çok önemlidir. Karın ve kalçanızı sıktıktan sonra bu bölgelerin desteğiyle hafifçe yukarı doğru kalkın. 10 defa olmak üzere 3’er kere tekrarlayacağınız bu hareket ilk başlarda sizi zorlayabilir. Ancak zamanla alışıp çok daha kolay şekilde yapmaya başlayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Sırt kaslarınız için yere yüz üstü uzanmanız ve avuç içleri yeri gösterecek şekilde kollarınızı ileri doğru uzatmanız gerekiyor. Ayaklarınızı ve ellerinizi aynı anda yukarı doğru kaldırın ve gövdenizi esnetin. Bu hareketi 10 defa tekrarlayın.

GÖĞÜS, OMUZ VE ÜST KOL KASLARI İÇİN

BASEN VE KALÇA İNCELTME

Ayakta durun, ellerinizi duvara omuz hizanızdan biraz daha açık olacak şekilde yaslayın. Eğimli bir şekilde durabilmek adına ayaklarınızı biraz daha geriye alın ve parmak uçlarınız üzerinde yükselin ve dirseklerinizi bükerek duvarı şınav çekiyormuş gibi ittirin. Bu hareketi 15-20 kez uygulayın. Her geçen gün sayıyı arttırabilirsiniz.

BACAKLAR

Elerinizi başınızın arkasında birleştirin. Bacaklarınızı omuz genişliğinden biraz daha fazla açın. Parmak uçlarınız dışa doğru bakmalı. Sırtınızı dik tutarak aşağı doğru çömelin. Bacaklarınızla 90 derecelik bir açı oluşturmayı hedefleyin. Omuzlarınız bu harekette tam kalçalarınızın hizasında durmalı çünkü ağırlığınız bu şekilde topuklarınıza binecek. Tekrar birinci pozisyona geçin ve hareketi tekrar edin. İki set halinde 10 defa tekrarlayın.

Düz bir zemine sırtüstü olacak şekilde uzanın. Bacaklarınızı aynı anda yukarı kaldırıp indirmeye başlayın. Bu hareketi üç set olmak üzere 15’er kez tekrarlayın. Her set arasında 2 dakika mola verin. Ellerinizi kalçanızın altına koyarak destek almamaya ya da bacaklarınızı kırmamaya özen gösterin.


Günlük egzersiz programınıza ev içinde kullanabileceğiniz yürüyüş bandını da ekleyebilirsiniz. Tempolu bir yürüyüşün sağlığa olumlu katkıları bulunuyor. Ayrıca bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için beslenmenize ve uyku düzeninize de dikkat etmeniz gerekiyor. Gün içinde bol bol su içmeyi de ihmal etmeyin.


&

LEZZET TARIF

ÇİLEKLİ SMOOTHIE

Havalar ısınmaya başladıkça soğuk içecekler daha fazla aranıyor. Çilekli smoothie de tam çileğin zamanı geldiğinde içilebilecek en güzel içeceklerden biri... Ayrıca çocuklar için besleyici ve sağlıklı bir lezzet. 250 gr çileği yıkayın ve yeşil saplarını çıkartın. Çilekleri birkaç parça halinde kesin ve blendera atın. Bal, yoğurt ve süt ilave edip iyice parçalayın. Pürüzsüz bir kıvam almalı.. Son olarak buz ilave edin ve tekrar blenderı çalıştırın. Karışımınız hazır. İsterseniz hemen servis edin isterseniz buzdolabında biraz bekletin. Üzerini nane yapraklarıyla süslemeyi unutmayın.


&

LEZZET TARIF

SEBZELİ ET SOTE Kuşbaşı doğradığınız etleri bir tavanın içerisine alın. Kısık ateşte zeytinyağıyla birlikte pişirmeye başlayın. Ardından üzerine küçük parçalar halinde doğranmış kuyruk yağlarını ilave edin ve pişirmeye devam edin. 1 çay bardağı kadar su ilave edin ve kapağını kapatın. Birkaç dakika sonra soğanları ilave edin. Soğanlarla birkaç dakika pişirdikten sonra biberleri ekleyin. Daha sonra domatesleri de ekleyin. Soğanlar yumuşayana ve etler suyunu çekene kadar pişirme işlemine devam edin. Son olarak tuz ve baharatlarını ilave ederek 5 dakika daha pişirin. Tabağınıza aldığınız yemeğinizin üzerini çeri domatesler ve yeşilliklerle süsleyin. Afiyet olsun.


DERGİ İNDEKSİ

Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir.

Atölye Tat 6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 3060 www.atolyetat.com

MakroYapı - İç Mimari Tasarım 0 (232) 329 80 29 - 329 90 29 İstasyonaltı, Semra Aksu Cd No:6 35630 Çiğli / İzmir

Turyap Mavişehir Caher Dudayev Bul. No: 115/2 Mavişehir 0(232) 362 80 90

Donat Beslenme & Diyet Danışmanlığı 6523 Sokak No: 32/B Daire: 301 Park Yaşam Ticaret Merkezi, Yalı Mah. Mavişehir Tel: 232 504 48 12

Mengerler Egemer Adres: Akçay Caddesi 698 Sok. No:2 / Gaziemir Tel: 0232 274 66 66

Talatpaşa Tıp Laboratuvarı Talatpaşa Bulvarı No: 61 D: 2 Alsancak Tel: 0 232 422 68 75

Lugokids Mavişehir 8291/2 Sk. No: 1/E Ataşehir Mah. Family Park Villaları Mavişehir Tel: 0232 324 56 00 Gsm: 0534 015 70 64

Uluoğlu Pastane Adres: Caher Dudayev Blv. No: 93/A Atakent Tel: 0232 336 35 27

SUBWAY Mavibahçe 0232 324 13 26

Yakamoz Beauty Sports : 2040 Sk. No:3 Mavişehir (Sports International içi) Atakent: 6471 Sk. No:8 Mavişehir Tel: 0(232) 382 91 91 2BHOMESTYLE Adres: 10001 Sokak No:12 AOSB - Çiğli Tel: 0533 410 89 43

MAVİŞEHİR DERGİSİ her ay binlerce kişiye ücretsiz ulaşıyor

Her ay binlerce kişi evlerine ücretsiz ulaşan Mavişehir Dergisi’ni okumanın keyfini yaşıyor. Okuyucu kitlesini her geçen gün arttıran Mavişehir Dergisi, sizlere daha iyi hizmet verebilmek için dağıtım ağını genişleterek, Mavişehir ve Ataşehir bölgesindeki yeni toplu konut sitelerinde oturan okuyucularına da ulaşıyor. Ayrıca her yeni sayıda Mavişehir Ege Park AVM’de açtığımız standımızdan derginizi ücretsiz alabilirsiniz. Bizi ziyaret eden okurlarımıza ve destekçilerimize çok teşekkür ederiz.

www.mavisehirdergisi.com


Triplex Kat Planları 5+2 285 m 2

Dublex Kat Planları 3+1 175 m 2

www.focaterrace.com


Foça’nın merkezinde deniz manzar alı dublex ve trıplex lüks taş evler, sizi tarih ve doğa ile başbaşa olmaya davet ediyor.

MAKROYAPI

0(232) 329 79 00 Çanakkale Asfaltı No:17 Ulus Mahallesi 35660 Koyundere Menemen - İzmir focaterrace

www.focaterrace.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.