Çevremizi temiz tutmak Mavişehir Dergisi Reklam Arası - Aras Attila’ya aittir. Dergi T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Mavişehir Dergisi’nde yayınlanan ilan ve reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
İmtiyaz Sahibi (Sorumlu) Aras Attila aras@mavisehirdergisi.com
Editör / Yayın Yönetmeni
Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com
Görsel Yönetmen ve Grafik Tasarım Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu Duygu Gönen Attila
Reklam Rezervasyon / Bilgi
Kabin Ekibi 0(549) 323 3031 - 0(549) 330 0 500
Yapım
Kabin Ekibi Tasarım Stüdyosu
Yayın Türü
Yerel - süreli - aylık
Yönetim Yeri
6003 Sk. No.7/A Karşıyaka / İZMİR
Web Sitesi
www.mavisehirdergisi.com
Baskı: Lamineks Matbaacılık
Dijital Baskı İşleri San. ve Tic. Ltd. Şti. 5627 Sokak No:37 Çamdibi - İZMİR Tel: 0232 433 33 55 www.lamineks.com.tr
Basım ve Yayın Tarihi Katkıda Bulunanlar Uğur Oral - Özgür Şişik Doç. Dr. Gürkan Ersoy - Serdar Sütçü İsmail Barış Özpazarcık - Kaan Yenilmez Fügen Yenilmez - Kutay Ürkmen Melis Yolaç
Hep diyoruz ya; mutlu olmak için sevmek ilk şarttır diye... Birbirimizi sevmek, saygı duymak, hoşgörülü olmak gerçekten çok önemli... Genelde yolda yürürken ya da bir toluluğa girdiğimde belki mesleğim gereği her zaman gözlem yaparım. İnsanları izlerim, kurallara ne kadarımız uyuyor merak ederim. Yine böyle bir günde deniz kenarında soluklanmak için bir bankta oturduğum sırada Karşıyaka’dan karşı kıyıyı seyretmenin güzelliğini yaşayacakken duyarsız insanların çevreyi nasıl kirlettiğini görüp strese girdim. Görgü kurallarından yoksun insanlarımız çekirdekleri yemişler ve kabuklarını umursamazca yerlere atmışlar. Üzüldüm, sinir oldum; bu konuda neler yapılabilir diye düşünmeye başladım. Tabii ki eğitim gerekli. Bana göre; eğitim aileden başlıyor ve okulda devam ediyor. Ailede böyle bir eğitim almayanı ise okulda eğitmeli ki; evde de ailesini eğitsin. Bu düşüncelerim arasında tam denizi seyretmeye koyulmuştum ki; bu kez de daha önceden yasaklandığını bildiğim denizdeki balonlara silah doğrultup nişan aldırtanları ve bundan para kazananları gördüm. Bu olay yüzünden bilmem kaç çocuk yaralanmadı mı? Yine denizin güzelliğini içime sindiremeden bir çirkinlik daha o güzel manzaramı gölgelemişti. Bana düşen görevi yerine getirip önce 155’i aradım ve derdimi anlattım. Sonra Belediyemizi aradım; telefona çıkan arkadaş araştırıp bunun yasak olduğunu ve hemen ekip göndereceklerini ilettiler. İçim biraz olsun hafiflemişken bu kez de seyyar satıcının biri içindeki malzemeleri boşalttığı poşeti büyük bir rahatlıkla savuruverdi sol tarafına... “Allah’ım neden bazı insanlar bu denli duyarsız, neden çevremizi kirleterek güzellikleri gölgeliyorlar” ben denizi ve karşı kıyıyı seyredip soluklanayım derken işte bütün bunlarla karşılaştım. Bir vatandaş olarak üzerime düşeni yapıyorum ama yine de bu tür insanların vurdumduymazlığına çare olamıyorum. Elbirliği ile çevremizi güzel tutmak için neler yapılabilir, neler yapmalı, bu konuda yetkililerle işbirliği yapmak gerekiyorsa yapmalı... diye düşünüyorum. Bundan böyle bu konularla ilgili gördüklerimi, yaşadıklarımı sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Bu konuda düşüncelerinizi öğrenmek isterim. Lütfen siz de yazın... Daha temiz bir dünya için elele verelim; sağlık, sevgi ve saygıyla kalın... Ziynet Attila ziynet@mavisehirdergisi.com mavisehirdergisi@gmail.com
İÇİNDEKİLER
• • • • • •
Kuş Cenneti’ne 4 bin ağaç dikilecek (4-5) Belediye personeline “işaret dili” kursu (12) Devrim Atmaca Özel Röportaj (16-17-18) Ruhumuz soğuktan nasıl etkileniyor? (30-31) Can dostlara kalıcı yuva (44) Köşe Yazıları
Uğur Oral - İsmail Barış Özpazarcık - Özgür Şişik - Kaan Yenilmez - Doç. Dr. Gürkan Ersoy - Fügen Yenilmez - Serdar Sütçü - Kutay Ürkmen
2
Karşıyakalılar bu kursları çok sevdi Karşıyakalılar için yeni hobi alanları açmak ve mesleki eğitim imkanı sağlamak isteyen Karşıyaka Belediyesi’nin ücretsiz kış dönemi kursları büyük ilgi gördü. Kentteki 4 ayrı merkezde açılan 58 kursta toplam bin 500 kişi eğitim alırken; Arjantin tango, fotoğrafçılık, aerobik gibi farklı branşlardaki 14 kurs için de kayıtlar devam ediyor. Büyük ilgi gördü Kültür ve sanat etkinlikleri ile kış aylarına renk getiren Karşıyaka Belediyesi, açtığı ücretsiz kurslarla da vatandaşlara hem öğrenme hem eğlenme fırsatı sundu. Bahçelievler Katlı Pazaryeri’nde bulunan Kurs Şefliği ile Bülent Ecevit, İsmail Cem ve Ahmet Piriştina kültür merkezlerinde
açılan onlarca kurs, vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Dikişten dramaya, Rusça’dan bilgisayar işletmenliğine kadar pek çok farklı branşta devam eden 58 kurs, bin 500 kursiyere ulaştı. Kayıtlar sürüyor Yeni başlayacak kurslara katılmak isteyen Karşıyakalılar ise; Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde İngilizce 1. kademe, okuma-yazma ve işaret dili; Ahmet Piriştina Kültür Merkezi’nde 2, 3 ve 4. sınıflar için etüd ve Arjantin tango; İsmail Cem Kültür Merkezi’nde ebru, İngilizce, Fransızca, kurdele nakışı, ritim, halk oyunları; Bahçelievler Katlı Pazaryeri’nde (Kurslar Şefliği) ise aerobik, üç boyutlu resim, fotoğrafçılık branşlarına kayıt yaptırabilecek.
Şubat - 2015
Kadın kooperatifi Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Karşıyakalılara her alanda fırsat eşitliği sağlamak için çalışıyoruz. Bu amaçla, hem meslek edindirme hem hobi hem de eğitim alanındaki onlarca kursumuzu hiçbir ücret talep etmeden gerçekleştiriyoruz. Özellikle kadınlarımızın kurslarımıza gösterdiği ilgiden çok memnunuz. Bu kurslar sayesinde kadınlarımız yeteneklerini keşfetme, el emeklerini sergileme şansı buluyor. Altyapısı tamamlanan ve yakında faaliyete geçecek kadın kooperatifimiz de kadınlarımızın el emeklerini maddi kazanca dönüştürebilmeleri için önemli bir fırsat yaratacak” dedi.
Kabin Ekibi
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN
Beyazlale Çiçekçilik Alsancak Mustafa Bey Cad. No:23/A Alsancak / İzmir 0(232) 421 98 07 - 0(232) 421 79 49 facebook/beyazlalecicekmarket
twitter.com/beyazlalecomtr
Kuş Cenneti’ne 4 bin ağaç dikilecek İzmir Kuş Cenneti’ndeki yeşil dokunun güçlendirilmesi için alana 4 bin adet iğde ve ılgın ağacı dikilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZKUŞ Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kuş Cenneti içinde çevreci ulaşım sağlayacak kiralık bisiklet sistemi için de çalışmaların yakında başlayacağını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ülkenin en önemli doğa
harikalarından Kuş Cenneti’nin hayata geçirilecek yeni yatırımlarla çok daha fazla ziyaretçi çekeceğini söyledi. Aynı zamanda İzmir Kuş Cenneti’ni Koruma ve Geliştirme Birliği (İZKUŞ) Başkanı da olan yürüten Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, birliğin meclis toplantısında önemli müjdeler verdi. Kuş Cenneti’nin yeşil dokusunun güçlendirilmesi için başlatmayı planladıkları ağaçlandırma seferberliği için beklenen onayın Koruma
Kurul’undan geldiğini açıklayan Başkan Aziz Kocaoğlu, alan içinde “Angıt Tavası” olarak anılan bölgede ilk etapta 4 bin adet iğde ve ılgın ağacı dikileceğini söyledi. Gerekli onaylar alındıkça ağaçlandırma çalışmalarının Kuş Cenneti içindeki başka bölgelerde de süreceği belirtildi. BİSİM için geri sayım başladı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun verdiği bir diğer önemli
müjde de Kuş Cenneti içinde fotoğrafçı ve gezginlere çevreci ulaşım imkanı sunacak BİSİM ile ilgiliydi. Projenin hayata geçirilmesi için Ankara’dan bekledikleri onayın geldiğini ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, “Burada doğal malzeme kullanarak 22 kilometrelik yürüyüş parkuru yapmıştık. Şimdi burayı dışarıya kapalı bir parkur haline getirerek ziyaretçilerin bisikletle dolaşmasını sağlayacağız. Bu projenin hayata geçmesi ziyaretçi sayısını önemli ölçüde artıracaktır” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Homa Dalyanı’nda kontrollü bir şekilde yapılacak olta balıkçılığına ilişkin çalışmaların da sürdüğünü dile getirdi.
Seda Gülbayoğlu Tekin
Personel Training Personal Training nedir, faydaları nelerdir? Personal Training kişisel eğitim programıdır. Kişinin vücut gereksinimine ve yaşam tempolarına uygun bir şekilde dizayn edilir. Personal Training, amacı daha hızlı sonuca ulaşmak isteyen kişilere bire bir eğitim olanağı ve motivasyon sağlamaktır. Bu sayede kişinin Fitness düzeyi artar ve yaptığı sporu daha bilinçli bir şekilde yaparken hızlı bir gelişim sağlar. Faydalarına gelecek olursak; Beyinde Endorphin salgılanması sonucu mutluluk duygusu artar. Kişide kendine güveni artar depresyon ve sıkıntıyı azaltır. • Kemik yapısı güçlenir. • Kardiyovasküler kapasite de artış gözlenir • Kas gücü ve kas dayanıklılığı artar • Vücut yağ oranı düşer • Duruş bozuklukları söz konusuysa düzelme gözlemlenir.
SLIFE
Ne kadar sıklıkta ve ne kadar süre yapılmalı? Hedeflenen sonuca ulaşmanın en kesin yolu kişilerin antrenman programını düzenli disiplinli ve ayrıntılara dikkat ederek uygulamaları sayesinde olur. Biz hafta da en az 3 gün yapılması gerektiğinden yanayız. Programlarımızı 1.5 saat uyguluyoruz. Bu da haftada kişiye 4.5 saat spor yapma olanağı sunuyor. Kişinin isteği ve zamanı ayırma durumuna göre bu arttırılabilir.
Cahar Dudayev Bulvarı 6436/2 Sk. No:18 K:3 D:3 Atakent - Karşıyaka Tel: 0(232) 330 0730 www.slifestudio.com
Kaç seansta sonuç alınır? En az yirmi (20) seansta sonuç alıyoruz. Duruş bozukluklarında bir sorun varsa 30 seans sonunda vücutta gözle görünür şekilde değişim görebiliyoruz.
iye Hed ir id Çek
Mavişehir Dergisi okurlarına özel bu kupon ile birlikte bir seans Personal Training hediye. Lütfen seans hediyeniz için randevu alınız.
0(232) 330 0730
8 Köşe Yazısı
Kaan Yenilmez Mimar kaan.yenilmez@gmail.com
2015’in trend rengi marsala M
erhaba sevgili okurlarım. Kış aylarının nihayet sonuna geldik... Soğuk günlerden sonra bahar ayları insana yenilik ve değişiklik yapmak için en güzel zaman. Peki ne yapalım diyorsanız, size 2015’in trend rengi konusunda bilgi vermek istiyorum. İlk duyduğunuzda bu nasıl bir renk dediğinizi duyar gibiyim.
Her yıl Pantone Renk Enstitüsü bir rengi, yılın rengi olarak aday gösteriyor. Geçen yıl orkide morunu seçmişti. Bu yıl 2015’in renginin marsala olduğunu açıklayan pantone, bu rengin yeni yıla damgasını vuracağını açıklamış. Bu renk adını Sicilya adasının en batı noktasında bulunan Marsala şehrinden almış. Bu küçük ama sevimli
şehirde yaşayan Marsala halkının özel olarak ürettiği, saf alkol eklenerek güçlendirilen kuvvetli bir şaraptan adını alan bu renk, kızıl ve kahvenin müthiş karışımından oluşuyor. Pantone Renk Enstitüsü bu rengi “doğal, güçlü ve toprağımsı şarap kırmızısı” olarak tanımlıyor. Aynı zamanda bu güzel tonun zihni, vücudu ve ruhu zenginleştirdiğini ekliyorlar. Bu rengin seçilmesinde en büyük etken baharat renklerinin, kahve kızılımsı tonların çok tercih edilir olması ve sevilmesi sanırım. Peki biz bunu dekorasyonda nasıl kullanacağız. Bu renk ana değil ama baş yardımcı renk olarak kullanılmalı. Çünkü baskın bir renk. Arka fonda Şubat - 2015
beyazın kullanıldığı bir evde, bu renk kanepe veya koltuk muhteşem görünecektir. Bu güzel rengi kırlentlerde sandalyelerde kullanmak insana inanılmaz bir enerji verecektir. Tutkulu havası ile ortamın ambiansını birden bire değiştiren bu rengi, giyimden dekorasyona 2015 yılında çok göreceksiniz. Doğru kombinlemek istiyorsanız soft renklerin yanına iliştirin bu rengi. Bu rengin uygulandığı ortamların bol ışıklı olmasına dikkat edin. Moda diye abartılı kullanmayın derim. Bu renk, sizlere ilham verecek, ilginizi çekecek diye umuyorum. Evinizin ruhuna uygun şekilde kullanmak sizin elinizde. İyi günler dilerim.
BLUESKY Ege illerine bayilikler vermektedir
Çamaşır makinanızda kullanmak üzere organik temizleme ürününüzü firmamızdan alabilirsiniz
Üyelik kartınız ile size özel Evinizde indirimlerden ve randevu ile sürprizlerden ütü servisimiz yararlanabilirsiniz başlamıştır
Ege’de ilk ve tek
Sağlığınızı düşünen kuru temizleme
BLUESKY
HİÇBİR KOKU DUYMUYORSUNUZ ÇÜNKÜ GÜVENDESİNİZ. BLUESKY Kuru Temizleme, hammaddesi KUM ve SAF LİKİT SİLİKON olan GreenEarth temizleme ürününü kullanır. Bu; bebeklerin emzik ve biberonlarında kullanılan madde ile aynıdır... Sağlığınıza, kıyafetlerinize ve doğaya hiçbir zararı yoktur. Artık direkt teninizle temas eden ve sağlığınız için çok önemli olan kıyaflerinizde kimyasal kuru temizlemeleri geride bırakıp, ekolojik temizleme yapan BLUESKY’ı tercih etmelisiniz. Kıyafetleriniz ilk aldığınızdan daha yumuşak Suyu bile kirletmeyen, bebek ürünlerinde kullanılan maddelerle temizlenen kıyafetleriniz daha yumuşak ve steril olacak. Evinizde sağlıklı temizlik ürünleri kullanmak, çamaşırlarınızı ekolojik ve sağlıklı yıkamak ister misiniz? BLUESKY Kuru Temizleme mağazamızdan alacağınız Ekolojik SODASAN temizlik ve çamaşır yıkama ürünleri, hassas ciltlere ve alerjik bünyelere uygundur. Ürünün içeriği, temizlikten sonra doğaya zarar vermeden çözülür. 5 Ekolojik Sertifika ile garantilenmiştir.
Adres: 6440/3 Sk. No:12/A Atakent Karşıyaka İzmir Tel: 0232 330 3104
İsmail Barış Özpazarcık Etkin İnsan Gelişim Enstitüsü baris@etkininsan.com
Niçin para yaratıcılık getirmez fakat yaratıcılık para getirir? Teknolojinin doğasının çalışma programı: Fayda sağlamak, hizmet vermek, hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek İnsan doğasının çalışma programı: Fayda sağlamak, hizmet vermek, hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek, yaratıcılık Teknoloji; insanın içsel gücünün, bilgi, bilinç ve yetenekle birleşimiyle bilimin çatısı altında bütüne hizmet etme sanatıdır. Amacı çok açıktır. İnsanın hayatını kolaylaştırmak, iyileştirmek noktasında üstün bir değer yaratmak. Teknolojinin geçmişten bugüne evrimine baktığımızda görecek olduğumuz, ihtiyaca çözüm bulmasıdır. Elzem ihtiyaçlar elzem çözümler oluşturmuştur. İnsan, önce ihtiyacını farkeder, sonra merak ve araştırma güdüsünü tetikler. Seçici algı mekanizması zaten onunla birliktedir.
Duyuları keskin biçimde çalışmaktadır. Baktığını görmektedir. Burnu zaten koku almaya çoktan başlamıştır. Kendi doğasındaki içsel güç, onu dışarıdaki doğa ile buluşturur: doğa ile yakın teması onun ilham kaynağı olacak, yeni keşiflere kapı aralayacaktır. Şimşeklerden doğan elektrik… Elektrikten doğan araçlar… Yağmurdan doğan barajlar… Suyun buharlaşması bilgisinden doğan buharlı sistemler… Güneşin ısısından doğan ısınma sistemleri… Rüzgardan doğan rüzgar enerjileri, değirmenler, pervaneler, klimalar… Kuşların uçuşundan doğan uçaklar… Ağaçlardan doğan sayfalar dolusu kitaplar… Ses dalgalarından doğan radyolar… Telsizler… Telefonlar… Gözünün önünde canlanan vizyonlardan doğan tele-vizyonlar… İnsan, insan neslinin türemesi, çoğalmasıyla birlikte hayatını kolaylaştıracak, fayda sağlayacak ne
varsa; varını yoğunu ortaya koymuştur. İlerisini merak ettikçe ilerlemektedir. Bu, insan potansiyelinin “başarı” programıdır. İnsan, insana hizmet için var gücüyle çalışmaya, üretmeye, emek-değer ortaya koymaya iç güdüsel olarak hazır doğar. Hizmet etmek, insan ruhunun en yüksek değerdir. Bu nedenle bütün işler, bütün meslekler; nihayetinde değer üretmeye, hizmet sunmaya yöneliktir. Potansiyel dediğimiz, insanın insana, doğaya, bütüne katkısı için içindeki gücü, öz kaynağı (öz sermayeyi) ortaya koymasıdır. İnsanın içsel kaynakları bu nedenledir ki say say bitmez. Bu nedenle, para yaratıcılık getirmez; ancak yaratıcılık para getirir. Çünkü para madde dünyasının, yaratıcılık iç dünyanın (yaratıcı zeka/ Tanrısal bilinç) armağanıdır. Bunun idrakı içinde olanlar, yaratıcılığı egonun tutsağı yapmazlar. Bunun gerçek sahibinin ego değil, Tanrısal bilincin bir armağanı olduğunu bilerek davranırlar. Şımarmazlar, sadece teşekkür ederler.
SAĞLIKLI ŞEYLER ATÖLYESİ
Sağlıklı yemekler her gün adresinize teslim ediliyor Sağlıklı yaşam günümüzün en önemli konularından bir tanesi. Hastalıklardan korunmak, daha dengeli ve kaliteli bir yaşam sürmek için beslenmemiz listenin en başında geliyor. Sağlıklı Şeyler Atölyesi’nin kurduğu BackPack, 5 farklı menü seçeneği ile iş ve özel hayatın yoğunluğunda beslenmesine zaman ayıramayan, yaptığı spordan fayda sağlayamayan, sağlıksız beslenme sonucu fiziksel rahatsızlıklar ve daha bir çok farklı sorun yaşayan kişilerin imdadına yetişiyor. BackPack Menüleri SlimFit: Kilo verme sadece ağırlığın düşmesi anlamına gelmez. Vücudumuzdaki yağ kaybının maksimum seviyede olması verilen kilonun kalitesini ve vücut görüntümüzü belirler. BackPack SlimFit paketi, siz sağlıklı ve dengeli beslenirken fazla yağlarınızdan kurtulduğunuz bir programdır. Muscle: Spor yapıyorsunuz fakat vücudunuzda herhangi bir değişim hissetmiyor ve görmüyorsanız biliyoruz ki bunun en önemli sebebi yanlış beslenme. BackPack Muscle paketi, spor yapan ya da kas kütlesini
geliştirmek isteyen bireylere özel olarak tasarlanmıştır. Vücudunuzdaki yağ oranı azalırken, kas kütlenizin de artmasına destek olur. Eatox: Detoks, vücudun doğal günlük döngüsünde gerçekleştirdiği bir işlemdir. Fakat kötü hava şartları, stres, yanlış beslenme, alkol tüketimi, hareketsizlik, uyku düzeni bozuklukları, duygusal dalgalanmalar, düzensiz hayat ve benzeri durumlardan ötürü bu doğal döngü yavaşlar ve zaman zaman dışarıdan destek vermek gerekir. Detoksun sıvı olması gerekir algısını yıkan BackPack Eatox paketi, sizi zorlamadan, yemeli bir program dahilinde bu döngüye destek vermek için yaratılmıştır. Juitox: BackPack Juitox, hızlı bir arınma (detoks) programıdır. İçeriği tamamen SIVI olup, toplamda 6 adet içecek barındırır. VIPFit: BackPack VIPFit, tamamen kişiye özel olarak diyetisyen tarafından hazırlanmış seçkin bir programdır. Kişinin tamamen hedefleri ve istekleri doğrultusunda tasarlanır. Bireyin besin alerjileri, medikal durumu, besin intoleransları, sevdiği ve sevmediği yiyecekler göz önünde bulundurularak alması gereken kalori miktarı
İletişim: 0546 549 80 21
belirlenir ve birebir kişiye uyumlu bir paket sunulur. Haftalık diyetisyen görüşmelerinizin yanı sıra size özel olarak hizmet verecek kişisel spor hocanız da size en uygun egzersiz programını uygulatır. Çalışma Sistemimiz Hizmetlerimizle ilgilendiğinize karar verdikten sonra bize belirttiğimiz telefon numarasından ulaşarak diyetisyen randevunuzu alıyorsunuz. Ortalama 1 saat süren bir görüşme ile hangi programın sizin için en uygun olduğuna birlikte karar veriyoruz. Seçtiğimiz pakete göre kontrol süreçlerinizi düzenleyip programımızı uygulamaya başlıyoruz. Paketlerimizdeki Ürünler ve Teslimat Yemek paketlerimizin tamamı alanında uzman şefimiz tarafından tüm hijyen koşullarına dikkat edilerek diyetisyen kontrolünde hazırlanır. Kullandığımız ürünler ağırlıklı olarak organik tercih edilip, alımlarımız ve hazırlığımız günlük yapılır. Haftanın 6 günü Türkiye’de ilk defa ısı koruyucu çantalarda önceden belirttiğiniz adresinize 08:30 – 10:30 saatleri arasında teslim edilir. Çantalarımız doğaya olan saygımızdan ötürü geri dönüşümlüdür, tekrar kullanılır. Ancak program bitiminde çantamızı siz sevgili misafirlerimize bizden ufak bir anı olarak bırakırız.
12
Belediye personeline “işaret dili” kursu Hizmet kalitesini yükseltmek ve engelli vatandaşlara daha iyi hizmet sunabilmek için çalışan Karşıyaka Belediyesi, belediye personeline “İşaret Dili Eğitimi” vermeye başladı. Proje kapsamında, her müdürlükten en az iki personel işaret dilini öğrenecek ve belediyeye gelen işitme ya da konuşma engelli vatandaşlarla daha rahat iletişim kurulacak. Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar “Karşıyaka’da engeller kalkacak. Dezavantajlı vatandaşlarımız çok daha iyi hizmet alacak” dedi. Tüm birimler eğitim alacak İşaret Dili Uzmanı Sevim Bilici tarafından verilen eğitimler 3 ay
sürecek. Vatandaşla birebir iletişim halinde olan 50’nin üzerinde belediye personeli ile Kent AŞ’nin sosyal tesislerinde çalışan kafeterya ve restoran görevlileri, haftada iki gün, toplam 4 saat işaret dili eğitimi alacak. Talebin artması halinde, tüm personele bu eğitim verilebilecek. İşaret dilini öğrenen personeller sayesinde, işitme ve konuşma engeli bulunan vatandaşlara daha kaliteli ve etkin hizmet verilecek. “Daha hızlı, etkin çözüm” Eğitimin ilk dersine katılan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, engelli yurttaşların
Şubat - 2015
ihtiyaçlarına önem verdiklerini ve onların yaşam kalitesini arttırmak için çalıştıklarını söyledi. Başkan Akpınar “İşaret Dili Eğitimleri sayesinde, belediyede işi olan ya da sosyal tesislerimizi kullanan işitme ve konuşma engelli yurttaşlarımıza daha kaliteli hizmet sunacağız. Onları daha iyi anlamak ve isteklerine hızlı bir şekilde karşılık vermek adına önemli bir adım attığımızı düşünüyorum” dedi. “Engelleri kaldırıyoruz” Karşıyaka’da engelleri kaldırmak için büyük mücadele verdiklerini belirten Başkan Akpınar “Görme engelliler için sarı şeritli yolları yeniliyor, yaygınlaştırıyoruz. Kabartma yazılı kartvizitlerimizle hizmeti ayaklarına getiriyoruz. İşitme engelli yurttaşlarımız için de çeşitli aktiviteler düzenleyerek onların sosyal yaşama katılmalarını sağlıyoruz. Belediye binamız engelsiz durumda. Bu yönde çalışmalarımız aralıksız sürecek. Küçük dokunuşlar ile büyük mutluluklar hedefliyoruz. Engelli yurttaşlarımız için Karşıyaka’da yaşamayı daha güzel hale getireceğiz. Karşıyaka’da engelleri tüm yurttaşlarımız ile birlikte kaldıracağız” diye konuştu.
Avrupa’dan sonra
Türkiye’de ilk! 1. ADIM
Ozon terapi, Bodystyling’in son ve rahatlatıcı aşamasıdır. Ozon oksijeni vücudunuzun gözeneklerini açar. Bu yöntem cildinizdeki atıkların atılması için en sağlıklı ve kolay yoldur. Ozon havası ayrıca kan dolaşımını hızlandırır. Bu eşsiz yöntem hücrelerinizi daha hızlı yeniler ve sarkmalara yol açmaz. Sonuç olarak selülitler azalır ve cildiniz daha güzel, sıkı ve pürüzsüz bir hale gelir. Ayrıca ozon; virüslere, bakterilere ve strese karşı da tam bir doğal savunma sistemidir.
Ayrıntılı bilgi ve mükemmel bir sonuç için sizleri Bodystyling’e bekliyoruz... Yalı Caddesi No:434 Zihni Kalfa Apt. D:1 Aksoy / Karşıyaka - İzmir Tel: 0(232) 465 34 49
www.bodystylingturkey.com
Kabin Ekibi
Bodystyling ile ilk tanışma ücretsiz bir vücut analizi ile başlar. Vücut analizi esnasında profesyonel eğitmenlerimiz tarafından üyelerin 9 ayrı bölgelerinden ölçüm alınır. Kişinin isteğine, yaşına, metabolizmasına, vücut yapısına ve kondisyonuna göre kişiye özel bir program hazırlanır.
Tablo değil trafo! Kentin üç farklı noktasındaki elektrik trafolarına yapılan grafitiler çok beğenilince, İzmir Büyükşehir Belediyesi harekete geçti. Benzer çalışmalar diğer trafolarla viyadük altları ve istinad duvarlarına da uygulanacak. Kent yaşamına “yeni renkler” kazandırarak İzmirlilerin karşısına değişik sürprizlerle çıkmaya çalışan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de trafo duvarlarını grafiti (duvar resimleri) ile adeta tabloya dönüştürmeye başladı. Alsancak Asteğmen Besim Bey Parkı, Kıbrıs Şehitleri Parkı ve Balçova İkiztepeler Parkı karşısındaki trafolar üzerinde yapılan pilot çalışmalar vatandaşlar tarafından beğeniyle karşılanınca, Büyükşehir yetkilileri benzer çalışmaları diğer trafolarla
viyadük altlarındaki kolonlar ve istinad duvarları üzerinde yaygınlaştırmak üzere harekete geçti. İkisi de birbirinden yetenekli Büyük ilgi gören bu güzel eserleri, iki gönüllü ve yetenekli genç yapıyor. Güven Karahan, bir güvenlik firmasının personeli olarak Büyükşehir Belediyesi’nde görevli ve boş zamanlarını grafiti ile değerlendiriyor. Hiçbir resim eğitimi almayan Karahan, çocukluğundan beri tutkunu olduğu sanatını duvarlara yansıtırken şunları
söylüyor: “Sanat bizim için kendimizi ifade etme biçimi. İçimizdekileri yansıtmaya çalışıyoruz. İşimden arta kalan zamanlarda, hafta sonları ve izinli olduğum günlerde resimleri yapıyoruz. Bunların yaygınlaşmasını istiyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyemize böyle güzel şeylere öncü olduğu çok teşekkür ediyoruz. Çok mutluyuz. Genç arkadaşlarımız da sanatla uğraşsınlar istiyorum. Ve tabii ki yapılanları korumalarını da istiyoruz.” Güven Karahan’ın resim arkadaşı Onur Kop ise henüz 18 yaşında.. Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun olmuş. Küçüklüğünden beri tutkuyla bağlı olduğu resim sanatının eğitimini alıyor. Şimdi yine Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girebilmek için kurslara devam ediyor. O da boş zamanlarında Karahan ile birlikte duvarlara can veriyor. Resim yapmayı çok sevdiğini ve zevk alarak çalıştığını belirten Kop, “Severek ve yürekten yaptığım için sonucunda ortaya iyi şeyler çıktığını düşünüyorum. Genç arkadaşlarımızın yaptığımız resimlere saygı duymalarını istiyorum. Çünkü bunlarda emek var” şeklinde konuşuyor.
ORGANİK UFUKLAR Sağlıklı Gıda & Organik Ürünler
HER PERŞEMBE
SAAT 15:00’dan SONRA
Kabin Ekibi
Organik taze sebze, organik taze meyve, organik taze kesim tavuk, organik taze yumurta, 7 çeşit organik taze ekmek
6440/4 Sokak No:4/A Bostanlı (Atakent Tansaş sokağı) Tel&Fax: 0(232) 362 67 38 GSM: 0555 279 13 81 www.organikciyizbiz.com
16
j por ta ö r l e öz
m i r v De tmaca A
“Küçük Gelin” dizisinin sevilen oyuncusu Devrim Atmaca ile yaptığımız samimi söyleşiyi beğeneceğinizi umuyoruz.
Şubat - 2015
17
www.mavisehirdergisi.com
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Ankara doğumluyum. 25 yaşına kadar Ankara havası soludum. Eğitim hayatımdan sonra İstanbul’a geldim. Bu bir karardan çok iç güdüsel bir durumdu. Kendimi bir anda İstanbul’da buldum. Bunun nasıl gerçekleştiğini hala bilmiyorum. Ankara Üniversitesi DTCF oyunculuk ana sanat dalı mezunuyum. Televizyondaki ilk deneyimim Süper Baba dizisi oldu ve benim için gerçekten çok özeldi. Dizi gibi set de gerçekten çok sıcaktı. İsmet Ay ile tanışmak ve çalışma ayrıcalığına sahip oldum. Oyunculuk ve oyunculuğum hakkındaki motivasyonumu belki de İsmet Ay’a borçluyum. Evet gerçekten düşündüğümde beni hala mutlu eden cümleler kurmuştu. (iltifatlar diyelim) o gün benim hayatımın mihenk taşlarındandır. Süper baba ile başlayan serüven hala aynı heyecanla devam ediyor. Ve o Ankaralı kız artık fahri İstanbullu. Ne zamandan beri dizilerde oyunuyorsunuz? Unutamadığınız bir dizi ve rolünüz var mı? Varsa hangisi? Dediğim gibi Süper Baba ile başladım. Peri tozu filminde Mehmet Ali Nuroğlu ile karşılıklı oynadığım bir sahne benim için gerçekten çok özeldi. Oynamaktan zevk aldığım ve kendimi iyi hissettiğim sahnelerden biriydi. Karşımdaki aktörün rolü de çok büyüktü. Rol Mehmet Ali Nuroğlu’nun babasının ikinci eşi karakteriydi. Yakın zamanda oynadığım “İyi biri” adlı sinema filmi (Ayhan Sonyürek’in çektiği) Antalya Film Festivali’nde ödül alan filmdeki Ceren rolüm eğlenceli zorlu ve de farklı bir deneyimdi. Şimdilerde Küçük Gelin dizisinde Fatma karakteriyle görüyoruz sizi. Dizi hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Böyle bir projede yer almaktan mutlu musunuz? Mutluyum çünkü bu dizinin bir anlamda sosyal sorumluluk projesi olduğunu düşünüyorum. Umarım izleyicide de bu etkiyi bırakıyordur ve misyonunu yerine getirebiliyordur. Küçük yaşta geleceği umutları, hayalleri elinden alınan tüm kız çocuklarının hikayesi.
Biraz da canlandırdığınız Fatma karakterinden bahseder misiniz? Fatma karakteri de aynı şekilde ülkemizde ezilen, psikolojik ve fiziksel şiddet gören bütün kadınların yaşantılarına ayna tutuyor. Ben de severek oynuyorum, çünkü şimdiye kadar oynadığım karakterlerin çok dışında farklı bir çizgiye sahip ve gerçekçi. Dış motivasyonlar değil daha çok içinde yaşadıkları ve iç enerjisi belirleyici bu karakterin. Her bölüm duygusal dalgalanmalarını hissedebiliyoruz. Devrim Atmaca boş zamanlarını nasıl değerlendirir? Neler yapmaktan hoşlanır? Roman okumayı severim. En çok klasik İngiliz edebiyatı Chorlette Bronte, Jane Austen, Emily Brunte Şubat - 2015
özellikle okumaktan zevk aldığım yazarlardır. Türk yazarlardan Hakan Günday, Ahmet Ümit ve Orhan Pamuk’u takip etmeye okumaya çalışırım... Güzel havalarda yürüyüş yaparım. Formda kalmama yardımcı olmasının yansıra kafamı boşaltmama da yarıyor. Sinemaya giderim filmlerde başka hayatlara tanıklık etmek, o hayatların içinde kendimi unutmak hoşuma gider... Birçok insanın aksıne, yalnız olmayı yalnız birşeyler yapmayı severim. Kedoşumu Naz’ımı severım :) onu eğlendirmeye çalışırım... Eskiden fotoğraf çekerdim. Umarım makinayı en kısa zamanda tekrar elime alırım... Gelecekteki planlarınız ve projeleriniz nelerdir? Valla şu an için hiçbir şey bilmiyorum. Pek plan proje insanı sayılmam. Hayat
18
bir zamandır İstanbul’da yaşıyorum ve İstanbul’a hayranım. Gerçekten büyüleyici bir şehir. Adına şiirler yazılası bir şehir... Babamın İstanbul sevdası sanırım genlerle bana geçmiş:))) Her türlü kaotik, baskıcı, gürültücü haline rağmen seviyorum. Ne seninle ne de sensiz durumu yani... İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda içimin aşkla dolduğunu hissederdim. Kesinlikle tam bir hissetme haliydi... Sevdiğim insanlar annem, teyzem, kardeşim. Kedim, romanlarım, kalem sığınağım yani evim... İşim ve tabii ki göz altı kapatıcım :)))
ne getirirse onu yaşıyorum ya da içgüdülerim beni nereye götürürse... Şu an oynadığım dizi iyi bir şekilde devam ediyor. Yakında vizyona girecek bir sinema filmim var... Yarın ya da öbür gün ne olacağı bana da surpriz herkese olduğu gibi... Umarım hayat karşıma şapşahane şeyler çıkarır :) En çok hayalini kurduğunuz şey nedir? Madem hayal kuruyoruz hayellerimizi özgür bırakalım. Masela bir Tim Burton filminde Helena Bonham Carter’in karakterleri tarzında bir rol oynamayı çok isterim. Fight Club filmindeki kadın gibisi şahane olurdu :))) Ya da Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı olmak... Ya da dünyada yaptıklarıyla, duruşuyla, kişiliğiyle iz bırakmış özel bir kadını tiyatro sahnesinde canlandırmak çok eşsiz olurdu... Örneğin, Camille Claudelle, Frida Cahlo, Marilyn Monreo gibi... Evrene duyurulur ;))
Devrim Atmaca’nın enleri nelerdir? En sevdiği oyuncu: En sevdiği şehir: En vazgeçilmezi: En korktuğu şey: En sevdiğim oyuncu o kadar çok ki... Cate Bancette, Helena Bonham Carter, Nicole Kidman. Saatler filminde Virginia Wolf’un performansı eşsizdi mesela. Emily Watson bakınız Dalgaları aşmak, Natalie Portman Black Swan’da kendısıne hayran kaldım. Marion Cotillard hem çok güzel hem çok çok yetenekli... Bizde Şebnem Sönmez çok özel bir yetenek mesela. Melisa Sözen, Halit Ergenç, Olgun Şimşek. Mesela Takva’da Erkan Can’ı mutlaka izleyin... Ve değişmez klasik Şener Şen. Dünya çapında bir aktör. Ve sözünü etmeden geçmek olmaz Kelebeğin Rüyası’nda Kıvanç Tatlıtuğ muhteşemdi... Ben Ankara’da doğmuş büyümüş, ilk gençlik yıllarını Ankara’da geçirmiş bir Ankara insanıyım. Ama uzunca Şubat - 2015
Korktuğum şeyler o kadar çok ki; ben tam bir korkular insanıyım. Belki de bunun en büyük nedeni annemin bana hamileyken yaşadığı korkunç iş kazasıdır. Sevdiklerimi kaybetmekten, onlarla vedalaşmaktan, başarısızlıktan, onaylanmamaktan korkarım. Maddi anlamda başka insanlara bağımlı bir hayat sürmekten de... Mesela hala sahneye çıkmaya korkarım bunca yıla rağmen... Çocukken en büyük korkularımdan ve de ısteklerimden biri kürsüye çıkıp diğer öğrencilerin karşısında andımızı okutmaktı. Bunu başaramadım ama kendimle savaşarak oyuncu oldum ve onlarca insanın karşısında sahneye çıktım. Akrep inadı bu olsa gerek :) İzmir ve İzmirliler hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? İzmir’e ve İzmir insanına bayılıyorum. İzmir benim için ömür boyu tatil, ömür boyu huzur, ömür boyu rahatlık hali... Meydanlarınızdaki cıvıltıya, eğlenceye, harekete bayılıyorum... İzmır’e gidince sokaklarda olmak, coşmak, eğlenmek aşık olmak istiyorum... İzmir yaşayan capcanlı bir şehir. İnsana kendini özgür, mutlu, güçlü ve aşık hissettiren bir şehir. Medeni bir şehir... Daha ne olsun... İnsanları da en az şehrin kendisi kadar sıcak, dolaysız, samimi ve cana yakın. Ketum pimpirikli, mesafeli, kolay kaynaşamayan biz Ankaralıların tam tersi yani... Şaka bir yana Ankara insanı da başka türlü çok özeldir, güvenilirdir.. Yani kısaca yaşanılası bir şehir her yönüyle... Sevgiler :)))) İçten yanıtlarınız için Mavişehir Dergisi adına çok teşekkür ederiz.
20
Okyanusları aşıp geldiler
İşte İzmir’in yeni vagonları Metro sistemini güçlendirmek için 85 vagonun alım ihalesini gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce siparişini verdiği 10 yeni vagon da İzmir’e geldi. Hat ve yolcu sayısı giderek artan metro sistemini daha da geliştirebilmek için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çin’deki fabrikada yapımı tamamlanan 10 adet vagondan oluşan 2 tren setini İzmirlilerin kullanımına sunmak üzere kente getirdi. Çin’den gemilere yüklenerek yola çıkan vagonlar Büyük ve Hint okyanusunu aşarak uzun bir yolun ardından İzmir Limanına geldi. Buradan tırlara yüklenen vagonlar,
Halkapınar Metro depo alanına büyük vinçler yardımı ile indirildi. İzmir’de son testleri yapılacak olan tren setleri, bu çalışmaların ardından hizmet vermeye başlayacak. Yeni vagonların maliyeti 12 milyon 200 bin Dolar. Yeni gelen 10 vagon ve ihalesi gerçekleştirilerek teklifleri değerlendirme aşmasında olan 85 vagonlu yeni tren setlerinin de kente kazandırılmasıyla, metronun filodaki toplam vagon sayısı ikiye katlanarak 172’ye ulaşacak. İzmir Metrosu’nda halen günde 350 bin, İZBAN’da ise günde 280 bin yolcu taşınıyor. Bu rakam toplu ulaşımın toplam yolcu sayısının yüzde 34’üne denk geliyor.
Şubat - 2015
Hat ve yolcu sayısı giderek artan metro sistemini daha da geliştirebilmek için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çin’deki fabrikada yapımı tamamlanan 10 adet vagondan oluşan 2 tren setini İzmirlilerin kullanımına sunmak üzere kente getirdi.
a d a r u b ” r e l k e m e y k “Yence
Salih Burçoğlu İşletme Sahibi
Siparişleriniz hazır
Atölye Tat lezzetiyle istediğiniz yemeği ve mezeyi istediğiniz miktarda hazırlatabilir, konuklarınıza güzel bir davet verebilirsiniz. Menü harici istediğiniz her türlü yemeği de ayrıca sipariş verebileceğinizi hatırlatmak isteriz. Kısıtlı vaktinizde yemek konusunda size tüm titizliği ve lezzetiyle yardımcı olan bir mutfağınız olduğunu unutmayın.
Sipariş üzerine yemek, kilo ile yemek... Siz işteyken canınız bir yemek istedi ve vaktiniz yok; istediğiniz yemeği hemen Salih Bey’i arayarak akşam
Brownie için sipariş verebilirsiniz. Pazardan en taze ürünleri seçerek Atölye Tat’ın tertemiz açık mutfağında yemeğinizi istediğiniz saatte hazır ediyor. Atölye Tat’ın web sayfasından o gün çıkan yemeklerin hepsini görebilirsiniz. 12 senedir yöneticilik ve aşçılık yapan Salih Burçoğlu, sevgi ile bağlı olduğu bu hobisini kendi işletmesinde her gün farklı yemek sürprizleriyle sizlerle
buluşturuyor. Çorbalar konusunda zengin içeriğe sahip Atölye tat, günlük menülerde de farklı yemeklerle karşınıza çıkıyor. Her gün ayrı lezzetleri bulabileceğiniz Atölye Tat’ta öğle yemeği menüsü 3 çeşit 12 TL. Çorba Çeşitleri; Taze bakla çorbası, taze fasülye çorbası, mısır çorbası, pırasa çorbası, karışık sebze çorbası, brokoli çorbası, balkabağı çorbası, ıspanak çorbası.
6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 3060 - 0(533) 601 5200
www.atolyetat.com
Tirileçe Tatlısı
22
Yeşilay uyarıyor: Hepimiz FOMO olabiliriz! Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmanın mümkün olduğunu belirterek, “Bunun için bilinç ve farkındalık en önde gelen tedbirlerdir. İlk olarak özellikle gençlerimize sosyal medyanın sonsuz özgürlük olmadığı gerçeğini benimsetmemiz gerekiyor” dedi. Yeşilay Dergisi, son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız bir çeşit kaygı bozukluğu ve “gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma” davranışı olarak tanımlan FOMO’yu yani, “Fear of Missing Out”, Türkçesi “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu” hastalığını ele aldı. Dergide, sosyal medya bağımlılığının artmasıyla birlikte yaygınlaşan FOMO’nun tehlikelerine dikkat çekilerek, yeni bir durum olarak ortaya çıkan bu hastalığın en önemli özelliğinin ise sürekli olarak diğer insanların neler yaptığıyla ilgilenme arzusu doğurduğu ifade edildi. Hastalık hakkında görüşlerine yer verilen Depresyon ve Anksiyete Uzmanı Psikolog Zeynep Selvili ise bağımlı olup olmama kavramını, şu sözlerle açıkladı: “Bir birey internetsosyal medya ile ilgili aşırı zihinsel uğraş içerisindeyse, sosyal medyayı aktif olarak kullandığı süre içerisinde duygu durumunda değişiklik oluyorsa (kendini suçlu, mutsuz, ümitsiz hissetme), internet-sosyal medyaya erişiminin olmadığı zamanlarda yoksunluk belirtileri (duygusal ve fiziksel olarak nahoş septomlar) çekiyorsa, internet-sosyal medya kullanımını azaltmak veya bırakmak adına yaptığı tüm girişimleri boşa çıkıyor, başarısızlıkla sonuçlanıyorsa ve en önemlisi internet-sosyal medya kullanımı yüzünden aile ve sosyal
ilişkileri, okul, iş hayatı zarar görüyorsa kişinin sosyal medya bağımlısı olduğundan şüphe duyulabilir.” Aslında kaçan bir şey yok Yeşilay Dergisi’nde FOMO’yla ilgili görüşlerine yer verilen Yalçın Pembecioğlu da bunun kuşaklarla ilgili bir durum olduğunu belirtiyor. Teknolojiye yeni adapte olmuş yetişkinler için bu durumun çok büyük bir sorun olarak gözükmediğini ifade eden Pembecioğlu, “Yeni kuşak bu dev akış içerisinde şunu çok iyi anladı: Önemli bilgi akışımda zaten karşıma çıkacak. FOMO’ya karşı en önemli panzehir de bu bence. Aslında bir şey kaçırmıyorsun, sen baktığında ne görüyorsan senin için önemli olan da o. Ama sürekli elin telefona gittiğinde sorun başlıyor. Bunun dışında anlık paylaşım uygulamaları (real time social medya) gelişmeleri kaçırma korkusunu yaşatıyor bizlere. Bu uygulamalardaki içerikler, paylaşıldıktan kısa bir süre sonra kendi kendilerine siliniyor. Arkadaşınızın dün paylaştığı komik anı görüp gülüyorsunuz ve geçiyor. Bir daha geri dönüp bakamıyorsunuz çünkü buna gerek de yok, artık bugün olanlara odaklanma zamanı.” diye konuştu. “Sosyal medyayı bilinçli ve aktif kullanmak mümkün” Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Şubat - 2015
Prof. Dr. M. İhsan Karaman, sosyal medya bağımlılarının sürekli akan ve güncelliğini anında yitiren paylaşımlara maruz kaldığını belirterek, “Maalesef insanlarımız da bu akıma kapılmış ve gerçek bilgiyi ayırt edemeyecek, bilgiye ulaşmada kaynak taramasına gidemeyecek bir tembelliğe sürüklenmiştir” dedi. Sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmanın mümkün olduğunu ifade eden Karaman, şunları kaydetti: “Bunun için bilinç ve farkındalık en önde gelen tedbirlerdir. İlk olarak özellikle gençlerimize sosyal medyanın sonsuz özgürlük olmadığı gerçeğini benimsetmemiz gerekir. Özellikle eğitim sistemimiz içerisinde teknolojinin doğru ve yararlı kullanımı yanında, mahzurları üzerine de bir bilgilendirme yapmak zorundayız. Bu açıdan başlattığımız Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), eğitim sistemindeki büyük bir açığı kapatacaktır. TBM ile her yaş grubundaki öğrenciler, yaşlarına uygun içeriklerle verilecek olan eğitimlerle bağımlılık alanında çok kaliteli bir eğitimden geçmiş olacaktır ki buna teknoloji de dahildir. Yeşilay olarak hayatın her alanında olduğu gibi, sosyal medyanın kullanımında da ölçülü olmayı öneriyor, herkesi daha az istismar ve kötülüğün olduğu bir dünya için mücadele etmeye davet ediyoruz.”
Aşkla üretilen taze lezzetler Bu güzel dükkanın önünden geçerken önce taze ekmek kokusu sizi büyülüyor. İçeri girdiğinizde isminden de anlayışılacağı gibi her şeyin aşkla üretilmiş olduğunu görüyorsunuz. Dekorasyonu özenle yapılmış bu butik fırında, birbirinden farklı taptaze lezzetleri bulabilirsiniz. Ekmek Aşkına’da bulunan ekmeklerin Almanya’dan gelen özel bir undan üretilmesi de, ekmeklere ekstra bir
lezzet katıyor. Özel günlerinizde börek, pasta gibi unlu mamüllerinizi istediğiniz miktarda bir telefonla sipariş verebilir ve özel günlerinize unutamayacağınız lezzetler katabilirsiniz. Ekmek Aşkına‘nın en özel lezzetleri arasında yer alan tazecik eklerin tadına bakmadan müşterilerini çıkartmayan genç işletmeci Erdoğan Bey, sizlere bu şık butik fırınında kendinizi iyi hissedeceğiniz kalitleli hizmet sunuyor.
İşletme Sahibi Erdoğan Oğan
6470/2 Sk. No:22/D Yalı Mah. Atakent - İzmir Tel: 0(232) 362 35 34 www.ekmekaskina.com.tr
Web sayfamızda
dergi sayfalarına sığmayan fotoğrafları görebilirsiniz Öneriler bölümünde; restoranları, cafeleri, kuaförleri ve diğer ilginizi çekebilecek mekanları inceleyebilirsiniz. Logonun üstünde bulunan BÜLTEN ABONELİĞİ’ne bilgilerinizi bırakarak fırsatlardan ilk siz haberdar olabilirsiniz. Web sayfamızın iletişim bölümünden her türlü öneri ve isteklerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. İleride yapacağımız sürprizler için de Facebook sayfamızı beğenmenizi öneririz. İlgi ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
www.mavisehirdergisi.com Daha güncel, daha interaktif
facebook.com/mavisehir.dergisi twitter.com/mavisehirdergi instagram.com/mavisehir_dergisi
Web sayfamızı QR Code okuyucu program ile sağ tarafraki görseli taratarak mobil cihazınızdan görüntüleyebilirsiniz.
24
Urla Belediyesi’nin 2-3 Mayıs 2015 tarihlerinde düzenleyeceği Urla Sakız Enginarı festivali için hazırlıklar başladı.
Urla Sakız Enginarı Festivali için geri sayım başladı Urla Belediyesi, mayıs ayında düzenleyeceği Urla Sakız Enginarı Festivali’nin hazırlıkları için çalışmalara büyük bir hızla başladı. Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü’nün desteği ile gerçekleşecek festivalin çalışma grupları Beğendik Abi’nin ev sahipliğinde toplandı. Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar’ın önderliğinde düzenlenen buluşmada
festivalle ilgili tüm deyatlar konuşuldu. Festivalin programı, atölye çalışmaları, yarışmaları ve alt etkinlikleri üzerine ayrıntılı görüşmeler yapıldı. Çalışma Grubu toplantının ardından, Başkan Danışmanı Prof. Dr. Belgin Hoşsu eşliğinde festivalin yapılacağı Sanat Sokağı, Atatürk Kültür Merkezi, Eski Tamirhane Binası ve Malgaca Pazarını gezerek, incelemelerde bulundu.
Şubat - 2015
Mavipark 13 Yaşında! Hizmet hayatına girdiği günden beri “kaliteli hizmet ve müşteri memnuniyeti” ilkesiyle ilerleyen Mavipark 13. yılını kutladı. Koçtaş Mavişehir Avm’de Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Alatekin ve çalışanlar pastayı keserek başarılarını kutladı. Egepark Mavişehir Avm’de Beko,
Koçtaş Mavişehir Avm’de Beko, Teleset ve Ndesign mobilya mağazaları ile hizmet veren Mavipark’ın yönetim kurulu başkanı Zekeriya Alatekin 2002’de başladıkları yolda günden güne gelişme ve büyüme odaklı çalıştıklarının altını çizerek çalışanlarına gösterdiği özverili
Şubat - 2015
çalışma için teşekkür etti. 2015 yılında 2 hedef açıklayan Zekeriya Alatekin, “Bu sene elektronik ticaret ve kurumsal satışla iki yeni satış kanalı açacağız. Eklenen birçok marka ve yenilenen kimlikleriyle de kaliteli hizmete devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
26
Psikolog Kutay Ürkmen www.kutayurkmen.com
Evlilik problemleri M
elih Cevdet Anday’a sormuşlar; “evlilik nedir?” diye. Şöyle yanıtlamış üstat; “Eskiden kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna “evlenmek” denirdi. Şimdi ise yeni evliler, apartman dairelerinde, yüksek bloklarda, yani katlarda oturuyorlar. Bu yüzden artık evlilik “katlanmaktır.” Özellikle evli olan okurlarımızın yüzündeki naif tebessümü görür gibiyim. Peki bir evliliğin “problemli” olduğunu söyleyebilmek için temel kriterler nelerdir acaba? Elbette bu sorunun çok net bir yanıtı yoktur. Teşhis, çiftlerin kişilik yapılarına, evlilik sürecinin hangi aşamalardan geçtiğine ve bunun gibi binlerce değişkene göre farklılık gösterebilir. Ancak genel geçerliği olan bazı temel sıkıntıları göz önünde bulundurduğumuzda; -Eşinizle aranızda yoğun bir şekilde duygusal uzaklaşma hissediyorsanız , -Evliliğinizde özellikle son dönemlerde karşılıklı sevginiz dışındaki öğeler daha ön plana çıkmış ve bu durum sizi rahatsız eder bir boyuta gelmiş ise , -Eşinizle olan cinsel hayatınızda belirgin bir azalma varsa , -Tartışmalarınızda “boşanma” sözcüğü sık sık havada uçuşmaya başlamışsa , -Artık evliliğiniz hem size neşe ve canlılık vermiyor hem de bu durumun eşiniz için de geçerli olduğunu
gözlemliyorsanız , -Kendinizi daha az “güvende” hissediyorsanız , -Kıskançlık ve şüphelerinizde artış varsa , -Artık tartışmalarınızda karşılıklı olarak taviz vermiyor ve git gide eşinize karşı olan tahammülünüzün azaldığını hissediyorsanız, -Tartışmalarınızın kontrolü güçleşiyor ve süresi ile sıklığı artıyorsa, -Eşiniz artık size hediye almıyor ya da sizi hatırladığını hissettirmiyorsa , -Artık eşiniz dışında başka erkeklerin (ya da kadınların) size çok daha iyi bir eş olabileceği duygusu yoğunlaşmaya başlamışsa,sanırım yavaş yavaş evlilik hayatınızın “problemli” olduğu gerçeği ile yüzleşmenin zamanı gelmiştir. Bir çok çift evliliğe adım atarken, yaşanılan romantik duyguların da etkisiyle, “Bizim birbirimize olan duygularımız o kadar güçlü ki, biz hiçbir sorun yaşamayacağız, her zorluğu yenebiliriz” diye düşünür. Ancak, zaman ilerledikçe çevremizde hiçbir şeyi statik, durağan tutamadığımız gibi, evliliklerde de her şeyi ilk günkü gibi tutabilmek oldukça güçleşir. Hem kadın, hem de erkek cephesinde değişen ihtiyaçlar, kişisel gelişim sürecindeki farklılıklar, arzular, istekler ve umduklarımızın bulunamaması neticesinde çatışmalar kaçınılmaz olur. Eğer bu çatışmalar iyi ve etkili bir biçimde çözümlenemezse, bu durum kronik ve sancılı bir gerilime, öfke patlamalarına neden olabilir ve bir zamanlar eşiniz ve evliliğinizi Şubat - 2015
betimlemek için kullandığınız “ideal” sıfatı, yerini türlü olumsuz tanımlamalara bırakır. Evlilik içinde çok çeşitli varyasyonlarda sorunlar çıkabilmektedir. En tipik olanlarını; iletişim kuramama ve uzlaşmada güçlük, sevgi azlığı, kurum içi demokratik tutum ve saygı eksikliği, eşlerin depresif düşünce modu, anlaşılamamak, çocuk sorunları, ailelerin evliliğe müdahale ve baskıları, ekonomik problemler vb. şeklinde sıralayabiliriz. Hayatın diğer kulvarlarında da zorlu mücadeleler vermekte olan eşlerin omuzlarına bir de bu problemler yüklendiğinde, bu durum kişinin kaçınma-yaklaşma anksiyetesi yaşamasına neden olur. Özellikle yukarıda bahsettiğimiz tipte problemler, eşlerde “özgürlüklerin kısıtlanması” şeklinde algılanır ve bu durum kişide içten içe bir öfke ve isyan oluşturur. Eğer eşe duyulan sevgi bu öfke ve isyandan aşağıda kalırsa evlilikte sorunlar baş göstermeye başlar. Bu durumdan kurtulmanın en iyi yolu eşler arası açıklık, doğruluk ve yalınlıktır. Tüm bu durumlar bazen kendiliğinden çözülebilir ancak bazen de çözümlenemeyen basit sorunlar boşanmaya varacak tatsız tablolarla karşımıza çıkabilmektedir. Eğer bir iletişim sorununu kendiniz çözemeyecekseniz geç kalmadan sorunun çözümü için bir profesyonele başvurmaktan da çekinmemelisiniz.
waffle başka bir şey
ÇITIR WAFFLE BAMBAŞKA !
Mavişehir’de keşfedilmesi gereken bir lezzet durağı İster öğlen 12:00’dan akşam 23:00’a kadar 330 1013 numaralı telefonu arayın paket servis evinize gelsin, isterseniz sıcacık bir ortamda mis gibi kokular eşliğinde Derya Usta’nın müthiş sunumuyla mekanımızda bu özel tatla tanışın. Kendinizi şımartmak, mutlu etmek ve sıkıcı diyetlerin sonunda ödüllendirmek istiyorsanız, tatlı, mutlu ve keyifli bir mekan olan Edem Çıtır Waffle Mavişehir’e sizleri bekliyoruz. İddialıyız bir kere deneyince kesinlikle bağımlısı olacaksınız.
6499 Sk. No:8 Mavişehir (Karşıyaka Göz Hastanesi Arkası)
Instagram takipçilerimizin #mavisehirdergisi etiketi ile paylaştıkları fotoğrafları dergimizde yayınlıyoruz. Herkese teşekkür ederiz.
Tevfik Ç.
Pelin Güle
Ezgi Şubat - 2015
İlkem Mimaroğlu
Kıvanç Hınıslı
28
Prof.Dr. Meltem Onay meltemonay@gmail.com
Çingene ruhuna sahip olmak G
eçtiğimiz günlerde ABİGEM Genel Koordinatörü, çok sevdiğim arkadaşım Arzu Amirak “Haydi Zafer Kalkınma Ajansı ile ortak bir çalışma yapalım; Roman vatandaşların istihdam sorunlarına yönelik bir proje yapacağız sen de hem bu araştırmanın raporunu yazarsın hem de yapılacak olan Çalıştay’a moderatörlük yaparsın” demişti. Onun bu sözlerini duyunca birden eski anılarıma gitmiştim. İlk defa cezaevlerinde çalışmaya başladığım zamanlarda kadın mahkumların koğuşları iki bölümden oluşuyordu. Çingeneler ve diğerleri… İlk önce ilginç gelmişti bana bu, neden böyle bir ayrımcılık yapılıyor acaba diye ancak sonra öğrendim ki; onlar da bu ayrımı istiyorlarmış. Uzun bir zaman ilk koğuştaki kadınlara neden “suç işledikleri” üzerine sorular sorduktan sonra, Çingeneler ile de aynı sohbeti yapmak istediğimi Cezaevi Müdürü’ne sorduğumda şaşırmıştı. Emin misin dediğini gün gibi hatırlıyorum. Koğuşa girdiğimde, etrafımı saran kadınlar ile uzun uzun sohbet etmiştim. O günden bu yana aklımdan çıkmayan üç anı yaşamıştım bu koğuşta.
Birincisi; kadınlardan birinin bana “abla sen, iki yaşındayken ne yapardın?” sorusuydu. Bunun ne anlama geldiğini anlamadığım için şaşkın şaşkın ona bakıyordum, bunun üzerine kadın devam etmişti. “Biliyor musun biz iki yaşında anneannemizin önüne oturur, onun bize sunduğu kiliti açmayı
öğrenirdik” demişti. Kasa açmayı, arabanın kapılarını açmayı, evlerin kapılarını açmayı çok küçük yaşlarda öğrenen Çingeneler, artık yetişkin çağa geldiklerinde yaşamlarında ne yazık ki geri dönüşü olmayan iç yaralar ile yaşamayı öğreniyorlardı. Aynı kadın sohbet etmeye devam etmişti benimle: “Sizlerin kocası ile bizimkiler çok farklıdır” demişti. “Bizimkiler tinercidir, içkicidirler, bizleri döverler, çalışmazlar, kahvelerde otururlar. Bizim çocuklarımıza süt almak için çalmaktan başka çaremiz yoktur” demişti. Nefesimi tuttuğumu ve ağlamamak için derin nefes aldığımı hatırlıyorum. Tam yanlarından ayrılırken yanıma bir başka kadın gelerek: “biliyor musun ben Tanrı’ya dua etmek ve günahlarımdan arınmak ve bir daha hırsızlık yapmamak istiyorum; ama bir sure bile bilmiyorum” demişti. Koşarak Cezaevi Müdürü’ne giderek:” İnsanların Tanrı’ya en fazla ihtiyaçları olduğu böyle bir yerde nasıl olurda, bir din adamı yok” demiştim. Aradan bir o kadar yıl geçti şimdi merak ediyorum acaba gerçekten bu konuya daha fazla duyarlılık gösterip, haftada bir kez bile olsa din adamları cezaevine gelerek kendini yalnız hisseden kişilerin yanında olabiliyorlar mı?. Bir üçüncü hatıram ise aramızda kalsın pek çok kişiyi gülderen cinsten... Çünkü cezaevine girip de, cüzdanını nadir çaldıran kişilerden biri Şubat - 2015
olduğumu düşünüyorum. Nasıl olduysa ben kadınlar ile sohbet ederken, çantamdan cüzdanımı çıkarmışlar ve paramı çalmışlardı. Yaşamın iyi ve kötü yüzünü cezaevine girdiğim zaman daha net görmüştüm. Çok iyi şartlarda büyümüş olduğumu, ayrımcılık görmediğimi ve yaşamadığımı çok iyi gözlemleyebiliyordum. Ama çingene olmak başka bir şeydi; çingene olmak bir fenomendi. Çingene olmak romanın bir parçası, hayatın ise bir başka gerçek yüzüydü… ‘‘Ben doğmadan evvel insanlar yazısız anayasalarıyla suçlamışlar beni, Çingene anne-babadan dünyaya geldiğim için. Sanki insanların annebabalarını seçme hakkı varmış gibi. Çingeneler inançsız, kötüdür, cehenneme giderler saçmalıklarıyla’’ bu sözler “Türkiye’de Çingene Olmak” kitabının yazarı Mustafa Aksu’ya ait. Romanya’da çingene, elekçi, şopar, esmer vatandaş gibi sıfatlarla isimlendirdiğimiz bu halkın çocukları, kendini soyutlayarak olsa da kitlenin içinde varoluş çabasını sürdürmektedirler. Çingeneler, beş bin yıllık insanlık tarihinde, hiçbir dönemde devlet kurmamış, egemenlik sürmemiş, kendi kültürel anlayışlarını başka mazlum halklara empoze etmemiş ve savaşmamışlardır. Bugün olduğu gibi,
29
www.mavisehirdergisi.com
dün de çeşitli devlet ve hükümdarların egemenliği altında uygarlıklarını sürdürmeye çalışmışlar, horlanmayı, aşağılanmayı, sürülmeyi, ezilmeyi kabullenerek ama asimile olmaya sonuna kadar direnerek bir mücadele vermişlerdir. Karadeniz Bölgesi’nde çingenelerin en fazla olduğu il Zonguldak’tır. Büyük bir çoğunluğu İkinci Makas Mahallesinde yaşayan bu vatandaşların sayısı 5 bin civarındadır. Şehrin en gözde yeri olan yerlerde çocuklar çıplak ayakla mendil satmakta, kucağına bir çocuğunu yatıran anne ise gün boyunca dilenerek geçinmeye çalışmaktadır. Zonguldak’ta Romanların yaşadığı İkinci Makas mahallesinde ortalama iki odalı evlerde barınan nüfus 10 ile 15 kişiye kadar çıkabilmektedir. Evlerin birçoğunda aynı odanın mutfak, yemek odası, yatak odası ve banyo işlevini bir arada gördüğü söylenebilir. Mahallelerde ara sokaklar geceleri aydınlatmadan yoksundur. Başlıca geçim kaynakları; kaçak madencilik, taş kömürü trenlerinden dökülen kömürleri toplayarak satma, hurdacılık, karton ve kâğıt toplamaktır. Zonguldak’taki yaşam aslında Türkiye’nin her il ve ilçesinde yaşanan bir görüntüdür. Romanlar ile birlikte yaşanan bir yaşamın sadece anlatılan küçük bir perdeden aralanmış bu görüntüsü, kaçtığımız, görmediğimiz bir bütünün parçalarıdır hepimiz için.
Roman halkına ilk kez uzanıyordu devletin şefkat eli. O yüzden 14 Mart’ı bayram ilan eden 20 bin Roman vatandaşı, çiçek satmaya, çöp toplamaya, dilenmeye değil de Başbakan’la randevuya gitmek üzere çıktı evinden. Rengârenk giyindiler, davul zurnaları alıp düştüler yola. Unutulmuşluğu öylesine benimsemişlerdi ki, hatırlanmak bile yetmişti mutlulukları için. Her şey 2009’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Demokratik Açılım”ı anlatırken ilk kez Roman vatandaşları Meclis çatısı altında anmasıyla başlar. Erdoğan der ki; “Bu projede sadece Kürt meselesi, Alevi meselesi yok. Roman kardeşlerimizin sorunları da var.” 14 yıl boyunca Bursa’nın Mustafa Kemalpaşa ilçesinde Romanlarla aynı havayı soluyan AK Parti Milletvekili Ali Koyuncu, Erdoğan’ın konuşmasını duyunca heyecanlanır. ‘Neden Roman açılımı da olmasın’ diye geçirir içinden. Fikrini Devlet Bakanı Faruk Çelik’e açar. Böylece ‘Madem tam demokrasi tam eşitlik’. Neden olmasın?’ deyip sıvanır kollar. 10 Aralık 2009 tarihinde Türkiye’nin 36 ayrı ilinden 5 federasyon ve 80 dernek temsilcisinden oluşan 120 kişilik Roman grubu Çalıştay’da bir araya gelir. Başbakan’ın da Roman derneklerinin de ana gündem maddesi ayrımcılıktır. Erdoğan, “Bu ülkenin her bir ferdi, ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Bu ülkede hiç kimseye ama hiç kimseye
buçuk muamelesi yapılamaz” dedi; ama gerçekte öyle mi? Roman buluşması için İzmir’den gelen 11 yaşındaki Gülistan Cevizkıran’ın “Abla bize niye Çingene diyorlar ki? Biz de herkes gibi insanız. Romansak Allah’ın kulu değil miyiz?” sözleri çınlıyor bir an kulaklarımızda. Türkiye’de Romanların sosyal durumu dünyanın çeşitli yerlerine yayılmış olan Romanların, yaşam biçimi ve uğraş alanları arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Bu konuda Türkiye’de de durum pek farklı değildir. Toplumsal ortak hafızamızda barındırdığımız önyargılarımızla ve devletin Romanların hayat koşullarını olumlu yönde etkileyebilecek hiçbir ciddi adımlar atmaması sürdükçe sosyal durumlarda kolay kolay bir değişiklik olmayacak gibi gözükmektedir. Sosyal hayatta daha çok olumsuz ve aşağılama anlamı içeren atasözü ve deyimler, Türkçe ansiklopedisi ve sözcüklerde “çingene” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda “Türk Atasözleri ve Deyimleri” içinde bu durum geçerlidir. Çingene kelimesinin açıklaması olarak kullanılan kelimeler arasında; açgözlü, arsız, yüzsüz, göçebe yaşayan esmer insanlardan oluşan bir topluluk” ve hatta Romanlar için “çocuk çalan “gibi saçma ve onur kırıcı iddialar öne sürülmüştür, bu nedenlerden dolayı da yıllar boyu oradan oraya sürülmüşlerdir. Yazının devamını okumak için www.mavisehirdergisi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
“Doğduklarında, kimse onları Çingene veya Roman diye aşağılamadan önce gül kokulu bebekti her biri. Sonra anne sırtındayken ‘acınası’ varlıklar, derme çatma evlerinden sokağa adım attıklarında oynamaktan kaçınılan kara çocuklar oldu. Yaş 12 dedi mi evlendirilen Nergisler, köşe başında lavanta satan çiçekçiler. Çocukken oyuncak niyetine eline klarnet tutuşturulan çalgıcılar. Yiyecek ekmekleri, giyecek temiz elbiseleri yokken bile keyifli her biri. Sadece isimleri değil, hayatları da ‘Roman’ aslında onların”. Neşeli hâlleri, gülen yüzleri dertleri olmadığı algısını üretse de, yıllarca horlanmış, ötelenmiş, yok sayılmış Şubat - 2015
Ruhumuz soğuktan nasıl etkileniyor?
İ
nsan vücudunun yapısı aşırı soğuk iklim koşullarıyla baş etmeye uygun değildir. Çoğumuz, hava sıcaklığının sıfırın altına nadiren düştüğü ılık ve tropik iklimde yaşıyoruz. Soğuk havalarda vücudumuzun direnci düşüyor ve sık sık hastalanıyoruz. Peki psikolojimiz soğuk havalardan nasıl etkileniyor?
“Çok uykum olmasına rağmen gece uykuya dalmakta zorluk çekiyorum, sabahları da zar zor uyanıp gün
boyu halsiz oluyorum”, “Kimse ile görüşüp konuşmak istemiyorum”, “Çok mutsuzum, içimden bazen ağlamak geliyor”, bu tarz yakınmaları kış mevsiminde çevremizden sıkça duyuyor ya da kendimiz de dile getiriyoruz… Havanın kararmasının insanlarda biraz daha fazla duygulanmaya neden olduğu biliniyor. İnsana mutluluk veren yada mutluluk hormonu olarak bilinen “serotonin” güneş ışığı azalmasına bağlı olarak azalmaktadır. Bunun aksine ise uyku
hormonu olarak bilinen “melatonin” ise yine güneş ışığının azlığına bağlı olarak artmaktadır. Bu hormonsal dengesizlik de kış depresyonu belirtilerinin ortaya çıkarmaktadır. Mevsim geçişlerinde tüm depresyon olgularında bir kıpırdama olur. Aslında sadece depresyonda değil psikiyatrik rahatsızlıkların bir çoğunda bahardan yaza geçerken ve yazdan kışa geçerken depresyonda bir hareketlenme olur. Depresyon kış aylarında biraz daha fazla görülür. Duygu durum
www.mavisehirdergisi.com
31
bozukluğu olarak depresyon bu dönemde nüksedebilir, iki uçlu duygu durum bozkuluğuna (manik depresif hastalık) bağlı depresyonda tırmanış olabilir. Bu dönemde her ikisinde de atak ortaya çıkabilir. Mevsimsel duygudurum bozukluklarının kendini kış aylarında gösterdiği gibi kronikleştiği takdirde majör depresif bozukluğa neden olarak kronik bir depresyon halini de aldığı görülebiliyor. Kişinin uyku düzenindeki değişiklik, iştah eksikliği, hayattan eskisi kadar zevk almama gibi durumlarda kendisine dikkat etmesi ve bu durumu takip etmesi gerekiyor. Özellikle depresyona yatkın kişilerin ve duygusal oldukları için bayanların soğuk havalardaki hormonal değişikliklerden daha fazla etkilendikleri bir gerçek. Mevsim değişiklikleri ile sadece hastalarda değil hemen herkeste duygusal değişiklikler oluşur. Çoğu insan ilkbaharda kendini coşkulu, sonbaharda hüzünlü hisseder. Depresyon gibi bir duygulanım hastalığı olanlarda bu çok daha belirgindir. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında daha iyi hissetmek, sonbahar ve kış aylarında ise daha kötü hissetmek şeklinde görülür. Peki kendimizi bu olumsuz ruh halinden nasıl koruruz? Öncelikle bunun utanılacak bir durum, zayıflık olmadığı benimsenmelidir. Kış boyunca gündüz saatleri süresince olabildiğince doğal güneş ışığı almalısınız. Bu nedenle penceresi olmayan ve yapay ışıkla aydınlatılan ortamlarda çalışıyorsanız, sabah mesai saatinden önce ve hafta sonları güneşli ortamlarda bulunmaya çalışın. D vitamini açısından zengin olan balık etini haftada en az 2 kez tüketin. Bol sıvı ve meyve suyunu ihmal etmeyin. Sevdiklerinize vakit ayırın, onlarla birlikte yemek yiyin, alışverişe çıkın birlikte paylaşmaktan keyif aldığınız şeyleri yapın. Düzenli egzersiz mutluluk verici endorfin hormonunun salgılanmasını artıracağı gibi sağlıklı uyku da bu dönemde sizi zinde tutacaktır. Aklınızdan olumsuz düşünceleri çıkarın ve her mevsim hayata gülümseyin.
32
Ahmet Piriştina Kültür Merkezi içindeki salona Çolpan İlhan’ın isminin verilmesi törenine, usta sanatçının oğlu Kerem Alışık ve torunu Sadri Alışık da katıldı.
Çolpan İlhan Karşıyaka’da ölümsüzleşti Geçtiğimiz yıl yaşama veda eden Türk Sinema ve Tiyatrosu’nun unutulmaz ismi Çolpan İlhan, Karşıyaka’da ölümsüzleşti. Karşıyaka Belediyesi, Ahmet Piriştina Kültür Merkezi içinde yer alan salona usta oyuncunun ismini verdi. Başkan Akpınar “Bugüne kadar hep ‘en’leri yapan İlhan’ı kültür ve sanatın merkezinde yaşatmak istedik” diye konuştu. Salona ismi verildi Ahmet Piriştina Kültür Merkezi içindeki salona Çolpan İlhan’ın isminin verilmesi törenine, usta sanatçının oğlu Kerem Alışık ve torunu Sadri Alışık da katıldı. Salonun girişine, unutulmaz oyuncunun dev bir fotoğrafı da asıldı. Açılış töreninin ardından gösterimi
yapılan Çolpan İlhan belgeseli ise duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Başta Alışık ailesi olmak üzere, salonu dolduran yüzlerce Karşıyakalı gözyaşlarını tutamadı. Guguk Kuşu beğeni topladı Törenin ardından Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından hazırlanan Guguk Kuşu oyunu sahnelendi. Ünlü oyuncular Oktay Kaynarca, Deniz Uğur, Kayhan Yıldızoğlu ve Tuba Ünsal’ın da rol aldığı oyun, salonu hınca hınç dolduranlardan beğeni topladı. “O hep en iyisini yaptı” Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar “Çolpan İlhan iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir modacı ve iyi
Şubat - 2015
bir sanatçıydı. Her şeyin hep en iyisini yapmayı başarmıştı. Türk kadınına örnek olabilecek böylesi bir değeri ilçemizde yaşatmak bize mutluluk verecek. Haziran ayında da Attila İlhan Şiir Ödülleri düzenleyeceğiz” dedi. “Akpınar’a teşekkürler” Ünlü oyuncu Kerem Alışık ise “Benim çocukluğum ve gençliğim Karşıyaka’da geçti. Karşıyaka Belediyesi, önce annemin ve dayım Attila İlhan’ın rölyefini Çamlık’taki evlerinin girişine astı. Şimdi de bu salona annemin ismi verildi. İzmir’de yetişen ve Türkiye’ye mal olan çok değerli sanatçılara bu mutlulukları yaşatan Belediye Başkanımız Hüseyin Mutlu Akpınar’a teşekkür ederim” diye konuştu.
İzmir’in kalbi
KABİN EKİBİ
EGE PARK’ta atıyor
34Köşe Yazısı
Uğur Oral Gazeteci - Yazar ugur@uguroral.com.tr
Anlatmak ve dinletmek “Dil” iletişimin temel aracıdır… Ama iletişimin gücünü ortaya koyan; “dil”i nasıl kullandığınızdır… Ne söylediğiniz elbette önemlidir… Ama bazen “nasıl söylediğiniz” ne söylediğinizden bile daha önemli olabilir… Anlattığınız şey bazen karşınızdakinin ilgisini çekmeyebilir… Ama bazen anlatış tarzınız bu durumu tersine çevirebilir… Dil, sizi sadece “konuşturur”… Anlatırsınız… Ama dinleten “hitabet”inizdir… *** “Retorik” olarak geçiyor “hitabet” yabancı dillerde… Yani ikna edici, etkileyici konuşma sanatı… Bir başka deyişle “belagat” Retorik kavramının gücü daha Antik Yunan’da keşfedilmiş… Antik Yunan’da bir kitabede yer alan “Retorik öğrenmeyen, onun kurbanı olur” ifadesi; “hitabet”e, söz söyleme sanatına daha o yıllarda bile verilen önemin çok somut bir göstergesidir aslında… Aristo daha MÖ 330’da kaleme aldığı 3 ciltlik “Retorik” isimli eserinde hitabetin ne kadar önemli bir güç olduğunu anlatmış… Hatta Aristo retorik kavramına öyle büyük güçler yüklemiş ki, mahkemede yargıcın verdiği karar yanlışsa; bunun konuşmacıların hatası olduğunu iddia
etmiş kitabında… Düşünün ki daha milattan önce, Sicilya’da bir hitabet okulu bile açılmış… *** Hitabet özellikle demokrasi kavramının gelişmesiyle birlikte büyük önem kazandı… Tarafların kendi görüşlerini benimsetme, muhalif fikirleri çürütme çabaları ancak “hitabetle” mümkündü. Keza, liderliğin “olmazsa olmaz” unsurlarının başında hitabetin geldiği kabul edilmişti. Tarihe geçmiş ünlü hatiplerin söylevleri hala hafızalarda yerini korumaktadır… Örneğin Çiçero unutulmaz bir hatipti… Vladimir Lenin, Che Guevera, Mandela, Castro, Abraham Lincoln gibi isimler konuştuklarında kendilerini “dinletirdi.” İnsanların kitapla değil “hitapla” kazanıldığını fikrini savunan Hitler de siyasetteki başarısını (tabii eğer bunun adına başarı denebilirse) güçlü hitabetine borçludur… Günümüze gelirsek Süleyman Demirel bu bağlamda gerçek bir “deha”dır… Tayyip Erdoğan’ın da hitabet yeteneği oldukça güçlüdür… *** Hitabet doğuştan gelen bir yetenek mi, yoksa zamanla kazanılan bir özellik mi? Tıpkı “İnsan lider mi doğar, lider mi olur?” tartışmasındaki gibi bu konuda farklı görüşler mevcut… Şubat - 2015
Ben, bu yetinin biraz kişinin içinden gelmesi gerektiğini savunanlara daha yakın düşünüyorum… İki görüşün de haklılık payı var… Ama her iki görüşü savunanların da üzerinde birleştiği husus hitabetin geliştirilebileceği… Örneğin Antik Yunan’da senatörler ağızlarına çakıl taşı doldurarak çalışma yaparlarmış düzgün ve akıcı konuşabilme yetisi kazanabilmek için… Müthiş bir hatip olan Atatürk, öğrenciyken, okulda arkadaşlarıyla hitabet yarışmaları düzenlermiş… *** İki kavramı birbirine karıştırmamak lazım… “Hitabet” ayrı şey “Nutuk çekmek” ayrı şey… Nutuk çekmek kolaydır… Sonuçta sizi dinlemek “zorunda olan” bir kitleye seslenirsiniz… Ama hitabette, seçtiğiniz kelimelerle, ses tonunuzla, vurgularınızla, beden dilinizle vs. insanları kendinizi dinlemeye adeta “mecbur” hissettirirsiniz… Örnek mi? Muhabirlik yıllarımda birer gün arayla aynı partiden iki ayrı milletvekili adayının, aynı kahvede yaptıkları toplantıları takip etmiştim. Adaylardan bir tanesi yurt dışında ekonomi alanında yüksek lisans yapmış, çok önemli görevlerle bulunmuş birisiydi… Konuşmasında
35
www.mavisehirdergisi.com
dünya borsalarından girdi, Türkiye’nin kredi notundan çıktı… Anlattı da anlattı… Kahvede oturan köylüler sessizce dinleyip dağıldılar… İkinci aday esnaf kökenli, halktan gelen birisiydi. Aldı eline mikrofonu :”İki topan ekmeğinizden birini elinizden alacaklar” dedi…” ”Sizi tarhanaya, bulgura mahkûm edecekler, eti bayramdan bayrama yiyeceksiniz” dedi… Bu kez, aynı kahvede, aynı insanlar adamı omuzlara aldılar bir anda… Oysa ikisi de aynı şeyi söylüyordu. Muhalefet partisinden aday olmuşlardı ve hükümetin ekonomi politikalarını eleştiriyorlardı… Ama birisi nutuk çekiyordu… Diğeri ise “hitap ediyordu” Biri okuyordu… Diğeri ise konuşuyordu… *** Hitabetin gücü, insanın beynine yaptığı yatırımla bağlantılı… Biraz da medeni cesaretle… Sonuçta dile “konuş” talimatını veren “beyin”dir. Kişinin beyni doluysa; dili de doludur… Bu da direkt okumakla ilişkilidir… Okuyan birisinin kelime dağarcığı zengindir… İfadeleri, kurduğu cümleler düzgündür. Telaffuzu doğrudur… Hafızası da gelişmiştir… Bu da direkt konuşmasına yansır… Ve elbette zekâ… Güçlü hatiplerde rastlanan hazır cevaplık, benzetme, espri yapabilmek zeki insanlara haz özelliklerdir… *** Okullarda “hitabet” dersinin bulunmamasını hep eksiklik olarak görmüşümdür… Antik Yunan’da bile büyük önem verilen “hitabet”in değeri ne yazık ki toplumumuzda bir türlü anlaşılabilmiş değil… “Topluluk karşısında konuşma”ya, gelince insanımızın neredeyse tamamının eli ayağına dolaşıyor… İkili sohbetlerde “bülbül” kesilenler bir topluluğa hitap ederken sus pus oluyor… TBMM Televizyonu’nda meclis görüşmelerini izlerken tanık olduğum manzaralar trajik… Milletvekili tüm yasama dönemi
Nikâh yemeklerinde. boyunca bir ya da iki kez kürsüye gelip Cenaze törenlerinde… Genel Kurul’a hitap edebilme şansını Aile yemeklerinde… buluyor… Özel buluşmalarda… Onda da söyleyeceklerini elindeki (ya İnsanlar konuşmalar yapıyor. da eline tutuşturulan) kağıttan okuyor… Biz ise bilinçaltımızda yer etmiş “söz “Konuşamıyor”, okuyor… gümüşse sükût altındır” öğretisi gereği Okurken yaptığı hatalar da çabası… hep susuyoruz… Belli ki o metni prova bile etmeden Sosyal medyada “beğen” tuşuna basıp geliyor kürsüye… Bir partinin genel başkanını dinliyorum… geçilir de, yorum yapanların oranı neden azdır? Ne bir vurgu var, ne sesi yükselip Okullarda neden tiyatro faaliyetlerine alçalıyor… ilgi fazla olmaz? Durağan, renksiz… Münazara çalışmalarına neden katılım Bir başka lideri dinliyorum… çok düşüktür? Sürekli okuyor… Bir dersin ya da konferansın sonunda Okuduğunu hissetmiyor dahi, belli “Sorusu olan var mı?” dendiğinde neden ki birilerinin yazdığını seslendiriyor herkes önünde oturanın ensesinin kürsüde… arkasına gizlenir peki? Süleyman Demirel’in o nüktedan, o akıcı hitabetine rastlamak mümkün *** değil artık mecliste… Gelmiş geçmiş en önemli hatiplerden Zekâ kokan, itinayla seçilmiş Demosten şöyle der: kelimelerin kullanıldığı, en hararetli anlarında bile seviyenin asla düşmediği “Fıçının çatlak olup olmadığı çıkardığı sesten, insanın da akıllı mı yoksa polemiklere de. ahmak mı olduğu ağzından çıkan Tabii bu örnekler siyasetin yıllar kelimelerden anlaşılır.” içinde daha da rengini, coşkusunu ve Kişi konuşurken kendisini yansıtır sempatisini yitirmesine sebep oluyor… aslında… Bilgi birikimini… *** Cesaretini… Yıl 1918… Görgüsünü… Dönemin Fransa Başbakanı Georges Mevlana “Ne kadar konuşursanız Clemenceau kürsüde lakabı gibi konuşun; söyledikleriniz karşınızdakinin (kaplan) kükremektedir. anlayabildiği kadardır” der… Konuşmasını iktidar da alkışlar Günümüzde bu yaklaşıma şöyle bir muhalefet de… ekleme yapabilmek de mümkündür: Ama sözünü bitiren Clemenceau kürsüden iner ve istifa ettiğini açıklar… “Ne kadar konuşursanız konuşun, söyledikleriniz karşındakine Herkes “neden?” diye sorar… Şöyle açıklar sebebini Fransız siyasetçi: “dinletebildiğiniz” kadardır… Hitabetin sadece siyasette önemli ” Evet muhalefet de iktidar da benden olduğunu sanmayın… yana oldu, beni alkışladı ama ortanızda Kendisini sürekli “yönetilen” oturan otuz kadar bağımsız milletvekili konumunda görmeyi kabul eden ya alkışlamak bir yana, beni dinlemediler da “grubun herhangi bir üyesi” olmayı bile. Konuşmamı dinletemediysem kabullenen birisi için hitabet önemli bir kendimi ve gücümü kaybetmişim şey olmayabilir… demektir. Güçsüz bir siyasetçi de Özellikle yüzyılımızın rekabet Fransa’ya başbakanlık yapamaz” ortamında, profesyonel ya da sosyal Beş dakika sonra Clemenceau bu sefer alanda öne çıkmak, ilerlemek isteyenler “oybirliğiyle” yeniden başbakan seçilir… için en güçlü silahlardan biridir hitabet… *** Yazımın girişinde de ifade ettiğim Hitabet biraz da pratikle gelişiyor tabii gibi, bazen “nasıl söylediğiniz” ki… Kişi toplum karşısında konuştukça ne söylediğinizden bile daha alışıyor, kendisini geliştiriyor… önemli olabilir… Ve kendinizi Bunun için de vesileler olması lazım. “dinletemiyorsanız” tüm söyleminiz Batılı ülkelere baktığımızda gündelik yaşamda dahi hitabet önem kazanıyor… “boşa konuşmaktır” aslında… Şubat - 2015
36
Başkan eşleri de öğrenci okutacak
“First Leydiler’den” örnek dayanışma Karşıyaka Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek olan, Karşıyaka’nın Filizleri’ni Geleceğe Taşıyoruz - Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz Projesi’ne bir destek de belediye başkan eşlerinden geldi. Projeye destek veren “First Leydiler” de öğrenci okutma kararı aldı. Türkegül Kocaoğlu “Bütün kadınların anne olarak bu projeye destek vermesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Kocaoğlu, Başkan Eşleri Korusu oluşturmak için de çaba sarf ettiklerini söyledi. Karşıyaka turu Aralarındaki birlik, beraberlik ve dayanışma duygusunu geliştirmek için her ay farklı bir ilçede toplanan belediye başkan eşleri, bu kez Karşıyaka’da buluştu. Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın eşi Zehra Akpınar’ın ev sahipliğinde, belediyenin sosyal tesisleri ile yatırım alanlarını gezen eşler, keyifli bir hafta sonu geçirdi. Gondol Restoran’da başlayan tur, Hamza Rüstem Fotoğraf Müzesi,
İnönü Mahalle Merkezi, Şantiye Tesisleri, Afet Eğitim Merkezi, Latife Hanım Anı Evi ve Zübeyde Hanım’ın Mezarı ile devam etti. Bol bol fotoğraf çektiren “first leydiler” birlik ve beraberlik mesajı verdi. Akpınar karşıladı Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ve eşi Zehra Akpınar, başkan eşlerini belediye binasında karşıladı. 9 aylık süreçte yaptıkları hizmetleri anlatan Başkan Akpınar “Türkiye’nin beğenisini kazanan Karşıyaka’nın Filizleri’ni Geleceğe Taşıyoruz - Her Apartman ile Bir Öğrenci Okutuyoruz Projesi’ne de destek istedi. Eşi Zehra Akpınar ise bu tür buluşmaların, toplumsal konularda farkındalık ve duyarlılık yarattığını, fayda sağladığını belirtti. Kocaoğlu’dan kadınlara çağrı Başkan Akpınar’ın çağrısına “first leydilerden” de destek geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Şubat - 2015
Kocaoğlu’nun eşi Türkegül Kocaoğlu, projenin herkese örnek olması gerektiğini söyledi. Kocaoğlu “Böylesi örnek projeden dolayı Karşıyaka Belediyesi’ni ve belediye başkanımızı kutluyorum. Geçmişte “Kadınlar olarak ne yapmalıyız” şeklinde bana yöneltilen sorulara verdiğim en güzel cevap “Beş lira bile olsa para toplayarak çocuk okutabilirsiniz” olurdu. Bu proje de buna uygun. Bütün kadınların anne olarak bu projeye destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Karınca kararınca başkan eşleri olarak bu projeye destek vermek için arkadaşlarımla konuşacağım” dedi. Koru müjdesi Türkegül Kocaoğlu, başkan eşleri olarak birlik ve dayanışma duygularını artırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını ve bu kapsamda bir de “Başkan Eşleri Korusu” oluşturmak istediklerini de sözlerine ekledi. Kimler katıldı? Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın eşi Zehra Akpınar’ın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmaya; Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Türkegül Kocaoğlu, Başkan Vekili Sırrı Aydoğan’ın eşi Aliye Aydoğan, Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu’nun eşi Esra Soylu, Bayındır, Bergama, Beydağ, Bornova, Çiğli, Dikili, Foça, Gaziemir, Güzelbahçe, Karabağlar, Karaburun, Menemen, Narlıdere ve Tire belediye başkan eşleri katıldı.
37
www.mavisehirdergisi.com
KAYSERI ERCIYES KAYAK TURU Dünya Kadınlar Gününe Özel Ulaşım, konaklama, yemek, kahvaltı, kayak dersleri ve kiralama dahil
sadece 690 TL 06-08 Mart 2015
2 gece 3 gündüz Tesis: Bent Hotel *** Gidiş: Pegasus Hava Yolları Dönüş: Sun Express Hava Yolları Detaylı bilgi için irtibat numaraları: İzmir : 0530 566 73 31 Kayseri : 0530 141 48 48 Ankara : 0542 257 69 12 Ankara: 0312 417 65 64
siyle...
ce Güven
Şubat - 2015
38
Doç. Dr. Gürkan ERSOY Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Acil Tıp Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi “Herkes İçin Acil Sağlık Derneği” Genel Sekreteri
Bayılma ve bayılmalarda ilk yardım M
avişehir Dergisi’nin değerli okuyucuları. Bu sayımızda sizlerle “bayılma” konusunu işleyeceğiz. Peki, neden bayılma? Çünkü bayılma, günlük hayatımızda sık gördüğümüz hastalıklardan birisidir. En sık çocuklarda, yaşlılarda ve bazen doğurgan yaştaki genç kadınlarda oluşmaktadır. Peki, insan neden bayılır, mekanizması nedir diye merak edecek olursak: bayılma; herhangi bir nedenle (aşağıda sıralı) beyine giden kanın geçici olarak azalması ya da durması ve sonucunda kişinin geçici ve ani olarak bilincini kaybetmesi halidir. Bayılan kişi ise her nerede olursa olsun, oraya kontrolsüz şekilde düşer. Düşerken de başını, yüzünü çarpıp morartabilir, kesebilir, yaralayabilir. O anda sobayı yakıyor veya içine kömür atıyorsa üstüne düşüp yanabilir, caddede karşıdan karşıya geçerken bayılırsa, düşüp araba altında kalabilir. Koma denen hastalıkta da bilinç kaybı vardır, fakat o uzun sürebilen ve bazen geri döndürülemeyen bir haldir. Hâlbuki bayılma tablosunda kişi birkaç saniye
veya dakika sonra düzelecek ve normal hayatına devam edecektir. Kişi, bayılıp düşünce yere paralel hale gelir. Bu anda kişinin beynine giden kan miktarı tekrar normal seviyelere çıkacağı için kişi kısa bir süre içinde “ne oldu bana” diye sorarak ayılır ve şaşkın şaşkın etrafına bakmaya başlar. Bayılma nedenleri Bayılma birçok nedenle meydana gelebilmektedir. En sık gördüğümüz nedenler • Açlık, • Canımızın acıması (uyuşturmadan diş çekimi, kesilen bir yerimize dikiş atılması, elimizi kapıya sıkıştırmak vs), • Etrafta alışık olmadığımız bir görüntü veya kötü koku olması, • Kan görmek, • Özellikle bayram törenlerinde, çocukların sıcakta, uzun süre aç ve ayakta kalmaları (uzun süre ayakta kalmaya bağlı olarak kan ayaklarda toplanır, beyne ve kalbe yeteri kadar kanın dönememesi. • Yaşlıların kullandığı idrar söktürücü, tansiyon düşürücü hapların fazla miktarda alınması sonucu Şubat - 2015
vücudumuzun susuz kalması, • Uzun süre güneşte kalmak, • Duygusal bir tepki, üzüntü ölüm haberi almak, • Hastaya yapılan ağrılı bir girişim (iğne yapmak, apsesini boşaltmak vs.) Belirtiler, kişinin bayılacağını nasıl anlarız? Bayılmanın görüntüsü son derece tipiktir. Bayılacak kişi zaten bayılacağını hisseder ve aynen şu duyguları yaşar; Kişi sapsarı olur, soğuk soğuk terler, “bana bir şey oluyor, galiba bayılacağım, tutun beni der, son bir hamle ile bir yerlere tutunmaya çalışır ama nafile. Kelimeleri yarıda kalır, tutunamaz ve düşer. Bayılan kişiye ilkyardım uygulaması Bayılan bir kişiye yapılacak ilk yardımın amacı, beyne giden kan miktarını arttırmaktır. Kişi düştüğü için artık beynine daha çok kan gidecek, kısa bir süre sonra kendine gelecek ve ayılacaktır. Toplumumuzda çok iyi niyetle ama yanlış yapılan uygulama şöyledir; Etrafta ilk yardım bilgisi olmayan bazı insanlar, çok iyi niyetle,
39
www.mavisehirdergisi.com
ama yanlış olarak, yardımcı olmak amacıyla yerde baygın yatan kişinin ellerini, bileklerini, alnını ovuşturur, yüzüne su döker, soğan, sarımsak, kolonya koklatır, hatta zorla ağzına ve burnuna sokmaya çalışır. Bunlar gerçekten, bilimsellikten uzak, anlamsız, bilinçsizce yapılan, hastaya acı vermekten başka faydası olmayan uygulamalardır. Peki, biz ilk yardım gönüllüsü olarak ne yapalım ki hem hastaya zarar vermeyelim, hem de yardımcı olalım? • Kişiyi kesinlikle birden, aniden oturtmayalım, • Başının altına elimizi koyarak yastık vazifesi görelim ki kişinin kafası daha fazla yaralamasın ve rahat etsin, • Kişinin ayaklarını havaya kaldıralım ki ayaklarındaki kan beynine gitsin, kişi süratle ayılsın, • Merakından veya burada ne oluyor diye hastanın etrafında toplanan ve hastanın hava açlığı yaşamasına neden olan meraklı (!) kalabalığı uzaklaştıralım, • Bir kişi 112 no’lu telefonu arayarak ambulans ve profesyonellerin olay yerine gelmesini sağlasın, • Hastayı sıkan aksesuarları rahatlatalım (kravat varsa çıkartalım, gömlek en üst düğmesini açalım, fular ve belindeki kemeri gevşetelim ki ki kişi daha rahat nefes alıp verebilsin), • Hasta ayılıp kendine geldikten sonra,
hızlıca tekrar değerlendirip, başka yaralanma (kırık, çıkık, ezik, buruk, vuruk vs) açısından değerlendirmemiz gerekir. Her şey normal ise kişi yavaş yavaş olduğu yerde oturtulur, 2-3 dakika olduğu sonra bir kanepe, sedye, yatak gibi bir rahat yere yatırılır. Takiben; • Gelen 112 ambulansı ile kişinin en yakın sağlık kuruluşuna gitmesi sağlanır. Bayılan bir kişiye de yapılmaması gerekenler Hastaya kolonya, amonyak, sarımsak, soğan gibi maddeler koklatmak, yoğurt vermek, su içirmek, üstüne su ve kolonya serpmek, tokatlamak, yattığı yerden hemen süratle ayağa kaldırmak vs. Özet Bayılma, beynimizin kısa süreli kansız kalması, geçici süre ile bilincimizi kaybetmemiz ve kontrolsüz şekilde yere düşmemizdir. Yapılacak ilk yardım uygulaması hastanın etrafını boşaltmak, ayaklarını havaya kaldırmak, hastayı sıkan kravat, fular, düğme, kemer gibi şeyleri gevşetmek/ çıkartmak, 112 no’lu ambulansı çağırmak ve hastaya güven vermek şeklinde özetlenebilir. Nice sağlıklı mutlu günlerde görüşebilmek ümidiyle en derin sevgi ve saygılarımı sunarım.
Şubat - 2015
Bayılma; herhangi bir nedenle beyine giden kanın geçici olarak azalması ya da durması ve sonucunda kişinin geçici ve ani olarak bilincini kaybetmesi halidir. Bayılan kişi ise her nerede olursa olsun, oraya kontrolsüz şekilde düşer. Düşerken de başını, yüzünü çarpıp morartabilir, kesebilir, yaralayabilir.
40 Köşe Yazısı
SANAT
Fügen Yenilmez fugnyenilmez61@gmail.com
İzmir’li seramik sanatçıları İstanbul’da
M
erhaba sanatsever okurlarım. Bu sayıda sizlere, benim de dahil olduğum, İzmir’li seramik sanatçılarından oluşan, İdol Sanat Evi’nin, Türgök (Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı) yararına, ilkini haziran ayında açtıkları serginin ikincisini İstanbul’da açmaları ve orada da bir ilki gerçekleştirmelerinden bahsetmek istiyorum.
Daha önceki yazılarımı okuyanların da bileceği gibi, İzmir’deki sergi Türkiye’de bir ilkti. Ve bu sergide, İdol Sanat Evi’nden 21 sanatçının, kendi tarzlarında hazırladıkları seramiklerin İzmir’de beğenilmesi ve görme özürlü arkadaşlarımızın heyecanları İstanbul’daki dostları çok etkilemiş. Rotarylerin sponsorluğunda, Beşiktaş Belediyesi’nin de katkılarıyla, İstanbul’da da bir ilki gerçekleştirdiler.
Sergiye katılan görme özürlülerin ilk defa seramiklere elleriyle temas etmeleri, sanatçılardan, eserleri hakkında bire bir bilgi almaları çok özel anlardı. Seramik sergisine gelen görme özürlüler, sergilenen eserleri elleriyle tanırken, her eser ile ilgili bilgiyi hem ses kaydından dinleyerek hem de kabartma Braille alfabesiyle yazılan tanıtım levhalarından okuyarak öğrenebilme fırsatı buldular. Onların sergideki heyecanları, seramik sanatçılarıyla tanışmaları, kaynaşmaları ve görüşme olanağına da sahip olmaları iki taraf içinde ayrı bir kazanım oldu. Serginin geliri, Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı Derneği’ne bağışlanacak. Türkiye’nin ilk ve tek Görme Özürlüler Kitaplığı, görme özürlülerin yazılı kaynaklardan yararlanmalarını sağlamak, onların
Şubat - 2015
eğitimine ve kültürel gelişimine katkıda bulunmak gibi güzel bir amaçla 2004 yılında İzmir’de kurulmuş. Türgök, Türkiye’nin her yerine, İngiltere Hollanda, Kıbrıs, Amerika ve Almanya’daki görme özürlülerimize, kabartma (Braille) harfleriyle yazılan kitaplar, dergiler ve ses kayıtlarını ücretsiz göndererek bu alanda yapılmayanı yaparak, görme özürlülülere çok yardımcı oluyor. Bugüne kadar 6 bine yakın görme özürlüye yayınları ile destek olarak, hem hayal dünyalarında hem de eğitim hayatlarında ışık oluyorlar. Güzel bir amaç için bir araya geldik. Başardık diye düşünüyorum. Onların karanlık dünyalarına ışık olabildiysek ne mutlu bizlere. Yeni birlikteliklerde birlikte olmak dileğiyle, sevgili okurlarıma mutluluklar diliyorum.
41
www.mavisehirdergisi.com
İçinizi ısıtacak tarifler Soğuk günlerin tadını çıkarmanın en güzel yollarından biridir sıcak içecekler. Dışarıda yağan yağmuru pencereden izlerken yudumlayacağınız bu lezzetler keyfinize keyif katacak. Afiyet olsun.
KIŞ ÇAYI 2 kişilik Malzemeler 1 tutam melisa 1 tutam papatya 3-4 tane kakule 3-4 tane karanfil 1 çay kaşığı ince kıyılmış zencefil 1 çay kaşığı ince kıyılmış çubuk tarçın 4 tomurcuk gül 2 su bardağı sıcak su
ÖNERİ
SICAK ÇİKOLATA 2 kişilik Malzemeler 100 ml krema 120 gr sütlü çikolata 1 su bardağı sıcak süt 1 çorba kaşığı kakao
Sıcak çikolatayı dilerseniz bir tutam toz kırmızıbiber ile servis edebilirsiniz
Hazırlanışı Kremayı sos tenceresine alın. Orta ateşte ısıtın. Küçük parçalara böldüğünüz çikolataları kremaya ekleyin ve bir spatula yardımı ile eriyene kadar karıştırın. Sıcak sütü ve kakaoyu ilave edip 5 - 6 dakika kadar pişirin. Fincanlara paylaştırıp sıcak servis yapın.
Şubat - 2015
Hazırlanışı Melisa, papatya, kakule, karanfil, zencefil, tarçın ve tomurcuk gülleri porselen demliğe alın. Üzerine 2 bardak kaynar su ekleyip 5 dakika demlenmeye bırakın. Süzgeçten geçirip fincanlara paylaştırın. Dilerseniz bal ile tatlandırabilirsiniz.
42
Danışman/Yazar Aret Vartanyan ve usta oyuncu Levent Özdilek’in gösterisi “Acı Tatlı Aşk”, tiyatro ve sanatın farklı disiplinleri ile kişisel dönüşüm olgusunu birleştirerek sahneye taşıyor.
Aret Vartanyan ve Levent Özdilek’den denenmemiş bir gösteri olan “Acı Tatlı Aşk” İzmir’de Aret Vartanyan ve Levent Özdilek’in bir araya geldiği “Acı Tatlı Aşk” gösterisi 3 Mart Salı günü saat 20:30’da E.Ü Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Acı Tatlı Aşk, iki erkeğin, Aret Vartanyan ile Levent Özdilek’in gerçek hayatlarından beslenerek, yüreklerini çırılçıplak açarak aşk, ilişkiler, evlilik, cinsellik, aldatma ve kadın/erkek üzerine yaşanmışlıklarını ve yaklaşımlarını paylaştığı tamamen doğaçlama benzersiz bir gösteri olacak. Yaşama dair farklı öğelerin tiyatro ve kişisel dönüşüm ile birlikte işlenerek sunulacağı gösteride, belki de hiç açılmamış kapılardan aşk
ve ilişkilere geçilerek izleyicilerle birlikte denenmemiş bir yolculuk yaşanacak. Görsel direktörlüğünü Mehmet Turgut’un üstlendiği gösteri, gelecek dönemlerde ünlü sanatçıların da katılımıyla müzik, edebiyat, resim gibi farklı disiplinleri sahnede biraraya getirecek. Biletlerin satışı Biletix ve gişe üzerinden gerçekleştirilen, Mart ayında yaşanacak “Acı Tatlı Aşk” deneyimi, sonraki aylarda da “Acı Tatlı Kadın” olarak devam edecek. Gösteri yıl boyunca 20’den fazla ilde izleyicilerle buluşurken, hayatın farklı kulvarlarına farklı perspektiflerle yeni pencereler açmayı hedefliyor. Şubat - 2015
Aret Vartanyan & Yaşam Atölyesi Kitapları ve Yaşam Atölyesi Kişisel Dönüşüm Akademisi ile milyonlarca insana ulaşan Aret Vartanyan, ilk kitabını 2008 yılında yayımlandı ve 5 yılda 257 bin katılımcısı ve 1.2 milyon üyesiyle Türkiye’nin ilk ve tek Kişisel Dönüşüm Akademisi olan Yaşam Atölyesi’ni kurdu. Okurlarıyla hayata dair bir sohbet olan ’Sen ve Ben’, İstanbul ekseninde insanı, yaşamı irdeleyen ve farklılıklarla bir arada yaşamanın romanı ’Bir Nefes İstanbul’, bir bedende kaç kişi yaşadığımızı ve hayatın içindeki rollerimizi kadın ve erkek olgularıyla sorgulayan ’Bin Yüz Bir İnsan’, on binlerce danışanı ile gerçekleştirdiği çalışmaları kendi yaklaşımları ile birleştirerek yaşamın farklı kulvarlarına ışık tutan ’Gerçekten Yaşıyor Musun?’ ve aşkı yeniden tanımlayan, bildiğiniz aşkı unutun diyen ’Çırılçıplak Aşk’ ile bir milyondan fazla okura ulaştı. Yaşam Atölyesi, 2008’de kurulduktan sonra kısa sürede yüzbinlerce insana ulaştı. Beyoğlu Mısır Apartmanı ve Acarkent atölyelerinin dışında 2012 yılında Amsterdam atölyesini kuran Yaşam Atölyesi, gelecek ay Milano atölyesini de hizmete açıyor. 2013 yılında tescillenerek Türkiye’nin ilk ve tek Kişisel Dönüşüm Akademisi’ne dönüşen Yaşam Atölyesi, AVCT markası altında kurulan ayrı bir yapıyla Türkiye’nin önde gelen kurum ve markalarına kurumsal eğitimler sunuyor.
43
www.mavisehirdergisi.com
AKLINIZDA BULUNSUN
Tanıtımınız için rezervasyon Tel. 0 (549) 323 30 31
TUNA PASTANESİ
Karşıyaka Girne’de Yunuslar’ın hemen karşı köşesindeki Tuna Pastanesi’ni Karşıyaka’da bilmeyen yoktur. 1983 yılında hizmete açılan Tuna Pastanesi yıllardır çizgisinden ödün vermeden yine aynı lezzet ve kelitesiyle hizmet vermeye devam ediyor. Burada birbirinden lezzetli ve taze ürünleri bulabilirsiniz. Adres:Girne Bulvarı No: 1/ A Karşıyaka-İZMİR Tel : 0232 381 45 60 – 336 04 03
Mutlu Bebek mağazasına uğrayıp cildiniz için paraben içermeyen ürünleri gönül rahatlığı ile alabilirsiniz. Nebil Susup Sokak No: 130/A Bostanlı Tel. 0 507 456 92 22
MyMAYA
KABİN EKİBİ - REKLAM ve TASARIM AJANSI Logo 50 TL - Web sayfası 350 TL - Broşür 125 TL Bu fiyatlara tanıtımınızı yaptırmayı düşünüyorsanız lütfen bizi aramayın! Reklamın bir harcama değil, bir yatırım olduğunun bilincinde, ucuz işçiliğin önemsenmediğinin farkında olan kişilerle tanışmaktan mutluluk duyacağız. Birçok ulusal markanın ajansı olan Kabin Ekibi, sıradışı tasarım ve fikirlerle kaliteli ve güvenilir hizmet vermeye devam ediyor. Gsm: 0(549) 501 8832 - Tel: 0(232) 330 0 500 www.kabinekibi.com.tr
ATÖLYE TAT Birbirinden lezzetli yemek çeşitlerini bulabileceğiniz Atölye Tat, muhteşem Brownie’si ile de herkesi büyülüyor. 6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 3060 www.atolyetat.com
KIVANÇ EMLAK
Karşıyaka bölgesindeki satılık ve kiralık gayrimenkuller hakkında profesyonel danışman aracılığı ile hizmetinizde. 6323 Sk. No:17 Demirköprü Tel:0506 135 5405 www.kivancemlakkarsiyaka.com Şubat - 2015
Dünya mutfağından farklı lezzetler sunan ve Life is Good sloganıyla yola çıkan MyMAYA eğlence ve restoran sektörüne yeni bir soluk getireceğini daha şimdiden kanıtladı. Harika bir manzarası, ödüllü mutfağı ve barındaki zengin ürünleri ile sizlere kaliteli hizmet sunan MyMaya’da günün her saati güzel vakit geçirebilirsiniz. Her cuma gecesi canlı müzik eğlencesi ile de güzel bir atmosfer sunan MyMaya sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmeniz için ideal bir mekan. www.mymaya.com.tr Tel: 0(232) 324 5970
44
Kedi evlerinin korunması ve bakımı, Yerel Hayvan Koruma Gönüllüleri ile belediye işbirliğinde gerçekleşecek.
Can dostlara ‘kalıcı’ yuva Can dostları ağır hava şartlarından korumak için kış ayları başından bu yana sokaklara 500 adet strafor ‘kedi evi’ yerleştiren Karşıyaka Belediyesi, bu kez de kedilere kalıcı yuvalar kazandırmak için çalışma başlattı. 8 kapısı bulunan ve onlarca kedinin barınabileceği kalıcı kedi evlerinin ilki, Bostanlı Balıkçı Parkı’na yerleştirildi.
Yeşil – kırmızı Önümüzdeki günlerde, sahipsiz kedilerin yoğun olduğu diğer sokak ve parklara da kalıcı kedi evleri kazandırılacak. Yeşil kırmızı renkleri ve estetik tasarımıyla dikkat çeken kedi evlerinin korunması ve bakımı ise
Yerel Hayvan Koruma Gönüllüleri ile belediye işbirliğinde gerçekleşecek. Ekipler takipte Can dostların giderek ağırlaşan kış koşullarından etkilenmemesi için çalışmalarına hız verdiklerini belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Can dostlarımızı her zaman olduğu gibi kış aylarında da kaderlerine terk etmiyoruz. Kedi evleri çalışmamızın yanı sıra, sokak hayvanlarımızın her türlü bakım ve beslenme ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Bunun için de Veterinerlik İşleri Müdürlüğü ekiplerimiz alarmda bekliyor” dedi. Şubat - 2015
45
www.mavisehirdergisi.com
MyMaya’da Küba rüzgarı esti
Mavişehir’in en çok ziyaret edilen mekanı MyMAYA; yine harika bir eğlenceye ev sahipliği yaptı. Yüzlerce kişinin doyasıya dans ettiği gecede tam anlamıyla Küba rüzgarı esti. Maria de Cuba seslendirdiği birbirinden güzel parçalarla Mavişehir MyMAYA’yı tercih edenlere İzmir’de bir ilki yaşattı. MyMAYA’nın konsept eğlencelerini kaçırmamak için takipte kalın...
MyMAYA şimdi de hayatımızı doyuruyor Mavişehir’in en çok ziyaret edilen mekânı MyMAYA kaliteli eğlence anlayışı ve ödüllü mutfağı ile hepimizi büyüledikten sonra şimdi de WORKSHOP’ları ile hayatımızı doyuracak... Önümüzdeki günlerde MyMAYA’da başlayacak Yoga günleri daha şimdiden çok konuşulmaya başlandı. MyMAYA’nın başarılı işletme müdürü Efkan Tur; “Mavişehir ve Karşıyakalı herkesin kendinden bir şey bulacağı bir mekan yaratmak için yola çıkmıştık ve tüm hedeflerimizi sırasıyla gerçekleştirebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Bundan sonra da farklı başlıklar altında eğitimlerinin olacağının müjdesini veren Efkan Bey MyMAYA’yı takip etmeniz için birçok sebebiniz var şeklinde konuştu.
MyMAYA İşletme sahibi Esra Dilmen
MyMAYA İşletme müdürü Efkan Tur
MyMAYA Mavişehir EgePark AVM 2.Kat - Tel: 0(232) 324 5970 Şubat - 2015
46
Serdar Sütçü www.serdarsutcu.com
Başarıyı geleceğe taşımak H
er spor branşında olduğu gibi teniste de altyapıdan sporcu yetiştirmek ve bu sporcuların gelişimine yardımcı olmak çok önemlidir. Bu sporcuları geleceğe taşımak, gerçekten zahmetli ve zor bir iştir. Sabır, bilgi ve beceri gerektirir.
Sporcunun yeteneği, devamlılığı, ailenin spora bakış açısı, kulübün ve antrenörün vizyonu sporcunun gelişiminde büyük önem taşır. Genelde bu sürecin başlaması ve devamı şu şekilde olur. Her kulübün mutlaka küçük yaştaki sporcuları tenise başlattığı spor okulları vardır. Bu spor okullarına kaydolan sporcuların arasından, istikrarlı, istekli ve nispeten daha yetenekli olanlardan belirlenen sporcuların aileleriyle görüşülür ve onların alt yapıya alınması konusunda ve sürecin nasıl işlediği konusunda görüşmeler yapılır. Sporcunun ailesi de bu konuda istekliyse, sporcuya lisans çıkartılır ve o artık turnuvalara girmek
için hazırdır. Önünde uzun, zorlu ve bir o kadar da zevkli bir yol vardır. Türkiye Tenis Federasyonunun düzenlediği 8-9-10 yaş turnuvalarında ilk adımlar atılır. Daha sonrasında yaş grubu turnuvalarına ilave olarak uluslararası arenaya adım atılır, Tennis Europe turnuvaları ve yaş büyüdükçe ITF turnuvaları da oynamaya başlar sporcu ve sonrasında profesyonel turnuvalarla bu süreç devam eder. İşte tam bu yaşlarda, bir karar zamanıdır aileler için, okula mı devam edecek yoksa spor kariyerine profesyonel olarak devam edecek mi? Bir çok aile bu soruyla ve sorunla karşı karşıya gelir ve genelde spor kariyeri değil de okul kariyerine devam kararı alınır. Böylece çok uzun bir süreçte geçen zorlu antrenmanlar sonucunda tenis, profesyonel kariyerden ziyade eğitime destek olarak kullanılan bir özellik olarak kullanılır. Tabiiki bu da kötü bir şey değil, sporcu o güne kadar ki çabasının ödülünü eğitim Şubat - 2015
bursu olarak geri alır ama çoğunluk bu yolu seçtiğinden dolayı ülkemizde profesyonel tenis oynayan ve oynamayı hedefleyen oyuncu sayısı yok denecek kadar azdır. Ülkemizi uluslararası arenada temsil edecek oyuncuların artması için, bu tablonun mutlaka değişmesine gerek var ve kulüplerimizin altyapılarından yetenekli oyuncuları bulup ebeveynlerini bilgilendirip geleceğe hazırlamaları, sporcularımızın kariyerlerini gelecekte de sürdürmeleri adına gerçekten çok büyük önem taşıyor. Başarının geleceğe taşınması, sporcularımızın gençlerde elde ettikleri başarılı sonuçları, profesyonel kariyerlerine aynı istekle devam etmeleriyle ve daha çok çalışmalarıyla sağlanabilir. Ülkemizin böyle gençlere gerçekten çok ihtiyacı var. Herkese sağlıklı, mutlu ve tenisle dolu günler diliyorum.
47
www.mavisehirdergisi.com
Saçlarınız için bakım yaptırmanın şimdi tam da zamanı... Soğuk hava şartları, rüzgarlar, kuru ısıtılmış odalar ve kalın şapka ve bereler saç derisi ve saç için yıpratıcı koşullardır. Şimdi ekstra saç bakımı için uygun zaman. Soğuk mevsimde yıpranmış saçlarınız için bakım yaptırmanın şimdi tam da zamanı... Kuaför Hüseyin Erken’in siz değerli Mavişehir Dergisi okurları ve takipçileri için başlattığı kampanya; her Çarşamba günü tüm saç bakımları ücretsiz olurken yapılan işlemler için % 30 indirim uygulaması devam ediyor. Kışın en ciddi saç ve cilt problemlerinden birinin kuru hava olduğunu vurgulayan Kuaför Hüseyin
Erken “Hava ne kadar soğuksa nem o kadar düşüktür. Bu da çevremizdeki nemin azaldığını gösterir. Bunu cansızlaşan saçlarınıza bakarak ve daha da hassaslaşmış olan saç derinizden anlayabilirsiniz. Yıpranmış kış saçlarına yardımcı olmak için tek yol vardır. Saçlarınıza ve saç derinize hassas bakım ve zengin ürünlerle bakım yapmak. Biz de tam bunun için başlattığımız kampanyamızı, sizler için kısa bir süre için daha devam ettirmeye karar verdik” diyor. Daha ne olsun? Kuaför Hüseyin Erken’i ziyaret etmek için önemli bir sebebiniz var...
Şubat - 2015
Kuaför Hüseyin Erken Adres: 6351 Sokak No: 40/B Atakent- Bostanlı-İZMİR Tel : 0232 336 14 74
48
Dünya, geleneksel süt tatlılarını Bolulu Hasan Usta markasıyla tanımaya başlayacak Geleneksel süt tatlılarının ustası Bolulu Hasan Usta, dünya markası olma yolunda aldığı kararlar doğrultusunda yatırımlarına da hız verdi. 2015 yılında yurt içinde 16 yeni şube açmayı ve yurt dışı yatırımlarına hız vermeyi hedefleyen marka, üretim kapasitesini 3 katına çıkaracak olan yeni fabrikasını 2016 yılının ilk çeyreğinde açacak. 1982 yılında İzmir Kemeraltı’nda 18 metrekarelik bir dükkânda keşkül, fırın sütlaç, karadut şerbeti ve karadut dondurması satarak faaliyete başlayan, bugün süt tatlıları denince ilk akla gelen marka olan Bolulu Hasan Usta, yeni bir döneme hazırlanıyor. Sütlacından kazandibine, keşkülden dondurmasına kadar her lezzeti ile süt tatlısı severlerin en çok tercih ettikleri marka olan Bolulu Hasan Usta, pazar liderliğini üst seviyelere taşıyacak. Bolulu Hasan Usta Yönetim Kurulu Üyesi Rıdvan Gürgönül, bir dünya markası olmayı hedeflediklerini söyledi. Abu Dhabili prenses aşureye aşerdi, yurtdışı yolculuğumuz başladı İzmir Kemeraltı’ndan bugün ülke genelinde 23 ilde toplam 124 şubeli bir marka haline gelen ve yüzde 70 payla Pazar lideri olduklarını belirten Gürgönül, “İlk kurulduğumuz yıldan bu yana çok yol kat ettik. Bugün Bolulu Hasan Usta olarak, ana üretimimiz olan süt tatlılarından şerbetli tatlılara, el yapımı çikolatadan gerçek meyvelerden yapılan ve hiçbir boya ile esans içermeyen dondurma çeşitlerine, sıcak ve soğuk içecek çeşitlerinden börek ve kahvaltı
çeşitlerine uzanan zengin ve bir o kadar da özel bir menüye sahibiz. Türkiye genelinde 23 ilde toplam 124 şubemiz bulunuyor. Yüzde 70 payla pazarın lideri konumundayız. Yurt dışında ise KKTC, Abu Dhabi, Dubai ve yakında açılışı yapılacak Bahreyn olmak üzere 4 şubemiz bulunuyor. Fabrika ve merkezde 300, bayilerimizde 800 kişi olmak üzere 1100 kişiye istihdam sağlıyoruz. Türkiye’nin en büyük tatlı taşıma filosuna sahibiz. Günde ortalama 40 bin adet tatlı üretiyoruz. Türkiye’ye süt tatlılarını en taze en doğal haliyle sunduk. Şimdi sıra dünya damaklarını tatlandırmakta” dedi. Bolulu Hasan Usta markasını yurt dışına açma düşüncesinin her zaman akıllarında olduğunu ifade eden Rıdvan Gürgönül, ilk yatırım kararlarına neden olan hikayeyi şöyle aktardı: “İlk ihracatımızı 2008’de KKTC’ye yaptık. Daha sonra 2012 yılında Abu Dhabi’ye ilk yurt dışı mağazamızı açtık. Buna da Birleşik Arap Emirlikleri kraliyet sarayındaki hamile bir prensesin aşureye aşermesi vesile oldu. Prensesin canı daha önce Türkiye’de tattığı aşuremizden çekmiş. Kraliyet sarayına gıda tedariki yapan firma, bize ulaşarak bir paket aşure talep etti. Uçakla Abu Dhabi’ye siparişi gönderdik. Aşeren prenses çok beğenmiş. İki ay sonra aynı tatlıdan iki paket daha istediler. Aradan dört ay geçtikten sonra aşurenin dışındaki tatlılardan da talep ettiler. Her tatlıdan belli miktarlarda paket yapıp gönderdik. Bu süreç iki sene sürdü. Markamızı Abu Dhabi’de görmek istediler. Karşılıklı Şubat - 2015
görüşmelerin sonucunda 2012’de Al Ain bölgesinde Al Ain Mall’da ilk mağazamızı açtık. Tatlılarımız bölgede büyük ilgi görünce ikinci şubemizi 2013 yılında Dubai’de açtık. 2014 yılında da KKTC’de üçüncü şubemizi açtık. Yeni fabrikamız ile yurt dışı operasyonlarımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Şu anda, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Katar ve Kazakistan ile de bayilik konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Uzun vadede Malezya, Singapur, Kuveyt, Rusya, Umman, Lübnan gibi ülkelerde büyümeyi planlıyoruz. Ayrıca, Avrupa’da kuracağımız bir tesis ile 7’den 70’e her insanın tükettiği tatlılarımızı, bir Türk markası olarak yurt dışında daha geniş bir coğrafyaya sunmayı ve geleneksel tatlılarımızı tüm dünyaya tattırmayı hedefliyoruz.” Yeni fabrika ile üretim 3 kat artacak Büyüme planlarının yatırımlarını da şekillendirdiğine değinen Gürgönül, “Bu yıl ve önümüzdeki yılları kapsayan hedeflerimize ulaşmak için bazı yatırımlar içerisindeyiz. Bunlardan en büyüğü yeni fabrikamız. 30 milyon TL’lik bir yatırımla inşasına başladığımız yeni fabrikamız 12 bin metrekare kapalı 8 bin metrekare açık alan ile toplam 20 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulacak. Yeni fabrikamızla birlikte; üretimlerle orantılı olarak da sütlü tatlıda 10 ton olan depolama kapasitemiz 30 tona, dondurma depolama kapasitemiz de 20 tondan 40 tona çıkacak. Yeni fabrikamız 2016 yılının ilk çeyreğinde üretime geçecek” açıklamasında bulundu.
49
www.mavisehirdergisi.com
sektöründe til ve perakende ks te ır rd lla yı n ley Uzu p, Türkiye’de Sis ru G ir en zl Ö en faaliyet göster sine kattı. markasını bünye
Ünlü İtalyan markası ‘Sisley’
DÜNYA’DA TÜRKIYE MODELI ILE BÜYÜYECEK İtalyan modasının en trend koleksiyonlarını milyonlarla buluşturan Sisley, Türkiye’de büyüme kararı aldı. Türkiye pazarındaki sektör payını artırmak için Özlenir Grup’a ait RESBA LTD. ŞTİ. ile güçlerini birleştiren Sisley, sektöre güçlü bir giriş yapmaya hazırlanıyor. 46 yıllık köklü geçmişiyle dünyanın birçok bölgesine İtalyan şıklığını taşıyan Sisley, Türkiye’deki faaliyetlerini yeni iş ortağı RESBA ile sürdürecek. Türk kadınlarını İtalyan çizgileriyle şıklık yarışına sokacağız Uzun yıllardır ünlü denim markası Diesel’in Türkiye distribütörlüğünü üstlenen Özlenir Grup, JeansLab, Glocal ve Diesel’den sonra Sisley markasını da bünyesine ekleyerek Türkiye’de tekstil sektörünün en güçlü isimlerinden biri olacak. Sisley gibi önemli bir markanın Türkiye distribütörlüğünü üstlenen Grup’un
Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Özlenir; “50 farklı ülkeye İtalyan moda trendini taşıyan Sisley, yakın zamanda Türk kadınlarının da vazgeçilmezi olacak. Sisley kadını; tarzından ödün vermeyen, ofiste şıklığı arayan, trendleri takip eden ve kaliteye önem veren bir profili temsil ediyor. Sisley’in İtalyan zarafeti ve şıklığını yansıtan özel koleksiyonları ile Sisley kadınları günün her saatine uyum sağlayarak ofisin en şık çalışanı, gece partilerinin en göz alıcısı ve sokak modasının en tarzı olacak. Farklı desenleri, tasarım zenginliği ve kalitesi ile dünyaca tanınan İtalyan markası Sisley’i Türkiye’de fark edilmek ve fark yaratmak isteyen kadınlarla buluşturuyoruz ” dedi. Sisley’i, bayilik sistemiyle Türkiye’nin birçok yerindeki moda tutkunlarıyla buluşturmayı hedeflediklerini söyleyen Özlenir; “Bayilerle tam bir ortaklık anlayışı içinde çalışmayı planlıyoruz. Bayilerimiz Sisley konseptine uygun Şubat - 2015
olarak açacakları 100-150 m2 lik mağazalarda herhangi bir stok riski ile karşılaşmadan, ciro paylaşımı üzerine kurgulanan bir sistemle çalışacaklar. Halihazırda 25 satış noktası ile faaliyet gösteren Sisley markasını 5 yıl içerisinde 100 satış noktasına ulaştırmayı hedefliyoruz “ açıklamalarında bulundu. Türkiye‘yi model ülke olarak konumlandırdık Türkiye’deki büyüme hedeflerinden bahseden Sisley Marka Direktörü Paolo Battacchi; ”Sisley, 1991 yılından bu yana Türkiye’de... İç pazarı 74 milyon kişiden oluşan ve özellikle önümüzdeki üç yıl içerisinde özel tüketim ürünlerinde güçlü büyüme potansiyeli olan Türkiye’de şimdi farklı bir bakış açısıyla yeni bir yola çıkıyoruz. Türkiye’yi gelecekte marka gelişimimize büyük katkıda bulunacak önemli bir pazar olarak görüyoruz“ dedi.
50 Köşe Yazısı
Özgür Muharrem ŞİŞİK Sigorta Danışmanı ozgur@kavramsigorta.com.tr
Halefiyet İlkesi ve Rücu S
igorta şirketleri sigortalılarına hasar ödemesi yaptıktan sonra, onların yerine geçerler. Halefiyet ilkesi adı verilen bu duruma göre, hasarın oluşmasına neden olan kişiden, bu ödenen hasarın tazmini yoluna giderler.
Sigorta poliçesinin sahibi, poliçenin teminatları ve klozları dahilinde, hasarını sigorta şirketinden alır. Sigorta şirketi bu aşamada, ilgili hasarın oluşma sebeplerini araştırır. Eğer kusur sigortalının kendisinde ise, zaten yapacak bir şey yok. Hem hasarı ödeyip, hem de sigortalıdan bunu geri talep edemez. Tabii bazı istisnai durumlar da vardır ki, yazının sonunda değineceğim. Eğer hasara sebebiyet veren bir üçüncü kişi ise ve bu durum bir şekilde ispatlanabiliyorsa, sigorta şirketi, ödediği tazminat tutarını kendisine geri ödemesi için bu kişiye rücu davası açar. Burada daha iyi anlaşılması için şöyle düşünülebilir. Eğer bir sigorta poliçemiz olmasaydı, zararımıza neden olan ve bu zararı karşılamasını isteme hakkımız olan bir kişi varsa, biz bu kişiden bize verdiği zararı ödemesini isteyecektik. Sigorta şirketleri işte bizim bu süreci üzerimizden devralır. Bize vadettiği şekilde hasarımızı öder, fakat sonra bizim yerimize, hukuki süreci başlatır. Aracımıza biri gelip çarparsa ve çarpan da resmi olarak belli ise, biz
hasarımızı kasko poliçemizden tazmin ederiz, daha sonra kasko poliçemiz bize çarpan kişiden bu hasar tutarını talep eder. Bizim kasko şirketimizin talebini de, karşı tarafın trafik sigortasını düzenlemiş olan sigorta şirketi karşılar. Eğer olur da karşı taraf trafik sigortasını yaptırmamış olursa, o zaman da bu ödenmesi gereken parayı, direkt araç sahibi kendi cebinden ödemek durumundadır. Trafik sigortalarının zorunlu poliçeler olmasının sebebi de bundan dolayıdır. Çarptığımız kişinin kaskosu olmayabilir. Bizim de, o aracın hasarını karşılamaya yetecek kadar paramız olmayabilir. Bu durumda, çarptığımız kişinin mağduriyet yaşamaması için, trafik sigortamızı yaptırmış olma zorunluluğumuz vardır. Yazının başında belirttiğim istisnai durumların en önemli örneklerinden birini bu aşamada verebilirim. Alkollü araç kullanmak. Eğer alkollü olarak bir arabaya çarpmışsak, bizim trafik sigortamız, yine karşı tarafın mağdur olmaması için onun hasarını öder. Fakat daha sonra, ödediği bu hasar tutarını bize rücu eder. Aynı durum, eğer aracı kullanan kişinin ehliyeti yoksa da benzer şekilde olacaktır. Rücu sistemi yangın poliçelerinde de çok sıklıkla yaşanmaktadır. Üst katta patlayan bir su borusunun bizim evimize verdiği zararı, konut sigortamız öder, sonra hasara sebebiyet veren Şubat - 2015
üst kat komşumuza rücu eder. Eğer üst katında bir konut poliçesi varsa ve sorumluluk teminatları da poliçe kapsamında verilmişse, sigorta şirketleri birbirleri arasında süreci tamamlarlar. Son olarak ortak alanlarla ilgili kısma değinmek istiyorum. Apartmanlarda tüm dairelerin ortak kullanımında olan bölümler vardır. Ortak alanlar dediğimiz bu alanlardan kaynaklanan hasarlar ise tüm dairelerin ortak sorumluluğunda olacaktır. Örneğin, en üst kattaki daireye, çatıdan meydana gelen bir dahili su hasarında, evin konut sigortası zararı karşıladıktan sonra, apartman yönetimine rücu eder. Bu durumda tüm daireler, bu zararı ortak olarak ödemek durumundadırlar. Buna zarar görüp de tazminat ödemesi alan daire de dahil olacaktır. Apartman yönetimleri, ortak alanlarda oluşacak hasarlara ve yine bu ortak alanlardan kaynaklanıp, apartman yönetimine rücu edilebilecek hasarlara karşı, ortak alanlar sigortası yaptırabilmektedirler. Bir sigorta poliçesi alırken, sigortalattığımız kıymet kadar, onun kusurundan dolayı oluşabilecek hasarlara karşı sorumluluğumuzu da teminat altına almayı unutmamalıyız. Aksi halde, hiç ummadığımız maddi zararlarla karşı karşıya kalabiliriz. Sağlıklı günler dilerim.
51
www.mavisehirdergisi.com
Bilge Çınarlar’dan
resim sergisi Yaşlıların sosyal yaşamdan kopmamaları için Karşıyaka Belediyesi tarafından önceki yıllarda hayata geçirilen Bilge Çınarlar Kulübü’nün üye sayısı 400’e ulaştı. Farklı branşlarda kültürel ve sanatsal aktivitelere de katılan bilge çınarlar, el emeği ürünlerini, Mayıs ayında açacakları sergi ile Karşıyakalıların beğenisine sunacak. Herkes memnun İkinci baharlarını yaşamak, ileri yaşlarda da kültürel ve sosyal aktivitelerden kopmamak isteyen
Karşıyakalılar, belediye bünyesinde kurulan Bilge Çınarlar Kulübü’ne akın etti. Kulübün üye sayısı 400’e ulaşırken; resim, müzik, spor, el sanatları gibi sosyal aktiviteler de memnuniyet yarattı. Kulübe katılım yaşı da bu dönemde 60’tan, 55’e düşürüldü. Farklı branşlarda eğitim Farklı branşlarda kurslara katılan Bilge Çınarlar, hazırladıkları yağlı boya resimleri Mayıs ayında açacakları sergiyle Karşıyakalıların beğenisine
Şubat - 2015
sunacak. Diğer el emeği ürünler de farklı sergilerde sergilenecek. Onlar bu ağacın kökleri! Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Bilge Çınarlarımızın sosyal hayatın içinde olması bizlere güç veriyor. Onların yanında olmak sosyal belediyecilik ve hizmet anlayışımızın bir gereğidir. En değerli varlık insandır. Vefa, sevgi ve saygı bizim için çok değerlidir. Bizler büyük bir aileyiz ve bu aile içinde her bireyin mutlu olması için çalışacağız” dedi.
52
DERGİ İNDEKSİ
Derginizin bu sayısında yer alan haber ve reklamların telefon ve adres bilgilerine kolaylıkla ulaşabilmeniz içindir. Kokoreççi Baki Usta Cemal Gürses Cad. No:500/B Bostanlı
Sağlıklı Şeyler Atölyesi Tel: 0546 549 80 21
Anadolu Kahvaltı ve Ev Yemekleri Bostanlı Mah. 2010 Sok. No:4/A Bostanlı Tel: 0232 999 94 94
Beyaz Lale Çınarlı Çiçek Market Anadolu cad. No:7/3 Çınarlı/İzmir Tel: 0 232 435 96 76 Ege Park AVM Tel: 0(232) 324 44 34
Manisaspor Kebapçısı Ege Park AVM Teknosa girişi Tel: 0232 324 16 15
BLEUSKY kuru temizleme Adres: 6440/3 Sk. No:12/A Atakent Karşıyaka İzmir Tel: 0232 330 3104
Edem Çıtır Waffle 6499 Sk. No:8 Mavişehir (Karşıyaka Göz Hastanesi Arkası) Tel: 0232 330 10 13
MyMaya EgePark Mavişehir Avm 2.Kat Tel: 0(232) 324 59 70
SLIFE Cahar Dudayev Bulvarı 6436/2 Sk. No:18 K:3 D:3 Atakent - Karşıyaka Tel: 0(232) 330 0730
Bodystyling Yalı Cad. No:434 Zihni Kalfa Apt. D:1 Aksoy/Karşıyaka Tel: 0(232) 465 34 49
Ekmek Aşkına Organik Ufuklar 6470/2 Sk. No:22/D Yalı Mah. Atakent 6440/4 Sokak No:4/A Bostanlı Tel: 0(232) 362 35 34 Tel&Fax: 0(232) 362 67 38
Atölye Tat 6470/2 Sk. No:17/A Yalı Mah. Atakent Tel: 0(232) 336 30 60
ŞEHİR REHBERİ
EVLERE SERVİS
LÜZUMLU TELEFONLAR Alo Trafik Ambulans Bilinmeyen Numaralar Elektrik Arıza İtfaiye İzsu Arıza Polis İmdat Sahil güvenlik Telefon Arıza Uyandırma
RESTORAN VE CAFELER 15 4 112 118 18 6 1 10 185 15 6 155 15 8 135
HASTANELER VE POLİKLİNİKLER Başkent Üni. Zübeyde Hanım Hast. İkinci Yaşam Diyaliz Merkezi Karşıyaka Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Karşıyaka Devlet Hastanesi MedicalPark İzmir Hastanesi Özel Egem Fizik Tedavi Dal Merkezi Özel Kardiyo Kardiyoloji Dal Merkezi Özel Karşıyaka Göz Hastanesi Özel Karşıyaka Tıp Merkezi Özel Zübeyde Hanım Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Ege Üniversitesi Hastanesi 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi Central Hospital El ve Mikrocerrahi Hastanesi Kent Hastanesi Özel Altınordu Hastanesi Özel Çınarlı Kadın Doğum Hastanesi Ege Sağlık Hastanesi Egeria Çocuk Sağlığı Özel Atakent Polikliniği Özel Bostanlı Sağlık Polikliniği Özel Yalı Polikliniği Özel Nergiz Sağlık Polikliniği Özel Çiğli Polikliniği
KAN MERKEZLERİ Çocuk Hastanesi Ege Üniversitesi Kızılay SSK Tepecik
Pet-Vet Mavişehir Veteriner Kliniği Atakent Veteriner Kliniği Bostanlı Veteriner Polikliniği
YARDIM
Kardelen Çilingir Karşıyaka Güvenlik DGS Alarm ve Güvenlik Sistemleri Çilingir Bay Adem
KUAFÖRLER
Hüseyin Erken Nasyonel Kuaför Meridyen Güzellik Salonu
241 10 00 382 06 07 330 64 50 366 88 88 399 50 50 367 70 70 336 35 35 362 54 54 369 00 83 323 45 45 461 93 33 336 11 95 483 14 14 343 13 43 412 22 22 463 64 65 441 01 21 386 70 70 483 56 87 433 0084 464 24 00 462 27 27 463 77 00 489 35 35 336 11 95 433 06 08 388 28 61 421 47 89 433 38 74
VETERİNER KLİNİKLERİ
Kabin Ekibi Reklam ve Tasarım Ajansı Tel: 0(232) 330 0 500
368 96 66 337 02 08 336 44 89 330 55 16 441 92 16 381 28 22 376 14 96 337 21 36
336 14 74 324 42 14 0536 640 49 15
Red Dragon - Uzak Doğu mutfağı Kervan Kebap Pide - Karşıyaka Mc Donald’s
483 00 79 347 09 00 369 81 86
MARKET ve ŞARKÜTERİ Albayrak Market - Mavişehir Ömerağa
324 04 03 0(507) 185 11 56 368 11 24
Tire Market Şarküteri
290 06 22
SOSYAL KULÜPLER VE DERNEKLER Karşıyaka Briç Derneği 368 73 08 Dance Castle Gençlik ve Spor Derneği 369 02 65 Karşıyaka Spor Kulübü 368 69 95 Bostanlıspor Gençlik SK Derneği 337 35 34 433 38 58 İzmir Dağcılık Kulübü Ege Açık Deniz Yat Kulubü 484 64 65 İzmir Fotoğraf Sanatları Derneği 464 32 12 BESİAD 330 90 01 Mavişehir TSM Platformu Derneği 0532 788 93 33 Mavişehir Tenis Atölyesi 0505 580 00 25
ÜNİVERSİTELER
Ege Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Özel İzmir Ekonomi Üniversitesi Özel Gediz Üniversitesi Özel İzmir Üniversitesi Özel Yaşar Üniversitesi Özel Şifa Üniversitesi
TİYATROLAR
311 10 10 412 12 12 750 60 00 329 35 35 279 2525 355 00 00 246 49 49 411 54 07 308 00 00
Karşıyaka Oda Tiyatrosu İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Mavi Tiyatro Konak Sahnesi Bornova Sahnesi Ege Sanat Merkezi Hamle Tiyatrosu Tansaş Çocuk Tiyatrosu Pınar Çocuk Tiyatrosu Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu
369 64 87 368 22 39 445 00 71 483 50 35 343 04 33 381 64 06 484 44 70 484 48 28 463 15 15 362 61 61
Gelecek Dershaneleri Fen Dershanesi Körfez Dershanesi Sınav Dergisi Dershanesi Uğur Dershanesi Bostanlı Sürücü kursu Karşıyaka Sürücü Kursu Yalı Sürücü Kursu Sinem Sürücü Kursu Profesyonel Diyalog Dil Okulu Yeni Adım Yabancı Dil Kursu Deniz İngilizce Kursu
369 11 55 368 77 73 369 88 99 446 37 37 381 23 92 362 97 45 63 72 83 372 17 63 367 00 12 368 93 01 330 55 66 330 73 66
EĞİTİM KURUMLARI
RESTORAN VE CAFELER Red Dragon 27 Ocakbaşı Servet’in Yeri Adanalı Hasan Kolcuoğlu Dante Cafe & Bar Kordon Boyu Balık Pişiricisi Club En Velo La Sera Pepe Rosso Deniz Restaurant Karşıyaka Deniz Restaurant Mavişehir Kervan Döner Kebap Pide Salonu MyMaya Mc Donald’s
483 00 79 337 27 65 362 51 51 324 61 61 323 03 17 464 80 90 463 28 69 464 25 95 464 48 93 364 44 64 324 10 20 323 21 22 324 59 70 369 81 86
PASTA VE UNLU MAMÜLLER Pastafoni Pasta Rüzgarı Lolipop Düşler Roka Mutfak Atölyesi
TAKSİ DURAKLARI
330 47 17 364 65 60 0531 335 67 60 336 78 90
Atakent Bostanlı Birlik Bostanlı Köprü Mavişehir Etap Karşıyaka Merkez Umur Mavişehir Taksi
350 10 77 362 28 28 362 80 00 324 01 00 381 37 15 330 17 92 324 08 82
Ulusoy Turizm Kamil Koç Turizm Pamukkale Turizm Varan Turizm Metro Turizm
362 41 53 336 31 39 330 52 01 362 19 92 362 02 52
Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi İzmir Sanat Kulesi Sanat Merkezi Postacılar Kültür Merkezi Puntart Bülent Ecevit Kültür Merkezi İsmail Cem Kültür Merkezi Aydans Sanat Merkezi Atatürk Kültür Merkezi Sabancı Kültür Merkezi Alman Kültür Merkezi İZFAŞ Sanat Galerisi İtalyan Kültür Merkezi Fransız Kültür Merkezi Ziya Gökalp Kültür Merkezi
369 27 90 368 22 39 363 30 37 369 45 58 361 06 23 361 60 19 364 21 90 483 85 20 446 06 64 489 56 87 482 12 70 421 52 42 463 69 79 366 44 59
OTOBÜS ŞİRKETLERİ
KÜLTÜR MERKEZLERİ
MAVİŞEHİR SİTE YÖNETİMLERİ
1. Etap Yönetim 2. Etap Yönetim Albatros Yönetim Soyak A Bölgesi Soyak B Bölgesi
Listede yer almak istiyorsanız lütfen 0(549) 323 30 31 numaralı telefonu arayınız veya Şubat - 2015 bilgi@mavisehirdergisi.com adresine iletişim bilgilerinizin bulunduğu e-posta gönderiniz.
324 10 12 324 10 14 324 25 26 324 60 93 324 55 70
53
www.mavisehirdergisi.com
Zor beğenenlerin tercihi
Ücretsiz kargo ve koşulsuz iade imkanları ile www.softcotton.com.tr Soft Cotton bir Gökhan Tekstil markasıdır.
Şubat - 2015
Kabin Ekibi
*Destan Havlu
54
Şubat - 2015