marketing europe & anatolia Sayı:003

Page 1

Marketing

Tarih: Ocak 2012 Say覺: 3



İçindekiler

Marketing Europe & Anatolia

Sayı: 03 Tarih: Ocak 2012

Kısa Kısa

İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Röportaj

Ezberbozacısı

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Ali Erdem Ekşioğlu Oğuzhan Akay Seval Duban Seler Cebecioğlu

02 - 11

17

Reklam Dünyası

Röportaj

12 -15

19 - 21

22 - 27

İlan Rezervasyon Melis Deniz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd. Gül Ap. B Blok No: 30 D:11 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 216 414 49 98 e-mail: meadergi@gmail.com

Reklam Dünyası

Gezi

Marketing Europe & Anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.

32 - 37

Sinema

Kültür –Sanat

29 - 31

38

40 - 41

Nostalji

42

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

Marketing Europe & Anatolia / 1


Kısa Kısa

İyi Dersler Şoför Amca... Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) tarafından düzenlenen “KSS Çözümleri Pazaryeri” etkinliği bu yıl “İşletme 2023; Cumhuriyetin 100. Yılında Kurumsal Sosyal Sorumluluk” başlığı ile Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’de ilk 500’de yer alan şirketler, 2010-2011 dönemi içerisinde sosyal sorumluluk uygulamalarını nasıl şekillendirdikleri ve iş süreçlerine nasıl dâhil ettikleri konusunda değerlendirdi. Buna göre Michelin Türkiye, “İyi Dersler Şoför Amca” projesiyle, beceri ve yetkinlik geliştirme konusundaki yetkinliğiyle üçüncülüğü kazandı. Michelin Türkiye Pazarlama ve iletişim Direktörü Sertan Akçagöz, alınan ödülle ilgili olarak; “Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’nin üç yıldır düzenlediği bu etkinlikte ödül almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Mutluluğumuzu artıran en büyük unsur, uzun bir araştırma sürecinden sonra, “MEB ile işbirliği içinde hayata geçirdiğimiz “İyi Dersler Şoför Amca” sosyal sorumluluk projesi ile servis şoförlerinin eğitimlerine yeni standartlar getirmeyi hedefliyoruz,” dedi.

Koçtaş’a yeni mağaza... Koçtaş’ın Türkiye’deki 3 6 ’ ı n c ı , Kayseri’deki 2’nci mağazası Forum Kayseri AVM’de hizmete açıldı. Kayseri Forum AVM’deki Koçtaş mağazasının açılışında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Koçtaş’ın yatırım planlarını 2011 yılı başında hedeflendiği şekilde gerçekleştirdiğini söyledi. Mustafa V. Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “Koçtaş 2011 yılını yüzde 20 büyüme ve 6 yeni mağaza ile kapatıyor. Koçtaş’ın bu büyümesi istihdam ve girdiği illerde kayıtlı ekonomiye destek açısından büyük önem arz etmektedir. 2011 yılı içerisinde sadece Koçtaş bünyesinde toplam 500 kişiye istihdam olanağı sağladık, öte yandan Koçtaş olarak toplamda 3.000’den fazla çalışanımız mevcut.”dedi.

2 / Marketing Europe & Anatolia

Michelin, “İyi Dersler Şoför Amca” sosyal sorumluluk projesiyle, 2012 yılında 25 il ve 275 ilçede 13 binin üstünde servis şoförü güvenli sürüş konusunda bilinçlendirecek. Sürücülere, servislerde zamanlarının önemli bir bölümünü geçirdikleri çocuklara davranışlarıyla doğru rol model olmalarını sağlayabilmek üzere “İletişim ve Davranış” eğitimleri ile acil durumlarda müdahale etmelerine yardımcı olacak “İlkyardım” eğitimleri de verilecek. 2011-2012 öğretim yılı verilerine göre Türkiye genelinde toplam 80 il’de, 875 ilçeye bağlı 37 bin 622 yerleşim yerinde uygulanıyor. Taşımalı ilköğretim servis uygulamasında, 47 bin 353 şoför tarafından 720 bin öğrencinin okullarına ulaşımı sağlanıyor.

Mücevher yükşelişde... 2010 yılında 1,2 milyar dolarlık ihracat yapan mücevher sektörü, 2011 Ocak-Ekim döneminde ihracat gelirlerini bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25,5 artırdı. Altından mamul mücevherat ihracatında 1 milyar 288 milyon dolar, gümüşten mamul mücevherat ihracatında 74 milyon dolar olmak üzere, sektör toplamda 1 milyar 47 milyon dolar cari fazla verdi. Türkiye ekonomisine önemli miktarda döviz kazandıran mücevherat sektörü, 40 bin kuyumcu işletmesi ile 400 bin kişiye istihdam sağlayarak, işsizliğin azaltılmasına da katkıda bulunuyor. Türkiye mücevher sektörü, önümüzdeki dönemlerde yeni projelerle yükselişini sürdürmeyi hedefliyor.


Kısa Kısa

GYODER 2011 Değerlendirmesi...

GYODER’ın 2011 yılı değerlendirmeleri ve 2012 yılı öngörülerini ele aldığı toplantıda, kentsel dönüşüm ön plana çıktı. Kentsel dönüşümün Türkiye ekonomisi için önemine de dikkat çekilen toplantıda; 2011 yılında %10 büyüyen inşaat sektörünün, 2012 yılında %5-6 oranında büyüyeceği öngörüsü paylaşıldı. 2011 yılında inşaat sektöründe istihdamın 1.9 milyon kişi ile rekor kırdığı, 2012 yılında ise istihdamın göreceli olarak yüksek kalacağı belirtildi. Gayrimenkul sektörünün, yüzde yüz Türk malı olan ve cari açığı büyütmeden büyüyen tek sektör olduğu vurgulanarak, bu durumun Türkiye ekonomisi için önemine dikkat çekildi.

Peak Games Büyüyor... Peak Games gelişen pazarlarda yakaladığı büyümeyle 19 milyon dolar yatırım aldı ve dünyanın en büyük beşinci sosyal oyun şirketi haline geldi.İki oyun stüdyosunu bünyesine katan Peak Games’in hızlı büyümesi yeni yatırımlar, iş ortaklıkları ve oyunlarla devam ediyor. Peak Games’in az hizmet alan pazarlara yerelleştirilmiş ve kültüre özel öğelerle donatılmış oyunlarla hitap etmeyi stratejisinin merkezine konumlamış durumda. Şirket, bu oyunları güçlü bir kullanıcı bağlılığı ile daha da zenginleştiriyor. Peak Games, elde ettiği bu hızlı büyüme ile halihazırda dünyanın en büyük 5 sosyal oyun şirketi arasına girmeyi başardı. Şirketin büyüklüğüne ilişkin ayrıntılara bit.ly/peakstats adresinden ulaşılabiliyor.

Medyada 2011... Türkiye yıl boyunca çeşitli davalarla çalkalandı. Türk insanı, sabahları sıklıkla soruşturmalara ve davalara uyandı. 2011 yılında medyada sıklıkla yer alan davaları inceleyen MTM, yaptığı araştırmayla kamuoyunu en çok etkileyen davaların hangileri olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, yaklaşık 55 bin haberle basında en çok siyasi davalar konuşulurken, Ergenekon davası ise ilk sıraya yerleşti. 2011 yılının Mart ayında Şırnak’taki Nevruz kutlamaları sırasında polise tokat atan BDP’li vekil Sabahat Tuncel hakkında açılan davaya basının ilgisi yüksek oldu. Tuncel, geçtiğimiz günlerde mahkeme tarafından suçlu bulunarak 10 TL para cezasına çarptırılmıştı. Araştırmayı değerlendiren MTM Genel Müdürü Halef R.Vayıs, “Yılın geneline baktığımızda davalar, medyada sıkça yer alarak her zaman gündemde kaldılar. Futbolda yaşanan şike konusu, futbol dünyasını allak bullak ederken; reyting ölçümlerinde usulsüzlük yapıldığına dair iddialar üzerine başlatılan soruşturma ise, reklam dünyasını altüst etti” diye sürdürdü. Rapora göre, 2011 yılı Kasım ayı içerisinde karara bağlanan Münevver Karabulut cinayeti davası ile ilgili haberler, kadın cinayeti davalarının yüzde 7’sini oluşturdu. Kadın cinayeti davalarından medyada geniş yankı bulan bir diğeri ise, Ayşe Paşalı davasıydı.Tecavüz konusu, 2011 yılının basında en çok yansıma bulan bir diğer dava konusuydu. N.Ç. davası, medyada en fazla yer bulan tecavüz davalarından biri olurken, mahkemenin aldığı karar nedeniyle kamuoyunun da tepkisini çekmişti. Medyanın en çok takip ettiği yolsuzluk davalarının başında ise, “futbolda şike” davası geldi. Yaz aylarında başlayan soruşturma ile pek çok futbol yöneticisi ve oyuncusunun gözaltına alındığı şike iddianamesi ile ilgili haberler, başladığı tarihten bugüne kadar toplamda 7 bin 562 gazete sayfası büyüklüğünde bir alan kapladı. Yolsuzluk kapsamında öne çıkan bir başka dava ise Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile ilgiliydi. Başlatıldığı 2008 yılından beri medya gündeminde geniş yansıma bulan dava, 2011 yılının da önemli davalarından biriydi.

Marketing Europe & Anatolia / 3


Kısa Kısa

Türkiye, WorldStar’da...

Ankara – Adıyaman...

Bunlardan 16 tanesi WorldStar ödülünü almaya hak kazandı. Yarışmaya Türkiye’den katılan 40 üründen 27 tanesi Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması üzerinden başvurdu ve bu 27 ürünün 10 tanesi WorldStar Yarışması’nda ödül kazandı.

Şehirleri buluşturan havayolu Borajet, 20 Aralık 2011 tarihinden itibaren Ankara – Adıyaman karşılıklı seferlerine yeninden başlıyor. Adıyaman karşılıklı kış seferleri 20 Aralık 2011 tarihinde başlayacak ve 24 Mart 2012 tarihine kadar devam edecek. Haftanın 4 günü olacak olan Ankara Adıyaman seferleri Salı, Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri yapılacak. Borajet Hava Yolları tarafından belirlenen sefer saatleri ise Ankara – Adıyaman 13:30, Adıyaman – Ankara 15:45. www.borajet. com.tr

Birebir Öğrenme Projesi...

IBM’den Ödül...

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin “Birebir Öğrenme Projesi” kapsamında ilköğretim 6. sınıf öğrencilerine yönelik başlattığı ücretsiz dizüstü bilgisayar kampanyası bu yıl da devam ediyor. “Hedef Kocaeli’deki her çocuğu bilgisayar okuryazarı yapmak” sloganıyla 2 yılda 53 bin 296 öğrenciye ücretsiz dizüstü bilgisayar dağıtan Büyükşehir Belediyesi, bu yıl da 26 bin 828 öğrenciyi bilgisayar sahibi yapacak. “Her Öğrenciye Bir Bilgisayar” projesiyle ilgili bilgi veren Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, “Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNPD) tarafından kabul gören, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde eğitimde en büyük bilişim seferberliği olan bu projeyi Kocaeli’de hayata geçirmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Hedefimiz Kocaeli’deki her çocuğu bilgisayar okuryazarı yapmak.

IBM Üniversite İlişkileri kapsamında yürütülen önde gelen girişimlerden biri olan ve tüm dünya genelinde yapılan değerlendirme sonucunda 7 üniversiteden 15 Türk akademisyen 12 projeyle ödül almaya hak kazandı. Her yıl birden fazla kategoride, dünyadan çeşitli akademisyenlere verilen ödüllerden 15 tanesine bu yıl Türk akademisyenler layık görüldü. IBM Türk ofisinde gerçekleştirilen ödül töreninde aralarında sağlık, akıllı şehirler, yeşil iletişim, çağrı merkezleri yönetimi, akıllı enerji ve akıllı İstanbul gibi projeler bulunan 12 proje ödül kazandı. Projelerin yakından tanıtıldığı törende Öğretim Üyesi Ödülü, Ortak Araştırma Destek Ödülü (SUR), Açık İşbirliği Ödülü (OCR) ve Akıllı Dünya İnovasyon Ödülü kategorilerinde ödül kazanan isimler arasında Türkiye’nin önde gelen 7 üniversitesinden akademisyenler yer aldı.

Türkiye, WorldStar 2011 Yarışması’nda 16 ödülle en fazla ödül alan ülke oldu. Ödül alan firmaların 10 tanesi Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması üzerinden WorldStar’a katıldı. 22 ülkeden 23 jüri üyesi, İngiltere’de gerçekleştirilen Dünya Ambalaj Örgütü Toplantıları kapsamında bir araya gelerek 33 ülkeden yapılan 243 başvuruyu değerlendirdi. Bu değerlendirme sonucunda toplam 137 ürün ödüle layık bulundu. Yarışmaya Türkiye’den toplam başvuru sayısı 40 oldu.

4 / Marketing Europe & Anatolia


Kısa Kısa

Otomotiv Tasarım Yarışması... Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), “Türkiye Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Proje Pazarı ve Tasarım Yarışması” projelerini başlatıyor. Otomotiv sektöründe ilk kez gerçekleştirilecek yarışma “Proje Pazarı” ve “Tasarım Yarışması” olmak üzere iki farklı projeyi kapsıyor. Tasarım ve projeler için başvurular 2 Ocak - 20 Nisan 2012 tarihleri arasında, online olarak http://otomotivprojeyarismasi.com/ ve http://www.otomotivprojepazari.com/site/home üzerinden dosya yükleme yoluyla yapılabilecek. 17-18 Mayıs 2012 tarihlerinde, İstanbul Haliç Sütlüce Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek ödül töreni, Ar-Ge Proje Pazarı sergisi ve konferansları kapsayan törenle sona erecek. Katılımcılardan özgün ve yenilikçi projeler geliştirilmesinin beklendiği “Otomotiv Tasarım Yarışması” komponent bazında; Ergonomi, Yenilenebilir Enerji - Çevre, Emniyet, Mekanik Fonksiyonellik olmak üzere 4 kategoride katılıma açık. Bu dört kategoride, profesyoneller ve üniversite öğrencileri için ayrı ödüllendirmelerin yapılacağı yarışmada; Profesyonel Kategorisinde yarışanlar 1.’lik için 20.000 TL, 2.’lik için 10.000 TL, 3.’lük için 5.000 TL ve Mansiyon

olarak 2.000 TL ile ödüllendirilecek. Öğrenci Kategorisi için ise 1.’lik ödülü 10.000 TL, 2.’lik ödülü 6.000 TL, 3.’lük ödülü 3.000 TL, Mansiyon ödülü de 1.000 TL olarak belirlendi. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda belirlenerek yapılması istenen Ar-Ge projeleri, Otomotiv Tasarım Yarışması’nda olduğu gibi 4 farklı kategoride ele alınıyor. ilk 3’e girenlerin ödüllendirileceği yarışmada 1.leri 5.000 TL, 2.leri 4.000 TL, 3.leri ise 3.000 TL’lık ödüller bekliyor. Ödül Töreni ile eşzamanlı olarak açılacak ve yarışma finalistlerinin projelerinin sergileneceği Ar-Ge Proje Pazarı sergi alanı ise projeleri seçilen araştırmacı ve akademisyenlerin sanayicilerle bir araya gelerek bire bir görüşme olanağına sahip olacakları şekilde organize ediliyor.

Yüksek İrtifa’da İnnova...

Görev Değişikliği...

Her zaman yüksek hedeflere sahip kurumlara uçtan uca bilişim çözümleri sunan İnnova, yüksek irtifa dağcılığı alanında Türkiye’nin en başarılı dağcısı Tunç Fındık’ın ana sponsoru oldu. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin önde gelen şirketlerine sunduğu bilişim çözümleri ile onlara zirve hedefleri yolunda hizmet veren İnnova, bu misyon paralelinde dünyanın en yüksek zirvelerini hedefleyen dağcı Tunç Fındık’ın ana sponsoru oldu. 8000 metrenin üzerindeki 7 zirveye tırmanarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Tunç Fındık aynı zamanda Everest’e iki kere çıkan ilk Türk unvanını elinde bulunduruyor. Türkiye ve dünya çapında toplamda 700 zirve tırmanışı gerçekleştiren ve 300 yeni rotaya imza atan Tunç Fındık artık zirve yolculuklarında İnnova’nın desteği ile ilerleyecek.

Bayraktar Holding Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine Selin Şahiniz getirildi. Otomotiv, otomotiv yan sanayi ve gayrimenkul geliştirme sektörlerinde Türkiye’nin önde gelen kuruluşları arasında yer alan Bayraktar Holding’in Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine 15 Aralık 2011 tarihi itibarıyla Selin Şahiniz atandı. Şahiniz, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. 1993 ve 1994 yıllarında Kanal 6 Televizyonu Dış Haberler Servisi ve Show TV Halkla İlişkiler Departmanı’nda görev alan Şahiniz, 1994 - 2002 yılları arasında Renault Mais bünyesinde Reklam ve Halkla İlişkiler Uzmanlığı ile Reklam ve Medya Sorumluluğu’nu üstlendi. Şahiniz, 2003 yılında Mercedes Benz Has Otomotiv Pazarlama Müdürü, 2003 – 2007 yılları arasında Renault Trucks İletişim ve Satış Artırıcı Faaliyetler Yöneticisi, 2007 – 2008 yıllarında ise Tırsan Treyler Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı.

Marketing Europe & Anatolia / 5




Kısa Kısa

Reklamda Avrupa’yı Geçtik... Avrupa ekonomilerini sarsan kriz, en çok reklam harcamalarını vurdu. 2011 yılı içinde Avrupa ülkelerinde reklama ayrılan pay azalırken, yatırımcıların yeni adresi olan Türkiye’de, reklam yatırımları bir önceki yıla yüzde 24 artış gösterdi. Reklamcılar Derneği’nin verilerine göre, 2011 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre Fransa yüzde 9.8, Almanya yüzde 2.5, İtalya -5.1, İspanya yüzde -7.5, İngiltere yüzde 1 oranında reklama pay ayırdı. Türkiye, reklam yatırımlarında da Avrupa ekonomilerini geride bıraktı. 2011 yılının ilk altı ayında, 2010 yılının aynı dönemine göre yüzde 24’lük bir büyüme gerçekleştirdi. Reklam yatırımlarına yüzde 23.6 ile Avrupa’da en fazla pay ayıran ülke olan Türkiye, ilk altı ayda toplam 2 milyar 227 milyon TL reklam harcaması yapıldı.Türkiye’de reklama en çok pay ayıran sektörler kamu kuruluşları, siyasi partiler, sağlık-medikal, inşaat-dekorasyon hizmetleri, mobilya, ev tekstil, eğlence, kültür sanat, spor ve eğitim oldu.

Yeni Montblanc... Kalem, saat ve aksesuarda dünyanın en prestijli markalarından olan Montblanc’ın Türkiye’ye yeni gelen modeli “Mont Blanc Limited Edition 4810 Gaius Fp Maecenas Dolma Kalem” Kozyatağı’nda bulunan Panel Kırtasiye’de yerini aldı. R o m a İmparatorluğu’nun ilk İmparator’u Augustus’un danışmanı ve yakın dostu Gaius Maecenas’ın anısına özel tasarlanan bu kaleme, dönemin tüm ihtişamını yansıtan motifler yüksek işçilik ve lüks malzemelerle bu kaleme işlendi. Koleksiyon niteliğindeki bu kalemde 925 ayar gümüş yüzük ve kapağın yanısıra 18 ayar altın uç kullanıldı.

8 / Marketing Europe & Anatolia

Design Suite 2012... Yıldız Bilişim Grubu şirketlerinden Medyasoft, bilgiyasar destekli tasarım, mühendislik ve görselleştirme yazılımlarının önde gelen ismi Autodesk’in yeni yıla özel hazırladığı kampanyayı müşterilerine duyurdu. AutoCAD yazılım mimarisinin gücü ile yeni nesil iletişim araçlarını birleştirerek geliştirilen Autodesk Design Suite 2012, içerdiği fonksiyonlar ile yeni bir boyut kazandırıyor. Taslak, gösterim, 3D kaplama, animasyon ve etkileşimli sunum özellikleriyle tasarımları daha yaratıcı hale getiren, ürün iletişimini daha etkin kılan, kazancı ise daha üst seviyelere çıkaran Design Suite 2012, süreçleri kısaltmakla kalmayıp, daha gerçekçi ve etkili sonuçların elde edilmesinde etkin rol oynuyor.

2012 Rengi Mercan Kırmızısı... Marshall Boya, uluslararası renk akımları araştırmalarının sonucunda 2012’nin teması ve renklerini belirledi. Çalışmaya göre yılın teması “Olasılıklar”, yılın rengi de iştah açıcı, cüretkar, maceraperest ve çarpıcı bir renk olan “Mercan Kırmızısı” olarak seçildi. AkzoNobel Marshall Boya, uluslararası çapta yürütülen araştırmaları sonucunda 2012’nin Teması, Renk Paleti ve Renkleri’ni belirledi. Ayrıca, beş ana renk trendi ve renk paleti ile yılın rengi başlıklarından oluşan özel çalışmasını da ColourFutures 12 – Dünyadaki Renk Trendleri 2012 Kitabı’nda topladı.




Kısa Kısa

İstanbul Etkileşimlerin Şehri... Kalitenin bileşenleri, derinlik, zeka, bütünlük, güçlendiricilik ve şıklık... Management Centre Türkiye’nin düzenlediği Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi 2011 dünyanın en ünlü pazarlama uzmanlarını İstanbul’da buluşturdu. Zirvenin konferans başkanı ve Apple, Coca-Cola ve Nestle gibi dev markaların, ünlü danışmanı Peter Economides, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında tam olarak bir diyalog merkezi olduğunu söyledi. “Hello I Love You” sloganı ve “Etkileşim Ekonomisinde Pazarlama” ana teması ile pazarlama dünyasındaki yeni strateji ve yaklaşımlar masaya yatırıldı ve dünyaca ünlü pazarlama gurusu Guy Kawasaki, online pazarlama dehası Gary Vaynerchuk gibi isimler de “Etkileşim Ekonomisinde Pazarlama” temasını irdeledi. Tanyer Sönmezer, internetin ve sosyal medyanın insanların hayatına girmesiyle birlikte artık herkesin görmedikleri insanlarla bile etkileşim içerisinde olduklarını, bu değişimin de dünyayı dev bir kafeye dönüştürdüğünü ifade etti. Etkileşim Ekonomisi adı verilen bu yeni ekonomiye markaların hazır olup olmadığı sorusunun büyük önem arz ettiğine dikkat çekti. Apple, Sony, Mercedes Benz gibi büyük şirketlerle yaptığı markalama çalışmaları ile tanınan Peter Economides, Apple’ın 1984 yılında prodüksiyonuna 900 bin dolar harcanarak gerçekleştirdiği reklam kampanyasının etkili ve vurucu olduğunu söyledi. Günümüzde online video siteleri aracılığıyla yapılan sıfır maliyetli bir videonun Apple’ın 1984’te ulaştığı 50 milyonluk kitlenin yaklaşık 8 katına ulaşabildiğini vurguladı. Guy Kawasaki etkileşim ekonomisinde ayakta kalmak isteyen markaların tüketicileri ile satış odaklı olmaktan ziyade büyülemeye odaklı bir iletişim kurmaları gerektiğini söyledi. Büyüleyici marka olmanın 4 adımı olduğunu vurgulayan Kawasaki bunları “sevilmeyi başarma”, “güvenilirlik”, “kalite” ve “rüyalara hitap etme” olarak sıraladı. Kawasaki markaların müşterilerine samimi gülüş, karşılıklı güven ve bir satış hamlesinden çok bir rüyayı tanımlayan hikayelerle hitap etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kalitenin bileşenleri, derinlik, zeka, bütünlük, güçlendiricilik ve şıklık Büyüleyici marka olmanın 3. adımı “kalite”li ürün kavramının ayrıntılarını katılımcılarla paylaşan Guy Kawasaki, kaliteli bir ürünün “derinliğe”, insanların hayatlarını kolaylaştıran “zekaya”, servisleri ve desteği de kapsayan “bütünlüğe”, “güçlendirmeye” “şıklığa” sahip olması gerektiğinin altını çizdi. Tüketicilerini büyülemek isteyen markaların öncelikle tüketicilerine güvenmeleri gerektiğini söyleyen Guy Kawasaki, dünyada tüketicilerine beğenmedikleri ürünü iade alırken teslimat masraflarını karşılayan markalardan örnekler verdi ve ekledi: “Steve Jobs iPhone 4’ü tanıtırken kendi rüyasını da tanıttı. Sizin de yapmanız gereken tüketicilere alım-satım ve teknik özelliklerden ziyade kişisel ve bu ürünü neden yaptığınızı insani özelliklerle bağlayan bir hikâye anlatmaktır.” Gary Vaynerchuk, ise ailesinden devraldığı şarap işini online pazarlamayla nasıl 60 milyon dolarlık dev bir markaya dönüştürdüğünü katılımcılarla paylaştı: “1995 yılında üniversitede okurken hayatım değişti. İnternete ilk kez girdim ve ben buradan birçok şey satabilirim, diye düşündüm. 1996 yılında şarap yorumlarımı paylaştığım winelibrary.com’u açtım. Geleneksel yöntemleri de kullandım fakat esasında sosyal medyanın ağızdan ağza pazarlama ve içerikle birlikte bağlama da önem veren yapısından yararlandım. Günümüz dünyasında tüketiciler içerik bombardımanına tutuluyor ve zamanla bu içeriklerin kuru gürültü olduğunu düşünüp tüketmekten vazgeçiyorlar. Hemen herkesin internetin gerçek gücünü hafife aldığını vurgulayan Vaynerchuk sosyal medya diye bir şeyin aslında var olmadığını, bu terimi insanların internetin bugünkü halini anlatmak için kullandığını ifade etti. Pazarlama profesyonellerine “Lütfen 2002’deymişiz gibi davranmayın, 2012’nin dünyasında geleneksel yöntemlere yer yok” diyen Vaynerchuk, tüketicileriyle insani ilişkiler kuran ve onların danışmanı gibi hareket eden markaların pazardan en yüksek payı alacağını sözlerine ekledi.

Marketing Europe & Anatolia / 11


Sihirli d


Röportaj

değneğimiz yok... Toksü&Chase Halkla İlişkiler Ajans Başkanı / TÜHİD Başkanı Fügen Toksü Hangi faaliyet yürütülüyorsa, mutlaka halkla ilişkiler çalışmasına ihtiyaç duyacaktır. Önemli olan yöneticilerin bu konudaki duyarlılığı, bilgisi ve kararlığı. Röportaj Elvin Ekşioğlu -

Türkiye’deki

iletişim

hizmetleri sunmak önemli. Artık iletişim disiplinle-

ajansı anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Halkla İlişkiler her sektörün içerisinde ve bütün sektörlerin ihtiyacı olan bir yönetim bilimi. Halkla ilişkiler hizmetinin bazı hedef kitleler tarafından, maalesef tam olarak algılanmadığını görmek üzücü. Çünkü hangi faaliyet yürütülüyorsa, mutlaka halkla ilişkiler çalışmasına ihtiyaç duyacaktır. Önemli olan yöneticilerin bu konudaki duyarlılığı, bilgisi ve kararlığı. Halkla İlişkiler çalışmaları yöneticiler için hem kendi kişisel kariyerleri hem de kuruluşlarının geleceği için önem taşır. Bu nedenle de çok önem verilmesi gereken bir çalışma alanı.. Kuruluşlar, kendi çalışma alanlarına yakın halkla ilişkiler danışmanları ile çalışmanın önemine inanmalılar. - Müşteriler, iletişim hizmetleri ajanslarından neler bekliyor? - Önce müşteriler ajanslardan neyi isteyeceklerini bilmeliler. Halkla ilişkiler uygulayıcısıyla nasıl çalışılır, iletişim disiplinlerini kullanarak ne yapmak istiyorsunuz bunları bilmek önemli. Müşteri halkla ilişkiler kavramını iyi anlayacak ve özümseyecek. Burada ajanslara, iletişim uzmanlarına büyük iş düşüyor. Kendilerini doğru anlatmaları gerekiyor. Nedenleri iyi belirlemek ve onları doğru

rinin bir arada olmadığı ve kullanılmadığı bir proje hedefine ulaşamıyor. Teknolojinin de gelişmesiyle eski kalıp işler artık kuruluşlara çağ atlatmıyor. Tabiî ki her müşteri sektörün birincisi olmak ister, itibar ister, yenilikçi olmak ister ama bunun nasıl olacağı ve nasıl konumlandırılacağı iletişim uzmanının tecrübesine, becerisine bağlıdır. Ajans olarak müşteriye yapamayacağınız şeyi vaat etmeyeceksiniz. Müşteri olarak da bir iletişim ajansıyla nasıl çalışılır, iletişim ajansının görevi, sorumlulukları, yetileri nelerdir bilmek zorundasınız. Aksi takdirde karşılıklı mağdurlar olmaktan öteye gidemezsiniz. -Yabancı şirket ortaklı iletişim hizmetleri ajanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Uluslar arası network dünyadaki güncel bilginin ve uygulama yöntemlerindeki zenginliği sunar. Bu nedenle de bilgiye ve tecrübeye daha kolay ulaşma imkanı bulunuyor. Avantaj olarak nitelendiriyorum. - İletişim hizmetlerinin müşterileriniz tarafından doğru algılandığını düşünüyor musunuz? - Eskiden olsa bu sorunuza doğru anlaşılamıyor derdim ama şuan ki duruma baktığımızda kendimizi daha iyi ifade

Marketing Europe & Anatolia / 13


Röportaj

ettiğimizi düşünüyorum. Yöneticiler artık iletişime çok daha fazla önem veriyorlar ve kendilerini ifade etmek için en doğru yolu bulmaya çalışıyorlar. Biz de ajanslar olarak elimizden geldiğince en doğru şekilde hizmet vermeye gayret ediyoruz. - Sizin şirketinizin farklılıkları nelerdir? - Bizim en büyük avantajımız, gazetecilik bilgimiz, STK yönetimi bilgimiz ve internet yayıncılığı da yaparak internetin getirdiği hizmetler ve sosyal medya konusundaki bilgilerimizdir. - Algılamadaki farklılıklar beklentileri nasıl etkiliyor? - Müşterinin neyi nasıl algıladığı çok önemli. Halkla ilişkiler bilimini sihirli bir değnek olarak görüyorsa beklentileri farklı olacaktır, özünde ne demek olduğunu biliyorsa farklı olacaktır. İletişim mesleği sihir gibi bir şey değildir. Doğru kullanıldığında abat eder, yanlış kullanıldığında berbat. Kimse bir anda itibarımız artacak, bilinirliğimiz yükselecek, pazar payı en büyük şirket olacağız gibi bir beklenti içine girmemeli. Aksi halde ütopyalardan ileri gidilemez. Sabırlı olmak, doğru adımlar atmak ve doğru stratejiler oluşturmak önemli. En önemlisi de planlı olmak. Bunların hepsi bir

14 / Marketing Europe & Anatolia

Müşteri, halkla ilişkiler bilimini sihirli bir değnek olarak görüyorsa beklentileri farklı olacaktır.

süreç kapsamında olur. Yaptım oldularla maalesef bu işler yürümüyor. - İnsan kaynaklarındaki eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? - Genelde bir kurum ile çalışmıyoruz, www.halklailiskiler.com internet portalımız var. Buradan iş ilanlarını fazlasıyla alıyoruz. Gençler bizimle sürekli irtibat halinde. Hem onlara bu konuda yardımcı olup yönlendirmeye çalışıyoruz, hem de kendi ihtiyacımız olduğunda onlarla irtibata geçiyoruz. - Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Üniversitelerdeki eğitim kalitesinin gelişmesi ve sektöre uygun insan kaynağının yetiştirilmesi için elbirliği ile birlikte çalışıyoruz. Öğrencilerin pratiğe, staja ihtiyacı var. İşe gelen gençler sadece kitap bilgileriyle donanmış oluyorlar, o yüzden iş ararken de sıkıntı yaşıyorlar.


Röportaj

Çok fazla iletişim fakültesi var ve çok fazla mezun var. Önemli olan mezun ettiğimiz gençleri çok fazla donanıma sahip olarak mezun edebilmemiz ve onları gerçek iş hayatına göre yetiştirebilmemiz diye düşünüyorum. - TUHİD başkanı olarak, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından düzenlenen 11. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri yarışmasını hakkında da bilgi verebilirmisiniz. - Başarılı halkla ilişkiler çalışmalarını ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından, 1999 yılından beri, “Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri” verilmektedir. “Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri”, Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün ilk ve tek ödül programıdır. Bu yıl on birincisini düzenleyeceğimiz Altın Pusula’da, Büyük Ödül ve Jüri Özel Ödülü’ne ek olarak yeni bir ödül daha yer alacak. TÜHİD’in Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP ile yaptığı işbirliği neticesinde, sosyal ve çevresel etkileri en iyi ele alan projeye ‘UNDP Özel Ödülü’ verilecek.

“Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri”, Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün ilk ve tek ödül programıdır. Projelerde dikkat edilmesi gereken noktalara web sitemizdeki yönetmelikten de ulaşabilirler. Ayrıca, Altın Pusula’da Genç İletişimciler Kategorisi diye bir bölümümüz var. Üniversitelerin iletişim fakültelerinde okuyan öğrenciler katılıyorlar. Amaç geleceğin iletişimcilerine, akademik yaşamdaki bilgilerini uygulanabilir ve yaratıcı projelere dönüştürme doğrultusunda katkı sağlamak. Bu yıl genç iletişimcilerimizden ““İstanbul Markasının İletişiminin Dijital ve Sosyal Ortamlarda Yönetilmesi” kapsamında projeler bekliyoruz. Altın Pusula gündemi takip eden ve kendini kategoriler bazında sürekli yenileyen bir yarışma. Güncel konulara ağarlık veriyoruz. 11. Altın Pusula kategorileri şöyle; Kurumsal İletişim, Gündem Yönetimi, Kurum İçi İletişim, Pazarlama İletişimi ve

Bütünleşik Pazarlama Projeleri, Kriz İletişimi, Etkinlik Yönetimi, Kurumsal Sorumluluk, Dijital ve Sosyal Medya İletişimi, Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kuruluşları, Sponsorluk İletişimi, Finansal Hizmetler ve Yatırımcı İlişkileri, Medya İlişkileri, Uluslararası Proje/Kampanya, Kategori Dışı Projeler, Genç İletişimciler. Başvurular, 20 Ocak 2012 – Cuma günü sona eriyor. Proje dosyalarının son gönderilme tarihi ise 02 Mart 2012 Cuma günüdür. TÜHİD heyecanla özel kuruluş, kamu, stk, medya ve sosyal medya projelerini bekliyor. Katılımcılar ayrıntılı bilgi ve başvurular için; www.altinpusula.org sitesini ziyaret edebilirler. - Çalışma hayatınızda yaşadığınız en ilginç olay nedir? - Çalışma hayatını seviyorum ve halkla ilişkiler ve internet yayıncılığı içinde sürekli öğrenmeyi gerekli kılan ve bizim de kendimizi yenilememizi sağlayan bir döngü içinde çalışıyoruz. Böyle olunca, çok zevkle ve heyecanla çalışıyoruz. Çalışma hayatının bütün süreçleri güzel ve ilginç.

Marketing Europe & Anatolia / 15



Köşe

ezberbozacısı Oğuzhan Akay

Peter Pan’a mektuplar... Vefa Bozacısının marka olamadığı, üzerine büyük yatırımlar yapılan markaların ise teker teker tekerlendiği, satın alınıp ad değiştirdiği bir ülkede ezber bozmak, ezber bozacısı olmak da ne ki çocuğum? Kim, neye bozulacak? Bir kulaktan girer, öbüründen çıkar. “Eski köye yedi adet getirme, Başımıza icat çıkartma vb. ” sözleri bizim değil mi? “Bu topraklardan marka...” çıkar mı hala, her şeye rağmen? Yoksa bize giren çıkan markanın haddi hesabı kalmaz mı? Yabancı pazarlama ve reklam gurularının, danışmanlarının ağzına bakıp, onları dinlemek için konferanslara binlerce lira döken bir sektör, yerli malına kulak vermez. Reklamveren de yerlilere kulak asmaz. Zaten ipin ucu, başarılı yerel ajanslar birer birer yabancılara satılıp, sonra da kazanılan tek kuruş o sektörün topyekün gelişimine harcanmadığında bitmiştir. Ajansının yaratıcı bölümünün başına hayatında eline kalemi almamış, taslak çizmemiş George’ lar atandığında, maçı baştan kaybetmişsindir. Susmuşsundur ve sıra sana gelmiştir. Aynı şeyler, senin bankalarının da başına gelmiştir... Futbolunun da... Diğerlerinin de! Çünkü George, bu Türkler hep çok olmuştur. Zaten şu anda da Türkler, azınlıklardan beter durumdadır. Çünkü bu Türkler’in şöyle bir lafı daha vardır. Eğer yerliysen, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”. Kovulmayana da bence deli muamelesi yaparlar. Ya da arkadaşça derler ki, “Sana katılıyoruz Oğuzhan ama boşver, sesini çıkartma, olan sana olur.”. Ses çıkmaya çıkmaya, sesini unuttuğun bir döneme girersin birden. Arkanı döndüğün anda da yandaş sandığın ispiyoncular, cenaze levazımatçıları hazır kıta beklerler. Meslektaşın, pişmiş aşına su katmaya çalışır. Aldığın işi bozmak için müşterine gizli mektuplar yazar. Çünkü meydan artık boşalmıştır. Yaşar Kemal’in İnce Memed adlı romanında yazdığı gibi “O güzel insanlar o güzel atlarına binip gittiler”, gitmişlerdir. ‘Toyota gibi Adam’ kalmamıştır. Hem de

çoktan. Gitmeyenleri emekli olmuştur. Bazıları yataklarda, elden ayaktan düşmüştür. Sektörün hamisi ya da hamileri kalmamıştır. Birkaç iyi adam, bunun farkında olmadan savaşıyordur hala sadece. Ne itibar kalmıştır, ne deneyimin getirdiği bilgi, uzmanlık. Ne emeğin, yaratıcılığın getirdiği kazanç. Reklam değil hayrat ortamı. Hoyrat ortamı. Tam bir kaos. Kim kimin gözünü önce oyarsa... Bundan epey yıl önce zaten, ana yol ajanslardan geçerken, arkaya otoyol yapılmış, otoyola da medya denilmiştir. Köylere uğrayanlar, artık sadece maceracı gezginlerdir. Medya ajansı ya da TV kanalı senin yerine film yapıyordur. Yönetmen kendi başına müşteriye hizmet veriyordur. Sana gerek yoktur artık? Eskiden medya, ajansların bir bölümüydü. Şimdi tersine bir süreç başlamıştır. Gidişat budur çocuğum. Halen de klasik reklamcılığın bittiği iddiası ortaya konmuştur, zira parayla birlikte akıl da yer değiştirmeye başlamıştır... Oysa geçerliliğini yitirmeyecek tek şey ‘idea’dır. O da hala klasik reklamcılıkta ve kadrolarında vardır. Bundan sonra sana, mektuplarım olacak böyle. Bu daha başlangıç. Bir girizgah. Belki ezberleri sen bozarsın diye. Malum, ezber bozmak demek, yaratıcılığı serbest bırakmak, önündeki engelleri kaldırmak demek çocuğum. Sen kim misin çocuğum? Yaşından söz etmiyorum. Yaratıcı her insanın içerisinde bir çocuk vardır. Ona sesleniyorum. Kendisini hatırlaması için. Peter Pan öyküsündeki veya Kaptan Kanca filmindeki gibi... Peki bana mı kaldı ezber bozmak? Fareli köyün kavalcısı olmayı daha çok tercih ederdim aslında. Ama o zamana kadar... Ezberinnn bozaaa! Boooza!

Marketing Europe & Anatolia / 17



Reklam Dünyası

Uluslararası Başarı Belgesi... Runner, Coyote, Foghorn Leghorn ile “Sadece çizgi film kahramanlarının sigortaya ihtiyacı yoktur“ demişti. TSRŞB, 12 ilde yaptırılan araştırmalar sonucunda büyük beğeni topladığı tespit edilen kampanyanın bu yıl da devamını getirdi ve yeni filmler için bu yıl da telif hakları Warner Bros’a ait kahramanları kullandı. TSRŞB devam kampanyasında bu kez “Siz çizgi film kahramanı değilsiniz. Sigortalanın... Sonra değil, şimdi!“ mesajını veriyor. lancılık Reklam Ajansının TSRŞB tarafından açılan konkur sonucu beğeni toplayarak kazanmasına olanak sağlayan kampanya, eğlenceli görsellerinin yanında çarpıcı bir söyleme sahip.

TSRŞB’nin Reklam filmleri, USA MİA- Reasürans Şirketleri Birliği ‘nin sigorta Mİ’ DE düzenlenen yarışmada konusundaki bilinçlendirme kampanyaTHE TITAN AWARDS 2011 MERIT sı başarı belgesi ile ödüllendirildi. WINNER ödülünü kazandı. Sigortanın henüz çok yaygınlaşmadığı Dünya çapında 48 ülkede üyesi bulu- toplumumuzu sigorta hakkında bilinçnan TAAN Transworld Reklam Ajansla- lendirmeyi amaçlayan TSRŞB, geçtiğirı Ağı’nın düzenlediği geleneksel Titan miz yıl Türk halkı tarafından çok sevilen Ödülleri kapsamında Türkiye Sigorta ve Bugs Bunny, Tweety, Sylvester, Road

Marketing Europe & Anatolia / 19


Reklam Dünyası

2011 Marka Ödülü Ülker’in... ğim, unutmadım, bak bu defa ben de sana bir hediye getirdim’ diyeceğim” şeklinde konuştu. Dedesi Sabri Ülker’in çok zor bir çocukluk geçirdiğini ve bu nedenle ‘herkesin mutlu bir çocukluk’ geçirmesinin önemini bizzat deneyimleyerek gördüğünü anlatan Ali Ülker, Ülker markasının da bu inançla inşa edildiğini vurguladı. Ülker’in kuşaklar boyu sevilen bir marka olmasının sırrının da buradan geldiğine dikkat çeken Ülker, “Onun bu sözü sayesinde Ülker’in çocuklarla kurduğu sıkı dostluk halen devam ediyor ve edecek. Dedemden bize sadece Ülker markası değil, bu önemli kıymetli söz de geçti. Biz de onun izinden yürüyoruz” dedi.

Yürekli Danışmanlık tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Marka Konferansı’nda yılın Marka Ödülü Ülker’e verildi. Uluslararası başarılara imza atmış, kendi alanlarında birer marka olan kişi ve kurumlara verilen Marka Ödülü’nü Ülker’in yeni kuşak temsilcisi Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker aldı. 67 yıllık yolculuğunda gıda alanında pek çok ilke imza atan, pek çok markaya ilham veren Ülker, bünyesinden kendisi kadar güçlü markaların doğmasına da vesile oldu. Ödül Töreni’nde konuşan Ali Ülker, “Bu ödülü Ülker adına, markamızı bugünlere taşıyan gelmiş geçmiş tüm çalışanlarımız, milyonlarca müşterimiz ve en önemlisi Ülker’i yaratan ve bugünlere getiren dedem Sabri Ülker adına alıyorum. Bir zamanlar ‘Unutma, akşama Ülker getir’ diye seslendiğim dedeme bu akşam bu ödülü götüreceğim ve ‘Dedeci-

20 / Marketing Europe & Anatolia

Unutma, akşama Ülker getir’ diye seslendiğim dedeme bu akşam bu ödülü götüreceğim ve ‘Dedeciğim, unutmadım, bak bu defa ben de sana bir hediye getirdim’ diyeceğim” şeklinde konuştu.

Ülker’in zaman içinde değiştiğini ama çocuklarla olan ilişkisinin geçen bu zaman içinde daha da zenginleştiğini hatırlatan Ali Ülker, onları sadece mutlu etmekle yetinmediklerini, hayatlarını zenginleştirecek projelere de imza attıklarını kaydetti. Ülker’le çocuklukta tanışanların markayla sarsılmaz bir bağ kurduğuna işaret eden Ali Ülker, şöyle devam etti: “Yetişkinler, Ülker dendiğinde lezzet, sağlık, kalite gibi fonksiyonel tanımlamalarla yetinmiyor. Ülker’i “love mark” olarak tanımlıyorlar. Mutlu anlar, samimiyet, yakınlık, aileden biri gibi kelimelerle anlamlandırıyorlar. Bugün artık Ülker, 1944 yılından bu yana çocukların, kadınların, erkeklerin, velhasıl 7’den 70’e herkesin hayatında ‘mutlu anlar’la iz bırakan markanın adı. Benim içinse, takdir edersiniz ki çok daha fazlası. Bugün çocukların rüyalarını gerçekleştiren bir dedenin torunu olmanın gururunu yaşıyorum.


Reklam Dünyası

Yaratıcılık ligi... Marketing Management Institute MMI Türkiye organizasyonuyla 26-27 Ocak 2012 Küresel ölçekte reklamcılığın şampiyonlar ligi, geçen sene olduğu gibi bu yıl da İstanbul’da düzenleniyor. The Cup bu sene kendi alanlarında ilkleri söyleyen birçok önemli ismi de yaratıcı endüstriler dünyasının aktörleri ile buluşturacak. Bunlar arasında yaratıcı düşünceler metodolojisini bulan Edward de Bono ve Modern çağın Sokrates’i olarak tanınan ve aykırı fikirleri ile bilinenleri altüst eden Slavoj Zizek de yer alıyor. Marketing Management Institute - MMI Türkiye organizasyonuyla 26-27 Ocak 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Istanbul Intercontinental Advertising Cup (IICAC), 2010 yılında dört kıtada uluslararası yarışmalarda ödül kazanan işler arasından “iyilerin iyisini” seçecek. Dünyanın yaratıcılarını belirleyen dört yarışmasının birincileri bu sahneyi neden yaptığını kendi baktıkları noktadan kendi vizyonları ile paylaşacaklar. Asya Pasifik’in ADFEST – Ibero, Amerika FIAP, Avrupa Kreatif Direktörler Kulübü – Yeni Avrupa Golden Drum ve Güney Afrika Loerie – ANDY yarışmalarının birincileri bu sahnede şampiyonların şampiyonu için ter dökecekler. Golden Stage denilen bu bölüm ilk gün saat

tarihleri arasında İstanbul’da agerçekleştirilecek.

18’de başlayıp geceyarısı 24’e kadar sürecek. Her yıl 30 binin üzerinde başvuru kıtasal ölçekte değerlendirildikten sonra, kıtalararası kısa listeye kalmaya hak kazanan binlercesi The Cup’ta değerlendiriliyor. 200’e yakın proje THE CUP’a aday olurken, sadece 38 ajans bu prestijli Gümüş Kupayı evine götürebiliyor. İçlerinden sadece biri ise galiplerin galibi olup “The Grand Cup”sahibi oluyor. Kazananlar, The Creativity Summit konferanslarının ikinci gününün akşamı bir seremoniyle açıklanıyor. Gençliğin mecrası haline gelen facebook’ta durumlarını The CUP’ı refere edecek şekilde yeniden ve yeniden tasarlayan gençlerin yaratıcılıkları bu yarışma üzerinden ölçeklenecek ve 100 Türk genci The CUP adı altındaki kıtalararası yaratıcılık geçidini izleme şansına sahip olacak.

Marketing Europe & Anatolia / 21


Röportaj

Demokrasi ilişki s SİTA Politik Danışmanlık A.Ş. Genel Müdürü O. Suat Özçelebi Özetle siyasal iletişim, pazarlama, siyasi tanıtım, reklam ve PR faaliyetlerinin hemen hemen bütün unsurlarını da bünyesinde barındıran, temelinde bilgi ve araştırma olması gereken, her aşamasının “yönetildiği”, geri dönülemez bir “siyasal ikna” sürecidir.

Röportaj Elvin Ekşioğlu

- Siyasi tanıtımı diğer reklam ve PR faaliyetlerinden ayıran özellikler nelerdir? - Siyasetin kendine özgü koşulları diğer tanıtım faaliyetlerinden “siyasal tanıtımı” farklılaştırıyor, diyebiliriz. Burada da seçim kampanyalarını ölçü aldığımız zaman belli aralıklarla sınırlı olmanız. Seçim gününün alternatifinin olmayışı çok temel bir özelliktir. Belki zaman kısıtlılığı, belli halkla ilişkiler faaliyetlerinde de geçerli, ama olmadı 3-5 ay ya da 1 yıl sonra telafi edersiniz. Milletvekili seçimlerinde en az 4, yerel seçimlerde 5 yıl beklemeniz gerekir. Şimdi buna bir de Cumhurbaşkanlığı seçimleri eklendi, o da 5 yılda bir. Bunun dışında siyasal iletişimin (pazarlamanın) çok farklı kanal ve araçlardan sürekliliği, hem hazırlık hem de kampanya aşamasında diğer araçlara göre daha yoğun ve hedef kitlesiyle (burada öncelikle seçmen/medya) daha bire bir, yüz yüze gerçekleşiyor, parti örgütünün etkisini de unutmamak gerekir. Bunu olumlu ve olumsuz anlamda söylüyorum. Uygulama kısmında adayın özellikle doğrudan bir “ürün” gibi görülmemesi gerektiğine inanan taraftayım ben. Bunu kabul etmeyenler de var. Beyaz eşya, dondurma, banka veya bir elektronik alet yani bir metanın, kurumun tanıtımı

22 / Marketing Europe & Anatolia

daha genel başlıkla “pazarlanması” gibi bakılamayacağını düşünüyorum. Geçmişi, ailesi, dostları veya anlık tepkileri ile bir adayın, yaşayan bir varlık olarak bir “nesneden” daha farklı iletişimi kurulmalıdır. Ama bu uzun bir tartışmanın konusu buraya çok odaklanmayalım. Özetle siyasal iletişim, pazarlama ya da sorunuzdaki gibi siyasi tanıtım, reklam ve PR faaliyetlerinin hemen hemen bütün unsurlarını da bünyesinde barındıran, temelinde (başlangıçtan sona) bilgi ve araştırma olması gereken, her aşamasının “yönetildiği”, geri dönülemez (özellikle süreç yönetimi) bir “siyasal ikna” sürecidir. Temel farklılıklardan biri de Türkiye’de bu ikna süreci seçmenden önce, siyasi parti içinde işler ve o nedenle daha farklı hazırlıklar ve ilişkilerle yapılandırılır. Seçmenin seçimi ülkemizde ikincil önemdedir, bir “aday” için. - Türkiye’de siyasal tanıtımın gelişimi ve bugün geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz? - 1970’lerin ikici yarısından itibaren Adalet Partisi ile başlayan profesyonel bir ajansla çalışma/kampanya mantığı, 80’ler Özal’la büyüdü gelişti, 90’larla ivme kazanmıştır, ki 1993 şirketimiz SİTA Politik Danışmanlık’ın da kuruluş tarihidir. SİTA siyasal iletişim odaklı ku-


sporudur...


Röportaj

rulan ve yaşayan ilk ajanstır, Türkiye’de. 2012’de 19 yaşımıza basacağız. Kurulduğumuz tarihten bu yana Türkiye’deki bütün seçimlerde, bazı Kurultaylarda genel başkan adaylarıyla 1-2 istisna dışında bütün kitle partileriyle çalıştık. SHP, DSP, ANAP, YDH, CHP, DYP, AK Parti’li belediye başkan veya milletvekili adaylarına, aday adaylarına siyasal iletişim danışmanlığı, eğitim, seçim kampanyası yönetimi hizmeti verdik, veriyoruz. Yeni kurulan bazı partilere, girişimlere, Kadın Partisi Girişimi gibi iletişim danışmanlığı hizmeti veriyoruz. 2000’lerin başı Türkiye’de siyasal iletişimin siyasi parti ve siyasetçiler tarafından daha fazla kavrandığı ve uygulama bulduğu, ivme kazandığı yıllar oldu. 2002 Genç Parti’nin yüzde 7’nin üzerinde oy aldığı Ali Taran’ın kampanyasının özellikle altı çizilmelidir. Belki yüzde 10 barajı geçememiştir, ama sonuç itibarıyla çok başarılıdır. Kampanyaları kendi bağlamları dışında yapıldıkları dönemin, halkın beklentilerine, toplumsal iklime uygunluğu ile de değerlendirmek gerekir. Derin bir ekonomik kriz yaşanı-

24 / Marketing Europe & Anatolia

Özellikle 2005’den sonra Anadolu’dan internet üzerinden bize ulaşan aday ve partili sayısı ciddi düzeyde arttı yordu. Ayrıca bir partinin Türkiye’de asıl barajı yüzde 7’dir, Çünkü bu devletten yardım alma, yani yaşama savaşı verebilme barajıdır. Ve bunu da aşmayı sağlamıştır kampanya. Siyasal iletişim danışmanları, profesyonelleri, bilim adamları siyasetçiler için özellikle Türk seçmeni, seçmen davranışları üzerine kafa yoran herkes için daha sonraki bütün seçimlerin okumasını etkileyebilecek yığınla veri sunmuştur 2002. Ve AK Parti’yi siyaset sahnesine taşımıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal iletişimi derinden kavrayan bakış açısı, geniş danışman grubu, Ar-

ter ajans ve Erol Olçok’ın AK Parti için birçok kurumsal seçim kampanyasına imza atmasını sağlamıştır. Bu başarılı çalışmaların muhalefet için de ciddi örnek oluşturduğunu düşünüyorum, şimdi çok daha fazla aday, sayısı fazla olmasa da siyasal iletişim deneyimi olan ajansları, danışmanları tercih ediyor. İki fotoğraf, bir slogan iki afiş, bayrakla, bangır bangır dolaşan minibüsün çok ötesinde yürüyor artık işler. Ayrıca SİTA Politik Danışmanlık açısından internetin yaygınlaşmasının çok faydası oldu, özellikle 2005’den sonra Anadolu’dan internet üzerinden bize ulaşan aday ve partili sayısı ciddi düzeyde arttı, onlarla çalıştık ve hizmet vermeye devam ediyoruz. - Siyasal tanıtım konusunda hizmet verdiğiniz müşteriler yelpazeniz nasıl şekilleniyor? - Bize daha önce yaptığımız işlerin oluşturduğu referanslarla, ilişkilerle ulaşıyorlar. Yani müşteri memnuniyeti ön planda. Son beş yıldır internet üzerinden bize ulaşanların sayısı daha önceki yıllara göre ciddi düzeyde arttı. Artık


Röportaj seçim dönemleri dışında da kendi geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle müşterilerimizle daha yoğun çalışabiliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının kabul ettiği demokrasi zemininde buluştuğumuz bütün siyasi partiler ve adaylarla çalışabiliriz. Bizim için bir siyasal tercih söz konusu değil, aday ya da parti ile aynı iletişim dilini konuşabilmek, anlaşabilmek, temel ölçü bu. Nitekim bunu referanslarımız da gösteriyor. - Siyasi partiler, kişiler ya da kamuoyu oluşturmak isteyen STK’lar hizmetlerinizden nasıl yararlanıyor? - SİTA siyasal iletişim alanında ilk olmanın avantajından çok dezavantajını yaşadı, uzun yıllardır. Çünkü deyim yerindeyse önce alacağı hizmetler konusunda ve bizim verebileceklerimizle ilgili müşterilerimizle birlikte karşılıklı bir eğitim süreci yaşadık. Ve klasik siyasal iletişim, reklam, halkla ilişkiler ürünleri ile

sonuca gitmekte zorlanınca kendi ürün ve hizmetlerimizi geliştirdik. Örneğin bir belediye başkan veya milletvekili adayı bize geldiğinde ve ne yapmak istediği konusunda kararsızsa, bizden hizmet isterse, biz ona ilk olarak “siyasal vizyon diyagramı” adıyla geliştirdiğimiz hizmeti sunarız. Sonra bir “siyasi çevre çözümlemesi” yaparız. Bunlar SİTA’nın kendi geliştirdiği hizmetlerdir. Ve adayın bütün seçim sürecini görmesini sağlar. Sonra bu sürecin temel unsurlarına

Seçim zamanı asgari 50 bin TL civarında bir milletvekili adayının harcayacağı para. Ki bazen parti bunun da bir kısmını üstlenebiliyor.

göre iletişim ya da halkla ilişkiler ayaklarını birlikte planlarız. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının hizmet talepleri olursa onları da karşılıyoruz. Örneğin KA.DER’e (Kadın adayları destekleme ve eğitme derneği) hem siyasal iletişim eğitimleri verdik, araştırma hizmetleri, durum değerlendirme raporu gibi farklı ürün ve hizmetler de sunduk. MESAM’ın çözüm ortaklarımızla birlikte uzun bir süre süreli yayınlarının iletişim, yayın koordinatörlüğünü ve yayımını gerçekleştirdik. - Siyasi tanıtım çerçevesinde sağlıklı bir müşteri ilişkisi, kampanya dönemiyle sınırlı bir çalışma takvimiyle mi yoksa kampanyanın çok öncesinde başlayıp sonra da devam eden bir stratejik işbirliğiyle mi mümkün olabiliyor? - Elbette öncesinde başlayan “stratejik” işbirliği ile. “Siyasal vizyon diyagramı” ürünümüzü zaten bu sistematik yapıyı ve uzun süreli ilişkiyi kurabilmek için geliştirdik. Bir tür “koçluk” hizmetini de kapsıyor. Ancak bu ve benzeri ürünleri eskiden anlatmak daha zordu, şimdi bize bu taleplerle gelen, çalıştığımız ve önümüzdeki yerel seçimlere hazırladığımız müşterilerimiz var. - Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bütçe ve mecra kullanımı yurtdışıyla karşılaştırdığımızda ne seviyelerde? - Tam sağlıklı bir bütçe karşılaştırması yapamayabilirim. Yerel seçimlerle milletvekili seçimlerinde bu aday/parti bütçe karşılama durumuna göre değişebiliyor. Hazırlığa ne zaman başladığınıza göre de. Bizde seçim zamanı asgari 50 bin TL civarında bir milletvekili adayının harcayacağı para. Ki bazen parti bunun da bir kısmını üstlenebiliyor. Bir belediye başkan adayının ise seçmen sayısına ve nerede aday olduğuna bağlı olarak ciddi değişiklik gösterebiliyor. Türkiye’de artık adaydan çok, lider odaklı ve parti ölçekli ana kampanyalar/ stratejiler üzerinden yürüyor seçim ça-

Marketing Europe & Anatolia / 25


Röportaj

lışmaları. Yerel seçimlerde biraz daha bu baskıdan sıyrılma şansınız var. Ama mesela AK Parti buna da çok izin vermiyor. - Seçim dönemlerinde sık sık karşılaştığımız, yabancı reklamcıların Türkiye’de kampanya yapması ne derece doğru? Bu reklamcılar Türk toplumunun nabzını yeterince tutabiliyorlar mı? Siz de herhangi bir yabancı ülkede kampanya yürütmeyi düşünür müsünüz? - Ben yerli bir danışmanla çalışılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama kısa süreli bir projede iyi bir hazırlık ve ekipten sonra neden olmasın diye de düşünüyorum. Bize de Azerbaycan’dan ve Kıbrıs’tan 2 kez teklif geldi, ama anlaşamadık. Türkiye’deki Mesut Yılmaz / Jack Seugela yabancı bir danışmana olumsuz bir örnek oluşturdu. Dünyada çok ilginç örnekler var, Rusya’daki Boris Yeltsin seçimi, ABD’den Cumhuriyetçi danışmanlar George Gorton, Dick Dresner ve Joe Shumate giden seçimi Yeltsin’e geri çevirdiler, biraz “farklı” metodlar kullansalar da. Hatta onun iyi bir filmi yapıldı: Spinning Boris. Güney Amerika’daki seçimlerin neredeyse tamamına ABD’den danışmanlar hizmet veriyor, elbette o ülkelerdeki

26 / Marketing Europe & Anatolia

SİTA bu işin “reklam ve baskı/matbaa” tarafına değil, “stratejik iletişim planlaması” tarafına odaklıdır. Ve ayrıca 19 yıllık birikimimiz ve birçok siyasal iletişim hizmetini kendimizin geliştirmiş olması bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizdir, diyebilirim.

yetkin partneriyle birlikte. Yani kampanya iyi yoklamalar, araştırmalar ve konusuna hakim yerli uzmanlarla desteklenirse neden olmasın? - Sita’yı diğer lobi ya da siyasi tanıtım firmalarından ayıran özellikleri nelerdir? - Temel farklılığımız şudur: SİTA diğer birçok ajans gibi bu işin “reklam ve baskı/matbaa” tarafına değil, “stratejik iletişim planlaması” tarafına odaklıdır. Ve ayrıca 19 yıllık birikimimiz ve birçok siyasal iletişim hizmetini kendimizin geliştirmiş olması bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizdir, diyebilirim. Bu kadar zamandır siyasal iletişim hizmetleri veren ve geliştiren başka bir “ajans” bilmiyorum. Henüz bu alanda bir “sektör” oluşamadı, halkla ilişkiler başlığı altında yer alıyoruz. Ve böyle bir sektör oluşumunu çok istiyoruz. Biz tamamen siyasal iletişime odaklı, bir “butik” ajans kimliği taşıyoruz. Hizmetlerimiz bireysel ve kurumsal düzeyde oldukça çeşitli, reklam-tanıtım ayağından araştırma faaliyetlerine kadar çözüm ortaklarımızla birlikte “tam siyasal iletişim ajansı hizmeti” de veriyoruz. “Türkiye’nin Siyasal İletişim Ajansı” sloganını kullanıyoruz, ilk yıllarda İstanbul ve ilçeleri üzerine uzmanlaştık, son 10 yıldır Tunceli’ye Ankara’ya, Mersin’e,


Röportaj Kayseri’ye veya İzmir’e, Türkiye’nin hangi ili, bölgesi olursa olsun hizmet verebiliyoruz. Seçim dönemlerinde hep şöyle bir şey yaşarız. Birden bire siyasal iletişim ajansları türer, bize çeşitli illerden telefonlar gelir: “Birlikte kampanya yapabilir miyiz, bize eğitim verir misiniz? Neler yapmalıyız?” diye. Çoğunlukla seçime 3-5 ay kala değil onları eğitmek, bir aday için bile bunun çok fazla bir süre olmadığını anlatırız. Ama en tuhafı şudur, bizim internet sitemizdeki ürün hizmet listemizi birebir kopyalayıp açılan internet siteleri bir anda artar. Çok komik ama bu her seçim döneminde böyle. Bugüne kadar internet ortamında 10 civarında “şirket” saptadık. - Dünyayı değerlendirdiğinizde siyasi tanıtımın en doğru hangi ülkelerde kullanıldığını düşünüyorsunuz? Bu ülkelerdeki uygulamaları başarıya götüren farklılıklar neler? - Burada benim açımdan ABD ve İngiltere çok öne çıkıyor. Bir de şirketi kurduğumuz tarihten önce de üniversite yıllarımda bana bu iş konusunda ilham veren yerlerin bu iki ülke olması diyebilirim. Elbette Fransa da bu konuda iyi bir örnek ama ben ABD ve İngiltere’yi izliyorum daha çok. Profesyonel anlamda ABD’de 1996’da Clinton&Dole kampanyalarını izleme şansım oldu, oldukça etkilendim, özellikle organizasyonun büyüklüğü açısından. ABD çok büyük bir ülke ve her eyalette bir gönüllü ordusu çalışıyor, bağış sistemi akıl alamaz iyi işliyor. Obama son seçimde biliyorsunuz zirve yaptı net sayesinde. Kampanya sistemi de Başkanlık sisteminin altyapısına uygun yapılandırılmış. Temsilciler Meclisi ve Senato seçimleri, yani Kongre seçimleri belki bize biraz daha yakın, ama onda da ciddi farklılıklar var, Aday ve eyaletin sorunları çok ön planda. Elbette bunların büyük bir kısmını Türkiye’ye parlamenter bir demokrasi-

“Demokrasi ilişki sporudur” Ama bizim ülkemizin bir “iki dudak demokrasisi” olduğu gerçeğini unutmadan bu “spor faaliyeti”ni yapmalısınız. ye uyarlamak çok mümkün değil, belki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizde buna benzer bir durum yaşayacağız. Hemen her alanda ciddi bir uzmanlaşma var, örneğin son dönemde internet üzerinden, “sosyal medya” üzerine yoğunlaşan kampanyalar görüyoruz. Teknoloji kullanımı artıyor, Obama’nın ve Cumhuriyetçilerin ön seçim ısınma turlarında video paylaşım sitelerinden siyasal yarışın son ve başarılı örnekleri izlenebilir. Başarıya götüren farklılıklar içinde ilk sayabileceğim siyasal iletişim konusunda uzmanlaşmaya verilen değer ve kampanya organizasyonundaki ciddiyet… Oturmuş bir sistemin olması, “bütünleşik bir iletişim kampanyası” yapmanızı kolaylaştırıyor. ABD’den de İngiltere’den de her zaman öğrenilecek çok şey var. Siyasi partilerimiz sadece

Kasım 2012’deki başkanlık seçimine giden kampanya sürecini izleyecek ekipler kursalar, çok ciddi kazanımlar elde ederler, önümüzdeki yerel ve milletvekili seçimleri için. - Siyasi tanıtım şirketleri meclis çalışmalarında, yasa ve anayasa değişikliklerinde de milletvekillerinin yönlendirilmesi açısından lobi faaliyetleri yürütebilir mi? Yoksa grup kararları bu çalışmaları imkansız hale mi getiriyor? - Siyasi tanıtım şirketleri elbette lobi faaliyeti yürütebilirler. Sevdiğim bir söz vardır: “Demokrasi ilişki sporudur” Ama bizim ülkemizin bir “iki dudak demokrasisi” olduğu gerçeğini unutmadan bu “spor faaliyeti”ni yapmalısınız. Yani “grup kararı”nı çok aşan bir durum var. Bu yapının siyasal iletişimin, kampanya yönetiminin ve lobicilik faaliyetlerinin de verili koşulu olduğunu bilmek gerekir. Elbette lobicilik yapabilirsiniz ama “kurulu düzene” rağmen çok geniş bir alanınız olmadığını bilmeniz gerekir. Son şike yasasında TBMM’de yaşananlar Türkiye’de “lobicilik” konusunda ders niteliğindedir. - Eklemek istedikleriniz başka birşey var mı? - MEA’ya yayın hayatında başarılar ve uzun bir ömür dilerim.

Marketing Europe & Anatolia / 27



Reklam Dünyası

Patlak Sokaklar...

Yedigün’ün Facebook sayfasında takipçileriyle paylaştığı viral dizisi “Patlak Sokaklar” bu yıl ikincisi düzenlenen Sosyal Medya Ödülleri’nin En İyi Viral Reklam kategorisinde birinci oldu. Yedigün’ün Facebook sayfasında takipçileriyle paylaştığı viral dizisi “Patlak Sokaklar” bu yıl ikincisi düzenlenen Sosyal Medya Ödülleri’nin En İyi Viral Reklam kategorisinde birinci oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Klubü tarafından bu yıl ikincisi yapılan ve Türkiye’de sosyal medya alanındaki ilk ve tek ödül töreni olan Sosyal Medya Ödülleri 4.Bilim Teknolojileri Zirvesi dahilinde gerçekleştirildi. Yedigun’un dijital reklam ajansi Karbonat tarafindan yaratılan seride çekimler 35 kişilik profesyonel bir ekip tarafından İstanbul’un çeşitli mekanlarında gerçekleştirildi. Yedigün, bu proje için, internet dünyasında paylaştıkları viral videolarla ünlenen Batesmotelpro grubu ile işbirliği yaptı. Dizi formatında çekilen ve toplam 35 kişilik profesyonel bir set ekibi tarafından İstanbul’un farklı

‘’Patlak Sokaklar‘’ yaratıcılarının “Ameri-Turco” olarak adlandırdığı polisiye-komedi türünde çekildi.

mekanları kullanılarak yaratılan ‘’Patlak Sokaklar‘’ , yaratıcılarının “Ameri-Turco” olarak adlandırdığı polisiye-komedi türünde çekildi. Dizide Amerikan filmlerinin klasikleşmiş replikleri geleneksel Türk esprileriyle birleştirildi. Dizide toplam 9 profesyonel tanıdık ses görev aldı. Çekimler esnasında Flort grubu filmin 70’ler atmosferini yaratan müziğini yaptı. “Patlak Sokaklar”ın konusuna gelince, macera John Lemmon ve Billy Billy isimli iki dedektifin dünyadaki en esrarengiz vakayı çözmek üzere acil olarak olay yerine çağrılmasıyla başlıyor. İkilinin dünyanın en iyi dedektifleri olmalarına karşın karşılarındaki gizemli düşmanlarının da dünyadaki en zeki suçlular olmaları, kahramanlarımızın işini içinden çıkılmaz hale getiriyor .

Marketing Europe & Anatolia / 29


Kampanyalar

Exchange by Toyota...

Bu yeni sistemin lansmanı için Drive Dentsu tarafından hazırlanan TV filminde esprili bir yaklaşım kullanılıyor. Filmde, radyoda ve ilanlarda ön plana çıkarılan ana söylem ise “Toyota’ya git!”. Toyota, otomotiv sektöründe çığır açan ve örnek alınan Toyota Finans’tan sonra şimdi de yepyeni bir sistemi tüketicilerine sunuyor. Exchange by Toyota olarak adlandırılan bu sistem, Türkiye’de birçok ilke imza atıyor. Sunduğu benzersiz seçeneklerle, herkesin 0 km olsun ikinci el olsun otomobille ilgili tüm sorularına cevap getirmeyi hedefliyor. Bu yeni sistemin lansmanı için Drive Dentsu tarafından hazırlanan TV filminde esprili bir yaklaşım kullanılıyor. Arabasını satamamaktan muzdarip kahramanımız ofiste iş arkadaşlarına dert yanıyor ve anlıyor ki kendisi dışında herkes otomobil alım-satımını bambaşka bir boyuta taşıyan bu yepyeni sistemden, Exchange by Toyota’dan haberdar. Üstelik Exchange by Toyota kahramanımızın bitmek bilmeyen sorularına cevap verebilecek kadar da kapsamlı bir sistem. Filmde, radyoda ve ilanlarda ön plana çıkarılan ana söylem ise “Toyota’ya git!”. Çünkü Exchange by Toyota tüm Toyota Plazalarda tüketicileri bekliyor.

30 / Marketing Europe & Anatolia

Kampanya Künyesi Reklamveren: Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. Reklamveren Temsilcisi: Selim Okutur, Ziya Burnaz, Şebnem Aydıner Reklam Ajansı: Drive Dentsu Kreatif Direktör: Ersel Serdarlı Kreatif Grup Direktörü: Faruk Baydar Yaratıcı Grup: Deniz Gürlek, Mert Merdim, Elif Öztaş, Mahir Göktaş, Harun Yürük, Sevcan Sertel Müşteri İlişkileri Grubu: Deniz Ercan, Özgür Metin, Öykü Şener Yönetmen: Gürcan Keltek Yapım Şirketi: EFTV Müzik: Musicworks Medya Planlama: Optimedia Kullanılan Mecra: TV, Radyo, Basın http://www.youtube.com/watch?v=G1Eu9vuL-A0


Kampanyalar

Delikanlı Kız...

Plato Film ve Imaj Post Produksiyon tarafından ortak olarak çalışılan reklam filminde, Molped’in delikanlı kız imajı ile Merve Oflaz’ın maceracı, sportmen tarzı ıssız adada ön plana çıkarıldı. Hazırlıkları 25 gün süren reklam filminin yönetmenliğini Umur Turagay yaptı. Vietnam Kreatif Ajans Başkanı Tibet Sanlıman tarafından planlanan, görüntü yönetmenliğini Yon Thomas’ın yaptığı reklam filminin yaratıcı yönetmenliğini Gürkan Günaydın üstlendi. Gaye Basmacı’nın senaryosunu yazdığı, Jingle House’un müziklerini hazırladığı reklam filminin sanat yönetmenliğini

Onur Eker gerçekleştirdi. 50 kişilik ekibin görev aldığı reklam filminin çekiminde fotoğrafları ünlü fotoğraf sanatçısı Mr.Navaratana Donkort çekerken, kostümleri Violet Benhabib Ancel hazırladı. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Hayat Kimya, Molped Reklamveren Temsilcileri: Melek Soklangıç Dinçer, Gülser Golbazi Karlı, Elçin Bayraktaroğlu Reklam Ajansı: Vietnam Ajans Başkanı Yaratıcı Yönetmen: Tibet Sanlıman Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın Reklam Yazarı: Gaye Basmacı Sanat Yönetmeni: Onur Eker Müşteri İlişkileri: Ceren Gül, Ceylan Ünal Yapım Şirketi: Plato Film Yapımcı: Erhan Orhanoğlu Yönetmen: Umur Turagay Görüntü Yönetmeni: Yon Thomas Kostüm Tasarım: Violet Benhabib Ancel Post Prodüksiyon : İmaj Müzik : Jingle House

Cep Telefonlu Kutup Ayısı... Pepsi yeni kampanyasını AlametiFarika tarafından çekilen reklam filmiyle ekranlara taşırken kutup ayısını ise ekranların sevilen yüzü Şafak Sezer seslendirerek büyük bir sürprize imza attı. Pepsi’nin yeni reklam filminde, kutup ayısını cep telefonuyla konuşurken kutuplarda bir Pepsi dolabının önünde görüyoruz. Kutup ayısı söze “Ne o şaşırdınız… İvit artık Pepsi içiyorum. Her Pepsi’de günlük 12 TL değerinde konuşma var. Ben Pepsi içmeyeceğim de kim içsin” diyerek başlıyor. Daha sonra “Pepsi yaşatır seni” diyor ve Pepsi’sini içiyor. Reklam Künyesi Reklamveren: Uğur Öğlü, Gözde Kütük, Merve Erdinç Reklam Ajansı : AlametiFarika Yaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Ozan Ozüm Özbey, Özgür Öztürk, Taner Ardalı, Seden Padır, Erkul Yazgan, Zeynep Ordu, Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Çağrı Ark. Yönetmen: Serter Tırmık Yapım Şirketi: Kala Film Postproduksiyon Şirketi: Sinefekt Müzik: Jinglehouse

Marketing Europe & Anatolia / 31


Rot


Gezi

tamız Hurghada... Mayıs ayında Ankara’ dan bir arkadaşımın kanıma girmesi sonucu Dalış gezisi olarak planladığımız Mısır gezisinin uçak biletini aylar öncesinden almıştım. Biletin tarihi yok. Ne zaman istersen bin, git. Rotamız Hurghada. Fotoğraflar ve Yazı Seval Duban Mayıs ayında Ankara’ dan bir arkadaşımın kanıma girmesi sonucu hazırlık yapmaya başladığım Dalış gezisi olarak planladığımız Mısır gezisinin uçak biletini aylar öncesinden almıştım. Biletin tarihi yok. Ne zaman istersen bin, git. Rotamız Hurghada. Hemen soluğu havaalanında alıyorum. Uçağın kalkmasına 45 dakika var ama yer yok dediler. Başka uçak var mı dedim, akşam var ama ona da yer yok dediler. Başladım kara kara düşünmeye. Hızlıca karar verip İskenderiye’ ye gideyim dedim. Gece 00:30 İskenderiye uçağına bindim. 03:20 Borg El Arab havaalanındayım. İnanılmaz kötü bir yer. Şok olmuş vaziyette pasaport sırasında bekliyorum. Oradan Kahire’ ye uçmam gerekiyor. Neyse pasaport işlemlerini sallana sallana hallettikten sonra aktarma yapacağım yeri bulmaya çalışıyorum. Görevli bir amcaya Kahire’ ye gideceğimi söylüyorum. Diyor ki, buradan Kahire yok, El Nohza havaalanından var. Nasıl yani diyerekten şaşkınlığımı dile getiriyorum. Biraz toparlandıktan sonra oraya nasıl gideceğimi soruyorum. İki havaalanı arası uzaklık yaklaşık 45 km. Hemen dışarı çıkıp bir taksi buluyorum. Taksi şöförü abi İngilizce bilmiyor, kağıda yazıp veriyorum havaalanının adresini. Mısır’ da otomobillerin far yakma

alışkanlığı yok. Önlerinde araba varsa ancak sollamak için sellektör yapıyorlar. 170 km hızla gidiyor. Ben arka koltuğa sinmiş “Allah’ım bir an önce varsak” diye dua ediyorum. Yaklaşık 30 dakika sonra havaalanına varıyorum. El Nohza havaalanı rezil bir yer. Çok eski ve pis bir bina. Uçağın kalkmasına 2,5 saat olduğu için beni havaalanına sokmuyorlar. Bahçede aylak aylak dolaşıyorum. Dışarıda çok pis bir hava var. Ortalık pustan görünmüyor. Elinde tüfeklerle asker abiler bana bakıyorlar bu deli ne yapıyor burada diye. Çünkü benden başka kimse yok. Sonra biri halime acıyor olsa gerek diyor ki az ilerde kafeterya var. Kafeterya dedikleri yer, bizim doğuda terk edilmiş tren istasyonların bekleme salonlarına benziyor. Bir sürü sinek var. Biraz sonra sabah ezanı okunuyor. 3 tane amca yerde serili gazete üzerine çıkıp namaz kılıyorlar. Fotoğraf çekmek için can atıyorum ama cesaret edemiyorum. Terkedilmiş bir havaalanında tek başına bir hatun çok garip görünüyor. Neyse zor bela 1,5 saat oturup tekrar havaalanına gidiyorum. Bu sefer içeri alıyorlar beni. Biletimi alıp bavullarımı teslim ediyorum. Bu arada farkediyorum ki 24 saattir yollardayım. İnanılmaz uykum var. Ama uyumaya korkuyorum. Uyku ile savaşırken gün

Marketing Europe & Anatolia / 33


Gezi ağız da kulaklara fiyonk olmuş keyiften. Neyse benim siparişler geliyor. Kendimi deri bir koltuğa atıyorum ve başlıyorum çikolatalı kekimi tırtıklayıp, kahvemi içmeye. Sonra gözüm sandviç falan görmüyor zaten. Kahvaltıdan sonra biraz turlayıp tekrar uçağa binmek üzere aprona gidiyorum. İnanılır gibi değil ama artık Hurghada

uçağındayım. Saat 12:00 gibi iniyor uçak ve valizleri alıp atıyorum kendimi dışarı. Öğlen olmuş, güneş gökyüzüne tırmanmış ve hava 32 derece olmuş. Turu düzenleyen arkadaş dalış firmasından rica etmiş, araba göndertmiş. Elinde bir pankart beni bekleyen biri var. Gözlerim ışıl ışıl oluyor ismimi görünce. 36 saat olmuş

doğuyor. Buz gibi İskenderiye sabahına günaydın diyorum. Sisli bir sabahta nihayet uçağa biniyorum. Şimdi artık Kahire yolundayım. Uçakta yarım saat kadar uyuya kalmışım. Uçağın kalktığını hissetmemişim bile. Uçak iniyor nihayet. 2,5 saat vaktim var Hurghada uçağına binmek için. Pasaport kontrolden geçip havaalanının içine dalıyorum. Hiç bir şey yemedim saatlerdir. İnanılmaz acıkmışım. Hurgaha havaalanı diğerlerinin yanında inanılmaz modern bir yer. Sanki aynı ülkede değilim. Kahve içebilceğim bir yer arıyorum sabırsızca. Ve işte o en güzel an. Çikolatalı kek, mozarella peynirli sandviç ve kafe latte. Sabırsızca bir yudum içiyorum. İnanılmaz bir keyif, yüzümü gören garson gülümsüyor. Muhtemelen benim

Bu arada farkediyorum ki 24 saattir yollardayım. İnanılmaz uykum var.

ben evden çıkalı. Son derece yorgunum. Neyse biniyoruz arabaya turizm şirketinin ofisine gidiyoruz. Ben valizleri bırakıp atıyorum kendimi dışarı. Benden önce gelen arkadaşlarımı arayıp nerede olduklarını öğreniyorum. Hemen soluğu onların yanında alıyorum tabii . Birlikte dolanıp Hurghada’ yı tanımaya çalışıyoruz. Ben hemen alıyorum elime haritayı bakıyorum neler var neler yok. Haritada marina dikkatimi çekiyor hemen. Arkadaşları ikna edip elimde harita marinayı arıyorum. Neyse ki çok zorlanmadan buluyoruz marinayı, Port Souk. Dalış turumuz “liveaboard” cinsten, yani tekne konaklamalı dalış turu. Veee tek-

34 / Marketing Europe & Anatolia


Gezi

Geçen yıl Temmuz ayında Sharm El Sheik’ e gitmiştik bu gruptan iki arkadaşımla. Oranın su altı daha renkli daha canlıydı. Binlerce balığın olduğu sürülere denk gelmiştik. Bu sefer o kadar şanslı değildik. Ona rağmen kaplumbağalar, rengarenk balıklar gördük. nemiz Marsa Alam’ da Port Ghalib’ de demirliymiş. Hurgahada’ dan da oraya otobüs ile gideceğiz. Neyse ki bu sefer yalnız değilim. Tüm grup doluşuyoruz otobüse. Rakıydı muhabbetti derken otobüsümüz Port Ghalib’ e vardı. Yüklenip bavullarımızı kendimizi tekneye attık. Bavulları açıp dalış malzemelerimizi hazırladık. Kızıldeniz’ in en güney ucuna kadar inip St John, Brothers ve Dadelous’ da dalışlar yaptık. Geçen yıl Temmuz ayında Sharm El Sheik’ e gitmiştik bu gruptan iki arkadaşımla. Oranın su altı daha renkli daha canlıydı. Binlerce balığın olduğu sürülere denk gelmiştik. Bu sefer o kadar şanslı değildik. Ona rağmen kaplumbağalar, rengarenk balıklar gördük. Mağara benzeri yerlere girdik. Ben karanlıktan korkan bir tip olduğum

Marketing Europe & Anatolia / 35


Gezi

için aşırı derecede korkuyor olmama rağmen çok cesur davrandım. Bundan bir tek body’ im muzdarip oldu çünkü eteğinden ayrılmadım.Tabii arasıra sayemde zor anlar da yaşadı. Üç dalışı sıfır havayla bitirdim. Body’ im elinde octopus, kolumu tutup satıha çıkana kadar sabırla refakat etti bana. Sağolsun, varolsun. Altı gün boyunca yaptığımız keyifli dalışlar bitince yine dümeni Port Ghalib’ e doğrulttuk. Akşam 18:00 gibi marinaya bağlandık. Sıra marinayı keşfe gelmişti. Port Ghalib, Çeşme marinayı andırıyor biraz. Ekstradan yol boyu palmiyeler var. Gece hayatı da orası kadar renkli değil. Sanırım çok da yeni bir yer. Bizim Pendik marina gibi bir sürü boş dükkan var hala. Port Ghalib’ de akşamı ettikten sonra tekrar tekneye döndük. Akşam yemeği, muhabbetti derken yatıp uyuduk. Ertesi

36 / Marketing Europe & Anatolia

Saat 09:00 gibi mürettabatla vedalaşıp düşüyoruz yollara.

gün zorlu Hurghada yolculuğu. Port Ghalib’ de akşamı ettikten sonra tekrar tekneye döndük. Akşam yemeği, muhabbetti derken yatıp uyuduk Hepimiz bir an önce Hurgahada’ ya varmak istiyoruz. Yaklaşık 300 km yolu-


Gezi muz var. 2,5 saatte gideriz diyoruz. Yol boyu sahil kenarından giderken hayran hayran kıyıya yakın reef’ leri seyredip oralarda dalış yapanlara imreniyoruz. Çöl gibi bir memleketin ortasında bir otoban etraf çöp dolu. Yol kenarlarında pet şişe öbekleri dolu. Sohbet ede ede giderken birden araba duruyor. Abi iniyor aşağıya motor bloğunu açıyor. Gaz yemiyor alet. Benzin filtresi tıkanmış, Neyse biniyoruz tekrar minibüse, o sırada abi yoldan birilerini arıyor. Benzin yettiği kadar yola devam. Sonra bir yol ayrımında duruyoruz. Motosikletle 2 adam geliyor. Yeni yakıt filtresi getirmişler. Hemen değiştiriyorlar ve yola devam. Ama ne mümkün sorun hala alışveriş ve yemek için tekrar dışarı çıdevam ediyor. Şöför abi arada bir inip kıyoruz. Marinayı da tavaf ettikten sonbenzi pompalıyor sonra yine yola de- ra ayaklarımıza kara sular iniyor. Artık vam. Kabus gibi. Zor bela Hurghada’ ya gezimizin sonuna geldik. Benim uçak varıyoruz. gece 04:45. Ben yanlız gidiyorum yine. En hızlısından otele yerleşip duş tuva- Veee böylece gezinin sonuna geldik. let ihtiyacımızı karşılıyoruz. Sonra da “Neyse ki dönüş çok sıkıntılı olmadı.

Hurghada – Kahire, Kahire – İstanbul. Nihayet Pazar günü öğleden sonra İstanbul’ daydım. Hafızamda keyifli bir tatilin anılarıyla evime geldim. Home sweet home

Marketing Europe & Anatolia / 37


Sinema

reklam arası sinema Ali Erdem Ekşioğlu

Oscar’a doğru... Bu yıl 26 Şubat’ta 84.’sü düzenlenecek Oscar (Akademi) Ödülleri her sene film dünyasının en güzel ve en prestijli filmlerine ev sahipliği yapıyor. 11 dalda birbirinden güzel filmlerin yarıştığı efsanevi ödül töreni heyecanla bekleniyor. Adeta sinemanın olimpiyatları olan Oscar’da bu yıl yine harika filmler yarışacağa benziyor. Her yıl öncesi ve sonrasında adayların kimler olacağı, hangi filmlerin kazanacağı ya da hangi film kazanmalıydı gibi sorularla eleştirmenleri hep bir tartışma veya ikilem içerisine sokan ödül töreni bu yılda büyük umutlarla beklenmekte. Oscar ilk olarak 1929’da Los Angeles’te verilmeye başlandı. AMPAS’ın verdiği bu ödülü kimin kazanacağı her yıl üyelerin oylaması ile kararlaştırılır. Çok ilginç, güzel, farklı… her türde filmi gördüğümüz. Aksiyondan, dramaya, komediden, bilim kurgu ya çeşit ayrımı olmadan her filmi değerlendiren Oscar verildiği her filmi ölümsüzleştiriyor. Bu sene de 11 farklı dalda film, yönetmen, müzisyen ya da senarist o inanılmaz listeye adını yazdıracak. İşte asıl soru onlar kimler olacak? Bu yıl daha adaylar açıklanmasa da tahminler havada uçuşuyor. Daha şimdiden ödülü kimin alacağına emin olanlar bile var ama hep olduğu gibi yine o gün gelip çattığında kimsenin ummadığı belki olmasına ihtimal bile vermediği şeyler olabilir. Sonuçta bu Oscar ve her zaman ödül verilmeden kimin alacağından emin olamayız. Bu sene kimlerin aday olacağı ya da bana göre aday olması gereken filmler; (4 Dalda)

38 / Marketing Europe & Anatolia

En İyi Film: Hugo The Artist The Girl With Dragon Tattoo The Descendants The Adventures of Tintin Moneyball War Horse The Help J. Edgar En İyi Yönetmen: Michel Hazanivicius (The Artist) David Fincher (The Girl with the Dragon Tattoo) Bennett Miller (Moneyball) Steven Spielberg (War Horse) Martin Scorsese (Hugo) En İyi Erkek Oyuncu: Brad Pitt (Moneyball) Leonardo DiCaprio (J. Edgar) Joseph Gordon-Levitt (50/50) George Clooney (The Descendants) En İyi Kadın Oyuncu: Meryl Streep (The Iron Lady) Viola Davis (The Help) Rooney Mara (The Girl with the Dragon Tattoo) Glenn Close (Albert Nobbs)



Kültür - Sanat

1. Kısa Metrajlı Film Yarışması… Sektör olarak ülkemizde sigortacılık mesleği ile sigortacılık hizmetlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması, sigorta bilincinin artırılması ve toplumda sigorta algısı yaratmaya yönelik geniş kapsamlı çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaları desteklemek amacıyla sigortalı olmanın faydaları ve sigortasız olmanın doğuracağı zararları konu alan 1. Kısa Metrajlı (Spot) Film Yarışmasının ilki 2012 yılında gerçekleştirilecektir. Yarışmanın başvuruları 2 Ocak - 2 Mayıs 2012 tarihleri arasında yapılacak ve Jüri değerlendirmesi sonrasında kazananın açıklanacağı ödül töreni ise Sigortacılık Haftası kutlamaları çerçevesinde 2 Haziran 2012 Cumartesi gününe denk getirilecektir. Yarışmanın jüri üyeleri; Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Pınar Kaman, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigortacılık Müdürü Mevlüt Söylemez, İlancılık Reklam Ajansı Başkanı ve Uluslarara- Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Kılıç ile Türkiye Sigorsı Reklamcılık Derneği Üyesi Yakup Barouh, Bahçeşehir ta ve Reasürans Şirketleri Birliği Basın Reklam ve Halkla Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Uluslararası Reklamcılık İlişkiler Yöneticisi Gamze Diler’den oluşmaktadır.

Kilimlerin tuvallerdeki yansıması... Anadolu’nun eşsiz motifleri, suyun öte yanından Haliç’e yansıyor; Yunanistanlı sanatçı Georgıos Maroudas’un Anadolu kilim motiflerini resmettiği “Büyüleyici Bir Gerçeklik” Halı ve Kilim Tabloları Sergisi, 19 Şubat’a kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde görülebilecek. Natürmort resimlerine meraklı sürrealist bir ressam Georgios Maroudas’ın, Anadolu’nun kilimleriyle tanıştıktan sonra yaşayan resimler yapan bir göçebeye dönüşümünün de hikayesi niteliğini taşıyan sergisi, Koç Holding Onursal Başkanı M. Rahmi Koç’un ev sahipliğinde, Yunanlı sanat-

40 / Marketing Europe & Anatolia

çı Georgios Maroudas’ın ve çok sayıda sanatseverin katılımıyla açıldı. Maroudas’ın kilim motiflerini yağlı boya tekniği ile resmettiği, izleyenleri Anadolu halıları ve özellikle kilimlerinin büyüleyici dünyasına yolculuğa çıkaran 21 parça eserin yer aldığı ‘Büyüleyici Bir Gerçeklik’ Halı ve Kilim Tabloları Sergisi’, sanatçının geçirdiği sıradışı dönüşümünün resimli hikâyesini anlatıyor. Rahmi M. Koç Müzesi’nin Lengerhane bölümünde açılan sergi 19 Şubat 2012 tarihine kadar açık kalacak ve müzenin açık olduğu gün ve saatlerde görülebilecek.


Kültür - Sanat

“MUTLULUK YOLCULUĞU” Sergisi... Coca-Cola, 125. yıl kutlamaları çerçevesinde, geçmişten geleceğe mutluluk yolculuğunu anlattığı bir sergi düzenledi. Sergi için Coca-Cola’nın merkezi Atlanta’daki arşivinden çok özel parçalar ilk kez Türkiye’ye getirildi. Coca-Cola ile “Mutluluk Yolculuğu” adlı sergide CocaCola, izleyicileri geçmişten geleceğe uzanan bir yolculuğa çıkardı İki bölümden oluşan sergide, ilk bölümde CocaCola’nın 125 yıllık geçmişi 5 farklı dönemle temsil edilirken, ikinci bölümde ise mekan-zaman algısı değiştirilerek geleceğe atıfta bulunuldu. Coca-Cola ile “Mutluluk Yolculuğu” adlı sergide, 1800’lerin sonundan günümüze dek yaşanan ana dönemlerin yaşam tarzını ve beğenilerini yansıtan obje ve sanat eserleri izleyicilerin beğenisine sunuldu. Coca-Cola’nın merkezi Atlanta’dan bu sergi için özel olarak Türkiye’ye getirilen birbirinden değerli eserler arasında Andy Warhol, Norman Rockwell, Haddon Sundblom, Hufford, Peter Tutzauer gibi dönem sanatçılarının Coca-Cola’ya özel olarak yaptıkları eserler de yer aldı. Sergide Coca-Cola’nın

dünyadaki ve Türkiye’deki ilk ilan çalışmalarının yanı sıra uzaya gönderilen ilk Coca-Cola şişesi, uzay için tasarlanan ilk içecek makinası ve ilk promosyon malzemeleri en dikkat çeken parçalar arasında yer aldı.

Bir Yaz Rüyası...

Ücretsiz Müze Günleri...

Gazi Üniversitesi GEF Resim Bölümü emekli öğretim üyesi, TOBB ET Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yarı zamanlı öğretim üyesi Bünyamin Balamir’in BİR YAZ RÜYASI isimli 42. Kişisel resim sergisi Ankara IC Sanat Galerisi’nde 10 Ocak 2012 salı günü saat 18.00’de açılıyor. Aynı galeride 14 Ocak 2012 cumartesi saat 14.0016.00 arası YAĞMUR YAĞIYORDU isimli şiir kitabının imza günü yapılacaktır. Sergi 31 Ocak 2012 tarihine kadar görülebilir.

İstanbul Modern, “Sizin Perşembeniz Ücretsiz Müze Günleri”ni Tepe İnşaat’ın Narkule projesi sponsorluğunda gerçekleştiriyor. Sanatı her kesimden ziyaretçinin yaşamının bir parçası yapmak amacıyla İstanbul Modern, her Perşembe saat 10.00-20.00 arasında, özel programlarla ve ücretsiz olarak kapılarını tüm ziyaretçilere açıyor. “Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri” kapsamında; 19 Ocak 2012’de Taldans, 9 Şubat 2012’de Meriç Hızal, 8 Mart 2012’de Mürüvvet Türkyılmaz, 5 ve 12 Nisan 2012’de Mustafa Pancar, 24 Mayıs 2012 tarihinde Ramazan Bayrakoğlu atölyeleri gerçekleşiyor. İstanbul Modern Eğitim Odası’nda 16.00-18.00 saatleri arasında düzenlenen atölyelere 20 kişi katılabiliyor. Rezervasyon ve detaylı bilgi için: 0212 334 73 41.

Marketing Europe & Anatolia / 41


Nostalji

42 / Marketing Europe & Anatolia




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.