marketing europe & anatolia Sayı:017

Page 1

marketing Tarih: Mart 2013 Sayı: 17

europe & anatolia

transformatör

Put the MONEEEY

kelebeğin fırtınası

Efes enfes de, ah şu esintiler olmasa...

retorik

Mollalar ve femenler

i

r e in

gı l A

m e S



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 17 Tarih: Mart 2013

Kısa Kısa

04 - 10

İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Medya Dünyası

transformatör

15 - 21

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Argun Albayrak Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez

13

Röportaj

kelebeğin fırtanası

22 - 25

27

Danışman Abdullah Ekşioğlu

Reklam Dünyası

İlan Rezervasyon Melis Deniz Yayın Türü Süreli Yayın

retorik

31

Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Gedikli Sk. Adilbey Ap. No: 15/13 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir.

Kampanyalar

Gezi

33 - 41

43 - 46

reklam arası sinema

Kültür Sanat

28 - 29

48

50 - 51

Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

İyiye iyi, kötüye kötü...

Geçenlerde eşime LCW'den bir pantolon aldık. Aldıktan bir ay kadar sonra pantolonun ceplerinin kenarları yırtılmaya başladı. Eşim pantolonu çöpe atacakken. dur dedim bu pantolon çok çabuk yıprandı bu normal değil LCW'ye bir soralım. Hemen fişini aradık, bulamadık. Olumsuz yanıt alacağımızdan emin bir şekilde bir LCW mağazasına gittik. Konuyu kasadaki görevliye anlattık. Bizi hemen bir görevliye yönlendirdiler. Bilgisayar kayıtlarından satış bilgilerine ulaşıldı ve değiştirme süresi dolmasına, pantolon defalarca giyilmiş olmasına karşın, kendi mallarının kusurlu olduğu gerekçesiyle anında iade aldılar. Biz de yerine başka bir pantolon alarak geri döndük. LCW'yi bu sorumlu davranışından dolayı kutluyorum. İşte markalar böyle çalışmalarla oluşuyor. Müşteri güveni böyle ilkeli çalışmalarla uzun yıllarda kazanılabiliyor ve bu davranışlar kulaktan kulağa yayılarak gerçek müşteri deneyimi öyküsü olarak markanın reklamına çok büyük katkı sağlıyor.

değiştiriyoruz. Biz böyle şeylere alışık olmadığımızdan ne kadar ödeyeceğim falan diye soracak oldum, ancak hiçbir ücret talep etmediler. Oysa biz garanti süresi içerisinde meydana gelen her arızanın firma yetkilileri tarafından nasıl da garanti kapsamı dışında olduğunun anlatılmasına alışık olduğumuzdan IKEA'yı da bu örnek davranışından dolayı tebrik ediyorum. Darısı diğer markaların başına.

Yine benzer bir olayı son günlerde köftelerinde kullanılan etin kaynağıyla gündeme gelen IKEA'da yaşadım. IKEA'dan iki laptop sehbası aldım. Biri bana biri oğluma. Yükseklikleri ayarlanıyor ya oğlum bir indiriyor bir kaldırıyor. Bir ayda yükseklik ayarı vidası elinde kaldı. Ne olacak ne yapalım acaba yedek parçası var mıdır derken. Sehbayı alıp IKEA'ya gittim. Dedim ki biz bunu kırdık. Yedek parçası var mı. Hemen aile kartımdan satış bilgilerine ulaştılar. Dediler ki ürün henüz garanti süresi içerisinde o nedenle bu parçayı komple

de bir sonuç alamadı. Daha sonra telefonla arayan başka bir servis yetkilisi de aslında kutuda yer alan SD kartın garanti kapsamı dışında olduğunu bildirdi. Türkiye'de Motorola yetkili servisinin bu durumu da dünyanın en iyi cep telefonlarını üreten Motorola'nın neden Türkiye pazarında bir türlü yer edinemediğinin herhalde en açık göstergesi. Bu arada eşim de artık Motorola kullanmıyor. Umarız bu hatalarında ısrar etmezler ve kaliteli cep telefonlarıyla Türkiye pazarında da hak ettikleri yeri alırlar.

İki olumlu örneğin ardından bir de olumsuz bir deneyimimi paylaşmak istiyorum. Benim eşim telefon konusunda Motorola markasına oldukça düşkün olmasıyla da bilinir. Kendisine motorola bir telefon almış, telefonun kutusunun içerisinde verilen SD kart arızalı çıkınca yetkili servise gitti ve durumu anlattı. Daha o gün satın aldığı telefonu bütünüyle servise bırakması gerektiğini, ancak 1 ay yasal servis süresi sonunda SD kart'ı değiştirip değiştiremeyeceklerine karar vereceklerini söyleyen servis elemanlarına sadece SD kartı bırakmayı teklif etse

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

CNN International’a yeni CCO... Turner International; “CNN International Commercial” (CNNI Commercial) adında yeni bir organizasyon kurarken yönetim koltuğuna Turner yöneticisi RANI RAAD getirildi. CNN International’ın ana kuruluşu Turner Broadcasting System’in Başkanı Gerhard Zeiler tarafından yapılan açıklamaya göre Rani Raad; “Ticari Faaliyetlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve CCO (Chief Commercial Officer)’’ göreviyle CNN International’da olacak. CNN International’ın ticari stratejisi ve vizyonundan sorumlu olan Raad, ayrıca reklam ve içerik satışları, iş geliştirme, uluslararası araştırma ve pazarlama faaliyetlerini de yönetecek. Raad, halen yürütmekte olduğu Türkiye, Orta Doğu ve Afrika’daki Turner Broadcasting faaliyetleri yöne-

ticilik görevini de sürdürmeye devam edecek. CNN’in uluslararası ticari faaliyetlerini tek bir organizasyon çatısı altına toplama kararı ve stratejileri doğrultusunda gerçekleşen görevlendirme ile ilgili Turner Broadcasting System International Başkanı Gerhard Zeiler; “Organizasyonu sadeleştiriyoruz ve sorumlulukları netleştiriyoruz. CNN’nin küresel ticari girişimlerini yürütürken edindiği başarılı geçmişi ve muazzam uluslararası ağı nedeniyle Rani, böylesi zorlu bir görev için en uygun yöneticidir” açıklamasında bulundu. Getirildiği görevli ilgili olarak Rani Raad ise; “Dünyanın lider uluslararası haber markasının, tüm ticari akışlarını bir düzene sokmak, CNN’in değerli ve yaygın bir varlığa sahip olduğu muhtelif platformların tümünde, ortaklarımız için en iyi çözümler sunmamıza yardımcı olacak” açıklamasını yaptı. CNN, kilit öneme sahip tüm bağımsız izleme anketlerinde ve medya anketlerinde en iyi uluslararası haber kanallarından biri olarak görülmüş ve bu sonuçlar da iş ortakları için CNN’in doğru bir seçim ve cazip bir tercih olduğunu göstermiştir.

3. Finans Zirvesi...

Finans dünyasının önde gelen isimlerinin konuşmacı olarak katıldığı zirvede finansı meslek olarak seçmiş yönetici adayı ve yöneticilerin en güncel bilgilerle tanışması amaçlanıyor. Ayrıca interaktif bir ortamda gerçekleşecek zirve, finansla ilgili bilgi ve deneyimlerin paylaşılacak. Finans Zirvesi’nde Türkiye’nin ve dünyanın en önemli şirketlerinin CFO, genel müdür yardımcıları, direktörleri ve akademisyenlerden oluşan yirmi konuşmacı, onlarca oturum ve finans dünyasıyla ilgili önemli konulara yer veriyor. Aynı zamanda katılımcılarına sektördeki yeni trendleri,

4 / marketing europe & anatolia

teknikleri ve uygulamaları başarılı yöneticilerden ve otoritelerden dinleme ve öğrenme olanağı sağlanıyor. Zirvede, İMKB Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz, McKinsey Ülke Direktörü Özgür Tanrıkulu, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Coco Cola İçecek Mali İşler Direktörü N.Orhun Köstem, GP-Trust Yönetici Ortak S. Pınar Eczacıbaşı, Finansbank Teftiş Kurulu Başkanı Ersin Emir, Eduplus Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Çağlar Çoroğlu ve üst düzey yöneticiler konuşmacılar arasında yer alıyor. 28 Mart 2013 tarihinde Maslak İstanbul Sheraton Otel’de gerçekleşecek zirvede konuşmacıların paylaşacağı konular arasında, Türkiye ve dünyada ekonomik gelişmeler, stratejik planlama bütçeleme ve yönetim raporlama, global şirketlede finansçı olmak, günümüzde finansçıların değişen rolü, finansta doğru ve etkin karar alma yöntemleri yer alıyor. PWC araştırmasının da paylaşılacağı zirvede aynı zamanda başarılı CFO’lar deneyimlerini ve CFO taktiklerini katılımcılar ile paylaşma fırsatını yakalıyor.


Kısa Kısa

Banka tarihinin en iyi bilançosu...

Türk tasarımı otomobiller Cenevre’de...

VakıfBank’ın İstanbul mayası tuttu karlılıkta rekor kırıldı 2012 yılının son çeyreğinde 450.7 milyon TL ile tarihinin en yüksek çeyrek karını açıklayan VakıfBank’ın 2012 yılı net karı 2011 yılına göre %19 artışla 1 milyar 460 milyon TL’ye yükseldi. Banka aktif büyüklüğünü %17.3 artışla 104.6 milyar TL’ye çıkartırken, toplam krediler içindeki payı %20’ye ulaşan KOBİ kredilerinde geçen yıla göre %59 artış sağlandı. VakıfBank, 2010 yılında oluşturulan dönüşüm stratejisinin ve buna bağlı olarak başlatılan İstanbul’a taşınma sürecinin olumlu yansımalarını almaya başladı. Son 3 yıldır büyüme ivmesi giderek artan VakıfBank, 2012’de üstün performans göstererek bir kez daha kendi rekorlarını kırdı.

Cenevre Otomobil Fuarı’nda Türk tasarımı otomobiller de yer alacak. Yüzde yüz yerli üretim Dizayn Vip’in tasarladığı araçlar 83. kez düzenlenen Cenevre Otomobil Fuarı’nda, dünyanın dört bir yanından gelen otomobil tutkunlarının beğenisine sunulacak… Her yıl Mart ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen otomobil fuarına katılacak Dizayn Vip araçlarının iç ve dış tasarımlarının tamamı Erbakan Malkoç ve ekibi tarafından hazırlanıyor. Dizayn Vip Almanya Distribütörü olan dünyanın en iyi Tuning şirketi MTM Klassen Dizayn; Cenevre Otomobil Fuarı’na Dizayn Vip’i temsilen katılarak Türk tasarımı araçları görücüye çıkaracak. Araçlar Türkiye’de hazırlanıp fuar için Cenevre’ye gönderilecek. Bu yıl içinde otomotiv ile ilgili önemli diğer fuarlara da katılacak olan Dizayn Vip dünyada tanınarak büyümeyi sürdürüyor.

Turkcell’in “kadın projeleri” BM’de... Turkcell’in eğitimde, istihdamda, iş ve aile yaşamında, kadınlar için var olan eşitsizlikleri azaltma hedefiyle yürüttüğü sosyal sorumluluk programları Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyaya örnek gösteriliyor. ‘Kadınların Güçlendirilmesi Prensipleri’ne imza atan Turkcell’i, 5-6 Mart’ta gerçekleştirilecek uluslararası oturumlarda; Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler temsil edecek. Turkcell, Birleşmiş Milletler Kadın Ofisi (UN Women) tarafından organize edilen “Kadınların Güçlendirilmesi İlkeleri” (Women’s Empowerment Principles - WEP) etkinliğinde Türkiye’yi temsil edecek. İsviçre ve Avustralya Hükümetleri’nin ev sahipliğinde Birleşmiş Milletler’de bu sene 5. kez gerçekleşen oturumlarda, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler, şirketin “kadın odaklı” öncü projelerini BM’ye üye ülke temsilcileri, iş dünyasının önde gelen isimleri, akademisyenler ve STK yöneticilerine anlatacak. Öztürkler, “Turkcell’in en önemli sosyal sorumluluk odaklarından biri kadınlarımıza her alanda fırsat eşitliği sağlamak. Teknolojimizle, yarattığımız istihdamla, sosyal sorumluluk projelerimizle kadınların gündelik ve eko-

nomik hayattaki yerlerini güçlendirmek için birçok başarılı projeye imza atıyoruz. 2 yıl evvel, Birleşmiş Milletler’de Kardelenlerimiz’i anlatmış ve tüm dünyaya örnek gösterilmiştik. Kısa bir süre zarfında Ekonomiye Kadın Gücü’nü hayata geçirdik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla kadına yönelik şiddete karşı bilinçlendirme kampanyalarına imza attık. Bu konuda söyleyecek bir hayli sözümüz var ve Birleşmiş Milletler Kadınların Güçlendirilmesi etkinliklerinde Türkiye’yi temsil etmekten mutluluk duyuyoruz” dedi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde, BM bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadınların Güçlendirilmesi Birimi ile BM Küresel İlkeler Birimi’nin işbirliğiyle bu sene 5. kez gerçekleşen etkinlik; BM ülke temsilcileri, iş dünyasının liderleri, STK öncüleri ve akademisyenleri buluşturuyor. Etkinliklerin sonucunda özel sektörün, inovatif yaklaşımları benimseyerek kadınlar için ekonomik ve sosyal hayatta fark yaratması hedefleniyor. marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Messe Stuttgart Avantgarde İletişim’de...

Avantgarde İletişim Danışmanlığı, bünyesine yeni bir marka daha kattı. Düzenlediği ihtisas fuarları ile tanınan Messe Stuttgart, Türkiye’deki tüm fuarlarının iletişim çalışmaları için Avantgarde Management’ten hizmet alacak. Fuarcılık sektörünün en önemli oyuncularından olan Messe Stuttgart,fuar İletişimi konusunda yılların deneyimine sahip Avantgarde Management’a güvendi.Türk Alman ortaklığıyla kurulan Messe Stuttgart’ın bünyesinde bulunan tüm fuarların iletişim çalışmalarını Avantgarde Management gerçekleştirecek. Çeşitli sektörlerden ulusal ve uluslararası birçok fuara ev sahipliği yaparak profesyonelleri buluşturan Messe Stuttgart, iletişim çalışmalarıyla farkındalık ve bilinilirliğini arttıracak.

NUROL GYO’ya Yeni Pazarlama Direktörü... NUROL GYO’nun Pazarlama Direktörlüğüne inşaat sektörünün deneyimli ismi Yelda Altürk getirildi. Türkiye’de iş hayatına 1998 yılında başlayan Yelda Altürk, 1998-2004 yılları arasında Novartis ve daha sonra Novartis Bitki Koruma ve Zenaca şirketlerinin birleşmesi ile oluşan Syngenta şirketinde Pazarlama Uzmanı olarak görev aldı. 2004 yılında Alman kimya devi BASF’ta Türkiye, Orta Doğu ve Güney Afrika Bölgesi’nden sorumlu Kurumsal İletişim Müdürü olarak çalıştıktan sonra, Varyap Gayrimenkul ile birlikte gayrimenkul sektörüne geçiş yaptı. 2010 yılına kadar Varyap’ın Kurumsal İletişim Müdürü olarak görev yapan Altürk, daha sonra Emaar Türkiye’ye Pazarlama Müdürü olarak transfer oldu. Yelda Altürk, NUROL GYO’nun tüm iletişim ve pazarlama çalışmalarından sorumlu olacak. 6 / marketing europe & anatolia

16. Araştırma Zirvesi... Türkiye’deki araştırma sektörünün kalbi olan Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) on altıncısını düzenlediği Araştırma Zirvesi’nde “büyüme ve fırsatları yakalamak” konularına odaklanıyor. “Geleceği tasarlamanın en iyi yolu, onu yaratmaktan geçer” sloganıyla 6 Mart 2013’te İstanbul’da gerçekleşecek olan zirve programında dünya çapında tanınmış konuşmacılar var. AraştırmaZirvesi’nde akademi, sanat, medya, iş dünyası gibi çok çeşitli alanlardanönemli konuşmacılar var. Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, sinema ve tiyatro sanatçısı Demet Akbağ, Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan ve Koç Holding CEO’su Turgay Durak gibi önemli isimler zirveye katkı sunacaklar.

“Doğayla Dost İletişim... Türk Telekom, tüm işyerlerinde kurulu, şirket envanterine kayıtlı, 7.000’den fazla yazıcı, faks, fotokopi ve tarayıcı cihazı yerine, yaklaşık 1.200 adet çok fonksiyonlu baskı ve görüntüleme sistemi kurdu. Çevreye duyarlı yeni sistemle, bir yılda 3.204.680,55 TL değerinde, 33 milyon sayfa kağıt, 11 bin toner tasarrufu sağlandı. Gelecek nesillere daha yeşil bir çevre bırakmak amacıyla projeler geliştiren Türk Telekom, “Doğayla Dost İletişim” projesi çerçevesinde Türkiye ve Avrupa’nın en büyük baskı ve görüntüleme sistemi projelerinden birine imza attı. Tüm işyerlerinde kurulu, 7.000’den fazla yazıcı, faks, fotokopi ve tarayıcı cihazı yerine, ortak kullanıma uygun, tek merkezden yönetilebilen, kontrollü baskı alma yöntemine geçen Türk Telekom, bu sayede, kartuş, kağıt ve enerji sarfiyatını minimum düzeye çekti.


Kısa Kısa

Plastik ambalaj sanayicileri 2012’yi dış ticaret fazlasıyla kapattı...

PLASFED’in Ambalaj Sektör İzleme Raporu, plastik ambalaj sektörünün 2012 yılını bütün olumsuz şartlara rağmen başarıyla tamamladığını ortaya koydu. Rapora göre, 2012 yılında plastik ambalajlarda üretim yüzde 2, ihracat yüzde 5, dış ticaret fazlası ise yüzde 26 yükseldi. Sektör, üretiminin yüzde 17’sini ihraç ederken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 120 olarak gerçekleşti. Plastik Sanayicileri Federasyonu’nun (PLASFED) Plastik Ambalaj Sektör İzleme Raporu,toplam ambalaj sanayii içinde yüzde 34 paya sahip olan plastik ambalaj sektörünün 10,9 milyar Dolar değerinde 2,9 milyon ton üretim yaptığını ortaya koydu. Üretim, 2011’e göre miktar bazında yüzde 7, değer bazında yüzde 2 arttı. Tür-

kiye plastik mamul sanayiinin miktar bazında yüzde 40’ı, değer bazında ise yüzde 36’sı plastik ambalajlardan oluşuyor. Plastik ambalaj sanayicileri 2012 yılında üretim maliyetleri artmasına ve küresel piyasadaki talep yavaşlamasına rağmen ihracatını artırmayı sürdürdü. Sektörün ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 5 artarak 1 milyar 850 milyon Dolar olarak gerçekleşti. Ambalaj sanayicileri 150 ülkeye, 572 bin ton ürün satışı gerçekleştirdi. En fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla, İngiltere, Irak, Almanya, Fransa ve İran oldu. Plastik ambalajlarda, 2012 yılında ithalat ise bir önceki yıla göre yüzde 2 artarak 1 milyar 530 milyon Dolar oldu. Miktar bazında ithalat bir önceki yıla göre yüzde 7 artarken, en fazla ithalat yapılan ülkeler Almanya, Çin, İtalya, G. Kore ve Fransa oldu. Türkiye’nin az sayıda dış ticaret fazlası veren ürün gruplarından biri olan plastik ambalajlarda, 2012 yılında dış ticaret fazlsı bir önceki yıla göre yüzde 26 gibi yüksek bir oranda artarak 312 milyon Dolara yükseldi.

Leo Burnett Türkiye’nin Yeni Başkanı, Melda Tamtürk Barkın Oldu... Leo Burnett Orta Avrupa Başkanı Andrew Edwards, Melda Tamtürk Barkın’ın 4 Mart 2013 itibarıyla, Markom Leo Burnett’in yeni İcra Kurulu Başkanı (CEO) olarak göreve başlayacağını açıkladı. Görevi Ahmet Akın’dan devralan Melda Tamtürk Barkın, Leo Burnett, Arc Marketing Services ve Leo PR’ın yönetiminden sorumlu olacak. Y&R Istanbul’daki 8 yıllık başkan yardımcılığının ardından son olarak aynı ajansın genel müdürlük görevinde bulunan Barkın, “LB Türkiye’ye liderlik yapma fırsatını bulduğum için son derece heyecanlıyım. Tüketiciyi anlamada uzman, tüm iletişim platformlarında insanlara ilham veren ve harekete geçiren çözümler sunmak konusunda sektörde saygınlığa sahip Leo Burnett’i daha üst düzeye taşımak için çalışacağım. Müşterilerimizin en değerli iş ortağı olmayı hedefliyoruz” açıklamasında bulundu. Melda Tamtürk Barkın’ın göreve başlaması konusunda duygularını dile getiren Edwards, “Melda benim bir numaralı tercihimdi. Bizimle beraber olduğu için kendimi

çok şanslı hissediyorum. Melda, Türkiye pazarında yüksek profilli bir lider ve ilham veren bir şahsiyet olarak aradığımız üstün kaliteyi yansıtıyor. Eminim, Türkiye’de pazarlama sektörü önümüzdeki birkaç yılda gelişip büyüdükçe, kendisi de bu yeni pozisyonunda parlamaya devam edecek.” Leo Burnett Orta Avrupa Başkanı Andrew Edwards, sözlerini “Ajans ve müşterilerimiz için eşi görülmemiş bir başarı ve büyüme zamanı olacağından emin olduğumuz bu döneme başlarken Melda’ya hoş geldin demek istiyorum” şeklinde tamamladı.

marketing europe & anatolia / 7




Kısa Kısa

Haliç Kongre Merkezi Effect’ti seçti...

Kongre turizminin yükselen yıldızı İstanbul’un deniz kıyısındaki tek kongre merkezi olan Haliç Kongre Merkezi, iletişim danışmanlığı alanında Effect Halkla İlişkiler ile işbirliğini duyurdu. Haliç Kongre Merkezi, 20 bin kişiye varan ağırlama kapasitesi, zengin mutfağı, üstün teknik donanımı, misafirlerinin ihtiyaçlarına odaklı servis anlayışı ve güçlü bir stratejik ortak kimliğiyle hizmet sunuyor. Haliç Kongre Merkezi, sergi ve etkinlik alanı olarak da kullanılabilen geniş galerileriyle birbirine bağlanan dört ana bölümü, ziyafet, özel etkinlik salonları ve sahiliyle, ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Haliç Kongre Merkezi, Effect Halkla İlişkiler’den; kurumsal iletişim danışmanlığı, medya iletişimi ve dijital iletişim konularında hizmet alacak.

Grohe Türkiye’de görev değişikliği... Grohe Türkiye Ülke Müdürlüğü’ne Serhat Sabaz getirildi. 19982012 tarihleri arasında Ezcacıbaşı İntema’da Proje ve Bayi kanalında farklı görevler üstlenen sektörün deneyimli isimlerinden Sabaz son olarak farklı markalar için ‘Türkiye ve Gelişmekte Olan Pazarlar Proje Müdürü’ olarak görev yapıyordu. Sıhhi tesisat sektöründe, Avrupa’nın en büyük ve dünyanın önde gelen üreticilerinden Grohe’nin, Türkiye’deki tüm faaliyetlerden sorumlu olan Sabaz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra, Bilkent Üniversitesi’nde İşletme yüksek lisansı yaptı.

10 / marketing europe & anatolia

Bir Gülümseme Paylaş... Emirates, dünya dillerinin eğlenceli yanını ortaya çıkaran yeni bir kampanya başlattı. Havayolu şirketi, “Share a Smile/Bir Gülümseme Paylaş” adını taşıyan kampanya için kabin ekiplerinde çalışanların tüm dünyadan ilginç deyim ve selamlamalarla yer aldığı 14 farklı dilde 29 video hazırladı. Emirates’in dünya çapında farklı kültürlerden ve farklı coğrafyalardan insanları yeni kültürleri keşfetmeye ve paylaşmaya teşvik etmek amacıyla hayata geçirilen söz konusu kampanya, aynı zamanda “Hello Tomorrow/ Yarınlara Merhaba” kampanyasının da bir parçası. Emirates Havayolu ve Grubu Başkan Yardımcısı Sir Maurice Flanagan kampanyanın seyahatseverler için eğlenceli bir kültürel anlayış oluşturacağını söyledi. www.youtube.com/Emirates

Teknoloji soruları... Gold Teknoloji Marketleri’nin Türkiye genelindeki 52 mağazasından derlediği verilere göre müşterilerin en çok sorduğu soru “Neden ürünün kutusunu saklamak zorundayım?” oldu. Bunu, ürünlerin teknik özellikleri, cihazların ne amaçla kullanılabileceği, servis hizmetinden nasıl yararlanılabileceği, ürün garantisinin hangi firmaya ait olduğu, fiyatta yapılabilecek indirim, 12’den fazla taksit imkânı olup olmadığı, vade farkı olan kartlı işlemlerde neden vade farkı alındığı, nakitte fiyatların aynı olup olmadığı, cep telefonlarının klonlanması, belli bir ürünün mağazada bulunup bulunmadığı, internet sitesindeki fiyatlar, ürünün açık kutuda mı kapalı kutuda mı satıldığı ile ilgili sorular takip etti. Tüketicilerin en çok sorduğu sorular arasında ‘Bu kadar ürün alıyoruz; yanında hediye yok mu?’, ‘Bu ilde farklı bir yerde mağazanız var mı?’nın yanı sıra ‘Farklı mağazada bulunan ürünü niçin bu mağazanıza da getirmiyorsunuz?’ gibi sorular da yer aldı.




Medya Dünyası

Görev değişiklikleri... Basında Görev Değişiklikleri • Sabah gazetesi, spor servisi müdürü Emrah Kayalıoğlu ile yollarını ayırdı. Kayalıoğlu’nun yerine yardımcısı olarak görev yapan Murat Özbostan vekaleten getirilirken, ekonomi servisinde görev yapan Dilek Taş, Eylem Aktay ve Elif Akın’ın da görevlerinden ayrıldığı belirtildi. • Gazeteci-yazar İclal Aydın, Vatan gazetesindeki köşe yazarlığı görevinden ayrıldı. • Milliyet gazetesi Ankara bürosundan fotomuhabiri Altan Burgucu, muhabir Tolga Akıner ve ekler servisinden Gizem Karakış ile yollarını ayırdı. • Yeni Şafak gazetesinde istihbarat servisi muhabiri Şamil Kucur, sayfa sekreteri Çetin Yılmaz, ve eski görsel yönetmeni Sevdi Çavuşoğlu görevlerinden alındı. • Defne Samyeli, Milliyet gazetesi ile anlaştı. Milliyet Web TV’nin yayın yönetmenliğine getirilen Samyeli, günlük yazılarının yanı sıra hafta sonları birbirinden ünlü isimlerle röportajlar yapacak. • Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, Yurt gazetesine transfer oldu. • Taraf gazetesi politika editörü Veysi Polat ile yollarını ayırırken, editör Faruk Aktaş da görevinden ayrılma kararı aldı. • Vatan gazetesinde görsel yönetmen Erdal Çelebi, Tuğrul Tunalıgil, ekonomi servisi sayfa sekreterleri Selim Yandı ve Sami Erdoğan, magazin muhabiri Bora Engin ile yollar ayrıldı. • Karikatürist Şevket Yalaz, Hürriyet gazetesi ile anlaştı. • Milliyet gazetesi, Nagehan Alçı’yı ve Mirgün Cabas’ı yazar kadrosuna ekledi. • Muhabir Nebahat Koç, Akşam gazetesine geri döndü. • Erem Ertekin, Taraf gazetesi müessese müdürlüğü görevine getirildi. • Hürriyet gazetesi Nagihan Arat’ ı emlak eki editör kadrosuna kattı. • Radikal gazetesinde görev yapan Sevgi Sayar Başaran, Sibel Cingi ve Mine Tuduk’ un gazete ile yolları ayrıldı. Sibel Cingi Dünya gazetesinde haber müdürü olarak göreve başladı. • Muhabir Ozan Köse, Habertürk gazetesinden ayrıldı. Görsel Medyada Görev Değişiklikleri • Turkuvaz Medya Grubu; Atv Avrupa reklam genel müdürü Duygu Ayın, reklam müdürü Erhan Ölçel, reklam koordinatörü Dilay Sudançıkmaz, reklam grup koordinatörleri Elif Övdür, Ebru Pektaş, Nadir Şengelen, reklam koordinatörü Neşe Süs ve reklam pazarlama bölümünden Semahat Can, Hande Tosun ile yollarını ayırdı. • Dünya gazetesinde ekonomi muhabiri görevinde bulunan Mehmet Filoğlu Bloomberg HT kanalına editör olarak transfer oldu. • Kanal 24 ekonomi müdürlüğü görevinden ayrılan gazeteci Selçuk Geçer, Cem TV’de genel yayın yönetmenliği görevine getirildi. • NTV’de polis muhabiri İhsan Aykın ve Ela Sezen’in iş akitleri feshedildi. • UTV’ nin Yurt Haber Müdürü, Oğuzhan Muezzino oldu. • Suna Vidinli ile Habertürk TV’ nin yolları ayrıldı. • NTV Program departmanında editör olarak görev alan Mete Sohtaoğlu, CNN TÜRK ile anlaştı. • NTV spor haber müdürü Haluk Yürekli, Doğuş Yayın Grubu’ ndan ayrıldı. • Star TV’de Recep Balcı, Star TV program müdürlüğü görevine getirildi. Haber Ajansında Görev Değişiklikleri • Anadolu Ajansı Rusya Temsilcisi Halit Gülşen görevinden ayrıldı. Gülşen’in yerine Vügar Novruzoğlu atandı. • Anadolu Ajansı’nda yurt haber müdür vekili Osman Kurt iç haberler müdür yardımcılığı görevine atanırken, Kurt’tan boşanan göreve Ziver Büyüktaş getirildi. Fotoğraflı haberler müdürü Gürsel Eser ise görevinden ayrıldı. Bu göreve de Ahmet Sel atandı. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri • Yasemin Candemir, Sözcü gazetesi internet sitesinde kadınmoda sayfaları editörü olarak göreve başladı. • Editör Işılay Çolak, emlakwebtv.com’dan ayrıldı. • Haber müdürü Murat Çehreli turk.internet.com ile yollarını ayırdı. Veriler MTM Medya Takip Merkezi’nden alınmıştır.

marketing europe & anatolia / 13



Köşe Argün Albayrak / argun@uckisiler.com

(transformatör)

Put the MONEEEY Cehaletin ve fakirliğin birleşerek hüküm sürdüğü topraklarda yaşıyoruz. Bu; sizi temin ederim ‘en zenginimize bile işlenmiş’ bir kod gibi... Dikte devlet medyası değil, özel medyanın hayatımıza toslamasıyla ‘tüm toplumlarda oluşmaya başlayan bireysel ve sosyal toplum aydınlanması’, bizim ülkemizde ‘cehaletin sınıf atlaması’ olarak tanımlanmalı. Gelişmedik.‘Aynı cehalet, sadece para mevhumu’ sayesinde bir ‘üst sınıf’ oldu. Köklü bazı aileleri bu sınıfa sokamam. Ancak büyük ve birbirinin külüne muhtaç koskoca bir grup var ki, ‘hepsi mercedes görünümlü murat 124’ gibiler ve iflah olmaz bir ‘cehalet kültürü içinde’ hayatın kötü taklidini yaparak yaşıyorlar. Bunun farkındalar mı ? ‘İnanın o korku öylesine güçlü bir şekilde adamı düşündürtür ki... Hepsi farkındalar. Komplekslerini dindirebilmek için ‘değer yarattıklarıklarını sandıkları tek yol’ – seni fütursuzca ezmektir... Korunma yöntemleri – silah/para gibi kavramlar olunca, onu bir güç olarak görmek, putlaştırmak işin kolayı. Zor olan; ‘kıskandığımız toplumlardaki gibi‘üretim ve hayata tasarım katmak-özgün ve değer yargılarına sahip olabilmek... İnsan olmak !Avrupa mı? demeyin... Bırakın şunları ! İran’a – hindistan’a-sessiz sedasız yükselen yeni Rusya’ya bakalım... ‘Global-kapital para ekonomisi’, yaşadığı toprakların her cm2’sinde dolaşan ve musluklarımızdan akması gereken bir ‘eko-sosyal paylaşım’ gibidir. Daha küçük ve aralarında uçurum olmayan, ‘su gibi bir toplumu’ anlatır. Üretimi, heyecanı, gülümseyen-farklılık sağlayan rekabeti tetikler... Peki ne yapacağız? İşte ilk önce o sorunun cevabını vereceksin kendine... Öyle miyiz? Zinhar değiliz... Neden mi ? Bana sorarsanız bu, ‘cehaletin bulaştırdığı KORKU’ virüsünden kaynaklı ‘bir yoksunluk’hali... İşte bu ‘korku’ dünyaya çivi çakmak istercesine ‘çocuklarımızı eğitiyor, kanunlarımızı delik deşik ediyor, komplekslerle dolu AA+ diplomalı pek özel-tavan arası üniversiteliler salıyor sokaklara... Köy insanlarımız artık iki kuruş para adına İstanbul’a göç ediyor ve sözüm ona İman dolu vizyonlar ‘imansızca, parayı-put yapıyor’... Put the MONEEEY Aydınlar sadece kendilerini aydınlatan mumla dolaşıyor, genç jenerasyon 5 milimlik ilim-kültür deneyimleri ile ‘ben asarım da – keserim’ diye dolaşıyor ama iş‘çalışmaya gelince’ hepsinin maskesinin altından koca bir umutsuzluk-yetersizlik hali çıkıveriyor... EU’ya MEU’ya girilemeyeceğini herkes biliyor ama ‘iki laflarından biri de EU’... Tek dertleri var ha, inanın: Şu vizeler çıksa da – bir salgın gibi ‘tok toplumlarda kendimize yer açsak’...

Matematik basit: Kökü olmayan ağaç, ölür! Toprak senin ‘ana kucağın’, Su ise ‘senin kültürün-üretimin-sanatın’... Şimdi gelelim ‘medya marifetiyle’ tüketime dayalı bilinç kaybına uğratılmış topraklarımızda, reklam mesleğinin derinliklerine ! Bu aslında, tüm reklam medyacı ve marka yöneticilerimize dönük; ‘sesi çıkmayacak-çıkamayacak bir hayal’ olsa da, Sizlere samimi ve yolu sevgiden şaşmayan bir çağrı da bulunmak istiyorum: Reklam mesleğinin ‘tüketime ikna etmek’ adına yapılan bir şey olduğu kesin! Eyvallah... Ama gelin, reklam senaryoları, ilanları, outdoor’ları, radyo, tv, broşür, call center, sms, internette... YANİ HEPSİNDE !!! Marka olarak marka sahipleri ve onların en yetkin 3.partileri olan reklam-medyacılarla birlikte toplumsal bir sorumluluğa soyunalım. Yazıda, sözde, dernek binalarında, mecliste falan vb. değil – ruhumuzda bunu kodlamaya çalışalım. TOPLUMA VERDİĞİMİZ MESAJLARDA, TOPLUMU ÜRETİME TEŞVİK EDEN-MUTLU EDEN; DİKTE YOLUYLA-‘PROMOSYONEL TAKLALARLA’ – PARAYLA KANDIRARAK DEĞİL, GERÇEKLERLE VE SADE MAKYAJLI OLARAK TÜKETİME İKLA EDELİM. İNANIN, KAZANACAĞIMIZ ‘SAYGINLIK’ – BİZLERİ ÇOK DAHA BİRBİRİNE GÜVENEN BİR TOPLUM YAPACAKTIR ! Unutmayalım; Saatte 200’le giden bir otomobildeki kimse yoldaki ağaçları göremez, sayamaz, meraklı çocuğu sorsa, bilemez... O zaman biraz yavaş. Nefes ala ala, düşünerek ve severek... Çünkü biliyoruz ki; ana problem ‘birbirimize olan sevgisiz-güvensiz ve korku dolu beyinlerimiz’... Biz reklamcılar, siz medyacılar, siz sanatçılar ve siz markalar... Hepimiz 77.000.000 luk ülkede, ‘topluma herşeyi dikte edebilen-karar vermelerini-sevmelerininefreti-silahı-seksi-siyaseti-jargonları’ aşılama gücü olansadece ve maksimum 7700 profesyoneliz.... yani 1/10.000... Bu son derece manidar ve üzücü ! Ve isterseniz kızın ama kendi yaşam egomuz ve standartlarımız adına – kendimiz olmayı bir nebze olsun başaramadığımız bir bataklıkta ‘sırüstü yüzmeye çalışıyoruz’... Bu dergi, bir gün bunu yapacak... Hepimizi bir araya getirecek ve inanın bilmem kaç EURO’luk :) marka konferansından çok daha ucuza – çok daha büyük yararlar ve gerçek dostluklar kuracak... Gelin, o günün gerçekleşmesi için ‘dergi yöneticilerine’ mail ve facebook yoluyla ‘iradeli bir baskı yapalım’... Ben bayrağı tutarım! Söz...

marketing europe & anatolia / 15


Köşe Argün Albayrak / argun@uckisiler.com

(transformatör)

Affınıza Sığınarak İkinci Bölüm...

Son günlerde sıkça ve amma sığca sözü geçen şu ‘algı yönetimi’ mevzundan bahsetmek istiyorum. Niyet ahkam kesmek değil. Öğrenmek ve onu sindire sindire hayatıma katmak konusunda idealistim ve burada da onları paylaşmak istiyorum. Çünkü o mevzuu sığ bir reklam bla blası değil’... Algı yönetimi, bir toplumun içinde önce ‘bireyin’ – yani senin benim psikolojik yol haritalarımızla içiçe... Değerli bir kaç dakikanızı ayırısanız, bize bizi anlatmak istiyorum. Konuya sağlam bir giriş yapmak için; kısa bir tanımlama yapacağım. Onun adı: DEPRESYON ! Ama çoğumuz bunun tıbii alanda ‘ne anlama geldiğini’ bilmez. Depresyon; ‘İNSANIN KARAR VEREBİLME YETİSİNİ KAYBETMESİ’ anlamına geliyor... İşte cevap da burada saklı: Ne oluyor da – biz bu yetiyi kaybediyoruz? Ne oluyor da – kararsızlıklar bizi biz olmayan bir yaşamın eşiğinde canbazlığa itiyor ? Kısaca şöyle: İnsanın yaradılışdan gelen ‘bir korunma mekanizması’ var ve o mekanizma bazı katmanlardan oluşuyor... 1.Katmanda-KORUNMA -ÖNYARGILAMA EYLEMİ var. 2.Katman ise: SOMUT YARGILAMAYIyani DÜŞÜNCEYİ tetikliyor. 3.Katman: İÇSELLEŞTİRMEKABUL ETME aşaması – yani son aşama ! İşte o aşamadan sonra ancak ‘BİRŞEY GERÇEKTEN ÖZÜMSENEBİLİYOR-MUTLU EDİYOR-RUHEN MOTİVE EDİYOR VE ENERJİ AÇIĞA ÇIKARIYOR ! DERLER YA; BİR CAHİLLE TARTIŞMAYIN, İLLA YENİLİRSİNİZ’ DİYE... İşte o neden burada saklı: Çünkü cehalet-sosyal yaşam dinamizmi içinde – bu katmanlara sahip değildir. Yaşamı son derece belirgin-kısa bir rotaya sahiptir ve birey bu

16 / marketing europe & anatolia

belirgin döngü içinde kalakalmıştır.(Bunun ‘para ile ilgili olanları’ kendine zengin der) Peki şimdi sizlere sormak isterim. İçselleştirdiğiniz ve hayatınızı-duygularınızı idame ettiren kaç ‘yaşam fonksiyonunuz’ var ? Bu ülkede çok az insan buna akıllı uslu cevaplar verebilir... Çünkü o insanlar ‘bu psiko-sosyal katmanlarıyla’yaşarlar ve korkmadan savaşabilir, yorumlayabilir, üretebilir ve empati düzeyini yukarıya taşıyabilir. Bu ülkede; karşılaştığımız o kadar farklı ve temeli unutturulmuş çap ve markalarda insanlar, klanlar, dinler, eğriler ve doğrular var ki,bu kültürel sosyolojik kodlar – terazilerinde 20 tane ayrı kefe olan bizim gibi ülkelerde: insanların ‘algı trafiğini’ dağmadağınık etmek konusunda – sık değişkenli-on bilinmeyenli gündemler denklemi vasıtasıyla ‘uyuşturma’ yoluna giderler... ABD halkları, işte böyle bir stratejinin OBEZ Kurbanıdır... Eğer dergi yöneticilerimiz izin verirlerse – bu konuyla ilgili bazı seminerlerimde kullandığımslaytlardan birkaçını sizlerle paylaşacağım... Çok konuştum. Az yoruldum. Dere tepe dümdüz gittim yine... Ama sizi temin ederim; tüm gerçekler ancak ‘GERÇEK VASIFLI BİREYLER’ sayesinde – toplumsallaşır, sosyalleşir ve can bulur... Gerçek sevdaları gömdüğümüz yerleri eşelemeye devam... Ya mezarım olur, ya da mutluluğum. Çünkü yaşamım bana zorla birşeyi öğretti: Mutluluğa giden yol, kızgın şer taşlarıyla döşelidir ve ayağımız da çıplaktır ! Sizi seviyorum !


Alg覺 Semineri - Arg羹n Albayrak

marketing europe & anatolia /17


Alg覺 Semineri - Arg羹n Albayrak

18 / marketing europe & anatolia


Alg覺 Semineri - Arg羹n Albayrak

marketing europe & anatolia / 19


Alg覺 Semineri - Arg羹n Albayrak

20 / marketing europe & anatolia


Alg覺 Semineri - Arg羹n Albayrak

marketing europe & anatolia / 21


Hizmet stan


Röportaj

ndartları önemli... BG İletişim Barika Göncü Müşteri beklentilerini, bire bir geri bildirimlerden, kendi iç görülerimizden ve sektörel trendlerden yola çıkarak okuyabiliyoruz. Bu çerçevede öncelikli beklentinin, çalışılan sektöre, makro çevreye, ülke ve dünya gündemine ve paydaş beklentilerine yönelik bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Türkiye’deki iletişim hizmetleri ajansı anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle, Türkiye’de belirli standartlara sahip iletişim danışmanlığı ajansları tarafından sunulan hizmetlerin, uluslararası standartlarda hizmet verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Elbette bu belirli standartların neler olduğu önemli. Bildiğiniz gibi, iletişim danışmanlığı sektörünün temsilcisi İDA’ya (İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği)üye olan ajanslar, her iki yılda bir yenilenmek kaydıyla, bağımsız bir hizmet standardı denetiminden geçiyorlar ve bu denetim sonucu CMS sertifikası alıyorlar. CMS, yani Consultancy Management Standard, bu sertifikaya sahip olan ajansların uluslararası standartlarda iletişim danışmanlığı hizmeti sunduğunu kanıtlıyor. Bu standardın önemli sonuçlarından biri, elbette insan kaynağına yapılan yatırım. Öte yandan, sektörün geneline baktığımızda, insan kaynakları da dahil olmak üzere iş süreçlerinin yapılandırılmasına yeterli yatırımı yapmayan çok sayıda

irili ufaklı ajans yapısı olduğunu tespit edebiliriz. Yüksek standartta hizmet sunmaya yönelik yatırımlara gerekli kaynağı ayırmayan bu yapıların sundukları hizmetin içeriği ve kalitesinde sorunlar yaşanabiliyor. - Müşteriler, iletişim hizmetleri ajanslarından neler bekliyor? Müşterilerin iletişim ajanslarından beklentilerini tespit etmeye yönelik araştırmalara ülkemizde ne yazık ki gerekli yatırım yapılamıyor. Müşteri beklentilerini, bire bir geri bildirimlerden, kendi iç görülerimizden ve sektörel trendlerden yola çıkarak okuyabiliyoruz. Bu çerçevede öncelikli beklentinin, çalışılan sektöre, makro çevreye, ülke ve dünya gündemine ve paydaş beklentilerine yönelik bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. İletişim danışmanlığında kıymetli olan da bu. Söz konusu bakış açısı, kurumların iş hedeflerine katkı sağlayacak iletişim stratejilerinin kurgulanması için de gerekli ve bunun da önemli bir beklenti olduğunu gözlemliyoruz. Yine böylesi marketing europe & anatolia / 23


Röportaj

bir bakış açısı, iletişim ajansının oluşturması gereken farklı içeriklerin kalitesini de yükseltmektedir. Bunun dışındaki beklentiler biraz daha tekniktir; iyi zaman planlaması, takipçilik, iyi raporlama, vb.. - Ajansınızı diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir? BG İletişim sektörde 15 yılını tamamlamış bir iletişim danışmanlığı ajansı, aynı zamanda İDA’nın kurucu üyelerinden biri ve CMS sertifikasyonuna sahip. CMS sertifikasyonu ile belgelenen hizmet kalitesi ve standartları dışında, BG’nin öne çıkan özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: uluslararası kurumların Türkiye operasyonlarına hizmet konusunda uzmanlık, hassas ve kritik sektörlerde iletişim deneyimi ve uzun süreli iş ortaklıkları. - Yabancı şirket ortaklı iletişim hiz24 / marketing europe & anatolia

İletişim hizmeti alma geleneğini oluşturmuş ciddi kurumlar, aldıkları iletişim hizmetini doğru algılayabiliyorlar; bu yönde de ajanslarına düzenli geri bildirim sağlıyorlar.

metleri ajanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ajansları değerlendirirken bence önemli olan, sundukları hizmetin kalitesi ve standardıdır. Dolayısıyla, bir ajansın yabancı ortaklı olup olmaması tek başına belirleyici bir faktör değil. - İletişim hizmetlerinin müşterileriniz tarafından doğru algılandığını düşünüyor musunuz? İletişim hizmeti alma geleneğini oluşturmuş ciddi kurumlar, aldıkları iletişim hizmetini doğru algılayabiliyorlar; bu yönde de ajanslarına düzenli geri bildirim sağlıyorlar. Öte yandan, böyle bir geleneği olmayan, yani iletişim hizmetinden beklentisini doğru bir şekilde tarif edemeyen kurumlar, doğal olarak dışarıdan satın aldıkları iletişim hizmetini de doğru kriterlere göre değerlendiremiyorlar.


Röportaj - İnsan kaynaklarındaki eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? Sektörümüz, geçmişe kıyasla bugün iletişim fakültelerinin halkla ilişkiler programlarından daha fazla sayıda istihdam yapıyor. Biz de öncelikle bu alanda eğitim görmüş gençlere bakıyoruz. Tabi eğitim tek başına yeterli değil, daha önce sözünü ettiğim bakış açısına sahip mi, ya da bu yönde bir potansiyel taşıyor mu, en önemli istihdam kriterimiz bu oluyor. - Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? İletişim fakültelerinin sayısının artması ve müfredatların sektörel beklentiler ile giderek daha fazla uyumlaştırılması sonucunda, bu alanda bir iyileşme sürecinde olduğumuzu düşünüyorum. Daha önceki yıllarda, iletişim danış-

Biz de öncelikle bu alanda eğitim görmüş gençlere bakıyoruz. Tabi eğitim tek başına yeterli değil, daha önce sözünü ettiğim bakış açısına sahip mi, ya da bu yönde bir potansiyel taşıyor mu, en önemli istihdam kriterimiz bu oluyor.

manlığı sektörü olarak, halkla ilişkiler lisans programlarından çok, uluslararası ilişkiler, ekonomi, sosyoloji gibi lisans programlarının mezunlarını istihdam ediyorduk. Bugün ise, halkla ilişkiler programlarından, hem ajanslara hem de kurumların kurumsal iletişim bölümlerine daha fazla mezun yerleşiyor. Elbette bu alanda daha yapılacaklar var. İletişim ajanslarının, kurumsal iletişimcilerin ve akademisyenlerin buluştuğu ortak platformlar yaratılmalı ve halkla ilişkiler programlarının müfredatları değişen ve farklılaşan beklentiler yönünde sürekli yenileştirilmeli. - Çalışma hayatınızda yaşadığınız en ilginç olay nedir? :) - Sizin eklemek isteğiniz bir şey var mı? Teşekkürler.

marketing europe & anatolia / 25



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

( kelebeğin fırtınası)

Efes enfes de, ah şu esintiler olmasa... Merhaba Geçen sayı yayınlanan köşe yazımdan sonra eşim, dostum, ailem ve arkadaşlarımdan çok beğeni aldım. Tanıdık, tanımadık bir sürü yerden tebrik mailleri geldi. Çok mutlu oldum. Yok çok mutlu değil, çoooooook mutlu oldum :) Tebriklerle beraber bu sayı için bir sürü öneri de geldi. Şunu da yazsana, bunu da anlatsana diye. Geçen sayıdaki banka reklamları eleştirilerim çevremde çok yankı buldu. Kimse çıkıp bunları söylemiyordu ne iyi yapmışsın dediler. Anladım ki herkesin zapladığını zannettiğimiz reklam kuşakları aslında izleniyor. Herkes izleyip kendi içinde bir sürü yorum yapıyor. Bunları duyduktan sonra ben de " e iyi madem, devam edelim öyleyse" dedim. Beğendiğim işleri alkışlamaya, eksik bulduklarımı paylaşmaya devam ediyorum. Anadolu Efes'in yeni tanıtım filmi Şubat sonunda sosyal medyaya bomba gibi düştü. Anadolu Efes basketbol oyuncuları klasik müzik konseri izlemeye gittiklerini zannederken, gizli kamera çekimleriyle yeni reklam filminin oyuncuları olmuşlar. Film muhteşem olmuş. Kurgusu, coşkusu, heyecanı hepsi 100 puan. İzlerken keşke ben de orada olsaydım dedim. Nerdeyse ağlayacaktım. Abartmıyorum o kadar etkilendim. Ama sadece ben değil binlerce kişi etkilendi. Öyle ki Facebook ve Twitter'da hızla yayıldı, akşam ana haber bültenlerinin hepsinde haber oldu. Bütün gün paylaştık, güldük, eğlendik, heyecanlandık sonra gece oldu uyuduk. Ama bu işin bir de sabahı vardı. Uyandık, bir de ne görelim, sosyal medya "işte o reklamın orijinali", "işte burdan araklamışlar", "meğer çalıntıymış" başlıklarıyla dolup taşıyor. Orijinal reklamların linkleri ardı ardına paylaşılıyor. Diğer bira markaları Carlsberg ve Heineken daha önce benzer reklamlar yapmışlar. Konsept aynı, diğerlerinde de klasik müzik konserine gideceklerini zanneden seçilmiş insanlar, konsere gittiklerinde bambaşka bir şeyle karşılaşıyorlar. Bunları izleyince haliyle içimizde bir burukluk oldu. Çok yaratıcı bir senaryo, harika bir fikir diye birbirimizle paylaşırken, meğer "bira satıyorsan bu filmden bir tane de sen çek" durumu varmış. Sonuç olarak; internet sayesinde dünya artık koca bir köy, bir kaç dakikalık aramayla pek çok bilgiye ulaşmak mümkün. Hele bir de konu reklamsa, saklamak çok zor. Hal böyle olunca da hızla yayılan beğeni, aynı hızla yerle bir edilebiliyor. Neyse biz yine de moralimizi bozmayalım. Esinlenme, araklama, kopyalama siz ne diyorsanız diyin, bence bizimkilerin yaptığı hepsinden şahane olmuş. Fikir başkasının olsa da uyarlama, uygulama dört dörtlük. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Başlıyorum keyifle söylemeye: Kimseyi görmedim beeenn senden daha güzeeeelll

Kimseyi tanımadım ben, senden daha özel Kimselere de bakmadım, aklımdan geçeeeenn Kimseyi tanımadım beeeen, senden daha güzeeell Güzel derken güzel gözlü solistimizin olduğu reklam filmi geldi aklıma. Kaşmir Halı reklamını izlediniz mi? Ya da şöyle mi sormalıyım acaba reklam kuşağındaSibel Can klibini gördünüz mü? Hani şu reklama konu olması gereken, asıl başrol oyuncusu "halı" nın 2-3 saniye hayal meyal göründüğü film. Yanılmıyorsam şarkının sözlerinde Kaşmir Halı'dan bahsediyor biraz, ama kaç kez izledim tek kelimesini hatırlamıyorum. Sevgililer Günü sayesine şubat ayında ekranlarımız pırlantı ışıltılarıyla parladı. Sizin de dikkatinizi çekti mi acaba, bütün markalar artı hediye veriyor. Bilmem ne kadarlık alışverişinize bu pırlanta kolye ya da bu bilezik hediye falan. Şunu anlamıyorum adam pırlanta yüzüğü karısına, bonus olarak verilen bileziği de sevgilisine mi hediye edecek? Ya da artık sevgililer çok arsız oldu da bir kolye bana yetmez bunun ikincisi nerde mi demeye başladı. Nedir bu pizza alır gibi bir alana bir bedava durumu. Valla anlaşılır gibi değil. Muhtemelen bu derginin yayına girdiği sırada 8 Mart dünya Kadınlar günü nedeniyle bir pırlanta akımı daha olur, olmadı Mayıs'ta Anneler Günü var. Bakalım 1+1 ler devam edecek mi? Veee favorim, çikolata reklamları... Sonunda çikolatanın hedef kitlesinin kadınlar olduğunu keşfedebildik. Çikolata yerken mmm mmm diye ayılıp bayılan güzel kadın görüntülerinin, izleyen kadınlara cazip geldiğini hiç düşünmedim zaten. Çikolata hangi yaşta olursak olalım biz kadınlar için sihirli bir mutluluk ilacı. Bu mutluluğu taçlandıran da Şölen çikolatanın Biskolata'sı oldu. Yakışıklı, romantik, havalı erkekler kadınları mutlu etmek için uğraşıyor. Biskolata'nın açtığı yoldan Eti ilerlemeye devam ediyor. Eti'nin Nejat İşler'li yeni reklam filmini çok başarılı buldum. Oyunculuk zaten mükemmel. Şiir tadında, romantik, etkileyici. Özellikle metin yazarını kutluyorum, alkışlıyorum. "Hiçbir şey mutlu olduğun andaki kadar iyi hissettimez beni" Daha ne desin adam sana :) Ver bana bir Eti çikolata :)

Not: Bu sayıdaki yazım Ailemize yeni katılan küçük prensim "Ömer" ve başka bir dünyaya uğurladığımız "maalle" arkadaşım, altın kalpli dostum sevgili "Bülent" için...

marketing europe & anatolia / 27


Reklam Dünyası

Bir Kış Gününde Meraklı Bir Boz Ayı... Samsung’un yeni Ecobubble Çamaşır Makinesinin tanıtımı için hazırlanan reklam filminin çekim platosuna vahşi bir Boz ayının ziyaretiyle gelişen olayların anlatıldığı video, yeni ecobubble çamaşır makinesinin soğuk şartlarda dahi sağladığı üstün yıkama performansına, benzersiz köpük teknolojisine ve çamaşırlarda sağladığı üstün beyazlığa dikkat çekiyor. . Çekimleri Kanada’da üç iş gününde gerçekleştirilen viral videonun yapımcılığını The Viral Factory Film Ekibi üstleniyor. Filmin yönetmeni James Rouse. Filmin hikayesi ile ilgili bilgi veren Viral Factory Kreatif Direktörü Ed Robinson, senaryoyu tasarlarken ürünün hikayesini izleyiciye eğlenceli bir dille anlatmayı amaçladıklarını belirterek, Samsung ecobubble çamaşır makinesininin soğuk derecelerde dahi beklenmeyecek bir performansta çalıştığına dikkat çekmek amacıyla dondurucu tundra ormanlarını ve ayı postu fikrini kullandıklarını belirtti. Kanada Boz Ayısı Barney’nin performansı çekimler süresince tüm ekibi çok eğlendirdi. Samsung’un viral videosunu izlemek için; http://www.youtube.com/watch?v=_GhO9fud13I

Murat Boz Bu Yıl Da Yedigün İçecek...

Her yıl gündemdeki en popüler sanatçıyı marka yüzü yapan Yedigün, 2012 yılındaki başarılı işbirliğinin ardından bu yıl da Murat Boz ile devam etme kararı aldı. 28 / marketing europe & anatolia

Meyveli gazlı içecek pazarına sunduğu yenilikçi ürünleriyle bilinen Yedigün, Murat Boz ile geçirilen başarılı bir yılın ardından 2013 yılı için de popüler sanatçıyla devam etme kararı aldı. Markanın bu yılki kararında bağımsız tüketici araştırma şirketleri tarafından yapılan araştırmalarda ortaya çıkan Yedigün ve Murat Boz markalarının performansı ve uyumu oldu. Her adımı geniş kitlelerce yakından takip edilen ünlü şarkıcının, Yedigün’le yıl içinde birden fazla sayıda reklam filmi çekmesi, daha önceki işbirliklerinden çok farklı ve sürpriz projelere imza atması bekleniyor. Murat Boz yılın ilk çalışması olan “Yedigün Meyve Bahçesi” kampanyası için geçtiğimiz günlerde ünlü fotoğraf sanatçısı Nihat Odabaşı’na poz verdi. Yedigün’ün Yüzleri Yıldızlar Geçidi Gibi… Daha önce Serdar Ortaç, Hadise, Kıvanç Tatlıtuğ gibi Türkiye’nin en başarılı ve en popüler isimleri ile anlaşarak büyük ses getiren çalışmalara imza atan Yedigün, yakışıklı şarkıcı Murat Boz ile üçüncü kez anlaşarak bu yıl ses getirecek yeni bir kampanyaya daha imza atacak.


Reklam Dünyası

Aslan Avda... Nike, Aslanlara destek çağrısı yapıyor, 25 milyon Galatasaraylı sosyal ağlarda buluşuyor. Kulüpler bazında Avrupa’nın en büyük futbol organizasyonun play-off maçları başlarken Nike ve Galatasaray, taraftarların takımın savaşçı ruhunu ateşlemesini sağlayacak bir dijital kampanya başlattı. Kulübün geleneksel simgesi olan şanlı aslan, 25 milyon Galatasaray taraftarını sosyal ağlarda bir araya getirmeyi amaçlayan kampanya için esin kaynağı oldu. Kampanyanın yaratıcı merkezinde, oyuncuların portrelerinin kükreyen aslanla ve “ASLAN AVDA” sözüyle bütünleştiği bir görsel bulunuyor. Galatasaray taraftarları bütün dünyada tutkuları ve stadyumlarda “en yüksek ses” rekoruyla kendisini ortaya koyan destekleriyle tanınırlar. Şimdi Nike, taraftarları, bu rekoru sosyal medyaya taşımaya ve kampanya görselleri ve #ASLANAVDA hashtag’iyle Facebook ve Twitter’ı sarı-kırmızıya boyamaya davet ediyor. Bu destek, takımı Çarşamba akşamı Türk Telekom Arena’da aslan yüreğini sahaya koyması için ateşleyecek.

Kérastase’ın Yeni Stil İkonu Kate Moss... Kérastase, dünyanın en tanınmış moda ikonu Kate Moss’u yeni stil yüzü olarak anlaştı. Kadınlara ilham veren Kate Moss saçlarındaki natürel görünümünün perde arkasındaki kahramanı için kamera karşısına geçti. Kérastase yeni yüzü Kate Moss ile, kişiselleştirilmiş lüks bakımın kapılarını doğal ama etkileyici görünmeyi seven kadınlar için aralayacak. Çok konuşulan özgür dalgalarını, doğal ve göz alıcı buklelerini yıllardır vazgeçemediği Kérastase teknolojisine borçlu olan Moss ilk kez lüks bir saç bakım markasını temsil edecek.

marketing europe & anatolia / 29



Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Mollalar ve femenler... Yasal ya da etik olmayan bir şeyin kampanyasını yapmak için doğruları söyleyip yanlışı olumlama ya da alt metne yanlış mesajı yerleştirme gerekir ki, bu aslında özgüveni tavan yapmış metin yazarının çok azının hakim olduğu bir konudur. Aslında şu günlerde bu konuda akademik bir çalışmaya temel olabilecek çok canlı iki örnek kampanya yürütülüyor. Birinci kampanya hepimizin, hatta tüm dünyanın bildiği femenler. Şu anda bu satırları okuyan kişinin "ne alakası var onlar çok haklı nedenler için eylem yapan aktivist bir grup" dediğini duyar gibiyim. Bu da insanların algısındaki olumluya yorma eğiliminin yönetimiyle ilgili ki bu başlı başına başka bir yazının konusu olabilir. Femenler çok güzel kızlardan oluşan Ukrayna kökenli bir aktivist grup. Eylemlerinin konuları değişmekle birlikte temel olarak gerçekleştirilme şekli aynı. Bedenlerinin çeşitli bölgelerini açıp bağırarak ve fiziksel direnç göstererek ilgi toplama temelinde yapılandırılan bir eylem sitilleri var. Kampanya ilk başladığında "kürk giymeyin" gibi son derece doğru bir sloganla ortaya çıkmıştı. Ancak asıl amaç kürk giyilmesini önlemek miydi, yoksa Ukraynalı kızların çıplak görüntülerine tüm dünya basınının ilgisini toplayarak bir marka oluşturma çabasının ilk adımı mı?

olmayı tamamladıktan sonra kontrolden çıkacak. Dünya çapında bir fenomen olarak gerçek bir aktivist harekete dönüşecek. Ama bu arada seks mafyası illegal faaliyetlerinin kampanyasında bir başarı daha kazanmış olacak. İkinci kampanya demokratikleşme yolundaki bir ülkeyi teokratik faşizme taşıma kampanyası. Ben yazmasam da herkes hangi ülkeden ve kampanyadan bahsettiğimi anladı sanırım. Faşist diktatörlükler toplumsal yozlaşmalardan beslenir ve bu yozlaşmaya karşın ahlaki kuralları yücelterek kendilerini güçlendirirler. Yani senin televizyonun yayıncılık sorumluluğu ve ticari çıkar dengesinde kantarın topuzunu kaçırırsa "bakın bunlar ne rezil bir durumdalar biz buna bir düzen getiriyoruz" diyen birileri bulunur. Gençleri alkolden koruyalım. Bakın ben sizin sağlığınızı düşünüyorum beyaz ekmek yemeyin. Üç beyazdan uzak durun. Vah vah ne kadar üzülüyorum yavrucaklara kürtaj cinayettir gibi vicdana, ahlaki kaygılara ve sağduyuya hitab eden mesajlar aslında faşizmin ayak seslerinden başka birşey değildir. Son günlerde genel afla ilgili çıkan dedikodulara ilgili liderin "makdulün yakınlarından başkasının af kararı veremeyeceği" açıklaması da adalettin yerine gelmesinde vicdani bir gerekçe olarak algılanabilecek

Bir süre sonra daha direk mesajlar gelmeye başladı "Ukrayna'ya seks için gelmeyin". Bu da son derece doğru bir slogandı. Ama Ukrayna'ya seks için gelmeyin demek aslında alt metninde Ukrayna seks için gelinecek bir ülkedir anlamına da gelmiyor muydu? Ters psikoloji, alt metinler ve mesajı ileten kişilerin aslında direk seksi düşünmemizi kolaylaştıracak fiziksel durumları kampanyanın başarısını şansa bırakmayacak kadar akıllıca tasarlanmış. Üstelik çok masum bir maskeyle ve biri bu gerçekleri dile getirdiğinda "hayır onlar öyle değiller" dedirtecek bir algı yönetimiyle. Femenler amacına hizmet ettikten, Ukrayna'yı seks konusunda bir markaya dönüştürme hedefinin ayaklarından biri

masum bir ifadeden ziyade teokratik bir kuralın siyasete adaptasyonundan başka birşey değildir. Bu tür ahlak ve doğruluk yanlısı kaygıları dile getiren mesajlar iyi niyetli görünümünün ardında tarihteki tüm faşist yönetimlerin geliş dayanaklarını oluşturmuştur. Bu iki kampanya ayrı ayrı ve detaylarıyla ele alınacak olursa ikisinden de birer doktora tezi çıkarılabilir. Bana sorarsanız son yılların en başarılı iki kampanyasıdır. Üstelik ağızlar suyla doluyken gerçekleştirilen iki kampanya. Ben birinciliği hangisi hak ediyor ona karar veremedim. Birincinin tespitinde sizin görüşlerinizi de bekliyor, her iki kampanyanın da hedefine ulaşamamasını temenni ediyorum. marketing europe & anatolia / 31



Kampanyalar

Biscolata Choco Chips mi?...

Çikolatanın en ince hali Biscolata Choco Chips’in reklam filmi seyirci ile buluştu. Biscolata erkeği, bu kez kadınları sadece dış görüntüsü ile değil bilinmeyen yönleri ile de etkilemeyi başarıyor. Biscolata sıra dışı ürünü Choco Chips’in yeni reklam filmiyle sadece dış görünüş değil erkeklerin diğer özelliklerine de önem veren kadınların gönlünü fethedecek. Yeni reklam filmi, Biscolata erkeğinin fiziğinin yanı sıra derinlerine inerek onun bilinmeyen yönlerini ön plana çıkarıyor. Ürünün görüntüsü kadar reklam filmi de farklı bir hava yansıtıyor. Biscolata erkeğinin reklam filminin sonundaki Biscolata Choco Chips ikramı, incelikten hoşlanan kadınları etkisi altına alıyor. Yaratıcı ajansı BBDO olan reklam filminin prodüksiyon ajansı ise Dijital Sanatlar. Yönetmenliğini ise Can Ulkay’ın yaptığı reklam filmi, ilk kez Türkiye’de çekilen Biscolata reklam filmi olma özelliğini taşıyor. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Şölen Reklamveren Temsilcisi: Hayat K. Turaman, Didem Evgülü Reklam Ajansı: Proximity istanbul Yaratıcı ekip: Cem Öztürk, Ali Burak Erkan, Zeynep Yalçın-

kaya, Aylin Çelik Müşteri Grubu: Selen Öngör, Aylin Tüzüner Stratejik Planlama: Mehmet Aksu Ajans Prodüksiyon: Umut Tangör Medya Ajansı: Speed Medya Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar Yönetmen: Can Ulkay Müzik: Mehmet Can Erdoğan

marketing europe & anatolia / 33


Kampanyalar

Fasülye, robotik kadına karşı...

Fasülye faturasız hatlarda, yüklenen TL bilgisini vermek ama- Müzik: Emre Irmak / Universal cıyla ses kaydı yapan dublaj sanatçısı kadının stüdyosunu Medya Ajansı: People basıyor. İsyan bayrağını çeken Fasülye, dublaj sanatçısına Kullanılan Mecralar: TV, Outdoor, Digital, POP TL yüklemekten helak olduğunu, her dakika onun robotik tonlamasını duyduğunu belirtiyor. Kadın, Fasülye’yi sakinleştirmek adına Avea’nın yeni faturalı Kontrolü S.E.Ç. tarifelerini anlatıyor. Hatta kendisinin de bu avantajlı tarifelere geçtiğini belirtiyor. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Avea Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Ali Erkmen, Doğu Göçük Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ekin Kutevu, Zeynep Kahvecioğlu Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik, Nisan Danışman Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Alev Cihan Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Uygar Kutlu Post Prodüksiyon: Sinefekt

Carte d’Or’dan Kazandibi... Carte d’Or Geleneksel Lezzetler serisinin ilk reklam filmiyle ekranlarda. Yönetmenliğini Metin Arolat’ın üstlendiği ve başrolünde Sinemis Candemir’in yer aldığı reklam filminde, Geleneksel Lezzetler serisinin Kazandibi çeşidi tanıtılıyor.

34 / marketing europe & anatolia

Reklam filmi, evde yapması zahmetli tariflerin kolaylıkla hazırlanabilmesini sağlayan Geleneksel Lezzetler serisinin pratikliğini vurgularken neşeli ve samimi çizgisiyle de dikkat çekiyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Unilever / Carte d’Or Toz Tatlılar Reklamveren Yetkilisi: Leyal Eskin, Sevcan Demirer Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Grup Kreatif Direktör: Kurtcebe Turgul Kreatif Direktör: Gökhan Erol Yaratıcı Grup: Ayşe Aydın, Timsal Ünsal, Cihan Eryılmaz, Mehmet Güney, Necmi Mutlu Müşteri İlişkileri Grubu: Elif Önen Sakin, İlker Şimşekalp, Ezgi Pedal, Nesrin Şamlı Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu Ajans produktorleri: Evrim Saraçoğlu, Nisan Turgul Yapım Şirketi: İnter Film Yönetmen: Metin Arolat Müzik: Özgür Buldum Medya Ajansı: Mindshare Kullanılan Mecralar: TV, internet


Kampanyalar

‘Hayat Güzeldir’... Liv HOSPITAL Ulus, ilk reklam filminde ‘Hayat Güzeldir’ dedi Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi tarafından hazırlanan reklam filminde, Liv HOSPITAL’ın çalışanları ve misafirlerinin hayatına getireceği güzellikleri Vega 4 grubunun duygusal şarkısı ‘Life is Beautiful – Hayat Güzeldir’ eşliğinde sunuyor. Yönetmenliğini Müfit Samık’ın yaptığı reklam filminin prodüksiyon çalışmasını ise Shortcut gerçekleştirdi. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Liv HOSPITAL Ulus Reklamveren Temsilcisi: Meri İstiroti Metin Yazarı: Kaan Ertüz, Nergiz Herdem Sanat Yönetmeni: Oya Karabal Rapayazdic, Şebnem Ersin Müşteri İlişkileri Direktörü: Ayşe Evin Stratejik Planlama: Yelda Aktuna, Arda Kuş Medya Planlama/Satınalma: Speed Medya Ajans Yapımcısı: Neslihan Ateş, Ferhat Duzlu Yönetmen: Müfit Samık Yapımevi: Shortcut Müzik: Vega 4 / “Life is beautiful”

Elidor, 5 kişiyi Cannes’e götürecek...

Elidor reklam filminde, Elidor’u geliştiren dünyanın en iyi saç bakım uzmanlarından Rita Hazan, Jamal Hammadi ve Thomas Taw da rol aldı. Tüketicinin beğenisi sayesinde en sevilen markalar sıralamasındaki birinciliğini üç yıldır koruyan Elidor, 5 şanslı Elidor tüketicisini Cannes Film Festivaline

götürecek. Detaylar facebook.com/ElidorTurkiye sayfasından takip edilebilecek. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Elidor Lovemark Reklamveren: Unilever / Elidor Reklamveren yetkilisi: Handem Çelenkler, Tarık Bayar, Bahadır Elezoğlu Reklam ajansı: Manajans/JWT Yaratıcı yönetmen: Sami Basut Yaratıcı grup: Tunçhan Kalkan, Erhan Başaran, Onur Ünal, Alper Başkan Müşteri ilişkileri grubu: Mehmet Numanoğlu, Ece Özyurt, Elif Dedetaş Stratejik planlama: Hakan Demir, Pamir Gündüz Ajans prodüktörü: Şafak Serter, Ahmet Bayık Yapım şirketi: Depo Film Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Gizem Doğruol, Başak Çavuş Kullanılan mecralar: TV, Radyo, Dijital, Outdoor, Gazete, Dergi

marketing europe & anatolia / 35


Kampanyalar

“Bir Bilmecem Var”... Hayatlarında ilk defa bir reklam filminde yer alan bu kişilerin jingle’daki bilmeceyi yanıtladıkları sıradaki doğal mutluluklarının görüntülendiği kampanya, televizyon, radyo, internet ve açık hava uygulamalarıyla tüketiciler ile buluşuyor. Pow Films Yapımevi’nden Burcu Matur’un yönettiği filmin yaratıcı ajansı ise Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi oldu. Reklam Filmi Künyesi Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar/ Saatchi & Saatchi Reklamveren: Eti Reklamveren Yetkilisi: Merve Erdebil, Ebru özgökalp Ürün: Eti Kurumsal Yaratıcı Ekip: Kerem Kanık, Cem Akar, Emre Gökdemir, Özgür Akpınar, Bora Adalı, Bora Uz, Onur Tumtaş, Oğuzhan Dilek Müşteri İlişkileri: Pınar Dülgerler, Nevra Akın Oktay, Özge Öncül, Buket Arca Stratejik Planlama: Viktor Kuzu, Arda Kuş Medya Planlama / Satınalma: Zenithmedia Ajans Yapımcısı: Neslihan Ateş Yapımevi: Pow Films Yönetmen: Burcu Matur

Çakaler bu kez “yufka yürekli”... Yönetmenliğini Mete Özok’un, prodüksiyonunu Film Park’ın üstlendiği bu eğlenceli kampanya Selahattin’in yeni maceralarıyla devam edecek. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: TEB Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Yaratıcı Ekip: İlhami Duman, Mustafa Gülsen, Pınar Ulus, Bilgin Aydın,Sanlı Kayabölen, Uluç Çağrı Kabataş Marka Ekibi: Aslı Ceren Aksak, Canan Ayvacı, Cihan Bilgör Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Maral Bezircioğlu Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Pelin Güneş, Gizem İnan Prodüksiyon Şirketi: Film Park Yönetmen: Mete Özok Post Prodüksiyon: Sinefekt TEB reklam kampanyasının yeni filminde, Olgun Şimşek’in Müzik: Emre Irmak canlandırdığı Selahattin Çakaler bu kez “yufka yürekli” bir Mecra: TV, basın, internet karakter olarak karşımıza çıkıyor.

36 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Şans, tercih ve doğru karar... Sarphan Finans Park’ın reklam filminde tüm dünyada bilinen ev oyunu monopoly taşıyıcı faktör olarak kullanıldığını ifade eden Sarp Group Yönetim Kurulu Başkanı Alaaddin Akar, monopoly oyununda olduğu gibi şansın tercih hakkı ile birleştiğinde doğru kararın verilebileceğini anlatmaya çalıştıklarını belirtti. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Sarp Group Reklamveren Temsilcisi: Arzu Güler Reklam Ajansı: Gravga Group Kreatif Direktör: Barış Varhoş Yaratıcı Ekip: Arda Gürerli Müşteri İlişkileri: Tuğçe Semercioğlu Prodüksiyon Şirketi: Gravga Production Prodüksiyon: Gökmen Bayraktar, Ebru Elbaş Yönetmen: Tarkan Özel Post Prodüksiyon: Cem Özel Müzik: Ali Altay Stil Danışmanı: Ahmet Cevdet Budak Kullanılan Mecralar: TV, Sinema

Mahallemizi mahalle yapan esnaftır... oluşturdu. Filme, Ahmet Gülhan sesiyle ve Jingle House, eski dizi müziklerini hatırlatan özel çalışması ile büyük katkıda bulundu. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Şekerbank Reklamveren Temsilcisi: Şekerbank Kurumsal İletişim Reklam Ajansı: Concept Kreatif Direktör: Kerem Özkut Yaratıcı Grup: Sedat Dündar, Umut Dizdar, Fulya Gülel, Fatih Yılmaz Stratejik Planlama Direktörü: İsmail Seval Stratejik Planlamacı: Necdet Emir Demirtaş Ajans Prodüktörü: Levent Köstepen Marka Grup Direktörü: Arda Görgün Marka Direktörü: Merve Eryelkovan Şekerbank’ın, Kapımız Esnafa Açık reklam filmi, Concept Marka Yöneticisi: Canan Karayılan, Dicle Aysülük Reklam Ajansı tarafından hazırlandı. Film ekibi, 8 gün bo- Medya Planlama: Universal McCann yunca Paris’ten Berlin’e Avrupa şehirlerinin farklı sokakların- Yönetmen: Eralp Vardar da, mahallelerinde bilinen sıcaklığı ve canlılığı aradı. Görüntü Yönetmeni: Özgür Eken İstanbul, Büyükada’da iki gün süren çekimlerde, film oyun- Müzik: Jingle House cularının büyük çoğunluğunu da Büyükada esnafı ve halkı Prodüksiyon Şirketi: Böcek Yapım

marketing europe & anatolia / 37


Kampanyalar

Serra’nın yeni reklam kampanyası... Serra’nın yeni reklam filmi için iki Fransız yönetmenle çalışıldı. Daha önce Beyonce, Claudia Schiffer ve Gong Li gibi isimlerle çalışmış Jean Bocheux ve ses ve görüntü efektleri, aksiyon gibi konularda uzman Eric Coignoux’un yönettiği film çekimleri iki gün sürdü. 280 metrekare seramiğin kullanıldığı çekimlerde patlama

efektleri için Mecha SFX adlı firma ile çalışıldı. Yurtdışında eğitim görmüş özel ekiplerle hazırlanan film için toplamda 50 kişi görev aldı. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren Yetkilileri: Ece Ceylan Baba, Duygu Birecikli, Zehra Sönmez Reklam Ajansı: Klan Yaratıcı Ekip: Cüneyt Tiryaki, Ahmet Sefer, Alper Bayram, Murat Karslıoğlu, Cenk Ertan, Alev Bozduman, Neslihan Aslan, Betül Saykan Digital Yaratıcı Ajans: Havas Engage İstanbul Digital Yaratıcı Ekip: Melahat Parlak, Sercan Başaran Müşteri İlişkileri: Gamze Gürkan Numanoğlu, Selen Varlık, Hazal Bideci Ajans Prodüktörü: Saime Akçura Prodüksiyon Şirketi: Dinamo İstanbul Müzik: Vivaldi: The Four Seasons / Summer / Mvt 3: Presto Yönetmen: Jean Bocheux - Eric Coignoux Medya satın alma ve planlama ajansı: OMD Medya satın alma ajansı müşteri ilişkileri: Erdem Erinç, Cihan Özbay, Murat Bilgin

Işınlama için geri sayım... TBWA\ISTANBUL tarafından IKEA için hazırlanan yeni çocuk odası reklam filmi yayında. Reklam filminde üç afacan çocuğun IKEA çocuk mobilyaları ve aksesuarlarıyla hazırladıkları hayali bir dünyadaki macerasını izliyoruz. Çocuklar ışınlama için gerekli tüm hazırlıkları tamamlarken, komik mimikleriyle dikkat çeken bebek ise olacaklardan habersiz, şaşkınlıkla oyunu izlemektedir. Reklam filminin yönetmenliğini Fatih Kızılgök gerçekleştirdi. Çekimlerin bir gün sürdüğü filmin prodüksiyonu Autonomy’ye ait. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: IKEA Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Yaratıcı Ekip: Volkan Karakaşoğlu, Ozan Can Bozkurt, Merve Gezer, Cihan Akköse, Tolga Ülkümen Marka Ekibi: Ayşe Şenünver Erdoğan, Melis İnceer, Nazlı Kaya Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik, Nisan Danışman

38 / marketing europe & anatolia

Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Alev Cihan Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Fatih Kızılgök Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Mert Tünay / Jingle Mingle Medya Ajansı: MEC Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Outdoor


Kampanyalar

Turkcell’lioğulları... Turkcell’lioğulları kampanyasının ilk iki reklam filmi için, 36.000 metrekarelik alanda 11 ayrı set kuruldu. Son teknoloji ekipmanlarla çekilen filmlerde 350 kişilik yardımcı oyuncu kadrosu ve 120 kişilik teknik ekip görev aldı.İki filmin çekimi 3 günde tamamlandı. Reklamlarda pek çok at, keçi ve kümes hayvanı da kullanıldı. Reklam Filmi Künyesi Reklamın Başlığı: Turkcell’lioğulları Reklamveren: Turkcell Reklamveren Temsilcisi: Alpay Alptekin, Ayşegül Şenalp, Melis Keşan, Selina Yannier, Oya Dedehayır Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi Yaratıcı Grup: Gökhan Atasoy, Latif Çetinkaya, Volkan Yanık, Aysu Erenuluğ, Özgür Onur, Oya Karabal Rapayazdic Marka İlişkileri: Özlem Ünlüçay, Aşkın Baş,

Yönetmen: Ömer Faruk Sorak Görüntü yönetmeni: Veli Kuzlu Post Prodüksiyon: ABT Müzik: Cahit Berkay – Jingle House Medya Ajansı: Mindshare Medya Planlamacı: Filiz Göktuğ, Seda Yurteri, Bora Erdinç Basman

Özlem Özdemir, Itır Erkan Prodüksiyon: Okan Cezayirli (Ajans), Asu Şipşak (Turkcell) Prodüksiyon Şirketi: Böcek Yapım Prodüktör: Oğuz Peri

MiniCik bir kampanya... Hürriyet Kampüs, tüm kampüslüleri MiniCik kampanyasıyla şehirli kuşlar için elele vermeye çağırıyor. Üçkişiler ajansı tarafından şekillendirilen kampanyanın viral filmi Eksantrik Prodüksiyon tarafından gerçekleştirildi. Önümüzdeki günlerde yayınlanmaya başlayacak film, vicdanlara MiniCik bir mesaj vererek kocaman bir ses getirmeyi hedefliyor. Viral Film Künyesi Kampanya başlığı:“MiniCik bir kampanya” Marka: Hürriyet Kampüs Reklam ajansı: Üçkişiler

Yaratıcı Yönetmen: Argun Albaryak Yapım şirketi: Eksantrik Prodüksiyon Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu Post Prodüksiyon: Eksantrik-Ekspress Kullanılacak Mecra: İnternet marketing europe & anatolia / 39


Kampanyalar

Bizim Mutfak Ezogelin Çorbası... Grey İstanbul’un hazırladığı kampanyanın reklam filmi yayında. Bu konuda televizyondaki sağlık programıyla da tanınan Doktor Gürkan Kubilay’ın uzmanlığından yararlanılıyor. Televizyonda kendi hazırladığı program formatında gördü-

ğümüz Doktor Kubilay, Bizim Mutfak çorbalarının üretim sürecini görmek için tesislere gidiyor.Burada Bizim Mutfak çorbalarında kullanılan malzemelerin, evlerde kullanılan doğal malzemelerin aynısını olduğunu görüyor ve çorbaların üretim sürecini detaylı olarak anlatıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Ülker/Bizim Mutfak Reklamveren Temsilcisi: Didem Doğan, Tuba Akyüz, Deniz Caner, Gaye Aygor, Oya Özcan Ajans: Grey İstanbul Kreatif Direktörler: Ergin Binyıldız, Engin Kafadar Kreatif Ekip: Damla Akçay, Ezgi Midillioğlu, Müşteri İlişkileri: Elifsu Serin, Tunç Alankaya, İpek Kardeşler Strateji: Kayansel Kaya, Aytuğ Ateş Prodüksiyon: Meltem Köse, Selim İpek, Ebru Uluçınar, Etel Gözcü Prodüksiyon Şirketi: Anima&Firstunit Yönetmen:Ayşe Ünal Müzik: Ömer Ahunbay Fotoğraf: Ali Özatalay

Sanki herkes anlaşmış gibi... Tivibu Ev’in Tekrar İzle özelliğinin anlatıldığı reklamda, dizisini heyecanla bekleyen bir annenin başına gelenler anlatılıyor. Tam dizinin başlama saatinde “sanki herkes anlaşmış gibi” annenin dizi keyfini bölüyor. Kapı çalıyor, papağan konuşuyor, çocuk ağlıyor, elektrikler kesiliyor... Hem de hepsi aynı anda! Hepsi anlaşmış gibi. Hepimizin başına gelen bir hayat gerçeğinden yola çıkan filmin yönetmen koltuğunda Uygar Kutlu otururken, yapımını Autonomy üstleniyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: TTNET / Tivibu Reklamveren Yetkilisi: Ahmet Yaman, Bilge Gönenç, Hande Us Badur Reklamveren Medya Planlama Ekibi: Şafak Cömertoğlu, Meltem Gülören, Sedat Kühlen, Gözde Topçuoğlu Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Yaratıcı Ekip: Zeynep Karakaşoğlu, Levent Yalgın, Erçin Sadıkoğlu Marka Ekibi: Esra Özkan, İpek Türkili, Başak Sarıoğlu Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik,

40 / marketing europe & anatolia

Nisan Danışman Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Pelin Güneş, Gizem İnan Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Uygar Kutlu Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Emre Irmak Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TVC, Basın, Radyo, Sinema, İnternet


Kampanyalar

Her şeyden habersiz... Tamamı gizli kamerayla çekilen filmde, Anadolu Efes oyuncuları bir klasik müzik konserine gittiklerini zannediyorlar. Salondaki izleyiciler ve orkestra yavaş yavaş yerlerini alırken, Anadolu Efesli basketbolcular da kendilerine yapılacak sürprizden habersiz koltuklarına oturuyorlar. Reklam filmi çekimleri Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde 15 gizli kamera kullanılarak gerçekleştirildi. Çekimlerde 540 kişilik figürasyon kullanıldı ve toplamda 750 kişi görev yaptı. Seyircilerin giydikleri Anadolu Efes formalarını gizlemek için ise cırt cırtlı özel kostümler hazırlandı. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Anadolu Efes Spor Kulübü Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar Yaratıcı Ekip: Volkan Karakaşoğlu, Zeynep Karakaşoğlu, Zeynep Orbay

Prodüksiyon Şirketi: Soda Film Prodüktör: Yalçın Kılıç Yönetmen: Gürkan Kurtkaya Post Produksiyon: 1000 Volt Medya Ajansı: Time Kullanılan Mecralar: Internet, sinema

TBWA Marka Ekibi: Ebru Eğilmez, Chris Direduryan, Bilge Ertem Stratejik Planlama Ekibi: Toygun Yılmazer, Tuğyan Çelik, Nisan Danışman Prodüksiyon Ekibi: Zeynep Gencebay, Ceyhun Sevil

Bana aşkın yemeğini yapabilir misin... “Hayatın Lezzeti” Lezita, “sevgilinin kalbine giden yol midesinden geçer” dedi ve Sevgililer Günü’nde sevdiklerine özel bir sürpriz yapmak isteyenleri Facebook yarışmasına davet etti. Yarışmacılar, Lezita’nın Sevgililer Günü’ne özel olarak aşkın simgesi kalp şeklinde ürettiği Lezita Kalpli Nugget’ları kullanarak aşkın yemeğini yaptı. Sınırlı sayıda üretilen Lezita Kalpli Nugget’lar, sadece Migros, Tansaş, 5M, Mjet mağazalarında, 9 - 28 Şubat 2013 tarihleri arasında ve 240 gramlık özel Pratik Şef paketinde 2,95 TL’ye satışa sunulacak. Ürünlerin üzerinde bulunan QR kodlar ise kullanıcıları “Lezita Sevgililer Günü” uygulamasının bilgisinin verildiği sayfaya yönlendirecek. Lezita Sevgilinin Kalbine Giden Yol Facebook Yarışması Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Lezita Reklamveren Yetkilisi: Mesut Ergül Dijital Ajans: İgoa Prodüktör: Ozan Coşkun Yaratıcı Yönetmen: Muzaffer Malkoç Sanat Yönetmeni: Onur Erdem JR Sanat Yönetmeni: Evren Özbozdağlı

Metin Yazarı: İrem Altuntaş Geliştirici Grup: Mustafa Artuç, Duran Akçaylıer Proje Yöneticisi: Seda Yürük Sosyal Medya Yöneticisi: Hakan Tozcan Sosyal Medya Uzmanı: Yasemin Erdem marketing europe & anatolia / 41


Minnacık ş


Gezi

şehir Bratislava... Geziyi planlarken Bratislava hiç hesapta yoktu aslında. Prag’ ın ara sokaklarını bile defalarca gezdikten sonra yapacak bir şey bulamayınca planımızda değişiklik yapıp tren biletimizi saat 09:00’ a aldık. Tabi vakit az olunca koştura koştura gittik.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban Geziyi planlarken Bratislava hiç hesapta yoktu aslında. Prag’ ın ara sokaklarını bile defalarca gezdikten sonra yapacak bir şey bulamayınca planımızda değişiklik yapıp tren biletimizi saat 09:00’ a aldık. Tabi vakit az olunca koştura koştura gittik. Trene binip de biletleri ve güzergahı kurcalayınca baktık ki saat 12:30 gibi tren Bratislava’ da olacak. Dedik ki öyleyse Bratislava’ da inelim akşam gideriz Budapeşte’ ye. Biletleri kontrol eden abiye sorduk, bu biletle Bratislava’ dan farklı saate trene binip Budapeşte’ ye gidebilir miyiz diye. Olur cevabını alınca da epey bir mutlu olduk. Bratislava hesapta olmadığı için gezilecek yerlere ve yapılacak şeylere çalışmadık tabii. Harita falan da yok. Mecburen acemice keşfedecektik.

güçlü izler bırakmış. Bratislava, bu kozmopolit ruhunu hâlâ muhafaza ediyor. Şehir çok sayıda festival ve ticari sergiye ev sahipliği yapıyor. Tren istasyonu eski yerleşim yerine (Old City) çok yakın. İstasyondan çıkıp dümdüz devam ettiğinizde Old City’ ye varıyorsunuz. Cadde bitip de meydana vardığınızsa sağınızda kocaman ve çok şık bir bina görüyorsunuz. Burası Grassalkovich Palace. Saray, 1760 yılında Maria Thresa’nın isteği üzerine Kont Anton Grassalkovich adına yapılmış. Uzun yıllar boyunca aristokrat etkinliklerin, konserlerin ve baloların düzenlediği saray, bugün Slovak Cumhuriyeti Başbakanlık Sarayı olarak kullanılıyor. Yürümeye devam ettiğimizde bir meydana vardık. Karşımıza tüm ihtişamı ile

Avusturya’nın başkenti Viyana’nın 50 km kadar doğusunda bulunan şehir Tuna Nehri kıyısında yer alıyor. Şehir hem Avusturya’ya hem de Macaristan’a sınır. Slovakya’ nın başkenti. Atalarımın yani Slavların yaşadığı yer. Slavlar 5. yüzyılda günümüzdeki Slovakya topraklarına yerleşmişler. Bratislava, parlamentosu, devlet binaları, üniversiteleri, müzeleri ve tiyatroları ile Slovakya’nın siyasi ekonomik ve kültürel merkezi konumunda. Slovaklar, Almanlar, Macarlar, Avusturyalılar, Çekler ve Yahudiler şehrin geçmişinde

Hrad Castle çıktı. Fakat çok yüksekte olduğu için tırmanmaya üşendik. Zaten Prag’ da kale gezmekten fenalık geldi :) Hımmm, şimdi düşündüm de bu cümle hiç hoş olmadı. Neticede Bratislava’ da tarihi yerleri gezmekten başka yapılacak pek bir şey yok böyle bir mevsimde. Neyse fazla gevezelik etmeye gerek yok. Bizim gözümüz kesmedi oraya tırmanmayı. Meydan üzerinde ve yakınlarında çok fazla kilise var. Mesela Trinity Kilisesi. Kilise,1529 yılında Osmanlı İmparatorluğunun kuşatmaları sırasında yıkılan marketing europe & anatolia / 43


Gezi

St. Michael Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş ve yapımı 10 yıl sürmüş. Tabii ki de biz içini gezmedik. Sonradan öğrendiğime göre içinde büyüleyici freskler varmış. Meydanda yürürken Old City tabelası görüp merdivenlerden aşağı indik sonradan öğrendiğime göre burası (St Michael’s Gate) St Michael Kapısıymış. Sokaklarda bir sürü kafe ve hediyelik eşya satan dükkanlar var. Hepsi de çok şirin. Kafeler minik minik ama hava soğuk olduğu için dışarıda hiç masaları yok. Yazın buralara cıvıl cıvıl olur muhtemelen. Old Town kafelerin, pubların, eski binaların, güzel sokakların olduğu çok hoş bir yer. Fakat sokaklar bomboş. Sanırım yağmur ve soğuktan dolayı böyle:) Bizim gibi çok fazla deli yok anlaşılan. Sokaklardaki bazı evler gerçekten çok eski, bir çoğu dökülüyor. Bir kaç tanesinde tadilat işlemi devam ediyor. Bazı sokaklardaki evler ise gerçekten muhteşem. Binaların renk renk kapıları var. Hele de üzerinde balık motifleri olanına bayıldım. Binalar, genelde Barok ve Rönesans tarzında yapılmış. Bazı sokaklarda yürüken insan kendini bir tiyatro sahne44 / marketing europe & anatolia

Binalar, genelde Barok ve Rönesans tarzında yapılmış. Bazı sokaklarda yürüken insan kendini bir tiyatro sahnesindeymiş gibi hissediyor.

sindeymiş gibi hissediyor. Sessiz sakin sokaklarda etrafa bakınarak yürürken yol bizi St. Martin’s Cathedral’ nin arka sokağına getirdi. Bratislava Kalesi’nin altında bulunan katedral, Macar krallarının ve kraliçelerinin taç giydirme törenlerinin yapıldığı, tarihi 14. yüzyıla uzanan bir yapı. St. Martin tacın üzerine konulması için bir haç yerine altın bir yastık kullanılmasını uygun görmüş. O günden sonra bu katedral, dini bir yapı olmanın dışında yeniliklere açık oluşunu da kanıtlamış. Katedralin etrafını da dolandıktan sonra behçesindeki merdivenlerden inerek Panska Caddesine çıktık. Yağmur altında usul usul yürüyerek Neo klasik tarzda yapılmış eski Slovak Ulusal Tiyatrosu’ na vardık. Slovakya Filarmoni Akademisi de yine bu meydanda yer alıyor. Minnacık şehir olmasına rağmen bir sürü tiyatro, opera ve konser salonu var. Çok imrendim doğrusu. Ben Anadolu yakasında oturuyorum. En sevdiğim etkinlik İstanbul film festivali. Kocaman semtte oturmamıza rağmen festival filmlerinin gösterildiği sinema yok. İKSV’ ciler duyun benim yakarışla-


Gezi

rımı:) Gerçi torent çıktıktan sonra festivallerin de tadı kalmadı. Herkes habire film indiriyor:) Eski günlerin tadı kalmadı. Eskiden bilet bulabilmek için Rexx önünde upuzun kuruklar olurdu. Film zamanıda alırdım Frigo dondurmamı keyifle izlerdim filmi. Fena dağıttım konuyu. Hemen geziye dönüyorum:) Bu sokakları da sırılsıklam bir şekilde tavaf ettikten sonra Hlavne Meydanına doğru yürümeye başladık. Yürürken sokaklarda bronzdan yapılmış ilginç insan fügürleri dikkatimizi çekti. Bu figürlerdebiri Cumil. Panská ve Sedlárska caddelerinin kesiştiği köşede yer alıyor. Dikkatsiz sürücüler yüzünden bir kaç kez kafası kopmuş ama yeniden yapmışlar. O yüzden de artık yanında bir uyarı levhası var. Biraz daha yüyürdükten sonra Hlavne Meydanına varıyoruz. Burada da Napolyon heykelivar. Bu iki heykelin de sembolik anlamları var. Cumil 1997 yılında Korzo’nun yani eski şehrin yeniden inşaasını anlatmak amaçlı olarak, Napolyon heykeli ise 1805 yılındaki istilayı hatırlatmak için

Yürürken sokaklarda bronzdan yapılmış ilginç insan fügürleri dikkatimizi çekti. Bu figürlerdebiri Cumil.

yapılmış. Bu meydanda Mozart ve Franz Liszt çocukluk zamanlarında ilk sahne gösterilerini yapmışlar. Macar Kraliyeti’nin ilk üniversitesi, Academia Istropolitana burada kurulmuş. Eski belediye binası ise, 500 yıl boyunca bu şehrin yönetildiği tarihi mekan. Hlavne Meydanı, arnavut kaldırımlarıyla döşenmiş, tüm eski şehir bölgesi araç trafiğine kapalı. O yüzden aheste aheste yürüyüp, tarihi binaları rahatlıkla inceleyerek dilediğiniz kadar fotoğraf çekebilirsiniz. Ezilme riski yok:) Meydanın ortasında ise 1572’de yapılmış Maximilian Çeşmesi var. Fakat bu kadar çok yağmur yağarken insanın gözü çeşme falan görmüyor. Meydanı çevreleyen renkli binalar, barok ve Rönesans etkileri taşıyor. Ben en çok Bratislava Şehir Müzesinin (Mestske Muzeum) binasını beğendim. Birçok yabancı konsolosluk da bu meydanda yer alıyor. Kısacası Bratislava’ nın kalbi burada atıyor. Yazın bu meydan çok kalabalık oluyordur muhtemelen. Çünkü bir sürü kafe var. Zaten dönünce internetten baktım yazın çekilen yerlere. Acayip kalabalık görünüyor meydan.

marketing europe & anatolia / 45


Gezi

Yağmur altında tüm bu sokakları ve meydanı gezdikten sonra hem yorulduk hem de acıktık. Meydanda (Hlavne Namestie) dolaşırken gözüme kestirdiğim Irish Pub’ a oturmaya karar verdik. Konsepti çok hoş olan bu pub’a girip montlamız bir nebze de olsa kurusun diye hemen sandalyelerin üzerine serdik. O zaman farkettim ki benim gömleğin kolları epey ıslanmış. Tabii o sırada umursamadığım bu durum bir süre sonraki bronşit, faranjit ve gripin zeminin hazırlıyormuş. Döndükten sonra bu gerçek kafaya dank edecekti. O sırada yemeğe odaklandığım için durumu çok da umursamadım. Çok yapraklı menüyü karıştırdıktan sonra ben tatlı ekşi soslu ızgara somon yemeğe karar verdim. Yanına da siyah bira. Bira da yemek de cok nefisti ve bu yorgunluğun üzerine çok iyi geldi. Mekanın sükuneti de ayrı bir güzel oldu. İçerinin loş ışığı, hafif müzik, sıcacık ortam, son derece keyif vericiydi. Yemeklerimizi yiyip biraz ısındıktan ve keyif de yaptıktan sonra baktık ki bizim trenin saati gelmiş. Yüklendik çantaları çıktık dışarı. O sırada hediyelik eşya 46 / marketing europe & anatolia

Demek ki insanlar hafta sonlarında ülkeler arası tren yolculuğu yapıyormuş. Çok şanslılar. Biz adım bile atamıyoruz shengen vizeleri yüzünden.

almak için bir mağazaya daldık. Mağaza o kadar hoş ki, gezerken nasil vakit geçti anlamadık. Bir de baktık trenin kalkmasına 15 dakika kalmış. Hemen kendimizi dışarı attık ve koşar adım çıktık caddeye. Taksi bakındık ama bulmak mümkün değil. Otobüse binelim dedik, otobüsü kaçırdık. Otostop çektik o da olmadı. Bari koşalım dedik. Sırtımızda çantalar koştur koştur tren garına vardık. Tabii ki de kaçırdık treni. Kaçırınca da soluğu danışmada aldık. 1,5 saat sonra başka bir tren olduğunu öğrendik. Koşup terlediğimize değmedi hiç.1,5 saat vakit geçirmek için fazla uzaklaşmayı göze alamadığımız için gardaki bir kafeye oturup kahve içtik. Tabii ben sırılsıklam giysilerle bir süre sonra üşümeye başladım. Kahveydi, sohbetti, muhabbetti derken 1,5 saat geçti ve biz nihayet trene binebildik. Akşam saat geç olduğu için tren oldukça kalabalıktı. Demek ki insanlar hafta sonlarında ülkeler arası tren yolculuğu yapıyormuş. Çok şanslılar. Biz adım bile atamıyoruz shengen vizeleri yüzünden. Tüm günün yorgunluğu bastırmış olacak ki trende uyuya kalmışım. Uyandığımda Budapeşte’ ye varmıştık.



Sinema Ali Erdem Ekşioğlu

En iyi film...

Sinema Takviminde Bir Yıl Daha Kapandı Her takvimde yılbaşı farklı bir gündür. Miladi takvimde İsa’nın doğumundan 365 gün 6 saat sonra olan yıldönümü, Hicri takvimde hicretten 354 gün sonradır. Sinemaseverin takviminde ise yılbaşı Akademi Ödüllerinin dağıtıldığı gündür. Her yıl dağıtılan ödüllerle, gösterilen adaylarla iyi veya kötü anlamda tüm sinemaseverlerin tepkisini çeken Akademi bu yıl da 85. kez oyuncuların, yönetmenlerin, makyözlerin, ses sanatçılarının ve seyircilerin yüzüne bir gülümseme kondurmayı başardı.

( reklam arası sinema)

En İyi Uyarlama Senaryo: "Argo", Chris Terrio En İyi Özgün Senaryo: "Django Unchained", Quentin Tarantino En İyi Görsel Yönetmen: Claudio Miranda "Life of Pi" En İyi Belgesel: "Searching For Sugar Man", Malik Bendjelloul ve Simon Chinn En İyi Kurgu: "Argo", William Goldenberg Yabancı Dilde En İyi Film: "Amour" (Avusturya) En İyi Animasyon: "Brave", Mark Andrews ve Brenda Chapman En İyi Orjinal Müzik: "Life of Pi", Mychael Danna Bu yıl ödüllere müzik ve sesleriyle Skyfall, 12 adaylığı En İyi Orijinal Şarkı: "Skyfall", Adele Adkins ve Paul ama sadece 2 ödülüyle Lincoln, en iyi film ödülü ile Argo, Epworth beyaz saraydan çıkmaya üşenip görüntülü konuşma ile En İyi Yapım Tasarımı: "Lincoln" açıklama yapmasıyla Amerika’nın First Lady’si damgasını En İyi Kısa Animasyon: "Paperman", John Kahrs vurdu. En İyi Kısa Film: "Curfew", Shawn Christensen En İyi Kısa Metrajlı Belgesel: "Inocente", Sean Fine ve Ve işte bu yıl sinema tarihinde Akademi Ödülleri gibi Andrea Nix Fine onurlu bir sayfaya adını yazdıran isim ve filmler: En İyi Ses Kurgusu: "Skyfall", Per Hallberg, Karen Baker Landers ve "Zero Dark Thirty", Paul N.J. Ottosson En İyi Film: "Argo" En İyi Ses Miksajı: "Les Miserables", Andy Nelson, Mark En İyi Kadın Oyuncu: Jennifer Lawrence, "Silver Linings Paterson ve Simon Hayes Playbook" En İyi Kostüm Tasarımı: "Anna Karenina", Jacqueline En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day-Lewis, "Lincoln" Durran En İyi Yönetmen: Ang Lee, "Life of Pi" En İyi Makyaj ve Saç: Lisa Westcott ve Julie Dartnell, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Anne Hathaway, "Les "Les Miserables" Miserables" En İyi Görsel Efekt: "Life of Pi", Bill Westenhofer, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz, "Django Guillaume Rocheron, Erik-Jan De Boer ve Donald R. Unchained" Elliott.

48 / marketing europe & anatolia



Kültür - Sanat

Şehri Dinleyin... İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, yaptığı konuşmada, “Şehri Dinleyin” sloganıyla yayın hayatına başlayan radyonun İstanbul’un tercümanı olacağını söyledi. Sadece İstanbul temalı dijital yayın gerçekleştirecek radyonun kendisini çok heyecanlandırdığını belirten Vali Mutlu, “2011 yılının Şubat ayında faaliyetine başlayan İstanbul Ajansı, 2 yıldır şehrin haber ve bilgi kaynağı olmaya devam ediyor” dedi. 24 saat yayın yapacak olan radyonun, hava durumu, yol durumu, deniz ulaşımı başta olmak üzere İstanbul’un özel haberlerini canlı bağlantılarla dinleyicilerle paylaşacağını ifade eden Vali Mutlu, “Yaklaşık iki aydır test yayınlarını başarıyla tamamlayan radyomuza ayrıca gönlü geniş olan İstanbul Sevdalısı radyocu, televizyoncu, gazeteci ve sanatçı dostlarımızda haftada bir saat olmak üzere destek verecekler. Başta Kızılay, Yeşilay, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaİstanbul’la ilgili “anlık” habere anında ulaşabileceğiniz sı gibi kamu yararına çalışan STK’larımız radyomuzda Radyo İstanbul Ajansı, “Şehri Dinleyin” sloganıyla yayın projelerini, etkinliklerini, çalışmalarını dinleyici ile buluştuhayatına başladı. racaklar” diye konuştu.

Pahud İş Sanat’ta... Kendi kuşağının heyecan uyandıran müzisyenleri arasında gösterilen flüt virtüözü Emmanuel Pahud, Franz Liszt Oda Orkestrası ile İş Sanat’ta Pahud, İş Sanat’ta hem solist hem de Franz Liszt Oda Orkestrası’nın şefi olarak sahne alacak İş Sanat, flüt virtüözü Emmanuel Pahud ile Franz Liszt Oda Orkestrası’nı konuk ediyor. Başarılı çalışmaları nedeniyle The Guardian gazetesinin “yeni bir flüt ustasının doğacağının sinyallerini verdi” şeklinde bahsettiği Pahud İş Sanat’taki özel gecede hem orkestranın solisti hem de şefi olarak yer alıyor. Klasik müzik tutkunlarının unutulmayacak bir müzik şöleni yaşayacağı konser 6 Mart Çarşamba günü İş Sanat’ta gerçekleşecek.

50 / marketing europe & anatolia

Erdil Yaşaroğlu ile Yaratıcılık ve Kariyer Samsung´un ünlü karikatürist Erdil Yaşaroğluile Mart ve Nisan aylarında 11 üniversitede gerçekleştireceği “Yaratıcılık ve Kariyer” konferansları başlıyor. “Erdil Yaşaroğlu ile Samsung Yaratıcılık Note´ları”adı altında gerçekleştirilecek konferanslarda öğrenciler, kariyer ve yaratıcılık üzerine bilgilendirilirken, Galaxy Note 10.1’in yaratıcı özelliklerini de keşfetme ve deneyimleme şansı bulacaklar. Samsung’un, Erdil Yaşaroğlu ile düzenlediği “Yaratıcılık ve Kariyer”konferanslarında Galaxy Note 10.1’inAdobe Photoshop, Popup Play, Multi Screen, Shape&Formula Match ve S-Pen gibi benzersiz özellikleri de ön plana çıkarılacak.


Kültür - Sanat

Akıllı Çocuk Sofrası... Banvit’in 2008 yılında başlattığı “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi, “Küçük Denge Dünyası” isimli tiyatro oyunuyla çocuklarla olan buluşmasına devam ediyor. Proje kapsamında yürütülen “Küçük Denge Dünyası” isimli çocuk oyunu, bu eğitim yılı sonuna kadar İstanbul’da 10 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyor. İ.B.B. Şehir Tiyatroları “Çocuk Tiyatroları Festivali”ne de kabul edilen “Küçük Denge Dünyası” oyunu şehir tiyatrolarında çocuklara, yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel hareketin önemine ilişkin mesajlar veriyor. “Akıllı Çocuk Sofrası” projesi ile yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel hareketin önemi konusunda çocuklarda bir bilinç oluşturmayı hedefleyen ve bu proje ile 2011 yılında Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği’nden “En iyi sağlık uygulaması” 1.’lik ödülü alan Banvit, T.C. M.E.B. Ekol Drama Sanat Evi tarafından geliştirilen “Küçük Denge Dünyası” isimli tiyatro oyununu çocuklarla buluşturuyor.

Modernin İcrası: AKM... Türkiye’deki modernleşme sürecinin mimarlık ve üretimdeki yansımalarını inceleyen Modernin İcrası: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ, 1946-1977 sergisi, Ankaralılarla buluştu. Atatürk Kültür Merkezi’nin mimarlık tarihi içerisindeki yerinin izlendiği, 21 Eylül 2012 - 6 Ocak 2013 tarihleri arasında sergilendiği SALT Galata’da büyük ilgi gören Modernin İcrası: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ, 1946-1977 sergisi, Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Mimarlık Merkezi’nde 24 Ocak Perşembe günü ziyarete açıldı. SALT tarafından, Kalebodur desteği, TSMD ve Tabanlıoğlu Mimarlık katkılarıyla Ankara’da gerçekleşen serginin küratörlüğünü Pelin Derviş ve Gökhan Karakuş üstleniyor. Sergi, AKM’nin mimarisi ve yapımına dair bir kavrayış sunabilmek üzere kilit arşiv belgelerine odaklanarak, binanın zorlu ve incelikli tasarım ve yapım süreçlerini ortaya çıkarıyor. Maket, sergi bitiminde Kalebodur tarafından Kültür Bakanlığı’na AKM’de sergilenmek üzere hediye edilecek.

marketing europe & anatolia / 51



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.