marketing europe & anatolia Tarih: Kasım 2013 Sayı: 22 - 24
kelebeğin fırtınası
Senin makarnan kaç dakika?
retorik
Doğal plato Mardin-Midyat...
Şimdi yobazlık moda... zı ı ım k ş a dı y 2. utla k
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 22 - 24 Tarih: Ağustos - Kasım 2013 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu
Kısa Kısa
06 - 09
Yeni Ürünler
12 - 13
Medya Dünyası
14 - 15
Röportaj
16 - 21
kelebeğin fırtanası
23
Reklam Dünyası
24 - 25
Röportaj
26 - 28
retorik
31
Kampanyalar
33 - 41
Gezi
42 - 48
reklam arası sinema
50
Kültür Sanat
52 - 53
İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Gedikli Sk. Adilbey Ap. No: 15/13 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
2. yaşımızı kutladık...
Son iki yıldır, prodüksiyon işlerimizin yanı sıra ofiste her ay yeni bir heyecan daha var. Dergimiz yayına hazırlanıyor. Röportajlarımız hazır mı, bu ay mail adresimize gelen ve bizzat giderek arkadaşlarımızın takip ettiği binlerce haberden hangilerini kullanalım, köşe yazarlarımız yazılarını tamamlamışlar mı? Tüm bu soruların her birinin yanıtı bize ayrı bir heyecan yaşatıyor. En büyük heyecan ise hangi yazarımızın yazısına nasıl bir tepki gelecek ve dergimiz bu ay kaç okuyucuyla buluşacak sorularının yanıtlarında yer alıyor. İşte böyle tatlı bir koşturma ile 2 yılın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dergimizin aylık okuyucuları 5000 ila 7500 aralığına yerleşti. Her biri bizim için çok değerli. Dergimizin ikinci yılında gider kalemi biraz daha arttı. Gelir kalemi henüz sıfırı gösteriyor. :) Sizin de bildiğiniz gibi giderler Eksantrik Prodüksiyondan karşılanıyor ve sevgili Abdullah Ekşioğlu bu durumdan oldukça rahatsız. Ara sıra "Hani giderlerinizi karşılayacak kadar ilan alsanız iyi olur." diyor. Umarım bu konuda reklamcı ve medya plancısı dostlarımız müşterilerinin birkaç ilanını bize yönlendirerek, Abdullah Ekşioğlu karşısında beni yalnız bırakmazlar. Dergimizin bu iki yılı boyunca yazılarıyla bize destek olan dostlarımız oldu. Bazıları halen aramızda, bazıları bayrağı devredip biraz dinlenmek istediler hepsine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu iki yıl boyunca bize inanan digital ortamda dergimizi sürekli paylaşarak yaygınlaşmasına katkıda bulunan dostlarımız oldu ve en önemlisi bize güç veren okuyucu dostlarımız oldu. Dostluklarımızın baki olmasını diliyorum. 2. yılımız kutlu olsun.
marketing europe & anatolia / 3
2. ya
aşımızı kutladık...
Kısa Kısa
Vodafone Türkiye’ye üç ödül... IMI Conferences tarafından 8’inci kez düzenlenen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri, 25 Ekim akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki törenle sahiplerine kavuştu. Vodafone, Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde En İyi Çağrı Merkezi Performans Gelişimi, Sosyal Medyada En İyi Müşteri Yönetimi ve Teknolojinin En İyi Kullanımı ödüllerine layık görüldü. Vodafone Bilgi ve İletişim Hizmetleri Genel Müdürü Hakan Çelik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Vodafone Türkiye olarak abonelerimizin hayatını kolaylaştıran hizmet ve ürünler geliştiriyoruz. Kayıtsız şartsız müşteri memnuniyeti ilkemizle, çağrı merkezlerimizden abonelerimizin ihtiyacına en hızlı şekilde yanıt vererek
onların hayatını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Çağrı merkezi operasyonlarımızı ve çağrı merkezlerimizdeki altyapı yatırımlarımızı bu vizyonla yürütüyoruz. Çağrı merkezlerimizde daha güvenli ve daha hızlı bir diyalog ortamının yaratılmasına, çağrıların daha çabuk ve etkili şekilde yanıtlanmasına ve yanıtlarda yüksek kalite standartlarının yakalanmasına imkân sağlayacak çalışmaları sürdürüyoruz. Vodafone abonelerinin memnuniyetini sağlamak üzere attığımız adımların, Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde takdir görmesi bizi gururlandırıyor. Çağrı merkezi çalışanlarımızın yetkinliğini artıran Yenilmezler projemiz, Türkiye’de bir ilk olan Vodafone Forum uygulamamız, aboneleri sesinden tanıyan Sesli İmza teknolojimiz ve bekleme sürelerini ortadan kaldıran Biz Sizi Arayalım gibi yeniliklerimizle Ankara ve İstanbul ana lokasyonlar olmak üzere 5 bölgeye dağılmış çağrı merkezlerimizde 3500 çalışan ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Özellikle Samsun, Elazığ ve Afyon çağrı merkezlerimiz bölge ekonomisinin kalkınması ve özellikle gençlerin istihdama kazandırılmasına vesile oluyor.”
Mükemmelliği Paylaşmak... KalDer ve TÜSİAD işbirliği ile düzenlenen 22. Kalite Kongresi 12-13 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Bu yıl “Mükemmelliği Paylaşmak” temasının ele alınacağı 22. Kalite Kongresi, dünyadan ve Türkiye’den iş dünyasının çok önemli isimlerini ağırlayacak. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın konuşmaları ile başlayacak kongrenin ilginç isimleri arasında Starbucks’ın Kurucu Eski Başkanı Howard Behar, Coca Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölüm Başkanı Galya Frayman Molinas, Koç Holding CEO’su Turgay Durak, Eczacıbaşı Holding CEO’su Erdal Karamercan ve Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) CEO’su Marc Amblard da yer alıyor. Kongrede ele alınacak oturum konuları ise şunlar: Oto6 / marketing europe & anatolia
motivde Mükemmellik, Mükemmellikte Süreklilik, Süreçler, Ürünler ve Hizmetlerde Mükemmellik, Ulusal Kalite Hareketi, Çalışanlarla Başarma, KOBİ’lerde Teknoloji Yönetimi ve Yenileşim, Müşteriler İçin Değer Katma, Etkin Bir Strateji Oluşturma, Franchise Yönetimi, Sürdürülebilir Bir Gelecek Yaratma, Sanat ve Mükemmellik, Mükemmel Liderlikle Yönetim, Başarının Arkasındaki Kadınlar, Yaratıcılık ve Yenileşimle Beslenme, İşbirlikleri ve Kaynakların Yönetimi, Yaşam Biçimi Olarak Kalite. Oturumlarda yurtiçinden ve yurtdışından gelen, her bir sektörünün en başarılı şirketlerinin CEO’ları ve üst düzey yöneticileri görüşlerini aktarırken, başarılı gazeteciler, sanatçılar da yaşam biçimi olarak kalite konusunu ele alacak. KalDer ve TÜSİAD işbirliği ile 21 yıl önce Ulusal Kalite Ödülü ismi ile başlayan Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nin ödül töreni de 22. Kalite Kongresi’nde yapılacak ve kazanan markalar ilan edilecek. 11 Kasım tarihinde ise Kongre Çalıştayları düzenlenecek. 22. KALİTE KONGRESİ PROGRAMI İÇİN: http://www.kalder.org
Kısa Kısa
Engelsiz Bilişim Ödülü... Yapı Kredi müşteri odaklı bankacılık yaklaşımı sayesinde ödül üzerine ödül alıyor. Son olarak Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu tarafından verilen ‘Engelsiz Bilişim Ödülü’nü raflarına yerleştiren Yapı Kredi, bu kez bir başka müşteri odaklı çözümü ile Amerika’dan ödül aldı. Yapı Kredi’nin ürün satış süreçlerini, müşteri eğilimleri doğrultusunda en uygun kanalları bütünleşik bir şekilde kullanarak yönettiği “Kanallar Arası Yönlendirme Projesi” CRM Magazine’in her yıl düzenlediği CRM Market Awards’da 2013 CRM Elite Ödülü’nü almaya hak kazandı. Yapı Kredi böylece Türkiye’de bu ödüle layık görülen ilk kurum, ayrıca ödül alan firmalar arasında ise tek banka oldu. İlklerine bu ödülle bir ilk daha katan Yapı Kredi’nin müşteriler için satış tecrübesini tüm kanallarında tek ses haline getirdiği “Kanallar Arası Yönlendirme Projesi” Amerika ve Avrupa’dan yapılan tüm başvurular arasından seçildi.
Anadolu basını Özendirme Yarışması... Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Anadolu basınının gelişmesine katkıda bulunmak, yerel medya mensuplarının çalışmalarını desteklemek ve yerel basında kaliteyi yükseltmek amacıyla düzenlenen “Anadolu Basını Özendirme Yarışması”nın kapsamı genişletiliyor. Bu yıl düzenlenecek yarışmada İnternet Haber Sitesi, Televizyon Haberi ve Radyo Programı alanlarında da ödüller dağıtılacak. Ayrıca yurt dışında günlük veya haftalık Türkçe yayın yapan yazılı basında görev yapan gazeteciler “Türkiye’nin Tanıtımı” ile “Türkçenin Doğru Kullanımı” dallarında Büyükelçiliklerimiz, Konsolosluklarımız ve Basın Müşavirliklerimiz aracılığıyla yarışmaya başvurabilecekler. Bu yılki yarışmada öncekilerden farklı olarak, yarışmaya yerel medyadan katılmak isteyen gazetecilerin, çalıştıkları gazeteleri BYEGM tarafından kurulan Devlet Enformasyon Sistemi’ne (DES) düzenli olarak göndermeleri şartı getirildi. Yarışmaya katılmak isteyenlere yerel medya@byegm.gov.tr e- posta adresine göndermeleri gerekiyor.
Turkcell’den tarihinin en yüksek çeyrek geliri... Turkcell, 2013 üçüncü çeyrek finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Turkcell Grup, üçüncü çeyrekte gelirini bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %8, yılın ilk 9 ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 artırdı. Turkcell ayrıca tüm zamanların rekor “çeyrek” gelirine ulaşarak 2 milyar 981 milyon TL gelir elde etti. Bu büyümede; %39 oranında artan mobil internet gelirleri ve %36 oranında büyüyen grup şirketlerinin katkısı
Turkcell’in ikinci çeyrek sonuçlarını yorumlayan Genel Müdür Süreyya Ciliv; “İnovasyon ve operasyonel mükemmeliyet odağımız ve iştiraklerimizin artan katkısı sonucun-
etkili oldu. Grup AVFÖK, bir önceki yıla göre %11 artışla 1,016 milyar TL, net kâr ise %22’lik artışla 699 milyon TL oldu. Turkcell, üçüncü çeyrekte artan yatırımlarla birlikte ilk dokuz ayda 1,004 milyar TL yatırım miktarına ulaştı. Şirketlerin operasyonel verimliliği ve pazardaki başarı göstergelerinden VFÖK (Vergi-Faiz Öncesi Kâr) ise bir önceki yıla göre %10 artışla 631 milyon TL oldu. Turkcell Türkiye, inovatif servisleri, mobil internetteki hız ve kalitesi ve en iyi müşteri deneyimi hedefiyle 2013 yılının 3. çeyreğinde 322 bin yeni abone kazandı. Bu rakamla birlikte abone sayısı Türkiye’de 35 milyona ulaştı. Turkcell Grup’un 9 ülkedeki toplam abone sayısı ise 71 milyon oldu.
da bir kez daha güçlü sonuçlar elde ettik. Bu güçlü büyümeyi sürdürülebilir kılmak için, güçlü altyapımıza ilk 9 ayda 1 milyar TL yatırıma yaptık, teknoloji ve inovasyon ile müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran çözümler sunduk. “İşte Teknoloji Hamlesi” ile kurumsal müşterilerimizi, rekabet güçlerini ve verimliliklerini artıran çözümlerle buluşturduk. Ayrıca, mobil genişbantı yayma vizyonumuz ile üstün özelliklere sahip ilk yerli tasarım akıllı telefonumuz “Turkcell T40”ı ortalama akıllı telefon fiyatının yarı fiyatına satışa sunduk. Önümüzdeki dönemde de Turkcell’i rekabette öne çıkaracak ürün ve servisler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi. marketing europe & anatolia / 7
Kısa Kısa
Strateji parkı ailesine Shaya grup katıldı...
Strateji Parkı İletişim Danışmanlık, Shaya Türkiye’nin Kurumsal iletişim Danışmanlık hizmetleri ile Shaya Türkiye bünyesinde yer alan 15 markanın halkla ilişkiler, reklam ve sosyal medya içerik yönetimi hizmetlerini vermeye başladı. Ağustos ayında sonuçlanan konkur sonrasında, resmi olarak 1 Ekmi 2013 itibariyle aşağıdaki markalarla ilgili olarak çalışmalar başladı. SHAYA GRUP bünyesinde Strateji Parkı’nın hizmet vermeye başladığı markalar: Shaya Türkiye Kurumsal, Le Pain Quotidien, Pinkberry, Shake Shack, The Body Shop, Debenhams, Topshop, Topman, Dorothy Perkins Miss Selfridges, Evans, Coast, Warehouse, Bath&Body Works, Claire’s, Victoria’s Secret Beauty&Accessories
21. İnsan Yönetimi Kongresi... Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) tarafından düzenlenen, Avrupa’nın insan yönetimi alanındaki en büyük kongresi olan 21. İnsan Yönetimi Kongresi, bu yıl 5-6 Kasım’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek. İnsan yönetimiyle ilgili her şeyin mercek altına alınacağı PERYÖN 21. İnsan Yönetimi Kongresi, katılımcı, konuşmacı ve oturumcu sayısına göre Avrupa’nın en büyük kongresi olma niteliğini taşıyor. Kongre, 50’ye yakın oturumda, 3 bini aşkın profesyoneli ve 150’den fazla uzman konuşmacıyı bir araya getirecek. Kongre bu yılki zengin içeriğiyle katılımcı rekoru kırmaya da hazırlanıyor. Bir önceki yıla oranla kayıtlı katılımcı yüzde 20 artarken, bu yıl 3 bini aşkın profesyonelin kongreyi izlemesi bekleniyor.
Groupe SEB Türkiye’de atama...
Türk Ekspres’in İletişim Danışmanı Excel Oldu...
Groupe SEB Türkiye Genel Müdürlüğü görevine, Groupe SEB bünyesinde 2005 yılından bu yana ceşitli kademelerde sorumluluk üstlenen Olivier Evanno atandı. Genel Müdürlüğü Cüneyt Yağcı’dan devralan Olivier Evanno, Eylül ayı itibarıyla yeni görevine başladı. Lyon Business School’dan 1991 yılında mezun olan Olivier Evanno, 2000 yılında INSEAD MBA programını tamamladı. 2005 yılında Groupe SEB’teki kariyerine başlayan Evanno, 2007 yılına kadar Ortak Projeler Direktörü görevini yürüttü. 2007 yılından 2013 yılının Ağustos ayına kadar Group SEB’in farklı iş birimlerinde Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi.
Türk Ekspres’in İletişim Danışmanı Excel Oldu. Sektörlerinde lider ulusal ve uluslararası saygın birçok “iş ortağına”, marka değeri ve kurumsal itibar konularında stratejik iletişim danışmanlığı, planlama ve uygulama hizmetleri veren Excel İletişim, Türkiye’nin en güçlü seyahat acentelerinden Türk Ekspres’in iletişim danışmanı oldu. FleishmanHillard’ın Türkiye temsilcisi olan Excel, uzmanlık ve deneyimini, 2011 yılında İDA Turizm tarafından satın alınan Türk Ekspres ile paylaşacak. 1965 yılından bu yana 130 ülkedeki 2250’den fazla ofisi ile dünyanın önde gelen global seyahat yönetim şirketlerinden biri olan American Exspres Travel Services’ın Türkiye’deki tek temsilcisi olan Türk Ekspres, yenilenen organizasyon yapısıyla faaliyetlerini tüm gücüyle sürdürüyor. Excel, Türk Ekspres’in iletişim stratejilerinin belirlenmesi, planlama ve uygulama aşamalarında kuruma destek sağlayacak.
8 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Davıd Rockefeller ödülü, Güler Sabancı’ya verildi...
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; her yıl toplumsal gelişme için çalışan toplum liderlerine verilen “David Rockefeller Köprü Kurucu Liderlik Ödülü”ne layık görüldü. Amerika’nın önde gelen işadamı ve filantropisti David Rockefeller’in adını taşıyan ve hayırseverlik alanında öncü ve etkili çalışmalar yapan liderlere verilen ödül,
Güler Sabancı’ya, 8 Ekim 2013 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan törenle takdim edildi. Dünyanın dört bir yanından filantropi, iş, hükümet ve sivil toplum liderlerini biraraya getiren törende, Güler Sabancı’ya ödülünü takdim eden David Rockefeller’ın kızı Peggy Dulany, “Güler Sabancı, hayırseverliği ve iş dünyasındaki liderliğiyle sadece Türkiye’de değil tüm dünyada liderlere bir rol model oldu. Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi faaliyetlerine derinden bağlılığıyla, Türk toplumunun her kesimine ve aynı zamanda uluslararası ortaklara ulaşmasına ve yeni işbirliklerinin geliştirilmesine liderlik ediyor. Bu ödülün de amacı ortaklar arasında köprü kurmak. Kendisine bu ödülü takdim etmekten mutluluk duyuyorum” dedi. Ödül töreninin ardından Peggy Dulany’nin moderatörlüğünde Güler Sabancı’nın onur konuğu olduğu bir açık oturum düzenlendi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, yaptığı teşekkür konuşmasında “Bu ödülü Sabancı ailesi, Sabancı Vakfı ve vakfımızın çalışmalarına bugün ve geçmişte tüm emeği geçenler adına alıyorum. 50 yıllık hayırseverlik geçmişi olan bir aile olarak, 150 yıllık hayırseverlik geçmişi olan Rockefeller ailesinden ödül almak benim için bir onurdur” dedi.
“Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ” Yarışması... TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği’nin, eğitimlerle çalışanlarının gelişiminde değer yaratan KOBİ’leri desteklemek amacıylaEğitim ve Gelişim Zirvesi kapsamında düzenlediği “Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ” Yarışmasının üçüncüsü için start verildi. Bu yıl üçüncüsü 27 Kasım’da gerçekleşecek Eğitim ve Gelişim Zirvesi’nde sonuçlanacak yarışmada,KOBİ’lerin Ocak 2012- Haziran 2013 dönemi içinde gerçekleştirdikleri başarılı eğitim uygulamaları değerlendirilecek. TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Saynur Önen, “Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ” Yarışması ile ilgili olarak: “KOBİ’ler tüm dünyada olduğu gibi Türk ekonomisinin de temel taşlarını oluşturuyor.Ülke ekonomisi içindeki önemi her geçen gün artan KOBİ’lerin istihdam, üretim, ihracat, katma değer ve yatırım içindeki payları da önemli büyüklüklere ulaşıyor. 3 milyona yakın KOBİ, yaklaşık 8 milyon kişiye istihdam sağlıyor. TEGEP olarak KOBİ’lerin Türkiye’nin geleceğinde sahip olduğu önemin farkındayız.Gelecek için en büyük yatırımın insan kaynağına yapılan yatırımla sağlanacağına olan inancımızla kalkınma ve sürdü-
rülebilir büyüme için KOBİ’lerde eğitim-gelişim faaliyetlerini desteklemek için çalışıyoruz. KOBİ’lerin; nitelikli eleman, işgücü verimliliği gibi önemli noktalarda eğitim ve gelişim faaliyetlerine yönelmelerini, bu konunun öneminin farkında olmalarını ve bu anlamda yatırımlar yapıyor olmalarını önemsiyoruz. Çünkü etkin bir eğitim ve danışmanlık, ihracat yapan KOBİ’lerin mevcut ve yeni pazarlarda ihracat miktarlarını artıracağı gibi ihracat yapmayan işletmelerin iç pazarda büyümesi veya ihracata başlaması için yararlı olacaktır.Dolayısıyla danışmanlık ve eğitim almanın önemi ve faydaları konusunda KOBİ’lerin daha fazla bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle, eğitimlerle çalışanlarının gelişiminde değer yaratan tüm KOBİ’leri desteklemek amacıyla her yıl Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ Ödülleri’ni veriyoruz.” dedi. Başvuru ve detaylı bilgi için: www.tegep.org marketing europe & anatolia / 9
Yeni Ürünler
Balık avı meraklılarına appFishing... Oyun dünyasının en eğlenceli oyuncakları arasında yer alan appFishing size iş yerinizde, tatilde, evde kısaca dilediğiniz her yerde balık tutma imkanı sunuyor. Gün içinde canınız mı sıkıldı? Yoksa aşırı stres altında mı çalışıyor ve kendinizi çok yorgun mu hissediyorsunuz? appFishing oltasına yüklediğiniz ücretsiz uygulama ile tüm stres ve sıkıntılarınızdan kurtulabilir gerçek bir balıkçı gibi oltanızı sallayıp balık tutabilirsiniz. Dünyada 7’den 70’e herkes tarafından büyük ilgi gören appFishing; oyun meraklılarına orijinali kadar gerçek balıkçılık deneyimini simüle etme fırsatı sunuyor. Apple® ve Android™ cihazlar ile tam uyumlu olan appfishing özellikle hayatında hiç balık tutmamış ancak merak edenler tarafından son dönemin en popüler oyunları arasında yer alıyor. Fiyatı: 79,90 TL
120 farklı renkli “PENTAX K–50”... ve hareketli objeleri izleyebilen yüksek hassasiyetli AF flaş gibi pek çok üst sınıf modeli temel özelliklerle donatılmış durumda. Tüm bunlar başlangıç seviyesindeki dijital SLR kullanıcılarının ve ailedeki tüm bireylerin zorlanmadan yüksek kaliteli fotoğraflar çekebilecekleri anlamına geliyor. K-50 fotoğraf makinesi gövdesi ile eş zamanlı olarak satışa sunulan iki farklı hava koşullarına dayanıklı lens kiti smc PENTAX-DA L 18-55mm F3.5-5.6AL WR ve smc PENTAX-DA L 50-200 F4-5.6ED WR K-50 görüntüleme sisteminin güvenilirliğini artırıyor. Fiyatı:2,499 TL kdv dâhil PENTAX K–50 dijital SLR fotoğraf makinesi hava koşullarına ve toza dayanıklı gövdesi ile yüksek kaliteli fotoğraflar çekerken kolay ve kullanıcı dostu kullanım sağlayan 120 farklı renk kombinasyonu ile sunuluyor. Son derece popüler hale gelen renk siparişi hizmeti PENTAX fotoğraf makinesi kullanıcılarının kendi tarzlarını yansıtmalarının benzersiz ve şık yolu. Yalnızca üst sınıf modellerde bulunan pek çok gelişmiş çekim özelliği ile sıra dışı işletim ve manevra kabiliyetini de sunuyor. PENTAX K–50, saniyede yaklaşık altı kare yüksek hızda sürekli çekim, ISO 51200’desüper yüksek hassasiyette çekim 12 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
Acer TravelMate X313... Acer X313 , 11.6” döndürülebilir ekran sayesinde iş yerinde kullanım ve iletişim, dokunma, yazma, oluşturma ve sunum arasında kolayca geçiş yapılmasına izin veren çok yönlü hepsi bir arada çözümü. Bağlantı ayağı ile kullanıcılar TravelMate X313’ün bir ofis masaüstü bilgisayarı olarak da çalışabilmesini sağlayan genişleme özelliğine de sahip olacaklar. Sekiz saate kadar pil ömrü, 3. nesil güç tasarruflu Intel® Core™ i5 ULV işlemci, Windows 8 Pro ve Acer Instant On ve Instant Connect tözellikleriyle birlikte Acer X313, kullanıcılarının en karmaşık görevleri bile tamamlayabilmeleri için en son teknolojilerle donatıldı. Acer’ın dokunmatik araçları arasında; kullanıcıların fotoğraflarının üzerinde çizim yapabilmeleri için MemoryBinder, Acer kalem ile imajları yakalayabilmeleri için ScreenGrasp, imaj ve fikirleri toplayabilmeleri için Scrapboard ve kalem yerine parmaklarını kullandıkları zaman ekrandaki en küçük öğeleri bile seçebilmelerine yardımcı olan AccuFinger gibi uygulamalar bulunuyor. Çiziklere daha dayanıklı bir ekran için Acer Topaz Glass ve fırçalanmış alüminyum gövde ile üretilen Acer X313 güçlü ve
sağlam bir tasarıma sahiptir. Kullanıcılara en güvenilir hepsi bir arada çözümü sunabilmek için Acer X313’e ayrıca sıcaklık, akustik gürültü, titreşim, şok, serbest düşüş ve basınç testleri uygulanmıştır.
Ezcool’dan miniPAD... Ezcool’un, gücünü 4 çekirdekli Cortex tabanlı işlemcisinden alan 7.9 inç 5 noktalı kapasitif dokunmatik IPS ekrana sahip yeni taşınabilir tablet PC’si miniPAD, 6,8 mm kalınlığıyla emsallerinden çok daha ince bir tablet. Gelişmiş donanım özellikleri ve Android4.2işletim sistemiyle gelen Ezcool’un yeni ürünü, büyük boyutlu tabletlerin bile ötesine geçiyor. 300 gramağırlığıyla piyasadaki en hafif ürünlerden biri olan miniPAD, KDV dahil 349 TL’lik lansmana özel fiyatıyla,ilk aşamada sadece hepsiburada.com’da satışa sunuldu. Ezcool’un7.9 inçlik miniPAD’i, benzerlerinden çok daha ince yapısıyla kolay taşınıyor ve el içerisinde kolay muhafaza edilerek, etkileyici bir tablet çözümü sunuyor. 5 noktalı kapasitif dokunmatik IPS 1024x768 çözünürlüklü ekranıyla HD içerikleri görüntüleme imkanı veren miniPAD, 16 GB dahili ve 32 GB’a kadar MicroSD kart takabilme olanağıyla yüksek boyutlu dosyalarınızı yanınızda taşımanıza olanak tanıyor. Ürünün üzerinde konumlandırılmış USB HOST OTG desteği ile herhangi bir USB bellek, USB bağlantısına sahip klavye ve mouse, SD ya da hafıza kartı, 3G USB modem de miniPAD sahipleri tarafından kullanılabilecek.
marketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Fatih Tekke ve Yıldıray Oğur Türkiye gazetesi yazar kadrosuna dahil oldu. • Yurt gazetesi yazı işleri müdürü Hicran Aygün gazete ile yollarını ayırdı, kendisinin görevine Meltem Sukay getirildi. • Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği Başkanı Ziyneti Kocabıyık, Türkiye gazetesi sağlık editörü oldu. • Milliyet ve Vatan gazetelerinin kurumsal iletişim ve pazarlama müdürü Doğan Alalof görevinden ayrıldı. • Mustafa Mutlu, Aydınlık gazetesi köşe yazarı kadrosuna eklendi.
ayrıca köşe yazarlığı da yapacak. • Akşam gazetesinde magazin yazarlığı yapan Yiğit Karaahmet, Taraf gazetesi yazar kadrosuna katıldı. • Sabah gazetesi dış haberler ve dış yayınlar müdürlüğü görevine Serdar Karagöz getirildi. • Gazeteci Osman Ulagay, Dünya gazetesi yazar kadrosuna katıldı. • Akşam gazetesi eski Ankara temsilcisi ve köşe yazarı Çiğdem Toker Cumhuriyet gazetesi yazar kadrosuna katıldı. • Yeni Akit gazetesi Mesut Bıyık ile anlaştı. Bıyık, Yeni Akit’in otomotiv sayfasında yazacak. • Show Radyo’da genel
• Radikal gazetesi köşe
müdür vekili genel müdür
yazarı Akif Beki, bundan
yardımcısı
böyle Hürriyet gazetesinde
ayrıldı.
• SkyTürk 360 televizyo-
Görsel Basında Görev
nunda program yapımcısı
Değişiklikleri
ve sunucusu olarak görev
• Skyturk 360’ ın genel mü-
alan Aram Ekin Duran,
dürü Tolga Alişoğlu’ nun
Ekonomist dergisinde ya-
yayın ile yolları ayrıldı.
zamaya başladı.
• Artı 1 Tv genel yayın yö-
• Bağımsız dergisi yayın
netmeni Sedat Bakıcı gö-
koordinatörlüğünü yürüten
revinden ayrıldı.
Kerem Çalışkan, Yurt ga-
• Habertürk TV’ de belge-
zetesi genel yayın direktörü
sel yapım koordinatörlüğü-
oldu.
nü yürüten Tayfun Gönüllü’
• Habertürk gazetesi sağlık
nün kanal ile yolları ayrıldı.
sayfası editörü Dilek Şanlı’
• SkyTürk 360’ ın ekran
nın gazete ile yolları ayrıldı.
yüzlerinden Hilmi Haca-
• Yurt gazetesi yayın di-
loğlu kanalla yollarını ayır-
rektörlüğü görevine Kerem getirildi.
dı.
Rüştü
Erata gazetenin yazı işlerine dahil oldu. • Mücella Yapıcı, Dersim eski milletvekili Şerafettin Halis, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Türkeş ve mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu Sol gazetesi yazarlar kadrosuna katıldı. • Sabah gazetesi Günaydın eki genel yayın yönetmeni Şirin Sever gazeteden ayrıldı. • Gazeteci ve televizyoncu Hulki Cevizoğlu, Yurt gazetesi’ nin Ankara Temsilciliği’ ne getirildi. Cevizoğlu, Yurt’ ta 14 / marketing europe & anatolia
görev
yapan Zafer İlik görevinden
yazacak.
Çalışkan
olarak
• TMSF tarafından Çukurova Medya Başkanlığına atanan Cengiz Özdemir’in kızı Hilal Özdemir, A Haber’e transfer oldu. • TRT Radyo Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliklerine TRT Genel Müdür Yardımcıları Ahmet Koyuncu ve Dr. Zeki Çiftçi atandı. • A Haber spor servisi Ceyla Büyükuzun ile anlaştı. TV 8 genel yayın yönetmen yardımcısı Hande Ertekin Tümen ile yayının yolları ayrıldı.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 15
DoÄ&#x;al plato
Röportaj
o Mardin-Midyat... Adını Kalbime Yazdım Oyuncuları ile Söyleşi Önümüzdeki günlerde çok konuşulmaya aday yeni bir dizi dikkat çekiyor. Show TV ekranlarında izleyiciyle buluşan “ Adını Kalbime Yazdım” İstanbul’da başlayan öyküsüne Mardin’de devam ediyor. Tüm ekip Mardin’de çalışmaktan dolayı oldukça heyecanlı ve bu yeni deneyimin kendilerine katacaklarından umutlular. “Adını Kalbime Yazdım” setini Mardin’de ziyaret ettik. Dizinin oyuncularıyla Mardin’de çalışmanın güzelliklerini ve zorluklarını konuştuk. Röportaj Abdullah Ekşioğlu Önümüzdeki günlerde çok konuşulmaya aday yeni bir dizi dikkat çekiyor. Show TV ekranlarında izleyiciyle buluşan “Adını Kalbime Yazdım” İstanbul’da başlayan öyküsüne Mardin’de devam ediyor. Tüm ekip Mardin’de çalışmaktan dolayı oldukça heyecanlı ve bu yeni deneyimin kendilerine katacaklarından umutlular. “Adını Kalbime Yazdım” setini Mardin’de ziyaret ettik. Dizinin oyuncularıyla Mardin’de çalışmanın güzelliklerini ve zorluklarını konuştuk. Hepsinin ortak bir tespiti var. Tarihi bir zenginliği içinde barındıran Mardin’in de o toprakların kültürünü taşıyan Mardinliler’in de oyunculuklarına ve kişiliklerine yeni zenginlikler katacağı. Adını Kalbime Yazdım’ın Leyla’sı İpek Karapınar - İşi ilk kabul edişlerimden biridir burada çekiliyor olması, çünkü birçok farklı kültür ve inanışın birarada olması çok önemli olmuştu benim açımdan. Buradan ceplerimde başka renklerle döneceğimi biliyorum. Bana öğreteceği, eğiteceği, ilerleteceği inanışlarım var
burayla alakalı. Ben geleli 10 gün geçti ve çok mutluyum. İnsanların cana yakınlığından itibaren, insanların, sokakların, gökyüzünün yıldızların hepsi hem fizyolojik hem de ruhen bende yenilikler kazandırdı. Adını Kalbime Yazdım’ın Ömer’i Serhan Yavaş - İpek’in söylediklerine katılıyorum. Şöyleki; benim için de burası çok farklı bir bölgeydi. Bugüne kadar ben bu kadar doğuya gelmedim Türkiye’de. Fakat 15 gün içerisinde Diyarbakır, Batman ve Mardin’e ayak bastım. Çok enteresan bir duygu tabii ki buranın halkı, kültürü, konuşma dili. Biz İstanbul’da veya büyük şehirlerde yaşayan kişiler olarak baktığımızda televizyondan basından bir takım belgesel ve programların dışında, buradaki halkın nasıl yaşadığını, nasıl şekillendiğini bilme şansı olmuyor insanların. Şimdi burada bizatihi yaşamak çok farklı ve ayrıcalıklı bence. Zaman buldukça insanlarla sohbet edip nasıl bir beklenti içerisinde olduklarını, nasıl yaşadıklarını konuşuyoruz. Hoş marketing europe & anatolia /17
Röportaj
birşey güzel bir tecrübe. Ben buraya gelirken şunu söyledim kendime, acaba ne kapıları açılacak burada bana diye. Kendi içsel gezim anlamında ve aynı zamanda benim bu yaşıma katacağı güzellikler veya çirkinlikler anlamında. Bakalım göreceğiz ama burada olmaktan bu ekiple çalışıyor olmaktan çok mutluyum. Adını Kalbime Yazdım’ın Halil’i Tolga Güleç - Arkadaşlarımın dediklerinin yüzde 99’una katılıyorum. Yüzde 1’lik kısmı da benim de Şanlı Urfa’dan öteye ilk defa geçişim. Mardin topraklarını ve özellikle Midyat’ı çok merak etmişimdir. Yalnız biz İpek gibi 10 gündür burada değiliz birbuçuk aydır buradayız. Birbuçuk ay sonra çok bir duygusal bakamıyorsunuz. Çünkü, içinde bulunduğunuz şartlar ve yaşayış stilinizi tamamen buraya uydurmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da maalesef teknolojinin ve modernizmin gerisinde kalmanıza neden oluyor. Fakat, buranın da kendine ait dünyasını kendi içinizde kendi şekillendirdiğiniz derecede yaşayabiliyorsunuz. Şöyleki; playstation oynuyoruz. Biz bunu hiç 18 / marketing europe & anatolia
Midyat’ın apayrı bir dünyası var. Biz o apayrı dünyanın içerisinde başka bir dünya kurduk. O başka dünyada bir aile olduk.
yapmadık mesela bugüne kadar. Otelde playstation turnuvaları yapıyoruz. Playstation oynamak dışında halı sahamız var otelin yan tarafında, spor yapıyoruz. Tarihi güzellikleri gördük, yani görüyoruz diyemeyeceğim, gördük. Gez gez bitmiyor diyebileceğimiz keşfedilmeyi bekleyen yerler var, vakit bulamıyoruz oraları görmeye. Hasankeyf’i mesela kendi adıma tam anlamıyla gezip göremedim, orada bir kahvaltı edemedim ama Batman’ın ve Mardin’in medeniyetini gördüm. Midyat’ın apayrı bir dünyası var. Biz o apayrı dünyanın içerisinde başka bir dünya kurduk. O başka dünyada bir aile olduk. Hem ekip içi, hem ekip dışı herkes bize çok yardımcı oldu. Buradan tüm Midyat halkına, Mardin halkına Mardin Valiliği’ne çok teşekkür ediyoruz, bize yaşattığı güzellikler açısından. Adını Kalbime Yazdım’ın Kadir’i Erkam Aydar. - Benim bir sene içerisinde hayatımda çok şey değişti. Bunlar içerisindeki en büyük heyecan da buraya gelmem. Aslına bakarsanız bölgeye yabancı biri değilim, aslen Bingöllüyüm, buraya
Röportaj rimizi çok ciddi konular da bekliyor, en azından kendi zihinlerinde açabilecekleri bir sürü pencere var. Benim ilk tecrübem bu. İlk başta tedirgindim bu yola çıktığımda. Tabii ki insanların zihninde benim ilk deneyimimi nasıl muhakeme edecekleri benim de tedirginliğime yol açtı ama ben ilk bölümden sonra insanların gerçekten beni ve bu diziyi benimsediğini gördüm. Teşekkür ederim.
üçbuçuk saatlik bir yol mesafesinde. Yaşım küçük ama böyle bir kadronun içerisinde yer almaktan gurur duyuyorum. Birbuçuk, iki aya yakındır buradayım. Belki inanması güç ama ben her sabah kalktığımda bu kadroyla birlikte bu dizide oynamanın heyecanını yaşıyorum, zaman zaman ben bile kendime inanamıyorum. İçinde bulunduğumuz şehir, biz Midyat’ı anlatıyoruz. Mardin-Midyat’tayız. Dört tane dil, üç tane dini birarada barındıran bir şehir burası. Buranın efsununa inanıyorum ben. Çünkü gizemli bir şehir ve içinde bulunduğumuz mekanlar, 1000 senelik 1500 senelik yapıtların içerisinde çekimler yapılıyor. Amacımız bunu insanlara göstermek. Zaman zaman bunun eleştirisi muhtemel yapılıyordur, yani yıllardır toprak dizileri hep konu alınıyor diye ama. aslına bakarsanız genelde insanların ortak acıları var, biz zaten aşk temalı bir dizi işliyoruz ama bunun yanısıra Güneydoğu ya da Doğu Anadolu bölgesinde işlenmiş veya işlenmemiş, üzerine basılmış ya da basılmamış birçok konuyu ele almaya çalışıyoruz ve eminim ki ilerleyen günlerde seyircile-
Biz Midyat’ı anlatıyoruz. Mardin-Midyat’tayız. Dört tane dil, üç tane dini birarada barındıran bir şehir burası.
Adını Kalbime Yazdım’ın Kurreyşa’sı Emel Göksu - Ben sadece şunu söylemek istiyorum. Benim Ankara’da çok Mardinli dostlarım vardı. Çok güzel arkadaşlıklar kurduk onlarla. Giyim tarzları farklıydı, düşünceleri farklıydı ama birgünden birgün bana “Emel Hanım niye böyle giyiniyorsun, niye bu kitabı okuyorsun, niye bu gazeteyi alıyorsun?” demediler. Buraya gelince onları şimdi o kadar iyi anlıyorum ki gerçekten hoşgörü şehri ve burada yetişmişler. Şimdi anladım onları neden bana bu soruyu birgün sormadılar diye.
marketing europe & anatolia / 19
Röportaj ta. Tabi ben bize oyna deyince hocaya anladığım için tekrar kameraya arkamı dönüp hocaya doğru oynamaya başladım. Hoca “Özge dizi çekiyoruz ya hani, bize derken kamerayı kastediyorum” dedi. Yani biraz idare ediyorlar, yardımcı oluyorlar. Ben de hızlı öğrenmeye çalışıyorum. Ama Erkam’ın ve Emel Abla’nın söylediği şeylere katılıyorum. Burası çok güzel. Set dışındayken dahi zaman zaman kendinizi bir film sahnesinin içerisinde gibi hissediyorsunuz. Dinlediğiniz müzikler de atmosferi destekliyor. Mimari olarak çok güzel bir yer zaten arkadaşlarım çok güzel anlattılar o duyguyu.
Adını Kalbime Yazdım’ın Dicle’si Meltem Miraloğlu - Ben de Erkam’ın dediği gibi bu yöreye yabancı bir insan değilim. Annem, babam Mardin-Kızıltepeli, ben Diyarbakır’da doğdum. benden çok arkadaşlarımın burayla ilgili düşüncelerinin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü, onlar ilk defa gelenler var buraya ama ben çok küçüklüğümden beri zaten buraları biliyorum. Ek olarak söyleyeceğim burası evet çok güzel bir yer. Buradan imkanı olan arkadaşlarımıza sesleniyorum, işadamlarına sadece buranın eksiği iş olanaklarının genişlemesi gerekiyor. Yatırım yapmalarını istiyoruz. Bu ekibin içerisinde olduğum için çok mutluyum. Adını Kalbime Yazdım’ın Zılan’ı Özge Korkmaz - Set hakkında söyleyebileceğim en önemli şey şu. Her işin acemiliği oluyor. Yani zaman zaman çok komik anlar yaşıyoruz. Geçen gün mesela sette çok iyi oynadığıma inandığım bir anda hoca bana “Özge çok iyi oynadın ama hep sırtını gördük, biraz bize oyna” dedi. Kamera diğer tarafta, hoca diğer taraf20 / marketing europe & anatolia
Set dışındayken dahi zaman zaman kendinizi bir film sahnesinin içerisinde gibi hissediyorsunuz. Mimari olarak çok güzel bir yer.
Adını Kalbime Yazdım’ın Fidan’ı Fatma Öney - Bu dizinin neden Mardin’i tercih edip de buraya geldiğimiz konusunda bir saptamam oldu benim de gerçekten barış şehrindeyiz. Dışarıda karşılaştığımız insanlar, “Sadece Mardin de, Midyat’ta töre yok” diyorlar bize. Evet töre bir tek Mardin’e, Midyat’a ait birşey değil, insanın varolduğu heryerde var. Ancak barış şehri olduğu için, biz de bu barışa güvendiğimiz için. Dizimiz de
Röportaj pıyorum. Hakikaten çok misafirperver çok candan insanlar. Bir dükkana girip bir liralık alış veriş yaptığınız zaman size 10 liralık çay ikram ederler. Kendimizi burada çok güvende ve çok rahat hissediyoruz. Ben zaten İstanbul’da çalışmaktansa böyle yerlerde çalışmayı tercih ediyorum. Çünkü, o trafik keşmekeşinden uzak, rahat sıkıntısız bir ortam biz oyuncuları evet evimizden uzak da olsa rahatlatıyor.
aynı zamanda barışa çağrı yaptığı için Mardin ve Midyat tercih edilmesinden dolayı çok mutluyum tabii ki. Buradaki seyircilerin o alınganlığının da ilerleyen süre içerisinde daha olumlu düşüncelere döneceğinden eminim. Adını Kalbime Yazdım Elif Baysal - Midyat halkına çok teşekkür ediyorum. Çünkü, üç sezondur burada gelip iş ya-
Hakikaten çok misafirperver çok candan insanlar. Bir dükkana girip bir liralık alış veriş yaptığınız zaman size 10 liralık çay ikram ederler.
Adını Kalbime Yazdım’ın Celil’i Kadir Turan - Ben de gazetecilikten basından gelmeyim. Birçok gazete ve dergide yazarlık yaptım. Onların ürünü olarak iki kitap yayınladım. Üçüncüsü müzik albümüyle birlikte Mayıs ayında kısmet olursa yayınlanacak. Burada benim üçüncü projem. Mardin’de daha önce iki projede daha yer almıştım. Bunun dişinda benim bir de tek kişilik bir tiyatro oyunum var: “Vatan Yürekli Adam” Bir de ben bu fırsatı yakalamışken gençlere örnek olsun diye birşey söylemek istiyorum. Kişisel gelişimin yaşı ve sınırı yok. Ben bu yaştan sonra İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji okuyorum. Bu arada projemiz için de hepimize hayırlı olsun demek istiyorum.
marketing europe & anatolia / 21
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
( kelebeğin fırtınası)
Senin makarnan kaç dakika?
Merhaba yeni sezon! Siyasi ve ekonomik açıdan zor bir yaz dönemi oldu. Tatil bitti, okullar açıldı, televizyonlar yeni yayın dönemine başladı. Geleneksel TV'de dizi izleme hayatına geri dönüldü. Hangi dizi ne kadar raiting yaptı, kim bölüm başına kaç lira alıyor, dizideki kıyafetler nerede satılıyor, amaaan bana da o kadar makyaj yapsalar ben ondan güzel olurum sezonuna hoş geldiniz :) Bakalım yeni reklamlarımızda neler var: Namı diğer Hürrem Sultan'ın "tükenmişlik sendromu"nu duymayan kalmadı. Ezgi Mola'nın rol aldığı Patos cips reklamı işte tam bu olaya parmak basmış. Bir türlü anlayamadığımız tükenmişlik sendromunu iyice anlaşılmaz hale getirerek resmen dalga geçmiş. Malum, Meryem Uzerli'nin neden tükendiğini bir çoğumuz anlayamadık. Otelde kalmak, ev hayatının olmaması onu tüketmeye başlamış. E madem öyle, çuvalla para kazanıyorsun ayrıl otelden kendine bir ev tut, zorla mı otelde tutuyorlardı diye sormak istiyor insan. Neyse bu konumuz dışı, haksızlık da etmeyelim, vardır elbet bizim bilmediğimiz bir sürü nedeni. Gelelim tekrar Patos'a, ilk filmde Ezgişah Molalı karakteri ünlü bir şarkıcıyken, ikinci filmde evlilik hayalleri kuran sıradan bir genç kadın ve son filminde arkadaşının dertlerini dinleyen iyi arkadaş olarak karşımıza çıkıyor. Arkadaşına moral veren, motive etmeye çalışan Ezgişah yediği cipsin bittiğini fark edince aniden tükeniyor. Anında karşısındakini de tüketiyor. Bence çok eğlenceli olmuş. Siz siz olun cipslerin bitmesine izin vermeyin:) Yılda 1 milyar liraya ulaşan detarjan pazarında kıyasıya rekabet yaşanıyor. Bu rekabet sonucu da yıllık reklam harcamaları pastasının büyük bölümünü temizlik ürünleri sektörü oluşturuyor. Alo, Omo, Ariel, Persil, Tursil gibi pahalı markaların yanında fiyatı daha ucuz deterjanlar da sektördeki payını artırmak için yoğun reklam kampanyaları yapıyorlar. Bingo, Fairy derken ABC markası da yeni kampanyalara başladı. Binnur Kaya'nın başrolde oynadığı reklam filmi diğer deterjan reklamlarına
da esprili bir gönderme yapmış. Hepimiz artık öğrendik, reklamda kirli bir gömlek varsa üzerinde mutlaka kahve, çimen, ketçap ve kan lekeleri olacak. Yıkandıktan sonra da ışıl ışıl bembeyaz parlayarak rüzgarda sallanacak. Bütün bunların aynı anda olması için gözümün önüne çok acaip senaryolar geliyor ya neyse yazmak uzun olur şimdi :) ABC reklamı da tam bu konuya değinmiş. Önce kocana sor bakalım bey sen ne yaptın, sana ne yaptılar da bu lekeler oldu diyor. Ben çok beğendim :) Bu arada siz reklamlarda bütün lekeleri hemencecik çıkarıyosunuz, ama biz evde hiç başarılı olamıyoruz. Çekimler sırasında kullandığınız deterjanlardan üretseniz ne güzel olur :) Mesela bizim evdeki en büyük sorun meyva lekeleri Bütün deterjanları denedim, hiç biri çıkarmadı. Hep çamaşır suyu kullanmam gerekiyor. Deterjan firmalarına sesleniyorum. Bu konuda önerilerinizi bekliyorum. Ama reklama değil, gerçek çözüme ihtiyacım var :) Son olarak Makarnex reklamları ilgimi çekti. Söylemek istediği, kısa sürede, ucuza, hazır yemek. 3 dakikada vurgusu yapılmış, normal paket makarna 10 dakikada oluyor zaten. 3 dakikada 1 liraya 1 tabak mı, yoksa 10 dakikada 1 liraya 4 tabak mı? Havuz problemi gibi oldu:) Hedef kitleyi de tam olarak çözemedim. Öğrenciler desem, bugüne kadar tek başına yaşayan öğrenci görmedim. Başlangıçta iki kişi ev tutup, bir ay geçmeden aynı evde 12 kişi kalıyorlar. Öğrenci evinde 12 x 1 TL çok para:) Çalışanlar desem, 1 TL ye öğlen yemeği daha mantıklı gibi, ama o da her gün olmaz. 3 ay sonra hepimiz şişko oluruz mazallah :) Kamp yapanlar, outdoor sporcular için olabilir belki. Dağda, bayırda kolay çözüm. Hımm evet denemek lazım. Bu arada denemiş olanlar tarifteki 3 bardak suyun fazla geldiğini çok hamur olduğunu söylemişler. Ben onların yalancısıyım :) Not: Bu sayıdaki yazım yaz boyunca düğün dernek eksik olmayan ailemdeki yeni evliler için. Duygu-Burak, Yasemin-Deniz ve Begüm-Can hepinize ömür boyu mutluluklar diliyorum...
marketing europe & anatolia / 23
Reklam Dünyası
Messi WeChat’in yeni reklam yüzü... Futbol dünyasının ünlü ismi Lionel Messi, önde gelen mobil sosyal iletişim uygulaması WeChat’in reklam yüzü oldu. 70 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısı olan, “We Share. We Love. WeChat” sloganıyla dünyanın en çok indirilen mobil uygulamalarından biri olan WeChat, Temmuz ayında futbol süperstarı Lionel Messi’nin oynadığı yeni bir global reklam kampanyası başlattı. Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Asya ve Güney Amerika kıtalarındaki diğer birçok ülkede de aynı anda hayata geçecek reklam kampanyasında Messi, yazılı ileti yaratma, resim paylaşma, canlı olarak sesli ve görüntülü sohbet etme özelliklerini tek bir uygulamada ve ücretsiz olarak kullanma fırsatı sağlayan WeChat deneyimiyle ekrana çıkıyor. WeChat’in en son sloganı “We Share. We Love. WeChat”in yer aldığı reklamda, Messi’nin dostları ve ailesiyle WeChat üzerinden nasıl temasa geçtiği işleniyor. Kampanya kapsamında hayranları Messi’nin videoları, sesli mesajları ve fotoğraflarının yer alacağı WeChat ID: MessiOfficial resmi WeChat hesabını da takip edebilecekler. Messi, böylece WeChat deneyimini hayranları ve takipçileri ile paylaşan müzisyen, sanatçı, moda ikonu ve VIP’lerden oluşan göz alıcı gruptaki yerini de almış oldu. Messi’nin WeChat deneyimi hakkında daha detaylı bilgi için, www.wechat.com/messi adresini ziyaret edebilirsiniz.
Robert Downey Jr. HTC’de... Mobil inovasyon ve tasarımda dünya lideri HTC, bu zama- dan farklı olarak da, halihazırda telefonlarımızın bilinen özelna kadar gerçekleştirdiği en güçlü pazarlama kampanyası; liklerini bir araya getirdik. dedi. ‘Change’ (Değişim) marka platformunu açıkladı. Bu platform HTC’nin 17 yıllık tarihi boyunca mobil sektöründe yeni çığır açan etkisini kutlayan uzun vadeli bir stratejisi olarak yerini aldı. Sektörde dönüşüm gerçekleştirecek yenilikçi bir yaklaşımı müjdeleyen “Change” HTC’nin pazarlama alanında bugüne kadar hayata geçirdiği en büyük yatırımı temsil ediyor. Kampanya, geniş bir yelpazedeki geleneksel ve dijital mecralar üzerinden tüketicilere ulaşmayı hedefliyor. Ağustos ayı itibariyle HTC global platformunun tamamlanması ile kampanya hayata geçirilecek. Ünlü oyuncu ve yönetmen Robert Downey Jr.’ın rol alacağı ilk yaratıcı reklam 15 Ağustos tarihinde YouTube üzerinden yayınlanacak. Ardından ise bir dizi sinema ve televizyon reklamı yayına girecek. HTC Pazarlama Kurulu Başkanı Ben Ho, kampanya ile ilgili olarak: “HTC olarak yenilikçi ruhumuz , ve cesaretimiz sayesinde mobil sektöründe değişim yaratan öncü marka konumuna geldik. . Biz “Change”i orijinal ve eğlenceli olarak tanımlıyoruz.” Bugüne kadar gerçekleştirilen kampanyalar-
24 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
“Just Do It”... Dünyaca ünlü sporcular LeBron James, Serena Williams, Gerard Pique ve Andre Ward’ın da rol aldığı “Just Do It – Possibilities” isimli global reklam filmiyle büyük ilgi gören Nike, bu kampanyanın bir parçası olarak Türkiye’ye özel hazırladığı “Just Do It” filmiyle gençleri “Hareket Et”meye çağırıyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de gençlerin spora aktif katılımının çok düşük olduğunu ortaya koyuyor. Genelde televizyon, bilgisayar başında veya stadyumlarda izleyici olan gençleri harekete geçirmek ve sporun eğlenceli yanını göstermek adına geliştirilen Türkiye “Just Do It” online filminde Didier Drogba, Burak Yılmaz, Gamze Bulut, Naz Aydemir, Engin Atsür, Birsel Vardarlı, Gökhan Saki ve Enes Ünal gibi ünlü sporcuların yanı sıra spor spikeri Roksan Kunter ve amatör sporcular da yer alıyor. Just Do It kampanyası dahilinde Nike Türkiye’nin sosyal ağları aracılığıyla katılımcıları hareket etmeye teşvik eden spor etkinlikleri ve “Just Do It” görevleri düzenlenecek. Proje ve katılım koşullarıyla ilgili detaylı bilgiye www.nike. com/hareketet üzerinden ulaşılabiliyor.
AXE, hayalleri gerçekleştiriyor... Dünyada pazara girişinin 30’uncu yılında hayalleri gerçekleştirmek üzere yola çıkan AXE,Axe Apollo kampanyası kapsamında uzaya çıkma şansı yakalayacak 3 Türk adayını dünyaca ünlü İngiliz model ve oyuncu Kelly Brook’un da yer aldığı jüri ilebelirliyor. AXE, şimdi de Türk gençlerinin yeni bir hayalini daha gerçekleştirmek üzere yepyeni bir kampanyayaimza atıyor. Temmuz ayında başlayan yeni kampanya ile şanslı bir kişiye hayallerin otomobili SLS AMG kazanma fırsatı sunan AXE, bunu da ilk kampanyada olduğu gibi Kelly Brook’la çektiği reklam filmiyle duyuracak. Bu yılın AXE’ın dünyadaki 30’uncu yılı olduğunu ve markanın 30 yıllık serüveninde gösterdiği başarılı performans ile dünyanın bir numaralı erkek bakım markası olmayı başardığını söyleyen AXE Marka Müdürü Ercan Solmaz,“AXE markası, Türkiye pazarına girdiğinden bu yana birçok kampanyaya imza atarak tüketicisiyle özel bir ilişki kurdu. Hayallere hitap eden, genç erkeğin dilini konuşabilen özel bir marka oldu. Bu yıl da her yıl olduğu gibi AXE’ın bu kimliğine yakışan projeler yapmak istedik ve yılın başında hedefi “Hayalleri Gerçeğe Dönüştüren Projeler” yapmak olarak belirledik.
marketing europe & anatolia / 25
Wyndham Gro
Röportaj
oup, Kalamış’da... Wyndham Hotels Group Genel Müdürü Alper Can Bulcum Wyndham grup dünyada 7300 den fazla oteli bulunan ve bünyesinde 17 markayı barındıran dünyanın en büyük otel zinciridir. Türkiye de en bilinen markaları Ramada ve Wyndham’dır. Biz Wyndham Kalamış olarak bu markayla açtığı ilk oteliz, bizden sonra Wyndham petek ve Wyndham İzmir açıldı. Istanbul ve Ankara’ya bir tane daha otel geliyor. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Wyhndam Group kimdir? Wyndham grup dünyada 7300 den fazla oteli bulunan ve bünyesinde 17 markayı barındıran dünyanın en büyük otel zinciridir. Türkiye de en bilinen markaları Ramada ve Wyndham’dır. Biz Wyndham kalamış olarak bu markayla açtığı ilk oteliz, bizden sonra Wyndham petek ve Wyndham İzmir açıldı. Istanbul ve Ankara’ya bir tane daha otel geliyor. Wyhndam Istanbul Kalamış Marina’ya yapılan yatırımın öneminden bahsedebilir misiniz? Wyndham markalı ilk otel olduğu için grup adına çok önemli. Açılışın iyi olması, misafirlerin memnun olması bizler için çok önemsediğimiz bir konuydu. Zira piyasadaki ilk intiba açısından çok önemli. İyi bir algı yarattık, çok beğenildi. Hem bizim için hemde Wyndham markası için çok başarılı olduğunu düşünüyorum. - Merkezi lokasyonu hakkında bilgi verebilir misiniz? Kalamış’ta Marina nın hemen yanındayız, iki ana caddeyede cephemiz var.
Bağdat Caddesinin yakınlığı, otelimizdeki marka restoranların çokluğu (Da Mario, Fidele, Divan ve Remina ), 3500 metrekarelik SPA ve GYM alanımız, sütunsuz balo salonlarımız çok popüler oldu. Birçok düğüne, kongrelere ve en son ARSENAL takımına ev sahipliği yaptık. - Wyhndam neden Kalamış bölgesini tercih etti? Yer olarak çok özel bir semttir Kalamış. Gerek çevre sakinleri olarak, gerekse huzurlu ortamı olarak Istanbul’un en güzide yerlerinden biridir. Otelimizin binası çevre mimarisini hiç bozmadığı için, Kalamışlılar tarafından sahiplendi. Çay saatimiz, lobbymiz ve restoranlarımız çok sevildi. - Kongre turizmi beklentileri neler? Biz otelimizde büyük toplantı ve kongrelere ev sahipliği yapıyoruz ancak Asya tarafının mutlak surette bir kongre merkezine ihtiyacı vardır. Artık Istanbul’a kapasite yetmiyor. - Kazandığınız ödüller Türkiye’de nasıl algılanıyor? İlk yılımız olmasına rağmen iki ödül birmarketing europe & anatolia /27
Röportaj
den aldık. Dünya Turizm Ödüllerinde Türkiye’nin En İyi İş Oteli seçildik. Daha sonrada Wyndham Hotel Group tarafındanda Avrupa / Afrika / Orta Doğu’da Yılın Oteli ödülünü aldık. Bunlar yaptıklarımızın beğenildiğini ve doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Wyndham Hakkında: Wyndham İstanbul Kalamış Marina, dünyaının en büyük otel şirketi olan ‘Wyndham Worlwide Corporation’nın parçası olarak faaliyet gösteren Wyndham Worldwide Otel Grubu tarafından verilen franchise ile Reisler Group tarafından açıldı. Marmara Denizi’nin muhteşem görüntüsü ile beş yıldızlı tesis, İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan seçkin Kalamış Marina’nın tam karşısında yer alıyor. Beş yıldızlı otelde 210 oda, bir kral dairesi, farklı kapasitelerde 18 toplantı salonu, 300 ve 600 kişilik iki balo salonu bulunuyor. 3500 metrekare spa ve fitness merkezinde 10 terapi odası, biri 28 / marketing europe & anatolia
terasta olmak üzere ikisi açık biri kapa- alacağı otelde ayrıca üç adet restoran lı toplamda üç yüzme havuzunun yer hizmet vermektedir.
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Şimdi yobazlık moda...
Ülkemizde ister ticaretle uğraşın, ister çiftçilik yapın, ister sanatçı olun, ister hammal geliriniz iktidarın iki dudağının arasındadır. Hal böyle olunca iktidarda yer alan görüşün çekim gücü kaçınılmaz. Bu günlerde muhafazakarlık ve yobaz dindarlık moda, yarın eşcinseller iktidar olursa buğün sarık takıp, haşema giyenleri yarın el ele dolaşırken görebiliriz. Vapurda, hastanede sokakta sürekli bir irşad gayreti dikkat çekiyor. Örneğin bugün kızcağızın biri vapurda diğer iki kıza oruç tutmayı öğretiyor ve onları kendisiyle birlikte oruç tutmaya zorluyordu. Dayanamadım sordum ramazan ayı olmadığına göre bu neyin orucu diye meğer aya bakılmaksızın sürekli oruç tutmam çok sevapmış öğrenmiş oldum. Hastanede babamın bir raporu için bekliyorum. Bir kadın diğerlerine başörtülerini nasıl bağlamaları ve nasıl bağlamamaları gerektiğini anlatıyor. Örneğin başörtüsünü üçgen yapıp boyunda düğüm attıktan sonra sarkan uçları birbirine bağlamak günahmış çünkü firavun sakalını öyle bağlıyormuş. Ayrıca çocuklarına da sahabeden isimler takmaları çok sevapmış. Hurafenin yalanın cehaletin bini bir para. Vakıf mallarını yemekten başka bir marifetleri olmayan tarikatların cehalet cığırtkanları, iktidarın rüzgarıyla şişirdikleri yelkenleriyle ceplerini doldurmak için tam yol ilerliyorlar. Her mahallede her sokakta tarikat çığırtkanları ev toplantılarında cahil halkı daha da cehalet karanlığına çekmek için saçmalamakta sınır tanımıyorlar. Geçtiğimiz hafta bir tanıdığım, gittiği bir cenaze evinde böyle bir şarlatanın tacizine maruz kalmış. Hoca diye cenazeye gelen çarşaflı bir kadın oradakilere tuvalete gittiklerinde vajinalarının yarısını tutarak işemelerini, aksi halde kabir azabı çekeceklerini ciddi ciddi anlatmış. Tabii ki
inananlar da olmuş. Geçen gün Mardin'de Mor Gebriel Kilisesi'ni geziyorum. Süryaniler kilisede bulunan Aziz Gabrielin mezarından toprak alıp şifa niyetine içerlermiş. Çünkü, Aziz Gabriel'in yaşarken üç ölüyü dirilttiğine inanılır ve toprağının da bu şifacılığı devam ettireceği düşünülürmüş. Grupta bulunan bizim müslümanlar da mezardan toprak alıp evlerinde saklamak için hücum ettiler. Bana neden toprak almadığımı sorduklarında ben müslüman olduğumu ve bizim dinimizde kabir toprağından bir medet ummanın yer almadığını söyledim. Gruptaki diğer müslümanlar beni ayıpladılar ve yoo biz de türbelerden hatta Eyüp Sultan'dan toprak almıyor muyuz dediler. Bunu o kadar inanarak söylediler ki hayır almıyoruz, alıyorsanız aslında şirke düşmüş oluyorsunuz demek istedimse de ağzımı açmadım. Mozayikli ekranlardan, TV reklamlarıyla satılan haremlik selamlık sitelerden, başında başörtüsü rakı içen ama iktidara yakınlığıyla beslenen ne idüğü belirsizlerden, her gazetede köşeleri işgal eden imam hatip ve başörtüsü kadrosundan maaş alan zevzeklerden hiç bahsetmeyeceğim bile. Türk halkı, evden ve okuldan kaçan pinokyo gibi cehaletin eğlenceli büyüsüne kapılmış eşeğe dönüşme yolunda her geçen gün yeni bir kademeyi kat ederken, elimiz kolumuz bağlı beklemekten başka ne yapabiliriz. Cehalet iktidar destekli taraftar toplarken, iktidarın cazibesinden ve cehaletin kolaycılığından yoksun gerçeğin çağrısı, sıkıcı bir ebeveyn nasihatı kadar faydasız olacağına göre tek umudum çok kısa sürede iktidarın el değiştirmesi ve bu modanın sona ermesi.
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Derimod’la, tüm gözler üzerinde... Deri modasının öncü markası Derimod yeni reklam filmiyle bakışları üzerine topluyor. Nurgül Yeşilçay’ın rol aldığı reklam filminde, Derimod ceketini giymiş sanatçıyı hayranlıkla takip eden gözler dikkat çekiyor. Nil Karaibrahimgil’in bestelediği, Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı reklam filminin müziğini ise süper star Ajda Pekkan seslendiriyor. Derimod ünlü isimleri buluşturduğu yeni reklam filmiyle dikkatleri bir kez daha üzerine çekiyor. Nurgül Yeşilçay’ın rol aldığı reklam filmini ünlü yönetmen ve fotoğrafçı Luigi Dias yönetti. Asmalı Mescit, Bankalar Caddesi, Karaköy, Gümüşsuyu ve Şişhane gibi İstanbul’un tarihi mekânlarının çekim platformu olarak tercih edildiği film styling’ini ise Ece Sükan üstlendi. Derimod ceketi ile İstanbul’un tarihi semtlerinde dolaşan Nurgül Yeşilçay’ı hayranlıkla takip eden gözler, reklam filminin ana temasını oluşturuyor. Filmin konseptine uygun, özel olarak hazırlanan film müziği ise reklamda ön plana çıkan bir diğer unsur. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları arasında yer alan üç büyük ismin hayat verdiği “baksınlar” temalı reklam müziğinin bestesini Nil Karaibrahimgil, düzenlemesini Mustafa Ceceli, seslendirmesini ise Ajda Pekkan yaptı. Müzik, moda ve sinema gibi alanında ünlü birçok ismi bir araya getiren Derimod reklam filmi, 23 Ekim 2013 tarihi itibariyle TV ve radyolarda yayınlanmaya başlayacak. Reklam Filminin Künyesi: Reklam Veren: Derimod - Sedef Orman, Ebru Uluca Reklam Ajansı: Alametifarika Yönetmen: Luigi Dias Styling: Ece Sükan Yaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Erkul Yazgan, Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey, Seden Padır, Berat Pekmezci. Ajans Prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Dilan Davutoğlu, Prodüksiyon Şirketi: Kala film Fotoğraf prodüsiyon şirketi: PPR Fotoğrafçı: Nihat Odabaşı Film Müziği Beste: Nil Karaibrahimgil Film Müziği Düzenleme: Mustafa Ceceli Film Müziği Seslendiren: Ajda Pekkan Kullanılan Mecralar: TV, basın, radyo, internet
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Muhteşem 8 yarışması... Acer’ın dokunmatik özellikli Windows 8’li 8 ürününden birine sahip olmak ister misiniz? Hemen facebook.com/AcerBilgisayar sayfasındaki ‘Muhteşem 8’li’ yarışmasına katılın, jüriyi ikna edin, Acer’ın birbirinden teknolojik tablet, ultrabook veya dizüstü bilgisayarlardan birini siz kazanın! Tek yapmanız gereken Facebook hesabınızdan uygulamaya giriş yaparak hangi Muhteşem 8’liden birine sahip olmak istediğinizi yazmanız ve jüriyi ikna etmeniz! Acer V5, Acer S7 ve S3 ultrabook, Acer Iconia W3, W700, W510 tabletler, dönüşerek 4 farklı moda kullanılabilen R7 dizüstü bilgisayar ve tablete dönüşebilen Acer’ın en yeni ultrabooku P3 gibi Windows 8’li muhteşem 8 ürün den birini kazanmak için 7 Kasım tarihine kadar yarışmaya katılabilirsiniz. Facebook.com/AcerBilgisayar sayfasındaki kampanya katılım formunu doldurup hemen yaratıcı mesajlarınızı paylaşUygulama Sahibi: Acer maya başlayın, muhteşem 8’liden birinin sahibi siz olun! Marka Yetkilisi: Semanur Aksoy Dijital Ajans: Revolvia Reklam Kampanya Künyesi: Yaratıcı Grup: Kerem Koç, Melis Arkın, Erdem Ömür Uygulamanın başlığı: Muhteşem 8’li Proje Yöneticisi: Feride Yıldız Uygulama Tipi: Facebook Kampanyası
İstikbal’de yeni logo...
İstikbal, kuruluşunun 57. yılına ve gelecek hedeflerine özel yeni logosuyla tüketicilerine merhaba dedi. Sahip olduğu değerleri, modern ve yenilikçi bir çizgiyle birleştirebilmeyi uzun yıllardır başaran İstikbal, ’Her ev güzeldir’ sloganı ve yeni logo lansman filmi ile yepyeni bir adım attı. İstikbal’in yeni logosundaki üç dalga bir yanda ergonomi, estetik ve erişilebilirliği simgelerken diğer yandan da mobilya üreticisi olarak dünya sıralamasında ilk 10 içinde olan İstikbal markasının yeni hedefinin ilk 3’e girmek olduğunu hem tüketicilere hem de paydaşlara hatırlatıyor.
34 / marketing europe & anatolia
Yeni logo lansmanı için çekilen reklam filminde, Türkiye’de farklı illerden, farklı ev yaşantıları gösterilerek, birliktelik ve beraberlik duygusunun önemi İstikbal markası ile birleştirilerek anlatılıyor. Kurumsal yapı değişiminin yeni bir jingle ile de taçlandırıldığı reklam filminde ayrıca ünlü müzisyen Akın’ın imzası bulunuyor. Reklam Filmi Künye Müşteri: Boydak Holding - İstikbal Murtaza Durmuş, Mehmet Emin Çakıcı, Fadime Özcan Reklam Ajansı: HavasWorldWide İstanbul Yaratıcı Yönetmen: Ediz Kurtbarlas Yaratıcı Grup Yönetmeni: Cihan Kavaklıpınar, İsmet Korkmaz Yaratıcı Ekip: Gürol Dinneden, Özlem Ateş, Burcu Özkök, Sait Akdemir Müşteri İlişkileri: Sibel Yeşileker, Merve Haşimoğlu Ajans Prodüktörü: Saime Akçura Prodüksiyon şirketi: Kala Film Yönetmen: Hakan Yonat Müzik: Akın
Kampanyalar
Isıcam Konfor... Enerjinin daha verimli kullanılmasını amaçlayan Trakya Cam Sanayii A.Ş, enerji tasarrufu konusunda toplumdaki duyarlılığı daha da artırmak amacıyla yenibir reklam kampanyasını başlattı. Tasarruf bilincini geliştirmeyi amaçlayan reklam filmi TBWA\İSTANBUL tarafından hazırlandı. WilmaElles ile Türk oyuncu ve dublaj sanatçısı Gamze Gözalan’ın başrollerini paylaştığı reklam filminde Gamze Özalan, komşusu WilmaElles’e yakıt faturasından dert yanıyor. WilmaElles ise ona faturasını azaltma yolunun Isıcam Konfor olduğunu anlatıyor. Reklam Kampanya Künyesi: Reklamveren: Trakya Cam Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Burak Kundaracıoğlu, Yiğit İrde, Demet Toprak, Emir Yüksel Marka Ekibi: Didem Tamer Gül, Yasemin Tolunay, Melih Mermutlu CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik Prodüksiyon Ekibi: Ceyda KayaçetinSchulte, Pelin Güneş,
Gizem İnan Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Uygar Kutlu Post Prodüksiyon: Otomat Müzik: Opus Audio / Mehmet Yaranona, Tolga Türünz Kullanılan Mecralar: TV, basın, radyo, internet
SEK Günlük Süt... Günlük (pastörize) süt kategorisinin lideri SEK’in, günlük sütünün tazeliğini ve katkısızlığını esprili bir dille aktardığı reklam filmi yayına girdi. Medina Turgul DDB’nin hazırladığı reklam filminde yüzde 100 doğal olduğunu buzdolabı halkına kanıtlayan SEK Günlük Süt, tüketiciye sütü güvenle ve sağlıkla içebilecekleri mesajını veriyor. Filmin post prodüksiyonu Londra’da Golden Square’de yapıldı.
SEK Günlük Süt’ü seslendiren isim ünlü oyuncu Okan Yalabık. Filmin müziği Jingle House’a ait. Reklam Kampanya Künyesi: Reklamveren: SEK Reklamveren Yetkilileri: Ahmet Tekin Özdener, Banu Pekkoç, Burcu Özbakır Tül, Elif Ateş Eskin Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yaratıcı Grup: Kurtcebe Turgul, Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Ayşe Aydın, Gizem Hız, Necmi Mutlu, Mehmet Güney Müşteri İlişkileri: Yiğit Kariş, Zeynep Begüm Derinöz, Ceyda Pehlivan Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu Ajans Prodüktörü: Nedret Gürlek Yapım şirketi: Film Bahçesi Yönetmen: Price James Post Prodüksiyon: Golden Square Post Production Müzik: Jingle House Medya Ajansı: Mindshare Kullanılan Mecralar: TV, basın
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
THY’dan; Flugsrad...
Türk Hava Yolları için markanın Almanya resmi Facebook sayfasında geliştirilen Flugsrad uygulaması 8 Kasım 2013’e kadar devam ediyor. Almancada “Çarkıfelek” demek olan “Glücksrad” uçuş çarkı demek olan “Flugsrad”a çevrildi. Uygulamada, Türk Hava Yolları’nın kullanıcılarını Almanya’nın 12 şehrinden 230’dan fazla farklı destinasyona
uçurduğu duyuruluyor. Aynı zamanda Almanya hedef kitlesi için seçilmiş olan Asya’nın 12 destinasyonuna 12 farklı kişi 2 kişilik uçak bileti kazanabiliyor. Uygulamaya giren kullanıcılar karşılarına çıkan çarkı istedikleri kişi ve destinasyon gelene dek çevirebiliyorlar. Uygulamanın en yenilikçi özelliği ise kullanıcıların birlikte uçmak istediği kişilere uygulama üzerinden özel mesaj gönderebiliyor olması. Destinasyon başına en çok arkadaşını uygulamaya davet eden eşleşme seçtikleri destinasyon için iki kişilik uçak bileti kazanıyorlar. Reklam Filmi Künye Proje: Flugsrad Marka: Turkish Airlines Turkish Airlines Marka Yöneticisi: M. Erdem Ün Turkish Airlines İnteraktif Pazarlama Müdürü: Neşet Dereli Ajans: Dekatlon Buzz
Art Direktör: Duygu Ertürk Müşteri İlişkileri Yönetimi: Özlem Güntürk Proje Yönetimi: Nazlı İpek Ören, Vadi Efe Proje Ekibi: Çetin Türkdoğan, Serhan Büyükişçan Metin Yazarı: Sascha Nieroba
Biz de ayrandan anlarız...
“Biz de ayrandan anlarız!” repliğiyle çocukları ayran konusunda bilirkişi tayin eden reklamın jingle’ı Nil Karaibrahimgil imzasını taşıyor. Reklam filmi çocukların dev bir ayran bardağını sahnede sallamalarıyla başlıyor. Ayranı büyük bir neşe ve iştahla içen çocuklar bir yandan da dans ediyorlar. 36 / marketing europe & anatolia
Finalde özel tasarlanan ayran şapkalardan ayran içen çocuklar ayranların bitmesiyle büyük bir şaşkınlık yaşarken; anne ve babaları seyirci koltuklarında ellerinde şişe ayranlarla alkış tutarak çocuklarına eşlik ediyor. Reklam Filmi Künye Reklamveren: Pınar Reklamveren Yetkilisi: Nalan Özgür, Selen Kurus, Burcu Buyukerkmen, Yeliz Soylu Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Güldeniz Şeşen, Deniz Ardıç, Yaşar Ezbider, Başar Sarıkaya, Serra Akyel, Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Berna Bulat Müşteri İlişkileri: Dilek Sezen Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar Yönetmen: Can Ülkay Görüntü Yönetmeni: Gökhan Atılmış Post Prodüksiyon: Filimişleri Kullanılan Mecra: TV, açıkhava Müzik Yapım: Jingle House Beste: Nil Karaibrahimgil
Kampanyalar
Sütaş için iftihar vakti... Happy People Project tarafından hazırlanan reklamlarda, ‘Ramazan’ın vazgeçilmezleri’ konseptiyle ilerlendi. Bu konsept, çekilen 3 ayrı filmde farklı hikayelerle, samimi bir dille anlatıldı. Sütaş Grubu Kurumsal İletişim Koordinatörü Tülay Dalkılıç, Ramazan ayının, ailelerin daha fazla bir araya geldiği, kalabalık sofraların keyfini coşkuyla paylaştığı, birlikteliğin ön plana çıktığı bir dönem olduğunu vurgulayarak, Sütaş’ın böyle bir dönemde tüketicilerinin yanında olmayı çok önemsediğini, her Ramazan’da hem doğal lezzetli ürünleri hem gülümseten reklamları ile Ramazan coşkusunu paylaşmayı hedeflediğini dile getirdi. Reklam Filminin Künyesi Reklamın Başlığı: Türkiye için iftar Sütaş için iftihar vakti Reklamveren: Sütaş Reklamveren Temsilcisi:Ergun Ermutlu, Tülay Dalkılıç, Eylem Karakaş Soyluoğlu Reklam Ajansı: Happy People Project Yaratıcı Grup: Yaşar Akbaş, Atilla Karabay, Selçuk Akyüz, Cihan Önder, Ceyda Koç, Sibel Ergeç, Lina Nil Stratejik Planlama: Emel Göker, Mert Soyal,
Özlem Akbaş Müşteri İlişkileri: Orçun Onural, Başak Tetik, Sena Meten Medya Ajansı: People Communications Planlama ekibi: Nurdan İşbecer, Esra Muhriroğlu, Deniz Gömeçoğlu, Adnan Kayalıoğlu Kullanılan Mecralar: Televizyon, açıkhava, radyo, dergi, internet Prodüksiyon: Böcek Yapım
‘Pişti’li reklam kampanyası...
n11.com’un ilk reklam filminde de rol alan Yasemin Allen ile uzun süre sonra ilk kez reklam filminde rol alan ünlü oyuncu Ayşen Gruda’yı buluşturan “Pişti” konseptli filmde Yasemin Allen’ın n11.com alışveriş platformundan satın aldığı giysi ile karşı komşusu Ayşen Gruda’nın giysisi aynı olunca, siteden alışveriş yapan Yasemin Allen’ın 30 günlük ücretsiz iade kampanyası çerçevesinde ürünü geri göndermesi ele alınıyor. Rabarba reklam ajansı tarafından hazırlanan reklam filminin kamera arkası görüntüleri de en az film kadar renkli anlara sahne oluyor.
Müziği Nil Karaibrahimgil’e ait olanreklam filmi “Olunca biz pişti, e geri verdim gitti’ nakaratıyla n11.com’dan alınan ürünlerin herhangi bir koşula bağlı olmaksızın 30 gün süreyle iade edilebileceğine göndermede bulunuyor. Kampanya ‘’n11.com’dan aldığınızı gözünüzle görün, elinizle hissedin, işler değişirse 30 gün içinde iade edin!”mottosuyla hazırlandı. Reklam Filminin Künyesi Reklamveren: n11.com Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Aylin Daylan, Ömürden Sezgin, Özlem Kılıç Yaratıcı Ekip: Oğuz Savaşan, Pemra Ataç, Can Çelikbilek, Umut Geldiay, Deniz Yükselci, Yiğit Karagöz Müşteri İlişkileri: Birçim Akfırat, Kerem Yetim Ajans Prodüktörü: Saadet Bektaş Medya Planlama/Satınalma: Time Yapım Evi – Yönetmen:Yirmibeş Film, Hakan Algül Post Prodüksiyon: Filim İşleri Müzik: Nil Karaibrahimgil Mecra: TV, Gazete, Outdoor, Sinema
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
Becel Tereyağı Keyfi...
şem yemek görüntüleriyle izleyenleri meraklandırmayı başarıyor. Yönetmenliğini Metin Arolat’ın gerçekleştirdiği film, yakın plan çekimleriyle Becel Tereyağı Keyfi’nin farklı kullanım alanlarını ön plana çıkartıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Unilever / Becel Reklamveren yetkilisi: Hakan Behlil / Mustafa Seçkin Reklam ajansı: Lowe İstanbul Yaratıcı yönetmen: Metin Arolat Yaratıcı grup: Gülcan Evrenos, Mustafa Ölemez, Cem Gündoğdu Müşteri ilişkileri grubu: Zeynep Palpas, Müge Bürge, Hare Lilya Ganiç Stratejik planlama: Kayansel Kaya Prodüksiyon ekibi: Tuğrul Karadeniz, Emirhan Akıncı Yapım şirketi: İnterfilm
Becel’in yeni ürünü “Becel Tereyağı Keyfi”nin reklam filmi Medya ajansı: Mindshare yayına girdi. Medya planlamacı: Gaye Ersöz, Özlem Ciragöz, Tuğçe İyiKalp dostu Omega 3 kaynağı Becel’in farkıyla tereyağı se- san venlerin damak zevkine özel olarak sunulan Becel Tereyağı Kullanılan mecralar: TV, Dijital Keyfi’nin reklam filmi, dumanı tüten sıcak ekmek ve muhte-
Yoğun strese Falım çözümü... Falım, herkesi eğlendiren reklam filmlerine devam ediyor. Yeni reklam filmleri, günlük hayatta yoğun stres yaşanan durumlardan örnekler vererek “her gün bir Falım stressiz başım” sloganını vurguluyor. İlk reklam filminde işe geç kalan bir çalışanınpatronundan işittiği azar karşısında oluşan stresine Falım çiğneyerek çare buluşunu izliyoruz.İkinci filmde ise direksiyondaki bir kadının eşi ile yaşadığı strese şahit oluyoruz. Kadın, yan koltukta oturan eşinin sürücülüğü ile ilgili eleştirileri sonucunda oluşan stresini azaltmak için çözümü yine Falım çiğnemekte buluyor. Falım, yeni reklamlarında stresli anlarda Falım çiğnemenin stresi azalttığını eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Falım “Patron” ve “Sürücü” Reklamveren: Mondeléz International Turkey Reklamveren yetkilisi: Elif Emiroğlu,Esra Erkman, Gülçin Günlü Reklam ajansı: Alametifarika Yaratıcı yönetmen: Kenan Ünsal, Emrah Karpuzcu Yaratıcı grup: Oğuzhan Atlıman, Can Çelikbilek,
38 / marketing europe & anatolia
Caner Apaydın, Handan Tepe, Aslı Yazıcıoğlu Müşteri ilişkileri grubu: Burcu AtışTopçu Stratejik planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel Ajans prodüktörü: Berna Bulat, Berkay Tahmaz, Sertuğ Alptekin Yapım şirketi: Böcek Film Yönetmen: Yücel Yolcu Medyaajansı: Mindshare Medya planlamacı: Pınar Akdemir Kullanılan mecralar: Tv, Radyo, OOH, Digital
Kampanyalar
Hotpoint’ten reklam kampanyası... tarafından seslendirilen reklam filmi, gazete, dergi, radyo, açık hava reklam panoları ve internet gibi diğer mecralarla da destekleniyor. Ünlü İtalyan Yönetmen Marco Gentile’in yönetmenliğini üstlendiği reklam filminde ‘‘Active Oxygen Teknolojisi’ne sahip yeni Hotpoint buzdolaplarının doğal aktif oksijen sağlayarak yiyeceklerin ilk günkü tazeliğini 9 güne kadar koruduğu’’ mesajı veriliyor. Reklam Filminin Künyesi Reklam Veren: Indesit Company / Hotpoint Reklam Veren Yetkilisi: Derya Gür Reklam Ajansı: JWT Reklam Yazarı: Paolo Cesano Sanat Yönetmeni: Dario Agnello Kreatif Direktör: Paolo Cesano Ajans Prodüktörü: Isabella Guazzone Müşteri İlişkileri: Ugo Grasso Yönetmen: Marco Gentile Yönetmen Yardımcısı: Alessandro Andrea Trovò İtalyan tasarımını ileri teknolojiyle buluşturan Hotpoint, daha Prodüksiyon Firması: Filmmaster uzun süre tazelik için teknolojiyle yenilenen buzdolapla- Görüntü Yönetmeni: Paolo Caimi rını yeni reklam kampanyasıyla tanıtıyor. Levent Özdilek Post Prodüksiyon: Postatomic
Büyüsen de tarzını kaybetme... Fiat 500L için Leo Burnett İstanbul tarafından hazırlanan kampanyada, gençler kendi 30’lu yaşlarına sesleniyor ve onlardan tarzlarını korumalarını istiyor. Kült otomobil 500’ün çizgisini büyüyerek taşıyan, Fiat ailesinin en yeni üyesi 500L, “Büyüsen de tarzını kaybetme” mottolu lansman kampanyasıyla ekranlarda. Reklam filminde 20’li yaşlardaki gençler 30’lu yaşlarına mesaj gönderiyor. Gündelik hayatın hızı içinde 20’li yaşlarındaki hayallerinden uzaklaşmamalarını, tarzlarını kaybetmemelerini rica ediyor. Kampanyanın yönetmen koltuğunda Ozan Yalabık yer alırken, görüntü yönetmenliğini ise global birçok otomobil filminde imzası bulunan Klaus Krieger yaptı. Film Bolu, Mudurnu, Abant ve İstanbul’un farklı mekanlarında 3 günde çekildi. Kampanyanın reklam müziği olarak Empire Of The Sun grubunun son albümünün hit parçası Alive kullanıldı. Reklam Filminin Künyesi Reklamveren: FIAT Reklamveren Temsilcisi: Özgür Süslü, Melike Güleli, Aslı Başağa Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul Kreatif Direktör: Oktar Akın, Emrah Akay Kreatif Ekip: Evren Dinler, Ersin Pekin, Andaç Erkök,
Volkan Bintepe Müşteri İlişkileri: Melissa Dizer, Mert Moğol, Cansu Çelebican Stratejik Planlama: Roda Sezer, Kerem Sabuncu Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Didem Tosya Yönetmen: Ozan Yalabık Yapım Şirketi: Böcek Yapım Müzik: Empire Of The Sun - Alive
marketing europe & anatolia / 39
Kampanyalar
Balparmak’dan Arı Sütü... Altıparmak Gıda bünyesindeki bal pazarının lider markası Balparmak’ın, arı ürünü karışımlarından oluşan doğal besin desteği Balparmak Apitera Serisi için hazırlanan reklam kampanyasının filmleri yayına girdi. UltraRPM tarafından hazırlanan reklam kampanyasında; tüketicilerin farklı ihtiyaçlarına özel olarak hazırlanan Apiage, Apinergy, Apikids ve Apimix isimli ürünler dört ayrı reklam filmi ile tanıtılıyor. Sadece eczanelerde, özel soğutucu dolaplarda satışa sunulan yeni Balparmak Apitera Serisi; arı sütü, bal, polen ve propolisin farklı karışımlarından oluşuyor. Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Altıparmak Gıda Ajans: UltraRPM Balparmak Ekibi: Merve Akyol, Ercan Şahin, Gömeç Şahin UltraRPM Ekibi: UltraRPM Yaratıcı Ekibi Yönetmen: Gamze Turagay Yapım Şirketi: PTT Film Müzik: Jingle House Post Prodüksiyon: İmaj ve PTT Film BTL: İlhan Bilge, Tanıtım Grafik Medya Ajansı: Universal McCann Dijital Ajans: Voden Mecralar: TV, İnternet
Nurhayat, şirin dördüzlerle buluştu... Nurhayat’lı reklam filmi serisiyle izleyenleri güldüren Dacia, yeni reklam filminde tüm modellerini bir araya getirdi. Duster, Dokker, Sandero ve Lodgy aynı filmde hem Nurhayat’la hem de şirin dördüzlerle buluştu. Reklam filminde arkadaşının sevimli dördüzlerinin geleceğine yatırım yapmak isteyen Nurhayat, şanına yakışır dört hediyeyle bebek görmeye gidiyor her birine birer Dacia armağan ediyor. Reklam Filmi Kampanya Künyesi Reklamveren: Dacia Reklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar Krand Reklam Ajansı: Publicis Yorum Kreatif Grup: Adnan Elmasoğlu, Şölen Yücel, Mehtap Korkmaz, Begüm Arduç, Yahya Mayda, Sebahat İşkol Müşteri İlişkileri: Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Alp Sayınlı, Mine Hatapkapulu Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina Prodüksiyon: Arzu Köksal, Deniz Dengiz Kullanılan Mecra: TV, Gazete, İnternet Yönetmen: Fatih Kızılgök Prodüksiyon Şirketi : Autonomy Film
40 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Süsün Kime Canga?... “Süsün Kime Canga?”, “Bu Hazırlık Kimin İçin Canga” ve “Kapıdaki Kim Canga?” gibi merak uyandırıcı reklamlardan sonra ana filmde büyük buluşma gerçekleşiyor. Reklam filmi, Canga gencinin telefonda “Ben çoktan hazırım, gel hayatım” davetiyle başlıyor. ETİ Canga’dan bir ısırık alıp gorile dönen gencin dağınıklığı, kapının çalmasıyla birlikte büyük bir heyecana dönüşüyor. ‘Canga bu defa nereleri dağıtır?’ ve ‘Kapıdaki kim? ‘soruları eğlenceli ETİ Canga reklam filminde cevap buluyor. Prodüksiyonunu Anima ve Walky Talky’nin üstlendiği filmin yaratıcı ajansı ise Rafineri. Reklam Filmi Künyesi Müşteri: ETİ Reklam Ajansı: RAFİNERİ Reklamveren Temsilcisi: Aynur Keskin Karaderi, Aynur Nayır Öztürk, Nurtaç Töngel Marka: ETİ Canga Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Ayşe Bali Metin Yazarı: Can Erdoğan Sanat Yönetmeni: Can Güven Marka Takımı: İlke Güner, Virna Estroti, Aslı Aksu
Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu, Aybike Köse Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Selin Ceylan Yapım Şirketi: Anima Yönetmen: Walky Talky
Kızım içib Huggies, oğlum için Huggies... Yaratıcı Yönetmen: Evren Doğrar Yaratıcı Grup: Koray Şahan, Gökçe Karabay, Gökhan Buluk Müşteri İlişkileri: Tuba Çağan, Selen Şehitoğlu, Ali Serhat Ünal Ajans Prodüktörü: Fulya Akay, Begüm Özkul Stratejik Planlama: Yuda Sağman Prodüksiyon Şirketi: Traffic Film Yönetmen: Boğaç Ergüvenç Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Tricks, Kerem Doğrar Huggies yeni reklam filminde kız ve erkek bebeklerin ana- Medya Ajansı: MindShare tomik özellikleri göz önüne alınarak geliştirilen, Türkiye’nin Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Outdoor, İnternet, Dijital kızlara ve erkeklere özel tek bebek bezini tanıtıyor. Ogilvy&Mather tarafından hazırlanan reklam filminde annenin gözünden kız ve erkek bebekler arasındaki farklılıklara dikkat çekiliyor. Reklam kampanyası künye Reklamveren: Kimberly Clark Türkiye Reklamveren Temsilcisi: Esra Selçuk, Burçak Sezer, Gül Dikmen, Gizem Güzelce Reklam Ajansı: Ogilvy & Mather
marketing europe & anatolia / 41
Dev Da
Gezi
algalı; Mundaka... Bu şirin sahil kasabası Kuzey Atlantik Okyanusundaki Biscay Körfezinde yer alıyor. Coğrafi yapısı sebebiyle de kış aylarında oldukça fazla dalgalı oluyor sahilleri. Bu dev dalgalar da Mundaka’ yı en popüler sörf merkezlerinden biri yapıyor :) Her yıl Ocak ve Mart aylarında burada büyük sörf organizasyonları yapılıyormuş.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban Bu şirin sahil kasabası Kuzey Atlantik Okyanusundaki Biscay Körfezinde yer alıyor. Coğrafi yapısı sebebiyle de kış aylarında oldukça fazla dalgalı oluyor sahilleri. Bu dev dalgalar da Mundaka’ yı en popüler sörf merkezlerinden biri yapıyor :) Her yıl Ocak ve Mart aylarında burada büyük sörf organizasyonları yapılıyormuş. Ben bunu oraya gittikten sonra öğrendim. İlk başta uzaklarda su üzerinde duran karaltıları fok balıkları sanmıştım ama meğer onlar dalga bekleyen sörfçülermiş. Şimdi neden köpek balıklarının sörfçülere saldırdığını daha iyi anlıyorum :)) Bask bölgesinin ilk lordu Jaun Zuria burada doğumuş. İskoç prenses olan annesi, İngiltere kralından kaçarken buraya gelmiş ve oğlunu burada doğurmuş. Bu sayede Bask bölgesi için önemli bir
sularıyla da buluşuyor. Buraya bağlanan çok sayıda küçük nehirler var. Bu bölge Karadeniz’ e çok benziyor. Geziyi organize ederken akşam saatlerinde Mundaka’ya varmayı, gece otlede konaklayıp gündüz de gezmeyi hedeflemiştik. Barcelona havaalanından kiraladığımız araba ile bir kaç yeri gezdikten sonra Mundaka’ya geldik. Diğer yerleri de başka sayılarda yazacağım :) İspanya’da otoyollar çok pahalı olduğu için otobandan değil normal yoldan gelmeyi tercih ettik. Yaklaşık 300 km yol için 40 euro civarı otoban parası ödüyorsunuz. Fakat sonradan böyle bir tercih yaptığımız için çok pişman oldum. Yollar çok dar, virajlı ve karma karışık. O yüzden de yolculuk son derece sıkıcı oluyor. O yolda canımdan bezdim desem yeridir.
yer edinmiş, Mundaka. Bask bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mundaka’ da 900 yıl önce Viking’lerin geldiği bir kasabaymış. Liman şehrin merkezi konumda. Zamanla yerleşim yerleri liman etrafına kurulmuş ve kasaba büyümüş. Büyümüş dediğime bakmayın aslında minik bir balıkçı kasabası. Mundaka’nın çok enteresan bir yapısı var. Okyanustan içeriye körfez gibi bir girinti var. Fakat çok sığ olduğu için rüzgarlı havalarda ve kışın çok iri dalgalar oluşuyor. Bu körfez iç kısımlarda nehir
Kalacağımız oteli booking.com’ dan ayarlamıştık. Ben tatile çıkmadan önce hepsinin adresini ve koordinatlarını almıştım. Giderken yanımda da Tomtom navigasyon cihazımı götürmüştüm. Tomtom’a baktık, öyle bir adres yok. Sonra koordinatları girip gitmeye karar verdik. Bitki örtüsü de aynı üstelik :) Fakat yol bir yerden sonra iyice daraldı ve rampa tırmanmaya başladık. Dedim ki, kesin kaybolduk. Saat oldu 23:00, biz hala yollardayız. Fakat hiç yabancılık çekmiyorsunuz, yol, İstanbul – İğneada yoluna çok benziyor. Tam oteli bulmakmarketing europe & anatolia / 43
Gezi
tan ümidi kesmiştik ki, yol üstünde taş bir ev gördük ve bir de baktım ki Manuka Benta :) Otele geldik. Otel 2 katlı bir taş ev. Son derece şık dekore edilmiş. Heryer ahşap. Eşyaları alıp resepsiyona gittik. Bizi bir beyefendi karşıladı fakat İngilizce bilmiyor. Biz de İspanyolca bilmiyoruz. Abi önce bize trip yaptı. Çünkü 19:00’ dan sonra otele gidecekseniz önceden arayıp bilgi vermeniz gerekiyormuş. Biz onu gözden kaçırmışız. Neyse ki abi bizi kapı dışarı etmedi ve odamızı ayarladı. Yanlız son derece ilkel yöntemlerle otel işlettikleri için kocaman bir kayıt defteri çıkardı ve tüm bilgileri elle yazdı. Bilgisayarları yoktu :( Tabii bu işlem epey uzun sürdü çünkü aynı dili konuşmuyoruz. Nihayet odaya çıktık ve ben yatıp uyudum. Ertesi sabah erken kalkıp oteli kurcalamak için aşağı indim. Etrafı gezdim. Ve otele bayıldım :)) Otel deniz seviyesinden epey yüksekte, etraf yemyeşil ve hava yağmurlu :( Bahçede kendime bir masa seçtikten sonra akşam bize eziyet çektiren abiden kahve rica ettim. Kahvemi getirdikten sonra sohbet etmeye çalıştık ama epey zor oldu. Konuşarak anlatmayı 44 / marketing europe & anatolia
Yaklaşık 10 km yol gittikten sonra Mundaka’nın merkezine vardık. Burası avuç içi kadar bir yer fakat araba parkedecek yer yok.
beceremeyince sessiz sinema tarzı konuşmayı seçti. Ve o şekilde Mundaka’ nın 3 gün boyunca yağışlı olacağını söyledi. Ama yağmuru anlatış şekli oldukça eğlenceliydi :) Nereden geldiğimizi duyunca da epey şaşırmıştı. Sanırım ilk Türk konukları biz olduk. Sonra yine zor şartlar alında ve uzuuunnnca bir süre bekledikten sonra hesabı ödedik, el yazması faturamızı aldık ve gezmeye çıktık. Yaklaşık 10 km yol gittikten sonra Mundaka’nın merkezine vardık. Burası avuç içi kadar bir yer fakat araba parkedecek yer yok. Zor bela parktan çıkmak için hazırlanan birini bulduk. Eşyaları arabaya yüklemesini bekledikten sonra nihayet parkedip Mundaka sokaklarına ayak bastık. Park yerinden karşıya geçince kocaman bir plaj karşıladı bizi. Kocaman bir plaj ve çok sığ bir deniz veeee bulutlu bir gökyüzü. Kasvetli havaya rağmen manzara muhteşem görünüyordu. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen orta yaşı geçkin insanlar plaja doğru yola çıkmışlardı. Sanırım denizin en güzel saatleri. Plajın yanından merkeze doğru yürür-
Gezi
ken bir parkın içine daldık. Bir de baktık ki festival hazırlıkları yapılıyor. Standlar açılmaya başlamış. Izgaralar kızarmaya başlamış ama saat daha baya bir sabah yani. İspanya bütün kadınların sevebileceği bir ülke. Çünkü heryede çikolata var ve çikolataları çok güzeeellll :)) Hem de öyle kocaman kalıp kalıp çikolataları var. Adamlar akıllı. Latin Amerika’ dan alıyorlar kakaoyu sonra en güzelinden çikolata yapıyorlar. Fakat Brezilya’ da çikolata lüks tüketim maddesi. Aşırı pahalı ve heryerde bulunmuyor. Mesela Rio’da sıradan bir markette tablet çikolata bulamazsın. En iyi ihtimal kakaolu bisküvi bulursunuz. Burada bir de sabun çok meşhur. Heryerde sabuncu dükkanı var. Zeytin bol olunca böyle oluyor demek ki. Neyse ki arap değiller :) İspanya’ da çok fazla zeytin ağacı var. Dolayısıyla da zeytin ve zeytin yağı da çok. Orada yediğim yeşil zeytinlerin tadı çok hoşuma gitmişti. Tadında tanıdık bir şeyler var ama bir türlü ne olduğunu çıkaramamıştım. Dönerken minik bir kutu zeytin de aldım. Sabah kahvaltıya
İspanya bütün kadınların sevebileceği bir ülke. Çünkü heryede çikolata var ve çikolataları çok güzeeellll :))
çıkardım. Serhan (oğlum) tadına bakıp “anne, bu zeytin balık kokuyor” dedi. İşte o zaman tanıdık tadın ne olduğu dank etti. Tabii öyle balık falan deyince ben zeytinden de soğudum. Şimdi dolapta terkedilmiş gibi bekliyorlar. Bu aralar çok bilim kurgu filmi izliyorum. Dolabı açıp da kavanozun içinde, suda asılı duran zeytinlerle karşılaşınca bana bakıyorlarmış gibi ürküyorum Standlarla birlikte yöresel giysilerini giymiş insanlar da görünmeye başladı parkta. İspanya’ da dikkatimi çeken bir başka konu da çocuklar için oyun alanları. Hemen hemen heryerde çocuk oyun alanları mevcut. Dağın başındaki kalenin yakınında bile var. Sonraki yazılarımda buna tekrar değineceğim :) Oyun alanıyla doğru orantılı olarak çocuk sayısı da fazla. Neredeyse tüm ailelerin 3 tane çocuğu var. Ve yaşları genelde küçük. Bana sevimsiz birini hatırlattı bu çağrışım :( Çocuk sayısı fazla ve çocuklu aileler için herşey düşünülmüş. Gezginler için çocuk bir külfet değil İspanya’da kısacası. Hani biz deriz ya
marketing europe & anatolia /45
Gezi
hep “amaaan, çocuklar çok küçük, nasıl gidelim bir yere. Evden çıkamıyoruz valla”. Açılmakta olan standlara bakarak parktan geçip kahvaltı etmek için mekan bakmaya, merkeze doğru geçtik. Bir de baktık ki küçük bir liman var burada. İrili ufaklı bir sürü balıkçı teknesi. Hepsi bir birinden güzel. Liman etrafındaki tüm evlerin kapısı denize bakıyor. Zamanında bu şekilde inşaa edilmiş tüm evler. Hepsi çok şık ve sade. İnsana Ege’ deki evleri çağrıştıyor. Beyaz boyalı evler, sardunyalar ve begonviller. İnsan kendini evinde gibi hissediyor. Mundaka tam benlik bir yer :) Kahvaltı için limandaki küçük kafelerden birine oturduk. Filtre kahvemi söyledikten sonra yiyeceklere bakındım. İspanya’ da sabah kalvaltısında tortilla çok meşhur. Her yerde var. Haşlanmış patatesin üzerine yumurta kırıp börek kalınlığında olacak şekilde pişiriyorlar. Bazen arasına soğan, kırmızı biber, jambon vs. de koyuyorlar. Fakat hammadde patates ve yumurta. Onun dışında bir de tapaslar var. Biz de bu kanepeye denk geliyor. İnce kesilmiş 46 / marketing europe & anatolia
İspanya’ da sabah kalvaltısında tortilla çok meşhur. Her yerde var. Haşlanmış patatesin üzerine yumurta kırıp börek kalınlığında olacak şekilde pişiriyorlar.
ekmeğin üzerine meze koyuyorlar. Mesela somon balığı fümeli krem peynir, ançüez ve yeşil zeytin, soğan ve ton balığı vs. Ama kahvaltılarda domates, peynir, zeytin, bal vs yok :( Tortilla ve tapasları yiyip kahvemi de içtikten sonra kasabayı keşfe çıktık. Hemen kafenin yanındaki turizm bilgilendirme ofisine gidip bir harita aldık. Bir de baktık ki gezilecek bir sürü yer var. Ben tatili planlarken Mundaka’ da manzara seyretmek için Atalaya adında bir yer görmüştüm. Hayalimde deniz seviyesinden yüksek bir arazi canlandırmıştım. Fakat haritada yerine bakıp da görmeye gittiğimde hayal kırıklığına uğradım. Hiç de öyle yüksek bir yer değilmiş. Ama manzara güzel :) Urdubai, biyosfer koruma alanı olarak seçilmiş. Ozi dağından ağaşı dökülen Oka ırmağı Mundaka’ da denize dökülüyor. Yaklaşık 220 km uzunluğundaki bir şerit bu sayede ıslak alan olarak adlandırılıyor Bu şerit boyunca çok fazla ve çeşitli bitki örtüsü ve hayvan barınıyor. Atalaya viewpoint sinsire sindire gezdikten sonra sıra geldi Aziz Mary Kilisesine. Haritaya bakınca kocaman bir
Gezi
kasabada gibi hissediyorsunuz fakat hiç öyle değil. Sabah içinden geçtiğimiz park aslında Saint Mary Kilisesiymiş. Bu sefer de kilisenin arkasından geçip önüne, tekrar parka geldik. St Mary Kilisesi üzerinde gözetleme kulesi de olan Rönesans tarzı bir kilise. Kasabanın en büyük ve yüksek binası. Kasaba hap kadar olunca da kilise de haliyle en yüksek bina oluyor :)) Tarihi belgelere göre kilise 11 yy.’ dan itibaren mevcut görünüyor. 1950’ ye kadar Aragon’ a bağlı olan kilise 1071 yılında Iñigo López de Nuño Bask bölgesinin Lordu olunca kiliseyi de Mundaka’ ya bağlamış. İç savaşlar sırasında oldukça hasar görüp yıkılan kilise 15 yy.’ da tekrar restore edilip, genişletilmiş. Kilise ve parkı tekrar tavaf ettikten sonra tekrar haritaya göz attık. Kocaman bir alanda serpiştirilmiş görünen binalar aslında bir mahallenin için de yer alıyor ve hemen hemen hiç bir özelliği yok. Fakat adamlar o kadar güzel katalog yapmışlar ki, insanda acayip merak uyandırıyor. Aslında sıradan yapılar. Bu kataloğu gördükten sonra turizm tanıtım konusunda ne kadar zavallı bir ülke olduğumuzu hissettim. Adamlar el
Bir diğer önemli yapı da Saint Catherina Tapınağı. Limanın doğusunda kalan bu tapınak 19 yy.’da yapılmış. Limanın tüm giriş çıkışlarını görebildiği için oldukça önemli bir yerde konumlanmış durumda.
kadar kasabayı turizm merkezi haline getirmişler ve sadece sörf sayesinde. Ve sıra geldi Larrinaga Sarayına. Büyük bir merakla kasabanın ara sokaklarına dalıp sarayı aramaya koyulduk. Kasabanın sokakları çok dar. Evler iç içe. Fakat sokaklarda güzel grafitiler ve resimler var. Ara sokaklarda dolana dolana nihayet sarayı bulduk. Fakat saray gitmiş yerine harabe bir bina kalmış. Neo – Barok tarzında inşa edilen saray 19. yy.’ da gemicilik firmaları olan Larrinaga Ailesi tarafından yaptırılmış. Oldukça güzel bir mimariye sahip olan saray artık bir harabe :( ama kataloglarda yerini alıyor. Bir diğer önemli yapı da Saint Catherina Tapınağı. Limanın doğusunda kalan bu tapınak 19 yy.’da yapılmış. Limanın tüm giriş çıkışlarını görebildiği için oldukça önemli bir yerde konumlanmış durumda. Bina gotik rönenas tarzında inşa edilmiş. Kasabaya uzak olduğu için salgın hastalıklar olduğu dönmelerde karantina binası olarak kullanılmış. Bir dönem de balıkçılar ve loncalar için buluşma yeri olarak kullanılmış. Şu an kullanımda değil fakat ziyaretçilere açık .
marketing europe & anatolia / 47
Gezi
Kasabanın girişinde konumlanmış bir diğer yapı da Calvary Cross. 1611 yılında yapılan heykelin bir tarafında İsa diğer tarafında ise kucağında İsa ile Meryem ana var. Bir de silinmeye yüz tutmuş yazılarla “Ben, Rodrigo Abad de Mendecano bunu inşa etti, siz okuyanlar da hükümdara dua edin.” Roman rönesans tarzında yapılan bu heykel sokak ile aynı adı taşıyor. Bu tip heykeller Avrupa’da o bölgenin Hıristiyan olduğunu belirtmek için kullanılırmış eski dönemlerde. Heykel ve çevresini de gezindikten sonra tekrar limana gitmek için ara sokaklara daldık. Küçücük kasabada dolanırken karşımıza kocaman bir meydan ve geniş bir yapı çıktı. Bu bina Belediye Binası ve okul olarak kullanılıyormuş. Bina 1895 yılında Juan Bautista Longa ve bacanağı Florentino Larrinaga tarafından yaptırılmış. Önceleri erkek ve kız öğrenciler için farklı bölümler varmış fakat sonradan birleştirilip karma öğrenime geçilmiş. Belediye Binasını da gördükten 48 / marketing europe & anatolia
Minicik bir kasaba olmasına rağmen bünyesinde yaklaşık 24 tane bar, 8 tane restaurant, 3 tane hotel var.
sonra Mundaka’ da görülmedik yer kalmadı :( Usul usul sahile doğru indik yine . Bu minik kasaba önceleri tüm gelirini balıkçılıktan kazanıyorken şu an profesyonel balıkçılık yapan kimse yok. Gelirinin büyük kısmı tersanelerden geliyorken oralar da artık yerleşime açılmış ve fazla tersane kalmamış. Şu an sadece bir tane konserve fabrikası var. Onun dışında turizm geliri var. Sörf sezonunda nüfus 5 katına çıkıyor. Minicik bir kasaba olmasına rağmen bünyesinde yaklaşık 24 tane bar, 8 tane restaurant, 3 tane hotel ve 1. Sınıf camping alanı barındırıyor. Bunlar kasabanın içinde olanlar, bir de bizim kaldığımız gibi kasabanın dışında da bir çok otel ve restaurant mevcut. Bu şirin kasabayla vedalaşmadan önce son bir kahve içtim ve manzaranın keyfini çıkardım. Kafa dinlemek için burada 4-5 gün kalınır ama fazlası sıkıcı olabilir. İspanya yolcularına tavsiye edebileceğim bir mekan ;)
Sinema Ali Erdem Ekşioğlu
Devam filmleri...
( reklam arası sinema)
Son zamanlarda bütün filmlerin eski unutulmuş başarılı filmlerin devamı ya da çok satan bir kitapların uyarlaması olması sadece beni mi rahatsız ediyor?
belli olmayan film bence Luc Besson'un en büyük hatalarından biri olacak. Konusunu şimdiden tahmin edebiliyorum. Liam Neeson'ın amca oğlu kaçırılmış ve
Ne oldu yoksa senaristlerin uçakları sırayla düştü mü yoksa stüdyolarla kavgalılar mı? "Sequel" işini biraz abartıp tarihte ne kadar film çekildiyse hepsine geri dönüp en azından bir "Origins" filmi yapmak zorunda mıyız? Ya da hala fanatiğinden geçilmeyen klasik serileri, dizileri mahvetmek? Ne kadar uyarlamalarda yönetmenler olaya bakış açıları ve kattıkları, devam filmlerinde, "originlerde" olayın nasıl o noktaya vrdığı ya da bundan sonra neler olucağı ilgimi çekse de bazen sınırı aşabiliyor. Taken filmini ele alalım. Güzel bir şekilde kurgulanmış heyecanlı bir macera ve aksiyon filmi, rahatça bir mantığa oturtturulmuş akıcı bir fikir. Eski bir ajanın kızı kendine fazla güvenip gittiği gezisinde kaçırılır ve babası rolünde Liam Neeson onu kurtarmaya çalışır sonrasında ise ilk ismini gördüğümüzde hiçbir anlam veremediğimiz Taken 2 var. Bu sefer karısıyla birlikte kaçırılan ajanımız kendi hayatı için savaşır. İşi daha da karıştıran ise geçenlerde rastladığım Taken 3 filmi, daha konusu ya da hiçbirşeyi
olaylar normalde çok film çekilmeyen bir şehirde geçiyor. Hikayeyi iyice çıkmaza sokarken aynı zamanda şehiri ve insanlarıda bütün dünyaya kötüleyeceğiz. Eskiden uzayan serilerle dalga geçerlerdi artık bir fikri bir filmde bırakanla dalga geçiyorlar. Ne zaman vizyona baksam eski bir animasyon filminin devam filmi çıkmış. Defterden sırayla seçip yapıyorlar heralde. Hayır devam filmleriyle bi sorunum da yok benimde eğer orijinal filmin bir seri olmasını planlamadıysan çok zorlama oluyor. "Hey dünyayı kurtaran kahramanlarımızın şimdi onu nasıl yönettiğine bakalım", "Ünden gözü dönen kahramanlarımız kurtarıp, yönettikleri dünyayı nasıl kendi elleriyle tehlikeye atacaklar", "Kahramalarımız acaba ilk nasıl tanıştı","İlk filmi 3D yapamamıştık şimdi sinemalarda 3D" Bunların hepsini bilmemize rağmen yapımcıların tuzağına düşüyoruz hep en temel içgüdümüzden; merak. Ve her seferinde de düşmeye devam edeceğiz...
50 / marketing europe & anatolia
a d n ı ş a y 20
Kültür - Sanat
Bond Efsanesi... Terry O’Neill, 50 yıl boyunca James Bond’u sette ve kamera arkasında takip etti. Arşivi binlerce özel kareyle doldu, taştı. Fanatikleri, bu karizmatik ajanın heyecan dolu maceralarını beyazperdenin büyüsüne kapılıp izlerken, set arkası da birbirinden eğlenceli görüntülere sahne oluyordu. Sonra bir gün, o fotoğrafları anlatacak isimler bir araya geldi ve “Bond Efsanesi” işte böyle doğdu. Caretta Yayıncılık da bu arşivlik eseri Türk hayranlarıyla buluşturdu. Sanat yaşamı boyunca 2000′in üzerinde ünlü ile çalışan, portfolyosunda Frank Sinatra’dan Amy Winehouse’a, Sean Connery’den Al Pacino, Audrey Hepburn, Pierce Brosnan, Bridget Bardot’ya birbirinden ünlü isimler bulunan efsanevi fotoğrafçı Terry O’Neill’in çoğu daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan Bond Efsanesi, eşsiz bir derleme niteliği taşıyor aynı zamanda. Gazeteci yazar Godfrey Smith gerçek Bond’u arkadaşı ve meslektaşı Ian Fleming’i yad ediyor, GQ Dergisi editörü Dylan Jones, Bond stilini tanımlıyor ve Honor Blackman’dan Britt Ekland’a Bond kızları, setlerdeki maceralarını anlatıyor.
Gitme Turnam... Doğu ve Orta Anadolu’daki sazlıklarda yaşayan, aşırı otlatma, konvansiyonel tarım uygulamaları ve sulak alanların kurutulması sonucunda yaşam alanları yok edilen turnaların nesli tükenmek üzere. Symbiosis Sağlık ve Doğa Gönüllüleri Derneği, bu konuda farkındalık yaratmak, halkı bilgilendirmek ve Doğa Derneği’nin Turna Koruma Projesine kaynak sağlamak amacıyla, ismi geçen değerli sanatçıların katılımıyla ve Işık Galeri’nin desteğiyle ‘Gitme Turnam’ adlı bir karma sergi düzenliyor. Sergiyi 16 Kasım 2013 tarihine kadar Nişantaşı Işık galeride görebilirsiniz.
52 / marketing europe & anatolia
Acemi Spiker... Ford’un Futbolseverler için hazırladığı “Acemi Spiker” uygulaması Ford Türkiye Facebook sayfasında yayında. UEFA Şampiyonlar Ligi’nin efsane maçlarının unutulmaz gollerinden derlenen videoları Ford Türkiye Facebook sayfasından izleyebilir ve spiker mikrofonunu alarak bu golleri siz anlatabilirsiniz. Gol anlatımlarınızı kaydettiğiniz videoları arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz Acemi Spiker uygulaması sayesinde, UEFA Şampiyonlar Ligi maçlarına gitme şansını da yakalayabilirsiniz. Şampiyonlar Ligi’nin efsane maçlarının unutulmaz anlarına ortak olup içinizdeki futbol coşkusunu tüm Türkiye ile paylaşmanıza fırsat sunan bu eğlenceli ve ödüllü uygulamaya ulaşmak için tek yapmanız gereken https://apps.facebook.com/acemispiker linkini ziyaret etmek. Acemi Spiker uygulaması 28 Kasım’da sona erecek.
Kültür - Sanat
Minik mimar yarışması... Uptown 4-9 yaş arası çocuklar için bir resim yarışması düzenledi. Yarışma ile ilgili bilgi veren Uptown İncek Konut Projesi ortaklarından Emre Katırcı, çocukların içindeki cevherleri ortaya çıkarmak istediklerini kaydetti. Yarışmada amaçlarının çocuklar arasında rekabet duygusu yaratmak olmadığının altını çizen Katırcı, “Bu projeye kesinlikle ticari olarak bakmıyoruz. Biz hayalleri gerçeğe dönüştürme hedefiyle yola çıktık ve bu hedefte ilerlemeye devam ediyoruz. Hayalimdeki ev yarışmasını düzenlemeye de bu yüzden karar verdik. Uptown hem ailelerin hem de çocukların hayallerini ve ideallerini gerçekleştirmek üzere yükseliyor. Düzenlediğimiz bu yarışmayla minik mimarlarımızı Uptown’da hayalini paylaşmaya davet ediyoruz” dedi. Katırcı, minik mimarların resimleri diledikleri teknikle yapabileceklerini söyledi. Çocukların yalnızca satış ofisinde değil evlerinde de hayallerindeki evi çizip kendilerine ulaştırabileceğini ifade eden Katırcı, minik mimarların çizdikleri resimleri mail yoluyla “info@uptownincek.com” adresine gönderebileceklerini söyledi.
Harry Q. Davası’nın Ardındaki Gerçek... JOËL Dicker’ın, Harry Q. Davası’nın Ardındaki Gerçek adlı romanıyla Fransa’nın en saygın edebiyat ödüllerinden biri olan Académie Française Roman Ödülü’nü ve Prix Goncourt des Lycéens Ödülü’nü aldı. Romanın konusu “2008... Efsane yazar Harry Q’nun malikânesinde, bahçeye gömülmüş bir ceset bulunur. Cesedin Nola’ya ait olduğunun tespit edilmesiyle ülke çapında büyük bir skandal patlak verir. Bu dehşet verici olayı çözümlemek ise Harry’nin eski bir öğrencisine, ilham arayışıyla onu ziyarete gelmiş genç yazar Marcus Goldman’a kalır. Çok geçmeden, bu sakin sahil kasabasının, hiç de göründüğü gibi tekin bir yer olmadığının farkına varan Marcus, bu gizemli hikâyenin ardındaki korkunç dramın peşine düşer.” Gerçek, hayal gücü sınırsız bir yazarı bile şaşırtacak türden. Sadece ülkesinde 1 milyondan fazla satan ve en saygın edebiyat ödüllerini toplayan roman, kısa sürede 35 dile satılarak şimdiden türünün klasikleri arasına girdi. Türü : Aşk, gerilim, polisiye, dram... Kısacası hayat. Fiyatı: 27,50 TL marketing europe & anatolia / 53