marketing europe & anatolia Tarih: Ocak 2014 Sayı: 26
kelebeğin fırtınası
Reklamı bırak, müziğe bak...
Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir...
retorik
Ahvalden manaya ulaşmak... er l m i . ç e l S ıyor.. e r Ye klaş Ya
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı:26 Tarih:Ocak 2014 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz
Kısa Kısa
04 - 07
Yeni Ürünler
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Röportaj
14 - 18
kelebeğin fırtanası
21
Reklam Dünyası
22 - 23
Röportaj
24 - 27
retorik
29
Kampanyalar
31 - 37
Gezi
38 - 44
reklam arası sinema
46
Kültür Sanat
48 - 49
Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Gedikli Sk. Adilbey Ap. No: 15/13 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Projeksiyon...
Yeni yıl piyasalara belirsizlik ve güvensizliğin hakim olduğu bir dönemde az da olsa bir es vermek için bahane oldu. Piyasalar, kasvetli, karamsar havayı bir anlığına terk edip bir nefes aldılar. Yeni yıl herşey için çok daha umutlu haberlere gebe gibi görünüyor. Öncelikle demokrasinin yeniden tesis edilecek olması umudu, yatırımcılara güven verecektir. Bununla beraber bir süredir piyasanın sıcak para ihtiyacını karşılayan kara para trafiğinin azalacak olması ekonomideki yapay iyimser tabloyu daha realistik verilere çevirecek gibi görünüyor. Bu süreç içerisinde çok fazla taş yerinden oynayacak ve son dönemde piyasaya tutunmaya çalışan birçok oyuncu kendini suların akışına bırakacak. 2014 eski köklü kuruluşların piyasaya geri döndüğü, Yatırımcıların ülkemizi tercih ettiği, kaçan kara paranın yerini yabancı yatırımcıların aldığı, demokrasinin yeniden tesis edildiği bir yıl olacak. Piyasalardaki bu çalkalanma ve iyi yönlü devinim 2014 yılında da dergimizin sayfalarında yer almaya devam edecek. Güvenli piyasalar, büyük reklam kampanyalarının ve karşılaştırmalı reklamlarla, kaliteli reklamcıların ayrıştığı hareketli günlerin habercisi olarak bugünden kendisini göstermeye başladı. Uzun zamandır ilk defa gelecek için umutla hepinizi bir kez daha selamlıyorum. Sevgiyle...
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
“Yeşil Kuruluş” Pegasus...
Pegasus, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM)tarafından havaalanlarında faaliyet gösteren kuruluşların çevreye ve insan sağlığına verdikleri veya verebilecekleri zararların sistematik bir şekilde azaltılması ve ortadan kaldırılabilmesi için başlattığı “Yeşil Havaalanı” projesi kapsamında İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda “Yeşil Kuruluş”unvanını alan ilk havayolu işletmesi oldu. “Yeşil Kuruluş” olmak için başvurusunu Mayıs 2013’te gerçekleştiren Pegasus; atık yönetimi, doğal kaynak yönetimi ve emisyon yönetimini kapsayan proje şartlarını sağlayarak bu unvanı almaya hak kazandı. Geçen yıla oranla genişleyen filosu ve %22.3artan misafir sayısına rağmen,
özellikleyakıt tasarrufu uygulamaları ile uçuş başına yakıt tüketimini azaltarak, misafir başına düşen karbon salınımını %10düşürdü ve böylece doğa dostu çalışmaları ile sektörde bir yeniliği daha gerçekleştirdi ve bir başarıya daha imza attı. “Yeşil Kuruluş” unvanına ilişkin açıklama yapan Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat, “Türkiye’de havacılık sektöründe değişim yaratan havayolu olarak, başta verimlilik olmak üzere birçok konuda fark yaratan çalışmalara imza atıyoruz. Bunu çevreye duyarlılık alanında yaptığımız çalışmalarla da desteklemekteyiz. Yeşil Kuruluşunvanı, filomuzun daha az yakıt tüketerek daha çevreci bir yaklaşım ve daha güçlü bir performansla uçması için gerçekleştirdiğimiz çevreci çalışmaların başarıyla sürdüğünü bize gösteriyor. Uçaklarımızdaki ağırlıkların azaltılması, yakıt tasarrufu sağlayan operasyonel ve teknik uygulamalar gibi detaylı çalışmalarla genişleyen filomuz ve artan misafir sayımıza karşılık, 2011 ve 2012 yıllarında misafir başına ürettiğimiz karbon emisyonunu ciddi bir şekilde düşürmeyi başardık.
Temassız kartlar bir yılda yüzde 40 büyüdü... Teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesine paralel olarak tüketicilerin harcama ve ödeme yöntemleri de hızla değişiklik gösteriyor. Kasalarda daha az vakit geçirmek isteyen tüketiciler temassız kartlar sayesinde ödemelerini hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Geçtiğimiz sene Eylül ayında Türkiye’de 4.6 milyon adet olan Visa temassız kart sayısı, son 12 aylık dönemde yüzde 41 artışla 6.5 milyon adete yükseldi. Bu büyüme ile Türkiye’de Visa kredi kartlarının %20’si temassız özelliğine sahip oldu. 2013 Eylül ayı sonunda Avrupa’daki temassız Visa kartların sayısının 73 milyon adet olduğu göz önüne alındığında, Türkiye’deki temassız kartların oranı Avrupa’nın yüzde 9’u oldu. Tüketicilerin sahip oldukları temassız kartları kullanabilecekleri POS Terminallerinin sayısı da artmaya devam 4 / marketing europe & anatolia
ediyor. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında 58 bin olan temassız POS’ların sayısı yüzde 35 oranında artarak 78 bine yükseldi. Temassız kartlarla tüketicilerin yaptığı ortalama alışveriş ise 19.8 TL olarak hesaplandı. Visa Europe Türkiye Ülke Müdürü Merve Tezel konu ile ilgili değerlendirmesinde “Ödeme sistemleri konusunda Türkiye Avrupa’da önemli bir yere sahip. Temassız kartlarda Avrupa’daki toplam kart sayısının yüzde 9’u Türkiye’de bulunuyor. POS sayısındaki artış da tüketicilerin bu kartları daha fazla noktada kullanmasına olanak tanıyor. Türk tüketicisinin yeniliklere açık olması ve teknolojik gelişmeleri hızlı takip etmesi ülkemizin yenilikçiliğin üssü konumunu pekiştiriyor. Temassız kullanımı, zaten hızlı ve kolay olan çip ve PIN ile alışverişe göre az oranda kullanım farkı yaratıyor gibi görünse de, araştırmalarımıza göre tüketiciler temassızı tecrübe ettiklerinde özellikle küçük meblağlı ödemelerde bu özelliği tercih etmeye ve aramaya başlıyor. Temassız kullanım noktalarının yaygınlaşmasına, ileride hız kazanacak olan NFC ve diğer yenilikçi ödeme şekilleri için önkoşul olması sebebiyle de çok önem veriyoruz ” diye konuştu.
Kısa Kısa
P&G Çevre Raporu... Çevresel ve sosyal sorumluluk yaklaşımını ürün ve hizmetlerine entegre ederek insanların her gün daha iyi ve daha sürdürülebilir bir yaşam sürmesi için çalışan P&G, 15’inci Global Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Çamaşır makinelerinde yapılan yıkamalarda soğuk su kullanımı alışkanlığının artırılması, karbon salımının azaltılması, ihtiyaç sahiplerinin sağlık ve hijyen ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki 2020 hedeflerine büyük oranda ulaşan P&G, çalışanlarının gönüllülük projelerine dahil edilmesi ve ürün inovasyonu konusunda da başarılı uygulamaları hayata geçirdi. Marka ve hizmetleriyle insanların gündelik hayatlarını iyileştirmeye odaklanan P&G, ürün performansını ve yararlarını yenilikçilikle birleştirerek dünya çapında sayısız insanın daha sürdürülebilir yaşam sürmesine katkıda bulunuyor.
7. TEB Akıl Fikir Yarışması... Geçtiğimiz yıllarda finans alanında yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ödüllendirildiği TEB Akıl Fikir Yarışması’nda, bu yıl teknolojik girişimcilik alanında da başvuru alınıyor. ‘Üniversite Öğrencisi Yeni Mezun’ kategorisinde dereceye girenler finansal ödüller ve MBA bursu, ‘Müşteri’ kategorisinde dereceye girenler finansal ödüllerin yanı sıra dünyanın en prestijli tenis etkinliği Fransa Açık Tenis Turnuvası Roland Garros’a bilet hakkı, ‘Teknolojik Girişimci’ kategorisinin kazananlar ise finansal ödüllerin yanı sıra TEB Girişim Evi’ne katılım hakkı elde ediyor. TEB Akıl Fikir Yarışması’na katılım için üniversite öğrencileri, yeni mezunlar, TEB müşterileri ve teknolojik girişimcilerin 15 Ocak’a kadar başvuruları bekleniyor. Katılımcılar, 15 Ocak 2014 tarihine kadar yarışmanın web sitesi olan www.icatcikar.com’a girerek başvuru yapabiliyor.
RTÜK’ün program kaldırma yetkisi yok... Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, herhangi bir programı yayından kaldırma yetkilerinin olmadığını söyledi. Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından Van’da üçüncüsü düzenlenen “Marka Şehirler - Medya ve İletişimde Tecrübe Paylaşım Günleri” konferansında konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, RTÜK’ün yetkileri konusunda kamuoyunda birçok yanlış kanaatin hakim olduğunu ifade etti.
ma yetkisine mi sahibiz ki biz bunu kaldıralım?’ Böyle bir algı var. Yani RTÜK bir programı isterse kaldırabilir diye. Bizim kesinlikle böyle bir yetkimiz yok. Bu sansür olur o zaman. Başta söyledim biz sansür yapmıyoruz diye. Biz
RTÜK’e şikayette bulunan izleyicilerin önemli bir kısmının şikayetçi olduğu programın yayından kaldırılmasını talep ettiğini belirten RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun “Yani şöyle bir algı var. RTÜK istediği programa müdahale eder, istediği programı yayınlatır. İstediği programı da yayından kaldırtır. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun böyle bir görevi yoktur. Böyle bir yetkisi de yoktur” dedi.Bu tür taleplerin sadece sıradan vatandaşlardan değil bürokrasiden de geldiğine dikkati çeken RTÜK Başkanı Dursun şunları söyledi: “Ya hoca bu program halen devam ediyor. Niçin kaldırılmadı bu programı? Cevaben de de diyorum ki ‘Peki sayın vekilim, sayın genel müdürüm, bu programı kaldır-
sansürcü bir kuruluş değiliz diye ifade etmiştim. Tamamen, herhangi bir programın yayınlanması, programın içeriğinin ne olması, programın ne kadar devam edeceği, kaldırılması veya kaldırılmaması o yayın kurumunun kendi editöryal bağımsızlığı içerisindeki bir konudur. Biz hiçbir yayın kuruluşuna bu programı kaldır veya kaldırma demeyiz. O nedenle sayın izleyicilerimiz, medya temsilcileri, yazılı basının saygıdeğer temsilcileri burada olduğuna göre yazılarında da RTÜK’ün program kaldırma yetkisi yok ey okuyucular ona göre şikayette bulunun derlerse mutlu oluruz.”Haberin videosu için tıklayınız: http://www.youtube.com/watch?v=YoNe6Pltt98&featu re=youtu.be marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Salt iletişim’e 4 yeni müşteri...
Creditwest Faktoring’de yeni isim...
SALT İletişim Grup, geniş müşteri portföyüne dörtbüyük markayı daha dahil etti. Lierac ve Phyto gibi markaları bünyesinde bulunduran AllesGroup, ayrıca AslanobaCapital’in emlak sektöründe ilk yatırımı olan Metrekare.com ve flowerbox, 360 Derece iletişim, stratejik ve dijital iletişim danışmanlığı hizmetleri veren SALT İletişim Grup’u iş ortağı olarak seçti. SALT İletişim Grup’un müşteri portföyündePalmali Grup, PalmarinaYalıkavak, Wyhndham Kalamış Otel, Edition Otel İstanbul, Esin Yapı,LindtÇikolata , BJK, Home Store , ETÜDER, L’OREAL Profesyonel, Kerastase, L’OREAL Matrix , Kafe Pi, Altıncı Cadde, İnoksan, g2m,Mobilexpress, SealedAir, Chado Çay, Urban Cafe, Akademi Saç Merkezi, Zehnder, Vivense, BossGovernance , Pro Grup, Corentte, Blue HarmonySpa, Taylan Kümeli Taylight, Bahçecik Kuaförleri, Alaçatı Curcuna Hotel gibi markalar yer alıyor.
Türkiye’nin en hızlı büyüyen ve saygın holdinglerinden Altınbaş Holding çatısı altındaki şirketlerden Creditwest Faktoring’in yeni Genel Müdürü Dilber Bıçakçı oldu. Creditwest Faktoring’e 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere asaleten Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanan Bıçakçı, aynı zamanda Altınbaş Holding şirketlerinde genel müdür pozisyonuna getirilen ilk kadın yönetici oldu. 2005 yılından bu yana Creditwest Faktoring’te Pazarlama Koordinatörü olarak görev yapan Bıçakçı, Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin İktisat Bölümü’nden mezun. İş hayatına 1993 yılında TEB AŞ’de başlayan Dilber Bıçakçı daha sonra, Demirbank ve Tekstil Bankası’nda görev aldı. Halen Kemerburgaz Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans Programı’na devam eden Dilber Bıçakçı, iyi seviyede İngilizce biliyor.
Samsung Electronics Türkiye atama...
ING Emeklilik’in Finans ve Mali İşler’de atama...
Hüseyin Erel, Samsung Electronics Türkiye Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görevine başladı. Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Hüseyin Erel, profesyonel yaşamına 1999 yılında başladığı Procter & Gamble’da 2010 yılına kadar en sonuncusu Gillette Ticari Pazarlama Grup Müdürü olmak üzere farklı görevlerde çalıştı. Erel, 2010 – 2012 yılları arasında L’Oréal’de Tüketici Ürünleri Bölümü Satış Direktörü pozisyonunda kariyerine devam ettikten sonra; 2012 yılı Mart ayında Telpa Telekomünikasyon’da Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görevine başladı.
ING Emeklilik’te Finans ve Mali İşler Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanan Emine Sebilcioğlu, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1994 yılında mezun olduktan sonra, kariyerine 1994 yılında PricewaterhouseCoopers Denetim ve Danışmanlık Hizmetleri Şirketi’nde başladı. 2002 yılına kadar PwC İstanbul ve Amsterdam ofislerinde sırasıyla asistan, ekip şefi ve müdür olarak yerli/yabancı çok sayıda şirkete hizmet verdi. Evli ve iki çocuk sahibi Sebilcioğlu’nun hobileri arasında seyahat etmek, gezi yazıları yazmak ve dünya mutfakları yer alıyor.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu... Reklam dünyasında yeni trend haline gelen, film ve dizilere ürün yerleştirme teknolojisindeki son gelişmeler 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu’nda masaya yatırılacak. Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, RTÜK üyeleri, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), İTO (İstanbul Ticaret Odası) , Reklamcılık Vakfı ve medya kuruluşlarının katılımları ile bu yıl ikincisi yapılacak olan sempozyumda, Türkiye ve Dünya’dan ürün yerleştirme süreç ve sonuçları katılımcılar ile paylaşılacak. 3P Ürün Yerleştirme Ajansı tarafından düzenlenen ve pazarlama iletişiminde önemli bir uygulama olan ‘Ürün Yerleştirme’nin tüm yönleri ile alanında profesyonel isimlerle ele alınacağı 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme
Sempozyumu 17-18 Ocak tarihlerinde Sheraton Maslak İstanbul Hotel’de yer alacak. Dünya çapında yakından takip edilen dizi ve filmlerde başarılı işlere imza atan Dr.Ferdinand Froning( Sex and the City, Transformers, A Good Day to Die Hard), Marsha R. Levine(Umutsuz Ev Kadınları, Friends, Twilight Saga: Breaking Dawn), Alison E. Mcmanus (Casino Royale, Quantum of Solace, Demir Adam, GI Joe, Borsa 2, Transformers Üçlemesi, Son Ültimatom, Bourne’un Mirası), Sandra Freisinger-Heinl, Ralph Watson, Paolo Latini ve Vlad Borovina ile Türkiye’den Elif Dağdeviren (UzmanYapımcı- Eğitmen) , Turan Başartan (Duayen Reklam) ve M.Akif Ebiçlioğlu (3P Ürün Yerleştirme Ajansı) başta olmak üzere reklam sektörünün yakından tanıdığı isimlerin katılacağı sempozyumda, birçok marka tarafından uygulanan reklam türü olan ‘Ürün Yerleştirme’ hakkında kreatif uygulamalar, Hollywood’taki süreçler, yasal düzenlemeler, etkin uygulama yöntemleri ve markalara katkıları ele alınacak. Etkinliğin ikinci gününde ise kreatif uygulamaların nasıl gerçekleştirildiği Dünya örnekleri ile work shoplarda uygulanacak. Detaylı bilgi için http://www.urunyerlestirmesempozyumu. com/ web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Twitter’dan kredi, DenizBank’a ödül getirdi... Twitter’da ”direct message” yöntemiyle kredi başvurularını kabul etmeye başlayan ilk banka olan DenizBank, bu uygulamasıyla Financial Word Innovation Awards 2013’de “Müşteri Deneyiminde Mükemmellik” ödülünün sahibi oldu. Geçtiğimiz yıl Türk bankacılık sektöründe yeni bir uygulamaya daha imza atarak müşterilerine dünyanın en büyük sosyal medya platformlarından olan Twitter’da “Direct Message” (DM) yöntemiyle kredi başvuru imkânı getiren DenizBank’ın bu yenilikçi uygulaması, uluslararası boyutta ödülle taçlandırıldı. DenizBank, Twitter’dan kredi uygulamasıyla Financial Word Innovation Awards 2013’de “Müşteri Deneyiminde Mükemmellik” ödülünün sahibi oldu. Financial World‘de; Secure Trust Bank CEO’su gibi birçok CEO, gazeteci ve akademisyenin jüriliğini yaptığı yarışmada 16 ana kategoride ödül verildi. Filipinler, ABD, Rusya, İsrail, Malta, Hindistan ve İngiltere’den çok sayıda katılımcının finalist olduğu törende; DenizBank Twitter’dan kredi ürünü ile Müşteri Deneyiminde Mükemmellik ödülünü birçok rakibini geride bırakarak kazandı. marketing europe & anatolia / 7
Yeni Ürünler
LG’den yeni Pocket Photo... Android ve iOS uyumlu tüm akıllı telefon ve tabletlerde NFC ve Bluetooth ile kablosuz bir şekilde kolaylıkla bağlanılabilen Pocket Photo 2.0, kullanıcıların 5.1 x 7.6 cm (2 x 3 inç) ebatlarında fotoğraf çıkışı almasına olanak sağlıyor. Piyasadaki en ufak mobil yazıcı özelliği taşıyan LG Pocket Photo 2.0, tasarımıyla da göz dolduruyor. Bir önceki modele göre 4 mm daha ince olan ürün, çok daha fazla çıkış alabilme özelliğine sahip. Ayrıca 313dpi kalitesinde fotoğraf çıkışı
alabilen bu ürünün uygulaması, akıllı telefon ve tabletlerden ücretsiz olarak indirilebiliyor. Yeni Pocket Photo’ya ayrıca geliştirilmiş filtreleme efekti ve artırılmış akıllı çerçeve özelliği eklendi. Bu uygulama, fotoğrafların online veya internet bazlı içeriklere bağlanmasını sağlayan QR Code’un görsel içine yerleştirilmesini sağlıyor. Ürünün en dikkat çeken özelliği ise bilgisayar olmadan fotoğrafları düzenleyip çıkışının kolaylıkla alınabilmesi. Pocket Photo 2.0 ZINK teknolojisi sayesinde pahalı kartuş kullanımına son veriyor. Zink baskı teknolojisi her kağıda gerekli olan canlı rengi verebilmek için farklı bir ısı kullanıyor. Alışılmış baskı süreçleri ile karşılaştırıldığında ZINK, boyası çıkmayan ve uzun süreli kalıcılık sağlıyor. “Basılı fotoğrafların dijital fotoğraflarda olmayan duygusal bir cazibesi var” diyen LG Ev Eğlencesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Byung-hoon Min sözlerine şöyle devam etti: “Yeni Pocket Photo, basılı fotoğrafların duygusallığıyla günümüzün dijital fotoğraf makinelerinde olmayan kolaylık kavramlarını buluşturuyor.” Pembe, beyaz ve sarı gibi renk seçenekleriyle şu anda sadece Çin’de satışta olan Pocket Photo 2.0, bu yıl tüm dünyada satışa sunulacak.
Lenovo ezber bozuyor... Akıllı telefon pazarına hızlı giriş yapan marka, ilk LTE akıllı telefonunu CES’te tanıtıyor. Lenovo’nun, süper hızlı data transferine imlan sağlayan (Yükleme 50mb/saniye ve indirme 150mb/saniye), hareket kontrolleri, fotoğraf zenginleştirme yazılımı ve diğer birinci sınıf teknolojilerle donatılmış akıllı cihazı Vibe Z, sadece 7.9 mm’lik kağıt kadar ince ve gümüş rengindeki şık tasarımıyla da fuarın yıldızı olmaya aday…Daha iyisini hak ettiğini düşünen tüketicilerin hayran olacakları cihaz, 5.5 inç genişliğinde ve 1080p çözünürlüğündeki ekranıyla da fark yaratıyor. 13 mepapiksel arka kamerası bulunan bu cihazda 5 megapiksel ön kamera da var. O, karbon fiberden üretildi. Bu nedenle de 1,27 kg ağırlığıyla dünyanın en hafif 14 inç ultrabook’u.Cihazı ayrıcalıklı kılan özelliklerin başında sağladığı üstün görsel deneyim geliyor. Daha gelişmiş bir görüntüleme ve dokunma deneyimi su-
10 / marketing europe & anatolia
nan cihazda yer alan ColorBurst ekran sayesinde kullanıcılar, ister film izliyor ister sunum hazırlıyor olsun, daha iyi görüntüleme açılarıyla yüksek çözünürlükte keskin ve parlak görüntüler elde edebiliyor. Bir saatten kısa sürede %80 şarj sağlayan “Hızlı Şarj” teknolojisi ise 9 saate kadar pil ömrüyle birleşerek, çalışmalarınızın yarıda kalmamasını sağlıyor. 8mb hd kamerası ile kullanıcılara kelimenin tam anlamıyla özgürlük sunan bu tableti, hareket halindeyken tablet modunda, çalışırken ise masaüstü modunda opsiyonel bir klavyeyle kullanmak mümkün. Sadece 8.8 mm inceliğindeki cihazın opsiyonel sunulan “Quickshot” kapağını tabletin üzerinde ters çevirerek, çadır modunda da çalışabilirsiniz. Eksiksiz bir bilgisayar deneyimini destekleyen tablet, profesyonellerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere en yeni Intel Bay Trail Quad Core işlemci, 128GB depolama, bir microUSB 3.0 bağlantı noktası, LTE bağlanabilirlik ve eksiksiz Windows8 Pro deneyimi ile de donatılmış.
Yeni Ürünler
Samsung, 105 inç’lik Ultra HD TV’si... Samsung, dünyanın ilk en geniş ve en derin kavisli 105inç’lik Ultra HD TV’sini CES 2014 Tüketici Elektroniği Fuarı’nda kullanıcılarla buluşturacak. Samsung, 105 inç’lik yeni modeliyle, IFA 2013’te tanıtılan dünyanın ilk 65 inç’lik kavisli UHD TV’sinin ardından bu segmente öncülük etmeye devam ediyor. Samsung Electronics, dünyanın ilk, en geniş ve en kavisli 105inç’lik kavisli UHD TV’sinin tanıtımını ABD’nin Las Vegas şehrinde,7-10 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek olan CES 2014’te gerçekleştireceğini duyurdu. Samsung IFA 2013’te dünyanın ilk UHD TV’sinin tanıtımını gerçekleştirerek, bu alandaki liderliğini teknolojik üstünlüğü ile birlikte ortaya koymuştu. Şirket, küresel TV pazarındaki tartışmasız liderliğini, 105 inç kavisli UHD TV ürününü CES 2014’te sergileyerek sürdürecek. Samsung’un 105 inç kavisli UHD TV modeli, optimize edilmiş renk özelliği sağlayan ve derinlik hissini artıran, yeni bir patentli resim algoritması kullanıyor. Kavisli panelin daha da geliştirilmesi ve yeni TV devre teknolojisinin eklenmesiyle, çok daha üstün görsel sonuçlar ortaya çıkıyor. Geliştirilmiş kavisli panel ile çok daha iyi bir görüntü kalitesi sunan cihaz, farklı ve göz alıcı bir TV deneyimi vaat ediyor.
Samsung’un 105inç’lik kavisli UHD TV’si ayrıca dünyanın en derin kavisli TV’si olma özelliğini taşıyor. Farklı açılardan bakıldığında da neredeyse iki kat canlı ve parlak görüntü sağlayan ürün, tüm noktalardan en iyi görsel sonuçları almanızı sağlıyor. Görüntü kaynağı gözetmeksizin, tüm içeriği “UHD” görüntü kalitesi seviyesinde aktaran ‘Quadmatic Picture Engine’ özelliği de ürünü farklı kılan bir diğer unsur olarak öne çıkıyor. Samsung’un 105inç’lik kavisli UHD TV’si, 11 milyon piksel (5120X2160) ekran çözünürlüğü ve 21:9 değerinde resim en-boy oranına sahip.
Sony’den, 4K Handycam® AX100E...
Sony’nin CES 2014’te tanıttığı 4K Handycam® AX100E, bir önceki model FDR-AX1E’den yaklaşık %75 daha küçük ve neredeyse %66 daha hafif. Yeni AX100E video kamera, küçük gövdesi ile kolay kullanıma imkân verirken Sony teknolojisinin en iyi unsurlarını da içinde barındırıyor. Loş ışıkta dahi kusursuz 4K resim kalitesi sunan ürün, tek dokunuşta bağlantı için NFC ve görüntü aktarımı ile cep telefonundan uzaktan kumanda için Wi-Fi özelliğine sahip. Sony’nin ilk 4K Handycam® AX100E, özel anılarını mümkün olan en yüksek çözünürlük ile kaydederek 4K BRAVIA TV’lerinde izlemek isteyenler için ideal. FDR-AX1E’den yaklaşık %75 daha küçük ve neredeyse %66 daha hafif ol-
ması ile tek elle rahat çekime izin veren AX100E’nin küçük gövdesi, Sony teknolojisinin en iyi unsurlarını barındıracak kadar da geniş alana sahip. AX100E, 1.0-tip Exmor R™ CMOS sensör içeren ilk 4K Handycam® olma özelliğini taşıyor. Normal tüketici video kameralarında bulunandan çok daha büyük olan bu sensör, Full HD’nin dört katı detaya sahip kusursuz 4K Ultra HD görüntüler (3840 x 2160 piksel) yakaladığı gibi harika arkaplan defocus efektleri elde edilmesini de mümkün kılıyor. Dahili Wi-Fi ve NFC video ve fotoğrafları tek dokunuşla Handycam®’den akıllı telefon veya tablete kablosuz olarak aktarmanıza imkan veriyor.
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri •Akşam gazetesinde editörlük, yazı işleri müdürü yardımcılığı yapan ve son dönemde internet sitesi sorumlusu olarak çalışan Eren Demir görevinden ayrıldı. •Gazeteci - Yazar Soner Yalçın Sözcü gazetesi ile anlaştı. Haftada 4 gün okurlarıyla buluşacak. •Son olarak Artı 1 TV’ de haber müdürlüğü görevini yürüten Erkan Avcılar, bundan böyle Milliyet gazetesinde editörlük yapacak. •Milliyet ve Vatan gazetelerin Reklam Bölgeler Koordinatörü Dicle Akuz görevinden ayrıldı. •Balçiçek İlter, Türkiye Gazetesi yazar kadrosuna katıldı. •Zaman gazetesinin yazarlarından Leyla İpekçi görevinden ayrıldı. •Vatan gazetesi istihbarat müdürü Burak Bilge ve köşe yazarı Ruhat Mengi’nin yayın ile yolları ayrıldı. •Oyuncu Barış Atay Birgün gazetesi yazar kadrosuna katıldı. •Köşe yazarı Oray Eğin bundan böyle Sözcü gazetesinde yazacak. •Handan Güçyılmaz Günay, Working Mother Türkiye’ nin Ceo’ su oldu. •Hürriyet gazetesi, Ankara temsilciliği görevini yürüten Metehan Demir görevinden ayrıldı, yerine Deniz Zeyrek getirildi. •Zaman gazetesi köşe yazarı İbrahim Öztürk’ ün görevine son verildi. •Sevgi Akarçeşme, Zaman gazetesi yazar kadrosuna dahil oldu. •Güneş gazetesi magazin müdürlüğü görevinden ayrılan Nurettin Soydan’ ın yerine İbrahim Şahin geldi. •Sabah gazetesi köşe yazarı Nazlı Ilıcak’ ın görevine son verildi. •Turkuvaz Gazete Dergi Grubu yeni reklam satış genel müdürü Gürcan Korkmaz oldu. •Bugün gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, gazete ile yollarını ayırdı. •Milliyet Cadde’ deki ekler yayın yönetmenliği görevini Şirin Sever’ e devreden Menderes Özel, gazetenin yazı işleri müdürlüğüne atandı. •Akşam gazetesi dış haberler müdürü olarak görev yapan Beril Köseoğlu görevinden ayrıldı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri •Fox TV programlar genel müdürü Kemal Çoşkuner ve İnsan Kaynakları Direktörü Eser Bacaksızlar’ ın yayından ayrıldı. •Habertük televizyonunda Ankara haber müdürü olarak görev yapan gazeteci Hilal Köylü yayından ayrıldı. •Top Bizde programında yorumculuk yapan Bilgin Gökberk’le Kanaltürk’ün yolları ayrıldı. •TV8’de gündüz kuşağında yayınlanan Tan Vakti’ni sunan ünlü televizyoncu Erkan Tan bundan böyle Beyaz TV ekranlarından seyircisiyle buluşacak. •Skytürk ekonomi müdürlüğü görevinden ayrılan Murat 12 / marketing europe & anatolia
Sabuncu Artı 1 TV Ankara Temsilcisi oldu. •Show TV’de reklam müdürü olarak görev yapan Gürcan Korkmaz’ın yayın ile yolları ayrıldı. •Star Haber’de editör olarak görev yapan Neslihan Akdaş görevinden ayrıldı. •Show TV Reklam Müdürlüğüne K. Çiçek Durkal, Habertürk TV ve Bloomberg HT Tv Reklam Genel Müdürlüğüne ise Aslı Gürkan Demirkol atandı. •Radikal gazetesi haber şefi olan Umay Aktaş görevinden ayrılarak El Cezire Türk’ te eğitim muhabiri olarak göreve başladı. •www.sondakika.com adlı haber sitesinin geçtiğimiz Cuma günü yaptığı habere göre TRT Haber Dairesi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu ile TRT Haber Kanal Koordinatörü Ahmet Böken görevinden ayrıldı. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri •CNNTürk’ te ekrana gelen ‘Biliyor Musunuz?’ programının yapımcı ve sunucusu Utku Başar, bundan böyle yazılarıyla da cnnturk.com/yazarlar sayfasında yer alacak. Medya Dünyasından Diğer Haberler •Türk Spor Yazarları Derneği (TSYD) eski başkanlarından Necmi Tanyolaç hayatını kaybetti. •Kanal D’ de ekranlara gelen, Hazal Kaya ile Hakan Kurtaş’ ın başrollerinde oynadığı AŞK dizisi bundan böyle pazartesi akşamları saat 22.00’ da yayınlanacak. •İstanbul Web TV kemaramanı Soner Zeki vefat etti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi gazeteci Hayat İlhan hayatını kaybetti. •Gazeteci Agah Güçlü yaşamını yitirdi. •TRT spor muhabirlerinden ve TGC üyesi deneyimli gazeteci Kadri Bolcan yaşamını yitirdi. •Banu Aydoğan, Doğuş Yayın Grubu kurumsal iletişim direktörlüğü görevini üstlendi. •Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) eski üyelerinden, gazeteci Osman Necmi Karaca hayatını kaybetti. •Kanal D ekranlarında Perşembe günleri yayınlanan İnadına Yaşamak adlı dizi bundan böyle Pazar akşamları saat 23.15’ te ekranlara gelecek. •Kanal D’ nin başrollerini Beren Saat ve Mert Fırat’ ın paylaştığı “İntikam” dizisinin yayın saati 20.00 olarak değiştirildi. Fox TV’ nin sevilen dizisi Fatih Harbiye, bundan böyle Cumartesi akşamları saat 20.00’ de Show TV ekranlarında İşitsel Basında Görev Değişiklikleri •Radyocu Yasemin Şefik hafta içi her gün 14:00 ile 17:00 arasında HITNOZ programı ile Best FM’de • Eftelya Nur Öktem, Son Fm ile anlaştı. •Bir dönem Alem Fm’ de program yapan Hakan Çayırlı, X Radyo müzik direktörlüğü görevine getirildi.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 13
Seviyorsan iĹ&#x; son
Röportaj
nsuz tatil gibidir... Varol Yaşaroğlu Grafi2000 Prodüksiyon Animasyoncu, karikatürist, yapımcı Henüz 5-6 yaşlarında dahi evde Pembe Panter çizimleri yapan bir çocuktum. İlk karikatürüm Milliyet Kardeş Dergisi’nde yayınlandı. Hatta o dönemde karikatürlerimi çok beğenen Milliyet Kardeş Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Soner Atadan Olgun, dergide bana bir çizgi bant köşesi verdi. Ve bir çocuk karakter yaratıp maceralarını çizmeye başladım. Röportaj Eivin Ekşioğlu - Varol Yaşaroğlu kimdir, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Normal yaşantınızda da böyle renkli bir kişiliğe sahip misinizdir? - Evet renkli bir kişiliğe sahip olduğumu düşünüyorum. Ben de karikatürler ve animasyonlardaki karakterler gibi gülüyorum, ağlıyorum, susuyorum, konuşuyorum, zıplıyorum, şaşırıyorum, kızıyorum, hayal kuruyorum. - İTÜ’de İnşaat Mühendisliği okurken çizgi üzerine bir kariyer planınız var mıydı? - İnşaat Mühendisliği bölümünü Mimarlık gibi zannederek çizim yaparım düşüncesiyle tercih ettim. İşin aslı öyle değilmiş. (gülüyor) Bölümün çizimle hiçbir alakası olmadığını görünce şok oldum, fakat bölümün bana analitik düşünme açısından çok büyük katkısı oldu. Şuan bilgisayar teknolojileri kullanırken oradaki öğrendiklerimi tüm işlere entegre edebiliyorum. - Çizgi dünyasıyla tanışmanız nasıl oldu? - Henüz 5-6 yaşlarında dahi evde Pembe Panter çizimleri yapan bir çocuktum.
Ben de Pembe Panter’i çizenler gibi çizmek istiyordum. Sokağa çıkmadan saatlerce evde çizgi romanlar yapıyor, sürekli; defterler dolusu çiziyordum. Çizgi filmleri izledikçe kendime bir söz verdim: “Varol, bu çizgi filmler harika! Büyükler değerini bilmiyorlar. Büyüdüğünde bunların değerini ve güzelliğini unutma! Büyüdüğünde de bu güzellikleri kaçırmayacağına söz ver!” İlk karikatürüm Milliyet Kardeş Dergisi’nde yayınlandı. Hatta o dönemde karikatürlerimi çok beğenen Milliyet Kardeş Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Soner Atadan Olgun, dergide bana bir çizgi bant köşesi verdi. Ve bir çocuk karakter yaratıp maceralarını çizmeye başladım. - Karikatür çizerken nelerden esinlenirsiniz, nelere dikkat edersiniz? - Hayata dair her şeyden esinleniyorum. Karikatürlerin ve animasyonların konuları bu renklilikten besleniyor. Ve hayat bu konuların yanında çok renkli bir görsellik sunuyor bize. Bir mekana, bir odaya, bir sokağa, bir taşıta bindiğimde en çok dikkatimi çeken şey ise marketing europe & anatolia /15
Röportaj
yine en renkli olanlar: Duvardaki renkli resimler, dikiz aynanın üzerinde sallanan bir maskot, duvardaki grafitti, gazete bayisindeki rengarenk dergiler, parktaki heykel... Estetik duygumu harekete geçiren ve besleyen her şey... - İşinizin en zor yanları hangisi? - Çizmeyi seven bir kişi için işin zor bir yanı yoktur. Sevdiği işi yaptığı için zaten sonsuz bir tatile çıkmış gibidir. İşin zor kısmı ticari mekanizmaların devreye girdiği yer. Hayaller ile ticari mekanizmaların uygun noktada birleşmesi. Eğer buradaki dengeyi iyi koruyabiliyorsanız tatil devam eder. Ama denge şaşarsa zorluk başlar. - “Türkiye’nin yetişkinlere yönelik ilk çizgi film dizisi “Fırıldak Ailesi”nden bahsedebilir misiniz? Proje nasıl şekillendi? Baba, anne, anneanne, kız çocuk, erkek çocuk ve küçük bebek derken Türk aile yapısına uysun istedik. Yabancı örneklerinden anneanne ile ayrılıyor. İzleyenlerden birisi baba ile bir diğeri anne ile sempati kurabilir, bebeği sevebilir. Çizdiğiniz karikatürde karakter oluşturmak çok önemli, eğer o karakter beğenilmezse baştan kaybetmiş olursunuz. Çizimleri ekipteki herkese gösterdim, kusur bulanlar da oldu, gerekli düzeltmeleri yaptım. Şuanda karakterlerden çok memnunum. Fırıldak Ailesi, 16 / marketing europe & anatolia
tık www.youtube.com/grafi2000 kanalında Çarşamba günleri, saat 20.30’da webisode’lar halinde yayınlanıyor. CookPlus.com da, Fırıldak Ailesi’ne sponsor olma girişimi ile Türkiye’de dijital ortamda, animasyon webisode devriminin öncülüğü yapıyor. Fırıldak Ailesi, yeni serüvenleriyle Türkiye’de ilk kez bir internet animasyon serisinin de başlangıcını yapıyor. - Bir fenomen haline gelen “Koca Kafalar Baba Haber Bülteni” ile de her yaş grubunun ilgisini çekmeyi başarıyorsunuz… - Koca Kafalar Baba Haber Bülteni ile mizah dergilerinin kapak ve ilk iki sayyayın hayatına TV ekranlarında başla- fasında yer alan mizahı televizyonda dı, şuan ise 2. sezon bölümleriyle, ar- gerçekleştirmeyi istedik. Ve şu anda ratinglerimizin başarısına baktığımızda 7’den 70’e bu anlamda çok güçlü bir yapım gerçekleştirmiş olduğumuzu gördük. Güncel haberleri mizahi bir şekilde yorumlayan Koca Kafalar kısa zamanda Türkiye’nin çok önemli bir markasına dönüştü. - TRT Çocuk ekranlarında Osmanlı dönemini çocukların gözünden anlatan “Çınar” adlı bir çizgi diziniz yer alıyor. Çınar hangi özellikleri nedeni
Fırıldak Ailesi, yayın hayatına TV ekranlarında başladı, şuan ise 2. sezon bölümleriyle, artık www.youtube.com/grafi2000 kanalında Çarşamba günleri, saat 20.30’da
Röportaj
ile bir ilki gerçekleştiriyor? - İlk defa tarihimiz bir animasyon macerası olarak izleyicilere sunuluyor. Ayrıca sunduğu görsellik de dünyada bir ilk. Oldukça karmaşık animasyon tekniklerinin bir araya gelmesi ile realistik çizgi roman kareleri görselliğinde bir dizi oluşturduk. Dizi film, her bölüm kendini olayların içerisinde rol alan biri olarak hayal eden “Çınar” karakteri üzerinden çocuklara hayal kurdurmayı amaçlıyor. Çınar, on yaşında ilköğretim dördüncü sınıf öğrencisi… Sosyal bilgiler dersinde geçmişte Osmanlı İmparatorluğu diye bir devletin var olduğunu öğrenir. Öğretmeni, Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı Devleti’nden sonra kurulduğunu, aslında bizlerin bu devletin devamı olduğumuzu anlatır ve tarihe yolculuk başlar. - Türkiye’de yeni bir trend olan ve büyük bir gelişme gösteren animasyon sektörü hakkında neler söylemek isterseniz, geleceğini nasıl görüyorsunuz? - Bu konuda yolun başındayız. TRT Çocuk vizyoner tavrı ile birçok animasyon stüdyosunun kurulmasına vesile oldu.
En çok sevdiğim çizerlerin başında André Franquin gelir. Bana göre çok üstün bir çizer ve birçok çizeri etkilemiş bir üstad.
Ancak bir sektör olabilmek için animasyon stüdyolarının kesinlikle yasalarla, teşviklerle desteklenmeleri gerekiyor. Özellikle animasyon alanında sponsor olma konusunda oldukça kıt bir ülkeyiz. - Çizim anlamında beğendiğiniz sanatçılar var mı? - En çok sevdiğim çizerlerin başında André Franquin gelir. Bana göre çok üstün bir çizer ve birçok çizeri etkilemiş bir üstad. Türkiye’de ve dünyada Reiser’den Enki Bilal’a, Yalçın Çetin’den Oğuz Aral’a, Uğur Gürsoy’dan Erdil Yaşaroğlu’na kadar beğendiğim birçok çizer var. Ama çizgileriyle en çok içimi ısıtan çizer: Engin Ergönültaş. O dünya çapında üstün bir çizer. - Dijital dünyanın geleceği için neler söylemek istersiniz? - TV dünyası ile sosyal medya platformları şimdiden entegre olmuş durumda. Artık Twitter ve Facebook gibi sosyal medya platformlarındaki izleyici profilleri izleniyor ve buradan elde edilen veriler TV kanallarındaki rating verileri ile ilişkilendiriliyor. TV kanallarının
marketing europe & anatolia / 17
Röportaj önümüzdeki dönemlerde varlıklarını eski bilinen yöntemlerle sürdürmeleri gittikçe olanaksızlaşacak. Yazılı medyada yaşanan değişim, kuşkusuz görsel medyada da etkisini göstermeye başladı. Belirli bir yayın saatinde sevdiği program ya da diziyi izlemek için televizyonun karşısına geçip beklemek, gelecek nesiller için oldukça akıldışı kalıyor. Dijital platformların interaktif izleyici yapıları, şu anda bile TV dünyasına sıçramaya başladı. TV dünyası dijital dünyaya doğru büyük bir değişim gerçekleştirecek.
Dijital platformların interaktif izleyici yapıları, şu anda bile TV dünyasına sıçramaya başladı. TV dünyası dijital dünyaya doğru büyük bir değişim gerçekleştirecek. - Hayatınız “ilk”lerle dolu, yakın bir dönemde gerçekleştirmeyi düşündüğünüz ilkleriniz var mı? - Kafamda fikir aşamasında olan birçok “ilk” var. Çok yakın zamanda Fırıldak Ailesi’nin mobil oyununu yayınlayacağız. Bu konuda çok heyecanlıyız. Bundan sonra da mobil ya da bilgisayar oyunları konusuna odaklanmak gibi bir yönelimimiz olacak. Grafi2000 Prodüksiyon yapımlarına ait farkındalık yaratacak ürünlerin yer aldığı bir e-ticaret sitesine yönelik çalışmalarımız da sürüyor. Bir animasyon sinema filminin hazırlıklarına da somut olarak başlamış durumdayız. Mutlaka yapımlarımıza yönelik bir çizgi roman dergisi de hayata geçirmeyi istiyoruz. Yoksa bu konuda gözüm arkada kalacak. 18 / marketing europe & anatolia
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
( kelebeğin fırtınası)
Reklamı bırak, müziğe bak... Bir sürü olayın yaşandığı 2013 yılını geride bıraktık. Haziran ayında Gezi olaylarıyla çalkalanan Türkiye, Aralık ayında bakan çocuklarının da adının geçtiği yolsuzluk iddialarıyla alt üst oldu. Ülke ekonomisini doğrudan etkileyen bu kadar büyük olayların yaşandığı güzel ülkemde herşeye rağmen yepyeni pek çok reklam çalışmasının yapılması sevindirici. Ve 2014... Yeni bir yıl, yeni dilekler, yeni umutlar, yeni reklamlar... Cem Yılmaz'lı İş Bankası reklamına karşılık Yılmaz Erdoğan'lı Finansbank reklamı. Ünlü komedyen kullanımı benzerliğini bir yana bırakırsak, Finansbank "Finansçı" konseptiyle diğer banka reklamlarından çok farklı bir yol izliyor. Tamamen paraya odaklanmış. ''Bizim finas uzmanımız size kazandırır.'' İşte bu kadar. Yok sizin bankanız, burası zaten sizin yeriniz, aman efendim, sepet efendim demeden, kısaca lafı dolandırmadan, reklam müziğini dilimize dolamayı başarmışlar. Bir sabah "finansçı da fiinaaannsçıııı" diye şarkı söyleyerek uyandım :) Bu köşede hep yazdığım gibi biz tüketici olarak bankadan, iyi faiz, uygun kredi, bir sürü taksit yapan kredi kartı istiyoruz. Finansbank sonunda derdimizi anlamış ve buna uygun reklam yapmış. Hizmetleri de böyle mi bilmiyoruz tabi, yaşayarak göreceğiz. Bu başarılı çalışma için tüm ekibi kutluyorum.
ayağıma gelecek" söylemi çok etkili olmuş. Gülben Ergen'le ilgili ''ben gitmem, o gelecek'' tarzında bir olay yaşandı mı bilmiyorum. Magazin basınını pek takip edemiyorum :)Genel olarak etkisi çarpıcı olan bir reklam olmuş. Tebrikler. Pınar aç bitir salam reklamındaki bakkal amca tiplemesine bayıldım. Şaşkın bakışları, hayret ifadeleri şahane. Fazla aldığımız için, bozulan, çürüyen sonunda çöpe giderek ziyan olan yiyecekler sanıyorum hepimiz için üzücü bir durum. Pınar aç bitir bu konuyu çok sevimli bir şekilde anlatmış. 2.5 santim çapında 3 tane domates finali de çok eğlenceli. Kargo savaşları reklamlara da yansıdı. MNG Kargo'nun Mehmet Günsür'lü Mardin Kapısı reklamına, Aras Kargo "Araslar, aramanızda fayda var" ile cevap veriyor. MNG Kargo duygularımıza hitap ederken, Araslar " gidip biraz dağıtın" diyerek daha yaratıcı bir fikirle karşımıza çıkıyor. İkisi de güzel, iki reklamın yaratıcı ekibini de kutluyorum. Vivident Xylit'in son reklamı da çok eğlenceli olmuş. Yanlış bara giren bir adamın şaşkın ve korkak halleri çok sevimli.
Son olarak Avea'nın Ata Demirer'li Ocakbaşı reklamı bana kahkaha attırıyor :) Avea'nın tarife seçeneklerinin bolluğu ile kişiye özel seçenekler yaratılabileceğini anlatıldığı reklamda Ata Demirer'in oyunculuğu bir harika. Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Bali Bey karakteri ile yıldızı Dünyayı gezmiş kahramanımızın bir ocakbaşına gidip iyice parlayan Burak Özçivit, Pepsi Türkiye'nin yeni Light Adana istemesiyle başlayan kebap macerası, başka reklam yüzü oldu. 30 Aralık 2013'te yayına başlayan şehirler de var mı sorusuyla kebepçıyı çileden çıkarıyor. "seviyorsan aç konuş" reklamı harika olmuş. ''2014 Paris kebabı, Torino gömmesi seçenekleri şahane olmuş. kalbinin sesini dinleyenlerin olsun'' sloganı benim gibi ''Bu ocağın başı yok mu, onu çağırın bana'' finali her romantizm tutkunlarının kalbini tam 12'den vuruyor. izlediğimde beni çok güldürüyor :) Eveeet sizin de fark ettiğiniz gibi 2014'ün ilk sayısında Yılın son günleri başlayan ve yeni yılın ilk günlerinde de hep olumlu sözler sarf etmek istedim Umarım bu yıl her devam eden hepsiburada.com reklamları "ayağına gelsin" zamankinden daha yaratıcı, daha keyifli çalışmalar ortaya sloganı ve seçilen oyuncularıyla polemik yaratmayı çıkar. başardı. Fatih Terim'in Galatasaray'dan ayrılırken yaşadığı başkanın telefonuna cevap verecek, ayağına Not: Bu sayıdaki yazım sevgili arkadaşım Önder Abay gidecek, gitmezse böyle gönderirler işte tartışmalarının için. Sağlığına bir an önce kavuşması dileğiyle... ardından reklamdaki "ben onun ayağına gitmem, o benim
marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
2013’te reklam harcamaları arttı...
Medya Takip Merkezi (MTM), 2013’ün en çok reklam veren sektör ve markalarını belirledi. Rapora göre, sektör ve markaların reklam harcamaları 2012’ye oranla ortalamada yüzde 10 civarında artarken, en çok reklam veren markalar gıda, iletişim teknolojileri ve ev temizlik ürünleri oldu. İşte araştırmanın dikkat çekici ayrıntıları… Tüketicilere ulaşmada, halen en etkili araçların başında gelen TV reklamları, sektör ve markaların pazarlama faaliyetlerindeki önemini koruyor. 2013 yılı boyunca, reklam kampanyaları ile ekranlarda en fazla karşımıza çıkan sektör ve markaları incelemeye alan MTM, reytingi yüksek 13 TV kanalı üzerinden bir reklam raporu yayınladı. Araştırmaya göre, yıl boyunca TV’ye en fazla reklam veren sektör gıda oldu. Toplamda 224 markası ile ekranlardan izleyicilere ulaşan sektör, bir önceki yıla oranla reklamlarını yüzde 20 arttırdı. Pek çok sektöre göre daha az oyuncu barındıran iletişim teknolojileri sektörü, 2013 boyunca TV izleyicilerinin ekranlarda en fazla rastladığı sektörlerden ikincisi oldu. Reklam rekabetinin yüksek olduğu iletişim teknolojilerini, gündüz kuşağının izleyici kitlesi olan kadınları asıl tüketicisi olarak kabul eden ev temizlik ürünleri ve kozmetik sektörleri takip ettiler. En çok reklamı Turkcell ve Vodafone verdi… Medya Takip Merkezi’nin en çok reklam veren markalar araştırma sonuçlarına göre, listenin başında GSM markaları yer aldı. Ocak-Aralık 2013 döneminde, TV kanallarına en fazla reklam veren marka Turkcell oldu. Hem süre hem de adet bazında birinci olan markayı, Vodafone takip etti. 22 / marketing europe & anatolia
Reklam kampanyalarının ekranlarda kapladığı süreye bakıldığında, üçüncü sırada yer alan Avea, spot bazında da üst sıralardaydı. İletişim teknolojileri sektörünün bir başka oyuncusu olan Türk Telekom ise, süre bazında sekizinci sırada yer aldı. Aynı rapora göre, özellikle yaz aylarında tüketicilere seslenmeyi tercih eden Algida, TV reklamlarına en fazla reklam bütçesi ayıran markalardan bir diğeri oldu. Süreye göre de üst sıralarda yer bulan Algida’nın dışında gıda sektöründen en çok reklam harcaması yapan diğer markalar ise, Kinder ve Coca Cola oldular. Ev temizlik ürünleri sektörünün önemli markalarından Kosla, TV’ye verdiği reklam spotlarına göre Algida’nın hemen arkasından gelirken, onu aynı sektörden izleyen markalar Finish Quantum ve Calgon oldular. MTM’nin yılın en çok reklam verenleri araştırmasına göre, Finansbank finans sektörünün tek temsilcisi olarak reklam veren ilk 10 marka arasında yer alırken, 118 80 ve Arçelik listede dikkat çeken diğer markalar oldular.
Reklam Dünyası
Robin Thicke; Gear´ın yeni yüzü... Samsung Electronics, kullanıcılarının hayatlarını zenginleştirmek için geliştirdiği Galaxy Note 3 ve giyilebilir teknoloji deneyimde yeni bir boyut açan Galaxy Gear’ın yeni yüzü olarak, son zamanların en yenilikçi ve popüler sanatçısı olan Robin Thicke’yi seçti. Robin Thicke Samsung’un yenilikçi Galaxy Note 3+Gear reklamında oynayarak hayatını sen yaz (#designyourlife) hashtag’iyle hayranlarına hayatlarını kolayca ve akıllıca yaşamalarını söylüyor. Şarkıcı videosunda Galaxy Note 3’ünü Ekran kullanırken ve Galaxy Gear´ı ile konuşurken görülüyor.
Fantastik Değişim...
Intel, eski bilgisayarların kullanıcılara yarattığı sorunlara dikkat çekmek, kullanıcıları bilgisayarlarını yenilemeye teşvik etmek amacıyla yeni bir kampanyaya imza attı. Türkiye’deki tüm teknoloji perakendecilerinin ve üreticilerin destek verdiği “Fantastik Değişim” adlı kampanya, “Bilgisayarın seni değiştirmeden sen bilgisayarını değiştir” sloganıyla BLAB tarafından yaratıldı. Kampanya gençlerin dikkatini
çekmek için bir kısa metraj film kurgusunda hazırlandı. Kampanyanın merkezinde fantastikdegisim.com adresinden izlenebilen yaklaşık 9 dakikalık kısa film bulunuyor. Filmde, eski bilgisayarları yüzünden istenmeyen yeteneklere sahip olan 4 karakterin hikayesi farklı bir bakış açısı ve esprili bir dille anlatılıyor. Kampanya gazete ilanları, mağaza içi aktiviteler, sosyal ve dijital medya ile desteklenecek.
marketing europe & anatolia / 23
Röportaj
Yerel seçimler ya Burçak Ilıman Avantgarde İletişim Danışmanlığı Genel Müdürü Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte siyasal partiler, adaylarını açıklıyor. Geçmiş seçimlere kıyasla 2013 seçimleri arasında kamuoyu açısından nasıl bir fark var? Kamuoyu artık liderlerinin; dürüst, samimi ve içten bireyler olmasına önem veriyor. Halk, siyasiler ile arasında sosyo-kültürel uzaklık olmasını istemiyor. Kendi gibi, hayatın içinden kişileri daha fazla güvenilir buluyor. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte siyasal partiler, adaylarını açıklıyor. Geçmiş seçimlere kıyasla 2013 seçimleri arasında kamuoyu açısından nasıl bir fark var? - Kamuoyu artık liderlerinin; dürüst, samimi ve içten bireyler olmasına önem veriyor. Halk, siyasiler ile arasında sosyo-kültürel uzaklık olmasını istemiyor. Kendi gibi, hayatın içinden kişileri daha fazla güvenilir buluyor. Arasına mesafe koyan başkan adayı yerine, elini sıkan, omzuna dokunan, gülümseyen kişilerin sınıf ayrımı yapmayacağını ve kendi ihtiyaçlarına da aynı samimiyetle cevap vereceğini düşünüyor. Eskiden otorite anlayışında bunlara yer yokken, çatık kaşlı, aslı yüzlü, mesafeli kişiler daha fazla ciddiye alınırken, günümüzde dengeler yer değiştiriyor. Başkan adaylarının iktidar olabilmesi, kamuoyunun güvenini ve desteğini alabilmesi için ne yapmaları gerekiyor? Geçmiş seçimlerde yapılan doğruları ve yanlışları tekrar masaya yatırmaları gerektiğini düşünüyorum. Başkan adayına ya daha önce ki seçimlerde 24 / marketing europe & anatolia
ki adaya oy kaybettiren hataları tekrar etmemek için gerekli tedbirlerin baştan belirlenmesi ve ekibin bu doğrultuda yönlendirilmesi gerekiyor. Seçmenin kime oy vereceğine dair bilgi edinmek adına yapılan anketleri doğru zaman planıyla gerçekleştirmek gerekiyor. Çıkabilecek sonuçlara odaklanmak seçim kampanyalarında hata yapılmasına neden olabiliyor. Bunun yerine, seçmenin hangi siyasal partiye eğiliminin daha fazla olduğunu araştırmak daha doğru sonuçlara ulaşmayı kolaylaştırıyor. Alanında uzman kişilerden oluşan bir ekiple çalışmak çok önemli, seçim stratejilerini belirlemeden önce danışmanları ile bir araya gelerek doğru yol haritasını çizmek gerekiyor. Her ideolojiye ve siyasi partinin kültürüne uygun kampanyalar üretmek çok önemli. Herkes aynı stratejiyle, aynı davranış biçimleriyle başarılı olamaz. Başkan adayları samimi ve özgün olmalı. Bir başkasını taklit etmek yerine içten olmalı, kendisini olduğundan farklı konumlandırmamalı.
aklaşıyor...
Röportaj
- Doğru iletişime örnekler? Yanlış iletişime örnekler? - Her seçimde kazananı kamuoyunda ki kararsız kesimin belirlediği kanaatindeyiz. İdeolojik destek aldığınız seçmen sizin her daim yanınızda olan, destek veren seçmendir. Kimlerin kararsız olduğunu, neden kararsız olduklarını, en önemlisi, neye göre karar vereceğini öğrenmeye odaklanın. Ülkemizde zaman zaman ikiye bölünmeler kutuplaşmalar yaşansa dahi her seçmen ideolojik nedenleri doğrultusunda oy tercihi yapmıyor. Seçmenimiz için projeler çok önemli. Bir seçmen, ailesinin daha iyi şartlarda yaşayacağına inandığı için veya yaşadığı bölgeye daha fazla turist geleceğine inandığı için de oy verebilir. Son ABD seçimlerinde, bilginin değişim hızı 6 saate indi. Seçmen medyayı iyi takip etse bile, gündemin değişim hızından dolayı sizi çabuk unutur. Hatırlanmak için sürekli medyanın gündemine gelmek gerekmez. Öyle projeleriniz olmalı ki, hem medya, hem de seçmen sizi konuşmaya devam etmeli. Başkan adayının kendisine oy vermeyenler ile iletişimini kesmemesi 26 / marketing europe & anatolia
Son ABD seçimlerinde, bilginin değişim hızı 6 saate indi. Seçmen medyayı iyi takip etse bile, gündemin değişim hızından dolayı sizi çabuk unutur.
gerekiyor, aksine kendisini daha iyi ifade edeceği alanlar oluşturmalı. Seçim kampanyalarının amacı da budur. Başkan adayının ideolojisine uygun olmayan bir aday üzerinde olumlu etki bıraktığı takdirde karşısında ki kişi kazanılmış seçmendir. Başkan adayı en güçlü söylemlerini dürüst ve samimi bir şekilde konuşmaya devam etmeli. Başkan adayı hakkında ve aday olduğu siyasal parti hakkında olumsuz düşünen seçmene dokunulabilirse, olumsuz görüşleri kırma şansı olabilir. Seçmeni mahalle mahalle ayırıp iletişim kurmak yerine, hedefleri seçmenin aklına ve gönlüne girip, oy vermeye ikna etmek olmalı. - Muhalefetin ve İktidarın seçim kampanyalarında uygulaması gerekenler neler? - İstatistikî verilere göre yeni bir seçime girerken, iktidar partisinin kazanma şansı muhalefete oranla 3 kat daha fazla gözüküyor. Muhalefet adayları bunu hesaba katarak stratejilerini belirlemeli. İktidardan memnuniyet yüzde 55’in üzerindeyse, iktidar adayı Bu durumda projelerinizin iktidarın adayından daha fazla ikna edici olması gerekir. Memnu-
Röportaj
niyet yüzde 40’tan daha düşükse, muhalif adaylar favoridir. Muhalefet seçmene en çok önem verdikleri konuları sormalı ve bu konularda ikna etmeye odaklanmalı. Kararsızların oyunu alabilmeleri muhalefet için daha önemli ve bunun içinde en azından kararsızların eğilimlerini bilmek zorundalar. Muhalefette, iktidarda özgürlük ve eleştirinin birlikte yaşayabileceğini kabul etmeli. Hangi siyasi görüşte olursanız olun, gerginleştirici bir dil yerine birleştirici temalar kullanılmalı. Seçim sürecinde vaat edilen her konuyu takip edecek bir ekip oluşturulmalı ve seçimi kazanılırsa verilen sözlerin takibinden sorumlu olunacağı açıklanmalı. İktidarda olan siyasi parti veya partiler; toplumun tüm kesimlerinin ortak çıkarlarını kollama konusunda belli yükümlülükleri olan ve kamu hizmetlerinde lider işletme konumundaki partilerdir. İktidar aynı zamanda her türlü hizmetin vericisi durumundadır. Bu
İnsanlara hizmet, belli standartları olan personele sahip olmak ve bunları yönetmede başarı göstermekle gerçekleşiyor. Eğitimin bu tip insanları yetiştirmedeki rolü inkar edilemez. nedenle seçmene sürekli ulaşabilme imkânına sahiptir. Bu da sürekli rakiplerinden bir adım önde bulunma şansı sunar. İktidarın daha iyiye ulaşmak amacı ile devamlı araştıran bir kimliğe bürünmesi gerekir. İnsanlara hizmet, belli standartları olan personele sahip olmak ve bunları yönetmede başarı göstermekle gerçekleşiyor. Eğitimin bu tip insanları yetiştirmedeki rolü inkar edilemez. Daha iyi sonuçlara ulaşmak için kişilere yardım etmeyi amaçlayan bir liderlik anlayışı oluşturmak ve uygulamak önemli.
Muhalefet partileri ise iktidarı ele geçirmek, paylaşmak ve etkilemek amacıyla belli bir program çerçevesinde bir araya gelen kişilerin oluşturduğu siyasal örgütlerdir. İktidar olunamazsa bile toplumun belli kesimlerinin beğenisini kazanan ve onları temsil eden muhalefet partileri, temsil ettikleri grupların ve genel kamu yararının sağlanması ve korunması için siyasal iktidar üzerinde etkili olmaya çalışmalıdır. Rakipler iktidarı tek başlarına ele geçirmek için politik alanda rakiplerini saf dışı bırakarak daha iyi bir konuma gelmek için mücadele ederler. İktidara giden yolda partilerin sahip olacakları en önemli güç, rakipleri hakkındaki bilgilerdir. Bunun içinde rakip partilerin anket sıralamalarındaki yerleri, güçlü ve iyi oldukları alanların belirlenmesi, amaçlarının stratejilerinin bilinmesi önemlidir. - Kampanya seçimi yüzde kaç etkiler? Doğru strateji ile hazırlanan seçim kampanyaları seçimi %13 ile %28 arasında etkiliyor. marketing europe & anatolia / 27
Köşe
( retorik)
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
Ahvalden manaya ulaşmak... Şimdi yazacaklarım belki birçoğunuza ters gelecek. Bir kısmınız feodal saçmalıklar olarak, bir kısmınız ise bilinçaltına gizlenmiş faşist eğilimler olarak değerlendirecek. Ancak küçük bir kısmınız bu yazının ikisinden de çok ayrı bir şeyi anlattığını anlayacak. İşte ben bu yazıyı o meçhul azınlık için yazıyorum. Bir çoğunuz biliyorsunuz daha birkaç gün önce babamı ebediyete uğurladım. Babam davası olan bir insandı. Her ne kadar davasını paylaşmasam da onun keskin prensiplerine her zaman saygı duymuş ve örnek almıştım. Tam bir aristokrattı. Osmanlı ayanı bir ailenin mensubu olarak kandan gelen bir soyluluğa sahip olmasına karşın, sadece kandan gelen soyluluğun yeterli olmadığını, soyluluğun ancak kültürün kuşaklar arasında aktarılmasıyla ve bilgiyle kuşatılmasıyla anlam kazanacağını, bu nedenle bugün bizimle aynı aileden olan birçok kişinin yozlaşmış bir cehaletle soyluluklarını kaybettiğini söylerdi. Beni de ayan terbiyesiyle yetiştirdi. Ekşioğlu şunu yapmaz, bunu yapmaz, şöyle davranmaz, böyle oturmaz birsürü kurallarla dolu, bir çocuk için oldukça sıkıcı bir süreç. Dışarıdan bakıldığında diğer çocukların yaşantıları daha eğlenceli görünürdü ama ben Ekşioğlu'ydum bir kere onlar gibi davranamazdım. Tabii ki benim yaşantımda da eğlence vardı. Düşüncede sonsuz bir özgürlük, özgüvenle örülmüş çılgınlıkları ben de yaşadım ama kimsenin sınırlarını ihlal etmeden. Kimseye maddi ya da manevi zararlar vermeden.
dedelerinin adını bilmeyen insanlara karşı üstün olduğum anlamına gelmemeliydi. Sonra soyluluğun üstünlük değil, sorumluluk olduğunu öğrendim. "Ayanın yediği ekmekte avamın hakkı vardır." derdi babam. Bu cümleyi ilk önce gençlik heyecanıyla tabi halk çalışıyor, soylular halkın sırtından geçiniyor, o nedenle halkın hakkını yiyorlar olarak algılamıştım. Böyle algılayınca babama, "ben şimdi halktan geçinmediğime göre benim yediğim ekmekte avamın hakkı yoktur." demiştim. Babam gülerek anlatmıştı cümlenin anlamını. "Ayan kendisi kazanmış olsa da halkına karşı sorumludur. Ben küçükken bizim evin alt katında daima kurulu bir sofra olurdu. Kıtlık yıllarıydı, evinde yemeği olmayan oraya gelir, yer içer, karnını doyurur, giderken de biraz erzakla uğurlanırdı. Halka hakkı veren taşıdığın sorumluluktur." demişti. Önce anlamamıştım. Cumhuriyette artık feodalizm kalmadığına, ailem artık bir bölgenin vergisini toplamadığına, idaresine bakmadığına göre bu neyin sorumluluğu diye düşünmüştüm. Sonra o sorumluluğu içimde hissetmeye başlayınca anladım. Ayrıca bilgiyi yüceltmeyi, zenginlikle taçlanmış olsa dahi cehaleti reddetmeyi de öğrendim babamdan. İnsanlara maddi zenginliklerine göre değil, bilgi birikimlerine göre saygı duymayı yine babamdan öğrendim.
Babamdan daha birçok şey öğrendim. Bazıları buradan paylaşabileceğim, bazıları paylaşamayacağım şeyler. Bu çok uzun bir konu burada tamamını ele alamayacağım Büyüdükçe hepsinin ne kadar önemli olduğunu anladım. ama anlayanlar ne dediğimi zaten çoktan anladılar. Ama belki de bana öğrettiği en önemli şey ahvalden Ben de yeni gençliğimde humanist eğilimleri yücelttip manaya ulaşmaktı bu sayede babam ebediyete giderken babamın bu öğretilerini reddettiğim dönemler yaşadım. bile bana hala ders vermeye devam ediyordu. Anladım ki Tüm insanlar eşitse soylunun, soylu olmayandan farkı da ben yaşadığım sürece ders vermeye devam edecek. olmamalıydı. Genetik hafıza bir yana sonuçta yüzlerce yıllık atalarımı sayabiliyor olmak, birkaç kuşak öncesi Babama tüm saygımla...
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Esnaflığın Özü Kontrol...
Avea’nın esnaflara özel yeni kampanyası ‘Kontrollü Esnaf 1200 Tarifesi’, Ata Demirer’in 2 farklı esnaf karakterini canlandırdığı esprili reklam filmleriyle hayat buldu. Ata Demirer’in biri ‘Balıkçı’ diğeri ise ‘Esnaf Lokantası Sahibi’ olarak iki farklı karakteri canlandırdığı reklam filmleri, oyuncunun çarpıcı performansıyla “Esnaflığın Özü Kontrol” mesajını izleyiciye net bir şekilde aktarmayı başarıyor. Reklam Künyesi: Reklamveren: Avea / Gelincik Onan, Beren Akdeniz, Damla Demir, Güliz Şengör Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Emir Yüksel, Ali Erkmen, Yiğit İrde Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ebru Eğilmez, Tarçın Köprülü, Sırma Er CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman, Emirhan Çelikbilek Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Gülşah Batıbeki, Ceren Özen
Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Yönetmen: Hakan Yonat Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Emre Irmak/Jingle Jackson Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TV, dijital, outdoor, basın
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Teknolojinin Yadigarları... Teknosa, “Çünkü geçmiş retroysa, gelecek Teknosa” sloganıyla tüketicileri için bir kampanya başlattı. Teknosa, ‘Retrosa’ adını verdiği teknoloji ustası bir ekip sayesinde bir ay boyunca kampanyaya katılanların işlevini yitirmiş, bozuk veya eski ürünlerini alarak tekrar hayata kazandırıyor. Bununla da kalmayan Teknosa, Retrosa’nın yenilediği ürünün yanı sıra yeni ürünü de mağazadan tüketicisine hediye ediyor. Kullanıcılar Teknosadan Retrosa.com adresine girerek, Retrosa ekibine eski eşyalarının fotoğrafını yolluyor, karşılığında Teknosa’dan istedikleri ürünün yenisini seçerek kampanyaya katılabiliyor. Yollanan eşyalardan jüri tarafından seçilen bir tanesi ise yeni Retrosa webisode’unun konusunu oluştuAlen Dursun ruyor. Ajans Prodüktörü: Ela Meriç Proje Yöneticisi: Ahmet Altındağ Reklam Filmi Künyesi: Marka Yöneticisi: Baybars Umur Ajans: 41? 29! Sosyal Medya Grup Başkanı: Kayhan Dural Ajans Başkanı: Alemşah Öztürk Sosyal Medya Yöneticisi: Damla Tütüncü Kreatif Direktör: Seren Köroğlu Prodüksiyon: Bandit Kreatif Grup: İlyas Eralp, Alperen Altınöz, Elif Kavalcı, Müzik: 3K1A Emir Anarat Yönetmen: Mert Uzer Yazılım Geliştirme: Hidayet Bayraktar, Utku Genel, Seslendirme: Orhan Ayhan
Bingo’dan yeni reklam filmi... paylaşması anlatılıyor. Bingo Soft Konsantre Yumuşatıcı Serisi’nin beğenilen ürünleri “Star ve Lovely”nin çamaşırlarda yarattığı gerçek “eau de parfum” etkisinin ön plana çıkarıldığı reklam filminde, Binnur ve Gonca’nın bu sefer ki stüdyo konuğu parfüm kreatörü Jean Pierre oldu.
Bingo’nun Türkiye’deki ilk gerçek parfüm etkili yumuşatıcısı olan “Lovely” ile aynı etkiyi taşıyan ürünü “Star”ın bir arada konu edildiği yeni reklam filmi tüm mecralarda yerini aldı. Kıyafetlerde gerçek “eau de parfum” etkisi bıraktığı mesajının verildiği reklam filminin çekimleri, 16 saat sürdü. Filmde, kendisine sunulan iki farklı kıyafetin adeta üzerlerine parfüm sıkılmış gibi kokmaları karşısında şaşkınlığını ve beğenisini gizleyemeyen Fransız parfümör Jean Pierre’in “Star ve Lovely”nin başarısını büyük heyecan duyarak seyircilerle 32/ marketing europe & anatolia
Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Hayat Kimya / Bingo Reklamveren Temsilcisi: Gülhan Eğilmez, Esra Gerek, Pelin Yüksel, Fulya Geylani Reklam Ajansı: Vietnam Creative Direktör: Gürkan Günaydın Creative Grup: Rıza Çankaya, Erdem Güngör, Kenan Çetinkaya Ajans Prodüktörü: Begüm Baran Müşteri İlişkileri: Tuse Tamer Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Post Prodüksiyon: Sinefekt Yönetmen: Onur Erdem Prodüktör: Berna Öztürk, Hazer Baycan
Kampanyalar
Vera delta reklam filmi... MT Bilgi Teknolojilerinin yazarkasayla pos cihazını biraraya getiren markası Vera Delta’nın yeni reklam filmi 2D, 3D Animasyon ve stop motion tekniklerini biraraya getirdi. Markanın yeni yıl kampanyasını sade bir dille vurgulayan filmin Ghetto İletişim tarafından tasarlanan yapısı, Eksantrik Prodüksiyon tarafından yaşama geçirildi. Filmin 2D ve 3D animasyonları EksantrikExpress tarafından gerçekleştirilirken, 3D modellemesi 3D ve FX Artist Pushkar Gupta tarafından Hindistan’da yapıldı. Reklam Filmi Künyesi Reklam Veren: MT Bilgi Teknolojileri (Vera Delta Yazar Kasa+POS) Ürün: Vera Delta Reklam Veren Temsilcisi: Sevilay Güldalı, Yazgül Sancak Reklam Ajansı: Ghetto İletişim Yaratıcı Yönetmen: Haldun Genç Yaratıcı Ekip: Mehtap Yılmaz, Ayşegül Kayıkçı
Metin Yazarı: Yiğit Kılıç Müşteri İlişkileri: Gülderen Yalçın Murteza Prodüksiyon Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon Yönetmen: Abdullah Eksioglu Prodüktör: Elvin Eksioglu 3D Modelleme: Pushkar Gupta Post-Prodüksiyon: Eksantrik-Express Kullanılan Mecralar: TV, Gazete, Radyo
Herkese Bir Finançı Lazım... nu oluşturduğu filmin finalinde; Finansbank’ın toplamadan çarpmadan, klasik bankacılık anlayışından fazlasını vermek için çalıştığı vurgulandı.
Finansbank’ın yeni iletişim kampanyası “Herkese finansçı lazım” sloganıyla tüm mecralarda yerini aldı. Yılmaz Erdoğan’ın ve Finansçı karakterinin izleyiciye takdim edildiği kampanyanın açılış filminde, Finansbank’ın logosunu oluşturan artı ve çarpı işaretleri hayatın içinden karelerle resmedildi. Artı ve çarpının birleşerek Finansbank logosu-
Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Finansbank Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Armağan Engel, Nilgün Bosum Yaratıcı Ekip: Pemra Ataç Açıktan, Ozan Yurtsever, Can Çelikbilek, Yiğit Karagöz, Umut Geldiay, Deniz Yükselci, Ömer Elver Müşteri İlişkileri: Birçim Akfırat, Kerem Yetim, Gamze Farz Stratejik Planlama: Oğuz Savaşan Ajans Prodüktörü: Saadet Bektaş Medya Ajansı: People Yapım Evi: 25 Film Yönetmen: Ali Taner Baltacı Post Prodüksiyon: Filim İşleri Müzik: Nil Karaibrahimgil Vokal: Mirkelam Mecra: TV, Sinema, Gazete, Radyo, İnternet, Açıkhava
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Seviyorsan, Aç Konuş...
filmlerinde neler yapacağı şimdiden merak konusu oldu. Pepsi, Burak Özçivit ile başlattığı“Pepsi Yaşatır Seni” 2014 kampanyasında da Pepsi severlerin hayatlarına, en güzel anlarına ve hayallerine sürprizler katmaya devam edecek. Reklam Künyesi: Reklamveren: Pepsi Reklamveren yetkilileri: Deniz Aktürk Erdem, Aslı Önder, Onur Sanverdi, Ceren Onbulak Reklam Ajansı: Alice BBDO Yaratıcı Ekip: Mustafa Baripoğlu, Hasan Çetin, Cengiz Pulgu, Ahmet Ülkü Stratejik Planlama: Onur Erdoğan, Beliz Top Marka Ekibi: Maria Demir, Elif Altay Ajans Prodüktörleri: Umut Tangör, Melis Bircan Prodüksiyon Danışmanı: Sena Alpsan
Pepsi’nin ilk reklam filminde karlar altındaki vahşi doğada yaralı bir geyiği kurtarmak için çabalayan Özçivit, herkesi hayatı dolu dolu yaşamaya ve cesur olmaya çağıran Pepsi’nin verdiği ilhamla cesareti aşka dönüştürüyor.Burak Özçivit’in yıl içinde izleyicilerle buluşacak sonraki reklam
Yapım şirketi: 2012 Yönetmen: Özer Feyzioğlu Yapımcı: Ezel Domaniç Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Beste - Nil Karaibrahimgil
Aç-Bitir Herkese Tam Gelir... Reklam filminde her şeyden “tam yetecek kadar” alan bir anne profili seyrediyoruz. Film de mahalle bakkalına giren bir anne, önceki tecrübelerinden de yaptığı hesap kitaba dayanarak 48 gr. peynir, bir ekmeğin üç bölü dördü gibi ince hesaplarla alışveriş yaparak bakkal amcayı şaşkına çeviriyor. “Pınar Aç-Bitir Tam Gelir” sloganıyla tüketicilerine hitap eden reklam filminde anne rolünü Seksenler dizisinden de tanıdığımız Yasemin Çonka canlandırıyor. Çekimleri bir günde tamamlanan kampanyanın müziği ise Tricks’e ait. Pınar Aç Bitir Salamı yeni reklam kampanyası TV, digital radyo, outdoor ve indoor mecralarında yürütülüyor. Reklam Künyesi: Reklamveren: Pınar Reklamveren Yetkilisi: Cüneyt Şahin, Okan Kavakçı, Mihrap Saraçoğlu Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı Yönetmen: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal Reklam Yazarı: Güldeniz Şeşen, Oğuzhan Atliman Sanat Yönetmeni: Deniz Ardıç
34 / marketing europe & anatolia
Grafiker: Yaşar Ezbider Marka Direktörü: Dilek Sezen Ajans Prodüktörü: Berkay Tahmaz, Berna Bulat Strateji: Başar Sarıkaya, Serra Akyel Yapım Şirketi: Vana Film Yönetmen: Tolga Karaçelik Müzik, beste ve aranje: Tricks Müzik Post prodüksiyon: Filimişleri
Kampanyalar
Vivident Xylit, Sağlıklı dişler için... Kahramanımızın yanlış bir bara girmesiyle başlayan reklam filmi, her geçen saniye daha da ilginç bir hal alır. Girdiği ortamdan tedirgin olan kahramanımız, sipariş ettiği kahvesini hızlıca içip bardan uzaklaşmak ister. Ancak bardan ayrılmaya çalışırken, çok önemli bir şeyi unuttuğunun farkında değildir. Yolunu kesen adamlar diğer bar müşterileri, kahramanımıza dişlerinin sağlıklı kalması için Vivident Xylit çiğnemesi gerektiğini tatlı-sert bir dille hatırlatarak Vivident Xylit uzatır. Film, kahramanın Vivident Xylit’i çiğnedikten sonra bardan koşarak uzaklaşmasıyla son bulur. Reklam Kampanyası Künyesi Müşteri: Perfetti Van Melle Ürün: Vivident Xylit Reklam Veren Yetkilileri: Serkan Ergün, Çiğdem Tüzüner, İdil Ziyaoğlu Reklam Ajansı: Selection Yaratıcı Ekip: International Team Selection Lokasyon: İtalya - Milano Medya Ajansı: Media Republic Medya Planlama: Günay Aranoğlu, Yasin Aktürk Kullanılan Mecralar: TV, Sinema, İnternet
Tropicana reklamı... Türkiye’nin beğenilen yerel meyvelerinden ürettiği meyve sularıyla öne çıkan Tropicana’nın yeni reklam filmleri, bir süpermarketin manav reyonunda geçiyor. Noter huzurunda gerçekleştirilen markasız karşılaştırmalı tadım aktivitelerinin canlandırıldığı reklam filminde tüketiciler Tropicana ve başka bir markaya ait şeftali nektarını deniyor ve içtikten sonra seçimlerini belirtiyorlar. Reklam çekimleri öncesinde 13 farklı markasız kör tadım aktivitesi gerçekleştiren Tropicana markası, noter huzurundaki bu aktivitelerde 3000’e yakın tüketiciyle biraraya geldi ve Tropicana’nın diğer meyve suyu markasına göre daha fazla tercih edildiği sonucunu reklam filmlerine taşıdı. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren yetkilileri : Deniz Aktürk Erdem, Osman Dilber, Beyza Sinem Çağlar ve Tuğçe Gamsız Reklamveren medya satın alma ekibi : Selin Bugay,
Stratejik planlama: Onur Erdoğan, Alper Özcan Ajans prodüktörleri: Umut Tangör, Oben Özyakalı Müşteri ilişkileri: Sibel Özgündoğdu, Ecem Güzel Ezgi Özer Yapım şirketi: 2012 Yaratıcı yönetmen: Derya Tambay Yaratıcı ekip: Ali Burak Erkan, Cem Öztürk, Mahir Karaçam, Yönetmen: Çağrı Ark Umut Pehlivanoğlu, Zeynep Yalçınkaya, Aylin Çelik.
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Yemek yediğin an, gelsin Sütaş Ayran... Sütaş Ayran için Grey İstanbul tarafından hazırlanan yemek temalı reklam filmi yayında. “Yemek yediğin an, gelsin Sütaş Ayran” sloganıyla hayat bulan kampanya, Sütaş Ayran’ın farklı yemek ortamlarına en iyi eşlik eden ürün olmasının altını çiziyor. Filmin müziği olarak herkesin bildiği sevdiği ve düğünlerden futbol maçlarına kadar birçok coşkulu ve birlikte eğlenilen ortamda çalınan Kasap Havası seçildi. Modernize edildi ve yeniden çaldırılıp, ürünü ve keyifli yemek yeme
anlarını anlatan sözlerle desteklendi. Filmin yönetmenliğini Melih Eryılmaz üstlenirken prodüktörlüğünü de POW Films yaptı. Jingle’da ise Ömer Ahunbay imzası var. Kampanya, outdoor ve radyo mecralarıyla da destekleniyor. Reklam Künyesi: Reklamveren: Sütaş Ayran Reklamveren Temsilcisi: Ergun Ermutlu, Bünyamin Kocakaya, Eylem K. Soyluoğlu, Öykü Mutlu Reklam Ajansı: Grey İstanbul Yaratıcı Yönetmen: Engin Kafadar, Ergin Binyıldız, Erdinç Mutlu Yaratıcı Grup: Özlem Küçükyılmaz, Tolga Özbakır, Fatih Yılmaz, Merve Selamet Müşteri İlişkileri: Elsa Altaras Nasi, Duygu Yılmaz, Levent Tüker Medya Ajansı: People Comms. Prodüksiyon Ekibi: Meltem Köse, Selim İpek Prodüksiyon Şirketi: POW Film Yönetmen: Melih Eryılmaz Post Prodüksiyon: İmaj Müzik: Ömer Ahunbay
Kırmızı kupa, yeni reklam yüzü... Avea’nın esnaflara özel yeni kampanyası ‘Kontrollü Esnaf 1200 Tarifesi’, Ata Demirer’in 2 farklı esnaf karakterini canlandırdığı esprili reklam filmleriyle hayat buldu. Ata Demirer’in biri ‘Balıkçı’ diğeri ise ‘Esnaf Lokantası Sahibi’ olarak iki farklı karakteri canlandırdığı reklam filmleri, oyuncunun çarpıcı performansıyla “Esnaflığın Özü Kontrol” mesajını izleyiciye net bir şekilde aktarmayı başarıyor. Reklam Künyesi: Reklamveren: Avea / Gelincik Onan, Beren Akdeniz, Damla Demir, Güliz Şengör Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Emir Yüksel, Ali Erkmen, Yiğit İrde Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ebru Eğilmez, Tarçın Köprülü, Sırma Er CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman, Emirhan Çelikbilek Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Gülşah Batıbeki, Ceren Özen Prodüksiyon Şirketi: Kala Film
36 / marketing europe & anatolia
Yönetmen: Hakan Yonat Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Emre Irmak/Jingle Jackson Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TV, dijital, outdoor, basın
Kampanyalar
HSBC reklam filmi... nüştürüldü. HSBC’nin avantajlarını kullanarak çıktığı yolda beklenmedik şeylerle karşılaşan Ali karakterini Doksanlar dizisinden tanıdığımız yetenekli oyuncu Anıl Altınöz, Ali’nin Türkiye turunda karşısına çıkan yol arkadaşı İtalyan muhtarı da gerçek bir İtalyan oyuncu canlandırıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: HSBC Reklamveren Temsilcisi: Ayşegül Şenalp, Didem İzgi, Bengi Ersever, Pınar Duman Reklam Ajansı: Grey İstanbul Kreatif Direktör: Engin Kafadar, Erdinç Mutlu Kreatif Ekip: Taner Ardalı, Emre Resioğlu, Deniz Yenihayat, Berkin Dalgıç, Ece Ok Müşteri İlişkileri: Goncafem Başçelik, Esra Erol, Ekin Yalçın Strateji: Kerem Sabuncu Prodüksiyon: Meltem Köse Çekimleri İstanbul Boyalıköy ve Çanakkale Assos’ta 70 kiYönetmen: Erol Özlevi şilik bir ekiple yapılan reklam filminin yönetmeni ise Erol Prodüksiyon Şirketi: Spark - Mojo Özlevi. Öykünün bir bölümü Sicilya’da geçtiği için Assos’un Mecra: TV, Outdoor, İnternet otantik sokakları özel dekorlarla bir Sicilya kasabasına dö-
İtalyanlar Şehirde... Çorbasını dilediği an yudumlamak isteyenlere pek çok seçenek sunan Knorr Çabuk Çorba, İtalyan lezzetlerini sunduğu iki yeni ürünü Minestrone ve Pizza’yı, sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği eğlenceli “İtalyanlar Şehirde!” kampanyasıyla duyuruyor. Knorr Çabuk Çorba’nın İstanbul’da İtalyan rüzgarı estiren “İtalyanlar Şehirde!” kampanyası aynı zamanda çabuk çorba tutkunlarına Fiat 500 kazanma fırsatı sunuyor. Sosyal medya üzerinden Çabuk ol, Hayatın Hızını yakala mottosuyla keyifli kampanyalar sunan Knorrr Çabuk Çorba’nın yeni ürünleri Minestrone ve Pizza için hayata geçirdiği İtalyanlar Şehirde! Kampanyası, hem İtalyan rüzgarı estiriyor hem de Fiat 500 kazanma fırsatı sunuyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Unilever Ürün: Knorr Çabuk Çorba Reklamveren yetkilileri: Hakan Yurdakul, Zeynep Doğan, Ece Bağatur, Gökçe Velioğlu,Buğra Demirağ Reklam Ajansı: Endorphin / Brandit Group Yaratıcı Ekip: Sadi Osma, Evrim Güvenç , Alper Cici,
Cüneyt Yüksel Prodüksiyon: Voynn Yönetmen: Emre Başaran Müzik: Tolga Büyük Medya ajansı: Mindshare
marketing europe & anatolia / 37
Uyuyan denizk覺z覺;
Gezi
; San Sebastian... Bask ülkesinin Atlas Okyanusu’ na kıyısı olan en güzel yerlerden birisi de San Sebastian (Donostia). İspanyolca adı San Sebastian, Baskça da Donostia. Burası bir zamanlar balina peşinde okyanus aşan korkusuz denizcilerin, Franco diktatörlüğüne meydan okuyan demokratların şehriymiş.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svldbn@gmail.com Bask ülkesinin Atlas Okyanusu’ na kıyısı olan en güzel yerlerden birisi de San Sebastian (Donostia). İspanyolca adı San Sebastian, Baskça da Donostia. Burası bir zamanlar balina peşinde okyanus aşan korkusuz denizcilerin, Franco diktatörlüğüne meydan okuyan demokratların şehriymiş. Şimdi ise Avrupa jet sosyetesinin yazlığı. Akşama doğru Mundaka’ dan yola çıkıp öncesinde rezervasyon yaptırdığımız Irun’ daki Hotel Urdanibia Park oteline vardık. Akşam yemeğimizi yiyip, sabah San Sebastian’ a doğru yol almak için uyuduk. Sabah erken kalkıp kahvaltımızı ettik ve sisli bir havada San Sebastian’ a doğru yol aldık. Yol boyunca kendimi Karadeniz’ de yol alıyor gibi hissettim. Kısa bir yolun ardında Kursaal Köprü-
olarak kabul edilir. Şehir balıkçılık ve deniz ticareti üzerine gelişmiş fakat günümüzde turizm en büyük gelir kaynağı. Şehir, 1200 yılında Castilla Krallığı, 1719’ da 3 yıllığına Fransa tarafından işgal edilmiş. 1794’te tekrar Fransız işgaline uğramış (çok azimli adamlarmış zamanında). 1813 yılında Anglo-Portekiz güçleri şehri özgürlüğe kavuşturmuş fakat taciz ateşleri sırasında şehrin tamamına yakınını yakılmak suretiyle harab edilmiş. (Nasıl kıymışlar bu şehre, inanılır gibi değil). Tekrar inşa edildikten sonra şehir Kraliçe II. Isabella’nın yazlığı olmuş. Bu yüzden de aristokratik çevrenin çok ilgisini çekmiş. O günden beri Kuzey Iberik yarımadasının en önemli turistik şehri olagelen San Sebastian, bugün de turistik değerini koruyor.
sünden geçip Urgull Tepesinin eteklerine vardık. Sabah erken olduğu için park bomboştu, biz de arabayı parkedip şehri dolaşmaya çıktık. Sonradan öğrendik ki arabayı park ettiğimiz an gidip park otomatına para ödeyip bilet almalıymışız. Cantabria Denizi’nin uyuyan denizkızı, diyorlar San Sebastian’a. İspanya’nın en güzel kenti. Kent, 1014’te St. Sebastian manastırının çevresinde kurulmuş, 1174, Navarra Kralı Sancho el Savio, şehri özerk bölge ilan etmiş ve bu tarih şehrin resmi kuruluş yılı
Uremea Nehri’nin kıyısındaki bulvarlar, yürüyüş yolları, göl kıyısındaki parklar, binalar orta Avrupa şehirlerini çağrıştırıyor. 12. yy. kurulan, tarihi boyunca Portekiz, Fransız, İngiliz işgaline uğrayan, büyük yangınlarda kül olan, savaşta iki kez büyük bölümü yıkılan şehrin merkezi 1914’te Paris örnek alınarak yeniden planlanmış. Buen Pastor Meydanı’ndaki kemerler Rue de Rivoli’den, Maria Cristina Köprüsü ise Seine Nehri’ndeki Pont Alexandre Köprüsü’nden esinlenerek yapılmış. Köprünün yanıbaşındaki garın çatısını marketing europe & anatolia / 39
Gezi
Gustave Eiffel tasarlamış. Merkezdeki gotik katedral, Köln Katedrali’ni çağrıştırıyor. Nehrin batı yakasında, Pablo Neruda Parkı’nın da bulunduğu bölgede art nouveau cepheli apartmanlar çoğunlukta. Şehrin en büyük kültür merkezi de nehrin denizle birleştiği nokta. Şehir, Uluslararası San Sebastian Film Festivaline de evsahipliği yapıyor ve Bask mutfağının önemli bir parçası olan Pintxos, San Sebastian restoranlarını ön plana çıkarıyor. Minicik bir kent ama pek çok meziyeti var. Futbol muhabbetine hiç girmiyorum. Kent hakkındaki kısacık bilgiden sonra dönelim gezimize. Sabah erken saat olduğu için sokaklarda pek kimse yoktu, sadece parkta koşan ve yürüyüş yapan spor insanları vardı. Biz de minik bir yürüyüş yapıp Urgull Tepesini keşfe çıktık. Otopark’ ın ordaki girişten yukarı doğru tırmanmaya başladık. Yol hem dik hem de çok dolanbaçlı. Haritada kocaman görünmesine rağmen aslında pek de büyük bir yer değil. Bu yemyeşil alanda tırmanırken ilk karşımıza çıkan yer Cementerio 40 / marketing europe & anatolia
Biz içeri daldığımızda fotoğraf sergisi vardı. Eski Zaragoza halkının fotoğrafları. Fakat fotoğraflardan ziyade bina hoşuma gitti benim.
de los Ingleses yani İngiliz askerler mezarlığı oldu. Mezarlıklarla birlikte çok ilginç anıt ve heykellerde eşlik ediyor bu eşsiz doğaya. Mezarlıkların içinden dolanarak yukarıya Mota Castle’ a vardık. Mota Kalesi, 12.yy’da savunma için inşa edilmiş kale. Kalede bir de görkemli bir İsa heykeli(Sagrado Corazon)var. O gün şansımıza Sirrokümülüs bulutları çok yoğun bir şekilde gökyüzünde yerini almışlardı. İlerleyen saatlerde hafif yağmur geldi. Kalenin manzarası mükemmel. Urgull Tepesini gezip şehrin güzel manzarasını izledikten sonra şehri kurcalamak için tekrar aşağıya indik. Urgull Tepesinin eteği, her biri farklı renklere boyanmış, irili ufaklı yüzlerce balıkçı teknesinin demirlediği küçük balıkçı barınağı. Sahil boyunca yürürken bizi Denizcilik Müzesi ve akvaryum karşıladı. Akvaryum’da yaklaşık 3 bin çeşit balık sergileniyormuş. Ama en büyük ilgiyi bir çift köpekbalığı ve 1878 yılında San Sebastian açıklarında avlanan bir balina iskeleti topluyormuş.Tabii biz ikisinide pas geçtik.
Gezi
Niyetimiz önce güzel bir kahvaltı etmekti. Ben sabahları kahve içmeden önce çok huysuz ve çekilmez bir tip oluyorum. San Sebastian’ ın sahil kısmı yeni ay şeklinde. Ortasındaki 2 küçük ada da (Santa Klara adacığı) yıldız gibi. Bayrağımızı andırıyor hafiften. Donostia iç içe geçmiş, birbirinden farklı birkaç şehir gibi. Urgull tepesinin etekleri eski tarihi bölge, yani 13. yüzyılda Urgull Tepesi’nin eteklerine kurulmuş balıkçı köyü. Eski ve hoş bir mimariye sahip. Eski apartmanların ön cephesi korunarak içleri yenilenmiş. Sokaklar daracık ve çok sevimli. Daracık sokaklardan birinde oturup kahvaltımızı ettik. Haşlanmış patates, yumurta, jambon karışımı tortilla. Yanına da filtre kahve. Sabah kahvılarında seçenek çok az olduğu için tüm İspanya gezisi boyunca sabah kahvaltılarında bununla beslendim. Döndüğümde uzun bir süre yumurta ve patatesten uzak duracağım. Zeytin, peynir ve domatesi özledim. Kahvaltımızı ettikten sonra yürürken eski pazara denk geldik.“La Bretxa”
San Sebastian’ ın sahil kısmı yeni ay şeklinde. Ortasındaki 2 küçük ada da (Santa Klara adacığı) yıldız gibi. Bayrağımızı andırıyor.
Market “,.1813 kuşatması sırasında İngiliz birliklerinin kaldığı yermiş, şimdilerde ise alışveriş ve eğlence merkezi. Burada da yiyecek içecek ve bitkiler satılıyor. İçine girmeyip ara sokakları keşfe devam ettik. Biraz sonra karşımıza San Vicente kilisesi çıktı. Kilise, Gotik tarzında inşa edilmiş ve şehrin en eski ibadet yeri. Kilisenin önünden devam ederek tekrar sahile doğru yürümeye devam ettik. Bu sefer de bizi Santa Maria Bazilikası karşıladı. Burası da eski bir Romanesk kilisenin temelleri üzerine inşa edilmiş Barok tarzı bir bazilika. Micik bir kent fakat bir çok tarihi bina barındırıyor. Ateş altında kalmasına rağmen bugün harika görünüyor tüm bu eserler. Eski şehri bitirdikten sonra ara sokaklardan yeni şehire doğru yürümeye başladık. Belediye Sarayı’nın çevresindeki yaşlı sığla ağaçlarıyla süslü park gün içerisinde çeşitli müzik ve gösteri sanatlarına sahne oluyor. Belediye Sarayı’nın ilerisinde ise Buen
marketing europe & anatolia /41
Gezi
Pastor Katedrali var. Katedral, NeoGotik tarzında inşa edilmiş en büyük ve yüksek yapı. Katedrali de geçtikten sonra La Concha Plajına vardık. Belediye binasında sonra ki kısımda binalar yeni ve son derece güzel. Plajın kenarından doğru Igueldo Tepesine çıkmaya karar verdik. Tepenin eteklerine vardığımızda tarihi füniküler ile yukarıya çıktık. Igueldo Tepesi, 1500 yıl önce balıkçıların gözlem noktasıymış. El Torreon’un kulesinde, balinaların kışlamak için körfeze gelmesini beklerlerlermiş. O dönemdeki balıkçılar Hıristiyanların perhiz zamanlarında tüm Avrupa’yı tuzlanmış balina etiyle doyurmuşlar. Vikinglerden morina avlamayı, kurutmayı öğrenip kuzeye yelken açmışlar ve Amerika’ya ulaşmışlar. El Torreon o denizcilere yol göstermek için 18’inci yüzyılda yapılmış. Fener nöbetini 1855’te önündeki uçuruma yapılan ikinci kuleye devredince seyir terasına dönüşmüş. Sonra da turizme açılmış. Daracık merdivenlerden en tepeye kadar çıkıp muhteşem manzarayı izleyebiliyorsunuz. Tabii önce epey bir 42 / marketing europe & anatolia
Plajın kenarından doğru Igueldo Tepesine çıkmaya karar verdik. Tepenin eteklerine vardığımızda tarihi füniküler ile yukarıya çıktık.
soluklanmanız gerekiyor, kula hayli yüksek. Çok fazla merdiven tırmanmanız gerekiyor. El Torreon’un merdivenlerinden çıkmaya başlarken duvarlardaki fotoğraflarla Donostia tarihinde 200 yıllık yolculuğa çıkıyorsunuz. İlk balıkçı evleri, aileleri, 19. yy başında kumsalda gezinen, denize giren şık zenginler, onlar için yapılmış ahşap yapılar, iskeleler, Fransız işgali, onların kaleleri, 1850’lerden bu yana yapılan kürek yarışları, balina avcıları vs. Muhteşem San Sebastian manzarasını izledikten sonra son durağımız olan koyun ortasındaki Miramar Sarayı’ na gittik. Miramar Sarayı, konservatuvara dönüştürülmüş ve zaman zaman çok güzel konserlere ve gösterilere sahne oluyor. Çimenlerin üzerine serilip denizi seyretmek muhteşem. Gezilip görülecek yerleri hallettikten sonra sıra geldi denize girip güneşlenmeye. Dışarı çıkarken içime bikinilerimi giyip öyle çıkmıştım, çantamda da havlum. Önümüzde de La Concha Plajı. İspanyolcada istiridye gibi deniz
Gezi
ürünlerinin kabuklarına “concha” deniyor. Eteklerinde, San Sebastian’ın eski kent merkezini barındıran Urgull Tepesi’yle, kentin batıdaki uç noktasını belirleyen Igeldo Tepesi arasında kalan koy, bir istiridyeyi andırdığı için bu adı almış. Çoğumuzun adını yalnız dünya çapındaki film festivali ile bildiği bu kentte verilen büyük ödülün “Altın İstiridye” (Concha de Oro) olmasının nedeni de bu. La Concha Koyu aslında limandan Igeldo Tepesi’ne kadar uzayan bir kumsal ama yerlilerin Pico de Loro (Papağan Gagası) dedikleri kayalık bir yükselti, bu kumsalı ikiye ayırıyor. Bu nedenle bu küçük koyda iki plaj bulunuyor. Bu yükseltiyi aşmak için küçük bir tünelden geçiliyor. Ardından da Igeldo’ya kadar Ondarreta Plajı uzanıyor. San Sebastian’da denize girmek için en uygun ay ağustos, yani bizim gittiğimiz ay. Bu mevsimde hem deniz sıcak, hem hava oluyormuş. Fakat bizim şansımıza öğleden sonra hava serinledi ve rüzgar çıktı.La Concha Plajına inip kendimize bir yer bulup havluları serip üzerine serildik. Yalnız plaja ayak basar basmaz ben gıcık
En nefret ettiğim plaj tip, insanın her bir yerine kum kaçıyor. Tiksinç. Deniz daha da beter. Dalga kumu kaldırmış ve suyu bulandırmış. Çamur gibi, dibi görünmüyor. Girilecek gibi değil.
oldum çünkü plajın kumu aşırı derecede ince, un gibi. En nefret ettiğim plaj tip, insanın her bir yerine kum kaçıyor. Tiksinç. Deniz daha da beter. Dalga kumu kaldırmış ve suyu bulandırmış. Çamur gibi, dibi görünmüyor. Girilecek gibi değil. Hava da soğuk. Benim pek hoşuma gitmedi durum, üşümeye de başlayınca ben tası tarağı toplayıp eski şehre doğru yol aldım. Çok şık bir pastaneyi gözüme kestirip hemen daldım içeri. Nefis bir pasta ve kahve eşliğinde etrafı seyre koyuldum. İşte en keyifli an. San Sebastian, Michelin yıldızlı restoranlarıyla da tanınan bir kent. Çok sayıda mekan var yiyecek için. 75 gurme kulübü var. Dondurmacısı bile 110 yıllı.Tarihi bölgedeki restoranların mönülerinde deniz ürünleri, balık kadar et çeşitleri de bulunuyor. Kalamar, ahtapot, sübye, mürekkep balığı bol. İsmi farklı olmakla birlikte Endülüs’ün paella’sı burada da popüler. Barların hemen hepsinde barlarda tezgâhın üzerine dizilmiş birbirinden leziz “pintxo” (meze, ama buranın “pintxo”ları İspanya’da bir tane!) tabaklarını var. Kahvemi içtikten sonra plajdan dönen arkadaşımla buluşup Anayasa Mey-
marketing europe & anatolia / 43
Gezi
danı’ na gidip bir bara oturduk ve bira eşliğinde bizde bu nefis pintxo’ ların tadına baktık. Ekmekle aram iyi olmadığı için ben sadece üzerindeki mezeleri yemekle yetindim . Yemek konusu açılmışken çipura ile ilgili bilgi de verlim. Burada çipura çok özel bir balık. Bizim çiftlik çipuralarına pek benzemiyor. Bask gurmeleri için çipura, balıklar aleminde çok özel bir yere sahip. İlk gurme kulüpleri Çipura Dostları Derneği (Besuguin-a Lagunak) adıyla kurulmuş. En makbul çipuranın taşıması gereken özellikler uzun zaman tartışma konusu olmuş. Kentin ünlü gurmelerinden Manuel CarvesMons, 1933’te yazdığı kitapta konuya açıklık getiriyor: “Kaliteli çipuranın başı küçük, ensesi kalın olmalı. Mutlaka büyük olması gerekmez...” Günü San Sebastian’ da bitirip, bu güzel kasabaya yağmur eşilğinde hoşçakal deyip tekrar yola düştük. 44 / marketing europe & anatolia
Sinema Ali Erdem Ekşioğlu
Televizyonda 4k dönemi...
4k yayınlayabilen televizyonlar! 4k çekim yapan handycamler! 4k, 4k, 4k! Peki nedir bu herkesin dilinden düşmeyen 4k? 4k bir yayın formatı olup yıllardır çoğu reklam filmi ve sinema filmlerinde kullanılıyor. O zaman nedir bu 4k deliliği? Neden kimsenin ağzından düşmüyor bu format? Eskiden sadece sinema salonlarında izleyebildiğimiz bu format artık evlerimize geliyor. Peki evimizdeki sinema keyfini arttıran bunca şeyden sonra salonlara gitmenin evimizin rahat kanepelerinden kalkıp sıkışık koltuklara oturmanın, yayını kendimize göre durdurup, geri sarabilirken, araları beklemeyi ve kaçırdığımız yerleri arkadaşlarımıza sormayı neden tercih edelim ki? Bu soruya verebileceğim iki cevap var, birincisi; insan tek başına elinde cipsi, mısırı varken ayaklarını uzatmış bir film izlemek yerine tanımadığı onlarca insanla aynı ortamı aynı hisseleri yaşamayı, aynı espriye gülmeyi, aynı çığlığa korkmayı tercih eder. O yabancı insanların verdiği farklı bir haz, farklı bir güven vardır sinema salonlarında. İnsanlar ne kadar yolda yürürken iki kulaklık ile kendilerini dış dünyadan soyutladıklarını sansalar da bir koşu bandında yürümekle aynı değildir sokakta, insanlarla yürümek. Nasıl donmuş yemekler, eve servisler
46 / marketing europe & anatolia
( reklam arası sinema) restoranları öldürmediyse, ne kadar iyi olurlarsa olsunlar televizyonlar da sinema salonlarını öldüremeyecektir. İkincisi ise insanların gözü ne kadar evlerindeki teknolojide olsa da televizyonların bu hızlı gelişmeleri yanında hiç kısa kalmayacak bir hızla da sinemalar gelişmekte. Evlerimizde oluşan her yenilik karşısında da salonlarda gelişiyor. AVM'lerdeki "cep" salonlarının hepsi zaman ilerledikçe büyük IMAX salonlara, IMAX salonlar ise aynı oranda daha iyi formatlara, daha zevkli seyirlere atlayacaktır. Bu ilişkiyi masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarınkine benzetebiliriz. Ne kadar gelişmiş, hızlı, verimli laptoplar çıksa da onun karşısında kullanılması daha zor, taşınamaz eski kafa masaüstü bilgisayarları hala rağbet görmekte. Çünkü ne kadar gelişse de laptoplar onlardan daha yüksek performanslı masaüstü bilgisayarları olacaktır. Beraber büyüyen iki kardeş gibi beraber büyürler. Oyuncular isterse gelip evlerimizde bile oynasalar bizi tutkularımızdan, alışkanlıklarımızdan vazgeçiremezler. Ve eğer ki evimizde oynayacakları bir noktaya gelmişse teknoloji bizi olayın içine alacak bir sistem de salonlara gelmiş olacaktır. İki kardeş büyümeye devam edecek ve ağabey her zaman ağabey kalacaktır.
a d n ı ş a y 20
Kültür - Sanat
TSPAKB’den başucu kitabı... TSPAKB, finansal piyasalar hakkındaki en temel soruları cevaplayan Yatırım Yaparken kitapçığıyla yatırımcılara yol göstermeyi hedefliyor. Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği (TSPAKB) “Yatırım Yaparken: Sorularla Türkiye Sermaye Piyasası” kitapçığını yayınladı. Kitapçık finans piyasalarıyla ilgili en basit soruların cevaplarını yalın ve anlaşılır bir dille açıklayarak, her seviyeden yatırımcıya piyasanın işleyişi hakkında bilgi vermeyi amaçlıyor. TSPAKB Başkanı Attila Köksal kitapçıkla ilgili olarak: “Uzun yıllar boyunca Türkiye’de hem yatırım hem de tasarruf konusunda çok ciddi yanlışlar yapıldığını gözlemledik. Bunların sonucunda yatırım alışkanlıkları da yanlış şekillendi. Türkiye’de yatırımcılar tasarruflarını değerlendirirken kısa vadeli mevduat, altın ve dövizi tercih ediyorlar. Bu da gelişen Türkiye ekonomisinin büyümesinden yararlanamamalarına neden oluyor. TSPAKB olarak yatırımcı eğitimini en önemli sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Bu kitapçıkla birlikte daha çok kişiye ulaşarak, doğru yatırımlar yapmaları için yol göstermeyi amaçlıyoruz” dedi.
Hayattan kareler... Anadolu Hayat Emeklilik’in bu yıl sekizincisini düzenlediği ‘Kadın Gözüyle Hayattan Kareler Fotoğraf Yarışması’na başvurular başladı. Türkiye’nin dört bir yanından kadınların katılabileceği yarışmaya başvurular 12 Mart’a kadar devam edecek. Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) danışmanlığında ‘Hayata Dair’ teması ile düzenlenen yarışmaya 18 yaş ve üzeri tüm amatör ve profesyonel kadın fotoğrafçılar en fazla 5 adet fotoğrafla katılabiliyor. Bu yılki seçici kurulunda Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Ertan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihal Kafalı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oktay Çolak, Fotoğraf Sanatçısı İsa Çelik ve Anadolu Hayat Emeklilik İletişim Müşaviri Nihan Güney yer alıyor.
48 / marketing europe & anatolia
Birlik tarafından hazırlanan kitapçık, finansal piyasalardaki kurumlardan yatırım araçlarına kadar her türlü konuda temel bilgiler, içeriyor. “Yatırım Yaparken: Sorularla Türkiye Sermaye Piyasası” kitapçığına www.tspakb.org.tr adresinden ulaşılabiliyor.
Araftaki Kramponlar... Gazeteci – Yazar Behram Kılıç’ın kaleme aldığı Araftaki Kramponlar kitabında, Sakaryaspor’da başlayan kariyerini, Fenerbahçe’de zirveye ulaştıran Oğuz Çetin’in hayatı ve futbolun yakın tarihiyle ilgili önemli kesitler yer alıyor. Fenerbahçe’nin 103 gollü efsane kadrosunun en önemli yapı taşlarından biri olan Oğuz Çetin’in hikayesinde bir dönem Tanju Çolak ile yaşadığı polemiklerin perde arkası da yer alıyor. Takımda 7 Sakaryalı oyuncu olduğu için Sakarya Çetesi’nin lideri olarak iftiralara maruz kalan Çetin’in yaşadıkları kitapta şöyle anlatılıyor: Caretta Yayınları’ndan çıkan eserde Oğuz Çetin’in yanı sıra Metin Tekin, Ünal Karaman, Uğur Tütüneker, Hayrettin Demirbaş, Hami Mandıralı, Feyyaz Uçar, Mehmet Özdilek, Hamza Hamzaoğlu, Aykut Kocaman, Müjdat Yetkiner, Bülent Uygun, Hasan Vezir’in sıra dışı hikayeleri yer alıyor.
Kültür - Sanat
Acar, Darülaceze’de atölye açtı... İstanbul’un tarihi mekânlarından Galata’da resim çalışmalarını sürdüren İsmail Acar Sultan Abdülhamid Han’ın mirası Tarihî Darülaceze’de sakinler için atölye açıyor. Yerli ve yerel motifleri ön plana çıkartarak markalaştıran ülkemizin ünlü ressamlarından İsmail Acar Darülaceze sakinleri için kurumda atölye çalışmalarına başlıyor. Yerel öğelerden beslenen kadim bir medeniyetin izini süren sanatçı İsmail Acar, Darülaceze sakinlerinin görsel ve sanatsal hafızalarının gelişmesine katkı sağlamak istediğini, Darülaceze’de büyük ressamların çıkmasının hayal olmadığını ifade etti. Darülaceze Başkanı Nevzat Bayhan İsmail Acar’ın Tarihî Darülaceze’de atölye açmasının büyük bir sanatçı duyarlılığı olduğunu söyledi. Bayhan; bu içten girişimle sakinlerin moral ve motivasyonunun zirve yapacağını, resme merakı olan ve resim kabiliyeti olan sakinlerimizin Sayın Acar’la ortak çalışma yaparak güzel eser çıkartacaklarını ve bu eserlerle de sergiler düzenlenmeyi düşündüklerini söyledi Sakinlerimize bu imkânı sağladığı için değerli sanatçımız Sn. İsmail Acar’a teşekkürü bir biliyorum.”dedi,
LOL 2014 Kış Mevsimi Finali... League of Legends Şampiyonluk Ligi Kış Mevsimi Finali 1-2 Şubat tarihlerinde binlerce izleyicinin önünde Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Bu muhteşem turnuvanın biletleri tüm Biletix Gişelerinde ve Biletix internet sayfasında satışta. League of Legends Türkiye 2014 Sezonu, Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşecek Final ile Kış Mevsimi Şampiyonu’nu belirleyecek. Profesyonel oyuncuların büyük ödüller ve muhteşem bir kupa için mücadele ettiği Şampiyonluk Ligi’nin ilk adımı Kış Mevsimi Finali, binlerce seyircinin de katımlıyla kıyasıya bir mücadeleye sahne olacak. 1-2 Şubat tarihlerinde yapılacak organizasyona, 7 haftalık Kış Mevsimi ligini ilk 6 sırada bitiren takımlar katılacaklar. Takımlar, şampiyonluk ünvanı için, Bostancı Gösteri Merkezi’ni dolduran League of Legends hayranlarına unutulmaz bir haftasonu yaşatacaklar. Kış Mevsimi Finali 1 Şubat Cumartesi günü saat 09:00’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde başlayacak. Çeyrek Final ve Yarı Final maçlarının yanı sıra sürpriz hediyeler ve bolca eğlence alanda League of Legends hayranlarını bekliyor.
2 Şubat Pazar günü ise 3.’lük maçı, Cosplay yarışması, ödüllü bilgi yarışması ve Final Maçı heyecanı yaşanacak. Organizasyon icin Biletix’lerden bilet alan ve iki gün boyunca etkinliğe katılan League of Legends hayranları, 10 TL değerinde (840RP’lik, Riot Points) hediylerini etkinlik sonrasında hesaplarına yüklenmiş olarak bulacak.
marketing europe & anatolia / 49