marketing europe & anatolia Sayı:029

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Mayıs 2014 Sayı: 29

retorik

Ben nerde yanlış yaptım?

kelebeğin fırtınası

Sen neyin peşindesin...

m i t i Eğ

t r a ş



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı:29 Tarih: Mayıs 2014 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Kısa Kısa

04 - 07

Yeni Ürünler

10 - 11

Medya Dünyası

12 - 13

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia

Röportaj

Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez

kelebeğin fırtanası

19

Reklam Dünyası

20 - 23

Röportaj

24 - 26

retorik

29

14 - 17

Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahri Açan Cad. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir.

Kampanyalar

31 - 41

Gezi

42 - 49

Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.

Reklam arası sinema

50

mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

Kültür Sanat

52 - 53 marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

Eğitim şart...

Uzun süredir Türk reklamcılığını yakından takip ediyorum, bu arada yabancı ülkelerdeki örnekleri de gözlemleme şansım oluyor. Belki dostlarımız bana alınacak ama uluslararası modellerle karşılaştırıldığında Türk reklamcılığının çok da iyi bir konumda olduğunu söyleyemeyeceğim. Maalesef altyapısız, bilgi birikiminden yoksun taklitçilik bu sektörü de kıskaca almış durumda. Piyasada yetkinliğini kanıtlamış, reklamcılığı hakkıyla yapan kişi ve kurumları ayrı tutarak belirtmeliyim ki sektörün genel yapısı çok da iç ferahlatıcı değil. Giriş puanları düşük özel okullardan sadece öğrenebildikleri, üç beş kelime İngilizce ile okuduklarını anlamaktan aciz olarak mezun olmuş bir grup lümpen, sektörün çoğunluğunu kontrol altında tutuyor. Hal böyle olunca, marka oluşturmaktan, kurumsal kampanyalardan uzak sadece sıcak satış hedefleyen, hedef kitleye ulaşmak bir yana kıyısından bile geçmeyen birsürü çöp, piyasada kirlilik yaratmaya devam ediyor. Aslında burada reklamverenin ajans seçimini doğru yaparak bu kirliliği önleyebileceğini söylemek isterdim. Ancak onların da kurumlarında ajans seçimine katkıda bulunan kadroları az önce bahsettiğim kifayetsiz elemanlardan oluştuğu için böyle bir seçenek de yakın zamanda mümkün görünmüyor. Uzun lafın kısası "eğitim şart" piyasa rekabet koşulları doğal seçilim sürecinde reklam sektörüne de normalleşmeyi getirecektir.

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

GREAT Festival of Creativity...

‘GREAT Yaratıcılık Festivali’ dünyada ilk kez 20-22 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor. Festival, yaratıcılığın ön planda olduğu moda, tekstil, tasarım, mimarlık, lüks, teknoloji ve inovasyon, yiyecek ve içecek, eğitim ve sağlık gibi sektörlerde Birleşik Krallık’ın en girişimci, en ilham verici ve en etkileyici projelerini ve alanlarında dünyaca ünlü isimlerini İstanbul The Seed’de bir araya getirecek. ‘GREAT Yaratıcılık Festivali, günümüz dünyasında en büyük rekabet avantajlarından biri olan yaratıcılığın her alan-

da oluşturduğu değeri, Birleşik Krallık’tan kişi ve kurumların yaratıcılıklarıyla farklı sektörlere yaptıkları katkıları ve sundukları çözümleri vurgulamayı amaçlıyor. Düzenlenecek panel ve oturumlarda konuklar dünyaca ünlü konuşmacıları izleme, masterclass çalışmalarına katılma ve Founders Forum, London Design Festival ve British Fashion Council gibi kurumlar tarafından düzenlenen networking seanslarında yer alma fırsatı bulacaklar. Festival alanındaki sergi, farklı sektörlerdeki yaratıcı ve ilham verici çalışmaları görme ve deneyimleme olanağı sunarken, ünlü İngiliz sanatçı Paul Cocksedge’in Birleşik Krallık ve Türkiye Cumhuriyeti bayraklarından ilham alarak yarattığı Festival’e özel enstalasyon çalışması da yine The Seed’de sergilenecek. Üç gün sürecek ‘GREAT Yaratıcılık Festivali’nde yenilikçilik ve yaratıcılığın şirketlere ve sektörlere sağladığı katma değere ve Birleşik Krallık’ın yaratıcı çözümlerine örnek oluşturan pek çok proje ve tasarım tanıtılacak. Ayrıca, düzenlenecek panellere ve masterclass çalışmalarına dünyaca ünlü bir çok konuk katılacak.

KalDer Genel Kurulu yapıldı... Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) Genel Kurulu 25 Nisan 2014 tarihinde Marmara Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. A.Hamdi Doğan, yeniden KalDer’in Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Yönetim kurulu üyeliklerini ise, sivil toplum kuruluşları, KOBİ, akademi dünyası ve özel sektörün önemli temsilcilerinden Yılmaz Bayraktar (Tüpraş)KalDer Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Dr.Hasan Kuş (Acıbadem Üniversitesi) – KalDer Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Emin Direkçi (Partner Çelik) KalDer Yönetim Kurulu Sayman Üye, Ata Selçuk (Eczacıbaşı Holding), Bilal Aslan (İGDAŞ), Cem H. Bektaş (Servodata), Erdal Elbay (Maysan Mando), Dr.Erhan Baş (Bilim İlaç), Prof. Dr.Funda Sivrikaya Şerifoğlu (Düzce Üniversitesi), Fahir Altan (Saab International), Fügen Toksü (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği), Görgün Özdemir (Otokoç), Hakan Öker (Kordsa Global), Necip Özçer (LC Waikiki), Orhan Ünal (Viko), Osman Ünal (Ekol Lojistik), Pınar Kalay (Vodafone Türkiye), Sami Boydak (İstikbal Mobilya), Sedat Soybay (Mass Arıtma), Steven Young (BOSCH), Turgay Yılmaz (Yılmazlar A.Ş) üstlendi. A. Hamdi Doğan, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı seçil4 / marketing europe & anatolia

dikten sonra bir açıklama yaparak şunları söyledi: “Türkiye’nin önde gelen bir sivil toplum kuruluşunun 3. dönem yönetim kurulu başkanı seçilmiş olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Kalite gönüllülerinin arasında yer almanın bir ayrıcalık olduğuna yürekten inanıyorum. Türk iş dünyasının kalite alanında kaydettiği ulusal ve uluslararası başarılara tanıklık etmiş ve katkı sağlamış biri olarak, KalDer’in bu süreç içindeki başarılarını daha ileri bir noktaya taşımayı hedefliyoruz.


Kısa Kısa

Şişecam Topluluğu ilk çeyrek... Şişecam Topluluğu’nun 2014 yılı Mart ayı sonu itibariyle net karı 132 milyon TL oldu. Şişecam Topluluğu’nun 2014 yılı Ocak-Mart dönemindeki konsolide net satışları 1,6 milyar TL olarak gerçekleşti. 2013 ilk çeyreğine kıyasla, bu yılın ilk çeyreğinde yurtiçi ve yurtdışındaki kuruluşlarında % 7,5’luk bir artışla 903 bin ton cam üreten Şişecam Topluluğu’nun soda üretimi ise % 10 artarak 524 bin tona ulaştı. Şişecam Topluluğu’nun Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman, ilk üç aylık sonuçlarla “Mart ayı sonu itibariyle konsolide net satışlar, önceki yılın % 30 üzerinde 1.638 milyon TL olarak gerçekleşti. Brüt kar marjımız % 30, brüt karımız ise 492 milyon TL seviyesinde oluştu. Ebitda marjındaki kademeli olarak sürmekte olan iyileşme, Mart üç aylık döneminde de devam etti ve üçüncü ay sonu itibariyle konsolide Ebitda marjımız % 22 oranında gerçekleşti. 2014 yılı Mart sonu itibariyle önceki yılın aynı döneminin % 80 üzerinde 363,5 milyon TL seviyesindeki konsolide Ebitda hacmine ulaşıldı. 131,9 milyon TL tutarındaki toplam, 132,8 milyon TL tutarındaki ana ortaklık payına düşen net kar oluştu.”

Çimsa, ilk çeyrek...

40 yılı aşkın süredir Türk çimento sektörünün öncüsü olan Çimsa, 2014 yılı ilk çeyrek döneme ilişkin finansal sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Buna göre, geçen yılın aynı dönemine göre satış hasılatı %19 artarak 225 milyon TL’ye ulaşmıştır. Şirketin ilk çeyrek net dönem karı ise 36 milyon TL olarak gerçekleşti. Çimento sektörünün gelişimini sürdürdüğünü belirten Çimsa Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu, “Geçen yıl olduğu gibi 2014 yılının ilk çeyreğinde de ülke genelinde gerçekleştirilen büyük altyapı ve üstyapı projelerinin yanında kentsel dönüşüm projelerinin kısmi etkisiyle çimento tüketiminde artış devam etti. Çimsa olarak faaliyet gösterdiğimiz bölgelerde de önemli altyapı yatırımları var. Bu yatırımların önümüzdeki dönemde de devam etmesini bekliyoruz.

LG, 2014’ün ilk çeyrek sonuçları... LG Electronics ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 319 daha fazla net kar elde ettiğini açıkladı. LG Ev Eğlencesi Bölümü’nde artan karlılığına bağlı olarak 2014’ün ilk çeyrek net karı 86.62 milyon dolara yükselirken faaliyet karı da 471.47 milyon dolar olarak bir önceki çeyrekle karşılaştırıldığında gözle görülür bir artış gösterdi. 2013’ün aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, denetlenmemiş ilk çeyrek konsolide gelir yüzde 1.2 artışla 13.35 milyar dolar olarak gerçekleşti. LG Ev Eğlencesi Bölümü, 2013’ün aynı dönemine oranla ilk çeyrekteki gelirini yüzde 3 oranındaki artışla 4.63 milyar dolar olarak gerçekleştirdi. Geniş ekranlı TV’ler ve uygun ödeme koşullarına bağlı olarak yüksek satış oranı ile 224.79 milyon dolarlık faaliyet karı elde etti. LG yeni Ultra HD TV ve OLED TV ürün gamı ve farklı ekran seçenekleriyle gelirini ikinci çeyrekte daha da artırmayı hedefliyor.

Genç girişimciler yarışması...

40 ülkeden 10 bine yakın üyesi bulunan global girişimcilik ağı Entrepreneurs’ Organization (EO), Türkiye şubesiyle de girişimcilik iklimini geliştirmeye yönelik çalışmalarına devam ediyor. Araştırmalara göre Türkiye girişimcilik beklentisi konusunda dünyanın gerisinde kalsa da, EO Türkiye Başkanı Can Bayraktar, çözümün gençlerin girişimciliğe yönlendirilmesi olduğunu söylüyor ve hatırlatıyor: “Erken evredeki öğrenci girişimcilere yönelik dünyadaki en önemli yarışma olarak kabul gören Global Student Entrepreneur Awards (GSEA)için son başvuru tarihi yaklaşıyor”. GSEA, lise, üniversite ve lisansüstü seviyesindeki öğrenci girişimcilere dünyanın 25 ülkesinden rakipleriyle bir araya gelme, medyada yer alma ve para ödülü kazanma fırsatı sunuyor. Yarışmanın Türkiye ayağı için son başvuru tarihi 30 Eylül. Washington DC’deki finallerde verilecek para ödülü ise 150 bin dolar.

marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Intel, sosyal medyası annelere emanet…

Kale banyolara değer kattı, Altın Çekül’ü aldı... Yapı-Endüstri

Merkezi

(YEM) tarafından bu yıl 22. kez düzenlenen, Türk yapı sektörünün en önemIntel Türkiye, bu yıl Anneler Günü’nde çok özel bir çalışmaya imza atarak bugünden itibaren 3 gün boyunca tüm sosyal medya hesaplarını annelerin kontrolüne bırakıyor. Bu dünyada her şeyimizi emanet ettiğimiz annelerimiz artık teknoloji dünyasında da bizim yanımızda. “Bir anne, bir teknoloji şirketinin sosyal medya sayfalarını yönetseydi nasıl olurdu?” fikrinden yola çıkan Intel Türkiye’nin Facebook ve Twitter sayfaları oldukça ilginç ve eğlenceli diyaloglara sahne olacak. Teknolojinin o kadar da anlaşılamaz bir şey olmadığını 3 gün boyunca bizlere gösterecek annelerimiz, Anneler Günü olan Pazar günü sayfayı yine sahiplerine yani çocuklarına devrediyor. Intel Türkiye, doğduğumuz andan itibaren bizi sonsuz sevgisiyle saran, en çok düşünen, en çok koruyup kollayan annelerimize gerçek dünyada olduğu kadar sanal alemde de yanımızda oldukları için teşekkür ediyor ve tüm annelerin Anneler Günü’nü böyle özel bir çalışma ile kutluyor.

li ödüllerinden Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü 2014’e, bütünsel tasarım anlayışı ile kullanıcıların beğenisine hitap eden Kale layık görüldü. Yapı malzemesi alanında yeni teknoloji ve ürünleri destekleyerek sektörün gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan YEM’in düzenlediği, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerden oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilen ürünler arasından, 2014 yılının en iyi ürünü “Kale-Smart Yıkama Sistemli Asma Klozet” ve “Asma Klozet Entegre Kolay Montaj Kiti”seçildi. Kale Yapı Ürünleri Grubu Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bahadır Kayan, Kale’nin, ‘Smart’ felsefesi ile tasarladığı, tasarrufa yönelik, çevreci ürünlerle tüketicilere dost çözümler sunduğunu kaydetti.

Boeing 2. Barış Kartalı Uçağını Teslim Etti...

SABRE Ödülleri sahiplerini buldu...

Boeing [NYSE: BA] Türkiye’nin savunma kabiliyetlerini daha da geliştirecek olan ikinci Barış Kartalı Havadan Erken Uyarı ve Kontrol uçağının (AEW&C) belirlenen takvime uygun şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bu hafta teslim etti. AEW&C uçağı, filonun ana kumanda merkezi olan Konya Hava Üssü’ne geldi. İlki 31 Ocak’ta teslim edimiş olan Barış Kartalı AEW&C uçağının üçüncüsü de bu yıl içinde teslim edilecek. Boeing, dördüncü uçağı ise 2015 yılı programında teslim etmeyi planlıyor. Barış Kartalı Programı, dört uçağın yanı sıra, görev mürettebat eğitimi, görev desteği ve sistem bakımına yönelik yer destek birimlerini de içeriyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAI), Türk Hava Yolları, HAVELSAN VE MİKES programın kilit tedarikçilerini oluşturmaktadır.

İletişim sektörünün uluslararası arenada en prestijli ödüllerinden sayılan 10. SABRE Ödülleri sahiplerini buldu. Türkiye’nin en iyi iletişim danışmanlığı şirketi Bersay oldu.Sektörün farklı hizmet dallarını, bulunduğu coğrafyaya göre kategorilendirip araştıran ve elde edilen bulgulara göre puanlayan SABRE Ödülleri’nin EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesi birincileri açıklandı. Türkiye gelişen rekabetçi şartları ve büyüyen ekonomisiyle ülke kategorisinde ilk kez ödül kapsamında bağımsız olarak yer aldı. Bu yıl EMEA bölgesinde 10’uncu defa verilen, Türkiye kategorisinde ilk kez Bersay’ın ödüllendirildiği SABRE 2014 Ödülleri 20 Mayıs’ta dağıtılacak. Londra The Roundhouse’da gerçekleştirilecek görkemli törenle EMEA bölgesinde yılın iletişim danışmanı seçilen Bersay’a ödülü verilecek.

6 / marketing europe & anatolia


Kısa Kısa

Sustainable Brands İstanbul 2014... Sustainable Brands- Sürdürülebilir Markalar’ konferanslar serisinin İstanbul ayağı, 28-29 Mayıs tarihlerinde Swissotel The Bosphorus’ta g e r ç e k l e ş i y o r. İstanbul’da ikinci kez düzenlenen Sustainable Brands Istanbul 2014’e yurt içi ve

marka, pazarlama, iletişim, inovasyon ve sürdürülebilirlik profesyonellerini buluşturan güçlü marka platformu Sustainable Brands İstanbul 2014, 28-29 Mayıs’ta Swissotel The Bosphorus’ta düzenleniyor. Değişen tüketici davranışları, marka değerlerini artıran yeni stratejiler, markalarda karlılığın değişen parametreleri, başarılı uygulamalar ve yenilikleri konuşulacağı Sustainable Brands İstanbul 2014’e 65’in üzerinde konuşmacı katılıyor. Konferansta 2 gün süresince 40’ı aşan oturumların ve 3 workshop’un yanı sıra bağımsız konuşmalar ve özel etkinlikler, ana ve paralel kulvarlarda gerçekleşecek. Sürdürülebilir Markalar Konferansları dünyanın çekim merkezleri olan San Diego, Londra, Rio de Janerio, Buenos Aires ve İstanbul’da düzenleniyor. Sustainable Brands Istanbul 2014 ikinci yılında da global markalar ile güçlü Türk

yurt dışından 65’in üzerinde konuşmacı katılıyor. Konferansta 40’ı aşan oturum ve 3 workshop’la konuşmacılar ilham veren görüşlerini katılımcılarla paylaşıyor. Bu sene Yeniden Düşün, Yeniden Tasarla, Yeniden Yarat- Reimagine, Redesign, Regenerate teması ile

markalarını bir araya getiriyor. Konularında uzman moderatörlerin eşliğinde yapılacak atölye çalışmalarında katılımcılar beyin fırtınası yapma fırsatı buluyor, markaların başarısını artıracak yenilikçi araçlar ve yöntemler ortaya çıkıyor.

17. West Anatolian Historic Rally... Klasik Otomobil Kulübü’nün uzun senelerdir organize ettiği ve bu sene 17.si düzenlenecek olan uluslararası nitelikteki “West Anatolian Historic Rally”, bu yıl 16-19 Mayıs 2014 tarihlerinde Ege Bölgesi’nde düzenlenecek. Kuşadası-Söke-Torbalı-Selçuk etabında 2 gün boyunca sürecek 17. West Anatolian Historic Rally’e, her biri adeta birer sanat eseri değerinde yaklaşık 50 klasik otomobil katılacak. Shaia Hotels-Kuşadası Golf& Spa Resortsponsorluğunda gerçekleşecek olan ralli, ilk gün Kuşadası Golf&SpaResort’danstart alacak ve Selçuk taraflarında yapılacak. İkinci gün gene KuşadasıGolf&SpaResort’da nbaşlayacak 2. etap, Kuşadası ve Seferihisar arasında gerçekleşecek. Sabah 11:00’destart alacak olan rallinin finish’i ilk gün saat 19:00, ikinci gün saat 17:00 olacak. Yarışma sonuçları ve ödüller18 Mayıs gecesi düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. Kulüp yetkilileri bu yıl 19-20 Nisan’da düzenlenen ve rekor katılımın olduğu Bahar Rallisi gibi, bu yarışa da etkin bir katılım olacağını, Ege bölgesinde çok sayıda klasik otomobil tutkununun bulunduğunu ve bu kez İstanbul

dışından da yoğun bir talep beklediklerini ifade ediyorlar. 24 yıldır faaliyet gösteren Klasik Otomobil Kulübü amaçlarını şöyle açıklıyor. “Otomobillere, bilhassa döneminde belirli özelliklere sahip olan ve artık caddelerde pek rastlanamayan klasikleşmiş araçlara ilgi duyanları hedefliyoruz. Bunları korumak ve tekrar çalışır hale getirebilmek için uğraşı gösteren ve bu doğrultuda fikir alışverişinde bulunmak isteyen insanların bir araya gelmelerini sağlamak istiyoruz.”

marketing europe & anatolia / 7




Yeni Ürünler

Yeni Samsung Galaxy K zoom... Samsung Electronics, kamerasıyla öne çıkan yeni akıllı telefonu Galaxy K zoom’u tanıttı. Galaxy K zoom, gelişmiş dijital kamera teknolojisi ile Samsung’un Galaxy deneyimini bir araya getiriyor. Profesyonel kalitede görsel içerik üretme yeteneğine sahip, eğlenceli ve kullanımı kolay Galaxy K zoom; kolay çekim, gerçek ışık özellikleri gerçek optik zoom ve şık tasarımıyla kullanıcılara ihtiyaç duydukları mobil çözümleri sunuyor. Samsung Electronics Mobil İletişim Kıdemli Başkan Yardımcısı Sun Hong Lim Galaxy K zoom’u değerlendirerek şunları söyledi: “Galaxy K zoom; Samsung olarak, tüketicilerin çok farklı yapıdaki teknolojik taleplerini karşılama vizyonumuzu kanıtlıyor. Yeni Galaxy K zoom, kullanıcıların değer verdikleri önemli anları, kolayca ve inanılmaz netlikte görüntüleyip paylaşmalarını sağlıyor. Aynı zamanda, bir Galaxy akıllı telefonun rahatlığından ve sürekli bağlantı özelliklerinden yararlanarak ‘hepsi bir arada’ anlayışıyla bir mobil deneyim sunuyor” dedi.Optik zoom yapıldığında ve düşük ışık ortamlarında bile canlı ve net fotoğraf ve videolar (Full HD) çekebiliyor. Ayrıca cihazın Xenon flaşı, LED’lerden daha parlak bir ışık vererek görüntü kalitesini artırıyor ve doğal bir parlaklık veriyor.

4 farklı moduyla Yeni Acer... Acer Aspire Switch 10, kullanıcılara mobil iletişimin daha iyi bir yolunu sunan dört benzersiz moda sahiptir. Dizüstü bilgisayar, tablet, ekran ve çadır modlarıyla 2-in-1 dizüstü bilgisayar insanlara tek bir kullanım şeklini sunmak yerine kişilerin ürünü kullanmak istediği şekle adapte olabiliyor. Cihaz modlar arasında kolay geçiş ve mandalsız klavye yerleşimi için opsiyonel ilave depolama kapasiteleriyle birlikte manyetik bir çıkarılabilir Acer Snap Hinge™ tasarımı barındırıyor. Acer Aspire Switch 10, kullanıcılar nerede olursa olsunlar bir dokunuş daha bağlantıda olmalarına yardımcı olan ideal bir bilgisayardır. Ders çalışmak veya oyun oynamak isteyen gençlerden, hareket halindeyken çalışmak ve sosyal olarak bağlantıda kalmak için çok fonksiyonlu yöntemlere ihtiyaç duyan iş seyahatindeki kişilere kadar, Acer Aspire Switch 10 dört farklı kullanım moduyla – dizüstü bilgisayar, tablet, ekran ve çadır – her ihtiyaca uyum sağlar. Acer Snap Hinge™ kullanıcıların bu dört mod arasında sorunsuzca geçiş yapabilmelerine izin verir. Mandalsız yerleşim için pazardaki diğer tüm dayanak menteşelerinden daha düzenli ve daha sorunsuz olan manyetik bir çıkarılabilir tasarıma sahip.

10 / marketing europe & anatolia


Yeni Ürünler

Anneniz için Lenovo Yoga Tablet... hak eder” düşüncesinden yola çıkan Lenovo, bu yıl çok keyifli bir hediye seçeneği sunuyor. Kadınların hayran olduğu TV yıldızı Ashton Kutcher tarafından tasarlanan, şık, ergonomik ve trendlere uygun tasarımıyla göz dolduran Lenovo Yoga Tablet, farklı kullanım şekilleri ile de fark yaratıyor. Özel ayakçığı ile film ya da video izlerken dik şekilde, birşey yazarken de daha iyi bir görüntüleme açısı için yatay stand modunda kullanabileceği tabletin silindirik tutma kısmı ise el ergonomisine uygun olarak tasarlandığından daha rahat bir tutuş sağlıyor. Cihaz, kapalı modda elde tutulduğunda çok şık bir portföy çantayı andırdığından, annelerin ellerinden düşüremeyeceğini garanti ederiz. Yoga Tablet’i anneniz için bulunmaz yapan özellikleri bu kadar da değil. Opsiyonel klavyeye sahip cihaz, dokunmatik ekrana bir türlü ısınmayan annelerin de imdadına yetişiyor. Gümüş grisi rengi ve 8- 10 inç olmak üzere 2 ayrı versiyoAshton Kutcher tarafından tasarlanan ve 18 saat pil ömrü ile nuyla teknoloji mağazalarında satılan cihazın, rakiplerine kıprizlere veda etmemizi sağlayan Lenovo Yoga Tablet, anne- yasla sağladığı fiyat avantajı da gözünüzden kaçmayacak. ler için ideal bir hediye seçeneği. Yoga Tablet 8 inç - 599 TL Yoğun iş yaşamı, evin gündelik sıkıntıları, bir de çocukların Yoga Tablet 10 inç – 779 TL bitmek bilmeyen istekleri… “Anneler her şeyin en güzelini

PlayStation®4, güncelleme... Sony Computer Entertainment Europe(SCEE)PlayStation®4 (PS4™) oyun konsolunun, sosyal bağlantı seçeneklerini artıran ve oyun severlerin deneyimlerini daha anlamlı bir şekilde paylaşmasını daha da kolaylaştıran yeni özelliklere sahip sistem yazılımı güncellemesi sürüm 1.70’i, 30 Nisan tarihinde yayınlayacağını açıkladı. PlayStation®Vita (PS Vita) sistem yazılımı da PS4 sistem yazılımı ile eşzamanlı olarak güncellenecek. Bu güncellemeler, birçoğu büyük bir heyecanla beklenen ve talep edilen çok sayıda yeni özellik ve iyileştirme sayesinde PS4 sistemini daha da güçlendirecek. SCEE Pazarlama Direktörü Isabelle Tomatis, güncellemeyle ilgili olarak“Daha şimdiden dünya çapında 7 milyonu aşkın oyun severin yer aldığı bir topluluk oluşturan PS4’ün başarısından büyük bir gurur duyuyoruz. Başarımızın merkezinde, oyun severlerin hep yanında olmak yatıyor ve bu güncelleme de bunun çok güzel bir örneğini oluşturuyor. Topluluğumuzun sesine kulak vererek en çok beklenen ve talep edilen özellikleri sunduk. En çok sosyal bağlantıya sahip oyun konsolu olmak bizim için çok önemli” şeklinde konuştu. marketing europe & anatolia / 11


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri Star gazetesi yazı işleri müdürlerinden Doğan Ertuğrul’un yayın ile yolları ayrıldı. Türkiye gazetesinde editör olarak görev yapan Adem Orhan gazeteden ayrıldı. Marie Claire dergisi genel yayın yönetmeni Ferhan İstanbullu Tuna görevinden ayrıldı, yerine Hande Tokmak getirildi. Marie Claire dergisinin yazı işleri müdürü Damla Gökdel editöryel direktörlük görevine geçti, derginin yazı işleri müdürlüğü kadrosuna şu an kimse atanmadı. Women’s Health dergisinde yazı işleri müdürlüğü görevini yürüten Sibel Yeşilçay, derginin genel yayın yönetmeni oldu. Habertürk gazetesi genel yayın yönetmenliği görevinden istifa eden Fatih Altaylı gazetedeki köşe yazarlığı görevine devam edecek. Sabah gazetesi Roma temsilcisi Yasemin Yalçın’ın yayın ile ilişiği kesildi. Star gazetesi yeni yayın koordinatörü Nuh Albayrak oldu. Atilla Akar Yurt gazetesi köşe yazarlığı görevinden ayrıldı. Habertürk gazetesi genel yayın yönetmenliği görevine Selçuk Tepeli atandı. Leyla İpekçi, Yeni Şafak gazetesinde Salı ve Cuma günleri yazılarını okurlarıyla buluşturacak. Platin dergisi haber müdürü Füsun Akay’ın yayın ile yolları ayrıldı. Akay, Eko IQ dergisinde haber müdürü olarak göreve başladı. Daha önceleri haberturk.com’un genel yayın yönetmeni yardımcılığı görevini yürüten Kürşat Oğuz ana gazetede yazı işleri müdürü oldu. Oğuz, bu görevi Emre Ergül ile birlikte yürütecek. Türkiye gazetesi yazı işleri müdürü Yücel Koç, haber müdürü Ercan Seki ve fotoğraf editörü Güliz Vural görevlerinden ayrıldılar. Gazetenin haberlerden sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevine Sadık Söztutan, haber müdürlüğü görevine ise vekâleten Kazım Çeliker getirildi. Vatan gazetesi Washington temsilcisi İlhan Tanır yayın ile yollarını ayırdı. Aysun Öz, Habertürk gazetesi hafta sonu ekleri yönetmeni oldu. Sabah gazetesi köşe yazarı Süleyman Yaşar’ın yayın ile ilişiği kesildi. Akşam gazetesinde köşe yazarı olarak görev yapan Fikret Aydemir’in yayın ile yolları ayrıldı. Akşam gazetesi yazılarını yurt dışından kaleme alan köşe yazarı Fikret Aydemir’in yayın ile yolları ayrıldı. Mag dergisi halkla ilişkiler sorumlusu Seçil Özer görevinden ayrıldı, yerine Dilara Ertürk getirildi. Sabah gazetesinden ayrılan Süleyman Yaşar bundan böyle Taraf gazetesinde yazacak. Eren Erdem Karşı gazetesindeki genel yayın yönetmenliği görevinden ayrıldı, kendisinin görevini bundan böyle Kutlu Esendemir yürütecek. Erdem, gazetedeki yazılarına devam edecek. Karşı gazetesi insan kaynakları müdürü Deniz Çelik ve reklam müdürü Saynur Okuroğlu görevlerinden ayrıldılar. Yurt ve Bağımsız gazetelerinin Medya Grup Başkanı Tuncay Mollaveisoğlu’nun yayın ile yolları ayrıldı, yerine Merdan Yanardağ geçti. Akşam gazetesi köşe yazarı Fikri Akyüz’ün yayın ile yolları ayrıldı. Sol gazetesi genel yayın yönetmeni Kemal Okuyan görevinden ayrıldı, kendisinin yerine Aydemir Güler geçti. Salih Zengin, Sabah gazetesi hafta sonu eklerinde muhabir olarak göreve başladı. Ivana Sert bundan böyle Milliyet Televizyon ekinde ünlülerin

12 / marketing europe & anatolia

kıyafetlerini yorumlayacak. Türkiye gazetesinde ekonomi müdürü olarak görev yapan İbrahim Kahveci’nin yayın ile ilişiği kesildi. Cüneyt Başaran, bundan böyle Çarşamba ve Cumartesi günleri ekonomi yazılarıyla Habertürk gazetesinde. Habertürk TV’de haber spikerliği, muhabirlik ve editörlük yapan Sorel Dağıstanlı Habertürk gazetesine geçti. İnci Hekimoğlu, Yurt gazetesi köşe yazarlığı görevinden ayrıldı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri TGRT Haber reklam grup başkanı Mine Akdağ’ın yayın ile yolları ayrıldı. Kendisinin yerine, Tuğba Gençay getirildi. TRT Haber’de günlük haber sunan Mustafa Alcan’ın yayın ile ilişiği kesildi. TV 8’in yeni reklam genel müdürü Emre Taylar oldu. BJK TV’de genel yayın yönetmenliği görevinden ayrılan Tuğrul Yenidoğan’ın yerine Fuat Çağlar getirildi. Ayrıca TV’de haber müdürlüğü görevini ise Hakan Gündoğar üstlendi. Arzu Eğmir, TV 8’de dramalar direktörü olarak göreve başladı. Flash TV ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Ne Çıkarsa Bahtına programının sunucusu Sinem Yıldız’ ın yayın ile yolları ayrıldı, programı bunda böyle Hülya Bozkaya sunacak. Kanal A’da Ankara haber editörü olan Selahattin Serçe’nin, İstanbul haber müdürü Hüdaverdi Yıldırım’nin ve İstanbul temsilcisi olarak görev yapan Bedrettin Uğur’un kanal ile yolları ayrıldı. Erkan Dede, Beyaz TV İstanbul şubesi teknik müdürü oldu. A Haber’de yapımcı ve sunucu olarak görev yapan Selin Ongun’un yayın ile yolları ayrıldı. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri www.tg.com.tr’nin haber müdürlüğü görevini yürüten Oğuzhan Müezzino’nun yayın ile yolları ayrıldı. Müezzino’nun yerine haber sitesinde editör olarak görev yapan Kadir Sönmez getirildi. Mevlüt Yeni, her Pazartesi online turizm gazetesi Turizmde Bu Sabah’ta yazacak. gazetevatan.com’da genel yayın yönetmenliği yapan Nilay Örnek’in yayın ile yolları ayrıldı. Medya Dünyasından Diğer Haberler “Cem Ceminay Morning Show” hafta içi her gün 06:00 – 09:00 saatleri arasında bundan böyle Radyo Viva’da. Ulusal yayın yapan Kanaltürk’ün lisansı iptal edildi. Kanal bundan böyle tüm Türkiye’de değil, sadece Marmara bölgesinde izlenebilecek. Türkiye Gazeticiler Cemiyeti üyesi ve daha önceleri Son Saat, Zaman, Hizmet gibi gazetelerde görev yapan Selçuk Emre hayatını kaybetti. 1980’li yıllarda AP (Associated Press)’in Türkiye muhabirliğini yapan Vedat Tayyar Erdamar yaşamını yitirdi. Kanal D’nin başrollerini Burak Özçivit ve Fahriye Evcen’in paylaştıkları “Çalıkuşu” dizisi bundan böyle Perşembe akşamları saat 20:00’de ekranlara gelecek. Yapımcılığını Barakuda Film’in üstlendiği Kanal D dizisi ‘Boynu Bükükler’ dizisi bundan sonra Cumartesi akşamları saat 23:15’te yayınlanacak. Daha önceleri farklı sunucular ve kanallarla ekrana gelen ‘Bir Milyon Canlı Para’ programı yeni kanalında Mesut Yar’ın sunumuyla Pazartesi akşamları saat 20:00’de Kanal D’de. Otomotiv ve motor sporları programı ‘8. Etap’ artık her Pazar saat 13:10’da Kanal 24 ekranlarında olacak. Kanal D’de yayınlanan Çalıkuşu dizisi bundan böyle Cumartesi akşamları 23:00’de ekranlarda olacak. Star TV ekranlarında yayınlanan Kurt Seyit ve Şura dizisinin ismi yayın saati değişti. Dizi bundan böyle Kurt Seyit ve Şura İstanbul adıyla 21:30’da izleyicileriyle buluşacak.


Medya D羹nyas覺

marketing europe & anatolia / 13


Sanal mecra en


Röportaj

ngellenebilir mi?... eNroll Web Çözümleri Yönetici Ortağı Akgün Yardımcı Tüm erişimi engellemenin sanırım tek yolu ülkenin yurt dışı Internet çıkışını tamamen kapatmak diyebiliriz. Yani bırakın Youtube ya da Twitter’ı Gmail, Yahoo gibi yabancı çeşitli hizmetleri, yurt dışında barındırılan tüm Türk web sitelerinin de erişimini kapatmanız, Türkiye’den dünyaya giden ya da gelen tüm trafiği tamamen engelliyor olmak gerekli. Röportaj Elvin Ekşioğlu elvineksioglu@gmail.com - Sanal mecralarda gerçekten tüm erişim engellenebilir mi? Tüm erişimi engellemenin sanırım tek yolu ülkenin yurt dışı Internet çıkışını tamamen kapatmak diyebiliriz. Yani bırakın Youtube ya da Twitter’ı Gmail, Yahoo gibi yabancı çeşitli hizmetleri, yurt dışında barındırılan tüm Türk web sitelerinin de erişimini kapatmanız, Türkiye’den dünyaya giden ya da gelen tüm trafiği tamamen engelliyor olmak gerekli. Bir başka deyişle; sosyal ağlara ya da belirli sitelere erişimi ciddi anlamda engelleyebilmek için yurtdışından hizmet veren VPN servislerine erişimi de engellemek, bunu yapabilmek için de Türkiye’yi internetten tamamen koparmak gerekli. Böyle bir durumda bile uydular üzerinden kısmi de olsa erişim imkânı devam edecektir. Tabii böle bir durumu, böyle bir uygulamayı Türkiye’den de hiç kimsenin tasvip edeceğini, hiçbir yöneticinin de uygun bulup aklına dahi getireceğini sanmam.

- Erişim engelinden DNS, VPN ayarlarını kullanarak kurtulmak istenirken ne gibi kayıplarımız oluyor? DNS basitçe, girmek istediğimiz sitenin açık adresini (aslen ip adresini) o mahalleyi iyi bilen bir postacıya sormak gibi diyebiliriz. DNS sunucusunu değiştirmek ise; bize yanıt vermeyen ya da doğru adresi göstermeyen bir postacı olduğunda da postacıyı değiştirip başka bir postacıya adres sormak diyebiliriz. O mahalledeki daha önceden senelerce bildiğimiz postacı yerine başka mahalledeki bir postacıya sormanın çok büyük bir maliyeti yok ama ufak da olsa bu gidip gelmekten ötürü ek bir maliyet oluşturuyor. VPN yani sanal özel ağlarda ise durum çok daha farklı. Bir kullanıcı Internet üzerindeki veri trafiğini, gezintisini tamamen yurt dışı kaynaklı bir VPN servisini kullanarak yaptığında, gezindiği tüm içerik tüm sayfalara aslında yurt dışından erişmiş oluyor. Bu durum da tüm bu veri trafiği için yurt dışına çıkmayı ve dolayısıyla ülkeye ek bir maliyet oluşmasına sebep oluyor. Bunu basitçe marketing europe & anatolia /15


Röportaj

şöyle örnekleyebiliriz; cep telefonu için kullandığınız ya da evde işte kullandığınız internet servis sağlayıcınız size aylık bir trafik limiti tanımlıyor, siz bu trafiğin üstünde bir trafik oluşturduğunuzda yani örneğin 5 GB lık kotanızı filmleri izleyerek doldurduğunuz ve geçtiğinizde ek bir bedel ödemek durumunda kalıyorsunuz. Servis sağlayıcınızın yani İnternet’e erişmek için para ödediğiniz kurumun bunu yapması doğal çünkü benzeri bir durum da onun için geçerli. Servis sağlayıcınızın maliyetleri içinde oluşan trafiğin önemli bir yeri var. Bir başka deyişle, İstanbul’da yaşayan bir kullanıcı ABD’deki bir VPN servisini kullanarak sunucuları Türkiye’de olan bir siteye eriştiğinde, kullanıcının erişmek istediği tüm içerik önce ABD’ye gidiyor sonra tekrar Türkiye’ye geri geliyor. Ülke olarak da biz bu gidip gelen ek veri trafiği için de altyapımıza yatırım yapmak ve ek maliyetler üstlenmek zorunda kalıyoruz. Bu ülke açısından maliyet konusunun 16 / marketing europe & anatolia

Ülke olarak da biz bu gidip gelen ek veri trafiği için de altyapımıza yatırım yapmak ve ek maliyetler üstlenmek zorunda kalıyoruz.

yanı sıra kullanıcıların veri güvenliği konusu da var göz ardı edilmemesi gereken. VPN servisleri kullanırken, kendi rüştünü ispat etmiş ve mümkünse ücretli servisleri kullanmak güvenlik açısından daha doğru olur. Bilgisayarınızdan, telefonunuzdan ya da tabletinizden VPN ile İnternet’i gezindiğinizde tüm trafiğiniz size VPN servisini sağlayan kurumun eline geçiyor. Dolayısıyla girdiğiniz her bir site, açtığınız her sayfa, gönderdiğiniz her bilgi size bu sanal özel ağ servisini (VPN) sağlayan kuruluş tarafından görüntülenebilir. - 2014 İnternet yasasına rağmen neden YouTube ve Twitter engellendi? 5651 sayılı yasa aslında zaten bir süredir yürürlükte idi ancak kısa bir süre önce ciddi değişikliklere uğradı. Bu değişiklikler arasında en önemlilerden biri Telekomünikasyon İletişim Başkanlığında başkana ihtiyati tedbir alma yetkisinin verilmesi idi. Zaten çok tartışılan konuların başında bu yer alıyor. Önemli bir diğer değişiklik de içerik yüzünden tüm sitenin kapanması yerine sitenin içindeki adreslere bölümlere erişimin kısıtlanabilmesi yönünde yapılan düzenleme. Bu düzenleme ile örneğin Twitter.com adresine erişimi


Röportaj

tamamen kapatmak yerine, mahkemece ya da TİB başkanı tarafından Twitter.com altındaki bir adrese ya da adreslere erişim kısıtlanabiliyor. Eğer TİB başkanının ihtiyati tedbir kararı sonucu erişim engellenirse, bu durumda da 48 saat içinde mahkeme tarafından bir karar alınması gerekiyor, bir karar söz konusu olmaz ise tedbir kararı tekrar kalkıyor. İnternet kullanımı ya da İnternette kişilik haklarını zedeleyecek içeriğin engellenmesi için düzenlemeler olması kesinlikle gerekli. Ancak mevcut yasal düzenlemenin iyileştirilmesi gereken çok tarafı var. Son dönemde olan uygulama ise biraz farklı oldu. Çeşitli mahkemelerin farklı hesaplar farklı içerikler nedeniyle, hesapların kapatılması yönünde aldığı kararları ilgili ağlara, sitelere tebliğ edememesi ya da bu kararların uygulanmaması nedeniyle ihtiyaten sitelerin erişimi engellendi. Sadece ilgili içerikler

Twitter Türkiye’de doğrudan reklam satışını kendisi yapmıyor. Türkiye’de twitter’da reklam yayınlamak istediğinizde muhatabınız bir Türk şirketi ve tabii bu şirket de ülkemiz yasalarına göre hareket ediyor, faturasını kesiyor vergisini ödüyor. yapılabilirdi ama nedense böyle bir yol izlendi. Özetle engelleme hukuki değil idari bir karar idi. Sağlıklı bir hızlı çalışan bir adli sistemde bu kararların bu konularda da bilgi sahibi nöbetçi hakimler tarafında verilebilir olması belki çok daha etkili olacaktır. - Vergi ve şube açma konusu var bir de gündemde? Burada aslında bir konuya da açıklık getirmek gerekli. Twitter Türkiye’de doğrudan reklam satışını kendisi yap-

mıyor. 2013 başından bu yana reklam satışları için anlaştığı bir şirket var. Türkiye’de twitter’da reklam yayınlamak istediğinizde muhatabınız bu şirket ve tabii bu şirket de ülkemiz yasalarına göre hareket ediyor, faturasını kesiyor vergisini ödüyor. Yani Twitter a zaten doğrudan reklam veremiyorsunuz ve size hizmeti sağlayan şirket Türkiye Cumhuriyetinde kurulmuş ve TC yasalarına göre işlem yapan, vergi ödeyen İstanbul merkezli bir işletme. Şube açma konusuna gelince, dünyadaki her web sitesi sahibi kurumun Türkiye’de şube açması mümkün ve anlamlı değil. Bununla beraber ülkemizden gelir elde eden bu ölçekteki yabancı bir işletmenin şubesi olmasa da belki bir temsilcisinin olması pek çok problemi ortadan kaldırır. Örneğin reklam satışlarını ülkemizdeki bir işletmeye verebildikleri gibi, reklam dışı konular için de bir temsilci çok faydalı olacaktır. marketing europe & anatolia / 17



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

Sen neyin peşindesin?...

( kelebeğin fırtınası)

Türk Hava Yolları’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yayına giren yeni reklam filmi milyonların beğenisini kazandı.THY'nin bu filmi şimdiye kadar yayınlanan filmlerinden çok farklı. Sıcacık gülümsemeleri ve içten davranışlarıyla sempati toplayan minik oyuncuları hepimizi etkilemeyi başardı. Uçakları çok seven 4 köylü çocuğun kendi köylerine de uçak gelmesini hayal etmesi ve bunun için düğünden çaldıkları lambalarla köydeki toprak yolu piste dönüştürme çabaları çok sevimli. Hele bir de "çok istersek geler belki" yok mu, her izlediğimde ''canııııımm'' diyorum ve yüzümde kocaman bir gülümseme oluşuyor. Bunların hepsi iyi güzel ama, işte o ''ama'' bölümü işin sinir bozucu tarafı. Başka bir açıdan baktığınız zaman reklamın ana teması THY uçuşları değil, havalimanı olup olmaması. Hükümetin bütün seçim kampanyası boyunca İstanbul'da 3. havaalanı yapımı ile ilgili propagandası bu reklamla devam ediyor gibi görünüyor. Bu açıdan bakınca da o güzelim sıcacık duygular insanın yüzünde donup kalıyor. Neyse biz yine canımızı sıkmayalım, filme dönelim. Iğdır Havaalanının açılışını konu alan film, Antalya'nın Korkuteli ilçesine bağlı İmecik Köyü'nde çekilmiş. Filmin kahramanları, ilkokul öğrencileri Oğuzhan Yavuz, Elvan Büyükkursak, Nihat Küçükkursak ve Kerim Ardıç yönetmen Bahadır Karataş’ın köye gerçekleştirdiği ziyaretle keşfedilmiş. Birkaç deneme çekiminin ardından performansları beğenilen İmecik köyünün 4 çocuk yıldızı, hayatları boyunca unutamayacakları çok güzel bir deneyim yaşamışlar. Bisiklet, tablet bilgisayar, ayakkabı ve giyeceğin yanında ailelerine 1250 lira para verilen çocuklar, uçağa da ilk kez çekimler için İstanbul’a geldiklerinde binmişler. Hepsi birbirinden yetenekli çocuklardan, uçak başının üstünden yere doğru süzülürken asker selamı çakan Kerim Ardıç benim favorim :) Çocuk yıldızlar süper, yaratıcı ekip çok güzel bir iş çıkarmış, yapım da çok başarılı. Emeği geçen herkesi alkışlıyorum.

şehriye diyor; sulu, çorbamsı, makarnamsı bişey. Reklam filmindeki oyuncu önce çatalla yiyip, sonra suyunu içiyor falan. Aman ne bileyim sulu sepken neydüğü belirsiz bişey gibi geldi bana. Merak edip web sitesinden ürünü inceledim. Sitedeki fotoğraflarında sulu falan değil, makarna kıvamında gibi duruyor. Alıp denemek lazım. Ama açıkca söyleyeyim, internet sitesinden bakmasaydım, denemek bile istemezdim. Reklam hoş, ama satışa yönlendirmede etkisi nedir görmek lazım.

Diğer dikkatimi çeken reklam ''Nudo'na su ko''. İsmi çok güzel düşünülmüş, Japonca gibi, sevimli ve komik olmuş. Ama sattıkları ne tam anlamadım. Kıvırcık

Bu sayıdaki yazım her zaman bizim için en iyisini yapmaya çalışan, fedakar, canım annem için. Anneler günün kutlu olsun tatlı şukufem benim :)

Yaz sezonu yaklaşırken dondurma reklamları haz kazandı yani pardon hız kazandı diyecektim :) Algida'nın sürekli cinsellik çağrıştıran haz peşindeysen reklam filmlerine Panda dondurma çok güzel bir gönderme yapmış. Algida olayın dozunu giitkçe artırdığı için artık mahalle bakkalından Magnum isteyemez hale geldik. Düşünsenize adam kalkıp ''ooo neyin peşindesin sen'' diye bıyık altından gülse ne cevap vereceğiz. ''haz peşindeyim'' mi diyelim yani. Alt tarafı dondurma ya, nedir öyle ayılıp bayılmalar, göz süzmeler, uzaklara bakmalar falan. Panda pek çoğumuzun düşüncesini dile getirip bu saçmalıkları anlatan bir reklam çekmiş. Sosyal medyanın ilgisini çeken paylaşım rekorları kıran filmde olaydaki abartılı unsurların hepsiyle dalga geçiliyor. Dondurmadaki bu furya son zamanlarda çikolata reklamlarına da sıçramıştı. Çikolata yerken kendinden geçen, hayallere dalan, ya da ordan oraya hoplayıp zıplayan insanları gördükçe fenalık geliyor artık içime :) Son olarak Elidor'un canlandırıcı kuru şampuan reklamından bahsetmek istiyorum. Susuz yaz kapımızdayken, kuru şampuan ürünü çok tutacak gibi görünüyor :) Film çok ışıltılı, çok pırıltılı, pozitif enerji veren bir reklam olmuş. Saçınızı yıkayacak vaktiniz yoksa saç spreyi gibi saçınıza sıkıp birkaç dakika diplere masaj yapıyorsunuz. Hoooop pıspırıl havalı saçlar geri geliyor :) Vaat çok iddialı, alıp denemek lazım.

marketing europe & anatolia / 19


Reklam Dünyası

Burn’den,Futbol Dolu Bir Uygulama... renklerine bürünen uygulamada, kullanıcının girdiği bilgiler doğrultusunda kişiselleştirilmiş bir video hazırlanıyor. Binlerce taraftarın enerjisiyle hazırlanan videolar, kullanıcıların gönül verdikleri renklere desteklerini göstermelerini sağlıyor. Uygulamaya apps.facebook.com/bugunogun adresinden ve Burn Energy Drink Facebook sayfasından ulaşabilir https://www.facebook.com/BurnEnergy?ref=br_tf videonuzu paylaşabilirsiniz.

Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray Kulüpleri için özel ambalaj tasarımlarını satışa sunan Burn, binlerce taraftarın enerjisiyle hazırlanan reklam filminden yola çıkarak yeni bir Facebook uygulaması oluşturdu. Kullanıcıların mevcut reklam filmini kendi fotoğraflarıyla kişiselleştirebildiği videoda, maç günü evden stada gidene kadar yaşanılanlar yansıtılıyor. Kullanıcılar uygulamaya girdiklerinde, öncelikle taraftarı oldukları takımı seçiyor. O andan itibaren seçilen takımın

Nike, #riskeverything 2014... Nike, #riskeverything 2014 futbol kampanyasının ikinci bölümü ‘Kazanan Kalır’ı yayına soktu. İkinci reklam filminde ilk bölümün kahramanları Cristiano Ronaldo, Neymar Jr. ve Wayne Rooney’ın yanı sıra Zlatan Ibrahimovic, Eden Hazard, Andrea Pirlo, Gonzalo Higuain, Gerard Pique, Andrés Iniesta, Mario Gotze, Thiago Silva, Thibaut Courtois, Tim Howard ve David Luiz gibi ünlü futbolcular da yer aldı. Kobe Bryant, Jon Jones, Anderson Silva, Irina Shayk ve Yeşil Dev’in de aralarında bulunduğu diğer sporcular ve özel konukların da yer aldığı reklam filmi, iki takım arkadaşının bir parkta ‘Kazanan Kalır’ oyunundaki mücadelesi ile başlıyor. Mücadelenin başlamasından ve bahislerin açılmasından hemen sonra biri ‘Ben Cristiano Ronaldo’yum’ diyor ve rakibi de o halde kendisinin Neymar olacağını söylüyor. İster dünyanın en iyi oyuncusu olsun ister Brezilya’da sokaklarda oynayanlar olsun tüm futbolseverleri oyuna tutkuyla bağladıklarını söyleyen Nike Pazarlama Kurulu Başkanı Davide Grasso, ‘Kazanan Kalır’ın her genç oyuncunun arkadaşlarıyla arasındaki rekabeti öğrenmesini, kahramanı olan oyuncuyla oynama veya onun gibi olmaya çalışma dene-

20 / marketing europe & anatolia

yimlerini anlattığını belirtti. Davide Grasso, şöyle devam etti: “Korkusuz, heyecanlı ve eğlenceli oyuna inanıyoruz ve işte bu da bizim benimsemek istediğimiz bakış açısı. Nike oyuncuları uçlarda oynuyor; çünkü bir şeyi benzersiz ve sıra dışı kılmak için doğru zamanı biliyor. Biz oyunları bu dakikalar için izliyoruz, bunlar bize kendi oyunumuzu yaratmada ilham verici oluyor. İşte ‘Her Şeyi Ortaya Koy’ bu demek oluyor. Eğer o riskleri almaya hazırsan, ne yapabileceğinin söylenmesine ihtiyaç yoktur.”


Reklam Dünyası

Vogue Eyewear yeni yüzü Ece Sükan... İtalyan gözlük markası Vogue Eyewear Ece Sükan’ın, Türkiye’deki yeni marka yüzü olduğunu duyurdu. Luxottica Türkiye Ülke Müdürü İlker Mat, Luxottica Türkiye Pazarlama Müdürü Ömer Altıkardeşler ve Ece Sükan’ın yer aldığı yeni sezon reklam filmi çekiminden kareler de ilk defa basına gösterildi. Vogue Eyewear Global Marka Direktörü Mariavittoria Di Stasi ve Luxottica Türkiye Ülke Müdürü İlker Mat, bu anlaşmadan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. “Vogue Eyewear markası ile bu yıl dünyada bir ilki gerçekleştirerek Türkiye’deki lokal marka yüzümüz olarak Ece Sükan ile anlaştık. Ece Sükan yapmış olduğu her işte son derece başarılı olmuş, stil sahibi bir profesyonel. Onun moda dünyasındaki bu duruşu, Vogue Eyewear marka değerleri ile tamamen örtüşüyor. Ece Sükan’ı, bu işbirliği kapsamında Vogue Eyewear ile yan yana görmekten çok mutluyuz.” dedi. Ece Sükan ise şunları söyledi: “Vogue Eyewear markası ile çalışmak oldukça heyecan verici ve bu işbirliğinden keyif aldığımı belirtmeliyim. Reklam çekimlerinde benim de tanıttığım koleksiyon oldukça stil sahibi, bir o kadar da renkli. Umuyorum ki herkes koleksiyonu en az benim kadar beğenir.”

Gillette ve McLaren Mercedes, Yeni Pazarlama Kampanyası...

P&G’nin lider erkek bakım markası Gillette, F1 tarihinin en saygın ve başarılı ekiplerinden McLaren Mercedes ile sürdürdüğü işbirliğini 2014 yılında da güçlendiriyor. İki marka, “kusursuzluk teknolojisi” odaklı yenilikçi bir pazarlama kampanyası ile kullanıcılarının karşısına çıkmaya

hazırlanıyor. Avrupa, Orta doğu ve Afrika’yı kapsayan bu kampanya, Gillette ve McLaren’ın ileriye dönük ve sürekli yenilenmeyi hedefleyen kusursuzluk teknolojisi anlayışıyla teknolojinin sınırlarını zorlamasından ilham alıyor. Erkek bakımında ileri teknoloji konusunda uzman Gillette’in, McLaren Mercedes F1 sürücüleri Jenson Button ve Kevin Magnussen’in yer alacağı pazarlama kampanyası; televizyon, dijital platformlar ve mağaza içi promosyon çalışmalarını kapsayacak. Yeni kampanya için büyük heyecan duyduklarını belirten Gillette Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Tıraş Bakımı Başkan Yardımcısı Hossam Ashour “Gillette’in erkeklerin kendilerini iyi hissetmelerini ve gerçekten iyi olmalarını sağlamak konusunda zengin bir birikimi var. Bu değerleri bizimle paylaşması açısından McLaren Mercedes’ten daha iyi bir ortak düşünemezdik. McLaren üstün mühendislik ve performans konusunda 40 yıldan daha uzun süredir yeniliklere imza atıyor. Bu yüzden tıraşta kusursuzluğun önemine olan inancımızı sergilemek için ideal bir iş ortağı” dedi. marketing europe & anatolia /21


Reklam Dünyası

Jessica Alba’lı, Magnum reklam film...

Her yıl gerçekleştirdiği reklam kampanyaları çerçevesinde dünya starlarını ağırlayan Magnum, 25. yılını Hollywood yıldızı ve moda ikonu Jessica Alba ile kutlamanın heyecanını yaşıyor. Magnum’un Türkiye’de yayınlanacak reklam filmi için kamera karşısına geçen Alba, Los Angeles’taki Universal Stüdyoları’nda gerçekleşen çekimler boyunca sempatik tavırlarıyla büyük beğeni topladı. Reklam filminin yanı sıra markanın yenilikçi dijital çalışmalarında da boy gösterecek olan Jessica Alba, 2 gün süren çekimler boyunca enerjisi ile dikkat çekerken, haz tutkunlarına Mayıs ayında Türkiye’ye geleceğini de müjdeledi. Çekimler sırasında İstanbul’a geleceği için heyecanlı olduğunu belirten ünlü yıldız, “Çekimler çok keyifli ve eğlenceli geçti, haz tutkunları için Magnum’un 25. yılına özel, çok heyecanlı sürprizler hazırladık. İstanbul’a ilk kez geleceğim ve sahip olduğu tarihi zenginliği keşfetmeyi heyecanla bekliyorum.” dedi.

22 / marketing europe & anatolia


Reklam Dünyası

Türk reklam pazarına yeni oyuncu...

Reklam dağıtımında pazarının en önemli oyuncularında ‘Adstream’ Türkiye partnerini seçti. Saran Holding’in geniş vizyonunun bir parçası olan Saran Digital Studios (SDS) ile bir anlaşma imzalayan Adstream, bu anlaşmayı Radisson Blu’da özel bir geceyle kutladı.

Yurt içi ve yurt dışındaki birçok kuruluşa dublaj, altyazı, çeviri ve teknik hizmet sağlayan SDS, uzman kadrosu ve teknik altyapısıyla sektörde etkin rol oynuyor. Ulusal ve uluslararası düzeyde yayın yapan birçok televizyon kanalına, video dağıtıcılarına ve önde gelen dijital platformlara hizmet veren SDS, yenilikleri yakından takip ederek, müşteri ve hizmet yelpazesini geliştirmeyi sürdürüyor. Reklam dağıtımında müşterilerine en iyiyi sunmak için yeni bir ortaklığa adım atan SDS, dünyanın en büyük reklam dağıtım şirketi Adstream’in Türkiye partneri oldu. 93 ülkede 7/24 reklam dağıtım hizmeti vererek yıllık 60 milyon dolar kazanç elde eden Adstream, SDS ile Türkiye pazarına giriş yaptı. Bu ortaklığı kutlamak amacıyla Radisson Blu’da özel bir gece düzenledi. Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran ve Adstream CEO’su Gerry Sutton’un katıldığı gecede, Sutton Türkiye pazarının hızlı bir şekilde gelişme gösterdiğini söyledi.

PayPal, kampanyası...

PayPal, ilk global marka kampanyasıyla insanların paraya dair düşüncelerine özgün bir bakış açısı getiriyor. Havas Worldwide tarafından geliştirilen “İnsan Ekonomisini Güçlendirmek” başlıklı global marka kampanyası, TV, basılı, dijital ve dış mekan mecralar aracılığıyla mağazalarda ve sosyal medyada insanlara ulaşacak. TV reklamları ilk olarak ABD, İngiltere, Almanya ve Avustralya’da yayınlanacak. PayPal Başkanı David Marcus “PayPal’ın, insanların paralarını kontrol etmelerine, keyifli deneyimler yaşayarak istedikleri gibi kullanmalarına yardımcı olmak adına bir sorumluluğu bulunmaktadır” dedi: “’İnsan Ekonomisini Güçlendirmek’ adlı kampanyamız, müşterilerimizin bizden

ne beklemeleri ve talep etmeleri gerektiği konusunda bir beyan niteliğindedir. İnsanların arzu ettiklerine, istedikleri zaman sahip olmaları için güvenli, kolay ve rahat bir ödeme tecrübesi sunmak bizim önceliğimizdir.” PayPal Global Marka Başkan Yardımcısı Christina Smedley “PayPal olarak insanların paraya değil, paranın insanlığa hizmet ettiği bir dünyaya inanıyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ürünlerimiz sayesinde insanların hayatına adeta sihirli bir değnekle dokunuyoruz. Gündelik hayatı kolaylaştırıyor ve dünyanın herkes için daha yaşanılabilir bir yer haline gelmesi için çalışıyoruz. Yeni kampanyanın ardındaki ruh, “Odağımız insanlar, kurumlar değil” anlayışıdır. marketing europe & anatolia /23


Röportaj

Hızlı okumanın fay fa Eğitimci ve Yazar Cahit Şimşek

İş adamı, ofis personeli, uzman, yönetici, CEO... Hangi düzeyde olursanız olun, sektörünüzle ilgili yayınlar, günlük gazeteler, raporlar, dokümanlar, projeler ve e-postalar derken uzayan okunacaklar listesi zamanınızı gasp edebiliyor. 15 yıl önce bir yönetici günde 5-10 faks ve mektup okurken, bugün yaklaşık 200 e-posta okumak durumunda kalıyor Röportaj Elvin Ekşioğlu elvineksioglu@gmail.com - Cahit Bey Hızlı Okuma Şampiyonasındaki Başarınızdan ve Kendinizden Biraz Bizlere Bahsedebilir Misiniz? Yaptığım işte en derin arzularımdan biri hizmet etmek. Bireyleri, takımları ve organizasyonları daha iyiye ve ileriye taşımak için bilgim, deneyimim ve varlığımla hizmet etmeyi kendime ilke belirledim. Gelişimi kafaya takan, hizmet etmeyi seven, en iyisini arayanların buluştuğu bir uzmanlık benim hedeflerim arasında. Öğrenmeye ve gelişime olan aşkımdan dolayı ‘kendimi yeniliyorum, gelişiyorum’ duygularını bana yaşatan her girişimimden, eylemimden çok fazla keyif alıyorum. ‘Yarın bugünden daha iyi olacağım’ diye düşünmek ve bu konuda bir şeyler yapabilmek yaptığım işe bağlılığımı ve inancımı artırıyor. 2008 yılında Dünya Hafıza Şampiyonu Melik DUYAR tarafından düzenlenen 2. TÜRKİYE HAFIZA OLİMPİYATI’nda”2008 yılı Türkiye Hızlı Okuma Şampiyonu” oldum. Bu güne kadar da rekorum 24 / marketing europe & anatolia

egale edilemedi. - Hızlı Okuma Çalışanlara Nasıl Bir Katma Değer Sağlıyor? Öğrenme eylemini yaşamı boyunca sürdürülebilir hale getirmeyenler, profesyonel yaşamdan diskalifiye olma riskiyle karşı karşıya kalıyor. İş adamı, ofis personeli, uzman, yönetici, CEO... Hangi düzeyde olursanız olun, sektörünüzle ilgili yayınlar, günlük gazeteler, raporlar, dokümanlar, projeler ve e-postalar derken uzayan okunacaklar listesi zamanınızı gasp edebiliyor. 15 yıl önce bir yönetici günde 5-10 faks ve mektup okurken, bugün yaklaşık 200 e-posta okumak durumunda kalıyor. Oysa okuma hızı, 15 yıl öncesinin yöneticisiyle aynı seviyede. Yani dakikada ortalama 150-180 kelime. US News&WorldReport’un yayımladığı bir araştırmaya göre, bir üst düzey yöneticide, hafta boyunca ortalama 22 saat zaman ayırması gereken doküman birikiyor. . Bu eğitimlerle kısa bir zamanınızı ayırarak öğrendiklerinizin, ölçüle-


ydalar覺... aydalar覺...


Röportaj meyecek kadar değerli olduğunu görüyorsunuz. Günde yalnızca 3-7 dakika arasında zaman ayırarak okuma hızınızı 2 katına çıkarıp, iş hacminizi de en az 2 katına çıkarabiliyorsunuz. Kısaca açıklamak gerekirse Okuma hızı x 2 = İş hacmi x2 - İş Hayatında Dikkat Problemi ve Motivasyon Kaybı Yaşayan Çalışanlara Hızlı Okumanın Bir Katkısı Oluyor Mu? Dikkat, motivasyon ve odaklanmayı arttıran hızlı okuma eğitimimizle gerekiş yaşamında ki çalışanlar gerekse eğitim hayatında ki öğrenci ve akademisyenler çok daha verimli oluyor. Kaç yaşında olursanız olun, eğitim yaşamında öğrencileri yüksek performans gerektiren çok sayıda sınav bekliyor. Çoğu öğrenci bu çok önemli sınavlarda dikkatsizlikten, okuduğunu anlayamamaktan, motivasyon kaybından dolayı performansının altında başarı gösterebiliyor. Aynı durum iş yaşamında da geçerli. Çalışanlar gün içerisinde birçok e-mail, rapor veya doküman okumak zorunda. İş yaşamında yoğun stres altında çalışan çalışanlar motivasyon kaybı da yaşıyor.Bu da işlerinde verimli olamamalarına sebebiyet veriyor. Dikkat ve motivasyonun birleştiği hızlı okuma kursundan faydalanan ve hizligo.com’da eğitimini pekiştiren kişiler, çalışma hayatında okumadan kaynaklanan problemlerle rahatlıkla baş edebiliyor.Eğitimimizde yer alan dikkat ve konsantrasyonu geliştiren odaklanma, okumaya ritim ve ahenk katan okuma, okuma hızınızı ve anlama düzeyinizi ölçebileceğiniz okuma ve anlama çalışmaları gibi birçok alıştırma çalışma hayatındaki performansı oldukça arttırır.

26 / marketing europe & anatolia




Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Ben nerde yanlış yaptım?

Kişi kendini beğenmezse çatlarmış. Ben de kendimi beğenirim, bir çok kişi de. Ancak bu beğeni, kendinin yüzde yüz doğru olduğunu baştan kabul etme düzeyine geliyorsa işte orada bir problem var demektir. İşte bu noktada muhalif görüşlere tahammülsüzlük, devamlı bir sinirlilik hali, dıştan gelen tüm eleştrilere karşı, körlük ve sağırlık kendisini göstermeye başlar.

yer almakta, aldatılmakta ve onun gördüğü doğruları görememektedir. Bu nedenle kendisinin yaptığı zulmü, sadece diğer insanları kendilerinden korumak için aldığı tedbirler olarak görme eğilimi güç kazanır. Bu insanlar gerçekle olan bağlarını, hezeyanlar içerisinde her geçen gün kaybetmeye mahkumdurlar. Onlar için artık gerçeğe tekrar bağlanmak kendi başlarına başarabilecekleri bir süreç değildir. Bu kişilerin psikiyatristlerden, doktorun takdirine göre belki bazı sağlık tesislerinde destek alarak tedavi olmaları gerekir.

Bu tahammülsüzlük, zaman içerisinde herkesin kendisine karşı olduğu, art niyetli olduğu, aslında herşeyi bu nedenle bilerek saptırdıkları gibi bir inancın pekişmesine ve zamanla paranoyak bir bozukluğun gelişmesine neden olur. Bu tür rahatsızlıklar bir ayıp değil, hastalıktır. Bu nedenle kimseyi ayıplıyor değilim. Ancak bu tür rahatsızlığı olan Ardından yalnızlaşma, kendine tanrısal bir güç atfetme zihinlere bir ülkenin kaderi teslim edilemeyeceği de çok ve ard arda yanlış kararlar alıp bunlarda ısrar etme süreci açık bir gerçektir. Bugün konuşulması gereken ülkenin en gelir. üst makamına kimin aday olacağı değil, kimin ivedilikle Türk hekimlerine teslim olması gerektiğidir. Bu durum siyasi bir erkle buluştuğunda ise diktatörlük kaçınılmaz bir son olur. İşin en acı tarafı bu kişilerin Tüm bu acı hastalık sürecinin bizim başımıza gelmemesi kendilerinin bir diktatöre dönüştüğünü anlayabilecek için ise almamız gereken çok basit bir önlem vardır. zihinsel becerilerini artık kaybetmiş olmalarıdır. Dışarıdan gelen eleştrileri peşinen reddetmek yerine Dışarıdan kendilerine yöneltilen diktatör eleştrilerini "acaba ben hata yapmış olabilir miyim?" sorusunu asılsız hezeyanlar zannederek, kendi haklılıklarına kendimize sormak. olan inançlarını baskı ve zulümle diğer insanlara kabul ettirmeye çalışırlar. Allahın sağlığını kaybeden tüm mağdurlara şifa vermesi dileklerimle, umuyorum ki bu millet zihni aydın liderlere Diğer insanlara yaptıkları baskı ve zulmü de mazur çok kısa bir sürede kavuşacaktır. Yarınlarımız aydın, gördükleri bir doğruları vardır artık. Çünkü diğer tüm zihnimiz berrak olsun. insanlar onun kendi bilinç düzeyinin çok aşağısında

marketing europe & anatolia / 29



Kampanyalar

Kasma Algida Classics Çubukla...

Algida Classics’in 23 yıl sonra yepyeni bir marka konumlaması ile tüketicilerin karşısına çıkardıklarını söyleyen Algida Pazarlama Direktörü Leyal Eskin Yılmaz, “Türkiye’nin en çok satan dondurması Algida Classics’i bu yıl yeniden konumlandırdık. Hedef kitlemizi genç dondurma severler olarak belirledik. Reklam filmlerimizi de bu konumlandırma paralelinde hazırladık. Daha önce de dondurmayı kaşıklamak fiilini dilimize kazandırmıştık, şimdi de bu reklam filmleri ile kelime haznemize çubuklamak fiilini ekledik. Yeni ürünümüzün ve hayatın tadını yaşamaya davet eden yeni reklamlarımızın büyük beğeni toplayacağına inanıyoruz. Algida Classics Beyaz Karamel şimdiden sosyal medyanın en çok konuşulan dondurması oldu, reklam filmlerimizin de benzer bir etki yaratacağını düşünüyoruz” diye konuştu. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Algida Classics “Kas” & “Selfie” Reklamveren: Unilever Reklamveren Temsilcisi: Leyal Eskin Yılmaz, Kaan Camgöz, Tuğçe Aksoy, Murat Bal Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal Yaratıcı Grup: Ozan Özüm Özbey, Aylin Çelik, Odisseas Sevsevme, Erkul Yazgan, Berat Pekmezci, Ozan Küme Stratejik Planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel, Ufuk Saygın Marka Direktörü : Gökhan Akbay

Prodüksiyon: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Teğin Polat Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Prodüktör: Serkan Tırmık Yönetmen: Onur Erdem Görüntü yönetmeni: August Jakobsson Post Prodüksiyon: Post43 Müzik: Jingle House Beste: Nil Karaibrahimgil Düzenleme: Cüneyt Çağlayan Medya Ajansı: Mindshare Medya Planlama: Aslıhan Anarat, Burçak Akkan, İpek Dorak, Büke Bıçaker

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Balparmak Katla Balla... Bal pazarının lider markası Balparmak’ın yeni ürünü Balparmak Katla Balla, ilk reklam kampanyası ile tüketicilere merhaba diyor. “Balın hep yanında” mesajıyla kurgulanan reklam filminde, kafede oturan gençlerin tek kullanımlık özel ambalajıyla sunulan Balparmak Katla Balla ile içeceklerini kolay yolla tatlandırabildikleri, balın sağlık ve lezzetini her yere rahatlıkla taşıyabildikleri eğlenceli bir dille anlatılıyor. Türkiye’de ilk ve tek Easy Snap teknolojisinin kullanıldığı ambalajıyla tüketicisiyle buluşan Katla Balla reklam filminde ünlü Rus şarkısı Kalinka Türkçe sözlerle yeniden yorumlanıyor. Ana mecrası televizyon olan kampanyanın radyo, basın, açık hava, indoor, dijital mecralarda ve satış noktalarında yoğun bir görünürlük ve tadım programıyla desteklenmesi planlanıyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Balparmak Katla Balla Reklamveren: Altıparmak Gıda Reklamveren Yetkilisi: Sumru Ordu, Ercan Şahin, Gömeç Şahin, Ayşe Özcan Reklam ajansı: UltraRPM

Yaratıcı yönetmen: Cumhur Güçer Yaratıcı grup: Aren Selvioğlu, Furkan Civelek Müşteri ilişkileri: Demet Akpınar, Enhar Giritli Yapım şirketi: PTT Film Yönetmen: Gamze Turagay Medya ajansı: Universal Mccann Kullanılan mecralar: TV, radyo, basın, OOH, dijital

Avea, yeni reklam filmi... leri şehir içi ve şehir dışı olmak üzere toplam9 mekânda gerçekleştirildi. Filmin seslendirmesi Okan Bayülgen’e, müziği ise kendisi de bir Avea çalışanı olan Cenk Çelebioğlu’na ait.

Avea’nın yeni imaj reklam filmi,günümüzün hızlı ve karmaşık temposu içinde, değişim için bazen yeni bir heyecanın, yeni bir keşfin ya da içten bir paylaşımın yeterli olabileceğinihatırlatıyor…UltraRPM Reklam Ajansı tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Hakan Yonat’ın yaptığı reklam filminin çekim32 / marketing europe & anatolia

Kampanya Künyesi Reklamveren: Avea Reklam Veren Yetkilileri: Gelincik Onan, Beren Akdeniz, Gözde Sabuncu, Bilge Tütüncü Reklam Ajansı: UltraRPM Executive Kreatif Direktör : Hakkı Mısırlıoğlu Kreatif Direktör: Cumhur Güçer Yaratıcı Ekip: Aren Selvioğlu, Furkan Civelek, Gamze Öremiş, Süreyya Dilege Müşteri İlişkileri Ekibi: Melda Tarlan, Melissa Okçu Ajans Prodüktörü: İdris Özgül Prodüksiyon Şirketi: Kala Yönetmen: Hakan Yonat Müzik: Cenk Çelebioğlu Post Prodüksiyon: Sinefekt Fotoğraf Stüdyosu: 212 Fotoğraf Sanatçısı: Emre Doğru


Kampanyalar

Bingo’dan “Şartlı Şurtlu” reklam... Filmde, Bingo’nun reklam yüzleri Binnur ve Gonca’nın büyük bir heyecanla stüdyodaki izleyicilere tanıttığı Bingo Krem Temizleyici’nin az eforla temizlik sağlayan, yağ, sabun artığı bırakmayan ve kireci çözme performansı yüksek, üstelik kolay durulanan ve mis gibi kokan temizlik özellikleri anlatılıyor. İzleyiciler ise bu özellikler karşısında mutluluklarını gizleyemiyorlar. Kuruma yapmayan kapak teknolojisi ile piyasaya sunulan Bingo Krem Temizleyici, mutfaklara limon çiçeğinin ferahlığını getirirken, banyo için geliştirilen özel amonyaklı formülü ise derinlemesine temizlikte fark yaratıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Hayat Kimya / Bingo Reklamveren Temsilcisi: Gülhan Eğilmez, Esra Gerek, Işıl Zorlu, Fulya Geylani Reklam Ajansı: Vietnam Creative Direktör: Gürkan Günaydın Creative Grup: Rıza Çankaya, Erdem Güngör, Kenan Çetinkaya

Ajans Prodüktörü: Begüm Baran Müşteri İlişkileri: Tuse Tamer Prod şirketi: Kala Film Post Prodüksiyon: Sinefekt Yönetmen: Onur Erdem Prodüktör: Berna Öztürk, Hazer Baycan

İçindeki enerji her şeye yeter... ca yaşadıklarının anlatıldığı filmlerde, çalışanından öğrencisine, herkesin içinde bir de renkli taraftar kimliğinin olduğu vurgulanıyor. Sadece fotoğraflarla hazırlanan filmlerin her birinde, 300’den fazla fotoğraf karesi bulunuyor. Reklam filmine özel hazırlanan müziği ve coşkulu tezahüratlarıyla, üç ayrı filmden oluşan yeni Burn kampanyası, milyonlarca taraftara enerji vermek için hazırlandı. Kampanya Künyesi Reklamveren: Coca-Cola Türkiye “İçindeki Marka: Burn enerji her şeye yeter” diyerek, hem sorumluluklarımız hem Reklam Ajansı: BÜRO de yapmak istediğimiz, bizi heyecanlandıran her şey için Kreatif Direktör: İlker Zaharya, Esra Ayas Özalp ihtiyacımız olan enerjinin içimizde olduğunu söyleyen Burn, Yaratıcı Ekip: Ceren Orun, Nilüfer Abaylı, Selin Saygın şimdi de milyonlarca taraftara enerji verecek bir kampanya- Müşteri Ekibi: Esra Kalender, Melis Tavaslıoğlu ya imza attı. Yapımcı: Volkan Üstünel Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray Kulüpleri için özel Prodüksiyon Şirketi: Rio Film ambalaj tasarımları hazırlayarak satışa sunan Burn ayrıca, Yönetmen: Özer Selik üç büyük takım için enerjisi yüksek üç büyük film hazırladı. Müzik: Muratcan Tapan Her birinde, gerçek taraftar gruplarının bir maç günü boyun- Medya Ajansı: Carat

marketing europe & anatolia / 33


Kampanyalar

DASK, yeni reklam filmi... yıl boyunca ekranlarda olacak. Yeni reklam filmi senaryolarının bir önceki reklam çekimlerinde Vanlı depremzedelerle yapılan sokak röportajlarından esinlenilerek oluşturulduğunu söyleyen DASK Koordinatörü İsmet Güngör “Bugüne kadar yaptığı çalışmalarla Türk halkının yüreğine dokunmuş bir yönetmenin işbirliği ile vermek istediğimiz mesajların izleyicilere en doğru şekilde ulaşacağına inanıyoruz” İlancılık Reklam Ajansı tarafından hazırlanan DASK’ın yeni reklam filminin prodüksiyonu Filmside’a ait. Reklam filmi için 50 kişilik bir ekip çalıştı ve çekimler iki günde tamamlandı. Kampanya Künyesi Reklamveren: DASK Reklam Ajansı: İlancılık Reklamveren Yetkilileri: İsmet Güngör, Serpil Öztürk Müşteri İlişkileri: Viki Belman, Lora Cemal Strateji: İlker Barouh Kreatif Grup: Mithat Çalışkan, Eymür Oskay, Yılmaz Şahin Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), “zorunlu misaYapımevi: Filmside firlik” konseptli iletişim kampanyasının yeni reklam filmlerini Yönetmen: Çağan Irmak yönetmen Çağan Irmak çekti. Vanlı depremzedelerle yapılan Fotoğraf: Ahmet Tozar röportajlarından esinlenilerek oluşturan yeni reklam filmleri

Her eve DYO lazım... DYO’nun yeni reklam kampanyasının yönetmenliğini Ezel Akay’ın yaptı. Reklam filminin çekimleri İstanbul Cankurtaran ve Zekeriyaköy’de gerçekleştirildi. İki gün süren çekimlerde, 200 kişilik oyuncu ve figüran kadrosu ile 60 kişilik set ekibi görev aldı. Gerçek mekânların kullanıldığı filmin görüntü yönetmenliğini ise Joachim Berc üstlendi. Kampanya Künyesi Reklamveren: DYO Reklamveren Temsilcisi: Bülent Tomaç, Yasemin Gezginer, Ebru Boztuna Reklam Ajansı: Drive Dentsu İstanbul Kreatif Direktör: Ersel Serdarlı Yaratıcı Grup: Elif Öztaş Saygıner, Onur Birinci, Mert Merdim, Deniz Gürlek, Muharrem Sezener Müşteri İlişkileri Grubu: Füsun Akay Eroğlu, R.Hande Altay Yönetmen: Ezel Akay Görüntü Yönetmeni: Joachim Berc Film Prodüksiyon: Contact Works Jingle: Dr. Jingle

34 / marketing europe & anatolia

Orijinal Şarkı: Kanto – Nadir Göktürk Medya Ajansı: Vizeum Kullanılan Mecra: TV, basın, radyo, outdoor, dijital


Kampanyalar

Pompomgiller Familia’nın filminde... kar başta olmak üzere dünyaca ünlü pek çok animasyon filminin karakterlerini tasarlayan Coşku Özdemir ve Neda Nique’nun imzasını taşıyor. Birbirinden sevimli bu 4 karakter, sempatikliğiyle şimdiden çocukların beğenisini topluyor. Pompomgiller’in, Familia ailesine katılmasını anlatan ilk tanışma filmi, penguen ailesini izleyicilerle buluşturuyor.

Familia’nın yeni reklam filminde “Pompomgiller” ailesi kamera karşısında tüm sevimliliğiyle yerini alıyor. Çocukların sevdiği sevimli bir karakter olan penguenlerin animasyon karakterlerle anlatıldığı film, Familia’nın suya dayanıklı, emici ve yumuşak yapısını vurguluyor. Filmde, anne, baba ve 2 çocuktan oluşan ailenin hikayesi ekranlara taşınıyor. Reklam filmindeki karakterler, Avatar, Ice Age, Madagas-

Kampanya Künyesi Reklam veren: Hayat Kimya – Familia Reklamveren Temsilcisi: Aysel Aydın, Gül Yeşilay, Elif Yılmaz Reklam ajansı: Vietnam Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın Yaratıcı Grup Direktörü: Rıza Çankaya Sanat Yönetmeni: Umut Kısa, Kenan Çetinkaya Reklam Yazarı: Erdem Güngör, Aslı Sevim, Ayberk Çınar Müşteri İlişkileri: İlknur Korkmaz Ajans Prodüktörü: Begüm Baran Animasyon Yaratım: Robotika – Coşku Özdemir Karakter Tasarım: Fayeshu Müzik: Ses Sanayi

Sen daha fazlasını yap!... Survivor’ın yarışmacıları Hilmi Cem ve Fatmagül’ün rol aldığı reklam filmi yayına girdi. Aksiyon dolu yeni reklam filminde sevilen ikili tüketicilere “Sen daha fazlasını yap!” diyor. Rexona bu filmle yalnızca bir deodorant değil, tüketicisi için bir motivasyon aracı olarak da konumlanıyor. Hem erkek hem de kadın deodorant serisinde yarattığı hareketle birlikte aktive olan yeni özel formülü sayesinde en hareketli anlarda bile ter kokusuna karşı koruma sağlamayayardımcı olan Rexona, değişen formülü ve yenilenen ürün ambalajlarıyla “Daha fazlasını yap, Rexona seni aslayarı yolda bırakmaz!” mesajını veriyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Rexona Survivor Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi: Handem Çelenkler, Özge Özmen, Alperen Özkan Reklam ajansı: MANAJANS / JWT Yaratıcı yönetmen: Sami Basut Yaratıcı grup: Ümit Taşlı, Deniz Ergin Müşteri ilişkileri grubu: Mehmet Numanoğlu, Mila Telyaz,

Burçin Birim Stratejik planlama: Aylin San, Sema Özyurt Ajans prodüksiyon grubu: Şafak Serter, Açelya Ülkümen, Mehmet Altar Yapım şirketi: Depo Film Yönetmen: Jonas Arnby Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Engin Bilaç, Başak Çavuş, Aslıhan Anarat Kullanılan mecralar: TV, Dergi, Gazete, Digjtal marketing europe & anatolia / 35


Kampanyalar

Kinetix Kendine Çeker...

paylaşılamayan başrolde, yakışıklı bir erkek değil; Kinetix ayakkabılar var. Günlük hayattan bir kesitin kurallarının değiştirerek hikayeleştirilmesiyle ortaya çıkan reklam filminin müziği Gürhan Berkel’e, yönetmenliği ise Barış Berberoğlu’na ait. Kampanya Künyesi Reklamveren: Ziylan Grup Marka: Kinetix Reklamveren Yetkilisi: Jaklin Güner, Didem Şavluğ, Özgür Saraç Müzik: Gürhan Berkel Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı Yönetmen: Kenan Ünsal Marka Direktörü: Dilek Sezen Reklam Yazarı: Murat Yaylagül

Sanat Yönetmeni: Ceyda Koç Grafiker: Ercan Tarhan Rahat, şık ve sportif modellerle yeni sezona renkli ve enAjans Prodüktörü: Övgü Akgürgen, Sertuğ Alptekin, erjik bir şekilde merhaba diyen Kinetix, yeni reklam filmiyle Berkay Tahmaz de adından söz ettiriyor. “Kinetix Kendine Çeker” sloganıyla Yapım Şirketi: Terfilm Productions yola çıkan Kinetix’in kuralları değiştiren reklam filminde

Fuse Tea’den, “akan” reklam filmi... Coca-Cola’nın, buzlu çay markası Fuse Tea, Nuri Alço ve Buğra Gülsoy’un rol aldığı, “Akıyo” isimli kampanyanın reklam filmiyle, ekranlarda yerini aldı. Farklılıkların birleşmesi ve kaynaşması anlamına gelen füzyon kelimesinden alınan ilhamla yaratılan Fuse Tea, siyah çay ve meyve aromalarının birleşmesiyle ortaya çıktı. Bu yönüyle tam bir füzyon ürün olan Fuse Tea’nin limonlu, şeftalili, mango & ananaslı ve karpuzlu olmak üzere dört farklı tadı bulunuyor. Reklam filmi, kafedeki genç kadının, “Şıp diye akacak, ama tadı kalacak birşeyiniz var mı?” diyerek, istediği içeceği tarif etmesiyle başlıyor. “Bunlar yan masadan” diyerek Fuse Tea getiren garsondan sonra kameralar, Fuse Tea içerek “Akıyo” diyen Nuri Alço’ya dönüyor. Sonraki sahnede içeceğin diğer “yan masa”dan, yani yakışıklı oyuncu Buğra Gülsoy tarafınReklam Ajansı: Plasenta Conversation Agency dan gönderildiğini anlıyor ve genç kadının heyecanla Fuse Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Prodüksiyon Evi Tea içtiğini görüyoruz. Yönetmen: Uygar Kutlu Post Prodüksiyon: İmaj Kampanya Künyesi Müzik: Kerem Doğrar – Tricks Reklamveren: Coca-Cola Company Kullanılan Mecralar: TV, Radyo, Açıkhava, Dijital, Sinema Ürün: Fuse Tea

36 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Herkesin ayakkabıcısı FLO...

“Herkesin ayakkabıcısı O, FLO” sloganıyla yayınlanan yeni reklam filminin Nil Karaibrahimgil imzalı jingle’ı şimdiden herkesin ağzına dolandı. Çekimleri üç gün süren ve önümüzdeki günlerde farklı versiyonlarıyla da ekranlara gelecek reklam filminin yapım şirketi f2/8, yönetmeni ise FelixDuart.

Kampanya Künyesi Reklamveren: Ziylan Grup Marka: FLO Reklamveren Yetkilisi: Jaklin Güner, Didem Şavluğ, Özgür Saraç Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı Yönetmen: Kenan Ünsal Marka Direktörü: Dilek Sezen Reklam Yazarı: Murat Yaylagül Müzik: Nil’in İşleri Sanat Yönetmeni: Ceyda Koç Grafiker: Ercan Tarhan Ajans Prodüktörü: Berna Bulat, Sertuğ Alptekin Yapım Şirketi: f2/8 Yapımcı: Kerem Çakmak Yönetmen: FelixDuart Görüntü Yönetmeni: İsmail Çelik Prodüksiyon Amiri: Senem Çakmak Yönetmen Yardımcısı: Mustafa Hoş Kostüm Sorumlusu: RachelBenhabib Post Prodüksiyon: Post43

Hayat Su, 30. yaşında... “Hatırlanan Güzel Anlar, İçinde Hep Hayat Var” sloganıyla yola çıkan 30. Yıl Kampanyası izleyicilerle buluşuyor. Reklam filminde yer alan kişilerin çocukluk ve büyük hallerinin birbirine benzerliği de en önemli detaylardan biri. Reklam ajansı bu uyumu yakalamak için 350’si çocuk olmak üzere toplam 800 kişi ile görüşerek başarılı sonuca ulaşmış oldu. Sektörde bir ilk olan reklam kampanyası; 3 aylık hazırlık, 800 görüşme, 2 set günü ve 6 haftalık post prodüksiyon süreçleri sonucunda izleyicilerle buluştu. Kampanya Künyesi Reklamveren: Hayat Su Proje: 30. Yıl Kampanyası Reklamveren Yetkilisi: Yasemin Barkın, Ayşegül Eser, Göker Aykaç Reklam Ajansı: SesliHarfler Yaratıcı Yönetmen: Özgür Karaçak Yaratıcı Ekip: Can Özmert, Kansu Gül Marka Yöneticisi: Gözde Alptekin Marka Takımı: Selim Krespin, Nisa Ateş Reklam Yazarı: Atıl Önder, Tolga Sirkeci

Sanat Yönetmeni: Gizem Arlı, Yusuf Özdoğan Tasarım: Derya Canca, Tuğçe Türkmen, Defne Savaşan, Berrin Seyirci Yazılım: Tolga Kaan Pinar, Mehmet Uzun, Erkan Eresen Fotoğraf: Adnan Sokol Jingle: Mehmet Yaranova, Tolga Türünz Yapım Şirketi: SO Prodüksiyon

marketing europe & anatolia / 37


Kampanyalar

Luppo Sufle ‘Bildiin gibi diil’...

Şölen’in yepyeni ürünü Luppo Sufle’nin akıllarda iz bırakacak reklam filmi yayına girdi.“Luppo Sufle’yi bir kez tadan, bu lezzeti bir daha unutamaz ve olmadık yerde aklına gelir” fikrinden yola çıkan reklam filminin ilk sahnesindeantik Roma kentinin görüntüsü ekranlara geliyor. ‘Bildiin gibi diil’ sloganı ile çıkan Luppo Sufle’nin bilinen diğer keklerden çok farklı olduğunu, bu yüzden de olmadık yerlerde akla gelebileceğini vurgulayan filmin yönetmen koltuğunda Turgut Akaçık oturuyor.

Kampanya Künyesi Reklam Ajansı: Proximity İstanbul Kreatif Ekip: Luppo Kreatif Ekibi Müşteri İlişkileri: Selen Öngör, Özge Budunç Prodüksiyon: Umut Tangör, Oben Özyakalı Yönetmen: Turgut Akaçık Demo Yönetmeni: Kağan Hanoğlu Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Müzik: Özgür Buldum Reklamveren: Şölen Reklamveren Temsilcisi: Hayat Kapukaya, Ülkü Vural

Hediyemi görünce annem... Avrupa’nın bir numaralı elektronik market zinciri Media Markt, “Bir anne en çok ne kadar sevinebilir?” fikrinden yola çıktığı Publicis Bold imzalı yeni reklam kampanyasının filmini Ezel Akay yönetti 40 kişilik bir mutfak ekibiyle, tüm gün süren Media Markt Anneler Günü kampanya filmi çekimleri İstanbul’da Polenezköy yakınlarında, Cumhuriyetköy’de bir çiftlik evinde gerçekleştirildi. Annelerin ne kadar sevinebileceğini merak edenleri, “Anneler Günü” hediyelerini almaları için mağazalarına davet eden Media Markt’ın yeni kampanyası, 6 Mayıs itibariyle televizyon, gazete ve dijital mecralarda yer alıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Media Markt Marka: Media Markt Reklamveren Yetkilileri: Nurçin Koçoğlu, Çağanur Atay Uçtu, Volkan Çevik Reklam Ajansı: Publicis Bold Kreatif Direktör: Tarkan Barlas Yaratıcı Ekip: Sedef Karakaş (Sanat Yönetmeni),

38 / marketing europe & anatolia

Barış Sinsi (Metin Yazarı) Müşteri İlişkileri Direktörü: Gözde Aldinç Atamer Müşteri İlişkileri Ekip: Egem Özgür (Süpervizör), Bahar Öztürk (Müşteri Temsilcisi) Ajans Yapımcısı: Arzu Köksal Medya Planlama Ajansı: Carat Yapım Şirketi: Contact Works Yönetmen: Ezel Akay Mecralar: TV, gazete, dijital


Kampanyalar

Örümcek Adam ve Big Babol...

Sony Pictures ile yapılan özel anlaşma kapsamında, İnanılmaz Örümcek Adam ve Big Babol markası, Big Babol’un yepyeni ürününde buluştu. Big Babol’un İnanılmaz Örümcek Adam’lı dikkat çekici reklam filmi de televizyon ekranlarında yerini aldı. “İnanılmaz Örümcek Adam 2”yi sinema salonunda izleyen çocuklar, Örümcek Adam’ın ekrandan kendilerine fırlattığı ağ ile büyük şaşkınlık yaşar. Üzerlerine fırlayan ağda bulunan Big Babol’u çiğneyip balon şişiren çocuklar, heyecan dolu macerayı keyifle seyretmeye devam eder.

Kampanya Künyesi Müşteri: Perfetti Van Melle Ürün: Big Babol Reklam Veren Yetkilileri: Serkan Ergün, Çiğdem Tüzüner, İdil Ziyaoğlu Reklam Ajansı: Selection Yaratıcı Ekip: International Team Selection Lokasyon:İtalya - Milano Medya Ajansı: Media Republic Medya Planlama: Günay Aranoğlu, Yasin Aktürk Kullanılan Mecralar: Televizyon

Aşkın resmi dondurması Cornetto... Aşkın resmi dondurması Cornetto, iki yeni ürünü In Love Toffee Krokan ve In Love Cookie’nin reklam filmiyle ekranlarda yer almaya başladı. Cornetto’nun marka yüzü Yalın, bu yıl hem reklam filminde rol aldı hem de filmin yaza damgasını vuracak aşk dolu müziğini yaptı. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Cornetto In Love Cookie & Toffee Reklamveren: Unilever / Cornetto Reklamveren yetkilisi: Eser Lapanta, Zeynep Doğan, Nazlı Özcan, Gizem Erbaş Reklam ajansı: Lola/Lowe & Partners Yaratıcı yönetmen: Fran Torres Yaratıcı grup: Francisco Cassis Müşteri ilişkileri grubu: Tom Elliston, Pablo Arango Stratejik planlama: Mindshare Ajans prodüktörü: Cristina Español Yapım şirketi: República Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: İpek Dorak Kullanılan mecralar: Sinema, Televizyon, Dijital

marketing europe & anatolia / 39


Kampanyalar

Mazhar Alanson inşaat denetiminde... Ünlü besteci ve yorumcu Mazhar Alanson, İstanbul Ataşehir’de hayata geçirilen Trendist Ataşehir projesinin ikinci reklam filmi ile bir kez daha ekranlarda. Marka yüzü olduğu projenin vaadlerini yerine getirip getirmediğini yerinde görmek isteyen ünlü sanatçı bu kez proje alanını ziyaret ediyor. Satış ofisinde proje ile ilgili bilgi alan ve örnek daireleri ziyaret eden Mazhar Alanson, tatlı sert üslubuyla aklındaki sorularını peş peşe sıralayarak, satış temsilcisinden bilgi alıyor. Bareti ile şantiye alanını da bizzat yerinde denetleyen ve inşaat süreci ile ilgili gelişmeleri öğrenen Mazhar Alanson, hızla yükselen proje karşınında memnuniyetini gizlemiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Grey Yapı Reklam Ajansı: Türk Mutfağı İletişim Hizmetleri Ajans Başkanı: İbrahim Güler Kreatif Ekip: Alim Aras, Dilara Yeşildağlı, Fatih Akgül Müşteri İlişkileri: Melek Çakıcı Prodüksiyon Şirketi: Sugar Rush Yönetmen: Ali Erdemci

Daha çok yaz... Pegasus’un yeni reklam filminde, Pegasus misafirlerinin yaz tatillerini yurt içinde ve yurt dışında diledikleri şehirlerde geçirerek yaz mevsimini dolu dolu hissederek yaşayabilecekleri fikri üzerinden iletişim yapılıyor. Yaza davet eden reklam filminin çekimleri, Barselona’da 9, Antalya ve Alanya’da ise 5 ayrı mekanda, yaklaşık 35 ana oyuncu ve 90 figüran oyuncu ile gerçekleşti. Ana çekimlerde oyuncular dışında Türkiye’de yaklaşık 60 kişilik ekip yer aldı. Kampanya Künyesi Kampanya adı: Daha çok yaz Reklamveren: Pegasus Reklamveren temsilcisi: Onur Dedeköylü, Sibel Yaman Kavuklu, Nazlı Elif Tan Reklam ajansı: Rafineri Yaratıcı yönetmen: Ufuk Uslu Yaratıcı grup lideri: Setenay Özcan Yıldırım Yaratıcı grup: Melih Edis, Cihan Eryılmaz, Yusuf Kayhan, Tuğkan Cabbar, Fırat Eren Stratejik planlama: Canan Pehlivanoğlu, Can Çalışkan, Tuna Ongu

40 / marketing europe & anatolia

Marka takımı: Erbek Onur, Çağla İshak Ajans prodüktörü: Kerem İlbeyli Yönetmen: Serdar Dönmez Yapım şirketi: Depo film Yapımcılar: Ender Sevim, Melisa Gürkan


Kampanyalar

Yedigün Meyve Bahçesi... Kampanya Künyesi Reklamveren: YEDİGÜN Reklamveren yetkilileri: Deniz Aktürk Erdem, Seren Çankırı, Umut Pakkan, Melih Şener Reklam Ajansı: Karbonat Yaratıcı Yönetmen: Cenk Gümüşçüoğlu Strateji: Elif Özkacar Reklam Yazarı: Varol Döken Yaratıcı Ekip: Levent Aybay, Bora Gündüz, Elif Özkacar, Murat Can Erkahraman, Nilay Tan Ajans Prodüktörü: Metehan Korkmazel Marka Yönetimi: Nazlı Özçetin, Naz Kurtuluş Yapım Şirketi: ShortCut Yönetmen: Müfit Samık ‘Türkiye Meyvesini Seçiyor’ kampanyası için çekilen reklam Yapımcı: Esra Seyrekbasan Onar filminde meyvesini seçtirmeyen manavdan çıkarak Yedigün PepsiCo Prodüksiyon Danışmanı: Sena Alpsan Meyve Bahçesi’ne girenler, istedikleri meyveleri seçmenin Jingle: JingleHouse keyfini yaşıyor. Yedigün reklam filminde Kenan Doğulu’nun Şarkı: Kenan Doğulu ‘Aşk Oyunu’ isimli sevilen şarkısına yazılan yeni sözlerle, tü- Koreografi: Sanem Demirkaya keticilere seçeneklerinin fazla olduğu ve istediklerini seçebilecekleri anlatılıyor.

Mükemmel bir mutfak lüks değil... Siemens Ankastre’nin “mükemmel bir mutfak lüks değil” mesajıyla hazırladığı yeni reklam kampanyasının, cookControl68 ankastre fırın için çekilen ilk filmi yayına girdi. Reklam filminde; tasarımıyla mutfaklara şıklık katan, teknolojik ve fonksiyonel özellikleriyle hayatı kolaylaştıran Siemens ankastre fırının, profesyonel aşçıların ustaca pişirdiği birçok yemeği, lezzetli ve kolay bir şekilde pişirdiği anlatılıyor. 68 farklı yemeği aşçıların ustalığıyla pişirebilen cookControl68 fırının üstün özellikleri, mutfakta yemek pişirmek için sıraya giren onlarca profesyonel aşçı üzerinden şaşırtıcı ve eğlenceli bir anlatımla sunuluyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Siemens Beyaz Eşya Reklamveren Yetkilisi: Ayşe Özkaya, Gamze Su Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yaratıcı Bölüm Başkanı: Kurtcebe Turgul Kreatif Direktör: Gökhan Erol Yaratıcı Grup: Eren Koçaker, Engin Erden Müşteri İlişkileri Grubu: Aslı Bleda, Miray Türker, Filiz Şahin

Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nedret Gürlek Yapım Şirketi: Shortcut Yönetmen: Ariel Goldenberg Müzik: Ömer Ahunbay

marketing europe & anatolia / 41


Arnavut Arnavu


Gezi

tluk’ta dört gün... utluk’ta Vize istemiyor olması ve ucuz uçak bileti alabildiğimiz için 4 günlük tatilimizi Arnavutluk’ta geçirmeye karar verdik. Pegasus havayollarından 240 TL’ye gidiş-dönüş uçak biletimizi aldıktan sonra, booking.com’dan merkeze yakın bir konumda otel rezervasyonu da yaptırdık.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svldbn@gmail.com Vize istemiyor olması ve ucuz uçak bileti alabildiğimiz için 4 günlük tatilimizi Arnavutluk’ ta geçirmeye karar verdik. Pegasus havayollarından 240 TL’ ye gidiş – dönüş uçak biletimizi aldıktan sonra, booking.com’ dan merkeze yakın bir konumda otel rezervasyonu da yaptırdık. Uçağımız 14:20’ de kalktı ve 1,5 saatlik yolculuktan sonra Tiran’ a vardık. Tiran Rahibe Teresa Havaalanı oldukça küçük bir yer. Havaalanından çıkıp sağnak yağmur altında minibüs’ e binip, Tiran merkeze gitmek üzere yola koyulduk. Ulaşım çok ucuz:) Oldukça eski olan minibüs’ e 19 km’ lik yol için 5 TL (250 Leke) ödedik. Merkezde inip oteli bulmak için yürümeye başladık. Biraz zor oldu ama 2 tane polis sayesinde oteli bulduk

km² olan bir ülke. Komşuları kuzeyde Karadağ, kuzeydoğusunda Kosova, doğusunda Makedonya ve güneyinde Yunanistan. Ülkenin batısında da Adriyatik Denizi ve güneybatısında İyonya Denizi’ne kıyısı var. Arnavutlar, tarihçilere göre eski İlliryalıların devamı. Antik İllirya bugünkü Dalmaçya sahil bölgesi, (bugünkü Hırvatistan ve Karadağ) ve pek çok Roma İmparatoru bu bölgeden çıkmış. Enver Hoca’nın 1941 - 1985 yılları arası tüm dünyaya kapatarak komünist düzende yönettiği ülke olan Arnavutluk, neredeyse 50 yıl boyunca dünyadan izole bir şekilde yaşamış. Hiç bir Arnavutun ülke sınırları dışına çıkmasına izin verilmemiş, ve hiç bir yabancının da ülke topraklarına girmesine müsade edilmemiş. Kuzey Kore misali,

ve onları eşliğinde otele vardık. Polis nezaretinde gidince, otel sahibi hanım biraz işkillendi ama durumu öğrenince sorun çıkmadı:) Eşyalarımız yerleştirip, turistik haritanında fotoğrafını çektikten sonra keşfe başladık. Haritanın aslını bulamadığımız için tüm gezi boyunca fotoğrafından faydalandık. Keşiften önce Arnavutluk hakkında biraz bilgi vereyim. Arnavutluk Cumhuriyeti, (Arnavutça: Republika e Shqipërisë), Balkan Yarımadası’nda yüzölçümü 28,748

ülke yıllarca dünyadan izole biçimde yaşamış. Enver Hoca zamanın tüm komünist güçleriyle kavga ederek giderek içine kapanmış ve tek başına kalmanın korkusuyla ülkenin 4 bir tarafına 750.000 adet “bunker” (askeri sığınak) yaptırmış. Ülke nüfusu 3.5 milyon olduğu düşünülürse nerdeyse her 5 kişiye bir bunker düşmekte. Bunker’ ları ülkenin 4 bir yanında görmek mümkün. Enver Hoca zamanında, Arnavutluk terlikten , ampüle , bisikletten , tuğlaya kadar herşeyi kendisi üretmiş ve kendi kendine yetmeye çalışmış. Enver marketing europe & anatolia / 43


Gezi

Hoca’nın ölümünden sonra komünist düzen devam etse de onun zamanındaki kadar sert geçmemiş. Mart 1992‘de komünist düzen sona ermiş. 92 - 98 yılları arası Enver Hoca zamanında kurulan tüm fabrikalar , devlet hizmet binaları, betonların içindeki demirlere kadar herşey talan edilmiş. Zamanında standart bir yaşam için herşeyi üretebilen ülke , artık hiçbirşey üretemez hale ge ip, tamamen dışarıya bağımlı hale gelmiş. Herkes işini kaybetmiş ve fakirlik yaygınlaşmış. 2000’ den sonra yabancı fonların desteği ile ülke altyapsını yeniden inşaa etmeye başlamış ve halen de devam ediyor. Bu kısa bilgiden sonra gezi yazısına devam ediyorum :) Otelden ayrılmadan önce nerede yemek yiyebileceğimiz sorduk. Hanım efendi bizi otantik bir restaurant olan “Oda” isimli yere yönlendirdi. Restaurant Avni Rüstemi Caddesine giderken bir ara sokakta. Tiran’ ın bu kısmı gecekondu mahallesi gibi. Eski evler, pazarlar var. Caddede dolanırken bizi yağmur yakaladı, biz de gökkuşağını yakaladık. 44 / marketing europe & anatolia

Hoca’nın ölümünden sonra komünist düzen devam etse de onun zamanındaki kadar sert geçmemiş. Mart 1992‘de komünist düzen sona ermiş.

Bu caddede sıra sıra kafeler var fakat daha çok birahane tipinde yerler. Biranızı içip yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Burada kelle ve kokoreç oldukça talep görüyor. Sokakları dolaştıktan sonra Oda’ yı bulup daldık içeri. İçerisi otantik eşyalarla döşenmiş eski bir ev burası. Dışarıda minik bir bahçesi var. İçeride 2 gözlü bir restaurant. Duvarında aileye ait siyah beyaz fotoğraflar, el işi danteller, eski bakraçlar var. Oldukça şirin bir yer. Mekanı işleten hanım, İngilizce bilmiyor fakat yemek isimleri biraz Türkçe’ yi andırıyor. Ben arnavut ciğeri yemek istedim ama orada öyle bir şey yok:) Ciğer var fakat konsept farklı. Güveçte, peynir, soğan, salça ve baharatlarla pişmiş ciğer. Tadı 10 numara 5 yıldız. Resmen mest oldum yerken. Onun haricinde ıspanaklı Arnavut böreği ve içi peynir dolu biberlerden söyledik. Bir de söğüş salata. Onların mutfağında da bol bol salata, domates ve biber var. Damak tatları bizimkine çok yakın. Arnavutluk’ ta ev yapımı rakı da çok meşhur. Yemekle birlikte hanımefendi bize rakı da getirdi.


Gezi

Bizim rakının yerini tutmasa da tadı fena değil. Sek içiliyor bunlar. Bir iki çeşidini denedik, en çok böğürtlenden yapılanını sevdik. Yemeğimizi kalktık ve bir kafe ya da bara gidelim dedik. Biraz ileride bir mekanı gözümüze kestirmiştik. 3 katlı müstakil bir bina, çok şık bir yer, dışarıdan bara benziyor. Daldık içeriye 2 hatun. İçeriye girince de dumur olduk. Bize bakan yaklaşık 3 kadar erkek :) Maç seyreden abiler, o bölgede kadınlar pek dışarıya çıkmıyor akşamları. Dışarıda yeme içme kültürleri yok. Meraklı bakışlar altında (kendimi “Arabesk” filminde İstanbul’ u soran Müjde Ar gibi hissettim:)) gidebileceğimiz mekan isimlerini sorduk. Barmen çocuk bir kağıda mekan isimlerini yazıp verdi ve hemen dışarı attık kendimizi. İskender Meydanına yürüyüp mekan sorabileceğimiz insanlara bakındık. Sonra da gayet medeni bir çift bulup atladık önlerine. Tiran’ ın en gelişmiş bölgesi ve eğlence merkezinin olduğu yer olan Blloku’ yu tarif etti bize. Tiran çok küçük bir yer olduğu için heryere yürüyerek çok rahat gidebili-

Sonra gözümüze bir mekan kestirip biralarımız içtik. Tiran’ daki insanlar 2 tane turist kadını biraz yadırgadılar.

yorsunuz. Nihayet Blloku’ u bulduk ve sokaklarını arşınladık. Sonra gözümüze bir mekan kestirip biralarımız içtik. Tiran’ daki insanlar 2 tane turist kadını biraz yadırgadılar. Hele de Türkiye’ den geldiğimizi duyduklarında hayret dolu gözlerle

marketing europe & anatolia /45


Gezi

bize baktılar. Biralarımızı içip biraz da üşüyünce otele gidip uyumaya karar verdik. Giderken de boş Tiran sokaklarının tadını çıkardık. İskender Bey Meydanı ışıl ışıl görünüyordu. Burada da led aydınlatma şehrin tüm güzelliğini gözler önüne seriyor. Meydanın tam ortasında Arnavutların ulusal kahramanı İskender Bey’in atın üstünde olduğu bir heykel bulunuyor. Meydanın çevresinde Milli Tarih müzesi,Ethem Bey Camii,belediye binası ve diğer hükümet binaları bulunuyor. Sessiz Tiran sokaklarında yürüyüp otelimize gittik. Sabah odamızın içine doğan güneşle uyandık ve bu güneşli havayı denizin kenarında, Durres’ te geçirmeye karar verdik. Tiran’ da İngilizce bilen çok az olduğu için zor bela nereden otobüse binebileceğimizi öğrendik. 2 km kadar yürüdükten sonra minibüslerin kalktığı durağı bulduk. Minibüsler çok çok eski ve dökülmek üzere. Hızları 60 km’ yi geçmiyor. Durres – Tiran arası 38 km. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından Durres’ e vardık. Otogarda inip sahile doğru yürüdük. Yine sora sora 46 / marketing europe & anatolia

Arnavutluk’ un en büyük liman kenti. Durres’te görülecek yerler, Kral Zoro Sarayı, Antik Tiyatro, Durres Kalesi ve kiliseler.

sahil yolunu bulduk. Sahilde bizi 15. yy’ da Bizanslılar tarafından inşa edilen Venetian kulesi karşıladı. Durres, Tiran’ dan sonra, Arnavutluk’ un 2. büyük şehri. Kale, günümüzde restaurant olarak kullanılıyor. Üst katın manzarası gayet iyi fakat şehirde pek iştah açıcı bir durum yok. Durres, Arnavutluk’ un Batı Avrupa’ ya açılan kapısı durumunda. Limandan her gün İtalya’ya dev feribotlar hareket ediyor. Arnavutluk’ un en büyük liman kenti. Durres’ te görülecek yerler, Kral Zoro Sarayı, Antik Tiyatro, Durres Kalesi ve kiliseler. Kule civarında hızlıca bir şeyler yedikten sonra Durres’ i gezmeye başladık. Parktaki şirin heykeller oldukça hoşumuza gitti. Sahil şeridindeki Pazar tezgahları ve satılan eşyalar halkın durumunu gayet açık bir şekilde gözler önüne seriyor. İstanbul’ un 30 yıl önceki hali geldi aklıma. Sahilde ayı oynatan çingeneler bile gördük. Fakat para karşılığında fotoğraf çektirdikleri için fotoğraflarını çekmedik. Hayvanların böyle şeylere alet edilmesine üzülüyorum.


Gezi

Durres’ in bu kısmı nispeten daha zengin. Şık ve güzel restaurant’ lar var. Deniz çok berrak. Suyun dibini çok net görebiliyorsunuz. Minik sahil turunu da bitirip şehrin iç tarafına doğru yürüdük ve kaleden kalan surları gezdik. Artık surların içleri ev olarak kullanılıyor. Fakat son derece köhne evler. Şehir yeniden yapılandırılıyor. Yeni inşa edilen oteller ve binalar var. Sokak aralarını da gezip bitirince daha fazla vakit kaybetmeyip Tiran’ a dönelim dedik. Otogara gittik fakat oraya gidince fikrimizi değiştirip Elbasan’ a gitmeye karar verdik. Akşam Elbasan tava yer, öyle döneriz dedik:) Otogardan Elbasan minibüslerine bindik. Buradaki minibüsler daha da eski. Minibüs dolunca tıngır mıngır yola çıktık. Yine 60 km sürat ile:) Durres – Tiran arası 83 km fakat biz o yolu 2 saatte gittik. Yollar çok bozuk, delik deşik asfalt ve daracık. Aradaki tüm köylerde durduk. Darallar geldi gitti bana. Yol boyunca yüzlerce “bunker” gördük yeşil arazilerde. Dikkatimi en çok da yol üzerindeki mezarlar çekti. 50’ ye yakın mezar gördüm. Bunlar sadece gördüklerim. Hepsinin etrafı yapma çiçeklerle süslüydü.

Elbasan, Arnavutluk’ un 3. büyük şehri. Böylece 3 büyükleri gezmiş oluyoruz :) Fatih Sultan Mehmet’in 1466’daki seferi sırasında, Fatih burada konaklamış ve buraya “İl-basan” ismini vermiş.

2 saatlik yolculuğun ardından otogarda minibüsten indik ve zor bela şehir merkezini öğrendik. Meğerse minnacık bir yermiş. Merkezde kocaman bir meydan var. Herşey bu meydan da toplanmış. Meydana ulaşmak için Aqif Pasha Parkından geçiyorsunuz. Parkın hemen köşesinde etnoğrafya müzesi var fakat saat 15:00’ de kapanmış. Dolayısıyla içini gezemedik. Elbasan, Arnavutluk’ un 3. büyük şehri. Böylece 3 büyükleri gezmiş oluyoruz :) Fatih Sultan Mehmet’in 1466’daki seferi sırasında, Fatih burada konaklamış ve buraya “İl-basan” ismini vermiş. Büyük bir kalenin inşa ettirilmesinin ardından Osmanlı’nın sancağı haline gelmiş. Bu dönemde doğal olarak şehir gelişmiş ve Arnavutluk’ta İslam’ın merkezlerinden biri haline gelmiş. Ancak pek çok kilise de inşa edilmiş. Sonuçta Elbasan’da kozmopolit bir yapı oluşmuş. 2. Dünya Savaşı sırasında şehir bayağı tahrip edilmiş, sonrasında ise komünizmin idealleri doğrultusunda bir endüstri şehri haline gelmiş. Şehre girmeden önce bir tepeden aşağı iniyor minibüs, o sırada, endüstrileşmenin ve komünizmin

marketing europe & anatolia / 47


Gezi

kalıntıları devasa fabrikalar karşımıza çıktı. Neredeyse ovayı kaplayan şehrin kıyısında, kahverengi, paslı, metalik endüstri tesisleri göğe yükselen bacalarıyla, masif yapılarıyla Mad-Max filminin dekorunu andırıyordu. Kaleyi sorduğumuzda parkın ilerisinde dediler. Bakındık ama kaleye benzer bir şey göremedik. Parkın içinden geçtikten sonra meydana çıktık ve kaleyi görünce dumur olduk. Kalede bi’ lokma bir şey çıktı. Tek katlı ev gibi bir kale. Meydanın bir köşesinde de Bezistanit Bazilikasının kalınıtılarına rastladık. Bazilikanın hemen yanında Remax emlaktan satılık tarihi bir hamam da bulduk. Minik meydanı gezdikten sonra sur içlerini de keşfetmek için sur kapısından içeri daldık. Sur kapısındaki çeşmeden de su içmeyi ihmal etmedik. İlk girişte 2 tane şık bar karşılıyor sizi sonra da betonarme evler. Sanırım burası Elbasan’ ın en lüks semti. Sur içindeki sokaklar oldukça eski ve taşlardan yapılmış. Evler de sokak da çok şirin. Kale içindeki gezinirken karşımıza Sultan Camii (Xhamia Mbretërore) çıktı. Cami 1492 yılında 2. Beyazıd tarafından yaptırılmış.1967’de kapatılan cami, 1990’da yeniden ibadete açılmış. Muhtemelen bu camii 48 / marketing europe & anatolia

Arnavut erkekleri kadınlara karşı çok kaba, tam anlamıyla hödükler. Orada kadınlar ikinci sınıf insan. Yemek muhteşem fakat servis rezildi. de yağmalanmış ve eski halinden eser kalmamış. Restora edilip kullanılmaya devam ediliyor.Saat kulesine ve meydana tekrar bakındıktan sonra Elbasan tava yemek için uygun bir mekan aradık. Kimse ingilizce bilmediği için mekanı bulmak oldukça zor oldu. İtalya’ da yaşayıp oralı olan bir tane abi bize yol gösterdi. Oranın en meşhur yeri Real Scampes’ miş. Mekan, kalenin yuvarlak kulelerinin içine yapılmış. Kapıdan girince ortam birden değişti. Yemyeşil bir bahçe, mis kokulu bahar çiçekleri. Mekana bayıldık. Babil’ in Asma Bahçeleri geldi aklıma. Bahçeyi mest olmuş bir vaziyette dolandıktan sonra yemek

yemek için restaurant kısmına oturduk. Restaurant kısmı da oldukça şıktı. Arnavutluk’ ta gittiğim en güzel mekan burasıydı. Elbasan tava yemeğe gittiğimiz için onu sipariş ettik, yanına da kırmızı şarap. Tadı gerçekten muhteşemdi. Yemeğimizi yiyip güneşi de batırdıktan sonra hesabı isteyip kalkmak istedik. Arnavut erkekleri kadınlara karşı çok kaba, tam anlamıyla hödükler. Orada kadınlar ikinci sınıf insan. Yemek muhteşem fakat servis rezildi. Neredeyse biz gidip kendimiz alacaktık yeni şarap siparişlerini. Fiyat listesinde sadece yemeklerin fiyatı yazıyor, içkilerin ki yok. Bize kadeh şarap için 100 Leke demişti garson fakat adisyonda 175 yazıyordu. Kasada hesabı öderken servis yapan çocuk 200 leke dedi. Sonra iki garson birbirine girdi. Aradaki farkı cebe indirecekmiş meğerse abi. Özetle, hesap öderken kontrol etmekte fayda var. Garsonlara kıl olmuş bir vaziyette oradan çıkıp minibüse bindik. Tiran minibüs’ ü doldu ve nihayet kalktık. Tiran – Elbasan arası 45 km. Yaklaşık 1 saat sürüyor, dur kalk derken. Biz sıcak minibüse girince şarabın da


Gezi

etkisiyle minibüste uyumuşuz. Minibüs bir yerde durdu ve herkes indi. Fakat bir sokak arası olduğu için biz nereye geldiğimizi anlamadık. Şöföre sorduk o da ingilizce bilmiyor. Sonra adam birini aradı telefonu bana verdi. Adam, sorun ne dedi, ben de biz Tiran’ a gitmek istiyoruz, adam da, orası Tiran dedi. Sonra şöföre İskender Bey meydanın sorarak kahkahalar eşliğinde meydana yürüdük. Meğerse Blloku’ nun paralinde bir yerdeymişiz. Yolda yürürken, Tiran’ a ilk geldiğimiz gün gözüme kestirdiğim pastanenin önünden geçtik, bu sefer pas geçmedik, içeri daldık.Ne kadar pasta varsa hepsini söyledik. Tiramisu beni hayal kırıklığına uğrattı. Revaniye benzer fakat beyaz renkli, üzeri karamelli, görünütüsü pek afilli olmayan bir pasta vardı. İşte ona bayıldım. Muhteşemdi. Tatlımızı yedikten sonra yine Blloku’n yolunu tuttuk ve bir mekana gidip sohbet idip bir şeyler içtik. Ertesi gün Tiran içinde dolaşıp, alış veriş yapmayı planladık. Sabah kalkıp güzel bir kahvaltı ettikten sonra şehrin ara sokaklarını dolaştık. Bunker’ lar burada yolumuza çıktı. Savaşaı hatırlatan şeylerin parklarda olması çok itici geldi bana.Minik bir göletin etrafında

Teleferiğe bindik başladık dağa doğru yol almaya. Teleferik gidiş-dönüş fiyatı 800 leke. Yol epey uzun. Yukarı çıkarken sağnak yağmur ve sis bastırdı. Aşağıda görünen yerler çok güzeldi. yer alan Grand Park’ ı gezdik. Hava kapalı olduğu için parkta çok fazla durmadık. Onu da bitirdikten sonra yapacak bir şey kalmadı:) Şehir o kadar minik ki.Baktık saat daha erken Dajti dağına gidelim dedik. Bindik bir otobüse, son durakta indik. O sırada yağmur başladı. Orada bir beyefendiye oraya nasıl gideceğimizi sorduk. Eğer yakınsa yürümek istiyoruz dedik. Abi önce bir tipimize baktı, sonra da etrafa, dedi ki takip edin beni. Bizi dağa çıkan teleferiğe kadar götürdü. İyi ki de öyle yaptı yoksa kaybolurmuşuz. Teleferiğe bindik başladık dağa doğru yol almaya. Teleferik gidiş-dönüş fiyatı 800 leke. Yol epey uzun. Yukarı çıkarken sağnak yağmur ve sis bastırdı. Aşağıda görünen yerler çok güzeldi.

Kocaman bahçesi olan evler, sebze, meyve bahçeleri, yemyeşil bir doğa. Turist olarak gelen için güzel de, orada yaşayan için gerçekten zor bir hayat. Sağnak yağmurun altında teleferikten inip koşa koşa restauranta girdik. Dajti dağında lüks bir otel bir de restaurant mevcut. Islanan eşyalarımızı kaloriferin üzerine serip sis manzarası eşliğinde yemeğimizi yedik.Son teleferik 18:30’ da hareket edeceği için biz de yemeğimizi yiyiyp keyif yaptıktan sonra yine merkeze döndük. O akşam son akşamımız olduğu için yine Blloku’ a gittik. Zaten gidecek başka da yer yok:)Çok güzel mekanlar var fakat içeride sifara içildiği için çok rahatsız edici. Dumandan gözleri yanıyor insanın. O sebepten bir kaç mekan gezmek zorunda kaldık. Saat epey geç olunca da yağmur altında ıslana ıslana otele döndük.Ertesi sabah uçağımız erken saatte olduğu için sabah erken kalktık. Çantaları alıp otobüs durağına giderken yine İskender Bey meydanından geçtik. Farketik ki hiç tarihi mekan gezmemişiz. Sadece keyif tatili yapmışız. Hiç olmazsa bir iki fotoğrafımız olsun diye yağmur altında hatıra fotoğrafı çekilip havaalanına doğru yola çıktık. marketing europe & anatolia / 49


Sinema Ali Erdem Ekşioğlu

Sinemanın Toplumdaki Etkisi...

( reklam arası sinema)

Sadece izlemenin değil yapmanın yapabilmenin etkisi, seçmenin seçebilmenin. Niye özgürlüktür sanat insanın kendini ifade etmesi ise. Sadece sanat yapan mı özgürdür. Sanat etrafına özgürlük dağıtır çünkü her gün aynı duvara bakan insana isteği desene, istediği renklere bakabilme özgürlüğü verir. Her gün aynı sözleri duyan adamın isteği kelimeleri okuyabilme, istediği fikirleri dinleme özgürlüğü verir. İstediğimiz dünyaları, hayallerimizi yansıtır sanat. İnsanın sınırlı hayal gücünü başkalarının yardımıyla genişletmesidir. Okuyucu anlamadan, boşlukları dolduramadan yazarın yazdıklarının ne anlamı vardır. Sinema sanatın bir bütünü gibidir. Resmin görselliği, anlatımın duysallığını, hikayenin empatisini tek bir eser içinde barındırır. İnsanların başka dünyalar başka hayatlara girdikleri bir boyuttur. Bizi en çok etkileyen şeyler izlediklerimiz midir, yoksa yaşadıklarımız mı? Yaşamamız için temiziyle, pisiyle, küfrüyle, tatlı diliyle, açığıyla, kapalısıyla her şeyi görmeli, duymalıyız gerçek hayattaki gibi aynen. İcra edildiği gibi, görülmesi istenildiği gibi. Sansürsüz; düz bir şekilde. Sansür ise sadece sanatçının ifade özgürlüğünü değil insanın istediklerini görme, okuma özgürlüğüne bir engeldir. Eserleri sansürlemek aynı zaman da görüşü de sansürlemek anlamına gelir. Yani dansçıyı dövmek değil daha çok izleyenin gözünü kapatmaya benzer. Aynı okulları kapatmanın öğretmeye değil öğrenmeye bir engel olması gibi. Haklarımızı yargı adı altında susturmalara yedirtmemeliyiz. Belki sanat karşılık veremez ama biz verebiliriz.

50 / marketing europe & anatolia


a d n ı ş a y 20


Kültür - Sanat

Castrol ile Le Mans Heyecanı... 100 yılı aşkınsüredir motor sporlarında dünyanın en iyi yarış takımları ile beraber çalışıp, sayısız başarılar elde eden Castrol, Türkiye’de de motor sporları tutkusu ve deneyiminibizzat son tüketiciye yaşatmak hedefiyle www. gucludeneyimler.com web sitesi üzerinden yepyeni bir kampanya serisine imza atıyor. Castrol Türkiye’nin sürekli olarak güncelleyeceği ve yeni etkinliklerini duyuracağı www.gucludeneyimler.com web sitesi üzerinden start alan kampanyanın ilk ayağında, en büyük hayalini paylaşan ve jüri tarafından seçilecek 2 talihli maceracı, Castrol EDGE destekli Audi Sport Takımı’yla 14-15 Haziran tarihlerinde Fransa’dadüzenlenecek 24 saatLe Mans yarışı heyecanına yerinde ortak olacak. 25 Mayıs gece yarısına kadar Castrol’ün www.gucludeneyimler.comadresli web sitesi üzerindenyaratıcı gücünü kullanarak, sınırlarını zorlayan en büyük hayalini paylaşanlar arasından seçilecek 2 talihli, aynı zamanda Castrol ve Audi’nin VIP konuğu olarak test sürüşleri dâhil olmak üzere benzersiz etkinlik ve konaklama ayrıcalıklarını da yaşama şansına erişecek.

Karmakarışık... Aksigorta çalışanları tarafından 2008 yılında kurulan “Ekmek Arası Tiyatro Kulübü”, İngiliz Yazar Ray Cooney’in “Karmakarışık” adlı oyunu ile tiyatroseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bugüne kadar Aziz Nesin’in “Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı”, Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası”, Haldun Taner’in “Ay Işığında Şamata”, Haldun Dormen’in Amphytrion ve Moliere’in Cimri adlı oyunlarını sergileyen Aksigorta “Ekmek Arası Tiyatro Kulübü”, “Karmakarışık” adlı oyunu 14 Mayıs Çarşamba günü Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde saat 20:00’de sergileyecek.

52 / marketing europe & anatolia

Bir Dostluk Hikâyesi... Goody kedi - köpek mamalarının, Tiyatrokare ile birlikte hazırladığı ve tiyatro sanatçısı Nedim Saban tarafından kaleme alınan “Bir Dostluk Hikâyesi” adlı oyun, hayvan sevgisine duyarlı ve eğlenceli yaklaşımı ile şimdiye kadar 40’a yakın eğitim kurumunda ve sayısız kültür merkezinde sahnelendi. “Bir Dostluk Hikâyesi”, Goody’nin iş ortağı Hepsiburada.com’un misafir edeceği çocuklar için 10 Mayıs 2014 tarihinde saat 14.00’de Profilo Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Goody Çocuk Tiyatrosu’nun “Bir Dostluk Hikâyesi” adlı müzikli çocuk oyunu ile ilgili tüm detaylara www.facebook.com/Goodymama’dan; Goody markalı ürünler ve markanın sahibi Türkiye’nin ilk yerli kuru mama üreticisi Tropikal Pet hakkındaki bilgiye ise www.goody.com.tr ve www.tropikalpet.com.tr adreslerinden ulaşılabilirsiniz.


Kültür - Sanat

Diktatörlüğün Psikolojisi... İranlı Profesör Fathali M. Moghaddam’ın geçen sene Mayıs Ayı’nda Sn. Emine Erdoğan’a armağan ettiği kitap, Türkçe’ye çevrilerek raflardaki yerini aldı. 10 günde üçbinin üzerinde bir satışla, demokrasi ve psikoloji dengesini merak edenlere ışık tuttu. Kitapta, diktatörlüğün psikolojik analizi yapılırken; halkların diktatörlükten nasıl korunabileceklerine ve nasıl kurtulabileceklerine dair paha biçilmez öneriler de bulunuyor. Dünyadaki farklı diktatörlük örneklerini, psikolojik yaklaşımlarla sebep sonuç ilişkisine dayanarak ele alan Diktatörlüğün Psikolojisi; tarih, siyaset bilimi, psikoloji ve yaşanmış hikayeleri merak edenlere kolay ve anlaşılır bir dil ile roman tadında aktarıyor. Türkiye’de 3P Yayıncılık tarafından yayımlanan “Diktatörlüğün Psikolojisi”liderlik ve sosyal psikolojinin de incelendiği; okul, iş yaşamı ve günlük hayatta karşılaştığımız küçük büyük diktatörleri tanıma, anlama ve çözümlemeye dair ipuçlarını da içeriyor.

Kokosnuss Türkiye’de... Sevimli, arkadaş canlısı, barışçı, sağlıklı beslenen ve çevreci yavru ateş ejderhası Kokosnuss’un maceraları 12 kitap halinde Türkçe ’ye çevrildi. Çocukları her seferinde bambaşka ortamlara götürüp, farklı karakterlerle tanıştıran Kokosnuss, bir kitapta korsanlarla karşılaşırken, bir başka kitapta şövalyelerin esrarengiz dünyasına adım atıyor. Mumyalardan cadılara, vampirlerden Vikinglere dek farklı karakterlerle bir araya gelen Kokosnuss bir macerasında elinde define haritasıyla balta girmemiş gizemli ormanlarda hazine sandığını arıyor, bir başka macerasında Okyanus’a açılıyor, bir diğerindeyse Atlantis’i keşfediyor. Nefis çevirisi ve kaliteli baskısıyla abm Yayınevi tarafından çıkarılan seri şimdiden çocukların en favori kitaplarından biri olmayı başardı. Alman yazar ve çizer IngoSiegner tarafından ilk macerası 2002 yılında Almanya’da yayınlanan Kokosnuss, bugüne dek Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinde yayınlandı, onlarca farklı dile çevrildi ve büyük bir beğeniyle okundu. Film çalışmaları devam eden Kokosnuss bugün Avrupa’nın en tanınan ve sevilen çocuk karakterleri arasında yer alıyor. marketing europe & anatolia / 53



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.