marketing europe & anatolia Tarih: Şubat 2015 Sayı: 38
retorik
Hamaset iletişimi...
kelebeğin fırtınası
Bu da sana kapak olsun!
t e v uv k n . e t lik ğar.. r i B do
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 38 Tarih: Şubat 2015 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Teknoloji
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu
Röportaj
14 - 18
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
retorik
25
Kampanyalar
27 - 30
Gezi
32 - 37
İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahri Açan Cad. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir.
Game On
38 - 41
Kültür Sanat
42 - 43
Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Müşteri memnuniyeti...
Aslında bu sayfayı markaları size şikayet etmek için kullanmayı hiç mi hiç istemiyorum. Ancak maalesef müşteri memnuniyeti dendiğinde bizim markalarımız yarı yolda kalıyor gibi. Kurulduğu günden bu güne bir asırı aşkın süredir aynı logoyla ve müşteri memnuniyeti esasıyla piyasada yer alan devasa dünya markaları bir yana, iki günde bir logo değiştirmeyi meziyet sanıp bir türlü markalaşıp katma değer üretemeyen, müşteri memnuniyeti dendiğinde her sınavda sınıfta kalan bizimkiler bir yana. Ben de bizim anlı şanlı markalarımızdan Beko ile hala çözemediğim bir sorun yaşıyorum. Macera yılbaşında başladı; Yengem yılbaşı hediyesi olarak bana bir Beko Mini Fırın almış. Çünkü benim fırınım yakın tarihte bozulmuştu. Kendisi de bunu bildiği için bana sürpriz yapmak istemiş. Yengemden böyle bir hediye almak beni çok sevindirdi. Fırını bayiden eşim ve asistanı teslim aldılar. Hemen getirip mutfağa kuralım dedik. Bir de ne görelim fırının tabanı ön sağ taraftan darbe almış ve yamulmuş halde kutudan çıktı. Hemen bayiyi aradık. Hallederiz siz kullanın dedi. Biz bu cevapla yetinmedik Beko servisini aradık. Adresi yazdılar. Yılbaşından sonra bir telefon geldi. Adresi yanlış almışlar yeniden servis yazdırmalıymışız. Onu da yaptık. Bir kaç gün sonra aradılar. Dediler ki biz servisten çözemeyiz bayiyi arayın. Bayiyi aradık. Tekrar tekrar tekrar aradık. Nihayet bayi servis yazdırdığını söyledi. Servisten biri geldi. Durumu anlattık fotoğğrafları çekti, gitti. Aradan birkaç hafta daha geçti. 31 Aralık 2014’te başlayan bu macera 2 Şubat 2015’e kadar henüz sonuçlanmadı. Bugün yine bayiyi aradık. Bayi servisi aramamızı söyledi. Servisi aradık. Onlar yine topu bayiye attılar. Ben elimde yamuk bir fırın ortada sıçan bayiyle, servis arasında oynatılmaya devam ettiim. Bakalım bu işin sonu nereye varacak. Beko kendi rızasıyla kusurlu malına sahiip çıkacak mı? Yoksa ben Beko’yu kusurlu malına sahip çıkması için ikna etmek için enerji harcamaya devam mı edeceğim. Eninde sonunda o fırın değişecek ama yazık ki müşteri memnuniyeti çöpe gidecek. Kalın sağlıcakla.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
İş Bankası 2014 yılı kârı... İş Bankası 2014 yılını 237,8 milyar TL aktif büyüklüğüve 3,4 milyar TL net kârla tamamladı Türkiye İş Bankası’nın 2014 yılında,aktif büyüklüğü%13 artışla 237,8 milyar TL’ye yükselirken, özkaynak büyüklüğü 29,3 milyar TL’ye ulaştı.İş Bankası’nın net kârı ise 2014 yılsonu itibarıyla 3,4 milyar TL oldu. İş Bankası’nın aktif büyümesine en büyük katkıyı, 2014 yılında %15,2 artışla 156 milyar TL seviyesine ulaşan krediler sağladı.Yılsonu itibarıyla aktif toplamının %65,6’sı kredilerden oluşan İş Bankası’nın nakdi ve gayrinakdi kredileri aracılığıyla Türkiye ekonomisine yaptığı katkı 199 milyar TL’ye ulaştı.Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, 2014 yılı finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “İş Bankası 90. yılında da, sahip olduğu yaygın hizmet ağıyla Türkiye’nin her noktasına erişmiş, her ölçekteki müşterilerine ihtiyaçları doğrultusunda sağladığı finansman imkânları ile ekonomik büyümeye ve istihdama katkısını güçlü bir şekilde ortaya koymuştur.” dedi.
Arçelik CDP Global A Listesine Girdi... Sürdürülebilirliğe ve enerji verimliliğine büyük önem veren Arçelik A.Ş., dünyada CDP’de (Karbon Saydamlık Projesi) en yüksek performansa sahip şirketlerin yer aldığı “The A List: The CDP Climate Performance Leadership Index 2014” (A Listesi: CDP İklim Performans Liderlik Endeksi 2014)’e girmeye hak kazandı. Böylece Arçelik A.Ş., Türkiye’den kendi sektöründe bu listeye girmeyi başaran ilk şirket oldu. “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonu doğrultusunda ürettiği enerji verimliliği alanında rekor sahibi ürünler ve üretimde çevre ve enerji verimliliği konularındaki örnek projeler ile karbon emisyonu salınımını en aza indirmek için çalışmalarını sürdüren Arçelik A.Ş., dünyada CDP’de (Karbon Saydamlık Projesi) en yüksek performansa sahip şirketlerin yer aldığı “The A List: The CDP Climate Performance Leadership Index 2014”e e girmeye hak kazandı. Arçelik A.Ş., Türkiye’de kendi sektöründe bu başarıya imza atan ilk şirket olma özelliğini taşıyor. Dünyanın geleceği ve şirketin sürdürülebilirliği açısından önemli bir risk olan iklim değişikliğiyle mücadele alanında istikrarlı çalışmalar yürüttüklerini belirten Koç Holding 4 / marketing europe & anatolia
Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Levent Çakıroğlu; “Ürünlerimizin yanı sıra, tüm süreçlerimizde çevreye ve enerji verimliliğine en üst seviyede önem veriyoruz.
Kısa Kısa
LG’nin net kârı 2014’te yüzde 125 arttı… cun arkasındaki itici güçlerden birisi ise piyasaya sürülen akıllı telefon miktarındaki 24’lük artış oldu. 2014’ün dördüncü çeyreğine bakıldığında önceki yıla oranla yüzde 28’lik artışla konsolide gelirlerin 253,31 milyon dolar faaliyet kârıyla, 14.06 milyar dolara ulaştığı açıklandı. 2014’ün dördüncü çeyreğinin net kâr miktarına bakıldığında ise LG’nin plazma TV operasyonlarını sonlandırmasının etkisiyle 189,41 milyon dolarlık net zarar gerçekleşti. LG Ev Eğlence Sistemleri Bölümü’nün ise 2014 yılı faaliyet kârının 482,01 milyon dolar olarak gerçekleştiği belirtildi. Bir önceki yıla oranla yüzde
LG Electronics 2014 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Net kârını yüzde 125 artıran LG Electronics’in piyasaya sürdüğü akıllı telefon sayısındaki yüzde 24’lük artış da şirketin kârlılığına büyük katkı sağladı. LG Electronics yaptığı duyuruyla 2014 yılı net kârının 2013’e oranla yüzde 125 artarak 474,81 milyon dolara ulaştığını açıkladı. Kayda değer şekilde artan işletme kârlılığı ise 2013’e göre yüzde 46 oranında yükselerek 1.14 milyar dolardan 1.73 milyar dolara yükseldi. Tüm yılın konsolide gelirlerine bakıldığında, 55.91 milyarlık dolarlık gelir elde edildi. Bu sonu-
31’lik artışla birlikte tüm yıl gelirleri ise 18.35 milyar dolara ulaştı. Dördüncü çeyrek gelirlerine bakıldığında ise bir önceki yılın aynı çeyrek dönemine göre yüzde 20’lik artışla 5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu artışta Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kuzey Amerika bölgelerindeki satış sezonlarında zirve yapan TV talebi etkili oldu. Gelişen pazarlardaki yüksek rekabet ve zayıf kur oynamalarına rağmen seçkin OLED ve ULTRA HD TV ürün gamıyla büyüme elde edildi.
Pegasus, 2014’te sektörün 1,5 katı büyüdü 2014 yılında 19 milyon 740
26,9’dan yüzde 28’e, dış hat pazar payını yüzde 9’dan yüzde
bin misafir taşıyan Pegasus
9,4’e çıkarttı.
Hava Yolları’nın iç hat pazar
2014 yılında misafirlerini yeni uçuş noktaları ile tanıştırmaya
payı yüzde 28,0’e ve dış hat
devam eden Pegasus Hava Yolları, Afrika kıtasındaki ilk uçuş-
pazar payı yüzde 9,4’e ula-
larını, Mısır’da Şarm El - Şeyh’e ve Hurgada’ya tarifeli seferlere
şırken, doluluk oranı da yüz-
başlayarak gerçekleştirdi. Frankfurt, Madrid, Kuveyt, Hamburg,
de 79,9 olarak gerçekleşti.
Bahreyn, Cenevre, Prag, Mineralnye Vody, Budapeşte, Şarm
Pegasus,
misafir
El - Şeyh, Hurgada, Lyon, Nice ve Milan - Malpensa olmak üze-
sayısı ile pazarın 1,5 katı
taşıdığı
re tamamı yurt dışında toplam 14 uçuş noktasını uçuş ağına
büyüme gerçekleştirdi.
katan Pegasus, Ocak 2015 itibariyle yurt içinde 30, yurt dışında
Türkiye’nin öncü düşük ma-
59 olmak üzere toplam 36 ülkede 89 noktaya tarifeli seferler
liyetli (Low Cost) havayolu şirketi Pegasus Hava Yolları’nın
düzenlemekte.
Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yer alan 2014 yılı
2014 yılında gerçekleşen trafik sonuçlarıyla ilgili bir açıklama
trafik verilerine göre; Pegasus 2013 yılında 16,82 milyon olan
yapan Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat;
toplam misafir sayısını, 2014 yılında yüzde 17,3 artışla 19,74
“Pegasus olarak son yıllarda olduğu gibi 2014 yılında da istik-
milyona çıkardı. Pegasus’un geçen yıla göre iç hatlardaki top-
rarlı büyümemizi sürdürerek pazar payımızı artırmaya devam
lam misafir sayısı yüzde 17 büyüme ile 11,97 milyona; dış hat-
ettik. Buna paralel olarak iç hatlarda pazar payımız yüzde 28’e,
lardaki toplam misafir sayısı ise yüzde 17,8 büyüme ile 7,77
dış hatlarda ise yüzde 9,4’e ulaştı. 2015 yılında da 55 uçaklık
milyona yükseldi.
filomuza yeni uçaklar ilave etmeye devam ederek, uçuş ağı-
Türkiye’deki havacılık sektörü rakamlarına bakıldığında ise
mıza katacağımız yeni noktalarla birlikte istikrarlı büyümemizi
Pegasus, 2014 yılında iç hatlarda pazarın 1,4 katı, dış hat-
sürdürmeyi planlamaktayız. ” dedi
larda da pazarın 1,5 katı büyüdü ve iç hat pazar payını yüzde
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Nutricia Satış Direktörü Murat Ekşioğlu oldu… Türkiye’de
Caretta artık Çizme’de... Caretta, İtalya’nın önde gelen
anne
beslenmesi
iletişim ve halkla ilişkiler şirket-
bebek
alanında
lerinden Baboon Comunicazio-
bilinç
ne ile uluslararası bir ortaklığa
geliştirmek ve sağlıklı nesillerin
yetişmesine
imza attı. Bu işbirliği anlaşması
katkıda
ile her iki ajansın müşterileri, ih-
bulunmak amacıyla faaliyet
tiyaç halinde Türkiye ve İtalya’da
gösteren Nutricia Anne ve
Caretta ve Baboon’un uzmanlık-
Bebek Beslenmesi’nin Satış
larından faydalanabilecekler.
Direktörlüğü’ne 5 Ocak itibariyle Murat Ekşioğlu getirildi. Saint Joseph Lisesi mezunu olan
Murat
Ekşioğlu,
yük-
sek öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı ve iş hayatına Coca Cola İçecek’te Pazar Analisti olarak başladı. Şirket bünyesindeki farklı kanallarda satış müdürlüklerinden sonra Coca Cola Türkiye Zincir Mağazalar Müdürü olarak görev yapan Ekşioğlu, burada çalıştığı süre zarfında öncü satış stratejileri geliştirdi. 12 yılın ardından The Coca Cola Company’de KKTC Ülke Müdürü olarak çalışan Ekşioğlu, daha sonra Coca Cola’nın Türkiye-Kafkaslar-Orta Asya McDonald’s operasyonlarından sorumlu Operasyon
Müşterilerine iletişimde “farklılaşma” anlayışıyla hizmet sunan, kurumsal ve pazarlama iletişimi temel başlıkları altında çözüm üreten Caretta İletişim ve Danışmanlık, bugüne kadar birçok ulusal ve uluslararası şirket ve markanın yönetimi ile stratejik planlaması gibi önemli noktalarda hizmet geliştirdi. Milano merkezli Baboon Comunicazione ise medya ilişkileri, PR, blogger etkinlikleri, web, dijital tasarım, etkinlik yönetimi, grafik tasarım, reklam ve yer markalama projelerinde hizmet veriyor. Ocak 2015’te imzalanan işbirliği anlaşması sayesinde İtalyan pazarında iletişim hedeflerine ulaşmak isteyen Caretta İletişim müşterileri Baboon Comunicazione’nin uzmanlığından fayda-
Müdürü olarak görev yaptı.
lanabilecekler. Aynı şekilde Türkiye’de çözüm ortağı arayan
Air France - Klm’de yeni atama...
Nestlé Türkiye’nin
İtalyan firmalar da Caretta İletişim ile işbirliği yapabilecekler.
2009 yılından bu yana RedBull
yeni CEO’su...
bünyesinde
Nestlé Türkiye’nin yeni CEO’su,
görev yapan Umut Çay-
bir süredir Nestlé Arjantin’de Ar-
nak, Air France - KLM
jantin,
Türkiye ailesine Satış
Bölgeleri’nin Yönetiminden So-
Direktörü olarak atandı.
rumlu Genel Müdür ve Yönetim
Umut Çaynak İTÜ İnşaat
Kurulu Başkanı olarak görev ya-
Mühendisliği ve Bilkent
pan Felix Allemann oldu.
Üniversitesi
Nestlé
eğitimleri
İşletme sonrasında
Procter&Gamble’da Satış
Temsilcisi
Uruguay
ve
Türkiye’nin
Paraguay
başına
1
Şubat 2015 itibariyle geçecek olan
Felix
Allemann,
27
yıl
olarak
Nestlé bünyesinde İsviçre Ge-
başladığı iş hayatına,
nel Merkez’de ve çeşitli Güney Amerika ülkelerinde yönetici
yine Procter&Gamble bünyesinde Bölge Satış Müdürü olarak
konumunda bulundu. Nestlé’deki kariyerinin yaklaşık 20 sen-
devam etti.
esini Güney Amerika’nın farklı ülkelerinde geçiren Alleman,
Çeşitli üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunan Çaynak,
gelişmekte olan ülkelerde derin bir deneyime sahip oldu.
2009 yılından bu yana RedBull Bölge Satış Müdürü ve son
İsviçre’nin Zürich kentinde 1958 yılında doğan Felix Allemann,
olarak da Ticari Pazarlama Kanal Müdürü olarak görev yaptı.
Zürich Üniversitesi İşletme Yönetimi (HWV)’nde okudu; profe-
Umut Çaynak, Ocak ayı itibariyle Air France - KLM Türkiye
syonel hayata geçtikten sonra İsviçre’nin Lausanne kentinde
ailesine Satış Direktörü olarak katıldı.
bulunan İşletme Yönetimi Geliştirme (IMD)’ de Üst Düzey Yönetici Geliştirme Programı’nı tamamladı.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Marka koruma İhbar Hattı ALO 136 Türkiye’de
sağlığı açısından da önemli bir tehdit oluşturduğunu belirterek
yasadışı
şunları söyledi:
ticaret
mücadeleye
“Tüketicilerin sahte ürünler nedeniyle uğradıkları mağduriyeti,
ve ticari marka
hatta ölümle sonuçlanan trajedileri gazetelerden okuyoruz, tele-
haklarının
ile
et-
vizyonlardan izliyoruz. Resmi kurum ve kuruluşlar, meslek örgüt-
kin bir biçimde
leri, şirketler bu tür felaketlere neden olan yasadışı ticaretle müc-
korunmasına
adele konusunda önemli adımlar atıyor. Cezaların caydırıcılığının
odaklanan Marka
artırılması, sıkılaştırılan denetimler sayesinde yakalamaların
Koruma
Grubu
artması sadece birkaç örnek. Ancak tüm bu çabaların başarıya
(MKG),
Dünya
dönüşebilmesi için vatandaşların duyarlılığı da bir o kadar önem
Gümrük
Günü
taşıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu konuda çok güzel bir
nedeniyle
bir
adım attı. ALO 136 İhbar Hattı’nı yeniden aktif hale getirerek,
açıklama
yaptı.
mücadeleye ortak olmak isteyen tüketiciler için bir iletişim plat-
mülkiyet
formu oluşturdu. 2013 yılında sorumlu vatandaşların aramaları
haklarının etkin şekilde korunmasının yatırımcılar açısından
sayesinde 19 milyon liralık kaçakçılık olayı ortaya çıkarıldı. Ayrıca
hayati önem taşıdığına vurgu yapılan açıklamada, yasadışı
ihbarda bulunup, yasadışı ürünlerin yakalanmasını sağlayan
ürün ticaretinin ulaştığı boyuta dikkat çekildi. MKG Sözcüsü
vatandaşların ikramiye ile ödüllendirilmesi uygulaması da hayata
Dr. Ali Ercan Özgür, sahte, kaçak ve taklit ürün ticaretinin
geçirildi. 2014’te 5-6 milyon TL para ödülü dağıtıldığı açıklandı. Bu
dünya genelinde yüzlerce milyar dolarlık hacme sahip
olumlu çalışmaları hayata geçiren tüm gümrük yetkililerini tebrik
olduğunu, Türkiye’de de ekonomiyi ve yatırımları olumsuz
eder, Dünya Gümrük Günü’nü kutlarken, vatandaşlarımızdan da
etkileyecek boyuta ulaştığını belirterek şunları söyledi: Dr. Ali
duyarlılıklarını artırarak sürdürmelerini bekliyoruz”
Fikri
Ercan Özgür, yasadışı ürün ticaretinin, tüketici güvenliği ve
Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli taksisi yola çıktı... DMA, tamamen Türk mühendislertarafından geliştirilen elektrikli taksiyi İstanbul’da yollara çıkardı. Elektrik motoru sayesinde hem çevreyi koruyan, hem de sunduğu konfor ile büyük ilgi gören DMA Taksi, taksiciler için oldukça ekonomik bir seçenek olarak dikkat çekiyor. İstanbul’daki tüm taksilerin elektrikli olması halinde yılda 1 milyar TL’lik yakıt tasarrufu sağlanabileceğini belirten DMA Yönetim Kurulu Başkanı Önder Yol, DMA Taksi’nin Türkiye’deki elektrikli araç kullanım oranına önemli ölçüde etki edeceğini söyledi. DMA Taksi, dizel veya LPG fark etmeksizin, içten yanmalı motorlar ile çalışan tüm araçlara göre 10 kattan daha fazla yakıt ekonomisi sağlarken, bakım ihtiyacını da neredeyse ortadan kaldırıyor. Tek şarj ile yaklaşık 400 kilometrelik bir menzile sahip ilk ve tek yerli elektrikli aracı üreten Derindere Motorlu Araçlar–DMA, Türkiye’de yine bir ilke imza atarak, elektrikli taksiyi de yollara çıkardı. Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli taksisi olma özelliğine sahip olan DMA Taksi, İstanbulluların kullanımına sunuldu. Elektrik motoru sayesinde sunduğu ‘sıfıremisyon’ ile çevreyi kirletmeyen DMA Taksi, sessiz, kokusuz ve tit-
reşimsiz motoru ile aynı zamanda yolcularına bugüne kadar hiç yaşamadıkları bir konfor sunuyor. DMA Taksi deneyimini yaşayan yolcuların, taksi seçimlerine daha da dikkat eder hale geldiğini söyleyen DMA Yönetim Kurulu Başkanı Önder Yol, “Toplu taşımacılıkta konfora önem verençevreci taksi yolcuları, DMA Taksi’yi tercih ediyor. Öte yandan sağladığı bakım ve yakıt tasarrufunun yanı sıra ikinci el alım garantisi ile taksicilerden debüyük bir ilgi görüyoruz” dedi. Önder Yol ayrıca, DMA Taksinin sağladığı bakım ve yakıt avantajı ile yaklaşık iki yılda kendisini amorti ettiğini ifade etti. marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Philips ile mobil müzik...
Philips “Sevgililer Günü” planlarınıza müziğin sıcaklığını eklemeniz için SB5200 Taşınabilir Kablosuz Hoparlörübeğeninize sunuyor. Kolayca taşınabilir tekbir bağlantıyla tüm taşınabilir cihazlarla ve bilgisayarınızda müziğin keyfini çıkarmanızı sağlayacak olan SB5200, Sevgililer Günü’ne yönelik avantajlı fiyatıyla satış noktalarında sizi bekliyor. Philips’in mükemmel ses kalitesine sahip SB5200 Taşınabilir Kablosuz Hoparlörü, etkileyici tasarımı ve birbirinden güzel renkleriyle nereye giderseniz gidine ğlenceyi de yanınızda götürmeyi vadediyor. Philips SB5200 Taşınabilir KablosuzHoparlörile Sevgililer Günü için yaptığınız planları müzikle
renklendirebilir, sevgilinizin bu özel günden daha fazla keyif almasını sağlayabilirsiniz. Bluetooth üzerinden kablosuz müzik dinleme ayrıcalığı tanıyan SB5200– BR-1X, birden çok BR-1X’i birbirine bağlayarak daha büyük bir müzik sistemi kurma olanağı da sunuyor. Favori müziğinizin, video veya oyun sesinizin keyfini kablosuz olarak yaşayabileceğiniz gibi içinde bulunan dahili mikrofon sayesinde sevdiklerinizle hoparlörden telefonla görüşebilmeninde mutluluğunu yaşayabilirsiniz. Ürün 299 TL’lik satış fiyatıyla müzikseverlerin beğenisine sunuluyor.
Panasonic ve yeni intel teknolojisi... Panasonic en yeni Intel teknolojisini Toughbook ve Toughpad ürün ailesi ile biraraya getiriyor, cihazların kullanım ömrü uzuyor Panasonic, Toughpad FZ-G1 ve Toughbook CF-31 ürünlerinin en yeni versiyonlarının, daha yüksek performans ve daha uzun pil ömrü sunan 5. Nesil Intel® CoreTM işlemcilerle donatılacağını duyurdu. Böylelikle söz konusu tablet ve dizüstü bilgisayarları yeni ve güçlü Intel® mimarisi ile donatılan ilk dayanıklı cihazlar arasındaki yerlerini alacaklar. Ürünlerdeki bu son yükseltmeyle birlikte Panasonic, müşterilerin mobil cihazları, aksesuarlar ve yerleştirme istasyonlarına yaptıkları yatırımdan maksimum dönüş almalarını sağlamaya yönelik politikasını da somutlaştırmış oluyor. Toughpad FZ-G1 ile üretkenlik ve pil ömrü zirveye çıkacak İşlemci yükseltmesiyle birlikte artık Toughpad FZ-G1, çalışma masasından uzaklaşsa bile kurumsal açıdan kritik öneme sahip veri ve uygulamalara asla uzak olmayacak. Ürünün yeni versiyonunda kullanılan Intel® CoreTM i5-5300U vProTM işlemci (3MB önbellek, 2,3 GHz – 2,9 GHz aralığında cache, Intel® Turbo Boost teknolojili 2.3GHz up to 2.9 GHz işlemci) ve DirectX 11 destekli Intel® HD 5500 grafikler sayesinde ürün, en ağır ofis uygulamalarını sahada verimli bir şekilde çalıştırma becerisine sahip oluyor.
10 / marketing europe & anatolia
Teknoloji
Lenovo’dan Kırmızı VIBE X2...
Lenovo’nun Sevgililer Günü’ne özel satışa sunulan Kırmızı VIBE X2 modeli ile çektiğiniz selfie’lerle aşkınızı ölümsüzleştirirken, Beautification (Kusursuz Portre) uygulamasıyla da bir film yıldızı kadar güzel görüneceksiniz. Bu eşsiz tasarıma sahip telefonun 5.0’’ Full HD ekranı, sadece 120 gramlık inanılmaz hafifliği 7.7 mm’likincecik yapısıyla selfie’leriniz kolayca güzel anılara dönüşecek. Lenovo’nun Beautification (Kusursuz Portre) özelliği ile VIBE X2’nin 5 MP’lik ön kamerası ile çektiğiniz selfie’lerde photoshop’a gerek kalmadan bir film yıldızı kadar güzel görünmeniz artık çok kolay. Üstelik selfie’lerinizi bir parmak işaretiyle veya göz kırparak yapmanız da mümkün.
3D yazıcı Form 1+ Türkiye’de... Türkiye’de 3D yazıcı sektörünün destekleyen öncü firmalardan 3Dörtgen, tüm dünyada özellikle diş hekimliği, kuyumculuk ve endüstriyel tasarım alanlarında tercih edilen Form 1+’ı Türkiye’de satışa sundu. Hammadde olarak reçine kullanan, SLA adı verilen ve reçinenin lazerle katılaştırılması yöntemiyle çalışan Form 1+, son derece detaylı objeleri kısa sürede yapmaya imkan tanıyor. Bu özel 3D yazıcı, Türkiye’nin ilk ve tek konsept 3D yazıcı mağazası 3Dörtgen’de ve İnternet adresi 3dortgen.com’da satışa sunuldu. 3D yazıcı sektörünün tüm dünyadaki en önemli ürünlerinden Form 1+, 3Dörtgen tarafından Türkiye getirildi. Formlabs tarafından geliştirilen Form 1’in geliştirilmiş versiyonu olan Form 1+, özelllikle diş hekimliği, kuyumculuk ve endüstriyel tasarım alanlarındatercih ediliyor. Güçlü lazeri ve yüksek hızıyla, son derece detaylı ve zorlu objeleri kısa sürede üretebiliyor. Form 1+, 3Dörtgen tarafından 5750 dolar fiyat etiketiyle meraklılarının ve profesyonellerin beğenisine sunuldu. Detaylı bilgi için 3dortgen.com’u ziyaret edebilirsiniz.
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Star Gazetesi’nde Yayın Koordinatörü olarak görev alan Nuh Albayrak, gazetenin Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirildi. • Sunucu Ece Vahapoğlu, Doğan Burda Dergi Grubu bünyesindeki CEO Life Dergisi’nde yazmaya başladı. • Star Gazetesi’nde uzun yıllardır görev yapan Fulya Erdem, görevinden ayrıldı. • Fanatik Gzetesi’nin dijital platformunun başına gece Yazı İşleri Müdürü Umut Eken getirildi. • Vahdet gazetesi yazarı İbrahim Yörük’ün gazete ile yolları ayrıldı. • Habertürk Gazetesi’nin deneyimli muhabiri Hilal Öztürk’le gazetenin yolları ayrıldı. • 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek, aynı grup bünyesindeki Star Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladı. • Sinan Burhan, İlhan Oral ve İbrahim Bekiroğlu yazılarıyla Yeni Akit’te yer alacak. • Sunucu Ece Vahapoğlu, Milliyet Gazetesi’nin Cadde ekinde köşe yazılarına başlayacağını duyurdu. Vahapoğlu, bundan böyle Pazartesi günleri Cadde ekinde sağlıklı yaşam, spor, beslenme, seyahat, ruhsal ve kişisel gelişim, aktüel konular üzerine yazılar yazacak. • Milliyet Gazetesi’nde Cadde ekinin yayın yönetmenliği görevini üstlenen Şirin Sever, görevinden ayrıldı. • Başarılı ekran yüzü Gülay Afşar, Milliyet Cadde’nin yazar kadrosuna katıldı.
12 / marketing europe & anatolia
Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Erhan Çelik istifa etti. • Kanal D Basın İletişim Müdürü Ömer Koçak görevinden ayrıldı. • TRT Müzik Koordinatörü olan İsmail Güngör görevinden ayrıldı. Güngör’ün yerine Süleyman Bektaş getirildi. • TRT Spor Genel Yayın Yönetmenliği görevine Derya Oruçoğlu getirildi. • İpek Medya Grubu Başkanlığı görevini üstlenen Mehmet Fatih Karaca görevinden istifa etti. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri •Hürriyet Spor’daki müdür yardımcılığı görevinden ayrılan Ali Can Yaycılı, AMK ve Sözcü Gazetesi’nin internet sitesine spor müdürü oldu. İşitsel Basında Görev Değişiklikleri • Best FM’in Kumpanya programının başarılı sunucusu Berkay Acar görevinden ayrıldı. • Gazeteci Ersoy Dede ve fotoğraf sanatçısı eşi Didem Dede, TRT Kent Radyo’da radyo programına başladı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Türkiye’nin ilk yabancı müzik kanalı olan NR1 TV, HD yayına geçen ilk müzik kanalı oldu. • FourFourTwo, Şubat 2015 sayısından itibaren Lift Content Factory bünyesinde yayın hayatına devam edecek. • Radyo Megasite’nin sahibi Kadir Balcı hayatını kaybetti. • Tiyatro oyuncusu Oğuz Oktay tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 13
Birlikte
Röportaj
en kuvvet doğar... Dr. Sait Koca Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Türk kanatlı sektörü ülke ekonomisine katma değer sağlayan önemli sektörlerden biri. 2013 yılında 1 milyon 900 bin tonluk üretim gerçekleştiren sektörün cirosu 4,5 milyar dolar idi. 2013 yılı kanatlı eti ihracatı ise 656 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmıştı. 2014 yılı net rakamları henüz açıklanmadı ama sektörde yüzde 6-7 civarında bir büyüme olacağı öngörülüyor. Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Türkiye’nin yıllık beyaz et üretimi ne kadardır? 1970’lerde aile işletmeciliği şeklinde gerçekleştirilen tavuk eti üretimi, 1990’lı yıllarda yapılan yatırımlarla gelişmeye başladı. Bu gelişmeye paralel olarak üretim de artış gösterdi ve 1990 yılında 162.569 ton olan piliç eti üretim miktarı 2000 yılında 662.096 tonla 4,1 katına, 2013 yılında 1.791.000 ton ile 11 katına ulaştı. TÜİK verilerine göre, 2014 yılının ilk 11 ayında tavuk eti üretimi geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 7 oranında artış göstererek 1.725.637 ton olarak gerçekleşti. - Bu üretim para cinsinden ne kadarlık bir pazarı oluşturuyor? Türk kanatlı sektörü ülke ekonomisine katma değer sağlayan önemli sektörlerden biri. 2013 yılında 1 milyon 900 bin tonluk üretim gerçekleştiren sektörün cirosu 4,5 milyar dolar idi. 2013 yılı kanatlı eti ihracatı ise 656 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmıştı. 2014 yılı net rakamları henüz açıklanmadı ama sektörde yüzde 6-7 civarında bir büyüme
olacağı öngörülüyor. - Beyaz et üretimi, kümesler dâhil olmak üzere ülkemizde ne kadar istihdam sağlıyor? Ülkemizde piliç eti sektörü, sürekli büyüyen, ihracatını hızlı bir şekilde artıran, yoğun istihdam sağlayan ve tarımı destekleyen yapısıyla Türkiye ekonomisine önemli ölçüde katma değer sağlıyor. Sektör olarak, özellikle son yıllarda sürekli büyüyen bir ivmeyle çevremizdeki tüm paydaşlarımız ile ciddi bir ekosistem yaratıyoruz. Sektör, aile çiftçiliği gibi yaratılan yeni iş imkânları ile kırsal kalkınmaya da önemli bir katkı sağlıyor. Bugün sektörde üretim yapan 14.000 adetin üzerinde kayıtlı etlik piliç kümesi bulunuyor. Bu kümes sahipleri, sektörde uygulanan başarılı “sözleşmeli yetiştiricilik” modeli ile sürekli üretim yapabiliyor, sürekli gelir elde edebiliyor.Emek yoğun bir sektör; üretimin artması, istihdamın artması ve köyden kente göçün azalması anlamına geliyor. Kanatlı sektöründe, hammadde üreticisi çiftçi, sektörle ilgili esnaf, yem, ilaçmarketing europe & anatolia /15
Röportaj
aşı, yan sanayi, nakliye, pazarlama dalları dâhil yaklaşık 600 bin kişi çalışıyor. Bu kişilerin ortalama 4 kişilik bir aileye sahip oldukları varsayılırsa sektörden geçimini sağlayan kişi sayısının yaklaşık 2,4 milyona ulaştığını söyleyebiliriz. 76 milyon nüfusa sahip ülkemizde 2,4 milyon kişinin bir sektörden geçimini sağlaması çok önemli bir gösterge. - Ülkemizdeki beyaz et üretiminin yüzde kaçı ihraç ediliyor. Yüzde kaçı iç pazarda tüketiliyor? 2013 yılında toplam kanatlı eti üretiminin yüzde 80’e yakın bir bölümü iç pazarda tüketilirken, yüzde 20’lik bölümü de ihraç edildi. 2025 yılında toplam kanatlı eti üretiminin yaklaşık 3,6 milyon tona ulaşmasını ve bunun 2,3 milyon tonunun iç pazarda tüketilmesini öngörüyoruz. - Beyaz et ihracatı konusunda uluslararası rekabette karşılaşılan güçlükler nelerdir? Dünyada kanatlı eti ticareti çok hareketli. Özellikle piliç eti ithalatçısı ülkelerin önemli bir kısmının ülke sınırlarımıza yakın olması ise Türkiye için büyük önem arz ediyor. Piliç eti ithalatçısı ülkelerden Rusya’nın 16 / marketing europe & anatolia
2025 yılında toplam kanatlı eti üretiminin yaklaşık 3,6 milyon tona ulaşmasını ve bunun 2,3 milyon tonunun iç pazarda tüketilmesini öngörüyoruz. ihracatı son dönemde belirgin bir biçimde artmış, Suudi Arabistan’ın ithalatı 800 bin tonun üzerine çıkmıştır. Irak da ithalatı açısından en önemli pazarlardan biridir. Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri piliç etinde en önemli iki ihracatçı ülke olma özelliklerini sürdürmektedirler. Bunları Avrupa Birliği izlemektedir. Brezilya, ülkesinin doğal kaynaklarının zenginliğini, ucuz işçilik ve ucuz hammadde olanaklarını çok iyi değerlendiren, tüm dünya pazarlarında piliç eti dalında rekabet edilmesi çok zor bir ülkedir. Zira bu avantajlarını kullanarak daha ucuz fiyatlarla piliç eti satabilmektedir. ABD ise, yurt içinde göğüs eti çok iyi fiyatla satıldığı için elinde kalan but etle-
rini ucuza vermekte ve dünya kanatlı eti pazarının Brezilya’dan geri kalan kısmını kolaylıkla kontrol edebilmektedir. Avrupa Birliği, Çin ve Rusya aynı zamanda ithalatçı konumundadırlar. - Beyaz et üretiminde hormon ve sağlıksız yöntemlerle ilgili iddialar karşısında neler söyleyebilirsiniz? Avrupa Birliği ülkeleri de dahil, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kanatlı yetiştiriciliğinde hormon kullanılmamaktadır. Türkiye’de hormon kullanımı, imal edilmesi, satılması, bulundurulması da yasaktır Geçmişte, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde kanatlı hayvanlarda hormon kullanımının uygulanabilirliği ile ilgili araştırmalar yapılmış, yem katkısı şeklinde yapılacak hormon uygulamalarından sonuç alınamadığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ayrıca, AB ‘’Kalıntı İzleme Programı’’ çerçevesinde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri antibiyotik, hormon, pestisit(bitki ilaçları) kalıntıları ve ağır metallerin varlığını karaciğerlerden ve etten numune alarak sürekli olarak kontrol etmektedir. Türkiye’de yetiştirilen kanatlı hayvanlarda hormon kullanımına bugüne kadar rastlanmamış, bu konuda yetkili kurumlar tarafından tek bir vaka rapor edilmemiştir. - Sağlıklı üretim prosesini kısaca anlatabilir misiniz? Bugün, Türkiye’deki piliç eti üretiminde söz sahibi olan önde gelen firmalar, dünya standartlarında modern teknolojiler kullanıyor. Piliç eti, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı uzmanları tarafından denetlenen firmaların entegre tesislerinde, damızlık ünitesinden kuluçkahaneye, kesimhaneden marketteki buzdolabına, tüm süreçlerde “gıda güvenliği”ve”halk sağlığı”ilkelerine uygun biçimde, uluslararası normlar çerçevesinde üretiliyor. Hayvanların bulunduğu ortamlar ulusla-
Röportaj rarası standartlara ve hayvan refahına uygun biçimde oluşturuluyor. Kümeslerde altlık, havalandırma, ısıtma ve soğutma ile ilgili olarak hayvanların istediği koşullar sağlanıyor. Havalandırmaya özel bir önem veriliyor. Civcivlerin yaşam şartlarının stresten uzak ve en konforlu hale getirilmesi amacıyla kümesin nem oranına ve sıcaklığın dengeli dağılımına özen gösteriliyor. Kümesler ve ekipmanlar civcivler gelmeden önce çok iyi bir şekilde yıkanarak temizleniyor, dezenfekte ve fumige ediliyor. Kümeslerin içerisine ve bulunduğu alana, sorumlusu hariç insan, yabani ve evcil hayvan giriş çıkışı tamamen kontrol altında tutularak, tavukların her türlü hastalık yapıcı mikrop ile teması ortadan kaldırılıyor. - Birliğinize üye beyaz et üreticilerinde üretim standartları açısından denetleme ya da ön şartlarınız oluyor mu? 2005 yılında, sektörle ilgili olarak kamuoyuna sunulan bilimsel temeli olmayan iddialar ve kamuoyundaki yanlış algıların düzeltilmesi için, uzman kişilerin desteği ile doğru ve güvenilir bilgi aktarmak amacıyla “Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu”nu oluşturduk. Platform, tüketicileri, medyayı ve genel kamuoyunu sağlıklı tavuk eti tüketimi konusunda bilinçlendirme, sağlıklı beslenme açısından piliç etinin önemini vurgulama ve gündeme taşıma, gıda güvenliği alanındaki uluslararası sistemleri ve yüksek üretim standartlarını üretimin tüm aşamalarında faaliyet gösteren kuruluşlara yaygınlaştırma üzerine kanatlı sektörünün önde gelen firmalarıyla birlikte oluşturuldu. Bu firmalar ülkemizde üretilen tavuk etinin %85’ini gerçekleştirmektedirler. BESDBİR çatısı altında faaliyetlerini sürdüren bu platformun üye sayısı 12’dir. Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu’na üye
Doğru ve güvenilir bilgi aktarmak amacıyla “Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu”nu oluşturduk. olmak isteyen firmalar için bazı ön şartlarımız oluyor. Öncelikle, firmanın tüm tesislerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca onaylı veya kayıtlı olması bizim için çok önemli. Yasal düzenlemelere ve platform kurallarına uygun kuluçkalık yumurta, civciv, yem ve piliç eti üretimi yapmayı kabul etmesi, bunları dışarıdan temin eden firmaların ise temin ettikleri ürünlerin yasal düzenlemelere ve platform kurallarına uygun olması ve yılda en az 12.000 ton piliç eti üretimi yapmış olması da aradığımız ön şartlar arasında. Platformumuza katılabilmek için, firmalar, ürettikleri kuluçkalık yumurta, civciv, yem, piliç eti ve ürünleri ile ilgili olarak, platform tarafından belirlenecek kurallara göre bağımsız bir kuruluş tarafından yapılacak denetimleri kabul etmek
vedenetim sonuçlarının platform tarafından belirlenecek kurallara göre duyurulmasını kabul etmek durumunda. Bunlarla birlikte kesimhanesi için ISO 22000, ISO 9001 ve ISO 14001 belgelerine sahip olmak da öncelikli şartlarımız arasında. - Ülkemizde beyaz et tüketimi gelişmiş ülkelere oranla ne seviyededir? Eğer düşükse nedenleri nelerdir? 1990 yılında 3,8 kg olan kişi başına kanatlı eti tüketimimiz, 2001 yılında 9,7 kg, 2014 yılında 19.6 kg olarak gerçekleşti. Sektörün hedefi 2025 yılında bu rakamı 25,6 kg’a çıkarmak. 2015 yılında ise kişi başı piliç eti tüketiminin 20 kg’yi geçeceğini öngörüyoruz. Ülkemizde, üretime bağlı olarak beyaz et tüketimi de her geçen gün artış gösteriyor. Ancak, kişi başı tüketimin Amerika Birleşik Devletleri’nde 43,2 kg, Brezilya’da 42,7 kg olduğunu belirtirsek bu Türkiye’deki bu tüketim oranının yetersiz olduğunu açıkça görebiliriz. Sektör olarak, toplumumuzun beyaz et tüketimini artırmayı ve önemli bir protein kaynağı olan marketing europe & anatolia / 17
Röportaj
tavuk etinin daha çok kişi tarafından daha çok miktarda tüketilmesini hedefliyoruz.Devletten alacağımız teşvik ve desteklerle bu miktarın 40 kg’ları bulması mümkün. Sektör olarak bu kapasiteye sahibiz, ülkemiz de bu potansiyeli taşıyor. - İç pazarın beyaz et talebini artırmak için yapılan çalışmalar nelerdir? Ülkemiz nüfusunun sağlıklı beslenebilmesi için, piliç eti tüketiminin daha artması gerekmektedir, çünkü piliç eti hem sağlıklı, hem de diğer protein kaynaklarına oranla uygun fiyatlıdır. Hayvansal protein açığının kapatılması için de piliç eti üretiminin artırılması önem taşımaktadır. Türkiye piliç eti üretiminin %91’ini karşılayan 29 firmanın üye olduğu BESDBİR Derneği olarak, Piliç eti sektörünün gelişmesini, kanatlı eti üretim politikasının ülke yararına oluşturulmasını sağlayacak faaliyet ve girişimlerde bulunuyoruz. Sektörle ilgili bilgileri toplayarak istatistiki değerleri oluşturuyor, yurt dışında olduğu gibi yurt içinde de gerek talebi gerekse de üretimi artırmak için yıllardır Türkiye’de sektörü temsil eden tek birlik olarak çalışmalarımıza devam 18 / marketing europe & anatolia
Türkiye’de piliç eti üretimi Avrupa Birliği standartlarının üzerinde üretim yapan entegre tesislerde yapılıyor. ediyoruz. Buna ek olarak, 2005 yılında, sektörle ilgili olarak kamuoyuna sunulan bilimsel temeli olmayan iddialar ve kamuoyundaki yanlış algıların düzeltilmesi için, uzman kişilerin desteği ile doğru ve güvenilir bilgi aktarmak amacıyla “Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu”nu oluşturduk. Platform, tüketicileri, medyayı ve genel kamuoyunu sağlıklı tavuk eti tüketimi konusunda bilinçlendirme, sağlıklı beslenme açısından piliç etinin önemini vurgulama ve gündeme taşıma, gıda güvenliği alanındaki uluslararası sistemleri ve yüksek üretim standartlarını üretimin tüm aşamalarında faaliyet gösteren kuruluşlara yaygınlaştırma üzerine kanatlı sektörünün önde gelen firmalarıyla birlikte oluşturuldu. - Beyaz et üretiminde iç pazarda ya da uluslararası pazarda Türk markaları oluşturmak ve marka değeri
yaratmak için yapılan çalışmalar var mı? Türkiye’de piliç eti üretimi Avrupa Birliği standartlarının üzerinde üretim yapan entegre tesislerde yapılıyor. Uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için gerekli her türlü alt yapı, donanım ve kapasiteye sahibiz. Her sene yükselen bir ivme ile artan ihracat rakamlarımız da bunu açıkça gösteriyor. Kaliteli bir üretimle lezzetli ürünler sunmamız ve stratejik konumumuz dünya piliç eti ticaretinde Türk markalarının öne çıkmasını sağlıyor. - Sektörün devlet ve uluslararası kurumlardan yeterince destek aldığını düşünüyor musunuz? Yapılabilecek teşvikler neler olabilir? Devletimizin sağlayacağı teşvik ve desteklerle sektörümüzün hedefimizin üzerinde büyümesi ve dünyakanatlı eti sektöründe küresel oyuncu olması mümkün. O zaman sektörle birlikte tüm ekosistemin büyüyeceği bir ortam sağlanmış olacak. Sektör bu potansiyeli taşıyor. Hayvancılıkla ilgili pek çok destek verilmesine karşın, beyaz et sektörü verilen katkılar anlamında geride kalıyor. Bakanlık tarafından verilen hayvansal desteklerin içerisinde tavukçuluk sektörünün de yeterli yer alması sektöre verilen katkılar anlamında önem arz ediyor. Hayvancılığa verilen desteklerin (hayvan başına destek, süt desteği, yem bitkisi desteği, buzağı desteği vs.) bir benzeri beyaz et sektörüne de verilmeli ve böylece sektörün önü açılmalıdır. Bakanlığın 2014 yılında hazırladığı kamu spotu bizim için çok değerli. Kamu spotunun daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak çalışmalar yapılmasının gerekliliğine inanıyoruz. Bu konuda bize düşen her görevi yerine getirme konusunda hazırız. Sektör olarak bu desteklere layık olabilmek için biz de her türlü çabayı gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz.
Sita İletişim’de markanız değerlidir...
Sita İletişim 1993 yılından beri tam ajan hizmeti vermeye devam ediyor. • Reklam kampanyaları • Reklam/tanıtım filmi yapımı • Konsept oluşturma • Etkinlik organizasyonu • Fuar ve etkinlik için stant tasarımı • Medya planlama ve satın alma
Tel: (0212) 274 85 75
info@sitailetisim.com
www.sitailetisim.com
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Bu da sana kapak olsun! Eyyy televizyon dünyası sen nelere kadirsin. Evlilik programları, yemek programları derken, şimdi de giyim kuşam programları reyting patlaması yapmaya başladı.Bu programların ortak özellikleri olan saçma sapan kavgalar, yarışmacılar arasında karşılıklı hakaretler, jürinin burnu havalarda tavrı izlenme oranını artırıyor. Gerçek hayatta da biribirine aklına geleni söyleyen, hakaret etmeyi maharet zanneden, bu da sana kapak olsun peşinde koşan insanlara dönüşmeye başladık. Saygı, nezaket, hoşgörü adeta ''eziklik'' gibi algılanmaya başladı. Lütfen artık bu pespayeliğe bir son verelim. Bizi kaba ve sevgisiz insanlar haline getiren programları izlemeyerek reytinglerini düşürmek, böyle programların yayından kaldırılmasını sağlayacaktır. Nerdeyse tek kanallı TRT günlerini özler oldum. Samimiyete evet, ama zıvanadan çıkmaya hayır diyorum.
( kelebeğin fırtınası) Erçetin'le Beyaz'ın şarkılarla atışması tam anlamıyla sosyal medyayı salladı. Eğlenceli, esprili şarkı sözleri Demet Akbağ'dan, Ümit Besen'e, Emel Sayın'dan Nuri Alço'ya kadar pek çok ünlünün katılımıyla tam bir şova dönüştü. Her bölümü merakla beklenen mini müzikal tarzındaki atışma videoları tam da kararında sonlandırıldı. Bıktırmadan, izlenme oranı düşmeden güzel bir şekilde bitti. Tabii tüm bu videolar Candan Erçetin'i de yeniden gündeme taşıdı. Sonuç: Sütaş 40. yılı reklam filmi için Candan Erçetin'i seçti. Meşhur Sütaş inekleri bu kez Candan'ın muhteşem sesiyle bizleri selamlıyor. Eğlenceli atışmayı işe ve paraya dönüştüren Candan Erçetin'i tebrik ediyorum.
Şimdi de başka bir süt ürünleri markasına geçmek istiyorum. Ekici ürünlerini markanın ismiyle isteyen var mı acaba? Özellikle beyaz peyniri çok seviyorum. Ama bugüne kadar hiç Ekici marka peynir almadım. Tadı nasıl Kavgası, alaylı tavrı bol olan bu programlar reklamlarda bilmiyorum. Pınar, Sütaş, Tahsildaroğlu, Bahçıvan, Ülker da etkili olmaya başladı. Yıllardır ünlülerin modacısı İçim ilk aklıma gelen markalar. Ekici reklamlarında marka olarak bildiğimiz Nur Yerlitaş geçen sezon Bu Tarz Benim bilinirliği konusunda daha fazla çaba sarf etmeli diye programıyla ''Nurella'ya dönüştü. Rüküş modacı ilginç düşünüyorum. Önce ismini hafızamıza kazımalı, sonra yorumları ve tuhaf kıyafetleri ile sosyal medyada caps kraliçesi oldu :) Acaip davranışlarının popülaritesi Nurella'yı ürünlerinin özelliklerini. Televizyonlarda gösterilen reklam filmi güzel ama markayı bilmeyince peynirin adı değil Yedigün reklamlarına kadar taşıdı. Murat Boz'u tahtından geriye sadece reklamın espirisi kalıyor. eden Nurella, tarz yarışmasındaki jüri üyeliğini bu kez Yedigün ürünleri için yapıyor gibi. Bir komedi sanatçısı ''Caaağnın çektiyse durma cosss'' şarkısıyla Baydöner kadar abartılı tavırları Yedigün içecekleri seçiminde de reklamları ilgi çekiyor. Ama sadece ilgi çekmek yetmez, kendini gösteriyor. bu reklamı izleyince gerçekten canın döner çekiyorsa Bütün bu acaiplikler yetmezmiş gibi bir de Şahin reklamları bu iş olmuştur. Ben zaten vejetaryenim, hiç bir hayvanı yemiyorum, o yüzden de canım da çekmiyor. Hadi beni başladı. Şahin reklamları için tavsiyem reklam başladığı bir yana bırak, ama ablam döneri çok sever, iskendere anda HEMEN KAÇIN :) Az ünlü, çok ünlü kim varsa bayılır. Bu reklamı izleyince midesinin bulandığını söylüyor. toplayıp reklam filmi yapmışlar. Allah inandırsın Kurtlar Başka kişilerden de aynı cevabı aldım. Baydöner'in acilen Vadisi'nin ölü sözlü Ömer babası bile var reklamda. bir anket yapmasını ve genel izlenim böyleyse reklamı Reklamların yayın sayısı da oldukça fazla. Şahin yayından kaldırmasını öneririm. Yoksa buna resmen markasına sesleniyorum. Anladığımız kadarıyla çok paranız var. Lütfen bu paranın birazını da prodüksiyon için bindiğin dalı kesmek denir. harcasayın da biz de güzel filmler izleyelim. 15 yılı aşkın süredir ekranlarda boy gösteren Beyaz Show yıllara yenilmediğini bir kez daha kanıtladı. Candan
Bu sayıdaki yazım, aşkım, sevgili eşim Yener için. iyi ki varsın, sen olmasan ben ne yapardım :)
marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
Tommy Hilfiger Global Reklam Kampanyası... “The Hilfigers” ailesinin üyeleri bu kez bir düğünü kutlamak için California’da Sonoma’da buluştu. Kampanyanın yıldızı süper model Behati Prinsloo, fotoğraf karelerinde modern ve eğlenceli gelin rolünde yer alıyor. Tommy Hilfiger Global Marka Yöneticisi Avery Baker ise kampanya hakkında hislerini şu şekilde ifade etti; “The Hilfigers reklam kampanyası, markamızın özgün ruhunu en iyi şekilde yansıtıyor. Herkese kucak açan bu özgür yaklaşım dünya çapında tüketicilere hitap ederken, kampanyanın görsel kimliği de ciddi anlamda tanınır hale geldi. 2015 İlkbaharında dijital ortama yaptığımız yatırımı bir kez daha artıracağız; maksimum düzeyde erişim yaratmak ve ilgi çekmek için basılı, açık hava ve doğrudan pazarlama araçlarını kullanmaya devam edeceğiz.” Fotoğraf çekimleri California’nın Sonoma kasabasında gerçekleştirilen kampanyada önceki sezonlardaki gibi ilginç karakterleri canlandıran bir kadro rol aldı; Arthur Kulkov, Julia Hafstrom, Bernard Fouquet, RJ King, RJ Rogenski, Jourdan Dunn ve Chloe Blackshire ile birlikte yeni katılan Ronja Furrer ve Behati Prinsloo. Saçlar, D+V Agency’den James Pecis ve makyaj Art Partner’dan Mark Carasquillo’ya ait.
Atlasjet artık AtlasGlobal... Filosunu genişletme ve global gücünü artırma hedefiyle yola çıkan Atlasjet’te değişim kurumsal kimlikten başladı. Artık yola AtlasGlobal olarak devam etme kararı alan havayolu şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy, “Global projesininin ilk adımlarını attık, devamı gelecek” ifadesini kullandı. Atlasjet, “değişim”in sinyallerini bir süre önce vermişti. Kurumsal kimliğini değiştiren marka artık yola AtlasGlobal olarak devam edeceğini açıkladı. 2001 yılından bu yana Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren ve 2004’ten beri yurt içi ve yurt dışı tarifeli uçuşlarda kalite, güvenlik ve konforu bir arada sağlayan marka, bu değişimle artık sadece Türkiye’nin değil dünyanın da sayılı havayolu şirketi arasına girme hedefini bir kez daha gözler önüne seriyor. Logosundan uçakların görünümüne, kurumsal kimliğinden vizyon ve hedeflere büyük bir değişim içine giren AtlasGlobal, bundan böyle yeni yüzü ve sürpriz gelişmeleriyle yolcularının karşısına çıkacak. AtlasGlobal’in WBRİstanbul imzası taşıyan yeni reklam filmi, Atatürk Havalimanı’nda büyük bir ekip tarafından çekildi. Ajans Başkanı Ertan Özyiğit, “Son 6 aydır bu değişime markayla birlikte hazırlanıyoruz. Şirketin dünyadaki büyüme stratejilerine ve yeniden konumlandırılmasına uygun olarak,
22 / marketing europe & anatolia
markanın globalleşme serüvenini en iyi anlatan filmi çekmek istedik. 4 gün süren bu büyük prodüksüyonda, fotoğrafçısından stilistine, ışıkçısından yönetmenine kadar, konusunda Türkiye’nin en iyisi olan isimlerle çalıştık. Bu reklam filmini seyreden herkes, AtlasGlobal’in dünya çapındaki iddiasına da tanık olacak” dedi.
Reklam Dünyası
Büyük Fimlerin Verileri de Büyük Olur...
Veri depolama ve yönetimi şirketlerinden NetApp, gişe rekorları kıran filmlerin yarattığı veri miktarı ile ilgili bir araştırma yaptı. 2017’de eğlence sektörünün yıllık veri üretiminin 87.000 PB’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Gişe rekorları kıran filmler, artan talep ve beklentiler karşısında gittikçe daha fazla veri yaratıyor. İncelikle hazırlanan bilgisayarda oluşturulmuş görüntü (CGI) efektleri, 3D sinema teknolojileri, lokalize edilmiş versiyonlar ve 3D, 4K ve IMAX gibi bitmiş ürünün boyutları, prodüksiyon ve postprodüksiyon sürecinde oluşturulan veri miktarını şaşırtıcı rakamlara ulaştırıyor. Sinema dünyasının yıldızı verinin, film yapım sürecindeki her aşamada nasıl rol oynadığına gelin birlikte bakalım. 2017’de eğlence sektörünün yıllık veri üretiminin 87.000 PB’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu rakam verinin, 5 yıl içinde 4 kat büyüme kaydedeceğini gösteriyor. Pazar Araştırması Film stüdyoları, yapım sürecine başlamadan önce, bir filmin piyasada nasıl performans göstereceğini öngörmek için ayrıntılı analizler gerçekleştiriyor. Bu analiz modellerinden biri 12 değişkenden oluşuyor: 1. Toplam ve haftalık sinema doluluk oranları 2. Tür 3. Filmi yapan ülke
4. Yaş sınıflaması 5. Rakipler 6. Yönetmen 7. Oyuncular 8. Reklam harcaması 9. Piyasaya çıkarken üretilecek kopya sayısı 10. Eleştiriler 11. Devam filmi olup olmadığı 12. Piyasaya çıkma tarihi veya mevsimsellik Prodüksiyonda Görsel efekt ve 3D animasyon stüdyoları, filmlerdeki sahneleri işlemek için artık on binlerce bilgisayar çekirdeği kullanıyor. Toplamda saniyede 288 MB veri içerisinde, (HD’ye benzer) sıkıştırılmamış her bir 2K film karesi 12 MB tutuyor (4 & 5). (Ultra HD’ye benzer) sıkıştırılmamış her bir 4K film karesi ise yaklaşık 40 MB tutuyor. Bu da saniyede yaklaşık 1 GB’ye eşit. İki saatlik ortalama bir film, 20 saatlik içerik anlamına geliyor. Bu da 50 TB’lik ek veri demek. 4.096 piksel Her bir kare = 8.8 milyon piksel 2.160 piksel Sinema Salonlarında Hasılat rekorları kırabilecek filmler artık sinema salonlarına film bobini şeklinde değil, sabit disk sürücüler içinde ya da uydu aracılığıyla ulaştırılıyor. Film stüdyoları bir filmin IMAX ve 3D dahil olmak üzere birden çok versiyonunu eşzamanlı olarak salonlara dağıtıyor. Bazı sahneler, farklı ülkelerdeki izleyici profiline göre yeniden düzenleniyor. Hatta bazı durumlarda tüm sahneler yeniden tasarlanabiliyor. 3D filmler, 2D filmlerden 2 kat daha fazla veri tüketiyor çünkü temelde tek bir film için iki kopya oluşturuluyor – her bir göz için birer adet. Evlerde Bundan 30 yıl önce filmleri evimizdeki salonlara taşımak için yalnızca bir VHS, bir de TV versiyonu hazırlamak yetiyordu. Bugün evde film izlemek için birden fazla hizmet ve platformdan faydalanabiliyor, filmleri yüzlerce farklı şekilde edinebiliyoruz. Günümüzde bir film dosyası, cep telefonlarında görüntülenmek üzere 150 MB ila 3d HD Blu-ray versiyonlar olarak 54 GB arasında değişiyor. Netflix gibi ev sineması hizmeti veren şirketler filmleri, farklı bant genişliklerine, cihazlara ve dillere uyumlandırmak için 100 farklı versiyon olarak sıkıştırıyorlar.
marketing europe & anatolia /23
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Hamaset iletişimi... Eskiler bilirler hamaset iletişimini kendine düstur edinenler için eleştirel bir mizahla "yağmasa da gürlüyor" denir. Peki yanıltıcı bir reklam biçimi olarak yağmasa da gürlemenin etik sorumluluğu var mı? Yoksa hedefe giden her mesajı mübah mı kabul etmeliyiz? Ben yanıltıcı reklam konusunda bir etiğin olması gerektiğini düşünenlerdenim. Reklamcı her ne kadar müşterisi ile hane halkı arasında bir köprü olsa da tek sorumluluğu müşteriye karşı değildir diye düşünüyorum. Yasal mevzuat da benim bu düşünceme katılıyor. Ancak ilginçtir, hükumetin zirvesinin sanıyorum bu yasal mevzuattan haberi yok. Başbakan Davutoğlu, hamaseti kendisine bir iletişim dili olarak belirlemiş gibi görünüyor. Davutoğlu, nerede konuşsa tarihten, hayali kahramanlıklardan, hayali bir dünya liderliğinden ve hayali bir gelecek tahayyülünden dem vuruyor. Konuşmaları oldukça heyecanlı ve yüksek bir tonda, dinleyenin aklına ister istemez ilkokul müsamere çocukları geliyor. Bağırmak mesajın değerini arttırmasa bile hedef kitlede bir önem algısı oluşturuyor olsa gerek. Bu hamaset iletişiminin kilit kelimeleri, "şanlı", "yüce", "büyük". Ancak mesaj demokrasi, insan hakları, teknolojik gelişim, ekonomik gelişim, refah seviyesi, eğitim, rasyonellik, feraset gibi konularda herhangi bir içerik taşımıyor. Zaten bu konularda söylenebilecek pek de birşey yok gibi görünüyor. Sonuçta "görünen köy, klavuz istemez" eğitiminde sistemin her gün değiştiği ve genel bir cehalet ve yozlaşma rüzgarının estiği, çalışma şartlarının çağın bir kaç yüzyıl gerisinde kaldığı, cinsiyet eşitliğinde ibrenin bir tarafın lehine iyice
sapma gösterdiği, demokratik hakların AKP'nin darbe çığırtkanlıklarıyla askıya alındığı, ekonomik büyümenin tıkandığı, üretimde artış gerçekleştirilemedikçe yeni vergilerin icat edildiği, halkın iradesinin meclise yansımasının önündeki en büyük engel olan baraja kimsenin dokunmadığı, iktidarı elinde bulunduran partinin her türlü iletişim aracını baskı ve korkutma yöntemleriyle kendi propagandasında eşitsizce kullandığı, yargının hükumet ve devletin en üst seviyesince by-pas edildiği, ordunun, cumhuriiyet devrimleri ve kurumlarının, aydınların hükumet ve yandaşı medya tarafından itibarsızlaştırıldığı, halkın yardımlara muhtaç hale getirildiği, taşeron işçi sistemi ile emek üzerinden hırsızlığın meşrulaştırıldığı, yanlış dış politikalar nedeniyle ülkenin yalnızlaştırıldığı, ilim yerine din tacirliğinin ödüllendirildiği ve bu şüreçte işbirliği yapılan cemaatlerin iktidar paylaşımında anlaşmazlıklar çıkınca şeytanlaştırıldığı, devlet geleneği, kurumsal süreklilik gibi kavramların yerini lider kapprislerinin aldığı, dolu dizgin demokrasiden uzaklaşıp diktatörlüğe sürüklenen bir tabloda hamaset dışında ne konuşulabilir ki? Bu durumda başbakanın konuşmalarını hazırlayan ekibin işi çok kolay. Tarihten birkaç isim ezberle anlı, şanlı, heybetli, ulu, yüce gibi de üç beş kelime bul harmanla işte 2023'e koşan Türkiye'nin başbakanının konuşması hazır. Ne de olsa Davutoğlu önüne konan metni bağırarak okuyabiliyor. Bence RÖK, Davutoğlu'nun konuşmalarını bu açıdan incelemeli. Şanlı dergimizden yüce okuyucumuza milyonlarca selam olsun.
marketing europe & anatolia / 25
Kampanyalar
#KızGibi yap ol kahraman...
#KızGibi ifadesini negatiften pozitife dönüştürmeyi amaçlayan Orkid, geçtiğimiz aylarda paylaştığı ve tüm dünyada viral olan #KızGibi videosunda yürüttüğü sosyal deney ile ergenlik dönemindeki genç kızların #KızGibi ifadesinden negatif etkilendiklerini göstermiş ve bir şeyi #KızGibi yapmanın onu en iyi şekilde yapmak anlamına gelmesi için bir hareket başlatmıştı. Kız çocuklarına yalnız olmadıklarını göstermek isteyen Karaibrahimgil; “Orkid’in ışık tuttuğu #KızGibi kampanyasını destekliyorum ve artık bu ifadenin bir şeyi en iyi şekilde yapmak anlamına geldiğini göstermeye yardımcı olmak istiyorum. Kız gibi yapmak artık bir şeyin en iyisini yapmak demek olsun. Hep birlikte tüm dünyaya bir şeyleri #KızGibi yapmanızın asla bir hakaret olmadığını, aksine güçlü, yetenekli ve tamamen harika olduğunuz anlamına geldiğini gösterelim. Bir hareketi yaymanın en güzel yolu onu notalara dökerek hep birlikte söylemek… Nasıl “Çocuk da Yaparım Kariyer de” bir dönemki genç kızların özgüven marşı olduysa, umarım notalara döktüğüm #KızGibi’yi de genç kızlarımızla hep birlikte söyleyip, Türkiye’nin en büyük dijital korosunu kurarak bu hareketin yayılmasına katkıda bulunuruz” dedi. Genç kızların sesini daha gür duyurmak için #KızGibi kampanyasını başlattıklarını söyleyen P&G Kadın Bakım Grubu
Marka Müdürü Murat Ünverdi “Daha önce de, yine Nil Karaibrahimgil ile birlikte “Çocuk da yaparım kariyer de” diyerek, pek çok kadına yalnız olmadıklarını, hem tek başlarına hem de hep birlikte, istedikleri her şeyi başarabileceklerini göstermeye, onların durdurulamaz doğalarına destek olmaya çalıştık. Şimdi sıra, Çocuk da Yaparım Kariyer de’nin bayrağını #KızGibi’ye devredip, genç kızlara güven veren bir marş haline getirmekte... Bu yüzden bunu mümkün kılacak, genç kızlara yalnız olmadıklarını hissettirecek yeni şarkımızın sahibi de Nil Karaibrahimgil’den başkası olamazdı” dedi. marketing europe & anatolia / 27
Kampanyalar
Doğadan viral kampanya Bay Hastalık...
Doğadan’ın, bu yılki dijital kampanyası olan Bay Hastalık’ın yeni versiyonu sosyal medyada hızla yayılıyor. Yayına girdiği 6 Ocak tarihinden itibaren izlenme rekoru kıran viral kampanya, 5 Milyon izlenmeye ulaşarak 2015’e iddialı bir giriş yaptı. Film, herkesi hasta etmeye çalışan Bay Hastalık’ı usta dövüş teknikleriyle şaşırtan Bağışıklık Sistemi’ni konu alıyor. Kampanya sadece film olarak kalmıyor ve başarılı bir sosyal medya iletişimiyle sürdürülüyor. Bay Hastalık, tüm rahatsız edici kişiliğiyle insanları Twitter ve Facebook üzerinden de
ziyaret ediyor. Dünyaca ünlü teknoloji ve pazarlama gurusu Guy Kawasaki, ilgi çeken çalışmaları paylaştığı blogu Holykaw.alltop.com’da Bay Hastalık videosunu, etkileyici bir örnek olarak paylaştı. Kampanya Künyesi Müşteri: Doğadan Kreatif Ajans: Plasenta ConversationAgency Yönetmen: Dual Prodüksiyon Ajansı: POW Production
Ekici, yeni yılda ‘lokum kıvamı’nda... Ekici, yenilenen ambalajını yeni reklam filmi ile birlikte yeni yılın ilk haftalarında tüketicilerle buluşturdu. Reklam filminde mutfak alışverişini üstlenen kişinin satın alma tercihlerinin ailenin diğer fertleri üzerinde bıraktığı etkiyi mizahi bir dille anlatan Ekici, “Gerek yok rol yapmaya Ekici’yi koy sofraya” sloganıyla dikkat çekiyor. Yeni logosu ve ambalajıyla daha modern bir görünüm yakalayan Ekici, yeni imajını tanıttığı reklam filminde ailedeki mutfak alışverişini üstlenen kişinin satın alma davranışının ailenin diğer fertleri üzerinde bıraktığı etkiyi mizahi bir dille anlatıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Ekici Peynir Marka ve Strateji Danışmanlığı: Communication Partner/ Kerem Ayırtman Reklam Ajansı: Tazefikir Ajans Başkanı: Çağlar Gözüaçık Müşteri İlişkileri: Simla Pala, Fulden Kartaldoğan Yaratıcı Grup: Cem Çetin, Sadık Sakin Ajans Prodüktörü: Tamer Gültekin 28 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Aras Günaydın... Aras Kargo, yurtdışında ‘overnight’ kargo olarak bilinen, akşam 17:00’ye kadar şubeye teslim edilen gönderinin adresine ertesi sabah saat 10:00’da teslim edildiği, sektörde benzeri olmayan “Aras Günaydın” hizmetini yeni bir reklam kampanyasıyla hatırlattı. Kampanya Künyesi Reklamveren: Aras Kargo Reklamveren Temsilcisi: Burçun İmir, Banu Karaman, Beliz Şekerefeli Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar Yaratıcı Ekip: Kemal Hayit, Zafer Kulunk, Gözde Menemenlioğlu Stratejik Planlama: Zeynep Demirci, Nilay Akhan Müşteri İlişkileri: Cihan Gediz, İrem Karadon Prodüksiyon Firması: İkinci Parti Yönetmen: Sercan Çuhadar Görüntü Yönetmeni: Sercan Çuhadar Kostüm Tasarım: Hasan Tahsin Yılmaz Dublaj Sanatçısı: Volkan Severcan Müzik: Kerem Doğrar-Tricks
Sigortam.net... Geçtiğimiz yıl Haziran ve Eylül aylarında yayınlanan reklam filmlerinde, gözlerini Türkiye’nin ilk ve en geniş sigorta platformu Sigortam.net’in üstüne diken Türk sinema tarihinin efsane bakışlı ismi Kadir İnanır, markanın üçüncü reklamı ile yeniden ekranlarda. Kadir İnanır “her zaman internete bakamıyor” ve böyle durumlarda Sigortam.net’i arıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Sigortam.net Reklamveren Temsilcileri: Mustafa Say, Sevil Mert, Nuri Toker, Zeynep Başaran Reklam Ajansı: Tribal Worldwide İstanbul Ajans Başkanı: Ömür Kula, Hakan Birgül Yaratıcı Yönetmen: Arda Erdik, Başar Bellisan Yaratıcı Grup Başkanı: Barış Sarhan Yaratıcı Grup: Zeynep Ordu, Tolga Tunçel Stratejik Planlama: Ömür Kula Çapan, Zühre Erdoğan Müşteri İlişkileri: Duygu Türkmen Ajans Yapımcısı: Gülengül Arlıel, Nedret Gürlek, Emir Medina Yapım Şirketi: Anima
Yönetmen: Walky-Talky Yapımcı: Vehbi Berksoy, Kardaş Divanoğlu Müzik: Kerem Doğrar Vokal: Bay J Kullanılan Mecralar: Televizyon, İnternet, Radyo marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
“Ben Vestel değil miyim?”... “Vestel Tablet’in mağazalarımızdaki incelenme, talep edilme oranı diğer ürünlerimize göre daha düşüktü. Teknolojisi, tasarımı ve ödülleriyle rakiplerinden hiçbir şekilde geride olmayanVestel Tablet’in durumu üzerine düşününce şunu fark ettik: Vestel Tablet’in asıl rakibi diğer Vestel ürünleriydi. Müşterilerimiz mağazaya girdiklerinde televizyon, beyaz eşya, ankastre, küçük ev aletleri gibi ürün gruplarına öncelik verirken Vestel Tablet’in boynu bükük kalıyordu. O yüzden yeni Vestel Tablet reklam filmimizde Vestel mağazasındaki rakiplere seslendik.”
Vestel’in yeni tablet reklam filmi, Sadri Alışık’ın Ofsayt Osman karakterinin mahkeme sahnesindeki ünlü tiradından esinlenen hikayesiyleyayına girdi. Vestel Mağazası’nda geçen ve başrolünde Vestel Tablet’in oynadığı reklam filmi “Ben Vestel değil miyim?” temalı tiratla izleyenleri güldürmeyi başarıyor. Vestel Ticaret A.Ş. Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkmanşunları ifade etti:
Kampanya Künyesi Reklam veren: Vestel / Feza Turunçoğlu Erim, Alper Ceylan, Beyza Selçuk, Houman Zarsazegar Reklam ajansı: BLAB Yaratıcı Fikir/Stratejik Planlama: BLAB Yönetmen: İsmet Kurtuluş Görüntü Yönetmeni:RikZang Müzik: Emir Yargın Prodüksiyon: Jaguar Projects Post Prodüksiyon: IPD
Intel ve HP’den 2’si 1 Arada... Intel ve HP, teknoloji dünyasının yeni trendi hem laptop hem tablet yani 2’si 1 Arada laptoplar için yeni bir reklam filmi hazırladı. Film, bilgisayar dünyasındaki yepyeni bir kategori olan ve elimizden düşüremediğimiz tabletlerin pratikliği ile diz üstü bilgisayarların performansını bir araya getiren 2’si 1 Arada laptopları ‘laptop mı tablet mi’ tartışması üzerinden eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Happy People Project tarafından hazırlanan reklam filmi ‘Duruma göre laptop, kafana göre tablet’ sloganıyla izleyiciyle buluşuyor ve bu ateşli tartışmaya son noktayı koyuyor. Kampanya Künyesi Reklam veren: Intel, HP, Teknosa Reklam veren Yetkilileri: Pınar Dulgerler Dinç, Ece Babalık San, Cihan Aracman Yaratıcı Reklam Ajansı: Happy People Project Yaratıcı Ekip: Yaşar Akbaş, Güven Haktanır, Erhan Başaran, Tolga Özbakır, Mert Sönmez, Aydın Önel Müşteri İlişkileri Ekibi: Orçun Onural, Özlem Akbaş Stratejik Planlama Ekibi: Emel Göker, Mert Soyal Prodüksiyon Ekibi: Ezgi Soysal
30 / marketing europe & anatolia
Yapım Evi: Autonomy Prodüktör: Güliz Çelikkan Yönetmen: Ferit Katipoğlu Kullanılan Mecralar: TV, İnternet, Basın, Radyo, Mağaza içi, Sosyal medya
Minnac覺k ad
Gezi
da Phuket Town... Geçen ay ki yazıyı tekne turu yaptığımız sabaha bağlayıp kesmiştim. Şimdi devam. Sabah 7’ de bizi otelden alıp Phuket Town’ a götürdüler. Minnacık ada ama yollar dar ve virajlı olduğu için oraya gitmek 1 saat sürdü. 1 saatin ardından Karaköy-Kadıköy seferini yapan Turyol motorlarına benzer bir motora bindik.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Geçen ay ki yazıyı tekne turu yaptığımız sabaha bağlayıp kesmiştim. Şimdi devam. Sabah 7’ de bizi otelden alıp Phuket Town’ a götürdüler. Minnacık ada ama yollar dar ve virajlı olduğu için oraya gitmek 1 saat sürdü. 1 saatin ardından Karaköy-Kadıköy seferini yapan Turyol motorlarına benzer bir motora bindik. Şansımıza hava kapalıydı o yüzden dışarda oturamadık. Motorun içinde de klimalar sonun kadar açık olduğu için ben aksıra tıksıra yol aldım. Neyseki sıcacık kahve servisi vardı. Yarım saatlik yolun ardından motor durdu. Camdan dışarı baktığımda benim gözler Japon çizgi filmlerdeki karakterler gibi kocamandı. Karşıda muhteşem görünümlü bir ada. Khai Adası. Khai Adası, andaman Denizi’ nde mini
ğımda çok yumuşacık beyaz kumları hissettim ayağımın altında. Hemen terlikleri attım bir kenara. Kum inanılmaz güzeeeelllll :) Adanın kıyıları minik minik bir sürü balık dolu. O yüzden herkes şnorkeling yapıyor. Biz de hemen atladık suya. Su sıcacık ve çok berrak. Binlerce minicik minicik balık var. Fakat çok kalabalık olduğu için herkes birbirine çarpıyor. Bir süre sonra çıkıp adanın etrafını dolaştım. Adada hediyelik eşya ve giyim eşyası satan bir iki tezgah var. Bir de çay, kahve, meyva suyu satın alabileceğiniz büfe tarzı yerler. Geri kalanların hepsi renkli şezlong :) Adada 1 saate yakın oyalandıktan sonra tekrar mülteci teknesine doluşup büyük tekneye bindik. Sırada Phi Phi
minnacık bir ada. Etrafını iki dakikada pıt diye dolaşabilirsiniz. Bizi getiren tekne adanın açıklarında durdu. Sebebini bilmiyorum. Kıyıdaki döküntülere altını vurmamak için olabilir. Sonra bizi almaya uzun şaftlı motorların götürdüğü ahşap tekneler almaya geldi. Deniz dalgalı olduğu için tekneye doluşmak biraz zahmetli oldu. Dolduğunda ise mülteci teknelerinden farksızdı. O telaşla adaya nasıl vardığımızı anlamadık. Hafiften de ıslandık. Dalgalar teknenin gövdesine vurdukça hepimiz sıradan ıslandık. Adaya ayak bastı-
adaları var. Yolculuk uzun olacak. Saat de öğlen olmuş. Teknede öğle yemeği servisi yapıldı. Yemeği yiyip, kahveyi içtikte sonra biraz da şeker leme yaptık. Uzuuuunnn bir yolculuğun ardından Phi Phi Lee adasına vardık. Fakat burada tekne yine kıyıya yanaşmadı, açıkta demirlerdi. Demirlediğimiz yer Maya Bay. “The Beach” filmi Maya Plajı’ nda çekilmiş. Ama ben o filmi izlemediğim için bilemedim. En kısa zamanda izlyeceğim. Filminin gösterime girmesinden sonra Phi Phi adaları Tayland’ın en önemli turizm merkezlerinden olmuşlar. marketing europe & anatolia / 33
Gezi
Phi Phi Lee adası konaklamaya açık değil. Adaya sadece günübirlik tekne turları düzenleniyor. Bizim tekne kıyıya yanaşmadığı için isteyen atlayıp yüzdü, isteyen de şnorkel yaptı. Kıyıya yanaşmadığımız için pek keyifli olmadı bence. Hava kapalı su da hafif serin olduğu için ben 2,5 mm’ lik dalış elbisemle şnorkel yaptım. Tabii üşümeyince de yüzgeçlerim çıkana kadar suda kaldım. Burada da yüzlerce balık gördük ama hepsi aynı cins olduğu için pek keyifli olmadı. İnsan daha renkli bir sualtı bekliyor, Hint Okyanusu olunca. Yavan geçen sualtı deneyiminden sonra tekrar tekneye binip Phi Phi Don adasına doğru yola çıktık. Yol aldığımız sürece harika manzaralarla karşılaştık. Adada, Maya plajının yanı sıra çeşitli gölcükler var ve bu gölcüklerin denizle birleştiği koylar harika görünüyor. Denizin içinden kocaman cüsseleriyle yükselen kayalıklar doğa harika bir görünüm katıyorlar. Bence tatilin görsel şölenini bu yolculuk oluşturdu. Hayran hayran etrafı izleyerek Phi Phi Don adasına vardık. Yolculuk boyunca hava yine kapalıydı ve bir ara 34 / marketing europe & anatolia
Phi Phi Lee adası konaklamaya açık değil. Adaya sadece günübirlik tekne turları düzenleniyor. Ben 2,5 mm’ lik dalış elbisemle şnorkel yaptım.
sağlam yağmur yağdı. Teknemiz Ton Sai Plajındaki iskeleye yanaştı ve 1,5 saat sonra tekne kalkacak dendi. 1,5 saat çok az bir zaman olduğu için bu durumdan hiç hoşlanmadım. Vakit kaybetmemek için ailecek kendimiz plaja attık. Yalın ayak dolaşıp plajın keyfini çıkardıktan sonra bizimkileri orada bırakıp keşfe çıktım. Bizimkiler yüzmeyi tercih ettiler ben de keşif yapıp adayı gezmeye. Ko Phi Phi Don’un merkezi Ton Sai isimli kasaba, iskelesine yanaştığımız yer. Burada çok sayıda otel, restoran, bar ve dalış merkezi var. 2004 Hint Okyanusu depremi ve tsunamisi felaketi esnasında Koh Phi Phi Don kelimenin tam anlamıyla yerle bir olmuş. Uzun süren bir yeniden inşa sürecinden sonra ada tekrar turizme açılmış ve “The Beach” filmiyle yakaladığı eski popülaritesini geri kazanmış. Adanın daracık sokaklarında dolaşırken yeniden yapılandırıldığına hayret ediyorsunuz çünkü binalar ve mekanlar son derece eski görünüyor. Yolların yapımı henüz bitmemiş. Çamur içinde. Ve üstelik çamur çok da kötü kokuyor. Plajın olduğu yerde sokaklar çok kala-
Gezi
balık. Zar zor yürüyorsunuz fakat merkezden uzaklaştıkça kalabalık azalıyor. Bir süre sonra yürüyüş yolu sizi tekrar sahile çıkarıyor. Sahil boyunca sıra sıra dizilmiş tekneler karşılıyor. Sağ tarafınız deniz, sol tarafınız barlar ve kafeler. Sahil kısmı bitip de adanın içine doğru yürüyünce ada halkını yaşadığı mahallere girdim. Tabii o sırada saate bakmak hiç aklıma gelmedi. Sonradan baktım ki teknenin kalkmasına 10 dakika var. Benim niyetim adada bir daire çizim iskeleye öyle gitmekti. Fakat dairenin neresinde olduğunu kestiremediğim için hangi yolun kısa olduğunu bilemedim. Nasıl olsa beni adada bırakıp gitmezler diye turu tamamlamaya karar verdim. Hızlı adımlarla iskeleye yürürken şansıma güneş de çıktı. Şansa bak, biz dönüyoruz güneş dalga geçer gibi kendini gösteriyor. 20 dakikalık gecikme ile tekneye varıyorum. Neyse ki yoklama yaparak alıyorlar da zaman kazanıyorum. Yoksa kalacakmışım adada :) Tekne turu alırken Maymunlar Plajına da gidileceği söylenmiş fakat hava
Sağ tarafınız deniz, sol tarafınız barlar ve kafeler.
şartlarından dolayı orasını iptal ettiler. Çok memnun edici olmasa da tekne turu burada bitti ve geri dönüş yoluna koyulduk. Güneş çıktığı için tekne üzerine çıkıp güneşein altına serildik.
marketing europe & anatolia /35
Gezi
Fakat güneş yapacağını yaptı ve bulutların arasına saklanarak yerini sağnak yağmura bıraktı. Biz de aşağı inip koltuklarımızda şekerleme yaptık. Ardından otelimizde duşumuzu alıp son kez ailecek yemeğe çıktık. Yine nefis deniz ürünleri ile akşamı kapattık. Sabah kahvaltımızı ettikten sonra bizimkiler Türkiye’ ye dönmek üzere yola çıktılar. Ben 1 gün daha kalıp öyle döncektim. Aynı yerde kalmak istemediğim için Patong Plajı’ nda yer ayarladım. Bizimkiler havaalanına giderken beni de otele bıraktılar. Otele yerleştikten sonra çıkıp dolaştım ve akşam üzeri de Jungceylon’ a yemek yemeğe gittim. Wine Collection diye şık bir yere oturup sipariş verdim. WiFi şifresi de isteyip internete bağlanmaya çalışken, benim gibi internet mağduru İsveç’ li turistlerle tanıştım. Bağlantı sorununu tartışırken muhabbet epey sardı. Yemeklerden sonra da kahve içmeye gittik. Kahveden sonra ben yorgun olduğum için otele döneceğimi söyledim. Otelden konu açılınca bir de baktık ki aynı otelde kalıyoruz. Aslında otel değil tatil köyü gibi bir yer. 2 katlı upuzun bir bina. Önünde rengarenk çiçeklerin olduğu bir bahçe. Yeni otelim oldukça sevimliydi. Sonra 36 / marketing europe & anatolia
Burada bir de yeşil midye gördüm. Midye dolmayı da tavada midyeyi de çok severim ama yeşilini ilk kez gördüm.
hep birlikte otele döndük. Fakat kimse odasına gidip uyumadı. Hepimiz havuz başına toplandık ve akşam hep birlikte havuza girdik. Gecenin geç vakti odalara dağılıp uyuduk. Ben ertesi gün öğlene doğru uyanıp dışarıya kahvaltıya gittim. Kahvaltıyı beklerken insanları izlemeye koyuldum. Bir çok kişi yiyeceklerini sokak satıcılarından alıyordu. Kızarmış muz ve hamur işleri. Turşuya benzer şeklide yapılmış yiyecekler ama onların ne olduğunu anlayamadım. Hani turşucuya gittiğinizde bir sürü sebzeyi bir torbaya koyarlar sonra da üzerlerine değişik değişik su dökerler ya, öyle işte. Bir de kızartmalar var ki, oyy oyyy. Ne olduğunu anlayamadığım etler bir kenarda duruyor. Kocaman kızartma tenceresi var. Orada kızartılıp satılıyorlar. Talep çok ama benim midem kaldırmadı. Burada bir de yeşil midye gördüm. Midye dolmayı da tavada midyeyi de çok severim ama yeşilini ilk kez gördüm. Tadına bakmak istedim ama bu sıcakta dışarda durdukları için bozulmuş olma risklerini göze alamadım. Öğleden sonra tekrar otele dönüp, İsveçlileri havuz başında buldum. Oda-
Gezi
ma gidip eşyalarımı hazırlayacaktım ki, onlarla birlikte kalıp ertesi gün Malezya’ ya gitmeyi önerdiler. Sanki çok olağan bir şeymiş gibi uçak biletimi değiştirip bir hafta sonrası için Kuala Lumpur’ dan dönüş bileti aldım. Akşama doğru da hep birlikte dışarı çıktık. Gezdik dolaştık bir şeyler içtik sonra da sahile indik. Sahilde dilek balonu satanlar var, biri bize de musallat olunca mecburen alıp uçurmak zorunda kaldık. Sahil o kadar durgun ve keyifliydi ki, insanın orada kalası geliyordu. Fakat Kuala Lumpur uçağı sabahın köründe olduğu için dönüp uyuduk. Sabah 5 gibi kalkıp taksi ile havaalanına oradan da Kuala Lumpur’ a. Fakat hiç hoş karşılanmadık; kapalı bir hava ve yağmur. İnsanın ruhunu sıkan bir atmosfer. O sırada yoğun yağışlar yüzünden Malezya’ nın güneyinde sel felaketi var. Binlerce insan evsiz kalmış. Bir önceki akşam da bir uçak kötü hava şartlarından dolayı kayıp. Havanın durumu ve felaketler benim motivasyonumu düşürdü. 1 saatlık taksi yolculuğunun ardından kalacağımız yere vardık. Mont Kiara bölgesinde Verve Suits. Bunlar kocaman kocaman gökdelenler. Arkadaşlar
Mont Kiara bölgesinde Verve Suits. Bunlar kocaman kocaman gökdelenler. Arkadaşlar burada rezidence kiralamışlar. burada rezidence kiralamışlar. Burası Kuala Lumpur’un lüks semtlerinden biri. Kaldığımız mekan 53 katlı ve en üst katta bir jakuzi ve dinlenme alanı var. Bir alt katı ise havuz. Fakat plaj gibi bir havuz. Palmiye ağaçları, kum falan var. Havuz ve jakuzi keyfi yaptıktan sonra dışarı çıkıp yemek yedik ve çevreyi dolaştık. Fakat sürekli yağmurlu olduğu için ben hiç keyif almadım. Hava insanın içini sıkıyor. O akşamı da öyle kapattık. Ertesi gün yine geç uyanıp dışarı kahvaltıya gittik. Ardından da alış veriş merkezlerini dolandık. Sürekli yağmur yağdığından dışarda dolanmak mümkün olmadı. Akşam doğru taksi ile şehir merkezine gittik. Yolda giderken iki tane ışıl ışıl bina gördüm. Taksinin camına yapışıp hayran hayran onlara bakarken orada yaşayan arkadaş, oranın Petronas kuleleri olduğunu söyledi. Akşamın karanlığında ışıl ışıl gövdeleriyle birer
mücevher gibi görünüyorlardı. Taksi bizi şehir merkezinde, barların olduğu bir sokağa bıraktı. Burada farklı bir grupla bulaşacaktık. Diğerlerini beklerken biz de bira içip bilardo oynamak için bir mekana girdik. Mekanın duvarlarında inanılmaz güzel karakalem resimler vardı. Resmen bayıldım resimlere. Bir kaçının fotoğrafını çekip ilerde evimde kullanmak üzere arşive attım. Bilardo oyunumuz bittikten sonra diğer gruba dahil olup sohbet muhabbet derken gece yarısını ettik. Ertesi gün yine aynı senaryo tekrarlanacağı için ben daraldım. Çünkü yağmurda yapacak bir şey yok. Baktım olmayacak, ben döneyim bari dedim. Tekrar uçakları kontrol ederken yine sabahın körüne bilet buldum. Arkadaşlarla akşamdan vedalaşıp, onları da Türkiye’ ye davet ettikten sonra uyudum. Ertesi sabah erkenden bomboş uçaklarda 15 saat yolculuk edip, -11 derece olan İstanbul’ a vardım. 30 dereceden -11 dereceye :) Titreye titreye eve gidip sıcacık yatağımda uyumanın keyfini çıkardım. Eleştiri ve yorumlar için seval@sevalduban.com marketing europe & anatolia /37
Röportaj Game On
Knack...
Ali Erdem Ekşioğlu
Günün Stresini Atmak için Harika Zayıf Hikaye Kendinizi zorlamadan, arkanıza yaslanıp Sizi meraklandırıp, ekrana bağlamakta oynayabiliceğiniz güzel bir oyun. zayıf düşen bir hikaye.
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn
Saklı İtemler, Sırlar Knack Kırık duvarlar arkasında bulabiliceğiniz Oyuna başladığınız anda sempatinizi parçalar ve inşa edebiliceğiniz aygıtlarla dolu kazanacak bir kahraman: Knack! bir dünya.
Game On
Cartoony çizimleri, renkli ama bir o kadar da görkemli dünyasıyla Knack oyuncuların dikkatlerini üstüne çekmekte çok zorluk çekmedi. Şirin kahramanımız Knack insanlar ve Goblinler arasında "relic" denen güç kaynakları ve toprak paylaşımı yüzünden çıkan bir savaşta insanlar tarafından bir silah olarak geliştirildi. "Relic" adı verilen güç kaynaklarıyla kendini boyutsal olarak her şekilde büyütebilen Knack kendi bilicine sahip. Bu platform savaş oyununda, hepsini bulmaya ömrünüzün yetemeyeceği kadar sır, öldürmeye doyamayacağınız kadar düşman ve muhtemelen ilginizi çekmeyecek bir hikaye bulabilirsiniz. 13 Chapter'dan oluşan ve bitirmesi benzer oyunlara oranla normalin üstünde bir süre alan Knack kategorisi gereği oyun boyunca benzer bir tecrübe sunuyor. Ama çoğu platform beat 'em up oyununun aksine oyuncuyu arada sırada şaşırtmayı başarıyor. Oyunun size sunmayı vaat ettiği "easter egg"ler ve toplanabilir itemları 40 / marketing europe & anatolia
Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn
adresinden izleyebilirsiniz.
tamamlamak için oyunu iki, üç hatta belki dört kez bitirmeniz gerekiyor. Bu ne kadar size sonsuz content gibi gözükse de çabuk sıkılıcağınız bir macera olucağını söyleyebilirim. Zevkli, renkli, hızlı ve çeşitli olan oyun, benzeri şeyler arayanlar için çok doğru bir seçim ama ben hikaye ağırlıklı oyunları tercih ettiğimden olsa gerek ki Knack beni ekran başında çok tutamadı. Beni meraklandıran, ilerlemeye zorlayan bir oyun değildi ama gün sonu stresi atmak, arkaya yaslanıp bir kaç goblin öldürmek ve rahatlamak için güzel bir oyundu. Kontrolleri akıcı, kolay alışılan ve ekrana iyi yansıyan oyun aynı zamanda dünyasındaki, görkemi ve yüceliği oyuncuya aktarmakta da başarılı. Benzer çizim tekniğini, bakış açısını ve kategoriyi taşıyan çoğu oyun bu konuda Knack'den geride kalıyor. Sonuç olarak Knack her yaş grubuna hitap eden, şirin ve ilkeleri olan bir kahraman. Oyun onu büyüdükçe ne kadar korkunç göstermeye çalışırsa çalışsın Knack her zaman giriş ekranındaki küçük, tatlı Knack olarak kalıyor. Oyuna vericeğiniz hiçbir kuruşun boşa gitmeyeceğine emin olabilirsiniz. İyi oyunlar dilerim. Game on.
Game On
Yeni PlayStation®4 oyunu The Order: 1886...
Sony’nin sadece PlayStation®4 için sunduğu, Victoria dönemi Londra’sına farklı bir yorum getiren yeni oyunu The Order: 1886™ oyun tutkunlarına bitmesini istemeyecekleri bir maceranın kapılarını aralıyor. Online ön
satışına yeni başlanan oyunla birlikte, oyun keyfini daha da artıracak Knight’s Endurance DLC Paketi hediye ediliyor. Ünlü oyun geliştirici Ready At Dawn tarafından yaratılan, oyun tutkunlarının kendilerini kaptıracağı aksiyon - macera oyunu olan The Order: 1886™, temelini tarihe kaydedilmiş gerçek yer, olay ve karakterlerden alıyor. Sony Center, D&R, Overgame ve Mediamarkt’ta 199 TL fiyatıyla online ön satışına başlanan ve pek yakında Teknosa mağazalarında da temin edilebilecek olan The Order: 1886™’da, oyuncular seçkin bir şövalye tarikatının üyesi olarak, tarihin akışını ilelebet belirleyecek yüzyıllar boyu süren bir savaşa katılıyor ve oyun içinde ilerledikçe, bir komployu ortaya çıkarmak için çaba gösteriyorlar. Maceraya atılmak için sabırsızlanan oyun tutkunlarına, ön sipariş hediyesi olarak Knight’s Endurance DLC Paketi hediye ediliyor. Paket, oyuncunun gücünü artıran sınırsız Blackwater kaynağı ile yaraları iyileştiren ve kendini otomatik olarak yenileyen Blacksight göstergesi ile düşmanları ölümcül bir infazla ortadan kaldırmayı sağlayan Desert Khaki İnfiltrasyon arazi üniformasını içeriyor.
Sahnelerin yıldızı olun...
The SingStar: Ultimate Party PS4 disk sürümü, SingStar’dason on yılın klasik hit parçalarıyla en popüler parçaları bir araya getiriyor. Demi Lovato, Avicii, Ed Sheeran, Lady Gaga, Pharrell Williams ve Disclosure’ın da içinde olduğu dünyaca ünlü yıldızların parçalarının yer aldığı 30 şarkılık disk sayesinde oyuncular anında SingStar partisine başlıyor ve eğlencenin tadını çıkarıyor. PS4’ün etkileyici sosyal özellikleri, SingStar’da sosyal
ağlarla sıkı şekilde entegre olarak yepyeni birçok özellik sunuyor. Ücretsiz yardımcı uygulama, her Android/ iOS cihazını bir mikrofona dönüştürerek SingStar tecrübesini yaygınlaştırıyor. Oyuncular, arkadaşlarıyla şarkı söyleyebiliyor, tek tuşla performanslarını sosyal ağlarda paylaşabiliyor, yüksek skorlarını yenmesi için arkadaşlarına meydan okuyabiliyor ve PS4 kamerasını kullanarak favori anlarının fotoğraflarını ve video performanslarını kaydedebiliyorlar. Tüm bunların yanında, ücretsiz SingStar uygulaması oyunculara kendi oynatma listelerini de yaratma ve düzenleme şansı verdiği için parti asla son bulmuyor.
marketing europe & anatolia / 41
Kültür - Sanat
Mogwaı Volkswagen Arena’da... Post-rock’ın ünlü temsilcisi Mogwaı bu kez Volkswagen Arena’da dinleyicisiyle buluşuyor. Yoğun melodiler içeren ve zihinleri yolculuğa çıkaran parçalarıyla, post-rock’ın İskoçyalı temsilcileri Mogwai, Aralık ayında piyasaya sürdükleri son EP’leri “Music Industry 3, Fitness Industry 1”ın ardından 13 Şubat 2015 Cuma akşamı Volkswagen Arena’da hayranlarının karşısına çıkıyor. Pozitif Live’ın düzenlendiği konserde Mogwai, kışkırtıcı ve izleyenleri kendi dünyasının içine alan parçalarıyla dünyanın en iyi akustiğe sahip salonları arasında yer alan Volkswagen Arena’da konser vermek üzere geliyor. 90’ların ikinci yarısında Glasgow’dan dünyaya seslerini duyurmaya başlayan ve kısa sürede post-rock’ın vazgeçilmez grupları arasına giren Mogwai, “cosmic post-rock” olarak tanımlanan müziğinde, melodik bas yapısı ve efektleri özenle kullanarak, yarattığı dinamik kontrast ile dinleyenleri her parçada adeta bir yolculuğa çıkarıyor.
Gecenin Hakimleri... Mükemmel bir aileye sahip Samantha Moon’un hayatındaki her şey yolunda gidiyordu, ta ki akıl almaz bir saldırı tüm hayatını sonsuza dek değiştirip bütün yaşamını altüst edene kadar. Samantha vampir olduktan sonra, işini bırakıp geceleri çalışmayı tercih ettiği özel dedektifliğe başlar. Beş kez vurulan ve ölmeyen Kingsley Fulcrum ise kendisine saldıran kişiyi bulması için Samantha’yı tutar. Bu gizemli olayı çözmeye çalışan Samantha, Kingsley’in göründüğü gibi biri olmadığını anlar. Yeni yaşamına alışmaya çalışan Samantha, acaba öğrendiği bu akıl almaz gerçeklerle başa çıkabilecek midir? Martı Yayınevi tarafından “Gecenin Hakimleri” adlı kitap Şubat ayında yayınlanacak. 42 / marketing europe & anatolia
Soğuktan Gelen Casus... Kırmızı kedi yayınevi tarafından y a y ı n l a n a n “Soğuktan Gelen Casus” adlı kitap Dünyanın en iyi casus romanı yazarlarından John Le Carré’nin, Publishers Weekly tarafından “Tüm zamanların en iyi casus romanı” seçilen, Time tarafından “Tüm zamanların en iyi 100 romanı” listesine giren bu kült eseri, filmiyle de BAFTA ödülleri dahil birçok prestijli sinema ödülünün sahibi oldu. Soğuktan Gelen Casus okuyucuya yalanlarla kurulu bir dünyanın gerçeklerle dolu hikâyesini anlatıyor.
Kültür - Sanat
Nature in Love-Aşık Doğa... festival, 2015 yılının Şubat ayını da SEVGİ-Lİ ayı ilan ediyor ve tüm dünyayı AŞK’a çağırıyor. Bu yılki teması “Nature in Love-Aşık Doğa” olarak belirlenen festivalin yaratıcısı, küratör Işık Gençoğlu, bir yandan özel temalı partiler ve etkinliklerle festivali renklendirirken öte yandan sanatçı ve tasarımcıların kendi aşkını ifade ederek, denenebilir, yenilebilir, giyilebilir, takılabilir sergileriyle beş duyuya hitap eden müthiş bir şölen hazırladıklarını belirtiyor: “Bu yıl yoğun talep üzerine festivalin kapsamını daha da genişlettik. 10 Şubat’ta ses getirecek ve tüm AŞK tutkunlarının katılabileceği rengarenk bir açılış organize ediyoruz. 15 Şubat’a kadar da her gün türlü etkinliklerle AŞK’ı kutlayacağız.” 7 yılda 7 farklı ülkeden 300 sanatçının katılımıyla İstanbul’un en özel mekanlarında 700 eseri on binlerce aşk tutkunu sanatseverle buluşturan festival, artık klasik-
İstanbul Concept’in düzenlediği, beş yıl boyunca “Aşkın Damakta Kalan Tadı” olarak yol alan, geçtiğimiz sene ise yoluna “360 Dereceden Aşk Festivali” olarak devam eden
leşmiş gala gecesini yine çok özel bir mekanda, tarihi Mısır Apartmanı’nın terasındaki 360 Restoran’da gerçekleştirecek. Restoranın 360 derece İstanbul manzaralı terası aynı zamanda çok önemli eserlerin yer alacağı bir karma sergiye de ev sahipliği yapacak
Ölümsüz aşkın hikâyesi Agapi... New York Times ve USA Today gazetelerinin çoksatanlar listesine giren ve ABD’nin en çok okunan yazarları arasında bulunan Sarah Jio’nun heyecanla beklenen yeni romanı “Agapi” 2 Şubat’ta okurlarıyla buluşuyor. Türkiye’de de çoksatanlar listesinden inmeyen, romanları beğeniyle okunan yazar Sarah Jio, son romanında ölümsüz aşk Agapi’nin peşinden gidenleri anlatıyor. İlk görüşte âşık olabilirsiniz. Fiziksel bir çekime kapılarak âşık olabilirsiniz. Tutku ve ihtiras dolu bir serüvene çıkabilirsiniz. Paylaşımlarınız üzerinden aşka tutunabilirsiniz. Hiçbir bağlayıcılığı olmayacak şekilde de aşkı tanımlayabilirsiniz. Peki gelecek planlarınızla uyumlu bir aşka ne dersiniz? Ya da belki ölümsüz aşkı bulursunuz. Aşkın altıncı hali agapiyi... Onu “o” olduğu için seversiniz ve asla vazgeçmezsiniz. Pena Yayınları, ABD’nin en çok okunan kadın yazarları arasında yer alan ve ülkemizde geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan Sarah Jio’yu okurlarıyla buluşturacak. Yazarın Türkiye’yi ziyaret edeceği ve okuyucuları birçok sürprizin beklediği de gelen haberler arasında. marketing europe & anatolia /43