marketing europe & anatolia Tarih: Mart 2015 Sayı: 39
retorik
Sorumsuzluğun sorumluluğu büyüktür...
kelebeğin fırtınası
Diline, beline hakim ol!
le t i K f e .. d . r e o H diy ne
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 39 Tarih: Mart 2015 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Teknoloji
10 - 13
Medya Dünyası
14 - 15
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu
Röportaj
16 - 19
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahri Açan Cad. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com
Röportaj
24 - 27
retorik
29
Kampanyalar
31 - 39
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir.
Gezi
40 - 49
Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
Game On
50 - 53
Kültür Sanat
54- 55
marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
8 Mart Dünya Kadınlar Günü...
Bir önceki sayıda Beko ile yaşadığım ürün değiştirme sorunundan bahsetmiş ve satış sonrası destekte müşterinin beklentisinin karşılanamamasının markalaşmanın önündeki en büyük engellerden olduğuna değinmiştim. Beko ile olan ürün değiştirme sorunumu bir hafta içinde hallettikleri için Beko’nun halkla ilişkiler firması Lobby İletişim ve Etkinlik Danışmanlığına teşekkür ediyorum. Mart benim için özel günlerle dolu bir ay. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ardından 30 Mart eşim Abdullah Ekşioğlu’nun doğum günü. Eşim beni mazur görürse ben öncelikle Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak istiyorum. Umarım kadınların iş, siyaset ve sosyal hayatta erkeklerle eşit olarak yerlerini alabilmeleri, ahlak ve töre maskesi giydirilmiş cinsiyet ayrımcılığının sonlandırılabilmesine bir adım daha yaklaşabiliriz. Bu vesileyle önümüzdeki genel seçimlerde kadın adayların sayısının artması için hangi parti olursa olsun mensubu olduğunuz partiye baskı yapmayı unutmayın. Unutmayın ki toplumun her kesimini temsil etmeyen bir meclisten asla tam anlamıyla bir demokrasi çıkmayacaktır. Normal olanı istemek bazıları için ütopya olarak değerlendirilebiliyor. Oysa kadınlar toplumun yarısını oluşturduğuna göre meclisin de yarısında temsil edilmeleri ütopya değildir. Cinsiyet eşitliği öncelikle zihinlerimizde hatta öncelikle kadınların zihinlerinde aşması gereken bir engeldir. Eğer biz zihnimizde bu engeli aşabilirsek eşitsizlik diye bir sorun kalmayacaktır diye düşünüyorum. Bu arada iyi ki doğdun Abdullah :)
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Sabancı Holding’in 2014 yılı sonuçları...
Sabancı Holding’in 2014 yılı sonuçlarını açıkladığı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul gerçekleştirildi. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: 2015’te ABD’de büyümenin yüzde 3’e yakın olacağı tahmin ediliyor. Son haftalardaki ekonomik ön göstergeler hafif bir
yavaşlamaya işaret edebilir, ama temelde ABD’de büyüme hız kazandı. Sabancı Topluluğu için 2014 hedeflerimize ulaştığımız, faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde liderliğimizi sürdürdüğümüz, pazar payımızı artırdığımız, başarılarla dolu bir yıl oldu. 2015 yılında da aynı motivasyonla ve tüm paydaşlarımızla birlikte başarılarımızı devam ettireceğimize inanıyorum”.dedi. Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul ise, Sabancı Topluluğu’nun 2014 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Kurtul şöyle dedi;“Kombine net satışlarımız 2013’e göre %23 artışla 44,2 milyar TL, banka dışı kombine net satışımızise 2013’e göre %27 artışla 27,3 milyar TL oldu. 2014 yılında konsolide net karımız%20 artışla 2 milyar 79 milyon TL olarak gerçekleşti. 2014 yılında yüzde 57’sini enerji sektörüne olmak üzere 3 milyar TL’lik yatırımyaptık.Ana ortaklığa ait konsolide sermayemiz 19,2 milyar TL, net aktif değerimiz ise 30,8 milyar TL oldu. Sabancı Holding olarak 11 halka açık şirketimizle, IMKB piyasa değerinin %11’ini oluşturuyoruz. 2014’de Topluluğumuzda 1,860 yeni istihdam ile çalışan sayımız 60 bini geçti”.
Şişecam Topluluğu’nun 2014 yılı cirosu... Şişecam TopluluğuYönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman,2014 yılı mali sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Topluluğun bazı pazarlarda yaşanan olumsuzluklara rağmen tüm ürün gruplarında elde ettiği başarıyla 2014 yılı net satış gelirlerinin 6 milyar 876 milyon TL, net karının 420 milyon TL, FAVÖK hacminin ise 1,4 milyar TL seviyesinde gerçekleştiğini belirtti. Topluluğun tarihinde ilk kez uluslararası satışlarının Türkiye satışlarını aştığını vurgulayan Ahmet Kırman, “Türkiye cam sektörünün lider firması olan ve 3 kıtada 13 ülkede ürettiği ürünlerini 7 kıtada, 150 ülkeye ulaştıran Şişecam, Türkiye başarısının yanı sıra 2014 yılında uluslararası satışlarında da önemli bir gelişme sağladı. Türkiye’den yapılan ihracat ile yurtdışı üretiminden satışların toplamını ifade eden uluslararası satışların toplam satışlar içindeki payı yüzde 52’ye ulaştı ve böylece Topluluk tarihinde ilk kez uluslararası satışlar Türkiye satışlarını aştı. Bu kapsamda Şişecam Topluluğu olarak 2014 yılında Türkiye’den gerçekleştirilen ihracat da 837 milyon dolara ulaştı” diye konuştu.
4 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Koç Holding’in, 2014 yılı sonuçları… işimize odaklandık. Uzun vadeli düşündük, ülkemiz için çok çalışarak yatırımlarımızı planladığımız zamanlarda ve bütçelerle tamamladık. Bu yıl da Ar-Ge yatırımları ve patent geliştirme konusundaki liderliğimizi koruduk. 2014’te toplam kombine 7,6 milyar TL tutarında rekor bir yatırıma imza attık. Son 3 yılda gerçekleştirdiğimiz toplam yatırım rakamı ise 19 milyar TL’ye ulaştı. Koç Topluluğu olarak Türkiye’nin uzun vadeli büyüme potansiyeline olan inancımızla, ülkemize en yüksek katkıyı sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ülkemiz ve Topluluğumuz için yarattığımız katma değer ve başarılı sonuçlar, 85 bini aşkın çalışanımız ve yöneticilerimiz, birlikte Koç Holding, 2014 yılını hem yurt içinde hem yurt dışında gerçekleşen zorluklara karşın başarılı sonuçlarla kapatırken, toplam konsolide satış gelirleri 68,6 milyar TL, ana ortaklığaait net dönem kârı ise 2,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Koç Holding’in 2014 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Turgay Durak, “Tüm dünyada ve ülkemizde ekonomik ve siyasi dalgalanmalara sahne olan 2014 yılını Koç Topluluğu olarak başarılı sonuçlarla kapattık. Topluluğumuz açısından 2014 yılının önemi, tarihimizin en büyük yatırım dönemi olmasıydı. Her zaman olduğu gibi
çalışarak milyonlarca tüketicinin hayatına dokunduğumuz 10 bini aşkın bayimiz, güçlü yan sanayi şirketlerimiz ve çalışanlarımızı temsil eden sendikalar ile oluşturduğumuz sinerjinin, büyük bir aile olduğumuzun en önemli göstergesi. Bu başarıya katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. 2015 yılı yeni yatırımlarımızın meyvelerini alacağımız bir yıl olacak. Yeni yatırım projeleri geliştirmekten de geri durmayacağız. Özellikle yurt dışında büyüme hedefine yönelik çalışmalara, yeni ürün, marka, Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarına topyekün devam edeceğiz” diye konuştu.
Erdemir grubu 50.yılını kutluyor... de Türkiye’den doğan “dünya klasında bir global endüstri markası” olma hedefine adım adım ilerleyen Erdemir Grubu, 2015 yılından itibaren başlayarak 2019 yılına kadar olan süreçte ise 1 milyar doları aşan yeni yatırımlar yapacak. Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, “Erdemir Grubu için 2014 yılı dönüşüm hareketimizin başlangıç yılı oldu” dedi. “Hedefimiz dünyanın en iyi çelik üreticileri sıralamasında ilk 3’e girmek” diyen Pandır, “Erdemir’i sadece üretim ve verimlilik açısından sınırlı kalmayıp güçlü finansal pozisyonu, şir2015 yılında 50. yılını kutlamaya hazırlanan Erdemir Grubu,
ket kültürü ve sosyal etki bakımından dünya klasında bir şirket
2014 yılında sergilediği üstün üretim, ihracat ve borsa perfor-
yapmayı hedefliyoruz. Dünyanın saygın çelik araştırma şirket-
mansına ek olarak finansal göstergeleriyle de başarısını kanıt-
lerinden biri olan World Steel Dynamics’in (WSD) dünyanın en
lıyor. Aktif büyüklüğü 15.9 milyar TL (6.9 milyar dolar) olan ve
iyi çelik üreticileri listesinde en iyi 36 şirket arasında 10. sırada
Avrupa Birliği ülkeleri içinde 3. büyük demir-çelik üreticisi un-
yer alıyoruz. Bu listeye Türkiye’den giren tek şirketiz. Geçen yıl
vanına sahip Erdemir Grubu, 2014 yılını küresel dalgalanma-
belirlediğimiz ‘Vizyon 2020’ adını taşıyan hedef plan çerçeve-
lara rağmen, bir önceki yıla göre yüzde 15 artışla 1.14 milyar
sinde dünya klasında bir şirket olma vizyonumuzun tarihini ve
dolar gibi dikkat çekici bir FAVÖK (Faiz Amortisman ve Vergi
yol haritasını ortaya koyduk. Önümüzdeki 5 yıl içinde dünyanın
Öncesi Kar) rakamıyla kapattı. Ulusal ve ihracat olmak üzere
en iyilerinden biri olmak için çalışacağız” diye konuştu. Pan-
toplam satış miktarını bir önceki yıla göre yüzde 5 yükselten
dır, 6 farklı şirketini tek bir çatı altında toplayan Erdemir Grubu,
Erdemir Grubu, 5.3 milyar dolarlık toplam ciroya ulaşarak bir
“Tek Hedef, Tek Yürek, Çelikten Gelecek” sloganıyla harekete
başka önemli finansal sonuca imzasını attı. 2014 yılında 40
geçtiklerini ifade etti.
farklı ülkeye ulaşan ihracatı ve yurt dışında açtığı ofisleriyle
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Shell Türkiye’ye Ülke İletişim Müdürü…
Schneider Electric’te atama... Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendis-
Shell Türkiye’ye Ülke
liği Bölümü’nden 1995 yılında
İletişim Müdürü olarak
mezun olan Cihan Karamık,
Meltem Okyar Perdeci
1999 yılında Schneider Electric
atandı.
Ailesi’ne teknik eğitim uzmanı
İletişim sektöründe 15 yılı
aşan
sahip
olarak katıldı. Karamık sırasıyla
tecrübeye
Meltem
Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Pa-
Okyar
zarlama Proje Müdürlüğü, Tica-
Perdeci, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
Halkla
Tanıtım
İlişkilerve
bölümü
me-
zunudur. Shell Türkiye Ülke
İletişim
Müdürü
görevine atanmadan önce HSBC Türkiye’de Çalışan İletişimi Kıdemli Yöneticisi olarak çalışan Perdeci, öncesinde EnerjiSA İletişim Müdürü görevini sürdürmekteydi. Perdeci, profesyonel iş yaşamında ayrıca MPR İletişim Danışmanlığı bünyesinde Türkiye’de faaliyet gösteren ve sektörünün lideri ulusal ve uluslararası birçok markanın Müşteri İlişkileri Direktörlüğü’nü
ri Verimlilik Sorumluluğu, Proje Geliştirme Müdürlüğü ve son olarak da Enerji Verimliliği Müdürlüğü görevlerini yürüttü. 1 Ocak 2015 tarihi itibarıyla Kamu ve Stratejik İlişkiler Direktörlüğü görevine atanan Cihan Karamık, aynı zamanda EYODER (Enerji Yönetimi Derneği) Başkan Yardımcılığı ve ENVER (Enerji Verimliliği Derneği) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini de sürdürüyor. Güç Sistemleri, enerji verimliliği, enerji yönetimi ve sürdürülebilirlik alanlarında uzmanlıkları olan Cihan Karamık, başarılı iş yaşamının yanısıra çok sayıda teknik yayın, eğitim, seminer
yürütmüştür.
ve konferansa katkı sağlayarak bilgi birikimini ve deneyimlerini
KasapDöner Lefkoşa’da...
Muzipo Kids,
sektörle paylaşmayı görev bilmektedir.
Global Restoran Yatırım-
Salt İletişim’i tercih etti...
ları’nınkonsept ve lezze-
Türkiye’nin
İlk
Çocuk
tiyle
markası
Hareket
Üssü
Muzipo
Lefkoşa
Kids,360
derece
farklılaşan
KasapDöner’in
strate-
restoranı, KKTC Cumhur-
jik iletişim ve dijital iletişim
başkanı Derviş Eroğlu’nun
danışmanlığı
da katıldığı törenle açıldı.
veren SALT İletişim Grupile
“Hambuger
çocuklarına
hizmetleri
anlaştı.
yedirmeye geliyoruz” slo-
Dijital pazarlama ile tam
ganıyla yola çıkan Kasap-
entegre olmuş çağdaş bir yapı ve yeni nesil medya iletişimi
Döner, Kıbrıslı lezzet tut-
anlayışıyla hizmet veren SALT İletişim Grup, müşteri port-
kunlarıyla buluştu.
föyünü genişletmeye devam ediyor.
Türkiye’nin ilk fast-casual
Beş farklı şehirdeki 18 merkezinde, 18 ay- 12 yaş aralığındaki
döner restoranı KasapDöner, sıradışı lezzeti ve farklıla-
çocukların, fiziksel gelişimine hareket eğitimi dersi ile katkıda
şan konseptini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti
bulunmakla beraber; yaratıcılığını artırıcı oyun ve atölye
Lefkoşa’ya da taşıdı. KasapDöner’in Lefkoşa şubesinin açılışı,
çalışmaları ile hem eğlendiren hem de her açıdan gelişimlerini
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun katıldığı bir törenle
sağlayan Muzipo Kids, 360 derece stratejik ve dijital iletişim
yapıldı.
danışmanlığı hizmetleri veren SALT İletişim Grup’u iş ortağı
İstanbul, Ankara ve Bodrum’da 22 restoranı bulunan Kasap-
olarak seçti.Muzipo Kids merkezlerindeebeveyn – çocuk
Döner, KKTC’deki ilk restoranında,uygun fiyat-kaliteli hizmet
workshopları geçekleşiyor, çocuklar ebeveynleri ile birlikte
dengesini koruyarak misafirlerine hizmet verecek.
doğum günü partilerini verebiliyor, grup olarak aktivitelere katılabiliyor.
6 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Hedef “hedef kitle” konferansı... Tüm dünyada 645 milyonun üzerinde insanın kullandığı Twitter, markaların ve kuruluşların hedef kitle odaklı pazarlama çalışmaları için eşsiz bir kaynak haline geldi. “Anındalık” özelliğiyle diğer sosyal ağlara kıyasla çok daha etkin analizler sağlayan Twitter, belirli hedef kitle gruplarına mesajlarını ulaştırmak isteyen markaların iştahını kabartıyor. Twitter’ın hedef kitleye ulaşma açısından taşıdığı önem, 6 Mart 2015 tarihinde İstanbul Ritz Carlton Otel’de düzenlenecek olan HEDEF “HEDEF KİTLE” konferansında masaya yatırılacak. Türkiye’de seçim kampanyaları kapsamında kullanılan siyasal iletişimin pazarlama stratejilerine sunduğu katkılara odaklanan
ilk konferans olma niteliğindeki HEDEF “HEDEF KİTLE” konferansında, ABD’de Obama ve Clinton başkanlık dönemlerinde Twitter’ı eşsiz bir verimlilikle kullanan siyasal iletişim danışmanları söz alarak, dijital çağda hedef kitleye ulaşmanın yeni yollarını katılımcılarla paylaşacaklar. Son 1 yıl içerisinde aktif tweet yazan 20 bin üniversite öğrencisini kapsayan analizde, öğrencilerin %56’sının para kaynağı olarak ebeveynlerini gördüğü ortaya çıktı. Araştırma ayrıca, üniversite sınavlarına hazırlanan 10 bin kişilik öğrencilik hedef kitle grubunun yüzde 23’ünün gelecekleriyle ilgili karar veremediklerini ortaya koyuyor. Üniversiteden yeni mezun olmuş 10 bin kişilik grubun gelecekle ilgili düşünceleri analiz edildiğinde, 10 yıl içinde yaşamlarındaki her şeyin değişeceğini düşünenlerin oranının %44 olduğu görülüyor. Araştırmada gençlerin duyduğu öncelikli kaygıların ise “gelecek”, “geçim” ve “kazanç” olduğu söyleniyor. Twitter’da hedef kitle analizi daha da daraltılabiliyor. Gonzo Insight’ın yaptığı analizde, KPSS’ye hazırlanan 10 bin kişilik öğrenci kitlesinin %57’si en çok zorlandıkları dersin matematik olduğunu belirtiyor.
JCI’ın 100. Yılında Avrupa Konferansı İstanbul’da... JCI’ın (Junior Chamber International – Genç Liderler ve Girişimciler Derneği) düzenlediği en büyük bölgesel etkinliklerden biri olan Avrupa Konferansı bu yıl 3 – 6 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak. İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek konferansa 60 ülkeden 2.000 üyenin katılması bekleniyor. JCI üyesi olmayanların katılımına da açık olan konferans kapsamında paneller, eğitimler, münazara yarışmaları, ülke geceleri, konuk konuşmacılar ve zengin sosyal aktiviteler yer alacak. 100. yıl için rekabet yoğun oldu. JCI 2015 Avrupa Konferansı Direktörlüğü’nü üslenen JCI Türkiye eski başkanlarından Gülboy Güryel yaptığı açıklamada, JCI’ın 100. yılında bu çapta bir organizasyona ev sahipliği yapmaktan büyük gurur duyduklarını belirtti. Güryel, “2015 yılının JCI için ayrı bir anlamı bulunuyor. Bu yıl derneğimiz 100. yılını kutluyor. Bu sebeple Avrupa Konferansı’nın yapılacağı şehir seçiminde rekabet daha da yoğun oldu. İstanbul’un seçilmesi için Türkiye yönetimi ve üyelerimiz yoğun çaba gösterdiler. Avrupa’nın dört bir yanından 2.000 üyemizi dört gün
boyunca İstanbul’da ağırlayacağız. JCI üyeleri, iş yaşamında lider görevler üstlenen, kendini geliştirmeye ve toplumda pozitif gelişim yaratmaya inanan bireyler. Böyle özel bir kitlenin ülkemizde bir araya gelecek olması büyük bir fırsat. Konferans boyunca delegelerimize zengin bir program sunacağız. Amacımız tüm katılımcıların yeni bilgi ve becerilerle, birbirinden güzel anılarla konferansı tamamlamalarını sağlamak. Pozitif değişim için bireylerin gelişimine inanan bir dernek olacak bu konferansın katılımcıların hayatına zenginlik katmasını sağlayacağız” dedi. marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Toshiba Satellite
Abdullah Ekşioğlu
5 Yıl Garanti Toshiba Satellite L50-B garanti süresi kavramını yeni bir botuta taşıyıp 5 yıl garanti veriyor. Bu süre neredeyse bir notebook'un ortalama kullanım süresi.
Satış Sonrası Hizmetler Bu ürünün belki de en avantajlı yanı, iddialı satış sonrası desteği. Garanti süresince adresten alıp, adrese teslimi de içeren destek hizmetleri takdire değer.
L50-B...
Teknoloji Youtube: http://www.youtube.com/channel/UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ
4. Nesil i5 İşlemci Satellite L50-B 4. nesil i5 işlemci, 8GB genişletilebilir hafıza ve 1 TB 5400 RPM Serial ATA hard disc ile yüksek bir performans sunuyor.
Oyun Meraklılarına Özel Notebook'larında oyun oynamak isteyenler AMD Radeon R7 M260'ın sunduğu 2 GB'lık video belleğinden oldukça memnun kalacaklar.
Teknoloji
Bu ay tanıtacağımız ürün yine Toshiba'dan geldi. Sizin için Toshiba Satellite L50-B Notebook'u test ettik. Ürünün bizi en fazla etkileyen yönü Toshiba'nın 5 yıla çıkardığı garanti süresi ve satış sonrası destek için garanti süresi boyunca adresten alınıp, adrese teslimi de içeren taahhüdü oldu. Satış sonrası destek, özellikle elektronik cihaazlar için hayati bir önem taşıyor. Ürünün teknik özelliklerine bakacak olursak L50-B 4. nesil i5 işlemci, genişletilebilir 8 GB bellek, 2 GB video bellek, 1 TB hard disc kapasitesi ile yüksek performanslı bir segmentte yer alıyor. Hard disc her ne kadar sonradan değiştirilebilen bir parça olsa da artık notebooklarda bir sistem kuruluş DVD'si gelmediği, sistemin ayrılan hard disc bölümlerinden otomatik kurulduğunu göz önünde bulundurursak, yeni aldığımız bir notebookda hard disci değiştirmek, servise başvurmanız gereken zahmetli bir süreç oluyor. Bu nedenle 1 TB'lik hard disci önemsiyoruz. Satellite L50-B 6 saat pil ömrüne 12 / marketing europe & anatolia
Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/channel/ UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ
adresinden izleyebilirsiniz.
sahip, bu da taşırken elektriğe bağımlılığınızı bir nebze ortadan kaldırıyor. Satellite L50-B'nin üzerinde ethernet, HDMI, monitör girişi 1 adet USB 2.0, 2 adet USB 3.0, SD Card ve ses girişleri bulunuyor. Slim bir DVD yazıcı ve tabii ki webcam de standart donanımda yer alıyor. Bu notebookun yeniliklerinden biri de USB' slotundan bir cihazınızı şarj etmek istediğinizde notebookunuzu açık tutma zorunluluğunuzu ortadan kaldırmış olması. Notebookunuz kapalı konumdayken de USB slotlarından birine elektrik vermeye devam ediyor. Böylelikle başka bir cihazınızı rahatlıkla şarj edebiliyorsunuz. Satellite L50-B 4 fatklı renk seçeneğiyle satışa sunulmuş. Siyah, beyaz, gümüş ve bordo renk seçenekleri oldukça şık. 15,6 inclik ekran boyutuna karşın oldukça ince ve hafif bir tasarımı var. Windows 8.1 işletim sistemiyle gelen L50-B, ilk kurulumda windows 8'e göre güncelleme süresinde bir avantaj sağlıyor. 2000 TL'nin az üzerinde yer alan fiyatı, performansıyla ve son günlerde hızla artan döviz fiyatlarına bakıldığında Satellite L50-B'yi segmentinde avantajlı bir kategoriye sokuyor. Fiyatıyla da bizce alınabilir bir notebook.
Teknoloji
Giyilebilir Teknolojide Huawei... lendirecek değerler yaratma konusundaki taahhüdünü de ortaya koyuyor. Giyilebilir cihazlarımız, kişisel ihtiyaçlar doğrultusunda en iyi akıllı çözümleri sağlamak için birbirlerine bağlı ve senkronize olacak. Giyilebilir cihazların bu sektördeki en önemli trendlerden biri olarak yer bulacağına şüphemiz yok. Huawei Tüketici Ürünleri Grubu, markanın teknolojisi ve yenilikçilik vizyonu eşliğinde, giyilebilir cihazlar sektöründe lider olmayı hedeflemektedir.”
Huawei, Mobil Dünya Kongresi 2015’te yenilikçi ve akıllı giyilebilir cihazlarını görücüye çıkardı. Huawei,yeni nesil Tüketici Ürünlerivizyonu çerçevesinde, en yeni Huawei Watch, Talkband ve MediaPad modellerini tanıttı. Huawei Tüketici Ürünleri Grubu CEO’su Richard Yu şunları kaydetti: “Tüketicilere kişisel verilerine ve kayıtlarına hızla erişme ve depolama imkânı sunan yeni nesil giyilebilir cihazlar; Big Data ve Cloud teknolojileri eşliğinde sektördeki en önemli ürün gruplarından biri haline gelecek. Bugün sunduğumuz ürünler, Huawei’nin yaratıcılığı teşvik ederken ilham verme ve tüketicinin giyilebilir cihaz deneyimini güç-
FLY IQ4511 Tornado... Metal kasaya sahip Fly IQ4511 Tornado, hem ön hem de arka yüzeyinde darbe ve çizilmelere daha dayanıklı Corning Gorilla Glass 3 cam kullanarak önemli bir fark 13MP Sony Sensör Arka Kamera ve 5MP ön kameraya sahip olan Fly IQ4511 Tornado, tüketici tercihlerinde en önemli kriterlerden biri olan kamera performansında da uygun fiyatına karşın üstün perfor-
bilmesine izin verirken aynı zamanda Full HD kalitesinde video kayıtları yapılmasına da olanak tanıyor. Otomatik odaklama özelliği ve F2.0 Aperture Lens ile kamera deneyimini bir üst noktaya taşıyor. Yeni nesil uygulamalar ve oyunların çok daha yüksek performans ile çalıştırılmasını sağlamak için MT6592 1.4Ghz 8 Çekirdekli İşlemci barındıran IQ4511 Tornado, 2 GB belleğe ve 16 GB dahili hafızaya sahip. Ayrıca depolama alanı MicroSD ile 64GB’a çıkartılabiliyor. Sekiz çekirdek sayesinde IQ4511 Tornado, Android 4.4.2 KitKat işletim sisteminin widget ve arka plan işlemlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini ve bir yandan oyun, müzik veya video uygulamalarının hızlı bir şekilde çalıştırılabilmelerine imkan tanıyor. 2000mAh bataryaya sahip Fly IQ4511 Tornado pazarda son teknolojiye sahip ve uygun fiyatlı inovatif bir ürün olarak konumlandırılıyor.
mans sunuyor. Akıllı Mart ayında Türkiye’de pazara sunulan IQ4511 Tornado, telefonun arka tarafında 949 TL’lik tavsiye edilen son kullanıcı fiyatı ile önde gelen bulunan 13 MP’lik ka- perakende satış mağazalarında raflarda yerini aldı. mera; net, keskin ve yüksek çözünürlükte fotoğrafların çekilemarketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Cumhuriyet Gazetesi’inde gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer başta olmak üzere deneyimli gazeteci Mustafa Kemal Erdemol ve muhabir Hatice Tuncer’in gazete ile yolları ayrıldı. • Akşam Gazetesi Magazin Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Önder Sarıahmetoğlu, PPR İletişim’e transfer oldu. • Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Rober Koptaş’ın gazete ile yolları ayrıldı. • Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevine Can Dündar getirildi. • Sözcü Gazetesi’nin Ankara Haber Müdürlüğü görevine Emin Özgönül getirildi. • Cumhuriyet Gazetesi’nin 37 yıllık usta yazarı Işık Kansu’nun gazete ile yolları ayrıldı. • Deneyimli gazeteci Evrim Ergin, Yönetim Kurulu Basın Danışmanı olarak Limak Şirketler Grubu’na katıldı. • Cumhuriyet Gazetesi’nde pazar günleri yazan Ali Haydar Nergis’in gazete ile yolları ayrıldı. • Deneyimli gazeteci Belma Toprak, Canyaş İletişim’de Medya Direktörlüğü görevine getirildi. • Star Gazetesi Yayın Koordinatörü görevine Yücel Koç getirildi. • Deneyimli gazeteci Doğan Satmış, Cumhuriyet Gazetesi’nin Yazı İşleri kadrosuna getirildi. • Habertürk Gazetesi Ankara gece İstihbarat Şefi Serhat Akkan ve İstanbul Yazı İşleri’nde şef editör olarak görev yapan Tarık Dağlıoğlu’nun gazete ile yolları ayrıldı. • Sözcü Gazetesi, deneyimli polis muhabiri Kamil Elibol’u kadrosuna kattı. • Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcılığı görevine Tahir Özyurtseven atandı. • Cumhuriyet Gazetesi’nde geçtiğimiz günlerde yazılarına son verilen Işık Kansu, yazılarıyla okuyucularına merhaba dedi. • Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazetesi’nden istifa eden Genel Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu ve Yazı İşleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç, gazeteye geri döndü. • Yeni Şafak Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Hilal Kaplan’ın, gazete ile yolları ayrıldı. • Murat Kelkitlioğlu, Akşam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi. Akşam Gazetesi Yayın Koordinatörlüğü Aydın Türkmen, Güneş Görsel Yönetme14 / marketing europe & anatolia
ni Özgür Özkan, Akşam Gazetesi Görsel Yönetmeni, Ekonomi Müdürü Onur Demirhisar da Akşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü oldu. Akşam Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Hakan Oktay ise Haber Koordinatörü olarak görevlendirildi. • Güneş Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Turgay Güler oldu. • Radikal’de köşe yazısı yazan gazeteci Tayfun Atay’ın gazeteyle yolları ayrıldı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Ülke TV ekranlarında ‘Bıçak Sırtı’ programının yapımcısı Ersoy Dede, Ülke TV’den ayrıldı. • Halk TV muhabiri Makbule Cengiz’in kanal ile yolları ayrıldı. • TVEM Haber Koordinatörlüğü görevine Bülent Çöltekin getirildi. • 360 TV Reklam Genel Müdür Yardımcılığı görevine Canan Esmer Kapancıoğlu getirildi. • Artı 1 TV’de “Hilal’le Artı Muhabbet” programını sunan ünlü ekran yüzü Hilal Ergenekon’un kanal ile yolları ayrıldı. • CNN Türk’ün başarılı editörü Eyüp Karasakal’ın kanalla yollarını ayırdı. Medya Dünyasındaki Değişiklikleri • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, sürekli basın kartı sahibi Burhanettin Şener vefat etti. • Radyovizyon Dergisi 4 yıl aradan sonra yayın hayatına yeniden başladı. • Cumhuriyet Gazetesi Ankara Muhabiri Barkın Şık hayatını kaybetti. • Zaman Gazetesi yazarı Fikret Ertan geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. • Yönetmenliğini Levent Türkan’ın yaptığı TRT1 ekranlarında Cumartesi günleri yayınlanan ‘Beni Böyle Sev’ dizisinin yayın günü değişti. Dizi artık Cuma günleri yayınlanacak. • TV8’de yayınlanan Bu Tarz Benim programının ismi İşte Benim Stilim olarak değişti. • Doğaçlama tiyatro formatını ekranlara kazandıran, eğlenceli şov programı Mahşer-i Cümbüş, artık canlı yayınla Cuma akşamları ekrana gelecek. • Star TV’de yayınlanan Kardeş Payı dizisinin yayın saati değişti. Her Perşembe saat 22.00’da yayınlanan dizi artık 20.30’da ekrana gelecek. • Gazeteci Nuh Köklü hayatını kaybetti. • Türkiye’nin ilk Ultra HD televizyon kanalı TRT 4K, Türksat üzerinden uydu yayınına başladı. • Gazeteci Erol Özkan, 65 yaşında hayatını kaybetti.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 15
MarkalaĹ&#x;ma
Röportaj
ak için farklılaş... Nusret Kayhan Apaydın VİKO Türkiye CEO Günümüzde markalaşmanın da temel unsuru farklılaşmak, farklılaşmış olmanın en önemli göstergelerinden bir tanesi de kurumsal itibardır. Bu itibarı oluşturmak ve yönetmek ise stratejik bir yaklaşım gerektirir. Yalnızca paydaşlarla kurulan doğrudan iletişimle bunu başarmak oldukça zor olup; kuruluşun bütün fonksiyonlarınca sahiplenilmesi gereken bir anlayıştır. Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Nusret Kayhan Apaydın kimdir? Kendinizden kısaca bahseder misiniz? 1983 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum ve profesyonel iş hayatına merhaba dedim. 32 yıllık iş yaşamımda rulman üretiminden uçak motor üretimine, hastane kuruluşundan FMCG sektörüne yayılan birçok alanda farklı deneyimler yaşadım ve yöneticilik görevleri üstlendim. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Spor yapmak, kitap okumak ve yeterince zaman ayıramasam da amatörce resim yapmak, şiir yazmak hobilerim arasında yer alıyor. - VİKO’nun sektör şirketlerinden farklılaşmasında kurumsal iletişim stratejilerinin katkısı nedir? Günümüzde markalaşmanın da temel unsuru farklılaşmak, farklılaşmış olmanın en önemli göstergelerinden bir tanesi de kurumsal itibardır. Bu itibarı oluşturmak ve yönetmek ise stratejik bir yaklaşım gerektirir. Yalnızca paydaşlarla kurulan doğrudan iletişimle bunu başarmak oldukça zor olup; kuruluşun
bütün fonksiyonlarınca sahiplenilmesi gereken bir anlayıştır. Kurumların karlılığını, varlığını ve itibarını sürdürebilmesi için; amaçlarını, hedeflerini ve değerlerini doğru yöntem ve teknikler kullanarak ilgili paydaşlarına anlamlı bir şekilde aktarabilmesi gerekir. Müşteri, çalışan, kalite, hedef odaklılık ile sürdürülebilirlik, yenilikçilik, mükemmeliyetçilik ve verimliliğin VİKO’nun sekiz temel değerini oluşturmasının arkasında yatan asıl yaklaşım işte budur. Sahip olduğumuz bu değerler aslında markamızın öz değerine ve dolayısı ile paydaşlarımıza katkı sunan en önemli varlıklarımızdır. VİKO olarak temel değerlerimizi destekleyen bir anlayışta ve tüm paydaşlarımıza dokunacağımız derinlikte bir kurumsal iletişim stratejisine sahip olduğumuzu, bu kapsamda önemli farklar yarattığımızı söyleyebiliriz. Çünkü farklı beklenti ve algıları ancak bu şekilde yönetebilir ve sürdürülebilir başarı elde edebilirsiniz. - Rekabet açısından çok sayıda oyuncunun bulunduğu bir sektörde markalaşma başarısının arkasında marketing europe & anatolia /17
Röportaj
yatan dinamiği bizimle paylaşabilir misiniz? Kuruluşlar geleceklerini markalarına yaptıkları yatırımlarla hazırlar. Bu kapsamda atılan her adım ve her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde bir yere taşır. Güçlü ve bilinirliği yüksek bir marka olmanın ön koşulu ise entelektüel sermayeden geçmektedir. Bir kuruluşun entelektüel sermayesini artırması, fiziksel ve finansal yatırımlar haricindeki diğer tüm alanlarda da dengeli sonuçlar üretmesine bağlıdır. Marka, müşterisine farklıyı ve değerliyi sunan, özellikleri, yenilikleri ve faydaları ile müşterilerini en kısa yoldan buluşturan bir değerler zinciridir. VİKO, 35 yıldır devam eden mükemmellik yolculuğunda hep ilkleri uygulayan kuruluş olmuş, yeni ürün sunmaktan öte müşte18 / marketing europe & anatolia
Kuruluşlar geleceklerini markalarına yaptıkları yatırımlarla hazırlar. Bu kapsamda atılan her adım ve her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde bir yere taşır. rileri için değer yaratmaya odaklanmıştır. Bu yolculukta atılan adımların ne kadar doğru olduğunun tesciline birçok kez şahitlik etmiş bulunuyoruz. Örneğin, geçtiğimiz ay açıklanan ve Superbrands Türkiye’nin Nielsen’e yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre belirlenen Süper Markalar arasında VİKO’da yer aldı. Bu başarı bizler için hem bir gurur vesilesi, hem de yaptığımız yatırımların
ne kadar doğru olduğunun bir tescili niteliğindedir. - VİKO’nun Panasonic’e bağlanması aynı zamanda ilginç bir birleşme öyküsü, peki bu nasıl oldu, Panasonic’in VİKO ‘yla birlikte yeni hedefleri neler? Panasonic tüm dünyada ağırlıklı olarak elektronik ürünlerle tanınıyor. Fakat bu dev kuruluş ilk olarak 1918 yılında tıpkı VİKO gibi elektrik tesisat malzemeleri üretimi ile faaliyetlerine başlamıştır. Panasonic Grubu’na bağlı olarak faaliyet gösteren 4 farklı şirket bulunmakta. VİKO’nun bağlı olduğu grup ise ekolojik çözümler sunan Eco Solutions Şirketi’dir. Eco Solutions Şirketi, VİKO ürün gamına paralel olan alanlarda Asya ülkerinde, özellikle de Tayvan, Vietnam, Filipinler, Endonezya, Japonya, Kore ve Tayland gibi ülkelerdeki pazar liderliğini sürdürmektedir. Ancak Panasonic ile birlikte oluşan yeni vizyonumuz bizlere, 2018 yılında elektrik anahtarı ve priz sektöründe dünyada 1 numara olmayı işaret ediyor. Bu hedefin ardında yatan anlam ise Panasonic’in 2018 yılında 100. Yılını kutlayacak olması. Panasonic için VİKO’nun Türkiye’deki konumu çok stratejik bir öneme sahip ve bu stratejik konumdan alınacak güç ile birlikte Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın doğusundaki pazar payının arttırılması hedeflenmektedir - VİKO’un inovasyon konusuna bakışı nasıl? İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi tüketici tercihlerinde de bir dönüşüm yaşanmasına neden oldu. Bu anlamda artık yeni nesil bir tüketici grubu ile karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Küreselleşen pazarlardaki artan rekabet, ürün sayısını artırdığı gibi, bu ürünleri birbirinden ayıran özelliklere sahip olmasını da adeta bir zorunluluk haline getirdi. Maliyet açısından daha efektif ürünlere yönelen müşteriler, ürü-
Röportaj nün ambalajından, çevreye zarar verip vermediğine ve hatta enerji verimliliğine katkısına kadar birçok parametreyi tercih sebebi olarak görmekte. İnovasyon ise bu rekabetçi ortamda avantaj sağlama, fark yaratma ve yeni değerler üretme adına artık adeta kaçınılmaz bir kavram. VİKO olarak 2010 yılından bu yana faydaları ölçülebilen değerler üretmek ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla INNOVİKO projesini yürütmekteyiz. Amacımız çalışanlarımızca inovasyonun anlaşılması, inovatif fikirlerin üretilmesi ve tartışılması, böylelikle yenilikçiliğimizin sürdürülebilirliği için inovasyonun bir kurum kültürü olarak VİKO DNA’sına yerleşmesiydi. Ayrıca bu alandaki çalışmalarımız nedeni ile PERYÖN “Yenilikçilik ve İnovasyon Kültürü Yaratma Başarı Ödülü” ile İSO İnovasyon Büyük Ödülüne layık görüldüğümüzü belirtmeliyim. ARGE faaliyetlerinizden ve ARGE’nin VİKO’ya katkılarından söz eder misiniz? VİKO kurulduğu günden bu yana Ar-Ge ve tasarım çalışmalarını odak noktası olarak görmüş ve bu alana ayrı bir önem vermiştir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da onaylı olan Ar-Ge merkezimiz ile yetenekli insan kaynağımız, her ülke insanı için ayrı düşünüp üreten hız ve donanıma sahiptir. VİKO’nun ürün çeşitliliğini inovasyon ve kalite ile buluşturabilmedeki bu hızı, global tercihlere cevap verebilme yeteneği olarak önemli bir avantaja dönüşmekte ve yeni ürün sunma dinamiklerimizi olumlu etkilemektedir. 63 çalışanımızın hizmet verdiği ARGE Merkezimiz için 2014 yılında ayırdığımız bütçenin ciromuzdaki payı % 3 civarındadır. VİKO AR-GE Merkezi, inovasyon boyutları yüksek, TÜBİTAK destekli TEYDEP projeleri ve üniversite-sanayi iş birliği kapsamında SanTez projeleri gerçekleştirmeye devam etmektedir. marketing europe & anatolia / 19
Sita İletişim’de markanız değerlidir...
Sita İletişim 1993 yılından beri tam ajan hizmeti vermeye devam ediyor. • Reklam kampanyaları • Reklam/tanıtım filmi yapımı • Konsept oluşturma • Etkinlik organizasyonu • Fuar ve etkinlik için stant tasarımı • Medya planlama ve satın alma
Tel: (0212) 274 85 75
info@sitailetisim.com
www.sitailetisim.com
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Diline, beline hakim ol! Özgecan Aslan, adı gibi yüzü de güzel gencecik bir çiçek daha soldu :( Dünden beri bu konuyu yazmaya çalışıyorum. Ama öyle vahşice bir cinayet ki, beynimdeki her sözcük klavyeye lanet olsun cümleleriyle yansıyor. O masum gözler hunharca saldılar sonucu acı içinde kapandı. Anladım ki bu acıyı tarif edecek sözcükler yok! Nur içinde yat Özgecan. Bu dünyayı senin için güzelleştiremedik, umarım gittiğin yerde ışıl, ışıl huzur içinde uyursun... Markaların toplumsal olaylara karşı duyarlılıkları çok önemli. Artık sadece satış hedefli reklam kampanyaları yeterli olmuyor. Markayla tüketici arasında bir tür duygusal bağ kurmak, tüketicinin kalbini fethetmek başarının anahtarları arasında. Özgecan Aslan'ın ardınlar binlerce insan ''Kadına Şiddete Hayır'' demek için ''İsyan'' etti. Sosyal medyada bu konuyla ilgili hastagler trend topic oldu. Binlerce marka arasından sadece Filli Boya bu olaya kayıtsız kalmadı. Özgecan Aslan'ın anısına #Özgecanicin hastagı ile televizyonlarda yayınlanan reklam filmi, kısa sürede sosyal medyanın gündeminde ilk sıralara çıktı. Saat 21.00 ve 22.00'de tüm ulusal kanallarda yayınlanan reklamda, siyah ekran üzerinde 'SİMSİYAH' ve #özgecanicin ifadelerine yer verildi. İlk izlediğimde herhangi bir marka logosu olmadığı için, bu reklamın bir sivil toplum kuruluşu tarafından yapıldığını zannettim. Sonrasında sosyal medyada bu reklamın Filli Boya'ya ait olduğu haberi yayıldı. Ardından da bir anda Filli Boya'yı övenler ve sövenler olarak yüzlerce paylaşım gördük. Ben övenlerden yanayım. Sövenlerin ortak görüşüne göre, reklamda marka görünmese de sonradan öğrenilmesi, markanın ölü soyuculuğu yaptığı anlamına geliyormuş. Korkunç bir vahşetin reklam malzemesi olarak kullanılmasından dolayı rahatsız olmuşlar. Ben böyle düşünenlere şöyle bir soru sormak istiyorum. Bir yakınız vefat ettiğinde gazeteye vefat ilanı verirken ailenizin reklamını mı yapmış oluyorsunuz? Tepki gösteren insanların yazdıkları küfürlü paylaşımlar, bu olayı kınamaya çalışırken yine ''kadına yönelik taciz, tecavüz'' içerikli sözcüklerle dolu! Bu nasıl bir anlayış akıl alır gibi
( kelebeğin fırtınası) değil! Buradan tüm erkeklere sesleniyorum: Birine kızdığınızda, hakaret etmek istediğinizde, özü kadına yönelik taciz ve tecavüz içeriği olan sözcükleri kullanmayın! Bu düşünce yapınızı değiştirin! Kullanıldığınız sözcüklere dikkat edin, kadına şiddete karşıysanız önce dilinizi tutun. Bu anlayış değişmezse bugün diline sahip olamayan, yarın beline de sahip olamayabilir! Bu acı olayların ardından yeni yayına giren Ford reklamı dikkatimi çeken reklamlardan biri oldu. Kar, kış demeden düğün-dernek, iş-güç her konuda her an yollarda. Türkiye'nin dört bir yanındaki insanların hayatından minik kesitler var. Türkiye'nin Ford'u sözünün hakkını veren enerjisi yüksek bir reklam olmuş. Ancak filmin son karelerinde karla kaplı durakta servis bekleyen minik çocukları görünce içim sızladı. Dağ başı gibi bir yerde yanlarında bir büyük olmadan minicik çocuklar servise biniyor. Ne yazık ki bir sürü kayıp çocuk vakası var, çocukların başına gelmedik kalmıyor. Böyle bir gerçek varken reklamda çocukların yalnız başlarına yolculuk etmesini normalmiş gibi göstermek yanlış bir davranış olmuş. Tamamen iyi niyetle hazırlanmış bir reklam olduğundan hiç şüphem yok, ama yine de bu tür ayrıntılara dikkat etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Son olarak 28 Şubat'ta yaşamını yitiren dünyaca ünlü usta romancımız Yaşar Kemal'i anmak istiyorum. Hepimiz için büyük bir kayıp. O'nun çok bilinen, bugünlerde yine çok anlamlı olan değerli sözlerini aktarmak istiyorum: ''İnsɑn, evrende gövdesi kɑdɑr değil, yüreği kɑdɑr yer kɑplɑr.'' ''Zulmün aɾtsın ki çabuk zeval bulasın. Anadoluda zalimleɾ için böyle deɾleɾ.'' ''O iyi insanlaɾ o güzel atlaɾa binip çekip gittileɾ. Demiɾin tuncuna insanın piçine kaldık'' Bu sayıdaki yazım, şiddete uğramış, taciz ve tacavüz mağduru, vahşi cinayetlere kurban gitmiş tüm kadınlar için! Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun... marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
Nars Medya’dan Türkiye’de bir ilk... Nars Medya’dan Türkiye’de bir ilk: Yerel reklam verenler Ulusal TV kanallarında prime time’da bile uygun fiyatlı reklam verebilecek. Nars, çeşitli ülkelerden sonra Türkiye’de de ulusal mecra ve kanallarda yerel/bölgesel reklam yayınlama imkânlarını yerel reklam verenlerin ve ajansların hizmetine sunuyor. Nars Medya tarafından hayata geçirilen reklam teknolojisi Nars, düşük reklam bütçeleri nedeniyle hedef kitlesine ulaşamayan yerel ve bölgesel firmalara, ulusal TV’lerde en çok izlenen dizi ve programlarda reklam yayınlama imkânı sunuyor. Bulundukları veya hedefledikleri bölgeye göre, bütçelerine uygun şekilde, bölgesel hedef kitle bazlı bant ve akan yazı reklam yayınlama avantajı sunan Nars, reklamları coğrafi alanlara bölümlendirerek
özelleştiriyor. Nars ayrıca TV reklamlarının yanında dijital ve mobil reklam alternatiflerine de yer veriyor. Nars Medya Genel Direktörü Boğaç Say, yeni reklam çözümüyle ilgili şunları söylüyor: “Nars aracılığıyla, yerel reklamların hedef bölgelerde ulusal TV kanallarında gösterimi artık mümkün. Herkes aynı diziyi seyrederken her il ve her bölge kendi bant reklamlarını izleyecek. Örneğin, yeni açılan bir hastane, bulunduğu ve hedeflediği bölgede hedef kitlesine reklamlarını izlettirme şansına sahip olacak. Adana’da etkinlik duyurusu yapmak isteyen bir AVM ile Antalya’da yeni açılan bir hastane reklamı aynı kanalda aynı anda kendi bölgelerinde izlenecek. Reklam verenler bu sayede, reklamlarının yayınlandığı bölgelerdeki hedef kitleleriyle iletişim bilgilerini paylaşarak etkileşim sağlama imkânına sahip olacaklar. Aynı 10 saniyelik zaman dilimi için bant reklam ve akan yazı reklamlarını bölgelere ayıran Nars sayesinde yerel ve bölgesel reklam verenler için ulusal yayın yapan mecralardan reklam alanı satın alımı çok daha ekonomik hale gelecek. Asgari maliyetle en çok hedeflediği coğrafi hedef kitleye ulaşmak isteyen perakende ya da hizmetle bağlantılı küçük işletmeler için Nars’ın büyük bir fırsat olacağını düşünüyoruz. Şu anda Nars, D-Smart’ta ki test dönemini sürdürüyor.
Yokohama Chelsea ile İmza Attı...
YOKOHAMA, İngiltere Premier Liginin favori takımlarından Chelsea Futbol Kulübü ile 5 yıllık dev sponsorluk anlaşması imzaladı. Bu sponsorluk ile kulüp, 5 yıl boyunca formalarında ve stadyumunda Yokohama logosunu kullanacak. Türkiye’de Bayraktar Grubu güvencesiyle satışa sunulan Yokohama Lastikleri, global büyüme stratejisi kapsamında dev bir işbirliğine imza attı. Japon lastik markası Yokohama, İngiltere’nin futbol devi Chelsea kulübüne 5 yıl süreyle sponsorluk desteği vereceğini açıkladı. 22 / marketing europe & anatolia
Temmuz 2015’te başlayacak anlaşma kapsamında; Yokohama 5 yıl boyunca takımın forma göğüs sponsorluğunu üstlenecek. Ayrıca Yokohama’nın logosu stadyumda yer alacak ve markanın çeşitli reklam ve promosyonel malzemelerinde de Chelsea FC antrenörü ile oyuncular kullanılabilecek. Dünyaca ünlü oyuncuları kadrosunda bulundurmasının yanı sıra Chelsea FC, alanındaki en başarılı isimlerden biri olan teknik adam Jose Mourinho tarafından çalıştırılıyor.
Reklam Dünyası
Vogue Eyewear yeni yüzü... Vogue Eyewear, 2015 İlkbahar - Yaz reklam kampanyasını, yeni marka yüzü Brezilyalı model Adriana Lima ile sunuyor. Dünya çapında lanse edilen reklam kampanyası; genç, yenilikçi ve moda öncüsü kadınlara hitap ediyor. Kampanya, Vogue Eyewear’in neşeli ve rengarenk karakterini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Ünlü model Adriana Lima çekimler sırasında kampanya ile ilgili şu açıklamada bulundu: “Vogue Eyewear reklam kampanyasını kendi ülkem olan Brezilya’da çekmek çok özeldi. Bu benzersiz koleksiyon canlı renkleri ve feminen dokunuşları ile her kadın ve her durum için son derece ideal”. Vogue Eyewear’ın bu reklam kampanyasında Adriana Lima’nın yanı sıra uluslararası iki çekici ilham perisi daha yer alıyor: Hintli aktris Deepika Padukone ve Çinli aktris Liu Shi-Shi. Kampanyanın yüzleri; tarzları, çekicilikleri ve birinci sınıf karizmaları ile ünlü olan üç kadın. Bu reklam kampanyasında Adriana Lima marka ile ilk kez çalışırken; Deepika Padukone ve Liu Shi-Shi ise 2013 uluslararası Vogue Eyewear reklam kampanyasında önceden yer aldı.Çekimlerde yer alan koleksiyonlar, modellerin kişiliklerini ve tarzlarını tamamen yansıtarak onlar tarafından bizzat seçilmiştir.
Veet’in de reklam yüzü Adriana...
Veet’in reklam yüzü Brezilyalı top model Adriana Lima, 21 Şubat sabahı The House Hotel’de basınla buluştu. Çekim öncesi Reckitt Benckiser Türkiye Pazarlama Direktörü Vishal Kalia ile birlikte basının karşısına çıkan Lima, artık ikinci evi gibi gördüğü İstanbul’da Veet Türkiye’nin en başarılı kampanyalarından birini başlatmak için hazır oldukları mesajını verdi.
Veet’in ikinci yıl da yüzü olarak anılmaktan büyük keyif aldığını, çok yaratıcı ve dinamik bir ekiple çalıştıklarını dile getiren Adriana Lima, başarılı bir kampanyaya daha imza atmaya hazır olduklarını belirtti. Reckitt Benckiser Türkiye Pazarlama Direktörü Vishal Kalia da, “Veet olarak Türk kadınının yıllardır pürüzsüz güzellik sırrının bir parçası olmaktan ve bu anlamda onlara yeni ürünler sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Adriana Lima ile geçtiğimiz yıl çok başarılı ve keyifli bir iş birliğine imza attık. Veet olarak, dünyaca ünlü bir top modeli ikinci kez, Türkiye’de çekilen reklam filmimizde oynatmaktan ve İstanbul’da ağırlamaktan gurur duyuyoruz” dedi. Veet’in bu yılki reklam filmi her zamankinden daha da iddialı. Güzelliğini ortaya çıkarması konusunda Türk kadınını cesaretlendirmek için adım atan Veet, başrolünde Adriana Lima’nın oynayacağı yeni reklam filminde, pek çok ödüllü projeye imza atan dünyaca ünlü İsveçli yönetmen Anders Hallberg ile çalışıyor. Adriana Lima, ünlü yönetmenle daha önce ABD’de çok ses getiren Superbowl reklamında bir araya gelmişti.
marketing europe & anatolia /23
Röportaj
Hedef kitle ne diy Her marka sürekli olarak, hedef kitlesine ulaşacak, akılda kalacak yeni reklamlar yayınlamaya çalışıyor. Markalaşma sürecinin belki de en göz önünde olan süreci yayınlanan ilan ve reklamlar. Peki bu çalışmalardan hengileri akılda kalmış, hangi reklamlar hedef kitleyi etkilemiş, değişik meslek gruplarından bir kaç kişiyle mini bir kamuoyu yoklaması yaptık. Tabii ki bu mini çalışmanın dışında kalan markalar hedef kitlesine ulaşamamış anlamına gelmiyor. Bu konuda sağlıklı bir bilgi ancak geniş kapsamlı bir araştırmayla ortaya çıkabilir. Bizimki hafızalarımızı biraz tazelemeyi amaçlıyor. Bakın hedef kitle ne diyor?
Röportaj Elvin Ekşioğlu elvinekşioğlu@gmail.com
Cemal Ustaoğlu Oyuncu Hayatım boyunca beni en çok etkileyen reklamı geçen yıl bir yabancı derginin içinde gördüm. Bir karavan reklamıydı. Lacivert bir gece, buzullar ve karla kaplı bir ova. Ovanın ortasında bir karavan, karavanın sarı sıcak penceresinden görünen bir fotograf. Anne, baba, çocuklar, dede ve nine hep birlikte neşe içinde yemek yiyiyorlar. Huzur,mutluluk,güven,aile,sevgi bundan güzel anlatılamazdı sanırım. Çok etkilenmiştim, duygusalmıyım neyim? 24/ marketing europe & anatolia
Dilara Egeli Cam Sanatçısı Beni bugüne kadar en çok etkileyen reklam be reklamlar hep Kent şekerlerinin reklamı oldu. Neden derseniz; Reklamlarında genellikle yaşlı insanları kullanıyorlar ve reklamların temasında hep Türk genel adet ve örflerini ön plana çıkartıyorlar. Özlemek ve özlemi vurguluyorlar. Aynı zamanda bütün reklamlarının sonu mutlu bitiyor. Özellikle şeker bayramlarından önce çektikleri reklamlarda.
yor?...
Röportaj
Emine Akça Finans Sorumlusu THY Iğdır reklam filmi beni çok etkileyen reklamlardan biri oldu. O masum köylü çocuklarının içten, doğal kendi halleri çok özlediğimiz masumiyeti sergiledi. Kendi becerileriyle yolları ışıklandırma denemeleri, koşturmaları, çocukça çabaları, rol değil gerçek gibiydi. Reklamın sonunda uçak inip de kaptan bunlara göz kırpınca yüzlerindeki başarmanın sevinci, benim de sevincim oldu. Her gördüğümde kanal değiştirmeden keyifle izlediğim bir reklamdı. İşin içinde çocukların masumiyeti olunca neşe, sevinç doluyor içimize.
Fatma EKŞİ ŞOB - Şube Hizmetleri Sistem Güvenlik ve Destek Yetkilisi 1863 Darüşşafaka Cemiyeti *** üzerinde okul üniforması, hırkasının önü düğmelenmemiş, dağınık uzun sarı saçlarıyla koşturan o küçük kız cocuğunu hepimiz hatırlıyoruzdur. 26 / marketing europe & anatolia
Önce mahalledeki teyze hırkasını düğmeliyor, bakkal amcası öğlen yemeğini hazırlamış çantasına koyuyor karşılığında sıcacık bir öpücük alıyor yanağına, ışıklarda bekleyen genç kadın saçlarını toplarken vapurdaki çift derslerine yardım ediyor. Çiçekçi teyzesi nazar boncuğunu takıyor yakasına ve okuluna varıyor nihayetinde. Okulun ismine biraz burukta olsa tebessümle bakıyor. Birçoğumuz bunları yaşamadık, şanslıydık. Sabah annemiz bizi biraz daha uyuyalım diye kahvaltıyı hazırladıktan sonra uyandırmış, saçımızı toplamış, beslenme çantalarımız zaten hazır, dersler akşamdan bitmişti. Servisimiz kapıya kadar gelir. Annemiz yanı başımızda, babamız arkamızdaydı. Onların ilgisi ve sevgisiyle büyüdük. Düşünecek, ya da daha doğrusu endişe edecek bir şey yoktu hayatımızda. Rahattık velhasıl. Bu reklamı her izlediğimde aynı duyguyla düşüncelere dalıyorum. Hayatımızda olan ama önem vermediğimiz küçük şeylerin ne kadar büyük olduğu. Peki bizim gibi şanslı olmayanlar? Hiçbir şey yapmadığım gerçeğiyle yüzyüze geldim. Onları düşünen kimse yok muydu? Neyse ki güzel ülkemde onları düşünen insanlarda var. 1863 yılında Yusuf Ziya Paşa ve dört arkadaşı tarafından kuruldu tarihimizin eğitim alanındaki ilk sivil toplum örgütü: Darüşşafaka Cemiyeti. Kurulduktan 10 yıl sonrada kendi binasında, babası hayatta olmayan ve maddi durumu yetersiz çocuklara yatılı eğitim vermeye başladılar. Beş tane idealist adam bize azla çok olunacağını gösterdi. Kurum her yıl daha da büyüdü ve imkansızlıklar içindeki yüzlerce çocuğa kolej seviyesinde eğitim verir hale geldi. 152 yıllık bu güzide kurum her yıl sınavla öğrenci almaya devam ediyor. Bir dakika bile sürmeyen bu reklam
beni kendime getirmişti. Neler yapabilirim diye düşünenler http://www.darussafaka.org sayfasını ziyaret edin derim.
Gülcan Tingir Kuaför Fly Pegasus reklamını beğeniyorum, beni “günübirlik” te olsa bir yerlere kaçmaya teşvik ediyor.
Melis BOSTAN Öģrenci Bu yıl ki favori reklamım sahiplerinin ortak dili ile wolkswagen oldu. Akıllıca yapıldığını düşündüğüm bu reklam sadece marka olayına girmeyip gerçek hayattan kesitleri filmin icersine taşıdı.beni etkileyen basit ve bilindik birşeyler beklerken aslında bizi şaşırtıp farklı bir olaya çekmesiydi.Arabanın içinde iltifatlar yağdırırken dışarıdan bakıldıģında tam tersi algılandığını aslında insanların birbirine saygı duyup ikisininde yoldan geri çekilmeleri gayet iyiydi.Konuşma reklamın kalitesi Gerek tanıtımı gerekse topluma mesaj veren bu reklam benim için mükemmellik derecesinde.
Röportaj bulmak gerçekten zor. Bu ilanda son derece zeki bir mizah uygulandığını düşünüyorum. Mesaj kısa ve vurucu. Görsel son derece yalın. Ancak bende okuyucu olarak yarattığı etki inanılmaz. Belki de rekabetin çok arttığı bu dönemde biraz sadeleşmeye, görselden çok mesaja odaklanmaya ihtiyacımız var.
gelir bence hayali ile giriştirdikleri çocuk oyunu birden gerçeğe dönüşmüş ve güzel şeyler hayal edince başlar iç görüsü ortaya çıkmış. Çocukların hayalini kurup kendilerince bir havaalanı inşa etmesi, uçağın geleceğine inanarak beklemeleri ve sabah uçağın gelişini görmeleri beni en çok etkileyen kısmı oldu, kendi çocukluğumdaki o sınırsız hayalleri hatırlatan reklam filmi hayal edince neler olabileceğini güzel bir hikâye ile anlatmış. 23 Nisan’da yayınlanan reklam filmi sosyal medya on binlerce kez paylaşılması ve konuşulması da bir yandan ne kadar etkileyici bir kampanya olduğunu kanıtlıyor.
Üveys El Karani Ekşi Sosloyog / Dış Ticaret Esprisni, mesajını ve hedef kitlesini çok başarılı bir şekilde kesistirebilmiş bir reklam olduğunu düşünüyorum. Ayrıca her izlediğimde beni gülümsetiyor :)
Simla Sürmen İnsan Kaynakları Ok ilan vermişti. “Olsaydık olmazdın” demişti.Bu ilanı, içinde bulunduğumuz dönem açısından değerlendirildiğinde oldukça cüretkar buldum. Özellikle sosyal medyada çok ciddi yansıma buldu ve çoğu kişi tarafından beğenildi. Bir çok ajansın yaratıcılık konusunda rekabet ettiği dönemimizde, okuyucuya/izleyiciye gerçekten etki edecek temalar
Yunus Emre Nebioğlu Stratejik Planlama Geçtiğimiz yıl içinde en çok etkilendiğim kampanya “Türkiye’de uçmadığımız tek bir yer kalsa dünyada en çok noktaya uçmuşuz ne fayda” sözüyle LOWE İstanbul’un çektiği Türk Hava Yolları reklam filmi oldu. Gökyüzünde uçan uçağın Iğdır’a gelemeyeceğini düşünüp, çok istersek marketing europe & anatolia / 27
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Sorumsuzluğun sorumluluğu büyüktür... Borsada ya da piyasada spekülasyon yaparak, dengeleri bozmak, bazı yatırım enstrümanlarının değer kazanmasına ya da kaybetmesine neden olmak ciddi bir suçtur. Ülkemizde bunu yaptığı için hayatı boyunca borsadan men edilen ya da hapis cezası alan iş adamlarını belki hatırlarsınız. Peki bir şey, normal vatandaş için suçsa, değişik devlet görevlerinde yer alan kişiler için de suç olması gerekmez mi? Yasalar düzenlenirken, devletin en üst görevinde yer alan cumhurbaşkanının bu makama geldiyse kendi sorumluluğunu taşıyabileceği varsayımı üzerine yapılmış. O nedenle Cumhurbaşkanlığı sorumsuz bir makamdır. Bir cumhurbaşkanı ancak vatana ihanet suçundan yargılanabilir. Bu sorumsuzluk cumhurbaşkanına suç işleme özgürlüğü vermek için değil, suç olacak eylemleri yapmayacak bilinçte olduğu varsayımıyla hareket edildiğinden makama duyulan saygı gereği düzenlenmiştir. Örneğin biz bir cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine sadık kalacağını varsayarız. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarını bir parti çıkarına propaganda için kullanmayacağını varsayarız. Makamı dolayısıyla kendisine verilen yetki ve imkanları kişisel hırs ve çıkarları için kullanmayacağını varsayarız. Aile bireylerine yüksek maaşlarla uydurma danışmanlık makamları tahsis etmeyeceğini varsayarız. Bulunduğu makamın itibarını aile bireylerinin ticari faaliyetleri için kullanmayacağını varsayarız. Uluslararası ilişkilerde, kendi istkbal ve hezeyanlarını değil, ulusal çıkarları ön planda tutacağını varsayarız. Ülkedeki her ihale, atama ve hatta özel teşebbüslerin yönetimine müdahale etmeyeceğini, medya organlarına ahlaksız baskılarda bulunmayacağını en azından anayasayı sürekli ihlal etmeyeceğini varsayarız.
Bu varsayımımız biraz da insan olarak fıtratımızda bulunan başkalarına inanma ve güvenme eğilimimizden kaynaklanır. Keşke bu varsayımlarımızın hepsi doğru olsa ve cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makama erişmiş kişiler, sorumsuzluk ilkesinin kendilerine yüklediği büyük sorumluluğun bilincinde olabilseler, bugün bambaşka bir Türkiye'de yaşıyor olurduk. Ancak biz bu Türkiye'de yaşıyoruz. Bizim ülkemizde kişisel görüşüme göre devlet ciddiyeti konusunda zaafları bulunanlar, yine kişisel kanaatime göre hak etmedikleri bir makamı işgal ettiklerinde işler pek de yasalarda ön görüldüğü gibi yürümüyor. Örneğin bir cumhurbaşkanı sonuçlarını düşünmeden Anayasa kitapcığını başbakana fırlatıyor. Başbakan çıkıp, bunu kamuoyuna açıklıyor, piyasalar allak bullak oluyor, döviz fiyatları fırlıyor ve vatandaş bir gecede fakirleşiyor ya da başka bir cumhurbaşkanı bu ülkenin bir brökratı olan Merkez Bankası Başkanı'na sözümona ayar vermek için kamuoyu önünde açıklamalar yapıyor, hızını alamıyor hakaretler ediyor bu tavrını aylarca sürdürüyor, memlekette döviz fiyatları alıp başını gidiyor ve bu gizli devalüasyonda vatandaş bir kez daha fakirleştiriliyor. Tabii ki bu arada döviz birikimi olan "şanslı" azınlık da zenginleşmiş oluyor. İşin daha acı tarafı ne hiç kimse bu spekülasyonlara dur diyebiliyor ne de bu makamlarda bulunanlar duracakları noktaya karar verebiliyor. Başıbozuk bir piyasada yatırımcı da vatandaş da çaresiz ve güvensizlik içerisinde sadece durumu uzaktan izleyebiliyorlar. Neymiş efendim mizacı buymuş. O mizacın memleket ekonomisine son birkaç ayda verdiği zarar kimin cebinden çıkacak orası herkesce malum ama zahirde meçhul. Ben de bu doğruları yazmaya devam edeceğim ne de olsa benim mizacım da bu.
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Türkiye Vestelleniyor...
Vestel’in yeni reklam filmi, dünyanın en son teknolojisine sahip Vestel akıllı telefonların, tabletlerin, 4K UHD televizyonların, rekortmen çamaşır ve bulaşık makinelerinin üretildiği ve bu ürünlere en iyi tasarım markası ödüllerini kazandıran tasarımlarının yapıldığı Vestel City görüntüleriyle başlıyor. Bu görüntülerin ardından Kenan İmirzalıoğlu, Türkiye’de dünyanın en son teknolojilerinin üretildiğini epik bir dille seyirciye anlatıyor. Film, gururla kameraya bakan Vestel çalışanlarının görüntüleriyle sona eriyor. Büyük bir kısmı Vestel City’de geçen filmin yönetmenliğini Gönenç Uyanık, prodüksiyonunu Depo Film yaptı. Tamamı Manisa’da gerçekleştirilen çekimler üç gün sürdü. Kampanya Künyesi Reklamveren: Vestel Reklam Ajansı: Concept Reklamveren Yetkililer: Feza Turunçoğlu Erim, Berna Aşkın, Bengisu Dinçer Kreatif Direktör: Kerem Özkut Yaratıcı Ekip: Ertuğ Tuğalan, Namık Ergin, Engin Erden, Erhan Dursun, Remzi Cem Erguvan, Cansu Erdinç Marka Ekibi: Arda Görgün, Ekin Kutevu, Zeynep Kahvecioğlu, Sinem Tacir
Stratejik Planlama: Hakan Demir, Suphi Can Sarıgöllü Ajans Prodüktörü: Mert Turan, Kasım Bektaş Prodüksiyon Şirketi: Depo Film Yönetmen: Gönenç Uyanık Post-Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt Müzik: Güntaç Özdemir Medya Ajansı: MediaCom Kullanılan Mecralar: Televizyon, Basın, Radyo, Açıkhava, Dijital
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın...
Knorr, Türk Kızılayı ile birlikte hayata geçirdiği “Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın” projesini yeni reklam kampanyasıyla duyuruyor. Knorr, tüketicilerin satın aldıkları her Knorr Ezogelin çorbası için Türk Kızılayı Aşevlerine 1 kase çorba bağışlayacak. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın Reklamveren: Unilever Knorr
Reklamveren Yetkilisi: Toloy Tanrıdağlı, Ece Bağatur, Özlem Şencan Reklam Ajansı: Lowe İstanbul Kreatif Direktör: Can Faga Yaratıcı Grup: Volkan Dalkılıç, Eray Hökelek, Deniz Yükselci Müşteri ilişkileri G.: Taflan Yörük, Sultan Engin, İdil Kibaroğlu Strateji Grup Direktörü: Yusuf Muslubaş
Ofiste malzeme derdine son... Avansas.com, renkli işadamı Faik Öztürk’ün “cimri patron” karakteriyle izleyicileri güldürdüğü online reklam filminin ardından, bu defa da farklı sektörlere özel hizmetlerini üç ayrı televizyon reklamıyla tanıtıyor. Reklamlarda kendi sektörlerini temsil eden bir muhasebeci, bir avukat ve bir mimar, “cep yakan ofis giderlerinden, malzeme almak için kapı kapı dolaşmaktan ve zaman kaybetmekten şikayet ederken”, masalarına aniden düşen Avansas kutularını görünce önce şaşırıyor, sonra seviniyor. Her biri “Ofiste malzeme derdine son” sloganıyla sona eren eğlenceli reklam filmlerinin künyesi ise şöyle: Kampanya Künyesi Marka: Avansas.com Pazarlama Direktörü: Sedat ANAK Marka Müdürü: Yavuz Öner Kıdemli Marka Uzmanı / Reklam Yazarı: Serhat Şahin Yapım Şirketi: FDS Film Yönetmen: Hikmet Kerem Özcan Ses: Jinglehouse
32 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Hediye Bulucu... miz reklam filminin kahramanı, kendisinden alışveriş için fikir isteyenlere hepsiburada.com’u öneriyor.
Hepsiburada.com, Sevgililer Günü kampanyasını eğlenceli bir reklam filmi ile tüketicilerle buluşturuyor. “Guru” adlı reklam filminde hepsiburada.com’un Sevgililer Günü alışverişi için sunduğu ürün çeşitliliği ve avantajlar eğlenceli bir şekilde anlatılıyor. Guru kıyafetleri içinde izlediği-
Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Hepsiburada.com – Guru Reklamveren: Hepsiburada.com Reklamveren Temsilcisi: Özgür Doğan, Ayça Özdem, Buket Kayalar, Azerhan Doğan Reklam Ajansı: Alametifarika Yönetici Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal Kreatif Direktör: Can Çelikbilek Yaratıcı Grup: Serhat Bayram, Can Dağlı Stratejik Planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel, Emir Kutlu Müşteri İlişkileri Direktörü: Gökhan Akbay Marka Direktörü: Başak Sarıoğlu Prodüksiyon Direktörü: Sertuğ Alptekin Prodüksiyon: Berkay Tahmaz, Teğin Polat Prodüksiyon Şirketi: DCC Film Prodüktör: Ömer Abra
Evdeki Sos... Bir ev partisi ortamının yansıtıldığı reklam filminde Calve’ninRanch, BBQ, Acı Sos veSarımsaklı Mayonez’isayesindeağırlıklı dışarıda tüketilen yemeklerin artık evde de aynı lezzete kavuştuğu anlatılıyor. “Evdeki Ses” şarkısının, “Evdeki Sos” olarak yeniden yorumlandığı reklam filminde genç oyuncu Can Sipahi rol alıyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Calve “Evdeki Sos” Reklamveren: Unilever Reklamveren Yetkilisi: Ertuğrul Bilgin, Mine Mavi, Merve Yavuzcan, Can Franko Reklam ajansı: Ogilvy&Mather Yaratıcı yönetmen:Tolga Büyükdoğanay Yaratıcı grup: Arzu Uzunali, Doruk Özer, Deniz Sencan Müşteri ilişkileri G.: Murat Derman, Birgül Çavuşoğlu Stratejik Planlama: Pelin Aydın Ajans Prodüktörü: Fulya Akay, Begüm Özkul Yapım şirketi: Autonomy Medya ajansı: Mindshare
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Sıcak Yuvam... DemirDöküm; sıcaklık, aile ve sevgi konseptlerini birleştiren “Sıcak Yuvam” kampanyasını Instagram üzerinden başlattı. 31 Mart Salı gününe kadar devam edecek yarışmaya katılmak için #sicakyuvam hashtagi ile fotoğraf paylaşmak ya da benimsicakyuvam.com’a gelmek yeterli. Yüklenen fotoğrafların moderasyon sonrası web sitesinde yayınlanması sonucu konsepte en uygun fotoğraflar jüri tarafından seçiliyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: DemirDöküm Reklamveren Yetkilisi: Batuhan Tuncay Reklam Ajansı: Krombera Kreatif Direktör: Tolga Hancı Kreatif Ekip Yöneticisi: Aybars Bengi Proje Yöneticisi: Ömer Kılavuz Yaratıcı Ekip: Emre Çakmak, Eren Bora, Tuncay Kınalı Marka Ekibi: İlke Çakıl Kullanılan Mecralar: Mikro Site, Facebook,Twitter, Instagram
Aşkta cesur olan kazanır... Aşkın markası Cornetto, sevgililer günü için özel olarak hazırlanan yepyeni bir kısa aşk filmiyle gençleri aşkta cesur olmaya davet ediyor. Gençlerin aşklarını doyasıya yaşamaları için onları cesaretlendiren Cornetto’nun kısa aşk filminde, 4 farklı hikaye yer alıyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı: Aşkta Cesur Olan Kazanır Reklamveren: Unilever / Algida Cornetto Reklamveren yetkilisi: Leyal Eskin Yılmaz, Derya Cantutan, Nazlı Özcan Reklam ajansı: Wanda Digital Yaratıcı yönetmen: Enis Baruh Yaratıcı grup: Merve Özekli, Armağan Ükünç, Alican Düzen, Mert Taner Müşteri ilişkileri grubu: Sinem Çomarlı Ajans prodüktörü: Kerem Aygün Yapım şirketi: GoGo Project Yönetmen: Murat Şenoy Görüntü Yönetmeni: Murat Akay Post Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt
34 / marketing europe & anatolia
Müzik: Jingleist - Çağdaş Göktuna Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Mindshare Kullanılan mecralar: Dijital
Kampanyalar
Digitürk ile “Oscarlıyorum”... filmlerin orijinal hikayelerinden bir hayli uzak olduğundan aslında filmleri izlememiş oldukları anlaşılıyor. Medina Turgul DDB tarafından hazırlanan ‘Oscarlıyorum’ reklam filmlerinin yönetmenliğini Ketche yaparken, yapım şirketi görevini ise Renkli Filmler üstlendi.
Digiturk’ün reklam yüzleri Anıl İlter ve Osman Karagöz’ün başrolünde oynadığı reklam filmlerinde ikili “Oscarlıyorum” isimli bir sinema programında Her, Gravity, Grand Budapest Hotel ve Star Wars filmlerini entellektüel bir şekilde yorumlaya çalışıyor. İkilinin yaptıkları komik ve eğlenceli yorumlar
Kampanya Künyesi Reklamveren: Digiturk Reklamveren temsilcisi: Kadri Mutlu, Gonca Kahraman, Sejda Olcaş, Zeynep Sarptır, Özlem Özdemir Ajans: Medina Turgul DDB Yaratıcı yönetmen: Gökhan Erol Yaratıcı grup: Erçin Sadıkoğlu, Fatih Yılmaz, Fatma Öcal Müşteri ilişkileri grubu: Yasemin Altan, Sezen Şerez, Gökçe Er, Ayşegül Al Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nisan Turgul Yapım Şirketi: Renkli Filmler Yönetmen: Ketche Prodüktör: Vural Turunç, Halil Çalık Post Prodüksiyon: 1000 Volt
Bu sevgi devam ediyor... Elidor’un 5. kez en sevilen saç bakım markası seçilişini Meryem Uzerli ile kutladığı reklam filmi çekimleri 2 gün boyunca Berlin’de gerçekleşti. Kampanya Künyesi Reklamınbaşlığı: Bu Sevgi Devam Ediyor! Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi:Handem Çelenkler, Valya Hubeş Reklamajansı: MANAJANS / J. Walter Thompson İstanbul Yaratıcı yönetmen: Sami Basut Yaratıcı grup: Sanlı Kayabölen, Tunçhan Kalkan, Deniz Ergin, Aksel Ceylan Müşteri ilişkileri grubu: Ece Özyurt, Setenay Ergin, Göksu Karaman Stratejik planlama: Yuda Sağman Ajans prodüktörü: Şafak Serter İnteraktif İletişim Direktörü: Emre Süvari Dijital Proje Yöneticisi: Gökhan Akıncı Yapım şirketi: Depo Film Yönetmen: Yücel Yolcu
Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Mehmet Göçmen, Şafak Çınar, BaşakÇavuş Kullanılan mecralar: TV, Dergi, Gazete, Digjtal
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Sevgililer Günü’nü #KutluyoruzCunku... “Sevgililer Günü’nü #KutluyoruzCunku” kampanyası; “Aşkın açamayacağı kapı”, “Aşk sayesinde su gibi akan zaman” ve “Aşkın hayatları aydınlatması” gibi kavramları gündelik hayatta sıkça kullandığımız ama anlam yüklemediğimiz objelere(kapı kolu, duş başlığı, led ampul) gönderme yaparak, Sevgililer Günü’nün temel duygusu “AŞK” ile anlamlandırdı.
Kampanya Künyesi Reklamveren: Koçtaş Reklamveren Yetkilisi: Çiğdem Eray Reklam Ajansı: Krombera Kreatif Direktör: Tolga Hancı Kreatif Ekip Yöneticisi: Aybars Bengi Yaratıcı Ekip: Onur Bulakbaşı, Hilal Yücel Marka Ekibi: Derin Kaşkal, Melis Buket Algın
Paha Biçilemez Sürprizler... MasterCard’ın, 21 yıldır sponsoru olduğu Şampiyonlar Ligi için kart sahiplerine sunduğu ayrıcalıkları ve Şampiyonlar Ligi Berlin Finali’ne gitme fırsatını tanıtan “Paha Biçilemez Sürprizler” projesinin yeni internet videosu, dijital mecralarda yayına girdi. Reklam filminin kahramanları ise, her şeyden habersiz halı sahada maç yapmaya gelen 12 futbol sever ve dünyaca ünlü İtalyan hakem Pierluigi Collina oldu. Kampanya Künyesi Reklamveren: MasterCard Reklamveren Yetkilisi: Ceren Türkben Kaya, Ayça Özol Reklam Ajansı: Voden VP: Taylan Eker Kreatif Direktör: Erdem Ateş Ajans Prodüktörü: Mert Bilen Yönetmen: Kağan Erturan Marka Yöneticisi: Sezen Ahıskal Art Direktör: Faruk Şişko Yapım Şirketi: Hacıyatmaz Film Mecra: Online
36 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Bir Dost... Media Markt’ın, tüketicileri “Bir Dost”u olarak gören, her zaman onların iyiliğini isteyen ve elektronik alışverişinde en doğru seçimi yapmaları için onları uyaran karakteri, Sevgililer Günü’nü yalnız geçireceklere mutlu olmanın tek yolunun çift olmaktan geçmediğini farklı öneriler ile anlatıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Media Markt Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Nurçin Koçoğlu, Çağanur Atay Uçtu, Volkan Çevik Reklam Ajansı: Saatchi & Saatchi İstanbul Kreatif Direktör: Tarkan Barlas Yaratıcı Ekip: Zeynep Yalçınkaya (Reklam Yazarı), Sedef Karakaş (Sanat Yönetmeni) Müşteri İlişkileri Ekibi: Mehmet Kaptan (Müşteri Direktörü), Bahar Dikmen (Müşteri Süpervizörü) Ajans Prodüktörleri: Arzu Köksal, Turgay Güven Yönetmen: Ezel Akay Yapım Şirketi: Contact Film Works Medya Ajansı: Carat Dijital İletişim Ajansı: Wanda Digital
Çevir, tat, batır... Oreo’nun, ilk reklam filmi televizyon kanallarında gösterime girdi. Reklam filminde, küçük bir kız, babasına Oreo’nun dünyaca ünlü “Çevir, tat, batır!” ritüeliyle nasıl yeneceğini öğretiyor. Sadece Oreo’nun bir çocuğun ailesiyle gülümseten anlar yaşatabileceğini anlatan reklam kampanyası, bir annenin gözünden çocuğunun babasıyla yaşadığı bu mutluana odaklanıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Oreo Reklamveren Yetkilileri: Elif Emiroğlu, Duygu Özer Kreatif Reklam Ajansı: FCB İstanbul Ajans Başkanı: Elif Onay Yaratıcı Ekip: Yavuzhan Gel, Çağlar Cengiz, Cem Haşimi, Pınar Cingöz Müşteri İlişkileri Ekibi: Ceren Çubukçu, Yağmur Erengül, Melis Çubukçuoğlu Prodüksiyon Şirketi: Atlantik Film Yönetmen:Bruno Chiche Post-Prodüksiyon Şirketi: İmaj Müzik:Jingle Farm
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
Efsanevi Gece’ye hazır mısın?...
Nestlé DAMAK Gece”reklam filmi TV’lerde yayına başladı. Reklamda, Nestlé DAMAK Gece’nin, yüzde 55 kakao oranı ve bitter çikolatayla fıstığın kışkırtıcı buluşması ile sunduğu yepyenideneyim anlatılıyor. Saatchi & Saatchi İstanbul reklam ajansı tarafından çekilen reklam filminde izleyiciye yeni Nestlé DAMAK Gece’nin “efsanevi bir lezzet” olduğu mesajı aktarılıyor.
Kampanya Künyesi Reklamveren: Nestle Türkiye Reklam Ajansı: Saatchi & Saatchi İstanbul Kreatif Direktör: Tarkan Barlas Kreatif ekip: Zeynep Yalçınkaya, Müge Özalpay, Sedef Karakaş Stratejik Planlama: Sinan Demirez, Gizem Ateş Müşteri ilişkileri Ekibi: İlke Güner, Celil Kaya Ajans Prodüktörü: Arzu Köksal, Ceyhun Sevil
OPET’in “Sevince” temalı reklam filmi... Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından 9kez üst üste seçilen ‘Müşteri Memnuniyeti En Yüksek Şirket’ ve Mediacat Dergisi’nin İpsos işbirliği gerçekleştirdiği ‘Lovemark- Aşkla bağlanılan marka’ araştırmasında “Türkiye’nin En Sevilen Akaryakıt Şirketi” seçilen OPET, yeni reklam filmiyle Türkiye’ye teşekkür ediyor. Kampanya Künyesi Müşteri: Opet Reklam Ajansı: Rafineri Yaratıcı Yönetmen: Emre Kaplan Metin Yazarı: Can Erdoğan Sanat Yönetmeni: Emrah Güzel, Yiğit Gümüş Marka Takımı: Dilek Uçarlı, Erbek Onur, Aslı Aksu, Gizem Gürzoğlu Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Levent Köstepen Yapım Şirketi: Anima İstanbul Yönetmen: Walky Talky Müzik: Erkin Koray
38 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
b2b Encounters...
Bosphours Encounters’in sağlık turizmine ilişkin dördüncü tanıtım filmi Eksantrik Prodüksiyon’un çalışmasıyla İstanbul’un birçok yerinden çekilen görüntülerle gerçekleştirildi. Kentin güzelliklerini çeşitli açılardan gözler önüne seren filmin geçtiğimiz yıl yine Eksantrik Prodüksiyon tarafından yapılmış ve oldukça beğeni almıştı. Film uluslararası sağlık fuarlarında ve internet mecrasında kullanılacak.
Kampanya Künyesi Reklamveren: Bosphours Encounters Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon Prodüktör: Elvin Ekşioğlu Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express Mecra: İnternet
Ebru temalı reklam filmi... 2015’in ilk reklam filminde geleneksel Türk sanatlarından biri olan ebru sanatı ile Türkiye Finans logosunun yapılışını ekranlarda izliyoruz. Türkiye Finans’ın ve özünde katılım bankacılığının temel değerlerine dikkat çeken reklam filmi,ebru sanatının güzelliği ve estetiğinigözler önüne seriyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Türkiye Finans Ürün: İmaj Kampanyası Reklamveren Yetkilisi: Nalan Çiğdem Belgutay Reklam Ajansı: Manual Effect Prodüksiyon Firması: Neverland Yönetmen: Burak Köprülü Görüntü Yönetmeni: Murat Akay Yapımcı: Türker Akkuş & Ayşin Batman Keskin Ebru Sanatçısı:Tüzin Tiryaki Müzik: Onur Cumaoğlu Medya Ajansı: Mindshare
marketing europe & anatolia / 39
İs
Gezi
skeçe Karnavalı... 3 – 4 yıldır, Yunanistan İskeçe’ de yapılan karaval sohbetlerine tanık oluyordum. Benim babam İskeçe doğumlu ama ben hiç gitmedim oralara. İçten içe merak ediyorum. Bir gün maillere bakarken fırsat sitelerinden birinde İskeçe Karnaval turu gördüm.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com 3 – 4 yıldır, Yunanistan İskeçe’ de yapılan karaval sohbetlerine tanık oluyordum. Benim babam İskeçe doğumlu ama ben hiç gitmedim oralara. İçten içe merak ediyorum. Bir gün maillere bakarken fırsat sitelerinden birinde İskeçe Karnaval turu gördüm. Hemen aldım biletimi. Sonra 3 arkadaşım daha aldı. Bunu duyan annem geri kalır mı. O da kankasıyla organize olup tura katıldı. Cuma akşamı 22:30’ da Kadıköy’ den kalkan otobüse binip yola çıktık. Bizim gruptan bir arkadaşımız yanına yolluk da almış. Yolda sohbet muhabbet derken, vakit nasıl geçti anlamadık. Pazaryeri sınır kapısına kadar geldik. Hafta sonu yapılacak karnavala Türkiye’ den çok fazla giden olduğu için İpsala sınır kapısı çok yoğunmuş. O yüden bizim tur Pazaryeri’ ni tercih etti. Sınırdan
kıda bulunmuşlar. Şehirde tepeye kurulmuş olan kale ise ortaçağdan kalma. Osmanlı, Panagia tepesindeki bu Bizans kalesini de genişleterek şehre katkıda bulunmuş. Günümüzde bu iki yapı da şehrin önemli simgelerinden. Sabahın erken saatlerinde vardığımız Kavala’ da, kahvaltı yapmak ve şehirde kısa bir tur yapmak üzere otobüsten indik. Otobüsün bizi bıraktığı yer deniz kenarı, sanıyorum Kavala Liman’ ı. Henüz afyon patlamadığı için konuya pek hakim değiliz. Baktık hava güneşli, denizin de kenarındayız, dedik ki şöyle güzel bir kafede oturup kahve keyfi yapalım. Mekan bakınırken karşımıza şirin bir pastane çıktı. Vitrini görünce hemen daldık içeri. Fırından yeni çıkmış börekler, mis gibi
geçtikten sonra Kavala’ ya doğru yol aldık. Sabah 8 gibi Kavala’ ya vardık. Kavala’ da bizi güneşli ama birazcık soğuk bir hava karşıladı. Sanırım sabah erken saat olduğu için hava serindi. Taşoz’dan göçen göçmenler tarafından, MÖ 6. yüzyılda, Neapolis; Yunanca “Yeni Şehir” adıyla kurulan Kavala, 1912 yılına kadar 525 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğunun bir parçasıymış. Bu küçük şehire, 16. yüzyılın ortasında İbrahim Paşa, Sadrazam ve Kanuni Sultan Süleyman bir su kemeri yaptırarak, Kavala’nın gelişmesine kat-
kahve kokusu. Mmmmmhhh nefis. Yiyeceklerimizi alıp dışarda bir masaya oturduk. Keyifle kahvaltımızı ettik. Sonra da şehir gezisi yapmak için grubun geri kalanına katılmak üzere otobüsün olduğu yere gittik. Otobüsün orada gruba katıldık. Sonra etrafa bakınıp fotoğraf çekerken bir de baktık ki grup yok. Meğerse vakit az olduğu için hızlandırılmış tur yapılıyormuş. İlk kez yurtdışına tur ile çıktım ve sanırım da son olacak. Biz limanda fotoğraf çekince grubu kaybettik sonra baktık orada bankta oturan marketing europe & anatolia / 41
Gezi
birileri var, onlara sorduk, kalabalık gördünüz mü diye. Su kemerlerinin oraya doğru gittiler deyince biz de yolumuzu o yöne çevirdik. Rampa yukarı tırmanırken solumuzda Agios Nikolaos Kilisesi’ ni gördük. Osmanlılar döneminde camii olan Agios Nikolaos Kilisesi, Kanuni’nin damadı olan Sadrazam İbrahim Paşa (Pargalı İbrahim) tarafından yaptırılmış. Eski adı da Maktul İbrahim Paşa Camii. Şehir yunanlılara kalınca, camii olmuş, klise. Yeni adı da Agios Nikolaos Kilisesi. Kim peki bu Aziz Nikolaos ? Bildiğimiz Noel Baba. Nole Baba, M.S. 250 yılında Likia’nın Patara ilçesinde dünyaya gelmiş ve Demre’ de yaşamış. M.S. 330 yılında 6 Aralık’ ta ölmüş. 6 Aralık günü, Aziz Nikolaos’u anma günü olarak kutlanıyor. Adı Nikolaos olan Hristiyanlar, bugünü isim günü olarak kutlar. Ama bizim için Aziz Nikolaos, Noel’de birçok yere giderek çocuklar için getirdiği hediyeleri evlerinin bacasından atan tontoş dededir. Biz daha camiye yakından bakmak için karşıdan karşıya geçene kadar bizim grup yine kayboldu. Daha fazla geride 42 / marketing europe & anatolia
Şehir yunanlılara kalınca, camii olmuş, klise. Yeni adı da Agios Nikolaos Kilisesi. Kim peki bu Aziz Nikolaos ? Bildiğimiz Noel Baba.
kalmamak için camiiye uzaktan bakıp koştura koştura yukarı çıkmaya devam ettik. Camiden uzaklaşınca karşımıza kocaman su kemerleri çıktı. 16. yüzyılın ortasında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan ve şehri neredeyse baştanbaşa saran tarihi su kemeri, Kavala’nın gelişmesine oldukça katkıda bulunmuş. Kavala, Osmanlı döneminde Balkanlar’ın en önemli merkezlerinden biriymiş. Kanuni zamanında şehir, Akdeniz’deki donanma için üs görevini görmüş. Kavala’ nın gelişimine katkıda bulunmuş olan kemerler şimdi de şehri süslüyorlar. Su kemerlerine hayran hayran baktıktan sonra grubu aradık ama bulmak ne mümkün. Su kemerlerinin oradan yukarı çıkıldığında sokak sizi kaleye götürüyor. Bize de kale gezmek mantıklı geldiği için grup oradadır diye düşündük. Fakat yollarda kimseyi göremeyince hızlıca çıktılar sandık. Biz de Çağla’ yla ikimiz koştur koştur yürümeye başladık. Yol dik, giysiler kalın. Bir süre sonra kan ter içinde kaldık. Kalenin içindeki daracık sokaklarda geçip bayrağın dikili olduğu noktaya çıkmak niyetindeyiz. Grup orada diye
Gezi
tahmin ediyoruz. Biz koştururken sokak arasından havlayarak çıkan bir köpek aklımızı aldı. Olduğumuz yerde kaldık. Benim ısırılma tecrüben olduğu için epey tırstım. Hatta cardio yaptım:) Baktık köpeğin susacağı yok, gözümüzü karartıp üzerine yürüdük. Dışardan son derece cesur görünüyor olsamda kalbim pıt pıt, aştık köpeği. Zor bela kaleye ulaşınca da bomboş bir alan karşıladı bizi. Ortada kimsecikler yok. Meğerse bizimkiler orada değilmiş. Görevli de “delimisiniz siz, burada ne işiniz var” manasına gelen şaşkın bir ifadeyle bize baktı. Biz hiç bozuntuya vermeden şehir manzarasını izledik. Sonra da, dillerini bilmediğimiz için sevimli sevimli gülümseyip aşağı, şehre doğru yola koyulduk. Baktık ki grup yok ortada, tur rehberimizi aradık. Bizimki hızlandırılmış tur olduğu için kale, programda yokmuş. Onlar Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ nın heykelini görmeye gitmişler. Biz onu kaçırdık tabii. Aslına bakarsanız, dönüp de internetten araştırınca aslında çok şey kaçırdığımızı farkettim. Kavala’
Dışardan son derece cesur görünüyor olsamda kalbim pıt pıt, aştık köpeği.
da gezip keyif yapmak için 2 gün şart. 1919 Yunan-Türk Savaşı’ndan sonra Kavala, aldığı işçi göçleriyle birlikte yeni bir refah dönemine girmiş. Bu büyüme tarım ve endüstri alanında ol-
marketing europe & anatolia /43
Gezi
muş. Tütün işleme ve tütün ticareti alanında oldukça büyük bir yere sahipmiş. Bizler hep Kavala’ yı ünlü “Kavala Kurabiyesi” ile biliyoruz. Bütün bademli, üzeri pudra şekerli, nefis kurabiyeler. İsmi Kavala Kurabiyesi olmasına rağmen, esas yeri İskeçe. Bademler İskeçe’ de yetiştiriliyor. Kurabiyeler İskeçe’ de yapılıyor ama ismi Kavala Kurabiyesi. Ve biz henüz kurabiye almadık. Kavala’ ya ayrılan süre bittiği için otobüse doluşup Selanik’ e doğru yola çıktık. Kavala – Selanik arası 150 km. Yaklaşık 2 saat sonra Selanik’ e vardık. Selanik Yunanistan’ın Atina’ dan sonra ikinci en büyük kenti. Makedonya bölgesinin Yunanistan içinde kalan kesiminin başkenti. Google maps’ te mekan adresi bakarken adresleri Macedonia, Thessaloniki olarak görünce şaşırmıştım. Meğerse burası Makedon bölgesiymiş. Selanik şehrinin adı Yunanca, Thessalos ve Niki kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ve Thessalian Zaferi anlamına geliyor. Adını Makedon prensesi, aynı zamanda Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike ‘den alıyor. Kral Filip, kızının Thesally’de alınan büyük zafer günü doğması üzerine kızının Thesallonike olarak yani Thesal44 / marketing europe & anatolia
Selanik Yunanistan’ın Atina’ dan sonra ikinci en büyük kenti. Makedonya bölgesinin Yunanistan içinde kalan kesiminin başkenti.
lonian Zaferi olarak adlandırılmasını buyurmuş. Modern Yunanca’da şehir Θεσσαλονίκη (Thessaloniki) olarak adlandırılmakta, Türkçe gibi diğer dillerde de bu isimin farklı varyasyonları kullanılıyor. Selanik’ te ilk durağımız Aziz Dimitrios Kilisesi(Agios Dimitrios Kilisesi) oldu. Atatürk’ün Evi ile aynı caddede bulunan Aziz Dimitrios kilisesi, 413 yılında İllirikos lideri Leontios’un emriyle bir bazilika olarak yapılmış. Hikaye şöyle: Selanik aristokrasisinden Dimitrios, bir Roma vatandaşı ve Roma ordu subayıymış. Hristiyanlığı kabul edip çeşitli dini faaliyetlerde bulunmuş. M.S.303 yılında tutuklanıp,bir halk hamamının alt katına hapsedilmiş ve orada boynu vurulmuş. Sonrasında, hristiyanlar şehidin bedenini öldürüldüğü yere gömmüşler Geleneklere göre şehidin öldürüldüğü yere, 4. yüzyılda küçük bir tapınak yapılmış. Bu küçük tapınağın yerine 413 yılında İllirikos lideri Leontios’un emriyle güzel bir bazilika yapılmış. Bu kilise 7.yüzyılda bir yangında yok olmuş fakat kısa sürede yerine yenisi yapılmış. Daha sonraki yıllarda kilise
Gezi
zararlar görmüş, işgallere uğramış, hasarlar görmüş. Osmanlı egemenliğinde camiye dönüştürülmüş ve müslümanların hizmetine sunulmuş ve cami olarak kullanılmış. 1917 yılında bu tarihi kilise, Selanik’in büyük kısmını yok eden yangında tamamıyla yanmış. Yanmış olan bina daha sonraki yıllarda onarılmış ve 1949 yılında tekrar hristiyanların ibadetine açılmış. Biz de hızlıca kilisenin içini gezdik. Sonra mum alıp dilek diledik ve tura devam ettik. Ne de olsa hızlandırılmış tur. Tekrar otobüse doluşup Atatürk’ün Evi’ ne geldik. Ben orada çok duygulandım. Hayranı olduğum bir liderin evine girecek, onun büyüdüğü yeri görecek olmak beni çok heyecanlandırdı. Ev yakın zamanda restore edilmiş. İçeride Ata’ mızın ve sevgili annesinin balmumu heykelleri var. Duvara yansıtılmış projeksiyon cihazlarından Ata’
Tekrar otobüse doluşup Atatürk’ün Evi’ ne geldik. Ben orada çok duygulandım. Nur içinde yat Ata’ m. mızın hayatıyla ilgili filmleri izleyebiliyorsunuz. Bunların yanı sıra evde Ata’ mızın kullandığı bazı kişiler eşyalar da sergileniyor. Kendisine çok yakışan beyaz yelekli takımı da bu eşyalar arasında. Sert mizacının ardında, kendisine bu kadar saygı duyulmasına, hayran olunmasına, peşinden , yolundan gidilip, lider kabul edilmesini çok doğal karşılıyor insan, ona dair bir şeyler görünce. Nur içinde yat Ata’ m. Evden çıkıp bahçedeki yüzyıllık nar ağacına dokunup gövdesini okşadıktan sonra Ata’ mızın evine veda edip oradan ayrıldık.
Sırada var Beyaz Kule. Beyaz Kule, Selanik surlarının, şehrin doğu tarafında sahil surları ile birleştiği köşede yükselmekte ve etrafındaki duvarlar ortadan kalktığından bugün yalnız başına, deniz kenarında bir yeşil sahanın ortasında bulunuyor. Çok eski çağlarda burası şehir surlarının denize açıldığı yermiş. Kulenin 15. veya 16. yüzyıllarda Venediklilerce inşa edildiği sanılıyor. Defalarca hasar görüp yeniden onarılan kule, son olarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde (15201566) yeniden inşa edilmiş. Osmanlı döneminde garnizon ve hapishane olarak kullanılan kule, verdiği hizmete göre de halk arasında ismi değişmiş. 16. yy ”Aslan Kulesi” olarak anılan yapıya daha sonra Yeniçeri Kulesi denir olmuş. Yapı zindan olarak kullanılırken 1826’da Sultan II. Mahmud’un emri üzerine kuledeki tutukluların hepsi kılıçtan geçirilince ise adı, “Kan Kulesi” olarak değiştirilmiş.Osmanlı-Türk dömarketing europe & anatolia /45
Gezi
neminde, Beyaz Kuleye; ayrıca Kalamarya Kulesi adı da verilmişti. Kulenin 50 arşın (38 m.) boyunda, 5 adım (3 3,5 m.) eninde duvarları varmış. Fakat 1869 yılında, sahile rıhtım inşa edilmesi sebebiyle kale duvarları yıktırılmış. Selanik, Birinci Balkan Savaşı’nın sonunda 1912 yılında Osmanlı’dan ayrılarak Yunan Devleti’ne katıldığında ise kule, arınmayı temsil eden sembolik bir vaftiz işleminden geçerek beyaza boyanmış ve bundan sonra da “Beyaz Kule” olarak anılmış. Fakat zaman içinde beyaz boyalar döküldüğünden, kule gerçek rengine dönmüş.Beyaz Kule, şu an Bizans Medeniyeti Muzesine ait ve 1985 yılından beri Selanik tarihinin sergilendiği bir müze olarak ziyarete açık. Otobüsümüz Beyaz Kule’ nin önünde bizi indirince biz de müze giriş biletlerimizi alıp kuleye tırmanmaya başladık. Her katta farklı bir sergi var. Merdivenlerden çıkıp serginin olduğu kata ulaşıyorsunuz. Böylece sergiyi gezerken dinlenmiş oluyorsunuz :) Sergiler değil de en üst nokta muhteşemdi. Manzara 10 numara 5 yıldız :) Görüntü İzmir Kordon’ u andırıyor. O yüzden insan kendini memleketinde gibi hissediyor :) Yukarıdan manzara 46 / marketing europe & anatolia
Sırada var Beyaz Kule. Manzara 10 numara 5 yıldız :) Görüntü İzmir Kordon’ u andırıyor. O yüzden insan kendini memleketinde gibi hissediyor :)
iyi güzel de biraz da sahili gezmek lazım. Orada kalamar, midye, bira yapamadan dönmek olmaz. Kaleden koşar adım çıkarak kendimiz Selanik sokaklarına attık. Beya Kule, Selanik’ in en hareketli caddelerinin kesiştiği yerde kalıyor. İsimlerini yazmak isterdim ama Yunan alfabesinden hiç anlamıyorum. Sadece sahildeki bulvarın adını biliyorum, Nikis. Biz Nikis Bulvarı’ na paraleş sokaktan başladık, yürümeye. Yol boyunca bizi harika pastane ve kafeler karşıladı. Biz de daha fazla dayanamayıp bir tanesine daldık. Bunlar da bizim gibi, harika pastalar yapıyorlar:) Bir çok Avrupa ülkesinde böyle pastalar görmek imkansız. Pastalarımızı alıp elimizde yiye yiye sahile indik. Sahil boyunca bir sürü kafe, bar ve balık lokantası var. Hava da güneşli olunca, insanlar cıvıl cıvıl sohbet ediyorlar mekanlarda. Boş yer bulmak hayli zor. Biz mis gibi kalamar kokusu gelen bir mekana oturduk ve kalamar bira söyledik. Güneşli havada keyif yaptıktan sonra buluşma noktasına gidip otobüsle konaklayacağımız otele gittik.
Gezi
Otelimiz, Aristoteles Meydanı ‘ na 2 km uzaklıkta çok cici bir yerdi. Hemen odalara yerleştik, duş aldık, üzerimizi değiştirip tekrar dışarı çıktık. Ne de olsa vakit az. Değerlendirmek lazım. Önce taksi ile Aristoteles Meydanı’ na gittik. 5 Ağustos 1917 yılında, Selanik şehrinde çıkan büyük yangında şehrin büyük kısmı hasar görmüş. Aristoteles Meydanı, yangından sonra 1918 yılında, Fransız mimar Ernest Hébrard tarafından dizayn edilmiş ama meydanın büyük kısmı 1950’lerde inşa edilmiş. Meydan, Bizans ve Batı Avrupa mimari tarzı birleşiminin karakteristik örneği. Meydanın sembolü olan iki yapı, “Olympion” ve “Electra Palace Otel” sırasıyla, 50’ li ve 60’ lı yıllarda inşa edilirken, Aristoteles Meydanı son halini 1960 yılında almış. Meydanda yürüyüp kafelere, mağazalara göz attıktan sonra akşam yemeği için “Fullmeze” isimli restauranta doğru yürümeye başladık. Biz latin harflerle olan ismini biliyoruz ama mekanları tabelaları Yunan alfabesi. Foursquare’ den tekrar mekana bakıp, harfleri karşılaştıraraktan mekanı bulup daldık içeri. Burası çok şirin bir Yunan Meyhanesi.
Fullmeze’ de yiyecek siparişi vermek kolay çünkü menü de Türkçe ‘ de var.
Biz gittiğimizde mekan sakindi fakat ilerleyen saatlerde dışarıda mileet sıra bekliyordu, oturmak için. Fullmeze’ de yiyecek siparişi vermek kolay çünkü menü de Türkçe ‘ de var. O yüzden masayı güzel mezelerle donattık ve yanına da Uzo söyledik. Hakikaten tavsiye ettikleri kadar var. Mezeler son derece lezzetli, garsonlar çok sıcak kanlı ve güler yüzlü. Biz eper bir süre oturduktan sonra kalkıp Selanik sokaklarını arşınladık. Cumartesi gecesi olduğu için sokaklar çok kalabalık ve cıvıl cıvıldı. Bir kaç mekana daha uğrayıp bir iki bira içtikten sonra otele geri döndük. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Selanik Kalesi’ ne gittik. Selanik surları erken Hıristiyan ve Bizans askeri mimarisinin en iyi korunmuş anıtlarından biriymiş. 19. yüzyılın sonlarında, Cassander (M.Ö. 316) tarafından kentin temeli oluşturmak için yapılmış ve 20. yüzyılın başında uzun bir bakım süreci geçirmiş. 3, 4, 5. yüzyıllarda ana yapı evresi tamamlanmış olsada, zaman içindeonarım, ilaveler
marketing europe & anatolia /47
Gezi
ve değişiklikler olmuş. Bu da kentin savunmasının, tarih boyunca zorlu bir süreçten geçtiğinin göstergesi. Selanik surları, şehrin dört tarafını içine ve şehri çevreleyen şekildeymiş. Surların görünüşü bir masa biçiminde olup, uzunluğu yaklaşık olarak 8 km, yüksekliği ortalama olarak 10 ile 12 metre civarında ve kalınlığı 5 metreye ulaşıyormuş. Yamaçların yan taraflarında dikdörtgen kuleler inşa edilmiş. Surların güneybatısında, 4. Yüzyılda, büyük Konstantin tarafından yapılmış bir de yapay liman varmış. Kuzeydoğusunda ise bitişik şekilde Akropoli varmış ve dikdörtgen kule ile dönüşümlü üçgen çıkmadan oluşan ayrı bir surdan oluşuyormuş. Selanik’in dört ana giriş kapısı varmış. İki kapısı batıya açılıyormuş, «Hirisi Kapı ve Litaia Kapısı». Diğer iki ise kapı doğuya açılıyormuş, «Kassandreotiki Kapısı yada diğer adıyla Kalamaria Kapısı, Yeni Hirisi Kapısı». Bu kapıların dışında bir çok küçük kapıda mevcutmuş. Bu küçük kapılar gennelikle askeri hizmetli amaçlar için kullanılmaktaymış. Takip eden yüzyıllarda, deprem, saldırılar vs. sonucunda surlarda onarım ve restorasyon kaçınılmaz hale gelmiş. 48 / marketing europe & anatolia
Selanik’in dört ana giriş kapısı varmış. İki kapısı batıya açılıyormuş, «Hirisi Kapı ve Litaia Kapısı». Diğer iki ise kapı doğuya açılıyormuş, «Kassandreotiki Kapısı yada diğer adıyla Kalamaria Kapısı.
1430’da Osmanlılar tarafından işgalindan sonra surlarda, çevre duvarlarında ve büyük kulelerde, örneğin Beyaz Kule ve Yedi Kulede yeni düzenlemeler yapılmış.Osmanlılar tarafından karargah olarak hizmet etmek için yeniden inşa edilmiş ve mevcut yedi kulesinden dolayı Yedikule / Eptapyrgion olarak adlandırılmış. Deniz surları, doğu ve batı kara surlarının bazı bölümleri 1873
Gezi ve 1911 yılları arasında yıkılmış. Kaleyi hızlı bir şekilde gezdikten sonra tekrar otobüse binerek İskeçe’ ye doğru yola çıktık. Selanik – İskeçe arası 200 km. Dün akşamki uzonun ve yorgunluğun da katkısıyla biz yol boyunca uyuduk. İskeçe’ ye karnavala gidiyoruz. Fakat karnaval sebebiyle şehre araç sokulmuyor. Şehir dışında kocaman bir arazi tahsis edilmiş. Gelen tüm araçlar orada parkediyor sonra belediye otobüslerine binerek karnaval alanına gidiyor. Biz de otobüse binerek karnaval alanına gittik. Karnaval sebebiyle cadde kapatılmış. Geçit töreni için hazırlıklar yapılmış. Yol boyunca hoparlörler dizilmiş ve bangır bangır müzik çalıyor. Sokak aralarında çeşit çeşit kostümlerle dolaşan karnaval katılımcıları. Karnavalın başlamasına 1 saat olduğu için biz de ara sokaklara girip kahvaltı edip kahve içelim dedik. İskeçe, Türkler’ in en yoğun bulunduğu yerlerden biri. Diğerleri de İskeçe’ nin doğusundaki Gümülcine ve Dedeağaç. Türkler yoğun olunca Türkçe bilen de çok haliyle :) Yolda denk geldiğimiz bir kaç grubun Türkçe konuşuyor olması çok hoşumuza gitti. Hep birlikte hatıra fotoğrafı çekildik :) Karnaval saati gelip de müzik daha da artınca biz de yol kenarında yerimizi aldık. Senede 1 kez, Şubat ayının son Pazar günü yapılan geleneksel karnavalın hikayesi şöyle; Karnaval, Meryem Ana’nın oğlu, İsa’nın öldürüleceğine dair dedikodulara dayanıyor. Meryem’in oğlu, İsa’nın ileride peygamber olacağına ilişkin söylentiler artınca o dönemin yöneticileri durumdan rahatsız olur. Çözüm için de İsa’ nın öldürülmesine karar verilir. Meryem’ e de, oğlunun bulunup katledileceği haberi gelir. Mahalle halkı İsa’nın askerler tarafından bulunamaması için çocukların hepsinin yüzlerini boyarlar ve tanınmaz hale
İskeçe, Türkler’ in en yoğun bulunduğu yerlerden biri. Diğerleri de İskeçe’ nin doğusundaki Gümülcine ve Dedeağaç.
coştu ve karnaval çok eğlenceli bir hal aldı. Herkesin ağzında düdük, müziğe eşlik ediyordu. Biz hızlandırılmış tura katıldığımız için karnavalın kapanışına kadar kalamadık. Saat 16:30 gibi oradan ayrıldık. Ve sadece karnaval alanını görebildik. Tekrar bizi getiren otobüslere binmek üzere yola koyulduğumuzda kafelerin önünde bira için sosis patates yapan insanları gördük. İşte o an isayan ettik. Ne işimiz var bizim turla yaaaa, diyerekten. Gezmeye kendin gideceksin arkadaş. İstediğin zaman istediğini yapacaksın. Vakit mekan sınırlaman olmayacak. Bu tur bizi hiç kesmedi ve tadı damağımızda kaldı. Yunanistan’ a tekrar gitmek gerek. Hele de benim kesin gitmem lazım. Benim babam İskeçe doğumlu. Bir sonraki gezide altını üstüne getireceğim. Aklımız hala karnavaldayken yüzümüzdeki boyaları temizleyip Türkiye’ ye dönmek üzere yola çıktık. Ve ben bu sefer home, sweet home diyemiyorum, çünkü aklım komşuda kaldı.
getirirler.Ha bugün ha yarın askerlerin gelip İsa’yı öldüreceklerinden korkarlar. Korkulu geçen 10 günün ardından bu haberlerin asılsız olduğu ortaya çıkar. İsa ve diğer çocuklar yıkanıp, boyalardan kurtulup, temizlenirler ve Pazartesi gününe tertemiz başlarlar. 10 gün süresince İsa’yı yüzü boyalı şekilde sakladıktan sonra dedikoduların asılsız olduğunu öğrenince şükür orucu tutmaya başlarlar. Karnaval ve 10 günlük oruç, temiz Pazartesi ve sonrasın da Paskalyaya kadar dayanan, hayvansal gıdadan uzak yaşam ile Hıristiyanlarda bu geleneksel hale gelir ve her yıl kutlanır. Biz kenarda uslu uslu karnavalı seyrederken, karnavalcılar bizi de boyadılar. İlk başta geçenler neşeli neşeli dansedip geçip gittiler. Saat ilerleyip uzo ve Eleştiri ve yorumlar için soğun da etkisiyle insanlar daha da çok seval@sevalduban.com coşmaya başladılar. Saat ilerledikçe müzik de insanlar da
marketing europe & anatolia /49
Game On
The Order 1886...
Ali Erdem Ekşioğlu
Ağır, Sağlam ve Sürükleyici bir Hikaye Sizi koltuğunuz en uç köşesine ve akciğerinizdeki son nefese hapsedicek bir oyun
İnanılmaz Grafikler Hem karakter tasarımı, hem de çevre dizaynlarıyla ağızları açık bırakan bir oyum
.
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn
SteamPunk Ne kadar Tesla'yla beraber savaşsak da tasarımlar daha çok steam punk bir tarzı çağrıştırıyor.
Şövalyelik İngiltere kraliçesi adına onur ve azimle savaşma ayrıcalığı
Game On
Victorian İngilteresini steampunky bir stillle beğenimize sunan ve 2015'in en çok beklenen oyunlarından biri olan The Order 1886, 20 Şubatta piyasaya çıktı. Charles Darwin, Nikola Tesla, Jack the Ripper ve hatta Kral Arthur'u bile The Order'ın fantastik hilkayesinin ayaklara basmasına yardımcı olan önemli tarihsel figurler arasında. Oyun kurt adam benzeri bir yaratığa dönüşen ve saldıganlaşan "half breed" ya da "lycan"lar ile normal insanlar arasındaki düzeni korumak için Kral Arthur'un başlattığı Order, bizim anlıcağımız şekilde yuvarlak masa şövalyeleri etrafında şekilleniyor. Biz Sir Galahad adında karizmatik, kendi başına buyruk, onurlu bir sövalyeye hayat veriyoruz. Sir Galahad bana oyunun büyük bölümünde The Last of Us'dan Joel'ı hatırlatsa da, Galahad kraliçesine adanmış, ülkesi için savaşan bir şövalye iken Joel daha çok kendi çıkarları ve hayatı için savaşan bir karakter. Sir Galahad hakkında beni en çok şaşırtan şey ise Galahad'in gerçekten Arthur efsanesinde yer alan bir şövalye olması, muhtemel diğer karakter ve şövalyelerin de gerçekliğe uygunlukları etkileyici. 52 / marketing europe & anatolia
Oyunun The Last of Us'la olan benzerlikleri burda bitmiyor. Hareket animasyonları, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunabilicek hikaye destekleyici belge, mektuplar içeriyor. Kısa olmasına rağmen çok dolu bir tecrübeydi, sürükleyici ve ekrana bağlayan bir hikayesi olmasının yanında farklıydı.
Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn
adresinden izleyebilirsiniz.
PS4 sisteminde gördüğüm en iyi grafiklere ve en iştihamlı görüntülere sahip. Ses sanatçıları ve müzikler de oyuncuyu bu ambiansın içinde yutuyor. Kısa da olsa tekrar tekrar oynayacağım ve her seferinden aynı zevki alıcağıma emin olduğum büyük bir yapım, kesinlikle alınmaya ve oynanmaya değer bir oyun özellikle de steampunk stilini ve third person shooterları seven oyuncular için. The Order 1886 sağlam ve heyecanlı bir hikaye arayanlar için bir oyun kesinlikle koşmak ve ateş etmek isteyenler için değil. İyi Oyunlar.
Game On
Battlefield Hardline...
Battlefield™ Hardline’da polis olmayı ve suç fantezisini sonuna kadar yaşayın. Bu heyecanlı gişe rekortmeni oyun Battlefield’in çoklu oyuncu anlarının yoğun izlerini
duygu yüklü bir hikaye ve çağdaş televizyon suç dramasının anılarıyla bir araya getiriyor.Tek oyunculu savaşta, bir zamanlar orduda güvendiği insanlardan öç almak isteyen, ülkeyi saran bir kan davasının peşine düşen genç bir dedektif Nick Mendoza olacaksınız. Çoklu oyuncuda, suçluları avlayacak, mahzenlere baskın yapacak ve Heist ve Rescue gibi yeni polis ve heves edilen suçlu rollerine bürüneceksiniz. Beta dünyadaki tüm oyuncular için PC’de Origin™, PlayStation®4, PlayStation®3 bilgisayar eğlence sistemi, Microsoft Xbox One oyun ve eğlence sistemi ve Xbox 360® video oyun ve eğlence sistemi için sunulacak. VisceralGames bugün ayrıca oyunculara tek kişilik ve çokluoyuncumodlarındaki hikaye, hız ve strateji üzerinde yapılan yeniliklerin Battlefield Hardline’ı nasıl mükemmel bir FPS deneyimi haline getirdiğini gösteren detaylı bir fragman da yayınladı. “What’s New in Battlefield Hardline” fragmanını izlemek içinhttps://www.youtube.com/watc h?v=IvKFoTPm1gQ&feature=youtu.be
Grand Theft Auto V... lurlar ve birbirleri de dahil olmak üzere kimseye güvenemeyecekleri bu acımasız şehirde hayatta kalabilmek için tehlikeli soygunlara kalkışırlar. PC için Grand Theft Auto V Los Santos ve BlaineCounty’nin her zamankinden daha etkileyici görünmesini sağlayacak önemli görsel ve teknik geliştirmeleri de beraberinde getiriyor. Büyük ölçüde arttırılmış çizim mesafeleri, 4K çözünürlüğe kadar destekli 60fps’te çizilen ekranlara ek olarak oyuncular bir çok yenilik ve geliştirme ile de karşılaşacaklar:
RockstarGames’in başarılı açık dünya oyunu Grand Theft Auto V, PC’ye geliyor. Genç bir sokak dolandırıcısı, emekli bir banka soyguncusu ve korkutucu bir psikopat kendilerini yeraltı suç dünyası, Amerikan hükümeti ve eğlence sektörünün en korkutucu ve en bozuk yönlerinin içine girmiş halde bumarketing europe & anatolia / 53
Kültür - Sanat
Hugh Jackman’ın Avrupa’daki tek şovu... 2009 yılında Academy Ödülleri’ni sunan dünyaca ünlü aktör Hugh Jackman 17 – 20 Mart tarihleri arasında İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde olacak. Jackman’a sergileyeceği “An Evening With Hugh Jackman” isimli Broadway şovunda 32 kişilik bir orkestra ve dans ekibi eşlik edecek. “Wolverine” ”X-Men” ve “Les Misérables” ile milyonların hayranlığını kazanan ve Broadway şovlarıyla tanınan Hugh Jakcman tüm Avrupa’daki tek şovu “An Evening With Hugh Jackman” için İstanbul’da olacak. 17 – 20 Mart tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde İstanbullu ve Avrupalı sanatseverlerle buluşacak. Hugh Jackman’a İstanbul’daki şovunda 32 kişilik bir orkestra ve dans ekibi eşlik edecek. Doğaçlama skeçlere de yer vereceği şov Jackman’ın NewYork’tan sonraki ilk gösterisi olacak. Etkinlik Tarihleri: 17 -18-19-20 Mart Cumartesi Etkinlik saati: 21:00 Bilet fiyatları: 210, 452, 599, 750, 975 TL www.biletix.com ,www.zorlucenterpsm.com
Gerçekten Mavi... Elvin Ekşioğlu’nun ikinci senaryo kitabı Gerçekten Mavi, hayatının son demlerindeki bir kadının kabuğunu kırarak hayalini gerçekleştirmesinin destansı, naif ve komedi olmasa bile zaman zaman güldüren romantik öyküsünü ele alıyor. Kitabı Google e- kitapda bulabilirsiniz. https://books.google. com.tr/books?id=cjfZBgAAQBAJ&pg=PP1&lpg=PP1& dq=ger%C3%A7ekten+mavi+senaryo&source=bl&ots =D_Glq-1fWD&sig=46AQlARxfXKWSe4XlsF9SJqwka0 &hl=tr&sa=X&ei=29n0VJbIH6rlywPh8YLYAg&ved=0CB sQ6AEwAA#v=onepage&q&f=false
54 / marketing europe & anatolia
Kadınlar Günü Konseri... İzmirli kadın besteci Özge Gülbey Usta’nın ilk kez seslendirilecek eserleri Tolga Taviş yönetiminde İZDOB Elhamra Sahnesi’nde seslendirilecek. İzmirli kadın besteci Özge Gülbey Usta’nın eserleri ilk kez İzmir Devlet Opera ve Balesi Dünya Kadınlar Günü Konseri’nde seslendirilecek.Klarinet Özlem Tanrıkulu, fagot Esra Taviş ve Aşkın Usta, Piyano ise Cemile Cabbar Kızılateşli’nin katılacağı konserde İZDOB Orkestrası’nı Tolga Taviş yönetecek. Konser 7 Mart Cumartesi günü İZDOB Elhamra Sahnesi’nde saat 20.00’de gerçekleşecek.
Kültür - Sanat
Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri... yıl çekilen dünyanın en iyi çağdaş fotoğraflarının ödüllendirileceği 2015 yarışmasının katılımcı sayısı, 171 ülkeden 173.444 fotoğraf ile 2014 yılına göre %24 artışla yarışmanın sekiz yıllık tarihindeki en yüksek düzeyine ulaştı. Dünya Fotoğraf Akademisi’nden bir uzman heyet tarafından, isim vermeden gerçekleştirilen seçmelerin ardından, dünyanın dört bir yanından geniş bir yelpazeye yayılmış profesyonel ve amatör fotoğrafçıların çektiği ilham verici, dikkat çekici ve düşündürücü çalışmalar ortaya çıkarıldı. 13 Profesyonel, 10 Açık ve 3 Gençlik kategorisinde, jüri üyeleri finale kalan fotoğrafçıların bilindik konulara karşı sergiledikleri cesur yaklaşımdan ve bu fotoğrafçıların jüri üyelerini bugüne kadar hiç görmedikleri görüntü ve hikâyeler ile şaşırtma yeteneklerinden son derece etkilendiler. “Yılın Fotoğrafçısı” unvanı ve 25 bin dolarlık
Dünyanın en büyük fotoğrafçılık yarışması olan Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri 2015’de Profesyonel, Açık ve Gençlik kategorilerinde finale kalan isimler açıklandı. Geçtiğimiz
büyük ödülün yanı sıra Sony’den profesyonel fotoğraf ekipmanları kazanma şansını yakalamak üzere yarışacak adayların final listesi bugün açıklandı. Yarışmanın kazananları ise 23 Nisan tarihinde duyurulacak
Sepetine Sığmayan Keşif... Her gün mama kabına konan yemeği yiyip, pencerenin önündeki sepetinden dışarıdaki hayatı seyreden ve hayaller kuran kedi Keşif, bir gün papağan Pollyanna ile tanışır. Günlerinin aslında ne kadar monoton olduğunu fark ettiğinde üzülse de, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceğini öğrenince çok heyecanlanır. Polly’nin rehberliğinde hayallerine adım adım yaklaşan Keşif’i bazı engeller yıldırmaya çalışacaktır: Erteleme, korku, pişmanlik.Tüm bunlarla nasıl mücadele edeceğini öğrenen Keşif, hayallerine ulaşmaya artık çok daha yakındır. Siz de hayatta daha fazlasını hak ettiğinizi biliyor, ancak “nasıl elde edeceğiniz” sorusu karşısında cevapsız kalıyorsanız… Sepetine Sığmayan Keşif ile içinizde var olan potansiyelin farkına varacak ve tıpkı Keşif gibi hedeflerinize açılan kapıların anahtarlarını bir bir bulacaksınız. Samantha Babington’un Sayfa 6 yayınlardan çıkan kitabı 222 sayfa. marketing europe & anatolia /55