marketing europe & anatolia Tarih: Ocak 2016 Sayı: 48
retorik
Hezeyan bulutu güneşimizi kapattı...
kelebeğin fırtınası
Yeni yıl umuttur... e z i i b rin d Ha n ve ila
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 48 Tarih: Ocak 2016 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com
Teknoloji
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay
Röportaj
14 - 19
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Gözde Öztürk Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi
Röportaj
24 - 26
retorik
29
Kampanyalar
31 - 35
Gezi
36- 43
Game On
44 - 47
Kültür Sanat
48 - 49
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Hadi bize ilan verin... Merhaba
marketing europe & anatolia'nın yeni sayısını yine titiz bir çalışmayla hazırladık. Yayın hayatına başladığımız ilk günden bu yana her fırsatta dile getirdiğimiz, hiçbir cemaate hizmet etmeyen, aldığı ilan kadar basılmayan, paylaştıkça çoğalan, tam bağımsız, tarafsız sadece ve sadece doğru bildiğini yazan bir dergi olma sözümüzün sadece sözde olmadığını çıkardığımız her sayımızda siz değerli okuyucularımıza ispat ettiğimizi düşünüyorum. Dergimizin aylık okuyucuları 5000 ila 7500 aralığına yerleşti. Her biri bizim için çok değerli. Medya planlarınıza bizim dergimizi de dahil edip, temsilcisi olduğunuz müşterilerinizin ilanlarıyla bizi bu yürüyüşümüzde desteklemenizi, dergimizi bizim dergimiz olarak değil kendi derginiz olarak paylaşmanızı, yaygınlaştırmanızı diliyorum.
Sevgiyle kalın.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
2016’nın dijital trendleri neler olacak?...
Avusturya merkezli teknoloji şirketi Emarsys, dünya genelinde 2016’da dijital alanda öne çıkacak trendleri açıkladı. Konuyla ilgili bilgi veren Emarsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör, dijital dünyanın 2016’da oldukça hareketli bir yıl geçireceğini, kişiselleştirmenin giderek önem kazanacağını ve video içeriğin yükselişinin süreceğini belirterek, büyük veri kavramının ve yapay zekanın hayatımızdaki yerinin ise hissedilir derecede belirginleşeceğini ifade etti. Erdör, 2016’da öne çıkacak dijital trendleri şöyle sıraladı: 1.Video İçerik: Kullanıcı deneyimini ve süreçleri daha keyifli hale getirmek ve etkileşimi artırmak için kullandığımız video içerik yükselişini sürdürecek. Video içeriklerin, toplam tüketici içeriği baz alındığında gelecekte %70’lere ulaşması öngörülüyor. 2. Snapchat: ABD başkanlık seçimleri sırasında aday isimler tarafından da kullanılan, anlık fotoğraf ve video paylaşımı üzerine kurulu olan bu uygulama popülerliğini artıracak. 3. Büyük Veri: Müşterilere ait verilerin sağlıklı şekilde toplanması ve verimli şekilde analiz edilmesi, 2016’da da en önemli gündem maddelerinden biri olmayı sürdürecek. Analitikler, hedef kitle segmentasyonu, müşteri ve iş verileri dijital pazarlamacıların ana gündemi olacak. 4. Tavsiye Sistemleri: Web sayfasını ziyaret eden müşterileri binlerce ürün ile boğmadan en uygun ürünü sunup sitede daha fazla zaman geçirmesini sağlamak, Tavsiye Sistemleri sayesinde artık daha kolay hale gelecek. 5. Mikro hedefleme: E-ticarete sektörünün büyümesiyle birlikte tüketicilere gönderilen mesaj sayısı da artış gösteriyor. Herkese aynı mesajı gönderen firmaların satış
4 / marketing europe & anatolia
anlamında fazla şansı yokken, mikro hedefleme yapan ve kişiye özel mesaj gönderenlerin okunma ve geri dönüşüm oranları artmaya devam edecek. 6. Fark Yaratan “içerik”: Marka ve tüketici ilişkisinde hayati önem taşıyan unsurlardan biri olan içerik, 2016’da da öne çıkan konularından biri olmayı sürdürecek. 7. Gerçek Zamanlı Pazarlama (Real Time Marketing):Markaların güncel olayları takip ederek, özellikle sosyal mecralarda bu olaylara paralel içerik ve pazarlama kampanyaları düzenlemeleri önemini artıracak. 8. SMS ve Bildirimler: E-posta otomasyon programlarında artık ulaşılamayan kitleye hatırlatma maili gönderme ve Facebook üzerinde ürünü göstermenin yanı sıra iki yeni kanal daha popüler olacak. Farklı kanallardan da müşteriyi yakalamak adına firmalar, bu kişilere SMS veya firmanın mobil aplikasyonu varsa buraya bildirimler gönderebilecek. 9. Sosyal Medya’yı Etkin Kullanma: Sosyal medya, sahip olduğu etki gücünün yanı sıra Instagram ve Twitter gibi platformların online satış yapan firmalara yönelik özellikler geliştirmesiyle 2016’da da trendler arasında yer alacak 10. Mobil ödemeler: Daha uyumlu tasarımlar, daha fazla mobil uygulama, yeni mobil girişimler ve mobil ödemelerdeki artış dolayısıyla mobilin popülerliği artacak.
Kısa Kısa
“2016 Global PR Trendleri Zirvesi”... dünyasında PR’ın önemi, dijital iletişimde değişen trendler ve iletişimin evrimleşmesi gibi son günlerde öne çıkan konular odak noktası olacak. Sektörün gündemini belirleyecek olan zirveye izleyici olarak katılıp oturumları dinlemek için erken kayıt yaptıran katılımcılar indirimli kayıt ücretlerinden yararlanabilecekler. Global PR Trendleri Zirvesi ile ilgili programını detaylarına ulaşmak ve erken kayıt yaptırarak indirimlerden yararlanmak için
http://www.thepworld.com/pevents/event/110/global-pr-
trends-summit-3 sitesini ziyaret edebilirsiniz.
2011’den bu yana dünyanın birçok farklı ülkesinde 16 kez düzenlenen Global PR Trendleri Zirvesi, bu yıl da geçen sene olduğu gibi Excel İletişim Yönetimi’nin resmi iş ortaklığı ile 25 - 26 Şubat tarihlerinde İstanbul Pera Palace Otel’de gerçekleşecek. Google, Rolls Royce, P&G ve Henkel gibi farklı sektörlerden iletişim
profesyonellerinin
katılacağı
oturumlarda
iletişim
dünyasının uzmanları bilgi ve deneyimlerini aktaracak. PR Dünyasına yön veren global trendlerin tartışılacağı zirvede, itibar yönetiminin maksimize edilmesi, yöneticiler için iş
“Istanbul TALKS” Konferansları2016 Mart’ta Başlıyor... Sahip olduğu benzersiz tarihi ve potansiyeliyle uluslararası organizasyonların tercih edilen merkezlerinden olan İstanbul, 2016 yılında yepyeni bir konferanslar zincirine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. “Istanbul TALKS” konferanslarıyla uluslararası arenada adından söz ettirecek. Dünyaca ünlü konuşmacıları, kanaat liderlerini, ilham veren profesyonelleri bir araya getirecek konferansın ilki ise; Girişimcilik olacak. Etkinlik yönetiminde 21 yıllık tecrübeye sahip Sipahiler, “Istanbul TALKS” şemsiyesi altında farklı sektör ve konularda düzenlenecek konferanslar serisini İstanbul’a kazandıracak. Alanında uzman danışma kurulları ve iş ortakları eşliğinde düzenlenecek olan Istanbul TALKS konferanslarında, girişimcilikten finansa, teknolojiden sanata 9 farklı konu global bir perspektifte ele alınacak. Istanbul TALKS konferanslarını hayata geçiren ekibin başı aynı zamanda Sipahiler Events kurucu ortağı Tülin Sipahiler İstanbul’un,ülkemizdeki bir çok endüstrinin merkezi konumunda olduğunu ve EMEA bölgesinde üstlendiği belirleyici rolle müthiş bir çekim gücüne sahip olduğunu belirtiyor. Sipahiler konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Bak-
tığımızda İstanbul imzasını taşıyacak, odaklandığı konularda global etki yaratacak, “referans” kimliği kazandırabilecek, daha fazla marka etkinliğe ihtiyaç olduğunu fark ettik. Istanbul TALKS, İstanbul’a ve odaklandığı gündem konularına değer katmayı amaçlayan bir konferans serisi olacak. Bu konferanslarda konularımızı dünyaca tanınmış konuşmacılarla ve ilham veren hikayeler ile gündeme getireceğiz.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Dilara Oğur, Pegasus İnsan Kaynakları Direktörü oldu...
Armut.com Üç Yeni Atama ile Gücüne Güç Kattı...
Türkiye’nin lider düşük maliyetli hava yolu Pegasus Hava Yolları’nınİnsan
Kaynakları
Direktörlüğü’ne, uzun yıllardır sektörde kariyerini sürdüren Dilara Oğur atandı. 1996 yılında iş yaşamına başlayan Oğur, 1999 yılında Turkcell İletişim Hizmetleri’nde çalışmaya başladı. Uzun yıllar şirketin çeşitli kademelerinde görevler üstlenen Oğur, 2011-2014 yılları arasında Turkcell Grup Şirketleri’nde İnsan
Kaynakları
Direktörü
olarak
görev
aldı.2014
yılındaTurkcellGlobal Bilgi’de İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevine atanan Oğur, 1 Aralık 2015 itibarıyla Pegasus Hava Yolları’nda İnsan Kaynakları Direktörü olarak çalışmaya başladı. 1996 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Dilara Oğur, 1997-98 döneminde Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri (MIS) Sertifika Programına katıldı, 2000 yılında ise PMP Sertifikası aldı. Oğur, evli ve bir çocuk annesi.
Pepsico atama... PepsiCo’da 21 yıldan bu yana farklı görevler üstlenen Ümran Beba, PepsiCo İnsan Kaynakları Yönetim Hizmetleri ve Operasyonları Başkanı pozisyonuna getirildi. Atandığı yeni görevine, yeni yılın şubat ayı itibariyle başlayacak olan Beba’nın görevi PepsiCo’nun faaliyette olduğu tüm ülkeleri kapsayacak.PepsiCo’daki kariyerine 21 yıl önce Türkiye Pazarlama Direktörü olarak başlayan Ümran Beba, gösterdiği başarılı çalışmalar nedeniyle 2016 yılının şubat ayı itibariyle PepsiCo İnsan Kaynakları Yönetim Hizmetleri ve Operasyonları Başkanı olarak atandı. Son olarak şirketin Asya, Ortadoğu ve Afrika (AMEA) Bölgesi İnsan Kaynakları Başkanlığı’nı üstlenen Beba’nın görevi PepsiCo’nun faaliyette olduğu tüm ülkeleri kapsayacak. PepsiCo’nun dünya çapında 200 ülkede 271 bin çalışanı bulunuyor. Beba ise yeni süreçte, PepsiCo’nun dünya merkez ofisi olan New York, Purchase’da yerleşik olacak. 6 / marketing europe & anatolia
Ev içi tadilat, temizlik ve nakliye başta olmak üzere tüm hizmet sektöründen uzman 70.000’den fazla hizmet vereni, hizmet ihtiyacı olanlarla İnternet üzerinden buluşturan armut.com, üç yeni atama ile birlikte gücüne güç kattı. 2015 yılının başından bu yana toplamda 1 milyar TL’lik talep yapılan, ayda 1 milyon ziyaretçiyi ağırlayan ve 5 milyondan fazla sayfa gösterimine sahip olan armut.com’da Aycan Demirhan Kategori Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Elif Baş Kategori Yönetiminden Sorumlu Direktör, Ediz Gür Göcenoğlu ise İnsan Kaynakları Müdürü pozisyonuna atandı.
Weber Shandwick, ‘Facebook at Work’ ta... Global iletişim şirketlerinden Weber Shandwick, Facebook’un kurumlar için geliştirdiği platform ‘Facebook at Work’ü kullanan ilk global halkla ilişkiler ajansı olacak. Weber Shandwick’in farklı ofislerdeki çalışanlarıyla bugün başlayan test, ajansın; müşterileri için yenilikçi iletişim platformlarını keşfetmek ve anlamak adına ortaya koyduğu çabanın bir parçası… Uygulamayla ilgili değerlendirmede bulunan Weber Shandwick Dijital Başkanı Chris Perry “Öncü bir sosyal ajans olarak, müşterilerimize etkileşim için yeni bakış açıları sunan beta yazılımfırsatlarını sistematik bir şekilde takip ediyoruz”diyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Çalışan bağlılığında inovasyon vaktinin geldiğini ve müşterilerimizin buna ağırlık verdiğini göz önünde bulundurursak iç yapımız için Facebook ile yaptığımız bu ortaklığı tam zamamında gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz”.dedi.
Kısa Kısa
Türkiye’nin En Büyük Güneş Enerjisi Santrali Açıldı... Tunçmatik’in yan kuruluşu Powergie tarafından, Konya Kızören’de bulunan 144 dönümlük alana 8 MW gününde Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali kuruldu. Hizmete giren güneş enerjisi santrali, yılda 6936 ton karbon salınımını engelleyerek 13.600.000 kWh enerji üretecek. 13.000.000 USD yatırımla gerçekleşen proje, Tunçmatik-Powergie tarafından Gaziantep’li Baycan Yapı fir-
met Özer, konuyla ilgili olarak şu sözleri dile getirdi; “Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali projesine imza atmış olmak bizleri gururlandırıyor. Türkiye güneş enerjisi konusunda önemli bir potansiyele sahip ve bu potansiyeli yatırıma dönüştürmenin önemi büyük. Ülkemizde elektrik üretiminin en büyük kaynağının doğalgaz olduğunu düşünürsek, Konya güneş enerjisi santrali üretmiş olduğu elektriğin karşılığı kadar doğalgazın ithalatını engelleyerek, milli yakıt güneşten faydalanmamızı sağlayacak ve ayrıca cari açığın azaltılmasına katkıda bulunacaktır. Santralin yatırımcısı Baycan Yapı firmasının Türkiye’nin temiz geleceği ve ekonomik gelişimi açısından son derece önemli olan bu yatırımda iş ortağı olarak bizleri tercih etmesinin haklı gururunu yaşıyoruz. Tunçmatik-
ması adına inşa edildi ve Akleasing tarafından finanse edildi. 4 ay gibi rekor bir sürede tamamlanan santral, 30 yıl endüstriyel ömre ve maksimum verimliliğe göre tasarlandı. Tunçmatik-Powergie Yönetim Kurulu Başkanı Meh-
Powergie’e duydukları güven ve bu sağlam iş birliği için sonsuz teşekkürler.” Santralde 30.800 adet güneş paneli, 160 adet 50 kW gücünde invertör, 8 adet 1250 kVA gücünde trafo kullanıldı.
Daikin Türkiye ihracatını 4 yılda 4 kat artırdı... Türkiye pazarında faaliyet göstermeye başladığı Temmuz 2011 yılında 15 milyon dolar ihracat yapan Daikin, bu yıl bu rakamı 4 kat artırarak yaklaşık 60 milyon dolara çıkardı.Bu yıl tüm dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılara karşın, ihracat yaptığı ülkelere yenilerini ekleyen Daikin Türkiye, iç pazarın yanı sıra ihracata odaklanarak Avrupa ülkelerinin yanı sıra, CIS ülkelerinden Afrika pazarına kadar geniş bir coğrafyada büyüme kararı aldı. Daikin Türkiye, Hendek Üretim Tesisleri’nde kurulan Daikin Split Klima Üretim Tesisi’nde ürettiği klimaları yılda 90-100 bin adet tüm Daikin Group ülkelerine ihraç ediyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde mevcut ihracat rakamını 3’e katlamayı planlayan Daikin Türkiye, ihracatın ciro içindeki payını yüzde 10’lardan yüzde 25’lere çıkarma hedefi doğrultusunda çalışmalarına hız verdi. Sakarya Hendek Fabrikası’nda üretilen Daikin ve Airfel
markalı ürünler ile CIS ülkelerinin yanı sıra bu yıl Avrupa pazarında da iyi bir çıkış yakaladıklarına dikkat çeken Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Tuna Gülenç, şu bilgileri verdi: “Daikin Türkiye olarak, Airfel’in satın alınmasıyla birlikte Daikin Europe’undistribütörlerinin yönetiminde olan CIS bölgesi olarak adlandırılan Azerbaycan, Özbekistan, Gürcistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan ülkelerinin yönetimi doğrudan Daikin Türkiye’ye bağlandı.CIS bölgesine ısıtma ürünlerinin yanı sıra tüm Daikin ürün gamının da ihracatı gerçekleştirmeye başladık. Daikin Türkiye olarak CIS ülkelerini devraldıktan sonra agresif bir büyüme gerçekleştirerek satışları 8 katına çıkardık.Şu anda ihracatımızın yüzde 60’ını CIS ülkelerine gerçekleştiriyoruz ve geriye dönük baktığımızda bu pazarlarda son 4 yılda yaklaşık yüzde 800’lük bir artış sağladığımız görülüyor. Daikin Türkiye olarak, CIS ülkelerine gerçekleştirdiğimiz ihracatı 2011 yılında 4milyon dolar seviyesinde iken bu yıl yaklaşık 30 milyon dolaraçıkarmayı başardık. Bunun için bu ülkelerde güçlü bir yapılanmaya gittik ve bu süre içinde 8 yeni distribütörü bünyemize kattık” dedi.
marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Nissan dakikada 2 kamera satıyor... az dört adet geniş açılı kamera yer alıyor. Bu kameralar Çevre Görüş Sistemi’nin temelini oluşturuyor. Kuş bakışı olarak 360 derecelik bir görüş sağlayan Çevre Görüş Sistemi sürücüye şerit ve diğer araçlarla olan mesafeyi ayarlama konusunda yardımcı olurken, park alanlarındaki manevraları da daha kolay gerçekleştirme imkanı sunuyor. Bunun yanında Qashqai ve X-Trail modellerinde ön cama monte edilmiş ek bir kamera daha yer alıyor. Bu kamera, Trafik İşareti Tanıma Sistemi ve Otomatik Uzun Far Asistanı gibi teknolojiler için kullanılıyor.
Nissan, 2014 yılında satışa sunduğu Yeni Qashqai modelini 1,4 milyon adet kamera ile donattı. Bu durum, günde 3 bin adedin üzerinde kamera satışı anlamına geliyor. Artan güvenlik teknolojilerinin yansıması olarak araçlardaki kamera kullanımı da artıyor. Nissan, geçtiğimiz iki yılda iki milyonun üzerinde aracını kamera ile donattı. Nissan’ın Qashqai, Juke ve X-Trail modellerinden oluşan SUV ailesi, yeni Qashqai modelinin satışa sunulduğu 2014 yılından bu yana 1,9 milyon kamera satışına imza attı. En çok tercih edilen versiyonlarda; ön, arka ve yanlarda olmak üzere en
Şık tasarımıyla Samsung Gear S2... Samsung Electronics, dairesel tasarım ve döndürülebilir bezel halkası ile stil ve işlevselliği bir araya getirdiği en yeni akıllı saati Gear S2’nin Network mağazalarında satışa sunulduğunu duyurdu. Samsung Electronics Türkiye IT ve Telekom Başkan Yardımcısı Selçuk Mirza, şunları söyledi: “Teknoloji dünyasının lideri Samsung olarak,modaya yakından uyum sağlayacak iki yeniakıllı saat ile Türkiye’deki tüketicilerin karşısına çıkmanın gururunu yaşıyoruz.Network işbirliği ile modayı takip eden ve şıklığına önem veren tüketicilerimizi yeni ürünlerimizle buluşturmaya devam ediyoruz.” Tüketicilerin ihtiyaç duyduğu her an yenilikçi yaklaşımsunmaya devam edeceklerini belirten Mirza, “Şıklığıyla göz dolduran Gear S2 Classic, kendine has eşsiz tasarımını paslanmaz çelik, deri ve camın muhteşem uyumuyla tamamlıyor. Gear S2 ise modern ve estetik görüntüsüyle daha sportif bir kullanıcı kitlesine hitap ediyor. Her iki modelin de Network müşterileri tarafından beğeni ile karşılanacağını düşünüyoruz” dedi. Gear S2 ile ilgili daha fazla bilgi için www.samsung.com/tr/ galaxy/gear-s2/ adresini kullanabilirsiniz.
10 / marketing europe & anatolia
Teknoloji
PENTAX Q-S1: 40 farklı renk seçeneği… yata tutkun olan kullanıcılar için mükemmel bir ürün. Ayrıca zarif, minimalist deri kılıfı ile tasarım ve esnekliği bir arada sunuyor. Geleneksel dijital SLR’lerden daha küçük boyutlu olması sizi yanıltmasın; Pentax Q-S1 fotoğraflarınıza farklılık ve eğlence katmak için tüm çekim özelliklerine sahip. tavsiye edilen satış fiyatı: 375 €
Değiştirilebilir objektifli, şık tasarımlı, süper-kompakt bir fotoğraf makinesi mi arıyorsunuz? Daha fazla aramayın. Yeni PENTAX Q-S1 40 farklı renk seçeneği ve değiştirilebilir objektifli olmanın yanı sıra, günlük kullanıma uygun ultra hafif ve şık tasarımı ile göz dolduruyor. Bu fotoğraf makinesi her seviyede fotoğrafçılar için mükemmel bir seçim. Üstelik ideal boyutuya dilediğiniz her yere beraberinizde taşımanız çok kolay. Pentax Q-S1 sadece bir fotoğraf makinesi değil, müthiş tasarımıyla bir moda simgesi aynı zamanda. Modayı takip eden, hayattan zevk alan, tasarım, fotoğrafçılık ve ha-
8 Çekirdek işlemcili Casper VIA M1... Casper, VIA serisinin yeni üyesi Casper VIA M1 ile tanıttı. Yüksek değerdeki teknolojiyi şık tasarımlarla birleştiren Casper, 8 çekirdekli işlemci, Android™ 5.1Lollipop işletim sistemi, 3 GB RAM ve 16 ve 32 GB depolama alanı seçenekleriyle iddialı ürünü Casper VIA M1’i kullanıcıların beğenisine sundu. Casper VIA M1,kavisli 5.2inch Full HD ekrana, 4.8 mm görünür; 8.6 fiziksel inceliğe sahip.8 çekirdek hızını, 3 GB bellekle taçlandıran Casper VIA M1, üstün yetenekleriyle teknoloji tutkunlarını büyüleyecek. VIA serisi akıllı telefonları 3GB RAM ile güçlenen 8 çekirdek işlemcisi sayesinde çoklu görevler dahil tüm işlemleri donma veya zorlanma olmadan yapabilir, 16 ve 32 GB depolama alanı seçenekleriyle daha fazla fotoğraf, video ve uygulama saklayabilirsiniz. 2900mAH güçlü bataryası, ekranda arka ışık yoğunluğunu ayarlayan güç tasarrufu teknolojisi sayesinde kazandığı uzun kullanım özelliğiyle de ön plana çıkıyor.145 gr ağırlığı ile kolay taşıyabileceğiniz ürünün4G uyumu sayesinde en güncel teknolojiyi sağlıyor. Casper VIA M1, 32 GB seçeneği için KDV dahil 1.399 TL, 16 GB seçeneği için KDV dahil 1.299 TL satış fiyatlarıyla tüketicinin beğenisine sunuldu. marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı basın görev değişiklikleri • Sabah Gazetesi Ankara Haber Müdürü Yahya Bostan’ın Yazı işleri Müdürü olarak atanmasının ardından boşalan Haber Müdürlüğü koltuğuna getirilen isim belli oldu. Ankara’da siyasi haberlere imza atan Sabah Gazetesi Ankara muhabiri Mehmet Ali Berber, Ankara Haber Müdürü oldu. • Yeni Yüzyıl gazetesi, internet sitesinin yazı işleri müdürlüğüne Hakan Göksel’i getirdi. • Hürriyet Gazetesi Dijital Medya Grup Koordinatörü Bülent Mumay görevinden ayrıldı. • Deneyimli gazeteci Zafer Arapkirli haftada 5 gün siyasi köşe yazıları ile Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alacak. • Sabah Gazetesi Ankara Haber Müdürü Yahya Bostan’ın Yazı işleri Müdürü olarak atanmasının ardından boşalan Haber Müdürlüğü koltuğuna getirilen isim Sabah Gazetesi Ankara muhabiri Mehmet Ali Berber oldu. • Kültür sanat gazetecisi Sayım Çınar Yeni yüzyıl gazetesinde her hafta sonu “Kültür Pazarı”adlı bir köşe yazmaya başladı. • Hürriyet Dünyası’nda 8 yıl süreyle görev yapan deneyimli isim Zeynep Gürcanlı Sözcü Gazetesi İnternet Haberleri Ankara temsilcisi oldu. • Zaman Gazetesinde Genel Yayın Müdür yardımcılığı görevine Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu getirildi. • Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten ve geçtiğimiz hafta görevi bırakma kararı aldığını kamuoyuna duyuran Bülent Keneş’in yerine Today’s Zaman ve Zaman gazeteleri yazarı Sevgi Akarçeşme atandı. • Hürriyet Gazetesi bünyesinde yayınlanan Auto Show’da Test editörü ve motosporları yazarlığı yapan Murat Tosun görevinden ayrıldı. • Milliyet Cadde’nin Genel Yayın Yönetmenliğinden ayrılan Şirin Sever Posta Gazetesi ile anlaştı. Sever’in yazıları, Çarşamba ve Pazar günleri yayınlanacak. • Can Yayınları’nın yaklaşık 5 yıldır basın danışmanlığı görevini yürüten Şebnem Soral, görevinden ayrıldı. • Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak Gözlem Gazetesi İstanbul Temsilcisi olarak yeni görevine başladı. Toprak, Gözlem’deki görevinin yanı sıra, televizyon programlarını ve dijital medya çalışmalarını sürdürecek. • Uzun yıllar Hürriyet gazetesinde çalışan Zeynep Gürcanlı, sosyal medya hesabından artık Sözcü gazetesinde olacağını duyurdu. • Cem Küçük ile Günün Manşeti programını sunan Ersoy Dede, Star gazetesinin Yazar kadrosuna dahil oldu. • Geçtiğimiz ay Demirören Medya Grubu’ndan ayrılan Savaş Yılmazer Doğan Medya Grubu’na transfer oldu. Yılmazer, Doğan Burda Dergi Grubu Reklam Grup Başkanlığı görevini yürütecek. Görsel basın görev değişiklikleri • NTV Dış Haber Koordinatörü Selim Atalay görevden alındı. Atalay, NTV’de sunduğu Dünyanın Köpüğü programına ise devam edecek. • Cem Tv’nin program müdürlüğü görevine Hilal Solmaz getirildi. • Tecrübeli spor spikeri Bilgehan Demir’in yeni kanalı NTV Spor oldu. NTV Spor’a geldiğini söyleyen Demir, aynı zamanda ‘Boks Magazin’ programı yapacağını bildirdi.
12 / marketing europe & anatolia
• Galatasaray ile anlaşmadan önce TRT ekranlarında yayınlanan Stadyum programında yorumculuk yapan Mustafa Denizli’nin yerine Doktor Gürkan Kubilay geldi. • Bugün TV ve Kanaltürk Ankara Temsilciliğine Başkentin deneyimli gazetecilerindenFaruk Demirel atandı. • Bugün TV’den ayrılan Erkan Akkuş’un yeni kanalı belli oldu. Akkuş, pazartesinden itibaren Güne Bakış programıyla CanErzincan TV’de. • TV 8 Ekranlarında ikinci sezonu ile seyirci karşısına çıkan Ver Fırına isimli mutfak yarışması final yaptı. • Habertürk TV Ankara Haber Müdürlüğüne Cumhurbaşkanlığı Muhabiri Aysun Torungetirildi. • Kanal D Genel Müdürü Pelin Diştaş Yaşaroğlu görevinden ayrılırken yerine grupta etkili işlere imza atan Barış Tunay getirildi. • Kanal D’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Lale Eren görevinden ayrıldı. • CNN Türk Genel Müdürlük görevine uzun yıllar çok sayıda kanalın yayın yönetmenliğini yapmış olan Erdoğan Aktaş getirildi. • Doğan Medya Grubu’nda bir atama gerçekleşti. Doğan TV’ye Projelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı görevine Oben Yıldırım atandı. • NTV’de sunuculuk yapan Dilara Gönder görevinden ayrıldı. • Spor Spikeri Ertunç Öner, CNN Türk Spor Departmanı’na transfer oldu. • Show TV’de Programlar Koordinatörlüğü görevini yürüten Timuçin Güner EndemolShine Türkiye ile anlaştı. Güner, Star TV’de yayınlanan BigBrother Türkiye’nin Yayın Koordinatörlüğü’nü üstlenecek. • Kanal D televizyonunda drama direktörlüğü görevini yürüten İlkay Doğan görevinden istifa etti. • Ünlü ekran yüzü Ebru Gediz Beyaz TV’de sürdürdüğü programın sona erdiğini açıklayarak görevinden ayrıldı. • Kanal D Dramalar’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na Hülya Vural getirildi. • EndemolShine Türkiye’de Dramalar Direktörlüğü görevine Cengiz Deveci getirildi. • Digitürk’ün Genel Müdürlük görevine Ümit Önal getirildi. Medya dünyasından diğer haberler • Gazeteci-Yazar Uğur Dündar; Başöğretmen Atatürk Onur Ödülü’nü Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve Eğitim İş Şube Başkanı Mehmet Balık’tan alacak. • Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin kurucularından Türk spor basının duayen ismi usta gazeteci Necati Bilgiç hayatını kaybetti. • Hürriyet ve Tescilli Markalar Derneği, gerçekleştirdikleri işbirliği ile premium markalar ve tüketiciler için özel ve zengin içerikli yeni bir gazeteyi; Follow’u yayın hayatına geçirdi. • Gazeteci-yazar Hasan Çakmak dünyanın birçok yerinde sürdürdüğü kültür sanat çalışmaları nedeniyle ödüllendirilmeye devam ediyor. “Anadolu Ödülleri” töreninde Gazeteci-yazar Hasan Çakmak’a uluslararası kategoride ödül verildi. • Cumhuriyet Gazetesi çalışanlara da bildirilen bir kararla, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisini kapattı.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 13
Röportaj
’ho ho ho Hoover, Hoover Ülke Müdürü Andrea Ojetti Hoover markasının kuruluşu 1900’lü yılların başlarında olmuştur ve 1908 yılında Hoover markası süpürgeyi icad etmiştir. Amerikan markası olan Hoover bu yıllarda Birleşik Krallık’ta da tanınmış, yayılmış ve bilinen bir marka olmuştur; hatta İngiltere’de insanlar süpürgeye hala daha “hoover” derler. Örneğin yine İngiltere’de Hoover süpürgeler yılda 1.000.000 adetin üzerinde satılmaktadır. Röportaj Nurgül Günay Eryıldır / nurguleryildir@gmail.com - Bize biraz kendinizden ve iş yaşamınızdan bahseder misiniz? 1954 yılında Roma’da doğdum, 23 yaşımda mühendis olarak mezun olup iş hayatına başladım. Seyahat etmeyi çok sevdiğim için en başından beri uluslararası firmalara yöneldim; kariyerimde Nijerya, Amerika, Meksika, Çin, İsviçre, Singapur, Arjantin ve Türkiye’de yerleşik olarak yaşadım; onlarca ülkeyi de ziyaret ettim. 2005 yılından beri Türkiye’de yaşıyorum, yamaç paraşütü yapmayı ve motor sürmeyi seviyorum. Neredeyse 30 senedir de dayanıklı tüketim sektöründeyim. 2012 yılından beri Candy Group’un Türkiye’deki bütün faaliyetlerinden sorumlu ülke müdürüyüm. - Türkiye’de ‘’ho ho ho Hoover, süpürür döver’’ elektrikli süpürge reklamlarıyla hafızalara yer eden Hoover’in marka hikayesi hakkında çok fazla şey bilmediğimizi fark ettim. Bize Hoover hakkında biraz bilgi verir misiniz? 14 / marketing europe & anatolia
Hoover markasının kuruluşu 1900’lü yılların başlarında olmuştur ve 1908 yılında Hoover markası süpürgeyi icad etmiştir. Amerikan markası olan Hoover bu yıllarda Birleşik Krallık’ta da tanınmış, yayılmış ve bilinen bir marka olmuştur; hatta İngiltere’de insanlar süpürgeye hala daha “hoover” derler. Örneğin yine İngiltere’de Hoover süpürgeler yılda 1.000.000 adetin üzerinde satılmaktadır. Markanın Avrupa hakları 1995 yılında Candy Group tarafından satın alınmıştır, 1945 yılından beri çamaşır makinesi ve çeşitli beyaz eşyalar üreten İtalyan Candy Group bu uluslararası marka ile özellikle Avrupa pazarında Hoover’i hem süpürge hem de diğer beyaz eşyalarda büyütmüştür. Hoover artık birçok ülkede hem beyaz eşya, hem ankastre ürünler hem de elektrikli süpürge satan uluslararası bir markadır. - Hoover ne kadar süredir Türkiye pazarında ve bugün geldiğimiz noktada pazar payı nedir?
süpürür döver’’...
Röportaj Hoover aslında Türkiye’de çok uzun yıllar önce satılmış ve özellikle büyüklerimizin süpürge ve çamaşır makinlerinde bildiği bir markadır. Markanın Candy Group tarafından satın alınmasından sonra 2007 yılına kadar Türkiye pazarından çıkılmış, bu yıl itibarı ile de grup kendisi pazara tekrardan girmiştir. Şimdi 2007 yılından beri Türkiye’de Hoover markası ile beyaz eşya, elektrikli süpürge ve ankastre ürünleri satıyoruz. Hoover’in Türkiye’deki pazar payı ankastre ürünlerde %3, beyaz eşyada ise %1 seviyesindedir. - Türkiye’de hangi ürün gruplarını satışa sunuyorsunuz? Aslında Türkiye’de bütün ürün gruplarını satışa sunuyoruz; buzdolabı, ça-
Candy Hoover Group’un Türkiye yatırımları 2016 yılında 25 milyon avronun üzerine çıkacaktır. Eskişehir’deki fabrikalarımızda bir Ar-Ge merkezi kurulacak ve Avrupa’ya bilim üretilecektir. maşır makinesi, bulaşık makinesi, kurutma makinesi, fırın, ocak, davlumbaz, elektrikli süpürge vb. Ancak burada en güçlü olduğumuz ürün grupları üretimini Türkiye’de yaptığımız pişirici grubu ürünler ve kurutma makineleridir. Türkiye Candy Hoover Group için stratejik bir üretim noktasıdır ve grup pişirici cihazlar ve kurutma makinesi fabrikalarını Türkiye’ye taşımıştır. Buradan bütün dünyaya ihracat yapılmaktadır. - Hoover’in ülkemize yaptığı yatırımlar devam edecek mi? 2016 Türkiye hedefleri nelerdir? Candy Hoover Group’un Türkiye yatı16 / marketing europe & anatolia
Röportaj
rımları 2016 yılında 25 milyon avronun üzerine çıkacaktır. Eskişehir’deki fabrikalarımızda bir Ar-Ge merkezi kurulacak ve Avrupa’ya bilim üretilecektir. TÜBİTAK destekli bu yatırım projesi ile aynı zamanda üretim kapasiteleri de iki katına çıkacaktır. Bu gelişmeler ülkemiz açısından ihracat ve istihdamı artırırken iç piyasada bize de daha inovatif ve daha rekabetçi ürünler sunma fırsatı verecektir. Bu yüzden 2016 yılında ankastre ürün grubumuza daha fazla ağırlık vereceğiz. - Piyasaya yeni çıkan ürün grubunuz Wizard Serisi’nin özellikleri, rakiplerinden farklı olan özellikleri nelerdir? Kasım ayında çok inandığımız, çok güvendiğimiz bir ürün serisi olan WIZARD’ı lanse ettik, bu seri Türkiye’de her ürün grubundan ürün içeren ilk Wi-Fi bağlantılı, akıllı ürün ailesidir. WIZARD gibi ürünlere sahip olmaktan gerçekten gurur duyuyoruz, Türkiye’de beyaz eşya
Bu seri bizim niş olarak konumlandırdığımız bir tasarım serisi değildir, örneğin yıkayıcı grubunda 2016 yılında tüm ürün gamımız bağlantılı ve akıllı olacaktır. sektöründe “akıllı” ürünleri sahiplenmek istiyoruz. WIZARD ürünler tüketicilerimize tek bir cep telefonu ya da tabletten yönetebilecekleri çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, ocak, fırın ve davlumbazı bir arada sunmaktadır. Bağlantılı olmanın yanında ürünler tüketicilerimizin hayatını kolaylaştıracak akıllı özelliklere sahiptir. Rekabete baktığımızda Türkiye’de henüz kimse bağlantılı ürünlere yatırım yapmadı, bizim farkımız bu trendi çok daha önceden
tüketicilerimize sunmaktır. Bu seri bizim niş olarak konumlandırdığımız bir tasarım serisi değildir, örneğin yıkayıcı grubunda 2016 yılında tüm ürün gamımız bağlantılı ve akıllı olacaktır. Biz tüketicilerimize bu teknolojiyi bir standart olarak sunacağız. Tüketici için en büyük avantaj bizce bu teknolojini erişilebilir fiyatta olmasıdır, bu serideki fiyat / fayda dengemiz gerçekten çok iyi. - Şirket, marka ya da ürünlerinizle ilgili ulaştırmak istediğiniz bir mesajınız var mı? Biz İtalya merkezli bir grup olarak Türkiye’yi hem üretim hem satış olarak stratejik olarak görüyoruz. Tüketicilerimize Avrupa standartlarında, yüksek kaliteli ve inovatif ürünleri erişilebilir fiyatlarla sunuyoruz. Türkiye’de Hoover markasının 2016 yılı ile beraber Türkiye’de daha fazla ilgi göreceğine iananıyoruz.
marketing europe & anatolia / 17
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Yeni yıl umuttur... Zor, karanlık, acılarla dolu 2015 yılını geride bıraktık. Yeni yıl her zaman yeni bir heyecandır benim için. Alt tarafı takvimden bir yaprak daha düşüyor, yeni yıl sadece bugünün ertesi günü diye düşünenlerden de vardır mutlaka. Ama yeni yıl, adı üstünde yeni olduğu için eski defterleri kapatmak, acıları ardında bırakmak, umuda koşmak, yeni ilhamlarla hayata devam etmektir. Bütün okuyucularımın yeni yılını kutluyor, ilham verici, sağlıklı, düşlerin gerçek olduğu bir yıl diliyorum... Uzun zamandır Türkiye'nin tanıtımı için yapılacak kampanyayı ve tanıtım filmini merakla bekliyorduk. Türkiye’nin yeni markası “Turkey Discover the Potential” (Türkiye’nin gücünü keşfet) kampanyası, TİM öncülüğünde Ekonomi Bakanlığı himayesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile gerçekleşiyor. 2015'in son günlerinde Başbakan Davutoğlu'nun sunumuyla nihayet tanıtım filmini de izledik. Potansiyelini keşfet Türkiye ya da Turkey Discover to Potantial tanıtım filmi tek kelimeyle ''niteliksiz'' olmuş. Senaryonun TİM tarafından oluşturulan iş dünyası ve akademisyenlerin hazırladığı yönlendirmeyle şekillenen kampanyadaki tüm filmleri Öteki Film çekmiş. Ulusal ve uluslararası bacağı olan kampanyanın uluslararası bütçesi Ekonomi Bakanlığınca, yurtiçi bütçesi ise TİM tarafından karşılanıyor. Bu kadar kapsamlı, büyük bir proje için rekllamın temel sorularından birini soruyorum. Hedef kitle kim? Bu film kim için yapıldı? Türkiye hakkında bilgi ve fikir sahibi olması amaçlanan yabancılar için. Ama filmdeki sahnelerin hiç bir cazibesi yok. Turizm için gelecek olanlara bir şey vaad etmiyor. Ticaret ya da yatırım yapmak isteyen yabancı sermaye için hiç bir cazibesi yok. Hiç bir fotoğraf deneyimi olmayan sıradan ev kadınları bile instagramda harika fotoğraflar paylaşırken dünya kadar bütçe harcayıp bu kadar sıradan bir film ortaya çıkarmak olacak şey değil! Yazık diyorum yazık! Ziraat Bankası 152. yılını kutluyor. Kutlamalar çerçevesinde Happy People Project imzalı iki dakikalık reklam filmi medyada yerini almaya başladı. Uygar Kutlu yönetmenliğindeki film bankanın 152 yıllık tarihine yolculuk yaparak kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği hizmetlerin nedenini sorguluyor. Filmin prodüksiyonu tek kelimeyle harika. Ama bu köşede ilk günden beri hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, hayaller banka reklamı, gerçekler banka şubeleri :) Ben bugüne kadar reklamlardaki gibi
( kelebeğin fırtınası) bir bankaya, öyle bir banka şubesine, öyle bir bankacıya rastlamadım :) Ziraat Bankası reklamı için Ekşi Sözlük'ten bir alıntıyla bu konuyu size havale ediyorum. ''Bayılıyorum lan şu banka reklamlarına. öyle bi anlatıyorlar ki her şeyi babalarının hayrına yapıyorlarmış da üstüne bi de teşekkür bekliyorlarmış gibi. adamlar 3. köprü 3. havaalanı muhabbetine devlete "kredi" veriyor üstüne bi de vatansever ayağı çekip reklam yapıyor. muhteşem lan. yarın ben de hazine bonosu alıp "ben bu devlete paramı verdim paramı!" diye bağıracam.'' Ülker mutluluk ve Biscolata Mood Yağmur reklamı arasında seçim yapın desem hangisini seçerdiniz :) Ben en iyisi bunu twitter'da sorayım, burada reklamlardan bahsedeyim. Ülker mutlluk reklamı şahane cıngılı ile insanı gerçekten mutlu ediyor. Neşeli, keyifli çocuklar, mutlu anneler, birbirinin yanağına öpücükler konduran dedelerle, nineler, daha neler neler. Gerçek hayatta bunları yapınca ''kahkaha atmak kadına yakışmaz'' diyen devlet büyüklerinin sözleri aklıma geldi. Bu reklam filmi hakkında ne düşünüyor diye sormak isterdim :) Biscolata Mood onunla yağmur altında tanışacaksın reklamında, villanın bahçesindeki yakışıklı bahçıvanı görüyoruz. Evin hanımı, bahçıvana bakıp aaahh tüh yağmur da yok diye iç geçirirken birden bire bahçedeki fıskiyeler devreye giriyor ve yağmur efekti başlıyor. Bizm yakışıklı bahçıvan en çekici haliyle kadına doğru yürüyor. Ben villa sahibi bir erkek olsam bu reklamdam sonra ilk iş olarak bahçıvanın işine son veririm. Ne olur ne olmaz. reklamın hiç umulmadık etkileri olabilir :))) Şaka bir yana Biscolata efsanesi devam ediyor. Kızlar hala izlemediyseniz, izleyin hemen :) Bu sayıdaki yazım başta canım annem ve anne adayı Begüşüm olamak üzere tüm anneler ve anne adayları için. Canım annem doğum günün kutlu olsun, Ailemizin birleştirici gücü, herkesin derdine koşan, sevincine ortak olan canım annem, Allah seni başımızdan eksik etmesin. Bugünlerde anne olmak için gün sayan tatlı yeğenim Begüm'ün de doğum gününü kutluyorum. Ailemize yeni bir heyecan katacak minik bebeğimizi sabırsıkla bekliyoruz.
marketing europe & anatolia / 19
Reklam Dünyası
MIXX Awards Türkiye için başvuruları...
Dünyada 42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau’nun Türkiye merkezi IAB Türkiye tarafından 6. kez düzenlenecek olan ve düzenlendiği ilk günden beri dijital dünyanın nabzını tutan MIXX Awards Türkiye için başvurular başladı. Ajans ve reklamverenlerin 8 Ocak 2016 tarihine kadar başvuru yapabileceği MIXX Awards Türkiye’de yarışmanın kazananları her yıl olduğu gibi başarılarını uluslararası arena-
larda da duyurma fırsatı bulacak. Her geçen yıl daha çok büyüyen MIXX Awards’ta başvurular, pazarlama ve iletişim dünyasının seçkin isimlerinden oluşan jürinin titizlikle yaptığı değerlendirmeler sonucunda ödüllendiriliyor. Temel hedefi, dijital reklamları hedef-sonuç ilişkisiyle incelemek, yaratıcı düşünceyi performansla birlikte değerlendirmek olan MIXX Awards’ta; “Araç, Yöntem ve Platformlar” ve “Stratejiler ve Hedefler” ana başlıkları altında toplamda 24 kategori bulunuyor. Bu yılki reklam teması “Önce Dijital” olan MIXX Awards’un Lider Destekçisi Sahibinden.com; Başarı Destekçisi MedyaNet olurken, sektör kuruluşları da her zamanki gibi MIXX’e katkıda bulunuyorlar. Reklam çalışmaları Karbonat tarafından yürütülen organizasyon Gramofon, İltek ve Project House’un katkılarıyla gerçekleşiyor. MIXX Awards Türkiye’nin ödül töreni 24 Şubat 2016’da gerçekleşecek. Yarışmanın kuralları, değerlendirme ve ayrıntılı bilgi için yenilenen MIXX Awards Türkiye web sitesini ziyaret edebilirsiniz. www.mixxawards-tr.org
Turkuaz Seramik Diriliş Ertuğrul’un Ana Sponsoru Oldu... Turkuaz Seramik Diriliş Ertuğrul’un Ana Sponsoru Oldu. Çeyrek asrı aşkın süredir tasarımları ve kalitesi ile Türkiye sınırlarının ötesine geçerek dünya pazarının önemli oyuncularından biri olan Turkuaz Seramik, reyting rekortmeni Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisinin ana sponsoru oldu. Geliştirdiği ürün ve yeniliklerle dünya vitrifiye sektörünün önemli oyuncuları arasında yer alan Turkuaz Seramik, Türk tarihine ışık tutan senaryosu ve aksiyon sahneleriyle dikkat çeken TRT1 dizisi Diriliş ‘Ertuğrul’un bir yıl boyunca ana sponsoru olacak. İkinci sezonu başlayan ve başrolünü Engin Altan Düzyatan’ın oynadığı Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisi, Orta Asya bozkırlarından kopup Anadolu topraklarına gelen Türk boylarından biri olan Kayı Boyu’nun hikâyesini anlatıyor. 250 kişilik çekim ekibi, kurulan devasa platoları, incelikle hazırlanmış dekor ve kostümleri ile Diriliş ‘Ertuğrul’ Türk dizi tarihinin en büyük prodüksiyonlarından biri olarak görülüyor.
20 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
Mahmood Coffee’nin Marka Yüzü... karşısına geçen sanatçı, geçmişten gelip günümüze ayak uydurmaya çalışan Yeniçeri Mahmood karakterini canlandırıyor. Sevilen oyuncu markanın reklam filmlerinde “Yeniçeri Mahmood” karakteriyle kimi zaman yanlış cevap verilen tarih yanıtlarını, kimi zaman bando takımının yanlışlarını düzeltecek. İlk olarak 2001 yılında kamera karşısına geçen Taylan Güner; Beyaz Gelincik, Kaybolan Yıllar, Duvar, Serçe, Geç Gelen Bahar, Küçük Ağa ve Huzur Sokağı gibi birçok dizide rol almıştır. Aynı zamanda ATV’nin sevilen dizisi Kertenkele’de Şenol karakterini canlandırmaktadır. Beyaz perdede Civa, Uçan Melekler, Çok mu Komik?, Hür Adam Bediüzzaman ve Muska filmlerinde yer almıştır. Tarlabaşı Pansiyonu, Pes Doğrusu, Ada, Tevelütten Mütevellit, Harputta Bir Amerikalı ve Sır gibi birçok tiyatro oyununda da sahne almıştır. Altunkaya Group’a bağlı markalardan olan Mahmood Coffee geniş ürün yelpazesi, son teknoloji üretim tesisleri ve önce Atv’nin sevilen dizisi Kertenkele’de Şenol hoca karakterini müşteri memnuniyeti diyen uzman kadrosuyla 40’tan fazla canlandıran ünlü oyuncu Taylan Güner, Mahmood Coffee’nin ülkede tüketicilerin hizmetindedir. yeni marka yüzü oldu. Markanın “Bir Millet Öğreniyor” reklam filmi için kamera
Mesut Yar Dunlop’un marka yüzü oldu... DUNLOP’un marka yüzü olan ünlü köşe yazarı ve televizyoncu Mesut Yar fuarda sevenlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. DUNLOP iş birliği hakkında konuşan Mesut Yar: “Dünyanın en saygın ve sportif markalarından biri. Dolayısıyla bu marka algısına katkıda bulunmak aynı zamanda kendi algımı da güçlendirmek anlamına geliyor. Aksesuara olan tutkum aynı tutkuyla tasarımlarını hazırlayan bir marka ile ekstra sinerji oluşturacaktır. Toplarsak geleceği daha net görebiliyorum...” dedi. TV dünyasının konuşturan ismi Mesut Yar’ı yakın dostu güzel oyuncu Berna Laçin de yalnız bırakmadı. Koyu bir sohbetin ardından ikili birbirlerine gözlük hediye etti. İnovasyon ve tasarımlarıyla 100 yılı aşkın bir geçmişi olan DUNLOP, 2016 gözlük koleksiyonu ile dikkat çekmeye devam ediyor. Konforu ve stili bir arada yakalayabileceğiniz DUNLOP güneş gözlükleri ve optik çerçeveleri ile kaliteden ödün vermeyenlerin dikkatini çekiyor. Ürünlerinde kendine has çizgisi ve kalitesiyle fark yaratan DUNLOP’un ürün gamında metal, asetat ve ahşap gözlükler bulunuyor.
marketing europe & anatolia /21
Yeter ki gรถn
Röportaj
nülden isteyelim... AKUT, 2. Başkan, İnsan Kaynakları Sorumlusu ve AKUT Spor Kulübü Koordinatörü Cüneyt Koparan AKUT adını ilk olarak 1998 yılında Adana-Ceyhan depreminde duydum. Hemen gidip üye olmak için başvurdum ve Nasuh Mahruki ile görüşüp ekibe katıldım. O zamanlar küçük bir gruptuk. 1 yıl sonra Gölcük depremi oldu. Avcılar, Gölcük ve Yalova’da farklı ekipler ile görev yaptık. AKUT olarak o depremde büyük bir sınavı başarı ile atlattık. Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Cüneyt Bey, kısaca kendinizi tanıtır mısınız? 29 Nisan 1957 Mudanya doğumluyum. 1978 yılında Anadoluhisarı Gençlik ve Spor Akademisinden mezun oldum. Mezun olduktan sonra 2 yıl akademide öğretim görevlisi olarak görev yaptım daha sonra ticarete atıldım. Evliyim, 1990 doğumlu bir kızım var. Uzun yıllar Hentbol oynadım. Beşiktaş, Simtel, İTÜ kulüplerinde ve Türkiye Hentbol Millî Takımında oynama, ülkemi temsil etme onurunu yaşadım. - AKUT ile nasıl tanıştınız? 2. Başkan olarak anılmanızın hikâyesini paylaşır mısınız? AKUT adını ilk olarak 1998 yılında Adana-Ceyhan depreminde duydum. Hemen gidip üye olmak için başvurdum ve Nasuh Mahruki ile görüşüp ekibe katıldım. O zamanlar küçük bir gruptuk. 1 yıl sonra Gölcük depremi oldu. Avcılar, Gölcük ve Yalova’da farklı ekipler ile görev yaptık. AKUT olarak o depremde büyük bir sınavı başarı ile atlattık. O ana dek böylesi bir sorumluluğun altına girmemiştik. Deprem bölgesinde hazırlık-
sız yakalanan devletimizin üstlenmesi gereken organizasyon ve arama kurtarma görevinin büyük bir bölümünü, çok az kişiden oluşan bizler AKUT olarak üstlenmek durumunda kaldık. Bir taraftan arama kurtarma görevi yaparken bir taraftan da bölgeye gelen yardımseverleri ve ülkenin dört bir yanından yardımseverler tarafından gönderilen araç-gereç ve malzemeleri yönlendirme, organize etme görevini üstlendik ve bu görevi de başarı ile tamamladık. AKUT’un ismi bu depremde yaptığımız başarılı çalışmalardan sonra bütün ülkede ön plana çıkınca çok fazla gönüllü aramıza katılmak istedi. Bu durum, beklemediğimiz ve kapasitemizi aşan bir yoğunluktu ve bizi bazı önlemler almaya itti. İlk önce üye alım prosedürünü ve disiplin kurallarını gözden geçirip tekrar düzenlemek zorunda kaldık. O dönemde Yönetim Kurulu tarafından Disiplin Kurulu Başkanı olarak atandım ve disiplin kurallarını revize ettim. Bugüne kadar bu kurallara uyulması için azami gayret sarf ettim. Daha sonra Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim ve iki marketing europe & anatolia /23
Röportaj
dönemin sonunda 2. Başkan seçildim. İki dönemdir de YK üyesi 2. Başkanı olarak görev yapmaktayım. - AKUT gibi önemli bir STK’nın yönetim kurulunda olmak büyük bir sorumluluk. Bu kurul kaç kişiden oluşuyor? Bu sorumluluğun ağır geldiğini düşündüğünüz zaman oluyor mu? Türkiye’nin en saygın ve güvenilir sivil toplum kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alan AKUT gibi bir kurumun yönetim kurulunda görev yapmak ve önemli kararlara imza atmak tabii ki çok büyük bir sorumluluk. Zira vereceğiniz kararlar hem AKUT’un yararına olmak hem de gönüllülerin onayını almak zorundadır. Bu yüzden çok dikkatli olmak, ince eleyip sık dokumak zorundayız. Yönetim Kurulunda Genel Başkanımız Nasuh Mahruki de dâhil olmak üzere toplam 7 kişiyiz. Her birimiz AKUT içindeki birkaç birim yahut bölümün yönetim ve denetiminden sorumluyuz. İnsanlara tabii ki sorumluluk veriyoruz ancak hemen her şeyden mutlaka haberdar oluyoruz. Her pazartesi akşamı tüm gönüllülere açık olarak YK toplantısı yapıyoruz. Bazen iş ve özel hayatımızda davranmadığımız kadar özenli ve dikkatli olmak zorunda kalıyoruz. 24 / marketing europe & anatolia
Başlangıçta kimsenin AKUT’un bu noktalara geleceğini düşündüğünü sanmıyorum. - AKUT’u kurarken bir gün bu kadar önemli bir kurum olabileceğini, ülke genelinde 35 ekibe ulaşabileceğini, Birleşmiş Milletler tarafından “Tüm Dünyada Arama Kurtarma Yapabilir” sertifikası alabileceğini, tamamı gönüllü bir kadro ile 2.000 den fazla insanı yaşama döndürebileceğini, arama-kurtarmada bir çığır açabileceğini düşünüyor muydunuz? AKUT’un kuruluşunda yer almadım ancak kuruluşundan çok kısa bir süre sonra katıldığım için bu konuda cevap hakkım olduğunu düşünüyorum. Başlangıçta kimsenin AKUT’un bu noktalara geleceğini düşündüğünü sanmıyorum. Belki hayal edebilirdi. Yalnız, dünyanın neresinde olursa olsun, özellikle toplum yararına doğru ve faydalı işler yapıyorsanız, çabalarınız sizi hayal bile etmediğiniz noktaya getirebilir. Özellikle hedefinizde İNSAN HAYATINI KURTARMAK varsa; dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin, dünyanın neresinde olursa olsun yardıma muhtaç insanların veya canlıların yardımına koşuyorsanız
ve bunu yüzde yüz karşılıksız ve gönüllü bir ruh ile yapıyorsanız, bu noktaya gelmeniz normal aslında… Tabii kurallarınızı doğru koymak ve bunlara uyulmasını olmazsa olmaz kabul etmek, misyon ve vizyonunuzu doğru tespit etmek ve bunlardan sapmamak, eğitimi her şeyden üstün tutmak, aksatmamak ve sürekli olarak tekrarlamak, doğru ekip liderleri ve üyeleri ile çalışmak gibi zorunluluklar ile gelişen bir süreç. Ayrıca % 100 gönüllülük esasına göre yönetilen bir kurumda gönüllü yönetimini de çok dengeli ve adaletli yürütmeniz gerektiğini unutmamak lazım. - İnsan Kaynakları mevzuuna değinecek olursak; tüm birimler ve ekipler için yeterli insan gücüne sahip misiniz? Gönüllü olma süreci merkezde ve ekiplerde nasıl ilerliyor? Bir STK’nın en önemli ihtiyacının sürdürülebilir insan gücü olduğu bir gerçek. AKUT’a gönüllü olarak başvuran adayları özel hayatlarındaki kişisel kabiliyetlerine göre öncelikle faydalı olabilecekleri birim ve bölümlere yönlendirip zamanları kalırsa birden fazla birimde görev almalarına gayret gösteriyoruz ki bireylerin uzmanlık alanlarından faydalanabilelim. Bu durum bazı birimlerde insan fazlalığına, bazı birimlerde ise insan eksikliğine neden olabiliyor. Bu da eksik kadro ile devam eden birimlerdeki üyelere fazla yük binmesine neden olabiliyor. Ancak fedakâr üyelerimiz sayesinde bugüne kadar her işin üstesinden geldik. Yakın bir zamanda yeniden yapılandırdığımız mülakat grubu sayesinde daha dengeli bir gönüllü profili oluşacağına inanıyorum. Gönüllü olma süreci İstanbul’da şu şekilde işliyor; adaylar belirli tarihlerde düzenlediğimiz tanışma toplantılarından birine katılıyorlar. Burada AKUT’u tanıyıp misyon, vizyon ve disiplin kurallarını öğreniyorlar. Devam etmeye karar verdilerse evraklarını tamamla-
Röportaj
malarını istiyoruz ve evraklarıyla mülakata alıyoruz. Mülakat sonucuna göre faydalı olacakları birim yahut birimlere yönlendirilmelerini sağlıyoruz. Bu arada derneğin misyonuyla paralel temel eğitimleri (İlkyardım, Temel İletişim vb.) almaya başlayıp birimlerinde görev almaya devam ediyorlar. Birimi departman gibi düşünebilirsiniz. Birim başkanları ve İnsan Kaynakları tarafından performansları takip ediliyor. Bu arada İlk Haber Alma eğitimini aldıktan sonra nöbet tutmaya başlıyorlar. İstanbul dışındaki ekiplerde ise gönüllülük süreci de hemen hemen aynıdır; aslında İstanbul dışındaki ekipler genel merkezin birer prototipidir, ancak onlarda tüm sorumluluk ve insiyatif ekip liderindedir. Onlar da kendi içlerinde birim ve bölümlere ayrılmışlardır. Adaylar hemen hemen aynı prosedürlerden geçerler. Ancak İstanbul gibi büyük şehirlerin haricindeki yerlerdeki ekiplerimizde bu prosedürler daha hızlıdır. Daha küçük ve insanların birbirlerini daha yakından tanıdıkları yerler olduğu için,adayların tanıma ve intibak süreci daha çabuk olur. Bu vesile ile bize çok sık sorulan bazı konulara da açıklık getirmek isterim: İnsanlar bize “ben dağcı ya da sporcu de-
İnsanlar bize “ben dağcı ya da sporcu değilim, AKUT’a üye olabilir miyim?”diye soruyorlar. ğilim, AKUT’a üye olabilir miyim?”diye soruyorlar. AKUT’ta herkes operasyonel olmak zorunda değildir, isteyen özel hayatında kabiliyeti ya da uzman olduğu, faydalı olabileceği bir birim ya da bölümde rahatlıkla görev alabilir. AKUT’ta herkesin faydalı olabileceği bir iş mutlaka vardır. Sporcu ya da dağcı olmayıp yine de operasyonlara gitmek isteyen olursa eğitimlere katılır ve başarılı oldukları taktirde operasyonlara katılabilirler. Yani AKUT’ta olmak isteyen herkese kapımız açıktır. Başka bir soru da,”ne kadar maaş alıyorsunuz?” sorusudur. Bildiğinizgibi AKUT, tamamı ile gönüllülük üzerine çalışan bir kurum. Burada herkes gönüllüdür ve karşılığında ücret almaz. Sadece İstanbul Genel Merkez’de günlük idari işleri takip eden 2 arkadaşımız ve AKUT Vakfı’nın Genel Müdürü arkadaşımız maaşlı. - Bu kadar büyük bir markayı gönüllü bir kadro ile yönetebilmenizin sırrı nedir? Bu yöntem aynı zamanda
riskli de değil mi? Bizim misyonumuzun merkezinde insan hayatı kurtarmak ve karşılıksız yardımseverlik var. Bunu bilerek gelen ve egosundan arınmış, gönülden yardım etmek için aramıza katılan adaylar sürece adapte olmakta zorluk çekmiyorlar. Bu durumda bizim işimiz de kolaylaşıyor. Siz de kuralları doğru koyup adaletli bir şekilde uygularsanız sorun kalmıyor. Gönüllü yönetimi kolay bir iş değil, hatta iş hayatındaki klasik insan kaynakları yönetimine göre çok daha zor diyebilirim. Gönüllüye bir taraftan tatmin olabileceği bir iş vereceksiniz, bir taraftan mutlu olmasını sağlayacaksınız, aynı zamanda da derneğin işi görülecek… Mutlu olmayan, aradığını bulamayan ya da başka sebeplerden dolayı AKUT’a gelen üyelerin ayrıldığını kabul etmek durumundayız. Herkesin beklentisini tümüyle karşılayamıyoruz. Bu sebeple gidenler evet oluyor, ancak kalan üyeler ile gerçekten güzel şeyler başarıyoruz. - AKUT gönüllüsünü bir kaç kelimeyle nasıl tarif edersiniz? AKUT gönüllüsü dürüsttür, güvenilirdir, karşılıksız yardımseverlik ilkesini hayatının önemli bir yerine oturtmuştur, gönüllü olarak yani beklentisiz iyi niyet marketing europe & anatolia / 25
Röportaj
gösterebilecek düzeydedir ve insan yaşamına, yaşam hakkına değer verir. - Başvuru yapanlar ile devam edenlerin oranlarını paylaşır mısınız? Başvuran adaylar çeşitli nedenlerle AKUT’a gelirler. Bu başvurular genellikle büyük bir deprem, afet ya da büyük kazalardan sonra çok fazlaca artar. Bu adayların bazıları macera, bazıları eğitim, bazıları aidiyet duygusu ve kimlik kazanmak için, bazıları gündemdeki olayın heyecanıyla, bazıları vermek değil almak için, bazıları da gerçekten yardım etmek, faydalı olmak için gelir. Ancak bir kısmı henüz tanışma toplantısında, aldıkları bilgilerden sonra aradıkları gibi bir yer olmadığını görüp vazgeçerler. Bir kısmı devam eder ve çalışmaya başlar fakat bazı kurallar ve sorumluluklar ağır geldiği için henüz yarı yoldayken bırakır. İşte herkes elendikten sonra geriye kalan aşağı yukarı % 10’luk bir grup gerçek anlamda gönüllüdür ve bize ayak uydurarak iyi ve kötü günde yanımızda olmaya devam eder. Burada özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Bana katılmak zorunda değilsiniz elbette. Bazı adaylarımızın onlarla yakından ilgilenilmediği için, sırtlarını sıvazlama26 / marketing europe & anatolia
Ne yazık ki şimdiye kadar devletten maddi anlamda bir yardım alamadık dığımız için, gönüllerini hoş tutmadığımız için uzaklaştıklarına ya da derneği bıraktıklarına şahit oluyoruz. Burada bir karşılama komitesi ve gönüllüleri hoş tutma komitesi kuramadık ne yazık ki çünkü burada herkes gönüllü. Dolaysıyla kimse kimseden aramıza katıldığı için sırtının sıvazlanmasını, hoş tutulmasını, motivasyonununbir başkası tarafından sağlanmasını beklememeli. En güzel motivasyon, günün sonunda kurtarılan insan hayatı ya da yapılan güzel bir iş diye düşünüyorum. Hepimiz buraya aynı amaç için geldik. Bu amaç da temelde insan hayatı kurtarmak için gücümüz yettiğince katkıda bulunmak. Yani herkes kendi motivasyonunu kendi sağlamalıdır. Bu da AKUT’ta iyi bir şeyler yaparak olur. - İnsan Kaynaklarının yanı sıra AKUT Spor Kulübünün de sorumluluğu sizde. Spor Kulübüne gelecek olursak; ne zaman kurulduğu, kaç branştan oluştuğu gibi detayları genel hatlarıyla paylaşabilir misiniz?
Spor kulübümüzü 2010 yılında kurmaya karar verdik. Yönetim Kurulumuzda 3 kişi zaten millî sporcu. Spordan gelen insanlar olarak, arama-kurtarma konusundaki başarılarımızdan sonra, spor konusunda da bir şeyler yapabiliriz, nitelikli sprocular yetiştirerek ülke sporuna da katkı sağlayabiliriz diye düşünerek yola çıktık ve AKUT Spor Kulübü’nü kurduk. Düşündüğümüz gibi birçok branşta da başarılara imza attık. Şu anda Atletizm, Kar sporları (Kayak, Snowbord), Dağcılık, Motosiklet Sporları, Paralimpik Yelken, Bisiklet, Geleneksel Okçuluk branşlarında faaliyet gösteriyoruz. Bu branşlarda birçok başarılara imza atmış durumdayız. Örneğin Kar Sporları branşında kayak ve snowbord dalında birçok İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarımız var ve millî takıma birçok sporcu vermekteyiz. Yine Motosiklet branşında birçok Türkiye ve Avrupa şampiyonlukları elde etmiş durumdayız. Amacımız önümüzdeki yıllarda branş ve sporcu sayımızı çoğaltmak, ülkemize daha fazla nitelikli ve başarılı sporcular yetiştirmektir. - Ekiplerin finansmanlarını nasıl sağlanıyor? Devletten destek alıyor musunuz? Ekiplerin bazı temel ihtiyaçları merkez tarafından karşılanır, diğer talepleri için kendi bölgelerindeki kaynakları harekete geçirmeleri istenir. Yerleşke, araba, araç ve gereçlerini yerel kaynakları harekete geçirerek ve sponsorlar vasıtası ile temin ederler. Ayrıca çeşitli kişi ve kurumlara eğitim vermek suretiyle kendi kaynaklarını yaratırlar. Ne yazık ki şimdiye kadar devletten maddi anlamda bir yardım alamadık. Bu konuda başvurmadığımız yer kalmadı. “Kamu Yararına Dernek” statüsünde olmamıza rağmen bırakın yardım almayı, tam aksi araç ve telsiz vergileri başta olmak üzere devlete bugüne kadar bir sürü vergi ödedik, ödemeye devam
Röportaj
ediyoruz. Aslında AKUT’taki insan kaynağının maliyeti kadar yükü devletin üzerinden alıyoruz. Devlet bu sayıda insan kaynağını kadrolarında istihdam etmeye kalksaydı inanılmaz rakamlara mâl olurdu. Oysa AKUT’a çok cüzi rakamlar ile destek sağlansa hem daha fazla insan hayatı kurtulur hem de devlet üzerindeki yük daha da hafifler. Yazık ki biz devlet desteğinden vazgeçtik, sadece halkın bağışları ve özel kurumlara verdiğimiz eğitimler ile mali kaynak yaratmaya razıyız. Yeter ki ödediğimiz vergilere bir çözüm bulunsun… - Nasuh Mahruki ile çalışmak nasıl? Size kattıklarını öğrenebilir miyiz? Nasuh Mahruki ülkesini canını verecek kadar seven, vizyonu ve dünya görüşü geniş, kültürlü, ileri görüşlü, dürüst, güvenilir, içi dışı bir olan biridir. İyi bir hatip, mütevazı bir sporcu, iyi bir yazar, başarılı bir liderdir. Meziyetleri ve özellikleri saymakla bitmez ki her şey ortada zaten. Nasuh ile çalışmak aslında çok kolay. İyi niyetliyseniz, dürüstseniz, ülke ve AKUT için bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız her zaman yanınızdadır. İhanete tahammülü yoktur. İyi niyetli her türlü hatanızı kabul eder ancak kötü niyet ve ihaneti asla affetmez. Her türlü fikre
İnsan hayatı kurtarmak, insanlara yardım etmek dünyada karşılığı olmayan bir his ve duygu. açıktır. Bazen çabuk sinirlenir, kaşlarını çatar. Öyle zamanlarda bir şeyi kabul etmesi zorlaşır ancak mantıklı olduğu takdirde onu her konuda ikna edebilirsiniz. Onun için vatanı ve AKUT en önemli değerleridir. - AKUT’un gelecekteki hedefleri nelerdir? AKUT her zaman hedefini en yükseklerde tutmuş bir kurum. Her zaman Türkiye’nin üç adım ötesinde olmaya çalışıyoruz. Kaliteli ve gönüllü insan kaynağımız ile yurdumuzun ihtiyaç olan her yerinde var olmak istiyoruz. İhtiyacı olan her insana, yardıma muhtaç her canlıya yetişmek istiyoruz; insanlar hiç uğruna yitirilsin istemiyoruz. Sadece yurt içinde değil dünyanın neresinde olursa olsun afetlerde insanların yardımına koşuyoruz ve koşmak istiyoruz. Derneğimizin yanı sıra Vakfımız, Spor Kulübümüz, Üniversite Topluluklarımız, Yayınevimiz, Enstitümüz ile bu ülkeye daha fazla katkıda bulunmak
istiyoruz. Ülkesini ve insanları seven, topluma faydalı bireyler olmak isteyen, doğaya saygılı insanların çoğalmasını istiyoruz. Bunları gerçekleştirdiğinizde hedefinizi gerçekleştirdiniz demektir. Sizin gelecekteki hedefleriniz nelerdir? Ben AKUT’ta kendime bir hedef belirlemiş değilim. AKUT’a faydalı olduğumu düşündüğüm ve AKUT’un bana ihtiyacı olduğu sürece, sağlığımın da elverdiği sürece buradayım. Bugün YK 2. Başkanı, yarın normal bir üye olarak hizmet ederim hiç fark etmez. Ben AKUT’a verebildiğim kadar emek vermeye geldim. Verebildiğim sürece nerede olursa olsun vermeye devam edeceğim. AKUT’ta birlik ve beraberlik devem ettiği sürece, üyelerin birbirine saygı ve sevgileri sürdüğü sürece, misyon ve vizyondan ayrılınmadığı sürece, benim hedeflerim de gerçekleşmiş demektir. - Eklemek istedikleriniz nelerdir? İnsan hayatı kurtarmak, insanlara yardım etmek dünyada karşılığı olmayan bir his ve duygu. Daha değerli bir duygunun olacağını düşünmüyorum. Bunun değerini ancak tattığınız zaman anlayabilirsiniz. AKUT’ta bu duyguyu her zaman tatma şansınız var. Kurtarmalara direkt olarak gitmeniz yani operasyonel olmanız da gerekmez. Bazen çay yapacak birisinin varlığı bile son derece önemlidir. Bir şekilde insan hayatını kurtarmaya yönelik bir organizasyonun içinde yer alıyorsunuz. O ekibin içinde bir yerde olduğunuz sürece de bu sevinci herkesle birlikte yaşıyor, paylaşıyorsunuz. Bizler bir takımız. Operasyon zamanı sahada çalışanından tutun geri planda lojistik destek verenine, yemek ve çay yapanına kadar herkesin verdiği katkı aynı ve değerlidir. Demek istediğimi herkesin AKUT’ta yapacağı bir iş mutlaka var. Yeter ki gönülden isteyelim. Bizim kapımız iyi niyetle bir işin ucundan tutmak isteyen herkese açık. Sevgilerimle marketing europe & anatolia / 27
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Hezeyan bulutu güneşimizi kapattı... Son birkaç yıldır yaşananlar, ülkemizi siyaset iletişimi açısından tam bir inceleme dosyasına çevirdi. Üst üste gelen seçimler, özellikle iktidar partisinin tüm medya araçlarına dolaylı ya da direkt sahip olması, kendi istikbal kaygılarını iktidarın mevcudiyetine endekslemiş kiralık medya mensupları ve iktidar lehine asimetrik olarak sürdürülen propaganda bombardımanı demokrasiyi iyice yaralamışken şimdi yeni bir aşamaya gelindi. Belki fark etmişsinizdir, son günlerde medya, siyasiler ve siyasi parti taraftarları gerçekle bağlarını tamamen kopardılar. İktidar tarafından oluşturulan bu rüzgara muhalif seçmenin de katılmasıyla ülkemiz tam bir dezenformasyon savaşları dönemine girdi.
Peki iktidar cenahı böyle de muhalefet farklı mı? Hayır. Muhalefette yer alan partilerin seçmenleri de Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin başını çektiği bu dezenformasyon kervanına katılmış gibi görünüyor. Konvansiyonel medyanın sayısal artış göstermesi ve büyük bloğunun iktidar cephesinde toplanmasının yanı sıra sosyal medyanın da yaygınlaşması bu dezenformasyon çılgınlığını gerçeklerle ilişkisini koparmış bir toplum seviyesine taşıdı. Yani benim gözlemim toplum olarak, iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte hezeyan girdabında her geçen gün daha derinlere gidiyoruz.
Ortalıkta birçok bilgi dolaşıyor. Ancak bu bilgilerin Ana akım medya, en alt seviyeden ülkemizdeki en yüksek gözardı edilebilecek kadar küçük bir bölümü gerçeklerle koltuğa sahip olan siyasetçiler ve seçmenler de dahil örtüşüyor. Kalanı ya iktidarı güçlendirmek, ya olmak üzere artık kimsenin gerçeklerle ilgilenmediğini, cumhurbaşkanını başkanlık koltuğuna taşımak ya da sadece kendi tezlerini güçlendirecek dezenformasyonla bunlara engel olmak için uydurulmuş toplumu yanıltmaya taşları yerinden oynatmaya çalıştığını görmek için iletişim yönelik gerçek dışı bilgiler. uzmanı olmanıza gerek yok. Dezenformasyon savaşlarında iş şirazesinden o kadar Hedefe odaklandığında bakış zaviyesi oldukça daralıp çıktı ki, bırakın dolaşıma sokulan bilgilerin gerçeklerle canla başla yorulmadan çalışmayı kendisine şiar edinen örtüşmesini, bir çoğu gerçek üstü, masalsı öğeler taşıyor. Cumhurbaşkanımız, teşbihte hata olmaz züccaciye dükkanındaki fil gibi çevresine zarar verdiğini sanırım Tabi burada adını anmadan geçemeyeceğim. Bir ülkede henüz farketmedi. Bence bu canhıraş çabanın bir Cumhurbaşkanı'nın danışmanı "Cumhurbaşkanımızı nedeni kısa dönemde kendisine hedef olarak belirlediği düşünce gücüyle öldürmek istediler" gibi absürt bir tezi başkanlık sistemi ile arasında çok az engel kaldığını ileri sürer ve hala ihtiyaç duyduğu tıbbi desteği almak düşünmesi. Benim açımdan bakıldığında görünen yerine görevine devam ederse, sıradan seçmenin bu o ki Cumhurbaşkanı bu heyecanla dezenformasyon çıtayı daha ne kadar yukarıya çıkardığı hiç de sürpriz bombardımanının liderliğini yürütüyor. Mevcudiyetlerini olmaz. Dezenformasyon savaşının sonucu ne olursa Cumherbaşkanı'nın seçmen arasındaki bazılarının olsun, bu tablo ülkemiz için pek de içaçıcı görünmüyor. iddiasına göre "karizmasına" borçlu olan AKP ve yandaşları da Cumhurbaşkanı'nın bu heyecanını Umarım aklı selim galip gelir ve siyasi hedeflerin, gerçek paylaşarak, gerçeklerden kopuk bir dezenformasyon ya da en azından gerçekçi tezlerle desteklendiği bir savaşını, sonuçlarını ve yaratacağı toplumsal tıravmayı atmosferi oluşturabiliriz. Yoksa korkarım ki bu hezeyan düşünmeden sürdürüyorlar. bulutu gerçeğin güneşini bütünüyle kaybetmemize neden olacak.
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Penti Scorp’ta rekor kırdı...
Penti, 4 milyondan fazla gence #İçimdenGeldi dedirterek yeni reklam filmini dijitale entegre etti. Kampanyası Künyesi Reklamveren: Penti Reklam Ajansı: Movida Marka Yöneticileri: Cristina Polini, Sıla Yiğit Toklu Ajans Müşteri Yönetmeni: Gaye Ayık Müşteri Temsilcisi: Ulviye Yılmaz Yaratıcı Yönetmen: Oğuzhan Akay Yaratıcı Grup: Erdal Güngör, Deniz Akyıldız, Kubilay Şenyiğit, Cansu Şahinler, Fatih Özkan Yönetmen: Metin Arolat Görüntü Yönetmeni: Serkan Güler Müzik: Volga Tamöz Müzik/Söz: Emel Güntaş, Oğuzhan Akay Yapım: İnterfilm İstanbul Yapımcılar: Bahadır Arlıer, Elif Özdemir, Cem Chaban Sanat Yönetmeni/Dekor: Yalçın Uğurlu Koreograf: Yuri Mezokh Stilist: Melis Agazat Işık: A-Plus Lighting Post Prod.: IPD
Mekân: Beykoz Kundura ve Deri Fabrikası Medya Ajansı: MG Media Mecra: TV, internet, radyo, sinema, dergi, açıkhava
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Tropicana’nın yeni reklam filmi... Güzelbeyoğlu’nu bu durumdan torunu kurtarıyor. Zira iddiaya giren Muharrem Emmi’nin kendi bahçesinden portakalları kullanmayıp Tropicana Portakal suyunu sunuyor ve herkes Muharrem Emmi’nin portakal suyunun lezzetli olduğuna karar veriyor.
Tropicana’nın yeni reklam filmi ekran başında izleyenleri gülümsetiyor. Autonomy’nin çektiği reklam filminin başrol oyuncusu; mimar, müzisyen, tiyatro- sinema oyuncusu ve bürokrat Arif Erkin Güzelbeyoğlu… Tropicana Portakal reklam filminde, kendi portakallarından daha lezzetli portakal bulunması halinde bıyıklarını keseceğini söyleyen
Kampanya künyesi Reklamveren: PEPSICO Reklamveren yetkilileri: Alpagut Çilingir, Osman Dilber, Yaprak Ağca, Kaan Akyiğit, Tuğçe Gamsız Reklam Ajansı: ALICE BBDO Kreatif Direktör: Derya Tambay Yaratıcı Ekip: Ali Burak Erkan, Cem Öztürk, Muhammet Ergül, Burcu Gizem Öztürk Stratejik Planlama: Onur Erdoğan, Emir Demirtaş Marka Ekibi: Maria Demir, Aylin Acar Ajans Prodüktörleri: Umut Tangör, H.ObenÖzyakalı Prodüksiyon Danışmanı: Sena Alpsan Yapım şirketi: Autonomy Yönetmen: Melih Eryılmaz Müzik Düzenleme:Jingle House
Genç Emeklilik Planı... Anadolu Hayat Emeklilik’in Genç Emeklilik Planı için TBWA\ ISTANBUL tarafından hazırlanan reklam filmi yayına girdi. Kampanya gençlerin geleceğe dair plan yapmadığı ön yargısının aslında çok da doğru olmadığından yola çıkıyor. Gençlerin yarını planladığını, fakat daha uzun vadede, gelecekleri için şimdiden aksiyon almadıkları iç görüsünden hareket ediyor. Çekimleri 2 gün süren filmlerin yönetmenliğini Aytuğ Üngör yaptı, prodüksiyonunu Anima üstlendi. Kampanyası Künyes Reklamveren: Anadolu Hayat Emeklilik Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar ECD: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Gamze İçhedef, Berkay Özay, Ozan Aslan, Cantekin Güngör, Oğuzhan Atlıman, Alpan Esen, Ezgi Tanyeri, Leman Köksal, Özge Güven, Yasemin Deniz Marka Ekibi: Aslı Ceren Aksak, Canan Ayvacı, Denizhan Çakıl, Burçin Birim, Sırma Er, Selen Akın CSO: Tuğyan Çelik 30 / marketing europe & anatolia
Stratejik Planlama: Mert Kal Prodüksiyon Ekibi: Erman Karahisarlı, Cansu Arcan Prodüksiyon Şirketi: Anima Yönetmen: Aytuğ Üngör Post Prodüksiyon: 1000 VOLT Müzik: Opus / Mehmet Yranona, Tolga Türünz Kullanılan Mecralar: TV, outdoor, basın, internet, radyo
Kampanyalar
‘Farkındayız, Farklısın’... müziği ve dikkat çekici sahneleri sayesinde reklam filmi, seyircinin bu isimlerle arasında takdir ve öykünme dolu bir bağ kurmasını sağlıyor.
Reklam filminde oynayan isimler ilham verici kadınlar arasından büyük bir özenle belirlendi. Bu isimler arasında Türkiye’nin en genç, sivil, kadın akrobasi pilotu Semin Öztürk, dünyanın sayılı kadın orkestra şeflerinden Sera Tokay, Avrupa’nın en iyi genç kuşak sopranoları arasında gösterilen Burcu Uyar ve oyunculuğunun yanı sıra yazar yönüyle de dikkat çeken Görkem Yeltan yer alıyor. Heyecan verici
Kampanyası Künyesi Reklamveren: Sanset Gıda Marka: Pernigotti Reklamveren Yetkilileri: Aslı Eren Şengezer, Dönem Tokgöz Kreatif Ajans: Lots İstanbul Ajans başkanı: Ümit Demirbağ Kreatif Ekip: Rauf Olcay, Çağrı Çankaya, Tekin Yücel, Abdulkadir Daimagüler, Aysel Güler, Arda Kuş Müşteri İlişkileri: Beste Kıran Prodüksiyon Şirketi: 4 Films Yönetmen: Levent Onan Yapımcı: Gökalp Gökulu Müzik: Jingle House Post Produksiyon: Sinefekt Medya planlama: Mediacom Kullanılan mecra: TV, Outdoor, İnternet
“Artık Daha Güçlüyüz”... Bu yıl 155 yeni istasyonu bünyesine katarak, sözleşmeli bayi sayısını 455’e çıkaran Aytemiz, yeni reklam filminde “Artık Daha Güçlüyüz” sloganı ile tüketicilerine ulaşıyor. 2015 yılında da akaryakıt bayi transferi rekorunu kırarak, 2010 yılındaki başarısını yenileyen Aytemiz, bu başarısını, yayınlanmaya başlayan yeni reklam filmi üzerinden kamuoyu ile paylaşıyor. Kampanyası Künyesi Reklamveren: Aytemiz Reklamveren yetkilisi: Özge Kansu Gökçek,Fatih Eren Reklam Ajansı: BKS Yaratıcı Yönetmen: Koray Can Yapım şirketi: MCN Film Yönetmen: Çağatay Kaya Yapımcı: Fırat Mançuhan Görüntü Yönetmeni: Firar Güney Kayran Post prodüksiyon: IPD Post prodüksiyon sorumlusu: Süleyman Derebaşı Editör: Metehan Toprak Ses Tasarım: Tunç Toprak
Medya Ajansı: Time Kullanılan Mecra: TV, internet, radyo
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
“Teknoloji Yanında, İşler Yolunda”...
nusunda rahatlatmaya çalışıyor.Filmde, yeniliklere endişe ile yaklaşan baba ve teknolojiye yatkın oğlu Fikri’nin çatışması esprili bir şekilde anlatılıyor.
Kampanya künyesi Reklamveren: Türk Telekom Grubu Reklamveren Yetkilisi: Nurçin Koçoğlu, Hande Us Badur Reklam Ajansı: M.A.R.K.A. Yaratıcı Yönetmen: Hulusi Derici Yaratıcı Grup: Ece Berktav, Caner Doğan, Sergen Bayram, Senem Özyürek, Çağrı Çelik Grafiker: Necdet Polat Genel Müdür Yardımcısı: İlkay Ünlü Müşteri Grubu: Jülide S. Coşkuner, Berrak Selin Türk Telekom Grubu,“Teknoloji Yanında, İşler Yolunda” reklam kampanyasının dördüncü filmini yayınladı. Reklam fil- Ajans Prodüktörü: Candaş Kaflı mi, Türk Telekom Grubu’nun iş yerlerine yönelik çıkardığı Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar 8 GB’lık yüksek kotalı ve uygun fiyatlı mobil kampanyasını Prodüktör: Çağlar Ercan anlatıyor. Filmde, müşteri ziyaretine giden Sabit Bey (Güven Yönetmen: Can Ulkay Kıraç) ve oğlu Fikri (Öner Erkan) yoğun trafikte sıkışıp ka- Müzik: Jingle House lıyor. Teknolojiye yatkın ve yenilikçi karakter Fikri, babasını Post Prodüksiyon: Sinefekt cep telefonundan interneti istediği kadar kullanabileceği ko- Medya Ajansı: Skala Medya
#hersepetbirhayat... CarrefourSA,market alışverişlerinin vazgeçilmezi sepetleri odağına alarak hazırladığı reklam filminde her bir tüketicinin sepetinin bir hayatı anlattığını vurguluyor. CarrefourSA’da bulunduğu mesajını eğlenceli bir dille anlatan filmin prodüksiyonunu Autonomy, yönetmenliğini ise Ferit Katipoğlu üstlendi. Kampanya künyesi Reklamveren: CarrefourSA Reklamveren Yetkilisi: Banu Birgücü Atalay, Melis Karatay Ebin, Sibel Yılmaz, Melis Bozkurt, Naz Acar, Eylem Tekin, Tolga Aygör Reklam Ajansı: TBWA\ ISTANBUL CCO: İlkay Gürpınar ECD: Zeynep Karakaşoğlu Kreatif Grup Yöneticisi: Levent Yalgın, Yaratıcı Ekip: Mustafa Hayit, Bilgin Aydın, Ümit Şentürk, Marka Ekibi: Esra Özkan, MilaSevinti, Aslı Şahin CSO: Toygun Yılmazer GMY Stratejik Planlama: Tuğyan Çelik Stratejik Planlama Ekibi: Nisan Danışman, Emirhan Çelik-
32 / marketing europe & anatolia
bilek Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Gülşah Batıbeki, İpek Savaş Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen:Ferit Katipoğlu Post Prodüksiyon:Autonomy Müzik:Jingle Jackson Kullanılan Mecralar: TVC, internet, mağaza içi
Kampanyalar
Türkiye yola aygaz’la çıkıyor…
Türk sinema tarihinin efsane oyuncusu Kadir İnanır, Sigortam.net’in yeni reklam filmi için bir kez daha kamera karşısına geçti.Tribal Worldwide İstanbul tarafından hazırlanan yeni kampanyanın reklam filmlerinin yönetmenliğini Anima İstanbul’dan Walky/Talky üstlendi. Kampanya künyesi Reklamveren: AYGAZ Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
Aygaz Pazarlama Direktörü: Ercüment Polat Aygaz Otogaz-Dökmegaz Pazarlama Müdürü: Burcu Cihan Işık Aygaz Otogaz Pazarlama Yöneticisi: Burak Pala Aygaz Otogaz Pazarlama Sorumlusu: Kerem Can Yücel CCO: İlkay Gürpınar Kreatif Direktör / ECD: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Eser Yazıcı, Ahmet Ülkü Marka Ekibi: Ela Bilgisel, Beste Erener, Gülru Talayman, Ceren Kaban CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Ceren Şehitoğlu, Can Değerli Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Erman Karahisarlı, Cansu Arcan Prodüksiyon Şirketi: PTT Film Post Prodüksiyon Şirketi: ABT Yönetmen: Umur Turagay Müzik: Ömer Ahunbay Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TV, internet, radyo, outdoor.
‘trolleme’ sürprizleri...
Toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olma vizyonuyla faaliyet gösteren Allianz Türkiye’nin yepyeni müzik platformu Motto Müzik, dijital âlem için virütik sürprizler hazırladı. Birbirinden eğlenceli programlar, ünlü konuklar, müzik haberleri ve listeleri ile internette müzik temelinde en eğlenceli mecralardan biri olmayı hedefleyen Motto Müzik’in yeni viral filmleri başta Youtube ve Facebook olmak üzere Instagram ve Twitter’dan yayımlanacak.
Kampanya künyesi Reklamveren: Allianz Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Melike Demirel, Murat Toz Reklam Ajansı: H2O Kreatif Kreatif Direktör: Murat Şener, Caner Çolakoğlu Yönetmen: Serkan Yüksel Prodüksiyon: Akira Works Post Prodüksiyon: Akira Works Mecra: İnternet
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Her Mevsim Algida...
Kışa özel hazırlanan dijital filmlerin ikincisinde Nogger ailesi, kışı uykuda değil, sevenleriyle eğlence dolu anlara imza atarak geçireceğini duyuruyor. Filmde efsane Nogger ailesinin üyeleri Winner ve Waffle’ı ünlü oyuncular Eser Yenenler ve Engin Günaydın seslendiriyor.
Reklamveren yetkilisi: Leyal Eskin Yılmaz, Özge Onur, Özge Sönmezöz Reklam ajansı: Alametifarika Yaratıcı ekip liderleri: Ozan Özüm Özbey, Handan Tepe Yaratıcı ekip: Burçin Perçin, Yeliz Civelek, Tuğçe Tekin,
Alican Savaş, Pınar Ulus Kampanya künyesi Müşteri ilişkileri grubu: Dilek Sezen Reklamın başlığı: Nogger ailesinin kış uykusuna yatacağı- Ajans prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Övgü nı düşünenler yanıldı Akgürgen Reklamveren: Unilever Algida Yapım şirketi: ANIMA/Koray Güzey Medya ajansı: Mindshare
Arda Turan OPET Reklamlarında... OPET, 2016’da ekranlarda olacak kurumsal imaj reklam kampanyası için A Milli Takım oyuncusu, Türk futbolunun Barcelona’daki gururu, yıldız futbolcu Arda Turan ile anlaştı. Arda Turan, yaratıcı ve esprili senaryolar doğrultusunda İstanbul ve Barcelona’da OPET için kamera karşısına geçiyor. The Guardian Gazetesi tarafından yayınlanan’Yılın En İyi 100 Futbolcusu’ listesinde yer alan Arda Turan ile ik iayrı reklam filmi çekilecek. Çekimlerinin bir kısmı Barcelona’da yapılacak olan ilk filmde yıldız futbolcunun hem ülkesine hem de OPET’in güleryüzlü kaliteli hizmet anlayışınaolan özlemi, duygusal bir biçimde anlatılıyor. İstanbul’da çekilen ikinci filmiseTürkiyeFutbolFederasyonu Milli Takımlar ResmiA karyakıt Tedarikçisi olan OPET’in Avrupa Kupası yolundaki‘ MilliTakım’a destek mesajlarını içeriyor. OPET, daha önceki yıllarda daalanlarının tartışmasız en başarılı isimlerinden Tarkan, Cem Yılmaz ve Ajda Pekkan gibi sanatçılarla ses getiren kampanyalara imza atmıştı.
34 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
B2B Encounters tanıtım filmi…
B2B Encounters’in sağlık turizmine ilişkin tanıtım filmi Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon Eksantrik Prodüksiyon’un çalışmasıyla gerçekleştirildi. Film uluslararası sağlık fuarlarında ve internet mecrasında Prodüktör: Elvin Ekşioğlu Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu kullanılacak. Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express Mecra: İnternet Kampanya Künyesi Reklamveren: Bosphours Encounters
#rengihisset... Filli Boya, Ceza ile gerçekleştirdiği bu projede, müziğin gücüyle bir kez daha renklerin derinliğine iniyor, renklerin ruhumuzdaki yerine kelimelerle ve müzikle dokunuyor. Renklerin hislere, hislerin de düşlere ve kelimelere dönüştüğü bu projede sözler CEZA’ya, müzik ROKABEAT‘e ait. Şarkılara, çekilen kliplerde CEZA: “Her duyguda, her olguda, her nefeste, rüyalarda, hayallerde, her şarkıda, her bir sözde renkler vardır. Rengini Hisset!” diyerek herkesi ‘renkleri hissetmeye’ çağırıyor. Her çalışmada başka bir rengin anlatıldığı şarkılar, her dinleyicide de ayrı bir tat bırakıyor. Şarkının klipleri Filli Boya’nın sosyal medya hesaplarından izlenebiliyor.
Kampanya Künyesi Proje Sahibi: Filli Boya Söz: Ceza Müzik: Rokabeat Proje Yetkilisi: Selda Uzun
marketing europe & anatolia / 37
Bar
Gezi
ve Sveti Stefan... Bar ile Sveti Stefan arası 30 km civarında. Denize paralel uzanan dağların eteğinden doğru yol alarak vardık Sveti Stefan’ a. Sonra da kalacağımız yeri aramaya koyulduk. Karadağ’ da hava Makedonya’ nın aksine oldukça sıcaktı. Önceki kısımlarda daha çok tarihi yerleri gezerken bundaki sonra ki kısımda daha çok tatil ve deniz odaklı gezeceğiz :)
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Bar ile Sveti Stefan arası 30 km civarında. Denize paralel uzanan dağların eteğinden doğru yol alarak vardık Sveti Stefan’ a. Sonra da kalacağımız yeri aramaya koyulduk. Her zamanki gibi yine zar zor bulabildik :( Oteli bulurken zorlandık ama bulunca da pek memnun olduk. Kocaman bir stüdyo daire. Oda kadar da büyük terası var. Terasta masa, sandalye ve güneş şemsiyesi, üstelik de deniz manzaralı bir oda. Hemen birer kahve yapıp terasın keyfini çıkardık. Sonra da mayolarımızı giyip sahile doğru yürümeye koyulduk. Karadağ’ da hava Makedonya’ nın aksine oldukça sıcaktı. Önceki kısımlarda daha çok tarihi yerleri gezerken bundaki sonra ki kısımda daha çok tatil ve deniz odaklı gezeceğiz :)
dük. Plajda şezlong ve şemsiye kiralamak çok yüksek fiyata geliyor. Kişi başı 50 euro civarı. Fiyatı duyunca çok şaşırdık çünkü balkanlarda hiç bu kadar yüksek meblağların telaffuz edildiğini duymamıştık. Biz de şezlong olayından vazgeçip havlularımızı serdik plaja ve orada takılmaya karar verdik. Sıcaktan bunaldıkça kendimizi Adriyatik Denizi’ nin serin sularına bıraktık. Deniz inanılmaz derece berrak ve güzeldi. Hiç sudan çıkasım gelmedi taa ki kara bulutla gökyüzünü kaplayana dek. Güneş gidince hava biraz serinledi. Biz de kalkıp minik kasabayı keşfe çıktık. Sveti Stefan,efsaneye göre 1442 yılında 12 tane aile tarafından kurulmuş. Yüksek surları ve konumu sebebiyle, Osmanlı’ lara ve korsanlara karşı koru-
Otelimiz sahile yakın olduğu için yürüyerek gitmeyi tercih ettik ve etrafı seyrede seyrede sahile indik. Ada tarihi dokusu ve surlarıyla çok güzel görünüyordu. Sveti Stefan aslında minik adanın adı, fakat artık o yerleşim yerinin adı da Sveti Stefan olarak biliniyor. Adanın bağlı bulunduğu minik yerleşim yeri de dahil. Fakat çok nufüsü oldukça az. Çok sayıda otel yani pansiyon var. O yüzden en yüksek nüfus yazın oluyor. Yokuş aşağı inip sahile vardığımızda plajın oldukça kalabalık olduğunu gör-
nak olmuş uzunca bir süre. 1960’lı yıllara kadar da bu güzel ada, bir balıkçı köyü olarak anılmış. Eski Yugoslavya lideri Tito rejimi tarafından, adadaki köylüler karaya taşınarak; ada dünyanın ileri gelenlerinin özel tatil beldelerinden biri haline getirilmiş. 60-80’li yıllar arasında Sofia Loren, Marliyn Monroe, Orson Welles, Kirk Douglas ve Liz Taylor gibi bir çok ünlünün uğrak yeri olmuş. 1990’larda,Yugoslavya’nın bölünüp de Karadağ’ın Yugoslavya’ dan ayrılmasıyla Sveti Stefan’ ın da kaderi değişmiş ve popülerliğini yitirmiş. Aman grubu bunu marketing europe & anatolia / 39
Gezi
farketmiş olacak ki adayı kiralamış ve restore ederek kocaman bir tatil köyüne dönüştürmüş adayı. Restore edilen binalar arasında 1934 - 1936 yılları arasında inşa edilen ve uzun bir süre Kraliçe Marija Karadjordjevic tarafından yazlık olarak kullanılan Villa Miločer de var. Villa bir zamanlar 800 zeytin ağacı ile birlikte 32 hektar alana sahipmiş. Şu an kaç tane ağaç var bilmiyorum. 2009’ a kadar süren restorasyondan sonra ada, 50 odası ve 8 süiti olan 5 yıldızlı bir otel haline gelmiş. Merak edenler için: https://www.aman.com/resorts/amansveti-stefan Adayı karşınıza aldığınıda sağ tarafta kalan kısım pembe kumlu plaj. Bu plaja giriş kişi başı 75 euro. Fotoğraftan da görüleceği üzere plaj boş. Sanırım hafta içi olduğundan ötürü böyle. Normal şartlarda sadece gezmek için Aman Resort’ a giriş yapamıyorsunuz. Fakat denize girmek için veya yemek yemek için girebiliyorsunuz. Plaj ücreti günlük 125 euro. Plaja girmek için değil 40 / marketing europe & anatolia
Yugoslavya’nın bölünüp de Karadağ’ın Yugoslavya’ dan ayrılmasıyla Sveti Stefan’ ın da kaderi değişmiş ve popülerliğini yitirmiş de yemek yemek için adaya gitmeyi düşündük fakat sonra baktık ki, orası da aşırı sakin. O yüzden vazgeçtik. Sahilde uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra otele gidip duşumuzu yaptık ve akşam yemeği için Sveti stefan’ ın en eski restaurantlarından biri olan Villa Drago restaurant’ a gittik. Oldukça nefis deniz ürünleri menüsü olan restaurantta yemeklerimizi yiyip şarabımızı içtikten sonra otelimize gidip uyuduk. Ertesi gün sabah serinliğinde terasta kahve keyfi yapalım dedik. Ben kahveleri hazırladım ve terasa çıktık. Keyif yapacağız ya, ayaklarımızı da diğer sandalyelere uzatalım diye sandalyeyi kaldırdım. Sandalyeyi kaldırmamla birlikte bir sürü arının arasında kaldım. Meğerse sandalyenin altına yuva yap-
mışlar. Ben sandalyeyi hareket ettirince hepsi üzerime saldırdı. Ne yapacağımı bilemeden sandalyeyi yerine bırakıp içeri kaçtım. Ama yine de kurtulamadım. Serçe parmağım ve kolumdan iki ısırık almışım. Neyse ki alerjim yokmuş da hafif yanmayla durumu kurtardık. Asma ağaçlarında şüphelenmeliydim. O kadar üzüm olan bir terasta arıların da olması çok normal. Arılar sakinleşip yuvasına girince biz de kahve keyfi yaptık ve kahvaltıyı yapmak için yola çıktık. Sveti Stefan oldukça minik bir kasaba ve denize girmek dışında yapacak pek bir şey yok. O yüzden burada 1 gün geçirmek yeterli diyerek Budva’ ya doğru yola çıktık. Kahvaltıya Budva’ ya gidiyoruz. Budva ile Sveti Stefan arası yaklaşık 10 km. Dolayısıyla da 15 dakika sonra Budva’ daydık. Arabamızı marina yakınlarına parkedip kahvaltı etmek için mekan arayışına girdik. Baktık ki hemen yakınımızda Stari Grad
Gezi
Budva var yani eski şehir, bari orada kahvaltı edelim dedik. Zaten Budva’ nın en görülesi yeri de Stari Grad Budva. Marina tarafındaki kaıdan içeri girip labirent gibi sokaklarında dolaşarak şirin bir kafe bulduk, kahvaltı için. Kahvaltımızı ettikten sonra eski şehirin daracık, labirenti andıran sokaklarında gezinmeye başladık. Eski şehirin içindeki birçok binanın giriş katı sanat galerisi, kafe, butik ya da mağazaya dönüştürülmüş. Çok güzel hediyelik eşyalar var. Budva, 2500 yıllık geçmişiyle Adriyatik
Budva, 2500 yıllık geçmişiyle Adriyatik Denizi kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri
yapılan çalışmalar ile günümüzdeki görünümüne kavuşmuş. Şimdilerde, Stari Grad Budva, dar sokakları, meydanları, Orta Çağ’dan kalma duvar ve kuleleri ile bir labirent görünümünde. Stari Grad Budva duvarlarının arasında, The Citadel (Hisar), Church of
Denizi kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri. Ayrıca da ülke turizminin merkezi konumunda. En çok turist ağırlayan şehir. 1572 yılında Uluç Ali Paşa tarafından Venediklilerden alınarak Osmanlı topraklarına katılan Budva, Venedik ile 1573 yılında yapılan anlaşma ile bu ülkeye geri verilmiş. Bazen bu toprakları kaybettiğimize çok üzülüyorum. Eski şehir Budva, 1667 ve 1979 yıllarında meydana gelen depremlerde epey hasar görmüş fakat sonrasında marketing europe & anatolia /41
Gezi Eski şehiri büyük bir hayranlıkla gezdikten sonra dans eden kız heykelini görmek için dışarı çıkıyoruz. Budva’ ya gelmeden önce bu heykel hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Fakat eski şehirdeki tüm hediyelik eşya dükkanlarında ya minik heykellerini gördüm ya da yağlı boya resimlerini. En sonunda dayanamayıp dükkanlardan birine, heykelin nerede olduğunu sorduk. Sonra da dışarı çıkıp aramaya koyulduk. Bulmamız epey zor oldu çünkü hiç tahmin etmeyeceğimiz bir yere yapmışlar heykeli. Sahilde bir kayanın üzerine. Biz heykeli bulup da fotoğrafını çekmeye başlayınca diğer insanların da dikkatini çekti ve bir anda heykelin orası kalabalıklaştı.
St Mary of Punta, Church of the Holy Trinity, Church of St John the Baptist, Svetog Ivana Katedrali gibi bir çok tarihi eseri barındırıyor. Ben en çok Hisar (The Citadel)’ i beğendim. Burası Budva’nın en yüksek noktası. Buradan her yeri görebiliyorsunuz. 1836 yılında inşa edilen hisar yüzyıllar içerisinde genişletilip, değiştirilmiş. İçinde müze ve kütüphane var gezebildiğimiz. Bir de nefis manzarası. 1804 yılında inşa edilen Holy TrinityKilisesi’ nin önünde ünlü yazar ve politikacı Stjepan Mitrov Ljubisa’nın mezarı bulunuyor. Kilisenin mimarisinde Church of the Assumption’dan esinlenilen noktalar da bulunuyormuş. Yaklaşık 1200 yıl önce inşa edilen St Mary of PuntaKilisesi, bir efsaneye göre İspanyol denizcilerin Hz. Meryem heykeli bırakıp mum yaktıkları noktaya inşa edilmiş. Budva’daki en eski kilise olan Church of St Mary of Punta bölgedeki en eski Roma dönemi öncesi yapılarından biri. 42 / marketing europe & anatolia
Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk.
Bir efsaneye göre Budva’da boğulan bir kızın heykeliymiş. Kimilerine göre de sadece sıradan bir heykel. Biz tam olarak ne olduğunu öğrenemedik. Bir de heykele dokunmanın uğur getireceği yolunda söylentiler de var. Ne olur ne olmaz diye ben de epey dokundum. Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk.
Gameon
Türkiye’nin dijital oyunlarda geldiği nokta...
Türkiye oyun endüstrisinin önemli organizasyonlarından biri olan GameX Uluslararası Dijital Oyun Fuarı, İstanbul Lütfi Kırdar Fuar Merkezi’nde 17 Aralık’ta kapılarını açtı. Organizasyon çerçevesinde, OYUNDER liderliğinde gerçekleştirilen paneller, sektörün gelişimini takip eden markalar ve kurumlar tarafından ilgiyle takip edildi. Organizasyonlar çerçevesinde ayrıca, OYUNDER Kurucu Başkanı Tansu Kendirli tarafından, Riot Games’in iki yöneticisiyle dernek üyeleri arasına katıldığı açıklandı. eSpor’dan oyun yayıncılığına kadar geniş bir perspektifte gerçekleşen farklı panellerde, sektör paydaşlarıda yerlerini aldı. Riot Games Türkiye eSpor Yöneticisi Bora Koçyiğit, Riot Games Yöneticisi Erdinç İyikulile gazeteci ve League of Legends yorumcusu Kaan Kural, “Dijital Sporlar” ve “Yayımcılık” panellerinde,Türkiye’deki oyun ve eSpor ekosistemini farklı açılardan değerlendirdiler. Riot Games Türkiye eSpor Yöneticisi Bora Koçyiğit Dijital Sporculuk Paneli’ndeki konuşmasında, dijital sporun gelişimine katkı sağlamak istediklerinin altını çizerek şunları söyledi;“Ülkemizde çok iyieSporcular olduğunu düşünüyoruz. Ancak Türkiye’deki şartlar henüz yurt dışındaki seviyelerde değil. Riot Games olarak, bu imkânları geliştirmeye gayret ediyoruz. Oyun dünyası büyüdükçe, eSpor ekosistemi de paralel olarak büyüyor. eSpor’cuların kişisel gelişimleri için aldığımız aksiyonlar var. eSpor’da koçların önemi de çok büyük. İlerleyen günlerde, koçların gelişimleri için de eğitim çalışmalarımız olacak. Bu süreçte, isim yapmış konvansiyonel sporlardaki koçlarla, eSpor arenasındaki koçları bir araya getirerek workshop’lar düzenlemek, eSpor’cular ve farklı branşlardaki profesyonel sporcuları buluşturmak istiyoruz. Bunu bir-iki yıl için hayata geçirmeyi değil, uzun 42 / marketing europe & anatolia
soluklu olarak planlayarak, düzenli hale getirmeyi istiyoruz. eSpor’cuların ve koçların gelişimlerinin önünü açmak bizim için çok önemli.” Gazeteci ve League of Legends yorumcusu Kaan Kural ise konuşmasında disiplinin önemine vurgu yaparak; “Benim işimde günbegün dersini çalışıp, gelişmeleri takip edip, saniyeler içerisinde anlık hareketleri yorumlayıp, en iyi kritiği izleyiciye sunmanız gerekiyor. Bu biraz yetenek, biraz çalışma ama hepsinden daha önemlisi bilgi düzeyinin yüksek olmasıyla ilgili. Bilgi olmadan fikir olmaz. Bugüne kadar hızla büyüyen eSpor dünyası daha da hızlı bir şekilde büyümeye devam edecek” dedi. Yayımcılık panelinde konuşan Riot Games Türkiye Yöneticisi Erdinç İyikul ise şu mesajları verdi; “Riot Games’in ilk günden bu yana bir misyonu var. Bizim amacımız, dünyanın en oyuncu odaklı şirketi olmak. Bu nedenle dünyada 15’den fazla ofisimiz var. En önemli nokta, oyuncuyu ve onun istediklerini anlayabilmek. Oyuncuların bizi çağırdığı yere doğru gitmeye çalışırken, onları da kendileri için doğru olan tarafa yönlendirmeye çalışıyoruz.” OYUNDER (Oyun Tasarımcıları, Geliştiricileri, Yapım ve Yayımcıları Derneği)Kurucu Başkanı Tansu Kendirli ise Riot Games’in katılımıyla derneğin daha da geniş bir tabana hitap ettiğini belirterek; “OYUNDER, üç yıllık bir sivil toplum örgütü. Çeşitli kanallardan 130’dan fazla üyemiz var. Bu üyelerin arasına en son katılan ise Riot Games eSpor Yöneticisi Bora Koçyiğit ve yine Riot Games’den oyun sektöründe çok deneyimli bir isim olan Barış Yaman oldu.Dernek, çatı olarak oyuncusundan, tasarımcısına, ödeme sistemlerinden, yayımcısına kadar, birçok kesimden üyesi olan, geniş kapsamlı bir yapıya sahip. eSpor’u oyun dünyasının can damarı olarak görüyoruz. eSpor da önümüzdeki dönemde derneğimizin önemli bir parçası olacak. eSpor Kurulu’nun öncelikli olarak kurulmasını ve buradan çıkan karar ve içeriklerin, yetkililere ulaşmasını istiyoruz. Bu çabaların sektöre daha fazla değer katacağını düşünüyor ve umuyoruz” dedi.
Gameon
Apple TV’deki İlk Türk Oyunu: Lumino… 1010! ve 1010! World başta olmak üzere oyunlarıyla tüm dünyada 40 milyonun üzerinde kişiye ulaşan Türk oyun şirketi Gram Games, Apple TV platformu için hazırladığı yeni oyunu Lumino!’yu duyurdu. Apple TV’nin dünyada eşi benzeri bulunmayan dokunmatik kumandası ile oynanan Lumino!, Apple TV kullanıcılarına ayrıcalıklı bir oyun keyfi sunuyor. 1010! ve 1010! World’ün yapımcısı Türk oyun şirketi Gram Games, Apple TV için özel olarak geliştirdiği Lumino! adlı yeni oyununu duyurdu. Tüm dünyada 40 milyondan fazla oyuncuya ulaşan Gram Games, Lumino! ile Apple TV platformuna adım attı. Gram Games’in her cuma günü düzenlediği Prototype Day’de ortaya çıkan onlarca oyun fikri arasından seçilen Lumino!, 3 kişilik bir ekip tarafından 2 hafta gibi kısa bir süre içinde AppleTV’ye adapte edildi. Basit ve çok eğlenceli bir bulmaca oyunu olan Lumino!’nun oyun mekaniği, Apple TV için özel olarak tasarlandı. Uzayın karanlığında kalan son ışık hüzmesi olan Lumino!’nun kontrol edildiği oyun, televizyonda çok şık gözüken sade bir tasarıma sahip. 15 hamle hakkıyla başlanan oyunda amaç Apple TV kuman-
dasıyla Lumino!’yu sağ, sol, yukarı ve aşağıya hareket ettirerek aynı renkteki sıralı ışık kürelerini toplamak. Ek hamle hakkı, bonus puanlar ve daha yüksek skor için aynı renkteki birden çok küreyi tek hamlede toplamak gerekiyor. Apple TV platformu için hazırlanan ilk Türk oyunu olan Lumino! bölüm ve zaman sınırı olmadan kesintisiz bir oyun deneyimi sunuyor.
Büyük finali 36 milyon kişi izledi... Dünya Şampiyonası, eSpor’un dünyada gördüğü ilginin ne denli arttığını da ortaya koydu. Final karşılaşmasının bu yılki tekil izleyici rakamı, geçen yıl Sangam Stadı’nda gerçekleşen Samsung White - Royal Club maçının 27 milyonluk rekorunu da açık farkla geride bırakarak, 36 milyona ulaştı. Final karşılaşmaları, tüm zamanların en yüksek toplam izlenme rakamına ulaşarak, toplamda 360 milyon saat boyunca eSpor severleri ekran başına kilitledi. 2014 Dünya Şampiyonası finalleri ise toplamda 194 milyon saat izlenmişti. Günlük toplam kümülatif tekil izlenme oranlarına bakıldığında, (her gün için çevrimiçikanallar ve TV yayınları üzerinden turnuvayı takip eden tekil izleyicilerin toplamı) dört haftalık süreçte izlenme sayısının toplam 334 milyona Ekim’debaşlayan ve beş hafta boyunca nefes kesen müc- ulaştığı görülüyor. Aynı oran 2014 yılı finalleri için 288 milyadelelerle rüzgâr gibi geçen League of Legends Dünya on olarak açıklanmıştı. Toplam 73 karşılaşmanın, eşzamanlı Şampiyonası, geçtiğimiz yılın istatistiklerini neredeyse ikiye izlenme rakamı ise bu yıl, her saat için 4,2 milyona ulaştı. katlayarak, dünya çapında rekor izlenme rakamlarına ulaştı. Turnuvanın final mücadelesi, 36 milyon LoL tutkununu ekran başında buluşturdu. LoL tutkunları bu yıl da reyting oranlarını alt üst etmeyi başardı. Paris’ten Berlin’e uzanan League of Legends
SK Telecom ile KOO Tigers arasında Berlin Mercedez-Benz Arena’da gerçekleşen final karşılaşması ise yine eş zamanlı olarak (izleyicilerin aynı anda izleme yaptığı en yüksek zaman diliminde) 14 milyon kişi tarafından takip edildi. Bu rakam 2014’te 11 milyon olarak kayıtlara geçmişti. marketing europe & anatolia / 43
Kültür - Sanat
“Oscar’ın Yabancıları”... 28 Şubat’ta açıklanacak 88. Oscar Ödülleri’nden önce İstanbul Modern Sinema’da sunulan programda geçtiğimiz günlerde aday adayları arasından açıklanan“Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisine aday olan 9 filmden 5 tanesi gösterilecek. “Oscar’ın Yabancıları” başlıklı programda ayrıca Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen, Kaan Müjdeci’nin ilk uzun metrajlı filmi “Sivas”, Oscar’ın resmi seçkisinde yer alan ilk Etiyopyalı film olma özelliğini taşıyan Yared Zeleke’den “Kuzu” filmide gösterilecek. İstanbul Modern Sinema, Oscar heyecanı yaklaşırken Başka Sinema işbirliği ve Sinema Sponsoru Türk Tuborg A.Ş.’nin katkılarıyla, 7-17 Ocak tarihleri arasında “Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisine aday 18 filmlik “Oscar’ın Yabancıları” başlıklı bir program sunuyor. Önümüzdeki günlerde sonuçları açıklanacak bu çekişmeli yarışta adı öne çıkan filmlerden oluşan bu seçki, Oscar adayı olmalarının yanında, Hollywood kulvarının dışında, dünya festivallerinde başarılı olmuş, farklı dil ve kültürlerden filmlerin buluştuğu bir kategoriyi de temsil ediyor.
Nazlı Kar... Nazlı Kar, dört kız kardeşin odağında gelişen bir “kadın romanı”. Yazar, satırlarında gelenek ve modernlik, Doğu ve Batı kavramlarını sorgularken okuyucusunu da kendisine katılmaya davet ediyor. Kitap adını, Japon şiirindeki bir söz sanatından alıyor. Kiraz çiçeklerinin baharda dallarından dökülmesini kar zannetmek… Kitabın kurgusu da bu imgeye uygun bir biçimde mevsimlerin döngüsünü aktarıyor, zamanın geçişine duyulan hüznü bize ulaştırıyor. Bir döneme, farklı bir coğrafyaya, Japon algısına, kültürüne bir yolculuk yaptıran kitap Esin Esen çevirisiyle Can yayınlarından çıktı.
44 / marketing europe & anatolia
Kemal’in Londra Günlüğü ... Özge A. Lokmanhekim’in kaleme aldığı, Gökçen Eke’nin çizimlerini gerçekleştirdiği Kemal’in Londra Günlüğü annelerin beğenisine sunuldu. Tanıtım konuşmasında çocukların dünya kültürünü tanımalarının önemine vurgu yapan yazar Lokmanhekim, “Kemal’in Londra Günlüğü, çocuklara farklı ülkelerin kültürlerini tanıtmaya hedefleyen bir serinin ilk kitabı. Bir sonraki kitabımız Brüksel temalı olacak.” diyerek ikinci kitabın da müjdesini verdi. Çocuk-ebeveyn ilişkisinin en olumlu ve keyifli yanlarını sergileyen Kemal’in Londra Günlüğü, Altın Kitaplar etiketiyle tüm kitapçılarda.
Kültür - Sanat
“Günlük Sesler”... Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezinde Kent yaşamına dairçeşitli seslerin deneyimlenebileceği “Günlük Sesler: Sesi Gündelik Hayat Üzerinden Keşfetmek” sergisinde, gündelik hayatta dikkatten kaçan sesler de ziyaretçilerle buluşacak. 8 Ocak Cuma günüaçılacak sergi, 20 Mart 2016 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), yenisergisini günlük seslere ayırdı. Günlük Sesler, ziyaretçileri kent yaşamına dair çeşitli seslerin yanı sıra gündelik hayatta dikkatten kaçan seslerle debuluşturacak.İçerik geliştirme, sergi tasarımı ve grafik tasarımını PATTU’nun (Cem Kozar, Işıl Ünal) üstlendiği sergide, ses tasarımcıları Mine Erkaya ve Ateş Erkoç’un ses yerleştirmeleri ile ziyaretçileremekan, sokak ve kent gibi farklı ölçeklerde bir soundscape (ses alanı) deneyimi sunuluyor.Kent seslerinin derlendiği başka bir bölümde ise, ziyaretçilere etkinliğin parçası olma imkânı sunulacak.Çalışmaya katılmak isteyenler, bu amaçla oluşturulan www.soundsslike.com internet sitesini ziyaret ederek, kentlerinde kaydettikleri sesleri yükleyebilecekler.
“Sınıraşırılıklar üzerine”...
Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi, Ali Akay küratörlüğünde, insan odaklı çalışmalarında dijital teknolojileri ustaca kullanan video virtüözü URSULA BIEMANN’ın “SINIRAŞIRILIKLAR ÜZERİNE” sergisine ev sahipliği yapıyor. İsviçreli sanatçı Ursula Biemann, küresel dünya insanlarının farklı coğrafyalara rağmen yaşadıkları ortak sorunları, dokümanter bilgi ve estetiği ortak enstrüman olarak kullanabilen video sanatı aracılığıyla anlatıyor. Sınırlarla bölü-
nen dünya coğrafyasının iklim sorunları, geçinme, göç ve sürdürülebilirliğe dayanan güncel konjonktüründe doğa ve yaşanan coğrafya, yaşamı belirleyen en önemli parametreler olarak izleyiciye betimleniyor. Biemann, imgeleri dökümante edercesine natüralist bir yaklaşımla ele alırken, kullandığı grafik, dil ve estetik bakışıyla üsluplaştırıyor. Sergi, 13 Şubat 2016’ya kadar izlenebilecek.
marketing europe & anatolia /45