marketing europe & anatolia Sayı: 049

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Şubat 2016 Sayı: 49

retorik

Söylemezsem çatlayacağım...

kelebeğin fırtınası

Hayaller ve kabuslar: 14 Şubat...

e z i i b rin d Ha n ve ila



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 49 Tarih: Şubat 2016 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Kısa Kısa

04 - 07

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com

Teknoloji

10 - 11

Medya Dünyası

12 - 13

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Röportaj

14 - 19

kelebeğin fırtanası

21

Reklam dünyası

22 - 23

Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Gözde Öztürk Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi

Röportaj

24 - 26

retorik

27

Kampanyalar

29 - 35

Gezi

36- 43

Game On

44 - 47

Kültür Sanat

48 - 49

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

Her şey güzel olacak... Merhaba

Her ay size sunduğumuz dergide yer alan haberler 1993'den bu yana oluşturduğu ağ ile haber sağlayan Agency Europe & Anatolia'nın marketing alanına giren haberlerinden oluşturduğu her ay ortalama 8 bin haberin içerisinden seçilmekte, hiçbir haber ya da görsel başka bir yayın kuruluşunun emeğinden çalınmamakta hatta değişik mecralarda defalarca yer alan haberler elenmekte. Bugüne kadar sektör içerisinde hiçbir ajans, dergimizle ekonomik bir ilişki için aranmadı ve rahatsız edilmedi. Zaten marketing europe & anatolia'nın ilan yayınlama konusunda oluşturduğu hedef kitle ajanslar değil, okuyucu kitlesiyle, hedef kitleleri örtüşen kuruluşlar ki çıkış amacı yayıncılıktan para kazanmak olmayan dergimizde ilan gelirlerinin oluşması için de hiçbir zaman saldırgan bir politika izlenmeyerek, süreç doğal mecrasında serbest bırakıldı. Okuyucu sayımız her geçen gün artıyor ve dergimize olan bu teveccüh bizleri mutlu ediyor. Reklamcılar Derneği'nin açıklamalarıyla reklam sektöründe 3 bin kişinin çalıştığını düşünecek olursak, öğrenciler, PR, medya ve reklamveren de bu rakama ilave edildiğinde ulusal alanda hedef 10 bin okuyucu olabilecekken, marketing europe & anatolia hiçbir reklam katkısı olmadan şu anda aylık 7 bin okuyucu ortalamasına ulaştı. Bu rakam gün geçtikçe artacak, uluslararası alandaki atılımlarımız gerçekleştiğinde ise diğer dergilerin hayal edemeyecekleri rakamlara ulaşacak. Kalın sağlıcakla...

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

Samsung Geleceğin Mucitlerini Arıyor...

Öğrencilere bilimi sevdirerek onları yaratıcı düşünmeye ve yeni buluşlar yapmaya teşvik etmek üzere Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Oflaz Medya Grubu işbirliğiyle düzenlenen “Samsung Geleceğin Mucitleri” bilim yarışması için başvurular başladı “Dünyaya ilham ver, geleceği tasarla” vizyonu çerçevesinde, gençlerin ve çocukların eğitimine fark yaratan projelerle destek veren Samsung, Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Oflaz Medya Grubu işbirliği ile düzenlenen ve ana sponsorluğunu üstlendiği “Samsung

Geleceğin MucitleriYarışması”yla yeni keşifleri desteklemeyi sürdürüyor. Buyılüçüncü kez düzenlenecek olan ve Türkiye’nin her köşesinden öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği yarışmanın başvuruları 12 Şubat 2016’ya kadar devam edecek. Yaratıcılığın, özellikle çocukluktan itibaren özendirilmesi ve desteklenmesi gereken bir ilgi alanı ve yetenek olduğunu vurgulayan Samsung, bu projeyle, Türkiye’de pozitif bilimlerin gücüne inanan ve evrensel değerlere sahip çıkan yaratıcı bir neslin yetişmesine katkıda bulunmayı da hedefliyor. “Samsung Geleceğin Mucitleri” yarışmasına; hâlihazırda ortaöğretim düzeyinde öğrenim gören tüm öğrenciler, çevre, enerji, sağlık ve teknoloji dallarındaki projeleri ile katılabilecek. Proje başvuruları, 12 Şubat 2016 tarihine kadar, www.geleceginmucitleri.comweb sitesi üzerinden yapılabilecek. Jüri onayından geçmeyi başaran projeler Kidz TV ekranlarında yayınlandıktan sonra halk oylamasına sunulacak.

10 İlde 10 bin kadın girişimciliğe adım attı... Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü,Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Girişimcilikte Önce Kadın Projesi,ilk yılında 10 ilde 10 bin kadına ulaştı. Projenin birinci yılında düzenlenen Girişimcilikte Önce Kadın Yarışması ödül töreninde, girişimcilik ve teknoloji alanlarında eğitim alarak el emeğini kazanca dönüştüren en başarılı kadınlara işlerini büyütmeleri için ilk can suyu sermayesi sağlandı. Ürettiği ürünleri gelire dönüştürmek isteyen kadınların, girişimcilik kapasitelerini iletişim teknolojilerinin desteğiyle artırmak amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye Vodafone Vakfı veTürkiye Bilişim Vakfıişbirliğiyle hayata geçirilen Girişimcilikte Önce Kadın Projesi ilk yılında yaklaşık 10 bin kadına ulaştı. Proje çerçevesinde eğitimlerini başarıyla tamamlayan vekendileri için özel olarak oluşturulan oncekadin.gov. tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa sunaraken yüksek ticari performansısergileyen kadınları ödüllendirmek üzere,Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu, Türkiye Vo4 / marketing europe & anatolia

dafone Vakfı Yönetim Kurulu BaşkanıHasan Süelve Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan YardımcısıBülent Gönç’ün katılımlarıyla Girişimcilikte Önce Kadın Yarışması ödül töreni düzenlendi. Yarışmada, Eskişehir’den Sebahat Oral birinci, Samsun’dan Asuman Kanca ikinci, İstanbul’dan Nazik Kocaoğlu üçüncü olurken, Samsun’dan Neslihan Kayhan ve İstanbul’dan Rabia Özdemir Tokatise Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.


Kısa Kısa

Pegasus,2015 yılında 22.34 milyon misafir taşıdı... pazarın 1.1 katı, dış hatlarda da pazarın 2.1 katı büyüyerek; iç hat pazar payını yüzde 28,3’e, dış hat pazar payını ise yüzde 9,8’e çıkarttı. Pegasus, arz ettiği koltuk sayısını da yüzde 14,5 artışla 28.26 milyona çıkardı ve yılboyunca toplam 274.923 blok saat uçuş gerçekleştirerekyüzde 79’luk doluluk oranı elde etti. Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat; “Hava trafiğinde yaşanan sıkıntılar ve jeopolitik koşullar açısından zorlu bir yıl olmasına rağmen 22 milyonun üzerinde misafirimize hizmet vererek, bu zor yılı da başarıyla tamamladık. 20 miPegasus Hava Yolları, 2015 yılında taşıdığı misafir sayısını bir lyon misafir eşiğini aşarak operasyonel bir rekora da imza attık. önceki yıla göre yüzde 13,2 oranında artırarak başarılı bir per- Öncelikle tercihleriyle bizi güçlendiren misafirlerimize, daha formans sergiledi ve 22.34 milyon misafire ulaştı. Yıl boyunca iç sonra da bu zorlu koşullarda görev yaparak başarılı sonuçlara hatlarda 13.81 milyon, dış hatlarda ise 8.52 milyon misafir Pega- ulaşan tüm Aile Bireylerimize teşekkür ediyoruz. 2016 yılında sus ile uçtu.

da büyümemizi sürdürerek; uçuş ağımıza yeni hatlar ilave

Türkiye’nin öncü düşük maliyetli havayolu şirketi Pegasus Hava ederek daha çok misafirimizi uygun fiyatlarla gidecekleri yerlere Yolları, 2015 yılı trafik verilerini açıkladı. 2015 yılında taşıdığı ulaştırmayı hedefliyoruz ” dedi. misafir sayısını, 2014 yılına oranla yüzde 13,2 artırarak 22.34 mi- Pegasus, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirdiği lyona yükselten Pegasus’un geçen yıla göre iç hatlardaki toplam trafik verilerine göre 2015 yılında 1 Ocak – 31 Aralık tarihleri misafir sayısı yüzde 15,4 büyüme ile 13.81 milyona; dış hatlar- arasında iç hatlarda 90.010, dış hatlarda 62.203 olmak üzere todaki toplam misafir sayısı ise yüzde 9,8büyüme ile 8.52 milyona plam 152.213uçuş gerçekleştirerek, bu alandaki performansını yükseldi. Böylece Pegasus Hava Yolları 2015 yılında iç hatlarda önceki yıla oranla yüzde 14,2 artırdı.

“Türkiye’nin En Etkin 50 CFO’su” Belirlenecek... Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin finans departmanlarını yöneten CFO’lar, Data Expert ve Fortune Türkiye işbirliği kapsamında BMI organizasyonunda bir araya geliyor. 18 Şubat’ta gerçekleşek Zirve’de, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes’in yanı sıra birçok önemli isim konuk konuşmacı olarak yer alacak. Türkiye’nin “En Etkin 50 CFO’su” Ödülleri de CFO Summit 2016’da özel bir tören ile takdim edilecek. Günümüz iş dünyasında CFO’lar görev ve sorumlulukları itibariyle şirketlerin en stratejik konumunda bulunuyor. Artan rekabet, şirketleri değer odaklı olmaya zorlarken, şirkete daha fazla değer katabilmek ancak performansı daha iyi ölçüp, bilgiye dayalı doğru kararlar alabilmekle mümkün oluyor. CFO Summit 2016; CFO pozisyonunun yükselen değerine dikkat çekmek amacıyla, BMI (Business Management Institute) organizasyonu, Data Expert ve Fortune Türkiye işbirliğiyle gerçekleştirilecek. 18 Şubat’ta, Turkcell ve Albaraka Türk Katılım Bankası ana sponsorluğunda, Conrad Hotel Istanbul Bosphorus’ta düzenlenecek Zirve’de “CFO Fonksiyonunun Bugünü ve Geleceği” tartışılacak.

Fortune Türkiye ve Data Expert işbirliğinde yürütülen “Türkiye’nin En Etkin 50 Finans Lideri / En Güçlü 50 CFO” araştırmasıyla belirlenen liderler de ödüllerini CFO Summit 2016’da alacak. Son 3 yılın Fortune 500 listeleri, holdingler ve borsaya kote şirketler baz alınarak belirlenen Türkiye’nin en büyük 500 şirketi; ciro, karlılık, aktifler toplamı, çalışan sayısı, ciro/karlılık büyümesi, nakit yaratma kapasitesi, sermayedar yapısı gibi kriterler üzerinden değerlendirildi ve en başarılı finansal performans gösteren 200 şirketin en üst seviye finans/mali işler yöneticisi (CFO) konumundaki adaylar tespit edildi. Belirlenen 200 aday hakkında 6 ay süren kapsamlı bir çalışma sonucunda toplanan bilgi formları, özgeçmişler ve araştırma sonuçlarının, araştırma danışma kurulu tarafından değerlendirilmesi sonucunda, Türkiye’nin En Etkin 50 Finans Yöneticisi belirlenecek. Detaylı bilgi için; www.cfosummit. com.tr ‘yi ziyaret edebilirsiniz. marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Samsung Electronics Türkiye’nin Yeni Başkanı... Samsung’un İtalya, Macaristan ve Almanya operasyonlarında önemli başarılara

imza

atan

DaeHyun

Kim, Samsung Electronics Türkiye Başkanı olarak 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla görevine başladı. Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun

Kim,

Aralık

2013’ten

bu yana Samsung Electronics İtalya Başkanı olarak 550 çalışandan oluşan bir ekibi yönetiyordu.

DaeHyun Kim,

İtalya’nın; 2014 yılında ciro açısından Avrupa’da 4.sırada yer alarak Samsung’un önde gelen ülke pazarlarından biri haline gelmesinde önemli bir rol üstlendi. Samsung Electronics İtalya’yı farklı ürün kategorilerinde pazar liderliğine taşıdı. Aynı zamanda devlet ve kamu sektörüyle yakın işbirliği ile kurumsal vatandaşlık faaliyetlerinin geliştirilmesine ağırlık verdi. Ağustos 2013’ten bu yana Samsung Electronics Türkiye’ye başkanlık yapan Yoonie Joung’dan görevi devralan DaeHyun Kim, 1989 yılında bilgisayar bölümünde Samsung ailesine katıldı ve şirkette geçen 27 yılında Samsung Electronics’in Avrupa’daki çeşitli alt kuruluşları ve birimlerinde görev aldı.

SunExpress’de yeni atamalar... Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress’in üst düzey yön e t i m i n d e yeni atamalar gerçekleşti. SunExpress’ten ayrılan Andreas Thams’ın yerine Ticaret Direktörü olarak 1 Şubat’ta başlayacak olan Peter Glade, emekli olarak ayrılan Fatih Güçlü’nün yerine ise Finans Direktörü olarak Fatih Meriç atandı. Fatih Meriç Kimdir? İş hayatına Türk Eximbank’ta başlayan Meriç daha sonra sırasıyla Toyota ve Erdemir şirketlerinde görev aldı ve 2007 yılında Türk Telekom’da Fon Yönetim Müdürü olarak göreve başladı. Meriç, Türk Telekom’da 2008 yılında Hazine Grup Müdürü, 2012 yılında TTNET Hazine ve Risk Yönetimi Direktörü ve en son olarak da Türk Telekom Grubu Bireysel İş Birimi Finansal Kontrol Direktörlüğü görevini yürüttü. 1975 İzmit doğumlu olan Meriç evli ve 3 çocuk babasıdır. Peter Glade Kimdir? SunExpress’teki görevine 1 Mart 2016’da başlayacak olan Glade, 2004’te Star Alliance Kurumsal Satış Stratejisi Müdürü olarak çalışmaya başladı. Glade, 2012’de Pazar Geliştirme ve Satış Direktörü olarak göreve devam ettiği Star Alliance’tan ayrılarak Avusturya Havayolları’nda Ortaklık Yönetimi Direktörü olarak çalışmaya başladı. 2012’den bu yana Avusturya Havayolları’nda Kurumsal Strateji ve Ortaklık Yönetiminden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev alan Glade, 38 yaşında.

6 / marketing europe & anatolia

Intel Türkiye’de Atama... 10 yıldır Intel’de çalışan Yalım Eriştiren, son 4 yıldır Iş Geliştirme ve Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevini yürütüyordu. Eriştiren, bu görevi kapsamında, Telekomünikasyon, Küçük Ölçekli İşletmeler, Finansal Hizmetler Sektörü, Perakende, Kamu, Eğitim gibi dikey sektörlerde ve Bulut, Veri Merkezi, Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti gibi yeni gelişen teknoloji alanlarında önemli sonuçlar sağladı. Eriştiren, Iş Geliştirme ve Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevi süresince pek Intel global organizasyonu nezdinde birçok başarı hikayeleri yarattı. 20 yıllık iş hayatında kurumsal pazarlara ürün ve çözüm sağlayan çok uluslu teknoloji şirketlerinde çeşitli pozisyonlarda görev alan ve yönetim sorumlulukları üstlenen Eriştiren, liderlik ettiği ekiplerin ve sorumluluk alanlarının büyümesiyle birlikte Ekim 2015 itibarıyla Intel Türkiye Kurumsal ve Bireysel Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Lisans ve lisans üstü eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünde tamamlayan Eriştiren’in Boğaziçi Universitesi’nden Executive MBA derecesi bulunuyor.

Henkel’in Global Yönetim Kurulu Değişiyor... Henkel, sözleşmesini 2017 sonrası için yenilememeye karar veren CEO Kasper Rorsted’in 30 Nisan 2016 itibarıyla şirketten ayrılacağını duyurdu. Rorsted, 8 yılı CEO olmak üzere toplam 11 yıl boyunca Henkel Yönetim Kurulunda görev yaptı. Yerine 1 Mayıs 2016 tarihinden itibaren görev almak üzere Hans Van Bylen atandı. Van Bylen’ın Henkel’deki başarılı kariyeri 1984 yılında başladı ve kendisi 2005 yılından beri Beauty Care iş biriminden sorumlu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Baharda CEO’luğa atanması ile Van Bylen, Henkel’in bu yılın sonunda duyuracağı yeni stratejisinin geliştirilmesinden ve bu stratejinin başarılı bir şekilde yürütülmesinden sorumlu olacak.


Kısa Kısa

Aralık 2015’te AVM Ciro Endeksi yüzde 16,1 arttı... Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan AVM Endeksi’nin Aralık ayı sonuçları ve 2015 yılı değerlendirmesi açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi 2015 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,1 yükselerek 224 puana ulaştı. AVM endeksi 2015 sonuçları değerlendirildiğinde ise endeksin 2014 yılına oranla yüzde 13,8’lik bir artışla 182 puana ulaştığı görülmüştür. AVM’lerdeki kiralanabilir alan (m2) başına düşen cirolar

ile karşılaştırıldığında 2015 yılında m2 verimliliğinde yüzde 14,5’lik bir artış kaydedildiğini göstermektedir. AVM ziyaret sayısı 2014 yılı ile karşılaştırıldığında 2015 yılında yüzde 4 oranında artarak 104 puana ulaşmıştır. AVM Endeksi Aralık ayı sonuçlarını ve 2015 yılı değerlendirmelerini paylaşan AYD Başkanı Hulusi Belgü “AVM endeksi Aralık 2015 döneminde bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 16,1 oranında arttı. Yıllık bazda endeks artışı ise yüzde 13,8 oldu. 2015 yılı bizi şaşırtan bir yıl oldu. Endeks ilk kez 2015 yılında her ay artış gösterdi. Metre kare verimliliği ve kategori bazlı cirolara baktığımızda da yükselişin sürdüğünü gördük. Aralık ayında İstanbul 998 TL’lik metre kare verimliliği ile endeksi yayınlamaya başladığımız 2010 yılı başından beri ulaştığı en yüksek rakamla rekor kırdı. Tüm verileri bir büt-

Aralık 2015’te bir önceki yılın aynı ayına göre 31 puan arttı ve verimlilik 853 TL’ye ulaştı. Verimlilik, İstanbul’da 998 TL, Anadolu’da 756 TL olarak gerçekleşmiştir. AVM’lerdeki kiralanabilir alan (m2) verimliliği 2015 yılında 705 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2014 yılı

ün olarak düşündüğümüzde her kalemde yaşanan artış alışveriş merkezlerinin perakende gayrimenkul ve organize perakende sektörünün gelişimindeki katkısını daha net görüyoruz.” dedi.

LG, dördüncü çeyrek dönem sonuçlarını açıkladı... LG Electronics, 2015 yılına ait işletme karının 2014’ün aynı dönemine oranla yüzde 27’lik bir artışla 301,38 milyon dolara ulaştığını açıkladı. Bu artışta Beyaz eşya ve ev eğlence ürünlerinin büyük katkısı oldu. LG Beyaz Eşya ve İklimlendirme Çözümleri Bölümü son çeyrek dönem için açıkladığı 185,49 milyon dolarlık işletme geliri ile 2015 yılı için bu alanda yüzde 57’lik bir artış yakaladığını belirtti. 2015’in dördüncü çeyreğinde LG’nin tüm iş birimlerindeki satışlar ise bir önceki döneme göre yüzde 3.8’lik artışla 12.57 milyar dolar olarak sonuçlandı. Piyasadaki rekabetçi yapı ve kur farkları nedeniyle 2014’ün yıllık gelir rakamlarına göre yüzde 4,7’lik bir azalma görüldü. 2015 yılı, LG’nin birçok farklı alanda endüstri lideri ürünlerini tanıttığı bir dönem olmasına karşın oldukça rekabetçi bir yıl oldu. Tüm yılın işletme geliri 1,03 milyar dolar olarak açıklandı. Bir önceki yıl 50.98 milyar dolar olan tüm yıl ge-

lirleri, TV alanında yavaş bir tempoyla artan ve akıllı telefonlarda yumuşak bir artışla kendini gösteren küresel pazar taleplerinin bir sonucu olarak 2015’te 48,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. LG Ev Eğlence Bölümü 2015 yılı dördüncü çeyrek dönemine yönelik toplamda 94.3 milyon dolarlık işletme geliri açıkladı. Dördüncü çeyrek gelirleri ise OLED ve UHD TV satışlarındaki yüzde 11’lik artışla birlikte 4,09 milyar dolar olarak gerçekleşti. CES 2016’da kullanıcılardan gelen olumlu tepkilerle birlikte, LG 2016 yılında yeni LG OLED TV’ler ve LG Super 4K Ultra HD TV’lerin yüksek satış rakamları yakalayacağını ön görüyor. LG bu dönemde TV pazarındaki pazarlama girişimlerini daha da ileriye taşıyarak Ridley ve Jake Scott ile gerçekleştirdiği ortaklık çerçevesinde şirketin ilk Super Bowl reklam filmini hazırlayarak kullanıcıların beğenisine sundu. LG- General Motors’un Chevrolet Bolt elektrikli aracında yaptıkları işbirliğinin ne çıkmasıyla birlikte akıllı araç ve elektrikli araç bileşenleri pazarının 2016 yılında daha da büyüyeceğini ön gören LG bu alanda yeni iş ortaklıkları gerçekleştirmeyi hedefliyor. marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

İnşaat maketleri 3D yazıcıyla basılacak...

Son yılların en büyük buluşlarından olan 3D yazıcılar, dünya genelinde inşaat sektörüne sağladığı kolaylıklarla dikkati çekiyor. Özellikle oldukça zahmet gerektiren maket yapımlarında kullanılmaya başlanılan 3D yazıcılar sayesinde 10 katlı binaların 10 saatte basılması artık hayal değil. Kullanımı hızla yaygınlaşan 3D yazıcılar parça üretiminde

devrim yapmaya devam ediyor. Başta savunma ve sanayi olmak üzere pek çok sahada parça üretmek amacıyla kullanılan 3 boyutlu yazıcılar makine sanayinde de kullanılmaya başlandı. Kullanıldığı alanlarda üretim maliyetlerini yarı yarıya düşüren 3D yazıcılar, yakın dönemde hayatın her alanında kullanılmaya başlanacak. Yerli 3D yazıcıyı muadillerinden çok daha uygun fiyatlarla üreten ve satan EMESYS firmasının Genel Müdür Hakan Ertan, ABD, Çin, Avustralya gibi ülkelerden sonra Türkiye’nin de yakın zaman içerisinde inşaat sektöründe 3D yazıcılarla fark yaratacağını kaydetti. Yut dışında 3D yazıcı ile bina yapıldığını hatırlatan Hakan Ertan, “Türkiye henüz bu aşamada değil. Gelecekte inşaat maketlerini yapma hızında inşaatları da yapacağız” dedi. 3D yazıcıların inşaat sektörüne hem zamandan, hem nakitten kazandıracağının altını çizen Ertan, “Türkiye, 3D yazıcı teknolojisine henüz birkaç yıldır aşina. Dolayısıyla şu an için 3D yazıcılarla binalar yapılması biraz uzak bir ihtimal. Ancak en azından bu teknolojiyi kullanarak inşaat maketlerinin yapım aşamalarındaki süre kısaltılabilir ve çok daha nitelikli işler ortaya konabilir” şeklinde konuştu.

Dell Inspiron 13 7000 serisi 2’si 1 arada... Dell, yaptığı açıklama ile yenilenen Inspiron 13 7000 serisi 2’si 1 arada modellerinin Türkiye’deki kullanıcılarla buluştuğunu duyurdu. 360 derece dönebilen ekranıyla birçok farklı kullanım seçeneği sunan şık dizüstü bilgisayar, 13,3 inç ekranıyla ideal taşıma ve kullanım imkanı veriyor. Windows 10 deneyimini en iyi performansla sunan Inspiron 13 7000 serisi, gücünü 6. nesil Intel Core işlemciden alıyor. Uzun süreli pil ömrü, hızlı tepkime süresi, gelişmiş performans sunan 2’si 1 arada dizüstü bilgisayar, 6 saate kadar çalışma fırsatı sunuyor. Kolaylıkla dizüstü bilgisayar ve tablet arasında geçiş yapan cihaz, dahili stylus kalemiyle kullanıcıların, kolaylıkla notlar almasını, fotoğraflar üzerinde oynamasın olanak tanıyarak tüm yaratıcı çalışmalara ilham veriyor. Üzerinde bulunan USB 3.0 yuvası ve SD kart okuyucusuyla kolay bağlantı imkanı tanıyan Inspiron 13 7000 serisi, HDMI çıkışı sayesinde çokça yaygınlaşan HDMI kablo bağlantılarıyla TV ya da geniş ekranlı monitör bağlantısını kolaylaştırıyor. Inspiron 13 7000 serisi 2’si 1 arada dizüstü bilgisayar 2099 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu. 10 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

Sevgilinizi kablolardan kurtarın… larla savaşı bitirmek için zarif tasarımıyla VARTA Kablosuz Şarj Aleti sevgililer gününde ne hediye alacağını düşünenlere farklı ve işlevsel bir seçenek sunuyor. Qi sertifikalı, en iyi kullanıcı uygunluğu onayı, her yönde 2 cm yerleşim toleransı özellikleri ile VARTA Kablosuz Şarj Aleti sayesinde bu sevgililer gününde de

VARTA Kablosuz Şarj Aleti ile Teknoloji Seven Aşıklara, Sevgililer Gününde Farklı, Şık Ve Zarif Seçenek Sevgililerin ve akıllı telefon kullanıcılarının en büyük sorunları çabuk biten akıllı telefon şarjlarıdır. Telefon ile birlikte taşınması zorunlu hale gelen şarj cihazlarına VARTAKablosuz Şarj Aleti şık ve pratik bir çözüm sunuyor. Son dönemlerde prizlerden ayrılmayan, tüm günü kablolarla geçen teknoloji severler için geliştirilen kablosuz şarj aletlerine bir alternatifte VARTA’dan geliyor. Bir günü bile kurtarmayan akıllı telefonların bataryalarını doldurmak ve kablo-

sevdikleriniz ile iletişiminiz hiç kesilmeyecek. VARTA Kablosuz Şarj Aleti Fiyatı: 159,90TL

Sevgilinize Curl Revolution... Saç bakımı ve şekillendirmede kullanıcılarına profesyonel sonuçlar sunan Remington, Sevgililer Günü’nde hediye arayışında olan aşıklara işlevsel seçenekler sunuyor. RemingtonCurlRevolution sayesinde sevgiliniz mükemmel buklelere en kolay şekilde kavuşacak. 14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken sevgililerin hediye arayışları da beraberinde geliyor. 2016 saç trendleri arasında üst sıralarda gösterilen bohem saçlar ve doğal dalgalar elde etmek için RemingtonCurlRevolution mükemmel seçenek. Güzellik merkezlerine ayırdığınız vakti bu Sevgililer Günü’nde kendinize ayırın. Anında bukle teknolojisi ile muhteşem şerit bukleler yaratan Remington Curl Revolution besleyici ve döner tambur sayesinde saçları zarar vermeden şekillendiriyor. 230 derece yüksek ısıya 15 saniye kadar kısa sürede ulaşan Curl Revolutionk olay kullanımı ile hayatınızı kolaylaştırarak saç tasarım merkezlerine daha az uğramanızı sağlayacak. Remington CI606 CurlRevolution Satış Fiyatı: 199,00 TL

marketing europe & anatolia / 11


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • 10 yıl süreyle görev yaptığı Milliyet’ten bir süre önce ayrılan tecrübeli yazar Uğur Meleke’nin yeni adresi Hürriyet gazetesi oldu. • 26 yıldır Sabah gazetesinin ön sayfasında yayınlanan Bizimcity ve Sizinkiler bant karikatürlerini çizen Salih Memecan’la gazetenin yolları ayrıldı. • Yeni Yüzyıl Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevine Sabah, Vatan ve Milliyet Gazetelerinde yöneticilik görevlerinde bulunan deneyimli gazeteci Atilla Güner getirildi. • Doğuş Yayın Grubu’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Görkem Yaşayan, görevinden istifa etti. • Alem dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Melis Aygen görevinden ayrıldı. • Gazeteci ve Yazar Mehmet Altan, Özgür Düşünce gazetesi ile anlaştı. • Taraf gazetesindeki köşe yazan ve ‘Sivilay Abla’ olarak bilinen Dr. Sivilay Genç, Nokta dergisinde okuyucuyla buluşacak. • Gazeteci Türey Köse, Cumhuriyet gazetesi ile yollarını ayırdı. •Habertürk’te köşe yazarlığı yapan Fehmi Koru görevinden ayrıldı. • Ferhan İstanbullu, tasarım, moda, kent ve yaşam konularındaki yazıları ile her cuma Radikal’de yer alacak. • Dünya Gazetesi yazarı, Dünya Kitap ve Dünya Ehlikeyf dergilerinin Yazı İşleri MüdürüFeyzanErsinan Top gazetedeki görevinden ayrıldı. • Gazeteci İsmail Saymaz Kafa dergisinden ayrılarak Bavul dergisinin yazar kadrosuna geçti. • 2014 yılından itibaren Akşam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Gülay Göktürkgörevinden ayrıldı. • Rückert ödüllü yazar Sema Kaygusuz Şubat 2016’dan itibaren Kafa dergisinde yazmaya başlayacak. • Akşam Gazetesinde 10 yıl boyunca “Çalışma Hayatı” ile “Sosyal Güvenlik” köşesini yazan Ali Tezel Yeni Yüzyıl Gazetesi ile anlaştı. • Işık Şimşek L’Officiel dergisinin Genel Yayın Yönetmeni görevine atandı. • Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan,Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) üyeliğinden istifa etti. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Habertürk TV’de bir atama gerçekleşti. Habertürk haber müdür yardımcısı Fikret Bulut, fiilen yaptığı Haber Müdürlüğü görevine atandı. • Uzun yıllar NTV’de haberleri sunan ve kanalın en tanınmış ekran yüzlerinden biri olanSonay Dikkaya görevinden ayrıldı. • 2015’te NTV ile el sıkışarak Erhan Ertürk ile kanalın 12 / marketing europe & anatolia

öğle kuşağı haberlerini sunan İnci Özkasnak Özbek görevinden ayrıldı. • TRT Haber ve Spor Daire Başkanı Nasuhi Güngör ve TRT Haber ve Spor Daire Başkan Yardımcıları Serhat Akça ve Tarık Akyıldız görevlerinden alındı. • Habertürk TV Genel Müdürlüğü’ne Habertürk Televizyonu Ankara Temsilcisi A. Veyis Ateş atandı. • Habertürk TV Ankara Temsilciliği görevine Ali Can Türkoğlu getirildi. Türkoğlu, aynı zamanda Show TV, Bloomberght TV, HT 7/24 TV’nin Ankara yetki ve sorumluluğunu da üstlendi. • Fox TV’de içerikten Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapan Şebnem Aşkın kanalla yollarını ayırdı. • TRT Spor ’da Genel Yayın Yönetmeni Derya Oruçoğlu ve Haber Müdürü Remzi Yılmaz kanalla yollarını ayırdı. • TRT FM’de Günaydın Türkiyem adlı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yapan ünlü radyo sunucusu Cem Ceminay’ın TRT’deki görevinden ayrıldı. • TRT Haber İstanbul Müdürlüğü görevine 1 yılı aşkın süredir TRT Spor İstanbul Müdürlüğü görevini sürdüren Emin Gökçegözoğlu getirildi. • TRT Spor’da “Spor Manşet” programı sunuculuğu görevine Serkan Yetkin getirildi. • TRT Spor’da 2 Mart 2015 tarihinden bu yana “Spor Manşet” programını sunan Bülent Tuncay kanaldaki görevinden ayrıldı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Dünya Yaşlılık Derneği ve Dünya Markalar Derneğince Sosyal Sorumluluk Projelerine katkılarından dolayı Anadolu Ajansı (AA) ‘ya “Umut Çınarı Sosyal Sorumluluk Özel” ödülü verildi. • Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği’nin her yıl düzenlediği “Medya Oscarları Ödülleri” açıklandı. En İyi Radyo NTV Radyo seçilirken En İyi Bölge Radyosu TRT Diyarbakır Radyosu seçildi. Diğer yandan En İyi Spor Programı Beyaz Futbol ile Beyaz TV seçilirken Jüri özel ödüllerinde en iyi yerel TV Kanal Urfa seçildi. • 23. Troya Kültür-Sanat Ödüllerinde şiir dalında ki ödül Birgün Gazetesi yazarı Refik Durbaş’a verildi. • D Smart, Hollywood’un başarılı stüdyolarından Twentieth Century FoxTelevision Distribution ile el sıkıştı. İşbirliği kapsamında İddialı yapımları D-Smart aboneleriyle buluşuyor. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen “Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri” ne başvurular başladı.


Medya D羹nyas覺

marketing europe & anatolia / 13


Röportaj

Dikiş Diken Bilgis Singer Türkiye Genel Müdürü Sinem Kınran Parlak Isaac MerrittSinger; eşinin dikiş uğraşına ve onun üzerinde oluşan yüke çözüm bularak onu bu dertten kurtarmak için 1850’de buluşlar dünyasına müthiş bir icat ekler ve dikiş makinasını icat eder. 12 Ağustos 1851 yılında da bu icadı için patent alan Singer, sadece karısının değil, bu makinayı satın alabilecek herkesin yükünü azaltmış olur. Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Bize kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? 24.03.1978 – İstanbul doğumluyum. Lise eğitimini Kültür Koleji’nde, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölümü’nde, MBA eğitimini ise Işık Üniversitesi’nde tamamladım. 2004 yılından beri, Singer Dikiş Makinaları Türkiye bünyesinde sırasıyla Ürün Müdürü, Pazarlama ve Satış Müdürü olarak görev yaptım. 2012 yılından bu yana da Singer Dikiş Makinaları Türkiye Genel Müdürü olarak görevime devam etmekteyim. Evli ve bir çocuk annesiyim. - Singer’in marka hikayesi hakkında biraz bilgi verir misiniz? Isaac MerrittSinger; eşinin dikiş uğraşına ve onun üzerinde oluşan yüke çözüm bularak onu bu dertten kurtarmak için 1850’de buluşlar dünyasına müthiş bir icat ekler ve dikiş makinasını icat eder. 12 Ağustos 1851 yılında da bu icadı için patent alan Singer, sadece karısının değil, bu makinayı satın ala14 / marketing europe & anatolia

bilecek herkesin yükünü azaltmış olur. Aslında temelinde aşk olan bir icattır dikiş makinası ve 165 yıldır hayatımızın belki de en katma değer sağlayan olmazsa olmazlarındandır. 1850 yılında Isaac MerrittSinger, ilk düz dikiş makinasını Boston’da; mütevazi bir atölyede, 40 dolar borçlanarak ürettir, ilk dikiş makinasına Standard 1 adını verir. 1851’de Isaac MerrittSinger, New York’lu avukat Edward B. Clark ile birlikte I.M. Singer & Company’i kurar. 1853’te Singer fabrikası New York’a taşınır, şirket, isim değişikliğine giderek “Singer Manufacturing Company” olur ve ilk üretilen makinalar 100 dolara satılmaya başlar. 1850’lerde ABD’den sonra Avrupa’da da üretime başlayan Singer, ilk çok uluslu /global şirket olur. 1867 yılında Singer dikiş makinaları İskoçya, Glasgow’da da üretilmeye başlanır ve Dünyadaki ilk denizaşırı firma unvanına sahip olur. 1904 yılında ise Türkiye’de-


sayarlar...


Röportaj (TouchTronic 2001), ilk bilgisayarlı dikiş makinasını, Game Boy teknolojisi ile çalışan ilk dikiş makinasını (Izek) üreten firma olur. Singer dikiş makinasının küçük bir atölyede başlayan serüveni, bugün ileri teknolojiyle donatılmış; “Dikiş Diken Bilgisayarlara” dönüşmüş durumda. - Singer’ın 2016 Türkiye hedefleri nelerdir? Yıllık planlamalara özen gösteren ve uygulanması konusunda hassasiyet gösteren bir yapımız var. Satış ve pazarlama her daim listemizin ilk sırasında. Bunlara ilaveten pazarlamanın

Singer dikiş makinasını küçük bir atölyede başlayan serüveni, bugün ileri teknolojiyle donatılmış; “Dikiş Diken Bilgisayarlara” dönüşmüş durumda…

ki serüveni başlar ve Singer, Türkiye’deki ilk bayisini İstiklal Caddesi’nde açar. Böylece; Türkiye’de bayilik açan ve fatura kesen ilk yabancı şirket olur. ”Doğrudan pazarlama” yöntemini kullanan ilk firma olmakla birlikte, Türkiye’de satıcılar yıllarca Singer dikiş makinalarının nasıl kullanılacağını göstermek ve anlatmakla görevli öğretmenler ve 16 / marketing europe & anatolia

teknisyenlerle dağ köylerine kadar gidip makine eğitimi verirler ki bu uygulamamız hali hazırda Türkiye’de hizmet verdiğimiz 111’inci yılımızda da devam etmekte. Singer, tüketicinin nabzını tutarak taleplere uygun ürün tasarlayan; dünyadaki ilk elektrikli dikiş makinasını, ilk elektrikli süpürgeyi, ilk hafızalı dikiş makinasını

ve satışın yeni Dünya oyuncusu dijital üzerinde yoğun çalışmalar ve projeler yürütüyoruz. E-ticaret ve sosyal medya 3 yıldır gündemimizdeki en önemli konulardan biri. Bu yılda geçtiğimiz 2 yılda olduğu gibi dijital üzerinde yoğun çalışmalar bizi bekliyor olacak. Hem sosyal medya hemde e-ticaret hakkında. Offline’daki kurgularımız ise online ile entegre olacak şekilde ilerlerken, Kız Meslek Liseleri, özel kurs merkezleri, Halk Eğitimi Merkezleri ve belediye kursları ile yürüttüğümüz çalışmalar üzerine odaklanıyor olacak. - Bulunduğunuz sektörlerde tüketici güveni ve sadakatini sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilmek için nelere önem gösteriyorsunuz? Singer, müşterisi tarafından çok sevilen ve adına gönül bağı beslenen anılarla dolu bir marka.Herkesin Singer’le ilgili


Röportaj

en az bir anısı veya hikayesi vardır. Biz bu bilinci sadakat bağlamında çok hassas bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Sadakat ve güven bir markanın müşteri ile arasındaki en kıymetli 2 unsur ve bizde tabi ki bu iki konuyu çok fazla önemsiyoruz. Bu bağlamda müşterilerimizi anlamaya ve onlar için ihtiyaç olabilecek şeyleri önceden düşünerek uygulamaya koymaya çalışıyoruz.Bu sebeple 2014 yılında tüm sitemizi güncelleyerek onlarla aramızdaki mesafeyi en aza indirmek için online satışa başladık.Harici olarak 2012 yılında hayata geçirdiğimiz Singerport-Servis Kurulum Sitemizde bu bağlamda müşterilerimizin ihtiyaçlarına direk hizmet eden bir başka projemiz.Bu proje kapsamında satın alınmış olan Singermarkalı makinalarımızın evde basit kurulum ve eğitim hizmetleri servislerimiz tarafından sağlanıyor. Yani tıpkı bir buzdolabı aldığınızda

Makinalarımızın içinden makinanın A’dan Z’ye kullanımına ilişkin ve basit dikiş tamiratlarının nasıl yapılacağını gösteren dvdler çıkıyor. servisinin sağladığı hizmeti bizde dikiş makinası için daha kapsamlı halde ücretsiz olarak sağlıyoruz. 3.olarak kullanım dvd’lerimiz, makine kullanımını kolaylaştırmak için müşterilerimize uzun yıllardır sağladığımız bir hizmet. Makinalarımızın içinden makinanın A’dan Z’ye kullanımına ilişkin ve basit dikiş tamiratlarının nasıl yapılacağını gösteren dvd’ler çıkıyor. Bu Dvd’yi kaybeden bir müşterimiz olursa,

singer.com.tr’ye ücretsiz üye olarak buradan da tekrar tekrar izlemeleri mümkün. Yani temelinde yapmaya çalıştığımız şey, makine satmaktan ibaret değil. Sonrasında bu sadakati ve güveni yaratmak için sağladığımız birçok ücretsiz hizmet ve içerik var. Bizim için müşterilerimizle aramızdaki sadakat ve güven duygusu makine alınana kadar değil asıl makine alındıktan sonra başlıyor. Bizde bu sebeple hizmete ve müşterilerimizin hayatına kattığımız katma değere yatırım yapmayı tercih ediyoruz. - Son olarak tüketicilere vereceğiniz tüyolar var mı? Kesinlikle sosyal medya sayfalarımızı takip etmelerini isteyebiliriz, sürpriz birçok çalışmamız çok yakında tüm kanallarımızdan yayında olacak. Çok güzel içerikler, videolar ve birçok çalışma ile karşılarında olacağız.

marketing europe & anatolia / 17



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

( kelebeğin fırtınası)

Hayaller ve kabuslar: 14 Şubat... Şubat ayı geldi. Kadınlar için heyecanlı, erkekler için kabus olan 14 Şubat tarihine adım adım yaklaşıyoruz. Biz kadınlar onca derdi bir yana bırakıp o günkü olası sürprizler için bütün gün heyecan yapıyoruz. ''Acaba ne hediye alacak? Gelirken çiçek alacak mı?, Akşam yemeğe gidecek miyiz? Ne giysem acaba? Kafada deli sorular :) Bütün gün bu kadar çok beklenti olunca da akşam genelde fiyaskoyla sonuçlanıyor tabi. Biz en ince ayrıntıya kadar hayaller kurup, zihnimizde kusursuz bir akşam kurgularken bunların pek çoğu gerçek hayatta karşılığını bulmuyor. Kızlar benden size tavsiye, takvimlerinizden ve daha da önemlisi zihninizden 14 Şubat'ı silin! Hayal kurmayın, beklentiye girmeyin. Hepimiz şu gerçeği biliyoruz, erkekler asla kadınlar kadar komplike düşünemiyor. Sürprizler, hediyeler, plan program kurgusu onlara biraz karmaşık geliyor. Hatta bir adım daha ileri gidip diyebilirim ki, bu kadar reklam bombardımanı olmasa çoğu 14 Şubat'ı hatırlamaz bile :) O nedenle siz de Sevgililer Günü'nü sıradan bir gün gibi kabul edin. Göreceksiniz ki eşiniz ya da sevgilinizin en küçük sürprizi bile sizi çok şaşırtacak ve mutlu edecek. Ne kadar az beklenti, o kadar çok mutluluk :) Sevgililer günü yaklaşırken Eti çikolata biraz da kırık kalpli genç kızları hedef alıp yepyeni bir reklam filmi hazırlamış. Serdar Ortaç'ın hit şarkılarından oluşan reklamda sevgilisinden ayrılmış depresyondaki kızlar, giymiş pijamaları, mutsuz, ağlayan gözlerle bize bakıyor. Serdar Ortaç kendi tarzıyla 5 adımda depresyondan çıkma yolunu anlatıyor. Fikir güzel, şarkılar güzel, ama prodüksiyon için aynı şeyi söylemek zor. O taht ne öyle Allah aşkına. Görkemli desen değil, basit desen değil. Arada derede tuhaf bir şey olmuş. Çok görkemli bir taht yapılmak istenmiş de yarım kalmış gibi. Arka fon desen bomboş bir karanlık. Kızlar yerlere saçılmış. Galiba paranın çoğu Serdar Ortaç'a harcanmış, dekor, kızların kılık kıyafeti, yatak, yorgan için bütçe kalmamış. Bir de 4. adımda millet çikolatayı kağıdıyla yemeye çalışıyor gibi görünüyor. İlla markayı gözümüze sokacaksınız, Eti çikolata yiyin diyeceksiniz tamam da, bunun için kızlara, Serdar'a kağıdıyla yedirmenize gerek yoktu :) Bolulu Hasan usta reklamlarını kaç zamandır yazmak istiyorum, kısmet bugüneymiş. Çok kısa olmasına rağmen söyleyeceklerini çok güzel anlatan, mesajı çok iyi veren

bir reklam olmuş. Bolulu Hasan Usta'nın sunduğu sütlaç başlıyor, Bolulu Hasan Usta'nın sunduğu sütlaç bitti. O çok kısacık saniyelerde ''olsa da yesek'' hissini uyandırmayı başarmışlar. Tebrikler. Demek ki neymiş, bütün parayı ünlüye harcamadan da güzel bir iş ortaya çıkarmak mümkünmüş. Tabi bu söylediklerim işin artistik yönüyle ilgili. Reklamın satışa etkisi nasıl olacak bilmiyorum. BHS bu reklamlar sonunda satışlarını artırdı mı acaba? Sek Süt'ün ''iyilikle beslen'' reklam filmi çok hoş olmuş. Eski Yumurcak filmlerindeki çocuk karakterleri hatırlatan sahneler sevimli mi sevimli. En beğendim kısmı reklamın sonunda şişenin yanındaki sütten kanatlar oluşması. Bu fikre bayıldım. Tatlı tatlı giderken araya baharatlı bir reklam alalım da şekerimiz çıkmasın :) Yerli cips markamız, Chips Master sahneye çıktı. ''Yiyen bilir, dünyan değişir'' reklam filmleriyle ekranlarda boy gösteren Chips Master Doğuş Çay'ın yeni patates cipsi. Bu ismi çok mu aradılar acaba! Söylerken insanın dili dolanıyor, zorlanıyor. C'ler S'ler arasında debeleniyor insan :) Adı zor, reklam filmi de Yudum ayçiçek yağı gibi olunca bakkaldan istemek de imkansız gibi. Bu memlekette ben bildim bile Yudum reklamında insanlar havaya yükselir, uçar. Bir markayla bu kadar özdeşleşmiş bir eylem varken, siz ne diye insanları uçurmayı seçtiniz anlamadım. Yersen dünyan değişir diye vaad ediyorsun, ama paket ters dönüyor başka da birşey olmuyor. Ben henüz yemedim, dünyam değişecek mi bilmiyorum :) Ama yiyenlerin çoğu çok tuzlu olduğunu söylüyor. Dünyan değişir derken, insanları yüksek tansiyondan öbür dünyaya göndermekten bahsetmiyorlardır umarım :) Bu sayıdaki yazım başta sevgili eşim Yener'ciğim için. İyi ki doğmuş, iyi ki sevgiliyiz :) Sonra da ailemizin tatlı boncuğu Ömer'im, aramıza katılmasını heyecanla beklediğimiz Ela bebeğimiz ve tatlı Günce'm için. Hepsinin ömrü uzun, sağlığı yerinde olsun inşallah. Büyüyünce iyi kalpli, mutlu insanlar olsunlar. Ve bugünlerde çok fazla aklıma gelen sevgili dostum, çocukluk arkadaşım Bülent için. Çok erken aramızdan ayrıldın, ışıklar içinde uyu,

marketing europe & anatolia / 19


Reklam Dünyası

Doğrudan Pazarlama Ödülleri...

Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin 10.yılı olması sebebiyle 10 yılın en iyileri de ödüllendirildi. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği (DPİD) tarafından gerçekleştirilen; ticari etkinliği yüksek, yaratıcı, ölçülebilir ve sonuç getiren doğrudan pazarlama projelerini ve kampanyalarını ödüllendiren Doğrudan Pazarlama Ödülleri, , bu yıl Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği’nin 10.yılı olması sebebiyle 10 yılın en iyileride ödüllendirildi. Türkiye’de faaliyet gösteren, DPİD üyesi olan veya olmayan doğrudan pazarlama çatısında hizmet veren dijital ajanslar, etkinlik ajansları, halkla ilişkiler ajansları, reklam ve medya ajanslarının başvurduğu DP Ödülleri’nde ana kategorilerin yanı sıra özel kategoriler de yer aldı. “En Yaratıcı Doğrudan Pazarlama Uygulaması” ödülü “Pardon bakar mısınız?” projesiyle Mercedes-Benz’in olurken,“En Cesur Müşteri”özel kategori ödülü ise; ilkleri denemekte cesur davranan ve gerçekleştirdiği çalışmaların somut sonuçlarını paylaşarak sektörün gelişiminde teşvik edici olan Coca Cola’ya verildi. Doğrudan Pazarlama Ödülleri’nde Etkinlik Pazarlaması, İnteraktif Pazarlama, Satış Noktasında ve Sahada Pazarlama ile Veritabanına Dayalı Pazarlama ana kategorilerindeki projeler; pazarlamanın önemli isimlerinden oluşan jüri tarafından değerlendirildi. Doğrudan Pazarlama Ödülleri 2015’de 1.’lik ödülü alan projeler; “Sahada Pazarlama Uygulamaları” 1.lik ödülü: Big’nBold “Albeni Uyum Orkestrası” – Albeni / Ülker “Entegre Uygulamalar” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners “Soğuk Espri” – Coca-Cola “Entegre İnteraktif Pazarlama Kampanyaları” 1.lik ödülü: WandaDigital “Rexona-WhoDoesMore?”– Rexona / Unilever 20 / marketing europe & anatolia

“En Yaratıcı Doğrudan Pazarlama Uygulaması” 1. ödülü: DirectComm “Pardon bakar mısınız?” – Mercedes-Benz “Lansman Aktiviteleri” 1.lik ödülü: Fix-Operation “Toyota HybridGenius Team” - Toyota “Roadshow Aktiviteleri” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners “Soğuk Espri” – Coca Cola “Entegre Doğrudan Pazarlama” 1.lik ödülü: DirectComm “Yılın Otomobili Yılın Sürücüsünü Arıyor” – Peugeot Otomotiv A.Ş. “Çekmecede Kalmış İşler” 1.lik ödülü: Lamba Dijital “Falım’dan stresi anında anlayan uygulama” – Falım / Mondelēz “Sadakat Uygulamaları” 1.lik ödülü: Tanı “Müşterimi çok seviyorum” - Koçtaş “E-posta Çalışmaları” 1.lik ödülü: Tanı “”Ford Sevenler El Kaldırsın” - Ford “Doğrudan Postalama Çalışmaları” 1.lik ödülü: Big’nBold “Nutella ile masanda sürpriz kahvaltı” – Nutella / Ferrero “Merchandising (tanzim-teşhir) Uygulamaları” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners “Güzelliğin Her Rengi” – Neva Color “Satış Noktası İçi Promosyonel Aktiviteler” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners “Food Art Fest” – Coca-Cola “Viral Pazarlama Faaliyetleri” 1.lik ödülü: LeoBurnett İstanbul “Samsung Duyan Eller” – SamsungElectronics Türkiye “Sosyal Medya Topluluk Yönetimi” 1.lik ödülü: Project House “Durex Sosyal Medya Yönetimi “ – Durex “En iyi Mobil Cihaz Uygulaması” 1.lik ödülü: WandaDigital “Rexona – WhoDoesMore?” – Rexona / Unilever “Entegre Etkinlik Pazarlaması” 1.lik ödülü: DirectComm “KIA Sportage Kaçırıldı” – KIA Türkiye “Özel Projeler” 1.lik ödülü: BoogyThe Event Company “Selpak Tuvalete Merhaba Platformu” – İpek Kağıt “Spor Pazarlaması Aktiviteleri” 1.lik ödülü: Etkinlik Ajans “Çamlıca Gazozuna Kapışalım” – Çamlıca Gazoz “Yarışma ve Festivaller” 1.lik ödülü: dsm group “İstanbul Coffee Festival” – dsm group “Gerilla Aktiviteleri” 1.lik ödülü: DirectComm “Pardon bakar mısınız?” – Mercedes-Benz “Yerel Odaklı Satış Noktası İçi Promosyonel Aktiviteler” 1.lik ödülü: BrandExperienceDesigners “Food Art Fest” – Coca-Cola DP ÖDÜLLERİ 2015’te ödül kazanan tüm projelere ve “10 yılın en iyi”leri listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz; http://www.dpodulleri.org/


Reklam Dünyası

Manajans’tan UNICEF’e Gönülden Destek...

Yaklaşık 5 yıldır UNICEF Türkiye Milli Komitesine gönüllü destek veren ManajansJ. Walter Thompson desteğinin karşılığını özel bir plaketle aldı. UNICEF Türkiye’nin tasarımsal işlerini üstlenen ve düzenli olarak UNICEF için yeni ve yenilikçi projeler geliştirenManajansJ. Walter Thompson,UNICEF Türkiye tarafından ödüllendirildi. UNICEF, 2010 yılından bu yana projelerine gönüllü olarak tasarımsal destek sağlayan dünyanın yaşayan en eski reklam ajanslarından biri olan Manajans’ı verdiği plaketle ödüllendirdi. UNICEF Türkiye adına ödülü sunanUNICEF Türkiye GenelMüdürü Sanem BilginErkurtolurken, UNICEF

Türkiye Milli Komitesi Kaynak Sağlama Danışmanı Safter Taşkent, ManajansJ. Walter Thompson’un desteği ile çok daha fazla çocuğun hayatında değişiklikler yapılabileceğine dikkat çekti. Safter ayrıca, UNICEF Türkiye Milli Komitesinin 2016-2020 programı kapsamında sürdürdüğü “Tarım İşçisi Çocuklar”, ‘Engelli Çocuklar’, ‘Kız Çocuklar’ ve ‘Suriyeli Mülteci Çocuklar’ için yapacağı çalışmaların Manajans’ın desteğiyle bağışçılara en iyi şekilde duyurulacağına inandığını da ekledi. Sosyal sorumluluk projelerine herhangi bir kurumsal karşılık beklemeden, dünyanın yaşayan en eski reklam ajansı olmaya yakışır bir biçimde önem verdiklerini belirten ManajansJ. Walter Thompson Ajans Başkan Yardımcısı Emir Işık, toplumsal fayda sağlamak amacıyla var olan kurumlara gönüllü hizmet vermeyi borç olarak gördüklerini vurguladı. ManajansJ. Walter Thompsonolarak her yıl gönüllü olarak iş birliğine girdiklerini dile getiren Işık, “Bu işbirliklerinde proje bazlı ya da kısa dönemli birlikteliklerden çok uzun yıllara yayılan fayda odaklı işbirlikleri içerisine girmeye özen gösteriyoruz. Bu çalışmalar bize kurumları iyi tanıma, gerçekten ihtiyaca yönelik çözümler sunabilme olanağı sunuyor” dedi.

Yeni LG OLED TV reklamını Ridley Scott çekecek... LG Electronics yaptığı duyuruyla yayınlayacağı yeni OLED TV reklamının Ridley Scott’a ait yapımcı şirket RSA Films tarafından çekileceğini açıkladı. LG’nin geniş çapta beğeni toplayan OLED TV teknolojisini tanıtacak olan reklam filminin yönetmenliğini ise ünlü yönetmenin oğlu Jake Scott üstlenecek. LG’nin yeni OLED TV reklamı markanın agresif pazarlama stratejisinin bir parçası olarak, LG’nin yeni teknolojiler keşfetme konusundaki tutkusunu ve OLED TV’nin sadece yeni bir TV modeli değil aynı zamanda televizyon teknolojisinde yeni bir çağ başlattığına yönelik mesajını güçlü bir şekilde vurgulayacak. LG’nin reklam filmi aynı zamanda baba ve oğlun yaratıcılığı ve uzmanlığını bir araya getiren bir işbirliği olarak karşımıza çıkıyor. Ridley Scott kısa bir süre önce Marslı (The Martian) filmiyle National Board of Review’den 2015 En İyi Yönetmen Ödülünü almakla kalmamış aynı zamanda en iyi film dalında Altın Küre Ödülleri’nde de aday olmuştu. Aynı zamanda Macintosh için çektiği ‘1984’ isimli Super Bowl reklamı da Forbes tarafından etkinlik için çekilen tüm zamanların en iyi reklam filmi olarak seçilmişti. Bu alanda babasından geri kalmayan Jake Scott ise bugüne kadar içlerinde geçtiğimiz sezonun en çok izleneni olan Budweiser’ın ‘Lost Dog’ isimli reklamı da olmak üzere Super Bowl’a özel altı farklı reklam filmi çekti. Konuyla ilgili konuşan Ridley Scott şunları söyledi: “OLED TV’leri ilk gördüğüm zaman inanılmaz görüntü kalitesi

karşısında adeta büyülendim”. Jake Scott ise “1984 reklamı ile izleyicilere ileride her şeyi değiştirecek teknolojileri tanıtmıştık. LG OLED TV’lerde de aynı enerjiyi görüyorum” şeklinde konuştu. LG Electronics Ev Eğlence Sistemleri Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Pazarlama İletişimi Bölümü Yöneticisi Lee Jeong-seok ise konuyla ilgili şunları söyledi: “OLED TV Super Bowl reklam projesinde Ridley ve Jake Scott ile çalışma fırsatı bulduğumuz için oldukça heyecanlıyız. LG olarak önümüze çıkan her fırsatta OLED TV’lerin sahip olduğu kusursuz siyah ve üstün renklerin sunduğu kusursuz izleme deneyimini kullanıcılarımıza göstermeye devam edeceğiz”. Ridley Scott’un çekeceği LG OLED TV reklamı Super Bowl organizasyonu sonrasında Türkiye’de de yayınlanacak.

marketing europe & anatolia /21


Ordu-Gire


Röportaj

esun Havalimanı... Karadenizli İşadamları Derneği (KAİAD) Başkanı Murat Camadan Ordu-Giresun Havalimanı 6 ay içinde 200 bin yolcu sayısına ulaşmıştır. DHMİ verilerine göre 6 aylık performansıyla ülkemizdeki 55 havalimanı içerinde 36.sıraya, bölgenin Trabzon ve Samsun’dan sonra 3. Büyük havalimanı konumuna gelmiştir. Günlük toplamda karşılıklı 14 sefer yapılmaktadır. Bu yıl içerisinde OnurAir’in de seferlere başlaması beklenmektedir Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Geçen mayıs ayında hizmete başlayan Ordu - Giresun Havalimanı Karadeniz bölgesine katkılarından bahseder misiniz? Avrupa ve Türkiye’nin deniz üzerinde inşa edilen ilk havalimanı Ordu Giresun Havalimanı Karadeniz’e yatırım talebini uçurdu. Bölgeye ulaşımın kolaylaşması sonrasında yerli yabancı yatırımcılar bölgede yatırım yapmak için sıraya girdi. Özellikle turizm alanında yatırım yapmak isteyenlerin sayısında ciddi artış var. Araplar fazlasıyla ilgi gösteriyor. Yerli yatırımcılarımızdan da talep geliyor. Havalimanının meyvesini toplamaya başladık. Avrupa ve Türkiye’nin deniz üzerinde inşa edilen ilk havalimanı olma özelliği taşıyan Ordu - Giresun Havalimanı, Karadeniz ekonomisine büyük katkı sağladı. Bölgeye ulaşımın kolaylaşması sonrası yatırımcıların ilgisinin ciddi şekilde arttı. Özellikle turizm alanında yatırım yapmak isteyenlerin ön plana çıktı. Bu anlamda yaylalarımız yatırımcıların çok ilgisini çekiyor. Yayla turizminin böl-

gede yaygınlaşmasıyla da bu alanlara yatırım yapmak isteyenlerin sayısı hayli artmış durumda. 45 Dakikada İstanbul ve Ankara’dan Ordu’ya ulaşımın mümkün hale geldi. Daha önceki yıllarda buralara yatırım yapmak isteyenlerin en büyük çekinceleri ulaşımdı. Kimse havalimanı olmadığından dolayı Ordu’ya ya da Giresun’a gelmek istemiyordu. Şimdi bir yatırımcı işadamı günü birlik Ordu ve Giresun’a gelerek iş görüşmelerini rahatlıkla yapabiliyor.Ordu - Giresun Havalimanı’nın meyvelerini toplamaya başladık. Çok yeni olmasına rağmen yatırımcıların bölgeye sıksık geldiğini görüyoruz. Bu ziyaretler önümüzdeki günlerde yatırıma dönüşecek. Ondan sonra bu yatırımlar ise bölge halkına istihdam sağlayacak. - Havalimanı’nın açılışından sonra bölgedeki gayrimenkuller fiyatları arttı mı? Ordu-Giresun Havalimanı’nın açılışından sonra bölgedeki konut ve arsa fiyatlarının da birden ikiye katlandı. “Ordu’nun Gülyalım İlçesi’nde marketing europe & anatolia /23


Röportaj

Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk deniz üzerine inşa edilen havalimanı olan OrduGiresun Havalimanı, kentteki arsa ve konut fiyatlarını ikiye katladı. Geçen mayıs ayında hizmete giren Ordu-Giresun Havalimanı kentte gayrimenkul fiyatlarını tavan yaptırdı. Havalimanı açılmadan önce Gülyalım ilçesinde 80 bin liraya satılan daireler 160 bin lirayı geçerken, metrekare fiyatı 100 lira civarında olan arsa birim satış fiyatı da 300 liraya kadar çıktı. Kent merkezi Altınordu İlçesi’nde havalimanıaçılmadan önce 200 metrekare daire 200 bin lira

24 / marketing europe & anatolia

Ordu - Giresun Havalimanı’nın meyvelerini toplamaya başladık. civarındayken, havalimanı açıldıktan sonra 400 bin lirayı buldu. 200 liralık kiralık daire fiyatları da 350-500 lirayayükseldi. Havalimanının hizmete girmesiyle gayrimenkul sektöründeki canlılığın arttığını, yoğun talep nedeniyle konut yap-

mak için arsa sıkıntısı yaşanıyor. - Havalimanının eğitime katkısı oldu mu? Havaalanın açılması ile Ordu Üniversitesi’nin hızla büyümesi sağlandı. Ders ve konferanslar için akademislerin ulaşımı çok kolaylaştı. Karadeniz - Akdeniz otoyolu ve Ordu Çevre yolu çalışmalarının sona yaklaşması da ilerleyen yıllarda emlak ihtiyacının daha da artıracağını gösteriyor. - Ordu-Giresun Havalimanı bölge turizme etkileri nelerdir ? Bölgenin turizm açısından da çeşitlendiğini ve sadece Ordu’ya gelen turist sayısının birkaç yıl içinde 1 milyonu bulacağını düşünüyoruz. Turizmimizi çeşitlendiriyoruz. Karadeniz’de yayla turizmi, kış turizmi, macera turizmi, eko turizm, su sporları, sağlık turizmi, av turizmi gibi alternatif turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Son olarak Ordu Valisi Sn. İrfan Balkanlıoğlu’nun belirli dönemlerde 50 kişilik gruplar halinde değişik Arap ülkelerinden basın mensuplarını ağırlaması bölge turizmine katkı sağlıyor. Ve bu yol Karadenizli İş Adamları Derneği olarak Turizm sektörünün çok boyutlu yapısının Ordu halkının yaşam standartlarınıarttıracağını, yeni iş imkânları oluşturacağını düşünmekteyiz.




Köşe

( retorik)

Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

Söylemezsem çatlayacağım...

Türk Telekom'un yeni reklam filmini seyrettim. İki laf

çöp olan reklam filmi de değil. Ülkemizin

etmezsem içimde kalacak. Bu kadar çok para ancak kurumsallaşamama hastalığı olarak ortaya çıkan bu kadar yanlış harcanabilirmiş. Evet reklam filmi

ve müşterinin geçmişte çalıştığı reklam ajansları ile

köklü marka değişiminin gereği olarak bağırıyor.

bağını kesmek güdüsüyle birçok ajans tarafından

Büyük paralar harcanarak bu bağırmanın tonu

desteklenen kurum kimliği, logo değişimi de temel

da oldukça yükseltilmiş. Ama filmin her yerinden

olarak yanlış olmasının yanı sıra uygulamadaki

buram buram kalitesizlik, buram buram yetersizlik,

başarısızlığıyla da üniversitelerin reklamcılık

buram buram cehalet akıyor. Filmin yönetmeni kim

bölümlerinde yanlış örnek olarak gösterilmeye layık

diye bakmadım. Açıkcası bu kadar yaratım kabızı

bir çalışma olmuş.

bir yönetmenin kimliğini merak da etmedim. Ben böyle yaratım kabızı yönetmenlerin reklam filmi

Gerçi ajans müşteriyi ikna etmiş, müşteri beğenmiş,

piyasasında yer almasına karşı da değilim. Sonuçta

parayı ödemiş, yüzlerce kişi ekmek yemiş

her yönetmenin kapasitesine uygun iş vardır. Ancak

çerçevesinden bakacak olursak ortada bir sorun

marka değişimi gibi zor bir işin kabız bir ekibe

yok. Ben sadece kapmanyayı ilk gördüğümde bana

emanet edilmesi doğru olmamış. Kısacası Türk

hissettirdiklerini açık yüreklilikle paylaşmak istedim.

Telekom'un çöpe atacak parası varmış ve bence bu

Üstelik piyasada çöpe atılan, yetersiz ekiplere

reklamı yaptırmak yayınlatmak yerine o parayı çöpe

emanet edilen, "enerjisi yüksek" ama bilgi birikimi ve

atsaymış ve bunu basına duyursaymış daha başarılı vizyonu kısır yönetmenlere ala ile vala ile yaptırılan bir kampanyaya imza atarmış.

tek iş de bu değil. Ne diyeyim. Herkes hak ettiğini alır. Memleketimize hayırlı uğurlu olsun.

Bu arada Türk Telekom kampanyasında tek

marketing europe & anatolia / 27



Kampanyalar

Aşkının tadı damağımda...

BiscolataMood’unyeni reklam filminde Biscolata erkeğinin Mood’la oynadığı romantik oyun konu ediliyor. ‘Aşkının tadı damağımda’ sloganının ilk kez kullanıldığı reklam filminin yaratıcı ajansı Rabarba. Prodüksiyon ajansı olarak Dijital Sanatlar ile çalışılırken, yönetmen koltuğunda ise Can Ulkayoturuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Şölen Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Zeki Bilsel, Hayat Kapukaya, Ülkü Vural Er, Eyüp Türkoğlu Yaratıcı Ekip: Pemra Ataç Açıkta, Murat Yaylagül, Elif Özüdoğru, Volkan Yanik, Metin Akın, Şadi Akbudak Müşteri İlişkileri: Birçim Akfırat, Ezgi Günaydın, Melike Orhon Stratejik Planlama: Oğuz Savaşan Ajans Prodüktörü: Pınar Johnson Medya Planlama/Satınalma: Speed Yapım Evi – Yönetmen: Dijital Sanatlar – Can Ulkay Müzik:Nilin İşleri Müzik Uygulama:Nilin İşleri Mecra: TV, Radyo, Sinema, Dijital

marketing europe & anatolia / 29


Kampanyalar

Pompomgillerin yeni reklam filmi...

Familia’nın, başta çocuklar olmak üzere herkesin beğenisini Reklam Ajansı: Vietnam toplayan Pompomgiller karakterleri, yeni reklam filmiyle tek- Yaratıcı Yönetmen: Özlem Küçükyılmaz rar ekranlarda. Vietnam Reklam Ajansı tarafından hazırla- Yaratıcı Grup: Selin Eror, Serim Poyraz,Özlem Küçükyılmaz Müşteri İlişkileri: Deniz Kavuk nan kampanyanın yapımını Shortcut üstleniyor. Jingle: Ses Sanayi Yapım Şirketi: Shortcut Kampanya Künyesi Yapımcı: Esra Seyrekbasan Reklam veren: Hayat Kimya Post Prodüksiyon Şirketi: Animasyon Cumhuriyeti Reklam veren Temsilcisi: Aysel Aydın, Simin Özkar, Seda Kıral

285 saniyelik Türkiye turu...

Kampanyas Künyesi Reklamveren: CorendonAirlines Reklamveren Yetkisi: Tuğba Özkan Güner Reklam Ajansı: ID İstanbul Prodüksiyon Şirketi: RedElephant Yönetmen: Alican Zeren Post Prodüksiyon: ABT İstanbul Renk İşlemleri: Sinefekt Müzik: Purple Music Factory Medya Ajansı: Hype

CorendonAirlines, yeniuçuş emniyet filminde Türkiye’yi tanıttı. Reklam ajansı ID Istanbul tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Alican Zeren’in yaptığı “285 Saniyede Türkiye Macerası”adlı filmin çekimleri iki ay sürdü ve Türkiye’nin 8 farklı tatil destinasyonunda çekilen film için 95 kişilik bir ekip çalıştı.

30 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Coca-Cola taraftarla kol kola... Kampanya Künyesi Reklamveren: Coca-Cola Reklamveren Yetkilileri: Ayça Çınar, Yasemin Develioğlu, Sinan Beşkök, Ali Rıza Sancar, Kamran İskenderov Reklam Ajansı: Concept Kreatif Direktör: Kerem Özkut Yaratıcı Ekip: Umut Dizdar, Sedat Dündar, Emin Serkan Gültekin, İris Marka Grup Direktörü: Arda Görgün Marka Ekibi: Yasin Özhan, İpek Albudak Stratejik Planlama Direktörü: Hakan Demir Stratejik Planlama: Ömer Pamir Gündüz, Emre Sezer Ajans Prodüktörü: Mert Turan, Kasım Bektaş Prodüksiyon Şirketi: Depo Film Yönetmen: Gönenç Uyanık Yaklaşık bir ayda Türkiye’nin farklı köşelerinde ve statlarında Müzik: Mode XL çekilen reklam film, Concept’in imzasını taşıyor. Yönetmenli- Kullanılan Mecralar: Televizyon, Radyo, Outdoor, Dijital, ğini Gönenç Uyanık’ın üstlendiği filmin akıllara kazınan rek- Sinema lam müziklerini ise hiphop grubu Mode XL yaptı. Kampanya, televizyonun yanı sıra, sinema, radyo, outdoorve dijital mecralarda da yer aldı.

Bingo Parfümsüz... Parfüm ve boya içermeyen hipoalerjenik formülüyle Türkiye’de ilk ve tek olmayı sürdüren Bingo Parfümsüz deterjan, alerjik ve hassas bünyeler için özel olarak geliştirildi. Bingo Parfümsüz Deterjan için çekilen yeni reklam filmi, hassas bünyeli çocukların her çamaşır asıldığında ya da yeni yıkanmış bir kıyafeti her giydiğinde parfüm kokusundan rahatsız olabileceğine vurgu yapıyor. Bingo’nun parfümsüz deterjanı için hazırlanan reklam filmi TBWA tarafından çekildi. Tüketicilerin ihtiyaçları ve değişen talepleri doğrultusunda geliştirilen Bingo Parfümsüz Deterjan, dermatolojik olarak onaylanmış, parfüm ve boya içermeyen içeriği ile hassas bünyeye sahip büyük küçük herkesin kullanımına uygundur. Kampanya Künyesi Reklamveren: Hayat Kimya Reklam Ajansı: TBWA Group Prodüksiyon Şirketi: Shortcut Post Prodüksiyon Şirketi: 8 mm

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Little Caesars’ın yeni reklamı... Kreatif Direktör: Gökhan Erol Yaratıcı Ekip: Erçin Sadıkoğlu, Cihan Eryılmaz, Serkan Ün, Buğra Birgin Stratejik Planlama: Beliz Top Marka Ekibi: Yasemin Altan, Sezen Şerez, Selin Gürgün Ajans Prodüktörleri: Gülengül Arlıel, Nisan Turgul Yapım şirketi: 25Film Yönetmen: Ozan Yalabık Yapımcı: Fırat Parlak, Koray Şahin Müzik: Kerem Doğrar

Little Caesars’ın reklam filminin çekimini Medina Turgul DDB Reklam Ajansı, Kreatif Direktörlüğü’nü Gökhan Erol, yönetmenliğini ise Ozan Yalabık yaptı. Kampanya künyesi Reklamveren: Little Caesars Reklamveren Yetkilileri: Banu Arıduru, Gonca Kahraman, Sejda Olcaş Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB

Kendini Temizleyen Stor Perde... Kendini Temizleyen StorPerde’yi sunuyor. Reklam filminde stor perdenin “leke tutmayan” özelliği tüm ayrıntılarıyla izleyiciyle buluşuyor. Kampanya künyesi Reklamveren: Zorlu Tekstil Grubu - TAÇ Reklam ajansı: AD-Stop Yaratıcı yönetmen: Ali Özbek Yaratıcı grup: Özlem Bilgin, Bengü Kırkız, Yasemin Çıkrıkçı, Deniz Boyraz, Ozan Tasasız Müşteri ilişkileri: Seda Şeker Tokel Yapım Şirketi: DaylightFilms Yönetmen: Cihangir Ateş Ağaoğlu Müzik: Jingle House Kullanılan mecralar: TV, sinema, gazete, sosyal mecralar

32 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

En İyi Dilekler İçin Özdilek… “En İyi Dilekler için Özdilek” reklam kampanyası, iyi dileklerimizi sunmanın yolunun Özdilek’ten geçtiği fikri üzerine kurulu. Kampanya ilerleyen dönemlerde; Sevgililer Günü, Dünya Kadınlar Günü ve Anneler Günü’nde de özel filmlerle devam edecek. Medina Turgul DDB tarafından hazırlanan ve 4 filmden oluşan kampanya, Interfilm prodüksiyonuyla hayata geçirildi. Filmlerin yönetmeni ise Metin Arolat. Kampanya künyesi Reklamveren: Özdilek Holding Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yönetmen: Metin Arolat Jingle : “En İyi Dilekler için Özdilek - ZIT Görsel ve İşitsel Sanatlar Dublaj: Gökhan Erol Kullanılan Mecralar: TV - Radyo

Düşle ve Harekete Geç... Zorlu Holding, “Hayallerine Hayat Ver” markasloganı çerçevesinde oluşturduğu Düşün/Düşle” adındaki yeni imaj kampanyasının lansmanı kurumsal imaj filmi ile başladı. Kampanya künyesi Kampanya Adı: Düşün/Düşle Reklamveren: Zorlu Holding Reklam Ajansı: Publicis Yorum Kreatif Direktör: Can Faga Yaratıcı Grup: Şölen Yücel, Duygu Yegül, Begüm Arduç, Anıl Bağcık Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina Müşteri İlişkileri: Özlem ÖğütÇital, Eda Altan, Sinem Erkel Ajans Prodüktörü: Arzu Köksal Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Prodüktör: Berent Baytekin Yönetmen: RiccardoPaoletti Müzisyen: Rahman Altın

marketing europe & anatolia / 33


Kampanyalar

Nesquik® “Geleceği Besler”...

rikli Nesquik® Opti-start ile hazırlanan bir bardak sütün, çikolatalı bir sütten daha fazlası olduğu ve büyüme yolunda çocukların en yakın arkadaşı olduğubelirtiliyor.

Kampanya Künyesi Reklam veren: Nestle®Nesquik® Pazarlama Müdürü: Lidya Yazmacıyan Proje Müdürü: Merve Sönmez Karakaya Reklam Ajansı: McCann İstanbul Yönetmen: Noah Paul Kreatif Başkan / Yönetici Ortak: Uğur Çakır Kreatif Direktör: Kaan Ayçe Metin Yazarı: Kerem Çeteci Sanat Yönetmeni: Elvan Deniz Grup Marka Direktörü: Funda Hergül Buradan hareketle marka stratejisini “Geleceği Besler” ola- Marka Süpervizörü: Fırat Alagözlü rak belirleyen Nesquik®’in yeni reklam filmindeNesquik®’li Stratejik Planlama Direktörü: Zeynep Yağcı bir bardak sütün çocukların geleceği için taşıdığı önemin altı Stratejik Planlamacı: Gizem Ateş Yalçın çiziliyor. Prodüksiyon Direktörü: Zeynep Doğu Lansman kampanyasında yaratıcı oyun ve hayal gücünün önemini sahiplenen Nesquik®’inreklam filminde zengin içe-

Büyüklere Yok...

Panço’nun 2015-2016 sonbahar/kış koleksiyonu için hazırladığı reklam filmi ‘Büyüklere Yok’ sloganı çerçevesinde sunuluyor. Miniklerin en özgür halleri ve bitmeyen enerjilerinden ilham alınarak şekillenen yeni sezon koleksiyonunun reklam filmi,Karpat IndependentAdvertisingAgency imzası taşıyor. Filmin prodüksiyon şirketi Vana Film, Yönetmeni ise Eli Kasavi. Kampanya Künyesi 34 / marketing europe & anatolia

Reklam Ajansı: KARPAT Ajans Başkanı: Karpat Polat Kreatif Direktör: Cihan Kavaklıpınar, Çağlar Cengiz Yaratıcı Grup: Selver Yılmaz, Sezen Özay Müşteri İlişkileri: Yağmur Erengül, Emel Aydınlı, Kübra Köseoğlu Ajans Prodüktörü: Gencer Ziko Prodüksiyon: Vana Film Yönetmen: Eli Kasavi


Kampanyalar

Pazar Kahvaltıları… Vestel Küçük Ev Aletleri’nin sahiplendiği “Pazar Kahvaltıları” iletişimi boyunca, 12 milyona yakın erişime, 25 bine yakın beğeniye ve 5 binin üzerinde paylaşıma ulaşıldı. Vestel, gerçekleştirdiği bu başarılı iletişim çalışmasıyla sadece küçük ev aletleri ile Pazar kahvaltılarının bir parçası olmanın ötesine geçti. Kampanya Künyesi Reklamveren: Vestel Reklamveren Yetkilileri: Feza Turunçoğlu Erim, Alper Ceylan, Beyza Selçuk, Nazlı Uysal Reklam Ajansı: Project House a member of Havas Genel Müdür: Ceren Çubukçu Akpulat Kreatif Grup Direktörü: Serhan Acar Reklam Yazarı: Umut Karacaoğlu Sr. Sanat Yönetmeni: Murat Hersan Proje Yöneticisi: Cenk Hobaplı Sr. Marka Yöneticisi: Birol Ecevit Marka Yöneticisi. Burtay Baştufan Sosyal Medya Uzmanı: Özge Asan, Anıl Güneş

Baba–Oğul LeasePlan reklamında... LeasePlan, 5 yıllık Spor Toto Basketbol Ligi sponsorluğu kapsamında yeni bir reklam filmi çekti. Yıldız basketbolcu ve milli takım kaptanı Sinan Güler ile babası efsane basketbolcu Necati Güler’in rol aldıkları filmlerde, baba ve oğul Güler’ler bir antrenmandan çıktıklarında karşılaştıkları durumları, LeasePlan’i seçen ve seçmeyen kişiler arasındaki farkı biraz da gerçek üstü bir şekilde anlatıyor.

Kampanya Künyesi Reklamveren: LeasePlan Türkiye Reklamveren Temsilcileri: Barbaros Aytar, Gizem Aclan, Özlem Can Koca Ajans:Ping Reklam Yazarı: Burçin Ergünt Müşteri Temsilcisi: Sena Özata Prodüksiyon:DirtyCheap Creative Yönetmen: Ege Tül Yapımcı: Ömer Abra

marketing europe & anatolia / 35


B端y端ley


Gezi

yici körfez Kotor... Kotor, Makedonya – Karadağ gezimizin son durağı. Kotor’ dan Üsküp’ e döneceğiz. Oradan da Türkiye. Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk. Kotor - Budva arası 23 km. Yaklaşık olarak yarım saat sürüyor.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Kotor, Makedonya – Karadağ gezimizin son durağı. Kotor’ dan Üsküp’ e döneceğiz. Oradan da Türkiye. Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk. Kotor - Budva arası 23 km. Yaklaşık olarak yarım saat sürüyor. Budva’ dan çıktığımızda öğlen saatleriydi, Kotor da yakın olduğu için, yolu uzatalım, etrafı gezelim dedik. Önce Kotor’ a değil de Tivat’ a gidelim dedik. Sonra da Kotor’ a geçeriz. Tivat yoluna girdik girmesine de, o civarlarda yapılacak pek bir şey göremedik. Yazlık ve sayfiye bir yer sanıyorum, Tivat. Hesapta Tivat olmadığı için gezilip görülecek yerlerini çalışmadık tabii. Yarım saat kadar sıcağın alnında, (hava 33 derece bu arada) yol yapıp da bir şeyler göremeyince geri dönmeye

tepesine kadar uzanıyor. Yapımı oldukça zor olmuştur muhtemelen. Bırakın kaleyi yapmayı, gezmek için yukarı çıkma fikri bile yoruyor insanı. Şehrin merkezine gelip de otelimiz bulmak için sahilde yol alırken muhteşem körfez büyüledi bizi. Dağların kucağında, berrak deniziyle harika bir körfez. Booking.com üzerinden ayarladığımız otel, daha doğrusu stüdyo daire Dobrota tarafında. Elimizde adres, Dobrota’ ya doğru yol alıyoruz. Fakat sahil yolu çok dar olduğu için biraz tedirgin bir şekilde gidiyoruz. Seyehat boyunca, otel ararken sürekli kaybolduğumuz için bu sefer de aynı şeyi yaşacağız, gerginliği var. İlk seferde bulamadık tabii, Apartments Ponta’ yı. Yol üzerinde gördüğümüz bir amcaya sorup öğrendik, sonunda.

karar verdik. Tivat – Kotor yol ayrımına geldikten sonra rotamızı Kotor’ a çevirdik. Fotoğraflarından görüp de hayran olduğum bir şehirdi Kotor. Şehre yaklaşınca hafif hafif heyecan yaptım ben :) Şehrin girişinde yolun sağ tarafında denize paralel, yüksek bir dağ karşıladı bizi. Dikkatli bakınca dağın üzerinde yükselen kale duvarlarını gördüm. Beklediğimden farklı olduğu için şaşırdım. Çünkü hep kalın ve kocaman kale duvarları görmeye alışığım. Kotor kalesinin duvarları ince ve dimdik dağın en

Apartments Ponta hemen yolun üzerinde bir apartman. Önünden yol geçiyor ve sonrasında kendine ait küçük bir terası var. Sahildeki kayalıkların üzerine beton döküp düzlemişler. Orada güneşlenip denize girilebiliyor. Yanlız ortam ve konum mükemmel. Ben otelin yerini ve konumunu görünce inanılmaz sevindim. Gezimizin çoğunluğunu bir günlük olarak planlamıştık. Fakat Kotor’ da iki gece kalıp biraz da deniz keyfi yapalım demiştik. Tam da güzel yere planlamışız deniz, dinlenme tatilini. marketing europe & anatolia / 37


Gezi

Oteli bulup arabayı parkettikten sonra hemen mayolarımızı giyip, atladık denize. Sıcak havanın etkisini ve kısa süren yol yorgunluğumuzu attık. Deniz o kadar berrak ki, suyun dibini görüyorsunuz. Yanımda şnorkel olmağına çok üzüldüm. Yüzlerce minik balık fırıl fırıl dolanıyorla suyun içinde. Kim bilir daha ne güzel canlılar vardır. Hava kararmasına yakın duşumuzu alıp Kotor’ u keşfe çıktık. Kaldığımız yer stüdyo daire ve kahvaltı seçeneği yok. O yüzden önce market bulup mutfak alışverişi yapalım dedik. Arabayla merkeze gidip, market aranırken, hemen yol üzerinde, otoparkı da olan bir yer bulduk. Akşam yemeklerini dışarda yemeği planladığımız sadece sadece kahvaltılık, meyva ve içecek aldık (bir sürü bira). Markette epey vakit geçirdikten sonra acıkan karnımızı doyurmak için yer aramaya koyulduk. Tavsiyeler doğrultusunda da kale içindeki eski şehire gittik. Surların dışından baktığınızda pek bir numara yok ama içeri girince insan 38 / marketing europe & anatolia

Deniz o kadar berrak ki, suyun dibini görüyorsunuz. Yanımda şnorkel olmağına çok üzüldüm. hayran kalıyor. Surların ardında kalan eski şehrin kapısında girince,17. yüzyıldan kalma Saat Kulesi karşılıyor sizi. Saat kulesi ve giriş arasında ise restaurant ve kafelerin bulunduğu bir meydan var. Bu meydanda bir birinden şık ve şirin kafeler var. Oturup, etrafı seyrederek saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Bu eski şehire girince çok heyecan duydum. Bir birinden güzel taş binalar, kafeler, tarihi doku. Masal gibi bir yer. Büyüleyici. Meydanda ileriye doğru yürüdüğünüzde, St. Tryphon Katedrali karşılıyor sizi. Hayranı olduğum gotik mimarisiyle inşaa edilmiş olan bu katedral 809 yılında yapılmış. Kulelerin biri depremde hasar gördüğü için 2009 yılında restore edilmiş. Kulelerin birinde 809, diğerinde ise

2009 yazıyor. Biz şehri dolaşmaya başladığımızda hava kararmak üzereydi. Hava iyicene kararmadan gezmek istedik ama olmadı. En çok da tepeye tırmanmak istiyordum ama yollarda aydınlatma olmadığı için tepeye çıkmak sıkıntı. O yüzden biz de bu akşamlık, sadece şehrin sokaklarını gezmeye karar verdik. Masal şehrinin taş sokaklarında gezerken, acıkınca bir restauranta oturup kalamar, patates ve bira söyledik. Harika tadı olan yemeğimizi yerken biz de gelen geçeni izleyip, sohbet edip, geç saatlere kadar oturduk, eski şehirde. Ertesi gün, keyif günü olduğu için saat kurmadan, kendiliğimizden uyanana kadar uyuyup, dinlendik. Sonra da marketten aldığımız nefis peynirlerle kahvaltı masası hazırladık. Yanına da bol peynirlik, sufle tarzında bir omlet yaptık. Aheste aheste kahvaltımızı ettikten sonra odamızın önündeki şezloglara uzanıp güneşin keyfini sürdük. Gece deniz çekildiği için kayalıkların


Gezi üzerindeki midyeler su yüzüne çıkmış. Nefis görünüyorlar:) Onları görünce çocukluğum geldi aklıma. Yazlıkta elimizde poşetle dalar, toplayabildiğimiz kadar midye toplardık. Sonra da bakkal amcadan peynir tenekesinin üst sacını alır, yaktığımız ateşin üzerine koyardık. Sacın üzerine dizdiğimiz midyelerin kapakları açılıp, eti de turuncu renk alınca hemen atardık ağzımıza. Nefis bir tat. Hiç unutamam onları. Med cezir sayesinde yüzeye çıkan midyeleri toplamamak için zor tuttum kendimi :) Gün boyunca nefis denizin tadını çıkarıp, meyva ve kuruyemiş çöplendik. Gelen yolcu gemilerini izledik. Kotor cruise gemilerinin en popüler limanlarından biri. O yüzden körfezde sık sık devasa yolcu gemileri görebiliyorsunuz. Akşama kadar yüzdükten ve güneş banyosu yaptıktan sonra duşumuzu alıp tekar eski şehire gittik. Bu sefer kalenin en tepesine tırmanacağız. Bu masal şehrini çevreleyen kalenin üç tane kapısı var. 1555 yılında, Venedik döneminde yapılmış olan Deniz Kapısı, 1540 tarihinde inşa edilmiş ve bir köprü ile Skurda Nehri’nin diğer tarafına bağlanmış olan Kuzey Kapısı (Spiljarskia Gate) ve Güney Kapısı (Gurdic Gate). Eski şehre girdikten sonra hiç vakit kaybetmeden bir harita alıyoruz ve başlıyoruz tırmanmaya. Tırmanmak oldukça zor çünkü taşların üzeri çok kaygan. Terlik ve altı kaygan ayakkabı ile tırmanmak çok zor. Sürekli ayaklarınız kayıyor. Ben hazırlıklı davranıp ayakkabı giymiştim. Ama o bile zaman zaman zor anlar yaşattı bana. Çünkü daracık taşların üzerinde kayıp düşüyordum. Aklınızda bulunsun, yukarı çıkacaksanız altı kaymayan ayakkabı giymeye dikkat edin. Kaleye çıkmak için bilet almanız gerekiyor. Ama fiyatını hiç hatırlamıyorum:( Biletlerimizi aldıktan sonra başladık tır-

Med cezir sayesinde yüzeye çıkan midyeleri toplamamak için zor tuttum kendimi manmaya. Kale, 6. yy’ da imparator Justinian tarafından, St. John (San Giovanni) dağında yaptırılmış. Bizans döneminde kalan bu kale bir çok savaşta aktif olarak kullanılmış. I ve II Dünya Savaşları da dahil olmak üzere. Bu tarihi surlar, 1563, 1667 ve son olarak da 15 Nisan 1979’ daki depremlerde çok fazla hasar görmüş. Yukarıdan bakıldığında, kalenin surları, St. John dağının tepesi, Skurda Nehri ve Kotor Körfezi’nin en iç kısımıyla bir üçgen oluşturuyor. Kıyıdaki surlar, zamanında eski şehri su baskınlarından da korumuş. Taşan Skurda Nehri’ne ve denize karşı bir kalkan olmuş, eski şehir için. Deniz Kapısı ve Kuzey Kapısı’ nın bulunduğu burçlar, diğerlerine nazaran daha geniş ve sağlam. Yıllar için de tarafta bulunan burçlar güçlendirilmiş.

Gurdic ve Bembo Bastions olarak adrılıyormuş bu burçlar. Bembo Bastion denen yer açık hava tiyatrosuna dönüştürülmüş zamanla. Kalenin en tepesinde, dağ ile aynı adı taşıyan St. John Kalesi bulunuyor. 280 m yükseklikte bulunan bu kale, kale içindeki iletişi sağlamak için kullanılıyormuş. İletişim için Our Lady of Remedy Kilisesi ve St. John Kalesi kilit noktalarıymış. Artık aralarında nasıl bir düzenek kurdular bilemiyorum. Ama bilmeyi çok isterdim. Bu fantastik kalenin dış surlarının uzunluğu 4,5 km. Duvarların kalınlığı ise 2 ile 16 m arasında değişiyor. En yüksek duvarı ise 20 m yükseklikte. 15 Nisan 1979’ daki depremde çok fazla hasar gören eski şehir ve kale, aynı yıl Dünya Kültür Mirası ve en tehlikeli bölgeler listesine girmiş. O yıldan sonra da onarılarak 2003 yılında tehlikeli yerler listesinden çıkarılmış ve turizme açılmaya başlamış. 2001 yılında, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi, kalenin yeniden canlandırılması çağrısında bulunmuş. Çünkü marketing europe & anatolia /39


Gezi man çift ile karşılaştım. Onlar da benim gibi nefes nefese kalmışlardı. Biz tırmanmaya başladığımızda hava kararmaya yakındı. Yukarı doğru çıkarken daha da karardı. Kimse karanlıkta tırmanmayı tercih etmediği için biz sadece 7 kişi kalmışız. Almanlar ve ben. O yüzden onların dibinden ayrılmamaya karar verdim:) Zirveye vardığımda yıkık dökük yapılarla karşılaştım. Bu bölge restorasyon görmemiş:( Fakat Kotor Körfezine baktığınızda manzara muhteşem. Gün batımı ve muhteşem körfez:) Yanıma bir şişe şarap almadığıma çok pişman oldum. Yaklaşık yirmi dakika kadar oturup manzarayı seyrettim. O kadar keyifliydi ki, sakin, sessiz, huzurlu. Saatlerce

güzel kıyı kenti tarihi boyunca Venedikliler, Osmanlılar, Avusturyalılar ve Fransızların hakimiyetine girmiş. Dolayısıyla hepsinin mimarisinden örnekler teşkil ediyor. En çok da Venediklilerin. Avrupa Komisyonu da restorasyonun yeterli olmayacağını, bu tarihi yerin ülke ekonomisine katkıda bulunması gerektiğini söylemiş. Böylece restorasyon çalışmalarına başlanmış ve eski şehir ile kale bugün ki haline gelmiş. Şu an bir masal kenti durumunda. Eveeet. Kalenin geçmişinden de bi’lokmacık bahsettikten sonra gelelim tırmanma maceramıza. Kale duvarlarının dibinde daracık taşlardan yapılmış yürüme yolu var. Bu taşlar sürtünmeden dolayı zamanla cilalı gibi olmuş. Dolayısıyla çok kayıyor. Yürümek, hele hele de yokuş çıkmak epey zor. Ben bazen kale duvarlarından destek alarak bazen de taşların üzerinden değil de, yanlarındaki döküntülerden tırmanarak yolu yarıladım. Yukarı tırmandıkça Kotor manzarasının güzelliğine kapılıyorsunuz. Şehir yuka40 / marketing europe & anatolia

Yukarı tırmandıkça Kotor manzarasının güzelliğine kapılıyorsunuz. rıdan inanılmaz güzel görünüyor. Yolu yarıladğınızda bir terasa varıyorsunuz. İnsanlar genelde buraya kadar çıkıyor ve manzarayı ziliyor, yanlarında getirdiklerini yiyip, içiyorlar. Kısacası bu eşsiz manzaraya karşı piknik ve keyif yapıyorlar. Bu terasa vardıp dinlendikten sonra ben en tepeye çıkmaya karar verdim ve tek başıma tırmanmaya başladım. Yol buradan sonra daha da dikleşiyor, hava da sıcak, bir süre sonra insanın nefesi kesiliyor. Bazı kısımlar karmaşık olduğu için kaleye tırmanırken harita alıyorsunuz. Ben ilk başta yolu şaşırdım ve çıkmaz bir sokağa girdim. Haritaya bakıp doğru yola çıkmak için arayışa girdiğim sırada kestirme bir geçiş buldum. Bulmaz olaydım:( Kaya kaya zor çıktım. Azıcık korktum. Doğru yola çıkınca 3 tane Al-

orada oturabilir insan. Daha da fazla kalmak isterdim orada ama tatil arkadaşım, sevgili Ömür aşağıda beni beklediği için inmem gerekti. Üstelik çok karanlığa da kalmamak lazım. Hem daha yemek yiyeceğiz. Alman grubu da bekleyerek, onalara ek oldum yine. İnerken de bir iki yerde kaydıktan sonra kafayı gözü kırmadan yolu yarıladım. Yokuş aşağı inmek çıkmaktan daha zor geldi. Ömür’le buluşup aşağı indiğimizde artık hava kararmıştı. Yemek yiyeceğimiz mekana karar vermek için eski şehirin harika sokaklarında dolaştıktan sonra gözümüze bir yer kestirip oturduk. Kalamar, midye ve bira siparişi verdikten sonra büyük bir keyifle sohbete ve etrafı seyre daldık. Yaz akşamları cidden çok güzel. Eski şehirin içinde bir sürü gezilecek yapı var. Fakat biz hepsine dışardan bakmakla yetindik. Ama isimlerini yazayım. Belki gidecek olanlar için fikir verir. Gerçi hepsi girişteki haritada mevcut. Görülecek yerler; Sveti Luka Kilisesi, Sveta Ana Kilisesi, Sveta Marija Kilisesi, Gospe od Zdravlja, 20 yy.’ da yapılmış olan St. Nicholas Kilisesi Sırp Ortodoks Kilisesi ve 17. yüzyıldan kalma Prens Sarayı ile 19. yüzyıldan kalma


Gezi

Napolyon Tiyatrosu. Eski şehirdeki tüm binalar, kesme taşlardan yapılmış. Onlara ahşap eşlik ediyor. Binaların hepsi birbirinden güzel. Kotor’ da, 2001’ den beri, her yıl Ağustos ayının başında karnaval düzenleniyormuş. Biz bir kaç günle kaçırdık karnavalı :( Karnavala diğer ülkelerden gelen dansçılar da katılıyormuş. Edindiğimiz bilgiye göre tam bir tam bir renk çümbüşüne dönüşüyormuş ortalık. Meydanda başlayan gösteriler ara sokaklara doğru uzanıyor ve çok eğlenceli oluyormuş.Gece geç saatlere kadar eski şehirde dolandık sonra konakladığımız yere geri döndük. Sessiz sahii Kotor kıyısında huzurlu bir uykudan sonra ertesi sabah Üsküp’ e dönmek üzere uyandık. Kalan malzemelerle kahvaltımızı hazırlayıp, aheste aheste kahvaltı ettik. Deniz kıyısında keyif kahvemizi de içtikten sonra eşyalarımızı arabaya koyup yola çıktık. Gezi planı yaparken, akşam üzeri Kotor’ dan çıkıp, tüm gece yol yapmayı ve sabah Üsküp’ te olmayı planlamıştık.

Matka Kanyonu, Treska Nehri’nin oluşturduğu 5000 hektar alan kaplayan bir kanyon. Ama planlar öyle olmadı ve biz öğlene doğru yola çıktık. Kotor – Üsküp arası yaklaşık 400 km. Dönüşte güzergahımız Kosova üzerinden. Öğle sıcağına yakın yola çıktığımız için arabanın kliması sürekli açık yok aldık. Tabii yola çıkarken yine meyva, kuruyemiş ve çöplenmek için diğer abur cuburları almayı ihmal etmedik. Yolda ihtiyaç molaları hariç pek durmadık. Bir ara Kosova’ da mola verdiğimizde dışarısının sıcağından şok olduk. Kotor’ da hava 30 derece iken Kosova’ da 38 dereceydi :( Klima bile arabayı soğutmayı başaramadı :( Sıcak çarpmış olacak ki, Kosova’ da yolu şaşırıp epey bir döndük dolaştık. Fakat sonra doğru yolu bulup Üsküp’ e doğru yola koyulduk. Akşama Kosova sınırını geçip Üsküp’ e vardık. Kosova sınırı Üsküp’ e çok ya-

kınmış meğer :) Yoldayken arayıp bir gün daha eklettirdiğimiz otele vardık ve hemen sonra yemek yemek için sokağa çıktık. Yol bizi epey yormuş. Birer de bira içtikten sonra gidip uyuduk. Gezecek yerler bitmedi. Sırada Matka Kanyonu var. Ama önce kiralık arabamızı teslim ediyoruz. Matka Kanyonu’na otobüs ile gideceğiz. Alış veriş merkezindeki Avis’ e gidip arabayı teslim ettikten sonra otobüs durağını aramaya koyulduk. Otobüs saat başı kalkıyor. Bizim otogarı bulmamız epey sürdü, çünkü yolu şaşırdık. Yapış yapış sıcak havada koştur koştur durağı bulduk. Otobüs yakalayacağız ya, koşturup duruyoruz. Biz daha terminali bulamamıştık ki, bir de baktık Matka otobüsü (60 numaralı otobüs) geçiyor. Hemen yola atlayıp önüne doğru koştuk. Neyse ki şöför kardeş bizi ezmedi ve durdu. Böylece otobüse binmiş olduk. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun ardından (çünkü otobüs her durakta durdu) Matka Kanyonu’ na vardık. Kanyomarketing europe & anatolia /41


Gezi

nun girişinde minik güzel kafeler var. Biz de yürüyüşe başlamadan önce bir tanesine oturup kahvaltı ettik. Sonra da kanyonu keşfe çıktık. Matka Kanyonu, Treska Nehri’nin oluşturduğu 5000 hektar alan kaplayan bir kanyon. Matka Kanyonu içindeki Matka Gölü ülkedeki en eski yapay göl. Kanyon girişinde, 1937 yılında inşaa edilmiş olan bir baraj bulunuyor. Sanırım debi yükselince sular barajı aşıp gidiyordur. Barajdan sonrası yani Matka Gölü, muhteşem. Gölün her iki tarafında yürüme yolu var. Biz sağ tarafı takip ettik çünkü diğer tarafa nasıl geçildiğini bulamadık. Tüm günümüzü burada geçireceğimiz için acele etmeden keyfini çıkara çıkara vakit geçirmek niyetimiz. Kanyon yürüyüş parkurunun başlangıç noktasında, 14. Yy’ da Kral Marko’nun kardeşi Andrej tarafından yaptırılan, St. Andrea kilisesi var Onun hemen yanında da çiçeklerle bezeli bir restaurant var. Göl kıyısında rengarenk çiçeklerle muhteşem görünüyor. Kahvaltıdan yeni 42 / marketing europe & anatolia

Matka Kanyonu’nda çok fazla çeşit endemik bitki ve kelebek var.

kalkmış olmamıza rağmen, burada oturup bir kahve içmeden gitmeyiz dedik ve oturduk kahve içmeye :) Matka Kanyonu’ nun yürüyüş parkuru yaklaşık 6 km civarındaymış. Parkurun sonunda da 1389 yılında inşaa edilmiş olan St. Andrew Kilise’ si varmış. Fakat bugün bizim tembellik günümüz olduğu için biz yürümeyeceğiz, onun yerine tekne turu yapacağız. Kanyon’da tekneler var ve size kanyonu gezdiriyorlar. Kahvelerimizi içtikten sonra tekneye binip kanyonda yol almaya başladık. Güneşli, pırıl pırıl ve temiz havada teknede olmak çok güzel :) Huzur, sakinlik ve kuş sesleri :) Matka Kanyonu’nda çok fazla çeşit endemik bitki ve kelebek var. Manzara ve ortam mükemmel. Yolculuk sırasında göl kenarında gördüğümüz evler aklımızı aldı. Bir aylığına böyle bir yerde yaşamayı çok isterdim :) Matka Kanyonu, Kuzeybatıda Osoj tepesi, güneydoğu ve doğuda Suva Gora ve Vodno dağı ile çevrili bir alan. Kanyonda, uzunlukları 20 m ile 176 m arasında değişen 10 tane mağara varmış. Ayrıca, her ikisi de, aşağı yukarı 35m


Gezi

derinliğe ulaşan iki dikey çukur bulunuyormuş. Mağaralar yoğun olarak kanyonun sağ tarafında bulunan 885 metre irtifaya sahip Visoki Rid (Yüksek Tepe) bölgesinin altında yer alıyor. En ünlüleri ise Vrelo, Krstalno ve Ubava’ymış. Biz tekneyle sadece Vrelo Mağarası’ na gidebildik. Tekneyi kullanan abi bize rehberlik de yaptı.Doğanın Yedi Harikası Projesinde, en iyi 77 doğal alan araısnda yer alana Vrelo Mağarası’nda bir sürü sarkıtlar var. Ortadaki şeklinden ötürü “Çam Kozalağı” olarak adlandırılmış, çünkü çam kozalağına çok benziyor. Mağaranın sonunda biri diğerinden geniş iki göl varmış. Küçük gölün en geniş yeri 8 m, en derin noktası 15 m. Büyük gölün en geniş yeri 35 m, en derin noktası 18 m. Bizim rehber bize bu gölleri göstermedi :( Biz sadece mağaradaki yarasaları gördük. Mağaranın içinde milyonlarca yarasa vardı. O kadar çok bağırıyorlar ki, insanın içi ürperiyor. Yaz mevsimi olmasına rağmen mağaranın içi epey soğuktu. Ama yarasalara o kadar kaptırıyorsunuz ki, soğuğu hissetmiyorsunuz. Mağaranın derinliği tam olarak bilinmese de, dünyanın en derin yeraltı mağa-

Treska Nehrinin sol yakasındaki Matka Manastırı, 14. yy’ dan kalma rası olabileceği söyleniyor. Tamamını gezmeyi çok isterdim. Ürkütücü yarasaları gördükten sonra tekrar tekneye binip restaurantın olduğu yere geri döndük. Ben kiliseye kadar gideceğiz sanmıştım ama öyle olmadı. Çok çabuk geri döndük. O yüzden kızdım birazcık :( Kilise ve manastırları göremedik. Ama onlar hakkında bilgi vereyim bi’lokmacık. Treska Nehrinin sol yakasındaki Matka Manastırı, 14. yy’ dan kalmaymış. Kilisedeki bir kitabeye göre Milica adlı biri 1497’de kiliseyi, çatısı çökmüş ve harap halde bulmuş ve çatıyı yenileyip yeni freskler eklemiş. Kiliseye, bir sütunlu giriş inşa etmiş ve bağ oluşturmuştur. Manastır, her yıl 28 Ağustos’ta düzenlenen dini bir festivale ev sahipliği de yapıyormuş. St.Nikola Manasıtırı, kanyonun ve St. Andre Manastırı’nın üstündeki bir sarp kayalıktaymış. Kilisenin yapım tarihi bilinmiyor. Kaynaklarda, ilk defa 17. yy,

Osmanlı döneminde kendisinden bahsediliyor. Kilisenin ikonastasisi 1645 yılında, batıdaki freskler 1630 yılında yapılmış. Manastır 18. yy’ da terk edilmiş. 1816’da bir keşiş kiliseyi çatısı çökmüş olarak bulup canlandırmaya çalışsa da 1897’deyeniden terk edilmiş. Manastırın eşsiz bir kanyon manzarası olduğu söyleniyor ama biz bundan mahrum kaldık :( Kanyonu da bitirdikten sonra Üsküp’e geri dönüp alışveriş yapalım dedik. Bu arada son otobüse bineceğiz. Keyifdi, geziydi derken akşamı etmişiz yine. Otobüsün kalkacağı noktaya gidip beklemeye koyulduk ama gelen giden yok. Sabah kahvaltı ettiğimiz kafeye gidip abi ile konuştuk. Endişelenmeye gerek yok, gelir birazdan dedi. Biz de beklerken bari, birer bira içelim dedik. Bir saatten fazla beklememize rağmen gelen giden yok :( Neyse ki hava kararmadan otobüs geldi ve Üsküp’ e geri döndük.O akşamı da Üsküp eski şehirde gezinirek geçirdikten sonra memlekete geri döndük. Genel olarak Karadağ ve Makedonya çok güzel. Yemyeşil doğa, lezzetli yemekler, güzleryüzlü insanlar. Kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz iki ülke. marketing europe & anatolia /43


Game On

Just Cause 3...

Ali Erdem Ekşioğlu

Sonsuz Bir Dünya Keşfetmeye doyamayacağınız, farklı aktivitelerle dolu kocaman bir harita.

Yaratıcı Olma Şansı Ne yapıyor olursanız olun bunu yapmak için kendinize özgü bir yol bulma şansı.


GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn

Zayıf ama Akıcı Bir Hikaye Gözünüze sokulmayan ama yine de orda olduğunu bildiğiniz silik ama görevini yerine getiren bir hikaye.

Büyüleyici Manzara Dünya'nın bit ucundan diğerine uçarken ağzınızı açık bırakıcak, oyun oynamayı bırakıp güzel bir tatile çıkmanızı sağlayacak bir manzara.


Game On

Just Cause 3 aksiyon dolu bir macera oyunu. Büyüleyici bir Dünya'da acımasız bir diktatörün peşine düşen "Rico" arkasında ona tapan bir isyanla ülkesini özgürleştirmeye çalışıyor. Bu hikaye oyunun bütün kaosu ve şahşahası arasında kaybolsa da varlığını asla unutturmuyor. Oyun size söz verdiği aksiyon silik hikayesiyle dengelese de bunu sizin gözünüze sokmuyor. Yeni mekanikleri ve gelişmiş grafikleriyle Just Cause her zamankinden daha eğlenceli. Just Cause size daha önce olamadığınız kadar yaratıcı ve özgür olma fırsatı sunuyor. İster A noktasından B noktasına gitmek için olsun, ister A noktasını havaya uçurmak Just Cause herşeyi yapmak için size onlarca farklı yol ve her yolu denemeniz için yüzlerce farklı fırsat tanıyor. Görevinize gitmek için bile elinizin altında arablar, gemiler, uçaklar helikopterler ya da paraşünüz ve kanatlarınızla siz varsınız. Oyun size asla sıkılamıcağınız ve denemeye doyamayacağınız bir çeşitlilik sunuyor.

46 / marketing europe & anatolia

Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn

adresinden izleyebilirsiniz. Just Cause "First Person Shooter"larda Far Cry'ın doldurduğu özgürlük boşluğunu yeni jenerasyon "Third Person Shooter'lar için doldurucak oyun gibi görünüyor. Sonsuz gibi hissettiren bir haritada sonsuz gibi gelen aktiviteler arasında kaybediceksiniz kendinizi.

Absürd karakterleri ve görevleriyle size sık sık aşırıya kaçmanız gerektiğini hatırlatan oyun tekdüze oyuncular için tekrarlayan görevlerle dolu sıkıcı bir oyuna çok çabuk dönüşebilir. Bu yüzden farkı şeyler denemekten ne kadar saçma gelse de çekinmeyi. Çünkü sonunda ölseniz bile alıcağınız eğlence buna kesinlikle değer olacak. Eğer oyunların sizi küçük haritalara sıkıştırıp aynı şeyleri yapmaya zorlamasından bıktıysanız Just Cause 3 tam olarak size göre bir oyun. Her aksiyon severe önerir ve iyi oyunlar dilerim.


Gameon

Kinguin 2015’in En Çok Satan Oyunlarını Açıkladı… 2015, oyunlar açısından oldukça parlak geçen bir yıldı diyebiliriz. Kinguin, kendileri için de oldukça heyecan verici olan 2015’in bir özetini çıkarmış ve 2015 yılında Kinguin üzerinden en çok satılan 10 oyun 10. Counter Strike: Global Offensive Adından da belli aslında, CS: GO artık bir oyun olmanın ötesinde küresel bir fenomen haline geldi. Şüphesiz, CS: GO olmasaydı e-spor dünyası şu ankinden çok farklı olurdu. 9. XCOM: Enemy Unknown Dünyayı uzaylı istilasından koruyan uluslararası bir askeri örgüt fikri kulağa oldukça cazip geliyor. 8. FIFA 16 Tıpkı geçen sene ve ondan önceki sene olduğu gibi 2015’te de bir FIFA oyunu çıtı. Fakat bu sefer, seride bir ilk olarak oyunda kadın milli takımları da yer aldı. 7. Call of Duty: Black Ops III Call of Duty de her yıl görmeye alışık olduğumuz oyunlardan biri. Her sene veya iki senede bir yeni bir CoD oyunu çıkıyor. 6. The Witcher 3: Wild Hunt Göz alıcı grafikleri, açık dünyası ve etkileyici hikâyesiyle Witcher 3 bu yıl tüm oyunseverleri kalbinden vurdu desek yeridir. 5. Saints Row The Third

Eğer GTA oynayıp da oynanışı daha çılgın bir şey istediyseniz Saints Row The Third tam aradığınız şey olabilir. 4. Grand Theft Auto V Milyonların çılgınca sevdiği klasikleşmiş serinin beşinci büyük oyunu uzun bir bekleyişin ardından PC platformuna çıkınca elbette çok satacaktı. 3. World of Warcraft Her gün yeni birileri WoW dünyasına adım atıyor ve artık bir Blizzard klasiği haline gelen oyun aldığı üçüncülüğü kesinlikle hak ediyor. 2. Mad Max Mad Max, oyunculara uçsuz bucaksız çöllerde arzu ettikleri gibi dolaşma imkânını eşsiz bir görsellik eşliğinde sunuyor. 1.Fallout 4 Yılın en fazla satılan oyunu ise Fallout 4 oldu. Şaşırdık mı? Nükleer bir kıyametten geriye kalan devasa büyüklükte bir açık dünyada macera dolu saatler vaad eden bir klasikten bahsediyoruz.

Wargaming.net Ligi 2016 Büyük Finalleri... hazırlanıyor. Üç tane de wildcard’ın yer alacağı turnuvada toplamda 300.000 dolarlık bir ödül havuzu mevcut. Yeni 10. Seviye formatının geçerli olacağı karşılaşmalarda izleyiciler, oyundaki en iyi ve en tehlikeli tankların ustaların ellerinde kapışmasına şahit olacaklar. Toplamda 68 seviye puanıyla 10 dakikalık maçlarda kapışacak olan takımlar, oyun taktiklerini sürekli gözden geçirmeleri gereken bir ortamda karşı karşıya gelecek. Örnek vermek gerekirse, daha önceki yıllarda maçlar 7 dakika sürüyordu ve katılan takımlar da buna göre hazırlık yapıyorlardı. Konuyla ilgili, “Wargaming.net Ligi Büyük Finalleri, World of Tanks e-spor karşılaşmalarının tepe noktası olma özelliğine sahip,” diyen Global Rekabetçi Oyunculuk Başkanı Mohammed Fadl, sözlerini “Wargaming Ligi, 2105-2016 sezonu boyunca şimdiye kadar toplamda 3 milyon dolardan fazla ödül dağıtmış durumda. Bu yıl da Büyük Finaller için göz dol-

Dünyanın en iyi World of Tanks e-spor takımları, 300.000 dolarlık ödül havuzundan pay kapmak için yarışacak Wargaming, bu yıl Wargaming.net Ligi Büyük Finallerinin 8-9 Nisan’da Varşova’daki Torwar Hall’da gerçekleştirileceğini duyurdu. Dünya çapında gerçekleşen bu turnuva organizasyonu, Wargaming.net Ligi takımları için büyük önem taşıyor duran bir ödül havuzu oluşturduk. World of Tanks profesyove onlara profesyonel e-spor arenasında görünürlük imkânı nel liginin en iyi takımları bu ihtişamlı organizasyonda tüm sağlıyor. becerilerini ortaya koymak için er meydanına çıkıyor olacak,” Etkinlikte 12 elit e-spor takımı, her biri Kuzey Amerika, Avru- şeklinde tamamladı. pa, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Asya’nın en iyi takımları olarak gösterilen ikişer takımla karşı karşıya gelmeye

marketing europe & anatolia / 47


Kültür - Sanat

Aşk Şarkıları Zorlu PSM’de... Aşk şarkıları senfonik aranjmanlarla yeniden hayat buluyor. Jülide Özçelik’in, yaklaşık 4 senedir Türkiye’nin çeşitli illerindeki devlet senfoni orkestralarıyla gerçekleştirdiği, beğendiği aşk şarkılarını senfonik aranjmanlarla tekrar yorumladığı proje, eklenen yeni şarkılarla ve süpriz bir konukla, Mert Fırat’la 13 Şubat’ta Zorlu PSM’nin sahnesinde olacak. Jülide Özçelik ve Mert Fırat’ın birlikte söyleyecekleri şarkılara,70 kişiden oluşan İstanbul Senfoni Orkestrası eşlik edecek. Programda Jülide Özçelik’in kendi şarkılarının yanı sıra, caz standartlarından beğenilen sevgi temalı şarkılara kadar birçok farklı eser yer alacak. Tarih: 13 Şubat 2016 Cumartesi Saat: 21:00 Mekan: Zorlu Performans Sanatları Merkezi, Ana Tiyatro Bilet Fiyatları:50 TL, 75 TL, 120 TL, 150 TL , 180 TL Biletlere www.biletix.com , www.zorlucenterpsm.com sitelerinden veya Zorlu gişelerden ulaşabilirsiniz

Osmanlı’ya Bakmak... Tarihçi-yazar İlber Ortaylı’nın İnkılâp Kitabevi’nden çıkan yeni kitabı Osmanlı’ya Bakmak raflardaki yerini aldı. Sözünü sakınmadan gerçekleri dobra dobra anlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı yeni kitabı Osmanlı’ya Bakmak’ta Osmanlı tarihinin tartışmalı pek çok olay, kavram ve kurumunu akıcı bir şekilde anlatıyor. Türkiye’nin son altı asırlık tarihinin imparatorluklar tarihi, imparatorluklara has bir sosyolojiyle ele alınması gerektiğini düşünen İlber Ortaylı Osmanlı’ya Bakmak’ta Osmanlı İmparatorluğu dışında diğer imparatorlukları da ele alıyor. O yüzden kitapta Rusya mukayeseli bir tarih ele alınıyor. Türk tarihini yazarken kesinlikle Rusya ve İran’ı, bilhassa Rusya’yı ele almak gerektiğini de düşünen Ortaylı, Balkanlar’ı da anlamak için Orta Avrupa’yı, Avusturya’yı da kitabına ilave ediyor. 48 / marketing europe & anatolia

Bir Varmış Ötesi Yokmuş... Bugüne kadar çok ses getiren 7 kitaba imza atan yazar BihinEdige, üzerinde uzun yıllar çalıştığı “Bir Varmış Ötesi Yokmuş” adlı yeni kitabıyla okurlarıyla buluşuyor. Kişisel gelişim konusunda seminerler veren ve birçok kitabı bulunan BihinEdige’nin“Bir Varmış Ötesi Yokmuş” adlı yeni kitabı şu cümlelerle başlıyor: “Peki, ben kimim? Etken miyim, yoksa edilgen mi? Bir şeyler yapabilir, bir şeyleri değiştirebilir miyim? Yoksa kader rüzgârının sürüklediği yere giden çaresiz bir yaratık mıyım? İşte bütün mesele önce bu soruları kendinize sormanızla, sonra bildiklerinizi veya bildiğinizi zannettiklerinizi sorgulamanızla ve cevapları aramanızla başlıyor.” Koton Kitap etiketiyle raflara çıkan “Bir Varmış Ötesi Yokmuş” tüm kitabevlerinde.


Kültür - Sanat

“Film Noir” Sergisi... Sade Kolektif’in The Marmara Pera ‘da düzenlediği üçüncü sergisi, 11 Şubat – 11 Mart 2016 tarihleri arasında Mehmet Güreli’nin yeni eserlerine ev sahipliği yapacak. Mehmet Güreli, ‘Film Noir’ adını verdiği yeni sergisinde Film Noir’ı karanlıkların içinde kalan ilişkilerin dışına çıkartmayı başarıyor ve sanat tarihine, İstanbul’un 1930’lu yıllarındaki görüntüsüne, sinema tarihine ismini yazdırmış filmlere göndermeler yapıyor. Yazar, müzisyen, ressam ve yönetmen olarak tanıdığımız Mehmet Güreli’nin resimleri belki de okuduğu kitaplar, yazdığı yazılar, yaptığı besteler, dinlediği melodilerle oluşuyor ama ressamın her bir resmi kendi alanında renkleri, çizimleri, ışıkları ve doğasıyla bambaşka bir dünyayıyansıtıyor. Güreli’nin okuduğu romanlar ve yaptığı araştırmalar, düşünce alanını etkilerken, resimleri ise bağımsız ve cesurca ortaya konulan, detayları incelenince ortaya çıkan bir özgürlük alanı gibi... Güreli’nin kullandığı renkler, renklerin gelişi güzel gibi tuvalde görünmesi ise ressamın ustalığının bir parçası.

“Yok olmadan”... İstanbul Modern’den Çelenk Bafra ve Paolo Colombo’nun küratörlüğünü yaptığı sergide, Roger Ackling, Bas Jan Ader, Alper Aydın, Bingyi, Jasmin Blasco ve Pico Studio, Charles Dellschau, Elmas Deniz, Mark Dion, Hamish Fulton, Rodney Graham, Lars Jan, Mario Merz, Maro Michalakakos, Joni Mitchell, Yoko Ono, Camila Rocha, Canan Tolon, ikonoTV, Francesco Garnier Valletti ve Pae White tarafından hazırlanan resim, çizim, heykel, yerleştirme, fotoğraf ve hareketli görüntüler yer alıyor. İstanbul Modern, 2016 yılındaki ilk ana sergisi “YOK OLMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Sergi” ile doğa ve ekolojiyi konu alırken sürdürülebilirlik kavramına da değinen sanatçıları bir araya getiriyor. Eczacıbaşı Topluluğu ve Şekerbank sponsorluğunda, TAV Havalimanları Holding’in katkılarıyla, 13 Ocak - 5 Haziran 2016 tarihleri arasında dünyanın farklı köşelerinden yirmi sanatçı ve sanat grubunu ağırlayan sergi, doğa algımıza dair farklı bakış açıları ve ekosistemle ilişkimize dair yeni farkındalıklar öneren çalışmalara yer veriyor.

marketing europe & anatolia /49



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.