marketing europe & anatolia Sayı: 053

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Haziran 2016 Sayı: 53

retorik

Kim bölücü?

kelebeğin fırtınası

Bu kimin reklamı!

.. . i ld

Ya

e G z



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 53 Tarih: Haziran 2016 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Kısa Kısa

04 - 07

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com

Teknoloji

10 - 11

Medya Dünyası

12 - 13

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu

Röportaj

14 - 17

kelebeğin fırtanası

19

Reklam dünyası

20 - 21

İlan Rezervasyon Gözde Öztürk Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk. Deniz Ap. No: 21 /15 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi

retorik

23

Kampanyalar

25 - 33

Gezi

34 - 45

Game On

46 - 49

Kültür Sanat

50 - 51

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

Yaz geldi... Merhaba Uzun bir kıştan sonra baharı tam yaşayamadan birden yaza geçiş yaptık. Yaz ayları genelde işlerin azaldığı bir dönem oluyor. Ama dergimiz yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız, kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı. Ali Erdem Ekşioğlu Gameon sayfalarımızda bu ay Battleborn oyununu deneyimleyip yazdı. Gezi yazarımız Seval Duban sizin için New York'u gezdi. Dergimizin yazarları Abdullah Ekşioğlu ve Nurgül Günay Eryıldır yazılarıyla yine bizlere yeni pencereler açtılar. Bizim için her ay olduğu gibi bu ay da koşuşturma ve sizlere tarafsız bir bakış açısıyla dergi sunma telaşıyla geçti. Bu dergiyi çıkardığımız günden bugüne tam bağımsız bir dergi çıkardığımızı, hiçbir, gruba, partiye ya da cemaate hizmet etmediğimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Bu ısrarlı açıklamamız belki bazı okuyucularımız tarafından yersiz bir söylem olarak değerlendirilmiş olabilir. Tek amacımız her ay doğru haber ve yazılarla hazırlanmış tarafsız, bağımsız bir dergiyi okuyucumuzla buluşturmak oldu. Gönül isterdi ki bu dik duruşumuz, ilan verenler ve ilanları yönlendiren dostlarımız tarafından da takdir edilsin ve dergimiz, en azından kendini geliştirebilecek bir ilan gelirine kavuşabilsin. Belki bundan sonra dostlarımız ilanlarını bizimle paylaşıp yaşamamıza ve gelişmemize katkı vermek için daha duyarlı davranabilirler. Kalın sağlıcakla...

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

TEDxReset Salon sahnesinde... TEDxReset Salon sahnesi, Listerine desteği ile “cesaretini konuştur” temalı konferansında, 4 Haziran Cumartesi günü kendi hikayesini yazmayı başarmış konuklarıAtölye İstanbul’da ağırlıyor. Listerine’nin cesaret konulu global kampanyası ile örtüşen “Cesaretini Konuştur” konferansında, içindeki cesareti keşfetmiş ve kendi seçtiği yolda ilerlemeyi göze almış hikayelerin kahramanları; Biz Evde Yokuz, Güler Yıldırım, Gamze Yalçın ve Cengiz Koçak hikayelerini paylaşacak.Duygu Şar ve Bilgehan Çelik, hayallerine ulaşmak için 2014 yılında işlerini bırakıp, “BizEvdeYokuz.com”u kurdular ve dünyaya dolaşarak

kendilerine yepyeni bir yaşam yarattılar. İkili TEDxReset Salon sahnesinde “Cesaret Önce Cezalandırılır, Sonra Ödüllendirilir” konulu bir konuşma yapacaklar. Harran Üniversite’sinde lisans öğrencisi, kampus lideri ve Turkishwin-Women in Business kulüp yönetim kurulu başkanı Güler Yıldırım, “İnanç ve Cesaret” başlıklı konuşmasında fırsat eşitliği ve cesaretle mücadele konularına değinecek. Filipinlere yaptığı bir gezi sırasında, gördüklerinden ilham alarak, duvar resimleri yapmaya başlayan ve yaşamına duvar ressamı olarak devam eden Gamze Yalçın’ın konuşmasının başlığı “Duvar Diyalogları”. Askeri okul ve ABD Astsubay Akademisi mezuniyetinden sonra, 20 yıl Komanda Tim Komutanlığı, Paraşüt ve Kayak Eğitmenliği, Atlatıcı Eğitmenliği yapan konuşmacı Cengiz Koçak emekliliğinden sonra dünyanın çeşitli yerlerinde başarılı atlayışlar, dereceler, rekorlar gerçekleştirdi. 5000’den fazla atlayış gerçekleştirmiş olan Cengiz Koçak heyecan dolu yaşamını “Korkunun Diğer Yüzü” başlıklı konuşmasında paylaşacak. Etkinliğin biletleri www.biletino.com dan satışa sunulacak.

3. Ulusal Zeytinyağı Tadım Paneli... Zeytinyağında kaliteyi ve bu bilinci artırmayı hedefleyen Zeytindostu Derneği, yetkin tadım uzmanları yetiştirmek amacıyla 3. Ulusal Zeytinyağı Tadım Panelisti Eğitimi düzenliyor. 2 Haziran’da Muğla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek eğitimi Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (IOC) tarafından akredite edilen Türk ve İtalyan uzmanlar tarafından verilecek. Bugüne dek yetmişin üzerinde tadım eğitimi gerçekleştiren Zeytindostu Derneği, bu kez tadım uzmanları ve panelistleri yetiştirmek üzere 3. Ulusal Zeytinyağı Tadım Panelisti Eğitimi düzenliyor. Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne (IOC) akredite, Organizzazione Nazionale Assaggıatori Olio Di Oliva (ONAOO) ile Zeytindostu Derneği’nden İtalyan ve Türk uzmanların, Muğla Belediyesi ve Çine Gelişim Vakfı sponsorluğunda vereceği eğitim, Muğla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde 2-5 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 5 Haziran Pazar günüyse teknik gezi ve sertifika töreni düzenlenecek.

4 / marketing europe & anatolia


Kısa Kısa

Media Markt 2016 1. çeyrek sonuçları...

Media Markt ilk çeyrekte %21.2’lik bir artışla pazarın üzerinde bir büyüme elde etti GfK Türkiye 2016 Birinci Çeyrek Sonuçları’na göre, Türkiye’de elektronik perakende pazarı, bir önceki yıla kıyasla %13.6 büyürken; MediaMarkt %21.2’lik bir büyüme kaydetti. GFK, tüketici elektroniği perakendesektörüneilişkin 2016 yılı ilk çeyrek verilerini açıkladı. Sonuçlara göre, Türkiye’de elektronik perakende pazarı, bir önceki yıla kıyasla %13.6

büyürken; MediaMarkt %21.2’lik bir artışla pazarın üzerinde bir büyüme kaydetti. Akıllı telefonlardaki büyümenin etkisi ile sektörün en çok büyüme kaydeden kategorisi %22.6 ile yine Telekom oldu. Ayrıca küçük ev aletleri, büyük beyaz eşya ve klima kategorilerinde de sektör kayda değer bir büyüme gösterdi. Rapora göre ilk çeyrekte %11.4 ‘lük bir küçülme ile en belirgin düşüş IT kategorisinde görüldü. Media Markt IT kategorisinde de %9.5’lik bir büyüme kaydetti. GfK’nın ilk çeyrek dönem sonuçlarını değerlendiren Media Markt Türkiye İcra Kurulu BaşkanıYenal Gökyıldırım; “Media Markt olarak Türkiye’nin en çok tercih edilen çok kanallı elektronik perakendecisi olma hedefimize her geçen yıl daha da yaklaşıyoruz.Türkiye’de geçtiğimiz yıl tüketici elektroniği pazarının 2 katı büyüme gösterdik. 2016’nın ilk 3 ayını da, geçen senenin aynı dönemine kıyasla %20’nin üzerinde bir büyümeyle kapattık. Yakaladığımız bu olumlu büyüme trendini önümüzdeki dönemlerde de arttırmayı hedefliyoruz.” dedi.

Koç Holding 2016 1. çeyrek sonuçları... Koç Holding, 2016 yılının ilk çeyreğinde konsolide bazda toplam 14.1 milyar TL gelir elde ederken, 515 milyon TL ana ortaklık payı net dönem kârı gerçekleştirdi. Koç Holding’in ilk çeyrek finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Topluluk Şirketlerimiz yılın ilk çeyreğinde gösterdikleri performans ile sektörlerinin itici gücü olmayı sürdürdüler. Gururla ifade etmek isterim ki, son dört yılda gerçekleştirdiğimiz yaklaşık 26 milyar TL yatırım ile ülkemiz ekonomisinde büyümenin yapı taşlarından biri olduk. Bu yatırımlarımızın olumlu sonuçlarının gerek operasyonel gerekse finansal sonuçlarımıza yansıdığını memnuniyetle görüyoruz. 2016 yılında da yatırımlarımıza planladığımız şekilde devam ediyoruz. Yılın ilk çeyreğinde1.4 milyar TLyatırım yaptık.Yatırım ve ihracat odaklı stratejimiz ile büyümede sürdürülebilirliğe odaklandık. Önümüzdeki dönemde de küresel büyüme vizyonumuz doğrultusunda var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Levent Çakıroğlu: “20 bini aşkın çalışanımız ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ seminerlerine katıldı.” Koç Topluluğu’nun sadece ekonomik alanda değil,

toplumsal fayda yaratmada da öncü konumuna dikkat çeken Levent Çakıroğlu, AÇEV ve TAP Vakfı işbirliğinde yürütülen “Ülkem İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum” projesini Türkiye’nin dört bir yanına farkındalık seminerleri ile taşımaya devam ettiklerini belirtti. 20 bini aşkın Koç Topluluğu çalışanının ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ seminerlerine katıldığını anlatan Levent Çakıroğlu, “Bugüne kadar 1400’e yakın bayimiz, 4 bine yakın öğrenci ve 790’ı aşkın yerel yönetim mensubu da seminerlerimize katıldı. Koç Topluluğu olarak eşitlikçi bir toplum için üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz” dedi.

marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

İDO Kurumsal İletişim Müdürü Hande Ergünlü oldu.. İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine, kurumsal iletişim dünyasının deneyimli ve başarılı isimlerinden Hande Ergünlü getirildi. Ergünlü Mayıs 2016 itibariyle görevine başladı. İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu olan Ergünlü, okul yıllarıyla birlikte çalışma hayatına da atıldı. Kariyerine Sabah ve Hürriyet gazetelerinde yaptığı muhabirlik ve editörlük görevleri ile başlayan Ergünlü, dört yıllık gazetecilik deneyiminin ardındankurumsal iletişim alanında çalışmaya başladı. İlk olarak CNR Fuarcılık’ta Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı ola-

Ersa Saat atama... Ersa Saat’in yeni Genel Müdür’ü Cent Uğurdağ oldu Saat sektörünün önde gelen markası Ersa Saat’in kaptan köşküne Cent Uğurdağ geçti. Mayıs 2016 itibariyle Ersa İthalat ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdürü olarak atanan Cent Uğurdağ, sektörde kazandığı tecrübeleriyle önümüzdeki dönemde Ersa markasının gelişiminde aktif rol alacak. 1963 doğumlu olan Cent Uğurdağ, 1988 yılında Avus-

rak çalışan Ergünlü, 2002-2010 yılları arasında DHL Express’te sırasıyla Kurumsal İletişim Yöneticisi ve Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Son olarak Akbank’ta Basın İlişkileri, İtibar ve İç İletişim Yöneticisi olarak görev yapan Hande Ergünlü bu görevi 5 yıldır sürdürüyordu.

turya Graz Teknik Üniversite’sinden mezun oldu. 20 yılı aşkın süredir saat sektöründe çalışan Uğurdağ, bu süre zarfında Tissot, Maurice Lacroix, TAG Heuer, Blancpain, Certina, Oris gibi dünya markaların Türkiye temsilciliklerini yürüttü.

İş Yatırım’a yeni Genel Müdür...

Turner Türkiye Reklam Grup Başkanı İlke Okay Obuz...

Sermaye piyasalarının öncü ve lider kuruluşu İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’neYönetim Kurulu tarafından Genel Müdür olarak Rıza Kutlusoy’un atanmasına karar verildi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Rıza İhsan Kutlusoy, 1988 yılında İş Bankası’nda Stajyer Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladı. 1996 yılında Menkul Kıymetler Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı, 1998 yılında Grup Müdürü, 2002 yılında ise Müdür olarak görevini sürdürdü. 2006 yılında Galata Şubesi Şube Müdürlüğüne, 2008 yılında Risk Yönetimi Müdürlüğüne Müdür olarak atanan Kutlusoy, 13 Nisan 2011 tarihinde Genel Müdür Yardımcılığına yükseltildi. Ayrıca, 2002 – 2005 yılları arası İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş., 2004 – 2007 yılları arası Takasbankve İş Grubunun çeşitli iştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinide üstlendi.

Turner’ın Türkiye Reklam Grup Başkanlığı görevine İlke Okay Obuz getirildi. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi,

İşletme

mezunu olan İlke Okay Obuz Bimaş, Kanal D ve Star TV’de görev yaptı. En son FOX TV Satış

Departmanı

Yardımcılığı

görevini

Başkan yürüten

Obuz, özellikle televizyon ve digital kanalların entegrasyonu konusunda başarılı birçok projeye imza attı. Yeni atama ile ilgili görüşlerini dile getiren Turner Türkiye, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Yunanistan ve Kıbrıs Genel Müdür ve Başkan Yardımcısı Tarek Mounir; “İlke Okay Obuz, uzun yıllar bu sektörde çalışmış ve önemli projelere imza atmış değerli bir isim. Medya sektöründeki önemli deneyimi ve bilgi birikimi ile Turner Türkiye’nin reklam-satış faaliyetlerini hedeflenen düzeye taşıyacağına inanıyorum. Turner grubuna katıldığı için mutluyuz” dedi.

6 / marketing europe & anatolia

İngilizce


Kısa Kısa

2016 1. Çeyrek’te Alınan Yapı Ruhsatları... 2016 Sektör Raporu’na göre belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların 2016 yılının ilk üç ayında bir önceki yıla göre artış yaşandı. Artışlarbina sayısında %28,0, yüzölçümünde %31,6, değer olarak %38,5 vedaire sayısında %34,7 oranında oldu.Yapı ruhsatı verilen binaların 2016 yılı Ocak-Mart aylarında toplam yüzölçümü 52,1 milyon metrekareolurken,bu rakamın 28,2 milyon metrekaresini konut, 13,0 milyon metrekaresini konut dışı ve 10,8 milyon metrekaresini ise ortak kullanım alanı oluşturdu. Kullanma amacına göre, 37,9 milyon metrekare ile en yüksek paya iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip olurken, bunu 3,2 milyon metrekare ile ikamet dışıdiğer binalar izledi. Toplam 248 bin 925 dairenin 223 bin 421’i özel sektör, 21 bin 229’u devlet sektörü ve 4 bin 2016 yılı ilk çeyrek döneminde verilen yapı ruhsatlarıbina sayısında %28,0artış yaşandı. İnşaat sektöründeki hareketlenme ile yaşanan bu artış yılın geri kalanı için umutları artırdı. Türkiye İMSAD tarafından her ay yayınlanan Sektör Raporu, mayıs ayında iyimser tablolar çiziyor. Mayıs

275’i yapı kooperatifleri tarafından alındı. Daire sayılarına göre verilen yapı ruhsatlarında ise İstanbul 67 bin 543 adet ile en yüksek paya sahip olurken, 18 bin 160 adet ile Ankara ikinci ve 15 bin 129 adet ile İzmir üçüncü sırada yer aldı.

İklim Hareketi Diyaloğu... Sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Arçelik A.Ş., Dünya Çevre Günü’ne dikkat çekiyor. COP21 hedefleri çerçevesinde,Dünya Bankası tarafındandiyalogları artırmak amacıyla Viyana’da düzenlenen “DialogueForClimate Action (İklim Hareketi Diyaloğu)” etkinliğineArçelik A.Ş.Genel Müdürü Hakan Bulgurlu da katıldı. Arçelik A.Ş. etkinlik çerçevesinde ‘İklim Hareketi Diyaloğuna Yönelik Prensipler’e imza atan taraflardan birisi oldu. İklim değişikliğiyle mücadele amacını taşıyan ulusal ve uluslararası girişimlerde aktif bir rol oynadıklarını belirten Arçelik A.Ş. Genel Müdürü Hakan Bulgurlu, büyüme ve rekabet konularında da bu konudaki proaktif yaklaşımın faydasını gördüklerini söyledi. Bulgurlu, “Tüm globalüreticilerin emisyonlarını düşürme ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Ürünlerde enerji verimliliğini arttırmak, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’na göre iklim değişikliğine karşı mücadelede çok etkin bir yöntem. Biz de bu konuda, BM Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2010-2015 arasında yürütülen Türkiye’de Enerji Verimli Ürünlerin Piyasa Dönüşümü Projesi’nin ortağı olarak önemli ça-

lışmalar yürüttük. Arçelik A.Ş.’nin imza attığı ‘İklim Hareketi Diyaloğuna Yönelik Prensipler’, hükümetlerin, özel sektörün, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak adına birlikte çalışmasını ve özel sektörün, iklim değişikliğini ele alan politikalarda ve programlarda daha aktif rol almasını kolaylaştırmak adına Dünya Bankası tarafından lanse edildi. Hükümetler ve özel sektör ortaklarının başlıca küresel krizlerle başa çıkmak amacıyla planlar ve çözümler uygularken, küresel, yerel ve ülke düzeyindeki müzakerelere kılavuzluk etmesini kapsayan prensiplere Arçelik A.Ş.’nin yanı sıra 12 uluslararası kuruluş imza attı.

marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

Pentax K-1... PENTAX K-1 dijital SLR fotoğraf makinesini piyasaya sundu. Beğenilen PENTAX K dijital SLR fotoğraf makineleri serisinin ‘amiral gemisi’ modeli olarak geliştirilen bu yeni model, fotoğraf meraklılarının ve profesyonellerin sanatsal çalışmaları için gereken süper yüksek çözünürlüklü görüntüler sunmak amacıyla boyut olarak 35mm filmin tam görüntü alanına eşit geniş bir CMOS görüntü sensörü içerir. Dahili GPS’e sahip, yüksek performanslı bir CMOS görüntü sensörü ile donatılan (35.9mmx24.0mm) ve yaklaşık 36.4 megapiksel ve özgün PENTAX görüntüleme teknolojileri ile desteklenen PENTAX K-1, gri tonlaması açısından zengin ve sunulan yüksek duyarlılık açısından kusursuz süper yüksek çözünürlüklü görüntüler sağlar.PENTAX K-1, büyük görüntü sensörü sayesinde 35mm orta boy bir fotoğraf makinesi ile aynı derinliği sağlayarak kullanıcının bokeh (defokus ya da resim arka planındaki bulanıklık) etkisini öncekinden daha etkili bir şekilde yaratmasına olanak tanır.Fotoğraf makinelerinin geliştirilmesi alanında on yıllar içinde biriken eşsiz PENTAX teknolojilerini daha da geliştiren PENTAX, K-1’i pek çok son teknoloji özellikle donatmıştır.Yeni nesil titreşim azaltma mekanizması, beş eksenli hareketiyle titreşim etki-

sini etkili biçimde azaltarak beş enstantaneye kadar titreşimi telafi eder.Ayrıca bu mekanizma, görüntü sensör ünitesini bir piksel kaydırarak süper yüksek çözünürlüklü dijital görüntülemeye de olanak tanır. Ayrıca K-1, LCD monitör üzerinde makinenin yönünü gösteren Elektronik Pusula,fotoğrafçının hareketlerini izleyen GPS günlüğü ve GPS verilerini makinenin SR mekanizmasıyla bir araya getirerek gök cisimlerinin izlenmesini ve fotoğraflanmasını kolaylaştıran ASTRO TRACER gibi bir dizi başka benzersiz araç da sunar.

Samsung Ayna Ekranlar...

Samsung Electronics, ayna ekranının ilk ticari kurulumunu Seul’de (Kore) Leekaja Hairbis saç tasarım salonunda gerçekleştirdi. Leekaja Hairbis salonu, Samsung’un 55 inç ayna ekranlarını kullanarak müşterilerine kişiye özel hizmet sunabilecek. Salon, doğrudan ayna ekranlardan müşterilerine farklı saç stilleri ve renkleri konusunda danışmanlık hizmeti verebilecek ve son trendleri gösterebilecek.İşletmelerin, müşterilerine interaktif bir ortam sunabilmelerine imkân tanıyan Samsung’un ayna ekranları, Dünya Tüketici Elektroniği Fuarı CES 2016 ve Avrupa Entegre Sistemler Fuarı ISE 2016’da ziyaretçilerden yoğun ilgi görmüştü. Samsung, ilk ticari kurulumunu gerçekleştirdiği ayna ekranların önümüzdeki dönemde moda, mobilya, iç mekân tasarımı ve perakende başta olmak üzere farklı sektörlerde kullanımının artacağını öngörüyor. 55inç ayna tasarım modeli, 2016’nın üçüncü çeyrek dönemi itibariyle tüm dünyada satışa sunulacak. Daha fazla bilgi için https://news.samsung.com/global/samsung-unveils-firstcommercial-installation-of-its-mirror-display adresini kullanabilirsiniz. 10 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

Evini önce 3D tasarla...

Dassault Systèmes, ev ortamını hayal etmenizi ve yönetmenizi sağlayan tüketicilere yönelik Homebyme 3D deneyiminin tarayıcı tabanlı sürümünü piyasaya sürdü. Homebyme, ev mobilyaları ve iç mekan dekorasyonu projelerinizi dönüştürmek, bu dönüşümü gerçekçi bir 3D ortamında görselleştirmek, tüketiciler ile ev profesyonelleri arasında ileti-

önce kişiselleştirilmiş mobilyalarını, döşemeyi, duvarları, yerleştirmeleri ve tasarımları çevrimiçinden sanal olarak görüntüleyebiliyor. Mobilyalar marka, tür, renk veya kumaşlarına göre filtrelenebiliyor. Odalar özel aydınlatma altında veya farklı arkaplanlarla çevrelenmiş olarak görülebiliyor. Yüksek çözünürlüklü işleme veya Cardboard sanal gerçeklik deneyimi gibi talep üzerine bulut tabanlı hizmetlerle Homebyme, tüketicilerin yeni evlerini dakikalar içinde hayata geçirmelerine olanak sağlıyor. Dassault Systèmes’ten Homebyme hakkında daha fazla bilgi için: www.homebyme.com/new-experience

şim kurmak amacıyla kapsayıcı ve etkileşimli bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Bunun için ise 3DVIA uygulamalarından faydalanıyor.Teknoloji, tüketicilere giysileri, takıları ve diğer eşyalarını özelleştirmeleri için güç verirken Homebyme’in web üzerindeki sanal uygulamaları bu becerileri evinize taşıyor. Kullanıcılar, satın almaları, projeleri veya tadilatlarından

Online Kesintisiz Güç Kaynağı...

Tunçmatik,profesyonel işletmelere yönelik gerçek çift dönüşümlü online teknolojiye sahip Newtech PRO II X9 kesintisiz güç kaynakları serisini duyurdu. Tunçmatik’in Newtech Pro II X9 online kesintisiz güç kaynağı serisinde 1 kVA, 2 kVA ve 3 kVA olarak üç farklı kapasite seçeneği bulunuyor. Özellikle bilgisayar ve diğer cihazlar için en uygun seçim olan online UPS’ler, hassas cihazları şebekenin olumsuz etiklerinden filtrelenmiş temiz

enerji ile besliyor. Elektrik faturalarında ve işletme maliyetlerinde tasarruf sağlıyor.0.99 aktif giriş güç faktörü düzeltmesi sayesinde şebekenize ek kompanzasyon yükü getirmez ve elektrik faturalarınızda tasarruf sağlar. Daha fazla güç veren, online çalışan UPS Newtech Pro II X9 serisinin yüksek çıkış güç faktörünün 0,9 olması UPS’lere %28 daha fazla güç veriyor ve daha fazla elektrik/elektronik cihazları destekliyor. Yüksek performans ve mikro işlemci desteği CPU kontrollü kontrol kartı, dijital yapı ve yüksek hız sayesinde UPS’in aşırı yük, kısa devre, düşük-yüksek gerilim ve aşırı ısı gibi koruma fonksiyonlarını zamanında yaparak tam koruma sağlar. Çok fonksiyonlu LCD ekran Kolay okunabilir çok fonksiyonlu LCD ekranı sayesinde giriş-çıkış voltaj frekans bilgileri, akü kapasitesi, yük yüzdesi ve alarmlar kolayca izlenebiliyor. Gerçekleştirdiği enerji tasarrufuyla hem kullanıcıların bütçesine hem de doğaya katkı sağlayan Newtech Pro II X9 online kesintisiz güç kaynağı modellerini, Türkiye’nin önde gelen bilişim dağıtıcıları, teknoloji mağazaları, yapı marketlerinde ve Tunçmatik’in online satış mağazası http://shop.tuncmatik.com/ adresinde bulabilirsiniz.

marketing europe & anatolia / 11


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Hürriyet gazetesi köşe yazarı Selahattin Duman, gazete ile yollarını ayırdı. • Akşam gazetesinde 21 yıldır Sorumlu Yazı İşleri Müdürü görevinde bulunan gazeteciMustafa Dolu görevinden ayrıldı. • Uzun zamandır Angutyus mahlası ile OT Dergisi için yazılar kaleme alan Fatih Akderedergiden ayrıldığını açıkladı. • Medyada ses getiren röportajlara imza atan başarılı isim Alev Gürsoy Cimin Posta Gazetesi ile anlaştı. • Genel Müdürlük görevini Veyis Ateş’in yürüttüğü Habertürk Televizyonu’nun İstanbul İstihbarat Servisi ile Habertürk Gazetesi’nin Haber Merkezi birlikte çalışacak. Gazete Habertürk muhabiri Şefik Dinç İstihbarat Şefliği görevine atandı. • Milliyet Gazetesi ile yollarını ayıran Kadri Gürsel Cumhuriyet gazetesi ile anlaştı. • Dünya Gazetesi Emlak Editörü Yavuz Karaman, 11 Mayıs Çarşamba gününden itibaren Posta Gazetesi’nde Emlak Koordinatörü olarak görev alacak. • Hürriyet’te 30 yıldır aşkın süredir görev yapan Doğan Haber Ajansı Kocaeli Bürosu ŞefiMustafaBağdiken ajansla yollarını ayırdı. • Cumhuriyet’in yazar kadrosu arasında olan deneyimli diplomasi yazarı Semih İdizgazeteyle yolları ayrıldı. • Cumhuriyet gazetesinde Haber Koordinatörü olarak görev yapan Murat Sabuncu, Yayın Koordinatörlüğü görevine getirildi. • Hürriyet gazetesi köşe yazarı Selahattin Duman, gazete ile yollarını ayırdı. • İsrail’in önemli gazetecilerinden Haaretz gazetesi yazarı GideonLevy, artık Anadolu Ajansı için analizler yazacak. • Yeni Yüzyıl gazetesindeki Yayın Danışmanlığı görevini yürüten Atilla Güner görevinden ayrıldı. • Ali Çolak Yarına Bakış gazetesinin yazar grubuna dahil oldu. Çolak, ilk yazısıyla 14 Mayıs Cumartesi okurlarıyla buluştu. • Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları kaleme almaya devam eden, medya sektörünün deneyimli ismi Emre Kongar Bavul Dergi ile anlaştı. • Cumhuriyet gazetesi, ekonominin usta kalemlerinden o isimle 24 yıl aradan sonra yeniden anlaştı. Cumhuriyet’te günlük ekonomi sayfasını başlatan Osman Ulagaygazetesine geri döndü. • Dünya Gazetesi Emlak Editörü Yavuz Karaman, 11 Mayıs Çarşamba gününden itibaren Posta Gazetesi’nde Emlak Koordinatörü olarak görev alacak. • Emine Akcan Açar, Yeni Şafak gazetesi ekonomi servisinde editör olarak göreve başladı. • Star gazetesi “Balıkçı” kod adlı köşe yazarı İlhami Işık’ı Star gazetesi köşesine kattığını duyurdu. • Lütfi Oflaz Star Gazetesi’nin yeni yazar kadrosuna katıldı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • CNN Türk’ün başarılı ve deneyimli editörü Saffet Yiğit Habertürk TV kadrosuna katıldı. • Habertürk TV, Yurt Haberler Müdürü Muharrem Yıldız’ın kanal ile yolları ayrıldı. • Ciner Medya Grubu yönetimi Habertürk TV ile Habertürk

12 / marketing europe & anatolia

Gazetesi’nin iki servisini birleştirme kararı almıştı. İşte bu iki servisin İstihbarat Şefliği Gazete HabertürkmuhabiriŞefik Dinç yürütecek. • ATV haber’de 1997 yılından bu yana kameraman, muhabir ve editör olarak görev alan SerkanTahmaz görevinden ayrılarak kanala veda etti. • 360 TV’de Serhat Ulueren’in sunduğu Telegol programına yorumcu olarak Serdar Baligetirildi. • Uzun yıllar Flash TV, CNN Türk, Al Jazeera Türk ve 32.Gün programında kameraman şefliği yapan Kemal Soğukdere Habertürk TV ile anlaştı. Soğukdere Habertürk TV’de Görsel Yönetmen olarak görev yapacak. • Ünlü sunucu İlker Ayrık Star TV’de “İlker Ayrık’la Var mısın Yok musun?” yarışma programını sunacak. • Cnn Türk’ten Kanal D’ye transfer olan Mesut Yar’ın sunduğu “Burada Laf Çok” programı 23 Mayıs Pazartesi günü izleyiciyle Kanal D’de buluştu. • FOX TV’de yayınlanan Görevimiz Komedi adlı güldürü programında sunucu değişikliği yaşandı. Sunucu Serhat Kılıç yarışmadan ayrıldı. Programın yeni Sunucusu ise Ali İhsan Varol oldu. • Deneyimli gazeteci Mustafa Karaalioğlu’nun, TRT 1’de yayınlanan “Enine Boyuna” programındaki yorumculuk görevi sona erdi. • Deneyimli ekran yüzü Ekin Olcayto’nun bir ay önce kadrosuna katıldığı CNN Türk ile yolları ayrıldı. Medya Dünyasından Diğer Haberler •Dünya yazarı Alaattin Aktaş’a Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD)’den en iyi köşe yazısı ödülü verildi. •Okan Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu ‘2015 Meslek Başarı Ödülleri töreninde Star TV Genel Müdürü Ömer Özgüner ‘En Başarılı Medya Yöneticisi’ ödülüne layık görüldü. •İletişim Araştırmaları Derneği’nin (İLAD) her sene kadın gazetecilere verdiği İLAD Müşerref Hekimoğlu Başarı Ödülü’nün bu seneki sahibi Damla Yur oldu. •30 Ekim 2009’da yayın hayatına başlayan Arka Pencere dergisinin yayın hayatına devam etmeyeceği duyuruldu. •Yeşilçam’ın önemli isimleri arasında olan ve Beyaz TV “Söylemezsem Olmaz” programının yorumcusu Oya Aydoğan tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. •Türkiye Radyo ve Televizyon Üst Kurumunca TRT’de düzenlenen 8.TRT Belgesel ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ilk İdare Müdürlerinden, Sürekli Basın Kartı sahibi, TGC üyesi Bülent Çanga vefat etti. • Uzun yıllar Tercüman gazetesinde karikatürist olarak çalışan spor tarihçisi Vala Somalıhayatını kaybetti. • Dünyadaki otomobil sektörüne yön veren yayınlardan “TopGear” dergisi, “Adam Medya” bünyesine katıldı. • Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu’nun sahibi olduğu Business Channel Türk kanalına yönelik icra takibi başlatıldı.• Hayat Televizyonu, RTÜK’ten gelen “uyarı” yazısı doğrultusunda ismini değiştirdi. Kanal yayın hayatına Hayatın Sesi olarak devam edeceğini açıkladı.• Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından hazırlanan ‘Yılın Basın Fotoğrafı 2016 Ödülleri’ törenle sahiplerini buldu.


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 13


Röportaj

Dünya Süt Günü... Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı Uluslararası Sütçülük Federasyonu tarafından 1956 yılında alınan kararla 21 Mayıs Dünya Süt Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca 1991 yılında başlatılan “Süt Tüketimini Artırma Kampanyası” çerçevesinde 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve bu tarihi kapsayan 21-26 Mayıs tarihleri de Dünya Süt Haftası olarak kutlamaktadır. elvineksioglu@gmail.com - Dünya süt günü ilk ne zaman kutlanmaya başlandı ? Uluslararası Sütçülük Federasyonu tarafından 1956 yılında alınan kararla 21 Mayıs Dünya Süt Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca 1991 yılında başlatılan “Süt Tüketimini Artırma Kampanyası” çerçevesinde 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve bu tarihi kapsayan 21-26 Mayıs tarihleri de Dünya Süt Haftası olarak kutlamaktadır. Dünya Süt Günü ve hafta boyunca yapılan etkinlikler ile süt ve süt ürünlerinin insan sağlığına olan olumlu etkileri hakkında toplumu bilinçlendirmek ve süt tüketimini teşvik etmek amaçlanmaktadır. Sağlıklı bir yaşamın temel gereksinimlerinden biri de vücudunun ihtiyacı olan enerji ve besin öğelerinin her gün yeterli ve dengeli bir şekilde tüketilmesidir. Mucizevi gıdalar arasında yer alan süt, kemik sağlığını korumada oldukça etkilidir. Süt ve süt ürünleri, insan yaşamının her döneminde, tüketilmesi gereken 14 / marketing europe & anatolia

elzem besinlerden biridir. Ayrıca, süt üzerine yapılan araştırmalarda kan basıncını ve hipertansiyonu dengelemeye yardımcı olduğu görülmüştür. Fonksiyonel bileşiklerle zenginleştirilmiş süt kaynaklı besinler ise kanser, koroner kalp hastalığı, osteoporoz ve gıda alerjisi başta olmak üzere birçok hastalığı önlemektedir. Çalışmalar yoğurt, süt ve peynirin kanser riskini azalttığını ortaya koymuştur. Süt ürünlerindeki zenginleştirilmiş prebiyotik ve probiyotikler ile bağırsak sağlığını korumak, sindirimi kolaylaştırmak ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek hedeflenmektedir. Yüksek kalsiyum kaynağı olan süt ve süt ürünleri, osteoporozu önlemede de fayda sağlamaktadır. - Türkiye’de süt ve süt ürünleri tüketimi diğer ülkelerle karşılaştırır mısınız? Ülkemizde süt ve süt ürünleri tüketimi gelişmiş ülkelerin gerisindedir. Aradaki tüketim farkı, özellikle içme sütünde belirgin bir şekilde görülmek-


.


Röportaj

tedir. Birçok Avrupa Birliği ülkesinde ve Avustralya’da 100 kg’ı aşan, ABD ve Kanada’da ise 100 kg’a yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketimi Türkiye’de henüz 24 kg’dır. Türkiye’de kişi başına tüketilen süt miktarı süt eşdeğeri olarak ortalama yılda 237 kg kadar tahmin edilmesine karşın, hane halkı besin tüketim araştırmaları, yıllık tüketimin birey başına 65 kg civarında olduğunu göstermektedir. Dünyada ortalama 110 kg olan bu miktar; Asya’da 75 kg, Avrupa’da 270 kg, AB’de 288 kg, Kuzey Amerika’da 254 kg, Güney Amerika 165 kg, O. Amerika 101 kg, Afrika 49 kg, Okyanusya 217 kg, İsrail’de 150 kg, İtalya’da 184 kg, Hollanda’da 574 kg kadardır. 2010 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırmasına göre genelde %20 oranında haftada 1-2 kez süt tüketildiği görülmüştür. Türkiye genelinde her gün süt tüketenlerin oranı %56, yo-

16 / marketing europe & anatolia

Birçok Avrupa Birliği ülkesinde ve Avustralya’da 100 kg’ı aşan, ABD ve Kanada’da ise 100 kg’a yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketimi Türkiye’de henüz 24 kg’dır. Türkiye’de kişi başına tüketilen süt miktarı süt eşdeğeri olarak ortalama yılda 237 kg kadar tahmin edilmesine karşın, hane halkı besin tüketim araştırmaları, yıllık tüketimin birey başına 65 kg civarında olduğunu göstermektedir.

ğurt, ayran, kefir vb. süt ürünlerini tüketenlerin oranı %55, peynir tüketenlerin oranı %76’dır. Tüm dünyada sağlık otoritelerinin ortak kanaati, içme sütü, peynir, yoğurt, ayran, tereyağı, dondurma gibi süt ürünleri tüketiminin arttırılması gerektiği yönündedir. Yeterli ve dengeli beslenme düzeyinin yükseltilerek, insan sağlığının korunmasında süt ve süt ürünlerinin özel ve önemli bir yeri olduğuna işaret eden uzmanlar, çocukluk döneminden itibaren tüketilmeye başlanmasının, hem sağlıklı nesillerin yetişmesine hem de ileriki yaşlar için tüketim alışkanlığı kazanılmasına yardımcı olacağı noktasında tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu bakımdan hükümetimizin uygulamaya koyduğu Okul Sütü Projesi çok önemlidir. - Ambalajlı süt ve süt ürünleri tüketiminin önemi anlatır mısınız? Sütler işlenme durumuna göre çeşitlere


Röportaj sağlıklı sütlerdir. Sağlıklı süt tüketmek, UHT ve pastörizasyon yöntemleri mümkündür. Ülkemiz süt ve süt ürünleri üretimi bakımından dışarıya bağımlı bir ülke değildir. 2015 yılındaki yaklaşık 19 milyon ton çiğ süt üretimi ile dünyanın 8. büyük süt üreticisi olan Türkiye; günden güne büyüyen ve gelişen, AB Gıda ve Veterinerlik Ofisi (FVO) raporlarında yer alan ifadeyle “yüksek standartlara sahip” bir süt ve süt ürünleri sanayine sahiptir. Ülkemizde süt ve süt ürünleri üretimi yapan 135’den fazla firmayı çatısı altında toplayan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) en temel önceliği insan sağlığının korunması ve geliştirilmesidir. Gıda gü-

ayrılmaktadır. Bunlar sırasıyla; çiğ süt, pastörize süt ve UHT süttür. Pastörize edilmiş sütlerin en önemli özelliği soğuk ortamlar da muhafaza edilmiş olması ve günlük tüketilmesi gerektiğidir. UHT sütler ise çok özel ve oldukça pahalı teknolojik koşullarda sterilize edilerek, steril ambalaj malzemesiyle paketlenerek elde edilmiş süt çeşidini oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalarda uzun ömürlü sütlerin doğal olmadığı için sağlıksız olduğu inancının çok yaygın olduğu düşünülmektedir. Bu inancın aksine uzun ömürlü sütler, çiğ sütlere göre daha

Gıda güvenliğinin sağlanmasında, dolayısıyla insan sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde “Ambalaj” kilit rol oynar.

venliğinin sağlanmasında, dolayısıyla insan sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde “Ambalaj” kilit rol oynar. Ambalajlı süt ve süt ürünleri, çiğ sütün elde edildiği hayvandan başlayarak tüketiciye ulaştırılıncaya kadar her safhada kontrol edilir. Üretimin her aşaması maksimum hijyen koşullarında gerçekleştirilir, ürünlerin besin değerleri ve kalitesi korunur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından onay almış işletmelerde üretilen, “Kalite” ve “Gıda Güvenliği” denetiminden geçmiş ambalajlı süt ve süt ürünleri, insan sağlığına zararlı mikroorganizmalar içermez, muhafaza koşullarına uyulduğu takdirde son kullanma tarihine kadar tazeliğini korur.

marketing europe & anatolia / 17



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

Bu kimin reklamı!

E-ticaret her geçen gün yaygınlaşıyor. Tekstil ürünleri, teknoloji ürünleri, ofis ürünleri, yiyecek içecek, emlak derken tatil de iyiden iyiye internetten satın alınmaya başladı. En son neredekal.com otel arama sitesi TV reklamıyla karşımıza çıktı. Aslında neredekal.com sitesi Mart 2007'den beri yayında. 2010 yılında Türkiye'de turizm alanında en çok tercih edilen ilk 3 internet sitesi arasında yerini almasının ardından Haziran ayında Türkiye'nin en büyük internet yatırım şirketlerinden iLab Ventures ile çok daha geniş bir perspektif ve güç katacak bir ortaklık yapmış. Ve mayıs ayında televizyon reklam filmi ile hepimizin evlerine girmeyi başardılar. Evlere girmeyi başardılar ama zihinlerimize girmeyi başarabildiler mi ondan pek emin değilim. Öncelikle reklam yüzü olarak Muazzez Abacı iyi bir seçim mi? İnternetten tatil seçenekleri araştıran ve satın alan kitle ile Muazzez Abacı hayran kitlesi birbiriyle örtüşüyor mu? Daha önce rol aldığı açken kendini assolist zanneden "Snickers" çikolata reklamı hala akıllardayken neredeyse aynı kıyafetle başka bir markanın yüzü olarak ekrana gelmesi kafa karışıklığına neden olmuş. Üstelik ağırbaşlı konuşmalarıyla hatırladığım Muazzez Abacı, Yedigün reklamındaki Nurella (Nur Yerlitaş) gibi oynayınca hepten karmaşık bir iş çıkmış ortaya. Arda'nın rol aldığı Opet'in son reklamına bayıldım. Arabadaki yaşlı teyzeyle ve motosikletliyle diyaloglarına çok güldüm. Oyunculuk güzel, replikler güzel, çekimler güzel olunca ortaya iyi bir iş çıkmış. Popçu musun diye soran teyzeye Arda yok topçuyum diyor. Teyzenin "olsun üzülme" cevabı çok tatlı :)

( kelebeğin fırtınası) bir komiklik katmış. Reklamı anlatmıyorum, lütfen izleyin, kendiniz karar verin. Persil çamaşır deterjanı reklam filmlerinde yıllardır Pınar Altuğ Atacan'la birlikte çalışıyor. Pınar Altuğ bana hep prenses gibi tavırlarıyla nazik, hoş gelmiştir. Bir dönem çok çalkantılı geçen özel hayatında biraz tırnaklarını çıkaran kediler gibi davransa da Yağmur Atacan'la evlendikten sonra yine prenses moduna geri döndü. Güzel, çalışkan, azimli ve aynı zamanda evli, çocuklu kadınları seviyorum. Pınar da hem çalışkanlığı, hem de eşi ve kızıyla iyi bir aile yaşantısı ile beğendiğim ünlülerden. Persil'in son reklam filminde kızı Su ile birlikte kamera karşısına geçti. Su'nun kamera karşısında oldukça başarılı. Pınar Altuğ kızı ile birlikte oynaması konusunda "Marka, dünya çapında anne - çocuk reklamı çekiyordu. Gerçek olması için kızımla oynadım" şeklinde konuştu. Geçen akşam evde mutfakta meyve tabağı hazırlıyorum, içerden de televizyonun sesi geliyor. Reklamlar başlayınca algıda seçicilik konusu hemen devreye giriyor ve sese kulak kabartıyorum. Ofis üzülür, ofis içine ağlar gibi bişeyler duydum, bu ne acaba diye hemen salona koştum. Allah'tan mutfakla salonla yanyana da reklamı kaçırmadım. Ofix'in dev sarı kol reklamıyla tanışmamız böyle oldu :) Farklı bir tarz, farklı bir bakış açısı. Ben beğendim.

Bu sayıdaki yazım başta canım babam olmak üzere bu yıl babalar günün ilk kez kutlayacak olan Beril'in babası Ahmet, Ela'nın babası Can ve Rüzgar'ın babası Deniz için. Babalar gününüz kutlu, mutlu olsun.

Takım otobüsüne yetişme çabalarında yolda rastladığı motosikletli sahnesini çok beğendim. Bakışlar, mimikler harika. "Baksana hayvan gibi trafik var" sözleri de ayrı

marketing europe & anatolia / 19


Reklam Dünyası

Buradan dijitale nasıl gideriz?... Üniversitelerin ekonomi, işletme, iletişim bölümleri 3. ve 4. sınıflarında okuyan, yeni mezun olmuş öğrenciler dijitali, sektörün uzman isimleriyle iki haftalık Algida UniChallange + Dijital Öğrenci İşleri Eğitim Kampı’nda öğrenecek. ‘Eğlenerek öğrenme’’ kavramıyla hazırlanan programda öğrenciler, dijitale nasıl gidileceğinin cevabını alacak. Katılımcılar eğitim süresince, dijital dünyayı daha yakından tanırken başarılı markaların öykülerini ajans ve reklamverenlerin ağzından dinleme şansı yakalayacaklar. Beşer kişilik gruplar halinde mentorlarıyla birlikte Algida’nın vereceği gerçek bir brief’le çözümler geliştirerek kendi projelerini üretecekler. Çeşitli eğlence aktivitelerinin olduğu program kapsamında katılımcılar balık tutmayı bile öğrenecek. İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen eğitim bu sene 20 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında yine Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin desteğiyle, Güney kampüsün-

gidiş geliş uçak biletinin de sahibi olacak. Katılımcıların yemek ihtiyaçları Maxus Türkiye tarafından karşılanacak. Şehir dışından gelenler Boğaziçi Üniversitesi’nin yurtlarında kalabilecek. Geçen seneki 50 katılımcıdan 34’ünün kamp sonrasında staj ve

de gerçekleşecek. Dijitalin deneyimleneceği etkinlik için son başvuru tarihi 6 Haziran. 12 gün sürecek eğitim kampına katılan ekiplerden başarılı olanlar ödüllendirilecek. İlk 3’e giren ekip üyeleri 1 aylık staj imkânı elde edecek. Ayrıca birinci olan ekip üyeleri Pegasus’tan birer adet yurtiçi

iş imkanı bulduğu eğitim bu yıl da sektörün insan kaynağı açığına önemli bir destek oluşturacak. Etkinlik ile ilgili ayrıntılı bilgi için: www.unichallenge.net

BP’nin “Burda Gol Yemezsin” adını verdiği son kampanyasının reklam filminde, eski milli kaleci Rüştü Reçber ve 9 yaşındaki oğlu Burak, BP reklam yüzüMustafa Sandal ile birlikte kamera karşısına geçti. “Burda Gol Yemezsin” adı verilen reklam filmi BPMustafa Sandal birlikteliğinin 8. filmi ve bu anlamda sektör içinde eşine sık ratlanmayan uzunlukta bir işbirliği niteliğinde. Reklam filminde ayrıca,Sandal’ın bu kampanya için özel olarak bestelediği “Burda Gol Yemezsin” melodisi de kullanıldı. Bir kez daha BP reklam filminde rol alan Mustafa Sandal,

“BP ile artık aile gibi olduk, bu uzun soluklu çalışmada bir kez daha birlikte olmaktan büyük keyif aldım. Rüştü ve Burak ile de iyi bir takım olduk” dedi. Dünya spor gündeminin futbola odaklanacağı Euro 2016 öncesinde yayına giren reklam filminde rol alan efsanevi milli kaleci Rüştü Reçber ise ilk kez oğlu ile birlikte kamera karşısına geçti. Futbol eğitimi alan 9 yaşındaki Burak, reklamda BP pompacısına şut çekerek izleyicinin karşısına çıkıyor. BP istasyonlarında sunulan hizmetin sıcaklığına ve güven duygusuna aile kavramını öne çıkararak vurgu yapan yeni kampanya filmi, BP’nin istasyonlarındaki hız ve servis kalitesini de “Hizmet Işık Hızında, BP’de herşey yolunda” sloganıyla ön plana çıkarıyor. Kampanya hakkında konuşan BP Türkiye Akaryakıt Ülke Müdürü Martin Thomsen“BP olarak önceliğimiz sürücülere en iyi standartlarda hizmet vermek. Onların ve ailelerininmutluluğunu işimizin merkezine koymaya devam edeceğiz” dedi.“Burda Gol Yemezsin” reklam filmi, BP’nin bayileriyle birlikte ortak hedef olarak belirlediği “müşteri odaklılık” stratejisi çerçevesindeki iletişiminin de devamı niteliğinde.

Burda Gol Yemezsin...

20 / marketing europe & anatolia


Reklam Dünyası

Gülse Birsel Markafoni’den Giyindi... Markafoni’nin reklam kampanyasının ilk serisinde ünlü oyuncu ve yazar Gülse Birsel yer aldı. Gülse Birsel, 1220 Mayıs tarihleri arasında Markafoni’de geçerli olan “Gülse Markafoni’den giyindi” kampanyası için Markafoni reklamında giydiği kombinlerle keyifli bir moda çekimi yaptı. Dünyaca ünlü markaları bünyesinde barındıran Markafoni’nin “Akıllı İnsanlar için Alışveriş” reklam kampanyasının ilk serisi yayımlandı. İnternetten alışverişin esprili bir şekilde anlatıldığı reklamda yer alan ünlü oyuncu ve yazar Gülse Birsel, Markafoni’nin “Gülse Markafoni’den giyindi” kampanyası için de kamera karşısına geçti. Birsel’in reklamda tercih ettiği rengarenk parçalar “Gülse Markafoni’den giyindi” kampanyasına ilham verdi. Pop-art konseptinde gerçekleştirilen çekim, rengarenk tiril tiril kıyafetlerle yazın rahatlığına vurgu yapıyor. Gülse Birsel’in ilkbahar-yaz sezonu için seçtiği açık mavi, kırmızı elbiseler, pembe aksesuarlar, renkli ayakkabılar, çiçekli pantolonlar, mini şortlar, çizgili etekler ve birbirinden havalı güneş gözlükleri keyifli bir yazın habercisi oluyor.

Pepsi kör tadım testi...

Pepsi, 1970’li yıllardan beri tüm dünyada başarı ile gerçekleştirdiği ve pazarlama derslerine konu olan “Pepsi Kör Tadım Testi” aktivitelerini Türk tüketicileri ile buluşturuyor. Esprili tarzı ve enerjisi ile sevilen sanatçı Özkan Uğur’un rol aldığı reklam filmi ile duyurulan ve üç ay boyunca Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde gerçekleştirilecek. Kör tadım testlerinin

kolalı içecekler kategorisine uygun eğlenceli tanımlaması olarak “Adına Bakma Tadına Bak” sloganı ile yola çıkan Pepsi tadına güvendiğini, Özkan Uğur’un rol aldığı yeni reklam filmiyle duyurup herkesi Pepsi Kör Tadım Testleri’ne çağırıyor. Pepsi Kör Tadım Testi etkinlik alanlarında tüketicilerle buluşan Pepsi bu sayede tüketicilerin kendi tercih ettiği kola tadını eğlenceli bir şekilde bulmalarını sağlıyor. PepsiCo Kıdemli Pazarlama Direktörü Alpagut Çilingir ‘Pepsi olarak tüm Türkiye’yi kola tadını keşfetmeye davet ediyoruz ve kolalı içecekler kategorisine heyecan getirmeyi hedefliyoruz. Bunu yaparken de kör tadım testlerimizle herkesin eğlenceli anlar geçirmesini ve Pepsi ile yaşadıkları bu deneyimden güzel anılarla ayrılmasını amaçlıyoruz’ dedi. Mayıs ayı başında üniversite festivalleriyle başlayan Pepsi Kör Tadım Testi aktiviteleri farklı şehirlerde toplam 13 üniversitede gerçekleştirildi. Mayıs ayı sonu itibariyle İstanbul’un farklı meydanlarında, parklarında ve AVM’lerinde devam edecek olan kör tadım testi etkinlikleri Ramazan ile beraber 15 farklı şehri gezerek Anadolu’ya Ramazan eğlenceleri götürecek. Ramazan sonrasında ise Türkiye’nin en güzel tatil yörelerinde toplam 14 sahile gidecek . marketing europe & anatolia /21



Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Kim bölücü? Son zamanlarda terör olaylarının da tırmanmasıyla bölücülük tartışmaları yoğun şekilde gündeme geldi. TBMM'de dokunulmazlıkların kaldırılmasına da mesnet teşkil eden bölücülük savları her kesim tarafından yüksek sesle dile getiriliyor. Kamuoyunu yönlendirmek, yapılanları haklı göstermek için yerli yersiz kullanılıyor. HDP'nin terörle mücadele kapsamında kıskaca alınması başka bir tartışmanın konusu o nedenle o konuyu burada uzun uzadıya ele almayacağım. Ancak naçizane kanaatim, terörle mücadelenin milletvekillerini yargılayarak ya da kandırılmış gençleri etkisiz hale getirerek değil, terör örgütünün kaynaklarını kurutarak, terörist devşirmede kullandığı argümanları ellerinden alarak ve lider kadrolarını ölü ya da diri acilen ele geçirip örgütle bağlarını kopartarak yapılabileceği yönündedir. Bölücülük söylemlerine gelince yaşadığım yıllar içinde düşük ya da yüksek seviyede bölücülük yapmayan bir siyasi parti ya da ideolojiyi temsil eden çok sayıda kişiyle karşılaşma imkanı yakalayamamış olduğumu üzülerek belirtmek isterim. Maalesef ülkemizde sadece AKP hükumeti için söylemiyorum, iktidarda yer alan partiler de dahil olmak üzere herkes, bilerek kendi seçmenlerini konsolide etmek amacıyla ya da bilmeyerek ideolojik körlük nedeniyle en azından dillerinde bölücü söylemlere yer veriyorlar. Geçmişten örnek vermek gerekirse TDK'nın dili Türkçeleştirme çalışmaları kapsamında ortaya koyduğu çalışmalar, hem cumhuriyetçi hem de bugünkü iktidar mensupları gibi yeni osmanlıcı kesimler tarafından bölücü bir dil oluşturmaya bahane edildi. Örneğin yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır bir dönem okul sınavlarında "cevaplar" yazanlar bir kampı, "yanıtlar" yazanlar diğer bir kampı temsil ediyorlardı. Cevap yazmış yanıt yazmış ne fark eder diyebilirsiniz. Mesele bu kelime seçimlerinin özellikle ve ısrarla yapılmasıydı. Yoksa dili zengin kullanma gayretiyle ben de zaman zaman birini, zaman zaman bir diğerini tercih edebiliyorum. AKP iktidara geldikten sonra bu bölücü dil daha da belirginleşti. Dönemin başbakanı, bugünün ise Anayasamızın 105. maddesine göre sorumsuz cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ısrarla

Arapça ve Farsça kelimeleri tercih ederek, bilinçli bir kamplaşmayı körükledi ve kullandığı terminolojiyle halkın tamamına açıklamayı konjonktürel olarak doğru bulmadığı asıl amaç ve hedefini kendi tabanına anlatmaya çalıştı. Üniversite kampüslerine Türkçe yerleşke varken Arapça Külliye denmesi için ısrar etmesi. Bu önerisi karşılık bulmayınca oturduğu binaya külliye demeye başlaması. Her konuşmasında kendilerini müslüman olarak tanımlaması. Ermeniliği, aleviliği, ateistliği, zerdüştlüğü kötü ve öteki olarak anlatması. Türkiye'nin tamamının cumhurbaşkanı olması gerekirken her konuşma metninde biz ve diğerleri ayrımını koyması. Sürekli diğerlerini aşağılayıp, kamuoyu önünde adeta vatan haini gibi yaftalaması. Her konuda kendine has bir dil oluşturup taraftarlarını o dili kullanmaya zorlaması. Örneğin Türkçe adının kısaltması IŞİD terör örgütü olan bir örgütten ısrarla Arapça adının kısaltmasıyla bahsetmesi. Toplumun kanaat önderlerini, kadınlarını ve halkın kendisine oy vermemiş yüzde 48'ini sürekli aşağılayıp itibarsızlaştırmaya çalışması. Aslen birleştirici olması gereken milli bayram, kutlama ve anma günlerimizi bile verdiği önem seviyeleriyle farklılaştırıp kategorize etmesi ve kendi seçmeninin bazı günleri diğer günlerden daha anlamlı saymasına neden olarak toplumsal bir kamplaşmayı körüklemesi ve bu yazıya sığmayacak bir çok eylem ve söylemi maalesef halkın tamamının cumhurbaşkanı olarak birleştirici olması gereken bir makamda bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bölücü bir politika izlediğini göstermiyor mu? Yazımın öncesinde de belirttiğim gibi Anayasamızın 105. maddesi cumhurbaşkanımızı sorumsuzluk zırhıyla koruyor. Ancak sorumsuzluk esas olarak en büyük sorumluluktur ve Anayasamızın aynı maddesi cumhurbaşkanını vatana ihanet konusunda dokunulabilir kılıyor. Bölücü bir dil kullanmanın kin ve nefret oluşturmanın halkın bir bölümünü diğerlerine karşı kışkırtmanın vatana ihanet olup olmadığına karar vermek benim haddimi aşar, zannediyorum bunun kararını tarih verecek.

marketing europe & anatolia / 23



Kampanyalar

Anne olunca anlarsın...

Paslanmaz çelik mutfak gereçleri ve elektrikli ev aletleri alanında Türkiye’nin önde gelen üretici markalarından Korkmaz’ın Anneler Günü’ne özel çektiği reklam filmi yayında! Korkmaz’ın Anneler Günü’ne özel çektiği reklam filmi yemek hazırlayan bir annenin, meraklı kızıyla olan diyaloğunu konu alıyor. Film boyunca anne, lezzet sırlarını öğrenmek isteyen kızının sorularını yanıtlıyor. Filmin son sahnesinde ise anne kızına sürpriz yaparak önceden pişirdiği keki çıkarıyor. Kızının yaşadığı şaşkınlık karşısında annenin “anne olunca anlarsın” cümlesiyle film duygusal bir final ile sonra eriyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Korkmaz Reklam Ajansı: Zon Yaratıcı Direktör: Kerim Sukan Yaratıcı Ekip: Seda Erkeser, İrem Emiralioğlu, Mehtap Korkmaz, Barış Kaya Müşteri İlişkileri: Selin Paltun Yapım Şirketi: Depo Film Yönetmen: Burak Çaldır

marketing europe & anatolia / 25


Kampanyalar

130. Yıldönümüne Özel Film... yanında ve onlarla birlikte oluşunu özel bir filmle kutluyor. Kadınları güzelleştirirken sunduğu ekonomik özgürlük olanaklarının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleriyle de farkındalık oluşturan AVON, internet mecralarında yayınlanacak yeni filminde, marka elçileri olan sunucu Burcu Esmersoy, oyuncu Serkan Çayoğlu ve Meme Kanseri ile Mücadele elçisi olan Ralli Pilotu Simin Bıçakçıoğlu gibi markanın değerlerini yansıtan güçlü isimlerin mesajlarıyla kadınlara sesleniyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: AVON Reklam Ajansı: Lamba Yaratıcı Yönetmen: Özge Ekin Yaratıcı Grup Lideri: Gökhan Çardak Müşteri İlişkileri Direktörü: Selin Mitrani Müşteri İlişkileri: Uğur Zeynep Aktaş Sanat Yönetmeni: Turgay Yıldız Metin Yazarı: Zehra Başgöl Dünya çapında tam 130 yıldır “Güzelliğe Değer Katan” Yönetmen: Gürhan Demirel AVON, kadınların yanında yer alan duruşunu yıldönümü- Production: Dark’n Dark ne özel bir filmle kutluyor. Kadınların hayatın her alanında Post Production: Kaporta daha güçlü olması için çalışan AVON 130 yıldır kadınların

Taç’tan reklam filmi... TAÇ, Anneler Günü’nü yepyeni bir reklam filmiyle karşılıyor. Bu yeni reklam filminde, annesine olan sevgisini farklı bir şekilde yansıtmak isteyenlere özel üç farklı nevresim deseni ön plana çıkıyor. Trendleri yansıtan yenilikçi ürünleriyle milyonlarca evi güzelleştiren TAÇ, herkesin annesine olan sevgisini anlatma yolunun farklı olduğunu biliyor ve Anneler Günü’nde üç farklı nevresim deseniyle farklı duyguları yansıtıyor. Annesine çiçek bahçelerini armağan etmek isteyenler, annesinin minik kuşu olarak kalmaktan vazgeçemeyenler ve onu sevgi sözcükleriyle şımartmaya bayılanlar Anneler Günü hediyelerini Taç’tan seçiyor Kampanya Künyesi Reklamveren: Taç Reklamveren yetkilisi: Lale İlalan Reklam ajansı: Ad-Stop Ajans başkanı: Ali Özbek Yaratıcı ekip: Özlem Bilgin, Bengü Kırkız Ergüven, Yasemin Çıkrıkçı Ajans prodüktörü: Burak Yelkenci 26 / marketing europe & anatolia

Müşteri ilişkileri: Seda Şeker, Hasan Güven Yönetmen: Burak Yelkenci Prodüksiyon: Ad-Stop Reklam Müziği: Jingle House


Kampanyalar

Doritos Ateş ve Pepsi Max...

Doritos ve Pepsi Max “Yanar Donar” kampanyasıyla ilk kez bir reklam filminde bir araya geliyor. Dibine kadar acı Doritos’un Pepsi Max’in maksimum serinliği ile buluştuğu filmde ateş ve buz birlikteliği heyecan dolu sahneleri ile dikkat çekiyor. Ateş ve buzun birbirini tamamlayan karşı konulmaz etkisi Doritos ve Pepsi Max’in sevilen lezzetlerinde buluşuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: PEPSICO Reklamveren yetkilileri: Alpagut Çilingir, Aslı Önder,

Gizem Turan, Cemre Kefeli, Tansu Cimitay, Melih Sener, Selin Hasegeli Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Executive Kreatif Direktör: Gökhan Erol Kreatif Direktör: Erdem Köksal, Ozan Bozkurt Yaratıcı Ekip: Hakan Bıcakçı, Levent Onur Özdoğan, Aybars Gürlü, Emre Koç, Başak Ceylan, Buğra Birgin, Burcu Tatari Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu, Beliz Top Marka Ekibi: Elif Önen Sakin, Ezgi Pedal, Natali Levi

Hürriyet Emlak, Kolay Emlak... 10. yılını kutlayan Hürriyet Emlak yeni reklam filmi “Bu Hallere Düşmeyin” ile ve “Hürriyet Emlak, Kolay Emlak” sloganıyla izleyicileri eğlendirirken, bilgilendirecek. Türkiye’nin emlak sitesi Hürriyet Emlak, yeni reklam filmi “Bu Hallere Düşmeyin” ile izleyici karşısına çıktı. Reklam filminde Hürriyet Emlak’ın 10. Yılı olmasına da vurgu yapıldı. Kampanya Künyesi Reklamveren Yetkilileri: Birim Gönülşen Özyürekli, Ebru Deniz Karahan, Gülden Özbaşaran Udum Reklam Ajansı: Titrifikir Kreatif Direktör: Emre Gökdemir Kreatif Ekip: Mert Bitmez, Necati Kaya, Mert Göker, Gökçe Akın Stratejik Planlama Direktörü: Kerem Sabuncu Marka Ekibi: Canan Ayvacı, Gözde Günebak Ajans Prodüktörü: Derya Soyman, Ediz Alptekin Yapım şirketi: Salacak Yapım Yönetmen: Mert Uçkan Post Prodüksiyon: Sinefekt

marketing europe & anatolia / 27


Kampanyalar

onesongstand.com...

Manajans J. Walter Thompson’ın AXE’ın yeni ürünü Black Night’ın lansmanı için hazırladığısıradışı reklam kampanyası onesongstand.com adresinde yayına girdi.onesongstand. com, benzer müzik zevklerine sahip kişileri eşleştiren bir arkadaşlık sitesi olarak karşımıza çıkarken müzik zevkinin insanların anlaşmasındaki rolünü şimdiye kadar farketmeyenlerisite üzerinden yeni ve beklenmedik bir dünyanın içine davet ediyor.

Kampanya künyesi Reklamın Başlığı: www.onesongstand.com Reklamveren: Unilever / Axe Reklam Ajansı: Manajans J. Walter Thompson Yapım Şirketi: VANA Film

Bir gülümseme dünyamızı değiştirir... ler Günü’nü kutluyor. EÇADEM için gerçekleştirilen ve tüm ekibin gönüllü olarak çalıştığı ‘Çocuklardan herkese bir mesaj var’ başlıklı tanıtım filminin yazar ve yönetmenliğini Dinamo İstanbul’danKuntay Alpman üstlendi. Prodüksiyonunu da Dinamo İstanbul ekibinin üstlendiği filminde EÇADEM çocukları ve anneleri rol aldılar. EÇADEM, engelli çocuk, engelli çocuk anneleri ve kardeşlerine bakım ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesiyle aile bütünlüğünün korunması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini amaçlıyor.EÇADEM’in ilk filmi, “Bir Gülümseme Dünyamızı Değiştirir” 10 milyondan fazla kişi tarafından izlemişti.

Koç Üniversitesi Engelli Çocuk ve Ailelerine Destek Merkezi (EÇADEM), Anneler Günü’ne özel bir film hazırladı. Filmde, “Bu defa senin annenin iç sesi olduk” diyen EÇADEM’li çocuklar, sağlıklı ya da engelli çocuğu olan tüm annelere sesleniyor. Filmde çocuklar kendi annelerine verdikleri emekler için teşekkür ediyor, mutlu oldukları mesajını vererek Anne-

28 / marketing europe & anatolia

Kampanya künyesi Reklamveren: EÇADEM Reklamveren Temsilcisi: Güler Başaran Yazar ve Yönetmen: Kuntay Alpman Yapım Firması: Dinamo İstanbul Kamera ve kurgu: SeyhmusAltun, Kuntay Alpman Kamera ekibi: Ege Göksu, Efe Ersoy


Kampanyalar

Gülmek Sana Yakışıyor… Markt’ta rakipsiz fiyatlarla sunulan son teknoloji ürünler ile annelerin yüzlerinin güldürülebileceğine vurgu yapılıyor Kampanya Künyesi Reklam Ajansı: Wanda Digital Kreatif Direktör: Enis Baruh Ajans Prodüktörü: Kerem Aygün Kreatif Grup Head: Armağan Ükünç Yaratıcı Ekip: Cihat Er Marka Yöneticisi Ekibi: Yeşim Gürsel (Uzman Marka Yöneticisi), Müge Yıldırım (Marka Yöneticisi) Sanat Yönetmeni (Lead Art Director) : Murathan Eker Sosyal Medya: İmran Seçkin, Işıl Efe Yönetmen: Oğuz Uydu Yapımcı: Ezel Domaniç - Ülgen Demir Yapım Şirketi: 2012 DOP: Eren Yıldız Media Markt’ın Anneler Günü’ne özel çekilen reklam filmi, Post Prodüksiyon: İmaj Post Prodüksiyon Supervisor: Gözde Başaran espirili kurgusuyla dikkat çekiyor. Reklam filminde, alınan absürd hediyelere rağmen annelerin hediye ayırt etmedikleri eğlenceli bir dille anlatılırken, Media

Yollarda bulurum Shell’i... Manajans J. Walter Thompson, 93 yıldır Türkiye’de akaryakıt sektörüne hizmet veren Shell için geçen yıl hazırladığı “Shell’e Hoş Geldiniz” kampanyasının ikinci ayağını yine yaratıcı bir kampanya ile duyurdu. “Yollarda Bulurum Shell”i sloganı ile dikkat çeken kampanyanın filmi, Mayıs ayında izleyici ile buluştu. Kampanya Künyesi Ajans: Manajans / J. Walter Thompson Reklam Veren: Shell & Turcas Reklam Veren Temsilcisi: Aslı Bertan, Melis Yürüten, Cankat Kırcalı, Müge Eyüpoğlu Medya Ajansı: Mediacom CEO & CCO: Tuğbay Bilbay COO: Emir Işık Kreatif Direktör: Kaan Ertüz Yaratıcı Ekip: Baran Güneş, Cem Yolal, Özlem Özdemir, Eray Hökelek, Özgür Akgül, Bertuğ Vural Müşteri İlişkileri: Fulya Özarı, Seyran Kurtuluş Öztürk, Kerem Yetim, Volkan Konuralp Strateji: Yuda Sağman, Merter Balcı

Proje Yöneticisi: Emrah Dalgıç Ajans Prodüksiyon Ekibi: Şafak Serter , Açelya Ülkümen Prodüksiyon: Kala Film Yönetmen: Hakan Yonat marketing europe & anatolia /29


Kampanyalar

Nestea ile “Serinlik İddiası” başladı...

acıdan yananlar, bazen yalnızlar bazen de âşıklar Nestea ile serinliyor. Yarışmacıların her bölümde ayrı bir iddiaya tutuştuğu yarışmada iddialar Nestea sosyal medya hesapları üzerinden takipçilerin yaptığı önerilerle belirleniyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: NestléWaters Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Tolga Ünvan, Bahar Turunç Reklam Ajansı: Dekatlon Buzz Proje Genel Koordinatörü: Vadi Efe Yaratıcı Konsept: Emir Kaymakoğlu Proje Yöneticisi:Nurşah Akarçay Operasyon Yönetimi: Aytaç Yazıcı, Sercan Türk Grafik Tasarım: Yıldıray Özliyen, Burak Uluhan, Atacan Güçlüol Yapım Şirketi:Muse

Yapım Ekibi: Özgür Keskin, İsmail Yüksel, Fuat Kaynakçı, Nestea soğuk çay, yazın sıcak günlerine serin bir başlangıç Okan Saykun, Onur Yıldız, Reha Kocabaşoğlu yapmaya çağırıyor. Yılın en serinleten ve en iddialı yarışmaSosyal Medya Ajansı: Format C sı Nestea “Serinlik İddiası” başladı. Medya Planlama: Mindshare Oyuncular Şahin Irmak ve Ayça Erturan’ın birbirinden eğlenceli iddiaları sayesinde bazen sıcaktan bunalanlar, bazen

Atsan atılmaz ama satsan satılır... Kullanılmış ürün satışına hareket getirip kolaylaştıran mobil uygulama letgo, ürünlerin alınıp satılmasında Türkiye’deki en hızlı platform olarak da ön plana çıkıyor. App Store ve Google Play’den ücretsiz olarak indirilebilen uygulamanın reklamları da yaratıcı dokunuşlarıyla ön plana çıkıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: letgo Ajans: CP+B London Kretif Grup Başkanı: Dave Buonaguidi Kreatif Direktörler: Erdinç Mutlu, Phil Cockrell, Graham Storey Yapım Ajansı: Matt Minor, Zeynep Gencebay Planlamacı: Yelda Aktuna Müşteri Yöneticileri: Claudia Machado, Bruna Bechelli, İrem Önel Müşteri: Bora Şahan, Federico Rucks, Lucia Varela Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Yönetmen: Ferit Katipoglu

30 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Türkiye kırmızı beyaz “DYO”… Nofal Abbasov Reklam Ajansı : FCB ARTGROUP ECD: Engin Kafadar Kreatif Direktör: Banu Kırca Yaratıcı Ekip: Eren Ünal, Benan Aka, Neslişah Cengeş, Yağız Hıllazlı, Mert Ersöz Stratejik Planlama Direktörü: Erol Toksoy Marka Ekibi:Neslihan Özkan, Tuğçe Demirbaş

DYO, futbol aşkının, tutkusunun ve heyecanının her sahnesinde hissedildiği reklam filmini yayınladı. Ay-Yıldızlıların yeni zaferler için kıyasıya mücadele edeceği Euro 2016 öncesinde yayınlanan reklam filminin sloganı ise “Türkiye kırmızı-beyaz DYO” oldu. Kampanya Künyesi Reklamveren: DYO Reklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer,

Kapisle.com’un lansman filmi... Kapişle.com lansman filmi yayında. Filmde, küçük süs köpeğiyle doğanın içinde şık bir kadın, kendinden beklenmedik bir çeviklikle tüfeğini çıkartıyor, lüks ve modada fırsatları avlıyor. Hem alıp hem satabileceğiniz, en iyi markaları ikinci el fiyatlarıyla yakalayabileceginiz Kapişle’nin kampanyası yaz boyunca dijital mecralarda devam edecek. Yeni yayın dönemiyle beraber televizyon radyo, basın ve açık havada da yer alacak. Kampanya Künyesi Reklamveren: Kapişle Moda A.Ş. Yaratıcı Yönetmen: Ali Batı Yönetmen: Ali Batı Prodüksiyon Şirketi: Daylight Films Post Prodüksiyon: 1000 Volts Müzik: Jingle House

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Garanti İnternet...

Kampanya Künyesi Reklamveren: Garanti Reklamveren Temsilcisi: Elif Güvenen, Burcu Tokcan, Sinem Görgöz İnnice, Saba Şimşeker, Müge Albayrak, Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey Yaratıcı Grup Lideri: Caner Apaydın, Barış Alkan Yaratıcı Grup: Deniz Yükselci, Hakan Şılak, Burcu Tokatlı, Nuri Gülver, Gözde Keçeci, Ercan Tarhan Müşteri İlişkileri: Gökhan Akbay, Başak Tetik Stratejik Planlama: İdil Aydoğdu Önuçak, Berra Katlav, Melis Güçbilmez Prodüksiyon: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Özgür Dağgez, Vedat Bonfil Prodüksiyon Şirketi: 25 Film Garanti, yeni iletişim platformunun üçüncü reklam filmini Yönetmen: Bora Egemen yayınladı. Ugi’nin bu kez ünlü oyuncu Altan Erkekli’ye eş- Görüntü Yönetmeni: Stefano Morcaldo lik ettiği filmde, araç sahiplerine avantajlar sunan ve “Ga- Post Prodüksiyon: Anima & Filimişleri ranti İnternet” üzerinden satışa sunulan “Garanti Kazançlı Müzik: Nilinişleri Vokal: Mehmet Erdem Kasko”nun hayatı nasıl kolaylaştırdığı anlatılıyor. Medya Ajansı: Cereyan

Sigortam.net’e bakın... Kadir İnanır uyarıyor: “Yüzde 45’e varan fiyat avantajı için bana değil, Sigortam.net’e bakın!” Sigortam.net için 2015 Kasım ayında ikinci kez kamera karşısına geçen Kadir İnanır, serinin yeni reklam filmiyle bir kez daha ekranlarda. Türk sinema tarihinin efsane oyuncusu, tüm karizmasına ve Sigortam.net’in sempatik keçisine rağmen, kendisine değil yüzde 45’e varan fiyat avantajıyla dikkat çeken Sigortam.net’e bakılması konusunda uyarıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Sigortam.net Reklamveren Temsilcileri: Mustafa Say, Tahsin Gürdoğan, Sevil Mert, Nuri Toker, Zeynep Başaran Reklam Ajansı: Tribal Worldwide İstanbul Ajans Başkanı: Ömür Kula, Hakan Birgül Yaratıcı Yönetmen: Arda Erdik, Başar Bellisan Yaratıcı Grup Başkanı: Melih Ediş, Barış Sarhan Sanat Yönetmeni: Zeynep Ordu Müşteri İlişkileri: Buse Sokullu Ajans Yapımcısı: Gülengül Arlıel, Can Taşkın, Nedret Gürlek 32 / marketing europe & anatolia

Yapım Şirketi: Anima İstanbul Yönetmen: Walky-Talky Yapımcı: Vehbi Berksoy, Kardaş Divanoğlu Post Prodüksiyon:Sinefekt Medya Ajansı: People


Kampanyalar

Pes etme... Ajans: Havas Worldwide İstanbul Kreatif Direktör: Ergin Binyıldız Yaratıcı Ekip: Ahmet Sefer, Sezgin Rızaoğlu, Betül Saykan, Neslihan Arslan Müşteri İlişkileri Ekibi: Sibel Yeşileker, Merve Haşimoğlu, Seçil Ertürk Prodüktör: Sıla Salgın, Dilan Davutoğlu ProdüksiyonŞirketi: Neverland Film Müzik: 3K1A MUSIC SesTasarım: Murat Çelikkol Post Prodüksiyon:Otomat Milli Takımlar Resmi Lastik Tedarikçisi Petlas, “Sen yanımda ol Türkiye, hiçbir şey zorumuza gitmez” sloganıyla Milli Takım’a tam destek veriyor. Abdulkadir Özcan Şirketler Grubu’nun (AKO) lokomotif markası olan Türkiye’nin ilk ve tek yerli lastiği Petlas’ın, Milli Takım’a “Pes etme” mesajı veren reklam filmi yayınlanmaya başladı. Kampanya Künyesi Reklamveren:Petlas Reklamveren Temsilcileri: Serdar Işık, Alper Şahin

Kaçan Otobüs... OPET’in 2016 yılı kurumsal imaj kampanyası için A Milli Takım oyuncusu Arda Turan ile gerçekleştirdiği “Kaçan Otobüs” adını taşıyan film, Türkiye Futbol Federasyonu Milli Takımlar Resmi Akaryakıt Tedarikçisi olan OPET’in Avrupa Kupası yolundaki Milli Takım’a destek mesajlarını içeriyor. Filmde Arda Turan’ın takım arkadaşlarını taşıyan milli takıma otobüsüne yetişmeye çalışırken yaşadıkları mizahi bir dille anlatılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: OPET Reklam Ajansı:RAFİNERİ Yönetmen: Bahadır Karataş CCO: Emre Kaplan Yaratıcı Yönetmen: Can Erdoğan, Setenay Özcan Yıldırım Yaratıcı Grup: Saydan Çelik, Uğur Matban, Sezer Üstüngel, Emirhan Dilege Marka: Ekin Kutevu, Erbek Onur, Melike Aşcı, Ecem Gök, Aslı Aksu Yapım şirketi: Film Park

marketing europe & anatolia / 33


New


Gezi

w York Newyork... Hiç hesapta yokken New York seyahati :) Annemler Amerika vizesi almaya gittiklerinde ben de onlara eşlik etmiştim. Hazır gitmişken de başvurdum ve 10 yıllık vize aldım. Fakat hesapta Amerika yok çünkü hiç ilgimi çekmiyor. Göresim ve merakım yok.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Hiç hesapta yokken New York seyahati. Annemler Amerika vizesi almaya gittiklerinde ben de onlara eşlik etmiştim. Hazır gitmişken de başvurdum ve 10 yıllık vize aldım. Fakat hesapta Amerika yok çünkü hiç ilgimi çekmiyor. Göresim ve merakım yok. Kardeşim, işi sebebiyle gideceğini söyleyince, annem de “peşine takılalım” dedi. Baktık Pazartesi sabah 6 uçağında yer var hemen aldık biletlerimizi. Ben daha öncesinde, karar aşamadında booking.com üzerinden otel rezervasyonu yapmıştım. Nasıl olsa booking.com üzerinden ücretsiz iptal seçeneği var. Gitmezsek iptal ederim dedim. Uçak biletlerini aldıktan sonra, orada gezinmek için bir de araba kiraladık Enterprise firmasından. THY’ nin sabah 6’ daki uçağına binip,

nimle ilgilenecek olan satış temsilcisiyle araçların olduğu kısma girdik. Ben kiralama yaparken B sınıfı araç seçmiştim. Ama bizim B sınıfı araç anlayışımıza uyan araç yoktu orada. Hepsi kocaman kocaman arabalardı. Satış temsilcisi abi bana bir tane siyah Dodge Grand Caravan gösterip, sizin aracınız bu dedi. O kadar büyük bir araç istemediğim için biraz mırın kırın ettim ama sonra baktım daha küçüğü yok, mecburen kabul ettim. Annemle birlikte eşyaları bagaja koyup bindik arabaya. Sonra da havaalanından çıktık. Fakat plan program olmadığı, yol da bilmediğimiz için öylesine yol aldık biraz. Sonra ihtiyaç molası vermek için durduk ve ben o sırada navigasyona Bridgeport’ taki Bass Pro Garden mağazasını girdim.

10 saatlik yolculuğun ardından New York JFK havaalanına vardık. İstanbul ile New York arasında 7 saat fark var. Biz vardığımızda sabah 10’ du saat. Havaalanından çıkıp, kiralık arabaların bulunduğu Federal Area’ ya gitmek için Air Train’ e bindik. JFK havaalanında çok fazla terminal var. O yüzden araba kiralanan yerleri terminallerden ayırmışlar. Air Train ile Federal Area’ ya gidip, Enterprise firmasına girdim. Daha önceden rezervasyon yaptırdığım için diğer işlemleri kiosk’ tan halledip, bir tane döküman print aldım. Sonra be-

Bass Pro Garden, outdoor ürünler satan bir mağaza. JFK havaalanına uzaklığı 110 km civarı. Bizim gideceğimiz Bass Pro Garden,Bridgeport Connecticut tarafında. Navigasyon eşliğinde yol almaya başladık. Bir süre sonra da otobana girdik. Amerika’ da araba kullanmak çok kolay. Herşey kuralına uygun işliyor. Yan yol çıkışları, otobana bağlantılar, yol ayrımları, inanılmaz düzenli. Yollara bayıldım :) Yollar bir yana, efsane güzel tırlar var yollarda. Uzun burunlu Mack, Kenworth vs tırlar. Ön kısımda her iki tarafta komarketing europe & anatolia / 35


Gezi

caman egsozları, devasa kasalarıyla muhteşem tırlar. Ben küçüklüğümden beri tırlara bayılıyorum. En büyük hayalimdi tır şöröfü olmak. Çocukken en sevdiğim oyuncağım da, tenekeden yapılmış bir otobüstü. Kaybolacak diye ödüm kopardı, uyurken elimde teneke otobüsümle uyurdum. Hayran olduğum bu tip tırlardan yüzlercesini yollarda görünce resmen mest oldum :) Biz etrafı seyrede seyrede, 2 saatlik yolculuğun ardından, Bass Pro Garden’ avardık. Ama önce afyonumuz patlasın diye, hemen karşısındaki Starbucks’ ta birer kahve içmeye girdik. Ben kahve almak üzere kasaya gittim. Cebimdeki tüm bozuklukları kasiyere uzattım. Bir avuç para vermeme rağmen yetişmedi. Çantamı açıp banknot ararken arkamdaki zenci bir bayan benim paramın eksik kalan kısmını ödedi. Daha önce böyle bir şey yaşamadığım için oldukça garipsedim. Kadına para vermeye yeltendim ama almadı. Ben de gülümseyip, teşekkür ettim. Kahveleri içtikten sonra Bass Pro Garden’ a giriş yaptık. Giriş yapmamızla, 36 / marketing europe & anatolia

Bass Pro Garden, outdoor ürünler satan bir mağaza. JFK havaalanına uzaklığı 110 km civarı.

şaşkınlığımız bir oldu. Adamlar mağazanın içini efsane güzel yapmışlar. Kocaman bir mağaza. Herşey ahşaptan yapılmış. Binanın asma katı var. Asma katın orta kısmında kalan boş alanın bir kısmı deniz bir kısmı ormanlık olacak şekilde dekore edilmiş. Dekore edilmiş derken bildiğiniz orman yapmış adamlar. Kocaman ağaçlar, havuz, içinde balıklar, ayı, ceylan, geyik, sincap vs. kayalıklar. Diğer tarafta, deniz feneri, balıkçı külübesi, sandal vs. O kadar güzel bir yer ki, insan kendini doğanın kucağında hissediyor. Etrafı seyretmekten insan mağazayı dolaşamıyor. Hayran hayran etrafı seyrettikten sonra biraz da mağazayı dolaştık. Mağaza balık, kamp, av, kayak vs gibi malzemeler satıyor. O kadar çok şey var ki. Herşey çok güzel. Ben saatlerce bakındım bakındım ama alacak bir şey bulamadım. Arabamın bagajı full kamp malzemesi dolu. Mağazayı dolaştıktan sonra yanındaki restaurant’ a (Uncle Buck’s Fish Bowl and Grill) girip yemek yiyelim dedik. İçeriden geçiş de var. Restaurant ayrı bir güzel. İçinde


Gezi bir de bowling salonu var. Fakat lobutların olduğu alan deniz gibi görünüyor. O kadar güzel aydınlatma yapmışlarki, insan kendini okyanusta hissediyor. Yukarıda asılı duran köpekbalıkları, yunuslar. Mekan efsane güzel :) Bu muhteşem yerde oturup pizza + bira yaptıktan sonra istemeye istemeye çıktık dışarı. Dönüşte direk otobana girmektense yan yollardan girip etrafı dolaşalım dedik ve otobandan çıktık. Otobandan çıkar çıkmaz da filmlerdeki gibi bir mahalleye girdik. Kocaman sokaklar, bahçeli kocaman evler, evlerin önünde güzel arabalar vs. Heryer yemyeşil çimen, kocaman ağaçlar vs. Tek kelimeyle muhteşem. Amerikan filmlerinden görmeye alışık olduğumuz sokaklar. Her şey çok güzel ama aşırı sessiz ve sakin. Sessiz sakin sokaları bırakıp yol aldığımızda Westport diye bir yere vardık. Westport, Saugatuck Nehri yanında, ya da nehir kasabanın yanından geçiyor. Nehir kenarında irili ufaklı çok şirin restaurantlar var. Biraz mola vermek için Saugatuck Kürek Kulübünün kafesine oturup kahve içtik. Manzara çok güzeeelll. Sakin akan nehrin üzerinde kürek çeken bir sürü çocuk. Onları izlerken denizi ne kadar çok özlediğimi farkettim. Westport’ ta çok fazla kulüp var, golf, kürek, yelken vs. Okyanusa bakan kısımda bir de Sherwood Island State Park var ki, çok harika bir yer. New York’ un tamamını gezmedim ama genel olarak en çok beğendiğim yerler Westport ve civarı oldu :) Bu yemyeşil ve sakin mekanlarda akşamı ettikten sonra otelimizi bulmak üzere yola çıktık. Otelimiz Marriott Long Island. Navigasyon sayesinde otelimizi rahatlıkla bulduk. Amerika’ lı genel olarak “büyük” şeyleri seviyorlar :) Otelde tek kişilik yatak yok. Tüm yataklar çift kişilik. Onların deyimiyle King Size :)

Mağaza balık, kamp, av, kayak vs gibi malzemeler satıyor. O kadar çok şey var ki. Herşey çok güzel. Odalar da büyük, haliyle. Fakat bizim Türkiye’ de alıştığımız Marriott, son derece konforlu ve lüks. Banyosunda diş macunundan tutun da banyo lifine kadar her şey var. Amerika öyle değil. Sadece filtre kahve makinası ve buzdolabı var. Odalarda su bile yok :( O yüzden Amerika’ ya gidecekseniz otel anlamında beklentiniz yüksek olmasın ve yanınızda terlik götürün. O gece kardeşim de geldi ve bize katıldı. Ertesi gün hafif bir kahvaltı edip dışarı çıktık. Kardeşimin sadece bir tam günü var, sonra dönecek. O yüzden liste haline getirdiği siparişlerini alması lazım. Amerika’ da bir çok yerde outlet mağa-

zalar var. Orada tüm markaların ürünlerini uygun fiyatlara bulmak mümkün. Navigasyona Marshals yazıp, bize en yakın olana gittik. Bu mağazalar kocaman kare bir alana kurulmuş, orta kısımları otopark ve hepsi tek katlı. Marshals mağazasında ayakkabı, gıda, giyim, kozmetik, ev eşyası vs gibi bir çok ürün var. Tommy Hilfiger, Ellis Perry, NB, Calvi Klein ve daha bir sürü markayı bu mağazada bulmanız mümkün. Kardeşim alması gerekenleri araken biz de annemle mağazayı gezdik ama ben alacak pek bir şey bulamadım, güneş kremi haricinde :) Bu mağazalar Türkiye’ ye oranla çok çok ucuz. Marshalls’ da işimiz bittikten sonra Walmart ve Best Buy’ a da girdik. Walmart, bizdeki Carrefour’ lara benziyor. Herşeyi bulmak mümkün. Best Buy’ da ise elektronik eşyalar satılıyor. Ben GoPro baktım ama sonra almaktan vazgeçtim. Bu tip mağazalardan bir de T.J.Maxx marketing europe & anatolia /37


Gezi

var, o da Marshalls gibi. Amerika’ ya alışveriş için gidecek olanlara bu mağazaları ziyaret etmelerini öneririm. Otobanda giderken Target tabelasını gördüğünüz kocaman alanlarda mutlaka bu mağazalardan birini görürsünüz. Mağaza mağaza dolaşırken akşamı ettik ve çok acıktık. Bir şeyler yemek için Five Guys Burgers and Fries diye bir mekan girdik. Seçenek sadece hamburger. Biz de hamburger ve patateslerimiz söyleyip masaya oturduk. Biraz sonra hamburger geldi ve ben şok oldum. Kocaman bir hamburger ve içinde kocaman köfte. Biz Burger King’ in yaprak köftesine alıştığımız için bu beni çok şaşırttı. Burger House’ un 120 gr’ lık köftesi bile bunun yanında yavru kalır :) Hepsini yiyemeyeceğim için üst kapağını kaldırıp sadece köftesini yedim. Tadı gerçekten muhteşem. Bence Five Guys Burgers and Fries ismini bir kena38 / marketing europe & anatolia

Amerika’ da bir çok yerde outlet mağazalar var. Orada tüm markaların ürünlerini uygun fiyatlara bulmak mümkün. ra not alın. Lazım olabilir :) Yemekten sonra tekrar alışverişe devam. Yanlız mağazaların çoğu akşam 22:00’ de kapanıyor. Sadece Walmart, 24 saat açık. Biz akşam 23:00’ e kadar dolandık. Ben alışveriş olaylarını hiç sevmiyorum. Mağaza mağaza dolaşmak hiç bana göre değil. O yüzden biraz sıkıldım. Ama bir erkeğin peşinden mağza mağaza dolaşıp ona eşlik ettim. Hep tersi olur :) Kardeşimi bunu söyleyince epey güldük. Alışveriş sonrası bitik vaziyette otele vardık. Ben direk uyumuşum, yorgunluktan. Ertesi gün kardeşim döndü ve biz an-

nemle yanlız kaldık. Ana kız New York keşfi yapacağız :) Otelden eşyalarımızı arabaya yükleyip, Amerika’ da yaşayan kuzenimi ziyaret etmek üzere yola çıktık. Tabii 2 hatun başbaşa kalınca, yol üzerindeki tüm alışveriş merkezlerinde duruyor. Neyseki akşam olmadan kuzenime varabildik. Kuzen, Long Island Beach’ e yakın oturuyor. Kocaman bir sokağın içinde, klasik bir Amerkan evinde oturuyorlar ve evleri çok şirrriiiinnn :) Biz kuzeni görmekten son derece mutlu olduk, özlemişiz. O da sağ olsun bize Türk kahvesi ikram edip, yemekler hazırladı. Bir brokoli çorbası yapmış ki, nefis. Çok çok özlemişiz ev yemeğini. Annemin de benim de midemiz bayram etti. Akşama doğru kuzenin evinden ayrılıp, yine Long Island’ daki Ramada otele gittik. Booking.com üzerinden rezervasyon yaptırmıştım. Otele vardığımız-


Gezi beklentiniz olmasın. Benim için, omlet, krem peynir, meyva ve meyvalı yoğurt kafii:) Burada ki insanlar genelde hazır gıda tüketiyorlar. Marketlerde her türlü dondurulmuş gıda satılıyor. Evde mikrodalgaya atıp ısıtıp, tüketiyorlar. Meyva sebzeler aşırı büyük. Sanırım hepsi hormonlu :( İnsanlar çok sağlıksız besleniyor. Yediklerinden vitamin ve mineral alamadıkları için de ek takviye yapıyorlar. Hemen her mahallede bir tane Vitamin Shop var. Çok fazla vitamin takviyesi yapıyorlar. Kuzen, Manhattan’ a trenle gitmemizi önermişti. Çünkü hem otopark bulmak zormuş hem de otoparklar pahalıymış.

da, bize aynı fiyata daha büyük ve balkonlu bir oda verdiler. Balkonun hakkını vermek için biramı alıp balkona çıktım. Amerika’ da biralar da kocaman. 710 ml’ lik kutu biraları var. Bir tanesi yetti bana. Sonra da gidip mışıl mışıl uyudum. Bugün ki plan Manhattan keşfi. Sabah otelde kahvaltı ettikten sonra lobiden bir tane Manhattan haritası buldum. Çantaya attım hemen çünkü plansız bir gezi olduğu için gezilecek yerleri çalış-

Niyetimiz Özgürlük Anıtı’ nın olduğu adaya gitmek. Haritadan baktım epey yol var. mamıştım. Bi lokmacık da kahvaltı meselesinden bahsedeyim. Kahvaltı içeriği, mısır gevreği, süt, tost ekmeği, krem peynir, jöle kıvamında reçel, meyvalı yoğurt, meyva ve omlet. Zengin bir kahvaltı

Biz de kuzeni dinleyip, otele yakın mesafedeki istasyona yürüdük ve Penn Station için tren bileti aldık. 2 kişilik bilet 38 usd. Trenler kocaman ve çok rahat Etrafı seyrederek geçen 40 dakikalık yolculuğun ardından Penn Station’ a vardık. Penn Station kocaman bir terminal. Kendimi havaalanında gibi hissettim. Çıkışlara baktıktan, sonra 8th Avenue çıkışından yeryüzüne ulaştık. Niyetimiz Özgürlük Anıtı’ nın olduğu adaya gitmek. Haritadan baktım epey yol var. Sahile doğru yürüyüp denizin kıyısından Battery Park’ a yürüyelim dedik. Caddede yürürken, gözüme tanıdık bir Amorino tabelası çarptı. İspanya’ da ki en sevdiğim dondurma markası. Hemencecik annemi çekiştirip dondurmacıya soktum. İkimizde kocaman bir kap dondurma alıp dışarı çıktım. Bizim suratlar görülmeye değer, zevkten dört köşe :) Dondurmaya bayılıyoruuuuuzzzz :) Penn Station’ la Battery Park arası 6 km civarı. Mesafe uzun olunca annem mızıktı ve ben yürümem, taksiye binelim dedi. Beli rahatsız olduğu için bir şey diyemedim ve taksiye bindik. Taksi 16 usd falan tutuyor. Taksiyle giderken kocaman gökdelenlerin yanından geçtik. Malezyadaki Petronas Kuleleri marketing europe & anatolia /39


Gezi

geldi aklıma. Ama bunlar çok çok daha büyük. Taksiden baktığınızda tepelerini görmeniz mümkün değil. 20 dakika sonra Battery Park’ a vardık. Battery Park’ tan Özgürlük Adasına (Liberty Island) vapurlar gidiyor. Castle Clinton National Monument binasından bilet alıp sıraya geçiyorsunuz. Bilet fiyatı 18 usd ve inanılmaz çok sıra var. Adaya giderken, uçağa binerken ki arama yapıyorlar. Güvenlik önlemleri çok fazla. Sıra beklerken gökyüzündeki helikopterler dikkatimi çekti. Havada 7 tane helikopter devriye geziyor. Neyse ki çarpışmıyorlar :) Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra vapura binip en üst kata çıktık. İlk başta hava çok güzeldi ama sonradan bulutlar ve rüzgar havayı epey serinletti. Vapur adaya yaklaşınca kocaman özgürlük anıtını görmek eğlenceliydi. Vapurdan indikten sonra anıtın etrafını gezdik, biraz fotoğraf çektik sonra Ellis Adasına (Ellis Island) gitmek için tekrar 40 / marketing europe & anatolia

New York fırtınalar şehri diye duymuştum bir ara. Hakikaten de öyle sanırım. vapura bindik. Birazcık Özgürlük Anıtı’ndan bahsedeyim. Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı nedeniyle ABD’ye hediye edilen heykel, 1884-1886 yılları arasında inşa edilmiş. Heykel, sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir tablet tutuyor. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1776 tarihi (Bağımsızlık Bildirgesi’nin tarihi) yazılı. Heykelin başındaki taçın, 7 sivri ucu, 7 kıtayı ve 7 denizi simgeliyor. Heykelin yüksekliği 46 metre, kaidesi ile beraber 93 metre. Ziyaretçiler heykelin içinden meşaleye kadar 168 basamaklı bir merdivenden çıkabiliyor. Bakırdan yapılmış olan heykel zamanla oksitlendiği için yeşil görünüyor.

Özgürlük Anıtı’ nın, Osmanlılar tarafında yapıldığını iddia eden Sunay Akın da heykelim bizim olduğunu söylüyor. Fransa’nın Kolmar kentinde,önce Albullaziz tarafından düşünülen sonra da Abdülmecit tarafından devam ettirilen heykel projesi için heykeltraş Bartholdi’ye sipariş verilmiş. Heykelin, sırtı doğuya, yüzü batıya bakacak şekilde, İskender limanına konulması planlanmış. Anlamı da “Hey, batı, unutma ki sadece güneş değil uygarlığın ateşi de doğudan yükselir.” Sunay Akın’ a göre heykelin parasının büyük çoğunluğu da Osmanlı tarafından ödenmiş. Yasmin Sabina Khan’a göre de bu sadece bir şehir efsanesi. Çünkü Eylül 1986 fiyatlarıyla, maliyetinin 75 milyon doları bulduğu hesaplanan, bu heykelin inşasına başlandığı yıl olan 1875’te, Osmanlı bütçesi 5 milyon liradan fazla açık vermiş ve hazine “Ramazan tahvilleri” ile dünyaya iflasını ilan etmişti. Dış borcu ise 200 milyon sterline dayanmış. Aynı yıllarda Osmanlı maliyesinin bütün gelirlerini toplasanız 18 milyon sterlini geçmiyormuş. Hal böyleyken, bir de maliyeti milyonlarca doları bulacak bir heykelin yapımına girişilmesi mümkün olamazmış. Durum böyle, hangisine inanacağınıza siz karar verin :) Vapur, Battery Park – Liberty Island – Ellis Island – Battery şeklinde sefer yapıyor. Ellis Adası, 1 Ocak 1892 ile 12 Kasım 1954 tarihleri arasında, New York’a gelen göçmenler için bir transit merkeziymiş. Şimdi de müze olarak hizmet veriyor. Fakat içeride bir numara yok. Gelen göçmenlerin bavulları, fotoğrafları vs, gibi şeyler var. Bir tarftada göçmenlerin kayıtlarının tutulduğu bir database var. 7 usd verip kayıtlara bakabiliyor veya isimden arama yapabiliyorsunuz. Adamların tarihleri olmayınca, müzeleri de böyle oluyor işte. Bana çok gereksiz geldi, müzeyi dolaşmak. 5 dakika takılıp sonra tekrar vapura bin-


Gezi rika görünüyordu. İçeriyi gezmeye yeltendik fakat düğün olduğu için bizi içeri sokmadılar. Dışarıdaki kocaman bodyguard’ lar bizi geri çevirdi. 1697 yılında inşa edilen Anglikan kilise, New York’ un en eski kilisesi. Yapıldığı yıllarda New York’ un en yüksek binasıymış fakat şu an gökdelenlerin arasında kaybolmuş durumda. Modern gökdelenlerin arasında gotik mimarisiyle dikkat çeken Trinity Kilisesi, 1696 yılında Manhattan’da yaşayan bir grup Anglikan göçmenin talebi üzerine yapılmaya başlanmış. Taleb, vali Benjamin Fletcher tarafından onaylanınca Anglikan cemaati, Lutheran cemaatinden arazilerini satın alırmışlar.

dik ve Battery Park’ a döndük. Battery Park’ tan yukarı doğru yürümeye başladığımızda kalabalık bir alan gördük. Yaklaşıp baktığımda, Charging Bull adındaki meşhur heykeli gördüm. Meğerse o, Wall Street’ teki ünlü boğa heykeliymiş. Bizim boğa heykeline çıkıp fotoğraf çektirenleri yadırgardım. Ama burayı görünce Kadıköylülerin çok da fanatik olmadığını anladım. Adamlar heykelin neresine girip fotoğraf çekeceklerini şaşırmışlar:) Biz cesaret edip de çok yaklaşamadık. Sonra da kardeşimin tavsiyesi üzerine Broadway’ de yürüyüşe koyulduk. New York fırtınalar şehri diye duymuştum bir ara. Hakikaten de öyle sanırım. Özgürlük Anıtı’nda başlayan rüzgar bir türlü dinmek bilmedi. Bir ara vapurdayken yağmur da yağdı fakat biz içeride oturduğumuz için pek üşümedik. İstanbul ve New York’ ta hava hemen hemen aynı. İklimler benziyor. Neyse ki Broadway’ deki devasa gökdelenler rüzgarı kesiyor da rahat rahat dolanabiliyor insan. Etrafı izleyerek yürürken karşımıza Trinity Church (Trinity Kilisesi) çıktı. Kocaman kilise ihtiamlı yapısıyla ha-

1697 yılında inşa edilen Anglikan kilise, New York’ un en eski kilisesi. Yapıldığı yıllarda New York’ un en yüksek binasıymış fakat şu an gökdelenlerin arasında kaybolmuş durumda.

O yıllar Amerika’nın büyük bölümünün İngiliz kolonisi olması sebebiyle kilise kurulumu İngiltere kralı III.William’a bildirilmiş. 1697 yılında, kral, kiliseyi bir berat ile onaylamış ve ilk ayin 1698 yılında yapılmış. 1705 yılında İngiltere Kraliçesi, Kraliçe’nin Çiftliği olarak bilinen kendi arazisini kiliseye bağışlamış. Bşylece kilisenin arazisi, şimdi Fulton sokağı ile Christoper sokakları arasında kalan alana kadar genişlemiş. İngiltere’den ve cemaatinden aldığı güç ile büyüyen

marketing europe & anatolia /41


Gezi

kilise, 1709 yılında Öksüzler Okulu’ nu kurmuş. Adı Trinity School (Trinity Okulu) olan bu okul, New York’un kesintisiz eğitim hizmeti veren en eski okulu. 1750 yılında okulda çıkan büyük bir yangın sonucu kilise ve okul zarar görmüş ve onarılmış. 2001’ de terörist bir saldırı sonucu yıkılmış olan, Dünya Ticaret Merkezi binasının bulunduğu alan da dahil olmak üzere büyük araziye sahip olan kilise, Barcley, Church, West ve Murry caddeleri arasında kalan son derece geniş araziyi kaplıyormuş. Sonrasında, kilise, arazisinin bir kısmını King’ s College’ in kurulması için bağışlamış. King’ s College’ ın adı ileride Columbia Üniversitesi olarak değişmiş ve Central Park’ ın kuzeybatısındaki yerine taşınmış. 1774 yılında, Amerika’ nın kuruluşu sırasında kilise yönetimi, İngilizlerin tarafını tutmuştur. 21 Eylül 1776 tarihinde, İngilizlerin New York’u tekrar ele geçirmeye .alıştığı bir çatışmada, nerdeyse tüm Aşağı Manhattan yanmış buna Trinity Kilisesi ve Öksizler Okulu da dahil. Ancak St.Paul şapeli ile King’s College 42 / marketing europe & anatolia

Adı Trinity School (Trinity Okulu) olan bu okul, New York’un kesintisiz eğitim hizmeti veren en eski okulu.

itfaiyeciler tarafından yangından hafif zararla kurtarılmış. Kilisenin başına gelenler bunlarla bitmemiş tabii :) Lafı çok uzatmayayım. Kilise defalarca hasar görmüş ve onarılmış. Biz kiliseyidışardan görmekle yetinip yolumuza devam ettik. Yolda yürürken annemin aklına Brooklyn Köprüsü geldi. İlla Brooklyn Köprüsünden geçeceğiz diyor. Nereden geldiyse aklına. Tabii kırmadık anneyi. Haritaya bakıp rotayı oraya çevirdik. Ama yürü yürü yol bitmiyor. Neyse, vardık köpüye. Köprüde iki yönlü araç trafiği var, orta kısmında ise yaya ve bisiklet yolu. Yaya yolu çok güzel, ahşap parke döşeli. Yapımı, 1883 yılında tamamlanan, Brooklyn Köprüsü, dünyanın, çelikten yapılmış olan ilk asma köprüsü. Yapımı 16 yıl süren köprü, Hudson Nehri kıyılarında yer alan Manhattan ve Brooklyn’ i birbirine bağlıyor. Köprünün yapımı sırasında 20 işçi hayatını kaybetmiş bunlara ek olarak da köprünün mimarının oğlu, Washington Roebling de dahil. Bu ayrıntı dikkatimi


Gezi çekti çünkü ölme sebepleri dekompresyon hastalığı yani vurgun yemeleri. Vurgun yiyen tüm bu işçiler, nehrin altında kalan ayakların yerleştirilmesisırasında ölmüşler. Oldukça güzel bir görünüme sahip olan köprü, binlerce kişinin katılımıyla, 30 Mayıs 1883 tarihinde açılmış. Bizim ziyaretimiz sırasında da üzerinde çok fazla turist vardı. Fakat biz köprünün tamamını yürmeyip ilk ayaklardan sonra geri döndük. Sonra tekrardan Manhattan sokaklarına çıktık. Etrafı izleye izleye Union Square’ a kadar yürüdük. Orada biraz dinlendikten sonra da otele dönmek üzere Penn Station’ a gittik. Trane bindiğimizde annem de ben de inanılmaz çok yorulmuştuk. Hatta annem yolda uyuya kaldı. Otele varır varmaz yorgunluktan uyuya kalmışız. Ertesi gün otelde kahvaltımızı ettikten sonra yine Manhattan’ a gitmeye karar verdik. Bu sefer trenle değil arabayla gideceğiz. Annem yürümekten yorulmasın, daha rahat gidip gelelim diye. Navigasyona Central Park yazıp yola koyulduk. Yaklaşık 40 dakika sonra Central Park’ a vardık. Parkın içinde otopark varmış ama bunu parka girdiğimizde öğrendik. Etrafta park göremeyince ara sokaklara girip park aradık. Neyseki fazla uzağa gitmeden E62 sokakta park yeri bulduk. New York’ ta açık otopark neredeyse yok gibi. Hepsi kapalı otopark ve dolu. Üstelik de fiyatları çok yüksek. 6-7 saat için 48 usd ödedik. Arabayı park ettikten sonra Central Park’ a gidip dolanalım dedik. Central Park, 3,4 km² büyüklüğünde, New York’ un ilk halk parkı.1859 - 1873 yılları arasında inşa edilen park, 1963 yılında Ulusal Anıtlar Listesine alınarak Amerika Birleşik Devletleri’nin koruma altındaki eserler listesine dahil edilmiş. Parkın yapımı sırasında, dikilecek olan ağaçların yaşayabilmesi için arazinin

Central Park, 3,4 km² büyüklüğünde, New York’ un ilk halk parkı. verimsiz toprağı tahliye edilip, yerine New Jersey’den 140.000 m³ verimli toprak getirilmiş. Ayrıca, Barok tarzıyla yapılan Central Park, dünyadaki ilk peyzaj çalışmasıymış. 120 farklı bitki, 26 binden fazla ağaç ve 130 hayvan türüne ev sahipliği yapan parkın içerisinde, 21 oyun alanı, 51 heykel, 36 köprü ve kemer bulunuyor. Ayrıca bu parkı ziyaret edenlerin güzel vakit geçirebilmeleri için düzenlenmiş üç büyük göl, oldukça büyük bir hayvanat bahçesi, spor alanları, yürüyüş parkuru, konser alanları ve kış aylarında hizmet veren buz pateni pistleri de mevcut. Central park içinde bisitlet veya fayton

turu yapmak mümkün. Biz yürümeyi seçtik ve hata yaptığımızı çok geç farkettik çünkü çok yorulduk :( Park içinde gezilecek epey yer var; The Central Park Zoo ( Central Park Hayvanat Bahçesi), Central Park Göl’ü, Bethesda Terrace (Bethesda Terası), Belvedere Castle (Belvedere Kalesi), Delacorte Theater (Delcorate Tiyatrosu), The Obelisk (Dikilitaş), Great Lawn (Büyük Yeşil Alan), Ice Skating (Buz Pateni Pisti), Strawberry Fİelds (Çilek Bahçesi), Shakespeare Garden (Shakespeare Bahçesi) ve bir sürü kafe ile restaurant. Biz parkın güneydeki kapısında girip ahest aheste yürümeye koyulduk. Havanın önceki güne nazaran epey sıcak olmasından dolayı park oldukça kalabalıktı. Hatta güneşi gören bir sürü kişi bikini ve mayolarını giyip güneşlenmeye koyulmuştu. En çok imrendiğim manzara bu oldu. Şehrin ortasında bimarketing europe & anatolia /43


Gezi

kini ve mayoyla güneşlenmek. Keşke İstanbul’ da da mümkün olsa. Ama bu kadar sapık bir toplumken bu imkansız herhalde. Bethesda Terası’ na vardığımızda etraf iyice kalabalıklaşmıştı. Sokak çalgıcıları, dans gösterisi yapanlar, stand-up yapanlar vs. Etraf tam bir festival alanıydı. Park içinde sürekli bakınmama rağmen tuvalet görmemiştim. Nihayet, Bethesda Terası’ nın merdivenlerinde tuvaletleri gördüm. Sabırsızlıkla içeri girdiğimde de şok oldum. Upuzun bir koridor, karşılıklı bir sürü tuvalet ama sadece yarım metre yüksekliğinde duvar ve kapılarıyla. Merdivenlerden aşağı inince tuvaletini yapanların hepsine yukardan bakıyorsunuz. Hatta bazılarıyla göz göze geliyorsunuz. Çok komik geldi bana. Bir de her yer tuvalet kağıdı ve çöp dolu. İnanılmaz pis tuvaletler. Central Park gibi bir yere öyle tuvaletler hiç yakışmamış :( Bethesda Terası’ nda biraz mola verdikten sonra, kuzey tarfındaki gölün başına kadar yürüyüp sonra parktan çıktık ve şehrin sokaklarında dolanarak St. 44 / marketing europe & anatolia

Empty States Building’ e vardığımızda ben pek farklı bir şey göremedim. Bildiğin gökdelen. Patrick’s Cathedral’e (Aziz Patrik Katedrali) doğru yola koyulduk. Kiliseye vardığımızda kapılarının açık olduğunu gördük. Neyse ki bu da Trinity Kilisesi gibi olmadı. İçini görmek için girdiğimizde epey kalabalık olduğunu gördük. İbadet etmeye gelenlerden çok dinlenmeye gelenler vardı. İçerisi serin olduğu için, sıcak havalarda dinlenmek için ideal. Yapımı 1878’ de tamamlanan Neo-Gotik kilise, aynı zamanda New York eyaletinin Katolik Başpiskoposluk idare binası. 2 tane çan kulesi olan kilise hayli büyük ve güzel. Biraz serinledikten sonra yakınındaki Rockefeller Binası’ na (Rockefeller Center) vardık. Rockefeller ailesi tarafından inşa ettirilen, Rockefeller binaları toplamda 19 tane. 1930-1940 yılları arasında, ilk 14 binası inşa edilen Rockefeller Cen-

ter, dönemin en büyük problemi olan ekonomik krize çözüm olarak, 225 bin kişiye iş imkanı sağlamış. Rockefeller Center’ın tamamı, dünya petrol devi ve yaşadığı dönemde Amerika’nın en zengin iş adamı olarak bilinen John Davison Rockefeller’ e ait. NBC stüdyolarını da bünyesinde barındıran bu binaları gezmek için turlar düzenleniyor. Biz vardığımızda ortada kalan meydan inanılmaz kalabalıktı. Orta kısımda merdivenlerden aşağı inilerek girilen bir kafe var. Onun etrafı biraz daha yüksekte kalıyor. Bu dikdörtgen kısımda bir çok ülkenin bayrağı var. Tabii bizim bayrağımız da. Biz gittiğimizde kafe olarak hizmet veren yer kışın buz pisti olarak kullanılıyormuş. Binanın 70. Katına çıkarak şehir manzarası izlemek de mümkün. Biz meydanındaki banklarda biraz dinlendikten sonra yemek yemek üzere Hooters’ a doğru yola koyulduk. Hooters, ABD’nin ortalamanın biraz üzerinde lezzete sahip, tavuk ve kanat restoranlarından; Hooters’ı ünlü ve farklı yapan şey ise garson kızları. turuncu şort ve beyaz bluz (atlet) giyen kızların, silikonlu göğüsleri mekana kendilerinden 20 saniye önce giriyor. Garson kızlar siz restorana girer girmez sıcak bir karşılama ile geliyor ve ortam çok kalabalık değilse yanınıza oturup muhabbet ederek siparişinizi alıyorlar. Bir çok kişi de sırf bu garsonlarla fotoğraf çekilmek için mekana geliyor. Sırf fotoğraf çektirmek için pek çok erkeğin sıraya girdiği oluyor ki, bu tip 3 erkekten 2’ si Türktür :) Hooters’ ta her ayın “en güzel ve iyi iş yapan garsonu” seçiliyor ve onların da Pirelli gibi, artık klasikleşen Hooters takvimi her yıl yayınlanıyor. Ayrıca ülke çapında, çalışanlar arasında Hooters Güzellik Yarışması da yapılıyor. Hooters, çalışanlarına kariyer imkanları da sağlıyor. Çok çalışan gerçekten Hooters’ ta bir kariyer edinebiliyor.


Gezi Hooters’ın Başkan Yardımcısı olan Kat Cole da eski bir Hooters garsonuymuş. Biz öğleden sonra gittiğimizde çok az kişi vardı mekanda. Yemek siparişlerimizi alan garson geldiğinde annem şaşırıp, bunun her yanı meydanda, diye garipsedi. Annecim, buranın tarzı böyle deyince, bari farklı farklı olsalarmış. Hepsi torna tesviyeden çıkmış gibi aynı ebatlarda dedi. Sonra gözü ortama alışınca da yemeğin keyfini çıkardı:) İstanbul ile karşılaştırınca tavuklarını çok sevdi annem. Yemeklerimiz de yedikten sonra bu sefer Empty States Building’ e yöneldik. Çünkü bir tek orası kalmıştı gezilecek. Hooters ile arası çok yakın. Ama benim artık bir yer gezesim yok, çünkü hepsi birbirinin aynı. Empty States Building’ e (Empty States Binası) vardığımızda ben pek farklı bir şey göremedim. Bildiğin gökdelen. Bir çoğumuz binayı King Kong filminden tanıyoruz. Dev bir gorilin bir gökdelenin tepesinde, etrafında uçan uçaklara bağırıp onları yakalamaya çalıştığı sahnedeki bina, New York’un sembolü konumundaki Empire States binası. Binanın yapımı 1 yıldan fazla sürmüş ve 1931’de kullanıma açılmış. Fakat kriz sebebiyle uzun süre boş kalınca ismi halk arasında “Empty States Building” olarak anılmış. Binanın yüksekliği anteni ile birlikte anten ile beraber 443 m. Bu yüksek binaya 1945’ de bir B-25 Mitchell bombardıman uçağı çarpmış ve 14 kişinin ölümüne sebep olmuş. Yükseklik çok da iyi bir şey değil bence. Rockefeller binasında olduğu gibi, Empire States binasında da seyir terası mevcut. Dileyen çıkıp manzara izleyebiliyor. Fakat çok sıra olduğu için biz bekleyemedik. Yukarıya doğru yürümeye devam edip trafiğin çok yoğun olduğu Times Square’ e vardık. Günlerden Cuma, saat 19:00, iş çıkışı. Caddeler tıklım tıkış dolu. Times Square’ ın hemen yanında Paramount Binası, Hard Rock Cafe gibi yerler var. Paramount

10 saatlik uykusuz yolculuğun ardından İstanbul’ a vardık. En güzeli benim memleketim:) Binasının karşı kaldırımı boş bir alan ve bu alana bir sürü filmeden minik sahneler yapmışlar. Etrafta dolaşan film kahramanlarının haddi hesabı yok. Film setlerinin hemen karşısında ise ünlü kırmızı merdivenler var. Fakat kalabalık yüzünden oraya yakşalamadık bile. Şimdiye kadar Manhattan’ da gördüğüm en kalablık ve canlı yer Times Meydanı. Gökdelenlerin üzerleri ışıklı panolar ve ekranlarla dolu. Her yer rengaren ve canlı. Bana Şangay’ ı hatırlattı, görüntü. Biz de film kahramanlarının arasına karışıp, kalabalıkla birlikte yola devam ettik. Benim için artık New York’ ta gezilecek yer kalmamıştı :) Yani o kadar yorgu-

num ki, daha bir yere gidesim yok. Son enerjimle otoparka yürüyüp kendimizi arabaya attık. Akşam saati olduğu için biraz trafiğe kaldık ve otele varmamız bir buçuk saati buldu. Ertesi gün eve dönüyoruz. Sabah kalkıp kahvaltımızı ettikten sonra havaalanına doğru yola koyulduk. Fakat arabanın deposunu fullemek gerekiyor. Benzin kapağını açtım E85 yazıyor yakıt tipi. Ama hiç bir yerde yok, arayıp sordum firmayı, E87 de olur dediler. Fakat E85 ararken o kadar çok vakit kaybettik ki, benzin alacak vakit yok. Arabayı boş depo ile teslim edip, 20 usd tüm her şey dahil ceza ödedik :( Sonra da havaalanın yolunu tuttuk. Güvenlikti biletti derken uçak saatini geçirdik. Fakat biniş kartlarını alırken uçağın rötar yaptığını öğrendik. Bu sayede de uçağa binebildik :)10 saatlik uykusuz yolculuğun ardından İstanbul’ a vardık. En güzeli benim memleketim :) marketing europe & anatolia /45


Game On

Battleborn...

Ali Erdem Ekşioğlu

MOBA ve FPS Buluşuyor Oyun dünyasının iki ucu tek bir oyunda buluşuyor.

Sonsuz Potansiyel Oyundaki bir karakteri bile tamamen keşfetmek aylar sürerken eklenecek her yenililk oyuncuyu koltuğuna bağlayacaktır.


GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn

Arkadaşlarınızla Muhteşem bir Oyun Tecrübesi Takım ruhu ve stratejiye bütük önem veren Battleborn en çok arkadaşlarınız yanınızdayken sizi etkileyecek

Zayıf Hikaye, Muhteşem Diyalog Pek umursamayacağınız bir hikaye ve yan karakterler olmasına rağmen oyun içi diyaloglar bir oyuncuya nasıl hitap edeceğini biliyor.


Gameon

Battleborn; MOBA'nın First Person Shooter'la buluştuğu yarı stratejik hızlı tempolu aksiyon oyunu. 2016'nın en çok beklenen ve merak edilen oyunlarından biri olan Battleborn sonunda oyuncularla buluştu. Geçtiğimiz senelerde Destiny'nin yarattığı etkiyi yaratan Battleborn farklı stili ve oyun tarzına getirdiği yeniliklerden dolayı şüpheciler ve hayranlar tarafından heyecanla bekleniyordu. Peki bu beklentilere gerekli cevabı verebildi mi? Battleborn birbirine çok uzak görünen iki tarzı akıcı ve başarılı bir şekilde harmanlıyor. MOBA'nın takım ruhu ve stratejiye verdiği önemi "respawn" bazlı aksiyon dolu bir FPS'le birleştiren Battleborn oyuncuya özgün bir tecrübe yaşatmayı başarmasının yanında aşırı "META" mizahıyla da öne çıkıyor. Komedisi ve mekanik olarak müthiş potansiyellerle dolu olan gameplay'inin yanında Battleborn'un atması gereken birçok adım var. Oyunun menüsüne göz atan herhangi biri farkedecektir ki fazla alan olmasına rağmen oyuncuya sunulan seçenekler sınırlı. Sadece üç farklı PvP moduyla beraber altı farklı haritası olan Battleborn umarım 48 / marketing europe & anatolia

Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn

adresinden izleyebilirsiniz. ilerleyen tarihlerde bu katagorilerde çeşitliliğini arttıracaktır. Battleborn'un hikayesi bana Destiny'i birçok yönden anımsattı. Hayır sadece evreni karanlıktan kurtaran uzaylılarla dolu olmasıyla değil. Bunun yanında hikayenin birbirini tekrar eden, 40 dakikalık

görevlerden oluşmasıyla anımsadım. Bu görevlere arkadaşlarınızla item ve tecrübe toplamak için birçok kez geri dönüceksiniz ve hepsi umduğunuz kadar eğlenceli geçmeyecek. Ne kadar takım ruhu ve yan karakterlerin mizahı size çekici gelse de 39 dakika boyunca koruduğunuz robotun küçük bir hatayla ölmesi sonucu bütün görevin resetlenmesi canınızı sıkabilir. Saydığım bütün bu eksilere rağmen Gearbox ve 2K'nın Battleborn'u ilerleyen günlerde şimdiki halinden bile daha ilgi çekici ve bağımlılık yapıcı bir hale gertireceğinden eminim. Battleborn geleceği sonsuz potansiyelle dolu ve aksiyon dolu bir oyun tüm okurlarıma öneririm.


Gameon

Overwatch Oyuncularla Buluştu… Aral, Overwatch severleri muhteşem bir etkinlikte bir araya getirdi. 24 Mayıs 00:00’da dünya ile aynı anda satışa sunulan Overwatch oyunu,katılımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Katılımcılar, düzenlenen bilgi yarışmalarıyla hem eğlendi hem de oyun hakkında yeni bilgiler edindi. Kazananlara, Overwatch tişörtleri ve rozetleri hediye edildi. Cosplayer’ların renk kattığı gece açılışında, katılımcılar Overwatch’un eğlenceli dünyasını yakından tanıma fırsatına sahip oldular. Oyuncular hem Cosplayer’lar ile fotoğraf çektirdi hem de severek takip ettikleri Youtuber’lar ile yakından tanışma şansı buldu. Gecenin sunuculuğunu Multiplayer ekibinden Merthan Yalçın üstlendi. Etkinlik boyunca oyuncularla konuşan Yalçın, gece açılışına katılan basın mensuplarıyla da çeşitli röportajlar yaptı. Etkinlikte gerçekleştirilen röportajda,Activision Ürün Sorumlusu İrem Aral “Blizzard’ın uzun yıllar sonra çıkardığı yeni bir oyunoldu. Merakla beklenen bir oyundu ve ilgi oldukça fazla. Biz de bunu bir gece açılışı düzenleyerek desteklemek istedik” şeklinde konuştu.

E-gameshow 2016 Ankara... Türkiye’nin her yerinden oyuncular oyun ve eğlence dolu 4 gün için 2-5 Haziran tarihlerinde Ankara’da buluşuyor. Semor Organizasyon tarafından düzenlenen ATO Congressium Kongre ve Sergi Salonu’nda gerçekleşecek fuarda cosplay yarışmaları, e-spor turnuvaları, DJ performansları, ödüllü yarışmalar, konferanslar ve daha pek çok etkinlik her yaştan oyunseveri bekliyor. Yerli ve yabancı pek çok şirketin katılacağı e-gameshow 2016, ziyaretçilerine birbirinden renkli ve eğlenceli etkinlikler sunuyor. E-gameshow 2016’da birçok ödüllü turnuva ve espor etkinlikleri de olacak. Riot Games, MOBA dünyasının süper markası League of Legends’ın Üniversiteler Ligi’nin finalini muhteşem bir organizasyon ile e-gameshow’da yapacak. Üstelik Dijital Oyunlar Federasyonu ve ESL’inen popüler e-spor oyunları için uluslararası turnuvalar düzenleyeceğini de belirtelim. Ayrıca ODTÜ ve Hacettepe espor toplulukları da fuar katılımcıları içineğlencesi bol ödüllü turnuvalar düzenliyor olacak. Bu eğlenceli fuar hakkında daha fazla bilgi almak ve ziyaretçi kartınızı şimdiden ayırtmak için hemen http://e-gameshow. com adresini ziyaret edin. marketing europe & anatolia / 49


Kültür - Sanat

İzlandalı post-rock grubu “Sigur Rós...

Nordik müziksahnesinin büyüleyici grubu Sigur Rós, uzun Haziran Cumartesi akşamı Zorlu PSM’nin 1,750 metrekzamandır beklenen canlı performansıyla Türkiye’de ilk kez arelik “dev sahne üzerinde” İstanbullu müzikseverlerle 11 Haziran 2016’da, Zorlu Performans Sanatları Merkezi, buluşuyor. 1994 yılında İzlanda’da başlayan serüvenini büyük bir başarıyla tüm dünyaya taşıyan grubunfarklı Ana Tiyatro’da. İsmi, grubun falsetto vokallariyle olduğu kadar, gitarı ke- boyutların kapılarını açan müziği ve Jónsi Birgisson’un falman yayıyla çalmasıyla da ünlü vokali Jónsi Birgisson’un setto vokallerinin kusursuz birleşimi, Sigur Rós’u etkisini kız kardeşinden esinlenen Sigur Rós, çıktıkları dünya turu katlayarak bugüne taşıdı. kapsamında Primavera Festivali’nin hemen ardından 11

Çocuklara İyi Gelecek...

Gerçek Hesap Bu...

Koruncuk Vakfı’nın, Kiehl’s’ın katkılarıyla başlattığı “Çocuklara iyi Gelecek” adlı projesine destek veren, sanat, spor, cemiyet ve iş dünyasının önde gelen ünlü isimlerinin düşüncelerini, Sanatçı Leo Lunatic’in duvarlara yansıttığı graffiti sergisi, 02 Haziran Perşembe günü Elgiz Sanat Müzesi ev sahipliğinde açılıyor. “Çocuklara İyi Gelecek” proje sergisi, sanatçı

Nejat İşler’in kaleminden, hayatın içinden hikâyeler, kişiler, anılar Oyuncu, kitap âşığı ve kulüp başkanı Nejat İşler, Gerçek Hesap Bu! kitabıyla aramızda. Gümüşlükspor futbol takımının başkanlığını yürüten ve aynı zamanda kendini Gümüşlüklü olarak gören Nejat İşler, hayatından damıttığı anlatıları kaleme aldığı kitabının telif geliri, Gümüşlükspor’un geliştirilmesi için kullanılacak. İçten üslubu, hesapsız dili ve sakınmadan kaleme aldığı anılarıyla kişisel bir yüzleşme de olan Gerçek Hesap Bu!

Leo Lunatic’in ilk solo sergisi olmasının yanı sıra, Türkiye’de solo bir sanatçı tarafından direkt olarak duvara uygulamalı olarak yapılan ilk graffiti sergisi olma özelliğiyle dikkat çekiyor.

50 / marketing europe & anatolia

kitabında, “kahramanları uydurma olan gerçek hikâyeler” anlatıyor. Hayatı, dostlukları ve tutkuları yücelten yaşantılar; yüreklere kazınmış sözler okuyucuya ilham verecek


Kültür - Sanat

Müzik Boğaz’dan Gelir... Türk müziğinin en önemli seslerinden Jehan Barbur, “Uyan”, “Hayat” ve “Sarı” albümlerinin ardından dördüncü solo albümü “Sizler Hiç Yokken” ile “Müzik Boğaz’dan Gelir” konserlerinde. Sanatçı 03 Haziran 2016 Cuma günü dinleyicisiyle Boğaz’da buluşacak. İstanbul’un müzik kültürü ve alışkanlığına yeni bir anlayış getirmek üzere hayata geçirilen “Müzik Boğaz’dan Gelir” tekne konserlerinde 03 Haziran 2016 Cuma günü Jehan Barbur yer alıyor. Barbur sevilen şarkıları ile unutulmaz bir boğaz gecesi yaşatacak. 60m2 organizasyonuyla gerçekleşek konserde; İstanbul Arnavutköy İskelesi’nden saat 19.00’da başlayacak dinleyici katılımı, saat 20.00’de Kabataş Turizm İskelesi ve saat 20.30 Beylerbeyi Nato Parkı İskelesi’nde dinleyici alımına devam edecek. 21.00’de başlayacak olan “Müzik Boğaz’dan Gelir” konser teknesi, gece boyunca boğaz güzergahında seyrederek konser bitiminde dinleyicileri bindikleri iskelelere bırakacak. Konserin ayrıntılı bilgileri ise https://www.facebook.com/60metrekare adresinde bulunuyor.

Yok olmadan...

İstanbul Modern, doğa ve sürdürülebilirlik üzerine düzenlediği ‘YOK OLMADAN’ sergisinin son haftasında yepyeni bir gösteriye kapılarını açıyor. Çıplak Ayaklar Kumpanyası 2 Haziran Perşembe günü, sergiye özel hazırladığı “Sefatoryum” adlı performansı sergileyecek. İstanbul Modern’in davetiyle“YOK OMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Sergi” için Çıplak Ayaklar Kumpanyası tarafından tasarlanan performans, sergi sanatçılarından Camila Rocha’nın doğada ve bir bahçe için-

de olmanın insana verdiği keyfi hatırlatan “Sefatoryum” adlı yerleştirmesinden esinleniyor. Dansçılardan oluşan bir proje topluluğu olarak 2003 yılında kurulan Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın bu performansı 2 Haziran Perşembe günü iki kez ve ücretsiz izlenebilecek. “YOK OLMADAN” sergisinin son haftasında dansın doğa ile buluştuğu 25 dakikalık bu özel gösteri saat 18.00 ve 20.00’de İstanbul Modern’in alt kat fuaye alanında.

marketing europe & anatolia /51



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.