marketing europe & anatolia Tarih: Kasım 2017 Sayı: 68
retorik
Hedef 2023 mü, 1914 mü?...
kelebeğin fırtınası
Selam dünyalı, ben robot...
satır ayracı
Değişimlerimizi Yönetmek...
zı ... ı lımoruz ı Y 6. tluy Ku
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı: 68 Tarih: Kasım 2017 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe- İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu
Kısa Kısa
04 - 07
Teknoloji
10 - 11
retorik
13
Medya Dünyası
14 - 15
Röportaj
16 - 18
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
Röportaj
24 - 26
İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi
satır ayracı
29
Kampanyalar
31 - 37
Gezi
38 - 47
Game On
48 - 51
Kültür Sanat
52 - 53
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
6. Yılımız Kutlu Olsun...
Merhaba, Son altı yıldır, prodüksiyon işlerimizin yanı sıra ofiste her ay yeni bir heyecan daha var. Dergimiz yayına hazırlanıyor. Röportajlarımız hazır mı, bu ay mail adresimize gelen ve bizzat giderek arkadaşlarımızın takip ettiği binlerce haberden hangilerini kullanalım, köşe yazarlarımız yazılarını tamamlamışlar mı? İşte böyle tatlı bir koşturma ile altı yılın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dergimizin aylık okuyucuları 7500 ila 10.000 aralığına yerleşti. Her biri bizim için çok değerli. Altı yıldır dışarıdan tek kuruş girdi olmadan yayın hayatında ayakta kalan başka bir süreli yayın var mı doğrusu bilmiyorum. Buradan bu mucizeyi gerçekleştirmede katkısı bulunan bugün aramızda olan ya da olmayan tüm dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Bu altı yıl boyunca bize inanan digital ortamda dergimizi sürekli paylaşarak yaygınlaşmasına katkıda bulunan dostlarımız oldu ve en önemlisi bize güç veren okuyucu dostlarımız oldu. Dostluklarımızın baki olmasını diliyorum. marketing europe & anatolia, hiçbir cemaate, partiye hizmet etmeyen, sektörün tam bağımsız tek dergisidir. Sizin için buradayız, bizi okuduğunuz için teşekkürler. Sevgiler,
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Brand Week İstanbul 2017...
BrandWeekIstanbul’un bu seneki teması“Legends”, efsanelere saygı duruşu niteliğindeki tanıtım videosuyla duyuruldu. Ağırlayacağı isimlerle büyük bir heyecan yaratan BrandWeekIstanbul, tüm konuşmacıların kendi alanında birer efsane olduğu beşinci yılında “Legends of Market-
ing”, “Legends of Creativity”, “Legends of Entertainment” ve “Legends of Sports” başlıklarına ayrılıyor. “Legends of Marketing” kapsamında IronMaiden’ın solistliği, pilotluk ve girişimciliği aynı bünyeye sığdıran Bruce Dickinson; gelecek sene ne yiyeceğinizi bugünden öngören besin fütüroloğu Dr. Morgaine Gaye; pazarlama dünyasının duayen ismi Prof. Dr. RussellBelk; “Big Data” konusunun babası Prof. Dr. John Deighton gibi efsaneler konuşmacı olarak programda yer alıyor. “Legendsof Creativity” gününde “ThinkDifferent” kampanyasını yaratıcılık dünyasına hediye eden Apple’ın efsanevi kreatif direktörüKenSegall, reklamcılık sektörüylesosyal medyayı daha derinlemesine buluşturabilmek adına çalışmalarını yürüten Facebook Küresel Kurumsal Pazarlama Başkan Yardımcısı Sarah Personette; Burger King reklamlarıyla markalar dünyasına benzersiz bir soluk getiren AnselmoRamos; komedinin diğer adı Cem Yılmaz ve daha birçok efsane katılımcılarla buluşuyor. . Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için: http://www.brandweekistanbul.com
İşveren Markaları Buluşuyor... Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen işveren markalarını buluşturan bu yıl beşincisi düzenlenen People MakeTheBrand Konferansı, konu ve konuşmacılarıyla tüm dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Heyecanla beklenen konferansta işveren markası alanında gelişmeler ve trendler paylaşılıyor. 50.000’e yakın Y kuşağı ile gerçekleşen Universum İdeal İşveren Araştırması’nın sonuçlarının paylaşılacağı People MakeTheBrand merakla bekleniyor. People MakeTheBrand’in kurucusu ve küratörü Evrim Kuran, müşteri deneyimi kadar çalışan deneyimi tasarımına da odaklanmanın vaktinin geldiğini ele alacağı konuşmasıyla işveren markalarını bilgilendirecek. 4 / marketing europe & anatolia
Müşterisi insan olan herkesin bir deneyim tasarımcısı olduğuna inanan Kuran, konuşmasında hızla değişen iş yaşamında yeni nesil iç müşteriler için en kritik temas noktalarından ve sahici bir işveren markası için bu noktalarda anlamlı bir çalışan deneyimi yolculuğu tasarlamanın öneminden bahsedecek. Konferansın konuşmacıları arasında Vodafone Global İşe Alım Ve İşveren Markası Başkanı CatalinaSchveninger, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, Garanti Bankası İnsan Kaynakları Koordinatörü Burak Yıldıran, Universum Stratejik Danışma Kurulu Başkanı ClaudiaTattanelli, UniversumGlobal Strateji Başkan Yardımcısı Richard Mosley,LuxotticaYetenek Kazanım ve İşveren Markası Grup Müdürü FabianaRizzi yer alacak.Konferansın bu yıl da moderatörlüğünüHarvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan yürütecek. Garanti Bankası’nın sponsorluğu ile Dinamo Danışmanlık tarafından düzenlenen People MakeTheBrand Konferansı 24 Kasım’da FairmontQuasar İstanbul’da Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen şirketlerinin insan kaynakları ve iletişim profesyonellerine ev sahipliği yapacak.
Kısa Kısa
Perakende Günleri 2017... Perakende Günleri’17, bu sene de alanında öncü ve uzman, ulusal ve uluslararası konuşmacılara ev sahipliği yaparak katılımcılara kendilerini geleceğe taşıyacak, vizyon geliştirecek oturumların yanı sıra, somut ip uçları ve başarılı örnek uygulamalar ile zengin bir içerik sunacak. Yeni içeriklerle birlikte oturum formatlarındaki yenilikler bu yıl Perakende Günleri’ne damgasını vuracak. 2001 yılından bu yana Türkiye’deki en büyük iş dünyası organizasyonu ve uluslararası alanda da sayılı organizasyonlardan biri olan Perakende Günleri, bu sene 19 farklı oturumda 21 ayrı konuşmacıyı ağırlayacak. İki gün sürecek Perakende Günleri’17’de perakendede inovasyondanneromarketinge, yeni trendlerden siber güvenlik konusuna, hızlı büyümeden start up ruhuna kadar her şey konuşulacak.
Perakende Günleri’nin bu yılki konuşmacılarından olan Skype’ın yaratıcılarından JonasKjellberg, ‘Oyunun Kurallarını Değiştirmek’ başlıklı oturumda kendi geliştirdiği ve Stanford Üniversitesi’nde okutulan iş modeli olan sıfır maliyetle inovasyon ve gelir artırmada inovasyon için ip uçları verecek. Dünyada pazarlama çalışmalarında yeni bir dönem açan nöropazarlamanın öncüsüPatrickRenvoisé ise ‘Beynin Satın Alma Düğmesini Keşfedin’ başlıklı oturumda beynin nasıl karar aldığını, satış döngüsünü kısaltan, yeni müşteriler kazandıran, geliri ve karı arttıran yöntemleri örneklerle paylaşacak. Amazon konusunda önde gelen uzmanlardan, ünlü perakende fütüristiDougStephensPerakende Günleri’17’nin bir diğer konuşmacısı olarak Amazon’un durdurulamaz gelişimini ve perakende dünyasını değiştiren yeni stratejilerini katılımcılarla paylaşacak. Geçmişin ünlü hacker’ı, bugün dünyanın en önemli siber güvenli uzmanlarından biri olan MikkoHypponen ise şirketleri siber risklerden korumak için somut çözüm önerileri sunacak.
25. PERYÖN 2017... Şimdiye kadar 1395 konuşmacı, 654 oturum ve 25 bine yakın katılımcıyı ağırlayan PERYÖN İnsan Yönetimi Kongresi,25’inci yılında da iş dünyasının önemli isimlerini İstanbul’da ağırlıyor. Türkiye’den olduğu kadar dünyadan da iş ve insan yönetimi alanında iz bırakan konuşmacılar 2 – 3 Kasım 2017 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar’da buluşuyor. Peki, bu yıl üç bini aşkın kişininkatılımıyla düzenlenecek Kongre’de profesyonellerin gündemine yeni bakış açıları getirecek yıldızlar kimler? Kongre’nin değerli isimlerinden biri UNESCO Gelecek Çalışmaları Programı Başkanı, FuturistSohailInayatullah. Kongre’de geleceği doğru yorumlamak için önem taşıyan beş değişimden bahsedecek Inayatullah; “Bunlardan ilki, iklim değişikliğinin sonucu olarak doğanın yeniden fiyatlandırılması. Trilyonlarca dolar değerinde varlık risk altında. İkinci değişim ise yapay zekânın ve robotların yükselişi. Bu sadece gelişmiş uluslar için değil tüm insanlık için geçerli.Yapay zekâ hem artık yapmak istemediğimiz hem de yapmaya devam etmek istediğimiz işleri bizim yerimize yapmayı vaat ediyor. Bu durumda aynı anda akıllı ve bilge olabilir miyiz? Üçüncüsü kişiler arası (peer-to-
peer) etkileşimde yaşanan köklü değişim. Bu aracının olmadığı bir dünya anlamına geliyor.Kullanıcılar değer yaratabiliyor. Aynı zamanda yeni devasa şirketler doğuyor. Dördüncü değişim çalışmanın doğasında meydana geliyor. Ve en az diğerleri kadar önemli olan son değişim ise mega fabrika modelini tehdit eden ve insanların ihtiyaç duydukları her şeyi evlerinde üretebildikleri bir dünya öngören Maker Devrimi” diyor.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
17. Bilişim Zirvesi… Uluslararası bilişim dünyasını bir araya getirerek ortak bir gelişim platformu sunan Bilişim Zirvesi, bu yıl 17. kez kapılarını aralıyor. Zirve, “Yıkıcı ve Yenilikçi Dijital Ekonomi – REkonomi Başlıyor!” ana temasıyla 7-8 Kasım tarihlerinde, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Ulusal ve uluslararası arenadan 182 konuşmacı ve panelist, dijital ekonominin temellerini oluşturan fikirleri, tasarımları ve modelleri katılımcılarla paylaşacak.“Lösemili Çocuklar Haftası” tarihleriyle aynı dönemde organize edilen zirvede, bu konuda farkındalığın artırılması için origami ile turna kuşu yapımı ve bağış projesi de gerçekleştirilecek. Dijitalleşmenin pek çok endüstride temellerinin atıldığı günümüzde sıra dijital ekonominin inşasında. Bu alana öncülük eden pek çok isim 17. Bilişim Zirvesi’nde yer alıyor. Zirvenin ana konuşmacıları ise Actility Orta Doğu ve Kuzey Afrika Satış Direktörü Ahmed Bouna, Accenture Digital, Orta Doğu ve Türkiye Ülke Lideri ve Yönetici Ortağı Xavier Anglada ve IE Reinventing Yüksek Okulu Beşeri Bilimler ve Teknoloji Profesörü Tomás de Lara Aguilar olacak. Detaylı bilgi için: www.bilisimzirvesi.com.tr
Atama...
BP Türkiye İletişim Müdürlüğü görevine, Eylül 2017 itibariyle Eda Gökayatandı. Gökay, bu yeni göreviyle BP’nin Arama ve Üretim ilePazarlama ve Dağıtım’ı kapsayan tüm iş kollarınıniletişim stratejilerinin oluşturulması, medya ilişkileri, dijital iletişim ve kurumsal iletişimden sorumlu olacak. Profesyonel iş hayatına Aygaz firmasındaKurumsal İletişim biriminde başlayan Eda Gökay 15 yıldır reklam, enerji ve ilaç sektörlerinde kurumsal iletişim, pazarlama iletişimi, kurumsal sosyal sorumluluk ve kamu ilişkileri gibi çeşitlialanlarda yöneticilik görevlerinde bulundu.Gökay, BP bünyesine katılmadan önce Roche İlaç firmasında Kamu İlişkileri Müdürü olarak görev yapıyordu.2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü tamamlayan Eda Gökay, 2004 yılında Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümünden Stratejik ve Bölgesel Çalışmalar yüksek lisans diplomasını aldı. 1979 doğumlu Gökay,İngilizce ve Fransızca bilmektedir 6 / marketing europe & anatolia
Atama... Hayat Kimya, son olarak Türkiye Genel Müdürlüğü görevine Enes Çizmeci’yi getirdi. Enes Çizmeci, Türkiye’de doğup bugün 100’e yakın ülkede bulunan Molfix, Molped, Bingo, Papia ve Familia gibi güçlü markaların tüm Türkiye operasyonundan sorumlu olacak. Çizmeci, Hayat Kimya’da ticari pazarlama müdürü rolünün ardından son 3 senedir şirketin temizlik kağıtları yatırımı bulunan Rusya organizasyonunda Genel Müdürlük görevini yürütüyordu. Cezayir, Mısır, İran, Rusya, Nijerya, Fas, Bulgaristan’daki yatırımlarıyla 8.000’e yakın çalışanı bulunan şirket, “Hayat” deneyim ve kültürünü yurtdışındaki organizasyonlara taşımak ve bu kültürün devamlılığını sağlamak için üst yönetim rollerinde uluslararası atamalar yapıyor. Çizmeci, Robert Koleji ardından lisansını Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde yapmış, Koç Üniversitesi’nde MBA tamamlamıştır.
Kısa Kısa
TSP Kongresi 2017...
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) bu sene ikincisini düzenleyeceği Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, yerli ve yabancı birçok uzmanı ağırlayacak. Dijital dönüşüm konusunda dünyadaki öncülerinden olarak bilinen dijital bankacılık gurusu Chris Skinner da kongrenin ana konuşmacıları arasında yer alıyor. Skinner, Kongre’de, “Oyun Değişiyor: Fintech, Blockchain ve Değer Takası” başlıklı konuşmasıyla, teknoloji ile birlikte hızla dönüşen finans sektörü dinamiklerini an-
Otomotiv Sanayii Derneği Canyaş İletişim’i seçti...
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), stratejik iletişim ve halkla ilişkiler çalışmaları ile içerik yönetimi danışmanlığı için Canyaş İletişim’i seçti. OICA (International Organization of Motor Vehicle Manufacturers) üyesi olan ve ACEA (The European Automobile Manufacturers’ Association) bünyesinde küresel ve yerel gelişmelerin değerlendirildiği “Liaison Commitee” faaliyetlerinde ülkemiz Otomotiv Sanayi’ni uluslararası platformda da başarıyla temsil eden OSD için Kasım ayından itibaren Canyaş İletişim halkla ilişkiler hizmeti ve iletişim desteği verecek .
latacak. Ayrıca, panel sonrasında Chris Skinner’ın “Value Web” kitabı için imza etkinliği düzenlenecek. Digital Bank ve Value Web’in de yazarı. Finansal piyasalar ve Fintech alanında finanser.com sitesinde yazdığı yazılarıyla bilinen Chris Skinner, en çok satan iş kitapları arasında yer alan Digital Bank ve Value Web’in de yazarı. Skinner, Avrupa Finansal Servisler Kulübü ve Nordik Finans İnovasyon’un başkanlığının yanı sıra 11:FS isimli Fintech danışmanlık firmasında Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği görevini de yürütüyor. Iambank, Innovate Finance, Moven ve Meniga gibi birçok şirketin Danışma Kurulu’nda yer alan Skinner, bunun yanı sıra Wall Street Journal Financial News tarafından finans teknolojileri alanında en güçlü kişilerden biri seçildi. 14-15 Kasım tarihlerinde Wyndham Grand İstanbul Levent Oteli’nde düzenlenecek Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde tüm panel ve eğitimler katılımcılara açık olup, kayıtlar ücretsiz olacak. Kongreyle ve konuşmacılarla ilgili detaylı bilgilere www.sermayepiyasalarikongresi.org.tr adresinden ulaşılabiliyor.
Bürotime Brandİstanbul PR’ı seçti...
Bürotime’ın iletişim ajansı Brandİstanbul PR oldu. 170 ülkede, 40 farklı dilde medya iletişimi hizmeti vererek sektörde fark yaratan Brandistanbul PR, her bir paydaşına niş hizmet vermektedir. Çalışma ve yaşam alanlarına yönelik geliştirdiği yenilikçi tasarım konseptleri ile adından sıkça söz ettiren Bürotime,mobilyacılık sektöründe modern bakış açısı; deneyimli, uzman kadrosu ile uluslararası vizyona sahiptir. Bürotime, 2014 yılında koltuk ve mobilya ürün grubunda Türkiye’de GREENGUARD sertifikası almaya hak kazanan ilk ofis mobilya üreticisi unvanını elde etti.
marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Samsung Gear Sport Türkiye’de...
Samsung Gear Sport, mavi ve siyah renk seçenekleriyle Türkiye’de satışa sunuldu. Samsung Electronics, sportif bir yaşam tarzını benimseyenler için geliştirdiği Gear Sport akıllı saat modelini Türkiye’de satışa sundu. Eylül ayında Avrupa’nın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA 2017’de duyurulan Gear Sport, zarif
tasarımı ve su geçirmezlik özelliğiyle suda ve karada çok yönlü bir kullanım sunuyor. Kullanıcıların daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam için ihtiyaç duydukları bilgilere erişebilmeleri amacıyla tasarlanan yeni Gear Sport’un Super AMOLED 1.2-inç ekranı ve gelişmiş arayüzü sayesinde hareket halindeyken bile bilgiler kolay bir şekilde görüntülenebiliyor. Gear Sport ile kullanıcılar internete bağlı olmadıklarında dahi beslenme ve egzersiz tavsiyeleri alabiliyorlar. Sportif bir tasarıma sahip yeni Gear Sport, 5 ATM su geçirmezlik derecesi sertifikasına sahip olması sayesinde havuzda ve denizde rahatlıkla kullanılabiliyor ve her yüzme stilini algılayarak kullanıcılara eşlik ediyor. Gear Sport ile birlikte kullanılabilen Speedo’nun yeni yüzme uygulaması Speedo On ile yüzme mesafesi ve süresinden, kulaç şekline kadar yüzme ile ilgili veriler kolay bir şekilde takip edilebiliyor. Gear Sport, askeri cihazlar düzeyinde dayanıklılığa sahip olması sayesinde farklı çevresel koşullarda2 kullanılabiliyor.
iPhone 8 ve iPhone 8 Plus... Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Türk Telekom, yeni nesil iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’ı 20 Ekim’de Türk Telekom mağazalarında satışasundu. Türk Telekom olarak en yeni cihazları en uygun koşullarla müşterilerine sunduklarının altını çizen Türk Telekom Satış ve Müşteri İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı Ümit Önal, “Türk Telekom olarak ‘Fırsat bu Fırsat’ mottosuyla, müşterilerimizi, en yeni mobil teknolojilerle en kolay ve en uygun yolla
“Portre Işığı” özelliğiyle de geliyor ve bu sayede kullanıcılar, 5 farklı ışık stiline sahip derinlik efekti ile etkileyici portreler yakalayabiliyorlar. Türk Telekom müşterileri, iPhone’un
buluşturmaktan gurur duyuyoruz. Bu doğrultuda, merakla beklenen iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’ı avantajlı tarifelerimizle beraber 36 aya varan taksit seçenekleri ile satışa sunduk” dedi. iPhone 8 veiPhone 8 Plus, yepyeni cam tasarım, uzay grisi, gümüş ve altın olmak üzere seçkin renk seçenekleri, bugüne kadarki en dayanıklı cam, Retina HD ekran ve A11 Bionic çip özelliği ile yeni nesil iPhone olma özelliğini taşıyor. İki cihaz da en iyi artırılmış gerçeklik deneyim için tasarlandı. Dünyanın en popüler kamerası şimdi çok daha iyi ve kablosuz şarj özelliği ile iPhone yeni güçlü bir yetenek kazanıyor. iPhone 8 Plus 12-megapiksel çift kamera ile geliyor. iPhone 8 Plus ayrıca, iPhone’adramatik stüdyo ışığı efektleri getiren
yeni model cihazlarına mobil, ev telefonu ya da evde internet faturalarına ek olarak 36 ay taksit seçenekleriyle sahip olabilecekler. Türk Telekom müşterileri, iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’ın teklif detaylarına www.turktelekom.com.tr adresinden ulaşabilir. iPhone hakkında detaylı bilgiye www.apple.com adresinden ulaşılabilir.
10 / marketing europe & anatolia
Teknoloji
Lenovo Yoga 720’nin Aktif Kalemi... mans kadar şıklık talep edenlere, güvenliğe önem verenlere ve yaratıcılığını ortaya koymak isteyenlere hitap ediyor. Aktif Kalemile yaratıcılığını konuştur, 3 boyutlu çalışmalar yap Yoga serisinin aktif kalem ile gelen ilk modeli olan Yoga 720, Windows 10’un sunduğu yeniliklerden de sonuna kadar faydalanıyor. Aktif kalem desteğiyle, yaratıcılığınızı serbest bırakmanıza imkan tanıyan Yoga 720 ile One Note, Paint 3D, Word, Powerpoint ve Web tarayıcıları üzerinden kullanılabilen Ink özelliklerini kolayca yönetebilir, yaratıcılığınızı sergilerken günlük işlerinizi kolayca halletmenin keyfini yaşayabilirsiniz. Şifrenizi hatırlayamama sıkıntısına elveda deyin Yoga 720, güvenliğiyle de bir adım öne çıkıyor. Hem 13 inç hem de 15 inç modelde yer alan parmak izi okuyucu sayesinde ürünlerde Windows Hello desteği bulunuyor. Bu sayede bilgisayarınızı karmaşık şifrelemelere gerek kalmaMotorola markası ile de akıllı telefon pazarında hızla büyüyen teknoloji devi Lenovo, dizüstü bilgisayar pazarında yıldızlaşacak yeni ürünüyle tüketicilerin karşısına çıkıyor. Yoga serisinin en son modeli aktif kalemli Yoga 720 yüksek perfor-
dan yalnızca parmak iziniz ile yönetebilir, şifrelerinizi hatırlayamama sıkıntısına elveda diyebilirsiniz. Yoga 720, diğer yandan JBL tarafından geliştirilen hoparlörler ile geliyor ve Dolby Audio Premium teknolojisi ile kaliteli bir ses deneyimi de vadediyor.
Irista fotoğraf depolama platformu... Irista fotoğraf depolama platformu ile Canon, kullanıcılarına yeni 15 GB’lık ücretsiz depolama hizmeti sunuyor.Üstelik Türkçe kullanım seçeneği de mevcut. Irista, ister akıllı telefon ister herhangi bir fotoğraf makinesiyle çekilen fotoğrafları sınıflandırarak depoluyor. Canon, fotoğraf çeken herkesin fotoğraflarını kolayca depolayabilmesi için 15 GB’lık ücretsiz depolama alanı sunuyor. Bulut tabanlı görüntü yönetim platformu Irista, Canon kullanıcılarının fotoğraf albümlerine şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kolay bir şekilde erişmelerini sağlıyor.Irista, Canon fotoğraf makinaları, akıllı telefonlar ya da diğer makinalarla çekilen fotoğraf ve videoları dijital bir platformda topluyor. Yükleme ve erişim ise akıllı telefon, tablet ve bilgisayardan yapılabiliyor. Basit kullanımıyla koleksiyondaki herhangi bir görüntüye hızlı ve kolay ulaşım imkanı sunuyor. Görüntüler doğrudan sosyal medyada paylaşılabiliyor. Irista’nın mevcut depolama platformlarından farkı ise fotoğraf konusundaki uzmanlığı. Örneğin geçmiş 5 yıla ait tüm fotoğrafları depoladığınızda otomatik olarak fotoğrafları filtreliyor. Yani ‘2015 yılında EOS 5D Mark III, 24-70 f/2.8 lensle çekilmiş’ gibi bilgiler sunuyor. Ayrıca manzara, portre
gibi fotoğrafları da ayrı bir yerde filtreleyebiliyor. Bu özellik; hem amatör kullanıcılar, hem de profesyonel fotoğrafçılar için büyük kolaylık sunuyor. Canon Irista ile insanları fotoğraflarıyla daha fazlasını yapmaları için heveslendirmeyi amaçlıyor. Yapılan araştırmalara göre dünyada 2020 yılında 10 katrilyon fotoğraf çekilmesi bekleniyor. Fotoğrafların çekildikten sonra nasıl depolanacağı ve nasıl kullanılacağı sorusu ortaya çıkıyor.
marketing europe & anatolia / 11
Köşe
( retorik)
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
Hedef 2023 mü, 1914 mü?... Türkiye'de 2008 sonrasında yaşanılanlara bakıldığında bir çok yorumcu, hızlı değişen, öngörülemez gündemlerden, sürpriz gelişmelerden bahsedecektir. Oysa 2008 sonrasındaki tüm gelişmeleri detaylıca incelerseniz durumun hiç de öyle olmadığı, herşeyin öngörülebilir, hatta biraz fazla tek düze cereyan ettiği sonucuna ulaşabilirsiniz. Bu sonuca ulaşmanız için öyle ahım şahım bir eğitim almanıza da gerek yok.
ekonomik baskılar vs. vs. ile zaten satılmaya değilse de kiralanmaya son derece müsait olan büyük bir kesim medyayı iktidarın imkanlarıyla kendinize bağladınız diyelim. Sosyal medyayı nasıl kontrol edeceksiniz. Burada ilk önce kolay çözüm devreye girmiş "tvitır, mivıtır alayını kapatacağız" diyerek cengaver bir strateji izlenmişti. Neyse ki kapatılan twiterın kısa sürede VPN'lerle Nasrettin Hoca türbesine döndüğü farkedildi de bu komik yasak daha fazla devam etmedi. Peki ne Piyasada satılan en ucuz kişisel gelişim ve iletişim yapmak lazımdı. İşte yine AKP'nin dahi stratejistleri kitabını alın. Hani şu akademik verilere değil, kişisel 1940'lardan bir iletişim formülüyle karşımıza çıktı. anlatılara dayalı olanlarından. Tercihen bol resimli Mesajın etkisinin bir faktörü kaynağın güvenilirliği olanlarından bir tanesini, çünkü zannederim AKP'nin olduğuna, iletişimde mesajı iletmek için kullanılan araç stratejilerini belirleyen kadro uzun yazılı olanları okumaya da kaynağın yerine geçtiğine göre, iletişim aracının üşenmiş. Şimdi orada kitle iletişimi, chicago ekolü (resimli güvenilirliğini sarsmak o mecradaki tüm iletişimin etkisini kitaptaki ismi bu olmayabilir, farketmez sonuç olarak azaltacaktı. Yapılması gereken gerçek dışılığı çok açık kültürel tekleşmeyle ilgili bir konu), kara propaganda, olan mesajların sosyal medyada yer alması ve bu sayede itibarsızlaştırma, oluşturulan asılsız iletişim metinlerinin sosyal medyanın güvenilirliğinin tartışılır hale gelmesiydi. topluca yüksek frekansla tekrarı, kısacası 1940'ların Bu hamleyle muhalif mesajlar konvansiyonel medyada iletişim toplumu fazlaca etkiler tezine dayanan ne varsa yer bulamayacak, sosyal medyada yer bulduğunda ise hepsini tek tek görmek mümkün. kitle üzerinde etki yaratması engellenecekti. İşte Ak troller de bu ihtiyaçtan ve gerekçekle çıktı. Sizin anlayacağınız 2023 Türkiyesi'nin temeli 1940'ların yanlış iletişim bilgilerinin bilimsel olmayan yorumlarıyla Daha bir çok konu Esad'a Eset, IŞİD'e DEAŞ, her 1914 öncesine özlemin ihyasına dayanıyor. AKP'nin muhalife hain, dabeci, ergenekoncu, balyozcu gibi isim siyasi dehasının altında yatan cesaretin kaynağı çok az koyma da mesela 1940 iletişim stratejilerinin bir gereği bilmenin kutsanmışlığından kaynaklanıyor. olarak karşımıza çıkıyor. 1940 tezlerine göre iletişimi kontrol edebilirseniz kitlelerde çok büyük etkiler yaratabilirsiniz. Medyayı kontrol edebilirseniz, başınızı ağrıtacak muhalif düşüncelerde bir suskunluk sarmalı oluşturabilir, mesajınızı yeterince sık ve yaygın araçlarla iletirseniz 8 hafta ila 6 ay arasında kitle üzerinde davranışsal bir etki oluşturabilirsiniz. Ancak kitlelerde davranışsal etki mesajın direk algılanmasıyla gerçekleşmez. Mesaj önce kanaat önderlerine ulaşır, kitleler mesajı kanaat önderleri aracılığıyla alırlar. İşte barış sürecinde hatırlayacağınız Akil İnsanlar grubu bu gerekçenin bir ürünüdür. Ancak iletişim araçları 1940'dakinden biraz farklı olduğu için AKP'nin iletişim dehası stratejistlerinin karşısına bir problem çıkıyor. Konvansiyonel medyayı bir şekilde kontrol etmek mümkün. Teşvikler, satın almalar, mali ve
Yapılan vergi zamlarını örneğin Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin artırılması için çalışma yapılırken önce hükumet tarafından %40 zam açıklanması, sonra cumhurbaşkanı tarafından bu oranın %25'e çekilmesi için müdahalede bulunulması, sonra gerçekleşen %25 zammın "Motorlu Taşıtlar Vergisine %25 zam yapıldı" şeklinde değil de "Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne yapılacak zamda %15 indirim yapıldı" şeklinde duyurulması da işte bu çok bilmiş geçen yüzyılın iletişim cambazlığının bir sonucu. Peki bu iletişim stratejisi işe yarıyor mu? Tabii ki gerçek hedefiniz 2023 değil de 1914 öncesiyse 1940'ın stratejisi size çok bile. Ama hedef gerçekten 2023'se yazık halimize, yazık 1940'ların yanlış iletişim bilgilerinin bilimsel olmayan yorumlarıyla kendisini kandıranların lafıyla siyasi itibarını ortaya koyan yetersiz siyasilere.
marketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Türkiye gazetesinin Ankara Temsilciliği görevine Batuhan Yaşar getirildi. • Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT), 4 yıldır basın müşavirliği görevini yürüten Nuh Yılmaz görevinden ayrıldı. Yerine vekaleten Temel Yücel Öztürk atandı. • Doğan Haber Ajansı Rize Muhabiri Muhammet Kaçar, DHA Trabzon Bölge Müdürlüğü görevine getirildi. • Behzat Uygur, Posta Gazetesi’nin hafta sonu eki Cumartesi Postası için röportaj yapmaya başladı. • Doğan Haber Ajansı Bolu Bölge Müdürlüğü görevini yürüten Ersin Ercan, Ankara Bölge Müdürlüğü görevine getirildi. • Doğan Haber Ajansı’nda Haber Müdürü olarak görev yapan Mustafa Erdoğan, kurumla yollarını ayırma kararı aldı. • Habertürk gazetesinde köşe yazarlığı yapan Kerem Akça, Posta gazetesine transfer oldu. • Habertürk TV’de Haber Müdürü görevinden alınan Süreyya Akbalık Üstünel, editör olarak görev yapmaya devam edecek. • Sabah gazetesi fotoğraf şef editörü Kutup Dalkıran, editör Murat Bayar ve foto muhabiri Recai Kömür’ün gazeteyle ilişkileri kesildi. • Gazeteci Güngör Karakuş, görev yaptığı Habertürk gazetesinden ayrılma kararı aldı. • Doğan Haber Ajansı’nda görev yapan ekonomi editörü Yahya Koçoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye muhabiri Ezgi Çapa kurumla yollarını ayırma karar aldı. • Türkiye Gazetesi köşe yazarı Nuri Elibol, bir veda yazısı yazarak 17 yıldır çalıştığı kurumla yollarını ayırdığını duyurdu. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • ATV Avrupa kanalında yayınlanan ‘İş Dünyası’ programının yeni sunucusu Özlem Yıldız oldu. • TRT Haber Haber Koordinatör Yardımcısı görevine Aysun Torun atandı. • Kanal D Haber muhabiri Beril Oğuz, FOX Ana Haber ekibine transfer oldu. • Selahattin Günday, Habertürk TV İstanbul İstihbarat Servisi sorumlusu oldu. Yurt Haberler servisinde sorumlu editör olarak ise Saffet Yiğit atandı. • TRT 1’de Ana Haber bültenlerini sunan Erhan Çelik, kanalla yollarını ayırma kararı aldı. • Zafer Kiraz, TRT 1 Ana Haber Ana Haber Bülteni’ni sunacağını sosyal medya hesabından duyurdu. • Kanal D Sabah Haberleri’ni Murat Güloğlu ile birlikte sunan Mutlu Ulusoy, programdan ayrılma kararı aldı. • Ciner Medya Grubu’na bağlı Habertürk TV, Haber Müdürü görevine İhsan Yılmaz’ı atadı. • Sunucu Erhan Çelik, CNN Türk ekranlarında Nevşin Mengü yerine Ana Haber bültenlerini sunacak. • TRT ekranlarında sunuculuk yapan Nihan Cabbaroğlu, beINSports’a transfer oldu. Cabbaroğlu’nun basketbol ekibinde olduğu belirtildi. 14 / marketing europe & anatolia
Medya Dünyasından Diğer Haberler • Digiturk yeni bir spor yatırımına imza atarak, “beIN Sports Haber” adlı kanalı yayına aldı. Kanal, Türksat ve Eutelsat uyduları üzerinden şifresiz yayın yapacak. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri’ne gazeteci Ahmet Örs, Ertuğ Karakullukçu, İzzet Öz, Melih Aşık, NurzenAmuran, Orhan Atasoy, Ömer Kırkpınar, Sezi Ergun Anar, Tevfik Yener ve Zeynep Oral layık görüldü. • Medyaradar.com editörü Seçil Selen, Cesur Balık ile dünya evine girdi. • Sunuculuğunu milli boksör AdemKılıçcı, Bilgehan Demir ve Dilara Gönder’in üstlendiği yeni yarışma programı ‘Boxun Yıldızları’, 27 Ekim Cuma günü TV8 ekranlarında yayın hayatına başlayacak. • Milliyet Spor Müdürü Tayfun Bayındır, Alanya Gazeteciler Cemiyeti’nin Geleneksel 2016 Medya Başarı Ödülleri töreninde ‘Yılın Spor Yazarı’ ödülüne layık görüldü. • Hürriyet Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, Alanya Gazeteciler Cemiyeti 2016 Medya Başarı Ödülleri kapsamında ‘Yılın Köşe Yazarı Ödülü’ne layık görüldü. • Vansesi gazetesinin muhabiri Burhan Ergin, Arzu Akbulak ile dünya evine girdi. • Hande Ataizi’nin sunuculuğunu üstlendiği yeni izdivaç programı “Hande Atazi’yle”, 23 Ekim Pazartesi günü Sony Channel Türkiye ekranlarında yayın hayatına başladı. • Milliyet gazetesi, Kıbrıs’ta ofis açmaya hazırlanıyor. Hasan Erçakıca, Aziz Karaaziz, Barış Yorgancı, Gökhan Güler ve Sanem Koç’tan oluşan yazar ekibi kuruldu. • Kanal D’nin izlenen eğlence programı Beyaz Show, 27 Ekim Cuma günü yeni sezon hayatına başlayacak. • Evrensel Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çağrı Sarı’ya “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapis cezası verildi. • RTÜK, Hülya Avşar’ın “Erkekler eşlerini çaktırmadan aldatsın” şeklindeki sözlerinden dolayı STAR TV’ye en üst sınırdan ceza kesti. • Bugün TV’nin uydu ve kablolu yayın lisans haklarını, Bursa’nın yerel medya organlarından Sancaktar Medya Grubu satın aldı. • Başrollerini Aras Bulut İynemli ve Dilan Çiçek Deniz’in paylaştığı yeni dizi ‘Çukur’, 23 Ekim Pazartesi günü yayın hayatına başladı. • Malta’da, araştırma haber ve yazılarıyla bilinen gazeteci Daphne Caruana Galizia, arabasına yerleştirilen bombanın patlamasıyla yaşamını yitirdi. • TBMM Genel Kurulunda yapılan oylamayla RTÜK üyeliğine, AKP kontenjanından Ebubekir Şahin ve Taha Yücel; CHP kontenjanından ise gazeteci İlhan Taşcı seçildi. • Seda Akgül ve Hakan Ural’ın sunacağı yeni gündüz kuşağı programı ‘Gel Konuşalım’, 30 Ekim Pazartesi günü TV8 ekranlarında yayın hayatına başlayacak. • Hurriyet.com.tr editörü Cem Koncu ile Milliyet.com.tr editörü Arzu Er evlendi. • Doğan Haber Ajansı Trabzon Büro Şefi Turgay Murtezaoğlu, tedavi gördüğü özel hastanede 66 yaşında vefat etti. Kaynak: MTM Medya Takip Merkezi
Medya DĂźnyasÄą
marketing europe & anatolia / 15
Röportaj
Markanızı koruyun E-koruma.net Genel Müdür Yardımcısı Esra Topal
E-koruma hizmetimiz yaklaşık 7 yıldır aktif olarak bireysel ve kurumsal olarak işlemlerini yürütmektedir. 35 kişilik bir ekibimiz ile tüm süreçleri yönetiyoruz. 2018 yılında yüzde 75 oranında bir büyüme öngörüyoruz. İnternet kullanımının artması ile birlikte tüm sektörlerden talepler gelmektedir. Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - E-koruma.net’in kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Ne kadar zamandır bu alanda hizmet veriyorsunuz? Kaç kişilik bir ekibiniz var ve 2018 için ne kadarlık bir büyüme öngörüyorsunuz? Esasında bir grup şirketimiz olan hukuk büromuza bu konu ile alakalı sıkça talepler gelmeye başladı. Bu talepler doğrultusunda E-koruma markasını oluşturduk ve hem bilişim avukatlarımız hem de bilişim departmanımız ile birlikte ekoruma ekibi olarak hizmet vermeye başladık. E-koruma hizmetimiz yaklaşık 7 yıldır aktif olarak bireysel ve kurumsal olarak işlemlerini yürütmektedir. 35 kişilik bir ekibimiz ile tüm süreçleri yönetiyoruz. 2018 yılında yüzde 75 oranında bir büyüme öngörüyoruz. İnternet kullanımının artması ile birlikte tüm sektörlerden talepler gelmektedir. - Asılsız haberlerini sildirmek için E-koruma.net’e başvuran firma ve markalar genelde hangi sektörde fa16 / marketing europe & anatolia
aliyet gösteriyor? Haberlerini sildirmek isteyen firmalar ile alakalı her sektörden talepler alıyoruz. Sektör ayrımı yapacak olursak hizmet sektörü ve yapım şirketleri diğer sektörlere göre biraz daha fazla diyebiliriz. Özellikle kurumsal markalar hem rakipleri hem de kullanıcıları tarafından dijital dünyada çeşitli saldırılara uğrayabiliyor. Marka değerini korumak isteyen ve müşteri ilişkilerini ön plana çıkartan şirketler ile sürekli iletişim halindeyiz. - Asılsız haberlerin markaya maddi ve imaj açısından ne etkisi oluyor? - Asılsız haberlerin marka değerine olan etkisi çok büyük. Artık karşınızda internette duygusal bağ kurmak zorunda kaldığınız bir hedef kitle bulunuyor. Olumlu bir durumu 3 kişi ile paylaşırken olumsuz olan bir haberi en az 7 arkadaşımıza anlatıyoruz. Bu da kötü haberlerin daha hızlı yayılmasında büyük örnek taşımaktadır. Özellikle markalar hakkında çıkan olumsuz haberlerin
n...
Röportaj
arama motorlarında ilk sırada çıkmış olması müşterinizin sizi direk olarak terk edeceği anlamına gelmektedir. Bu konu ile alakalı markalar yılda 3 bin ila 5 bin arası tüketiciyi kaybettiklerini yaptıkları memnuniyet anketleri sonucunda saptayabiliyorlar. - Bir firma hakkındaki skandal haberler kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyorsa ve firma bunu örtbas etmeye çalışıyorsa yine de haberlerinin silinmesi konusunda hizmet veriyor musunuz? - Kişi veya kurumların tarafımıza başvuruda bulundukları takdirde, kaldırılmasını istedikleri içerikler öncelikle kapsamlı bir araştırmadan geçiyor. Hukuk ve Bilişim departmanımız tarafından gelen bilgiler doğrultusunda içerikler eğer gerçeği yansıtıyor ve haber niteliği taşıyorsa kaldırmıyoruz. Bu gibi durumlarda Basın Kanunu devreye girer. Yayınlanan içeriğin haber değeri varsa yada ilgilisi ünlü ise kişisel hakların korunması daha farklı yorumlanır. 18 / marketing europe & anatolia
Markalar sürekli olarak beklemedikleri durumlarla karşılaşabilir ve hizmetleri devam ettiği sürece özellikle dijital alanlarda hem tehlikeli durumlarla hem de fırsatlarla karşılaşabilirler. E-koruma olarak tamamen hukuk kapsamında kişilerin veya markaların aleyhinde oluşturulurmuş asılsız paylaşımların kaldırılmasını sağlıyoruz. Kişi ve kurumların sanal dünyada itibarlarını zedeleyecek, küçük düşürecek şekilde yapılmış haberleri, uygunsuz sitelerde geçen isimleri, ifşa haberleri ve markaların rakipleri tarafından saldırı niteliğinde yapılan karalayıcı içerikleri kaldırıyoruz. - Bir marka neden E-koruma’dan
faydalanmalı? Şeffaf bir firma da bu hizmeti alıyor mu, bu tür örnekler var mı? - Markalar sürekli olarak beklemedikleri durumlarla karşılaşabilir ve hizmetleri devam ettiği sürece özellikle dijital alanlarda hem tehlikeli durumlarla hem de fırsatlarla karşılaşabilirler. Bu yüzden E-koruma hizmeti markaların stratejik pazarlama ve müşteri ilişkileri yönetiminde yer vermesi gereken bir hizmettir. Özellikle kriz yönetiminde devreye giren ekoruma marka ve müşterisi arasındaki bağı güçlendiriyor. Asılsız ve karalayıcı haberlerin kaldırılmasını sağlayarak hem maddi hem de manevi anlamda katkılar sağlıyor. En önemlisi de işletmenin varlığını dijital tehlikelerden koruyor. Markalar arasında tabi ki de şeffaf olarak kendini belirten birçok firma bu hizmeti alıyor. Firmaların en çok bu hizmetten yararlanma şekli haklarında oluşmuş olan asılsız ve karalayıcı haberler, görseller, videolar.
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Selam dünyalı, ben robot...
( kelebeğin fırtınası)
Şimdilerde cep telefonu ile toplantı organizasyonu, otomatik aramalar, zamanlanmış görevler özelliği gibi çok sayıda yapay zeka nimetlerinden yararlanıyoruz. Özel yazılımlar, mobil aplikasyonlar sayesinde ofisten çıkmadan kombiyi açıp evi ısıtabiliyoruz. Çamaşır makinesi ya da bulaşık makinesini çalıştırıp eve ulaşana kadar çamaşırları Herkes hemen parlıyor, herkes ben haklıyım derdinde. Ne oluyor Allah aşkına ya, nedir bu yakacak adam arayan yıkayabiliyoruz. 10 yıl önce günlük kullanımda hayal olan pek çok şey, bugün öylesine sıradan hale geldi ki, eski ateş topu modu. Lütfen şimdi her ne yapıyorsanız bir günlerimizi çoktan unuttuk bile. Mağazaya adım atmadan an durun, hiç birşey düşünmeyin, sadece sakin olun, yiyecekten, elektronik ürünlere kadar istediğimiz herşeyi derin bir nefes alın ve ardından devam edin. Hayatımızı birkaç tıkla satın alıp, kapımıza kadar getirtebiliyoruz. resetleyemiyorsak en azından ara sıra pause tuşunu Bunun çok daha fazlasını hayal edin. Programlanmış kullanıp kısa bir ara vermek hepimize iyi gelecek galiba. robotlarla çalışan devasa bir fabrikayı cep telefonunuzdan idare edip, işleri takip ettiğinizi düşünün. Daha az maliyetle ***** daha fazla ve daha kaliteli üretim. Üretim dışında hizmetler ve ihtiyaçlar konusunda da yapay zeka hızla gelişiyor. Molfix "Bebekler Keşfediyor" reklamını izlediniz mi? Mikro robotlarla uzaktan ameliyatlar, 3D printerlar ile yapay Önce gülümseyen sonra da büyük bir ciddiyetle kollarını birleştirip hırslı bir yarışmacı pozu veren dünya tatlısı Beril'i organlar gerçek oldu. 10 parmağında 10l'arca marifet olacak bu robotlar nedeniyle çok yakın bir gelecekte görmüşsünüzdür. Sizce de çok tatlı değil mi :) Yaklaşık şoförlere, çevirmenlere, sekreterlere, finansçılara, iki yıl Mitsubishi Electric Klima'nın özel günlerdeki dijital iletişim yüzü olan Beril geçen aylarda Erberk Cast Ajans'a avukatlara ihtiyacımız kalmayacak gibi görünüyor. transfer oldu. Sonrasında da bilgisayar ekranlarından Bu ay (kasım ayında) 159 Dolar etiket fiyatıyla satışa televizyon ekranlarına geçiş yaptı. Önümüzdeki günlerde sunulacak olan Google'ın çeviri kulaklığı Pixel Buds, Beril'i TV ekranlarında daha çok göreceğiz galiba. dünyanın neresinde olursanız olun 40 dilde anlık çeviri yapabilecek ve dil farklılıklarının yarattığı engelleri ortadan ***** kaldıracak gibi görünüyor. Yabancı dil bilmeseniz bile Çorba reklamları sayısı arttıysa iki nedeni vardır. Ya karşınızdaki kişiyle anlaşabilmenizi sağlayacak çevirmen ramazan ayı gelmiştir, ya da kış kapıdadır. Çorbayla yapay zeka, karşınızdaki kişinin söylediğini çevirip size beraber çorap reklamları da başladıysa kış geliyor iletecek, sizin cevabınızı da karşı tarafa aktaracak. donucaz demektir. Kesin bilgi yayın... En basit faydasıyla yol soran turiste "sen ilk camiden sağa dön, sonra dümdüz go go go" sözleri tarihe kavuşacak. ***** Gece gündüz arasındaki ısı farkından mıdır, havaların erken kararmasından mıdır nedir bir süredir insanlarda basit olaylarda bile tahammülsüzlük ve çok keskin tavırlar gözlemliyorum.
Son iki yıldır gittiğim bütün pazarlama, satış ve marka konferanslarında dijital çağ en önemli konu. Biz Endüstri Çağının 2 ve 3. evresi arasında sıkışıp kalmışken Almanya, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkeler Endüstri 4.0'a çok yaklaştı. Son zamanlarda çok duyuyorum nedir bu Endüstri 4.0 diye soranlar için: Endüstri 4.0 ya da 4. Sanayi Devrimi çok genel hatlarıyla; yapay zekanın gelişimi, sanayi üretiminde robot işçi egemenliği, nesnelerin interneti, internetin hizmetleri ve siber-fiziksel sistemlerden oluşan bir değerler bütünü olarak tanımlanabilir.
Hayatımızı değiştirecek rüya gibi bu gelişmeler aynı zamanda kabusumuz olabilir mi? Yetenekli robotların üretim ve hizmet sektöründe hakimiyet kurması milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden olacak. Gençlerin meslek seçimlerinde bu konuyu gözardı etmemeleri gerekiyor. Yazımın sonuna gelmişken itiraf edeyim. 4. Sanayi Devrimi öncesi bahsettiğim Beril var ya, işte o benim yeğenim :) Ama sadece yeğenim olduğu için burada yer almadı. O minicik haliyle çok güzel bir oyunculuk sergilediği için bu sayfaya konu oldu. Reklamı izleyin bana hak vereceksiniz.
marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
Emirates’in Reklam kampanyası...
Emirates Havayolu, merkezi Dubai de dâhil olmak üzere, küresel uçuş ağını tanıtmak için 15 milyon dolarlık bir reklam kampanyası başlattı. İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan Emirates Havayolu, bu sene farklı bir reklam kampanyası ile küresel uçuş ağını ve uçak içi ürünlerini tanıtıyor. Queen’in ikonik parçası ‘Don’t stop me now’ ile hareketli ve eğlenceli bir çalışma ortaya koyan Emirates, reklam filmi ve kampanyası için 15 milyon dolarlık bir bütçe ayırdı.
Kampanyanın arka planında ise bilimsel bir araştırmada İngiliz listelerinin geçtiğimiz 50 yıl içindeki en fazla hareketlendiren ve iyi hissettiren şarkısı olduğu ortaya çıkan İngiliz rock grubu Queen’in “Don’t stop me now” şarkısı çalıyor. Reklam spotu, başlıca uçuş noktaları ve Emirates’in uçak içi özellikleri arasında kesintisiz geçişler yaparak “resim içinde resim” gösteren görsel bir hikâye anlatımını anımsatan akılcı bir kamera çekiminden yararlanıyor. Reklam, Emirates’in dünyayı Dubai aracılığıyla nasıl birbirine bağladığını anlatarak Dubai’de sona eriyor. Emirates Kurumsal İletişim, Pazarlama ve Marka Bölümü Kıdemli Başkan Yardımcısı Boutros Boutros yeni reklam kampanyası ile ilgili yaptığı açıklamada: “Emirates ve Dubai, her zaman ayrılamaz şekilde birbirine bağlı olmuştur. Her gün Emirates, Dubai’yi dünyaya bağlayan ve dünyayı Dubai üzerinden birbirine bağlayan 500’ün üzerinde uçuş gerçekleştiriyor. Emirates, ilk günden itibaren gururla ve düzenli bir şekilde merkezimizin tanıtımını yapmakta. Dubai, birinci sınıf havaalanımızda harika bir seyahat deneyimi sunuyor ayrıca şehir, uluslararası ziyaretçilere yeni ilgi çekici noktalar ve destekleyici altyapılar sunmak üzere kesintisiz olarak yapılan yatırımlar ile başta gelen dünya destinasyonlarından biri oldu” dedi.
Doritos Hotwave... Cesurca anı yaşayanların cipsi Doritos’un yeni ürünü Hotwave’in yavru ejderha maskotunu Okan Bayülgen seslendirdi. Bayülgen’in sesiyle yavru ejderhayı canlandırdığı dijital videoda, çift karakterli maskotun eğlenceli hikayesi konu alınıyor. Eğlencenin vazgeçilmez atıştırmalık markası Doritos, Türkiye’de cips kategorisinde bir ilki gerçekleştirerek tek cipste iki farklı lezzet sunduğu Doritos Hotwave’in dijital reklam filmi için Okan Bayülgen ile iş birliği yaptı. Yavru ejderha ile iki farklı lezzetin tek bir cipste buluşmasını konu alan reklam filmi, ünlü sanatçı Okan Bayülgen tarafından seslendirildi. Doritos Hotwave’de, ilk hissedilen barbekü tadı, yavru ejderhanın sakinliğini ifade ederken, sonradan gelen acı ise sinirli halini temsil ediyor. Bu maskot, iki farklı tat deneyimini tek cipste vaadeden Hotwave’in vücut bulmuş hali niteliğinde reklam filminde yer alıyor. İki farklı tat deneyimini tek cipste sunan Doritos Hotwave, önce barbekü, sonra dalga dalga yayılan acı deneyimi deneyenleri hayatın monotonluğundan uzaklaştırıyor.
22/ marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
Mobil Oyun Dünyası ve Anneler...
AdColony’nin Nielsen partnerliğinde gerçekleştirdiği “Türkiye’de Annelerin Mobil Oyunlarla İlişkisi” araştırması sonuçlarına göre; annelerin %70’inden daha fazlası her gün mobil oyunlar oynuyor. 18-35 yaş arası genç annelerde bu oran yüzde 80’e kadar çıkıyor. Anneler arasında en popüler oyunlar; bilgi oyunları, puzzle’lar ve strateji oyunları. Oyun oynarken annelerin en çok tercih ettiği teknolojik cihaz ise %96’lık oranla akıllı telefonlar. Mobil oyunlar deyince ilk olarak gençler ve çocuklar akla geliyor. Hatta çoğu zaman annelerin telefonları çocuklara verdikleri ve onların oyun oynadıkları söylense de AdColony’nin Nielsen partnerliğinde gerçekleştirdiği“Türkiye’de Annelerin Mobil Oyunlarla İlişkisi”araştırması anneler hakkında bilmediğimiz yepyeni bilgiler ortaya koydu. Araştırma sonucuna göre anneler de en az çocuklar kadar oyunlara meraklı ve fırsat buldukça aktif olarak mobil oyun oynuyorlar. Türkiye’de Mobil Oyunlar araştırmasının ikinci ayağı olan “Türkiye’de Annelerin Mobil Oyunlarla İlişkisi” araştırması ile “Anneler” özelinde daha önce eşi görülmemiş datalar elde edildi. Araştırma,3 büyük ilde temsiliyeti yüksek bir örneklem grubuylagerçekleştirildi. En az tanıdığımız mobil oyuncular: “Anneler” AdColony Türkiye olarak geçtiğimiz aylarda Nielsen partnerliğindeTürkiye’de eşine rastlanmamış bir “mobil oyun araştırması” hayatageçirerek eşsiz datalar elde ettiklerini belirten AdColony CEO’su Volkan Biçer “Genel çerçeveyi görebildikten sonramobil oyunlara dair aklımızı kurcalayan diğer sorulara da yavaş yavaşcevaplar bulabilmek adına daha spesifik gruplar özelindeçalışmalarımıza Nielsen’le birlikte devam ettik” dedi. “Türkiye’de MobilOyun ve Oyuncular” araştırmasının ikinci aşamasında annelere odaklandıklarına dikkat çeken Biçer,
şöyle devam etti: “Annelerin akıllı cihazlarında oyun oynayanlarınsadece çocuklar olmadığını, annelerin nasıl oyunlar sevdiğini, nezamanlarda oyun oynamayı tercih ettiğini ve daha bir çok datayı bizesunan bu araştırma ile mobil oyuncular arasında belki de en aztanıdıklarımızdan biri olan anneleri daha iyi anlayabilme imkanı yakalamış olduk.” Her gün mobil oyun oynayan anneler çoğunlukta Annelerin mobil oyunlarla ilişkisinin incelendiği araştırmaya katılan annelerin %70’inden daha fazlası her gün mobil oyunlar oynadıklarını dile getirdi. Özellikle 18-35 yaş arası genç annelergrubunda bu oran %80’e yaklaştı. Araştırmada haftada bir gün oyun oynadığını söyleyen annelerin oranı ise %17,5 oldu. Annelerin favorisi bilgi oyunları Mobil oyun oynama konusunda annelerin büyük çoğunluğunun oldukça aktif olduğunun ortaya çıktığı araştırmada annelerin neler oynadığına bakıldığında ise; %52,5 oranla bilgi oyunlarıilk sırada, %33,8’le puzzle’lar 2. sırada ve %33 oranla strateji oyunları 3. sırada yer aldı. Araştırmasonuçlarına göre; ilk 3 kategoriyi sırasıyla okey, tavla gibi masa oyunları ve macera aksiyon oyunları takip etti. Akıllı telefonlar açık ara önde Mobil oyunlara oldukça ilgi duyan annelerin en çok tercih ettiği teknolojik cihazlarda sahiplik durumuna bakıldığında %99,8’lik oranla akıllı telefonlar açık ara birinci oldu. Anneler arasında en popüler teknolojik cihazın akıllı telefonlar olduğunun belirlendiği araştırmada tercih edilen diğer teknolojik cihazların ise %57,8 oranla masaüstü/dizüstü bilgisayarlar,%31 kullanım oranı ile tablet cihazlar olduğu ortaya konuldu. Akıllı telefona sahip olma oranının neredeyse %100 yaklaştığı araştırmada annelere mobil oyunları oynadıkları cihazlar sorulduğunda ilk sırada yine akıllı telefonlar yer aldı. Annelerin %96’sı akıllı telefonlarından aktif olarak oyun oynadıklarını dile getirirken, tablet cihazlarından mobil oyun oynadıklarını söyleyene annelerin oranı %24 oldu. Araştırmada annelere mobil oyun oynarken aynı zamanda neler yaptıkları, hangi zamanlarda oyun oynamayı tercih ettikleri de soruldu. Araştırmaya katılan anneler,mobil oyunları en yüksek oranla evde dinlenirken, rahat oldukları zamanlarda oynamayı tercih ettiğini ifade etti. Araştırma sonuçlarına göre; anneler en çok evde dinlenirken, müzik dinlerken, televizyon izlerken ve yemek yaparken mobil oyun oynamayı tercih ediyor. marketing europe & anatolia /23
MarkalarÄąn Re
Röportaj
eklam Bütçeleri... Union İstanbul Ajans Başkanı Mehmet Erkmen Markaların reklam bütçeleri 2017 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,88 artarak 3 milyar 840 milyon TL’ye ulaştı. Mecra bazında reklam yatırım rakamlarına bakıldığında ise televizyon reklamları için yapılan harcama geçen yılın ilk yarısında toplam 1,9 milyar TL iken bu yıl 2 milyar TL oldu. Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com - Union İstanbul hakkında bilgi alabilir miyiz? - 2011 yılından itibaren medya satın alma ve stratejik pazarlama tekniklerinde uzman olan Union İstanbul, sektörün başarılı ajanslarının başında geliyor. Çağın getirdiği tüm yenilikçi trendleri takip ederek müşterileriyle tüketiciler arasında köprü kurmayı hedefleyen Union İstanbul, müşterilerini hedef kitlesine uygun doğru mecralarla buluşturuyor. - Yeni yayın döneminden televizyon reklamları nasıl etkilendi? - Televizyon reklamları bu sezon daha güçlü diyebiliriz. Reklamcılık sektörü; çağın değişimlerine, pazarlama stratejilerine, küresel gelişmelere ayak uydurmaya çalışıyor ve her yıl bir önceki yıla göre bu pasta büyüme gösteriyor.Türkiye reklam sektörü yeni yayın dönemine hızlı girdi. Markaların reklam bütçeleri 2017 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,88 artarak 3 milyar 840 milyon TL’ye ulaştı. Mecra bazında reklam yatırım rakamlarına bakıldığında ise televizyon reklamları için yapılan harcama geçen yılın ilk ya-
rısında toplam 1,9 milyar TL iken bu yıl 2 milyar TL oldu. Yeni yayın döneminin başlamasıyla TV reklamları markaların yayın stratejisini belirleyen önemli unsur olmaya devam ediyor. -Türkiye’de televizyon izleme oranı nasıl? - Dünyada en çok televizyon izleyen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye’de en büyük eğlencesi sadece televizyon izlemek olan 68 milyon insan yaşıyor. Çalışma zamanı dışında gerçekleştirilen faaliyetlerin yüzde 94’ünü kapsayan bu teknolojik kutu, birden fazla sektörün itici gücünü oluşturuyor. Bunun yanısıra Yüzde 24’lük payla dijital mecralar ikinci, yüzde 15’lik pay ile basın reklam yatırımları üçüncü sırada yer alıyor. Bu sektörlerin en önemlisi olarak da reklam sektörü karşımıza çıkıyor. Televizyon reklamları, her dönemde olduğu gibi yüzde 51 oranla pastadaki en güçlü mecra olarak karşımıza çıkıyor. Televizyonun uzun yıllar tüm bütçedeki büyük payını koruyacağına inanıyorum. Gerek Türk toplumunun mecra tüketim alışkanlıklarına baktığımızda gerekse marketing europe & anatolia /25
Röportaj
güven endeksine baktığımızda hala televizyonun güven sıralamasında üstlerde olduğunu görüyoruz. - Reklama verilen önemi değerlendirir misiniz? - Reklam her dönem en önemli mecra olarak karşımıza çıkıyor. Reklam bir markanın, ürün ve hizmetlerinin tercih edilmesi noktasında, en önemli itici gücü oluşturuyor. Günümüzde tüketicilerin davranışları, reklam tasarımlarında iletilen mesajlarla etkilenip yönlendiriliyor. Markaların en önemli stratejilerinden biri olan reklam için ayrılan bütçeler her geçen gün bir üst banda yükseliyor. Yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan rakamlar bu yükselişi destekliyor. Medya takibi konusunda hizmet veren Interpress’in yaptığı araştırmaya göre; 2017 yılının ilk altı ayında toplam reklam harcamalarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,88 artarak 3 milyar 840 milyon TL’ye ulaştığı görülüyor. Reklam harcamalarında en büyük payı yüzde 52,7 ile televizyon alırken, onu yüzde 17,9 pazar payı ile dijital ve yüzde 9,9 ile radyo izliyor. 26 / marketing europe & anatolia
Reklam harcamalarında en büyük payı yüzde 52,7 ile televizyon alıyor.
- Reklamda doğru mecra seçme ne kadar önemli? Markaların en çok tercih ettikleri mecra hangisi? - Doğru mecra, doğru hedef kitle demek. Televizyon reklamlarının her dönemde markalar tarafından en çok tercih edilen kanal olduğunun altını çizmekte fayda var.Markaların büyümesinin itici gücü arasında reklam yatırımlarının önemli bir yer alıyor. Doğru mecra, doğru zaman ve yerinde yapılacak reklam çalışmaları tüketicileri direkt yakalıyor. Mecrada doğru konumlandırma ise markanın vermek istediği mesajın hedefine daha rahat ulaşmasına olanak tanıyor. İşte bu noktada biz Union İstanbul olarak, çağın getirdiği tüm yenilikçi trendleri takip ederek markalarımız için en doğru stratejileri belirliyoruz. Bu aşamada mecralar ile olan güçlü ilişkilerimizi kullanıyor, müşterimizin hedef kitlesine uygun doğru kanalları seçmeleri konusunda yönlendirme yaparak kazançlı bir geri dönüş sağlıyoruz.
Köşe
( satır ) ayracı
Kübra Nebioglu / nebioglukubra@gmail.com
Değişimlerimizi Yönetmek... İnsan zihninin sürekli bir değişim halinde evrilme, gelişme ve büyüme içerisinde olduğunu düşünüyorum. Adım attığı her ortamı kendi zihnine, yaşam standarlarına, hatta kendi doğrusuna göre şekillendirenbilen bizler, evrenin içerinde bulunduğu sürekli değişimin hem parçası hem de nedeni değil miyiz? Hayatın ve insanoğlunun evrilme sürecini birçok farklı açıdan gösterebilen Yuval Noah Harari kitabı Homo Sapiens’i okuduktan bir süre sonra şunu düşünürken buldum kendimi, yaşadığımız herşeyin temelinde kaçınılmaz şekildedeğişime ayak uydurma çabası mevcut. Hem nedeni hem de sebebi olduğumuz herşeye kendimizi alıştırma hali içerisindeyiz. Hatta bir süre sonra sebep olduklarımıza, yarattıklarımıza ve hatta alıştıklarımıza karşı çıkıp kaos yaratıyoruz.Bir sonraki aşamada da kaos’un sebep olduğu değişime alışmaya ya da ayak uydurmaya çalışıyoruz. Herşeyi değiştiriyoruz, herşeye alışmaya çalışıyoruz.
değişimin ilk safhasında beynim, aklım ve kalbimin içine girdiği savaşta yarattıkları stres bulutunun altında birazcık duygusallaşıyorum. Bir süre bu duygusal ve hassas halim devam ediyor, sonra alışıyorum.
Bu süreç teorik olarak da bakıldığında beynimin karşı çıktığı ve kaçmaya çalıştığı bir durum ve duygu durum hali. Bu sebeple beynimi ve zihnimi rahatlatmak ve gerçekliğin içerisinde tutmak için bazı yöntemlerim oldu. Bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum; • Yaşadığım ve hissettiğim herşeyi, anlam kaygısı olmadan, sevdiğim ve güvendiğim birkaç kişi ile paylaşıyorum. Konuştukça zihnim olay, durum ve kişilere farklı açılardan bakabiliyor bu da beni rahatlatıyor. • Yardımcı kitaplar okuyorum. İçinde bulunduğum durum ne ise o konuda yazılmış iyi bir kitap, makale ya da hikaye okumak gerçek dünyadan kopmamı engelliyor ve beni “an”da tutuyor. Bu durumun hem fiziksel hem de zihinsel olarak bizi sürekli • Sosyal aktivitelerime devam ediyorum. Yaşadığım yeniliğin boyutu ne ise içinde kaybolma riskim o kadar stres altına soktuğu aşikar. Yaşadığımız stres bizi sürekli yüksek. Zihinsel ve fiziksel yorgunluğumun beni sosyal dikkatli, tehditlere karşı donanımlı biri haline getirirken verdiği zararı da göz ardı ederek duyarsızlaşacak metodlar hayatımdan koparmasına izin vermemek beni zinde tutuyor diyebilirim. yaratıyoruz. • Kendime yeni ritüeller yaratıyorum. Alışkanlıklarımı değiştirebilmek için bunlara rutinlik ve anlam katabiliyor 2016’nın sonu ile başlayan bir döngü ile 2017 yılı benim olmam gerekir. Olabildiğince hızlı farklı seçenekleri için değişim ve dönüşüm yılı oldu. Sürekli yeni bir şeylere değerlendirip beni en çok rahatlanı bulmaya çalışıyorum. alışmaya çalıştım. Sırasıyla dört yıldır çalıştığım işimden ayrıldım sonra koçluk eğitimime başladım ve tamamladım, sertifikamı aldım ve seanslar yapmaya başladım.Global bir Teorik olarak değişim yönetimi konusu üzerine çok fazla şey yazılabilir fakat benim için değerli olan her zaman ilaç firmasında hem benim için hem de şirket için yepyeni olduğu gibi kişisel deneyimler. Benim deneyimlerim ve bir proje oluşturdum, ilk defa iç koç oldum, ilk defa bu metodlarım bu şekilde, sizler de kendi deneyimlerinizi kadar çok insana eğitimler verdim. Yeni bir eve taşındım, yeni komşularla tanıştım. Bir ay önce yeni bir işe başladım. benimle paylaşabilirseniz çok sevinirim. Üstelik başladığım firma bile değişimin doruklarında. Şimdi kendimi yepyeni farkındalıklarım ile yeni alışkanlıklarımın kucağına bırakmaya çalışıyorum. En büyük farkındalığım şu oldu ki, ben değişimden korkmuyorum sadece
Sevgiler,
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
İnci Akü’ye Pamela ses verdi...
İnci Akü yeni dönem iletişim kampanyasına başladı. İnci Akü için hazırlanan ‘Kalmayız yolda biz’ mesajlı radyo reklamını ünlü şarkıcı Pamela seslendirdi. Dünyanın Enerji Uzmanı İnci Akü, yeni dönem iletişim kampanyasına başladı. Kampanya Künyesi Reklam Veren: İnci GS Yuasa Akü San. ve Tic. A.Ş. Reklam Veren Yetkilisi: Gökçe Yılancıoğlu Tellici, Hüseyin Sayın Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Ayşe Aydın Erdoğan Yaratıcı Yönetmen: Mehmet Güney Yaratıcı Grup Direktörü: Mustafa Özmal Reklam Yazarı: Uğur Sönmez, Bedriye Akıncı, Tamer Kılıç Sanat Yönetmeni: Pınar Kıral, Tankut Ağdemir, Özgür Kahraman Grafiker: Burak Öksüz Müşteri Direktörü: Özlem Delikanlı Müşteri Süpervizörü: Merve Çiçek Tuyun Müşteri Temsilcisi: Fadime Pektaş Stratejik Planlama Direktörü: Mert Kal Stratejik Planlamacı: Özge Sargın
Ajans Prodüktörü: Özgür Dağgez, Baran Saraç Müzik kayıt: Harems Studio Müzik: Artun Ertürk Vokal: Pamela Spence Müzik Lisanslama: Universal Music Publishing Turkey Müzik Prodüksiyon: Harem Sound
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
bidolubaski.com...
“Yeni nesil matbaa” bidolubaski.com’un hazırladığı animasyon reklam videosunda, grafik tasarımcılara baskı sürecine yönelik sunduğu hizmetler eğlenceli bir şekilde aktarılıyor. Reklam videosunda, düşük baskı kalitesi, siparişlerin geç
Reklamveren Ekibi: Bidolubaskı Pazarlama Kreatif Direktör: Burak Tığlı Kreatif Ekip: Burak Tığlı Marka Ekibi: Melike Tufanyazıcı, Gökçe Alemdar,
teslim edilmesi, yüksek fiyatlar ve yetersiz müşteri desteği İbrahim Patat gibi grafik tasarımcıların matbaa süreçlerinde karşı karşıya Stratejik Planlama Ekibi: Melike Tufanyazıcı, Onur Durmuş kaldığı problemlere çözüm sunuluyor. Yönetmen: Burak Tığlı Post Prodüksiyon: Burak Tığlı, Berkay Çınar Kampanya Künyesi Mecralar: Youtube & Facebook Reklamveren: bidolubaski.com
Chupa Chups ‘Bitmeyen Eğlence’...
Büyük küçük herkesin şekeri Chupa Chups’un yepyeni reklam filmi ‘Bitmeyen Eğlence’, izleyenleri eğlenceli çocukluk günlerine geri götürüyor. Özellikle gençleri hedefleyen reklam kampanyası, televizyonun yanı sıra, farklı versiyonlarıyla dijital platformlarda da yayınlanıyor. Kampanya Künyesi Kampanya Sloganı: Bitmeyen Eğlence Kullanılan Mecralar: TV - Dijital Reklam Veren: Perfetti Van Melle Türkiye Reklam Veren Temsilcileri: Davide Campi – PVM Türkiye Pazarlama Direktörü Melike Yıldırım – Şeker Kategorisi Grup Ürün Müdürü Zeynep Yıldırım – Ürün Müdür Yardımcısı Göksu Çıkıkcı – Pazarlama Uzman Yardımcısı Reklam Ajansı: BBH London Kreatif Direktör: Shelley Smoler & Raph Baskin Sanat Yönetmeni: Callum Prior Metin Yazarı: Marc Rayson Prodüksiyon Şirketi:Canada London Yönetmen/Yapımcı: Oscar Romagosa - Barcelona
32 / marketing europe & anatolia
Yapımcı: Marta Bobić -London Lokasyon: Barcelona, İspanya Music:Toni M Mir (Album: El Escondite) Medya Ajansı: Spark Foundry Türkiye Medya Planlama: Dilhan Kolko Yıldız, Bilgin Malçok, Ceren Çamlı
Kampanyalar
“yakışıklı fenomen”... KFC Türkiye, yepyeni lezzeti Fenomen Burger için çok konuşulacak bir reklam filmi hazırladı. Esprili kısa videolarıyla sosyal medyayı kasıp kavuran ve üstüne yapışan “yakışıklı fenomen” etiketiyle adeta Türk internetinin Justin Bieber’ı ilan edilen Murat Sakaoğlu, KFC’nin yeni reklam filminde fenomen olmak isteyenlere meydan okuyor Kampanya Künyesi Reklamveren: KFC Türkiye Reklamveren yetkilileri: Zeliha Şener, Deniz Turna, Damla Günay, Ecem Pekkaya, Figen Korkut Reklam Ajansı:DDB Medina Turgul Executive Kreatif Direktör: Gökhan Erol Yaratıcı Ekip: Hakan Bıçakçı, BuseŞay, Sedef Karakaş Marka Ekibi: Zeynep Kızılcan, Bengi Özkoca Stratejik Planlama Ekibi: Canan Pehlivanoğlu, Beliz Top Ajans Prodüktörü: Nisan Turgul, Ümit Bak Prodüksiyon Şirketi: POW Jingle: Ömer Ahunbay
MediaMarkt’tan yeni reklam filmi... Son teknoloji ürünlerini rakipsiz fiyatlarla sunan Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakende zinciri MediaMarkt, dijital etiket filmi özelinde hazırladığı yeni reklam filmini yayınladı. Elektronik etiket teknolojisini konu edinen yeni reklam filmini izleyicilerle buluşuran MediaMarkt, son teknolojiyi yakından takip eden tüketicilerin rakipsiz fiyatlarla alışveriş yapma süreçlerini keyifli bir şekilde aktarıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: MediaMarkt Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Çağanur Atay Uçtu, Sinem Öztürk, Gözde Yalçın Reklam Ajansı: Wanda Digital Kreatif Direktör: Enis Baruh Yapım Danışmanı: Hilal Ükünç Yaratıcı Ekip: Armağan Ükünç, Cihat Er Marka Yöneticisi Ekibi: Yıldız Karpuzcu, Yeşim Gürsel, Erdem İşsever Prodüksiyon: 2012 Post Production: ABT
Jingle Yapım Şirketi: Jingleist Düzenleme: Çağdaş Göktuna marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Findeks Karekodlu Çek Sistemi... Kredi Kayıt Bürosu, “Findeks Karekodlu Çek ileticarette güvenli gelecek” sloganını taşıyan yeni reklam filmini yayınladı. Yönetmenliğini Autonomy’den Melih Eryılmaz’ın üstlendiği film Publicis İstanbul imzası taşıyor. Kampanya Künyesi Reklam Veren: Kredi Kayıt Bürosu (KKB) Marka: Findeks Reklam Veren Temsilcisi: Handan Erdoğdu, Cansu Sunal Erkuzu Reklam Ajansı: Publicis İstanbul ECD: Can Faga Yaratıcı Ekip: Cihangir Gümüş, Emrah Kural, Berk Başaran, Uğurcan Koçhan Müşteri İlişkileri Ekibi: Başak Sarıoğlu, Kübra Köseoğlu Stratejik Planlama Ekibi: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina, Rümeysa Yalçın Prodüksiyon Ekibi: Arzu Köksal, Erdem Ayaz Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Müzik: JingleJungle Kullanılan Mecralar: TV, İnternet, Radyo
Bebekler Keşfediyor...
Molfix, ünlü sunucu Jess Molho’yla birbirinden eğlenceli kampanya filmlerine imza attı. TBWA\ISTANBUL’un hazırladığı filmlerde ‘Bebekler Keşfediyor’ adlı oyunlarla eğlenen ve özgürce keşfeden bebeklerin maceralarına yer veriliyor. Yönetmen koltuğunda Onur Somer’in olduğu kampanya filmleri yeni nesil annelere sesleniyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Molfix Reklamveren Yetkilisi: Sıla Çallı, Yeşim Varol, Özden Özden, Elif Cömert, Balca Enşenol, Merve Özcan Reklam Ajansı: TBWA\Istanbul CCO: İlkay Gürpınar ECD: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Orkun Önal, Ülkünur Arslan, Serdar Güngör, Buğra Koçyiğit CSO: Toygun Yılmazer Prodüksiyon Ekibi: Erman Karahisarlı, Canan Polat, Eren Bakırcı Post Prodüksiyon: 1000 Volt
34 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Senden Başka... n11.com, eğlenceli bir 11.11 dijital kampanya reklam filmi il çekti. Sürpriz kuponlar, süper indirimli ürünler ve birçok fırsatın tanıtıldığı kampanya filmi uğur böcekli motiflerle tasarlanan bir ortamda bulunankutunun içinde geçiyor. Sevilen şarkı ‘Senden Başka’yı yorumlayan yeni reklam filmi Kompüter ve Octopus imzalı. Kampanya Künyesi Reklamveren: Doğuş Planet – n11.com Reklam Ajansı: Kompüter Reklamveren Yetkilileri: Ömürden Sezgin, Abdurrahman Çağlayan, Naz Özerden İncili, Barış Kahraman, Aykut Alçelik Yapım Evi: Octopus Yönetmen: Walky- Talky Post Prodüksiyon: Gef Creative Mecralar: İnternet, Radyo, Dergi
Can Bonomo+KotonJeans... Can Bonomo’nun danışmanlığını üstlendiği Can Bonomo+KotonJeans koleksiyonunu için çekilen kampanya filmi dijital mecralarda yayınlanmaya başladı. Can Bonomo’nun kendine has stilini yansıttığı koleksiyonun kampanya filminde sanatçının son albümündeki şarkılardan biri olan ‘Sakla’ kullanılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: KOTON Reklamveren temsilcisi: Büşra Miray Müftüoğlu, Emre Eralp, Begüm Demirkol, Gamze Ataman Dijital Ajans: Wanda ECD: Burak Günsev Yaratıcı Ekip: Enis Baruh, Merve Özekli, Doğa Göçük Marka Ekibi: Feray Uysal, Yıldız Karpuzcu Prodüksiyon Ekibi: Arzu Film Prodüksiyon Şirketi: Close Up Medya Ajansı: Cereyan Müzik: Can Bonomo
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Izgara Kanat Menü KFC’de... KFC Türkiye, ızgara kanat severlerin kurallarını alt üst edecek bir reklam filmine imza attı. Yepyeni ürünü Izgara Kanat Menü için hazırlanan reklam filmiyle KFC, gerçek ızgara tadını hissetmek isteyenleri restoranlarına davet ediyor Kampanya Künyesi Reklamveren: KFC Türkiye Reklamveren yetkilileri: Zeliha Şener, Deniz Turna, Rasime Yılmaz, Figen Korkut ReklamAjansı: DDB Medina Turgul Yaratıcı Bölüm Başkanı: Gökhan Erol YaratıcıYönetmen:ErtuğTuğalan Yaratıcı Ekip:Hakan Bıçakçı, Buse Şay Marka Ekibi: Zeynep Kızılcan, Bengi Özkoca Stratejik Planlama Ekibi:Canan Pehlivanoğlu, Beliz Top Ajans Prodüktörü:Gülengül Arlıel, Nisan Turgul, NedretGürlek, Ümit Bak Prodüksiyon Şirketi: Kala Film Jingle: Ömer Ahunbay
Bibakmışsın Yıllar Hızla Geçmiş...
Anadolu Hayat Emeklilik’in ‘Çocuğum için Yatırım Sigortası’ ürününe özel hazırlanan reklam filmleri yayına girdi. Anadolu Hayat Emeklilik’in Çocuğum için Yatırım Sigortası ürününe özel olarak hazırlanan ‘Bibakmışsın’ reklam filmleri, yılların hızla geçmesi iç görüsünden yola çıkıyor. Küçük çocuklarını bir anda büyümüş gören ebeveynler üzerinden bu mesajı izleyicilere esprili şekilde anlatan kampanya 3 filmden oluşuyor.
Kampanya Künyesi Reklamveren: Anadolu Hayat Emeklilik Reklam Ajansı: Project House Kreatif Direktör: Serhan Acar Yaratıcı Ekip: Umut Karacaoğlu, Murat Hersan, Metin Dilek Müşteri İlişkileri: Birol Ecevit, Burtay Baştufan Sosyal Medya Ekibi: Selin Akbay, Burak Bolat Ajans Prodüktörü: Volkan Alkan Prodüksiyon Firması: Vana Film Yönetmen: Alper Yılmaz Yapımcı: Seda Özdemir, Hülya Yavuz
36 / marketing europe & anatolia
Görüntü Yönetmeni: Altuğ Ozan Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Jingleist
Kampanyalar
İnteraktif Reklam Filmi... Kampanya Künyesi Reklamveren: Türk Telekom Reklamveren Ekibi: Gelincik Onan, Atakan Nisir, Didem Tüzün Dülger, Reklam Ajansı: Brand The Bliss Yaratıcı Ekip: Ali-Kemal, Emre Koç, Mert Yıldırım, Seçkin Çidam, Anıl Alan Prodüksiyon Şirketi: Atlantik Yönetmen: Umut Aral
Türk Telekom, “Yeni Okul Yılında Türk Telekom Yanında” sloganıyla yola çıkıp öğrenciler ve aileleri için sunduğu birbirinden özel avantajları anlatan yeni interaktif reklam filmini yayınladı. Yeni reklam filminde önemli bir yeniliğe imza atan Türk Telekom, reklamı izleyen kullanıcılarına zaman kaybetmeden cep telefonu numaralarını videonun üzerindeki alana yazarak, bahsi geçen servise online başvuru yapabilme imkânı sunuyor.
Ev Halleri...
Kredi kartı Bonus’un büyük bir ilgiyle takip edilen Bonus Ailesi, yeni komedi serisi “Ev Halleri” filmleriyle, takipçilerini eğlenceye davet ediyor. Bonus Ailesi, her ailenin günlük hayatında yaşadığı ev hallerini, birbirinden eğlenceli hikâyelerle Bonusseverlerle paylaşıyor. Ailenin mangalcısı, evhamlısı, sulugözü, titizi gibi, herkesin kendinden bir şeyler bulacağı Bonus Ailesi Ev Halleri, Bonus’un Youtube kanalı Bonus TV ve Facebook sayfası ile birçok web sitesinden izlenebiliyor. Yılın en eğlenceli komedi serisi olmaya aday videoların sonunda, takipçiler kendi ailesinin mangalcısını, titizini, evhamlısını isimlerini etiketleyerek
paylaşımda bulunabiliyor. Sarp Apak, Büşra Pekin ve Bonuscuk rolünde Alihan Türkdemir’den oluşan Bonus Ailesi’nin “Ev Halleri” komedi serisi Alametifarika imzasını taşırken, filmlerin yönetmenliğini Serdar Erener üstleniyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Garanti Bankası Reklamveren Ekibi: Esra Taşkapılı, Öykü Eren Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Ozan Özüm Özbey, Odisseas Sevsevme Yaratıcı Ekip: Çağlar Kurtaran, Burçin Perçin, Ceyda Koç Müşteri İlişkileri: Canan Akyıl Karayılan Stratejik Planlama: Seren Pala Prodüksiyon: Sertuğ Alptekin, Övgü Akgürgen Yapım Şirket: Filmişleri Yönetmen: Serdar Erener Görüntü Yönetmeni: Veli Kuzlu Post Prodüksiyon: Filimişleri Medya Ajansı: Cereyan
marketing europe & anatolia / 37
Ne
Gezi
epal, Katmandu... Ani bir kararla Katmandu’ ya gitmeye karar veriyoruz ve hemen IST – KTM direk uçuşuna biletlerimizi alıyoruz :) İstanbul – Katmandu arası 7 saat sürüyor. Katmandu havaalanına vardığımızda önce vize başvurusu yapıyoruz. Nepal, vizeyi havaalanında veriyor; 1 fotoğraf ve 25 usd ile başvurunca. Vizelerimizi de aldıktan sonra Nepal’e giriş yapıyoruz.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com Ani bir kararla Katmandu’ ya gitmeye karar veriyoruz ve hemen IST – KTM direk uçuşuna biletlerimizi alıyoruz :) İstanbul – Katmandu arası 7 saat sürüyor. Katmandu havaalanına vardığımızda önce vize başvurusu yapıyoruz. Nepal, vizeyi havaalanında veriyor; 1 fotoğraf ve 25 usd ile başvurunca. Vizelerimizi de aldıktan sonra Nepal’e giriş yapıyoruz. Kalacağımız otel, Hyatt Regency Kathmandu. Otele vardığımızda sabah 7 gibiydi. Güzel bir kahvaltının ardından odalarımıza çıkıp üzerimizi değiştirdik ve şehri keşfetmek için dışarı çıktık. Gezimize, otelin yan komşusu The Taragaon Museum’ dan başlıyoruz. 1974 yılında, ülkeye gelen yabancılar için hostel olarak inşa edilmiş. Şu an ise Hyatt Regency Otel’ in bahçesinde bulunuyor. İçerisinde resim, fotoğraf vs. galerileri var. Bir de aktif olarak hizmet veren şirin bir kafes var. Müzenin içerisindekilerden çok mimarisi ilgi çekici. Yığma tuğla taşından yapılan binaların bir kısmı daire bir kısmı kare şeklinde. Dışardan çok hoş görünüyorlar. Merak edenler için; http://taragaonmuseum.com/ The Taragaon Museum’ dan sonra Boudha Stupa’ ya doğru yürüyoruz. 25 Nisan 2015’ te meydana gelen depremden sonra Nepal hala toparlanamamış. Yollar o kadar kötü ki, tozdan dolayı
sürekli sis varmış gibi görünüyor. O yüzden yerel halk dışarı çıktığında toz maskesi kullanıyor. Hemen hemen her yerde satılan toz maskelerine erişim kolay ve bence mutlaka kullanılmalı. Katmandu’ da yollar çok kötü, her yer çukurlarla dolu, arabalar da çok eski ve hepsi minicik. Hal böyle olunca da trafik ve yolculuk kabus gibi oluyor. Bir de ekstradan yolda aheste aheste dolaşan inekler var. Katmandu sokak köpekleri değil de inekler hakim cadde ve sokaklara, çünkü kutsallar. Toz toprak yollardan yürüye yürüye varıyoruz, Boudha Stupa’ ya. Boudha Stupa’ nın girişi 400 Rupi. Biletimiz alıp içeri girince ilk dikkatimi çeken budist kekişler ve rengarenk sari (saree) giymiş olan kadınlar oldu. Kocaman beyaz tapınağın etrafında rengarenk cıvıl cıvıl insanlar :) Boudha Stupa, Nepal’deki en büyük stupaymış. Stupalar budist tapınaklarında bulunan kubbeye benzer, budist semboller ve yazıtlar içeren, altında meditasyon yapılan yapılar. Burada yapılan ilk stupanın 600’lü yıllarda yapıldığına dair bilgiler var. Fakat Moğol işgali sırasında buradaki yapılar yıkılmış,14. yüzyılda mevcut yapı inşa edilmiş. 1959’ deki Çin işgali yüzünden Tibet’ten kaçmak zorunda kalan binlerce budistin de buraya yerleşmiş ve o sayede kutsal önemi çok daha artmış. Unesco marketing europe & anatolia / 39
Gezi
Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan stupanın çevresinde 29 tane irili ufaklı manastır bulunuyor. Buralarda gün boyu ibadet ve eğitim devam etmektedir. Bu manastırların bulunduğu yerleri gösteren bir harita da bir binanın cephesine tutturulmuş. Harita dediğime bakmayın, kocaman metal bir levha ama zamanla üzerindeki yazılar silinmiş, pek bir şey okunmuyor. Boudha Stupa’ nın üzerinde kocaman beyaz bir kubbe onun üzerinde de bir kule var. Fakat kubbenin altında ne olduğu bilinmiyor. Stupa’ nın şekli ve üzerindeki heykel veya mimarilerin bir çok anlamı var. Örneğin stupaya yukarıdan bakıldığında, dev bir mandalaya ya da Budist kozmosun diyagramına benziyor. Bunlar tüm Tibet mandalalarında olduğu gibi, Dhyani Budaları’nın dördü, merkezdeki (stupanın beyaz yarı küresinde) ve beşinci Vairocana ile ana noktaları oluşturuyor. Beş Buda da, stupanın mimarisinde yer alan beş unsuru (toprak, su, ateş, hava ve eter) temsil ediyor.Boudhanath Stupa’nın dokuz katı, efsanevi Mt. Kozmosun merkezi olan Meru’ yu ve tabandan tepeye doğru sıralı olan 13 halka ise aydınlanmanın veya “Bodhi” yolunu sembolize 40/ marketing europe & anatolia
Boudha Stupa’ nın üzerinde kocaman beyaz bir kubbe onun üzerinde de bir kule var.
ediyor. Bunlar sadece bir kaçı. Mimaride bunun gibi bir çok semboller ve anlamlar var (bence tüm bunlar çok karışık). Tibetli budistler için kutsal olan bu yere hacı olmak için geliyorlar genellikle. Hacı olmak için de yılda 108 kez kubbenin etrafını dolanıyorlar (saat yönünde). Tapınakların içinde silindir şeklinde metal (çoğunlukla bakır) makaralar var. Bazıları büyük bazıları küçük. İnsanlar onları elleriyle çeviriyorlar ve etraflarında dönüyorlar. Boudha Stupa’ nın etrafını dolaştıktan sonra etraftaki manastıralrı gezdik. Bir çoğunda eğitim ve ibadet devam ettiği için biraz onları seyrettik. Onları izlemek insanı dinlendiriyor. Çok dingin ve sakinler. İçeride değişik tütsüler yanıyor, heryer rengarenk, ve dinlendirici bir müzik hakim. Bir kaç manastırı gezdikten sonra mağazalar bakınmaya başladık. Benim aklımda bir tane singing ball almak vardı. Singing ball genellikle medatasyon-
Gezi
da ve şifalanmak amacıyla kullanılıyor. Metal bir tas düşünün, onun etrafına bir ahşap ile yuvarlak daireler çiziyorsunuz ve inanılmaz bir titreşim başlatıyorsunuz. Bu titreşim ve ses insanların dengesini düzenliyor, çakralarını açıyor vs. Bu kısım da çok karışık. Ama çok fantastik bir şey. Biz bir sürü mağaza gezdik ama karar veremediğimiz için bir türlü alamadık. Sonra da alamadan döndük zaten. Singing ball da içimde ukde kaldı. Sırf Singing ball almak için tekrar Katmandu’ ya gidilir. Tapınak gezimizi bitirdikten sonra bir taksiye binip Thamel’ e gitmeye karar verdik. Katmandu’ da taksilerin çoğu Suzuki Alto. Oldukça minikler ve çok çok eskiler. Konserve kutusu misali doluştuk içine ve Thamel’ e doğru yola çıktık. Thamel, şehrin turistik merkezi. Alışveriş, konaklama, ulaşım, yeme içme gibi eylemlerin yapılacağı yer burası ama biz öyle yapmadık. Çünkü oteller ve yemekler bize hijyenik gelmedi. Thamel, daracık sokaklardan ve yüzlerce minik dükkandan oluşan bir semt.
Thamel’ in ara sokaklarını geze geze Durbar Meydanı’na yürüyoruz. Yalnız sokaklarda asfalt olmadığı için inanılmaz tozlu ve yerlerde yüzlerce çukur var. Ertafınız yerine daha çok bastığınız yere basmak zorundasınız. Dünyanın en yüksek sıradağ dizisi olan Himalayalar yüzünden bölgeye çok fazla tursit geliyor. O yüzden Thamel’ de çok sayıda kamp ve dağcılık malzemesi satan yerler var. Tabii ne kadar orjinaller bilinmez. Çoğu çakma büyük ihtimal. Bu arada Katmandu’ da bir şey satın alacaksanız mutlaka pazarlık yapmalısınız. Thamel’ in ara sokaklarını geze geze Durbar Meydanı’na yürüyoruz. Tabii o sıralarda ara sokaklarda kaybolduğumuz için bir sürü tapınak görüyoruz. Büyük olanları görünce Durbar Meydanı’na vardığımızı düşünüyoruz ama öyle olmuyor. Ara sokaklarda Google maps de çok faydalı olmuyor. Neyse ki kaybolmadan Durbar Meydanı
yakınlarına varıyoruz ancak meydana ulaşmak pek kolay değil çünkü bir sürü kalabalık var. Meğerse biz Kumari’nin evinin yakınlarına varmışız. Kumari Bahal, Durbar Meydanı’ nda bulunan önemli ve turistik yapılardan (saray) biri. Kumari’nin evinde (Kumari Bahal) , Durbar Meydanı’nın ve belki de Katmandu’nun en turistik, gizemli ve biraz da hüzünlü geleneği gözlemleme şansınız var. Sayısız tanrı ve tanrıçaya sahip Nepal’de, Kumari Devi, yaşayan çocuk tanrıça ve o tanrıça bu evde kalıyor. Benzer şekilde yaşayan tanrıçalar ülkenin başka yerlerinde olsa da Katmandu’nun tanrıçası bunların en önemlisi, İngiltere’de kraliçe neyse burada da Kumari Devi o kadar önemli. Kumari Devi, 4 yaşından ergenliğe kadar olan yaş aralığında, birçok fiziksel özellik ön koşullarını karşılayan kız çocukları arasından seçiliyor. Adaylar, karanlık bir odaya kapatılıyor ve korkutucu seslerle eşliğinde dans eden maskeli adamlar, bufalo kafaları eşliğinde bir korku testine tabi tutuluyor. Bu testi geçen kız çocuğu, kötülük karşısında marketing europe & anatolia /41
Gezi
iyiliğin tanrıçası, Durga’nın reenkarnasyonu kabul ediliyor ve yeni Kumari seçiliyor. Kumari seçildikten sonra tanrıça bu evde yaşamaya başlıyor ve sadece yılda birkaç kez evden dışarı çıkıyor. Nepal’in en önemli festivali olan Indra Jatra Festivali’nde ise bir tahtla tüm şehirde gezdiriliyor. Bu da dışarıda geçirdiği en uzun zaman. Kumari ilk adetini gördüğünde ise normal bir ölümlüye dönüşüyor ve tanrıça arayış süreci tekrar başlıyor. Kumarilere iyi miktarda bir emeklilik parası ödendiği söyleniyor ama aynı normal hayata adapte olmakta da zorluk çekiyorlarmış. E tabiii tanrıçayken sıradan bir kız çocuğuna dönüşüyorsun, zor olsa gerek. Biz, şansımıza bu festivale denk geldik. Alana vardığımızda çok kalabalık bir grupla karşılaştık. Kalabalığın bir kısmı merdivenlere oturmuş, bir kısmı ayakta, Kumari’ nin dışarı çıkmasını bekliyordu. Biz de aralarına karışık beklemeye başladık. Yaklaşık yarım saatlik bekleyişin ardından Kumari bir tahtla meydana getirildi. Kumari dedikleri 5 yaşlarında bir kız çocuğu, yüzünde hiç bir ifade yok ama yüzünde çok fazla boya var. Hatta bir ara ona da ot içirdiklerini düşünmedim değil. Sonra Kumari’ yi tah42 / marketing europe & anatolia
Biz, şansımıza bu festivale denk geldik. Alana vardığımızda çok kalabalık bir grupla karşılaştık.
taıyla birlikte üzerimize sürdüklerinde ezilme tehlikesi atllattık. Az biraz olayı seyrettikten sonra otele doğru yola çıktık. Durbar Meydanı yakınlarından yerden taksiye bindik. Gideceğimiz mesafe 6,5 km. Biz o mesafeyi taksiyle 1 saat 10 dakikada kat ettik. İnanılmaz bir trafik vardı. Otele varıp da aynada kendimi görünce korktum, tozdan do-
Gezi layı üzerimdeki tshirt koyu sarı olmuştu. Hemen duşa aldıktan sonra yemek yemek üzere otelin restaurantına indik. Kaldığımız otel Hyatt Regency oteldi. Oldukça büyük bir otel ve yemyeşil bir parkın içinde, tozlardan uzak :) Katmandu’ da birçok mutfağa ait tatlar bulmanız mümkün. Ama lezzet için garanti yok. Biz otelin dışında yemek yemeye cesaret edemedik. Bir ara Thamel’ de gördüğümüz Yak Restaurant’ a oturalım dedik ama baktık içerisi boş, vaz geçtik. Yak, Tibet sığırı demekmiş. Nepal’ de inek kutsal olduğu için onlar da buffalo yiyorlar. Hatta buffaloyu hiç ziyan etmiyorlar, etinden, sütünden, kürkünden faydalanıyorlar. Nepal’ de momo diye bir yiyecek bir şey var çok meşhur. Hamur işi, bizim hıngala benziyor. Onu her yerde bulmanız mümkün. Biz çok risk almayıp hamburger ve bira istedik. Hamburger bir geldi, içersindeki köfte neredeyse yarım kilo ve kasap köfte gibi. İnanılmaz güzeldi. Tabii kocaman olduğu için ben sade içini yiyebildim :) Yemekten sonra da çıkıp biraz etrafı dolanalım dedik ama akşam saatlerinde sokaklarda kimse olmadığı ve her yerde kapalı olduğu için pek dolanamadık. Otele dönüşte tekel bayii gibi yerden yerel bira ve sigara alalım dedik. Sigaraları sordum, tek bir marka var, Suraya. Bir tane istedim, adam bana tek bir sigara verdi. Paket istedim, yok dedi. Nasıl yani derken, öğrendik ki sigara içen pek kimse yok zaten pahalı. Onun yerine şekerler var. Prezervatif poşetleri gibi poşetlerin içinde bir şeker var. Herkes ondan kullanıyor. Ben yerlerde o poşetleri görünce, ne kadar çok sevişiyorlar, her yer prezervatif poşeti dolu (etrafta fazla çocuk da olmadığı için mantıklı gelmişti) demiştim meğerse şekermiş onlar. Sonra baktık sarma sigaralar da var. Abiler karışık baharatlardan sigara sarıp satıyor. Bir tane tek ondan aldık ve şansıma bir paket
Durbar Meydanı’na ulaşmanın en güzeli Thamel’in ara sokaklarından dolanarak gelmek. de Djarum Black bulduk (en sevdiğim). Sigara ve biraları yüklenip otele gittik. Sonrası malum :) Ertesi gün otelde kahvaltımızı ettikten sonra tekrar Durban Meynanı’ na (Basantapur Durbar Square) doğru yola çıktık. Önceki gün yapılan tören yüzünden gezemedik meydanı. Tekrar bir taksiye binip meydan yakınlarına vardık. Durbar Meydanı’na giriş ücreti ise 750 Nepal rupisi. Katmandu Vadisi’nin 3 eski şehrinde de Katmandu, Patan ve Bhaktapur olmak üzere birer “Durbar Meydanı (Durbar Square)” bulunuyor. Durbar’ın anlamı “saray” ve bu meydanlar kralın ülkeyi yönettiği, saray, heykel ve tapınakların bulunduğu kompleksler. Bu kompleksler, Nepal’in, Newari krallıklarından oluştuğu dönem-
lerde yapılmışlar. Saray halkı buralarda halkla bir araya gelir, törenler, festivaller bu meydanlarda yapılırmış. Halen yerel halk ve turistler buralarda yoğunluktalar. Durbar Meydanı’na ulaşmanın en güzeli Thamel’in ara sokaklarından dolanarak gelmek. Katmandu halkına dair bir çok izlenimdebulunabilirsiniz buralarda. Meydandaki gezimize Kasthamandap Tapınağı ile başlıyoruz. 12. yüzyılda yapılan Kasthamandap Tapınağı önceleri bir toplum merkezi olarak hizmet veriyormuş. Sonrasında da 13. yüzyılda yaşamış olan Gorakhnath adlı, dünya nimetlerinden elini çekmiş bir keşişe adanmış. 2015 yılında meydana gelen depremden sonra yapılan kazılarda ise tapınağın, 7. yüzyılda, Lichhavi döneminde yapıldığı tespit edilmiş. Yüzyıllardır meydanı süsleyen tapınağın köşelerinde fil başlı tanrı Ganeşin figürleri bulunuyor. Kasthamandap Tapınağı’ na bakındıktan sonra Maju Deval’ e dönüyoruz yüzümüzü. Buradaki tapınaklar öyle kocaman kocaman değiller, çoğunun içine girmek de mümkün değil. O yüzden kısa sürüyor gezmek. marketing europe & anatolia /43
Gezi
Hippi tapınağı olarak bilinen Maju Deval’ de hippiler yani Sadu’ lar tüm gün basamaklarda oturup ot içip, gitar çalarak vakit geçirirlermiş. Şiva’ya adanmış tapınağın merdivenlerinde hala Sadu’ lara rastlayıp ilginç fotoğraflar çekmek mümkün. Meydanda bulunan bir diğer saray da Hanuman Dhoka Sarayı. Kral ve hanedanın yaşadığı saray alanı, sarayı bölgeden tamamen ayırmak güç, saray da kendi içindeki tapınakları ve meydanlarıyla bir kompleks ama günlük yaşantı içinde meydanla tamamen bütünleşmiş. Nepalce’de “Dhoka” kapı demek, “Hanuman” ise maymun tanrısı. Sarayın renkli oymalarla dolu kapısının önünde maymun tanrısı Hanuman’ın bir heykeli bulunuyor. İbadet için üzerine sürülen yağlardan aşındığı için üzeri kırmızı bir örtüyle kaplı. Sarayı kötü ruhlardan ve hastalıklardan koruyan tanrı oldukça korkunç görünüyor. Uzak doğuda hakim olan dinler oldukça ilginç geliyor bana. Adamların tanrı figürleri inanılmaz ürkütücü. Sanki tanrı değil de 44 / marketing europe & anatolia
Hippi tapınağı olarak bilinen Maju Deval’ de hippiler yani Sadu’ lar tüm gün basamaklarda oturup ot içip, gitar çalarak vakit geçirirlermiş. şeytan. Gerçi felsefesi farklı. Ürkütücü olduklarında kötü ruhları ve kötülükleri korkutup kaçırıyorlarmış. O yüzden öyle ürkütücü tasvir ediliyorlarmış. Bu kutsal kompleksin içinde, bir de meydanın en görkemli tapınağı olan Taleju Tapınağı var. Fakat tapınak, Hindu ve Budistlere bile yılda sadece bir gün Dashain festivalinin 9. gününde açılıyor. Durbar Meydanı’ nda tapınaklar haricinde yüzlerce tanrı heykeli bulunuyor. O kadar çok tanrı olunca normal tabii :) Katmandu, budist ve hindu tapınaklarıyla öne çıkan bir şehir. Sadu’ ların (hippi), doğuda yeni bir hayat yolculuğuna çıktığı yıllarda, Hindistan’daki
Goa’yla beraber en popüler noktalardan biri olmuş zamanla. O zamanlar şehirde konaklayacak doğru düzgün bir otel bile yokken hippiler sayesinde popüler olunca gelişmeye başlamış. Ben minnak bir çocukken hep duyardım hippi kelimesini. O zamanlar hayranlık duyardı insanlar hippilere. Hippiler haricinde Himalayalar ve Everest dağcılık turizmi de Katmandu’ nun gelişmesinde büyük rol oynamış. O yüzden turizmin ülke ekonomisine katkısı büyük. Şimdilerde hippilerden pek eser kalmasa da şehir mistik havasını korumaya devam ediyor. Çin ve Hindistan arasında yer alan Federal Demokratik Nepal Cumhuriyeti, Asya’ nın en renkli ülkelerinden biri. Tarihteki ilk yerleşimi MÖ 100’ lere dayanan ülke Çin ve Hindistan için geçiş bölgesi olduğu için epey kalkınmış. İki ülke arasında ticarete geçit olmuş. Tibet’ e olan yakınlığı sayesinde tibet keşişlerine ev sahipliği yapmış. Yani biraz ondan biraz bundan bir kültür mozaiği var ülkenin. Nepal bayrağı dünyada dikdörtgen olmayan birkaç sayılı bayraktan birisidir. Kırmızı bir renge sahip olan bayrağın kenarları mavidir. Kırmızı, savaştaki zaferlerini; mavi ise barışı simgeler. Nepal bayrağında hem Güneş, hem de Ay vardır. Güneş sarayı, ay ise 1951 yılına kadar ülkeyi yöneten Rana ailesini temsil eder. Bu da Vikipedi bilgisiydi :) Durbar Meydanı keşiflerimizi de bitirdikten sonra akşamı yine otelin havu başında kapattık. Ertesi gün Pashupatinath Tapınağı. Kahvaltının ardından Pashupatinath Tapınağı’ na yürüdük. Pashupatinath Tapınağı, Nepal’in en kutsal ve dünyanın da sayılı en önemli biri. Tarihi M.S 400’lü yıllara dayanan tapınak, Unesco kültür mirasları listesinde de yer alıyor. Tapınağa vardığımızda bilet alırken yanımıza 19 yaşlarında bir çocuk geldi. Çok güzel
Gezi
Nehrin sağ tarafında fakirler sol tarafında ki tapınağın önünde ise zenginler yakılıyor. ve akıcı İngilizce konuşuyordu. Bize rehberlik yapmak istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. Bu arada bilet fiyatını da belirteyim, kişi başı 1000 rupi. Bagmati Nehri’nin kenarında kurulu tapınak ölü yakma merasimleri için de kullanılıyor. Bagmati Nehri, Hindistan’ Patna bölgesinde Ganj (Ganga River) Nehri’ ne döküldüğü için burası ölü yakmak için Nepal’in en kutsal noktası ve 24 saat ölü yakma işlemleri devam ediyor. Bölgede çok fazla tapınak var ve büyük çoğunluğuna girmenize izin vermiyorlar; Ram Tapınağı, Pashupatinath Tapınağı, Bachhareshwari Tapınağı, Vishworoop Tapınağı, Gorakhnath Tapınağı vs. Tapınak dediğime bakmayın, çoğu minnak bina. Biletleri alıp içeriği girdiğimizde rehber kardeş bizi sağ tarafta bir teresa çıkar-
dı. Aşağıda ölülerin yakıldığını söyledi. Kafayı aşağı bir çevirdik harbiden insanları yakıyorlar. Nehrin sağ tarafında fakirler sol tarafında ki tapınağın önünde ise zenginler yakılıyor. Fakirler zayıf olduğu için 4-5 saat civarında yanıyormuş, zenginler de 6-10 saat arasında değişiyormuş. Gereksiz detay bilgi verdim size. Kafayı aşağıya çevirdiğimde, nehir kenarına dizili yükseltilerin üzerinde yığılmış tahta kümlerini gördüm. Sonra baktım birinin başında elinde sopa ile bir adam var. Kümenin içinde bir adam yanıyor diğeri de arada bir ateşe saman atıp ateşi harlıyor. Yanlız o sırada görüme yanan adamın ayakları takıldı. Dışarıda kalmışlardı ve çok tuhaf görünüyorlardı. Sonra ateş başındaki abi sopayla onları da ateşe ittirdi. Normalde kolunuz yandığında acayip bir koku çıkarya, kıllardan. Burada yanan ölüler o şekilde kokmuyorlar dola-
yısıyla koku sizi rahatsız etmiyor. Koku değil de o dumanın üzerime sinmesi beni çok rahatsız etti. Daha sonra tapınağın soluna doğru yürümeye devam ettik. Sol tarafta bir tane minik tapınak var, Kamasutra Tapınağı. İçinde cinsel objelerin heykelleri ve cinsel birleşmeyi tasvir eden heykeller var. Çocuğu olmayanlar ya da çocuk isteyenler gelip buradaki cinsel objelere dokunup dua edip dilek diliyorlar. Cinsellik onlarda kutsal bir şey. Biz de ise günah. Biz Türk turist grubundan “adamlara bak, cinsel organlara tapıyorlar” cümlesini duyduğumda onların adına üzüldüm. Tabii onlar cinsel organ yerine farklı kelimeler kullandılar. Sonrasında köprüden geçip Sadu’ların takıldığı minik tapınaklara geldik. Onlar da ancak 3 kişinin sığabileceği minnak yerlerde takılıyorlar. Sadu’ lar, üzerleri toz toprak içinde, ölene kadar kesmedikleri uzun saçları ve boyalı vücutlarıyla boy gösteriyorlar. Sürekli ot içtiklerinden dolayı da boş bakıyorlar. Sadu’lar, Hindu yaşamının üç amacından (keyif almak, hedeflere ulaşmak ve görevini yapmak) vazgeçip, meditasyon ve tanrıyı hayal etme yöntemleriyle moksha’ya (özgürleşme) ulaşmaya marketing europe & anatolia /45
Gezi
çalışırıyorlarmış. Keyif almayı bırakmış olsalar da Nepal’de sadece Sadu’lar yasal olarak ot içme hakkına sahip ve bunun dini bir zorunluluk olduğunu belirtiyorlar. Sadu’lardan sonra yukarı doğru çıkan merdivenler var. Onların sonunda da bir sürü tapınaklar var. Kardeşimle merdivenleri tırmanıp en üste kadar çıktık. Fakat o bölgedeki maymunların yoğunluğu bizi korkuttu. Yanımıza epey yaklaşınca ısırılmaktan korktuk. O yüzden çok dikkat çekmeden uslu uslu insanların arasına karıştık. Burada yakılmanın daha iyi bir reankarnasyonla dünyaya dönüleceğine inanılıyor. Hindular için ölümden sonra bir sonraki gün, güneş batana kadar kremasyon işlemleri tamamlanmak zorunda. Bu yüzden uzakta yaşayan yaşlılar, hastalar hayatlarının son günlerinde buraya yerleşerek ölümü bekliyor. Seremoni için bedenler çıplak olarak beyaz ve turuncu örtülere sarılıyor. Beyaz saflığı, turuncu huzuru simgeliyor, çıplak olmaları da çıplak geldiğimiz 46 / marketing europe & anatolia
Rehber kardeşin söylediğine göre Hindu’larda 330 milyon civarı tanrı varmış. dünyadan yine çıplak gitmeyi. Öncelikle bedenler ayak ucu nehre değecek şekilde bir süre bekletiliyor. Ölen erkek ise kadınlar seremoniye katılamıyor. Yakma işlemine hayat nefesle başladığı ve bittiği için ağızdan başlanıyor. Eğer ölen kadın ise en küçük oğlu, erkek ise en büyük oğlu ilk ateşi yakıyor. Bir bedenin tamamen yanması yaklaşık 4 saat sürüyor. İşlemler tamamlandıktan sonra aile 13 gün boyunca tapınakta kalarak yas tutuyor. Batı kültürdekinin aksine siyah değil beyaz giyiniyorlar. Bu şekilde daha iyi bir reenkarnasyonla dünyaya döneceklerinin umudunu yansıtıyorlar. Eğer ölen erkek ise bir sene boyunca alkol ve et tüketmiyorlar, kadın ise ek olarak süt de tüketmiyorlar. Pashupatinath Tapınağı’nı gezdiklten sonra hemen onun arkasındaki Rajrajeshwari Tapınağı’na geçtik. Hinduizm kurucu belli olmayan mistik
bir din. Başlangıcı da belli olamayan Hinduizm kayıtlı tarihten öncesine kadar uzanıyor. Hindu’ların kutsal kitabı yok, onun yerine Vedalar denen metinleri var. Hinduizmin, MÖ 1500’lerde Veda’ların yazıya geçirilmesinden çok daha önce de mevcut olduğu öne sürülüyor. MÖ 3000 yıllarında PreHarappa ve Harappa dönemlerinde İndus uygarlığının dini imiş ve bu yıllardan kalma çeşitli Şiva kalıntıları bulunmuş. Hindu kutsal metinleri (Vedalar), Şruti ve Smriti olarak iki kategoriye ayrılıyor. Şruti Sanskritçede “işitilen şey”, Smriti ise Sanskritçede “hatırlanan/ korunmaya değer şey” anlamına geliyor. Bunların da bir sürü alt kategorileri var. Uzun hikaye. Rehber kardeşin söylediğine göre Hindu’ larda 330 milyon civarı tanrı varmış. Fakat tüm bunları üzerinde tek bir tanrı daha var ki o da Brahma. Brahma, evrenin bütününde gerçeğin ve varoluşun her kısmında var olduğuna inanılan varlık. Brahma tek bir kişi değil ve Brahma—Yaratıcı, Vişnu—Koruyucu ve Şiva—Yok Edici olmak üzere üç farklı biçimde biliniyor. Brahma’nın bu “yönleri,” her birinin pek çok kereler reenkarnasyonla bir bedene dönüşmesinden dolayı biliniyor. Bunun haricinde Hinduizm çok sayıda ekol de içeriyor. Örneğin; Monistik (Tekçi)—Sadece bir tek şey vardır; Sankara ekolü, Panteistik (tüm tanrıcı)—Sadece bir tek ilahi varlık vardır, bu yüzden Tanrı dünyayla özdeştir, Brahmanizm, Panenteistik— Dünya Tanrı’nın bir parçasıdır; Ramanuja Ekolü, Teistik—Yaratılıştan ayrı olan tek bir Tanrı vardır; Bhakti Hinduizm. Hinduizm insanlığı ilahi bir varlık olarak görüyor ve reeankarnasyon ile bu kutsallığın Nirvana’ ya kadar erişebileceğini ön görüyor. Yanlış hatırlamıyorsam 80 bin kez reenkarnasyon geçiren kişi Nirvana’ ya eriyor. Bir insanın dünyaya tekrar ne olarak geldiği, do-
Gezi
ğanın dengesi tarafından yönetilen bir neden sonuç ilkesi olan karma aracılığıyla belirleniyor. Bir insanın geçmişte yaptıkları gelecekte olacakları etkiliyor ve onlarla bağlantılı, buna geçmiş ve gelecek hayatlar da dahil. Lee Carroll’ ın bir kitabı var; Yuvaya Yolculuk. Onda da buna benzer şeyler anlatılıyor. Ben çok sevmiştim kitabı. Tavsiye ederim :) Görüldüğü üzere Hinduizm epey karışık bir şey. Bir süre sonra insanın devreler yanıyor. Neyse, biz gelelim Rajrajeshwari Tapınağı’na. Katmandu’da gördüğüm en güzel tapınak:) Bembeyaz dışa sıvalarıyla, üzerlerinde pirinç heykellerle çok mistik görünen 5 tane minik yapı. Bu yapının etrafında da diktörtgen biçimde tek katlı bina var. Sanki tapınak bir avlunun bahçesinde gibi. Etraftaki binada ise kimsesiz yaşlılar yaşıyor. Yani huzurevi gibi. Bu huzurevinin finansmanı ise Rahibe Tersa Vakfıymış, İngiltere kökenli. Buradaki tüm masrafları o vakıf karşılıyormuş. Yalnız depremden sonra beyaz tapınakların dış sıvaları çatlayıp dökülmüş, o yüzden çok yaklaşmamak gerekiyor.
Gözlerin üzerindeki 13 adet çizgi insanın nirvanaya ulaşıp Buda olma yolundaki safhalarını simgeliyor Orada yaşayan yaşlıları izleyip onlarla beden dili vasıtasıyla iletişim kurmak benim için çok etkileyici oldu. Hayattan bir beklentisi olmayan, huzur içinde ve neden bu dünyadayız sorusuna bulamadıkları cevabın şaşkınlığıyla oturuyorlar sükut içinde. Yakılan ölüler, huzurevi, Sadu’lar derken benim kafa bi milyon oldu tabii. Sıra da var Swayambhunath Tapınağı - Maymun Tapınağı (Monkey Temple) Şehre tepeden bakan Swayambhunath Tapınağı, Katmandu’nun en görkemli yapılarından biri. BoudnathTapınağı’ ndan sonra Tibet Budistleri için en kutsal tapınak. Tapınağa çıkmak için çıkmanız gereken bir sürü merdiven var ve adı üzerinde olduğu gibi tam bir maymunlar tapınağı. Etraf minnak maymunlarla dolu. Biz başımızı önümüze
eğip hiç göz teması kurmadan uslu uslu tırmandık merdivenleri. Efsaneye göre Katmandu Vadisi evvel zaman içinde büyük bir gölmüş ve sonra birden bu tepe, gölün içinden çıkıvermiş. Tapınağın ismi de bu oluşumdan geliyor; “kendiliğinden varolan”. Aydınlanmış bir varlık (Bodhisattva – Budizmin aydınlanma evrelerinden biri, Buda olmanın bir öncesi) olan Manjusri bu bölge kendiliğinden yükselmesini sağlamışr ve onun uzun saçlarından arda kalanlar maymunlara dönüşmüş, bu yüzden tapınaktaki maymunlar budistler için kutsal. Diğer stupada olduğu gibi burada çağrışım yapan semboller var. Mesela Stupa’nın kubbe şeklindeki alt kısmı bizim bulunduğumuz dünyayı sembolize ediyor. Gözlerin üzerindeki 13 adet çizgi insanın nirvanaya ulaşıp Buda olma yolundaki safhalarını simgeliyor. Buda’nın gözlerinin altında burun gibi gözüken şekil aslında Nepal dilinde “1” sayısıdır ve beraberlik ve uyumu simgeler ve gözler ise Buda’nın anlayışlı ve nirvanaya ulaşmış üçüncü gözünü simgeliyor vs. Swayambhunath Tapınağı’nı da gördükten sonra otele döndük. Gün içerisinde çok farklı şeyler görüp dolandığımız için pek etkilenmemiştim ama gece yatağa yattığımda sanki yakılan insanların enerjileri odadaymış gibi huzursuz oldum ve sabah kadar uyuyamadım. Ertesi sabah İstanbul’a döndük ama benim uyku düzeni 3 – 5 gün kendine gelemedi. Katmandu şimdiye kadar gördüğüm hiç bir uzak doğu şehrine benzemiyor. Çok değişik bir aurası var, huzurlu, dingin, sakin. Benim için tekrar gidilesi bir yer. Belki de Everest’e tırmanırım bir dahakine. Everest demişken aklıma geldi. Katmandu’da ölüler yakılıyor fakat Himalaya’larda parçalanıp kuşlara veriliyormuş. Kuşlar onları yiyip uçtuklarında ruhları göklere daha çabuk erişiyormuş. Öyle işte... marketing europe & anatolia /47
Game On
Knack 2...
Ali Erdem Ekşioğlu
Lokal Co-op Yeni jenerasyon oyunlarda zaman geçtikçe daha az rastladığımız lokal co-op desteği
Basit Puzzlelar Dinamik Dövüşler İlk bakışta çözüceğiniz, basit bulmacalar, zorlanmadan ilerleyeceğiniz parkurlar, dinamik ve tatmin edici dövüş mekanikleri.
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn
Unutulacak Karakterler ve Hikaye Karakterler,in motivasyonu veya aralarındaki bağları, oyuncuya göstermeyi başaramayan bir oyun.
Tanıdık Bir Oyun Tecrübesi Kendisini nerdeyse her açıdan geliştirmeyi başarmış olsa da Knack 2, bir Knack oyunundan ne bekliyorsanız aynen o.
Gameon
Geleceğin güç kaynağı olan Reliclerin hayata gelmiş formu olan Knack ikinci oyunu ile oyuncularla buluşuyor. Daha gelişmiş bir ekarte ve blok sisteminin yanında, iki kişi co-op gibi yeni özellikleri bu yeni versiyonla Knack dünyasına geliyor. Cana yakın karakterleri, rahatlatıcı ve zevkli oyun tecrübesi ile ana hedef kitlesi olan çocuklar ve yeni oyuncular dışında, tecrübeli oyunculardan da ilgi toplayan Knack, ikinci oyununda da bu karakteristik özelliklerini korumuş. Ayakları çok da yere basmayan hikayesini oyuncunun gözüne sokmazken, yine de, kısa anlatımlarıyla sizi Goblinler ve Robotlarla, farklı güçlerinizle savaşırken kayıp hissettirmeyecek kadar da arkaplan sağlıyor. Yeni jenerasyon konsollarda ne yazık ki çok sık görmediğimiz lokal co-op modu ile arkadaşlarıyla muhabbet ederken arka planda oynamak için ideal bir oyun. Diğer platform oyunları gibi, basit puzzlelar, aşmanız gereken zorlu parkurlardan oluşan Knack 2 dünyasında oyuncuyu gerçek anlamda zorlayacak büyük bir mücadele yok. Puzzlelar genellikle belli başlı blokları, bir yerden bir yere itmeniniz, ağırlığa 50 / marketing europe & anatolia
Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn
adresinden izleyebilirsiniz. hassas platformlar ve aynalardan yansıyan lazer ışınlarından oluşuyor. Çoğunu ilk bakışta çözebildiğiniz bu puzzlelar oyuna bir zorluk eklemese de, oyuna yeni bir dinamik katıyor. Aşmanız gereken parkurlar ise oyuncuyu zorlayacan zamanlamalar gerektirmiyor. Bu parkurlarda
yaptığınız hatalar genellikle oyunun sık değişen kamera açılarından kaynaklanıyor. Oyunun en güçlü yanı olan dövüş mekanikleri basit olmasına rağmen tatmin edici ve akıcı. Karakteristiklerine göre dövüş stilinizi ve kullandığınız kombo tiplerinizi değiştirmeniz gereken farklı düşmanlar sizi gerçek anlamda zorlamasa da, bu değişkenlik oyuna dinamik ve akıcı bir element ekliyor. Sonuç olarak Knack 2, bir Knack oyunundan bekleyeceğiniz herşey. çok düşünmenizi gerektirmeyen, Goblinleri döverek zaman öldürebileceğiniz basit bir platform oyunu.
Gameon
Naruto™ Online Şimdi Türkiye’de…
Oasis Games, yaptığı bir açıklamayla ülkemizde geniş hayran kitlesine sahip Japonların ünlü manga ve anime kahramanı Naruto’nun tek resmi RPG browser oyunu Naruto™ Online’ın bu sabah 10 itibarıyla erişime açıldığını duyurdu. Artık animeden ve mangadan aşina olduğunuz meşhur 7. Takım’ın üyeleri Dokuz Kuyruklu Şeytan Tilki’yi ruhunda ba-
Oasis Games Pazarlama Müdürü Cihan Ağagişi konuyla ilgili düşüncelerini, “Uzun bir süredir Naruto’yu Türk oyuncularıyla buluşturmak için hummalı bir çalışma içerisindeyiz. Naruto’nun lisanslı tek RPG browser oyununu, Türk anime ve mangaseverlerle buluşturmaktan ötürü son derece mutlu ve heyecanlıyız. Umuyorum ki Naruto hayranları oyunu oynarlarken, birlikte gülüp ağladıkları karakterlerle yan yana olmaktan keyif alacaklar,” sözleriyle dile getirdi. Türk oyuncular başlangıçta Naruto ve Naruto Shippuuden hikâyelerini temel alan 8 bölümü oynayabiliyorlar. Mangaya ve animeye sadık kalmak konusunda oldukça özen gösteren yapımcılar, oyunun seslendirmelerini animeyi seslendiren sanatçılara yaptırmış.
rındıran Naruto Uzumaki, Sasuke Uchiha ve Sakura Haruno ile birlikte Kakashi-sensei’nin himayesinde ninja eğitiminize başlayabilir, orijinal hikâyede yaşanan maceraları onlarla yan yana yaşayabilirsiniz.
Eğitim oyunları yarışması... Türkiye Bilişim Vakfı tarafından gerçekleştirilen, Türkiye’de ilk kez matematik ve fen bilimleri alanlarındaki eğitim oyunlarının ödüllendirileceği KOD Ödülleri Eğitim Oyunu Yarışması’nın başvuru süresi 30 Kasım 2017 tarihinde doluyor. Yarışma; ilkokul, ortaokul ve lise eğitim düzeylerinde, bilişim teknolojilerinin eğitimdeki önemini ve katkısını vurgulamak, bu alanda fikir üreten, uygulama geliştiren ve uyarlama yapan kişi ve kurumların çalışmalarına güç katmak ve yetişmekte olan kuşakları özendirmek amacıyla düzenleniyor. TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, “Alışkanlıklarımıza göre oyun ve eğitim birbirine genellikle ters düşmüştür. Bugün eriştiğimiz teknolojik düzey, oyunu, özellikle fen ve matematik eğitiminde, kuralları ve formülleri ezberlemekten çok daha öteye, keyif alarak kullanabilme olanağını sağlıyor. Matematik, fen ve teknoloji, anlaşıldıkça anlam kazanır, anlam kazandıkça da sevilir ve ilgi duyulur, sevildikçe de beceri
düzeyi artar. Oyunlaştırma bu açıdan eğitim için çok güzel fırsatlar yaratıyor. Bu becerilerin, çocukların ve gençlerin alışkın oldukları oyun yöntemiyle öğretilmesi ise yenilikçi bir yaklaşım. Ülkemizin bir bilgi toplumu niteliği kazanmasını vizyon ve misyon edinmiş olan Türkiye Bilişim Vakfı olarak, bu yenilikçiliğin sağlayacağı katma değerle, eğitim düzeyimize yenilikçi bir katkı yapmayı amaçlıyoruz.” dedi. Netmarble EMEA CEO’su Barış Özistek ise Türkiye’de oyun pazarı ve buna bağlı eko-sistemin hızla büyüdüğü, bu yarışma ile birlikte yetenekli oyun geliştiricilerimiz ve eğitim sektörünün dikkatini çekerek oyunların eğitim alanında da nasıl etkin kullanılabileceğinin görüleceğine emin olduğunu belirtti. Dünyanın en büyük oyun firmalarından biri olan Netmarble’ın Türkiye’de eğitim oyunlarının ve tasarım fikirlerinin yarıştığı ilk organizasyon olan KOD Ödülleri’nin bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyduğunu sözlerine ekleyen Özistek, “Eğitim alanında oyunların kullanılarak hem eğlendiren hem de öğreten içerikleriyle önemli bir fark yaratacak projeleri değerlendirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi. Detaylı bilgi için http://www.kododulleri.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz. marketing europe & anatolia / 51
Kültür - Sanat
İş Sanat sezonu açtı... İş Sanat, 7’den 70’e her zevke hitap eden 18. sezonuna Kasım ayında ‘merhaba’ diyor. Biletleri 12 Ekim’de satışa çıkan etkinlikler, Mayıs sonuna dek sürecek ve konserler geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da 20.30’da başlayacak. Yeni sezon 3 Kasım’da EivindGullbergJensen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konseri ile başlayacak. Soprano Mari Eriksmoenile birlikte İş Sanat’ın Parlayan Yıldızlar serisindeki performanslarıyla hafızalarda yer eden genç sanatçılar Umut Sağlam (çello) ve Yiğit Karataş (keman) açılış konserinin solistleri olacak. Hemen ardından sahneyi dans dünyasının süperstarıCarlos Acosta’nın yepyeni topluluğu AcostaDanza alacak. Topluluk, Saddler’s Wells’teki prömiyerlerinin ardından 6- 7 Kasım tarihlerinde iki gece üst üste sergileyeceği gösteriler ile İstanbullu dans severler ile buluşacak. Müzikle
Üç Yaşam... Delidolu Yayınları, kült yazar GertrudeStein’ın, yaşadıkları toplumlarda varlık göstermeye çalışan üç ayrı kadının hikâyesini anlattığı Üç Yaşam kitabını okurlarla buluşturuyor.Kitap, kendine özgü edebi tarzıyla başta Hemingway olmak üzere pek çok yazara ilham veren Stein’ın ilk eseri olma özelliğini taşıyor. Modernist edebiyatın öncü isimlerinden Gertrude Stein, Üç Yaşam kitabında hayata tutunmaya çalışan üç kadın karakterin hikâyesini, dönemin toplumsal gelişmeleriyle harmanlayarak anlatıyor. Delidolu Yayınları etiketiyle ilk kez Türkçe olarak okurla buluşanÜç Yaşam, alt sosyokültürel sınıfa mensup üç farklı kadının, Anna, Lena ve Melanctha’nınhikâyelerini ne basite indirgeyerek ne de yücelterek anlatmayı başarıyor. Türkiye’de geniş bir okur kitlesi bulunan GerturdeStienÜç Yaşam ileyaşama tutunmaya çalışan bütün kadınların yolunu aydınlatıyor.
52 / marketing europe & anatolia
edebiyatın iç içe geçtiği dinleti serisi 13 Kasım’da Nâzım Hikmet şiirleri ile başlayacak. Duayen oyuncular Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek’in seslendireceği dizelere Vedat Sakman da gitarıyla ve besteleriyle eşlik edecek. Sahneyi 23 Kasım’da Grammy ödüllü İsveçli besteci ve şarkıcı Lisa Ekdahl devralacak. Diskografisine sığdırdığı 10 albüm ile platin satış rakamlarına ulaşan sanatçı, İstanbullu hayranları için pop, caz ve bossa novajanrında şarkılar seslendirecek. Sevilen oyuncular Tuba Ünsal, İbrahim Selim, Ata Berk Mutlu, Sercan Badur, Yeliz Kuvancıve Hayal Köseoğlu’nun yer aldığı Fantastik Hikâyeler Makinesi tüm meraklı çocukları mucitlerin maceralarla dolu dünyasına götürecek. Kasım ayının son konseri ise sevilen sanatçı Mehmet Erdem’den olacak. Sanatçı, Kulislerden Şarkılar ismini verdiği özel projesinde, Çalgı Çengi, Polis, Leyla ile Mecnun gibi birçok film ve diziye bestelediği eserleri oyuncu dostları ile birlikte seslendirecek. Sürprizlerle dolu bu konseri kaçırmak istemeyenlerin ajandalarına not düşmesi gereken tarih 30 Kasım.
Anne Ben Leylek mi Oldum?... Sanatçı Aysun Aslan Uğur’un Cebeci Ankara Devlet Konservatuvarı yıllarını anlattığı Anne Ben Leylek mi Oldum? kitabı İnkılâp Kitabevi etiketiyle Raflardaki yerini aldı. Yaşamının ilk 20 yılını kaleme alan Aysun Aslan Uğur, aralarında Mazhar Alanson, Selçuk Yöntem, Mehmet Ali Erbil, İstemi Betil, Derya Baykal gibi isimlerin de bulunduğu okul arkadaşlarıyla ilgili kimi zaman çok güldüren, kimi zamansa hüzünlendiren anılarını okurlarıyla paylaşıyor. Aysun Aslan Uğur, Türkiye’nin sanat hayatına damga vuracak olan Cebeci Ankara Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin ilk gençlik yıllarına kapı aralayan Anne Ben Leylek mi Oldum? hakkında şunları söylüyor: “Bu kitap, acı, tatlı anılarımdan bir derleme... Hayatıma, aklımın bir ucunda takılı kalanlarla kendi tanıklığım…
Kültür - Sanat
Pal Sokağı Çocukları... Ferenc Molnar’ın ‘Pal Sokağı Çocukları’ adlı eserinden uyarlanan ve Erdal Beşikçioğlu yönetmenliğinde tiyatro severlerle buluşacak olan ‘Pal Sokağı’ 5 Kasım’da UNIQ Hall’de sahnelenmeye başlıyor. Tatbikat Sahnesi bu kez gençler için yepyeni ve güçlü bir prodüksiyonla UNIQ Hall sahnesinde! Sezon boyu birbirinden farklı oyunla tiyatro severlerin yanında olacak olan Tatbikat Sahnesi gençleri unutmuyor ve Macar yazar Ferenc Molnar’ın dünya klasikleri arasında yer alan eserinden uyarlanan ‘Pal Sokağı’ oyunuyla karşımıza çıkıyor. Pal Sokağı Çocukları ile Kızıl Gömlekliler arasındaki ‘arsaya sahip olma’ oyunu, vatanını koruma mücadelesine dönüşürken sessizce; izleyiciyi haklılık kavramının göreceliğiyle baş başa bırakıyor. Bir savaşın sonunda bir taraf zafere ulaştığını sansa da birileri kaybediyor, zarar görüyor… Yaşam nedir? Çocuklukla büyüklük arasına sıkışmış kısacık bir zaman? Oyunla gerçeğin birbirine karıştığı bir yanılsama? Kazananı, kaybedeni hiçbir zaman belli olmayan süresiz bir savaşın süreli bir parçası? Peki ya
savaş? Kendi kendimizle ve de başkalarıyla, ihanet-sadakat, cesaretkorkaklık, güçlülük-zayıflık, haksızlık-adalet, masumiyet-hoyratlık, oyun-gerçek, kenetlenmek-ayrılmak, benimsenin, kaçmak-kalmak, yaşamak-uğruna ölmek arasında süregelen bir savaşta büyükken çocuk kalmak ya da çocukken büyük olmak ne kadar ayrışır birbirinden? Koreograflığını Korhan Başaran’ın,Yönetmen Yardımcılığını Elvin Beşikçioğlu’nun yaptığı ‘Pal Sokağı’nın oyuncuları ise Deniz Sancak, Eren Akova, İlkyaz Arslan, Kaan Altay Köprülü, Mehmet Emin Karakaya, Mert Berkay İzgi, Metehan Kuru, Korkan Karabal, Simel Keçicioğlu, Sonay Eren, Talha Sezer, Yiğit Selçuk Doğan ve Orçun Ertaman.
Mamut 2018 başvuruları başladı... Akkök Holding sponsorluğunda 4. kez gerçekleşecek ve 26-29 Nisan 2018 tarihlerinde düzenlenecek 6. Mamut Art Project’e başvurular mamutartproject.com’da başladı. Başvuruların 6 Aralık’ta sona ereceği Mamut Art Project’in 2018 jürisi yine alanında tanınmış ve usta isimlerden oluşuyor. Güncel sanatın önde gelen isimlerinden Ayşe Erkmen, koleksiyonerAyşe Umur, eleştirmen ve yazar Evrim Altuğ, Galeri Nev’in kurucusu Haldun Dostoğluv e küratör Selen Ansen’den oluşan jüri, yılın keşif sanatçılarını ve projelerini seçecek. Mamut Art Project’in geçen yıl büyük ilgi gören ve Seyhan Musaoğlu ile Simge Burhanoğlu’nun küratörlüğünde hazırlanan Mamut Performans programı bu yıl da yeniliklerle devam edecek ve başvuruları Kasım ayında başlayacak. Güncel sanatta yılın umut vadeden sanatçıları için benzersiz bir keşif alanı olmayı başaran Mamut Art Project, sanat kariyerinin başında olan bağımsız yeteneklerin çalışmalarını koleksiyonerler, küratörler, galeriler, kültürsanat kurumları ve sanatseverlerle buluşturuyor. Bu yıl 19.000 sanatsever tarafından ziyaret edilen Mamut Art
Project, gelecek yıl da Akkök Holding sponsorluğunda düzenlenecek ve 26-29 Nisan 2018 tarihleri arasında mekân ortağı KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek. Ayrıntılı bilgi için: mamutartproject.com
marketing europe & anatolia /53