marketing europe & anatolia Tarih: Ekim 2019 Sayı: 89
retorik
Helvadan putlar...
kelebeğin fırtınası
Mobil iletişim enkaz altında!
t lu e y ri Kut u h ız m . Cuamımun.. yr Ols a B
İçindekiler
marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
04 - 07
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com
Teknoloji
10 - 11
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com
retorik
13
Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay
Medya Dünyası
14 - 15
Röportaj
16 - 18
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
Röportaj
24 - 26
Kampanyalar
29 - 33
Gezi
34 - 43
Game On
44 - 45
Kültür Sanat
46 - 47
Sayı: 89 77 Tarih: EEkim 2019 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr.
Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun... 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun. Dergimiz yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız, kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı. Ali Erdem Ekşioğlu Gameon sayfalarımız hazırladı. Gezi yazarımız Seval Duban bu ay sizlere Petra gezisn yazdı:) yazarlarımız Abdullah Ekşioğlu, Nurgül Günay Eryıldır yazılarıyla yine bizlere yeni pencereler açtılar. Bizim için her ay olduğu gibi bu ay da koşuşturma ve sizlere tarafsız bir bakış açısıyla dergi sunma telaşıyla geçti. Bu dergiyi çıkardığımız günden bugüne tam bağımsız bir dergi çıkardığımızı, hiçbir, gruba, partiye ya da cemaate hizmet etmediğimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Bu ısrarlı açıklamamız belki bazı okuyucularımız tarafından yersiz bir söylem olarak değerlendirilmiş olabilir. Tek amacımız her ay doğru haber ve yazılarla hazırlanmış tarafsız, bağımsız bir dergiyi okuyucumuzla buluşturmak oldu. Gönül isterdi ki bu dik duruşumuz, ilan verenler ve ilanları yönlendiren dostlarımız tarafından da takdir edilsin ve dergimiz, en azından kendini geliştirebilecek bir ilan gelirine kavuşabilsin. Sevgiler
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
Logoyu Bi Tık Küçültelim!... IAB Türkiye’nin dijital sektördeki insan kaynağı açığının giderilmesine katkı sağlamak amacıyla tasarladığı ve 2012 yılından bu yana düzenlenen “Dijital Pazarlama İletişimi Sertifika Programı” Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) işbirliği ile on dördüncü kez gerçekleştirilecek. 19 Ekim 2019 – 11 Ocak 2020 tarihleri arasında, 12 hafta boyunca sürecek olan program Türkiye’deki IAB Avrupa onaylı ilk ve tek sertifika programı olma özelliğini taşıyor. İçeriği sektördeki yenilikler ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak hazırlanan ve kampanyası Wanda Digital tarafından tasarlanan Dijital Pazarlama İletişimi Sertifika Programı, dijitali işine entegre etmek veya kariyerine bu alanda devam etmek isteyen sektör profesyonelleriyle yeni üniversite mezunlarını hedefliyor. Bugüne kadar 369 kişinin sertifika aldığı programda katılımcılar, alanında uzman sektör profesyonelleri ve akademisyenlerden eğitim alıyor, proje üretiyor ve networking imkânı buluyor. Sektöre Taze Kan Yetiştiriliyor Konvansiyonel aklın dijitale dönüştürülmesine katkı
sağlamak amacıyla hazırlanan ve 2019 sonbahar döneminde on dördüncü kez düzenlenecek program ile endüstriye hakim olan temel kavramların öğretilmesi hedefleniyor. Bu bağlamda dijital dünya, display reklamcılıktan sosyal medyaya, içerik pazarlaması ve native reklamlardan online videoya, oyuniçi reklamlardan arama motoru reklamcılığı ve performans pazarlamasına, programatikten veri analizine, big datadan kampanya stratejisine kadar geniş bir kapsamda ele alınıyor.
People Make The Brand...
Bu yıl 7.’si düzenlenecek olan People Make The Brand’de, “Psikolojik Sermaye” konusu dört bileşeniyle ele alınacak. People Make the Brand Konferansı 2019, çok dolu bir program ve sürprizlerle geliyor. Bu yıl küresel iş iklimine damgasını vuran belirsizlikler döneminde, şirketler için en kritik sermaye türü olan “Psikolojik Sermaye” ve 4 bileşeni, işveren markası perspektifiyle masaya yatırılacak. “Umut, iyimserlik, özyeterlilik, yılmazlık” bileşenleri, alanında uzman isimler tarafından ele alınıp gerçek örnekler üzerinden konuşulacak. People Make The Brand 2019’da, konuşmacılar kendi deneyimlerinden yola çıkarak “Umut” başlığı altında yaptıkları işe olan inancı kaybetmemenin, liderlik ve kariyer yolunda umutsuzluğu yok saymanın önemine değinecek. Garanti BBVA’nın ana sponsorluğu ve Universum’un katkısıyla Dinamo Danışmanlık tarafından düzenlenen People Make The Brand, 29 Kasım 2019’da Fairmont Quasar İstanbul’da iş dünyasının yöneticilerini, akademiden önde gelen isimleri, işi insan olan her sektörden profesyoneli, girişimcileri ve araştırmacıları ağırlayacak. Ayrıntılı Bilgi: www.peoplemakethebrand.com
4 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Influencer Buluşması İstanbul’da...
INFLOW Global Summit&Awards’19, Influencer Pazarlaması alanındaki fikir liderleri ve sektör profesyonellerini buluşturacak. Marka ve influencer görüşmelerinin de yer alacağı etkinlikte alanında uzman kişiler tarafından paneller de gerçekleştirilecek. Amerika, Rusya, Almanya, Hindistan, İsveç, Danimarka, İtalya, İspanya’nın da aralarında bulunduğu 25 farklı ül-
keden 80’den fazla influencer katılım sağlayacağı etkinlikte, 100’ü aşkın yerli influencer da yer alacak. INFLOW, bu yıl da yaklaşık 200 influencer aracılığıyla ülkemizi dünyaya tanıtacak. INFLOW Kurucu Ortağı Afşın Avcı, Twitch Yaratıcı Pazarlama Uzmanı Ryan Lee, Facebook Dikey Strateji Lideri Irmak Emekdaş ve Kişisel Marka Uzmanı Leonard Kim’in de aralarında bulunduğu kendi alanında profesyonel isimler, 22 Ekim Salı günü gerçekleşecek konferanslarda katılımcılara sektördeki gelişmelerden ve kendi deneyimlerinden bahsedecek. Geçtiğimiz yıl dünyanın dört bir yanından gelen güzellik, bakım, moda gibi konularda yüksek takipçili 100’e yakın yabancı ve çok sayıda yerli influencer, İstanbul’da ağırlandı. Influencer Pazarlaması alanındaki fikir liderleri, sektör profesyonelleri, yerli ve yabancı influencer’ları buluşturan zirve boyunca Instagram, Facebook, Twitter, Youtube kanallarında toplam 1.184 paylaşım yapıldı. 13 Milyon Dolar medya değerine sahip paylaşımlarla, dünya çapında yaklaşık 500 milyon kişiye erişim sağlamış oldu.
Cube Incubation... Türk savunma sanayisinin inovasyon merkezi Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation girişimcilere uluslararası standartlarda fırsatlar sunuyor. Faaliyete geçtiği günden bugüne; alanlarında geliştirdikleri teknolojilerle dünya genelinde takip edilen ve yatırım alan Start Up’lara ev sahipliği yapmanın gururunu yaşayan Cube Incubation şu anda inovatif ve derin teknoloji tabanlı iş fikirleri üzerinde Ar-Ge çalışmaları yürüten 90’ı aşkın girişimci grubuna ev sahipliği yapıyor. “Incubatıon center for deep tech entrepreneurs” mottosuyla dünyanın sayılı kuluçka merkezleri arasında yer alma yolunda güçlü adımlarla ilerleyen Cube Incubaton’ın yeni dönem başvuruları ise Aralık ayında başlayacak. Başvurularını www.cubeincubation.com adresinden yapan girişimciler Cube Incubation’ın planladığı adaptasyon kamplarından sonra Ar-Ge çalışmalarına hızla başlayabilecek. Cube Incubation’da yer alan girişimcilerin; geçtiğimiz 10 ayda 60 firma ile 350’den fazla işbirliği toplantısı yaptığını vurgulayan Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi Yöneticisi Gürol Üzenç yine aynı aylarda girişimcilerin 30 yatırımcı kurumla 180’den fazla toplantı gerçekleştirdiğinin altını
çiziyor. Yeni gelecek tüm girişimcilerin de bu fırsatlardan yararlanmasını istediklerini ve büyümeleri için ellerinden gelen her desteği sunmaya hazır olduklarını söyleyen Üzenç, bu girişimcileri heyecanla beklediklerini ifade etti. Kuluçka merkezinde girişimciler; iş planı hazırlama, başarılı sunum teknikleri, pazarlama, finans gibi konularda eğitim ve mentörlük imkânlarından sıfır maliyetle yararlanıyor, mali desteklere ulaşmak noktasında ücretsiz danışmanlık hizmeti alıyor ve yatırımcı buluşmalarından faydalanarak işlerini nasıl büyütecekleri konularında bilgiler alabiliyorlar.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Play Marmara... Marmara Uluslararası Kent Forumu, 25 ülkeden 3 binin üzerinde katılımcıyla göçten iklim değişikliğine, şehir teknolojilerinden inovasyona kadar kentlere ilişkin birçok konuyu İstanbul’da tartışmaya açacak. Yarın başlayacak forumda İBB adına Orhan Demir ile Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin de birer konuşma yaparak Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul” vizyonunu paylaşacak. Marmara Uluslararası Kent Forumu (Marmara Urban Forum-MARUF), 1 – 3 Ekim 2019tarihleri arasında Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Dünyadan ve Türkiye’den akademisyenler, belediye başkanları, STK temsilcileri, teknoloji kuruluşları ile kentlerin tüm paydaşları aynı platformda bir araya gelecek. 25 ülkeden 250 konuşmacı ve belediye başkanları, “Çözüm Üreten Kentler”i İstanbul’da konuşacak. Marmara Belediyeler Birliği tarafından gerçekleştirilecek foruma İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de destek veriyor. Katılımın ücretsiz olduğu etkinlikte, İBB Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir “Toplu taşımada etkin kurumsallaşma” oturumunda, İBB Park
Atama... RTB House, finans ve operasyon alanlarında deneyimli yönetici Aleksander Baryś’in bu aydan itibaren Chief Financial Officer (CFO) ve yönetim kurulu üyesi olarak göreve başlayacağını duyurdu. Baryś yeni görevinde RTB House’un hızlı mali büyümesini ve dünya çapında pazar genişlemesini sürdürmesi için finansal operasyonlara yön verip global yatırımcı ilişkilerini yönetecek, Birleşme ve Satın Alma etkinlikleri konusunda danışmanlık ve liderlik yaparak stratejik rehberlik edecek. Baryś 2008’den beri bazı büyük kuruluşların çeşitli yönetim rollerinde ve yönetim kurullarında yer aldı. Kurumsal finans, maliye, finansal planlama ve analiz, yatırımcı ilişkileri, stratejik planlama ve risk yönetimi konularında kapsamlı deneyime sahip. Varşova Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören Boryszew S.A.’da CFO ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldıktan sonra RTB House’a katıldı.
6 / marketing europe & anatolia
Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Yasin Çağatay Seçkin “Herkes için tasarım: Yaşanabilir Kamusal Mekanlar” oturumunda birer konuşma yapacak. Demir ve Seçkin, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul” vizyonunu da anlatacak. İlk yılında geniş bir perspektif sunan MARUF; Çevre ve İklim Değişikliği, Şehir Teknolojileri ve İnovasyon, Ulaşım ve Hareketlilik, Kentsel Altyapı, Konut ve Yapılı, Çevre, Göç̧, Kent Ağları, Yerel Kalkınma, Sosyal Kapsayıcılık, Dayanıklılık, Kamusal Mekan ile Yönetişim temalarında detaylı bir bakış sunacak. Marmara Bölgesi’nde yer alan belediye başkanları, mevcut projeleri değerlendirebilecekleri çok aktörlü bölgesel gelişme oyunu Play Marmara’yı oynayacaklar.
Atama... Teknolojinin güçlü İtalyan tasarım anlayışı ile birleştiği beyaz eşya ve ev aletleri üretimi yapan Tecnogas 1952 yılında Contini kardeşler tarafından kuruldu. Kardeşlerin 20’li yaşlarda hayal ettiği ve hayata geçirdiği ocak ve gaz tüpü bölmesini birleştirerek tek bir gövdeye entegre eden devrim niteliğindeki pişirme cihazını üretmeleri ile Tecnogas, İtalyan pazarının lideri konumuna geldi. Pişirme grubunun mucidi marka, bu alanda kısa zamanda dünya devleri arasına girdi. Tecnogas, Tecnosuperiore adı altında faaliyetlerini sürdürmeye devam ederken yönetim koltuğunu da bir Türk yöneticiye emanet etti. Emilia’nin merkezinde bulunan ve Gualtieri’deki tarihi fabrikasında üretim yapan ve bölgenin en büyük yatırımcısı konumundaki firma, 15 yıla yakın süre ile Vestel markasının dünya operasyonunda çeşitli görevlerde bulunan Serdar Saner ile yola devam etme kararı aldı. Tecnosuperiore Industrial Group Inc’nin Yönetim Kurulu Üyesi olan Saner, Tecnogas’ın Başkanlık ve CEO’luk görevlerini üstlendi.
Kısa Kısa
Mercedes-Benz Fashion Week...
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un 14. sezonu, 8-11 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center’da bulunan Zorlu PSM’in ev sahipliğinde gerçekleşecek. Marka ve tasarımcıların İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonlarını sergileyecekleri hafta, uluslararası moda takviminin bir parçası olarak bu sezon da gerek Türkiye’de, gerekse dünyada moda profesyonellerinin çekim merkezi olacak. Dünya çapında isim sponsorluğunu üstlendiği tüm moda haftalarında olduğu gibi İstanbul’da da MercedesBenz, her sezon desteklediği bir tasarımcının defilesini sunuyor. MBFWI kapsamında bu sezon son yıllarda
İşbirliği...
Harıbo, yeni dönem reklam çalışmalarını FCB ArtGroup ile yürütme kararı aldı. 17 yıldır Türkiye pazarında faaliyet gösteren ve çocuk ya da büyük herkesin içindeki çocuksu mutluluğu keşfetme serüvenine odaklanan HARIBO, yeni kreatif ajansını seçti. İstanbul Hadımköy’deki fabrikasında, Türkiye ve aralarında Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki Müslüman ülkeler, Japonya, Kore, Endonezya gibi Asya Pasifik ülkeleri, ABD ve bazı Avrupa’da ülkelerinin de bulunduğu 57’den fazla ihracat ülkesi için %100 yerli üretim yapan marka; yeni dönem reklam çalışmalarını FCB ArtGroup ile yürütecek. FCB ArtGroup’un müşteri portföyünde; Bellona, Total, Nivea, Intersport, Deichmann ve n11.com gibi markalar bulunuyor.
kendine özgü tasarım diliyle yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası ölçekte katıldığı fuarlarda da büyük ses getiren genç ve başarılı tasarımcı Kadir Kılıç’ın markası MiiN by Kadir Kılıç’ın İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonunu “Mercedes-Benz Presents MiiN by Kadir Kılıç” ismiyle sunacak. Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubu İcra Kurulu Üyesi Şükrü Bekdikhan, yeni sezon için görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: “Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, 14. sezonunda İlkbahar/Yaz 2020 koleksiyonlarına ev sahipliği yapacak. Mercedes-Benz Türk olarak, global ölçekte modaya desteğimizin bir uzantısı olarak ilk sezondan bugüne Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’a isim sponsorluğumuzu aralıksız sürdürüyor, aynı zamanda bu sponsorluğumuzu her sezon Türk moda sektörünün farklı aktörleriyle yaratıcı işbirlikleri çerçevesinde derinleştiriyoruz. Türkiye’nin uluslararası moda takviminde yer alan, en prestijli moda etkinliği olan MBFWI kapsamında Türk tasarımcılara hem Türkiye çapında, hem de uluslararası moda arenasında destek vermekten ve onlara görünürlük sağlamaktan dolayı mutluyuz”. dedi.
Atama... Türkiye’de 1997 yılından beri döşemeli ve panel mobilya üretiminde faaliyet gösteren Alfemo Mobilya’da iki üst düzey atama gerçekleşti. Alfemo Mobilya Genel Müdürü pozisyonuna Arşullah Kadim, Satış ve Pazarlama Direktörü pozisyonuna ise Cüneyt Uzer atandı. Her iki yönetici de görevine 1 Ağustos itibariyle başladı. Uzun yıllar Boydak Grubunda çeşitli kademelerde görev yapan ve mobilya sektöründe 20 yıllık bir birikime ve tecrübeye sahip olan Arşullah Kadim, Alfemo Mobilya Genel Müdürü olarak görev yapacaktır. Alfemo Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev yapacak olan Cüneyt Uzer, mobilya sektöründe Newjoy ve Doğtaş markalarında satış direktörlüğü ve marka perakende geliştirme direktörlüğü görevlerinde bulundu. Uzer, Alfemo’da yurt içi satış, ihracat, pazarlama departmanlarından sorumlu olacak. marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Solar Panelli Sırt Çantalar... Gündelik hayata ve iş seyahatlerine eşlik eden akıllı cihazlar, kimi zaman bizleri yarı yolda bırakabiliyor. Telefon, tablet ve dizüstü bilgisayar gibi mobil cihazları kitlenebilir gizli fermuarlar ve özel kumaşı sayesinde koruyan XD Design sırt çantaları’nın Bobby Tech koleksiyonu ile de telefon ve bataryaları şarj ediyor. Yüzeyinde bulunan solar panel sayesinde tüm gün enerji depolayan sırt çantaları, hem cihazınızı şarj ediyor hem de ergonomik taşıma özelliği ile vücudu yormuyor. Küçük eşyalarınızı saklamak için çeşitli bölme ve gizli ceplerle dizayn edilen XD Design sırt çantaları, geniş iç hacmi ile fark yaratıyor. İşlevselliğin yanı sıra şık bir görünüme sahip Bobby Tech koleksiyonu; Beymen, Vakkoramave Hipicon. com’da satışa sunuluyor. Çevre dostu ve su itici malzemelerinin kullanıldığı sırt çantaları, kitlenebilir ve gizli fermuarları ile güvenliği en üst seviyeye taşıyor. Herhangi bir darbede formunu koruyan XD Design sırt çantaları, ergonomik yapısıyla da farklılık yaratıyor. Ön cepleri sayesinde seyahat halinde pasaport ve kartvizitlere kolay erişim sağlıyor.
Emirates, Biyometrik Biniş Dönemi... Emirates Havayolu, bir kez daha teknolojinin sınırlarını zorladı ve biyometrik biniş sistemi için ABD Gümrük Sınır Koruma (CBP)kuruluşundan onay alan, Amerika dışındaki ilk havayolu şirketi oldu. Dubai’den, Emirates’in ABD’deki 12 destinasyonuna uçan yolcuları, biniş kapılarında, yüz tanıma teknolojisini seçme şansına sahip olacak ve kimlik kontrolleri için harcanan zamanı, iki saniye ya da daha da az olan bir süreye indirebilecekler. Önceden kayıt olmanın gerekmediği sistemde, yolcuların bu teknolojiden yararlanmamayı tercih etmesi de mümkün olacak. Emirates, yolcularına ait herhangi bir biyometrik kaydı saklamıyor. Verilerin hepsi, CBP tarafından, güvenli bir şekilde yönetiliyor. Teknolojinin pilot çalışması, yolcuların en yoğun seyahat ettiği dönem olan Temmuz ve Ağustos aylarında Dubai’den New York ve Los Angeles’a olan Emirates uçuşlarındaki biniş kapılarında gerçekleştirildi. Bazı uçuşlarda %100 biyometrik biniş ve sıfır manüel kontrol sağlanması ile birlikte, elde edilen sonuçlar cesaret verici oldu. Şirket, gerekli ekipman sağlandığında, biyometrik biniş sisteminin, yıl sonuna kadar, tüm ABD destinasyonlarında ulaşılabilir olmasını umuyor.
10 / marketing europe & anatolia
Emirates Group Security Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Abdulla Al Hashimi konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Güvenlik ve iş sağlığı her zaman ilk önceliğimiz olmayı sürdürecek çünkü Emirates, yolcularımıza daha iyi uçmalarında yardımcı olabilecek, sıkıntısız seyahat etmeye yönelik inovatif çözümleri araştırmaya ve onlara yatırım yapmaya devam ediyor. Nihai hedefimiz, pasaport ya da kimlik kartı olmaksızın, belgesiz seyahat edilebilmesine yardımcı olmak. Çeşitli ülkelerdeki makamlarla, yüz tanıma teknolojisinin daha fazla kabul edilebilir ve erişilebilir hale getirilmesini sağlamak üzere görüşmeler gerçekleştiriyoruz” dedi.
Teknoloji
Enerjiyi Saatine Yansıt... Diesel’in son derece dinamik bir duruşa sahip yeni modelleri, dünyaca ünlü markaların Türkiye’deki tek yetkili distribütörü Saat&Saat farkıyla saat tutkunlarıyla buluşuyor. Sportif bir şıklığa sahip modeller, tasarımdaki sıra dışı detaylarla fark yaratıyor. Diesel’in siyah rengin hakim olduğu modeli, güçlü duruşuyla erkekleri cezbediyor. Silikon kayışıyla uyumlu geniş kasasıyla öne çıkan model, tasarımıyla Diesel’in ruhundaki enerjiyi bir kez daha gözler önüne seriyor. Serinin degrade camıyla renklerin gücünü ortaya koyan modeli ise deri kayışıyla farklı bir alternatif oluşturuyor. Siyah hasır bileziği, renkli bir kadranla tamamlanan model ise dinamik ve enerjik bir tasarıma sahip… Kadranındaki ışıltıyla renklerin gücünü harmanlayan model, farkını saatiyle de ortaya koymak isteyen kadınların şıklığını üst seviyelere taşıyor. Diesel’in zengin saat koleksiyonunu Saat&Saat mağazalarında ve www.saatvesaat.com.tr adresinde bulabilirsiniz.
Galaxy M30s Ön Siparişte... Samsung Electronics, teknoloji tutkunu Y ve Z kuşakları için yeni Galaxy M serisi akıllı telefonunu karbon siyahı, pasifik mavisi ve köpük beyazı renk seçenekleri ile sadece online kanallar üzerinden satışa sunuyor. Halen kullanımda olan Galaxy M serisi modellerinin sonuncusu olan M30s tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. 6.000 mAh etkileyici pil gücü, üçlü arka kamerası ve harika oyun deneyimi sunan AI Game Booster ile dikkat çeken Galaxy M30s ile birlikte 26 Eylül-14Ekim 2019 tarihleri arasında sadece online mağazalarda ön siparişe özel sınırlı sayıda Galaxy Fit e ve AKG Y100 Kablosuz Kulaklık hediye edilecek. Galaxy M30s, 6.000 mAh gücünde bir pile sahip. Öyle ki, bir kez şarj edildiğinde aralıksız 29 saate kadar video izlenebiliyor veya 49 saate kadar sesli arama yapılabiliyor veya 131 saate kadar müzik dinlenebiliyor. Ayrıca Type-C 15W hızlı şarj cihazı da telefonla birlikte geliyor. Galaxy M30s, 4 GB RAM’i ve 64 GB dahili hafızasıyla da göze çarpıyor. 6.000 mAh kapasiteli piline rağmen telefon sadece 8.9mm inceliğinde ve 188 gram ağırlığında olduğundan elde tutması ve taşıması son derece rahat. marketing europe & anatolia / 11
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Helvadan putlar... Yeni yeni siyasi partiler kuruluş hazırlıkları içerisinde. Dolayısıyla hayatımıza yeni yeni lider adayları girmeye başladı. Bu lider adaylarına yerel seçimlerde başarı sağladığı için çaresizce ümit bağlananları ve mevcut siyasi partilerin gidişatından memnun olmayıp yönetimi zorlayan isimleri kattığımızda lider adayı sayısı belki de son yılların en üst noktasına ulaşmış durumda. Peki bu lider adayları ve mevcut liderler gerçekten lider olma vasıflarını taşıyorlar mı, yoksa "Şeyh uçmaz, müridi onu uçurur" kabilinden bir alışkanlıkla biz bu lider ve lider adaylarına çok şey mi yüklüyoruz. Hiç bir lider ya da lider adayı bana kırılmasın ama bana ikinci seçenek daha yakın görünüyor. Genel olarak değerlendirdiğimde iktidar partisinde de muhalefet partilerinde de liderlik vasıflarını bünyesinde toplamış bir isim göremiyorum. Umut vadedenler ya da doğru yönlendirmelerle eksiklerini tamamlayacak olabilenler var ama bu tamamen kişisel kanaatim olmakla beraber iktidar partisi de dahil olmak üzere henüz gerçek bir lider görmedim. Yine tamamen kendi kanaatim olmakla birlikte birçoğu entellektüel olarak yetersiz, bir bölümü hırslarını mantıklarının önüne geçirmiş, özellikle biri hamaseti gerçeklerle karıştırmış, bir diğeri tüm yaşamını vakfettiği itaat kültürünün de etkisiyle inisiyatif alma becerisini kaybetmiş, birkaçının bir gelecek tahayyülü yok, geneli halktan kopuk, halka en yakın olanı kendi kişisel gözlemlerini halkın geneline tahvil etme eğiliminde, iletişim ve sosyal beceriler konusunda hepsi sınıfta kalmaya mahkum, birkaçı için henüz erken, birkaçı için de artık çok geç, genel olarak ethos, pathos, logos'ta ciddi sıkıntılar var. Tüm bu olumsuzluklara karşın, bulundukları makama liderlik vasıflarına haiz bir namzet çıkmaması çok anlaşılabilir bir şey. Çünkü gerçekten liderlik vasıflarının
tamamını bünyesinde barındırıyorsa insanlar siyasetin girdabından uzak durmayı tercih edebiliyorlar. Ancak tüm bu olumsuzluklar benim için çok önem teşkil etmiyor. Ben bu konudaki çıtamı yıllar önce birhayli aşağılara çekmiştim. Şu anda bir liderden tek beklediğim şey, ülkemiz ve dünya için güzel bir gelecek arzulaması, öğrenmeye açık olması ve hatalarından ders çıkarmayı bilmesi. Ne yazık ki bu üç özelliğin üçü birden mevcut lider ve lider adaylarının hiçbirinde en azından benim bakış açımdan bakınca görünmüyor. Tabii ki hep olumsuz yanlarını ele almayacağım. Hepsinin özgüveni oldukça yüksek. Hatta o kadar yüksek ki bu özgüven hatalar yapmalarına neden oluyor. Hepsinin kendilerine olan inançları gerçeklerin ötesinde, kendilerini alternatifsiz kurtarıcı olarak görmelerine neden olacak kadar, ileri düzeyde. Hepsi çeşitli düzeylerde yönetim becerilerine sahip. O kadar ki hiç birisiyle ıssız bir adada yalnız kalmak istemezdim. :) Hal böyle olunca sık sık bütün faturanın danışmanlara çıkarıldığını görüyoruz. Evet onların da bir çok hata yaptığı, bu lider ya da adaylarını yanlış yönlendirdikleri doğrudur. Ancak bir lider doğru danışmanı seçecek ve danışmanından gelecek bir önermeyi muhakeme edecek kadar yeterli değilse burada danışmanın bir suçu yoktur. Kendimizi kandırmayalım biz kendimize helvadan putlar yapıp, acıkınca onları yiyoruz. O nedenle liderlere ve lider adaylarına bir tavsiyem, herkes acıkmadan liderlik için eksik yönleriniz varsa onları hemen telafi etmenizdir. Tabii ki öncelikle eksiğiniz olup olmadığını anlayacak ölçüde kendinizi yetiştirmeniz gerekir. Burada hiç bir lideri kişisel olarak rencide etmek istemiyorum. Ülkemin ve insanlığın geleceği için umuyorum ki hepsinin yolu açık ufku aydınlık olsun.
marketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri •İsmail Saymaz Ekim ayından itibaren her ay Kafa dergisinde olacak. •Sözcü Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, yazılarına ara verdiğini köşesinden duyurdu. •Yeni Şafak Gazetesi yazarı Özlem Albayrak, yazılarına son vererek görevinden ayrıldı. •Cumhuriyet gazetesi, küçülmeyi gerekçe göstererek 15 gazetecinin görevini sonlandırdı. •Hürriyet Emlak ve Doğan Burda grubunun yeni reklam sorumlusu Zeynep Tandoğan oldu. •Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Erzincan temsilciliği görevine gazeteci İbrahim Gürler atandı. •Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Mehmet Zahid Sobacı getirildi. •Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliklerine, Fecir Alptekin, Saadet Oruç, Mehmet Akarca, Muhammet Mücahit Küçükyılmaz, Hamdi Kılıç, Mehmet Zahid Sobacı, Ebubekir Şahin, Edibe Sözen, Mehmet Emin Babacan, İsmail Çağlar, Kübra Güran Yiğitbaşı ve Mücahid Eker görevlendirildi.genel yayın yönetmeni daha önce Milliyet Molatik’i yöneten Diren Selimoğlu oldu. Görsel Basında Görev Değişiklikleri •Televizyon sunucusu Hakan Ural TV8’den ayrıldığını duyurdu. •TRT Spor yorumcusu Serkan Reçber, kanaldaki görevinden ayrıldı. •24 TV’den ayrılan Sunucu Zeliha Saraç’ın yeni adresi Bloomberg HT oldu. •KRT TV ve ANKA Haber Ajansı yöneticilerinden Adnan Bulut görevinden ayrıldı. •CNN Türk’te yayınlanan ‘Afiş’ programı artık Büşra Sanay’ın sunumuyla ekranda olacak. •NTV’de Program Müdür Yardımcısı olarak görev yapan
14 / marketing europe & anatolia
Eylem Doğan görevinden ayrıldı. •Demirören Medya Grubu’nda İdari İşler Direktörlüğü görevine Dilek Bayrak Pozam atandı. •Ekotürk’ten ayrılan Haber Müdürü Nazif Özcan Demirören Haber Ajansı (DHA) ile anlaştı. •Sunucu Murat Yıldırım, Atv’de yayınlanan ‘Kim Milyoner Olmak İster?’ yarışmasına veda etti. •Polis muhabiri Nihat Uludağ, Habertürk’ten emekli olduktan hemen sonra CNN Türk ile anlaştı. •ATV ekranlarında yayınlanan Kim Milyoner Olmak İster yarışmasının yeni sunucusu oyuncu Kenan İmirzalıoğlu oldu. •Demirören Medya grubundan ayrılan, Gürcan Korkmaz’ın, Haber Global’de Reklam Grup Başkanı olarak görev yapacağı belirtildi. •CNN Türk’te hafta için her sabah saat 06.00 itibariyle yayına başlayan Güne Merhaba programını bundan böyle Göksu Öngören Özgür’ün sunacak. •Posta Gazetesi köşe yazarı Murat Çelik ve Hürriyet Daily News Ankara Temsilcisi Serkan Demirtaş’ın, CNN Türk’te yayınlanan Parametre programında artık yer almayacakları açıklandı. Medya Dünyasından Diğer Haberler •Best FM yıllardır kullandığı logosunu değiştirdi. •Gazeteci İsmail Saymaz, Şeyda Sayar ile nişanlandı. •Gazeteci Tuncer Bahçivan’ın eşi Zülbiye Bahçivan vefat etti. •Gazeteci-Yorumcu Rasim Ozan Kütahyalı ’ya 10 ay hapis cezası verildi. •Birçok radyocuya ve şarkıcıya ev sahipliği yapan Radyo D 25. yılını kutladı. •Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, gazeteci Dr. Necati Karakaya vefat etti. •Kafa dergisi Ekim’den itibaren her ay Kafa Çocuk ve Bilim dergisi çıkaracak. •Fox TV haber yönetmeni Hilal Hallaç, hayatını Oğuzhan Orhun ile birleştirdi. •Sözcü gazetesinde 9 sanığın yargılandığı davanın duruşması 28 Ekim’e ertelendi. •Digiturk, Amerikan ulusal basketbol ligi NBA’in resmi yayıncısı NBA TV’yi içerikleri arasına ekledi. •RTÜK Üst Kurul Başkanı Ebubekir Şahin, kurum bünyesinde yeni bir birimin kurulacağını duyurdu.
Medya DĂźnyasÄą
marketing europe & anatolia / 15
Araştırma
İnternetteki Güve Kaspersky Global Araştırması
Ebeveynlerin %84’ü çocuklarının internetteki güvenliğinden endişe ediyor fakat bunu konuşmaya vakit ayırmıyor Kaspersky’nin yeni global araştırması, aile içinde internet güvenliği hakkında konuşmamanın yarattığı zorlukları ortaya koydu. Araştırma Ebeveynlerin %84’ü çocuklarının internetteki güvenliğinden endişe ediyor fakat bunu konuşmaya vakit ayırmıyor Kaspersky’nin yeni global araştırması, aile içinde internet güvenliği hakkında konuşmamanın yarattığı zorlukları ortaya koydu Kaspersky tarafından pazar araştırma şirketi Savanta’ya yaptırılan ankete göre, Türkiye’de ebeveynlerin %84’ü çocuklarının internetteki güvenliğinden endişe ediyor. Ancak ebeveynler, büyüyene kadar çocuklarıyla internet güvenliğiyle ilgili olarak toplam ortalama yalnızca 38 dakika konuşuyor. Ankete Türkiye’den katılanların yarısından fazlası (%64), bu konuda 30 dakikadan az konuşuyor. Bu da okuldaki standart bir dersin neredeyse yarısı kadar bir süre. Çocukların internetteki gizliliği ve güvenliği ebeveynlerin en büyük kaygılarından biri haline geliyor. Bu kaygılar temelsiz de değil. Kaspersky’nin düzenlediği ankete göre Türkiye’de 7-12 16 / marketing europe & anatolia
yaş arasındaki çocukların %96’sında internet bağlantılı bir akıllı telefon veya tablet bulunuyor. Türkiye’deki ebeveynlerin yaklaşık üçte ikisi (%69), çocuklarının internette çok fazla vakit geçirdiğini düşünüyor. Bu durum yalnızca çocuklukta yaşanabilecek eğlenceli anları ekran başında harcamaya değil, ayrıca sürekli potansiyel risklere açık olmaya da neden oluyor. Türkiye’de ebeveynlere göre en tehlikeli çevrim içi tehditler arasında; çocukların cinsellik veya şiddet içerikli görüntülere erişmesi (%39), internet bağımlılığı (%38) ve şiddete veya uygunsuz davranışa yönlendiren anonim mesajlar veya içerikler alınması (%21) yer alıyor. Türkiye’de ebeveynlerin %83’ü, potansiyel riskleri azaltmak ve internette gezinirken karşılaşılabilecek tehlikeleri anlatmak için çocuklara internet güvenliğini öğretmenin, ebeveynler ve okulların ortak sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Katılımcıların %87’si, ebe-
enlik...
Röportaj
veynlerin bunu yapmaya daha uygun olduğunu çünkü çocukların anne babalarına daha çok güvendiğini belirtiyor. Ebeveynler üzerlerindeki sorumluluğun farkında olmasına rağmen çocuklarına yeterli derecede yol gösteremiyor. Çocuklarıyla internet güvenliği hakkında toplam bir saatten daha az konuşuyorlar. Kaspersky’nin yaptığı araştırma, ebeveynlerin bu tür konuşmalarda zorlandığını ortaya koyuyor. Türkiye’de ebeveynler çocuklarıyla bu konuda konuşurken en çok şu noktalarda zorlandıklarını belirtiyor: •Tehditleri çocukların anlayacağı bir dilde anlatmak (%53) •Çocukların tehditleri ciddiye almasını sağlamak (%51) •Arkadaş baskısına uymamaya ikna etmek ve/veya bunun için kendilerine güvenmelerini sağlamak (%36) Araştırma sonuçlarıyla ilgili konuşan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Ali Evren Tufan şunları söyledi: “Günlük hayattaki iletişim ve etkileşimden farklı olarak internet üzerinden iletişim ve etkileşim zaman ve mekan sınırlamasından bağımsız olarak ger18 / marketing europe & anatolia
Ebeveynler üzerlerindeki sorumluluğun farkında olmasına rağmen çocuklarına yeterli derecede yol gösteremiyor. çekleşmektedir. Çocuklar internet aracılığı ile yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayan içeriklere erişebilir, kişisel bilgilerini istemeden paylaşabilir, siber zorbalığa veya benzeri olumsuz deneyimlere maruz kalabilirler. Yapılan bu güncel araştırma, ülkemizde ebeveynlerin çocukların güvenliği ile ilgili kaygılarının olduğunu ancak bu konuda iletişim kurmakta zorlanabildiklerini gösteriyor. İlköğretim çağındaki çocukların hemen hemen tümünün internet bağlantılı akıllı telefon veya tablet kullandığı göz önüne alındığında bu konuda konuşmanın önemi daha da belirginleşiyor. Ebeveynler çocukları büyüdükçe onlara yaşlarına uygun biçimde internet üzerinden iletişimin özelliklerini anlatabilir ve kişisel bilgileri
paylaşmamanın önemini vurgulayabilir. Sosyal medya kullanımı konusunda belli sınırlar getirmek ve çocukların vakit geçirdiği sosyal medya uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmak da faydalı olabilir. En önemlisi çocuğa internet üzerinden istemediği veya onu rahatsız eden bir içeriğe maruz kaldığında bunu öğretmeni veya annesi/ babası ile paylaşarak yardım alabileceği ve bu konuda eleştirilmeyeceği güvencesi verilebilir.” Prof. Dr. Ali Evren Tufan ile aynı görüşleri paylaşan Kaspersky Tüketici Ürünleri Pazarlama Müdürü Marina Titova, “İnternet ne yazık ki çocukların asla görmelerini istemeyeceğimiz içeriklere erişmesine olanak veriyor. Gizlilik ve güvenlik, ebeveynlerin en çok kaygı duydukları konular haline geldi. Bu konuları çocuklarla onların dinleyip ilgileneceği şekilde konuşmanın bazen ne kadar zor olabileceğini biliyoruz. İşte bu yüzden, Kaspersky olarak ebeveynlerin ve çocukların kaygılarını ortadan kaldıracak çözümler ve tavsiyeler sunuyoruz.” Kaspersky, çocuklarını internetteki çeşitli tehditlerden korumak isteyen ailelere şunları öneriyor: •Çocuğunuzun internette ne yaptığını biliyorsanız, ona yardımcı veya destek olabilirsiniz fakat bu bilgiyi dikkatli bir şekilde kullanın. •Çocuğunuzla sosyal medyada ne kadar zaman geçirebileceği konusunda konuşun. Çocuğunuzu okulda veya geceleri sosyal medya kullanmamaya ikna etmeye çalışın. •Çocuğunuzun sosyal çevresini sınırlamayın fakat arkadaşlarını seçerken dikkatli davranmalarını öğütleyin. •Kaspersky Security Cloud servisimizin Aile sürümüne abone olun. Kaspersky Safe Kids çözümünü içeren bu servis, ailenizin ve sizin özel verilerinizi korumaya yardımcı olur, çocuklarınıza internette ve ötesinde güvenlik sağlar..
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
( kelebeğin fırtınası)
Mobil iletişim enkaz altında! Hepimize geçmiş olsun! Uzun süredir büyük İstanbul depremi konusunda rehavete kapılmıştık. Yastığın altında cep telefonu, yatağın yanında deprem çantası günlerimiz yıllar geçtikçe etkisini yitirmeye başladı. Tehlike çanlarına kulaklarımızı tıkadık, deprem çantalarını bi kenara attık. Ta ki 26 Eylül'de doğa tekrar kükreyip, bizi sallayana kadar... 26 Eylül'de öğlen saatlerinde Marmaris'te plaj keyfi yaparken gelen whatsapp mesajıyla irkildim. "İstanbul'da çok büyük deprem oldu, telefonlar çalışmıyor" O an neye uğradığımı şaşırdım. Hemen aile grubundaki mesajlara baktım, herkes çok sallandık, cep telefonları çalışmıyor" yazmış. Hemen oğlumu, annemi aramaya çalıştım. Kimseye ulaşamadım. Whatsapp mesajlarından herkesin iyi olduğunu gördüm. Plajdan eve nasıl koştum hatırlamıyorum! Televizyonunun kumandasını kaptığım gibi açıp haberlere baktım. Çok şükür yıkılmış bina görüntüleri yoktu. Sonraki dakikalarda whatsapp iletişimi de kesildi. Deprem istanbul'da yaşandı ama biz Marmaris'te bile birbirimizi arayamadık. Yani bölgesel bir iletişim problemi değil, tüm ülkede cep telefonları çalışmadı! Yıllarca dünya kadar para ödediğimiz, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone iletişimi resmen çöktü! Her akşam onlarca reklamla çağ atlıyoruz, dağda, bayırda, en ücra köşede bile çekiyoruz, 5G'ye hazırız diye reklam yapanlar yıkım olmayan depremde enkaz altında kaldı.
Bu kirli kampanya aklını size kim verdi? Parayla satın alınan hesapların içindeki metinleri kontrol edemediğinizi bilmeyecek kadar iletişim yoksunu sosyal medya ajanslarınız mı, yoksa halkla ilişkiler şirketleriniz mi? Hepinize yazıklar olsun! Buradan tüm telekom şirketlerine Devlet Bahçeli tarzıyla seslenmek istiyorum: Eyyy telekom şirketleri, yıkım bile olmayan depremde bile konuşmamızı sağlamayarak nereye varmak istemektesiniz? -----------------Deprem konusundan uzaklaşıp biraz güzel bir habere geçmek istiyorum. Samsung konusu kadına ve çocuğa şiddet olan dizilere reklam vermeme hareketini başlattı!
Samsung Electronics Türkiye, ülkemizde kadına ve çocuğa uygulanan şiddetin ve bu yöndeki haberlerin artması üzerine harekete geçti. Kadın ve çocuğa kalkan elin karşısında hep birlikte mücadele vermemiz gerektiği düşüncesinden yola çıktıklarını belirten Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Marka ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımıcısı Barış Gökpınar “Ülkemizde her geçen gün kadına ve çocuğa karşı uygulanan şiddetin ve bu yöndeki haberlerin arttığını üzüntüyle görmekteyiz. Böyle bir dönemde televizyonlarda yayınlanan bazı dizi ve programların İçlerinde en kötüsü Türk Telekom'du. Turkcel ve Vodafone kadınlara ve çocuklara şiddeti senaryo ve formatlarının daha kısa sürede kendini toplayıp iletişime devam ederken temeline koyuyor olmasını kabul edilemez buluyoruz. Türk Telekom ertesi gün bile tam iletişim sağlayamadı. Bu nedenle ana konusu kadına ve çocuğa şiddet olan Bu kadar eksiklik yetmezmiş gibi depremin ertesi dizi ve programlara reklam vermeme, sponsor olmama günü bot hesaplardan #AdamsınTelekom hashtagiyle ve ürün yerleştirmesinde bulunmama kararımızı hayata twitler atılması olayın üstüne tüy dikti. Bazen firmaların geçiriyoruz. Samsung Electronics Türkiye’nin televizyon kampanya dönemlerinde parayla bot (sanal) hesaplarla reklam gücü ile, kadın ve çocuğa karşı işlenen fiziksel ve anlaşarak istedikleri hashtaglerle twit attıkları bilinen bir psikolojik şiddetin normalleştirilmesine ortak olmayacağız. gerçek. Firmayla ilgili olumsuz bir algıyı kırmak için de Samsung Electronics Türkiye olarak reklam veren diğer bazen bu yola başvurabiliyorlar. Ama deprem gibi çok tüm kurum ve kuruluşları da bu hareketimize katılmaya hassas olduğumuz, aklımızın çıktığı bir durumda 24 saat davet ediyoruz.” hizmet verememişken bot hesaplarla #AdamsınTelekom paylaşımları yaptırıp TT olmak tam bir kurumsal iletişim Bu düşüncelerinden dolayı Samsung Electronics Türkiye'yi faciası! Sormazlar mı insana bu neyin adamlığı? En gerekli kutluyorum ve bütün şirketlerin bu harekete katılmasını zamanda interneti kullanamayan insanlara sus payı gibi bütün kalbimle diliyorum. 10GB ücretsiz internet vermek ne zamandan beri adamlık Biliyorum ki bir gün "sevgi" kazanacak! oldu? Sevgilerimle...
marketing europe & anatolia / 21
Reklam Dünyası
Golden Drum’a Geri Sayım... Dünyaca ünlü yaratıcılık festivali Golden Drum’ın programı açıklandı 26’ıncısı düzenlenen Golden Drum’ın bu yılki mottosu Değişim için Yaratıcılık. 17-18 Ekim’de Slovenya’nın Portorož kentinde düzenlenecek festival 2 gün boyunca 40 uluslararası konuşmacıya ev sahipliği yapacak. Festival’in ana konuşmacısı ise dünyaca ünlü filozoflarından Slavoj Žižek. Žižek’in yanısıra dünyanın ilk sürdürlebilir reklam ajansı 360 Agency Berlin ve 360 Agency Europe Yönetici Direktörü Andrea Henao, nörodijital ekosistemnin önde gelen isimlerinden olan ve Gloveone ile Avatar VR’ın üreiticisi NeuroDigital Technologies kurucusu ve CEO’su Luis Castillo ve pazarlamanın dijital dönüşümüyle ilgili inovatif hamleleriyle dikkat çeken Microsoft CEE Multi-Country CMO’su Evgeniya Chernetskaya gibi isimler yer alacak. Golden Drum Festivali’nin Detaylı Programı ve Konuşmacılar için: https://goldendrum.com/speakers
Rengarenk Okullar... Türkiye’de soğuk çay denildiğinde akla ilk gelen marka olan Lipton Ice Tea ve gıda pera-kendesinin öncü şirketi Migros’un düzenledikleri “Rengarenk Okullar” kampanyası kapsamında Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın (TOG) desteği ile belirlenen eskimiş ve tadilat ihti-yacı olan okulların iç ve dış boyasını yenileyip çocukların hayatını renklendirmeye devam ediyor. Lipton Ice Tea’nin reklam yüzü Cengiz Bozkurt’un da katılımıyla Kağıthane Şehit Adem Yavuz İlköğretim Okulu, Toplum Gönüllüsü gençlerle birlikte renklendirildi. Migros, Türkiye soğuk çay pazarının lideri Lipton Ice Tea ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın (TOG) iş birliği ile iki yıl önce başlatılan “Rengarenk Okullar” kampanyası devam ediyor. Kampanya kapsamında, TOG tarafından belirlenen ve tadilat ihti-yacı olan okulların iç ve dış boyasın yenilenmesi sağlanarak çocukların hayatı renklendiriliyor, öğrencilerin daha renkli bir ortamda daha mutlu eğitim görmelerine katkıda bulunuluyor. 2017 yılından beri devam eden “Rengarenk Okullar” projesinde bu yıl 5. okulu olan İstanbul Kağıthane Şehit Adem Yavuz İlköğretim Okulu iç ve dış boyası, Lipton Ice Tea’nin reklam yüzü Cengiz Bozkurt’un katılımı ile Toplum Gönüllü-
22 / marketing europe & anatolia
sü gençler tarafından yenilendi. Öğrenciler ve Toplum Gönüllüsü gençler ile birlikte Kağıthane Şehit Adem Yavuz İlköğretim Okulu’nun fark-lı bir görünüme kavuştuğu çalışmada öğrenciler de çok keyif aldı.
Reklam Dünyası
KVKK ihlallerine af yok...
Kişisel Verileri Koruma Kurulu, kişisel veri ihlaline yapan kurum ve kuruluşlara yüzbinlerce liralık para cezaları kesti. Cep telefonuna izinsiz mesaj gönderen şirketten öğrencisinin sınav sonucunu izinsiz paylaşan üniversiteye kadar onlarca kuruma ceza yağdı Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK), son üç ayda emsal olacak bir dizi karar yayınladı. Kurulun internet sitesinde duyurulan kararlarla, kişisel verileri ihlal eden kurum ve kuruluşlara toplam 195 bin TL idari para cezası kesildi. Kurul’un aldığı kararlar şöyle sıralanıyor: • Google’a Gmail uyarısı Kurul, Google’a ait Gmail e-posta hizmeti altyapısının kullanılması durumunda, ilgili kişinin açık rızası olmaksızın yurt dışına aktarılamaz maddesi gereği, kişinin açık rızasının alınmasına karar verdi. Kurul, sunucuları yurt dışında bulunan veri sorumlularından/veri işleyenlerden temin edilen saklama hizmetlerinin de kullanılması durumunda ilgili kişinin açık rızasının şart olduğunu duyurdu. • Aynı içeriği gönderme cezası Kurul, ilgili kişinin telefon numarasına aynı içerikteki mesajların farklı tarihlerde birden fazla gönderilmesini, gönderici şirketin sahip olduğu hakkı kötüye kullanımı olarak değerlendirerek ilgili firmaya 20 bin TL idari para cezası kesti. • İzinsiz reklama 125 bin TL ceza Kurul, izinsiz reklam içerikli mesaj gönderen şirkete, herhangi bir işleme şartına dayanmadığı gerekçesiyle 50 bin TL idari para cezası uyguladı. Kurul bir başka şirkete de, eski bir çalışanının cep telefonu numarasını herhangi bir veri işleme şartına dayanmadan işlemesi ve reklam/bilgilendirme amaçlı aramada kullanması nedeniyle 75 bin TL para cezasına çarptırdı.
• Yanlış içerik gönderimi Kurul, şikayetçi kişinin cep telefonuna, kendisine ait olmayan içerik gönderen veri sorumlusuna da 50 bin TL idarı ceza kesti. • Parmak izi ceza getirdi Kurul, spor salonu hizmeti sunan şirketlerin, üyelerinin girişçıkış kontrolünde el-avuç okutma sisteminde kullanılan verilerin, biyometrik ve genetik veriler olduğuna, Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (GDPR) referansla, özel nitelikli kişisel veri olarak belirlendiğine karar verdi. Bu noktada parmak izi tanıma, avuç içi tarama, el geometrisi tanıma, iris tanıma, yüz tanıma, retina tanıma, DNA tanıma gibi yöntemlerin biyometrik yöntem olarak kabul edildiğini hatırlatan kurul, spor kulübü üyelerinin açık rıza verilmemesi durumunda kulüp hizmetlerinden yararlanamadıklarını dikkate alarak, bahsi geçen kulüplere idari para cezası verdi. Kurul ayrıca, üyelere ait kişisel bilgilerin üçüncü kişiler tarafından görülmesini önleyecek gerekli teknik ve idari tedbirleri almadığı gerekçesiyle de veri sorumlusuna idari para cezası verdi. Karar uyarınca spor kulüplerine, giriş çıkış kontrollerinin biyometrik verileri işlemenin haricinde alternatif yollar ile sağlamaları, biyometrik veri ile giriş çıkış işlemleri yapılması ve biyometrik veri işlemenin ivedilikle durdurulması hususunda talimat verildi. Spor kulüplerinden ayrıca, bugüne kadar işlenen ve muhafaza edilen el, parmak ve avuç izi ile ilgili verilerin ivedilikle yok etmeleri, ilgili özel nitelikli verilerin üçüncü kişilere aktarılması söz konusu ise, yok etmeye yönelik işlemlerin bu verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere de ivedilikle bildirimini gerçekleştirmeleri konusunda uyarıldı. •Sınav sonucu özel veri sayıldı Kurul, veri sorumlusu olan üniversiteye, üniversite içerisinde sınava girmiş kişilerin sınav sonuçlarının alenen duyurulduğu sistemin kullanılmaması, sınava giren bireyin kendi TC Kimlik numarası ve doğrulama kodu ile yalnızca kendi sonuç verilerine ulaştığı bir duyuru sisteminin kullanılması yönünde talimat verdi. ‘Bakış açımızı değiştirmeliyiz’ KPMG Türkiye Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Başkanı Sinem Cantürk, kişisel verilerin korunması konusunun, tüm sektörlerde ve süreçlerde bakış açımızı değiştirmemizi gerektirdiğini vurguladı. Cantürk, “Eskiden müşterilerimizin verilerine ‘kendi’ verilerimiz gibi davranırdık, ama bu verilerin ‘bizim’ olmadığını, sadece belirli bir amaç için bize verildiğini ve o amacın dışına çıkmamamız gerektiğini kabul etmeliyiz” dedi.
marketing europe & anatolia /23
Balkanlar’da F
Röportaj
Franchise Atağı... Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tosunoğlu
Bürotime, küresel pazar payını arttırmayı sürdürüyor. Son 3 yılda yurt dışında büyük yatırımlar gerçekleştiren firma; Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri’ndeki showroom’larıyla ofis mobilya sektörünün global bir aktörü oluyor.
Dünyanın dört bir yanına ihracat yapyoruz. 2002 yılında gerçekleşen ilk yurt dışı satışının ardından bugün dünyanın dört bir yanına ihracat yapan Bürotime, küresel pazar payını arttırmayı sürdürüyor. Son 3 yılda yurt dışında büyük yatırımlar gerçekleştiren firma; Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri’ndeki showroom’larıyla ofis mobilya sektörünün global bir aktörü oluyor. 2018 yılında Balkanlar’da Kosova, Bosna Hersek ve Makedonya’da açtığı franchise’lara Atina’yı ekleyen marka, bölgedeki hâkimiyetini pekiştiriyor. Yeni nesil çalışma kültürüne yönelik tasarımlarıyla yurt içindeki liderliğini küresel pazara da taşımayı amaçlayan Bürotime, yeni konsept showroom’lar açarak yurt dışı pazarlarını genişletmeye devam ediyor. Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova’da bulunan showroom’larıyla Balkanlar’da yaygın bir konuma sahip olan firma, franchise ağına Yunanistan’ı da ekledi. Balkanlar’da Franchise Atağı
Türkiye’de ofis mobilyası sektörünün global markası Bürotime, Yunanistan’ın Başkenti Atina’da açtığı konsept showroom ile Balkanlar’daki varlığını güçlendirmeyi sürdürüyor. Yunanistan mobilya sektöründe köklü bir geçmişe sahip Life Concept firması ile yaptığı iş ortaklığıyla açılan showroom’da en yeni tasarımlar yer alıyor. Açılışda Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tosunoğlu, Bürotime Genel Müdürü Şaban İren, Bürotime Uluslararası Satış Direktörü Ahu Akder, Bürotime Pazarlama Direktörü Nuran Efendioğlu, Bölge Satış Müdürü Can Kırmızıtuna ev sahipliği yaparken, Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, Ticaret Ateşesi Ayşe Özcan Erbilgin ve bölgenin önde gelen iş insanları, tasarımcı ve mimarları katıldı. 300 m2 alanda konumlandırılan mekânda; çalışma alanlarının tüm ihtiyaçlarına yanıt veren fonksiyonel ürünler, sosyal alanlar ve Bürotime’ın 2019 yılında pazara sunduğu home ofis çözümleri yer alıyor. marketing europe & anatolia /25
Röportaj
Avrupa Bölgesi’ndeki Varlığımızı Güçlendireceğiz Ulusal ve uluslararası yatırımlarıyla global marka olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini belirten Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tosunoğlu, “Yurt dışı planlamalarımızda Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nin ardından Avrupa kıtasında marka konumumuza da ağırlık vermeyi amaçlıyoruz. Yatırımlarımızla bu bölgelerde ve Balkanlar’ın tamamında çok ciddi pazar payları elde ettik. Bosna Hersek, Kosova ve Makedonya’nın ardından Yunanistan’da açılışını gerçekleştirdiğimiz konsept showroom’umuz ile bölgedeki etkimizi kuvvetlendiriyoruz. Bunun yanı sıra son zamanlarda Yunanistan ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelerin, faaliyetlerimize de yansıyacağına inanıyoruz. İçerisinde bulunduğumuz yıl ve gelecek dönemde; hedeflerimiz doğrultusunda planladığımız bölgelerdeki varlığımızı arttırarak, iş hacmimizi genişleteceğiz. Geçmiş yıllardaki büyüme ivmemizi koruyarak, toplam ciro içerisindeki ihracat rakamımızı düzenli olarak yükselteceğiz. Bununla birlik26/ marketing europe & anatolia
Yurt dışı planlamalarımızda Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nin ardından Avrupa kıtasında marka konumumuza da ağırlık vermeyi amaçlıyoruz.
te; franchise’larımıza verdiğimiz pazarlama destekleriyle marka bilinirliğimizi de arttırmaya devam edeceğiz. Küresel arenada bilinen bir marka olma hedefi ile çıktığımız bu yolda, markamıza yapacağımız yatırımların etkili olduğunun farkındayız.İş ortaklarımızı yalnız bırakmıyor, kapsamlı bir pazar araştırmasına dayalı, etkin pazarlama planlarıyla destek oluyoruz. Gelecek dönemlerde de yatırımlarımıza devam ediyor olacağız.” dedi.
Kampanyalar
Mavi Black Pro...
Mavi, sokak modası ve teknolojiyi jean’e taşıyan yenilikçi koleksiyonu Mavi Black Pro’yu, Kıvanç Tatlıtuğ’un başrolünde yer aldığı yeni reklam filmiyle tanıttı. Mavi Black Pro, jean’de teknoloji ve tasarımı en üst düzeyde buluşturuyor. Her detayıyla keşfedilmeye değer bu koleksiyon, sweatshirt, tişört, ceket ve aksesuarlarla birlikte baştan aşağı dikkat çekici bir stil sunuyor. Mavi Black Pro’nun çarpıcı görüntüsüne dikkat çeken reklam, Ali Taran imzasını taşıyor. Filmin müziği sokakların ruhunu ve hikayesini yansıtacak şekilde hazırlandı. Rap tarzındaki şarkıda Kıvanç Tatlıtuğ ve Anıl Piyancı düet yaptı. Kampanya Künyesi Reklam Yıldızı: Kıvanç Tatlıtuğ Senaryo: Ali Taran Reklam Müziği: Kıvanç Tatlıtuğ & Anıl Piyancı düeti Söz: Anıl Piyancı Müzik: Can Volkan Yönetmen: Cemal Alpan Görüntü Yönetmeni: Burak Turan
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Kasmadan Oyna... hun Aray’ın üstlendiği prodüksiyonda 3 ayrı reklam filmi için 3 ayrı karakter kullanıldı. Kampanya Künyesi Reklam veren: Lenovo Reklam Ajansı: Ogilvy İstanbul Yönetici Kreatif Direktör: Selim Ünlüsoy Ajans Başkanı: Murat Derman Kreatif Direktör: Önder Bayraktar Metin Yazarı: Barış Süral Sanat Yönetmeni: Mehmet Demirel Marka Direktörü: Ali Serhat Ünal Müşteri Yetkilisi: Aysun Karabıyık, Şeyda Göztepe, Haruncan Şen Lenovo, Türkiye’de oyun pazarında son 1.5 yıldır iddialı ça- Yapım Şirketi: Film Sanayii Yapımcı: Seyhun Aray lışmalar yapmayı sürdürüyor. Beşiktaş Jimnastik Kulubü iş birliğiyle Vodafone Park’ta açılan 1000 metrekarelik dev bir Yönetmen: Burak Aksoy alana sahip “Lenovo Game On” ile oyun dünyasına yeni bir Görüntü Yönetmeni: Muratcan Gökçe soluk getiren deneyimsel bir projeye imza atan marka, ya- Post Prodüksiyon Şirketi: Bando Post Production House kaladığı pazar liderliği ile yepyeni bir kampanyaya başladı. Ogilvy İstanbul tarafından hazırlanan ve yapımcılığını Sey-
Reklamı geç... Sabit Ailesi, şimdi de Garanti BBVA’nın yeni skipad serisinde buluşuyor ve eğlenceli ‘reklamı geç’ videolarına imza atıyor. Seri; Youtube’da video izlerken hızla ‘reklamı geç’ butonuna yönlenen kullanıcıları eğlenceli bir biçimde yakalamayı hedefliyor. Mecra için özel olarak hazırlanan ve 5 bölümden oluşan seri, Ayhan Sabit ve Ugi’nin her zamanki atışmalarına sahne oluyor. Duygu’nun da eşlik ettiği ve Ayhan’ın sevimli diyaloglarıyla renklenen mini videoları izleyenlerin ‘reklamı geçesi’ gelmiyor. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Garanti BBVA Reklamı Geç! Reklamveren: Garanti BBVA Reklamveren Ekibi: Burcu Tokcan, Saba Şimşeker, Duygu Karabaş, Eren Yüce, Büşra Konan, Özgür Dağgez, Armağan Tulunay Dölek, Buse Kaya Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör:Ozan Özüm Özbey, Odisseas Sevsevme Ajans Ekibi: Zeynep Oray, Can Arabacılar, Buğra Birgin, Enes Hadzibegovic, Selin Topçu, Talip Özer, Ercan Tarhan, Özge Öncül, Berra Katlav, Alara Akkamış, Teğin Polat, 30 / marketing europe & anatolia
Övgü Akgürgen, Merve Haklı Medya Ajansı: GroupM Medya Ajansı Ekibi: Mesut Şefizade, Barış Burçoğlu, Ceren Albeniz, Damla Selçuk Yapımevi & Yönetmen: İttifak – Can Çelikbilek Yapımevi Prodüktörü: Ömer Abra Post-Prodüksiyon: Sinefekt, Anima
Kampanyalar
Ocak deyip geçmeyin...
Arçelik, şık tasarımıyla dikkat çeken Grion Ankastre Serisi Ocağı, çektiği reklam filmiyle tanıtıyor. “Ocak deyip geçmeyin” sloganıyla dijital mecralarda yayına giren reklam filminde Grion Ankastre Serisi Ocağın sıradan olmadığına dikkat çekiliyor.
Kampanya Künyesi Reklamveren: Arçelik Reklamveren Temsilcileri: Metin Çerasi, Selis Aykan Yüksel, Dilara Morhayim Kösemen Reklam Ajansı: BLAB
65 santimetre genişliğiyle Grion Ankastre Serisi Ocağa büyük tencere ve döküm tavaların rahatça sığabileceği vurgulanarak mutfaklarda geniş yer açın mesajı veriliyor. Arçelik Grion Ankastre Ocak, şıklığı ve son teknolojiyi bir araya getirirken, markanın ev teknolojileri konusunda yenilikçi duruşunu bir kez daha kanıtlıyor.
Yapım Şirketi: Astranot Yapımcı: Serhat Cinisli, Rıza Alkuzey Yönetmen: İsmet Kurtuluş Post Prodüksiyon: Sinefekt Mecra: YouTube, Facebook, Instagram, Twitter
Filenin Efeleri... AXA Sigorta, bu kez özel bir marşla A Milli Erkek Voleybol Takımı’na destek veriyor. 2019 CEV Erkekler Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda ülkemizi başarıyla temsil eden milli takıma ithafen seslendirilen marş, “Cesurdur Yürekleri, Bükülmez Bilekleri” sözleriyle Filenin Efeleri’ne moral veriyor. Kampanya Künyesi Kampanya: Filenin Efeleri Reklamveren: AXA Sigorta Reklamveren Yetkilisi: Alper Tanyer, Özge Altıntaş Reklam Ajansı: SportnSports Yaratıcı Yönetmen: Fatih Karaca Yaratıcı Grup: Kerem Salış, Harun Durmuş Ajans Prodüktörü: Fatih Karaca Müşteri Grubu: Uğur Arpalı Müzik: JingleHouse Yapım Şirketi: Müşterek Medya Planlama: Havas Medya, Unboxed PR Ajansı: Sobraz
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Eti Puf Müzik Akademisi... kolayca müzik yapabilen tüketiciler, bu sayede diledikleri yeri sahneye çevirebiliyor ve arkadaş ortamlarının yıldızı olma fırsatını yakalıyor.
Eti Puf Müzik Akademisi’ uygulamasını tüketiciler ile buluşturdu. Eti Puf Müzik Akademisi’ uygulamasının televizyon ve dijital platformlar için hazırlanan reklam filmleri de izleyiciler ile buluştu. Eti Puf ambalajlarında yer alan notalar ve uygulama ile birlikte herhangi bir müzik aletine ihtiyaç olmaksızın
Kampanya Künyesi Reklam Ajansı: Rafineri Reklam Ajansı Reklamveren: Eti Reklamveren Yetkilisi: Zeynep Akyüz Öztürk, Burçin Kızıltepe, Berfin Özsoy Ürün: Eti Puf Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Emre Kaplan Kreatif Direktör: Can Erdoğan Yaratıcı Ekip Müşteri İlişkileri: Pelin Önal, Gökçe Er, Alara Urul Stratejik Planlama: Zühre Erdoğan Medya Planlama/Satınalma: Mg Media Ajans Yapımcısı: Şafak Serter, İpek Savaş Yapımevi : Jaguar Yönetmen: Özgür Baltaoğlu Özgün Müzik: Oğuz Kaplangi
California Dreaming... L’appart Paris tarafından yaratılan kampanyanın fotoğraf çekimleri ünlü moda fotoğrafçısı Laura Marie Cieplik imzası taşıyor.70’li yılların özgür ruhlu ve renkli dünyasına retro bir tarzla gönderme yapan çekimler Paris’te gerçekleştirildi. Koleksiyon, nostaljik bir tavırla, feminizm, pop kültürü ve festival enerjisini bir araya getiriyor. Her parça, kalıpların dışında, renkli ve özgür ruhlu bir dünyaya doğru, bağımsızlık arayışının ön planda olduğu döneme, retro geometrik desenlerle vurgu yapıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren Yetkilisi: Duygu Boz Kreatif Ajans: L’appart Paris Kreatif Direktör: Pascal Pache Fotoğrafçı: Laura Marie Cieplik Set Designer : Kaduri Elyashar Stylist: Naomi Massengo Saç: Yann Turchi Makyaj: Lamia Bernad
32 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Çocuksu Mutluluk... farklı bir yaklaşım getiriyor. Pedagoglar eşliğinde alınan ses kayıtlarının üzerine yazılan senaryoda, çalışanlar Harıbo Altın Ayıcık ile çocuksu bir mutluluğun peşine düşüyor.
Harıbo , ‘Çocuksu Mutluluk’ reklam kampanyasının yeni video serisi ile yetişkinleri şayane bir dünyaya ışınlamaya devam ediyor. Yeni hikayelerinde, bazen bir basketbol maçında, bazen iki sevgili arasında, bazense bir taksi koltuğunda gerçekleşen alışılagelmiş sohbetler, bir anda keyifli anlara dönüşüyor. Üstelik, “şayane bir dünyaya ışınlandım”, “hepinizi ananas gibi görüyorum” gibi dillere pelesenk olan ifadelere yenileri ekleniyor. Çocukların HARIBO Altın Ayıcık’a verdiği gerçek tepkilerin kayda alınmasıyla oluşturulan diyaloglarıyla hazırlanan serinin tüm filmleri, reklam dünyasına
Kampanya Künyesi Reklamveren: HARIBO Reklamveren Ekibi: Tamer Karabay, Hande Gültekin, Onat Şenkal Reklam Ajansı: Publicis İstanbul ECD: Can Faga Yaratıcı Ekip: Cihangir Gümüş, Erdem Köksal, Asil Yıldız, Özlem Özel, Eda Dereli, Cemre Pekşen Müşteri İlişkileri: Emre Küçüksöz, Joel Erikman, Gamze Kaplan Stratejik Planlama: Zeynep Bortaçina, Ayşe Yavuz Atölye: Yahya Mayda, Tunahan Toprak Redaksiyon: Çağrı Sığırcı Prodüksiyon: Arzu Köksal, Hüseyin Sert Prodüksiyon Şirketi: Astronot Yönetmen: Barış Berberoğlu
I-Block koruyucu gözlüğü... Atasun Optik’in mavi ışığı filtreleme özelliği taşıyan I-Block koruyucu gözlüklerini* tanıttığı reklam filmleri dijital mecralarda yayına girdi. Reklam filmleri, dijital ekranın mavi ışığına uzun süre maruz kalan kişilerin yaşadığı sıkıntıları ve I-Block koruyucu gözlük ile tanışmalarını eğlenceli bir dille anlatıyor. Filmin kahramanları Canan ve Selim’in günlük hayatından kesitleri izlediğimiz sahnelerde; Canan’ın ofiste bilgisayar karşısında uzun saatler çalışmasıyla göz yorgunluğu hissetmesi, Selim’in ise televizyon karşısında film izlerken bir taraftan oyuna dalmasıyla dış sesin uyarısı duyuluyor. Dış sesin gözleri ekrandan yayılan mavi ışıktan koruyan I-Block koruyucu gözlüğü tanıtmasıyla reklam filmi son buluyor. Kampanya Künyesi Yaratıcı Ekip: Engin Ger, Aytunç Gül, Emre Dinç Reklamveren: Atasun Optik Müşteri İlişkileri: Burçin Çakmak Güngör Reklamveren Yetkilisi: Erdem Altay, Sema Şener, Cansın Prodüksiyon Şirketi: FilmUni Yavuz Hatem, Şeyda Bilici, Büşra Kısmet, Yapımcı: Mustafa ve Musa Sümeli Hasan Hüseyin Sert, Doğukan Özkan Yönetmen: Derhan & Irmak Reklam Ajansı: Ogilvy İstanbul
marketing europe & anatolia / 33
“The R
Gezi
Rose City” Petra... Şimdiye kadar yaptığım en fantastik gezilerden biri oldu, Ürdün. O yüzden keyifle yazıyorum bu yazıyı. Pegasus’ tan, Ankara aktarmalı uçak biletlerimizi aldıktan sonra Ürdün gezimiz başladı. Ürdün, Türkiye’ den vize istemiyor. O yüzden vize almanıza gerek yok.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com “The Rose City” Petra, gül rengi kent... Şimdiye kadar yaptığım en fantastik gezilerden biri oldu, Ürdün. O yüzden keyifle yazıyorum bu yazıyı. Pegasus’tan, Ankara aktarmalı uçak biletlerimizi aldıktan sonra Ürdün gezimiz başladı. Ürdün, Türkiye’den vize istemiyor. O yüzden vize almanıza gerek yok. Amman havaalanına indikten sonra flypgs üzerinden kiraladığımız aracı almak için havaalanındaki Europcar ofisine gittim. 2 ay öncesinden araba kiralayıp, parasını ödememe rağmen, arabanın hazır olmadığını söylediler. 1 saat bekledikten sonra döküntü bir tane Citroen Jumpy verdiler. Diğer arkadaşlarım beklediği ve onları bekletmemek adına, aracı alıp Petra’ya doğru yola çıktık. Amman ile Petra arası 210 km, eğer
ayarladığımız otel, Petra antik kentine çok yakın olan La Maison Hotel. Otoparka arabamızı park ettikten sonra otele yerleştik. Ardından yemek yemek için dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda güneş batmak üzereydi. O yüzden de hava çok soğumuş. Tekrar odaya çıkıp kalın giysilerimizi giydik. Çöl iklimi olan Petra’da gece ile gündüz arasındaki ısı çok değişiyor. Akşamları oldukça serin oluyor. Dışarı çıkıp grubumuz ile buluştuk. Toplamda 11 kişi gittik, Ürdün’e. 3 tane araba kiraladık ve tatilimizi o şekilde planladık. Tatil programını ise Polonya’lı arkadaşımız Agnieska yaptı. Yazı bitince göreceksiniz, ne kadar güzel bir program hazırladığını :) Petra, Ürdün en çok turist gelen bölgesi. O yüzden de çok fazla otel ve restau-
Desert Highway üzerinden giderseniz. Biz vakit kaybetmemek için Desert Highway i tercih ettik, ancak Dead Sea’yi görmek isterseniz, oradan da gidebilirsiniz. Amman ile Petra arasındaki yol, çok kötü. Yollar çok bozuk. Bizim araba da sorunlu olduğu için max. 90 km hız ile gidebildik. Polis kontrolleri yüzünden yollarda bir sürü kasis de var. görünür olmadıkları için hızlı araba kullanmak da sıkıntılı. Yaklaşık 3 saat süren bir yolculuğun ardından Petra’ya vardık. Öncesinde, booking.com vasıtasıyla
rant var. Petra Antik Kenti’nin giriş kısmı çanak gibi bir oluşumun çukur tarafında kalıyor ve içeri girip yürüdüğünüzde daha da aşağıya iniyorsunuz. Petra’nın yerleşim yeri tepe bir bölge. Bu tepelik bölgenin üst kısımlarında da çok güzel manzaraları olan restautant’lar var. Manzara eşliğinde keyif yapmak mümkün. Biz, otele yakın bir mesafede bir restaurant seçtik çünkü çok acıkmıştık :) Ancak ismini hatırlamıyorum. 3-4 katlı bir mekan ve biz en üst kata çıktık. Klasik arap ülkleri gibi burada da her şey kilim ile kaplı :(. marketing europe & anatolia / 35
Gezi
Ürdün’de genel olarak et ürünleri ağırlıklımekanlar var. biz de çoğunluk olarak karışık ızgara et söyledik. Burada değişik bir servis tabağı var :) Mangalın bir boy küçüğü ancak içinde köz yok. Etler onun üzerinde geliyor. Pek estetik değil ama göz dolduruyor. Oz Büyücüsü’ndeki teneke adam aklıma geldi mangalları görünce. Etlerin haricinde ortaya da karışık mezeler söyledik. Humus, patlıcan salata, patatesli bir kaç bir şey vs. Çoğunun ismini bilmiyorum. Mezeler lezzetli ancak çok ekşi. Fazla limon koymuşlar. İçecek olarak da naneli limonata söyledik. Bence masadakilerin en güzeli naneli limonata idi. İçinde de az biraz rom olsaydı, çok şahane Mojito olurdu :) Mojito demişken; Petra’da alkol satışı yasak. Sadece bazı otellerde alkol bulunuyor ve sadece orada içebiliyorsunuz. Dışarıda içmek yasak ve tutuklanabilirsiniz, içtiğiniz takdirde. Yemeği yiyip, biraz dolandıktan sonra otele gidip uyuduk. Sabah 5’te kalkıp Petra’yı gezeceğiz. Ertesi günü 6 gibi Petra Antik Kentine gittik. Biz Ürdün’e gitmeden önce 2 günlük JordanPass kart aldık, fiyatı 75 JOD. Ancak boşuna almışız. Kapı36/ marketing europe & anatolia
Humus, patlıcan salata, patatesli bir kaç bir şey vs. Çoğunun ismini bilmiyorum.
dan bilet alsaydık 25 JOD verecektik. O yüzden size önerim girişten almanız. Bu arada, JordanPass kart alırken, web sitesinde, vize ücteri de dahil diyor. Yani JordanPass alırsanız ekstra vize ücreti ödemiyorsunuz. Ancak Ürdün Türkiye’den vize istemiyor. O yüzden Petra girişinde 25 JOD’a giriş bileti almak daha mantıklı. Sabahın 6’sında bizden başka pek kimse yoktu, antik kentte. O yüzden fotoğraf çekmek için güzel zaman, kimsecikler yok. Ve en güzel tarafı da sabah serinliğinde yürüyorsunuz. Birazcık Petra’dan bahsedeyim. Ürdün’ de Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan Petra antik kenti, dünyanın yedi harikasından biri. Petra, Nabataean Arapları tarafından, M.Ö. 400’lü yıllarda, kaya yüzeylerine oyulmuş bir yerleşim alanı. Göçebe bir kabile olan Nebatiler, Petra’yı, Çin, Hindistan, Mısır, Suriye, Yunanistan ve Roma ile Güney Arabistan’dan gelen ipek ve baharatlar-
Gezi
la diğer ticaret yollarının önemli bir kavşağı haline getirmişler. MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Petra’da yaşayan Nebatiler sonra burayı terk etmişler. Sonra uzun bir süre Petra unutulmuş. Ancak Petra ismi ve efsaneleri dilden dile aktarılmış. Johann Ludwif Burckhardt isimli bir kaşif, Petra hakkında duyduklarına ve okuduklarına daha fazla kayıtsız kalamayıp, Petra’yı aramaya koyulmuş. 1812 yılında Petra’yı keşfe çıkan, İsveçli Johann Ludwif Burckhardt Vadi Musa topraklarında aradığı kayıp şehri bulmuş. Rose City olarak da bilinen Petra, bugün UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Bu muhteşem kentin, hasar görüp, tahrip edilmemesi için tüm turistik tesisler Petra’nın hemen dışında bulunan Vadi Musa kasabasına inşa ettirilmiş. Kısa bir bilgi verdikten sonra gezimize başlıyoruz. Bilet gişesinden geçtikten sonra taşlı bir yoldan yürüyüp antik kenti oluşturan gül rengi kayalıkların arasına girdiğimizde, hayranlıktan nefesim kesildi
Siq geçidinden çıkışta tüm ihtişamıyla karşınıza çıkan bu muhteşem yapnın neden inşa edildiği ise bilinmiyor. diyebilirim. Devasa kayaların arasından uzanan kıvrımlı, daracık yollardan yürürken insan kendini ufacık hissediyor. The Siq denen bu, 1,2 km’lik geçit Petra’nın giriş kısmını oluşturuyor. O daracık geçitlerde yürürken, insan gözlerini kayalıklardan alamıyor. Etrafı seyrederken kayalara oyulmuş, geometrik şekiller dikkatimi çekti ve arakadaşıma, Nebatiler, çalışmadığı vakitlerde çok sıkılıyor olmalılar ki dub-varları oymuşlar ama pek estetik olmamış dedim. Sonrasında, gözüme kayalıklara oyulmuş su kanalları çarptı. O kadar muntazam yapılmışlar ki. Yağmur suları bu kanallar boyunca akıyor ve sarnıçlarda toplanıyor. Yağmur suyu ve sarnıç demişken; Petra antik kentinde muhteşem bir alt yapı kurmuşlar. Yağmur sularının toplanma-
sı ve sonrasında şehre dağıtılması için. Yüzyıllar öncesinde Nebatiler bunları düşünerek kurmuşlar şehri. Su sarnıçlarını ve şehir alt yapısını görünce Safranbolu geldi aklıma. Safranbolu’da alt yapı anlamında dünyada örnek gösterilen şehirlerden biri. Gittiğinizde mutlaka eski yerleşim yerlerindeki su kanallarına dikkat edin. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Muhteşem geçitten çıkıp, meşhur ElHazne’ye (The Treasury, Al Khazna) varıyoruz. Geçitten çıkıp da binayı görünce insan adeta büyüleniyor. 39 m. yükseklğindeki El-Hazne, kayaların yukarıdan başlanarak oyulmasıyla inşa edilmiş. Geçitteki işlemelerden farklı olarak El-Hazne, Nebati, Yunan, Pagan ve Mısır kültürünün tanrısal figürleri, hayvanlar ve çiçeklerle süslenmiş. Yapı üzerinde, Amazon kadın savaşçılar, merkezde Mısır tanrısı İsis’in tacı ve onun altında da Medusa başı yer alıyor. Ancak heykeller artık aşınmış :( Siq geçidinden çıkışta tüm ihtişamıyla karşınıza çıkan bu muhteşem yapnın neden inşa edildiği ise bilinmiyor. Kimimarketing europe & anatolia /37
Gezi
ne göre tapınak olarak yapılmış, kimine göre değerli belgeleri saklamak için kimine göre de mezar olarak yapılmış. El-Hazne göründüğü kadar değil aslında. Şu anda önünde bulunan tel ızgaranın altına bakarsanız, yer altında 1 kat daha göreceksiniz. El-Hazne’nin asıl girişi orasıymış aslında ama zamanla zeminin altında kalmış. Muhtemelen orta alan toprakla dolduruldu ya da sel suları orayı doldurdu. El-Hazne içine girmek yasak. Girişi kapalı. Keşke açık olsaydı da görebilseydik. El-Hazne’yi hayran hayran seyrettikten sonra vadide yürümeye devam ediyoruz. Vadi boyunca yerel halkın kurmuş olduğu tezgahları görüyorsunuz. Bu tezgahlarda süs eşyaları satılıyor. Gözlerindeki siyah rastıklarla dikkat çeken bedeviler de ortama renk katıyor :) Vadinin solunda karşımıza Roman Amfitiyatro çıkıyor. Sanırım antik kent içerisinde en güzel korunmuş olan yapı Roman Amfitiyatro. Ancak içine girip gezemiyorsunuz, yasak :( Kral Aretas IV döneminde, dağların yamacı oyularak yapılan amfitiyatro Helenistik mimarinin izlerini taşıyor. 4000 38 / marketing europe & anatolia
Urn kelimesinin anlamı, kavanoz, ölü küllerinin saklandığı kap, demek. kişiyi ağırlayabilen tiyatronun sahne duvarı sonradan Romalılar tarafından yeniden inşa edilmiş. Tiyatronun hemen önünde bir dere yatağı var ancak içinden su akmıyor. Muhtemelen yağmur yağdığında suyun tahliyedilmesi için yapılmış diye düşündük. Gezi bitip de döndükten sonra, youtube’da Petra’yı dağıtan sel felaketini izledim. 2018 yılında, Petra antik kentinde çok şiddetli bir sel olmuş ve bir kaç kişi hayatını kaybetmiş. Amfitiayronun duvarlarındaki taşlara oturup bir süre etrafı seyrettik. Tiyatronun tam karşısında Tomb of Unayshu yer alıyor. Onun yanında da sırasıyla, Urn Tomb, Royal Tombs, Silk Tomb, Corinthian Tomb, Palace Tomb yer alıyor. Biz, bu büyük mezarlıkları sadece uzaktan seyrettik çünkü o kadar merdiven çıkıp, tırmanmayı gözümüz kesmedi :) Urn kelimesinin anlamı, kavanoz, ölü
küllerinin saklandığı kap, demek. Bu mezarlığa görünümünden dolayı mı bu isim verişmiş yoksa gerçekten buradaki mezarlarda küller mi var bilemiyorum. MS 70 yılında inşa edilen bu mezarın üzeri kavanozu andırıyor. Önceleri iki tarafında kolonlar uzanan derin bir avlu şeklindeymiş mezar. Ancak MS 446’da üst kısmına 3 tane niş eklenerek Bizans kilisesi’ne dönüştürülmüş. Urn Mezarı’nın kuzeyinde bulunan Silk Tomb, MS 1. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş. 10.8 m genişliğe, 19 m uzunluğa sahip olan bu mezar, 4 sütunlu ve ortada yer alan bir kapıya sahip. Silk Tomb, Petra antik kenti içerisindeki en güzel renkli kayalıklara oyulmuş. Muhteşem rengi yüzünden de İpek Mezar adını almış. Gerçekten de, güneş ışıkları kayalara vurduğunda renkler inanılmaz güzel görünüyor. Silk Tomb’un (İpek Mezar) arkasında yer alan Korint Mezarı, MS 40 ile 70 yılları arasında inşa edilmiş. Dış cephesi, 27.55 m genişliğinde ve 26 m yüksekliğinde. İpek Mezar ve Hazine’nin üst kısımları mimari olarak birbirine çok benziyor ancak İpek Mezar daha sade kalıyor. Silk Tomb’un ön kısım ve yanında temizlik ritüellerinde kullanılan dört adet su havzası bulunuyor. Mezarın içinde sol tarafta üç tane oda bulunuyor. Sağ tarafta ise sadece bir tek oda bulunuyor. Korint Mezarı’nın kuzeyinde yer alan Saray Mezarı (Palace Tomb), 49 m genişliğinde ve 46 m yüksekliğinde. Alt kısım, 12 süslü sütun ve dört kapıdan oluşmakta olup, eşiğin üstünde 18 sütun bulunmakta. Mezarlığın dört kapısı, içerisindeki dört odaya açılıyor ve bazı mezarlar da duvarlara oyulmuş durumda. Bu ismi almasının sebebi, mimarisi itibarıyla saraya benziyor olması. Tüm bu mezarları uzaktan seyredip molamızı bitirdikten sonra The Street of Facades’te (Cepheler Sokağı) yürümeye devam ediyoruz. Niyetimiz Gre-
Gezi at Temple’ı görmek ve yürüye yürüye Petra’yı gezip Manastır’da , geziyi sonlandırmak. The Siq denen geçit ile Colonnaded Street arasındaki kısıma The Street of Facades deniyor. Kayalara oyulmuş tüm bu mezarların yüzü ve amfitiyatro bu caddeye bakıyor. Sanırım ismi de bu yüzden The Street of Facades. Bu caddenin güneyinde, Siq’e bakan kısmında Anesho Tomb bulunuyor. Anesho Tomb’da, Kraliçe Nabatiyeh Shaqilh ve oğlunun mezarı bulunuyormuş. Biz, Colonnaded Street’e vardığımızda saat 10’a geliyordu ve güneş yavaş yavaş bizi yakmaya başlamıştı. Biz de daha fazla dolanmayıp geri dönmeye karar verdik. O kadar yolu sıcağın altında yürüyüp kan ter içinde otele varıp kahvaltımızı ettik. Kahvaltı, beklentimizin çok üzerinde çıktı. Lakin pankek bile vardı. Uzun uzun kahvaltı ettikten sonra hemen otelimizin yakınında yer alan Petra Museum’u gezmeye karar verdik. Petra Müzesi’nde materyalden çok dökümantasyon var. Ayrıca Petra tarihini, coğrafyasını, bitki örtüsünü ve canlı çeşitliliğini anlatan bir sürü dokunmatik ekranlı panolar var. Müzeyi gezdiğinizde aslında Petra’nın ne kadar muhte-
Petra Müzesi’nde materyalden çok dökümantasyon var. şem bir yer olduğunu anlıyorsunuz. Aslında yüzyıllar önce Petra’nın olduğu yer denizmiş. Sonrasında meydana gelen tektronik hareketler burayı vadiye dönüştürmüş. Petra ile ilgili bir başa iddia da buranın aslında Mekke olduğu. Hatta bununla ilgili çok güzel belgeseller de var. İs-
lamın ilk kabul edildiğinde yapılan camilerin kıblesi Petra’yı gösteriyormuş mesela. İlginizi çekiyorsa izlemenizi tavsiye ederim. Müzeyi de gezdikten sonra grubumuzla buluşup Bubble Otel’e gitmek üzere yola çıkıyoruz. Sabah erken saatler Petra’yı gezip, sonrasında keyif yapmak niyetimiz. Ertesi gün de öğlen saatlerinde tekrar Petra’ya gitmek, akşam orada kalıp, mumlu ritüeli izlemek sonra da Wadi Rum’a geçmek. Petra ile Petra Bubble Luxotel arası 12 km kadar ancak bizim kiralık arabamız baskı balata sıyırdığı için bizim varmamız 40 dakika sürdü. Aracın değişmesi için Flypgs’yi aradım ve onların sadece aracı kurum olduğunu ve yapabilecekleri bir şey olmadığını öğrendim. Cartrawler firmasına hiç ulaşamadım. Europcar’da beni pinpon topu gibi kendi içinde pasladı. Yaklaşık 20 kişi ile telefonda görüştüm. En sonunda delirip bağırmaya başladım. İşte o zaman sorunumu ciddiye aldılar. Medeni olunca anlaşılmıyorsunuz bazen bağırmak gerekiyor ki, bundan nefret ediyorum :( Ben Europcar ile uğraşırken check-in işlemlerimiz bitti ve odalarımıza gittik. Petra Bubble Luxotel, bomboş bir arazi üzerine kurulmuş bir otel. Ancak odalar marketing europe & anatolia /39
Gezi
beton değil, balon. Her bir oda, ahşap zemin üzerine konulmuş 3 adet balondan oluşuyor. Biri banyo, biri oturma odası diğeri de yatak odası. Balonların sönmemesi için de odaya sürekli hava basılıyor. Girişte iki tane kapı var. önce birini geçip onu kapatıyorsunuz. Sonra diğerinin açıp girebiliyorsunuz. İki kapı birden açık kalırsa, balon sönüyor :) Petra Bubble Luxotel tarzı ve konumu itibarıyla çok hoşumuza gitti. Biraz dinlendikten sonra odanın önündeki jakuzi’ye girmeye karar verdik. Bir süre sonra diğer arkadaşlar da bizi görüp geldiler ve biz 4 kız jakuzi keyfi yapmaya koyulduk :) Sabah ki yürüyüşün ardından jakuzi bütün yorgunluğumuzu aldı. Güneş batıp da hava serinlemeye başladığında jakuzi keyfini sonlandırıp akşam yemeği için hazırlanmaya koyulduk. Akşam yemeği otelin restaurantında yeniyor ve orası da dev gibi bir balon. Hep birlikte restauranta geçtik. Yemekler açık büfe ancak alkol yok :( Nefis sohbet eşliğinde yemeğimizi yedikten sonra çay içmek üzere Bedevi Çadırı’na geçtik. Burası da otele ait bir yer ve canlı müzik var. müzik de bizim 9/8’liği hiç aratmıyor :) Bedeviler, çaydanlığın içine çay, şeker ve soğuk suyu koyuyorlar sonra da onu odun ateşinde pişiriyorlar. Bizim gibi demleme yapmıyorlar. Ancak çaylar 40 / marketing europe & anatolia
Petra ile ilgili bir başa iddia da buranın aslında Mekke olduğu. çok şekerli olduğu için ben içemedim. Reçel kadar tatlı geldi bana. Bedevi çadırında takıldıktan sonra gidip bubble’ımızın önünde oturup sohbete koyulduk. Ancak bir süre sonra çok üşüyüp odalara dağıldık. Vakit de geç olunca uyuya kalmışız. Gece bir ara uyandığımda balonun ardında görünen yıldızlara bakınca kendimi bir masalın içinde gibi hissettim. Sanki samanyolu üzerimize serilmiş gibiydi. Bence bu bubble otel fikri harikaymış. Olur da yolunuz Petra’ya düşerse, bubble otellerde kalmanızı tavsiye ederim. Çok keyifli bir deneyim :) Ertesi gün uyanıp, Petra vadisini izleyerek kahvaltımızı yapmak üzere tekrar rastaurant’a gittik. Nefis bir kahvaltı ettikten sonra kahve keyfimizi yaparken, Europcar’dan bize başka bir araç getirdiler. Ancak bu diğerinden de külüstürdü fakat çalışıyordu. Arabanın dörtlü flaşörleri ve radyosu çalışmıyordu. Ve içerisi leş gibi sigara kokuyordu. Ayrıca da arabanın her yeri sigara külü doluydu. Tüm bunlara rağmen, buna da şükür deyip arabayı teslim aldık :(
Otelden check out yaptıktan sonra tekrar Petra’ya doğru yola çıktık. Ama bu sefer arabaları Uum Sayhoun köyüne bırakıp orada Bedevilerin arabalarına bindik. Arabalar 4 çeker araç ama eskilikten dökülüyorlar. Biz ekip olarak 11 kişiydik; 2 tanesi çocuk. Hepimiz 2 tane araca doluştuk ama sıkıp pıkış. Sonra da dere tepe düz gidip bir kanyonun başlangıcında durduk. Ben BEYOFF kulübün yönetimindeyim ve bir çok offroad kulübünün organizasyonunda yer alıyorum. Trial yarışları falan yapıyoruz. Ama bu abilerin çölde ve kanyonda araba kullanışlarını gördükten sonra bizim olayımızın çok tırt olduğunu fark ettim. Yüreğimiz ağzımızda kanyonda dolaşırken epey bir heyecan yaşadık. Özlemişim offroad olayını :) Arabalardan indikten sonra bizlere kumanya ve su dağıttı, bizi getiren abi. Bu organizasyonu, Petra’da tanıştığı bir yerli abi sayesinde, bizim bi’tanecik hocamız Mehmet Emre ayarladı. Gezi rotamız kanyon yürüyüşü yapıp, Petra’ya Ad-Deir Manastır’ın oradan girmek. Rehber olarak da Ürdünlü bir kardeş var yanımızda, Ziyad. Yiyecekleri ve suları çantaya doldurduktan sonra düşüyoruz yollara. Biraz düzlükten yürüdükten sonra merdiven tırmanmaya başladık. O sıcakta merdiven tırmanmak zor tabii. Hepimiz ter içinde kaldık ve yorulduk. O yüzden ilk fırsatta mola verdik. Mola yerinde sohbet keyifli olunca kimse yürümek istemiyor tabii. Zar zor kalkıp tekrar yürüyüşe başladık. Ama bu sefer kayalıkların diplerinde, uçurumların kenarlarında gezmeye başladık. Kayalıklar o kadar yüksek ki, aşağıya bakınca içi bir hoş oluyor insanın. Ancak manzara muhteşem. Sarı turuncu renkli kayaların tepesinden bakmak çok güzel. Karşı tarafta görünen düzlük alan ise İsrail. Bazı yerlerde telefonlar İsrail’den ser-
Gezi
vis almaya başlıyor. Biraz yürüdükten sonra Bedevi bir hanımın hediyelik eşya sattığı yerde tekrar mola verdik. O kadar çok tırmanıp yürüdük ki, çantalar artık ağır gelmeye başladı. Biz de nevallerin bir kısmını tüketip çantaları hafifletmeye karar verdik. Yemek di sohbetti derken yine epey oyalandık. Baktık ki böyle dura dura yol bitmeyecek tekrar toparlanıp yürümeye başladık. Yaklaşık 3 km kadar bir yol yürüdükten sonra nihayet Ad-Deir Manastır’ına vardık. Petra’nın en büyük anıtlarından biri olan manastır, 47 m genişliğinde ve 48,3 m yüksekliğinde. Manastır’ın mimarisi de, Al Khazna’nın modeline dayanıyor, ancak burada temel kabartmalar yerine ev heykellerinin nişleri yer alıyor. Dini dernek toplantıları için kullanıldığı düşünülen manastır, Kral II. Rabel döneminde, MS 2. yüzyılın başlarında inşaa edilmiş. Daha sonra ki yıllarda ise Hristiyan kilisesi olarak kullanılmış ve arka duvarlara haçlar oyulmuş, böylece “Manastır” (Arapça’da Dayr) adını almış.
Petra Bubble Luxotel, bomboş bir arazi üzerine kurulmuş bir otel. Petra harabesinde bir çok tarihi türbe veya mezar yer alıyor. Hz. Harun’un türbesi ve El-Cera Mezarı bunların başında yer alıyor. Yine kuzeyde üç kattan oluşan ve Roma saraylarının mimarisine yakın bir şekilde inşa edilen Al-Kasir Mezarı da var. Diğerleri gibi Manastır’ın içine girmek de yasak. Biz de içine girmeyip tekrardan mola veriyoruz. Manastırın karşısında kocaman bir kafeterya var ve çok güzel limonata yapıyorlar. Uzun bir süre de orada oturduktan sonra bu sefer inişe geçiyoruz ve hedefimiz Al Khazna. Ancak oraya varabilmemiz için daha çoooook yürümemiz lazım. Manastırın yanındaki merdivenlerden çıkıp dar bir geçide varıyoruz. Burada yerliler çeşitli süs eşyaları satıyor. Onların önünden geçip bir rampanın te-
pesine geliyoruz. Sonrası da aşağıya doğru iniş. İniş için yaklaşık 8000 tane merdiven var, bunlar kayaların kesilmesi sonucu yapılmış. Eğer Kolonlu yoldan doğru Manastıra gelseydik, bu merdivenleri çıkmak zorunda kalacaktık. Biz tersten gelip, kanyonu yürüdük, sonra da merdivenlerden inmek kaldı. Aklınızda bulunsun, böyle bir rota da izleyebilirsiniz. Biz hayran hayran etrafı seyredip merdivenlerden inerken, yanımızdan eşek sırtında bir sürü turist inip çıkıyordu. Minnacık eşekler, keçi gibi zıplaya hoplaya çıkıyor merdivenleri. Biz görünce epey şaşırdık çünkü epey cesaret isteyen bir şey. Eşeğin ayağı kaydı mı, hooop tahtalı köydesin. Eşeği bırakın biz bile bazı yerlerde kaya kaya indik. Yalnız aşağı inerken gördüğünüz vadi manzarası gerçekten muhteşem. Google maps’te Petra kısmına bakıp, sokak görüntülerinden etrafa bakabilirsiniz. Etrafı seyrede seyrede merdivenleri indikten sonra Sütunlu yola (Colonnaded Street)’e varıyoruz. marketing europe & anatolia /41
Gezi
Nebatilerin mimarisin en güzel örneklerinden biri olan Sütunlu sokak eski dönemlerde alışveriş merkezi olarak kullanılıyormuş. Daha sonra Roma işgali döneminde, MÖ 106 yılında genişletilerek tekrardan inşa edilmiş. Yapılan kazılar sonucunda youln yan kısmında 1-2 katlı bina kalıntılarına rastalnmış. Bu kalıntıların eski alışveriş merkezine ait olduğu düşünülüyor. Sütunlu yolundan sonunda bulunan bir dizi merdivenin de alışveriş merkezine yani çarşıya çıktığı sanılıyor. Bu çarşının, MÖ 3 yüzyılda, şehrin ve çeşitli ticari faaliyetlerin merkezi olduğuna inanılmakta. Cadde, Bizans döneminde 4 ve 6 yüzyıllar arasında kullanılmaya devam etmiş. Yolun sonunda, Qasr Al-Bint Tapınağı’na açılan üçlü bir kapı bulunuyor. Cadde altında bulunan bir kanal ağı ile donatılan suyun tahliyesini sağlamak için ortadan kavisli taşıtların hareketini kolaylaştırmak için sokak yatay ve dikey yollarla döşen. Üçlü ana giriş kapısı, Qasr Al-Bint Tapınağı olarak bilinen kutsal avluya açılmış. Geçidin girişinin hemen önünde, Tapınağa giden 42 / marketing europe & anatolia
Hz. Harun’un türbesi ve El-Cera Mezarı bunların başında yer alıyor. bir dizi merdiven var. Diğer tarafında ise büyük Nabati tanrıları olan Lat ve Uzza’ya adanmış olan Siyah Kanatlı Tapınak (Black Winged Temple) yer alıyor. 6 sütunu bulunan caddenin başlangıcında olan yarım daire şeklindeki çeşme olan Nymphaeum, Wadi Musa ve Wadi al-Mataha kavşağının kesiştiği yerde yer alıyor. Suyu, vadinin karşı tarafındaki tanklardan gelen bu çeşmeyi şimdilerde 450 yaşındaki bir ardıç ağacı gölgeliyor. Qasr Al-Bint Tapınağı’ndaki kazılar ve restorasyon çalışmaları, Kudüs’teki İngiliz Arkeoloji Okulu tarafından ellilerin sonlarında başlamış ve halen Ürdün Eski Eserleri Bölümü tarafından yürütülmekte. Nebati tapınağı olan Qasr Al-Bint tapınağı (Temple of Dhu-Shara), 23m
yüksekliğde, etrafı Prebolos denilen bir duvarla çevrilmiş, bir ya da daha fazla tapınağı ve dinsel yapıyı içine alan kutsal mekan. Kuzey cephesinde 4 tane sütun bulunan bu tapınağa mermer merdivenlerden ulaşılıyor ve içerisinde adaklar için yapılmış bir sunak bulunuyor. Dördüncü yüzyıldan kalma belgelere bakıldığında ise tapınağın, Dhu-Shara’ya ve bakire annesi ElUzza-Afrodit’e adandığını görülüyor. Tapınakta bulunan Yunanca yazıtlar ve parçalı göz idolü bu niteliği doğrulamakta. O yüzden de tapınak şimdiki haritalarda Temple of Dushara olarak görünüyor. MÖ 1. Yüzyılda inşa edildiği düşünülen tapınak aynı zamanda arşiv olarak da kullanılmış. İç ve dış sıva bezemeleriyle dikkat çeken Qasr Al-Bint, MS 2. yüzyılda Romalılar tarafından da kullanılmış. Ancak MS 363 depreminde çok fazla hasar almış ve yağmalanmış. Hatta kasten ateşe verildiğine inanılıyor. Dushara Tapınağı’da dışardan baktıktan sonra ihtiyaç molası verdik. Tapınağın karşı tarafında hem kafe hem de tuvaletler bulunuyor. Zaten Manastır’a kadar da başka mola yeri yok. O yüzden çok kıymetli. Hem de biraz dinlenmiş oluyorsunuz :) Dushara’nın biraz ilerisinde Great Temple yer alıyor. Büyük Tapınak Kompleksi, Petra merkezinin en önemli arkeolojik ve mimari yapısı. Great Temple’daki kazılar, 1993’ten bu yana, Brown Üniversitesi arkeologlar tarafından devam ediyor. Bu dev kompleks, 7000 m2’lik bir alana kurulmuş. Nebatilerin inşa ettiği bu komplekste gül rengi taşlar oldukça dikkat çekici ve Rose City’nin ruhunu yansıtıyor. Ancak hava çok sıcak olduğu için biz Great Temple’ı gezmeye üşendik. Google maps üzerinden Great Temple’ı görebilirsiniz :)
Gezi Güneşin altında o kadar yol yürüdükten sonra pestilimiz çıktı diyebilirim. O muhteşem Petra antik kenti bile artık fantastik gelmiyordu bize :( Great Temple’ı geçince tekrardan Street of Facades’e vardık. Yani Petra’yı tamamen dolaşmış olduk :) Sırada var, Al Khazna. Al Khazna’yı görmüştük aslında ama bu sefer gece göreceğiz. Önünde mumlar yakılıp, şarkılar söylendiği vakit. Petra saat 18:00 gibi kapatılıyor ve turistler dışarı çıkarılıyor. Sonra gece ritüeli için ayrı bilet satılıyor. Sanırım 17 JOD. Biz yaramazlık yapıp içeride saklandık ve geceyi bekledik :) Al Khazna’yı yukarıdan gören bir yer var. bizim bugün ki arabaları ve geziyi ayarlayan abi bizi oraya çıkardı. Havanın kararmasını beklerken hem reçel kıvamındaki çayımızı içtik hem de dinlendik. Saat 19:00 gibi mumlar yanmaya başladı. Şansımıza o gün dolunay da vardı ve Petra muhteşem görünüyordu. Ama eminim karanlıkta kimse orada yalnız kalmak istemez :) Al Khanza’nın önüne mumlar dikilip yakıldıktan sonra, saat 19:30 gibi biletli ziyaretçileri içeri almaya başladılar. Herkes mumların arasında kendine bir yer
Dushara’nın biraz ilerisinde Great Temple yer alıyor. bulup oturdu. Sonra da gösteri başladı. Önce kaval çaldı biri sanıyorum. Uzaktan anlaşılmıyordu ne çaldığı. Sonra şarkılar söylendi ama arapça olduğu için hiç bir şey anlaşılmıyordu. Açıkçası
ben hiç hoşlanmadım gösteriden. Müzik içimi sıktı ve enerjim düştü. Neyse ki çok uzun sürmedi ya da biz sohbete daldığımız için vakit çabuk geçti. Sonrasında Petra’nın tekrar boşaltılmasını, mumların toplanıp gitmesini bekledik. Kaçak girdiğimiz için herkes gitmeden inemedik aşağıya. Bu ara çok acıktık tabii çünkü kimsede yiyecek kalmamıştı. Sadece aç olsak iyi, acayip de çok sıkıştık. Petra’nın içide aç susuz mahsur kaldık resmen. Saat 23:00 gibi etrafta kimsecikler kalmadı. Biz de yuvarlana yuvarlana kayalıklardan aşağı indik. Antik kentte hiç aydınlatma olmadığı için kayalıklardan inmek sıkıntı oldu. Neyseki dolunay ve yanımızdaki fenerler vardı. Aşağıya indiğimize 2 tane araba bizi bekliyordu. Onlara binip bizim arabalrın yanına gideceğiz ama abiler fena rakı kokuyor. Petra’da alkol satışı yasak ama bunlar pet şişeyle içiyor rakıyı. Kendileri yapıyor büyük ihtimal. Hepsinin kafa güzel olunca biraz tırstık tabii. Ama yapacak bir şey yok. Mecburen bindik arabalara sonra da köye geri döndük. Bu akşam macerasından sonra sağ salim arabalarımıza vardık. Şimdi sırada Wadi Rum var. o da bir sonraki ayın yazısı :) marketing europe & anatolia /43
Gameon
Lenovo Gaming Tour... Lenovo, Power Kenworth TIR’ı ile 12 şehirde ve 26 farklı noktada oyun oynamayı sevenlere üstün donanımlı ürünlerle ve Legion marka oyun bilgisayarları ile unutamayacakları bir oyun deneyimi sunacak. Ziyaretler önümüzdeki Mayıs ayının ortasına kadar devam edecek. Lenovo, 3 Nisan 2018 tarihinde Beşiktaş Jimnastik Kulubü iş birliğiyle Vodafone Park’ta açılan 1000 metrekarelik dev bir alana sahip “Lenovo Game On” ile oyun dünyasına getirdiği yeni soluğu bu kez “PowerApp ile Lenovo Gaming Tour” projesinde farklı şehirlere taşıyacak. İstanbul’da Lenovo Game On’a gelemeyen oyun severlerin yoğun talepleri ile yola çıkılan projede ilk etapta ziyaret edilecek iller arasında Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul (AvLenovo’nun, en güçlü müzik platformu PowerApp iş birliği rupa ve Anadolu Yakaları), İzmir, Kayseri, Konya, Samsun, ile bir oyun üssüne dönüştürdüğü Power Kenworth TIR’ı her Balıkesir, Bolu, Çanakkale, İzmit yer alıyor. an her yerde karşınıza çıkabilir. Lenovo’nun üstün donanımOyun üssüne dönüşen tırda ziyaretçileri ayrıca teknolojideki lı bilgisayar ve son teknoloji ile donatılan Power Kenworth ilerlemeyi deneyimleyebilecekleri “Jedi Challenge” Artırılmış TIR’ı 12 farklı şehirde, 26 farklı noktada oyun severler ile buGerçeklik oyunu bulunuyor. Jedi Challenge satışa sunulmaluşacak. Oyun turu, Power Group dijital uygulaması Powedan önce ilk olarak Lenovo Game On’da mekâna özel olarak rApp indirilerek takip edilebilecek. Lenovo’nun gezici oyun ziyaretçilerinin deneyimine sunulmuştu. üssünde ziyaretçileri yüksek performanslı Lenovo ürünleri ve artırılmış gerçeklik oyunu bekliyor.
The Walking Dead, Pubg Mobıle’de...
PUBG MOBILE ile en popüler zombi dizisi The Walking Dead dünyası iç içe geçiyor. Dizinin sevilen karakterleri PUBG MOBILE’a ekleniyor. Tencent Games, Türkiye’de de çok popüler olan AMC’nin The Walking Dead dizisi ile PUBG MOBILE arasında yapılacak yeni işbirliğinin detaylarını duyurdu. 1 Ekim itibariyle başlayacak ve 2020’nin ilk aylarına kadar sürecek özel etkinlikte oyuncular, dizinin en bilinen kahramanları ya da kötü karakterlerine bürünerek savaş alanını düşmanlarına dar edebilecekler. The Walking Dead Keşif Oyunu’nda 44 / marketing europe & anatolia
görevleri tamamlayıp ekipmanları toplayarak puan kazanan oyuncular kalıcı Daryl Dixon Motosikleti gibi muhteşem ödüller kazanma fırsatına sahip olacak. 30 Eylül pazartesi itibariyle ise oyun içi The Walking Dead Çekilişi gerçekleştirilecek. PUBG MOBILE’a girip oyun içi görevlere katılan Türkiye’den oyuncular telefon ve UC kazanma şansı yakalayacak. Ayrıca yeni etkinlikler ve karakterler de yolda, önümüzdeki dönemde oyuna eklenmeye devam edecek.
Gameon
Seven Knights, 4. yılını kutluyor...
Netmarble, mobil RPG oyunu Seven Knights’ın 4’üncü yılını milyonlarca oyuncusuyla birlikte kutlarken Ekim ayında yapılacak güncellemesinde Kris karakteri için yeni Mitik Kudretlendirmenin ve daha birçok değişikliğin oyuna ekleneceğini duyurdu. Yedi Şövalye’nin yeni lideri Kris Mitik Kudretlendirme, kudretlendirmenin en üst seviyesidir ve Mitik Kudretlenmiş bir kahraman yeni bir yetenek ve görünüm kazanıyor. Mitik Kudretlendirmenin avantajından yarar-
lanacak kahraman Kris olacak ve kendisi aynı zamanda Yedi Şövalye’nin yeni lideri olacak. Bu güncellemeyle birlikte Seven Knights eşyalara da Mitik Kudretlendirmeyi getiriyor. Maksimum seviyeye çıkmış eşyalar Mitik Kudretlendirmeye açık olacak. Netmarble 4’üncu yıl dönümünü kutlama etkinlikleriyle taçlandırıyor. Katılım etkinliğinin yanı sıra birçok ödül oyuncuları bekliyor. Oyun hakkında daha fazla ayrıntı, marka web sitesinde bulunabilir.
eFootball PES 2020... Konami Digital Entertainment B.V. eFootball PES 2020’nin bugün dijital ve fiziksel mağazalarda PS4, Xbox One ve PC Steam için Avrupa çapında yayınlandığını duyurdu. KONAMI, oyunu E3’te duyurduktan sonra yaz ayları boyunca çeşitli duyurular yapmıştı. Firmanın ilk partner kulübü FC Barcelona ile anlaşma yenilemenin ardından KONAMI Arsenal FC, Manchester United, FC Bayern ve Juventus FC ile de yeni veya yenilenen ortaklıklara imza atmış – Avrupa dışında da çeşitli partnerlerle anlaşmıştı. Bu partnerlikler sayesinde eFootball PES 2020 Serie A’nın Firma, FC Barcelona’dan Lionel Messi, Juventus FC’’den Miralem Pjanic, FC Bayern’den Serge Gnabry ve Manchester United’tan Scott McTominay’in oyunun Standart versiyonunun kapak yıldızları olduğunu duyurmaktan gurur duyuyor, oyunun satış fiyatı ise £59.99 olarak belirlenmiş durumda. Oyuncular ayrıca £79.99 karşılığında oyunun dijitale özel Legend versiyonunu da satın alabilecekler ve bu versiyonda Brezilya’lı efsane Ronaldinho da bulunuyor. Bu versiyondaki bonuslar arasında Ronaldinho’nun özel olarak 3D taranmış versiyonu, myClub’da 10 maçlığına kiralanan Messi, oyun içinde kullanmalık Seçkin Ajanlar ve 3 Oyunculu Sözleşme Yenilemesi de mevcut.
Konami Digital Entertainment B.V.’nin Kıdemli Marka & İş Yönetimi Direktörü Jonas Lygaard şöyle söylüyor: “Bunun PES ekibi için müthiş bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Oyunculara dünyanın en büyük takımlarından birinin resmi olarak desteklediği inanılmaz bir oyun sunuyoruz ve bundan daha mutlu olamazdık.“eFootball PES 2020 ikonik Allianz Stadium stadında Juventus FC ile oynayabileceğiniz tek futbol oyunu olacak, FC Bayern’in Allianz Arena ve FC Barcelona’nın Cap Nou stadları gibi efsanevi stadların yer aldığı tek oyun olacağız ve Latin Amerika, Rusya ve Türkiye liglerini temsillerimiz de günden güne güçlenmiş durumda.”
marketing europe & anatolia / 45
Kültür - Sanat
Andy Warhol UNIQ Expo’da... UNIQ Expo, “Sanat hiç bu kadar eğlenceli olmadı!” dedirtecek bir sergiye hazırlanıyor. 20. yüzyılın en etkili sanatçılarından Andy Warhol, 90 orijinal eseriyle 7 Kasım’dan itibaren McArt.ist desteği ve Begüm Alkoçlar küratörlüğünde UNIQ Expo’da sanatseverlerle buluşacak. Pop Art’a saygı duruşu niteliğindeki bu sergi, İstanbul Maslak’ta 1500 metrekarelik dev bir Pop Art arenası sunacak. Pop Art sanatının öncüleri Keith Haring, Roy Lichtenstein, James Rosenquist ve Robert Indiana’nın Türkiye’de ilk kez sergileneceği orijinal 40 eserini de karşımıza çıkaracak. Sergi aynı zamanda, genç sanatçı kuluçka platformu McArt.ist koordinatörlüğünde Türk Pop Art temsilcilerine de yer verecek. “Sanata herkes dokunsun” misyonunu üstlenen sergi bu kapsamda, Pop Art sanatını ve Andy Warhol’u tüm yönleriyle tanıtırken, çeşitli atölye çalışmaları ve sanat sohbetleriyle ziyaretçilere interaktif bir deneyim de sunacak. 29 Mart’a kadar devam edecek sergide çılgınlığını keşfederken, sanatın keyifli, eğlenceli tarafıyla da tanışacaklar.
Amansız toprakların destanları...
Sabahattin Ali haberle masalın, anıyla efsanenin birbirine harmanlandığı öyküleri Can yayınlarından çıktı. Amansız toprakları destanları başlığı altında birkaç renkle koskoca bir dünyayı resmetmeyi, çorak topraklarda sınanmış hayatlarda evrensel olanın cevherini bulmayı başarıyor.
46 / marketing europe & anatolia
Rüya Şehirler... Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), “Rüya Şehirler: Dünyayı Şekillendiren Yedi Tasarım Fikri” isimli kitabı Mimarlık Tarihi kategorisinde yayımladı. Wade Graham tarafından kaleme alınan kitap, Ümit Hüsrev Yolsal tarafından Türkçeye kazandırıldı. Rüya Şehirler, şehirleşmiş dünyayı anlamak için bir kılavuz niteliği taşıyor. 19. yüzyıldan bugüne bazen ütopik, bazen tuhaf ama genelde tartışmalı birçok tasarım fikri kademeli olarak benimsendi ve Dubai’den Tokyo’ya, Londra’dan Los Angeles’a dünyanın her yerindeki şehirlerde uygulandı. Graham kitapta, bu tasarım fikirlerinin arkasındaki vizyonerlerin ve onların rakiplerinin yaşam öykülerinden yola çıkarak, şehir peyzajlarının analizini yapıyor, şehir formlarımızın nereden geldiğini, bizim onları ve onların bizi nasıl şekillendirdiğini göstermeyi amaçlıyor.
Kültür - Sanat
Arter’in ulaşım sponsoru Ford... Ford Otosan, Dolapdere’deki yeni binasında herkes için erişilebilir, canlı bir kültür ve eğitim platformu oluşturmayı hedefleyen Arter’in ulaşım sponsorluğunu üstlendi. Günümüz sanatını tüm boyutlarıyla geniş kitlelerle buluşturmayı hedefleyen çağdaş sanat kurumu Arter, 2010 yılından bu yana faaliyette bulunduğu İstiklal Caddesi’ndeki binasından, Dolapdere’deki yeni merkezine taşındı. Arter’in yeni mekanı, İstanbul’un kültür sanat hayatında yeni bir merkez olmaya aday Dolapdere’de 18 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu bulunuyor. Merkez sürekli ve geçici sergileri, farklı disiplinleri bir araya getiren film, tiyatro, dans, müzik etkinlikleri ve öğrenme programları ile sanatseverler için cazibe merkezi olmaya devam etmeyi hedefliyor. Ford Otosan ise ziyaretçilerin Arter’e geliş gidişlerinde en yakın toplu taşıma noktalarına kolay ve rahat bir şekilde ulaşmalarını sağlamak üzere, Arter’in açık olduğu saatler boyunca Taksim’e ring seferleri yürütecek. Ayrıntılı bilgi için: https://www.arter.org.tr/ziyaret
Şebnem Ferah Konseri... 27 Ekim Pazar akşamı Açıkhava’da Şebnem Ferah Fırtınası Esecek Atlantis Yapım, Harbiye Açıkhava Sahnesi’nin sezon kapanışını 27 Ekim Pazar akşamı Şebnem Ferah konseri ile gerçekleştiriyor. Yayınladığı ilk albümü “Kadın”dan bu yana söz yazarı, besteci ve yorumcu kimliği ile Türk müzik tarihinde önemli bir yer edinen Şebnem Ferah, 27 Ekim akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde sevenleri ile buluşuyor. Şebnem Ferah, “Kadın” (1996)’dan, “Parmak İzi” (2018) albümüne uzanan geniş ve özel repertuvarıyla dinleyicisine unutulmaz bir konser performansı daha sunacak. Şebnem Ferah’a sahnede müzisyen arkadaşları, OzanTügen(klavyeler), Barış Manisa (gitar), Buket Doran(bas gitar), Aykan İlkan(davul), Serdar Barçın(flüt) ve Ceren Akyıldız(vokal) eşlik edecek.
marketing europe & anatolia /47