marketing europe & anatolia Tarih: Aralık 2013 Sayı: 25
kelebeğin fırtınası
Hayat en güzel hediye...
Bizim kültürümüzde korku yok...
retorik
Pay almak için pay etmek gerekir...
ka
a i... d r a m l e m n a ö l d k e a R ırm t ş a rşıl
İçindekiler
marketing europe & anatolia Sayı:25 Tarih: Aralık 2013
Değerlendirme
04 - 06
Kısa Kısa
09 - 11
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Yeni Ürünler
14 - 15
Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia
Medya Dünyası
16 - 17
Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez
Röportaj
Danışman Abdullah Ekşioğlu
kelebeğin fırtanası
25
Reklam Dünyası
26 - 27
Röportaj
28 - 31
retorik
33
Kampanyalar
35 - 43
Gezi
44 - 50
reklam arası sinema
52
Kültür Sanat
54 - 55
İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mh. Gedikli Sk. Adilbey Ap. No: 15/13 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 555 233 24 41 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
18 - 22
mobil: http://m-mea.eksantrik.com http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1
Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com
( editörden)
Yeni yıl heyecanı...
Dergimizi bu ay birkaç gün geç yayınlıyoruz. Öncelikle bu gecikmeden dolayı okuyucularımızdan özür dileriz, ancak bizden kaynaklanan bir durum değil. Sizin de bildiğiniz gibi ayın sonlarında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanun resmi gazetede yayınlanınca, üstelik bu kanunun 61. maddesinin 5. fıkrası karşılaştırmalı reklamlara izin veren bir serbestliği beraberinde getirince sektörün köşe taşlarına bu durumu sorup değerlendirmelerini almadan dergimizi karşınıza getirmek istemedik. Değerli görüşlerini bizimle paylaşan, reklam sektörünün önde gelen isimlerine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Yine yoğun bir ay ve gündemi geride bıraktık. Artık yeni yıl heyecanını yavaş yavaş yaşamaya başladık. Ben şimdiden yeni yılın hepimize sağlık, mutlulu, bol kazanç ve başarılar getirmesini diliyorum. Kalın sağlıcakla...
marketing europe & anatolia / 3
Değerlendirme
Reklamlarda karşılaştırma dönemi... 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 61. Maddesinin 5. fıkrası “Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal veya hizmetlerin karşılaştırmalı reklamı yapılabilir.” konuyu reklam sektörününköşe taşlarına sorduk. Genel kanaat uygulamanın, reklam dünyasında yaratıcılığı ve kaliteyi arttıracağı yönünde. genel endişe ise geçiş döneminde bazı ajansların kantarın topuzunu ayarlamakta zorlanması.
Röportaj Elvin Ekşioğlu
Yakup Barouh Karşılaştırmalı reklamlarla birlikte markalar, rakip markalardan üstün tarafını net olarak ortaya çıkarabilecekler. Bunu yapabilmek için de sayısal veriler veya bilimsel raporlar ortaya çıkaracaklar. Bu, reklamın inandırıcılığını arttırabilir. Ancak bazı karışıklıklar da bizi bekliyor. Örneğin bir otomotiv markasıdiğerindenbirkonudadahaçoktercihedildiğinisavunarakbirotomotivdergisininaraştırmasınıortayakoyacak, diğeribaşkabiraraştırma şirketine gidip farklı bir yönde iddiadabulunacak. Araştırma şirketleri ve laboratuarlar fazla 4 / marketing europe & anatolia
mesai yapacak ve belki yenileri kurulacak. Burada dikkat edilmesi gereken, bu araştırma kuruluşlarının akredite olması… Bu karmaşıklıkta reklama itirazlar da artacak. Bugün, bu itirazlar Reklam Kuruluna ve Reklam Özdenetim Kuruluna yapılıyor. Reklam Kurulu ayda bir toplanan bir yapıya sahip şikayetleri sıraya dizebiliyor. Zaman zaman reklam uzun bir süre yayınlandıktan sonra bir para cezası veriliyor, revize ettiriliyor ya da yayından kaldırılıyor. Reklam Özdenetim Kurulu ise haftalık toplandığı için daha hızlı kararlar alınabiliyor. Ancak bu kurulun da kanuni yaptırım gücü yok. Tüketiciyi korumagörevi, reklamverenlere, reklamajanslarınavemecralarınhukukdepartmanlarınakalıyor. Abartılıçalışmalarınhaksızrekabete, kötülemeyedönüşmemesigerek.Bu koşullaraltındarakibinadını anarak etik normlara uygun reklam yapabilmek, daha fazla yaratıcılık gerektiriyor. Reklamajanslarımızıbirazmeşakkatlibir dönem bekliyor ama sonuçta bir o kadar da keyifli işler göreceğimizi düşünüyorum.
Turan Başartan Tüketicinin korunması hakkında 6502 nolu kanunun 6. kısım ticari reklam ve haksız ticari uygulamalar kapsamında madde 61’de yayınlanan yeni yasa içeriğinde 5. madde reklam sektörü adına çok yeni ve medeni bir uygulamaya yer verilmiştir. İçeriğinde aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerinin karşılaştırmalı reklamı yapılabilir maddesi yer almaktadır. Bu uygulama örneğin; aynı tür markaların belirli bir amaç doğrultusunda birlikte bir reklam kampanyası yapabilme imkanı ve markaların tüketiciye tatlı bir rekabet içinde tercih sunmasını sağlıyor. Bu çok pozitif yaklaşıma şans veren bir yasadır. Ancak bu kapsamda reklam veren ve reklam ajanslarının iki benzer içerikli markayı yan yana getirirken biri ötekini eleştirip ve karalar nitelikte bir yaklaşımla reklama cesaret etmemesi gerekir. Bu tür bir uygulamada negatif yaklaşım, diğer markaya büyük zarar verebilir. Dolayısıyla iki rakip ürünün birlikte yapacağı bir çalışmada her iki tarafın yöneticileri, hedefleri birlikte belirleyip, onayları alınarak bir kampanya oluşturulmalıdır. Marka yöneticilerinin onayı olmadan tek taraflı uygulanacak
Değerlendirme bir kampanyada hangi markanın kazançlı çıktığı tüketicinin değerlendirmesine ve sağ duyusuna bağlıdır.
Oğuzhan Akay Nihayet çıktı! Amerika’da yıllardır serbestti. Nasıl yapılacağı, yapıldığı Coca Cola-Pepsi Cola rekabetinden anlaşılabilir. İngilizler diplomatik dilde, TV sitcom’larında bu işin piridir. Yaralamadan hırpalarlar. Düzgün rekabete ve düzeyli konuşmaya, iletişime alışkın olmayan bizim gibi bir ülke için ise bu yeni bir durum.
Lider markaların imaj tahtları sallanacak. Hata yaparak, ceza yiyerek, deneyerek öğreneceğiz biz de:) Hakaret etmeden, rakibi yerin dibine batırmadan, ironiyle, sağlam kanıt ve belgelerle bu serbestliği uygulayanlar, başarılı olanlar, markalara çok şey katacaklar. Lider markaların imaj tahtları sallanacak. Kaliteli, fiyatı veya hizmeti düzgün markalar öne fırlayacak. Ürün özellikleri ve USP yeniden popüler hale gelecek. GSM’de, sıvı deterjan, şampuan sektörlerinde ilk kıyaslama örneklerini yakında görürüz. Çok sevindirici bir durum kısacası, kreatifler ve pazarlama ileşitimi adına.
Abdullah Ekşioğlu Karşılaştırmalı reklamlar sektöre getireceği hareketin yanısıra iyi ile kötünün ayrıştırılmasında da büyük rol oynayacak. İyi ile kötü derken markalardan değil ajanslardan bahsediyorum. Köklü, bilgi birikimi ve kültürel altyapısı güçlü ajanslar, bu sürece çok rahat adapte olup uluslararası kalitede reklamlar üretirken, sektörde hak etmediği şekilde yer alan ajanslar, karşılaştırmalı reklamı çamur at izi kalsın kabilinden uygulamaya çalışacaklar. Uygulamadaki bu farklılıklar reklamverenin ajansları değerlendirmesinde çok önemli bir kriteri görünür hale getirecek. Yani karşılaştırmalı reklam uygulamaları gerçek ajanslarla, olmayanların ayrıştırılmasında turnusol kağıdı gibi görev yapacak. Bu ayrışmanın sektörün kalitesini daha da yükselteceğini, işlerin kalitesini üst seviyelere çekeceğini ve reklamverenin gerçek ajanslara teveccühünü arttıracağını umuyor ve düşünüyorum. Markalar açısından bakıldığında, hoşgörü seviyesi yüksek, zeka prıltısı gerektiren bir yarış başlayacağı kesin. Markalar farklılıklarını daha rahat ortaya koyabilecekler. Rakibin adının anılmasının tabu olduğu bir anlayıştan rakibin varlığının kabul edildiği ama kendisinin tercih edilmesi gerektiğini ifade eden bir dile geçilmesi, markaların kendilerini geliştirme ihtiyacını da gündeme getirecek.
Karşılaştırmalı reklam uygulamaları gerçek ajanslarla, olmayanların ayrıştırılmasında turnusol kağıdı gibi görev yapacak. Bu ayrışmanın sektörün kalitesini daha da yükselteceğini, işlerin kalitesini üst seviyelere çekeceğini ve reklamverenin gerçek ajanslara teveccühünü arttıracağını umuyor ve düşünüyorum.
Seler Cebecioğlu Karşılaştırmalı reklam yapılması tabii ki olumlu bir gelişme; bilgi alma ve kıyaslama imkanı getirdiği için. Ancak bilgi alma hakkını suistimale ve tüketiciyi yanıltmaya da çok açık bir ortam da doğuyor. Reklamları bir tür yarışa hatta karalamaya çevirmek de bizim meşrebimizde olduğu için çok sıkı denetlenmesi ve ciddi yaptırımları olması gereken bir süreç olması gerektiğine inanıyorum. marketing europe & anatolia / 5
Değerlendirme
Nurgül Eryıldır Günay Rakip markaların reklamlarda kullanılması bizim için ilginç bir uygulama olacak. Şimdiye kadar pek çok reklamda diğer ürünler yetersiz, bizim ürün şahane diye anlatılılıyordu. Diğerleri demek oldukça kolay bir yaklaşımdı, ama artık o yetersiz denilen ürünler, markalar hangileri görebileceğiz. Daha zor, ama daha yaratıcı, daha güzel çalışmalar ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Rakip markanın ürününün de kullanılacak olması tüketici açısından da bilgilendirici olacaktır. Özellikle deterjan reklamlarında rastladığımız diğeri lekeyi
Daha zor, ama daha yaratıcı, daha güzel çalışmalar ortaya çıkacak diye düşünüyorum.
lerden üstü kapalı ifadelerle değil direkt olarak isimleriyle bahsedebilecek. ABD’li dev markaların sıklıkla başvurduğu karşılaştırmalı reklamların Türkiye’de de kullanılabilecek olması şüphesiz ülkemizdeki reklamcılık sektörünün yeni bir döneme gireceğinin de habercisi. Zira bu tür reklamların çoğu kullanıcılar arasında hemen ses getiriyor ve hafızalardan kolaylıkla silinmiyor. Dolayısıyla yıllardır bu konuda önü tıkalı olan Türk reklam sektörünün Kerem Yeğin karşılaştırmalı reklamları nasıl kullanaNasıl etkiler? Tabi ki iyi etkiler. Yaratı- cağı merak konusu. Bakalım ülkemizcılığın ölmesi veya kendini tekrar eden deki reklamcılar bu fırsatı kendi ürün işlerin devamlı konuşulduğu bu ortam- ve imajlarını yukarıya taşımak için mi da yepyeni bir kanal olur yaratıcılar için. Zaten yıllarca keşke şöyle yapabilseydik böyle yapabilseydik diye iç geçirmez miydik? Alın işte fırsat! İlk etapta ortalık kan gölüne döner mutlaka. Yıllarca zaten bir takım reklamcılar arasında hep etik açıdan husumetler olmuştur ve bundan sonra da olacaktır diye düşünüyorum. Önlenemez bu. Önemli olan tüketiciye karşı olan sorumluluğumuzu düzgün bir çerçevede tutabilmek. Ama artık baltaları çıkarınnnn…
çıkarmamış, bizimkiyle lekeden eser yok diye bahsettikleri diğer markaları sabırsızlıkla bekliyorum. GSM şirketlerinde yıllardır süren çekiyor, çekmiyor çekişmesini de belki daha detaylı görebiliriz. Bu yasanın reklam İlhan Özel sektöründe 2014 yılında ciddi bir can- Evet sözkonusu kanunun 61. madlanmaya da yol açacağını düşünüyorum. Yepyeni konsepler hazırlamak için kreatif ekiplere çok iş düşüyor. Yeni konseptler, yeni sunumlar derken belki de yeni konkurlar yapılabilir. 6 / marketing europe & anatolia
desinde aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal veya hizmetlerin karşılaştırmalı reklamının yapılabileceği belirtiliyor. Yani markalar reklamlarında rakip, ürün ya da hizmet-
Zaten yıllarca keşke şöyle yapabilseydik böyle yapabilseydik diye iç geçirmez miydik? Alın işte fırsat! İlk etapta ortalık kan gölüne döner mutlaka.
yoksa rakipleri itibarsızlaştırmak için mi kullanacak? Yurtdışında her iki tür kullanıma da örnekleri yıllardır görmekteyiz. Rakip markaların reklam kampanyalarında yer alabilmesine ilişkin olarak yürürlüğe yeni giren kanun Türk reklamcılığında yaratıcılığı nasıl etkiler? konusuna gelirsek; Türk reklam kreatörleri birçok kreatif işe imza atacak bu işlerin arasından öyleleri çıkacak ki uluslararası başarı elde edip ödül alacaklar. Yani Türk insanı karşılaştırma imkanını eline verdiğinizde baskı altında tuttuğu içindeki asıl cevheri ortaya koyacaktır. Çünkü reklamcılığımız zaten oldukça gelişmiş seviyede. Hele ki bu yol da açıldığına göre artık çok daha etkili ve akılda kalıcı reklamlar devreye girecektir.
Kısa Kısa
Tasarım dünyasının kalbi alldesign 2014’te atacak... Allevents tarafından 21-22 Şubat 2014 tarihlerinde Hilton Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenecek olan alldesign Uluslararası Tasarım Konferansları ve Yaratıcı Endüstriler Fuarı, tasarım dünyasını üçüncü kez bir araya getirecek. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan alldesign 2014 tasarım konferansları ve fuarı için Türkiye’ye gelecek olan konuşmacılar arasında dünyaca ünlü trend kahini Lidewij Edelkoort, dünyanın önde gelen mimarlarından Mario Botta, endüstriyel tasarımcı Karim Rashid, ilhamını doğadan alan yeni bir mimari akım olan “biomimicry” üzerine çalışan ünlü mimar Micha-
el Pawlyn, Red Dot tasarım ödüllü ünlü grafik tasarımcı, reklamcı ve art direktör Stephan Bundi, sanatçı, fotoğrafçı, tasarımcı ve film yapımcısı Arik Levy ,dünyaca ünlü tasarımcı ve mimar Diego Gronda , Minority Report filminde Tom Cruise’un ofisini tasarlayan ve işleri MoMa’da sergilenen Ayşe Birsel ve Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu Faruk Malhan gibi isimler de yer alıyor.gibi isimler de yer alıyor. Odağında tasarım olan tüm firmaları aynı çatı altında sektörle ve tasarım meraklılarıyla buluşturan alldesign Yaratıcı Endüstriler Fuarı’na ise kayıtlar devam ediyor.
Şirketler, INDOOR CUP’ta yarışıyor...
Hareket herkesin içinde, keşfetmek bizlerin elinde sloganıyla Fanatik Gazetesi ve Antrenmanyap işbirliği ile dünyada ilk defa INDOOR CUP (Şirketler Arası Salon Atletizm Oyunları) düzenleniyor. PERYÖN İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği ve Türkiye Atletizm Federasyonu’nun desteklediği proje 12 Ocak 2014 Pazar günü Ataköy Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu’nda gerçekleşecek.
8 / marketing europe & anatolia
İş hayatının yoğun temposundan aktif yaşama çalışanlarını teşvik eden şirketler, düzenlenecek bu organizasyonda spor dolu bir gün geçirecekler. Takım ruhunu geliştirmek, bireysel ve şirketsel motivasyonu arttırmak, sporu yaşam şekli olarak benimsetmek amacıyla düzenlenen turnuva 10 branşta yapılacak. Katılımcılar, 60, 200, 400, 800, 1000, 2000 metre koşuları, 4x200 metre bayrak yarışı, gülle atma, yüksek atlama ve uzun atlama dallarında birincilik için yarışacaklar. INDOOR CUP etkinliğine katılacak olan firmalar Akbank, Ford Otosan, Turkcell, Boyner Holding, Borusan, YKB, Pegasus, Akkök Holding, Saran Holding, İnci Ayakkabı, Erensan, Fanatik, Burgan Bank, TAV, hepsiburada.com, nesine. com, Mars Lojistik, OPET, Eczacıbaşı Holding, Yaysat, Digitürk, Tofaş, Tekfen Holding ve BP. 7000 seyirci kapasiteli salonu, 60 federasyon hakemi, uluslararası organizasyon tecrübesine sahip 80 kişilik ekibi ile Dünya Salon Atletizm Şampiyonası niteliğinde olan INDOOR CUP, sportif tecrübesi olmayan ama hayatına sporu katmak isteyenlere yönelik bir organizasyon olarak öne çıkıyor.
Kısa Kısa
Travel Turkey İzmir...
6 yıldır organize edilen Travel Turkey İzmir, İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. işbirliğinde; İzmir Büyükşehir Belediyesi, KOSGEB ve İzmir Ticaret Odası (İZTO) destekleriyle T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde düzenlendi. Travel Turkey İzmir’de bu yıl “Mısır” Partner Ülke, “Çanakkale” Partner İl olarak yer alacak. Turizm Fuar ve Konferansı’nın Partner Ülkesi Mısır, turizm potansiyelinden, tarihi geçmişine, coğrafi zenginliğinden, kültürel çeşitliliğine pek çok yönüyle kendisini fuarda tanıttıldı.
3. Doğal Taş Tasarım Yarışması... İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nin Türk doğal taşlarının marka değerini yükseltmek amacıyla hayata geçirdiği 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması’na başvurular başladı. Bu yıl üçüncü kez düzenlenen yarışma, profesyoneller ve öğrenciler için iki ayrı kategoriden oluşuyor. Son başvuru tarihi 7 Şubat 2014 olan 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması, Türkiye ile birlikte K.K.T.C’den de katılımcılarını bekliyor. Doğal taş ihracatında tasarım açısından güçlü, katma değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir ürünler geliştirebilecek tasarımcıları sektöre kazandırmak için gerçekleştirilen ‘Doğal Taş Yarışması’nın başvuru koşullarına ve diğer tüm detaylara http://www.dogaltastasarimyarismasi.com/ adlı web sitesinden ulaşılabilir.
Starcity Garaj Günleri ... İstanbul’un ‘En Outlet’ alışveriş merkezi Starcity, 0715 Aralık tarihlerinde geleneksel hale getirdiği Garaj Günleri’nin beşincisi düzenlendi. Özel tasarlanan garajına indirerek, dünya markalarına en uygun fiyatlarla ulaşma fırsatını sunan Starcity, bu sene giyim, oyuncak, ayakkabı, ev tekstili ve aksesuarı sektörlerinden 32 büyük markanın katılımı ile bekleyenlerin heyecanını boşa çıkarmayacak. Beymen Outlet %90’a varan indirim, Batik bluz 9.90TL, LTB 2 adet bayan jean 14.50TL, Hummel ayakkabı 29.95TL, Fabrika kadın gömlek 19TL, Home Sweet Home nevresim takımı 49.90TL, Nü bayan pijama 20TL Altınyıldız gömlek 19.90TL, Benetton bayan triko 29.95TL, İnci ayakkabı 49.90TL, Y-London elbise 19.99TL, Wenice eşofman takımı 20 TL ve 32 markanın inanılmaz indirimleri Starcity Garaj Günleri’nde marka takipçisi ve indirim meraklısı ziyaretçilerini bekliyor. Helin Avşar 07-15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek Starcity Garaj Günleri’nin marka yüzü olarak ünlü fotoğrafçı Ece Oğultürk’ün objektifine garajda poz verdi. Avşar kızı dünya markalarının en ucuza satışı çıkacağı Starcity Garaj Günleri kapsamında garajda kurulacak
‘Dev Outlet Pazarın’ simgesi olarak 1 TL değerindeki çöp poşetinden kendisi için özel tasarlanan elbise ile poz verirken, Avşar kızına çekimlerde ünlü model Uğur Gül eşlik etti. Çöp poşetinden yapılan tasarımı çok beğendiğini söyleyen Helin Avşar, ‘Ne giydiğin değil, nasıl taşıdığının önemi var’ derken ‘Güzelsen her şey yakışır’ sözleri ile espri yapmayı unutmadı.
marketing europe & anatolia / 9
Kısa Kısa
Metro, Ünite İletişim ile anlaştı...
Avea yönetici kadrosunda yeni isim...
Ünite İletişim, 29 ülkede 750’ye yakın mağazasıyla hizmet veren Metro Toptancı Market’e, Türkiye’de, kurumsal ve pazarlama iletişimi alanında danışmanlık ve uygulama hizmeti verecek. Dünyanın en önemli uluslararası perakende şirketlerinden biri olan Metro Group’un lokomotif şirketlerinden olan ve 1990 yılından bu yana faaliyet gösterdiği Türkiye’de 16 ilde 29 satış noktasıyla hizmet veren Metro Toptancı Market, Kurumsal ve Pazarlama İletişimi alanlarında danışmanlık ve uygulama hizmeti almak üzere Ünite İletişim ile anlaştı. Ünite İletişim, ulusal ve uluslararası kuruluşların 100’e yakın markasına, Kurumsal ve Pazarlama İletişimi alanında stratejik danışmanlık hizmeti sunuyor. Bu kapsamda, Kriz Yönetimi, Gündem Yönetimi, Medya İlişkileri, Reklam ve Tasarım, Kurumsal Yayıncılık, Dijital İletişim ve Etkinlik Yönetimi gibi disiplinlerle uzmanlığını sergiliyor.
Avea Pazarlama İletişimi Direktörlüğü” görevine Gelincik Onan getirildi. Gelincik Onan, daha önce Eczacıbaşı Girişim’in Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyordu. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Gelincik Onan, pazarlama kariyerine Marsa Kraft Jacobs Suchard’da Asistan Marka Müdürü olarak başladı. 1999-2006 yılları arasında Kraft Foods Türkiye’de Jacobs, Milka, Cipso, Patos ve Çerezos gibi markaların yöneticiliğini yapan Onan, farklı sorumluluk alanlarıyla birlikte çeşitli pazarlama pozisyonlarında görev yaptı. Gelincik Onan, 2006-2007 yılları arasında yine aynı şirkette Ticari Pazarlama, Satış Operasyon ve Planlama, Satış Eğitim ve Satış Bilgi Teknolojileri’nden Sorumlu Kanal Geliştirme Müdürü olarak çalıştı.
GE yarışması yaratıcı fikirleri bekliyor...
Gri Creative WebAward’dan iki ödül..
GE Türkiye, düzenlediği İnovasyon Yarışması ile sağlık sektörü ve enerji verimliliği alanlarında en parlak fikirleri gün ışığına çıkarmayı amaçlıyor. GE, başarılı fikirleri 100 bin ABD doları tutarında para ödülü ile destekleyecek. General Electric (GE), Türkiye’nin 2023 vizyonuna verdiği destek konusundaki kararlılığının uzantısı olarak İnovasyon Yarışması düzenledi. GE Türkiye Başkanı ve CEO’su Canan Özsoy, “Yenilikçiliğin Türkiye’nin rekabet gücünü artırmasında oynadığı önemli role olan inancımızla yerel inovasyon çalışmalarını destekliyoruz” dedi. TÜBİTAK işbirliğinde düzenlenen GE Türkiye İnovasyon Yarışması, öğrencileri, girişimcileri, mucitleri ve işletmeleri hedefliyor. Daha fazla bilgi için www.ge.com adresinden şirketin web sitesini ziyaret ediniz.
Gri Creative, u l u s l a r a r a s ı yarışmalarda kazandığı ödüllere iki yeni ödül ekledi. ABD’de 1997’den bu yana düzenlenen, sektörel bazda en iyileri belirleyen The Web Marketing Association 2013 Awards’tan Fibabanka ve Asfalt Dünya web siteleriyle “Oustanding Website” ödülüne layık görüldü. Gri Creative WebAward 2013’te www.fibabanka.com web sitesiyle “Bankacılık” kategorisinde, www.asfaltdunya.com web sitesiyle “Müzik” kategorisinde “Oustanding Website” (Fark yaratan web sitesi) ödüllerine layık görüldü. Fibabanka web sitesinin sıradışı konsepti ve ince detayları, yarışma jürisi tarafından övgüyle karşılandı. Asfalt Dünya’nın web sitesi ise yenilikçi sosyal medya entegrasyonları ile dikkat çekti.
10 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu... Reklam dünyasında yeni trend haline gelen, film ve dizilere ürün yerleştirme teknolojisindeki son gelişmeler 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu’nda masaya yatırılacak. Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, RTÜK üyeleri, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), İTO (İstanbul Ticaret Odası) , Reklamcılık Vakfı ve medya kuruluşlarının katılımları ile bu yıl ikincisi yapılacak olan sempozyumda, Türkiye ve Dünya’dan ürün yerleştirme süreç ve sonuçları katılımcılar ile paylaşılacak. 3P Ürün Yerleştirme Ajansı tarafından düzenlenen ve pazarlama iletişiminde önemli bir uygulama olan ‘Ürün Yerleştirme’nin tüm yönleri ile alanında profesyonel isimlerle ele alınacağı 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu 17-18 Ocak tarihlerinde Sheraton Maslak İstanbul Hotel’de yer alacak.
Dünya çapında yakından takip edilen dizi ve filmlerde başarılı işlere imza atan Dr.Ferdinand Froning( Sex and the City, Transformers, A Good Day to Die Hard), Marsha R. Levine(Umutsuz Ev Kadınları, Friends, Twilight Saga: Breaking Dawn), Alison E. Mcmanus (Casino Royale, Quantum of Solace, Demir Adam, GI Joe, Borsa 2, Transformers Üçlemesi, Son Ültimatom, Bourne’un Mirası), Sandra Freisinger-Heinl, Ralph Watson, Paolo Latini ve Vlad Borovina ile Türkiye’den Elif Dağdeviren (UzmanYapımcı- Eğitmen) , Turan Başartan (Duayen Reklam) ve M.Akif Ebiçlioğlu (3P Ürün Yerleştirme Ajansı) başta olmak üzere reklam sektörünün yakından tanıdığı isimlerin katılacağı sempozyumda, birçok marka tarafından uygulanan reklam türü olan ‘Ürün Yerleştirme’ hakkında kreatif uygulamalar, Hollywood’taki süreçler, yasal düzenlemeler, etkin uygulama yöntemleri ve markalara katkıları ele alınacak. Etkinliğin ikinci gününde ise kreatif uygulamaların nasıl gerçekleştirildiği Dünya örnekleri ile work shoplarda uygulanacak. Detaylı bilgi için http://www.urunyerlestirmesempozyumu.com/ web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Karanlıkta Diyalog, İstanbul’da... Dünya üzerinde 130 kentte 7 milyondan fazla insana ulaşan Dialogue in the Dark (Karanlıkta Diyalog) deneyimi, 20 Aralık’tan itibaren Gayrettepe metro istasyonundaki Diyalog Sergi Alanı’nda İstanbullularla buluşuyor. Katılımcılara tamamen karanlık bir ortamda günlük yaşamlarını deneyimleten proje, görme engelli rehberler eşliğinde herkesi “hayatı yeniden görmeye” davet edecek. Diyalog Sergi Alanı da zamanla Diyalog Müzesi haline getirilerek, İstanbul’a çok özel bir müze kazandırılacak. Projenin başrol oyuncularının görme engelli rehberlerin oluşturduğunun altını çizen Dialogue in the Dark İstanbul Kurucu Ortağı Hakan Elbir, “Tamamen karanlık olarak yaratılan ve hayatın farklı kesitlerinin deneyimlendiği bu ortamda, insanların ‘ötekileştirme’, ‘birbiriyle iletişim’ ve ‘karşısındakini dinleme’ konularında düşünmeleri ve devamında aksiyon almaları hedefleniyor. Dialogue in the Dark İstanbul olarak bizim ana hedefimiz ise kalıcı Diyalog Müzesi’ni açarak, empati, ayrımcılık ve duyuların keşfi gibi konularda küçük yaştan itibaren farkındalık yaratabilmek ve tıpkı Almanya’da olduğu gibi Eğitim müfredatına dahil olabilmek” şeklinde konuştu.
TTNET ana sponsorluğunda ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Ulaşım A.Ş. ev sahipliğinde, İstanbul Engelliler Müdürlüğü Koordinasyonu’nda İstanbullularla buluşacak olan projenin sponsorları arasında, TAV Havalimanları, Türk Hava Yolları, Türkiye Finans Katılım Bankası, IKEA ve kliksa.com da yer alıyor. İstanbul Ulaşım A.Ş. tarafından tahsis edilen ve İKEA tarafından hazırlanan bu özel proje alanında, İSTON ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün geliştirdiği doğa ve park bölümü, İETT, İSBAK ve Türkiye Finans Katılım Bankası’nın geliştirdiği trafik ve şehir hayatı alanı, tekne ve bot odası ve müziklerinin Radyo Voyage tarafından hazırlandığı Cafe alanı gibi bölümler tamamen görme engelli rehberin liderliğinde keşfediliyor. marketing europe & anatolia / 11
Yeni Ürünler
Toshiba L5 Televizyonu... TNB Bilgisayar ve Görüntü Sistemleri A.Ş,3D Full HD çözünürlük, Edge LED ekran ve geniş ekran görüntü özellikli yeni L5serisi televizyonlarını sunuyor. 102cm(40”), 126cm (50”) ve 146cm (58”) olarak üç farklı ekran boyutuyla sunulan L5serisi televizyonlar, üç boyutlu. Active Shutter Teknolojisi derinlik kontrolü özellikli 2D’den 3D’ye dönüştürme teknolojisi izleyicilerin kendilerinde mevcut olan film ve programların arşivlerini de kullanabilmelerine imkan veriyor. L5’in AMR 200 (Active Motion & Resolution) görüntü işleme özelliği ultra net görüntülerle beraber her bir noktada net detaylar vererek spor ve aksiyon filmleri gibi hızlı hareketli sahnelerde mutlak tanımlı görüntüler sağlıyor. Full HD Edge LED ekran daha iyi etkin enerji kullanımı için güç tüketimini azaltıyor. L5 serisi çevre birimlere daha kolay bağlantı sağlayan 2x HDMI, 1x USB ve 1x PC girişi gibi çoklu giriş seçenekleri sunuyor. USB ve HDD oynatma desteklendiğinden kullanıcılar müzik, oyun, fotoğraf ve diğer eğlence içeriklerinin keyfini büyük ekranda çıkarabiliyorlar.
XPERİA™ aksesuarlari Türkiye’de... Bluetooth 3 destekli ürün Xperia™ kullanıcılarının telefonlarına gelen aramalarına cevap vermesine ve e-posta dahil tüm bildirimlerini okumasına yardımcı oluyor. Batarya ömrü artırılan ve iyileştirilmiş görüntü özellikleri ile öne çıkan Sony SmartWatch 2 499 TL fiyatıyla tüketicilerle buluşuyor. Akıllı telefonların arkasına takılarak ya da telefondan bağımsız kullanılabilen lens, telefonun yetişemediği tüm alanlara girebiliyor ve çektiği görüntüyü bağlı olunan telefondan görüntülenmesine de yardımcı oluyor. 260 kare çekim yapmaya yetecek kadar batarya ömrü olan lens 30 FPS video kaydı da yapabiliyor. NFC veya Wi-Fi destekli Android ve iOS akıllı Sony Mobile; SmartWatch 2, SBH 52 Sony akıllı bluetooth telefonlarla uyumlu QX10 lens’in Türkiye satış fiyatı 599 TL. kulaklık ve QX10 lens kamerayı Türkiye’de satışa sundu. Sony Mobile; son akıllı saati SmartWatch 2, SBH 52 akıllı bluetooth kulaklığı ve kamera deneyimini farklılaştıran QX10 kamera lensini Türkiye’deki tüketicileriyle buluşturuyor. Sony SmartWatch 2 Tek dokunuşla yakın alan iletişimi (Near Field Communication – NFC) sağlayan dünyanın ilk Android işletim sistemi uyumlu akıllı saati olan Sony SmartWatch 2 akıllı telefonlar için vazgeçilmez bir aksesuar olmaya hazırlanıyor. 1.6 inçlik ekranı ile Sony SmartWatch 2 akıllı saat IP 57 su ve toza dayanıklılık akımını sürdürüyor. NFC ve 14 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
HP 8 yeni yazıcı modelini tanıttı... HP bireylere ve kurumlara yönelik 8 yeni yazıcı modelini tanıttı. Officejet Pro X yazıcı serisi ve HP’nin 30 yıllık Ar-Ge çalışmalarının birikimi olan yepyeni HP LaserJet A3 MFP modelleri artık Türkiye’de. HP Türkiye Kişisel Sistemler ve Baskı Grubu Ülke Müdürü Filiz Akdede, etkinlikte şu açıklamaları yaptı: “Guinness Rekorlar Kitabı tarafından dünyanın en hızlı yazıcısı olarak kabul edilen HP Officejet Pro X serisini ve LaserJet teknolojisindeki 30. yılımızın verdiği uzmanlıkla tasarladığımız yeni LaserJet A3 MFP yazıcı serimizi Türkiye’deki müşterilerimize sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Kurumların farklı talep ve gereksinimlerini karşılamak için tasarladığımız HP Officejet Pro X ve küresel işgücünün yüzde 37’sinin 2015 yılında tamamen mobil olacağı gerçeği temel alınarak tasarlanan HP LaserJet modellerimiz bireysel ve kurumsal alanda yazıcıların sahip olması gereken nitelikleri dönüştürerek herkesin hayatına dokunacaktır. 100 milyonuncu LaserJet ünitemizi 2006 yılında teslim etmiştik. Gelecekte de güvenli baskı süreçleri sunarak kurumların üretkenliklerini artırırken maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olacağız.”
Kingston’dan, Kriptolu Bellek... Kingston Digital, kurum ve kişilerin verilerine koruma sağlayacak güvenli yeni USB flash belleğinin satışına başladı. Kingston Technology’nin USB bellek üreten şirketi,kriptolu güvenlik sunan USB belleği DataTraveler Vault Privacy 3.0’ı (DTVP) ve uygun fiyatı, antivirüs desteğiyle kurum ile son kullanıcılar için daha fazla güvenlik sunan DataTraveler Vault Privacy 3.0 Anti-Virus’u duyurdu. Kingston’ın Güvenli USB İşletme Yöneticisi Andrew Ewing, konuyla ilgili şunları söyledi: “Pek çok kurumsal firma, gizli bilgilerini korumak adına güvenlik ve koruma konusunda işini oldukça ciddiye alır ancak yine de bir şekilde başarısız olabilirler ya da gerekli güvenlik politikaları izlemeyebilirler. DTVP 3.0’ın güvenlik özellikleri ve opsiyonlu olarak gelen ESET’in en iyi çözümleri sunan antivirüs korumasıyla, kurumlar gizli verilerini güvenle koruyabilecekler. Kingston ayrıca hızlı USB 3.0 teknolojisini kullanarak ve kontrolör dizaynıyla güvenlik prosedürlerinin kalifikasyon ile sertifikasyonu gerekmeksizin NAND’ın değiştirilebilir olmasını sağlayarak, kurumların geleceğe yönelik yatırımlarına yardım ediyor.” Daha fazla bilgi için www.kingston.com sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
marketing europe & anatolia / 15
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri •Prof. Dr. Psikiyatr Erol Göka Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı oldu. •NTV Ankara’ nın Başbakanlık muhabiri Ercan Gürses Ankara temsilcisi yardımcısı olarak Türkiye gazetesi ile anlaştı. Görevine 2 hafta sonra başlayacak. •Sabah gazetesi sağlık muhabiri ve yazarı Esra Tüzün, yayınla yollarını ayırdı. •Milat gazetesi Ankara temsilcisi Aslan Değirmenci, Ankara haber müdürü Kenan Adem Kızılağıl ve Ankara istihbarat şefi İsmail Uğur görevinden ayrıldı. •CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Birgün gazetesi köşe yazarı oldu. •Müjgan Halis, Taraf gazetesinin kadrosuna dahil oldu. Halis, gazetede özel haberler yapacak. •Kelebek magazin muhabiri Gülbahar Karakuş görevinden ayrıldı. •Türkiye gazetesi genel koordinatörlüğü, İhlas haber ajansı genel müdürlüğü, Türkiye gazetesi genel yayın müdürlüğü, İhlas holding yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevlerinin yanı sıra gazetede köşe yazarlığı da yapan Fevzi Kahraman görevinden ayrıldı. •Taraf gazetesi ekonomi editörü Ertuğrul Kayserilioğlu görevinden ayrıldı. •Hürriyet gazetesi haber koordinatörü Necdet Açan görevinden ayrıldı. •Dünya gazetesi Eskişehir muhabiri Umut Ünal gazeteden ayrıldı. •Spor gazetesi Açık Mert Korkusuz (AMK)’un genel yayın yönetmeni Gökmen Özdemir ile gazetenin yolları ayrıldı. •Eski hakem ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu Fotomaç gazetesine transfer oldu. •Turkuvaz Reklam’da SGM(Satış Geliştirme Merkezi)’nin yöneticiliğini yapan Murat Şeşen Sabah-Atv grubu ile yollarını ayırarak Milliyet’e geçti. Şeşen burada reklam direktörü olarak görev yapacak. •Hürriyet ekonomi editörü Cemre Hüma Erakkuş görevinden ayrıldı. •Taraf gazetesi ekonomi editörü Ertuğrul Kayserilioğlu görevinden ayrıldı. •Faik Erdemli, Habertürk Gazetesi HT Magazin’de editör olarak göreve başladı. •BirGün gazetesinde köşe yazarlığı yapan Yıldırım Türker’in gazete ile yolları ayrıldı. •Güneş Gazetesi’nin Ankara Temsilciliğini yapan Metin Özkan’ın yayın ile yolları ayrıldı. Ankara Temsilciliği görevine Talat Atilla getirildi. •Türkiye gazetesi adliye muhabiri Arzu Yıldız, görevinden ayrıldı. •Birgün gazetesi, Cumartesi eki için Hürriyet’ten Barış Akpolat’ı transfer etti.
16 / marketing europe & anatolia
Görsel Basında Görev Değişiklikleri •Daha önce NTV, Star TV ve Kanaltürk’ te görev yapan Özlem Aktaş, 24 ile anlaştı. Program servisinde iç yapımlar sorumlusu olarak çalışacak. •Cüneyt Yankılıç, Kanaltürk spor servisi istihbarat şefi oldu. •TGRT Haber medya grup başkanlığı görevine Mine Akdağ getirildi. •Show TV’ de artistik hizmetler direktörü olarak çalışan Yakup Delikara görevinden ayrıldı. •Kanaltürk televizyonunda dış haberler editörlüğü yapan Çağrı Alkan Habertürk TV’ ye transfer oluyor. •Haber kanalı 24 TV, gece moderatörlüğüne deneyimli gazeteci Ardan Zentürk getirildi. •Artı 1 TV sunucusu Deniz Pulat’ ı kadrosuna kattı. •TRT Haber, haber spikeri Mustafa Alacan’ ı kadrosuna kattı. •Habertürk TV Ankara muhabiri Mahir Kılıç ile yayının yolları ayrıldı. •SkyTurk 360 TV’de ekonomi müdürü olarak görev yapan Murat Sabuncu görevinden ayrıldı. •Can Dündar bundan böyle Artı 1 Tv’nin haber bültenlerini sunacak. •Beyaz TV’de moderatör isimli programın sunuculuğunu yapan Hilal Ergenekon yayın ile yollarını ayırdı. •Pelin Batu Artı 1 TV’ye transfer oldu. •Bir süre önce Milliyet’ten ayrılan yazı işleri müdürü Tahir Özyurtseven, Artı 1 TV ile anlaştı. •TV8’de haber dönemi sona erdi. Spor servisi haricindeki tüm personelin yayın ile yolları ayrıldı. •Merve Ecem Nalbant, ATV’de pazarlama sorumlusu olarak sürdürdüğü görevinden ayrıldı. Elektronik Basında Görev Değişiklikleri •İpek Medya Grubu’ nun internet sitelerinin tek çatı altında toplandığı İpek Online’ ın genel müdürlüğünü yürüten İpek Tuğlu Erdoğdu ile grubun yolları ayrıldı. •Sabah gazetesinden ayrılan köşe yazarı Atilla Dorsay internet sitesi t24.com’ da yazmaya başladı. •Haber7.com’da sorumlu ekonomi editörlüğü görevini yürüten gazeteci Hakan Göksel, yeni kurulan ullkehaber.com portalının genel yayın yönetmeni oldu. •Akşam Gazetesi ile yolları ayrılan Tuğçe Tatari bundan böyle haftanın iki günü t24.com haber sitesinde yazacak. Medya Dünyasından Diğer Haberler •Hafta başında Kanal D’den Fox TV’ye transfer olan Bırakın Konuşalım programı yayına son verdi. •Kenan Erçetingöz’ün sunduğu Kenan Erçetingöz’le Yüz Yüze programı bundan böyle izleyiciyle Star TV’de buluşacak. •TV8 kanalı Acun Ilıcalı’ya satıldı.
Medya D羹nyas覺
marketing europe & anatolia / 17
Bizim k端lt端r端m
Röportaj
müzde korku yok... Cesur Hemşire ekibiyle Söyleşi Ülkemizde TV dizileri dünyada hiçbir ülkede örneği olmayan bir uygulamayla 90 ila 120 dakikalık bölümler halinde çekiliyor. Başka bir deyişle TV dizisi ekipleri her hafta yeni bir uzun metrajlı filmi tamamlayıp ekranlarla buluşturuyorlar. Biz de ATV’de yayına yeni başlayan Cesur Hemşire dizisinin yönetmeni ve yapım genel koordinatörü ile bu yoğun temponun kamera arkasını konuştuk. Röportaj Abdullah Ekşioğlu
Ülkemizde TV dizileri dünyada hiçbir ülkede örneği olmayan bir uygulamayla 90 ila 120 dakikalık bölümler halinde çekiliyor. Başka bir deyişle TV dizisi ekipleri her hafta yeni bir uzun metrajlı filmi tamamlayıp ekranlarla buluşturuyorlar. Biz de ATV’de yayına yeni başlayan Cesur Hemşire dizisinin yönetmeni ve yapım genel koordinatörü ile bu yoğun temponun kamera arkasını konuştuk. - Yönetmen olarak önce sizi tanıyalım. Bora Onur - Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon mezunuyum. Ben mezun olduğumda bu kadar yoğun dizi yoktu. Tarık Tarcan sunduğu Çarkıfelek programında yardımcı yönetmen olarak başladım, daha sonra on yıl boyunca Kanal d tanıtım müdürü olarak çalıştım. 2005 yılında beri dizilerde yönetmelik yapıyorum. Pekçok dizide yönetmenlik yaptım hepsinin isimlerini şimdi hatırlayamadım ama İlk aklıma gelen diziler geçen sezon Ali Ayşeyi Seviyor, Adanalı, Selena, Çapkın, Yahşi Cazibe, Alie Reisi şimdi de Cesur Hemşire dizi-
sini çekiyoruz. - Yapım Genel Koordinatörümüzü de tanıyalım. Nazlı Heptürk - Ben İstanbul İletişim fakültesinde okudum, 1998 yılından beri çalışıyorum. TRT’leyle başladım. Birçok dizide sitcom da çalıştım .Son altı yıldır genel koordinatörlük yapıyorum. Ali Ayşe’yi seviyor, yerden yüksek gibi birçok projede yer aldım. Şimdi de Cesur Hemşire adlı diziyi yapıyoruz. - Ülkemizde dizi yapmanın zorlukları neler? Hepimizin bildiği 90 dakika uygulamasının dizi yapımlarına etkileri nelerdir? Nazlı Heptürk - Biz dizilerin daha kısa sürelerde olduğu dönemlerde iş yaptık. Eskiden sahneler üzerinde daha çok çalışıyorduk. Süreler uzadıkça yayına yetiştirme kaygısından dolayı en çok haliyle bir hafta içinde bölümü çekip, montaja girip, colorunu yapıp, miksaja yapıp yayına çıkarmanız gerekiyor. Kolay mı tabii ki değil bu da haliyle bir sahneye önetmenizin, ekibimizin çok daha uzun zaman harcayacakken harcamıyor. İçine sinmarketing europe & anatolia /19
Röportaj
meyen ama yetişme kaygısıyla ikinci veya üçüncü tekrar sonra yönetmemizin tamam dediği sahneler oluyor. Haliyle bu da titizleme kısmı azaltıyor. Yetişme kaygısı mesleki tatmimi birazcık düşüyor. - Yönetmen olarak işin yaratıcı kısmında olan sizin endişeleriniz neler? Bora Onur - Aslında yapımcıyla aynı endişeleri taşıyorum. Gelen senaryoyu 90 sayfayı 4- 5 gün çekmeniz gerekiyor. müzisyene gidecek bir günde o müziklerini yapacak sonra coloru falan yayına yetişecek. Mesela siz burada Antalya’ya gideceksiniz sakin sakin yolun keyifini çıkara çıkara değilde beşinci viteste kaptıra kaptıra gidiyorsunuz. Ben ne yaptım diye nasıl yaptım diye bakamıyorsunuz, zamanınız yok. Ama Türkiye burası herşey birbiriyle ilintili. - Dünya üzerinde böyle bir uygulama var mı? Yani haftalık çekilen 90 dakikalık diziler var mı? Bora Onur - Süre olarak yok. Hatta bazen kanal’dan arayıp bir on dakika daha uzatabilir misiniz deniyor. Biz de bildiğiniz 110 dakika 120 dakika uzun metraj film süresinde dizi çekiyoruz. - Aslında böyle bakınca dünya üze20 / marketing europe & anatolia
Gelen senaryoyu 90 sayfayı 4- 5 gün çekmeniz gerekiyor. müzisyene gidecek bir günde o müziklerini yapacak sonra coloru falan yayına yetişecek.
rinde en fazla uzun metraj film Türkiye’de çekiliyor ozaman :) Nazlı Heptürk - Aslında bu zamana göre çok kaliteli işler çekiliyor. Bora Onur - Ekipler aslında organize oluyor. Hep çekirdek ekiple çalışınca herkes birbirini tanıyor ve kafanızdakini ekip anlıyor ve hemen görevlerini yapıyor. Hızlı bir şekilde iş bitior. - Peki bu yoğun tempo da çok moda tükenmişlik sendromuna yakalanan ekipleriniz oluyor mu? Nazlı Heptürk - Bizim çok şükür sitcom olduğu için avantajımız var.Tek bir mekan içinde bütün dekoru çalışıyoruz. o yüzden sabahlara kadar çalışmalar yok. Herkes düzenli sabah geliyor, akşam işini bitiyor gidiyor. Sitcomun çok büyük avantajı var. Drama gibi değil. Bora Onur - Dramalar çok fena bir durum, hele kışın üç üçbuçukta hava kararıyor senaristler de gündüz sahnelerini çok yazıyorlar. Sürekli trafikte lokasyon değiştiriyorsunuz hava kararıyor gün yetmiyor bayağı stresse giriyorsunuz dramalarda. - Peki durumun değişmesi için sektör bir şeyler yapıyor mu? Nazlı Heptürk - Artık 60 dakikalık dizi-
Röportaj
ler yapılmaya başlandı. Ama 60 dakikalık dizilerin kanallara getiriside önemli tabii. orada alabilceği reklam az. O reklam gelirinin dizinin maliyetini karşılıyıp karşılamadığına bakıyor kanal . Bu aslında bir zincir. Zincirde o kadar çok halkla var ki, sadece RTÜK’e bağlamak, kanala bağlamak, reklamverene bağlamak, yapımcıya bağlamak, yönetmene bağlamak yani bunu gerçekten çok fazla halkası varve en başından sistemim yenilenmesi lazım bence. Bora Onur - yani bu evrim gibi kendi kendine oluştu. Kimse çıkıpda 100 - 90 dakikalık dizi yapalım demedi. Kendi kendine oluştu.İstanbul’un trafiği nasıl kendi kendine şişdiyse yollarda nasıl bir saatte hiç bir yere gidilemiyorsa bunun çözümü ne bilinmiyorsa bu işin çözümüde kimse bilmiyor. - Türkiye’ye de dizilerin maliyetleri nekadardır ? Nazlı Heptürk - Çok değişken her projenin farklı malyeti var. Kanalın proje tanıdığı bütçeden tutunda projenin içindeki oyuncudan, drama mı? sitcom mu? çok fazla değişken var ama mimmun diyim bölüm maliyeti küçük kanal-
Çok fazla değişken var ama mimmun diyim bölüm maliyeti küçük kanallarda 250 bin liradan başlıyor ve yukarıa doğru çıkıyor.
larda 250 bin liradan başlıyor ve yukarıa doğru çıkıyor. - Yabancı dizilerden ben yönetseydim ya da ben genel koordinatörü olsaydım dediniz bir dizi var mı? Nazlı Heptürk - Ben friends hayranıyım enerjisi çok yüksek çok keyifli bir proje. Ben yabancı formatların Türk uyarlamalarında çalıştım. Dadı ve Tatlı Hayat dizilerinde yardımcı yönetmenlik yapmıştım. Mesela Dadı da yurtdışından denetime gelmişlerdi ve bize inanamıştılar. Onlar çok daha kalabalık ekiplerle ve uzun zamanlarda çekimi tamamlıyorlar. Bizde bir kişi bir çok işi apıyor. Yabancılarda ise daha çok branşlaşma var tabii. Bora Onur - Star Trek benim çok sevdiğim bir dizidir ve JJ Abrahams çekti ama ben de çekmek isterdim ve son zamanlarda Breaking Bad gibi bir dizi çekmek isterim. Bir insanın 52 bölümde değişimi anlatmak isterdim. Adamlar 52 haftada bitireceklerini planlamışlar ve Bryan Cranston, nasıl oynayacağı biliyor. 52 haftada bir lise öğretmeninden bir suçlaya dönüşüyor. Ama bizim
marketing europe & anatolia / 21
Röportaj sorunu yaşadılarsa gündüz hastanede uyku sorunu olan hastaları oluyor. Bizim dizimiz komedi. Ameliyat sahneleri niptuck kadar detaylı değil tabii. Ama çektitiğimiz bölümlerden birinde bir köpek estetiği vardı mesela :) - Ameliyat ya da yaralar için o kadar makyaj yapıyorsunuz ve yayınlanırken kanal mozaikliyor yönetmen ve yapımcı olarak bu durum hakkındaki hisseleriniz nasıl :) Bora Onur - Bu dizi de birinci bölüm ilk giriş sahnesi var; kadın bağırıyor “kanıyor kanıyor babamım başı kanıyor” diye, nasıl olsa mozaikleniyor diye ben hiç makyaj filan yaptırmadım. Arzu sahneyi gördüğünde bana telefon etti. “Böyle olmamış” dedi. Ben de çicek koyalım dedim çok güzel oldu. Artık kanlı sahnelere çiçek koyuyoruz :) Nazlı Heptürk - Dizimiz komedi olduğu için çiçek çok doğru bir karar oldu :) Ülkemizde yapamayız çünkü dizi tutarsa bir 52 bölüm daha yapalım derler. Bunlara çok imreniyorum keşke bende öyle diziler çeksem istiyorum tabii.. - Türkiye’de neden fantastik ya da bilimkurgu gibi dizileri yok? Bora Onur - Bizim fantastik edebiyatımız yok. Dolayısıyla sineması yok. Bizim fantastikten anladığımız Gülyabani. biz cinlerden perilerden korkarız. Bizim kültürümüz de korku yok. - Biraz yeni diziniz Cesur Hemşire hakkında konuşalım. Bora Onur - Bir komedi dizisi ama ben biraz hayalimi gerçekleştirdim. Niptuck diye bir dizi vardı. her gelen hastayla ortakların haatları paralel gidiyordu. yapışık ikizleri ayırmak istediklerinde aslında iki ortak şirketleri ayırmak istiyordu. Biz de Cesur Hemşire de öyle yaptık. Mesela karakterlerimiz akşam uyku 22 / marketing europe & anatolia
Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com
Hayat en güzel hediye... Dııınnn dııınn dındındın Aygaaaazzz. Bu melodiyi ilk duyduğumuzda çoğumuz hemen pencereye koşup aaa ne geçiyor acaba demiştik. İlk zamanlar hoş melodisiyle sempati kazanan, sonraları çok sık sokaktan geçtiği dönemlerde fenalık getiren bu melodi öyle ya da böyle beynimize kazındı. Aygaz'ı bilmeyen duymayan da kalmadı. Daha sonra rakipleri de benzer melodilerle sokaklarda gezmeye başlasa da, biz hep Aygaz'ı hatırladık. Bunları neden anlatıyorum? Birazdan İpragaz reklamından bahsedeceğim, Aygaz ve İpragaz marka konumlandırma arasındaki farkı görelim diye yazıyorum. Turkcell'li İpragaz reklam filminde "tuhaf" bir senaryoyla karşımıza çıkıyor. Turkcellioğulları senaryosu devam filminde Osmanlı döneminden eski bir sokak canlandırması görüyoruz. İpragaz at arabası yoldan geçiyor. Bir ev kadını camdan sarkarak "İpragaz ev tüpü ne kadar" diye soruyor. İlk acaiplik burada başlıyor. Siz hiç "ev tüpü ne kadar" diye soran birini duydunuz mu? Ben duymadım. Eskiden bizim evimizde de tüp kullanılırdı. Bitince tüpçü aranır, ya da yoldan geçerken görünce tüüüppçüüü diye seslenip tüp istenirdi. Ev tipi falan denmezdi. Neyse devam edelim, kadın tüpçüden indirim istiyor, camdan söylemek yetmez diye düşünüp aşağı kapıya iniyor. 3 kuruş indirim alıcam diye tüpçüyle nazlı nazlı konuşuyor. Pes yani diyorum. Çocuk tüpçüden mi, sütçüden mi diye pek çok karikatürün yapıldığı bir ülkede, bunu çağrıştıran bir reklam filmi Turkcell'e de, İpragaz'a da hiç yakışmamış bence. Bir de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, kadın pazarlık yapıp indirim istiyor ama tüp almıyor! Tüpçü desen, siz de çok iyi gaz veriyorsunuz diyor, sonra çekip gidiyor. Valla siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bana çok itici geldi. Turkcell Kadınlar Kulübü güzel düşünülmüş bir proje. Gönül isterdi ki reklam filmi de aynı güzellikte olsun. Geçtiğimiz günlerde Turkcell Teknoloji Zirvesi'ne katıldım. Sunumlar şahaneydi. Mobil teknolojinin dünü, bugünü ve yarınını öyle güzel anlattılar ki, günün sonunda vay be cebimde müthiş bir cihaz taşıyorum diye çok havalı bir
( kelebeğin fırtınası) şekilde eve döndüm :) Turkcell Kadınlar Kulübü reklamı bende sınıfta kaldı, ama görme engelliler için hazırladıkları "Hayal Ortağım" reklam filmi 10 numara. Haberleri ve köşe yazarlarını sesli dinlemek çok güzel bir proje. Reklam filmi de çok samimi, çok insani olmuş. Kimseyi engelli olduğu için rencide etmeden, duygu sömürüsü yapmadan mesajı çok net ve güzel vermişler. Yani artık çekiyor, çekmiyor çekişmesini geride bırakıp, kişiye özel mobil projeler üretmeye başlamışlar. Tebrikler, alkışlar :) Enza Mobilya'nın "Yeni bir hayata" sloganıyla yayınlanan reklam filmlerine bayıldım. Genç, neşeli, mutlu aileleden oluşan kadrosu pozitif bir enerji yayıyor. Genç aile, evlerine gelen arkadaşlarıyla yemek yerken yemek odası mobilyalarını, sonra salonda tv izlerden koltuk takımı ve tv ünitesini görüyorsunuz. Ürün modelleri de, seçilen oyuncular da çok hoş. Reklam filmi ürünü ve kullanım detaylarını da çok güzel anlatmış. Tüm ekibi tebrik ediyorum. Bugünlerde yeni bir tv ünitesi almayı düşünüyorum. Galiba Enza Mobilya'yı ziyaret edeceğim :) Liberty Sigorta'nın yeni reklam filmini gördünüz mü? "Size birşey olmasın" gibi çok güzel bir sloganı var. Ama son filmi çok absürd olmuş. Liberty elemanı bir kamyonetle çarpışmış, kamyonet devrilmiş, etrafa elmalar saçılmış. Liberty elemanı arabadan çıkıyor, başlıyor kaskoyla, trafik sigortasını birleştirdikleri yeni sigorta ürünlerini anlatmaya. İyi de önce bir kamyonetin sürücüsüne bak, abi iyi misin, bişeyin var mı diye sor? Sonra anlat ne anlatacaksan. Hani önemli olan size bişay olmasındı. Bu oldu mu şimdi, bence olmadı. Sonra bir de dalga geçer gibi elmayı alıp ısırıyor Amasya mı diye soruyor, cevap çok güzel: Niğde! Son bölümü rakip sigorta şirketinin ajansı yazmış gibi. Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye geldi aklıma :)))Not: Bu sayıdaki yazım aylardır köşe yazılarımı takip eden, okuyan, yorumlayan, gelecek sayıyı merakla bekliyorum diyen tüm arkadaşlarım, sevenlerim, takipçilerim için. İyi ki varsınız... Yeni yıl hepinize sevinç, sağlık, mutluluk, şans, para getirsin :)
marketing europe & anatolia / 25
Reklam Dünyası
Jean-Claude Van Damme başrolde...
Bugüne kadar cesaret isteyen sayısız gösteriye imzasını atan Hollywood’un en ünlü aksiyon filmi yıldızı Jean-Claude Van Damme, yeni Volvo FM’in tanıtımı için kamera karşısına geçti. Volvo Kamyon’un son filmi olan ‘The Epic Split’te rol alan Van Damme, Volvo Dinamik Direksiyon sisteminin eşsiz dengesini ünlü bacak açma hareketi ile vurguluyor. Tüm dünyanın tanıdığı aksiyon filmi yıldızı Jean-Claude Van Damme da, Volvo Kamyon’un en yeni viral filmi ‘The Epic Split’ için sergilediği olağanüstü gösterisi ile bu listeye ekleniyor. Bu filmde, Van Damme, alamet-i farikası haline gelen bacak açma hareketini geri geri giden iki Volvo FM arasında gerçekleştiriyor ve böylece Volvo Dinamik Direksiyon’un dengesi ve hassasiyeti vurgulanıyor. ‘The Epic Split’in yönetmeni Andreas Nilsson, “Projenin başında Volvo Dinamik Direksiyon sisteminin tam potansiyelini nasıl gösterebiliriz sorusuyla karşı karşıya kalmıştık. Ve sonuç olarak geri geri giden iki araç arasında, bir kişinin bacaklarını tam olarak ayırarak yan aynaların üzerinde durması gibi çılgınca bir fikir bulduk. Bu işi yapabilecek bir kişi varsa, o da kesinlikle Jean-Claude Van Damme’dır,” dedi. Son çekimi öncesi çekim ekibi üç gün boyunca prova yaptı, çünkü asıl kayıtların sadece 15 dakika içinde tamamlanması gerekiyordu. Andreas Nilsson, “Çekimi, gün ışığının en uygun konumda olduğu 8:05 ile 8:20 arasında gerçekleştirmemiz şarttı,” dedi. Tüm gösteri, izleyenleri şaşkına çevirecek şekilde, hiçbir ara verilmeden sadece bir seferde tekrarsız çekildi. Tabi ki bu yapım ekibi için ek bir zorluktu. Nilsson, “Hem kamera hem de araçlar sürekli hareket halinde olduğu için dikkate almamız gereken çok fazla parametre vardı. Sahneyi kesebilsek, çok daha kolay olurdu. Ancak yalnızca tek bir çekim olduğu için ne çekerseniz onu elde ediyorsunuz. Bu yüzden 26 / marketing europe & anatolia
her öğenin birlikte hareket etmesi çok önemliydi. Sürücülerin performansı gerçekten önemliydi ve onlar da mükemmel bir iş çıkardılar,” dedi. http://youtu.be/M7FIvfx5J10 http://www.youtube.com/watch?v=_BRoU1hw-CU http://www.youtube.com/watch?v=7N87uxyDQT0 http://www.youtube.com/watch?v=Jf_wKkV5dwQ
Reklam Dünyası
Kaft Facebook’dan satıyor... KAFT, satışlarının %20’sini Facebook üzerinden gerçekleştiriyor. Ulaşılmak istenen doğru kitleyi hayranlar arasına katmak ve siteye trafik oluşturup satışları arttırmak için Facebook tarafından sunulan tüm teknoloji ve metodolojileri verimli ve etkin bir şekilde kullanan KAFT, profili ve başarısıyla dikkat çekiyor. Reklam yatırımlarından 2 kat daha fazla getiri sağlayan Facebook sayesinde KAFT,marka kişiliğini samimi bir şekilde yansıtarak bilinirliğini ve güvenirliğini arttırıyor ve hayranların katılımlarını sağlayarak yorum ve önerileriyle geri bildirim ediniyor. KAFT, Özel Hedef Kitleler (Custom Audiences), Benzer Hedef Kitleler (Lookalike Audiences), Dönüşüm Takibi (Conversion Tracking) ve Facebook Exchange (FBX) olmak üzere 4 farklı reklam ürünü kullanıyor. Her tasarımın bir düşünceden yola çıkarak hazırlanmış olması, kullanıcıların KAFT koleksiyoneri olmasına neden oluyor. Her biri farklı bir motto ile sunulan tişört, kapüşonlu sweatshirt, telefon kapağı ve wall art tasarımları kullanıcılara inandıkları fikri ifade etme şansı veriyor. www.kaft.com adresinden ücretsiz kargo ve 30 gün iade garantisiyle güvenli bir şekilde sipariş verebiliyor.
Dünya Tuvalet Günü... ‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ ile tuvalet hijyeni konusunda Türkiye’de köklü bir değişim yaratan ve kamuoyunu bilinçlendirmeyi görev edinen OPET, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilen Dünya Tuvalet Günü’nde hazırladığı çarpıcı TV reklamı ile konuyu tekrar gündeme taşıyor. ‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ ile Türkiye’de 7 milyonu aşkın kişiye ulaşan ve kampanyanın başarısını yurtdışına da taşıyan OPET, 19 Kasım Dünya Tuvalet Günü’nde konunun önemini hazırlanan reklam filmi ile yineliyor. Filmde izleyiciye “Bugün Dünya Tuvalet Günü. Komik mi buldunuz? Peki size çarpıcı veriler söylersek hala komik bulacak mısınız?” diye soruluyor ve ardından dünyada günde yaklaşık 2 bin çocuğun temiz tuvalet olmadığı için hayatını kaybettiği ifade ediliyor. Bu nedenle daha sağlıklı bir Türkiye için, ‘Temiz Tuvalet Kampanyası 13’üncü yılında yola devam ediyor’ mesajı veriliyor. BM rakamlarına göre, 7 milyarlık dünya nüfusunun 6 milyarı cep telefonuna sahipken ancak 4,5 milyar kişinin uygun koşulları taşıyan tuvalet imkanı bulunuyor.
marketing europe & anatolia / 27
Röportaj
Sosyal medyada v eNroll Web Çözümlerinin Yöneticisi... Akgün Yardımcı Bir gazeteye ilan verdiğinizde, ilanı okuyan kişiye ne hissettirdiğinizi ne düşündürdüğünüzü öğrenme, o kişiyi eyleme geçirme şansınız daha düşüktür ancak sosyal ağlarda insanlar paylaşımlarınızla hemen etkileşime geçebilirler, hissettiklerini düşündüklerini yazabilir beğendikleri ya da hiç beğenmedikleri içerikleri kısa bir not ile hemen çevreleriyle paylaşabilirler. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Sosyal medyada var olmak ya da olmamak! Bir gün her kurum sosyal medyada olacak mı? Sosyal medyada yer almak her şirket için şart mı? Bu soruya sosyal medya ağlarında var olmak ne demektir sorusuna doğru yanıt vererek başlamak gerekli. Sosyal ağlarda kurumsal hesap, sayfa açmak bu hesaplardan sektör ya da ürün ve hizmetlerinizle ilgili paylaşımda bulunmak çoğunlukla ilk anda akla gelen ifade. Bu, çok yanlış olmamakla beraber aslında eksik bir yanıt. Sosyal medyada-sosyal ağlarda var olmak buralarda hesaplarınızın olması, buralardan içerik paylaşmanızın yanı sıra müşterilerinizle, potansiyel müşterilerinizle etkileşime giriyor olmanız demek diyebiliriz. Tabii bununla beraber göz ardı edilmemesi gereken takip ve araştırma konuları da var. Sosyal ağlarda potansiyel müşterilerinizin, mevcut müşterilerinizin ve hatta rakiplerinizin sizi doğrudan ilgilendirebilecek paylaşımlarda bulunuyor olması çok muhtemel. Bu belirttiğimiz kitleler yani potansiyel ve mevcut müşterileriniz, rakipleriniz, sektörünüze yön 28 / marketing europe & anatolia
verenler eğer sosyal medyada ise kurumunuzun da sosyal medyada var olması artık gerçek hayatta rekabet edebilmek için bir zorunluluk haline geldi diyebiliriz. -Sosyal medyada kurumsal olarak var olmak ile var olduğunu zannetmek arasındaki fark nedir? Sosyal ağlar etkileşimin mümkün olduğu ve hatta başarılı bir sosyal ağ kullanımı için etkileşimin zorunlu olduğu ortamlar. Bir gazeteye ilan verdiğinizde, ilanı okuyan kişiye ne hissettirdiğinizi ne düşündürdüğünüzü öğrenme, o kişiyi eyleme geçirme şansınız daha düşüktür ancak sosyal ağlarda insanlar paylaşımlarınızla hemen etkileşime geçebilirler, hissettiklerini düşündüklerini yazabilir beğendikleri ya da hiç beğenmedikleri içerikleri kısa bir not ile hemen çevreleriyle paylaşabilirler. Dolayısıyla sosyal ağları, duyurularınızı yapacağınız bir mecra olarak görür ve takipçilerinizle/fanlarınızla etkileşime geçmezseniz aslında sosyal ağlarda var olduğunuzu zannediyorsunuz demek yanlış olmaz. Sosyal ağlar duyu-
var olmak...
Röportaj
rularınızın- haberlerinizin iletilmesi için değil, potansiyel ve mevcut müşterilerinizle yani insanlarla iletişim içinde olunması gereken yerlerdir. Sosyal ağlardan kurumunuza yazılan öneri, istek-şikâyetleri kayda almak, takip etmek dahi artık yeterli değil. Biz eNroll Web Çözümleri olarak hizmet verdiğimiz pek çok kurumda, ilgili kurumun hedef kitlelerinin, kurumun ürün ve servisleri ile ilgili etkileşimlerini, yazılanlardan, paylaşımlardan dahi monitör etmek- takip etmek için sistemler kuruyoruz. Yani bize doğrudan yazmayan ama bizim servislerimiz ile ilgili yorumlar yapan kullanıcıların yorumlarının takibi, bunlara kabul edilebilir bir hızı ve üslup ile yanıt verilmesini sağlamak üzere sistemler kuruyoruz. Tabii hedef kitleye, ürünlere ya da servislere göre çok farklı yaklaşımlar sergilemek gerekebiliyor. Örneğin ham petrol satıyorsanız alıcılarınız zaten sınırlıdır ama benzin satıyorsanız işin şekli bir anda değişebiliyor. - Her sosyal medya aracı her kurum için doğru adres mi? Bu soru aslında ulaşmak ya da size ulaşabilmesini istediğiniz kitlenin, po30 / marketing europe & anatolia
Kurumlar, kendi kitlelerinin en etkin kullandığı sosyal medya ağlarını belirlemeli ve ilgili operasyonlarını da düşünerek o ağlarda olmalılar.
tansiyel müşterilerinizin de nerede olduğu ile ilgili. Sosyal medya sitelerinin kullanıcıları arasında da farklılıklar var. Hedef pazarınız Rusya ise VK, Odnoklassniki gibi siteleri tercih edersiniz, Facebook’u ya da Twitter’ı değil. Eğer sadece Türkiye pazarına bakacak olursak benzer bir durum yine geçerli. Twitter büyük illerimizde daha aktif kullanılırken, Facebook ülke çapında daha yaygın. Ayrıca bu ağları kullanan kitlelerin sosyoekonomik durumlarında da farklılıklar var. Kurumlar, kendi kitlelerinin en etkin kullandığı sosyal medya ağlarını belirlemeli ve ilgili operasyonlarını da düşünerek o ağlarda olmalılar. Açarız bir hesap, günde bir iki de içerik paylaşırız hatta bunları otomatik pilota alırız türü yaklaşımlar çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla her sosyal medya ağında olmayı hedeflemek yerine sizin için daha değerli olanı ya da olanları belirleyip bunlarda gerçekten “var olmak” daha önemli ve daha doğru. Daha değerli olan ağları belirlemek de aslında hedef kitleden, ürettiğiniz içeriğin türünden geçiyor. - Alınan ratinglere güvenmeli miyiz?
Röportaj
Bazı kurum yöneticileri sosyal medya operasyonlarının tamamını outsource ederek dış kaynak kullanımı ile ya da tam tersi, tüm operasyonların tamamını kurum bünyelerinde yürütebileceklerini düşünüyor. Bunun yerine ikisinin karışımı daha yüksek bir performans ile çalışılmasını sağlayacaktır. Kurumların içinde sosyal medya operasyonları birilerinin sorumluluğunda, takibinde olmalı ama verimli bir sosyal iletişim için bu konuda kurum dışından da hizmet almak gerekiyor. Bu noktada sosyal medya ağlarının zaten sağladığı istatistiklerin yanı sıra hizmet alınan ajansın sağlayacağı raporlar ratingler olacaktır. Farklı kaynaklardan gelen istatistiki bilgileri bir arada değerlendirmek daha sağlıklı bir değerlendirme imkânı verir. Maalesef son dönemde bu istatistiki verileri yanıltmaya yönelik çok ilginç bir pazar oluştu. Takipçi satışının yapıldığı, bir twitinizin tekrar twitlenmesinin ya da favori olarak işaretlenmesinin maliyetinin listelendiği bir pazar var ar-
Ancak basit bir şekilde paylaşımın altındaki “tanıtımını yap” seçeneğini işaretlediği için reklam harcamalarının çok yüksek performanslı olmadığını zaman zaman görüyoruz. tık. Sosyal medya ağları bu tür kötüye kullanımları olabildiğince bertaraf etmeye çalışıyorlar hatta geçtiğimiz aylarda Twitter önemli sayıda hesabı bu gibi sebeplerle devre dışı bıraktı. -Bu ratinglere bakarak hedef kitlemizle alakalı edinebileceğimiz bilgiler ne kadar doğru olacaktır? Sosyal medya hesapları ile ilgili farklı veriler ve sosyal medyada yaptığınız çalışmaların kurum satışlarına ya da müşteri memnuniyetine etkisini ilişkilendiren çalışmalar sürdürmek veriyi rafine edebilme imkânı sağlayacaktır. Tabi sosyal medya ağlarının, kurumun sitesine nasıl trafik oluşturduğu ya da nereye trafik oluşturduğu gibi bilgileri
sosyal ağlar dışında kaynaklardan temin etmek mümkündür ve doğruluğu rahatlıkla teyit edilebilir. Dolayısıyla sadece sosyal ağlardaki reytingler ya da istatistikler olarak değil kurumun internet üzerindeki tüm varlığı açısından bakarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Örneğin kurumunuza özel bir Facebook uygulaması ile uygulamayı yüklemeyi seçen kitleden edinebileceğiniz bilgiler daha kapsamlı olacaktır. Kullanıcıların bazıları bazı bilgilerini farklı yazsalar da davranışlarını farklılaştırmayacaktır. - Peki Sosyal Ağlarda Reklam? Sosyal ağlar üzerinden reklam yapmak tabii ki mümkün hatta eğer iyi planlanırsa oldukça iyi dönüşümleri olduğunu ve neredeyse anlık ölçülebilir olmasının büyük bir avantaj sağladığını belirtebilirim. Ancak Özellikle Facebook’ta çok sık karşılaşılan bir durum reklamın hedef kitleye ulaşması için iyi planlama yapılmaması. Ürün ve servislerinizi sunabildiğiniz coğrafyaya, uygun bulduğunuz yaş aralığına hatta eğitim durumuna ya da Facebook uygulamanız aracılığıyla edindiğiniz Facebook kullanıcılarını hedefleyerek reklamlarınızın doğru kitleye ulaşmasını ve dolayısıyla dönüşümünü yükseltmek mümkün. Ancak basit bir şekilde paylaşımın altındaki “tanıtımını yap” seçeneğini işaretlediği için reklam harcamalarının çok yüksek performanslı olmadığını zaman zaman görüyoruz. Bunun yanı sıra sosyal ağlarda reklam yaparken kullanılabilecek çok özel bir fırsat var. Sayfanızda paylaşımını yaptığınız herhangi bir içerik ile etkileşime geçen insanları da kullanarak bu kişilerin kendi çevrelerine reklamınızın gösterilmesi, gösterilirken de etkileşime geçen kişinin bazı bilgilerinin kullanılması mümkün. Dolayısıyla insanlar bir arkadaşlarının sizin reklamını yaptığınız içerik ile etkileşime geçtiğini görüyor ve daha çok ilgi çekebiliyor. marketing europe & anatolia / 31
Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com
( retorik)
Pay almak için pay etmek gerekir...
Billboard alanları kiralayan bir ticari şirket CHP'nin billboard içeriklerinin hükumet ve başbakanı ağır bir dille eleştirdiğine kanaat ederek yumuşatılmasını talep etmiş. Tam da karşılaştırmalı reklamların serbest bırakıldığı bir döneme denk gelen bu uygulamaya anlam vermek mümkün değil. Tabii ki demokrasiyi içine sindirememiş bir siyasi görüşün iktidarı işgal ettiğini teşhis ettiğimiz anda bu tür anlamsız uygulamalar birden anlam kazanmaya başlıyor. Uygulamanın nedeni kiralama alanlarının belediyeler tarafından yandaş firmalara peşkeş çekilmiş olması ve bu yandaş firmaların kişisel çıkarlarının iktidara bağlı olmasından dolayı partizan bir tutum sergilemeleri olabileceği gibi, direk olarak iktidar ya da belediye yönetimlerinin bu firmalar üzerindeki baskısı da olabilir. Açıkcası şu günlerde beni hiçbir demokrasi katliamı şaşırtmaz. Peki olması gereken nedir. - Muhalefetin iktidarı eleştirmesi, bu yönde düşüncelerine taraftar toplamak için iletişim kanallarını kullanarak bu iddialarını dile getirmesi son derece doğal olduğuna göre, doğru ya da yanlış olmasına bakılmaksızın içerisinde kişisel hakaret, küfür içermeyen her türlü reklam materyalinin rahatlıkla kullanılabiliyor olması gerekirdi. - Bir ticari kuruluş, kendisi bir mahkeme yetkisinde olmadığına göre kiraladığı alandaki içeriği kontrol etmek gibi bir görevi üstlenmemesi, içerikte bir sakınca varsa buna daha sonra yargının karar vermesi gerekirdi. - Bir iletişim ya da reklam materyalinin yayın süreci tamamlanmadan engellenmesi açık bir sansür olduğuna göre, öncelikle hiçbir merciinin böyle bir yetkisi olmadığı kabul edilmeli, daha sonrasında ise bir ticari kurumun böyle bir uyygulamaya kalkışmasından dolayı anayasaya
muhalefetten ceza görmesi gerekirdi. - Bu kiralık alanların asıl sahibi olan belediyelerin, böyle bir uygulama yapan firmanın sözleşmelerini derhal feshetmesi ve kendilerine cezai bir yaptırım uygulaması gerekirdi. - Hatta aynı belediyenin kendisinin aleyhinde dahi olsa bu billboardları ücretssiz ve misliyle bu alanlarda yayınlamayı taahhüt etmesi gerekirdi. - Eğer bu firmaya siyasi bir ottoriteden bu billboardların denetlenmesi gibi bir telkin yapılmışsa sorumlu siyasi kadroların derhal ve kamuoyu önünde istifa etmeleri, kendileri istifa etmiyorlarsa parti disiplin organlarınca ihraç edilmeleri gerekirdi. - Bu kiralamayı yapan firmaların sahiplerinin, yöneticilerinin, iktidar partisiyle olan üyelik, yöneticilik vs ilişkilerinin denetlenip gerekiyorsa bu firmalara ait kiralama alanlarının ihalelerinin kayyum eliyle tekrar yapılması gerekirdi. İşte bütün bunlar yapılmış olsaydı biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Bazen haddini aşan kendini bilmesler çıkabilir ama sistem güvence altındadır diyebilirdik. Ancak bunlar yapılmadığı sürece gerçek bir demokrasiden bahsetmemiz hiçbir zaman mümkün olmayacak. Bugün iktidarı işgal eden bu siyasi görüş, yarın bir başkası bu keyfi "demorasi" ortamından kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar faydalanacaklardır. Ülkemizde aslolan insan hakları ya da demokrasi mücadelesi değil, ulusal zenginliklerden pay alma ya da payını arttırma dalaşıdır. Konu pay almak olduğunda farklılıklar zenginlik olmaktan çıkar ve dilim ne kadar büyük olursa olsun bölme çabası kendini göstermeye başlar. Çünkü pay almak için önce pay etmek gerekir.
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Koşsam Barcelona’da oynardım...
Alışverişin uğurlu adresi n11.com, “en iyi fiyat garantisi” kampanyasını tanıtan yeni reklam filmini yayına soktu. Rabarba reklam ajansı tarafından hazırlanan reklam filminde Sergen Yalçın rol alıyor. “Boşuna koşturmayın” teması ile çekilen filmde Sergen Yalçın, bir alışveriş merkezinde en iyi fiyatı bulmak için koşturan gençlere “Ne koşucam, koşsam Barcelona’da oynardım” diyerek, en iyi fiyatların n11.com’da bulunduğunu ifade ediyor. Esprili bir dile sahip filmin müziği Nil Karaibrahimgil tarafından yapıldı. “Boşuna koşuşturmayın, yüzbinlerce üründe en iyi fiyat n11.com’da! Daha iyi fiyat bulana aradaki farkın 11 katı n11.com’dan hediye!” mottosuyla hazırlanan kampanya TV, radyo, internet, açıkhava ve sinema mecralarında yer alacak. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Doğuş Planet – n11.com Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Aylin Daylan, Ömürden Sezgin, Özlem Kılıç Rabarba Ekip: Can Çelikbilek, Pemra Ataç, Umut Geldiay, Deniz Yükselci, Birçim Akfırat, Kerem Yetim
Ajans Prodüktörü: Saadet Bektaş Medya Planlama/Satınalma: Time Yapım Evi – Yönetmen: 25 Film, Ali Taner Baltacı Post Prodüksiyon: Film İşleri Müzik: Nil Karaibrahimgil Mecra: TV, Radyo, İnternet, Açıkhava, Sinema
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Mavi Kaplanlar, ‘Bastır Hadi’... Türk Telekom Basketbol Takımı oyuncuları hünerlerini bu kez kameralar karşısında gösterdi. Mavi Kaplanlar, ‘Bastır Hadi’ temalı reklam filminde rol alırken, kaptan Hüseyin Beşok’a çocukları da eşlik etti. Can Ulkay yönetmenliğinde M.A.R.K.Areklam ajansının hazırladığı film, 2 günde çekildi. Reklam kampanyası TV’nin yanı sırayazılı basın, açıkhava, radyo ve dijital mecralarda da görünecek. Reklam Filmi Künyesi: Reklamın başlığı: Türk Telekom Basketbol Takımı Reklamveren firma: Türk Telekom Spor Kulübü Reklamveren temsilcileri: Aslıhan Ahızkal Reklam ajansı: M.A.R.K.A Kreatif Direktör: Hulusi Derici Kreatif Grup: Saadettin Konukseven, Çağrı Çelik, Saygın, Ece Berktav, Bektaş Erdoğan Müşteri İlişkileri: İlkay Ünlü, Julide S. Coşkuner, Esra Akkoyunlu Prodüktör: Mustafa Uslu Yapım şirketi: Dijital Sanatlar
Fırat
Yönetmen: Can Ulkay Müzik: Erkin Koray Jingle:Jingle House, Düzenleme: Erkin Arslan
Dök dök ye... lam filminin müzik düzenlemesini ise Jingle House yaptı. Bol domatesli ve katkısız Tat Ketçap, çocukların yemeklerine eğlenceli bir tat katmaya devam ediyor.
Tat Ketçap, yeni reklam filmiyle sofraya lezzetin yanında eğlence getiriyor. Tat Ketçap ile yemek yemenin çok daha eğlenceli olduğunu vurgulayan reklam filmi Medina Turgul DDB tarafından hazırlandı. Tat Ketçap, yeni reklam filminde lezzet ve eğlenceyi buluşturuyor. Çocukların en sevdiği yemeklerin yanında ilk tercihi Tat Ketçap, tüm Tat ürünleri gibi yaz mevsiminde tarladan özenle toplanan domateslerden üretiliyor. Prodüksiyonu Anima İstanbul tarafından gerçekleştirilen rek36 / marketing europe & anatolia
Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Koç Gıda Grubu/ TAT markası Reklamveren Yetkilileri: Banu Pekkoç, Kübra Ötkür, Pelin Bağçıvan, Seda Obuz Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Kreatif Direktör: Kurtcebe Turgul Yaratıcı Ekip: Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Erçin Sadıkoğlu, Eren Koçaker Müşteri İlişkileri: Yiğit Kariş, Ender Orfanlı, Sibel Güdek Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu Ajans Prodüktörü: Ümit Bak Post Prodüksiyon Şirketi: Anima İstanbul Prodüktör: Kaan Kestelli Yönetmen: Polat Korkmazel Medya Ajansı: Mindshare / Ahmet Ekinler, Burcu Şen, Uğur Yıldırım, Saygin Küçükoğlu Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Radyo, İnternet
Kampanyalar
Milka’dan baloncuklu reklam filmi... Milka’nın kalpleri yumuşatan Mor İnek efsanesi üzerinden tanıtılan Bubbly,hem ürün hem de reklamıyla ilgi görüyor. Farklı ve yenilikçi lezzetleriyle tablet çikolatada rakiplerinden farklılaşan Milka’nın yeni tablet çikolatası MilkaBubbly’nin reklam filmi Milka’nın kalpleri yumuşatan yönünü vurguluyor. Mor İnek, hayatı tek düze yaşayan insanların bulunduğu şehre inerek onlara neşe katmak için hiç beklemedikleri bir anda şehri baloncuklarla kaplıyor ve kalpleri yumuşatıyor, tıpkı yeni MilkaBubbly gibi. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: MilkaBubbly Reklamveren: Mondelez International Türkiye Reklamveren yetkilisi: Tamer Karabay, Sezen Manas, Sena Karadurmuş Reklam ajansı: BIG Yaratıcı yönetmen: Güngör Türkömer, Kemal Hayit Yaratıcı grup: Ömer Harmankaya, Kadir Kaya, Oktay Can Müşteri ilişkileri grubu: Aslı Eti, Cihan Gediz Stratejik planlama: Aslı Eti, Nilay Akhan Ajans prodüktörü: Tugba Özkan
Yapım şirketi: İmaj Medya ajansı: Mindshare Medya planlamacı: Pınar Akdemir Kullanılan mecralar: TV, OOH, Digital, Sinema
Avea’dan kral ve sinyor’un hikayesi... çekleştirilen ve ebedi dostluğun önemini vurgulaya filmin sürprizi ise, filmdeki anlatıcının1969 derbisinin spikeri, radyo ve TV duayeni Halit Kıvanç olması.
TBWA\ISTANBUL’un Avea için hazırladığı 10 Kasım Fenerbahçe - Galatasaray derbisi sponsorluk filmi, Türk futbol tarihinin en ilginç ve en duygusalanlarından birini konu alıyor. Türk futbolunun efsane isimlerinden “Kral” Metin Oktay, 1969 yılında futbola bir Galatasaray - Fenerbahçe derbisiyle veda edecektir. Maçın ortasında Kral, Fenerbahçe’nin efsane kaptanı “Sinyor” Can Bartu ile formalarını değiştir ve iki centilmen sporcu, ezeli rakipleri için sahada ter döker. Prodüksiyonu TBWA\ISTANBUL - Sinefekt işbirliğiyle ger-
Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Avea Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL ECD: Emre Kaplan Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Emir Yüksel, Esma Erdoğan, Yiğit Hadi İrde Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ebru Eğilmez, Chris Direduryan, Sinem Tacir CSO: Toygun Yılmazer Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman, Emirhan Çelikbilek Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Gülşah Batıbeki, Ceren Özen Post Prodüksiyon: Sinefekt Müzik: Melih Kibar “Yadigar” Medya Ajansı: People Communications Kullanılan Mecralar: TV, dijital, basın
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
BiscolataStix’ten Sürpriz...
Biscolata’nın çikolata kaplı çubuk bisküvisi BiscolataStix, yeni reklamıyla ekranlardaki yerini aldı. Fenomen haline gelen Biscolata reklam filmlerinin yenisi Proximity İstanbul tarafından hayata geçirildi. Prodüksiyon şirketi olarak Dijital Sanatlar’ın çalıştığı reklam filminin seslendirmesini Engin Altan Düzyatan yaptı. Reklam Filmi Künyesi: Reklamın Başlığı: BiscolataStix Reklamveren: Şölen – Biscolata Reklamveren Temsilcisi: Uğur Öğlü, Hayat Kapukaya Turaman, Didem Evgülü Reklam Ajansı: Proximity İstanbul Yaratıcı Grup: Biscolata Kreatif Ekibi Stratejik Planlama: Mehmet Aksu Medya Planlama Ajansı: Speed Medya Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar Yönetmen: Can Ulkay Müzik: Mehmet Can Erdoğan Kullanılan Mecralar: TV, Internet
Taptaze kavrulmuş kahve kokusu... Kahve tutkunlarının vazgeçilmez lezzeti NESCAFÉ GOLD’un taptaze kavrulmuş kahve kokusunun sırrı, yeni reklam kampanyasıyla gün ışığına çıkıyor. NESCAFÉ GOLD’un etkileyici kokusu ve eşsiz lezzetinin sırrına vurgu yapan reklam filmi, izleyicilere hep saklamak istedikleri ama saklayamadıkları kokuları hatırlatıyor. Film deniz kokusu, yasemin çiçeklerinin taze kokusu ve yağmurun ilk damlalarıyla ortaya çıkan toprak kokusu gibi doğada var olan tüm güzel kokuları saklamaya çalışan ancak bunu başaramayan insanların görüntüleriyle başlıyor, ardından kavrulan taze kahve çekirdeklerinin görüntüsü ekrana yansıyor. Filmin sonunda NESCAFÉ GOLD’un kahve çekir- Müşteri İlişkileri: Özlem Öğüt, Gözde Gülşen, deklerinin kavrulurken ortaya çıkan baş döndüren kokusunu Ceysun Giritli Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina nasıl saklayabildiğine tanık oluyoruz. Medya Planlama ve Satın Alma: Mindshare Prodüksiyon: Arzu Köksal, Ceyhun Sevil Kampanya Künyesi Kullanılan Mecra: TV Reklam veren: NESCAFÉ Yönetmen: BABAK ZAND GOODARZİ Reklam veren Yetkilisi: Deniz Girgin, Yves Filippucci Prodüksiyon Şirketi: Film Bahçesi Reklam Ajansı: Publicis Yorum Kreatif Grup: Adnan Elmasoğlu, Ali Bozkurt, Burcu Cebesoy Karakan, Selma Harman
38 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Birlikte ticaret ile “artı değer”... Stop motion tekniğiyle çekilen filmde yer alan tüm fotoğraflar, objelerin ve oyuncuların her karede yer değiştirmesiyle oluşturuldu. Her saniyesi için 20 kare fotoğrafın ve yaklaşık 250 ürünün kullanıldığı reklam filminin müziğini ise Yasemin Mori besteleyip seslendirdi. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: GittiGidiyor Reklamveren yetkilileri: Cenk Angın, Reyhan Çelik, Banu Güler Reklam Ajansı: Alice BBDO Kreatif Direktör: Derya Tambay Yaratıcı Ekip: Mustafa Baripoğlu, Hasan Çetin, Işıl Döneray, Cengiz Pulgu Stratejik Planlama: Haluk Sicimoğlu, Mehmet Aksu Marka Ekibi: Pınar Taşkıran, Selen Öngör, Özge Budunç Dünyanın en büyük e-ticaret şirketi eBay’in Türkiye iştiraki Ajans Prodüktörleri: Umut Tangör, Oben Özyakalı GittiGidiyor.com’un Türkiye’de ilk kez stop motion tekniğiyle Yapım şirketi: AutonomyYönetmen: Turgut Akaçık Yapımcı: Murat Pekin çekilen yeni reklam filmi yayına girdi. Toplam 60 kişilik bir ekibin 3 gün süren yoğun çalışmasıyla Müzik: Yasemin Mori tamamlanan filmde, yaklaşık 1.000 kare fotoğraf kullanıldı.
ETİ Petito Ayıcık... ETİ’nin en sevilen lezzetleri arasında yer alan Petito Ayıcık’ın sütlü krema dolgulu yeni ürünü, reklam filmi ile tüketicilerin beğenisini kazanıyor. Petito Ayıcık, yeni bol sütlü krema dolgusu ve çikolatasıyla hem çocukların hem de annelerin vazgeçilmez ürünleri arasına girmeye aday. Lanse edildiği günden bugüne kadar çocukların vazgeçilmezi olan sütlü krema dolgulu ETİ Petito Ayıcık, yeni reklam filminde “Petito Ayıcık’tan bol sütlü, eğlence dolu, yepyeni bir çikolata. Harekete geç Petito Ayıcık’la!” sloganı ile tüketicilerin karşısına çıkıyor. Petito Ayıcık’ın yeni ürünü çocukların kalbini bu kez de ‘Pati’ şeklindeki oyuncaklı şekliyle fethediyor. Kasım ayı itibariyle yayınlanmaya başlayan reklam filmi, çocukları Petito Ayıcık’ın pati şeklindeki eğlenceli yeni ürününü denemeye davet ediyor. Reklam Filmi Künyesi Reklam Ajansı: Güzel sanatlar / saatchı & saatchı Reklamveren: Eti Reklamveren Yetkilisi: Aynur Keskin Karaderi, Aynur Nayır Öztürk, Nurtaç Töngel
Ürün: eti petito ayıcık Yaratıcı Yönetmen: Kerem Kanık, Cem Akar, Hakan Seyrek Yaratıcı Ekip: Latif Çetinkaya, Özgür Akpınar, Bora Adalı, Mustafa Oral, Nergiz Herdem, Turgut Direnoğlu, Onur Tümtaş, Oğuzhan Dilek Müşteri İlişkileri: Özge Öncül, Buket Arca, Çisil Akoğul Stratejik Planlama: Viktor Kuzu, Arda Kuş, Berra Katlav Medya planlama/satınalma: mg-ınıtıatıve Ajans Yapımcısı: Neslihan Ateş, Hakan Ögrü Yapımevi - yönetmen: İmaj
marketing europe & anatolia / 39
Kampanyalar
Alanson, Trendist reklam’ında...
bir bestesiyle de dikkat çekiyor. Mazhar Alanson, İstanbul Ataşehir’de hayata geçirilen Trendist Ataşehir projesinin reklam yüzü olarak ekranlarda. Klasikle moderni, doğu ile batıyı başarıyla sentezleyen, yediden yetmişe her yaştan insanın beğenisini kazanan tüm zamanların sanatçısı Mazhar Alanson, projenin ruhuyla örtüşen bu özelliklerinden dolayı projenin reklam yüzü olarak tercih edildi. Çekimleri İstanbul Polenezköy’de gerçekleştirilen reklam filmi yayınlanmaya başlayacak. Reklam Filmi Künyesi: Reklam Veren: K Yapı & Solid İnşaat Reklam Ajansı: Türk Mutfağı İletişim Hizmetleri Yaratıcı Ekip: Yücel Bilgin, Alim Aras Prodüksiyon Şirketi: Telesine Yönetmen: Kamil Aydın
Mazhar Alanson Trendist Ataşehir için kamera karşısına Reklamda kullanılan özel teknikler: 3D Animasyon, Bozgeçti. Tüm zamanların şarkılarının bestecisi Mazhar Alan- kurt Göbeloğlu son, son bestesi “Demedi Deme”yi de ilk kez reklam filminde Film müziği (Beste): Electrip - Oğuz Kaplanlı seslendiriyor.Tüm zamanların projesi” sloganıyla lansma- Kullanılan Mecralar: TV, Gazete, Outdoor, İnternet nı yapılan projenin reklam filminde Mazhar Alanson minik
Enza ile yeni bir hayata... Yataş Grup’un mobilya, yatak ve ev tekstili konsept mağazası Enza Home için hazırlanan lansman filminde, “Yeni bir mobilya sadece evinizi mi değiştirir?” sorusuna cevap aranıyor. Enza ile evde yaşanan zamanın bambaşka bir keyfe dönüşeceği vurgulanırken, yeni bir hayatın kapıları aralanıyor. Çekimleri 2 gün süren filmin yönetmen koltuğunda Selim Demirdelen oturuyor. Reklam Filmi Künyesi: Yataş Grup / Enza Home imaj kampanyası Reklamın başlığı: “Enza Home ile yeni bir hayata.” Reklamveren:Yataş Grup Reklamveren Temsilcisi: Nevzat Yıldız, Selmin Gündoğdu, Dilek Toyga Reklam Ajansı: MedinaTurgul DDB Yaratıcı Yönetmen: Gökhan Erol Yaratıcı Grup Başkanı: Erdem Köksal Yaratıcı grup: Mert Kunç, Pınar Özkan, Serkan Ün, Buse Şay Müşteri İlişkileri Grubu: Aslı Bleda, Miray Türker, Nazlı Tüzüner
40 / marketing europe & anatolia
Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu Ajans Prodüktörü: GülengülArlıel,Nedret Gürlek Prodüksiyon Şirketi: İnterfilm İstanbul Yönetmen: Selim Demirdelen Prodüktör: Elif Özdemir Serter Müzik: Ömer Ahunbay
Kampanyalar
Stil Her Şeyi Değiştirir... Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi: Handem Çelenkler, Tarık Bayar, Bahadır Elezoğlu Reklam ajansı: Manajans JWT Yaratıcı yönetmen: Sami Basut Yaratıcı grup: Tunçhan Kalkan, Alper Başkan, Onur Ünal Müşteri ilişkileri grubu: Mehmet Numanoğlu, Ece Özyurt, Göksu Karaman Ajans prodüktörü: Şafak Serter, Uluslararası moda ve stil organizasyonu Elle Style Awards’ın Medya ajansı: Mindshare bu yıl ana sponsoru olan Elidor, 10 genç kıza bu unutulmaz Medya planlamacı: Gizem Doğruol , Başak Çavuş geceye katılma fırsatı verdiği yarışmanın duyurusunu bir si- Kullanılan mecralar: TV, Print, Digital, Outdoor nema filmi fragmanını andıran özel bir reklam filmiyle duyuruyor. Elidor, bu yıl sponsorluğunu üstlendiği Elle Style Awards’ın ödül gecesinde 10 şanslı kıza unutulmaz bir deneyim yaşatmak için Facebook sayfası üzerinden başlattığı yarışmayı yeni reklam filmiyle duyuruyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Elidor - Elle Style Awards
Lumberjack is Back... Reklam filminde “Lumberjack” isimli bereli ve örgü sakallı oduncu kahramanımız zorda kalanların kurtarıcısı oluyor. Metro durağında anne babasının dalgınlığından yararlanan afacan bebeğimiz pusetiyle arkadaşının peşinden metroya biniyor ve kapılar aniden kapanıyor. Reklam süresince çalan, Serdar Erener’in bestelediği ve vokalini yaptığı “Lumberjack is Back” şarkısı da ritmik melodisiyle Lumberjack tutkunlarının favorisi olacak nitelikte. Bir günde çekilen filmin yönetmenliğini Hakan Algül üstleniyor. Lumberjack kahramanını Michael de Carolis canlandırıyor. Carolis aynı zamanda kampanyanın ilanlarında da yer alıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Ziylan Grup Marka : Lumberjack Reklamveren Yetkilisi: Jaklin Güner, Didem Şavluğ, Özgür Saraç Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı Yönetmen: Kenan Ünsal, Emrah Karpuzcu Marka Direktörü: Emre Abay Reklam Yazarı: Can Çelikbilek, Erman Şahin
Sanat Yönetmeni: Zeynep Ordu Grafiker: Nilüfer Acar Ajans Prodüktörü: Berkay Tahmaz, Dilan Davutoğlu, Sertuğ Alptekin Strateji: Başar Sarıkaya, Serra Akyel Yapım Şirketi: Yirmibeş Film Yönetmen: Hakan Algül Post prodüksiyon: Filimişleri
marketing europe & anatolia / 41
Kampanyalar
Bunu neyle kombinlesem... Daymod yeni koleksiyonunu, reklam filminde eğlenceli ve dillere dolanan bir jingle’la ve de farklı bir çekim tekniğiyle tanıtıldı. Tamamı fotoğraf karelerinden oluşan reklam filminin çekimi 15 saat sürmüş ve oldukça keyifli geçti. Özellikle setin maskotu haline gelen minik oyuncu Sude Naz, sevimli hareketleriyle herkese yorgunluğunu unutturdu. Enerjisi oldukça yüksek olan reklam filmi çekiminde de gö-
ründüğü gibi, önümüzdeki sonbahar-kış sezonunda bacakları süsleyecek olan Daymod çoraplar, aksesuar olmaktan çıkıp kıyafetin asıl kahramanı olacak. Kampanya Künyesi Reklam Veren: Daymod Reklam Veren Sorumlusu: Damla Yöndemli, Alev Gözde Sarmusak Reklam Ajansı: Tezahürad Yaratıcı Yönetmen: Handan Dumlu Yaratıcı Grup Başkanı: Yüksel Barış Dinçer Sanat Yönetmeni: Hakan Aydoğan, Merve Taşdemir Metin Yazarı: Ahmet Caner Ar, Saadet Dursun Müşteri İlişkileri Yönetmeni: Pınar Narman Prodüksiyon Şirketi: Çekim Gücü Prodüktör: Yaman GürpınarYönetmen: Boğaç Ergüvenç Styling: Bener Hamamcı Jingle Beste: Gökhan Sönmez Jingle Yapım: Art House Kullanılacak Mecralar: Tv, Outdoor, Radyo, Gazete, Dergi, İnternet
Aytemiz 50. Yılında... 50 yıldır akaryakıta yön veren Türkiye’nin köklü markalarından Aytemiz, Optimum Performans ve Tasarruf Yakıtları için hazırlanan reklam filmi ile tüketicilerine ulaşıyor. 50 yıllık tecrübesi ve yenilikçi bakış açısı ile akaryakıt pazarında 8. sırada yer alan Aytemiz,özel formüllü katkısı ile Optimum Performans ve Tasarruf Yakıtları’nı yurt çapında yaygın istasyonlarında satışa sunuyor. Helikopter çekimleriyle film dinamik ve akıcı bir hale getirildi. Aynı zamanda ürünün betimlendiği ışık hareketlerinde 3D uygulaması ile ürünün yüksek teknolojisi vurgulandı. Filmin çekimleri 2 haftada,3D çalışmaları ise 1 ayda tamamlandı. Özel çekimler için Türkiye içinde 5.000 kilometreye yakın yol kat edildi. Reklam filmi için özel müzik hazırlayan caz piyanisti Selen Gülün, doğal akışa ve güçlü bir ürün dinamizmine göndermeler yapan temalar kullandı.” Kampanya Künyesi Reklam Veren : Aytemiz Petrol Reklam Veren Yetkilisi: Ahmet Eke, İbrahim Nadiroğlu, Hızır Yılmaz Yapım Şirketi: Karma Films Yönetmen: İrfan Yıldırım
42 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Kirli çamaşırlar her şeyi anlatıyor... Profilo Dayanıklı Ev Aletleri’nin, 8 kg kapasitesi çamaşırı tek seferde yıkayan CM101K0TR çamaşır makinesi reklamında, giysilerindeki lekeler nedeniyle beyaz yalanları su yüzüne çıkan bir çocukla annesinin hikayesi anlatılıyor. Yakayı ele veren çocuğun dağ gibi kirli çamaşırlarını ise tabii ki Profilo’nun 8 kg. kapasiteli çamaşır makinesi yıkıyor. Çocuğun kirli çamaşırları saymakla bitmezken, makineye giren her çamaşır annelerden hiçbir şeyin gizli kalamayacağını gösteriyor. Reklam Künyesi Reklamveren: Profilo Reklam Ajansı: Rafineri Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali Yaratıcı Ekip: Setenay Özcan Yıldırım Müşteri İlişkileri: Ebru Halitağaoğlu, Erbek Onur, Büşra Keskin Stratejik Planlama:Canan Pehlivanoglu, Can Çalışkan Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli Prodüksiyon Şirketi: Anima Yönetmen: Walky Talky Müzik: Emre Irmak
Kimkio, Mert’e rakip çıktı... Sinefekt ve 2012 tarafından ortak çalışılan reklam filminde, boks ringinde hızlı sıvı tüketme yarışına giren Mert ve Kimkio’nun eğlenceli görüntülerinin yanı sıra, Molfix’in sıvıyı en hızlı emen bez olma özelliği de yansıtılıyor. Yönetmen koltuğunda Özer Feyzioğlu’nun oturduğu reklam filminin, yapımcılığını Ezel Domaniç, görüntü yönetmenliğini Tolga Kutlar üstlendi. Vietnam Kreatif Ajansı tarafından kurgulanan filmin yaratıcı yönetmenliğini Serkan Balak üstlendi. Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Hayat Kimya – Molfix Reklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer, Gülsen Serin Bakır, Aysun Nayır Reklam Ajansı: Vietnam Yaratıcı Yönetmen: Serkan Balak Görüntü Yönetmeni: Tolga Kutlar Yaratıcı Grup Direktörü: Cihangir Gümüş Yapım Şirketi: 2012 Yaratıcı Grup: Emre Koç, Gözde Dilek, Zeynep Güneş, Yapımcı: Ezel Domaniç Kezban Ekrem, Umut Kısa, Erdem Güngör Post Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt Müşteri İlişkileri: Melike Karamehmetoğlu Sanat Yönetmeni: Burak Yerlikaya Ajans Prodüktörü: Begüm Baran Fotoğraf: Volkan Hiçyılmaz Yönetmen: Özer Feyzioğlu Dublaj Sanatçısı: Bekir Kaya marketing europe & anatolia / 43
Goya’ nın ş
Gezi
şehri, Zaragoza... Bask bölgesindeki ilk durağımız Zaragoza. Uçak ile Barcelona’ ya gidip bir gece kaldıktan sonrasabah kalkıp Zaragoza’ ya gittik. Barcelona Zaragoza arası yaklaşık 320 km. Yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra Zaragoza’ ya vardık. Mundaka gezisinde bahsettiğim gibi, biz araba kiralayıp gezmeyi tercih etmiştik.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svldbn@gmail.com Bask bölgesindeki ilk durağımız Zaragoza. Uçak ile Barcelona’ ya gidip bir gece kaldıktan sonra sabah kalkıp Zaragoza’ ya gittik. Barcelona Zaragoza arası yaklaşık 320 km. Yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra Zaragoza’ ya vardık. Mundaka gezisinde bahsettiğim gibi, biz araba kiralayıp gezmeyi tercih etmiştik. Fakat bunun büyük bir hata olduğunu Barcelona Zaragoza yolculuk yaparken farkettik. Araba kiralamak yerine tren ile seyahat etmek çok mantıklı. Hem ucuz hem de eğlenceli. Bunu Çek Cumhuriyetinde deneyimlemiştim. Neyse :) Zaragoza küçük bir şehir olduğu için oraya günübirlik program yaptık. Arabayı nehrin diğer tarafına park ettikten sonra Piedra köprüsünden geçip Santa Pilar Bazilika’ sının olduğu eski
verilen çöl tarzından, yeşil meralara, sık ormanlara ve yüksek tepelere ve dağlara kadar çok değişiklik gösteriyor. Kısacası, ne ararsan var. Şehre giriş yaptığımız Piedro Köprüsü de şehrin sembollerinden biri. Köprünün giriş ve çıkışlarında bulunan sütunların üzerindeki aslanlar sebebiyle “Bridge of Lions” olarak da bilinen köprü 1401-1440 yılları arasında inşa edilmiş. Günümüze kadar bir çok felaket atlatmış. Selden ve savaşlardan o da nasibini almış. Fakat her seferinde restore edilip onarılmış. Köprüden geçtikten sonra Plaza La Seo caddesine çıktık. Zaragoza’ nın tüm gezilecek yerleri neredeyse bu caddede toplanmış. Sırasıyla hepsini gezecektik ki fotoğraf çektiğimizi gören bir teyze yanımızda bitiverdi. Yaklaşık 75-80
şehir tarafına geçtik. Veeee, elimizde harita, şehri keşfe çıktık. Önce biraz Zaragoza’ dan bahsedelim. Aragon Özerk Bölgesinin başkenti veZaragoza ilinin merkezi. Zaragoza 714 ile 1118 yılları arasında Arap’ ların himayesinde kalmış. O yüzden de şehirde arap mimarisine rastlamak mümkün. En güzel örneği de Aljaferia Sarayı. Zaragoza, Ebro Nehri ve onunla birleşen “Huevra Çayı” ve “Gallego Çayı” nun geniş vadisinde ve bu vadinin hemen hemen ortasında kurulmuş bir şehir. Bu vadi arazisi, Los Monegros adı
yaşlarındaki bu teyze bize ısrarla bir şeyler anlatmaya başladı. Ama İspanyolca bilmediğimiz için tek kelimesini anlamadık. Biz teyzeye İngilizce konuşuyoruz o da bize İspanyolca. Anlaşamıyoruz ama teyze susmak bilmiyor. Hem konuşuyor hem de bizi bir yerlere yürütüyor. Ben baktım böyle olmayacak, teyze peşimizi bırakmıyor. Hemen en yakın açık kapıdan içeri daldım. Arkadaşı da teyze ile birlikte bıraktım. Ama sonra o da teyzeyinin arkasından sıvışıp yanıma geldi. Baktık ki kaçarken sığındığımız yer marketing europe & anatolia / 45
Gezi
La Lonja imiş. La Lonja, bundan 450 yıl önce inşa edilmiş ve bir süreliğine Menkul Kıymetler Borsası olarak kullanılmış. Bu göz alıcı bina,şimdi popüler bir sergi alanı ve yıl boyunca birçok etkinlik ev sahipliği yapıyor. Binanın en çok göre çarpan kısımları, taş heykeller, sütunlar ve etkileyici tonozlu tavan. Biz içeri daldığımızda fotoğraf sergisi vardı. Eski Zaragoza halkının fotoğrafları. Fakat fotoğraflardan ziyade bina hoşuma gitti benim. La Lonja’ yı gezdikten sonra kafayı uzatıp, teyze etrafta mı diye baktık. Göremeyince de huzurla caddeye çıktık. La Lonja’ nın hemen ilerisinde San Salvador Katedrali var. Çok fazla vaktimiz olmadığı için katedrali gezmedik. Çünkü gezi boyunca çok fazla katedral gezdik. Zaragoza’ daki katedral hakkımızı Basılıca del Pilar için kullanmak istedik. “Catedral del Salvador” yahut “La Seo Katedrali”, 9 yy.’ da Hanas ben Abdallah as San’ani tarafından Saraqusta al Baida camii olarak inşa edilmiş. Sarakuşta, Zaragoza’ nın araplar dönemimdeki ismi. Önceleri camii olan bu bina 1118’ de Alfonso I’ nin istilası sonucu 46 / marketing europe & anatolia
Biz içeri daldığımızda fotoğraf sergisi vardı. Eski Zaragoza halkının fotoğrafları. Fakat fotoğraflardan ziyade bina hoşuma gitti benim.
hristiyanların eline geçmiş. I Alfonso, müslümanlara Zaragoza’ yı terketmeleri için 1 yıl süre tanımış. Sonrasında da binaya yeni eklemeler yapılarak roman tarzında bir kiliseye dönüştürülmüş. Sonra yıllar için de tekrar tarz değiştirmiş. Bu kocaman katedralde bu dönmelerin izlerini görmek mümkün. Arap ve Hiristiyan mimarı stilleri karışımından ortaya çıkartılan Aragon tipi yapılara “Müdejar Mımarı Stili”’ deniyormuş. İspanya’ da gördüğümüz bir çok yapı bu şekilde adlandırılıyor. Katedralin sağ tarafında Arzobispal Sarayı var. İki katlı olan bu saray 18. Yy’ da II Papa John Paul’ u ağarlamış. Pek gösterişli olmayan bu saray Neo-klasik tarzda inşa edilmiş. Buranın da içerisini gezmediğim için yorum yapamıyorum. Katedralin etrafında dolanarak kendimizi ara sokaklara attık. Yanlız katedral o kadar büyük ki, duvarı git git bitmiyor . Haritaya tekrar bakıp ara sokaklardan gidip, diğer tarihi binaları görmeye karar verdik. En sonunda daireyi tamamlayıp Basılıca del Pilar’ ı gezeceğiz. Zaragoza’ nın ara sokaklarında çok şirin kafeler, restaurantlar var. Burada da çikolata ve pasta bolca var.
Gezi
Yanlız bu Bask insanları gelenekleri konusunda çok kuralcı. Adamların siesta alışkanlıkları var. Saat 13:30’ da dükkanları kapatıp kayboluyorlar, ta kii 16:00’ ya kadar. O zamana kadar bir çok mekan kapalı. O yüzden hediyelik eşya almak için 16:30’ u bekelemek zorunda kaldık. Aslında çok da imrendim onlara. Bence biz de siesta yapmalıyız. Öğle yemeğinden sonra çöken ağırlık başka türlü şifa bulmaz. Hem öğlen uyumak insanları zeki yapar mı? Katedralin oradan kaptırıp İspanya meydanına kadar geldik. Harika kocaman. İnsan zannediyor ki bir dünya yol yürüyeceğim ama ölçek küçük olduğu için aslında hap kadar yerde geziyorsunuz. İspanya meydanına doğru yürürken şehir tiyatrosunu ve San Gil Abad Kilisesine rastladık. Fakat buralarda da oyalanmadan yolumuza devam ettik. Hedef Aljaferia Sarayı. Saraya doğru ilerlerken çok güzel meydanlardan geçtik ve çok güzel binalar gördük. Binalar şehre çok güzel bir renk katmış. Hani derler ya, tarih kokuyor, öyle aslında. Ama bence çi-
Annemi aradım. Kadıncağız demez mi, “evladım, nerelerdesin, ulaşamıyoruz sana”. Ohhh, dedim, beni seviyoooolaaarrr :)
kolata kokuyor. Zaragoza’ da kocaman kocaman çikolatalar satılıyor. Hem de çeşit çeşit. Kilise ve müzelerin önünden geçerek hedefe doğru ilerleme devam ettik. İspanya’ da ki 2. günümüz. İlk gün ailemi arayıp, sağ salim geldiğimizi haber verdim. Fakat sonra tekrar aramadım. Sokaklarda yürürken bir yandan da “yaaa, niye beni kimse aramıyor. Unutuldum” diye triplere giriyorum. Sonra taciz mesajı çekmeye karar verdim ama ne mümkün. SMS gitmiyor. Arayıp konuşayım dedim. Annemi aradım. Kadıncağız demez mi, “evladım, nerelerdesin, ulaşamıyoruz sana”. Ohhh, dedim, beni seviyoooolaaarrr :) Sonra hemen müşteri hizmetleri hizmetlerini ve arkadaşları aradım. Tabii o sırada bir kaç ezilme tehlikesi attım. Dikkat telefonda olunca insan şaşkın tavuk modunda oluyor gezerken. Ama bir yandan da hoşuma giden yerlerin fotoğrafını çekiyorum. Ama kadraj yamuk olmuş tabii. Onu sonradan farkettim :) Telefonu kapattım ki, bir de baktım arenaya gelmişiz. Fakat hayvan severlerin
marketing europe & anatolia /47
Gezi
tepkisinden sonra sanırım artık İspanya’ da boğa güreşleri pek de sık yapılmıyor. O yüzden arena macerası anlatamayacağım. Onun yerine fıkra anlatayım. Temel birgün İspanya’ ya gitmiş. arkadaşının tavsiyesi ile bir restuaranta girmiş ve “bana en güzel yemeği getirin” demiş. Garsonun getirdiği yemeği,Temel afiyetle yemiş. Sonra da garsona bu yemeğin ne olduğunu sormuş.Garsonda “boğanın testisleri” demiş.Temel İspanya’ dan ayrılıp Türkiye’ye dönmüş. Sonra bir gün işleri nedeniyle tekrar İspanya’ ya gitmiş ve yine aynı lokantada yemek istemiş. Gitmiş ve aynı yemeği sipariş etmiş. Afiyetle yemiş yemeğini. Yedikten sonra garsona sormuş, “ya, beyefendi, bu seferki porsiyon biraz küçüktü” demiş. Garson da Temel’ e “eee, her zaman matador kazanacak değil ya” demiş. Evet konu hazır yemekten açılmışken devam. Zaragoza sokaklarında dolaşmak bizi epey yordu, susattı ve acıktırdı. O yüzden yemek molası verdik. Şirin bir sokak içinde bir restaurant bulduk. Fakat buralara pek turist gelmiyor ola48 / marketing europe & anatolia
40 dakika aç bilaç bekledikten sonra bize zift gibi bir paella geldi. Meğerse siyah paella söylemişiz. Aklıma Eyvah Eyvah filmindeki black risotto geldi :)
cak ki, ingilizce menü yok. O yüzden fotoğraflara bakıp sipariş verebiliyorsunuz. Bakındık ama yine de pek cazip bir şeyler bulamadık. Sonra da meşhur paellarından yemeğe karar verdik. Siparşi verdik. 40 dakika aç bilaç bekledikten sonra bize zift gibi bir paella geldi. Meğerse siyah paella söylemişiz. Aklıma Eyvah Eyvah filmindeki black risotto geldi :) Dedim ki sanırım siyah pirinç bu ama ne yazık ki öyle değilmiş. Kalamarın mürekkebinden yapılıyormuş. Tuzlu olması dışında tadı hiç fena değildi. Ama ben sadece içindeki deniz böceklerini yedim. Adamlar çıldırmış olmalı, hava 32 derece ve şap gibi tuzlu yemek yapıyorlar. Yemek sonrası insanın dili damağına yapışıyor. Yemeğimizi yedikten sonra direk Aljaferia Sarayı’ na gittik. Saray, 8. yy’ ınikinci yarısında araplar tarafından inşa edilmiş.İlk yapıldığında halifelerin alt kadrosunda çalışan kişilerin çalışma yeri olarak kullanılmış. Hıristiyanlar burayı aldıkdan sonra kendi ihtiyaç alanlarına göre yeniden düzenlenmiş. Devrin Aragon kralıise burayı askeri bölge olarak kullanmış. Kalede, ha-
Gezi
pishane ve bazı gizli bolmeler de var. Fransızlara karşı yapılan savaşta kale olarak kullanımış. Şuan parlamento binası olarak da kullanılıyor. Bu nedenle bazı bölümleri rahat kullanım alanı saglamak için modernize edilmiş. Biz saraya vardığımızda henüz siesta zamanı bitmemişti. O yüzden bizi içeri almadılar. Biz de etrafını dolanıp yolumuza devam ettik. Yolumuzun üzerindeki yarım ay şeklindeki bina ve modern binalar dikkat çekiciydi. Modern ve tarihi binalar çok güzel harmanlanmış. Yolumuzun üzerindeki gar binasına da göz attıktan sonra yola devam. Haydarpaşa Garı’ nın üzerina gar tanımıyorum. Umarım ona dokunmazlar :) Yolumuza devam ederken karşımıza sur kalıntıları çıktı. O kadar yıl sonra şehrin içinde bu kalıntılara rastalamak çok şaşırtıcı. Surların arkasında ki San Juan kilisesinin önünden de geçip Basılıca del Pilar’ a doğru ilerledik. San Juan kilisesinin yanındaki minare Pisa kulesi gibi eğik. Muhtemelen önceden orası da camiydi ve sonra kiliseye çevrildi. Nihayet Basılıca del Pilar’ a vardık.
Kiliseye girer girmez insanın nutku tutuluyor. İnanılmaz ihtişamlı. Daha önce böyle büyüleyici bir yer görmemiştim.
Ama o kadar sıcak ki hava, insan baygınlık geçirecek gibi oluyor. Kiliseye girmeden önce dondurma yemek insanı serinletir düşüncesiyle, dondurma molası verdik. Burada ki dondurmalar da gerçekten çok başarılı. Çeşit çeşit dondurma, hepsi birbirinden güzel. Yazarken bile insanın canı çekiyor :) Sarayın önündeki havuza ayaklarımı da sokup, serinledikten sonra kiliseye girdik:) Kiliseye girer girmez insanın nutku tutuluyor. İnanılmaz ihtişamlı. Daha önce böyle büyüleyici bir yer görmemiştim. Muhtemelen o yıllarda insanların işi gücü yokmuş, böyle süslemelere vakit harcıyorlarmış. Öyle bir işçilik var ki kilisede, akıl almıyor. Ağzım açık, hayranlıkla gezdim kiliseyi. Santa Pilar manastırı (Basilica), bütün İspanya’da en saygın dini anıtlardan biri. Ebo Nehrinin yayında yükselen bazilikanın dış cephesi parlak kubbeleri ve minareleriyle bir Osmanlı camiini andırıyor. İçeride, küçük kubbeler ve freskler yerel efsane Goya tarafından resmedilmiş. O kadar güzel yapılmışlar ki, büyüleniyorsunuz. Hayretler içinde gezdim kilisenin içini.
marketing europe & anatolia / 49
Gezi
Ama asıl gösteri, Damián Forment’in heykellerini dikmeyi ihmal etmemiş. devasa altarın arkasındaki sumermeri Bir şehri daha geride bırakmış oldum perdesi. böylece :) Kutsal Bakire Meryem’in, kiliseye adını veren antik sütunun üstünde Havari Aziz Yakup’a göründüğü söyleniyor ve tapınmaya gelenler sergilenen minik, pirinç kenarlı bölümü öpmek için kuyruğa giriyor. Meryem ana nın burada görüldüğü rivayet ediliyor. İçeride fotoğraf çekmek yasak ama ben flaş patlatmadan bir kaç tane çektim. Böyle güzelliklerin fotoğraflanmaması çok sinir bozucu bence :) Pilar kilisesini de gezip bitirdikten sonra Bask Bölgesinin diğer güzelliklerini görmek için yola koyulmaya karar verdik. Çıkarken bir kez daha büyülü güzelliğini izledim dışardan. İnsanların mimari eserlerine sahip çıkmaları ne kadar güzel :) Yazının başında da dediğim gibi, Goya’ nın şehri.İspanyol saltanatının saray ressamı olarak çalışan Goya’nın eserlerine tüm İspanya’ da rastlanıyor. Zaragoza’ da bu ressamı unutmayıp 50 / marketing europe & anatolia
Yorum ve önerileriniz için mail adresim svldbn@gmail.com
Sinema Ali Erdem Ekşioğlu
Paul Walker...
( reklam arası sinema)
Paul Walker geçtiğimiz günlerde ironik bir şekilde bir araba kazasında hayatını kaybetti. Kişisel olarak oyunculuğunu ve çalışmalarını çok sevdiğim Paul Walker dünyaca Fast & Furious (Hızlı ve Öfkeli) serisiyle tanınırdı. Ne kadar serinin ekibini, heyecan fışkıran sahnelerini ve samimiyetini cok sevsem de seri artık sahip olduğu "hype"'ı kötüye kullanmaya başlamıştı. Her geçen film daha zorlama ve olay döngüsü olarak gittikçe daha sıkıcı olmaya başladı. Görsel efektler ve hikaye kalitesi her geçen filmde ters orantılı hareket ediyor ve bu da seriye olan ilgiyi hayatta tutuyordu. Bunun dışında bazen işleri daha ilginçleştirmek ve kaybetmek üzere oldukları hayranları seriye geri bağlamak için konuk oyuncular çağırıyorlardı. Herşeye rağmen seri hayatta kaldı. Asıl üzücü olan ise en başarılı yıllarında başrol oyuncusunun ölümüyle sekteye uğradı. Ama bir hayattan bahsederken bir serinin ne olursa olsun lafı bile edilmez. Nelson Mandela... Ne kadar sinemayla ilgisi olmasa da Nelson Mandela'nın ölümü bütün dünyayı hüzüne boğdu. Ben de yazımda değinmeden geçemedim. Çok değerli bir devlet adamı ve düşünür olan Mandela madde olarak bu dünyadan gitmiş olsa da düşünceleri, sözleri sonsuza kadar ilham vermeye, yol göstermeye ve bize onu hatırlatmaya devam edecek...
52 / marketing europe & anatolia
a d n ı ş a y 20
Kültür - Sanat
Sherlock Holmes... İnsan beyninde çözülemeyecek kadar zor, tahmin edilemeyecek kadar karmaşık duygular ve arzular vardır. O arzuların karanlık olanlarına gelince; işte onlar oldukça soğuktur ve kişiyi adeta buzdan bir kütleye çevirir. Gözleri kör eden bu ürkütücü ruh halleri, insanın aklının ucundan bile geçiremeyeceği şeyleri yapmasını sağlar. Benim işim, karanlıkta kalmış bu insanların yol açtığı kötülükleri sona erdirmek. Suçluları ayrı ayrı çözümleyip, her kılığa bürünebilme yeteneğimle doğru izlerin peşinden gittiğime inanıyorum. Uyguladığım yöntemler ise, en az izini sürdüğüm suçlular kadar farklı. Ve şunu bilmenizi isterim ki, kesinlikle hepsi işe yarıyor Sherlock Holmes. Dünyaca ünlü dedektif Sherlock Holmes, kendine özgü karakteri ve yaşadığı birbirinden farklı maceraları martı yayıınlarında 5 kitaplık set halinde çıktı. Toplam 56 çarpıcı hikâyeden oluşan eserin bu ilk kitabı, Akıl Oyunlarının Gölgesinde sizi insan zekâsını zorlayan tuhaf suçlar ve cinayetler dünyasında gezdirirken, gerçeğe giden bir yolda yalnız olmadığınızı da hissettiriyor
Pembe Çantalı Kız... Berrak Dalkılıç Çekin, annesi ve babası yirmi yılı aşkın zaman önce Hidrotam’ı kurduklarında, henüz bir atölye olan firmanın koridorlarında koşturan genç bir kızdı. Yıllar sonra eğitim hayatını tamamlayıp iş dünyasına adım attığında ise onun için yol çoktan çizilmişti; kariyeri aile şirketi Hidrotam’da şekillenecekti. Onun mücadelesi de işte bu noktada başladı; aile şirketinin geleneksel usullerle yönetimi “Pembe Çantalı Kız”ın yenilikçi fikirleriyle çelişiyordu. On yıllık bir sürecin sonunda Berrak Dalkılıç Çekin, Caretta Yayıncılıktan Tortuga markasıyla raflarda yerini alan “Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Pembe Çantalı Kızın Hikayesi” kitabında aile şirketinde ikinci kuşak yönetici olmanın zorluklarını kaleme aldı. Kitap, aynı zamanda aile şirketleri ve KOBİ’ler için bulunmaz bir rehber niteliğinde… “Paylaşılmayan bilgi kaybolur gider” inancıyla deneyimlerini kaleme alan Berrak Dalkılıç Çekin, kitabında aile şirketlerinde kuşak farklılıklarına dikkat çekiyor 54 / marketing europe & anatolia
Sanatı Koruma Projesi... Bank of America Merrill Lynch’in, tarihsel ve kültürel öneme sahip, yok olma tehlikesi altında olan sanat eserlerini koruma altına aldığı projesinin 2014 başvuruları başladı. Bank of America Merrill Lynch’in, küresel Sanatı Koruma Projesi kapsamında 2014 yılı için başvuruları açıldı. Son başvuru tarihi 17 Ocak 2014 olan programa, her sanat dalından koruma gerektiren eserlere ev sahipliği yapan, kâr amacı gütmeyen sanat ve kültür kurumları, http://museums.bankofamerica.com/arts/Conservation/ Apply adresinden başvurabilecek. Türkiye’den de koruma altına alınan eserler bulunuyor. İstanbul Rezan Has Müzesi’nde sergilenen ve MÖ 9-7’inci yüzyıllar arasına tarihlenen Urartu Mücevherleri koleksiyonunun korunmasının yanı sıra, yine İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi bünyesinde yer alan 8’inci yüzyıl Emevi dönemi bir Kur’an’ın restorasyonu da, Türkiye’de şimdiye dek bu program kapsamında gerçekleşen çalışmalar arasında yer alıyor. Bu proje kapsamındaki eserlerin tam listesi, ayrıntılı bilgi ve görseller için lütfen http://museums.bankofamerica.com/ arts/Conservation adresini ziyaret edin.
Kültür - Sanat
Barış Manço ile 7’den 77’ye... “Barış Manço ile 7’den 77’ye” programının yayına girişinin 25. Yılı nedeniyle Milli Saraylar Müzesi Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde Erkmen Sağlam’ın Objektifinden Barış Manço ile 7’den 77’ye Fotoğrafları” sergisi açılıyor.“ Her fotoğraf, Erkmen Sağlam’ın kaleminden kısa hikayeleri ile birlikte yer alacak. Tamamen ücretsiz olan sergi 1-3 Aralık 2013 tarihleri arasında Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde, 7-13 Aralık 2013 tarihlerinde de Akmerkez Sanat Galerisi’nde Barış Manço’nun sevenlerinin ziyaretine açık olacak. “Barış Manço ile 7’den 77’ye” bütün Türkiye’nin programıydı. “25. Yılda Barış Manço ile 7’den 77’ye Sergisi” de Türkiye’nin sergisi olacak ve bu fotoğraf sergisi ile Barış Manço hayranlarıyla birkez daha buluşacaktır. Ekvator’dan kutuplara yaklaşık 140 farklı bölgeyi dolaşarak 800 bin kilometreden fazla yol kateden, ülkemizin bütün illerini karış karış gezerek ekranlara taşıyan Barış Manço anısına düzenlenen bu sergi ile unutulmaz sanatçı bir kez daha sevgi ve özlemle anılacaktır. Büyük bir özveri ile sergiyi hazırlayan ekip, bu özel sergiyi Türkiye’nin dört bir tarafında düzenlemeyi planlıyor.
Darüşşafaka yılbaşı özel ürünleri... Darüşşafaka Cemiyeti, 2014 yılı için, “eğitimde fırsat eşitliği”ne destek olma fırsatı sunan özel hediye seçenekleri hazırladı. Bu yılbaşında kişisel kullanıma, sevdiklerine veya kurum çalışanlarına yönelik özel bir hediye düşünenleri, 150 yıllık misyonuna kaynak yaratmak amacıyla tasarladığı Darüşşafaka yılbaşı ürünlerini tercih etmeye davet ediyor. Tamamen kişiye özel veya kurum logosu taşıyacak şekilde tasarlanabilen Darüşşafaka yılbaşı özel ürünleri, “Masa Takvimi”, “Kartpostal”, “Bardak Altlığı” ve “Yeni Yıl Tebrik Sertifikası”ndan oluşuyor. Darüşşafaka 2014 Masa Takvimi, Darüşşafaka’da okuyan ve Türkiye’nin 65 ilinden gelen öğrencilerin “memleket” çizimlerinden ve serbest çizimlerinden oluşuyor. Kartpostallar ve bardak altlıkları ise Darüşşafakalı öğrencilerin yılbaşına özel rengârenk çizimleriyle süslü. Darüşşafaka’nın yılbaşına özel hazırladığı bağış sertifikalarını tercih edenler, çalışanlarına, iş ortaklarına veya sevdiklerine bağış yapmanın huzurunu armağan edebilir. Darüşşafaka’nın önde gelen kurumsal destekçileri arasın-
da yer alan Kahve Dünyası’nda ise, Darüşşafaka yararına 9’lu ve 12’li paketler halinde, Darüşşafakalı öğrenciler tarafından tasarlanmış kutularda çikolatalar satışa sunulacak.
marketing europe & anatolia / 55