Hazi ran /June 2012
Yıl: 26 Sayı:307 HAZİRAN 2012 GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE MÜZEYYEN YARAN muzeyyen.yaran@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 34530 Yenibosna / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Sağlıktaki Değişimi Takip Edin Haziran sayısı ile karşınızdayız. Bu sayımızda yine sağlık alanındaki tüm gelişmeleri içeren dopdolu bir dergi hazırladık. Türkiye genelinde sağlık kampüsleri kurulmasına yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Bu anlamda tıbbi cihaz ve malzeme sektörü de değişen koşullara uygun çözümler geliştirmek için çaba gösteriyor. Bu çerçevede sektörün sivil toplum kuruluşları toplantılar düzenleyerek fikir alışverişinde bulunuyor. Bu örneklerden biri Samsun’da Medikal Sektörü Kümelenme Strateji Çalıştayı’nda gerçekleştirildi. Çalıştayda, sektörde faaliyet gösteren firmaların bulundukları çevrede mevcut olan belirsizliklere uyum sağlamaları için gerekli kaynakların, ürünlerin, süreçlerin ve sistemlerin yapılandırılması, ne tür fonksiyon gerçekleştirecekleri ve ne tür pazarda faaliyette bulunacaklarına ilişkin kriterler belirlendi. Değişen sağlık yapısına ayak uyduran firmalar sektörde başarılı olurken, bu değişime uymayanlar zaman içinde ciddi zorunlar yaşayacaktır. Bu çerçevede birlik olmanın önemi bir kez daha artıyor. Sektörün sivil toplum örgütleri ile birlikte sektörü daha iyi noktalara taşımak için gayret gösterilmeli. Dünyanın kabul ettiği bir sağlık modelini uygulayan Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık reformu yapan ülkeler arasında birinci sırayı yerleştirildi. Bu gelişimi ve değişimi iyi analiz etmek gerekir. Artan rekabet koşullarından iyi bir pay elde etmek isteyenler için, iç pazarın yanı sıra, yurt dışı açılımlar da iyi değerlendirilmelidir. Çevre ülkeler Türkiye için çok ciddi bir pazardır. Bu pazarlarda daha aktif olmak gerekir. Bunu yapmak içinde, kaliteli ürünler sunmanız gerekir. Medikal Teknik Dergisi, sağlık alanındaki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Gelişmeleri her ay okuyucularıyla paylaşmaktadır. Sektörde yaşanan tüm gelişmeleri dergimizin bu sayısında sizler için derledik. Sürekli yazarlarımızdan Prof. Dr. İsmail Kaya’nın “Pazarola” ve Mehmet Ali Özbudun’un “Denge” başlıklı yazılarını okumanızı tavsiye ederiz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.
REKLAM INDEKSİ
icindekiler
06
Medikal Sektörü Kümelenme Stratejileri Çalıştayı
08
Eforsan’dan Anahtar Teslim Üniteler
10
Türk Bilim Adamlarından Büyük Buluş
16
Okmeydanı’na Dev Hastane Kampüsü
22
Do-Pa, Genişleyen Ürün Yelpazesiyle Dikkat Çekiyor
KİMEKS ..................Ö.K. - Ö.K.İ. -1 ÜZÜMCÜ...................................2-3 EFORSAN.....................................9 CEYO .....................................11-13 KAPARİ OTEL.............................15 İNCEKARALAR...........................17 MEDİTEL ....................................19 BETA MEDKAL...........................21 DOPA ....................................25-27 DESOMED EURO .......................29 NOYA.....................................31-41 AMAZON MEDİKAL....................33 MEDİSEL ....................................35 BEYBİ .........................................37
30
Kimeks, Sağlıktaki Yeni Reform Hareketlerine Uygun Çözümler Geliştiriyor
40
Ekokardiyografi’nin Geleceği İstanbul’da Konuşuldu
42
Kompresyon Tedavisi Masaya Yatırıldı
46
Dünya Hijyen Standartlarında Uygun Ürünler AMET Markasıyla Sunuluyor
MEDİSAFE..................................39 MES MEDİKAL......................43-45 EMS ............................................47 PLASTİMED ...............................49 MESİTAŞ...............................51-53 TRİMPEKS ......................55-57-59 S2000..........................................61 DİJİKON .....................................63 AND OUTDOR ............................65 ANLİMİTED...........................66-67 MULTİKAN............................69-71 TARTI..........................................75 AYDERSAN ...........................77-79 BETAKON .............................81-83
64
Küçük Hastaların Özel İhtiyaçlarına Yenilikçi Ventilasyon Teknolojisi
68
Tanı Koymada Uygulanan Yöntemler
72
Philips, Manyetik Rezonans Alanındaki Yeni Ürünlerini Tanıttı
74
Medisana, IT-Innovasyon Ödülü Kazandı
76
Hastalar Göz Tansiyonlarını Kendilerin Ölçebilecek
TAP LİMİTED..............................85 OĞUZ CEVİZLİ ............................87 GÖZDE ..................................89-91 EKİP TIBBİ MALZEME...............93 GAMİDOR ...................................95 KEYHAN .....................................96 KLAS...........................................97 TÜRKİYE GAZETESİ ...................99 İHLAS KOLEJİ ..........................101 KUZULUK.................................103 BIHE FUAR...............................105 HEALT EXPO ............................111 SCA HİJYEN ............................A.K. GÖZDE ...................................A.K.İ.
AKTÜEL
Medikal Sektörü Kümelenme Stratejileri Çalıştayı
E
konomi Bakanlığı ile Avrupa Birliği’nin ortak finanse ettiği KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi kapsamında tıbbi cihaz ve cerrahi el aletleri sektöründe dünyanın 3. kümelenme merkezi olan Samsun’da “Medikal Sektörü Kümelenme Strateji Çalıştayı” gerçekleştirildi. Sektörde yürütülmekte olan üretim ve ihracat potansiyelinin artırılması çalışmalarının şekillenmesinin hedeflendiği ve Canik Kültür Merkezi’nde düzenlenen çalıştayın ev sahipliğini Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) yaptı.
Neler Konuşuldu?
Medikal Sektörü Kümelenme Stratejileri Çalıştayı’nda, Ekonomi Bakanlığı uzmanları çeşitli konularda sunumlar yaptı.
Medikal Sektörü Kümelenme Strateji Çalıştayı’nda; sektörde faaliyet gösteren firmaların bulundukları çevrede mevcut olan belirsizliklere uyum sağlamaları için gerekli kaynakların, ürünlerin, süreçlerin ve sistemlerin yapılandırılması, ne tür fonksiyon gerçekleştirecekleri ve ne tür pazarda faaliyette bulunacakları belirlendi. Çalıştayda ayrıca geçen ay Türkiye Sanayi Stratejisi çerçevesinde Türkiye’nin sanayide rekabet gücünü artırmak amacıyla kümelenen sektörlere yönelik bilimsel tabanlı ve üniversite-sanayi işbirliğine dayanan Küme Destek Programı’na Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Samsun’u dahil etmesi ele alınıp, verilecek desteklerden nasıl yararlanılacağı masaya yatırıldı.
5 Pilot İlden Biri Samsun Çalıştayın açılışında konuşan Samsun TSO Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Tören, “Küreselleşmenin bu denli hüküm sürdüğü, ekonomilerin bu denli entegre olduğu ve rekabet edebilirlik koşullarının giderek ağırlaştığı, ekonomik düzeyde yükselen Türkiye, gücünü KOBİ’lerimizden almaktadır. Bu nedenle KOBİ’lerimizin kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik yapılan yatırımlar büyük önem arz etmektedir. Bu anlayışla uygulamaya konulmuş olan KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi çerçevesinde 5 pilot ilden bir tanesinin Samsun olması, kentimiz adına önemli şanstır” dedi. Türkiye’de sektörün daha derli toplu ve dünya standartlarında üretim yapabileceği, ilk 5 yıl içerisinde dünya pazarında yüzde 1 pay almayı, cari açığı azaltmayı hedefleyen ve buna ulaşabilmesi için organize sanayi alanları gereksiniminin
6 > HAZİRAN 2012
kaçınılmaz olduğunu söyleyen Medikal Sanayi Kümelenme Derneği (MEDİKÜM) Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, “Sağlık kenti olma yolunda, KOBİ’lerin rekabet gücünü artırmak, yenilikçilik ve girişimcilik kültürünü geliştirmek amacıyla yola çıkan MEDİKÜM, şimdiye kadar geçen kısa zaman dilimi içerisinde sektöre ve paydaşlarına yönelik birçok faaliyet içine girmiştir. Bu bağlamda, sektörümüzün daha rekabetçi bir pozisyona kavuşması, firmaların karlılığını artırması, istihdamın daha nitelikleştirilmesi ve sürdürülebilir hale getirilmesi gibi alt hedefleri de gündemine alan MEDİKÜM, bu bağlamda sektöre yönelik planlama ve stratejik yol haritalarının çıkartılmasına öncülük etme görevini de üstlenmiştir” diye konuştu.
“Samsun’un Potansiyeli Var” Projenin kıdemli yöneticisi olan Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Yavuz Özutku, “Projemizde en çok önem verdiğimiz şey, işbirliği. İkincisi ise yönetişim. Biz projeyi yönetirken ‘oldukça merkezi bir anlayışla projeyi yönetelim, yürütelim, işi bitirelim, kalsın’ demiyoruz. Mutlaka 5 yerel paydaş seçmemizin sebebi de ‘attık kafadan Samsun geldi’ değil. Samsun’un elindeki potansiyel diğer pek çok ilimize fark atacak seviyede. Samsun’da medikal kümelenme alanında yapacağımız işlerin ve işbirliklerinin, hep beraber çıkacağımız bu yolculukta bizim uzmanlık alanımız olan uluslararası ticaret, uluslararası ihracat yönünde size katkılar sağlarken, bize de sizlerden yerel paydaşlarla ortaklık halinde iş nasıl yapılır, işbirliği nasıl gerçekleştirilir, hep beraber ileriye, Türkiye’nin koyduğu 2023 500 milyar dolar ihracat hedefine sizin katkılarınızı nasıl maksimize edebiliriz, sizin uluslararasılaşmanız yönünde kendi katkılarımızı size nasıl aktarabiliriz, tüm tasamız bunun için” şeklinde konuştu.
Samsun’da Önemli Adımlar Atılacak Yapılan bu çalışmanın ayakları yere basın bir çalışma olduğunu söyleyen Vali Yardımcısı Mehmet Hulusi Kaya, şu ifadeleri kullandı: “Çalıştaydan sonra artık Samsun’da medikal sektörde çok daha ileriye götürecek somut adımlar atılacaktır.”
KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi, ülkemizdeki KOBİ'lerin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü kümelenme anlayışıyla geliştirmeyi hedefleyen bir projedir. Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilen ve 22 Şubat 2011 tarihinde çalışmalarına başlayan projenin 30 ay sürmesi ve Ağustos 2013'te sona ermesi planlanmaktadır. T.C. Ekonomi Bakanlığı, T.C.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ECORYS ortaklığında yürütülecek proje Çorum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon'da kurulan Kümelenme Bilgi Merkezleri ile hedef sektörlere yön verecektir.
Proje Faaliyetleri Projenin söz konusu bölgelerdeki KOBİ'lerin uluslararası pazarlara giriş ve bu pazarlarda rekabet edebilirliklerini artırmak için yapacağı faaliyetler ve kazanımlar içinde şunlar yer almaktadır: KOBİ'lere eğitim, bilgi erişimi, verimlilik ve rekabet güçlerini arttırma konusunda stratejik destek sağlayacak Kümelenme Bilgi Merkezleri'nin kurulması KOBİ'lerin ve Destek Kurumları'nın internet üzerinden ulaşılabilecekleri; değişik sektör ve alanlarda bilgi edinme ve paylaşımını kolaylaştıracak; bu şekilde özellikle KOBİ'lerin uluslararası pazarları açılımına destek sağlayacak Bilgi Yönetim Sistemi'nin kurulması Kümelerin gelişimlerini ve değişimlerini değerlendirmelerini sağlayacak Ulusal Karşılaştırmalı Değerlendirme (Benchmarking) Sistemi'nin kurulması KOBİ'lere, oluşturulacak İş Kümeleri çerçevesinde, kurulacak Kümelenme Bilgi Merkezleri aracılığıyla; İhracat için ihtiyaç duydukları teknik bilgi, Küresel pazarları daha kolay takip etme fırsatı, Ürün ve hizmette farklılaşma, yenilikçilik ve insan kapasitesini geliştirme konularında teknik destek Yurtiçi ve yurtdışında diğer işletmelerle işbirliği olanakları yaratılarak deneyim ve bilgi paylaşımının sağlanması Kurulan işbirliği ağlarıyla değer zinciri içerisinde tasarımdan başlayarak üretimden ihracata giden yolda işleyiş ve verimlilik artışı sağlamak Uluslararası piyasalara açılmak ve ihracat hacmini korumak için teknolojiyi takip edebilme fırsatı verilecektir. Proje beş pilot ilde Proje aşağıdaki Yerel Proje Paydaşları ile çalışacaktır: Gaziantep Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası
HAZİRAN 2012 > 7
AKTÜEL
Eforsan’dan Anahtar Teslim Üniteler
Hedefleri doğrultusunda EFORSAN marka proje bazında Anahtar Teslim Ameliyathane, Yoğun Bakım Ünitesi, Kemoterapi Hazırlama Ünitesi Ve TPN (Total Parental Nutrition) kurulumlarını gerçekleştirmektedir.
8 > HAZİRAN 2012
1
997 yılında Bülent Bozkurt tarafından kurulan Baycan Medikal kazandığı tecrübe ve bilgi birikimini 2003 Ağustos ayında temelleri atılan ikinci firması olan Eforsan İlaç ve Tıbbi Gereçler şirketine aktardı. Yerli üretim yaparak ülke ekonomisine de katkı sağlamayı hedefleyen kuruluş faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Bu çalışmalar doğrultusunda firma Ecza Deposu ve Satış Pazarlama hizmetleri sunmakla kalmayıp, kısa zamanda sektörün tanınmış firmaları arasında kendisine yer edinmiş ve 2009 yılında Ar-Ge çalışmalarına başlamıştır. 1000 metrekare kapalı alanda kurulu olan firma, yakın zamanda 8600 metrekarelik alanda hizmet vermeye devam edecektir. Uzman teknik kadro ve üstün kalite anlayışı ile sağlık sektörü başta olmak üzere, Savunma, Gıda, İletişim, Elektronik gibi farkı birçok sektörlerde sürekli ve kaliteli hizmet sunmayı hedeflemiştir.
Anahtar Teslim Çözümler Sunuyor Hedefleri doğrultusunda Eforsan marka proje bazında Anahtar Teslim Ameliyathane, Yoğun Bakım Ünitesi, Kemoterapi Hazırlama Ünitesi Ve TPN(Total Parental Nutrition) kurulumlarını gerçekleştirmektedir. Ayrıca Biyogüvenlik Kabinleri, Temiz Oda, Laminar Air Flow, Aseptizör üretimi yapabilmek için konusunda deneyimli mühendis ve uzman kadroyu bir araya getirip ortak çalışma sağlamıştır. Proseslerin yönetimi adına kalite yönetim sistemi kurmuş ve TSE ISO 9001, TSE ISO 13485 standartları ile belgelendirmiştir. Ayrıca tüm belgeleri TÜRKAK tarafından onaylanmıştır. Uluslararası standartlarda üretim yapılmakta olan fabrikada Toplam Kalite Yöntemi benimsenmiş olup, sürekli artan müşteri memnuniyeti esas alınarak Eforsan marka cihazlar CE standartlarında üretilmektedir. Satış Sonrası Hizmet Yeterlilik Belgesi ve IQNET Certificate belgeleri de sağlanmıştır. Vizyonu; Firmamızın hedefleri doğrultusunda kaliteyi bir yaşam biçimi haline getirerek araştırıp geliştirmek. Türkiye’de ve tüm dünyada beklentilerin üzerine çıkarak teknolojinin ulaştığı son noktada insan sağlığı adına hizmet sunmak. Misyonu; Alanında yetkin ve sorumluluk taşıyabilecek yeterli bilgi ve becerilerle donanmış, meslek etiği ve kaliteden taviz vermeyen, bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkı sağlayan saygın bir firma olmaktır.
AKTÜEL
Türk Bilim Adamlarından
Büyük Buluş
Vücudunda implant, stent, kalp ve beyin pili taşıyanlarda MR cihazına girebileceği ifade edildi.
U
lusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi (UMRAM) yöneticisi Prof. Dr. Ergin Atalar, ''Kalp ve beyin pilleri nasıl değiştirilirse MR cihazına girebilir'' sorusundan hareketle kalp ve beyin pillerinin MR uyumluluğunu araştırdıklarını söyledi. İlk aşamada, MR cihazına uygun pil araştırmasında sonuca ulaştıklarını ve ürünlerle ilgili patent aldıklarını belirten Prof. Dr. Atalar, ''Hatta Amerika'da benim kurucusu olduğum bir şirket, bizim geliştirdiğimiz teknolojilerle bayağı ilerleme kaydetti. Dünyanın alanında en önemli firmalarından Boston Scientific'in şimdi yaptığı beyin pillerinde bizim teknolojimizin önemli yeri var'' dedi.
Pile Uyumlu MR Sonraki aşamada ise MR cihazının kendisini de değiştirebileceğini gördüklerini ifade eden Prof. Dr. Atalar, ''Yani MR'a uyumlu pil yerine pile uyumlu MR yaptık. MR cihazıyla uyumlu olmayan bir kalp piliyle görüntülemeye girdiğimiz zaman cihazın teli ısınıyor ve bilhassa kalbi yakma tehlikesi oluyor'' diye konuştu. Prof. Dr. Atalar, şöyle devam etti: ''Mikrodalga fırının içine çatal koymayı denediniz mi? Şimşekler çakar. MR cihazını, güvenlik açısından, tam bir mikrodalga fırın gibi, implantı da fırının içine konan çatal gibi görebilirsiniz. Çatalın kalbi yakıp insanı öldürme ihtimali var. Bu nedenle kalbinde ya da beyninde pil olan insanlar MR'a giremiyorlar. Başka görüntüleme
10 > HAZİRAN 2012
teknolojileri özellikle beyin için MR'ın yerini tutmaz. Çünkü artık kişi her işi yaparken, parmağını oynatırken bile beyninin neresinin çalıştığını MR ile görmek mümkün. Çok kritik hastaların MR'a girmemesi bu yönüyle çok büyük bir sıkıntı. Biz de düşündük ki çatalı değiştirebiliriz. 'Öyle bir çatal yapalım ki her mikrodalgada o çatal kullanılabilsin' dedik.''
Görüntü Kalitesi Değişmeyecek Prof. Dr. Atalar, uzun yıllar süren bu çalışmaların sonucunda artık MR'a giren implantlı hastada, cihazın implantın yerini bularak o bölgeye ısınmaya sebep olacak enerjiyi vermeyeceğini anlattı. Bu işlemi yapmanın eskiden de mümkün olduğunu dile getiren Ergin Atalar, ''Ama görüntü kalitesi çok bozuluyordu. Biz bu işin görüntü kalitesini hiç değiştirmeden yapılabileceğini gösterdik'' dedi. Prof. Dr. Ergin Atalar, pile uyumlu MR'ın patentini yeni aldıklarını ve lisansını da kısmen bir firmaya verdiklerini açıkladı. Sadece Amerikan patenti aldıklarını belirten Prof. Dr. Atalar, böylelikle Amerika'da bu ürünü sadece kendilerinin yapabileceğini ve başkasının üretmesi durumunda kendilerine para vermek zorunda olduklarını vurguladı. Bilkent Üniversitesi'nde elektrik ve elektronik mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisans yapan Yiğitcan Eryaman'ın konu üzerinde doktora çalışmasını da aynı bölümde başarıyla bitirdiğini söyledi.
AKTÜEL
Acil’de Para Alan Hastane Kapanacak
Acil servise gelen hastalardan ilave ücret isteyen hastaneye önce uyarı sonra kapatma cezası var.
ö
zel Hastaneler Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, acile başvuran hastadan ilave ücret alındığının tespit edilmesi halinde sağlık kuruluşunun mesul müdürü uyarılacak.Yine acile başvuran hastalara gerekli müdahaleleri yapmayan, gerekiyorsa hastanın yatışını sağlamayıp tedaviyi tamamlamayan sağlık kuruluşlarının acil vakalar hariç hasta kabulü 3 gün süreyle valilik tarafından durdurulacak.
Dört Defada Ruhsat İptal! Aynı yıl içinde ilave ücret alındığının 3’üncü ve daha fazla tespiti halinde kapatma cezaları uygulanacak. Bunun bir yıl içinde 4’üncü tespitinde ise Bakanlıkça sağlık kuruluşunun ruhsatnamesi iptal edilecek. Acil servise başvuran hastalara, yoğun bakım hizmeti dahil gerekli ilk müdahalenin yapılması, gerekiyorsa hastanın yatışı yapılarak tedavisinin ve eğer gelişirse komplikasyonların tedavisinin tamamlanmasından özel hastane sorumlu olacak.
Hekimlere İkinci İş İmkânı Yine klinisyen uzman sayısı 4’ün altına düşen hastanelerin faaliyeti 2 yıla kadar askıya alınacak. Bu süre sonunda uzman hekim eksikliğini gideremeyen özel hastanenin ruhsatı iptal edilecek. Diyaliz merkezleri ve üremeye yardımcı tedavi merkezlerinde kadrolu çalışan uzman hekimler, özel hastanede kadro dışı geçici çalışabilecek. Bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıklara ait sağlık birimlerinin faaliyeti, 18 ay içinde sona erecek. Ayrıca havaalanı ve gümrüklü alanlarda yolcu ve personele hizmet sunmak üzere sağlık üniteleri kurulabilecek.
12 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Hastanedeki Faturayı Hasta Kontrol Edecek
H
astanelerdeki suiistimalleri ortadan kaldıracak ve faturaları hastaların denetimine açacak sistem için hazırlıkların tamamlandığı belirtildi. SGK Başkanı Fatih Acar, katıldığı bir televizyon programda, çalışmalarda sona gelindiğini ve kısa süre içinde sistemin devreye gireceğini açıkladı. Acar’ın verdiği bilgiye göre, sağlıkta yaşanan fatura takip sıkıntısı sona erecek. Yeni sistemle birlikte bütün SGK’lılar hastanelerde kendileri adına SGK’ya fatura edilen tüm giderleri internet üzerinden görüp, muhtemel yolsuzluğu anında tespit edebilecekler. Yeni sistem sayesinde SGK’lılar haksız katkı payı ödemekten, SGK da milyarlarca lirayı hastanelere kaptırmaktan kurtulacak.
İnternetten Görecek
SGK Başkanı Fatih Acar, kuruma bağlı hastaların hastanelerde her türlü sağlık hizmetini internet üzerinden görebilecekleri sistemin kısa süre içinde devreye gireceğini söyledi
Sağlıktaki yolsuzluklara “dur” diyebilecek proje sayesinde, SGK’lılar TC kimlik numaraları ve kendilerinin oluşturduğu şifreyle internet üzerinden sisteme girecek. Bu sayede sisteme giren kişi hangi tarihte hangi hastaneye gittiğini, bu hastanede kendisine hangi muayene, tedavi ya da tetkiklerin yapıldığını liste halinde görecek. Vatandaş, bu liste içerisinde kendisine yapılmayan tetkik ya da tedavinin SGK’dan tahsil edilmiş faturasını gördüğünde bunu aynı internet sayfası üzerinden SGK’ya bildirecek. SGK, vatandaşın bildirimini değerlendirip hem o vatandaş için hazırlanmış faturaları ayrıntılı inceleyip sonuca bağlayacak hem de hastanenin diğer işlemlerini mercek altına alacak. Soygunu yakalayan SGK’lı bu sayede hastanelere ödediği katkı paylarını geri alabilecek. Örneğin bir tetkik ya da tedavi yapıldığı iddiasıyla SGK’lıdan alınan katkı payları o vatandaşa iade edilecek. Vatandaş aynı zamanda devleti milyonlarca liralık haksız ödemeden kurtaracak. Yapılan haksız ödemeler geri alındığı gibi bu hastanelerin sözleşmeler feshedilecek.
Bir Haftada 1 Milyon Kişi Hastanelerden Randevu Aldı Öte yandan, hastanelerde muayene kuyruklarını sona erdirmek için hayata geçirilen Merkezi Hastane Randevu Sistemi’ne (MHRS) Türk halkı adeta akın etti. Son bir hafta içinde telefon ve internet aracılığıyla randevu alan kişi sayısı yaklaşık 1 milyonu buldu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre son bir haftada Alo 182 ile verilen toplam randevu sayısı 519 bin olarak gerçekleşirken, web üzerinden verilen bu sayı ise 431 bini buldu. Son 1 haftada günlük ortalama verilen randevu sayısı 122 bin 811 olarak gerçekleşirken, bir günde ulaşılan en yüksek randevu sayısı 196 bin 448’i buldu. Vatandaşların hem ucuz hem de daha kolay olması sebebiyle internet üzerinden randevu almayı tercih etmeye başladığı bu sayının ilerleyen dönemde daha da artış göstereceği belirtildi.
14 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Okmeydanı’na Dev Hastane Kampüsü İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından yıkılıp yeniden yapılacak olan Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıllık 1 milyon 500 bin ayakta ve 50 bin yatan hastaya hizmet verecek.
i
stanbul İl Özel İdaresi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB), Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında yıkıp yeniden yapacak. İhale süreci tamamlandıktan sonra yüklenici firma ile Ekim-Kasım 2012’de sözleşme imzalamayı hedefleyen İPKB, inşaat sürecini de hemen başlatacak. 876 yataklı genel hizmet hastanesi olarak planlanan yeni hastanenin tüm odaları Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan nitelikli hasta yatağı tanımına uygun olarak içinde tuvaleti, banyosu, en fazla iki hasta yatağı, televizyonu, telefonu, yemek masası, etajeri ve yatılabilen refakatçi koltuğu bulunacak şekilde yapılacak.
Depremden Bağımsız Hastane Yeni hastane olası bir depremin hemen ardından kesintisiz servis verebilecek şekilde sismik yalıtımlı olarak yapılacak. Binanın düşeyde zeminle bağlantısının koparılması için yapıların temellerine yerleştirilen ileri teknoloji ekipmanlar vasıtası ile depremlerin neden olduğu kuvvetli yer hareketlerinin yapılar üzerine getirdiği ek yüklerin etkilerini azaltan ve Japonya başta olmak üzere deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan gelişmiş birçok ülkede yıllardır başarı ile uygulanan bu yeni teknik aynı zamanda “Depremden Bağımsız Bina” teknolojisi olarak da adlandırılıyor.
16 > HAZİRAN 2012
Odalar 35 Metrekare Olacak Servisteki hasta odalarının yarısı tek, yarısı çift kişilik olarak planlanırken hem tek hem de çift kişilik tüm hasta odaları yaklaşık 35 metrekare olacak. Tek kişilik odalar acil durumlarda çift kişilik olarak da kullanılabilecek ve hastane kapasitesi bin 315 yatağa kadar yükseltilebilecek. Hastane kapasitesi yıllık 1 milyon 500 bin ayakta ve 50 bin yatan hasta olarak hedefleniyor. Hastanede kapalı yer altı otoparkları planlanmak suretiyle geniş yeşil alanlar bırakılacak, bu alanlar aynı zamanda afet ve acil durumlarda toplanma merkezi işlevi de görecek. İki aşamada yapılacak yeni hastane, mevcut hastanenin işleyişi kesintiye uğramadan inşa edilecek. Enerji tasarruf sistemleri ile donatılacak hastane, tri-jenerasyon merkezi ile kendi elektriğinin önemli bir kısmını doğalgazdan üretebilecek. Açığa çıkan ısı enerjisi ile de hastanenin ısıtılması ve soğutulması sağlanarak işletme maliyetleri asgari düzeyde tutulacak. Mevcut Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin toplam kapalı alanı 55 bin metrekare iken yeni yapılacak hastanenin toplam kapalı alanı 235 bin metrekare olarak planlanıyor. Acil durumlarda ihtiyaca cevap verebilmek amacıyla mevcutta bin 300 metrekare olan acil servis alanı 10 bin metrekareye çıkarılacak. Toplam ameliyathane sayısı ise mevcut hastanede 17 iken yeni hastanede 28 olacak.
AKTÜEL
Dünya, Türkiye’nin Sağlık Modeli Örnek Alıyor Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’yi, sağlık reformu yapan ülkeler arasında ilk sıraya yerleştirdi.
S
ağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de kişi başı yıllık sağlık harcamasının 550-600 dolar olduğunu açıkladı. Sağlıkta ciddi personel sıkıntısı yaşandığını kaydeden Akdağ, buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının dönüşüm programının dünyaya bir model olarak takdim edildiğini söyledi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Balıkesir'de düzenlenen sağlık hizmetleri değerlendirme toplantısına başkanlık etti. Asya Termal Otel'de yapılan toplantıya; Vali Yılmaz Arslan, müsteşar yardımcıları İsmail Demirtaş ve Hakkı Yeşilyurt, milletveklilleri Edip Uğur, Ali Aydınlıoğlu, Cemal Öztaylan, Balıkesir Belediye Başkan Vekili Yusuf Özenç, BAÜ Rektörü Prof. Dr. Mahir Alkan, Balıkesir İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz, kaymakamlar, başhekimler ve sağlık grup başkanları katıldı.
Türkiye İlk Sıraya Yerleştirildi Toplantıda bir konuşma yapan Bakan Recep Akdağ, ''Türkiye'de son yıl içerisinde büyük iş başardık. Tarihi yaşarken veya yazarken bazen ne kadar büyük bir iş başarıldığının farkında olunmayabilir. Türkiye'de tabii ki muhalefet cephesi, kişi veya kuruluşlar bu dönüşümün ruhuna, temeline karşı birtakım dirençler gösterdi. Bir dönüşüm gerçekleştirilirken bunun eleştirilen tarafları olur ama topyekun karşı çıkıldı. Bu hercümerç içerisinde yapılan işin büyüklüğünü vatandaş fazlasıyla fark etmiş durumdadır. Vatandaşımızın 2003'lerin sonunda yüzde 39 olan sağlıktan memnuniyet oranı, 2011 sonunda yüzde 76'lara çıkarılmış durumda. 'Orta derecede memnunum' diyenleri de buna eklerseniz, 'Ben bu ülkede sağlık hizmetlerinden memnun değilim' diyenlerin oranı yalnızca yüzde 12'lerde. Bununla birlikte 18 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Gece Yarısı Hastaneleri Gezdi Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Balıkesir'de gece yarısı hastaneleri gezdi. Gece saatlerinde Atatürk Devlet Hastanesi'ne giden Bakan Akdağ, buradaki Yeni Doğan Yoğun Bakım servisini inceledi. Atatürk Devlet Hastanesi'nde yeni yapılan Yeni Doğan Yoğun Bakım ve Anne Otelini gezen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Başhekim Servet Kocaöz'den bilgi aldı. Bakan Akdağ özellikle Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesine çok beğendiğini ifade edip, İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz ve Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Hocaoğlu'nu kutladı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, daha sonra beraberinde Vali Yılmaz Arslan, Milletvekilleri Edip Uğur ve Ali Aydınlıoğlu ve İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz ile Balıkesir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nin yeni hizmet binasını inceledi. 7/24 hizmet veren merkezde Başhekim Zekai Kafaoğlu ve İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz, Bakan Recep Akdağ'ı bilgilendirdi. Diş hastanesinin hasta kabul - danışma ünitesinde görevli personelden poliklinik sayısıyla ilgili bilgi alan Bakan Akdağ, randevu sistemini tanıttı.
sağlık çalışanlarının üzerinde büyük bir iş yükü var. Bu iş yüküne rağmen büyük bir başarı gerçekleştirildi. Hem de çok büyük para harcamadan bunu gerçekleştiriyoruz. Ülkenin büyümesine paralel bir sağlık harcamasıyla gerçekleştiriliyor. Şu anda Türkiye'de kişi başına 550 dolar civarında bir sağlık harcaması yapılıyor. Bu döviz kuruna göre 600 dolar civarına da çıkabiliyor. ABD'de kişi başına yılda 7 bin 800 - 7 bin 900 dolar civarında sağlık harcaması yapılıyor. OECD ortalaması 3 bin 500 dolara yakındır. Bizimki ABD doları olarak 550-600 dolardır. Bunun satın alma gücüne baktığımızda 900 dolarların biraz üzerine çıkıyor. Doktor ve hemşire sayımız Avrupa ile nüfusa göre kıyaslandığında çok çok az. Doktor sayısında yarı yarıyayız, hemşire sayısında dörtte biriz. Sağlık çalışanlarının bu meseleyi iyi anlaması sayesinde iyi bir programla bugüne kadar geldik" diye konuştu.
"Şiddetle İlgili Ciddi Tedbirler Alıyoruz”
uluslararası örgütler bunu fark etti. Cenevre'de birkaç gün önce Dünya Sağlık Örgütü'nün toplantısına katıldım. Orada Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanlığının sağlıkta dönüşüm programı ile ilgili özel bir oturum düzenlendi. Dünya Sağlık Örgütü bir rapor düzenledi. Türkiye'yi sağlık reformu yapan ülkelerin ilk sıralarına yerleştirdi. Dünyaya da bir model olarak takdim ediliyor" dedi.
"Sağlık Çalışanlarının Sayısı Yetersiz” Bunda herkesin payının olduğunu ifade eden Akdağ, "Bunu gerçekleştirirken şu salonda bulunan herkesin şu ya da bu şekilde bir emeği geçmiştir. Bu zaten topyekun yapılabilecek bir iştir. Bu işi kararlı bir Başbakan, kararlı bir hükümet, siyasi bir kararlılık olmasa elbette başaramazdık. Ama yöneticilerimizin, özellikle sağlık çalışanlarının bu işteki hakkını hep beraber teslim etmeliyiz. Bu ülkede sağlık çalışanlarının sayısı maalesef yetersizdir. Bunu artırmak için hükümetimiz döneminde çok ciddi adımlar attık ama bu geçmişten gelen bir yük. Bizden önceki dönemlerde buna hep karşı çıkılırdı. Sağlık çalışanlarının sayısını artırmak gerekmez, denilirdi. Bu artık anlaşılmış durumda. Bu sayı yetersizliği sebebiyle 20 > HAZİRAN 2012
Balıkesir'de de çok güzel işler yapıldığını kaydeden Akdağ, şunları söyledi: "Elbette yapacak çok işimiz var. Hem dönüşümü tamamlamış değiliz hem de tamamlasanız bile sağlık sektörü sürekli yenilenmek gerektirir. Politikalarımızı insan temelli politikalar olarak geliştirdik. Belli teşhislerimiz oldu, bunlara uygun politikalar geliştirdik, kararlar aldık. Bunların bir kısmı kanuna dönüştü. Bu kadar sağlık hizmetinin vatandaşımız açısından kabul gördüğü bir ülkede vatandaşımızın aslında sağlık çalışanlarına karşı sempatisi de çok iyi. Yetkili sendikanın yaptığı araştırmalarda, vatandaşın sağlık hizmetinden memnuniyet oranıyla sağlık çalışanlarından memnuniyet oranı birbirine çok yakın, yüksek çıkıyor. Peki nasıl oluyor da sağlık çalışanlarına şiddet var? Maalesef her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da şiddete eğilimli insanlar var. Bunların sayısı fazla olmasa bile yaptıkları fiiller müstecir fiiler haline dönüşüyor. Bu hususta çok ciddi tedbirler alıyoruz. Bu tedbirleri gerek koruyucu gerek caydırıcı gerekse eğitim tedbirleri olarak farkındalıkla ilgili tedbirler olarak takip etmeye devam edeceğiz. Bir kere de Balıkesir'den açıkca ifade etmek istiyorum; vatandaşın başımızın üzerinde yeri var. Ancak her kim bir sağlık çalışanına el uzatırsa onun bileğini de bükmeye kararlıyız. Devletin bu husustaki gücü gerek emniyeti gerekse yargısıyla mutlaka üzerine düşeni yapacaktır, yapmalıdır. Çünkü insanlara şifa vesilesi olmak için çalışanların şiddete uğraması artık kabul edilebilecek bir şey değildir. Şiddetin hiç bir türlüsünü onaylayamayız. Ama böyle bir şeklini de onaylamam asla mümkün değil.''
AKTÜEL
Do-Pa, Genişleyen Ürün Yelpazesiyle Dikkat Çekiyor
H
ızla değişen sağlık sektöründeki yenilikleri ve değişimleri doğru bir şekilde analiz eden Do-Pa A.Ş., bu doğrultuda ürün portföyünü de güncelliyor. Pazarın günümüz koşullarındaki şartlarına uygun çözümler geliştirmeyi amaçlayan Do-Pa, bu doğrultuda farklı ve yenilikçi çözümleriyle beğeni topluyor. Uzun yıllardır başarı ile yürüttüğü kadın doğum ürünlerini portföyünü güçlendiren Do-Pa, bu ürünlere ilave olarak, yoğun bakım, acil servis, yeni doğan yoğun bakım cihazlarına yönelik yeni distribütörlükleri bünyesine ekledi. Do-Pa A.Ş.’nin sektöre sunduğu yenilikçi çözümlerle ilgili olarak Satış ve Pazarlama Müdürü Müslüm Tacir sorularımızı yanıtladı.
Dopa, uzun yıllardır sağlık sektörüne sunduğu avantajlı çözümlerle tanınmaktadır. Dopa’yı pazarda başarılı kılan etkenler nelerdir?
Şirket, uzun yıllardır yürüttüğü kadın doğum cihazlarındaki başarısını, yoğun bakım, acil servis ve yeni doğan yoğun bakım cihazlarında da sürdürüyor.
Başarı süreklilik gerektiren bir kavramdır. Detaylı olarak irdelenmeli, sebep – sonuç ilişkisi iyi analiz edilmelidir ki sürdürülebilir olsun. Aksi takdirde ortaya sunulan değer başarı değil tesadüf olarak açıklanır. Sektördeki başarılı firmalardan biri olmamızı sağlayan etkenleri sayacak olursak; ilk olarak uzun yılların verdiği tecrübe ve ticari duruşumuzun tüm sektör bileşenlerinin zihninde güven ve güç olarak aksetmesidir. Keza piyasaya arz edilen ürün ve hizmetlerin kalitesi, sunum şekli, rekabetçi fiyat politikası, satış sonrası desteği güveni oluşturan unsurlardan bazılarıdır. Başarıyı getiren diğer hususlarda koşulsuz müşteri memnuniyeti, uzmanlaşılan ürün gruplarının öncelikli olarak sunulması, sunduğumuz her ürünü bir gün kendimizin de kullanabileceğini bilerek ürün kalitesinden taviz verilmemesi, inovatif yaklaşımların ön plana çıkarılması şeklinde sıralanabilir.
Dopa’nın temel faaliyet alanları ve son dönemde odaklandığı çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Şuna inanıyoruz ki bir firma başarısını devam ettirebilmek için değişen sektör gereksinimlerine ayak uydurabilmeli ve nispeten esnek yapıda olmalıdır. Bu doğrultuda birkaç yıl önce firmamıza yeni bir yön vererek; ürün gruplarımızı birbirini tamamlayacak yelpazede yeniledik ve genişlettik. Bu amaçla kadın doğum panelimizi güçlendirerek yanına yoğun bakım ve acil servis, yeni doğan yoğun bakım cihazlarını ekledik. Bu dönüşüm sırasında düşük kaliteli olmalarından dolayı daha önce pek sıcak bakmadığımız uzak doğu menşeili ürünleri de geçen süre zarfında salt fiyata önem vermeyi bırakıp kalitelerini yükseltmeleri nedeniyle panelimize ekledik.
Temsilciliğini yürüttüğünüz markalar nelerdir? Bu markaların ürünleri hakkında bilgi alabilir miyiz? HUNTLEIGH / SONICAID: Sonicaid adı altında 20 yılı aşkın süredir tek yetkili temsilciliğini sürdürdüğümüz markamız panele katılan huntleigh grubuyla daha da güçlendi Bir dünya markası olan Huntleigh / Sonicaid ürün grubunda fetal/vasküler el doplerleri, fetal monitörler, fetal/maternal monitörler, merkezi görüntüleme sistemleri bulunmaktadır.
22 > HAZİRAN 2012
Do-Pa A.Ş. Satış ve Pazarlama Müdürü Müslüm Tacir
lerden başlıcaları; aldıkları ürünün teknik yeterliliği, satış öncesi ve sonrası kesintisiz hizmet ve bu ürün ya da hizmetleri sunan profesyonel ekibimizdir.
Sağlık sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
ACS: Yaklaşık 15 yıldır Türkiye tek yetkili satıcılığını sürdürmekte olduğumuz Kanada menşeili markamızın ürün panelinde; kişisel alkolmetreler, profesyonel alkolmetreler, araç tipi alkolmetreler, duvara monte alkolmetreler ve sarfları mevcuttur. Instramed: Ürün portföyümüze yeni eklenen Brezilya menşeili bu marka bifazik defibrilatör ve AED cihazlarında üstün kaliteli çözümler sunmaktadır. Carewell: Paneldeki yeni markalardan bir diğeri olan Carewell ile hasta başı monitörü, infuzyon/şırınga pompası, koter, merkezi sistemlerde kaliteli, yenilikçi ve ekonomik çözümler sunulmaktadır. Dison: Yenidoğan yoğun bakım cihazlarında ülkemizde tanınan bir marka olan Dison ile küvöz, radyan ısıtıcı, fototerapi cihazlarında sektöre hizmet vermekteyiz. SinoHero: Ürün panelinde EKG cihazları ve monitör aksesuarları bulunmaktadır. İthalatını yapmakta olduğumuz bu ürünler dışında yerli üretim hastane demirbaş ve sarfları satışı devam etmektedir.
Hizmet verdiğiniz alanlarda kullanıcıya sağladığınız avantajlar nelerdir? Firma prensibimiz öncelikli olarak müşteri taleplerini mümkün olan en yüksek oranda karşılamaktır. Ürün yelpazemizi belirlerken de bu hususa dikkat etmekteyiz. Sunduğumuz tüm ürünler ulaşabildiğimiz kadarıyla kullanıcı fikirleri, talepleri dikkate alınarak panelimize eklenmekte olduğundan müşterilerimize sağladığımız en büyük avantaj onların memnuniyetidir. Memnuniyeti oluşturan faktör-
Sağlık sektörünün geçmişe kıyasla zor bir dönemden geçtiğini söylememiz sanırım yanlış olmaz. Zira sektörün gelişimi adına bir süredir Bakanlıkça alınan ve hayata geçirilen radikal kararlara uyum süreci henüz tamamlanmış değil. Ayrıca uluslararası ekonomik durgunluk, belirsizlik ve yeni TTK’nın getirdiği düzenlemelerin hepsi sektörel daralmaya etki eden unsurlar. Ancak gelecekle ilgili konuşursak alınan tedbirlerin hepsi olumlu gibi görünüyor. Meyvesini aldığımız zaman kazançlı çıkacağımızı düşünüyoruz. Yalnızca tüm dönüşümler gibi sancılı olacak bir süreçten geçiyoruz. Bu dönüşüm sonucunda düşüncelerimiz sektörde ayakta kalacak firmaların bu işe gereken önemi veren, yatırımlarını doğru planlayan ve hayata geçiren, kurumsallaşmaya önem veren firmalar olacağıdır bu şartları sağlayamayan firmaların elemine olacağıdır.
Önümüzdeki döneme ilişkin beklenti ve hedefleriniz nelerdir? Sektördeki dönüşümle paralel olarak az önce de belirttiğim gibi firmamız da bir dönüşüm, gelişim süreci içerisindedir. Önümüzdeki kısa ve orta vadede hedefimiz bu sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanıp taşların yerine oturması olacaktır. Burada kastettiğim yenilenen ürün gruplarımızın piyasaya arzı, talebin oluşturulması ve tabi ki doğru konumlandırılmasıdır. Müteakiben uzun vade hedefimiz ise net olarak; yeni ürün gruplarımızda da pazara hakim konuma gelmektir. Bunların yanı sıra DO-PA A.Ş. bünyesi ve güvencesi altında faaliyetini sürdüren ve sektörümüz bileşenlerince tanınan online sağlık satış portalı www.lakidem.com‘un marka bilinirliğini ulusal boyuta taşımak makro hedeflerimizden bir diğeridir. Ayrıca halkımızın sadece medikal ürünler için değil, sağlığa paralel ürün gruplarına olan ihtiyaçları durumunda da ilk tercihi olmaktır. HAZİRAN 2012 > 23
AKTÜEL
ÇUMED, Tahsilat Sorununu Gündeme Getirdi
Ç
ukurova Medikalciler Derneği (ÇUMED) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Akşamoğlu, özel ve kamu hastanelerine verdikleri tıbbi malzemelerin bedelini tahsil etmekte ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade ederek, “Artık bıçak kemiğe dayandı” dedi. İnsanların sağlığı için hizmet verdiklerini kaydeden Akşamoğlu, her ne kadar devlet nezdinde yapılan açıklamalarda sağlık alanında herhangi bir sıkıntı olmadığı belirtilse de medikal sektöründe ciddi sorun ve sıkıntılar yaşandığını vurguladı. Akşamoğlu, bugün yaşanan sorunun daha çok organizasyon eksikliğinden kaynaklandığını ifade ederek, "Yönetmeliğe göre, hastanelere verdiğimiz tıbbi malzemeler için kestiğimiz faturamızın 90 gün içinde ödenmesi lazım. Ancak, şu an 6 ay ile 8 ay arasında tahsilat süresi var. Şirketler ciddi sıkıntılar içinde. Durum böyle olunca medikalciler ile bankalar arasında sorunlar ortaya çıktı” ifadesini kullandı.
Ayakta Durabilmek İçin Kredi Kullanılıyor Medikalciler olarak, ayakta durabilmek için kredi kullanıp, faiz ödemek zorunda kaldıklarını dile getiren Akşamoğlu, açıklamasını da şöyle sürdürdü; “Bizim şirketlerimizin ciroları yüksek, çok sayıda eleman çalıştırıyoruz. Faturalarımızın tahsili 6 ayı geçiyor. Hiç birimizin tek kuruş vergi borcu yok ama, milyonlarca lira alacağımız var.” Akşamoğlu, hastanelerin zorunlu giderlerinin artmasıyla medikal firmalarının alacaklarının da ötelendiğini, ilk sıralarda yer bulmadığını savundu.
”Firmalar Ciddi Sıkıntılarla Karşı Karşıya” Çukurova Medikalciler Derneği (ÇUMED) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Akşamoğlu.
Hilmi Akşamoğlu, “Ticari hayatın en stratejik ve vazgeçilmez bir sektörü olan medikal camiasından, yatırım, istihdam ve üretim isteniyorsa alacakları zamanında ödenmeli” dedi.
Hilmi Akşamoğlu, "Hastanın gelip, taburcu oluna kadar geçen süreçte ilaç ve tıbbi malzeme hareketleri var. Bunları da biz karşılıyoruz. Ancak, milyonlarca liralık alacakların ödenmemesi, tahsil edilememesi nedeniyle medikal şirketleri ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bıçak kemiğe dayandı. Bize göre, paranın yetmiyor gibi bir durum söz konusu olamaz. Devletin üst organları sıkıntı olmadığını bildirdiğine göre, bir organizasyon ve yönetim sıkıntısı var. 3-5 yıl önceye kadar medikalciler vergi sıralamasında yer alırken, şimdi ilk binlerde bile bulunmuyorlar. Faiz giderleri yüzde 100 gider gösterildiği için ödeyecekleri vergi, bankalara faiz gideri olarak gidiyor. Alacağımız zamanında ödense, bankalara muhtaç edilmesek, bankalara faiz gideri olarak ödediğimiz para, devletin kasasına vergi olarak gider. İşimizi yürütmek için alacağımıza karşılık bankaya temlik veriyoruz. Mecburiyet karşısında bunu yapmamıza rağmen, bazı hastaneler bunu bile yapmaktan kaçınıyor” diye konuştu.
“Keyfi Uygulamalar Var” Temlik için teyit sürecinde dahi keyfi uygulamalara maruz kaldıklarını dile getiren Akşamoğlu, bütün kurumlarda aynı sorunların yaşandığını, bu duruma bağlı olarak da sektörün kendi kendini besleyemez hale geldiği uyarısında bulundu. Akşamoğlu, şu anda sektörde bulunan firmaların 1 TL dahi borcu olmadığını, insan sağlığına teşhis ve tedavi amaçlı ürünleri sunduklarını anlattı.
24 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
SGK Projelerini Anlattı SGK Başkanı Fatih Acar, Sosyal Güvenlik Haftası kapsamında, kurumun 2012 projelerini anlattı.
26 > HAZİRAN 2012
S
GK Başkanı Fatih Acar, bütün meslek gruplarını inceleyerek meslek grupları için 'meslek kodları' geliştireceklerini, böylece ücret yönünden kayıt dışılığın önüne geçileceğini belirterek, hangi meslek grubunun asgari ne kadar ücret alması gerektiğini ortaya koyacaklarını söyledi. Acar ayrıca emeklilere aylık bağlama süresini de 15 güne, oradan da 1 haftaya kadar düşürmeyi hedeflediklerini kaydetti. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, SGK 14-20 Mayıs tarihlerinde kutlanan Sosyal Güvenlik Haftası dolayısıyla SGK Başkanlığı'nda gazetecilerle bir araya geldi. SGK Başkanı Acar, basın mensuplarına Sosyal Güvenlik Haftası'nda yapılacak olan faaliyetleri ve kurumun 2012 hedeflerini anlattı. Acar, basın toplantısının başında ise Anneler Günü olması sebebiyle salonda bulunan bayan gazetecilere gül dağıttı. Acar ayrıca salonda bulunan erkek basın mensuplarına da gül vermeyi ihmal etmedi. Sosyal Güvenlik Haftası'nın 2008 yılından bu yana kutlandığını ve bu yıl da beşincisinin kutlanacağını belirten Fatih Acar, "Bu tür haftalar toplumda farkındalık oluşturma, bilgilendirme ve bilinçlendirme açısından büyük önem taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında 4 yıldır gerçekleştirdiğimiz Sosyal Güvenlik Haftası etkinliklerinin amacına ulaştığını söyleyebiliriz" diye konuştu. Bu haftada iletişimin her yöntemini kullanarak toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya çalışacaklarını kaydeden Acar, Pazartesi'den itibaren kutlanmaya başlanacak olan haftada sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına ve kamu yöneticilerine ziyaretler gerçekleştireceklerini söyledi.
AKTÜEL
Özel Diş Hekimlerinden Hizmet Alınması SGK Başkanı Fatih Acar, sevksiz özel diş hekimlerinden hizmet alınması konusunda, "Yeni yılda netleşecek. Konular basına yanlış aksettirildi. Prensip olarak sıcak baktığımız bir konu. Nihai karar aşamasına gelmesi için daha net olması lazım. Hemen bu hizmeti alıyoruz demek yanlış olur" dedi. 2012 eylem planında 125 tane planları olduğunu aktaran Acar, bu planlardan bir tanesinin diş hekimleriyle ilgili çalışmanın bitirilmesi olduğunu söyledi. Acar, gelişmelerin çalışma aşamasında olduğunu ifade ederek, finansman için Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'yla görüşüldüğünü dile getirdi. SGK Başkanı Fatih Acar, kitap bağış kampanyası ile ilgili, "Van-Erciş'te şehit düşen 63 öğretmenimizin anısına kütüphane açıyoruz. SGK gönüllüleri hep kimsesizlerin yanında olmuştur. Bu proje alkışlanması gereken bir proje. Bu projenin 'Türkiye Okuyor' adlı kampanyaya destek olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu. Van, Şırnak, Kırıkkale ve cezaevlerine gidecek olan 5000 kitabın olduğu koliler törenin ardından yola çıktı. Acar, kampanya için en fazla kitap toplayan personele plaket takdim etti.
“Güven ve Yarışçı Çocuklar” Ulusal ve yerel televizyonlarda programlara katılacaklarını ifade eden SGK Başkanı Fatih Acar, ayrıca ilk kez ilköğretim 1-5. sınıflar arasındaki öğrencileri küçük yaşlarda sigortalılık konusunda bilgilendirmek amacıyla 'Güven ve Yarışçı Çocuklar' isimli çizgi film ve çocuk kitabı hazırladıklarını söyledi. Bu kitapları 1.5 milyon öğrenciye dağıtacaklarını belirten Acar, Milli Eğitim Bakanlığı ile ede görüşmek suretiyle bu konuyu müfredattaki kitaplarda da yer alması için çalışacaklarını söyledi. Acar ayrıca bu kitapları ve çizgi filmi tüm illerde il müdürlerinin düzenleyeceği programlar ve okul ziyaretleri kapsamında tanıtacaklarını ifade etti. Her ilde resepsiyonlar düzenleyeceklerini dile getiren SGK Başkanı, "Sosyal Güvelik Haftası kapsamında, Türkiye genelinde 2011 yılında en yüksek prim ödeyen ilk 10 işverene ödül vereceğiz. Merkezde ve illerde ayrı ayrı düzenlenecek resepsiyonlarla kurumumuza düzenli bir şekilde prim ödeyen ve borcu olmayan ilk 10 işverenimize protokol huzurunda teşekkür plaketi takdim edilecek" diye konuştu. Acar etkinliğin son günü olan Cumartesi günü ise kurumun temizlik firması ve güvenlik görevlisi personelin çocukları için SGK gönülleri tarafından sünnet şöleni düzenleneceğini kaydetti.
Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele SGK Başkanı Fatih Acar, kurumun 2012 yılında hayata geçirmeyi hedeflediği önemli projelerinden de bahsetti. Öncelikle kayıt dışı istihdamla mücadelede konusuna değinen Acar, kamu denetim elemanlarınca düzenlenen tutanaklara göre, 2008-2011 devresinde tescilsiz 17 bin 341 sigortalı, bin 411 emekli ve bin 323 iş yerinin tespit 28 > HAZİRAN 2012
edilerek kayıt altına alındığını söyledi. Sosyal güvenlik denetmenlerinin sayısının bir yıl içerisinde asgari bin 500'e çıkarılacağını kaydeden Acar, bu konuyla ilgili olarak ise 2012 yılı sonuna kadar yeni alım yapılacağını ifade etti. "Meslek grupları için 'meslek kodları' geliştirilerek ücret yönünden kayıt dışılığın önüne geçilecektir" diyen SGK Başkanı Fatih Acar, bu kapsamda binlerce meslek grubunu tek tek elden geçirerek hangi meslek grubunun asgari ne kadar ücret alması gerektiğini ortaya koyacaklarını söyledi. Bu yöntemle hem kayıt dışılığın hem de suistimalin önüne geçeceklerini belirten Acar, bu kapsamda öğretmenler ve eczacılar için kesin düzenleme yapılacağını, yıl sonuna kadar 5-6 meslek grubunda daha bu çalışmayı tamamlamayı hedeflediklerini ifade etti. SGK Başkanı Fatih Acar, hayata geçirilmeye çalışılan projeler arasında, 'Alo 170 Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi' sayısını artırmanın da olduğunu söyledi. Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı'nca 2012 yılı içinde 5 sektörde en az 750 iş yerinde asgari işçilik incelemelerinde bulunulacağını ifade eden Acar, "Ayrıca işveren örgütleri, ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları ve serbest muhasebeci mali müşavir odaları ile 81 ilde farkındalık toplantıları düzenlenecektir" diye konuştu.
Aylık Bağlama Süresi 20 Güne Düşürülecek SGK Başkanı Fatih Acar, 2012 yılı projeleri kapsamında aylık bağlama sürelerini 20 güne düşüreceklerini belirterek, SGK reformu öncesinde bu rakamın 2007 sonunda ortalama 76,64 gün olduğunu hatırlattı. 2012 yııl Ocak ayı itibariyle bu rakamın ortalama 21,31 güne kadar düştüğünü dile getiren Acar, 2012 yılı hedeflerinde ise bu işlemleri 15 güne, daha ileriki yıllarda da bir haftaya kadar düşürmek olduğunu söyledi. Acar ayrıca Almanya'daki hizmet ve emeklilik bilgilerinin elektronik ortamda alınması projesi ile gurbetçilerimizin mağduriyetinin giderileceğini de belirterek, Almanya'dan emekli olup aylıklarını SGK aracılığıyla Türkiye'den alan vatandaşlardan her yıl için yaşam belgesi alınması uygulamasından vazgeçileğini söyledi.
Genel Sağlık Sigortası Çalışmaları SGK Başkanı Fatih Acar, Genel Sağlık Sigortası kapsamında yapılacak projeleri de anlattı. Acar, biyometrik kimlik doğrulama sistemi ile sağlık alanında suistimallerin önüne geçileceğini belirterek, "Sağlık hizmeti alan kişinin, hak sahibinin kendisinin olduğu avuç içi damar izi kimlik doğrulama yöntemiyle kesinleştirerek 'kişilere hastaneye gitmediği halde gitmiş gibi işlem yapılması gibi' yollarla Sosyal Güvenlik Kurumumuzun zarara uğratılmasının önüne geçilecektir" diye konuştu. Acar, bu uygulamanın 1 Temmuz'dan itibaren özel hastanelerde başlayacağını, sağlık hizmeti almaya giden vatandaşların buralarda avuç içlerinin taratılarak sisteme kaydettirileceğini söyledi.
AKTÜEL
Kimeks, Sağlıktaki Yeni Reform Hareketlerine Uygun Çözümler Geliştiriyor Dünyaca ünlü Seca Medikal Terazileri’nin Türkiye Distribütörlüğü’nü yürüten Kimeks, yeni bir alana daha girdi.
30 > HAZİRAN 2012
M
edikal Teknik Dergimizin bu ayki konuğu Kimeks Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Onay oldu. Alpaslan Bey, sağlık sektöründe yaşanan gelişmeleri dergimize değerlendirdi. Sağlık alanında çok büyük bir reform hareketi olduğunu anlatan Onay, bu hareketin yansımalarına uygun olarak çözümler geliştirdiklerini söyledi. Uzun yıllar Seca Medikal Terazilerinin Türkiye distribütörlüğünü yürüten Kimeks, yeni bir alan olarak simülatör konusuna yoğunlaştı. Alpaslan Onay ile tüm gelişmeler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Efendim, hastane sektöründe çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Bu yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki hastane sektörüne, Public-Private Partnerships yani kamu özel ortaklığı biçiminde, yeni bir kavram yerleşti. Bu sistem ilk olarak İngiltere’de uygulanmaya başladı. Şu anda Almanya, İsveç ve Kanada da başarı ile uygulanmaktadır. Buradaki amaç, ülkemizde büyükşehir belediyesi olan şehirlerde, sağlık kampüsleri kurarak şehir içindeki hastaneleri, bu kampüslere taşımaktır. Şu anda 9 ilde bu planlar yapıldı ve ihale sürecine geçildi. Örneğin şu anda Kayseri’de 1800 yataklı bir sağlık kompleksinin inşaatına başlanmıştır. Yine İstanbul İkitelli ve Ümraniye ilçelerinde bu tarz iki tesis yapılması planlanmaktadır. Şehir içinde kalan ve ulaşılması güç olan noktalardan bu hastaneler, deprem riskinden uzak, son teknolojiye sahip cihazlarla donatılacak tesislere taşınacaktır. Firmalar, kurulan bu muazzam tesislere malzeme desteği sağlayacak. Bunu yaparken de muhatabı özel sektör olacak. Devletin tahsis ettiği araziye ihale yolu ile sahip olan firma veya konsorsiyum ortakları, inşaatın yanı sıra, ekip-
AKTÜEL medikal terazilerinden 400 adet teslimat yapılabilecek. Üst düzey teknoloji ile donatılacak bu hastanelerde, teknoloji ve kalite ön plana çıkacak. Girişimcilerin önüne çok geniş yelpazede farklı seçenekler sunulacaktır. Ancak girişimciler, uzun vadeli ve son teknoloji yatırımlara yönelecektir. Çünkü bu sağlık hareketi, kaliteli, konforlu ve üst teknoloji ekipmanları içeriyor. Bununla birlikte satış sonrası hizmetler de ön plana çıkacak. Bu noktada, Kimeks olarak sektörün ihtiyacı olan son teknoloji cihaz ve ekipmanları sunmaya devam edeceğiz.
Artan rekabet koşullarında temsilciliğini yürüttüğünüz markaların avantajları nelerdir?
man alımlarını yaparak hazır halde Sağlık Bakanlığı’na teslim edecek. Bakanlık, bu hastanelerin kadrolarını oluşturup teşhis ve tedavi hizmetine başlayacak. Ancak, hastanelerin örneğin laboratuar, catering, güvenlik gibi lojistik destek hizmetleri özel girişimci tarafından işletilecek. Böylece, hastane bünyesinde özel sektör girişimciliği büyük ölçüde yer alacak. Devlet, bu hizmetler karşılığında firma veya firmalara hizmet bedeli ödeyecek. 3 yıl yapım süresi, 25 yıl işletme süresi olan bu hizmetler, özel girişimcilerin önünü açtı. Ülkemizde, çok ciddi bir şekilde sağlık reformu başlamıştır. Kamu hastanelerinin yanı sıra özel sektör alanında da ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Büyükşehir belediyesinin bulunduğu 29 ilimizde, sağlık kampüsleri kurulacak.
Bu yatırımların sizlere ne tür yansımaları olmaktadır? Sonuç olarak bugün birçok sektörde durgunluk yaşanırken, hastane sektöründe büyük atılımlar yapılmaktadır. Bu sağlık komplekslerinin yanında devlet, birçok il ve ilçede hastane yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla bu yatırımlar sektöre bir canlılık getirdi. Bunun yansımalarını sektör firmaları olarak görmekteyiz. Böylesi hareketli olan bir süreçte, bizler de Kimeks olarak bu ihalelere hazırlanan girişimci firmalara teklifler sunmaktayız. Örneğin, 1800 yataklı bir hastaneye, sadece distribütörü olduğumuz Seca firmasının 32 > HAZİRAN 2012
Satın alma birimleri, hastaneye en son teknoloji ve en uygun ürünü bulmakla görevlidir. Kimeks, son teknoloji ekipmanları yurt dışından distribütörü olduğu markalar aracılığıyla getirerek, pazara sunmaktadır. Şirketimizin sunduğu çözümlerden biri medikal teraziler konusundadır. Medikal terazi her doktorun ofisinde olacaktır. Boy ve kilo oranı hastalığın ilk teşhisinde kullanılacak önemli bir ekipman türüdür. Kimeks, bu alanda Alman menşeili Seca firmasını temsil etmektedir. Seca, bu alanda dünyada öncü firmalardan biridir. Dünyada satılan 10 adet medikal
AKTÜEL terazi ve boy ölçme gerecinin 6 adedi Seca tarafından satılmaktadır. Seca, 10 ayrı ülkede kendi markası ile faaliyet gösterirken, Türkiye gibi çok sayıda ülkede temsilciler ile çalışmaktadır. Geçmiş dönemde, sağladığı fayda doğru analiz edilmeden en düşük fiyatlı ürün tercih ediliyordu. Türkiye’nin sağlık alanındaki reform hareketine paralel bugün, teknolojik alanda üst düzey cihazlar tercih edilmektedir. Bu doğrultuda, birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye pazarında da Seca’nın üst düzey ürünleri talep görmektedir. Bu ilgi bizleri ayrıca sevindirmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl yayınladığı bir genelgeyle, 3. Basamak yoğun bakım ünitelerinde yatak terazisi zorunlu hale geldi. Sizi yakından ilgilendiren bu genelgenin ardından hastanelerde ne tür değişiklikler oldu? 20.07.2011 tarihli Resmi Gazete’de, Sağlık Bakanlığı’nın genelgesi ile 3. Basamak yoğun bakım ünitelerinde yatak terazisi bulundurma mecburiyeti getirildi. Örneğin bir hastane ruhsat alırken bu teraziyi bulundurmak zorundadır. 10 yatakta bir terazi bulunması gerekiyor. Ancak, Bakanlık tarafından hazırlanan genelgenin bazı eksik ve aksayan noktaları olduğunu düşünüyoruz. Örneğin, terazinin hangi hassasiyetle ölçüm yapacağı belirtilmedi. Bu nedenle bazı hastaneler tarafından bu teraziler piyasadan uygun fiyatlarla temin edilmektedir. Örneğin bir yanık hastasının vücudu su toplar. Hastanın iyileşip iyileşmediğini anlamak için 1 grama kadar hassas tartabilmesi gerekir. Yoğun bakımlar, yaşam ile ölüm arasında önemli bir ünitedir. Bu kadar ciddiyet ve önem gerektiren bir ünitede, hassas ölçüm yapan teraziler kullanılmalıdır. Hastanelerin piyasadan temin ettiği ve hassas ölçüm yapamayan bu terazinin ne işe yarayacağı bir soru işaretidir. Bir de, hastaneler belli bir süreye göre ruhsatlandırılmaktadır. Bazı hastaneler son denetlemeye yakın alım yapabilmektedir. Buradaki boşluğu denetleyecek bir mekanizma olması gerekiyor.
Türkiye temsilciliğini yürüttüğünüz markalar Türkiye pazarını nasıl değerlendiriyor? Türkiye pazarındaki gelişmeler, temsilciliğini yürüttüğümüz markaların da dikkatini çekmektedir. Sektörümüzde 34 > HAZİRAN 2012
yaşanan gelişmeleri güncel olarak temsilcilerimizle paylaşmaktayız. Böylece pazara yönelik en uygun teknolojileri sunmaya çalışmaktayız. Bununla birlikte yatırımcıları karar aşamasında yurt dışına götürerek, tüm seriyi ayrıntılı olarak görmelerini sağlıyoruz.
Yeni ürün grubuna yönelik yatırımlarınız var mı? Kimeks son dönemde yeni bir alan olarak simülatör konusuna yoğunlaştı. Yeni kuşak simülatör uygulamaları kadavrayı ortadan kaldırıyor. Örneğin Amerika’da bir doktorun, laparoskopik cerrahi operasyonu, bu simülatörleri kullanıp tam puan almadan, hasta üzerinde uygulamaya kalkması ağır yaptırımları olan bir durumdur. Türkiye pazarına simülatör çözümlerimizi, Hasta Bakım ve Cerrahi olmak üzere 2 farklı grupta sunmaktayız. Örneğin bir doğum anında tüm aşamaları görebileceğiniz ve yaşayabileceğiniz NOELLE olarak adlandırılan bir simülatör var. Bunun yanında bilgisayar teknolojisine dayalı sanal simülatör uygulamaları da söz konusu. Müdahalenin tüm aşamalarını uygulamalı olarak yapabilecek bu sistemler uzmanlaşma aşamasındaki adaylar için son derece yarar sağlayacaktır. Uzman adayının yanı sıra, kamuya ve hastaya da önemli faydalar söz konusudur. Hekimin yapacağı doğru müdahale ve operasyon, hastanın yatış süresini kısaltırken, kamuya olan maliyeti de aynı oranda azaltacaktır. Belki 10 gün hastanede yatması gereken bir hasta doğru müdahale ile aynı gün ya da bir gün sonra taburcu edilebilir.
Simülatör grubuna yönelik tanıtım çalışmalarına başladınız mı? Simülatör grubunda çok geniş bir ürün yelpazemiz var. Bu konuda çeşitli kongrelere katılmaktayız. Distribütörlüğünü yürüttüğümüz firmalardan eğitim almaktayız. Bu simülatörleri anlatacak, uygulamada rehberlik edecek bir ekip oluşturduk. İlerleyen dönem içinde Sağlık Bakanlığı’nın simülatör konusuna müdahale ederek, uzmanlık eğitimlerinin simülatörler aracılığıyla yapılmasına yönelik düzenleme yapacağını düşünüyoruz; bekliyoruz.
AKTÜEL
Türkiye’nin ilk Proton Hızlandırıcı Tesisi CERN Açıldı
Tesis, İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yapılan bilimsel çalışmaların benzerleri yapılabileceğinden Türk CERN’i olarak da adlandırılıyor.
B
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ilk proton hızlandırıcı tesisini hizmete açtı. Erdoğan, Ankara’nın Saray beldesindeki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) Proton Hızlandırıcı Tesisi’nin açılış törenindeki konuşmasına, tesisin yapımında emeği geçenleri kutlayarak başladı. Yaklaşık 45 milyon liralık bir yatırımla Türkiye’nin anlamlı bir merkeze kavuştuğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, “Bu büyüklükte dünyada 20 merkezden bir tanesine ülkemizi kavuşturduk” dedi.
Açılışla büyük bir heyecan, farklı bir gurur yaşadıklarını belirten Erdoğan, Türkiye’nin TAEK Proton Hızlandırıcı Tesisi ile nükleer teknolojiyi, bu teknolojinin ürünlerini üretme noktasında farklı bir boyuta yükseldiğini vurguladı. Açılışla birçok alanda ilklerin yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, sağlık alanında ihtiyaç duyulan birçok farklı maddenin artık Türkiye’de, TAEK’in bu tesisinde üretileceğini söyledi. Nükleer tıp alanında dünyada çok büyük ilerlemelerin olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, “Bizler de nükleer tıptaki her ilerlemeyi, her gelişmeyi, her cihazı Türkiye’de vatandaşlarımızın hizmetine sunmanın gayreti içindeyiz” diye konuştu. Hastanelerdeki tomografi cihazlarının nükleer tıp ürünü cihazlar olduğunu belirten Erdoğan, 2002′de göreve geldiklerinde sadece 121 olan Türkiye genelindeki tomografi cihazının bugün 446′ya yükseldiğini söyledi.
”MR Cihazı Sayısı Bugün 273′e Çıktı” MR cihazlarının da nükleer tıp cihazı olarak kullanıldığını söyleyen Erdoğan, yurt genelinde 2002′de sadece 18 olan MR cihazı sayısının bugün 273′e çıktığını kaydetti. 36 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Cihaz kurulumunun yeterli olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu cihazların sadece elektrikle çalışmadığını, cihazlarda radyo izotop adı verilen bazı nükleer maddelerin kullanıldığını söyledi. Tümör görüntülemek, kalp damar görüntülemek için farklı maddelerin kullanıldığını ifade eden Erdoğan, bu maddelerden sadece Flor 18′in Türkiye’de üretildiğini belirtti. Diğer maddelerin tamamının ithal edildiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, “Gerçekten bunlara çok büyük bedeller ödüyoruz. Biz bunlara yıllık yaklaşık ne ödüyoruz biliyor musunuz? 10 milyon dolar. Şimdi biz bu tesiste artık ithal ettiğimiz sağlıkla ilgili bu çok önemli maddeleri inşallah kendimiz üreteceğiz” diye konuştu. Gelecekte bu maddelerin sadece yurt içinde kullanmakla kalmayıp ihraç etmeye de başlanacağını belirten Erdoğan, TAEK Proton Hızlandırıcı Tesisi’nin sağlık kadar önemli Ar-Ge, eğitim ve bilim alanlarında da okul, laboratuvar gibi hizmet vereceğini söyledi. Tesisin Türkiye’de ilk hızlandırıcı teknolojisine sahip araştırma merkezi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, üniversitelerin, enstitülerin, araştırmacıların buradan faydalanacağını belirtti. Tesiste nükleer fizik, elektronik hatta uzay araştırmalarının yapılacağını dile getiren Erdoğan, “En önemlisi bu tesis nükleer enerji üretimine hazırlandığımız bir süreçte nükleer teknolojinin de adeta beyni olacak” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, nükleer tıp cihazlarında radyo izotop denilen bazı nükleer maddeler kullanıldığını belirterek, "Bu tesiste ithal ettiğimiz sağlıkla ilgili bu çok
38 > HAZİRAN 2012
önemli maddeleri kendimiz üreteceğiz. İleride bu maddeleri ihraç etmeye de başlayacağız. Bu tesis, sadece sağlık alanında üretim yapmakla yetirdirmeyecek. En az sağlık kadar önemli başka alanda, araştırma geliştirmede, eğitim ve bilim alanlarında bu tesis bir laboratuvar gibi hizmet verecek. Çünkü burası Türkiye’nin ilk hızlandırıcı teknolojisine sahip araştırma merkezi" dedi.
Birçok Farkı Madde Üretilecek Birçok alanda aslında ilklerin yaşandığını bildiren Erdoğan, sağlık alanında ihtiyaç duyulan birçok farklı maddenin artık TAEK’in tesislerinde üretileceğini ifade etti. Erdoğan, Nükleer tıpta dünyada çok büyük ilerlemeler var, bizler de nükleer tıptaki her gelişmeyi, her cihazı Türkiye’de vatandaşımızın hizmetine sunmanın gayreti içerisindeyiz” dedi Başbakan Erdoğan, “Bizler çok hızlı ve istikrarlı bir şekilde yere sağlam basarak çok yüksek hedefleri gözümüze kestirerek büyüyen bir ülkeyiz. 2011 yılında dünyada yüzde 8,5 oranında en hızlı büyüyen ülke Türkiye oldu. Mevcudun üstüne sürekli eklemek durumundayız. Milli geliri, turizmi gelirlerini arttırdığımız kadar eğitime bilime araştırma ve geliştirmeye markalaşmaya daha fazla ağırlık vermek mecburiyetindeyiz. Büyümenin en önemli ihtiyaçlarından olan enerji noktasında çözümler üretmek zorundayız. Çünkü ekonomi büyüdükçe elektrik tüketimi artıyor. Doğalgaz, petrol, kömür tüketimi artıyor ve bir ülkede büyümenin ölçüsü enerji tüketimiyle doğru orantılıdır. Bir ülkede enerji tüketimi gerçekten fazlaysa o ülke güçlü bir ülkedir” dedi.
AKTÜEL
S
Ekokardiyografi'nin Geleceği İstanbul'da Konuşuldu
iemens Sağlık Sektörü, düzenlediği etkinliklerle güncel gelişmelerin ve yeni teknolojilerin nabzını tutmaya devam ediyor. Siemens Sağlık Sektörü ve Simeks tarafından düzenlenen Ekokardiyografi'nin Geleceği - İstanbul Zirvesi; 25 Mayıs'ta RadissonBlu Bosphorus Hotel Ortaköy'de gerçekleşti.
Siemens Sağlık Sektörü ve Simeks'in ev sahipliği yaptığı Ekokardiyografi'nin Geleceği İstanbul Zirvesi'nde dünyaca ünlü uzmanlar, Türkiye’deki fikir lideri katılımcılarla bir araya geldi.
lımcılarla paylaşıldı. Türkiye’den fikir lideri katılımcılarla etkileşimli olarak gerçekleşen beyin fırtınası bölümünde ekokardiyografinin geleceğine yönelik çözüm önerileri paylaşıldı ve yeni perspektifler çizildi. Ortaya çıkan çözüm önerileri ve yeni perspektiflerin periyodik toplantılar ile gözden geçirileceği ve takip edileceği bildirilerek toplantı sonuçlandı.
Ekokardiyografi konusunda dünyaca ünlü uzman ve European Association of Echocardiography'nin önceki başkanı Prof. Jose L. Zamorano ve Siemens Acuson Ekokardiyografi Ürünleri Portföy ve Strateji Yöneticisi Michael Szucs'un konuşmacı olarak katıldığı zirvede Ekokardiyografi'de gelinen en son nokta ve dünyadaki trendler katı-
Siemens Siemens AG (Berlin ve Münih) elektronik ve elektrik mühendisliği konularında endüstri, enerji, sağlık, altyapı ve şehirler sektörleri olmak üzere 4 ana alanda faaliyet gösteren küresel bir şirkettir. Siemens, 160 yıldan uzun bir süredir teknolojik mükemmelik, inovasyon,kalite ve güvenilirlik özellikleriyle öne çıkmaktadır. Çevre teknolojilerinde dünyanın en büyük üreticisi olan şirket, toplam gelirlerinin yaklaşık yüzde 40'ını yeşil ürün ve çözümlerden elde etmektedir. Eylül 2011’de sona eren geçtiğimiz ticari yılda şirketin toplam satış gelirleri 73.5 milyar euroya, net kârı ise 7 milyar euroya ulaşmıştır. Eylül 2011 sonu itibariyle Siemens'in dünya genelindeki toplam çalışan sayısı 360,000 kişi civarındadır.
40 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Kompresyon Tedavisi Masaya Yatırıldı
Ulusal Kompresyon Tedavisi Sempozyumu'nda birbirinden önemli sunumlar yapıldı.
S
ektöründe bilimsel veriler ve talepler doğrultusunda üretim yapmayı hedef edinen Meskon, Ulusal Kompresyon Tedavisi Sempozyumu'nu Türkiye'nin önde gelen hocaların yaptığı bilimsel sunumlarla Bursa'da gerçekleştirdi. Yoğun ilginin gördüğü Ulusal Kompresyon Tedavisi Sempozyumu'nda birbirinden önemli sunumlar yapıldı. Meskon Firması'nın Genel Müdürü Cihat Özdemir, toplantının önemine dikkat çekerek, bu tür toplantılarının sürekli düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Sektör açısından oldukça verimli bir toplantıya ev sahipliği yapmanın da kendileri açısından oldukça önemli olduğunu dile getiren Özdemir, bilimsel çalışmalarla kompresyon tedavisinin enine boyuna konuşulduğunu kaydetti.
Bilim dünyasının bu toplantılarının mutlaka devamının yapılmasını istediklerini anlattı. Toplantıda hocalar, "Yurdun çeşitli bölgelerinden sempozyuma katılan hocalar organizasyondan son derece mutlu olduklarını bilimsel anlamda programın çok iyi düşünülüp sunumları yapıldı. Üzerinde detaylı durulmayan konulardı bizler için isabetli oldu bu sempozyuma katılmak Meskon'a teşekkür ediyoruz, diye görüşlerini bildirdiler."
Meskon'a Teşekkür Toplantıya katılan akademisyenlerin ortak görüşü ise şöyleydi: "Ülkemizde düzenlenen bilimsel toplantılara özel sektörün bu kadar çok önem vermesi bizi son derece mutlu etmiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu tür şeylere pek alışık değiliz. Meskon firması bu noktada bizi çok onurlandırdı ve mutlu etti."
42 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL SGK İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Başmüfettişi Mehmet Özdemir:
“Sağlığa Yılda 45 Milyar TL Harcıyoruz”
S
osyal Güvenlik Kurumu (SGK) İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Başmüfettiş Mehmet Özdemir, 2002 yılında 10 milyar lira olan sağlık harcamasının 45 milyar liraya çıktığını söyledi. Özdemir, SGK ve Adana Eczacı Odası tarafından Hilton Oteli'nde ortaklaşa düzenlenen “E- Reçete ve Avuç İçi Damar Okuma Sistemi” panelinde, yılda 304 milyon reçetenin SGK kayıtlarına işlendiğini, 1.2 milyar kutu ilacın da hastalara ulaştırıldığına dikkat çekti. Özdemir, 2002 yılında 10 milyar lira olan sağlık harcamalarının 2011 yılına gelindiğinde 45 milyar liraya ulaştığını vurguladı.
Teknolojik Yatırımlar Yapıldı SGK’nın 2012 yılının ilk 4 ayında 75 milyon liralık teknolojik yatırım yaptığını kaydeden Özdemir, şöyle konuştu: “3 büyük kurum tek çatı altında birleştirildi. Bugüne kadar erapor, epikriz gibi uygulamalar elektronik ortama taşındı. Tonlarca kağıt ortadan kalktı. Artık sağlık karnesi, vizite kağıdı gibi uygulamalar da yok. 1 Temmuz tarihinden itibaren E-Reçete uygulamasına geçilecek. Bunun pilot uygulamasını Eskişehir’de gerçekleştirdik ve başarılı olduk. Bir takım eksiklik ve aksamaları da 1 Temmuz tarihine kadar ortadan kaldıracağız. Ciddi bir sorun görünmüyor. 7 /24 saat, 365 gün süreyle bu sistem uygulanacak. Bu yapılan büyük bir uygulama. 1 Temmuz 2012 tarihinde hastalar TC kimlik numaraları ya da e-reçete numarası ile eczaneye giderek ilacını alabilecek. Özel hastane, kamu ve üniversite hastanelerinde de bu sistem uygulamaya geçirilecek. Amacımız, sağlıkta tasarruf sağlamak değil, usulsüz uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak.”
Önemli Adımlar Atıldı
Yılda 304 milyon reçete kaydı yapılıyor, 1.2 milyar kutu ilaç tüketiliyor. 2002 yılında 10 milyar lira olan sağlık harcaması 45 milyar liraya ulaştı.
44 > HAZİRAN 2012
Adana Eczacı Odası Başkanı Ersun Özkan da, eczacılığı ciddi anlamda değiştirecek olan reçetesiz ilaçlarda reklam serbestisinin yasalaşması ve Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumunun, 663 sayılı kanun hükmünde kararname ile kurulmasının önemli gündem maddeleri olduğunu ifade etti. Özkan, "Sağlık alanında Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleştirilemeyen değişiklikler 8 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirilmiş, ilaç ve eczacılık uygulamaları yeniden şekillendirilmiştir. Fakat bir taraftan Sağlık Bakanlığı, diğer taraftan en büyük satın alıcı kimliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu, ilacın, sağlığın bir yandan sosyal, bir yandan finansal değişikliklerini yasalaştırırken, sağlık alanında uzmanlaşmış hizmet sunucularının ve bunları temsil eden meslek örgütlerinin görüş ve önerilerini ise maalesef göz ardı etmiştir. Eczacılar ve eczacı örgütleri olarak, kısa süre içerisinde hayata geçirilen, tüm bu değişikliklere ve yeni uygulamalara, zaman zaman dillendirdiğimiz karşı çıkışlarımızla birlikte sağlık sisteminin aksamaması gerekçesiyle, ekonomik kayıplarımıza rağmen destek verdiğimiz unutulmamalıdır" dedi. SGK İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığında görevli Dr. Emre Ertugay da eczacılara E-Reçete ve Avuç İçi Damar Okuma Sistemini anlattı. Bu konuda eczacıların sorularını yanıtladı.
AKTÜEL
A
Dünya Hijyen Standartlarında Uygun Ürünler AMET Markasıyla Sunuluyor
dana’daki 7 bin metrekarelik kapalı alana sahip tesisinde çalışmalarını sürdüren MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi, gerçekleştirdiği son makine yatırımıyla ana hammaddesi olan Non-woven’i de kendi tesislerinde üretiyor. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisinde ciddi yatırımlar gerçekleştiren şirket, merdiven altı üretici olarak nitelendirebilecek firmalarla ayrımı ortaya koyacak yasal düzenlemelerin eksikliğinden rahatsız. Firma yetkilileri Sağlık Bakanlığı’nın bu konu da adım atarak ruhsatlandırmaya gitmesini bekliyor. Biraraya gelme fırsatı bulduğumuz Genel Müdür Himmet Atik ve İstanbul Sorumlusu Suna Atik MET’in son dönem çalışmaları ve pazarın yapısıyla ilgili şunları paylaştı:
CE, TSE ve TSEK ürün kalite belgelerine sahip AMET markalı sağlık ürünleri, TS EN ISO 9001:2000 kalite sistemi ile üretiliyor.
Firmanız ne zaman kuruldu, ağırlıklı olarak hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
46 > HAZİRAN 2012
Himmet Atik: Şirketimiz 1995 yılında AMET Endüstri ve Ticaret A.Ş. unvanı ile Mersin Serbest Bölge'de faaliyetlerine ve tek kullanımlık sağlık ürünleri üretimine başladı. 1999 yılında firma unvan değişikliği yapılarak MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adı altında AMET tescilli markamız ile üretimlerimize devam ettik. 2001 yılında üretim tesislerimizi Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi'ne taşıyarak daha modern, daha hijyenik ve tam otomatik makinelerle yeniledik. Üretmekte olduğumuz maske, bone, kep, galoş, önlük, kolluk, tulum, muayene eldiveni, pet eldiveni ve cerrahi örtüler gıda, sağlık ve ambalaj sektöründe ağırlıklı olmak üzere kullanılmakta olup, hijyen ve koruma gerektiren tüm sektörlerde tercih edilmektedir. Üretimini yaptığımız AMET markalı ürünlerimiz CE, TSE ve TSEK Ürün Kalite Belgeli’dir. Ayrıca fabrikamız, TS EN ISO 9001:2000 Kalite Sistemi ile üretim yapmaktadır.
AKTÜEL
Üretim tesislerinizin yapısı ve üretim kapasitenizle ilgili bilgi verir misiniz? Himmet Atik: Fabrikamız 7 bin metrekare kapalı alan içinde üretim yapmaktadır. Şuan 85 kişinin çalıştığı tesisimizde çok zengin bir yelpazede üretim yapıyoruz. Sağlık alanına yönelik birçok ürün sağlanan uygun koşullarda pazara sunulacak şekilde hazırlanıyor. Üretimdeki ana hammaddemiz Non-woven’dir. Uzun yıllardır hammadde ihtiyacımızı kendi bünyemizden karşılama isteğimiz vardı. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz makine yatırımıyla artık Non-woven üretimi de yapmaktayız. Şuan tam bir entegre tesis yapısına büründüğümüzü söyleyebilirim. Hem yurtiçi pazara hem de yurtdışında çeşitli pazarlara yönelik üretim yapıyoruz. Özellikle yurtdışına yönelik özel ürünler olarak nitelenen üretimler yine tesisimizde geliştiriliyor. Çok güvendiğimiz profesyonel Ar-Ge ekibimiz yeni ürün geliştirmeleriyle ilgili çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Her yıl pazara yeni ürünler sunuyoruz.
Üretimde öncelikleriniz var mı? Pazarda sizi diğer firmalardan ayıran en temel özellikler nelerdir? Himmet Atik: Sağlık alanına yönelik ürün grupları olan firmamızda önceliğimiz her zaman hijyen oldu. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisimize ciddi yatırımlar yaptık. Üretimde sağladığımız koşulları belgelemek için girişimlerde bulunduk. Örneğin son olarak ürünlerin insan sağlığına uygunluğunu gösteren ISO 13485 belgesini aldık. Belge ve sertifikaları alabilmek için uygun şartların sağlanması gerekiyor. Bunun içinde para ve emek harcandı. Sonuç olarak üretimde oluşturduğumuz sağlık standartları diğer firmaların çok önündedir. Fakat ne yazık ki pazar şartları içinde her zaman dikkate alınmıyor. Merdiven altı tabir edilen uygun olmayan koşullarda üretim yapan firmalarla bizi ayıracak gerekli yasal düzenlemelerden yoksunuz. Birçok kez Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililer ile biraraya geldik. Sıkıntılarımızı paylaştık ve sektörde ruhsatlandırmaya gitmeleri önerisinde bulunduk. Eğer 48 > HAZİRAN 2012
ruhsatlandırma içine girilirse bu iş için para ve emek harcayanlar ayrılır ve biraz olsun farkımız ortaya çıkar. Sağlık malzemesini sağlıklı bir ortamda üreten firmalarla gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında her ortamda üretim yapan firmalarının ayrımına varmamız gerekiyor.
Pazarda çok ciddi bir rekabet var. Bu rekabet ortamı içinde öne çıkma ve mevcut pazar payınızı arttırma noktasında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Suna Atik: Müşterilerin tercihlerini belirleyen ilk öncelik; konu sağlık bile olsa ne yazık ki ürünün fiyatıdır. Ürünlerimizin tamamı dünyada belirlenen ve aslında olması zorunlu sağlık kriterlerine uygundur. Yurtdışında gelen ve tesisimizi ziyaret eden birçok uzman sağladığımız koşullara hayran kaldı. Biz alanımızda iyi, kaliteli ve sağlık üretim yapıyoruz. Karar vericilerin bunun farkına varabilmesi, ayrımı görebilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Gerek yazılı ve görsel medyada gerekse de sektörümüze yönelik fuar ve tanıtım organizasyonlarında yer alarak müşterilerimizin tercih kriterlerini doğru noktada değiştirmeye çalışıyoruz.
Şuan mevcut pazardaki durumunuz hakkında aktarmak istedikleriniz var mı? Beklentileriniz ne düzeyde? Suna Atik: Mevcut yapı içinde beli bir öngörüde bulunmak oldukça zor. Gerek dünyadaki yapı gerekse de Türkiye’nin iç dinamiklerin beklenti ve hedeflerin sürekli değişmesine neden olabiliyor. Şuan iş potansiyelimizden memnunuz. Yukarı doğru olan ivmemizin kısa ve orta vadede sürmesini bekliyoruz. Fakat bahsettiğimiz temel sorunlara çözüm bulunamadığı takdirde alanına yatırım yapan firmalar desteklenmemiş olacaktır. Mevcut fiyata rekabeti içinde sağlık standartlarına önem verdiği için üretim maliyeti yükselen bizim gibi firmaların elinin güçlendirilmesi şarttır.
AKTÜEL
İlaçta Reklam ve Reçete Sıkıntısı
S
ağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman, ilacın market ya da başka bir ortamda satılması ile hastanın ilaca erişmesinin kolaylaşacağı düşüncesine katılmadıklarını söyledi. Çolak, tüm endişelerin bilinmesine ve yasalara rağmen hala 'reçetesiz ilaç' satışı yapan eczaneler olduğunu, onkoloji ilaçlarının dahi reçetesiz satıldığı yönünde ihbarlar aldıklarını dile getirdi.
İlaçta Reklam Konusu Ele Alındı 'Eczacılık Günü' kutlama etkinlikleri kapsamında Adana Eczacı Odası'nca Seyhan Oteli'nde, 'İlaçta Reklam' konulu bir panel gerçekleştirildi. Yoğun ilgi gösterilen etkinliğe katılanlar arasında; Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman, Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu da yer aldı. Burada konuşan Saim Kerman, ilacın tanıtımıyla ilgili hiçbir yasal değişiklik veya taslağın sunulmadığını belirterek, “İlacın satış yeriyle ilgili endişemiz yok çünkü doğrudan doğruya Türkiye’nin bütün nüfusuna hitap eden son derece yaygın eczanelerimiz var. İlacın market ya da başka bir ortamda satılmasıyla hastanın ilaca erişmesinin kolaylaşacağını düşünmüyoruz” ifadesini kullandı.
“Hekime Ulaşma Sorunu Artık Aşılmalı”
Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman, “İlacın satış yeriyle ilgili endişemiz yok. Çünkü doğrudan doğruya Türkiye’nin bütün nüfusuna hitap eden son derece yaygın eczanelerimiz var” diye konuştu.
Kerman, geçmişten gelen bir hekime ulaşma sorunun olduğunu, ancak günümüzde bu kanının artık terk edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ilacın eczane dışına çıkarılmasına ilişkin tartışmaların yersiz olduğunu savundu. Avrupa Birliği’nin (AB) yayın konusundaki serbest düzenlemeleri ile uydu frekansları aracılığıyla Türkiye’de çok rahat bir şekilde bazı ürünlerin tanıtımının yapıldığına işaret eden Çolak, 1262 sayılı yasa ile reçetesiz satış yapılmasının yasaklandığını, ancak çeşitli sebeplerle hastalara reçetesiz ilaç verildiğini öne sürdü. Saim Kerman, “Antibiyotikle ilgili endişeler defalarca dile getirilmişken ülkemizde hala reçetesiz ilaç satılabiliyor. Hekime danışılmadan onkoloji ilaçlarının dahi satıldığına yönelik çeşitli eczacılarımızdan bize şikayetler geliyor. Bunlar inanılacak şeyler değil ama maalesef ülkemizin gerçeği” dedi. Kerman, ilaçta reklam konusunun, AB'ye tüm üyelik sürecinde yasalaştığını, serbest olan reçetesiz ilaçların tanıtımına ilişkin düzenlemenin kendi yasal çerçevelerine de böylelikle girdiğini hatırlattı.
Tanıtım Faaliyetleri Kerman, tanıtım faaliyetleriyle bakanlık ürünleri arasında pek fazla bir ilişkinin olmadığının altını çizerek, konuşmasını da şöyle sürdürdü: “Bu alanda tamamlayıcı yasal çerçeve olarak elimizde 3 tane yönetmelik taslağı var bu taslakları muhtemelen bakan beyin ilk onayından sonra görüşlere açacağız. Bunlardan birisi tıbbi cihazlarla ilgili tanıtım faaliyetlerinin düzenlenmesini ön görüyor, diğeri de kozmetik ürünlerinin tanıtım faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlıyor. 663 sayılı yasanın 27. maddesi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun kuruluşunu ifade eder. Yasanın B bendi ile bunun yasal dayanağını oluşturmuş durumdayız.”
50 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Neler Değişecek?
Yeni Türk Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek.
T
eknolojik gelişmelere paralel olarak Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda, Ticaret sicil kayıtlarının elektronik ortamda tutulması ve depolanması, Sözleşmelerin kuruluş süreçlerinin elektronik ortamda yapılmasının mümkün kılınması, Fatura ve teyit mektuplarının elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, Genel Kurul çağrılarının elektronik posta ile yapılabilecek olması, toplantıya katılma, öneri sunma, oy kullanma gibi yönetimsel hakların internet ortamında elektronik imza ile kullanılabilecek olması, Şirketlere internet sitesi kurma zorunluluğu getirilmesi ve bu internet sitelerinde kamunun aydınlatılması ilkesi nedeniyle gerekli görülen belgelerin sunulma zorunluluğu, Yönetim Kurulu üyesinin bir tüzel kişi temsilcisi olması durumunda tüzel kişi ve temsilcisinin internet sitesinde yayınlanma zorunluluğu, Tarafların anlaşmaları halinde ihbar, itiraz ve benzeri beyanlarını elektronik ortamda yapabilmesi imkânının tanınmış olması gibi birçok değişiklik yer alıyor. Muhittin Ertuğrul ERTÜRK Avukatlık ve Danışmanlık Bürosu sahibi Av. Muhittin Ertuğrul ERTÜRK, Yeni Türk Ticaret Kanunu hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
52 > HAZİRAN 2012
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan değişiklikler neler olacak? Teknolojik gelişmelere paralel olarak Yeni TTK ile öngörülen değişiklikler şu şekilde sıralanabilir; Ticaret sicil kayıtlarının elektronik ortamda tutulması ve depolanması, Sözleşmelerin kuruluş süreçlerinin elektronik ortamda yapılmasının mümkün kılınması, Fatura ve teyit mektuplarının elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, Genel Kurul çağrılarının elektronik posta ile yapılabilecek olması, toplantıya katılma, öneri sunma, oy kullanma gibi yönetimsel hakların internet ortamında elektronik imza ile kullanılabilecek olması, Şirketlere internet sitesi kurma zorunluluğu getirilmesi ve bu internet sitelerinde kamunun aydınlatılması ilkesi nedeniyle gerekli görülen belgelerin sunulma zorunluluğu, Yönetim Kurulu üyesinin bir tüzel kişi temsilcisi olması durumunda tüzel kişi ve temsilcisinin internet sitesinde yayınlanma zorunluluğu, Tarafların anlaşmaları halinde ihbar, itiraz ve benzeri beyanlarını elektronik ortamda yapabilmesi imkânının tanınmış olması.
AKTÜEL Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlük tarihi nedir? Yeni Türk Ticaret Kanunu genel olarak 01.07.2012’de yürürlüğe girecektir. Gerek Yeni TTK’da gerekse 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da belirtilen hükümler kapsamında dikkat edilmesi gereken tarihler şöyledir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesi. (Madde 1534) 1 Temmuz 2012- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesi. (Madde 1534) 14 Ağustos 2012-Anonim Şirketler esas sözleşmelerini, limited şirketler sözleşmelerini bu tarihe kadar yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getireceklerdir. (6103 Madde 22) 1 Ocak 2013-Bu tarihten itibaren muhasebe kayıtları ve finansal tabloların TMS/TFRS’ye göre düzenlenmesi gerekecektir. (Madde 1534/3) 1 Mart 2013-Bağımsız denetçi seçilmesi için son tarihtir. Atama yapmayan şirketlere mahkemece atama yapılacaktır. (Geçici Madde 6/3) 1 Temmuz 2013-Sermaye şirketleri için internet sayfalarının hazırlanması ve yayınlanması için son tarih. Bu tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi kurma zorunluluğunu yerine getirmeyenler için ise çeşitli hapis ve para cezaları öngörülmektedir. (Madde 1534/1) 14 Şubat 2014-Anonim ve limited şirketler, Türk Ticaret Kanununun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde yani 14
Şubat 2014 tarihine kadar sermayelerini, Kanunun 332 ve 580 inci maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltmek zorundadırlar. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu sureyi birer yıl olarak en çok iki defa uzata-bilecektir. (6103 Madde 20)
Ticaret unvanının görünürlüğüne ilişkin yeni düzenlemeler nelerdir? Yeni TTK ile öngörülen düzenlemeye göre tescil olunan ticaret unvanı, ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine, okunaklı bir şekilde yazılmalıdır. İşletme belgelerinde, başlıklı kâğıtlarda, ticari işletmenin sicil numarası, ticaret unvanı, merkezi, tacir sermaye şirketi ise sermaye miktarı, internet sitesi adresi ve numarası da gösterilir. (Madde 39)
Yeni TTK haksız rekabetin önlenmesi ile ilgili nasıl bir düzenleme öngörmüştür? Yeni TTK’da haksız rekabetin önlenmesi ile ilgili hükümlerin yeniden ele alındığı görülmektedir. Düzenlemede, rakipler veya tedarikçilerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır.(Madde 54), (Madde 55)
Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ve Ticari defterlerin bir ispat aracı olarak kullanılması konusunda getirilen yeni düzenlemeden bahseder misiniz? Yeni TTK ile tüm defterlerin açılış ve kapanışları noter onayına tabi tutulmuştur. Herhangi bir uyuşmazlıkta mahkemelerin önüne getirilen defterlerin gerçeği yansıtmaması nedeniyle ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri zorunlu hale getirilmiştir. Buna göre; uygulamada zaman bakımından sıkışıklık yaratmamak için tasdik suresi, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayına kadar yapılabilecektir.
Yeni TTK Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’na (TMSK) ne tür görev ve yetkiler vermiştir? Yeni TTK şirketlerin muhasebe uygulamaları ile ilgili acık bir hüküm getirmemekle birlikte, UFRS ilkelerinin benimsenmesi konusunda önemli yenilikler getirmektedir. Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının uygulanmasını sağlamak ve benimsenmesini kolaylaştırmak amacıyla, TMSK’ya görev verilmiştir.
Acentelerle ilgili olarak uygulamada “Portföy Tazminatı“ adı altında düzenlenen ücret isteme hakkı yeni TTK’ da ne şekilde düzenlenmiştir? Uygulamada, “Portföy Tazminatı” olarak bilinen ücret isteme hakkı yeni TTK’da “Denkleştirme Bedeli” olarak düzenlenmiş ve bu sayede 6762 sayılı TTK’da bulunan acık boşluk giderilmiştir. Denkleştirme talebi, bizzat acente tarafından yaratılan ve müvekkile devredilen müşteri portföyünün avantajlarından artık kendisinin yararlanamayacak olması nedeniyle ödenen ek bir karşılık olarak düzenlenmektedir.
54 > HAZİRAN 2012
AKTÜEL
Yeni TTK’nın acente ile varılan rekabet yasağının kapsamı nedir? Getirilen yeni düzenleme taraflara rekabet yasağı anlaşması düzenleme yetkisi vermiştir. Ancak bu anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve müvekkil tarafından imzalanması zorunludur. Kanun koyucu, sözleşme sonu faaliyet yasağı ile ilgili olarak acenteyi koruyucu hükümler konulmasını gerekli görmüştür. Bu doğrultuda yapılan rekabet yasağı anlaşması sözleşmenin sona ermesinden itibaren en fazla 2 yıl için geçerliliğini koruyacak ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye ve müşteri çevresine ilişkin olacaktır. Ayrıca müvekkilin bu anlaşma dolayısıyla acenteye uygun bir tazminat ödemesi gereklidir.
Mevcut düzenlemede bulunan “Ultra Vires” yasağının kaldırılma amacı nedir? Mevcut düzenlemede bulunan “Ultra Vires” yasağı; üçüncü kişilerle işletme konusu dışında yapılan işlemlerin şirketi bağlamayacağı hükmünü içermekteydi. Buna göre; ticari şirketler ancak şirket ana sözleşmesinde yazılı işletme konusu içinde kalmak kaydıyla; hak iktisap etmeye ve borç yüklenmeye yetkilidirler. İşletmenin konusu dışında yapılan işlemler ise Ultra Vires yasağının bir sonucu olarak yok hükmündedir.
Yeni TTK şirketlerin birleşme, devralma ve bölünme işlemleri ile ilgili olarak işçilerin korunmasını sağlayacak hükümler getiriyor mu? Yeni TTK incelendiğinde, 4857 sayılı iş Kanunu ile paralel hükümler getirildiği görülmektedir. Yeni TTK’nın 157 –158 ve 178. maddelerinde, çalışanların korunması amacı ile
56 > HAZİRAN 2012
çeşitli hükümler tesis edilmiştir. İşçilerin devralan şirkete geçişleri, hakları ve sorumlulukları hakkında ayrıntılı bir düzenleme getirilmekle beraber; şirket çalışanları şirketin birleşmesinden itibaren 3 ay içinde alacaklarının güvence altına alınmasını isteme hakkına sahiptirler.
Birleşme işlemleri ile ilgili olarak yeni TTK nasıl bir düzenleme getirmektedir? Yeni TTK ile getirilen düzenleme uyarınca mevcut düzenlemeden farklı olarak birleşme işlemlerinin sureci ve detayları kanun metni haline getirilmiştir.
Birleşme işlemine bağlı olarak ortakların şirketten ayrılma hakkı var mıdır? Evet. Yeni TTK’nın 141. maddesinde “Ayrılma Akçesi” başlığı altında düzenlenen hükme göre; birleşme sözleşmesi ile ortağın devredilen şirketten ayrılması hakkı bir seçimlik hak olarak getirilmektedir. Buna göre; ortaklar yeni durumdaki paylarının gösterilmesinin yanında, şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi alarak şirketten ayrılabileceklerdir. Buna göre;
Tasfiye halinde olan ya da borca batık bir şirketin birleşmeye dahil olması mümkün müdür? Teknik iflas durumunun birleşmeye etkisi nedir? Yeni TTK tasfiye halinde bulunan veya borca batık olan şirketlerin birleşmeye katılmasına olanak tanımaktadır. Yeni TTK’ya göre; borca batık bilançonun varlığı bir şirketin birleşmesini engellemez. Bu durumda bulunan bir şirket borca batıklık durumunu karşılayabilecek serbestçe tasarruf edebilen Öz varlığa sahip başka bir şirketle birle-
AKTÜEL
şebilir. Bu tur bir birleşmeye karar verilmiş olması yönetim organının şirketin borca batık olmasından kaynaklanan yükümlülüklerin sona ermesine neden olmayacaktır. (Madde 138), (Madde 139)
Bir sermaye şirketinin şahıs şirketine bölünmesi mümkün müdür? Hayır, mümkün değildir. Yeni TTK’nın 160. maddesi, sermaye şirketleri ve kooperatifler için ancak sermaye şirketlerine ve kooperatifler bölünme imkânı getirmektedir. Kısaca bir anonim şirket, bir limited şirkete bölünebilecektir. Buna karşılık bir anonim şirket şahıs şirketine bölünemez ve tersi de mümkün değildir.
Tür değiştirmenin geçerli olması açısından yeni TTK hangi şirket türlerinin tür değiştirmesine izin vermektedir? Yeni TTK’da öngörülen tur değiştirmeler sınırlı sayıda gösterilmiştir. Söz konusu hükme göre bir sermaye şirketi ancak; Başka türde bir sermaye şirketine veya bir kooperatife, bir kolektif şirket; Bir sermaye şirketine, bir kooperatife, bir komandit şirkete dönüşebilir.
Yeni TTK’nın sermayenin kaybı ve borca batıklık durumlarıyla ilgili getirdiği düzenlemeler nelerdir? Son yıllık bilançodan sermaye ile yasal yedekler toplamının yarısının zararlar sonucu karşılıksız kaldığının anlaşılması halinde, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırmaya ve uygun gördüğü gerekli önlemleri genel kurula sunmakla mükelleftir. Yeni TTK’nun gerekçesinde yönetim kuruluna bu konuda önemli sorumluluklar getirilmiştir. 58 > HAZİRAN 2012
Şirketler topluluğu kavramı nedir ve hangi ihtiyaca cevap vermektedir? Yeni TTK’nın göze çarpan en önemli yeniliklerden biri de şirketler topluluğu ile ilgili düzenlemeler getirmesidir. Mevcut sistemde hâkim şirketler hissedar oldukları yavru şirketler üzerinden yaptıkları işlemler nedeniyle bilançolarında gerçek durumları yansıtmayan bir görünüm yaratabilmektedir. Getirilen bu düzenleme ile söz konusu durumdan en çok etkilenen bağlı şirket yöneticilerinin korunması sağlanmakta ve şirketlerin sorumluluk sınırları belirlenmektedir. Ayrıca şirketler topluluğu içinde yer alan her şirket için kayıp ve kazançların açıkça görülmesi sağlanacaktır.
Öz sermayenin yerini tutan ödünçlerin yeni TTK’da düzenlenme amacı nedir? Yeni TTK’da öz sermayenin yerini tutan ödünçler düzenlenerek, şirketin kredi yeteneğinin artırılması, iflasların azaltılabilmesi ve alacaklıların güvence altına alınması amaçlanmaktadır. Öte yandan, Avrupa ülkelerinde sınırlı sorumlu şirketlerin doğal araçları olarak kabul edilen ek ödeme yükümlülükleri ile yan edim yükümlülükleri de yeni TTK’da düzenlenmektedir. (Madde 615).
Sermaye koyma borcu bakımından yeni TTK nasıl bir düzenleme getirmektedir? Böyle bir düzenleme neden gerekli görülmüştür? Yeni TTK’nın 127. maddesi hükmü; devredilebilir elektronik ortamların, alanların, adların ve işaretlerin de ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını mümkün kılmaktadır. Ayrıca şirkete ayni olarak konulan sermayelerin üzerinde tedbir, rehin ve benzeri sınırlayıcı hakların
AKTÜEL bulunmaması zorunluluğu öngörülmektedir. Bu sayede şirket sermayesinin korunması ve güvenliğinin sağlanması mümkün olacaktır.
Tek kişilik anonim şirket yeni TTK’da nasıl düzenlenmiştir? Söz konusu Yeni TTK’nın düzenlemesine göre bir anonim şirket tek kişi tarafından başkaca bir ortağa gereksinim duymaksızın kurulabileceği gibi sonradan da bu durumun ticaret siciline tescili kaydıyla tek kişilik hale gelebilecektir. Bu sayede mevcut sayı kuralına uyularak kurulan şirketlerin sonradan tek ortağa düşmesi halinde şirketin fesih tehlikesi ile karşılaşma olasılığı ortadan kaldırılmıştır. (Madde 338)
Pay sahiplerinin şirkete borçlanmaları konusunda yeni TTK nasıl bir düzenleme öngörmüştür? Yeni TTK bu konuda 6762 sayılı kanundan farklı bir düzenleme öngörmüş ve pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarını engelleyecek bir yasak getirmiştir. Yeni kanun, söz konusu düzenlemeye bir de istisna getirmiştir. Hükme göre, anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanması yasak olmakla birlikte pay sahiplerinin, iştirak taahhüdünden doğan borçları istisna sayılmıştır. Zira pay sahibinin, her müşterisi gibi şirketten vadeli olarak mal alması mümkün görülmelidir.
Anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanamaması konusunda getirilen düzenleme ile ne amaçlanmıştır? Yeni düzenleme anonim şirketlerde iştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahiplerinin şirkete borçlanmasını engellemektedir. Bu düzenleme ticaret hayatında yaygın olan, şirket yönetiminde yer alan şahısların şirketlerin cari hesaplarından kuralsız bir şekilde para çekmeleri önlemek amacıyla getirilmiştir. Pay sahiplerinin, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmasının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmasının ve hatta şirketten para çekmesinin engellenmesi amaçlanmıştır. Yine müdürler hariç, ortaklara kar payı dağıtılması dışında nakit çıkışı yapılması yasaklanmıştır. Müdürler ve yönetim kurulu için belirlenecek olan ücret veya huzur hakkı ise internet ortamında ilan edilecektir. Şirketlerin bu şekilde makul rakamların üzerinde müdür maaşı ve huzur hakkı tayin etmeleri mümkün olmayacaktır. Bu yasağın yerine ise, ortaklara “kar payı avansı” şeklinde bir ödeme söz konusu olabilecektir.
Tüzel kişilerin yönetim kurulu üyesi olması ile ilgili getirilen yeni düzenleme nedir? Mevcut yapı sadece gerçek kişi pay sahiplerinin veya tüzel kişi ortağı temsilen ortak olmayan kimselerin Yönetim Kurulu üyesi olmasına izin veriyordu. Yeni düzenleme ile tüzel kişilere Yönetim Kurulu üyesi olma yolu açılmıştır. Buna göre; tüzel kişiler Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilebilecek ve belirleyecekleri bir temsilci ile şirketin Yönetim Kurulunda söz sahibi olabileceklerdir.
60 > HAZİRAN 2012
Yeni TTK’da anonim şirket Yönetim Kurulunun hak ve yükümlülükleri nelerdir ? Yeni TTK, 6762 sayılı TTK ile karşılaştırıldığında anonim şirketin temel organı olan Yönetim Kurulu ile ilgili hükümlerde çok önemli yenilikler getirmiştir. Söz konusu yeni düzenleme, Yönetim Kuruluna başka hiçbir organa devredemeyeceği görev ve yetkiler vermektedir. Bu yetkiler şirketin yönetimi ile ilgili konular başta olmak üzere; muhasebe, finans, risk yönetimi ve denetimi gibi konularla ilgilidir. (Madde 375)
Yönetim Kurulu üyelerinin kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zararlardan doğan zararlarla ilgili olarak, üyeleri koruyucu nitelikte bir düzenleme getirilmiş midir? Yeni TTK Yönetim Kurulu üyelerinin görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zararlarla ilgili olarak sigorta mekanizması öngörmüştür. Getirilen bu mekanizma isteğe bağlıdır. Buna göre; şirket sermayesinin %25’ini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmışsa, bu husus halka acık şirketlerde SPK’nın ve ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır. (Madde 361)
Yönetim Kurulu üyelerinin hukuki ve cezai sorumluluğu anlamında nasıl bir yenilik getirmiştir? Mevcut düzenlemede Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu belirlenirken dikkate alınan basiretli iş adamı ölçütünün bırakıldığı ve yerine tedbirli yönetici ölçütünün getirildiği görülmektedir. Yeni TTK ile Yönetim Kurulu üyelerinin kanundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmediği takdirde hukuki ve cezai sorumlulukları olacaktır. Cezai sorumlulukların önemli bir kısmı ilk defa yeni TTK ile düzenlenmiştir. Cezai hükümler incelendiğinde ilk defa adli para cezalarının düzenlendiği görülmektedir. (Madde 562) Yeni TTK hangi şirketler bakımından internet sitesi yapma zorunluluğu getiriyor? MEE; Yeni TTK, her sermaye şirketine internet sitesi yapma zorunluluğu getirmektedir. Bu yeni düzenleme ile kamunun aydınlatılması amaçlanmıştır.
Yeni TTK’ya göre denetçilerin sorumlulukları nelerdir? Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi; şirketin kuruluşunu, sermaye artırımını, azaltılmasını, birleşmeyi, bölünmeyi, tur değiştirmeyi, menkul kıymet ihracını veya herhangi bir diğer şirket işlem ve kararını denetleyen işlem denetçisi ve özel denetçiler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri iddia eden tarafından ispat edildiği takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur. (Madde 554)
AKTÜEL Bağımsız denetime tabi olacak şirketler ve kapsamından bahseder misiniz ? Yeni TTK’nın getirdiği düzenlemeye göre; bağımsız denetime tabi olacak şirketler anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bolunmuş komandit şirketlerdir. Söz konusu bu şirketlerin bağımsız denetiminin yapılması aşamasında; finansal tabloları, (bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, öz kaynak değişik tablosu, dipnotlar), şirket Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları, riskin erken saptanması ve yönetimi komitesinin düzenlediği rapor denetime tabi tutulacaktır. (Madde 397),(Geçici Madde 6)
Yeni TTK limited şirketlerde aranan en az iki ortak olması koşulunu bırakıyor mu? Mevcut düzenleme de bir limited şirketin kurulması için gerekli olan en az iki kişi olma asgari sınırı kaldırılmıştır. Yeni düzenleme ile tek kişilik limited şirketlerin kurulması mümkün hale gelmiştir. Yeni düzenlemeye göre; tek kişilik limited şirket kurulması ya da sonradan ortak sayısının bire inmesi halinde bu durumunda keyfiyetin 7 gün içinde bağlı bulunduğu ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekecektir. Söz konusu düzenlemenin 3. kişi alacaklıları koruyacağı öngörülmektedir. (Madde 574)
Limited şirket asgari sermayesinde değişiklik olmuş mudur?
62 > HAZİRAN 2012
Evet, bu konuda Yeni TTK’nın değişiklik getirdiğinden bahsedebiliriz. Yeni TTK’da limited şirket için aranan asgari sermaye 5.000 TL’den 10.000 TL’ye çıkarılmıştır. Mevcut düzenlemede yer alan sermayenin taksitle ödenmesine ilişkin hüküm ve buna bağlı olarak temerrüt hükümleri ortadan kaldırılmıştır. Bu sayede söz konusu payın bir defada ödenmesi öngörülmüştür. Öte yandan, esas sermaye payının nama yazılı senede bağlanması da mümkün hale gelmektedir. (Madde 580)
Limited şirketlerde müdürlerin sorumlulukları ile ilgili değişiklikler nelerdir? Limited şirketin idaresinde görev alacak müdürlerin hukuki ve cezai sorumlulukları ile ilgili olarak Yeni TTK’nın anonim şirketler ile ilgili bölümüne atıf yapıldığı görülmektedir. Hükme göre; limited şirket müdürleri ile anonim şirketlerin Yönetim Kurulu üyelerine hukuki ve cezai sorumluluk bahsinde aynı hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür.
Geç ödeme direktifi nedir? Birçok büyük ve güçlü ticari işletme geç ödemeyi bir finansman aracı olarak kullanmaktadır. Bu durumu engellemek isteyen düzenlemenin amacı; üreticileri, KOBİ ‘leri ve fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişileri, konumları güçlü olan ticari işletmeler karşısında korumaktır.
TIBBİ EKİPMAN
Küçük Hastaların Özel İhtiyaçlarına Yenilikçi Ventilasyon Teknolojisi İncekaralar, temsilcisi olduğu Heinen + Löwenstein markası ile küçük hastaların özel ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi ventilasyon teknolojisi sunuyor.
i
ncekaralar, temsilcisi olduğu Heinen + Löwenstein markası ile küçük hastaların özel ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi ventilasyon teknolojisi sunuyor. Prematüre infantlar ve çocukların özel ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan Leoni Plus yoğun bakım ventilatörü, üstün teknolojisi ile uzun süreli ventilasyon sağlıyor. Leoni Plus; çok küçük prematüre infantların, neonatallerin ve vücut ağırlığı 30 kg’ye kadar olan çocukların uzun süreli ventilasyonu için uygundur. Ayrıca CPAP, IPPV/IMV, S-IPPV ve SIMV temel ventilasyon modlarını içeren cihazın, bununla birlikte iki PSV ventilasyon modu vardır. Leoni Plus yoğun bakım ventilatörünün volüm limit fonksiyonu, verilen tidal volümü sınırlamak için kullanılabilir. Buna ek olarak, asiste (yardımcı) ventilasyon modlarında volüm garanti yapılabilmektedir. Son derece hassas ısıtıcı – tel prensibi ile çalışan akış sensörü yparçasında yer alır ve tetikleme hassasiyetini otomatik olarak hastanın tidal hacmine göre yeniden ayarlayabilir. (VT tetikleme adaptasyonu) Güçlü entegre yüksek frekans modülüne sahip Leoni Plus, diyafram prensibine göre çalışır ve 10 kg’ye kadar olan hastalara uygulanabilir. Frekans ağırlığı 5 Hz - 20 Hz arasında olan bu eşsiz cihazda HFO, tüm standart hasta devreleri ile uygulanabilir. Genlik kontrolü kaçak ve kompliyans değişikliklerine göre regüle edilen Leoni Plus’ın kullanımı son derece kolaydır. 12”lik renkli ekran üzerinden veya döner düğme ile kontrol edilebilen Leoni Plus, optimum çalışma kolaylığı için ekranı cihazdan ayrılabilir ve pendant siste-
64 > HAZİRAN 2012
mine veya termoterapi cihazına bağlanabilir. Böylece tüm ayarlama ve ölçümler, dalga formları, looplar (solunum döngüleri) bir bakışta görülebilir. Ekran kullanıcı ihtiyacına göre konfigüre edilebilir, dalga formu sayısı azaltılabilir ve yerleri değiştirilebilir. İncekaralar garantisi altında bulunan yoğun bakım ventilatörü Leoni Plus, konvansiyonel ventilasyonda 60 dakikaya kadar dayanabilen dahili bataryaya sahiptir. Bu batarya HFOV modunda 30 dakika çalışılmasına olanak sağlar.
Prematüre İnfantlar ve Bebekler İçin nCPAP Sistemi Heinen + Löwenstein Neojet™ sistemi ile Leoni Plus’ ta nCPAP ve hatta non-invaziv IPPV uygulanabilir. Neojet™ sistemi ile çok geniş uygulamalar yapılabilir. Nasal pronglar veya nasal maskeler kullanıldığında; Neojet havayolu boşluklarını azaltmaksızın non-invaziv uygulama imkanı sağlar. 5 prong boyutu ve 2 maske boyutu ile 7 değişik bone sayesinde küçük hastalarda rahatlıkla uygulanabilir. Leoni Plus’ta ihtiyaç duyulan CPAP direkt olarak ayarlanabilir, monitörize edilebilir, kaçak ve kompliyans seviyesi değişimlerinde dahi sabit CPAP seviyesi korunur.
Leoni Plus’ın Faydaları - Prematüre infantların, infantların ve 30 kg’ye kadar olan çocukların uzun dönemli ventilasyonu - Membran prensibine göre HFO; ayarlanabilir I/E oranı; ortalama basınç artırımlı zaman kontrollü recruitment manevra - Bir bakışta bütün önemli ayarları ve değerleri gösteren 12” ik renkli ekran - Ayrılabilen dokunmatik ekran - Üç dalga formu ve üç loop’a (solunum döngüsüne) kadar eşzamanlı gösterim - Tüm standart ventilasyon formları - Prematüre ve sürmatüre infantlarda non-invaziv solunum desteği için ayrı nCPAP ve nIPPV modları - SIMV modunda ek basınç desteği (Psupport, akış ayarlı) - Volüm-kontrollü ventilasyon ve PSV ventilasyon - VT tetikleme adaptasyonu (10 hassasiyet seviyesi) - Oksijen/basınçlı hava mikseri (%21 - %100) - Entegre oksijen monitörü - Hasta-proksimal kaçaklar-akış veya hacim tetikleme ile kompanze edilir; kalibrasyon ventilasyon kesilerek sadece 2 saniyede yapılır.
DOSYA
[
Tanı Koymada Uygulanan Yöntemler
P Doç. Dr. Özlem Yapıcıer Anadolu Sağlık Merkezi Patotoji Uzmanı
atoloji laboratuvarında tanıya yardımcı hangi yöntemler kullanılır?
Histokimyasal boyama yöntemleri: Maddeleri temel özelliklerini esas alarak doku veya hücre içinde mikroskobik olarak görünür hale getiren ucuz ve güvenilir özel kimyasal yöntemlerdir. Tümör tanısındaki değerleri immunhistokimyasal yöntemlerin gelişmesiyle azalmış olsa da tümör dışı durumlarda sıklıkla patoloji laboratuvarında kullanılmaktadır. Örneğin bu boyama yöntemleriyle, akciğer, bronş veya deride görülebilen çeşitli enfeksiyon hastalıklarına neden olan bakteri ve mantar gibi mikroorganizmalar; karaciğer, kas veya beyin gibi organlarda metabolik hastalıklara neden olan hücre ürünlerinin anormal birikimleri; böbrek, damar, deri veya bağırsakta birikerek farklı hastalık tabloları oluşturan amiloid, kollajen gibi proteinöz maddeler gösterilebilmektedir. İmmunhistokimyasal boyama yöntemleri: Anahtar-kilit örneği gibi hücredeki antijenleri veya proteinleri, işaretlenmiş bir antikor ile bağlayarak saptama işlemidir. Doku kesitleri üzerine belli antikorlar damlatılarak gerçekleş-
]
tirilen ve pek çok aşaması olan bu yöntem, tümörün köken aldığı hücre tipinin saptanması için kullanılabildiği gibi, kötü huylu tümörleri iyi huylu tümörlerden ayırmada veya kanserin tedavisinde seçilecek alternatiflerin belirlenmesinde kullanılabilir. Örneğin karaciğere yayıldığı düşünülen kanserin mikroskobik özelliklerine dayanılarak hangi organ kökenli olduğunu saptamak mümkün olmadığında, akciğer (CK7,TTF-1), meme (ER, PR, GCDFP15), kalın bağırsak (CK20, CEA) veya prostat (PSA) gibi olası organların kanserlerine yönelik işaretleyiciler kullanılarak tümörün köken aldığı organ saptanabilmektedir. Hücre bölünmesiyle ilişkili bir işaretleyici olan Ki67 bazı tümörlerde iyi ve kötü huylu olanları birbirinden ayırmada kullanılır. Meme kanserinde tümör kesitlerine uygulanan östrojen ve progesteron reseptörlerine yönelik işaretleyicilerin pozitif olması bu hastaların reseptörleri negatif olan hastalara göre genel sağ kalım oranlarının yüksek olacağını, ayrıca tamoksifen gibi antihormonal tedavilere cevap verme olasılıklarının daha iyi olduğunu gösterir. Bundan farklı olarak meme kanserinde tümörde cerbB2 (HER2neu) geninin aşırı bulunması negatif olanlara göre genel sağ kalımın düşük olacağına işaret ederken bazı ilaçlara (tirozin kinaz inhibitörü) iyi cevap vereceğinin bir göstergesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. İmmunfloresan boyama yöntemleri: Özellikle deri ve böbrekten alınan biyopsilerin dondurularak yapılan kesitlerine floresanla işaretli bazı antikorlar uygulanmasıdır. Bu yöntemle özellikle bağışıklık sistemini ilgilendiren bazı hastalıklarda dokularda ortaya çıkan birikimler (immunglobulin tipleri ve kompleman) gösterilebilir. Elektron mikroskopisi: Işık mikroskobuna göre yüzlerce kez daha fazla büyütme gücü olan bu mikroskoplar daha çok araştırma amaçlı kullanılır. Patolojide kullanılan tekniklerin her hangi birisiyle köken aldığı hücrenin belirlenemediği tümörlerde tanısal amaçlı olarak kullanılır. Ayrıca bazı kas ve sinir hastalıkları ile böbrek ve deri biyopsilerinde de tanısal amaçlı kullanılabilir.
68 > HAZİRAN 2012
DOSYA de saptanan human papilloma virus (HPV) tiplerini belirlemede kullanılmasının yanı sıra, son yıllarda önemi ve kullanımı artan bu testler başka bazı kanser tiplerinde seçilecek tedaviyi belirlemeye yardımcı olmak için bazı gen değişimlerini göstermek amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin akciğer kanserinde EGFR , kalın bağırsak kanserinde Kras veya oligodendroglioma adı verilen bir beyin tümöründe 1p19q gen değişimlerine bakılır.
Ameliyat sırasında (intraoperatif) acil tanı verilebilir mi?
Dijital görüntü analizi: Patolojide tanıya giden yolda kullanılan kriterleri daha objektif kriterlere dayandırmak amacıyla mikroskobik görüntünün dijital ortama nakledilerek bu görüntülerdeki özelliklerin boyut, sayı, alan, çevre, yoğunluk gibi sayısal özelliklere dönüştürülerek değerlendirilmesi yöntemidir. Anormal olan hücreleri saptamada veya immunohistokimyasal boyaların değerlendirilmesi gibi amaçlarla kullanılır. Akım sitometrisi: Bir akışkanın içindeki hücre veya parçacıkların lazer ışığı ile aydınlatılan bir bölmeden geçirilirken verdikleri sinyaller ile DNA içeriğinin, canlılığının veya kısaca kimliğinin belirlenmesi yöntemidir. Özellikle lösemi veya lenfoma tiplerini belirlemede kullanılır. FISH (Floresan in situ hibridizasyon): Floresan ile işaretlenmiş bir gen parçasının (DNA probu) mikroskop camı (lam) üzerindeki kanser hücrelerinin DNA’sı ile birleşmesi (hibritleşmesi) esasına dayanır. Bugün patoloji uygulamaları içerisinde en çok meme kanserinde CerbB2 (HER2) durumunun saptanması amacıyla kullanılmaktadır. Genetik testler: Sıklıkla rahim ağzı kanserin-
70 > HAZİRAN 2012
Bazı vakalarda ameliyat sırasında hızlı tanı için patoloji uzmanına danışılabilir (intraoperatif patoloji konsültasyonu). Genellikle kanser cerrahisinde (onkolojik cerrahi) başvurulan bir yöntemdir. Bu işlem ile dokular laboratuvarda uygulanan yöntemlerden farklı olarak -20 ila 30°C de dondurularak kesildiğinden dondurulmuş kesit (frozen section) olarak da isimlendirilir. Patolog incelenmesi istenen dokuyu öncelikle dış görünüşüyle (makroskobik) değerlendirir. Hangi alanın örnekleneceğini belirler, gerekli durumlarda dokunun alt-üst, sağ-sol gibi ameliyatın devamında cerrah için önemli olabilecek bölümlerini dokuyu farklı renkte boyayarak işaretler. Bu yöntemin doğruluk oranını artırmak amacıyla, dokuyu dondurmadan önce cam preparat üzerine dokundurmak (imprint) suretiyle hücrelerin cam preparata alınması ve sitolojik olarak da değerlendirilmesinin yapılması mümkündür. İncelenecek doku, donduktan sonra kendisiyle aynı yoğunlukta olabilen özel bir jel içine konularak dondurulur. Donma işleminden sonra doku istenilen kalınlıkta kesilir. Hızlı bir boyama yöntemi ile boyanır ve mikroskopta değerlendirilecek aşamaya getirilir. Dokunun dondurulması ve tanı verilmesi arasındaki süre genellikle 10-15 dakikadır. Süre olarak çok avantajlı olarak görünen bu tekniğin kalitesi laboratuvarda saatler süren rutin yöntemlerden elde edilen kalıcı kesitlerin kalitesine göre düşüktür. Bu nedenle tanıyı koyacak patoloji uzmanının deneyimli olması gerekir.
TIBBİ EKİPMAN
Philips, Manyetik Rezonans Alanındaki Yeni Ürünlerini Tanıttı Philips Healthcare, 24 – 26 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Türk Manyetik Rezonans Derneği’nin 17. Yıllık Toplantısı’nda bu alandaki ürünleri Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason HIFU ve ilk dijital geniş bant MRI sistemi olan Ingenia MR’ı tanıttı.
S
ağlığa sadece teknoloji açısından değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, bu alandaki ürünleri Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason HIFU ve ilk dijital geniş bant MRI sistemi olan Ingenia MR’ı Türk Manyetik Rezonans Derneği’nin 17. Yıllık Toplantısı’nda sağlık profesyonelleri ile buluşturdu. Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen toplantıda Philips’in marka vaadi olan “Sense and Simplicity” doğrultusunda Manyetik Rezonans alanında geliştirdiği kolaylıklar ve teknolojik çözümler sergilendi.
Philips’ten Geleceğe Işık Tutacak Yenilik: HIFU Philips, MR Kılavuzluğunda Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (MRg-HIFU / High-Intensity Focused Ultrasound) olarak adlandırılan ve çeşitli kanser türlerinin tedavisi ile kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisinde kullanılan teknolojiyi klinik kullanıma sunuyor. Philips HIFU kullanımını; meme, prostat, karaciğer ve tedavi edilmesi en zor kanser türlerinden biri olan pankreas kanserini de kapsayacak biçimde, genişletmenin yollarını arıyor.
72 > HAZİRAN 2012
Mevcut kanser tedavileri genellikle tümörlerin cerrahi müdahaleyle alınması, tümörün -ve hastanın- zararlı radyasyona maruz bırakılması veya istenmeyen yan etkilerine rağmen kemoterapi uygulanması gibi süreçleri içeriyor. Kimi zaman bu seçeneklerin iki veya daha fazlası bir arada kullanılıyor. Ancak, kısa süre önce Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (HIFU) adı verilen bu yeni teknolojinin, tümörleri vücudun içindeyken ısıtarak non-invaziv şekilde yok etme potansiyeli olduğu anlaşıldı. HIFU, halihazırda kliniklerde uterus fibroidlerinin (uterustaki iyi huylu tümörler) tedavisinde kullanılıyor ve cerrahi müdahaleye kıyasla hem hastanede yatma süresini kısaltıyor hem de
komplikasyon oranını azaltıyor. Aynı zamanda bu yöntemin kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisi için kullanımı AB ilgili makamları tarafından da onaylanmıştır. Adından da anlaşıldığı üzere yüksek yoğunluk odaklı ultrason, ses enerjisini tümöre aktarıyor. Bu ses enerjisi daha sonra tümöre yayılarak ısı üretiyor. Bu teknik, doku sıcaklığını 65oC nin üzerine, yani çevredeki dokulara zarar vermeden hücreleri öldürmeye yetecek sıcaklığa getirme kapasitesine sahip.
Kanser hücrelerini yüksek sıcaklıklarla öldürme yöntemi (termal ablasyon), kanser tedavisinde HIFU’nun tek kullanım alanı değil. Philips Araştırma, yüksek yoğunluk odaklı ultrasonun, aynı zamanda ilaçların tümör içinde aktif hale getirilmesi için de kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. Bu teknik, kemoterapi ilaçlarının lipozom adı verilen ısıya duyarlı mikroskobik partiküller içine yerleştirilip kan dolaşımına enjekte edilmesiyle uygulanıyor.
Sinyal- Gürültü Oranında, Yüzde 40’a Kadar İyileşme İlk dijital geniş bant MRI (manyetik rezonans görüntüleme) sistemi olan, yeni Philips Ingenia MR sistemi; CE ve FDA belgesine sahip olup tüm dünyada satışa sunuluyor. Klinik tedavi uzmanları, yumuşak doku farklarını incelemek için uzun zamandır MRI sistemlerinin sağladığı olağanüstü özellikleri kullanıyor. Şimdiye kadar, tüm MRI sistemlerinde hasta görüntülerini oluşturmak için gereken sinyalleri almak ve işlemek için analog bileşenler kullanılıyordu. Ancak bu işlemlerde analog bileşenlerin kullanımı görüntü netliğinde ve kalitesinde üst seviyelere ulaşmayı kısıtlayan bir etken oldu. Ingenia MR sistemlerinde ise MRI teknolojisinde ilk kez hastaya en yakın radyo frekansı (RF) alıcı bobininde doğrudan dijital sinyal alma ve işleme tekniği kullanıldı. Sinyali doğrudan RF alıcı bobininde sayısallaştıran ve dijital bağlantıyı MRI tarama sürecinin tamamında koruyan Ingenia, sinyal-gürültü oranında yüzde 40’a kadar iyileşme sağlama kapasitesine sahiptir. Sinyal-gürültü oranının iyileştirilmesi, klinik tedavi uzmanlarının sinir ve kas-iskelet gibi geleneksel uygulamalar ile tüm vücut ve kardiyak gibi yeni gelişmekte olan uygulamalar dahil geniş yelpazedeki klinik prosedürler için daha kesin kararlar alabilmesine imkan tanıyan keskin bir görüntü netliği sağlıyor. Ingenia’nın dijital avantajları, analog tabanlı sistemlerin tipik tarama kısıtlamalarını da gideriyor. Az kanallı analog televizyonlardan sınırsız kanallı dijital geniş bant HD televizyonlara geçiş gibi, Ingenia’nın dijital sinyal alma ve iletme özelliği, kanal sayısına bağlı değil. Sabit kanallı analog sistemlerin aksine, kullanıcılar daha yüksek kanal sayısına ihtiyaç duyan yeni uygulamaları kolay ve uygun maliyetli bir şekilde ekleyebiliyor. Buna ek olarak, klinik bir prosedür için daha yüksek kanallı bir bobine ihtiyaç duyulursa Ingenia’nın kanal sayısına bağlı olmayan yapısı sayesinde MRI sisteminde pahalı donanım ve yazılım güncellemeleri gerekmeksizin tarama yapılabiliyor. Bu da hastanelere günümüzde ve gelecekte en ileri teknoloji uygulamaları kullanabilme esnekliği sağlıyor.
TIBBİ EKİPMAN
Medisana, Vitadock Mobil Sağlık Ürünleri ile IT-Innovasyon Ödülü Kazandı
M
üşterilerine maksimum güveni verebilmek amacıyla tüm ürünlerinde minimum 3 yıldan 10 yıla kadar garanti veren Medisana'nın; IPhone, Ipod Touch ve Ipad'le entegre çalışan Vitadock Mobil Sağlık Ürünleri, kişisel sağlık ölçüm alanında çığır açan teknolojisiyle ESağlık kategorisinde birincilik ödülü aldı. Türkiye distribütörlüğünü GoldMaster'ın üstlendiği Medisana Vitadock Mobil Sağlık Cihazları; tüketicinin sağlık yönetimini dört alanda cebe taşıyor. Kan şekerini kolayca ölçmeye yarayan “GlucoDock Kan Şekeri Modülü”; iPhone ve iPad’leri çok amaçlı birer kızılötesi termometreye dönüştüren ThermoDock Kızılötesi Termometre Modülü; patentli 3 MAM teknolojisi ile sınıfında rakipsiz bir ölçüm sistemi olan CardioDock Tansiyon Modülü ve interaktif olarak beden kütle indeksini (BKI – BMI), yağ, kas ve kemik oranını anında iPhone veya iPad’e aktaran TargetScale Hedef Fonksiyonlu Vücut Analizi Tartısı.
Sağlık Yönetimi Artık Cebinizde
Medisana Grup Direktörü Mesut Kılıç.
2012 CeBIT’de (Hannover) IT endüstrisini, bilim dünyasını ve saygın editörleri bir araya getiren Initiative Mittelstand IT-Innovation Ödülleri'nin dokuzuncusu gerçekleştirildi.
74 > HAZİRAN 2012
Medisana VitaDock ürünleri aracılığıyla yapılan ölçümler, AppStore’dan ücretsiz olarak indirilebilen Vitadock uygulaması ile kayıt altına alınarak, kullanıcıya; değerlendirme ve takip olanağı da sağlıyor. GoldMaster olarak, kişisel sağlıkta sürekli yenilikçi ve yaşam kalitesini artıran projelerin içinde yer almayı, temel sorumlulukları arasında gördüklerini hatırlatan Medisana Grup Direktörü Mesut Kılıç “GoldMaster artık klasik bir ev elektroniği satan bir şirket olmanın ötesinde, Türkiye'de ve dünyada pek çok ilke imza atan lider bir teknoloji şirketi haline gelmiştir. Distribütörlüğünü yaptığımız Medisana’nın Mobil sağlık uygulamaları ise, topluma verdiğimiz önem doğrultusunda öncelikli ürün geliştirme alanlarımız içerisinde yer alıyor. GoldMaster olarak ‘Mobil Sağlık’ konusunda kendi bünyemizde yaptığımız çalışmalarla da iddialıyız. Bu konuda da Türkiye’de lider firma olmaya devam edeceğiz.
TIBBİ EKİPMAN
Hastalar Göz Tansiyonlarını Kendileri Ölçebilecek
çeşitli cihazların olduğunu ancak bunları sadece hekimlerin kullanabildiğini dile getirdi. Dr. Günenç, "Bu cihazların bir öğrenme eğrisi ve belirli bir manipülasyon zorluğu vardı. Ancak ofis ortamlarında kullanılabiliyorlardı. Icare One Tonometre ile hastalar artık evde kendi göz tansiyonlarını ölçebilecekler. Göz içi basıncının gün içinde bu şekilde takip edilmesi, uygulanan tedavinin etkin olup olmadığı konusunda bize bilgi vermesi açısından çok önemli" diye konuştu.
"Göz Tansiyonu En Çok Gece Yükseliyor" Glokom hastalarının göz içi basıncının yükseldiğini çoğu zaman fark edemediğini kaydeden Dr. Günenç şöyle devam etti: "Gözü bu yüzden düzenli bir biçimde hedef basınç dediğimiz bir basınçta tutuyoruz. Bu hedef basınçta kalmak bizim için önemli. Hedef basıncın istenilen düzeyde kalması, ancak gün içinde takip edilmesiyle mümkün. Biz daha önce hastaların göz içi basıncını gündüz saatlerinde ölçebiliyorduk. Ama göz içi basıncı en çok yatar pozisyonda ve gece saatlerinde yükseliyor. Bu yeni teknoloji ile hasta gece kendi göz tansiyonunu ölçebilecek. Ayrıca bu cihaz, yatar pozisyonda dahi ölçme imkanı sunuyor. Bu da büyük bir kazanç. Bu nedenle Icare glokom hastalığının takibi ve tedavisinin doğruluğu açısından çok önemli bir gelişme! Göz doktorları olarak hastalarımızı bu konuda bilgilendirmeliyiz."
"2004'ten Bu Yana Kullanıyorum"
Glokom (göz tansiyonu) hastaları artık Icare One Tonometre ile evde göz tansiyonlarını birkaç saniye içerisinde kendileri ölçebilecek.
G
öz sağlığı alanında tıbbi ihracatlar yapan VSY Varlıbaşlar Sağlık Yatırımları'nın Türkiye'ye ilk kez getirdiği Icare One Tonometre, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üzeyir Günenç ve glokom alanında yaptığı çalışmalarla dünya çapında ün kazanan Dr. José María Martínez De La Casa'nın katılımıyla Türk doktorlara tanıtıldı.
"Glokom Sinsi Bir Hastalık” Glokomun önceden belirti vermediği ve bunun için de sinsi bir hastalık olduğunu ifade eden Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Günenç, bu hastalığın 40 yaşından sonra 100 kişide arasında iki kişide görüldüğünü söyledi. Glokomun ancak rutin göz muayenesinde tespit edildiğini aktaran Dr. Günenç, gelişmiş ülkelerde dahi glokom hastalarının yüzde 50'sinin hastalığından habersiz olduğuna dikkat çekti. Glokomun tedavi edilmediğinde körlüğe yol açtığını belirten Dr. Günenç, bugüne kadar göz tansiyonunu ölçen 76 > HAZİRAN 2012
Glokom alanında çalışmalarla dünya çapında adından söz ettiren Dr. José María Martínez De La Casa, 2004 yılından bu yana hastalarına Icare önerdiğini ve muayenehanesinde de bu cihazla göz içi basıncını ölçtüğünü söyledi. Göz içi basıncını ölçmekte alternatif yöntemler kullanmayı tercih ettiklerini sözlerine ekleyen Dr. De La Casa, "Klasik yöntemlerin aksine, bu cihazla ölçüm sırasında anestezik madde kullanılmaması hastaya kolaylık sağlıyor. Hasta, ölçüm değerlerini cihaz belleğinde saklayarak ister eposta yoluyla ister muayenehanesine giderek doktoruyla paylaşabiliyor. Biz bu teknolojiyi 2004'den bu yana kullanıyoruz" şeklinde konuştu.
HASTANE DONANIM
S
Şehit Tıbbiyeliler Dualar Eşliğinde Anıldı
ağlık-Sen Genel Merkezi tarafından, 1915 yılı 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlayan gece şehit düşen tıbbiyeli öğrenciler için Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda anma programı düzenlendi. Gece başlayıp sabaha kadar süren sunuculuğunu Tiyatrocu Ahmet Yenilmez’in yaptığı “Tıbbiye’den Şehadete” programına Sağlık Bakanı Prof.Dr. Recep Akdağ, Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş’in yanı sıra Çanakkale Vali Vekili Hüseyin Kulözü, AK Parti Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir, Sağlık Bakanlığı bürokratları, Çanakkale protokolü ile çok sayıda sağlık çalışanı katıldı. Program öncesi UMKE ekipleri tarafından kurulan çadırda, 1915'deki savaş sırasında cephede kurulan sofrayı temsilen oluşturulan yer sofrasına oturan Sağlık Bakanı Prof.Dr. Recep Akdağ, Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ve beraberindeki heyet çadırda bulgur pilavı, kavurma ve üzüm hoşafından oluşan yemeği yedi. Program, sağlık çalışanlarından oluşan koronun Çanakkale Türkülerini seslendirmesi ile başladı.Bakan Akdağ ve Genel Başkan Memiş’in türkülere eşlik ettiği görüldü. Konserin ardından şehitler için Kur'an-ı Kerim okundu. Program sunucusu Ahmet Yenilmez’in Çanakkale Savaşlarına dair anlattığı hikayeler, salonda bulunanlara duygusal anlar yaşattı.
1915'deki savaş sırasında cephede kurulan sofrayı temsilen oluşturulan yer sofrasına oturan Sağlık Bakanı Prof.Dr. Recep Akdağ, Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ve beraberindeki heyet çadırda bulgur pilavı, kavurma ve üzüm hoşafından oluşan yemeği yedi.
“Şehitlerimizin Hakkını Ödeyemeyiz” Hatay ve Hakkari’de terör örgütünün düzenlediği saldırıları lanetleyerek sözlerine başlayan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, saldırılarda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diledi. Şehit tıbbiyelilerin acısını bugün hâla yüreklerinde hissettiklerini söyleyen Metin Memiş, “Onlar, okullarını, kalemlerini, kağıtlarını, derslerini bırakarak cepheye koştular. Bugün ne yapsak onların hakkını ödeyemeyiz” dedi. Bu topraklar üzerinde yüzyıllar boyu farklı düşüncelerin bir arada barış içinde yaşadıklarını ve buna tarihin tanık olduğunu belirten Metin Memiş, bu sürecin kendi özümüze ve kendi değerlerimize bağlı kaldığımız sürece azalmaksızın devam edeceğini kaydetti.
İnsana Hizmetin Önemi Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise insana hizmet etmenin önemini ifade ederek, sağlık çalışanlarının bu hissiyatla görevlerini sürdürdüklerini belirtti. Türkiye'nin bugün sağlıkta bir dünya modeli olduğunu anlatan Akdağ, "Biz, biliyoruz ki Allah'ın yarattığı en şerefli mahluk olan insana hizmet etmek kadar değerli bir şey yok. İnsanların en hayırlısı, insanlara hizmet edenlerdir. Biz burada, hayatının baharında şehit olan bu mesleğin mensupları için toplandık. Onlara karşı vefa borcumuzu ifa etmenin yolu, bir gece onlar için buraya toplanmak değil. Bunu yapıyoruz, yapacağız, ama bunun yolu onlara layık olmaktan geçiyor. Bu kardeşlerimize binlerce rahmet diliyorum. Onlara layık nesil olmayı Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Tıbbiyeliler, ülkenin bütün gençleri gibi, kendilerine ihtiyaç duyulduğu bir zamanda Çanakkale'ye koştu. Kısa bir süre içerisinde, hayatlarının baharında şehadet şerbetini içtiler. Bu sebeple, o yıllarda tıbbiyenin mezun vermediği bir dönem var” diye konuştu. 78 > HAZİRAN 2012
HASTANE DONANIM
12. Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı Denizli'de Yapıldı
Hasan Çağıl, ''12. Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı''nda ''Kamu Hastane Birlikleri'' düzenlemesini anlattı.
80 > HAZİRAN 2012
C
Colossae Otel’de düzenlenen 12. Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı, Pamukkale Üniversitesi ev sahipliğinde Denizli’de yapıldı. Toplantının açılışında konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Üniversite Hastaneleri Birliği'nin çalışmalarının kamuoyu tarafından ilgiyle takip edildiğini ifade etti. Hasta memnuniyet anketlerinde yüzde 80'lere varan bir memnuniyet artışının söz konusu olduğunu belirten İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, çok hızlı yönetilmeye çalışılan “Tam Gün Yasası” ile ilgili sıkıntılarının olduğunu, ciddi öğretim üyesi kayıplarının yaşandığını ve ciddi hastalıkları bulunan yüzde 5-10'luk hasta gurubunun üniversiteden ayrılan öğretim üyeleri nedeniyle büyük sorunlar yaşadığını söyledi.
Hastanelerdeki Hizmet Kalitesi Artıyor Üniversite Hastaneler Birliği Derneği (ÜHB) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Türkiye'de hastanelerdeki hizmet kalitesinin arttığını, hasta memnuniyet anketlerinde de bu memnuniyet artışının gözlendiğini belirterek buna rağmen ciddi hastalıkları bulunan yüzde 5-10'luk kesimin sorunlar yaşadığını ifade etti. Üniversite Hastaneleri Birliği'nin toplantılarında ortaya çıkan sorunlara nasıl çözümler üretileceği konusunda fikirlerin paylaşıldığını ifade eden Söylet, ''Toplantılarda, sağlık turizmi, kamu, özel ortaklıklarını konuşuyoruz. Hastanelerimizi, kurumlarımızı yaşatmaya çalışıyoruz. Üniversite hastanelerinin Türkiye'nin farklı yerlerinde farklı sorunları var. Tıp fakültelerinin sorunlarını da konuşuyoruz ve paylaşıyoruz.'' dedi.
İstanbul Üniversitesi'nde çok ciddi sıkıntıların çekildiğini belirten Söylet, ''Maalesef çok hızlı yönetilmeye çalışılan tam günle ilgili sıkıntılardan söz ediyorum. Ciddi kayıplarımız oldu.'' dedi.
Hasta Memnuniyeti Artış Gösteriyor Şeffaflık ve hesap verebilirliğin bütün kurumlarda ön planda olduğu bir dönemin yaşandığını belirten söylet, sözlerini şöyle sürdürdü ''Hasta memnuniyet anketleri belirgin olarak Türkiye'de hasta hizmeti kalitesinin arttığını gösteriyor. Yüzde 35'lerden yüzde 80'lere varan bir memnuniyet artışı söz konusu. Hizmet yönünde bir rüzgar esiyor. Herkeste hizmet konusunda rekabet ve yarış söz konusu. Yüzde 80 memnuniyetti bunu hallettik, bu müthiş bir şey. Ama çok ciddi hastalıkları olan, birçoğu da bugüne kadar referans merkezlerinde, üniversite hastanelerinde, eğitim ve araştırma hastanelerinde tedavi edilen esas sıkıntılı olan yüzde 5-10'luk hasta grubu çok zor durumda, bunu görmezden gelmeyelim. Bu soruna mutlaka çözüm getirmek zorundayız.''
Kamu Hastane Birlikleri Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurum Başkanı Hasan Çağıl, yılsonuna kadar taşra teşkilatı olan Kamu Hastane Birlikleri'nin oluşturulacağını bildirdi. Çağıl, Colossae Otel'de düzenlenen ''12. Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı''nda ''Kamu Hastane Birlikleri'' düzenlemesini anlattı. Son 10 yılda, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi değişikliklerin yaşandığını, bunun sonrasında da yönetim ve yapıda değişikliklerin yapıldığını aktaran Çağıl, şöyle devam etti: ''Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastaneleri bundan önce insan kaynakları açısından Personel Genel Müdürlüğü tarafından, finans, para durumu açısından Strateji Başkanlığı gibi merkezde bulunan birimler tarafından yönetiliyordu. Bu yeni yapıyla tüm hastaneler, insan kaynakları, finans ve tedaviye yönelik kararlar açısından tek bir kurum haline getirildi. Şu anda kamu hastaneleri kurumu esasında Sağlık Bakanlığı personelinin yüzde 80'ine yakınını, yine Sağlık Bakanlığı'nın sağlık için kullanmış olduğu kaynağın da yüzde 80'ini yürüten bir kurum haline geldi. İki aydır bakanlık içerisinde bu yapıyı kurmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki haziran ayının sonundan başlamak üzere, yıl sonuna kadar taşra teşkilatımız olan Kamu Hastane Birlikleri'ni oluşturacağız.'' Çağıl, Kamu Hastane Birlikleri'nin yönetim ve işleyişi hakkında bilgi de verdiği konuşmasında, en üst organının Genel Sekreterlik olarak belirlendiğini, daire başkanı, idari işler daire başkanı, mali işler daire başkanının Genel Sekreterlik' e bağlı olacağını kaydetti. Toplantıya İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Üniversite Hastaneler Birliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurum Başkanı Hasan Çağıl, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizm Daire Başkanı Dr. Dursun Aydın, üniversite hastanelerinin başhekimleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
HASTANE DONANIM
CCH İle Yatırım Maliyetlerini Ortadan Kaldırdı
Tele satış çağrı merkezi ekibini Call Center Hotel’e (CCH) taşıyan Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri, ihtiyaçlarını yatırım maliyeti olmadan, esnek ve hızlı bir süreçle karşılamayı başardı.
82 > HAZİRAN 2012
lanında deneyimli ve uzman kadrosuyla, bütünleşik mobil sağlık hizmetleri sunan Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri, tele satış çağrı merkezi ekibini Call Center Hotel’e (CCH) taşıyarak, ihtiyaçlarını yatırım maliyeti olmadan, esnek ve hızlı bir süreçle karşılamayı başardı. 2010 yılında ‘inhouse’ olarak kurulan tele satış çağrı merkezi ekibinin CCH’ye taşınmasının ardından, asıl önceliği olan sağlık hizmetlerinin devamlılığına ve kalitesine daha kolay bir şekilde odaklanabilen Acıbadem Mobil’in, eleman istihdamı dışında tele satış çağrı merkezine herhangi bir yatırım yapmasına da gerek kalmadı.
Yeni Büyüme Planı Hayata Geçecek ‘Inhouse’ olarak 15 kişilik bir ekip ile faaliyete geçen tele satış çağrı merkezinin CCH’ye taşınmasının son derece başarılı bir süreci de beraberinde getirdiğini vurgulayan Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Özgür Turgay, şunları söyledi: “Bu başarı sonucunda çağrı merkezimizde 30 çalışan daha istihdam ederek toplam sayıyı 45’e çıkardık. Önümüzdeki üç ay içinde çalışan sayımızı 58’e çıkararak yeni bir büyüme planını hayata geçireceğiz. 2012 yılı sonunda ise 100 koltuk kapasitesine sahip olacağımızı öngörüyoruz. Acıbadem Mobil olarak kurum bünyesinde hizmet veren ayrı bir çağrı merkezimiz daha var. Bu da işimizin hayati boyutunu oluşturan, hekim, hemşire ve paramedik olmak üzere, toplam 40 çalışanımızın görev yaptığı Medikal Çağrı Merkezi. Günde 1.000 çağrı karşılayan Medikal Çağrı Merkezi’nde, acil durumlarda ambulans
gelene kadar telefonda yaşam desteği verilirken, acil olmayan durumlarda ise üyelerimizin sağlıkla ilgili soruları yanıtlanıyor. Tele satış, şirketimizin cirosunun önemli bir bölümünü oluşturuyor ve şirketin altyapısını taşıyan ana unsurlardan biri konumunda bulunuyor. Ekibimiz, şirket içinde kalmaya devam etseydi, çok öncelikli olması gereken bir iş olmasına rağmen, gereken önemi veremeyecektik. CCH gibi asıl işi çağrı merkezi yönetimi olan bir kurumdan hizmet alarak tele satış ekibini, öncelikli bir konuma getirdik. Bu sayede, çağrı merkezimiz hem daha kârlı hem de daha iyi yönetilen ayrı bir merkez olarak konumlanmış oldu. Ekibimiz CCH’ye geçtikten sonra ayda 160 binden fazla arama gerçekleştirmeyi başardı. Toplam arama süremiz ise 300 bin dakikayı aştı.”
“CCH, Uzmanlaşmış Hizmet Bütünü Sunuyor” Tele satış işinin bir sayılar operasyonu olduğunu kaydeden Turgay, “Bu operasyonun kısa süreliğine bile olsa duraklaması ya da personelin devamsızlığı, maddi kayıplara neden olan etkenler olarak öne çıkıyor. Tüm bu etkenlerin merkezi olarak yönetildiği bir ortamda yani CCH’de bulunmanın bizim için son derece verimli ve keyif verici olduğunu söyleyebilirim. Acıbadem Mobil Sağlık olarak uzmanlaşmaya çok önem veriyoruz. CCH, bize uzman olmadığımız çağrı merkezi konusunda uzmanlaşmış bir hizmet bütünü sunuyor. Biz CCH’yi sadece lokasyon olarak görmüyoruz. Koltuğun yerleşiminden ergonomisine, ortamın ışıklandırılmasından personel takip sistemine, güvenlikten santral altyapısına kadar her şeyi ve tüm bunları sürdürülebilir kılan idari ve teknik yapıyı CCH bize eksiksiz olarak sunuyor” diye konuştu.
Farklı Bir İş Modeli İle Sınırsız Esneklik Çağrı merkezi sektörünün de tıpkı sağlık sektörü gibi hızla değiştiğinin ve geliştiğinin altını çizen Turgay, “Hızlı gelişen yerlerde değişime aynı hızda ayak uydurmak gerekiyor. CCH’den aldığımız hizmet sayesinde, çağrı merkezinin esnek bir şekilde yatırımını yapmaktan başlayıp, teknoloji sağlamaya kadar uzanan bir yelpazede pek çok maliyet kaleminden kurtulmuş durumdayız. Değişen çağrı merkezi teknolojilerini takip etmek, gerekli gördüklerimize yatırım yapmak ve bunları bünyemize adapte etmeye çalışmak artık iş planlarımızda yer almıyor. CCH’nin uzman kadrosu tüm bunları bizim için zaten kısa sürede hayata geçiriyor. Günümüzde basit bir santral altyapısıyla çağrı merkezi hizmeti vermek mümkün değil. CCH, çağrı yönlendirme gibi akıllı teknolojilerden yararlanan bir altyapı ile hizmet veriyor. Biz de bu ve benzeri teknolojilerden yararlanırken, CCH’nin iş modeli sayesinde teknolojinin bakımına ya da güncelleştirilmesine enerji harcamak ya da maddi kaynak ayırmak zorunda kalmıyoruz. CCH ekibi, ‘Bir çağrı merkezi daha iyi nasıl yönetilir?’ sorusunu bizim adımıza yanıtlıyor. Dolayısıyla bize sadece bildiğimiz işi yapmak kalıyor” dedi.
HASTANE DONANIM
A
Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi Engelleri Kaldırdı
ydın İl Sağlık Müdürlüğü tarafından engellilerin sağlık hizmetlerinden daha kolay ve en iyi şekilde faydalanabilmesi için Aydın merkez ve ilçelerindeki sağlık kurumlarında görevli personellere işitme dili eğitimleri düzenlendi. Hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında engelliler için otoparklar oluşturularak, sarı şeritli engelli yürüyüş yolları yapıldı. Sağlık kurumlarında işitme engelliler için yönlendirme tabelaları düzenlendi. Engelli hasta tuvaletleri hazırlandı. Aydın İl Sağlık Müdürlüğü koordinesinde il genelindeki sağlık kuruluşlarında engellilere yönelik çalışmaların hızlı bir şekilde devam ettiği bildirildi.
Hastane, engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak uygulamalarıyla verilen sağlık hizmetlerinin kalitesini artırdı.
Hayatı Kolaylaştıracak Uygulamalar
84 > HAZİRAN 2012
Aydın’da engellilerin hayatını kolaylaştıracak projelere imza atan kurumlar arasında Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ön plana çıktı. Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi; Acil Servis ve Polikliniklerde görme engelliler için yürüme yolu, Poliklinik katında görme engelliler için kullanılan alfabeden oluşan kat planı, Poliklinikte ayrı olmak üzere tüm hasta odaları tuvaletlerinde engellilerin kullanımına uygun şekilde düzenlenmesi gibi engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak uygulamalarıyla örnek oldu.
Çalışmalar Devam Ediyor Başhekim Dr. Şevket Şenol Ayhan, “Hepimizi uzaktan yakından ilgilendiren toplumsal konulardan birisidir engellilik. Engellilik ya doğuştan olur, ya da sonradan karşılaştığımız bir kaza ya da bir hastalıkla ortaya çıkar. Unutmamalıyız ki bizlerde her an engelli olabiliriz. Kendimizi onların yerine koyarak düşünmeliyiz ve her birimiz engelli insanlarımızın daha rahat yaşayabileceği bir dünya kurmak için elimizden geleni yapmalıyız. Başta devlet olmak üzere çeşitli hayır kurumları, sosyal kuruluşlar, engelli insanlarımıza yardım elini uzatmakta, onlarla ilgilenmektedir. Ama bu insanlar bizim aramızda, toplum içinde yaşamaktadırlar. Bu sebeple aynı hizmeti aldığımız kurumlarda, özelliklede sağlık kurumlarında Sağlık Bakanlığımız öncülüğünde yürütülen engellilere ait tüm engelleri kaldırmak için sağlık kurumlarımızın engelli vatandaşlara kolaylıkla hizmet verebilecek standartlara ulaştırılması çalışmaları halen devam etmektedir” dedi.
HASTANE DONANIM
Balıkesir’e Yatırım Müjdesi
Balıkesir'e şu ana kadar 198 milyon TL'lik yatırım yapıldığını anlatan Recep Akdağ, “Balıkesir'de 15 ambulans var iken şimdi 37 ambulans hizmet veriyor. Ambulansların sayıları daha da artacak bundan ziyade sürekli yeniliyoruz” diye konuştu.
86 > HAZİRAN 2012
S
ağlık Bakanı Recep Akdağ Balıkesir'in Sağlıkta Dönüşün programı çerçevesinde şu anda 198 milyon TL olan sağlık yatırımının 2015 yılı sonunda 500 milyon TL'nin üzerine çıkacağını söyledi. Balıkesir'de bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti olarak Türkiye'de son 10 yıldır sağlıkta büyük bir reform icra ettiklerini, hükümet programında bunu titizlikle takip ettiklerini kaydetti. İlleri ziyaretlerinin klasik bürokrat ziyareti olmadığını belirten Bakan Akdağ, bir hafta önceden başlayan ayrıntılı çalışmalar ile brifing raporu hazırlandığını, tüm bunların il değerlendirme toplantısında açıkca tartışıldığını söyledi. Balıkesir'de sağlıkta önemli hizmet ve yatırımların yapıldığını hatırlatan Recep Akdağ, 2002 yılında ambulans-
lar ile 1 yılda taşınan hasta sayısının 11 bin kişiyken 2011 yılında ambulanslarla 47 bin hastanın taşındığını, sadece bu hizmetin verildiği kişi sayısını beşe katladıklarını söyledi. Balıkesir'e şu ana kadar 198 milyon TL'lik yatırım yapıldığını anlatan Recep Akdağ şunları söyledi; "Balıkesir'de 15 ambulans var iken şimdi 37 ambulans hizmet veriyor. Ambulansların sayıları daha da artacak bundan ziyade sürekli yeniliyoruz. Ambulansla 2002 yılında 11 bin kişiyi taşırken, 2011 yılında 47 bin kişiyi ambulansla taşımışız. Ambulansla taşıdığımız vatandaş sayısını beşe katlamışız. Balıkesir büyük bir ildir. Nüfusu yüksek ama merkezlerden biraz uzakta kalmış yerler. Hizmet açığı olan illerimizde, şimdi büyük boşluğu ortadan kaldırdık. Mesela Balıkesir'de yoğun bakım hiç yapılmıyordu, MR cihazı yoktu. Dokuz sene önce Balıkesir'de, ultrason, diyaliz, yoğun bakım, yeni doğan yoğun bakımı, yanrık bakımı, onkoloji hizmetleri, kalp ameliyatları, bunların hiç birisi yapılmıyor-
du. Şükürler olsun bu hizmetlerin hepsini Balıkesir'de sağladık. Ciddi yatırımlar yaptık, 198 milyon TL yatırım yapmışız, inşaat ve tıbbi donanım için. Önümüzdeki 3 yıl, yatırımı 500 milyon liranın üzerine çıkaracağız. Çünkü 265 milyon liraya hastane yatırımımız var. Yarım milyarın üstünde bir yatırım ile sağlıkta dönüşüm programının yatırım kısmını Balıkesir'de 2015'in sonuna kadar bitireceğiz. Bunların içinde Balıkesir'de yapacağımız şehir hastanesi var. İlçelerin hastaneleri var. Yenileyeceğimiz hastaneler var. 2015 yılının sonunda, Balıkesir'de kamuya ait bütün sağlık binalarını ya yenilemiş olacağız veya ihtiyacımız olan yeni binalar yapacağız. Mevcut hastanelerimizi olabildiğince yeniledik. Bunların büyük kısmı ekonomik ömrünü doldurmuş durumda. Depremle ilgili Türkiye'de çok büyük bir farkındalık olmadığı için, biz Başbakanımızın da talimatıyla şöyle bir karar aldık; biz artık bir binayı çok nadiren depremsellik açısından güçlendiriyoruz. Böyle bir ihtiyaç varsa genellikle yeni bina yapıyoruz."
Evde Bakım ve Alo 182 Sağlık bakanı Recep Akdağ, evinde yatalak hastası olan vatandaşların Sağlık Bakanlığını aramalarını istedi. Bu durumdaki vatandaşların 444 38 33 numaralı telefonu aramaları halinde gerekli değerlendirmelerin yapılıp evde bakım hizmeti yapıldığını anlatan Bakan Akdağ, evde sağlık bakımını devlet olarak üstlendiklerini söyledi. Vatan-
daşlardan bir de ricada bulunan Akdağ, acil servislere acil omayan hastaların kesinlikle götürülmemesini istedi. Recep Akdağ, şunları söyledi; "Balıkesir'de şu anda 3 bin 800 kardeşimizi bu şekilde Sağlık Bakanlığı olarak takip ediyoruz. Kimin ihtiyacı varsa 444 38 33 numaralı telefonu aramanız bu iş için yeterli. Bütün Türkiye'de hizmete soktuğumuz yeni bir uygulama var. 182 numaralı telefonla randevu alma. Türkiye'nin neresinde olursanız olun, Sağlık Bakanlığına bağlı devlet hastanelerinden randevu almak için 182'yi arayıp istediğiniz hastaneden istediğiniz doktordan randevunuzu alıyorsunuz. Vatandaşlardan bir ricam var, acil servislerine lütfen acil olmayan hastaları götürmesinler. Türkiye'de acil servislerin yükünü çok artıyor. Aile hekimlerimiz var, randevulu sistemler var. Hali vakti biraz daha iyi olanlara küçük bir katkı ile özel hastaneler var. Gerçekten acil olan hastalar acile götürülsün. Bunu yapmadığımız zaman başka bir insanın, ihtiyacı olan ağır bir hastanın zamanından çaldığımızın farkında olmalıyız. Normalde bir hastaneye başvuran insanların acil başvuruları yüzde 10'u geçmemesi lazım, ama bazı hastanelerimizde yüzde 30'u buluyor. Sağlık çalışanları bu ağır hastalığı olan kişilerde yükün altından kalkamıyor. Öncelikle aile hekimlerine gidilsin. Balıkesir'e mükemmel bir şekilde sahip çıkıldı. Yarın da burada eksiklerimizi arama günü. Daha iyi hizmetler için çalışacağız"
HASTANE DONANIM
Çanakkale’nin 30 Yıl Sağlık Meselesi Olmayacak
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çanakkale’nin 3 yıl içinde tamamlanacak sağlık yatırımlarıyla birlikte önümüzdeki 30 sene sağlık hizmetlerinde bina ve ekipman sıkıntısı çekmeyeceğini söyledi. Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Çanakkale’yi ziyaret eden valilikte Çanakkale Vali Yardımcısı Hüseyin Kulözü, Belediye Başkan Vekili Celal Karakaş ve daire müdürleri tarafından karşılandı.
88 > HAZİRAN 2012
V
alilik defterini imzalayan Bakan Akdağ, daha sonra kısa bir açıklama yaptı. Çanakkalelilere, “Memleketinizin kıymetini bilin” diye seslenen Akdağ, “Bildiğiniz gibi ben Erzurumluyum. Erzurum çok müstesna, kendine has birçok güzelliği olan bir şehir ama buralara bir başka güzellik bahşedilmiş. Burada yaşayan Çanakkaleliler bunun pek farkında değil. Ama ben buradan söylüyorum. Yaşadığınız yerin kıymetini bilin. Burası bir inci” dedi.
30 Yıl Boyunca Bina İhtiyacı Olmayacak
Bakanlığı döneminde Çanakkale’de sağlık alanında pek çok yeniliğe imza attıklarını söyleyen Akdağ, “10 sene boyunca burada güzel hizmetlerimiz oldu. Şimdi bakıyorum, 3 yıl içerisinde tamamlayacağımız projelerle Çanakkale önümüzdeki 30 yılını garanti altına alacak. 30 yıl boyunca yeniden bina ihtiyacı duymayacak. 250 milyon liralık yatırım planımız var. Çanakkale Merkez Hastanesi, Lapseki, Biga ve Ayvacık Hastaneleri. Ezine’de zaten inşaat devam ediyor. Gökçeada’mızda bir hastane binası yapılıyor. Bu güzel yerlere en güzel hizmeti vermek için çalışıyoruz” dedi.
10 Yılda Önemli Yatırımlar Oldu Sağlık alanında 10 yılda önemli gelişmeler olduğunun atını çizen Akdağ, “Sağlık çalışanı sayısı 2 katına çıktı. Muayene edilen hasta sayısı 3 katına çıktı. Önceki yıllarda bir yıl içerisinde bir kişi 3 kez doktor karşısına çıkabilirken, şimdi bir yılda 9 kez çıkabiliyor. 10 yıl önce Çanakkale’de 3 ambulans varken bugün 27 ambulans var. 2002 yılında bin 705 hasta ambulans kullanmış, 2011 yılında 17 bin. Çanakkale’de ambulans helikopter göreve başladığından bugüne 664 hasta taşıdı. Çanakkale’de yoğun bakım ünitesi yoktu. Şimdi yetişkin ve yeni doğan ayrı olmak üzere 65 yataklı yoğun bakım var. Merkezde MR-tomografi çekilemiyordu, 4 MR, 5 tomografi var. Ağız ve diş sağlığı için kapsamlı muayenehanelerimiz var” diye konuştu.
HASTANE DONANIM
Hafsa Sultan Hastanesi Tam Kapasiteyle Hizmete Girdi
Manisa’da CBÜ Hafsa Sultan Hastanesi Dahili Bilimler Bölümü’nün açılışı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
90 > HAZİRAN 2012
C
elal Bayar Üniversitesi'nin (CBÜ) 200 yataklı Hafsa Sultan Hastanesi tam kapasiteyle hizmete girdi. Açılış törenine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Vali Halil İbrahim Daşöş, Belediye Başkanı Cengiz Ergün, AK Parti Manisa Milletvekilleri Uğur Aydemir ve Muzaffer Yurttaş, öğretim görevlileri, üniversite personeli ile davetliler katıldı. Açılışta konuşan CBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, CBÜ Hastanesinin bu açılışla toplam 600 yatak kapasitesine ulaştığını söyledi. Pakdemirli şöyle konuştu: “Temmuz 2010 yılında CBÜ Hastanesinin cerrahi birimlerini açtık. 2 yıl sonra da dahili bilimlerini açıyoruz. Toplamda 55 bin metrekare alan üzerinde açılış yaptık. Yeni binamızda Dermatoloji, Üroloji. Patoloji, çocuk psikiyatrisi bölümleri hizmet verecek. Hastanemiz bu açılışla toplam 600 yatak kapasitesine ulaştı. Eskiden üniversite hastanelerinde yatmak için randevu alınırken bugün bu sorun ortadan kalktı. Manisa’da bir çok merkezde ilkler bu hastaneni içinde yer alıyor. Artık Manisalı hastalar İzmir’e gitmiyor, aksine biz İzmir’den hasta kabul ediyoruz. Bölgede güçlü bir hastane olma yolunda önemle ilerliyoruz.” Hafsa Sultan’ın da Merkez Efendi kadar Manisa’ya mal olmuş birisi olduğunu hatırlatan Rektör Pakdemirli, Muhteşem Yüzyıl dizisine de gönderme yaptı. Pakdemirli, “Manisa’da Merkez Efendi Devlet hastanesi varken bizde CBÜ’nün bir binasının isminin Hafsa Sultan olmasına karar verdik. Manisa’nın ilk şifa hanesini kurduran kişinin adını bu hastanede yaşatacağız. Yavuz Sultan Selim’in annesi ve cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ı da bu vesile ile anmış oluyoruz. Bazı dizilerde Hafsa Sultan ile ilgili bazı olaylar anlatılıyor. Bu konuda Osmanlı arşivlerinin incelenmesini istiyoruz. Hatta üniversitenin arşivini de yapımcılara açabiliriz. Bu dizi sadece kurgudan ibarettir. Dizide geçen bazı olayları kınıyoruz” dedi.
Hafza Sultan İsmi Sevindirici Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da yaptığı konuşmada, “CBÜ Hastanesi Tıp Fakültesinin bir an evvel yapılıp açılması çok önemli bir olay. 2 yıl önce de burada bir açılış yaptı. Bu hastane 10 yıl boyunca müteahhitten kaynaklanan sorundan ötürü bitirilmedi. Hasta memnuniyeti çok önemlidir. Biz sürekli buranın tamamlanması için ödenek gönderdik. Ve sonunda nihayet tamamlandı. Üniversitemiz 200 yataklı hastanenin adını Hafsa Sultan olarak belirlemekle önemli bir işi yaptı. Vefakarlığını gösterdi, hastaneye bereket getirdi ve kadir şinaslılığını ortaya koydu. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesinin isminin bu hastanede yaşaması çok önemli. İlk defa bu yıl İstanbul’da Hafsa Sultan Hazretlerinin türbesi ortaya çıkarıldı ve orada bir tören yaptı. Manisa Hafsa Sultan gibi bir değere sahip olduğu için çok şanslıdır” dedi.
HASTANE DONANIM
Uludağ Üniversitesi’nde Ücretsiz Muayene Dönemi
U
ludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öğretim üyeleri de artık polikliniklerde, hiçbir fark ücreti almadan hasta muayene ediyor. Hastanede yeni başlayan ve canlı olarak hizmet veren “Çağrı Merkezi” telefonlarını arayan hastalar, sisteme dahil olan profesör ve doçentlerden, normal poliklinik randevusu alıp, fark ücreti ödemeksizin tedavi olabiliyor. Sosyal güvencesi olan hastalar, hiçbir ücret ödemeden öğretim üyelerine muayene olabildiği gibi, ameliyatlar için de hocaya ayrıca ödeme yapmadan sağlığına kavuşabiliyor.
Çağrı Merkezi Devrede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tahsin Yakut, hastaların sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmasını sağlamak için bazı uygulamalar başlattıklarını, “çağrı merkezi” sistemiyle bu konuda önemli bir adım attıklarını söyledi. Yaklaşık altı ay önce başlattıkları “çağrı merkezi” sisteminin artık iyice oturduğunu ve daha çok hastaya randevu vermeye başladıklarını kaydeden Başhekim Prof. Dr. Tahsin Yakut, geçen yıl ayda ortalama 73 bin olan randevu sayısının bu yıl 88 bine yükseldiğini bildirdi.
Hocalar da Muayene Ediyor
Sosyal güvencesi olan hastalar, öğretim üyesi, profesör ve doçentlere fark ücreti ödemeden tedavi olup, ameliyat olabiliyor.
92 > HAZİRAN 2012
Üniversitede tam gün hizmet veren Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin, “çağrı merkezi”ndeki sisteme dahil olmasıyla poliklinik hastalarına da bakmaya başladığını anlatan Prof. Dr. Yakut, “Birçok kimse, hocaların fark ücreti almadan muayene ettiğine inanamıyor, bir yanlışlık olmasın diye defalarca soruyor. Şu anda hastanemizde, kime muayene olursanız olun, hiçbir şekilde fark ücreti alınmıyor, ameliyat için fark alınmıyor. Yeter ki hastanın sosyal güvencesi olsun” dedi. Başhekim Yakut, kent halkının sağlık hizmetine daha kolay ulaşabilmesi amacıyla çağrı merkezini hizmete açtıklarını, bu sistemin randevu alma, iptal etme ve hekimler hakkında bilgi alma gibi birçok kolaylığı hastalara yüz yüze sunduğunu belirterek, sistem hakkında şunları söyledi: “Hastalarımız haftanın beş günü sabah 08.30’dan gece 24.00’e kadar çağrı merkezindeki randevu sekreterlerini arayıp randevu alabilirler. Hafta sonu ve gece 24.00’ten sonra da otomatik çağrı sistemi devreye girmektedir.
HASTANE DONANIM
Üniversite Hastaneleri Çözüm Bekliyor Moderatörlüğünü SÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Akgemci'nin yaptığı panelde İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur sunumlarını paylaştı.
S
elçuk Üniversitesi (SÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen “Sağlık Bakanlığının Yeniden Yapılandırılması ve Kamu Hastane Birlikleri” konulu panel, Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Panelde sağlık hizmetlerinde yapılan yeni düzenlemeler ve bunların uygulama alanlarına yansımaları tartışıldı. Moderatörlüğünü Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Akgemci'nin yaptığı panelde İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur sunumlarını paylaştı. Panele Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Yüksek, Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş, Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, hastane başhekimleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Konya'daki hastanelerin sağlık hizmeti kalitesini artırdığını söyleyen Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, 94 > HAZİRAN 2012
“Sağlık Bakanlığı'nın yeniden yapılanmasıyla hem hasta hakları açısından, hem de halk sağlığı hizmetleri açısından önemli gelişmeler yaşandı. Bu hizmetler kuşkusuz ki sağlık alanındaki hizmetleri daha da nitelikli hale getirilecektir. İlimizde sağlık hizmetlerine ulaşmak önceki yıllara göre daha da kolaylaştı. Personel hareketliliğinin düzene girmesi ve finansal sorunların çözümüyle artık Konya'daki hastaneler hizmet kalitesini iyice artırmış oldu” dedi.
Çözüm Bekleniyor Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şahin ise, Sağlık Bakanlığı'nın kamu hastanelerine ilişkin yeni düzenlemelerini değerlendirerek, “Kamu hastanelerinin tek çatı altında toplanarak kalitesinin artırılması, özelleştirilmesi ve yabancı personelin çalıştırılması söz konusudur. Ciddi sorunların bir araya toplanan hastaneler yoluyla çözülmesi amaçlanmaktadır” dedi. Sağlıkta dönüşüm çerçeveleri kapsamında birçok yeni düzenleme gerçekleştirildiğinin de altını çizen Prof. Dr Şahin, “Yeni programlar çerçevesinde sağlık hizmetlerinin yanında sağlık sektörüne finansal destek sağlayan kurumların da tek çatı altında toplanması söz konusudur. Bu programlar ile üniversite hastanelerinin personel ve finansman sorunu da çözüm bekleyen önemli bir konudur. Çünkü üniversite hastaneleri sağlık hizmetinin personel eğitimini ve sektörün bilimsel araştırmalarını yürüten kurumlardır” şeklinde konuştu.
Türkiye Sağlık Eyaletlerine Bölünüyor Sağlık Bakanlığı'nın yeniden yapılanması hakkında bilgi veren İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ise, “Bakanlığın geliştirdiği yeni düzenlemeler günün şartlarına uygun hale getirilmelidir. Çıkabilecek herhangi bir sorunda da kontrol edilebilir çözümlerin üretilmesi gerekir. 800 civarında kamu hastanesinin gruplara ayrılarak yönetilmesi düşünülüyor. Böyle bir bölünmeyle Türkiye sağlık eyaletleri haline gelecek ve her eyaletin kendi içinde kendine yeter hale getirilmesi planlanıyor. İllerdeki sağlık yöneticileri, kaynakların ve yatırımların dağılımı ve bunların daha verimli hale gelmesi konusunda da sorumlu kişi olacaktır” dedi. Prof. Dr. Aydın'ın sunumunun ardından İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur da uygulamalarda karşılaşılan sorunlar hakkında dinleyicilere bilgi verdi.
AKTÜEL
Türk Barter Stratejik Bir İşbirliğine Daha İmza Attı
T
ürk Barter 1995 yılından bu yana Barter sektörünün Türkiye’ye kazandırılması ve doğru bir şekilde uygulanmasıyla, Türk ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. 2012 yılı stratejik yurtdışı genişleme hedefini uygulamaya koyan Türk Barter yurtdışından gelen Barter şirketleriyle yapmış olduğu temaslar neticesinde “Barter Exchange” firması ile işbirliği anlaşması imzalayarak Malezya, Singapur ve Avustralya gibi ülkelerde Barter Ticaret anlaşmasını başlatmış oldu. Türk Barter Genel Merkezinde Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Sn. M. Sırrı Şimşek ve Barter Exchange Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Lee Oi Kum katılımıyla işbirliği anlaşması imzalandı.
“IRTA’nın Rolü Büyük”
Barter Exchange Yönetim Kurulu Başkanı Dr Lee Oi Kum ve Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı M. Sırrı Şimşek.
Türk Barter ile Barter Exchange Singapur, Malezya ve Avustralya İşbirliği anlaşması imzaladı
98 > HAZİRAN 2012
IRTA Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı M. Sırrı Şimşek, yapmış olduğu açıklamada; “Ticaretin başladığı ilk günden bu yana sahnede yer alan takas ekonomisi bugün bir Barter endüstrisi halini almışsa bunun en büyük payı şüphesiz IRTA’ya aittir” şeklinde belirterek, esas amacının Barter sisteminin doğru temeller üzerinde işleyişini sağlamak ve ülkeler arasındaki ticaretin de gelişmesinde bu sağlam temellerin kurulması olduğu önemini bir kez daha vurgulayarak, yaşanan küresel daralmaların da bu sistemle hızla rahatlatılacağını, birleşen Avrupa pazarının dünya konjonktüründen etkilenmemesi için IRTA’nın rolünün önemi çok büyüktür. Yapmış olduğumuz uluslararası anlaşma neticesinde Türk Barter üyeleri Malezya, Singapur ve Avustralya gibi ülkelerde Barter Exchange şirketinin üyeleriyle çalışma imkanı bulacaklardır. Daha önce 15 ülke ile stratejik işbirliği anlaşmalarımız doğrultusunda, 2012 yılında hedefimiz 25 ülke ile işbirliği anlaşması imzalamak olacaktır. Ayrıca özellikle komşu ülkelerde temsilcilikler, lisans anlaşmalarıyla ihracatın artırılması ve ithalatın Barter ile yapılmasını sağlayarak reel sektörü destekleyeceğiz” dedi.
“Türk Barter’ın İş Hacmi ve Potansiyeli Çok Yüksek” Barter Exchange Yönetim Kurulu Başkanı Dr Lee Oi Kum yapmış olduğu açıklamada; “İlk olarak 2005 yılında Barter Ticaretine başladık. Başlangıçta bu sektörle ilgili yeni girişimlerin yapılması ve şirketlerin Barter algısını arttırmak çok kolay olmadı ve ilerleme kaydetmek için ciddi çabalar sarf ettik. Malezya, Singapur ve Avustralya’da şubelerimiz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Dünya Barter Birliği (IRTA) üyesiyiz ve IRTA ile birlikte Barter ticareti yapabilmekteyiz. Türk Barter ile stratejik işbirliği anlaşması imzaladık. Türkiye çok büyük potansiyel ve bizlerde bu potansiyelden Türkiye’de Barter’ın kurucusu ve gelişmesine katkı sağlayan Türk Barter ile gerçekleştirmiş olduğumuz işbirliği neticesinde geliştirmeye çalışacağız. Türk Barter’ın iş hacmi ve potansiyeli çok yüksek ve Barter ticaretinin gelişmesi için yatırımlarını her türlü teknik alt yapı ile de desteklemektedir. Türkiye’de bulunmaktan ve Türk Barter ile işbirliği içerisinde olmaktan ötürü büyük mutluluk duyuyoruz. Bu ticaretin daha da gelişmesini ve uzun yıllar sürmesini temenni ediyoruz” dedi.
PAZAROLA
[
Her İşletmeye Bir Tiyatrocu
T Prof. Dr. İsmail Kaya ismailkaya@gmail.com
100 > HAZİRAN 2012
oplumlar tarih boyunca tarım, ticaret, sanayi, hizmet, bilgi çağlarından sonra şimdilerde, dikkat, hız ve deneyim ekonomisi dönemlerini yaşıyor. Vatandaşlar, çalışanlar öğrenciler, anneler babalar, sevenler sevilenler, alanlar satanlar, hepimiz, hayatlarımızı yaşar, bize ayrılan ömürleri harcarken, aslında ne alıp ne tüketeceğimize değil ne tür deneyimler ve nasıl bir hayat yaşayacağımıza, yaşamak istediğimize karar veriyoruz. Herkes, firmalar ve markalar dahil, birilerini etkilemeye çalışıyor. Bizleri kendi hayatlarının, deneyimlerinin, oyunlarının bir parçası yapmaya uğraşıyor. Ellerinde ne var ve ne sunuyorlarsa bunları vaadederek, daha çok insanla daha uzun süreler birlikte yaşamanın yollarını arıyorlar. Şimdilerde başarı, ne sattığından çok, kendi hayatına, kendi oyununa ne kadar çok kişiyi, ne kadar uzun süreyle dahil edebildiğinle, hayatlarına dokunabildiğinle, onların oyunlarına katılabildiğinle ilgili. Bu gayretlerin bütününe Teatral (Tiyatral) Pazarlama deniyor. Konuya bu adı yakıştıran Deneyim Ekonomisi: İşhayatı Bir Tiyatro ve Her İşletme Bir Sahne, adlı kitap yakınlarda gözden
]
geçirilmiş haliyle yeniden yayınlandı. Kitabın çıkış noktası, “ürünler ve hizmetler artık yeterli değil” ifadesinde yatıyor. Yazarlar, birbirine benzeyen milyonlarca ürün ve hizmetle dolu bir dünyada, yeni ve farklı bir şeyler yapmanın, ancak müşteriler için anlamlı deneyimler sahnelemekle mümkün olduğunu iddia ediyorlar. Bu sanatı başarıyla icra eden markalardan örnekler de veriyorlar. Sanatçı sıfatlı tiyatrocularımız feryat ededursun, hayatını ritimli çalgılarla kazanan Okay Temiz, "Türkiye'de ritim bozukluğu var. Potansiyel bir enerji var ama nasıl kullanılacağını kimse bilmiyor." demişti. “Un, yağ, şeker var ama helva yapılmıyor” demeye getirmişti. Sanatçı, işletme yöneticilerinin de ilgisini çekmiş, bir tarihte bir firmada personele takım ruhu kazandırmak için 2000 kişiye ritim tutturmuştu. Tiyatroculuğu maaşla, zorâki veya hatırlı sponsorluklar ve desteklerle yaşatmaya çalışmak yerine, değer ve yeteneklerini işhayatına, anlı şanlı markaların yöneticilerine anlatıp, “İş hayatı bir tiyatro ve her işletme bir sahne” gerçeği ile bir yüzleşseler, diyorum. Hem tiyatroculara hem de firmalara...
DENGE
[
Kim, Kimi İşletiyor?
D M.Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@tg.com.tr
102 > HAZİRAN 2012
uydunuz mu? Apple’ın kurucuları Steve Jobs ve Steve Wozniak, vaktiyle Vatikan’ı da işletmiş. Ne mi yapmışlar? Elektronik ortamda gerçekleştirilen “eşek şakalarına” katkıda bulunmuşlar. Olay, şöyle gelişmiş. Steve Jobs ve Steve Wozniak, yıllar önce geliştirdikleri ses değiştiren bir cihazı, Vatikan’ı arayarak test etmek istemiş. Bir pazar günü, sabaha karşı, telefon kulübesinden Vatikan’ı aramışlar. Wozniak, telefona çıkan kişiye kendini Henry Kissinger olarak tanıtmış ve “Moskova’daki zirve toplantısındayım, Papa ile görüşmek istiyorum” demiş. Kendilerine, Papa’nın müsait olmadığı, uyuduğu söylenmiş. Wozniak, tekrar aradığında, bir piskopos cevap vermiş. Piskopos, “Papa’yı telefona getiremiyoruz” tarzında mazeretler sıralayınca, gülmeye başlamışlar ve Papa şakası, yarıda kesilmiş. *** Anlaşıldığı kadarıyla.. Steve Jobs ve Steve Wozniak, amacına ulaşamamış. Ne var ki, Vatikan, yüzyıllardır tüm dünyayı işletiyor. İşletilmeye çalışılanların ne kadar işledikleri, elbette tartışılabilir, fakat sistem hâlâ çalışıyor. Daha önce de değinmiştik. Orta Çağ’ın egemen ideolojisini özetleyen bir formülasyon var:
]
-Papa, tanrının vekilidir; buna, Vatikan karar verir! Bu tespit, otoriter rejimlerde ve muz cumhuriyetlerinde olup biteni kısaca anlatmak amacıyla da kullanılıyor. Mesela.. 1982 Anayasasının, tam da böyle bir düzeni tahkim etmek için kaleme alındığını, kayıt dışı siyasete ve darbelere zemin hazırladığını biliyoruz. Bu kapsamda, kamusal yalanlardan oluşan “dikenli bir çit” ile korunan “bir dizi realite” hâlâ gün ışığına çıkmayı bekliyor. *** Peki, küresel ölçekte işler nasıl yürüyor? Şurası kesin. Batı kapitalizmi, kullanılmadık istismar edilmedik hiçbir şey, ama hiçbir şey bırakmamış. Rivayet odur ki.. İngiliz Başvekil Winston Churchill, kafayı çektiğinde şöyle dermiş: -Savaş zamanı gerçek o kadar kıymetlidir ki, yalanlardan örülen bir duvarla korunur! Sadece savaş zamanı mı? Savaşlar, yalan kesafetini artırır, ama barış ortamı da pek steril değildir. *** Özetlemek gerekirse.. Dezenformasyon, küresel anlamda çok güçlü bir propaganda malzemesi olarak, her zaman egemen ideolojinin emrinde. Yazılı ve sözlü medya, her türlü yalana hizmet etmek için birbiriyle yarışıyor. Böylesine kapsamlı bir senaryoda, bizim coğrafyamıza da bir dizi rol dayatılıyor. Bu çevrede, Orta Doğu’da halen iktidarda olan tüm liderler, diplomatik anlamda birbirini işletiyor. Ankara’yı bunaltan müzmin sıkıntıların ve kaşıntıların önemli bir bölümü, buradan kaynaklanıyor. Bir başka deyişle.. -Gerçek o kadar kıymetli ki, yalanlardan örülen bir duvarla korunuyor!
İNCELEME
[
20 Dakikada Varislerinizden Kurtulun
]
V Op. Dr. Cafer Abbasoğlu Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
aris estetik açıdan olduğu kadar insan sağlığı açısından da çok ciddi sıkıntılara yol açan, bazı damarların genişleyip şişerek fonksiyon dışı kalmasıyla ortaya çıkan toplumsal bir hastalıktır. Varisten korunan bilinçli insanlar ilerleyen yaşlarda bypass esnasında yabancı damarlara ihtiyaç duymadan kendi sağlıklı damarlarıyla yaşam kalitelerini garanti altına almaktadır. Ciddiye alınması gereken bir damar hastalığı olan varisin günümüzde başarı oranı %90lara varan tedavilerle kolayca yok edilebileceğini ifade eden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu son zamanlarda en çok kullanılan yöntemin köpük tedavisi diğer adıyla skleroterapi olduğunu belirtti. Bu metot sklerozan veya köpük denilen bazı büzüştürücü ilaçların damar içine verilerek, damarlarda büzüşme yaparak kapanmasını sağlayan bir yöntemdir. Muayenehane ortamında ayakta tedavi şeklinde uygulanan tedavide acı yok denecek kadar az olmakta ve hastalar aynı gün normal yaşantısına devam edebilmektedir. Tedavi süresinin genellikle 20 dakikalık tek seans şeklinde yapıldığını ifade eden Op. Dr. Abbasoğlu uyguladığı köpük tedavisini diğerlerinden ayıran en önemli farkı ise şöyle açıkladı: “Köpük skleroterapiyi ultrason doppler altında uygulayarak ilacın veriliş
yolları ve yoğunluğunu rahatça ayarlıyor ve hastalarda ilaç yoğunluğuna bağlı hiçbir iz kalmadan, hiçbir alerjik reaksiyon oluşmadan işlemi tamamlıyoruz. Sonrasında ise yaklaşık 1 hafta içinde hastayı kontrol için çağırıyoruz. Uygulamadan sonra hastanın bir süre için varis çorabı giymesi gerektiğinden tedavinin özellikle yaz aylarına girmeden yapılması önerilmektedir. Bu yöntemin zannedildiği kadar maliyetli bir tedavi olmayışı, yok edilen varislerin zaman içinde tekrarlamaması ve yan etkilerinin yok denecek kadar az olması tedavinin tercih edilme oranını yükseltmektedir. Hastaların tedavi sonrası hem sağlık açısından ciddi bir rahatlama yaşadıklarının, hem de estetik açıdan kendilerine olan güvenlerinin yerine geldiğini söyleyen Op. Dr. Abbasoğlu bazı bayan hastalarının sağlıklarını bir kenara bırakıp rahatça etek giyebilme arzusuyla bile skleroterapiye başvurmalarının kendilerini de şaşırttığını söyledi. Bacaklarda hiç de hoş olmayan görüntüler oluşmasına neden olan varislerin sıklıkla bayanlarda görüldüğünü ve bahar aylarının varis tedavisi için en uygun mevsim olduğunu ifade eden Abbasoğlu varis oluşumunu engellemek ve korunmak için yapılması gerekenleri de şöyle özetledi: “Uzun süre hareketsiz ayakta durmayın veya oturmayın, ayakları özellikle yukarıda tutarak yatın; düzenli egzersiz yapın, bol bol yürüyün böylece kas pompasını çalıştırmış olursunuz, kilo almamaya özen gösterin, elastik (basınç uygulayan) çorap giyin, kasık ve bacaklarınızı sıkan dar, streç iç çamaşır ve giysiler giymeyin, tuz miktarını azaltın, uzun süren güneş banyoları ve çok sıcak su ile yapılan banyolardan sakının” Ayrıntılı bilgileri; cafer@varistedavileri.com adresinden alabilirsiniz.
104 > HAZİRAN 2012
PANORAMA Şuhut Devlet Hastanesi’nin Çalışmaları Sürüyor Afyonharahisar'ın Şuhut Devlet Hastanesi inşaat çalışmalarının müteahhit değişiminin ardından devam ettiği bildirildi. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun katılımı ile Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesinde temeli atılan 75 yataklı devlet hastanesinin inşaat çalışmaları aksamasının ardından müteahhit değişikliğine gidildi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Şuhut ilçesinde önemli yatırımlara imza attıklarını söyledi. Bakan Eroğlu, “İnşaat çalışmaları devam eden
Varto’da Yeni Hastane Yapım Çalışmaları Başladı Muş’un Varto ilçesinde, yeni yapılacak olan 50 yataklı devlet hastanesi için çalışmalar başladı. 2008 yılında Varto’ya ziyaret eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Devlet Hastanesi’nde incelemelerde bulunmuş ve ilçeye yeni hastane yapılacağı sözü verilmişti. Bakan Akdağ’ın talimatıyla bir süre önce ihalesi sonuçlanan 50 yataklı hastane için çalışmalar başladı. İhaleyi kazanan yüklenici firma ilçeye gelerek kurulacak hastane için ilk kazmayı vurdu. Çalışmalarla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Varto Devlet Hastanesi Müdürü Yüksel Arğun, Avrupa standartlarına uygun hastane yapılacağını söyledi.
106 > HAZİRAN 2012
Şuhut Devlet Hastanesi tamamlandığında örnek bir hastane olacak” diye konuştu.
Onkoloji Hastanesi Açıldı
Günde, 50'si yatılı olmak üzere 250 hastaya hizmet verecek olan 6 milyon TL'lik Balkan Onkoloji Hastanesi, düzenlenen törenle
hizmete girdi. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi yanında açılışı yapılan ve yaklaşık 6 milyon TL'ye mal olan hastane günde, 50'si yatılı olmak üzere 250 hastaya hizmet verecek. Hastanenin açılışına; Edirne Valisi Gökhan Sözer, Belediye Başkan Yardımcısı Nihan Akdere, AKP Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Karamanlıoğlu, Genel Sekreter Erengül Özdemir, Edirne Cumhuriyet Başsavcısı Uğur Yiğitbilek, rektör adayları ve çok sayıda akademisyen katıldı.
Bulanık Hastanesine Kavuşuyor Muş’un Bulanık ilçesinde yapımına devam edilen 100 yataklı devlet hastanesinin bir ay içinde teslim edileceği belirtildi. Yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatında incelemelerde bulunan Bulanık Devlet Hastanesi Müdürü Hüseyin Haydaroğulları ile AK Parti İlçe Başkanı Abdulmecit Cantepe, çalışmalarla ilgili bilgi aldılar. Haydaroğulları ve Cantepe’ye bilgi veren yüklenici firma mühendisi Halit Kocatürkmen, hastanenin teknik ve mekanik testlerine başladıklarını söyledi.
Diyarbakır’da Sağlıkta Tersine Göç Başladı Yaptığı başarılı ameliyatlarla adından sıkça söz ettiren Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Kalp Hastanesi’ne yurt içinden İstanbul, İzmir ve Ankara başta olmak üzere, yurt dışından da Irak, Azerbaycan ve Suriye'den hastalar gelmeye başladı. Hasta kabulüne başladığı günden itibaren hastaların güvenini kazanan DÜ Kalp Hastanesi, kısa sürede adını ülke çapına duyurmayı başardı. Yurt içinden İstanbul, İzmir ve Ankara başta olmak üzere çeşitli bölgelerden gelen hastaların yanı sıra, çevre ülkelerden Irak, Azerbaycan ve Suriye'den
de hastaların geldiği Kalp Hastanesi'ne teşekkür mektupları yağıyor.
Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hızla Büyüyor
Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, bölge hastanesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bozok Hastanesi Tıp Fakültesi hastanesi bünyesine yeni kattığı branşında uzman öğretim üyeleri ve modern tıbbi cihazlarla bölge halkına en iyi sağlık hizmeti vermeyi hedefliyor. Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Uçar, Hastanenin çok hızlı bir şekilde geliştiğini belirterek, “Şu anda hizmet verdiğimiz bölüm sayısı 18 olmakla birlikte poliklinik sayımız 23, alt dallarla birlikte branş sayımız 30’u geçmektedir. Eksik olan branşlarda öğretim üyesi ve doktor açımızı kapatarak kesintisiz hizmetimize devam ediyoruz” diye konuştu.
Mut Devlet Hastanesi’nin İnşaatı Hızla Devam Ediyor Mersin’in Mut ilçesinde yapımına başlanan yeni devlet hastanesinin inşaatı hızla devam ediyor. 75 yatak kapasiteli hastane inşaatının 2013 yılının Aralık ayında bitirilmesi planlanıyor. Mut Belediye Başkanı Murat Orhan, TOKİ tarafından ihalesi yapılan ve hafriyatı Mut Belediyesi iş makinelerince gerçekleştirilen 75 yataklı Mut Devlet Hastanesi'nin temelinin 30 Mart’ta Ekonomi Bakanı M. Zafer Çağlayan’ında katılımı ile atıldığını hatırlattı. Toplam 12 bin 621 metrekare inşaat alanına sahip hastanenin, toplam maliyeti-
nin 10 milyon 875 bin TL olduğunu belirten Orhan, hastanenin çevredeki ilçelere de hizmet vereceğini kaydetti.
Ünye Devlet Hastanesi Yıl Sonuna Hazır Karadeniz Bölgesi’nde bir ilk olan 300 yataklı ve 14 ameliyathaneli Ünye Devlet Hastanesi'nın yıl sonuna hazır olacağı belirtildi. Eylül ayı sonu gibi geçici kabulünün yapılması düşünülen Ünye Devlet Hastanesi, 3 bin metrekare acil hizmet alanıyla da bölgeye hizmet verecek. AK Parti Ünye İlçe Başkanı Av. Ahmet Çamyar ve yönetim kurulu üyeleri, yeni yapılan Devlet Hastanesi’ni gezerek, Ünye Devlet Hastanesi Başhekimi Hüseyin Yalçın Büyükkarabacak ve GESTAŞ Firma Koordinatörü Şinasi Güneş’ten bilgi aldılar.
HAZİRAN 2012 > 107
PANORAMA Atatürk Devlet Hastanesi’ne Çocuk Kardiyoloji Cihazı
Şehit Tıbbiyeler Gece Yarısı Anıldı Çanakkale Savaşları sırasında şehit düşen 253 bin asker arasında yer alan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, Eceabat ilçesinde gece başlayıp sabaha kadar süren törenlerle anıldı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın da katıldığı programda, çadırda bulgur pilavı, kavurma, hoşaf ve tayın ekmeğinden oluşan yemeği üniversite öğrencileriyle birlikte yedi. Akdağ yaptığı konuşmada, “Biz burada, hayatının baharında şehit olan bu mesleğin mensupları için toplandık. Onlara karşı vefa borcumuzu ifa etmenin yolu, bir gece onlar için buraya toplanmak değil. Bunu yapıyoruz, yapacağız, ama bunun yolu onlara layık olmaktan geçiyor. Bu kardeşlerimize binlerce rahmet diliyorum. Onlara layık nesiller olmayı cenabı Allah'tan niyaz ediyorum” diye konuştu. Tiyatro gösterisiyle devam eden program, “Çanakkale savaşlarında tıbbiyeliler”gece saat 01.30’a kadar sürdü. Daha sonra 03.30 ile 05.30 arasında şehitlikler ziyaret edilerek, şehitlerin ruhlarına Kur’an-ı Kerim okundu.
108 > HAZİRAN 2012
Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi'ne çocuk kardiyoloji cihazı alındı. Cihaz ile çocukların özellikle kalp rahatsızlıklarıyla ilgili şikayet ve problemleri yerinde tetkik ediliyor. Böylece, bugüne kadar teşhis için başka illere sevk edilen çocukların teşhis ve tedavileri artık Balıkesir'de yapılabilecek. Yetkililer, Atatürk Devlet Hastanesi'ndeki poliklinikte aylık ortalama 500 çocuk hastanın imkan olmadığı için yakın illere gönderilmek zorunda kaldığını, herkesi üzen bu durumun artık sona erdiğini söyledi.
Bafra Devlet Hastanesi Özel Hastaneleri Aratmayacak
Samsun’un Bafra Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Davut Çepni, yıllık 650 bin hastaya sağlık hizmeti verdiklerini, 250 yataklı yeni hastaneye kavuştuklarında
fiziksel şartları ile Bafra Devlet Hastanesi’nin özel hastaneleri aratmayacağını söyledi. Başhekim Uzm. Dr. Davut Çepni yaptığı açıklamada, Bafra Devlet Hastanesi'nin tüm çalışanlarının özverili çalışmaları ile halka her zaman en iyi şartlarda sağlık hizmeti vermeye çalıştıklarını belirtti. Devlet Hastanesi'nde yakın zamanda 1 milyon 350 bin liraya alınan MR cihazı sayesinde hastaların başka yerlere gitmesini önlediklerini açıklayan Çepni, hastanede sürekli olarak tıbbi cihazların yenilendiğini ve sayılarının arttığını söyledi.
Muğla’da Nükleer Tıp Merkezi Kuruldu Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma hastanesi bünyesinde kurulan Nükleer Tıp Birimi düzenlenen törenle hizmete girdi. Acil Servisin yan tarafında Mart 2012 tarihinde tamamlanan ihale süreci sonrası inşa edilen hizmet binasının açılışı Hastane Başhekimi Dr. Fahri Tuna tarafından yapıldı. Fahri Tuna, Nükleer Tıp radyofarmasötikler kullanılarak hastaların tanı ve tedavisinin yapıldığı bir tıp branşı olduğunu belirterek, Nükleer Tıp Uzmanı hekimleri Uzman Dr. Sanem Mut ve Uzman Dr. Bülent Yazıcı tarafından raporlamanın yapılacağını söyledi. Tuna, “Birimimizde;
tiroid, kalp, kemik, böbrek ve diğer birçok organın sintigrafik görüntülemesi yüksek teknolojiye sahip çift başlıklı gama kamera ile gerçekleştirilecektir.
Siirt Üniversitesi’nde Yeni Fakülte ve Bölümler Açılıyor Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’na bazı fakülte ve bölümlerin açılması için başvuruda bulunan Siirt Üniversitesi'ne YÖK’ten sevindirici haber geldi. YÖK, üniversite bünyesinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi açılması, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde Gıda Mühendisliği Bölümü açılması, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu bünyesinde Tıbbi Laboratuvar Teknikleri ve Tıbbi Görüntüleme Teknik-
leri programlarının açılmasını onayladı. Fakülteyle ilgili karar Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderildi. Ziraat Fakültesi’nin kurulması için yapılan başvuruyla ilgili karar ise önümüzdeki günlerde çıkacak. Sağlık Yüksekokulu bünyesinde Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, Beslenme ve Diyetetik ve Ebelik bölümlerinin açılması için yapılan başvurudan sonra YÖK Başkanlığı'nca alınan kararla bu bölüm de açıldı.
Tıbbi Cihazlar Konulu Seminer Düzenlendi
Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tıbbi cihazlarla ilgili seminer düzenlendi. Seminere; İl Sağlık Müdür yardımcıları, şube müdürleri, özel ve resmi hastane başhekim ve başhekim yardımcıları, hastane müdür ve yardımcıları katıldı. Seminere konuşmacı olarak katı-
lan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Kocaeli Bölge Birim Sorumlusu Denetçi Mühendis Yaşar İşler ile Mühendis İbrahim Pay tarafından Tıbbi Cihaz Denetimi ve Uyarı Sistemleri ile ilgili olarak sinevizyon sunumu yaptılar. Denetçi Mühendis Yaşar İşler, “Tıbbi cihazlar sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde giderek daha da önem kazanan ürün grupları olup Avrupa Birliği Pazarında ‘Yeni Yaklaşım Direktifleri’ kapsamı içinde değerlendirilmekte ve yönetilmektedir. Söz konusu olan yeni yaklaşık tıbbi cihaz üretimini ve çeşitliliğini artırmayı teşvik ederken, ürünlerin kamu tarafından özellikle piyasaya arz sonrası denetim ve gözetimine ağırlık verilmektedir” dedi.
Kolon kanserine karşı 1344 basamak 2. Kolon Kanseri Bilinçlendirme Koşusu,“Kolon kanserine karşı harekete geçin!” sloganıyla Sapphire’de gerçekleştirildi. Kolon kanseri hakkında toplumu bilinçlendirmek amacıyla, Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği ve Tıbbi Onkoloji Derneği önderliğinde, Merck Serono İlaç desteğiyle“ Kolon Kanserine Karşı Harekete Geçin” Bilinçlendirme Koşusu düzenlendi. Bu yıl 2. kez düzenlenen Kolon Kanseri Bilinçlendirme Koşusu ile düzenli sağlık taramaları ve erken teşhisle kolon kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğu vurgulandı.
Yeni Hastane Haziran Sonunda Hizmet Giriyor Niğde Devlet Hastanesi Başhekimi Gökhan Tuna Öztürk, Niğde’ye yeni yaptırılan Devlet Hastanesi'nin fiziki yapısının yüzde 88’nin tamamlandığını belirterek, sevk eden hastane değil sevk alan hastane olacaklarını söyledi. Yeni hastaneyle birlikte hedeflerinin vatandaşların bütün isteklerini karşılamak olduğunu ifade eden Öztürk, “İlimize 300 yataklı büyük bir devlet hastanesi yapılmaktadır. Yapılan devlet hastanesinin fiziki durumu yüzde 88’i tamamlandı. Zaten yüzde 92’ye geldiği zaman geçici kabul için işlemleri başlıyor. Bu da uzun bir süreç olmayacaktır. İnşallah Haziran sonu gibi bu süreçler tamamlanır diye umuyoruz. Bir takım eksiklikler için geçecek bir süreçte olabilir. Bu sürecin uzaması işin gecikmesi değil işin daha güzel olması için geçecek bir süreçtir. Sonuçta bu hastane Niğde’nin yükünü uzun süre taşıyacak bir hastane ve biz bu hastaneyi Niğde de bütün hastalarımızın işini halledelim sevkleri azaltalım diye planlıyoruz.” şeklinde konuştu.
HAZİRAN 2012 > 109
PANORAMA Capsugel Uluslararası Yenilikçi Tedaviler Forumu’na ev sahipliği yaptı
Avea, engelli istihdamına 7 yıldır kesintisiz destek veriyor Türkiye'nin geleceğine yatırım yapma vizyonu çerçevesinde; engelli vatandaşlarımızın istihdamı, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama entegrasyonu konularında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler geliştiren Avea, Fiziksel Engelliler Vakfı (FEV) işbirliği ile 7 yıldır sürdürdüğü, engelli istihdamına yeni bir anlayış getiren “Özrümüzle Üretiyoruz” Projesi’nin 2012 yılı, hedef programını Engelliler Haftası’nda açıkladı. 2005 yılından beri aldığı başarılı sonuçlar nedeniyle bu yıl 7. çalışma dönemine giren “Özrümüzle Üretiyoruz” projesi; 2011 çalışma döneminin bitişi olan 29 Şubat 2012 tarihine kadar 2921 engelliye istihdam sağladı. Avea’nın desteğini sürdürdüğü proje kapsamında, 2012 yılında 800 engelliye yeni iş imkanı oluşturulması hedefleniyor.
110 > HAZİRAN 2012
“2. İlaç ve Biyolojik İlaç Forumu”nda, kuru toz inhale sistemlerindeki yeni gelişmeler tartışıldı. Capsugel tarafından düzenlenen forumda aynı zamanda, bu konuda gelişmekte olan yenilikler de tartışılırken, diğer pazarlarda doktorların faydalandığı ve uygun maliyetli tedavi olanaklarına yol açan gelişmeler de masaya yatırıldı. Nüfusun yaş ve sağlık maliyetleri arttıkça, yenilikçi çözümler oluşturmanın doktorlar ve hastalar için uygun maliyetli ve gelişmiş tedavi seçenekleri bulmak açısından büyük önem taşımaya başladığının vurgulandığı forumda, kuru
toz inhale sistemlerindeki yeni gelişmeler ele alındı.
Prof. Dr. Ümit Ukşal’ın Uluslar arası Başarısı Türkiye’de Pediatrik Dermatoloji eğitiminin Avrupa standartlarına ulaşması için önemli katkıları ve çabaları olan Prof.Dr. Ümit Ukşal, 16-19 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen 11. Avrupa Pediatrik Dermatoloji Derneği Kongresi’nde dernek başkanlığına seçildi. Canbebe’nin sponsorlardan biri olduğu uluslararası kongrede Avrupa Derneği yönetim kurulu tarafından yapılan başkanlık seçimine İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya, Belçika, İsviçre, Sırbistan, Yunanistan temsilcileri de yer aldı. Öğretim üyelerinin oy birliği ile başkanlığa Prof.Dr. Ümit Ukşal seçildi.
“Farmaskop Ulusal Sağlık İletişimi Ödülleri” Sahiplerini Arıyor Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek “Farmaskop Ulusal Sağlık İletişimi Ödülleri”, yenilenen adı ve kategorileri ile yeni sahiplerini arıyor. Sağlık iletişimini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için düzenlenen “Farmaskop Ulusal Sağlık İletişimi Ödülleri”, dördüncü kez düzenleniyor. Başvuru süreci 31 Mayıs 2012 tarihine uzatılan ve “Ateşin kadar konuş!” sloganını benimseyen yarışma, yenilenen adı ve kategorileri ile bu kez sağlık iletişimi yapan daha geniş bir kitleye ulaşmayı hedefliyor. Yarışmanın sonuçları 12 Temmuz’da düzenlenecek bir ödül töreninde açıklanacak.