Hiz m et le ri İran Ö ze l Sa ğl ık za r Pa İç in Ca zi p Bi r pa Sa ğl ık Bu lu t Bi liş im Av ru çi riy or Se kt ör ün ü El e Ge ri En dü st ri si Sa ğl ık Hiz m et le ca k şa İsta nb ul ’d a Bu lu En dü st ris i Sa ğl ık Hiz m et le ri ca k şa lu Bu İsta nb ul ’d a ng re si ’n de D iş he ki m liğ i Ko r İl gi nç Fo ru m la
:6 :1 6 :2 0 :2 6
IN DE X
GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr
:3 6
REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM SÜLEYMAN TERZİ suleyman.terzi@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr
Reklam indeksi MERCEDES.................................... 7
ABEM KİMYA.................................59
FORTİS.....................................A.K.İ.
AKTİF KİMYA................................89
GİOMED................................... 91-93
MES MEDİKAL......................... 17-19
AMAZON MEDİKAL........................29
HELTMAN...................................... 9
MESİTAŞ.......................................35
AND OUTDOR................................67
İHLAS ARMUTLU.........................103
MULTİKAN.............................. 85-87
AYDERSAN.............................. 75-77
İHLAS KOLEJİ...............................97
OCTAMED......................................33
Bek teknik....................................31
İHLAS PAZARLAMA.....................101
ÖMS............................................ 2-3
BEYBİ............................................45
İNFORM........................................79
SCA HİJYEN...............................A.K.
CDK SAĞLIK............................ 13-15
İSTEM...........................................11
TARTI............................................47
CEYO....................................... 23-25
KEYHAN TERCÜME.......................83
TRİMPEKS.......................... 39-41-43
DOPA....................Ö.K.-49-51-53-55
KİMEKS................................... 61-63
TÜRKİYE HASTANESİ....................65
DÜNYA MEDİKAL..........................57
KRİSTAL KOLA..............................99
VARİTEKS............................ Ö.K.İ.-1
EKİNEXPO.....................................95
LAMİNET OFİS..............................81
EMS..............................................27
MEDİMPORT............................ 69-71
VARİTEKS............................ Ö.K.İ.-1
CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Medikal TEKNİK
Yıl.27 Sayı.320 Ağustos 2013
Sağlık gündemi
İ
ran Özel Sağlık Hizmetleri İçin Cazip Bir Pazar Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık gruplarından Frost & Sullivan’ın gerçekleştirdiği araştırmaya göre genç nüfusu ile Ortadoğu’nun en kalabalık ülkelerinden biri olan İran’ın sağlık hizmetleri sektörünü sürekli gelişen bir gelecek bekliyor.
Editör
Sağlık Hizmetleri Endüstrisi İstanbul’da Buluşacak Arab Health Fuarı’nın organizatörü Informa Life Sciences Exhibitions, 2013 yılının 3’ncü çeyreğinde İstanbul’da düzenleyeceği Türkiye Hastane Altyapı ve İnşaat Fuarı Kongresi ile Türkiye Sağlık Ürün ve Ekipmanları Fuarı’yla yatırımcıları buluşturmayı hedefliyor. Cezaevi, Şifaevi Oluyor İstanbul’un Bayrampaşa ilçesi, 5 yıldızlı bir hastaneye kavuşacak. Yeni hastane yıkılan cezaevinin bulunduğu alana inşa edilecek. Yeni hastane için proje hazırlandı ve yer belinlendi. Sağlık Bakanlığı tarafından ihalesinin yapılması için hazırlık aşamasında. Devlet Hastanesi’ne Uzay Teknolojisi Uzaydaki astronotları ameliyat etmek için Nasa tarafından geliştirilen Robotik Cerrahi, cerrahinin geldiği en üst nokta olarak biliniyor. Özellikle kalp ameliyatları için geliştirilen robotik cerrahi, günümüzde çok sayıda ameliyatta başarıyla kullanılıyor. Dişhekimliği Kongresi’nde İlginç Forumlar İstanbul, 28-31 Ağustos 2013 tarihlerinde dünyanın en büyü diş hekimliği kongrelerinden biri olarak kabul edilen Dünya Dişhekimliği Kongresi’ne ev sahipliği yapacak. Kongre kapsamında düzenlenecek en ilginç forumlardan biri de Kadın Dişhekimleri Forumu olacak. Türkiye’nin Beşinci Yüz Nakli Gerçekleştirildi Türkiye’nin beşinci yüz naklini gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Türkiye’de ilk defa alt ve üst çene naklini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Aktüel
İran Özel Sağlık Hizmetleri İçin Cazip Bir Pazar Frost & Sullivan analistlerine göre yaptırımlara rağmen İran ekonomisi de İran sağlık sektörü de sürekli bir büyüme gösterecek. • Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık gruplarından Frost & Sullivan'ın gerçekleştirdiği araştırmaya göre genç nüfusu ile Ortadoğu'nun en kalabalık ülkelerinden biri olan İran'ın sağlık hizmetleri sektörünü sürekli gelişen bir gelecek bekliyor. İran'ın 75 milyonu aşkın nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasının 35 yaş altında olduğunu ifade eden Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush, doğal kaynak zengini olan ülkenin petrol ve gaz rezervlerinden doğan çok büyük bir varlığa sahip olduğunu, yaptırımlara rağmen, önümüzdeki 10 yıl içerisinde GSYİH’nin ortalama yüzde 2.4 büyümeye devam edeceğini öngörüyorlar. Sağlık Hizmetlerinde Önemli Reformlar Yapılıyor
İran'ın genç nüfusu haricinde uzun dönemli yatırım potansiyeli açısından da Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında 15. sırada yer aldığı ve sağlık hizmetleri reformları konusunda da sıralamada iyi bir konumda bulunduğunu ifade eden Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush, genç nüfus ve sektördeki gelişim olanağı bakımından özel sektörde, ilaç piyasalarında, sağlık tesisleri ve tıbbi cihazlardaki yatırımlarda artış görüleceğinin altını çiziyorlar.
Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush
da İran’ın yüzde 11’ine denk gelen bir YBBO ile ilaç harcamalarının 2019’da 4.14 milyar ABD doları düzeyinde olması bekleniyor.
Uzmanlaşmış Tıbba İhtiyaç Var
Analistler, İran'ın ilaç pazarının 2011 yılında 3.26 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini, 2014 yılına kadar kadar yüzde 13’lük YBBO (CAGR/yıllık bileşik büyüme oranı) ve ardından yüzde 8’lik büyüme tahminiyle yüzde 7.6’lık artış göstererek 3.51 milyar ABD dolarına yükseleceğini belirtiyorlar. Bununla birlikte, enflasyon dikkate alındığın-
İran, tıbbi ilaçların yüzde 90’ını üretiyor ve İran Sağlık Bakanlığı 4 yıl içinde kendi kendine yeterli olabilmek gibi iddialı bir hedef belirlemiş bulunuyor. Buna ek olarak, daha yüksek teknoloji ürünleri ve cihazların bulunmaması nedeniyle İran’ın yerel üretimi genel olarak jenerik ilaçlara odaklanıyor. Ülkede jenerik ilaç üreten 70’ten fazla İran menşeli ilaç şirketi bulunuyor. Diğer yandan, Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush’a göre İran’da özel tıp alanındaki eksiklik Hint ve Çin ürünleri için fırsat oluşturuyor. Fakat bu ürünler kaliteli ürünler olmamakla birlikte genellikle yan etkilere sahip bulunuyor. İran’ın ilaç piyasasında, Avrupa ve Amerika markaları daha öncelikli olacak şekilde uzmanlaşmış tıbba büyük bir ihtiyaç duyuluyor. Analistler, İran ilaç endüstrisi ülke nüfusundan daha hızlı bir şekilde büyüyeceği için artan nüfusa bağlı olarak yüksek kaliteli ilaca olan ihtiyaç nedeniyle İran’ın büyük ölçüde ithalata yöneleceğini ileri sürüyorlar.
8 Ağustos•2013
Aktüel olanaklarını modernize etmek ve sağlık hizmeti endüstrisini geliştirmek için sağlık sektörüne yoğun bir yatırımda bulunuyor. Hızlı bir şekilde artan hastane yatak sayısının yüzde 10’u özel sektör tarafından karşılanıyor, ancak özel harcamalar, harcanan toplam paranın yüzde 20’sine denk geliyor.
Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush, İran sağlık hizmetleri sektörünün 2011 yılında 26.44 milyar dolar düzeyine ulaştığını ve yüzde 6.4 büyüyerek 2012’de 28.12 milyar dolara yükseldiğine işaret ediyorlar. Bununla birlikte, cepten yapılan sağlık harcamaları (OOP), çevre ülkelerle karşılaştırıldığında yüzde 55 oranla çok yüksek bir düzeyde seyrediyor.
Tıbbi cihazlar endüstrisi ise yüzde 88’den fazla bir oranla ithalata bağımlı bulunuyor. Analistler, İran'ın iç piyasasının, şırınga, iğne ve katerler, diş hekimliği araçları ve bağlantı parçalarının yanı sıra ortopedik aletler gibi sadece temel sarf malzemelerinin üretimini yapabilecek nitelikte olduğuna dikkat çekiyorlar. İthalat, 2011 yılı itibariyle 785.3 milyon dolar olarak belirtiliyor. İthalatın yüzde 70.4’ü ise Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya, Hollanda ve piyasaya hakim olan İngiltere'den yapılıyor. İthalatın büyük bölümünü sarf malzemeleri ve tanısal görüntüleme cihazları oluşturuyor. Frost & Sullivan analistlerine göre iç pazarın yeterli olmaması nedeniyle, tıbbi cihazlar sektöründe özel cihazlar pazarındaki eksikliği gidermeyi amaçlayan gelişmekte olan bir sektör göze çarpıyor. 2012 yılında 919.5 milyon dolar düzeyinde olan bu pazarın, 2017 itibariyle 1.053 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Araştırmalar, İran’daki ölümlerin yüzde 45’inin kardiyovasküler hastalıklardan, yüzde 18’inin özelikle genç nüfus arasında daha fazla sakatlıklara ve yaralanmalara yol olan trafik kazalarından, yüzde 6’sının neonatal ve solunumla ilgili hastalıkların takip ettiği yüzde 14 oranındaki kanserden kaynaklanan ölümler olduğunu ortaya koyuyor. Kardiyovasküler bozukluklar, diyabet bozuklukları, osteoporoz, beslenme ve psikolojik bozukluklarda da artış görülüyor. Ayrıca solunum ve kanserle ilgili vakalarda da önemli bir artış kaydediliyor. Uzmanlara göre 2009 yılında akciğer kanseri, bildirilen toplam kanser sayısının yüzde 14.3’ünü oluştururken, bu oranın 2030 yılında yüzde 18’e yükselmesi öngörülüyor. Ayrıca HIV/AIDS vakalarıyla yakından ilgili olan uyuşturucu bağımlılığı problemlerinin, nüfusun yüzde 3 ila 5’ini etkilediği de belirtiliyor. Frost & Sullivan'a göre, belirtilen bu nedenlerden dolayı İran'da sağlık hizmetleriyle ilgili sorunlara daha iyi çözümler sunan daha gelişmiş bir tıp sistemine ve tıbbi ürünlere ihtiyaç duyan büyük bir nüfus bulunuyor.
Sağlıkta reform ihtiyacını farkeden İran hükümeti, Irak-İran savaşı sonrasında 1990’dan başlayarak personel, hastane yatakları ve tesislerin sayısını arttırmaya, altyapı ve hizmetleri iyileştirmeye odaklanmış gelişme planlarını uygulamaya koymuş bulunuyor. Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush’a göre bu girişim aynı zamanda yabancı yatırımları çekme ve artırma vizyonuyla ilgili bir süreç olarak önem kazanıyor. Buna bağlı olarak İran, devlet sağlık sigortası ve sosyal refah sistemlerindeki reformlara da büyük önem veriyor. Nitekim İran’da
Sağlık Sektörüne Yoğun Yatırım Yapılıyor
Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush, İran'da tıbbi cihazlar endüstrisi 2011’de 901 milyon ABD doları düzeyindeyken yüzde 7 artarak 2012’de 964 milyon dolara yükseldiğini belirtiyorlar. Hükümet, hizmetlerini ve
10 Ağustos•2013
Aktüel
Sağlık turistleri Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, Türkiye, Kuveyt, Umman, Hindistan ve Pakistan’dan geliyor ve özellikle Azerbaycanlı ve Ummanlı turist sayısının hızlı bir şekilde artacağı tahmin ediliyor. Ziyaretlerin çoğu transplant, göz, ortopedi ve diş hekimliği amacıyla İran'ı tercih ediyor. Bu alanlarda İran, düşük maliyetlerle yüksek kalitede uzmanlık sunuyor. Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Bahreyn ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle ve Güneydoğu Asya'daki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, İran maliyet rekabetçi bir konumda bulunuyor. İran hükümeti sağlık turizmindeki fırsatların farkında olarak daha iyi hizmet sunmak amacıyla altyapısına yatırım yapıyor. Örneğin Azerbaycanlı turistler için tıbbi hizmetler sınırda sağlanıyor. Sağlık turistlerini sınırdan alarak uygun sağlık tesislerine götürmek için taksi hizmetleri de sunuluyor. İran, özellikle Körfez ülkelerinden hastalara hizmet eden, İslam dünyasından gelen sağlık turistlerinin merkezi haline gelmeye odaklanmış bulunuyor.
savaş sonrası 1992 yılında her 3.120 kişi başına bir doktor düşerken, 2012 yılı itibariyle büyük bir gelişmeyle her 845 kişi için bir doktor düşüyor. Bununla birlikte, sağlık sigortalarının çoğu devlet tarafından sağlanıyor ve hizmetlerin niteliği ödenen prime göre değişiyor. Ayrıca İran ordusu, İran Ulusal Petrol Şirketi ve Melli Bankası’nın kendilerine ait yüksek kaliteli hastaneleri bulunuyor. Daha varlıklı İranlılar da daha nitelikli hastanelerden yararlanıyor. 2001’den itibaren İran'da özel sigorta sistemlerinin kurulmasına izin veren bir kanun kabul edilmiş bulunuyor. Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush’a göre İran'da özel sağlık hizmetlerinin 20 yıldan daha fazla bir zamandan beri eksik olması nedeniyle sektörün önünde çok büyük bir gelişme alanı bulunuyor. Analistler, uzun bekleme sıraları ve tesislerin yetersizliğinin söz konusu olduğu genel sağlık hizmetleri sektöründe verimlilik eksikliğinin bulunmasının, özel sağlık tesislerini giderek daha fazla cazip bir hale getirdiğinin altını çiziyorlar.
Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush’a göre savaştan sonra İran’ın sağlık hizmetleri sektörü hızlı bir şekilde gelişiyor ve ülke çok önemli büyüme alanları ve yatırım fırsatlarına ev sahipliği yapıyor. Yaptırımlar, sağlık hizmetleri pazarının büyümesini etkilemekle birlikte, analistler İran’ın, sadece İranlılara değil, düşük maliyetli fakat yüksek kaliteli hizmet arayışıyla gelen sağlık turistlerine de yüksek kaliteli hizmetler sunmaya çalışarak rakipleri arasından sıyrılmak için büyük bir çaba gösterdiğine vurgu yapıyorlar.
Sağlık Turizmi Hızla Gelişiyor
Sağlık turizminin İran’da büyümekte olan bir piyasa olduğunu belirten Frost & Sullivan Türkiye Sağlık Birimi Analisti Uldouz Berenjforoush, sadece 2012 yılı itibariyle 2011’in iki katına ulaşarak 1.5 milyar dolardan daha fazla gelir elde eden İran’ın 200.000 sağlık turistine ev sahipliği yaptığına dikkat çekiyorlar. Bir önceki yıla kıyasla toplam sağlık turisti sayısı yüzde 135 artarak, 2013’ün ilk yarısında 85.670’den fazla kişi İran’ı ziyaret etmiş bulunuyor.
12 Ağustos•2013
Aktüel
Büyükçekmece Sağlık Üssüne Dönüşüyor İstanbul İl Özel İdaresi, bölgeyi sağlık üssü haline getirecek Büyükçekmece Devlet Hastanesi'nin yapımına start verdi. 76 milyon 397 bin TL’ye mal olacak hastanenin 30 Ağustos 2015’te tamamlanması planlanıyor. • Büyükçekmece, Silivri, Çatalca, Arnavutköy,
Kadir Topbaş, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, İstanbul İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Hüsamettin Koçak, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya ve vatandaşların katılımıyla gerçekleştirildi.
Esenyurt ve Beylikdüzü bölgelerine hizmet verecek olan 250 yataklı Büyükçekmece Devlet Hastanesi’nin temeli atıldı. İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yaptırılan hastanenin, temel atma töreni Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Türkiye Bölgenin Sağlık Lideri Olacak
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu yaptığı konuşmasında Sağlık bakanlığı olarak hedeflerinin Türkiye’yi bölgenin sağlık lideri olarak konumlandırmak olduklarını ifade etti. Türkiye’nin yılda 16 Milyar Dolarlık ilaç ve tıbbi techizat ihtiyacının tamamının Türkiye’de üretilmesi için çalıştıklarını söyledi. Müezzinoğlu hastanelerde koğuş sistemi tamamen kaldırılacağını ve bunun yerine en fazla iki kişinin kalabileceği odaların yaygınlaştırılması için 22 bin hasta yatağı projelerinin olduğunu ifade etti. Konuşmasının sonunda projenin müteahhidini yanına çağıran Müezzinoğlu kendisinden projenin 30 Ağustos 2015’te tamamlanması için söz aldı.
14 Ağustos•2013
Aktüel kavuştuğunu ifade ederek bu durumun gurur verici olduğunu belirtti.
5 Yıldızlı Otel Konforunu Aratmayacak
Bölgenin ihtiyaçları dikkate alınarak planlanan hastane, D-100 Karayolu üzerinde yükselecek. 16 bin 800 metrekare proje alanı bulunan hastane, bölgede meydana gelebilecek trafik kazalarında ilk yardım hastanesi olarak de görev yapacak. Hastane 76 milyon 397 bin TL’ye mal olacak. Hastanenin tek ve çift kişilik tüm odaları 5 yıldızlı otel konforunda olacak. Odalar, Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan nitelikli hasta odası tanımına uygun olarak içinde tuvaleti, banyosu, en fazla iki hasta yatağı, televizyonu, telefonu, yemek masası, etajeri ve yatılabilen refakatçi koltuğu bulunacak şekilde yapılacak. Son inşaat teknolojisi ile yaptırılan hastane, deprem anında ve hemen sonrasında kesintisiz hizmet verecek. Hastane tamamlandığında 64 çift kişilik, 54 tek kişilik, 12 suit hasta odası bulunacak. 24 yataklı yoğun bakım, 25 yataklı acil müşahede odası bulunacak hastanede; 11 kuvöz, 8 bebek yoğun bakım, 3 RDLP odası, 3 SDL odası, 12 adet ameliyathane 1 doğumhane, 78 adet poliklinik radyoloji, laboratuvarlar, yönetim odaları, depolar, sterilizasyon, yardımcı mahaller, eğitim, sosyal etkinlik alanları, açık ve kapalı otoparklar yer alıyor. Ayrıca Proje alanı içerisinde bulunan tarihi çeşme de, restore edilerek yönetimle ilişkilendirilen meydan içersinde sergilenen bir eser konumuna getirildi.
Bir Yılda 4 Milyar TL’lik Sağlık Hizmeti
Temel Atma töreninde konuşan İstanbul İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Hüsamettin Koçak, Edirne İstanbul istikametinde yer alacak olan hastanenin, Silivri’den Arnavutköy’e pek çok yerleşim yerinin ihtiyacını karşılayacağını ifade etti. İl özel idaresi olarak harcamalarında sağlık yatırım payının yüzde 30 ila 40 arasında değiştiğini ifade etti. Koçak’ın ardından söz alan Kadir Topbaş; “Bölgede uzun süredir var olan bir ihtiyaca cevap vereceği için bu temel atma töreni tarihi bir andır” dedi. Kadir Topbaş güçlü yerel yönetim anlayışı ile hareket ederek kendine yetebilen kentlere dönüştüklerini ifade etti. Topbaş, Büyükşehir Belediyesi olarak Kadın aile sağlığı merkezlerinden evde bakım hizmetlerine kadar bir yılda 4 milyar TL’lik sağlık hizmeti verdiklerini belirti. Törende Hüseyin Avni Mutlu ise İstanbul’un biri hariç her semtinin devlet hastanesine
16 Ağustos•2013
Aktüel
Bulut Bilişim Avrupa Sağlık Sektörünü Ele Geçiriyor Sağlık sektöründe giderek daha etkin olmaya başlayan bulut bilişimde yaşanan gelişmeleri masaya yatırıyor. • Frost
iş akışının daha sağlıklı düzenlendiğini ifade ediyorlar. Ancak analistler, pazarın mevcut tüm teknolojileri birleştirecek, gerekli tüm hasta ve görüntüleme verilerini tek bir noktada toplayıp bu verileri çeşitli yerlerden erişilebilir kılacak çözümlere ihtiyaç duyduğunu, işletme genelini kapsayan bu tür bir veri paylaşımının, sağlık hizmeti sunanların cüzi bir gider karşılığında verimliliklerini artırabilmelerini sağlayabileceğini belirtiyorlar.
& Sullivan'ın bulut bilişimi sağlık sektörü kapsamında mercek altına aldığı araştırmasına göre önümüzdeki dönemde işletme genelini kapsayan sağlık bilişimi sistemleri, medikal hizmetlerin kalitesini ve işletmelerin verimliliğini artırırken giderleri azaltacak. Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan'ın gerçekleştirdiği araştırmaya göre birçok sektörde olduğu gibi son derece rekabetçi ve dinamik bir yapıya sahip olan sağlık sektörü de hizmetlerin kalitesini arttırırken maliyetleri azaltan bir araç olarak bulut bilişime başvuruyor.
Bulut Bilişim Hız ve Verimlilik Getiriyor
Bu doğrultuda bulut bilişim, işletme genelini kapsayan çözümler için kullanılabilecek kilit bir imkân olma yolunda hızla ilerliyor. Frost & Sullivan sağlık sektörü analistleri, bulut bilişim teknolojilerini uygun bir şekilde kullanmanın, Avrupa’daki sağlık tedarikçilerinin hizmet kalitesi ve işleyiş verimliliğini artırmaları, farklı coğrafi konumlar arasında bilgi paylaşabilmeleri ve giderleri yönetmelerine yardımcı olabileceğini vurguluyorlar.
Frost & Sullivan sağlık sektörü analistleri, özellikle gelişmiş bir pazar olan sağlık bilişimi pazarının gelirleri yükseltmek için daha verimli bir çözüme ihtiyaç duyduğunu, son dönemlerde görüntü arşivleme ve iletişim sistemleri (PACS), radyoloji bilgi sistemleri (RIS), sağlık bilişim sistemleri (HIS) ve klinik bilgi sistemleri (CIS) gibi çözümler sayesinde
18 Ağustos•2013
Aktüel konusu verilerin hastanelerin işleyiş verimliliğini derinden etkilediğini ifade eden Madanagopal, bulut bilişimin kendini sürekli olarak güncellediğini, koruma standartlarını geliştirerek veri kaybı riskini azalttığını ve ekstra güvenlik sağladığını belirtiyor. Bununla birlikte, sürümlerin yükselmesi herhangi bir duraklama süresine yol açmadan gerçekleşiyor ve gerçek zamanlı erişimi etkilemiyor. Dolayısıyla sağlık hizmeti tedarikçilerinin talep ettiği gibi sisteme 7/24 ulaşabilmek bulut bilişimle mümkün oluyor.
Analistler, bulut bilişimin veri depolama, veri kaybını önleme, hastaların bilgi kaydını tutma, bilgilerin yetkili paylaşımı gibi çok çeşitli amaçlarla kullanılabileceğini belirtiyorlar. Örneğin zamanın çok kritik olduğu bir aciliyet durumunda, kayıtlı hasta bilgilerinin hastane sınırlarının dışındaki bir birimle paylaşılması gerektiğinde, bulut üzerindeki bu bilgilere yetkili erişim sağlayarak işlemi hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirmek mümkün olabiliyor.
Maliyet Açısından 10 Kat Avantajlı
Diğer yandan, bulut bilişim uygulamaları henüz ilk aşamalarında bulunuyor. Buna bağlı olarak güvenlik ve uyumluluk sorunları, verileri donanımdan buluta kaydırabilecek nitelikli personel eksikliği, Avrupa’nın birçok bölgesinde geniş bant bağlantının yaygınlık kazanamaması ya da internet hızının düşük olması gibi bazı sınırlayıcı faktörler bulunuyor. Ancak tüm bunlara rağmen bulut bilişimin birçok büyük avantajı beraberinde getirdiğini belirten Madanagopal şunları söylüyor: "Bulut bilişim ve sunduğu hizmetler, Avrupa’nın dört bir yanındaki hastanelere tedavi kalitesini artıracak muhteşem seçenekler sağlıyor. Bu da önümüzdeki yıllarda büyük ölçekli bulut bilişim uygulamalarının benimsenmesini teşvik edecek. Bulut bilişim hizmetlerinin tedarikçileri sürekli olarak kendilerini yeniliyorlar. Farklı düzenlemelere uyum sağlayabilmek ve yüksek bir güvenlik temin edebilmek amacıyla güvenlik standartlarını geliştiriyorlar. Bulut bilişimin depolama alanı büyüklüğü, depolama verimliliği, veri kaybını önleme, eşzamanlı ve yetkili veri paylaşımını kolaylaştırma gibi konulardaki avantajları, Avrupa’daki sağlık bilişimi sektörünün dinamiklerini de zamanla değiştirebilir.”
Avrupa genelinde gelişmiş bir PACS pazarına sahip sağlık tedarikçilerinin verilerini desteklemek için ek depolama sistemlerine ihtiyaç duyduğunu belirten Frost & Sullivan analistleri, ancak söz konusu yatırımın veri depolama sürecini pahalı bir işleme dönüştürerek işletme bütçesini sarsabileceğini ifade ediyorlar. Uygulamanın epey maliyetli olduğunu belirten Frost & Sullivan sağlık sektörü uzmanlarından Raghuraman Madanagopal, bulut bilişimin avantajları hakkında şunları söylüyor: "Bulut bilişim kullanarak donanım ve depolama alanı giderleri düşürülebilir. Çünkü bulut depolamanın maliyeti, sıradan depolama sistemlerinin maliyetinden neredeyse on kat daha az. Buna ek olarak bulut depolama uygulaması, depolama sistemlerinin yönetilebilmesi için harcanan eğitim kaynaklarının miktarında esaslı bir düzenlemeyi de beraberinde getiriyor.”
Veri Kaybetme Riskini De Düşürüyor
Veri kaybetme riskinin çoğu sağlık hizmeti tedarikçisi açısından büyük bir sorun olduğu, söz
20 Ağustos•2013
Aktüel
Sağlık Hizmetleri Endüstrisi İstanbul’da Buluşacak
Informa Life Sciences Exhibitions, 2013 yılında düzenleyeceği iki yeni etkinlikle, Türk sağlık sektörüne yatırımı teşvik ediyor. • Dünyanın en büyük sağlık hizmetleri
fuarlarından biri olan Arab Health’in organizatörü Informa Life Sciences Exhibitions, 2013 yılının 3.çeyreğinde İstanbul’da düzenleyeceği, Türkiye Hastane Altyapı ve İnşaatları Fuarı & Kongresi ile Türkiye Sağlık Ürün ve Ekipmanları Üretimi Fuarı’yla yatırımcıları buluşturmayı hedefliyor. Informa Life Sciences Exhibitions ile Türkiye partneri Expotim Fuarcılığın stratejik işbirliği çerçevesinde, 60 milyar dolarlık sağlık hizmetleri endüstrisini İstanbul’da buluşturan ve endüstrinin devlerinin de yer aldığı, Türkiye’deki en büyük uluslar arası sağlık hizmetleri etkinliğini gerçekleştirecek. Informa Life Sciences Exhibitions Genel Müdürü Simon Page; Türkiye’deki bu kadar geniş kapsamlı iki etkinliği gerçekleştirmenin bir parçası olmaktan son derece heyecan duyduklarını belirtiyor. Expotim’le yapılan bu işbirliği ile Hospital Build & Infrastructure Turkey 2013 ve MDME 2013’ün klinik eğitim ve küresel ortaklıklar ile ilgili Türk sağlık hizmetleri endüstrisine önerilecek en önemli iş platformu olması bekleniyor. Informa Grup’un 26 milyondan fazla küresel veriyi içeren geniş kapsamlı bilgi bankası ile Ortadoğu, Avrupa ve Asya ülkelerindeki sağlık hizmetleri etkinliklerinin organizasyonlarındaki tecrübesi birleşerek, 2013 için iki çok başarılı ve verimli etkinliğin gerçekleşmesini sağlayacak.
Medical Device Manufacturing Exhibition (MDME)
Medical Device Manufacturing Exhibition (MDME) 18-20 Eylül 2013 tarihlerinde Lütfi Kırdar Uluslar arası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek
olup, 3 günlük bir süre içerisinde sektörün önde gelenlerini ağırlayacak bir fuar ve konferans olarak planlanıyor. MDME 2013 Türkiye, Çin, Almanya, Hindistan, ABD, Mısır ve diğer ülkelerden oluşan ülke katılımlarına 3.000 metrekarelik bir alanda ev sahipliği yapacak. Organizasyon en son prototipler, biomateryaller ile ambalajlama malzemelerinden en son makinelere kadar çok geniş bir ürün ve hizmet gamı sunacak. Fuarın yanı sıra, sektörün medikal cihaz üretim endüstrisindeki mevcut ürünler, yeni akımlar, akreditasyonlar, üretim teknikleri ile geleceğin teknolojisini anlamayı amaçlayan ve konusundaki uzmanları buluşturan çok yönlü eğitici konferanslar da olacak.
Hospital Build & Infrastructure Turkey 2013 Hospital Build & Infrastructure Turkey 2013 yatırımcılar, delegeler, Türkiye ve çevre ülkelerin planlama, tasarım, inşaat, operasyon, yönetim, tedarik ve yenileme konularında kilit rolde olan sağlık hizmetleri ile alakalı bina projelerinin finansörleri ve yöneticilerini bir araya getirmeyi amaçlamış, üç günlük kurumlar arası küresel bir platform olarak planlanıyor. Hospital Build & Infrastructure markası 2009 yılında Singapur ve Dubai’de yer alan fuar ve etkinlikler ile başladı. Bu başarıların devamı neticesinde 24-26 Ekim 2013 tarihlerinde ICC İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan Hospital Build & Infrastructure Turkey, daha şimdiden 1.500 metrekareyi geçen fuar alanı, 2.000 ziyaretçi, 400’den fazla konferans delegesi ile sektörde önemli bir başlangıç ve marka olacağının işaretlerini veriyor.
22 Ağustos•2013
Aktüel
23 Ağustos•2013
Aktüel
Biyometrik Kimlik Doğrulama ile Daha Sağlıklı Hizmet Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi sayesinde vatandaşlar parmak damar izi analizi yöntemiyle de kimlik doğrulamalarını gerçekleştirebilecek ve böylelikle sağlık hizmetlerini daha adil ve daha hızlı bir şekilde alabilecekler. •
POS cihazı ile analiz edilmesine dayanıyor. Sistem uygulamaya geçtiğinde vatandaşlar sağlık kuruluşlarına yapacakları ilk müracaatta danışma bankolarında kurulacak olan BioPOS cihazlarına parmak damar izlerini kaydettirerek sisteme dahil olacaklar ve vatandaşların parmak damar izi bilgileri SGK merkezinde bulunan sunucularda kriptolu olarak saklanacak. BioPOS cihazı, sağlık hizmeti almaya gelen vatandaşların parmak damar izleri ile T.C. kimlik numaralarını eşleştirecek ve hizmet almak isteyen vatandaşın kimliği onaylanıyor olacak. Böylelikle haksız hizmet alımının önüne geçilmiş olacak.
Sağlık sektöründe adil hizmet dağıtımının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen “kimlik sahteciliği” Sosyal Güvenlik Kurumu Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi ile son buluyor. 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek uygulama sayesinde SGK bünyesinde sağlık hizmeti almak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları eskisinden çok daha hızlı ve doğru hizmet alabilecekler. Sağlık hizmetlerinin dağıtım süreçlerinde devrim olarak nitelendirilen uygulamanın arkasında ise Türk mühendislerinin Ar-Ge çalışmaları yatıyor.
BioPOS İle Parmak Damar İzi Doğrulaması Nedir?
Hem Mobil Hem Güvenli
Parmak damar izi doğrulamasının yapılabilmesini sağlayan BioPOS cihazı modern teknolojileriyle dikkat çekiyor. Dünya standartlarında çift katmanlı güvenlik teknolojisini barındıran cihaz,
BioPOS ile parmak damar izi doğrulaması, her insanda benzersiz bir yapıya sahip olan parmak damarı izinin özel bir algoritma ile şifrelenip, Türk teknoloji şirketi Proline tarafından geliştirilen Bio-
24 Ağustos•2013
Aktüel Proline Bilişim
vatandaşların kimlik bilgilerinin harici bir kaynak tarafından ele geçirilme riskini düşük seviyeye indiriyor. Wi-Fi ve 3G ile mobil kullanımı destekleyen cihaz, fiziksel bir mekana bağlı olmadan da kullanılabiliyor.
Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Kuzey Afrika bünyesinde faaliyet gösteren, Ar-Ge çalışmalarıyla kendi ürünlerini geliştiren teknoloji şirketi Proline Bilişim; sistem entegratörü kimliğinin yanında, kendi geliştirdiği ve kent güvenlik sistemlerinde kullanılan akıllı yazılımlar, coğrafi bilgi sistemleri, biyometrik özelliklerin (parmak izi, damar izi, avuç izi vb) çeşitli amaçlarla kullanılmasını sağlayan ürünü HRZM ile müşterilerine hizmet vermektedir. Proline ayrıca T.C. elektronik pasaportunu (e-Pasaport) hayata geçiren ve Bolu’da gerçekleştirilen elektronik kimlik projesinde yer alan teknoloji şirketidir. Şirket, sosyal medyada veri toplama, anlamlandırma ve yorumlamada sadece tek bir platformdan entegre çözümler sunan ürünü Meaminds ile Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerinde anlamlandırma yapan tek üretici konumundadır.
Yeni T.C. Elektronik Kimlik Kartları ile Entegrasyon
Proline’ın 81 ilde 7/24 çalışan hizmet ağı ve servis noktaları sayesinde SGK’ya bağlı tüm hastanelerde kullanılabilecek olan BioPOS cihazının bakımı ve servis desteği aksamayacak. Cihaz; 3 yıl içerisinde tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cebine girmesi planlanan yeni T.C. Elektronik Kimlik Kartları ile de entegrasyon sağlıyor. Kolay kullanıma son derece elverişli bir arayüze sahip olan cihaz, teknoloji altyapısı ve güçlü donanım özellikleri ile kayıt ve doğrulama işlemlerini son derece hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor.
Parmak damar izi çözümü sayesinde sahtecilik ve usulsüzlüğün önüne geçileceği için sağlık hizmetleri daha etkin ve daha kaliteli bir şekilde vatandaşlara sunulacak. Böylelikle kayıp ve kaçaklar en aza indirilebilecek ve kamu harcamalarında önemli oranda tasarruf gerçekleştirilecek.
Önemli Miktarda Tasarruf Sağlanacak
Parmak damar izi çözümü sayesinde sahtecilik ve usulsüzlüğün önüne geçileceği için sağlık hizmetleri daha etkin ve daha kaliteli bir şekilde vatandaşlara sunulacak. Böylelikle kayıp ve kaçaklar en aza indirilebilecek ve kamu harcamalarında önemli oranda tasarruf gerçekleştirilecek. Sağlık hizmetlerinde yapılacak bu tasarruf, kaynakların da farklı alanlara yönlendirilebilmesini sağlayacak. Sosyal Güvenlik Kurumu kararıyla yürürlüğe giren mevzuat gereğince parmak damar izi doğrulama sistemi de 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren tüm özel sağlık kuruluşlarında uygulanmaya başlayacak.
BioPOS cihazını geliştiren Proline’ın İcra Kurulu Başkanı Mehmet Doğanyiğit konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Türkiye ve Türkiye’nin dahil olduğu bölgeye yönelik teknolojiler üreten, geliştiren ve sunan bir şirket olarak bu cihazı kendi Ar-Ge merkezimizde geliştirdik. Parmak damar izi çözümü hem hizmet alan hem de hizmet veren taraflar açısından son derece avantajlı bir çözüm olmanın yanında kimlik doğrulama sahteciliğinin önüne geçmenin de etkili bir yoludur. Parmak damar izi çözümü, damar izini paylaşan bireyin canlı olmasını gerektirir. Geleneksel parmak izi yaş itibarıyla geçerliliğini kaybedebilir. Oysa parmak damar izi uygulaması birey hayatta olduğu müddetçe güvenirliğini koruyan bir biyometrik kimlik doğrulama çözümüdür. Türk mühendislerinin geliştirdiği bir çözüm olması ile de ülkemizin teknoloji geliştirme alanında geldiği noktayı sergiler niteliktedir. Son derece başarılı olacağına inandığımız bu uygulamayı gelecekte dünyanın birçok ülkesinde uygulayabilecek uzmanlık ve kaynak kapasitesine de sahibiz. Bu çözüm ile ilgili, yaklaşık üç yıldır Proline Katar şirketimiz ile faaliyet gösterdiğimiz Katar ve bölge ülkelerinden talepler gelmeye başladı ve halen pilot uygulamalar yapmaktayız.”
Proline’ın İcra Kurulu Başkanı Mehmet Doğanyiğit
26 Ağustos•2013
Aktüel Flat Panel Detektörlü Luminos Fusion 2’si 1 Arada Sistemi
Rutin Tıp Uygulamalarında Daha Fazla Verimlilik 2’si 1 arada sistem, radyografi ve floroskopi alanlarında daha yüksek verimlilik sağlıyor. •
kasetlerin bir takım işlemlerden geçirilmesi gerektiği için hastalar sonuçlar gelene kadar uzun süre beklemek durumunda kalıyor. Flat panel detektör teknolojili Luminos Fusion ise bu sorunları gideren yapısıyla dikkat çekiyor. Cihazın 43x43 cm’lik görüntü alanı sayesinde, sadece saniyeler içinde kusursuz ve tam dijital X-ray ve floroskopi görüntüleri elde edilebiliyor. Tedavi sürecinin de hızlandırılmasıyla hasta verimliliği arttırılabiliyor. Flat panel detektör tarafından elde edilen yüksek kaliteli görüntüler, radyologlara daha iyi tanısal veriler sunuyor. Flat panel detektörü, ayrıca standart görüntü yoğunlaştırıcılar ile elde edilenin iki katı büyüklüğünde görüntüler üreterek avantaj sağlıyor. Standart görüntü yoğunlaştırıcılara göre daha az yer kaplayan flat panel detektör, bu sayede sağlık personelinin hastaları daha rahat bir şekilde konumlandırmasına olanak tanıyor.
Siemens, Avusturya’nın Viyana şehrinde düzenlenen Avrupa Radyoloji Kongresi’nde (ECR), orta fiyat segmenti için, hem radyografi hem de tam dijital floroskopi uygulamalarını destekleyen yeni bir sistem tanıttı. Flat panel detektör teknolojili Luminos Fusion, 2 fonksiyonu bir arada barından sistem sayesinde floroskopi ekipmanlarının rutin tıp uygulamalarında daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan veriyor. Flat panel detektörü, orta fiyat segmentinde bugüne kadar geliştirilmiş tüm görüntü yoğunlaştırıcılara kıyasla daha hızlı tarama yapılmasını sağlıyor ve bu sayede hasta başına düşen verimlilik yükseliyor. Orta fiyat segmentine hitap eden mevcut görüntü yoğunlaştırıcılar ile çalışmak, büyük zaman kaybına yol açan bir süreç olarak tanımlanıyor. Örneğin röntgen çekmek, kasetlerin takılması, çıkarılması ve değiştirilmesini gerektiriyor. Bu
28 Ağustos•2013
Aktüel Siemens Sağlık Sektörü, X-Ray Ürünleri Bölümü CEO’su André Hartung şu hususa dikkat çekiyor: “Luminos Fusion, Siemens’in flat panel detektör teknolojisini orta fiyat segmentine getiriyor. Bu durum, daha fazla sayıda müşteri ve hastaya daha hızlı tarama imkanı ve daha yüksek tanısal görüntü kalitesi sunmaktadır.” Luminos Fusion’da bulunan flat panel detektör, bugüne dek sadece yüksek fiyat segmentindeki ürünlerde mevcuttu. Daha uygun fiyatlı bir sistem ile birleşen tam dijital “2’si 1 arada” teknolojisi, artık daha geniş bir müşteri tabanına hitap ediyor. Floroskopi ve radyografi cihazlarından oluşan bu kombinasyon, sistem kullanılabilirliğini artırıyor ve boşta kalma süresini kısaltıyor. Floroskopiye tabi tutulacak hastalar, kontrast maddesinin tatbik edileceği bir taramadan önce yemek yiyemedikleri için randevular genelde sabah saatlerine veriliyor. Luminos Fusion gibi “2’si 1 arada” sistemi, öğleden sonra yapılan X-ray görüntülemelerinde de kullanılabilmesiyle zamanın daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Luminos Fusion’un sahip olduğu özellikler arasında, tarama odasında daha yüksek güvenlik sağlayan SmartTouch teknolojisi de bulunuyor. Bu teknoloji, cihazın istenmeyen bir şekilde hareket etme riskini azaltmak için joysticklerin operatörün eline temas etmesini zorunlu kılıyor. Bu sayede sistem, kazara hareket ettirilememesinin yanında, hastaların veya tıp personelinin karşılaşabileceği yaralanmaların önüne geçiyor. Luminos Fusion sisteminde ayrıca, gereksiz radyasyona karşı koruma sağlamak üzere tarama alanının radyasyon tatbik edilmeden konumlandırılmasını sağlayan Careposition fonksiyonu da bulunuyor. Ekrandaki grafikler, kullanıcıya, yeni görüntünün en son alınan görüntüye kıyasla nerede alınacağını gösteriyor. Siemens Sağlık Sektörü tıbbi görüntüleme, laboratuvar teşhisi, hastane bilgi teknolojisi ve işitme cihazları alanında dünyanın en geniş sağlık çözüm üreticisi, lider imalat ve hizmet sağlayıcısı ve trend belirleyen firmasıdır. Şirket, erken teşhis ve önleyici tedbirlerden tanı, tedavi ve tedavi sonrasına kadar hasta bakım sürecinin tamamına hitap eden ve tüm tedarik zincirini bir çatı altında toplayan ürün ve çözümler sunar. Siemens, en önemli klinik görüntüleme konularındaki klinik iş akışını optimize ederek sağlık hizmetlerinin daha hızlı, daha iyi ve daha uygun bütçelerle sunulmasını sağlamak için çaba harcar. Siemens Sağlık Sektörü, dünya genelinde 51.000 çalışana sahiptir ve dünyanın her bölgesinde faaliyet göstermektedir. (30 Eylül tarihinde sona eren) 2012 mali yılı boyunca, Siemens Sağlık Sektörü 13,6 milyar Euro değerinde satış yapmış ve 1,8 milyar Euro civarında kâr elde etmiştir.
30 Ağustos•2013
Aktüel
Cezaevi, 'Şifa Evi' Oluyor
Bayrampaşa’da yıkılan cezaevinin bulunduğu alana “5 Yıldızlı” Hastane yapılıyor. • İstanbul’un Bayrampaşa ilçesi, 5 yıldızlı bir hastaneye kavuşacak. Yeni hastane, yıkılan cezaevinin bulunduğu alana inşa edilecek. 1970 yılında İstanbul Sağmalcılar Devlet Hastanesi adıyla bölgesinde 100 yatak kapasiteli olarak Adalet ve Sağlık Bakanlıkları arasında yapılan bir protokolle mahkum hastalara hizmet amacıyla açılan hastanede, 1990'lı yıllarda sivil halka da hizmet verilmeye başlandı. 2003 yılında hastane 200 yataklı hale getirildi. O günlerde cezaevi hastanesi namıyla 200-300 hasta muayene edilip birkaç ameliyatın yapılabildiği hastanede, bugün itibariyle günde 25-30 ameliyat yapılıyor ve günde 4 bin hasta muayene ediliyor. Bayrampaşa Devlet Hastanesi, buna rağmen yoğunluğu kaldırmada yetersiz kalıyor. Bu nedenle, Bayrampaşa’ya çok yakında 327 yataklı modern bir hastane inşa edilmesi için çalışmalara başlandı.
ameliyathanenin yer alacağı yeni hastanenin, 67 bin 782 metrekare kapalı alana sahip olması planlanıyor. Toplam 327 yatak sayısının bulunacağı hastanede, tüm odalar tuvaletli, banyolu olup, yatakların 52'si yoğun bakım hastaları için, 12'si ise yeni doğan yoğun bakım için tahsis edilecek. 250'nin üzerinde doktorla günde 8-10 bin hastaya hizmet verecek yeni hastanede, onkoloji, kardiyoloji ve yoğun bakım üniteleri de olacak.
25 Bin Metrekare Alana İnşa Edilecek
Yeni hastane için proje hazırlandı ve yer belirlendi. Sağlık Bakanlığı tarafından ihalesinin yapılması hazırlık aşamasında. Yıkılan Bayrampaşa Cezaevi'nin lojmanlarının ve TEDAŞ trafosunun bulunduğu 25 bin metrekarelik alana inşa edilecek olan 8 adet
“İşlemleri Hızlandırın” Talimatı
Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, geçtiğimiz aylarda hastaneyi ziyaret ederek yeni hastanenin projesini inceledi. Projeyi çok beğenen Müezzinoğlu, ihaleye çıkılması için işlemlerin hızlandırılması talimatını verdi. Bayrampaşa Devlet Hastanesi Başhekimi Op.Dr. Fahrettin Özkan da, yeni devlet hastanesinin İstanbul'un en modern hastanelerinden biri olacağını belirterek, "Yeni yapılacak olan hastanemize, Mahmutbey yoluna giriş-çıkış ve metro durağı ile ulaşım da çok kolay olacak. Bayrampaşa ve çevresindeki ilçelerin hasta muayeneleri ve tedavilerinde çok büyük rahatlama sağlanacak" diye konuştu.
32 Ağustos•2013
Aktüel
62 Ülkeden Yüzlerce Cerrah, Haliç Kongre Merkezi’nde Buluşacak 18.Uluslararası Obezite Cerrahisi ve Metabolik Bozukluklar Federasyonu Dünya Kongresi (IFSO 2013), 28-31 Ağustos’ta Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geliyor. • 18.Uluslararası Obezite Cerrahisi ve Metabolik Bo-
şehre kazandırılması ve organize edilmeleri ekonomiye yapacağı getiriler nedeniyle oldukça önemlidir. Ayrıca kongre turizminin herhangi bir sezona bağlı olmaması turizm sektörü açısındanönemli bir avantajdır.’’
zukluklar Federasyonu Dünya Kongresi (IFSO 2013), 2831 Ağustos tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Kongre başkanlığını TOSS (Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı üyesi Prof.Dr. Mustafa Taşkın yapacak.
Haliç Kongre Merkezi 16 bin m2’si açık alan olmak üzere 102 bin m2’lik bir alana kurulu olan Haliç Kongre Merkezi, deniz kenarına açılan ve gün ışığından yararlanan geniş galeri ve fuayeleri ile birbirine bağlanan dört ana bloğunda, 5 teknoloji harikası oditoryumun yanı sıra, 17 çok amaçlı toplantı salonu sunmaktadır. İstanbul’un deniz kıyısındaki tek kongre merkezi olan Haliç Kongre Merkezi, açık ve kapalı alanlarında toplam 20 bin kişiye varan ağırlama kapasitesine sahiptir. Haliç Kongre Merkezi, çok fonksiyonlu kullanım alanları, üstün teknik donanımı, zengin mutfağı ve misafirlerinin ihtiyaçlarına odaklı profesyonel ekibiyle, fuarlar, sergiler, kokteyller, gala yemekleri, düğün seremonileri, film galaları, şovlar, kültür ve sanat etkinlikleri gibi her türlü organizasyon için güçlü bir stratejik ortak ve İstanbul'un marka değerine yakışan etkinlikler için tercih edilen mekan olma özelliği taşımaktadır.
62 Ülkeden Katılım Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek bu büyük organizasyona, başta Amerika, İngiltere ve İsviçre olmak üzere 62 ülkeden binin üzerinde uzman katılacak. Tüm dünyadan bariatrik (obezite)ve metabolik hastalıklar konusundauzman cerrah ve hekimlerin buluşacağı kongrede sağlık personelleri, araştırmacılar, farmasötik ve cerrahi inovasyon firmalarından da katılımcılarolacak. Kongrede metabolik cerrahinin diyabet, metabolik sendrom ve kardiyovasküler(kalp-damar) hastalıkların önlenmesindeki rolü tüm detaylarıyla tartışılacak. Kongrede ayrıca, cerrahlarcanlı uygulamalarla teknik bilgilerini dünya genelindeki cerrahların bilgi birikimleriyle karşılaştırma imkanı bulacaklar. Cerrahların yeni teknikleri benimsemeleri için guncel bariyatrik cerrahi metodlar ve son zamanlarda dikkat ceken sleeve gastrektomi, tek kesi ile yapilan ameliyat teknikleri, mini-Gastric Bypass ve ileal interpozisyonla ilgili yapacağıcanlı ameliyatlar kongrenin en dikkat çeken bölümlerinden birini oluşturacak. Uluslararası etkinliklerin ülke ekonomisine katkısının özellikle dış ticaret gelirleri açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Haliç Kongre Merkezi Genel Müdürü Handan Boyce düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Akademik iletişim anlamında 18.Uluslararası Obezite Cerrahisi ve Metabolik Bozukluklar Federasyonu Dünya Kongresi’nin İstanbul’da yapılmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Birçok ülke dış ticaretaçığının kapanmasında turizm gelirlerinden yararlanmaktadır. Kongre turizminin, katılımcı profilinin harcama gücü ve potansiyelini göz önünde bulunduracak olursak farklı sektörlere de ekonomik etkileşimi olduğunu görüyoruz. Bu anlamdakongrelerin
34 Ağustos•2013
Aktüel
Devlet Hastanesi’nde Uzay Teknolojisi Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kalp ameliyatlarında artık robot kullanılmaya başlandı. arasında değişen ve kalbinde delik bulunan 11 hastaya robotik açık kalp ameliyatı yaptıklarını kaydederek, "Kalbin kulakçıkları arasında doğumsal kalp defekti (deliği) olan hastalar, yine kalp içerisinde her iki kulakçıkta bulunabilen bir kalp tümörü olan hastalar, özellikle ülkemizde çok yaygın bir şekilde tamir ve değişim yaptığımız mitral ve triküspit kapak hastalarımız ve aritmi dediğimiz kalp ritim düzensizliklerinden muzdarip uygun hastalarımız bu yeni teknolojiden istifade edebileceklerdir. Bazı Koroner bypass ameliyatlarında da robotik cerrahiyi kullanabiliyoruz" diye konuştu.
"Robotik Cerrahi İle Kalp Ameliyatlarında Göğüs Kafesi Açılmıyor"
Robotik cerrahi ile kalp ameliyatlarının hastalara kozmetik avantaj sunduğunu da ifade eden Bakır, şunları söyledi: "Normalde sternum dediğimiz iman tahtasını tam ortadan 15-20 cm keserek yaptığımız normal ameliyat artık robotik kalp ameliyatında 3 ya da 4 santimlik kaburgalar arasından yapılan küçük bir kesiyle gerçekleşiyor. Bu küçük kesiler kadın hastalarımızın göğsünün altında kaldığı için hiç kesi izi hiç olmuyor. Küçük kesinin en önemli avantajı ameliyat sonrası ağrının çok az olması. Ağrısı ve kanaması az olan hastalarımız 3 gün içerisinde evlerine taburcu olabiliyor. Tekniğin diğer bir avantajı ise hastaların, ameliyat izini görmedikleri için topluma adaptasyonları ve katkıları çok hızlı oluyor. Yani psikolojik olarak olumlu yanı var."
• Uzaydaki astronotları ameliyat etmek için Nasa tarafından geliştirilen Robotik Cerrahi, cerrahinin geldiği en üst nokta olarak biliniyor. Özellikle kalp ameliyatları için geliştirilen robotik cerrahi, günümüzde çok sayıda ameliyatta başarıyla kullanılıyor. Türkiye’de çeşitli kamu ve özel hastanelerde bulunan bu teknoloji artık Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de hastaların hizmetine sunuldu. Kalp Ameliyatlarında Hizmet Veriyor
Kamu Hastaneleri Birliği, Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri ve Hastane Yöneticisi Doç.Dr. İhsan Bakır, robotik cerrahiyi kalp ameliyatlarında sadece özel bir hastanenin kullandığını belirtti. Doç. Bakır, bir devlet hastanesinde sırf kalp ameliyatları için bu teknolojinin hastaların hizmetine sunulmasının ise çok önemli olduğunu kaydetti. İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki Da Vinci robotundan uygun tüm hastaların istifade edebileceğini söyleyen Bakır, "İlk defa Sağlık Bakanlığı’na ait bir kalp hastanesinde bu teknolojinin bulunması bakanlığımızın ileriye dönük vizyonunu göstermesi açısından da önemlidir. Zira sağlık turizmi kapsamında bu tür özellikli robotik kalp ameliyatlarının yapıldığı ülkeler ve merkezler her zaman ilk tercih edilen yerlerin başında gelmektedir. Biz de hastane olarak yurtdışından gelen hastalara da bu ameliyatları yapabileceğiz" dedi. Doç.Dr. İhsan Bakır, şu ana kadar yaşları 16 ile 49
36 Ağustos•2013
Aktüel
Dişhekimliği
Kongresi’nde
İlginç Forumlar Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI) 101. Dünya Diş hekimliği Kongresi’ni Ağustos ayında İstanbul’da yapacak. Kongrenin en ilginç forumlarından birisini kadın dişhekimleri düzenliyor.
38 Ağustos•2013
Aktüel
• İstanbul, 28-31 Ağustos 2013 tarihlerinde dünyanın en büyük diş hekimliği kongrelerinden biri olarak kabul edilen Dünya Dişhekimliği Kongresi’ne ev sahipliği yapacak. Kongre kapsamında düzenlenecek en ilginç forumlardan biri de Kadın Dişhekimleri Forumu. Her yıl FDI kongrelerinde gerçekleşen formun bu yılki teması ‘’kadınlarda bağımlılık’’ olacak. Aynı başlıklı forumda geçen yıl ‘’kadınlarda tükenmişlik sendromu’’ tartışılmıştı. “Kadınlarda Bağımlılık”
Gelecek dönem Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI) Başkanı olacak TC Wong’un da yer alacağı forumda Almanya, ABD, Avustralya, Senegal, Japonya, Ruanda, Azerbaycan, Güney Kore ve Türkiye’den katılan panelistler; kadınlarda rastlanan ilaç, alkol, nikotin ve madde bağımlılıklarının yanı sıra günümüzde çalışan kadının en önemli sorunlarından biri haline gelen işkolikliğin ve internet bağımlılığının kadın yaşamında etkileri üzerine konuşmalar yapacaklar.
“En İyi Kadın Araştırmacı”
Kongrenin ev sahipliğini üstlenen Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel; bu forumun dışında da kadın dişhekimlerine yönelik yarışmaların düzenlendiğini açıkladı. 101. FDI 2013 İstanbul Kongresi’nde sunulan bilimsel bildiriler arasından “En iyi Kadın Araştırmacı” seçilecek. Ayrıca kadın dişhekimleri arasında düzenlenen ‘’uzun bir çalışma günü sonunda en sevdiğim rahatlama yöntemi’’ başlıklı fotoğraf yarışması ile “En İyi Fotoğraf Ödülü” de sahibini bulacak.
39 Ağustos•2013
Aktüel Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Ok:
Ev Hemodiyalizi İle Yaşam Süresi Uzuyor . Dr. Ercan Ok, “Evde hemodiyaliz, böbrek naklinden sonra normal böbrek fonksiyonuna en yakın tedavi türüdür. Evde hemodiyaliz ile sağlanan yaşam süresi, kadavradan yapılan böbrek nakline eşit” dedi. • Böbrek naklinden sonra normal böbrek fonksiyonuna en yakın tedavi türü olan “Ev Hemodiyalizi” ile hastaların, merkezde yaptıkları diyaliz işlemini ev ortamında daha uzun süreli yapma imkânı bulduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Ok, “Türkiye’de 50 bini aşkın hemodiyaliz hastası haftada üç defa diyaliz merkezine gidip gelerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Diyaliz merkezine gidip gelmenin güçlüğü dışında, pek çok hasta diyaliz sonrasında halsizlik, bitkinlik gibi şikayetler yaşıyor, kimi hastalarda da diyaliz sırasında tansiyon düşmesi, kramp gibi sorunlar görülüyor. Böbreklerimiz haftada 7 gün 24 saat çalışıyor; merkezde ise haftada 3 gün dört saat diyaliz yapıyoruz, bu da doğal olarak yetersiz kalabiliyor. Evde haftada 3 gün gece uyurken yapılan 8 saat diyaliz ile bu sorunlar tamamen ortadan kalkıyor” diye konuştu. Diyaliz sonrası hastaların yaşadığı sorunların çözümünün diyaliz süresini uzatmaktan geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ercan Ok, “Ev hemodiyalizi ile kansızlık, fosfor yüksekliği, kaşıntı, kemik ağrıları, beslenme bozukluğu hızla düzeliyor. İlaç kullanmak, sıkı diyet uygulamak gibi zorunluluklar ortadan kalkıyor, hastaların deri rengi normale dönüyor, tüm bedensel ve zihinsel fonksiyonlarda belirgin iyileşme sağlanıyor. Gece uykudayken 8 saat süreyle diyaliz olan hastalarda
çok daha etkili bir temizlenme oluyor. Gündüzler tamamen hastaya kalıyor, rahatlıkla işine, okuluna gidebiliyorlar” dedi.
“Ev Hemodiyalizi Uygulaması İçin Ücret Ödenmiyor”
Prof. Dr. Ercan Ok, “Hastalar, merkezlerde iki aylık eğitimden sonra diyalizi kendileri uygulayabilecek hale geliyorlar. Hasta evde diyaliz yaparken de, her aşamada diyaliz merkezi desteğini kesintisiz sürdürüyor, hastalar herhangi bir sorun olması durumunda nefroloji uzmanı, hemşire ve teknik personele anında ulaşabilecekleri bir sistem kuruluyor” diye konuştu. Bu uygulama için hastaların herhangi bir ödemede bulunmadıklarını hemodiyaliz makinesi ve su sisteminin Ev Hemodiyalizi uygulayan merkezce ücretsiz kurulduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Ok, Sağlık Bakanlığı’nın da desteğiyle Türkiye’de uygulamanın giderek yaygınlaştığını ifade etti.
40 Ağustos•2013
Aktüel
Türkiye’nin İlk Nöropsikofarmakoloji Merkezi Üsküdar’da Üsküdar Üniversitesi nörolojik, psikiyatrik ve psikolojik birçok hastalığın genetik yatkınlıklarını araştırmak ve bu hastalıklar için ilaç geliştirmek amacıya Türkiye’nin ilk Nöropsikofarmakoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurdu. • Davranış Bilimleri ve Sağlığı alanında Türkiye’nin ilk ve tek tematik üniversitesi olan Üsküdar Üniversitesi nörolojik, psikiyatrik ve psikolojik birçok hastalığın genetik yatkınlıklarını araştırmak ve bu hastalıklar için ilaç geliştirmek amacıya Türkiye’nin ilk Nöropsikofarmakoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurdu. Santral Sinir Sistemini ilgilendiren nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların 20’inci yüz yılın ikinci yarısına kadar insanoğlu için bir sır olarak kaldığını ifade eden Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Esra Sağlam, 20’inci yüz yılın ikinci yarısından itibaren psikiyatrik hastalıkların da biyolojik temellerinin olabileceği yönünde ön görülerin ortaya çıktığını söyledi. Bu amaçla başlayan çalışmaların Nöropsikofarmakoloji disiplininin doğmasına neden olduğunu ifade eden Sağlam nöropsikofarmakolojinin;
nöroloji, psikiyatri, farmakoloji bilimlerinin birlikteliğini ifade ettiğini kaydetti. Merkezin amacının, psikiyatrik ve nörolojik hastalıkların beyinde mey-
42 Ağustos•2013
Aktüel dana getirdiği değişiklikleri tanımlamak ve meydana gelen bu değişiklikleri geri döndürecek böylece beyni normal yapısına kavuşturabilecek ilaçları araştırmak olduğunu belirten Sağlam, Üsküdar Üniversitesi olarak bu alanda önemli bir adım attıklarını söyledi.
Merkezde Yan Etkileri Daha Az İlaç Geliştirilecek
Üniversite olarak çalışmalarına yönelik Doç. Dr. Esra Sağlam şu değerlendirmelerde bulundu. “Günümüzde kullanılan antidepresan ve antipsikotik ilaçlar psikofarmakoloji disiplininin ürettiği bilgi birikimi ile bulunmuş ilaçlardır. Fakat hepimizin bildiği gibi bu ilaçlar hastalarda tam bir iyilik hali meydana getiremediği gibi önemli yan etkilere sahiptir. Hastaların akıl hastanelerinde bağlı tutulduğu 20’inci yüz yılın başlarından beri bugün geldiğinimiz nokta inkar edilemeyecek büyüklükte bir başarı olsa da nöropsikofarmakoloji disiplininin amacı daha etkili ve yan etkileri çok daha az yeni ilaçlar geliştirmektir.
Kişilerin Hastalıklara Yatkınlıkları Saptanacak
Psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar genetik yatkınlığı olan, aynı zamanda da kişinin yaşadığı çevresel faktörlerden de çok etkilenen hastalıklardır. Bu hastalıklara kişilerin yatkınlık dereceleri saptanabilirse, çevresel faktörlerin düzenlenmesi yada hastalık başlamadan koruyucu tedaviler ile hastalar psikiyatrik hastalıklardan korunabilirler. Bu nedenle bu hastalıklara genetic yatkınlıkların saptanması çok önemlidir.
Kişiye En Uygun İlaç Belirlenecek
Psikiyatrik hastalıkları olan hastaların %6065’i tedaviye cevap verirken, %35-40’ı ise teadaviye cevap vermez. Hastların en uygun ilaca en kuvvetli yanıtı verebilmesi için bir takım genetik testlerin yapılması gereklidir. Farmakogenetik adı verilen bu çalışmalar sonucu tedavie cevap vermeyen hastalar tedavi şansına kavuşurlar. Üniversitemiz temasına uygun olarak, Üsküdar Üniversitesi bünyesinde kurulan Nöropsikofarmakoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi ülkemiz için bir ilktir. Çağımızın hastalıkları olan depresyon, anksiyete, Alzheimer, Parkinson, Psikoz, Şizofreni gibi hastalıkların nedenlerini, bu hastalıklara olan genetik yatkınlıkları araştırmak ve bu hastalıklar için ilaç geliştirmek amacı ile kurulmuş olan merkezimizin benzerleri dünya da da çok azdır. Merkezimiz oldukça güçlü bir altyapıya sahip olup, son teknoloji ile donatılmış hayvan ve araştırma labratuarlarına sahipt
44 Ağustos•2013
Aktüel
Nobel İlaç Turkcell İle Mobilize Oldu 1.700 hattını Turkcell’e taşıyan Nobel İlaç, aynı zamanda Mobil İmza teknolojisini insan kaynakları sistemine entegre etti. •
Türkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell ve ilaç sektörünün en büyük saha ağına sahip şirketlerinden biri olan Nobel İlaç, teknoloji temelli iş birliği için anlaştı. Yapılan anlaşma ile Nobel İlaç, Turkcell’in teknolojik desteğini arkasına alarak rekabet üstünlüğü adına önemli bir adım atmış oldu. Sahip olduğu 1.700 telefon hattını Turkcell’e taşıyan Nobel İlaç bir sonraki adım olarak İnsan Kaynakları sistemine Turkcell’in Mobil İmza teknolojisini entegre etti. Şirketin Mobil İmza abonesi 1.700 hattı ile tüm bordro ve performans süreçlerinde elektronik kimlik doğrulama işlemini her an her yerden kolaylıkla gerçekleştirebilir konuma geldi. Turkcell iş birliği, şirketin saha operasyonlarına da yansıyor: Tüm saha ekipleri 3G’li Windows 8 tablet ve Turkcell T serisi akıllı telefonlar ile mobilize hale getirildi. Sipariş sisteminden CRM uygulamasına birçok yazılımın çevrimiçi kullanılmasını sağlayacak bu cihazlar iş süreçlerinde gözle görülür verimlilik artışı sağlayacaktır. Sahada faaliyet gösteren araçlar için de öncelikle güvenlik ve buna ek olarak da tasarruf ve verimlilik çözümleri hedefleniyor. Ağustos ayından itibaren Nobel İlaç’a ait 600’ün üzerinde araç, Turkcell’in Araç Takip sistemi ile donatılacak. Böylelikle Nobel yönetimi gereksiz hızlı araç kullanımlarının önüne geçmeyi ve istenmeyen bir kaza anında en kısa sürede araca ve yolcularına ulaşmayı hedefliyor. Turkcell ve Nobel İlaç aynı zamanda sahada bilgilendirme, anket ve sınav gibi uygulamalar için Mobil Eğitim çözümünü uygulamaya koymak için görüşmelerini sürdürüyor.
Dijital Dönüşüm Rekabet Gücü İçin Önemli
Turkcell Kurumsal Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: “Dijital dönüşüm, şirketlerin rekabet gücü açısından kritik değerde. Nobel İlaç ile yaptığımız iş birliğini, sektörün teknoloji ile büyümesine öncülük etmesi anlamında ülkemiz adına çok önemsiyoruz. Turkcell olarak biz, geliştirdiğimiz tüm kurumsal hizmet ve çözümler ile şirketlerin gücüne güç katmayı hedefliyoruz. Çağa ayak uydurmak ve yükselen teknoloji dalgasını yakalayarak hayatın bir adım önüne geçmek isteyen “öncü” şirket ve sektörleri bu hedefte birleşmeye davet ediyoruz.”
“Daha Verimli İş Süreçlerine Ulaşacağımıza İnanıyoruz”
Nobel İlaç Genel Müdürü Murat Mendi ise değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bilgi Teknolojilerinden gelen bir Genel Müdür olarak teknolojinin çağımızda rekabet avantajı sağlayan en önemli unsurlardan biri olduğunun farkındayım. Turkcell sürekli geliştirdiği yenilikçi ürünler ve teknolojiye olan yatırımları ile Türkiye’de sektöründe açık ara lider olan bir firma. Gerek geniş kapsama alanı ve 3G altyapısında ulaştığı veri transfer hızı gerekse geliştirdiği teknoloji çözümleri stratejik çözüm ortağı olarak Turkcell’i seçmemizdeki en önemli unsurlardan biri oldu. Turkcell’in teknoloji gücünü arkamıza alarak çok daha verimli iş süreçlerine ulaşacağımıza inanıyoruz.”
46 Ağustos•2013
Aktüel
Türkiye’nin Beşinci Yüz Nakli Gerçekleştirildi Türkiye’nin Beşinci Yüz Naklini Gerçekleştiren Prof. Dr. Özkan, Türkiye’de İlk defa alt ve üst çene naklini gerçekleştirdiklerini söyledi.
nakli tamamlanmasının ardından basın açıklaması yapıldı. Akdeniz Üniversitesi Senato Salonu'nda yapılan toplantıya AÜ Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, AÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, AÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Geçici, AÜ Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Ünal, AÜ Hastanesi Organ Nakli Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Koçak, AÜ Hastanesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlenen Özkan, Prof. Dr. Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Necmiye Hadimioğlu, AÜ Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğreti Prof. Dr. Koray Coşkunfırat, İstanbul Üniversitesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Topalan, Acıbadem Fulya Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Estetik Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Ferit Demirkan katıldı.
• Türkiye’nin 5. yüz naklini gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Türkiye’de ilk defa alt ve üst çene naklini gerçekleştirdiklerini söyledi. Muğla Yücelen Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleşen Polonyalı turistin yüzü Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşayan ve 2007 yılında silahını temizlerken av tüfeğinin ateş alması sonucu yaralanarak yüzünde büyük hasar oluşan bir hastaya nakledildi. Türkiye’nin ilk yüz naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibinin 48 Ağustos•2013
Aktüel
oldu diye. Bu ölçüde büyük bir oranda ameliyat boyutu olan bu hastaların ameliyatında bu hastaların ameliyatını zevkli şekilde yapabiliyorsanız hakikaten daha mutlu oluyorsunuz. Her kese çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Organ Bağışının Önemine Dikkat Çekildi
Prof. Dr. Kurtcephe, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin 2010 yılında ilk çift kol naklinin, arkasından 2012 yılında ilk rahim naklini, daha sonra ilk yüz naklini ve şimdi de beşinci yüz naklini gerçekleştirerek yeni bir başarıya imza attıklarını söyledi. Ekibin bu operasyonda ilk defa alt ve üst çene naklini gerçekleştirerek başarıya imza attıklarını kaydeden Prof. Dr. Kurtcephe, Akdeniz Üniversitesi'nin başarılarının yurt dışında da olumlu bir şekilde yansıdığını ifade etti. Prof. Dr. Kurtcephe, “İnsanlarımıza bir daha çağrıda bulunmak istiyorum. Organlarınızı bağışlayınız. Bunu yaptığımız takdirde daha mutlu daha güneşli ülke haline geliriz” şeklinde konuştu.
Türkiye'de Çift Çene Nakli İlk Kez Yapılıyor
Bundan önceki yüz naklinin de bizim için oldukça komplike ve hala dünyada örneği olmayan bir vaka olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özkan, “Kulağını, saçının büyük kısmını, tüm yüzünü içeren bir nakildi. Ama burada biraz farklı durum var. Hem üst, hem de alt çenesinin beraber taşınması ve bunun yapılması biraz daha zor. Her birinin ayrı ayrı getirilmesi çok büyük problem değil bizim için, ama bunun belli bir harmoni içerisinde nakledilmesi ve canlı bir şekilde nakledilmesi bizim için çok önemli” dedi. Dünyada sayılı bir şekilde yapılan nakil olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, şunları kaydetti: "Bu her halde ikinci ya da üçüncü bir vaka. Sonuçta bir rekonstrüksiyon bu. Hem hastanın görüntüsünü düzenleme açısından, hem de yemesini içmesini düzenlemek açısından önemli bir ameliyattı. Türkiye’de çift çene nakli ilk defa yapılıyor.”
Sağlık Bakanlığı’na Teşekkür
Prof. Dr. Ömer Özkan ise, “Bundan bir yıl önce yine böyle bir basın toplantısı düzenlemiştik. Hemen hemen aynı şeyleri söyleyeceğim. Bize bu imkanı sağlayan üniversite yönetimine, değerli hocalara, Sağlık Bakanlığı'nın biz her türlü desteği sağlayan ilgili birimlere teşekkür ediyorum. Tüm ekibimizle buradayız, tek yapılacak iş değil, önceki vakada söylemiştim, çok zevkli
50 Ağustos•2013
Aktüel
Görüntüleme Teknolojisinde Bir Sonraki Adım
Siemens Sağlık, müşterilerine geniş kapsamlı bir sistem “upgrade” imkanı sunuyor. • Siemens Sağlık Sektörü, yazılım ve donanımlar için yeni upgrade seçenekleri sunarak, sınırlı bütçeler ile çalışan hastaneler ve doktorları destekliyor. Bu sayede, farklı modaliteler ile çalışan Siemens müşterileri mevcut sistemlerini güncelleyebiliyor. Siemens Sağlık Sektörü, ayrıca, gerektiğinde ek fonksiyonlar ile zenginleştirilebilir sistemler geliştiriyor. Buna en iyi örnek, mamografi hizmeti alan hasta grubunun genişlemesi olarak öne çıkıyor.
knolojik yenilikleri müşterileriyle buluşturuyor. Siemens müşterileri, mevcut Magnetom Verio, Magnetom Avanto ve Magnetom Trio sistemlerini, dördüncü nesil entegre bobin teknolojisi Tim4G ve Dot teknolojisinin birleşimi olan Tim And Dot platformu ile güncelleyebiliyor. Tim 4G, ultra yüksek yoğunluklu lokal bobinler ile birlikte en fazla sayıda alıcı kanal ve benzersiz bir dijital radyo frekans (RF) mimarisi sunuyor. Sonuç: Yüksek sinyal-gürültü oranı ve yüksek tarama hızıyla yüksek görüntü kalitesi. Dot teknolojisi, yüksek düzeyde süreklilik, verimlilik ve kolay kullanım imkanı sunan özelleştirilebilir ön ayarlar barındırmasıyla farklılaşıyor.
Mevcut müşteriler için en son MR teknolojisi
Manyetik rezonans görüntüleme alanında Siemens, “fit upgrades” adını verdiği en son te-
52 Ağustos•2013
Aktüel Syngo MR D13 MR yazılımı platformu, görüntü oluşturmak için yeni birçok fonksiyon ile birlikte meme, omurga ve büyük eklem taramaları için yeni seçenekler sunuyor.
tion serisinden, gelişmiş modeller olan Somatom Definition Edge ve Çift Enerji Kaynaklı CT Somatom Definition Flash sistemlerine kadar tüm Siemens tarayıcıları, FAST CARE teknolojisi ile donatılabiliyor. FAST (Fully Assisting Scanner Technologies) uygulamaları, büyük zaman kaybına yol açan karmaşık prosedürlerin çok daha hızlı ve sezgisel bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı oluyor. CARE (Combined Applications to Reduce Exposure) uygulamaları ise radyasyon dozunun mümkün olan en düşük düzeyde tutulmasına katkıda bulunuyor.
Syngo Warp uygulaması, MR incelemesi sırasında metal implantların çevresindeki anatomik detayların görüntülenmesine imkan veriyor. Syngo Resolve, yüksek çözünürlüklü difüzyon ağırlıklı görüntüleme için kullanılırken, Caipirinha adlı yeni görüntü alma tekniği ise, karmaşık tarama süreçlerini kısaltıyor. Karaciğer tarama süresi, yarıya, yani 10 saniyeye kadar indirilmiş olup bu süre, hastanın nefesini rahatça tutması için yeterli bir zaman anlamına geliyor. Syngo MR D13 yazılımı, Magnetom Aera 1.5 Tesla (T) ve Skyra 3T MR tarayıcıları, Magnetom Avanto 1.5T ve Verio 3T sistemleri ve yeni veya güncellenen sistemlerde kullanılabiliyor.
Siemens müşterileri, aşağıda belirtilen tarayıcıları kullanarak yinelemeli rekonstrüksiyon uygulamalarından faydalanabiliyor: Dünyada en çok satan BT sistemi Somatom Emotion için opsiyonel olarak IRIS (Iterative Reconstruction in Image Space) uygulaması mevcut. Siemens, ayrıca Somatom Perspective ile Somatom Definition Flash tarayıcıları için radyasyon dozunu %60’a varan oranlarda azaltan veya görüntü kalitesini arttıran benzer bir uygulama da sunuyor: Safire. Mevcut sistemler, IRIS veya Safire uygulamasıyla güncellenebiliyor.
Yeni mamografi sistemi, tomosentez ve biyopsi yapacak şekilde genişletilebilir
Siemens Sağlık Sektörü, bir önceki modele kıyasla radyasyon dozunu %30’a varan oranlarda azaltan ve tomosentez ve biyopsi yapacak şekilde genişletilebilir yeni bir mamografi sistemi geliştirdi. Mammomat Inspiration Prime Edition adı verilen bu sistem, radyasyon saçan akım şebekesi olmadan çalışabiliyor. Bu sayede, teşhis için son derece kritik olan primer radyasyonun tamamı kullanılabiliyor. Bunun dışında, yeni geliştirilen algoritma, radyasyon saçılmasına neden olan yapıları belirliyor ve düzeltilmiş görüntüler oluşturuyor. Sonuç: Daha düşük radyasyon dozuyla yüksek kalitede görüntüler.
İlk kez Avrupa’da, ECR 2013 fuarında sergilenen Somatom Perspective sisteminin 64 kesitli konfigürasyonu, Siemens müşterilerinin kendi sistemlerini gelecekte 128 kesitli formata yükseltmelerine olanak tanıyor. Müşteriler, bu sayede BT tarayıcılarını, kardiyak görüntüleme veya acil tanı ve teşhis gibi zorlu klinik ortamlarda çok daha iyi bir şekilde kullanabiliyor.
3 boyutlu meme tomosentezi seçeneği, lezyonların geçmişe kıyasla daha kesin bir şekilde tespitine olanak sağlamanın yanında hatalı pozitif bulgu adedini azaltıyor. Tarama sırasında X-ray tüpü, meme çevresinde 50 derecelik (piyasadaki en geniş açı) bir yay içinde hareket ederek, düşük dozda 25 adet görüntü çekiyor. Siemens, daha kesin ve güvenilir bir teşhis için yüksek uzaysal ve derinlik çözünürlüğü sunan yeni bir HD (yüksek düzeyde netlik) Hacimsel Görüntü Rekonstrüksiyonu yazılımı geliştirerek bu avantajdan faydalanılmasını sağlıyor. Mamografi platformunun tam saha detektörü üzerinde kayarak hareket eden stereotaktik biyopsi ünitesi ise otomatik olarak biyopsi konumuna geçiyor. Sistem, iğnenin lezyonlara dikey veya yandan erişmesini sağlarken, stereo görüntüler, kesin doku toplama sürecini destekliyor.
BT Güncellemeleri: FAST CARE ile verimlilik artışı ve radyasyon dozunun düşürülmesi
Bilgisayarlı tomografi alanında, Somatom Emo-
54 Ağustos•2013
Aktüel
Kanserde Erken Teşhis Tedavinin Temel Noktası Tüm dünyada sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra 2’nci sırada gelen bir toplum sağlığı sorunu olan kanser, erken farkına varıldığında, doğru tedavi yöntemleri ile hayat kurtarıcı bir rol oynuyor. • Sadece bir sağlık sorunu değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik yönleriyle insanların yaşam kalitesini de etkileyen toplumsal bir sağlık sorunu olan kanserin tedavisinde, günümüzün farklı yaklaşımları aracılığıyla yeni tedavi yöntemleri uygulanıyor. Ancak bütün bu yaklaşımlar ve tedavi yöntemlerine karşılık, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 12.4 milyon yeni kanser vakasının görüldüğü dünyamızda erken teşhis, tedavinin temel noktasını oluşturuyor.
bir sağlık sorunu olarak algılanıyor. Erken teşhisin ve yeni tedavi yöntemlerinin etkisiyle önlenebilir kanser türleri arasında ilk sırada yer alan meme kanserinde, mamografinin çok büyük bir önemi bulunuyor. Bugün 4 farklı yöntemin uygulandığı meme kanseri tedavisinde erken teşhisin yanı sıra en düşük dozda mamografi aracılığıyla elde edilen en kaliteli sonuçlar, tedavinin en doğru yol haritasını ortaya koyuyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri
Özellikle kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her ne kadar sık görülse de, erken teşhis edildiğinde tedaviye en kolay cevap veren hastalıklardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bir tümör ne kadar erken teşhis edilirse, hayatta kalma şansı da o kadar yüksek oluyor. Erken teşhis ile beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 98’e kadar çıkıyor. Bu kapsamda sağlık ve iyi yaşam alanlarının lider şirketi Philips’in Türkiye genelinde kadın sağlığı üzerine geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği araştırma çalışması, kadınlar arasında en sık görülen meme kanserinde farkındalık düzeyine ilişkin çarpıcı tespitler sunuyor. Araştırma sonuçları, kadınların üçte birinin hayatında hiç jinekoloğa gitmediğini ancak, kadınların yüzde 78’inin her yıl düzenli olarak mamografi çektirmenin meme kanseri teşhisine etkisinin büyük olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Türkiye’de erken teşhis konusunda özellikle kadınlarda nispeten oluşmaya başlayan bu bilinçli yaklaşım, genel olarak kanser tedavisinde kadınlara çok iş düştüğünü gösteriyor. Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer yaptığı açıklamada özellikle aile fertlerinin sağlık durumunun takipçisi ve yöneticisi olan kadınların bu konuda bilinçlenmesinin öneminin altını çizerek, gerekli farkındalık oluşturulursa çok sayıda kanser vakasının erken evrede teşhis edilip, daha kolay ve etkin biçimde tedavi edilebilecegini ifade etti.
açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Tüm görüntüleme ve tanı yöntemleri arasında meme kanserini en erken saptayabilen yöntem mamografi, tümörleri dokunarak tespitten üç yıla kadar daha önce ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu noktada Tıp dünyasında mamografinin radyasyona dayalı bir teşhis yöntemi olması dolayısıyla yüksek doz radyasyon içerdiğine ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Bu noktada da düşük dozlu MicroDose Mamografi, diğer dijital mamografi sistemlerine kıyasla yüzde 18 ile 50 arası bir doz azaltımı anlamına geliyor.
Kanser, Toplumsal Bir Sağlık Sorunu
Buna karşılık, Dünya Kanser Teşkilatı (UICC) tarafından açıklanan kanserle ilgili doğru ve yanlış bilinen bilgiler, bu hastalığa bakış açısında bilinçli bir yaklaşımın henüz tam olarak oluşmadığını ispatlıyor. Sadece bir sağlık sorunu olmayan aynı zamanda sosyal ve ekonomik yönleri olan toplumsal bir sağlık problemi olan kanser, günümüzde sadece
56 Ağustos•2013
Aktüel
BEÜ Sağlıkta Atağa Geçti “BEÜ; yeni hizmet binalarıyla bölgenin en güçlüsü olacak. Hastanemizin değişik üniteleri devreye girdikçe; bu sayı her geçen gün daha çok artacak” • Bülent
“Daha önceden bu hastanenin ön tarafı ile ilgili bir gezi yapmıştık. Oturma guruplarının olduğu yerler haricinde hepsi üniversitemiz kaynaklarınca yapıldı. Oturma guruplarının olduğu yerler Tuncay Karakuş tarafından yapıldı. Ben kendilerine Üniversitemize yapmış olduğu katkılardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Şunu ifade etmek çok sevindirici; Zonguldak ta artık insanlar hem merkezde yahut Ankara ve İstanbul da bulunan Zonguldaklılar kendi ölçeklerinde küçükte olsa yardımlar yapmaya başladı. Zonguldaklıların üniversitemize bağlılıkları her geçen gün daha da artıyor ve hayırseverlerimizi üniversitemize yaptıkları katkılar daha büyük ölçekte olmaya başladı. Hastanemizin ön tarafında yapılacak bütün düzenlemeler tamamlanmış oldu. İnşallah önümüzdeki günlerde buraya bir çocuk parkı da yapacağız insanlar çocuklarıyla geldiklerinde rahat bir vakit geçirmeleri için gerekli olan ortam oluşturulacak. Burada projede ki otopark sayısından daha fazla otoparkı kampus içerisinde oluşturduk ve halen daha oluşturmaya devam ediyoruz. Ama şunu kabul etmemiz gerekiyor her
Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Sağlık Kampüsü yatırımları devam ediyor. Basın mensuplarına tamamlanan ve inşası süren hizmet binalarını gezdiren Rektör Mahmut Özer; “Zonguldaklıların üniversitemize bağlılıkları her geçen gün daha da artıyor” diye konuştu. BEÜ Tıp Fakültesi Sağlık Kampusu kapsamında Anatomi ve Multidisiplin Laboratuarının açılışı yapıldı. Aynı zamanda inşası süren Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi’nin tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. Açılış programına BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’in yanı sıra, rektör yardımcıları, BEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Aydın, Dekan Yardımcısı Nejat Demircan, Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Başhekimi Doç. Dr. Varım Numanoğlu ve Başhekim Yardımcıları, Hastaneler Başmüdürü Osman Demir ve müdür yardımcıları, Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Emine Fidan ve idari amirler katıldı. İlk olarak Tıp Fakültesi bahçesini gezen Rektör Mahmut Özer, bağışçılara teşekkür etti. Zonguldaklıların kendi ölçeklerinde yardımlar yaptığını aktaran Özer, şöyle dedi:
58 Ağustos•2013
Aktüel tarafı otopark yapsanız da binaları tamamen ortadan kaldırsanız da otopark ihtiyacını tamamen ortadan kaldıramazsınız, Bizim bazı yaşam tarzlarını değiştirmemiz lazım, toplu ulaşım araçlarını kullanma reflekslerimizi geliştirmemiz lazım, bizim ancak o zaman otopark ihtiyacımız olmaz. Katlı otopark projesi yok çünkü burada inşaat maliyeleri çok yüksek. Biz her binanın altına otopark yapmak istedik ancak zemine daha derin girmede maliyet açısından sıkıntı yaşanacağı için bunu Kalkınma Bakanlığı’na kabul ettirmemiz mümkün değil.”
“10 Yılda İlk Defa Kamulaştırma”
BEÜ’nün son 10 yıl içerisinde ilk defa kamulaştırma yaptığını dile getiren Rektör Özer, kamulaştırılan arazi içerisinde eğitim bloklarını da aktif hale getirmeyi planladıklarını vurguladı. Sağlık kampusu camisinin yapımını iş adamı Yusuf Günay’ın üstlendiğini aktaran Özer, şunları dile getirdi: Üniversitemiz son 10 yıl içerisinde ilk defa bir kamulaştırma yaptı. Yaklaşık 3 trilyonluk bir kamulaştırma yaptık bu arazinin içerisinde. Bu araziyi üniversitemize kazandırmış olduk, inşallah önümüzdeki yıllarda o arazinin içerisinde eğitim bloklarını da aktif hale getirmeyi planlıyoruz. Hemen o arazinin olduğu alt taraflarda sağlık kampusu camisini yapacağız, Biliyorsunuz o Camiyi de başka bir hayırseverimiz Yusuf Günay yapıyor. Benim temennim çok hızlı bir şekilde 2013 yılı bitmeden camiyi hizmete açacağız. Sağlık kampusunde insan sirkülasyonu çok fazla. Sadece Zonguldak’tan değil, Bartın’dan, Düzce’den, Karabük’ten ve Bolu’dan çok sayıda insan buraya tedavi amaçlı gelmektedir. Hastanemizin
değişik üniteleri devreye girdikçe bu sayı her geçen gün daha çok artacak. Onun için biz gelen vatandaşlarımıza her türlü desteği vermek zorundayız. Hastanemizin arka tarafına 300 bayan 300 erkek olmak üzere 600 kişilik bir öğrenci yurdu yapılacak. 2014 yılı ile ilgili Zonguldak’a 1000 kişilik bir öğrenci yurdu yapımıyla ilgili çalışmamız devam ediyor. Tabi orada arazi ile ilgili sıkıntımız var yaklaşık 30 dönümlük bir arazi talepleri var onda tek parça haline değil de parça parça kampusun değişik noktalarında 1000 kişilik öğrenci yurdu yapımıyla ilgili arazi tahsisini gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla kampuslarımız de eğitim birimleri değil bunların yanında konaklama, sportif faaliyetlerle ilgili sosyal tesislerle ilgilide her türlü tamamlayıcı üniteyi de hizmete almak durumundayız. Sağlık kampusun de 1500’ün üzerinde öğrencimiz var. Açıklanan son LYS ye göre sağlık programlarımızda ki doluluk oranı yüzde 100’dür. Bu nedenle sağlık ile ilgili yatırımlarımızı arttırmamız lazım çünkü bu alana yoğun bir ilgi var.”
60 Ağustos•2013
Aktüel
hatta proje yürütülebilme hizmetleri verilebilmektedir. Bu donanıma şu anda tamamen sahibiz. Hatta meteoroloji ve maden ilgili de gelecek olan teknolojiyle diğer hizmetleri de vereceğiz” diye konuştu. Merkezi gezen Prof. Dr. Mahmut Özer, merkezde kullanılan cihazların büyük ölçekli olduğuna dikkat çekti. Merkez hakkında bilgiler veren Özer, “Burada ki kullanılan cihazlar çok büyük ölçekli milyon TL’lik cihazlar, bunların tüm Türkiye de yapılmasının iki tane nedeni var, birincisi üniversiteler içerisinde ki büyük ölçekli projelerin her birisi için ayrı cihaz almak yerine tek bir merkezde birleştirip tüm üniversitelerin hizmetine açmak, ikincisi buradaki cihazları kullanarak üniversitede ki öğretim elemanlarımızın çok daha büyük üretim ölçekli projeler içerisinde yer almasını sağlamaktır. Özellikle Avrupa Birliği programları çerçevesinde yer almaları için çok önemli bir referans oluşturuyor. Üçüncüsü de bulunmuş olduğu bölgede bulunan, kömür, enerji, sağlık gibi sektörlere analizler sunabilmek. Biz daha bu binanın açılışını yapmadık ama daha şimdiden çok büyük ulusal ölçekli projelerde yer almaya başladı. Bir tanesi Sağlık Bakanlığı’nın “21 tane ağır metalin maruziyeti” ile ilgili Halk Sağlığı Kurumu’nun Türkiye çapında gerçekleştirmiş olduğu projelerin bir ayağı da burada gerçekleşiyor. Toplam 2 milyon TL’lik bir hizmeti Üniversitemiz Sağlık Bakanlığı’na sağlamaktadır. Her geçen gün merkezimiz bölgesinde Üniversite içerisinde ki akademik araştırmaları desteklerken bölgeye ve ülkeye hizmet sunmaya devam ediyor” dedi. BEÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Uğur Emre ise “Obezitenin tedavisinde cerrahi de bir yanı var. Otodisiplinal bir yaklaşımla cerrahi ile tedavi edilecek hasta gurubu bugün kapalı ameliyat yöntemiyle mide küçültme ameliyatları yapılıp ciddi anlamda kilo verip sağlıklarına kavuşabiliyor. Hatta obezitenin getirdiği birçok sorundan da kurtulabiliyor. Bu yönde ki cerrahi tedaviler fakültemizde de başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor hatta burada
Kanser Tanı, Tedavi Merkezi
İnşası süren Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi’nin yaklaşık 55 nitelikli yatak kapasiteli olduğunu vurgulayan Rektör Mahmut Özer, “4402 metre kare kapalı alanı olan bir binamız olacak. Müteahhit ile görüşmemiz neticesinde inşallah eylül-ekim gibi bu binayı hizmete alacağız. Onun için ek ödenekleri de Kalkınma Bakanlığı’ndan bu güne kadar hep alabildik o noktada bir sıkıntımız yok. Burasını hastanemize kazandırdığımız zaman gerçekten üniversitemiz bölgedeki tek referans Kanser Tedavi Merkezi olacak, zaten şu anda da öyleyiz, kanser tedavisi ile ilgili şu an konveksiyonel olarak kullanılan tüm cihazlarımız mevcut ve dört dörtlük hiçbir eksiği olmayan tam donanımlı Kanser Tedavi Merkezini de Üniversitemize kazandırmış olacağız. Üniversitemizin adının duyurulacağı iki önemli alan olacak. Birincisi kanser ikincisi de diyabet ve obezite alanı kanser alanı ile ilgili fiziki mekan oluşumu devam ediyor. Diyabet ve obezite alanında biliyorsunuz çarşıda kapalı yüzme havuzunu yapacağımız yerin hemen yanında olacak onunda tüm projeleri bitti ihale sürecine girdi, inşallah onu da 2014 yılı içerisinde hizmete almanın mutluluğunu taşıyacağız. Biz bu alana tüm yatırımlarımızı aktaracağız, bu şu demek değil; Üniversite uygulama ve araştırma hastanemiz tüm alanlarda zaten uygulama ve araştırma hizmeti veriyor, onları her geçen gün güçlendiriyoruz, teknolojilerini yeniliyoruz, öğretim elemanları kadrosunu yeniliyoruz. Kendimize pilot olarak seçmiş olduğumuz, ulusal ölçekte ön plana çıkmak istediğimiz iki alan; birincisi kanser, ikincisi diyabet ve obezite alanıdır” diye konuştu.
Bilim Ve Teknoloji Uygulama Ve Araştırma Merkezi
BEÜ Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mehmet Akyüz ise “Burada genel anlamda tüm araştırmalarda enerji alanında çevre alanında sağlık alanında gıda endüstrisinde her türlü analiz ve test hizmetleri
62 Ağustos•2013
Aktüel bölgede tekiz. Diş Hekimliği Fakültesi’nin de bulunduğu 2 yolu ve otopark alanını Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş üstlendi. Kendisiyle görüştük buradan da yapacağı katkılar için kamuoyu önünde kendisine teşekkür ediyoruz.” BEÜ Tıp Fakültesi Anatomi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Çağatay Barut ise “Anatomi Ana Bilim Dalı Tıp Fakültesi’nde öğrencilere insan vücudunu öğreten burada modeller ve kadavra diye tabir ettiğimiz insan bedenleri üzerinde insan vücudunu öğretiyoruz. Öğrencilere bu sene çok ciddi bir yatırım ile laboratuarımızın model kısmını neredeyse iki katına çıkarttık ve öğrencilerimiz uzunca bir süre iyi bir eğitim alacaklardır” diye konuştu. Diş Hekimliği Fakültesi’nden boşalacak olan binada Teknoloji Araştırma Merkezi kuracaklarını kaydeden Rektör Özer, TEKMER ile ilgili de şunları kaydetti: “Diş Hekimliği Fakültesi 2 ay sonra yeni binasına geçince Diş Hekimliği Fakültesi’nden boşalacak binada Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKMER) kuracağız. Son yıllarda Bilim Ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı girişimcilik endeksiyle ilgili kullanmış odluğu değişik referanslar var. Bu çerçevede bizim üniversitemizin de orada yer alması için TEKNOKENT veya TEKMER kurması gerekiyor. Bizim tüm altyapılarımız yavaş yavaş tamamlandı. Onun içinde burada TEKMER’i kuracağız, rektör yardımcımız Orhan bey tüm dosyaları hazırladı. Önümüzde ki haftalar içerisinde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvuruda bulunacağız.”
dışarıdan gelen birçok ekibe de kurslar düzenleniyor. Yaklaşık 6-7 aydır bu işlemleri yapıyoruz ve bugüne kadar 100’e yakın hasta sayımız oldu ve Türkiye’nin her yerinden hastalar bize geliyor. Bir sıramız var ve bu sıra dahilinde hastalarımızı çağırıyoruz ve bizim yıl sonuna kadar öngördüğümüz potansiyele göre hazırladığımız malzeme eylül ekim aylarında bitecek gibi görünüyor yani hızlı bir hasta sirkülasyonu olacaktır burada” diye konuştu.
Diş Hekimliği Fakültesi Yeni Hizmet Binası
Diş Hekimliği Fakültesi yeni hizmet binasının kısa sürede tamamlanacağına dikkat çeken Rektör Mahmut Özer, şunları kaydetti: “Üniversitemiz tarihinde zamanından önce ve tam olarak bitirilecek tek binadır. Bu bina hem zamanından 6 ay önce bitecek hem de tam olarak bitecek. İnşallah Diş Hekimliği Fakültesi akademik, idari personeli ve öğrencileriyle birlikte artık burada hizmet vermeye başlayacaktır. Yaklaşık 9000 metre karelik bir alana sahip olan ve bitirme maliyeti 18 trilyon olan bir binadır. Burada hocaların ofisleri var alt katta öğrencilerimiz için derslikler var ve her katta ana bilim dalları için tedavi merkezler var. Diş Hekimliği Fakültesi’nin kapsama alanına girip de bizim yapmadığımız hiçbir tedavi alanı yok ve gerçekten bölgemiz için çok büyük bir kazanımdır. Burada eğer insan kaynakları açısından herhangi bir sıkıntı olmadığı sürece aynı anda 104 hasta hizmet alabilecektir. Bu
64 Ağustos•2013
Aktüel
Muğla 500 Yataklı Bir Hastaneye Kavuşacak Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Morfoloji binalarının temelini attı. • Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morfoloji hizmet binasının temel atma törenine katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, şu anda Türkiye’nin çok ciddi anlamda hekim, uzman hekim ve pratisyen hekim açığı bulunduğunu söyledi. Bakan Müezzinoğlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morfoloji hizmet binasının temel atma törenine katıldı. Bakan Müezzinoğlu, yaptığı konuşmada, “Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanemizin temelini inşallah Kurban Bayramından önce atacağız. Bu güzel mekanda hem Muğla halkına, hem de üniversitemiz tıp fakültesi öğrencilerine hizmet verecek 500 yataklı eğitim ve araştırma hastanemizi en kısa zamanda tamamlamayı Allah bize nasip etsin. Eğitim ve araştırma hastanesinin gecikmesinde birçok neden olmuş. Ama biz dünde kalan nedenleri değil, yarın nasıl tamamlayabiliriz, nasıl en erken hizmete açabiliriz ona yoğunlaşıyoruz. 66 Ağustos•2013
Aktüel mesafeler katettik. Sağlık hizmet kalitesinin ve standardının yükseltilmesi önümüzdeki dönemde üzerinde duracağımız en önemli konular arasında olacaktır. Çok ciddi düzeyde hekim, uzman hekim ve pratisyen hekim açığımız var. Şu anda 10 bin pratisyen ve 20 bin uzman hekim açığımız var. Bu açığımızı hızla kapatalım derken, eğitim kalitemizi de yükselterek bu açığımızı kapatmamız gerekir” dedi.
Ben Muğla milletvekili arkadaşlarıma daha önce de söylemiştim. Ben Edirneliyim. Edirne Devlet Hastanesi’nin de uzun süredir yaşadığı sorunları var. İnşallah önce Edirne’yi, ardından Muğla’nın sorunlarını çözeceğim demiştim. Geçen hafta Edirne Devlet Hastanesinin temelini attık. Bu hafta da Muğla’nın sorununu çözmek için geldik. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesinin uygulama projesi ihale aşamasında. İnşallah ihalesini yaptıktan kısa bir süre sonra inşaat başlayacak ve Muğla 500 yataklı bir hastaneye kavuşacak” diye konuştu.
Morfoloji Hizmet Binası’nın Temelin Atıldı
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar da, “500 dönüm arazi üzerine yapılacak olan Üniversitemiz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin morfoloji hizmet binası 2 binadan ve 23 bin metrekare kapalı alandan oluşuyor. 500 dönümlü bu arazi üzerine eczacılık fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi ve diş hekimliği fakültesi yapılacak” dedi. Temel atma törenine, Vali Mustafa Hakan Güvençer ve kamu kurum müdürleri katıldı.
Sağlıkta Hizmet Kalitesi Artacak
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, “Bir ülkenin medeniyet değerlerini ölçmek ve görmek istiyorsak, eğitim, sağlık ve adaletine bakmak yeterli. Sağlık hizmetleri noktasında bugün geldiğimiz noktayı çok rahatlıkla başarılı olarak söyleyebiliriz. Ama bu başarının çok daha üstlere doğru taşımak gibi görevlerimiz ve sorumluluklarımız var. Acil hizmetlerin vatandaşımıza ulaşmasında ciddi
68 Ağustos•2013
Aktüel
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Yaşında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi yeni eğitim alanlarındaki modern imkanlarını bu yıl alacağı 142 öğrencisine daha sunmaya hazırlanıyor. olmayan Tıp fakülteleri, kadavra görmeden yetişen tıp doktorları var. İki yıldır kadavrası olan, her öğrencisinin bir mikroskobunun olduğu, her türlü maketine, laboratuvar imkânlarına sahip, bir fakülte olarak önümüzdeki yıllarda Türkiye'deki öncü tıp fakülteler arasında olacağız” şeklinde konuştu.
Tıp'ı Düşünenlere Tavsiyeler
Oldukça başarılı bir iki yıl geçirdiklerini söyleyen Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Malas, tıp mesleğini seçecek öğrencilere önemli tavsiyelerde bulundu. Dekan Prof. Dr. Mehmet Ali Malas, tercihlerde özellikle tıp mesleğinin olmazsa olmaz ilkelerini içinde sindirmiş, insan sevgisi ve çalışma prensiplerini her şeyin üstünde gören gençlerin tıbbı seçmeleri gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Malas, “Üniversite kapısına gelen gencin tercihi oldukça önemlidir. Ortalama 35-40 yıllık bir çalışma hayatını düşünecek olursak; bu tercihler gelecekteki 50 yılı etkileyecek bir seçimdir. Bu anlamda meslek seçiminden önce mutlu olacakları bir meslek tercihleri olmalı. Gençlerimiz 'gerçekten hekim olmak istiyor muyum' sorusunu kendine sormalı. Çevresel baskılardan soyutlanarak gerçekten isteyerek bu mesleği seçmek gerekir” diye konuştu. Tıp mesleğinin anahtarının insan sevgisi olduğunun altını çizen İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Malas, hekimlerin hayatının her anında bu mesleği büyük özveri ve fedakârlıkla yaptığını; genç hekim adaylarının tıp mesleğinin her koşulunun bilinciyle bu tercihlerini yapmalarını istedi.
• İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Tıp Fakültesi yeni eğitim alanlarındaki modern imkanlarını bu yıl alacağı 142 öğrencisine daha sunmaya hazırlanıyor. İzmir'in yeni devlet üniversitesi olarak 3.akademik yıl hazırlıklarına yoğun bir şekilde devam ettiklerini açıklayan İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr Mehmet Ali Malas, yeni bir fakülte olmalarına rağmen ilk iki yılda alınan öğrenci puanlarına bakıldığında çok yüksek seviyede puanlarla öğrenci aldıklarını ifade etti. Üst Seviyede Klinik ve Laboratuvar İmkanı
Prof. Dr Malas, "Öğrencilerimizin hastane eğitimine 1100 yataklı İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine ek olarak “Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi işbirliği uygulama protokolü” ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi de dahil edilmiştir. Öğrencilerimizi son derece donanımlı bu hastanelerde akademisyenlerimizin eşliğinde üst seviyelerdeki klinik ve laboratuvar imkânlarının olduğu dört dörtlük bir eğitim bekliyor” dedi. Ülkemizdeki tıp fakültelerinin en büyük sıkıntısının kadavra eksikliği olduğunu fakat İKÇÜ Tıp Fakültesi olarak bu sorunu yaşamamanın artısıyla eğitime devam ettiklerini belirten Prof. Dr. Malas, “Temel tıp eğitiminde en çok sıkıntı yaşanan 'kadavra' konusunda hiçbir eksiğimiz yok. Kadavrası
70 Ağustos•2013
Aktüel
Diş Hastası Robot “Simroid” Türkiye’de… Çeyrek asırlık geçmişiyle, ülkemizin önemli dental firmalarından “METCO DENTAL”, bir ilke imza atarak; 12 yıldır distribütörlüğünü yaptığı Japon “Morita” firmasının ürettiği “diş hastası robot” Simroid’in, Türkiye tanıtımını gerçekleştiriyor. • Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sek-
törünün önemli firmalarından “METCO DENTAL” bir ilke imza atarak; hekimle konuşan, dişi ağrıyan ve tedavi olmak isteyen, tedavi sırasında ağzını açan, yana eğilen, hatta canı acıyan ve tepki veren, kısacası gerçek bir insan gibi hareket eden robot Simroid’in, Türkiye tanıtımını gerçekleştiriyor. METCO DENTAL’in, Türkiye distribütörlüğünü yaptığı “J.Morita Group” firması tarafından üretilen robot ilk kez, 28-31 Ağustos 2013 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan “FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi”nde sergilenecek… 100 yıla yaklaşan bir geçmişe sahip, dünyanın en büyük dental firmalarından “J. Morita Group”un, “Morita Avrupa” Genel Müdür’ü Juergen FLEER tarafından yapılan açıklamada robotun, diş hekimliği fakültelerinde eğitim ve diş hekimliği seminerlerinde uzman sunumlar için geliştirildiği belirtilerek; diş sağlığı alanının en büyük problemlerinden olan, “eğitim esnasında hastaların canının yanması” sorunun, Simroid sayesinde tarih olacağı vurgulandı. Ayrıca Fleer; yeni yetişen diş hekimlerinin bu robot sayesinde, hastalarla olan iletişim becerilerini çok daha sağlıklı geliştirebileceklerini vurguladı.
lanılan üst düzey teknolojideki ve ortaya çıkan inovasyondaki sürekli artış” anlamına geliyor… Geliştirdiği bir çok teknoloji ve dental ürün geçmişinde; özellikle dünyanın ilk üç boyutlu ve dijital dental (diş) tomografi cihazını üretmesiyle tanının Morita; Japonyanın en büyük, ciro ve pazar payı itibarıyla da dünyanın sayılı büyük dental firmalarından biridir. Robot Simroid’i, getireceği çığır açıcı faydalarının yanı sıra, firmaları Morita’nın ulaştığı teknolojik düzeyin somut göstergesi olarak değerlendiren “Morita Avrupa” Genel Müdürü Juergen FLEER; onu Türk insanıyla tanıştırıyor olmaktan büyük bir mutluluk duyacaklarını vurguladı.
Morita’nın İnovasyon Devrimi
“İleriyi düşünmek ve hayata odaklanmak…” Morita’nın temel sloganı… Hayata odaklanmak onlar için; “diş hekimliği pratiğindeki günlük rutinlerin daha kolay ve güvenli olmasını sağlayacak ve tedavi sürecini daha rahat ve verimli kılacak ürünler üretmek” demek… İleriyi düşünmek ise; “üretilen ürünlerde kul-
METCO DENTAL-Morita, “FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi” Standı
28-31 Ağustos 2013 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi’nde açılacak METCO DENTAL-Morita standının sürprizleri sadece Simroid ile sınırlı değil… Morita’nın teknolojik dental unitlerinin de Türkiye’de ilk kez sergileneceğini belirten Metco Dental Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Cemal Milani konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “12 yıldır firmamız tarafından Türkiye’ye getirilen; “Panoramik Röntgen Cihazları, Volumetrik Tomografi Cihazları, Periapikal Röntgen Cihazı’ndan oluşan, Morita Dental Görüntüleme Cihazları” grubu ve “Endodonti (Kanal Tedavisi) Cihazları, Dental Türbinler ve Başlıklar ve Genel Diş Kliniği Cihazları’ndan oluşan, Morita Diş Hekimi Cihazları” grubu ürünler de kongrede yer alacak.”
72 Ağustos•2013
Aktüel
Kanser Tedavisinde “MR Kılavuzluğunda Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason”
Philips, MR Kılavuzluğunda Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (MRg-HIFU / High-Intensity Focused Ultrasound) olarak adlandırılan ve çeşitli kanser türlerinin tedavisi ile kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisinde kullanılan teknolojiyi klinik kullanıma sunuyor.
74 Ağustos•2013
Aktüel Mevcut kanser tedavileri genellikle tümörlerin cerrahi müdahaleyle alınması, tümörün -ve hastanın- zararlı radyasyona maruz bırakılması veya istenmeyen yan etkilerine rağmen kemoterapi uygulanması gibi süreçleri içeriyor. Kimi zaman bu seçeneklerin iki veya daha fazlası bir arada kullanılıyor. Ancak, kısa süre önce Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (HIFU) adı verilen bu yeni teknolojinin, tümörleri vücudun içindeyken ısıtarak non-invaziv şekilde yok etme potansiyeli olduğu anlaşıldı. HIFU, halihazırda kliniklerde uterus fibroidlerinin (uterustaki iyi huylu tümörler) tedavisinde kullanılıyor ve cerrahi müdahaleye kıyasla hem hastanede yatma süresini kısaltıyor hem de komplikasyon oranını azaltıyor. Aynı zamanda bu yöntemin kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisi için kullanımı AB ilgili makamları tarafından da onaylanmıştır. Adından da anlaşıldığı üzere yüksek yoğunluk odaklı ultrason, ses enerjisini tümöre aktarıyor. Bu ses enerjisi daha sonra tümöre yayılarak ısı üretiyor. Bu teknik, doku sıcaklığını 65oC nin üzerine, yani çevredeki dokulara zarar vermeden hücreleri öldürmeye yetecek sıcaklığa getirme kapasitesine sahip.
Sıcaklık Kontrollü İlaç Salımı
Kanser hücrelerini yüksek sıcaklıklarla öldürme yöntemi (termal ablasyon), kanser tedavisinde HIFU’nun tek kullanım alanı değil. Philips Araştırma, yüksek yoğunluk odaklı ultrasonun, aynı zamanda ilaçların tümör içinde aktif hale getirilmesi için de kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. Bu teknik, kemoterapi ilaçlarının lipozom adı verilen ısıya duyarlı mikroskobik partiküller içine yerleştirilip kan dolaşımına enjekte edilmesiyle uygulanıyor. Normal vücut sıcaklığında (37oC) stabil olan lipozomlar kan damarlarından geçerken içlerindeki ilacı tutmaya devam ederek vücudu ilacın toksik etkilerinden koruyor. Tümöre ulaştıklarında HIFU ışını ile yaklaşık 42oC’ye kadar lokal olarak ısıtılabiliyor ve bu aşamada lipozomların duvarları gözenekli hale gelerek ilacın doğrudan tümör içine salınmasını sağlanıyor. Klinik deneyimler, bir ilacın tümör içindeki terapötik etkisini artırma potansiyeline sahip bu tekniğin aynı zamanda vücudun diğer bölümlerinin ilaç maruziyetini düşük bir seviyede tutarak istenmeyen yan etkileri minimuma indirgediğini gösteriyor.
HIFU’nun MRI İle Birleştirilmesi
Philips’in HIFU teknolojisinin kanser tedavisinde kullanımına dair işaret ettiği başlıca teknik zorluklardan ikisi, ultrason ışınlarının hedef tümör üzerinde doğru şekilde odaklanmasından emin olunması ve tümör içindeki sıcaklık profilinin doğru şekilde kontrol edilmesidir. Philips HIFU tedavi sisteminin bir MRI (manyetik rezonans görüntüleme) tarayıcıyla birleştirilmesiyle bu iki amacın gerçekleşmesini sağlamaktadır. MRI tarayıcısı yumuşak doku yapılarının gerçek zamanlı olarak görüntülenmesine olanak tanıyarak, HIFU ışınının doğru yere odaklanmasını sağlıyor. Aynı zamanda, tümörlerde etkin termal ablasyon veya kontrollü ilaç salımı için gereken sıcaklık profillerini kontrol etmeye yarayan gerçek zamanlı bilgi sağlamak amacıyla lokal doku sıcaklıklarını konumsal olarak gösteriyor.
75 Ağustos•2013
Aktüel
Vaculine Maxi Cerrahi Aspiratörleri Bıçakcılar Güvencesiyle Türkiye Pazarında Poliklinik, Acil Servis, Yoğun Bakım ve Ameliyathaneler’de kullanılan yeni teknoloji ile üretilen Vaculine Maxi cerrahi aspiratörleri Bıçakcılar güvencesiyle Türkiye pazarına sunuldu.
•
Türkiye’nin lider tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler üreticisi Bıçakcılar, ürün gamını zenginleştirmeye devam ediyor. Dünyanın önde gelen tıbbi cihaz markalarının Türkiye distribütörlüğünü yürüten Bıçakcılar, akıllı, yenilikçi, güvenli ve çevre dostu tıbbi cihazlar üreterek ve tedarik ederek sektöre ve sağlık profesyonellerine kaliteli hizmet vermeye devam ediyor.
Kolay ve Güvenli Kullanım Sunuyor
Bıçakcılar geniş ürün yelpazesine en son olarak Vaculine Maxi cerrahi aspiratörleri ekledi. Üstün teknolojisi, ergonomik tasarımı, hasta ve sağlık profesyonellerine sunduğu avantajlarla dikkat çeken Vaculine Maxi cerrahi aspiratörleri, 2, 3 ve 5 litrelik tek/çift kavanoz kombinasyonları, 0-680/710 mmHg vakum gücü ve vakum yönlendirme özelliği ile dikkat çekiyor. 25 derecelik kontrol paneli açısı ile ergonomik kullanım sunan Vaculine Maxi cerrahi aspiratörleri ayrıca sessiz, kuru tip vakum pompası ile de Ameliyathane ve temiz alanlarda hava kaynaklı enfeksiyon önlenmesine önemli katkı sağlamaktadır. Bakım ve periyodik yağ ilavesi gerektirmeyen yeni ürün, güvenlik sistemleri ile de hasta güvenliğine büyük önem vermektedir.
80’den Fazla Ülkeye Çözüm Sunuyor
Türkiye'nin önde gelen tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler imalatçısı ve markası olan Bıçakcılar, 1959 yılından bu yana sağlık sektörüne hizmet vermektedir. Yurtiçinde ve yurtdışında 80'den fazla ülkede sağlık sektörüne hizmet veren Bıçakcılar, 800'ü aşkın çalışanı ile mükemmeliyet ve tam müşteri memnuniyetini hedefleyerek, 54 yıldır bu doğrultuda ödün vermeden çalışmaktadır.
Teknik Özellikleri
230 V, 50/60Hz, 145 W, 0.9A Ebatlar: 485 X 650 X 985 mm Ağırlık: 35 kg
76 Ağustos•2013
Aktüel
Cerrahide Yeni Standart: Erbe
Dünyanın sayılı koter üreticilerinden olan Erbe, İstem güvencesiyle Türkiye’de kullanıcıların hizmetine sunuluyor. •
1847 yılından bu yana dünyanın sayılı koter üreticilerinden olan Erbe, artık İstem güvencesiyle Türkiye’de kullanıcılarla buluşuyor. İstem Tıbbi Cihazlar, konularında dünyanın lider firmalarının ürünlerinin Türkiye’ deki satış ve teknik servis etkinliklerini 15 yılı aşkın süredir başarıyla ve güvenle yürütmektedir. Tıbbi alanlarda ihtiyaçları karşılayacak çok geniş bir ürün portföyüne sahiptir. ERBE 1847’den beri dünyanın sayılı koter üreticilerinden biridir ve artık İstem kalitesiyle Türkiye’de kullanıcıların hizmetine sunuluyor. Merkezi Almanya’da bulunan ERBE, Avrupa ve Amerika’daki şubeleriyle büyüyen başarısını birçok hastane ve kliniğe taşımayı başarmıştır. Bütün tıbbi branşlar ve bireysel ihtiyaçlar için en iyi sistemleri geliştirmeyi amaçlayan ERBE uluslararası platformda aldığı belgeler ile de kalite ve güvenilirliğini ispat etmiş, alanında rakipsiz bir firma olduğunu gözler önüne sermiştir. Elektrocerrahi, Damar mühürleme, Argon plazma koagülasyon, Kryo cerrahi ve Waterjet cerrahi alanlarında son teknoloji, güncellenebilir cihazlarıyla müşterilerine kaliteli hizmet sunmaktadır. ERBE hizmet verdiği tüm alanlardaki ürünlerine uygun, farklı özelliklere sahip aksesuar ve enstrümanlarıyla doktor ve hasta ihtiyaçları karşılamaktadır. Genel cerrahi, gastroentroloji, dermatoloji, jinekoloji ve üroloji gibi önemli cerrahi uygulamalarda güvenle tercih edilebilir.
ERBE APC cihazları VIO serisiyle uyumlu olup koagülasyon işlemini iyonize Argon gazı ile gerçekleştirmektedir. Koagülasyon temassız olup, enstrümanın hastaya yapışma riskini ortadan kaldırmaktadır. APC ile sınırlı penetrasyon derinliğiyle homojen yüzey koagülasyonu ve etkili hemostas mümkündür. Gastroentroloji, endoskopi, bronkoskopi, KBB, laparoskopi ve açık cerrahi işlemlerde kullanılmak üzere ERBE tarafından geliştirilmiştir.
ERBE’den Üst Düzey Elektrocerrahi VIO Serisi 50C, 100C, 200S, 200D, 300S ve 300D olmak üzere 6 farklı ünite ve modüle sahiptir. ERBE müşterilerine 50 Watt’tan 300 Watt’a kadar kesme, koagülasyon, hemostas ve devitalizasyon işlemleri yapan koter cihaz seçenekleri sunmaktadır. VIO serisi elektrocerrahide yüksek frekansta hızlı, güvenli, hassas kullanıma uygun olup aynı zamanda makul fiyat seçenekleriyle hizmettedir. Ayrıca güvenli bir operasyon için otomatik dozaj ayar seçeneği, değişik soket modülleri, çeşitli tıbbi branşlara özgü upgrade özellikleri, el kumandası ve ayak pedalı ile kontrol edilebilme seçeneklerini doktor ve hasta memnuniyeti için bir araya getirmiştir. Cerrahide çığır açan yöntem Argon Plazma ile Koagülasyon (APC)
78 Ağustos•2013
Aktüel
Panasonic Sağlıklı Yaşamın Takibini Kolaylaştırıyor Kullanımı kolay ve pratik olan Panasonic tansiyon aletleri ile tansiyonun doğru bir şekilde ölçülüyor, önceki ölçüleri kaydetme özelliği ile sağlıklı yaşamın takibi kolaylaşıyor.
• Panasonic’in pratik ve en doğru şekilde nabız
ve kan basıncını ölçmek isteyenler için geliştirdiği, üst koldan tansiyon ölçen modeli EW3106 ile bilekten tansiyon ölçen EW3006 modeli olmak üzere iki farklı tansiyon ölçüm cihazı modeli bulunuyor. Ürünler, önceki ölçümleri kaydeden hafıza özellikleriyle fark oluşturuyor. Bilekten ölçüm yapılmasına imkan tanıyan EW3006 modelinin 90, üst koldan ölçüm yapan EW3106 modelinin ise 42 kapasiteli ölçüm hafızası bulunuyor. Panasonic tansiyon aletleri tüm ölçümlerin ortalamasını alma imkanı da sunuyor.
Tavsiye Edilen Marka
“Şişirerek ölçüm” sistemine sahip Panasonic tansiyon aletleri, Precise Logic Teknolojisi ve Dijital Filtreleme Teknolojisi sayesinde tıbbi olarak doğruluğu kanıtlanmış, güvenilir ölçümler sunuyor. Panasonic EW3106 tansiyon aleti, kolay kullanımı ve güvenilir ölçümleri ile Avrupa’da konuyla ilgili otoritelerden biri olan Avrupa Hipertansiyon Birliği (European Society of Hypertension) tarafından da tavsiye ediliyor. Osilometrik Ölçüm Teknolojisi de tansiyonun yanı sıra damar fonksiyonlarının ölçülmesine de imkan tanıyor.
Hipertansiyon Uyarısı
Hipertansiyon uyarısı özelliğine sahip olan Panasonic tansiyon aletleri, düzensiz nabız atışlarını da saptayabiliyor. 3 satır ölçüsünde, geniş ekranlı Panasonic tansiyon aletlerinin büyük göstergeleri, ileri yaştaki hastalar tarafından rahatlıkla okunabiliyor. Ayrıca alkalin pillerle çalışan Panasonic tansiyon aletleri çalışırken ses de çıkarmıyor.
80 Ağustos•2013
Aktüel
JCI Denetiminde 7 Ayda Rekor Sonuç Liv Hospital, JCI (Joint Commission International) kalite akreditasyon sertifikasını, dünyada ilk kez açıldıktan sonra, en kısa sürede ve hatasız olarak alan tek hastane oldu. • Liv Hospital en kısa sürede ve hatasız bir şekil-
de, sağlıkta en önemli uluslararası kalite akreditasyon belgesi olan JCI’ı alarak bir dünya rekoruna imza attı. Liv Hospital, JCI (Joint Commission International) kalite akreditasyon sertifikasını, dünyada ilk kez açıldıktan sadece 7 ay sonra, en kısa sürede ve hatasız olarak alan tek hastane oldu. Uluslararası bir komisyon tarafından yapılan ciddi denetimlerin ardından verilen JCI Akreditasyonu Kalite Belgesi, sağlık hizmet standartlarında en üst düzey performansı simgeliyor. Liv Hospital A’dan Z’ye sıkı denetimden başarıyla geçti.
hasta kayıtlarının tutulması ve hasta güvenliği, hasta ve yakınlarının bilgilendirilmesi ve eğitimi, ilaç kullanımı ve reçetelerin yazılması, kişisel hak ve gizliliklerin korunması, olası risklerin önceden önlenebilmesi ve kayıt altına alınması, enfeksiyon kontrolü ve sterilizasyonun takibi, personelin işe alınma prosedürleri ve eğitimi, asayiş ve güvenliğin işleyişi ve doğal afetlerde binanın tahliyesine kadar birçok kriter denetçiler tarafından incelendi ve Amerika’daki JCI genel yönetimine sunuldu. Kurul tarafından onaylanan sertifikamız, hedeflerini sürekli yukarıda tutan kurumumuza bir kez daha değer kazandırdı.
7 Ay Sonra Sertifikayı Aldı
JCI Kimdir?
JCI Akreditasyon Kalite Belgesi almak düşüncesi, Liv Hospital’ın henüz inşaat çalışması sırasında doğdu. Kurucu kadro ve kalite ekibi akreditasyon ile ilgili çalışmalara hızla başladı. Kısa bir süre içinde hem sağlık çalışanı kadrosu ve idari kadronun oluşturulması ile 7 Ocak’ta kapılarını açan Liv Hospital sağlık hizmeti, teknoloji ve misafir ağırlamakta doruk noktayı hedefine koydu. Chicago'dan JCI denetimi için gelen komisyon üyeleri tarafından, yaklaşık bir hafta boyunca, hastaların değerlendirilmesi, bakımı, taburculuktan sonra bakımın sürekliliğinin sağlanması, anestezi ve cerrahi süreçlerin güvenliği, güvenli ilaç kullanımı, enfeksiyon kontrolü, hasta ve yakınlarının haklarına bağlılık, uluslararası kalite iyileştirme ve hasta güvenliği hedeflerine uyum, iletişim ve bilgi güvenliği, çalışanların yetkinliği ve eğitimi, bina güvenliği, yönetim ve liderlik konularında denetimden hatasız olarak geçti. Personel yönetimi, bina altyapısı ve teknik donanımı, sağlık ekipmanlarının yeterliliği ve kalibrasyonu, yangın güvenliği, acil durum hazırlıkları,
1951'de kar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak kurulan Sağlık Organizasyonları Akreditasyonu Birleşik Komisyonu “Joint Commission on Accreditation of Healthcare Organization” (JCAHO) 57 yıldan fazla sürede 20 binin üzerinde sağlık kuruluşunun akreditasyonunu gerçekleştirmiştir. Sağlıkta kalite ve güvenliği üst düzeyde arttırmaya yönelik çalışmalar yapan, Joint Commission dünyanın dört bir tarafındaki sağlık kuruluşları için denetimler yapıyor. Joint Commission, A.B.D. ve dünyanın en saygın, eski ve büyük sağlık akreditör kuruluşudur..
JCI Akreditasyonu Nedir?
JCI Akreditasyonu, hastanelerin gönüllü olarak başvurdukları; uluslararası birtakım sağlık ve yönetim standartlarını gerçekleştirmiş olmaları halinde kendilerine verilen ve hastanenin kalite çıtasının yüksekliğini gösteren bir uyum belgesidir. JCI tarafından gönderilen denetçiler kurulu; kurumun JCI akreditasyon standartlarına uyumunu ve amaca yönelik çalışmalarını değerlendirir. Kurumun standartlara uyumunu değerlendirirken aşağıda kriterleri göz önünde tutar; Personel ve hastalarla sözlü mülakatlar yapar. Hasta bakımı süreçlerini ve bakım alanını inceler. Politika, prosedür ve kayıtları inceler. Akreditasyonun bir süreci olarak sonuçları değerlendirir. Hasta ve yakınlarının ve çalışanların bina ve tesisat içerisinde güvenliğine ilişkin alınan önlemleri inceler. Saha denetimleri yaparak kaliteli bakım hizmetlerinin iyileştirme çalışmalarını inceler ve sonuçları değerlendirir. Akreditasyonun bir süreci olarak sonuçları değerlendirir.
82 Ağustos•2013
Aktüel
DEAH Fizik Tedavi Birimi Hizmete Girdi Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasında 8 fizyoterapistin hizmet ettiği birim oluşturuldu. • Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasında 8 fizyoterapistin hizmet ettiği birim oluşturuldu. Hastane bünyesinde ESWT cihazı ile topuk dikeni, tenisçi dirseği ve taban ağrısı gibi hastalıkların tedavisi yapılmaya başlandı. Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasında 8 fizyoterapistin çalıştığı birim ile ilgili açıklama yapan birim sorumlusu Fizyoterapist İsmet Bülent Çelebi, hijyene önem verdiklerini söyledi. Hacettepe Üniversitesi mezunu olan ve 17 yıllık fizyoterapist olan Çelebi, hastaların dediklerini uyguladıkları takdirde başarı oranlarının daha da yükseleceğini belirtti. 8 Kişilik Bir Ekip Hizmet Verecek
8 kişilik bir ekiple Diyarbakır halkına hizmet ettiklerini de sözlerine ekleyen Çelebi, “Toplam 8 fizyoterapist hastanemizde hizmet vermektedir. Hastanemiz bünyesinde ESWT cihazı ile topuk dikeni, tenisçi dirsegi ve taban ağrısı gibi hastalıkların tedavisi yapılmaya başlanmıştır. Hastalarımız tarafından uygulama süresinin kısa olması ve seans sayısının az olması tedavinin tercih edilme sebebidir. Tedavideki başarı oranının yüksek olması hastalar tarafından tercih edilmesinin diğer sebebidir. Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi fizik tedavi salonunda kullanılan cihazlar en son teknolojiye sahip olurken bölgemizde ise çok sayısı topuk dikeni hastaları bulunmaktadır. Hastalarımız tedavi sonrası memnun olarak ayrılmaktadırlar bunun için ileri merkezlere gitmeye gerek kalmıyor” dedi.
“Yenilik Sunmaya Devam Edeceğiz”
Diyarbakır Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Muhammet Güzel Kurtoğlu ise amaçlarının halka hizmet etmek ve sağlıktaki sorunları asgariye indirmek olduğunu söyledi. Kurtoğlu, "Fizik tedavi ve rehabilitasyon bir ekip işidir. Fizik tedavi ekibinde doktor ve fizyoterapist mutlaka yer alır. Tedavi edilen hastalığın ve kliniğin özelliğine göre iş ve uğraşı terapisti, rehabilitasyon hemşiresi, ortez-protez uzmanı, masör ve yardımcı elemanlar ekibin üyeleri arasında yer alabilir. Hastanemiz bünyesinde kurulan bölümdeki görev yapan fizyoterapist arkadaşlarımız alanında uzman kişilerdir. Hastalarımızın memnuniyeti için elimizden gelen tüm imkanları seferber etmekteyiz. Hastanelerimizde Her gün bir yenilikle halkımıza hizmet edeceğiz” diye konuştu.
84 Ağustos•2013
Aktüel
Tatil ve Seyahat Bavulundaki Güvenli Dost Tatil ve seyahatte istenmeyen tuvalet kazalarına karşı güvenli ve konforlu TENA Lady Mesane Pedleri, kadınların hayatını özgürce yaşamasına destek oluyor.
•
Tatil ve seyahatte istenmeyen tuvalet kazalarına karşı güvenli ve konforlu TENA Lady Mesane Pedleri, kadınların hayatını özgürce yaşamasına destek oluyor. Özellikle hamilelerin ve annelerin risk grubunda olduğu idrar kaçırma sorununa karşı etkili bir çözüm sunan koruyucu medikal destek ürünü TENA Lady Kadın Mesane Pedleri tatil bavuluna girdi. İstemsiz oluşabilecek sızıntıları hızla emerek cildin kuru kalmasını sağlayan TENA Lady, tatilin, seyahatin; kısacası hayatın her anının özgürce ve doyasıya yaşanmasına destek oluyor.
Günlük Aktivitelerde Kadınların Yüzünü Güldürüyor
Giysilerde ince estetik yapısıyla asla belli olmayan, en incesi 1 bardak, en kalını yaklaşık 1 litre sıvıyı hapseden TENA Lady Mesane Pedleri, günlük aktivitelerde kadınların yüzünü güldürüyor. Güvenli ve cilt dostu özellikleriyle özgürce kahkaha atmanın mutluluğunu yaşatıyor. İdrar kaçırma (inkontinans) sorunu, normal doğumun, çoklu doğumun, fazla kilonun ve birçok farklı hastalığın sonucu olarak ortaya çıkabiliyor. Alerjik nezleden daha yaygın olan idrar kaçırma, 30 yaş üzeri her 4 kadından 1’ini etkilemekte.
86 Ağustos•2013
Aktüel
Yıkılan Hastanenin Yerine Sağlık Kampüsü İnşa Edilecek Van Devlet Hastanesi’nin yerine sağlık kampüsünün inşa edileceği bildirildi. • Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Van Milletvekili Mustafa Bilici, depremden aldığı ağır hasardan dolayı yıktırılan Van Devlet Hastanesi’nin yerine sağlık kampüsünün inşa edileceğinin müjdesini verdi. Van Sağlık İl Müdürü Dr. Bilal Acar’ı ziyaret eden Mustafa Bilici, yeni sağlık merkezleri ile ilgili Van halkına müjde verdi. Sağlıkta ciddi manada bir değişim ve dönüşüm olduğunu ifade eden Bilici, bu sürecin halen devam ettiğini belirtti. Bugün vatandaşın sağlık hizmetlerinin zamanında ve tam yapılabilmesi adına hemen hemen her şeyin yapıldığını anlatan Bilici, “Deprem öncesi hizmete giren Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanemiz deprem sonrası elimiz ayağımız oldu ve iyi ki yapmışız diye çok sevindik. Öte yandan Van’a uzunca süre hizmet veren ve şu an içinde bulunduğumuz alan vardı. Bu alanda Van Devlet Hastanesi olarak hizmet veriliyordu. O bina yıllardır tadilat ile ayakta tutulan bir binaydı. Ancak fiziki olarak
da binanın ömrü açısından iş göremiyordu. Deprem ile birlikte ağır hasar alması ile birlikte yıkıldı” dedi.
“Yıkılan Hastanenin Yerine Sağlık Üssü İnşa Edilecek”
Devlet hastanesinin buradan kalkması ile birlikte buradaki esnafın durumunun iyi olmadığı şikayetlerinin sürekli kendilerine geldiğini ifade eden Mustafa Bilici, burada mutlak suretle kendilerine de katkı sunacak sağlık kurumlarının olması talebinde bulunduklarını kaydetti. Bilici, “Bildiğiniz gibi sağlık kampüsü olarak Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bulunduğu alanda tüm hastanelerin inşa edilmesi gerekiyor. Özellikle şehrin bu tarafına ve yukarı tarafına hitap edilebilecek polikliniğin olması da gerekiyordu. Sağlık İl Müdürlüğümüzün bizleri teşvik etmesi Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
88 Ağustos•2013
Aktüel belirtti. Bilici, “Edremit bu kampüs alanının haricinde olacak. 50 yataklı psikiyatri hastanesi, bununla birlikte 100 yataklı yüksek güvenlikli psikiyatri hastanesi de Edremit ilçesinde yapılacak. Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bulunduğu kampüste fizik tedavi hastanesi inşa edilecek. Bunların ihalesi tamamlandı. Onkoloji hastanesi düşünülüyor henüz ihale edilmemiş. Kadın doğum çocuk hastanesi bunun ihalesi yapıldı, şu an inşaat halinde. Kardiyoloji ve KVC hastanesi 550 yataklı olacak, bununda temeli atıldı ve bu da sismik izolatör denen depreme dayanıklı bir sistemle yapılacak. Dolayısıyla ilimizde bir anda bu kadar çok sağlık kuruluşunun ihale edilmesi, temellerinin atılması kısa bir sürede tamamlanması önemlidir. Hatırlarsanız, İhtisas Hastanemiz vardı ve bu hastane her bir devlet büyüğü geldiğinde açılışı yapılırdı ve defalarca da açılışı yapıldı. Allah’a şükürler olsun ki bir anda 7-8 hastanenin bir anda temelini atıyoruz ve iki yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Aynı şekilde bulunduğumuz alanda birçok sağlık merkezinin yapımı aynı anda başlayacak ve çok kısa bir süre içerisinde tamamlanacak. Çünkü ödeneği tamamen ayrılmış durumda, bütün bunlar Van’ımıza hayırlı olsun. Şu anda biz Ağrı, Hakkari ve Muş gibi çevre illere sağlık hizmeti verirken, bu hastanelerin de tamamlanması ile birlikte çok daha geniş bir alana hizmet vereceği ve çok daha kaliteli hizmetin verileceği düşüncesindeyiz. Ben emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
ile yapmış olduğumuz görüşmeler netice verdi. Nihayetinde şu üzerinde bulunduğumuz eski hastane alanında şimdi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi yapılacak. Bununla birlikte aile sağlığı merkezi, halk sağlığı merkezi, aile polikliniği, ana çocuk sağlığı merkezi, dispanseri yapılacak, verem savaş kliniği, sağlık laboratuarları ve son olarak obezite merkezi kurulacak. Ön tarafında da 6 metrekarelik alanda yeşil alan olarak değerlendirilecek. Güzel bir proje hazırlandı. Bunun altyapısının hazırlanmaması durumunda bu büyük bir yatırımın gecikmesi ve geri gitmesi söz konusuydu. Buranın imarıyla ilgili sıkıntılar vardı. Bu sıkıntıları da Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratlarını bir araya getirerek il müdürümüzü de bu birlikteliğe dahil ederek sonuçta güzel bir proje ile nihayete erdi. Çok kısa bir sürede ihalesi yapılarak bu sağlık merkezleri hızlı bir şekilde tamamlanıp hizmete sokulacak. Buradaki esnaf açısından, buradaki yaşayan sakinler açısından yukarı mahallelere de hitap edeceği ve birde şehir merkezinde olması açısından bu sağlık birimlerinin burada yapılıyor olması önemli yer tutmaktadır” dedi.
“7-8 Hastane Aynı Anda İnşa Edilecek”
Van’ın sağlık üssü olacağını her defasında dile getirdiklerini ifade eden Mustafa Bilici, yeni imar planı ile birlikte yeni hastanelerin yapılabilmesi için Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bulunduğu alanın biraz daha genişletildiğini
90 Ağustos•2013
Aktüel
Şifa'dan Diş Hastanesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, Şifa Üniversitesi’nin Bayraklı’daki ana kampüsü bitişiğindeki binasında, diş ile ilgili tüm branşlarda hizmet vermeye başladı. •
eğitim yılına yeni hizmet binası ve hastanesi ile giriyor. Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, Şifa Üniversitesi’nin Bayraklı’daki ana kampüsü bitişiğindeki binasında, diş ile ilgili tüm branşlarda hizmet vermeye başladı. Hastanede çene cerrahisi, ortodonti, çocuk ve estetik diş hekimliği gibi kliniklerin de bulunması, uzman yetersizliğinden randevu alamayan İzmir ve Ege Bölgesi’ndeki hastalar tarafından sevinçle karşılandı. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Hüseyin Yılmaz, bir taraftan Diş Hekimliği Fakültesi’nin hızlı bir şekilde büyüdüğünü, diğer yandan Şifa Üniversitesi Hastane ve polikliniklerindeki diş kliniklerine olan talebin arttığını belirterek, “Mevcut yapı bize dar gelmeye başladı. Dolayısıyla böyle bir yatırıma ihtiyaç vardı. Yeni binamızla Ege Bölgesinin ilk ve en büyük vakıf üniversitesi diş hastanesine kavuşmuş olduk” dedi.
Yeni yatırımlarla hızlı bir şekilde büyümeye devam eden Şifa Üniversitesi, Ege Bölgesinin en büyük vakıf üniversitesi diş hastanesini hizmete açtı. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, toplam 56 unitle İzmir ve Ege Bölgesi’ne hizmet vermeye başladı. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2013/2014
Randevu Sorunu Yok
Şifa isminin sağlık sektöründe ve sağlık eğitiminde önemli bir marka olduğunu anımsatan Prof. Dr. Yılmaz, “Diş Hekimliği Fakültesi olarak yeni ve
92 Ağustos•2013
Aktüel modern binamızla birlikte hem öğrencilerimize hem de hastalarımıza daha kaliteli hizmet vermeyi planlıyoruz. 18 öğretim üyemiz ve geniş diş hekimi kadromuzla, diş hekimliği ile ilgili tüm branşlarda hizmet veriyoruz. Özellikle çocuk diş hekimliği, estetik diş hekimliği, ortodonti ve implantoloji gibi konularda tecrübeli öğretim üyesi arkadaşlarımızla İzmir ve çevresine şifa dağıtmak istiyoruz. Çünkü bu branşların uzmanlarını her hastanede bulmak mümkün olmuyor. Hastalarımız, hiçbir randevu sorunu ile karşılaşmadan gelip bu kliniklerimizden sağlık hizmeti almaya başladılar” şeklinde konuştu.
Çocuklara Özel Klinik
çektiğini anlatan Prof. Dr. Yılmaz, “Dolayısıyla günümüzün revaçta olan branşlarından biri de çocuk diş hekimliği… Biz de yeni hastanemizde çocuklara özel bir klinik oluşturduk. Çünkü çocuklarda belirli bir yaş diliminde, süt dişleri ve daimi dişler ağızda yer aldığı için ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. Hem süt dişlerinin tedavileri tamamen farklı, hem de bu yaş grubunun diş hekimi korkusunu yenmek ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. 3 yardımcı doçentimizin görev yaptığı Pedodonti Kliniğini fiziki mekan olarak da çocuklara özel tasarlıyoruz. Çocuklarımız çizgi film izlerken aynı zamanda tedavilerini olabilecekler” dedi. Yılmaz, Şifa Üniversitesi hastane ve polikliniklerindeki diş hekimlerinin; Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi ile entegre bir şekilde mevcut yerlerinde hizmet vermeyi sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.
Çocuklarda sağlıklı diş gelişiminin ileri yaşlarda karşılaşılacak pek çok diş sorununa baştan set
94 Ağustos•2013
Panaroma Şişli Eftal Hastanesi’nin İsmi Değişti • Sağlık Bakanlığı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ismini Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak değiştirdi. Hastanenin isminde yapılan değişiklikle ilgili kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına bir açıklama yapan Sağlık Bakanlığı, şu ifadelere yer verdi: “Bu hastane 1899 yılında 2. Abdülhamit tarafından, 8 aylık kızı Hatice Sultan’ı difteriden kaybetmesi üzerine, kızının anısını yaşatmak için ilk çocuk hastanesi olarak 'Hamidiye Etfal Hastanesi' adı ile yaptırılmıştır. Hastanenin adı daha sonra 'Osmanlı Etfal Hastanesi', 1922 yılında ise 'Şişli Etfal Hastanesi' şeklinde değiştirilmiştir. Köklü bir geçmişe sahip bu hastane, tıp alanındaki pek çok gelişmeye öncülük etmiştir. Tarihimizdeki ilk çocuk hastanesi olduğu pek çok kişi tarafından bilinmeyen bu hastanemizi tarihsel kimliğine tekrar kavuşturmak için isim değişikliği yapılması uygun görülmüştür.”
Ortaca’ya Yeni Devlet Hastanesi • Ak Parti Muğla Milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden, Ortaca’ya
yeni ve modern bir devlet hastanesi yapılmasıyla ilgili Bakanlıktan onay çıktığını söyleyerek, proje görüntülerini paylaştılar. Fethiye ve Muğla Devlet Hastanelerindeki yoğunluğu azaltacak ve arada kalan bölge insanının daha iyi hizmet almasını sağlayacak olan 100 yataklı hastanenin bölge için çok önemli olduğunu ifade eden Boğa ve Özden, sağlık hizmetinin genele yayıldığını ve yerinde hizmet anlayışının takipçisi olduklarını söylediler. Ak Parti Muğla Milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden’in özel gayret ve girişimleri sonucu yapım planlamasına alınan Ortaca Devlet Hastanesi B sınıfı bir hastane ve 100 yataklı. Turizm merkezi olan Muğla’ya yakışır bir donanımda ve güzellikte hastane olacağını ifade eden Boğa ve Özden, “500 yataklı Üniversite hastanemizin temelini inşallah Kurban Bayramından önce atacağız. Datça Devlet Hastanesinin yapımı devam ediyor. Bodrum’a 150 yataklı, Ortaca’ya da 100 yataklı hastanemizi de başlattığımız zaman sağlık hizmeti altyapımız büyük ölçüde tamamlanmış olacak” dedi.
İş Adamından Hastaneye Bronkoskopi Cihazı Bağışı • Gökhan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gökşin, Pamukklae Üniversitesi Hastanesi’ne bronkoskopi cihazı bağışladı. Gökhan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gökşin, PAÜ Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’na bronkoskopi cihazı bağışladı. Akciğer hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan cihazı bağışlayan iş adamı Ahmet Gökşin, yaptığı bağıştan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. PAÜ Hastanesi yöneticileri de Ahmet Gökşin’in cihazı bağışlamasından dolayı hayırsever iş adamına plaket verdi.
96 Ağustos•2013
Panaroma ÇOMÜ’de Nefroloji Birimi Hizmete Girdi • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakülte-
si Hastanesi’nde İç Hastalıkları Anabilim Dalı’na bağlı Nefroloji Birimi hizmete girdi. Yardımcı Doçent Doktor M. Gülay Kadıoğlu Koçak, Nefroloji Biriminin her gün poliklinik hizmeti vereceğini söyledi. Koçak, “Hipertansiyon, ve Hipertansiyona bağlı böbrek hastalıklarının tanı ve tedavisi, Akut böbrek yetmezliği, Glometülonefrit, her türlü diyaliz tedavisi, Böbrek hastalığı için risk altında olan hastaların takibi, Diyabete bağlı böbrek hasarlarının takibi gibi gibi çok geniş bir alanda hizmet vermeyi planlıyoruz” dedi.
Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi Açıldı • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’na bağlı Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi hizmetine açıldı. Yrd. Doç. Dr. Hakan Aylanç yönetiminde hizmete açılan Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi Tıp Fakültesi hastanesinde doğan ve yoğun bakım ihtiyacı olan tüm bebeklere hizmet verecek. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi beş çocuk sağlığı asistanı, altı yoğun bakım tecrübeli hemşiresi ve iki ventiletör cihazı, beş kuvöz ile 24 saat hizmet verecek. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Naci Topaloğlu ve Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi sorumlusu Yrd. Doç. Dr. Hakan Aylanç, “Ünitemizde, zamanında ve tam erken doğan bebeklere: gerekli bakım ve tedavi, solunum desteği, Sarılık tedavisi (Fototerapi, Yoğun Fototerapi), gerekli durumlarda kan değişimi, yoğun bakım gerektiren kalp hastalıkları tanı ve tedavisi gibi uygulamalarımız olacaktır” dedi.
Çanakkale’ye Diş Polikliniği •
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nedime Hanım Çarşı Poliklinikleri’nde Diş Polikliniği hizmete girdi. Nedime Hanım Çarşı Poliklinikleri’nde Diş Polikliniğinde göreve başlayacak olan Diş Hekimi Cumhur Özbakır, “Hastanemizde Diş muayenesi, diş röntgen filmi, diş tedavileri, dolgu, kanal tedavileri,diş taşı temizliği (Detartraj) ve diş çekimleri gibi işlemleri yapacağız. Yeni bir işyerinde ve yeni ortamda, hele ki Nedime Hanım gibi tarihi dokusu korunan bir hastanede göreve başlayacak olmak çok gurur ve heyecan verici. Burada çok güzel işler yapacağıma inanıyorum” dedi.
98 Ağustos•2013
Panaroma Edremit Devlet Hastanesi’nde Endoskopi Ünitesi Hizmete Girdi • Balıkesir’in Edremit Devlet Hastanesi ‘Endoskopi Ünitesi’ hizmete girdi. Endoskopi ünitesinin hizmete girmesi ile yıllardır Balıkesir ve Ayvalık’a yönlendirilmek zorunda kalan hastaların çilesi hastane yönetiminin girişimleri ile sona erdi. Üniteyi körfez halkının hizmete sunabilmenin mutluğunu yaşadıklarını belirten Edremit Devlet Hastanesi Yönetici ve Başhekimi M. Atahan Gürkan Acar, “Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu tarafından gönderilen cihazla bugün ilk gastrolojik rahatsızlığı bulunan hastada gerekli tetkik yapıldı. İlk hastamızda risk taşıyan bir rahatsızlık bulunmadığı için de ise çok sevindik” diye konuştu.
Osmancık Devlet Hastanesi Eylül Ayında Bitecek • Sağlık Bakanlığı tarafından yapımı devam eden Osmancık
Devlet Hastanesi inşaatının Eylül ayı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. AK Parti Çorum milletvekilleri Salim Uslu, Murat Yıldırım, Cahit Bağcı, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, D-100 karayolu üzerinde yapımı devam eden hastane inşaatında incelemelerde bulundu. İncelemeler sırasında milletvekilleri ve Kafkas’a müteahhit firma yetkilileri tarafından bilgi verdi. Hastane inşaatının yüzde 80 oranında tamamlandığını dile getiren firma yetkilisi, çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışmalarına önümüzdeki günlerde başlanacağını dile getirdi. Yetkili, Eylül ayı sonuna kadar hastane inşaatını bitirmeyi planladıklarını kaydetti. Hastanenin Cumhuriyet tarihinde Osmancık’a yapılan en büyük yatırım olduğunu belirten Kafkas, inşaatı devam eden hastanenin iç donanımı ile birlikte 18 milyon TL’ye mal olacağını, belirtti.
Hastane Binası Hızla İlerliyor • 100 Yataklı Hendek Devlet Hastanesi inşaatı hızla yükseliyor. Belediye tarafından yolları açılan ve Açmalar mevkiinde yapımına başlanan, 90 dönümlük arazinin Hendek Belediyesi tarafından Sağlık Bakanlığı’na devrinin gerçekleştiği alanda çalışmalar hızla devam ediyor. Üç bloğun yükseldiği hastane inşaatının, dördüncü bloğunun temeli atılıyor. Hızlı bir şekilde çalışmaların devam ettiği Devlet Hastanesinin iş bitirme süresinin de 12 Kasım 2014 olarak belirlendiği söylendi. İnşaatı başlayan 100 yataklı Devlet Hastanesi’nin tam donanımlı ve modern bir hastane olacağı belirtildi.
100 Ağustos•2013
Denge
Eskiden böyle değilmiş!
K
-Kamu bankalarını ikinci bir hazine gibi kullanarak, görev zararları marifetiyle, kamu açığını maskelediniz. -Bütçe dışı fonlar ihdas ederek ve söz konusu “dipsiz kuyuları” Sayıştay denetiminin dışına taşıyarak, Meclis’ten geçen bütçenin yanında, ikinci bir bütçe oluşturdunuz. Böylece, popülist siyaseti finanse ettiniz. -IMF, “önce reform, sonra para” dediğinde, “önce para, sonra reform” gibi kurnazlıklara tevessül ettiniz. Özetlemek gerekirse.. 1990-2001 döneminde, ortalama büyüme yüzde 3.2’ye gerilerken, ortalama enflasyon yüzde 75’e tırmandı. -Ekonomi, 1994, 1999 ve 2001 yıllarında (sırasıyla -6.1, -6.4, -9.5 olmak üzere) üç defa negatif büyüdü. -Kısa vadeye yoğunlaşan devasa bir borç stokunu, çok yüksek bir reel faizle, “konsolidasyon ve moratoryum” dedikodularının gölgesinde döndürmeye çalıştınız. Liste uzatılabilir. *** Şubat 2001 kriziyle birlikte, tam anlamıyla dibe vurdunuz. Kasım 2002’de sandığa gömüldünüz ve bir daha çıkamadınız. Şimdi mi? Şimdilerde eskinin özlemini çekiyorsunuz. Olup biten bundan ibaret.
endilerini “merkez sağ” olarak tanımlayan bir grup eski politikacı, ekonomiyi tartışıyor. Öğreniyoruz ki.. -Ekonomi, takur tukur ediyormuş. Eskiden böyle değilmiş. İşler çok daha iyiymiş. Doğrudur, vaktiyle işler böyle değildi. Tıkır tıkır işleyen, pırıl pırıl bir ekonomi devretmiştiniz. Kıymetinizi bilemedik. Yeniden iktidara geleceğiniz günleri, hasretle bekliyoruz. Sizleri çok özledik. Ne diyelim? -Yaptıklarınız, yapacaklarınızın teminatıdır! *** Gelelim yaptıklarınıza.. Hatırlar mısınız, bilmem. Devr-i iktidarınızda.. -Siyasette “grekoromen” ekonomide “karakucak” güreşiyordunuz. Nereye el atsanız, hakem kararıyla “tuş” oluyordu. -Yolsuzluk ve kokuşmuşluk bakımından, muz cumhuriyetlerini aratmadınız. -Çift haneli kronik enflasyonu, “büyümenin ve istihdamın bedeli” diye yutturdunuz. -Enflasyonu önlemek yerine, onunla birlikte yaşamanın yollarını keşfettiniz. -TL’yi sıfırlarla donattınız. Halkımızı, kuyruğunda 16 tane sıfır barındıran katrilyonlu rakamlarla tanıştırdınız. *** -“Seçmene selam!” faslından, sosyal güvenlik kurumlarını çökerttiniz.
Mehmet Ali Özbudun
102 Ağustos•2013
Pazarola
Pazarlamacı bağırmaz, fısıldar
B
anlaşamıyorlarsa birbirlerinden uzaklaşıyor. Uzaklık bağırmaya, bağırma öfkeye, öfke tekrar bağırmaya yol açıyor. Kalpler uzaklaştıkça öfke, öfke arttıkça bağrış-çağrış, bağırdıkça düşmanlık... Birbirini seven, gönülleriyle de birbirine yakın insanlar ise hep sakince konuşuyor. Sevgiler artıp kalpler yakınlaştıkça sesler azalıyor, fısıltıya dönüşüyor, hatta konuşmaya bile ihtiyaç kalmıyor. Mesajını iletebildiğinden emin olamayan, illâ ki bir şey söylemek isteyen pazarlamacılar da genellikle yüksek tondan konuşuyor. Ekranlar ve etraf bağıran reklamlarla dolu. Afişler de öyle, koca harfler ve resimlerle sürekli bağırmadalar. Mağazalar, markalar, pazarlamacılar, tezgahtarlar da ikiye ayrılmış: Bir yanda bağıranlar öte yanda işini sessizce yapanlar. Yüksek perdeden konuşanlar, ahaliyi, ortamı yok yere geriyor, huzur bozuyor, haksızlıklara kapı açıyorlar. Pazarlamacılar bağırmak zorunda değil. Kaliteli pazarlamacılar işlerini neredeyse hiç konuşmadan, gönülden gönüle uzanarak, bağırmadan, adetâ fısıldaşarak yapıyorlar. Bayramınızı tebrik eder, sağlık ve afiyetler dilerim.
ayramların huzur ve sürûr günleri olduğunu, nispeten boşalıp sakinleşmiş bir İstanbul sayesinde bir kere daha hissettik. İstanbul tenhalaşınca daha güzel. Bayramda bol bol telefonlaştık, bayramlaştık. Dikkatimizi çekti. Sabit-mobil, sesli-görüntülü hiç fark etmiyor, muhatap ne kadar uzaktaysa sesler o kadar yüksek çıkıyordu. Sanki içimizde bir el vardı, ses düğmemizi ayarlıyordu. Uzaklara konuşurken daha iyi duyurmak istercesine sesimizi yükseltiyor, hatta farkında olmadan bağırmaya başlıyorduk. Çok önemli saydığımız bir şey anlatırken de, meramımızı anlatamadığımızı sandığımız, bizi dikkatle dinlemediklerini düşündüğümüz durumlarda da böyle oluyordu. Anlaşılmadığımızı düşündüğümüz durumlarda da öyle... Bağırma ile öfke ikiz kardeş gibiler. Bağırdığımızda mı öfkeye kapılıyoruz, yoksa öfkelendiğimiz için mi bağırıyoruz bilinmez ama, her iki halde de iletişimin koptuğundan, iki tarafın birbirinden ümidi kestiğinden emin olabiliyoruz. İletişim kalpten kalbe bir akış. Arada sevgi yoksa, taraflar iletişim kuramıyor,
Prof. Dr. İsmail Kaya
104 Ağustos•2013