Yıl: 26 Sayı:313 ARALIK 2012 GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE MÜZEYYEN YARAN muzeyyen.yaran@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Ülkemizi Başarıyla Temsil Ettiler 2012 yılının son sayısı ile birlikteyiz. Dünyada ve ülkemizde önemli değişimlerin yaşandığı 2012 yılı sağlık sektörü açısından da oldukça hareketli geçti. Ülkemiz sağlık sektöründe, Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Projesi başarılı bir şekilde ilerliyor. Bu değişime ve gelişime uyum sağlamaya çalışan sektör firmaları da kendilerini yenilemeye devam ediyor. Kasım ayında Almanya’da düzenlenen MEDICA 2012 Fuarı’na ülkemizden 104 firma katılım gösterdi. Ülkemizi temsil eden tüm firmalara teşekkür ederiz. Türkiye’de üretilen sağlık ürünlerinin dünya pazarlarında ilgi görmesi gerçekten çok sevindirici bir gelişmedir. Üretime ihtiyaç olduğunu sektörün tüm kesimleri ifade ediyor. İhtiyaçları doğru tespit ederek doğru çözümleri üreten firmalar hem Türkiye’de hem de ihracatta başarılı olacaktır. Türkiye medikal sektörü, yıllık 6 milyar dolarlık iş hacmi ile 180 milyon dolarlık ihracata karşılık, 1.4 milyar dolarlık ithalata sahip. Ülkemizdeki medikal cihaz sektörünün yüzde 85’i ithalata dayanıyor. Öte yandan 10-13 Ocak 2013 tarihleri arasında Health Expo Fuarı düzenleniyor. Fuarın medikal cihaz endüstrisinin ihracat yapan katma değeri yüksek bir sektöre dönüşme hedefine destek olması bekleniyor. Ameliyathane cihazlarından ilaç malzemelerine ve hastane mobilyalarına kadar pek çok ürünün sergileneceği fuara yerli ve yabancı 250 firmanın katılımı bekleniyor. Medikal Teknik Dergisi olarak bu önemli buluşmada yer alacağız. Tüm ziyaretçileri bu önemli organizasyona davet ediyoruz. Dergimizin bu sayısında, birçok önemli yenilik ve gelişmeye yer verdik. Bu ayki dosya konumuz KBB’dir. Sürekli yazarlarımızdan Prof. Dr. İsmail Kaya ve Mehmet Ali Özbudun’un makalelerini okumanızı tavsiye ederiz. 2013 yılının sağlık, mutluluk ve başarı getirmesi dileğiyle, Sağlıklı günler.
REKLAM INDEKSİ
içindekiler
06
Çapa ve Cerrahpaşa Projesi 4 Yılda Tamamlanacak
08
Teknolojide Son Nokta: Dijital Hastane
12
Siemens Sağlık Türkiye, Başarısını Tescilledi
14
Fujifilm D-Evo ile Dijital Radyolojiye Geçiş
AKSON GRUP.............................15 AMAZON MEDİKAL....................19 AND OUTDOR ............................59 ARAB HEALTH...........................83 ATEKSİS .....................................11 AYDERSAN ...........................61-63 BEK TEKNİK ..............................17 BETA MEDİKAL..........................67 BETAKON .............................77-79 BEYBİ .........................................49 CARDIATECH .............................37 DESOMED ..................................41 DİJİTUR ....................................101 DOPA............................Ö.K.-29-31
16
İncekaralar’dan Rutin PCR Uygulamalarında Yeni Bir Çözüm
18
Sağlık Sektöründe Yeni Bir Dönem
20
104 Türk firması MEDICA Fuarı’nda Ülkemizi Temsil Etti
26
Tıp Dünyası İçin Gücünü Birleştirdiler
34
Nüve, Medica 2012’de Yenilikleri İle Dikkat Çekti
EFORSAN .................................2-3 EKİP............................................65 EKOL ..........................................75 ELMED .......................................39 EMS ............................................43 FUJIFILM .....................................7 GÖZDE........................A.K.İ.-89-91 İHLAS PAZARLAMA...................95 İNCEKARALAR.............................9 İSTANBUL HEALTH EXPO.........87 KEYHAN TERCÜME ...................73 KRİSTAL ŞEHİR .........................93 KUZULUK...................................99 MES MEDİKAL ...........................33
44
Sağlıkta Komple Çözümler Sunuyor
48
Yeni Teknolojilere Her Zaman İhtiyaç Olacak
64
Elbistan’da Bölge Hastanesini TOKİ Yapacak
76
120 Milyon TL’lik Sağlık Projesi
MESİTAŞ ....................................69 METİSAFE ..................................71 MULTİKAN............................51-53 OCTAMED ..................................13 OĞUZ CEVİZLİ ............................81 PLASTİMED ...............................47 SAĞLIK BİLİŞİM ZİRVESİ...........85 SANİTER ....................................35 SCA ..........................................A.K. TARTI..........................................55 TRİMPEKS ......................23-25-27 TÜRKİYE GAZETESİ ...................97 TÜYAP...............................102-103 ÜZÜMCÜ............................Ö.K.İ.-1
AKTÜEL
Çapa ve Cerrahpaşa Projesi 4 Yılda Tamamlanacak
2017 yılında bitirilmesi hedeflenen Yeni Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri Projesi, Fatih Belediyesi'nin Kentsel Dönüşüm çalışmalarında önemli bir yer tutuyor.
i
stanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri’nin yeniden yapılandırılması projesi kapsamında Çapa Yerleşkesi’nde yıkım başlıyor. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, “Yeni Çapa ve Cerrahpaşa projeleri ile ilgili olarak projeler için deprem risklerinin yanı sıra öğretim üyeleri, hasta ve öğrenci tercihleri de analiz edildi. Projeleri 4 yılda bitirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Dönüşüm Başladı İstanbul Üniversitesi ve Fatih Belediyesi’nden kentsel dönüşümde ortak çalışmalar başlıyor. Fatih Belediyesi'nin kentsel dönüşüm çalışmaları, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi ve Çocuk Polikliniği'nin yıkımıyla başlandı. 5 Kasım 2012 tarihinde başlayan yıkım çalışmalarında Fatih Belediyesi, kentsel dönüşüm yasası çerçevesinde 40 noktada toplam 6 bin 500 binayı yıkarak yenilemeyi hedefliyor. Kentsel yenileme projesinde İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa yerleşkelerinin yenilemesi de yer alıyor. 2017 yılında bitirilmesi hedeflenen Yeni Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri Projesi, Fatih Belediyesi'nin Kentsel Dönüşüm çalışmalarında önemli bir yer tutuyor.
Projenin 4 Yılda Tamamlanması Planlanıyor İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, “Yeni Çapa ve Cerrahpaşa Projeleri” ile ilgili olarak, “Projeler için deprem risklerinin yanı sıra öğretim üyeleri, hasta ve öğrenci tercihleri de analiz edildi. Projeleri 4 yılda bitirmeyi hedefliyoruz” dedi. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ise, kentsel dönüşüm yasası çerçevesinde Fatih ilçe sınırlarında 40 noktada toplam 6 bin 500 binayı yıkarak yenilemeyi hedeflediklerini belirtti. İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri’nin Yerinde, Yeniden, Acil Yapılandırılması Projesi'nde içinde son sistem teknik donanımın yer aldığı, doktor ve hastaların ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmış, hastanelerin tüm birimlerinin doğru yerlere yerleştirildiği, öğretim üyeleri, sağlık çalışanları, öğrenciler ve hastaların farklı birimlere kolayca geçebildiği, modern mimari anlayışın hakim olduğu, estetik ve depreme dayanıklı, fiziksel altyapıları tam binalar yapma hedefiyle yola çıkıldı. İnşa edilecek tıp fakülteleri binalarıyla aynı zamanda başka tıp fakültelerine de örnek olacak bir model ortaya koymak amaçlandı. 6 > ARALIK 2012
AKTÜEL
Teknolojide Son Nokta: Dijital Hastane Sağlık Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Keleş
Sağlık ve Bilişim Dünyası “Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi”nde Buluşuyor.
8 > ARALIK 2012
S
ağlık ve bilişim dünyasının liderlerini buluşturan en büyük organizasyon olan Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’13 bu yıl 10 -13 Ocak 2013 tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi’nde gerçekleşiyor. “Sağlıkta İnovasyon” ana teması ile sektörün gündemini ve geleceğini belirleyecek olan zirvede, sağlık bilişimi alanında dünyadaki yeni gelişmeler, sağlık ve bilişim sektörü profesyonelleri ile paylaşılacak. Sağlık Bilişim Derneği liderliğinde düzenlenen ve Sağlık Bakanlığı, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, CNR Holding, OHSAD, İstanbul Medipol Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi desteği ile hayata geçen Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’13 kapsamında; Türk siyaset, kamu ve iş dünyasının önde gelen isimleri, sektöre yön veren liderler, akademisyenler, yöneticiler ve kanaat önderleri, sağlık bilişimindeki gelişmelerin sağlık sektörüne getireceği yenilikler ve sağlıkta inovasyon ile etkin kaynak kullanımı konularını değerlendirecek. Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’13 kapsamında sağlık ve bilişim sektörünün ortak çalışması olarak hayata geçirilen yeni projeler, dünyadaki bu alandaki en son uygulamalar, sektörün geleceği ve özellikle ‘’Dijital Hastane’’ projesi gibi konularda sektörün kanaat önderlerinin görüşlerini paylaşacağı çok önemli panel ve konferanslar da gerçekleşecek. Sağlık Yönetiminin Yeni Çağı, Geleceğin Şehir Hastaneleri, Yönetimde Bilişimin Değişen Rolü, Sağlık Bilişimi ile İlaç ve Tıbbi Cihaz Yönetimi, Farklı Hastane Modellerinde Yönetişim, Gelişen Türkiye'de Gelişen Sağlık Bilişimi, Yeni Yapılanmada Dijital Veriyi Kim Nasıl Yönetecek? Üniversite gözüyle Sağlık Bilişiminde ARGE, Sağlık Sektöründe Sosyal Medya ve İnternet Kullanımı, Kamuda Stratejik Planlama, Stratejik Planlamanın Paydaşlara Etkileri, Stratejik Planlama ve Performans Programı, Yeni ARGE Teşvikleri ve Fonlar, Kamu ve ARGE, İnovasyon, Bulutta Sağlık, Hemşirelik Bilişimi konularının tüm boyutlarıyla ele alınacağı Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’13, Kamu Hastaneler Birliği Ceoları ve Amerika, İngiltere, Almanya, ve Hindistan başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden sektör liderinin katılacağı “Dünya Sağlık Bilişimcileri Buluşması” gibi çok önemli buluşmalara da ev sahipliği yapacak. Ayrıca zirve kapsamında dünyanın ilk ve tek Dijital Hastane Platformu da kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Sağlık bilişimi alanında yeni gelişmeleri ve son teknolojileri tek bir çatı altında toplayan, 1000 metrekarelik alanda gerçek zamanlı çalışan bir hastane kompleksi olan Dijital Hastane Platformu zirve süresince ziyarete açık olacak. Sağlık ve bilişim dünyasını buluşturan Sağlık Bilişim Zirvesi’13 kapsamında, bu ikincisi düzenlenecek olan “Altın Steteskop Ödülleri” de gerçekleşecek. Sağlık Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Keleş, bu yıl ikincisi düzenlenen zirveye dair şu açıklamaları yaptı; “Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’13 geçtiğimiz yıl 1700 üzerindeki rekor katılımcı sayısını, bu yıl 3 katına yükselterek, 5000’e yakın sağlık yöneticisine ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Dünyanın pek çok ülkesinden sektör liderlerini bir araya getirdiğimiz zirvede yine sağlık ve bilişim dünyasının geleceğini değerlendirip, gündemini belirleyeceğiz.”
AKTÜEL
S
Bursa Sağlık Turizminde Tam Not Aldı
on yıllarda sağlık turizmi alanında atağa geçen Bursa, Ankara’da yapılan 5. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi’nde yerli ve yabancı sektör temsilcilerinden tam not aldı. Vali Harput, Bursa’nın her geçen gün daha çok zenginleşen sağlık turizmi potansiyeli ile en doğru adres olacağını söyledi. Geleneksel hale gelen “Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi”nin beşincisi Ankara ATO Congresium’da gerçekleştirildi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açılışını gerçekleştirdiği kongreye, başta KKTC Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu olmak üzere yurtiçi ve yurtdışından pek çok protokol ve sektör temsilcisi katıldı. Vali Şahabettin Harput, Bursa’nın medikal ve termal turizm alanındaki potansiyelini anlattı.
Bursa Valisi Şahabettin Harput, Bursa’nın her geçen gün daha çok zenginleşen sağlık turizmi potansiyeli ile sağlıklı hayatın en doğru adresi olacağını söyledi.
Harput, dünyada yapılan tüm tedavi ve operasyonların Bursa’da gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, sağlık hizmetleri sunumunun kaliteli, hızlı ve ileri teknolojiye sahip cihazlarla yapıldığını vurguladı. Mevcut 35 hastane, 1 tıp fakültesi ve 1 askeri hastanenin yanı sıra, 13 yeni hastanenin daha planlandığını belirten Harput, bin 500 yataklı ve 4 ayrı hastaneden oluşacak yeni bir entegre sağlık kampusunun daha inşa edileceğini bildirdi. Harput, Bursa genelinde 3 hastanenin uluslararası JCI akreditasyon belgesine sahip olduğuna işaret ederek, “Organ nakli ve büyük ameliyatlar dahil, teşhis ve tedavi hizmetlerinde dünyanın en modern teknolojik donanımı şehrimizde kullanılıyor olması, nitelikli sağlık personeli ve üst seviyede fiziki şartlar medikal turizm alanında ilimizi dünya kenti haline getirmektedir” diye konuştu.
10 > ARALIK 2012
AKTÜEL
Siemens Sağlık Türkiye, Başarısını Tescilledi
Y
etkin uzman mühendislik, klinik uygulama becerisi, metriklere dayanan titiz operasyon yönetimi ve ardından oluşturulan hizmetlerin profesyonel satışı ve pazarlanması gibi özelliklerin tümünü yerine getiren Siemens Sağlık Türkiye, dünya devleri ile birlikte en iyi örnekler arasında Türkiye’nin yer almasını sağladı. Siemens Sağlık Sektörü tarafından her yıl inovasyon, satış ve servis alanlarında mükemmelliği yakalayan ülkelere ve merkezi iş birimlerine verilen “Mükemmellik Ödülleri”, Berlin’de düzenlenen Siemens Sağlık Liderlik Konferansı'nda sahiplerini buldu. Siemens Sağlık Türkiye, “Servis Mükemmellik Ödülü”nü kazanarak, Siemens’in Erlangen’deki merkezinde herkese açık genel tanıtım ekranında, dünya devleri ile birlikte en iyi global örnekler arasında Türkiye’nin de yer almasını sağladı.
Başarısını Tescilledi
Siemens Sağlık Türkiye ekibi, Berlin’de düzenlenen Siemens Sağlık Liderlik Konferansı’nda “Servis Mükemmelliği” ödülünü kazandı.
2006 yılında satış alanında mükemmellik ödülüne layık görülen Siemens Sağlık Türkiye bu yıl da Servis Mükemmelliği Ödülü’nü aldı. Siemens Sağlık Diagnostik Bölümü CEO'su Michael Reiterman ödül töreninde yaptığı konuşmada Siemens Sağlık Türkiye'nin serviste mükemmellik başarısına erişmesinde, devamlı süreç iyileştirmeleri ve Siemens Remote Service ile yakalanan muazzam sonuçların rolü bulunduğunu ifade etti. Siemens A.Ş Sağlık Sektör Lideri Şevket On; “Siemens Sağlık Türkiye'nin, Servis Mükemmelliği Ödülüne layık görülmesi; bu alandaki başarısını tescilledi. Bu ödül sorumluluğumuzu da artırdı. Başarımızı sürdürülebilir kılmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Mükemmellik ödünü kazanmak için, müşteri memnuniyeti başta olmak üzere, global strateji ile uyum, geçmişe dayanan pozitif trend ve zorlu finansal verilere dayanan yüksek performansa sahip olmanın yanı sıra; alanında yetkin uzman mühendislik, klinik uygulama becerisi, metriklere dayanan titiz operasyon yönetimi ve ardından oluşturulan hizmetlerin profesyonel satışı ve pazarlanması özelliklerine sahip olmak gerekiyor.
Siemens Siemens Bina Teknolojileri Bölümü (Zug, İsviçre), güvenli, verimli ve çevre dostu binaların ve altyapıların oluşturulmasında bir dünya lideridir. Teknoloji ortağı, hizmet sağlayıcısı, sistem entegratörü ve ürün satıcısı olarak, Bina Teknolojileri'nin, bina otomasyonu, ısınma, havalandırma, iklimlendirme (HVAC) ve enerji yönetimi gibi dalların yanı sıra, güvenlik alanında da çözüm ve sistemleri bulunmaktadır. Dünya genelindeki 29.000 çalışanıyla, Bina Teknolojileri, 5.8 milyar euro’luk bir ciroya sahiptir.
12 > ARALIK 2012
AKTÜEL
Fujifilm D-Evo ile Dijital Radyolojiye Geçiş
M
edikal Sistemler”de bir çok yeniliğe imza atan Fujifilm, Türk Radyoloji Derneği tarafından 7-11 Kasım tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 33. TÜRKRAD 2012 Kongresi’ne katıldı. FDR D-EVO Serisi Flat Panel Dedektör Sistemleri, Amulet Dijital Mamografi Sistemi, CR Sistemleri ve kuru sistem printer cihazları ile ilgili bilgileri sektörle paylaşan Fujifilm, yeni ürünü FDR DEVO C24i Flat Panel Dedektör’ü de ilk kez tanıttı.
TÜRKRAD 2012 Kongresi’ne katılan Fujifilm, yeni ürünü FDR D-EVO C24i Flat Panel Dedektör’ü sektöre tanıttı. Dijital Radyoloji alanında yeni bir dönemi başlatacak olan D-EVO, yeni doğan ve çocuklar için kullanım uygunluğu ile dikkat çekiyor.
Birçok Kolaylık Birarada Dijital radyolojide yeni bir dönem başlatan FDR D-EVO C24i Flat Panel Dedektör’ü birçok kolaylığı da beraberinde getiriyor. Tüm X-Ray sistemleriyle uyumlu olması, sadece 1,9 kg ağırlığı, yüksek DQE değeri, Fujifilm’e özel ISS teknolojisi bunlardan bazıları. Düşük radyasyon dozu, kablolu ve kablosuz kullanım opsiyonlarının yanı sıra yaklaşık bir saniye gibi kısa bir sürede sağladığı hızlı ön izleme de, FDR D-EVO C24i Flat Panel Dedektörü’nün en önemli özellikleri olarak öne çıkıyor. Flat panel dedektör sistemleri içinde en küçük ölçüye sahip olan FDR D-EVO C24i, yeni doğan ve çocuklar için kullanım uygunluğu ile de dikkat çekiyor. Kablosuz kullanılabilme özelliği sayesinde kuvöz içine de yerleştirilebiliyor.
Daha Düşük Radyasyon Fujifilm’in Medikal Sistemler alanında birçok yeniliğe imza attığını ve gerek hasta, gerekse uzmanların yeni teknolojiler sayesinde daha hızlı teşhis ve tedavi sürecine geçebildiğini belirten Fujifilm Medikal Sistemler Satış ve Pazarlama Müdürü Hakan Bulut, “Görüntüleme alanında öncü firma geleneğini devam ettiren Fujifilm, yeni tanıtımını yapmış olduğumuz FDR-D-EVO C24i flat panel dedektör ile Neonatal ve Pediatrik hastalarımızda daha düşük radyasyon dozu ile teşhislerin yapılabilmesine olanak vermektedir” dedi.
14 > ARALIK 2012
AKTÜEL
İncekaralar’dan Rutin PCR Uygulamalarında Yeni Bir Çözüm
Y
arım asrı aşkın süredir teknolojiyi ülkemize taşıyan İncekaralar’ın sunduğu Eppendorf Mastercycler Nexus PCR sisteminden daha fazla veri elde etmek için bir ya da iki Eppendorf Mastercycler Eco ünitesini bağlamanız yeterli. Eppendorf Mastercycler Nexus’u bilgisayarınıza bağlayarak işlem durumunu anlatan e-mail alabilirsiniz. Ayrıca, sezgisel yazılımı sayesinde PCR prosesindeki tüm parametreleri kontrol edebilirsiniz.
Uygun, esnek ve güvenilir bir PCR Sistemi Eppendorf Mastercycler, düşük enerji sarfiyatı, üç üniteye kadar bağlanabilme özelliği ve kompakt yapısı ile sadece bütçenize yarar sağlamakla kalmayıp laboratuvarlarınızı daha da özel hale getiriyor. Flexlid özelliği sayesinde, düşük hacimlerden yüksek hacimlere kadar tüm PCR sarflarıyla (0,1 - 0,2 - 0,5 ml PCR tüpleri, stripler, 96 kuyucuklu PCR plakaları, bölünebilir PCR plakaları) rahat kullanılabiliyor. Mastercycler serisi 45 DB altı ses seviyesi ile rakiplerini geride bırakarak, laboratuvarda sessiz bir çalışma ortamı sağlıyor. PCR için gerekli olan 0,154 kWh iken standby modunda enerji tüketimi yalnızca 6W’dur.
İncekaralar, Rutin PCR uygulamalarınız için güvenilir bir yol arkadaşı olan Eppendorf Mastercycler Nexus’u sunuyor.
Özellikler - Yüksek esneklik için üniversal homojen blok - Varolan üniteye bağlanabilen iki Mastercycler Eco ünitesi - E-mail notifikasyonu - Az yer kaplayan kompakt yapı - Flexlid konsepti ile otomatik olarak yüksekliği ayarlanabilir kapak - Sezgisel grafik programı - Kısa karıştırma fonksiyonu - 12 kolon gradient’a uygun olabilme özelliği - Tüpler içerisindeki buharlaşmanın en aza indirgenmesi - PCR basamaklarından annealing kısmında 95°C’ye çıkmadan 94,5°C – 95°C arasında kalabiliyor.
Gradient Opsiyonu ile SteadySlope Teknolojisi Gradient ve normal çalışmalarda, Eppendorf Nexus Gradient, bloğun hızlı ısınıp hızlı soğuyabilmesini sağlıyor. PCR tüpleri veya plakalar varken tüm blok, homojen olarak “steady slope” tekniğiyle aynı sıcaklıkta korunuyor. Ayrıca, kolay programlanabilmesi sayesinde, yeni kullanıcılar dahi güvenli ve kolay bir şekilde kullanabiliyor. Güçlü araç menüsü, 12 farklı sıcaklık ile doğru gradienti PCR’ınıza optimize etmek için size yardımcı oluyor.
16 > ARALIK 2012
AKTÜEL
Sağlık Sektöründe Yeni Bir Dönem Medical Park & MAPFRE Genel Sigorta Türkiye Sağlık Sektöründe Yeni Bir Dönem Başlatıyor.
A
lmanya, Hollanda ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde uygulanan, Türkiye sağlık sektörünün ise 2000’li yılların başından bu yana beklediği ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ Medical Park Hastaneler Grubu ve Mapfre Genel Sigorta işbirliğinde ilk kez Türkiye’de uygulanmaya başlandı. Sağlık sektöründe çığır açacak ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ uygulaması ile SGK’lı kişiler, Medical Park Hastanelerinde fark ödemeden hizmet alabilecekler.
SGK’lı Kişilere Özel Bu uygulamanın sağlık ve sigorta sektöründe yeni bir dönemi başlatacağını söyleyen Mapfre Genel Grubu CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serdar Gül, “Uzun yıllardır üzerinde konuşulan Tamamlayıcı Sağlık Sigortası, Medical Park ve Mapfre Genel Sigorta işbirliğinde Türkiye’de ilk kez hayata geçti. Yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığımız ürün, SGK’lı kişilere büyük avantajlar sağlayacak. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası yaptıran kişiler, Medical Park’ın tüm hastanelerinde fark ödemeden tedavi olabilecekler” dedi.
Diğer Özel Sağlık Sigortası Poliçelerinin 3’te Biri Fiyatına SGK’lı kişilerin Özel Sağlık Sigortasının yaklaşık 3’te 1 fiyatına ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ poliçelerini satın alabileceklerini ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “SGK’lı kişiler, Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nı çok uygun fiyatlara yaptırabilecekler. Fiyatlar İstanbul dışındaki illerde daha da düşük olacak. Kişiler ayakta ve yatarak tedavi teminatı alabildikleri gibi sadece yatarak teminatını da seçebilecekler”
5 Yılda 5 Milyon Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Türkiye’de özel sağlık sigortası sahibi kişi sayısının yaklaşık 1 milyon 600 bin olduğunu belirten Gül, sektöre ilişkin şu bilgileri verdi: “Türkiye’deki özel sağlık sigortası prim büyüklüğü 2 milyon 400 bin TL’dir. Özel Sağlık Sigortalarında kişi başı ortalama prim ücreti ise yaklaşık 2 bin 400 TLdir. Özel Sağlık Sigortalı sayısı, toplam nüfusumuzun %2’sidir. Türkiye’de SGK kapsamında yaklaşık 65 milyon kişi bulunuyor. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası sisteminde ise bu yeni işbirliğimizin hedefi 5 yılda 5 milyon kişiye ulaşmak.”
SGK’lılar Medical Park’ta Tek Kuruş Ödemeden Tedavi Olacak ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ uygulamasına öncülük eden sağlık grubu Medical Park Hastaneler Grubu oldu. Özel sağlık sektöründe “Herkes İçin Sağlık” felsefesiyle 18 yıldır hastalarına hizmet verdiklerini söyleyen Medical Park Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Usta ise şöyle konuştu: “Medical Park Hastaneler Grubu olarak hedefimiz her zaman Türkiye’de tüm kişilerin eşit kalitede sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlamak oldu. Bu alanda bugüne dek pek çok uygulamaya öncülük ettik, ilklere imza attık. “dedi. 18 > ARALIK 2012
AKTÜEL
104 Türk Firması MEDICA Fuarı’nda Ülkemizi Temsil Etti Ürün ve sistemlerdeki yenilikler kadar son yıllarda ihracatta da önemli bir ivme yakalayan sağlık sektörü, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) dördüncü milli katılım organizasyonuyla fuarda yer aldı.
A
lmanya’nın moda ve fuar kenti Düsseldorf’ta yapılan ve bu yıl 44’üncü kez düzenlenen bu büyük buluşmada, Türkiye’den 32’si milli katılımla olmak üzere toplam 104 Türk firması yer aldı. Yıl sonunda 615 milyon dolara ulaşması beklenen medikal ürünler ihracatının iki yılda 1 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Ürün ve sistemlerdeki yenilikler kadar son yıllarda ihracatta da önemli bir ivme yakalayan sağlık sektörü, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) dördüncü milli katılım organizasyonuyla fuarda yer aldı. Türk sağlık sektörünün önemli firmalarının katıldığı fuarda; medikal teknoloji, laboratuar ekipmanları, fizyoterapi/ortopedi teknolojileri, ameliyathaneler ve hastaneler için tüketim malları, yapı teknolojileri, medikal hizmetler ve yayınlar gibi pek çok farklı ürün grubu sergilendi.
140 Bin Ziyaretçi Takip Etti Sektör profesyonellerini bir araya getiren MEDICA, tıbbi konulardaki son yeniliklerin sergilemesinin yanı sıra, dünyanın her yerinden gelen tıbbi ürünleri ve tıp sanayi eğilimlerini görme imkânı ortaya çıkarıyor. Geçtiğimiz yıl 130 bin kişinin ziyaret ettiği fuarı bu yıl 140 binden fazla kişi gezdi. Ziyaretçiler arasında kurumlarda satın alma kararını veren profesyonellerin ağırlıkta olduğu dikkat çekti. Dünyanın en büyük tıp ve sağlık fuarı kabul edilen MEDICA’da yer almak firmalar için önemli bir prestij kaynağı. Pek çok ürün pazara sunulmadan önce ilk kez MEDICA’da görücüye çıkıyor.
İlgi Her Yıl Artıyor İKMİB Başkanı Murat Akyüz, sağlık ve tıp sektörünün son yıllarda hızlı bir gelişim içinde olduğunu belirterek, medikal ürünlerde yüksek katma değer ortaya çıkarma potansiyeline dikkat çekti. Medikal ürünler ihracatını iki yıl içinde 1 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini söyleyen Akyüz, “MEDICA sağlık alanında dünyadaki en önemli organizasyonlardan bir tanesi. Firmalarımızın dünyadaki gelişmeleri yakından izlemeleri ve ihracat potansiyellerini artırmaları için uluslararası fuarlara katılımlarını önemsiyoruz. MEDICA, yurtdışındaki en yüksek katılımlı fuarlarımız arasında ve milli katılım organizasyonumuza gösterilen ilgi her yıl daha da artıyor. Fuarda yaşanan yer sıkıntısı nedeniyle pek çok firmamız da çok istemelerine rağmen bu önemli organizasyonda yer alamadı. Önümüzdeki yıl daha çok Türk ihracatçısını MEDICA’ya taşımak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” diye konuştu.
AKTÜEL MEDICA 2012 Fuarı Türk Katılımcıları Chil Tıbbi Malzeme Türklab Tıbbi Malzemeler Nüve Mega Tıp Köroğlu Medical Bioanalyse Tıbbi Malzemeler Orthocare/Arden Medikal Ltd. EMS Mobil Sistemler Morsa Medikal Ortopedi Kuteks A.Ş. 4A Medical Geotek Medikal AMET Disposable Healthcare Betasan Bant 3teks Tekstil Sanimaks Hijyen Ürünleri Ateşci Medikal MetSet Medical Betatech Medikal Difasan Saglık Ürünleri Fonksiyonel Tekstil Gözde Tibbi Malzeme IDA Kimyevi IMMIB Interpacs Sağlık Çözümleri Tadımlı Tıbbi Malzeme Varimed Medikal Vateks Tekstil Nurel Medikal Bonmed Sağlık Ürünleri Bıcakcılar Tıbbi Cihazlar Doğsan Tıbbi Malzeme Gentuğ Tekstil Cansın Healthcare Klas Medikal Plasti-Med Octamed Healthcare Orhan Boz Tıbbi Malzeme Medikokim Ağaoğu Tıbbi Sağlık Asset Medikal Total İthalat İhracat Matek Medical Morton Medikal İstem Medikal Egemen International Optimal Sağlık Ürünleri Medbar Tıbbi Malzeme Metsis Medikal Turkuaz Medikal Aymed Medikal
22 > ARALIK 2012
ELMED Foras Medikal Hitaş Ortopedi Megasan Medikal Gaz Sistemleri Kare Medikal Üzümcü Tıbbi Cihazlar Medisel Medikal Trans Medikal Kordon Tıp Eryiğit Medikal Erna Medikal SP Medikal PMS Medikal Untes Isıtma Soğutma Aysam Ortopedi Ücmed Medikal TST Tıbbi Aletler Yiber Elektronik Metko Medikal Samsun Cerrahi Aletler Radeks Radyatör Dolsan Medikal Ar-El Tıbbi Ürünler Detaysan Gökler A.Ş. / Nitrocare Medikal2000 Destek Otomotiv TAUTMANN GmbH Kenmak Muka Metal Aktiv Dış Ticaret Duman Celik Kıraç Bilgi İletişim Anatolia Elmaslar Tibbi Cihazlar Hünkar Ecza ve Medikal Mediküm Samsun Met-Har Sağlık Ozti Medikal Tıpmed Tıbbi Medikal Isıgün Plastik İstanbul Medikal Mespa Samatıp ABC Tıp Altaylar Medikal Ipek Pamuk Nurteks Tekstil Ucak İs Formaları Yüksel Endüstriyel Zimed Medikal
AKTÜEL
Siemens Cios Alpha C-Kollu Modelini Sektörün Hizmetine Sundu Flat detektörlü, 25 kW kapasiteli Cios Alpha, %25 daha fazla görüntü kapsama alanına sahip.
K
uzey Amerika Radyoloji Derneği (RSNA) Bilim Kurulu’nun Chicago’da düzenlenen 98. Yıllık Toplantısında Siemens Sağlık Sektörü, ameliyathane (OR) için geleneksel C-kollarından daha güçlü ve daha geniş bir görüş alanına sahip yeni mobil C-kollu sistemini tanıtıyor. Kullanıcı dostu dokunmatik bir ekrana, benzersiz konum depolama özelliğine ve görüntü kalitesinde artış sağlayıcı özel bir soğutma sistemine sahip olan Cios Alpha, Siemens’in inovasyon gücü ve rekabetçiliğini ortaya koyuyor. Mobil C-kollu sistemlerinde kullanılan görüntü yoğunlaştırıcılar ve flat detektörler, görüntüyü döndürürken cerrahlara hep dairesel görüntü alanı sunduğu için önemli görsel veriler kaybolabiliyor. Ama yeni radyografik kolimatörleri (yönlendirici) sayesinde, flat panel detektörlü Cios Alpha, mevcut mobil C-kollarından %25 daha geniş bir görüş alanına sahip. Bu yeni sistemde cerrah, normalde kare olan görüntüyü döndürdüğünde, hastayı gereksiz radyasyona karşı koruyan yeni kolimatörler görüntünün dönüşünü otomatik olarak takip ederek monitörün maksimum görüş alanını göstermesine yardımcı oluyor.
Yüksek Çözünürlük ve Yüksek Kontrastlı Görüntü 25 kW çıkış gücüne sahip sistemin 30 x 30 cm’lik detektörü, yüksek çözünürlüklü ve yüksek kontrastlı görüntüler sunuyor ve 1 mm’den küçük en ince yapıları dahi görüntüleyebiliyor. Bu, özellikle çoğu zaman küçük kateter ve araçların kullanıldığı minimum düzeyde girişimsel (invazif) cerrahi operasyonlarda son derece faydalı bir nitelik. Flat panel detektörünün kompakt tasarımı sayesinde Cios
24 > ARALIK 2012
Alpha, doktorlara ve tıp personeline ek alan kazandırıyor ve geleneksel görüntü yoğunlaştırıcılara kıyasla hastalara erişimde kolaylık sağlıyor. 25 kW çıkış gücüyle Cios Alpha pazarda bulunan en güçlü mobil C-kollu sistem. Bu güç, özellikle yeterli kalitede görüntü elde etmek için daha fazla sistem gücü gerektiren obez hastaların görüntülenmesi sırasında faydalı oluyor. Cios Alpha’nın özel soğutma sistemi cihazın aşırı ısınmasını önleyerek uzun çalışma sürelerinde dahi yüksek görüntü kalitesi elde edilmesini sağlıyor. Aşırı ısınmış bir sistem otomatik olarak güç düzeyini azalttığı ve bu durum da görüntü kalitesini düşürdüğü için bu özellik hayati önem taşıyor. Aksi takdirde prosedürü tamamlayabilmek için C-kollu sistemin değiştirilmesi gerekiyor ve orijinal sistemin tekrar kullanılabilmesi için daha uzun soğutma süresine ihtiyaç duyuluyor.
Daha Fazla Güvenlik ve Rahatlık Cios Alpha, cerrahlara ameliyat odasında daha fazla güvenlik ve rahatlık sunan yeni bir dokunmatik ekran arabirimine sahip. Sistem; C-kollu, monitör taşıyıcısı ve masa kenarındaki kontrol paneli üzerinde bulunan, birbiriyle aynı üç dokunmatik ekranla kontrol edilebiliyor. Cerrah bu dokunmatik ekranları kullanarak müdahaleler sırasında istediği zaman sistem üzerinde tam kontrol sağlayabiliyor. Genelde monitör taşıyıcısında tam görüntüyü göremeyen ameliyat personeli, zumlama veya radyografik kolimatörlerin hazırlanması gibi görüntü üzerindeki oynamaları doğrudan yönetme imkanı veren dokunmatik ekranlara entegre edilmiş küçük ön izleme görüntülerini kullanıyor.
AKTÜEL
Tıp Dünyası İçin Güçlerini Birleştirdiler
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi (BAU Tıp) ve Medical Park Hastaneler Grubu tıp dünyası için güçlerini birleştirdi.
26 > ARALIK 2012
T
ürkiye’de tıp eğitiminde pek çok ilke imza atmayı hedefleyen Bahçeşehir Üniversitesi Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi, Türk tıbbını dünyanın sağlık ve bilim merkezi haline getirecek. Yurtdışında gerçekleştirdiği yatırımlarla eğitimde Türkiye’nin dışarıya açılan yüzü olan Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) yeni akademik dönemde öğrenci kabul etmeye başlayacak olan tıp fakültesi için Türkiye’nin en büyük hastane zincirlerinden Medical Park ile işbirliği anlaşması imzaladı. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nde gerçekleşen tanıtım toplantısına, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, Medical Park Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Muharrem Usta, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, Dünya Beyin Cerrahisi Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Peter Black ve Harvard Üniversitesi Dana Farber Kanser Enstitüsü Genetik Uzmanı Prof. Dr. Charles Stiles katıldı. Alanında söz sahibi bu iki markanın işbirliğiyle dünyanın önde gelen araştırma merkezlerinden biri olması hedeflenen Bahçeşehir Üniversitesi Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi; hem Türkiye’nin her köşesinde hizmet verecek hekimler yetiştirecek, hem de tıp alanında önemli buluşlara imza atacak insanları bilim dünyasına kazandıracak. BAU ile Medical Park Hastaneleri’nin öncülük ettiği işbirliği, tıp alanında önemli buluşların da önünü açacak. Anlaşmayla birlikte Medical Park Göztepe Hastanesi, önemli bir eğitim-araştırma hastanesi olarak hizmet verecek.
AKTÜEL Türkiye’de tıp alanında uzmanlaşmak ve dünya çapında önemli başarılara imza atmayı hedefleyen ve BAU TIP’ı tercih eden öğrenciler eğitimlerini ve araştırmalarını Bahçeşehir Üniversitesi Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nde sürdürecekler. Ayrıca öğrenciler, dünyanın en önemli üniversiteleri ile yapılan işbirlikleri sayesinde uluslararası deneyim yaşama olanağına sahip olacak. Öğrenciler eğitim süreleri boyunca; Harvard Üniversitesi Dana Farber Kanser Enstitüsü’nde 1 yıl araştırma, her yıl Harvard Üniversitesi’nde 1 aylık klinik staj, Cenevre Üniversitesi Kalp Sağlığı Merkezi’nde çalışma ve araştırma, Yale Üniversitesi Nörogenetik Laboratuvarı’nda araştırma, Florida Üniversitesi Anatomi Laboratuvarları’nda çalışma ve Stanford Üniversitesi’nde biyomedikal alanında araştırma yapma imkanı bulacak. Ayrıca hazırlık sınıfı okuyacak olan öğrenciler, İngilizce eğitimlerini Bahçeşehir Üniversitesi’nin Washington DC ve Toronto’daki kampüslerinde alacaklar.
Tıp Eğitiminde Devrim Niteliğinde İmkan Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi, öğrencilerine tıp eğitiminde devrim niteliğinde bir imkân sağlıyor. Seçmeli tıp eğitimi sistemi ile öğrenciler ilk iki yıl aynı eğitimi alacak, ikinci yılın ardından amaçları doğrultusunda farklı alanlara ayrılacak. Tıp alanında Türkiye’de bir ilk olacak
28 > ARALIK 2012
olan 'seçmeli programlı eğitim’de ikinci yılın sonunda programlar şöyle ayrılıyor: - MD programı: (6 yıl) Hedef çok iyi hekimler yetiştirmek. Öğrenciler ülkemizin üstün nitelikli tıp doktorları olarak eğitilecekler. - Araştırma odaklı MD programı: (6+1 yıl) Hedef araştırma odaklı hekimler yetiştirmek. Bu programda öğrenciler bir yıllarını yurtdışındaki önemli bir laboratuvarda (Harvard Dana Farber Kanser Enstitüsü, Cenevre Kalp Sağlığı Laboratuarları gibi) araştırma yaparak geçirecekler. Uluslararası bir dergide araştırmanın yayınlanması ise bu bir yılın başarı kriteri. Öğrencinin başarısına göre, yaz okulları gibi artı zaman yaratan yöntemler ile süre (araştırma yılı dahil) 6 yıl da olabilir. - MD-PhD Programı (6+2 yıl): Bu programda amaç temel ve klinik bilimlere araştırmacı gözüyle bakan hekim-bilim insanları yetiştirmek. Dört yıllık doktora eğitiminin iki yılı tıp eğitimi içerisinde programlanır ve 6 yıllık sürenin sonuna PhD eğitiminin 2 yıllık tez-araştırma dönemi eklenir. Tez dönemi yurtdışı işbirliği olan (Yale Üniversitesi-Nörogenetik programı; Harvard Dana Farber Kanser Enstitüsü Kanser Araştırma Laboratuarları; Florida Üniversitesi Anatomi Laboratuarları, Cenevre Üniversitesi Kalp Sağlığı Laboratuarları gibi) laboratuarlarda burslu tamamlanır. Bu program uluslararası düzeyde nitelikli bilim insanı ve öğretim üyesi yetiştirmeyi amaçlıyor.
AKTÜEL
5.50 Milyar Dolar Değerindeki Büyük Birleşme Tamamlandı
Şirket, 2013 yılından itibaren operasyonlarına Actavis adı altında devam edecek.
30 > ARALIK 2012
W
atson Pharmaceuticals tarafından yapılan açıklamada, Watson’ın Actavis’i 5.50 milyar Dolar karşılığında satın alım işlemlerinin nihai sonuca ulaştığını duyurdu. Bu güçlü, başarılı, karlı ve büyümekte olan uluslararası iki şirketin birleşmesiyle, dünyanın üçüncü büyük eşdeğer ilaç şirketi oluşuyor. Watson, Actavis’i satın alarak önümüzdeki üç sene içinde 300 milyon Dolar değerinde tasarruf sinerjisi yakalamayı hedefliyor. Yeni şirketin gelirlerinin yüzde 40’ı, ABD dışındaki ülkelerden elde edilecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Watson Başkan’ı ve CEO’su Paul Bisaro, güçlü, karlı ve hızla büyümekte olan iki şirketi birleştirerek küresel bir güç yarattıklarını söyledi. Bisaro, uygulanan entegrasyon planlaması dahilinde, birleşmenin finansal ve ticari değerini hızla artıracaklarını açıklayarak sözlerine devam etti; ‘Satın alım kararımızın ardından uluslararası eşdeğer ilaç, AR-GE ve ortak hizmet yönetimlerimizi belirledik ve bugün tek bir şirket olarak operasyonlarımıza başlıyoruz. Aynı zamanda bugün, ilk 100 gün stratejimiz doğrultusunda uluslararası yapımızı etkin kılacak büyümeye odaklanarak öngördüğümüz sinerjiyi yaka-
AKTÜEL
lamayı hedefliyoruz. Yeni şirketimizin ve 17.000 çalışanımızın güçlü ve sürdürülebilir büyüme için kusursuz bir entegrasyon süreci geçireceğinden eminim. Satın alım işlemlerinin tamamlanmasıyla, organik büyüme ve nakit akışı yaratacak eşdeğer ilaç varlıklarına artık sahibiz. Bu, bütün birimlerimizin, özellikle de uluslararası markalı ve bio-benzer ürünlerimizin, gelecekteki büyümesine odaklanmamıza fırsat sağlıyor.’ Actavis Türkiye Genel Müdürü Ali Toker, bu birleşmeyle Türk sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu yüksek kaliteli ve ulaşılabilir ilaçları, dünyanın üçüncü büyük eşdeğer ilaç şirketi olarak Türk halkı başta olmak üzere Türk sağlık sektörüne ulaştırarak daha büyük değer yaratacaklarını söyledi. Toker, Türkiye’ye 55 yıldır yapmakta oldukları yatırımları, yeni şirketle birlikte artırarak devam edeceklerini açıkladı. Actavis’le birleşerek dünyanın 3’üncü büyük eşdeğer ilaç şirketi olan Watson, 5 kıtada 60’dan fazla ülkede faaliyet göstermeye başlıyor. ABD, İngiltere, Kanada, Avusturalya, İskandinav ülkeleri ve Rusya’nın aralarında bulunduğu 33 pazarda ilk 10 arasında yer alan yeni şirket, organik büyüme için güçlü bir platform oluşturuyor. Şirketin en hızlı büyüme alanlarının ABD, Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Güneydoğu Asya ve Avusturalya olması beklenirken, Batı Avrupa’nın en hızlı büyüyen eşdeğer ilaç şirketi oldu.
Büyüyen Ürün Portföyü ve Geliştirilmekte Olan Ürünler Birleşmenin ardından şirket, 750 molekül ve 1700 dozaj formdan oluşan geniş bir portföye sahip oluyor. Endüstri
32 > ARALIK 2012
lideri bu portföy, katı dozaj formlar, oral kontrollü ve uzatılmış salımlı, transdermal, enjekte, jel, yarı katı ve oral transmukozal teknolojilerinin kullanıldığı ürünlere odaklanıyor. Şirketin dünya genelinde sunduğu hizmet seviyesi 40 milyar üniteyi aşan uluslararası üretim kapasitesi ile en üst düzeye çıkıyor. ABD’de geliştirmekte olduğu 180 ürün, uluslararası pazarlarda ruhsat işlemlerinin devam ettiği 2000 ürün ve onkoloji ürün geliştirme ve üretme kapasitesinin yanı sıra yeni şirket, uluslararası ilaç liderleriyle birlikte bio-benzer ürün geliştirme çalışmalarına devam edecek.
‘Actavis’ Olarak Devam Edecek Watson ve Actavis birleşmesinin ardından yeni şirket, 2013 yılından itibaren Actavis adı altında operasyonlarını sürdürecek. Yeni şirketin markalaşma süreci tüm merkezlerini, operasyonlarını ve ticari varlıklarını kapsayacak. Dünyada 60'tan fazla pazarda sürdürmeye başladıkları etkinlikleriyle şirketi tek bir isim altında birleştirmenin tüm paydaşlara sağladığı birçok olumlu etkinin farkında olduklarını belirten Başkan ve CEO Paul Bisaro; ‘Ortak şirketimizin faaliyet göstereceği ticari ve rekabetçi piyasalarda değer yaratacak tek bir uluslararası markanın tesis edilebilmesinin önemine odaklandık. Portföyümüzdeki mevcut isimleri kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik ve bu süreç devam ederken, ideal adayın Actavis olduğu ortaya çıktı. Bu isim, uluslararası alanda kullanılabiliyor ve kuvvetli üç kelimeyi çağrıştırıyor; eylem, vizyon ve güç. Bu üç kelime de Watson ve Actavis tarafından değer verilen özellikler.’ dedi.
AKTÜEL
Nüve, Medica 2012’de Yenilikleri İle Dikkat Çekti
L
aboratuvar ve sterilizasyon teknolojisi alanında üretim yapan ülkemizin köklü kuruluşu Nüve, uluslararası fuarlarda başarılı tanıtımlarıyla göz dolduruyor. Nüve, Almanya'nın Düsseldorf kentinde yapılan Medica 2012’de ürün çeşitliliği ve kalitesiyle dünya pazarlarındaki rakipleri ile sıkı bir yarış içerisinde olduğunu bir kez daha gösterdi. 1997 yılından beri Medica’ya katılan Nüve, her geçen yıl ürün yelpazesinde gözlenen artış, dünya standartlarında gerçekleştirdiği üretim kalitesindeki ısrarı ve istikrarlı bir şekilde artan uluslararası pazar payı ile fuarın uzman ziyaretçisinin gözünden kaçmıyor.
90 Ülkeye İhracat Yapıyor
Nüve, Almanya'nın Düsseldorf kentinde yapılan Medica 2012’de ürün çeşitliliği ve kalitesiyle dünya pazarlarındaki rakipleri ile sıkı bir yarış içerisinde olduğunu bir kez daha gösterdi.
14 – 17 Kasım 2012 tarihlerinde gerçekleşen Medica 2012’de Nüve standını 87 ülkeden 300 civarında ziyaretçi gezdi. 90 ülkeye ihracat yapan Nüve’nin Medica'daki standı aynı zamanda yurtdışı bayileriyle görüşme ve buluşma noktası. Nüve farklı coğrafyalardan gelen bayilerini standında ağırlıyor, yeni ürünlerinin tanıtımını yapıyor, ürünlerindeki yenilikleri bayileri ile paylaşıyor. Nüve Medica 2012’de geniş ürün grubundan örneklere yer verdi. İnkübatörler, Kuru Havalı Sterilizatörler, SteamArt Serisi Buharlı Sterilizatörler, Spinart Serisi Santrifüjler, Su Banyoları, Su Distile Cihazları, Class II Mikrobiyolojik Emniyet Kabini, Kan Saklama Dolabı, CO2 İnkübatör, Derin Dondurucu cihazları Nüve markasının geniş ürün çeşidini ve yüksek kalitesini yansıttı.
Yenilik Geleneği Bozulmadı Nüve’de her fuar, bir ya da daha fazla yeniliğin ya da yeni ürünün sergilenmesi bir gelenektir. Medica 2012 ‘de de bu gelenek bozulmadı. Nüve’de yeni seri Su Banyoları’nın tanıtımı ilk kez Medica 2012 Fuarı’nda yapıldı. ST 30 Çalkalayıcılı Su Banyosu yeni dizaynı ve özellikleri ile ziyaretçinin beğenisini aldı. Bir diğer yenilik ise Nüve’nin 2013 yılında piyasalara sunacağı renkli LCD göstergeli yeni kontrol ünitesi oldu. Yeni mikroişlemci kontrol sistemi ile Nüve ürünleri daha üstün özellikler kazanıyor. 2010 yılında Dünya Gazetesi’nin Pazar çeşitliliği dalında birincilik ödülü ile İhracatın Yıldızı seçilen Nüve bu seçimin doğruluğunu bir kez daha gösteriyor. Nüve markasının bilinilirliği giderek artarken Avrupa’daki ekonomik krize rağmen Nüve, ihracatının % 40’ını Avrupa ülkelerine gerçekleştiriyor.
34 > ARALIK 2012
AKTÜEL
Philips, Ambient Experience Uygulaması’nda Dönüm Noktasına Ulaştı Ambient Experience uygulaması, Güney Kaliforniya’daki (ABD) San Joaquin Community Hospital hastanesinde görüntüleme ve radyasyon tedavisi prosedürlerine tabi tutulan hastalar için dinamik ışık, video ve ses ile rahatlatıcı bir ortam oluşturacak.
R
oyal Philips Electronics, Ambient Experience hastane çözümünün 500’üncü siparişini aldığını ve böylece 2006 yılında başlattığı bu hasta odaklı klinik ortam uygulamasının satışında dönüm noktasına ulaştığını bugün açıkladı. San Joaquin Community Hospital hastanesi (Bakersfield, Kaliforniya, ABD) yeni Kanser Merkezi için Ambient Experience uygulamasını içeren Big Bore Bilgisayarlı tomografi tedavi planlama odası siparişi verdi. Ayrıca, Kanser Merkezi’nin radyasyon tedavisi odalarından ikisinde, batı dünyasında üç kişiden en az birinin hayatının bir döneminde maruz kaldığı kanser hastalığının teşhis ve tedavi süreçlerinde hastaların yaşadığı stresle başa çıkmalarına yardımcı olan rahatlatıcı atmosferler oluşturma konseptinden yararlanılacak. San Joaquin Community Hospital hastanesi Kanser Merkezi’nin Ocak 2013’te açılması bekleniyor. “Philips’in Ambient Experience konseptini ilk duyduğumda, bunun, Kanser Merkezimizi bölgedeki diğer klinik tesislerden farklı kılacak bir şey olabileceğini hemen fark ettim” diyor, San Joaquin Community Hospital hastanesi müdürü ve CEO’su Sam Itani. “Hasta deneyimine gösterilen özenin personelimizin gereksinimlerine gösterilen özenle birleştirilmesi bu durumu çift taraflı kazanç haline getiriyor. Hastalarımızın bakımı konusunda bütünüyle yeni bir standart oluşturmak için sabırsızlanıyorum.” Ambient Experience çözümleri, hastalara sakinleştirici, güven verici ve rahatlatıcı bir ortam oluşturmak için dinamik ışık, video ve ses özelliklerinin yenilikçi şekilde kullanımına dayanıyor. Ortam aydınlatmasının tonu ve yoğunlu-
36 > ARALIK 2012
AKTÜEL ğunun yanı sıra odadaki ses-görüntü içeriğini belirleyen tema seçimi konusunda hastalara kişiselleştirilmiş kontrol olanağı tanınması ile hastaların prosedürlere katılımı teşvik ediliyor. Muayene ve tedavi odalarının özel tasarım stratejilerine göre düzenlemesiyle hastalar karmaşık teknolojik tıbbi cihaz ve prosedürlerden daha az etkileniyor. Uygulamanın faydaları sadece hastalara yönelik değil. Philips Ambient Experience ortamlarının, tıbbi işlemlerin süresini kısaltırken aynı zamanda sağlık çalışanlarının daha verimli ve mutlu çalışmasına yardımcı olduğu da gözlenmiştir [1]. Philips Healthcare Müşteri Hizmetleri CEO’su Grug Sebasky, “Konseptin piyasaya sunulmasından bu yana geçen altı yıl içinde 500 Ambient Experience uygulamasının kişiselleştirilmiş bir çözüm olduğu hesaba katıldığında, oldukça önemli bir başarı olduğunun altını çiziyor. “Geçtiğimiz yıl Ambient Experience çözümümüze karşı talebin arttığını gördük ki bu da hasta deneyiminin önemiyle ilgili küresel farkındalığın artmakta olduğunun önemli bir kanıtı. Artan müşteri talebi, hasta-dostu rahatlatıcı ortamların sadece hastalar için değil hastaneler için de faydalı olduğu gerçeğini yansıtıyor” diye konuştu. Philips, tıbbi görüntüleme odaları, görüntüleme öncesi hazırlık odaları (özellikle PET/CT [2] ve PET/MR [3] için), tedavi odaları ve acil servislerde kullanılan Ambient Experience çözümü ile rahatlatıcı tedavi ortamları alanında öncü. İlk Ambient Experience odası 2005’te Chicago’daki
38 > ARALIK 2012
(ABD) Advocate Lutheran General Çocuk Hastanesi’nde kurulmuştu. Ticari Ambient Experience programı ise resmi olarak 2007’de ABD’de başlatıldıktan sonra kademeli olarak Avrupa’ya ve Çin ve Orta Doğu gibi gelişen coğrafyalara yayıldı. Ambient Experience bugüne kadar dünya çapında elli ülkede kuruldu. Bugün dünya çapında 50 ülkede 400’ün üzerinde hastanenin çeşitli klinik ortamlarında Philips Ambient Experience uygulaması tercih edilmiştir. Philips Ambient Experience, Kuzey Amerika Radyoloji Derneği’nin (RSNA) 25-29 Kasım 2012 tarihlerinde Chicago’da (ABD) gerçekleştirilen 98’inci yıllık toplantısında da sergilendi. Detaylı bilgi için Philips RSNA Haber Merkezi: http://www.philips.com/RSNA.
[1] Ambient Experience kullanılan merkezlerde yapılan özel bir araştırmaya göre (Eylül 2011’den sonra 27 ülkede [ABD dışında] 100 müşteri ile görüşülmüştür) şu sonuçlar elde edilmiştir: Müşterilerin % 76’sı çalışan memnuniyetinde artış, prosedür süresinde genel olarak % 4 (3 dakika/saat) azalma ve genel hasta sayısında % 6 (5 hasta/hafta) artış belirtmiştir. [2] PET/CT = Positron Emission Tomography combined with Computed Tomography in one system [3] PET/MR = Positron Emission Tomography combined with Magnetic Resonance Imaging in one system
AKTÜEL
Acıbadem Mobil Sağlık’a ‘Yükselen Liderlik’ Ödülü Geldi İngiltere’nin bağımsız kuruluşu Frost & Sullivan tarafından düzenlenen ve sadece sektördeki “en iyiler”e verilen 2012 Pan European Growth Leadership (Avrupa Birliği Yükselen Liderlik) ödüllerine, gösterdiği liderlikle dünyaya örnek olan Acıbadem Mobil Sağlık değer görüldü.
40 > ARALIK 2012
Ş
irket kazancı, kurulduğu günden beri %80’lerin üzerinde olan büyüme oranı ve Mobil Sağlık alanında imza attığı birçok ilkle ülkemizin sektöründeki lideri Acıbadem Mobil Sağlık’ın bu başarısı Avrupalıların da gözünden kaçmadı. İngiltere’nin bağımsız kuruluşu Frost & Sullivan tarafından düzenlenen ve sadece sektördeki “en iyiler”e verilen 2012 Pan European Growth Leadership (Avrupa Birliği Yükselen Liderlik) ödüllerine, gösterdiği liderlikle dünyaya örnek olan Acıbadem Mobil Sağlık değer görüldü. Sektörde yapılan son gelişmelere ve analizlere dayanarak sınıfının en iyilerini seçen Frost & Sullivan, değerlendirmesinde kurulduğu günden bugüne etkileyici bir büyüme oranına sahip olan Acıbadem Mobil Sağlık’ı, 2009 - 2012 yılları arasında mobil sağlık alanında Avrupa’nın en hızlı büyüyen şirketi olarak kayıtlara geçirdi. Koruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetlerini mobil olarak hastane dışına taşıyan ve Türkiye’yi gerçek anlamda ‘Mobil Sağlık’ kavramı ile tanıştıran Acıbadem Mobil Sağlık, alanındaki liderliğini böylece dünyaya kanıtlamış oldu. Başarısını aynı şekilde devam ettirmekte kararlı olan Acıbadem Mobil Sağlık, 2012 sonunda kazancını ikiye katlamayı hedefliyor. Frost & Sullivan Sağlık Araştırma Analistleri, “İyi belirlenen bir strateji ve etkili yönetim becerileri sayesinde Acıbadem Mobil Sağlık, bu yeni gelişen pazarda gözle görülür bir başarı ve büyüme elde etti. Şirketin başarısının merkezinde sınıfının en iyi hizmetleriyle desteklenmiş etkili finans yönetimi ve pazarlama kampanyaları bulunuyor” dedi.
AKTÜEL
Tamamlayıcı Tıp Tedavileri Yaygınlaşıyor Tamamlayıcı tıp tedavileri, geleneksel tedavi yöntemlerine göre daha kısa sürede kalıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
S
on yıllarda ülkemizde de tamamlayıcı tıp tedavi yöntemlerine ilgi artıyor. Tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri ile kısa süreler içinde başarılı sonuçlar alınabilmesi, doktorların da bu tedavileri daha çok önermesine neden oluyor. Özellikle sigara, alkol, kilo, alerji, ağrı ve stres gibi sorunların çözümünde kullanılan tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri arasında, Mora terapi, Fitoterapi, Akupunktur, Nöralterapi, Karyopraksi, Osteopati, Ozon tedavisi, Homeopati ve Enzim terapisi gibi farklı yöntemler ön plana çıkıyor. Bunların arasında yer alan ve teknolojik bir cihaza bağlı olarak yapılan, Sağlık Bakanlığı onaylı Mora Terapi, zararlı bağımlılıklardan kurtulmak için en çok başvurulan tamamlayıcı tedavi yöntemleri arasında gösteriliyor. Türki-
42 > ARALIK 2012
ye’de bilimsel olarak sonuçları araştırılan elektromanyetik rezonans tıbbı olarak da bilinen Mora Terapi herhangi bir kimyasal ilaç almadan, vücutta hissedilmeyen elektro manyetik dalgalarla, bağımlılık yaratan maddelerin vücuttaki izlerini silerek bağımlılıktan uzaklaştıran bir yöntem. Sigara, alkol, ağrı, kilo, alerji gibi bağımlılıkları olan, stres yaşayan kişilerin bu sorunlar ile baş edebilmeleri için kullanılan Mora terapi yöntemi, diğer alternatif tıp yaklaşımları arasında, yan etkisi son derece az, çok kısa süreler içerisinde kalıcı sonuçlar ortaya koyan bir yöntem olarak diğerlerinden ayrılıyor. Tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri ile ilgili değerlendirme yapan Dr. Ersal Işık; “2011 yılında kliniğimize başvurarak Mora terapi ile sigara bırakmak isteyen 1360 hastanın tedavi sonuçlarını inceledik. Katılımcıların yüzde 38’i, 21 30 adet arası, yüzde 35’i 11 - 20 adet arası, yüzde 25’i günde 30’dan fazla sigara tüketiyordu. Bu katılımcıların yaklaşık olarak yarısı sigarayı 20 yıldan daha fazla kullanıyordu. Mora terapi yapıldıktan 7 gün sonrasında yapılan aramalarda yüzde 79,9, üç ay sonrasında yapılan aramalarda ise yüzde 64.7 oranında sigara bırakmanın gerçekleştiği bulundu. Ulaştığımız sonuçlar, Mora terapinin özellikle sigara bırakma konusunda etkili ve gu ̈venilir bir tedavi yo ̈ntemi oldug ̆unu ortaya koymaktadır” dedi. Kamuoyunda yaygın olarak sigara bıraktırma yöntemi olarak bilinen Mora terapi aynı zamanda alkol, kilo, ağrı, alerji gibi sorunlarda da çok etkili sonuçlar ortaya koyuyor. Bugüne kadar Türkiye’de binlerce hastanın Mora terapi gördüğü ve başarı oranlarının yüzde 80’ler civarında olduğu Mora tedavi uzmanları tarafından belirtiliyor. Amerika ve Avrupa’da yaygın bir şekilde kullanılan Mora Terapi, Türkiye genelinde 19 farklı ilde bulunan 50 Mora Terapi Merkezi üzerinden hizmet veriyor.
AKTÜEL
Sağlıkta Komple Çözüm Sunuyor Abbott, Johnson & Johnson, Fresenius Medical, General Electric, Hospira, BD gibi markaların bayiliğini yürüten Baycan Tıbbi Malzemeler, 2003 yılında kurulan grup şirketi Eforsan Tıbbi Gereçler ile birlikte, yoğun bakım ve ameliyathane üniteleri, Temiz Oda, Kemoterapi, TPN Hazırlama Üniteleri, Biyogüvenlik Kabinleri, Çeker Ocak gibi alanlarda anahtar teslim çözümler sunmaktadır.
S
ağlık alanında her geçen gün büyüyerek 17 yıl faaliyet göstermek gerçek anlamda büyük bir başarıdır. Faaliyet gösterdiği alanlarda ihtisaslaşan Baycan Tıbbi Malzemeler,1997 yılında çok küçük bir ofiste başladığı hizmetlerine, bugün dünyanın önde gelen ürünlerini sağlık sektörünün hizmetine sunan bir firma haline geldi. Abbott, Johnson & Johnson, Fresenius Medical, General Electric, Hospira, BD gibi markaların bayiliğini yürüten Baycan Tıbbi Malzemeler, 2003 yılında kurulan grup şirketi Eforsan Tıbbi Gereçler ile birlikte, yoğun bakım ve ameliyathane üniteleri, Temiz Oda, Kemoterapi, TPN Hazırlama Üniteleri, Biyogüvenlik Kabinleri, Çeker Ocak gibi alanlarda anahtar teslim çözümler sunmaktadır. Öte yandan, İzmit merkezli çalışmalarını sürdüren firma,01 Ocak 2013’te İstanbul Şubesi ile müşterilerine daha iyi hizmet vermeyi hedefliyor. İki şirketin çalışmalarıyla ilgili olarak Baycan Tıbbi Malzeme ve Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bozkurt’u ziyaret ettik. Bozkurt ile sağlık sektörünü sunulan hizmetler ve hedeflerine ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle Baycan Tıbbi Malzeme firmasının kuruluşu ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz? Bülent Bozkurt: Sağlık sektörüne hizmet amacıyla 1997 yılında Baycan Tıbbi Malzeme firmasını kurduk. Faaliyetle-
Baycan Tıbbi Malzeme ve Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bozkurt.
44 > ARALIK 2012
rimize 17 metrekarelik bir alanda başladık. İlk olarak gazlı bez ve enjektör satışları gerçekleştirdik. Kuruluşumuzda kendimize önemli hedefler belirdik. Bu hedeflerimizi planlı ve programlı bir şekilde gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Kuruluşumuzun ardından Abbott firmasının alt bayiliğini üstlendik. Ardından 6 ay gibi kısa bir süre sonra İzmit bölgesinde Abbott firmasının doğrudan bayiliğini üstlendik. Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük, Kastamonu derken oldukça geniş bir alanda hizmetlerimizi genişlettik. Hizmet ağının genişlemesiyle birlikte Bolu ve Zonguldak şehirlerinde şubelerimiz hizmete girdi. Abbott gibi global bir marka ile çalışmanın önemli avantajlarını gördük. Bizim için gerçek anlamda bir okul oldu. Abbott firmasının profesyonelliğini kendimize örnek aldık. Abbott firmasının ardından Johnson & Johnson Company, Fresenius Medical Care, General Electric, BD, Hospira gibi firmaların bayiliklerini üstlendik.
Baycan Tıbbi Malzeme’nin ürün portföyü ve sunduğu çözümler hakkında bilgi verir misiniz? Baycan Tıbbi Malzeme dünyanın önde gelen markalarının bayiliğini yürütmektedir. Bu markalardan bahsetmek gerekirse; Abbott: Abbott tüm dünyada öncüsü olduğu infüzyon pompa seti ve (nütrisyon) ürünleri işini 1997 yılından bu yana Abbott Beslenme Uluslar arası (Abbott Nutrition International-ANI) çatısı altında sürdürmektedir. ANI, bebekler, çocuklar ve erişkinler için güvenilen bir yenilikçi, güvenli ve etkili nütrisyon ürünleri sağlayıcısıdır. Kuruluşundan bu yana Abbott markası ile çalışan Baycan Tıbbi
Malzemeler, 1997 yılından bu yana Marmara bölgesi ve Batı Karadeniz bölgesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Ethicon: Ethicon’un kendi ürünlerinde, hasta güvenliğinin korunması ilk sorumluluğudur. Bu amaçla tüm eforunu ürün gamını geliştirmek ve tanıtmak için sarf etmektedir. Tecrübesi ile sağlık sektörünün yapı taşlarından olan Johnson & Johnson, genel cerrahi, kadın doğum, üroloji, ortopedi, beyin cerrahisi, KBB, çocuk cerrahisi, laparoskopik cerrahi alanlarında yenilikçi, öncü atılımları ve kaliteli ürün sunumları ile pazardaki konumuna hakimdir. Baycan Tıbbi Malzeme olarak Johnson & Johnson firmasının Doğu Marmara ve Batı Karadeniz bölge bayiliğini yürütmekteyiz. GE: GE Healthcare hasta bakımı konusunda yeni bir çağı şekillendiren, sürekli değişen tıbbi teknolojiler ve hizmetler sunmaktadır. Cihaz grubunda; ventilatör, monitör, anestezi cihazları, küvöz ürünleri sunulurken, sarf grubunda; tansiyon manşonu, Spo2 sensörü, laringaskop sistemleri, bakteri ısı nem filtresi, Versamed Devre, Pulse Oksimetre, Tek Kullanımlık Basınç Pompası, Kan Isıtıcısı, Limbo Devre, Vital Parametre Monitörü, EKG ana kabloları, Electrode Teknolojileri sunulmaktadır. Fresenius Medical Care: Fresenius Medical Care, son dönemde böbrek yetersizliği nedeniyle diyalize ihtiyaç duyan bireylere yönelik tedavi hizmeti ve ürünleri sunan dünyada ve Türkiye’de sektöründe öncü konumunda olan bir kuruluştur. Doğu Marmara ve Batı Karadeniz bölgesinde Hemofiltrasyon Cihazı ve kitlerinin satış ve pazarlama hizmetlerini yürüten Baycan Tıbbi Malzeme, akut böbrek yetmezliği konusunda sunmakta olduğu hizmetin başarısını hasta, hasta yakınlarının ve bilhassa hekimlerin olumlu
ARALIK 2012 > 45
AKTÜEL şekilde sürdürmekteyiz. Şirketimizin kuruluşunda oluşturduğumuz misyon ve vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Sağlık sektöründeki hizmetlerimizde 18. yılımıza girmekteyiz. 17 metrekare alanda başladığımız faaliyetlerimizi bugün bin metrekarelik alanda sürdürmekteyiz. Yine yaklaşık 8 bin metrekarelik bir üretim alanına kısa bir süre içerisinde geçilecektir. Ar-Ge çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. İzmit merkezli yürüttüğümüz faaliyetlerimize 2013 yılında İstanbul Şubesi ile de müşterilerimize daha iyi hizmet vermeyi amaçlıyoruz.
Sağlık alanında yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? tepkilerinden almaktadır. Sürekli renal replasman ve plazma tedavi sistemlerinde gelişmiş teknik özellikleri ile beklentileri karşılamaktadır. Arrow International (DMT): 2003 yılından bu yana Arrow firmasının temsilciliğini yürüten Baycan Tıbbi Malzeme, normal ve antimikrobiyal santral venöz kateter, intraaortik balon pompası ve kateterleri, normal ve antimikrobiyal geçici hemodiyaliz kateteri, kalıcı diyaliz kateterleri, arter katater sistemleri, swangaz kateter çeşitleri, epidural kateter, sinir blok iğneleri gibi geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet vermektedir. Hospira: İnfüzyon cihazları ve setleri üzerine hastanelere kesintisiz hizmet veren alanının öncü markalarından olan Hospira’nın Batı Karadeniz ve Marmara bölgesinde bayiliğini yürütmekteyiz. Bd: Tıbbi Malzeme, Cihazlar, Laboratuar Ekipmanlarında geniş bir ürün yelpazesine sahip olan BD firmasının 2012 yılından itibaren temsilciliğini Batı Karadeniz ve Marmara Bölgesinde sürdürmekteyiz.
Eforsan Tıbbi Gereçler firmasının kuruluşu ve amaçları hakkında bilgi verir misiniz? Baycan Tıbbi Malzeme firmasındaki tecrübe ve bilgi birikimimizi Eforsan Tıbbi Gereçler ile üretime yansıtmak istedik. Piyasanın genel durumu ve pazar şartlarını göz önünde bulundurarak 2009 yılında üretim için Ar-Ge çalışmalarına başladık. Ar-Ge çalışmalarımız 3 yıldan fazla sürdü. Böylece teknolojimizi üst düzeye taşıdık. Eforsan Tıbbi İlaç ve Gereçler, Anahtar Teslim Ameliyathane, Anahtar Teslim Yoğun Bakım, Temiz Oda, Kemoterapi ve TPN Hazırlama Üniteleri Biyogüvenlik Kabinleri gibi proje bazı çalışmalar gerçekleştirmektedir. İki grup şirketimiz birbiri ile bağlantılı olarak anahtar teslim çözümler sunmaktadır. Yani, ameliyathane veya yoğun bakım ünitelerinin dizaynını Efor Tıbbi Gereçler ile gerçekleştirip, diğer ihtiyaç olan ekipman ve malzemeleri de Baycan Tıbbi Malzeme’nin temsilcisi olduğu ürünlerle sağlamaktayız.
İstanbul, sağlık alanında çok büyük ve ciddi bir pazar konumumda. İstanbul’a yönelik bir çalışmanız var mı? Bülent Bozkurt: Çalışmalarımızı planlı ve programlı bir 46 > ARALIK 2012
Bülent Bozkurt: Türkiye birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da hızlı bir gelişim göstermektedir. Sağlık Bakanlığı, son yıllarda çok doğru ve güzel projelere imza attı. Vatandaşların daha iyi sağlık hizmeti alması amacıyla yürütülen kampüs hastane projelerinin de ülkemize önemli kazançlar sağlayacağını düşünüyorum.
Firmalarınızı başarıya götüren etkenler neler oldu? Bülent Bozkurt: Bizim birinci önceliğimiz satışını yaptığımız veya ürettiğimiz ürünün kaliteli olmasıdır. 17 yılı aşkın süredir sektörde sunduğumuz kaliteli ürünlerle belirli bir noktaya ulaştık. Rekabet her zaman var olacaktır. Önemli olan kullanıcının ihtiyaçlarını doğru tespit edip, doğru çözümleri sunmaktır. Satış öncesi olduğu kadar satış sonrası hizmetlere son derece önem vermekteyiz. Tüm sunduğumuz ürünlerde gerekli kalite belgelerine sahibiz.
Kısa ve uzun vadede hedefleriniz nelerdir? Bülent Bozkurt: Eforsan Tıbbi Gereçler, 2016 yılına kadar dünyanın dört bir yanına ürün sunan bir firma olmayı hedeflemektedir. Baycan Tıbbi Malzeme de yurt dışında devam eden distribütörlük görüşmeleri çerçevesinde sağlık sektörünün ihtiyacı olan ürünleri sunmayı amaçlamaktadır. Yine 2013 yılında, kendimizi daha iyi tanıtabileceğimize inandığımız yurt içi ve yurt dışındaki fuar organizasyonlarına katılmayı planlıyoruz.
Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Bülent Bozkurt: Ürün tedarikçileri ve kullanıcıları, aldığı veya sattığı ürünün ne olduğunu bilerek yatırım yapmalarını tavsiye ediyorum. Hatanın çok ağır sonuçlar doğurabileceği bir sektöre hizmet veriyoruz. Bu sebeple hem alınan hem de satılan ürünlerin çok dikkatli bir şekilde analiz edilerek sektöre sunulmalıdır. En önemli unsurun insan hayatı olduğu unutulmamalıdır. Üretim gerçekten zor ve emek isteyen bir faaliyettir. Her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de üretim faaliyetleri gerekli birimler tarafından desteklenmelidir. Üretim, ülkemize katma değer sağlarken, dışa bağımlılığı da azaltmaktadır. Türkiye’nin sağlık alanında dünyada ses getiren markaları olması gerekir.
DOSYA
K
Yeni Teknolojilere Her Zaman İhtiyaç Olacak
onya Medicana Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Ömer Refik Çaylan, KBB alanında kullanılan teknolojik gelişmeler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte mevcut hastalıkların teşhis ve tedavisinde de kolaylıklar olduğun anlata Prof. Dr. Çaylan, “Mevcut teknoloji, bugün itibariyle bize yardımcı olsa da, birçok alanda hala yeterli değildir. Yeni teknoloji ve ürünlere her zaman ihtiyaç olacaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Çaylan: “Geleceğin teknolojisi hastalıkları henüz anne karnına düşmeden önleme konusunda iddialı olacağını düşünüyorum”
KBB hastalıklarının teşhis ve tedavisinde tıbbi ekipman ve teknolojiler hangi düzeyde kullanılıyor? Günümüzde tıbbın diğer branşlarında olduğu gibi KBB hastalıklarında teşhis ve tedavisinde yüksek teknoloji ürünü olan ekipman ve malzemeler kullanılmaktadır. Genel diagnostik amaçlı olarak elektrofizyolojik testler ve ileri görüntüleme teknikleri yaygın kullanılırken, cerrahi tedavide üstün robot teknolojisi, lazer cerrahisi, beyin sapı implantları vb. ürün ve ekipmanlarda belli merkezlerde kullanılmaktadır.
Konya Medicana Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Ömer Refik Çaylan.
48 > ARALIK 2012
DOSYA Gelişen teknolojiler, teşhis ve tedavi noktasında size yeterli derecede yardımcı oluyor mu? Teknoloji ilerledikçe mevcut hastalıkların teşhis ve tedavileri kolaylaşmakta olduğu bir gerçektir. Aynı zamanda yeni hastalıkların tanımlanması ve hastalığa farklı bakış açıları gelişmesiyle yeni gereksinimlerde ortaya çıkmaktadır. Bu yeni gelişen durumlar ve yeni hastalıklar için tekrar daha ileri teknolojiye ihtiyaç duyulur. Buradan yola çıkarak mevcut teknoloji, bugün itibariyle bize yardımcı olsada birçok alanda hala yeterli değildir. Yeni ufuklar açıldıkçada gelişime ve yeni ürünlere her zaman ihtiyaç olacaktır.
KBB hastalıklarının teşhis ve tedavisindeki teknolojiyi yeterli buluyor musunuz? Henüz yeterli teknolojik seviyeden ve ürünlerden bahsetmek söz konusu değildir. Bilim her zaman teknolojiden bir adım öndedir. Örneğin henüz gen tedavisi ile işitme kayıplarının tedavisi mümkün değildir. Yine hastalıkları önleme açısından KBB alanı için konuşursak viral hastalıkların ucuz, efektif ve hayat boyu koruyucu olacak şekilde aşılama ile ortadan kaldırılması yönünde sona çok yaklaşılmıştır. Henüz baş bölgesinde ( tabii ki diğer sistemler içinde söz konusu ama konumuz KBB) meydana gelen sinir felç veya tutulumlarının etyolojisi ve hastalık mekanizmaları tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu gibi birçok mesele ve durum nedeniyle Tıp endüstrisi teknolojiye ümitle yönelmiştir.
Hangi alana yönelik teknolojiye ağırlık verilmeli? Geleceğin teknolojisi hastalıkları henüz anne karnına düşmeden önleme konusunda iddialı olacağını düşünüyorum. Yine çok erken teşhiste ve konservatif tedavi metotlarının geliştirilmesine de daha fazla ağırlık verileceğini tahmin ediyorum.
Yurt içi ve yurt dışındaki alanınızla ilgili kongre ve fuarları takip edebiliyor musunuz? Alanımla ilgili toplantıları ve yeni gelişmeleri takip etmeyi seviyorum. Aynı zamanda son teknolojik ürünleri kullanmanın avantajlarından faydalanarak mesleki tatmini üst düzeye çıkarmak ve insana yardım etmek insanı mutlu ediyor.
Ülkemizde KBB alanında kullanılan tıbbi teknoloji Avrupa ile aynı standartlara sahip mi? Türkiye’de kullanılan teknoloji belli merkez hastanelerde olmak kaydıyla kesinlikle Avrupa standartlarından daha üstün. Ankara’nın merkezinde bir devlet hastanesinde olanaksızlar Afrika veya üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde olabilirken İstanbul’da veya başka bir şehirde en üst standartları yakalamış merkezler bulunuyor. Avrupa’nın standartları bütün ülke boyunca kasabası şehri ve özel/devlet hastaneleri ayrımı olmaksızın tamamında eşitken ülke-
50 > ARALIK 2012
mizde bu yaygın standartlardan halen mahrumuz. Gerçi kâğıt üzerinde farklı bildirimler olabilir. O halde bu soruyu genelleme yapmadan cevaplamak gerekir. Ülkemizin en önemli sorunuda bu standartlaşamama zaten. Ülkenin her yöresine aynı düzeni ve seviyeyi getirememek. Bir kaç merkezde olağanüstü şartlar var diye kendimizi hemen sınıf atlamış sayamayız. Bu en hafif tabirle gerçekçi olmaz.
Ülkemizde yeteri kadar KBB hekimi yetişiyor mu? KBB alanında başarılı olmak için önerileriniz nelerdir? Ülkemizde fazla sayıda KBB hekimi yetişiyor. Yani ciddi doktor enflasyonu var. Bunun önüne geçilmeli diye düşünüyorum. Avrupa ülkelerinde ki kişi başına düşen hekim sayısı gibi sayılar ile mukayese etmek pek doğru değil. Bu ülkenin iklimi ve şartları çok farklıdır. Kalite çok hızlı bir şekilde düşüyor. Doktorların yaşam kaliteleri, mesleki saygınlıkları ve çalışma şartları gayri insani olarak devam ediyor. Tıp mesleğinin bir an önce 'Sağlık Memurluğu' seviyesinden 'Saygın Hekimlik' seviyesine yükseltilmesi ve İbn-i Sina'nın yüzyıllar önce Devlet Reisi başta olmak üzere halkından gördüğü saygınlığın aynısını yani kısaca bu mesleğin iade-i itibarı gerekmektedir. Özellikle doktor ünvanlı yöneticilerin ve siyasilerin koltuklarındaki gözlükleri çıkarıp mesleki gözlükleri vasıtasıyla bakmaları gerekir.
Alanınızla ilgili tıbbi cihaz ve sarf malzeme tedariği gerçekleştiren firmalara vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Tıp mesleğinin uygulanmasında ve başarısında görünen ve görünmeyen çok önemli faydaları olan çalışma arkadaşlarımız olarak gördüğümüz bir sektörden bahsediyoruz. Onların katkıları olmadan Türkiye’deki sağlık işlerinin yürümesi mümkün değil. Bunu açık yüreklilikle itiraf etmek gerekir ve özverilerini takdir etmek gerekir. Mesaj ise 'Önümüzde birlikte gideceğimiz çok uzun ve engellerle dolu bir yol var. Birlikten güç doğar'
Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Son yıllarda mesleğimiz üzerindeki kontrolsüz ve aşırı dozdaki baskı nedeniyle meslektaşlarımızın çok mağdur oldukları bir gerçektir. Hekimler üzerlerine giydikleri beyaz önlüğü taşırken, insana hizmet ederken hep mütevazı olmayı ve sabretmeyi öğrenmişlerdir. Bu sebeple diğer mesleklerde olduğu gibi tepki vermeyen sessiz ama saygın bir topluluktur. Korkarım yakın gelecekte Tıp Fakültelerine girerek hekim olmayı isteyen kaliteli gençlerin sayısında ciddi düşüş olacaktır. Son saygın hekim emekli olana kadar bu fark edilmeyebilir. Eğitilmiş ve ilimle yoğrulmuşların, ilimsiz ve cahillere hizmeti 'cahiliye' devrinden kalmış bir adettir. Doğruyu söylemek her zaman tavsiye olunur.
DOSYA
Denge Sorunları Sosyal Yaşamınızı Etkilemesin
S
osyal yaşamı etkileyen, kişiyi tek başına sokağa çıkmaktan alıkoyan ve giderek depresif bir ruh haline sokan denge sorununun ortaya çıktığı dönemde ilaç tedavisi alan kişilerin yatağa yatıp dinlenmek yerine, sokağa çıkmaları gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, denge sorunu ile ilgili merak edilen konulara değindi.
Denge Nasıl Sağlanıyor? “Görsel uyaranlar, iç kulaktaki denge organı ve dokunma duyusu dengeyi sağlayan üçlü sistemi oluşturuyor. Bu üçlüden gelen ve proprioseptif sistem olarak da tanımlanan derin duyu, eş zamanlı olarak beynin talamus bölgesine gönderiliyor. Gelen bilgilerin bir kısmı hafızada depolanıyor, diğer kısmı ise atılıyor. Üçlü sistemin harmoni ve simetri içinde çalışmasıyla kişi dengesini koruyor. Bu uyarılardan biri azaldığında ya da arttığında asimetri oluşuyor ve beyin önceki bilgilerle bu yeni durumu örtüştürmeye çalışıyor. Beyin, örtüşme olmadığında bir sorun olduğunu düşünüyor” diyen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, sözlerine şöyle devam etti; “Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Diyelim ki, kişinin iç kulağındaki denge organı çalışmıyor. Beyin bu durumda göze ve dokunma duyusuna yükleniyor. Böyle bir durumda bu sorunu yaşayan kişi, odanın ışığı kapandığında elindekileri düşürüyor. Çünkü diğer uyarı ortadan kalktığında, görmenin karanlık ortama adapte olması için geçen sürede, denge sorunu ortaya çıkıyor.”
Denge sorununa neden olan unsurlar neler?
Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer.
Ani hareketlerle ortaya çıkan baş dönmesi, hastanelerin acil servislerine yapılan başvuruların önemli bir bölümünü oluşturuyor. Kişinin yaşam kalitesini düşüren bu baş dönmeleri, denge sorununa işaret ediyor!
Denge sorununa neden olan unsurlara da değinen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, Dengeyle ilişkili sistemlerin dik duruş ve yürüyüşün sağlanmasında önemli görevlerinin bulunduğunu, vücudun hareketlenmesiyle birlikte düşmenin engellenmesi, başın dengeli hareket etmesi ve genel olarak dik durmasının bu yolla sağlandığını belirtti. Prof. Dr. Sertaç Yetişer, sözlerine şöyle devam etti; “Denge sorununa neden olan etmenler, periferik yani beyin dışı ve santral olarak ikiyi ayrılıyor. Periferik nedenlerin sayısı 100’ü aşsa da, en sık görüleni Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo oluyor. Aniden başlayan, baş hareketleri ile tekrarlanan baş dönmesi olarak özetlenebilecek ve BPPV diye kısaltılan bu neden, halk arasında daha çok ‘Kulak kristallerinin yerinden oynaması’ olarak tarif ediliyor. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu kulak kristalleri iç kulakta bulunuyor. Yerlerinden oynamaları ise darbe, uzun süreli yolculuklar ya da üst solunum yolu enfeksiyonu gibi nedenlerle oluyor. Bazıları da hastalık yukarıya doğru baktıkça ortaya çıktığı için BPPV’ye ‘süpermarket hastalığı’ diyor.”
Denge Sorunları Yaşam Kalitesini Nasıl Etkiliyor? “Kısa sürse de, 4 - 5 saniyelik baş dönmesi, şiddeti nedeniyle yaşam kalitesini düşürüyor. Ayrıca kronikleşen denge sorunlarına ve psikolojik güvensizliğe yol açıyor. Çünkü 52 > ARALIK 2012
DOSYA
hastalar tek başlarına dışarı çıkmak istemiyor, yalnız kalmaktan kaçınıyor ve sürekli bir endişe hali yaşıyor. Günlük yaşamın yanı sıra, çalışma hayatında meydana gelen zorluklar da kişiyi bunaltıyor. Bu hastalıkla ilgili ‘Düşecek gibi oluyorum. Yer ayağımın altından kayıyor. Cisimler yer değiştiriyormuş gibi geliyor’ cümleleri, hekimlerin en sık duyduğu şikayetler arasında yer alıyor” diyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, hastalığın tanısı konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. “Tüm bu denge bozuklukları “vertigo” olarak tanımlanıyor. Vertigo bir tanı olmasa da, mevcut durumun bir ifadesi olarak görülüyor. Santral ya da periferik sistem bozuklukları kendini vertigo olarak belli ediyor. Bu hastaların iyi değerlendirilmesi ve tedavi edilebilmesi için tüm duysal sistemlerin değerlendirilmesi gerekiyor” diyen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, “Santral ve beyin ile beyin dışı yani periferik 54 > ARALIK 2012
reflekslerin ve kas ile iskelet sistemi koordinasyonunun ölçülmesi gerekiyor. Tanı koymada kimi testlerden yararlanılsa da, asıl önemli olan hastanın öyküsü oluyor. Tedavinin ardından santral kompansasyon olarak tanımlanan toparlanma süreci merkezi sinir sisteminin kontrolünde gelişiyor. Ancak bu süreç, hastanın sigara - alkol alışkanlığı, damar sertliği, görme keskinliği, dinamik oluşu, yaşı, artrit varlığı ve benzeri durumlarla yakından ilgili oluyor” dedi.
Denge Sorunlarının Tedavisi Prof. Dr. Sertaç Yetişer sözlerine şöyle devam etti; “Denge sorununun tedavisinde hareket etmek önemli bir yer tutuyor. Baş dönmesi yaşayan kişiler “Işığı kapatmalıyım, dinlenmeliyim, geçer!” diye düşünse de bu sorunu yaşayan kişilere temiz havada birkaç saat yürümeleri öneriliyor. Hasta, ne kadar çok dışarı çıkar ve yürürse, dengesine kavuşması o kadar kolay oluyor.”
DOSYA
Ani İşitme Kaybı ve Kulak Çınlaması
Stres, ani işitme kayıplı hastalarda sık rastlanılan bir durumdur. Ani işitme kaybı ile birlikte hastada kulakta çınlama, baş dönmesi gibi şikâyetler de görülebilir.
Ü
ç günden daha kısa bir sürede, 30 db. veya daha fazla işitme kaybı gelişmesine “ani işitme kaybı” denir. Ani işitme kaybı genellikle sadece bir kulakta gelişir. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber viral ve vasküler (damarsal) nedenler üzerinde durulmaktadır. Stres, ani işitme kayıplı hastalarda sık rastlanılan bir durumdur. Ani işitme kaybı ile birlikte hastada kulakta çınlama, baş dönmesi gibi şikâyetler de görülebilir. Konuyla ilgili önemli bilgiler veren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Coşkun Şanverdi, KBB muayenesi ve ardından yapılacak bir işitme testinin tanı konulması için genellikle yeterli olduğunu belirtiyor. Şanverdi, rutin kan testlerinin (kan sayımı, kan şekeri gibi) mutlaka yapılması gerektiğini ve iç kulak ile beyin MR’ı gerektirecek durumların sıklıkla olmasa da yaşanabildiğini ifade ediyor.
Ani işitme kaybının nedenleri nelerdir? Ani işitme kayıplarında en çok virüsler suçlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda ani işitme kaybı geçirenlerin yaklaşık 1/3 ünün işitme kaybı başlamadan kısa süre önce bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği gösterilmiştir. Özellikle kabakulak, kızamık ve İnfluenza (grip virüsü) virüsleri işitme kaybı yapma konusunda en çok tespit edilmiş virüslerdir.
56 > ARALIK 2012
Çocuklardaki sonradan oluştuğu bilinen tek taraflı işitme kayıplarına en çok kabakulak virüsü sebep olmaktadır. Virüsler dışında iç kulağa kan akımını bozan damar hastalıkları, pıhtı atması, beyin kanamaları, lösemiler, romatizmal hastalıklar da ani işitme kaybı yapabilmektedir. Ayrıca iç kulak tümörleri, yüksek şiddette gürültüye aniden maruz kalma (akustik travma) ve kazalar (kulak kemiğinde kırılmalara yol açarak, örneğin trafik kazaları, kulağa alınan darbeler sonucu v.s) da ani işitme kaybına neden olabilirler.
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Coşkun Şanverdi.
Risk faktörü oluşturan meslek grupları nelerdir? Gürültü, kişinin istemediği ve rahatsızlık veren ses olarak tarif edilebilir. Sesin gürültü olarak kabul edilebilmesi birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Örneğin sesin şiddeti, kişinin uyumu ve hassasiyeti, yaşı ve psikolojik durumu bu konuda etkili olmaktadır. Aynı şiddetteki bir müzik insanı rahatlatırken bir makine gürültüsü insanı rahatsız edebilmektedir. Gürültü insanda stres yaratıp zarar verebildiği gibi iç kulak üzerinde de kalıcı hasarlar oluşturabilmektedir. Gürültüye bağlı işitme kayıpları 3 grupta incelenmektedir. Bunlardan birincisi gürültülü bir ortamda dakikalar veya saatlerce kaldıktan sonra oluşan ve genellikle 24 saat içinde düzelen geçici işitme kaybıdır. Örneğin disko veya konserlerden sonra kulakta hissettiğimiz tıkanıklık ve uğultunun belli bir süre sonra düzelmesi bu durumu bir örnektir. Ancak bu yüksek gürültüye sık sık maruz kalınırsa, oluşan geçici işitme kaybı düzelmeyebilir ve artık kalıcı işitme kaybı dediğimiz durum oluşabilmektedir. Örneğin disko çalışanları, fabrika çalışanları, testere, matkap kullananlar, iş makinası kullananlar kronik olarak yüksek gürültüye maruz kaldıklarından kalıcı işitme kaybıyla karşı karşıya kalabilmektedirler. Gürültüye bağlı işitme kayıplarının en ağır formu ise akustik travma dediğimiz çok şiddetli gürültüye aniden maruz kalma sonucu oluşan kayıptır. Örneğin kulağa yakın olarak meydana gelen ateşli silah patlamaları, bomba patlaması gibi durumlarda kulak zarı yırtılması, işitme kemiklerinde kopma, iç kulak zarlarında yırtılma çok ağır ve geri dönüşümsüz hasarlar oluşturmaktadır.
Gürültülü ortamlarda hastalıktan nasıl korunabilinir? Yüksek gürültülü ortamlarda mümkün olduğu kadar az bulunmak hastalıktan korunmak için en önemli yoldur. Ancak mecburen kalınması gerekiyorsa çalışanların kulaklık takarak ortamda bulunması ve ortamda bulunma sürelerini asgariye indirmeye çalışmaları ve mesai saatlerine uyması önemlidir çünkü gürültüye maruz kalınan süre uzadıkça hasar oluşma riski de artmaktadır. Ortamdaki gürültü seviyesi de mutlaka ölçülmelidir. İnsan kulağında kalıcı hasar oluşturan gürültüler 85 db. in üzerindeki seslerdir.
Ani işitme kaybının tedavisi var mıdır? Ani işitme kaybının tedavisinde önemli olan altta yatan sebebi tespit edebilmeye çalışmaktır. Eğer viral etken bulunursa antiviral tedavi verilebilir. Eğer lösemi, kan pıhtılaşması, beyin kanaması, iç kulak tümörleri gibi nedenler tespit edilirse nedene yönelik uygun tedavi verilir. Ancak her zaman net bir sebep bulunamayabilir. Bu durumda en etkin tedavi yöntemleri olarak yüksek basınçlı oksijen tedavisi, kortizon tedavisi, B vitamini desteği, iç kulağa giden kan akımını artıran ilaçlar tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır. Ancak gürültüye bağlı oluşan işitme kayıpları genelde tedaviye en az yanıt veren ve neredeyse hiç düzelme göstermeyen işitme kayıplarıdır. Bu da gürültüden korunmanın önemini daha da artırmaktadır.
ARALIK 2012 > 57
DOSYA
Yeni Teknolojiler, Hızlı Tanı ve Tedavi İmkanı Sunuyor
S
ağlıkta yaşanan teknolojik gelişme KBB alanında da kendini hissettiriyor. Gelişen teknolojiyle birlikte, daha fazla kişiye daha hızlı tanı ve tedavi imkanı sunuluyor. KBB alanında yaşanan gelişmeleri Özel Medline Aydın Hastanesi’nden Op. Dr. Ahmet Turgay Süzen’e yönelttik.
KBB hastalıklarının teşhis ve tedavisinde tıbbi ekipman ve teknolojiler hangi düzeyde kullanılıyor? Son 20 yılda teknolojide yaşanan gelişmelerden özellikle sağlık alanının da etkilendiğini belirtebiliriz. Günümüzde teknoloji sadece tanı ve teşhiste değil, ameliyathanelerde de karşımıza çıkıyor. Tedavi ve teşhiste kullanılan birçok ekipman ve teknoloji her geçen gün gelişiyor ve yenileniyor. Bu anlamda KBB alanında da sürekli olarak ilerlemeler yaşanıyor. Özel Medline Aydın Hastanesi olarak gelişmeleri takip eden hekim kadromuz ve yenilikçi yapımız ile de tıbbi ekipman ve teknolojileri takip ediyor, hasta memnuniyetini en üste seviyede tutmayı hedefliyoruz.
Gelişen teknolojiler, teşhis ve tedavi noktasında size yeterli derecede yardımcı oluyor mu? Gelişen teknolojiler sayesinde birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde oldukça olumlu sonuçlar elde edilmeye başlandı. Teknoloji ve yeni cihazlar sayesinde daha fazla kişiye, daha hızlı tanı ve tedavi imkânı doğdu. Bu durum aynı zamanda doktorun hata yapması olasılığı da düşürdü.
Medline Aydın Hastanesi Op. Dr. Ahmet Turgay Süzen.
“Türkiye son yıllarda hem teknoloji hem de sağlık alanında ilerlemeye devam ediyor. Bunun en önemli nedeni ülkemizdeki doktorların, tıp alanındaki gelişmeleri takip ederek, ilerlemesine yardımcı olmalarıdır”
KBB hastalıklarının teşhis ve tedavisindeki teknolojiyi yeterli buluyor musunuz? KBB hastalıklarında kullanılan teşhis ve tedavi yöntemlerinin oldukça gelişmiş olduğunu düşünüyorum. Ancak teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki birkaç yıl hatta birkaç ay sonra, şu an kullandığımız ekipmanların eski kalacağını da düşünüyorum. Teknoloji ve kullanılan cihazların önemli olduğu kadar doktorun tıbbi bilgisi ve tecrübesi de önemlidir. En etkili tedavi için teknolojik olarak gelişmiş ve alanında uzman hekimlerin olduğu hastaneler tercih edilmelidir.
Yurt içi ve yurt dışında alanınızla ilgili kongre ve fuarları takip edebiliyor musunuz? Hastaları sağlıklarına kavuşturabilmek gibi kutsal bir görevi olan doktorların en yeni bilgiler ile kendilerini beslemeleri ve geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda gerek yurt içinde gerekse de yurt dışındaki tüm kongre ve fuarların takibinin de yapılması gerekir. Doktorlar, hastalarının eksiksiz olarak en kaliteli, en doğru ve en iyi hizmeti alabilmeleri için her zaman gelişim içerisinde olmalıdırlar. Bu nedenle alanım ile ilgili kongre, fuar ve makaleleri takip etmeye özen gösteriyorum. Çalıştığım kurum olan Özel Medline Aydın Hastanesi’nin de benimle aynı bakış açısına sahip olmasından dolayı oldukça mutluyum.
58 > ARALIK 2012
HASTANE DONANIM
Ülkemizde KBB alanında kullanılan tıbbi teknoloji Avrupa ile aynı standartlara sahip mi? Sağlığa ve teknolojiye yapılan yatırımlar sayesinde ülkemizde Avrupa standartlarında hizmet verildiğini belirtebiliriz. Geçmiş yıllarda hastalar tedavi olabilmek için yurt dışını tercih ederken, günümüzde yurt dışından hastalar tedavi için ülkemizi tercih ediyorlar. Bu doğrultuda ülkemizin tıbbın her alanında olduğu gibi KBB alanında da hızla ilerlediğini ve geliştiğini belirtebiliriz.
Ülkemizde yeteri kadar KBB hekimi yetişiyor mu? KBB alanında başarılı olmak için önerileriniz nelerdir? Ülkemizde KBB alanında yeterince hekim yetiştiğini düşünüyorum. Türkiye son yıllarda hem teknoloji hem de sağlık alanında ilerlemeye devam ediyor. Bunun en önemli nedeni ülkemizdeki doktorların, tıp alanındaki gelişmeleri takip ederek, ilerlemesine yardımcı olmalarıdır. Her alanda olduğu gibi KBB alanında da başarılı olmak isteyen KBB hekimler; mesleklerinin sorumluluklarının bilincinde olup, kendilerini geliştirmek için çabalamalıdırlar.
Oley Tıbbi Ürünler’den İxxir Kurşunlu Önlükler Oley Tibbi Ürünler, yeni modern tasarımları ile Avrupa Standartlarında yüksek kaliteli olarak üretimini yapmış olduğu İXXİR marka Kurşun Önlükleri ile iç ve dış pazarda büyük ilgi görüyor. Radyasyondan korunma ve tıbbi malzemeler konusunda çözümler üreten Oley Tibbi Ürünler ve Medikal Malzemeleri yeni modern tasarımları ile Avrupa Standartlarında yüksek kaliteli olarak üretimini yapmış olduğu İXXİR marka Kurşun Önlükleri ile İç ve Dış pazarda büyük ilgi görüyor. Ürünler, kullanıcı odaklı çalışmaları ile Kurşun Önlük kullanıcılarına geniş çözümler ve kullanım kolaylıkları sunmaktadır. Oley Tıbbi Ürünler, ayrıca Radyasyon korunmasında kullanıcılara yardımcı olmak için hastanelerde kullanılmakta olan ve koruyucu özelliğini kaybetmemiş (test raporu olan) kurşun önlüklerin kap değişimi de yaparak kullanıcılara hijyenik bir Kurşun önlükle çalışma imkanı sunuyor. Ayrıca, eski önlüklerini imha edilmek üzere gönderen kullanıcılara da % 40 fiyat indirimi yapmakta. Bu sayede firma geri dönüşüme ve doğaya destek olarak çevreci bir rol üstlenmekte.
60 > ARALIK 2012
HASTANE DONANIM
Araştırma Hastanesi’nin Acil Servisi Açılıyor
K
ars Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde Mikrobiyoloji Laboratuvarı ile Kan Merkezi’nin alt yapı çalışmalarının tamamlandığı ve kısa sürede mikrobiyoloji ve kan merkezinin açılarak vatandaşlara hizmet vereceği bildirildi. KAÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç Dr. Miktat Kaya, araştırma hastanesinin kısa sürede hemen hemen bütün ünitelerinin hayata geçirildiğini ve geçtiğimiz günlerde anjiyo yaptıklarını belirtti. Başhekim Yrd. Doç Dr. Kaya, KAÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin bölge hastanesi olma yolunda emin adımlarla yürüdüğünü söyledi.
KAÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç Dr. Miktat Kaya, araştırma hastanesinin kısa sürede hemen hemen bütün ünitelerinin hayata geçirildiğini ve geçtiğimiz günlerde anjiyo yaptıklarını belirtti.
KAÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç Dr. Miktat Kaya; “Hastanemizde 16 tane servisimiz var. Yataklı servisimiz bunlardan 8 tanesi açıktı. Bu hafta 16’sını da devreye sokuyoruz. Yani hastanemizin tüm servisleri dolmuş oldu. Yataklı ünite olarak, Anjiyo ünitemiz geçen hafta başladı. 10 tane vakamız oldu. Her gün anjiyo yapılıyor. Bugün 5-6 tane de ASD VSD dediğimiz, kalpte delik halk arasında denilen kalpte deliği olan hastalarımızın deliklerinin kapatılması girişimi yapılacak. Öte yandan Kan Merkezi ve Mikrobiyoloji Laboratuvarının alt yapısını bitirdik. Cihazlarımız aldık. Kurumlarına başlandı. Hafta sonuna kadar da Mikrobiyoloji Laboratuvarı ve Kan Merkezi tamamen bitmiş ve önümüzdeki hafta faaliyete geçmiş olacak” dedi.
Acil Servisi Açılıyor
KAÜ Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç Dr. Miktat Kaya
62 > ARALIK 2012
KAÜ Eğitim Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin eksikliklerinin uzun vade de çözülmesi için çalışmalar yaptıklarını ifade eden hastanenin başarılı Başhekimi Yrd. Doç. Dr. Miktat Kaya; “Bir aksilik olmazsa inşallah Kurban Bayramı’ndan sonra Acil Servisi açıyoruz. Yoğun Bakım Ünitesini 15 gün önce açmıştık. 3’ncü basamak yoğun bakımı şimdi Acil Servis’in tıbbi cihaz ekipmanlarını tamamladık. İlaçlarının alımını önümüzdeki hafta bitiririz. Acili açmadan önce 1 hafta hastane çalışanlarına, hemşirelerimize, ATT ‘lere, memurlara yönelik bir acil servis eğitimi verelim ki, acil servise gelen hastalarımız her hangi bir eksikliğe maruz kalmasınlar.” diye konuştu.
HASTANE DONANIM
Elbistan'da Bölge Hastanesini TOKİ Yapacak
A
K Parti Elbistan İlçe Başkanı Yunus Kaan Kısaca, mevcut devlet hastanesinin arka kısmında bulunan 125 dönümlük alana kurulacak olan 300 Yataklı Bölge Hastanesi’nin, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yapılacağını söyledi. Elbistan’ın Bölge Hastanesi’ne kavuşması, sağlık hizmetlerinin fiziki alan olarak daha modern ve donanımlı bir hastanede sunulması amacıyla yapılan çalışmalarda olumlu gelişmeler yaşandı. Daha önce Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından özel bir firmaya yaptırılacak olan 300 Yataklı Bölge Hastanesi’nin inşaat işlemleri, alınan karar doğrultusunda TOKİ tarafından yürütülecek.
Karar Alındı
Elbistan’ın Bölge Hastanesi’ne kavuşması, sağlık hizmetlerinin fiziki alan olarak daha modern ve donanımlı bir hastanede sunulması amacıyla yapılan çalışmalarda olumlu gelişmeler yaşandı.
AK Parti Elbistan İlçe Başkanı Yunus Kaan Kısaca, hastane inşaatıyla ilgili devir kararının imzalandığını belirterek, inşaatla ilgili çalışmaların en kısa sürede başlamasını beklediklerini söyledi. Kısaca, şöyle devam etti: “AK Parti Grup Başkanvekilimiz ve Kahramanmaraş Milletvekilimiz Mahir Ünal’ın girişimleri ile yaşanan bu olumlu gelişme, ilçemizin 300 Yataklı Bölge Hastanesi’ne bir an önce kavuşması adına güzel bir adım oldu. Kendisine teşekkür ediyoruz. Bilindiği gibi bir süredir Elbistan’a 300 Yataklı Bölge Hastanesi kurulması yönünde çalışma yürütülüyor. Bölge Hastanesi için Elbistan Devlet Hastanesi’nin arka tarafında bulunan ve SGK’ya ait 125 dönümlük arazinin tahsisi Kahramanmaraş Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu arasında imzalanan protokolle geçtiğimiz aylarda yapıldı. Bu gelişmeden sonra Grup Başkanvekilimiz Mahir Ünal, konunun Sağlık Bakanlığı’nın gündeminde tutulması için görüşmeler yaptı. Gelinen son noktada 300 Yataklı Bölge Hastanesi’nin inşaat sürecinde olumlu bir gelişme yaşandı. İnşaatın daha önceden Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından özel bir firmaya yaptırılması kararlaştırılmıştı. Ancak şimdi bu inşaat TOKİ tarafından yapılacak. Umarız en kısa zamanda Bölge Hastanemize kavuşuruz. İlçemize ve bölgemize bu önemli sağlık yatırımının kazandırılmasında büyük katkısı bulunan başta Grup Başkanvekilimiz Mahir Ünal olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.”
Ambulans Takviyesi Yapılıyor Başkan Kısaca, geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş İl Özel İdaresi tarafından alınan ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne devredilen 3 ambulanstan birinin Elbistan’a, diğerinin de Ekinözü ilçesine verileceğini söyledi. İl Özel İdaresi tarafından alınıp İl Sağlık Müdürlüğü’ne devredilen 3 adet tam donanımlı ambulanstan ikisinin Elbistan ve Ekinözü ilçelerine gönderileceğini dile getiren Başkan Kısaca, “Elbistan’ımızda sağlık hizmetlerinin daha hızlı ve etkin olarak sürdürülmesi için ambulans takviyesi yapılıyor. Bu noktada da yaşanması muhtemel olumsuzlukların önüne geçileceğini düşünüyoruz. Ambulansların alınmasında büyük katkısı bulunan İl Genel Meclis Üyelerimize teşekkür ederim” diye konuştu. 64 > ARALIK 2012
HASTANE DONANIM
Yeni Akıllı Hastane 550 Kişilik Kapasiteye Ulaşacak Karabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekteri Seyfettin Kalay
K
arabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekteri Seyfettin Kalay, Şirinevler Mahallesi’nde yapımı devam eden yeni akıllı hastanenin 550 yatak kapasiteli olacağını açıkladı. Kış ayının çok sert geçmemesi durumunda hastanenin şubat ayıda bitirilebileceğini kaydeden Kalay, “Şirinevler’de yaptırmış olduğumuz hastanemiz oldukça hızlı şekilde ilerliyor. Denetimlerini takip ediyoruz. Firmanın oldukça güçlü şekilde işçi potansiyeliyle işleri yürüttüğünü görüyoruz. İnşaat oranı Yüzde 65’e gelmiştir. Kışın durumuna bağlı olarak bitirilebilir mi bilmiyorum. Verilen iş programının önünde gittiklerini görüyoruz. Kış ayı da çok sert geçmezse önümüzdeki yıl içerinde binanın bitebileceğini öngöre biliyoruz. Şuanda Karabük iliyle ilgili 150 yatakla ilave bina daha yatırım programında mevcut. Karabük ile ilgili düşünülen yatak sayısı 450. Yoğun bakımla birlikte normalde 300 yataklı olarak geçiyor, 150 yataklı ilave düşünüldüğünde toplamda 550 kapasite oluşmuş olacak. Safranbolu Devlet Hastanesi de var, projesi yenilendi ihale edildi, yer teslimi yapıldı. Oranın da 300 günlük süre içinde bitirilmesi planlanıyor. Önümüzdeki sene sonu bitmiş olacaktır. 550 artı 75 yatak da Safranbolu olacak toplamda 625 yatağa çıkmış oluyoruz. Yenice ile birlikte düşündüğümüzde 650 yatağa çıkmış oluyor. Önümüzdeki yılı Karabük’te kamu sağlık hizmetleri açısından yeniden yapılanan ve toparlanma yılı olarak görüyoruz. Çalışmalarımızı gayretli şekilde devam ettiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda Karabük halkı kamudan daha iyi sağlık hizmeti almış olacak” dedi.
Yer Arayışı Sürüyor
Karabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekteri Seyfettin Kalay, yeni akıllı hastanenin 550 yatak kapasiteye ulaşacağını söyledi.
66 > ARALIK 2012
Yeni hastanenin Karabük Üniversitesi ile birlikte kullanacağını belirten Kalay, “Bizim amacımız üniversitemizle beraber afiliasyon dediğimiz yöntemle Karabük’teki hastanemizi eğitim araştırma hastanesi olarak planlayıp, burada eğitim araştırma hastanesi olarak hizmet vermek. Üniversitemizle birlikte hocalarımıza hastanemizi açmak, onların tecrübelerinden Karabük halkını faydalandırmak. En kısa sürede binamız tamamlandığında üniversite ile ilgili işlemlerimizi gerçekleştirip bu konuda çalışmalarımızı tamamlamış olacağız. Öğrencilerimizin başka ilde eğitim gördüklerini öğrendim. Tabi kuruluş aşamasında bu tür şeyler oluyor. Kısa sürede yapılandırmayı tamamlayıp bunu halletmemiz gerekiyor” diye konuştu. Kamu Hastaneleri Birliği için yer arayışlarının da sürdüğünü belirten Kalay, şunları söyledi: “Bakanlıkla şuanda yazışmalar yapılmış bunları takip ediyoruz. Bina tamamlandığında bu çalışmalar neticelenmiş olabilir. Karabük’te geldiğimizden beri sorun var, kamunun değerlendire bileceği arazilerin çok fazla bulunmayışı. Bu konuda ‘yer sıkıntısı’ var diyip boş durmak mümkün değil, yeni çalışmalar yaparak bunu bir şekilde aşmalıyız. Genel Sekreterlik birimi ile ilgili yeni bir birkaç görüşmemiz oldu. Şehir içinde veya dışında kiralama yapabileceğimiz arayışlara girdik, netleşmeye yaklaştığımız yerlerde var kesin bir yer olmadan bir şey söylemek zor. Bu konuda bir ödeneğimiz var ancak şuana kadar bu yer planlaması yapılarak ödenek kullanılabilmiş değil.”
HASTANE DONANIM
Medikar Hastanesi’nden ‘Hasta Güvenliği’ Sempozyumu
Karabük Özel Medikar Hastanesi tarafından ‘Hasta Güvenliği’ sempozyumu gerçekleştirildi.
H
astanenin toplantı salonunda gerçekleşen programda Özel Medikar Hastanesi Genel Müdürü Dr. Adem Kar’ın açılış konuşmasıyla başlayan Hasta Güvenliği Sempozyumu programının birinci oturumu “Temel Hasta Güvenliği” konusunda Hasta Güvenliği Derneği Başkanı Dr. Mustafa Bulun’un sunumu ile devam etti.
Cerrahi Hasta Güvenliği Sempozyumun ikinci oturumunda ise İl Sağlık Müdürü Dr. Murat Çağlayan’ın oturum başkanlığında Genel Cerrahi Uzmanı, Ankara Yüzüncü Yıl Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Danışmanı ve Hasta Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu üyesi Yardımcı Doç. Dr. C. Gökhan Osmanoğlu, “Cerrahi Hasta Güvenliği”, Düzce Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim üyesi ve Düzce Üniversitesi Araştırma Ve Uygulama Hastanesi Kalite Koordinatörü Yardımcı Doç. Dr. Nurullah Kurutkan, “Güvenlik Raporlama Sistemi Ve Kök Neden Analizi”, Özel Medikar Hastanesi Ame-
68 > ARALIK 2012
liyathane ve Yoğun Bakımlar Koordinatörü Dr. Alper İynem, “Yüksek Riskli İlaçların Güvenli Kullanımı” hakkında sunumlarını yaptı.
Laboratuvar Güvenliği İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Sezgin Tiryaki’nin oturum Başkanlığını yaptığı üçüncü oturumda ise, Medicana Bahçelievler Hospital’s Kalite Direktörü Dr. Cem Başaran, “Bilgi Teknolojilerinin Hasta Güvenliğini Sağlamadaki Rolü”, Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kalite Koordinatörü Yardımcı Doçent Dr. Nurullah Kurutkan’ı “Hasta Güvenliği İndikatörleri” sunumu yaptı. Sempozyumun son oturumunda ise, Özel Medikar Hastanesi Laboratuarlar Koordinatörü Dr. Hacer İynem, “Laboratuvar Güvenliği” ve Özel Medikar Hastanesi Cerrahi Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi Ayten Ergin Karakaya ise “Yoğun Bakım Ünitelerinde Hasta Güvenliği Uygulamaları” sunumlarında bulundu.
HASTANE DONANIM
Kalp Cerrahisinde Şifa Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi'nde 17 Yılda 20 Bin Açık Ve Kapalı Kalp Ameliyatı
Ş
ifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, 1995 yılından bu yana toplam 20 bin açık ve kapalı kalp ameliyatı gerçekleştirdi. Yrd. Doç. Dr. Faik Fevzi Okur, elde ettikleri başarı ile kalp ve damar cerrahisinde Türkiye’de referans hastane konumuna yükseldiklerini söyledi. İlk kalp ameliyatını 1995 yılında gerçekleştiren Şifa Üniversitesi Hastanesi, aradan geçen 17 yılda 20 bin açık ve kapalı kalp ameliyatı yaptı. Şifa Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Faik Fevzi Okur, 17 bini yetişkin, 3 bini de çocuk olmak üzere toplam 20 bin hasta üzerinde açık ve kapalı kalp ameliyatı gerçekleştirmelerine karşılık risk oranlarının yüzde birin altında olduğunu belirtti.
Türkiye’nin En Güçlü Ekiplerinden Birine Sahip Bu başarının Şifa’yı kalp damar cerrahisinde referans hastane konumuna taşıdığını kaydeden Okur, “Şifa, özellikle 1995’ten bu yana kalp hastalıkları konusunda lider olma amacıyla çalışan bir grup. Aynı anlayış ile de hizmetlerimize devam ediyoruz. Aradan geçen 17 yılda kardiyolojide, kalp ve damar cerrahisinde ülkemizde referans hastane konumuna yükseldik. Bu konumumuz iki yıl önce Şifa Sağlık Grubu’nun kendi üniversitesini kurması ile daha da güçlendi. Kardiyolojide 11, kalp ve damar cerrahisinde 11 olmak üzere toplamda 22 hekimimizle şu anda Türkiye’nin en güçlü ekiplerinden biriyiz” diye konuştu. Şifa Üniversitesi Hastanesi’nin çocuk ve yenidoğan kalpdamar cerrahisinde de referans hastane olduğunu dile getiren Okur, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "2005 yılından bu yana bebek ve yenidoğan düzeyinde açık kalp ameliyatları yapıyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın Acil 112 zinciri içinde ülkemizin her yerinden hasta kabul ediyoruz. Çünkü Acil 112, yenidoğan hastalarını hangi merkez müsaitse hava ambülânslarını da kullanmak suretiyle oraya yönlendiriyor. Biz de yeni doğan kalp hastalarını kabul edebilen sınırlı sayıdaki merkezlerden biri olarak sadece Ege Bölgesi’nden değil Diyarbakır, Elazığ gibi uzak illerimizden de hasta kabul ediyoruz. Şimdiye dek ağırlıkları 1700 gram ile 3,5 kilogram arasında değişen çok sayıda yeni doğana başarıyla açık kalp ameliyatı yaptık."
Örnek Merkez Şifa Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Faik Fevzi Okur
70 > ARALIK 2012
Bugün kalp ve damar cerrahisi uygulamaları yapan dünyadaki tüm merkezlerin standart bir teknolojiye sahip olduğunu, başarı oranının ise doktor tecrübesi ile yükseldiğini anlatan Okur, “Artık Amerika’daki bir merkezde ne varsa bizde de var. Başarı faktörü olarak araya deneyim giriyor ki biz şu anda ülkemizin en iyi başarı oranlarına sahip ekiplerinden biriyiz. Hatta dünyadaki bu tür merkezlerin çoğundan daha iyi mortalite ve morbidite oranlarına sahibiz. Bu konuda dünya standardı yüzde 3 olarak kabul edilirken Şifa Üniversitesi Hastanesi’nde bu oran yüzde 1’in altında bulunuyor” şeklinde bilgi verdi.
HASTANE DONANIM
Lazer Tedavisindeki Gelişmeler Masaya Yatırıldı Dünyagöz Frankfurt Cerrahi Merkezi, Alman göz hekimlerini günümüz lazer tedavilerinde tüm dünyada kullanılan "Lasik" yönteminin ilk uygulayıcısı Prof. Dr. Ioannis Pallikaris ile buluşturdu.
T
ürkiye’nin Avrupa’daki ilk tam teşekküllü göz merkezi olarak geçtiğimiz yıl Frankfurt’ta hizmete başlayan Dünyagöz Frankfurt Cerrahi Merkezi, Alman göz hekimlerini günümüz lazer tedavilerinde tüm dünyada kullanılan "LASIK" yönteminin ilk uygulayıcısı ve Dünyagöz Hastaneler Grubu Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Ioannis Pallikaris ile buluşturdu. Teknolojisindeki yenilikler masaya yatırıldı. Türkiye’nin Avrupa’daki ilk tam teşekküllü göz merkezi olarak geçtiğimiz yıl Frankfurt’ta hizmete başlayan Dünyagöz Frankfurt Cerrahi Merkezi, Alman göz hekimlerini günümüz lazer tedavilerinde tüm dünyada kullanılan "Lasik" yönteminin ilk uygulayıcısı Prof. Dr. Ioannis Pallikaris ile buluşturdu. Yaklaşık 100 hekimin katıldığı toplantıda Prof. Dr. Pallikaris, lazer teknolojisindeki son yenilikleri hekimlerle paylaştı. Göz tedavilerinde lazerin artık vazgeçilmez yöntemlerden biri olduğunu söyeyen Prof. Pallikaris, lazer cerrahisi konusunda Dünyagöz Frankfurt Cerrahi Merkezi’nin pek çok ilke imza attığını söyledi. Prof. Dr. Pallikaris, “Dünyagöz, göz alanında dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, teknolojik anlamda kendini sürekli olarak geliştiriyor, güncel tutuyor, bu seminer de bunun en güzel göstergesidir” dedi.
Günde 250 Muayene 50 Ameliyat Frankfurt Schaumainkai’da Mein Nehri kıyısında geçtiğimiz yıl Dünyagöz Frankfurt Göz Cerrahi Merkezi, tüm Avrupa’nın gözüne bakma hedefiyle yola çıktı. Günde 250 muayene, 50 ameliyat kapasitesine sahip merkez, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları, Almanlar başta olmak üzere tüm Avrupalılar’ a lazer, katarakt, tüm çocuk ve yetişkin göz muayenelerinde hizmet veriyor. Merkezde Alman devlet sigortası kapsamında tüm göz tedavileri yapılıyor. 72 > ARALIK 2012
HASTANE DONANIM
Özel Trakya Hastanesi’nden Bir İlk
E
dirne’de sağlık alanında önemli sayılabilecek eksikliklerden biri olan damar bulma sorunu, Özel Trakya Hastanesi’nin girişimiyle giderildi. Özel olarak yaydığı bir ışıkla hasta damarlarının yerini iğne batırmadan gösterme özelliğine sahip olan cihaz, Özel Trakya Hastanesi laboratuarındaki yerini aldı. Özel Trakya Hastanesi Başhekimi Dr. Özcan Baznak konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, cihazın alınmasıyla birlikte Edirne’de sağlık alanında önemli bir eksikliği giderdiklerini belirtti. Hastane ve sağlık kuruluşlarında kan alımı yapılırken yaşanan en büyük sıkıntının damar yerini tespit etme olduğunu ifade eden Baznak, “Özel bir ışıkla damarın nerede ve ne kadar derinlikte olduğunu gösteren bu cihaz sayesinde görebilmek artık mümkün” dedi. Cihazın cilt altında yer alan 8-10 mm derinliğindeki periferik damarları görüntüleyen yakın kızılötesi teknolojisiyle çalıştığını ifade eden Baznak, şunları söyledi:
Her Durumda Müdahale İmkanı Sunuyor
Özel olarak yaydığı bir ışıkla hasta damarlarının yerini iğne batırmadan gösterme özelliğine sahip olan cihaz, Özel Trakya Hastanesi laboratuarındaki yerini aldı.
“Bilgisayar tarafından görüntü işlenerek aynı boyutta yeni bir görüntü oluşturur. Yeni görüntüde cilt altında tespit edilen damarlar siyah renkte, damar bulunmayan yerler parlak yeşil renkte eş zamanlı olarak tekrar cilde yansıtır. Kullanılan bu teknoloji rakipsizdir. Cihaz, her kiloda ve her ten rengindeki hastada kullanıma uygundur. Cihaz çalıştırıldıktan sonra 20 saniye içerisinde kullanılabilir duruma gelir. Hareketli kolları ve tekerlekleri sayesinde, her durumdaki hastaya hastayı hareket ettirmeye gerek kalmadan her serviste rahatlıkla kullanılabilir.”
Hastane Kadrosuna Yeni Doktor Diğer yandan hastane yönetimi, uzman hekim kadrosuna bir yenisini daha ekledi. Son olarak Ankara Bayındır Hastanesinde görev yapan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ünal Eren, bugünden itibaren Özel Trakya Hastanesinde hasta kabulüne başladı. 1999 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitiren Op. Dr. Eren, ihtisasını 2004 yılında SSK Ankara Etlik doğum evi ve Fatih Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nde bitirdi. Almanca ve İngilizce bilen tecrübeli doktor, evli ve iki çocuk babası. Dr. Eren son olarak Ankara Bayındır Hastanesinde görev yapıyordu.
74 > ARALIK 2012
HASTANE DONANIM
120 Milyon TL’lik Sağlık Projesi 500 Yataklı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin projesi ile ilgili yapılan değerlendirme toplantısında Proje Müellifi Nimet Aydın bilgi verdi.
76 > ARALIK 2012
M
uğla Sıtkı Koçman Üniversitesi M kapısı karşısında yapılacak olan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin projesi görücüye çıktı. TOKİ tarafından yapılan proje ihalesinin ardından ihaleyi alan Ankaralı firma yetkilisi Nimet Aydın, projenin içeriği hakkında bilgi verdi. Muğla Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi salonunda yapılan toplantı öncesi İl Sağlık Müdürlüğü toplantı salonunda basın mensuplarına bilgi veren İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Muğla Sağlık Genel Sekreteri Gürbüz Akçay ve proje müellifi Nimet Aydın, taslak projenin kesin projeye dönüşebilmesi için Muğla Belediyesi’nin projeyi İmar komisyonunda kabul ederek onaylaması gerektiğini söylediler.
500 Yataklı Proje Konakaltı Kültür merkezi salonunda 500 yataklı Eğitim ve Araştırma Hastanesi projesi üzerinde değerlendirme top-
lantısı yapıldı. Toplantıya Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, İl Sağlık Genel Sekreteri Gürbüz Akçay, projeyi çizen Nimet Aydın, mimarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, “Hastane projesi ile ilgili bu salonda bulunan herkesin iyimser olduğun düşünüyorum. Bu toplantıdaki amacımız, 500 yataklı bir hastane projesine her kesimin katkısını sağlamak. Herkes bu proje üzerinde fikir beyan etmesi gerekir. Çünkü yapılacak olan basit bir sağlık kompleksi değil. Biz bir an önce bu hastanenin tamamlanarak hizmete girmesini istiyoruz” dedi. 500 yataklı Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin inşaat aşamasına geldiğini söyleyen Muğla İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, “170 dönüm arazinin tahsisi yapıldı. TOKİ tarafından ihale aşamasında olan projenin imar izni için toplandık. Tüp Bebek Merkezi dahil birçok önemli hizmeti verecek olan bu hastane Muğla’nın en büyük yatırımlarından birisi. 120 milyon TL’ye malolması beklenen bu hastanenin Muğlalılara hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
TOKİ Tarafından İhaleye Çıkacak Muğla Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı ve Belediye Başkan Vekili Yavuz Kayı, Muğla Belediyesi’nin kat takıntısı bulunmadığını belirterek, Sağlık Bakanlığı İnşaat Daire Başkanı Mehmet Demircioğlu’nun Dünya Sağlık teşkilatının hastanelerin 5 kattan daha fazla kat çıkmaması konusundaki fikrini aktardı. Proje müellifi Nimet Aydın, proje ile ilgili bilgi verirken, projede kot farkı ile ilgili eleştirileri cevaplandırdı. Toplantı sonunda görüşlerini açıklayan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, “Projede bir sıkıntı yok. Proje Muğla Belediyesi’ne teslim edilecek ve Belediye ilgili birimlerinde onaylandıktan sonra TOKİ tarafından inşaat ihaleye çıkacak” dedi.
HASTANE DONANIM
O
Ordu’da Yoğun Bakım Üniteleri Açıldı
rdu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kazandırılan 9 yatak kapasiteli Yoğun Bakım Ünitesi ile ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binası Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, hizmete açıldı. Yoğun bakım ünitesinin açılışına Ordu Valisi Orhan Düzgün, ODÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Nuri Yılmaz, Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Orhan Baş, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Hasan Öztürk, Ordu Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd.Doç. Dr. Özgür Enginyurt, Tıbbi Hizmetler Daire Başkanı Coşkun Avcı, Mali Daire Başkanı Erol Öztürk, İdari Hizmetler Başkanı Serkan Yalkın,doktorlar ve hastane çalışanları
Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kazandırılan 9 yatak kapasiteli Yoğun Bakım Ünitesi ile ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binası Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, hizmete açıldı.
katıldı. ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun bakım ünitesinin açılış töreninde konuşan Vali Orhan Düzgün, “Boztepe Devlet Hastanemiz yaklaşık 2 yıldır ODÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi olarak üniversitemizle işbirliği halinde hizmet vermeye devam ediyor. 3 yıl önce Boztepe Devlet Hastanesinde çalışan sağlık personelimizin büyük bir kısmı başka hastanelere geçmek için bize müracaat etmekteydi. Artık, Boztepe Devlet Hastanesi tercih edilen, talep edilen bir hastane oldu” dedi.
78 > ARALIK 2012
Bölgenin İhtiyacı Karşılandı Düzgün, “Hastanemizin bugün bir eksikliğini daha gideriyoruz. Devlet Hastanemizde 20 yataklı yoğun bakım ünitesi vardı. Burada açılan 9 yataklı yoğun bakım ünitesiyle birlikte bölgenin ihtiyacı giderilmiş olacak. Diğer illerdeki hastanelerde yatan hastalarımızın özellikle yoğun bakım ünitesi hakkında büyük bir ihtiyaç ve sıkıntı çektiklerin,
hasta yakınlarının bize olan müracaatlarından biliyoruz. Yoğun bakım ünitelerinde ciddi bir sıkıntı ve kuyruk oluşuyordu.Bu nedenle açılan her ünitenin ilimizin ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir eksikliği gidereceğine inanıyorum. Üniversite hastanemizin de yapılmasından sonra Boztepe Araştırma ve Uygulama Hastanesi Tıp Fakültemizle beraber bölgemizde tercih edilen ve her yıl standartı yükselen bir üniversite hastanesi haline gelecektir” diye konuştu. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Hasan Öztürk ise, yaptığı açıklamada, yoğun bakım ünitesinin son teknolojik cihazlarla donatıldığını ve 2 anestezi uzmanı doktor ve 1 anestezi yardımcı doçent doktor olmak üzere 24 saat kesintisiz sağlık hizmeti verildiğini söyledi. Dr. Öztürk, hastaların bakım ve tedavilerinin deneyimli yoğun bakım hekimleri, hemşireleri ve yardımcı personel tarafından sürdürüldüğünü ifade etti.
Hastalar Ziyaret Edildi Konuşmaların ardından ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun bakım ünitesinin açılış kurdelesi kesildi. Açılıştan sonra, yoğun bakım ünitesini gezerek bilgiler alan Vali Düzgün, iç hastalıkları servisinde yatan hastaları da ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Vali Orhan Düzgün, ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun bakım ünitesinin açılış töreninin ardından, ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binası Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinin açılışını gerçekleştirdi. ODÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binası Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinin açılış töreninde bir konuşma yapan Vali Orhan Düzgün, ”Boztepe Üniversite Hastanemizdeki yoğun bakım ünitesinin açılışından sonra yaklaşık bir yıl önce hizmete sunulan Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinin burada resmi açılışını gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu. Zaman zaman uzman olmaması sebebiyle yeni doğan bakım ünitesinin aktif olarak çalıştırılamadığını söyleyen Vali Düzgün, “Hastanemize yeni doğum uzmanı atandı ve bu yoğun bakım ünitesi de aktif olarak hizmet vermeye başladı. Burada bebeklerimiz, çocuklarımız tedavi ve bakım altında olacak. Bunu da Ordulu vatandaşlarımıza, hastaneden faydalanan hasta yakınlarımıza hayırlı olmasını diyorum. diye konuştu.
TIBBİ EKİPMAN
Kopya İmplantlara Dikkat Prof. Dr. Serhat Yalçın, kopya ürün olarak imal edilmiş implantların kemik erimesine kadar giden bir süreci başlatabileceği uyarısında bulunarak ürün tercihinde dikkatli olunmasını tavsiye etti.
80 > ARALIK 2012
D
iş sağlığı konusunda çığır açan implant son yıllarda giderek artan sayıda kullanılmaya başlandı. Ancak kalitesiz ve patentsiz üretilmiş, ucuz implant sorunu ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serhat Yalçın, kopya ürün olarak imal edilmiş implantların kemik erimesine kadar giden bir süreci başlatabileceği uyarısında bulunarak ürün tercihinde dikkatli olunmasını tavsiye etti.
Hasta Şikayetleri Artıyor Uluslararası patentli ürünlerin kopyalanmasıyla daha ucuza üretilen implantların kullanımı arttıkça bu konudaki hasta şikayetleri de konunun gündeme gelmesine neden oldu. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serhat Yalçın sadece fiyat odaklı düşünülerek, sağlıklı malzeme kullanılmadan yapılan implantlar nedeniyle kendilerine çok fazla şikayet geldiğini bildirdi.
suyla her durumda kaynaştığını ama çeşitli sebeplerden dolayı kayıpların yaşandığını söyledi. Yalçın, ‘İyi implant sistemleri ve tecrübeli ellerde % 2-3 oranı gibi düşük bir yüzdede kayıplarla karşılaşıyoruz’ dedi.
İmplant Kalite ve Tecrübe Gerektirir
İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serhat Yalçın.
Yalçın, gerekli uluslararası standartları sağlamayan ucuz ürünlerin kullanılmasının zamanla kemik erimesine, enfeksiyona ve implant kaybına kadar giden ciddi sorunlara neden olduğunu belirtti. Bir çok hastanın yapılan implantlarını kaybettiği ve hastaların bu durumu implantın vücut tarafından kabul edilmediği şeklinde yorumladıklarını ifade eden Dr. Yalçın, implantların insan kemiğiyle uygun koşullar oluşturulduğunda kaynaşmamasının mümkün olmadığını söyledi. Titanyumdan yapılan implantların kemik doku-
Yalçın, ‘Uzun araştırmalarla üretilmiş patentli ürünler, ucuz implant üretebilmek için değiştirilerek kopyalanıyor. Bu da kaliteyi tamamen düşürüyor. İmplantın parçaları yerlerine düzgün oturmuyor. İçindeki titanyum maddesinin olması gereken değerde olmaması nedeniyle bir süre sonra bağlantılar oynuyor, implantla üstüne gelen kesik diş şeklindeki parçanın birbiri ile iyi birleşmemesi nedeniyle arada açıklık kalıyor ve burada bakteri üremesi için uygun bir ortam oluşuyor, kemik erimesine kadar giden bir dizi şikayetler başlıyor. Uzun vadede başka komplikasyonlar da görülebilir’ dedi. Yalçın, implant yaptıracak hastaların sadece fiyat odaklı düşünmemelerini, implantın kaliteli ürün ve tecrübe gerektirdiğini unutmamalarını söyledi. Yalçın sözlerine şöyle devam etti: ‘İmplant uygulamasında başarının iki önemli ayağı vardır. Uzun süreli klinik sonuçlarla başarısını ispatlamış uluslararası standartlarda patentli ürünlerin kullanılması ve iyi eğitim almış, tecrübeli bir hekim tarafından uygulanması. Bu unsurlara dikkat edilmeli.’
TIBBİ EKİPMAN
Sağlık Sektörüne Teknoloji Desteği
C
isco ve Swisscom’un gerçekleştirdiği ve 2 yıl sürecek olan pilot proje kapsamında İsviçre’deki 200 eczaneye kurulan TelePresence Video İletişim Sistemleri ile eczanelerde gelişmiş tele-sağlık hizmeti sağlanıyor. netCare adı verilen hizmet ile hastalar eczanelerde danışman tıp doktoruyla video bağlantısı üzerinden görüşebiliyor ve sorularını yöneltebiliyor.
Gerçek Hayat Kalitesinde Sanal Danışmanlık Cisco TelePresence sistemi İsviçre’nin tele-sağlık merkezi MEDGATE’te bulunan tıp doktorlarını danışmanlık odalarına bağlıyor. Her bağlantının ucunda bir mikrofon, kamera
Cisco TelePresence ile Eczanelerde Doktor Danışmanlığı Hizmeti
ve 24 inç full HD ekrana sahip EX90 sistemi bulunuyor. Doktor ve hastaların birbirlerini aynı odadaymış gibi görüp duyabildikleri sistem, sıradan bir doktor ziyareti ve görsel muayene tecrübesini bire bir yaşatıyor. İhtiyaç duyulan durumlarda TelePresence sistemi tanısal donanım, ek monitör gibi ek parçalarla geliştirilebilir ve kalp atış hızı, kan basıncı ve ateş ölçme gibi tanı yöntemleri için kullanılabilir.
Maksimum Güvenlilik, Gizlilik ve Verimlilik Bilgilerin hasta ve doktor arasında yüksek derecede güvenli, hızlı bir bağlantı üzerinden paylaşıldığı Cisco TelePresence sistemi ile kullanıcıların gizliliği tamamen korunuyor. Ek olarak hastaların gizliliğinin korunması için danışmanlık hizmeti ayrı bir odada veriliyor. TelePresence sistemi ile desteklenen tele-sağlık hizmetlerinin Türkiye’de de verimli uygulama alanlarının olacağını düşündüklerini vurgulayan Cisco İşbirliği Çözümleri Bölge Satış Direktörü Vedat Tüfekçi ‘Özellikle doktor açığı bulunan illerde hizmet veren tıp merkezlerinde bu sistemin vatandaşların temel sağlık hizmetlerini verimli ve hızlı bir şekilde alması için faydalı olacağına inanıyoruz.” dedi.
82 > ARALIK 2012
TIBBİ EKİPMAN
Bel Fıtığına Ameliyatsız Çözüm
U
zun süre ayakta durmak, duruş bozukluğu ve yanlış ayakkabı seçimi nedeniyle öğretmenlerde sıkça görülen rahatsızlıklardan biri kronik bel ağrısı ve bel fıtığıdır. Bugüne kadar gerek ameliyat, gerekse uzun iyileşme süreci nedeniyle hastalar için kabusa dönüşen omurga hastalıkları, artık modern teknoloji sayesinde kolayca tedavi edilebiliyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Dr. Elif Gürkan, Türkiye'de ilk kez KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Wooridul Türkiye Omurga Merkezi'nde uygulanmaya başlanan ve ameliyat gerektirmeyen Centaur Sistemi hakkında bilgi veriyor.
Omurga hastalıklarının görülme oranı nedir? Hangi yaş, cinsiyet, meslek gruplarında daha çok görülür? Bel ağrıları tüm toplumların en büyük sorunlarından bir tanesidir. Tüm insanların %90’ı, hayatının bir döneminde kendisini kısa süreli de olsa çalışma yaşamından alıkoyacak bir bel ağrısıyla mutlaka karşılaşır. Tüm bel ağrılı hastaların %3 - 4’ünde girişim gerektiren bel fıtığı görülür. Düzenli egzersiz yapmayanlar, aşırı kilolu olanlar, çalışma yaşamlarında ağır fizik yük altında çalışanlar, devamlı bilgisayar karşısında çalışanlar, ailevi yatkınlığı olanlar ana risk gruplarını oluşturmaktadır. En sık görülme yaşları 40 - 60 yaş arasıdır. fıtıklar, omur ve disk hasarları, daralan omurilik kanalı, yaşa bağlı olan dejeneratif değişiklikler bel ağrısına yol açar. 60 yaş sonrasında daha çok dejeneratif değişiklikler görülür. Bunlara bağlı sinir sıkışmaları oluşursa, hareketle veya istirahatla şiddetli ağrılar oluşabilir.
Kimler Centaur Sistemi'ninden Yararlanabilir?
Bugüne kadar gerek ameliyat, gerekse uzun iyileşme süreci nedeniyle hastalar için kabusa dönüşen omurga hastalıkları, artık modern teknoloji sayesinde kolayca tedavi edilebiliyor.
84 > ARALIK 2012
Kronik bel ağrısı, bel fıtığı, bel kayması, belde dejeneratif (yaşa bağlı) değişimler olan hastalar ve hangi nedenle olursa olsun bel ameliyatı geçiren hastalar artık Türkiye'de ilk kez Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi bünyesinde kurulan Wooridul Türkiye Omurga Merkezi’nde kullanılmaya başlanan ve bir OMURGA ROBOTU olan Centaur Sistemi ile fizik tedavilerini tamamlayıp sağlıklarına kavuşacabilecek.
OMURGA ROBOTU Nedir Ve Nasıl Uygulanıyor? Bilgisayar kontrollü OMURGA ROBOTU (Centaur Sistemi), hastaların omurgasının etrafını saran kök (Core) kaslarının güçlenmesini sağlıyor. Öncelikle hastaların tedavi öncesi kas gücü bir testten geçirilerek ölçülüyor. Ardından, kişiye özel hazırlanan bilgisayar kontrollü program, hastaya günlük olarak uygulanıyor. Tedavi bitiminde hangi kasların, ne kadar güçlendirildiği görülebiliyor. Uygulanan Centaur Sistemi tedavisi sonucunda, bel ve karın kasları güçlendirilen hastaya, kendi kaslarından yapılmış doğal bel korsesi sağlanmış oluyor.
TIBBİ EKİPMAN
Y
aşam boyu sağlık” sloganıyla yola çıkan MT Sağlık Ürünleri, geniş ürün portföyü sayesinde tüketicilerine kolaylık sağlamaya devam ediyor. MT Sağlık Ürünleri’nin piyasa tanınırlığı en yüksek ürün gruplarının başında şeker ölçüm cihazları geliyor. MT Sağlık Ürünleri, distribütörlüğünü üstlendiği Fora markalı şeker ölçüm cihazını kolay kullanım farkıyla hastaların kullanımına sunuyor.
Doğru ve Hızlı Şeker Ölçümü MT Sağlık Ürünleri, distribütörlüğünü üstlendiği Fora markalı şeker ölçüm cihazını kolay kullanım farkıyla hastaların kullanımına sunuyor.
7 Saniyede Sonuç Şeker hastalığının ciddi sonuçları olduğunun ve sürekli olarak kontrol altında tutulması gerektiğine dikkat çeken MT Sağlık Ürünleri Genel Müdürü Recep Altekin, “Doğru sonuç veren Fora markası ile bu sorumluğu yerine getiriyoruz. Kan şekerinin en kısa süre içinde doğru ölçüm sonuçlarına ulaşılmasının hayati önem taşıdığının bilincinde olan MT Sağlık Ürünleri, kan şekeri ölçüm cihazı Fora ile bu ihtiyaca sadece 7 saniye içerisinde cevap verebiliyor” dedi. Fora, kodlama gerektirmez teknolojisiyle, basit ve hızlı kullanımı sayesinde gün içinde rahatlıkla kan şekeri ölçümü yapılmasını kolaylaştırıyor. Cihaz, 450 ölçüm hafıza kayıt özelliği ile şeker hastalarının geçmiş ölçümlerine ulaşma avantajı da veriyor. Fora, strip fırlatma sistemi sayesinde kan dolu test çubuğunun dokunmadan fırlatılmasını sağlayarak, kandan geçebilecek biyolojik kaynaklı hastalıkların bulaşmasını da engelliyor.
MT Sağlık Ürünleri 2005 yılında faaliyete geçen MT Sağlık Ürünleri, dünyanın en iyi ve kaliteli markalarını, standart fiyatlarla sunmaya başlayarak kısa sürede sektörün lider kuruluşu oldu. Dünya sağlık sektöründe yaşanan en son gelişmeleri takip ederek ileri teknolojiye sahip ürün yelpazesini, 75 kişilik uzman kadrosuyla hem Türkiye’nin dört bir yanına hem de yurtdışına ulaştırıyor. 86 > ARALIK 2012
PANORAMA Besni Devlet Hastanesi Yeni Binasına Taşındı
Yeni Hastanenin Yer Sorunu Çözüldü Kütahya'da aylardır gündemden düşmeyen yeni devlet hastanesinin yerinin belirlenmesi meselesi çözüme ulaştı. Yeni hastanenin yeri, Evliya Çelebi Mahallesi'ndeki Eski JandarmaTabur Komutanlığı'nın arazisi olarak belirlendi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Kamil Saraçoğlu, yaptığı açıklamada, "Bilindiği gibi, yeni hastane yeri için 3 ayrı yer gündeme gelmişti. Yapılan uzun çalışma ve görüşmeler sonucu, Sağlık Bakanımız Recep Akdağ'ın da bizzat Kütahya'ya gelerek inceleme yaptığı hastane yeri için Eski Jandarma Tabir Komutanlığı'nın yeri ağırlık kazanmıştı. Bu sebeple arazinin öncelikle hazineye devrildimmesi gerekiyordu. Bu işlem bir süre önce tamamlanmıştı. Söz konusu arazinin Sağlık Bakanlığı'na devri için Başbakanlığın onayı gerekiyordu. Bugün Başkabanlık söz konusu arazinin kullanım hakkını Sağlık Bakanlığı'na devretti. Böylece, 700 yatak kapasiteli yeni devlet hastanesinin yapılacağı bölge olarak, tesbit edilmiş oldu” dedi. 88 > ARALIK 2012
Sağlık Bakanlığı yatırım programında olan ve TOKİ tarafından ihale edilerek 2010 yılında yapımına başlanan 75 odalı 125 yataklı Besni Devlet Hastanesi tamamlandı. Geçici kabulü yapılan ve son sistem cihazlarla hizmet verecek olan yeni devlet hastanesi, modern görünümüyle Besni halkının hizmetine açıldı. Konu hakkında
açıklamalarda bulunan Besni Devlet Hastanesi Başhekimi Uz. Op. Dr. Hüseyin Alakuş, " Yeni binamız poliklinik, acil servis, diyaliz servisi, görüntüleme merkezi, laboratuvar, ameliyathane ve yoğun bakımları ile birlikte sosyal donatıları bünyesinde barındıran modern hastaneciliğin bütün özelliklerini taşımakta” diye konuştu.
BEAH’tan Bir Başarı Haberi Daha Sağlık Bakanlığı’nın işbirliği ile SAYED tarafından düzenlenen ve bu yıl 17-21 Ekim tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilen 4. Ulusal Sağlık Kurultayı’nda yılın başhemşiresi ödülüne Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhemşiresi Emine Dudu layık görüldü. Bu yıl 4.sü düzenlenen Kurultayda “Yılın Başhemşiresi” ödülüne layık görülen Dudu, ödülünü SAYED Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Yekeler’in elinden aldı. Antalya’da gerçekleştirilen Kurultay’ın ödül töreninde oldukça heyecanlı ve mutlu olduğu gözlenen Başhemşire Emine Dudu, “Yılın Başhemşiresi” ödülünü almanın mutluluğunu eşi Erhan Dudu ile paylaştı. Yılın Başhemşiresi ödülüne layık görülen Emine Dudu’nun bu başarısı Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de sevinç ve memnuniyetle karşılandı.
PANORAMA Harran Üniversitesi Hastane İkmal İnşaatı
Akdağmadeni Devlet Hastanesinde Ağrı Polikliniği Açıldı Yozgat’ın Akdağmadeni Devlet Hastanesi bünyesinde Ağrı Polikliniği açıldı. Akdağmadeni Devlet Hastanesinde açılan Ağrı Polikliniğinde göreve başlayan Uzman Dr. Zeynep Bilge Balaban, yeni ve süregelen ağrısı olan hastaların tedavi hizmetlerinin ağrı polikliniğinde yapılacağını söyledi. Özellikle ameliyat sonrası ağrı ve her türlü kronik ağrı, kansere bağlı ağrılar, bel, boyun, sırt, diz, baş, migren ve bacak ağrısı gibi birçok ağrının artık Akdağmadeni Devlet Hastanesinde tedavi edilebileceğini ifade eden Balaban, “Ağrı polikliniğinin açılmış olmasının ilçe halkı adına bir şanstır. Her türlü ağrının tedavisi artık Akdağmadeni’nde yapılması mümkün. Sebebi belli olan hastalıklarda ağrı tedavisi her zaman esas hastalığın tedavisi beraber yürütülür. Ağrı tedavisinde ilaçla tedavi yanında, alternatif pek çok yöntem mevcuttur.” diye konuştu.
90 > ARALIK 2012
Osmanbey Yerleşkesi'nde yapımı devam eden Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi inşaatının bitirilmesi için yeni bir ihale süreci başlatılıyor. Revize edilen projeyle ilgili ikmal inşaatının 22 Kasım 2012 tarihinde ihaleye çıkarılacağı belirtildi. İşi üstlenecek firmaya 660 gün süre verileceği ifade edildi. İhale işlemlerinin yaklaşık 1 ay sürmesi ve inşaat çalışmalarına 2013 yılı başlarında başlanması bekleniyor. Öde-
nek problemleri yaşanmaması ve başka aksilik olmaması halinde bu güne kadar yüzde 52’lik kısmı bitirilebilen proje 2014 yılında tamamlanacak. 600 yataklı olarak planlanan Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin inşaat çalışmaları 16.8.1998 tarihinde başladı. İşin kabası (karkası, betonarmesi) tamamlandı, Dış cephe giydirilmesinin yüzde 80’i bitti. Makine Tesisat ile Elektrik Tesisatının bir kısmı tamamlandı.
Kütahya'nın Yeni Hastanesi 2015 Yılında Tamamlanacak Kütahya'ya yaptırılacak olan yeni 700 yatak kapasiteli yeni hastanenin yeri komuoyuna, AK Parti'li milletvekillerinin yayınladığı imzalı bildiriyle duyruldu. AK Parti Kütahya Milletvekilleri Soner Aksoy, Hasan Fehmi Kinay, İdris bal ve Vural Kavuncu, ortaklaşa bir beyanat yayınlayarak, yeni hastanenin eski Jandarma Tabur Komutanlığı'nın bulunduğu araziye yapılacağını bildirdiler. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Kütahya ilimiz ve bölgemize hizmet verecek büyüklükte yapılması planlanan yeni hastanemizin yeri ile ilgili çalışmalar gugüne kadar sürmüştür. Bu süreçte salğk yöneticileri ile görüşmeler yapılmış, kamuoyu anketleri ile halkımızın tercihleri dikkate alınmış, teknik değerlendirmeler yapılmış ve çalışmaların sonucunda yeni hastane binasının mev-
cut DPÜ EVliye Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bitişik, Jandarma Komutanlığı'na ait arazinin üzerinde yapılması uygun görülmüştür. Kent merkezinde, bir benzeri daha bulunamayacak özellişteki bu arazi önce Maliye Bakanlığımız tarafından devir alınmış, daha sonra da 150 dönümü hastane yapımı için Sağlık Bakanlığı'na devredilmiştir. Yeni yapılacak hastane ile mevcut kullanımda olan hastane hizmet binalarının bir arada bulunacak olması ile Kütahyamız muhteşek bir komplekse sahip olacak. Dumlupınar Üniversitesi ile entegre, eğitim ve araştırma hastanesi özelliği ile bölgede önemli bir sağlık merkezi haline gelecektir. Proje çalışmalarının tamamlanmasından sonra hastane yapımına 2013 yılında başlanıp, 2015 yılında tamamlanacaktır."
PAZAROLA
[
Müşterinizi kahraman yapın!
P
iyasaların bir kuralı var: “Nerede hareket orada bereket.” Dikkatler kısıtlı. Peşinden ilgi geliyor. İlgi arzuyu tetikliyor. Arzular şelaleye dönüşüp, başkalarını da harekete geçiriyor. Bir öngüdür başlıyor. Taa ki, dikkatler başka bir konuya kayıncaya kadar...
Prof. Dr. İsmail KAYA
Bu döngü, pazarlama, mobilite, dijitalleşme, sosyalleşme ve benzeri etkiler sayesinde çok ciddî boyutlarda hızlanıyor. Piyasalar, firmalar, markalar, ürünler, yayınlar, fuarlar, zirveler ve benzerleri bu modele göre işliyor. Önümüzdeki yıllarda pazarlamayı ve pazarlamacıları ilgilendiren, bilgi ve iletişimlerin artarak süreceği öngörülüyor. Anlaşılan o ki, gelecek yıllarda pazarlamayı daha da fazla konuşacağız. Aslında gerçek pazarlamacılar yıllardır pazarlamayı anlatır, anlatmak isterlerdi. Ama ya, dinleyen bulunmazdı, ya da, anlatabildikleri “muhataplarının anlamak istedikleriyle sınırlı kalırdı.” Uygulama cephesinde, firmalardaki pazarlamacılar belli bir işle (satmakla) görevli memurlar gibi göründüklerinden, kendilerine söylenenleri yapmaları, fazla konuşmamaları, ötesine berisine karışmamaları istenirdi. Görev tanımları gereği, operasyonlardan (satıştan ve kotalardan) yukarıya çıkamaz, strateji gibi, derin, köklü ve temel konulara yaklaşamazlardı. Az çok konuşabilenler de, kendi yaptıkla-
rını beğenir, bunlarla astlarına örnek olmak isterlerdi. Kendini öven insan sevilmez, sevilmeyenler de dinlenmezdi. Akademik çevre ise, özellikle gençler, akademik puan barajlarına, jüridekilerin insafına hapsolduklarından, piyasalara ve kamuoyuna karşı pek seslerini çıkaramazlardı. Pazarlamaya artan ilgi sayesinde, önümüzdeki yıllarda her iki kesimin de daha fazla konuşacaklarını, pazarlamayı daha hararetle savunup satacaklarını umuyoruz. Pazarlama akademisyen ve uygulamacılarından, yeni pazarlama hikayeleri bekliyoruz. İnşallah, hikâyelerinde kendilerini kahraman, müşterileri kurban göstermek gibi bir sakarlık yapmazlar... Da. Nelere katlanıp, neleri başararak muhterem müşterilerini birer kahramana dönüştürdüklerini anlatırlar... Müşterinin sırtından geçinmeyi âdet edinmiş sahte ve kibirli kahramanlara değil, müşterisiyle birlikte mutluluğu başarmış, gerçek kahramanlara ihtiyacımız var.
Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.blogspot.com blogları ziyaret edilebilir.
92 > ARALIK 2012
]
DENGE
[
Çantasından ne çıktı?
B
ir İtalyan’a niçin konuşmadığı sorulduğunda, kollarının çok yorgun olduğunu söylemiş. (İtalyanlar, gevezelik ederken, ellerini ve kollarını sürekli hareket ettirirmiş.) Geçen hafta, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) İtalyan asıllı Başkanı Mario Draghi’yi dinlerken, bu fıkrayı hatırladım.
Mehmet Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@ tg.com.tr
Draghi’nin kollarının ne kadar dirençli olduğunu bilemem, ama basın toplantısının “soru-cevap” bölümünde, zaman zaman gerginleştiği gözlerden kaçmadı. Peki, Draghi’nin çantasından ne çıktı?
Mesela.. AMB’nin operasyonları, “Bir alkoliği, alkol vererek tedavi etmeye” ya da “yangından sonra su sıkmaya” benzetiliyor. Draghi, üzerine fazla gelindiğinde, “Benden bu kadar!” diye tercüme edilebilecek cümleler sarf ediyor. *** Daha önce de yazmıştık. Euro’yu dizayn edenler, yangın merdiveni koymayı unutmuş.
***
AB’nin âkil adamları, dönüp dolaşıp, aynı noktaya tosluyor:
Yorumlamak gerekirse, satır aralarında şunları vurguladı:
-Ne yapalım da, köpek, kuyruğu dik tutsun; kuyruk, köpeği sallamasın?
- AMB olarak yapabileceklerimiz sınırlı. Biz siyasi otorite değiliz, siyasi otoritenin alternatifi de değiliz. Lütfen, bunu iyi anlayınız.
Anlaşıldığı kadarıyla, bugüne kadar açılan bir dizi kapsamlı kurtarma paketine rağmen, vaziyet vahim. Kuyruklar (Yunanistan, İspanya, İtalya ve diğerleri), köpeği (AB’yi) sallıyor.
- Kriz, AB’nin ve Euro Bölgesi’nin zaaflarını ve halının altına süpürülenleri ortaya döktü. - AMB, krizin doğurduğu pisliği mümkün olduğunca kokutmadan, Euro’yu kurtarmaya gayret ediyor. - Pisliğin yeniden ürememesine yönelik çabalarımız sürüyor. Özellikle bankacılık sektörünün denetimi üzerinde çalışıyoruz. *** Peki, krizin neresindeyiz? Şurası kesin. Resesyon, tüm haşmetiyle racon kesiyor, AB’de işsizlik artıyor. Para politikasının manevra alanı ve kredibilitesi son derece daralmış durumda.
94 > ARALIK 2012
]
Diyeceğimiz şudur: - Sağlam kuyruk, sağlam köpekte bulunur. Köpek odur ki, kuyruğuna mukayyet olur!
İŞLETME
[
Sağlık Kurumlarında Parttime Yöneticilik Uygulaması
S Mustafa ÇİÇEK Sağlık İdarecisi
96 > ARALIK 2012
ağlık yöneticiliği, herkesin kendi işini yapmasını gerektiren dinamik bir süreçtir. Sağlık sektöründe görev alan idarecilerin başarısı, görevinin gerektirdiği mesleki formel eğitime sahip olması ile birlikte görevine ayırabildikleri zamanla da doğru orantılıdır. Hastane yönetimlerinde, her görevin parttime yapılabileceği algısının hızla yayılmaya çalışıldığı günümüzde;“Parttime görevli”, tanımı ister küçük ve basit işlerin yürütülmesinde olsun, isterse karmaşık işlerin yapılmasında olsun hastane yönetimi çalışma hayatına giriş yapmış durumdadır. Bu yapıda, kimin ne iş yaptığı net olmayan, görev tanımı olmadan çalışan, her şeyi yapan yöneticiler ile alternatif yönetim anlayışı ile oluşturulan yan yol organizasyonlar karşımıza çıkmaktadır. Bunun temelinde, “bunlar zeki çocuklar, her işi yapma yeteneklerine sahiptirler” anlayışı vardır. Taşeron yönetim, partime yönetim, hobicilik yönetimi olarak da adlandırılabilecek bu uygulamaya belli grup hastanelerde sıkça rastlamaktayız. Kurumsallaşmasını tamamlamasının önünde bireysel engelleri olan, profesyonelliğe önem vermeyen ve en önemlisi de bunun sonucu oluşan risk faturasını kendi cebinden karşılamayan anlayışın hakim olduğu ortamlarda; bir yöneticinin esas görevi dışında bir çok görevle donatılmasının hareket kabiliyetini daraltmakta olduğu, önemli işlerin yapılması için gerekli olan zamanı, zamanında ayıramamasından kaynaklanan nedenlerle ciddi kayıpların oluştuğu çoğu zaman görülmemektedir. Hastanelerin partime yöneticilik yapısına kucak açması ve yaygınlaştırmasının arkasındaki nedenler ise çok farklıdır. Nedeni ne olursa olsun bu kurumlarda, İşler rayından çıkmadığı sürece de sorun görülmez. Profesyonel yapı haricindeki hastane yönetimlerinin, kompleks bir yapı ile bir çok uzmanlık alanlarını içinde bulundurma zorunluluğu taşıyan matriks sistem ağı içindeki idari yapıyı konumlandırmada birbirinden farklı zamana göre kişiye özgü değişen bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. Yerleşik bir bakış açısı olarak görülen tıbbi ve idari yapı ayrımı yerine; tıbbi organizasyon şeması arasına serpiştirilerek yürütülmek istenen tıp dışı hizmetleri “herkes bir şekilde yapar” mantığının hakim olduğu apartman tipi hastaneler ile profesyonelleşemeyen sağlık işletmeleri vardır. Bu tür
]
işletmeler çoğunlukla kamuya ait, vakıf, dernek, sivil toplum kurumlarının sermayeleri ile kurulduğu için de zararlar net olarak hesaplanamaz. Bu rahat hareket tarzı, organizasyon şemasına da yansıtılarak tescillenebilmektedir. Gecekondu usulü bu uygulamada; adamına göre, dönemine ve konjektöre göre oluşturulabilen çarpık organizasyonel yapılaşma sonucunda kurumların rekabet gücünü kaybetmesine yol açarak piyasadan çekilmesine kadar giden sürece sebebiyet verse dahi bunu görmek istemeyen kesim mevcuttur. İlk olarak kamu hastanelerinde ortaya çıkan; modern yönetim anlayışından uzak, günübirlik iş yapma mantığı ile yürütülmeye çalışılan bu organizasyonel yapıyı kamu hastaneleri artık terk ederek yeniden yapılanmayı hızlandırarak organizasyon şemalarında ve görev tanımlamalarında modernizeyi başlatmıştır. Bu sayede özel hastanelerle ve uluslar arası rekabete ayak uydurmaya başlamışlardır. Sorunun Kaynağı: Geleceği planlayan, profesyonel düşünen en basit kurumlarda bile üretim, pazarlama, satış, satın alma, finans, muhasebe, teknik servis, güvenlik ve otopark işletmeciliği gibi bir çok hizmet alanı başlı başına bir organizasyonel yapılanmaya sahiptir. Mesleki güç mü, operasyonel güç mü, karizmatik güç mü, yoksa kuvvetler ayrılığını önemsememeye dayalı uzmanlık gücünün egemenliğinden kaynaklı güç mü dür ? bilinmez ama kararını henüz netleştiremeyen işletmeleri bekleyen en büyük tehlike çatışma ve kaotik bir yapının getirdiği dağınıklık olacaktır. Çatışmaların yönetimi, dağınıklığın toparlanması sistematik bir akılcı organizasyonel yapının kurulumu ile sağlanacağı için hastane yönetim ve organizasyon şemasının bilimsel veriler ışığında akademik bir kurul tarafından tarafsız olarak hazırlanması gerekir. Objektiflik yeteneği ve imkanı olmayan veya duygusal bir kişi tarafından talimatla , dış etkenlerin müdahalesi ile bilimsel gerçek ve öngörülerden uzak hazırlanan yönetim ve organizasyon şeması sadece hazırlayanı tatmin etmekten başka bir fayda sağlamamaktadır. Yönetici olarak görevlendirilen kişi, tüm departmanların kendisine bağlanmasını çok tasvip etmese bile, güçlü olmak her insanın ruhunda yatan bir olgudur. Fazla mal göz çı-
İŞLETME karmaz mantığına yakın düşünen idarecileri bekleyen büyük tehlikeler oluşsa bile bir süre sonra görev yeri değişimi ile tüm sorumluluktan kurtulacağını bilen kişi, bu tür gecekondu organizasyonlara müdahalede bulunmaz. Az olsun benim olsun diye düşünenler ile fazla olsun ben yöneteyim diye düşünenler arasında hiç bir fark yoktur. Her iki düşünce tarzı da geleneksel olup bilimsellikten ve realiteden uzaklaşmayı getirdiği için risk oranını daha fazla yükselten özellik taşır. Performansa dayalı kurumsal hafızasını düzenli olarak ayrıntılı bir şekilde kayıt altına almayan kurumlarda görülen bu hastalık tüm bünyeyi etki altına alır. Meslekleşmenin önündeki engeller ile insan emeğine saygının geri kaldığı ortamların örtüşmesinde çalışana verilen değer ikinci planda kalmaktadır. Çalışanların önemsenmediği veya bazı meslek gruplarının bazen bilinçli bazen de bilinçsiz olarak ön plana çıkarıldığı sağlık işletmelerinde ise iş barışından da söz edilemez. Bu tür işletmelerde Jakoben anlayışın hakim olması ile birlikte güçlü olan kazanmaktadır. Eşit ve adilane dağılımın yegane parametresi olan “emeğin gücü” belirleyiciliğini koruyamadığı müddetçe de kuvvetler ayrılığı dengesi bozulur bazı departmanların egemenliği artar ve adaletin dengesi korunamaz hale gelir. Bu durumda ise bazı çalışanlar “kral” muamelesi görürken bazı çalışanlar “izleyici” konumunda kalmaktadır. Önemsenmeyen veya izleyici olarak görülen yöneticilerin karşılaştığı en büyük sorun ise ötelenen-önemsenmeyen-dikkate alınmayan türden bir mobbing uygulamasıdır. Sağlık çalışanları arasındaki dengesizlik; dengenin değişerek bazı meslek gruplarının vazgeçilmez hale getirilmesi ücret dengesizliğini de beraberinde getirmektedir. Birinci basamakta, eğitim, bilinçlendirme ve kaynağında çözüm önlemleri ile başlayan sağlık hizmetleri süreci; tedavi, ameliyat ve rehabilitasyon hizmetleri olarak devam ederken tüm bu süreç içinde bir çok bilim dalı (ekonomi, işletme, elektrikelektronik, psikoloji, sosyoloji, finans, davranış bilimleri, istatistik …..) ile birlikte (entegre) etkileşim halindedir. Bu etkileşim çalışanlar arasındaki doğal dengeyi oluşturması gerekirken ücret dengesizliği yıkıcılığını her aşamada sürdürmektedir. Hastaya dokunmak veya hasta-çalışan temasına göre anlamlandırılarak dağıtılan ücret anlayıştan uzaklaşılmadığı sürece sağlıkta, sağlıklı bir kompleks yapı kurulumu da sağlamaz. Sorunun temelinde; Bakış açısı ile hegamonya olan anlaşın yanı sıra tıbbi hizmet dışındaki sürecin hak ediş sistemine bağlanamaması yatmaktadır. Bununda bir çok sebebi vardır. Her faaliyetin bir maliyeti olduğu gibi üretilen her hizmetin bir karşılığı olmak zorundadır. Hizmeti kimin ürettiğine bakılmaksızın oluşturulacak hak ediş sisteminde (performans değerlendirmesinde) çalışan her kesimin pay alması iş barışını oluşturur. Çalışanların bir istemde bulunmasına bakılmaksızın yapılması gereken adil dağılım sisteminden herkes hoşnut olur. Birileri kazanırken diğerlerinin sadece izleyici olarak kalması etik olmadığı gibi ekip ruhunu da baltalayacaktır. Kazankazan mantığının işlerlik kazandırılması gereken sektörlerin başında sağlık sektörü gelmektedir. Meslek gruplarına göre geçim endeksi farklılık oluşturabilir. Ancak denge oluşturacak parametreler vardır. Eşitlik–denge-etik ve memnuniyetlik kefelerinden oluşan terazinin dengede kalması o
98 > ARALIK 2012
işletmenin çalışanları arasındaki barışı ve ekip ruhunun koruyucu bir göstergesidir. Çözüm Önerileri En yüksek risk düzeyine sahip kurumların başında gelen hastanelerin risk belirleme faktörü olarak tıbbi hataların oranının yanı sıra gelir-gider dengesi arasındaki fark da olmalıdır. Kalite-verimlilik, kalite-etkinlik, hizmet birim maliyet-hasta sayısı denge argümanlar ile oluşturulacak yönetici performans kriter ağı ile rasyonel yaklaşımları seçenek haline getirilir. İşletme yönetiminde organizasyon yapısını tanımlayan şema tıbbi insan anatomisi gibi doğru bir anatomiye sahip olmalıdır. Aksi durumda anatomisi bozuk bir insandan beklenen performans ancak o anatominin izin verdiği yetkinlikleri yerine getirebilecek bir performansı doğuracaktır. Olaya bu tespitten hareketle baktığımızda birincil belirleyici olarak akılcı ve doğru işleyebilecek bir organizasyon yapısının tanımlanması ve bu yapıyı yönetebilecek yetkinliklere sahip yönetici profilinin belirlenmesi gerekmektedir. Tersi durumda yani yönetim becerileri üst düzeyde yöneticilerin bile bu tanımlanan organizasyon yapısını istendik performansta yönetebilmeleri oldukça düşük bir olasılıktır.(1) Mesleki gücün yüksekliği veya arz talep dengesizliğinden kaynaklanan güçlü konumun, ücretlendirme ve sosyal hakların dağıtımına yansıtılma oranı hastane yönetimlerinin inisiyatifine bağlıdır. Hastane yöneticilerinin duygusallığını minimize edebilmek için; Her branşta örgütlenme olduğu gibi sağlık sektöründeki tüm çalışanların ücret aralığını (altüst sınır) belirleyen bir STK veya kurul olması haksız rekabeti de önleyecektir. Sahipsiz hizmet gruplarına sahip çıkabilen bir piyasa denetleyicisi olmalıdır. Bu sorun işletme sahiplerinin ortak platformda buluşması ile de sağlanabilir. Ortaklaşa alınacak kararların bağlayıcılığına sahip çıkılır ise doğal denge zamanla kendiliğinden oluşacaktır. Ancak bu seçeneğin uygulanabilir olması uzak bir beklentidir. Çözümde dikkate alınacak parametreler; Kurum içi ve sağlık piyasası olarak iki başlıkta sıralayacağımız gibi genelde söyleyeceklerimiz, 1- Kuvvetler ayrılığını güçlü tutma 2- Meslek gruplarına eşit yaklaşım 3- Eşit işe eşit ücret 4- Piyasa ücret aralığı (taban –tavan ücret) oluşturma 5- Haksız rekabeti özendirmemek 6- Çalışanlar arası ücret dengesi kurma 7- Organizasyon şemasının bilimsel veriler ışığında bir kurul tarafından oluşturma 8- Görev tanımlarının açık anlaşılır ve ayrıntılı olarak yazılı olması 9- Duygusal sızıntıların zararlarından korunan bir yapı kurma 10- Liyakata önem verme 11- Profesyonellikten taviz vermemek 12- Günübirlik kararlarla bilimsellikten uzaklaşmamak 13- Adamına göre muamele yerine profesyonel zekayı ön plana çıkarmak 14- Yönetimde temel olan işletmenin örgütsel yapısı yönetilebilir bir yapıyı tanımlamalı ve bu yapıda hiyerarşi,görev-
İŞLETME yetki ve sorumluluklar ile birlikte işletmenin beklenen performans hedefleri ve yöneticilerin yetkinlikleri tam ve net olarak tanımlanmalıdır. Hastanelerin bir ekonomik işletme olduğu algısının toplumun her kesimince idrak edilerek kaynakların rantabl kullanımının ülkenin çıkarlarını korumakla eşdeğer olduğu hafızalara kazınırsa sistem yöneticilerine bakış açısını farklılaşarak netleşecektir. Hastanenin yaşaması için gelir-gider dengesi kadar hizmet ettiği kitlenin çeşitliliği ve sayısına ve verilen hizmetin kalitesine bağlıdır. Gerek Kamu gerekse de özel hastane yönetim süreçlerinde yer alan proje ve fonksiyonel yöneticilerin seçiminde eğitim ve beceri yönünden liyakatin esas alınmasını temenni etmekten başka çare üretilmeyen ülkemizde sağlık sektöründe profesyonel yöneticilerin sayısı azdır. Özetle ülkemizde ne yazık ki standart bir hastane mimarisi olmadığı gibi genel kabul gören bir hastane organizasyon yapısı da mevcut değildir. Doğal olarak mevcut ve çağdaş bir organizasyon yapısı mevcut olmadığı için model alınacak tüm yönetim modellerinin uygulanması ta başından itibaren güdük kalmaktadır. Doğal olarak hastanelerde gerekse proje gerekse de formel yönetici için bir liyakat sistemi yoktur. Bu durum her ne kadar kamuda geçerli gibi görünse bile yukarıda verilen tespitler bu algının özel hastane sektöründe de benzer özellik gösterdiği yönündedir. Örnek olay: Ekim 2012 tarihinde SB Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından resmi internet sitesinde yayınlanan “Sağlık Bakanlığı, hastanelere sempatik bakış açısı kazandıracak ifadeler asılması” talimatı vardı. Kamu hastanelerinde yönlendirme levhaları ve hizmet alımı yöntemi ile çalışan personellerin kılık kıyafetleri ile ilgili yapılan duyuruda, “Sağlık tesislerinde sunulan hizmet ve hizmet sunum kalitesinin iyileştirilmesi, olumsuz duygular ve psikolojik gerginliğin azaltılarak sağlıklı ilişkiler kurulabilmesi, aynı zamanda aidiyet duygusunun geliştirilebilmesi amacıyla acil servis, hastane girişi, poliklinik ve klinik girişleri, kayıt- kabul, karşılama yönlendirme vb. birimlere (birimlere uygunluğu da göz önüne alınmak kaydı ile) sempatik bakış açısı kazandıracak ifadeler içerikli bilgilendirici levhaların açıkça okunacak ve görülecek şekilde asılması; halkımızın hizmete daha kolay ulaşabilmesinin sağlanması için karşılama yönlendirme, bilgi işlem, kayıt-kabul, temizlik, yemekhane, kat sekreteri gibi personellerin gömlek ve formalarının ön ve/veya arka yüzlerine, hasta ve yakınlarının daha kolay iletişime geçmesini sağlayacak, personellerde aidiyet ve sorumluluk duygusu oluşturacak bilgilendirici ifadelerin kullanılması hususunda gerekli düzenlemelerin yapılarak uygulamaya konulmasını rica ederim” ifadeleri kullandı. Bu kapsamda acil servis, hastane girişi, poliklinik ve klinik girişleri, kayıt- kabul, karşılama yönlendirme vb. birimlere sempatik bakış açısı kazandıracak “Hoş geldiniz misafirimizsiniz (hastane girişi, karşılama-yönlendirme, kayıt-kabul vs.) Geçmiş olsun şifa dileklerimizle (Özellikle hastane çıkışları, hastane girişi, karşılama-yönlendirme, kayıt-kabul vs.) Bizim için değerlisiniz (hastane girişi, karşılama-yönlendirme, kayıt-kabul vs.) Hayat kurtarmak için buradayız. (acil) Hizmete ulaşmanızı kolaylaştıralım. Sizin için buradayız.(giriş, karşılama-yönlendirme, hasta kayıt-kabul vs.) Sizin için varız. Sağlığınız için doğru yerdesiniz(sağlığınıza
100 > ARALIK 2012
kavuşmak için doğru yerdesiniz.) Yalnız değilsiniz. .(giriş, karşılama-yönlendirme, hasta kayıt-kabul, hasta hakları, sosyal hizmet birimi vs.) Emin ellerdesiniz.( poliklinikler, koridorlar vs.), Güveniniz bize güç verir.(giriş, karşılamayönlendirme, hasta kayıt-kabul, hasta hakları, sosyal hizmet birimi vs.)Sağlık çalışanları sizin dostunuzdur. (giriş, koridorlar vs.), Size nasıl yardımcı olabiliriz. (giriş, koridorlar vs.), Size yardımcı olabilir miyiz? Sağlığınız için beraberiz. (giriş, koridorlar vs.). Sağlığınız için birlikteyiz. (giriş, koridorlar vs.)” ifadelerinin kullanılması istendi. Duyuruda ayrıca bilgi işlem, kayıt-kabul, temizlik, yemekhane, kat sekreteri gibi personellerin gömlek ve formalarının ön veya arka yüzlerine, hasta ve yakınlarının daha kolay iletişime geçmesini sağlayacak “Bana sorabilirsiniz, Sizin için buradayız, Size nasıl yardımcı olabilirim, Sizi dinliyoruz, Sizin için varız, Yalnız değilsiniz” gibi yazıların yazılması istendi. Hasta, hasta yakınları, refakatçi ve ziyaretçiler için büyük önem taşıyan, onları değerli kılan bu uygulamaların kamu hastanelerinde çok öncelerden başlatılamamasının en büyük nedenlerinden en önemlisi “herkesin kendi işini yapmaması” ve çalışma hayatında “profesyonel yaklaşımların” olmamasıdır. Kamu hastanelerinde, yıllardır partime yöneticilerin hizmetinde yürütülmeye çalışılan bu tür hizmetlere gereken önem verilememiştir. Yetkilisinin ve ilgisinin olmadığı bu hizmetler verilemediği için hastaların kamu hastanelerine yönlenmelerinin önündeki engel olmuştur. Gecici görevlendirme, ilave görev, partime olarak yapılabilir anlayış ve uygulaması ile bir çok hizmetlerde kör noktaların artması ile kamu hastaneleri yıllarca atıl işletilmiştir. Kamu Hastanelerindeki Son Durum: Kamu hastanelerinde yetkisiz yetkili olarak görev yapan hastane müdürleri kamu hastaneleri birliği oluşum süreci ile birlikte düz memurdan daha az yetkilerle sadece koltuk işgalinde bulunan uzmanlar statüsüne geçmiştir. Bu uzmanlar ne iş yapar, sorumlulukları nedir, yetkileri ne olacak sorularının cevabı henüz netleşmemiştir. Tıbbi ve idari yapı olarak ayrılan organizasyonel yapı ortadan kaldırılarak Genel İdare Kurulu ve CEO sisteminden kurulu yapı geliştirilmeye çalışılsa da henüz uygulamada ne tür sorunlar doğuracağı belli değildir. Kalıplaşmış sistemin dışına çıkılarak, teorik ve bilimsel verilerden uzak, yap-dene –gör ve sonuca göre önlem al yaklaşımının ne sonuçlar doğuracağını zaman gösterecektir. Bazen genel kabul görmüş kurallar dışına çıkılarak yapılan yeni organizasyonlar olumlu sonuç doğurabilir. Her değişim hantallaşan yapıya taze kan taşıyabilir. Ancak hastalığın nedenlerini ve hangi organizmada tahrifata yol açtığının net olarak teşhisi yapılmadan yapılacak cerrahi müdahalelerin sadece bünyeye ilave yük getirdiği gerçeğini gizlemez. Sağlıklı olarak kesin teşhis numune değerlendirmesi ve görüntülemenin sonuçlarına göre bilimsel kurul tarafından yapılır. Özellikle büyük ve özelikli sistemlerin reorganizasyonunda ulusal-uluslar arası kurum ve uzmanlar grubunun yer alması hata payını minimize eder.
Yararlanılan Kaynaklar 1. Ümit Şahin, Ülkemizde hastane yönetiminde çeşitli sorular ve cevaplar.