C
M
Y
M
Y
Y
MY
K
Multikan_medikalTeknik.pdf
1
17.12.2015
19:23
İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editor-in-Chief SİMGE GÜNDÜZ simge.gunduz@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr
simge.gunduz@img.com.tr
GRAFİK TASARIM TAYFUN AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr FOREIGN RELATIONS TARIK ORAL tarik.oral@img.com.tr MUHASEBE FİNANS MUSTAFA AKTAŞ muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr BURSA BÖLGE ÖMER FARUK GÖRÜN fgorun@ihlas.net.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481
Printing
CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Yeni yıl, yeni hedefler, yeni umutlar! Tıbbi cihazlar sektörü, çok çeşitli ürün ve teknolojileri kapsayan bir alan. Sektördeki ileri teknolojili ürünler, tedaviye ve teşhise yönelik kullanımlar için özel olarak dizayn edilen nitelikli cihazlardan oluşuyor. Dinamik yapıya sahip olan Medikal Sektör, dünya genelinde en hızlı gelişen sektörlerin başında geliyor. Türkiye’de ise Medikal Sektörü içerideki konumunu güçlendirmesine karşın, üretim ve iç talebin karşılana bilirliği açısından hala istenilen noktaya ulaşamadı. Özellikle 2015 yılında yaşanan siyasi belirsizlik, ödeme dengesindeki sıkıntılar, tüm sektörlerde olduğu gibi medikalcilerin de belini büktü. Fakat yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen sağlık sektörü 2016 yılından umutlu… Sektör temsilcileri 2015’in son çeyreğinde gerek reklam çalışmaları gerekse katıldıkları fuarlarla Türk kalitesini yurt dışında kabul ettirmeyi başardı. Öyle ki en son Almanya’nın Duesseldorf şehrinde düzenlenen Medica Fuarı’na 120 Türk firması katılım gösterdi. Fuar’dan alınan sonuç ise herkesi memnun edebilecek nitelikte. Sektör Almanya’da Türk kalitesini kanıtlayarak gözünü Ortadoğu ve Arap ülkeleri pazarlarına dikti bile. 25-28 Ocak 2016 tarihlerinde düzenlenecek olan Arab Health Fuarı’na katılacak firmaların beklentileri sektöre hareket katacak cinsten. Biz de Medikal Teknik dergisi olarak Arab Health Fuarı’nda kendi standımızda Healt Turkey dergimiz ile üretim ve ihracat yapan firmalarımızın yanında olacak, gelişen teknolojiyi takip edecek ve dünya sağlık sektörünün nabzını tutacağız. 2016 yılının tüm Medikal sektörü için atılım yılı olmasını temenni eder, yapacağımız yatırımlar ve ülkemizde üreteceğimiz donanımlı cihazlarımız ile Türkiye ekonomisine katma değer sağlayacak, inovasyonunu tamamlamış, ArGe’si güçlü, ihracatı yüksek bir sektör olmak dileğiyle… Yeni sayımızda görüşmek üzere…
Editörden
12 Türkiye, Robotik Kalp Cerrahisinde Avrupa Birincisi 22 Medica Fuar’ına 120
Türk medikal firma damga vurdu!
34
Kulak Burun Boğaz Hastalıklarında “İleri Teknoloji”
38
106 65 yıllık tecrübe ile “ACENDIS” GAZİ KİMYA ……...........25-27 HAKER MEDİKAL….......43-45
A.K…….......................…ORSA
INKJET MAGAZİNE….....….63
ABBİVE.............................…..7
ARMUTLU TATİL KÖYÜ…..109
ACTO GMBH............... …….47
İHLAS KOLEJİ….............…101
AKTİF KİMYA.............. ……..91
İHLAS PAZARLAMA…....…105
ındex
3B SCİENTİTİFİC............…..11
A.K.İ…...…..MEDİKAL TEKNİK
AVM SAĞLIK............... …….83
İKMİB…............................... 29
BETA MEDİKAL............ ……31
İPEK PLASTİK…................ ..67
EAR TEKNİK…............. ……93
İSTEM…...........................…17
EKİN EXPO…............... ……95
MAVİ MEDİKAL……........... .85
EKOL TIBBİ ALETLER…... ..73
MULTİKAN…......…..61 -71-77
EKSPOMED…................... ..79
OHSAD…........................….81
ELEKTROLUX…...............…13
ONTEKS…........................…51
ELMED…........................…..65
OTAMED…........ ..Ö.K.İ. -1 -41
EMS AMBULANS….......... ..21
MULTİKAN…................… Ö.K.
20 yıllık başarı ve tecrübe
PERMAK…................. …..2 - 3 SATEF….........................…..89 SEBAT KİMYA.............. …….75 TARTI…............................…15 TRİMPEKS …......... ..33-35-37 TURKUAZ….....................…49 TÜRK BARTER…...........…..57 TÜRKİYE HASTANESİ…...…55 ÜZÜMCÜ…......................... ..9 VOLİ TURİZM……............. ..97
Daha Sağlıklı Ümmet için Köprüler İstanbul’da kuruldu
İ
slam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 5. Sağlık Bakanları Konferansı, “Daha Sağlıklı Ümmet için Köprüler Kurmak” temasıyla İstanbul’da düzenlendi. T.C. Sağlık Bakanlığı ev sahipliğinde 43 ülkenin sağlık bakanlarının katılımıyla gerçekleşen etkinlikte barış ve dostluk mesajları verildi. Konferans kapsamında iki gün boyunca Kanserle Mücadele, Acil Sağlık Durumlarına Hazırlık, Teknoloji Bağımlılığı, İİT Üyesi Ülkelerde Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesinde STKların katılımı, İİT Ülkelerinde Sağlığa ilişkin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri başlıklarında paneller düzenlendi. Çırağan Sarayı’nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 5. sağlık Bakanları Konferansı’na kapanış oturumuna
6
Aralık 2015
katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Teröre karşı bugün mücadele vermezsek yarın daha karanlık olacaktır” dedi. Konferansa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sırda, İİT Genel Sekreteri İyad Medeni, İİT Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Naim Han, Suudi arabistan Sağlık Bakanı Halid bin Abdulaziz el Faleh, Endonezya Sağlık Bakanı Nila Farid Moeloek, KKTC Sağlık Bakanı Salih İzbul, Sudan Sağlık Bakanı İdris Abu Garda ve Senegal Sağlık Bakanı Awa Marie Coll Seck, Yemen Sağlık Bakanı Nasser Mohsen Nasser Baoom, Somali Sağlık Bakanı Hawa Hassan Mohamed olmak üzere 43 ülkenin Sağlık Bakan, Bakan Yardımcısı ve Müşteşarı katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferansta
bir konuşma yapan Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Bundan önce olduğu gibi
sonrasında da İslam aleminin
ve insanlığın sağlığına, refahına her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yiyecek bulamadığı için
açlıktan hayatını kaybeden bir
çocuğun, aşısı yapılamadığı için ömrünün geri kalan kısmını bir
başkasının desteğiyle sürdüren bir yavrunun, gerekli ve uygun şartlar oluşturulamadığı için
doğum esnasında vefat eden bir annenin, zalimlerin bombaları
altında hayatını kaybeden, sakat kalan mazlumların acısını yine bizler hissedecek, yine bizler
paylaşarak azaltacağız. ” dedi.
Sağlıkta dönüşüm alarmı Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Gümüş; “Harvard ve Yale ile ortak çalışacağız”
8
Aralık 2015
S
ağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Türkiye’deki kanser vakalarına ilişkin ABD’de eğitim organizasyonu yapacaklarını, daha sonra İstanbul ve Ankara’da kanser merkezleri kurulacağını belirterek, “Bu çerçevede Harvard ve Yale üniversiteleri ile ortak çalışmalar hedefliyoruz” dedi. ABD’de 600’ü biyoteknoloji uzmanı olmak üzere sağlık sektöründe toplam bin civarında Türk bilim insanının çalıştığını belirten Gümüş, “Her geçen gün yeni buluşlara imza atan sağlık bilimleri, son zamanlarda genetik temelli kişiselleştirilmiş tıp tedavilerine yönelmiştir” dedi. Gümüş, Sağlık Bakanlığı Enstitüleri Başkanı Fahrettin Keleştemur ve YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Sefa Kapıcıoğlu ile ABD’de yaptığı görüşmelerde, Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında bilimsel
çalışmaları güçlendirerek sağlıkta ar-ge ve yenilikçi ürün geliştirmeye yönelik adımlar atmaya başladıklarını belirtti. Görüşmelerin amacını “ABD’deki bilgi birikimini Türkiye ile birleştirmek” şeklinde tanımlayan Gümüş, şunları kaydetti; “Birlikte ortak çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki projelerden bir tanesi Onkogen Projesi. Kanser vakalarında ülkemize özgü özellikle 5 ana kanserde yine 3 bin vakalık bir seri ile kendi ülkemizden göndereceğimiz moleküller ve patologlarla eğitim organizasyonu yapıp, daha sonra İstanbul ve Ankara’da kanser merkezleri kurulacak ve bu çerçevede Harvard ve Yale üniversiteleri ile işbirliği yapmayı hedefliyoruz. Bu yılın sonunda artık hangisi ile yola devam edeceğimize karar vereceğiz ve Türkiye’de Genom Projesi başlamış olacak.” dedi.
Türkiye e-imza dönemine geçiyor 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle 150 bin hekim e- imza ile reçete yazmaya başlayacak
E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun
10
Aralık 2015
T
ürkiye’de ilk kez elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı E-GÜVEN tarafından hizmete sunulan e-imza’nın sağlık alanında kullanımı genişliyor. 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle SGK anlaşmalı tüm sağlık kuruluşlarında e-reçetelerin e-imza ile yazılma zorunluluğu, resmi olarak yürürlüğe geçiyor. Sağlık sektörünün e-dönüşümünde, Türk Eczacıları Birliği’nin vizyonu ve öncü adımları ile 20 bin eczaneye e-imza temin ederek ilk adımı attıklarını vurgulayan E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, 2016 itibariyle tüm sağlık kurumlarının kendi iş süreçlerinin yönetilmesinde e-imza kullanmaya başlamasının doktor ve hastanın yanı sıra devlete de sağlayacağı faydanın çok büyük olduğunu belirtiyor.
‘E-imzalı reçete uygulaması sağlık sektöründeki şeffaflığın güvencesi olacak’ Sağlık sektörünün her geçen gün artan e-imza kullanımıyla, Türkiye’nin e-dönüşümünün etki alanlarından biri olduğunu vurgulayan Orhun; “Sağlık sektöründe e-imza kullanımı, vatandaştan başlayarak ve doktor, hastane, eczane ekseninde yer alan birbiri ile ilintili tüm paydaşların hem kendi bünyelerinde hem de birbirleri ile olan iletişimini kapsıyor. Kağıt reçetelerin kullanımdan kaldırılıp elektronik ortamda kullanılan e-reçetelerin devreye alınması ile sağlık sektöründe şeffaflık güvence altına alınıyor. Biz tüm sektörlerde e-dönüşümün öncü firmalarından biri olarak sağlık sektöründeki bu uygulamayı da destekliyoruz.” dedi.
NEURODYN AUSSIE SPORT Kullanıcı ihtiyaçlarına göre ayarlanabilir Dokunmatik ekran sayesinde kolay kullanım Dört bölgeye eş zamanlı, bağımsız uyarım
Bizi 3bscientific.com‘da ziyaret edebilirsiniz. ürün no. 1018878
BAŞARIYA GİDEN YOLUNUZ Yeni nesil taşınabilir elektroterapi
Oruçreis Mah. Tekstilkent Cad. A24 Blok No: 32 Esenler/İST. Tel: +90212 422 88 00 • E-Mail: info.tr@3bscientific.com
Türkiye, Robotik Kalp Cerrahisinde Avrupa Birincisi
M
inimal İnvaziv ve Robotik Kalp Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Alhan, robotik kalp cerrahisinde Türkiye’nin dünyada 4., Avrupa’da ise 1. sırada olduğunu söyledi. 2. Minimal İnvaziv ve Robotik Kalp Damar Cerrahisi Sempozyumu’na yerli ve yabancı yaklaşık bin kalp cerrahı katıldı. Prof. Dr. Cem Alhan, kalp cerrahisinde en çok yapılan ameliyatların By-Pass ameliyatı olduğunu belirtti. Çok yaşlı, çok kırılgan ve şeker, tansiyon, böbrek yetersizliği gibi ilave problemleri olan hastaların giderek arttığını belirten Alhan, “Bunun yanında maalesef giderek daha fazla genç hasta da ameliyat etmek zorunda kalıyoruz. Kalp ameliyatlarında hastalarımızın halen en çok korktuğu şeylerin başında göğüs
12
Aralık 2015
kemiğinin kesilmesi geliyor. Bu fikre alışmak birçok hastamız için çok güç. Bu sebepten dolayı da biz kalp cerrahları bu kemiği kesmeden ameliyat edebilmenin yollarını bulmak ve hastalarımızın bu süreci mümkün olduğunca konforlu geçirebilmeleri için sürekli arayış içindeyiz” dedi. Prof. Dr. Cem Alhan; ‘‘Şu anda tüm kalp ameliyatlarının sadece yüzde 10’u robotik cerrahi ile yapılıyor, yüzde 60’a çıkma portansiyeli yüksek’’ Prof. Cem Alhan, göğüs kafesini kesmeden robotla kalp ameliyatının yapılıyor oluşunun devrim niteliğinde olduğunu kaydederek, “Robotik kalp cerrahisi ile hastalarımızda göğüs kemiğini kesmeden ameliyat yapabiliyoruz. Bu sayede hastalarımızda, kanama,
kan nakli gereksinimi, ağrı, enfeksiyon gibi problemler çok daha az görüldüğü gibi, günlük yaşama dönüş süreleri ise ciddi bir şekilde kısalmaktadır. Kapak, bypass, kalp tümörleri, kalpte delik onarımı, ritim bozukluğu gibi ameliyatlar günümüzde robotla yapılabilmektedir. Bugün kalp ameliyatlarının yaklaşık yüzde 10’luk bir bölümü robotla yapılabilirken yakın bir gelecekte bu oranın yüzde 50-60’lara çıkma potansiyeli mevcuttur. Robotik kalp cerrahisinde dünyada 4., Avrupa’da ise 1. sırada olmamıza rağmen ne yazık ki ülkemizde minimal invaziv kalp ameliyatları halen istenilen oranlarda yapılmamaktadır. Bu sorunun bir çok gerekçesi var. Bunlar yeterli eğitim olanaklarının olmaması, maliyet, altyapı yetersizlikleri, olarak sıralanabilir. Bu sempozyumun amacı gerek meslektaşlarımızı yüreklendirmek, gerekse halkımızda farkındalık oluşturmaktır” dedi.
Electrolux Professional New Line 5000
Çamaşırhanede hijyeni en üst seviyede tutun Yeni 5000 Serisi ile, bir çamaşırhane işletmesinin eskiden ne kadar karmaşık olduğunu kısa sürede unutacaksınız. Electrolux’ün Yeni Evolution Bariyer Yıkama Makineleri size en üstün performansı sunmak için, her yıkamada en düşük maliyeti ve sıra dışı ergonomiyi sağlar.
Electrolux ile mükemmelliği keşfedin! www.laundrysystems.electrolux.com.tr
Sağlık yatırımları Doğu Anadolu’da hız kesmeden devam ediyor “Doğu Anadolu’nun en
kapsamlı 3. Basamak yoğun bakım ünitesi Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesinde hizmete başladı”
14
Aralık 2015
E
lazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi bünyesinde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki en kapsamlı 3. basamak yoğun bakım ünitesi hizmete girdi. Açılış programına Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kazez, Halk Sağlığı ve İl Sağlık Müdürü Dr. İbrahim Halil Akkuş, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Latif Üstünel, Tıbbi Hizmetler Başkanı Uzm. Dr. Levent Avcı, Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Said Berilgen, Başhekim yardımcıları, Öğretim üyeleri ve hastane çalışanları katıldı. İhtiyaç olan bir yoğun bakım ünitesini açtıklarını ifade eden Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, “Bölgede özellikle çocuk yoğun bakım büyük bir ihtiyaçtı. 3. basamak çocuk yoğun bakımı ünitesi
bölgemizde ilk olarak hastanemizde açılıyor. Son teknolojik cihazlarla donatılan ünitede 17 yataktan oluşuyor. Bugün itibariyle hastalarımızı almaya başlıyoruz. Her konuda olduğu gibi bu hizmette de bir ilki gerçekleştirmenin sevincini yaşıyoruz. Biz bunu tek başımıza yapmıyoruz, hastanemizden, bölüm başkanımıza kadar akademik personelimizden idari personelimize kadar hepsinin emeği var burada. Bu ünitenin hastaneye kazandırılmasında öz kaynaklarımız ile bir kısmını da hükümetimizin destekleriyle sağladık. Burada emeği geçen başta devlet yetkililerimiz olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Yoğun bakım ünitesinin Elazığ’ımıza ve bölgemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Avrupa’nın en büyük pnömatik tüp sistemleri Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık Kampüslerine kuruluyor
S
wisslog-Simeks proje işbirliği, Türkiye Sağlık Bakanlığı için yapılan kamu-özel sektör ortaklığının bir parçası olarak, Avrupa’nın en büyük pnömatik tüp sistemlerinden birini oluşturuyor. Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık Kampüslerindeki uygulamalar, iş akışını ve hasta bakımına verilen önemi optimize ederek Türkiye’nin modern ve verimli sağlık alt yapısı vizyonunu destekliyor. Swisslog ve Simeks, Türkiye’deki iki yeşil sağlık kampüsü için TranspoNet Pnömatik Tüp Sistemlerinin teslimatını ve kurulum projesini üstlendi. Swisslog ve Simeks bu proje ile hızlı gelişen Türkiye sağlık sektörü için otomatik malzeme taşıma çözümleri alanında piyasanın önde gelen tedarikçileri olarak, sahip oldukları konumlarının yanı sıra 14 yıllık ortaklıklarını de sağlamlaştırdılar. Kamu – Özel sektör ortaklığı olan her iki sağlık projesi; özel sektör yatırımcısı olarak DIA İnşaat ile kamu sektörü yatırımcısı olarak Türkiye Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de modern ve verimli sağlık alt yapısı oluşturma vizyonunu ortaya koymak
16
Aralık 2015
amacıyla başlatılan projeler ile aynı zamanda hizmet kalitesini ve verimliliğini de arttırmak hedefleniyor. Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık Kampüslerinde TranspoNet Pnömatik Tüp Sisteminin uygulanması, hasta bakımını iyileştirmek için hızlı ve kişiye özel bakım hizmeti sunma bakış açısını destekleyerek hastaların sonuçları daha hızlı almasının yanında daha hızlı tanı koyulmasına ve tedavi yapılmasına olanak tanıyor. Bu kampüslerde pnömatik tüp sistemlerinin uygulanmasının, iş akışında hasta bakımı konusunda avantaj sağlama açısından büyük önem taşıdığını belirten DIA Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Bayar sözlerine şöyle devam etti: “Bu sistem sayesinde hayati önem taşıyan maddeler hızlı ve güvenilir bir şekilde yerine teslim edilebiliyor ve zaman tasarrufu sağlanarak, hastalara daha fazla zaman ayrılmasına olanak sağlanıyor. Bütün bunlar, optimize sağlık yönetiminin çok önemli öğeleri. Swisslog ve Simeks ile birlikte bu projelerde çalışarak değer katmaktan dolayı çok heyecanlıyız.” Ankara’da bulunan 1,3 milyon m2 alana yayılmış, 3.804 yatak kapasiteli Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Avrupa’nın en büyük
sağlık kompleksi. Alanda, bir temel tanı merkezi, farklı tıbbi hizmetlerin yer aldığı altı kule, bir rehabilitasyon hastanesi, bir psikiyatri hastanesi, bir klinik otel ve Sağlık Bakanlığı için bir idari bina bulunuyor. Swisslog ve Simeks burada, 380 istasyon ve 38 hattan oluşan ve Avrupa’nın en büyük pnömatik tüp sistemlerinden biri olacak sistemin kurulumunu yapacak. Bu sistem ile servisler, idari departmanlar ve hastanede bulunan altı kule, ana binada yer alan merkez laboratuvara bağlanacak. Kan numunelerinin ve örneklerin uzakta bulunan merkez laboratuvarına hızlı teslim edilmesini sağlayan pnömatik tüp sistemi, kampüsün omurgasını oluşturuyor. Bu sistemin, acil servise gelen 5.000 hasta da dâhil olmak üzere günde yaklaşık 50.000 hastaya hizmet vermesi bekleniyor.369.591 m2 alana ve 1.259 yatak kapasitesine sahip, Türkiye’nin güneyinde bulunan Mersin Entegre Sağlık Kampüsü’nde ise kadın doğum, jinekoloji, pediatri, kalp damar hastalıkları, psikiyatri ve onkoloji için birinci sınıf tesisler yer alacak. Sistemin acil servis dahil günde yaklaşık 10.000 hastaya hizmet verilmesi bekleniyor. 140 istasyon ve 18 hattan oluşacak TranspoNet Pnömatik Tüp Sistemi tıbbi numunelerin ve örneklerin servislerden merkez laboratuvara hızlı ve güvenli şekilde taşınmasını sağlayarak, personeli taşıma işlerinden kurtarmak ve hastaya daha fazla tıbbi zaman ayırmak amacıyla tasarlandı. Mersin Projesi Aralık 2014’te başladı ve 2016’da teslim edilecek. Bilkent Projesi ise Mayıs 2015’te başladı ve 2017’de faaliyete geçirilmesi planlanıyor.
Türkiye’nin ilk medikal Showroom’u OSTİM’de açıldı
Y
erli tıbbi cihaz üreticilerinin ortak noktası olarak tanınan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, yeni bir projeyi hayata geçirdi. 20 üreticinin katılımıyla oluşturulan, yurtiçi ve yurtdışı misafirlerin ağırlanabileceği, ürün tanıtımlarının yapılmasına imkan sağlayan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Ortak Showroom’u kapılarını açtı. Türkiye’de bir ilk olan Showroom’un açılışına; dünyanın önde gelen medikal sektörü firmalarının yöneticileri ile üniversite, kamu kurum ve kuruluşlarından isimler de katıldı. 250 metrekarelik bir alanda; yerli üreticilerin, son teknoloji ile tasarladıkları ürünlerini müşterileriyle buluşturacak Ortak Showroom’da; tam teşkilli ambulans ünitesinden, kuvöze; implantlardan yanık tedavi ünitelerine kadar geniş bir yelpazede ürünler sergileniyor. ‘Alım garantisi yeteneklerimizi geliştirir’ OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Şahin,
18
Aralık 2015
“Amacımız, ülke ihtiyaçlarında sağlık alanındaki malzemelerde yerli ürün payını artırabilmek. Bunu artırmadaki temel yol; üniversitelerimiz, teknokentlerimiz katma değeri yüksek ürünler tasarlamakta. Bu ürünleri sanayici arkadaşlarımızla buluşturarak kendilerine has ürünler geliştirmesini sağlamak.” dedi. Showroom’un hem markalaşmaya hem de tanınırlığa katkı sunacağını, hem de firmaların kendine güvenini sağlayacağını bildiren Şahin, firmaların kendini geliştirmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alım garantisi talep etti. Şahin, şunları söyledi; “İhaleye çıkmak yetmiyor. İhaleye çıkan kurumun alma garantisi yok. Firmalar da bu yüzden üretemiyor. Alım garantisi verirseniz kabiliyet ve yeteneklerimizi geliştiririz. Teknik şartlarınızı tabii ki koyun. Dünya standartlarından daha kaliteli olsun. Biz buna hazırız ama almayacağınız ürünü üretemiyoruz. Eğer alım garantisi verirseniz göreceksiniz ki sizin temin edeceğiniz pek
çok ürünü ülkemizde üretmemiz kolaylaşacak.” ‘Kendi ürünlerimizi kullanmalıyız’ OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, medikalin, katma değeri yüksek bir sektör olduğuna işaret etti. Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’nda stratejik alan olarak tanımlamasına rağmen, uygulamada bunun karşılığının görülemediğini kaydeden Aydın, iş birliği ve güç birliği içinde ülkemizin ihtiyaçlarını üretmemiz gerektiğini ifade etti. Aydın, “Kendi ürünlerimizi kullanmalıyız. Kamu kurumlarımız bize yeterli duyarlılığı gösteriyorlar. Ama ben bunu yeterli görmüyorum bunun daha da artarak devamını diliyorum. Sağlık Bakanlığımız çok güzel bir uygulama yaptı. Yerli sanayi katkı uygulamasını ilk defa sağlıkta gerçekleştirdi. Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.” diye konuştu. ‘İthalat ikamesi işler yapılmalı’ Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Başkanı Metin Demir, sözlerine,
“Birbirimize sattığımızdan değil de yurtdışından 1 dolar daha fazla nasıl getiririz hesabı yapıyoruz. Burası da onun eseri.” diyerek başladı. Mümkün olduğunca yurtdışında ithalat ikamesi işler yapılması gerektiğini vurgulayan Demir, Sağlık Bakanlığı’nın offset ve yerli sanayinin geliştirilmesi adına yaptığı katkılara teşekkür etti. SEİS Başkanı, ”Hem yeniden yapılması açısından hem de kamu garantili satışlar adına sektörün gelişimini sağlayacağız. 2023 hedeflerine de ancak hep birlikte hareket edersek ulaşabileceğimize inanıyorum.“ dedi. ‘5 tıbbi cihazda önceliklendirme düşünülüyor’ Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özkan Ünal, “Offset uygulamalarına gerçekten önem verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bununla ilgili, henüz tıbbi cihazda net bir başlangıç yapılmadı. Aşıyla ilgili bir başlangıç yapıldı.” dedi. Ünal, Sanayi İşbirliği Programı (SİP) uygulamalarında Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü’nün röntgen, mamagrofi, skopi, ultrason ve ventilatöre öncelik vermek gibi bir düşüncesi olduğunu anlattı. Sektörden de çalışma beklediklerini aktaran Özkan Ünal, sözlerini şöyle
sürdürdü “Yani SİP’in hangi cihazdan başlaması gerekir? Belki Sağlık Yatırımlarının çalışmasına bir ilave olarak sizlerin de bir önerisi olabilir. ‘Şu cihazdan başlaması gerekir.’ derseniz; biz de bir SİP üyesi olarak offset uygulamalarında bu önceliklendirmeyi dikkate alırız. O açıdan size de görevler düşüyor.” ‘İnsanımızın yapamayacağı hiçbir şey yok’ Ankara sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, medikal sektörünün Ankara’da hızla gelişen ve büyüyen önemli sektörlerden bir olduğuna temas etti. Başkan Özdebir, sektörün, ülkemiz ve coğrafyamız açısından stratejik olduğunu dile getirdi. Ankara Metrosu ihalesindeki yüzde 51 yerlilik şartını örnek gösteren Özdebir, sözlerine şöyle devam etti; “Bizim insanımıza şans verilirse yapamayacağı hiçbir şey yok! İnsanımızın bilgisini başka bir yere uyarlayabilme ve şartlara uyum sağlayabilme kabiliyeti müthiş. Sağlık sektöründe en komplike aleti bizim insanımız yapar. Sağlık Bakanlığı dese ki, ‘Ben MR cihazında yüzde 51 yerli şartı istiyorum’ o firmalar arar bulurlar partnerlerini gelip burada üretim yaparlar. Yapılan iş çok hayırlı bir iş. Burayı daha
da büyütelim. Bütün üreticilerimiz ürünlerini burada teşhir etsinler. Bakanlık olarak bu konuda bizim önümüzü açın. Havada uçan sineğin bile MR’ını çekecek aleti yaparız. Sağlık Bakanlığımızdan ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’ndan (TİKA) rica ediyorum. Bir sürü ülkeye yardım ediyoruz, destek veriyoruz. Sağlık ocağı açıyoruz, hastane açıyoruz. Açılmış olan hastanelerin eksiklerini tamamlıyoruz. Çok güzel bir şey. Ama lütfen yerli mallarını verelim. Ülkemizde çok güzel şeyler yapılıyor. Burada gördükleriniz buzdağının görünen kısmı.”
Aralık 2015
19
Bakanlıktan “annevebebek” projesi Sağlık Bakanlığı, anne ve bebek ölümlerini en aza indirmek için www. annevebebek.gov.tr internet sitesini kurdu
20
Aralık 2015
S
ağlık Bakanlığı, anne ve bebek ölümlerini azaltmak için çalışmalarını hızlandırdı. Bakanlık, anne ve baba adayları için ‘annevebebek. gov.tr’ adresli bir internet sitesi kurdu. Sitede uzman hekimler tarafından hazırlanan videolarla gebeliğe hazırlık ve gebelik sürecine ilişkin animasyonlar paylaşılıyor. Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, anne ve baba adayları için uygulamanın katkı sağlayacağına dikkat çekerek, “Yeni kurulan bir ailenin, umutlarla beklenen bir bebeğin bu süreç içerisinde hem ailenin hazırlanması hem de annenin bebeğin sağlığı için yapması gerekenler anlatılan site. Temel hedef hamilelik dönemi, öncesi, sonrası, doğum, doğumdan sonraki bebeğin ilk yılları dâhil olmak üzere sağlık okuryazarlığını arttırmak, kişilerin hem kendilerine ya da doğacak olan bebeğe bilinçli olarak yapacakları işleri sağlamak adına kurgulanmış bir sitedir” diye konuştu. ‘800 Civarında Video’ Sitede 800 civarında video
olduğunu kaydeden Tontuş, “Konunun uzmanları mutlaka ilgili bilim kurullar tarafından onaylanmış içeriklere dayalı olarak konuşuyorlar. Buradaki bütün konuşmalar akretidedir ve mutlaka bilimsel gerçeğe dayanır. 800 farklı başlık var. Bu başlıklar arasında gebelikte egzersizler, gebe mutfağı, bebek bakımı, emzirme, anne sütü, baba olmak, babalığın getirdiği sorumluluklar gibi farklı 800 tane başlık var. Çok geniş yelpazede gebelik sürecini biz halka sorduk. Yaşanan sorunları hekim olarak görmek başka bir şey, hasta olarak görmek başka bir şey. Öğrenmek istediklerini, bilmek istediklerini sorduk. Bu sorunların cevabına göre de televizyon yayınını organize ettik” ifadelerini kullandı.
Medica Fuar’ına 120 Türk medikal firma damga vurdu! İKMİB’in bu yıl 7. kez milli katılım organizasyonu düzenlediği Medica Fuarı’na 35’i milli katılımla olmak üzere toplam 120 medikal firma katıldı
22
Aralık 2015
İ
stanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), Türk medikal sektörünün uluslararası alanda tanıtılması ve ihracatın artırılması amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Dünyanın en büyük medikal fuarı olan Medica 2015’e bu yıl 7’inci kez milli katılım organizasyonu düzenleyen İKMİB, medikal gibi katma değeri yüksek ürünlerle kimya ihracatında sıçrama yaratacak. Almanya’nın Düsseldorf şehrinde düzenlenen Medica Fuarı’nda, 35’i İKMİB milli katılımıyla olmak üzere toplam 120 firma yer aldı.
Türk firmaları; tek kullanımlık medikal ürünler, tıbbi cihazlar, ortopedik gereçler, kişisel bakım ve sağlık ürünleri, hastane ekipmanları ve mobilyaların da aralarında olduğu farklı ürün gruplarını sergiledi. Sağlık alanında en yeni ürün ve hizmetlerin ilk kez tanıtıldığı etkinlik olarak da önem taşıyan Medica Fuarı, bu yıl 70 ülkeden yaklaşık 5 bin katılımcıyı ağırladı. Üretici ve ithalatçı firmaların yanı sıra hastane yöneticileri, doktorlar, satın almacılar gibi sektörün değişik kesimlerinden 140 bine yakın kişi fuarı ziyaret etti.
Medica Fuarı’nın, Türk medikal sektörünün dünyaya açılmasında önemli bir rol üstlendiğini belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Medica sadece Avrupa’nın değil dünya sağlık ve medikal sektörlerinin bir araya geldiği, bu alandaki yeniliklerin ilk kez tanıtıldığı çok önemli bir etkinlik. Firmalarımız açısından burada olmak ciddi bir prestij anlamına da geliyor. Medica’ya yedi yıldan bu yana firmalarımızın katılımını sağlıyor, gerek rakipleri ve dünyadaki gelişmeleri yakından görmeleri gerekse ihracatlarını artırmaları ve yeni bağlantılar yapmaları için uygun ortamı yaratmaya gayret ediyoruz. Milli katılımın her geçen yıl daha da büyümesi ve firmalarımızın ilgisi bizim açımızdan memnuniyet verici” dedi. Katma değer katma potansiyelinin
yüksek olduğu medikal ürünler sektörünün dünyaya tanıtılması amacıyla fuarların yanı sıra ticaret heyetlerine de ağırlık vereceklerini dile getiren Akyüz, medikal sektöründen 44 firma ile kurdukları Medikal Sektörü Yurtdışı Pazarlama Takımı MediClusTR ile Güney Amerika ve Afrika pazarlarını hedeflediklerini söyledi. İKMİB Başkanı Murat Akyüz, 2014 yılında 820 milyon dolarlık ihracatın yapıldığı ve bu yılın 10 aylık döneminde 637 milyon dolarlık ihracatın gerçekleştiği medikalde, Avrupa referansının hedef ülke pazarlarında Türk firmaları açısından avantaj yarattığını da vurguladı. Kimyanın katma değeri en yüksek alt sektörleri arasında yer alan medikal ürünlerde 2014 yılında 820 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Sektörde yaklaşık 6 bin firma faaliyet gösteriyor.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz Aralık 2015
23
37 Türk Firma Almanya’dan dünyaya açıldı Ostim Medikal Sanaayi Kümelenmesi, Sektörün dünya çapındaki önde gelen önemli etkinliklerinden MEDİCA’ya bu yıl 37 firmayla katıldı
A
lmanya’nın Duesseldorf kentinde düzenlenen, milyarlarca dolarlık iş hacmine sahip dünya sağlık endüstrisi için yeni ürünlerin tanıtıldığı fuar, 70 ülkeden yaklaşık 5 bin katılımcıyı ağırladı. Bu yıl 122 Türk firmasının yer aldığı organizasyonda OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi’ne üye 37 firma standlı katılım sağladı. Fuarı, üretici ve ithalatçı firmaların yanı sıra hastane yöneticileri, doktorlar, satın almacılar gibi sektörün değişik kesinlerinden yaklaşık 140 bin kişi ziyaret etti. Ostim’li üreticiler, etkinlikte; tek kullanımlık medikal ürünler, tıbbi cihazlar, ortopedik gereçler, kişisel bakım ve sağlık ürünleri, hastane ekipmanları ve mobilyaların da aralarında olduğu farklı ürün gruplarını sergiledi.
Türkiye’nin ilk en kapsamlı Osce ve Beceri Laboratuvarı
B
ezmialem Vakıf Üniversitesi öğrencilerinin mezun olmadan hastane ortamını deneyimleyecekleri OSCE ve Beceri Laboratuvarı’nın açılışı gerçekleşti. Dünya standartlarına uygun OSCE ve Beceri Laboratuvarı’nın açılış töreni, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Akça, Rektör Prof. Dr. Rumeyza Kazancıoğlu, Genel Sekreter Zeynep Gökçen, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İhsan Taşçı, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın ve diğer üniversitelerden rektörler, akademisyenler ve çok sayıda önemli ismin katılımıyla gerçekleşti. Tam donanımlı 13 yapılandırılmış klinik muayene istasyonu ve öğrenci polikliniğine sahip olan OSCE ve Beceri Laboratuvarı, öğrencilerin el becerilerinin gelişmesi için büyük avantaj sağlayacak. Tıp eğitiminde bir adım daha ileriye gidiyor olmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rumeyza Kazancıoğlu, “OSCE Salonları ve Beceri Laboratuvarı, öğrencilerimizin gelişimine büyük katkı sağlayacak. Burada, kaygı, heyecan ve yanlış yapma korkusu yok. Dolayısıyla el becerilerinin gelişmesi için çok büyük bir avantaja sahip olacaklar.” diye konuştu.
24
Aralık 2015
pM-N01
HEAVY DUTY
VA
Teknolojisi*
İlacın solunum yollarındaki birikim yerini belirleyen en önemli unsur “partikül çapı”dır ** Yapılan klinik çalışmalar; küçük partikül çapının, havayollarına daha fazla penetre olduğunu ve daha iyi bronkodilatasyon sağladığını göstermiştir.
Heavy Duty nebulizatör, etkin tedavi için ideal partikül çapı sağlar. * VA Teknolojisi: Kullanıcı ihtiyacına göre ilaç akış hızının ayarlanmasını sağlayan bir sistemdir. ** Clay MM, Pavia D, Clarke SW. The effect of aerosol particle size on bronchodilatation with nebulised terbutaline in asthmatic subjects. Thorax 1986;41: 364-8.
www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
Tansiyonunuz Kontrol Alt覺nda
T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
Real Fuzzy Teknolojisi* ile rahat, Hareket Sensörü ile doğru, Tek tuşla ölçme özelliği ile kolay ölçüm sağlar.
ESH
ONAYLI
pM-KO2
* Patentli “Real Fuzzy Teknolojisi” doğru ölçüm için gereken kaf sıkılığını otomatik olarak ayarlar ve bu sayede yanlış kaf sıkılığı seviyesinden kaynaklanan yanlış ölçümleri önler.
www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
BIRAKIN UYUSUN... Dokunmak yok, Gözyaşı yok,
Sadece 1 saniyede ölçüm sn.
1 2 3 4 * Nesne Sıcaklığı: Biberon, banyo suyu v.b. sıcaklığı
5
T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
40
Aral覺k 2015
46
Aral覺k 2015
Borcunuzu Yapılandırıyoruz Borcunuzu SatışlarınızıYapılandırıyoruz Artırıyoruz Satışlarınızı Artırıyoruz Risklerinizi Sıfırlıyoruz Risklerinizi Stoklarınızı Sıfırlıyoruz Eritiyoruz Stoklarınızı Eritiyoruz www.turkbarter.com www.turkbarter.com Florya Cd. Florya Plaza No: 88/4 34153 Florya - İstanbul Tel: +90 212 468 60 00 Faks: +90 212 468 60 99 Florya Cd. Florya Plaza No: 88/4 34153 Florya - İstanbul Tel: +90 212 468 60 00 Faks: +90 212 468 60 99
Dr. Fahri Y覺ld覺z
Sağlık sektöründe devrim AGR, iTRAK kullanarak sağlık sektöründeki prosedürlerde devrim yapma potansiyeline sahip bir kan tahlili cihazı üretiyor
60
Aralık 2015
A
GR Automation, Rockwell Automation iTRAK® akıllı takip çözümünün yenilikçi ve esnek özelliklerini de kullanarak, bütünleşik Rockwell Automation hareket, otomasyon ve güvenlik sistemi ile devrim niteliğinde üç aşamalı bir kan tahlili cihazı üretti. Makine sayesinde sağlık sektörü ve hastaneler, birden çok reaksiyon maddesine erişim, yüksek verimlilik, hız ve anında sonuç alma özelliğine kavuştu. Çalışırken, yazıcılar cam substratlar üzerindeki test dizilerine farklı reaksiyon maddelerinden bırakıyor. Her biri en fazla dört istasyon içeren 18 baskı hücresine gruplanmış toplamda 66 baskı istasyonu var ve bu istasyonlar arasında cam substratları taşımak için iTRAK lineer motor çözümünü kullanıyor. Allen-Bradley CompactLogix™ PAC’ler Stratix 5700™ NAT Ethernet switchleri tarafından atanan benzer network adresleri kullanmakta olan her bir hücredeki yazıcı istasyonlarına yerleştiriliyor ve tümü Stratix 8000™ Ethernet switch ile daha güvenli bir network bağlantısı kuruyor. Her baskı istasyonu, tam pozisyonlanabilir entegre cetvel kullanan Rockwell Automation lineer motorunu kumanda etmek için de AllenBradley Kinetix® 5500 servo drive kullanmakta. Baskı istasyonu uzaktan açma / kapama özelliğine, yazıcı beyni arayüzüne ve diyagnostik için lokal bir kullanıcı ara yüzüne (HMI) sahip. Ayrıca, 66 baskı istasyonun her birinde bulunan
iki adet Cognex® In-Sight® EtherNet/IP™ kameraya ek olarak, son denetimi yapabilmek için iki ekstra kamera olmak üzere toplamda 134 kamera bulunuyor. Kameralara ek olarak, makinede 18 adet Cognex DataMan® barkod tarayıcı kullanılıyor. Bir sonraki aşamada ıslak proses koruyucu maddeler uygulanıyor. Bu aşamada sonuç alınabilmesi için her bir konveyöründe 11 modüler şırınga pompası bulunan dört hazırlama, dört de emme işlemi/istasyonu olan iki adet servo kumandalı lineer motor taşıyıcı hattı gerekiyor. Her istasyonda, her biri 8’li gruplanabilerek veri yolu bağlantılarını paylaşarak kablolamayı azaltan iki adet Kinetix 5500 servo sürücüsü bulunan cihazda, ıslak prosesin yanı sıra, güvenliği ve robot istasyonlarındaki ara yüzleri de kontrol altına alabilmek için bir GuardLogix PAC kullanılıyor. İki servo taşıyıcıdan birinde bulunan cam substratı beslemek için bir, taşıyıcıları boşaltmak için ise ikinci bir robot kullanılıyor. Son aşama, cam substratın ayrı sıralara ayrıldığı ve test cihazında bir araya toplandığı işleme aşamasıdır. Cam substratları prosesler arasında taşıyan, 14 taşıyıcılı iTRAK lineer motor çözümünün kumanda edilmesi için yine GuardLogix PAC kullanılıyor. Diğer adımlar gibi, GuardLogix PAC güvenlik çözümü ve robot istasyonları arasında bağlantı görevi görmekte.
Türkiye organ naklinde ilk 5’te Organ naklinde Türkiye başarı oranları açısından Dünya’da ilk 5 ülke arasında yer alıyor.
Prof. Dr. K. Yalçın Polat
62
Aralık 2015
O
rgan nakli, organ yetmezliği ile karşı karşıya olan bireylerin yaşam kalitesini artıran en önemli tedavi şekli olarak tanımlanıyor. Tam donanımlı merkezlerde alanında uzman doktorlar tarafından başarı ile gerçekleştirilen organ nakli operasyonları sonrası kişiler yeniden yaşama tutunuyor, iş ve sosyal yaşamlarına kaldıkları yerden devam edebiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. K. Yalçın Polat “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” öncesinde organ nakli ve bağışının önemi hakkında bilgi verdi. Hastalar nakil, cerrahlar eğitim için Türkiye’yi tercih ediyor Organ nakli için sayısal verilere bakıldığında başarı oranları açısından Türkiye Dünya’da ilk 5 içinde yer alıyor. Artık organ nakli olabilmek için hastalar yurtdışına gitmiyor, aksine yabancı hastalar Türkiye’de organ nakli oluyor. Ülkemizde görev yapan organ nakli cerrahları son derece deneyimli olduğu için ABD
başta olmak üzere dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden cerrahlar Türkiye’ye geliyor. Özellikle canlıdan nakiller konusunda önemli başarılara imza atmış olan Türk cerrahlar konuk doktorlara kapsamlı bir eğitim vererek, deneyimlerini onlara paylaşıyor. Son 10 yılda organ nakli için önemli adımlar atıldı Kamu ya da özel hastane fark etmeksizin organ naklinde tüm giderler devlet tarafından karşılanarak nakiller gerçekleştiriliyor. Türkiye’de diyalize giren 55 bin kayıtlı hasta bulunuyor. Bunun yanı sıra karaciğer nakli olmayı bekleyen 8-10 bin hasta var. Bundan 15-20 yıl önce bu hastaların birçoğu tedavi olamadığı için hayatını kaybederken, şimdi organ nakli ile eski sağlıklı günlerine tekrar kavuşabiliyorlar. 2015 verilerine göre organ bekleyen kişi sayısında artış var Sağlık Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre şu anda 22.000 böbrek, 2.200 karaciğer, 600 kalp, 260 pankreas, 50
organın bir işe yaramayacağı unutuluyor. Bu, organ bağışı konusunda bir paradoksun olduğunun en güzel kanıtıdır. Organ bağışı algısında bir yanlışlık var ve bunun aşılması gerekiyor.
akciğer, 4 kalp kapağı, 5 ince bağırsak hastası kadavradan nakil olabilmek için bekliyor. Organ bağışının istenilen düzeyde olmaması sebebiyle birçok kişi bu bekleyiş esnasında yaşamını yitirebiliyor. Birçok kişi de kadavradan organ bağışı olmadığı için aile ya da yakınlarından alınan organlar ile sağlığına kavuşabiliyor. Organ nakli sonrası hastaları sağlıklı bir yaşam bekliyor Nakil olan kişilerin nakilden sonra en çok merak ettikleri konu, normal hayatlarına ne zaman dönebilecekleri oluyor. Hatta bazı hastalar eski yaşamlarına geri dönemeyeceklerini, eskisi gibi olamayacaklarını düşünerek endişeye kapılabiliyorlar. Nakil olan hastalarının bu konudaki endişeleri yersizdir. Tam tersi nakil olan kişileri zor günler değil, sağlıklı bir hayat bekliyor. Organ nakli ile yeniden hayata kazandırılan kişiler ortalama 3 ay sonra sosyal, iş yaşantılarına geri dönüp yeniden çalışan üreten insan olabiliyor. Bu süreçte çocuk sahibi olunabiliyor, kişi yaşantısına eskisi gibi sürdürebiliyor. Organ nakli, hastalığı sebebi ile son evrede olan hastalara yönelik multidisipliner bir tedavi şeklidir. Başarılı bir şekilde gerçekleşen nakilden sonra
64
Aralık 2015
insanlar doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeliler. Düzenli ilaç alımı ve doktor kontrolleri ihmal edilmemelidir. Nakil kadar nakil sonrası yaşam da önemlidir. Bu konuda hastaların bilinçlenmesi çok önemlidir. Organ bağışı konusunda toplumsal duyarlılık oluşmalı Türkiye’nin yıllık istatistiklerine bakıldığında böbrek nakli sayısı yılda ortalama 3 bin civarındadır. Bu rakam, az değildir; ama yeterli de değildir. Çünkü bunların çoğu canlıdan canlıya yapılmış nakillerdir. Türkiye’de kadavra bağışı çok az olduğu için canlı vericili nakiller ön plana çıkmaktadır. Ülkemizde hala kadavra bağışı yeterli düzeyde değildir. Organ bağışı konusunda toplumda yeterli duyarlılığın oluşmaması hala bilgi eksikliğinin, önyargıların hatta yanlış inanışların olduğunu göstermektedir. İnsanlar hayattayken organlarının bir parçasını yakınlarına verebiliyor; ancak öldükten sonra vermek istemiyorlar. Öldükten sonra
Hayattayken organlarınızı bağışladığınızı ailenize söyleyin Avrupa ülkelerinde milyon nüfus başına yıllık kadavra sayısı 2530’ken, Türkiye’de bu rakam 4.7’dir. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin ailelerinden çoğunlukla “ret” cevabı alınmaktadır. Ortalamaya bakıldığında beyin ölümü gerçekleşenlerin sadece yüzde 26’sının organları alınabildiği görülüyor. Kadavradan gerçekleştirilebilecek nakiller için toplumun bilinçlenmesi gerekiyor. Organ bağışı konusunda doğru bilginin aktarılması çok önemlidir. Toplum olarak bilinçlenme sağlandıkça organ bağışına yaklaşım daha pozitif hale gelecektir.
Antalya’nın ilk engelli dostu ve tablet hastanesi
2016’da hasta kabulüne başlıyor
2
010 yılında Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün girişimleriyle yatırım programına alınan Kepez Hastanesi, aynı zamanda Antalya’nın, ilk engelli dostu ve tablet hastanesi olacak. Hastane yılbaşından sonra hasta kabulüne başlayacak. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği ile Sütçüler bölgesine inşa edilen hastanenin temeli, 3 Mart 2014’te atılmıştı. Toplam maliyeti ise yaklaşık 150 milyon lira olarak belirlendi. Geçici kabul yapılacak Kepez Devlet Hastanesi Koordinatör Başhekimi Opr. Dr. Adil Gökmen, hastane hizmet binasının geçici kabulünü önümüzdeki aylarda yapacaklarını söyledi. Gökmen, Kepez Devlet Hastanesi’nde hasta kabulüne ise 2016’nin ilk aylarında başlayacaklarını aktardı. Başhekim Gökmen, hastanede 109 çift, 98 tek kişilik oda, 76 yoğun bakım yatağı ve 13 birinci sınıf ameliyathanenin bulunduğunu belirtti. Kepez Devlet Hastanesi, 76 yoğun bakım yatağı ile bu alanda Antalya’nın en büyüğü olacak. İlk engelli dostu hastane Başhekimi Opr. Dr. Adil Gökmen, Sağlık Bakanlığı’nın, “81 İle Engelli Dostu Hastane” projesinin Antalya’da ilk olarak Kepez Devlet Hastanesi’nde
66
Aralık 2015
uygulanacağını kaydetti. Engelli dostu hastanelerde yerde görme engelliler için yürüme bantları; işitme engelli hastaların doktorlarla iletişim kurmasını sağlayacak işaret dilini bilen personel olacak. Hastanelerdeki bütün işaretler, yönlendirme levhaları görme engellilerin anlayabileceği şekilde Braille Alfabesi’yle yazılmış olacak. Ayrıca, önemli noktalarda, laboratuarların bekleme salonlarında, röntgen ve poliklinik kayıt gibi yerlerde görme engellilerin yönlendirmelerini sağlayacak sesli kiosklar bulunacak. Görme engelliler, sorduğu soruya kiosk üzerinden cevap alarak, gideceği yöne yönlendirilecek. İlk tablet hastane olacak Gökmen, Sağlık Bakanlığının ‘kağıtsız hastane’’ projesini, Antalya’da ilk olarak Kepez Devlet Hastanesi’nde hayata geçeceğinin altını çizdi. Proje ile tüm işlemler elektronik ortamda gerçekleştirilecek. ‘’Kağıtsız Hastane’’ projesiyle tedavi sürecinde hastalarla ilgili tüm verilere tablet bilgisayarlar ya da akıllı telefonlarla ulaşılabilecek. Proje ile doktor ve hemşireler kağıt-kalem yerine tablet bilgisayar kullanacak. Antalya’nın en büyük onkoloji merkezi de Kepez Hastanesi’nde kuruluyor. Yanık tedavi merkezinin olacağı hastanede,
anjiyo ve açık kalp ameliyatları da yapılacak. Şehirleşmeye katkı sağlayacak Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü de ilçeye kazandırılmasında büyük emeği olduğu hastane yatırımını, bölgenin kalkınmasını sağlayacak bir lokomotif olarak gördüğünü söyledi.. Başkan Tütüncü, “Ada bazı mülkiyet problemi nedeniyle gecekondu yapılaşmasında kalan ilçenin doğu yakasının kalkınmasını sağlamak için önemli bir lokomotife ihtiyaç vardı. Bu lokomotifin devlet hastanesi olacağını düşündük. Hastane yatırımı ve emsal artışı, kapalı olan imarlı yolların açılması çalışmalarımız sonrası bölgeye, hem kamu hem de özel sektör yatırım yapmaya başladı. Kepez Devlet Hastanesi, Sütçüler bölgesinde 53.500 metrekarelik arsa üzerine inşa ediliyor. Kepez Belediyesi, hastanenin çevresindeki imarlı yolları açtı ve bu yolları sıcak asfaltla kapladı. Doğalgaz dağıtım firmasıyla hastaneye doğalgaz getirilmesinde de mutabakata varıldı. Başkan Hakan Tütüncü, 2010’da Erdem Beyazıt Kültür Merkezi’nin temel atma törenine katılan dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile yaptığı görüşme neticesinde 10 yıldır yapılması beklenen hastaneyi, bakanlığın yatırım programına alınmasını sağlamıştı..
3D ve 4K Tıbbi görüntüleme çözümlerinde gelinen son nokta
68
Aralık 2015
T
ıp alanında görselleştirme teknolojisi, kısa sürede büyük yol kat etti. Analog, dijital, yüksek çözünürlük ve 3D aşamalarından geçen teknoloji, şimdi de 4K çözünürlüğe kavuştu. Geliştirilmiş 3D görüntü derinliği veya 4K teknolojisinin sunduğu daha yüksek kontrast, çözünürlük ve ayrıntı seviyesiyle yüksek kalitede görüntü sunan ekranlar, paha biçilmez çözümler sunan medikal araçlar arasında yeriini aldı. Üst düzey görselleştirme teknolojisi, medikal profesyonellerin en önemli aracı ve medikal ortamların en kritik kaynağı haline geldi. Tıp, yüksek çözünürlüklü videonun en önemli uygulama alanı. Kaliteli görüntülerin insan hayatına en büyük katkısı; kuşkusuz tıp alanında olacaktır. İster ameliyathanede, ister
sınıfta eğitim sırasında olsun, mümkün olan en yüksek video çözünürlüğü olmazsa olmazdır. 3D görüntüleme, ameliyatlar sırasında ve etkili bir eğitim için geliştirilmiş derinliği sağlar. Doktorlar, 2D’de elde edemedikleri seviyede görselleştirmeye 3D sayesinde kavuşurlar. 3D kayıt ve oynatma kabiliyetlerinin 2D’ye kıyasla cerrahlara gerçekçi bir alan derinliği sunduğu ve ameliyat boyunca onlara rehberlik ettiği de bilinmektedir. HMS-3000MT 3D medikal kişisel görüntüleyici, daha kapsamlı bir cerrahi eğitim deneyimi sağlar. Bu teknolojiyi araştıran Roma La Sapienza Üniversitesi’nden uzmanlar, 3D görüntüleme kullanımının “cerrahi alan derinliği, manevra kabiliyeti, görüntü ayrıntısı ve dikiş süreleri açısından büyük bir gelişme olduğunu” kaydettiler.
4K görüntü yakalama ve görüntülemede medikal ekiplerin görselleştirme sınırlarını hızla genişletiyor. Standart HD’den dört kat fazla çözünürlük sunan 4K, neredeyse hiç piksel bozulması olmadan cerrahlara ve ekiplerine daha iyi bir görüntü derinliği algısı sağlıyor. Hem 3D hem de 4K teknolojisi, sağlık tesislerinde bir arada kullanıldıklarında inanılmaz faydalar ve daha yüksek kalitede görüntüleme sunuyor. Sony tarafından geliştirilen 4K görüntü teknolojileri cerrahların bir ameliyatı veya görüntüyü monitörde daha ayrıntılı olarak
görebilmesi için medikal ortamda kullanıma yönelik; HD’den 4 kat fazla çözünürlük ve netliğin yanında daha hassas renk üretimi sağlıyor. Bunların ilki, hem 31 inç (LMDX310MD) hem de 55 inç (LMDX550MD) seçenekleri olan 4K Cerrahi Monitörler Türk tıp dünyasının hizmetine sunuldu. 2016 yılında Sony; bir 4K medikal kayıt cihazı, medikal IP Dönüştürücü ve İçerik Yönetim Sistemi’nin 4K sürümünü çıkararak uçtan uca 4K Sistem ve IP üzerinden tam 4K Medikal İş Akışı hizmetlerinin tamamını sunmuş olacak.
4K ekranları kullanan medikal ekipler, dört Full HD sinyali (1920x1080) tek ekranda “dört bölmeli” şekilde görme imkânına da sahip oluyor. Bu, ekiplerin farklı kaynakları görüntülemesine yardımcı oluyor. Bu önemli bir ayrıntı çünkü bugün piyasada bulunan HD monitörler, uygulamayı destekleyecek 4K çözünürlüğe sahip olmadıkları için her bölmede HD görüntünün yalnızca ¼’ünü görüntüleyebiliyor. Cerrahlar artık endoskopik kamera, oda kamerası, radyoloji muayenesi ve hastanın hayati organları gibi 4 Full HD kaynağı eşzamanlı olarak görebilecek.
Aralık 2015
69
MR çekiminde süre ve maliyet korkusuna son! MR çekimlerini yaklaşık 5 kat hızlandırabilen ‘sıkıştırılmış algılama’ tekniklerinin klinik kullanımı mümkün kılacak şekilde hayata geçirilmesi hedefleniyor
70
Aralık 2015
A
selsan ve Bilkent Üniversitesi, Türkiye’nin katma değeri yüksek yeni nesil teknolojiler geliştirme çabasına “tıbbi görüntüleme cihazları” alanında katkıda bulunmak için güçlerini birleştirdi. Kalkınma Bakanlığı desteğiyle kurulan Bilkent Üniversitesi Ulusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi (UMRAM) ile ASELSAN Araştırma Merkezi, Sıkıştırılmış Algılayıcı MR Görüntüleme Teknikleri ve Hesaplama Mimarisi Geliştirme Projesi’ne yönelik işbirliği yapacak. Böylece ASELSAN Araştırma Merkezi’nde yürütülmekte olan çalışmalar UMRAM ile imzalanan sözleşmeyle hız kazanacak. Proje kapsamında, MR çekimlerini yaklaşık 5 kat hızlandırabilen “sıkıştırılmış
algılama” tekniklerinin, klinik kullanımı mümkün kılacak şekilde hayata geçirilmesi hedefleniyor. Yılda 9 milyon kişiye MR çekimi Türkiye’de bine yakın MR cihazında her yıl toplam 9 milyon kişi MR çektiriyor. Cihaz başına günlük hasta yükü ortalama 25-30 kişiyi buluyor. MR çekimlerinin hızlandırılmasıyla yarım saat süren bir MR çekiminin 5-6 dakikada gerçekleştirilmesi mümkün olacak. Hastaların MR cihazında geçirdiği sürelerin azalmasıyla bir cihazdan daha fazla sayıda hasta yararlanabilecek ve MR çekim maliyetleri önemli ölçüde düşecek.
Medikal görüntülemede yepyeni bir kategori doğuyor
İkiz Robotik X-Ray sistemi Siemens Sağlık tarafından sunulan Multitom Rax’ın sunduğu geniş kapsamlı tetkik imkanlarıyla medikal görüntülemede yeni bir kategori doğuyor. Radyografi, ortopedi, anjiyografi, floroskopi ve travma görüntülemede pek çok farklı kullanımı mümkün kılan Multitom Rax, robotik kollar, tüp ve dedektörün hassas bir şekilde konumlandırılmasını sağlıyor; böylece ilk kez vücuttaki her bölgenin röntgeni doğal ağırlıkla 3D çekilebiliyor. Hastaya esnek erişim sağlanarak farklı tetkikler için acı verici transferler yapılmasına gerek kalmıyor.
72
Aralık 2015
B
ir ilke imza atan Siemens Sağlık, pek çok farklı klinik alanda tek bir X-Ray sistemiyle tetkiklerin yapılmasını mümkün kılan Multilom Rax’i (Robotic Advanced X-Ray) Kasım ayı başında Erlangen Üniversitesi Hastanesi’nde tanıttı. Sistem, geleneksel 2D X-Ray’in yanı sıra florosokopi tetkikleri, anjiyografi uygulamaları ve hatta 3D görüntülemede de kullanılabiliyor. Operatör, sistemin hareketleri üzerinde her zaman kontrol sahibi oluyor. Tek bir düğmeye basıldığında her iki robotik kol da tam otomatik bir şekilde hastanın çevresinde konumlandırılıyor ve bu da hem güvenlik hem de rahatlık sağlıyor. Hastayı sistem üzerinde hareket ettirmeye veya daha başka görüntüleme prosedürleri için oda değiştirmeye gerek kalmıyor. Böylece muayeneler daha rahat geçiyor ve daha kısa sürüyor. Dolayısıyla hastanelerdeki iş süreçleri
iyileştirilirken ekonomik verimlilik de artırılıyor. Erlangen Üniversite Hastanesi Görüntüleme Bilimi Enstitüsü’nden Prof. Michael Lell, ürün hakkında şunları ifade ediyor: “Multitom Rax’ı, X-Ray diagnostiğinin tüm yönlerini kapsayan komple bir cihaz olarak görüyoruz. Yani, radyolojinin İsviçre çakısı diyebiliriz.” Bu yeni sistem, acil tıptan ortopediye, anjiyografiye ve floroskopiye kadar pek çok alanda kullanılabiliyor ve bu sayede klinik iş süreçlerini optimize etmeye yardımcı oluyor. Dedektörün serbestçe konumlandırılabilmesi, hem statik hem de dinamik ortamda, son derece farklı X-Ray görüntülerinin tek bir sistemle ve tek bir odada alınabilmesi anlamına geliyor. Bu da hem zaman tasarrufu sağlıyor hem de rutin olmayan muayeneler için özel modalitelerin kurulumu hastaneler açısından ekonomik olmadığından, gereksiz maliyetlerin önüne geçiyor.
hastanın sırtı arasında doğrudan konumlandırılabilen iki farklı boyuttaki kablosuz, portatif dedektör de sunuyor. Bu sayede hastanın dik oturması gerekmiyor. Robotik kolların otomatik kontrolü, bir sonraki adım olarak programlanmış konuma ulaşmak için her zaman en kısa ve en güvenli yolun seçilmesini sağlıyor. Önceden programlanmış güvenlik bölgeleri ve temasa tepki veren otomatik durdurma da güvenliği artırıyor.
Diğer yandan, düzenli olarak kullanılan sistemler uzun bekleme süreleri gerektirebiliyor ve bu noktada Siemens Sağlık’ın yeni X-Ray tarayıcısı mevcut yükü hafifletebiliyor. Kısacası Multitom Rax, iş süreçlerini ekonomik olarak verimli kılarken, geniş kapsamlı muayene imkanı da sunuyor. Bir ilk; X-Ray’de robotik kesinlik Multitom Rax’in tavana monte edilen iki kolu, robotik teknoloji sayesinde otomatik olarak istenen konuma taşınabiliyor ve ayrıca gerekli olduğunda – örneğin ince ayarlamalar yapmak için- servo motor destekli olarak manuel şekilde de hareket ettirilebiliyor. Kollardan biri X-Ray tüpünü ve büyük dokunmatik ekranı hareket ettirirken, diğeri de statik, dinamik ve gerçek 3D sekanslarını kaydedebilen 43 x 43 cm yassı panel dedektörü taşıyor. Siemens Sağlık X-Ray Ürünleri İş Kolu Lideri Francois Nolte şunları ifade ediyor: “Robotik teknoloji, yeni bir hassasiyet ve 74
Aralık 2015
otomasyon seviyesi sunuyor ve bu da yeni bir standardizasyon ve üretim seviyesi sağlıyor. Kolların her üç düzlemde de hassas konumlandırılabilmesi, muayeneleri çok kolaylaştırıyor. Hasta ister ayakta duruyor ister oturuyor veya uzanıyor olsun, robotik kollar, robotik teknolojiyi kullanarak mükemmel bir doğrulukla hareket ediyor. Stratejimiz, hastanın değil sistemin hareket etmesiyle kaza ya da ağrı riskini azaltmak.” Geleneksel radyografi sistemlerinde dedektörün genellikle harici bir taşıyıcıya yerleştirilmesi gerekiyor. Bu da hem fazladan zaman gerektiriyor hem de tüpü tam olarak 90 derecede konumlandırmayı zorlaştırıyor. Multitom Rax ile serbest muayenelerde bu işlem tek bir düğmeye basılarak gerçekleştiriyor. Ayrıca, tüplerin hassas bir şekilde konumlandırılmaması nedeniyle görüntüleme işleminin tekrarlanma riski de önlenmiş oluyor. Sistem opsiyonel olarak tekerlekli sandalye veya yatak ile
3D görüntüleme diagnostik ve planlama kesinliği 3D bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri genellikle, protez eklemlerin implantasyonu için ortopedik muayeneler gibi durumlarda, yapay eklemin hastanın anatomisine göre en iyi şekilde adapte edilmesini sağlamakta kullanılıyor. Fakat artık Multitom Rax ile hastanın doğal ağırlığıyla 3D görüntülerin alınması mümkün oluyor. (1) Hasta oturur, uzanır veya ayakta durur pozisyondayken vücudun tüm bölgelerinin 3D görüntüleri alınabiliyor. Hasta uzanırken vücut ağırlığının etkisi altında dizler, pelvis ve omurga farklı gözüktüğü için, ayakta dururken görüntü almak da gerekiyor. Dolayısıyla Multitom Rax ile elde edilen 3D görüntüler, doğal ağırlıkla çekilmeyen görüntülere kıyasla daha iyi diagnostik ve planlama kesinliği sunuyor. Örneğin, geleneksel 2D X-Ray’ler kemikteki ince kılcal kırıkları her zaman ortaya koymayabiliyor. Eğer bir kırıktan şüpheleniliyorsa, eskiden tanıdan emin olmak için BT ile 3D görüntü alınması gerekiyordu. Ancak Multitom Rax ile 3D görüntü aynı sistemde alınabiliyor ve böylece hastanın başka bir randevu için tekrar beklemesine veya bir BT ünitesine nakledilmesine gerek kalmıyor.
Hastaya kolay erişim Multitom Rax’ın sunduğu solo hasta masası ve tamamen mobil sistem öğeleri, daha konforlu bir muayene atmosferi sağlıyor. Sistem, çocuklardan yaşlılara, hareket edebilir durumda olanlardan olmayanlara ve adipoz dokunun yoğun olduğu hastalara kadar tüm hasta tipleri için tasarlandı. Masanın yerden 50 santimetre yüksekliğe kadar indirilebilmesi, çocukların masaya kendi kendilerine çıkabilmesi anlamına geliyor. Masa ayrıca en rahat çalışma yüksekliğinde de konumlandırılabiliyor. Böylece hastane personeli, kendilerini anatomik açıdan zorlamadan hastaya erişebiliyor. Bireyler değil, sistem hareket ettiğinden, hem hastanın hem de muayeneyi gerçekleştiren doktorun güvenliği ve konforu artıyor. Özellikle floroskopik iğne lokalizasyonu gibi girişimsel prosedürlerde ilave cihazlar ve personel gerekebiliyor. Açık sistem tasarımı, tüpün ve dedektörün odada en uygun şekilde konumlandırılmasını mümkün kılıyor ve her iki kolun 76
Aralık 2015
da tavana monte olması, zeminde ekipman veya kablo kanalları gibi engellerin olmamasını sağlıyor. Hem bugün hem de gelecek için standardizasyon CARE (Combined Applications to Reduce Exposure) uygulamaları, Multitom Rax’ı kullanarak tedavi standardizasyonunu destekliyor ve hem hastalar hem de hastane personeli için radyasyon dozunu mümkün olan en düşük seviyede tutmayı amaçlıyor. Çıkarılabilir saçılma ızgaraları ve bakır filtre ile hassas dedektörün bir araya gelmesiyle, doz minimize ediliyor. Vücudun X-Ray uygulanacak bölgesine hassas bir şekilde odaklanılması ve X-Ray muayenelerinin tekrarlanmasına gerek kalmaması sayesinde, hastalar gereksiz radyasyona maruz kalmıyor. Gastrointestinal veya yutma muayeneleri gibi floroskopi muayeneleri söz konusu olduğunda, birçok CARE özelliği dozun düşük tutulmasını sağlıyor. Tüpe ve dedektöre ince ayar yapmak için özellikle düşük bir radyasyon dozu kullanılarak gerçekleştirilen bir
ön-muayene, son derece zorlu muayenelerde bile doğru bir şekilde konumlandırma yapmaya yardımcı oluyor. Ayrıca bütün muayenelerde, kullanılan doz otomatik olarak değerlendiriliyor ve kaydediliyor. Siemens Sağlık’ın Max ailesinin bir parçası olan Multitom Rax, aynı görüntü kalitesini sunarak X-Ray görüntülerini karşılaştırmayı kolaylaştırıyor. Max sistemlerindeki kontroller ve kullanıcı arayüzleri birbirleriyle aynı ve bu da operatörlerin, yeni ekipmanları tekrar tanıma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Max ailesindeki kablosuz dedektörler ayrıca bu ailedeki tüm sistemlerle kullanılabiliyor ve bu da esneklik seviyesini artırıyor. Multitom Rax ayrıca sonradan adapte edilebilecek fonksiyonlarla tedavideki gelecek trendlere uygunluk gösterebilecek şekilde yapılandırıldı. Son olarak da cihazın kapalı yüzeylerini temiz tutmak son derece kolay ve bu da sistemin uzun bir hizmet ömrüne sahip olmasına katkıda bulunuyor.
Van bölgenin ‘sağlık üssü’ olacak Toplam 500 yatak kapasiteli iki yeni hastane çok yakında hizmete girecek
V
an İl Sağlık Müdürü Dr. Ergün Yanmaz, “Sağlık Bakanlığı 2015 yılı Yatırım Programı kapsamında Van’da faaliyete geçecek olan Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve Kardiyovasküler Cerrahi (KVC) Hastaneleri ilimize ve diğer bölge illerine hizmet verecektir.” dedi. Dr. Ergün Yanmaz, Van’da oluşturulan sağlık üssünü şu sözlerle anlattı; “300 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile 200 yataklı KVC Hastanesi; 299.000 m² arsa üzerinde yer alıyor. Sismik deprem izolatörlü olarak dizayn edilen 110.000 m² kapalı aland yer alan hastane binası, çevresi ve yolları ile 43 bin 75 metre kare sert peyzaj, 22 bin 250 metre kare otomatik sulama yapılan yeşil alana ve 206’sı kapalı olmak üzere toplam 894 araç kapasiteli otoparka sahiptir. Bina içerisinde katlar arasında geçişi sağlayan 21 adet merdivenkovası ile 29 adet asansör bulunmaktadır. 78
Aralık 2015
Hastane Kadın Doğum, Çocuk ile KVC branşlarında 88 adet poliklinik, 28 adet acil muayene, 46 yatak acil müşahade salonu, 12 adet ameliyathane, 114 yataklı yoğun bakım servisi, 3 adet anjiyo salonu, 12 yataklı anjiyo müşahede salonu, 14 adet her branşta laboratuvar, kan alma ve kan verme istasyonları, ileri teknoloji görüntüleme tekniklerine sahip radyoloji servisi ile 286 hasta odasında hizmet verecektir. Hastane bünyesinde aynı zamanda 11 adet doğum salonu bulunmakta olup, hasta doğum öncesinden yatış yapıp, odasından hiç ayrılmadan taburcu olana kadar kendisi ve bebeğinin tüm ihtiyaçlarını bu oda içerisinde karşılayacak şekilde dizayn ve tefriş edilmiştir. Hastane teknolojik sistemlerle donatılmış olup; 1.6 MVa güce kadar elektrik enerjisi doğalgazlı trijenerasyon sistemi ile %30 daha ekonomik üretilecektir. Hastanede yaz ve kış koşullarına göre iklimlendirme sistemleri
ve hijyenik klima santralleri ile sürekli taze hava akışı sağlanmaktadır. Hemşire çağrı sistemleri, güvenlik kamera sistemleri, iklimlendirme, aydınlatma ve yangın algılama sistemleri bilgisayarlı otomasyon devreleri ile takip altında tutularak, ilgili birimler arasındaki iletişim pnömatik tüp transfer sistemi ile yapılmaktadır.” Hastane bölgeye önemli hizmetler verecek Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları, Kardiyovasküler Cerrahi (KVC) Hastanelerinin bitme aşamasına geldiğini kısa bir süre içerisinde açılışın gerçekleştirileceğini ve vatandaşların hizmetine sunacaklarını ifade eden İl Sağlık Müdürü Dr. Ergün Yanmaz, “Hastanemizde bulunan odalar en fazla iki kişilik olup, her kesime hitap etmektedir. Bu anlamda özel oda kavramı ortadan kalkmıştır. Banyosu, yatağı, ısı ve havalandırma sistemi ile televizyon çağrı takip cihazları ile donatılmıştır.
Sağlık Bakanlığı vatandaş memnuniyetini ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunu esas alarak hayata geçireceği bu projenin mevcut hastane ile birleşimi sonucu adeta dev bir sağlık kompleksi oluşacaktır. İlimiz başta olmak üzere tüm bölge halkına şifa dağıtmaya devam edeceğiz.” dedi. Van sağlık turizmi için gerekli alt yapıya sahiptir Bölgenin sağlık turizmine açılan kapısı olduğunu ifade eden Dr.Yanmaz, “Van Sağlık turizminde gerekli alt yapıya sahip bir ildir. Sağlık turizmi dünyada ve ülkemizde hızla büyüyen bir alternatif turizm olup, turizm sektörünün sürdürülebilirliği için de gereklidir. Bölgemizde ve ilimizde turizm ve sağlık alanında hızlı ilerlemeler kaydedilmektedir. Bu anlamda tercih edilmesi gereken bir bölgedir. Van turizm marka değerlerinin ve sağlık turizm potansiyelinin aktif olarak değerlendirilerek bölgenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır” dedi. Van’ın mevcut ve devam eden yatırımlarla Doğu’nun “Sağlık
80
Aralık 2015
üssü” haline geldiğini belirten Dr. Yanmaz, 500 yataklı hastanenin artık dışarıya sevk veren değil tam tersine bütün sevkleri alan bir hastane olacağını söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın sadece Van merkezde değil ilçelerde büyük yatırımlar sağlandığını belirten İl Sağlık Müdürü Dr. Ergün Yanmaz, “İlçelerde bulunan vatandaşlarımıza en iyi ve etkin sağlık hizmeti vermek, bu hizmetin gecikmeden ve ekonomik şartlarda vatandaşa götürülmesini sağlamak ve bu sayede ilçelerimizin sağlık koşullarının düzeltilmesi yönünde
çalışmalarımız devam etmektedir. Erciş Devlet Hastanesi 214 yataklı, Muradiye Devlet Hastanesi ve Özalp Devlet Hastanesi ise her biri 75 yataklı, Çatak Entegre İlçe Hastanesi ise 25 yataklıdır. Ağız Diş Hastanesi ise 60 üniteye sahiptir. Şu an aktif bir durumda halkımıza hizmet sunmaktadır” şeklinde sözlerini tamamladı. Beş Adet Aile Sağlık Merkezi’nin de yapıldığını ifade eden Dr. Yanmaz, hastanelerin açılışa hazır hale getirilmesi için çalışmaların hızla devam ettiğini sözlerine ekledi.
FİRMA İLİŞKİLERİ
Ahmet ÖZDEMİR
ahmetozdemir@ajansfa.com (0212) 272 61 06 / (0533) 037 08 31 KAYIT ve REZERVASYON
Songül KARADENİZ
kayit@ajansfa.com (0212) 272 61 06 / (0542) 556 66 59
Sağlıkta ortak gelecek ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI DERNEĞİ
w w w. o h s a d k u r u l t a y i . o r g
Türk hekim MDS hastasına yaptığı açık kalp ameliyatıyla tıp literatürüne girdi! Türkiye’de İlk; Dünya Tıp Literatüründe 7. Vaka olarak literatüre giren operasyon başarıyla gerçekleştirildi.
82
Aralık 2015
H
astalığı nedeniyle kemik iliği yeterince sağlıklı kan hücresi üretemeyen ve kalp ameliyatı olması gerektiği halde kanama ve enfeksiyon kontrolü çok zor olduğu için anjiyo bile yapılmaktan kaçınılan Ahmet Aydın’a açık kalp ameliyatı yapan Hisar Intercontinental Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fuat Büyükbayrak bu başarılı operasyonla ‘Dünya Tıp Literatürü’ne girdi. 60 yaşındaki Ahmet Aydın, bu yaşına kadar hiçbir sağlık problemi yaşamamış. Ancak geçtiğimiz yıl gittikçe artan yorgunluk ve göğüs ağrısı şikâyetiyle hastaneye gitmiş. Kalp rahatsızlığı ile başlayan, MDS (Myeloblastik Displastik Sendrom) tanısıyla devam eden ve Hisar Intercontinental
Hospital’da yapılan açık kalp ameliyatıyla sağlığına kavuşan Ahmet Aydın; MDS hastalığı olup kalp ameliyatı yapılan yedinci hasta olarak kayıtlara geçti. Türkiye’de ilk, dünyada yedinci vaka MDS hastasına yaptığı operasyonla adından söz ettiren Doç. Dr. Fuat Büyükbayrak; ‘Hastamız önce göğüs ağrısı şikâyeti nedeniyle hastaneye gitmiş; kan değerlerinin düşüklüğü nedeniyle anjiyodan kaçınılmış. Bu tür vakalarda anjiyodan kaçınılmasının temel nedeni enfeksiyon riskidir. Kanama problemini çözebilirsiniz; ancak bu hastalarda bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için en ufak bir enfeksiyon riski ciddi sonuçlar doğurabilir.
MDS hastalarının yoğun bakım sürecinin tek kişilik yoğun bakım odalarında ve çok özel takip edilmesi gerekir. Hastamız bize başvurduğunda anjiyosu yapıldı. 3 damarında ciddi darlıklar olduğunu gördük ve By-Pass yapılması gerektiğini kendisiyle de paylaştık. MDS hastalarında daha önce 4 tane koroner By-Pass 2 tane de kapak ameliyatı yapılmış. Bizimki beşinci koroner By-Pass hastası oldu. Türkiye’de yapılmış ve literatüre girmiş böyle bir vaka yok. Bu nedenle Türkiye’deki ilk vakayı bizim yaptığımızı söyleyebiliriz. Ancak hastamızın MDS hastalığı nedeniyle 100 bin civarında olması gereken trombosit sayısı 18 bin; 7 bin civarında olması gereken lökosit sayısı ise 2 bin civarındaydı. Hastamızı ameliyata hazırlamak için hematoloji uzmanıyla iletişime geçerek tedavi şemasını düzenledik. Trombosit yıkımı söz konusu olduğu için hastamıza 84
Aralık 2015
gerekli trombosit ve lökosit değerlerini içeren kan transferinin yapılmasının hemen ardından ameliyata aldık. Hastamızın 3 damarına By-Pass yaptık. Ameliyat sürecinde ihtiyacı olan taze kan, trombosit gibi hayati destekleri hazır bulundurduk. Gayet başarılı geçen bir operasyon ve 1 günlük yoğun bakım sürecinin ardından hastamızı servis katımıza aldık. Herhangi bir enfeksiyon problemi yaşamadık. Hastamızın çıkıştan sonraki tedavi sürecini de hematoloğuyla birlikte belirledik; birkaç gün içerisinde kontrollerini de tamamlayarak taburcu etmeyi düşünüyoruz’ diye konuştu. MDS nedir? MDS kemik iliğinin yeterince sağlıklı kan hücresi üretmemesine neden olan kemik iliği hastalığıdır. 65 yaş üzerinde görülen hastalık; gençleri de etkileyebilir. Kemik iliğinin fonksiyonu, kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve
plateletler olarak adlandırılan üç tür kan hücresinin kaynağı olan hücreleri üretmektir, bu olgunlaşmamış hücreler normalde kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve platelet olan fonksiyonel matür (olgun) hücrelere dönüşür. MDS’de olgun olmayan kök hücreler kemik iliğinde birikir ve bu hücrelerin ömrü kısalmış olabilir, bu da dolaşımdaki olgun kan hücrelerinin azalmasıyla sonuçlanır. Kan hücreleri sayısındaki azalma “Sitopeni” olarak adlandırılır ve enfeksiyon, anemi, kanama ve kolay çürükler gibi MDS hastalarının yaşadığı belirtilerin sorumlusudur. MDS’de dolaşımdaki kan hücrelerinin sayısının azalmasının yanı sıra dolaşımdaki kan hücreleri hücrelerin görünüm ve morfolojisindeki normal dışı şekillenme nedeniyle uygun fonksiyon gösteremeyebilir.
DELİCİ, KESİCİ
BATARYALI MOTOR SİSTEMLERİ
HS
Wire and Pin Drill System
Oscillating Saw System
Değirmiçem Mh. Yamaçobalı Dede Cd. Köşe Apt. No:23/1 GAZİANTEP / TURKEY +90 342 324 25 55
+90 342 323 20 09
info@mavimedikal.com.tr www.mavimedikal.com.tr
Kadınlığı keşfetmeye var mısınız?
O
pr. Dr Ayşe Duman ile kadınlığın keşfinden, dikey doğum koltuğuna uzanan hikâyesine ve Türkiye’den Kore’ye uzanan Uluslararası Kadın Buluşçular Fuarı’nda layık görüldüğü altın madalya ödülüne dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sizi tanıyabilir miyiz? Kadın doğum uzmanıyım. Cerrahpaşa Tıp fakültesinden mezun oldum. Özel olarak çalışmaya devam ediyorum. 6-7 yıldır sağlıkta, aldığımız modern tıp eğitiminin dışında bir yaklaşımı benimseyerek hastalarıma yardımcı oluyorum. Bütüncül sağlık dediğimiz Ruh – Zihin Beden anlayışını benimseyip, hastalarıma bu şekilde yaklaşıyorum. Bu tarzı aldığım eğitimlerle sağlık anlayışının bu olması gerektiğini fark ettikten sonra benimsedim. Fakat bu yalnızca bana ait değil, zaten olması gereken bir yaklaşımdır. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı,
Opr. Dr Ayşe Duman
86
Aralık 2015
‘fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik hali’ olarak tanımlıyor. Bu açıdan baktığımızda, sosyal ve zihinsel olarak da iyilik halinde olmalıyız ki, fiziksel olarak da iyi olalım. Bir kadın sağlıklı yaşamak istiyorsa, kendisini sosyal olarak da iyi hissetmek zorundadır. Kadın sağlıklı yaşamak istiyorsa cinsel kimliğiyle barışık olmak zorundadır. Rahat doğum yapmak istiyorsa kadın kimliğiyle barışık olmak zorundadır. Kadın gebe kalmak istiyorsa doğum korkusunu yenmek zorundadır. İnsanı bilmek kendini bilmekten geçer. Kadını bilmek ise, kadınlığımızı keşfetmekten… Bir kadın bedeniyle nasıl barışık olabilir? Sizin gözlemlediğiniz nasıl sorunlar yaşıyor kadınlar? Mesela kadın adet dönemlerinde sancı çekiyorsa ben artık çok net biliyorum ki kadın kimliğiyle ilgili sıkıntıları
var veya adet dönemiyle ilgili algısı yanlış. Bizim toplumumuzda kadın adet döneminde ise kirli, pis gibi ifadeler kullanılabiliyor. Kadın adet olduğunda kirlendim diyor. Bizim toplumumuzdaki bazı yörelerde ilk adetle beraber tokat yiyor kız çocuğu. Tüm bu yaşananlar kadının zihninde adetle ilgili kötü, acı, ağrı veren gibi kötü bir algı oluşturarak bedeninin kimyasını bozabiliyor. Bozulan kimya sonucunda da, beden bu dönemi ağrılı ve keyifsiz geçiriyor. Adet döneminde işine gidemeyen, sinirli ve gergin olan birçok kadın görebilirsiniz. Menopozla ilgili de kadın=doğurganlık algısı mevcut toplumda. Kadın menopoza girdiğinde üretkenliğim gitti, artık işe yaramıyorum düşüncesine kapılabiliyor. Kadının değersizlik inancından kurtulmasının ilk kuralı, kendi değerini fark edecek okumalarını yaparak varoluş bilincine ulaşmasıdır. İkinci kuralı ise bu bilinçle geçmişin yüklerinden özgürleşmektir. Kadınlığı anlatabilmek için bir kitap yazdım… “Ruh – Beden – Zihin Bütünlüğünde Kadınlığın Keşfi” Bana adet düzensizliği ile gelen bir hastamda fiziksel olarak bir problem bulmuyorsam muhakkak zihinsel durumunu araştırmaya başlıyorum. Aile hayatı, eşiyle ilişkisi, cinsel hayatını ve kendini nasıl hissettiğini öğrenmeye çalışıyorum. Hastamın sosyal problemlerinin beden sağlığını etkilediğini çok net biliyorum. Kadınlara yaşadıkları problemleri nasıl çözebileceklerini uzun uzun anlatmak yerine, hastalıklarına doğru bakışı yakalayabilmeleri sağlayacak bir kitap yazdım. Kitabımda, bütüncül sağlığın önemini vurgulayan bolca örneklerle, yaradılış programımızı fark edip kadınlığımızdan nasıl memnun olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Bize ödül aldığınız dikey doğum koltuğunun hikâyesinden bahsedebilir misiniz? Dikey doğum koltuğu, aslında kadına Ruh-Beden-Zihin üçgeninde yaklaşılmasıyla oluşan bir proje. Normalde kadınları yatırarak, çatala bağlayarak ve dışardan komutlar verip yöneterek doğum yapmasına güya yardımcı oluyorduk. Aslında doğum sırasında kadının zihni ile beden bütünlüğünü bozup, her zaman ihtiyacı olmayan komutlar vererek araya giriyor ve işi daha da zorlaştırabiliyorduk. Mesela kadın doğum yaparken çömelmek istiyordu, fakat biz yatırıyorduk. Elimizde olan imkânlarla doğum böyle gerçekleşiyordu. Sanayi toplumu olmadan önce, doğumların evlerde, tarlalarda yapıldığı dönemlerde kadın bedeni daha özgürdü. Bedeninin ne istediğini ve bebeğinin neye ihtiyacı olduğunu biliyordu kadın. O dönem doğumlarına baktığımızda kadının çömelerek doğum yaptığını görüyoruz. Tarihsel sürece baktığımızda ise karşımıza doğum sandalyeleri çıkıyor. Yani kadının eski dönemlerde oturarak doğum yaptığını görüyoruz. Eskilerden yola çıkarak ve kadının ihtiyaçlarını gözlemlediğimde kafamda bir proje oluştu. Kadının doğum ihtiyaçlarını konforla karşılayacak bir ürüne ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Ama bu öyle bir ürün olmalıydı ki aynı zamanda hekimin de ihtiyaçlarını karşılayabilmeliydi. Bu bütünlüğü yakalayacak şekilde teknolojiyi de kullanarak bir proje geliştirdik.
Projemizi TÜBİTAK destekledi ve dikey doğum koltuğu yaklaşık iki yıllık bir Ar-Ge çalışması sonucunda hayata geçirildi. Almanya Medica Fuarı’nda da ürünümüzü tüm dünyaya tanıttık. Fuarda yoğun bir ilgi gördük. Birçok firma ve kişi evet ihtiyacımız olan buydu dedi. Arap Health fuarında da tanıtımımıza devam edeceğiz. Bu projedeki bir diğer önemli nokta ise hekimler ile mühendislerin ortak çalışmış olması. Birlikte çalışmanın güzelliği ortaya çıktı. Yurt dışında patentlerimiz alındı ve satışlar başladı. “ 8. Kore Uluslararası Kadın Buluşçular Fuarı’nda altın madalya ödülü” Türk patent Enstitüsü’nün desteğiyle gittiğimiz 2015 8. Kore Uluslararası Kadın Buluşçular Fuarı’nda altın madalya ödülü aldım. İlk TÜYAP fuarında basının çok ilgisi oldu. Fuar sırasında Cumhurbaşkanlığı konutundan arandım ve tebrik edildim. Bu benim için çok onur vericiydi. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Bir şey ihtiyaçsa muhakkak bunun bir çözümü var. Fuarda bütün hekim arkadaşlarım bunun bir ihtiyaç olduğunu söylediler. Fakat şimdiye kadar bunun çözümünü araştırmamışız. İhtiyaçlara yönelik üzerinde çalıştığım farklı projeler var. En kısa zamanda onları da hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Aralık 2015
87
Yılda 70 bin yabancı hasta Türkiye’de sağlık turizmi katlanarak büyürken, Medical Park yaygın hastane ağıyla yılda 70 bin kadar yabancı hastaya hizmet veriyor.
T
ürkiye’de turizm denince ilk akla gelen her ne kadar deniz-güneş-kum tatili olsa da, son yıllarda özellikle sağlık turizminin ön plana çıktığı görülüyor. TÜİK verilerine göre bundan beş, altı yıl öncesine kadar sağlık turizmi için gelen hasta sayısı 100 bin civarındayken (spa/termal turizmi dahil), 2013’te toplamda 350 bin sağlık turistinin 500 milyon dolar civarında harcama yaptığı görülüyor. Ortalama bir turist 600650 dolar civarı döviz bırakırken, sağlık turizminde bu rakam 1.200 – 1.300 dolara çıkabiliyor; dolayısıyla sağlık turizmi için gelen bir kişi, ortalama iki turiste bedel gibi bir tablo söz konusu. Son zamanlarda, saç ekimi için ülkeye gelen çok sayıda Arap turist de dikkat çekiyor. Peki, Türkiye’yi kısa sürede bu konuda bir merkez haline getiren faktörler neler? Her şeyden önce ülkenin coğrafi konumu önemli; Türkiye Balkanlar, Kuzey Afrika, Kafkaslar ve Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu’dan uçakla ortalama ikiüç saatlik bir mesafede bulunmanın avantajından yararlanıyor. Ayrıca bölgenin en gelişmiş sağlık altyapısına, teknik uzmanlığa ve uzman tıbbi kadrolara sahip.
88
Aralık 2015
Üstelik tüm bu hizmetleri de ABD ya da bir Avrupa ülkesine göre daha makul fiyatlara sunabiliyor. Türkiye’de son yıllarda özel hastane işletmeciliğnde ciddi mesafeler kat edilmesi de önemli bir faktör. World Tourism Forum’da Medikal Park’a ödül Bu yıl World Tourism Forum tarafından 36 kategoride verilen Dünya Turizm Ödülleri’nde sağlık turizmi alanında Medical Park’ın ödüle layık görülmesi bu başarının kanıtı. Medical Park Care Grup Koordinatörü Başak Erel, yılda 70 bin yabancı hastaya ulaştıklarını ve Türkiye’nin sağlık turizmi cirosunun yaklaşık beşte birine hakim olduklarını belirtiyor; yabancı hastaların kendi ciroları içindeki payı ise yüzde 10-15 civarında. Başak Erel, misafir olarak adlandırdığı hasta memnuniyetinin çok önemli olduğunu, tedavi ve hizmetten memnun kalan bir hastanın ülkesine döndüğünde hastaneyi başkalarına da tavsiye ettiğini söylüyor. Erel’in açıklamalarına göre, bir başka ilginç nokta ise komşu ülkelerde büyük sükse yapan ve Türkiye’nin tanıtımında
önemli rol oynayan Türk dizilerinin sağlık turizmini de destekleyici bir rol üstlenmeleri. Erel, Medical Park’ın her tür cerrahide yabancı hastalara hizmet verdiğini, Antalya’daki hastanelerinin ise özellikle organ naklinde çok başarılı olduğunu, burada toplamda 5 bin 200 organ naklinin gerçekleştirildiğini belirtiyor. Tayland örneği Hastalar için çeşitli dillerde yaygın bir tercüman ağıyla da hizmet sunuluyor. Medical Park olarak devletlerle, sigorta sistemleriyle anlaşma yoluyla da hasta kabul edebildiklerini, bazı bölgelerde irtibat bürolarının da bulunduğunu kaydediyor. Global sağlık turizminde halen Tayland, Hindistan, Malezya gibi ülkeler başı çekiyor. Özellikle estetik ameliyatlarda ön plana çıkan Tayland, The Medical Tourism Association’ın rakamlarına göre 2013 yılında, sağlık amaçlı gelen 2,5 milyon turistten 4 milyar dolar kadar gelir elde etti. Türkiye ise bu yıl 1 milyon sağlık turisti hedefliyor. Devlet de bu konuda yurtdışındaki pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine teşvik sunuyor.
Kanserde akıllı test dönemi
Prof. Dr. Hüseyin Baloğlu
Türkiye’de ilk kez uygulanmaya başlayan yeni yöntem kanser hücrelerini yakalıyor, sayılarını tespit ediyor, hatta kanserin türünü söylüyor
S
ağlık sektörü için büyük önem taşıyan Amerikan İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan gelişmiş bir CTC sistemi Anadolu Sağlık Merkezi tarafından Türkiye’de ve yakın coğrafyada ilk kez kullanılmaya başlıyor. Bir tüp kanda bulunan kan hücrelerini ve kanser hücrelerini ayırt edebilen yeni yöntem sayesinde kanser en erken evrede teşhis edilebiliyor. Yeni teknolojinin kan verme sorunu olmayan her hastaya uygulanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Hüseyin Baloğlu, “Hastadan alınan bir tüp kan özel bir cihazla inceleniyor. İlk aşamada, alınan kanın içindeki normal kan
90
Aralık 2015
hücreler ayırt edilirken; bazı özel algoritmalar aracılığıyla, başka hücre yapıları olup olmadığı da tespit ediliyor. Bu sayede sistem, kanın kendi hücrelerini ekarte eden diğer hücreleri içeren bir sıvı veriyor. İkinci aşamada, bu sıvı içinde kanser hücresi olup olmadığı, kanserli hücrelerin moleküler özellikleri baz alınarak inceleniyor. Söz konusu özellikler mevcutsa ve hücrelerin sayısı belirli bir miktarın üstündeyse kanser hücresi olarak tanınabiliyor. Böylelikle yeni yöntem hem kanserli hücreleri yakalıyor hem sayısını gösteriyor hem de hangi tip kanser olduğunu anlamak için sonraki incelemelerde
kullanılacak özelliklerde kanser hücresi yakalayıp veriyor. Tüm bu aşamalar toplam 6-8 saatte tamamlanabiliyor” dedi. ‘Kişiselleştirilmiş tedavi sağlıyor’ Türkiye’de ilk kez uygulanacak olan bu yeni yöntem ile kanser teşhisi konulan kişinin tedavi süreci de izlenebiliyor. Eski sistemde kanser tümörlerinin tedaviye olumlu/olumsuz ya da nötr yanıt verdiği 3 ay sonunda belirlenebilirken; yeni teknoloji sayesinde tedavi öncesi ve sonrası kandaki hücre sayısı net bir şekilde saptanıp karşılaştırılabiliyor.
5 yeni ambulans Kamu hizmetine sunuldu
B
ursa’da Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği tarafından alınan son teknoloji ve donanıma sahip 5 tane ambulans resmi işlemlerin tamamlanmasının ardından hastanelere teslim edildi. Yeni alınan ambulansları inceleyen Bursa İli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Rüstem Aşkın, başta
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti. Aşkın, ambulans filosunun genişlemesiyle sağlık hizmetlerinin daha da hızlanacağını söyledi. Ambulanslar, Yüksek İhtisas Eğitim Hastanesi, Bursa, Çekirge, İnegöl ve Mustafakemalpaşa Devlet hastanelerine gönderildi.
En ‘Çevreci Tesis’ Mersin’de
M
ersin genelindeki yaklaşık 800 sağlık kuruluşunun tıbbi atıklarının toplanarak sterilizasyonunun gerçekleştirildiği Mersin Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi, ‘Çevreci Tesis’ ödülü aldı. Sağlıklı çevrelerin oluşturulması için şehirlere öncülük eden Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin teşebbüsüyle 2013 yılında başlatılan ve örnek işletmeleri cesaretlendirmek amacıyla verilen Çevreci Tesis Ödülleri ikinci kez sahiplerini buldu. Teknik ve idari şartnameleriyle şekli belirlenerek İNTE AŞ’ye ihale edilen, projelendirilmesinde, inşaatında ve uygulamasında Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin yönetsel görevi olan Mersin Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi
92
Aralık 2015
de ‘Çevreci Tesis’ ödülüne layık görüldü. İstanbul’da düzenlenen Ödül Töreni’nde 48 tesis ve 9 organize sanayi bölgesine ödül verildi. Törene, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, birliğe üye belediyelerin temsilcileri, organize sanayi bölgelerinin başkanları ve iş adamları katıldı. Ödül törenine Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Dr. Bülent Halisdemir ve İNTE A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Settar Yaltır katılarak, ödülü birlikte aldılar..
SATEF Seyahat Acenteleri ve Tedarikçileri Fuarı
A
goras Fuarcılık Hizmetleri, Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) işbirliğiyle 5-6 Şubat 2016 tarihlerinde ülkemizin turizm başkenti Antalya’da SATEF Seyahat Acenteleri ve Tedarikçileri Fuarı’nı düzenliyor. Seyahat acentaları ve hizmet sağlayıcıları bir araya getirip karşılıklı görüşmeler neticesinde anlaşmalar yapılan bir platform olan SATEF, kısa zamanda daha çok tedarikçi, daha çok acenta ile buluşabilmek amacıyla
düzenlenen bir fuar olarak ortak buluşma ihtiyacına cevap veriyor. 5-6 Şubat 2016 tarihlerinde Antalya Cam Piramit’te düzenlenecek SATEF fuardaki temel amaç; ülkemize 22.000.000 turisti getiren Seyahat Acentalarını ve onlara çeşitli hizmetler sunan turizm tedarikçilerini yıllık kontratlarını yapmadan önce bir araya getirmek. Bu yıl ilk defa düzenlenecek olan SATEF’in Türk turizminin çeşitlenmesine ve renklenmesine önemli bir katkı sağlayacağını şimdiden ön
görülüyor. SATEF Türkiye’den farklı dallardaki turizm esnafını, tedarikçisini tüm Türkiye’deki seyahat acentaları ile tanışmaya, ilişkilerini tazelemeye, yeni kontratlar yapmaya Antalya’ya bekliyor ve seyahat acentaları ile buluşmak isteyen tüm tedarikçileri yıllık anlaşmaları yapmak üzere stant satın alarak fuara katılmaya davet ediyor. Bol anlaşmalı, bol kontratlı, verimli, keyifli bir SATEF 2016’da sizleri bekliyor!
Bülent Ecevit Üniversitesi’nde SPECT-CT cihazı devreye girdi
B
ülent Ecevit Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında sağlanan 1,8 Milyon TL’lik finansal destek yoluyla sağlık uygulama ve araştırma merkezine kurulumu yapılan SPECT-CT cihazı devreye girdi. Çağdaş alt yapısı ve uzman ekibiyle bölgeye gelişmiş ülkeler standartlarında hizmet vermeyi sürdüren BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, son beş yıl içerinde mevcut sağlık hizmetlerinin çeşitliliğini ve kapasitesini ciddi bir biçimde arttırdı. Özellikle yoğun talep gören alanlarda planlanan tıbbi cihaz yatırımları, Zonguldak ve bölge insanı için büyük bir şans olarak görüyor. 2016 yılına çok güçlü güncellenmiş cihazlarla hizmet
94
Aralık 2015
vermeye devam edeceklerini belirten BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “Görüntüleme cihazlarıyla ilgili 2015 yılında çok devasa bir yatırım yaptık. En son hizmete aldığımız SPECT - CT cihazı inşallah önümüzdeki ay içerisinde de 15 yıllık kullanılan MR cihazını yenileyeceğiz. 2016 yılına çok güçlü güncellenmiş cihazlarla hizmet vermeye devam edeceğiz. Artık görüntüleme cihazları tek tip konvansiyonel cihazlar değil hbyrit cihazlar. Daha önceden SPECT olarak kullanılan gama kameralarıyla birlikte CT avantajlarını katarak iki bilgiyi harmanlayarak teşhis ve tedavide güçlü bir dayanak sağlıyor. Aynısı daha önce kazandırdığımız PETCT cihazımızda da vardı. PET ayrı bir görüntüleme tekniği CT
ayrı bir görüntüleme tekniği ikisi birleştirerek hbyrit bir mekanizma üretiliyor çok yaygın olarak kullanılan bir cihaz. Nükleer Tıp’taki öğretim üyelerimizin bilimsel araştırma kapasitesini çok arttıracak. Biz aynı zamanda sağlığın her tarafındayız. Sağlığın eğitim kısmında da varız. Hem lisans eğitiminde hem mezuniyet sonrası lisansüstü eğitimde de bu cihazın bizde olmuş olması eğitimin kalitesini çok olumlu bir şekilde etkileyecek. Zaten tıp fakültesinin vermiş olduğu eğitim ulusal ölçekte çok iyi bir eğitim. TUS sınavındaki başarıları tüm Türkiye biliyor. İnşallah bu cihazların katılmasıyla birlikte eğitimdeki başarı skalasını çok daha yukarılara taşıma fırsatı bulacağız” dedi.
Kişiye özel tedaviler kanser hastalarına umut oluyor
Prof. Dr. İlhan Öztop
A
kciğer Kanseri Farkındalık ayı kapsamında görüşlerini belirten Türk Akciğer Kanseri Derneği üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Öztop, dünya genelindeki 8,2 milyon kanser kaynaklı ölümün 1,5 milyonunun akciğer kanserine bağlı olduğunu belirtti. 2025 yılında toplam kanser vakası sayısının 22 milyona ulaşmasının beklendiğini belirten Prof. Dr. İlhan Öztop, akciğer kanserinin yaygınlığını şöyle açıkladı; “Dünya’da en çok tanı konulan kanserler sırasıyla akciğer, meme ve kolon kanseri iken; kansere bağlı
96
Aralık 2015
ölümlerin sırasıyla en çok akciğer, karaciğer ve mide kanseridir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde en sık görülen kanser türleri erkeklerde sırasıyla akciğer, prostat ve mesane kanseri iken kadınlarda, meme, tiroid ve kolorektal kanseridir. En sık öldüren kanser türleri ise erkeklerde sırasıyla akciğer, prostat ve kolorektal kanserler iken; kadınlarda akciğer, meme ve kolorektal kanseridir. Görüldüğü üzere akciğer kanseri mortalitesi (ölüm oranı) yüksek bir kanser olup her iki cinste de en öldürücü kanser olarak ilk sırada yer alıyor.” dedi. ‘Akciğer kanserinde umut, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapide’ Akciğer kanserinin tedavisinde cerrahi ve radyoterapi alanında kaydedilen ilerlemelerin yanı sıra medikal onkoloji alanında da son yıllarda önemli gelişmeler olduğunu belirten Prof. Dr. İlhan Öztop; “Eskiden akciğer kanserleri küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri başlıkları altında değerlendirilip tedavi edilirken, günümüzde küçük hücreli
olmayan akciğer kanserinin histolojik alt tiplerinin önemi ortaya çıkmıştır. Buna ilaveten, tümörün gelişmesinde rol oynayan spesifik mutasyonların saptanmasını sağlayan moleküler analizler önem kazanmış ve akciğer kanserinin gelişiminde kritik rol oynayan birtakım mutasyonların varlığı araştırılarak, bu mutasyonlara yönelik spesifik tedavilerin kullanılması imkanı doğmuştur. Ayrıca yine yakın zamanda immünoterapi alanında da gelişmeler olmuştur. Bu tedaviler bağışıklık sisteminin değişik noktalarında etki ederek vücudun bağışıklık sisteminin kansere karşı yanıtını artırmaktadır. Akciğer kanseri tedavisinde önemli katkılar sağlayan bu yöntemin yakın zamanda hızla yaygınlaşması beklenmektedir. Kişiye özel, yani hedefe yönelik tedavilerde, kanserin gelişiminde ve yayılmasında rol oynayan bazı yolaklardaki spesifik mutasyonlar, moleküler yöntemlerle saptanmakta ve bunlara uygun ilaçlar kullanılmaktadır. Böylece kanserli hücrenin çoğalmasında kritik rol oynayan kısımlar bloke edilmektedir.” dedi.
Yeni Stratasys 3 Boyutlu Yazıcı Dental laboratuvarların hizmetlerine nitelik ve hız katacak; çok yönlü, ekonomik yardımcı
O
bjet30 Dental Prime 3 boyutlu yazıcı, zahmetsiz, düşük maliyetli ve kapsamlı dental modeller ve masaüstü aparatları üreterek, dijital diş teknisyenliğini gelişimine katkı sağlıyor. 3D baskı cihazları üretiminde dünya lideri olan Stratasys Ltd. Objet30 Dental Prime adlı yeni ürününü küçük diş laboratuvarlarının kendi bünyesinde geniş kapsamlı modeller ve aparatlar üretebilmesine imkân sağlayan kaliteli, maliyeti düşük bir 3 boyutlu yazıcı olarak tanıtıyor. Boyutu küçük olan Objet30 Dental Prime boyundan beklenmeyecek çok yönlü kulanım olanağı sağlıyor. Kullandığı 3 boyutlu baskı
98
Aralık 2015
seçenekleri; yüksek kalite ve yüksek hız şeklinde ikiye ayrılıyor. Yüksek kalite 3 boyutlu baskı seçeneğinde; üstün nitelikli, pürüzsüz ve karmaşık yüzeyler kopyalanıyor. Köprü, kuron ve protez modellerindeki çok hassas mekanizmaya sahip (16 mikron kalınlığında) bölgeler gibi… Yüksek hızda 3 boyutlu baskı seçeneğinde; yüksek verimlilikte cerrahi ve ortodontik modeller için hızlandırılmış üretim gerektiren (28 mikron kalınlığında) kopyalamalar yer alıyor. Her iki seçenek de daha küçük diş laboratuvarlarının dışarıdan destek gereken bu uygulamaları kendi bünyelerinde gerçekleştirmelerine imkân veriyor. Teslimat süresinin kısalması, müşteri memnuniyetinin artması gibi unsurlar sayesinde; düşük maliyetle yüksek verimlilik elde etmelerini mümkün kılıyor. Stratasys Objet30 Dental Prime’ın çok yönlülüğü üç farklı PolyJet 3 boyutlu baskı malzemesi ile sürdürülüyor: VeroDentPlus (MED690) – Koyu bej rengi bu malzeme, karmaşık modellerin üretiminde üst düzey sağlamlık, hassaslık ve dayanıklılık sunuyor. Clear Bio-compatible (MED610) – Kobalt-krom hassas döküm geçici parça protez (RPD) gövdelerinin ve cerrahi modellerin üretiminde vazgeçilmez. Ağız içine geçici olarak montajı konusunda tıbbi
onay alan bu malzeme sayesinde üretilen protezlerin performansı maksimuma çıkıyor. VeroGlaze (MED620) – Renk uyumu için tasarlanan A2 ışık kırıcı ile opak biyo-uyumlu malzeme kaplama provaları, tanısal mumlamalar ve net ayar tablaları için ideal. Küçük diş laboratuvarlarının kendi teçhizatlarını ve modellerini, kendi bünyelerinde üretmelerine imkân veren, Objet30 Dental Prime 3 boyutlu yazıcı dış kaynaklara olan ihtiyacı önemli ölçüde azaltarak, rekabet gücünü arttırıyor. Stratasys Dental Çözümler Genel Müdürü Steffen Mueller şunları söyledi. “Stratasy’in küçük ve büyük dental laboratuvarların farklı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çözümler sunma konusundaki hizmetleri kompakt, çok yönlü baskı çözümüyle devam etmektedir. Müşterilerine rekabet gücü olan dijital dişçilik hizmetleri sunmalarını sağlayan üstün kalitede üç boyutlu baskı teknolojisini tüm dental laboratuvarların kullanımına sunuyoruz.”
Aralık 2015
98
Meme kanserinde tümör tipine özel tedavi
O
Prof. Dr. Metin Çakmakçı
nkolojik Bilimler Sempozyumu, her yıl Anadolu Sağlık Merkezi tarafından düzenlenerek Türkiye’den ve yurtdışından önemli hekimleri tıptaki yeni gelişmelerin paylaşılması için bir araya getiriyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen, yaklaşık 20 konuşmacının deneyimlerini paylaştığı sempozyumda Anadolu Sağlık Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Metin Çakmakçı, MD Anderson Kanser Merkezi’nden Prof. Dr. Banu Arun, Florida Üniversitesi Kanser Merkezi’nden Dr. Eleftherios P. Mamounas ve Mannheim Üniversite Hastanesi’nden Meme Merkezi Direktörü Prof. Dr. Marc Sütterlin meme kanseri tedavisine damga vuracak son gelişmeleri anlattı. Tıptaki gelişmelerden sonra meme kanseri korkutamıyor Meme kanserinin kadınlarda en
sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Meme kanseri ile ilgili çok sayıda araştırma yapılıyor. Hem tanı hem de tedavi yöntemlerinde birçok gelişme yaşanıyor. Meme kanserinin türlerine göre tedavi seçenekleri de gün geçtikçe farklılaşıyor ve kişiye özel tedavi ön plana çıkıyor” diyor. Prof. Dr. Çakmakçı, kadınların meme yapılarını daha iyi tanımaları, memelerindeki değişikliklerin farkına varmaları ve zamanı geldiğinde yıllık meme taramalarını yaptırmaları gibi bilinçli davranışların, günümüzün tıp teknolojisiyle birleştiğinde, meme kanserinin korkutmayan bir kanser türü haline geldiğini belirtiyor. ‘Neo-adjuvan kemoterapi’ ile tümör küçültülebiliyor Son 10 yılda pek çok kanser tedavisinde olduğu gibi meme kanserinde de yepyeni ilaçların geliştirildiğini söyleyen Florida
Üniversitesi Kanser Merkezi’nden Dr. Eleftherios P. Mamounas, “Özellikle de erken dönem meme kanserlerinde kullandığımız yeni ilaçlar ve tedavide yeni yaklaşımlarımız var. Tedavide yaklaşımımız artık hep kişiye özel, hedefe yönelik. Bunu yapabilmemiz içinse tümörün alt gruplarını, tiplerini belirlememiz önemli. Hastaları genetik özelliklerine ve tümör tipine göre tedavi ediyoruz. Örneğin meme cerrahisi öncesi ‘Neo-adjuvan kemoterapi’ adını verdiğimiz kemoterapi uygulamayı tercih ediyoruz. Tümörü küçültmek amacıyla verilen bu kemoterapi sayesinde hasta daha büyük bir ameliyattan kurtulmuş oluyor ve bütün memeyi ameliyatla almaktansa sadece o küçük kitleyi alıyoruz. Ameliyat sonrasında da hastaya daha az ışın tedavisi vermiş oluyoruz” diyor.
Aralık 2015
99
Op. Dr. Hakan Özcan
Kemoterapi ilaçlarında robotik dönem
K
anserle mücadelede kullanılan kemoterapi ilaçları Türkiye’de bir süredir robotlar tarafından hazırlanıyor. Hastanın tedavi sürecini güvene alan, sağlık çalışanlarını ise bu ilaçların olumsuz etkilerinden koruyan robotik sistem ilaç uygulamalarındaki riskleri tamamen ortadan kaldırıyor. Doz ayarındaki en küçük bir sapma veya elden/ortamdan hastaya bulaşabilecek bir enfeksiyon, tedavi sürecini riske atabildiği gibi, ilacı hazırlayan kişinin sağlığını da olumsuz yönde etkileyebiliyor. İlerleyen teknoloji ise tüm bu riskleri ortadan kaldırmaya kararlı. Teknoloji sayesinde, günümüzde kemoterapi ilaçları 6 kollu robotlar tarafından
100
Aralık 2015
hazırlıyor. “Robotik Kemoterapi İlaç Hazırlama Sistemi” olarak bilinen ve hastaya verilen ilaç miktarındaki hata payını sıfıra indiren sistem, Türkiye’de özel sağlık sektörüne de girdi. Bu sistemi kullanan ilk ve tek özel hastane olan Medical Park Samsun Hastanesi Genel Müdürü Op. Dr. Hakan Özcan “Robotik Kemoterapi İlaç Hazırlama Sistemi” ile kanserle mücadelede yeni bir dönem başladığını söyledi. İlaç dozu hesaplamalarının tedavinin başarısı üzerinde doğrudan etkili olduğunu söyleyen Op. Dr. Özcan; “Sistem altı eksenli robotik kolu sayesinde sitotoksik ilaçlar (hücreye toksik şekilde etki edip hücreyi öldüren ya da fonksiyonunu durduran ilaçlar) el değmeden ve steril bir ortamda hazırlanırken, sağlık personelimiz de bu ilaçların olumsuz etkilerinden korunuyor” dedi.
‘Kemoterapi ilaçlarının toksik etkisi sıfırlandı’ Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının tamamına yakını, toksik etkileri nedeniyle tehlikeli ilaç kategorisinde. Bu nedenle bu ilaçları hazırlayan, uygulayan veya taşıyan sağlık çalışanlarında kısa dönemde saç dökülmesi, deri döküntüsü, alerji, halsizlik; uzun dönemde ise organ hasarı, kısırlık, gebelerde düşük veya bebekte gelişim bozuklukları gibi ciddi sağlık sorunları oluşabiliyor. 1970’li yıllardan itibaren sağlık otoriteleri ve bakanlıklar tarafından “Tehlikeli İlaçlarla Güvenli Çalışma Standartları” belirlendiğini söyleyen Op. Dr. Hakan Özcan, “Robotik Kemoterapi İlaç Hazırlama Sistemi” ile bu standartlara ulaştıklarını söyledi.
Kanser tedavisinde yeni bir umut
ONKO Grup Satış Pazarlama Müdürü AKIN ÇOBAN
Y
erli kanser ilaçları üretimi için 100 milyon euro yatırımla ileri teknolojiye sahip farmasötik ilaç fabrikasının açılışını gerçekleştiren Onko Koçsel İlaçları, kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri kapsamında hastaya özel doğru ilaçların kullanımını belirlemek için moleküler profilleme teknolojisini geliştiren ABD’nin dünya devi sağlık kurumu Caris Life Sciences ile kanser hastalarına umut olacak bir işbirliği gerçekleştirdi. ‘Kişiye özel tedavi seçenekleri’ Kanser tedavisinde ilaç seçiminin öneminin altını çizen Çoban, Caris Life Sciences’ın sunduğu dünyanın en gelişmiş “moleküler profilleme” hizmeti sayesinde kişiye özel ilaç tedavisinin uygulanabildiğini dile getiriyor. Aynı kanser türüne sahip iki hastanın tümör profilinin tamamen farklı olabileceğini, dolayısıyla doğru tedavi için farklı ilaçların kullanılması gerekebileceğini ifade eden Çoban, Caris’in geliştirdiği
102
Aralık 2015
moleküler profilleme hizmeti sayesinde hastalara doğru ilaç tedavisi uygulanabildiğini söylüyor. ‘70.000’den fazla hasta tümör profilleme hizmetinden yararlandı’ Tıbbi onkologlardan, patologlardan, moleküler genetik uzmanlarından ve araştırmacı bilim adamlarından oluşan güçlü bir profesyonel ekiple çalışmalarını yürüten Caris Life Sciences’ın bugüne kadar 70.000’den fazla kanser hastası için kişiselleştirilmiş sağlık hizmeti sunduğuna değinen Çoban, Onko Koçsel İlaçları olarak gerçekleştirdikleri işbirliği sayesinde bu sağlık hizmetinden Türkiye’deki kanser hastalarının da yararlanabileceğini belirtiyor.
İstisnasız tüm kanser vakalarında en değerli unsurun zaman olduğunu ifade eden Çoban, moleküler profilleme sayesinde hastaya özel doğru ilaçların süratle tespit edilerek tedavi sürecinin başlatıldığına ve potansiyel faydası olmayan tedavilerden kaçınılarak büyük zaman kazanıldığına da dikkat çekiyor. Türkiye’de mevcut moleküler profilleme hizmetlerinde yalnızca bir test kullanılıp sonuçlarına göre yaklaşık 19 uygun ilaç ilişkilendirmesi yapılabilirken, Caris’in multi teknolojik analizi ile yapılan moleküler profilleme sayesinde 55’den fazla kanser ilacı ile ilişkilendirme yapılabildiğine değinen Çoban, hasta başına ortalama 25 ilaçla ilişkilendirilmiş raporu hastalara ve onkologlara teslim ettiklerini söylüyor. ‘Rapor 14 günde Türkiye’de’ Moleküler profilleme hizmetinden yararlanabilmek için hastaların onkologlar tarafından yönlendirilmesi gerektiğini belirten Çoban, sürecin doktor onayı ile yapıldığını, bunun ardından hastadan daha önceden alınmış olan tümör dokusunun Caris’e ertesi gün ulaştırıldığını ve raporun 14 gün içinde Türkiye’deki onkoloğa ilettiklerini ifade ediyor.
Ameliyat sonrası ağrı tedavisinde yeni dönem İbuprofen etken maddeli ilaç ameliyat sonrası ağrıların kontrolü ve komplikasyonların önlenmesini sağlıyor
A
meliyat sonrası ağrıların asgariye indirebilmesi için yerli bir ilaç firması tarafından yeni bir ürün geliştirildi. Damar içine uygulanan ve güçlü bir ağrı kesici olan İbuprofen etken maddeli ilacın ateş düşürücü ve antienflamatuar özelliği bulunuyor. ‘Ameliyat sonrası hastanede kalış süreleri azalıyor’ Ürün hakkında bilgi veren Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan Alkış, ameliyat sonrası ağrıların etkin tedavisinin, komplikasyonların önlenmesi ve kronik ağrı oluşmasının engellenmesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Neslihan Alkış, kontrol altına alınamayan ağrıların hastanede yatış süresini uzatarak ameliyat başarısını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekti. İntravenöz (damar içi uygulanan) İbuprofen’in yalnızca ameliyat sonrasında değil akut ağrılarda hastane ortamında uygulandığını da kaydeden Prof. Dr. Alkış, yeni ağrı kesicinin her ameliyat sonrası kullanılabildiğini, özellikle şiddetli ağrıların görülebileceği ortopedi ve abdominal cerrahilerde de etkili olduğunu belirtti. ‘Amerika’dan sonra ilk defa Türkiye’de kullanılıyor’ İbuprofen yıllardır bilinen ve güvenle kullanılan bir molekülün damar yoluyla verilen ilk formülasyonudur. İbuprofen hem analjezik (ağrı kesici), hem
antipiretik (ateş düşürücü) hem de antienflamatuar özelliğe sahip damar yoluyla verilen tek üründür. Ürün ilk olarak 2009 yılında Amerika’da ruhsatlanıp kullanıma sunuldu. Amerika’dan sonra ürün ilk kez Türkiye’de üretilip piyasaya sunuldu. İlacı
üreten firmanın Türkiye dışında Rusya ve Macaristan başta olmak üzere 10 ülkede daha ruhsatlamayı planladığı bildirildi. Şu an Rusya ve Macaristan’da kinik çalışmalar başlayan ilacın ruhsat süreçlerinin devam öğrenildi.
Aralık 2015
103
PRP Yöntemi, kanımızın yenileyici etkilerine ışık tutuyor plazma içerisinde yoğunlaşırlar. Trombositlerden zengin olan bu plazma hastanın yakınması olan bölgesine enjekte edilir” dedi.
D
ünya tıp tarihinde henüz 5 yıllık bir geçmişe sahip PRP Türkçe karşılığı ile hastanın kendi kanını birtakım işlemlere tabi tutarak hasarlı bölgeye uygulanması işlemi hakkında Dr. Mehmet Kıral merak edilenleri cevaplandırdı. ‘PRP uygulaması kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski ve yan etki içermiyor, işlem sayesinde vücut hasarlı bölgesini en kısa sürede kendisini tamir edebiliyor.’ Son günlerde dillerden düşmeyen PRP’nin kelime anlamı İngilizce olan ‘Platelet Rich Plasma’ ifadesinin kısaltması olduğunu belirten Dr. Mehmet Kıral “Türkçe açılımı trombositten zengin plazma anlamına gelmektedir. Yapılan hastanın kendi kanını birtakım işlemlere tabi tutarak hasarlı bölgeye uygulanması işlemidir. Hastanın yaklaşık olarak 20 cc kanı pıhtılaşmayı önleyen madde içeren tüplere alınır ve 15 dk. santrifüj edildikten sonra kandaki trombositler diğer hücrelerden ayrılarak
104
Aralık 2015
‘Hücreleri kullanarak hasarlı bölgeyi tamir ediyoruz.’ Trombositlerin vücutta herhangi bir yaralanma sonrası ilgili bölgeye ilk gelen tamir hücreleri olduğunu ve kandaki bu hücreleri ayrıştırarak sıkıntılı bölgelere enjekte edip tamiratı hızlandırdıklarını belirten Dr.Mehmet Kıral “Trombositlere bu özelliklerini veren üzerlerinde taşıdıkları büyüme faktörleridir. Bu büyüme faktörleri hasarlı bölgeye kan akımını artıracak şekilde yeni damarlanma artışı yapar. Kan akımının artması iyidir. Çünkü beslenmeyi artırarak o bölgeyi yeniler ve güçlendirir. Trombositlerde damarlanmayı artıranların dışında başka büyüme faktörleri de vardır ve aynı şekilde dokunun yenilenme ve güçlenmesine hizmet ederler. Normal bir insanın kandaki trombosit miktarı yaklaşık olarak 400000 /cc kadardır. PRP sıvısında kanın maruz kaldığı işlemler sonucunda bu oran
yaklaşık olarak, 1000000/cc ye yükseltilir. PRP sıvısı az miktarda da kök hücresi içerir ancak klasik bir kök hücre tedavisi değildir. PRP uygulamasında temelde yapılan; vücudun neresinde ne tür bir hasar meydana gelirse gelsin anında o bölgeye giderek hasarı tamir etme özelliğine sahip olan hücre ve iyileştirme faktörlerini yoğunlaştırarak o bölgeye direkt uygulama işlemidir.” diyerek PRP ile artık vücuttaki hasarların daha kolay tamir edildiğini belirtti. ‘PRP’den kimler yararlanabilir’ Dr. Mehmet Kıral PRP uygulamasından tendon yaralanmaları (aşil tendiniti, elbileği tendiniti, tenisçi dirseği, patellar tendon yaralanması vs), dizde kıkırdak hasarı ve erken evre kireçlenmelerde, omuzda sıkışma ağrılarında, sporcularda stres kırıklarında, menisküs yaralanmalarında, bağ yaralanmalarında yararlanılabildiği son bir yıl içerisinde birçok hastaya Aydın Atatürk Devlet hastanesinde bizzat kendisinin uyguladığını belirtti.
Sınıfının Lideri Sınıfının Lideri Aura Şofben ile Sıcak Suyunuz
5 Saniyede Hazır...
Aura Magnetic Control Șofben
Aura Micro Control Șofben
Elektronik Kontrol Sistemi Dijital Dokunmatik Ekran
Manyetik Akış Sensörü
5
5
Saniyede Sıcak Su
Saniyede Sıcak Su
5 Emniyetli 3 Kademeli
5 Emniyetli 3 Kademeli
Ücretsiz Kurulum
Ücretsiz Kurulum
Bütçenize uygun taksitlerle.
• Kurulumu kolay, kullanımı pratiktir. • Su tankına ihtiyaç yoktur. • Sıcak su için beklemeniz gerekmez, anında sıcak su sağlar. • Ekonomik olduğundan fazla elektrik harcamaz. • Üç kademeli olduğundan suyu her mevsimde istenilen derecede ısıtır. • Zarif bir görünüme sahip olduğundan yer kaplamaz. • Yaygın servis ağına sahiptir.
facebook.com/ihlaspazarlama
twitter.com/ihlaspazarlama
www.ihlasmagazasi.com
444 49 49
65 yıllık tecrübe ile “ACENDIS” ACENDIS 37. Türk Ulusal KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi’ne Alman teknolojisi Otopront ile katıldı
106
Aralık 2015
A
CENDIS, 37. Türk Ulusal KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi’ne, Alman Teknolojisi Otopront Teşhis ve Tedavi Ünitesi ile katıldı. Otopront’un İhracat Müdürü Thorsten Hemeyer’in de yer aldığı ACENDIS Standını, Üniversite Hocaları ve Dernek Başkanı da ziyaret etti. Cihaz üzerinde uygulamanın da gerçekleştirdiği kongrede ACENDIS standı yoğun ilgi gördü. ACENDIS Proje Müdürü Başak Güneş Çimili Otopront ile ilgili bilgi vererek, KBB alanında kullanılan cihazın çelikten yapılan tüm ürünlerinin steril edilebildiğini böylelikle, cihazın 20 yıl sorunsuz kullanılabildiğini söyledi. ACENDIS firmasının Otopront cihazının Türkiye distribütörü olduğunu kaydeden Çimili, “Otopront 1950 yılında ilk olarak KBB ünitini üreten firmadır. 65 yılın
tecrübesi ve ilk olmanın deneyimiyle bu işi A sınıfı olarak devam ettiriyor” dedi. Otopront’un üretiminde çok fazla çelik kullanıldığını aktaran Çimili, “Bu nedenle ürünlerin kullanım ömrü uzundur. Diğer ürünlerin kullanım oranı 5 yılken Otoporont 20 yıl sorunsuz kullanılabiliyor. Bunun yanında Otopront için hasta sağlığı, hijyen önemlidir. Hasta ile temas eden her türlü aparat steril edilebilir. Bu durum Otoporont’a ait özelliktir. Bu da hasta güvenliği ve sağlığı açısından önemlidir” diye konuştu. Çimili, Otopront dünyada ve Türkiye’de birçok üniversite hastanesinin ilk olarak tercih ettiği ürün olduğunun altını çizdi. Kongrede Otopront’o ilginin yüksek olduğunu kaydeden Çimili, Otopront’un KBB alanının en önemli cihazı olduğunu kaydetti.
“Global Sağlık Turizmi Zirvesi” için hazırlıklar başladı
A
nkara’nın sağlık turizmi alanında bir “Marka Kent” olması hedefine yönelik olarak kamu ve özel sektör birimlerince başlatılan çalışmalar hız kazanıyor. Bu hedef doğrultusunda dünya sağlık sektörünün önemli kurum temsilcileri ve profesyonellerini Ankara’da buluşturacak “Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı” (HEALT SUMEX 2016) için
çalışmalar Ekim ayında başladı. Sağlık Bakanlığı ve Ankara Sanayici İşadamları Derneği (ASİAD) himayesinde, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) stratejik partnerliği ile HHB EXPO Fuarcılık tarafından düzenlenen HEALT SUMEX’in Yürütme Kurulu, ikinci toplantısını da gerçekleştirdi. Toplantıda, zirveye ilişkin hazırlıklar gözden geçirildi.
3 bin sektör temsilcisi Ankara’da buluşacak… Ankara ATO Kongre ve Sergi Sarayı’nda 28-30 Eylül 2016’da gerçekleştirilecek HEALT SUMEX’e 3 bin dolayında sağlık sektörü ve paydaş sektör temsilcisinin katılımı, fuara ise 5 bin ziyaretçi bekleniyor. Zirvede, sektörün yapısal dönüşümü, Türkiye’de sağlık turizminin geliştirilmesi ve Ankara’nın bu alandaki zengin potansiyeli harekete geçirilerek bir marka kent olmasına yönelik konular masaya yatırılacak. HEALT SUMEX Yürütme Kurulu’nda; Sağlık Bakanlığı, ASİAD, TÜRSAB, TÜSİAV, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, TİKA, ATO, DEİK, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Medikal Turizmi Derneği, Ankara Sağlık Turizmi Derneği, Uluslararası Hasta Hizmetleri Derneği, Ankara Kalkınma Ajansı gibi birçok kurum ve kuruluşun temsilcisi ve sektör uzmanları yer alıyor.
Aralık 2015
107
Alzheimer, ciddi bir hastalıktır
U
nutkanlık hepimizin zaman zaman yaşadığı bir sorundur. Fakat, unuttuklarımızı hatırlamamız uzun sürmez. Çoğu stresli iş ortamı, yorgunluk gibi faktörlerden kaynaklanır. Bunlar basit unutkanlıklardır. Günlük yaşamımızı etkileyen bir problem değildir. Alzheimer ise yaş ilerledikçe unutkanlıkla ortaya çıkan, hafıza, konuşma gibi durumlarda sorunlar yaşanan, günlük yaşamın gerektirdiklerini uygulayamama gibi problemlere yol açan bir hastalıktır. ‘Bunama yaşlılığın doğal bir donucu değildir. Yaşla gelen unutkanlık, alzheimer hastalığının habercisi olabilir!’ Geri dönüşümü olmayan ve ilerleyen bir hastalık olan alzheimer, halk arasında bunama olarak bilinir. Beynin fonksiyonlarında bozukluk vardır. Hastanın düşünmesinde sorun ortaya çıkar. Alzheimer hastalığının nedenleri arasında kalıtsal faktörler, beyinde
108
Aralık 2015
protein birikimi, beyin hücrelerinin ölümü, sinirsel iletimin bozulması, çeşitli zehirli maddeler yer almaktadır. Alzheimer hastalığının belirtileri; • Günlük yaşamı etkileyecek kadar unutkan olmak (kişilerin adlarını, olayları hatırlayamama) • Gündelik işleri yapamamak (yemek yapmak gibi) • Kelimeleri bulurken zorlanmak • Tarihleri ve bilinen yolları hatırlayamamak • Çok basit konularda bile karar vermede güçlük çekmek • Hesap yapamamak, pratik düşünmede zorluk çekmek • Eşyaların yerlerini karıştırmak
(koyarken başka yere koymak) • Davranışlarda ve ruh halinde değişiklik • Karakter özelliklerinin değişmesi ve insanları suçlamak • Sorumluluk sahibi olmaktan kaçmak Yapılan araştırmalar, 65 yaşın üstündeki, ortalama her 15 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ortaya koymuştur. 80-85 yaşın üzerindeki, her iki kişiden birinde alzheimer görülmektedir. Dünyada 20 milyondan fazla alzheimer hastası vardır. Bu hastaların yaklaşık 300 bini ise ülkemizdedir. Birçok toplumda olduğu gibi, bizim toplumumuzda da yaşlılık çağındaki bunama belirtileri, ne yazık ki, insan yaşamının doğal bir süreci olarak kabul edilmekte ve genellikle çaresi olmadığı düşünülerek kendi seyrine bırakılmaktadır. Bunama, yaşlılığın doğal bir sonucu değildir. Buna yol açan nedenlerin araştırılması ve teşhis edilmesi gerekir. Unutmamalıdır ki, insanlar yaşlılık döneminde de en az diğer yaşlardaki kadar yaşamdan zevk almak ve mutlu olmak isterler.
Termal sularımızdan sağlık fışkırıyor Türkiye termal kaynakları bakımından Avrupa’da 1. Dünya’da 7.
K
ültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre; Türkiye jeotermal kaynaklar açısından Dünya çapında takdir edilen bir potansiyele sahip. Kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından dünyada ilk yedi ülke arasında değerlendiriliyor. Avrupa’da ise kaynak potansiyeli açısından birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sırada yer alıyor. Alpin-Orojenik Kuşağı olarak adlandırılan genç bir dağ zinciri ve aynı zamanda önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer alan ülkemizde bulunan 1500’ün üzerindeki kaynaktan temin edilen termal sular, gerek debi ve sıcaklıkları, gerekse de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa’daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşıyor. Türkiye’de sıcaklıkları 20 - 110 Cº arasında, debileri ise 2 – 500 lt/sn arasında değişebilen 1500’ den fazla kaynak bulunuyor. Türkiye, yüksek mineralizasyon içeriği sayesinde etkin tedavi edici özelliklere sahip termal su potansiyelinin, zengin kültürel,
110
Aralık 2015
doğal değerler ve iklimsel özellikler ile birleşmesi sonucunda benzersiz bir sağlık turizmi ortamı sunuyor. Gelişmiş ülkelerde sosyal ve ekonomik gelişmelere paralel olarak değişen dünya görüşü ile birlikte yaşam şekli ve kalitesine verilen önem hem artmakta, hem de farklılaşmakta. İnsan sağlının korunmasında, sağlıklı bir yaşam sürdürülmesinde doğal kaynakların kullanılması giderek daha fazla tercih ediliyor ve adeta bir nostalji ile birlikte eski, basit ama sağlıklı yaşam tarzlarına büyük bir özlem duyuluyor. Bu noktada Türkiye uzun tarihi geçmişi, emsalsiz doğal güzellikleri, iklimi, zengin kültürü, geleneksel kaplıca ve Türk Hamamı olgularının mevcudiyeti ile çağdaş sağlık ve termal turizm gelişmesinde çok iddialı olabilecek bir potansiyeli barındırıyor. Deniz kıyısında bulunan termal kaynaklar turizm çeşitliliği açısından önemli avantajlar sağlarken, dağlık ve ormanlık bölgelerde bulunan termal kaynaklar ise çevre ve doğa kullanımı dolayısıyla farklı
çekici unsurlar barındırıyor. Termal Turizm Master Planı’nın kısa dönem hedefi olarak 50.000 yatak kapasitesi belirlendi. Termal Turizm Master Planı’nın hazırlanarak uygulandığı 20072010 döneminde turizm belgeli ve belediye belgeli olmak üzere tesis sayısı 78’den 100’e, yatak kapasitesi ise 17.767’den 29.727’e ulaştı. Kültür ve Turizm Bakanlığından termal amaçlı olarak turizm yatırım belgesi almış 15 tesisin yatak sayısı 7.447, turizm işletme belgesi almış 50 tesisin yatak sayısı ise 15.796’dir. Yaklaşık olarak 6.174 yatak kapasiteli 35 tesis ise yerel idare tarafından belgelendirilmiştir. Türkiye, kaplıcalar bakımından Dünya’da bile eşi benzeri zor bulunan şifalı sulara sahip. İster hastalıklara yardımcı etkide bulunmak için, isterse dinlenmek için olsun, kaplıcalar gitgide tatilcilerin vazgeçilmezi oluyor. Birçok hastalığa yardımcı etken maddeleri bulunan suların yanı sıra, huzurlu vakit geçirmek isteyen tatilcilere de fırsat kapısı aralanıyor.
TÜRKIYE’DEKI KAPLICALAR THERMAL FACILITIES IN TURKEY Adana: Avluk, Haruniye (cilt ve romatizmal hastalıklar- skin and arthritis), Narlık, Yeşilova, Adıyaman: Çömrük ve Kuruçay (basur, romatizma- haemorrhoid, arthiritis) kaplıcaları, Afyonkarahisar: Araplıdede (Kükürtlü Hamam), Gazlı Göl (sinir, böbrek, romatizma), Gece (sinir, cilt, romatizma), Heybeli Hüdai (böbrek, siyatik, romatizma), Ömer (cilt, sinir, romatizma) kaplıcaları, Ağrı: Çermik (cilt, romatizma), Davut Çermiği (cilt, romatizma), Yılanlı Çermik (cilt, romatizma) kaplıcaları, Amasya: Armut (cilt, romatizma), Gözlek (cilt, romatizma), Hamam, Hamamözü (cilt, romatizma), Ilısu, Terziköy kaplıcaları, Ankara: Ayaş içme ve kaplıcaları, Haymana kaplıcaları, Kızılcahamam kaplıcaları, Dutlu Hamamı, Kapullu Hamamı, Melekçeköy Ilıcası, Sey Hamamı, Uyuz Hamamı, İçme Hamamı, Karıkoca Suyu, Antalya: Cevinde (cilt, siyatik ve romatizma) Kaplıcası, Balıkesir: Acısu (mide, barsak), Altınsuyu (mide, böbrek), Ekşisu (mide), Emendere (cilt), Gönen (romatizma, cilt, göğüs) Hisaralan (mide, cilt, romatizma), Ilıca(siyatik), Ilıcaoba (cilt), Kum Ilıcası (cilt), Kepekler (cilt romatizma) kaplıcaları, Bingöl: Çerme (romatizma), Haçyan Çermiği (cilt), Harar (cilt), Ingan Çermiği (cilt), Kös (cilt, romatizma) kaplıcaları, Bitlis: Alemdar Çermiği (cilt), Köprüaltı Çermiği (cilt), Çim Çermiği (kulak), Acısu Çermiği (cilt), Köçür Çermiği (cilt, romatizma), Sabkür Çermiği (cilt), Bolu: Babas (cilt, romatizma), Büyük (romatizma), Çatlak (siyatik, romatizma), Küçük (siyatik, romatizma), Pavlı (cilt) kaplıcaları, Burdur: Çerçin, İn (diyabet,
egzama, gastrit) kaplıcaları, Bursa: Çekirge (romatizma, cilt, siyatik, sinir), Armutlu (cilt, böbrek, romatizma, astım), Gemlik, Oylat (romatizma, cilt) kaplıcaları, Çanakkale: Kestanbol (cilt, nefrit, romatizma), Külcüler (cilt, romatizma), Kırkgeçit (cilt), Terzialanı (felç) kaplıcaları, Çankırı: Acısu (barsak), Akkaya(cilt, romatizma), Bayındır (barsak), Çavundur (cilt), Karacaviran (cilt), Kazancı (mide) kaplıcaları, Denizli: Pamukkale (kalb, damar, sinir), Karahayıt (safra, romatizma), Yenice (mide, barsak, safra, karaciğer) kaplıcaları, Diyarbakır: Çermik (cilt, romatizma) kaplıcası, Erzurum: Çermik (romatizma cilt), Çermik-Oltu (romatizma), Ilıca (cilt) kaplıcaları, Eskişehir: Eskişehir Kaplıcası, Sakarya Ilıcası, Uyuz Hamamı, Karacahisar hamamı, Hatay: Eskişehir kaplıcası, Sakarya Ilıcası, Uyuz hamamı, Karacahisar hamamı, İstanbul: Büyük İçmece (karaciğer, mide, barsak), İzmir: Agamemnon (romatizma, mide, böbrek), Bademli (mide, barsak, karaciğer), Bozköy (mide, barsak, karaciğer), Cumalı(mide, barsak), Çeşme (cilt, romatizma), Deliömer (böbrek), Dereköy (cilt), Dikili (romatizma), Doğanbey (mide, barsak, karaciğer, safra), Şifne
(mide, barsak, karaciğer, safra) kaplıcaları. Kırşehir: Bulamaçlı (romatizma, nevralji, kadın hastalıkları), Karakurt (romatizma), Terme (böbrek, romatizma) kaplıcaları. Kütahya: Dereli (karaciğer, safra, böbrek), Gediz (karaciğer, romatizma) Göbel (böbrek), Hamamköy (mide, barsak, karaciğer, böbrek, safra) Ilıca(karaciğer, safra, romatizma), Murat Dağı (karaciğer, safra, böbrek), Naşa (damarsertliği, tansiyon), Yoncalı (böbrek, barsak, safra, siyatik, romatizma) kaplıcaları. Malatya: Balaban ve İspendere içmeleri. Manisa: Emirler (safra, romatizma, karaciğer, kadın hastalıkları), Ilıcak (böbrek), Kurşunlu (cilt, siyatik, romatizma, safra, solunum, karaciğer), Menteşe (kadın hastalıkları), Sart (romatizma, cilt) kaplıcaları. Mardin: Asın Gürün (barsak), Belceğiz (barsak), Bozüyük (cilt, karaciğer, kalb, safra), Gebeler (cilt, siyatik, romatizma, karaciğer, mide, barsak), Gölenye (mide, barsak), Kalemiye (mide, barsak, böbrek), Karaada (romatizma), Kel Girne(cilt), Sepetçiler (barsak) kaplıcaları. Samsun: Havza (her çeşit romatizma, nevralji, nefrit, polinefrit, kırık çıkık sekelleri, kadın hastalıkları) Ladik Mahamyağı Hilyaz (sinir sistemi, nefrit ve çocuk felçleri) kaplıcaları. Siirt: Bestemeremi (romatizma), Billüris (cilt, lümbago, siyatik, romatizma), Hısta (romatizma) kaplıcaları, Yalova: (nevralji, mide, romatizma) termal kaplıcaları. (www.turkey-healthtourism.com web sitesinden alınmıştır)
Aralık 2015
111