İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına
H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR
MEHMET SÖZTUTAN
Gelecek artık çok yakın! Future is nearby now!
Editörden
Sağlık turizmindeki potansiyelin de yardımıyla inanılmaz bir hızla büyüyen ve gelişen Türk Sağlık sektörü, tüm dünyanın ilgisini ve dikkatini çekiyor. Küresel yayın dili; dünyadan yenilikleri okuyucularımıza ulaştırırken, sektörümüzü dünyaya tanıtmanın en etkili yolu. Bu nedenle yayın hayatımıza İngilizce ve Türkçe olarak devam etme kararı aldık. Dünyanın sektöre olan ilgisinin eyleme dönüşmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Dünyaya açılan gözünüz ve kulağınız olma hedefimize doğru büyük bir adım attık ve yolumuza devam ediyoruz. Gelecekte geçen bilim kurgu filmlerinde insan bedeni genellikle daha evrimleşmiş, gelişmiş, kendi kendini tedavi eden, güçlendirilmiş ve enerjik olur. Bu durum bir hayal olmaktan çıkıyor. Bilimdeki gelişmeler tıp dünyasına yansımaya devam ederken; kendi kendimizi tedavi edeceğimiz günler çok yakın. Bedenimizin yedek parçaları; kök hücreler kendi kendini onarıyor, dönüşüyor ve gençleşiyor. Son günlerde sağlık, bakım, tedavi, gençleşme, yenileme her alanda kök hücreden bahsediliyor. Kök hücre teknolojisinden faydalanan kanser ve kan hastalıklarının tedavileri her geçen saat ivme kazanıyor. Bilim dünyası durmak bilmeden bu konu üzerinde çalışıyor. Ayrıca kozmetik ürünler, estetik ve rekonstrüktif uygulamalar, saç ekme gibi nakil işlemleri, kıkırdak, kas, tendon ve kemik hasarlarının onarılmasında kullanılan kök hücreler son 20 yıldır bilim dünyasının en önemli konusu haline geldi. Nobel Ödülü alan Türk Profesör Aziz Sancar DNA onarımıyla ilgili çalışmasıyla tarihe geçti. Türkler bilimsel alanda tüm dünyada başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Hayatını bilime adamış tüm doktorlarımıza ve tıbbi teknoloji uzmanlarına teşekkür ediyor ve çalışmalarında başarılar diliyoruz.
mehmet.soztutan@img.com.tr Editor-in-Chief
GÖKÇE PAZARLIKLI
By means of Turkey’s potential in health tourism, rapidly growing Turkish health industry is gaining attention from whole World. The most effective way to promote the health industry to the World, while delivering worldwide news to our readers is to print it in a global language. So, we decided to print our magazine .bilingual, Turkish and English. We would like to contribute to the attention of the World to turn into action. We made a big step to be your eyes and ears to the World and we keep on walking. Human bodies are usually pictured differently in science fiction future movies. We usually see evolved, improved, selfrepairing, feisty and powerful bodies in those movies. This is not a fantasy anymore. While boosted scientific developments keep on reflecting to the medical sciences; the days we would be able to do self-medication are not far away. Stem cells are the toolbox of our body which can self-medicate, transform and rejuvenate itself regularly. Everybody talks about stem cells in all areas like; health, beauty care, treatment, rejuvenation and revision lately. Cancer and blood disease treatments which benefit from stem cell technology gain momentum every hour. Science world is in progress of stem cell night and day. Furthermore stem cells are in service of cosmetics, esthetic and reconstructive applications, hair transplantation, damaged cartilage, muscle, tendon and bone repairment and has become the most important subject of science world for last 20 years. 2015 Nobel prize in chemistry winner Turkish Professor Aziz Sancar put his stamp on history with his DNA repairment project. Turkish scientists put their signature to successful researches all around the world. We would like to thank to all doctors and medical technology specialists who dedicate their life to medical sciences. We would also like to wish them success and luck. Take care of yourself or must I say that “protect your stem cells!”? Sincere Regards, gökce.pazarlikli@img.com.tr
gökce.pazarlikli@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN
ahmet.eraslan@img.com.tr RECEP ASRLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr GRAFİK TASARIM TAYFUN AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK
cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL
ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER
HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE FİNANS MUSTAFA AKTAŞ
muhasebe@img.com.tr ABONE
İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr BURSA BÖLGE ÖMER FARUK GÖRÜN fgorun@ihlas.net.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481
Printing Matsis Matbaa Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti Tevfikbey Mahallesi Dr. Ali Demir Cad. No:51 34290 Sefaköy -İstanbul/TURKEY Tel: 0 212 624 21 11 selman@matbasistemleri.com www.matbasistemleri.com ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
THY’den Sağlık Turizmine Büyük Destek New cardiovascular imaging systems
Tuvalet pompasından esinlenen YENİ CPR sistemi 75 million dollar investment for healthcare
Prof. Dr. Aziz Sancar; “Nobel Ödülü’nü Türk milletine adıyorum.” Largest private hospital in İstanbul
Genomik Bilgi Çağı Another Turkish Doctor is awarded İlk online hastane Special services by Sport Medicine Center OBEZİTE tedavisinde yenilikler Hypercholesterolemia may be your family legacy
3B SCIENTIFIC..................... 9
İHLAS ARMUTLU..............107.
ABONE FORMU................112.
İHLAS KOLEJİ...................111.
ACTO GMBH......................83.
İHLAS PAZARLAMA .........109.
AKTİF KİMYA......................91.
İNKJET MAGAZİNE............. 87
TARTI................................... 35
ANESMED .........................2-3
İSTEM.................................. 15
ARKA K. İÇİ: ....EAR TECHNIC
LAMİNAT OFİS.................... 99
TRİMPEKS................ 41-45-47
ARKA KAPAK: ........... SELPAK
LİMON OFİS........................ 77
AYDERSAN...................65-79.
MEDEXCON........................ 97
DOPA................................... 13
MEDİKAL TEKNİK...............81.
EKİN EXPO.......................... 93
MES MEDİKAL...............23-25
EMS AMBULANS ..............29.
MULTİKAN................ 67-69-73
TÜYAP................................. 95
FORTİS ORTOPEDİ............75.
ÖN KAPAK İÇİ:..........OTAMED
FTS TURİZM.................61-101
ÖN KAPAK: . ................. ORSA
ÜZÜMCÜ............................. 11
GAZİ KİMYA...................31-33
OTAMED........................... 1/17
HAKER MEDİKAL...........49-63
SAUDI LAB........................103.
ındex
10 70 18 76 20 80 26 88 38 94 60 96
SCA HİJYEN.......................19. SEBAT KİMYA...................... 89
TÜRK BARTER.................... 39 TÜRKİYE HASTANESİ......... 57 TURKUAZ SAĞLIK.............. 53
VARİTEKS.......................... 4-5 VOLİ TURİZM.................... 105
Sağlık Bakanı İstanbul’da iki sağlık kurumunu hizmete açtı Bakan Müezzinoğlu, İstanbul’da Çatalca Devlet Hastanesi ve Sultangazi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin açılış törenlerine katıldı
Ç
atalca Devlet Hastanesi’nin açılış törenine Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara ve ilçe kaymakamı İnci Sezer Becel ile çok sayıda vatandaş katıldı. Törende şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu burada bir konuşma yaptı. Çatalca Devlet Hastanesi hizmete açıldı Törende konuşan Müezzinoğlu, “Ben burada bugün 100 yatak kapasiteli bu Çatalcamızın son derece modern hastanesini yeni doğan yoğun bakımlarıyla, yetişkin yoğun bakımlarıyla, diyaliz merkezleriyle, emarı, tomografisiyle, dansitometresiyle, kemik dansimetresiyle eskiden kemik dansimetresi ancak özele para ödeyerek bulurdunuz. Şimdi diyoruz ki özelde ne varsa değil özelden daha iyi olacak bizim hastanelerimiz” ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından
8
Ekim 2015
protokolde yer alan isimlerle birlikte Bakan Müezzinoğlu kurdele keserek hastanenin açılışını yaptı, ardından hastaneyi gezdi. Sultangazi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Bakan Müezzinoğlu ardından Sultangazi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin açılış törenine katıldı. Hastane açılışının ardından konuşan Bakan Müezzinoğlu tesisin hayırlı olması temennisinde bulundu. Yaklaşık 14 milyon 500 bin liralık yatırımla hayata geçen merkezde 70’i diş hekimi olmak üzere 241 personelin görev yapması planlanıyor. 24 saat acil servis hizmeti bulunan Sultangazi Ağız Diş Sağlığı Merkezi, engelli vatandaşlara yönelik genel anestezi altında diş tedavisi hizmeti de verecek. Bir modern ameliyathane, iki cerrahi odası, üç hasta yatak odası ve diş protez laboratuvarının bulunduğu merkezde tüm birimlerin kullanılmasına başlanması ile günlük 1000 kişiye hizmet sunabilecek.
NEURODYN AUSSIE SPORT SPORT Kullanıcı göre ayarlanabilir ayarlanabilir Kullanıcı ihtiyaçlarına ihtiyaçlarına göre Dokunmatik ekran sayesinde kolay kolay kullanım Dört bölgeye eş zamanlı, bağımsız bağımsız uyarım uyarım
Bizi 3bscientific.com‘da ziyaret edebilirsiniz. ürün no. no. 1018878 ürün
BAŞARIYA BAŞARIYA GİDEN YOLUNUZ GİDEN Yeni nesil nesil taşınabilir taşınabilir elektroterapi elektroterapi Yeni
Oruçreis Mah. Tekstilkent Cad. A24 Blok No: 32 Esenler/İST. Oruçreis Mah. Tekstilkent Cad. A24 Blok No: 32 Esenler/İST. Tel: +90212 422 88 00 • E-Mail: info.tr@3bscientific.com Tel: +90212 422 88 00 • E-Mail: info.tr@3bscientific.com
THY’den sağlık turizmine büyük destek Dünyanın her yerinden 1,5 milyar kişiye sağlık hizmeti vereceğiz
T
HY, Sağlık Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı, tedavileri için Türkiye’ye gelecek yabancı yolculara yüzde 50 ulaşım indirimi imkânı sunarak sağlık turizmine katkı sağlayacak olan bir protokol imzaladı. 40 milyon ziyaretçisiyle dünyanın en çok turist çeken 6. ülkesi olan Türkiye, sağlık turizmi pazarına yönelik çalışmalarıyla, bu alanda da aktif bir rol üstlenmeyi hedefliyor. Türk Hava Yolları Genel Müdürlük Binasında, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın katılımlarıyla imzalanan protokol ile Türk Hava Yolları, 2 Haziran 2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe konulan ve Ekonomi Bakanlığı tarafından Türk havayolu şirketlerini de içerecek şekilde kapsamı genişletilen destek programına dahil oldu. “Farkındalık içerisindeyiz” Düzenlenen protokolün açılış konuşmasını yapan THY
10
Ekim 2015
Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, “THY şu anda dünyada son 12 yıldaki yükselişiyle beraber en çok noktaya uçan hava yolu şirketi ve bayrak taşıyıcımızdır. Türkiye, dünyada ziyaretçi gelişi bakımından altıncı sıraya yükselmiştir. Bu yükselişte THY çok önemli bir rol oynamaktadır. Sağlık Bakanlığımızın ve Ekonomi Bakanlığımızın desteğiyle artık sağlık turizmi gibi çok özelleşmiş bir alanda tüm dünyadan hastaları tedavi etmek amacıyla ülkemize taşıyacağız. Bu konuda bize vesile olan Ekonomi Bakanımıza, sağlık sektörünü dünyadan buraya yolcu getireceğimiz noktaya getirdikleri için Sağlık Bakanımıza teşekkür ediyorum. “ dedi. “Sağlık turizminde hedef dünyada ilk 5” Protokole katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da sağlık sektörünün daha ileriye taşınması için yapılan çalışmalar ve rakamlar hakkında konuştu.
Hasta-Yol Destek Protokolü’nde yer aldığından dolayı mutlu olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, sağlık turizminin koordinasyonunun Başbakanlık tarafından kendilerine verildiğini açıkladı. Sağlık turizminde Türkiye olarak dünyada ilk 5 ülke arasında olmayı planladıklarını açıklayan Müezzinoğlu konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: 1.5 milyar kişiye hizmet “Tek bir örnek vermek istiyorum, karaciğer naklinde Avrupa’nın birinci ülkesiyiz. Dolayısıyla Türkiye tıbbi tedavi konusundaki tecrübe ve teknoloji açısından çok iyi noktalara gelmiştir. Dünyaya; özellikle de yakın coğrafyamıza baktığımız zaman artık ortalama yaşam süresinin uzadığı, yaşlı kitlenin arttığı biliniyor. Gerek coğrafi konum gereği, gerek termal alt yapı potansiyeliyle önümüzdeki süreçlerde Avrupa’nın yaşlı nüfusunun tedavisinde, rehabilitasyonunda Türkiye önemli bir destinasyon merkezi olacaktır. Dünya’nın en ileri sağlık hizmeti sunucusu olmak yeterli değildir. Türkiye’nin 3 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyar kişiye hizmet verebilecek bir potansiyeli var. Bunları iyi görüp, iyi planlayıp, muhataplarına iyi anlatabilmemiz lazım. Bu cazibeyi 12
Ekim 2015
anlatmamız gerekiyor. Bu nedenle onlara ulaşabilen, pazarlayabilen alanlarda Ekonomi Bakanlığımız her türlü desteği bize verecek. 2014 yılında ülkemizde sağlık hizmeti alan yabancı sayısı yaklaşık 500 bin. Burada yaklaşık 3 milyar dolarlık bir gelirimiz var. Ama hedefimiz 2023 yılına geldiğimiz 20-25 milyar dolarlara taşımak. Bu protokolde bize en önemli yol destekçimiz THY olacak.”
ve hedeflerinin tedavi olan yabancı hasta sayısını artırmak olduğunu sözlerine ekledi. Tüm hastanelerde Türk yapımı cihazların kullanılabileceğini söyleyen Bakan Zeybekci konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Sadece THY değil, diğer tüm havayollarımız bu destekten faydalanabilecekler. Ben buradan THY’ye şu mesajı vermek istiyorum; ‘Durmak yok, yola devam.’
Ortalama ömrü uzatma konusunda türkiye birinci sırada 2015 yılı içinde Türkiye’de tedavi olan yabancı sayısının 500 bin olduğunu açıklayarak sözlerine başlayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise, sağlık hizmetlerinin Türkiye için önemine değindi
İndirimden yararlanmak isteyen yolcuların, pasaport örneği, elektronik bilet, sağlık kuruluşuna giriş kaydı örneği ve tedavi faturası örneğini Türk Hava Yolları’nın yurtdışı ofislerine başvurmaları gerekiyor. Sonrasında ulaşım masraflarının yüzde 50’si kendilerine iade edilecek.
2014’te sağlık turizminden 3 milyar dolar kazandık Uluslararası Tıp Eğitimi Konferansı’nın açılış töreni Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti
Y
erli ve yabancı birçok akademisyenin katılacağı konferansta konuşan Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, sözlerine Ankara’da yaşanan patlama sonucu hayatını kaybedenlerin yakınlarına sabır dileyerek başladı. Müezzinoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’mızda son derece insanlık dışı, insanlığı katletme, değerleri katletme, demokrasiyi katletme amacı güden bir terör eylemiyle karşı karşıya kaldık. Bugün itibariyle 100 vatandaşımızı bu terör eyleminde kaybettik. Terör eyleminde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabırlar diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum” dedi. Sağlık hizmetlerinde temel dönüşümler Konuşmasında sağlıkta yaşanılan dönüşümlere değinen Bakan Müezzinoğlu, “Türkiye sağlık alanında son 12 yılda çok temel dönüşümleri başarmış bir ülke. Bu anlamda 78 milyon ülke insanımızın sağlık hizmetlerine ulaşımında bugün dünya standartlarını yakalamış ve her türlü hekime, tıbbı teknolojiye ve tıbbi tedaviye ulaşmakta gerçekten çok güçlü bir başarıya imza atmış. Diğer taraftan yalnız tıbbi bilgi birikimini, teknolojiyi, tedaviyi tüketen bir ülke olmak bizim için artık eksiklik. Tıbbi bilgiyi üretebilen ve bunu hep birlikte üretebilen, tıbbi bilginin yanında tıp endüstrisinde de üretebilen olmak gerekiyor” şeklinde konuştu. 500 bin yabancı uyruklu hasta Sağlık turizminde daha büyük başarılar hedeflediklerini ifade
14
Ekim 2015
eden Bakan Müzezzinoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak geçtiğimiz 2014 yılında yaklaşık 500 bin yabancı uyruklu insana sağlık turizmiyle hizmet vermiş ve yaklaşık 3 milyar dolarlık hizmet bedeli almış bir ülkeyiz. Bu anlamda sağlık turizminde çok daha güçlü fiziksel altyapı, çok daha güçlü tıbbi teknolojik altyapıyı da önümüzdeki 2-3 yılın içerisinde çok farklı noktalara taşımayı hedefliyoruz” dedi. Sare Davutoğlu’ndan Prof. Dr. Aziz Sancar’a tebrik Bakan Müezzinoğlu’nun ardından kürsüye davet edilen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu da Ankara’da gerçekleşen terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek sözlerine başladı. Davutoğlu, “2002 yılında sağlık göstergeleri ve sağlık sistemiyle Türkiye OECD ülkeleri arasında alt sıralarda yer alıyordu. OECD ülkelerinin ortalama 21 yılda kat ettiği mesafeyi 10-12 yıl içerisine sığdırarak ülke yaşam süresi 2002 yılında 72,5 iken, 2015’te 77’ye yükseldi. Anne ölüm hızımız yüz binde 64 iken 2014’te yüz binde 15.2’ye düştü. Bebek ölüm hızı 2002’de bin de 31.5 iken, 2014’te bin de 7.6 oranlarıyla 10 yılda çok büyük bir düşüş sağladık. Sağlık sektöründe çalışan sayımız 2002 yılında 378 bin iken bu gün bu rakam 764 bine ulaştı” ifadelerini kullandı. Sare Davutoğlu, kanserle ve DNA onarımı konusundaki çalışmaları dolayısıyla Nobel Kimya Ödülü’nü alan Aziz Sancar’ı da tebrik ederek konuşmasını sonlandırdı.
Sağlığa 75 milyon dolarlık yatırım
İ
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın
İstanbul Aydın Üniversitesi; Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nin ardından Tıp Fakültesi’ni gelecek yıl hayata geçirecek.
16
Ekim 2015
nsanların yaşam kalitesini yükselten mesleklerin her zaman tercih sebebi olacağını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, bu nedenle sağlık alanında yaptıkları yatırımları arttırdıklarını belirtti. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın “İstanbul Aydın Üniversitesi olarak sağlık devi niteliğinde adlandırılabilecek komplekslerimizi kurarken Türkiye’nin en iyisi olmayı kendimize hedef koyduk. Bu hedef doğrultusunda açılacak olan Tıp Fakültemizde Türkiye’nin en seçkin akademik kadrosuyla eğitim verileceği gibi topluma genel sağlık hizmeti de sunacağız” ifadelerini kullandı. “Vakıf Üniversitelerinin son yıllarda artış göstermesi ile eğitim sektöründe de bir rekabet ortamı elbette doğmuştur ancak başarılıysanız ve doğru işler yapıyorsanız tercih edilirliğiniz önlenemez. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 7 yıl üst üste en çok tercih edilen vakıf üniversitesi olması tesadüf değil yapılan yatırımların ve sarf edilen emeğin karşılığıdır” diyen Dr. Mustafa Aydın, “Biz Tıp Fakültemizi açmadan önce, Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulumuz, Sağlık Bilimleri Fakültemiz, Diş Hekimliği Fakültemiz ve Sağlık Bilimlerinde kurduğumuz laboratuvar komplekslerimizle ciddi bir alt yapı zaten oluşturduk. Sağlık Bilimleri Fakültemizle, Fizyoterapi, Odyoloji ve Hemşirelik gibi alanlarda son teknolojiye sahip laboratuvarlarımızda öğrencilerimize eğitimler verdiğimiz gibi bu alt yapımızı toplumun hizmetine de sunuyoruz. Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulumuzda şu an 20 farklı bölümde eğitim olanağı sağlıyoruz. Diş Hekimliği Fakültemizle Florya ve Bahçelievler’de seçkin akademisyen kadromuzla topluma SGK anlaşmalı olarak ağız ve diş sağlığı hizmeti veriyoruz. Diş Hekimliği Fakültesinde okuyan bir öğrenci hasta üzerinde diş tedavi uygulamasına geçmeden önce fantom denilen robot kafalarla diş tedavilerini öğreniyor. Bu eğitimler sırasında “bir öğrenciye bir akademisyen” olarak gerçekleştirdiğimiz uygulamalarımızla bire bir eğitime olanak sağlıyoruz” şeklinde konuştur. Dr. Mustafa Aydın bu çalışmalarını önümüzdeki yıldan itibaren Tıp Fakültesi ile taçlandıracaklarını söylerken “Bugüne kadar hiçbir teknolojik yatırımdan kaçınmadan, Türkiye’nin en iyi akademisyenlerini bünyemize katarak ilerleyip vakıf üniversiteleri arasında Türkiye’nin en iyisi olmayı başardık. Tıp Fakültemizin projesi de bu doğrultuda ilerlemektedir” dedi. “Yaklaşık 75 milyar dolar yatırım maliyeti ile hayata geçirilmekte olan, akıllı bina olarak tasarlanmış 100 adet muayene odası ile toplamda 250 yatak sayısı bulunan ve 55 bin metre karelik alana inşa edilen Tıp Fakültemiz, vakıf üniversiteleri arasında Türkiye’nin en büyüğü olma yolunda öğrencilerimiz ve hastalarımıza hizmet sunmaya hazırlanmaktadır” diyen Dr. Mustafa Aydın, sağlık alanında yapılan dev yatırımın da müjdesini vermiş oldu.
Tuvalet pompasından esinlenen YENİ CPR sistemi
ResQCPR Sistemi The ResQCPR™ Sistemi bir acil müdahale seti. ResQPOD® ITD 16 ve ResQPUMP® ACD-CPR Cihazı olmak üzere iki cihazın sinerjik birleşiminden oluşuyor. İkisi birlikte acil müdahalelerde hayatta kalma oranını arttırıyor. 1600’den fazla hasta üzerinde yapılan klinik çalışmalar gösteriyor ki; bu sistem ani kalp durması durumunda hayatta kalma şansını yılda %49 oranında arttırıyor. The ResQPOD ITD 16 cihazı kalp masajı yapılırken göğüs duvarının geri çekilmesi sırasında hastanın göğsündeki basıncı arttırmak için; ön yükleme yaparak daha fazla kanın kalbe toplanmasını
18
Ekim 2015
sağlarken, hava akımını düzenleyerek, beyindeki basıncı düşürüyor. The ResQPUMP ACD-CPR cihazı ise 10 kilograma kadar bir kaldırıcı güçle göğsün tekrar genişlemesini sağlayarak, kanın dönüşünü arttırıyor. ResQCPR, gerçek aktif kompresyon ve dekompresyon uygulayan onaylanmış tek CPR sistemi. Bu sistem beyne ve yaşamsal organlara kan akışını arttırarak, acil müdahalede hayatta kalma ihtimalini yükseltiyor. Kan dolaşımını düzenler Ani kalp durması durumunda beyne giden kan miktarını normale yakın bir orana yükseltiyor. Tansiyonu düzenler Ani kalp durması durumunda Sistolik ve Diastolik kan basıncını (büyük ve küçük tansiyon) normale yakın seviyede tutar. Hayatta kalma oranını arttırır ResQCPR Sistemi FDA tarafından onaylanmış kalp durması sırasında hayatta kalma şansını arttıran tek CPR sistemidir. 1600’den fazla ani kalp durması
Better Blood Flow. Improved Survival.
vakasında yetişkinler üzerinde yapılan bir yıl süren çoklu klinik uygulamalarda hayatta kalma şansını %49 oranında arttırdığı saptanmıştır. Kalp krizini anlatan profesörün yaşadıkları: CPR sırasında uyandım 2008’de Prof. Steve Dunn’ın kalbi aniden durduğunda acil yardım ekibi ResQCPR Sistemi kullandı. Müdahale sırasında henüz düzenli bir nabız ölçülemiyor olmasına rağmen Prof. Steve Dunn aniden uyandı. Bugün sağlıklı ve mutlu bir hayat süren prof. Dunn ani kalp durması vakasından ResQCPR sistemi sayesinde kurtulanlardan biri. Sistem deneme aşamasında daha yaygın olarak kullanılabilseydi binlerce benzer vakanın hayatta kalmasına yardımcı olabilirdi. Avantajlar: • Acil müdahalelerde hayatta kalma şansını arttıran FDA tarafından onaylanmış tek CPR cihazı • ACD- CPR sırasında 10 kilograma kadar güç uygulayabilen FDA onaylı tek CPR cihazıdır. • ResQCPR (basınç, geri çekme gücü, havalandırma oranları gibi) kritik kalite parametrelerine rehberlik ederek, yüksek kalitede CPR masajı yapılabilmesine rehberlik eder. • Öğrenmesi ve kullanması kolay • Kompakt, hafif, yer kaplamaz. • Hem temel ve hem de ileri aşama yaşam destek personeli tarafından kullanılabilir. •Otomatik CPR’ı tamamlayan ideal ilk müdahale seçeneğidir. • Ayrıntılı eğitim kaynakları mevcuttur. Sistem ABD’de tüm resmi onayları alarak, kullanılmaya başlandı.
Prof. Dr. Aziz Sancar;
“Nobel Ödülü’nü Türk milletine adıyorum!”
2
015 Nobel Kimya Ödülleri İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından açıklanmış, Türk asıllı ABD vatandaşı Aziz Sancar, ABD’li Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindhal hücrelerin hasar gören DNA’larının nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde bu ödüle layık görülmüştü.
Aziz Sancar
ABD’de yaşayan Türk Profesör Aziz Sancar, 2015 yılı Nobel Kimya ödülünü almaya hak kazandı. Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen Profesör Aziz Sancar, yaptığı açıklamada, “Bu ödülü Türk milletine adıyorum” dedi.
20
Ekim 2015
“Kendim, ailem ve milletim adına çok mutluyum” Aziz Sancar, “Kendi adıma, ailem adına, milletim adına çok mutluyum” dedi. Nobel Ödüllü Sancar, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra iki yıl sağlık ocağında doktorluk yaptığını söyledi. ABD’de Kimya alanında doktora yaptığını belirterek hem tıp hem de kimya alanlarında tecrübesi olduğunu kaydeden Sancar, “Nobel ödülü alacak kadar çalışmalarım olmuştur, bu hem tıpta, hem de kimyada olabilirdi” sözlerini kullandı. Çalışmaların kanser hastaları üzerinde uygulanması 5-10 yıl alacak Halen North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. Aziz Sancar’ın hayat boyu süren bilimsel çalışmaları üç temel konuda, bilim dünyasına sıra dışı düzeyde ve önemde katkı
sağladı. Bu konular, “DNA Tamir Mekanizmaları”, “Hücre Döngüsü Kontrol Noktaları”, “Kriptokrom ve Sirkadyan Ritim” olarak sınıflandırılabilir. Çalışmaların kanser hastaları üzerinde ne zaman uygulanacağıyla ilgili olarak Sancar,“5-10 yıl alır çünkü biz temel araştırma yapmıyoruz. Jeonal mekanizmaları kanser hücrelerinde önleyip kanser hücrelerini daha hassas yapmaya çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Türkiye’deki eğitim beni Amerika’ya hazırladı” Başarısını cumhuriyetin eğitimine borçlu olduğunu söyleyen Sancar, “Savur’da çok güzel bir ilkokulumuz vardı, ancak lise yoktu. Çok iyi, çok fedakâr öğretmenlerimiz vardı ve bizi çok iyi yetiştirdiler. Liseyi Mardin’de okudum. Mardin’de aynı şekilde çok iyi öğretmenlerimiz vardı. Tıbbiye ’ye gittiğimde İstanbul Tıp, Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden biriydi ve o bakımdan ben Türkiye’de çok güzel eğitim gördüm. Eğitimim beni Amerika’ya hazırladı” dedi ve ekledi: “Benim Türkiye’de olduğum zamanlarda 70’lerde bilimsel araştırma imkânı pek yoktu. O nedenle buraya geldim, o imkânlar burada var. Fakat Türkiye beni hazırlamıştı burada bilimsel alanda güçlük çekmedim”
Türk bilim insanlarının eğitimine katkı Sancar’ın bilime bağlılığı ve katkısı Türkiye’de de birçok bilim kurumunun ilgisini çekmiş ve kendisi birçok farklı ödüle layık bulunmuştu. Prof. Aziz Sancar, bilime evrensel düzeyde yaptığı katkılar ve mütevazı kişiliği nedeniyle, her yönü ile örnek bir bilim insanı. Prof. Dr. Aziz Sancar Hacettepe Üniversitesi ile çok boyutlu eğitim ve araştırma işbirliği yürüterek, Türk bilim insanlarının eğitimine destek veriyor. “Türkiye’nin kalkınması ancak bilim ve teknolojiyle olacaktır” Türkiye’deki karışıklık ilgili olarak Sancar, “Ben oradaki herkesi kardeşim olarak bildim. Orada doktorluk yaptığımda herkesi kendi kardeşim kendi akrabam gibi gördüm, tedavi ettim. İnşallah insanlarımız birbiriyle uğraşmaktan ziyade bilim yaparlar, başka alanlarda hem memlekete hem insanlığa katkılarda bulunurlar” dileğinde bulundu. Sancar Türk gençlerine tavsiye olarak şunları söyledi; “Önemli olan politikayla uğraşmaktan ziyade bilimsel konulara ağırlık vermek, o konularda çalışmak ve kendini adamaktır. Türkiye’nin kalkınması ve her Türk insanının yükselmesi ancak bilim ve teknolojiyle olacaktır” sözlerini kullandı ve aldığı ödül için, “Bu ödülü Türk milletine adıyorum” dedi. DNA onaran hücreler Aziz Sancar ve ekip arkadaşlarına ödül getiren çalışma; hasarlı bir DNA’nın hücreler tarafından moleküler düzeyde nasıl onarılabileceği ve genetik bilginin koruma altına alınabileceği konusunda yol gösteriyor. Çalışma bir canlı hücrenin fonksiyonları
Aziz Sancar Biyofizik ve Biyokimya Profesörü Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik bölümü öğretim üyesi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Teksas Üniversitesi - Doktora Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen üç Türk’ten biri olmuştu. Ödülleri: 1969 MD, Summa Cum Laude (625 kişi arasından 1. oldu) 1984 NSF(Ulusal Bilim Vakfı) - Başkanlık genç Araştırmacı Ödülü 1995 NIH( Ulusal Sağlık Enstitüsü) MERIT Ödülü 2004 Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi 2005 ABD Ulusal Bilim Akademisi 2006 Türk Bilim Akademisi 2007 Koç Ödülü 2009 Teksas Üniversitesi Seçkin Mezunlar Ödülü 2014 Seçkin Konuk Profesör- Sinica Akademisi 2015 ASBMB Vallee Ödülü 2015 Nobel Ödülü- Kimya ve bu fonksiyonların yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde nasıl kullanılabileceği konusunda temel bilgi veriyor. DNA’larımız her geçen gün UV radyasyonu, serbest radikaller ve diğer kanserojen maddelerin etkisiyle hasar görüyor. Bu dış etkenler olmasa da, DNA molekülleri doğası gereği tutarsız davranıyor. Bir günlük periyotta bile bir hücrenin genomunda binlerce spontan değişiklik oluyor. Üstelik hücre bölünmesi sırasında DNA’nın kopyalanmasında da bozulmalar ortaya çıkabiliyor. Bu işlem insan bedeninde her gün milyonlarca kez tekrarlanıyor. Genetik malzememizin bütün bu kimyasal karışıklığa entegre olamamasının sebebi moleküler sistemlerin ev sahibinin sürekli olarak DNA’yı görüntülemesi ve onarmasıdır. İşte 2015 yılının Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen çalışma bu DNA onarım sistemlerinin birkaçının işlevini nasıl yerine getirdiği konusunda
moleküler düzeyde ayrıntılı olarak yol gösteriyor. 1970’lerin başında bilim insanları DNA’nın son derece sabit bir molekül olduğuna inanıyordu. Ancak Tomas Lindahl DNA’nın sabit bir molekül olması durumunda bu bozulma oranıyla dünyada hayatın gelişiminin imkânsız olduğunu ispatladı. Bu anlayış Lindahl’ın Baz eksizyon onarımı (BER) yaparak, DNA’nın bozulmasını engelleyen bir moleküler makine geliştirmesini sağladı. Aziz Sancar hücrelerin DNA’daki UV hasarını tamir etmek için kullanıldığı nükleotid eksizyon tamirinin haritasını çıkarttı. Bu tamir mekanizmalarında bozuklukla doğan insanlar güneş ışığına maruz kaldıklarında cilt kanseri gelişiyor. Hücre nükleotid eksizyon tamirini ayrıca genetik mutasyona yol açan maddelerin oluşturduğu bozulmaları tamir etmek için de kullanıyor. Ekim 2015
21
Türk doktorlar ödüle doymuyor Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Tülay Güran, Avrupa Çocuk Endokrinolojisi Birliği’nin Genç Araştırmacı Ödülü’ne layık görüldü. arasından titiz bir seçimle endokrinoloji bilimine en fazla katkıyı yapan insanlara veriyor. Avrupa Çocuk Endokrinoloji Birliğinin 1-3 Ekim 2015 tarihleri arasında Barselona’da yapılan kongresinde 3000 kişilik delege önünde ödülümü Avrupa Çocuk Endokrinoloji Birliği Bilim Komitesi Başkanı Jan Lebl’dan almak beni bir Türk hekimi olarak çok mutlu etti ve çok gururlandım.”
A
vrupa Çocuk Endokrinolojisi Birliğinin her yıl gerçekleştirdiği olağan kongresinde dünyada Çocuk Endokrinolojisi alanında öne çıkan genç bilim insanları arasından (40 yaşını doldurmamış) bir kişiye verdiği “Younginvestigatoraward” bu yıl ülkemizden Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalından Doç. Dr. Tülay Güran’a verildi. Geçen hafta Kimya Nobel’ini alan Mardinli Prof. Dr. Aziz 22
Ekim 2015
Sancar’ın ardından Avrupa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan “Younginvestigatoraward” yine Mardinli Doç. Dr. Tülay Güran’ın oldu. Aldığı ödül ile Türkiye’yi temsil etmekten duyduğu memnuniyeti ve gururu ifade eden Doç. Dr. Tülay Güran, şöyle konuştu: ”Bu ödül, Avrupa Çocuk Endokrinoloji Birliğinin 40 yaş altındaki bilim insanlarına verdiği en prestijli ödül olarak kabul ediliyor. Jüri bu ödülü her yıl yüzlerce bilim insanının çalışmaları
DOÇ. DR. TÜLAY GÜRAN KİMDİR? Mardinli bir ailenin çocuğu olan Tülay Güran Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Marmara Üniversitesinde Çocuk hastalıkları ihtisasını tamamladı. Daha sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim dalında Prof. Dr. Abdullah Bereket’in yanında çocuk endokrinoloji üst ihtisası yaptı. 2 yıl önce Avrupa Birliği’nin en önemli araştırma burslarından olan Marie-Curie bursunu kazanarak iki yıl İngiltere Birmingham Üniversitesinde bilimsel araştırma yaptı. Özellikle akraba evliliği nedeniyle ülkemizde sık görülen doğumsal böbreküstü bezi hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgili önemli çalışmalar yapan Doç. Güran’ın bu çalışmaları “Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism” ve “New EnglandJournal of Medicine” gibi saygın tıp dergilerinde yayınlandı. Evli ve üç çocuğu bulunan Doç. Dr. Tülay Güran halen Marmara Üniversitesinde çalışmaktadır.
Türkiye’de merdiven altı kök hücre laboratuvarları var! Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı Prof. Dr. Karaöz: “Merdivenaltı denilen laboratuvarlarda üretilen kök hücreleri insanlara uygulayamazsınız. Bu tür laboratuvarların Türkiye’de olduğunu duyuyoruz”
2
. Uluslararası Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Kongresi, Belek turizm merkezinde başladı. Kongre kapsamında bir basın toplantısında konuşan Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz, kongreye 28’i yabancı olmak üzere 400 kişinin katıldığını bildirdi. Kök hücrenin son 15 yıldır bilim dünyasının en önemli konularından biri haline geldiğini anlatan Karaöz, “Kök hücreler ile dünyada tedavisi mümkün olmayan birçok hastalığın tedavisi yapılmaya çalışıyor. Türkiye de kök hücre araştırmalarında dünyada önde gelen ülkeler arasında yer alıyor” dedi. “Merdiven altı laboratuvarlar” Türkiye’de 41 klinikte kök hücre çalışmalarının devam ettiğini belirten Karaöz, bu çalışmaların sonuçlarını görmek için biraz daha sabırlı olmak gerektiğini kaydetti. İnsanlara nakledilebilen kök hücreleri uluslararası standartlardaki laboratuvarlarda üretmeleri gerektiğini anlatan Karaöz, “Merdivenaltı denilen laboratuvarlarda üretilen
24
Ekim 2015
kök hücreleri insanlara uygulayamazsınız. Bu tür laboratuvarların Türkiye’de olduğunu duyuyoruz. Sağlık Bakanlığından onaylı olmayan birkaç laboratuvar var. Bunlara yakın zamanda yasal işlem uygulanacağını umuyorum” diye konuştu. Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödüllü Prof. Dr. Sir John Gurdon Toplantıya katılan, 2012 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Cambridge Üniversitesinden Prof. Dr. Sir John Gurdon da kök hücre araştırmalarının birçok hastalığın tedavisinde kullanılacak yöntemleri ortaya çıkarabileceğini dile getirdi. Bazı ilaç firmaların, “Kök hücre uygulamalarıyla bütün hastalıkları tedavi edebiliriz” şeklindeki açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirten Gurdon, bu ilaçların çok da yararlı olmadığı ortaya çıktığında halkta yanlış bir algı oluştuğunu kaydetti. Gurdon, kök hücre tedavilerinin ilerleyen dönemde birçok hastalığa çare olabileceğini ancak dünyadaki çalışmaların çoğunluğunun klinik aşamasında olduğunu ifade etti.
Genomik Bilgi Çağı Genomik bilgiyi değerlendiren Sağlık ve İlaç sanayileri fark yaratıyor
G Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr. Korkut Ulucan, genom bilimin hızla gelişmesinin hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli katkılar sağladığı konusunda değerli bilgiler verdi. Doç. Dr. Korkut Ulucan
26
Ekim 2015
enom bilim hızla gelişiyor ve artık hastalıkların moleküler temelleri daha da netleşiyor. Böylece hastalıkları moleküler düzeyde daha net teşhis edebiliyoruz, bu durumda klinisyenlerin yaklaşımı da daha farklı oluyor. Tedaviye bakış farklılaşıyor, tedavinin hem maliyetleri hem de süreleri kısalıyor, böylece hasta- hekim ilişkisi güçleniyor. İnsan Genom Projesi ile birlikte genetik bilginin anlamı daha da netleşti. Genlerimizin lokasyonları ve yapıları belirlendi, çalışma mekanizmaları hakkında güzel veriler elde edildi. DNA teknolojisinin ilerlemesi, hastalıklara neden olan genlerin bulunması ve analiz edilebilmesi sayesinde tanısal anlamda hastalıklara yaklaşımımız değişti.
Hastalıkların tanısı daha anne karnındayken bile konabiliyor, olası hastalıklara yatkınlıklar belirlendikten sonra koruyucu hekimlik altında bireylere yaşam programlanmasında hekimlerimiz destek verebiliyor. Hastalıkları önlemek ve geciktirmek Elde edilen genomik bilgilere göre planlanabilen yaşam programları ile birlikte hastalıkların oluşması bazı durumlarda önlenebiliyor, bazı durumlarda ise geciktirilebiliyor. Nadir görülen genetik hastalıkların tedaviler çok güçtür ve kişiye özgü ilaçların gelişmesi çok önemlidir. Bu tip hastalıklara neden olan genetik varyasyonlar bireyden bireye farklılık gösterebilir ve bu yüzden de tedavileri farklı olmalıdır.
Örneğin beslenme genetiğinde hangi besinlerden nasıl faydalanabildiğimiz hakkında önemli veriler alabiliyoruz. Bu bilgilere göre beslenme programları düzenleyebiliyoruz. Benzer şekilde sportif performansın belirlenmesi, ne tip egzersiz tipine vücudumuzun yatkın olduğu gibi konularda da genetik bilgiler bizlere yol göstermekte. Bu yönde hazırlanacak olan tanı kitleri ile ömrünüz boyunca sadece bir kez yapılacak analizler ile hayat boyu kullanabileceğimiz bilgilere sahip olabileceğiz.
Ancak etkili tedavi veya ilaç kullanımı için ilk başta hastalık nedeninin belirlenmesi, tanının doğru konulması gerekmektedir. Günümüze kadar elde edilen genetik verilerin doğru yorumlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Farmakogenetik DNA ve RNA dünyasındaki gelişmeler ile sadece tanı değil, tedavinin de boyutu değişiyor. Özellikle RNA dünyası; çok iyi aydınlatılması gereken, geniş ve önemli bir dünyadır. Yeni nesil RNA bazlı ilaçlar ile birçok tedavisi güç hastalığın tedavisi daha da kolaylaşacak. Genomik bilgiyi iyi değerlendiren ilaç sektörü de zamanla fark yaratacak. Örneğin antidepresanların kullanımında veya kemoterapi tedavisinde ilaçların doz ayarlanmasında farmakogenetik bizlere çok değerli bilgiler vermekte, bunları kullanan hekim veya kurumlar da fark yaratmaktadır. Zamanla bugün
için anlamlandırılamayan birçok hastalık, genomik bilgiler ışığında değerlendirilerek tedavi edilebilir hale gelecek. Hayat tarzını genetik verilerle şekillendirmek Sadece klinik anlamda değil, günlük hayatımızda da genomik veriler fark yaratmakta.
Omiks Teknolojileri Metabolizmamız ve yaşam şeklimiz, DNA molekülündeki farklılıklardan etkilenir. Buna örnek olarak aynı ilaca aynı tepkiyi verememek gösterilebilir. Bu özelliklerin de belirlenmesinde gelişen –omiks teknolojileri bizlere yol gösterir. Bu yüzden bu teknolojileri takip etmek, elde edilen gelişmeleri ilaç gibi tedavi amaçlı kimyasal bilgilere çevirmek endüstriye ekonomik girdi sağlayacaktır.
Ekim 2015
27
İstanbul’un en büyük özel hastanesi bu ay açılıyor Sağlık sektörünün devlerinden Medical Park Hastaneler Grubu, İstanbul’un en büyük özel hastanesini Gaziosmanpaşa’da açıyor. Son 2 yılda 3 hastanesini hizmete sokan grup, 2018 yılına kadar 3 hastane daha açmayı hedefliyor
28
Ekim 2015
Y
eni markası VM Medical Park’ın ilk hastanesini geçtiğimiz ağustos ayında hizmete açan Medical Park Hastaneler Grubu, dev bir yatırımı daha hayata geçiriyor. Kurulduğu 1993 yılından bu yana “Herkes için sağlık” felsefesiyle 22 hastane ile Türkiye’nin 15 ilinde hizmet veren grup, İstanbul’un en büyük özel hastanesini çok yakında Gaziosmanpaşa’da hizmete sokuyor. 60 bin metrekare alanda 517 yatak kapasitesi, 81 yoğun bakım ünitesi, 15 ameliyathane ve 110 poliklinikle hizmet verecek Medical Park Gaziosmanpaşa
Hastanesi, İstanbul’un en büyük; Türkiye’ninse ikinci en büyük özel hastanesi olacak. Grup 2 yılda 3 hastane açtı Son 2 yılda 3 yeni hastane açtıklarını söyleyen Medical Park ve Liv Hospital’ın çatı markası MLP Care Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Usta, 3 yıllık süreçte 3 hastane daha açmayı hedeflerini ifade etti. Muharrem Usta, sözlerine şöyle devam etti: “22 yıl önce ‘Herkes İçin Sağlık’ felsefesiyle yola çıkan Medical Park, bugün yılda 7 milyon hastaya dokunan dev bir sağlık grubu.
Uluslararası kalite standartlarında, hasta odaklı hizmet anlayışımızı Türkiye’nin her köşesine ulaştırma hedefiyle büyümeye devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Ankara hastanemiz hizmete başladı. 2015 yılında ise yeni markamız VM Medical Park’ın ilk hastanesini Kocaeli’de açtık. Şimdi de Ekim ayı içerisinde İstanbul’un en büyük özel hastanesini Gaziosmanpaşa’da hizmete sokacağız.” 3 yeni hastane daha Önümüzdeki 3 yıl içerisinde 3 yeni hastane daha açmayı planladıklarını, yeni hastanelerle birlikte 2 bin kişiye istihdam yaratacaklarını belirten Muharrem Usta, “İki yıl içerisinde İstanbul’da yeni hastanelerimiz açılacak. Şu an 14 bin kişiyi istihdam eden grubumuzda yeni hastanelerimizle istihdam sayımız da artacak.” Her sosyo-ekonomik statüden hastaya ayrıcalıklı hizmet 22 yıllık deneyimiyle uluslararası standartlarda sağlık hizmetini Türkiye genelinde her sosyoekonomik statüdeki hasta profiline ulaştırmayı başardıklarını söyleyen Muharrem Usta, Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde de bu sağlık modelini hayata geçirdiklerinin altını çizerek şu bilgileri verdi: “Her yeni hastane ile hizmet kalitesini bir adım daha ileriye taşıyoruz. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastane’sinde VM Medical Park konseptini de entegre ettik. Bu şekilde her sosyo ekonomik statüde hastamız ayrıcalıklı sağlık hizmetimizden faydalanacak.” JCI standartlarında hizmet Sağlıkta mükemmeliyet merkezi yarattıklarını ifade eden Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi 30
Ekim 2015
Genel Müdürü Ömer Faruk Azal ise sağlıkta uluslararası kaliteyi temsil eden Joint Comission International (JCI) standartlarında hizmet vereceklerini sözlerine
ekleyerek şu bilgileri verdi: “Yenilikçi tıp teknolojileri, kişiye özel ileri tanı ve tedavi yöntemleriyle misafirlerine ayrıcalıklı imkanlar sunan Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi, hizmet sunuş şeklinden teknolojik alt yapısına, hasta ilişkileri yaklaşımına kadar sağlık sektöründe yeni bir ekol yaratmaya hazırlanıyor. Kardiyolojiden, ürolojiye, kadın doğumdan, estetiğe kadar her branşta her biri elde ettiği başarılarıyla alanında otorite kabul edilen akademik unvan sahibi hekim kadromuzla kısa zamanda İstanbul’un referans hastanesi olmayı hedefliyoruz.”
“Suya Sabuna Dokunun” Uluslararası Katılımlı 2. Ulusal Biyosidal Kongresi’nde her yönüyle temizlik ve hijyen konuşulacak
T
.C. Sağlık Bakanlığı 2010 yılında başlattığı “Suya Sabuna Dokunun” kampanyası ile toplumumuza temizlik ve hijyen bilinci aşılamayı amaçlıyor. Kasım’da İkincisi gerçekleştirilecek olan Uluslararası katılımlı 2. Ulusal Biyosidal Kongresi’nde bu yıl antimikrobiyal ve antibakteriyel temizlik ürünleri ve bu ürünlerin toplum sağlığı açısından önemi konuşulacak. Piyasada pek çok firmanın çok çeşitli tür, renk, koku ve işleve sahip sabun bulunmaktadır. Bu sabunlardan bazıları “antibakteriyel” ya da “antimikrobiyal” iddialarla satlmaktadır. Peki bu iddialar doğru mudur? Ne oranda gerçeği yansıtmaktadır? Temizlik için illa ki antibakteriyel özellikte sabun mu kullanılmalıdır? Biyosidal ürünler Biyosit, kelime anlamı olarak
32
Ekim 2015
biyolojik bir varlığı öldüren, canlı öldüren, canlıkıran demektir. Biyosidal ürünler, içerdikleri aktif madde ya da maddeler sayesinde zararlı olarak kabul edilen bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmalar, hamam böceği, kene, karasinek, sivrisinek gibi böcekler, fare ve sıçan gibi kemirgenler üzerinde kimyasal veya biyolojik etki gösterirler. Bu sayede biyosidal ürünler zararlı organizmaların hareketlerini kısıtlayabilir, uzaklaştırabilir, zararsız kılabilir ya da yok edebilirler. İnsan hijyen ürünleri İnsan hijyen ürünleri dezenfektanlar ana grubu içerisinde yer alan 1 numaralı ürün tipidir. Bu ürünler; sıradan sabunlar, losyonlar vb. biyosidal etkisi olmayan ürünler haricinde insan vücudu üzerinde biyosidal etki oluşturmak amacıyla kullanılan ürünlerdir.
Örnek vererek açıklamak gerekirse; sıradan bir sabun suyla birleşerek yaptığımız ovalama hareketleri ile oluşan köpük sayesinde ellerimizde var olan kiri ve mikropları derimizden kopararak akan sui le uzaklaştırırken, biyosidal ürünler kimyasal ya da biyolojik etkilerle ellerimizde ya da vücudumuzun herhangi bir yerinde var olan mikroplar üzerinde doğrudan öldürücü, bloke edici vb. etki göstereceklerdir. Oksijenli su, iyot çözeltileri örnek olarak sayılabilir. Triklosan tartışması Bir kısım sabunlar içeriklerinde sıradan sabunlardan farklı olarak triklosan adı verilen bir kimyasalı içermektedirler. Triklosan içeren antibakteriyel sabunlar yukarıda bahsedilen biyosidal etkiyi içerdiği triklosan sayesinde sağlamaktadır. Uzun yıllardır bilinen ve literatürde de yer alan bu özelliği nedeni ile de triklosanın aktif maddeler listesinde ürün tipi 1 insan hijyen ürünlerinde aktif madde olarak kullanımına izin verilmektedir. Ancak Amerika Birleşik Devletleri (USA) Çevre Koruma Ajansı (EPA) triklosanın sabunlarda kullanımın bakteriler üzerinde sıradan sabunlardan farklı bir etki yaratmadığı yolunda çeşitli çalışmalar ve iddialar vardır. Bunlar henüz çürütülmemiştir. Ancak bu arada Avrupa Birliği (EU) içerisinde de triklosanın insan hijyen ürünlerde kullanımında yeterli etkiyi sağlamadığı araştırılmış ve Avrupa Kimyasallar 34
Ekim 2015
Ajansı’nın (ECHA) Biyosidal Urünler Komitesi (BPC) ‘deki açıklamasına göre; triklosan, hücre duvarının fonksiyonunu bozarak bakteri hücrelerini öldüren bakterisidal bir aktif maddedir. Triklosan, içeren bakterisidal sabunlar özellikle sağlık profesyonelleri tarafından örneğin cerrahi operasyonlar öncesinde kullanılmaktadır. BPC, triklosanın toksik ve biyobirikimlik özellikleri nedeni ile değişiklik adayı olduğunu doğrulamıştır. Çevresel riskler tanımlanmış, gerçekçi risk azaltım tedbirleri tanımlanmamıştır. Bu kısa bilgilendirmenin ardından BPC, triklosanın 1 numaralı biyosidal ürün tipi olan insan hijyen ürünlerinde aktif madde olarak kullanımının onaylanmamasını önermiştir. Sırada Avrupa Komisyonu’nun (EC) triklosan hakkında bir karara vardıktan sonra triklosan içeren bakterisidal sabunlar verilecek geçiş periyodunun altından piyasadan kaldırılacaklar. Uluslararası Katılımlı 2. Ulusal Biyosidal Kongresi T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, ilkini geçen yıl Mart ayında Yıldırım Beyazıt Universitesi işbirliğinde düzenlediği Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi’nin ikincisini bu yıl 9-13 Kasım tarihleri arasında Çukurova Universitesi ve Ege Universitesi işbirliği ile Çeşme/İZMİR’de düzenleyecek. Türkiye’de biyosidal ürünler konusunda tek yetkili otorite olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu önderliğinde konunun tüm taraflarının bir araya gelerek bilgi paylaşımı ve tartışma ortamı sağlayan ve geleneksel hale gelmesi planlanan kongreler sayesinde daha iyiyi bulma ve daha uygununu kullanma adına
önemli adımlar atılabileceği düşünülmektedir. Avrupa Birliği’nin 528/2012/ EU sayılı Biyosidal Ürünler Regülasyonunu uygulamaya başlaması ve karşılaşılan problemlere binaen yapılan düzenlemeler ile hâlihazırda netliğe kavuşmayan işlenmiş eşyalar ve endokrin bozucular, ülkemizdeki biyosidal ürünlerde kullanılan aktif maddeler ve teknik eşdeğerlikleri ile safsızlıkları, biyosidal ürün ihraç eden firmaların BPR kapsamında karşılaşacakları güçlükler ve muhtemel fırsatlar; Belediyelerin halk sağlığı alanında kullandıkları biyosidal ürünler ve satın alma süreçleri ile biyosidal ürün uygulamalarında karşılaşılan sıkıntılar, insektisit ve rodentisitlere karşı direnç gelişimi; hastanelerde kullanılan dezenfektanlar ve satın alma süreçlerinde karşılaşılan sıkıntılar gibi pek çok konuda oturumların gerçekleştirileceği ve çözümler üretilmesinin planlandığı kongre Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yetkili otoriteleri, üniversiteler, hastaneler, belediyeler, yurt içi ve yurt dışından sektör temsilcilerinin katılımı ile 9-13 Kasım 2015 tarihleri arasında Sheraton Çeşme Hotel’ de düzenlenecek. www. biyosidal2015.org adresinden konular, konuşmacılar, konuşmacı özgeçmişleri gibi pek çok detaylı bilgi alabilirsiniz.
Türkiye’nin ilk Doğrulama Laboratuvarı İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteği ile yürütülen proje sayesinde toksik ve madde bağımlılığı alanında yüksek katma değerli teknoloji transferi yapılarak İstanbul’un bu alanda küresel bir merkez olması da sağlanacak.
Prof. Dr. Tuncel Özden
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
36
Ekim 2015
İ
stanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteği ile Eylül 2014 – Eylül 2015 tarihleri arasında yürütülen proje kapsamında Türkiye’de ilk kez Üsküdar Üniversitesi çatısı altında doğrulama laboratuvarı kuruldu. Proje kapsamında kurulan Toksik ve Bağımlılık Yapan Maddelerin Kanıta Dayalı Tayin, Tarama ve Danışma MerkeziBATAMER’in, bu alanda çok önemli bir açığı kapatması amaçlanıyor. Sadece adli vakalarda İstanbul ve Ankara’daki Adli Tıp laboratuvarlarında yapılabilen sentetik madde tarama, tespit ve ölçme çalışmaları, BATAMER’de son model teknoloji ile kurulan laboratuvar sayesinde ayrıntılı olarak gerçekleşebilecek. Bu laboratuvarlarda yapılan analizlerde kişilerin kullandıkları sentetik maddelerin çeşitlerinin yanı sıra miktarları da belirlenebilecek. Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesinde düzenlenen toplantıda proje kapsamında yapılan çalışmalar hakkında
bilgi verildi. Proje yöneticisi İsmail Eygören, bir yıllık proje kapsamında alınan sonuçların bağımlılıkla mücadele kapsamındaki çalışmalara önemli katkılar sağlayacağını belirterek Üsküdar Üniversitesi’nin bu anlamda bir model geliştirdiğini söyledi. Türkiye’nin geleceğine ışık tutan proje Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise projenin üç alanda önemli katkılar sağladığını belirterek “Teknolojik alanda metot geliştirdik. Yenilikçi İstanbul Mali Destek Programı kapsamında tüm Türkiye’ye örnek olacak bir proje oldu. Sentetik madde kullanımı klasik laboratuvarlarda ölçülemiyordu. Doğrulama laboratuvarı kurulması bu anlamda önemli ve görünmeyen bir ihtiyaca cevap verdi. Biz bu açığı kapatacak bir model ürettik. Bir çok AMATEM analiz ve incelemelerini yurt dışına gönderiyordu.
Bunları artık bizler yapıyoruz. Bu anlamda da ülkemize bir katma değeri olacak. İkinci önemli kazanım ise istihdam anlamında olmuştur. Kimya ve biyoloji eğitimi alan gençlerimiz için burada araştırma yapma ve bu cihazları kullanma imkânı doğmuştur. Üçüncü kazanım ise sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarımız oldu. Proje kapsamında özellikle gençlere ve ailelerine madde bağımlılığı konusunda eğitimler vererek bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yürüttük. Bu proje Türkiye’nin geleceğine ışık tutan bir proje oldu.” diye konuştu. Sentetik maddenin türü ve miktarı belirleniyor BATAMER Müdürü Prof. Dr. Tuncel Özden de son model teknolojiyle donatılan merkezde yapılan analizlerin sonuçlarının kesin ve net olduğunu belirterek adli tıp laboratuvarlarında yapılan analizlerin sadece kişinin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını tespit ettiğini söyledi. BATAMER’de yapılan analizlerde kişilerin kullandıkları madde miktarların, hangi maddenin vücutta ne kadar bulunduğunun belirlenebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özden, “BATAMER’in amacı analizlerin
doğru olarak yapılarak ilgili birimlere iletilmesidir. Akreditasyon çalışmaları devam ediyor. ISO 17025 Akreditasyonu alındığında BATAMER’in sonuçları bütün ISO ülkeleri tarafından doğru olarak kabul edilecek” dedi. İSTKA’nın desteği ile kurulan BATAMER (Toksik ve Bağımlılık Yapan Maddelerin Kanıta Dayalı Tayin, Tarama ve Danışma Merkezi), bir yıl boyunca İstanbul’daki tüm halka açık ve ücretsiz olarak tanı konulmasına hizmet etti. Merkezde, analitik alanda en ileri teknolojiye sahip cihazlarla ölçümler yapıldı. Hızlı ve geçerli analiz yöntemlerini içinde barındıran bu merkez, alanında uzman farmakolog, eczacı, kimyager, psikiyatrist ve psikologlarla birlikte geniş kapsamlı bir tarama hizmeti sundu. “Bağımsız olun ve hayatı fark edin” mesajı verildi Üsküdar Üniversitesi çatısı altında faaliyet gösteren, bağımlılık alanında bilimsel araştırmalar yapmanın yanı sıra projeler üreten, toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar yürüten BAUMER (Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezi) “Bağımsızlık Hareketi” ile gençlere “Bağımsız olun ve hayatı fark edin” mesajı verdi.
Turkey’s first Verification Laboratory is established
A
verification laboratory is established in Üsküdar University within the project which was started a year ago to create enlightenment and awareness about drug addiction. Laboratory named BETAMER is evidence based indication, screening and consultation center for toxic substance and addictive drugs. Betamer is going to determine the synthetic substances which are not possible to determine by regular laboratories and it’s expected to meet the deficit in this field. The project is supported by İSTKA (İstanbul Development Agency).
Ekim 2015
37
İlk online hastane; Medicopin! Dünyanın ilk ve tek dijital sağlık danışmanlığı ve medikal arşiv sistemi medicopin.com artık Türkçe!
38
Ekim 2015
B
enzersiz fonksiyonları ile sağlık alanındaki en gelişmiş dijital iletişim ve veri bankası platformu olan Medicopin.com Türkçe dil seçeneği ve Türkçe konuşan destek ekibi ile artık Türkiye’deki kullanıcılarına da hizmet veriyor. Medicopin.com modern iletişim teknolojilerinin sağlık alanında etkin kullanımı ve dijital dünyanın şekillendireceği geleceğin tıbbının en iyi ve yenilikçi örneklerinden biri. Medicopin.com, Medicopin hizmeti ile hastalarına Amerika’nın saygın uzman doktorlarıyla karşılıklı görüşme ve onlardan ikinci medikal görüş alma imkanı sunarken, Medihis hizmeti ile de son yıllarda önemi gittikçe artan dijital medikal arşiv oluşturma imkanı sağlıyor. Medicopin.com, Medihis servisi ile sadece acil durumlarda hayat kurtarmayı ve tıbbi testlerin gereksiz tekrarını azaltmayı değil, erken teşhis ve koruyucu hekimlik hizmetlerini de yaygınlaştırmayı hedefliyor.
Amerika’nın alanında uzman doktorları Medicopin ile artık bir “tık” uzağınızda! Medicopin.com, Medicopin hizmeti ile Amerikalı uzman doktorları dünyanın neresinde olursanız olun evinize getiriyor. Medicopin.com’un, Medicopin hizmetinden yararlanan kullanıcılar Amerika’nın saygın doktorları ile birebir görüşme ve ülkelerindeki doktorların teşhisleri veya tedavi önerileri hakkında ikinci bir görüş alma olanağına sahip olabiliyor. Kullanıcılar doktorların değerlendirme ve önerilerini, kendi adlarına düzenlenmiş video kaydıyla öğrenebiliyor ve arzu etmeleri halinde doktorlar ile Medicopin üzerinden yüz yüze görüşme olanağına da sahip oluyorlar. Medicopin hizmeti kimler için ideal? - Sağlık durumlarının ve/ veya sağlık raporlarının gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesini arzu edenler, - Kendisine konulmuş olan teşhisi bir başka uzmanla tekrar gözden geçirme ihtiyacı duyanlar,
Borcunuzu Yapılandırıyoruz Borcunuzu SatışlarınızıYapılandırıyoruz Artırıyoruz Satışlarınızı Artırıyoruz Risklerinizi Sıfırlıyoruz Risklerinizi Stoklarınızı Sıfırlıyoruz Eritiyoruz Stoklarınızı Eritiyoruz www.turkbarter.com www.turkbarter.com Florya Cd. Florya Plaza No: 88/4 34153 Florya - İstanbul Tel: +90 212 468 60 00 Faks: +90 212 468 60 99 Florya Cd. Florya Plaza No: 88/4 34153 Florya - İstanbul Tel: +90 212 468 60 00 Faks: +90 212 468 60 99
- Farklı tedavi alternatifleri önerilmiş olanlar, - Ameliyat ve benzeri önemli kararlar öncesinde ikinci bir değerlendirmeye daha ihtiyaç duyanlar, - Doktor ziyareti için yapacakları seyahat öncesinde doktorları ile görüşerek daha hazırlıklı olmak isteyenler, - Yurt dışında yapılmış olan bir tedavi veya operasyon sonrası takip randevusunu kendi ülkelerinden dijital ortamda gerçekleştirmek isteyenler yararlanabilirler. Kişisel sağlık arşiviniz, Medihis hizmeti ile 24 saat sizinle! Medicopin sisteminin tasarımına eklenen gelişmiş “Medihis” servisi, son yıllarda sağlıklı yaşamdaki önemi daha da iyi anlaşılan ‘kişisel sağlık kaydı’na (PHR) yeni bir boyut kazandırıyor. Medihis hizmeti, Medicopin. com’un bünyesinde, üyelerinin, mevcut laboratuvar testlerini, görüntülemelerini, sağlık geçmişine ilişkin detaylı bilgileri organize bir şekilde dünyanın her yerinden, her an ulaşılabilir kılmak için, çok yüksek güvenlik standartları ile hazırlanmış bir sağlık veri bankası hizmetidir. Medihis, referans değerlerle ve birbirleriyle karşılaştırmalı, kolay anlaşılır grafiklerle tıbbi verilerin takibine olanak sağlamaktadır. Ayrıca, Medihis hizmeti ile birlikte yıllık check-up paketi alma imkanı da bulunmaktadır. Medihis üyeleri arşivlerindeki dokümanları tek tıklama ile Medicopin.com’un uzman doktor kadrosu ile paylaşabilmekte ve Medicopin’in ‘ikinci görüş’ hizmetinden öncelikli ve indirimli olarak faydalanabilmektedirler. Medihis hizmeti kimler için ideal? - Farklı sağlık kuruluşlarından
40
Ekim 2015
farklı hizmetleri alanlar, - Bu hizmetlerin hepsini tek bir yerde toplamak isteyenler, - Mevcut değerlendirmeleri organize etmekte zorlananlar, - Çok seyahat edenler, - Düzenli takip gerektiren bir sağlık sorunu olanlar, - Zaman içinde yapılan bütün test ve görüntüleme sonuçlarını organize etmek ve değerleri karşılaştırmalı grafiklerle takip etmek isteyenler, - Çocuğuna kalıcı bir medikal arşiv yaratmak, onların gelişimlerini grafikler halinde ve ortalama değerlerle karşılaştırmalı olarak takip etmek isteyenler, - Fazla sayıda kişinin (çocuk, aile büyükleri, eş vb.) sağlık durumuna ilişkin bilgileri takip etmesi gerekenler yararlanabilirler. Medicopin.com Hakkında Medicopin.com, adını sağlık alanında fikir almak anlamına gelen İngilizce “Medical Opinion”
ifadesinden almıştır. Medicopin. com, bireylerin sağlık alanında yaşadıkları sorunların çözümüne yardımcı olmak ve bu alanda bilginin her seviyede etkin paylaşımını kolaylaştırmak adına çalışmalarını yürüten küresel bir tıbbi hizmet kuruluşudur. Medicopin.com, alanlarında dünyaca kabul görmüş uzman doktorları ve kullandığı üstün teknolojileriyle dünyanın İLK ve TEK ONLİNE HASTANESİ’dir. Farklı dil seçenekleriyle global hizmet veren Medicopin.com’un Medicopin hizmet süreci, kullanıcılarının muhtemel lisan sorunlarını en aza indirecek şekilde düzenlenmiştir. Medihis ise, üyelerinin, mevcut laboratuvar testlerini, görüntülemelerini, sağlık geçmişine ilişkin detaylı bilgileri organize bir şekilde dünyanın her yerinden, her an ulaşılabilir kılmak için, çok yüksek güvenlik standartları ile hazırlanmış bir sağlık veri bankası hizmetidir.
pM-N01
HEAVY DUTY
VA
Teknolojisi*
İlacın solunum yollarındaki birikim yerini belirleyen en önemli unsur “partikül çapı”dır ** Yapılan klinik çalışmalar; küçük partikül çapının, havayollarına daha fazla penetre olduğunu ve daha iyi bronkodilatasyon sağladığını göstermiştir.
Heavy Duty nebulizatör, etkin tedavi için ideal partikül çapı sağlar. * VA Teknolojisi: Kullanıcı ihtiyacına göre ilaç akış hızının ayarlanmasını sağlayan bir sistemdir. ** Clay MM, Pavia D, Clarke SW. The effect of aerosol particle size on bronchodilatation with nebulised terbutaline in asthmatic subjects. Thorax 1986;41: 364-8.
www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
DİKKAT; size kalan miras YÜKSEK KOLESTEROL olabilir!
T
Kolesterolün kandan temizlenmesinin engellendiği kalıtsal bir hastalık olan Ailevi Hiperkolesterolemi Türkiye’de erken kalp krizinin en önemli nedeni olmasına rağmen; vakalara çoğu zaman çok geç tanı konuluyor.
42
Ekim 2015
ürkiye’de yaygın bir sağlık sorunu olan Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığının en önemli özelliği, kan kolesterol düzeylerinin çok yüksek seviyede seyretmesi. Bu kişilerde kolesterol yüksekliğine bağlı olarak ve sıklıkla dirsek ve diz bölgelerinde deri üzerinde ya da tendonlarda yağ birikimi görülebiliyor. Göz çevresinde görülen sarımtırak birikimler ya da göz bebeğinin içinde görülen beyaz yay ya da daireler de, diğer belirleyici bulgular arasında yer alıyor. Homozigot Ailevi Hiperkolesterolemisi olanlarda bu belirtiler, 2-3 yaşından itibaren görülebiliyor ve hastalığın asıl kötü sonucu olan kalp krizleri, hayatın ilk 20 yılı içinde gerçekleşiyor. Aslında hastalığın tanısı oldukça kolay ve hızlı bir şekilde; sadece klinik bulgular, kan yağlarının yüksekliği ve soy geçmiş bilgileri ile konulabiliyor. Ailevi Hiperkolesterolemisi olan hastalarda kalıtımsal bozukluk nedeniyle kolesterol temizlenemeyeceğinden, damarlar çok erken yaşlardan itibaren çok yüksek düzeyde kolesterol değerlerine maruz kalıyor. Bunun sonucu olarak çok erken yaşta kalp krizleri gelişiyor. Kendisi de Heterozigot Ailevi Hiperkolesterolemi hastası olan, abisini 38 yaşında kalp krizi nedeniyle kaybeden ve bu nedenle, bu hastalığa hem hekim hem de hasta yönünden bakabilen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği Lipid Çalışma
Grubu Başkanı Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu, ile toplumumuzda çok yaygın olmasına rağmen hakkında çok şey bilmediğimiz Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığının teşhis ve tedavisi hakkında kısa bir röportaj yaptık. MT- Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığının tanımı nedir? “Ailevi Hiperkolesterolemi” hastalığında LDL-kolesterol (kötü-kolesterol)’ün yıkımındaki kalıtsal bir bozukluğa bağlı olarak kan kolesterol düzeylerinin çok yükselmesi söz konusu. Aşırı yükselen kolesterol de damarlarda ve dokularda birikerek ciddi zararlara neden oluyor. “Ailevi yüksek kolesterol” olarak da tanımlayabileceğimiz bu hastalığın 2 tipi var: Heterozigot ve homozigot tipleri. Homozigot formu yani hem anneden hem de babadan hatalı genleri almış kişide hastalık çok ağır seyrediyor. Bunlarda LDL-kolesterol 350 mg/dl üzerine çıkıyor. Heterozigotlarda yani hatalı geni tek taraflı almış, “taşıyıcı” olarak tanımlanan hastalarda LDL-kolesterol düzeyi 190 mg/dl üzerinde. Homozigot hastalarda LDL düşürülemezse erken çocukluk döneminden itibaren kalp krizleri başlıyor ve maalesef ki hastalar 20-30’lu yaşlara varmadan kaybediliyorlar. Heterozigotlar ise sıklıkla karşımıza 30-40’lı yaşlarda erken kalp krizleriyle çıkıyor. MT- Hastalığın topluma getirdiği yük nedir?Bizde kalp krizlerinin %20’si 50 yaş öncesi gelişirken Avrupa’da erken kalp krizleri %10’nu geçmiyor.
Avrupa’da ortalama kalp krizi yaşı 60-65 arası iken ülkemizde tam 10 yaş daha erken bir ortalama görüyoruz. Ülkemizdeki bu erken kalp krizlerinde Ailevi Hiperkolesterolemi, önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. MT- Tanı için mutlaka genetik test mi gereklidir? Hayır, genetik testlere gerek yoktur. Bu hastalık genetik olmasına rağmen tanısı sadece kan lipit düzeylerinin ölçülmesi, fizik muayene ve aile öyküsünde erken kalp krizleri (50 yaş öncesi) sorgulaması ile rahatça konabilir. MT- Aile bireylerinin taranması gerekir mi? Aile taraması çok önemlidir. Hekim arkadaşlar, Ailevi Hiperkolesterolemi tanısı koyduklarında mutlaka bütün aileyi taramalı ve tedaviye davet etmeliler. Aksi halde genç kalp krizlerinin ve erken ölümün önüne geçmek mümkün değildir. Burada en büyük sorun kolesterol yüksekliğinin, kalp damar hastalığı yapana kadar hastada bir sıkıntı hissi yaratmaması. Bu nedenle hastalar hekime başvuruda geç kalıyorlar. Bu konuda farkındalık çok önemli… MT- Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığı konusunda farkındalık yaratmak için planlarınız nedir? Ama maalesef ki hekimlerde ve halkımızda hastalığın farkındalığı düşük. Bu sorunu çözmek için Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) olarak bir proje başlattık. Proje kapsamında Türkiye’de hekimlere yönelik bölgesel lipit kursları düzenliyoruz. Yine hekimlere yönelik tıbbi kongrelerde bu hastalıkla ilgili oturumlar, konferanslar yapıyoruz, tıbbi dergilerde makaleler yayınlıyoruz. TKD web sayfasında hastalıkla ilgili bilgilendirme yapıyoruz.
Ayrıca ülkemizdeki sıklığını araştırmak amacıyla bir çalışma başlattık. Kolesterolün zararlı olmadığı söylemlerinin etkisiyle, bu hasta grubunun hekimlere ve tedaviye ulaşım olasılığı azalıyor. Bu konuda hepimizin oldukça duyarlı davranarak önceliğimizin zamanında tanı ve tedavi olması gerekiyor. Yüksek kolesterolün damarlara verdiği zararın büyük olduğu unutulmamalı. Ayrıca, halkımızın bilinçlenmesine yönelik de bir hasta derneği kurulması aşamasındayız. MT- Kurumsal planlanan derneğin amacı nedir? Avrupa’da neredeyse her ülkede Ailevi Hiperkolesterolemi hasta dernekleri var. Bu dernekler toplumun bu hastalık ve kolesterolün zararları konusunda eğitimini üstlenmiş durumda. Üstelik, kişi kendinde böyle bir hastalıktan şüphelenirse en yakın uzman hekime ulaşmasını
da sağlıyorlar. Biz de benzer şekilde hizmet verecek bir hasta derneğini kurma aşamasındayız. Böyle bir dernek farkındalığın artmasında çok önemli bir aşama. MT- Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığı konusunda şu ana kadar Türkiye’de gerçekleştirilen araştırmalar var mı? Türkiye’de araştırmalar bu hastalıkla ilgili yeni yeni başladı. Halbuki, Avrupa ülkeleri hastalık haritalarını çıkarıp riskli kişileri saptadılar ve tedaviye ulaştırdılar. Bu tarama gerçekten önemli çünkü ne kadar erken tedaviye başlarsak bu hastalarda kalp krizlerini ve ölümleri o derecede engelleyebiliyoruz. Bizim de TKD olarak öncülük ettiğimiz ve Avrupa Ateroskleroz Derneği ile bağlantılı yürüttüğümüz Ailevi Hiperkolesterolemi projesinde hedefimizi Türkiye’deki Ailevi Hiperkolesterolemi hastalarını saptamak, ailelerini taramak ve erken tedaviyi sağlamak. Ekim 2015
43
Türk Endokrinoloji Derneği de araştırmamıza destek vermek istiyor. Ayrıca, homozigot Ailevi Hiperkolesterolemi hastalarında AHIT çalışmasına da başladık. Özellikle aferez tedavisi alan (aferez. kandan LDL’nin sürekli süzme işlemi uygulanması) ki ülkemizde halen 28 merkezde yapılıyor, bu hastaların da durumunu ortaya koymaya çalışıyoruz. MT- Ailevi Hiperkolesterolemi hastalığının dünyada ve Türkiye’de görülme oranı nedir? Tedavisi nasıldır? Yakın zamana kadar hastalığın genetik kökenli olması nedeniyle nadir görüldüğü sanılıyordu. Ancak özellikle bizim gibi akraba evliliklerinin yaygın görüldüğü ve kapalı toplumlarda sıklık oranı yüksek. Türkiye’deki sıklığını tam olarak bilmiyoruz ama taşıyıcılık (heterozigot tip) oranı tahminen 100’de 1 ile 300’de 1 arasında değişiyor. Bu çok yüksek bir orandır. Dünyada oranlar değişken, ülke özelliklerine göre sıklık artıp, azalabiliyor. 44
Ekim 2015
Tedaviye gelince, kolesterol düzeylerinin hızlıca düşürülmesi ve kalp krizlerinin engellenmesini hedefliyoruz. Tedavi ile LDL düzeyinin 70 mg/dl’nin altına düşürmek gerekiyor. Homozigot olan tipte maalesef ki kolesterol düşürücü ilaçlar yeterli olamıyor. Bu hastalarda LDLaferezi ile kandan kolesterolün
uzaklaştırılması gerekiyor. Ancak bu tedavinin etkisi en fazla 1 hafta sürmekte ve düzenli olarak bu işlemin ömür boyu uygulanması gerekiyor. Öte yandan ülkemizde sadece 28 merkezde bu tedavi olanağı mevcut ve bu tedavi süreğen bir kolesterol düzeyinden ziyade inişli çıkışlı bir düzeye yol açıyor. Ayrıca bu tedaviye 6-7 yaş döneminden başlanması gerekli aksi halde kalp damar hastalığı gelişimini engelleyemiyoruz. Sonuç olarak, Ailevi Hiperkolesterolemi ülkemizde yaygın bir sağlık sorunu. Doğumdan itibaren yüksek kolesterole maruziyet bu hastalarda erken kalp damar hastalıklarına yol açıyor. LDL düzeyleri > 190 m/ dl (çocukta >160 mg/dl) olan kişilerde ailesinde veya kendisinde 50 yaş öncesi kalp damar hastalığı varsa mutlaka Ailevi Hiperkolesterolemi araştırılmalı. Ancak erken tanı ve tedavi ile bu hasta grubunda genç kalp krizlerini ve ölümleri engelleyebiliriz. MT- Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkürler.
Real Fuzzy Teknolojisi* ile rahat, Hareket Sensörü ile doğru, Tek tuşla ölçme özelliği ile kolay ölçüm sağlar.
ESH
ONAYLI
pM-KO2
* Patentli “Real Fuzzy Teknolojisi” doğru ölçüm için gereken kaf sıkılığını otomatik olarak ayarlar ve bu sayede yanlış kaf sıkılığı seviyesinden kaynaklanan yanlış ölçümleri önler.
www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
Çinli heyet Antalya’da sağlık yatırımlarıyla ilgili görüşmeler yaptı Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i ziyaret eden Çin Sağlık Heyeti, Antalya’da yapılacak sağlık yatırımları konusunda fikir alışverişinde bulundu.
46
Ekim 2015
T
ürkiye-Çin Halk Cumhuriyeti İşadamları Dostluk ve Dayanışma Derneği (TUCİAD), Antalya Sağlık Turizmi Derneği (ANSAT) işbirliği ile sağlık sektörü konusunda görüşmelerde bulunmak üzere Antalya’da bulunun Çin heyeti, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i ziyaret etti. ANSAT
Başkanı Cengiz Yılmaz, TUCİAD Genel Başkanı Kemal Koçak ve 9 kişilik Çinli iş adamı heyeti, Başkan Muhittin Böcek ile Konyaaltı bölgesinde yapılabilecek sağlık faaliyetleri konusunda fikir alışverişinde bulundular. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Böcek, Konyaaltı’nın önemli bir cazibe merkezi olduğunu söyledi. Başkan Muhittin Böcek, “Konyaaltı hızla büyüyen önemli bir ilçedir. Türk turizminde önemli bir yere sahip ilçemizde, önemli sağlık kuruluşları bulunmaktadır. Turizm 12 aya yayılmasında sağlık sektörü büyük önem taşımaktadır. Yılın 300 gününü güneşli geçiren bölgemiz özellikle kış aylarında Kuzey ülkelerinden önemli bir sayıda turist ağırlamaktadır. Bölgemize yapılacak sağlık yatırımları konusunda Çin heyeti ile her türlü işbirliği yapmaya hazırız” dedi. Ziyaret sonrasında Başkan Böcek, Çin heyetine çeşitli hediyeler takdim etti.
BIRAKIN UYUSUN... Dokunmak yok, Gözyaşı yok,
Sadece 1 saniyede ölçüm sn.
1 2 3 4 * Nesne Sıcaklığı: Biberon, banyo suyu v.b. sıcaklığı
5
T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com
Sporcu sağlığına özel Yepyeni Sport Medicine Merkezi
B
edenimizi, ruhumuzu ve kabiliyetlerimizi hem düzenli hem de dengeli olarak geliştirmeye yarayan spor, insan sağlığı için oldukça faydalı ve gereklidir. Hem amatör hem de profesyonel sporcuların başına gelebilecek spor sakatlanmalarına ve olumsuzluklara karşı önlem almak, yaşanan kaza ve sakatlıklarda acil müdahalelerde bulunmak hayati önem taşır. Dünyanın önde gelen sağlık kuruluşları arasında gösterilen Emsey Hospital, Emsey Sport Medicine Multidisipliner Klinik Entegrasyonu Projesi ile sporcu sağlığı alanında yeni bir hizmet sunuyor. Spor esnasında yaşanan sakatlıklara yapılacak acil müdahalenin yanı sıra, istikrar gerektiren rehabilitasyon süreçlerine duyulan ihtiyaçlara da Emsey Sport Medicine uzmanları anında cevap verebilecek. Emsey Hospital Sport Medicine’da neler var? Emsey Sport Medicine, bünyesinde 7 kliniğin sporcu sağlığına yönelik çalışma birlikteliğinden oluşturduğu yeni yapılanmasıyla tıbbi tedavi ve hizmetleri sporcu hastalarına sunuyor. Bu klinikler; Ortopedi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Beyin Cerrahisi (Spine Surgery), Göz Hastalıkları, Beslenme ve
48
Ekim 2015
Diyet branşlarından oluşuyor. Emsey Sport Medicine’da sporculara temel olarak iki önemli hizmet sunuluyor. Bu hizmetlerden ilkini spor karşılaşmalarında veya antrenmanlar sırasında sporcuların yaşadıkları sakatlanmaların tedavisine yönelik hizmetler, diğerini ise koruyucu ve destekleyici hekimlik oluşturuyor. Rehabilitasyon hizmeti Ortopedik sorunlarda, sakatlıklarda; artroskopik cerrahi, el ve üst ekstremite cerrahisi, omurga cerrahisi başarı ile uygulanıyor. Cerrahi öncesi ve sonrası rehabilitasyonun yanı sıra, cerrahi gerektirmeyen sporculara da rehabilitasyon başarı ile gerçekleştiriliyor. Sportif rehabilitasyonda ise konusunda deneyimli doktorlar,
fizyoterapistler ve spor eğitmenleri hizmet veriyor. Cerrahi öncesi ve sonrasında görülen ağrı ve tutukluğun ve adele zayıflıklarının giderilmesi için çeşitli fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemlerinin uygulanması, girişim sonrasında ilk günden itibaren başlayan kapsamlı FTR (Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon) programları başarı ile gerçekleştiriliyor. Hastalara uygulanan fizik tedavi yöntemleri; sıcak/ soğuk uygulamalar, ultrason, elektrik akımı ile uyarılar, su içi tedaviler ve traksiyon gibi çekme tedavilerini içeriyor. Emsey Sport Medicine’ın konusunda uzman tecrübeli ekibi dünyadaki son gelişmeler ışığında tedaviler planlayarak, bu yöntemleri hastalarına güvenle uygulayabiliyorlar.
Rahim filminin son sahnesi: Selektif Salpingografi Türkiye’de sadece Şişli Echomar’da rahim filmi incelemesinin son aşaması olarak rutine sokulan Selektif Salpingografi’yi Radyoloji Uzmanı Dr. Bengi Sarı Medikal Teknik için yazdı.
Dr. Bengi Sarı
50
Ekim 2015
S
tandart HSG’de bazı hastalarda tüplerin başlangıç kısmının kapalı olduğunu görmekteyiz. Günümüzde hemen her merkezde HSG işlemi bu aşamada sonlandırılıyor ve tüpleri kapalı olarak yorumlanan hasta kapalı ameliyat olmak zorunda kalabiliyor. Selektif Salpingografi adı verilen yeni bir teknik ile 100 hastadan 70’inin aslında tüplerinin açık olduğu gösterilmekte veya direk basınç etkisiyle tüpler açılmaktadır. Selektif Salpingografi, çok ince ve yumuşak özel bir borucuktan iletilen kontrast sıvı yardımıyla kapalı olan tüplerin açılması işlemidir. Standart HSG’den farklı bir yan etkisi yoktur ve her tüp için 1-2 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleştirilen ağrısız bir işlemdir. Selektif Salpingografi’yi Şişli Echomar radyoloji uzmanı Dr. Bengi Sarı anlatıyor;
İnfertilite problemi olan çiftlerin yaklaşık %25-30 unda tubal patoloji sözkonusudur. Tubal patoloji saptanan kadınlarda proksimal tubal blokaj insidansı %10-20 civarındadır. Proksimal Tubal Blokajın; Sekresyon Birikimi, Tubal Spazm, Yapışıklık, Polip, Pelvik İnflamatuar Hastalık, Endometriozis Ve Salpinjitis İstmika Nodoza (SIN) gibi fonksiyonel veya organik birçok nedeni vardır. Tubal açıklığı değerlendirmede standart kullanılacak ilk görüntüleme yöntemi HSG olmalıdır. Ancak standart HSG’de gerçek tubal patoloji olmamasına rağmen Sekresyon Birikimi, Mukus Plağı, Tubal Spazm, Ilımlı Yapışıklık gibi nedenlerle zaman zaman Proksimal Tubal Patoloji lehine yanlış pozitif sonuçlar alınabilmektedir. Uterin kavitedeki kontrast maddenin venöz sisteme intravazasyonu durumunda da tubalardan kontrast geçişi için yeterli basınç sağlanamayabilir.
Bazen de tubal çap farkına bağlı olarak verilen kontrast madde geniş olan tubadan hızla periton boşluğuna geçerken, diğer tubadan geçiş olabilmesi için yeterli intrauterin basınç sağlanamayabilir. Ağrısız HSG tekniği ile Tubal Spazm olasılığı artık çok daha düşük olmakla birlikte zaman zaman karşımıza çıkabilmektedir. Tubal spazmı ortadan kaldırabilecek etkin bir spazmolitik ajan henüz bulunmamaktadır. Spazmolitik ajan olarak kullanılan IV Glukagon, Prostaglandin Antagonistleri ve Beta2 Agonistlerinin etkinliğinin sınırlı olduğu bilinmektedir. Bu nedenlerle tedavinin planlanmasında büyük önem taşıyan fonksiyonel-organik obstrüksiyon ayrımını standart HSG ile yapmak mümkün olamamaktadır. Standart HSG işleminin bir devamı olarak Floroskopi eşliğinde gerçekleştirilen Selektif Salpingografi ile tubal anatominin optimal görüntülenmesi sağlanabilmektedir. 1966’da Corfman ve Taylor, kıvrımlı metal bir kanül kullanarak yapılan Selektif Salpingografi’yi tarif etmişler ve infertilite olgularında tubal yapının anatomi ve patolojisinin ortaya konulabileceğini ileri sürmüşlerdir. Standart HSG ile Proksimal Tubal Blokaj saptanan olgularda Selektif Salpingografi etkin bir görüntüleme yöntemi olarak kabul edilmektedir. Ek bir sedasyon ya da işleme gerek duyulmadan, çok ince özel fleksible bir kateter transservikal yoldan Uterotubal Ostium’a yönlendirilir ve Floroskopi eşliğinde hafif basınçla noniyonik kontrast madde verilmek suretiyle Selektif Salpingografi yapılır. Obstrüksiyonun giderilemediği
ve yüksek basınç oluştuğu durumlarda gerçek anatomik oklüzyon düşünülmeli ve işlem sonlandırılmalıdır. Selektif salpingografi ile, standart HSG’de Proksimal Tubal Blokaj saptanan hastaların %70’inde tubal açıklık, her bir tuba için ortalama 1-2 dakika gibi kısa bir sürede ortaya konmakta ve cerrahi girişim gerekliliği büyük ölçüde azalmaktadır. Selektif Salpingografi işlemi sonrasında gebelik oranlarının arttığına dair görüşler bulunmaktadır. Bu yöntem ile Proksimal Tubal Blokaj’ın aşılmasının ardından distal segmentin değerlendirilmesi de mümkün olmaktadır. Distal Tubal Obstrüksiyon daha invaziv girişim gerektirdiğinden saptanması önem taşımaktadır. Selektif Salpingografi uygulanan hastalarda Profilaktik Antibiyoterapi uygulaması günümüzde hala tartışılmaktadır. Mevcut sessiz enfeksiyonların yayılımını önlemek açısından Proflaktik Antibiyotik kullanımını destekleyen görüşler mevcuttur. Selektif Salpingografinin standart HSG incelemesinden farklı ve ona ek bir komplikasyonu yoktur. Selektif Salpingografi işlemi sırasında spazm ve buna bağlı ağrı meydana gelmemektedir.
Selektif Salpingografi işlemi çoğunlukla 2 dakikadan az floroskopi süresi içerisinde gerçekleştirilmektedir. Tecrübeli bir ekip, uygun ekipman ve son teknoloji ‘C’ kollu dijital röntgen cihazları ile, hasta ve doktorun aldığı radyasyon dozu büyük ölçüde azalmaktadır. Bu tekniğin etkin, minimal invaziv, güvenli ve ucuz olması Proksimal Tubal Blokaj saptanan infertilite olgularında rutin HSG işleminin vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğini düşündürmektedir. Amerikan Üreme Tıbbı Topluluğu (ASRM), HSG’de Proksimal Tubal Blokaj saptanan olgularda Selektif Salpingografi ile işleme devam edilmesi gerektiğini önermektedir. Biz Şişli Echomar’da, standart HSG’de Proksimal Tubal Blokaj saptadığımız bütün hastalarımıza, en uygun malzeme ve tekniği kullanarak, son teknoloji ‘C kollu‘ dijital röntgen cihazı ile, ek ücret talep etmeksizin Selektif Salpingografi’yi rutin olarak uygulamaktayız. Ancak unutulmamalıdır ki standart HSG ya da Selektif Salpingografi işlemi, Gerçek Oklüzyon, Tubal Ligasyon ya da Hidrosalpenks gibi durumlarda cerrahiye alternatif değildir. Ekim 2015
51
H
Uluslararası Hayat Boyu Tıp Eğitimi Kongresi
ayat Boyu Tıp Eğitimi Derneği Batum Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi ile birlikte 1. Uluslararası Hayat Boyu Tıp Eğitimi Kongresi’ni (HABOTED 2016) 19- 22 MAYIS 2016 Batum / Leogrand Hotel’de gerçekleştirecek. Günümüzde gelişen teknoloji ve yasal mevzuatın zorunlu hale getirdiği güncel literatür bilgilerinin uygulamaya konulması ihtiyacını karşılamak için gerçekleştirilecek kongreye komşu ve dost ülke Batum ev sahipliği yapacak. Batum Devlet
L
1st International Congress on Lifelong Medical Education
ifelong Medical Education Association will organize 1st International Congress on Lifelong Medical Education (HABOTED 2016) between 19- 22 May, 2016 in conjunction with Batumi State Medical University in Leogrand Hotel, Batumi, Georgia. Batumi will host the congress. International Conference on Lifelong Education and Leadership is focusing to create an international platform where the recent trends in education can be discussed and presented in a peacefull academic atmosphere with
52
Ekim 2015
Üniversitesi Tıp Fakültesi ile ortak olarak yapılacak organizasyonda Gürcü ve Türk hekimlerinin bilgi ve beceri paylaşımını sağlayabilmeleri, alanında uzman bilim insanları ile istişare edebilmeleri hedefleniyor. Ülkede sağlık eğitiminin gelişmesine katkıda bulunmak ve sağlık eğitimini herkese yaygınlaştıran bir dernek olmayı vizyon edinen HABOTED Tıp eğitiminin 7’den 70’e herkese yaygınlaştırmak ve ülkeler arası bilgi alışverişini arttırmak için bu değerli kongreye imza atıyor.
the aim to learn from each other. The main topic of this conference is “Lifelong Education” and its
effects on education and business fields especially
educational and economical leadership in all sectors. HABOTED aims to spread medical education to
everyone from 7 to 70. Participants are encouraged
to submit academic papers, researches and posters/ illustrations that offer new research or theoretical contributions.
Yepyeni kardiyovasküler görüntüleme sistemleri Siemens ESC Kongresi’nde Kardiyovasküler Hastalıklara Özel Tanı ve Tedavi Çözümlerini Tanıttı
54
Ekim 2015
• Yeni kardiyovasküler görüntüleme ve bilgi sistemi hasta bakımında daha olumlu sonuçlar alınmasını sağlıyor. • Gerçek zamanlı 3D ekokardiyografi klinik uygulamalarda büyük avantajlar sağlıyor • Karmaşık girişimler sırasında bile stentler doğru bir şekilde konumlandırılabiliyor • En yeni SPECT sistemiyle dört dakikada kardiyak görüntüleme elde ediliyor Kardiyovasküler hastalıklar dünyanın her yerinde en yaygın ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Medikal görüntülemedeki gelişmeler, daha erken evrelerde bile sağlam tanılara ulaşmaya yardımcı olarak ve etkili girişimsel tedaviyi mümkün kılarak bu hastalıklara karşı mücadelede önemli bir rol oynuyor. Bu çerçevede Siemens Sağlık, 29 Ağustos-2 Eylül
tarihleri arasında Londra’da düzenlenen Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC / European Society of Cardiology) Kongresi’nde anjiyografi, ultrason, manyetik rezonans tomografisi ve bilgisayarlı tomografi alanlarında, “Daha çok kardiyoloji, daha az kalp ağrısı” temasıyla yenilikçi IT çözümleri ve medikal görüntüleme sistemlerini tanıttı. Bu sistemler doktorlara, kardiyovasküler hastalıklara daha erken bir evrede tanı koyma, hastaya en uygun tedavileri yapılandırma ve girişimleri güvenli bir şekilde gerçekleştirme konusunda yardımcı oluyor. Yeni kardiyovasküler görüntüleme sistemleriyle daha olumlu sonuçlar Hastaneler üzerindeki gittikçe büyüyen maliyet baskısı, kardiyologların iş süreçlerini basitleştirmelerini gerektiriyor.
Bu nedenle Siemens, sadece kardiyovasküler hastalıkların tanısı için değil, aynı zamanda da sağlık çalışanları üzerindeki idari yükü azaltmak ve sonuç odaklı yönetim kararlarında mümkün olan en iyi desteği sunmak için, başarısı kanıtlanmış Syngo Dynamics kardiyovasküler bilgi sistemini (CVIS / cardiovascular information system) daha da sadeleştirdi. Yapılan iyileştirmelerde odak noktaları, okuma ve raporlama özellikleri ve elektronik sağlık kaydı (EHR / electronic health record) sistemi gibi başka sistemlerle birlikte çalışabilirlik ve bunlara entegrasyon oldu. Farklı sistemler arasındaki veri alışverişi, verimliliğin artırılmasını ve bakım hizmetlerinden daha iyi sonuçlar alınmasını sağlıyor. Sistemlerin birlikte çalışabilmesi sayesinde, bir hastane içerisindeki çeşitli bölümler ve bir kurum içerisindeki birden çok hastane, ilgili kardiyovasküler bilgilere tek noktadan erişebiliyor. Örneğin, ejeksiyon fraksiyonu kalp yetmezliği ölçümleri gibi spesifik ekokardiyografi verileri artık daha kolay yapılabiliyor. Tedavi ve medikasyon planlamasına daha erken evrelerde dahil edilebiliyor. Doğrudan Syngo Dynamics’e transfer Muayene veya girişimler
sırasında, çoklu-modalite klinik görüntüler ve ölçüm verileri doğrudan Syngo Dynamics’e transfer edilebiliyor ve bu da manuel veri girişine kıyasla hata riskini azaltıyor. Sıra dışı sonuçlar da artık, potansiyel patolojilere dikkat çekmek için otomatik olarak vurgulanıyor. Sonuçlar veya raporlar hazırlanırken, sistem olası eksik veya hatalı girişlere dikkat çekmek üzere, verilerin makul olup olmadığını otomatik olarak değerlendiriyor. Bu da hastane içerisinde hasta akışının doğru dokümantasyonunu hızlandırıyor ve zaman tasarrufu sağlayıp masrafları azaltıyor. Gerçek-zamanlı 3D ekokardiyografiyle tedaviler kişiselleştiriliyor Doktorların cerrahi ve minimal ölçüde invazif kardiyak prosedürleri optimal bir şekilde planlayıp gerçekleştirebilmeleri için, hastanın kalbi hakkında edindikleri bilgilerin mümkün olduğunca doğru olması gerekiyor. Acuson SC2000 Prime premium kardiyovasküler ultrason sistemiyle Siemens, en yeni iki teknolojiyi birleştiriyor: Hastanın özofagusuna indirilen transözofajeal ekokardiyografi (TEE) probu, kalp anatomisi ve kan akımının detaylı gerçek zamanlı 3D renkli Doppler
görüntülerini sunuyor ve eSie Valves analiz yazılımı da her bir kalp kapakçığını sadece birkaç saniye içerisinde, yani pazarda mevcut olan diğer tüm yazılımlardan daha hızlı bir şekilde, otomatik olarak ölçüyor. Kalbin gerçek-zamanlı görüntülenmesi, hastaların muayene ve tedavisini kolaylaştırıyor. 3D TEE kullanan mevcut görüntüleme yöntemleri dikiş gerektiriyor ve bu da çoklu kalp atımlarının bilgisayarda birleştirilmesi ve özellikle ritim bozukluğu olan hastalarda, kardiyak fonksiyonunun ve kan akımının birbirini takip eden kardiyak siklüslerinden hesaplanması anlamına geliyor. Siemens’in Haziran’dan beri Avrupa pazarında kullanılan bu teknolojisi, klinik uygulamalardaki başarısını kanıtladı. Fransa’nın Bordeaux şehrindeki Hôpital Cardiologique CHU Kardiyoloji Profesörü Stéphane Lafitte şunları ifade ediyor: “Siemens’in sunduğu gerçek-zamanlı 3D TEE ile tam anatomi ve kan akımını yüksek volüm oranlarında görebilmek gerçekten bir fark yaratıyor. Bu, kapakçık prosedürlerini daha doğru ve daha güvenli bir şekilde yapmanızı ve böylece hasta güvenliğinin ve sonuçların iyileştirilmesini mümkün kılıyor. Ekim 2015
55
Bu, teknoloji alanında gerçekten büyük bir adım.” Kalp hareketlerinin stabilize edilmesiyle, stentlere mükemmel konumlandırma Birçok hasta, yaş veya sağlık sorunları nedeniyle açık kalp ameliyatı olamıyor. Bu nedenle minimal invazif tedaviler değerli bir tedavi alternatifi ve klinik rutinin bir parçası haline gelmiş bulunuyor. Bunun bir örneği de, normal koroner kan akımını tekrar sağlamak için balon anjiyoplastisinin kullanılmasını içeren, önemli koroner stenozlarda kullanılan perkütan koroner girişim (PCI / percutaneous coronary intervention). Revaskülarize olmuş segmentleri kalıcı olarak açık tutmak için, kardiyologların, atan kalbin hareketine rağmen PCI sırasında koroner stentleri veya platformları (biorezorbabl koroner stentler) mutlak bir doğrulukla konumlandırmaları gerekiyor. Artık tüm yeni Siemens anjiyografi sistemlerinde bulunan Clearstent Live uygulaması, girişimler sırasında kalp hareketlerini kompanse ediyor 56
Ekim 2015
ve balon kateterinin çevresindeki bölgeyi stabilize ediyor. Bu, kardiyoloğun stenti net bir şekilde görebilmesini ve bifurkasyonlar gibi son derece zorlu konumlarda bile mükemmel bir şekilde konumlandırmasını sağlıyor. Daha uzun lezyonların tedavisinde, bazen boşlukların restenoza ve hatta kalp krizine neden olabilmesi nedeniyle, kardiyologların son milimetreye kadar doğru bir şekilde, dizi halinde birçok stent yerleştirmeleri gerekiyor. Gittikçe daha ince stentlerin veya X-ray geçirgen skafoldların kullanımı ise görünürlüğü zorlaştırıyor. Örneğin, skafoldların üzerindeki ince platin işaretlerin anjiyografi sistemlerinde zar zor görülebilmesi söz konusu olabiliyor. Ama Clearstent Live ile hareketin kompanse edilmesi sayesinde, bunları arka arkaya konumlandırmak çok daha kolay oluyor. İsviçre’deki Basel Üniversitesi Hastanesi’nin Uluslararası Kardiyoloji Başkanı Profesör Dr. Christoph Kaiser şunları ifade ediyor: “Clearstent Live’ın yardımıyla, stenti her zaman mükemmel
derecede detaylı bir şekilde görebiliyorum. Bu da hayatımı çok kolaylaştırıyor.” Yeni SPECT sistemiyle dört dakikada kardiyak görüntüleme Siemens’in en yeni SPECT sistemi Symbia Evo, verimliliği önemli ölçüde artırmak için tasarlandı. Sistem, örneğin rutin manuel görevleri otomatik hale getirerek, geleneksel SPECT sistemlerine kıyasla tedavi edilen hasta sayısını iki katına çıkarma potansiyeli sunuyor. Yeni sistemi kullanan nükleer kardiyologlar, IQ-SPECT kardiyak görüntüleme teknolojisiyle tarama süresinin dörtte bire indirilmesiyle verimliliği artırabiliyor. Rutin SPECT kardiyak görüntülemesi tipik olarak 16 dakika sürüyor ve daha düşük görüntü kalitesiyle sonuçlanabilecek şekilde hasta hareketi riski söz konusu oluyorken, SymbiaEvo ve IQ-SPECT’in bir yerinde yükseltilebilir donanım ve yazılım kombinasyonu, standart bir dozla görüntüleme süresini 4 dakikaya indiriyor veya standart sürede görüntüleme için %75’e kadar daha az doz enjekte edilmesi yeterli olabiliyor.
MRG ile daha kolay doku farklılaştırması Kalbin manyetik rezonans görüntülemesi veya kısaca “kardiyak MRG”, kalbin miyokard perfüzyonu, morfolojisi ve fonksiyonu hakkında detaylı bilgiyi hiçbir radyasyona maruz kalmadan sunuyor. Görsel bir tanıya ek olarak, Siemens’in MRG uygulaması olan MyoMaps, kardiyologlara kalp kası dokusunun karakteristiklerinin fiziksel ölçümlerini sunuyor. Uygulama, kalp kası dokusundaki en küçük değişiklikleri bile kantifiye ediyor ve onları bir görüntü üzerinde renkli olarak görüntülüyor. Bu çözüm özellikle, tüm kalp boyunca dağılmış olan minimal doku lezyonlarının söz konusu olduğu kalp hastalıklarında, örneğin skar dokusu ve ödemler söz konusu olduğunda, fayda sağlıyor. Doktorlar artık eskiden mümkün olduğundan çok daha kısa bir süre önce geçerli tanı ve tedavi kararları verebiliyorlar ve eğer gerekirse tedavi yöntemini daha hızlı bir şekilde adapte edebiliyorlar. 58
Ekim 2015
Birçok müşteri artık MyoMaps kullanarak doku kantifikasyonu gerçekleştiriyor. Eskiden uygulama Siemens’in iki Premium MRG sisteminde (Magnetom Skyra 3-Tesla tarayıcı ve Magnetom Aera 1.5-Tesla tarayıcı) opsiyonel özellik olarak sunulurken, artık RSNA 2014’te tanıtılmış olan Magnetom Amira 1.5-Tesla tarayıcısında da bulunuyor. MyoMaps ayrıca syngo MR E11 yazılım platformundaki tarayıcı yükseltmeleri (upgrade) aracılığıyla da edinilebiliyor. Saniyenin dörtte birinde kardiyak BT Kalbin bilgisayarlı tomografisi, geçtiğimiz on yılda çok büyük gelişim gösterdi ve koroner arterlerin hızlı tanısal değerlendirmesinde çok başarılı bir şekilde işlev gördü. En üst düzey Somatom Force sisteminde kullanılan çift kaynaklı (Dual Source) teknoloji, BT pazarındaki en hızlı görüntülemeyi sunuyor: Bir kardiyak veri seti saniyenin dörtte birinde elde edilebiliyor. Bu, hareket
artefaktlarını önlemek için kalp atım hızlarını yavaşlatmak üzere hastaların beta blokerlere daha az ihtiyaç duyması anlamına geliyor. Ayrıca saniyede 737 milimetrelik masa tarama hızı ve 55 milisaniyelik yüksek temporal çözünürlük sayesinde hastaların nefeslerini tutmaları da gerekli olmuyor. Buna ek olarak, mevcut üst düzey BT sistemlerine kıyasla önemli ölçüde daha düşük bir X-ray dozu yeterli oluyor. Özellikle BT anjiyografisinde artık Somatom Force’un optimize edilmiş Care kV teknolojisiyle, tüp voltajı 70-150 kV arasında esnek bir şekilde ayarlanabiliyor ve düşük voltajlı değerlerle daha fazla hasta taranabiliyor. 70 veya 80 kV’de obez hastaların muayenesinde, geleneksel 120 kV protokollerine göre yüzde 68 oranında doz azaltımı elde edilebiliyor. Sistemin yüksek tarama hızının daha düşük radyasyon dozuyla birleşmesi, örneğin BT taramasının koroner kalp hastalığının erken teşhisinde kullanılması gibi yeni imkanlar yaratıyor.
OBEZ‹TE tedavisinde yenilikler
Obezite tedavisinin hedeflerini; kişinin beklentileri, bedeni ve yaşamında görmek istediği değişikliklere göre düzenlemek gerekli. Bunun yolu; hastayı tanımak, anlamak ve hastayla iş birliği yapmaktan geçiyor. Obezite tedavisinde kullanılan güncellenmiş cerrahi metotları deneyimli genel cerrah Dr. Ahmet Barış Gürsoy anlattı.
60
Ekim 2015
A
şırı kilolu olmak yani obezite tedavisi, hasta beklentilerini karşıladığı ölçüde başarılı sonuçlar verir. Aşırı kilolu olmak durumu; kişinin dış görünümü, kendine olan saygısı, kendi ile barışık olması ile yakından ilişkili. Bundan dolayı tedavi hedeflerini kişinin beklentileri, bedeni ve yaşamında görmek istediği değişikliklere göre düzenlemek gerekli. Bunun yolu; hastayı tanımak, anlamak ve hastayla iş birliği yapmaktan geçiyor. Yola çıkarken gerçekçi olmayan beklentileri anlamak, bu konuda hastayı aydınlatmak oldukça önemli. Doğru belirlenmiş hedeflerle, doğru anlaşılmış hastaya, doğru tedavi uygulandığında,
başarısız olmak neredeyse mümkün değil. Hastayı tanımak, onun yaşamını, alışkanlıklarını, ruhsal durumunu anlamak demek; Kilo probleminin nasıl bir süreçte ortaya çıktığını bilmek demek. Ergenlik döneminden bu yana kilolu olan kişi ile, iki doğum yaptıktan sonra kilolarını atamayan bir anneye yaklaşım şüphesiz farklıdır. Ya da alkol alışkanlığı olan kilolu bir kişi ile, stresle doymamacasına karbonhidrat tüketen bir hastanın tedavi süreci aynı değildir. Yani tedavi planı sadece hastanın kilosu üzerinden değil, birçok faktörü göz önüne alarak yapılmalıdır.
{
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki eğitiminin ardından stajını İskoçya’daki Aberdeen Üniversitesi’nde tamamlayan Dr. Ahmet Barış Gürsoy; Hacettepe Üniversitesi’nde Genel Cerrahi alanındaki ihtisasını tamamladıktan sonra, yurt içi ve yurt dışı tıbbi kongre ve eğitim programlarına katılarak, ülkemizin en başarılı genel cerrahları arasına girmeyi başardı. Halen Ankara’da ikamet eden Türk Tabipler Birliği ve Türk Cerrahi Derneği Üyesi birçok önemli sağlık kuruluşunda başarılı operasyonlara imza atmış deneyimli genel cerrah Barış Gürsoy, bir süredir bağımsız olarak hizmet veriyor.
“Tüp Mide Ameliyatı” Obezitenin tedavisinde yeni gelişmeler arasında en güvenli, en etkili, en hızlı olan yöntem; “Tüp Mide Ameliyatı” olarak bilinen operasyondur. Günümüzde en sık uygulanan; laparoskopik (yani kapalı) yöntem ile yapılan, hızlı sonuç veren ve güvenli olan “Tüp Mide Ameliyatı”nın başarı oranı çok yüksektir. Yaklaşık 2 saatte yapılan bu ameliyatta, hasta hastanede 3-4 gün kalmakta ve sonrasındaki aylarda fazla olan kilolarını vermektedir. “Endoskopik Tüp Mide Ameliyatı” Yakın zamanda tüp mide ameliyatına alternatif olabilecek
“Endoskopik Tüp Mide Ameliyatı” geliştirildi. Mayo Clinic’ten Dr. Christopher J. Gostout‘un geliştirdiği bu yöntemde, hastanın karnı açılmadan, aynı endoskopi yapılır gibi ağızdan girilerek mide tüp haline getiriliyor. Sonuçları da oldukça başarılı olan bu yöntemde, doğal olarak hiç iz kalmıyor, çünkü hastanın karnı ameliyat edilmiyor! “Mide Balonu” Diğer bir yeni gelişme ise, mideye yönelik yapılan ameliyatsız işlemlerden biri olan “Mide Balonu” uygulaması ile ilgili. Başlangıçta bu yöntemin başarı oranı, beklenenin altındaydı. Bir kısım hasta verdiği kiloları tekrar geri alabiliyordu. Yeni
{
geliştirilen ayarlanabilir uzun ömürlü balonların kullanılmasıyla, uygulamada başarı oranı arttı. Hastanın midesine takılan balon 12 ay kadar midede kalabiliyor ve iştah durumuna göre balon hacmi ayarlanabiliyor. Memeye takılan silikon nasıl ömür boyu kalabiliyorsa, aynı silikondan yapılan balon da midede bir yıl süreyle kalabiliyor. Hastanın yediği miktarın azalması yani iştahının kesilmesi bu yöntemin en belirgin etkisidir. Sürekli bir tokluk hissi oluşur. Böylece hasta daha az yemek yiyerek, vücudundaki fazla kiloları sağlıklı bir şekilde atabilir.
Ekim 2015
61
VSY Biotechnology ispanya pazarı için Esteve ile anlaştı Dünyanın önemli kimya- farmasotik şirketlerinden Esteve, VSY Biotechnology ürünlerini portföyüne ekleyecek
V
Albert Esteve
Joe Sullivan
Dr. Ercan Varlıbas
62
Ekim 2015
SY Biotechnology ve Esteve, oftalmoloji alanındaki büyüme stratejileri çerçevesinde ortak bir işbirliğine imza attılar. Göz merceği hastalıkları ve yaşa bağlı macula dejenerasyonu (AMD) ile ilgili ilaç ürün gamını bünyesinde bulunduran Esteve, VSY Biotechnology ile yaptığı anlaşmanın ardından ilk kez göz cerrahisine yönelik özellikli ürünleri ürün portföyüne ekledi. Firma bu gelişmeyle birlikte 30 kişilik yeni bir ekiple katarakt departmanını oluşturdu. Esteve, VSY Biotechnology ile yapılan anlaşma ile geliştirdiği ürün portföyünü, ana merkezi olan İspanya piyasasına sunacak. İspanya göz cerrahisi alanında her yıl 350 bin katarakt ameliyatı gerçekleştiriliyor. Dünya üzerinde ise 22 milyonun üzerinde katarakt ameliyatı yapılıyor. (Añadir Info Económica Del Mercado) (Add Market Economic Info) Bu doğrultuda Esteve’nin kısa dönemli stratejisi güncel ürün portföyünü geliştirmek ve pazar segmentlerindeki çeşitliliği sağlayarak 2020 yılında toplam katarakt ürün bölüm satışlarını 40 milyon Euro’ya çıkarmak. Viskoelastikler, katarakt cerrahi aletleri, dengeli tuz çözeltileri gbi VSY’nin birçok ürününü portföyüne ekleyen Esteve’nin katarakt cerrahisi alanındaki anahtar ürünlerden biri ise her mesafede görüş kazandıran göz içi lensi Acriva Reviol Tri-ED. Yeni işbirliği ile ilgili açıklama yapan Esteve CEO’su Albert Esteve, “Gelecek yıllarda da, özellikle ilaç çalışmalarımızdaki uluslararasılaşma çalışmalarımıza devam ediyor olacağız. Üretken yapımızı koruyacağız. Bu doğrultuda VSY Biotechnology ile imzaladığımız bu anlaşma stratejik büyüme çerçevemiz açsından çok önemlidir” dedi. VSY Biotechnology CEO’su Dr. Ercan Varlıbas da, “Saygın, etik , güçlü , profesyonel iki şirketin, VSY Biotechnology ve Esteve’nin işbirliği ile oluşan profesyonel anlayış ve yüksek sinerji dahilinde VSY Biotechnology’nin teknolojik ürünlerini İspanya’ya sunacağız” dedi. Esteve ’nin Farmasotik Aktivitelerinden Sorumlu Genel Direktörü Joe Sullivan ise VSY Biotechnology ile çalışarak ürün portföyünü geliştirmelerinden dolayı duydukları memnuniyeti ifade etti. 1929 yılında, merkezi Barselona’da kurulan Esteve; 40’ın üzerindeki ülkede faaliyet gösteriyor ve tüm dünyada toplam 2300 çalışan sahip.
Bayer ve Johns Hopkins Üniversitesi göz sağlığı için el ele Bayer, Maryland’deki Johns Hopkins Üniversitesi ile retinal hastalıkları hedefleyen
B
yeni göz tedavileri geliştirmek üzere beş yıllık bir anlaşma yaptı
ayer ve Johns Hopkins Üniversitesi yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD), diyabete bağlı makula ödemi (DMÖ), coğrafik atrofi, Stargardt hastalığı ve retinal ven tıkanıklığı (RVT) da dahil olmak üzere dünya çapında pek çok insanı etkileyen gözün arka bölümünün önemli hastalıklarının tedavisinde kullanılacak yenilikçi ilaçların bulunması ve geliştirilmesi alanında ortaklaşa rol alacaklar. Bayer HealthCare Yönetim Kurulu Üyesi ve Global İlaç Geliştirme Başkanı Prof. Andreas Busch; Bayer’in retinal hastalıklar alanındaki araştırma girişimlerini ilerletmeye kararlı olduğunu belirterek, “Wilmer Göz Enstitüsü’nün göz hastalıkları biyolojisi ve hasta bakımındaki derin bilgisi ve Bayer’in oftalmoloji alanındaki ilaç bulma ve geliştirme uzmanlığı birbirini mükemmel şekilde tamamlıyor.
64
Ekim 2015
Oftalmoloji alanında dünyanın önde gelen bilimsel ve klinik kuruluşlarından biri olan bu ünlü kurum ile işbirliği yaptığımız için çok memnunuz“ dedi. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Oftalmoloji Profesörü ve Wilmer Göz Enstitüsü Direktörü Peter J. McDonell ise “Ciddi göz hastalıklarının tedavisi için yeni tedavilere önemli bir ihtiyaç var. Ek araştırmalar bu alanda önemli gelişmeler kaydetmemize fırsat tanıyacaktır.“ dedi. Anlaşmaya göre, Bayer ve Johns Hopkins Wilmer Göz Enstitüsü, yeni hastalık mekanizmaları, ilaç uygulama teknolojileri ve karşılanmamış ihtiyacın fazla olduğu gözün arka bölümünün hastalıklarının biyogöstergeleri alanlarında faaliyetlerini işbirliği içerisinde yürütecek. Taraflar önemli bilimsel soruları yanıtlamak üzere personel ve altyapı konularında katkıda bulunacak.
Güçlü Ar-Ge yapısı
Oftalmoloji alanında bir lider olan Bayer, bilimsel ilerleme
ve yenilik, tıbbi eğitim ve bilgi
paylaşımını kolaylaştırma yoluyla, karşılanmamış ihtiyaçlara hitap ederek daha iyi bir yaşam için bilimsel araştırmalara kendini adamış bir şirket. Bayer,
görme bozukluğu yaşayan ve
görmeyi tehdit eden hastalıklara sahip hastalara yeni tedaviler sunmak amacıyla Oftalmoloji alanında güçlü bir iç Ar-Ge
yapısı kurmuştur. Şirketin iç
Ar-Ge kapasitesi dış işbirlikçiler tarafından desteklenmektedir. Bayer, dünya çapında birçok
proje ve girişimi desteklemesinin yanı sıra görme bozukluğu
veya körlük yaşayan insanların yaşamlarını iyileştirmek için
birden fazla örgüt ile işbirliği içindedir.
Kesintisiz sağlık hizmeti için kaliteli ‘Jeneratör’ Sağlık sektöründe verilen hizmetlerin kesintiye uğramaması için jeneratör seçimi çok önemli
66
Ekim 2015
E
nerji, günümüzde yaşamın her noktasında büyük öneme sahip. Ancak bir alan var ki, enerjiye kesintisiz ulaşım her şeyin ötesinde insan sağlığını doğrudan etkiliyor. Sağlık sektöründe verilen hizmetlerin kesintiye uğramaması noktasında jeneratörler önemli bir rol üstleniyor. 1994 yılında kurulan Teksan Jeneratör; dizel, doğalgazlı ve biyogazlı jeneratör setleri, mobil aydınlatma kuleleri, kojenerasyon, trijenerasyon ve hibrit jeneratör sistemlerinden oluşan geniş bir yelpazede üretim yapıyor. Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler, üretimde başarıyı getiren kriterleri ve özellikle sağlık sektöründe jeneratörlerin önemini anlattı; Kurumlara özel geliştirdiğimiz senkronize jeneratör sistemleri konusunda da uzman olan Teksan jeneratör olarak; Sancaktepe’de
20 bin metrekarelik alana kurulu fabrikamızda üretim yapıyoruz. Kocaeli Serbest Bölge’de yer alan 40 bin metrekarelik kapalı alana sahip fabrikamızın inşası ise devam ediyor. Tamamlandığında üretim kapasitemiz üç katına çıkacak ve Türkiye’de jeneratör üretiminde en yüksek kapasiteye sahip şirket konumunda olacağız. Bir doktorun ya da sağlık personelinin hastalara hizmet verirken duyduğu sorumluluk ve duyarlılığı, sağlık sektöründe üstlendiğimiz tüm projelerde biz de duyuyor ve bu sorumlulukla hareket ediyoruz. Söz konusu olan insan yaşamı ve hastanelerde enerji ihtiyacının kesintisiz devamlılığı gerekiyor. Hastanelerin yanı sıra ilaç üretim tesisleri, eczaneler ve soğuk hava depoları gibi pek çok yerde dizel jeneratörlerimiz ile hizmet veriyoruz. Sağlık ve medikal sektöründe ‘kuruma özel’ sistem çözümleri de geliştiriyoruz.
Bu alanlarda önemli referanslara sahibiz. Kojenerasyon ve Trijenerasyon sistemlerinin ilk yerli üreticisi Türkiye’de ilk yerli üretici olduğumuz Kojenerasyon ve Trijenerasyon sistemlerimizi ülkemiz genelinde çok sayıda hastanede başarıyla uyguluyoruz. Sağlık sektöründe güç sistemlerinin projelendirme aşamasının titizlikle planlanması ve aynı şekilde tüm risklerin ve olası ek ihtiyaçların göz önüne alınarak uygulamaya geçilmesi büyük önem taşır. Hataya yer yoktur. Bu nedenle alanında uzman teknik ve mühendis ekibi tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Teksan Jeneratör’ün üstlendiği ve başarıyla tamamladığı projelerdeki en büyük farkı da işte bu; deneyimli ve uzman kadrosu, mühendislik bilgisi ve teknolojideki gücüdür. Her aşamada işi şansa bırakmadan ve tüm olasılıkları değerlendirerek doğru projelendirilmes sağlıyoruz. Projenin tamamlanması sonrasında da izlemeye devam ediyoruz. Satış sonrası hizmetlerde en hızlı ve efektif çözümleri sunacak iyi bir ekibimiz ve yapılanmamız mevcut. Yazılım ve teknoloji boyutunda da hizmetlerde sürekli iyileştirme sağlayabiliyoruz. Enerji tüketildiği yerde üretiliyor Enerjinin verimli kullanılmasını sağlayan yeni nesil kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri elektrik şebekesinden bağımsız olarak enerjinin tüketildiği yerde üretilmesi ve fazla enerjinin ısıtma ya da soğutma amaçlı kullanılması esasına dayanır. Kojenerasyonda sadece ısıtma sağlanırken, soğutma özelliğinin de eklenmesi halinde trijenerasyon sistemi ortaya çıkar.
68
Ekim 2015
Elektrik, ısıtma ve soğutma ihtiyacına ortak bir çözüm getiren kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri üzerinde uzun zamandır çalışıyoruz. Bu sistemde elektriği üreten motor ya da tribün grupları yakıtı doğalgaz, fuel oil, biyogaz ve biyodizel olarak seçilebiliyor. Gaz motorlarının yüksek verimli çalışması sayesinde elde edilen fazla enerji hem ısınma (kojenerasyon) hem de soğutma için (trijenerasyon) kullanılıyor. Enerjinin aynı yerde üretilmesi ve tüketilmesi enerji kayıplarını ortadan kaldırırken sistem sayesinde emisyon seviyelerini kontrol altında tutmak ve karbon ayak izini azaltmak da mümkün. 250’den fazla yataklı kamu hastanelerinde kojenerasyon sistemleri artık zorunlu
Kojenerasyon ve trijenerasyon teknolojisini Türkiye çapında çok sayıda kamu ve özel hastanede uyguladık. Kesintisiz ve güvenilir enerjinin hayati öneme sahip olduğu hastanelerde bu sistemler giderek yaygınlaşıyor. 250 yatak kapasitesinin üzerindeki kamu hastanelerinde kojenerasyon sistemlerinin zorunlu hale geldiğini de vurgulamamız gerek. Edirne Devlet Hastanesi de bu kapsamda devreye alınan ilk hastane oldu. Teksan Jeneratör olarak kurduğumuz kojenerasyon sisteminin hastaneye üç temel katkısı: elektrik masraflarının azalması, ısı ihtiyacının önemli bir bölümünün ilave bir yakıt kullanmadan karşılanması ve karbon ayak izinin düşürülmesi olacak.
New cardiovascular imaging systems Siemens solutions support diagnosis and treatment of cardiovascular diseases less heartache.” These are intended to help physicians diagnose cardiovascular diseases at an early stage, structure treatments to best suit the individual patient, and perform interventions safely.
N
ew cardiovascular imaging and information system drives care outcomes Real-time 3D echocardiography offers major advantages in clinical practice Stents can be accurately positioned even during complex interventions Four-minute cardiac imaging with latest SPECT system Cardiovascular diseases such as heart attack, stroke, and coronary heart disease have been among the most common causes of death worldwide for many years now. Advances in medical imaging play a key role in the fight against these diseases by helping achieve sound diagnoses even at earlier stages and enabling efficient interventional therapy. At this year’s Congress of the European Society of Cardiology (ESC) in London, United Kingdom, Siemens Healthcare is presenting innovative IT solutions and medical imaging systems in the areas of angiography, ultrasound, magnetic resonance tomography, and computed tomography, with the theme of “More cardiology,
70
Ekim 2015
New cardiovascular imaging and information system drives care outcomes Growing cost pressure on hospitals increases the need for cardiologists to streamline their work processes. This is why Siemens has refined its tried and tested Syngo Dynamics cardiovascular information system (CVIS) to not only help diagnose cardiovascular diseases but also to reduce the administrative load on medical staff and provide the best possible support in outcome-focused management decisions. The main focuses for improvement were on reading and reporting capabilities as well as interoperability and integration into other systems, such as the electronic health record (EHR) system. Data exchange between disparate systems makes improved efficiency and care outcomes possible. This interoperability gives various departments within a hospital – and multiple hospitals within an enterprise– a single point of access to relevant cardiovascular information. For example, specific echocardiography data such as ejection fraction heart failure measurements can now be included more easily and at earlier stages for therapy or medication planning.
While an examination is in progress or during interventions, multi-modality clinical images and measurement data can be transferred directly into Syngo Dynamics, which reduces the risk of error compared with manual data input. Unusual results are now automatically highlighted, too, to direct attention to potential pathologies. When results or reports are being drawn up, the system also automatically reviews data plausibility as a means of drawing attention to any potential missing or erroneous entries. This speeds up the accurate documentation of patient flow within the hospital, which in turn saves time and reduces costs. Real-time 3D echocardiography helps personalize treatments In order for physicians to optimally plan and perform surgical and minimally invasive cardiac procedures, the information they obtain about the patient’s heart must be as accurate as possible. With the Prime edition of its Acuson SC2000 premium cardiovascular ultrasound system, Siemens combines two state-of-the-art technologies: A transesophegeal echocardiography (TEE) probe, which is guided into the patient’s esophagus, provides detailed real-time 3D color Doppler images of the heart anatomy and blood flow and the eSie Valves analysis software, which automatically measures individual heart valves in just seconds – much faster than any software currently on the market.
Imaging the heart in real-time makes it easier to examine and treat patients. Current imaging methods that use 3D TEE require stitching, which means combining multiple heartbeats on the computer and calculating cardiac function and blood flow from consecutive cardiac cycles. This approach can lead to potentially misleading image artifacts, especially with patients with arrhythmia. The Siemens technology has been available on the European market since June and has proven successful in clinical practice. “It really makes a difference when you can see complete anatomy and blood flow at high volume rates with Siemens real-time 3D TEE. It enables you to perform valve procedures with more accuracy and more confidence, potentially improving patient safety and outcomes. It is truly a step forward in technology,” says cardiology Professor Stéphane Lafitte, Hôpital Cardiologique CHU in Bordeaux, France. Stabilizing heart movements allow stents to be perfectly positioned Many patients cannot undergo open heart surgery because of their age or health issues. That’s why minimally invasive therapies have developed into a valuable treatment alternative and have now become part of the clinical routine. One example is the use of percutaneous
coronary intervention (PCI) in significant coronary stenoses, which involves balloon angioplasty to restore normal coronary blood flow. To keep the revascularized segments open permanently, cardiologists must position coronary stents or scaffolds (bioresorbable coronary stents) during PCI with absolute accuracy despite the movement of the beating heart. The Clearstent Live application, which is now available for all new Siemens angiography systems, virtually reduces heart movements during interventions, stabilizing the area around the balloon catheter. This gives the cardiologist a clear view of the stent, enabling it to be perfectly positioned – even in particularly challenging locations such as bifurcations. To treat longer lesions, cardiologists sometimes have to place several stents in a row with accuracy down to the last millimeter, because gaps could lead to restenosis or even heart attack. The use of thinner and thinner stents or x-ray transparent scaffolds makes visibility worse. For example, the fine platinum markers on scaffolds may be barely identifiable in angiography systems, but with Clearstent Live it is much easier to position them directly against each other, thanks to reduced movement. “With the help of Clearstent Live, I now see the stent at all times in excellent detail. That makes
life much easier,” says Professor Christoph Kaiser, MD, Head of International Cardiology at Basel University Hospital, Switzerland. New SPECT system enables four-minute cardiac imaging Siemens’ latest SPECT system Symbia Evo is designed to significantly increase productivity and offers the potential to double patient throughput compared with conventional SPECT systems: for example, by automating routine manual tasks. Nuclear cardiologists who use the new system can increase efficiency through a fourfold reduction in scan time with IQ-SPECT cardiac imaging technology. While routine SPECT cardiac acquisitions typically take about 16 minutes and risk patient movement that may result in lower image quality, a field-upgradeable hardware and software combination of Symbia Evo and IQ-SPECT enables a reduction in imaging time to four minutes with a standard dose, or up to 75 per cent lower injected dose for imaging in standard time. Easier tissue differentiation using MRI now available to even more customers Magnetic resonance imaging of the heart, or “cardiac MRI” for short, supplies detailed information about the myocardial perfusion, morphology, and function of the heart with no radiation exposure.
Ekim 2015
71
Beyond a visual diagnosis, the MRI application MyoMaps from Siemens gives cardiologists physical quantity measurements of the characteristics of heart muscle tissue. The application quantifies even the smallest changes in heart muscle tissue and displays them on an image in color. This is especially helpful in the case of heart diseases that involve minimal tissue lesions that are distributed across the entire heart – for instance, scar tissue and edemas. Physicians can now make valid diagnostic and treatment decisions even earlier than was previously possible and adapt the method of treatment more quickly if
72
Ekim 2015
necessary. Many more customers can now make use of tissue quantification using MyoMaps. Whereas the application was previously limited as a standard feature to Siemens’ two premium MRI systems – the Magnetom Skyra 3-Tesla scanner and the Magnetom Aera 1.5-Tesla scanner – it is now also available on the Magnetom Amira 1.5-Tesla scanner, which was introduced at RSNA 2014. MyoMaps is also available via scanner upgrades on the current software platform Syngo MR E11. A cardiac CT in a quarter of a second Computed tomography of
the heart has supported huge advances in the past decade and lends itself very well to the task of rapid diagnostic evaluation of the coronary arteries. The dualsource technology used in the current Somatom Force high-end system is what makes the fastest imaging speed on the CT market possible: A cardiac dataset can be acquired in just a quarter of a second. This means that patients require beta blockers less often to slow their heart rate in order to avoid movement artifacts. It is also not necessary for them to hold their breath thanks to the fast acquisition speed of 737 millimeters per second and high temporal resolution of 66 milliseconds. In addition, a significantly lower x-ray dose is needed compared with existing premium CT systems. CT angiography benefits in particular from the fact that, with the optimized Care kV technology of the Somatom Force, the tube voltage can be flexibly set between 70 and 150 kilovolts (kV) and more patients can now be scanned with lowvoltage values. When examining obese patients at 70 or 80 kV, this can result in a dose reduction of 68 percent over traditional 120-kV protocols. As a result, the system’s high scanning speed combined with a lower radiation dose opens up new possibilities: for example, extending the use of CT scanning to the early detection of coronary heart disease. The products/features (here mentioned) are not commercially available in all countries. Due to regulatory reasons their future availability cannot be guaranteed. Further details are available from the local Siemens organizations. This feature is currently only available in the United States.
Big support from Turkish Airlines to Turkish Medical Tourism Turkish Airlines contributes to the health tourism by offering a 50% transportation rebate for foreign travelers coming to Turkey for their treatment
74
Ekim 2015
T
he world’s 6th most popular tourist destination attracting 40 million visitors, now aims to take an active role in global health tourism by participating in this growing phenomenon. Turkish Airlines will provide support to Turkey’s public and private sector organizations that provide important components in the health tourism sector. It is a market that has shown significant growth and will become a significant contributor to the nation’s GDP. With one of the most comprehensive route networks, Turkish Airlines has the ability to bring passengers from numerous points around the World to Turkey for medical and health reasons in order to support the promotion of health tourism in Turkey. In this context, the passengers
visiting Turkey for treatment who travel on Turkish Airlines will be eligible for a 50% transportation rebate following submission of required documents* to the local Turkish Airlines Office in their city of origin. Thanks to this program, guests who choose Turkey for health tourism purposes will have the opportunity to benefit from not only the internationally accredited medical facilities and staff but will also have the beauty and tranquility of Turkey as a site for recuperation. Documents Required: International patient’s passport sample, Electronic ticket of international patient, Entry registration example of the health institution, Treatment bill’ sample.
75 million dollar investment for healthcare After Vocational School of Health Sciences, School of Health Sciences and School of Dentistry, Istanbul Aydın University the School of Medicine will be opened during 2016-2017 academic year.
I
Istanbul Aydin University President Dr. Mustafa Aydin
76
Ekim 2015
stanbul Aydin University President Dr. Mustafa Aydin stated that the occupations which increase the quality of life are preferred, that is why Istanbul Aydın University invests in healthcare. Dr. Aydin announced after opening Vocational School of Health Sciences, School of Health Sciences and School of Dentistry, the School of Medicine will be opened during 2016-2017 academic year. “As Istanbul Aydin University, we aimed to be the best in Turkey when we established healthcare facilities that can be named as a healthcare giant.
In line with this goal, we will offer the best education with Turkey’s the most prestigious academics as well as we will offer a general health services to our community at our School of Medicine. ‘As a result of an increasing number of foundation universities there has been a competition in education sector but if you are successful and doing the right thing you will be preferred more by students. It is not a coincidence that Istanbul Aydin University is the most preferred foundation university for the last seven years, it is rather a result of investments
and hard work that was put into it,” said Dr. Mustafa Aydin and added, ‘before we opened the School of Medicine we have already built the infrastructure in our laboratory facilities at our Vocational School of Health Sciences, School of Health Sciences, and School of Dentistry. We offer courses at our laboratories equipped with the latest technology in the fields of physiotherapy, audiology, and nursing we also offer those services to our community. We offer courses in 20 different fields at Vocational School of
78
Ekim 2015
Health Sciences. We offer oral and dental health services and accept SGK payments at our School of Dentistry at Florya and Bahcelievler campus. Our students at School of Dentistry learn oral treatments via phantom robots before delivering dental care services to the citizens in our community. We offer oneon-one education where we assign ‘one academician for each student’ Dr. Mustafa Aydin stated that they will put the works into effect with the opening of the School of Medicine. “We accomplished
to be Turkey’s best foundation university by having Turkey’s best academics and technological investments. Our project of building the School of Medicine is progressing in line with the same determination.” “ Our School of Medicine which is built on 55,000 m^2 area, designed as a smart building, with 100 examination rooms, 250 beds and a cost up to $75 billion, is getting ready to serve our students and our community, said Dr. Mustafa Aydin heralding the news of the giant investment in health sector.”
Medical Park to open largest private hospital in İstanbul Being among pioneering actors of healthcare sector, Medical Park Group of Hospitals opened largest private hospital of Istanbul in Gaziosmanpaşa. The Group plans commissioning further 3 hospitals in 2018, while 3 hospitals had been already opened in past 2 years.
80
Ekim 2015
P
utting into service the first hospital chain of VM Medical Park, the new brand of the Group, Medical Park brought to life another new giant investment. Providing patients with healthcare services, in 22 hospitals located in 15 cities of Turkey, in accordance with the corporate philosophy “healthcare for all” since foundation in 1993, the Group commissioned the largest private hospital of Istanbul in Gaziosmanpaşa in October. Medical Park Gaziosmanpaşa Hospital is second largest privately owned hospital of Turkey, as evidenced by capacity of 517 beds, intensive carfe unit capacity of 81 beds, 15 operating theaters and 110 outpatient clinics at indoor area of 60 thousand square meters.
GROUP OPENED 3 HOSPITALS IN 2 YEARS Muharrem Usta, CEO of MLP Care – the umbrella brand of Medical Park and Liv Hospital -, stated that Group had commissioned 3 new hospitals within past 2 years and added that they plan to open further 3 hospitals in next 3-year period. -. “Setting off on its journey with the philosophy “Health for Everybody” 22 years ago, Medical Park is, now, a giant health group, which touches 7 million patients every year. We keep growing in accordance with the target of making patientoriented service approach – in strict concordance with international quality standardsaccessible at every corner of Turkey. Ankara Hospital was commissioned last year.
And, we had put into service the first chain of VM Medical Park, the new brand of the Group, in Kocaeli on 2015. Now, we commissioned the largest privately owned hospital of Istanbul in Gaziosmanpaşa on October” added Muharrem Usta. THREE NEW HOSPITALS IN THREE-YEAR TIME Stating that they plan to commission three new hospitals within future 3 years and they will employ two thousand people in those new hospitals, Muharrem Usta added: “We will open new hospitals in Istanbul in future twoyear period. Now, the Group employs 14 thousand people and this figure will rise after new hospitals are commissioned” EXCLUSIVE SERVICE TO EACH PATIENT, IRRESPECTIVE OF SOCIOECONOMIC STATUS
82
Ekim 2015
Muharrem Usta emphasized that thanks to 22 years of experience in the sector, they could make world class healthcare services accessible by all patients from all socioeconomic status at every corner of Turkey and added that same healthcare service model is also realized in Medical Park Gaziosmanpaşa Hospital: “Each new hospital implies a step forward in service quality. We had integrated the concept “VM Medical Park” to Medical Park Gaziosmanpaşa Hospital. Thus, our exclusive healthcare service will be accessible by all patients, irrespective of socioeconomic status”. IT WILL THE REFERENCE POINT OF HEALTHCARE Ömer Faruk Azal, General Director of Medical Park Gaziosmanpaşa Hospital, emphasized that Center of
Excellence is created in the field of healthcare and added that healthcare services of the Group are accredited by Joint Commission International, which represents international quality in healthcare: “Offering exclusive healthcare service to guests with innovative medical technologies and patient-specific advanced diagnostic and therapeutic methods, Medical Park Gaziosmanpaşa Hospital will create a new understanding in healthcare sector, ranging from service approach to technological infrastructure to patient relations. Our physicians are deemed as authority and hold academic title in all branches ranging from cardiology, urology and gynecology and obstetrics to aesthetics, and thus, we plane to be the reference hospital of hospital in a very near future.
Updated methods in
OBESITY treatment
Experienced general surgeon Dr. Ahmet Barış Gürsoy narrated the newest surgical methods in obesity treatment
R
ecently, morbid obesity has emerged as a serious public health threat. After smoking, it is the second leading cause of preventable, premature death in the United States. It is estimated that there are 400,000 deaths attributable to obesity in the United States each year. The World Health Organization has recognized an epidemic of obesity throughout most of the developed and developing world. Treatment of obesity is successfull when it meets the expectations of patients. Bariatric Surgery Obesity is associated with multiple complications that lead to both physical and psychologic problems. Bariatric surgery has been shown to be an effective method for producing weight
84
Ekim 2015
loss in obese patients both in short and long term and to be more effective than dieting in producing sustained weight loss. Patients who seek bariatric treatments typically are well-informed and motivated patients” who should have an opportunity to discuss weight loss approaches other than surgery advantages and disadvantages of each. There must be full discussion with the patient of the probable outcome of the surgery of the probable extent to which it will eliminate the patient’s problems of the compliance that will be needed in the postoperative regimen and of the possible short and longterm complications of surgery. The outlook of the obesity is closely related to be self respected and peaceful minded.
Therefore, treatment targets should meet the person’s expectations, the body and life style must be evaluated according to the changes they desire. This way; doctors must recognize patient’s life withing the aspect of collaboration and insight. While the way to understand and defeat unrealistic expectations, it is important to enlighten the patient about it. With the right set targets and by means of patient’s narration about route correctly, appropriate treatment is almost impossible to fail. Get to know the patient, his life, his habits, means to understand the mood. Weight problems arise in the process to know how to say. The approach to a mother after giving two births or a person who is overweight by alcohol addiction, is different. That treatment plan, (not only through the patient’s weight loss plan) should take many factors into consideration. Recent developments in the treatment of obesity: the safest, most effective, fastest method; Sleeve Gastrectomy Today, the most frequently performed, providing quick results and safe operation method is; Sleeve Gastrectomy.
The success rate of Sleeve Gastrectomy Surgery is very high, almost over the 97%. This surgery performed within 2 to 3 hours and the patient stay in the hospital for 3-4 days. Emerging endoscopic technologies have opened the door for endoscopic approaches to reproduce many of the benefits of weight loss surgery and thereby contribute to the effective treatment of obesity and its associated disorders. Endoscopic Gastroplasty The recently developed Endoscopic Gastroplasty Surgery may be an alternative to sleeve gastrectomy. This method has developed by Christopher J. Gostout, Mayo Clinic, is without opening the patient’s belly. It is done by oral route , endoscopy is used for this purpose. Results are quite successful.
under the sedation in a procedure which takes 20 to 30 minutes. It is a relatively minor procedure. Patients usually go back home same day. The Intra Gastric Balloon remains in the stomach for a 12 month period, where it is then removed the same way it was placed. Adjustable Balloon Newly developed adjustable balloon has increased the success rate of application. Balloon inserted into the patient’s stomach and it’s possible to remain it in the stomach up to 12 months. Balloon volume can be adjusted according to appetite. The balloon made from silicone and remains in the stomach as long as one year. The most obvious effect is decreasing the amount of patients meals. It gives a constant feeling of fullness.
Gastric Balloon Treatment Body mass index (BMI) is the determinant for surgery. Obese patients who’s BMI is over the 40, has an only option, that is surgery. But in patients who’s BMI lower than 40, Intragastric Balloon Implamentation might be the solution by almost 80% success rate. Gastric balloons are inserted
Ekim 2015
85
Aziz Sancar dedicated Nobel Prize to Turkish People Mapping how cells repair damaged DNA and safeguard the genetic information made him won the Nobel Prize in Chemistry
T
he Royal Swedish Academy of Sciences has decided to award the Nobel Prize in Chemistry for 2015 to 3 scientists. One of them is a Turkish professor; Dr. Aziz Sancar, works for the University of North Carolina in USA and The title of the research is “mechanistic studies of DNA repair” The cells’ toolbox for DNA repair The Nobel Prize in Chemistry 2015 is awarded to Tomas Lindahl, Paul Modrich and Aziz Sancar for having mapped, at a molecular level, how cells repair damaged DNA and safeguard the genetic information. Their work has provided fundamental knowledge of how a living cell functions and is, for instance, used for the development of new cancer treatments. Each day our DNA is damaged by UV radiation, free radicals and other carcinogenic substances, but even without such external attacks, a DNA molecule is inherently unstable. Thousands of spontaneous changes to a cell’s genome occur on a daily basis. Furthermore, defects can also arise when DNA is copied during cell division, a process that occurs several million times every day in the human body. The reason our genetic material does not disintegrate into
86
Ekim 2015
complete chemical chaos is that a host of molecular systems continuously monitor and repair DNA. The Nobel Prize in Chemistry 2015 awards three pioneering scientists who have mapped how several of these repair systems function at a detailed molecular level. In the early 1970s, scientists believed that DNA was an extremely stable molecule, but Tomas Lindahl demonstrated that DNA decays at a rate that ought to have made the development of life on Earth impossible. This insight led him to discover a molecular machinery, base excision repair, which constantly counteracts the collapse of our DNA. Aziz Sancar has mapped nucleotide excision repair, the mechanism that cells use to repair UV damage to DNA. People born with defects in this
repair system will develop skin cancer if they are exposed to sunlight. The cell also utilises nucleotide excision repair to correct defects caused by mutagenic substances, among other things. Paul Modrich has demonstrated how the cell corrects errors that occur when DNA is replicated during cell division. This mechanism, mismatch repair, reduces the error frequency during DNA replication by about a thousand fold. Congenital defects in mismatch repair are known, for example, to cause a hereditary variant of colon cancer. The Nobel Laureates in Chemistry 2015 have provided fundamental insights into how cells function, knowledge that can be used, for instance, in the development of new cancer treatments.
Aziz Sancar Professor of Biochemistry and Biophysics at the University of North Carolina in USA (PhD - University of Texas; MD - Istanbul University) Honors and Awards: 1969 MD, Summa Cum Laude (1st in class of 625) 1984 NSF Presidential Young Investigator Award 1995 NIH MERIT Award 2004 American Academy of Arts and Sciences 2005 National Academy of Sciences, USA 2006 Turkish Academy of Sciences 2007 Turkish Koç Award 2009 University of Texas at Dallas Distinguished Alumni Award 2014 Distinguished Visiting Professor – Academia Sinica 2015 ASBMB Vallee Award 2015 Nobel Prize in Chemistry
Another Turkish Doctor is awarded Assoc. Prof. Dr. Tülay Güran received one of the prestigious awards in europe named “Younginvestigatoraward” from ESPE
M
armara University Assoc. Prof. Dr. Tülay Güran, received the Young Investigator Award from ESPE (European Society for Paediatric Endocrinology) Dr. Tülay Gürman is from Mardin Turkey, just like Nobel prize for
88
Ekim 2015
chemistry 2015 winner scientist Prof. Dr. Aziz Sancar. “Younginvestigatoraward” is given to the best projects selected among hundreds of invesigators under age of 40 all around the world. Assoc. Prof. Dr. Güran stated that she is
pleased to represent Turkey by courtesy of this award. Award is presented during the yearly congress of ESPE in Barcelona in front of 3000 delegates by ESPE Science Committee President Jan Lebl. Assoc. Prof. Dr. Güran said that it was another pleasure to receive the award from Jan Lebl as a Turkish doctor. Assoc. Prof. Dr. Tülay Güran After İstanbul University Faculty of Medicine she studied for a post graduate degree at Marmara University as a paediatrician. Later she is updated her post graduate degree to master’s degree at Marmara University Faculty of Medicine Department of Paediatric Endocrinology with Prof. Dr. Abdullah Bereket . She is chosen for one of the most important Fellowship programs in European Union; Marie Curie Post-doctoral Research Fellowship. Within the program she made scientific researches for 2 years at Birmingham University in England. She is particularly focused on scientific researches about congenital adrenal gland diseases which is very common in turkey due to frequent cross cousin marriages. Assoc. Prof. Dr. Tülay Güran ‘s scientific researches are printed in prestigious medical journals like; “Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism” and “New EnglandJournal of Medicine”. Assoc. Prof. Dr. Tülay Güran is married with 3 kids and currently working at Marmara University.
Age of the genomic information Health and Pharmaceutical Industries make big impact by using Genomic Information
medicine, and physicians to help them plan their life. The results of genomic information showed that life programs can be planned based on the occurrence of illness and it can be prevented and can be delayed in some cases.
enomic science is developing rapidly and molecular basis of diseases are becoming clearer. Thus, we are able to diagnose most diseases at the molecular level more clearly; clinician’s approach for treatment becomes more scientific. While both cost and length of the treatment get shorter, the patient-physician relationship is becoming stronger.
Tailor-made drugs Treatments of the rare genetic diseases are very difficult and the development of tailor-made drugs for specific individuals is very important. Such disease causing genetic variations may differ from individual to individual, and therefore the treatment can be different. However, determining the effective treatment or medicament for disease, it must be correctly diagnosed. So the genetic data obtained up to now must be properly reviewed and evaluated.
The meaning of genetic information becomes clearer with Human Genome Project. Location and structure of our genes are identified and an important amount of data about their metabolism is obtained. The advancement of DNA technology, finding the presence of the gene that causes the disease and analyzing it changed our approach to the disease in the terms of diagnosis. Diseases can be diagnosed even in postnatal life, after determining potential susceptibility to disease; we are able to give our support to individuals under preventive
Pharmacogenetics With the development of DNA and RNA world; not only diagnosis but also the treatment perspective is changing too. Especially the wide world of RNA is a world to be illuminated very well. With the new generation of RNA-based drugs, disease that are difficult to treat, their treatment will get easier. Pharmaceutical industry that uses of Genomic information will make a difference over the time. For example, pharmacogenetics give valuable information for usage of antidepressants or chemotherapy dose adjustment
Doç. Dr. Korkut Ulucan
G
90
Ekim 2015
in drug treatment, physicians and institutions that use them are creating differences. In time disease that can not be signified for today, will become treatable in the light of genomic information. Life style; formed by genetic data Genomic data makes a difference not only in the clinical sense but also in our daily lives. For example, from the data of nutrition genetics we can learn which nutrition can be used for our benefits. We can organize nutrition programs based on this information. Similarly, genetic information can determine the athletic performance and what type of exercise is more fitted for our body types. With the information that we gain by genetic analysis which are to be done once in a lifetime, , we will have a chance to experience information that we can use in the rest of our life. Omics Technologies Metabolism and our way of life are influenced by the differences in the DNA, such as not having same effect to the same drug. Emerging technologies in the -omics help us for determining these characteristics. So following this technology and using the drug treatment to translate it to chemical information will provide economic benefit to industry.
Newest CPR System inspired by a toilet pump! ResQCPR System The ResQCPR™ System is a CPR adjunct comprised of two synergistic devices—the ResQPOD® ITD 16 and the ResQPUMP® ACD-CPR Device. Together, they increase the likelihood of survival. A major clinical study of more than 1600 patients showed a 49% increase in one-year survival from cardiac arrest. The ResQPOD ITD 16 returns more blood to the heart (preload) and lowers intracranial pressure by regulating airflow during CPR to increase the vacuum in a patient’s chest during chest wall recoil. The ResQPUMP ACD-CPR device further increases blood return by re-expanding the chest with a lift force of up to 10 kg. It is the only approved system for delivering true active compression-decompression CPR. ACD-CPR Device. Used together, these devices improve blood flow to the brain and vital organs, and have been show to increase the likelihood of survival. Better Blood Flow The ResQCPR System has been shown in a pre-clinical study to provide near-normal blood flow to the brain during cardiac arrest. Better Blood Pressure And, the device combination has been shown in a clinical study to provide near-normal systolic and diastolic blood pressures during cardiac arrest. Improved Survival The ResQCPR System is the only CPR device with an FDA-
92
Ekim 2015
approved indication to improve the likelihood of survival. A multicenter trial that randomized over 1600 patients showed a 49% increase in survival to one year in adult cardiac arrest patients who received the ResQCPR System. “I Woke Up During CPR!” When Professor Steve Dunn experienced his cardiac arrest in 2008, EMS personnel used the ResQCPR System as part of their resuscitation protocol. Although he did not have a perfusing pulse, Steve woke up repeatedly while ResQCPR was being performed on him. Today he is a happy and healthy cardiac arrest survivor thanks, in part, to the ResQCPR System. Based upon study results, the ResQCPR System could save thousands of lives each year in
the US if widely implemented. Key Features and Benefits • Only CPR device with an FDAapproved indication for improved likelihood of survival • Only CPR device FDAapproved to provide ACD-CPR with 10 kg of pre-expansion force • Promotes High Quality CPR by providing guidance on critical ResQCPR quality parameters (e.g. compression and lifting forces, compression and ventilation rates) • Easy to learn, and simple to use • Compact, lightweight, and easy to store • Can be used by both basic and advanced life support personnel • Ideal first line therapy option that complements automated CPR • Comprehensive training resources available
Special Services by Sport Medicine Center Emsey Hospital is one of the world’s leading health organizations, now provides a new service in the field of sports medicine through its Emsey Sports Medicine Multidisciplinary Clinic Integration Project.
S
port that develops our body, soul and skills as both regular and balanced is very beneficial to human health. Taking precautions against the risks to both amateur and professional athletes is important and emergency response is crucial at spontaneous accidents and injuries. Emsey Hospital is one of the world’s leading health organizations, now provides a new service in the field of sports medicine through its Emsey Sports Medicine Multidisciplinary Clinic Integration Project. Besides the emergency responses to injuries experienced while sports, the Emsey Sports Medicine specialists will be able to immediately respond to the needs for rehabilitation processes which require stability. What’s involved in the Emsey Hospital Sports Medicine? The Emsey Sports Medicine provides to athlete patients with medical treatment and services
94
Ekim 2015
through the new structure established by a working partnership of the 7 clinics within the hospital for athlete health. These clinics are Orthopedics, Physical Treatment and Rehabilitation, Cardiology, Chest Diseases, Neurosurgery (Spine Surgery), Eye Diseases, Nutrition and Diet departments. Basically two important services are provided to athletes within the Emsey Sports Medicine. One of them is the services for treatment of injuries the athletes are experienced in the sports events or during workouts, and the other one is the protective and supportive medicine. Distinguish rehabilitation services Arthroscopic surgery, hand and upper extremity surgery, spine surgery are implementing successfully in the orthopedic problems and injuries. Rehabilitation is preforming successfully for the athletes to whom surgery is not required, besides preoperative and
postoperative rehabilitation. Doctors, physiotherapists and sports instructors experienced in their fields serving for the sportive rehabilitation. Application of the various methods of physical therapy and rehabilitation in order to remove pain and stiffness and muscle weaknesses observing preoperatively and postoperatively is implementing successfully through a comprehensive PTR (Physical Therapy and Rehabilitation) program that starts on the first day following the intervention. The methods of physical therapy applied to the patient include the therapies such as hot/ cold applications, ultrasound, stimulation with electrical current, hydrotherapy and traction. The experienced specialist staff of the Emsey Sports Medicine planning treatments in the light of the latest development in the world and by means of the devices used in treatments, and they can apply these methods to the patients safely.
Hypercholesterolemia may be your family legacy
Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu
An interview about Familial Hypercholesterolemia (which known as “Familial High Cholesterol”) with Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu, Ege University, Faculty of Medicine, Department of Cardiology Faculty Member and President of the Turkish Society of Cardiology Lipid Working Group.
MT-What is the definition of Familial Hypercholesterolemia disease? In “Familial Hypercholesterolemia” disease, due to an inherited disorder in the degradation of LDL-cholesterol (bad cholesterol) blood cholesterol levels are highly increased. Excessively elevated cholesterol accumulates in the arteries and tissues causing serious damage. This disease has two types: Heterozygous and homozygous types. In the homozygous form, i.e. when a person had the faulty gene from both his/her mother and father, the course of the disease is severe. In these patients LDL-cholesterol level exceeds 350 mg/dl. In the heterozygous form, i.e. when the faulty gene had passed from one parent, the LDLcholesterol level is above 190 mg/dl in patients identified as “carrier”. In homozygous patients if the LDL cannot be reduced heart attacks begin to happen in early childhood and unfortunately patients can die before reaching their 20-30’s. Heterozygous patients appear generally with early heart attacks in their 30-40’s. MT-What is the burden of the disease on society? It is well-known that in our country premature i.e. young heart attacks are more frequent. while 20% of heart attacks happen before age
96
Ekim 2015
50 in Turkey, early heart attacks do not exceed 10% of population in Europe. While in Europe mean age of heart attack is between 60-65, in our country the average is 10 years younger. Therefore, in our country Familial Hypercholesterolemia appears to be an important factor in these early heart attacks. MT-Is genetic test a must for the diagnosis? No, it is not required. Although this disease is a genetic one, it can be easily diagnosed only measuring the blood lipid levels and by a physical examination and questioning early heart attacks (before age 50) in family history. Homozygous patients can be recognized easily through accumulations of cholesterol in the knee, elbow, fingers and contours of the eye since the age of 2-3. These yellowish or orangy lesions on the superficial skin have different sizes and are soft. MT-Do family members need to be screened? Family screening is very important. When doctors diagnose Familial Hypercholesterolemia, they should screen the whole family and invite for treatment. The biggest problem here is that elevated cholesterol doesn’t cause a discomfort to the patient until a cardiovascular disease happens. Therefore patients are late for a consult. Awareness is very important.
www.tursab.org.tr
TÜRKİYE’NİN SAĞLIK VE TIP DÜNYASI DERGİSİ
MT-What are your plans to create an awareness about the Familial Hypercholesterolemia in Turkey? The most important factor is early diagnosis. The sooner we diagnose and treat a patient, lesser are heart attacks and early deaths. But, unfortunately, awareness of the disease among physicians and in public is very low. We launched a project as Turkish Society of Cardiology (TSC) to solve this problem. Within the scope of this project we organize regional lipid courses for physicians. Yet in medical congress for physicians we hold sessions, conferences about this disease, publish articles in medical journals. We provide information about the disease in the TSC website. We also launched a trial in order to investigate the incidence of the disease in Turkey. Under the influence of the statements about cholesterol not being harmful, the probability of this group of patients to reach physicians and treatment decreases. We all have to act sensitively on this issue and our priority must be the diagnosis and treatment in due time. We should not forget the big damage caused by high levels of cholesterol. In addition, we are at the stage of establishing a patient association in order to raise awareness of public. MT-What is your target with this association? There are patient associations of Familial Hypercholesterolemia in almost every country in Europe. These associations undertake the education of the community on this disease and the damages caused by the cholesterol. Furthermore, they ensure that 98
Ekim 2015
when someone suspects such disease he/she reaches a specialist physician. We also are in the stage of establishing a patient association which will serve in a similar way. Such an association is an important stage in raising the awareness. MT-Are there any trial on Familial Hypercholesterolemia to date conducted in Turkey? In Turkey, trials on this disease have started recently. However, European countries mapped the disease, detected the patients at risk and enabled them to reach the treatment. This screening is really important because how sooner we start the treatment more we are able to prevent heart attacks and deaths in those patients. With the Familial Hypercholesterolemia project that we lead as TSC and conduct in conjunction with European Society of Atherosclerosis, we aim to detect Familial Hypercholesterolemia patients in Turkey, to screen their families and provide early treatment. Turkish Society of Endocrinology also wishes to support our investigation. We have also started the AHIT trial in homozygous Familial Hypercholesterolemia patients. We also try to determine the situation of patients, especially who receives apheresis (apheresis is a technique to continuously remove LDL from the blood) which is currently applied in 28 centers in our country. MT-What is the prevalence of Familial Hypercholesterolemia in the world and in Turkey? What should be done as a treatment? Until recently, due to its genetic origin, the disease was
considered to be rare. But, especially in closed societies like ours where kin marriages are common the incidence is high. We are not sure about the incidence in Turkey but the rate of carriage (heterozygous type) varies approximately between 1/100 and 1/300. This rate is very high. In the world the rates are variable, prevalence can go up and down according to the country characteristics. As for the treatment, we aim to rapidly reduce the levels of cholesterol and to prevent heart attacks. Unfortunately in the homozygous type, cholesterol reducing medications are not sufficient. In this patients the cholesterol has to be removed from the blood by LDL-apheresis. But this treatment effect lasts at most a week and it has to be applied regularly for life. On the other hand, this treatment is only available in 28 centers in our country and it causes a wavelike level rather than a chronic cholesterol level. Furthermore, patient has to start this treatment at the age around 6-7 otherwise we can’t prevent developing a cardiovascular disease. In conclusion, Familial Hypercholesterolemia is a common health problem in our country. Exposure to high levels of cholesterol from the moment they were born, causes early cardiovascular diseases in those patients. In patients with LDL levels > 190 mg/dl (children >160 mg/dl), if the patient or any of his/her relative has a cardiovascular disease before the age of 50 Familial Hypercholesterolemia must be investigated. We can prevent young heart attacks and deaths in this patient group only through early diagnosis and treatment.
First online hospital; Medicopin The world’s first and only online medical opinion and medical archive system – medicopin.com is also in Turkish now
W
ith Its Unique Features, The Most Advanced Communication And Medical Archive Platform Medicopin.Com Is In Turkey With Turkish Language Option And Turkish Speaking Support Team Medicopin.com is a new international online medical communication platform with two major services. While Medicopin is a revolutionary second opinion service provider that combines cutting-edge medical expertise with the latest secure communication technology and provides users with online access to world-class U.S. physicians, Medihis brings up the opportunity of creating an online and always accessible medical archive. Medicopin. com not only loss and/or duplication of medical tests but also offers a range of benefits within its Medihis service that
are geared to preventive care, early detection and emergency situations. The Best U.S. Expert Doctors Are Just a Few Clicks Away Now ! Medicopin.com`s Medicopin service brings the best U. S. specialists to your home. All of our doctors are leaders in their fields, with the knowledge that comes with long experience. This means that you’re not only assured of receiving an accurate diagnosis, but also recommendations for the most advanced, proven treatments available in the world today, regardless of your location. As a trusted and highly regarded healthcare service, Medicopin combines outstanding medical expertise with a deep concern for the comfort and privacy of patients. Doctors communicate
with patients through our secure website via a personalized recorded video or face-toface video conference. All video- conference sessions are recorded and can be reviewed later at any time by users. Whom Medicopin service is an ideal alternative healthcare tool for? • Patients who need their general check-up results evaluated or want their current health situation reviewed, • Patients who received a diagnosis already, but are seeking a second opinion from an expert doctor, • Patients who are having difficulty deciding between different treatment options, • Patients who want to have a final assessment before undergoing a major procedure, such as surgery, • Patients who want to be wellprepared before the visit that they plan to do for an appointment with their expert doctor, • Patients who want to have their post-surgery follow-ups over a secure and reliable online medical platform. Your personalized medical archive with its unique features is 24/7 accessible online and all over the World! A crucial part of Medicopin. com - Medihis Service opens up another phase to the “Personal Healthcare Records” (PHR) which is valued more importantly these days.
100
Ekim 2015
Medihis is a high-security archiving system which helps our users compile all of their blood tests and imaging results (i.e. MRI, CAT, Endoscopy), previous procedures and existing ailments, medications they use, genetic susceptibility to certain conditions and others in one place, providing quick and easy global access online, at any time. Understanding that access to the latest medical information is the key to effective healthcare. Medicopin.com’s goal is to provide universal access to preventative care, cutting- edge treatments and the expertise of the best doctors in the world. Besides, there is an option of annual check up purchase
102
Ekim 2015
together with the Medihis Service. Medihis members can easily share all their existing documents in their Medihis accounts with the Medicopin.com`s expert doctors and can benefit from the “second opinion service” with priorities and discounts. Whom Medihis service is an ideal alternative healthcare tool for? • Are receiving different treatments from different facilities, • Want to collect all the medical information in one place, • Are having trouble organizing all of their medical information, • Travel frequently, • Are living with a condition that
requires periodic follow-ups and adjustments, • Are interested in being able to use user-friendly analytics to keep track of their own test results over time, • Want to create a permanent medical archive for their little ones and follow their development on graphics, comparing with average values, • Are in charge of health care of more than one person, such as children, elderly parents and spouses. About Medicopin.com Medicopin.com, derived from the term “medical opinion”, is an international medical company offering superior healthcare assistance to individuals overseas. It provides a gateway for the exchange and maintenance of vital health information and advice, prioritizing continuous innovation in the field. Medicopin.com’s team comprises of doctors from prestigious institutions, integrating their years of experience with advanced technology to bring you the world’s FIRST and ONLY online hospital. We offer multi-language services to our customers. This is a venue in which our members receive the right medical advice from world leading doctors overseas without disrupting their daily routines and obligations. With Medihis, users can compile every detail of their medical history, tests and imaging results to access them anywhere in the world. The analytics features such as table plotting for observation and an alarm system for anomalous values are clear advantages of the Medihis system. Those who value their health know the importance of an early diagnosis.
Selective Salpingography
A
pproximately 25-30% of the couples with infertility problem have tubal pathology. The incidence of proximal tubal occlusion among women with tubal pathology is about 10-20%. There are many reasons to proximal tubal occlusion, either functional or organic, including accumulation of secretions, tubal spasm, adhesion, polyp, pelvic inflammatory disease, endometriosis and salpingitis istmica nodosa (SIN). The initial standard imaging method to determine the tubal openness has to be HSG. However, standard HSG can yield false positive results in favor of a tubal pathology despite its absence due to accumulation of secretions, mucous plaque, tubal spasm and moderate adhesions. Adequate pressure during contrast passage through the phallopian tubes might not always be achieved due to intravasation of the contrast material inside the uterine cavity towards venous system. Due to the differences in diameters of both phallopian tubes, sometimes the contrast material rapidly diffuses into the peritoneal cavity from within the larger tube, preventing to achieve adequate intrauterine pressure to let passage through the other tube. Although possibility of tubal spasm is much lower with painless HSG procedure, it can occasionally be encountered. There is no effective spasmolytic agent to eliminate tubal spasm. IV. glucagon, prostaglandin antagonists and beta-2 agonists,
104
Ekim 2015
which are used as spasmolytics are known to have limited efficacy. For this reasons, with standard HSG, it is not possible to differentiate functional and organic occlusion from each other, which is very important in terms of treatment planning. Selective salpingography, performed in accompaniment with fluoroscopy as a sequel to standard HSG procedure can provide optimal imaging of the tubal anatomy. Corfman and Taylor described selective salpingography in 1966, using a curled metal cannula, and suggested that tubal anatomy and pathologies can be revealed in infertile cases. Selective salpingography is accepted as an effective imaging method when standard HSG suggests a proximal tubal occlusion. Without need for additional sedation or another procedure, a very thin special flexible catheter is guided towards uterotubal ostium via transcervical route; and selective salpingography is performed via injection of a non-ionic contrast agent with mild pressure under guidance of fluoroscopy. If the occlusion persists in the presence of high pressure, a true anatomical occlusion should be considered and the procedure should be terminated. In a short time like 1-2 minutes, selective salpingography can demonstrate tubal openness in 70% of the cases that were determined to have proximal tubal occlusion with standard HSG, reducing the need for surgery to a great extent. Pregnancy rates have been claimed to increase following selective salpingography procedure. After overcoming proximal tubal occlusion with the help of this method, it is possible to evaluate the distal segment. Since distal tubal occlusion requires more invasive interventions, its detection is important.
Administration of prophylactic antibiotherapy after selective salpingography procedure is still controversial today. There are opinions that are in support of the administration of prophylactic antibiotics in order to prevent spread of the currently present silent infections. Selective salpingography has no different and additional complications to that of standard HSG examination. Spasm and related pain do not occur during selective salpingography procedure. Selective salpingography is usually performed within a fluoroscopy duration that is less than 2 minutes. Radiation dose exposed by the doctor and the patient can be reduced to a great extent with an experienced team, appropriate equipment and the latest technology “C”-arm digital X-ray devices. As this technique is effective, minimally invasive, safe and inexpensive, it should be considered as an essential part of the routine HSG procedure in infertile cases who are determined to have proximal tubal occlusion. American Society of Reproductive Medicine (ASRM) recommends selective salpingography consequently when proximal tubal occlusion is detected in HSG. In Şişli Echomar, we perform selective salpingography routinely whenever proximal tubal occlusion is detected in standard HSG, using the most appropriate materials and technique, with the latest technology “C”-arm digital X-ray device, without claiming an additional charge. However, it should be noted that neither standard HSG nor selective salpingography procedure are not an alternative to surgery in case of situations like true occlusion, tubal ligation or hydrosalpinx.
Bayer HealthCare and Johns Hopkins University to Collaborate Bayer HealthCare (Bayer) and The Johns Hopkins University in Baltimore, Maryland, U.S., have entered into a fiveyear collaboration agreement to develop new ophthalmic therapies targeting retinal diseases.
T
he partners will jointly work on the discovery and development of innovative drugs for the treatment of serious back-of-the-eye diseases that affect many people worldwide, including agerelated macular degeneration (AMD), diabetic macular edema (DME), geographic atrophy, Stargardt’s disease, and retinal vein occlusion (RVO). “Bayer is strongly committed to further expanding its research efforts in the area of retinal Diseases,” said Professor Andreas Busch, Head of Global Drug Discovery and member of the Executive Committee of Bayer HealthCare. “The Wilmer Eye Institute deep understands of eye disease biology and patient care and Bayer’s expertise in drug discovery and development in ophthalmology complement each other perfectly. We are pleased to partner with this renowned institute which is among the leading scientific and
106
Ekim 2015
clinical institutions inophthalmology worldwide.“ “There is a critical need for new therapies that treat a variety of serious diseases of the eye,” said Peter J. McDonnell, Director of the Wilmer Eye Institute and Professor of ophthalmology at the Johns Hopkins University School of Medicine. “Additional research will allow us the opportunity to make significant advances in this area.” Under the agreement, Bayer and the Wilmer Eye Institute of Johns Hopkins will jointly conduct research activities evaluating new targets and disease mechanisms, drug Bayer HealthCare and Johns Hopkins University Collaborate to Develop New Ophthalmic Therapies delivery technologies, and biomarkers for back-of-the-eye diseases with high unmet medical need. Both parties will contribute personnel and infrastructure to address important scientific questions. Bayer will have an option for the
exclusive use of the collaboration results. Strong internal R&D capability in ophthalmology As a leader in ophthalmology, Bayer is committed to delivering science for a better life by addressing unmet needs through scientific progress and innovation and facilitating medical education and knowledge sharing. Bayer has established strong internal R&D capabilities in ophthalmology with the aim to bring new therapies to patients suffering from vision impairment and sightthreatening diseases. The company’s internal R&D capacities are supplemented by external collaborations. As such, Bayer supports multiple projects and initiatives worldwide as well as partnering with multiple organizations to help improve the lives of people living with a visual impairment or blindness.
2nd National Biocidal Congress with International Participation 2nd National Biocidal Congress with International Participation will be held by the cooperation with Public Health Institution of Turkey, Çukurova University and Ege University on 9 – 13 November 2015 at Sheraton Çeşme Hotel.
108
Ekim 2015
1
st National Biocidal Congress with International Participation has achieved its purpose on biocidal products on the production, marketing and applications in terms of both the public and private sector, in the field of most comprehensive participation in our country with domestic and foreign 105 speakers and 1150 participants which was held in Antalya on 19-22 March 2014. Preparations have begun for the 2nd National Biocidal Congress. Under the leadership of Public Health Institution of Turkey which is the sole authority for Biocidal Products in Turkey is considered to be taken important steps for providing information’s and discussions to come together with all parties for the issues and become a traditional planned congress to find better and
convenient to use. Such as companies which are exporting Biocidal Products within the scope of BPR will encounter challenges and potential opportunities, active substances used in biocidal products in our country and technical equivalence with the impurities, begin to apply European Union’s Biocidal Product Regulation with the number of 528/2012/ EU and make arrangements in consequence with encountered problems with treated articles and endocrine disruptors not become clear already; Such as difficulties encountered in biocidal product applications, biocidal products which municipalities use in the field of public health and their purchase process, disinfectants which are used in hospitals and difficulties encountered in the process of buying; Valuable contributions and participations will be 2nd National Biocidal Congress with International Participation which will be held in Sheraton Çeşme Hotel between 9 – 13 November 2015 with participation of competent authorities of European Union countries, representatives of universities, hospitals, municipalities and domestic and foreign industries is planned to be produced solutions and sessions will take place in the congress.
Sınıfının Lideri Sınıfının Lideri Aura Şofben ile Sıcak Suyunuz
5 Saniyede Hazır...
Aura Magnetic Control Șofben
Aura Micro Control Șofben
Elektronik Kontrol Sistemi Dijital Dokunmatik Ekran
Manyetik Akış Sensörü
5
5
Saniyede Sıcak Su
Saniyede Sıcak Su
5 Emniyetli 3 Kademeli
5 Emniyetli 3 Kademeli
Ücretsiz Kurulum
Ücretsiz Kurulum
Bütçenize uygun taksitlerle.
• Kurulumu kolay, kullanımı pratiktir. • Su tankına ihtiyaç yoktur. • Sıcak su için beklemeniz gerekmez, anında sıcak su sağlar. • Ekonomik olduğundan fazla elektrik harcamaz. • Üç kademeli olduğundan suyu her mevsimde istenilen derecede ısıtır. • Zarif bir görünüme sahip olduğundan yer kaplamaz. • Yaygın servis ağına sahiptir.
facebook.com/ihlaspazarlama
twitter.com/ihlaspazarlama
www.ihlasmagazasi.com
444 49 49
VSY Biotechnology signs agreement with ESTEVE for Spanish Market
E
STEVE announced today the signature of a collaboration agreement with the company VSY Biotechnology to consolidate its growth strategy in the field of ophthalmology, thereby expanding its portfolio with specialized products for eye surgery, specifically relating to cataract surgery. This agreement allows ESTEVE to expand its portfolio in ophthalmology —which already includes products for ocular surface diseases and age-related macular degeneration (AMD)— and to address the surgery sector, where about 350,000 cataract interventions are performed in Spain every year —over 22 million interventions worldwide (AÑADIR INFO ECONÓMICA DEL MERCADO) (ADD MARKET ECONOMIC INFO) ESTEVE’s short-term strategy consists in expanding the current product portfolio and in diversifying to address new market segments. Our long-term strategy includes the creation of a portfolio of inhouse products, and international development. ESTEVE’s ophthalmic area, now strengthened by a new surgery team, includes 30 people and expects turnover to grow to some 40 million Euros in the year 2020. By that date, the company also expects to be present in several European markets. According to Esteve’s CEO Albert Esteve, “we’ll still be betting on internationalization in the coming years, mainly in pharma activities, so that positions similar to those we hold in our generics and chemical activities can be reached. In this framework, the collaboration agreement signed with VSY
110
Ekim 2015
Biotechnology is an important step to meet our strategic growth axes, where we are actively developing alliance policies with other companies”. For his part, ESTEVE’s DirectorGeneral of pharmaceutical activities Joe Sullivan said that “choosing VSY Biotechnology as a partner involves not only accessing a very extensive portfolio of surgical solutions in this sector, but also working with a company that, just like ESTEVE, strongly supports innovation”. In the words’s of VSY Biotechnology’s CEO Dr. Ercan Varlıbas, “Our partnership with ESTEVE, a respectful, ethical and strong company, and the highly innovative products of VSY Biotechnology, this synergy of professionalism and high technology products, will serve for patients in Spain.” ESTEVE will add the products of VSY Biotechnology to its portfolio. An benchmark of intraocular lenses, VSY has developed the Acriva Reviol Tri-ED trifocal lens, a key product for the treatment of longsightedness in cataract surgery. Over the past 5 years, more than 1,400,000 lenses manufactured by VSY Biotechnology have been implanted in patients from over forty countries. In addition to intraocular lenses, ESTEVE’s portfolio of ophthalmic surgery products will also include viscoelastic devices and balanced salt solutions — both essential cataract surgery products— supplied by the same manufacturer. Other surgical products will be added in the future, such as operating room products, perishable materials, and instruments, thus offering a wide
range of solutions in this area. VSY Biotechnology Created in 2009 and headquartered in Amsterdam (the Netherlands), VSY Biotechnology is an innovative company devoted to offering the best ophthalmic solutions through a new range of products designed and manufactured to improve the sight of patients worldwide. VSY Biotechnology’s top-level R&D team has provided a portfolio of innovative products. Also, VSY’s unique production capacity has resulted in differentiated products that meet the most demanding quality standards. With its extensive production line, VSY Biotechnology develops its technology along two complementary lines —one for the patient and one for the ophthalmologist— and focuses on the development of cataract products and the innovation of existing lens models. The company currently has three production sites, two in Turkey and one in Germany. ESTEVE ESTEVE is a leading chemicalpharmaceutical group located in Barcelona, Spain. Ever since its foundation in 1929, ESTEVE has been firmly committed to excellence and has used its best efforts in drug research to cover unmet medical needs with significant social impact. The company works on both an independent and partnership basis to provide new, first-class treatments to the patients. With a workforce of 2,300 professionals, the company has subsidiaries and production sites in several European countries, the US, China, and Mexico.
Hayatını yaşa! Hassas mesaneler için özel olarak geliştirilmiş süper emici Selpak Mesane Pedi. İdrar kaçırma durumunda konforlu yapısıyla her an yanınızda.
Dışarıdan Belli Olmaz Cilde Dost
Ultra Emici Kokuyu Hapseder