Sağlıklı Büyüme Yıl: 26 Sayı:310 EYLÜL 2012 GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE MÜZEYYEN YARAN muzeyyen.yaran@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 34530 Yenibosna / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Sağlık sektörü Eylül ayı ile birlikte hareketleniyor. Yatırımların hızla devam ettiği sektörde, yaşanan gelişmeler 4. Ulusal Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi’nde konuşulacak. SEİS ve TÜMDEF önderliğinde 24-30 Eylül tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştirilecek olan kongre ile aynı tarihlerde Adana’da Çukurova Tıp Fuarı düzenleniyor. Medikal Teknik Dergisi her iki organizasyonu takip ederek önümüzdeki sayıda izlenimlerimizi sizlerle paylaşacağız. TOKİ’nin Sağlık Bakanlığı ile imzaladığı protokol kapsamında 2012 yılının ilk 6 ayında 4 bin 250 yatak kapasiteli 27 hastane ihalesi tamamlandı. Yurdun dört bir yanında hızla yükselen hastaneler sayesinde, uzun yıllar sağlık alanında sıkıntı yaşanmayacaktır. Sağlık personel sayısına da eğilen Sağlık Bakanlığı bu anlamda yeni kadrolar açmaya devam ediyor. Her anlamda dikkat çeken Türkiye, sağlık alanında yaptığı bu hamlelerle de dünyanın dikkatini çekiyor. Yurt dışından çok sayıda marka Türkiye pazarında var olabilmek için çaba gösteriyor. Artan rekabet koşulları en çok küçük ve orta ölçekli işletmeleri tedirgin ediyor. Bu gelişmeler 4. Ulusal Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi’nde mutlaka ele alınacak ve çözüm önerileri paylaşılacaktır. Yeni sağlık politikalarının belirlendiği bu dönemde, tüm firmaların yaptıkları ve yapacaklarına ilişkin planlamalarını gözden geçirmeleri gerekecek. Bu gelişmeler ışığında çalışmalara yön vermek en sağlıklı hareket olacaktır. Doğru hamleyi yapan, sektörde birlikte büyümeye devam edecektir. Başarıyla yayın hayatına devam eden Medikal Teknik Dergisi de, sektörde yaşanan yenilik ve gelişmeleri sizlere aktarmayı sürdürecektir. Bu sayımızda sektörde yaşanan gelişmelere ilişkin çok sayıda haber ve röportaj bulabilirsiniz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.
REKLAM INDEKSİ
icindekiler
08
Sektör Kongrede Buluşuyor
56
Hayat Kurtaran Teknoloji, Hayat Kurtaran Ürünler
12
TOKİ’den 6 Ayda 2 Bin 250 Yatak Kapasiteli 27 Hastane
64
Ani Kalp Durması Vakalarında En Etkili Yöntem
16
3 Milyar Dolarlık Projeyle Geliyor
70
3 Boyutlu Ekokardiyografi
22
Philips’ten Geleceğe Işık Tutacak Yenilik
72
Kalp Hastalıklarının Tanısında Altın Standart
24
İstanbul’daki Sağlık Yatırımları Artarak Devam Ediyor
AKTİF DIŞ TİCARET ...................41 ALTINTUR ..................................69 AMAZON MEDİKAL....................19 AN LİMİTED......................116-117 AND OUTDOR ............................77 AR MATBAACILIK ....................113 AYDERSAN ...........................89-91 BETA MEDİKAL..........................17 BETAKON .........................103-105 BEYBİ .........................................87 BİSAN.......................................125 CARDIATECH .............................27 CEYO .....................................13-15 DESOMED EURO .......................25 DIGITUR............................134-135 DİJİKON .....................................75 DOPA ....................................49-51 DORUKAN ..................................35
EFORSAN .................................4-5 EKİP TIBBİ MALZEME...............79 EMS ............................................73 FİLMAT.......................................11 GALENA .....................................31 GAMİDOR .................................115 GÖZDE.........................A.K.İ-93-95 İDEAL MAKİNA.........................2-3 İHLAS KOLEJİ ..........................121 İHLAS PAZARLAMA .........127-129 İNCEKARALAR.............................9 İSTANBUL HEALT EXPO .........133 KEYHAN TERCÜME ...................97 KUZULUK.................................123 MATİSAFE ..................................57 MEDICA ....................................107 MEDİPAK....................................59 MERKEZ İLAÇ ............................39
102
Düşük Doz ile Sınırları Aşan Yenilik
104
Ultrasonla Gelen Güzellik
107
Eğri Dişlere Şeffaf Çözüm
108
Fansız Bilgisayar Ailesine Yeni Üye
MES MEDİKAL......................61-63 MESİTAŞ...............................65-67 MEYER ..................................54-55 MULTİKAN..........................99-101 NORM MEDİKAL........................33 NOYA ..........................................21 NOYA ..........................................37 OĞUZ CEVİZLİ ..........................111 ORSA .......................................Ö.K. PLASTİMED ...............................53 ROC TIBBİ TEKNOLOJİ .............83 SANİTER ....................................29 SAYED ......................................131 SCA HİJYEN ............................A.K. TAP MEDİKAL ..........................109 TARTI..........................................81 TRİMPEKS ......................43-45-47 TÜRKİYE GAZETESİ .................119 ÜZÜMCÜ............................Ö.K.İ.-1
AKTÜEL
Sektör Kongrede Buluşuyor 4. Ulusal Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi, TÜMDEF VE SEİS önderliğinde 27-30 Eylül 2012 tarihinde İzmir Çeşme Altın Yunus Oteli’nde gerçekleştiriliyor.
8 > EYLÜL 2012
S
ektörün sorunlarını ve çözüm önerilerini değerlendirmek, geleceğe ilişkin hedef ve yaklaşımlar koymak amacıyla, 4. Ulusal Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçileri Kongresi, TÜMDEF VE SEİS önderliğinde 2730 Eylül 2012 tarihinde İzmir Çeşme Altın Yunus Oteli’nde gerçekleştirilecek. Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri yöneticileri başta olmak üzere sektörün tüm kesimlerinin bir araya geleceği kongrede, tıbbi cihaz sektörünün dünü, bugünü ve geleceğe ilişkin projeleri masaya yatırılacak.
Geniş Katılım Bekleniyor TÜMDEF Başkanı Kemal Yaz, ”Hızla gelişen teknoloji, Sağlık Bakanlığımızın yeni yapılanmasının, sektörümüz üzerindeki etkisi, AB uyum süreci çalışmaları, gerek dünyanın gerekse ülkemizin zaman zaman yaşadığı ekonomik krizler; sektörümüzü münferit çözümlerden sıyrılarak, kurumsal ve örgütlü bir yapılanmayla, kriterleri belirlenmiş evrensel çözüm önerileri üretme zorunluluğuna getirmiştir. Bu bağlamda federasyonumuz altında yer alan her derneğin, firmanın ve hatta her çalışanın sıkıntı ve çözüm önerilerine ilişkin düşünceleri bizim için çok önemlidir” dedi. Yaz şöyle devam etti: “Sektörümüzün hak ettiği yere gelmesi amacıyla geniş bir katılımla yeni yol haritaları belirleme arzusundayız. Kongre süresince birbirimizi daha yakından tanıyacak, fikirlerimizi paylaşacak, düşüncelerimizi
AKTÜEL
tartışacak ve yeni açılımlar geliştireceğiz. Bu kongrenin bizim kongremiz olduğunu, yaşadığımız sıkıntıların giderilmesi adına ortak akıl yürütebileceğimiz ve çözüm üretebileceğimiz yegane platformun bu toplantı olduğunu hatırlatmak isterim. TÜMDEF olarak sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağız”
Uluslar arası Boyuta Taşındı Ege Tıbbi Malzemeciler Derneği Başkanı N. Recai Arslan da, “İlki 02-05 Şubat 2006 tarihleri arasında Çeşme-
10 > EYLÜL 2012
İzmir'de yaklaşık üç yüz katılımcı ile toplanmıştır.İkincisi 7-10 Şubat 2008 tarihlerinde Kemer-Antalya'da ve üçüncüsü 17-20 Şubat 2011 tarihlerinde Kundu-Antalya'da gerçekleştirilmiştir. Kongremiz; sektörümüzün içinde bulunduğu durumun değerlendirilmesi ve yaşanan sorunlara çözüm önerilerinin ilgili tarafların katılımı ile tartışılması için uygun bir ortam sağlamaktadır.Tıbbi cihaz sektöründeki üretici, ithalatçı, bayi vb. firmaların temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile ilgili kamu kurum yetkilileri bir araya gelmektedir; sektörümüzle ilgili son gelişmeler konuların uzmanları tarafından katılımcılara aktarılmakta, sorunlar ve çözüm önerileri tartışılmakta, gelecek için stratejiler değerlendirilmekte ve ilgililere aktarılmaktadır” diye konuştu. Arslan şunları söyledi: “Bu yıl ilk kez uluslararası olarak düzenlenecek kongrede, yurtdışındaki sivil toplum kuruluşu yetkilileri, yabancı firma temsilcileri, uzmanların katılımıyla yurtdışındaki sektörel gelişmeler ve uygulamalar hakkında bilgi aktarımı sağlanacaktır. Yine offsett, kümelenme ve outsource konularında düzenlenmesi planlanan etkinlik ve eğitimlerle de katılımcı firmalarımıza yurtdışı firmalarla işbirliği geliştirme olanakları sunulacaktır. Sadece tıbbi cihaz üreticisi ve tedarikçisi firma sahiplerini değil, sektöre yatırım yapma düşüncesinde olan her türlü yerli ve yabancı kişilerin, akademisyenlerin ve sektörde çalışmak isteyen öğrencilerin de katılımlarını beklemekteyiz”
AKTÜEL
B
TOKİ’den 6 Ayda 4 Bin 250 Yatak Kapasiteli 27 Hastane
aşbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Sağlık Bakanlığı ile imzaladığı protokol kapsamında 2012’nin ilk altı ayında 4 bin 250 yatak kapasiteli 27 hastane ihalesini tamamladı. İhalesi yapılan hastaneler arasında, Eskişehir 600 yataklı, Hatay 750 yataklı, İstanbul Sultanbeyli 400 yataklı, Ankara Polatlı 300 yataklı, Bursa Mustafakemalpaşa 200 yataklı, Edirne 300 yataklı, İzmir Ödemiş 250 yataklı Devlet Hastaneleri de bulunuyor. TOKİ’nin Eskişehir’e inşa edeceği dev hastane 917 yatak kapasitesine ulaşabilecek.
Piyasa şartlarında ev sahibi olamayan vatandaşlarımız için kaliteli ve modern konutlar üreten TOKİ, Sağlık Bakanlığı ile yaptığı protokollerle hastane yatırımlarına hız verdi.
Piyasa şartlarında ev sahibi olamayan vatandaşlarımız için kaliteli ve modern konutlar üreten TOKİ, Sağlık Bakanlığı ile yaptığı protokollerle hastane yatırımlarına hız verdi. TOKİ, 2012’nin ilk yarısında 4 bin 250 yatak kapasiteli 27 hastanenin ihalesini yaptı. Sözleşmesi imzalanan 17 hastanenin yer tespit çalışmaları tamamlanarak inşaatlarına başlandı. İhalesi yapılan hastanelerden 8’i de sözleşme aşamasına geldi. Diğer 2 hastane ihalesi ise inceleme aşamasında.
Eskişehir’e Dev Yatırım 30 Mayıs’ta ihalesi gerçekleştirilen Yunus Emre 600 Yataklı Devlet Hastanesi ile Eskişehir sağlık alanında dev bir yatırıma kavuşacak. Eskişehir’e inşa edilecek hastane “acil, yoğun bakım, diyaliz ve ameliyathane” bölümlerindeki yataklarla birlikte 917 yatak kapasitesine ulaşabilecek. 76 bin metrekarelik alan üzerine konuşlandırılacak hastane 384 açık 686 kapalı araç kapasitesine sahip olacak. 25 yataklı kliniği bulunacak hastanede destek odalarıyla birlikte 199 poliklinik odası yer alacak.
12 > EYLÜL 2012
AKTÜEL
Hastanede KETEM de Bulunacak
İhalesi Gerçekleşen Hastaneler
Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde tek yataklı, tuvalet ve tuşlu 150; 2 yataklı, tuvalet ve duşlu 236 olmak üzere toplam 386 hasta odası yer alacak. Diyalizde 25, genel yoğun bakımda 59, yeni doğan yoğun bakımda 80, çocuk yoğun bakımda 8, acilde 74 yatak bulunacak. Hastanede 20 ameliyathane salonu, 14 görüntüleme odası, 2 doğum salonu, 8 sdl odası, 5 ldrp odası, bulunacak. Hastanede Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ile Nükleer Tıp Merkezi de planlandı.
İstanbul Sultanbeyli 400 yataklı Devlet Hastanesi Ankara Polatlı 300 yataklı Devlet Hastanesi Eskişehir 600 yataklı Devlet Hastanesi Hatay 750 yataklı Devlet Hastanesi Bursa Mustafakemalpaşa 200 yataklı Devlet Hastanesi Edirne 300 yataklı Devlet Hastanesi Kocaeli Gebze 400 yataklı devlet Hastanesi Adana Ceyhan 250 yataklı Devlet Hastanesi İzmir Ödemiş 250 yataklı Devlet Hastanesi Gümüşhane 200 yataklı Devlet Hastanesi Konya Çumra 50 yataklı Devlet Hastanesi Erzincan Refahiye 50 yataklı Devlet Hastanesi Yozgat Sarıkaya 50 yataklı Devlet Hastanesi Düzce Yığlıca 20 yataklı Devlet Hastanesi Sakarya Sapanca 20 yataklı Devlet Hastanesi Kastamonu Araç 20 yataklı Devlet Hastanesi Nevşehir Hacıbektaş 25 yataklı Entegre Hastanesi Bolu Mengen 20 yataklı Entegre Hastanesi Diyarbakır Çınar 25 yataklı Devlet Hastanesi Adana Feke 20 yataklı Entegre Hastanesi Burdur Bucak 150 yataklı Hastane Çankırı Çerkeş 30 yataklı Devlet Hastanesi Gümüşhane Şiran 25 yataklı Devlet Hastanesi Bursa Keles 25 yataklı Devlet Hastanesi Muğla Datça 25 yataklı Devlet Hastanesi Bolu Göynük 15 yataklı Devlet Hastanesi Uşak Eşme 30 yataklı Devlet Hastanesi
Üç Hastane Yatırım Programında Öte yandan TOKİ, üç hastaneyi daha yatırım programına aldı. Uşak Banaz 50 yataklı Devlet Hastanesi ve Artvin Hopa 50 yataklı yeni Devlet Hastanesi için ihale ve proje çalışmalarını sürdüren İdare, Balıkesir Dursunbey’de yapılması planlanan 75 yataklı devlet Hastanesinin de ihale tarihini belirledi. Dursunbey’de inşa edilecek hastane için 26 Haziran 2012 tarihinde ihaleye çıkılacak.
Somali’ye 200 Yataklı Hastane TOKİ, son 60 yılın en büyük kuraklığını yaşayan Somali’ye de 200 yataklı hastane inşa ediyor. Bu hastanede tek kişilik 17 oda, 4 kişilik 34 oda, 3 kişilik ve 5 kişilik birer oda yer alacak. Yoğun bakım üniteleri, müşahede birimleri, yataklı servislerdeki yataklarla birlikte hastanedeki yatak sayısı 200 olacak. Hastanede ayrıca poliklinikler, yataklı servis, acil servis, görüntüleme merkezi laboratuvar, yoğun bakım, doğumhane ve ameliyathane birimleri, mutfak, çamaşırhane, sterilizasyon, morg ve teknik merkezler bulunuyor.
14 > EYLÜL 2012
AKTÜEL
r o y i l e G e l y e j o r 30 Milyar Dolarlık P larlık bütçe ayıran do ar ily m 30 n içi ak nm la yapı Hastane alanında yeniden in etmek için İstanbul m te en ’d iye rk Tü ı rın la az Irak Hükümeti, sağlık cih or. Health Expo Fuarı’na geliy
D
ünya pazarlarında rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türk medikal sektörü, savaşın enkazını kaldırmak ve ülkeyi yeniden düzenlemek için 600 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlayan ve bunun 30 milyar dolarını sağlık alanı için ayıran Irak Hükümeti’nin dikkatini çekmeyi başardı. Irak Sağlık Bakanı Mecid Muhammed Emin ve beraberindeki 40 kişilik alıcı grubunun, 10-13 Ocak 2013 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da düzenlenecek İstanbul Health Expo Fuarı - Medikal Ürün, Hastane Donanımları, Sağlık Bilişim ve Teknolojileri, Laboratuar Sistemleri, Evde Bakım Ürünleri ve Sağlık Turizmi Fuarı’na geleceği bildirildi. Irak Sağlık Bakanlığı’nın önümüzdeki 3 yıl içinde sağlık kuruluşlarını yapılandırmak için 30 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını belirten CNR Holding İcra Kurulu Üyesi Özhan Carda, “Irak’ta şu an itibariyle 37 hastane inşaatı devam ediyor ve 11 yeni hastanenin inşaatına daha başlanacak. Irak Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde bu hastanelerin malzemelerini Türkiye’den temin etmek için Health Expo Fuarı’na katılacaklarını söyledi.
Irak 600 Milyar Dolara Yeniden Yapılanacak Irak’ın ileriye yönelik yatırım ve yeniden yapılandırma hedefleri için ayırdığı 600 milyar dolarlık yatırım Türkiye’deki tüm sektörler için önemli fırsatlar sunuyor. Irak’daki yeniden yapılanma hedefleri Türkiye’deki kara yolları, demir yolları, sulama sistemleri gibi alt yapı yatırımları ile özellikle çimento başta olmak üzere, inşaat malzemeleri için önemli bir pazar oluşturuyor. Dünya pazarlarında rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türk medikal sektörü de Irak’ın hastane alanında yeniden yapılanmak için ayırdığı 30 milyar dolarlık projesinden
16 > EYLÜL 2012
pay almaya hazırlanıyor. CNR Holding kuruluşu Sine Fuarcılık organizasyonunda, T.C. Sağlık Bakanlığı desteğinde düzenlenecek İstanbul Health Expo Fuarı’na, Irak’dan katılım sağlanması için yoğun bir çalışma yürütüldü. Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi medikal sektörünün de kendini Irak’ın yeniden yapılandırması ve imarı sürecine hazırladığını dile getiren Özhan Carda, şunları söyledi: “Biz de CNR olarak, sektöre olan desteğimizi göstererek Irak’a gittik ve Irak Sağlık Bakanı Mecid Muhammed Emin'i İstanbul Health Expo'ya davet ettik. Bakanlık, medya ve pazarlama departmanı Başkanı Dr. Ziad Tariq Al Ali’yi de hem CNR kuruluşlarından Forum Fuarcılık’ın 04-06 Aralık 2012 tarihinde Bağdat’da düzenleyeceği sağlık fuarı için hem de 2013'te CNR EXPO’DA organize edilecek İstanbul Health Expo Fuarı için görevlendirdi.”
6 Milyar Dolarlık Sektör Türkiye medikal sektörü, yıllık 6 milyar dolarlık iş hacmi ile 180 milyon dolarlık ihracata karşılık, 1,4 milyar dolarlık ithalata sahip. Ülkemizdeki medikal cihaz sektörünün yüzde 85’i ithalata dayanıyor. İstanbul Health Expo Fuarı’nın, medikal cihaz endüstrisinin ihracat yapan katma değeri yüksek bir sektöre dönüşme hedefine destek olması bekleniyor. Ameliyathane cihazlarından ilaç malzemelerine ve hastane mobilyalarına kadar pek çok ürünün sergileneceği fuara yerli yabancı 250 firmanın katılımı bekleniyor. İstanbul Health Expo, 20 bin metrekarelik alanda organize edilecek. Fuar ile eş zamanlı olarak Sine Fuarcılık sponsorluğunda SABİYAP (Sağlık Bilişim Yöneticileri ve Akademisyenleri Platformu) tarafından “Sağlıkta Bilişim Zirvesi” de gerçekleştirilecek. Zirvenin ana temasını “Sağlıkta İnovasyon” oluşturuyor. Teknolojinin teşhis ve tedavi yöntemlerine yansıması ile sağlık yazılımlarının yer alacağı “Dijital Hastane” de CNR EXPO'nun Ana Fuaye kısmına kurulacak ve ziyarete açılacak.
AKTÜEL
Türk İlaç Sektörü Son 10 Yılda İki Kat Büyüdü
K
imya sanayinin en önemli alt sektörlerinden biri olan Türk ilaç sektörü, son yıllarda hızlı büyüme rakamlarıyla dikkat çekiyor. Yüksek katma değer yaratan sanayilerin başında gelen sektör, 10 yıl öncesine göre yaklaşık iki kat büyüyerek 15 milyar liralık pazar büyüklüğüne ulaştı. Türkiye’de sağlık sisteminde yaşanan dönüşüm ile birlikte hizmet kalitesi yükselip pazar büyürken, diğer yandan yerli ilaç üreticisinin yaşadığı sorunlar da artıyor.
İhracattaki Büyük Artış Dikkat Çekici
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz.
Maliyetlerin giderek artması, buna rağmen ilaç fiyatlarının eski rakamların da altına düşmesi nedeniyle iç pazarda zora giren üretici, çareyi ihracatta buldu. İlaç ihracatı son beş yılda yüzde 58,6 oranında artış gösterdi. Geride bıraktığımız yılda, ilaç sektörü en fazla ihracatı Almanya, Irak ve İsviçre’ye yaptı. İngiltere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Slovenya, Belçika, Azerbaycan – Nahcivan, ABD ve Cezayir de ilaç ihracatı yapılan ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Sektörün son beş yıldaki ihracat rakamlarına bakıldığında; 2007 yılında 322 milyon 785 bin dolar olan ihracatın 2011 yılında 512 milyon 161 bin dolara yükseldiği, bu dönemdeki ihracat artışının yüzde 58,6 olduğu görülüyor. Sektör, 2012 yılının yedi aylık döneminde ise, 316 milyon 168 bin dolarlık ihracata ulaştı. Büyük ölçekli şirketlerin hakim olduğu ilaç sektöründe şu an yaklaşık 300 firma faaliyet gösteriyor. En fazla ciroya sahip ilk 20 firma pazarın yüzde 65’ini elinde tutarken, ilk 50 firmanın toplam pazar payı yüzde 85’i buluyor. Türkiye’deki yıllık 1,6 milyar kutuluk ilaç tüketiminin yüzde 80’i yerli üretimle karşılanıyor. Değer bazında bakıldığında ise sektördeki yerli ve ithal üretim oranı yüzde 50’ler dolayında. En fazla Ar-Ge yatırımı yapılan alanlardan biri olan ilaç sektörünün rekabet gücü kazanmasında ileri teknolojili ürünlerin üretimi büyük önem taşıyor. Türkiye, doğal kaynaklarının zenginliği ve hızla büyüyen pazarı göz önüne alındığında yeni yatırımlar için ciddi bir potansiyel taşıyor. Yeni teşvik sistemiyle birlikte bu alanda atılacak adımların sektörün gelişimine ve ihracatına büyük katkı sağlaması bekleniyor.
“Yerli Üretimin Desteklenmesi, Sektörü Büyütecektir”
Düşük fiyatlardan dertli yerli ilaç üreticisi çareyi ihracatta buldu.
18 > EYLÜL 2012
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, kimya sektörünün önemli alt sektörlerinden biri durumundaki ilaçta, son yıllardaki ihracat artışlarının dikkat çekici olduğunu ancak Türkiye’nin bu alandaki potansiyelinin yüksekliği göz önüne alındığında, katma değer artışının sağlanmasıyla birlikte ihracatın da ivme kazanacağını dile getirdi. Akyüz, ilaç sektörünün son 10 yılda ciddi bir mesafe aldığını ancak üreticilerin gelecekte var olabilme konusunda belirsizlikler yaşadıklarının altını çizerek, “Kamu sağlık hizmetlerindeki gelişme sektöre büyük katkı sağladı. Sunulan hizmet kalitesinde de bir iyileşme söz konusu. Ancak tüm gelişmelere rağmen; üretim maliyetleri artarken ilaç fiyatlarının düşük kalması, ruhsatlandırma ve geri ödeme süreçlerindeki gecikmeler ile patent - fikri haklar konularında yaşanan zorluklar sektörü büyük ölçüde etkiliyor. Bu sorunların çözümüne yönelik adımların atılması ve yerli üretimin teşvik edilmesi, Türk ilaç sektörünü büyütürken, ihracata da ivme kazandıracaktır” şeklinde konuştu.
AKTÜEL
Sağlık profesyonelleri Çukurova Tıp 2012 Fuarı’nda biraraya geliyor
T
ÜYAP Adana Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından Çukurova Medikalciler Derneği işbirliği, Sağlık Turizmi Derneği, Adana İl Sağlık Müdürlüğü, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adana Tabip Odası, Adana Diş Hekimleri Odası ve Adana Eczacı Odası işbirliğiyle düzenlenen ÇUKUROVA TIP 2012 - Adana 3. Tıbbi Ürünler, Tıbbi Cihazları Hastane Donanımları ve Malzemeleri, Laboratuvar Teknolojisi ve Ekipmanları Fuarı, Adana Sağlık Kurumları ve Turizmi Fuarı ile eş zamanlı olarak 27 - 30 Eylül 2012 tarihleri arasındaTÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
Yeni Ürünler Sergilenecek
Tıp konusunda Akdeniz Bölgesi’nin tek fuarı olan ÇUKUROVA TIP 2012 Fuarı, 27 Eylül’de sektördeki son yenilikleri, tıp dünyasındaki gelişmeleri kamuoyuna topluca sunacak.
20 > EYLÜL 2012
ÇUKUROVA TIP 2012, tıp ve medikal sektörünün ulusal ve uluslararası pazarlarında hizmet veren profesyonellerini üçüncü kez bir araya getirecek. İleri teknolojik ürünlere, tıp sektöründe kullanılan cihaz, malzeme, laboratuar ve hastane donanımlarına yönelik firmalara ev sahipliği yapacak fuar, sektördeki değişimi ve gelişimi yakından takip etmek isteyen ilgilileri, akademisyenleri aynı çatı altında buluşturulacak. Geçtiğimiz yıl 25 farklı ülkeden 257 firma ve firma temsilciliğinin katılımı ile düzenlediğimiz fuarımız bu yıl ilki düzenlenecek olan Adana Sağlık Kurumları ve Turizmi Fuarı ile birlikte gerçekleşecek ve bölgede gerçekleşen yeni yatırımlar, sektörün son durumu ve gösterilen gelişmeler ziyaretçilere aktarılacak. Dört günlük fuar süresince yurt içinden ve yurt dışından on binin üzerinde profesyonel ziyaretçinin beklendiği fuarlarımızı geçen yıl yurtdışından Azerbaycan, Bosna Hersek, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, Karadağ, Kuveyt, Libya, Makedonya, Moğolistan, Moldova, Mısır, Senegal, Sudan Suriye, Özbekistan, Tacikistan’dan 766'sı yabancı olmak üzere 12.400 kişi ziyaet ederek gezmişti.
Fuarda Neler Olacak? ÇUKUROVA TIP 2012 ve Sağlık Kurumları ve Turizmi Fuarları kapsamında tıbbın her dalında mekanik ya da elektromedikal yöntemlerle teşhise yardımcı olan alet, gereç ve sistemler, hastane donanımı, hastane ekipmanları; hastane ısıtma, soğutma, aydınlatma sistemleri; hastane ameliyat cihaz, aletleri ve ameliyathane donanımları; acil bakım ve yoğun bakım ekipmanları; oftalmik ve ortopedik ürün, cihaz ve sistemler; diyaliz makineleri, fizik tedavi rehabilitasyon alet, gereç ve sistemleri, monitörler ve monitör sistemleri; nükleer, medikal, diagnostik ekipmanlar, tek kullanımlık malzemeler, diyet ürünleri, test ve ölçüm, kalite kontrol, laboratuvar genel, laboratuvar amaçlı soğutma ve ısıtma ve reaksiyon cihazları; teraziler, mikroskoplar; laboratuvar teknolojisi sistemleri, çeşitli kimyevi maddeler, laboratuvar reaktifleri ve diagnostik kitleri ve laboratuvar sarf malzemelerinin yanı sıra bilgi işlem, Sağlık Kurumları, Hastaneler, Tıp Merkezleri, Eczaneler, Kaplıcalar, Estetik ve Güzellik Merkezleri, Medikal Turizmi, Termal Turizmi, SPA-Wellness, Yaşlı Turizmi, Engelli Turuzmi, Oteller, Acentalar, ilgili yayın kuruluşları ve eğitim kuruluşları da ürün ve hizmetlerini tanıtılacak.
AKTÜEL
Philips’ten Geleceğe Işık Tutacak Yenilik: HIFU Philips HIFU kullanımını; meme, prostat, karaciğer ve tedavi edilmesi en zor kanser türlerinden biri olan pankreas kanserini de kapsayacak biçimde, genişletmenin yollarını arıyor.
P
hilips, MR Kılavuzluğunda Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (MRg-HIFU / High-Intensity Focused Ultrasound) olarak adlandırılan ve çeşitli kanser türlerinin tedavisi ile kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisinde kullanılan teknolojiyi klinik kullanıma sunuyor. Philips HIFU kullanımını; meme, prostat, karaciğer ve tedavi edilmesi en zor kanser türlerinden biri olan pankreas kanserini de kapsayacak biçimde, genişletmenin yollarını arıyor. Mevcut kanser tedavileri genellikle tümörlerin cerrahi müdahaleyle alınması, tümörün -ve hastanın- zararlı radyasyona maruz bırakılması veya istenmeyen yan etkilerine rağmen kemoterapi uygulanması gibi süreçleri içeriyor. Kimi zaman bu seçeneklerin iki veya daha fazlası bir arada kullanılıyor. Ancak, kısa süre önce Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (HIFU) adı verilen bu yeni teknolojinin, tümörleri vücudun içindeyken ısıtarak non-invaziv şekilde yok etme potansiyeli olduğu anlaşıldı. HIFU, halihazırda kliniklerde uterus fibroidlerinin (uterustaki iyi huylu tümörler) tedavisinde kullanılıyor ve cerrahi müdahaleye kıyasla hem hastanede yatma süresini kısaltıyor hem de komplikasyon oranını azaltıyor. Aynı zamanda bu yöntemin kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisi için kullanımı AB ilgili makamları tarafından da onaylanmıştır. Adından da anlaşıldığı üzere yüksek yoğunluk odaklı ultrason, ses enerjisini tümöre aktarıyor. Bu ses enerjisi daha sonra tümöre yayılarak ısı üretiyor. Bu teknik, doku sıcaklığını 65oC nin üzerine, yani çevredeki dokulara zarar vermeden hücreleri öldürmeye yetecek sıcaklığa getirme kapasitesine sahip. Kanser hücrelerini yüksek sıcaklıklarla öldürme yöntemi (termal ablasyon), kanser tedavisinde HIFU’nun tek kullanım alanı değil. Philips Araştırma, yüksek yoğunluk odaklı ultrasonun, aynı zamanda ilaçların tümör içinde aktif hale getirilmesi için de kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. Bu teknik, kemoterapi ilaçlarının lipozom adı verilen ısıya duyarlı mikroskobik partiküller içine yerleştirilip kan dolaşımına enjekte edilmesiyle uygulanıyor.
Sinyal- Gürültü Oranında, Yüzde 40’a Kadar İyileşme İlk dijital geniş bant MRI (manyetik rezonans görüntüleme) sistemi olan, yeni Philips Ingenia MR sistemi; CE ve FDA belgesine sahip olup tüm dünyada satışa sunuluyor. Klinik tedavi uzmanları, yumuşak doku farklarını incelemek için uzun zamandır MRI sistemlerinin sağladığı olağanüstü özellikleri kullanıyor. Şimdiye kadar, tüm MRI sistemlerinde hasta görüntülerini oluşturmak için gereken sinyalleri almak ve işlemek 22 > EYLÜL 2012
için analog bileşenler kullanılıyordu. Ancak bu işlemlerde analog bileşenlerin kullanımı görüntü netliğinde ve kalitesinde üst seviyelere ulaşmayı kısıtlayan bir etken oldu. Ingenia MR sistemlerinde ise MRI teknolojisinde ilk kez hastaya en yakın radyo frekansı (RF) alıcı bobininde doğrudan dijital sinyal alma ve işleme tekniği kullanıldı. Sinyali doğrudan RF alıcı bobininde sayısallaştıran ve dijital bağlantıyı MRI tarama sürecinin tamamında koruyan Ingenia, sinyal-gürültü oranında yüzde 40’a kadar iyileşme sağlama kapasitesine sahiptir. Sinyal-gürültü oranının iyileştirilmesi, klinik tedavi uzmanlarının sinir ve kas-iskelet gibi geleneksel uygulamalar ile tüm vücut ve kardiyak gibi yeni gelişmekte olan uygulamalar dahil geniş yelpazedeki klinik prosedürler için daha kesin kararlar alabilmesine imkan tanıyan keskin bir görüntü netliği sağlıyor. Ingenia’nın dijital avantajları, analog tabanlı sistemlerin tipik tarama kısıtlamalarını da gideriyor. Az kanallı analog televizyonlardan sınırsız kanallı dijital geniş bant HD televizyonlara geçiş gibi, Ingenia’nın dijital sinyal alma ve iletme özelliği, kanal sayısına bağlı değil. Sabit kanallı analog sistemlerin aksine, kullanıcılar daha yüksek kanal sayısına ihtiyaç duyan yeni uygulamaları kolay ve uygun maliyetli bir şekilde ekleyebiliyor. Buna ek olarak, klinik
bir prosedür için daha yüksek kanallı bir bobine ihtiyaç duyulursa Ingenia’nın kanal sayısına bağlı olmayan yapısı sayesinde MRI sisteminde pahalı donanım ve yazılım güncellemeleri gerekmeksizin tarama yapılabiliyor. Bu da hastanelere günümüzde ve gelecekte en ileri teknoloji uygulamaları kullanabilme esnekliği sağlıyor.
Royal Philips Electronics Hollanda merkezli Royal Philips Electronics (NYSE: PHG, AEX: PHI) güncel yeniliklerle insanların yaşamlarını iyileştirmeye odaklanmış, çok amaçlı bir sağlık ve iyi yaşam şirketidir. Sağlık, yaşam tarzı ve aydınlatma konusunda dünya lideri olan Philips, temel müşteri görüşleri ve “sense and simplicity” (hisset ve basitleştir) vaadine dayanarak, teknolojileri ve tasarımları insan odaklı çözümlerle birleştirmektedir. Merkezi Hollanda’da bulunan Philips’in, dünya genelinde 100’den fazla ülkede satış ve servis ile yaklaşık 122.000 çalışanı vardır. 2011 yılında 22,6 milyar avroluk satış yapan ve kalp sağlığı, akut bakım, evde bakım, enerji tasarruflu aydınlatma çözümleri ve yeni aydınlatma uygulamalarıyla pazarda güçlü bir liderlik konumuna sahip olan şirket, ayrıca tıraş ve bakım ürünleri, taşınabilir ekipmanlar ve ağız sağlığı ürünleri gibi kişisel sağlık ve bakım amaçlı yaşam tarzı ürünlerinde de pazar lideridir.
EYLÜL 2012 > 23
AKTÜEL
İstanbul’daki Sağlık Yatırımları Artarak Devam Ediyor
İstanbul İl Genel Meclisi Sağlık Komisyonu Başkanı Ecz. Kamber Çal, sorularımızı cevaplandırdı.
Ecz. Kamber Çal, İl Genel Meclisi’ne verdikleri önergelerle sağlık hizmetlerinin daha doğru, daha efektif ve daha hızlı şekilde sonuçlanmasını sağladıklarını söyledi.
i
stanbul İl Genel Meclisi Sağlık Komisyonu Başkanı Ecz. Kamber Çal, İl Genel Meclisi’ne verdikleri önergelerle sağlık hizmetlerinin daha doğru, daha efektif ve daha hızlı şekilde sonuçlanmasını sağladıklarını söyledi. Ecz. Kamber Çal, İstanbul’a son 10 yıl içerisinde sağlık açısından çok ciddi yatırımlar yapıldığını belirterek, komisyondaki üyelerin anlaşma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadığını, bu zamana kadar en iyi grup olduklarını söyledi. Sağlık konusunun büyük sorumluluk olduğunu ve hassas davranılması gerektiğini hatırlatan Ecz. Kamber Çal, Sağlık Komisyonu’nun çalışmaları ve İstanbul’daki sağlık yatırımları ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
İl Genel Meclisi Sağlık Komisyon Başkanlığı hakkında bilgi verir misiniz? İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresi ve Valilik kanalı ile İstanbul’daki tüm sağlık yatırımlarının kararını veren meclistir. Bu kararların verilebilmesi için sağlık komisyonu gerekli
24 > EYLÜL 2012
inceleme ve değerlendirmeleri yapar ve meclise sunar, meclis de komisyondan gelen raporlar çerçevesinde kararını verir. Ayrıca meclis üyelerimizin tüm İstanbul ilçelerindeki sağlık sorunlarını veya gerekli yatırımları meclise önerge olarak sunar, bu önergeleri sağlık komisyonu yerinde değerlendirme yaparak raporunu meclise sunar. Ayrıca Meclisteki tüm partilerden kurulu sağlık komisyonu İstanbul’un sağlık politikasını belirlemede belirleyici rol üstlenmektedir. Sağlık konu olunca iktidar muhalefet genelde ortak kararlar ve değerlendirmelerle, toplumumuza katkı sağlamaya çalışılmaktadır. Sağlıkta toplumumuzun ihtiyaçlarına göre hastane, Aile Sağlığı Merkezi veya Diş Sağlığı Merkezi gibi birçok sağlık yatırımının kazanılmasında sağlık komisyonumuzun yönlendirmesi ile İl Genel Meclisinin ve Özel İdarenin imzası vardır. Sağlık Bakanlığı, özelliklede İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürlüğü ile koordineli çalışmalarımız devam etmektedir. İl Genel Meclisi demokratik açıdan halkımızı
AKTÜEL temsil ettiği için, buraya yansıyan her sorunu yetkimiz çerçevesinde değerlendirerek katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bu açıdan sağlık ile ilgili sorunlar her zaman meclisimizin hassas olduğu konular. Bu konuları komisyonumuz her zaman en hassas şekilde değerlendirip sonuçlandırmaktadır.
Sağlık komisyonunun çalışma periyodunu bize anlatabilir misiniz? Sağlık Komisyonu seçilmiş İl Genel Meclisi üyelerinden oluşuyor. 3 kişi AK Parti’den 2 arkadaşımızda CHP’den olmak üzere 5 kişilik bir komisyonumuz var. İl Genel Meclisi içerisinde komisyon olarak hizmet anlayışını yakalamış durumdayız. Asıl olan İstanbul halkına sağlık açısından katma değer oluşturarak çalışmalar ortaya koyabilmek. Bu anlamda hem AK Parti’li arkadaşlarımız, hem CHP’li komisyon üyelerimiz son derece uyumlu, ortak akılda ve değerlerde buluşacak şekilde komisyonumuzu yürütüyoruz. Hedefimiz meclis üyelerimiz tarafından verilen önergeleri değerlendirip, bu önergelerle ilgili çözümler üretebilmek ve bununla birlikte bürokratlarımıza özellikle İl Sağlık Müdürlüğü ve İSMEP (İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık) kapsamında raporlar oluşturarak, bize gelen problemli noktalarla ilgili araştırmalar yapıp komisyona aktarıyoruz.
En çok sağlıkla ilgili hangi noktada önerge alıyorsunuz? İstanbul son 10 yıl içerisinde sağlık açısından çok ciddi hizmet aldı. Yeni hastanelerimiz var. Eski hastanelerimizle ilgili de en çok almış olduğumuz önergeler ise tadilat, tamirat güçlendirme ve yenileme. Bizim önergelerimiz oldukça doğal gelişiyor. Meclis üyelerimiz vatandaşla birebir irtibat halinde ve bize o bölgedeki sorunlar çerçevesinde önergeler geliyor. Hastanelere gittiğimiz zaman da bu önergelerin son derece doğru ve eksik tarafları tespit edici önergeler olduğunu görüyoruz. İstanbul sağlık açısından
26 > EYLÜL 2012
ciddi hizmetler almaya devam ediyor. Bizim önergelerimiz de o hizmetlerin daha doğru, daha efektif ve daha hızlı şekilde sonuçlanmasını sağlıyor. Bahçelievler Devlet Hastanemiz önergeler çerçevesinde projelendirilip o şekilde hayata geçen bir proje. Bu tür örnekler hem yeni projelerde hem de yenilenen projelerde yaygın şekilde var.
Sağlıkla ilgili kamuda çalışanları, toplum sağlık merkezlerini, sağlık ocaklarını, hastane başhekimlerini ve hastanelerdeki yetkilileri gezerek İl Genel Meclisi sağlık komisyonunu anlatıyorsunuz. Bu bilgilendirme konusu nasıl işliyor? İstanbul çok büyük bir il. İstanbul’da hem hastane, hem aile sağlığı merkezleri hem de özel branş hastaneleri çok fazla. Biz komisyon olarak seçildiğimizde komisyon başkanlığı olarak tüm İstanbul’daki hastane başhekimlerine, sağlık grup başkanlıklarına, ASM başkanlıklarına komisyonumuzu tanıtan kendileriyle irtibatlı olacağımızı bildiren bir faks ve mail gönderdik. Özellikle İstanbul’daki sağlık projelerinde yardımcı olabileceğimizi her tür konuda bizimle irtibata geçmeleri gerektiğini bildiren iletişim içerisine geçtik. Bu sayede birçok başhekim ve sağlık grup başkanımız komisyonumuzu tanımış oldu. İl Sağlık Müdürlüğümüzle çok iyi bir diyalog içerisindeyiz. İl Sağlık Müdürlüğü proje bazında bu işin başındaki kurumumuzdur. Sağlık Komisyonu olarak hem İl Sağlık Müdürümüz hem müdür yardımcılarımız hem de kadroda çalışan diğer yetkili arkadaşlarla çok iyi bir uyum içerisinde çalışıyoruz. Aynı zamanda sağlıktan sorumlu vali yardımcımızla diyalog içerisindeyiz. Bu çerçevede tamamen İstanbul bazında sağlıkla ilgilenen tüm birimlerle iyi diyalog halindeyiz. Rutin olarak her ay 3 ya da 4 hastanenin başhekimini yerinde ziyaret ediyoruz. Böylece hizmetleri ve eksikleri de yerinde görmüş oluyoruz. Bunların hepsini tamamladığımız zamanda dosyamızı Sağlık Bakanlığı’na ve TBMM Sağlık Komisyonu’na sunmayı düşünüyoruz.
AKTÜEL Hastanelerin tıbbi cihaz altyapılarını da güçlendiriyorsunuz. Evet. İl Genel Meclisi olarak sadece hastanelere fiziki mekân sağlamakla kalmayıp, onların teknik donanımlarını da sağlıyoruz. AK Parti’nin sağlık alanında yaptığı devrimleri, ileri teknoloji ile de destekliyoruz.
İl Genel Meclisi olarak 2012’de yaptığınız ve yapacağınız sağlık yatırımlarından bahsedir misiniz? Halkalı Sağlık Grup Başkanlığı Yapımı, 70. Yıl Fizik tedavi ve Rehabilitasyon E.A. Hastanesi’ne ek bina yapımı, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi A Blok’un yeniden yapılması, Bahçelievler Devlet Hastanesi Yapımı, Büyükçekmece Devlet Hastanesi Yapımı, Sancaktepe Sarığazi Eğitim Araştırma Hastanesi Yapımı, Devlet Hastaneleri ve Kamu Sağlığı Merkezlerine Tıbbi Cihaz ve Tıbbi Alet Alımı, Halkalı Mehmet Akif Ersoy Kalp ve Damar Cerrahi Eğ. Araştırma Hastanesi Ek bina Yapımı, Çekmeköy Devlet Hastanesi Ek Bina Yapımı, Sultangazi Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yapımı, Bağcılar Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yapımı, Küçükçekmece Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yapımı, Gaziosmanpaşa Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Yapımı, Eyüp Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yapımı, Yakacık Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yapımı, Sarıyer Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Yapımı, Erenköy Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Yapımı, İstinye Devlet Hastanesi Dış Cephe Montalama, Başakşehir Devlet Hastanesi Onarımı.
yatri hastanesi ile 200 yataklı fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi olmak üzere toplam 2 bin 682 yatak kapasitesi olacak. Kartal Lütfi Kırdar EAH bahçesinde devam eden bir inşaat var. Tek aşamada 850 yatak yapılacak. Ümraniye EAH bahçesine de 400 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi yapılıyor. Göztepe EAH bahçesine 800 yataklı yeni bir hastane geliyor. Ayrıca 2 bin yataklı Süreyyapaşa Sağlık Kampüsü ve bin 625 yataklı Bakırköy Sağlık Kampüsü diğer iki sağlık kompleksi olarak hizmete girecek. Şişli Etfal Hastanesi’nin erişkin bölümü de Seyrantepe TT Arena Stadı’nın yanındaki araziye taşınacak. 650 yataklı bir hastane olacak. 2013 sonunda Şişli Etfal erişkin bölümleri oraya taşınacak. Eski bina da çocuk ve kadın doğum hastanesine dönüştürülecek.
Beşiktaş’taki Sait Çiftçi Hastanesi’ni de 100 yataklı hale getiriyorsunuz. Beşiktaş’ta arsa sorunu sebebiyle uzun yıllar çözülemeyen devlet hastanesi problemi polikinliğin devlet hastanesine dönüştürülmesi sonucu çözülüyor. Beşiktaş’a devlet hastanesi yapımı için hükümetimiz gerekli çalışmaları yapmış, Sait Çiftçi Polikinliği’nin 100 yataklı devlet hastanesi haline dönüştürülmesi için projeler hazırlanmıştır. Öncelikle arsa sorunu çözülmüş, ardından da Projeleri tamamlanmıştır. Kısa sürede Beşiktaş’a yakışır bir devlet hastanesi kazandırmak için gerekli ödenekler ayrılacaktır. Öte yandan, önemli bir sanayi bölgemiz olan Tuzla’ya da 400 yataklı bir hastane yaptırmak için kolları sıvadık. Hastane projeleri hazır, önümüzdeki yıl TOKİ tarafından hastanenin yapımına başlanacak. Ve Bölgenin önemli bir ihtiyacı giderilecektir. Biz öncelikle hastanenin acil ihtiyaçları üzerinde duruyoruz. Teknik heyetimizi hastaneye yönlendirerek acil ihtiyaçlarını bir an önce gidereceğiz.
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıkılıp yeniden yapılacak mı?
Tüm bu yatırımların bütçesi ne kadar? İstanbul, birkaç yıl içinde tamamlanması planlanan dev sağlık kompleksleriyle Türkiye’nin sağlık merkezi olacak adeta. Toplamda 4 milyar liralık sağlık yatırımı planlıyoruz. Bunlar kente 15 bin 126 yeni yatak kazandıracak. 6 bin 307 yataklı üç dev sağlık kompleksinin ilki İkitelli’de yapılacak. 8 binadan oluşacak kompleks içinde 479 yataklı genel hastane, 347 yataklı onkoloji hastanesi, 451 yataklı çocuk hastanesi, 451 yataklı kadın doğum hastanesi, 279 yataklı kardiyoloji ve kalp damar hastalıkları hastanesi, 347 yataklı nörolojik ve ortopedik bilimler hastanesi, 128 yataklı psiki28 > EYLÜL 2012
İstanbul İl Özel İdaresi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından yıkılıp yeniden yapılacak olan Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıllık 1 milyon 500 bin ayakta ve 50 bin yatan hastaya hizmet verecek. Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi iki aşamalı yeniden yapılacak. Bahçesinde halen inşaat devam ediyor. Önce 600 yataklı bir hastane olacak, eski hastaneye oraya taşınacak. Daha sonra da 860 yatağa tamamlanacak. Okmeydanı hastanemiz içinde ağız diş hastanesi, kadın doğum ve çocuk hastanelerinin bulunduğu bir kompleks olacak. Anadolu yakasına da iki büyük hastane kompleksi geliyor.
Sağlık tesisleri depreme karşı da güçlendiriliyor. Bu konuda bilgi verebilir misiniz? Sağlık Kuruluşlarımızın büyük bölümü elden geçirildi. Marmara Üniversitesi Başıbüyük Hastanesi Kampüsü, 30 Poliklinik ve Sağlık Ocağı’nın güçlendirilmesi gerçekleştirilecek. İSMEP projesi kapsamında toplam 31 hastane, 70 poliklinik ve sağlık ocağında çalışmalar tamamlandı. 33 poliklinik ve sağlık ocağında ise çalışmalar sürdürülüyor.
AKTÜEL
Kızılay’a İncekaralar Desteği
“Yaşam Umudu, Vereceğimiz Kandadır” Yıllardır, sağlıktan eğitime, çevreden kültür ve sanata kadar her alanda çeşitli projelere imza atmış olan, kamusal kurumlardan bireylere uzanan toplumsal hizmet yelpazesinde kendisine sağlam bir yer edindiklerini anlatan İncekaralar Genel Müdürü Özgür İncekara, bu bağışla Kızılay'a azda olsa bir katkı vermenin huzurunu yaşadıklarını
İncekaralar Genel Müdürü Özgür İncekara, bu bağışla Kızılay'a azda olsa bir katkı vermenin huzurunu yaşadıklarını söyledi.
Kurumsal değerleri, kültürü ve etik anlayışı ile yoluna devam eden İncekaralar, Kızılay’a destek verme kararı aldı. “Yaşam için duyarlıyız” kampanyası ile yola çıkan İncekaralar, ticari faaliyetlerinden dolayı kesmiş olduğu her fatura için Türk Kızılay’ına bağış yapıyor.
T
ıp ve laboratuvar teknolojileri alanında ülkemizin önde gelen kuruluşlarından biri olan İncekaralar, yarım asrı aşkın bir süredir dünyanın önde gelen firmalarıyla birlikte, en üst düzeyde teknolojik çalışma ve projelere imza atıyor. Sosyal sorumluluk projelerine önem veren İncekaralar, Türk Kızılay’ına yaptığı bağış ile Kızılay’ın çalışmalarına destek olacak. Türkiye’de bir ilk olan, toplumu ve gelecek sağlıklı nesilleri etkileyecek bu bağış, Türk Kızılay’ı tarafından kan hizmetleri faaliyetleri için gerekli olabilecek araştırma ve geliştirme harcamalarında kullanılacak.
30 > EYLÜL 2012
söyledi. “Yaşam umudu, vereceğimiz kandadır” ilkesinden hareketle, Kızılay’ı ve kan bağışını desteklemek, insanları bağış yapmaya teşvik etmek amacıyla, 1994 yılından bu yana her yıl Mayıs ayında merkez ve bölgelerdeki tüm çalışanları ile gönüllü kan bağışında bulunun İncekaralar, grup olarak Kızılay’a olan desteklerini her aşamada yerine getiriyorlar. Türkiye’nin 8 bölgesinde bulunan ofisleri, 200’ü aşkın personeli ile sağlık ve endüstri sektöründe önemli bir yere sahip olan İncekaralar; satış, servis, pazarlama ve diğer bölümleriyle, kurumsal kimlik yapısıyla her yıl belirlediği hedefleri aşarak sektöründe marka olmuş bir firmadır. Özgür İncekara, sosyal sorumluluk projelerinde adından sıkça bahsettiren bir grup olduklarını anlatarak, “eğitim başta olmak üzere, ülkenin kültürel ve sosyal gelişimine katkıda bulunacak projelere uzun yıllardır destek veriyoruz. İncekaralar, yaptıkları bu çalışmalarla topluma ve diğer şirketlere örnek olmayı da amaçlıyoruz”. TEİD Etik ve İtibar Derneği Kurucu Üyeleri arasında olan İncekaralar, profesyonelliğin, tüm sosyal ortaklarına karşı duyduğu sorumluluğun, şeffaflığın, yasalara ve etik kurallara kayıtsız şartsız uymakla birlikte ekonomiye sağladığı katma değerin yanı sıra, üzerine düşen sosyal sorumlulukları da en üst düzeyde gerçekleştiriyor.
AKTÜEL
Sayıları 3 Milyonu Aşan İşitme Engelli Vatandaşa Müjde! İşitme cihazlarında katkı payı yüzde 80-230 arasında artırıldı. işitme engelli vatandaş artık daha kaliteli işitme cihazı kullanma şansına kavuşacak ve daha rahat duyabilecek. Siser İşitme Merkezleri Genel Müdürü Mahfuz Ağaç, yeni tebliğin, istenilen düzeyde olmasa da daha kaliteli işitme cihazlarının kullanılmasının yolunu açtığını ve vatandaşların mağduriyetinin azalacağını söyledi.
Y
eni Sağlık Uygulama Tebliği ile İşitme cihazı için SGK’nın ödediği katkı payı, yetişkinler için 550 Liraya, çocuklar için ise 990 Liraya kadar yükseltildi. Bu rakam daha önce 300-400 Lira arasında değişiyordu. 22 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak Yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlik Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapilmasina Dair Tebliğ (SUT)” ile işitme sektöründe ödenen işitme cihazı katkı payları artırıldı. Yeni tebliğ ile işitme cihazı alan vatandaşlara, SGK tarafından ödenen katkı payı, yetişkinler için 550 Liraya, çocuklar için ise 990 Liraya kadar çıktı. 2008 yılından bu yana ödenen katkı payı 300-400 lira arasında bulunuyordu. Böylece, katkı payı yetişkinler için yüzde 83, çocuklar için de yüzde 230’lara varan oranlarda artırılmış oldu.
Vatandaşların Mağduriyeti Azalacak Siser İşitme Merkezleri Genel Müdürü Mahfuz Ağaç, yeni tebliğin, istenilen düzeyde olmasa da daha kaliteli işitme cihazlarının kullanılmasının yolunu açtığını ve vatandaşların mağduriyetinin azalacağını söyledi. Sağlık Bakanlığı tarafından 24 Eylül 2011 tarihinde çıkarılan yönetmeliği de anımsatan Ağaç, “2011’deki yönetmelik ile sektör disiplin altına alındı. 22 Haziran’da çıkan tebliğ ile de devletin ödediği katkı payları artırıldı. Bu da işitme engelli vatandaşların ortalama 1.500-3.000 Lira arasında değişen kaliteli işitme cihazlarını alma şansını artırdı. İşitme engelli vatandaş artık daha rahat duyacak. Kendi hayatını daha rahat idame ettirecek. Sosyal hayata katılabilecek. Devlete yük olması ortadan kalkacak” ifadelerini kullandı.
Her Yıl 4 Bin Engelli Bebek Doğuyor
Dijital Cihazların Önü Açıldı Yeni Sağlık Uygulama Tebliği ile dijital işitme cihazlarının kullanımının önünün açıldığını da ifade eden Mahfuz Ağaç, “Bu aydan (Eylül 2012) itibaren Analog cihazların ödemesi yapılmayacak. Yılsonuna kadar Trimerli digital işitme cihazlarının ödemesi yapılacak. 2013 başı itibarı ile sadece programlanabilir dijital işitme cihazlarının ödemesi yapılacak ve hastalar daha rahat edecek” şeklinde konuştu.
32 > EYLÜL 2012
Yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de her yıl 1 milyon 300 bin civarında bebek doğduğunu, bebeklerin yüzde 3’ünde (yaklaşık 4 bin) ise işitme engeli bulunduğuna dikkat çeken Mahfuz Ağaç, “Sağlık Bakanlığı, yenidoğan işitme tarama projesi ile işitme engelli olarak doğan bebeklere erken tanı konulabiliyor. Erken teşhis sayesinde bebekler erken yaşta işitme cihazı kullanma şansını buluyor. Ayrıca 990 liraya kadar yükseltilen katkı payı ile aileler çocuklarına daha kaliteli cihaz alabilecek, çocuklar daha rahat duyabilecek. Erken yaşta İşitme cihazı kullanan bebekler topluma kazandırılmış olacak” diye konuştu.
Dilsizlik Tarihe Karışıyor “Hastanelere Yenidoğan İşitme Tarama Cihazı kurulma şartı ile dilsizlik de tarihe karışacak” ifadesini kullanan Mahfuz Ağaç, şöyle devam etti: “Çünkü duyan çocuk konuşabilecek. Halk arasında lal olarak nitelenen kişiler duyamadıkları için konuşamıyor. İşitme engeli olan çoçukların cihazlandırılması için ilk 6 ay çok önemli. Erken teşhis ile çocukların rahat duyması sağlanacak ve dilsizlik sorunu da ortadan kalkmış olacak.”
AKTÜEL
Canped, Tüketici Beklentilerine Uygun Çözümler Geliştiriyor İhtiyaç sahibi yaşlı ve engelli kişilerin kullanmak zorunda olduklarını hasta bezleri konusunda tüketici beklentilerini iyi analiz eden Canped, geliştirdiği çözümlerle hem hastalara hem de hasta yakınlarına destek oluyor.
H
asta bezi pazarının önde gelen markalarından olan Canped, Ar-Ge çalışmaları doğrultusunda, yeni ürünler geliştirerek, hastaların yaşam kalitesini artırmaya devam ediyor. Nielsen tarafından yayınlanan son rapora göre Canped hasta bezi pazarının market kanalında % 70 Pazar payına sahip. Canped Ürün Müdürü Doğa Esen Yılmaz, medikal kanalda da aynı oranlarda bir Pazar payına sahip olduklarını ifade ediyor. Doğa Esen Yılmaz ile, Türkiye’deki hasta bezi pazarı ve Canped’in pazardaki konumuna ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.
Türkiye’de bu pazarın büyüklüğü ne kadardır? Türkiye’deki hasta bezi pazarının büyüklüğü ile ilgili net bir araştırma mevcut değil. Bu konuda market kanalı dönem dönem ölçümlense de, özellikle medikal kanal net olarak ölçülemiyor. Ancak Türkiye’de 135bin hastanın evde bakım hizmetinden yararlandığını biliyoruz. Bu kişilerin hemen hepsi hasta bezi kullanıyor. Aynı zamanda mobil tabir edilen ayakta olup hasta bezi kullanması gereken kişiler ve tekerlekli sandalye kullanıcıları da mevcut. Bunların yanı sıra hastanelerde de yüksek oranlarda kullanım söz konusu.
Canped’in hasta bezi pazarındaki konumu hakkında bilgi verir misiniz? Son Nielsen raporlarına göre hasta bezi pazarının market kanalında Canped’in %70 Pazar payı var. Canped yıllardır hasta bezi sektörünün lider markası. Medikal kanalda ise yine aynı oranlarda lider olduğumuzu tahmin etmekle birlikte bu kanalın net olarak ölçümlenemediğini söyleyebilirim.
Tüketici memnuniyetine yönelik ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Canped Ürün Müdürü Doğa Esen Yılmaz, Canped’in geniş ürün portföyü ile çok ciddi bir Pazar payına sahip olduğunu söyledi.
Canped’in tüketici ile duygusal bağı olan bir marka olması ve aynı zamanda kalitesinden taviz vermemesi nedeni ile tüketicilerin geri dönüşleri genelde çok olumlu oluyor. Diğer deyişle, öncelikle ürünümüzle tüketici memnuniyetini sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca 0800’lü Tüketici Danışma Hattımızla Canped tüketicilerine hizmet veriyoruz. Problem yaşanan herhangi bir üründe ev ziyaretleriyle tüketicinin problemi dinleniyor. Gerekli durumlarda yeni ürün gönderimleri yapılıyor. Hasta bezi kullanan farklı kategoriler var. Engellilerle çeşitli etkinliklerde ve fuarlarda bir araya gelirken, Alzheimer hastalarıyla da dernekler aracılığıyla iletişim kurma şansı yakalıyoruz. Online satış sitemizden ürün alan müşterilerimizi geri arayarak ürün hakkındaki izlenimlerini öğreniyoruz.
Canped ürünlerinin avantajları nelerdir? İhtiyaç sahipleri neden sizin ürünlerinizi seçmeli? Canped markası, konforu ve güveni çağrıştıran bir marka. Aynı zamanda hasta bezi pazarının lider markasıdır. Sürekli ürünlerimizi nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi araştırıyoruz. Dolayısıyla bu yılın başında Canped belbantlı hasta bezlerinde tekstil dış yüzeye geçtik. Böylece birçok
34 > EYLÜL 2012
AKTÜEL bulunuyor. Bunun dışında internetten de koli bazında satış gerçekleştirdiğimiz www.hastabezial.com sitesini açtık. Bunun dışında yine internet üzerinden bazı sitelerde ürünlerimizin satışı gerçekleşiyor.
Pazarda rekabet hangi düzeyde? Rekabette en çok sıkıntı yaşadığınız konu veya konular nelerdir?
hasta bezine göre çok daha kaliteli bir bez geliştirdik. Yanlardan nefes alan ve yumuşacık bir hasta bezi yaptık. Ayrıca hasta yakınları için önemli bir özellik olarak, belbantları defalarca yapıştırılabiliyor. Bunun dışında Türkiye’de yeni tanınmaya başlayan Emici Külot ve Mesane Pedi ürünleri mobil hastalara kolaylık sağlıyor. Emici külot Alzheimer hastaları gibi ayakta ama hasta bezi kullanması gereken kişilere, belbantlı hasta bezine göre daha pratik bir kullanım sunuyor. 30 yaş üzeri 4 kadından birinde görülen idrar kaçırma sorunu için ise Mesane Pedi yeterli oluyor. Özellikle idrar kaçırma, kişileri eve kapatan, hayata küstüren bir sorun, Canped Mesane Pedi ile bu kişiler sosyal hayatlarına kolaylıkla devam edebiliyor. Ontex Türkiye olarak, Avrupa’daki fabrikalarımız ile sürekli iletişim halindeyiz. Yeni ürünleri ve yenilikleri yakından takip ediyoruz. Dolayısıyla ihtiyaç sahipleri, Canped ürünleri ile Avrupa hasta bezi pazarındaki yenilikleri de kaçırmamış oluyor.
Hasta bezi geri ödemelerindeki oranları nasıl buluyorsunuz? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Hasta bezi geri ödemeleri, bir tüketicinin aylık 120 adet bez ücretinin yaklaşık %75’i kadarını karşılıyor. Ancak prosedürü zor olduğu için birçok kişi bu imkandan yararlanamıyor. Bir de hala hasta bezi masraflarının ödendiğini bilmeyen birçok kişi mevcut. Biz de bunun için tüm satış noktalarımıza SGK hasta bezi geri ödeme bilgilendirme broşürleri ulaştırmaya çalışıyoruz. Ayrıca facebook, internet sitesi ve tüketici danışma hattı aracılığıyla tüketicileri bilgilendiriyoruz. SGK, bildiğimiz kadarıyla bu sistemi değiştirmek için çalışıyor, ancak henüz bize ulaşan net bir değişiklik bilgisi olmadı.
Son tüketiciye ulaşmada ne tür bir politikanız var? Satış ve pazarlamada hangi noktaları tercih ediyorsunuz? Hasta bezinin satış kanalları artık daha geniş. Medikal marketler, eczaneler, hastane kantinleri, yerel ve zincir marketlerde hasta bezi çeşitlerimiz 36 > EYLÜL 2012
Pazardaki rekabet son 3 yılda hızla arttı. Artık Türkiye birçok firma için Ortadoğu ve Avrupa’nın ortasında gözde bir ülke haline geldi. Birçok yabancı firma da yatırım için Türkiye’yi tercih edebiliyor. Bu yatırımları bir rekabet avantajı olarak görüyoruz ve pazarın büyümesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Rekabette en önemli sıkıntı ise fiyat politikaları ile ilgili. Bazı firmalar pazarda yer edinebilmek için çok düşük fiyat politikaları ile piyasaya çıkıyorlar. Ancak bu tür firmalar pazarda uzun süre tutunamıyor. Fiyatımız bir miktar yüksek de kalsa, ürün kalitesinden taviz vermemeyi tercih ediyoruz.
Hasta bezi kullanımına yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapıyor musunuz? Özellikle yeni nesil ürünler Emici Külot ve Mesane Pedi ile ilgili bu tür çalışmalar yapıyoruz. Mobil (yatalak olmayan) hastalar için emici külot kullanmaları hayatlarını kolaylaştırıyor. Düzenli olarak yaptığımız ürolog ziyaretleriyle öncelikle hekimleri, sonrasında tüketicileri bu konuda bilinçlendiriyoruz. Yeni açılan “canpedilebizbiraileyiz” uzantılı facebook sayfamız ile hasta bezi kullanımı ile ilgili gerekli bilgiler veriyoruz. Bunun dışında web sitemizin içeriğinde de bazı dernek ve vakıflardan aldığımız yatalak hasta bakımı, engelli bakımı, Alzheimerlı hasta bakımı gibi içerikler mevcut. Yaptığımız advertorial çalışmalarında bu ürünlerin hayatlarını kolaylaştıracağından bahsediyoruz. Türkiye’de özellikle SGK hasta bezi geri ödemelerinden sonra hasta bezi kullanımının arttığını gözlemliyoruz. Ancak belbantlı hasta bezi genellikle ilk kez hastanede hemşire tarafından kullanılan bir ürün olduğu için hasta bezi kullanımını hasta yakınlarına hemşireler öğretiyor, diyebiliriz. Lansman kampanyamızla birlikte, tekstil hasta bezi numunelerini de talep eden tüm tüketicilerimize gönderdik. Burada tüketiciyle birebir temas kurarken, bazılarının yatalak olmasına rağmen bugüne kadar hasta bezi kullanmamış olduğunu da öğrendik.
Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Hasta bezi, hasta yakınının ve hastanın mecburen kullandığı, ister istemez duygusal bağ kurduğu bir üründür. Tüketiciler, sektördeki kişilerin son tüketiciyle daha fazla birebir temas içinde olmasını ve onların sorunlarını dinlemelerini bekliyor. Özellikle yaşlı ve engelli kişiler bu konuda çok hassaslar. Firmalar son tüketiciye daha yakın durmalı.
AKTÜEL
Medikal Ürünlerde Sterilite Testi Saniter Medikal Ürünler ve Ce belgelendirmesi için gerekli analizleri TÜRKAK 17025 kapsamına almaya başladı.
Y
unanca sağlık anlamına gelen Sanita kelimesinden esinlenerek Saniter Gıda-Çevre Bilimi Ltd. Endüstriyel bir Laboratuvar olmak üzere 1994 yılında kurulmuştur. SANİTER, TS EN ISO 17020:2005 Hijyen ve Sanitasyon Muayenesi belgesi (Gıda üretim yerleri, satış yerleri, sevk edildiği ve depolandığı yerler, gıda ürünlerinin hazırlandığı ve servis edildiği yerler) ve TS EN ISO 17025:2010 Deney Laboratuvarları Akreditasyon Belgesini TURKAK’tan alan ilk özel laboratuvar olup, Kraft Co. ve Master Food un 1998 yılından beri yetkili laboratuvarıdır. Üçüncü Taraf Bağımsız Laboratuvar ve A tipi Muayene Kuruluşu olarak Kozmetik , Medikal ve Gıda Endüstrisine yönelik hizmetlerini sürdürmektedir.
SANİTER , son olarak ISO 17025 TÜRKAK AKREDİTASYON Kapsamına “Medikal Ürünlerde Sterilite Testi” ni de ekleyerek, medikal ürün üreticilerinin talepleri yönünde kapsamını genişletmeye devam edecektir. ISO 14644-1 metodu ile TEMİZ ODA ANALİZLERİ; - Hava Mikrobiyolojik Ölçümü - Hava Partikül Tayini - Personel El Yüzeyi ve Ekipman Yüzeyi Biyokontaminasyon Testleri
Medikal Ürün Analizleri Püren Erdoğan Saniter Gıda Çevre Bilimi / Sistem Yöneticisi
38 > EYLÜL 2012
- Bioburden Testi - Sterilite Testi - Etilen Oksit Kalıntı Testi,
AKTÜEL
- Islak/kuru mikrobiyal geçirgenlik - Biyosidal ürün etkinlik testleri gibi medikal ürün üreticilerine yönelik bir çok testi gerçekleştirmekteyiz. Firma olarak hitap ettiğimiz sektörlere yönelik bir çok kongre, konferans, panel etkinliklerine katılarak, üreticilerle ve akademisyenlerle yaptığımız hizmetlere ve gelişmelere yönelik nabzı tutmaya ve kendimizi tanıtmaya devam ediyoruz. 2011 de düzenlenen Medikal İnnovasyon Platformu (MEDİPLAT), Marmara Sağlık Sektörü İşadamları Derneği (MASSİAD) bunlardan birkaçı. Medikal, Kozmetik, Plastik ve Tekstil ürünlerinde mikrobi-
40 > EYLÜL 2012
yolojik/kimyasal analiz yöntemleri, enstrümantal cihazların kullanımı (HPLC, GC vb), Kozmetik Mikrobiyolojisi, Gıda Mikrobiyolojisi gibi spesifik alanlarda ilgili sektörlere yönelik uygulamalı eğitimlerden ilgili sektördeki arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Saniter bünyesinde uzun süredir finansal ve altyapısal hazırlıklarını yapmış olduğumuz Moleküler Biyoloji ve Genetik Laboratuvarımızı kurduk ve 17025 akreditasyon kapsamımıza ekledik. Facebook, Twitter gibi sosyal medyada https://twitter.com/#!/Saniter_Lab http://www.facebook.com/profile.php?id=10000013745896 0) firmamızın aktif sayfaları bulunmaktadır. Ayrıca, resmi web sitemiz www.saniter.com.tr ve Saniter Forumdan http://www.saniterforum.com/ paylaşımlarımız takip edebilir, güncel ve bilimsel yazılarımız okunabilir. İsteyenler forum sayfamıza üye olarak, bilgi paylaşımında bulunabilir veya merak ettikleri konularda bize yazabilirler. Türkiye’de TÜRKAK’ tan akredite ilk özel laboratuvar olan SANİTER, bugün 19 yıllık tecrübesi ile amacımız öncelikli olarak, tüketici sağlığını ve güvenliğini ön plana almak, Gıda, Kozmetik, Medikal, Su, Kimyasal Madde sektörlerinde kurumsal/bireysel tüketiciler ve üreticilere yararlı olmaktır. Uluslararası boyutta tanınırlığımızı ve güvenimizi oluşturacak ülke kanunlarının, gerek akreditasyonlarımızın gerek ticari alanda takibimizi gerçekleştirecek kurumlarımızın saygınlığı, yapılanmaları ve bizlere yol göstericiliği bizim için oldukça önem arz etmektedir. Tüm gelişmeler doğrultusunda SANİTER müşterilerine güven, gizlilik ve tarafsızlık merkezli hizmet anlayışına devam edecektir.
AKTÜEL
Play Station Oynar Gibi Ameliyat Simülasyonu
30. Dünya Endoüroloji Kongresi; İstanbul’da toplandı. Türk Profesör Ali Rıza Kural’ın başkanlığını yaptığı kongreye dünyanın dört bir yanından 2 bin 500 ürolog katıldı.
42 > EYLÜL 2012
i
stanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşen 30. Dünya Endoüroloji Kongresi; tıp bilimi ile teknolojiyi buluşturdu. Ürolojinin bir alt dalı olan endoüroloji alanında bilim ve teknolojinin getirdiği son yenilikler ve bulguların paylaşıldığı kongrenin ana teması canlı ürolojil ameliyatlardı. Eğitim odaklı kongre kapsamında İstanbul’da eşzamanlı 17 ameliyat gerçekleşti. Bu ameliyatlar; kongre salonunda HD kalitesinde canlı olarak yayınlandı. Dünya çapından kongreye katılan 2 bin 500 hekim; ameliyatları 3D gözlükleriyle bir bilim kurgu filmi izler gibi naklen seyretti. Dünya Endoüroloji Kongresi; canlı ameliyatlarda kullanılan bu teknoloji açısından tıp tarihine geçti.
Salondan Ameliyathaneye Interaktif Bağlantı Türk Profesör Ali Rıza Kural’ın başkanlığını yaptığı dünya kongresinin ilk gününde 5 iyi huylu prostat ameliyatı, ikinci gününde 4 prostat kanseri ameliyatı, üçüncü gününde 4 böbrek kanseri ve son gün 4 böbrek taşı ameliyatları gerçekleştiridi. Prostat kanseri ameliyatlarının 2’si Da Vinci robotuyla 3D olarak diğer 2’si 3D ve HD laparoskopik olaraki farklı farklı masalarda uygulandı ve bu ameliyatlar aynı anda kongre salonuna aktarıldı. Moderatörler aracılığıyla kongre salonunda ameliyathaneye interaktif bağlantı sağlandı. Salondaki katılımcılar ile ameliyatı gerçekleştiren hekimler karşılıklı olarak kritiklerini paylaştı.
AKTÜEL uçak pilotlarının eğitimine benzer şekilde gerçek uygulamaya geçmeden önce simulasyonla yapılan eğitim, daha sonra hastada ameliyatın daha güvenli yapılmasına imkan veriyor.
Son 30 Yılın En Başarılı Endoüroloji Kongresi Dünyada ilk kez simulatörlerin bir arada toplandığı bu Simulasyon Merkezi’ne talep büyüktü. Düzenli kursların yanısıra katılımcılar uzun kuyruklar oluşturarak bu teknoloji harikası cihazlarla saatlerce antrenman yaptı. Kongre Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural; kongreden oluşacak gelirle benzer bir merkezi kurmayı hedeflediğini belirtti. Merkezi New York’ta bulunan Endourological Society adlı derneğin bu yılki başkanı Christian Chaussy ve derneğin kurucusu Arthur Smith, bu kongrenin gerek katılımcı sayısı, gerekse bilimsel ve sosyal içeriği yönünden en başarılısı olduğunu ifade ettiler ve Profesör Dr Ali Rıza Kural’ı bu kongrede elde ettiği başarıdan dolayı kutlayarak kendisine bir plaket verdiler.
17 Canlı Ameliyat 26 Eğitim Kursu
Böbrekteki Taş 3 Milimetrelik Delikten Girilerek Çıkarıldı Böbrek kanseri ameliyatlarında ise normal böbrek dokusu olduğu gibi korunarak kanserli dokular 2 hastada robotic olarak, diğer 2 hastada ise laparoskopik olarak temizlendi. Robot ameliyatları 3 boyutlu olarak kongre merkezine nakledilirken, laparoskopik olanlardan biri 3D, diğeri 2D HD kalitesinde kongre merkezine aktarıldı. Dördüncü günkü ameliyatlarda ise böbrekteki taş, 3-4 mm’lik deliklerden veya idrar yolundan girilerek çıkarıldı.
Play Station Oynar Gibi Ameliyat Simülasyonu Kongrenin; öncekilerden en önemli farkı genç hekimlere kapılarını açmasıydı. Dünya Genç Endoürologlar Platformu’ndan 300 genç endoürolog kongreye katıldı. Eğitim odaklı yürütülen kongre kapsamında genç hekimlere çeşitli fırsatlar sunuldu. Kongre kapsamında kurulan simülasyon merkezi ise en çok genç endoürologların ilgisini çekti. Genç hekimler; Da Vinci robotunun da bulunduğu simülasyon merkezinde kurulan simülatörlerde; play station oynar gibi cerrahi ameliyatlar gerçekleştirdi. Eğitim amacıyla kurulan simülatörlerle; hekimler son teknolojiyi öğrenme ve uygulama imkanı buldu. Bir anlamda
44 > EYLÜL 2012
30 yıldır her yıl değişik bir kıtada olmak üzere dünya çapında endoürologları bir araya getiren bilimsel eğitim odaklı kongr en yüksek katılıma ulaşan kongre oldu. Toplam 2580 kaydın gerçekleştiği kongrede 17 canlı ameliyat, 26 eğitim kursu, kongre öncesi laparoskopi kursu, ileri düzey robotik cerrahi kursu başarıyla gerçekleştirildi. Kongredeki eğitim kurslarına ilgi büyüktü ve sabah 06.30’da başlayan ve ücretsiz olarak gerçekleştirilen kurslar özellikle genç endoürologların eğitimi açısından büyük bir talep ve başarıyla sonuçlandı.
Ürolojide İlklerin Hocaları İstanbul’daydı Kongrenin bir başka önemli yanı da dünyada ilkleri gerçekleştiren ve geliştiren tıp insanlarına ev sahipliği yapmak oldu. Kongrede canlı yayınlanan ameliyatları gerçekleştiren endoürologlar şöyleydi: Dr. Arthur Smith: İlk kapalı böbrek taşı ameliyatı uygulayan Amerikalı cerrah. Dr. Ralph Clayman: İlk laparoskopik böbrek çıkartma ameliyatını gerçekleştiren Amerikalı cerrah. Dr. Christian Chaussy: İlk defa vücut dışından böbrek taşı kırma yöntemini geliştiren Alman bilim adamı. Dr. İnderbir Gill: Dünyada en fazla laparoskopik böbrek ameliyatı gerçekleştiren cerrah. Dr. Alex Mottrie: Avrupa Robotik Cerrahi Derneği Başkanı ve Avrupa’da en fazla robotik cerrahi yapmış cerrah.
Endoüroloji Nedir? Hızla gelişen teknolojiyi yakından takip eden ve uygulayan bu bilim dalı idrar yolu taşları; prostat hastalıkları; idrar yolunun doğuştan darlığı; böbrek, prostat, mesane kanseri gibi hastalıkların kapalı yöntemlerle cerrahi tedavisi ile ilgilenen bilim dalıdır.
AKTÜEL
Kros, Neutralab ile Pazar Hedefini Büyütüyor
2
003 yılında kurulduğu günden bugüne medikal sektörün ihtiyacı olan su arıtma sistemlerini üreten ve ülkemiz geneline yayılmış, konusuna hâkim teknik servis kadrolarıyla hizmet veren KROS; diagnostik sektörünün dünya devleri olan firmalara ve bayilerine ve bunun yanında diyaliz sektörüne, Türkiye, K.K.T.C ve Azerbaycan genelinde proje-danışmanlık, satış, kiralama ve teknik servis hizmetleri veriyor.
Medikal Su Arıtma Sistemlerinde Öncü
Laboratuvar, hastane ve diyaliz merkezlerinde su arıtma ve tıbbi sıvı atıkların dezenfeksiyonu ve nötralizasyonu alanında hizmet veren Kros, kendi markaları olan KrosClinic, RentRO Su Arıtma Sistemleri ve Neutralab Dezenfeksiyon ve Nötralizasyon sistemleri ile medikal su arıtma sektörünün öncüleri arasında yer alıyor.
46 > EYLÜL 2012
Ülkemizin bu alanda en yaygın, en hızlı ve çözüm odaklı teknik servis ağına sahip Kros’u rakiplerinden ayıran önemli bir özelliği de asıl işi sadece medikal su arıtma sistemleri olan ülkemizdeki tek firma olması. Çalışan tüm ekip sadece bu alana odaklandıkları için bilimsel temellere dayanarak ürettiği tüm ürün ve hizmetler sektör için tartışmasız kabul görmekte. Kros son olarak, tıbbi laboratuvar sistemleri kuran Alman Schottdorf firmasının talebiyle, tıbbi sıvı atığın kaynağında bertarafına yönelik başlattığı çalışmalar sonucunda, Neutralab adıyla ürettiği patentli ürünü ile (tıbbi sıvı atıklar için dezenfeksiyon ve nötralizasyon cihazı) pazarında bir ilke imza attı. Dünya çapında bu konuda tasarlanmış bilimsel verilere dayalı benzer bir cihaz bulunmadığını belirten yetkililer, incelemesi Avusturya Patent Enstitüsü’nce yapılan ve Türk Patent Enstitüsü tarafından verilen 20 yıl korumalı patente sahip ilk ve tek ürün olan Neutralab’ın patent korumasının sadece Türkiye’de değil yaklaşık 143 ülkede geçerli olduğunu söylüyor. Yönetim Kurulu Üyesi Devrim Topkaya, 2010 verilerine göre Türkiye genelinde yıllık 60 bin ton katı tıbbi atık toplanmasına karşılık, yine aynı yıl üretilen 1 milyon 91 bin ton sıvı tıbbi atığın hiç bir işlem görmeden kanalizasyona deşarj edilerek, kanalizasyonun adeta “uzay boşluğu” gibi algılanmasıyla çevre ve insan sağlığına büyük tehdit oluşturulduğunu söylüyor. Gelişen teknoloji, artan nüfus ve standartların yükselmesi ile her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de, tüketim ve buna bağlı olarak atık miktarı ve çeşitliliğinin arttığına değinen Kros yönetim kurulu üyeleri, tıbbi sıvı atık miktarının önemli boyutlara çıkması hususunda, mevcut yönetmeliğin (Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği 22.07.2005) revizyonu, sağlık kuruluşlarının alt yapılarının tekrar düzenlenmesi ve yeni yapılacak sağlık kuruluşlarının projelendirilmesinde bu hususun dikkate alınması gerektiğinin altını önemle çiziyor. Tıbbi sıvı atığın da, aynı tıbbi katı atık gibi toplanarak bertarafının fiziksel olarak zor,maddi olarak ta sağlık kuruluşlarına çok büyük bir maliyet getireceğini belirten Topkaya:Neutralab’ın tıbbi sıvı atıkların hem yerinde bertarafını sağladığını hem de sağlık kuruluşlarına çok düşük maliyetli çözümler sunuyor olduğunu belirtmektedir.Önümüzdeki dönemde bir hastanenin tıbbi sıvı atık maliyetinin yılda 1 milyon liraya ulaşabileceği gerçeği,Neutralab’a ihtiyacın daha da çok olacağını ortaya koyuyor.
AKTÜEL
Bomtech Cilt Analiz Cihazları Dermatologların Gözdesi Haline Geldi
Radix Pharma Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Özgür Özdemir
Bomtech’in sunduğu çözümler; A-One ve A-One Lite cihazıyla cilt analizi çok hızlı ve detaylı tarama yöntemi ile yapılmakta.
48 > EYLÜL 2012
D
ijital teknoloji lideri Bomtech A-One Lite, cihazıyla cilt analizi ve bakımında tüketicilere yeni çözümler sunuyor. Radix Pharma Türkiye Satış ve Pazarlama Müdürü Özgür Özdemir, Türkiye distribütörlüğünü yaptıkları Bomtech ile ilgili şunları söyledi: “Bomtech markamız sağlık sektörüne doğru cilt, saç analizleri yaparak uygun ürünlerin önerilmesini ve bu ürünlerle beraber bakımların yapılmasını sağlayan Güney Kore’den ithal ettiğimiz markamızdır. Bomtech markamızın sunduğu çözümler; A-One ve AOne Lite, cihazıyla cilt analizi çok hızlı ve detaylı tarama yöntemi ile yapmakta yine lokal cilt analizleri yapan gelişmiş modelimiz SDM ve kısa analiz özelliğine sahip Kong modellerimiz bulunmaktadır.
Saç analizini de ihtiyaca göre detaylı olarak yapan HDM modelimiz de bulunmaktadır. Ayrıca cilt bakımı için motorlu mezotepi cihazlarımızı da iki seçenek halinde sunuyoruz. 1. Cihazımız profesyonel TR-M modelimiz diğeri de tüketiciye hitap eden MY-M modelimiz. Kısa sürede sunduğumuz kaliteli hizmet ve çözümlerimizle sektör lideri olma yolunda hızla ilerliyoruz.”
Cilt Tipine Göre Ürün Dermatologların gözdesi haline gelen cihaz hakkında Özgür Özdemir şu bilgileri verdi: “Tek tuşla otomatik cilt analizine imkân veren A-One lite yalnızca 2-5 dakikanızı alır, özel eğitim almadan kolay kullanım sağlar. Yüksek kalite dijital kamera, UV ışık ve normal ışık ile aldığı fotoğraflar cilt analizinizi yapıyor. Cildin makyaj durumuna göre ayarlanabilen kamera cilt tanınızı en doğru şekilde size sunuyor. A-One Lite ile sonuç olarak konulan tanıyı 3 boyutlu inceleyebilirsiniz. Tarayıcı ile gözenek, sebum, kırışıklık, leke ölçümü yapabilirsiniz. Cihazda ayrıca eski ve yeni analizleri karşılaştırma özelliği de bulunuyor. UV görüntü özelliğinin bulunduğu cihaz sivilce, keratin tabakası, siyah nokta, cilt tonu ölçümü, müşteri cilt tipine göre ürün önerme gibi fonksiyonlarıyla cilt sorunlarının giderilmesinde yardımcı oluyor.”
AKTÜEL
Difteri ve Tetanoza Karşı Aşılı Koruma
Erişkinler için difteri ve tetanoz hastalıklarına karşı üretilen aşı, DMT Grup bünyesinde yer alan Keymen İlaç tarafından ülkemize getirildi.
T
ürkiye’de aşı dendiğinde çocuklar ve okul akla geliyor. Oysa çocukken olduğumuz aşılar, bazı hastalıklara yetişkinken yakalanma riskini tam olarak ortadan kaldırmıyor. Bunlar arasında difteri ve tetanoz gibi tehlikeli hastalıklar da bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl 213.000 kişi tetanoz nedeniyle hayata veda ediyor. Difteri ise dönem dönem salgınlarla ağır tablolar oluşturuyor. 90’lı yıllarda Rusya’da 150.000 kişinin difteri salgını nedeniyle hayatını kaybetmesi kayıtlara geçen örneklerden. Bu hastalıklardan korunmak için çocuk çocukluk aşılarını tamamladıktan sonra her 10 yılda bir tekrar aşılanmak gerekiyor. Erişkinler için difteri ve tetanoz hastalıklarına karşı üretilen aşı, DMT Grup bünyesinde yer alan Keymen İlaç tarafından ülkemize getirildi. Aşı hem tetanoza hem de difteriye karşı etkili oluyor. Tüm yetişkinlerin bu tehlikeli hastalıklara karşı önlem almak için bir an önce sağlık kurumlarına giderek aşı olmaları gerekiyor.
Ülkemizde Birçok Yetişkin Aşılı Değil Ülkemizde tetanoz için 1968 yılında başlayan aşılama programında özellikle 1980 yılına kadar uygulamada yüksek başarı sağlanamadığı için günümüzde birçok yetişkin tetanoz aşısı olup olmadığını bilmiyor, bir kısmı da gerçekten hiç tetanoz aşısı olmamış durumda. Bu da riski artıran bir etken olarak ortaya çıkıyor. Çünkü tetanoz yalnızca kırsal alanda değil, şehir hayatında da risk olmaya devam ediyor. Difteride ise çocuk ve gençlerde yüksek aşılama oranları yakalanmış olmakla birlikte, yetişkinlerde yine tetanozda olduğu gibi yüksek aşılama oranlarından söz edilemiyor. Bu da difteri ve tetanoz gibi hastalıkların, erişkin yaş grubundaki kişilerde daha sık görülme olasılığını artırıyor.
Tetanoz Ölümcül Sonuçlara Yol Açabiliyor Tetanoz, toprakta yaşayan, kirli ve açık yaralar aracılığıyla insana bulaşan bir bakteri türü. Bulaştıktan sonra 3-21 gün 50 > EYLÜL 2012
içerisinde tetanospazmin denilen bir toksin salgılayarak sinirleri felç ediyor, kaslarda kasılma ve spazmlara yol açarak ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Vakaların ölümle sonuçlanma oranı %10 ile %70 arasında değişirken hastanede bakım, hastanın yaşı ve genel durumu bu oranı etkiliyor. Hastaneye yatırılmayan vakalarda ise ölüm neredeyse kaçınılmaz hale geliyor. Tetanoz hastalığının genellikle kırsal kesimde görüldüğüne dair yanlış bir algı bulunsa da hastalık şehir hayatı içinde de görülebiliyor. Tetanozun vücuda etkileri ise kalp sorunları, nefes alamama, sinir felci, akut böbrek yetmezliği ve kas erimesi şeklinde oluyor. Hastalık tedavi edilmezse ve önlem alınmazsa Ölüm kaçınılmaz hale geliyor.
Difteri İnsandan İnsana Çok Kolay Bulaşıyor Bulaşıcı bir hastalık olan difteri, tarihte çok büyük salgınlarla toplu ölümlere neden olan bir hastalık olarak biliniyor. 2. Dünya Savaşı yıllarında 1 milyon kişinin bu hastalığa yakalandığı ve sonucunda 50.000 ölüm olduğu biliniyor. 90’lı yıllarda ise Rusya’da difteri salgını nedeniyle hayatını kaybeden 150.000 kişinin çoğunun yetişkin olması hastalığın halen özellikle yetişkinlerde risk oluşturduğunu gösteriyor. Difteri; damlacık, yakın temas ve deri teması ile insandan insana kolayca bulaşıyor. Hastalık, bulaştıktan 1-5 gün sonrasında belirti göstermeye başlıyor. İlk belirtiler hafif ateş ve iltihaplı faranjit olarak ortaya çıkıyor. Ciddi olgularda boğazda beyaz-gri arası pseudo membran denilen yalancı tabaka görünümleri oluşuyor. Bu tabakalar solunum yollarını tıkayarak ağır hastalık tablosuna yol açıyor. Hastalığın solunum yolu difterisi denilen bu türü, ani ölümlere yol açabiliyor. Hastalıklı bölgelerden salınan toksinler ise kalp kası, böbrek ve sinir sistemini etkileyerek vücutta çeşitli hasarlara yol açabiliyor. Difteri ve tetanoz gibi hastalıklardan korunmak için siz de vakit geçirmeden aşınızı yaptırın.
AKTÜEL
Ege Koop’un Sağlık Serbest Bölgesi Projesi
E
ge Ekonomiyi Geliştirme Vakfı Başkanlar Kurulu'nun bu ayki toplantısında Ege-Koop Proje Merkezi'nin 'İzmir Sağlık Serbest Bölgesi' projesi ele alındı. Projenin fikri mimarı Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, İzmir iş dünyasının önde gelen isimlerine 'İzmir Sağlık Serbest Bölgesi' projesini anlattı. Yarım saati aşkın bir süre sunum yapan Aslan'ı dikkatle dinleyen başkanlar, projenin İzmir'in ekonomik geleceği için önem taşıdığını belirtti. Proje için Bakanlar Kurulu'na başvuru yapıldığını açıklayan Aslan, "Biz projeyi hazırlayıp kamuoyu ile paylaştık. STK’lardan siyasilere, işadamlarından sokaktaki vatandaşa kadar her İzmirli benimsedi, sahiplendi. En başından itibaren projeye desteğini esirgemeyen, tüm bürokrasiyi harekete geçiren, bu konuda çalışma yaptıran Sayın Valimiz de gerekli başvuruyu Bakanlar Kurulu’na yaptı. Artık karar mercii hükümet. Bakanlar Kurulu, bu projeye en uygun kent olan İzmir’e bu şansı tanımalı” dedi. Projenin geldiği noktayı ilk kez paylaşan Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, İzmir Valisi M. Cahit Kıraç'ın sağlık serbest bölgesi projesi için gerekli Bakanlar Kurulu başvurusunun yapıldığını açıkladı. Aslan, başvuruyla birlikte yasal mevzuat sorununun da kalmadığına vurgu yaptı. Vali Kıraç'ın sağlık serbest bölgesi konusunda büyük emeğinin olduğunu dile getiren Aslan, projenin teması EXPO olan İzmir'e kazandırılmasının İzmir'in gelecek yüzyılını belirleyeceğini söyledi. Aslan, başvuru ve süreç hakkında şu bilgiyi verdi: "Sağlık Serbest Bölgesi konusunda ülkemizde yasal mevzuat sorunu yok. Zaten hükümetin 2011 yılının Aralık ayında çıkarmış olduğu bir kanun var. Dolayısıyla sözkonusu olan
52 > EYLÜL 2012
projenin yapılacağı kent ya da kentlere karar vermek. 3.5 ay önce açıkladığımız proje dolayısıyla 40’a yakın görüşme yaptım. Bunlardan dördü hükümet kanadındandı. Sağlık Bakanı’ndan Kalkınma Bakanı’na hatta Sayın Başbakan’a kadar yaklaşık son derece olumluydu. Ana muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da beğenisini ve desteğini ifade etti. Gelinen noktada biz üzerimize düşeni yaptık, İzmirliler destek verdi, Sayın Valimiz de sağolsunlar projeyi Ankara’nın onayına sundu. Özellikle Valimiz Sayın Cahit Kıraç’ın emeği çok büyük. Başından beri son derece titiz davrandı, çalışmalar yaptırdı, bürokrasiyi harekete geçirdi. Şimdi top hükümette. Teması sağlık olan EXPO adaylığı yolunda da büyük bir fırsat olacak olan bu proje İzmir’e kazandırılmalıdır. Yıl sonuna kadar müjdeli bir haber almayı umuyorum." Sağlık Serbest Bölgesi Projesi'nin dünyadaki tek örneğinin Dubai'de olduğunu belirten Aslan, İzmir'in de tüm koşullarıyla Türkiye'deki en uygun birkaç kentten biri olduğunu söyledi. Bu proje için Avrupa’nın göbeğinde en uygun kentin İzmir olduğunu anlatan Aslan, şöyle konuştu: "Coğrafi konumu, termal kaynakları, sağlık alanındaki altyapısı, eğitimli insan profili ile İzmir proje için çok büyük artılara sahip. Ege-Koop olarak biz fikirsel bir çalışmaya imza attık. Bizim bu projeden herhangi bir beklentimiz söz konusu değil. Tek hedefimiz ve amacımız var o da; İzmir’i geliştirmek, dünyanın önde gelen kentlerinden biri haline getirmektir." Proje ile yıllık 400 milyar avro sağlık harcaması olan Avrupa’nın en az yüzde 10’unun kaynağını elde edebilmenin mümkün olduğuna dikkat çeken Aslan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "İzmir de bunun yüzde 25’ine talip olsa inanın ihya olur. Yılda 4 milyar Avro ile İzmir dünya kenti olur. İzmir’in şu anda neye ihtiyacı var denecek olsa cevap kesinlikle proje olacaktır. İzmir’in atılım yapmaya ihtiyacı var. Turizm pastasından pay almak için, sağlık merkezi haline gelebilmek için, ulaşım problemlerini gidermek, tarım ve sanayi de ivme kazanmak için proje üretmeliyiz. Zaten Proje Merkezi’miz de bu kapsam da oluştu." Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’ın 45 dakikalık ayrıntılı bir sunum yaptığı toplantıya, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Meclis Başkanı Halit Kaya, Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Başkanı Geza Dologh, Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Başkanı Özden Çokdeğer, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Akgerman, EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Temel Aycan Şen, İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Baran, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer, İzmir Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse, Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkan Vekili Sabri Ünlütürk, EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Uğur Barkan, BASİFED Danışma Kurulu Başkanı Hüseyin Porsuk ve Güçbirliği Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu katıldı.
DOSYA
Hayat Kurtaran Teknoloji, Hayat Kurtaran Ürünler CardiAid Otomatik Eksternal Defibrilatör, ani kalp durması vakalarında hastayı yaşama döndürebilecek elektroşokun, olay yerinde ve ilk birkaç dakika içinde uygulanabilmesi için geliştirilmiş taşınabilir kalp şok cihazı.
K
alp ve damar hastalıkları, başlıca ölüm nedenleri olarak düşünülen trafik kazaları, kanser ve AIDS’ten çok daha fazla ölüme sebep oluyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de kalp ile ilgili hastalıklar tüm ölüm nedenleri içinde ilk sırada yer alıyor. Kalp ve damar hastalıkları içinde en sık görülen ölüm nedeni olan “ani kalp durması” ise bu ölümlerin yarısından fazlasının sebebi olarak belirtiliyor. Başlıca nedenleri kalp krizi, boğulma, travma, elektrik çarpması, solunumun durması, aşırı stres, ani duygusal değişiklikler ve aşırı fiziksel aktivite olan ani kalp durmasına tek etkili müdahalenin derhal defibrilasyon ve buna destek olarak da temel yaşam desteği (kalp masajı ve suni solunum) uygulanması olduğu belirtiliyor. Araştırmalara göre, müdahale edilmeden geçen her dakikada kişinin hayata dönme şansı yaklaşık %10 azalıyor.
Otomatik Eksternal Defibrilatör CardiAid Otomatik Eksternal Defibrilatör, ani kalp durması vakalarında hastayı yaşama döndürebilecek elektroşokun, olay yerinde ve ilk birkaç dakika içinde uygulanabilmesi için geliştirilmiş taşınabilir kalp şok cihazı. Temel yaşam desteği (suni solunum ve kalp masajı) ile OED kullanım bilgisine sahip kişiler tarafından güvenle kullanılabiliyor. Kullanıcıyı sesli ve görsel komutlarla yönlendiren cihazın kullanımı son derece kolay ve güvenli. Kalp ritmini analiz ederek hastanın elektroşoka ihtiyacı olup olmadığını belirliyor. Şokun gerekli olduğu durumlarda otomatik olarak şoku hazırlıyor ve düğmeye basılması ile şoku uyguluyor. 56 > EYLÜL 2012
DOSYA
Şokun gerekli olmadığı durumlarda ise kesinlikle şok uygulanamıyor. CardiAid OED; okullar, spor merkezleri, iş güvenliği ve sağlığı uygulamaları, acil müdahale ekipleri ve deniz güvenlik önlemlerinin önemli bir parçası olan bir ilk yardım cihazı. Ayrıca, acil tıbbi müdahale ekipleri, doktorlar, diş hekimleri gibi mesleği OED uygulaması gerektiren profesyonellerin de ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte.
Kalp Masajı Asistanı CardiAid Kalp Masajı Asistanı, ani kalp durması vakalarında kalp masajının hastaya en etkili ve sürekli olarak uygulanmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiş, taşınabilir bir cihaz. Kullanımı oldukça kolay olan CardiAid Kalp Masajı Asistanı gerek acil yardım uzmanları gerekse ilkyardımcılar tarafından acil durumlarda kullanılabiliyor. Cihaz, hastanın göğsü üzerine konulduktan sonra, kalp masajı cihaz üzerine uygulanıyor ve masajın göğüs kafesine zarar vermeden doğru derinlikte yapılması sağlanıyor. CardiAid Kalp Masajı Asistanı ayrıca kalp masajı eğitimlerinde uygulama aracı olarak da kullanılıyor.
Nabız ve Solunum Sensörü CardiAid CPR|Check Nabız ve Solunum Sensörü, solunum ve nabzı algılayarak hastanın kalp masajı ve suni solunuma ihtiyacı olup olmadığını belirliyor. Böylece ilkyardımcı, tüm ilk yardım otoritelerinin ve kılavuzlarının vurguladığı gibi, hastanın nabız ve solunumunu teşhis etmeye çalışmakla vakit kaybetmeden kalp masajı ve suni solunuma başlayabiliyor. 58 > EYLÜL 2012
Araştırmalara göre reanimasyona (kalp masajı ve suni solunum) ihtiyacı olan kişilerin sadece %14’üne reanimasyon uygulanıyor. Bunun en büyük sebebi ise, hastaya ilk ulaşan kişinin bu kararı verecek durumda olmaması olarak belirtiliyor. Çoğu ilkyardımcı, doğru karar verme konusunda kendini yetersiz görüyor ve bu nedenle harekete geçmekten çekiniyor. Güncel ILCOR Resüsitasyon Kılavuzu’nda ilk yardımcı ya da profesyonel hiç kimsenin, hastanın durumunu analiz etmek için 10 saniyeden fazla vakit kaybetmemesi gerektiği özellikle vurgulanmış durumda. Bu da CardiAid CPR|Check ile mümkün hale geliyor.
DOSYA
5. Yılını Kutlayan Alvimedica Güçlenerek Büyüyor Girişimsel kardiyoloji alanında Türkiye’nin yenilikçi teknoloji lideri Alvimedica, 1 Eylül’de kuruluşunun 5. yılını kutluyor.
G
irişimsel kardiyoloji alanında, geliştirdiği ve ürettiği, AB tarafından onaylı kalite standartlarını taşıyan kardiyolojik anjiyoplasti balon kateterleri ve stent taşıma sistemlerinde Türkiye’nin ilk ve tek üretici firması olan Alvimedica, 1 Eylül tarihinde 5. yılını kutluyor. Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt, şirketin geride bıraktığı beş yılı şöyle değerlendirdi: “Alvimedica olarak kurulduğumuz zamandan bu yana, tüm hedeflerimizi gerçekleştirdik ve çok yol katettik. Çatalca’da 5.500 m2’lik alana kurduğumuz ve yapımı iki yıl süren üretim tesisimizin tamamlanması sürerken de biz çalışmalarımıza hiç ara vermedik. 2009 yılı itibariyle üretim tesisimizin de faaliyete geçmesi ile atağa geçtik. Şirket politikamızı, izlediğimiz doğru strateji ile yenilikçi teknolojilerimizin sağladığı fayda üzerine inşa ederek bir dünya markası haline geldik. Bu yolda attığımız ilk adımlarda öncelikle bölge ülkelerinden İran, Asya, Hindistan, Latin Amerika ve Arjantin’de önemli aşamalar kaydettik. Kuruluşumuzdan henüz beş yıl geçti ama şu anda yaklaşık 40 ülkedeki faaliyetteyiz ve bu sayı her geçen gün artacak.”
Alvimedica Venezuella’da Pazar Lideri 2007 yılında Danimarka ve İsveç’te yaşayan Türk iş ve bilim adamlarının yenilikçi ürünler geliştirmek amacıyla biraraya gelerek kurduğu bir girişim olan; sağlık ve tıp teknolojileri alanında yatırım ve faaliyetlerini sürdüren Alvimedica, şu anda 40’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. 2012 yılı içinde pazar lideri olduğu Venezuella’nın yanı sıra Hollanda, 60 > EYLÜL 2012
DOSYA
Almanya, Çin, Hindistan, Irak, İran, Mısır, Arjantin, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerde başladığı resmi faaliyetlerinin kutlamalarını arka arkaya gerçekleştiriyor. Türkiye’de çıplak stent pazarında yüzde 50 paya sahip, ilaçlı stent pazarında da yüzde 20 olan payını her yıl hızla arttıran Alvimedica, her başarılı çalışmasıyla gittikçe güçlenerek büyüyor. Yasalara uygun, etik marka kimliğinin yanı sıra sorumlu kurumsal yurttaş kimliğinin altını çizen, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni (UN Global Compact) imzalayan firmalar arasında yer alan Alvimedica, sosyal sorumluluk projeleriyle de içinde yaşadığı toplumun gelişimine katkıda bulunuyor. Sağlık Bakanlığı, Avrupa ve Türk Kardiyoloji Dernekleri’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği "Yaşam için stent"(Stent For Life) projesine verdiği önemli destekle Sağlık Gönüllüleri Türkiye Derneği (SG-T) tarafından kalp sağlığı alanında sosyal sorumluluklarını en iyi yerine getiren kuruluş ödülüne layık görülen Alvimedica, ulusal ve uluslararası kurumsal itibarının inşasını da her fırsatta sürdürüyor. Alvimedica, ambulanslarda ve kalp krizi vakalarına müdahaleler sırasında, acil servislerde sürekli çalışan anjiyo cihazının bulundurulması; bu vakalara acil müdahale için uzman doktor, hemşire ve teknisyenlerin dönüşümlü, ama 24 saat sistemiyle çalışmasının sağlanması gibi hayati önem taşıyan kritik noktaların iyileştirilmesini hedefleyen projede, konuyla ilgili sağlık ekibine girişimsel kardiyoloji simülasyon eğitim verilmesini sağlıyor. Alvimedica ayrıca, ekim ayında Stent for Life projesine destek sağlayacak yeni bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Ar-Ge’ye Yatırımın Bir Eseri Sağlık alanında faaliyet gösteren bir markanın ürünlerinin arkasında durması ve güven duygusu yaratması koşulu,
62 > EYLÜL 2012
Alvimedica’nın üretim ve hizmet anlayışının ilk koşullarının arasında yer alıyor. Alvimedica, kendi ürettiği stent ve stent uygulama cihazlarını kullanan müşterilerini özel olarak yakından izleyerek, ürünlerinin kalitesini, farklılığını kanıtlayan klinik araştırma sonuçlarını paylaşıyor ve hizmet kalitesini garantileyip marka güvenini artırıyor. Örneğin, düzenli Ar-Ge yatırımlarının bir ürünü olan Rapamisin salımlı koroner stenti Coracto, yenilikçi medikal teknolojilere imza atan Alvimedica’nın yeni nesil stent pazarındaki rakipsiz ürünü olarak öne çıkıyor. Beklentilerin üzerinde sağlıklı ve mutlu bir hayat için çözümler üretme vizyonu taşıyan Alvimedica, Çatalca’daki 5.500 m2 üzerine kurulu, Avrupa’nın en büyük 10.000 Class clean room’u (temiz oda) bulunan üretim tesisinin yanı sıra, Hollanda ve Amerika’daki Ar-Ge merkezleriyle, şirketin ilgili diğer departmanlarıyla ve dünyanın dört bir yanında kardiyologlar, klinikler, akademik kurumlar ve bilim insanları ile işbirliğine giriyor. Ürün geliştirme çalışmaları kapsamında tıp ve teknoloji alanında Türkiye’nin saygın eğitim kurumları olan İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi ile de ortak projeler yürütüyor. Alvimedica, Rusya, Hindistan ve Singapur’un çeşitli üniversite kliniklerinde birçok araştırma ve çalışmalara katılıyor ve yenilikçi ürünler için her türlü gelişmeyi de yakından takip ediyor. Frankfurt Üniversitesi, Viyana Üniversitesi, Aachen Üniversitesi ve Washington Cardiologic Pathology Enstitüsü işbirliği ile, ortak ürün ve teknolojiler geliştiriliyor. Son üç yılda, sadece Ar-Ge çalışmalarına 8 milyon dolarlık bir harcama yapan Alvimedica’nın dünya standartlarında üretim ve kontrol süreçlerine sahip üretim tesislerinde geliştirilen çıplak metal ve ilaçlı stentler, dünyanın önde gelen klinik çalışmalarına konu oluyor.
“İstanbul Bio City” İnşası Başlıyor Alvimedica, 5. yılını kutlarken, gelecek yıllar için de insan sağlığını inşa edecek projeler hazırlıyor. İlk etapta 125 milyon dolarlık bir yatırım bedeli ile, Çatalca’da, 400 dönümlük bir alanda hayata geçecek olan “İstanbul Bio City” projesi, endüstride yer alan kurum ve kuruluşların üretim alanında daha yakın bir işbirliği kurabilmelerini; aynı alt yapıyı kullanarak Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarını gerçekleştirebilmeleri için fırsat sağlayacak. Biocity İstanbul projesi ile Alvimedica sadece kendi markasının değil, Türkiye’nin de küresel biyoteknoloji alanında rekabet gücünü de çok üst noktalara taşıyacak.
DOSYA Ani Kalp Durması Vakalarında En Etkili Yöntem:
Nihon Kohden Otomatik Harici Defibrilatör Türkiye Distribütörlüğünü İncekaralar’ın yaptığı Nihon Kohden Otomatik Harici Defibrilatör Cihazı AED 2100, birçok hayatın kurtulmasına yardımcı oluyor.
64 > EYLÜL 2012
T
üm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan, kadın, erkek, yaşlı ve hatta genç ve çok sağlıklı görünen insanlarda bile görülebilen “Ani Kalp Durması” vakalarında kişinin yaşama dönme şansını arttıran tek etkili yöntem, en kısa süre içinde uygulanacak elektroşok (defibrilasyon) işlemidir. Ani Kalp Durması geçiren kişiye, bir dakika içinde elektroşok uygulandığında kişinin yaşama dönme şansı %90 iken, 3 dakika içinde %70’lere düşmektedir. Elektroşok uygulanmadan geçen her dakika kişinin yaşama şansını %10 azaltır ve 10 dakika sonunda yaşama şansı %1’in altına iner. Türkiye’de ambulansın olay yerine gelme süresi ortalama 8 -13 dakikadır… Bu nedenle Ani Kalp Durması vakalarının %95’inde kişi yaşamını yitirmektedir.
Her Yerde Ani Kalp Durması Yaşayabilir Olay yerinde ilk müdahale için geliştirilen ve taşınabilir olarak tasarlanan Nihon Kohden Otomatik Harici Defibrilatör Cihazı AED 2100, birçok hayatın kurtulmasına yardımcı oluyor.
DOSYA
Türkiye distribütörü İncekaralar tarafından pazara sunulan AED 2100 ile, Ani Kalp Durması vakalarında ambulans veya uzman bir doktor olay yerine ulaşıncaya kadar kişiyi yaşama döndürebilecek elektroşok işlemi zaman kaybetmeden uygulanabilir. Yetişkinler tarafından kolayca ve güvenli bir şekilde kullanılabilen Nihon Kohden AED 2100 Defibrilatör Cihazı, kişiye bağlandığında kalp ritmini analiz eder ve şok verilmesi gereken bir ritim söz konusu ise bunu cihazı kullanan kişiye sesli ve görsel uyarılarla bildirir. Bundan sonra kalbi duran kişiyi yaşama döndürmek için yapılması gereken tek şey cihazdaki Türkçe seslendirilmiş anlaşılır komutları uygulayarak elektroşok düğmesine basmaktır.
Defibrilasyon ve Defibrilatör Nedir? Kalp ritm bozukluklarının, elektrik şoku uygulanarak tekrardan düzenli hale getirilme işlemine defibrilasyon, bu işlemi gerçekleştiren cihaza defibrilatör denir. Ani kalp durması (AKD) sonrası vakit kaybetmeden uygulanan defibrilasyon, kişinin yaşama dönmesi için hayati öneme sahiptir.
Otomatik Harici (Eksternal) Defibrilatör cihazı, AED (OED) Nedir? Acil müdahalelerde kullanılan Otomatik Harici (Eksternal) Defibrilatör cihazı, kalp ritmini analiz ederek, kalbi durmuş olan kişinin emniyetli bir şekilde defibrile edilmesini sağlar.
AED (OED) Cihazı Sağlık Personeli Haricinde Kullanılabilir mi? AED 2100 cihazı, kolay türkçe sesli talimatları sayesinde sağlık personeline gerek kalmadan yetişkin insanlar tarafından rahatlıkla ve güvenle kullanılabilinir. Talimatlar tüm prosedür boyunca kurtarıcıya rehberlik eder.
66 > EYLÜL 2012
AED (OED) Cihazı Güvenilir midir? Yanlışlıkla Şok Verilebilir mi? AED cihazı, elektrot pedleri sayesinde kalp ritmini otomatik olarak analiz eder ve sadece yaşam fonksiyonlarının durduğu durumlarda kullanıcıya defibrilasyon (şok) önerir. Kullanıcı, cihaz önermediği sürece şok uygulayamaz. AED cihazları günlük ve aylık yapılan testleri ile kendini kontrol etme özelliğine sahiptir. Nihon Kohden ped konektörleri, ped durumunu kontrol etmek ve göstermek için özel bir teknolojiye sahiptir.
AED Cihazı ile Hayat Kurtarmak Mümkün müdür? Temel yaşam desteği sırasında kurtarıcıya rehberlik eden AED cihazı, gelişen teknoloji sayesinde kalbe yapılan basının derinliğini ve sıklığını saptayacak şekilde tasarlanmıştır. AED cihazını açıp, elektrot pedlerini yerleştirip, deşarj butonuna basarak 3 adımda hayat kurtarabilirsiniz.
AED Cihazları Nerelerde Bulundurulmalıdır? Kompakt taşınabilir yapısıyla, çok fazla kişinin bulunduğu kalabalık mekânlara yerleştirilebilen OED cihazları ile birçok hayat kurtarılabilir. Amerikan Sağlık Birliği (The American Heart Association) AED (OED) cihazlarının alışveriş merkezleri, spor merkezleri, stadyumlar, metro istasyonları, otogarlar, havalimanı, turizm merkezleri, kamu binaları, okullar gibi kalabalık yerlerde, uçak, tren, feribot gibi toplu taşıma araçlarında ve ayrıca itfaiye ve polis kurtarma araçlarında bulundurulmasını önermektedir.
DOSYA
Entegre FFR Zaman ve Mekandan Tasarruf Sağlar FFR, bir lezyonun distal ve proksimal (kan basınç değerleri kıyaslanarak ölçülüyor.
68 > EYLÜL 2012
F
raksiyonel akım rezervinin (FFR) ölçümü, koroner stenozun hemodinamik öneminin belirlenmesine yardımcı oluyor ve balon ve stent değişimine kılavuzluk ediyor. FFR, bir lezyonun distal ve proksimal (kan basınç değerleri kıyaslanarak ölçülüyor. Bu oran, 0,75’e veya 0,75’in altına indiğinde stenoz hemodinamik açıdan önemli hale geliyor ve bu durumda hasta için stent değişimi öneriliyor. 2009 yılında yayınlanan FAME araştırmasında (N Engl J Med 2009; 360:213-224), FFR yönlendirmeli tedavi değerlendirilmiş olup bu yöntemde hastaların yaşama oranında %30’luk bir artış olduğu ve aynı zamanda tedavi masraflarının %30 oranında azaldığı açık bir şekilde tespit edildi. St Jude Medical ve Volcano, kateter laboratuarında, basit tak-çalıştır bağlantı imkanı sunan ve harici bir iş istasyonunun kullanımını gereksiz kılan Siemens AXIOM Sensis XP kayıt sistemine tam olarak entegre olmuş FAR ölçüm çözümleri sunuyor. Yeni FAR ölçüm özelliklerine sahip olmak için AXIOM Sensis XP yazılımının, 2011 yılı sonunda çıkmış olan en son yazılım versiyonuna güncellenmesi gerekiyor.
DOSYA
Üç Boyutlu S Ekokardiyografi Son yüzyıl içinde kalbin ultrasonografi görüntülemesindeki en önemli gelişmelerden biri olan üç boyutlu ekokardiyografi ile işlem sonrası yapılan, zaman alıcı, iş yükünü artırıcı rekonstrüksiyon, gerçek zamanlı volumetrik görüntelere evrilmiştir.
Dr. Ayşegül Karahan Zor Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı
on 40 yılda kardiyovasküler tıp pratiğinde devrimsel gelişimelere yol açan önemli birkaç diyagnostik yöntemden biri ekokardiyografidir. Ucuz, hızlı, mobil ve kolayca gerçekleştirilebilen bu ultrasonografik yöntem tabi ki kendi kısıtlamalarını da içinde barındırıyordu. Temel problem 3 boyutlu, üstelik karmaşık bir anatomiye sahip olan kalbin iki boyutlu bir ekran üzerinde incelenmeye çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin sol ventrikül hacimlerini ölçmek istediğinizde doğrudan bu ölçümü yapmak yerine farklı açılardan alınmış birkaç görüntü üzerinde ölçümleri yapmak ve ardından geometrik kabullere dayalı olarak geliştirilen matematiksel formüllerle yaklaşık sonuçlara ulaşmak elimizdeki tek geçerli yöntemdi. Doğal olarak ekokardiyografik sol ventrikül fonksiyonu ölçümü gözlemciler arası ve gözlemci içi değişkenliği yüksek olan bir yöntem olarak kalıyordu. Örneğin Trastuzumab kullanmakta olan meme karsinomlu bir hastada sol ventrikül fonksiyonlarının yakından takip edilmesi gerektiği ve olası bir kardiyotoksisitenin erkenden saptanmasının önemi muhakkatır. Bu gibi durumlarda MUGA veya kardiyak MR ile sol ventrikül fonksiyonu ölçümü çok daha kesin ve tekrarlanabilir sonuçlar vermektedir. Bu kısıtlılıkları aşmak için doğal olana geri dönmek yani 3 boyutlu bir yapıyı, doğrudan 3 boyutlu olarak değerlendirmek gerekiyordu. Başlangıçta teknik, çok sayıda 2 boyutlu görüntünün alınması ve daha sonra “off-line” olarak rekonstrükte edilmesine dayanan zahmetli bir şekilde gerçekleştirilmekte ve hareketli bir yapıyı incelemenin sonucu olan görüntü artefaktları temel sorunu oluşturmaktaydı. Günümüzde gerçek zamanlı görüntülemeye dayalı iki farklı teknik kullanılmaktadır. Birinci yöntemde birbirini takip eden birkaç siklus boyunca farklı kesitler alınmakta ve rekonstrükte edilmektedir. İkinci yöntem ise tek bir kardiyak siklusta tüm kalp görüntüsünün alınması temeline dayanmaktadır. İlk yöntem hızlı hareket eden yapıların, örneğin kalp kapaklarının görüntülenmesinde daha iyi sonuç verirken ikinci yöntem atriyal fibrilasyon gibi düzensiz ritmler söz konusu olduğunda yada stres ekokardiyografide olduğu gibi intotropi-kropnotropinin hızlı değiştiği durumlarda avantaj sağlamaktadır. Günümüzde ekokardiyografi cihaz üreticileri genelde iki yöntemi de cihazlara entegre etmektedir.
Sol Ventrikül Hacimlerinin Değerlendirilmesi Sol ventrikül hacimlerinin 3 boyutlu ekokardiyografi ile değerlendirilmesinde iki farklı teknik kullanılmaktadır. İndirekt yöntemde, 3 boyut kılavuzluğunda elde edilen iki farklı imaj planından elde edilen yüzey alanları matematiksel formüller üzerine yerleştirilerek yaklaşık sol ventrikül hacimleri hesaplanır; direkt yöntemde ise sol ventrikül endokard yüzeyinin yarı otomatik olarak işaretlenmesi sonrası hacimler ölçülür. İki boyutlu ekokardiyografi ile karşılaştırıldığında özellikle direkt yöntem ile elde edilen hacimler radyonüklid
70 > EYLÜL 2012
ventrikülografi veya kardiyak MR gibi referans tetkiklerden elde edilen sonuçlarla daha iyi bir uyum sergilemektedir. Kesinlik ve tekrarlanabilirlikteki bu artışa rağmen yakın zamanda gerçekleştirilen çalışmalar gerçek zamanlı 3 boyutlu ekokardiyografinin sol ventrikül hacimlerini daha düşük ölçme eğiliminde olduğunu göstemektedir. Bu durumun temel nedeni olarak özellikle spasyal çözünürlüğün yetersiz olduğu durumlarda sol ventrikül endokard sınırlarının yanlış belirlenmesi belirtilmektedir. İşaretleme yapılırken papiller adale ve endokardiyal trabeküllerin sol ventrikül kavitesi içerisine dahil edilmesi bu hatayı minimize edebilmektedir.
Sol Ventrikül Kütle Ölçümü Sol ventrikül kütlesi, özellikle sistemik hipertansiyonu olan bireylerde, morbidite ve mortalitenin önemli bir belirleyicisidir. Gerçek zamanlı 3 boyutlu ekokardiyografi ile sol ventrikül kütlesinin sağlıklı ölçümü endokard ve epikard sınırlarının iyi belirlenmesini gerektirmektedir. Özellikle apikal planların daha doğru olarak seçilebilmesi nedeni ile RT3D ekokardiyografi iki boyutlu ekokardiyografiye göre çok daha kesin sonuçlar verebilmektedir.
Sol Ventrikül Duvar Hareketinin Değerlendirilmesi Sol ventrikül segmenter duvar harekelerinin değerlendirilmesi ekoardiyografik incelemenin temel amaçlarından biri olup iki boyutlu ekokardiyografide sol ventrikülü bölen 17 segmentin farklı planlardan incelenmesi ile gerçekleştirilir. RT3D ekokardiyografi her bir segmentin çok sayıda farklı plandan incelenmesine olanak tanıdığı gibi bölgesel sol ventrikül fonksiyonları kantitatif olarak da ölçebilir. Segmenter volümlerden segmenter ejeksiyon fraksiyonları büyük bir kesinlik ile hesaplanabilir. Bu yöntem ile çeşitli bölgesel ve global, sistolik ve diyastolik parametreler değerlendirilebilir.
İntraventriküler Dissenkroni Kronik kalp yetersizliği ve sistolik disfonksiyonu olan hastaların önemli bir kesiminde, özellikle sol dal bloğuna bağlı olarak sol ventrikül içi elektromekanik asenkroni gelişebilmekte ve segmentler farklı zamanda kasılıp gevşeyebilmektedir. Sol ventrikül sistolik ve diyastolik performansını önemli derecede etkileyebilen bu durum kardiyak resenkronizasyon tedavisi ile düzeltilebilir ve hastalarda hem yaşam süresi hem de kalitesi anlamında büyük kazanımlar sağlanabilir. RT3D ekokardiyografi ile farklı segmentlerin volüm eğrilerinin analizleri yapılarak bu segmentlerin nispi kasılma zamanları karşılaştırılabilir ve zaman içerisindeki dağılımları ortaya konabilir. Başarılı resenkronizasyon segmenter dissenkroniyi azaltarak sol ventrikül volümlerinin küçülmesini ve ejeksiyon fraksiyonunun artışını sağlar. Yöntemin basitliği ve hızlı uygulanabilmesi sayesinde, implantasyon işlemi esnasında sol ventrikül elektrodu yerleştirilirken gerçek zamanlı olarak değerlendirme yapılabilmekte ve optimum elektrod pozisyonu saptanabilmektedir.
Sol Atriyum Hacminin Değerlendirilmesi Artmış sol atriyum hacmi uzun süreli sol atriyal basınç yüksekliğinin bir göstergesidir ve artmış atriyal fibrilasyon, strok, kardiyovasküler mortalite insidansı ile birliktedir. Sol atriyum genişlemesinin bazen asimetrik olabilmesi nedeni ile hacim ölçümü çaplarının lineer ölçümüne her zaman tercih edilir. Öte yandan iki boyutlu hacim ölçüm metodları sol ventrikülde olduğu gibi geometrik kabullere dayandığından her zaman sağlıklı sonuç vermeleri mümkün olmamaktadır. RT3D ekokardiyografi ile sol atriyum volümünün doğrudan ve sağlıklı ölçümü mümkün olmaktadır.
Mitral Darlığının Değerlendirilmesi Mitral darlığının takip ve tedavisinde mitral kapak alanının sağlıklı olarak ölçümesi büyük önem taşır. Mitral kapak alanını ölçmekte kullanılan güncel metodlar 2 boyutlu planimetri, PHT- pressure half time, PISA metodları olup her birinin kendine özgü kısıtlılıkları mevcuttur. Darlığın derecelendirilmesinde kullanılan Doppler kökenli metodlar ise hemodinamik değişiliklerden, sol ventrikül hipertrofisi ve eşlik eden diğer kapak rahatsızlıklarından (örn. Mitral yetersizliği) ciddi derecede etkilenebilmektedir. Diyastol esnasında mitral orifis koni şeklini aldığından 2 boyutlu planimetride uygun imaj planının seçilememesi mitral kapak alanını olduğundan geniş gösterecektir. RT3D ekokardiyografide ise mitral kapak anatomisi arzu edilen plan veya oryantasyondan incelenebilmekte dolayısı ile mitral kapak yaprakçıklarının uçlarından geçen, orifise anfaz olan doğru plan seçilebilmektedir. Özellikle 2D ekokardiyografide farklı ölçüm yöntemleri arasında uyumsuz sonuçlar olması durumunda RT3D ekokardiyografinin değeri artmaktadır.
Mitral Yetersizliğinin Değerlendirilmesi Mitral apareyin kompleks yapısı itibarı ile 3D ekokardiyografi mitral yetersizliğin değerlendirilmesi için özellikle uygun bir tetkiktir. Çünkü anatomik değerlendirmenin yanı sıra 3 boyutlu renkli akım incelemeye imkan vermektedir. RT3D ekokardiyografi ile regürjitan jete ait vena kontraktayı ve volümetrik değerlendirmede önemli olan proksimal akım konverjens alanını büyük bir doğrulukla ölçmek mümkün olmaktadır. Ayrıca bu yöntemle 3D temelli jet volümlerini doğrudan ölçmek mümkün olmaktadır ve sonuçlar anjiografik referans standartlar ile iyi uyum göstermektedir. Mitral yetersizliğinin kantitatif derecelendirilmesinde yeni kullanılan bir metod doğrudan anatomik regürjitan orifis alanı ölçümü olup sistol esnasında mitral kapak alanının anfaz olarak ölçümüne dayanır. Yöntem büyük bir doğruluğa sahip olmasına rağmen ana dezavantajı henüz yaygın olarak kullanılmayan spesifik yazılım gerektirmesidir.
DOSYA
Kalp Hastalıklarının Tanısında Altın Standart:
Anjiyo
Sigara en yakın yoldaşınızsa, hipertansiyonla da aranız iyiyse; bir de kilonuz varsa kalp hastalıklarının en sık uğradığı duraklardan biri olmaya adaysınız demektir.
S
igara, hipertansiyon ve özellikle göbek çevresindeki yağlanma ile tetiklenen ve hiç belirti vermeden yıllar boyunca ilerleyen koroner arter hastalıkları ve bu hastalıkların teşhisinde altın standart olan anjiyo hakkında merak edilenleri Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tuba Bilsel’e sorduk.
Koroner Arter Hastalığı nedir? Kalp damarlarında ateroskleroz dediğimiz damar sertliği durumu gelişmesidir. Kalp damarlarının iç yüzünü kaplayan endotel dediğimiz koruyucu zarın en önemli özelliği kanın damarlar içinde akışkan şekilde, pıhtı oluşturmadan akmasını sağlamaktır. Sigara, hipertansiyon, özelikle göbek çevresinde yağlanma, şeker hastalığı gibi risk faktörlerinin varlığı endotelde hasar oluşumuna neden olur. Vücudun herhangi bir yerinde oluşan yara nasıl vücudun savunma mekanizmalarıyla kapatılmaya çalışılıyorsa, endotelde oluşan hasar da vücut tarafından onarılmaya çalışılır, ancak bu hem kalp duvarlarında hem de ilerleyen zamanlarda damar içine doğru yer kaplayan istenmeyen doku oluşumuna sebep olur. Damarlardaki darlıklar zamanla tıkanıklıklara yol açar. Tüm bu süreçler koroner arter hastalıkları olarak adlandırılır.
Belirtileri nelerdir? Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tuba Bilsel.
72 > EYLÜL 2012
Hiç belirti vermeden yıllar boyunca ilerleyebileceği gibi, daha önceden olmayan, yeni başlayan çabuk yorulma,
DOSYA eforla gelen ve eforu kısıtlayan göğüs, sırt, kol ağrısı, yeni gelişen eforla alakalı nefes darlığı sık görülen belirtilerdir. Bunun yanı sıra koroner arter hastalığının ilk bulgusu ani gelişen kalp krizi ya da daha şanssız hastalarda ani ölüm olabilir.
Koroner Anjiyografi nedir? Koroner anjiyografi; kalbi besleyen damarların görüntülenmesi yöntemidir. Anjiyo laboratuvarında yapılır. Kalp damarlarının içine röntgende görülen opak madde (kontrast madde) verilerek kalp damarlarının anatomisi gözlenir.
Neden yapılır? Kalp damarlarının kalp kasını beslemede yetersiz kaldığının düşünüldüğü, buna ait deliller olduğu durumlarda yapılır. Eforla ortaya çıkan göğüs ağrısı olan hastalarda ve bu sebeple uygulanan efor testinin anormal olduğu durumlarda ya da son zamanlarda giderek artan ya da istirahatla dahi geçmeyen uzun süren göğüs ağrılarında, ani kalp krizinde tanı ve tedaviyi planlamak için uygulanan eşsiz bir tanı yöntemidir.
Anjiyo ile ulaşılan bilgiler nelerdir? Anjiyoda kalp damarları görüntülenerek; damarların büyüklüğü, çapı, daralma olup olmadığı, daralmışsa ne kadar daraldığı, darlığın nerede olduğu, darlığın uzunluğu, darlıkta kireçlenme olup olmadığı, damarın içinde pıhtı olup olmadığı damarın düz mü kıvrımlı mı olduğu bilgileri alınır. Koroner anjiyografi tamamıyla tanısal bir yöntemdir. Çıkan sonuca göre tedavi (ilaç tedavisi, balon-stent- bypass) planlanır.
Ne zaman yapılır? Anjiyografi hemen her zaman uygulanabildiği gibi elektif dediğimiz planlı anjiyografi için hastanın 6 saat aç olması istenir. Acil durumlarda ise gerekli önlemler alınarak mümkün olan en kısa zamanda uygulanır.
Riskli Bir Uygulama Mıdır? Anjiyografi girişimsel bir işlemdir. Dolayısıyla da tamamen risksiz bir uygulama değildir. En ciddi riskleri: ölüm, inme ve anjiyografi sırasında kalp krizi geçirme olasılığıdır; ancak bu riskler toplamda 1/1000’den azdır. Bunun dışında daha sık görülen riskler: - Kullanılan opak maddeye bağlı gelişen alerji, - Anjiyo giriş yerindeki damarda gelişen komplikasyonlar (hematom, atardamar ile toplardamar arasında fistül, anevrizma dediğimiz damar duvarında balonlaşma gibi), - Nadiren de bazı hastalarda yine kullanılan opak maddeye bağlı akut böbrek yetmezliğidir.
Anjiyo sırasında alınan radyasyonun zararı var mıdır? Anjiyografi sırasında opak madde damardan geçerken 74 > EYLÜL 2012
röntgen ile 2-3 saniyelik çekim yapılarak ortalama 6-7 görüntü alınır ve bu miktarda alınan radyasyonun sağlığa zararı yoktur.
Anjiyografi öncesi nelere dikkat edilmelidir? Planlı vakalarda 6 saatlik açlık gerekir. Anjiyo öncesi kesilmesi gereken bir takım ilaçlar var. Bu konuda hasta doktoru tarafından bilgilendirilecektir. Ayrıca hastanın doktoru tarafından belirtilmedikçe özel bir hazırlığa gerek yoktur.
Anjiyo vücudun hangi bölgelerinden yapılır? Sıklıkla femoral arter dediğimiz kasık bölgesindeki atardamardan ve radial arter denilen el bileği atardamarından uygulanır. Daha nadiren de, eğer bu iki damar uygun değilse, brakial arter dediğimiz dirseğin iç bölgesindeki atardamardan uygulanabilir.
Acılı/ağrılı bir işlem midir? Lokal anestezi altında uygulanan bir işlemdir. Kişinin ağrı eşiğine göre değişkenlik göstermekle beraber genellikle sadece lokal anestezi yapılırken uygulanan iğne acısından fazla bir ağrı hissedilmez.
Anjiyo sırasında kullanılan ilacın zararı var mıdır? Nadiren alerji yapabilir. Bir de bazı riskli hastalarda (bilinen böbrek yetmezliği ya da böbrek yetmezliği riski olanlarda, bazı ilaçları kullanan diyabetiklerde ) böbrek yetmezliği yapabilir.
Kasıktan mı koldan mı yapılması daha sağlıklıdır? Kalp damarlarına ulaştıktan sonra kalp damarları ile ilgili alınan görüntüler ve yorum açısından her iki yoldan yapılan anjiyo arasında bir fark yoktur. Sadece el bileğinden anjiyonun uygulandığı atardamarın (radial arterin) komşuluğunda ven ya da sinir bulunmaz. Ayrıca bu arter daha yüzeyel seyrettiği için anjiyo sonrasında bu damarda kanama kontrolü kasık damarına göre daha kolay sağlanır. El bileğinden uygulanan anjiyoda giriş yerine bağlı komplikasyonlar (kanama, şişme) yok denecek kadar azdır. Eğer hastanın karın ve bacak damarlarında bilinen tıkanıklıklar varsa, özellikle kasık ve karın bölgesi fazla kilolu olan kişilerde koldan anjiyo uygulaması komplikasyonları azaltmak adına daha sağlıklıdır. Bunun yanı sıra el bileği arteri kasık arterine göre daha ince ve spazm dediğimiz işlem sırasında büzüşmeye daha meyillidir. Bu da bu yolla kalp damarlarına ulaşmayı özellikle ince yapılı kişilerde engeller. Bunun yanı sıra el bileği ince dolayısıyla da el bileği damarı ince; olan ufak tefek, zayıf bayanlarda kasık damarından anjiyo uygulamak hem hasta hem de uygulayan hekim için daha kolay ve sağlıklı olacaktır.
DOSYA
MEDİTEL, Çözüm Odaklı Hizmet Anlayışı ile Büyüyor MEDİTEL Ltd. Şti., dün olduğu gibi bundan sonraki yıllarda da müşteri beklentilerini ön planda tutan, hızlı ve doğru sonuç almaya odaklı, basit çözümler ile müşterilerini, iş ortaklarını ve kendini zorlamadan üreteceği çözümlerle yoluna devam edecek.
76 > EYLÜL 2012
M
EDİTEL Limited Şirketi, Dijital Substraksiyon Anjiyografi, Kardiyovasküler Sistemleri, Dijital Röntgen, Radyoskopi Sistemleri ile Türk medikal sektörüne yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyor. MEDİTEL Grubu, insana ve sağlığa önem verdiği ve kültürel değerlere bağlı olarak geçirdiği 28 yıl boyunca sadece müşterileriyle değil, kendi içinde de güvenilir ve şeffaf olmayı ön planda tutmaktadır. 1984 yılından bu yana konusunda uzman bir ekip tarafından kurulan MEDİTEL bugün, tıbbi cihaz sektöründe dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Shimadzu Corporation, Güney Kore’de Dijital Röntgen sistemleri üreten Sitec Medical CO., SonoScape marka Ultrasonografi cihazlarının, dijital röntgen alanında Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. temsilciliğini yürütmektedir. Ayrıca, Accuray-Tomotheraphy tedavi cihazı, PTW dozimetrik sistemler, CIVCO hasta sabitleme sistemleri, LAP lazer, ISP Gafchromic film, Velocity konturlama yazılımı, Huestis blok kesici ve simülatör sistemleri, Best Theratronics firmasının kan ışınlama cihazları ve Berthold firmasının radyasyondan korunma sistemlerinin de Türkiye tek temsilcisidir. Şirketin çalışmaları ve yenilikleriyle ilgili olarak MEDİTEL İş Geliştirme ve Pazarlama Yöneticisi olan Gökay Çelik ile söyleşi gerçekleştirdik.
DOSYA MEDİTEL hangi temel amaçlarla ne zaman kuruldu? MEDİTEL Limited Şirketi, 1984 yılında dört Elektronik Mühendisi tarafından tıbbi sektörde faaliyet göstermek üzere kurulmuştur. Kaliteli ve etik değerlere sahip çıkan hizmet anlayışıyla, Türkiye’nin kalkınması ve uluslararası saygınlığının arttırılmasında etkin bir rol oynayarak, bütün ilgi gruplarının çıkarlarını gözetmeyi kendisine bir görev bilen firmamız, medikal sektörde yurt içi ve yurtdışı piyasalarla çalışan ve ürün kalitesine güvenilen, müşteri odaklı, insan kaynaklarına gerekli önemi veren uluslararası değerlere ve uluslararası bir markaya sahip bir şirket olmak amacıyla kurulmuştur.
Temel faaliyet alanınız ve son dönem odaklandığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz? Firmamız, radyoterapi ve radyoloji alanlarında faaliyet göstermekte olup, tıbbi cihaz ve hizmet satışı yapmasının yanında, ithal ettiği cihazların montajını gerçekleştirmekte ve satış sonrası servis hizmetini de vermektedir. Son dönemlerde özellikle hizmet sektörü ve dijital röntgen üretimi ilgimizi çekmektedir. Ayrıca Radyoterapi de IGIMRT tedavi yöntemine olanak sağlayan gelişmiş bir tedavi cihazı olarak bilinen TomoTherapy cihazına oldukça önem vermekteyiz. Bunlara ek olarak, özellikle Shimadzu Anjiyografi Sistemlerinde Bransist ALEXA model anjiyografi sisteminin hekimler açısından hem periferik hem kardiyovasküler incelemeleri karşılayan bir cihaz olduğunu gösterek bu modelimizin en değerli anjiyografi cihazı olarak bilinmesini amaçlamaktayız.
78 > EYLÜL 2012
DOSYA Temsilciliğini üstlendiğiniz uluslararası markalar hangileridir, Türk medikal sektörüne sunduğunuz çözümlerden bahseder misiniz? Firmamız, 1994 yılında, tıbbi cihaz sektöründe dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Shimadzu Corporation firmasının görüntüleme cihazlarının Türkiye Tek Yetkili Temsilciliğini almış, günümüze kadar sürdürmüştür. Shimadzu 100 yılı aşkın deneyimiyle teknoloji ve tasarımı ön planda tutan, bugün firmamız, Dijital Substraksiyon Anjiyografi, Kardiyovasküler Sistemleri, Dijital Röntgen, Radyoskopi Sistemlerini Türk medikal sektörüne sunarak alandaki ihtiyaçları karşılamaktadır. Güney Kore’de Dijital Röntgen sistemleri üreten Sitec Medical CO. firmasının temsilciliğini 2011 yılında aldık. Geleneksel radyografi sistemlerinden dijital röntgenlere geçişin daha da hızlandığı günümüzde, dijital röntgen alanında sunduğumuz çözümlerle, sektörde etkin bir şekilde yer alarak çözümler sunmak istiyoruz. Yine dijital röntgen alanında Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. firmasının 2007 yılından beri temsilciliğini yürütmekteyiz. Dijimed Bilişim Çözümleri Tic. ve San. A.Ş. bir MEDİTEL Şirketler Grubu üyesi olarak 2007 yılı Aralık ayında kurulmuştur. Flat Panel Dedektörlü dijital röntgen sistemleri, çeşitli medikal yazılımlar ve PACS aksesuarları olarak tanımlanan PACS kurulumlarından oluşan ürünlerle sektörde geniş çözüm olanakları sunmaktayız. Başarıyla gerçekleştirdiğimiz dijital röntgen üretimi ile de çeşitli hastanelerde kurulumlarımızı tamamlamış bulunmaktayız. SonoScape marka Ultrasonografi cihazlarının 2010’dan beri tek yetkili Türkiye temsilcisiyiz. Tıbbi ultrason aletlerin geliştirilmesi ve imalatı konusunda lider bir firma olan SonoScape, SSI-5000’den en son geliştirilmiş olan S20’ye kadar kuruluşundan bugüne çok sayıda üstün, hareketli, renkli Doppler ultrason ürünleri geliştirmiş, bunları uluslararası ve yerel pazarlara sunmuştur. MEDİTEL grubu olarak, SonoScape marka cihazlarımızla ultrasonografi
80 > EYLÜL 2012
alanında geniş ürün yelpazesi ve kaliteli ürünler ile kısa sürede pazarda yerimizi aldığımızı düşünüyoruz. 1987 yılından başlamak üzere radyoterapi alanında temsilciliğini üstlendiğimiz uluslararası markalar; AccurayTomotheraphy tedavi cihazı, PTW dozimetrik sistemler, CIVCO hasta sabitleme sistemleri, LAP lazer, ISP Gafchromic film, Velocity konturlama yazılımı, Huestis blok kesici ve simülatör sistemleri olarak sayılabilir. Bunlar dışında 1986 yılından beri Best Theratronics firmasının kan ışınlama cihazlarının ve Berthold firmasının radyasyondan korunma sistemlerinin de Türkiye tek temsilcisiyiz. Alanlarında dünyanın en önde gelen firmaları ile uzun yıllar birlikte çalışmış olmanın sağladığı avantaj ile bir Radyoterapi kliniğinin A’dan Z’ye tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek ürünlere, bilgi birikimine, ekibe ve tecrübeye sahibiz. Klinikte çalışacak medikal fizikçilerin ve teknisyenlerin eğitimlerinden, ihtiyaç duyulan tüm kalite kontrol, dozimetrik ve diğer ekipmanların teminine kadar anahtar teslim çözümler sunmaktayız.
Son dönemdeki yeni ürünleriniz ile ilgili bilgi verir misiniz? Son dönemde özellikle anjiyografi alanında öne çıkarmak istediğimiz model Shimadzu’nun Flat Panel Dedektörlü Kardiyovasküler Anjiyografi Sistemi olarak pazara yeni giren Bransist ALEXA cihazıdır. Bu model bir anjiyografi cihazının sağlayacağı bütün üst düzey özellikleri sağlamaktadır. Bransist ALEXA’nın Kardiyovasküler ve periferik incelemeleri destekleyen, alt extremiteler dahil tüm vücudu kapsayan geniş flat panel dedektörleriyle kullanım kolaylığı sağlamasının yanında, kendi sınıfı cihazlara kıyasla çok düşük dozlarda yüksek çözünürlüklü görüntüler elde etmesi ile ön plana çıkmaktadır. 2011 yılında dünya pazarına sürülen Bransist ALEXA sisteminin dünyada ilk olarak Temmuz 2011’de İzmir de kurulmuş olmasının ayrıca gururunu yaşamaktayız.
DOSYA Yine kısa bir süre önce Amerikan Velocity firmasının Türkiye tek temsilciliğini üstlendik. Bu konturlama yazılımı ile doktorlarımızın planlamada geçirdiği zaman kısalacak ve Deformable Fusion gibi yeni görüntüleme teknolojileri ile daha sağlıklı bir şekilde konturlama yapılabilecektir. Diğer yandan Radyoterapide, Tomotherapy gibi yeni nesil üst düzey tedavi cihazlarının Türkiye’de kullanılmaya başlanması ve yaygınlaşması ile birlikte kliniklerin de ihtiyaçları farklılıklar göstermeye başlamıştır. Özellikle Ark tedavisi yapabilen cihazların kalite kontrolü amaçlı PTW Octavius 4D fantomu ve SBRT tedavilerinde hastanın sağlıklı bir şekilde sabitlenmesi amacıyla CIVCO SBRT Body-Pro Lok, bu yeni tedavi şekillerine uygun en yeni çözümlerimiz arasında sayılabilir.
Medikal pazara sunduğunuz ürün ve çözümleri farklı kılan yanlar nelerdir? Tercih edilirliğinize katkı yapan unsurları sıralar mısınız?
Ultrasonografi alanında geniş ürün yelpazesi ve kaliteli ürünler ile kısa sürede Türkiye pazarında yerimizi aldık. Ultrasonografi ve Ekokardiyografi amaçlı ihtiyaca yönelik olarak ürünlerimizin kullanılabildiği tüm branşlar için kaliteli ve hesaplı çözümlerimiz bulunmaktadır. Medikal pazarda Uzakdoğu ürünlerine yönelik önyargı olmasına rağmen temsilciliğini yaptığımız Asya’nın lider firması SonoScape; ürün kalitesi ile önyargıları yıkmaktadır. Gerek üretici firmanın gerekse firmamızın seçici davranarak başlattıkları bu işbirliğinin pozitif yansıması ülkemiz için değerli bir kazanç olmuştur. Kaliteli ürünlerin sağladığı rekabetçi ortam ile son kullanıcıların kaliteli ürünlere hesaplı ulaşmasını sağlamaktayız. Özellikle Kadın Hastalıkları ve Doğum ve Kardiyoloji uzmanlarına yönelik ultrason ve ekokardiyografi ürünlerimizin üstün görüntü kalitesi, performansı ve fiyat avantajı tercih görmektedir. Firmamız, dünyada Radyoterapi alanında büyük bir hızla yaşanan teknolojik ilerlemelerin ülkemizde de halkımızın hizmetine sunulması amacıyla yeni gelişmeleri sürekli takip etmekte ve araştırmaktadır. Bu çerçevede MEDİTEL, 2007 yılında ACCURAY-TomoTherapy firmasının temsilciliği üstlenmiş ve Radyoterapi ile kanser tedavisi yapan üst düzey TomoTherapy cihazının Türkiye’de 7 farklı hastanede hizmete başlamasını sağlamıştır. TomoTherapy tedavi cihazı, IG-IMRT, Helikal terapi ve SBRT gibi üst düzey tedavi yöntemlerini başarılı bir şekilde uygulayarak ve dolayısıyla sağlıklı dokuların daha iyi korunmasını sağlayarak, kanserle savaşta ileriye doğru bir adım daha atılmasını sağlamıştır. 82 > EYLÜL 2012
Burada iki faktörü öne çıkarabiliriz. Birincisi 28 yılın tecrübesiyle MEDİTEL firması olarak her zaman alanında öncü, kalitesi dünyaca kabul edilmiş markalarla çalışmayı tercih ettik. Ürünün özelliklerini, ilk maliyet ve kullanım ömrü maliyetlerini, ülkemiz koşullarına uygunluğunu biz önceden araştırmakta ve değerlendirmekteyiz. Bu tercihimiz yıllar içerisinde firmamızı pazarda üst düzey bir noktaya taşımıştır. Bunun yanında teknik servisimizin hızı ve kalitesi, müşterilerimize karşı gösterdiğimiz ilgi, alaka ve en önemlisi saygı, her zaman çözümden yana olan duruşumuz ve sözlerimizi daima yerine getirmemiz, sektörde güvenilir ve dürüst bir firma imajını kazanmamızı sağlamıştır. Ve bu imaj, tercih edilirliğimize katkı yapan en önemli unsurlardan birisidir.
Pazardan yeni dönemde beklentileriniz hangi düzeyde, medikal sektörde uluslararası gelişmeler konusundaki öngörüleriniz? Genel olarak, ülkemizde sağlık sektörünün başarılı bir çizgide olduğunu söylemek gerekir. Özellikle son dönemlerde uygulanan politikalar ve sağlık turizminin de devreye girmesiyle sektörün daha da gelişeceği görülmektedir. Diğer taraftan ülkemize üretim yatırımlarının artacağını düşünmekle birlikte, ülkemizde tıbbi cihaz üretimin dünya pazarında rekabet edebilir nitelikte gelişmesi için mutlaka tedbirler alınmalı ve desteklenmesi gerektiği görüşündeyiz.
Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? MEDİTEL Grubu, insana ve sağlığa önem verdiği ve kültürel değerlere bağlı olarak geçirdiği 28 yıl boyunca sadece müşterileriyle değil, kendi içinde de güvenilir ve şeffaf olmayı ön planda tutmuştur. MEDİTEL Ltd. Şti., bundan sonraki yıllarda da müşteri beklentilerini ön planda tutan, hızlı ve doğru sonuç almaya odaklı, basit çözümler ile müşterilerini, iş ortaklarını ve kendini zorlamadan üreteceği çözümlerle yoluna devam edecektir.
DOSYA
Kalp Kapak Hastalıklarında Ameliyatsız Yeni Tedavi Günümüzde kalp kapak hastalıklarına yol açan en yaygın sebepler, kapağın doğuştan farklılık veya eksiklikleri ve kalp romatizması gibi sonradan oluşan hastalıklarla deforme olmasıdır.
M Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Dr. Genco Yücel
84 > EYLÜL 2012
itral kapak, kalbin temiz kan tarafında üst ve alt odacık arasındaki kapakçıktır. Bu kapak, kalbe akciğerden temiz kan gelirken açılmakta ve kanın kalbe dolmasını sağlamaktadır. Kalp kasılıp kanı vücuda atarken de, kapanmakta ve kapanması ile kanın vücuda yönlenmesine yardımcı olmaktadır. Mitral kapak, kanın doğru yönde akmasını sağlamaktadır. Kapakçık, açılır kapanır iki kanatlı bir kapı gibi düşünülebilmekte; gereken sıkılıkta kapanamadığı durumda kan akciğere doğru geri kaçmaktadır. Bu duruma, “mitral yetmezlik” adı verilmekte ve en sık görülen kalp kapak hastalıkları arasında yer almaktadır.
Mitral Yetmezliğin Nedenleri Günümüzde kalp kapak hastalıklarına yol açan en yaygın sebepler, kapağın doğuştan farklılık veya eksiklikleri ve kalp romatizması gibi sonradan oluşan hastalıklarla deforme olmasıdır. Bunun yanı sıra yaşlanma ile birlikte her organ gibi kalp kapakları da yaşlanmakta, fonksiyonları yavaşlamakta ve dejenerasyona uğramaktadır. Mitral yetmezliğe yol açan etkenler şunlardır: Doğuştan farklılıklar Yaşlanma ve dejenerasyon Kalp romatizması gibi kalbe vuran enfeksiyonlar.
Doğuştan gelen ve mitral yetmezliğin en sık karşılaşılan sebebi “mitral kapak prolapsusu”dur. Mitral kapak prolapsusu, dünyada en sık rastlanan kalp kapak problemidir. Prolapsusta kapakçığı iki kanatlı bir kapıya benzetirsek, bunun sert değil, yumuşak bir yapı olması ile bir bayrak gibi dalgalanması ve tam olarak kapanamaması durumu söz konusudur. Kalp romatizması sonrası mitral yetmezlik, çok sık görülen bir sorun değildir ve günümüzde gitgide azalan oranda karşımıza çıkmaktadır. Sonradan gelişen mitral yetmezlik problemlerine daha çok kapağın dejenere olması yol açmaktadır. Kapağın normal olduğu durumlar da örneğin kalp krizleri veya kalp büyümesi gibi nedenlerden ötürü kalp kasının zayıflamasını takiben de mitral yetmezliğin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu da bir odanın iki kanatlı kapısının, odanın boyutlarının genişlemesi ile bir araya gelememesine benzetilebilmektedir. Mitral yetersizlik görülen hastalarda, zamanla yetersizliğin yani kaçak oranının şiddetli hale gelmesini takiben ciddi derecede nefes darlığı yakınması ve kalpte büyüme ortaya çıkmaktadır. Diğer bazı kapak problemleri gibi ani ölüme sebebiyet vermeyen bu durum, kalbin geri dönemeyecek şekilde bozulmasıyla uzun süreli sorunlara da yol açmaktadır. Şiddetli kapak kaçağı sonrası kalp büyümesi, kalp yetmezliği ve ritim bozuklukları en sık rastlanan sorunlar arasında yer almaktadır.
Mitral Yetmezliğin Tedavisi Mitral yetmezliğin tedavisi; yakın zamana kadar sadece cerrahi iken, günümüzde bazen “kapak değişimi” bazen de “kapak onarımı” olarak tabir edilen işlemlerle kapağın değiştirilmeden kaçırmaz hale gelmesi ile de yapılabilmektedir. Bu işlemler ehil ellerde başarı ile gerçekleştirilmektedir. Buna rağmen yapılan araştırmalar, mitral yetmezlik görülen hastaların ameliyat gerektirenlerinin yaklaşık olarak % 50’sinin herhangi bir nedenle ameliyat olamadığını göstermektedir. Hastanın ameliyatının çok riskli olması bu noktada en önemli sebep olarak görülmektedir. Zaman zaman, hastanın büyük bir operasyondan korkması da bu ameliyatın yapılamamasında önemli rol oynamaktadır. Ameliyatın, yani göğüs kafesi yarılarak müdahale edilmesinin, yapılmadığı veya yapılamadığı durumlarda bu hastaların durumu zamanla bozulmakta ve nefes problemleri artarak devam etmektedir. Sonuçta, ilaçların da yeterli faydayı sağlayamadığı geri dönüşü olmayan bir durumun içine girebilmektedirler. Ünlü bir İtalyan kalp cerrahı tarafından, bahsi geçen ameliyatı kolaylaştırmak için kapağı değiştirmek yerine, kapağın iki kanadını birbirine yaklaştırmayı hedefleyen bir dikiş yöntemi bulunmuştur. Açık kalp ameliyatlarında denenen bu yöntem, kapının birbirine bitişmeyen iki kanadının orta noktada birbirine düğmelenmesine benzetilebilmektedir. Başlangıçta, kapak açık halde iken, kapakta “8” rakamına benzeyen bir şekil oluşturma tekniği yaygın olarak kullanılmamıştır. Ancak, son on yılda bu tekniği ameliyatsız uygulayan yöntemler üzerine yapılan çalışmalar başarılı sonuçlar vermiştir. Bu yöntem, “MitraClip’’ denilen bir cihazla hastalara uygulanmaya başlanmıştır. Yönteme; çamaşır mandalı ile çarşaf tutturur gibi, kapağın iki kanadını tutturmaya benzediği için “mandallama” adı verilmektedir. Mandallama yöntemi; çok geniş kapak açıklığının, “O”, kapanamayıp ortadan kan kaçırırken, ortadan iki kanadına mandal takılıp birleştirilerek, bir çeşit “8” görüntüsü yaratılıp kaçağın azaltılması olarak değerlendirilebilmektedir. Oluşturulan “8” rakamına benzeyen şekille; kaçak tamamen yok olmamakta, ancak, kan akışı trafiğini belirgin olarak azaltması ile kalp ve akciğer üzerindeki yükü hafifleterek hastaların rahatlamasını sağlamaktadır.
DOSYA Nasıl Uygulanır?
Mandallama yöntemi özellikle nefes almakta zorlanan hastaların, nefesini düzeltip, hareketlerini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önleyebilecek bir yaklaşım olarak dünyada da kullanılmaya başlanmıştır. Son iki yılda Avrupa ülkelerinde sınırlı olarak uygulanan bu yöntemden 2010 yılı sonuna kadar Batı Avrupa ve A.B.D.’de yaklaşık olarak 2 bin hasta faydalanmıştır. Yapılan araştırmaların ümit vaat ettiği mandallama yöntemi, ülkemizde 2010 yılından itibaren Amerikan Hastanesi'nde uygulanmaya başlanmıştır.
“Mandallama’’ Kimlere Uygulanabilir? Günümüzde mitral yetmezlik için yapılan ameliyatların, gecikmeden yani kalpte bozukluklar ortaya çıkmadan yapılması, başarı şansını ve hastaya faydasını uzun dönemde arttırmaktadır. Örneğin, ciddi mitral kapak prolapsusu olan bir hastada bu kapağa vaktinde yapılacak bir onarım cerrahisinin başarısı yüksek olmaktadır. Ancak, kalpte bozulma ile ortaya çıkan ve “fonksiyonel mitral yetmezlik” olarak adlandırılan sorunlarda operasyon başarısı düşmektedir. Bilimsel olarak her tür mitral yetmezliğin tedavisinde uygun olduğu görülen mandallama yöntemi, özellikle ameliyat olması riskli bulunan veya ameliyat için geç kalmış hastalarda öncelikle tercih edilebilir bir girişimdir. Kalbin bu işlemden sonraki 1-2 yıl içinde kendisini toparlaması beklenir. Bu durum, hastanın yakınmalarını azaltabildiği gibi, orta vadede kapak cerrahisi gerekirse, daha cerrahiyi az riskli hale de getirebilir.
86 > EYLÜL 2012
Şiddetli mitral yetmezliği olan ve yakınmaları sebebiyle müdahaleye gerek görülen hastalar, bir ön değerlendirmeden geçirilmektedir. Bu değerlendirme çerçevesinde “TEE” adı verilen tüp yutturularak, ekokardiyografi yapılması gerekmektedir. Bu test, mide hastalıklarında yapılan endoskopiye de benzetilebilmektedir. 15 dakika süren bu test ile hastanın kalp kapağının mandallama yönteminden fayda görüp görmeyeceği anlaşılmaktadır. Operasyon kararı verildikten sonra, bir gün önceden hastaneye yatırılan hastaya anjiyo laboratuvarında narkoz altında işlem yapılmaktadır. Hasta, 3-4 saat süren işlem sonrasında bir gece yoğun bakım ünitesinde kalmaktadır. İki gün normal serviste izlenip, 3 ya da 4. gün taburcu edilmektedir. İşlemde, her iki kasıktan birer tüp anjiyo yapılır gibi yerleştirilmektedir. Ayrıca boyundan ve el bileğinden de küçük tüpler yerleştirilerek hastanın müdahalesi gerçekleştirilmektedir. Nadiren kan verilmesi de gerekebilen bu işlemde ölüm ve ciddi problem riski çok düşüktür.
MitraClip Uygulanan Hastayı Neler Bekler? İşlemden hemen sonra hastanın özellikle nefes darlığı yakınmalarında azalma beklenmektedir. Kalp kası zayıflayıp, kalbi genişleyen hastalarda da nefes darlığında azalmanın yanında kalbin boyutları da küçülmektedir. Yani, kalp büyümesi düzeltilmektedir. Bu işlemde mitral yetersizlik hemen her zaman ortadan kaldırılamamaktadır. Ancak, işlemin yapıldığı hastaların büyük bir çoğunluğu ciddi derecede rahatlayıp, hareket kapasiteleri artmaktadır. MitraClip yönteminin uzun dönem sonuçları henüz bilinmemesine karşın, kısa dönem yani 1-2 senelik veriler oldukça ümit vericidir. Bu işlemle uzun vadede herhangi bir girişime gerek kalmayacağı tahmin edilmektedir. Ancak, uzun vadede mitral yetersizlik tekrarlasa dahi kalbin küçülmesini sağlayan “mandallama” işlemi, olası bir açık mitral kapak operasyonunu daha az riskli hale getirebilecek ve ileride açık kalp ameliyatı şansını ortadan kaldırmayacaktır.
DOSYA
[
Ani Kalp Ölümleri Nasıl Gelişir?
K Dr. Güven Caner Kardiyoloji Uzmanı KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi
alp hastalıklarından ölüm tüm ölümler içinde ilk sıradaki yerini korumaktadır. Kalp ölümleri nedenleri içinde de ilk sırayı halk arasına kalp krizi olarak bilinen “akut miyokard infarktüsü” almaktadır. Akut miyokard infarktüsüne bağlı ölümlerin büyük çoğunluğu ilk 8 saat içinde olmakta, bunların yarıdan fazlası hastaneye dahi yetiştirilemeden evde, sokakta vs. olmaktadır. “Sapasağlamdı evde ölüsünü buldular” ya da” aniden fenalaştı, hastaneye bile yetiştirilemedi” gibi lafları sık sık duyarız.
Kalp Krizinin Nedeninin En Önemli Nedeni Tıkalı Damarlar Akut miyokard infarktüsü sonucu olan ölümlerin tamamına yakın bölümü “ventriküler fibrilasyon” denen son derece ciddi ve son derecede ölümcül bir ritm bozukluğu sonucu olmaktadır. Ventriküler fibrilasyon kalbin gelişigüzel elektrik deşarjları ile gelişigüzel etkin olmayan kasılmalarıdır. Ortaya çıkış nedeni de büyük sıklıkla kalbi besleyen koroner damarlardan birinin ya da bir kaçının tıkanması sonucu kalp kasının hasar görmesidir. Etkin olmayan bu gelişigüzel kasılmalar nedeniyle kalp vücudun ve özelliklede kansızlığa karşı
]
diğer organlardan çok daha duyarlı olan beyine yeterli kan gönderemeyeceği için öncelikle beyin fonksiyonları bozulur. Hastada şuur kaybı oluşur. Beyinin kansızlığa tahammülü en fazla 5 dakikadır. 5 dakika içinde beyine ihtiyacı olan kanın gitmesi temin edilemezse beyinde irrevesibl (geri dönüşü olmayan) hasar oluşur. Başka bir deyişle beyin ölümü gerçekleşir. Bu durumda kalp tekrar normale döndürülse bile hasta bitkisel hayata girer. Beyin Ölümünün Gerçekleşmemesi İçin Kalp Masajı Şart! İşte beyin ölümünün gerçekleşmemesi için hastaya hemen etkin kalp masajı yapılması gerekir. Etkin kalp masajı için hekimler başta olmak üzere tüm acil personeli eğitilir. Ancak herkesin etkin kalp masajı yapmayı öğrenmesi bazen hayat kurtarıcı olabilir. Burada asıl sorun venriküler fibrilasyonun normal ritme döndürülmesidir ki bunun da tek yolu hastayı defibrile etmektir. Yani halk arasındaki bilinen adıyla elektrik şokuyla kalbin ritmini düzeltmektir. Bunun içinde mutlak gerekli olan “defibrilatör” denen elektroşok aletidir. Bu alet hastanelerde, polikliniklerde ambulanslarda kullanıma hazır vaziyette bulunmaktadır. Ancak bunların sadece bu alanlarda değil insanların toplu halde bulunduğu her yerde bulundurulması şarttır. Hele de spor yapılan yerlerde, yaşlı kişilerin fazla olduğu yerlerde mutlak bulundurulmalı ve mümkün olduğunca herkesin gereğinde bu aleti kullanma konusunda eğitilmesi gerekir. Yukarda da belirttiğim gibi beyini ve dolayısıyla hastayı kurtarabilmemiz için sadece 4 - 5 dakika gibi bir zamanımız vardır. Bu süre içinde her zaman sağlık elemanı bulunması mümkün olmayabilir. Daha şanslı olup hastaneye yetiştirilen hastalar için son derece ölümcül bir kalp ritm bozukluğu olan ventriküler fibrilasyonu habercisi olan ritm bozukluklarını önceden tanımak ve önlem alarak hastanın ventriküler fibrilasyona girmesine engel olmak için hemen tüm hastanelerde “koroner yoğun bakım ünitesi” denen bölümler açılmıştır. Bu bölümler sayesinde kalp krizinden ölümler (tabiî ki yoğun bakıma yetiştirilebilenler) arasında çok azalmıştır.
88 > EYLÜL 2012
HASTANE DONANIM
Ceyo, Sağlık sektöründe Mediclogs Markası ile Beğeni Topladı
H
ayatın koşuşturmasında en çok onlara yük düşer… Uyku dışında tüm vücudun yükünü taşır... Gündelik yaşamda uzun yollar kateder... Birçok sorunu biz fark etmeden yaşar… Ancak bilinçli bir tercih ile, ayaklarımızı uzun süreli rahatlığa kavuşturabiliriz. % 100 Türk sermayeli bir şirket olan Ceyo, anatomik formda ayakkabı, terlik, sandalet ve sabolar üretmektedir. Bilinçli kullanıcıların tercihi olan Ceyo, 48 yıldır ayak sağlığında kaliteden taviz vermeden üretimlerini sürdüren ve Türkiye’nin gurur kaynağı olan markalarından biridir. Yenilikçi anlayışını tüm koleksiyonlarına yansıtan Ceyo, ürünlerini Türkiye’de 1.500 noktada kullanıcılarla buluşturuyor. Bunun yanı sıra, özellikle hastaneler, oteller, termal tesis-
Ceyo Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Naki Kolsuz.
Türkiye’nin Ayak Sesi Ceyo, sağlık sektörüne sunduğu Mediclogs markalı yeni çözümleri ile dikkat çekiyor.
ler, catering, elektrik elektronik sektörü hatta kuyumculuk sektörü tarafından özellikle tercih edilen özel ürünler geliştiriyor. Ceyo, yurt içi pazarın yanı sıra, yurtdışında da oldukça aktif olarak hizmet veriyor. Bugün, Made in Turkey etiketli ürünlerini 28 ülkeye ulaştırıyor. Türkiye’nin Ayak Sesi Ceyo, Mediclogs markalı yeni çözümler geliştirerek, sağlık sektörünün hizmetine sundu. Medikal Teknik Dergisi olarak Ceyo’nun çalışmaları ve Mediclogs ürünleriyle ilgili olarak Ceyo Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Naki Kolsuz ile görüştük.
Ceyo’nun kuruluşundan bu yana geçen zamanı kısaca özetler misiniz? Ceyo 1964 yılında kurulmuş % 100 Türk sermayeli, tasarımlarını kendi üreten bir şirkettir. Yurt dışından hiçbir bitmiş 90 > EYLÜL 2012
HASTANE DONANIM
ürünü getirmemiştir. Üretmiş olduğu ürünleri, Türkiye genelinde 9 bölge distribötürü altında 1.500 perakende noktasında satışa sunmaktadır. Bunun yanında, Made in Turkey etiketi ile 28 ülkeye ulaştırmaktadır. 48 yıldır kaliteden taviz vermeden üretimlerini sürdüren Türkiye’nin gurur veren önemli bir markasıdır.
Ceyo’nun pazara bakışı nedir? Ceyo ürünlerini farklı ve avantajlı kılan özellikler nelerdir? Türkiye’nin ayakkabı üretimindeki makine parkı, Avrupa’nın ikinci, dünyanın altıncı büyük pazarıdır. Bu pazarda bu kadar iddialı iken Türkiye, dünyanın her noktasına ayakkabı ve terlik satabilmelidir. Ancak Türkiye’de tasarımın gelişmesi ve ürünlerin farklılaşması gerekmektedir.
sunulduğu günden bu yana ciddi bir satış grafiği yakalamıştır. Antistatik özelliği vardır ameliyathanelerde kullanılmaktadır. Özel tasarımı sayesinde, damlayan sıvıyı özel kanalları sayesinde akıtmaktadır. 1340C‘de otoklav cihazında strelize edilebilir ve çamaşır makinesinde yıkanabilmektedir. CE, ISO ve TSEK belgelerine sahiptir. Bu ürün markamızın güçlü sabo grubunun önemli bir parçası olarak büyümektedir.
Ceyo ürünleri, sağlık sektörünün dışında hangi alanlarda tercih edilmektedir?
Ceyo bu önemli konuları bünyesinde geliştiren bir Türk markasıdır. Ceyo ürünlerinde, antibakteriyel ve antifungal yani mantar üretmeyen tekno derilerle birlikte yüksek kaliteli hakiki deriler kullanmaktadır. Şirketimiz, kuruluşundan bu güne kadar ayak anatomisine ve sağlığına önem veren şirkettir. Sunduğu koleksiyonun tamamına yakını anatomik forma sahiptir. Ayak anatomisi bizim için önemlidir ve uzmanlık alanımızdır.
Ceyo’nun sağlık alanında sunduğu çözümler hakkında bilgi verir misiniz? Ceyo, sabo ve ayakkabı koleksiyonuna Mediclogs markası ile özel ürünler ekledi. Bu Medikal Sabolar, özellikle ameliyathanelerde kullanılmak için tasarlanmıştır. Pazara
Mediglocs ürünleri, kuyum sektöründe de tercih edilmeye başlandı. Bunun sebebi de antistatik olduğu için metali üzerine çekmiyor. Bu anlamda, kuyum sektöründen yoğun ilgi görmeye başladı. Ceyo kuruluşundan bu yana sabo ve ayakkabı konusunda üretim yapmaktadır. Bu anlamda, özellikle doktorlar ve hemşireler tarafından tercih edilirken, farklı gruplardaki ürünleri, beş yıldızlı oteller başta olmak üzere, termal tesisler, sauna, hamamlarda, catering sektörü, elektrik ve elektronik sektöründe yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
HASTANE DONANIM
İnegöl Yoğun Bakım’da Son Aşamaya Gelindi AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, ünitenin toplam maliyetinin 2 milyon TL’nin üzerinde olduğunu söyledi.
i
negöl Devlet Hastanesi'nde hizmete girecek olan 24 yataklı yoğun bakım ünitesini inceleyen AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, ünitenin toplam maliyetinin 2 milyon TL’nin üzerinde olduğunu söyledi. İl Sağlık Müdürü Özcan Akan ile birlikte Devlet Hastanesi D Blok'unda çalışmaları devam eden yoğun bakım ünitesini inceleyen AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, seçimlerin ardından göreve gelir gelmez İnegöl'ün ve bölgenin acil olarak ihtiyaç hissettiği, tam teşekküllü yoğun bakım ünitesini İnegöl’e kazandırmak için çalışmaya başladığını söyledi.
Yoğun Bakım İhtiyacı Vardı Şahin, "Hizmetlerin İnegöl’e kazandırılması için gece gündüz çalışıyoruz. Yoğun Bakım Ünitesinin yapımı için Sağlık Bakanlığından kaynak aktarılmasında büyük destek gördük. Sağlık Bakanlığımızdan gelen 500 bin lira ve İl Özel İdaresi'nden gelen 150 bin TL ödenek ile işe başladık. Çalışmalarımızı büyük titizlikle sürdürdük ve alt yapı çalışmalarını tamamladık. Büyük bölümünü bitirdiğimiz yoğun bakım ünitesi için Kamu Hastaneler Birliği'nden ihtiyacımız olan yatağın gelmesi için görüşmeler yaptık. Halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda siyasi iradeyi ortaya koyuyoruz. Yoğun bakım konusunda ciddi açığımız var. Burada 9 yataklı çocuk yoğun bakım ünitesi olacak. Bu konuda da Bursa’nın önünde olduğumuzu ifade ediyorum. Bize güvenen ilçe halkına ne yapsak azdır. Yoğun bakım ünitesinin toplam maliyeti 2 milyon TL’nin üzerindedir" dedi. İl Sağlık Müdürü Özcan Akan ise, bölgedeki illerde tedavi edilemeyen hastaların Bursa'ya sevk edildiğini dile getirerek, "Aynı şekilde İnegöl’de çevreden gelen hastalara hizmet veriyor. Mevcut hastanemiz büyük bir ihtiyacı gidermeye çalışıyor ama yoğun bakım ünitesi anlamında çok ciddi ihtiyaç vardı. Milletvekilimiz ve devlet büyüklerimizin destekleri ile bu noktaya geldik. Yoğun bakım ünitemizin teknik alt yapısı bitmiş durumda. Teçhizatlarla ilgili yapılması gereken çalışmalar var. Onu da inşallah en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kısa sürede burası bitirildi ve önemli ihtiyaç giderilmiş oldu. Yoğun bakım Türkiye’de ciddi bir ihtiyaç. Ünitemiz 24 yataklıdır. İnşallah buranın eksiklerini gidererek, yakın zaman da hizmete açmış olacağız" diye konuştu.
Yoğun Bakım’da Diyaliz Ünitesi Oluşturuldu İnegöl Devlet Hastanesi Başhekimi Fuat Erdem de, yoğun bakım ünitesinin bölge için büyük bir hizmet olduğunu belirterek, "Diyaliz hastaları için diyaliz ünitemiz var. Ama yoğun bakımdaki hastalarımız diyalize ihtiyaç duymaktalar. Bu nedenle yoğun bakım ünitesinin içerisinde bir diyaliz ünitesinin olması gerektiğinden yola çıkarak, yoğun bakımda yatan hastanın aynı zamanda diyalizden yararlanması için ünitenin içinde diyaliz ünitesi de oluşturuldu" şeklinde konuştu.
94 > EYLÜL 2012
HASTANE DONANIM
A
K Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, 300 Yataklı Soma Devlet Hastanesi’nde devam eden çalışmaları inceledi. Tanrıverdi, hastanenin proje sorununu giderdiklerini belirtti. Hastane inşaatında temsili olarak düzenlenen temel atma töreninde ilk butona Hüseyin Tanrıverdi, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir, Soma Belediye Başkanı Hasan Ergene, AK Parti İl Başkanı Murat Baybatur, AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Ali Özkan bastı.
Modern Bir Hastane Olacak
Soma’ya 300 Yataklı Modern Hastane 300 yataklı Soma Devlet Hastanesi’ndeki proje sorunları çözümlendi. Hastane yaklaşık 1,5 yıl sonra hizmete girecek.
Somalıların modern devlet hastanesine 1,5 yıl sonra kavuşacağını müjdeleyen Tanrıverdi, daha sonra güzel bir temel atma töreni de düzenleyeceklerini belirtti. Tanrıverdi, “Geçtiğimiz ay Soma Kaymakamımız 300 Yataklı Devlet Hastanemizin temelinin projenin onaylanmaması nedeniyle bize durumu iletti. Biz de Bakanlarımız ve TOKİ ile yaptığımız görüşmeler sonucunda projenin onaylanmasını sağladık. İnşaata gittik. Sabah saatlerinde kurbanları kestiler ve temel atmaya başladılar. İnşallah 300 yataklı son sistem modern devlet hastanemizi 1,5 yıl gibi bir zaman içerisinde tamamlayarak, Somalıların hizmetine sunacağız. Soma’da sadece hastane değil, eğitim alanında da önemli hizmetler yaptık. Soma’nın gelişmesi kalkınması ve güzelleşmesi adına yapmamız gereken neyse idareciler, STK’lar ve siyasiler Soma için ne yapılmasını arzu ediyorlarsa bize düşen de bu çalışmaların takiplerini yapmaktır. Biz 5 Manisa milletvekili olarak Manisa’nın bütün olarak kalkınması için yoğun olarak çalışıyoruz” dedi. Soma ile Ankara arasında bir ayrımın söz konusu olmadığını dile getiren Tanrıverdi, “Soma’yı yönetenler ve Manisa’yı Ankara’da temsil eden milletvekillerimiz birlik ve beraberlik içersinde çalışmalarını yürütmektedirler. Soma’da maden ocaklarında çalışan işsiz kardeşlerimiz işsiz kalmayacak sözünü verdik, inşallah işsiz bırakmayacağız. Hatta maden ocaklarını daha da genişleterek istihdam alanını genişletmiş olacağız. Maden işçileri ekmeklerini taştan çıkartan, memleketin ekonomik olarak kalkınmasını, fakir fukara insanların evinin sıcak olmasını sağlayan, emeğiyle katkı veren eli öpülesi insanlardır. Onların işsiz bırakılması asla bize yakışmaz” dedi.
Soma İçin Önemli Hizmetler Yapıyor Soma Belediyesi’nin Soma’da önemli işler yaptığını belirten Tanrıverdi, “Altyapısı ve üst yapısıyla Soma tarihindeki hizmetleri görüyor. Sosyal paylaşım alanları oluşmakta. İnşallah yerel yönetimlerdeki bu hizmetlerle daha güzel bir Soma ortaya çıkacak” dedi. Kırsal alandaki hizmetlerin güzel gittiğini vurgulayan Tanrıverdi, “Parke taşlarımız ve musluğundan akan suyumuz. Köylerde oluşturduğumuz parklar, çocuklarımızın geleceği için hazırladığımız güzel köyler, güzel hizmetler, güzel şehirler. Biz 'marka şehirler oluşturacağız' dedik. Sözümüzü yerine getiriyoruz. Estetik şehirler oluşturuyoruz. Yapmamız gereken alt yapı ve üst yapı çalışmalarını yapacağız, şehirlerimizde estetik hakim olacak. Bu şehirlerimizin ortaya çıkması için elbette belediyelerimiz büyük bir gayret içersinde olacaktır” şeklinde konuştu. 96 > EYLÜL 2012
HASTANE DONANIM
Ege Diş Hekimliği’nden Bilimsel Aktivite ve Hizmet Atağı
Ege Diş Hekimliği Fakültesi, kampüs dışına çıkarak şehir kliniği açacak. Türkiye'de sadece Ege Diş'te Tezsiz Estetik Diş Hekimliği Yüksek Lisans Eğitimi verilecek.
98 > EYLÜL 2012
A
vrupa Diş Hekimliği Birliği’nin denetiminden geçen ve tam not alan Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Artunç, üniversitede bilimsel aktivite ve hizmet atağı başlattı. Fakülte ve klinikleri yenilenip modernize edilen, son teknoloji araç ve cihazlarla donatılan fakültede hasta memnuniyetinin en üst noktaya çıkarmanın yanı sıra bilimsel aktivitelerin de arttırılması için harekete geçen Dekan Prof. Artunç, verdiği kaliteli hizmetle İzmirlilerin ilk adreslerinden biri olan kliniklerine ek olarak Bornova Özkanlar’da bir ‘Şehir Kliniği’ açacakları müjdesini verdi. Yoğun talebi ve uzun sürelere yayılan randevu eziyetini ortadan kaldırmak için de bir dizi yeniliği hayata geçirdiklerini belirten Dekan Prof. Artunç, “Hasta yoğunluğumuzu azaltmak için bir süre önce gönüllü öğretim üyeleri ve diş hekimlerimizle birlikte akşam yedi-yedi buçuğa kadar kliniklerimizi açık tutma girişimi başlatmıştık. Şimdi de Özkanlar’da açılacak olan Hamdi Dalan Sağlık Sitesi’nde bize verilen iki katta Şehir Kliniği adlı yeni birimizi açmaya hazırlanıyoruz” dedi. Prof. Artunç, Şehir Kliniği’ni de geç saatlere kadar, hatta koşulları hazırlamaları durumunda, hafta sonları da açık bırakacaklarını belirterek, kliniğin özellikle çalıştığı için işinden izin almakta zorlanan vatandaşların tercihi olacağını düşündüklerini belirtti. Dekan Artunç, “İlk kez kampüs dışına çıkmış olacağız Şehir Kliniğimizle. Burada hem hizmet verilecek hem hafta sonları ve akşam olmak üzere bilimsel toplantı ve seminerler düzenleyeceğiz. Yeni kliniğimizin vakti olmayan vatandaşlar için çok yararlı olacağını düşünüyoruz. Özel sektörde çalışanlar da gelebilecek. Geç saate kadar açık olacak, gerekirse cumartesi-pazar da açık tutacağız. Fakültemizde de mesaiden sonra gönüllü olarak çalışan 20 hekimimiz sayesinde de yoğunluğumuz biraz azalmıştı. Şu anda özel-spesifik durumlar dışında eskiden olduğu gibi çok ileri tarihlere randevu vermek durumunda kalmıyoruz. Cerrahide bazı özel ameliyatlarda randevu var ama çok spesifik durumlarda. Ki biz bunu da mümkün olduğunca hasta lehine döndürmeye çalışıyoruz. Hastalarımız memnun ayrılıyor” diye konuştu. İdealindeki hastanenin ‘bilgi üreten ve üretilen bilgiyi hasta lehine kullanan kurum’ olduğunu dile getiren Dekan Prof. Artunç’un başlatacaklarını açıkladığı bir diğer yenilik ise, Türkiye’de sadece kendi fakültelerinde başlayacak olan ‘Estetik Diş Hekimliği Tezsiz Yüksek Lisans’ programı. Prof. Artunç, yüksek lisans programlarına başvuracak olan mezun ve serbest diş hekimlerine her biri konusunda uzman öğretim üyelerinin multi-disipliner bir alan olan estetik diş hekimliği konusunda yetiştireceği bilgisini verdi. Dekan Artunç, özellikle piyasada estetik diş hekimliği konusunda çok sayıda yanlış uygulamayı gözlemlediklerini, bunun da bu konuda uzman olan hekim sayısının azlığından kaynaklandığını ve bu ihtiyacı fakültelerinde başlatacakları programla gidermeye çalışacaklarını söyledi.
HASTANE DONANIM
Yarım Kalan Hastane Tamamlanıyor
A
K Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, 300 yataklı olarak inşa edilecek İnegöl Devlet Hastanesi’nin yarım kalan inşaatının yeni ihalesinin ekim ayı başlarında yapılacağını duyurdu. Şahin, TOKİ tarafından yeniden çıkılacak ihale öncesinde Sağlık Bakanlığı’nın projeye bazı ilaveler yaparak daha modern hale getirdiğini söyledi. İnegöl’de bu yıl Ocak ayında temeli atılan 300 yataklı İnegöl Devlet Hastanesi’nin müteahhit firmanın iflası sebebiyle yarım kalan inşaatı ekim ayının ilk günlerinde yeniden başlayacak. Yazılı bir açıklama yapan AK Parti Bursa milletvekili Hüseyin Şahin, istenmeyen aksilikler yüzünden yarım kalan inşaatın projesine Sağlık Bakanlığı tarafından yeni ilaveler yapıldığını, yeni ihalenin iki ay kadar geciktiğini söyledi. Şahin yapılan değişiklikler ile hastanenin daha modern bir yapı haline geleceğini de belirtti.
Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin
İnegöl’de inşaatı yarım kalan 300 Yataklı Devlet Hastanesi yeniden ihaleye çıkıyor.
100 > EYLÜL 2012
Daha Modern Bir Hizmet Alanı Oluşturulacak Merkez nüfusu 200 bine yaklaşan İnegöl’de 1984 yılında yapılan İnegöl Devlet Hastanesi’nin standart dışı bina eklemeleri ile zor şartlarda hizmet verdiğini belirten Şahin, İnegöl halkına daha modern bir hastane kazandırmak için harekete geçtiklerini söyledi. Şahin, “Yaptığımız girişimler sonrasında Sağlık Bakanlığı tarafından İnegöl Belediyesi tarafından temin edilen arsa üzerinde 300 yataklı yeni bir hastane inşaatı için proje yapıldı. İnşaat da TOKİ tarafından ihale edildi ve temeli bu yıl mart ayında atıldı” dedi. İnşaat başladıktan 3 ay sonra ise TOKİ’nin açtığı ihaleyi kazanan firmanın ödeme güçlüğü yüzünden iflas ettiği hatırlatan Hüseyin Şahin, “Böylece yeni bir ihale süreci başladı. Bu sırada ise Sağlık Bakanlığı hastane yönetmeliğinde değişiklik yaptı. Bakanlığın ilgili birimleri şu sıralarda İnegöl Devlet Hastanesi’nin projesinde bu değişikleri yapıyor. Yenilenen proje Eylül ortasında tamamlanacak ve ihale açılması için TOKİ’ye verilecek” dedi. Şahin, yeni projede hastanenin bodrum katının yarım metre yükseleceğini, bodrum kat, kafeterya ve ana bina bağlantı koridorlarının 2 metre genişleyeceğini ve havalandırma sisteminin daha teknolojik yapılacağını belirtti. Şahin yeni yönetmelik gereği yapılan proje tadilatı ile hastanenin daha modern bir yapı olarak inşa edileceğini sözlerine ekledi.
TIBBİ EKİPMAN
Düşük Doz ile Sınırları Aşan Yenilik…
Philips MicroDose Dijital Mamografi Sistemi İncekaralar, temsilciliğini yürüttüğü Philips markasının son teknoloji ile donatılan dijital mamografi sistemi Philips, MicroDose’u sunuyor.
M
icroDose Dijital Mamografi Sistemi Görüntü oluştururken kendi sınıfındaki diğer dijital mamografi sistemlerinden farklı olarak “Foton Sayma” teknolojisini kullanmaktadır. Foton Sayma, daha önce X-Işın spektrofotometreleri için kullanılan teknolojinin mamografi sistemine uyarlanmış biçimidir.
Dünyada Tek Foton Sayma Teknolojisine Sahip Sistem Mamografide dijitale dönüş 1985 yılında CR sistemleri ile başlamış olup, 1999 yılında amorphous silicon (a-Si) dedektörler ile CCD dedektörler devreye girmiştir. 2002 yılında, yumuşak dokuda amorphous selenyum (a-Se) dedektörlerin daha net görüntüler verdiği görülmüş ve bu tip dedektörler piyasada çoğalmaya başlamıştır. Son olarak 2003 yılında “Foton Sayma Teknolojisi” devreye girmiştir. “Foton Sayma” yönteminde, X-Işını fotonlarının her biri sayılarak dijital sinyallere dönüştürülüp görüntü haline getirilir. Philips MicroDose Mamografi sisteminde diğer dijital mamografilerde olduğu gibi Tüp, Kolimatör, Baskı Plakası ve Dijital dedektör bulunmaktadır. Diğer sistemlerden farklı olarak bu eşsiz sistemde, tüp önünde ve dedektör üzerinde ve şutlama esnasında birbirleriyle senkronize hareket eden iki adet kolimatör ve dedektörde klasik sintilatör yerine foton sayıcı olarak ASIC (Application Specific Integrated Circuit) devresi vardır. Klasik mamografilerde baskı plakası ile meme sıkıştırılması yapılmasının ardından şutlamaya geçildiğinde X-Işını tüp penceresinden tek noktadan kolimatör yapraklarından geçtikten sonra piramit şeklinde memeye doğru yönlendirilir ve meme dokusundan geçen ışınlar dedektör tarafından algılanır. Microdose sisteminde ise tüp önündeki ve dedektör üzerindeki kolimatör ince bir yarığa sahiptir. Sadece güçlü (primer) X-Işınlarının geçebildiği bu kolimatör aynı röntgenlerdeki lineer tomografilerde veya standart CT’lerde olduğu gibi tarayarak hareket eder. Aynı işlem senkronize olarak hareket eden ikinci kolimatör için de geçerlidir.
102 > EYLÜL 2012
Yüksek Görüntü Kalitesi - Meme dokusu içerisindeki küçük yapıların veya oluşumların ayrıntılı olarak görüntülenebilmesi için yüksek uzaysal (Spatial) rezolüsyona ihtiyaç vardır. Görüntü üzerindeki maksimum uzaysal rezolüsyonu ise dedektörü oluşturan elementlerin boyutları ve birbirlerine olan mesafeleri tarafından belirlenir. Mamografide uzaysal rezolüsyon için 50 mikrondan 100 mikrona kadar aralık gereklidir, bu da dedektör üzerindeki element aralıklarını limitlemektedir. - Meme dokusunda birbirlerine çok yakın X-Işın absorbsiyonuna sahip oluşumları birbirlerinden ayırt edebilmek için yüksek kontrast çözünürlüğüne ihtiyaç vardır. - Mamografi görüntüsü, glandüler yapıların yoğun dokularını ve yağ dokularını deri sınırına kadar içerdiğinden geniş dinamik dağılım önemlidir. - Elektriksel gürültü (noise) kontrast rezolüsyonunu büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle düşük olması gerekmektedir. - Görüntü üzerinde artefakt bulunmamalıdır. Elektronik gürültüden oluşabilecek artefaktlar mamografide sahte görüntüler oluşturur. - Dedektör üzerinde ölü piksel bulunmamalıdır. Her ölü piksel yanındaki pikselleri de etkiler ve enformasyon kaybına neden olur.
Düşük Radyasyon Dozu - Yüksek quantum verimi, dedektörün her bir X-Işın fotonunu kaydedebilmesini sağlar, bu da sistemin doz verimini artırır. - Görüntüyü bozan, etrafa saçılan zayıf ve zararlı X-Işınlarının etkin bir biçimde eliminasyonu gerekir.
Görüntü üzerindeki etkisine bakıldığında; - Güçlü X-Işınından görüntü oluşturulduğundan ve zayıf (sekonder) ışınlar ilk ve ikinci kolimatörde engellendiğinden daha net ve yüksek kontrastlı görüntü oluşur. - Etrafa yayılan zararlı X-Işın dozu %97 oranında azalır. - 50 mikron piksel büyüklüğüne sahiptir. Bu nedenle 25 megapikselde görüntü alınır. - Foton sayma tekniğinde her bir foton sayılarak dijital sinyale dönüştürüldüğünden elektriksel gürültü olmaz ve artefaktlar elimine edilmiş olur. Bu benzersiz cihazın dedektörü silikon strip dedektör olup, konkav meme tablası altına yerleştirilmiştir. Bu da fotonların içinden hiçbir yere çarpmadan paralel olarak geçmesini sağlamaktadır. Primer X-Işın fotonları klasik dedektörlerde olduğu gibi sağa sola çarpıp sekonder ışın haline gelmez.
TIBBİ EKİPMAN
“Ultrason”la Gelen Güzellik
H
angi yaşta olursa olsun genç ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak her kadının hayalidir… Kırışıksız ve gergin yüz hatlarına sahip olmak için estetik operasyon istemeyen ve cerrahi müdahaleden korkan kadınlar Ultherapy ile gençleşecek. En son teknoloji ile geliştirilen “Ultherapy” yöntemiyle şimdi neştersiz ve acısız güzelliğe dakikalarla sayılı sürede kavuşabilirsiniz. Rinoest Kulak Burun Boğaz ve Estetik Merkezi’nden Op. Dr. Coşkun Şanverdi, Amerikan FDA tarafından onaylı bu yeni teknoloji ve uygulama alanlarıyla ilgili bilgi veriyor.
Ultrasonik Yüz Germe nedir? “Ultherapy” Ultrasound teknolojisi ile cildin derinliklerine akustik enerji gönderilerek, cilde herhangi bir hasar vermeden cilt altının ısıtılması sayesinde ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan, kolajen üretimini arttıran bir yöntemdir. Op. Dr. Coşkun Şanverdi, Amerika’dan sonra Türkiye’de de büyük ilgi gören bu uygulama için; “Ultherapy” monitöründen cilt - cilt altı ve derin dokular izlenmekte, seçilen bölgelerde, ayarlanan derinliklere akustik (ses dalgaları) enerji gönderilmektedir. Bu enerji ile cilt altında düz bir hat 104 > EYLÜL 2012
üzerinde yaklaşık 1 mm aralıklarla küçük ısı hasarları oluşturulmaktadır.” şeklinde ifade etti.
Pürüzsüz Bir Cilt İçin Ultherapy Cildin gevşeme ve sarkmalarında, göz kapaklarındaki torbalanmalarda, düşük kaş yapısında, göz çevresi ve alın kırışıklıklarında, çene altı (gıdı) sarkmalarında, boyun kırışıklarında etkili bir yöntemdir. Bu düzeltmelere ihtiyaç duyan herkes için uygulanabilen yöntemin herhangi bir yan etkisi yoktur. Uygulamanın hemen ardından ciltteki toparlanma gözle görülebilir. Yüzün bir yarısına uygulanıp, diğer yarısına başlanmadan yüz simetrisi incelenirse farkın belirgin olduğu görülecektir. Asıl etki 2-3 ay içerisinde görülecek, yüzdeki gerilme ve gençleşme belirginleşecektir.
Neşter Korkusu Olmadan… Coşkun Şanverdi, yüz germe ameliyatına etkili bir alternatif olarak belirttiği Ultherapy uygulaması için ameliyat korkusu olanlar, krem ve terapilerle vakit kaybetmek istemeyenler için neştersiz ve iğnesiz de güzelleşmenin mümkün olduğunu belirtiyor. Kırışıkların yeni başladığı hafif olgular ile orta düzey sorunlarda etkinliği daha kuv-
“Ultherapy” Ultrasound teknolojisi ile cildin derinliklerine akustik enerji gönderilerek, cilde herhangi bir hasar vermeden cilt altının ısıtılması sayesinde ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan, kolajen üretimini arttıran bir yöntemdir.
vetli olduğunu belirten Şanverdi, “Cildi ileri derecede sarkmış ve kırışmış veya göz kapaklarında aşırı torbalanma oluşmuş özellikle çok ileri yaşlardaki kişilerde ameliyat ile aynı sonuç alınmasını beklemek doğru olmayabilir. Bu kişilerde yüzün ayrıntılı incelenmesi ve hasta beklentilerinin öğrenilmesi sonucu doğru yöntemi seçmek, Ultherapy ile ne kadar fayda sağlanabileceğini ya da ameliyatın hangi aşamada hangi bölgeye önerileceğini değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır” diyor.
Kırışıklardan Kurtulmak Hayal Değil Op. Dr. Coşkun Şanverdi, Ulterapy’nin uygulama alanları ile ilgili olarak; Özellikle alın ve göz çevresi (kaz ayağı) kırışıkları için Göz kapaklarındaki torbalanmalar için Alt ve üst göz kapaklarına Düşük kaşları yukarıya doğru asmak için kaş bölgesine yanak ve çene bölgesine, yanaktaki sarkmalar ve “jaw line” olarak adlandırılan çene bölgesindeki sarkmalar için Çene altındaki(gıdı) ve boyundaki sarkmalar için boyun bölgesi ve dekolteye, ihtiyaca göre kısmen veya tüm bölgeleri kapsayan alanlar için uygulanabileceğini belirtiyor.
TIBBİ EKİPMAN
1
997 yılında Bülent Bozkurt tarafından kurulan Baycan Medikal kazandığı tecrübe ve bilgi birikimini 2003 Ağustos ayında temelleri atılan ikinci firması olan Eforsan İlaç ve Tıbbi Gereçler şirketine aktardı. Yerli üretim yaparak ülke ekonomisine de katkı sağlamayı hedefleyen kuruluş faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Bu çalışmalar doğrultusunda firma Ecza Deposu ve Satış Pazarlama hizmetleri sunmakla kalmayıp, kısa zamanda sektörün tanınmış firmaları arasında kendisine yer edinmiş ve 2009 yılında Ar-Ge çalışmalarına başlamıştır. 1000 metrekare kapalı alanda kurulu olan firma, yakın zamanda 5000 metrekarelik alanda hizmet vermeye devam edecektir. Uzman teknik kadro ve üstün kalite anlayışı ile sağlık sektörü başta olmak üzere, Savunma, Gıda, İletişim, Elektronik gibi farkı birçok sektörlerde sürekli ve kaliteli hizmet sunmayı hedeflemiştir.
Eforsan’dan Anahtar Teslim Çözümler Hedefleri doğrultusunda EFORSAN marka proje bazında Anahtar Teslim Ameliyathane, Yoğun Bakım Ünitesi, Kemoterapi Hazırlama Ünitesi Ve TPN(Total Parental Nutrition) kurulumlarını gerçekleştirmektedir. Ayrıca Biyogüvenlik Kabinleri, Temiz Oda, Laminar Air Flow, Aseptizör üretimi yapabilmek için konusunda deneyimli mühendis ve uzman kadroyu bir araya getirip ortak çalışma sağlamaktadır.
106 > EYLÜL 2012
Anahtar Teslim Uygulamalar Hedefleri doğrultusunda Eforsan marka proje bazında Anahtar Teslim Ameliyathane, Yoğun Bakım Ünitesi, Kemoterapi Hazırlama Ünitesi Ve TPN(Total Parental Nutrition) kurulumlarını gerçekleştirmektedir. Ayrıca Biyogüvenlik Kabinleri, Temiz Oda, Laminar Air Flow, Aseptizör üretimi yapabilmek için konusunda deneyimli mühendis ve uzman kadroyu bir araya getirip ortak çalışma sağlamıştır. Proseslerin yönetimi adına kalite yönetim sistemi kurmuş ve TSE ISO 9001, TSE ISO 13485 standartları ile belgelendirmiştir. Ayrıca tüm belgeleri TÜRKAK tarafından onaylanmıştır. Uluslararası standartlarda üretim yapılmakta olan fabrikada Toplam Kalite Yöntemi benimsenmiş olup, sürekli artan müşteri memnuniyeti esas alınarak Eforsan marka cihazlar CE standartlarında üretilmektedir. Satış Sonrası Hizmet Yeterlilik Belgesi ve IQNET Certificate belgeleri de sağlanmıştır. Vizyonu; Firmamızın hedefleri doğrultusunda kaliteyi bir yaşam biçimi haline getirerek araştırıp geliştirmek. Türkiye’de ve tüm dünyada beklentilerin üzerine çıkarak teknolojinin ulaştığı son noktada insan sağlığı adına hizmet sunmak. Misyonu; Alanında yetkin ve sorumluluk taşıyabilecek yeterli bilgi ve becerilerle donanmış, meslek etiği ve kaliteden taviz vermeyen, bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkı sağlayan saygın bir firma olmaktır.
Eğri Dişlere ‘Şeffaf ’ Çözüm Medipol Üniversitesi Diş Hastanesi Ortodonti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Gülşilay Sayar şeffaf diş tellerinin kullanımı hakkında bilgi verdi.
D
üzensiz, eğri ve ayrık dişler hem dişlerimizi sağlıksız gösterir hem de estetik görüntümüzü bozar. Buna rağmen pek çok insan diş tellerinin ‘estetik olmayan’ görüntüsü yüzünden diş teli taktırmaktan sakınır. İşte bu noktada şeffaf diş telleri imdada yetişiyor! Medipol Üniversitesi Diş Hastanesi Ortodonti Ana Bilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Gülşilay Sayar, günümüzde diş eğriliğini gidermede halen en etkili yöntemin diş teli olduğunu belirterek bazı durumlarda takılıp çıkarılabilen şeffaf dişliklerin de yapılabileceğini vurguladı. Dişlerinde eğrilik, ayrıklık, düzensizlik olan ve diş hareketine engel olacak kemik rahatsızlığı veya genel hastalığı olmayan herkese diş teli takılabileceğini söyleyen Sayar, “Diş teli takılmadan şeffaf damaklık (dişlik) ile de dişler düzeltilebilir. Ayrıca günümüzde metal teller dışında dişlerin renginde ve çok belli olmayan şeffaf diş telleri veya dişlerin arka yüzeylerine uygulanan hiç görünmeyen diş telleri kullanılmaktadır.” dedi.
Yaş Sınırlaması Yok Günümüzde kişinin görselliğinin çok ön planda olduğunu ve estetik kaygıların çok yüksek olduğunu da vurgulayan Sayar, sözlerini şöyle sürdürdü:“Tel tedavisinde yaş kısıtlaması yok ve bu nedenle dişleri her yaşta düzeltmek mümkün. Çalışan veya sosyal hayatı hareketli olan bireyler, tellerin görünmesini haklı olarak istemiyorlar. Bu noktada estetik diş teli büyük önem kazanıyor ve uygulanma oranı çok yüksek. Şeffaf diş tellerinin yapısal özellikleri artık metal teller ile eşdeğer sayılabilir. Herhangi bir dezavantajları yok. Diş fırçalamamıza özen gösterdiğimiz sürece sağlıklı bir tedavi süreci geçirilir.” dedi.
107 > EYLÜL 2012
TIBBİ EKİPMAN
Fansız Bilgisayar Ailesine Yeni Üye Medikal Amaçlı, İnce Dizayn 21,5” Point of Care Terminal; Advantech POC-W211
larında ya da Poin t of Care hizmetlerine ihtiyaç duyulabilecek her yerde kullanıma uygun özelliklere sahip.
Grafik Yoğun Uygulamalar Uygun İnce Tasarım POC-W211 Point-of-Care terminali görevlerini yerine getirirken kusursuz I/O bant genişliği kullanıyor ve hafıza kullanımı grafik uygulamalarında gerekli üstün performansa imkan veriyor. Intel Core i7 2655-LE 2.2 GHz işlemci tüm bu işlemler için en uygun platformu sağlıyor. Bu yüksek sürat Intel Turbo Boost Technology 2.0 ile maksimum performans için ayarlanıyor. Intel Active Management Technology (iAMT) PC’leri kablo üzerinden uzaktan control ederek yönetimsel işlerin sorunsuz ve güvenle yapılmasına olanak veriyor. İkinci jenerasyon Intel Core™ i7 mobil işlemci 21.5” geniş ekran, Full HD display (1920 x 1080 çözünürlük, 16:9 aspect ratio) ve 178°/178° izleme açısı sağlayan bu donanım için ideal çekirdeği oluşturuyor. POC-W211 yüksek performansı incecik, 6.5 cm kalınlığında ve 7Kg ağırlığında bir kasada sunuyor.
Fansız, Medical-Grade Platform POC-W211 Point-of-Care terminal bir “medical-grade” cihazdır. UL60601-1/ EN60601-1 3rd edition uyumludur ve CE, CCC ve FCC Class B sertifikalarına sahiptir. Fansız tasarım sessiz çalışmayı garanti etmekle kalmaz, çevresinde yer alan diğer cihazlarla elektro manyetik etkileşime girmeyen, düşük radyasyonlu bilgi işlem platformu sağlar. Tüm cihaz IP65 sertifikalı oldup toz ve sıvıya dayanıklılığı onaylanmıştır. Bakteri oluşumuna karşı bilinen dezanfektanlarla kolaylıkla temizlenebilir.
T
ürkiye distribütörlüğünü Reproset A.Ş.’inn yaptığı ve sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu sertifikalı bilişim çözümlerinde lider pozisyonda olan Advantech geniş ürün yelpazesine bir yenisi daha ekliyor. Yeni ürün sağlık sektöründe hijyen açısından sorun oluşturan soğutma fanlarına ihtiyaç duymayan, yüksek performanslı, geniş ekranlı, ince tasarımlı, bir Point of Care terminali. POC-W211 işlemci olarak Intel Core™ i7 2655-LE 2.2 GHz kullanıyor ve sahip olduğu chipset geniş 21,5” büyüklüğündeki ekranında kristal netliğinde görüntüler sağlıyor. Yüksek bütünleşme becerisi sunan sistem zengin giriş çıkış (I/O) bağlantı noktaları, kullanıcı dostu fonksiyon tuşları ve kişiselleştirilebilir özellikler sunuyor. POC-W211, incecik, 6.5 cm kalınlığında ve 7Kg ağırlığında bir kasaya sahip. Sistem kullanım kolaylığı için 5-wire resistive touch screen, Bluetooth, RFID, WLAN gibi pek çok işlevsel özelliği üzerinde barındırabiliyor. Yüksel performanslı fansız terminal ameliyathane, yoğun bakım, acil gibi kritik noktalarda yüksek kalitede görüntülemeye ihtiyaç duyulan işlemlerde, hasta odalarında, hemşire deskleri ve asistan oda-
108 > EYLÜL 2012
Medikal Uygulamalar İçin Mükemmel Ürün POC-W211 kullanım kolaylığı sağlayacak şekilde tasarlanmıştır, standart VESA bağlantı noktası ve temzilemesi kolay kıvrımlı arka plakası vardır. Bütün Advantech Pointof-Care terminalleri kişiselleştirilebilir BIOS ve çok yönlü bir dizi opsiyon ile çeşitli medikal ihtiyaçları karşılayabilir. POC-W211 son derece zengin I/O bağlantı noktalarına sahiptir ve Bluetooth, Smartcard reader, RFID, WLAN, optical sürücüler gibi çok sayıda opsiyonu destekler.. POCW211 Advantech’in SUSIAccess yazılımı ile birlikte gelmektedir. SUSIAccess güvenlik ve fonksiyonellik sağlayan bir yazılım geliştirme ara yüzüdür. SUSIAccess diğer fonksiyonlarının yanı sıra sürekli, rahat ve kolay upgrade işlemleri için uygun bir yol açar. POC-W211 tasarım harikası, zarif görünümlü, üst seviyede özelliklere sahip, çok yönlü, ve güvenilir bir çözümdür. Advantech ve Reproset’in kendini ispatlamış teknik ekipleri tarafından desteklenmektedir. POC-W211 Windows XP Embedded, Window 7 Embedded (32/64-bit) işletim sistemlerini destekler ve Haziran 2012’den itibaren pazara sunulmuştur.
Siemens, Ultrason Ürün Portföyünü Güçlendiriyor Siemens, ABD Merkezli Ultrason Ekipmanları Üreticisinin Varlıklarını Satın Alıyor
S
iemens Sağlık, Penrith şirketinin tüm varlıklarını satın almak üzere kesin bir anlaşmaya vardığını duyurdu. ABD’nin Pennsylvania eyaletindeki Plymouth Meeting bölgesinde bulunan Penrith, entegre ultrason görüntüleme sistemleri üretiyor. Siemens, bu satın almayla müşterilerine yeni ve gelişmiş tanı kapasitesi sunacak. Satın alma işleminin 2012 yılının Eylül ayında tamamlanması bekleniyor. Siemens Sağlık Ultrason Teknolojileri Birimi’nin CEO’su Jeffrey Bundy, bu satın almayla ilgili olarak şunları belirtiyor: “Bu satın alma işlemi Siemens’i, ultrason piyasasına yeni ve daha anlamlı çözümler sunabilecek, cazip iş segmentlerindeki varlığını güçlendirebilecek benzersiz bir konuma taşıdı. Bu satın almayla Siemens, Sağlık Sektöründeki yenilikçi gücünü ve rekabetçiliğini artırmaya stratejik olarak odaklanıyor.”
Geleceğin İnnovasyon Teknolojilerini Sunacak Halen Penrith’in Başkanı olan ve satın alma prosedürünün tamamlanmasıyla birlikte Siemens Ultrason Birimi Başkan Yardımcısı ve Hastabaşı Çözümler Genel Müdürü olarak atanmasına karar verilen Michael G. Cannon ise konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Siemens Sağlık’a katılmaktan çok mutluyuz. Ürün portföyümüz ve ultrason cihazlarının küçültülmesi alanındaki teknolojik yetkinliğimiz sayesinde Siemens, ultrason tekniğinin tıptaki rolünü geliştiren ve genişleten öncü teknolojileri, geleceğin inovasyonlarını, özellikle de farklı pazarların ihtiyaç ve yöntemlerine hitap eden inovasyonları geliştirme yeteneğini artıracaktır.“
AKTÜEL
P
Digital Health Summit 2012’de Yenilikçi Uygulamalar Konuşuldu
fizer Türkiye NeoBusiness Koordinatörü Gökhan Salmanoğlu, Pfizer Türkiye bünyesinde NeoBusiness biriminin hayata geçirdiği uygulamaları paylaşarak, Türkiye’de dijital sağlık iletişimi alanındaki pek çok ilkin hayata geçiş sürecini anlattı. NeoBusiness birimi, değişen ve gelişen ekosistemde, mevcut süreçleri ve kaynakları destekleyerek ve teknolojiyi bir araç olarak kullanarak paydaşlarla daha verimli yollardan etkileşim ve iletişim kurmayı, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak yeni iş yapış modelleri geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye’de birçok ilke imza atmaya devam eden NeoBusiness takımı ve departmanı Türkiye’deki ilk e-kongre uygulaması, ilaç sektöründe ilk ve en çok takipçiye sahip kurumsal Facebook sayfası, vaka paylaşım sitesi, Migrene Son gibi hasta bilinçlendirme kampanyalarını hayata geçirdi.
Sağlık sektöründen tüm paydaşlar, konferansta dijital kanalların iş uygulamalarına ve gerçek hayata entegrasyonu konusunu tüm detaylarıyla ele aldı.
Teletıp Kronik Hastalık Takibi
110 > EYLÜL 2012
NeoBusiness Koordinatörü Gökhan Salmanoğlu tüm bu projelerin yanı sıra, Pfizer-Avea ortaklığıyla gerçekleşen TeleTıp Kronik Hastalık takibi pilot projesi, temsilci-doktor diyaloğunu geliştirmek üzere mobil CRM projesi, Pfizer temsilcilerinin saha ziyaretlerinde kullanılmak üzere iPad tabletlerle yapılan kapalı devre pazarlama (Closed Loop Marketing) projeleri gibi uygulamaları da katılımcılarla paylaştı. Sosyal medyanın kurumsal itibara katkısının yanı sıra, gönüllü takipçiler oluşturması, ölçülebilir, hızlı ve maliyet etkin olması gibi konulara değindi. Sosyal medyada yer alan ilk ilaç şirketi olan Pfizer Türkiye’nin Facebook, Twitter, Youtube, Pinterest gibi farklı platformlardaki kanallarını sürekli öğrenerek nasıl geliştirdiklerini ortaya koydu. Salmanoğlu, “Sağlık Alanında Sosyal Medya Uygulamaları” başlıklı sunumunda ayrıca ilaç sektöründe sosyal medya uygulamalarının konumuna da değindi. Moderatörlüğünü İxir Healthcare’den Dr. Talay Toksöz’ün yaptığı oturumda Buzz Medikal’den Devrim Altaylı da panelist olarak yer aldı. Etkinlikte doktorlar, ilaç firmaları, sağlık sektörüne hizmet veren sektör paydaşları, hasta dernekleri gibi geniş bir katılımcı kitlesi dinleyici olarak bulundu.
yaptığını belirten Telkeş, bireysel kullanıcıların yaptığı sağlık aramalarının giderek yükseldiğini söyledi. Daha sonra söz alan Metin Güleç ise “online yetişkinlerin” yüzde 73’ünün sağlık aramalarında interneti ozitron’un teknoloji sponsorluğunu üstlendikullandığını vurgulayıp Türkiği Dijital Sağlık Zirvesi iki gün boyunca topye’nin güçlü bir dijital pazarı lam 18 oturumda 40 konuşmacıyı bir araya olduğunu sözlerine ekledi. getirdi. Konferansın ikinci gününde sektöre hizmet Dünya çapındaki şirketlere Pozitron Kurucu CEO’su sağlayan dijital dünyanın önde gelen temsilcileri, mobil sağlık, ticaret ve bankacıFatih İşbecer “Uzmanlar Sağlık Sektörünün Dijitalleşmesini Nasıl lık uygulamalarından ödeme Görüyor?” başlıklı oturumda sağlık sektörü temsilcilerine sistemlerine kadar birçok farklı çözüm sunan Pozitron’un mobilitenin geleceğini anlattılar. İlaç Pazarlama ve Satış kurucusu Fatih İşbecer konuşmasında mobilitenin geleceProfesyoneli Kaan Süher’in moderatörlüğünü üstlendiği ğin anahtarı olduğunu vurgularken, “Günümüzde mobiliteoturumda, Pozitron Kurucu CEO’su Fatih İşbecer, Google nin olmadığı bir düzen endüstriler için geçerli değil. Artık Satış Direktörü Dilek Telkeş ve Medyanet Reklam Satış veriye her an her yerden ulaşmanız lazım. Aksi takdirde Koordinatörü Metin Güleç katıldı. Oturum sonunda bütün rakiplerinizin arkasında kalarak, rekabette önlerde yer konuşmacıların hemfikir olduğu konu, sağlık sektörü almanız mümkün olmaz” dedi. Değişime karşı çıkan başta olmak üzere her sektörde yeniliklere açık olan şir- kurumların ileride daha fazla maliyet problemleriyle karşıketlerin rakiplerinin önüne geçecekleri oldu. laşacağını da belirten İşbecer, sağlık sektörü ile mobilite Google Satış Direktörü Dilek Telkeş ve Medyanet Reklam ilişkisi için şunları söyledi: “Geleneksel yöntemler sağlık Satış Koordinatörü Metin Güleç sunumlarında Türkiye’deki sektörlerinde yetersiz kalıyor. Doktorların neredeyse dijital sağlık verilerine dair ilginç açıklamalarda bulundu. yüzde 75’i bireysel ilgi istiyor. Bu nedenle ilaç sektörü Her beş doktordan birinin uzmanlık alanıyla ilgili arama temsilcileri son derece donanımlı ve bilgili olmalılar.”
Mobil Çözümler Hayat Kurtaracak
P
AKTÜEL
A
Dünya Hijyen Standartlarında Uygun Ürünler AMET Markasıyla Sunuluyor
dana’daki 7 bin metrekarelik kapalı alana sahip tesisinde çalışmalarını sürdüren MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi, gerçekleştirdiği son makine yatırımıyla ana hammaddesi olan Non-woven’i de kendi tesislerinde üretiyor. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisinde ciddi yatırımlar gerçekleştiren şirket, merdiven altı üretici olarak nitelendirebilecek firmalarla ayrımı ortaya koyacak yasal düzenlemelerin eksikliğinden rahatsız. Firma yetkilileri Sağlık Bakanlığı’nın bu konu da adım atarak ruhsatlandırmaya gitmesini bekliyor. Biraraya gelme fırsatı bulduğumuz Genel Müdür Himmet Atik ve İstanbul Sorumlusu Suna Atik MET’in son dönem çalışmaları ve pazarın yapısıyla ilgili şunları paylaştı:
CE, TSE ve TSEK ürün kalite belgelerine sahip AMET markalı sağlık ürünleri, TS EN ISO 9001:2000 kalite sistemi ile üretiliyor.
Firmanız ne zaman kuruldu, ağırlıklı olarak hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
112 > EYLÜL 2012
Himmet Atik: Şirketimiz 1995 yılında AMET Endüstri ve Ticaret A.Ş. unvanı ile Mersin Serbest Bölge'de faaliyetlerine ve tek kullanımlık sağlık ürünleri üretimine başladı. 1999 yılında firma unvan değişikliği yapılarak MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adı altında AMET tescilli markamız ile üretimlerimize devam ettik. 2001 yılında üretim tesislerimizi Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi'ne taşıyarak daha modern, daha hijyenik ve tam otomatik makinelerle yeniledik. Üretmekte olduğumuz maske, bone, kep, galoş, önlük, kolluk, tulum, muayene eldiveni, pet eldiveni ve cerrahi örtüler gıda, sağlık ve ambalaj sektöründe ağırlıklı olmak üzere kullanılmakta olup, hijyen ve koruma gerektiren tüm sektörlerde tercih edilmektedir. Üretimini yaptığımız AMET markalı ürünlerimiz CE, TSE ve TSEK Ürün Kalite Belgeli’dir. Ayrıca fabrikamız, TS EN ISO 9001:2000 Kalite Sistemi ile üretim yapmaktadır.
AKTÜEL
Üretim tesislerinizin yapısı ve üretim kapasitenizle ilgili bilgi verir misiniz? Himmet Atik: Fabrikamız 7 bin metrekare kapalı alan içinde üretim yapmaktadır. Şuan 85 kişinin çalıştığı tesisimizde çok zengin bir yelpazede üretim yapıyoruz. Sağlık alanına yönelik birçok ürün sağlanan uygun koşullarda pazara sunulacak şekilde hazırlanıyor. Üretimdeki ana hammaddemiz Nonwoven’dir. Uzun yıllardır hammadde ihtiyacımızı kendi bünyemizden karşılama isteğimiz vardı. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz makine yatırımıyla artık Non-woven üretimi de yapmaktayız. Şuan tam bir entegre tesis yapısına büründüğümüzü söyleyebilirim. Hem yurtiçi pazara hem de yurtdışında çeşitli pazarlara yönelik üretim yapıyoruz. Özellikle yurtdışına yönelik özel ürünler olarak nitelenen üretimler yine tesisimizde geliştiriliyor. Çok güvendiğimiz profesyonel Ar-Ge ekibimiz yeni ürün geliştirmeleriyle ilgili çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Her yıl pazara yeni ürünler sunuyoruz.
Üretimde öncelikleriniz var mı? Pazarda sizi diğer firmalardan ayıran en temel özellikler nelerdir? Himmet Atik: Sağlık alanına yönelik ürün grupları olan firmamızda önceliğimiz her zaman hijyen oldu. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisimize ciddi yatırımlar yaptık. Üretimde sağladığımız koşulları belgelemek için girişimlerde bulunduk. Örneğin son olarak ürünlerin insan sağlığına uygunluğunu gösteren ISO 13485 belgesini aldık. Belge ve sertifikaları alabilmek için uygun şartların sağlanması gerekiyor. Bunun içinde para ve emek harcandı. Sonuç olarak üretimde oluşturduğumuz sağlık standartları diğer firmaların çok önündedir. Fakat ne yazık ki pazar şartları içinde her zaman dikkate alınmıyor. Merdiven altı tabir edilen uygun olmayan koşullarda üretim yapan firmalarla bizi ayıracak gerekli yasal düzenlemelerden yoksunuz. Birçok kez Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililer ile biraraya geldik. Sıkıntılarımızı paylaştık ve sektörde ruhsatlandırmaya gitmeleri önerisinde bulunduk. Eğer ruhsatlandırma içine girilirse bu iş için para ve emek harcayanlar ayrılır ve biraz olsun farkımız ortaya çıkar. Sağlık malzemesini sağlıklı bir ortamda üreten firmalarla gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında her ortamda üretim yapan firmalarının ayrımına varmamız gerekiyor.
114 > EYLÜL 2012
Pazarda çok ciddi bir rekabet var. Bu rekabet ortamı içinde öne çıkma ve mevcut pazar payınızı arttırma noktasında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Suna Atik: Müşterilerin tercihlerini belirleyen ilk öncelik; konu sağlık bile olsa ne yazık ki ürünün fiyatıdır. Ürünlerimizin tamamı dünyada belirlenen ve aslında olması zorunlu sağlık kriterlerine uygundur. Yurtdışında gelen ve tesisimizi ziyaret eden birçok uzman sağladığımız koşullara hayran kaldı. Biz alanımızda iyi, kaliteli ve sağlık üretim yapıyoruz. Karar vericilerin bunun farkına varabilmesi, ayrımı görebilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Gerek yazılı ve görsel medyada gerekse de sektörümüze yönelik fuar ve tanıtım organizasyonlarında yer alarak müşterilerimizin tercih kriterlerini doğru noktada değiştirmeye çalışıyoruz.
Şuan mevcut pazardaki durumunuz hakkında aktarmak istedikleriniz var mı? Beklentileriniz ne düzeyde? Suna Atik: Mevcut yapı içinde beli bir öngörüde bulunmak oldukça zor. Gerek dünyadaki yapı gerekse de Türkiye’nin iç dinamiklerin beklenti ve hedeflerin sürekli değişmesine neden olabiliyor. Şuan iş potansiyelimizden memnunuz. Yukarı doğru olan ivmemizin kısa ve orta vadede sürmesini bekliyoruz. Fakat bahsettiğimiz temel sorunlara çözüm bulunamadığı takdirde alanına yatırım yapan firmalar desteklenmemiş olacaktır. Mevcut fiyata rekabeti içinde sağlık standartlarına önem verdiği için üretim maliyeti yükselen bizim gibi firmaların elinin güçlendirilmesi şarttır.
AKTÜEL
N
Doku Dostu Radyoterapi Özellikle prostat, baş-boyun, yemek borusu, bronş, rahim, rahim ağzı ve meme kanserlerinde uygulanan brakiterapi; çevre dokulara en az zararla, tümörlü bölgede yüksek doz toplanması sağlayarak tedavinin etkinliğini sağlıyor.
eolife Tıp Merkezi’nde uygulanan brakiterapi tedavisi hakkında Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Abacıoğlu bu yöntemin diğer radyoterapi uygulamalarından farkını şöyle belirtiyor. “Standart radyoterapi uygulamalarında; tümöre verilecek dozun miktarı, ışının geçtiği sağlam dokunun tolerans dozu ile sınırlı kalıyor. Bu tolerans doz miktarı, zaman zaman tümörü ortadan kaldırıcı dozdan daha düşük olduğu için yeterli dozlara çıkılması imkânsız hale geliyor. Bu durumda tümöre yeterli dozu verebilmek amacıyla Brakiterapi uyguluyoruz. Radyoaktif kaynağı direkt tümör içine ya da çok yakınına yerleştirerek tedavi için yetersiz doz problemini ortadan kaldırıyoruz. Ayrıca, organa geçici ya da kalıcı olarak yerleştirilebilen bu radyoaktif kaynaklar sayesinde tümörlü bölgeye maksimum doz uygulanırken, tümör etrafındaki sağlıklı dokuların maruz kaldığı doz çok düşük oluyor. Böylelikle sağlam dokuyu da korumuş oluyoruz. ”
Brikaterapi’nin Uygulama Alanları
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Abacıoğlu.
118 > EYLÜL 2012
Prof. Dr. Ufuk Abacıoğlu, kanserin birçok türünde tedavi amaçlı uygulanan brakiterapi hakkında şunları ekliyor. “Brakiterapinin uygulanabilmesi için tümörün orta büyüklükte, ulaşılabilir ve sınırlı olması gerekiyor. Brakiterapi uygulamaları doku içine veya vücut boşlukları içine yerleştirilen özel olarak üretilmiş aplikatörler (ışınlamayı yapan radyoaktif kaynakların yerleştirildiği özel aletler), plastik tüpler kullanılarak kendine özgü yöntemlerle uygulanıyor. Prof. Dr. Ufuk Abacıoğlu, “Doku içinde anestezi, vücut boşluklarında ise genellikle sedasyon uygulanıyor.” diyerek şöyle devam ediyor: “Tedavi sırasında hasta acı duymuyor sadece hafif bir titreşim hissediyor. Yüksek doz hızlı brakiterapi uygulamalarında tedavi genellikle verilecek doza bağlı olarak 1-20 dakika, hastanın tedavi şartlarında aplikasyonu ile BT veya MR çekilmesi ve planlanması ise 3060 dakika sürüyor. Uygulama, hastanın günlük yaşamını etkilemiyor. Özellikle jinekolojik kanserlerde tek başına veya radyoterapiye ek olarak uygulanması en yaygın kullanım şekli. Bu sayede uzun dönem yerel tümör kontrolünü sağlamak mümkün olabiliyor.”
AKTÜEL
Gözde Tıbbi Malzeme, Mamotest ile Beğeni Topladı
G
özde Tıbbi Malzeme tarafından üretilen Göğüs Kitle Tespit Eldiveni Mamotest, satışa sunuldu. Eldiven şeklinde tasarlanan Mamotest, iki tabaka arasındaki sıvının özelliği ile, meme dokusunda oluşabilecek kitleleri erken teşhis etme olanağı sunuyor. Patentli bir ürün olan Mamotest hakkında Gözde Tıbbi Malzeme Genel Müdürü Bio. Dr. Ömer Aktaş, sorularımızı yanıtladöı.
Mamotest Nedir? Meme dokusunda oluşabilecek kitleleri erken teşhis son derece önemlidir. Bu sebeple doktorlar, kadınlara düzenli periyodlarla göğüslerini elle kontrol etmelerini tavsiye ederler. Gözde Tıbbi Malzeme tarafından üretilen Mamotest, kadınlarda memede oluşan kitleyi erken tespit etmek için üretilen yardımcı bir üründür.
Kullanım alanları ve sağladığı avantajlar hakkında bilgi verir misiniz? Eldiven gibi tasarlanan ve iki tabaka arasına özel sıvı bulunan Mamotest, hissedilmeyecek kadar küçük olan sertlikleri, daha büyük hissedilir hale getirir. Böylece daha oluşumun başında tıbbi tedaviye başlanabilir. Erken teşhis bu vakalarda çok önem arz eder. Düzenli kontrol ve erken teşhis hastalığı önleyerek olumsuz gelişmeleri engeller. Örneğin masa üstünde bulunan tuza, Mamotest eldiveni ile birlikte dokunulduğunda, tuz tanelerinin daha belirgin bir şekilde hissedildiği görülecektir. Dolayısıyla, teşhisin daha rahat ve hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamaktadır.
Muayene ne zaman yapılmalıdır?
Gözde Tıbbi Malzeme tarafından üretilen Göğüs Kitle Tespit Eldiveni Mamotest, dikkat çekti.
Usulüne uygun olarak yapılan meme muayenesi belli periyodlarda yapılmalıdır. Aylık olarak yapılan muayeneler de rastlanan değişiklikler bazen erken teşhis olarak hastanın yaşam standardını olumlu olarak değiştirir. Elle muayene yatarak yapılması, el parmaklarının göğsü içten dışa doğru dairesel olarak taraması şeklinde önerilir. Ayrıca koltukaltı elle yoklanarak herhangi bir şişlik olup olmadığına dikkat edilmelidir. Kayganlığı artırmak için pudra kullanılabilir. Memede ele gelen kitleleri hemen habis olarak değerlendirmemek lazımdır. Ancak her ele gelen kitle doktor tarafından incelenmelidir.
Ürünü hangi noktalardan ulaşılabilir? Mamotest, gebelik testi, şeker ölçüm cihazı, tansiyon ölçüm cihazı gibi her evde bulunması gerektiğine inanıyoruz. Medikal PVC olması sebebiyle hiçbir yan etkisi yoktur. Herhangi kansorejen madde içermemektedir. Bununla ilgili tüm belgeleri mevcuttur. Patentli bir ürün olan Mamotest, eczane ve medikal marketlerde kadınlarımızın hizmetine sunulmuştur.
120 > EYLÜL 2012
PANORAMA Sorgun Devlet Hastanesi’nin 250 Yataklı Projesi Tamamlandı AK Parti Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal, Sorgun ilçesine yapılacak olan 250 yataklı hastanenin proje çalışmasının Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlandığını söyledi. Sorgun İlçesine yapılacak olan 250 yataklı hastane temelinin 2 aya kadar atılacağını belirten AK Parti Yozgat Milletvekili Soysal, “Sorgun kamuoyunda merak konusu olan 250 yataklı hastane projesi nihayet tamamlandı. Geçtiğimiz aylarda ilgililer Sorgun’a gelerek hastane yerinde zemin etüdü yaptılar. Bu etüt doğrultusunda bir rapor hazırlayıp yetkili kurula raporlarını sundular ve bu rapor doğrultusunda proje tamamlandı. Şuanda tamamlanan proje Toplu Konut İdare Başkanlığı’na (TOKİ) teslim edilecek. TOKİ yeni hastaneyi 1,5 yıl içerisinde tamamlayacak” şeklinde konuştu. Yeni hastane yerinin toplam 50 dönümlük arazi üzerine yapılacağını belirten Milletvekili Soysal, “Yeni hastane yerinin toplam 30 dönümünü istimlak çalışması yapılarak vatandaşlardan satın alındı. 20 dönümlük hazine arazisi ile birlikte toplam 50 dönümü ulaştı. Şuanda Sorgun’a yapılacak olan 250 yataklı hastane en modern hastaneler arasında yer alıyor. İnşallah 1,5 yıla kalmaz Sorgun halkının hizmetine açılacak” diye konuştu.
122 > EYLÜL 2012
Türkiye Organ Bağışında Gelişiyor Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahi Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Mustafa Özbaran, Türkiye’de organ bağışının arttığını söyledi. Özbaran, organ bağışının zaman zaman Avrupa standartlarını yakaladığını ifade etti. Prof.Dr. Mustafa Özbaran, “Bu seneye kadar Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı atılımlarla, yatırımlarla organ nakli oranları çok yükselmişti. Avrupa’nın seviyesine yetişmişti. Ancak şubat ayından itibaren bir düşüş yaşandı. Şu günlerde tekrar canlanmaya başladı” dedi.
Hastane İhaleleri İnternetten Takip Edilebilecek
Van İl Sağlık Müdürü Dr. Bilal Acar, hastanelerde yapılacak olan ihalelerin
internet üzerinden şeffaf bir şekilde vatandaşlara ulaştırılacağını belirtti. Dr. Acar, “İhalelerin yapılacağı salonlara kurulan mevcut kameralar sayesinde tüm ihaleleri internet üzerinden takip edebilecek. Böylece artık tüm ihaleler şeffaf bir şekilde yapılacak. Bu uygulama Türkiye’nin herhangi bir yerinde ihaleye katılmak isteyen ve ihaleyi düşünen vatandaşlarımız hem konu hakkında hem de sonuç itibariyle bilgi sahibi olacaklardır” dedi.
Türkiye’nin İlk Kanser Tarama Aracı İzmir’de Türkiye Odalar Borsalar Birliği ve Işınsu Kestelli tarafından Sağlık Bakanlığı’na hibe edilen mobil sağlık tarama aracının protokol imza töreni gerçekleşti. İzmir Enternasyonel Fuarı’nın içinde bulunan mamagrofi tarama cihazlarının bulunduğu araç, Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Proje yaklaşık bir yıl önce meme kanseri ile mücadele edip, hastalığı yenen VOB Başkanı Işınsu Kestelli tarafından hayata geçirildi. Araç, kanseri erken teşhis etmek için özellikle risk altında olan kadınlara mamografi çektirme imkânı verecek. Vatandaşlar, aracın
içinde bulunan mamografi cihazı ile kanser taramasından geçirilip, bir takım testlere tabi tutulacak.
PANORAMA 650 Yataklı Hastane Projesi’nde Çalışmalar Sürüyor Sağlık Bakanlığı tarafından Çorum’a yaptırılacak olan 650 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi projesinin iki ay sonra tamamlanacağı belirtildi. Yeni hastane için Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas başkanlığında Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Dr. Hasan Çağıl, Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Daire Başkanı Mehmet Demircioğlu, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan, Tıp Fakültesi Dekanı Sağlık Müdürü Dr. Turgay Happani, Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Opr.Dr. Musa Zorlu ile hastane projesini hazırlayan Mehmet Hanoğlu ve teknik ekibinin katılımıyla geniş kapsamlı bir toplantı düzenlendi. Toplantıda hastane projesinin genel konsepti ve içeriği üzerinde değerlendirmelerde bulunduklarını belirten Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, “650 yataklı hastane yatırımı 130 bin metrekare alanı kapsıyor. Proje üzerinde yapılacak değişiklikleri, eksikleri tespit ettik. Projenin sonra bir an önce tamamlanması hususunda mutabakata vardık. Projeyi hazırlayan firma 2 aydan önce teslim edemeyeceğini belirtti. Firma eksiklikleri giderip kapsamlı bir çalışma yapacak” dedi.
124 > EYLÜL 2012
Çayırova'nın Hastanesi Açılıyor Çayırova Belediyesi tarafından yer tahsisi yapılan ve İl Genel Meclisi tarafından inşaatı tamamlanan sağlık tesisi Eylül ayında hizmete açılıyor. Çayırova Belediyesi ve İl Genel Meclisi’nin yoğun çalışması sonrası ilçeye kazandırılan tesisi Gebze Fatih Devlet Hastanesi ile entegreli çalışarak Çayırova’lılara tüm sağlık alanlarında hizmet verecek. Gebze Fatih Devlet Hastanesi Çayırova Polikliniği olarak sağlık hizmetleri sunacak olan tesisin açılışının ardından tüm branşlarda Çayırova’lılara sağlık hizmeti sunulacak.
Selçuklu’da Numune Hastanesi Polikliniğinin Temeli Atılıyor
Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi sağlık alanındaki yatırımlarına devam
ediyor. Sağlık alanında önemli yatırımlara imza attıklarını belirten Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Bin 700 metrekare alan üzerine yapılacak olan Numune Hastanesi Polikliniği’ni Selçuklu halkının hizmetine sunuyoruz. Yapımı tamamlandıktan sonra Numune Hastanesi’ne devredilecek olan poliklinik, yoğun nüfuslu olan Mehmet Akif, Bedir ve Özalkent Mahallesi’nde bulunan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına büyük ölçüde cevap verecek. Halkımıza hayırlı olsun’’ dedi.
b-fit Engelleri Kaldırıyor Türkiye’nin ilk ve tek kadın spor ve yaşam merkezi b-fit, merkezlerinde engellilere de b-fit yapma imkanı sağlıyor. Geliştirdiği yeni cihaz ile işitme engelliler, rahatlıkla b-fit yapabiliyor. Platform üzerinde geçişler ile yapılan b-fit, işitme engeller için yeni bir cihaz geliştirdi. b-fit, platform geçişlerinde ışıkla uyarı veren cihazı ile işitme engellilere de spor yaptırıyor. Her kadının spor yapmasının gerekliliğini savunan b-fit, içinde yaşadığı toplumun gereksinimlerini de düşünerek geliştirdiği cihaz ile daha çok engelli insana ulaşıp, onları da spora ve hayata teşvik
etmek istiyor. Kadınların sosyal yaşamına da katkıda bulunan b-fitler, görme engelli kişileri de merkezlerinde ağırlayıp, b-fit yapmalarına olanak sağlıyor.
PANORAMA Yozgat Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Kardiyoloji Ünitesi Hizmete Açılıyor Gelişimini hızla sürdüren Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi poliklinik sayısı ve hizmet alanı her geçen gün artırıyor. Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Uçar, üniversite hastanesinde yapım çalışmaları devam eden kardiyoloji ünitesinde incelemelerde bulundu ve Hastane Başhekimi ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Namık Delibaş ile Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Erbay’dan bilgi aldı. Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nin gelişimini hızla sürdürdüğünü ifade eden Rektör Uçar, “Hastanemizde belirli zaman dilimlerinde yeni bölümler ve üniteleri hizmete açıyoruz. Şu an itibari ile hastanemizde poliklinik sayısı 26’ya, görev yapan öğretim üyesi sayısı da 56’ya yükseldi. Hastane bünyesinde kısa bir süre sonra ise kardiyoloji ünitesini hizmete açacağız. Açacağımız ünitede, yoğun bakım, uyku odaları, kardiyovasküler cerrahi ameliyathanesi, koral anjiyografi gibi işlemler yapılacak. Kardiyoloji ünitemizin tam teşekküllü olarak hizmete girmesiyle Yozgat’tan çevre illere hasta sevkiyatı en aza inmiş olacaktır” diye konuştu.
126 > EYLÜL 2012
Çan Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Ünitesine Ek Çanakkale’nin Çan ilçesinde bulunan Çan Kum Saati Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile 18 Mart Çan Termik Santralı çalışanlarının katkılarıyla Çan Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Ünitesine ek bir ünite kurulup hizmete açıldı. Bir yıl önce Çan Devlet Hastanesi'nde yaptığı önderlikle Fizik Tedavi Ünitesi'nin kurulmasını sağlayan Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Pınar Işıkçı, “Fizik Tedavi Ünitemizin daha fazla sayıda hastaya hizmet vermesi adına bir ek ünite kurulup hastanemizde hizmet vermeye başlamıştır” dedi.
Çaycuma Devlet Hastanesi'nde Röntgenler Dijital Ortama Alındı
Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde bulunan Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Hasan May hastanede çekilen bütün
röntgen filmlerinin artık dijital ortama alındığını ve hastane arşivlerinde saklanacağını kaydetti. Konuyla ilgili açıklama yapan Çaycuma Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Hasan May çekilen bütün filmleri CR ( Bilgisayarlı Dijital Radyografi) muayene olunan doktorun bilgisayarına dijital ortamda gönderilip hastane arşivlerinde saklanacağını belirterek, CR cihazının faydalarını da açıkladı.
Akciğer Kanseri Teşhisinde Ebus Yöntemi Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin sahip olduğu teknolojik imkanlarla akciğer kanserinde erken tanı koymanın daha kolay olduğu bildirildi. SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Öztürk, akciğer kanseri hastalığının tanısı için bronskoskopi ve ebus yönteminin kendilerine yardımcı olduğunu belirtti. Doç. Dr. Öztürk, “Özellikle ebus yöntemi tanısal amaçta akciğer kanserinde yardımcı olduğu gibi özellikle göğüs kafesine yerleşmiş olan kitlelerin ve lenf bezlerinin büyümesinin aynı zamanda akciğer kanserinin evrele-
mesinin tanısını da koymada yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntemle kitleden ya da lenf bezinden örnekler alabilmek suretiyle tanı koymamız kolaylaşıyor” dedi.
PANORAMA Konuşa Konuşa By-Pass Ameliyatı Oldu
Türk Hava Yolları ile Hisar Hospital gücünü birleştirdi Türk Hava Yolları’nın özel yolcu programı Miles&Smiles ve Hisar Intercontinental Hospital arasında program ortaklığı anlaşması imzalandı. Anlaşma kapsamında, özel sağlık sigortası sahibi hastalar, Hisar Intercontinental Hospital’da yapacakları 200 TL ve üzerindeki harcamalarında her 1 TL için 1 mil kazanacak. Öte yandan polikliniklerde hastalar, hasta payı üzerinden 2 kat mil kazanma fırsatına sahip olacak. Operasyon geçiren ya da hastanede yatan hastalar ise toplam fatura tutarları üzerinden mil kazanabilecek. Ayrıca Miles&Smiles üyeleri hastanedeki her türlü işlemleri için yüzde 10 indirim hakkına sahip olacak.
128 > EYLÜL 2012
Medical Park Uşak Hastanesi, ileri derecede KOAH (Astım) hastası olduğu tespit edilen Azmi Cengiz’e kendisi için en uygun olan epidural anestezi ile yani uyutmadan by-pass ameliyatı yapma kararı alındı. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Yusuf Velioğlu, Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mehmet Işık ve Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Uzm. Dr. Metin Aslantay’dan oluşan sağlık heyeti, ender rastlanan bir ameliyata imza atarak, genel anestezi uygulamanın riskli olduğu Azmi Cengiz’e uyanık olarak (torakal epidural anestezi
uygulayarak) ve kalbi durdurmadan koroner by-pass ameliyatı gerçekleştirdi.
MT Sağlık’tan Yeni Bir Ürün
Çalışan annelerin yaşadığı sıkıntıların başında bebeklerini emzirme geliyor.
Geniş ürün yelpazesine sahip olan MT Sağlık, distribitörlüğünü yaptığı Spectra marka süt pompaları ve süt saklama torbaları ile annelere bu konuda destek oluyor. Anneler, süt pompası ile sağdıkları sütlerini, yine çok avantajlı bir ürün olan Spectra marka süt saklama torbaları ve süt saklama çantalarıyla daha uzun süre saklayabiliyorlar. Bu ürün sayesinde seyahate çıkan anneler de bir yandan tatillerini yaparken diğer yandan mümkün olan her ortamda bebeklerine anne sütü verme imkanına kavuşuyor.
Tüm Dünya Kadınları Bebeklerini Emzirmek İstiyor Lansinoh, İngiltere, ABD, Almanya ve Türkiye’de, her ülkede 1.000’in üzerinde annenin katılımıyla düzenlediği Lansinoh 2012 Emzirme Anketi ile annelerin görüşlerini karşılaştırdı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan Dünya Emzirme Haftası’nda, araştırma sonuçlarını açıklayan Lansinoh, ülkeler arası ilginç istatistikleri gözler önüne serdi. Araştırmaya katılan ülkeler bazında bebeklerin en iyi beslenme şeklinin emzirme olduğunu savunan annelerin oranı bir hayli yüksek. Alman anneler, %93 ile bu konuda en istekli
grubu oluştururken ABD’de annelerin sadece %79’u emzirmenin en iyi seçenek olduğunu ifade ediyor.
PAZAROLA
[
Prof. Dr. İsmail KAYA
Vezir de eder, rezil de... niversiteler yeni ders yılı için canlanıyor. Hepimiz yeni dönem için hazırlıklar yapıyor, işimizi daha iyi yapmanın yollarını arıyoruz.
Ü
muna gelen TİM firması, bu stratejisini GSM ürününde de, “6 saniyesi 1 kuruş“, “konuştuğun kadar öde“ kavramlarıyla hayata geçirmişti.
Gerçek hayattan alınma vak’alar, hukuk, tıp ve işletme eğitiminde sıkça kullanılır. Vak’a tartışması, pazarlama eğitiminde de en etkili yöntem sayılır. Harvard ve Case‘leri (vak’aları) meşhurdur. Nesiller önce bunu kendine temel yöntem edinmiş Harvard üniversitesi hâlâ bu yöntemi uyguluyor, elindeki muazzam vak’a birikimi üzerinden iyi paralar kazanıyor.
Aradan altı ay geçmeden, TİMCell satışlarını yakından izleyen firmanın yöneticileri abonelerine aşağıdaki SMS mesajını gönderme kararı aldılar:
Dikkatli gözler için etraf ibretlik vak’alarla dolu. İş, bunları tanıyıp, tanımlayıp, bilen ve bilmeyenlerin bir arada bulunduğu gruplarda müzakere edilecek keyifli bir metne dönüştürebilmekte. Bazen bir paragraflık bir metin bile yeter… Konu ilginç, hikaye güzel ise, sınıfta herkes yarışır, görüşler çarpışır, ortaya hakikat kıvılcımları çıkar. Bir örnek: “Türkiye’de ekonomik krizin dibe vurduğu 2000’li yılların başında kurulan, hızla çok sayıda mağazasıyla yurda yayılan, bedavadan biraz pahalıya gibi bir sloganla ucuz ayakkabılar satan, Depo firması son yıllarda iş yapamaz olmuştu. 2012’ye gelindiğinde firma tepe yönetimi iflas kararını düşünmeye başlamışlardı.”
“Çok konuşanlara müjde! 250 Dakika Paketi çıktı. Her yöne 250DK konuşmak simdi sadece 10TL. Hemen 250DK yazıp 45XX’e gönderin, uygun fiyata özgürce konuşun. Bilgi:55X” Yöneticiler, şimdi, abonelerin bu kampanyaya ne ölçüde ilgi göstereceğini merak ediyorlardı.” Tartışmalar sonunda öğrenciler sorar: “Hocam sizin görüşünüz ne?“ Cevabımız değişmez: Pazarlamada doğruyu, yanlışı bizim değil, piyasadaki müşterilerin tercihleri belirler. Müşteri kimi vezir, kimi rezil eder, bilinmez. Bekleyip göreceğiz.
Bir başka örnek: “Batıdaki iş modelini ve yalın konsepti aynen Türkiye’ye de taşıyan ve zamanla adı perakendecilikte kaliteli ucuzluk, sadelik, basitlik ve operasyonel verimlilikle birlikte anılan, 2010’larda en büyük gıda ve ihtiyaç maddeleri perakendecisi konuProf. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.blogspot.com blogları ziyaret edilebilir.
130 > EYLÜL 2012
]
DENGE
[
Maratona devam!
R
ahat battı, derler ya.. Aynen öyle.
Yıllardır kanıksadığımız bazı popülist ve kurnaz ataklar, yeniden göz kırpıyor. Mesela deniyor ki ..
Mehmet Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@ tg.com.tr
- Merkez Bankası, ayağını frenden çeksin, iç talep canlansın. Birazcık enflasyondan bir şey olmaz. Yani.. - Yeter ki büyüyelim, enflasyondaki yükselişi bir süre ihmal edebiliriz. Acaba öyle mi? *** 2011’de hızla büyürken, enflasyonu ihmal edebileceğimizi düşünmüştük. Sonuç, pek parlak olmadı. 2011’i, çift rakamlı enflasyonla (yüzde 10.4) kapattık. Enflasyon hedefini (yüzde 5.5) bir hayli yukarıdan ıskaladık. 2011’de ithalat fiyatları, döviz kurları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmeler, hedefin ıskalanmasına yol açtı. 2010’un son çeyreğinden 2011’in Aralık ayına kadar, TL cinsinden ithalat fiyatlarının artışı, yüzde 40’ı aşmıştı. Sadece ithalat fiyatları ve döviz kurlarının yıllık enflasyon üzerindeki etkisi, yaklaşık 5 puana ulaştı. Yüzde 15 civarında artan işlenmemiş gıda fiyatlarının yıllık enflasyona yansıması, 2 puana yaklaştı. Bunları unutmak mümkün mü? *** Diyelim ki, 2011’i unuttunuz. 35 yıllık yüksek kronik enflasyonumuzu ve onun getirdiği tahribatı da mı unuttunuz! Hatırlatmak gerekirse.. Geçmişte, “Enflasyon, ekonomik büyüme-
132 > EYLÜL 2012
]
nin katlanılması gereken bir bedelidir!” safsatası ile uyutulduk. Daha sonra işler değişti. Enflasyonist büyüme duvara çarptığı ve kriz kapıyı çaldığında, “Enflasyon, ekonomik büyümenin engelidir!” demeye başladık. *** Netice itibariyle.. Ulusal ve küresel deneyim, anlamak isteyenlere şunu söylüyor: -Belli bir eşiği aşan enflasyonu, “büyümenin tafrası” ya da “arzu edilmeyen bir yan ürün” olarak hafife alamazsınız. -Fiyat istikrarını ve finansal istikrarı göz ardı ederek, büyüme ve istihdam sağlamayı hedefleyen para ve maliye politikalarına bel bağlayamazsınız. Bu politikalar, krizlerin tohumlarını ektikleri ölçüde, nihai olarak, kendi hedeflerini telef eden “miyop” politikalardır. Unutmayalım ki.. -Mali disiplin ve fiyat istikrarı, bir sürat koşusu değil, bir maraton! Maraton devam ediyor. Lütfen sakin olalım, çelme takmayalım.