Medikal Teknik Kasim'12

Page 1






Üreten Türkiye

Yıl: 26 Sayı:312 KASIM 2012 GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE MÜZEYYEN YARAN muzeyyen.yaran@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.

Sağlık dünyası, 14-17 Kasım tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirilen Medica 2012 Fuarı’nda bir araya geldi. En son teknoloji ve yeniliklerin sergilendiği bu büyük organizasyonu Medikal Teknik Dergisi olarak takip ettik. Önümüzdeki sayıdan itibaren fuarda yaşanan gelişmeleri ve yenilikleri sizlerle paylaşacağız. Teknolojinin hızlı gelişmesiyle birlikte teşhis ve tedavi alanında yaşanan tüm yeniliklerin sergilendiği Medica 2012 Fuarı’na Türkiye’den 100’ün üzerinde firma standlarıyla katıldı. Genel olarak fuardan memnun olarak ayrılan Türk katılımcıları, yeni iş bağlantıları kurma fırsatı elde etti. Üretimin önemini her zaman vurgulamaktayız. Türkiye, uzun yıllar sağlıkta ithalatçı ülke konumundaydı. Bugün geldiğimiz noktada uluslar arası bir fuarda 100’ün üzerinde firmayı görmek gerçekten önemli bir başarıdır. Üreticilerin Türkiye pazarı ile yetinmeyip, yurt dışındaki pazarlarda yer alma çabası gerçekten takdir edilmesi gerekir. Dünyanın dev markalarının katıldığı bu organizasyonunda ülkemizin adını başarıyla temsil eden tüm katılımcılarımıza ve ziyaretçilerimize teşekkür ediyoruz. Ülkemiz sağlık sisteminde de önemli adımlar atılmaya devam ediliyor. Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında 81 ilde oluşturulan Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, bakanlığa bağlı hastanelerin tek çatı altında yönetilmesini sağlayacak. Öte yandan, sağlıkta kentsel dönüşüm süreci, İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinin yenilenmesiyle başladı. 4 yıl sürecek çalışmalar sonucunda vatandaşlar yeni ve modern binalarda sağlık hizmetlerinden faydalanacak. 2017 yılı sonunda tüm vatandaşların yeni ve modern binalarda sağlık imkanı alması sağlanacak. Yine bu ay içinde 33. Ulusal Radyoloji Kongresi düzenlendi. Hastalığın teşhisi konusunda çok büyük öneme sahip olan Radyoloji alanında yaşanan gelişmelerin ele alındığı kongrede, ulusal ve uluslar arası markalarda sundukları teknolojileri katılımcılarla paylaştı. Diğer taraftan, kamu ve özel hastane alanındaki hastane yatırımları hızla sürüyor. Bir yandan kamu hastane binaları sağlık sektörüne kazandırılırken, diğer taraftan özel hastanecilik alanında Türkiye’nin dört bir yanında yeni merkezler açılıyor. Tüm bu gelişmelerle ilgili ayrıntıları dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.


REKLAM INDEKSİ

içindekiler

56

İncekaralar Yeni Bir Ürünü Daha Türkiye Pazarına Sundu

06

Hastanelerde Yeni Bir Dönem Başlıyor

10

Irak’tan İstanbul Healt Expo Fuarı’na Çıkarma

58

Şua’nın Şakası Yok

14

Sağlıkta Kentsel Dönüşüm Başladı

60

Kateterli Müdahalelerde Radyasyon Dozunun Düşürülmesi

20

Ulusal Radyoloji Kongresi’ne Siemens İmzası

62

Kalp Pilini Uzaktan Takip Sistemi Geliyor

AKSON GRUP.............................17 AMAZON.....................................19 AND OUTDOR ............................83 AR MATBAACILIK ......................87 ATEKSİS .....................................11 AYDERSAN ...........................71-73 BETA MEDİKAL..........................75 BETAKON .............................91-93 BEYBİ .........................................55 CARDIAID ...................................33 CEYO .....................................27-29 DAMLA OFSET ...........................89 DESOMED EURO .......................35 DİJİTUR ....................................100 DOPA ....................................49-51

22

Philips, İleri Teknoloji Ürünlerini Tanıttı

28

Acto GmbH Yeni Bir Pazara Daha Girdi

30

Akson Grup, Dünya Pazarına Çözüm Üretiyor

36

Teknoloji, Teşhis ve Tedaviyi Doğrudan Etkiliyor

52

Her Tür Uygulama İçin Sony Özel Medikal Yazıcılar

EFORSAN .................................2-3 EKİP............................................81 EKOL ..........................................23 ELMED .......................................25 EMS ............................................61 FİLMAT.........................................7 GÖZDE ...................................A.K.İ. İNCEKARALAR.............................9 İSTANBUL HEALT EXPO .........102 KEYHAN TERCÜME ...................85 KİMEKS ...................................Ö.K. KOZA ........................................101 KUZULUK.................................103 MERCEDES ................................15 MES MEDİKAL......................57-59

MESİTAŞ ....................................77 METİSAFE ..................................79 MULTİKAN............................63-65 NOYA ..........................................31 NOYA ..........................................41 OCTAMED ..................................13 OĞUZ CEVİZLİ ............................95 PLASTİMED ...............................39 SCA ..........................................A.K. TARTI..........................................67 TRİMPEKS ......................43-45-47 TÜRKİYE GAZETESİ ...................97 TÜYAP...................................98-99 ÜZÜMCÜ............................Ö.K.İ.-1


AKTÜEL

Hastanelerde

Yeni Dönem Başlıyor Sağlıkta Dönüşüm Projesi' kapsamında 81 ilde oluşturulan Kamu Hastaneler Birliği (KHB) Genel Sekreterliği, bakanlığa bağlı hastanelerin tek çatı altında yönetilmesini sağlayacak.

6 > KASIM 2012

K

amu Hastaneler Birliği (KHB) Genel Sekreterliği, bakanlığa bağlı hastanelerin tek çatı altında yönetilmesini sağlayacak. Sağlık kurumlarında bulunan baştabip, baştabip yardımcısı, hastane müdürü, hastane müdür yardımcısı ve başhemşire kadrolarında bulunanların da bu görevleri sona erecek. Sağlıkta Dönüşüm Projesi' kapsamında 81 ilde oluşturulan Kamu Hastaneler Birliği (KHB) Genel Sekreterliği, bakanlığa bağlı hastanelerin tek çatı altında yönetilmesini sağlayacak. Birleşmeyle birlikte sınırlı sayıdaki sağlık personelinin tek elden yönetilmesi, kaynakların verimli kullanılması, sağlık giderlerinin azaltılması ve vatandaşa daha kaliteli hizmet verilmesi amaçlanıyor.

Kamu Hastaneler Birliği ile Neler Değişecek? TKHK'na bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları, il düzeyinde Kamu Hastaneleri Birlikleri kurularak işletilecek. Kamu Hastaneleri Birlikleri (KHB) sadece il düzeyinde kurulabilirken birden fazla ili kapsayan KHB kurulması mümkün olmayacak. İl içerisinde bulunan ağız ve diş sağlığı merkezileri de (ADSM) birlik kapsamına dâhil edilecek. Bazı illerde gerek hastane ve ADSM sayısının çokluğu gerekse bu kuruluşların büyük ölçekli olması sebebiyle gerektiğinde aynı ilde birden fazla birlik kurulabilecek. Bu madde nüfus bakımından küçük olan doğu illerini kapsamayacak.



AKTÜEL

Hastanelerde Yöneticilik Kavramı Tamamen Değişiyor KHB kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanı onayının alındığı tarihte ilgili birlik kapsamındaki sağlık kurumlarında bulunan baştabip, baştabip yardımcısı, hastane müdürü, hastane müdür yardımcısı ve başhemşire kadrolarında bulunanların da bu görevleri sona erecek. Yeni sistemle beraber hastanelerin yönetici kadroları sözleşmeli personel statüsüne girecek. Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı, genel sekreterle sözleşmeyi doğrudan yapacak. Ancak tıbbi hizmetler başkanı, idari hizmetler başkanı, mali hizmetler başkanı, hastane yöneticileri, başhekim ve müdürlerle genel sekreterin teklifi üzerine sözleşme yapılacak, uzman personel ile büro görevlilerinin sözleşmeleri ise genel sekreter tarafından yapılması kararlaştırıldı. Başhekim yardımcılarıyla başhekimin, müdür yardımcılarıyla ilgili müdürün teklifi üzerine hastane yöneticisi tarafından sözleşme yapılacak. Sözleşmelerin süresi iki yıldan dört

8 > KASIM 2012

yıla kadar olabilecek ve süre sonunda tekrar sözleşme yenilenebilecek. Sözleşmenin ekinde yer alan performans hedeflerindeki gerçekleşmelere bağlı olarak süresinden önce de sözleşmeler sona erdirilebilir.

Hastaneler Özelliklerine Göre Sınıflandırılacak Hastaneler, tıbbi ve mali kriterler ile kalite, hasta ve çalışan güvenliği ve eğitim kriterleri çerçevesinde TKHK tarafından belirlenecek kurallara göre altı aylık veya bir yıllık sürelerle değerlendirmeye tabi tutulacak. Değerlendirme, kamu veya özel değerlendirme kuruluşlarına da yaptırılabilecek. Değerlendirme Birlik Genel Sekreterinin performansını da belirleyecek ve buna göre birlik başkanı görevde kalacak ya da kalmayacak. Değerlendirme sonuçlarına göre hastaneler yukarıdan aşağıya doğru (A), (B), (C), (D) ve (E) şeklinde gruplandırılacak ve bir ildeki Hastaneler Birliğinin grubu, hastanelerinin ağırlıklı ortalamasına göre belirlenecek.



AKTÜEL

Irak’tan İstanbul Health Expo Fuarı’na Çıkarma Hastane alanında yeniden yapılanmak için 30 milyar dolarlık bütçe ayıran Irak Hükümeti, sağlık cihazlarını Türkiye’den temin etmek için İstanbul Health Expo Fuarı’na geliyor.

10 > KASIM 2012

C

NR EXPO İstanbul’da ilk kez düzenlenecek Health Expo Fuarı’na Irak Sağlık Bakanlığı 40 kişilik alıcı grubuyla katılacak. Dünya pazarlarında rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türk medikal sektörü, savaşın enkazını kaldırmak ve ülkeyi yeniden düzenlemek için 600 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlayan ve bunun 30 milyar dolarını sağlık alanı için ayıran Irak Hükümeti’nin dikkatini çekmeyi başardı. Irak Sağlık Bakanı Mecid Muhammed Emin ve beraberindeki 40 kişilik alıcı grubunun, 10-13 Ocak 2013 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da düzenlenecek İstanbul Health Expo Fuarı - Medikal Ürün, Hastane Donanımları, Sağlık Bilişim ve Teknolojileri, Laboratuar Sistemleri, Evde Bakım Ürünleri ve Sağlık Turizmi Fuarı’na geleceği bildirildi. Irak Sağlık Bakanlığı’nın önümüzdeki 3 yıl içinde sağlık kuruluşlarını yapılandırmak için 30 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını belirten CNR Holding İcra Kurulu Üyesi Özhan Carda, “Irak’ta şu an itibariyle 37 hastane inşaatı devam ediyor ve 11 yeni hastanenin inşaatına daha başla-



AKTÜEL nacak. Irak Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde bu hastanelerin malzemelerini Türkiye’den temin etmek için Health Expo Fuarı’na katılacaklarını söyledi.

Irak 600 Milyar Dolara Yeniden Yapılanacak Irak’ın ileriye yönelik yatırım ve yeniden yapılandırma hedefleri için ayırdığı 600 milyar dolarlık yatırım Türkiye’deki tüm sektörler için önemli fırsatlar sunuyor. Irak’daki yeniden yapılanma hedefleri Türkiye’deki kara yolları, demir yolları, sulama sistemleri gibi alt yapı yatırımları ile özellikle çimento başta olmak üzere, inşaat malzemeleri için önemli bir pazar oluşturuyor. Dünya pazarlarında rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Türk medikal sektörü de Irak’ın hastane alanında yeniden yapılanmak için ayırdığı 30 milyar dolarlık projesinden pay almaya hazırlanıyor. CNR Holding kuruluşu Sine Fuarcılık organizasyonunda, T.C. Sağlık Bakanlığı desteğinde düzenlenecek İstanbul Health Expo Fuarı’na, Irak’dan katılım sağlanması için yoğun bir çalışma yürütüldü. Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi medikal sektörünün de kendini Irak’ın yeniden yapılandırması ve imarı sürecine hazırladığını dile getiren Özhan Carda, şunları söyledi: “Biz de CNR olarak, sektöre olan desteğimizi göstererek Irak’a gittik ve Irak Sağlık Bakanı Mecid Muhammed Emin'i İstanbul Health Expo'ya davet ettik. Bakanlık, medya ve pazarlama departmanı Başkanı Dr. Ziad Tariq Al Ali’yi de hem CNR kuruluşlarından Forum Fuarcılık’ın 04-06 Aralık 2012 tarihinde Bağdat’da düzenleyeceği sağlık fuarı için hem de 2013'te CNR EXPO’DA organize edilecek İstanbul Health Expo Fuarı için görevlendirdi.”

6 Milyar Dolarlık Sektör Türkiye medikal sektörü, yıllık 6 milyar dolarlık iş hacmi ile 180 milyon dolarlık ihracata karşılık, 1,4 milyar dolarlık ithalata sahip. Ülkemizdeki medikal cihaz sektörünün yüzde 85’i ithalata dayanıyor. İstanbul Health Expo Fuarı’nın, medikal cihaz endüstrisinin ihracat yapan katma değeri yüksek bir sektöre dönüşme hedefine destek olması bekleniyor. Ameliyathane cihazlarından ilaç malzemelerine ve hastane mobilyalarına kadar pek çok ürünün sergileneceği fuara yerli yabancı 250 firmanın katılımı bekleniyor. İstanbul Health Expo, 20 bin metrekarelik alanda organize edilecek. Fuar ile eş zamanlı olarak Sine Fuarcılık sponsorluğunda Sağlık Bilişim Derneği tarafından “Sağlıkta Bilişim Zirvesi” de gerçekleştirilecek. Zirvenin ana temasını “Sağlıkta İnovasyon” oluşturuyor. Teknolojinin teşhis ve tedavi yöntemlerine yansıması ile sağlık yazılımlarının yer alacağı “Dijital Hastane” de CNR EXPO'nun Ana Fuaye kısmına kurulacak ve ziyarete açılacak. 12 > KASIM 2012



AKTÜEL

Sağlıkta Kentsel Dönüşüm Başladı İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakülteleri yenileniyor.

S

ağlıkta kentsel dönüşüm süreci, İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinin yenilenmesiyle başladı. 4 yıl sürecek çalışmalar sonucunda vatandaşlar yeni ve modern binalarda sağlık hizmetlerinden faydalanacak. Fatih Belediyesi, kentsel dönüşüm çalışmalarına İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi Çocuk Polikliniği'nin yıkılmasıyla başladı. Binanın yıkım törenine Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akif Karan ve hastane doktorları katıldı.

Hastalar Mağdur Edilmeyecek Başhekim Prof. Dr. Mehmet Akif Karan, dönüşüm kapsamında hastaların asla mağdur edilmeyeceğini ifade ederek, “Uzun süredir devam eden çalışmaların somut bir adımıdır. Projenin maketi önümüzdeki 1,5 yıl içerisinde tamamlanacak. Bu sırada deprem riski sebebiyle 1,5 yıl kadar önce çocuk binamızı boşaltmıştık. Bu vesileyle ilk olarak çocuk binasından başladık. 2013 yılı bizim için uygulama yılı olacak. Bu sırada bizim için önemli olan hizmetin devam etmesidir. Bu binayı boşalttıktan sonra kampus içinde 15 tane binamız var. 15 binada hizmete devam ediyoruz. Vezneciler Esnaf Hastanesi binasında bazı bölümlerimiz orada hizmete devam edecek. Hastalarımızın tedirgin olmasına gerek yok. Hastalarımız, öğrencilerimiz, tüm halkımızla birlikte bu süreci 4 yıl içinde yeni binalara geçmeyi ümit ediyoruz” diye konuştu. Yeni binaların yapılmasıyla kampüs içinde daha kolay hizmet verileceğini belirten Başhekim Karan, “Bu binaların konsepti çok önemli. Otopark sıkıntımız var. Ama artık kampus içinde açık alanda araç görmeyeceğiz. Araçlar yeraltında olacak. Binalar arasında hastalarımız, çalışanlarımız gidip gelmek durumundaydı. Artık tüm binalar birbirine bağlı olacağı için ne hastalar, ne çalışanlar bina dışına çıkmadan işlerini halledebilecek” dedi.

2017’de Vatandaşlar Yeni ve Modern Binalarda Tedavi Olacak İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkelerinin Yerinde, Yeniden, Acil Yapılandırılması Projesi kapsamında içinde son sistem teknik donanımın yer aldığı doktor ve hastaların ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmış, hastanelerin tüm birimlerinin doğru yerlere yerleştirildiği, öğretim üyeleri, sağlık çalışanları, öğrenciler ve hastaların farklı birimlere kolayca geçebildiği, modern mimari anlayışın hakim olduğu, estetik ve depreme dayanıklı, fiziksel altyapıları tam binaların yapılması hedefleniyor. İnşa edilecek tıp fakülteleri binalarıyla aynı zamanda başka tıp fakültelerine de örnek olacak bir model ortaya konulması amaçlanıyor. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa yerleşkelerinin 4 yıl içinde bitirilmesi hedefleniyor. 2017 yılı sonunda hastalar yeni ve modern binalarda sağlık imkanlarına kavuşacak. 14 > KASIM 2012



AKTÜEL

Radyolojik İncelemelere Talep Artıyor

TÜRKRAD Başkanı Prof. Dr. Nevra Elmas, tıpta görüntülemenin artan rolü ve sağlık sistemindeki değişikliklerin görüntüleme hizmetlerine yansımaları ile ilgili bilgi verdi.

T

ürk Radyoloji Derneği (TÜRKRAD) Başkanı Prof. Dr. Nevra Elmas, Türkiye’de gereğinden fazla radyolojik inceleme uygulandığını belirtti. 7-11 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen TÜRKRAD 33. Ulusal Radyoloji Kongresi’nin basın toplantısı, Antalya Belek’teki Susesi Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya TÜRKRAD Başkanı Prof. Dr. Nevra Elmas, TÜRKRAD Başkan Vekili Prof. Dr. M. Halil Öztürk, TÜRKRAD Genel Sekreteri Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, TÜRKRAD 2012 Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Gürsel Savcı katıldı. Toplantıda konuşan TÜRKRAD Başkanı Prof. Dr. Nevra Elmas, tıpta görüntülemenin artan rolü ve sağlık sistemindeki değişikliklerin görüntüleme hizmetlerine yansımaları ile ilgili bilgi verdi.

Radyolojinin günümüzde herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle merkeze başvuran tüm hastaları dolaylı olarak ilgilendiren bir alan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Elmas, “Hiçbir hastalık tanısı radyolojik inceleme olmaksızın konulamaz durumdadır. Hastalık görülme sıklığı açısından da trafik kazaları ve travma, onkoloji, inme en yoğun radyolojik araştırma gerektiren toplumun en önemli ölüm nedenleridir. Durum böyle iken günümüzde radyolojik incelemelere talep gün ve gün artmaktadır” dedi.

“Ülkemizde Gereğinden Fazla Radyolojik İnceleme Uygulanmakta” Görüntüleme cihazlarının yeterlilikleri, sınırları, tanıya yönelik yararlarının yanı sıra yan etkileri ve zararının da bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Elmas, şöyle konuştu: “Tüm dünyada benzeri sorunlar yaşanmakla birlikte yurt 16 > KASIM 2012



AKTÜEL

dışında hastaya uygulanacak görüntüleme yöntemi seçiminde minimum zarar, maksimum yarar ilkesi göz önünde bulundurulmaktadır. Oysa ülkemizde bilinçsiz inceleme talepleri doğrultusunda daha basit ve pratik yöntemlerle hastalık hakkında bilgi edinilebilecekken daha ileri yöntemlerle muayene talepleri her gün artmakta, sonuç olarak gereğinden çok fazla miktarda radyolojik inceleme uygulanmaktadır.” Tomografi ve manyetik rezonans cihazlarla tetkik ücretlerine de değinen Prof. Dr. Elmas, en düşük rakamın Avrupa’da 250 euro, Amerika’da bin dolardan başladığını belirtti. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın biçtiği değerin bilgisayarlı tomografi için 59 TL, manyetik rezonans için 71.5 TL olarak kararlaştırıldığını söyleyen Prof. Dr. Elmas, “Bunun sonucu olarak kamu ve üniversite hastaneleri istenilen fazla sayıdaki incelemeler nedeniyle talepleri karşılayamayacak konuma gelmiştir. Taleplerin bu denli artışı sonucu dışarıdan hizmet satın alımı firmaları sahnede rol almaya başlamışlardır. Günde hasta başına düşen cihaz sayısının artışı ve özel hizmet sektöründe inceleme ücretlerinin maliyetin altına düşürülmesi kaliteli hizmet sınırlarını zorladığından, tanısal yeterlilikten yoksun incelemeler tekrarlanmak zorunda kalmaktadır. Bu hastaların aldıkları radyasyon ile kontrast madde miktarını arttırdığından uzun veya kısa vadeli yaşam tehdidine kadar gidebilen yan etkiler oluşmaktadır” dedi. Prof. Dr. Elmas, radyologların meslek riski nedeni ile yasal olarak çalışma saatlerinin haftada 35 saat, günde 7 saat olduğunu vurguladı. Ama tek radyologlu bazı merkezlerde başhekim yetkisi ile radyologların her akşam icapçı 18 > KASIM 2012

nöbete zorlandığını ve sabahı bekleyebilecek bir hasta için bile radyologun yatağından kaldırıldığını kaydeden Elmas, “Bu uygulamanın altında yatan en önemli neden ise 2002 ile 2010 yılları arasındaki radyolog kontenjanlarında yüzde 50’lere ulaşan azaltma yatmaktadır” diye konuştu.

Prostat Kanseri Korkutan Gerçekler Kanserli hastalara yaklaşımda görüntüleme teknolojisindeki hızlı gelişmenin ve radyolojik değerlendirmenin etkin rol üstlendiğini söyleyen TÜRKRAD Genel Sekreteri Doç Dr. Ahmet Tuncay Turgut ise, radyolojinin kanserle mücadelede en güçlü silah olduğunu belirtti. Yapılan araştırmalar sonucu 65 yaş üzerindeki kanser vakalarında 30 yıl içerisinde 3 kat artış meydana geleceğini ifade eden Turgut, “Radyoloji alanında son dönemde kansere yaklaşımı önemli ölçüde değiştiren gelişmelerin başında PET-BT, MR-PET, prostat kanseri tanısında kullanılan MR-TRUS füzyon tekniğinde olduğu gibi hibrid görüntüleme teknikleri gelmektedir” dedi. Prostat kanserinin dünyada erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada geldiğini ifade eden Turgut, “Yapılan araştırmalar her 6 erkekten birinin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanacağını göstermiştir. Bu çerçevede her 36 erkekten birinin prostat kanseri nedeni ile hayatını kaybettiği düşünülmektedir” dedi. Türkiye’de meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanserine yönelik olarak Sağlık Bakanlığı tarafından toplum tabanlı tarama programları uygulandığını belirten Doç. Dr. Turgut, Türkiye’nin kanser tanısı ve tedavisine yönelik olarak tıbbi cihazlar bakımından iyi durumda olduğunu bildirdi.



AKTÜEL

Ulusal Radyoloji Kongresi’nde Siemens İmzası Siemens, Türk Radyoloji Derneği tarafından bu yıl 33. kez düzenlenen Ulusal Radyoloji Kongresi’ne katıldı. Sağlık sektörünün bu önemli etkinliğinde Siemens, yeni SOMATOM Perspective BT sistemini ve ACUSON S ultrasonografi ailesini tanıttı.

S

ağlık sektörünün nabzı 7-11 Kasım 2012 tarihlerinde Antalya’da attı. Türk Radyoloji Derneği tarafından bu yıl 33. kez düzenlenen Ulusal Radyoloji Kongresi, gerçekleşen oturumlar ve panellerle sektörün geleceğine yön verdi. 1500’ün üzerinde radyologun katıldığı bu önemli etkinlikte Siemens de sektör temsilcileriyle buluştu. Siemens, 8 Kasım Dünya Radyologlar Günü kutlamalarını da içeren 33. Ulusal Radyoloji Kongresi’nde yeni ürünlerini sergiledi. Bu özel gün için kongre kapsamında özel bir etkinlik düzenleyen Siemens, organizasyon kapsamında ayrıca BT’ye bakış açısını değiştiren bir ürün olarak dikkat çeken SOMATOM Perspective ile yarının görüntüleme standartlarını bugünden kullanıma sunan ACUSON S ultrasonografi ailesinin tanıtımını gerçekleştirdi. Medikal, teknik ve finansal verimlilik için dizayn edilen SOMATOM Perspective, etkin bir tarama sağlamak için optimize edilmiş yeni yazılım çözümüyle dikkat çekiyor. Düşük dozlu, yüksek kaliteli görüntüler sunan SOMATOM Perspective, SOMATOM ürün ailesinin en yeni üyesi olarak öne çıkıyor. Etkinlikte tanıtılan diğer ACUSON S ultrasonografi ailesi ise Siemens’in uzun yıllara dayanan görüntüleme teknolojilerinin birikimiyle tasarlanmış bir ürün. Kaliteden ödün vermeksizin çok sayıda görüntüleme yapabilen ACUSONS S ultrasonografi ailesi, elde ettiği sonuçları hızlı bir şekilde aktararak kullanıcılarının işini kolaylaştırıyor. Kongrede tanıtımı gerçekleştirilen diğer ürünler yeni nesil kablosuz görüntüleme sistemi Mobilett Mira, ileri görüntüleme işleme yazılımı syngo.via, toplam sahip

20 > KASIM 2012

olma maliyetini düşürürken iş akışı verimliliğini artıran Multix Fusion, hastalar için yeni bir görüntü ve sağlık kalitesini, doktorlar içinse daha kolay kullanım ve yüksek tanı güvenliğini sağlayan MAGNETOM Spectra ile birden fazla çözümü bir arada sunan Luminos serisi olarak sıralandı. Bu ürünlerden Mobilett Mira, mobil görüntüleme sektöründe kablosuz esnekliği sağlarken yüksek kalitede görüntü kalitesi sunması ve kullanıcı dostu tasarımı ve ara yüzüyle de dikkat çekiyor. Çok amaçlı rutin radyografi için tasarlanan Multix Fusion, bütçe dostu yapısını yüksek görüntü kalitesi, doz azaltımı, hız ve çok yönlülükle destekliyor. 3 Tesla sistemlere erişimin anahtarı olan Magnetom Spectra, radyologlar için yeni iş olanakları yaratıyor. Magnetom Spectra, en üst düzey çekim kalitesi sağlayan 3 Tesla ve Tim 4G platformları

ile MR dünyasına yeni bir planlama ortamı sağlayarak çekimler arasında tutarlılığı artıran, kullanım kolaylığında devrim niteliği taşıyan DOT teknolojisini bir arada sunuyor. Luminos serisi ise Siemens’in sektördeki deneyimini yansıtan, Floroskopi ve Radyografi alanları için özel olarak geliştirilen patentli bir ürün serisi olarak, yeni nesil ürünlere rehberlik ediyor.


21 > KASIM 2012


AKTÜEL

Philips Radyoloji Kongresi’nde İleri Teknoloji Ürünlerini Tanıttı Bu yıl 33’üncüsü 7-11 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşen Ulusal Radyoloji Kongresi’ne katılan “sağlık ve iyi yaşam” şirketi Philips kongrede tıbbi görüntülemede çığır açan PET-MR ve kanser tedavisine ışık tutan HIFU ürünlerini tanıttı.

22 > KASIM 2012

S

ağlığa sadece teknoloji açısından değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından da yaklaşan Philips, bu alandaki ürünleri Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason HIFU ve ileri teknoloji PET ve MR görüntüleme performansını tek bir sistemde birleştiren Philips Ingenuity TF PET-MR ürünlerini 33. Ulusal Radyoloji Kongresi’nde sağlık profesyonelleri ile buluşturdu.

Philips’ten Geleceğe Işık Tutacak Yenilik: HIFU Philips, MR Kılavuzluğunda Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (MRg-HIFU / High-Intensity Focused Ultrasound) olarak adlandırılan ve çeşitli kanser türlerinin tedavisi ile kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisinde kullanılan teknolojiyi klinik kullanıma sunuyor. Philips HIFU kullanımını; meme, prostat, karaciğer ve tedavi edilmesi en zor kanser türlerinden biri olan pankreas kanserini de kapsayacak biçimde, genişletmenin yollarını arıyor. Mevcut kanser tedavileri genellikle tümörlerin cerrahi müdahaleyle alınması, tümörün -ve hastanın- zararlı radyasyona maruz bırakılması veya istenmeyen yan etkilerine rağmen kemoterapi uygulanması gibi süreçleri içeriyor. Kimi zaman bu seçeneklerin iki veya daha fazlası bir arada kullanılıyor. Ancak, kısa süre önce Yüksek Yoğunluk Odaklı Ultrason (HIFU) adı verilen bu yeni teknolojinin, tümörleri vücudun içindeyken ısıtarak non-invaziv şekilde yok etme potansiyeli olduğu anlaşıldı. HIFU, halihazırda



AKTÜEL

kliniklerde uterus fibroidlerinin (uterustaki iyi huylu tümörler) tedavisinde kullanılıyor ve cerrahi müdahaleye kıyasla hem hastanede yatma süresini kısaltıyor hem de komplikasyon oranını azaltıyor. Aynı zamanda bu yöntemin kemik metastazının sebep olduğu ağrıların palyatif tedavisi için kullanımı AB ilgili makamları tarafından da onaylanmıştır. Adından da anlaşıldığı üzere yüksek yoğunluk odaklı ultrason, ses enerjisini tümöre aktarıyor. Bu ses enerjisi daha sonra tümöre yayılarak ısı üretiyor. Bu teknik, doku sıcaklığını 65 oC üzerine, yani çevredeki dokulara zarar vermeden hücreleri öldürmeye yetecek sıcaklığa getirme kapasitesine sahip. Kanser hücrelerini yüksek sıcaklıklarla öldürme yöntemi (termal ablasyon), kanser tedavisinde HIFU’nun tek kullanım alanı değil. Philips Araştırma, yüksek yoğunluk odaklı ultrasonun, aynı zamanda ilaçların tümör içinde aktif hale

getirilmesi için de kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. Bu teknik, kemoterapi ilaçlarının lipozom adı verilen ısıya duyarlı mikroskobik partiküller içine yerleştirilip kan dolaşımına enjekte edilmesiyle uygulanıyor.

Philips Ingenuity TF PET-MR İleri teknoloji PET ve MR görüntüleme performansını, entegre yazılım ve donanım uygulamalarıyla tek bir sistemde birleştirdiğini duyuran Philips; teknisyenlerin ve hekimlerin kolayca kullanabileceği “Philips Ingenuity TF PET-MR” ile; nöroloji, onkoloji ve kardiyoloji alanlarında klinik olarak kanıtlanmış ileri uygulamalar sunuyor. Hem araştırmalar hem de ileri düzey hasta bakımı (teşhis ve takip) için daha önce görülmemiş olanaklar sunan ve tüm vücuda yönelik bir PET/MR görüntüleme sistemi olan Philips Ingenuity TF PET-MR; PET-CT’den sonra teknoloji alanında atılan en önemli adım olarak nitelendiriliyor.

Royal Philips Electronics Royal Philips Electronics (NYSE: PHG, AEX: PHIA) Sağlık, Tüketici Yaşam Tarzı ve Aydınlatma alanlarında anlamlı buluşlarla insanların yaşam kalitesini geliştirmeye odaklanmış çok yönlü bir sağlık ve kaliteli yaşam ürünleri firmasıdır. Hollanda merkezli bir şirket olan Philips, 2011'de 22,6 milyar Euro’luk bir satış rakamına ulaşmıştır ve 100'ü aşkın ülkede yaklaşık 121.000 çalışanı bulunmaktadır. Şirket kalp sağlığı, akut bakım, evde bakım, enerji tasarruflu aydınlatma çözümleri, yeni aydınlatma uygulamaları yanı sıra, tıraş makinesi, ev ve taşınabilir eğlence sistemleri ile ağız sağlığı konularında dünya lideridir.

24 > KASIM 2012



AKTÜEL

ASM Novalis Radyoloji Sistemi Yatırımı Yaptı “Novalis Radyocerrahi sisteminin kanser tedavisine getirecekleri” başlıklı toplantı Anadolu Sağlık Merkezi’nde gerçekleştirildi.

N

ovalis Radyocerrahi Sistemi, Anadolu Sağlık Merkezi’nde kullanılmaya başlandı. Bu amaçla geçtiğimiz günlerde sağlık profesyonellerine yönelik “Novalis Radyocerrahi Sistemi’nin kanser tedavisine getirecekleri” başlıklı toplantı Anadolu Sağlık Merkezi’nde gerçekleştirildi. Ulusal ve uluslararasından gelen sağlık profesyonellerinin katılımıyla gerçekleşen seminerde bu teknolojiyle birlikte kanser tedavisinde gelinen nokta tartışıldı. Novalis Radyocerrahi cihazı ile radyasyon onkolojisi alanında çok önemli bir noktaya gelindiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Engin, “Bu teknoloji geleneksel radyocerrahi yöntemlerinin yarısı kadar kısa bir zamanda, sadece kanserli hücreye tedavi uygulayarak hiçbir sapma olmadan çevresindeki dokuların sağlıklı kalmasını mümkün kılacak” diye konuştu.

“Türkiye, Radyocerrahi Alanında Avrupa’nın En Hızlısı” Prof. Dr. Kayıhan Engin bu teknoloji ile ilgili olarak, Novalis Radyocerrahi sisteminin radyasyon onkolojisi alanında önemli bir ilerleme sunduğunu söyledi. Prof. Dr. Engin sözlerine şöyle devam etti, “Bunu takiben ülkemize yeni teknolojilerin girişi inanılmaz hız kazanmıştır. Türkiye’nin bugün özellikle bölgedeki ülkeler arasında yeni teknolojilere en hızlı sahip olan ve kullanıma sokan ülke konumunda olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.” Prof. Dr. Kayıhan Engin’in verdiği bilgiye göre, TrueBeam STx teknolojisine sahip olan Novalis Radyocerrahi Sistemi, hekimlerin kısa bir zaman diliminde sürekli doğruluk kontrolleri yapmalarına olanak sağlayarak, hastalara tam olarak planlanan tedaviyi sunmalarını sağlıyor. Prof. Dr. Kayıhan Engin, Novalis Radyocerrahi cihazının nerdeyse tüm boyutlardaki kanserlerin ve lezyonların tedavisinin şekilli ışın teknolojisi ile mümkün kıldığını belirterek “Sistem, radyoterapi gerektiren pek çok kanser türünün tedavisinde kullanılabiliyor. Özellikle senkronize hareket yönetimi sayesinde, beyin, akciğer, meme, prostat ve spinal bölge kanserlerinin tedavisinde çok etkin sonuçlar alınmasını sağlıyor” dedi. Novalis, tümör ve tümörü çevreleyen dokuların boyutu ve konumuna uygun olarak ışınların şekillendirilmesini sağlamakta ve cerrahiye daha az invazif olan bir alternatif sunmaktadır. Bu teknoloji, doktorlara beyindeki, omurgadaki ve vücudun diğer bölgelerindeki kötü huylu ve iyi huylu tümörler için hastalara hızlı ve kişiselleştirilmiş bir tedavi imkanı sunmaktadır” diye konuştu. Novalis Radyocerrahi Sistemi’nin, çok derin beyin tümörleri gibi karmaşık endikasyonların tedavi edilme imkânı ile cerrahi müdahale için uygun olmayan hastalar için de bir tedavi seçeneği sunduğunu söyleyen Prof. Dr. Kayıhan Engin şu bilgileri verdi; “Hedefe yönlendirilmiş radyocerrahi ile hastanın görme veya duyma gibi hayati duyularına zarar verme riskini en aza indirgeyen Novalis Radyocerrahi tedavisi, vücuttaki kanserler için pek çok diğer tedavi yönteminden farklı olarak hastanın solunumuna ve diğer vücutsal hareketlerine de adapte edilebiliyor. Bu yöntem ile akciğerler veya kalp gibi hayati organların istenmeyen dozları almadığından emin olunmasına yardımcı olunuyor”

26 > KASIM 2012



AKTÜEL

Acto GmbH Yeni Bir Pazara Daha Girdi Hastane Enfeksiyonlarına yönelik dezenfektanlarda kendini kanıtlamış olan Acto firması moleküler biyoloji ve genetik ürünleri satışı ve genetik tanı merkezleri kurulumlarına başladı.

A

cto GmbH firmasının girişim amacı, Hastane Enfeksiyonlarına yönelik dezenfektanlar, antiseptikler, temizleyiciler ve bakım ürünleri, kozmetik ürünleri, MRSA ve VRE’ye etkili Yara bakım ürünleri, endüstriyel temizlik, gıda temizlik ve dezenfektan grubu, bioteknolojik ve genetik ürünlerinin üretim, satış-pazarlama ve dağıtımını yapmaktır. Ürünler GMP, 93/42/EC, EN ISO 13485: 2003, DIN EN ISO 9001:2000, CE gibi kalite standart sistemleriyle üretilmekte ve kontrol edilmektedir.

Yeni ürün grubu ise Genetik, Moleküler Biyoloji ürünleri ve Genetik Tanı Merkezleri Genetik alanında son yıllarda izlenen gelişmeler sonrasında birçok kalıtsal hastalık; gebelik sonrası dönemde, pre-

28 > KASIM 2012

natal ve preimplantasyon dönemde saptanabilmektedir. Bu gelişmeleri dünya ile aynı anda uygulamak ve sunmak amacıyla 2006 yılı içerisinde “Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi” kurulmuştur. Uzman Gen mühendisleri ve biyologlarla çalışmaya başlayan firmanın Genetik Laboratuvarları kurmak amacı ile seçkin birçok hastane ile görüşme halinde olduğunu söylemeliyiz. Firma sadece genetik hastalıkların tanısında kullanılan kitleri üretmekle kalmamış, viral, bakteriyal ve fungal tanı kitlerinin yanı sıra gıda için son derece önemli olan Salmonella tanı kiti geliştirmiştir. Genetik Ürün grubu ise; DNA izolasyon kitleri, RNA izolasyon kitleri, PCR Enzimler, PCR Master karışımları, DNA Marker, PCR da kullanılan tamponlar, Bakteri tanı kitleri, Virüs tanı kitleri, Mantar Tanı kitleri, Parazit tanı kitleridir. Kitlerin yanı sıra Genetik Tanı merkezi kurulumu için gereken tüm bilimsel ve teknolojik alt yapı kurulumunu yapan Acto firması yeni bir pazarı da böylece bünyesine ekledi. Genetik Tanı Merkezinde yapılacak olan erken tanı ve teşhis ile hastalıkların önceden önlenmesi sağlanabilecektir. Bebek cinsiyetini anne kanından teşhis edebilme imkanı sunan yeni genetik tanı kitini de yine 2013 de kendi merkezlerinde hayata geçirmeyi hedeflemişlerdir. Merkezde; genetik hastalıkların tanımlanabilmesi için gerekli olan kromozom, FISH ve DNA analizleri uygulanacak, bilimsel çalışmalara ve projelere destek verilecektir. Kurulacak Genetik Tanı Merkezinde aşağıdaki hizmetleri verecektir. Klinik Genetik Genetik Danışma Sitogenetik Moleküler Sitogenetik (FISH) Moleküler Genetik Kanser Genetiği Farmakogenetik Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT)



AKTÜEL

Akson Grup, Dünya Pazarına Çözüm Üretiyor

2

009 yılından bu yana sağlık sektöründe çözüm sunmaya başlayan Akson Grup, yurt içi ve yurt dışında devam eden projeleriyle beğeni topluyor. Ticaret hayatına uzun yıllar önce inşaat sektörüyle başlayan Akson Grup 2009 yılında ticari portföyünü genişleterek sağlık sektöründe hizmet sunmaya başlamıştır. Şirket şu an üç stratejik iş kolu ile gerek yurt içi gerekse yurt dışında gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam ettiği projeler ile adını güvenilir olarak duyurmayı kendisine ilke edinmiştir. Kaliteli, hızlı, güvenilir ve kazandırdığı pozitif sonuçlar doğrultusunda müşteri memnuniyetini yakalayan Akson Grup, kaliteden asla taviz vermeden çalışmalarını sürdürüyor.

Anahtar Teslim Projeler Sunuyor

Ticaret hayatına uzun yıllar önce inşaat sektörüyle başlayan Akson Grup 2009 yılında ticari portföyünü genişleterek sağlık sektöründe hizmet sunmaya başlamıştır.

30 > KASIM 2012

Akson Grup inşaat sektöründe bugüne kadar Türkiye sınırları içerisinde birçok kurum ve kuruluşun projelerini gerçekleştirmiştir. En son Türkiye’nin başkenti Ankara’da 84 adet Konut ve Çevre Düzenlemesi inşaatını tamamlayarak konutlarını sahiplerine teslim etmiştir. Sağlık sektöründe T.C Başkanlık Türk işbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Gürcistan’ın Batum şehrinde Hulo, Çakvi ve Keda Bölgesindeki mevcut hastanelerin yenilenmesine ve hibe ettiği tüm tıbbi ekipman ve ofis malzemesi alım işinin anahtar teslim ihalesini alarak Eylül 2011 yılında teslim etmiştir. Firmamız yurtiçinde de anahtar teslimi Özel Diyaliz Merkezleri kurmakta ve Türkiye genelindeki hastanelere satış ve teknik hizmetini sunmaktadır. Hemodiyaliz Cihazları ve sarf malzemeleri başta olmak üzere laboratuar cihazları, hastane ekipmanları ve sarf malzemeleri olarak Sağlık ve Araştırma kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamaktadır. “Şirketimiz parlak bir gelecek için yarını bugünden düşünmektedir. Faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde lider bir firma olarak hizmet etme amacıyla ilerlerken; güvenilirliğini, değerlerini, prensiplerini koruyarak sektöre farklılıklar ve üstünlükler katmak inancı ile yoluna hızla devam etmektedir. Grubumuz girişimci, üretken, sorumlu ve profesyonel çalışma anlayışıyla müşterimizin ihtiyaç ve beklentilerini en üst düzeyde karşılayabilmek ve mükemmel sonuçlar elde edebilmek için etik değerlerine saygılı davranarak kalite ve prensiplerinden asla taviz vermeden üstleneceği tüm projeleri başarıyla tamamlayacağına inancımız tamdır.”



AKTÜEL

Dünyanın İlk ve Tek Biyomedikal Cihaz Teknolojileri Lisesi Girişimsel kardiyoloji alanında Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın önde gelen markaları arasında yer alan Alvimedica’dan tüm dünyaya örnek teşkil edecek anlamlı ve önemli bir adım.

32 > KASIM 2012

T

ürkiye ve dünya girişimsel kardiyoloji pazarında en çok tercih edilen global stent markalarından biri olan Alvimedica, sorumlu kurumsal yurttaş kimliğini, yenilikçi ve büyümeye odaklı bir marka olduğunu bir kez daha kanıtlıyor; alanında geleceğin sağlığını da inşa eden, devrim yaratan projelerini birbiri ardına gerçekleştiriyor. Uluslararası Ar-Ge gücü, hizmet kalitesi ve atak kültürü ile alanında büyük başarılara imza atan Alvimedica, dünyanın ilk ve tek biyomedikal cihaz teknolojileri eğitimini verecek olan ”İshak Alaton Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi”nin temelini Çatalca’da attı. Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt’un yanı sıra Alvimedica üst düzey yetkilileri ile Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara ve yerel yöneticilerin, seçkin konukların katılımı ile Alvimedica Çatalca Üretim Tesisi’nde düzenlenecek organizasyon sonrasında okulun bulunduğu alana geçilerek temel atma töreni gerçekleşti. Okul inşası yaklaşık bir yıl içinde tamamlanarak Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim edilecek.



AKTÜEL alacak. Adeta bir üniversite kampüsünü andıran “İshak Alaton Endüstri ve Meslek Lisesi”nin bulunduğu alana ayrıca 2.200m2 kapalı alana sahip Etüt ve Eğitim Merkezi Spor Salonu ve Sosyal Tesisler de kurulacak.

Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Devredilecek

Alanında Dünyanın İlk Ve Tek Lisesi Alvimedica Çatalca Üretim Tesisi, Alvimedica Kabataş Merkez Ofisi, Assen’de bulunan Alvimedica Ar-Ge Merkezi ve Alvimedica Amsterdam Ofisi’ni de yapan Alvimedica Sağlık Yatırımları A.Ş. İnşaat Yatırımları Proje Müdürü Mimar Ayşegül Akın’ın proje mimarlığını yürüttüğü, ”İshak Alaton Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi”, alanında dünyanın ilk ve tek lisesi olacak. Cumhuriyet tarihinin eğitim alanında da bir ilke de imza atacak olan okul, 4 yıl boyunca, üç alan ve yedi dalda eğitim - öğretim verecek. Okulda, genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarında ortak olan derslerin yanı sıra Tıbbi Görüntüleme Sistemleri, Tıbbı Laboratuvar ve Hasta Dışı Uygulama Cihazları, Yaşam Destek ve Tedavi Cihazları, Fizyolojik Sinyal İzleme Teşhis İzleme ve Kayıt Cihazları başlıklarında; Gamma kameralar, elektromanyetik görüntüleyiciler, laboratuvar destek cihazları, karıştırıcı ve ayrıştırıcılar, sterilizatörler, kan cihazları, yaşam destek, dolaşım ve solunum ve dolaşım cihazları, ekipmanla tedavi, elektrokardiyografi teknikleri ve cihazları, vücut sinyal izleme cihazları, teşhis ve tedavi cihazları gibi bio medikal cihaz teknolojileri dersleri verilecek. Bio medikal cihaz bakım ve onarımı ağırlıklı ek eğitim programı kapsamında okulda öğrenciler sektörel firmalarda beceri eğitimi de alacak. Çatalca Belediyesi’nin Alvimedica’ya okul yapımı için bağışladığı toplam 87.950 metrekarelik bir alan içerisinde kurulacak olan “İshak Alaton Endüstri ve Meslek Lisesi”, 6.790 metrekaresi kapalı alan olmak üzere 24 derslikli öğrenim binası olarak inşa edilecek. Alvimedica’nın inşasını gerçekleştirerek İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağışlayacağı lisenin bulunduğu yerleşkede ayrıca, 4 bloktan oluşan mesleki eğitim binaları, 180 kız ve 180 erkek öğrenci kapasiteye sahip 2 bloktan oluşan kız ve erkek öğrenci yurtları; 3 blok halinde, 10’ar daireli öğretmen lojman binaları yer

34 > KASIM 2012

Alvimedica CEO’su Cem Bozkurt, Türkiye’deki en önemli eksikliklerden birinin nitelikli, ara personel olduğunu, Alvimedica’nın teknik okul mezunu gençleri kendi ilgili departman yöneticileri aracılığı ile özel eğitimlerle yetiştirdiklerini belirterek ”İshak Alaton Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile bu önemli eksikliği gidermeye destek sağlayacağız.” dedi. Dünyada Biyomedikal cihaz teknolojileri alanında eğitim veren üniversiteler olduğunu, ancak bu alanda lise bulunmadığını belirten Cem Bozkurt, dünyaya örnek teşkil edecek bu lisenin temelini Türkiye’de atarak bir ilki daha gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton’un adını taşıyacak “İshak Alaton Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi”nin kendileri için büyük anlam taşıdığını söyleyen Cem Bozkurt, “bir yıla kalmadan yapımını tamamlayarak Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredeceğimiz ülkemizin ilk ve tek biyomedikal cihaz teknolojileri eğitimi sunacak olan liseyi gençlerimize hediye etmekten büyük mutluluk duyacağız. Alvimedica’nın ülkesine, ekonomik ve toplumsal gelişimine fayda sağlayan sosyal sorumluluk bilinciyle benzer çalışmaları her zaman sürdüreceğiz.” dedi. Stent ve stent uygulama teknolojilerinde Ar-Ge, Ür-Ge çalışmalarına verdiği önem ve yatırımlarla da kısa sürede hızlı adımlar atan Alvimedica’nın temelini attığı okul ile gençler eğitimini aldıkları meslekle ilgili iş alanlarında çalışma ve kendilerini geliştirme olanağı bulacak. Yakın gelecekte, Alvimedica Üretim Tesisi’nin de bulunduğu Çatalca’da kurulacak olan “Alvimedica Bio City” projesi ile liseyi bitiren gençler kolaylıkla iş bulabilirken, tercih ederlerse bu alanda eğitim veren diğer ülkelerdeki üniversitelerde yüksek eğitimlerine de devam edebilecekler.



AKTÜEL

Teknoloji, Teşhis ve Tedaviyi Doğrudan Etkiliyor Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), koroner anjiyografi gibi yöntemler, kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan hastalar için önemli bilgiler sunabiliyor.

K

alp ve damar hastalıkları, tüm dünyada karşılaşılan en önemli ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Türkiye'de nüfusun yüzde 20'si koroner kalp hastalıklarının tehdidi altında. Türkiye bu oranla Avrupa ülkeleri arasında kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde erkeklerde beşinci, kadınlarda ise birinci sırada yer alıyor. Hayvansal ve doymuş yağlardan zengin beslenme alışkanlığı ve sigara tüketimi kalp ve damar rahatsızlıklarına neden olan başlıca sebepler arasında gösteriliyor. Kalp ve damar rahatsızlıklarını büyük bir kısmı daha önce ciddi bir belirti vermeksizin aniden ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak önemli oranda ani ölümler oluşur. Ancak özellikle son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, kalp hastalıklarının nedenleri ve bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi için önemli gelişmelerin yaşanmasına neden oldu. Örneğin; bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), koroner anjiyografi gibi yöntemler, kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan hastalar için önemli bilgiler sunabiliyor. Özel Medline Konya Hastanesi/ Kalp ve Damar Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Hakkı Akalın ile, kalp, damar hastalıkları ve tıbbi cihazların teşhis ve tedavideki etkileri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türkiye’de ve dünyada hızla artan kalp rahatsızlıklarının temel nedenleri hakkında neler söylemek istersiniz? Kalp ve damar hastalıkları, tüm dünyada karşılaşılan en önemli ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Türkiye'de nüfusun yüzde 20'si koroner kalp hastalıklarının tehdidi altında. Türkiye bu oranla Avrupa ülkeleri arasında kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde erkeklerde beşinci, kadınlarda ise birinci sırada yer alıyor. Hayvansal ve doymuş

36 > KASIM 2012


yağlardan zengin beslenme alışkanlığı ve sigara tüketimi kalp ve damar rahatsızlıklarına neden olan başlıca sebepler arasında gösteriliyor. Ayrıca hızlı şehirleşmenin getirdiği fiziksel olarak hareketsiz, egzersizden uzak bir yaşam tarzı ve stresi yoğun bir çalışma ortamı da kalp hastalıklarını hızlandırıyor. Kalp ve damar hastalıklarına neden olan diğer faktörler ise; genetik yatkınlık, kan şekeri yüksekliği, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, radyoterapi/kematerapi tedavisi geçirme, ileri yaş ve obezite olarak sıralanabilir. Tüm bunların yanı sıra kanda yüksek C-reaktif protein, trigliserid yüksekliği, uyku apnesi de kalp ve damar sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.

Kalp rahatsızlıklarından korunmak için ne tür önerilerde bulunabilirsiniz? Kalp ve damar hastalıklarından korunmanın en etkili yolu hastalığa yol açan yaşam tarzını ve çevresel faktörleri düzeltmek ve yüksek risk altındaki kişileri belirleyerek bunlara özel önlemler almaktır. Bu doğrultuda kalp hastalığından korunmak için; düzenli egzersiz yapmak, ideal kiloyu korumak, meyve, sebze, tahıl ve lifli besin ağırlıklı bir diyet uygulamak, kolesterol düzeylerini ve kan basıncını yükseltebileceğinden dolayı alkol tüketiminden uzak durmak gerekir. Ayrıca kalp ve damar hastalıklarının en önemli nedenleri arasında yer alan sigara kullanımını sonlandırmak ve stresten uzak durmak da oldukça önemlidir.

Ülkemizde, kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde kullanılan teknolojiyi yeterli buluyor musunuz? Teknoloji son 50 yılda inanılmaz hızla gelişti. Bu gelişimin olumlu yansımalarını her alana olduğu gibi sağlık alanına da görüyoruz. Dünyada yaşanan bu gelişmeleri yakından takip eden doktor ve kurumlar sayesinde ülkemizde de kalp ve damar hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de oldukça olumlu gelişmeler yaşanmaya başlandı. Böylece daha fazla kişiye, daha hızlı tanı ve tedavi imkânı doğdu. Bu durum daha önce teşhis konamayan durumlarda daha ayrıntılı sonuçlara ulaşıldığı için teşhis ve tedavi imkânı da sağladı. Doktorun hata yapması olasılığı da düştü.

Tıbbi cihazların, hastalıkların teşhis ve tedavisi üzerindeki etkilerine yönelik görüş ve düşünceleriniz nelerdir? Kalp ve damar rahatsızlıklarını büyük bir kısmı daha önce ciddi bir belirti vermeksizin aniden ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak önemli oranda ani ölümler oluşur. Ancak özellikle son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, kalp hastalıklarının nedenleri ve bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi için önemli gelişmelerin yaşanmasına neden oldu. Örneğin; bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), koroner anjiyografi gibi yöntemler, kalp ve damar hastalıkları açısından risk taşıyan hastalar için önemli bilgiler sunabiliyor. Uzman doktorlarımızın tecrübeleri ve gelişen teknolojiler sayesinde ülkemizin kalp hastalıkları konusunda daha da ilerleyeceğini düşünüyorum.

Ülkemizde sizler gibi değerli hocalarımızın önderliğinde kalp nakli konusunda başarılı sonuçlar elde ediliyor. Sizce, Türkiye kalp naklinde hangi noktada? Özellikle nakil konusunda eksi ve artı yönlerimiz nelerdir? Kalp yetmezliği olan birçok hasta, tıbbi yöntemlerle tedavi edilemedikleri için gittikçe düşen bir kalite ile yaşamlarını sürdürüp doğal bir sonuç olarak bir süre sonra yaşamlarını kaybetmektedirler. Bu tür hastalar için kalp nakli oldukça önemli bir tedavi alternatifidir. Kalp yetmezliği, çocuklarda doğuştan görülebileceği gibi her yaşta görülebilir. Kalp naklinin genç yaşta ve eşlik eden hastalığı olmayanlara uygulanması tercih edilir. Ülkemizde çok başarıyla gerçekleştirilen kalp nakillerine rağmen yapılan nakil sayısı ihtiyacın altındadır. Bunun da en önemli nedeni organ bağışlarının yeterli sayıda olmamasıdır. Bir kişinin donör olabilmesi için beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekmektedir. Beyin ölümü gerçekleştiği anda eğer kişi gelişmiş hastane koşulları altında değilse önce solunum sonra kalp duracağı için artık donör özelliklerini taşıyamaz. Bu nedenle bağış ( donasyon) işleminin belirli bir süre zarfında hastane ortamında gerçekleşmesi gerekir. Yakınları açısından belki de dünyanın en zor kararı olan donasyon, birkaç insana birden hayat verebilecek, onların ve ailelilerinin karanlık dünyalarını aydınlatacak oldukça önemli bir yardımdır. 37 > KASIM 2012


AKTÜEL

Tıbbi Atıkların Toplanmasında Bilinç Ve Kapasite Artıyor

I

WES 2012 – 4. Atık Teknolojileri Sempozyumu ve Sergisi kapsamında “Özel Atıkların Üretimi” konulu bir panel düzenlendi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasar Bağdatlı’nın oturum başkanı olarak yer aldığı panele, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden Uzman Serap Tatlıoğlu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Dildar Konukoğlu, Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nden Doç. Dr. Ahmet Erdal Osmanoğlu, İSKİ’den Ali İnci ve AKÜDER’den İslam Sadıker katıldı.

Türkiye’de bir yılda toplanan tıbbi atık miktarının 90 bin 750 ton, hastanelerde her gün tıbbi atık üretiminin ise 249 ton seviyesine ulaştığı bildirildi.

Günde 249 Ton Tıbbi Atık İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden Uzman Serap Tatlıoğlu Türkiye’de bin 217 hastanenin 187 bin 788 yatak kapasitesine sahip olduğunu ve yatak başına ortalama 2 kg. tıbbi atık ürettiğini söyledi. Tatlıoğlu, her gün hastanelerin 249 ton, yılda ise 90 bin 750 ton tıbbi atık ürettiğini belirterek, “Ülkemizde bu alanda tıbbi atık toplanması ve bertaraf kapasitesinin arttığını görmek mümkün” dedi.

Yönetmelikler Kolay Anlaşılmalı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Dildar Konukoğlu ise sunumunda tehlikeli kimyasal atıkların sınıflandırılmasında kullanılan etiketleme sistemlerin kurulan komisyonlar tarafından daha etkin bir şekilde yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Konukoğlu ayrıca personel eğitimlerinin artırılarak yönetmeliklerin herkes tarafından kolayca anlaşılacak şekilde düzenlemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Yılda 95 Milyon Atık Akü Var AKÜDER Çevre Danışmanı İslam Sadıker ise Türkiye’de akü üreten 25 şirketin bulunduğunu ve bu şirketlerin her yıl 15 milyon adet akü üretimi gerçekleştirdiğini aktardı. Her yıl kullanım ömrünü tamamlamış 4 milyon akünün yenilendiği bilgisini veren Sadıker, “Türkiye’de her yıl 95 milyon ton atık akü meydana geliyor. Bu akülerden ise geri kazanım yöntemiyle 57 bin ton kurşun, 11 bin 400 ton ise plastik elde ediliyor. Böyle bu miktardaki malzemenin doğaya bırakılmasını önlüyoruz” şeklinde konuştu. 38 > KASIM 2012



AKTÜEL

IWES 2012 sempozyumunda gerçekleştirilecek oturum ve panellerde aşağıdaki konu başlıkları ele alınıyor. Belediyelerde Çevre ve Atık Yönetim Sistemi ve Uygulamaları Atık Su Yönetimi – Arıtma Çamurları Türkiye Atık Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri Özel Atıkların Yönetimi Atıktan Enerji Üretimi ve Uygulamaları Atık Yönetimi Kentsel Dönüşüm Sürecinde Geri Kazanım ve Atık Yönetimi Atık Sektörü Mevzuatı ve Finansman Mekanizmaları Geri Kazanım ve Geri Dönüşüm Teknolojileri Biyoteknolojiler – Kompostlaştırma / Tarım ve Hayvancılık Sektörü Atıkları Atık ve Çevre Elektrik ve Elektronik Atıkların Yönetimi

Fuar ve konferansla ilgili ayrıntılı bilgi için www.iwes.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Sosyal Medya: www.twitter.com/IWES_Exhibition / www.facebook.com/IWES.Turkey

Sektörel Fuarcılık Sektörel Fuarcılık A.Ş. 1992 yılında, Teknik Yayıncılık A.Ş. bünyesinde başta enerji sektörü olmak üzere; enerji alt sektörleri, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, atık teknolojileri, yangın ve güvenlik, mekanik tesisat, yalıtım vb. sektörlere yönelik ulusal ve uluslararası fuar, sergi, kongre, sempozyum, konferans, seminer ve forum organizasyonları düzenlemektedir. Fuar Düzenleme ile ilgili yasa ve yönetmelikler gereği 2001 yılında Teknik Yayıncılık Grubunun iştiraklerinden biri olarak kurulmuştur. 2004 yılında almış olduğumuz ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ise bizim müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutarak bu hizmeti bundan sonra da aynı kalite anlayışı içerisinde sürdüreceğimizin bir teminatıdır. 2011 yılında ise merkezi Fransa’da bulunan fuarcılık sektörünün dünyada temsil edildiği en büyük ve tek kuruluş olan UFI Dünya Fuar Endüstrisi Birliği üyesi olan şirketimiz, dünya markası olma yolunda çalışmalarına devam etmektedir.

40 > KASIM 2012



AKTÜEL

Hedef Alliance ve Optimer Sağlık’tan Yeni Bir Çalışma Modeli

D

ermokozmetik ürünleriyle tanınan Optimer Sağlık Grubu, dermokozmetik markası Babe’nin dağıtımı için tüm Türkiye’deki eczanelere ilaç dağıtım hizmeti veren Hedef Alliance ile anlaştı.2005 yılında Ecz. Yılmaz Ergül ile Ecz. Kamber Çal tarafından kurulan ve portföyünde yüz, vücut, saç bakım ve güneş koruyucu gibi dermokozmetik ürünleri bulunduran Optimer Sağlık, en güçlü markası olan Babe’nin dağıtımı için lider ilaç dağıtım kanalı Hedef Alliance ile sözleşme imzaladı.

1 Kasım’da Başlıyor 1 Kasım tarihinde başlayacak bu işbirliğinin duyurulması amacıyla, Ekim ayının ilk iki haftasında, 10 ilde Babe bayilerine yönelik toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda yeni işbirliğinin detaylarını anlatan Optimer Sağlık Eğitim ve Marka Müdürü Esra Koman Kalem, projeyi şu şekilde özetledi: “Profesyonel lojistik destek alarak ürünlerimizin hızlı ve doğru bir şekilde dağıtımını sağlamayı, iki kurumun gücünden yararlanarak yeni bir sinerji oluşturmayı ve Babe ekibi olarak satış, tahsilat gibi operasyonel işler yerine pazarlamaya odaklanarak eczacılara daha fazla katma değer sağlamayı hedefliyoruz.”

Yeni Modelde Bayilik Sistemi Devam Edecek

Optimer Sağlık Grubu, dermokozmetik markası Babe’nin dağıtımı için tüm Türkiye’deki eczanelere ilaç dağıtım hizmeti veren Hedef Alliance ile anlaştı.

42 > KASIM 2012

Hedef Alliance ile gerçekleştirdikleri işbirliği kapsamında bayilik sisteminin değişmeyeceğini belirten Optimer Sağlık Genel Müdürü Ecz. Kamber Çal: “Kârlılık sistemi değişmeyecek, eczacı mağdur olmayacak; tam aksine eczacılarımızın sıkıntı yaşadığı noktaları çözeceğiz” dedi. Daha önce bir kargo şirketi ile çalıştıklarını ifade eden Ecz. Çal: “Bu durum zaman zaman büyük problemler meydana getiriyordu. Ürünler ancak birkaç gün içerisinde eczaneye ulaşıyor, zaman zaman hasar görüyor, hatta kaybolabiliyordu. Dolayısıyla bu işbirliğinin en önemli sonucu, eczacılarımızın hızlı ve kaliteli hizmet alması olacak. Bu şekilde dağıtım ağımızı da güçlendirerek geliştireceğiz. Biz sektörü büyütmeye ve gelişime odaklanacağız, satış, dağıtım ve tahsilât gibi operasyonel süreçleri Hedef gibi alanında lider bir kuruma devredeceğiz. Aslında bizim dünya devi profesyonel bir lojistik ağımız var, neden zaten oturmuş olan bu sistemi kullanmayalım diye Optimer Sağlık düşünerek bu yeni çalışma Genel Müdürü modelini başlattık” dedi. Kamber Çal.



AKTÜEL

Y

Yeryüzü Doktorları’ndan Gazze’ye Gönüllü Hekim Çağrısı

aşanan son saldırıların ardında Gazze’de ölü ve yaralı sayılarının artarken, tıbbi malzeme ve ilaç ihtiyacı had safhaya ulaştı. Filistin’de yaşanan drama sessiz kalmayan Yeryüzü Doktorları, “Ateş altındaki Gazze’ye gönüllü hekimler aranıyor!” adı altında kampanya başlatıyor. Yeryüzü Doktorları, kampanya ile ilgili şu çağrıyı yaptı: İsrail’in Filistin Gazze saldırıları nedeni ile çok sayıda sivil hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Mevcut yaralıların yanısıra 2006 yılından beri sistematik olarak devam eden saldırılarda yaralanan binlerce Filistinli ileri tıbbi bakıma ihtiyaç duymaktadır.

Dünyanın birçok bölgesine gönüllü sağlık yardımı götüren Yeryüzü Doktorları, ateş altındaki Gazze’de görev yapacak gönüllü hekimler arıyor.

Yeryüzü Doktorları Filistin sağlık altyapısının güçlendirilmesine yönelik yürüttüğü pek çok proje yanında acil tıbbi bakım ihtiyacına yönelik de çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda Filistin Gazze’de yaralıların tedavileri için yürütülen acil tıp çalışmaları ve geç dönem rehabilitasyon çalışmaları çerçevesinde aşağıdaki ana ve yandal uzmanlık alanlarındaki gönüllülere çağrı yapılmaktadır. Gazze’nin sağlık altyapısı ortalama şartlardadır ve temel branşlarda hekim sayıları da yeterlidir. Ancak saldırı dönemlerinde artan hasta sayısı ve ileri cerrahi uygulamalar konusundaki yetersizlikler yaralıların yaşamını tehdit etmektedir. Gönüllü hekimlerimizden saha şartlarını ve riskleri değerlendirerek başvurularını yapmalarını rica ederiz.Bu bağlamda TİKA ve Sağlık Bakanlığı’nın işbirliği ile gönüllü personel görev izinli sayılmakta ve özlük haklarında bir kayıp yaşanmamaktadır. Başvuru için www.yeryuzudoktorlari.org adresi üzerinden gönüllü başvuru formu doldurup bilgi@yyd.org.tr mail adresine özgeçmişlerinizi göndermeniz yeterlidir.

44 > KASIM 2012



AKTÜEL

Keymen İlaç Ürünleri Şimdi Azerbaycan Pazarında

1

973 yılından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdürerek aşılar, serumlar, ilaçlar, ilaç ham maddeleri ve tıbbi cihazların ülkemize ithalatı, yurt içi satışı ve dağıtımı gibi alanlarda çalışmalarına devam eden Keymen İlaç, ihracat çalışmalarına da başladı. Kurulduğu günden beri T.C. Sağlık Bakanlığı'nın aşılar ve serumlar için tedarikçilerinden biri olan, Türkiye içinde kurduğu satış ve pazarlama ekibi aracılığı ile 2007 yılından günümüze kendi adına ruhsatlı aşıların, ilaçların, gıda takviyesi ürünlerinin, tıbbi cihazların aktif olarak satış ve pazarlamasını gerçekleştiren güçlü firma, 3 farklı ürünü ile artık Azerbaycan pazarında da yer alıyor. Keymen İlaç Genel Müdürü Dr. Mutlu Topal

Aşılar, serumlar, ilaçlar, ilaç ham maddeleri ve tıbbi cihazların ülkemize ithalatı, yurt içi satışı ve dağıtımı gibi alanlarda çalışmalarına devam eden Keymen İlaç, ihracat çalışmalarına da başladı.

46 > KASIM 2012

İhracata Başladı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), AllWorld Network ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından ülkemizin en hızlı büyüyen 25 şirketini tespit etmek üzere geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği yarışmada 25 finalist arasına girmeyi başaran Keymen İlaç, üretimlerini Türkiye’de yaptığı 3 ilaç ile Azerbaycan’a pazarına girmek için de tüm hazırlıklarını tamamlayarak ihracata başladı. Öte yandan firma, ihracat çalışmaları kapsamında, gıda takviyesi olarak üretilen Octamar Omega-3 ve Çinko Takviyeli Vitamin Şurubu’nun da bu ülkeye ihracatını gerçekleştiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Keymen İlaç Genel Müdürü Dr. Mutlu Topal “Türk ilaç sektörü son yıllarda büyük bir gelişim içinde. Biz de ilaç sektörünün önde gelen firmalarından biri olarak büyüme hedeflerimizi birer birer gerçekleştirmeyi sürdürüyoruz. Bu doğrultuda yeni pazarlara açılmak bizim için olduğu kadar, ilaç sektörü ve ülkemiz için de oldukça önemli. Türkiye’de ürettiğimiz 3 ilacımızın ve Octamar Vitamin Şurubu’muzun artık kardeş ülke Azerbaycan’a ihracatını sağlıyoruz. Bu son derece mutluluk verici bir olay” şeklinde konuştu.



AKTÜEL

Türkiye Kendi Zatürre Aşısını Üretecek Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Aşı Takvimi’nde de yer alan ve Türkiye'de doğan çocukların pnömokok bakterisinin yol açtığı zatürre, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara karşı bağışıklanmasında kullanılan aşı, Türkiye’de günümüz teknolojileriyle formülasyon aşamasından başlayarak üretilen ilk aşı olma özelliği taşıyor

48 > KASIM 2012

P

fizer, dünyanın önemli biyoteknoloji ürünlerinden biri olan Konjüge Pnömokok Aşısı üretimi için ABD ve İrlanda’nın ardından dünyadaki üçüncü tesisini T.C Sağlık Bakanı Yardımcısı Agah Kafkas’ın katılımıyla Türkiye’de açtı. Tesis yıllık 75 milyon doz aşı üretim kapasitesine sahip. Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Aşı Takvimi’nde de yer alan ve Türkiye'de doğan çocukların pnömokok bakterisinin yol açtığı zatürre, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara karşı bağışıklanmasında kullanılan aşı, Türkiye’de günümüz teknolojileriyle formülasyon aşamasından başlayarak üretilen ilk aşı olma özelliği taşıyor. Bu yatırımla Türkiye pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan ülke konumuna gelirken, 3 yılda toplam 21 milyon doz aşı Sağlık Ocağı ve Ana Çocuk Sağlığı Merkezleri’nde uygulanmak üzere Bakanlığa sunulacak. 12 Kasım Dünya Pnomoni Günü’nün hemen ardından gerçekleşen açılışa, dünyada her 20 saniyede bir çocuk kaybına sebep olan pnömoniye karşı geliştirilen aşının Türkiye’de üretilmesinden mutluluk duyulduğu bildirildi. Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser; Pfizer Gelişen Pazarlar Bölge Başkanı Ahmet Göksun ve Pfizer Biyoteknolojik Ürünler Operasyon Birimi Başkan Yardımcısı Mike McDermott, proje kapsamında işbirliği yaptıkları Mefar İlaç San. A.Ş.’nin İstanbul Kurtköy tesislerinde düzenlenen basın toplantısında şirketin Türkiye'deki faaliyetlerini ve üretimle ilgili önemli yatırım planlarını paylaştı.



AKTÜEL

Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas

Pfizer Gelişen Pazarlar Bölge Başkanı Ahmet Göksun

Diğer Ülkelere Sağlıkta Dönüşümü Anlatıyoruz Açılış törenine katılan Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, “Burada bir heyecanı ve başarıyı yakalamış bir ekibin haklı gururuna tanık olduk. Ülkemiz adına emeği geçen herkesi kutluyorum. Maalesef 10 yıl önce kimi bölgelerde aşılama oranının yüzde 50’nin altında olduğu bir Türkiye vardı. Bugün artık aşılama oranının neredeyse ülkenin her yöresinde eşit düzeye geldiğini ve hemen hemen bütün ülke insanının aşılanmasının gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Aşı çeşitliliği açısından da önemli bir mesafe katettik. Pfizer’in yarım asırdır ülkemize verdiği değerli hizmetleri takdirle takip ediyoruz. Artık Mefar gibi yerli üreticilerin Pfizer gibi önemli bir devle işbirliği yaparak eşit şartlarda büyük bir üretimi gerçekleştiriyor olmasını Türkiye’nin altyapı anlamında geldiği seviyede çok önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Değerli Pfizer yöneticilerinin Türkiye için söylediği sözler önemlidir” dedi. Bakan Yardımcısı Agah Kafkas sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye artık dünyanın önemli bir aktörüdür. Türkiye bugün uluslararası bir firmanın operasyon merkeziyse, bu belli coğrafyalarda bir prestij nedenidir, bunun bir anlamı vardır. Üretildiği ülkenin de ürüne değer kattığını hepimiz biliyoruz. Bu anlamda emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum. Türkiye artık sağlıkta önemli bir rol-model ülke konumuna geldi. Bakanlığımız, sağlıkta dönüşüm hakkında diğer ülkelere eğitimler vermeye başladı. Şu an Mısır’dan gelen bir ekibe 3 gündür eğitimler veriliyor. Türkiye’den sağlık konusunda istenilen her türlü desteğe içtenlikle yardım ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağımız 2023 yılında da dünyada ilk sıralarda yer alan bir ülke haline geleceğiz.”

İlk Yerli Üretim Aşısı Pfizer Global Tedarik Birimi Pfizer Türkiye Teknik Genel 50 > KASIM 2012

Müdürü Suat Kumser, araştırma ve geliştirmeye yılda 7 milyar dolar ayıran ve global ölçekte sektör lideri olan Pfizer’in ülkemizde yarım asrı aşkın süredir yatırım yaparak, Türkiye pazarına sunduğumuz ürünlerimizin yüzde 70’ini Türkiye’de üretiyoruz. Aralarında AB ülkelerinin de bulunduğu Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Uzak Doğu'da olmak üzere toplam 18 ülkeye çoğunluğunu steril enjeksiyonluk ürünlerin oluşturduğu ilaç ihracatı yapmakta olduğunu belirtti. Kumser sözlerine şöyle devam etti: Nisan-Mayıs 2012'de başlanmış ve gerekli stabilite çalışmaları başarıyla tamamlanmıştır. Söz konusu aşı için ithalden yerli üretime dönüş ruhsatlandırma süreci de tamamlanmış olup 2012 itibariyle ilk yerli üretim aşıların kullanıma sunulması planlanmaktadır. Bu aşının ülkemizde üretilmesi görevini bize veren Sağlık Bakanlığımıza teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Bu üstün özellikli ürüne gerekli değeri veren hekimlerimize, eczacılarımıza ve tüm tıp camiasına teşekkürlerimi sunuyorum.”

İlaçların Yüzde 70'i Türkiye'de Üretiliyor Pfizer Gelişen Pazarlar Bölge Başkanı Ahmet Göksun, Pfizer’in, ülkemizi bölgesinde lider olarak gördüğünü ve gelecek yatırımlar için ülkemizin stratejik bir ortak olarak önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. Pfizer’in Türkiye pazarında bulunan ürünlerinin %70’ten fazlasının ülkemizdeki üretim tesislerinde üretildiğine dikkat çeken Göksun, 2023 vizyonu kapsamında ülkemizin pek çok sektör için dünyanın en önemli merkezlerinden biri olmasını beklediklerini açıkladı. Hükümetin 2023 yılı Endüstri ve Yatırım vizyonunda ilaç sektörünün stratejik sektörler arasında konumlandırılmasından dolayı heyecan duyduklarını belirterek, Bakanlığın ileri teknoloji yatırımlarının ülkemize çekilmesi konusunda daha iyi bir ortam yaratmaya yönelik çalışmalarına, endüstri ortağı olarak destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.



AKTÜEL

Her Tür Uygulama İçin Sony Özel Medikal Yazıcılar Sony yazdırma teknolojisi mükemmel renk üretimi ve solmaya karşı olağanüstü dayanıklılık sunarak doğru ve tutarlı teşhislere yardımcı oluyor.

F

otoğrafların, taramaların ve yakalanmış diğer görüntülerin en iyi kalitede, kalıcı kaydını sağlamak üzere tasarlanan Sony Medikal özel yazıcı serisi her uygulama için en uygun çözümü sunmaktadır. Sony yazdırma teknolojisi mükemmel renk üretimi ve solmaya karşı olağanüstü dayanıklılık sunarak doğru ve tutarlı teşhislere yardımcı oluyor. Çok çeşitli medikal ortamlarda yıllarca sorunsuz kullanım sağlayan; kalitesi, tutarlılığı, güvenirliği ve hızı ile Sony Medikal yazıcılar kalıcı olduğu kadar hassas da olan görsel kayıtlar sunmaktadır.

52 > KASIM 2012


53 > KASIM 2012


AKTÜEL

54 > KASIM 2012



TIBBİ EKİPMAN

İncekalar Yeni Bir Ürünü Daha Türkiye Pazarına Sundu

N

ihon Kohden'in en son ürünü Cap-ONE, entübasyon sorunu ile karşı karşıya olan hastalarda kullanılmak üzere geliştirilmiş mainstream yöntemini kullanarak CO2 ölçümü yapıyor. Cihaz entübasyon problemine çare olurken dayanıklılığı ile de dikkat çekiyor.

Cap-ONE Tedavi ve Konforu Birarada Sunuyor Daha iyi ve kaliteli solunum yakalamak için geliştirilen Cap-ONE, her türlü testten geçirilmiştir. Maske ve oksijen kanülü ile aynı anda kullanılabilir. Bağlantı anında hastaya ağrı vermez, rahatsız etmez, yüksek oksijen akışlarında bile burun kuruluğunu engelleyerek hastalara kaliteli solunum sunar. Cap-ONE sensörünün yıkanabilirlik özelliği ile hijyenden ödün vermeyerek, hastayı enfeksiyon riskinden uzak tutar.

Cap-ONE İle Hızlı, Kesintisiz ve Hatasız Ölçüm

İncekaralar, dünyanın ilk ve tek, entübe olmayan hastalar için mainstream metodu ile ölçüm yapan CO2 sensörü Cap-ONE'ı Türkiye pazarına sunuyor.

'No warm-up' özelliği ile zamana meydan okuyor Cap-ONE sensörü aktif duruma getirildiği anda ölçüm yapmaya hazırdır. Herhangi bir hazırlık evresi gerektirmez.Cap-ONE sensörü, 22 saat ve üzeri ölçüm imkanı ile de diğer yöntemler karşısında üstünlüğünü kanıtlıyor. 22 saat üzeri hatasız ölçüm yaparken çevresel faktörlerden de etkilenmez. Yüksek nem oranlarında bile stabil çalışır. Kalite ve sağlamlıktan ödün vermeyen Cap-ONE, kırılması ve zarar vermesi zor bir üründür.

Cap-ONE İle Kusursuz Kapnograf Verileri Cap-ONE sensörü kullandığı teknoloji ile ağız ve burun solunumlarında veri toplanırken kapnografta dalgalanmayı önlemektedir. Diğer yöntemlerde düşük akışta ekspire edilen CO2 ortam havasından etkilenir. Cap-ONE yüksek hassasiyetle, CO2 ve ortam havasını birbirine karıştırmadan kesin verileri kapnografa yansıtır.

56 > KASIM 2012



TIBBİ EKİPMAN

Şua’nın Şakası Yok! Radyografik tetkik yapılan her alanda, şuanın dozuna bakılmaksızın koruyucu kurşun önlük kullanımı kişinin sağlığı için mutlaka gereklidir.

R

adyolojik görüntü merkezlerinin ruhsat aşamasında her ülkedeki kişisel koruyucu donanım yönetmenliği ile ilgili kurumlar tarafından da kullanılması mecburi tutulmaktadır. Radyasyonlu alanlarda, röntgen görüntüleme merkezlerinde, kardiyoloji bölümlerinde, yapılan işin niteliğine uygun kurşun önlük, gonad koruyucu, kurşun paravan, tiroit koruyucu, kurşun gözlük gibi giysi ve teçhizatın sağlanması gerekmektedir. Ayrıca radyografik tetkikler diş hekimliği kliniklerinde oldukça sık kullanılan diyagnostik yöntemlerdendir. Uygulama alanı genişledikçe kullanılan x ışını miktarı da artmakta. Son yıllarda etkin olan dijital teknoloji sensörlerde düşük dozda ışın kullanılmasına olanak vermektedir. Yine de çok sayıda radyografi alınan kliniklerde kullanıcı personel için veya x ışınına duyarlı hastaların korunması amacı ile x ışınlarını kesen önlükler kullanılması gerekmektedir. 2002 yılından beri röntgen aksesuarları ve kurşun önlük konusunda uzmanlaşan Aktif X-Ray daima kendisini geliştirerek ISO TÜV kalite yönetim sistemi ve Kişisel Koruyucu Donanım yönetmenliğine göre (CE 0120) üretimlerini yaparak uluslar arası standartlara ulaşmıştır. Aktif Dış Ticaret’in ürünleri arasında, geniş model ve ölçü seçenekleriyle kurşun önlükler, tiroit koruyucular, gonad koruyucular, bel üstü veya dizüstü gibi farklı tiplerde x ışını koruyucuları bulunmaktadır. Kolay kullanıma olanak veren rahat ve esnek yapıya sahip Aktif kurşun önlükler pratik ve hafiftir. Ayrıca istenildiği taktirde üretimini yaptığımız bütün önlük ve koruyucuları kurşunsuz materyalden üretilebilmektedir. Ürünlerde kurşun önlükler için özel üretilmiş OXFORD tipi kumaşlar kullanılmaktadır. Bu kumaşlar uzun süreli kullanımlarda yıpranmaya karşı dayanıklıdır ve hijyen açısından da temizlenmesi çok kolaydır. Müşteri talebi doğrultusunda kurşun önlüklere özel model ve ölçü işlemleri de ygulanabilmekte. AKTİF X-RAY, önlük üretiminin yanı sıra kurşun kaplama, kurşun cam, kurşun paravan ve kurşun kapı konusunda da uzmanlaşmıştır.

58 > KASIM 2012



TIBBİ EKİPMAN

Kateterli Müdahalelerde Radyasyon Dozunun Düşürülmesi Siemens’in Artis zee anjiyografi sistemi; St Jude Medical tarafından geliştirilen, kateter pozisyonunu radyasyon tatbik etmeden görüntüleyen medikal bir konumlandırma sistemi olan MediGuide Teknolojisi’ni entegre etti.

M

ediGuide Teknolojisi, GPS sistemi gibi, kardiyak müdahaleleri sırasında kateter pozisyonunu belirlerken, kateterin gerçek pozisyonunu gerçek zamanlı olarak hastanın önceden alınmış floroskopi görüntüsü üzerine yansıtıyor. Elektrofizyolojik müdahaleler sırasında kateter içine yerleştirilmiş minyatür sensörün konumu, Artis zee sisteminin detektör kaplaması içerisine yerleştirilmiş MediGuide vericilerinden gelen elektromanyetik konumlandırma sinyalleri alınarak tespit edilebiliyor. Ardından, MediGuide Teknolojisi ilgili pozisyonu ve kateterin yönünü hesaplıyor ve bunları hastanın önceden kaydedilmiş floroskopik görüntüleri üzerine gerçek zamanlı olarak yansıtıyor. Bu teknoloji, aynı zamanda solunum sırasında meydana gelen hasta hareketleri ve kalp hareketlerini de telafi ediyor. MediGuide Teknolojisi, özellikle karmaşık elektrofizyolojik prosedürlerde önemli avantajlar sağlıyor. Böylelikle elektrofizyologların, kateterin konumu her değiştirildiğinde hastanın floroskopik görüntülerini almalarına gerek kalmıyor. Sonuçta, daha az radyasyon tatbik ediliyor ve daha az miktarlarda kontrast maddesi kullanılıyor. Almanya’da bulunan Leipzig Kalp Merkezi, Artis zee sistemi ile birlikte MediGuide Teknolojisi’ni kullanarak ilk müdahalelerini gerçekleştirdi. Ritmoloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Gerhard Hindrics, konuyla ilgili şunları söyledi: “Kateterin gerçek konumunun, önceden kaydedilmiş floroskopi görüntüsü üzerinde düşük radyasyon tatbik edilerek tespiti, son derece etkileyici bir özelliktir. Çünkü bu sayede sistem, kalp atışı ve solunumdan kaynaklanan hareketleri telafi edebilmektedir. Benim ve ekibim için bu teknoloji, açık bir şekilde elektrofizyolojinin geleceğidir.”

60 > KASIM 2012



AKTÜEL

Kalp Pilini Uzaktan Takip Sistemi Geliyor

Kalp pilinin devre dışı kaldığı durumlarda alarm vererek hastanın hayatını kurtarıyor.

62 > KASIM 2012

i

stanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, kalp pili taşıyan kişilerin hastaneye gitmelerine gerek kalmadan uzaktan takip eden sistemin 2 hafta içinde Türkiye’de kullanılmaya başlanacağını belirtti. Yazılı açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, Türkiye’de binlerle ifade edilebilecek sayıda kalp ritim bozukluğu hastası olduğunu ifade etti. Kalbin olduğundan çok vurum yaptığı durumlarda kullanılan pillere ICD denildiğini belirten Adalet, “ICD’nin kalp durunca elektro şok yaparak kalbi yeniden çalıştırma özelliği de bulunuyor. Kalp pilleri, ritim bozukluğunun yanı sıra kalp yetersizliğinin tedavisinde de kullanılıyor. Hastaların bir kısmı farkında bile değil; hemen hemen her insanda hayatının bir döneminde kalp ritim bozukluğu olabilir. Bunların bir kısmında tedavi gerekiyor. Belli sınırlar var. Kalp belli hızın altında ise, şikayete yol açıyorsa özellikle bayılma, bayılacak gibi olma, baş dönmesi, sendeleme veya aşırı halsizlik bu durumlarda hastaya kalp pili takılır. ICD’de genellikle ani ölüm riski fazla olan hastalarda enfaktüs geçirmiş, kalbin pompa fonksiyonu ileri derecede bozulmuş ölümcül aritmiler olan hastalara takılıyor” dedi. Prof. DR. Kamil Adalet, bir yaş sınırı olmadığını da kaydederek, yeni doğmuş bebeğe de, 90 yaşındaki kişiye de kalp pili ya da ICD takılabileceğini ifade etti. Türkiye’de 100 binin üzerinde kalp pili ve ICD taşıyan insan olduğunu belirten Adalet, genellikle bu pillerin 3 ila 6 ay aralarla programlanmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Kalp pilinde beklenmedik bir şekilde bozukluk olabileceğine dikkat çeken Adalet, “Bu durum hayati tehlike yaratabilir ve hasta her zaman bunu algılayamayabilir. Bu nedenle kalp pilinin normal çalışıp çalışmadığını kontrol etmek gerekiyor. Kalp pilinin bir ömrü var 7-8-9-10 sene olabilir, kullanıma göre değişiyor. O değişkenlik dışında da beklenmedik şekilde ömrü azalabilir. Bunu belirlemek için rutin kontrolleri yapmak gerekiyor” dedi.

Kalp Pillerini Uzaktan Takip Eden Sistem Geliyor Prof. Dr. Adalet, kalp pili taşıyan kişileri hastaneye gitmelerine gerek kalmadan uzaktan takip eden sistemin 2 hafta içinde Türkiye’de kullanılmaya başlanacağını da kaydetti. Adalet, “Hastaya, doktorun bilgilerinin tanımlandığı modeme benzer bir cihaz veriliyor. Hasta, cihazı (15 metreden uzak olmaması kaydı ile) yanında bulunduruyor. Cihaz ayarlandığında hastadaki kalp pili ya da ICD ile irtibat kuruyor, ondaki bilgileri hekimin cep telefonuna ya da hastanede mevcut bilgisayarlara anında iletebiliyor” ifadelerini kullandı. Kalp pili ve ICD taşıyan hastaların psikolojik olarak çok hassas olduklarını kaydeden Adalet, cihazlar her an bozulabilir endişesi taşıdığını da vurguladı. Adalet, “Uzaktan takip sistemi bu anlamda hastaları rahatlatacak, özellikle çocuk hastalarda kontrol daha zor. Çarpmaya, düşmeye bağlı tel kopmaları olabiliyor. Bu da hayati tehlike oluşturuyor” dedi.



AKTÜEL

Kendisi Kadar Eğitimi de Önemli Son yıllarda diyabetin kendisi kadar önem kazanan bir konu da diyabet eğitimi.

64 > KASIM 2012

T

ürkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunların 1,5 milyonu diyabet hastası olduklarını bilmiyor. Central Hospital’dan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Caşkurlu, diyabet ile ilgili bilinmesi gerekenleri açıklıyor: “Diyabet bir hastalık değil, aslında sağlıklı bir yaşam biçimidir. Önemli olan birilerinin bize defalarca bu konuda neler yapmamız gerektiğini anlatmaları değil, bizim bu değişimi kendi içimizde yapıp kendi sağlığımız için ilk önce bizim karar vermemizdir. Hepimiz aslında çok uzun yaşamanın yanı sıra, hayatımızı sağlıklı bir şekilde devam ettirmek isteriz. Çünkü bizim kontrolümüzde olan tek hastalık diyabettir.”



AKTÜEL Diyabette Ağız Ve Cilt Sağlığı Çok Önemli

Diyabet Eğitim Önemli Diyabet, hastalar ve sağlık personeli arasında sık ve sürekli bir işbirliği gerektiren kronik bir hastalıktır. Son yıllarda diyabetin kendisi kadar önem kazanan bir diğer konu ise hiç kuşkusuz diyabet eğitimi. Diyabet hastalığının tedavisinde eğitimin ilk sırada yer aldığını belirten Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu : “Eğitim tedavi basamağının en başında yer almaktadır. Diyabetin ne anlama geldiğini bilmeden onunla yaşamayı öğrenmek mümkün değildir. Diyabet tedavisinin temeli birey ve ailesinin eğitimidir. Yapılan çalışmalara göre diyabetin kontrol altına alınmasıyla komplikasyonlar yüzde 60 oranında azaltılabiliyor. Diyabet kontrolünde ilaçlar, beslenme, egzersiz, doktor kontrolü ve kan şekeri izlemeleri eğitimin temel unsurlarıdır” diyerek diyabet hastalığında eğitimin önemine dikkat çekiyor. Tedavide amacın hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarları ve iyileşmeyen yaralar gibi diyabet nedeniyle gelişebilen komplikasyonları önlemek olduğunu belirten Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu :“Özellikle 40 yaş üstü, kilolu bireyler, yetersiz ve dengesiz beslenen, hareketsiz yaşayan (özellikle masa başı işte çalışan bireyler) bireyler, kalp-damar hastalıkları olan kişiler, yumurtalık kisti bulunan ve doğumda normalden iri bebek (4 kilonun üstünde) dünyaya getiren veya gebelik diyeti geçirmiş kadınlar, kolesterol bozukluğu olan hastalar ve gizli diyabeti saptanmış bireyler, diyabet açısından mutlaka izlenmelidir.” diyor. 66 > KASIM 2012

Diyabet hastalarının en çok şikayet ettiği durumların başında gelen ağızdaki yaralarla ilgili ise Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu şunları söylüyor: “Diyabette ağız ve genel cilt bakımı oldukça önemlidir. Diyabetlilerde ağız ve cilt kuruluğu olabilir. Fakat bakım yapılmadığında ağızda ve ciltte yaralara, dişeti hastalıklarına ve protez şikayetlerine rastlanabilir. Kan şekeri yüksek olduğu dönemlerde özellikle ayak ve ağız bölgelerinde yara açılma ihtimali daha fazladır. Ağız kuruluğu olduğundan protez vurukları da sıklıkla görülür. Diyabetli hastanın sık beslenmesi gerektiğinden dolayı dişleri her öğün sonrası fırçalanmalı ve her ara öğün sonrası ise ağız çalkalanmalıdır. Diş eti iltihabı oluşmuşsa yara iyileşmesinin geç olabileceği göz ardı edilmemeli ve mutlaka doktora başvurulmalıdır.” Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu , ağızda yara açılmasını önlemek ve iyi bir ağız bakımı yapılması için gerekenleri ise şu şekilde sıralıyor: “Öncelikle kan şekeri kontrol altında tutmalıdır. Her öğün sonrası dişler fırçalanmalı, ara öğünlerden sonra ise ağız mutlaka çalkalanmalıdır. Diş fırçaları 3 ayda bir değiştirilmeli, mümkünse 2 fırça edinilmeli ve dönüşümlü olarak kullanılmalıdır. Ağızda yara veya iltihap oluşumu fark edildiğinde doktora başvurulmalı, önerdiği tedavi uygulanmalıdır. Diş hekiminin önerdiği diş macununu ve diş ipini kullanılmalıdır. En az 3 ayda bir mutlaka diş hekimine kontrole gidilmeli, dişle ilgili bir problem için doktora başvurulduğunda, insülin kullanılıyorsa mutlaka her zaman uygulanan dozda yapılmalıdır. Uygulamalardan sonra yemek yenilemeyeceği düşünülerek insülin uygulamaktan vazgeçilmemelidir. Çünkü stresle birlikte kan şekeri yükselebilir. İnsülin yapıldıktan sonra eğer normal yenmesi gereken yiyecekler alınamıyorsa kalori açığını sıvı yiyecekler ile bu açık kapatılmalıdır.”



DOSYA

Gelişen Teknolojinin

Ortopedi

Üzerindeki Etkisi

Gelişen teknolojiler sayesinde ortopedi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de önemli gelişmeler sağlanıyor.

T

ıp alanında en çok karşılaşılan rahatsızlıklar ortopedi alanında meydana gelir. Ortopedi hastalıklarından en sık rastlanılanları kemiklerde meydana gelen kırıklardır. Kırık tedavisine alçıya alma ya da cerrahi protez ameliyatları ile müdahale edilir. Tıp ve teknoloji alanında yaşanmakta olan gelişmeler ile pek çok ortopedi ameliyatı çok daha kolay yapılmakta ve kırılan ya da kesilen kemiğin yerine, protez, çivi benzeri parçalar ilave edilerek rahatsızlanan uzvun yeniden işlevselliğini kazanması sağlanır. Tedavi, hastalığın çeşidine göre farklı sürelerde etkisini gösterir. Özel Medline Konya Hastanesi Ortopedi Bölümü’nden Prof Dr. Mustafa Yel, “Geçmiş yıllarda hastalar tedavi olabilmek için yurt dışını tercih ederken, günümüzde yurt dışından hastalar tedavi için ülkemizi tercih ediyor. Bu doğrultuda ülkemizin tıbbın her alanında hızla ilerlediğini ve geliştiğini belirtebiliriz. Bugün birçok ameliyat Avrupa ile eş zamanlı olarak ülkemizde de gerçekleşiyor” diye konuştu. Prof. Dr. Mustafa Yel, ortopedi alanındaki sorularımızı yanıtladı.

68 > KASIM 2012


Ortopedi alanında en sık olarak karşılaştığınız rahatsızlıklar nelerdir? Ortopedi hastalıkları, kas ve iskelet sistemi üzerinde meydana gelebilecek her çeşit hastalığı barındırır. Tıp alanında en çok karşılaşılan rahatsızlıklar ortopedi alanında meydana gelir. Ortopedi hastalıklarından en sık rastlanılanları kemiklerde meydana gelen kırıklardır. Kırık tedavisine alçıya alma ya da cerrahi protez ameliyatları ile müdahale edilir. Tıp ve teknoloji alanında yaşanmakta olan gelişmeler ile pek çok ortopedi ameliyatı çok daha kolay yapılmakta ve kırılan ya da kesilen kemiğin yerine, protez, çivi benzeri parçalar ilave edilerek rahatsızlanan uzvun yeniden işlevselliğini kazanması sağlanır. Tedavi, hastalığın çeşidine göre farklı sürelerde etkisini gösterir. Ortopedi alanının ilgilendiği bir diğer alan ise çocuk ortopedisidir. Bu alan; genellikle doğuştan kaynaklanan kalça çıkıkları, cücelik gibi rahatsızlıkların tedavisini ele alır. Bir kısım ortopedi rahatsızlıkları ise yaşlanmaya bağlı olarak meydana gelir. Bunun sebebi ise yaşa bağlı kemik erimesi, omurga rahatsızlıkları ve benzeri durumlardır. Yaşın ilerlemesine bağlı olarak eğilen ve küçülen kemikler bazı durumlarda cerrahi müdahale gerektirir. Ortopedi rahatsızlıkları içerisinde sayabileceğimiz diğer hastalıklar ise; düztabanlık, kemik erimesi, kamburluk, kireçlenme, romatizmadır.

Hastalar yeterli bilinç düzeyine sahip mi? Yani kişi, ortopedik bir sorunu olup olmadığını anlayabiliyor mu? Bireyler çoğu zaman günlük koşturma arasında birçok rahatsızlıklarını ihmal ediyor ve son noktada bir uzmana başvuruyorlar. Bunun sonucunda tedavi daha uzun süreli oluyor, hatta bazı durumlarda basit bir tedavi ile çözülebilecek problemler ameliyat gerektiren rahatsızlıklara dönüşebiliyor. Ortopedik rahatsızlıklar genellikle ağrıyla belirti verdikleri için farkına varmak da zor olmaz ama toplumumuzun büyük bir çoğunluğu bu belirtileri önemsemeyip zamanla geçeceğini sanıyor ya da yakınlarından edindikleri eksik ya da yanlış bilgilerle geçirmeye çalışıyorlar. Bu da rahatsızlıkların daha da ilerlemesine sebebiyet veriyor. Her zaman belirttiğimiz gibi hastaların belirtileri ilk hissettikleri anda bir uzmana başvurması hem tedavi sürecini kısaltacak, hem de yaşayacakla-

rı sıkıntıya kısa sürede son verilmesini sağlayacak. İlkyardım gerektiren durumlarda da bilinç düzeyinin artması gerekiyor. Kırık ve çıkık belirtileri kendini kırığın olduğu yerde şiddetli ağrı, şişlik, çürük, zarar gören bölgede hareket kısıtlanması, şekil bozukluğu, cildi dışa doğru iten bir çıkıntı ya da dönme şeklinde gösterir. Bu durumda yapılması gerekenler kırık ya da çıkığın olduğu yerin pozisyonunu değiştirmemek, açık yara varsa üzerini kapatmak, sağlık kurumuna gitmeden önce kırığın olduğu bölgeyi bir atel, tahta ya da mukavva ile sabitlemek ve sürekli temiz beze sarılmış buz uygulamaktır. Eğer sadece çıkık mevcutsa çıkığın olduğu yeri askıya alıp, en yakın sağlık kurumuna gitmek en iyi ilkyardım yöntemidir.

Gelişen teknoloji önümüzdeki dönemde ortopedi hastalıklarının teşhisinde daha etkin rol alacak mı? Sağlık alanı, teknolojinin hızla geliştiği ve yüksek düzeyde teknoloji kullanılan alanların başında geliyor. Bilim ve teknolojiyle bağlantılı olarak sağlık alanındaki ilerlemelerin insanın yaşamı, ömrü ve toplumsal refah ile verimliliğe yansıması ekonomik-sosyal politikalar ile birlikte bir bütünlük oluşturuyor. Gelişen teknolojiler sayesinde ortopedi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de önemli gelişmeler sağlanıyor.

Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda ortopedi alanında aynı teşhis ve tedavi yöntemlerinin uyguladığını söyleyebilir miyiz? Sağlık ve teknoloji alanına yapılan yatırımlar her geçen gün biraz daha artıyor. Ülkemizdeki doktorların kendi alanlarında uzman olmaları, geliştirilen teknolojileri dünya ile aynı anda uygulamaları ve yeniliklere öncü olmaları sayesinde ülkemizde sağlık sektörü her geçen gün gelişiyor. Geçmiş yıllarda hastalar tedavi olabilmek için yurt dışını tercih ederken, günümüzde yurt dışından hastalar tedavi için ülkemizi tercih ediyor. Bu doğrultuda ülkemizin tıbbın her alanında hızla ilerlediğini ve geliştiğini belirtebiliriz. Bugün birçok ameliyat Avrupa ile eş zamanlı olarak ülkemizde de gerçekleşiyor. Ülkemizi Avrupa ülkeleri ile de kıyasladığımızda ortopedi alanında aynı teşhis ve tedavi yöntemlerini uyguladığımızı belirtebiliriz. 69 > KASIM 2012


DOSYA

Ortopedik Tasarım ve Üretimde Öne Çıkanlar Ortho Tec Avrupa 2012: Ortopedik Sanayiinde Son Derece Saygın Bir Kongre Ve Ticaret Fuarı

70 > KASIM 2012

ö

nde gelen ve orta dereceli Orijinal Ekipman İmalatçılarından (OEM) yaklaşık 600 yönetici ve mühendis 1213 Eylül 2012’ de üçüncüsü düzenlenen ortopedik implantların ve ekipmanların tasarım ve üretiminde yeniliğe odaklanan bir kongre olan Ortho Tec Avrupa’ya katıldı. Zürih-Regensdorf’daki Mövenpick Oteldeki sergi salonunda ziyaretçiler sergiye katılan 70 şirketle bir araya gelerek implant edilebilir ortopedik cihazlardaki en son trendler, yenilikler ve gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunma şansı yakaladılar. Sergi sahibinin sergiye dair görüşleri, somut projelerle sergiye katılan önde gelen kabul mercilerinin katılımında gözlenen artış, serginin sektörün önde gelenleri tarafından yoğunlaştığı stratejik bir bölgede olması ve serginin planlaması gibi hususlara övgüler yağdırarak serginin kalitesini vurguladı. Bu, üçüncüsü düzenlenen Ortho Tec Avrupa’nın ortopedik piyasasında çok saygın bir yeri olduğunu göstermektedir. Bu hususu, Jossi Orthopedics Ltd. Uluslararası Pazarlama’dan Dr. Martin Schmidt şu sözlerle doğruladı: “ Bu organizasyon, etkinliğin gerçekleştiği yerin



DOSYA

iyi seçilmiş olması ve ortopedik üzerindeki belirgin odak noktası bu kongre ve ticaret fuarını müşteriler, meslektaşlar ve sektörün diğer oyuncularıyla buluşmak için harika bir fırsat haline getiriyor. İşte bu yüzden, 2013 için çoktan yerimizi ayırttık.” Etkinlikte ilk defa işletilen Yatırım Köşesi’ne büyük ilgi vardı. UBM Canon tarafından geliştirilen bu platform yatırımcıları ve proje sponsorlarını yeni ortaklık fırsatları keşfetmek üzere yenilik sürecinin ilk evrelerinde olan üreticiler ve uluslararası yatırımcılarla bir araya getirmeyi amaçlamıştır. “Görev tamamlandı” diyen Etkinlik Yöneticisi Aurore Domange hedefe ulaşıldığını doğruladı. “İnovasyon rekabeti tetikleyen etkenlerden biridir. Birçok şekle bürünebilir ve herkes açısından bireyseldir. Bu, fikir alışverişi konusunda zengin olan iki yarım günlük platformdan birinde düşünceleri paylaşmak ve kıyaslamak için bir fırsattı.” Bu iki günün önemli hususları 150’den fazla delegenin dikkatini çeken kongre etkinlikleri ve atölyelerdi. Üçüncü kongre beklentileri tamamıyla karşıladı ve konuşmacıların kalitesi, işlenilen konular ve ortopedi alanında küresel tıbbı ekipman sanayisine yönelik en son trendlere ve yeniliklere uzman yaklaşımıyla profesyonellerin beğenisini topladı.

72 > KASIM 2012

Birçok sergici 3. ayağı düzenlenen bu sergiyi, onları çoktan gelecek olan Ortho Tec Avrupa 2013 etkinliğine katılmalarını sağlayan bir kalite göstergesi olarak görmektedirler. Ortopedi sektörü 23-24 Ekim 2013 tarihlerinde Zürih’te tekrar bir araya gelecekler.



HASTANE DONANIM

Medicana Konya Hastanesi Anadolu'nun Kalbinde

Sağlık zincirine yeni bir halka daha ekleyen MEDICANA SAĞLIK GRUBU, 35 bin metrekare arazi üzerine kurulu Medicana Konya Hastanesi’ni hizmete açtı.

74 > KASIM 2012

S

on yıllarda birbiri ardına yaptığı yatırımlarla dünya standartlarında sağlık hizmetlerini ülkemize kazandıran Medicana Sağlık Grubu, 10. Hastanesi olan Medicana Konya Hastanesi'ni hizmete açtı. 10 Ekim’den itibaren hasta alımına başlayan hastane, 35 bin metrekarelik kapalı alanı ile bölgenin en büyük ve kapsamlı özel sağlık kuruluşu niteliğinde. 16 katlı olan hastane binası, şehrin görünümüne değer katan bir mimari eser olma özelliğindedir. Medicana Konya Hastanesi, Konya’nın ve İç Anadolu’nun en donanımlı ve son teknolojik olanaklarla planlanan özel sağlık kuruluşu olarak, sadece şehir merkezindeki hastalara değil, çevre ilçe ve illerden gelecek hastalara da hizmet verecek şekilde planlandı. Medicana Konya Hastanesi, Konya ve çevre illerdeki hastaların başka illere tedavi için gitmelerine gerek bırakmayacak şekilde planlandı. Tüm gelişmiş tıbbi olanaklar, uluslararası hasta bakım standartları, son teknoloji cihaz parkı ve geniş bir akademik kadro ile hizmet sunumuna başlaması sağlandı. Medicana Konya Hastanesi, İç Anadolu’nun en büyük ve en kapsamlı, ülke çapında da kendinden söz edilen sayılı hastanelerinden biri olarak, Grubun Sağlık Turizmi çalışmalarında da önemli bir hasta potansiyelini karşılayacak şekilde planlandı. Konya Kent merkezinde yapılan hastane, aynı zamanda pek çok mukayeseli üstünlüklere sahip. Konya Havaala-



HASTANE DONANIM

nı'na yaklaşık 14 kilometre ve 13 dakika, şehir otogarına 7 kilometre ve 7 dakika uzaklıkta; yapımı tamamlanmakta olan Konya-Ankara, Konya-Eskişehir, Konya-İstanbul ve Konya-İzmir hızlı tren hatlarına komşu, hızlı tren istasyonuna çapraz komşulukta yer alıyor.

60 Milyon Dolarlık Yatırım Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dt. Hüseyin Bozkurt, 60 milyon dolarlık yatırım değeri bulunan ve 700 personelin istihdam edileceği Konya yatırımıyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: “Medicana Sağlık Grubu, 20 yılı aşkın bir süredir özel sağlık sektöründe öncülük ve liderlik eden bir gruptur. Kuruluşundan bugüne güvenle büyüyerek sektöre önemli yatırımlar yapmış, sektörün gelişimine öncülük etmiştir. Özel Sağlık sektöründe ulaştığımız kalite, Grubumuzun sağlık turizminde tercih edilen ve gözde kuruluşlar arasında yer almasını sağlamıştır. Medicana Hastaneler Grubu bugün; JCI tarafından akredite edilmiş hastanelerinde Kalp cerrahisinden tüp bebek merkezine, ileri kanser tedavisinden kozmetolojiye, beyin cerrahisinden organ nakline, hemodiyalizden eklem hastalıklarına ve nörolojiye kadar birçok alanda uluslararası standartlarda hizmet vererek Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu, Orta Asya, Balkanlar ve Avrupa’dan gelen birçok hastayı tedavi etmektedir. Hasta tedavi ve bakımının yanı sıra, artık tıp alanında bilgi ve deneyimlerimizi gelişmekte olan ülkelere ihraç eder konumdayız. Medicana Konya Hastanesi, İç Anadolu’nun

76 > KASIM 2012

en büyük ve en kapsamlı, ülke çapında da kendinden söz edilen sayılı hastanelerinden biri olacağı gibi, dünya çapında sağlık turizminde söz sahibi hastanelerinden biri olacak. 20 yılı aşkın deneyimimiz, uzmanlığımız ve uluslararası hizmet standartlarımızla Grubumuzun 10. Halkası Medicana Konya Hastanesi’ni Konya Halkının ve İç Anadolu Bölgesinin hizmetine sunmaktan son derece gurur duyuyorum.” dedi.

İç Anadolu’nun Tüm Sağlik İhtiyaçlari İçin Tek Merkez Geniş kullanım alanı ve gelişmiş teknolojik cihazlarının yanı sıra; organ nakli, kemik iliği nakli ve kardiyoloji alanlarında Konya'ya ilkleri başarılara imza atmaya hazırlanan Medicana Konya Hastanesi; Acil Servis ve hava ambulans parkı, Anestezi ve Reaminasyon (Yoğun Bakım Üniteleri), Beyin Cerrahi, Biyokimya, Cildiye Kozmetoloji, Çocuk Cerrahi, Çocuk Hastalıkları (Yenidoğan Yoğun Bakım, Çocuk Alerji İmmünoloji), Dahiliye, Diyet, Diş Hastalıkları, Endokrinoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR), Gastroenteroloji, Genel Cerrahi, Göğüs Cerrahisi, Göğüs Hastalıkları, Göz, Hematoloji (Kemik İliği Nakli), IVF (Tüp Bebek), KBB, Kadın Doğum ve Hastalıkları, Kardiyoloji, Kardiyovasküler Cerrahi (KVC), Medikal Onkoloji, Mikrobiyoloji, Nefroloji, Nöroloji, Nükleer Tıp, Organ Nakli, Ortopedi, Patoloji, Plastik Cerrahi, Psikiyatri, Radyoloji, Radyasyon Onkolojisi, Romatoloji ve Üroloji alanlarında verdiği hizmetlerle ön plana çıkacak.



HASTANE DONANIM

sinde Ankara ve İstanbul’a taşınan büyük bir hasta grubunun Konya’da tedavisi mümkün olacak. En ileri cerrahi ve ortopedi ameliyatlarının yapılacağı hastanede, ayrıca en yüksek teknoloji ile kurulacak olan tüp bebek merkezi de oldukça güçlü ve iddialı bir hizmet verecek. 55 yataklı genel yoğun bakım, kardiyovasküler cerrahi yoğun bakım, koroner yoğun bakım ünitelerinin yanı sıra 45 yataklı yeni doğan yoğun bakım ünitesi ile toplamda 100 yatak kapasiteli yoğun bakım üniteleri; teknoloji ve hastane mimarisinin son imkânları kullanılarak tasarlandı. Medicana Konya Hastanesi’nde CIP, VIP, standart hasta odaları ve yoğun bakım hasta odaları hasta konforu ön planda tutularak tıbbi işlemlerin ve tedavinin gerçekleştirileceği tüm sistemlerle donatıldı. Tıbbi işlemlerin ve tedavinin gerçekleştirileceği hasta odalarında; hasta, refakatçi ve tıbbi kadronun olası tüm ihtiyaçları göz önüne alınarak maksimum konfor anlayışı çağın gerekleri ile birleştirildi. Hastaların hastanede kaldıkları süre içerisinde günlük yaşam aktivitelerini kesintisiz sürdürmelerini sağlayacak konfor düşünülerek alt yapı oluşturuldu. Hasta hastanede kaldığı süre boyunca hem kendisine tedavi sağlayan sağlık ekibi ile hem de dış dünya ile çağın gereklerine uygun tüm teknolojiyi kullanarak iletişim kurma imkânına sahip olacaktır.

İleri Kanser Tedavisinde Tek Adres Medicana Konya Hastanesi'nde, tüm tedavi işlemleri akademik deneyimli tıbbi kadro ve ileri teknoloji ürünü tıbbi cihazlarla sağlanacak. Hastane bünyesinde; bilgisayarlı tomografi cihazı (BT), 1.5 Tesla manyetik rezonans inceleme cihazı (MR), 4 boyutlu kadın doğum amaçlı üst seviye ultrason cihazı, PACS (Tıbbi Görüntü Arşivleme ve İletişim Sistemi), tüm vücut PET CT, çift başlı gama kamera, hastanede bulunacak ileri teknoloji cihazlarından sadece bazıları. Dünyada ve ülkemizde çok az merkezde bulunan; yüksek enerjili lineer hızlandırıcı, tek enerjili lineer hızlandırıcı, simülatör, PET-CT-simülatör, radyoterapi ağ sistemi, üç boyutlu tedavi planlama sistemi cihazları Konya’da ilk olarak Medicana Konya hastanesinde kullanılacak.

Ulusal ve Uluslararası Kalite Standartları İç Anadolu’nun En Büyüğü Şehrin mevcut hastanelerinin standardını bir hayli yükselten proje, şehrin yoğun bakım yatak kapasitesine de önemli bir katkı sağlayacak. Konya’nın ve İç Anadolu’nun en büyüğü olacağı için, teknolojik olarak da en üstünü olacak şekilde planlanan Medicana Konya Hastanesi, sadece şehir merkezindeki hastalara değil, çevre ilçelerden ve komşu illerden gelecek hastalara da hizmet verecek. 35 bin metrekarelik kullanım alanı olan hastanenin Konya'nın sağlık üssü olması noktasında kilometre taşı görevi üstlenecek bu projeyle bölgeye kemik iliği ve organ naklinde çok iddialı bir hastane kazandırılırken, onkoloji ve radyoterapi hizmetlerinde yeni bir standardın gelmesi de sağlanmış olacak. Aynı zamanda, kardiyoloji ve kalp cerrahi-

78 > KASIM 2012

Dünyada ve Ülkemizde de sağlık kuruluşlarını akredite eden ve sağlıkta uluslararası akreditastasyon belgesi veren birkaç kurumdan biri olan JCI (Joint Commission International) kriterlerince hazırlanan Medicana Konya Hastanesi, Grubun diğer hastaneleri gibi hızla akreditasyon çalışmalarına başladı. Konya’ya dünya standartlarında sağlık hizmeti getirecek olan Medicana Konya Hastanesi, ileri kanser tedavisi, mikro-cerrahi, travma cerrahisi, omurga ve protez cerrahisi ile tüp bebek sahalarında Konya'daki eksiklikleri tamamlayacak şekilde planlandı. Medicana Konya Hastanesi’nin, sunacağı ileri hizmet kalitesi ile Konya’daki sağlık turizmine de canlılık getirmesi bekleniyor. Medicana Konya Hastanesi, sağlık turizmi alanında özellikle tüp bebek, göz, diş, plastik cerrahi, protez ve kozmetoloji bölümleriyle ön plana çıkacak.



HASTANE DONANIM

Memorial Şişli İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Merkezi Açıldı Toplumda en sık görülen nörolojik hastalıklardan biri olan inmenin neden olduğu bu rahatsızlıklar, doğru rehabilitasyon programları ile önlenebiliyor.

80 > KASIM 2012

Y

utma güçlüğü, erken bunama, depresyon ve uzuv kaybı… Toplumda en sık görülen nörolojik hastalıklardan biri olan inmenin neden olduğu bu rahatsızlıklar, doğru rehabilitasyon programları ile önlenebiliyor. Türkiye’nin en kapsamlı İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Merkezi Memorial Şişli Hastanesi’nde hizmete açıldı. Memorial Şişli İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yakup Krespi, 29 Ekim Dünya İnme Günü” öncesinde inme tedavisi ve merkezin özellikleri hakkında bilgi verdi.

Merkez “Hibrit” Bir Özellik Taşıyor Doç. Dr. Krespi şöyle konuştu: “Memorial Şişli Hastanesi İnme Araştırma ve Rehabilitasyon Merkezi, alanında uzman hekim kadrosu ve gelişmiş tedavi alanları ile Türkiye’de önemli bir referans merkezi olma yolundadır. Merkez, inmede acil dönemi geçirmiş ancak halen bakım ve destek ihtiyacı olan hastalarla, kronik dönem inme hastalarının eş zamanlı bakım, destek, tedavi ve rehabilitasyon ünitesi şeklinde yapılandırılmıştır. Hasta başındaki gelişmiş monitör, hemşire bankosundaki santral monitör ile özel bir odada en yakın tıbbi desteği sağlayabilirken; ünitenin merkezinde yer alan rehabilitasyon platformunda ileri



HASTANE DONANIM

zorunlu hareket tedavisi” gibi bazı özellikli rehabilitasyon programları gündeme gelmektedir.”

İnme Sonrası Bunama Riski En Aza İndiriliyor “İnmeden sonra hastalarımızı bekleyen en önemli sorunlardan biri erkenden bunamadır. Bunun takibi, önlenmesi ve mümkünse tedavisi gereklidir. “Kognitif program” sayesinde inme sonrasında hastaların seyirleri takip edilir ve gerekli müdahaleler önceden planlanır. İnme, dramatik ve beklenmedik bir durumdur. Rehabilitasyonun en önemli şartı, hastanın ve yakınlarının bu duruma mümkün olan en iyi adaptasyonu göstermesi ve motivasyona sahip olmalarıdır. Bunu kolaylaştırmak için rehabilitasyon programının vazgeçilmez ayaklarından biri “Psikolojik destek programı”dır. İnme sonrası bakım ve rehabilitasyon hizmetleri hastanın ev yaşantısını içerecek şekilde organize edilmelidir”

Modern Teknikler Tedavide Başarıyı Getiriyor

Memorial Şişli İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yakup Krespi

rehabilitasyon teknikleri uygulanabilmektedir. Merkezin en önemli farkı, multidisipliner yani farklı uzmanlık alanları olan profesyonellerden oluşan ekip tarafından hizmet verilmesidir. Ekipte vasküler nöroloji uzmanı, girişimsel nörolog, nörolojik rehabilitasyon uzmanı, fizyoterapist, iş ve uğraş terapisti, dil, konuşma ve yutma terapisti, psikolog, nöropsikolog, inme bakım ve tedavisinde uzmanlaşmış hemşire, evde bakım ve evde rehabilitasyon ekipleri hizmet vermektedir.”

Yutma Bozuklukları Özenle Tedavi Ediliyor “Bu rehabilitasyon ünitesinin en önemli özelliği gelişmiş bir “Yutma bozuklukları ve videofluoroskopi laboratuvarı” olmasıdır. İnme sonrası en önemli sağlık sorunlarından biri, yutma güçlüklerine bağlı olarak yiyecek ve içeceklerin akciğere kaçması nedeniyle ortaya çıkan akciğer enfeksiyonu yani pnömonidir. Bunu önlemek ancak özel bir “Yutma rehabilitasyon programı” ile mümkündür. İş ve uğraş terapisi, inme rehabilitasyonunun erken döneminde uygulanmaktadır. İlk günden itibaren hastanın kalan yetileri doğrultusunda, örneğin kullanabileceği çatal, kaşık ve tabak sağlanarak, inme sonrası hastaların yapamadıklarını başarmaları sağlanmaktadır. Felç sonrası en zor iyileşen organ koldur. Bunun için BOBATH” ve “Kısıtlayıcı-

82 > KASIM 2012

“İnme geçirildikten sonraki ilk 1-3 ay içinde yeni bir inme geçirme riski çok yüksektir. Bu riskin düşürülmesinin yolu, inmenin nedenini doğru saptamak ve tedavi etmektir. Bu ünite aynı zamanda “Girişimsel nöroloji ünitesi”nin yatan hasta ünitesi olarak organize edilmiştir. Hasta ikincil korunma amacıyla şah damarının stent tedavisi için bu üniteye yatırılmaktadır. Vücudun bir tarafındaki felç 15 dakika da sürse kalıcı da olsa, nedeni anlaşılamaz ve doğru tedavi edilemez ise 1 hafta sonra yeni bir inme riski yüzde 10 civarındadır. Geçici şikayetler kalıcı şikayetlere yol açan inme kadar önemlidir hatta neredeyse aynı anlamı taşımaktadır. Geçici şikayetleri olan hastalar için “TIA” yani “Geçici iskemik atak geçirdi” tanımlaması kullanılmaktadır. Bu klinik, alt yapısı ve işleyiş planlarıyla aynı zamanda bir “TIA kliniği” olarak tasarlanmıştır. Bir TIA hastasında en yoğun ikincil koruma tedavisini yapılandırma yeteneğine sahip olan klinikte bulunan “Nörosonoloji laboratuvarında” tüm ileri beyin damar renkli ultrason incelemeleri hızlıca yapılabilmektedir.”

Türkiye’de ilk kez “İnme Primer Koruma Kliniği” “İnme en sık görülen ancak aslında önlenebilir en önemli nörolojik hastalıktır. 60 yaş ve üzeri kişileri tehdit eden en önemli nörolojik sorun, inme ve demans yani bunama riskidir. Demans gelişiminin ardında da yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet gibi risk faktörleri tetikçi rolü oynamaktadır. Bu hastalıklarla mücadele amacıyla ülkemizde ilk defa bir merkez içinde “İnme Primer Korunma Polikliniği” oluşturmuştur. Hastanelerin geleneksel check- up birimlerinden farklı olarak Memorial Check- Up Merkezi içine ilk kez beyin sağlığı ile uğraşan bir birim eklenmiştir.”



HASTANE DONANIM

Balıkesir'in Sağlığı Değişiyor

İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası, 850 yataklı yeni bölge hastanesi ve Ayvalık Devlet Hastanesi yeni hizmet binasına kavuşacak.

B

alıkesir'de sağlık teşkilatında büyük değişim yaşanıyor. İl'in en büyük sağlık yatırımı olan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin yeni binasına kavuşmasının ardından İl Sağlık Müdürlüğü, Bölge Hastanesi ve Ayvalık Devlet Hastanesi yatırımları da yakın zamanda sonuç alınacak projeler arasında yer alıyor.

İl Sağlık Müdürlüğüne Yeni Bina Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğünün yeni hizmet binası inşaatı hızla devam ediyor. Üçüncü katı çıkılan inşaatın yakın

84 > KASIM 2012



HASTANE DONANIM

zamanda tamamlanıp hizmete gireceği belirtildi. Yaklaşık maliyeti 10 milyon 912 bin 187,20 TL olan binanın sözleşme bedeli ise 7 milyon 240 bin TL. 21 Mayıs 2012 tarihinde başlayan işin 15 Temmuz 2013 tarihinde bitirilip teslim edilmesi bekleniyor. Sağlık Müdürlüğü binası 6 bin 684 metrekare arsa üzerinde bodrum + zemin + 3 kat şeklinde inşa edilecek. Oturma alanı bin 760 metrekare olan hizmet binası 7 bin 950 metrekare kapalı alana sahip olacak. Sağlık Müdürlüğü ve Toplum Sağlığı Hizmet Binasının ihalesi 8 Şubat 2012 tarihinde İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapıldı. Sözleşme süresi 420 gün olan binada fiziki gerçekleşme yüzde 5 seviyesinde.

TOKİ, Merkeze 850 Yataklı Bölge Hastanesi Yapacak Balıkesir'in en büyük ihtiyacına cevap vermesi beklenen 850 Yataklı Devlet Hastanesi yapımı için Balıkesir Belediye Başkanlığına ait 90 bin metrekarelik alanın 'Sağlık Alanı' olarak tahsisi yapıldı. Yeni hastaneye ait arsa imar bilgi ve belgeleri Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Daire Başkanlığına gönderildikten sonra Bakanlı tarafından çalışmaları tamamlanan proje, ihalesi yapılmak üzere Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığına teslim edildi. Balıkesir Bölge Hastanesinin inşaatına bu yıl içerisinde başlanması planlanıyor. Yeni hastanenin Balıkesir'in beş yıldızlı hastanesi olacağı kaydedildi.

Ayvalık'a 100 Yataklı Hastane Öte yandan, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde 100 yataklı yeni devlet hastanesi yapılacak. 2009 yılı yatırım programına alınan 100 yatak + ameliyathane + yoğun bakım inşaatının toplam proje tutarı 14 milyon TL. 2009 ve 2010 yıllarında 86 > KASIM 2012

toplam 7 milyon 500 bin TL ödeneği İl Özel İdare Müdürlüğü bütçesine aktarıldı. Hastane binası için 50 bin metrekare arsanın, Anıtlar Yüksek Kurulu izni alınması için belediye tarafından tahsis işlemleri tamamlandı. Ayvalık Belediyesince hastane arsasının da içinde bulunduğu yeni imar planının Belediye Meclisi tarafından onaylandığı bildirildi. Ayvalık Belediyesi tarafından 'Sağlık Alanı' olarak ayrılan yere uygulanacak olan avam projeler Bursa Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından onaylanarak kabul edildi. Sağlık Bakanlığı tarafından uygulama proje çalışmalarının başlatıldığı Ayvalık Devlet Hastanesi için tahsis edilen arazinin tapu ifraz işlemlerinin devam ettiği, ihalesinin kesinleştiği bildirildi. Balıkesir İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Yılmaz (Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri), Balıkesir'in sağlık hizmetlerinde son derece önemli değişimlerin, güzel gelişmelerin yaşandığını, halka daha kaliteli sağlık hizmeti verileceğini ifade etti.



AKTÜEL

S

ALO 182 Ücretsiz

ağlık Bakanlığı, Alo 182 Hattı ile ilgili bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, "Merkezi Hastane Randevu Sistemi" projesinin Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin önemli bileşenlerinden birisi olduğu ve 2010 yılından bu yana vatandaşlara başarı ile hizmet ettiği kaydedildi. Projenin pek çok faydalı amacından birinin de hizmet sunan kaynakların doğru planlanması ve vatandaşların hastanede bekleme sürelerini azaltarak sağlık hizmetine erişimini kolaylaştırmak olduğu bildirildi. Vatandaşların 'Alo 182' hattını arayarak operatörler yardımıyla veya MHRS web sayfasından bizzat kendilerinin ücretsiz olarak randevularını alabildikleri de ifade edildi. 'Alo 182' hattını arayan vatandaşların ise kullandıkları telefon operatörünün "görüşme ücretine" tabii olup, sadece bu ücreti ödedikleri belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bakanlığımız, herhangi bir ad altında vatandaşlarımızdan veya telefon operatörlerinden hiçbir ücret almamaktadır. Ancak haberlerdeki ifadelerde, randevu hizmetinden Bakanlığımız bir ücret alıyormuş izlenimi oluşturulmakta ve Bakanlığımızın bu önemli projesi haksız şekilde itham edilmiş olmaktadır. Bunun gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır."

365 Gün 24 Saat Randevu İmkanı

"Basında yer alan haberlerde, randevu hizmetinden bakanlığımız bir ücret alıyormuş izlenimi oluşturulmakta ve bakanlığımızın bu önemli projesi haksız şekilde itham edilmiş olmaktadır. Bunun gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur."

88 > KASIM 2012

Sağlık Bakanlığı’nın hizmete sunduğu bu sistemde, vatandaş 365 gün 24 saat hem internet üzerinden hem de telefonla randevu alma imkanına sahip. İnternetten randevu almak isteyenlerin hastanerandevu.gov.tr adresine girmeleri veya telefonla randevu almak isteyenlerin 'Alo 182' Hattı’nı aramaları yeterli olmakta.

Hastanelerde Engeller Kalkıyor Öte yanda, engelli vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarına rahatça erişimlerinin sağlanabilmesi için kurumlara verilen 8 yıllık sürenin tamamlanmasına az bir zaman kala Sağlık Bakanlığı bu yöndeki çalışmalarını hızlandırdı. 81 İl Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine engelli bireyler için bir dizi talimat veren bakanlık, sağlık tesislerinde engelli bireylere özel 1 poliklinik odası bulundurulmasını istedi. Her serviste bir kadın ve bir erkek engelli hasta olmak üzere en az 2 engelli hasta odası ayrılacak. Yatak sayı 1-40 olan servislerde hem erkek hem kadın hastalar için engelli tuvaletleri bulundurulacak. Sağlık tesislerinin giriş çıkışlarının, rampa eğimlerinin ve sahanlık alanların engelli hastaların rahat ulaşımını sağlayacak şekilde düzenlenecek. Sağlık tesislerinin bahçe ana girişine görme engellilerin rahatça ulaşabileceği bir yerde “Hastane Yerleşkesi Kabartma Haritası” bulundurulacak. Acil, poliklinik, servis girişlerinde bilgilendirme, yönlendirme uyarma amaçlı bilgilendirme işaret ve sistemlerine yer verilecek. Sağlık tesislerinin otopark alanlarında, engelliler için en az 1 olmak üzere toplam park yeri sayısının yüzde 5’ine kadar yer ayrılması sağlanacak. İşaret dili bile personel bulundurma zorunluluğu olan hastaneler, engelli bireylere hastane içi ve dışı refakat edebilecek personel görevlendirecek. Bu çerçevede sağlık tesislerinde, Genel Sekreterliklerce bir ekip oluşturulacak ve bu ekibin 15 Ocak 2013 tarihine kadar sağlık tesislerinde denetimlerini tamamlayacak ve eksikliklerin giderilmesini sağlayacak. Yapılan denetim sonucunda her sağlık tesisi için ayrı ayır rapor hazırlanacak.



HASTANE DONANIM

Dünyagöz Hastaneler Grubu’na 2 Yeni Halka Daha Eklendi

18 noktaya ulaşan hastaneler zincirinin en yeni halkaları Dünyagöz Bursa ve Dünyagöz Pendik hizmete girdi.

T

ürkiye’nin ilk ve dünyanın en büyük göz hastaneler grubu olan ve gözün tüm branşlarında en gelişmiş tedavi yöntemleri ile hizmet veren Dünyagöz, son teknoloji ile donatılmış yeni şubeleri Dünyagöz Pendik ve Dünyagöz Bursa ile Türkiye ve yurtdışındaki lokasyon sayısını 18’e ulaştırdı.

Göz Tedavilerinde Son Teknoloji Yöntemler

Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu.

90 > KASIM 2012

Dünyagöz Pendik ve Dünyagöz Bursa’da, Dünyagöz’ün diğer hastanelerinde olduğu gibi en yeni teknolojileri ve tedavi yöntemlerini bölge ve çevresinin hizmetine sunduklarını belirten Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu “Profesör ve uzman doktorlardan oluşan, bölgeden ve grubumuz bünyesindeki deneyimli hekimlerden oluşan medikal kadromuz ile bundan böyle Bursa ve Pendik çevresine kesintisiz hizmet vereceğiz’’ dedi. Kapıcıoğlu, “Dünyagöz Bursa ve Dünyagöz Pendik hastalara 5 yıldızlı otel konforunda hizmet verecek alt yapı ve teknolojik donanıma sahip. Gözün tüm branşlarında 240 farklı tedavi yöntemi ile haftanın 7 günü hizmet veren Dünyagöz Pendik ve Dünyagöz Bursa günde ortalama 250 muayene ve 50 ameliyat yapma kapasitesine sahip. Etiler ve Ataköy hastanelerimizde bulunan teknoloji ve hizmet standardının aynısı bu şubelerimizde de mevcut” diyerek sözlerine devam etti.


Kişiye Özel Lazer Tedavisi Kapıcıoğlu, “Dünyagöz Pendik ve Dünyagöz Bursa’da muayene ve ameliyatlardan SGK’lılar da yararlanabiliyorlar“ diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Nasa’nın onayladığı kişiye özel lazer tedavisi 150 KHz IFS lazer teknolojisi artık Bursa ve Pendik bölge ile çevresinin hizmetinde. Bu merkezlerimizde hastaların yaş gruplarına ve göz hastalıklarına özel dizayn edilen muayene, tetkik odaları ve ameliyathaneler mevcut. Katarakttan, lazere, şaşılıktan, retinaya ve göz estetiğine kadar göze dair tüm branşlarda en gelişmiş tedavi yöntemleri ile hizmet için hazırız. Hastalara sunduğumuz VIP hizmetler ile bu bölgeler ve çevresinde kısa sürede Dünyagöz farkını hissettireceğimize inanıyoruz”


HASTANE DONANIM

Özel Alman Hastanesi Üniversal Hospitals Group

Metabolik Cerrahi Ünitesi

D

ünyada sadece Türkiye dahil 6 ülkede ve 8 doktor tarafından yapılabilen ameliyat ile şeker hastalığı, ilaç ve insülin tedavisi kader olmaktan çıktı. Ameliyat sonrasında 300 hasta insülin veya hap kullanmayı bırakırken, yüksek kolesterol ve hipertansiyon gibi sorunların yanı sıra, hastalığın göz, böbrek, karaciğer gibi organ kayıplarına sebep olan etkileri de kontrol altına alınmış oldu.

Universal Hastaneler Grubu’na Dünyadaki 8 Doktordan Biri Universal Hastaneler Grubu’na bağlı Universal Alman bağlı Universal Alman (Taksim) (Taksim) Hastanesi Metabolik Cerrahi Ünitesi’nde Genel Hastanesi bünyesinde kurulan Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Alper Çelik, geçtiğimiz yıl ameliMetabolik Cerrahi Ünitesi’nde Genel yat ettiği hastalarıyla birlikte basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Hindistan’da metabolik cerrahi ameliyatlarını Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Alper gerçekleştiren Dr. Suren Ugale de katıldı ve dünyada yapıÇelik, tip 2 diyabet hastalarını lan metabolik cerrahi uygulamaları ile ilgili bilgi verdi. Basın toplantısına metabolik cerrahi ameliyatı olan sunuameliyatla tedavilerine Eylül 2011 cu – oyuncu Erhan Yazıcıoğlu, tiyatro sanatçısı İlyas İlbey, tarihinden bu yana devam ediyor. İzmir Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, İzmir Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı katıldı. Doç. Dr. Alper Çelik basın toplantısındaki konuşmasına “Bir hayalim vardı, bundan tam bir yıl önce bu hayalimi gerçekleştirmek üzere yola çıktım” diyerek başladı. Dünyada Brezilya, Japonya, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya ve Türkiye’de olmak üzere sadece 6 merkezde 8 cerrah tarafından yapılan ileal İnterpozisyon ameliyatını Türkiye’de gerçekleştiren Doç. Dr. Alper Çelik, “Geçtiğimiz yıllarda yaklaşık 300 ameliyat yaptım. Hastalarımın

92 > KASIM 2012


insülin tedavisini bıraktığını, hap kullanmadıklarını, karaciğer, böbrek gibi organlarını ve gözlerini kaybetmekten kurtulduklarını, ayak yaralarının iyileştiğini gördüm. Hayallerimin bugün artık gerçek olduğunu ifade edebilirim. Doktorluk hayatımın son 5 yılını gecesiyle gündüzüyle diyabet hastalarına adadığım için doğru bir karar aldığımı görmekten dolayı çok ama çok mutluyum” diye konuştu.

Yüksek Başarı Oranı Doç. Dr. Alper Çelik yapılan ameliyatın hastalarda yüzde 95 oranında başarılı olduğunu, hastaya faydasının ise yüzde 100 oranında olduğuna dikkat çekti. Ameliyatta başarının ne olduğunu çok iyi tanımlamak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Çelik “Yüksek ünitelerde insülin ve yüksek miktarlarda ilaç kullanmak zorunda olan hastanın, ameliyat sonrasında insülin ve ilaç kullanma miktarlarında ciddi oranlarda düşüş oluyor. Bazı hastalar insülini bırakarak çok düşük miktarlarda ilaç ile hayatını sürdürebiliyor. Bunu da başarılı sayarsak, başarı oranı yüzde 100’dür. Bu ameliyatın riski ise herhangi bir sindirim sistemi ameliyatından daha fazla değildir” dedi.

Şeker Hastalığı Artık Kader Değil Doç. Dr. Alper Çelik yaptığı basın toplantısında diyabet hastalığının “çağın vebası” olarak adlandırıldığını ve Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre her yıl dünyada yaklaşık 4 milyon insanın tip 2 diyabet hastalığı yüzünden hayatını kaybettiğini söyledi. Türkiye’de ise son 10 yıl içerisinde şeker hastalığının yüzde 50 oranından fazla bir şekilde artığına dikkat çeken Doç. Dr. Çelik, “Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 32 bin kişi diyabet ya da diyabete bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor, bu rakam günde yaklaşık 87 kişi gibi çok yüksek bir seviyededir. Ancak bu ameliyat sayesinde şeker hastalığı bir kader olmaktan çıkmıştır” dedi.

Hastalığın Türkiye’ye Yıllık Faturası 13 Milyar TL Ülkemizdeki kamu kurum ve kuruluşlarının diyabet hastalığının tedavisi için her yıl yaklaşık 13 milyar Türk Lirası harcadığına dikkat çeken Doç. Dr. Çelik şöyle konuştu: “Universal Alman Hastanesi Metabolik Cerrahi Ünitesi’ne yatan tip 2 diyabet hastalarına uyguladığımız tedavi sayesinde artık kilo problemleri, şeker hastalığına bağlı organ kayıpları ve ilaç-insülin ihtiyacını sona erdirmek mümkün. Ayrıca şeker hastalarında ileriki yıllarında ortaya çıkması muhtemel diyaliz tedavileri, göz ameliyatları, kalp ameliyatları gibi pek çok ameliyatın da yapılmasına gerek kalmayacaktır. Türkiye’deki kamu kurum ve kuruluşları şeker hastalarının takip ve tedavisi için her yıl yaklaşık 13 milyar TL harcamaktadır. Bu ameliyat ile ülke ekonomisine katkı sağlanırken adı geçen diğer ilave tedavi yöntemlerine olan gereksinimin de önüne geçilerek kamunun sağlık hizmetlerinde bir rahatlama yaratılacaktır.”


PAZAROLA

[

Dil ve Gönül

F

ertler, gruplar ve toplumlar olarak dilimize hâkim olamıyor ve birbirimizle pek anlaşamıyoruz. Dillerimiz fırın küreği gibi. Lâkin, “dil yâresi”ndeki mecâzla, bir türlü gönüllere giremiyoruz.

Prof. Dr. İsmail KAYA

Bazen de, dil ve söylemler, fillerin eğitiminde olduğu gibi, müşteriler olarak ve toplum olarak sahip olduğumuz büyük gücü kullanmaktan, maksadımıza ulaşmaktan bizleri mahrum edebiliyor. Yavru filleri kısa bir zincirle ayağından kazığa bağlarlarmış. Adım adım zinciri uzatır, daha geniş bir alanda dolaşmasına izin verirlermiş. Zamanla, koca fil duruma alışır, bebeklikten kalan bir hisle, zincir yerine bir ip, demir kazık yerine bir çıtayla bile zaptedilir hale gelirmiş. Popüler kültür ve medya da bir aşamadan sonra pek çok alanda “filin ipi” gibi çalışıyor, hepimizi kuşatıyor. Hedeftekilerin pek azı, şayet nasibi de varsa, akılları ve gönülleriyle ipleri koparmayı başarabiliyorlar. Uzmanlık alanımız, bizi müşterinin diliyle yakından ilgilenmeye, onu anlamaya, onu derinden araştırmaya zorluyor. Pazarlamada başarı (isterseniz iletişimde deyiniz) kendisinin veya firmasının dilini değil, müşterisinin dilini öne çıkaranlara daha çok yakışıyor.

Firmalar, kurumlar, istisnalar hariç, kendi dillerinin farkına bile varamıyor. Lafın nereye dokunduğunu kestiremiyorlar. Nerede kaldı ki, kendi dillerini geri çekip veya ayarlayıp, müşterinin dilini anlamaya, o dilden konuşmaya başlasınlar. Aslında bunu gerçekleştirmek çok da zor değil. “Kişi dilinin altında gizlidir.” sözü işi özetliyor. Müşteri zaten diyeceğini nasılsa, yeri ve zamanı geldiğinde bir şekilde diyor. Yeter ki, bir dinleyen bulunsun. Bizler, ne tür bir kurumun veya kuruluşun parçası olursak olalım, dilimize, tarzımıza ve söylemlerimize özen göstermeliyiz. Sevdiriyor muyuz, yoksa nefret mi saçıyoruz? Davet mi ediyor, yoksa geleni kovup, kaçırıyor muyuz? Sözlü sözsüz, yazılı görüntülü, açık kapalı, genel özel, bütün iletişimlerimizi gözden geçirelim; yanlış olanları çizelim, silip, atalım. Yerine maksada uygun olanları koyalım. Hoş, dili ve söylemi tutturabilsek bile, bazen maksadı ve hedefi tutturamayabiliyoruz ya, neyse... “Doğruyu söylemek için dil, anlamak için gönül gerek.”

Genellikle, müşterinin dili firmanın dilinden daha zengin, daha geniş, daha sevecen, daha çekici ve daha renkli oluyor. Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.blogspot.com blogları ziyaret edilebilir.

94 > KASIM 2012

]


AKTÜEL Türkiye Diyabet Vakfı’ndan Dünya Rekoru Her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen diyabet bilinirlik çalışmaları kapsamında bu yıl ‘En Şeker Rekor’ projesiyle Türkiye Diyabet Vakfının 6000 kişiyi hedef alan şeker taraması 7042 kişi ile dünya rekorunu kırdı.

T

ürkiye Diyabet Vakfı; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Novo Nordisk Sağlık Ürünleri’nin ana sponsorluğunda, Vodafone Türkiye’nin iletişim sponsorluğunda, Bayrampaşa Belediyesi, Spor A.Ş., Diyabet Hemşireliği Derneği ve Roche’un katkılarıyla düzenlediği ‘’En Şeker Rekor Denemesini’’ gerçekleştirdi ve tam 8 saat içerisinde 7042 kişiye ücretsiz kan şekeri taraması yaparak Guinness Rekorunu elde etti. Her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen diyabet bilinirlik çalışmaları kapsamında bu yıl ‘En Şeker Rekor’ projesiyle Türkiye Diyabet Vakfının 6000 kişiyi hedef alan şeker taraması 7042 kişi ile dünya rekorunu kırdı.

“Diyabeti Durduralım” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Türkiye Diyabet Vakfı önderliğinde başlatılan ‘Diyabeti Durduralım’ projesi kapsamında organize edilen ‘En Şeker Rekor’ tarama etkinliği, 18 Kasım 2012 tarihinde, İstanbul Bayrampaşa Hidayet Türkoğlu Spor Kompleksi’nde halka açık olarak gerçekleştirildi. Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, ‘’Daha önce 8 saatte Hindistan’da 3573, Filipinler’de ise 5217 kişinin kan şekeri ölçülmüştü. Türkiye, Hindistan’ın rekorunu 1 saat 10 dakika, Filipinler’in rekorunu da 3 saat 25 dakika 5218 kişi ile kırdı’’ diye konuştu. Guinness Türkiye Temsilcisi Şeyda Subaşı Gemici ‘’Bugünkü rekor 8 saat içerisinde yapılan en çok kan şekeri ölçümüdür’’ dedi.


DENGE

[

Büyüme engelleniyor mu?

B

izde hava bitmez. Biri biter, biri başlar. Şimdilerde şöyle bir hava estiriliyor:

-Şartlar uygun, dış finansmanda sıkıntı yok, ekonomi büyüyecek, fakat Merkez Bankası (MB) engelliyor. Acaba öyle mi? Eğri oturalım, doğru konuşalım. Mehmet Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@ tg.com.tr

Türkiye ekonomisi, tasarruf açığı veren ve dış âlemin tasarruflarıyla büyüyebilen bir ekonomi. Son tahlilde: Bu değirmenin suyu, dışarıdan geliyor. Ekonominin çarkı, dış kaynakla dönüyor. Büyümenin hızlandığı yıllarda, büyük ölçüde, iç taleple (yaklaşık yüzde 70 oranında!) büyüyoruz. “İç pazara yönelik üretimin ve ihracatın önemli bir bölümünün ithalata olan bağımlılığını” bugünden yarına sıfırlamak mümkün değil. Dolayısıyla.. Zaman zaman, aralarında “doku uyuşmazlığı” oluşsa da, “hızlı büyüme-yüksek cari açık” ikilisi, fevkalade “köklü ve kronik” bir ilişkiyi simgeliyor. *** Ancak... Büyüme, “potansiyel büyüme hızının” (enflasyonist baskı oluşturmayan ve finansal risk biriktirmeyen büyüme hızı) üzerine çıktığında, yani “belli bir eşikten sonra” işler karışıyor. Bir dizi problem çıkıyor: -Fiyat istikrarı zedeleniyor. Enflasyon, kuyruğu dikiyor. -Cari açık, sürdürülebilir düzeyin üzerine tırmanıyor. -Açığımızı finanse edenlerin portföy ve vade tercihlerine paralel olarak, bankacılık

96 > KASIM 2012

]

sisteminin aldığı riskler, finansal istikrarı tehdit etmeye başlıyor. *** İşte tam da bu ortamda, MB, devreye girerek, gerek fiyat istikrarına ve gerekse finansal istikrara yönelik tehditleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Ekonominin, “potansiyel büyüme hızının” üzerine çıkmasına izin vermiyor. Fena mı yapıyor? -Bize göre, çok da iyi yapıyor, ama büyümeyi engellemekle itham ediliyor. Aslında, para otoritesinin temkinli duruşunu ve reflekslerini son derece normal karşılamak gerekiyor. Şurası kesin. İçinde bulunduğumuz konjonktürde bizim için kritik olan, ne pahasına olursa olsun büyümek ve krize toslamak değil, istikrarı delmeden büyümektir. *** İsterseniz, bir kere daha vurgulayalım. Para politikası, elbette eleştirilebilir. Ne var ki, MB’nin özerkliğinin korunması ve zedelenmemesi çok önemlidir. Özerklik, bir “yetki ve sorumluluk” paylaşımıdır. Banka’nın itibarı, ülkenin itibarıdır. Faizi düşürebilmenin ön şartı, MB’nin “yasal özerkliği” ile “fiili özerkliği” arasında?fark?olmamasıdır. Aman ha!












Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.