btek’in Ekspomed ve La alya İt u uğ Onur Kon t Çekici AVM Sağlık Dikka ması ış al Ç a Bir Kampany Başlattı mlerle Otamed yeni çözü r yo pazarı büyütü
:14 :22
:26 nde :38 Ortopedi ürünleri ks ite ar V i: ih rc te ı an düny H Tanısı :60 CDK Sağlık’tan PA ih C az
IN DE X
GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr
İçin Yepyeni Bir
SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAFİK TASARIM BERKAN KESGİN berkan.kesgin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr
Reklam indeksi ABEM KİMYA.................................49
EMTRON.......................................41
METISAFE...................................165
AKTİF DIŞ TİCARET.......................81
FORTİS.....................................A.K.İ.
MGT..............................................83
AKTİF KİMYA..............................143
GIOMED.......................................161
MULTİKAN................... 105-107-109
AMAZON MEDİKAL........................69
GIOMED.......................................173
NOVAIR.........................................45
AND OUTDOR..............................141
GÖZDE................... 145-147-149-151
OCTAMED....................................117
ARI MEDİKAL.......................... 33-35
HAYAT KİMYA...............................51
OKI................................................15
ARON TİTANYUM........................111
HİDROMED.................................159
AVM SAĞLIK................................ 4-5
İHLAS ARMUTLU.........................185
ORSA..........................................A.K.
AYDERSAN.......................... 125-129
İHLAS KOLEJİ.............................181
BEK TEKNİK..................................65
İHLAS PAZARLAMA.....................183
BETA BİO MEDİKAL.....................101
İSTEM..................................... 19-21
BIHE............................................189
İ-TEK MEDİKAL.............................37
CDK......................................... 61-63
KEYHAN TERCÜME.....................155
CEYO....................................... 97-99
KUGUEL.............................. 134-135
ÇAĞDAŞ MEDİKAL........................17
LAMİNAT OFİS............................157
DOPA...................................... 73-75
LEVENTTEK................................137
DÜNYA KONGRE..........................187
MAGNET MEDİKAL........................31
DÜNYA MEDİKAL........................123
MAVİ HAVA..................................175
EAR TEKNİK................................127
MEDFEN........................................59
TEKNOMED...................................13
EFORSAN............................ 170-171
MEDIUS.......................................169
TOG MEDİKAL.............................133
EKOL TIBBI ÜRÜNLER..................57
MEDİKAR.................................... 6-7
TRİMPEKS.......................... 91-93-95
ELECTROLUX................................43
MEDİMPORT........................ 119-121
TURKUAZ....................................167
ELİF ORTOPEDİ...........................131
MELSAN......................................163
TÜRKİYE HASTANESİ..................153
ELMED..........................................47
MES MEDİKAL......................... 77-79
TÜYAP................................. 190-191
EMS..............................................89
MESİTAŞ................................. 25-27
VARİTEKS........................... Ö.K.-2-3
OTAMED.......................... Ö.K.İ.-1-10 OTTOBOCK..................................115 ÖMS............................................ 8-9 PRESTİJ HASTANE GEREÇLERİ....85 SAMSUN CERRAHİ ALETLER........53 SCA...............................................67 SGMS..........................................139 SLEEPWELL................................179 SOLAREX....................................177 TARTI..........................................113
ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
Medikal TEKNİK
Yıl.27 Sayı.324 Aralık 2013
Editör
Sektörün büyük buluşması ekspoMED EURASIA, labtekMED ile birlikte 3-6 Nisan 2014 tarihleri arasında İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 21’inci kez tıp ve sağlık profesyonellerine kapılarını açacak. Uluslar arası katılımcı sayısının geçtiğimiz yıla göre % 40 oranında arttığı bildirilen ekspoMED ve labtekMED fuarlarında 20 ülkeden 200’ün üzerinde yabancı katılımcı yer alacak. Fuar bu yılda Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) ve bağlı dernekleri Marmara Sağlık Sektörü İş Adamları Derneği (MASSİAD), Çukurova Medikalciler Derneği (ÇUMED), İç Anadolu Medikalciler Derneği (İMDER), Ege Tıbbi Malzemeciler Derneği (E.T.M.D), Denizli Tıbbi Malzemeciler Derneği, Doğu Karadeniz Medikalciler Derneği, Doğu Anadolu Medikalciler Derneği (DOMED), Gaziantep Sağlık İş Adamları Derneği), Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS), Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) ve Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)’le işbirliği ile düzenleniyor. Sektörün buluştuğu bu önemli organizasyonda Medikal Teknik Dergisi olarak bizlerde her yıl olduğu gibi yer alacağız. Sağlık sektöründeki gelişmeleri ziyaretçilerle konuşurken, fuara ait performansı da katılımcılardan öğreneceğiz. Gelecek sayıda fuara ilişkin ayrıntıları dergimizde bulabilirsiniz. Bu vesileyle değerli sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını en içten dileklerimizle kutlarız. Sağlıklı günler.
Aktüel
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’ndan
Tıp Bayramı Mesajı Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: “Geride bıraktığımız 12 yıl boyunca dünyanın da takdirini kazanan reformları siz değerli sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayreti ile gerçekleştirdik” •
Bu tablonun oluşmasında hiç şüphesiz Türkiye’nin sağlığı için emek harcayan siz değerli sağlık çalışanlarının gayreti ve fedakârlığı var” ifadelerini kullandı. Bakan Müezzinoğlu mesajında şunları kaydetti: “İnsanımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanabilmesi için var gücünüzle çalışıyorsunuz. Mesleğinizi icra ederken karşınıza çıkan güçlükler hiçbir zaman sizi yıldırmadı, yolunuzdan alıkoymadı. Bunu yaparken karşılık beklemeden, erdemli bir şekilde sadece mesleki sorumluluğunuzu yerine getiriyorsunuz. Bu özveriniz, bizler için motivasyon kaynağı olduğu gibi ülkemiz adına yapacağımız reformların da en güçlü adımı oluyor. Bu doğrultuda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı görev anlayışı ve çalışma heyecanı ile insanımıza daha iyi bir sağlık hizmeti verebilmek için hep birlikte gayret edeceğiz. Karşılıklı diyalog ve işbirliği ile yine zorlukların üstesinden geleceğiz. Emeği hiçbir maddi değerle karşılanması mümkün olmayan kıymetli mesai arkadaşlarımın özlük hakları için yaptığımız iyileştirmelere devam edeceğiz.Bu vesileyle siz değerli sağlık çalışanlarına sevgi ve şükranlarımı sunar, 14 Mart Tıp Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım”
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Geride bıraktığımız 12 yıl boyunca dünyanın da takdirini kazanan reformları siz değerli sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayreti ile gerçekleştirdik. Böylece ülkemizin en ücra noktalarına kadar sağlık hizmetini ulaştırabildiğimiz bir dönemin kapılarını açtık” dedi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Bakan Müezzinoğlu, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda, “Özünde, karşılıksız hizmet ve fedakârlık olan mesleklerin başında hiç şüphesiz hekimlik gelir. Istırap içindeyken bile hastasının yardımına koşan, acısını dindirmeden mesaisini bitirmeyen fedakâr hekim ve sağlık çalışanlarımızın bu anlayışını yansıtan örneklere her gün şahit oluyoruz. Kolunda serum ile hasta muayene eden doktorumuzun, yoğun kar ve arazi şartları nedeniyle hastasını evinden alıp sırtında ambulansa taşıyan acil tıp teknisyenimizin, olay yerine bir an önce ulaşmak için hayatını ortaya koyan ambulans şoförümüzün gayreti bunlardan bazılarıdır. Geride bıraktığımız 12 yıl boyunca dünyanın da takdirini kazanan reformları siz değerli sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayreti ile gerçekleştirdik. Böylece ülkemizin en ücra noktalarına kadar sağlık hizmetini ulaştırabildiğimiz bir dönemin kapılarını açtık.
14 Nisan • 2014
Aktüel
ekspoMED Eurasia labtekMED’in onur konuğu İtalya Uluslar arası katılımcı sayısının geçtiğimiz yıla göre % 40 oranında arttığı bildirilen ekspoMED ve labtekMED fuarlarında 20 ülkeden 200’ün üzerinde yabancı katılımcı yer alacak. •
tanıtım faaliyetlerinin sürdürüldüğünü kaydetti. ekspoMED-labtekMED fuarları 3 ila 5 Nisan tarihlerinde 10:00-19:00 saatleri arasında, 6 Nisan’da ise 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
ekspoMED EURASIA, labtekMED ile birlikte 3-6 Nisan 2014 tarihleri arasında İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 21’inci kez tıp ve sağlık profesyonellerine kapılarını açacak. ekspoMED-labtekMED fuarları Proje Grup Başkanı Gökhan Evcil, sektördeki yerli ve yabancı pazarlardan bin 200’ün üzerinde firma ve firma temsilciliği ile 30 binin üzerinde ziyaretçi potansiyelini bir araya getiren fuarın bu yılki onur konuğunun İtalya olduğunu kaydetti. Evcil, uluslar arası katılımcı firma sayısının geçen yıla oranla yaklaşık %40 arttığı fuarda, 20 ülkeden 200’ün üzerinde yabancı katılımcının yer alacağı fuar için Italian Trade Commission(ITC) ile yapılan ortak çalışma kapsamında başta İtalya olmak üzere uluslararası pazarlarda
Yatırımlarla sektör ivme kazanacak
Sağlık Bakanlığı’nın, 20 Milyar TL’nin üstünde yeni kamu yatırımı ile medikal sektörüne ivme kazandırmasını beklediklerini sözlerine ekleyen Evcil, aynı zamanda sağlık alanında bakanlıkça desteklenen tek fuar olduklarının altını çizdi. Evcil, Sağlık Bakanlığı’nın ekspoMED’de standıyla da yer alacağı bilgisini paylaşırken“Bakanlığa bağlı olan tüm alt yetkili kurumların da ağırlanacağı ekspoMED’de satınalma ve yatırımlar-
16 Nisan • 2014
Aktüel dan sorumlu bakanlık yetkilileri fuar aracılığıyla sektörle birebir temas edecek” dedi.35 ilde kurulması planlanan şehir hastanelerinin oluşturacağı 20 milyarın üstündeki sağlık yatırım potansiyelinin olduğu,ihtiyaçların gün be gün arttığı bir ortamda ekspoMED’in yatırım kararları sürecinde tüm ürünleri bir arada görmek , karşılaştırma yapabilmek için daha çok önem kazandığını kaydeden Evcil, temsilcilik arayan, yeni pazarlara açılmayı, yeni müşteriler bulmayı amaçlayan ve markasını doğru platformda güçlendirmek isteyen lider katılımcıların, karar verici profesyonellerle bu fuarda buluştuğunu bildirdi.
Kuzey Irak’tan özel heyet geliyor
Fuarda Kuzey Irak’tan gelen özel bir heyeti de ağırlayacaklarını belirten Evcil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey Irak’tan VIP heyet geliyor. Sağlık bakanı ve bakanlık yetkililerinin de yer alması beklenen heyette,hastane sahipleri de olacak. Özellikle yatırımlarının yoğun olduğu hedef pazarlarda yapılan pazarlama çalışmaları sonucu Azerbaycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Gürcistan, İran’dan Makedonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rusya’dan da karar verici profesyoneller, hastane sahipleri, müdürleri, ülkelerin sağlık bakanlıklarından gelen yetkililer fuarlarda katılımcılarla buluşacak.”
Bu yıl ilk defa bilimsel seminerler düzenlenecek
Sağlık alanında ihracatta önemli bir pazar olan Gürcistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Sağlık bakanları, bakanlık yetkilileri ve hastane
ekspoMED-labtekMED fuarları Proje Grup Başkanı Gökhan Evcil
•
18 Nisan • 2014
Aktüel
Sektör dernekleri destekliyor
sahiplerinden oluşan bir başka özel heyetin de fuarı ziyaret etmesi beklenen VIP heyetler arasında olduğunu belirten Evcil, ekspoMED’de bu yıl Ekonomi Bakanlığı’nın hedef ülkelerden gerçekleştireceği alım grupları dahil olmak üzere 500’ün üstünde profesyonel alıcı ağırlanacağını sözlerine ekledi. Bu yıl ekspoMED’de ilk defa bilimsel seminerler düzenleneceği bilgisini paylaşan Evcil, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu çalışmalar Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Tıp Fakültesi desteği ile düzenleniyor. Fuar süresince BAU Tıp Fakültesi desteği ile beyin ve ortopedi cerrahisi, rejeneratif tıp ve kök hücre konularında yurtiçinden ve yurtdışından gelecek, alanında öncü uzmanlar tarafından uygulamalı seminerler düzenlenecek.”
Evcil, fuara sektörün sivil toplum kuruluşlarının da tam destek verdiğini söylerken, fuar organizasyonunda Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) ve bağlı dernekleri Marmara Sağlık Sektörü İş Adamları Derneği (MASSİAD), Çukurova Medikalciler Derneği (ÇUMED), İç Anadolu Medikalciler Derneği (İMDER), Ege Tıbbi Malzemeciler Derneği (E.T.M.D), Denizli Tıbbi Malzemeciler Derneği, Doğu Karadeniz Medikalciler Derneği, Doğu Anadolu Medikalciler Derneği (DOMED), Gaziantep Sağlık İş Adamları Derneği), Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS), Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) ve Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)’le işbirliği içinde olduklarını kaydetti.
20 Nisan • 2014
Aktüel
İSEK Ekspomed Fuarı’na Katılıyor İSEK, Ekspomed 2014 Fuarı’nda 70 sanayi kuruluşu, 10 üniversite ve 13 sivil toplum kuruluşunu temsil edecek. •
knopark İstanbul A.Ş. koordinatörlüğünde kurulan İSEK, 3-6 Nisan 2014 tarihlerinde TÜYAP’ta gerçekleşecek olan Expomed 2014 Fuarı’nda geniş bir stand alanında temsil edilecek. Bu alanda İSEK üyesi olan mikro ve küçük ölçekli kuluçka firmalarına ücretsiz stand alanı sağlanacak olup, kümelenme kapsamında sanayiye açılacak üniversite araştırma altyapıları sergilenecek ve aynı zamanda sektörün ilgisini çekebilecek Ar-Ge projelerinin, yenilikçi fikirlerin ve Ar-Ge firmalarına verilmekte olan hizmetlerin sunulabileceği özel bir poster sergi alanı da kurulacaktır. Fuar süresince ayrıca İstanbul Sağlık Endüstrisi Kümelenmesi olarak kapsamlı bir seminer programı da oluşturulmaktadır.
İstanbul Sağlık Endüstrisi Kümelenmesi (İSEK), 2014 yılı başında tıbbi cihaz ve ilaç sektöründe öncelikli olarak katma değeri yüksek ürünlerin/çözümlerin İstanbul bölgesinde geliştirilmesi amacıyla birçok üniversite, sivil toplum ve sanayi kuruluşunun katılımı ile kurulmuştur. Toplamda 70 sanayi kuruluşu, 10 üniversite ve 13 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı İSEK, yeni üyelerinin katılımı ile her geçen gün büyümektedir.
Ekspomed Fuarı’nda buluşuyor İnovita Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri İstanbul İşbirliği Platformu ve İtam İlaç Temel Araştırma Merkezi Platformu öncülüğünde ve Te-
22 Nisan • 2014
Aktüel
AVM Sağlık Dikkat Çekici Bir Kampanya Çalışması Başlattı AVM Sağlık Genel Müdürü Mehmet Yağmur: “Türkiye’de, belki de dünyada ilk uygulamamız var; sistemimizi bozana hediye veriyoruz” •
AVM Sağlık, Neurosoft firmasından EEG, EMG, PSG, EKG, OAE, TMS, IOM, Stres test, uyku laboratuvarı ürünlerini, Audio-Med firmasından işitme analiz cihazları, Demtech firmasından yeni nesil kemik Dansometresi, Easy Roller firmasından MR uyumlu tekerlekli sandalye, HDM firmasından dünyanın en küçük CPAP cihazı ve Hidrex firmasından engelli ürünleri sunarak sağlık sektörüne hizmetlerini başarıyla sürdürüyor. Şirketin çalışmalarıyla ilgili olarak AVM Sağlık’tan Dr. Mehmet Yağmur sorularımızı yanıtladı.
termekte. Aslında hizmet verdiğimiz kurumlar ile olan yakın temasımız kullanıcıların karşılaştıkları sorunlara çözüm olduğumuz için çok mutlular. Müşteri memnuniyeti bizim için çok önemli. Bizim olmazsa olmazımız müşteri memnuniyeti.
Sağlık alanında sunduğumuz çözümler hakkında bilgi verir misiniz? Alanımızdaki tüm ezberleri bozduk, bu durum kullanıcıların işlerini çok kolaylaştırdı. Önceleri cihazlara dokunmaktan korkan kullanıcılara, kendilerini cesaretlendirmek için “Cihazlarımızı bozana hediye veriyoruz” uygulaması başlattık. Cihazların ayarları ile oynayamayan kullanıcıların ürünleri tanıması çok zaman alıyor. Yazılım ile ilgili tüm talepleri uzaktan erişim ile çözüyoruz. Yeni nesil bilgisayarlar ile her şey daha kolay ve hızlı.
Firmanızın kuruluşundan bu yana geçen zamanı anlatır mısınız?
Yıllar sonra doğru yatırım ve doğru üreticiler ile çalıştığımızı görmekteyiz. Hızla ilerleyen teknolojiye yön veriyor olmamız çok sevindirici. Her yıl bir önceki yıldan daha iyi bir dönem geçiriyoruz. Bu durum bizim doğru tercihler yaptığımızı gös-
24 Nisan • 2014
Aktüel
hissi yaşamıyor. Ödemiş olduğu bedelin gerçek karşılığını alıyor.
Distribütörü olduğunuz markalar ve bu markaların dünya pazarındaki yeri hakkında bilgi verir misiniz?
Müşteri profiliniz nerelerden oluşmaktadır?
Dünyanın birçok ülkesinden ürünler getiriyoruz. Temsilciliğini yaptığımız firmalar alanlarında yeni nesil ürünleri ve yazılımları kullanmaktadırlar. Bu özelliklerin yanında fiyat avantajı olunca ürünlerimiz tercih ediliyor. Neurosoft firmasından EEG, EMG, PSG, EKG, OAE, TMS, IOM, Stres test, uyku laboratuvarı ürünlerini getirmekteyiz. Audio-Med firmasından işitme analiz cihazları getiriyoruz. Audiometre, Tympanometre, eABR, Chochlear implant getirmekteyiz. Demtech firmasından yeni nesil kemik Dansometresi getirmekteyiz. Bu ürün hacim olarak küçük olduğu için mekan sorununu çözdü ve hızlı bir sonuç verdiği için zaman kazandırdı. Easy Roller firmasından MR uyumlu tekerlekli sandalye getirmekteyiz. HDM firmasından dünyanın en küçük CPAP cihazını getirmekteyiz. Hidrex firmasından engelli ürünleri getirmekteyiz. Bu ürünler cep telefonu teknolojisi ile uyumlu çalışmakta.
Müşterilerimizin büyük bölümü kullanıcıların referansları ile gelmektedir. Memnun olan kullanıcılarımız, vermiş olduğumuz hizmetten etkilendiği için diğer kullanıcılara haber vermektedir. Bizden talepte bulunan tüm kişi ve kurumlara tüm ürünlerimizi ücretsiz demo yapmaktayız ve hiçbir beklenti içerisine girmeden kişileri rahatsız etmiyoruz.
Teknik servis konusunda nasıl bir hizmetiniz var?
Türkiye’de, belki de dünyada ilk uygulamamız var; sistemimizi bozana hediye veriyoruz. Hediyemiz yeni nesil cep telefonu veya tablet bilgisayar. Bu uygulama, bizim ürünlerimizin ne kadar arkasında olduğumuzu gösteriyor. Bazen hastane yöneticileri “bizim kullanıcılarımız bir günde bozar, isterseniz bu sözü vermeyin” diyor ve biz hodri meydan diyoruz ve sözümüzün arkasında duruyoruz. Cihazlarımızı bozabilen olursa, 2005 yılından bugüne kadar ilk olacak.
Sunduğunuz çözümleri muadillerinden farklı ve avantajlı kılan özellikler nelerdir?
Türkiye sağlık alanında ciddi bir dönüşüm içinde. Buna bağlı olarak şehir hastaneleri kuruluyor. Türkiye sağlık sisteminin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Kullanıcı ile olan direk iletişim. Ürünler satılırken alıcının tüm istekleri karşılanıyor, fakat garanti süresinde ve sonrasında sunulan çözümler hem kullanıcıyı üzüyor hem de pahalı olduğu için başka arayışlara yöneltiyor. Bizim işimiz asıl satıştan sonra başlıyor ve uzun süreli devam ediyor. Kullanıcı hiçbir zaman çaresiz ve aldatılmış
Her alanda olduğu gibi her şey daha kolay ve daha hızlı oluyor. Bizde bu hızın ve yeniliklerin
25 Nisan • 2014
Aktüel
luyoruz. Mevcut iyi sistemleri korumak ve yeni teknoloji ile uyumlu çalışmalarımız devam ettirmek. Kullanıcı dostu ürünlerimizi Türkiye genelinde yaygınlaştırmak ve ortak kullanıcılar oluşturmak. Satış sonrası memnuniyeti en yüksek seviyede tutmak.
öncüleri arasındayız. Cep telefonu ile birçok programlarımız kullanılıyor ve kullanıcının konforunu artırıyor. Türkiye de birçok Avrupa ülkesinden daha çok güncel teknoloji kullanmaktadır. Hizmet verdiğimiz tüm kullanıcılar tüm yeniliklerden haberdarlar ve kullanmaktadırlar. Yapılar büyüdükçe, yönetim anlayışı dış kaynağa yönelecektir. Artık hastaneler sadece kendi temel işlerine ağırlık verecek. Eskiden göz ardı edilen tıbbı cihaz yönetimi daha da önem arz etmektedir. Problem çıkartmayan, kullanıcı dostu ve maliyeti az olan ürünler piyasaya da yer bulacaktır.
Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Hızlı olan kazanıyor. Bizde sorun yaşayan kullanıcıları tespit ederek ürünlerimizin avantajlarını sunuyoruz. Ve değerli olan müşteri memnuniyetidir. Her şey daha hızlı oluyor ve bu hıza ayak uyduramayanlar çok geride kalacaklar. Zaman çok kıymetli, özellikle sağlık alanında maddi karşılığı yok. Bu yüzden hızlı ve etkin olan doğru ve yerinde çözüm üreten kazanacak.
Yeni sağlık yapısına yönelik sizin hedef ve planlarınız nelerdir?
Büyük olup hantal olmaktansa alanında her şey hakim olan ve butik tarzda çalışmayı uygu-
26 Nisan • 2014
Aktüel
Otamed Yeni Çözümlerle Pazarı Büyütüyor Dr. Metin Yetkin: “2014 yılında cihaz portföyümüzü geliştireceğiz. Özellikle KBB ünitinin daha gelişmiş bir versiyonunu hazırlıyoruz. Bunu ilk defa Ekspomed 2014 Fuarı’nda sergilemeyi amaçlıyoruz” •
odyoloji sistemlerini getirmeye başladık. İlerleyen zaman içinde artık Türkiye’de üretmenin zamanının geldiğini düşünerek KBB koltukları, muayene ünitleri ve odyolojik sessiz kabin ürettirmeye başladık. Bu üretimlerde istediğimiz standartlara ulaşamadığımızı düşünerek 2000 yılında kendi üretim tesisimizi kurduk ve gerek teknik gerekse personel anlamında güçlendirdik. Bugün KBB koltukları, ünitleri ve odyolojik sessiz kabin üretimini başarıyla sürdürmekteyiz. İhtiyaca göre tek veya çift duvarlı odalar kurabilmekteyiz. Dünya standartlarına uygun olarak yaptığımız bu kabinleri hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlara sunmaktayız. Bazı cihazlarımıza ait patent çalışmalarını tamamladık. Endoskopi Sterilizatörü Türkiye’de çok yaygın bir şekilde kullanılıyor, yurt dışında da tercih ediliyor. Bu cihaza ait patent yurt dışında birçok firma tarafından satın alınmak isteniyor.
1995 yılından bu yana KBB ürünlerinin satış ve pazarlama hizmetleri konusunda faaliyetlerini sürdüren Otamed, 2000 yılından itibaren üretime yöneldi. 2007 yılında ise şu anki merkez binasında tüm birimlerini bir araya topladı. KBB alanında uzmanlaşan Otamed’in faaliyetleriyle ilgili olarak Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Yetkin sorularımızı yanıtladı.
Otamed’in kuruluşundan bu yana geçen zamanı anlatır mısınız?
Otamed 1995 yılında KBB ürünlerinin satış ve pazarlama hizmetlerini vermek amacıyla kuruldu. Endoskopi’nin KBB muayenehanelerine yeni yeni pazara girdiği yıllarda bütün ağırlığımızı KBB Endovizyon sistemlerine verdik. Bu çerçevede Türkiye genelindeki KBB muayenehanelerinde % 80 gibi çok büyük bir pazar payı yakaladık. Endoskopi ile birlikte işitme cihazları ve
28 Nisan • 2014
Aktüel
tanınmaktadır. Bundan sonraki amacımız yurt dışındaki pazarlara açılmak olacak. Öncelikle Avrupa ve Afrika ülkelerine açılmaya başladık. Endoskopi Sterilizatörü ile Almanya pazarına giriş yaptık. Ayrıca odyolojik sessiz kabinlerin ihracatına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Dünyada bu standartlara uygun üretim yapan çok az sayıda firma var. Otamed standartlara uygun üretim yapan sayılı firmalar arasında yer almaktadır. Bu çerçevede dünyada ilk üç firma içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Türkiye genelinde KBB alanında tanındığımız için büyük bir kısım bize telefonla ulaşıyor. Bunun yanında Türkiye genelinde geniş bir bayi ağına sahibiz. Çok güçlü ve konusunda uzman bir teknik servisimiz mevcut. Oluşabilecek herhangi bir problem durumunda anında müdahale edebiliyoruz. Ayrıca fuarlara ve KBB ile ilgili kongrelere katılım göstermekteyiz. Bu yıl Ekspomed 2014 Fuarı ve Ulusal KBB Kongresi’nde yer alacağız. Ayrıca uluslararası fuarlardan Medica Düsseldorf ve Arab Health Dubai fuarlarına katılmayı düşünüyoruz.
Şu anda bulunduğunuz tesis hakkında bilgi verir misiniz? Burada ne tür hizmetler sunuluyor?
2007 yılında Güneşli’deki merkez binamıza geçtik. Tesisi kendi ihtiyaçlarımıza göre oluşturduk. Bugün bütün kalite standartlarına uygun çözümler üreten bir marka haline geldik. KBB muayenehanelerinin kapanmasıyla birlikte şirketimizde de bir değişim yaşandı. Ürün portföyümüze yeni çözümler ekledik. Kurmuş olduğumuz kardeş firmamız Otelab İlaç Sanayi ile burun spreyi, burun damlası, doğal alerji ilaçları, kulak çınlaması ve baş dönmesi ile ilgili bazı ilaçların ithalat ve imalatına başladık. Şu anda burun damlalarını kendi tesisimizde üretmekteyiz.
Türkiye genelinde satış ve pazarlama hizmetlerini nasıl yürütüyorsunuz? Buna ilave olarak ihracata yönelik çalışmalarınız var mı?
Türkiye’de Otamed KBB hekimleri tarafından
•
30 Nisan • 2014
Aktüel
ene cihazlarının da içine monte edildiği sistemler oluşturmaya başladık. Bu noktada yenilikçi çözümler geliştirmeye devam ediyoruz.
2014 yılına ilişkin plan ve hedefleriniz nelerdir?
2014 yılında cihaz portföyümüzü geliştireceğiz. Özellikle KBB ünitinin daha gelişmiş bir versiyonunu hazırlıyoruz. Bunu ilk defa Ekspomed 2014 Fuarı’nda sergilemeyi amaçlıyoruz. Muayenehanelerin kapanması ile birlikte KBB doktorları özel hastanelere geçti. Bu geçişle birlikte doktorlar, daha iyi bir çalışma ortamı, daha teknolojik cihazlar gibi çeşitli taleplerde bulunmaya başladı. Bugün KBB için A’dan Z’ye içinde her şeyi bulunduran, komplike, endoskopik muay-
Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Otamed olarak ‘Türk markası iyidir’ imajını yerleştirmek istiyoruz. Yerli marka olduğumuz için birçok dezavantaj yaşıyoruz. Üretimde kalite çıtamızı çok üst noktalara çıkardık. Ancak halen bakış açısı değişmedi. “Türk markası iyidir” imajını hep birlikte oturtmalı ve sağlamlaştırmalıyız.
32 Nisan • 2014
Aktüel
Orsa ’dan Rekor Üretim ORSA 6 ay gibi kısa bir sürede 89.287 adet Lumbo Sacral Korse, 81.822 adet Cervical Boyunluk, 7705 adet Dinamik Atel, 15639 adet Polycentric menteşeli Dizlik üretti. •
580 satış noktası bulunmakta, üretilen malzemeler yurtdışında 35 ayrı ülkede satılmaktadır. Üretiminin büyük kısmını yurtdışına gönderen firmamız sektöründe dünyanın en büyükleri arasına girmiştir”
ORSA’dan Bağdat’a 14 tır Ortopedik malzeme ihracatı gerçekleştirildi. Türkiye’de ilklerin öncüsü ORSA dünyada bir ilki gerçekleştirerek 6 ay gibi kısa bir sürede 89.287 adet Lumbo Sacral Korse, 81.822 adet Cervical Boyunluk, 7705 adet Dinamik Atel, 15639 adet Polycentric menteşeli Dizlik üretti. Firmanın yöneticisi Necdet Çapa, “Toplam 194.453 adet ürünle Irak Sağlık Bakanlığına gerçekleştirdiğimiz bu 14 tırlık ihracattan dolayı gururlu, ülkemiz ihracatına ve ekonomisine yaptığımız katkıdan dolayı mutluyuz. Bu süreçte bize destek olan tüm tedarikçilerimize, çalışanlarımıza, meslektaşlarımıza ve dostlarımıza teşekkür ederiz” şeklinde konuştu. Necdet Çapa şöyle devam etti: “Orsa Ortopedi Sanayi 1976 yılından beri, Tıbbi Korseler-Ortopedik Cihazlar-Felç Yürüme Cihazları-Rehabilitasyon Malzemeleri-Protez ve Ortezler dalında üretim yapmaktadır. Orsa’nın Türkiye genelinde
Sağlık İçin Sağlıklı Seçim
“Sağlık için sağlıklı seçim” sloganıyla yola çıkan firmamız bu sloganı kalite politikasının temeline yerleştirmiştir. Hasta insanlara hizmet sunduğumuzu hiçbir zaman unutmamak, üretimlerimizi her zaman hastaların yerine kendimizi koyarak kalite kontrolünden geçirmek ve bu bilinci tüm personelimize aşılamak firmamızın başarısının en büyük etkenlerindendir. Dünyada aranılan marka olmamızı sağlayan diğer önemli etkenlerde; eğitime önem vermek, nitelikli personel kullanmak, Ar-Ge’nin önemini kavramak, kaliteyi hayat felsefesi olarak benimsemektir”
34 Nisan • 2014
Aktüel
Siemens ve Pfizer’dan büyük işbirliği Siemens, yardımcı tanı testleri için Pfizer ile büyük bir işbirliği yaptı. liğini daha da güçlendirecek.
Doktor ve hastalara ne tür avantajlar sağlayacak?
Pfizer Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Gelişim Operasyonları Global Yöneticisi John Hubbard bu işbirliği konusunda şunları ifade ediyor: “Yardımcı tanı testleri, hastalara özel tedavilerin sağlanması açısından çok önemli. Siemens Sağlık Sektörü ile yaptığımız bu işbirliği, Pfizer’in karşılanmamış klinik ihtiyaçlara yönelik yeni ve kesin sonuç veren ilaçlar geliştirme kararlılığının en son örneklerinden biridir.” Yardımcı tanı testleri, doktorların hastaları için daha bilinçli ve kişiselleştirilmiş tedavi kararları almalarına yardımcı olmayı hedefleyen, belirli bir ilaca ya da tedaviye yönelik klinik testlerdir. Bu testler, geliştirilme sürecindeki ilaçlar için kullanıldığında, ilaç firmalarının hasta seçimini ve tedavi takibini iyileştirmelerini, hastalar için tercih edilen tedavi dozunu belirlemelerini ve hastaların tedaviden maksimum seviyede yararlanmasını sağlayacak bir protokol oluşturmalarını sağlar. Pfizer Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Gelişim Operasyonları Global Yöneticisi John Hubbard
Yardımcı tanı testleri geliştirilecek
• Siemens Sağlık Sektörü, Pfizer tedavi ürünlerinin tamamı için tanı testlerini tasarlamak, geliştirmek ve satışa sunmak üzere Pfizer ile büyük bir işbirliği anlaşması yaptığını açıkladı. Anlaşmaya göre Siemens, klinik çalışmalarda kullanılmak üzere in vitro tanı testlerini geliştirmek ve temin etmek, ayrıca bu testleri Pfizer ürünleriyle küresel anlamda satışa sunmak konularında Pfizer’ın iş ortaklarından biri olacak. Bu ortaklık, Siemens’in tanı alanında gelişmeler sağlamak üzere hastanelere ve referans laboratuvarlarına, özel uygulama laboratuvarlarına ve hasta başı test ortamlarına (klinikler ve muayenehaneler dahil) sağladığı klinik tanı çözümlerinde dünya çapındaki lider-
Siemens Sağlık Sektörü Diagnostik Bölümü Strateji & İnovasyon Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Trevor Hawkins, görüşlerini “Pfizer ile işbirliğimiz, Siemens’in kişiselleştirilmiş ilaç stratejisinde kilometre taşlarından biridir. Hasta bakımını değiştiren yenilikçi çözümler geliştirmek ve diagnostik tıbbın geleceğini birlikte şekillendirmek için Pfizer ile işbirliği yapmak konusunda sabırsızlanıyoruz” şeklinde belirtiyor. Kişiselleştirilmiş tıbbı ilerletmeye odaklanan, “yüksek gelişmişlik düzeyine” ve en son teknolojiye sahip bir test laboratuvarı olarak Siemens Klinik Laboratuvarı (SCL), bu büyük işbirliği kapsamında yardımcı tanı testleri geliştirecek.
36 Nisan • 2014
Aktüel
İ-Tek Medikal Yenilikçi Çözümleriyle Ekspomed Fuarı’nda Haag Streit Surgical ve Rodenstock markalarının Türkiye tek yetkili distribütörlüğünüß üstlenen İ-Tek Medikal, yeni çözümlerini Ekspomed Fuarı’nda ziyaretçilerin beğenisine sunacak. •
İ-Tek Medikal sağlık alanda uzun zamandır çalışan tecrübeli ve konusunda uzman ekibiyle dinamik bir yapıda emin adımlarla hizmetlerini sürdürüyor. İ-Tek Medikal; konusunda ihtisaslaşmış kişilerin bir çerçeve içersin de birleşmeleri ile 2012 tarihinde kuruldu. Başarının en önemli şartının ayni fikirdeki kişilerin titiz ve ekip çalışmasıyla dürüst ve ilkeli işbirliği içindeki dayanışmadan geldiğine inanıyor.
sasiyette optik sistemlerin gelişiminde öncü bir firmadır. Doktorlar ile yapılan uluslararası fikir alışverişleri sonucunda trend oluşturan gelişimlere imza atmaktadır. Operasyon mikroskoplarının tasarımı için en iyi rehberleri doktorların talepleridir. 150 yıllık tecrübesi, araştırmacı ve yenilikçi fikirlerini Alman yapımı üst sınıf operasyon mikroskoplarına dönüştüren üretim takımı ile optik, elektronik ve mekanik alanında yüksek kaliteyi garanti etmektedir.
Değer Farkındalığı
İ-Tek Medikal Genel Müdürü Yılmaz Güçer, “Kurumsal bir firmanın kimliği ve paylaştığı değerlerin kaynaklarının müşterilerine daima eşsiz ve kusursuz bir hizmet vermekten yanı sıra içinde yer aldığı topluma karşı da üstlendiği sorumluluk, ciddiyet ve bağlılıktan ileri geldiği kanaatındayız. Sadece müşteri odaklı değil, aynı zamanda çalışanları ve distribütörlüğünü yaptığımız üretici firmalar için de en iyi seçenek olmaktır. Başarının en önemli şartının hem müşterilerimizle hem de tedarikçilerimizle, satış öncesi ve satış sonrasında dürüst, ilkeli ve iş birliği içinde çalışmak olduğuna inanmaktayız” şeklinde konuştu.
Rodenstock Firma, oftalmoloji alanında 40 yılı aşkın süredir dünya pazarında hizmet vermektedir. Rodenstock organizasyon kaynaklarının tamamını Göz doktorlarının değişen ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için kullanmaktadır. Firma genel olarak speküler mikroskopi , kırılma , tonometre , ultrason , korneal topografi , OCT ve elektro-fizyoloji alanlarında hizmet vermektedir. Rodenstock firmasını rakiplerinden ayıran en önemli özelliği ileri teknoloji kullanarak üretim yapmak yerine insan ara yüzü kullanarak ürünler tasarlamaktır. Müşterilerine daha iyi ürünler sunabilmek için onları dinleyerek tam olarak neye ihtiyaçları olduğunu belirler ve bu doğrultuda ürünler tasarlayarak üretim yapar.
İş Ortakları Haag Streit Surgical
Haag Streit Surgical eski adı ile Möller Wedel 150 yıldır tıp ve bilim dünyası için yüksek has-
38 Nisan • 2014
Aktüel
Ortopedi Ürünlerinde Dünyanın Tercih Etti Marka: Variteks 1958 yılında ilk ortopedik ürün ihracatını gerçekleştiren Variteks, bugün 69 ülkeye yaptığı ihracatla dünyanın en çok tercih ettiği markalardan biri konumunda. devamıdır. Ben 25 yıldır profesyonel olarak bu şirkette çalışıyorum ancak çocukluğumdan bu yana hep buradaydım. Variteks üretiminin % 80’lik kısmını yurt dışında 69 ülkeye ihracat eden % 20’lik kısmını ise Türkiye pazarına sunan konusunda öncü bir firmadır. Variteks, Çin’den Ekvator’a, Yeni Zelanda’dan Amerika’ya kadar çok farklı ülkelere ihracat yapmaktadır. Yurt içinde ise 500’ün üzerinde toptan ve perakende alıcılardan oluşan müşteri portföyümüz vardır. Bayilik sistemine sahip değiliz ancak bayilik sistemi olan birçok firmaya göre işlerimiz daha problemsiz olarak yürümektedir. Çünkü bizde yazılı olmayan kurallar geçerlidir. Şöyle ki, kağıt üzerinde birtakım değişiklikler yapabilirsiniz. Ancak bizim yapımızda asıl olan insanın iyi niyetidir. Bizde işler yazılı değildir ancak müşterimizi tam koruma altında tutarız. Variteks’in bugün 200’e yakın ürün çeşidi vardır. Bunun yanında her yıl
1958 yılında Nimet Öztürkatalay tarafından kurulan Standard Korstex Tıbbi ve Sıhhi Mamuller ve 1985 yılında gruba katılan Variteks Ortopedi Sanayi A.Ş.; kurulduğu günden bugüne, kaliteden ödün vermeden ve sürekli gelişen yapısı ile 56 yılda Türkiye’nin konusunda lider kuruluşu haline geldi. Bu uzun yolun detaylarını öğrenmek için Variteks Ortopedi Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Okan Öztürkatalay’ı ziyaret ettik.
Öncelikle Variteks’in yarım asırı aşan hikayesini nasıl özetlersiniz?
Firmamızın kurucusu Nimet Öztürkatalay’dır. Kuruluşu 1958 yılına uzanmaktadır. Asıl olarak ilk kurulan firmamızın ismi Standard Korstex Tıbbi ve Sıhhi Mamuller’dir. Standard Korstex olarak 1984 yılında Variteks firmasını satın aldık. Variteks aslında Standart Korstex firmasının
40 Nisan • 2014
Aktüel
catla ilgili Ticaret Odası bize bir ödül de vermiştir. Güven bizim için son derece önemlidir. Müşterinin bize güvenmesini sağlarız. Biz çalışmaya başladığımız müşteriyi partnerimiz veya ortağımız olarak görürüz. Ortaklarımıza çok dürüst bir şekilde yaklaşmaktayız. Kazandığımız müşterilerimizi bugüne kadar kaybetmedik. Özellikle yurt dışında çalışmaya başladığımız her bir partnerimiz halen bizimle yolu devam etmektedir. Dolayısıyla bizimle çalışmaya başlayan müşterilerimiz bizi hiçbir zaman bırakmadı. Zaten ticaret kuralına göre gelen müşteri devam ederse size yeter. Yine dikkat ettiğimiz konulardan biri de her zaman kontrollü büyümeyi tercih ettik. Çok hızlı büyümek gibi bir hedefimiz hiçbir zaman olmadı. Çünkü hızlı büyüme ile kontrolü kaybedersiniz bu da kalite kaybına yol açar. Birkaç kişiyle iş hayatına başlayan Variteks firmasında bugün 160 kişi çalışıyor. Bütün işlerimiz şeffaftır. Yaptığımız bütün işler müşterilerimizin hepsine açıktır. Yani içimiz dışımız birdir. Olmayan bir şeyi var gibi göstermeyiz. Şeffaf olunca güven oluşur, güven oluşunca da ticarette başarı elde edilir. Hiçbir zaman parayı hedefleyerek çalışmadık. İşlerinizi düzgün yaparsanız zaten para kazanırsınız. Öyle bir düşüncemiz olsaydı bugün çok daha farklı noktalara gelebilirdik. Birileri bize “Allah razı olsun” dediği için hala ayaktayız. Bunu hiçbir zaman unutmayız. Geçmişimize çok değer veririz. Bugünlere nasıl geldiğimizi her zaman düşünürüz.
pazara yeni ürünler sunmaktadır. Üretimdeki en büyük ayrıcalığımız yaptığımız yeni bir ürünü ilk olarak kendim bizzat denerim. Eğer bayanlarla ilgili bir ürünse eşimde, çocuklarla ilgili bir ürün ise çocuklarımda denerim. Çünkü bir ürünü faydasından ve rahatlığından emin olduktan sonra başkalarına tavsiye edebilirim. Kendiniz bir ürüne inanmıyorsanız o ürünü satamazsınız. Müşteri bunu fark eder.
Variteks firmasını başarılı kılan özellikler nelerdir?
Öncelikle tüm ekibimiz için geçerli olan kurallar vardır; Yaptığımız işi bilerek, severek ve önemseyerek yapıyoruz. Buna ilave olarak sabrediyoruz. Variteks insanların sağlığına fayda verecek ürünler sunmaktadır. Yani, ilacın tek başına fayda vermediği durumlarda kullanılan ürünlerdir. Ürettiğimiz ürünler de bu görevi yerine getirmektedir. Bu sebeple ilaç üretir gibi aynı hassasiyeti gösteren bir yapıda hizmetlerimizi sürdürüyoruz. İnsanların sağlığı ile oynayamazsınız. İşe yaramayan bir ürünün vebalini biz taşıyamayız. Biraz önce sabrediyoruz demiştik. Ürünü ürettikten sonra doğru yerlere ve doğru kullanıcılara ulaştırmak için sabır göstereceksiniz. O yüzden biz 56 senede bugünkü duruma geldik. Bundan 25 yıl öncesinde ihracata başladık. Türkiye’de bu ürünlerle ilgili ilk ihracatı yapan firma Variteks’tir. 1978 yılında başladığımız bu ihra-
41 Nisan • 2014
Aktüel
Variteks hedeflerini nasıl belirler? Buna ilave olarak yeni ürün geliştirme konusundaki kriterleriniz nelerdir?
Neden kapasitenizin büyük bir kısmı yurt dışı pazarında tercih ediliyor?
Üretim kapasitemizin % 75-80’lik kısmı yurt dışına ihraç edilirken, % 20-25’lik kısmı yurt içi pazara sunulmaktadır. Aslında pazarın şartları bizi bu noktaya getirdi. Bizim bir tespitimiz vardır; hiçbir firma bir pazara tam olarak hakim olamaz. Her firmanın kendi yapısına uygun bir müşteri kitlesi vardır. Türkiye pazarının şartlarına göre bu yapı bizi yurt dışına yöneltti. Bizde yurt dışındaki ülkelere Türkiye’nin şehirleri gibi düşündük ve çalışmaya başladık. İhracat aynı zamanda ülkeye döviz girdisi anlamına gelmektedir. Yurt dışından döviz girdisi sağlayabilirsek ülkeye faydalı işler yaptığımıza inanırız. Her ülkede bayrağımızın dalgalanmasını isteriz. Bu sebeple ihracat için ekstra bir gayretimiz vardır.
Ticaret hayatında kısa, orta ve uzun vadeli hedefler vardır. Biz mutlak olarak 5 yıl sonra nerede olacağımızı hesaplarız. Örneğin 5 yıl içinde piyasaya sunacağımız ürünlere yönelik çalışmaları bugün yapmaktayız. Ürünlerimizi, pazarı ve gelişmeleri sürekli analiz ederek planlarımızı bu doğrultuda sürdürürüz. Şu an bulunduğumuz tesis 8 bin metrekare alandan oluşuyor. Alanımızın tamamını etkili bir şekilde kullanmaktayız. Ancak önümüzdeki dönem için çalışmalara başladık. Yeni geçeceğimiz alanı yaklaşık 20 bin metrekare olarak planlamaktayız. Ar-Ge çalışmalarında belirli kriterler vardır. Öncelikle çalışmaların başlangıcını müşteri talepleri, yurt dışı pazarlarda yaptığımız gözlemler, yurt içi ve yurt dışındaki doktorların istekleri oluşturur. Bu kriterler nasıl bir ürünün ortaya çıkarılması gerektiği fikrini ortaya çıkarır. Daha sonra ürüne ait çalışmalar başlatılır. Bu ürünü yapabilmek için de çok farklı konu ve branşlarda ciddi bir bilgi birikimine sahip olmanız gerekir. Farklı ve değişik numuneler ortaya çıkartılır. Tesisimizde kendi kontrollerimizi yaptıktan sonra iyi diyaloğumuzun olduğu ve tecrübenin yanında bilgi birikimine inandığımız müşteri ve hekimlerimize sunarız. Herkesin memnun olduğu bir ürün ortaya çıkana kadar da bu çalışmalar devam eder.
Üretici firmalara ihracat yapmayı tavsiye eder misiniz? İhracatta başarı elde etmek için hangi noktalara dikkat etmek gerekir?
Kesinlikle tavsiye ederim. İhracat öncelikle ülke ekonomisi için önemli bir girişimdir. Bunun yanında yurt içindeki kapasite bellidir. Ancak yurt dışına çalışan firmaların kapasiteleri her geçen gün artacaktır. Aynı zamanda birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. İhracat yapmak birçok uluslar arası firma ile diyaloğa geçmek anlamına gelir. Bu da firmaya çok önemli kazançlar sağlamaktadır. İhracatın önemli kriter-
42 Nisan • 2014
Aktüel
li bir kontrole tabi tutulmuyor. Varis çorabında olması gereken en önemli özellik basınç değerleridir. Doğru basınç değerleri olmayan varis çorabı hastaya fayda vermekten ziyade zarar verir. Doğru basınç olmaz ise kan basıncı engellenir. Basıncı doğru olmayan ürüne sahte varis çorabı diyebilirsiniz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve TSE’nin mutlak suretle bir çalışma yapması gerekir.
leri vardır. İhracatta kalite, standart ve fiyat çok önemlidir. Bunlar içinde ise en önemlisi ürünlerin belli bir standartta olmasıdır. Dünyanın en iyi ürününü ürettiğimizi düşünelim. Bu ürünü bir ay veya bir yıl sonrada bir adet de bir milyon adet de olsa aynı standartta üretmeniz gerekir. Standardı yakalamak çok zordur. Bu sebeple ihracattaki başarının en önemli unsurudur. Bu unsuru kimsenin göz ardı etmemesi gerekir. Herkese göre bu unsurlar farklılık gösterir ama bana göre, standart, kalite ve fiyat sıralaması doğru olanıdır. Örneğin fiyat kriterini ön plana alırsanız, bir gün sizin ürününüzden daha ucuz bir ürün piyasaya çıkacaktır.
Ortopedi alanının dışında üretime yönelik farklı bir düşünceniz var mı? Hiçbir zaman düşünmedik. Bu noktada bize birçok teklif geldi. Bu pazarda lider olduğumuz ortadadır. Başka bir konuda yeniden başlamak yerine kendi alanımızda daha iyi olmayı tercih ediyoruz. Onun için harcayacağımız eforu kendi alanımızla ilgili olarak harcıyoruz. Yurt dışından da çeşitli zamanlarda cazip yatırım teklifleri aldık. Ticari olarak çok avantajlı teklifler olmasına rağmen, yine de ne yapacaksak ülkemizde yapmayı tercih etmekteyiz.
Ortopedik ürünler pazarında herhangi bir standart var mı?
Aslında dünyada varis çorabı dışında ortopedik ürünler anlamında bir standart yok. Varis çorabında Avrupa ve CE standartları vardır. Ancak bu standart Türkiye’de uygulanmıyor. Dikkat edilmesi gereken ama göz ardı edilen bir konudur. Varis çorapları ithal edilirken bel-
44 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Yatırımlarınızı hangi kaynaklarla yapıyorsunuz?
2013 yılı beklentilerinizi karşıladı mı? 2014 yılından neler bekliyorsunuz?
2013 yılında Ramazan ayının bitmesiyle birlikte çok ciddi bir şekilde talep patlaması yaşandı. O günden bu yana hiç durmadan aynı tempoda çalışıyoruz. 2012 yılı ile kıyasladığımızda hem satışlarımızda hem de personel sayımızda % 30’luk artış oldu. 2014 yılının daha iyi olacağını ön görmekteyiz. Bizim bir diğer avantajımız çok sayıda farklı ülkeye ihracat yapmamızdır. Böylece bazı ülkelerde yaşanan sorunlar bizi fazla etkilemez. Örneğin satışta sadece Suriye gibi bir ülkeye bağlı olursanız ciddi şekilde zarar görürsünüz.
Variteks gücünü öz kaynaklardan almaktadır. Biz bütün yatırımlarımızı kendi öz kaynaklarımız ile yapmaktayız. Krediyle iş yapmayız. Firmaların birçoğunun iflas nedeni nakit akışını doğru sağlayamamaktan kaynaklanmaktadır. Ürün satamamaktan dolayı iflas eden firma sayısı çok azdır. Yapılması gereken herhangi bir yatırımı maddi gücümüz varsa yaparız, yoksa bekletiriz. İşte bu nedenlerden dolayı krizlerden etkilenmeyiz.
46 Nisan • 2014
Aktüel
Türk profesörlerinden büyük başarı Amerika’daki araştırmacılar ile birlikte olta ipinden yapay kas üreten Türk bilim adamları, yapay kas ile sağlıktan tekstile kadar çok sayıda alanda önemli başarılar elde edilebileceğini ifade etti. •
İnsansı yüze sahip robotlar üretilebilecek
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Özer Göktepe ve Bölüm Başkanı Fatma Göktepe, Amerika’da katıldıkları araştırmada ekipleri ile birlikte bir buluşa imza attı. Amerika’daki araştırmacılar ile birlikte olta ipinden yapay kas üreten bilim adamları, yapay kas ile sağlıktan tekstile kadar çok sayıda alanda önemli başarılar elde edilebileceğini ifade etti. Üretilen yapay kasın insansı robot üretiminde, giyilebilir dış iskelet yapımında, gelişmiş protezlerde, felçli hastalarda, kalp rahatsızlıklarında, akıllı motorsuz hareket sistemlerinde kullanılması amaçlanıyor. Amerika’nın Teksas eyaletinde yapılan araştırmalarda elde edilen buluş ile insan kasından 117 kat daha fazla yük kaldırabilme gücüne sahip kas elde edilebilecek. Özellikle felçli ve kaslarını kullanamayan hastalarda da uygulanabilecek yöntem ile hastalar eski sağlıklarına kavuşturulabilecek. Kalp hastalıklarının tedavisinde de kullanılabilecek yöntem ile kalbe küçük bir hareket verilerek hayat kurtarılabilecek. Elde edilen yapay kas ipliklerinin en önemli özelliği karbon nanotüp ipliklerden de daha üstün bir şekilde yüksek uzama ve kısalma kabiliyetine sahip olması. Üretilen kas ile normal insandan 30 kat daha fazla uzayıp kısalma sağlanabilen, uzun ömürlü ve yorulmayan 1 kilogram yapay kasın ürettiği mekanik iş jet motorunun hızına eşit.
Herhangi bir kalıcı deformasyon sağlamayan kas ile insansı yüze sahip robotlar da elde etmek mümkün olacak. Kas, ısı, ısı üretebilecek ışık, elektrik ya da kimyasal uyarıcılar ve mikrodalga ile uyarılabilirken kullanım alanlarının yaygın olması da dikkat çekiyor. Kas ile dış giyilebilir iskeletler de yapmak mümkün olurken, dış iskeletler sayesinde insanlar 500 kiloyu taşır hale gelebilecek. Patenti alınan kasın hayvan deneylerinin ardından 5 sene içinde insanlarda, 2-3 sene içerisinde de diğer alanlarda kullanılmaya başlanması hedefleniyor.
“Yapay kas insanların rüyalarından bir tanesi”
Konu ile ilgili açıklama yapan NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özer Göktepe, yapay kasın insanların rüyalarından bir tanesi olduğunu ifade ederek “10 yıldan fazla bir süredir dünyada birçok ekibinin çalıştığı bir konu. Biz de bu konuya ilgi duyduk. Bu ekip dünyada malzeme üzerine çalışan sayılı ekiplerden bir tanesi. Oraya gittiğimizde kendilerini karbonnanotüp dediğimiz çok gelişmiş bir malzemeyi kullanarak yapay kas üretmeye çalıştıklarını gördük. Biz de bu malzemeyi kullanarak yap-
48 Nisan • 2014
Aktüel
ay kas çalışmasında bulunduk. Fakat malzeme son derece pahalı bir malzeme. Aynı zamanda bu yöntemin kendi içinde sakıncaları vardı. Aynı özelliğe sahip tekrarlanabilir, sürdürülebilir bir ürün geliştirmek mümkün değil. Dünyada sadece birkaç merkezde üretilebilen bir malzeme. Bizim bu probleme daha basit daha kolay ve ucuz bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündük. Araştırmalarımıza devam ederken bildiğimiz, günlük hayatta kullandığımız olta ipi tabir edilen, tekstilde çok yaygın kullandığımız malzemelerden bu yapay kas ipliklerini elde edebileceğimizi keşfettik. Çalışma esnasında bu malzemelerin de aynı insan kası gibi uzayıp kısalma hareketini yapabildiklerini fark ettik ve çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırdık. Bu tüm ekipte ciddi bir heyecan uyandırdı. Bu buluştan sonra çalışma tamamen bu yönde yön değiştirdi. Bu tüm ekipte ciddi bir heyecan uyandırdı. Yapay kasın bu şekilde kolay ve ucuz bir şekilde üretilmesi ciddi anlamda insanlık için önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz” dedi.
cak dış iskeletlerle belki 500 kiloyu taşır hale gelebilecekler. Onun ötesinde çok gelişmiş protezleri yapay kasla yapmak mümkün. Felçli hastalara, kaslarını bir şekilde kullanamayan hastalara bu yapay kas sayesinde tekrar uzuvlarını kullanma imkanı sağlamak mümkün olacak. Kardiyolog arkadaşlarla konuştuğumuz zaman kalbe küçük bir hareket vermenin bile hayat kurtarıcı olduğunu söylediler. Ümit ederiz ki onlarla birlikte de çalışacağız. Bunu uygulayabildiğimiz takdirde pek çok ölümcül kap hastalıklarının önüne geçme sansımız olacak” dedi.Geliştirilen yapay kasın patentinin uluslararası ekip tarafından alındığını belirten Prof. Dr. Özer, “Özellikle insansı robot ve makineler üzerinde bu malzemeyi kullanmanın önünde engel kalmadı. Tıbbi amaçlı kullanım için önce hayvan deneylerinin sonra da insan deneylerinin yapılma aşamaları var. İnsan dokusuna uygun bir takım modifikasyonlar gerekebilir. Bu aşamalar geçirdikten sonra önümüzdeki 5 sene içinde bu geliştirdiğimiz malzemeyi insanlarda kullanmamız mümkün hale gelecektir. Diğer alanlar da bu daha kısa olacak. 2-3 sene içerisinde piyasada kullandığımız makine ve robotlarda bu malzemenin yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanacağını tahmin ediyorum” diye konuştu. NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Göktepe ise malzeme ile gözenekleri ısıya duyarlı şekilde çalışabilen tekstil yapıları üzerinde de çalıştıklarını belirtti. Buluşun akıllı tekstil yüzeyleri oluşturacak önemli bir adım olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Göktepe, “Çalışmalarımıza bu yaz da devam edeceğiz. Seralarda ışığa duyarlı açılı kapanabilen pencereler bu kas iplikleri sayesinde herhangi bir motor ve elektrik gücü kullanmadan gerçek olabilecek” ifadelerini kaydetti. Elde edilen yapay kas ipliklerinin en önemli özelliğinin karbonnanotüp ipliklerden de daha üstün bir şekilde yüksek uzama ve kısalma kabiliyetine sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Göktepe, “Normal insan kası yüzde 20 civarında uzayıp kısalırken bu ürettiğimiz kas ipliğinde yüzde 50’lilere ulaşabildik. Gerçekten çok ciddi bir rekor. Bunun yanında önemli bir artısı da söz konusu uzama ve kısalmayı milyonlarca defa tekrar edebiliyoruz. Ve herhangi bir kalıcı deformasyon sağlamıyor. Bu da yine dünyada kullanılan diğer alternatif yapay kas ipliklerine kıyasla” açıklamasında bulundu.
“Çok güçlü bir malzeme”
Üretilen malzemenin aynı uzunluk ve kütledeki normal bir insan kasıyla kıyaslandığında 117 kat daha fazla yük kaldırabilme özelliği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özer, malzemenin çok güçlü olduğunu ve 1 kilogram yapay kasın jet morun hızına eşit olduğunu dile getirdi. Kasların kendi ekseni etrafında dönüş hareketleri de yapabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özer, “Yani bunları bir motor olarak da kullanabiliyorsunuz. Bu kası uyarmak için çok önemli etkenler kullanabiliyorsunuz. Isıyı, ısı üretebilecek ışığı, elektriği ya da kimyasal uyarıcılarla bu kası harekete geçirebiliyorsunuz. Hatta mikrodalga ile de bu kası harekete geçirebilmek mümkün. Bu da bu kası kullanabileceğiniz alanlar için sonsuz ihti• maller ortaya çıkarıyor” ifadelerini kaydetti.
“Uygulama alanları hayal gücüne bağlı”
Malzemenin uygulama alanlarının insanın hayal gücüne bağlı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özer, öncelikli olarak insansı robotlar yapımında kullanılabileceğini ifade etti. Mevcut insansı robotlarda insan yüzünün taklit edilemediğini dile getiren Prof. Dr. Özer, “Çünkü yüzde 80- 100 civarında kas var. Bu kaslar sayesinde birebir insana benzeyen insansı robotları geliştirmek mümkün olacak. Onun dışında dış giyilebilir iskeletler söz konusu. Askerler normalde 80-100 kiloyu taşıyabiliyorsa bu yapay kastan yapıla-
50 Nisan • 2014
Aktüel
Hayat Kimya, ‘İnkontinans’ hastalığının yaygınlığına dikkat çekiyor Hayat Kimya Medikal Pazarlama Müdürü Nilay Özyurt, “İnkontinans, ülkemizde 50 yaş üstü her 10 erkekten birinde ve 35 yaş üstü her 4 kadından birinde görülüyor” diye konuştu. •
birinde görülüyor” Özyurt; “Tüketicilerimizin ihtiyaç ve beklentilerine en iyi çözümlerle karşılama amacımız çerçevesinde yapılan araştırmalarda gördük ki birçok kişi pazarda hijyenik, tek kullanımlık ürünler olduğunu bilmiyor. Çoğu hasta bu durumdan utandığı için doktora bile başvurmuyor, çevresi ile paylaşmıyor. Oysa ki günümüzde pek çok tedavi yöntemi ile bu hastalığın üstesinden gelmek mümkün. Hatta yetişkin bezleri yerine bebek bezi, hijyenik ped ya da pamuk kullanımı ne yazık ki oldukça yaygın. Bizim misyonumuz tüketicileri bilinçlendirip onlara pazarda şimdiye kadar yapılmış en kaliteli ürünleri sunarak sağlıklı ve özgüven içinde yaşamalarını sağlamak.
Yetişkin bezi kategorisine Joly ile hızlı bir giriş yaparak tüketicilere ilk kullanımdan sonra tercih ettikleri bir marka sunan Hayat Kimya, Yaşlılar Haftası’nda bir kez daha İnkontinans (idrar tutamama) hastalığının Türkiye’deki yaygınlığına dikkat çekti. Hayat Kimya Medikal Pazarlama Müdürü Nilay Özyurt inkontinans ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Türkiye’de inkontinans (idrar tutamama) yaşayan yaklaşık 5 milyon kişi var ve bu rakam 2050 yılında 2 katına çıkarak toplam nüfusun %10’unu oluşturacak. Şu anda yetişkin bezi kullanım oranı çok düşük, yalnızca %5. Kişiler idrar tutamama sorunlarını saklıyor, doktora bile gitmiyor. İnkontinans ülkemizde 50 yaş üstü her 10 erkekten birinde ve 35 yaş üstü her 4 kadından
52 Nisan • 2014
Aktüel
Hayat Kimya Medikal Pazarlama Müdürü Nilay Özyurt
JOLY esnek belbantlı yetişkin bezi, pazarın en emici ürünü olmasının yanı sıra dermatolojik olarak Alman Dermatest Kurumu tarafından onaylı. Bağımsız tüketici paneli sonuçlarına göre tüketicilerin %92’si, JOLY esnek belbantlı yetişkin bezini düzenli kullandığı ürüne göre daha fazla beğendi” dedi. Özyurt, Joly ürün gamı altında emici külot, kadın&erkek mesane pedleri ve yatak koruyucu örtü yer aldığını sözlerini ekledi.
•
JOLY, SGK geri ödeme kapsamında
Özyurt sözlerine şu şekilde devam etti “JOLY, SGK’dan geri ödeme kapsamında. Günde 60 kuruştan 4 adet yetişkin bezi bedeli kurum tarafından geri ödeniyor. Tüketicilerin büyük çoğunluğu bundan haberdar değil. Sadece %53’ünün bu konu hakkında bilgisi var, bilgisi olanların da yalnızca %30’u geri ödemeden faydalanıyor. Hayat Kimya olarak tüm kullanıcılarımızı bu haklarından haberdar etmeyi görev bildik, bu nedenle ambalajlarımızın üzerinde bile bunu vurguluyoruz. Konuyla ilgili daha başka bilinçlendirme çalışmaları da yapacağız.”
54 Nisan • 2014
Aktüel
Erken Teşhis Yüz Güldürüyor Bayındır Hastanesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, “Araştırmalara göre kolonoskopi ile tespit edilmiş olan her 20 polipten birisinin müdahale edilmezse zamanla kolon kanserine döndüğü saptanmış durumdadır” diye konuştu. •
olasılığı artış gösterir. Bir santimetre çaptaki bir adenomatöz polibin kanserleşme ihtimali yüzde 2-3 iken, 2,5cm bir polibin kansere dönme ihtimali yüzde 50 seviyesindedir. Görüldüğü gibi kolon poliplerinin kolon kanserine dönüşmesinde standart bir risk oranı bulunmayıp, polibin büyüklüğü veya polibin patolojik incelemesi sonunda erişilen bulguların özelliğine göre belirlenen riskler mevcuttur. Her kalın bağırsak polibi kolon kanserine dönmez. Ancak kolonoskopi ile tespit edilmiş olan her 20 polipten birisinin müdahale edilmezse zamanla kolon kanserine döndüğü saptanmış durumdadır. Kolon poliplerinin büyüklüklerinin iki katına çıkma süresi birkaç yıl ile ifade edilen bir süredir. Dolayısıyla 50 yaşından sonra belirli aralıklarla yapılacak olan takip amaçlı kolonoskopi uygulamaları kolona ait poliplerin mevcut olup olmadığını ortaya koyarak, bu poliplerin yüksek
Dünyada akciğer ve meme kanserinden sonra üçüncü sıklıkta karşılaşılan kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen kolon kanserinin toplumda 50 yaştan sonra sıklaşarak görüldüğünü belirten Bayındır Hastanesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, erken tespitin tedavinin başarı şansını artırdığını belirtiyor. Prof. Dr. Gürbüz, “Kolon kanseri vakalarının yüzde 90’ında teşhis konulduğunda hasta yaşı 50 ve üzerindedir. Kolon kanseri vakalarının yüzde 95’inde hastalığın başlangıcı kolon polipleri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yani kolon kanserinin ana nedeni kalın bağırsak polipleridir” diyerek poliplerle ilgili şu bilgileri veriyor: “Kolon polipleri kalın bağırsaktan alınmazlarsa ceviz iriliğindeki ölçülere ve bazıları kalın bağırsakların tamamen tıkayacak büyülüklere varabilir. Bu polipler irileştikçe kolon kanserine dönme
56 Nisan • 2014
Aktüel kanser riski taşıyıp taşımadıklarının tespit edilebilmesine imkân sağlar. Böylece riskli kolon polipleri daha polipleri daha büyük boyutlara varamadan teşhis edilip kolonoskopik yöntemle (polipektomi işlemi) çıkartılabilirler. Dolayısıyla rahatsızlık kolon kanseri evresine varmadan durdurulmuş olur.”
Kolonoskopi İle Erken Teşhis
Çok sık rastlanan bir kanser türü olmasına karşın kolon kanserinin erken dönemde saptanma şansı olduğunu da vurgulayan Dr. Gürbüz, “İç organ kanserlerinden neredeyse hiçbiri kolon kanserinde olduğu gibi bir öncü anormallik (kolon polipleri) gelişiminden sonra ortaya çıkma özelliğine sahip değildir. Yani sadece kolon kanseri için kanser öncesi dönemde saptanabilme istisnası ve şansı mevcuttur. Dünyada her yıl bir milyon yeni kolon kanseri vakası saptandığı ve yine her yıl yarım milyon insanın kolon kanserinden kaybedildiği göz önüne alındığında kolon poliplerini vaktinde tespit etmenin önemi daha kolay anlaşılır” diye konuştu. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri sağlık politikalarında şikayeti olmayan, tamamen sağlıklı bireylerde 50 yaştan itibaren 5 yılda bir kolonoskopik tetkikleri yapılması yolu ile kolon kanseri hastalığının yaşamı tehdit edecek düzeylere varmadan teşhis edilmesi ve böylece ileri dönem kolon kanserinin önlenmesinin kabul gördüğünü ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, “Bu nedenle kalın bağırsak kanserinin hastalık polip safhasındayken engellenmesi yahut erken evre kanserken başarıyla tedavi edilmesi, yani hayatın kurtarılması öngörülmektedir” diyor ve kolonoskopinin nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor: “Kolon poliplerinin kolonoskopi sırasında alınması işlemi, elektrik kullanılarak polibin sapı yahut tabanından kesilmesi yolu ile gerçekleştirilir. Bu polip alınması işlemi hastada hiçbir ağrı veya rahatsızlık oluşturmaz. Kolonoskopi ile polip alındıktan sonra hastalar aynen sadece kolonoskopi yapıldığında olduğu gibi işlemden 30-45 dakika sonra evlerine gidebilirler. Kolonoskopi ile polip alınan hastaların tedbir açısından işlemden sonraki 24-48 saat boyunca aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir. Kolonoskopi yoluyla polip alınması işlemi polibin saplı-sapsız olması, küçük yahut iri olması durumlarında teknik ve zaman açısından bir miktar değişiklik göstermekle beraber kalın bağırsağın içini tamamen dolduracak kadar büyük olanlar hariç, alınamayacak polip yoktur diyebiliriz.”
57 Nisan • 2014
Aktüel
Sağlık Bakanlığı ve Anadolu Çağrı Merkezi’nden Anlamlı İşbirliği Anadolu Çağrı Merkezi, ‘Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’ ihalesini kazanarak, Tekirdağ’da yeni bir merkez açtı. •
mansız ve Sağlıklı Bir Hayat için’ sloganıyla tüm Türkiye’ye ulaşıyor. Bu hedefle Tekirdağ’da kurulan Anadolu Çağrı Merkezi açılışında Tekirdağ halkına seslenen Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, çağrı merkezinin öncelikle Tekirdağ halkına sonra da ülkemiz adına hayırlı olması dilekleri ile konuşmasına başladı. Müezzinoğlu: “Her işin başı sağlık. Dünya Sağlık Örgütü, sağlık konusunu fiziken ve ruhen sağlıklı olma durumu olarak açıklıyor. Genelde tüm dünyada fiziki sağlığa dikkat çekilse de ruh sağlığımız da önemli.”
Saran Holding’in grup şirketlerinden olan Anadolu Çağrı Merkezi, Sağlık Bakanlığı’nın uluslararası ödüllü hizmeti ‘Alo 171’i halkla en hızlı şekilde buluşturmak için harekete geçti. Bir süre önce Bakanlığın açtığı ‘Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’ ihalesini kazanan şirket, bu amaçla Tekirdağ’da yepyeni bir merkez açtı. Anadolu Çağrı Merkezi Tekirdağ Şubesinin açılışı, 06 Mart 2014 tarihinde T.C. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya, ve diğer üst düzey yetkililerin katılımıyla gerçekleşti. Bakan Müezzinoğlu, Vali Yerlikaya ve Sadettin Saran merkezin açılışında anı plaketini birlikte çaktılar.
Ruh sağlığı bozulan kişilerin sigara, alkol ya da uyuşturucu gibi zararlı maddelere bağımlılık kazanmasının daha yüksek olduğunun altını çizen Müezzinoğlu: “Sağlık Bakanlığı olarak önce insanı merkeze alan yönetim anlayışımızla 11 yıldır ülkemizde başarılı çalışmalara imza attık. Türkiye’de sigara içme yaşı 12-16 yaş aralığına kadar düştü hatta bazı durumlarda 7-8 yaşa kadar da
24 saat halkın hizmetinde
Sağlık Bakanlığı’nın tütünle mücadelede dünya çapında örnek gösterilen ve ödül alan ‘Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’ projesi, ‘Du-
58 Nisan • 2014
Aktüel
büyük gurur ve mutluluk kaynağıdır. Sizlere de, İşte bugünümüzde bizlerle olduğunuz için bilhassa teşekkür ediyorum.”
iniyor. Sigara içen vatandaşla içmeyen vatandaşın sigorta kurumuna olan yükleri çok farklı. Sigara, yıkıcı denen 3 hastalığın ana sebepleri arasında; kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve kronik hastalıklar. Bu bir toplumsal sorun ve biz bunun üstesinden geleceğiz. Dünya Sağlık Örgütü bizleri dünyada sigara ile mücadelede en başarılı uygulama ödülüne layık gördü. Bu vesile ile ilk çağrı merkezini Ankara’da açtığımız sigarayı bırakma hattımızı, bugün Tekirdağ’da Saran Holding çatısı altında açmaktan gurur duyuyoruz. Tüm ülkemize, millet ve devletimize hayırlı olmasını dilerim.”
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na teşekkür plaketi Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya’nın ve diğer yetkililerin katılımıyla Anadolu Çağrı Merkezi Tekirdağ şubesi resmen hizmete açıldı. Sağlık Bakanlığı, Tekirdağ protokolü, Saran Holding ve Anadolu Çağrı Merkezi yetkilileri, çalışanları ve halkın katılımı ile gerçekleşen açılışın ardından Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ‘Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’’ anı plaketi takdim edildi.
• Anadolu Çağrı Merkezi 7/24 vereceği hizmet ile
Sağlık Bakanlığı sigarayı bıraktırmak için daha fazla kişiye ulaşmaya hazırlanıyor. Açılışta söz alan Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran da konuyla ilgili şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı’mız ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz bu proje, bizi çok heyecanlandırıyor. Çünkü, Anadolu Çağrı Merkezi’mizle, Grubumuzun temel motivasyonu olan, istihdama yönelik bir çalışma yaptığımız gibi, aynı zamanda toplum sağlığı adına da, bir vesileyle daha çorbada tuzumuz oluyor. Buna imkan sağlayan, başta Sağlık Bakanımız Sayın Mehmet Müezzinoğlu olmak üzere, devletimize teşekkür ederim. Saran ailesi olarak, Bugün 8 sektörde, uluslararası yatırımlarımız dahil, 30 şirketi, 3000 kişiyi geçtik. Çağrı merkezlerimizle birlikte, Allah kısmet ederse 4 bine gidiyoruz. Bu bizim için en
‘Alo 171’ nasıl çalışıyor? Anadolu Çağrı Merkezi danışma hattına gelen çağrılar, sigara bırakma konusunda eğitim almış operatör aracılığı ile 7/24 saat karşılanıyor. Hattı arayanlara sigaranın zararları hakkında bilgiler aktarılıyor ve sigara kullanım alışkanlıklarını tespit etmeye yönelik bağımlılık değerlendirme ölçümü uygulanıyor. Yapılan değerlendirme sonucunda bağımlılık düzeylerine göre kişilere ya sigara bırakma planı yapılıyor ya da kişiler sigara bırakma polikliniklerine yönlendiriliyor.
60 Nisan • 2014
Aktüel
CDK Sağlık’tan PAH Tanısı İçin Yepyeni Bir Cihaz Türkiye pazarına CDK Sağlık tarafından sunulan MESI ABPI MD Ayak Bileği Brakiyal Basınç İndeksi Ölçüm Cihazı kolay, hızlı ve hassas ölçüm imkanı sunuyor. •
ölçüm cihazıdır. Periferik arter hastalığı takip altına alınmaz ise ilerleyen zamanda kalp ve damar hastalıklarının yanı sıra felç gibi önemli riskleri beraberinde getirebilir. Cihazımız PAH hastalığının ön teşhisinde kullanılan bir cihazdır. Periferik arter hastasının ilk önce belirtileri bacak ağrısı ile başlar. Bu ağrı ilerleyen zamanlarda bel kısmına kadar hissedilebilir. Halk arasında bu durum genelde bel fıtığı veya bel ağrısı ile karıştırılabilir. Ancak yürüyüş esnasında bacaklarda oluşan ağrılar PAH hastalığının belirtilerinden biridir. Kişi bu ağrılar ile aile hekimine gittiğinde bir sonuca ulaşamaz. Daha sonra ortopedi, dahiliye ve benzeri branşlarda kontrollerden geçer ama yine bir sonuca ulaşamaz. Kardiyovasküler cerrahi bölümüne gittiğinde ise burada ABI değerine yönelik bir ölçüm yapılır ve hastanın Periferik Arter Hastası olduğu anlaşılır. Aslında cihaz birinci basamak sağlık merkezlerinde kullanılsa çok daha faydalı olacaktır. Cihazın kullanımı oldukça kolay. Tansiyon aleti gibi kol ve bacaklara takılıp
CDK Sağlık, sağlık sektörüne her zaman yenilikçi ve farklı cihazlar sunmayı ilke edindi. Bu ilke doğrultusunda yeni bir ürünü daha Türk sağlık sektörünün hizmetine sundu. Slovenya merkezli çok genç bir ekip tarafından geliştirilen MESI ABPI MD Ayak Bileği Brakiyal Basınç İndeksi Ölçüm Cihazı, periferik arter hastalığının tanısı ve takibinde kullanılıyor. Cihazın ayrıntılarıyla ilgili olarak CDK Sağlık Ürünleri’nden Ayşegül Cantürk ve Sevgi Çöne sorularımızı yanıtladı.
Otomatik ayak bileği brakiyal basınç indeksi ölçüm cihazı nedir? Hangi amaçlarla kullanılır?
Ayak bileği brakiyal basınç indeksi (ABI), Periferik Arter Hastalığı (PAH) tanısı ve takibi amacıyla kullanılan bir parametredir. MESI ABPI MD ise ABI değerini ölçen hastalara daha hızlı, kolay ve güvenilir teşhis konulmasını sağlayan osilometrik yöntem ile ölçüm yapan, son teknoloji otomatik ayak bileği brakiyal basınç indeksi
62 Nisan • 2014
Aktüel
Bu cihazdan önce bu ölçümleme nasıl yapılıyordu?
düğmeye basıyorsunuz, 3 dakika içinde ölçüm yapılabiliyor. Eğer bu cihazı aile hekimlerinin kullanımına sunabilirsek, bu hastalar gereksiz yere farklı farklı branşları gezmek zorunda kalmaz. Bununla birlikte hastalığına erken teşhis yapılmış olur. Özellikle 65 yaş üstü bireylerin ABI değerini ölçümlenmesinde büyük yarar vardır. Yine diyabet hastaları Periferik Arter için potansiyel hasta grubu içinde yer almaktadır.
Bu cihazdan önce ABI değeri ölçümleri El Dopleri ve tansiyon aleti kullanılarak doktor ya da teknisyen tarafından yapılıyordu. Bu yöntemle hastanın sağ ve sol ABI değeri ayrı ayrı ölçülmekteydi.Yöntem şu şekilde uygulanmaktadır: En az 10 dk istirahat eden hastanın önce sağ ayak bileğine manşon yerleştirilir ve El Dopleri ile atardamar nabzı duyulur. Sonra manşon atardamardaki basıncın üzerine kadar şişirilip, nabız sesi duyulmaz hale gelir. Manşon yavaşça indirilirken, nabzın Doppler ile duyulmaya başladığı nokta kan basıncı değeri olarak kaydedilir. Sonra diğer ayak bileği için aynı işlem yapılır. Sonrasında kol basıncı ölçülür ve hesaplama aşağıdaki formüle göre yapılır.
Ayak bileği brakiyal basınç indeksi (ABI) nedir?
ABI bacaklara giden kan akımını değerlendirmenin güvenilir ve basit bir yoludur. Ayrıca damar hastalıklarının ilerlemesini ya da gerilemesini, tedaviye verdiği yanıtı izlemenin • en nesnel yollarından birisidir. Temelde yapılan ayak bileği hizasındaki atardamarlardan kan basıncının ölçülüp, kolda ölçülen ve referans kabul edilen basınca bölünmesidir. Normal şartlarda dolaşım sistemi bütün atardamarlarda aynı basıncı oluşturduğu için bu hesaplanan oran yaklaşık bir sayısına eşittir. Damar hastalığı oluşup, bacaklara az kan girmeye başladığında ayak bileğinden ölçülen basınç düşer ve ABI değeride 1’in altına iner. Ancak tanı için eşik değer oluşturma adına bu değerin 0.9’un altında olması damar hastalığı lehine bir bulgu olarak kabul edilmektedir. Değerin altında bir sonuç çıkması bacak damarlarında bir tıkanıklık olduğunu söyleyebiliriz. Damar denildiği zaman ilk önce akıllara kalp damarları akıla gelebilir. Bu cihaz bacaklardaki damar tıkanıklıklarını ölçümlemektedir.
ABI (Bacak) = Bacak Basıncı/Kol Basıncı Öznel bir yaklaşım ile yapılan bu ölçüm eş zamanlı yapılmadığı için basınç değerlerinin farklılık gösterebilmesi sebebiyle de değişken ABI değerlerinin ölçülmesine de neden olabilmektedir.
ABPI MD ölçümü Bir ana ünite ve üç manşetten oluşan cihazla ABI değerini ölçmek için hasta ilk önce düz bir yere yatırılır. Bir tane kola, sağ ve sol ayrı ayrı olmak üzere ayak bileklerine takılan üç manşet yerleştirildikten sonra BAŞLA düğmesine basılarak ölçüm başlanır. Yaklaşık üç dakika içinde tüm değerler ekranda görülür.
64 Nisan • 2014
Aktüel
Bu ölçümleme ne tür hastalıklar için kullanılmaktadır?
ABPI MD, alt ekstremitedeki damar problemlerinin tespiti, Periferik Arter Hastalığı’nın (PAH) ön tanısı için kullanılmaktadır. PAH bacaklardaki yetersiz dolaşımdan kaynaklanan ciddi bir sağlık sorunudur. Bacakların alt kısmında bulunan arterlerde, oksijen açısından zengin kanın akışını kısıtlayan aterosklerotik plak - kolesterolün atar damar duvarlarındaki birikmesi nedeni ile oksijenden zengin kanın akısını kısıtlar. Bu durum vücut içindeki tüm damarlarda da oluşabilir. PAH’lı hastaların % 60’ında tıkanan atar damarlar bacakların yanı sıra kalp veya beyinde de görülür. Aterosklerotik plaklar nedeniyle daralmış atar damarlar ABI’nin düşmesine neden olur ve böylelikle bu inceleme PAH’in belirlenmesinde kullanılır. Dolayısıyla, hastalığın ilerleme durumu ABI’de meydana gelen değişiklik ile izlenir.
66 Nisan • 2014
Aktüel
ir. Ölçüm sırasında cihaz Bilgisayara bağlandığı gibi ölçüm sonrasında da Bilgisayar bağlantısı yapılarak ölçülen tüm ABI değerleri Bilgisayara aktarılabilir. Sağladığımız yazılım desteği ile hastane logosu ve hasta isminin yer alabileceği ölçüm ile ilgili kısa bir değerlendirmenin yer aldığı rapor çıktı olarak hastaya verilebilir. Ayrıca Hastane’nin kullandığı raporlama sistemine bağlantı yapılarak tüm raporlara hastanenin ana sisteminden ulaşım imkânı mevcuttur.
Bu cihaz hastanelerin hangi bölümlerinde vardır veya olmalıdır? Cihazın hastanelerde bulunmasıyla ilgili bir yasal düzenleme var mı?
ABPI MD hastanelerin özellikle Türkiye’de ABI değerinin ölçümünü yapan Kardiyo Vasküler Cerrahi başta olmak üzere, ABI değerini ön tanı olarak kullanabilecek dâhiliye, kardiyoloji, ortopedi, diyabet klinikleri ve aile hekimliklerinde bulunmalıdır. Cihazın hastanede bulunmasıyla ilgili maalesef bir yasal düzenleme yok ama Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ABI ölçümünün işlem ücreti bulunmaktadır.
Cihaza ait teknik servis hizmeti gereksinimi olduğunda bu konuda yeterli bir teknik servise sahip misiniz?
Cihazımız 2 yıl süre ile Garanti Belgesine sahiptir. Bu belgenin alınabilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın öngördüğü teknik destek ağına sahip bulunmaktayız. Ayrıca firmamız prensibi olarak Satış Sonrası Teknik Desteğimiz tüm cihazlı sistemlerimiz için aynı özen içerisinde hizmet vermektedir. Yine bu cihaza ait bir takip sistemimiz mevcut. Cihazın seri numarasını girdiğimiz zaman cihaza ait tüm bilgilere ulaşabilmekteyiz.
Doktora ve hastaya ne tür avantajlar sağlamaktadır?
ABPI MD doktor ve hastaya oldukça önemli avantajlar sağlamaktadır. Öncelikle doktorlar hastanın ABI ölçümünü yapmak için geleneksel yöntem ile yaklaşık 30 dk. harcıyorlar. Türkiye koşullarında özellikle de devlet hastanelerin yoğunluğunu düşünürsek çok ciddi bir süre. Ayrıca ABI ölçümü için daha doğrusu damar tıkanıklığını görmek için her hastane küçük • sistemler kullanmıyor. Bu nedenle en ufak bir şüphede bile hastaları Ultrasonik Dopplere gönderiyorlar ve Dopplere gerçekten ihtiyacı olan hastalar belki 1 ay daha fazla sırada beklemek zorunda kalıyorlar. MESI ABPI MD cihazını kullanacak olan doktor zaman kaybına uğramıyor çünkü MESI 3 dakika ölçüm yapıyor kaldı ki illaki doktor tarafından uygulanmasına gerek yok herhangi bir sağlık personeli tarafından da ölçüm rahatlıkla yapılabilir. Hastalar ise Doppler için aylarca beklemeyip PAH tedavisine hemen başlayabiliyorlar ve Doppler bekleyen hasta sayısı azalıyor.
Cihazın üreticisi firma hakkında bilgi verebilir misiniz?
ABPI MD’nin üretici firması MESI d.o. Slovenya merkezlidir. Genç bir ekibe sahip firma ilk geliştirdikleri ürün olan ABPI MD’nin üretime geçmesi ile ticari bir yapıya bürünmüştür. Daha çok yeni icat ve tasarımlarla ileri ki yıllarda Dünya piyasasına açılacak bir firma özelliğine sahiptir. 25 ülkede temsil ediliyor. İlerleyen zamanda çok farklı, tıp dünyasında ses getirecek teknolojiler sunacaklarına inanıyoruz.
Bu cihazla ilgili hedef kitleniz nerelerden oluşmaktadır?
Cihaz sonuçları raporlama veya saklama imkânı sunuyor mu?
Tüm Türkiye ve Orta Doğu genelinde üniversite, özel ve devlet hastaneleri ile özel polikliniklerin ilgili birimleri hedef kitlemiz arasında yer almaktadır.
ABPI MD’in sonuçları gerek cihazın kendisinden gerekse de bilgisayar ortamında takip edilebil-
68 Nisan • 2014
Aktüel
Abdi İbrahim ve Nanolek stratejik ortaklık antlaşması imzaladı Abdi İbrahim ve Rus ilaç firması Nanolek “Stratejik Ortaklık Antlaşması” çerçevesinde CNS (merkezi sinir sistemi) tedavilerinde kullanılan ilaçların üretimini gerçekleştirecek. •
sıra, Biyoteknolojik ve Onkolojik ilaç üretiminde de piyasada söz sahibi konumundadır. Lokalizasyon, Nanolek’in Kirov bölgesindeki üretim tesisinde – Orichyov bölgesindeki Lyiovintsy Nanolek Biyoteknoloji Merkezinde- yapılacaktır. Firmanın, en öncelikli olarak, dünyanın önde gelen diğer ilaç firmalarıyla ortaklık yapmasını sağlayacak Avrupa Birliği İyi Üretim Uygulamaları Kalite Kontrol Sistemi de bu tesise dâhil edilmektedir. Lokalize etmek dışında Nanolek, biyoteknoloji transferi ve yenilikçi ürün geliştirilmesi yoluyla nörolojik ve psikiyatrik ürün yelpazesini genişletmeyi hedeflemektedir. Uzun vadeli karşılıklı faydalı ortaklık çerçevesinde, Nanolek, kendisi tarafından üretilmiş sosyal hayatı etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan, bilime dayalı ilaçların Abdi İbrahim aracılığıyla Türkiye pazarına sunulmasını müzakere etmektedir.
Bir asırdan uzun bir süredir tıp endüstrisinin en köklü ve lider kurumlarından biri olan Abdi İbrahim ile Rus “biyofarmasötik firması Nanolek, merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanım amaçlı ilaçların üretimi için bir ortaklık antlaşması imzaladı. Abdi İbrahim Nanolek ile yapacağı işbirliği çerçevesinde nöropsikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılacak 4 ürünün teknoloji transferini gerçekleştirecek. Abdi İbrahim tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi : “5 yıl içerisinde 7.5 milyon dolarlık bir gelir elde etmeyi hedefliyoruz ve bu ürün için hedeflediğimiz pazar toplam olarak 51 milyon dolar civarındadır.” Nanolek (“Epidbiomed” ve OJSC RUSNANO şirketler grubu tarafından oluşturulmuş iş ortaklığı) sosyal hayatı etkileyen hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla yenilikçi biyoteknolojik ilaçlar geliştirmeyi hedefleyen bir kuruluştur. Alışılagelmiş ilaçların yanı
Dental simanlar artık sorun değil! Acto’nun tüm yenilikleri Ekspomed 2014 Fuarı’nda sergilenecek. Durum böyle olunca hem zaman hemde para kaybı yaşanıyor. Acto laboratuvarlarında geliştirilen 4 etkili yeni ürün Tüyap Expomed fuarında pazara sunuluyor. Ürün simanları çözerken içerisindeki enzimler sayesinde organik tüm kirleri uzaklaştırıyor ve yağlayıcı maddelerle alet yüzeylerinin de bakımı sağlıyor. Ürün aldehit, halojen, klorin, benzen, fosfat, toluen içermediği içinde tamamen doğayla dost. Sektöre yönelik ilk ve tek ürün olması sebebiyle şimdilik rakipsiz görülüyor. Her yıl yeni bir ürün ile sektöre yön veren Acto, Ar-Ge çalışmalarına yurtiçi ve yurtdışı üniversiteleri de ekleyerek 2014 sonuna kadar daha birçok yeniliğe imza atacak gibi görülüyor.
Sektörün hijyen, temizlik ve dezenfeksiyonalanında ki tüm sorunlarına Ar-Ge’si ile destek veren Acto’dan özellikle dental alanda kullanılan simanlara yönelik çözüm üretildi. Protezlerde, dişçilik alanında ki kalıplarda kullanılan simanlar alet yüzeylerine yapışarak temizlik ve dezenfeksiyonun yapılmasına engel olmakta. Doku, kan, tükürük gibi organik kirlilikler ve alginat, siman artığı, potasyum, klor, sodyum vb. inorganik kirliliklerin aletler üzerinden temizlenmemesi enfeksiyon riskini beraberinde getirmekte. Tüm bu kirliliklerin ve özelliklede simanların alet yüzeylerinden çıkarılması için uzun uğraşlar gerekiyor. Kazıma, fırçalama işlemleri sırasında ise alet yüzeyleri zarar görüyor.
70 Nisan • 2014
Aktüel
Yatak Sektörü’nün İlk Buluşması
Fuarı, Türkiye’nin dört bir yanından otel, hastane, öğretmenevi, askeri birlikler gibi toplu yatak ihtiyacı olan kurum ve kuruluşların yanı sıra yurt dışından satınalma yetkililerinin ziyaret etmesi bekleniyor. •
Yeni İş Bağlantıları İçin Bulunmaz Fırsat
Türkiye son yıllarda hızlı bir değişim yaşıyor. Bu bağlamda sağlık ve turizm alanlarında önemli adımlar atılıyor. Birçok yeni hastane ve otel projesi hızla ilerliyor. Bu kuruluşların en önemli ihtiyaç kalemlerinden biri olan yatak ve ekipmanları bu yıl ilki düzenlenecek Sleepwell Expo Fuarı’nda sergilenecek. Fuarı, Türkiye’nin dört bir yanından otel, hastane, öğretmenevi, askeri birlikler gibi toplu yatak ihtiyacı olan kurum ve kuruluşların yanı sıra yurt dışından satınalma yetkililerinin ziyaret etmesi bekleniyor. Yatak ve Teknolojileri sektörünün Türkiye’deki en büyük buluşması olmayı hedefleyen Sleepwell Expo Fuarı, 17 – 20 Nisan 2014 tarihleri arasında, İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açıyor. Yatak ve uyku ürünlerinde 2014 trendlerinin sergileneceği fuar, alım grupları ve katılımcı firma zenginliği ile tüm dünyanın ilgisini çekiyor.
Geleceğin yatak ana ve yan sanayilerinin sergileneceği Sleepwell Expo Fuarı, katılımcılarına yeni iş bağlantıları oluşturmaya ve ihracat avantajları sağlamaya devam ediyor. İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan Sleepwell Expo Fuarı, 100’e yakın firmayı ağırlamaya hazırlanıyor. Yatak ve yatak ürünlerinde, tasarım, renk, detay ve ergonomi adına yeni tasarımlar sunacak olan Sleepwell Expo, katılımcıların verimliliğini en üst düzeye taşıyacak ve yatak endüstrisine yönelik tüm beklentileri karşılayacak. Sektörün lider üreticileri, yeni Ar-Ge çalışmalarını yerli ve yabancı alıcılarıyla buluşturacak. Ziyaretçiler, 17 – 20 Nisan 2014 tarihlerinde, 10:00 – 18:00 saatleri arasında fuarı ziyaret edebilecekler.
72 Nisan • 2014
Aktüel
Dünyanın Gözü Bu Fuarda Olacak
Hastanelerin Yatak Kapasitesi Yenilenecek
Türkiye’de yatak endüstrisine ait ilk spesifik fuar olma özelliği taşıyan SLEEPWELL EXPO, İhlas Fuarcılık tarafından düzenleniyor. Yatak endüstrisine yepyeni açılımlar sunmayı hedefleyen SleepwellExpo Fuarı, organizasyonlarıyla sektörü canlandırmak ve yatak endüstrisi liderlerini İstanbul’da toplamak amacıyla, organizasyona ev sahipliği yapıyor. Dünyanın dört bir yanından katılımcı ve ziyaretçinin gelmesi beklenen ve sektörde büyük yankı uyandıran Sleepwell Expo Fuarı’na Anadolu’dan da yoğun ilgi var. Fuarda, İstanbul’un yanı sıra Kayseri, Denizli, İnegöl, İzmir ve Ankara’dan katılımcı firmalar yer alıyor.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara göre, hastanelerdeki 130 bin yatak kapasitesinin 90 bini önümüzdeki 4 yıl içerisinde sıfırdan yenilenmiş, ileri teknolojik duruma dönüştürülüyor. Sağlık sektörünün dünya genelinde olduğu gibi Türkiye için de önemli ve stratejik bir sektör olduğunu belirten yetkililer, 1 yıl içerisinde yaklaşık 25 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerinin ihaleye açılacağı bilgisini verdi. Böylelikle, 2018 yılında 45 bin ile 50 bin yatak arasında yenilenmiş, nitelikli, ileri teknolojili hastane ve hastane odalarını tamamlanacak. 2018 yılına kadar da 130 bin yatak kapasitesinin 90 bini önümüzdeki 4 yıl içerisinde sıfırdan yenilenmiş, ileri teknolojik hastaneler durumuna dönüşecek. Önümüzdeki günlerde açılacak ihalelerle ön plana çıkacak olan yatak sektörü için, Sleepwell Expo Fuarı’nın önemi bir kat daha artıyor.
Detaylı Bilgi İçin SLEEPWELL EXPO ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak için www.sleepwellexpo.com web sitesini ziyaret edebilir yada aşağıdaki iletişim adresleri ile bağlantı kurabilirsiniz.
73 Nisan • 2014
Aktüel
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi ek hizmet binası törenle açıldı Türkiye’de sağlık alanındaki değişimlere vurgu yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, artık hastanede rehin kalan vatandaşın asla söz konusu olmadığını söyledi. •
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinin ek hizmet binasını törenle hizmete açtı. Yüksek İhtisas Hastanesinin ek hizmet binasını önünde düzenlenen açılış töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, sağlık hizmetini, genel insan hakkı olarak gördüklerini belirterek, “Kırıkkale’de sayısı 40-50 bin arası emeklimiz var. Bunlar genellikle Makine Kimya Endüstrisi Kurumu işçiliğinden, ustalığından emeklidir. O zaman bir devlet, bir de sigorta hastanesi vardı, eczaneler ayrıydı, çok zor bir sağlık hayatı yürürdü Kırıkkale’de. Onun için Kırıkkaleliler bu gelişmelerin önemini çok iyi bilir. Şimdi artık hastane farkının kalmadığı, sigorta hastanesinin Sağlık Bakanlığının bünyesine geçti ve hizmet veriyor. Eczane farkı kalmadı. Buradaki vatandaşlarımız çok iyi biliyorlar. Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinin istisnayı bir hastane,
içini gezdim, doğrusu hem odalar, teknolojisi, doktor kadrosu olarak bu bölgede çok önemli bir hastane” dedi.
Dünya standartlarında sağlık hizmeti Türkiye’de sağlık alanındaki değişmelere vurgu yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise, artık hastanede rehin kalan vatandaşın asla söz konusu olmadığını söyledi. Bakan Müezzinoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “76 milyon insanımıza insanca, dünya standartlarında, medeni koşullarda en ileri teknolojiyle hizmetin en güzeli ile sağlık hizmeti sunmakta Allah’a şükürler olsun ki dünyaya örnek olacak ve dünyanın algılamakta zorlandığı başarılara imza attık. Bu başarılar milletimiz içindir, milletimize, vatandaşımıza hayırlı olsun diyoruz. Bütün
74 Nisan • 2014
Aktüel bırakıyor. Niye? Çünkü Türkiye’nin sağlık standarttı, hekimlik birikimi ve sağlıkta ki tecrübesi artık dünya standartlarında ve dünya standartlarının ötesinde hizmet kalitesi veren bir ülke sağlığını yönetiyoruz. Ve inşallah önümüzdeki dönemde 5 yıl sonra sağlık turizminde hedefimiz 10 milyar dolar. Yalnız 76 milyon vatandaşıma değil, yakın coğrafyamızda bir milyar nüfuslu coğrafyaya sağlık turizminde Türkiye’yi sağlıkta merkez yapacak ve 10 milyar doları, 5 yıl sonra 20 milyar doların üzerindeki hedeflere de inşallah Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yıl dönümünde 2023’de inşallah bu hedeflere birlikte ulaşacağız. Çünkü biz hekimlerimize güveniyoruz, sağlık çalışanlarımıza inanıyoruz, çünkü biz milletle beraber yürüyoruz. Çünkü biz AK Parti’yiz” dedi. Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal, AK Parti Milletvekili Ramazan Can, Kırıkkale Valisi Ali Kolat ile birlikte diğer ilgililer Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi ek hizmet binasının açılışını gerçekleştirdi.
bu başarılarda en büyük katkısı, emeği, alın teri, fedakarlıkları olan ve gece, gündüz demeden, cumartesi, pazar demeden, bayram, yılbaşı demeden özel günlerim demeden gece gündüz çalışan hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza, ebelerimize, hemşirelerimize gönül dolusu mille• ve şahsım adına gönül dolusu teşekkürlerimi tim sunuyorum. Onları gönülden alkışlıyorum. İyi ki varsınız. Sizlerle bu ülkeyle ve millete hizmet etmek bizlerin onurudur, şerefidir.”
Sağlık turizminden 2,5 Milyar Dolar Türkiye’de daha önceleri cebinde parası olan vatandaşların tedavi için Almanya, İngiltere ile Amerika’ya gittiğini ve yaklaşık 1,5 milyar dolar para harcadığını, şimdi ise o ülkelerin vatandaşlarının tedavi için Türkiye’ye geldiklerini ifade etti. Bakan Müezzinoğlu, “2013 yılına geldiğimizde yaklaşık 500 bin yabancı bunun içinde Almanya, İngiltere, İtalya’dan, Avrupa’dan, Balkanlardan, Rusya’dan Türki Cumhuriyeti’nden ve Arap ülkeleri dahil yaklaşık 500 bin yabancı ülkemize geliyor ve sağlık hizmeti alıyor 2,5 milyar dolar ülkemize sağlık turizminde para
76 76 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Spesifik Tedavi Yöntemi: Mikro Küre Prof. Dr. Ahmet Fırat Güngör: “Bu yöntemde primer hedef karaciğer kanserlerine yönelik olduğu için, ya karaciğerin kendine ait kanserlerinde ya da metastatik kanserlerinde uygulanır” •
Karaciğer kanserlerinde çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Bunlardan birinci yöntem cerrahi tedavidir, ancak her hastaya cerrahi tedavi uygulanamaz. Mikro küre yöntemi spesifik bir tedavidir. Kemoterapi ve ilaç uygulamaları ise, sistemik tedavi yöntemleridir. Bu yöntem hakkında Emsey Hospital Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Fırat Güngör sorularımızı yanıtladı.
na baktığımızda ise, en sık pankreas ve kolon (kalın bağırsak) kanserlerinin öne çıktığı görülür. Pankreas ve kalın bağırsak kanserlerinin yüzde 50 ile 70’inde karaciğer metastasları oluşur. Bu oldukça yüksek bir orandır. Bu konuda diğer çarpıcı rakam da, kalın bağırsak kanserlerinde ölümlerin yüzde 20’sinin karaciğer metastaslarından kaynaklanmasıdır. Bu açıdan gerek karaciğer primer kanserlerin gerekse metastatik kanserlerin klinik önemi büyüktür.
Karaciğer kanserinin özelliklerinden bahseder misiniz?
Tedavi yöntemlerinde hastalara hangi seçenekler sunulmaktadır?
Karaciğer kanserleri, 2 ana grupta incelenir. Birincisi kendisine ait primer kanserler denilen grup, ikincisi de karaciğere metastas yapmış olan diğer organların kanserlerdir. Primer karaciğer kanserleri, karaciğerin kendi kanserleri olan ve hepatosellüler kanserler olarak adlandırılan türdür.
Karaciğer kanserlerinde çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Bunlardan birinci yöntem cerrahi tedavidir, ancak her hastaya cerrahi tedavi uygulanamaz. Çünkü bu durum, karaciğerin tümör içeriği ile ilgilidir. Eğer karaciğerin tümör içeriği çok yüksekse, birden çok sayıda lezyon varsa cerrahi tedavi bu hastalarda uygulanmaz. Cerrahi tedavi uygulanamayan hasta gruplarında kemoterapi ve spesifik ilaç tedavileri diğer seçeneklerdir. Ancak karaciğer kanserleri özellikle primer kanserleri, tedaviye son derece dirençlidir. Metastatik lezyonlar genelde multipl (çok sayıda) oldukları için, bu saydığımız teda-
Karaciğer kanserinin görülme sıklığı ne orandadır?
Dünya genelinde her yıl 5 yüz bin ile 1 milyon arasında yeni karaciğerin kendisine ait primer kanser vakası görülür. Karaciğerin metastasları-
78 Nisan • 2014
Aktüel larında tutulduğu ve tümör dokuları besleyen kılcal damarları tıkadığı için, radyo embolizasyon tedavi yöntemi olarak isimlendirilir. Karaciğerin atar damarına ulaşmak için, hastanın kasık damarı dediğimiz femoral arterinden girilerek (kalp anjio çalışması ile benzer) bir katater yardımı ile karaciğeri besleyen damara ulaşılır ve ilaç verilir.
Yöntemin avantajları ve dezavantajları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Mikro küre yönteminin en büyük avantajı, sistematik tedavi olmayışı ve kemoterapide görülen yıpratıcı yan etkilerin görülmemesidir. İkinci avantajı ise, bu tedavi yönteminin kemoterapi, kemoembelizasyon veya cerrahi tedavi uygulanmış hasta guruplarında da rahatlıkla uygulanabilmesidir. Kısacası mikroküre, diğer tedavilerle birlikte kombine edilebilen bir yöntemdir. Hastanın tedaviden yarar görmesi durumunda, uygulamanın tekrarının yapılması da söz konusudur.
Mikro küre yöntemi hangi hastalarda uygulanabilir?
vi yöntemlerinden çok fazla yanıt alınamaz. Bu yüzden, son yıllarda uygulamaya giren radyo embilizasyon yöntemi uygulanır. Radyoembilizasyon yönteminde; radyoaktif maddelerle işaretli, 20-50 mikron boyutlarında küreciklerle direkt olarak karaciğeri besleyen artel yoluna ulaşarak tedavi uygulanır.
Bu yöntemde primer hedef karaciğer kanserlerine yönelik olduğu için, ya karaciğerin kendine ait kanserlerinde ya da metastatik kanserlerinde uygulanır. Ancak bu grupta da eğer tümör yükü, yani tümör karaciğeri çok yüksek miktarda işgal edilmişse (bu oran yüzde 70’tir) bu hasta grubuna uygulama yapılamaz. Hastada bir karaciğer yetmezliği durumu var ise, yine bu durumda da uygulamanın yapılması söz konusu olamaz. Bu yöntemin hangi hasta grubuna uygulanabileceği, ön testler sonucunda belirlenir.
Mikro kürenin diğer yöntemlerden ayrılan özellikleri nedir?
Mikro küre yöntemi spesifik bir tedavidir. Kemoterapi ve ilaç uygulamaları ise, sistemik tedavi yöntemleridir. Yani tamamen karaciğerde• ki lezyona yönelik uygulamalar değildir. Bir tedavinin spesifik olması, sistemetik yan etkilerin oluşmayacağı anlamına gelir, yani kemoterapi tedavisinden sonra olduğu gibi hastayı yıpratıcı yan etkiler oluşmaz.
Mikro küre yöntemi, SGK tarafından ödeme kapsamında mıdır? Evet, SGK ödeme kapsamı altındadır.
Bu yöntem kaç kişiye uygulandı ve başarı oranı nedir?
Bu tedavinin uygulanma şekli konusunda bilgi alabilir miyiz?
Bu yöntem, bugüne kadar dünyada çok sayıda hastaya uygulandı. Türkiye’de bu uygulama yaklaşık 4-5 yıl öncesinden günümüze kadar yaygın olarak kullanılır. Ülkemizde bu spesifik yöntem, belli merkezlerde uygulanır. Yaklaşık olarak yılda 200 hasta civarında uygulama yapılmıştır. Bu da bugüne kadar Türkiye’de en az 1000 civarında hasta sayısına karşılık gelir, ancak dünyada ABD ve Avrupa ülkelerinde çok yaygın olarak, 10-15 yıldır uygulanır.
Mikro küreler; 20-50 mikron boyutlarındaki küreciklerin beta ışıması yapan bir radyoaktif madde olan itrium 90 ile işaretli halinin kullanılması esasına dayanır. İtrium 90 ile bağlı olan mikroküreleri, direkt karaciğeri besleyen atar damarların içerisine ilaç enjekte edilir. Böylece verilen ilaç sadece karaciğer içerisindeki tümör dokular üzerinde tutulum gösterir. Tümör doku-
80 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Göz sağlığı uzmanları sempozyumda biraraya geldi “2. Acuvue Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu” 8-9 Mart 2014’te Ankara’da gerçekleştirildi. •
sağlığı uzmanlarının bilgilerini artırma ve paylaşma, deneyimlerini zenginleştirme olanağı sağlayarak kontaktoloji uygulamalarının gelişmesine katkıda bulunmayı hedefleyen “ACUVUE Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu” ikinci yılında da çok sayıda katılımcıya ev sahipliği yaptı.
İlk olarak 2007 yılında Moskova’da başlatılan ve sonrasında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde düzenlenmeye devam eden “ACUVUE Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu” Türkiye’de ilk kez geçtiğimiz yıl Mayıs ayında İzmir’de gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı birçok göz sağlığı uzmanının konuk olduğu sempozyum, bu yıl 8-9 Mart’ta Ankara’da düzenlendi. Önceliği göz sağlığının korunması ve göz kusurlarının uygun bir şekilde düzeltilmesi olan Johnson & Johnson Vision Care, bu öncelikler doğrultusunda gerçekleşen “ACUVUE Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu” bu yıl da kontaktoloji alanında yurtiçinden ve yurtdışından gelen, alanında uzman bir çok seçkin bilim insanını ağırladı.
8– 9 Mart 2014’te Ankara JW Marriott Hotel’de gerçekleştirilen ve iki gün süren “2. Acuvue Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu”nda kontakt lens konforunun temel özellikleri ve ıslanabilirlik, solüsyon ve kontakt lens uyumluluğu, kontakt lens intoleransı-farklı tanı ve tedavi seçeneklerinin yönetimi, uygun kontakt lens seçimi ve uygulaması, doğru temel eğri ve kontakt lens uygulamasının ipuçları, düşük dereceli astigmatlılarla doğru iletişim ve lens uygulamaları, UV radyasyonu ve göz hastalıkları
Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük ve en önemli bilimsel toplantıları arasında sayılan ve göz
81 Nisan • 2014
Aktüel
ile UV korumalı kontakt lensler,günlük kullan-at kontakt lensler, korneanın kontakt lense bağlı hipoksiye olan tepkisi ve kuru göz tedavisi gibi bir çok önemli konuya değinildi.
tan kaçınma olarak belirtti. Kontakt lenslerin bir şekilde koruyucu kalkan görevi gördüğüne değinen Prof. Dr. Roger Buckley, “Göz kapağı hijyenini sağlamak için göz çevresi pamuklu çubuk veya bezle silinenek çok sayıda bakteri ortadan kaldırılabilir.” dedi.
Kongreye İngiltere, Cambridge’den katılan Prof. Dr. Roger Buckley (Anglia Ruskin Üniversitesi, Emeritus Oküler Tıp Birimi) alerjik göz hastalıkları ve tedavileri konusundaki son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı. Alerjik göz tedavisinde farmakolojik ve non-farmakolojik olmak üzere iki tür tedavi uygulandığını anlatan Buckley, farmakolojik olmayan yöntemleri alerjenden kaçınma, alerjeni uzak tutma, soğuk kompresler, suni gözyaşı kullanımı, göz kapağı hijyeninin sağlanması ve gözleri ovuşturmak-
“2. ACUVUE Eye Health Advisor Uluslararası Bilimsel Sempozyumu”na bu yıl katılan göz sağlığı uzmanları arasında Noel Brennan (Amerika), Lyndan Jones (Kanada), Roger Buckley (İngiltere), Christina Grupcheva (Bulgaristan), Emrullah Taşındı, Ömür Gündüz, Stefan Löfgren (İsveç), Nazan Erda, Cem Küçükerdönmez, Meltem Yağmur, Ahmet T. Özmen ve İzzet Can gibi önemli göz sağlığı uzmanları vardı.
•
84 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Prestij’den Yenilikçi Çözümler Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi görüntüleme Masası üretti. • Prestij Hastane Gereçleri, sağlık sektörüne yeni-
önemlisi masada imalat yapılırken kullanılan yüksek teknoloji neticesi en ufak oyun ve sallantı oluşmamaktadır.masa üniversal operasyon masalarının aldıgı tüm pozisyonları otomatik olarak almaktadır. masamız üniversite hastanelerimizde ve kıymetli hocalarımızın kulanımında testleri yapılarak begeni ile kullanılmaktadır.
lik sunmaya devam ediyor. Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi Masası üretti. CE Belgesi ve Sağlık Bakanlığı onayına sahip olan masa röntgen ve scopi ışınlarını geçiren Alman malı özel malzeme ile üretilmekte. Hastanın yattığı tüm alan görüntülenmesine imkan sağlayan masa, 4 adet motoru, kumanda kutusu ve el kumandasıyla kullanıcıya önemli avantajlar sağlıyor. masa üzeri alman malı plakadan yada karbon fiber plakadan istegegöre imal edilmektedir.ikisindede görüntü kalitesi aynıdır. hastanın yattıgı tüm alanın görüntülenmesine imkan saglıyan masa alman malı dört adet motoru el yada ayak kumanda paneli kontrol kutusu anti bakteyirel merkezi sistem kilit li tekerleri ile kalite olarak en üst düzeydedir. masada gerekli yerler 304 kalite paslanmaz çelikten üretilmistir. ekstra olarak yanlara operasyon masası aksesuarlarını takma kuşagı ilave edilebilmektedir.böylece tüm aksesuarları bu masada kullanma imkanı dogmaktadır.masa üzeri 20 cm ileri geri hareket eder. masa başlıgı baş ve ayak kısımlarına takılır.masa böylece her iki taraflı kullanılır. başlıgın tamamı x ışınlarını geçirmektedir.en
KBB Muayene ve Operasyon Koltuğu
Koltuk tam otomatik fonksiyonlara sahiptir. Dokunmatik kumanda ile komple yukarı aşağı 300 mm çalışır. Sırt arkaya tam trendelanburg pozisyonuna kadar yatar. Tek bir tuş ile koltuk hasta kabul pozisyonuna geri gelir. İstendiğinde her iki motorda otomatik stop eder. Acil stop düğmesi vardır. Koltuğu otomatik çalışırken durdurur. Başlık aşağı yukarı iner çıkar. Öne arkaya 44 derece hareketlidir. Her iki kol sırtın yatışı ve kalkışında paralel olarak yatar kalkar. Kollar hasta kabulünde kolaylık sağlamak için yukarı kalkar. KOLTUK SAGA VE SOLA HER POZİSYONDA 180 DERECE DÖNER. motorlar kumanda kutusu alman malıdır.ekstra ayak pedalı ilavesi vardır.
Ünit
250 watt 24 vold D.C. soğuk ışık kaynağı: İki çıkışlı yuvalar Storz uyumludur. Alın lambası ele alındığında ışık kaynağı otomatik çalışma konumuna gelir. Alın lambası yuvasına konulunca stop eder. İstenildiğinde manuel kumanda ile çalışır. Ultraviyole sterli kabini 15 dakikada endoskopları steril eder. Güçlü alman malı motor ile aspre sistemi vardır.aspre sonrası vakum uç ve hortum temizleme sistemi vardır. ektra olarak: kulak yıkama sistemi-asprenin kanalizasyona atıması- pulvaze ilaç püskürtme sistemi-soguk ışıgın zenon olması .mikroskop ilavesi vardır.ayna ısıtma sistemi vardır.
•
Prestij Ultraviyole Kabinli Alet Dolabı
Üzeri şeffaf pleksiglas kapak ile örtülüdür. Hekimin rahat çalışması için açılıp kapanan sürgülü alet koyma standı bulunmaktadır. Aletler vücut ısısındadır. Çekmeceler otomatik kapanma sistemine sahiptir. Ünit 4 tekerleği ile rahat kullanımlıdır. Hijyen ve temizlik için yer değişimi rahattır. Aletlerin steril edilmesi için ultraviyole kabin vardır. kullanılmış aletler için krom tepsili özel çekmece. hekimin aletlerini koyarak çalışabilecegi krom çelik özel çekmece.geniş ve büyük alet çekmecesi.
86 Nisan • 2014
Aktüel
88 Nisan • 2014
Aktüel
Hareketsiz yaşam
kalp hastalıklarının habercisi Philips’in yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye’deki kalp hastalarının profili ortaya çıktı. Kalp hastalarının yüzde 72’si hareketsiz bir yaşam sürerken yüzde 65’i stres altında çalışıyor.
yüzde 70 ile hareketsizliğin, yüzde 32 ile trafikte geçirilen süre geldiğini görüyoruz. Kalp krizi geçiren kişilerin yüzde 60’ı sigara içiyor Kalp hastalarının ortak özellikleri arasında, (%72) hareketsizlik dikkat çekiyor. Philips’in verilerine göre, Türkiye’de kalp hastalarının yüzde 65’i ise stres altında çalışıyor. Kalp hastalarının yüzde 60’ı düzenli sigara kullanırken, yüzde 53’ünün ailesinde genetik olarak kalp hastalığı bulunuyor. Veriler aynı zamanda kalp hastalarının yüzde 52’sinin obez olduğunu gösteriyor. Düzenli egzersiz ve hareketlilik, kalp hastalarının yüzde 86’sının hayatında yeterli düzeyde bulunmuyor. Hastalar hiçbir şekilde tam anlamıyla yeterli düzeyde egzersiz yapmazken, sadece yüzde 4’ü biraz yeterli düzeyde egzersizi hayatına adapte ediyor.
Sağlık ve İyi Yaşam sektörünün lider şirketi Philips, yaptığı araştırmalar ile Türkiye’deki kalp hastalarının profilini analiz ediyor. Araştırmalar günümüzde sigara, stres, obezite ve genetik faktörlerin kalp hastalıklarının alt yapısını oluşturmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Türkiye’de sigara kullanımı, obezite, stres, genetik faktörler, hareketsizlik, yüksek kolestrol ve tansiyon gibi risk faktörleri arasında sigara kullanımı, yüzde 92 ile ilk sırada, obezite yüzde 80 ile ikinci, stres yüzde 70 ile 3’üncü, genetik faktörler ise yüzde 64 ile 4’üncü sırada yer alıyor. Çalışma hayatı açısından risk faktörlerine bakıldığında, yüzde 100’lük bir oranla stresin tablonun en üst noktasında olduğunu, yüzde 74 ile düzensiz ve dengesiz beslenmenin,
89 Nisan • 2014
Aktüel
CDK Sağlık 2014 yılında kurumsallaşmaya ağırlık verecek Dallı Grup kuruluşu olan CDK Sağlık, kurumsallaşma çalışmaları doğrultusunda bayileriyle bir araya geldi. •
cak. Rida firması da sağlık turizmi konularında hizmet verecek.
Sektörün yenilikçi firmalarından CDK Sağlık, 2014 yılında kurumsallaşma konusunda önemli adımlar atma kararı aldı. Bilindiği üzere CDK Sağlık, Özden ve Yasemin Dallı tarafından kurulan bir şirkettir. Uzun yıllar sağlık sektöründe çeşitli alanlarda hizmetlerde bulundular. Bu çerçevede faaliyetlerini Dallı Grup bünyesi altında yürütecek olan CDK Sağlık yeni ürün bulma, piyasaya sürme, ithalat ve ihracat konularında faaliyet gösterecek. Dallı Grup çatısı altında oluşturulan ikinci şirkette CDK Medikal oldu. Bu firma ise CDK Sağlık’ın sunduğu çözümlerin satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütecek. Yapılanmanın son ayağında ise Rida Sağlık ola-
Faaliyetler 3 başlıkta toplandı
Konuyla ilgili olarak dergimize açıklamada bulunan CDK Sağlık’tan Ayşegül Cantürk, “2014 yılı bizim için kurumsallaşmanın ön plana çıktığı ve tabiki yeniliklerin de piyasaya sunulacağı bir yıl olacak. 2013 yılı sonunda kurumsallaşmanın daha sağlıklı olması açısından Dallı Grup altında üç ayrı firma ile hizmetlerimize devam etme kararı aldı. İş konuları itibariyle CDK Sağlık yeni ürün bulma, piyasaya sürme, ithalat ve ihracat konularına, CDK Medikal Pazarlama satış ve
90 Nisan • 2014
Aktüel
pazarlama faaliyetlerine, Rida Sağlık ise sağlık turizmi konularına ağırlık verecek. Gerek sarf gerekse de cihazlı sistemler alanında yeni ürün grupları ve yeni teknolojilerle ürün gamımızı genişletmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Ölçüm Cihazı olan MESI ABPI MD’ni iş ortaklarına tanıtımı yapıldı. Gerçekleştirilen sunumda öncelikle ayrıntılı teknik eğitimden sonra uygulamalar yapılarak Türkiye pazarında MESI ABPI MD’nin yol haritasını belirlendi. Toplantıda MESI ABPI MD’nin yanı sıra mevcut ürünlere ve piyasaya sunalacak yeni ürünlere de yer verildi. Her yıl tekararlanması düşünülen ve bu yıl ilki gerçekleştirilen Bayi toplantısı ile tüm Türkiye’ye ulaşmış oldu.
CDK Sağlık Bayileriyle buluştu
CDK Sağlık belirlediği hedeflere ulaşmak amacıyla Ocak ayınad bayileriyle bir araya geldi. Otomatik Ayak Bileği Brakiyal Basınç İndeksi
•
92 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Ege Üniversitesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Ok:
Evde hemodiyaliz böbrek nakline en yakın tedavi türü Prof. Dr. Ercan Ok, “Evde hemodiyaliz, böbrek naklinden sonra normal böbrek fonksiyonuna en yakın tedavi türüdür. Evde hemodiyaliz ile sağlanan yaşam süresi, kadavradan yapılan böbrek nakline eşit” dedi. •
tamamen ortadan kalkıyor” diye konuştu.
Dünya Böbrek Günü sebebiyle açıklama yapan Ege Üniversitesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Ok, “Türkiye’de 50 bini aşkın hemodiyaliz hastası, haftada üç gün diyaliz merkezine gidip gelerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Diyaliz merkezine gidip gelmenin güçlüğü dışında, pek çok hasta diyaliz sonrasında halsizlik, bitkinlik gibi şikayetler yaşıyor, kimi hastalarda da diyaliz sırasında tansiyon düşmesi, kramp gibi sorunlar görülüyor. Böbreklerimiz haftada 7 gün 24 saat çalışıyor; merkezde ise haftada 3 gün dört saat diyaliz yapıyoruz, bu da doğal olarak yetersiz kalabiliyor. Evde haftada 3 gün gece uyurken yapılan 8 saat diyaliz ile bu sorunlar neredeyse
Evde hemodiyaliz tedavisi gören hastalar
Diyaliz sonrası hastaların yaşadığı sorunların çözümünün diyaliz süresini uzatmaktan geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ercan Ok, “Ev hemodiyalizi ile kansızlık, fosfor yüksekliği, kaşıntı, kemik ağrıları, beslenme bozukluğu hızla düzeliyor. İlaç kullanmak, sıkı diyet uygulamak gibi zorunluluklar ortadan kalkıyor, hastaların deri rengi normale dönüyor, tüm bedensel ve zihinsel fonksiyonlarda belirgin iyileşme sağlanıyor. Gece uykudayken 8 saat süreyle diyaliz olan hastalarda çok daha etkili bir temizlenme oluy-
94 Nisan • 2014
Aktüel “Kronik böbrek hastalığı sıklığı artmaya devam ediyor”
Prof. Dr. Ercan Ok, “Dünya genelinde yaklaşık 3 milyon kronik böbrek hastası bulunuyor. Ülkelere baktığımızda 2012 verisine göre ABD’de 436 bin, Japonya’da 312 bin, Brezilya’da 110 bin, Almanya’da 85 bin, Türkiyede 58 bin diyaliz hastası mevcut” dedi. Prof.Dr. Ercan Ok, “Her 1 milyon kişiden kaçının diyaliz hastası olduğuna baktığımızda yine 2012 verisine göre ABD’de 1380, Japonya’da 2475, Brezilya’da 550, Almanya’da 1040, Türkiye’de ise 760 olduğunu, dünya ortalamasının her bir milyonda 335 olduğunu görüyoruz. Mevcut 58 bin olan diyaliz tedavisi gören hasta sayısının yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarımız nedeniyle 2020’de 67 bine ulaşacağı tahmin edilmekte” diye konuştu. 14 Mart Dünya Böbrek Günü nedeni ile açıklama yapan Prof. Dr. Ercan Ok, “Son yıllarda hızla artış gösteren böbrek hastalıklarının başlıca nedenleri arasında şeker hastalığı, hipertansiyon, nefritler yani böbrek iltihapları öne çıkıyor. Kronik böbrek hastası sayısının maalesef önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceği tahmin ediliyor” dedi.
“Organ bağışı oranı yeterli değil”
Dünyada ve Türkiye’deki böbrek nakillerine de değinen Prof. Dr. Ercan Ok şunları söyledi: “Kronik böbrek yetmezliğinin bilinen en iyi tedavisi organ naklidir. Tüm hastalarımızın organ nakli olmaları konusunda elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz. Elbette her hastanın nakil olması veya nakil olacak organ bulması mümkün olmayabilir” dedi. “Nakiller kadavradan da yapılabilecekken, ülkemizde genellikle ağırlıklı olarak canlı vericiden gerçekleştirilmekte, çünkü maalesef ülkemizde yeterli sayıda organ bağışı yapılmıyor, organ bağışı konusuna hem Sağlık Bakanlığı, hem de sivil toplum kuruluşları dikkat çekmeye çalışıyor, çeşitli kampanyalar düzenleniyor, ancak yeterli sayıda bağışa ulaşılamıyor” diye konuştu.
Ege Üniversitesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Ok
or. Gündüzler tamamen hastaya kalıyor, rahatlıkla işine, okuluna gidebiliyorlar. Bu hastaların yüzde 55’i gece diyaliz olup, gündüz aktif olarak çalışıyorlar, içlerinde TIR şoförü olan bile var” dedi. Prof. Dr. Ok haftada üç kez dört saat diyaliz olan hastalarda sağlıklı gebelik ve doğumun çok ender olduğunu söyleyerek, şunları ekledi: “Evde sekiz saat diyaliz yapan hastalar arasında şu ana dek iki hastamız sağlıklı bebek sahibi oldular, bir diğeri de halen başarılı bir hamilelik sürdürüyor”. •
“Böbrekler sessizce tükenir”
“Ev hemodiyalizi uygulaması için ücret ödenmiyor”
“Böbrek hastalıklarının nedenleri farklı olabilir. Gerek diyabet, gerekse hipertansiyon sık görülen hastalıklardır ve her ikisi de böbreklerde kalıcı hasarlar oluşturabiliyorlar. Bunlar dışında nefritler, doğuştan olan bazı böbrek hastalıkları da kronik böbrek yetmezliğine yol açıyorlar. Birçok böbrek hastalığı sessizce gelişir ve uzun yıllar fark edilmez” diyen Prof.Dr. Ercan Ok, “çoğu kez kronik böbrek hastaları, hastalığın geç bir aşamasına kadar bir uzmana (nefrolog) gitmemektedir. Tansiyon yüksekliği, idrarda kan olması, bacaklarda şişlik, gece sık idrara gitme böbrek hastalığının işareti olabilir”.
Prof. Dr. Ercan Ok, “Hastalar, merkezlerde iki aylık eğitimden sonra diyalizi kendileri uygulayabilecek hale geliyorlar. Hasta evde diyaliz yaparken de, her aşamada diyaliz merkezi desteğini kesintisiz sürdürüyor, hastalar herhangi bir sorun olması durumunda nefroloji uzmanı, hemşire ve teknik personele anında ulaşabilecekleri bir sistem kuruluyor” diye konuştu. Bu uygulama için hastaların herhangi bir ödemede bulunmadıklarını hemodiyaliz makinesi ve su sisteminin ev hemodiyalizi uygulayan merkezce ücretsiz kurulduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Ok, Sağlık Bakanlığı’nın da desteğiyle Türkiye’de uygulamanın giderek yaygınlaştığını ifade etti.
96 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Sony Medikal ile netliğin yeniden tanımlanması Sony Medikal, dünyanın ilk OLED Medikal Monitöründen, önde gelen 3D Medikal Monitörü, Kamera ve Kayıt Cihazı serisine kadar uzanan kapsamlı bir ekipman yelpazesi sunuyor. •
buluşarak ürün geliştirmenin tüm aşamalarında sürekli olarak deneyimlerini iyileştirmekte ve yenilikçi çözümler sunmaya devam etmektedirler. Sony Medikal, dünyanın ilk OLED Medikal Monitöründen, önde gelen 3D Medikal Monitörü, Kamera ve Kayıt Cihazı serisine kadar uzanan kapsamlı bir ekipman yelpazesi sunmaktadır. Sony ayrıca, yıllardır yazıcı ürünlerin inovasyonunda öncü olarak sağlık sektörünün ihtiyaç ve gereksinimlerini karşılayan medikal yazıcılar geliştirmeye devam etmektedir.Sony Medikal’deki yeni ve mevcut ürünler, bu yıl yurtdışından gelecek olan ürün uzmanlarının tanıtımı ile Ekspomed 2014 Fuar’ında sergilenecek.
Sony Medikal, yeni ve mevcut ürünlerin TÜYAP’ta düzenlenecek olan Ekspomed 2014 Fuarı’nda sergileyecek. Sony Medikal, klinik çalışanları ve cerrahların insan vücudunun daha net bir görünümünü elde etmesini sağlamaya odaklanmıştır. İlk OLED (Organik LED) medikal monitör üretimi ve 3D (Üç Boyutlu Görüntüleme) serisi ürünleri kapsayan yeniliklerle netliği yeniden tanımlamıştır. Sony Medikal, cerrahi uygulamalarda doğru görüntüye ulaşmaya, doğru tanı koymaya ve hasta bakımının ilerlemesini desteklemeye devam etmektedir. Sony’nin özel pazarlama, ürün planlama ve mühendislik ekipleri doktorlar ve diğer sağlık profesyonelleri ile düzenli iletişim kurarak ve
98 Nisan • 2014
Aktüel
Video Kaydedici
Yazıcılar
1) UP-D25MD A6 Renkli VideoYazıcı 2) UP-X898MD A6 Siyah&Beyaz Analog / Dijital Video Yazıcı (Yeni Ürün) 3) UP-D898MD A6 Siyah&Beyaz Dijital Video Yazıcı (Yeni Ürün) 4) UP-D711MD A7 Siyah&Beyaz Dijital Video Yazıcı (Yeni Ürün) 5) UP- 991AD A7 Siyah&Beyaz Dijital Video Yazıcı (Yeni Ürün) 3D Medikal Görüntüleme 1) HVO-3000MT 3D&2D HD Medikal Video Kaydedici 2) LMD-3251MD 32 inç 3D Medikal LCD Monitör (Yeni Ürün)
1) HVO-550MD HD Video Kaydedici (Yeni Ürün) 2) HVO-1000MD HD Video Kaydedici Monitörler 1) LMD-1530MD 15 inç Medikal LCD Monitör 2) LMD-1951MD 19 inç Medikal LCD Monitör 3) LMD-2110MD 21 inç Full HD Medikal Monitör
4) LMD-2451MD 24 inç Medikal Full HD LCD Monitör 5-) PVM-2551MD 24.5 inç Medikal OLED Monitör 6-) VMI-40MD Medikal Görüntü Çoklayıcı
•
100 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Bayer
Türkiye’deki 60. Yılını Kutluyor Türkiye’de 300 milyon TL değerinde yatırımı bulunan şirket, 60. yılı vesilesiyle iki bilim eğitimi projesi hayata geçirecek. bul’da düzenlediği basın toplantısında, Bayer Türk CEO’su Dr. Axel Hamann şirketin Türkiye’deki yatırımlarını ve 60. yıl projelerini anlattı. Hamann toplantıda şunları söyledi, “Bayer 60 yıldır Türkiye’ye katkı sağlıyor. İstanbul’da üretime başladığımız 1954 yılından bugüne Türkiye’de yaptığımız yatırımların toplam değeri 300 milyon TL’yi buluyor. Ülkede ekonomik darboğazın olduğu 2002 yılında biz yeni genel merkez binamızı inşa ettik ve taşındık. Marmara bölgesinde iki modern üretim tesisimiz bulunuyor. Topkapı fabrikamızda bugüne kadar üç milyar kutunun üzerinde ilaç ürettik. Türkiye genelinde dokuz yerel ofisimiz bulunuyor. Bugün 1.300 çalışanımızla Türkiye’nin en büyük 150 şirketinden biriyiz. Yıllık ciromuz 1,23 milyar TL ve Türkiye sağlık sektöründeki en büyük beşinci şirketiz.”Axel Hamann şöyle devam etti: “Ama elbetteki sadece Bayer Türkiye’ye katkı sağlamadı. Türkiye’nin de Bayer’e çok büyük katkıları oldu. Türkiye Bayer için çok önemli bir bölgesel üretim merkezi. 1989 yılında Türkiye’den yurtdışına ihracata başladık ve bugüne kadar 40’dan fazla ülkeye toplamda 30 bin tonun üzerinde ürün ihraç ettik. Öte yandan Türkiye Bayer için bir yetenek havuzu ve deneyim geliştirme merkezi oldu. Kuruluşumuzdan bugüne Bayer Türkiye’de 7 binin üzerinde çalışan istihdam etti. Ayrıca 40’a yakın Türk yönetici Bayer’in Türkiye dışındaki ofislerinde görev aldı.”
Bayer Türk CEO’su Dr. Axel Hamann
•
Küresel sağlık ürünleri, beslenme ve ileri teknoloji ürünleri şirketi Bayer, Türkiye’deki 60. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkiye’deki üretim faaliyetlerine 1954 yılında İstanbul’da başlayan şirket, 60. yılı vesilesiyle iki özel bilim eğitimi projesi hayata geçirecek. Bayer’in halihazırda Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile birlikte yürüttüğü sosyal sorumluluk projesi Bayer Genç Bilim Elçileri, projenin gezici versiyonu olarak tasarlanan Bilim Tohumları Ekibi ile genişletilecek. Bayer ayrıca Türkiye ve Almanya devletlerinin desteğiyle bir liseler arası bilim yarışması düzenleyecek.
“60. yılımızı yeni katkılarla kutlayacağız” Axel Hamann, Bayer’in 60. kuruluş yıldönümünü Türkiye toplumuna yeni katkılar sağlayarak kutlamayı amaçladığını açıkladı. “60. yılımız vesilesiyle iki özel toplumsal proje planladık. Birincisi, TOG ile gerçekleştirdiğimiz ve hâlihazırda başarıyla devam eden Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin bir uzantısı olarak tasarlanan ‘Bilim Tohumları Ekibi’... İkinci özel projemiz ise ‘Bayer Liseler Arası Bilim Yarışması’. Her iki projemizi de 2014 yılının ‘2014 Türk-Alman Araştırma, Eğitim ve Yenilik Yılı’ olması sebebiyle Türkiye ve Almanya devletlerinin desteğiyle hayata geçireceğiz.”
“Bayer ve Türkiye, 60 yıldır birbirlerine katkı sağlıyor”
Bayer’in Türkiye’deki 60. yılı vesilesiyle İstan-
102 Nisan • 2014
Aktüel
Emsey Hospital’da Beş Yıldızlı Otel Konforunda VIP Sağlık Hizmeti Her hastanın özel olduğu düşüncesiyle hareket eden Emsey Hospital, beş yıldızlı otel konforunda verdiği VIP sağlık hizmetiyle adından söz ettiriyor. • Emsey Hospital, hata kabul etmeyen sağlık sektöründe verdiği üst düzey hizmet kalitesi ve sağlık hizmetiyle benzerlerinden ayrılıyor. Her hastanın özel olduğu düşüncesiyle hareket eden Emsey Hospital, beş yıldızlı otel konforunda verdiği VIP sağlık hizmetiyle adından söz ettiriyor. Hasta Bakım Dostu unvanına sahip Emsey Hospital, JCI (Joint Commission International) ve Magnet gibi uluslararası standartlara uygun yapısıyla öne çıkıyor. Hasta ve hasta yakınlarının konforunu düşünen olanaklarıyla dikkat çeken Emsey Hospital, Türkiye’nin sağlık turizmine de önemli katkılar sağlıyor.
186 Yatak Kapasitesiyle Uluslararası Standartlarda Hizmet Yangın ve güvenlik sisteminin Amerikan NFPA ( National Fire Protection Association ) ve ulusal yangın standartlarına uygun olması, 6750 noktadan kontrol edilebilir akıllı bina olmasıyla Emsey Hospital’ın teknolojik alt yapısını gözler önüne serdiğini belirten Emsey Hospital Kurumsal İletişim Müdürü Semra Sönmez; ‘186 yatak kapasitesiyle hizmet veren Emsey Hospital; katlarda hasta yakınları için ayrılan dinlenme salonları, modern kafeteryası, konforlu ve tek kişilik özel olarak planlanmış hasta odaları; odalarda
104 Nisan • 2014
Aktüel
yer alan kasa, buzdolabı, saç kurutma makinası, LCD TV ile hastaları yakınları kadar düşünen bir hastane profili çizmektedir. Ayrıca kuaför, döviz işlemleri, kuru temizleme, uyandırma, araba kiralama gibi hizmetleri de hastanemiz tarafından verilmektedir. Hastalarımız, oda servisinden arzu ettiği yiyeceği isteyebilmektedir. Örneğin hasta helal gıda talep ederse, hazırlanıp sunulmaktadır. Ancak arzu edilen her yiyecek, kişinin doktoru ve diyetisyeni tarafından kontrol edilerek servis edilmektedir’ dedi.
bilgi gerekse hasta akışını en hızlı hale getirmek amacıyla kurgulanmıştır. Donanımlı acil servis ve ameliyathaneler, 7/24 prensibine göre tüm olanaklarıyla ihtiyaç duyulduğunda hastalara bir telefon kadar yakındır. Dünyanın en önde gelen merkezlerinde bulunan ileri teknolojimiz, profesyonel yönetim kültürümüz, yüksek hasta memnuniyetiyle kapsamlı sağlık hizmeti sunmaktadır.’
Türk Sağlık Turizmine Önemli Katkılar Emsey Hospital’ın özel sağlık sektöründe sahip olduğu kalitenin, sağlık turizminde de tercih edilmelerinde önemli bir etken olduğunu ifade eden Sönmez; ‘Hekimlerimizin özel sağlık sektöründe sahip oldukları deneyim, hastanemizin sağlık turizminde tercih edilebilecek gözde kuruluşlar arasında yer almasını sağlamıştır. Hekimlerimizin başarıları, hastanemizin kalitesi, akıllı bina otomasyon sistemiyle koordine edilen poliklinik ağı, entegre yoğun bakım, klinik bilgi sistemi, VIP üniteler, helikopter pisti, lojistik ve tıbbi giderler açısından avantajlı olmamız her geçen yıl sağlık turizminden daha fazla pay almamızı sağlamaktadır. Emsey Hospital, uluslararası standartlarda hizmet vererek Türkiye’nin yanı sıra başta çevre ülkeler olmak üzere, dünyanın her yerinden gelecek birçok hastayı tedavi edebilecek teknik ve tıbbi donanıma sahiptir’ dedi.
Çağdaş Tıbbın Gerektirdiği Tam Teşekküllü Teknoloji Emsey Hospital’da Çağdaş tıbbın gerektirdiği tüm teknolojiye sahip olan Emsey Hospital’ın bu özelliği gerek kliniklerde gerekse tanı ünitelerinde görülüyor. Yoğun bakım üniteleri ve ameliyathaneler bu yüksek teknolojinin varlığının en yoğun hissedildiği bölümler olarak göze çarpıyor. Emsey Hospital’da yoğun bakım bölümlerinin, hastanede titizlikle oluşturulan bölümlerin başında geldiğini ifade eden Sönmez, sözlerine şöyle devam etti; ‘Hastanemizin yoğun bakım bölümlerinde; teknik donanım, izole odalar (negatif ve pozitif basınçlı odalar) ve deneyimli kadroyla çağın tıbbi olanakları sonuna kadar kullanılmaktadır. Ayrıca çok sayıda asansör, yürüyen merdiven, pneumotik sistem, bütünleşmiş yoğun bakım ve klinik bilgi sistemi de hastane içinde gerek
105 Nisan • 2014
Aktüel
ZEISS Medikal Teknoloji İşletmesi’ni büyüyen Türkiye pazarında güçlendiriyor Carl Zeiss Meditec AG; uzun süredir iş ortağı olan Ankara merkezli Optronik A.Ş.’yi satın alarak bünyesine kattı. •
potansiyeli ile umut verici bir ülke olarak görmektedir. Bu yeni oluşum; müşterilerimize, ortaklarımıza ve çalışanlarımıza Türkiye’ye bağlılığımızın bir göstergesidir. Eski ve yeni müşterilerimiz bu yeni oluşumdan yarar sağlayacaklardır.
Medikal teknoloji aktörlerinden Carl Zeiss Meditec AG; uzun süredir iş ortağı olan Ankara merkezli Optronik A.Ş.’yi satın alarak bünyesine kattı. ZEISS bu adımla; hızla büyüyen Türkiye pazarında, müşterilerinin ihtiyaçlarına daha da etkin hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Optronik, ZEISS’ in yetkili tek temsilcisi olarak faaliyet göstermekteydi. Global ZEISS’ in satış, servis ve destek ağına entegrasyonu ile müşteri ilişkileri daha iyi seviyelere ulaşacaktır. ZEISS; Optik, optoelektronik ve medikal alanlarda uluslararası bir lider konumundadır. Hekimlere; hastalarının yaşam kalitesini artıracak yenilikçi ve uygulama odaklı çözümler aktarmaktadır. Firmamız göz hastalıklarının tanı ve tedavisinde, mikro cerrahide yenilikçi görsel çözümler ile implant ve sarfları da içeren geniş kapsamlı alternatifler sunmaktadır. ZEISS, Türkiye’yi medikal alandaki büyüme
Türkiye pazarındaki hedefleri
ZEISS; doğrudan piyasa erişimi ile büyüyen Türkiye pazarında daha etkin hale gelmeyi hedefliyor. Carl Zeiss Meditec AG Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Ludwin Monz, konuyla ilgili şunları söyledi: “Türkiye pazarının sürekli büyüme eğilimini göz önünde bulundurarak uzun yıllardır süregelen olumlu çalışmalarımızdan sonra, Optronik’in tüm hisselerini 2013 yılı sonunda satın aldık. İvme kazanan bu pazarda ZEISS markasının çatısı altında Türkiye’de daha da büyümeyi
106 Nisan • 2014
Aktüel
ZEISS Türkiye’nin iş kolları
hedefliyoruz. Önceki iş ortağımızın, sektör bilgisinden ve mükemmel müşteri ilişkilerinden yeni oluşumda da faydalanılacaktır. Bu süreçte yeni oluşuma daha uyumlu bir geçiş için Optronik firmasının önceki Yönetim Kurulu Başkanı ve sahibi Engin Kalınyazgan, ZEISS firmasına danışman olarak destek verecektir. Seyfi Ceyhan; Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak Türkiye’ deki ZEISS organizasyonunu yönetecektir. Seyfi Ceyhan; işletme yönetimi ve mühendislik konularında eğitim almış olup, 2007‘den bu yana ZEISS firmasında satış yöneticisi konumunda çalışmıştır. Yöneticimiz Ceyhan; “Türkiye’deki ZEISS işletmesini yöneterek; daha ileriye taşıma sorumluluğunu almak, benim için büyük bir onurdur.”Şirketin merkezi Ankara’da, şubesi de İstanbul’dadır. Mevcut çalışanların tamamı Carl Zeiss Meditec Medikal Çözümler Tic. ve San A.Ş. bünyesinde çalışmaya devam edecektir.
ZEISS Medikal Teknoloji grubu, tıbbi teknolojiler alanında dünya çapında bir oyuncu olarak yer alıyor. Doktorların, yenilikçi teknolojiler ve uygulama odaklı çözümlerle hastalarının yaşam kalitesini yükseltmesini sağlıyor. Bu birim aynı zamanda implant ve sarf malzemelerinin de içinde bulunduğu; göz hastalıklarının tanı ve tedavisine yönelik toplam çözümlerin yanında, mikro cerrahi için yenilikçi görüntüleme çözümlerini de sunuyor. Ameliyat sırasında radyoterapi gibi geleceğe yönelik teknolojiler de grubun hizmet ve çözüm yelpazesini tamamlıyor. ZEISS, 30 Eylül 2013 tarihi itibarıyla sona eren 2012 – 2013 mali yılda 906 milyon Euro ciro yaptı. 2500’den fazla çalışanı olan şirketin merkezi Almanya’nın Jena
108 Nisan • 2014
Aktüel
Meditec AG çatısı altında gerçekleştiriliyor. Carl Zeiss AG bu şirkette %65 hisseye sahipken %35 hisse de halk açık olarak işlem görüyor. Mikroskopi grubu ise dünyada; ışık, X-Ray ve elektron mikroskopları alanında tek elden hizmet veren tek üretici konumundadır. Grubun geniş ürün yelpazesi, yaşam ve materyal bilimleri için araştırma ve rutin uygulama aşamalarındaki süreçleri kolaylaştırıyor. Mikroskopi grubunun merkezi Almanya’nın Oberkochen kentinde bulunuyor. Oberkochen, Göttingen ve Münih’teki üretim ve geliştirme merkezilerinin yanı sıra İngiltere’de Cambridge, Amerika’da ise Peabody (Massachusetts) ve Plesanton (California) grubun diğer tesislerinin bulunduğu kentlerdir. Grubun 3000 civarında çalışanı olup, 2012 – 2013 mali yılındaki cirosu 629 milyon Euro’dur. Endüstriyel Ölçüm grubu, çok boyutlu ölçümleme (metroloji) çözümlerinde lider üretici konumundadır. Bu grupta; otomotiv, havacılık, makine ve plastik endüstrilerinde kullanılan koordinat ölçüm makineleri ve ölçümleme yazılımlarının yanı sıra geniş yelpazede müşteri hizmetleri çözümleri de bulunuyor. Yaklaşık 2500 çalışanı bulunan grup, 2012 – 2013 mali yılında 528 milyon Euro ciro elde etti. Merkezi Oberkochen’ de bulunan grubun Almanya, Amerika, Çin ve Hindistan’da üretim tesisleri bulunuyor.
Carl Zeiss Meditec AG Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Ludwin Monz
kentinde bulunuyor. Almanya’daki diğer operasyon merkezlerinin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, İspanya ve Fransa’da bulunan tesis ve bağlı ortaklıklarda şirketin toplam çalışan sayısının yarısı istihdam ediliyor. Hindistan’ın Bangalore kentindeki Araştırma ve Geliştirme Merkezi (CARIn) ve Çin’in Şangay kentindeki Carl Zeiss İnovasyon ve Ar-Ge Merkezi de hızlı büyüyen ekonomiye sahip bu iki ülkede şirketin varlığını pekiştiriyor. Grubun faaliyetleri TecDAX endeksinde yer alan Carl Zeiss
Dünya çapında ZEISS çatısı altında yer alan diğer iş grupları ise; mikroçip üretimi için en temel teknoloji olan Litografi (Baskı Optik) çözümlerinde pazar lideri olan Yarı İletken Üretim Teknolojileri ve gözlük camı üretiminde dünyada söz sahibi olan VisionCare, aynı zamanda kamera objektif lensleri, spor amaçlı optik çözümler ve planetaryum çözümleri gibi stratejik iş birimlerini de bünyesinde bulunduruyor.
110 Nisan • 2014
Aktüel
Fujifilm distribütörleri bir araya geldi Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut, “Türkiye’nin her noktasına aynı kalitede hizmet veriyoruz” diye konuştu. •
Fujifilm Medikal Sistemler distribütörleri, 2021 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen toplantıda bir araya geldi. Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut’un ev sahipliğinde Marriott Courtyard Hotel’de gerçekleştirilen toplantıya, Fujifilm Dış Ticaret A.Ş’nin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra Türkiye genelindeki 13 bölge distribütörüyle Japonya ve Dubai’den de yetkililer katıldı.
önemli bir marka olarak büyüyoruz” dedi. Etkinlikte, Fujifilm Japonya Medikal Sistemler Uluslararası Pazarlama Grubu’ndan Noriyuki Kawakubo’nun “2013 yılında dünyada ve Türkiye’de genel değerlendirmeler” konulu sunumunun ardından, Fujifilm Dubai Medikal Sistemler Bölüm Başkanı Masaharu Morita kısa bir genel değerlendirme konuşması yaptı. Akşam yemeğinin ardından ilk gün etkinlikleri sona erdi.
2015 yılı stratejileri paylaşıldı
2014 yılı yeni teknolojileri
Başarıyla tamamlanan bir yılın ardından gerçekleştirilen distribütör toplantısı, Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Başkanı Jun Higuchi ve Fujifilm Dış Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Cengiz Metin’in açılış konuşmalarıyla başladı. Jun Higuchi ve Cengiz Metin, başta distribütörler olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut ise, 2014 yılı stratejileri hakkında bilgi verdiği konuşmasında, büyüme hedefleri içinde distribütörlük sistemine büyük önem verdiklerini söyledi. Bulut, Türkiye pazarında her yıl yüzde 15-20 büyümeyi hedeflediklerini belirterek, “Bölge distribütör çalışma stratejimiz; pazar liderliği konumumuzu daha da ileriye taşımayı hedeflemektedir. İş ve çözüm ortağı olduğumuz firmalarla daha hızlı ve yakın ilişkilerin kurulması çok önemli. Distribütörlerimiz sayesinde Türkiye’nin her noktasına aynı kalitede hizmet veriyoruz. Medikal sektöründe
Endoskopi sistemlerine ayrılan ikinci günde ise, Fujijfilm’in pazardaki mevcut durumu ve konumu hakkında bilgi verildi. Aynı gün; 2014 yılı stratejisi, ürün hattı, atölye ve kongre planları ile teknik servis çalışmaları hakkında sunumlar yapıldı. Fujifilm Japonya Endoskopi Sistemleri Bölümü’nden Takemasa Kojima’nın gerçekleştirdiği; “2013 yılı genelinde dünyada ve Türkiye’de endoskopi pazarlarına genel bakış ve 2014 yılı yeni teknolojileri” konulu sunumun ardından toplantı, distribütörlerle yapılan birebir görüşmelerle sona erdi. Türkiye pazarında; endoskopi sistemleri, bilgisayarlı radyografi, dijital mamografi, dijital radyografi, kuru sistem yazıcılar, imaj arşiv ve görüntüleme sistemlerinin yanı sıra film sarf malzemeleriyle faaliyetlerini sürdüren Fujifilm, 13 adet distribütörüyle hizmet veriyor.
112 Nisan • 2014
Aktüel
FDR Amulet Innovality’nin ilk kurulumu yapıldı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (B.E.Ü) Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi’nde kurulan FDR Amulet Innovality’nin bir ilk olduğunu belirten Başhekim Doç. Dr. Varım Numanoğlu, “Dijital mamografiye geçmiş olmamız, meme kanserinin tanısı için oldukça önemli” dedi. •
Törene; Zonguldak Valisi Ali Kaban, eşi Neriman Kaban, BEÜ rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’in eşi Nebahat Özer, yerel yöneticiler, B.E.Ü Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zuhal Erdem ve B.E.Ü yetkilileri katıldı. Törende bir konuşma yapan B. E. Ü Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Varım Numanoğlu, Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi’nde kullanılacak olan FDR Amulet Innovality’nin özellikle erken teşhisle önlenebilir kanser türlerini yakalamak ve bunun yanı sıra halkı bu çerçevede bilinçlendirmek amacıyla kullanılacağını söyledi. B.E.Ü Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr Zuhal Erdem ise konuşmasında; çift mod tomosentez ve 3 boyutlu biyopsiyi içeren çözümleri tek bir sistemde sunan cihazın, dünyanın en yüksek çözünürlüğüne sahip 50
Medikal sistemler alanında dünyanın önde gelen markalarından biri olan Fujifilm, “Meme Radyolojisi’nde geliştirdiği en önemli ürün Amulet serisinin yeni ürünü FDR Amulet Innovality’nin Türkiye’deki ilk kurulumunu yaptı. FDR Amulet Innovality, bilimsel araştırmalar kapsamında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi’nde (KETEM) kullanılacak. FDR Amulet Innovality, gerek hasta, gerekse hekim açısından birçok kolaylığı bünyesinde barındırıyor.
Törenle hizmete girdi
FDR Amulet Innovality’nin hizmete girmesiyle ilgili olarak üniversitede bir tören düzenlendi.
114 Nisan • 2014
Aktüel
mikron piksel görüntü kalitesi sunduğunu belirtti.
mografi muayeneleri sırasında duyulan acıda önemli bir azalma elde ediliyor. Yenilikçi akıllı otomatik ekspojür kontrolü, implant varken bile kullanılabildiğinden, iş akışının daha da gelişmesine ve rutin mamografi muayenelerinin teşhis açısından daha değerli hale gelmesine yardımcı oluyor. Elde edilen bulgular, dozun azami oranda azaltılması ve teşhis kalitesinin mükemmel seviyeye çıkartılması amacıyla, iki farklı tomosentez modundan herhangi biri kullanılarak kolayca sınıflandırılıp değerlendirilebiliyor. Böylece, raporlamaya yüksek seviyede güven duyulması sağlanıyor.
Yüksek görüntü kalitesi
Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut ise yaptığı açıklamada, FDR Amulet Innovality’nin gördüğü ilgiden ve ilk kurulumunun gerçekleştirilmesinden büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Bulut, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde bilimsel araştırmalar kapsamında kullanılacak olan FDR Amulet Innovality’nin meme radyoloji alanında en az radyasyonla en yüksek görüntü kalitesini sunan sistemler olarak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dikkat çektiğini belirtti.
BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi
FDR Amulet Innovality’nin diğer özellikleri şöyle; Rutin teşhis yöntemlerinde dozaj verimliliğini • geliştiren bir uygulama olarak, farklı açılardan çekilmiş iki yüksek çözünürlüklü görüntü kullanıp 3 boyutlu gelişmiş görüntüleme yapılabiliyor. Sistem, yeni bir amorf selenyum (a-Se) detektör ile donatılmış olup Balpeteği (Altıgen) Piksel (HCP) teknolojisine sahip olup, alanında gelişmiş bir detektör geometrisinden faydalanıyor. Bu detektör tasarımı sayesinde, daha yüksek görüntü keskinliği ve daha iyi dozaj verimliliği elde ediliyor. Detektör yapısı piyasadaki en verimli sistemlerden biri olan bir önceki sürümle karşılaştırıldığında, uygulanan dozajı yaklaşık %20 oranında azaltıyor. Aynı anda görüntü ayrıntı düzeyinin de artması, sistemi özellikle cazip bir konuma getiriyor. Yüksek teknolojik standarta ek olarak yeni sistem, gelişmiş kullanıcı ergonomisi ve daha fazla hasta rahatlığı sağlayacak şekilde optimize edildi. Göğüse uyumlu sıkıştırma plakaları sayesinde ma-
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, ulusal ve uluslararası sağlık sistemi ile entegre, kurumsallaşmış ve dünyadaki benzer örnekleri ile eşdeğer bir sağlık uygulama ve araştırma merkezi olmayı hedefliyor. Hasta, yaralı ya da hastalığından şüphe edilen kişilerin gereksinim duyduğu 3. basamak sağlık hizmetini en son bilgi ve teknoloji seviyesinde sunmayı amaçlayan merkez, bu alanda nitelikli eleman yetiştirmek, ulusal ve uluslararası sağlık sistemi içerisinde her zaman referans bir sağlık merkezi olma yolunda çalışmalar yapıyor. FDR Amulet Innovality’nin kullanılacağı “Bilimsel Araştırmalar Projesi”nde, aralarında Prof. Dr. Zuhal Erdem, Prof. Dr. L.Oktay Erdem, Doç. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak ve Doç. Dr. Ali Uğur Emre’nin de yer aldığı uzman bir ekip görev alıyor.
116 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
İşbir Yatak’tan “Yaşam Kalitesini Yükselten Çözümler” İşbir Yatak, tedavinizi destekleyecek ve yaşam konforunuzu yükseltecek çözümleriyle beğeni topluyor. •
İşbir Yatak, kullandığı son teknolojiyle sağlıklı ürünleri tüketicisiyle buluşturmaya devam ediyor. Bacaklarıyla derdi olanlara Multirest, reflüsüyle başı belada olanlara ReflüMed ve horlama problemine savaş açanlara da ViscoSnore medikal destek yastıklarıyla tedavilerinin yanı sıra ekstra çözüm sunuyor. Ayrıca, İşbir Yatak internet adresinden mevcut şikayetlerinizi azaltacak ve yaşam kalitenizi artıracak doğru yastığı bulabilirsiniz.
tutmayı kolaylaştırır. Omurlar arası bağların gerilmesini engeller. Alt vücut ve omurgadaki gerginliği azaltır. Sırtüstü yatma zorunluluğu olan kişilerde rahatlığı sağlamak üzere dizayn edilmiştir. Özellikle kadınlarda yaş ilerledikçe ortaya çıkan varis problemini engellemede ve geciktirmede etkili bir çözüm sunar.
Horlama problemi için: ViscoSnore Horlama problemi olan birçok insan çeşitli tedavilere başvurmakta ve çözüm aramakta. İşbir Yatak, horlama problemi olan, bu konuda mevcut tedavisi bulunanlara medikal anlamda destek olmak amacıyla ViscoSnore adlı medikal yastığı üretti. Bu yastığın en büyük özelliği, horlamayı azaltıcı özelliklere sahip olması… ViscoSnore, uyku sırasında, hava geçiş yolunda horlamaya neden gevşemiş yumuşak doku-
Sağlıklı ve güzel bacaklar için: “Multirest”
İşbir Yatak’ın Visco teknolojisi ile üretilmiş Medikal Destek Yastıkları’ndan “Multirest” bacak yorgunluğu, varis problemi ve sırtüstü yatma zorunluluğu olanlar için ideal bir ürün. Multirest bacak altı destek yastığı dizleri bel seviyesinde
118 Nisan • 2014
Aktüel ViscoFort: Sırt Yastıklı Oturma Minderi. Bele doğru desteği verir. ViscoFix: Sırt Destek Yastığı. Otururken bel omurgasına ideal destek vererek arka ve alt vücut ağrılarını rahatlatır. ViscoFlex: Oturma Minderi Isıya ve basınca dayanıklı viskoelastik malzemeden üretildiği için, otururken kalça ve bacaklardaki basıncı dağıtır. ViscoGold: Boyun Destek Yastığı. Boyun fıtığı veya boyun problemlerine sahip kişiler için ideal dizayndadır... Viscolife: Boyun Destek Yastığı. Açık hücreli viskoelastik malzemeden üretildiği için hava dolaşımı mükemmeldir. Viscoring : Hemoroid Minderi. Hemoroid vb. gibi oturma zorluğu oluşturan rahatsızlıklar için tasarlanmıştır.
ların hafifçe gerilmesini sağlayarak horlamanın azalmasına yardımcı oluyor. Sağladığı pozisyonel avantaj, uykudaki nefes tıkanıklığının kolay ve pratik olarak çözülmesini sağlıyor. Böylece nefes alışverişi de kolaylaşıyor. Nefes alışının kolaylaşmasıyla da uykuda aşırı terleme, mide yanması ve huzursuz uyku önlenmiş oluyor.
Reflü probleminize medikal destek: “ReflüMed” ve “ReflüMax”
İşbir Yatak’tan ReflüMed Viskoelastik Reflü Yastığı ve ReflüMax Reflü Yastığı, reflü tedavinizde iyileşme oranını artırır, sizi rahatlatır. Hijyenik ve yıkanabilir kılıfa sahip her iki yastık da mikro-organizmaların barınmasına fırsat tanımaz. Sağladığı pozisyonel avantaj ile uyku sırasında mide asidinin yemek borusuna
temasını önler. Tedavi sürecini hızlandırır. ReflüMed Viskoelastik Reflü Yastığının üst düzeyi viskoelastik malzemeden üretilmiştir. Yastığın yatılan yüzü basınç azaltıcı viskoelastik malzemeden oluştuğu için hava dolaşımı sağlar ve dolayısı ile de terletmez.
NeckStar: Boyun Destek Yastığı. Süper elastik PU Lateks malzemeden üretilmiştir. Yolculuk sırasında rahatlık ve kesintisiz uyku sunar. Vücut destek Yastıkları: Viscookne: Düzgün bir kalça uyumu sağladığından, sırt ağrısız bir uyku için idealdir. Viscopil: Boyun, sırt ve bacakları uygun pozisyonda ve formda tutar. Viscolt: Basınç azaltıcı ve anatomik şekliyle bel omurgasının eğimine uyum sağlar. ViscoSit: Oturma Minderi. Vücut alt kısmının desteklenmesi ile doğru duruşu sağlar.
İşbir dünyasında çözüm çok
İşbir Yatak dünyasında çözüm çok… Tedavinizi destekleyecek ya da yaşam konforunuzu yükseltecek ReflüMed, Visco Snore ve Multirest medikal ürünlerinin yanı sıra farklı özellikte ve faydalarda ürünler de bulunuyor. Superest: “Diz altı destek yastığı. Bel ve omurga sağlığı açısından Reflü Yastığı kullananlara da önerilir.” ViscoMoon: Viskoelastik Boyun Destek Yastığı. Vücut ısısı ve basınına duyarlı viskoelastik malzemeden üretilmiştir. ViscoRest: Sırt Destek Yastığı. Vücut alt kısmının, sırtın ve yanın desteklenmesi ile doğru duruş sağlar.
Hamilelere özel…
PoliRest: Homojen Destek Yastığı. Hamileler için hem sol hem sağ yan destek olarak kullanılabilir. ViscoBaby: Viskoelastik Çok Amaçlı Bebek Yastığı. Viskoelastik dolgulu çok amaçlı destek yastığı, bebeğinizi emzirirken ya da kucağınızda ona yemek yedirirken en önemli yardımcıdır.
120 Nisan • 2014
Aktüel
Türkiye Hastanesi’nden “Ben Anne Oluyorum” Semineri Yoğun bir katılımın gerçekleştiği seminerde Öner hamilelik dönemini ve bebek olduktan sonraki süreç hakkında bilgilendirici anekdotlar sundu. •
Türkiye Hastanesi, kadın doğum ve hamilelik sürecinin önemine dikkat çekmek için bir seminer düzenledi. Seminere hamilelere vermiş olduğu bilgilerle onlara rehberlik eden ve Türkiye’de bu konuda önde gelen isimlerden biri olan Ayşe Öner konuk oldu. Yoğun bir katılımın gerçekleştiği seminerde Öner hamilelik dönemini ve bebek olduktan sonraki süreç hakkında bilgilendirici anekdotlar sundu. Anne adaylarının dikkatle dinlediği Öner, bu hassas dönemde dikkat edilmesi gereken noktaları özellikle vurguladı. Doğumu kolaylaştırıcı pratik bilgilerde veren Öner, evde yapılacak egzersiz hareketleri ve nefes egzersizlerini de uygulamalı bir şekilde gösterdi. Hamilelik döneminin stresli bir dönem olduğuna özellikle vurgu yapan Öner bu dönemde eşlere de büyük görevler düştüğünü belirterek eşlerin dayanışmasının dönemi daha kolay atlatmalarını sağlayacağını söyledi. Konuşmasının ikinci bölümünde bebeğin doğumundan itibaren yapılması gerekenleri anlatan Öner, dikkat edilmesi gereken noktaları vurguladı. Emzirme konusunda birçok annenin yanlış metotlar denediğini belirten Öner, anne aday-
larına doğru emzirme şeklini göstererek dikkat etmelerini istedi.
Öner: “Bebekler için ideal sıcaklık 21 derece”
Bebek bakımında birçok doğru bilinen yanlış olduğuna dikkat çeken Öner, çevreden söylenen sözlere itibar edilmemesini istedi. En büyük hatalardan birinin bebeği kat kat giydirmek olduğunu söyleyen Öner, onların metabolizmalarının daha hızlı işlediği için vücut ısılarına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yazın birçok annenin yanılgıya düşerek bebeklerini giydirdiğini belirten Öner, “Biz bile yazın terliyoruz ve hafif giyiniyoruz. Klima olmazsa yaşayamayız beklide. Bebeğinizi özellikle yazın eli üşüyor ayağı üşüyor diye giyindirmeyin. Ev ortamında 21 derecelik bir sıcaklık onlar için idealdir.” dedi. Öner ayrıca seminerde bebeklerin uyku pozisyonu, emzik kullanımı, gaz masajı ve bebeklerin yıkanması gibi konularda da önemli bilgiler paylaştı. Seminerin sonunda katılımcılara sertifika verilirken, Ayşe Öner kitabını anne adayları için imzaladı.
122 Nisan • 2014
Aktüel
BRN’den Yenilikçi Ürünler BRN Yatakları, geliştirdiği çözümlerle hayat kalitesini yükseltiyor. •
Aynı pozisyonda uzun süre kalan, yatağa ve sandalyeye bağımlı hale gelen kişilerde oluşan yatak yaralarına sektörünün ihracat şampiyonu BRN Yatakları, havalı yataklarıyla çare oluyor. Tıbbi ve cerrahi müdahaleler sonucunda uzun süre yatmak zorunda kalan hastaların ağırlık merkezinin aynı bölgelere basınç uygulaması ve kan dolaşımının görevini yerine getirememesi, derinin hasarına ve hareket yeteneğinin sınırlanmasına neden olurken, bu sorunlar da yatak yaraları diye adlandırılan vücutta tahribatları tetikliyor. Kuyruk sokumu, dizler, kalçalar, dirsekler ve topuklar gibi vücudun ağırlığını taşıyan bölgelerin dokuya uyguladığı basınç nedeniyle oluşan yatak yaraları, zamanla enfeksiyonlara yol açarak hastalık ve ölüm riskini artırıyor.
Reflü Yastığı
Baş bölgesini vücuttan daha yukarıda tutar. Mide asidinin yemek borusuna gelmesini engellemeye yardımcı olur. Reflü hastalığı olanlar için tasarlanmıştır. Ortopedik tasarımı sayesinde aşırı horlamayı engeller. Hijyenik ortamda üretilmiştir. Antibakteriyel özellikli yıkanabilir kılıfı sayesinde üst solunum yolu enfeksiyonlarının azalmasına destek sağlar. Gece boyunca gelen öksürük ataklarının ve astım benzeri nefes darlıklarının tedavisine yardımcı olur. Hava dolaşımlı kanallar terletmeyi engeller.
Daha İyi Bakım İçin…
Yatak yaralarının önlenmesi ve enfeksiyonların gelişmemesi için öncelikle iyi bir bakımın gerektiğini belirten BRN Yatakları Genel Müdürü Berna İlter, geliştirilmiş havalı yatakların, oluşan yaraların tedavisinde önemli çözüm ürettiğini söyledi. Boyun, sırt ve bacakların oluşturduğu basıncı azaltan yatakların, yara oluşumunu engelleyici önlemler arasında olduğunu kaydeden İlter, şöyle konuştu: “Hareket yeteneğinin sınırlanması nedeniyle yatağa bağımlı hale gelen hastaların ağırlık merkezinin aynı yere baskı uygulamasıyla gelişen süreçte yatak yaraları artıyor. Yatak yarası tedavi edilirken basıncın dağılımını sağlayan havalı yataklar, tedaviye destek olarak kişisel uyku konforunu artırıyor. Yatak yarası tedavi edilirken hava sirkülasyonunu ve kan dolaşımını sağlayacak kaliteli hava yatakları kullanılmalı. Havalı, bakteri oluşumunu engelleyen insan sağlığını ön planda tutan yataklarımızla önemli sağlık sorunu olan yatak yaraları da henüz başlamadan bitirilebilir.’’ İnsan sağlığını ve fonksiyonelliğini ön planda tutarak üretimlerini gerçekleştiren BRN Yataklarının Genel Müdürü Berna İlter, “Sürekli yatmaya maruz kalan hastaların vücudunda yara oluşumunu engelleyen en etkin yatak grubu, hava yastıkları sayesinde nefes alabilen, küf ve bakteri üretmeyen, basıncın dağılımını sağlayan havalı yataklardır. Her ülkenin kültürüne ve her bir kullanıcının ihtiyaçlarına uygun olarak ürettiğimiz yataklarımızla en iyi uyku konforuna sahip olmanız mümkün” diye konuştu.
Blue jel
İyi bir uyku için yatağınız kadar yastığınız da önemlidir. BRN Uyku Ürünleri en kaliteli uykuyu vaat ediyor. BlueJel yastık farklı yatış pozisyonlarına uygun olarak üretilir. Sağlıklı visco elastik malzemenin üzerine uygulanan medikal soğutucu jel sayesinde boyun ısısına duyarlı hareket eder. Isı dengesini korur ve boyun tutulmalarını önler.
124 Nisan • 2014
Aktüel
Fujifilm ileri teknolojilerini tanıttı
7-10 Mart tarihleri arasında Avusturya’nın Viyana şehrinde düzenlenen 20. Avrupa Radyoloji Kongresi’nde (ECR) tanıtıldı. •
sentezlenmiş iki boyutlu mamografik görüntüler oluşturulabiliyor. Fujifilm Europe GmbH’nin Avrupa Pazarlama Müdürü Hidetoshi Izawa, ‘S-View’ hakkında yaptığı değerlendirmede: “Radyologlar bu yeni görüntü işleme teknolojisi sayesinde, hastayı ilave bir radyasyona maruz bırakmak zorunda kalmadan; memenin genel yapısını rutin mamografik görüntüleme ile hemen hemen aynı şekilde değerlendirebiliyorlar.” dedi. Tomosentez kesit görüntüleri ile birlikte ek bir tanı aracı olarak kullanılacak olan ‘S-View’ görüntüsü ile görüntünün yorumlanması ve tomosentez görüntülemede görülen yapıların, daha aşina olunan iki boyutlu görüntülere dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.
Fujifilm Avrupa Medikal Sistemler Bölümü, dijital görüntüleme ve görüntü işleme alanında geliştirilen ileri teknolojilerini 7-10 Mart tarihleri arasında Avusturya’nın Viyana şehrinde düzenlenen 20. Avrupa Radyoloji Kongresi’nde (ECR) tanıtıldı. Fujifilm de bu etkinlikler yer aldı ve yeni sistemlerini tanıttı.
Amulet Innovality S-View
AMULET Innovality’nin iki farklı modda (Standart ve Yüksek Rezolüsyon) tomosentez görüntüleme özelliği ön plana çıkıyor. Bu özelliklerden herhangi biri kullanılarak elde edilen verilerden; ‘S-View’ görüntü işleme kapasitesi ile
126 Nisan • 2014
Aktüel
‘S-View’ işleme özelliğinin kullanıma sokulmasıyla birlikte Fujifilm’in zaten kapsamlı olan dijital mamografi sistemleri çok daha gelişmiş bir hal alıyor. Bu sistemlerin içeriğinde; 3D stereotaktik dijital mamografi, hem 15 hem de 40 derecelik açılarda tarama yapabilen tomosentez görüntüleme, biyopsi incelemeleri ve rutin dijital mamografi tetkikleri yer alıyor.
Sanal Ağ
Fujifilm’in Sanal Ağ özelliği, bir ağın kullanılmadığı görüntülerde dağılımın etkisini azaltmak suretiyle daha yüksek görüntü kontrastı elde etmeye yönelik yenilikçi bir görüntü işleme özelliğidir. Kullanıcıların, sanal ‘ağ oranını’ tercihleri doğrultusunda seçmelerine imkan tanıyan bu özellik sayesinde her bir tesis, nihai görüntünün kalitesi üzerinde azami denetim elde etmektedir. Bu sayede de Sanal Ağ, fiziksel bir ağla ilişkilendirilebilecek hizalama kusurlarının önüne geçebilmektedir.
Genel Radyoloji Tomosentez Özelliği
Radyolojik görüntülemede Tomosentez görüntülerinin Fujifilm’in FDR AcSelerate ürününden elde edilen verilerle yeniden oluşturulması yıllardır uygulanan bir yöntemdi. Yakın bir zaman önce AcSelerate sistemine tomosentez görüntülemesi için otomatik ekspojur kontrolü eklendi. Fujifilm bu yeniliği sayesinde, teknisyenlerin her bir muayene için en uygun dozu belirlemesini kolaylaştırdı. Tanı için her zaman gerekli olan kaliteli görüntüler, artık hastayı aşırı x-ışınına maruz bırakmadan elde edilebiliyor.
Dual Energy Substraction
Fujifilm’in gelişmiş görüntü işleme teknikleri ayrıca FDR AcSelerate’deki Dual Energy Subtraction (ikili enerji çıkarımı) işlemleri için de kullanılıyor. İkili enerji çıkarımı; standart radyografik görüntü, sadece kemik görüntüsü ve yumuşak doku görüntüsü şeklinde üç farklı görüntü halinde yeniden işlenen iki görüntü elde edecek şekilde tasarlandı. Bu sayede akciğerlerdeki anomaliler tespit edilirken karşılaşılan engeller ortadan kaldırıldı. ‘Çoklu aşamalı kayıt’ özelliğinin kullanımı ile birlikte Fujifilm, ikili enerjili görüntülerde hareketin etkisini tespit edip ortadan kaldırmayı ve böylece ayrıntıların, özellikle de hareketin kaçınılmaz olduğu kalp çevresindeki alanın detayının arttırılmasını amaçlamaktadır.
•
128 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Nadir hastalıkların yüzde 50’si çocukları etkiliyor Bugün dünyada tanımlanmış 7.000’den fazla nadir hastalık bulunuyor. Bu hastalıklar sadece Avrupa’da yaklaşık 30 milyon kişiyi etkiliyor. Bazı nadir hastalıklar dünya genelinde az sayıda hastayı etkilerken, diğerleri 200.000 veya daha fazla kişiyi etkileyebiliyor. •
Portekizli gezginlerin hastalığı
Yüz binde birden az görülen hastalıkların nadir hastalıklar sınıfına girdiğini ifade eden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Gülşen Parman “Bunlar genellikle genetik yolla geçen hastalıklardır. Nadir hastalıklar, nadir görüldükleri için bunlarla ilgili hem tanı hem tedavi çalışmaları biraz geri planda kalmaktadır. Bu hastalıkların nadir görülmesi çoğu doktorun bu konudaki deneyiminin sınırlı olması anlamına geldiğinden, nadir hastalığı bulunan pek çok hasta doğru tanı almak için yıllarca beklemektedir. Hastalık tanımlandıktan sonra bile tedavi seçenekleri sınırlı olabilir ya da hiç bulunmayabilir. Tüm nadir hastalıkların yüzde 5’ten daha azı için onaylanmış tedaviler bulunmaktadır. Onun için bu hastalık grubunda olan hastalar bu yönden biraz talihsiz sayılabilir. Ama son yıllarda nadir hastalıklarla, özellikle genetik olanlarla ilgili birçok çalışma yapılıyor” şeklinde konuşuyor.
TTR tipi familyal amiloid polinöropati (TTR-FAP) hastalığı da genetik bir mutasyon ya da genetik defekt sonucu ortaya çıkan ve nadir görülen bir hastalık. 20. yüzyılın başlarında ilk kez Portekiz’de tanımlanıp, Portekizli gezginlerin dünyanın dört bir yanına yaydıkları genetik bir hastalık. Ülkemiz de bundan nasibini almış. Ama bu hastalığın esas yoğun olduğu bölgeler Portekiz, Orta Amerika ve Güney Amerika, İsveç ve Japonya diyebiliriz. Avrupa’da da oldukça sık görülüyor. Az sayıda da olsa ülkemizde de var. Mevcut tanı olanakları arttığı takdirde, ülkemizde daha sık tanı konacağını ve TTR-FAP yaygınlığının sanılandan fazla olduğunun ortaya çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Yeşim Gülşen Parman “Bu daha çok sinir uçlarını tutan bir hastalıktır. Ama bununla birlikte başka organlara da sirayet edebilir. Bu organlar arasında kalp, böbrekler ve göz başta gelir.
130 Nisan • 2014
Aktüel
Hekimlerin nadir hastalıkları akıllarına getirmesi önemli
Bu hastalıkta doğuştan tiroid hormonunu ve A vitaminini taşıyan, karaciğerde sentezlenen protein mutasyonu sonucu, yani o proteinde bir gen eksikliği neticesinde; bu protein amiloid dediğimiz maddeye dönüşüp dokulara ve per• iferik sinirlere çöküyor” diye konuşuyor.
Hastalığın teşhis ve tedavisinde hekimlerin uyanık olması gerek diyen Prof. Dr. Yeşim Gülşen Parman “Hasta hekime hangi etapta ulaşırsa ulaşsın, hekimin aklına bu hastalık geldiğinde ona yönelik soruları sorup tanı yöntemlerini uygulaması lazım. Eğer hekim bunları yapmazsa, bu hastalık büyük oranda atlanıyor, yani tanı konamıyor. Oysa bu hastalığın nerdeyse 3 yıldır bir tedavisi var. Birçok genetik hastalığın tedavisi olmadığı da düşünüldüğünde; eğer biz bu hastalığı atlarsak ve hastamızda böyle bir durum varsa, hastamızı tedavi olanağından mahrum etmiş oluyoruz. Erken evrede tanı konup, erken evrede ilaç tedavisine başlamazsak bu hastalar ölüme mahkum. Onun için hekimlerin bu nadir hastalıkların varlığını akıllarına getirmesi ya da tanı için gerekli tetkikleri yaparken bu hastalığı akıllarına getirmeleri lazım ki, tanı konusunda doğru, isabetli kararlar verebilsinler.”
30’lu yaşlarda başlıyor
“Bu hastalık daha çok 30’lu yaşlarda başlasa da başlangıç yaşı daha ileri yaşlara kadar çıkabiliyor. Hastalar başlıca şikayetler olarak el ve ayaklarında yanmalar ve ağrılarla geliyorlar. Birtakım bağırsak problemleri oluyor, değişken bir şekilde ishal ve kabızlık görülüyor. Baş dönmesi, erkeklerde empotans (iktidarsızlık)gibi belirtiler oluyor. Bunlar bize periferik sinir sisteminin belli bir bölümünün tutulduğunu gösteren belirtiler. Bu şekilde başlayıp daha sonra yıllar içerisinde hastalarda yürüme bozukluğu, kas erimesi, en nihayetinde de tekerlekli sandalyeye ve yatağa bağımlı hale gelmeyle sonuçlanan TTR-FAP, kalp ve diğer organ tutulumunun da eşlik ettiği ağır bir hastalık.”
132 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Selülit tedavisinde yüz güldüren sonuçlar Uzman hekim tarafından, tek seanslık işlem sonucunda komplikasyonsuz, uzun süren diyet ve uygulamalara gerek kalmadan, bayanların yüzünü güldüren bu yöntem uygun maliyetinden ötürü de son yıllarda selülit tedavisinde en çok tercih edilen yöntem olma özelliğini koruyor. kullanımı, alkol tüketimi, karaciğer disfonksiyonu, ruhsal problemler, gebelik ve dolaşım bozuklukları… Selülit, şişman ya da zayıf ayrımı yapmaksızın, ergenlik döneminden itibaren hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaş grubunda ortaya çıkabilen yağ hücrelerinin deformasyonuyla ilgili bir sağlık sorunudur. Ancak, alınabilecek bazı önlemler selülit oluşumunu engelleyebilir: Bol su içmek, düzenli spor yapmak (vücudun sıkılaşmasını sağlayarak dolaşımı hızlandırır), sigara ve alkol kullanmamak, stresten uzak durmak, düzenli ve sağlıklı beslenmek, (tuz, şeker ve kafeinden uzak durmak, bol protein tüketmek)
Selülit için uygulanan tedaviler
Sıralanan önlemlerle selülitten büyük ölçüde uzak durmak mümkün olmasına rağmen, yine de selülitle tanışmayan bayanın yok denecek kadar az olması sorunu çözecek farklı yöntemleri de beraberinde getiriyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Cafer Abbasoğlu; günümüzde basınç terapi, vakum terapi ve mezoterapi gibi farklı yöntemlerin uygulandığını ancak en zahmetsiz ve bilinçli yöntem olarak sklero- sellüloterapinin selülit görüntüsünü büyük ölçüde ortadan kaldırdığını söyledi. Ortalama 20 dakika gibi kısa bir sürede ultrason doppler altında uygulanan tedavide kişinin cilt yapısına göre seçilen sklerozan ve cildin tanımlanmasına göre seçilen hipertonik solüsyon karıştırılarak köpük şeklinde hazırlanan ilaçlar ince kılcal damar içine verilerek, damarların büzüşme yapıp kapanmasını sağlar. Özellikle üst baldırda ve kalça çevresinde damar içinden cilt altına ve damar çeperinden çevre dokuya dağılarak ve çevre dokuya emilerek selülit kümelerini etkiler böylece selülit görüntüsünü büyük ölçüde yok eder. Bir taşla iki kuş vuruyorsun, yaza girmeden önce hem ince kılcal damarların ve selülitlerin rahatsız edici görüntülerinden kısa bir sürede kurtulmuş olursun. Uzman hekim tarafından, tek seanslık işlem sonucunda komplikasyonsuz, uzun süren diyet ve uygulamalara gerek kalmadan, bayanların yüzünü güldüren bu yöntem uygun maliyetinden ötürü de son yıllarda selülit tedavisinde en çok tercih edilen yöntem olma özelliğini koruyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Cafer Abbasoğlu
•
Selülit, bayanlarda hiç de azımsanmayacak oranda görülen, cilt altında yağ hücrelerinin artıp bağ doku bantlarının deriyi germesiyle meydana gelen bir dolaşım bozukluğu hastalığıdır. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Cafer Abbasoğlu selüliti tanımlarken “Cilt altı bölgede oluşan sertleşme sonucu portakal pütürü gibi gözüken selülitlerin özellikle kalça çevresi, üst baldır, alt baldır da oluştuğunu ayrıca vücuttan atılmayan toksin, yağ ve fazla suyun cilt altında sıkışmasıyla oluşan bozuk görüntünün aynı zamanda dolaşım bozukluğundan kaynaklanan bir rahatsızlık“ olduğunu belirtti. Selülit Nedenleri: Selülitin oluşumunda etkili olan sebepleri şu şekilde sıralamak mümkün: Yanlış beslenme, hormonal ve kalıtımsal nedenler, kronik kabızlık, doğum kontrol hapı
134 Nisan • 2014
Aktüel
Cerrahinin olmazsa olmazı:
Anestezi
Eskiden cesaret bile edilemeyen birçok girişim, gerek teknolojik altyapıdaki ilerlemeler, gerekse bilimsel bilgi birikimiyle birlikte kolaylıkla yapılabilir hale geldi. Ancak bu oyunda vazgeçilmez ve bir o kadar da önemli gizli kalmış bir oyuncu var: Anestezi! •
tezi olmasaydı cerrahi de olamazdı.” Dünyada genel anestezinin gelişmeye başlaması 1970’lerin sonlarına rastlıyor. Bu tarihten önceleri genel anestezide ölüm oranları oldukça yüksekti. Çünkü o tarihten önce kullanılan ilaçlar ve anestezi için kullanılan teknik donanım yetersizdi. Bunun yanında anestezi işlemi boyunca hastanın tüm yaşamsal fonksiyonlarının takip edilmesini gerektiren gelişmiş cihazlar da yoktu. Bugün anestezi yöntemlerindeki çeşitlilik ve anestezi eğitimi konusunda yeterli uzman doktor sayısındaki artış ve uygulanmasıyla ilgili getirilen kurallarla beraber, hata ve ölüm oranları en aza indirildi. Anestezi uzmanı eğitimi ve teknolojideki gelişmeler arttıkça ameliyatlardaki çeşitlilik ve sınırları zorlayan ameliyatlar yapılır hale geldi. Cerrahi zorluklar aşılmaya başladıkça anesteziden beklentiler arttı, anestezi de kendini giderek
Anestezi, cerrahi işlemler veya tanısal girişimler sırasında kişinin ağrı duygusunun ve yerine göre bilincinin ortadan kaldırılmasını sağlayan, hastanın hayati fonksiyonlarını ön planda tutarak cerrahi işlemi emniyet altında tutan tıbbi uygulamaları kapsıyor. Medistate Kavacık Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Güzin Kaşo konuyla ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “Bugün anestezi olmasaydı cerrahi de olamazdı” “Cerrahi alanlarda yaşanan ilerlemeler bugün tıp dünyasındaki en önemli gelişmelerin başında geliyor. Eskiden cesaret bile edilemeyen birçok girişim, gerek teknolojik altyapıdaki ilerlemeler, gerekse bilimsel bilgi birikimiyle birlikte kolaylıkla yapılabilir hale geldi. Ancak bu oyunda vazgeçilmez ve bir o kadar da önemli gizli kalmış bir oyuncu var: Anestezi! Herkes tarafından kabul gören bir gerçek var ki; bugün anes-
138 Nisan • 2014
Aktüel
geliştirmek durumunda kaldı.
etkileri ortadan kalkıncaya dek sorumlulukları devam eder. Ameliyat öncesi hastanın korku ve heyecanını gidermek için, hasta ve yakınlarının bilgisinde, ameliyathaneye götürmeden önce odasında damarından sakinleştirici ilacın yapılmasını (çocuklarda meyve suyuna karıştırılarak içirilmesini) organize eder. Böylece hastanın ameliyat öncesi rahatlık hissi ve hafif uyku moduna girmesi sağlanırken, ameliyathaneye geldiği dönemi de unutmasına da yardımcı olunur.
Anestezi uzmanının görevi nerede başlar, nerede biter?
Anestezi uzmanının görevi sanıldığı gibi sadece ameliyatla sınırlı kalmaz. Tanısal radyoloji işlemlerine varıncaya dek anestezi uygulama alanlarının kapsamı geniş ve çeşitlidir. Tıpta yaşanılan gelişmelerle birlikte artık uzmanlar rahatlıkla ‘anestezi alamayacak hasta yoktur’ • diyebiliyor ve cerrahiye olanak sağlanabiliyor. Ameliyata karar verilip, hasta anestezi hekimine yönlendirildiği andan itibaren uzmanın görevi başlar. Hastasını muayene edip tetkik ve değerlendirmelerini yapar. İhtiyaç halinde diğer hekimlerle görüş alışverişi yaparak hastayı cerrahi işleme ve anesteziye hazırlar. Anestezi uzmanı hastanın ve yapılacak ameliyatın özelliklerine göre, hasta ve cerrahın isteklerini de göz önünde tutarak en uygun anestezi yöntemini belirler. Gereken hazırlıkları yapar ve ameliyat sırasında tüm güvenlik önlemlerini alarak hastaya anestezi uygular. Cerrahi girişim süresince hastanın hayati fonksiyonlarını (kalp, akciğer, beyin, böbrek gibi) takip eder ve hastanın ihtiyacı olan ilaç, sıvı, kan vb. kayıplarını yerine koyar, ameliyat masasında ısınmasını sağlar. Ameliyat sonunda anestezinin
Epidural ve spinal anestezi arasındaki fark nedir? Nasıl uygulanır?
Bel omurları arasından özel bir iğne ile epidural boşluğa veya çok daha ince bir iğne yardımıyla bir sonraki boşluğa (spinal aralık) girilerek lokal anestezik ilaç uygulama işlemidir. Uygulandığı yere göre isimlendirilir. Bel ve aşağı bölgelerdeki cerrahi işlemler için uygulanırlar. Spinal anestezide 4-6 saat süren bacaklardaki hareketsizlik, epiduralde ise hafif uyuşukluk şeklindedir. Spinal anestezide ilacın etkisi bacaklardaki hareketsizliğin ortadan kalkmasıyla biter. Epiduralde ise kateter yerleştirildiğinden dolayı kateterden ilaç verildiği sürece etki devam eder. Spinal anestezide; başağrısı ihtimali az da olsa mevcuttur. (yüzde15-20) Epidural anestezi uygulaması dik-
140 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
kat edilerek yapıldığında baş ağrısı ihtimali yoka yakındır ve gençlerde daha sık görülür. Spinal anesteziye bağlı baş ağrısı şikayeti bol sıvı alımı ve ağrı kesici ilaçlarla maksimum bir haftada iz bırakmadan geçer. Her ikisinde de dokunma hissi kaybolmaz ama acı hissetmezsiniz. Spinal anestezide kas gevşemesi daha iyi olup karın içi cerrahiler, kalça ve diz ameliyatlarında tercih edilir. Günümüzde hem cerrahi kas gevşemesini yeterli sağlamak, hem de baş ağrısı ihtimalini ortadan kaldırmak için kombine epidural anestezi yöntemi tercih edilmekte olup, tek başına epidural veya spinal anesteziye üstünlükleri vardır.
ilmesi sırasında bilgilendirilmesi yapılarak onamları alınır. Ameliyat öncesi sorularına yanıt almış, bilgilenmiş hastanın endişe ve heyecanı önemli ölçüde giderilmiş olur. Bazı konularda hastaya yapılacak bilgilendirme ve uyarılar ise hayati önem taşır. Örneğin hastanın açlık süresi. Bu konuda bilgilendirme yeterli ve doğru bir şekilde yapılmazsa hastada anestezi uygulaması sırasında hayati sorunlarla karşılaşılabilir. Gerek bu ve diğer bilgilendirmeler, gerekse tetkik ve muayeneler doğru yapıldığı takdirde anestezinin güvenilirliği de son derece yüksektir.
Ameliyat öncesi anestezi uzmanı hasta ile neden görüşüyor?
Hangi yöntemler uygulanabiliyor?
Uygulanan anestezi yöntemleri genel ve bölgesel olmak üzere ikiyi ayrılır. Genel anestezi, ağrı
Hastanın anestezi muayenesi ve değerlendir-
142 Nisan • 2014
Aktüel
duygusuyla birlikte, bilinç düzeyi tamamen ortadan kalkacak şekilde yapılan anestezi işlemidir. Genel anestezisinin bir alt yöntemi ise sedasyon olarak tanımladığımız yöntemdir. Burada • hasta, yapılan işlemin ağırlık derecesine göre yarı bilinçli ya da tamamen bilinçsizdir, ağrı duygusunu hiç hissetmez ya da çok az miktarda hisseder. Örneğin; ağrı nedeniyle hareketsiz duramayan kişilerde, kapalı alan korkusu olanlarda, çocuklarda MR çekimi esnasında hareketsiz kalması istendiğinde çok hafif dokunuşla uyandırılacak derinlikte sedasyon tarzında anestezi uygulanabilir. Uyanma dakikalar içinde hemen gerçekleşir. Bölgesel anestezi ise yaşamsal fonksiyonlarda değişiklik yapmadan cerrahi işlemin oluşturacağı ağrıyı yaşamamanızı ve yapılanları acı olarak hissedilmemesini sağlarken bilincinizin açık olduğu anestezi uygulamalarını kapsar. Bölgesel anestezinin seçimi cerrahi alanın yeri ve niteliğine göre değişir; spinal anestezi, epidural anestezi ve bölgesel sinir blokları gibi. Genellikle bu sırada yapılan işlemlerin sesini duymamanız ve heye-
canınızı azaltmak için damarınızdan hafif etkili bir uyku ilacı verilir. Operasyon bittiğinde lokal anestezinin etkisi devam ettiğinden dolayı ağrısız ve uyku ilacının etkisinden dolayı da işlemi hatırlamayacak şekilde tatlı bir rehavet içinde olursunuz.
Ameliyat sonrası anestezi uzmanının görevleri nelerdir? Ameliyat ve anestezi süreçlerinin tümünde hastanın hayati fonksiyonlarının kontrol ve devamlılığı anestezi uzmanlarının sorumluluğundadır. Anestezi uzmanı ameliyat hastasını ameliyathane salonlarının hemen yanında bulunan derlenme (uyanma) odasında takip ve tedavilerini sürdürür. Hastasının ağrısının giderilmesinden ısıtılmasına, bulantısının giderilmesinden tansiyon ve solunumunun normale döndürülmesine kadar hastayı yakından takip eder. Bilinci açık, uyanık halde ameliyathane kapısında servis hemşiresine teslimine kadar ilgilenir.
144 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Denge Sorunları Sosyal Yaşamınızı Etkilemesin Ani hareketlerle ortaya çıkan baş dönmesi, hastanelerin acil servislerine yapılan başvuruların önemli bir bölümünü oluşturuyor. Kişinin yaşam kalitesini düşüren bu baş dönmeleri, denge sorununa işaret ediyor! sistemi oluşturuyor. Bu üçlüden gelen ve proprioseptif sistem olarak da tanımlanan derin duyu, eş zamanlı olarak beynin talamus bölgesine gönderiliyor. Gelen bilgilerin bir kısmı hafızada depolanıyor, diğer kısmı ise atılıyor. Üçlü sistemin harmoni ve simetri içinde çalışmasıyla kişi dengesini koruyor. Bu uyarılardan biri azaldığında ya da arttığında asimetri oluşuyor ve beyin önceki bilgilerle bu yeni durumu örtüştürmeye çalışıyor. Beyin, örtüşme olmadığında bir sorun olduğunu düşünüyor” diyen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, sözlerine şöyle devam etti; “Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Diyelim ki, kişinin iç kulağındaki denge organı çalışmıyor. Beyin bu durumda göze ve dokunma duyusuna yükleniyor. Böyle bir durumda bu sorunu yaşayan kişi, odanın ışığı kapandığında elindekileri düşürüyor. Çünkü diğer uyarı ortadan kalktığında, görmenin karanlık ortama adapte olması için geçen sürede, denge sorunu ortaya çıkıyor.”
Denge sorununa neden olan unsurlar neler?
Denge sorununa neden olan unsurlara da değinen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, Dengeyle ilişkili sistemlerin dik duruş ve yürüyüşün sağlanmasında önemli görevlerinin bulunduğunu, vücudun hareketlenmesiyle birlikte düşmenin engellenmesi, başın dengeli hareket etmesi ve genel olarak dik durmasının bu yolla sağlandığını belirtti. Prof. Dr. Sertaç Yetişer, sözlerine şöyle devam etti; “Denge sorununa neden olan etmenler, periferik yani beyin dışı ve santral olarak ikiyi ayrılıyor. Periferik nedenlerin sayısı 100’ü aşsa da, en sık görüleni Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo oluyor. Aniden başlayan, baş hareketleri ile tekrarlanan baş dönmesi olarak özetlenebilecek ve BPPV diye kısaltılan bu neden, halk arasında daha çok ‘Kulak kristallerinin yerinden oynaması’ olarak tarif ediliyor. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu kulak kristalleri iç kulakta bulunuyor. Yerlerinden oynamaları ise darbe, uzun süreli yolculuklar ya da üst solunum yolu enfeksiyonu gibi nedenlerle oluyor. Bazıları da hastalık yukarıya doğru bak-
Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer
•
Sosyal yaşamı etkileyen, kişiyi tek başına sokağa çıkmaktan alıkoyan ve giderek depresif bir ruh haline sokan denge sorununun ortaya çıktığı dönemde ilaç tedavisi alan kişilerin yatağa yatıp dinlenmek yerine, sokağa çıkmaları gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, denge sorunu ile ilgili merak edilen konulara değindi.
Denge Nasıl Sağlanıyor?
“Görsel uyaranlar, iç kulaktaki denge organı ve dokunma duyusu dengeyi sağlayan üçlü
146 Nisan • 2014
Aktüel
ediyor. Bu hastaların iyi değerlendirilmesi ve tedavi edilebilmesi için tüm duysal sistemlerin değerlendirilmesi gerekiyor” diyen Prof. Dr. Sertaç Yetişer, “Santral ve beyin ile beyin dışı yani periferik reflekslerin ve kas ile iskelet sistemi koordinasyonunun ölçülmesi gerekiyor. Tanı koymada kimi testlerden yararlanılsa da, asıl önemli olan hastanın öyküsü oluyor. Tedavinin ardından santral kompansasyon olarak tanımlanan toparlanma süreci merkezi sinir sisteminin kontrolünde gelişiyor. Ancak bu süreç, hastanın sigara - alkol alışkanlığı, damar sertliği, görme keskinliği, dinamik oluşu, yaşı, artrit varlığı ve benzeri durumlarla yakından ilgili oluyor” dedi.
tıkça ortaya çıktığı için BPPV’ye ‘süpermarket hastalığı’ diyor.”
Denge Sorunları Yaşam Kalitesini Nasıl Etkiliyor? “Kısa sürse de, 4 - 5 saniyelik baş dönmesi, şiddeti nedeniyle yaşam kalitesini düşürüyor. • Ayrıca kronikleşen denge sorunlarına ve psikolojik güvensizliğe yol açıyor. Çünkü hastalar tek başlarına dışarı çıkmak istemiyor, yalnız kalmaktan kaçınıyor ve sürekli bir endişe hali yaşıyor. Günlük yaşamın yanı sıra, çalışma hayatında meydana gelen zorluklar da kişiyi bunaltıyor. Bu hastalıkla ilgili ‘Düşecek gibi oluyorum. Yer ayağımın altından kayıyor. Cisimler yer değiştiriyormuş gibi geliyor’ cümleleri, hekimlerin en sık duyduğu şikayetler arasında yer alıyor” diyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, hastalığın tanısı konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. “Tüm bu denge bozuklukları “vertigo” olarak tanımlanıyor. Vertigo bir tanı olmasa da, mevcut durumun bir ifadesi olarak görülüyor. Santral ya da periferik sistem bozuklukları kendini vertigo olarak belli
Denge Sorunlarının Tedavisi
Prof. Dr. Sertaç Yetişer sözlerine şöyle devam etti; “Denge sorununun tedavisinde hareket etmek önemli bir yer tutuyor. Baş dönmesi yaşayan kişiler “Işığı kapatmalıyım, dinlenmeliyim, geçer!” diye düşünse de bu sorunu yaşayan kişilere temiz havada birkaç saat yürümeleri öneriliyor. Hasta, ne kadar çok dışarı çıkar ve yürürse, dengesine kavuşması o kadar kolay oluyor.”
148 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Mustafa Nevzat İlaç Genel Müdürü Levent Selamoğlu
14. Mustafa Nevzat Eczacılık Ödülü sahibini bekliyor Gerçekleştirdiği çalışmalar ile Türk ilaç endüstrisinin gelişiminde 90 yıldır öncü rol üstlenen Mustafa Nevzat İlaç’ın, bu yıl 14’ncüsünü düzenleyeceği “Eczacılık Ödülü” için başvurular başladı. •
anında Türkiye’nin ilk ve en prestijli ödülü” Mustafa Nevzat İlaç’ın yenilikçiliğe ve araştırmacılığa verdiği önemle başlattığı “Eczacılık Ödülü”, eczacılık alanının gelişmesine sağladığı destek kadar, araştırmacılara kariyerleri için bir fırsat sunması açısından da önem taşıyor. Mustafa Nevzat İlaç’ın 90 yıllık yolculuğunda yeniliklerin öncüsü olarak Türkiye ve bölge ülkelerde çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyen Mustafa Nevzat İlaç Genel Müdürü Levent Selamoğlu, “Kuşağında fark oluşturan bir kuruluş olarak, sağlık için bilimin yolunda kendimizi sürekli yeniliyor, genç eczacıların kariyerlerini geliştirmesi yönünde de destekleyici faaliyetlerimize devam ediyoruz. Öncelikli görevimiz Türkiye’nin Ar-Ge uygulamalarının gelişmesi.
Türk ilaç endüstrisinin gelişiminde öncü rol üstlenen, insan sağlığının yanı sıra tüm faaliyetlerinde yenilikçi çalışmaları destekleyen Mustafa Nevzat İlaç’ın, 1989’dan bu yana her iki yılda bir verdiği “Eczacılık Ödülü” başvuruları başladı. Bu yıl 14’ncüsü verilecek olan ödül için Türkiye’deki tüm eczacılık fakültelerinden genç eczacılar, 2012 ve 2013 yıllarında üniversitelerince kabul edilen doktora tezleri ile en son 4 Nisan 2014’e kadar başvurabilecekler. 6 Mayıs 2014’te gerçekleşecek tez değerlendirme toplantısının ardından Mayıs ayı sonunda İstanbul’da düzenlenecek törenle ödül sahibine verilecek. “14. Mustafa Nevzat Eczacılık Ödülü”, birinci seçilen tez sahibinin adına düzenlenmiş gümüş plaket ile 17. 500 TL’ den oluşuyor. “Al-
150 Nisan • 2014
Aktüel
Bu alanda ilki 1989 yılında yapılan Türkiye’nin ilk ve en prestijli ödülü olan ‘Eczacılık Ödülü’nün, Mustafa Nevzat İlaç olarak vizyonumuzu genişletebileceğimiz ve alanımıza olan katkıyı artıracağımız bir hal almasından oldukça gurur duyuyoruz. Etkinliğimiz, üniversiteler ve ilaç endüstrisi arasında işbirliği ve yakınlaşmayı destekliyor. Türkiye’de eczacılığın gelişmesine katkıda bulunacağına inandığımız araştırmaları desteklemekten mutluluk duyuyoruz” dedi. 90. Yıl Özel Ödülü de verilecek Mustafa Nevzat İlaç’ın kuruluşunun 90. yılı nedeniyle bu yıl ayrıca “90. Yıl Özel Ödülü”nün verileceğini söyleyen Selamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “Mustafa Nevzat İlaç olarak tüm dünyada hastaların daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürmelerini sağlayacak, etkin, emniyetli, hasta uyumunu sağlayan, inovasyon odaklı çalışmalarımızı sürdürüp, inovatif ekonomik ürünler geliştirerek insan sağlığının hizmetine sunmayı amaçlıyoruz. 1989’dan itibaren başlattığımız ‘Eczacılık Ödülü’, bu yönde önemli bir işlev gördüğü gibi alanındaki araştırmaları da teşvik eden yapısıyla, kurucumuz Prof. Mustafa Nevzat Pısak’ın anısını yaşattığımız çok değerli bir organizasyon.”
•
“90. Yıl Özel Ödülü”, tez sahibinin adına düzenlenmiş gümüş plaket ile 10.000 TL’den oluşuyor.
152 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Pankreas kanserinde umut erken teşhis Nedenini bilemediğiniz karın ağrılarınız pankreas kanseri belirtisi olabilir. •
planda kalıyor gibi görünmesine rağmen çok büyük görev üstlenen bir organımızdır. Pankreasın karın içindeki derin yerleşimi ve önünde bazı organların bulunması tanıda zorluğa neden olduğundan, hastalığın tanısının büyük bir kısmı ileri evrede konmaktadır. Pankreas kanserinde ileri yaş, sigara, alkol kullanımı, yağlı-kızarmış yiyecekler, erkek cinsiyet ve siyah ırk büyük risk faktörlerindendir.” dedi.
Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı Türkiye’de son dönemde toplum olarak hepimizin panik olmasına neden olan pankreas kanserinin erken teşhisi ile ilgili bilgiler verdi. Prof. Dr. Hasan Taşçı, pankreas kanserinin teşhisi en zor konulan kanser türlerinden olduğunu söyledi. Ancak, pankreas hastalığının tanısının erken konulması hastanın daha uzun bir yaşam sürmesini sağlayacağını söyleyen Taşçı, pankreas kanserinde genetik faktörlerin yanında alkol, sigara kullanımı ve yağlı yiyecekler gibi çevresel faktörlerin de büyük rol oynadığını belirtti.
Vaka sayısı artıyor
Dünyada ve Türkiye’de görülme sıklığını ele aldığımızda, 1 milyonluk bir nüfusta her yıl 110 yeni vaka görülmektedir. Pankreas kanserinin en belirgin belirtilerinin hızlı kilo kaybı ile karında kitle-ağrı, bulantı ve kusma olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hasan Taşçı, “Pankreas baş kısmında bir kitle oluşursa, sarılık ortaya çıkar ve en erken teşhis edilebilenler de pankreas başı kanserleridir. Pankreasın baş kısmının kanserleri erkenden sarılıkla ortaya çıktığı için bu hastalar erken teşhis bakımından şanslı hastalardır.
Pankreas’ın görevi büyük
Taşçı: “Pankreas, karın boşluğunda, midenin arkasında, oniki parmak bağırsağı ile dalağın arasında, bel omurlarının, aort ve vena kava gibi kalptan giren büyük damarların önünde yer alıyor. Pankreas, vücudun şeker metabolizmasında rol aldığı aynı zamanda protein sindiriminde de önemli rol oynar. Vücudumuzda geri
154 Nisan • 2014
Aktüel
Tedavi yöntemleri arasında en etkili çözüm cerrahi müdahaledir. Kan tahlilleri, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi ve MR gibi radyolojik yöntemler hastalığın tanısının konmasında büyük faydalar sağlamaktadır.” dedi. Kanser hastalıklarından ölüm listesinde pankreas kanserinin ilk sıralarda olduğunu belirten Taşçı, her kanser hastalığında olduğu gibi pankreas kanserinde de erken teşhis hastanın ömrünün uzamasında en büyük rolü oynamaktadır dedi. Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı anlamlandırılamayan karın ağrıları, sindirim sistemi bozuklukları, diabetin ortaya çıkması, zayıflama, sırt ağrıları gibi durumlarda pankreasta bir bozukluk olduğu akla gelmelidir ifadelerini kullandı.
•
156 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Alzheimer ve Parkinson’un gözden teşhisinde yeni yöntemler açıklandı Dünyanın önde gelen göz doktorları Retina ve OCT Sempozyumu için İstanbul’da buluştu. •
konferanslarımızı gerçekleştirmeye devam edeceğiz.”
Dünyagöz Hastaneler Grubu’nun ev sahipliğinde Amerika- Wills Eye Hospital ve İtalya - Roma Üniversitesi iş birliği ile 1. Uluslararası Katılımlı Retina ve OCT Sempozyumu 23 Mart 2014 tarihinde İstanbul Swissôtel the Bosphorus’da yapıldı. Retina hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında en son yenilikler ile Amerika, İtalya ve Türkiye deneyimleri sempozyumda göz doktorlarıyla paylaşıldı.
Parkinson ve Alzheimer’da erken tanı yöntemleri açıklandı
Dünyagöz Etiler’den Prof. Dr. Cengiz Aras ise gözün merkezi olarak kabul edilen retina hastalıklarının zamanında tedavi edilmediğinde kalıcı körlüklere bile neden olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Aras, retina hastalıklarında kalıcı görme kayıplarını engellemek için erken teşhisin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, 1. Uluslararası Katılımlı Retina ve OCT Sempozyumu’nda erken teşhis ve tanı yöntemlerinin anlatıldığını aktardı. Prof. Dr. Aras, Parkinson ve Alzheimer başta olmak üzere nörodejeneratif hastalıklarda erken tanı niteliği taşıyan yöntemlerin bu toplantıda açıklandığını ifade etti.
Göz alanında dünyadaki son gelişmeler tartışıldı
Dünyagöz Hastaneler Grubu Medikal Direktörü Prof. Dr. Kazım Devranoğlu sempozyumla ilgili şunları söyledi: “Dünyagöz Hastaneler Grubu olarak 1. Uluslararası Katılımlı Retina ve OCT Sempozyumu’nu gerçekleştirmekten büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz. Dünyagöz,Türkiye’de ve Avrupa’da göz alanında en fazla doktora sahip hastaneler grubu konumunda bulunuyor. Bu nedenle uluslararası katılımlı bir sempozyum düzenlemek ve dünyadaki son gelişmeleri meslektaşlarımızla paylaşmak istedik. Önümüzdeki günlerde de gözün farklı branşlarına odaklanacağımız sempozyum ve
Retina hastalıklarında cerrahiye son verecek ilaç kullanımı
Amerika - Wills Eye Hospital’dan dünyada nörooftalmoloji alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Robert C. Sergott, sempozyumundaki
158 Nisan • 2014
Aktüel
vermeden sadece görüntüleme yöntemiyle damardaki kan akışının görülmesiyle tamamlanabildiğini ifade etti. Dr. Marco Rispoli, şu anda kullanılan klasik anjiyoda seyrek görülen komplikasyonların yeni yöntemle hiç görülmediğini de açıkladı.
sunumunda Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 yıldır kullanılan ve Avrupa’da da birçok ülkede kullanılmaya başlayan okriplazmin etken maddeli ilacın retina hastalıklarını cerrahiye gerek kalmadan tedavi edebildiğini belirtti. Prof. Dr. Robert Sergott sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde bu ilaç ile tedavide yüzde 40-50 oranında başarı sağlıyoruz. Türkiye’de henüz kullanımına başlanmayan bu ilacın ruhsat aldığında Türkiye’de de kullanılacağına inanıyorum. İlaç sayesinde göz sıvısının büzüşerek retinayı çekiştirip hasar verdiği durumlarda ameliyata gerek kalmadan tedavi etmek mümkün olabiliyor. Ayrıca küçük makula deliklerini de operasyon söz konusu olmadan kapatabiliyor.”
Zerdeçal ile Alzheimer Teşhisi Retina hastalıklarının erken teşhisinin son derece önemli olduğunu belirten Opr. Dr. Umur Kayabaşı şunları söyledi: “Günümüzde Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkları gözden tanıyabiliyor ve izleyebiliyoruz. Yeni teknolojiler bu konuda daha kesin ve daha erken dönemde teşhis koymamıza olanak veriyor. Kullandığımız yeni yöntemle birkaç günlük zerdeçal kullanımının ardından hastaların retina taramasını yapıyoruz. Zerdeçal kullanarak retinadaki Alzheimer plaklarını boyayabiliyoruz ve net görüntüler alabiliyoruz. Bu şekilde hastalığın erken teşhisini sağlamak mümkün olabiliyor. 40-50 yaş arasında ailesinde Parkinson ve Alzheimer hikayesi olan veya unutkanlık şikayeti bulunan bireylerde her yıl bu taramanın yapılması faydalı olacaktır. Böylece hastalık ilerlemeden yakalamak ve tedavi şansı elde etmek mümkün olabilir.”
Prof. Dr. Robert Sergott, retina hastalıklarının teşhisinde kullanılmaya başlanan Multicolor OCT yöntemi hakkında da bilgi verdi. Dr. Robert Sergott bu cihaz sayesinde beyin hastalıklarının gözden teşhisinin konulmasının çok daha kolay olduğunu ifade etti. Dr. Robert Sergott, bu yöntemin Parkinson ve diğer nörodejeneratif • hastalık tanılarında yurt dışında oldukça yaygın kullanıldığını söyledi.
Retinanın 10 tabakasının haritası artık çıkarılabiliyor
İtalya- Rome Ospedale Nuovo Regina Margherita Hastanesi’nden retina ve oküler görüntüleme sistemleri alanlarında uzmanlaşmış Dr. Marco Rispoli ise retina hastalıklarının teşhisinde OCT yönteminin son 5 yıl içinde çok önem kazandığını vurguladı. Günümüzde OCT’yi hem teşhis hem de takipte etkin bir şekilde kullandıklarını söyleyen Dr. Marco Rispoli, gelişen teknolojilerin retinanın 10 tabakasını katman şeklinde detaylı bir şekilde taranıp haritasını çıkarmaya izin verdiğini belirtti. Dr. Marco Rispoli, yeni teknolojilerle anjiyo işleminin de damara ilaç
Sempozyumdan satır başları Sempozyuma yüzün üzerinde göz doktoru katıldı. Dünyagöz hekimlerinden Prof. Dr. Akif Büyükbeşe, Prof. Dr. Cengis Aras, Prof. Dr. Hamdi Er, Prof. Dr. Murat Yolar, Prof. Dr. Oğuz Gülecek, Prof. Dr. Tayfun Bavbek, Doç. Dr. Nur Acar, Opr. Dr. Elvan Yalçın, Opr. Dr. Nilüfer Köylüoğlu Ünal ve Opr. Dr. Umur Kayabaşı’nın aralarında bulunduğu alanında uzman hekimler toplantıda deneyimlerini meslektaşlarına aktardılar.
160 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
GlaxoSmithKline (GSK) Türkiye Medikal Direktörü Yıldıray Tanrıver
Türkiye GSK’nın öncelikli Ar-Ge ülkeleri listesinde GSK’nın bu kararı Türkiye’yi aşının ardından ilaç araştırmaları için de önemli bir merkez haline getirecek. Böylece klinik araştırmalar için yapılacak yatırımlara paralel olarak yeni istihdam olanakları da artacak. •
Japonya da bulunuyor. GlaxoSmithKline (GSK) Türkiye Medikal Direktörü Yıldıray Tanrıver, Türkiye’nin ilaç alanındaki ArGe yatırımları ile ilgili elde ettiği konumun, GSK Türkiye ekibi tarafından uzun yıllardır üzerine çalışılan, çok emek harcanan bir süreç olduğunu vurguladı. Tanrıver konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye artık klinik araştırma yatırımları anlamında GSK’nın öncelikli ülkeleri arasında yer alıyor. Şimdiye kadar GSK Türkiye olarak, aşıda önemli bir Ar-Ge merkezi olmayı başarmıştık ama bugünden itibaren solunumdan onkolojiye, nadir hastalıklardan ilgili olduğumuz diğer alanlara kadar her medikal birimde Türkiye Ar-Ge yatırımları açısından ayrıcalıklı
GSK’nın Ar-Ge çalışmaları için yatırım yapacağı öncelikli ülkeler listesine (GSK Clinical Country Footprint) giren Türkiye bundan böyle, herhangi bir tedavi alanında planlanan klinik çalışmalar için değerlendirilen ilk ülkelerden biri olacak. Bu sayede Türkiye’deki Ar-Ge yatırımları artacak ve hastaların yeni ve etkili tedavi seçeneklerine erken erişimi için önemli bir fırsat sağlanmış olacak. Hekimlerin yeni tedavi seçeneklerini piyasaya çıkmadan deneyimlemelerine olanak verecek bu gelişme, Türkiye’de istihdam artışına da fayda sağlayacak. GSK’nın ilaç alanında Ar-Ge yatırımlarına öncelik verdiği ülkeler arasında Türkiye’nin yanı sıra; İngiltere, ABD, Brezilya ve
162 Nisan • 2014
Aktüel
endüstrisinde Türkiye’ye olan Ar-Ge yatırımlarının artmasına ve yeni istihdam olanaklarına öncülük eden GSK’nın hedefi, Ar-Ge’nin yanı sıra üretim yatırımı da yaparak ürün portföyünü jenerik ilaçlarla zenginleştirmek ve bu süreçte Türkiye’ye teknoloji transferi gerçekleştirmektir. GSK, Türkiye’ye büyük önem vermekte, ülkemizin potansiyelinin hayata geçmesiyle doğacak sinerjinin firmanın çevre bölgelerdeki faaliyetlerine de güçlü bir destek sağlayacağına inanmaktadır. GSK bu doğrultuda Türkiye’yi bölgesel merkez yapmak yolunda önemli bir adım atmış ve 30 ülkeden oluşan GSK MEA (Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin merkezini İstanbul’a taşımıştır. 2014 yılı itibariyle, Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki operasyonlar yeniden düzenlenerek, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Ukrayna’dan oluşan MENA-CIS isimli yeni bir bölge oluşturulmuştur. Türkiye’nin ilaç sektöründe bölgesel bir merkez olması yönünde güçlü birer adım olan bu kararlar aynı zamanda, Türkiye’ye olan güvenin de bir göstergesi niteliğini taşıyor.
bir ülke oldu. Buna paralel olarak, hedeflerimiz doğrultusunda Türkiye yatırımlarımızı hızlandıracağız. Çok daha fazla klinik araştırma Türkiye’ye gelecek ve bu dinamizm Türkiye’de yatırım ve istihdam artışına olumlu katkı sağlayacak.” • Türkiye’de GSK GSK 50 yılı aşkın bir süredir faaliyette olduğu Türkiye ilaç sektörünün lider firmaları arasında yer almaktadır. GSK bugün en önemli sağlık alanlarında yenilikçi, etkin ilaç ve tedaviler üretmektedir. Bu alanlar arasında astım, enfeksiyon, akıl sağlığı, diyabet, kalp damar ve sindirim hastalıkları yer almakta ayrıca şirket kansere karşı yeni tedaviler geliştirmeye özel bir önem vermektedir. GSK, toplum sağlığını korumak ve geliştirmek açısından büyük öneme sahip olan aşılar konusunda da liderdir ve zengin bir portföye sahiptir. Türkiye’nin ilaç ve aşı Ar-Ge’si ve üretimindeki büyük potansiyeline inanan GSK ülkemizde yeni yatırımlara hazırlanmaktadır. Aşı ve ilaç yatırımları alanında GSK’nın öncelikli ülkeleri arasında yer alan Türkiye, GSK bünyesinde klinik araştırmalar merkezi haline gelmiştir. Bu sayede ilaç
164 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Uzm. Dr. Mehmet Yavuz
Demans hastalığının tedavisinde, TMS ile başarılı sonuçlar alınıyor Uzm. Dr. Mehmet Yavuz REEM Nöropsikiyatri Merkezi / Nöroloji Uzmanı •
lirttiği yakınma genellikle unutkanlıktır. Yolunu kaybetme, hesaplamada bozulma diğer sık yakınmalar arasında yer alır. Bellek bozukluğu başlangıçta sinsi seyreder ve aile üyeleri ya da arkadaşlar hastalık ilerleyinceye ve semptomlar belirgin hale gelinceye kadar bir sorun olduğunun farkına varamayabilir. Yapılan araştırmalara göre, hastalık nadiren 50 yaş öncesi görülür. Bu hastalık; 65-74 yaşlar arasında %3, 75-84 yaşları arasında %19 ve 85 yaş üzerinde ise %47 oranında karşımıza çıkar.
Sürekli ilerleme gösteren ve yaşamsal faaliyetler açısından risk teşkil eden demans, önemsenmesi gereken nörolojik bir bozukluk olarak öne çıkıyor. Hafızada bozulma, günlük yaşam aktivitelerinde gerileme, çeşitli psikiyatrik semptomlar ve davranış bozukluklarıyla karakterize olan demansın en sık nedeni, Alzheimer hastalığı olarak gösteriliyor. 65 yaş üzerinde %5, 90 yaş üzerinde %50 oranında görülen demans, başlangıçta sinsi bir unutkanlıkla başlayabileceğinden, yaşlılıkta unutkanlığın dikkate alınması gerekiyor. REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.
Alzheimer’ın belleğe etkileri
Alzheimer hastalığında hafıza kayıtları, ya ön bellekten ana belleğe transfer edilemez ya da ana belleğe transfer olan bilgiler kayıtlanamaz. Böylece hafıza ön belleğin saklayabildiği kadar olur. Yaşanılan acı hatıralar, hem ana belleğe hem de beynimizin sol ön tarafındaki (prefrontal bölge) sosyal hafızaya kayıtlanır. Sol prefron-
En sık görülen demans türü; Alzheimer
Alzheimer hastalığı, tüm demanslar arasında en sık görülen, dejeneratif özellikli bir hastalıktır. Hasta yakınlarının, hastalar adına ilk be-
166 Nisan • 2014
Aktüel
TMS tedavisi nedir, nasıl uygulanır?
tal bölge psikolojik dünyamızın da merkezidir. Acı hatıralar aynı zamanda sosyal hafızaya da kayıtlandığı için, psikolojik ruh hallerimizi ve davranış tarzlarımızı da yakından etkiler. Hafıza kayıtları, ana bellek bölgelerinde ilk öğrenilen bilgiler altta, sonrakiler giderek üstte olmak üzere istiflenir. Böylece ilk anılar en altta, son kayıtlar ise en üsttedir. Alzheimer dahil tüm demans sendromlarında bellek kayıtları sondan başlayarak silinmeye başlar. Ancak buradaki enteresan nokta, son kayıtlar silindikçe alttakilerİN daha net hatırlanmaya başlanmasıdır. Bu ise hasta sahiplerini yanıltır, çünkü geçmiş hafızanın herkesten iyi hatırlanıyor olması sanki bir unutkanlık tablosu yokmuş gibi algılanmasına neden olur. Halbuki son anıların bellekte tutulamaması, geçmiş anıların iyi hatırlanıyor olması aslında hastalık için iyi bir göstergedir. Alzheimer hastalığı hafıza kaybı ile başlar ve zamanla derinleşerek devam eder. İlerleyen süreçte diğer kognitif ve motor kabiliyetler de etkilenir, davranış bozuklukları ortaya çıkar. Ancak bazı demansların, bellek kayıpları ile değil de motor ve kognitif bozukluklar ile başlayabileceği unutulmamalıdır.
Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS), merkezi sinir sistemi içindeki motor yolların veya motor korteksin stimülasyonu ile spinal kord, periferik sinirler veya kastan elektriksel motor uyarılmış potansiyellerin (MUP) kaydedilmesi ile gerçekleştirilen noninvazif bir yöntemdir. TMS tedavisinde; kafatası cildi üzerine tutulan metal bir halka üzerinden geçen elektrik akımı sonucu oluşan manyetik alan ile beyin korteksi uyarılır. Manyetik dalgalar, kafa derisi ve beyin dokusunu dokulara zarar vermeden, ağrı duyusuna yol açmadan ve elektrik direncine yol açmadan geçer. Metal levhanın altındaki alanda nöronlarda depolarizasyon oluşur.
Araştırmalar, TMS tedavisinin başarısını doğruluyor
2011-2013 yıllarında, kliniğe başvuran 55-80 yaş arası 17 kadın ve 13 erkek Alzheimer hastasına, TMS seansları öncesi ve sonrası Standardize Mini Mental Testi (SMMT) uygulanmıştır. Elde dilen veriler, bilgisayar ortamında Ibm Spss 21.0 ile bağımlı örneklem testi uygulanarak analiz edilmiştir. Hastalara uygulanan SMMT’ye göre, hastalığın TMS uygulanmaya başlanmadan önceki hali ile TMS seansları bittikten sonraki hali arasında anlamlı (p<0.05) bir fark bulunmaktadır. Manyetik stimülasyonla beynin belirli bölgelerine dışardan gönderilen elektromanyetik sinyallerin, gerek korteksteki hareket sistemi ile ilgili hücreleri gerekse limbik merkezlerdeki düşünce ve davranışlarla alakalı kognifif hücreler üzerine uyarıcı şok etkisi yaparak, hücre dejenerasyonunu düzelttiği görülmüştür. Böylece hastalığın belirtilerinde ve hastalık üzerinde önemli düzelmeler sağlandığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, tedavi öncesi ve sonrası Standardize Mini Mental test uygulanmıştır. Bu test, nöropsikiyatrik değerlendirme aracıdır, deliryumu olan ve demanslı yaşlıların mental becerilerinin değerlendirilmesini sağlar. Önceliği demansı (bunama) olan yaşlı hastalardır. Eğitim almış ve eğitim almamış kişiler için oluşturulmuş iki versiyonu bulunmaktadır. Test sonuçlarının, IBM Spss 21.0 analizinde hastalığın ilk durum ile son durum arasında 30 kişide ortalama % 10.7lik bir iyileşme olduğu belirlenmiştir. 3 yıl boyunca, düzenli aralıklarla tedavisi yapılan hastaların durumlarında herhangi bir gerileme izlenmemiştir. Tedavi esnasında ya da sonrasında bir iki olguda basit ağrı kesicilerle geçen hafif baş ağrıları dışında herhangi bir yan etkiye rastlanmamıştır. Gelinen bu noktada TMS tedavisinin, demans sendromlarında yeni ve başarılı bir tedavi modeli olduğu, hastalığın bu tedavi ile durdurulabileceği sonucuna varılmıştır.
Demans tedavisi
Demansın hangi türü olursa olsun, ilerleyici bir hastalıktır. Nöromuskuler kavşaklardaki işlevselliği arttıran veya dejeneratif süreci durdurmaya yönelik olarak kullanılan ilaçlar hastalığı durdurmaz. Ancak kısmi bir yavaşlama yapar, hatta bazen hiç etkilemez. Üstelik dünya üzerinde bitmiş ya da halen devam eden milyarlarca dolarlık araştırmalar da henüz tatmin edici bir sonuca ulaşamamıştır. Alzheimer hastalığında PET ve SPECT kullanılarak yapılan çalışmalar, özellikle şakak • bölgelerinden ana hafıza merkezlerinde metabolizma düşüklüğü tespit etmektedir. Dejeneratif sürece, bu hipometabolizmanın neden olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan, transkranial manyetik stimülasyonun(TMS) hangi beyin bölgesine uygulanırsa o bölgenin metabolizmasını yükselltiği yine PET ve SPECT çalışmaları ile görülmüştür. Buradan hareketle, dünyada bir ilk olarak başta Alzheimer olmak üzere tüm demans türlerine, seanslar halinde TMS uygulanmıştır. Tedaviye başlarken ve seansları sonlandırdıktan sonra, çeşitli bellek testleri ile hastalar üzerinde TMS’nin etkilerini test edilmiştir. Sonuçlar şaşırtıcı ve yüz güldürücü olmuştur. Yaklaşık 3 yıl boyunca, 30 hasta üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, TMS tedavisinin bellek fonksiyonlarında önemli ölçüde düzelmeler gösterdiğini tespit edilmiştir.
168 Nisan Nisan••2014 2014
Aktüel
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi diyaliz tedavisinde gücünü artırdı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Bölümü’ne Ertuğrul ve Seval Aydos tarafından iki adet diyaliz makinesi bağışlandı. Yapılan bağışlar sayesinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi çocuk hemodiyalizinde gücünü daha da artırdı. •
“Hastalara daha iyi hizmet verileceği için mutluyuz”
Ülkemizde çocuk hasta kaybının önlenmesine yönelik kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde ve kişisel yardımlarda artış gözleniyor. Ertuğrul ve Seval Aydos da bu alanda öncülük yapan isimlerden. Ertuğrul ve Seval Aydos, bağışladıkları diyaliz makineleri ile henüz çocuk yaşta olmalarına rağmen ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalan hastaların tedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Çocuk Kardiyolojisi, Yeni Doğan Yoğun Bakımı ve Hemodiyaliz Bölümlerindeki hastalara yardım ellerini uzattılar.
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salim Çalışkan, “Cihaz bağışından dolayı hastalarımıza daha iyi hizmet verebileceğimiz için çok mutluyuz” dedi. 26 Mart Çarşamba günü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı’nda yapılan tören ile Ertuğrul ve Seval Aydos’a bu örnek bağışları nedeni ile şükran plaketleri verildi.
170 Nisan • 2014
Aktüel
Alzheimer’dan Korunmak İçin Zihninizi Emekli Etmeyin Prof. Dr. Kütükçü, emeklilik ile hayattan elini eteğini çekenlerin risk altında olduğunu söyleyerek “emeklilikte de çalışmayı ve zevk aldığınız zihinsel aktiviteleri yapmayı bırakmayın’’dedi. •
esnasında kontrol ve dikkat mekanizmasını ayakta tutarak daha çok çalışıyor. Bu sayede beyin koordinasyon ve denge için çok fazla güç sarf ediyor.’’ dedi. Prof. Dr. Kütükçü günde 1 saat yürüyüş yapma önerisinde bulundu.
Yaş ilerledikçe kendini göstermeye başlayan unutkanlık sorunu bunamanın en sık görülen cinsi Alzheimer ile karşı karşıya kalma endişesi oluşturuyor. Yeni bir konuyu öğrenirken beyin hücreleri arasında bağlantı sağlayan amiloid beta türü proteinler ile doğrudan ilişkili olan Alzheimer belirli bir yaştan sonra bu proteinlerin beyinde birikmesiyle ortaya çıkıyor. Hastalığın 40 – 45 yaşlarında ilk sinyallerini verdiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, beyin omurilik sıvısında ve kanda amiloid seviyesinin ölçülerek hastalığa yakalanma riskinin ölçülebildiğini belirtti. Prof. Dr. Kütükçü “Tüm tespit yöntemleri Alzheimer hastalığının belirtileri ortaya çıkmadan yıllar önce beyinde hasar oluşturmaya başladığını gösteriyor‘’ dedi.
Emekli Olup Kenara Çekilmeyin
Emeklilik sonrası birden bire her türlü çalışmayı bir kenara bırakıp, hayattan elini ayağını çekenlerin Alzheimer ve diğer bunama hastalıklarına daha çok ve hızlı yakalandığını söyleyen Prof. Dr. Kütükçü “Emeklilikte de çalışmayı ve zevk aldığınız zihinsel aktiviteleri yapmayı bırakmayın.’’dedi. Emekli olunsa bile zihnin emekli edilmemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kütükçü, emeklilere internet kullanımını artırırak beyin ve hafıza egzersizleri yapmalarını önerdi.
Spor Yapmak Beyne de İyi Geliyor
Mutsuzluk Beyne Kalıcı Hasar Veriyor
Kişinin yaşı kaç olursa olsun unutkanlık ile savaşmak için çaba göstermesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Kütükçü , unutkanlığa karşı koymak için beyne daha çok görev vermek gerektiğini vurguladı. Çok çalışan bir beynin daha çabuk yaşlanacağı şeklindeki ön yargıları kaldırmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Kütükçü, unutkanlıkla başa çıkmak için spor yapmanın önemini belirtti. Sporun sadece vücut sağlığı için değil, beyin için de güçlü bir uyarıcı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kütükçü, “Spor hem kanın ve oksijenin dolaşımını sağlıyor. Beyin ise, spor
Mutsuzluğun da alzheimer hastalığının nedenlerinden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kütükçü, depresyon riskini artırabilecek herşeyden uzak durmak gerektiğini vurguladı. Mutsuzluğun beyni kalıcı hasarla etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Kütükçü, özellikle bir hobi sahibi olmanın beyni aktif tutmak için önemine değindi. Prof. Dr. Kütükçü, “Bulmaca çözün, çiçek ekin, dans edin, hangisini severseniz sevin ama mutlaka bir hobiniz olsun. Böylece beyin nöronlarına çok farklı uyaranlar göndermiş olup, beyninizi aktif tutabilirsiniz.” dedi.
174 Nisan • 2014
Aktüel
Kalp kapakçığını değiştirmeden tamir etmek mümkün Kalp kapakçıklarının değiştirilmeden tamiri oldukça deneyim gerektiren operasyonlar arasında yer alırken, hasta bu yöntem sayesinde her şeyden önce kendi kalp kapakçığı ile hayatına devam ediyor ve ciddi kan sulandırıcı ilaç kullanımına ihtiyaç duymuyor. •
ile hızlı bir iyileşme sürece geçirir. Sağ koltuk altından meme hizasında yaklaşık 4cm’lik kesiyle göğüs boşluğuna girilerek yapılan kapak tamirinin en büyük avantajı, mekanik kapaklarda yıllık %1 pıhtı atma ve kullanılan kan sulandırıcılarına bağlı olarak vücut içi kanama riski söz konusuyken, tamir edilen kalp kapaklarda hemen hemen 0’a yakın olması. Enfeksiyon riski ise, mekanik kapak değişimi yapılan hastalarda, kapak tamiri yapılan hastalara göre oldukça yüksek. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Sanisoğlu da, hastanelerinde bu yöntemi sık sık kullandıklarını, kapakçık tamirinin bu avantajlarından dolayı, tamire uygun olan hastalarda kapak tamiri yapılmasının daha verimli ve sağlıklı olduğunu belirtti.
Kalp kapakçıklarının değiştirilmeden tamiri oldukça deneyim gerektiren operasyonlar arasında yer alırken, hasta bu yöntem sayesinde her şeyden önce kendi kalp kapakçığı ile hayatına devam ediyor ve ciddi kan sulandırıcı ilaç kullanımına ihtiyaç duymuyor. Kalp kapak tamirinin uygulanışı ise, Minimal İnvazif adı verilen, özellikle göğüs kemiği açılmadan sağ meme altı hizasındaki kaburga kemikleri arasından (Kosta) yaklaşık 4cm’lik kesilerle gerçekleştiriliyor.Yüksek teknolojik donanıma sahip merkezlerde ve deneyimli doktorlar tarafından uygulanması halinde diğer yöntemlere göre hiçbir riski bulunmayan Kalp Kapakçık Tamiri, hasta için de oldukça konforludur. Minimal İnvazif adı verilen bu yöntem sayesinde hasta, daha az kan kaybeder ve çok az ağrı
176 Nisan • 2014
Aktüel
Nedeni bilinmeyen ağrı; Kronik Pelvik Ağrı Kadınlarda ve erkeklerde leğen kemiği bölgesinde sürekli hissedilen ve kanıtlanmış bir nedeni bulunmayan inatçı ağrılar “kronik pelvik ağrı” olarak tanımlanıyor. ayda, en az üç ay süresince hissedilen ağrının varlığı ile teşhis konulabildiğini belirten Prof. Dr. İşeri, ‘’Kesin tanı için hastada idrar yolu enfeksiyonu ve kanser olmadığının bilinmesi gerekiyor” dedi. Prof. Dr. İşeri, tanı koyulurken hastanın psikolojik, sosyal, ekonomik özelliklerinin de değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Kadınları daha çok ilgilendiriyor Mesane ile ilgili ağrılarda kadınların üroloji uzmanından destek alması gerektiğini belirten Prof. Dr. İşeri, kronik pelvik ağrının idrar yolları, barsaklar ve jinekolojik işlev bozukluğu ile birlikte görüldüğünü ifade etti. Prof. Dr. İşeri, mesane ağrılarının sürekli idrar yapma hissi, gece sık sık tuvalete gitme, idrar yapılınca azalan şiddetli ağrıyla belirti verdiğini söyledi. Ağrının temelinde psikolojik ya da kadın üreme organlarına bağlı bir köken de olabileceğini anlatan Prof. Dr. İşeri, “Tanı ve tedavide bazen psikiyatrist, fizik tedavi uzmanı ya da kadın hastalıkları ve doğum uzmanı da yer alabilir” dedi.
Psikolojik sorunlar neden olabiliyor Kronik pelvik ağrının nedenlerinin çeşitli olmasından dolayı tanısı zor bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. İşeri, ağrının vücudun belirli bir bölgesindeki tüm anatomik yapılardan kaynaklanabileceğini ifade etti. Kronik pelvik ağrının psikolojik ve duygusal nedenlerle de ortaya çıkabileceğini vurgulayan Prof. Dr. İşeri , “Birçok kişide ağrının hangi organdan kaynaklandığını belirlemek mümük değil” dedi. Hastanın yaşam kalitesini etkileyen bu ağrıların etki derecesi kanıtlanmış tedavilerle giderilmeye çalışıldığını ifade eden Prof. Dr. İşeri, hastalığın kategorisini belirlemenin tedavide büyük etkisi olduğunu belirtti.
Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt İşeri
•
Kronik pelvik ağrı, idrar yolları, barsaklar ve cinsellikle ilgili veya jinekolojik işlev bozukluğuyla bir arada görülüyor. Kronik pelvik ağrının teşhisi için standart bir test bulunmadığını ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt İşeri, incelemelerin ağrıya neden olabilecek hastalıkların tanımlanması amacıyla yapıldığını söyledi. Prostat bölgesinde son altı
178 Nisan • 2014
Aktüel
Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu
Akıllı telefonlarla
göz muayanesi Veni Vidi Göz Merkezi’nden Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu, herkesin akıllı telefonuna indirebileceği göz testi aplikasyonu sayesinde düzenli aralıklarla göz muayenesi olmasını tavsiye ediyor. •
Miyop, hipermetrop, astigmat, katarakt, renk körlüğü… Görme kusurları her yaştan herkeste ortaya çıkabiliyor. Ancak her hastalıkta olduğu gibi erken tanıdan kaçmak, ciddi rahatsızlıklara da sebebiyet veriyor. Bu nedenle iş yoğunluğu nedeniyle muayeneden kaçanlar ya da görmedeki herhangi bir rahatsızlığı önemsemeyip göz kontrolüne gitmek istemeyenler için Veni Vidi Göz Merkezi’nden Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu, en azından akıllı telefonları aracılığıyla kendilerine göz testi yapmalarını tavsiye ediyor. “Biliyorsunuz artık herkesin elinde bir akıllı telefon var ve telefonlara oyundan dil testlerine kadar çeşit çeşit uygulama indirilebiliyor. Google play ve Appworld üzerinden kolayca yüklenebilen göz testleri var. Bu testler ile gözünüzde problem olup olmadığını anlayabilirsiniz.” diyen Kavalcıoğlu, kapsamlı muayene ve tedavi planı için ise vakit kaybetmeden göz doktoruna gidilmesini tavsiye ediyor.
adı verilen telefon uygulamasıyla göz testi muayenesi yapılmış ve alınan sonuçlar bir sağlık merkezindeki göz muayenesiyle karşılaştırıldığı zaman aynı çıkmış. Görme keskinliği, görme alanı, retina muayenesi, renkli görme, kontrast duyarlılık, katarakt için lens takma testi tanıyan bu uygulama ise yakın zamanda telefonlara kolayca indirilebilecek. Ama Peek akıllı telefonlara yüklenilmeye başlayana kadar daha basit göz muayenesi imkanı sunan birçok göz testi aplikasyonunu telefonlara indirebilmek mümkün.
Ön tanı, doktorların işini kolaylaştırıyor Göz muayenesinde akıllı telefonların da işin içine girmesiyle, tanı koymada önemli bir aşama kaydedildiğini ifade eden Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu, “Peek gibi uygulamalar, teknolojinin gelişimine paralel olarak doktorların işini kolaylaştıracak uygulamaların daha da gelişeceği ve akıllı telefonların hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olacağının bir göstergesi gibi duruyor.” diyor. Akıllı telefonlardaki bu aplikasyonlar ön muayenelerin, gözdeki problemin teşhisini her ortamda yapılabilmesini sağlarken, kapsamlı bir muayene ve cerrahi müdahalenin göz merkezinde yapılması kesinlikle gerekiyor.
Telefona kolayca indirilebiliyor
Teknolojiden en çok faydalanan branş göz hastalıklarıdır. Bu nedenle her geçen gün akıllı telefon uygulamalarına göz muayenesi alanında da yenilikler katılabiliyor. Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu’nun verdiği bilgilere göre, 5000 Kenyalıya Peek (Taşınabilir Göz Muayene Kiti)
180 Nisan • 2014
Aktüel
Türk Barter’dan Çok Taraflı Ticaret ve Çok Taraflı Takas Türk Barter, barter sistemi ile birlikte, firmalara sahip oldukları malları hedef kitlelere kolaylıkla ulaştırabilmeleri hususunda aracılık etmektedir.
•
ele alan Türk Barter, gerekli durumlarda bütün malların takas edilmesi ile ilgili oluşabilecek riskleri de kendisi üstlenir. Son 20 yıldaki başarısını, henüz kimsenin duymadığı, cesaret edemediği dönemlerde barter sistemini ileride bankacılık ile rekabet edebilecek bir sistem halinde Türkiye’de başlatması, koruması, genişletmesi ve büyütmesi sayesinde artıran Türk Barter, bir ilke imza atarak barterda komisyonu sıfırlamıştır. Corporate sistemi ile birlikte Türkiye’deki şirketler için, özellikle piyasaların belirsiz hale geldiği, satışların düştüğü ve stokların arttığı dönemlerde üyelerine bulunmaz bir fırsat sunmaktadır. Bu sistem, aynı zamanda firmalar için çeşitli avantajlar sağlamaktadır.” dedi.
Türk Barter, 8000 üye, 50.000 kayıtlı firma, geniş enformasyon ağı ve doğru irketlerle çalışması ile imkânsız gibi görünen anlaşmaların gerçekleşmesini sağlamaktadır. Üye şirketlerin iletişim, pazarlama ve reklam hizmetlerinin planlama ve uygulanmasında etkin bir rol oynar ve her müşteriye ayrı bir çözüm üretir. Türk Barter, barter sistemi ile birlikte, firmalara sahip oldukları malları hedef kitlelere kolaylıkla ulaştırabilmeleri hususunda aracılık etmektedir. Bu sayede şirketler, iflastan kurtulup nakit akışını dengelemekte, ticaretini de hedeflediği alanlara kaydırabilmektedir. Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Sırrı Şimşek: “Türkiye’de kurumsal barter sistemini oluşturan ve Dünya Barter Birliği’nin Türkiye temsilciliğini üstlenen Türk Barter, piyasa koşullarının değişmesi nedeniyle elde kalan malların, yarım kalmış yatırımların kolaylıkla değerlendirilmesini sağlamaktadır. Ayrıca genel merkez ve şubelerinin desteği ile üyelere, yeni pazarlara açılabilme fırsatı tanıması konusunda lider durumdadır. Aynı zamanda Türk Barter, kapasitelerinin tamamını kullanamayan fabrikaların kapasitelerini kullanabilmeleri adına uygun ortamların oluşturulmasının da önünü açmaktadır. Türk Barter, ticari faaliyetlerde başarılı olmak adına göze alınan birtakım risklerin dağıtılması ile ilgili alternatif ticari ve finans modelleri sunmaktadır. Çok taraflı ticaret ve çok taraflı takas anlaşmaları için, malı satın alıp uygun alıcı çıkana kadar bekletir ve ürünlerin, yeniden pazarlanması için uygun ortamları oluşturur. Böylece takası çok taraflı
Sağladığı avantajlar: 1. Stok fazlası ürünlerin, piyasa fiyatından elden çıkarılması 2. Kullanılmayan kapasitenin karlı bir şekilde değerlendirilmesi 3. Alıcının iptal etmesi durumunda üretilmiş malların satılması 4. Yarım kalmış yatırımların uygun fiyattan satılması 5. Yeni müşterilerin kazanılması, dağıtım kanallarının genişletilmesi 6. Ticaret ve finansmanda Barter Çek kullanılması 7. Alacak riski taşımadan satış ve karların artırılmasıdır.
182 Nisan • 2014
Aktüel
Emtron uluslar arası pazarda büyümeyi hedefliyor Emtron, önümüzdeki 5 yılda ihracat yaptığı ülke sayısını 80’e üretimini 4’e katlamayı hedefliyor. •
müşterilerimize en iyi şekilde destek ve teknik servis vermeyi de beraberinde getiriyor. 1993’den beri Iridex göz lazerlerinin Türkiye mümessiliyiz. 2003 yılında önemli bir adım atarak Fiberion lazer problarını üretmeye başladık. Beş yıl sonra da kendi Orbeam lazer markamızı oluşturduk. Bunların yanında başka lazer ürünlerini de Türkiye’de pazarlamaktayız.
Sağlık sektöründe 21 yıllık geçmişiyle öncü lazer firması olmayı hedefleyen Emtron, üretimini yaptığı lazer fiberlerin % 85’ini ihraç ediyor. Firma önümüzdeki 5 yılda ihracat yaptığı ülke sayısını 80’e üretimini 4’e katlamayı hedefliyor. Firmanın çalışmalarıyla ilgili olarak Emtron Genel Müdürü Mehmet Melek sorularımızı yanıtladı.
Firmanızdan bahseder misiniz?
İhracat faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Emtron 1993 yılında kuruldu. 21 yıllık tarihimizde hep Türkiye’nin öncü lazer firması olmayı hedefledik. Şu anda tüm ürün grubumuz lazer cihazları, aksamları ve fiberlerinden oluşuyor. Bu politikamız kendi konumuzda uzman olmayı ve
Ürettiğimiz lazer fiberlerinin yüzde 85’ini ihraç ediyoruz. Ürünler hafif ve değerli olduğundan nakliye maliyeti ürünün kıymetine göre nispe-
184 Nisan • 2014
Aktüel ten düşük bir oranda kalıyor. Bu nedenle tüm dünyayı pazarımız olarak görüyoruz. Hedefimiz üretim ve ihracatımızı her yıl en az yüzde 30 arttırmak. Lazer cihazlarında da az sayıda ihracatımız oluyor. Yurt dışında etkin bir teknik servis sistemi kurabildiğimiz takdirde bu alanda da ihracat faaliyetlerimizin artmasını bekliyoruz.
ön planda tutularak üretilmektedir. Dünyada lazer problarına seri numarası veren tek üreticiyiz. Kaliteden ödün vermeden maliyeti düşük tutma gayreti içindeyiz, ancak hammaddelerin önemli bir kısmının ithal olması bu işi zorlaştırıyor. Yine de Türkiye’deki satış fiyatlarımız ithal malların altında.
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
Yurt dışı pazarlamanızı nasıl yapıyorsunuz?
Beş kıtada 40 kadar ülkeye ihracatımız var. Bu ülkeler farklı coğrafyadalar. Özellikle İtalya, Tayvan, Hindistan, Kolombiya önemli pazarlarımız arasında.
Kongre ve uzmanlık fuarlarına katılıyoruz. Bu konuda önemli Devlet destekleri de var. Bu desteklerle, yol parasını hesaba kattığınızda bile yurt dışında bir stand açmanın maliyeti Türkiye’de açmaktan daha ucuza gelebiliyor. Bu kongre ve fuarlarda baş hedefimiz iyi distribütörler bulmak. Ürününüz kaliteli ve fiyatınız makul olduktan sonra bir ülkede başarınız tamamen distribütöre bağlı.
Bu beraberinde idari sorunlar getirmiyor mu?
Global satışlar, özellikle tıbbi ürünler işin içine girdiğinde çok ciddi idari “regulatory” zorlukları da beraberinde getiriyor. Türkiye’de satış ve Avrupa Birliği ülkelerine ihracat CE belgesi gerektiriyor. Biz oftalmoloji alanında ilk CE belgesini alan Türk şirketiz. Ancak CE belgesi maalesef Avrupa dışında çok az yerde geçerli. Bazı ülkeler nispeten basit kurallara sahip, ancak bazıları da aksine, ISO ve CE’den daha zor onay mekanizmasına sahipler. Zor onay alınan ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Tamamen kendi FDA onay mekanizmasına sahip. Biz geçtiğimiz yıl FDA başvurumuzu yaptık. Bir başka zor onay alınan ülke de Çin. Memnuniyetle söyleyebiliyorum ki geçen yıl bir grup oftalmik lazer probumuz Çin’de onaylandı. Başvuru incelemesi 3 yıla yakın sürdü. Bu süreç zarfında Amerika’da bile test gerektirmeyen 304 cerrahi çelik numunelerimiz Çin’de bio-uyumluluk testlerinden geçti.
Türkiye’de görmek istediğiniz mevzuat değişikliği var mı?
Son yıllarda uygulamaya giren özet beyannameli ihracat (mikro ihracat) bizim için çok yararlı oldu. Mesela herhangi bir ülkeden bir doktor kredi kartı numarasını vererek ve herhangi bir ihracat muamele masrafı olmadan kendisine ufak bir sipariş göndertebiliyor. Bu şekilde ufak ufak siparişler veren çok müşterimiz var. Aynı şeyi ufak ithalatlarda görmek istiyoruz. Yani mal bir kurye servisiyle gelsin, Gümrükte vergisi tahakkuk etsin, kapı tesliminde de kurye şirketine vergi bedelini verelim. Büyük ithalatlarda normal ithalat prosedürünün maliyeti çok önemli değil, ancak birkaç yüz dolarlık bir ithalatınızda vergi dışında bir o kadar da evrak ve muamele maliyeti çıkıyor. Bizim üretimimiz birçok küçük bileşenden oluştuğu için böyle bir uygulama Devlet’e vergi kaybı oluşturmadan bizim maliyetimizi, dolayısıyla satış fiyatımızı düşürür, ihracatımızı arttırır.
Türkiye’deki pazar durumunuz nedir?
Pazarlamakta olduğumuz ithal lazer cihazlarında iyi bir pazar payımız var. Ancak aynı şeyi maalesef lazer problarımız için söyleyemiyorum. Türkiye’de maalesef hâlâ yerli malın kalitesinden şüphe duyan önemli bir yüzde var. Yine de son yıllarda yurt içi satışlarımızda önemli artışlar oldu. Bunun en temel nedeni bir kere kullananların memnun kalıp almaya devam etmesi.
Gelecek için planlarınız nelerdir?
Şu anda 150’nin üzerinde değişik lazer probu modelimiz var. Bu sayı uluslararası rakiplerimizin bir çoğundan daha fazla. Bu geniş ve kaliteli ürün yelpazemizle global pazardaki payımızı arttırmayı hedefliyoruz. Başvuru yaptığımız değişik ülkelerin regulatory onayları gerçekleştikçe bunu başaracağımıza da eminiz. Önümüzdeki 5 yılda ihracat yaptığımız ülke sayısını 80’e çıkartmayı ve üretimimizi 4’e katlamayı hedefliyoruz.
Ürünlerinizin muadillerine göre avantajları nelerdir?
Fiberion lazer probları her şeyden önce kalite
186 Nisan • 2014
Aktüel
Aktif Yaşam Hayal Değil Yeni TENA Lady InstaDRY hayatın içinde olmayı seven kadın kullanıcılarına beklenmedik anlar için geliştirilmiş bir koruyuculuk sağlıyor. •
de aynı derecede etkili emicilik sunar. Sıvının ürün içinde hapsedilerek kuruluk ve sızdırmazlık sağlamasına imkan veren emme kapisitesi , sıvıyı kullanıcının cildinden uzak tutar ve cildin kuru kalmasını sağlar.
İnkontinans (idrar kaçırma) bakımı konusunda dünya lideri TENA’nın ağır mesane zayıflığı için geliştirdiği yeni buluşu TENA Lady Maxi InstaDRY ile aktif kadın kullanıcılar için yaşamı koruma altına alıyor. Yeni TENA Lady Maxi’deki InstaDRY bölgesi, ani ve önemli miktarda gelen sıvıyı bile hızla emerek koruma ve güven sağlıyor.
Her 4 kadından 3’ü tercih ediyor Fransa , Almanya ve Amerika’da 406 tüketiciyle yapılan kullanım testinde tüketicilerin 4’te 3’ü kullandıkları ve performanslarından memnun oldukları ürünle kıyasladıklarında , yeni TENA Lady Maxi InstaDRY’ı tercih ettiklerini belirtmişlerdir.
TENA Lady Maxi InstaDRY
Yeni InstaDRY teknolojisi ile çok hızlı emiciliğe sahip özel emici tabaka sıvının anında ürünün içine çekilip hapsolmasını sağlar. InstaDRY Teknolojisi aynı zamanda kullanıcı aktif haldeyken
188 Nisan • 2014
Aktüel
Cilt temizliği ve bakımında Tena’dan devrim niteliğinde çözümler •
“3’ü 1 Arada Temizlik Havlusu” ile cildin doğal yapısını koruyarak, su ve sabun kadar iyi temizlik sağlıyor. Çok sık yıkamanın oluşturduğu iritasyonlar TENA temizlik havlusuyla azaltılabiliyor. Kullanıcı için pratik ve konforlu hijyen sağlayan temizlik havlusu, kötü kokuları azaltıyor ve cildi koruyarak bakımını sağlıyor.
TENA’nın yeni ürünü “3’ü 1 Arada Susuz Temizleme Kremi” temizlikte adeta susuz devrim oluşturarak, sabun kalıntıları bırakmadan cildi su ve sabun kadar iyi temizliyor. Su ve sabuna alternatif, ama bir o kadar da etkili olan Susuz Temizleme Kremi, formülünde ciltte tahriş oluşturan sürfaktan (yüzey aktif madde) yerine emülsiyonlar ile durulama ve kurulamaya gerek bırakmadan en hassas cildi bile temizliyor, koruyup iyileşmesine yardımcı oluyor. İdrar kaçırma için de ideal olan Susuz Temizleme Kremi, kötü kokuyu azalttığı için kullanıcının konforunu artırarak kendini iyi hissetmesini sağlıyor. pH 5.5 seviyesi sayesinde cilt ile uyumlu bu krem, çok sık yıkamadan kaynaklanan cilt tahrişlerini de azaltıyor.
Tena onarıcı çinko kremi
Kuru, çatlamış ve tahriş olmuş ciltlerin artık yeni bir koruyucusu var: TENA Onarıcı Çinko Kremi. TENA’nın yeni ürünü Onarıcı Çinko Kremi, yumuşak formülüyle içeriğindeki E vitamini, çinko ve onarıcı yağlar ile nem geçirmeyen bir katman oluşturarak cildi yatıştırıyor. Kuru, çatlamış ve tahriş olmuş hassas ciltler için üretilen, parfüm ve koruyucu içermeyen Onarıcı Çinko Kremi, ihtiyaç duyulan bölgeye ince bir tabaka şeklinde uygulanarak cildi korumaya alıyor.
Tena 3’ü 1 arada temizlik havlusu
TENA, cilt dostu ürünü vücut temizleme havlusu
190 Nisan • 2014