Medikal Teknik Ocak'15

Page 1








20

i Kongresi

3. Sağlık Yönetim

28

i için yeni Sağlık kampüsler bir konsorsiyum

INE D X

REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr

52

nda ses Elmed dünya çapı sunuyor getiren bir çözüm rkutuyor Kanser tehlikesi ko

GENEL MÜDÜR AHMET KIZIL ahmet.kizil@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr

32

lişime Medikal sektörü ge açık bir sektör

İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına H. FERRUH IŞIK

GRAFİK TASARIM ŞÜKRÜ KARŞIYAKA sukru.karsıyaka@img.com.tr

68

SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE ZEKERİYA AYDOĞAN zekeriya.aydogan@img.com.tr

Reklam indeksi MESİTAŞ........................ 93-95

ABEM KİMYA.................. 74-75

FTS TURİZM........................ 19

ADASU MAKİNE.................. 13

GÖZDE.....................97-99-101

AKTİF DIŞ TİCARET............. 35

HEALTHICA......................... 11

AKTİF KİMYA...................... 91

HIGTEKS........................... 109

AMAZON MEDİKAL.............. 39

İHLAS ARMUTLU............... 107

AND OUTDOR...................... 51

İHLAS KOLEJİ................... 103

SAMSUN CERRAHİ ALT....... 27

AVM SAĞLIK.......................4-5

İHLAS PAZARLAMA........... 105

SCA HİJYEN........................ 29

AYDERSAN..................... 81-83

İSTEM................................. 23

TARTI.................................. 67

BEK TEKNİK........................ 87

LAMİNAT OFİS.................... 89

CDK MEDİKAL................ 41-43

LİMON OFİS......................... 31

TRİMPEKS.................57-59-61

DOPA............................. 45-47

MATBAA TEKNİK........... A.K.İ.

EKOL TIBBİ ALETLER.......... 25

MEDİKAR...........................6-7

ELMED................................ 49

MEDİMPORT................... 63-65

TÜYAP........................ 110-111

EMS.................................... 33

MES MEDİKAL................ 15-17

VARİTEK............................2-3

MULTİKAN................55-71-79 ORSA................................ A.K. OTAMED...................Ö.K.İ.-1-9

TURKUAZ SAĞLIK............... 77 TÜRKİYE HASTANESİ.......... 69

CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Zamanı Doğru Yönetmek Hepimiz sürekli olarak işlerimizin yoğunluğundan ve zamanın kısıtlılığından şikayet edip dururuz. Bitirmemiz gereken işler, teslim etmemiz gereken projeler, bunların yanında da her gün yapmamız gereken bazı rutin işler vardır. Zaman yönetimi bize boşa geçen anlarımızı kazandırmayı ve bu yoğun tempoya ayak uydurmamızı sağlamayı amaçlar. Zamanı düzenli ve sistematik bir şekilde kullanabilmek, önemli işlere daha çok vakit ayırabilmek için rutin işleri daha az zamanda bitirebilmek, dahası iş dışında tüm hayatımızı aynı düzen içinde sürmektir. Zaman yönetimi ve Kişisel Verim konusunda yirmi yıldır çalışan Dr. Donald Wetmore’un zaman yönetimine başlamak için ilk sekiz kuralı şöyle;

Editör

1. Dokümanlarınızı düzenleyin. Artık çoğumuz kağıt karmaşası içinde boğuluyor olmasak da, bilgisayarlarımızın ‘My Documents’ bölümünde ya da ‘masa üstünde’ bir çok gereksiz doküman dağınık bir şekilde duruyordur mutlaka. Sıklıkla kullandığınız metinleri ya da bilgileri kolay erişilebilir bir yerde ve düzenli bir şekilde tutmalısınız. 2. Tek bir takviminiz olsun. İnsanların farklı farklı ‘Yapılacaklar’ listeleri, ajandaları, aynalarının buzdolaplarının, panolarının üzerinde not kağıtları vardır. Bunlarla başa çıkmak çok zordur, bu yüzden iş hayatınız için bir adet, özel hayatınız için bir adet olmak üzere toplam en fazla iki adet takviminiz olmalı. 3. Masanızı ve çalışma ortamınızı düzenleyin. Dağınık insanlar zamanlarının büyük bir kısmını aradıklarını bulmakla ya da dikkatlerini dağıtan nesnelerle uğraşmakla geçirirler. Üst düzey yöneticilerin odasına girerseniz tertemiz bir masada çalıştıklarını görürsünüz, bunu başarılı olmalarının sebeplerinden biri sayabilirsiniz. 4. Her zaman yeterli araç, gereciniz olsun. Kalem, kağıt, ataç, zarf ya da sürekli olarak kullandığınız ofis gereçlerini arayarak vakit kaybetmeyin, her zaman ihtiyacınız olan gereçlerden yeterli sayıda bulundurun. 5. Fiziksel ortamınızı çalışabilir bir hale getirin. Sürekli olarak kullandıklarınızı elinizin altına, kullanmadıklarınızı ise gözünüzün görmeyeceği bir yere koyun. 6. Fonksiyonel bir çanta hazırlayın. Özellikle çok seyahat ediyorsanız ya da sürekli ofis dışındaysanız çantanızı özenle hazırlamalısınız. Gideceğiniz yerde kullanacağınız eşyaların yanında, gerekli olabilecek şeyleri taşımakta da fayda var. Hesap makinesi, cep haritası, kalem, zarf, not kağıtları, pul? vs., neye ihtiyacınız olabilir ise. Ve trafikte sıkışıp kalma ihtimaliniz için üzerinde çalışabileceğiniz ya da okuyabileceğiniz bir şeyler bulundurmakta fayda var. 7. Programlarınızı aksatmayın. İşiniz yüzünden sürekli olarak kendinizle, çevrenizle, evinizle ilgili kontrolleri ihmal etmeyin, daha sonra başınıza çok daha büyük işler açılabileceğini unutmayın. Şimdilik ertelenecek işler gibi görünse de, sonunda birikerek baş edilemeyecek hale gelebilirler. 8. Kontak isimlerinizi listeleyin. Gelecekte de işinize yarayacağını düşünerek iletişim ağınıza önem verin. Kontak isimlerin listesini ve ulaşabileceğiniz numaraları düzenleyin. Zamanı doğru yönetebilmek dileğiyle, Sağlıklı günler.


Ağrı’da acil servis açılışı Ağrı Devlet Hastanesi Acil Servisi, bakım onarım çalışmasının ardından yeniden hizmete açıldı. Ağrı Devlet Hastanesi’nde yapılan açılış törenine Vali Dr. Mehmet Tekinarslan, Cumhuriyet Başsavcısı Sadi Doğan, İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan, Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, Milli Eğitim Müdür Vekili Neriman Karakoç, Sağlık Müdürü Fikriye Tekin, Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Murat Dicle, kurum müdürleri, STK başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende konuşan Vali Dr. Mehmet Tekinarslan, “Servis, güzel bir çalışmayla yenilenerek daha nitelikli ve kaliteli hizmet sunacaktır. Allah kısmet ederse önümüzdeki yıl yeni devlet hastanemizin açılışında yine hep birlikte olacağız. Diyadin, Patnos, Doğubayazıt ve Tutak’ın yenilenen devlet hastanelerine Ağrı Devlet Hastanesi’ni de ekleyeceğiz. Vatandaşlarımıza Ankara, İzmir ve Bursa’da hangi standartlarda sağlık hizmeti sunuluyorsa, inşallah Ağrı’daki hemşehrilerimize de bu hizmeti sunacağız” dedi. Vali Tekinarslan, konuşmasının ardından acil servisin açılış kurdelesini kesti. Acil Servisi gezen Vali Tekinarslan, Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Murat Dicle’den bilgi aldı.

Hayrabolu Devlet Hastanesi Endoskopi Ünitesi hizmete girdi Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesi Devlet Hastanesine alınan Endoskopi Ünitesi törenle hizmete girdi. Hayrabolu Kaymakamı Tamer Orhan, Tekirdağ Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Mustafa Dönmez, Hayrabolu Belediye Başkanı Fehmi Altayoğlu ile Hastane Başhekimi Uzm.Dr. Recep Yaver tarafından kesilen kurdelenin ardından endoskopi ünitesi hizmete açıldı. Açılış töreni sırasında hastane çalışmalarına katkıda bulunan hayırsever iş adamlarından Hasan İrtem’e, Bahri Kırbıyık’a ve Hayrabolu Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Çiftçioğlu’na Hastane yönetimi tarafından teşekkür belgesi verildi.

Görele Devlet Hastanesi’ne Ekokardiyografi Cihazı Giresun Kamu Hastaneler Birliği ve Giresun Devlet Hastanesi katkılarıyla Görele Devlet Hastanesi’ne kazandırılan “Ekokardiyografi” cihazı kullanılmaya başlandı. Çevre Devlet Hastaneleri’nde bulunmayan ve kalp hastalıklarının teşhisinde büyük önem taşıyan ekokardiyografi cihazı, Görele Devlet Hastanesinde hastaların tedavisinde kullanılmaya başlandı. “Ekokardiyografi” cihazının bölge halkının hizmetine sunulduğunu belirten Görele Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Cihan Sedat Aytünür, “Hastanemizde uzun zamandan beri eksikliği hissedilen yaklaşık değeri 45 bin dolar olan ekokardiyografi cihazı halkımızın hizmetine sunulmuştur. Özellikle kalbin görüntülenmesi için geliştirilen ekokardiyografi cihazı kardiyoloji uzmanı için olmazsa olmaz en önemli cihazıdır. Doğuştan olan ve sonradan oluşan pek çok kalp hastalığının teşhis ve tedavisinde kullanılan bu cihaz, hastalarımız için çok önemlidir. Bu cihazın hastanemize kazandırılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

8

Ocak•2015



Yenikent Devlet Hastanesi’nin yatakları yenilendi Yenikent Devlet Hastanesi’nde anestezi cihazlarının yenilenmesinin ardından, elle ayarlanabilen karyolaların yerine tam otomatik hasta karyolaları hizmete sunuldu. Sakarya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Salih Sağlam’ın hastanelerdeki modernleşme faaliyetleri kapsamında başlattığı çalışmalarla vatandaşların hastane hizmetlerinden memnuniyeti arttırılıyor. Kamu Hastaneler Birliği Tıbbı Hizmetler Başkanlığı’nca yürütülen çalışmalar neticesinde Yenikent Devlet Hastanesi’ndeki yenileme faaliyetleriyle eskimiş ve elle yönetilen hasta karyolaları yerine motorlu, son teknoloji yataklar vatandaşların hizmetine sunuldu. Elle yönetilen yatakların değerlendirilmesi amacıyla da çalışmalar devam ederken, evde bakımı yapılan hastaların tahsisi için ‘Evde Sağlık Hizmetleri’ne’ devredilmesi böylelikle hasta karyolası bekleyen onlarca hastanın ve yakınlarının da memnun edilmesi hedefleniyor.

Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne Yeni Birim Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde Kardiyak Rehabilitasyon Ünitesi açıldı. Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bünyesine Kardiyak Rehabilitasyon Ünitesi’ni de ekleyerek, ameliyat sonrası hasta takip ve rehabilitasyon anlamında ciddi adımlar attı. Birimin açılışına Prof. Dr. Mustafa Paç, Başhekim Pof. Dr. Öner Odabaş, Başhekim Yardımcıları Doç. Dr. Mevlüt Recep Pekcici, Uzm. Dr. Süha Şen, Dr. Selma Ünlüer, Uzm. Dr. Hakan Çime, Hastane İdari ve Mali İşler Müdürü Muammer Satılmış, Sağlık Otelciliği Müdürü Soner Akbaş, Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Zehra Koruk, Müdür Yardımcısı Dilek Bil, İdari ve Mali İşler Müdür Yardımcıları Kadir Dinçer, Zekai Dursun, Gül Delibalta, Sağlık Otelciliği Müdür Yardımcısı Adnan Ünlü, çok sayıda profesör, doçent, uzman doktorlar ve hastane çalışanları katıldı.

Keşan Devlet Hastanesi’ne Koroner Yoğun Bakım Ünitesi Yapıldı Edirne’nin Keşan ilçesinde bulunan Keşan Devlet Hastanesi’ne Keşanlı iş adamlarının destekleriyle Koroner Yoğun Bakım Ünitesi yapıldı. Edirne Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı Keşan Devlet Hastanesi’nde kalp hastalarının sevklerinin azalması ve hastaların tedavisinin daha iyi bir şekilde yapılması amacıyla 1. Seviye Koroner Yoğun Bakım Ünitesi hazırlandı. Keşanlı iş adamları Hidayet Başar, Olcay Güngör, Fatih Boyalık, Nazmi Dinç ve Tarık Özbek’in destekleriyle hazırlanan ve makine, ekipmanların yerleştirildiği 1. Seviye Koroner Yoğun Bakım Ünitesi’nin ay sonuna kadar tescilinin alınacağı ve hizmete başlayacağı aktarıldı.

10

Ocak•2015



Ulus Devlet Hastanesi inşaatı çalışmaları hızlandırıldı Bartın Ulus İlçesi Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Uzun, Ulus Devlet Hastanesi inşaatlarının yapımı hızlandırıldı. 6 Kasım 2013 tarihinde Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca gerçekleştirildiği ihale sonucu devlet hastanesinin İnşaatına başlandığını açıkladı. Belediye Başkanı Uzun, Sağlık Bakanlığınca yatırım programına alındıktan sonra proje ve imar çalışmaları tamamlanan Ulus İlçe Devlet Hastanesinin yapım işinin ve Kumluca Aile Sağlığı Merkezi ile eczane inşaatının altyapı ve çevre düzenlemesi işlerinin 6 Kasım 2013 tarihinde gerçekleştirildiğini belirterek, ihale yapıldı çalışmalara başlandığını ifade etti. Başkan Uzun, Ulus İlçe Devlet Hastanesinin 1 blok ve 3 kattan oluşacağını, 1200 metrekare oturum alanına ve 3211 metrekare kapalı alana sahip olacağını inşa edileceğini ayrıca eczane binasının da projede yer aldığını sözlerine ekledi.

Erbaa’ya 150 Yataklı Yeni Devlet Hastanesi Erbaa Belediye Başkanı Hüseyin Yıldırım, Erbaa’ya yapılması planlanan 150 yataklı yeni devlet hastane binasının temelinin 2015 yılında atılmasının hedeflendiğini söyledi. Ankara temaslarda bulunan Erbaa Belediye Başkanı Hüseyin Yıldırım, AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan öncülüğünde TBMM Kulisinde Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile bir araya geldi. AK Parti Erbaa İlçe Başkanı Fatih Akgün’ün de bulunduğu ziyarette Başkan Yıldırım, Erbaa’ya yapılması planlanan 150 yataklı yeni hastanenin son durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başkan Yıldırım, Bakan Müezzinoğlu’nun 2015 yılında Erbaa’ya gelerek yeni devlet hastanesinin temelini törenle atmasını beklediklerini söyledi. İlçe Jandarma Komutanlığı yakınlarında yapılması planlanan hastane ile ilgili detayları görüştüklerini ifade eden Başkan Yıldırım, “Hastaneyle ilgili görüşmelerimizden olumlu sonuçlar aldık ama net tarih vermemiz henüz mümkün değil. Hastanenin yeri ile ilgili bir problemimiz yok. İlçemize yeni ve modern bir hastane kazandırmak arzusundayız” diye konuştu.

Gercüş Devlet Hastanesi’ne Diyaliz Ünitesi Açıldı Batman’ın Gercüş İlçe Devlet Hastanesi’nde diyaliz ünitesi hizmete girdi. Bir süre önce çalışmalarına başlanılan hemodiyaliz ünitesi, 4 diyaliz cihazı ve 4 yatak kapasite ile hasta kabulüne başladı. Hemodiyaliz ünitesi ile ilgili bilgi veren Gercüş Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Nevzat Baz, hastane bünyesinde hemodiyaliz ünitesinin olamadığını ve bunun büyük bir eksiklik olduğunu söyledi. Bir süre önce çalışmalarına başlanılan hemodiyaliz ünitesini bitirip hasta kabulüne başladıklarını belirten Dr. Baz, diyaliz hastalarının daha önce 130 kilometre yol giderek bu hizmeti alabildiklerine dikkat çekti. Dr. Baz, “4 diyaliz cihazı ve 4 yatak kapasiteli olan hemodiyaliz ünitemizde 3 hemodiyaliz hastamıza tedavi vermekteyiz. Diyaliz ünitesinin hastanemizde açılmasıyla, hastalarımız daha rahat bir şekilde ve yorulmadan gelip sağlık hizmetini alabilmektedirler” dedi.

12

Ocak•2015



Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu: “2015 Yılında 840 Yeni Ambulans Almayı Planlıyoruz” Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu: “Sisteme, hava ve deniz ambulansları ekledik, eklemeye de devam ediyoruz. Hava ambulansında gece hizmeti ile dünyada gece uçuşu yapabilen 14. ülke, Avrupa’da da 11. ülke olma yolunda ilerliyoruz” ve sağlıktaki devasa dönüşümü tek bir rakam ile açıklayan Bakan Müezzinoğlu, “Bu devasa dönüşümü çok sayıda rakamla anlatmak mümkündür elbet. Ancak ben konu iyi anlaşılsın diye size sadece tek bir rakam vereceğim. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), en önemli sağlık göstergesi olarak doğumda beklenen yaşam süresini kabul ediyor. DSÖ 2014 yıllığına göre, Türkiye’nin de dahil olduğu orta-üst gelir grubu ülkelerde 2000 yılında doğumda beklenen yaşam süresi 71, üst gelir grubu ülkelerde ise 76 idi. TÜİK ülkemiz için bu rakamın orta-üst gelir grubu ülkelerin ortalamasıyla aynı yani 71 olduğunu söylüyor. DSÖ 2014 yıllığında, 2012 yılı için orta-üst gelir grubu ülkelerde doğumda beklenen

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, DSÖ 2014 yıllığında 2012 yılı için doğumda beklenen yaşam süresinin Türkiye’de 76,8’e yükseldiğini söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı görüşmelerinde hükümet adına söz alan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, hükümetin sağlık politikaları ve Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaları anlattı. “Doğumda Beklenen Yaşam Süresi 76.8’e Yükseldi” “Önce insan diyerek yola çıktık ve devasa bir dönüşüm gerçekleştirdik” ifadelerini kullanan

14

Ocak • 2015



de devam ediyoruz. Hava ambulansında gece hizmeti ile dünyada gece uçuşu yapabilen 14. ülke, Avrupa’da da 11. ülke olma yolunda ilerliyoruz. 2007 yılından günümüze 4 deniz bot ambulans ile 4 bin 26 vakanın müdahale ve naklini gerçekleştirdik. 2015 yılında 6 deniz bot ambulansı ile hizmet sunmaya devam edeceğiz. Avrupa’nın en büyük medikal kurtarma ekibini kurduk. 81 ilimizde özel eğitimli 6 bin 391 sağlık personeli yetiştirdik. Bu ekiplerimiz ülke içinde ve dışında göğsümüzü kabartan kurtarma operasyonlarına katıldılar” ifadelerini kullandı.

yaşam süresi 74’e yükselirken, iftiharla söylüyorum; ülkemizde bu rakam 76,8’e yükseldi. Üst gelir grubu ülkelerin ortalaması ise 79 oldu. En önemli sağlık göstergesi açısından dün orta-üst gelir grubu ülkelerle aynı seviyedeydik. Bugün üst gelir grubu ülkelerini yakalama sınırındayız” diye konuştu. “Tedavi Merkezlerinin Sayı ve Etkinliklerini Artırıyoruz” Bağımlılıkla mücadele için hükümet olarak Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) kurduklarını açıklayan Bakan Müezzinoğlu, “Tedavi merkezlerinin sayı ve etkinliklerini artırıyoruz. Bu kapsamda Sayın Başbakanımızın da katılımıyla Birinci Uyuşturucu ile Mücadele Şurasını yaptık” şeklinde konuştu. Bulaşıcı hastalıkların gözetimi ve kontrolüne hız verdiklerini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, “Bu kapsamda; ebola ve mers hastalıklarına yönelik acil eylem planları hazırlayarak gerekli tedbirleri aldık” açıklamasında bulundu.

“Önce İnsan” “Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 800 binden fazla kardeşimizi ülkemize kabul ettik” açıklamasında bulunan Bakan Müezzinoğlu, bu rakamın daha iyi anlaşılması için Birleşmiş Milletlere üye 193 devletten 46’sının nüfusunun 1 milyon 650 binin altında olduğunu hatırlatarak, “Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bilecik, Çankırı, Gümüşhane, Iğdır, Kilis, Sinop ve Tunceli olmak üzere 11 ilimizin toplam nüfusuna denk bir rakamdan bahsediyorum. Gerçekten büyük bir rakam. Kimlere yardım elimizi uzatmıyoruz ki; Suriyeliler, Iraklılar, Türkmenler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler… ‘Önce İnsan’ diyerek din, dil, ırk, renk ve mezhep ayrımı yapmadan herkesi ülkemize kabul ediyoruz. İşte, büyük devlet olmanın sorumluluğu, işte büyük Türkiye Cumhuriyeti” ifadelerini kullandı.

“2015 Yılında 840 Yeni Ambulans Almayı Planlıyoruz” Ambulansların sürekli olarak yenilendiğini kaydederek, 2014 yılı içerisinde ambulans filosuna dahil edilen yeni ambulans sayısının 798 olduğunu açıklayan Müezzinoğlu, “2015 yılında ise 840 yeni ambulans almayı planlıyoruz. Sisteme, hava ve deniz ambulansları ekledik, eklemeye

16

Ocak • 2015



TG Expo, Arab Health 2015 Fuarı’nda rekor katılımcı sayısına ulaştı Arab Health Fuarı’nın Türkiye milli katılımını organize eden TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş., rekor katılımcı sayısına ulaştı. onel Tekstil, GBL Gül Biyoloji Laboratuvarı, Gentuğ Tekstil, Gözde Tıbbi Malzeme, Halıcı Sağlık, Hayat Tıbbi Cihazlar, Hegeli Ortopedi, Hipertek, Hitit Tıbbi Cihazlar, Hünkar Ecza ve Medikal, Inspramed Medikal, Isıgün Medikal, İstanbul Memorial Sağlık Yatırımları, İstem Medikal, Katsan, Kenmak Hast. Malz., Kıraç Bilgi İletişim Tekn., Kisbu Teknik Tekstil, KNG Medikal, Köroğlu Medikal, Kösemed, Limok İthalat İhracat, Mayaset Medikal, Medicraft Medikal, Medikal 2000, Medikokim, Mediteks Sağlık, Medoksa Medikal, Medsistem, Merpol Sünger, Mes-Kon Sağlık Ürünleri, Met Tek Kullanımlık Sağlık Ürün., Miksta, Morton Medikal, N5 Turkey, Novamedtek Medikal, Novos Tıbbi Cihazlar, Nurel Medikal, Nurteks Tekstil-Broche, Nüve Sanayi Malz., Oasis Medikal, Ocak İnşaat Temizlik Medikal, Osimplant Tıbbi Malz., Ottoman Grup, Özcan Kardeşler, Paksel Kimya San., Pakten Sağlık Ürünleri, Plasti-Med Plastik Medikal, Polifarma İlaç, Polmed Medikal, Ren-Med, RTA Laboratuvarları, Sama Tıp, Sanitag, Setpa Tıbbi Gereçler, Siemed, Sistem Ortopedik ve Tıbbi Cihazlar, Startıp Tıbbi Malz.-Starset, Şanlı İlaç, Teknomar, Tende Elektronik, Tesa Medikal, Tıpmed Tıbbi Medikal, Tio Medical, Trimpeks, TSD Sağlık Ürünleri, TST Tıbbi Aletler, Turkon Grup, Turkuaz Medikal, Tur-Med Hastane Malz., Türklab Tıbbi Malzemeler, Uçak İş Giyim, Yılkal Medikal, Yüksel End., Zed Grup, Zimed Medikal” olmak üzere toplam 124 firma Fuara katılıyor.

26 – 29 Ocak 2015 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri - Dubai Dünya Ticaret Merkezinde gerçekleşecek olan bölgenin en büyük sağlık fuarı Arab Health, Ekonomi Bakanlığı tarafından prestijli fuarlar listesine alındı. Fuarın 40. Yıldönümünde, Fuarın Türkiye milli katılımını düzenleyen TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş., rekor katılımcı sayısına ulaştı. Arab Health 2015 Prestijli Fuarlar Listesinde Prestijli fuarların en büyük özelliği sağlanan teşvik tutarıdır. Prestijli olmayan fuarlarda bir firma en fazla 21,000 ya da 25,000 dolar teşvik desteği alabiliyorken, Prestijli Fuarda 50,000 dolara kadar destek alma imkanı buluyor. Bu durum özellikle büyük katılımcılar açısından büyük bir avantaj oluşturduğu gibi, küçük metrekareli katılımcılar da gerçek anlamda %50 destekten yararlanmış olabiliyor. Ayrıca Prestijli fuarlarda 5 firma temsilcisinin ekonomi sınıfı gidiş-dönüş ulaşım giderinin de yüzde 50’si karşılanıyor. Prestijli olmayan fuarlarda ise 50 m2 ve daha küçük katılımlarda 2 kişinin, 51 m2 ve daha büyük katılımlarda ise 3 kişinin ulaşım giderleri destek kapsamına alınıyor. Türkiye Milli Katılımında, 124 Firma ile Rekor Rakama Ulaşıldı Türkiye’den “ABC Tıp Sağlık Malz., Accutaş Sağlık Medikal, ACF Medikal, Aero Medikal, Ağaoğlu Tıbbi Sağlık, Amphi Medikal, Ankara Sanayi Odası Medikal Urge, Ankara Ticaret Odası, Arden Medikal, Argemet, Argi Grup, Atek Elektronik, Atese Sağlık, Atigen Cell, Aydersan, Aysam Ortopedi, Bayteks, Benli Medikal, Berika Teknoloji, Betasan, Biolife, Biomed, Biota Grup, Birleşim Tıp, Borda Teknoloji, Çınar Medikal, Datasel, Dia Pro, Disera Tıbbi Malz., Dolsan Medikal, Dopa İlaç, Doratek Medikal, Dört- A Tıp Malz., Duka Medikal, EAR Teknik, Elbi Ecza Deposu, Elektro-Mag, Elmaslar İmalat, Era Metalürji, Erenler Medikal, Ersamed, Ertunç Özcan, Eruslu Sağlık, Eryiğit, ESC Medikal, Etkin Medikal, Etkin Tıbbi Cihazlar, FG Grup, Fonksiy-

TG Expo TG Expo Fuarcılık A.Ş., fuarcılık sektöründeki 20 yılı aşkın deneyimi ile Bakanlıktan akredite edilmiş yurtiçi ve yurtdışı fuar düzenleme belgesi ile fuar organizasyonlarında, ülke katılımına geniş ölçekte hizmet vermektedir. Firma; Fransa, İran, Amerika, Katar, Brezilya, Mısır, Güney Afrika, Nijerya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, İngiltere ve Hindistan pazarlarında Türkiye’den milli ve bireysel katılımları organize etmektedir.

18

Ocak • 2015



3. Sağlık Yönetimi Kongresi “Yeni Türkiye’nin Sağlık Vizyonu” başlığıyla bir araya geliyor

3. Sağlık Yönetimi Kongresi hem farkındalık, hem eğitim, hem de sorunların tartışılabileceği bir platform olacak. Bu sene 3’ncüsü gerçekleştirilen Sağlık Yönetimi Kongresi, yeni Türkiye’nin sağlık vizyonu hedefinde özel ve kamuda bulunan sağlık yöneticileri, akademisyenleri, sivil toplum kuruluşlarını çok önemli konu başlıkları etrafında bir araya getiriyor. Organizasyona ait detayları öğrenmek için Sağlık-DER Genel Başkanı Uzm. Dr. Kasım Sezen ile bir söyleşi gerçekleştirdik. 3. Sağlık Yönetimi Kongresi “Yeni Türkiye’nin Sağlık Vizyonu” başlığıyla gerçekleştiriliyor. Öncelikle kongrenin amacı ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz? Sağlık Yönetim Kongresinde amacımız; Yeni Türkiye’nin sağlık vizyonu hedefinde özel ve kamuda bulunan sağlık yöneticileri ile akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve politika yapıcıları geniş bir yelpazede, sınırları iyi belirlenmiş konu başlıkları etrafında bir araya getirerek, katılımcıları faydalı tartışmalarda buluşturmak ve ortak anlayışı ve dil birliğini oluşturarak, 2023 vizyonunu hayata geçirmeyi hedefleyen Ülkemizin, Yeni Türkiye, Güçlü Türkiye yolunda önümüzdeki yıllarda sağlık alanında gerçekleştireceği atılımlara katkı sağlamaktır. Kongreye katılanlar ne tür bilgiler elde edecek? Katılımcılara neler sağlayacak? Kongrede hangi konular ele alınacak? Katılımcılara bu bilgiler kimler tarafından verilecek? Kongrede sağlık sektöründe yönetim boyutu, hasta güvenliği, akreditasyon, bilgi yönetimi ve bilgi teknolojileri gibi konular işlenecek olup; kongre Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üst düzey yetkilileri başta olmak üzere akademik çevreden, kamu ve özel sektör uygulayıcılarından, yurt içinden ve yurt dışından bilim adamları ve uzmanların katılımıyla gerçekleştir-

20

Ocak • 2015


ilecektir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mevcut sağlık sorunlarının çözümünde sağlık yönetimi önemli bir rol üstlenmektedir. Sağlık kurumları gelişimlerini sürdürebilmek için hedeflerini çok iyi belirlemeli ve kaynaklarını bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak şekilde kullanılmalıdır. Sağlık kuruluşlarını sadece planlamak ve inşa etmek yetmez. Önemli olan bu kuruluşların yönetim ilkelerinin iyi tanımlanmasıdır. İyi bir stratejik yönetim süreci için sağlık kurumu yöneticileri rakiplerinin sürekli olarak çeşitli stratejiler ürettiğini ve uyguladığını bilmelidir. Bu kapsamda yönetici çevresindeki fırsat ve tehditlerden nasıl yararlanabileceğini değerlendirebilmelidir. Bu açıdan 3. Sağlık Yönetimi Kongresi hem farkındalık, hem eğitim, hem de sorunların tartışılabileceği uygun bir ortam olacaktır. Alanında uzman akademisyen ve Bakanlık üst düzey temsilcilerinin katılımı ile kongremizde tartışılacak konu başlıklarını şöyle sıralayabiliriz; Yeni Türkiye vizyonunda sağlık yönetiminin nasıl olmalı, Sağlık istihdam politikaları ve planlama, Sağlık kuruluşlarında teknoloji yönetiminin sağlık maliyetlerine etkisi, Sağlık hizmetlerinde izleme ve değerlendirme faaliyetleri. Türkiye’nin avantaj ve dezavantajlarıyla sağlık turizmi potansiyeli, plan ve politikaları Madde bağımlılığı yönetimi, Sağlık Kurumlarında İş Kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Yönetimi, Sağlık Politikalarında Yeni Yaklaşım: Çok Paydaşlı Sağlık Sorumluluğunu Geliştirme Programı Hasta veri mahremiyeti, bilgi güvenliği, bilginin değeri ve SGK politikaları, Sağlık bilgi sistemleri modern uygulamaları ve sağlık işletmeleri performansına etkileri, Sağlık Kuruluşlarında Lojistik (Stok) Yönetimi ve Tedarik Zinciri Güncel Uygulamaları, Üniversite Hastaneler Yönetiminde modern yönetim organizasyon yapıları, Kamu Hastaneleri Birlikleri Yönetimi, Sağlık Endüstrisi Yönetimi, Sağlık hukuku ve etik, sağlıkta arabuluculuk, Sağlık kuruluşlarında uzun dönem bakım ve özellikli sağlık hizmet planlaması, Evde sağlık hizmetlerinin yönetimi, Uluslararası sağlık yardım çalışmalarının yönetimi, Şehir hastaneleri ve yönetimi, Sağlık idarecileri için protokol yönetimi, Acil Sağlık Hizmetlerinin yönetimi, Sağlıkta rekabet, Sağlık Kuruluşlarında Finansal yönetim, Sağlık hizmetlerinin sunumu ve hasta ile sağlık çalışanlarının memnuniyeti.

21

Aralık • 2014


Sağlık Bakanlığı sağlıkta dönüşüm çerçevesinde birçok çalışmaya imza atıyor. Bu dönüşümün sağlık yönetimi alanına ne tür olumlu katkıları olmaktadır? Sağlıkta Dönüşüm ülkemizde alışılagelmiş sağlık anlayışını değiştirmiş ve vatandaş odaklı, memnuniyet ilkesini temel alan bir yönetim anlayışı getirmiştir. Sağlık hizmetlerinde vatandaş memnuniyeti en üst düzeylere çıkmıştır. Kısa sürede gerçekleşen bu değişim tüm dünyanın da ilgisini çekmektedir. Sağlık Bakanlığının merkez ve taşra yapılanması tamamen değişmiş ve hizmet sunumu profesyonelleşmeye başlamıştır. Halk Sağlığı Müdürlükleri artık koruyucu sağlık hizmetlerinde sağlık göstergelerini gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmıştır. Aynı şekilde kamu hastanelerinde de Genel Sekreterlikler adı altında çok ciddi yapısal değişiklikler olmuş, performansa dayalı ve sözleşmeli yönetim anlayışı başlatılmıştır. Bu durum hastanecilik hizmetlerinde kaliteyi yükseltmiş, hasta memnuniyetini artırmıştır. Artık kampüs hastaneler modeliyle daha büyük hizmet sunumları hedeflenmiştir. Hastanelerdeki performans ve memnuniyet odaklı bu değişimin olumlu çok sayıda katkısının yanısıra birtakım olumsuz katkıları da olmuştur. İşte 3. Sağlık Yönetimi Kongresinde olumlu yönlerin yanında bu olumsuz tarafları da tartışarak çözüm önerileri bulmaya çalışacağız. Buda sağlıkta yönetim sorumluluğunun paylaşılması ve kalitenin artmasında önemli katkı sağlayacaktır.

Türkiye sağlık yönetimi alanında hangi noktada? Bu konuda sektör bilgiye sahip mi? Ülkemiz bir süredir sağlıkta yönetsel açıdan bir yeniden yapılanma içindedir. Tüm dünyanın da dikkatini çeken bu radikal değişim, yine başta gelişmiş ülkeler olmak üzere çoğu dünya ülkesinin karşı karşıya olduğu yaşlanan nüfus, yeni teknolojiler, vatandaşın sağlık talebindeki değişim gibi farklı etkenlerden kaynaklanmıştır. Hükümetler artık memnuniyet odaklı hizmet sunumuna yönelmekte, koruyucu sağlık hizmetlerine eğilim artmaktadır. Sağlığın artık sadece sağlıkçılar tarafından takip edilemeyeceği, tüm tarafların sağlığın korunması ve geliştirilmesi noktasında ödev ve sorumluluklarının olduğu gerçeği artık tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Ancak Türkiye bu gerçeği sadece anlamakla kalmamış, tüm tarafların katılımı ile Dünyada ilk defa ve tüm dünyaya da örnek olacak çok geniş kapsamlı programlar geliştirmiştir. Bugün Dünya Sağlık Örgütünün de çok yakından takip ettiği ve yakın zamanda yayınlanan Çok Paydaşlı Sağlık Sorumluluğu Geliştirme Programı bunun en son ve en önemli örneğidir.

Dünyanın gelişmiş ülkeleriyle kıyasladığımızda sağlık yönetimi konusunda Türkiye hangi noktada? Ülkemizde Kamu Hastane Birlikleri kurularak, hastanelerimizin daha da etkili, kaliteli ve verimli işletilmesi ve yerinden yönetim modeli esas alındı. Yöneticiler için sözleşme ve performans ölçütleri getirildi. Tıbbi ürün ve hizmetlerin üretimine teşvikler getirildi. Bu şekilde yerli sanayinin güçlendirilmesini, Ar-Ge ve teknolojik iş birliğine daha fazla önem verilmesi hedeflendi. Serbest sağlık bölgeleri kurularak bölgesel cazibe merkezi olma yoluna gidildi. Sağlık turizminde Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Orta Asya ve Rusya bölgesinin merkezi olma hedefi konuldu. Kısacası sağlıkta dönüşüm ile ülkemizde sağlık alanında birçok gelişmiş ülkeyi geride bırakarak yukarılara çıkmıştır. Sağlıktaki bu gelişmeler sağlık yönetimini de olumlu etkilemiştir. Bugün artık Türkiye gerek kamu gerekse özel sektörde gelişmiş ülkeler sınıfına geçmiştir. Bu durum hizmeti sunan personel sayısından, çalışma koşullarına, sağlıkçılara şiddetten diğer kurum ve kuruluşların sağlıkla ilgili görevlerini yerine getirip getirmediğine kadar bazı yeni sorunların daha ön plana çıkmasına neden olabilmektedir.

Sağlık yönetiminde yaşanan aksamalar sağlığı nasıl etkiler? Sağlık sektöründeki yenilik ve ilerlemeler insan hayatı ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Gelir seviyesinin yükselmesiyle birlikte daha kaliteli sağlık hizmetine olan talep artmaktadır. Taleple birlikte artan sağlık harcamaları, sektörde maliyetlerin kontrolü ve verimlilik arayışlarını beraberinde getirmektedir. Yenilikçi ürün ve hizmetler verimliliği artıracağından sürdürülebilir çözüm seçenekleri sağlayacaktır. İlerleyen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni ürün ve hizmetler, teşhis ve tedavi olanaklarını geliştirerek, sağlık sisteminde kalite ve verimliliği artırarak, ileride karşılaşılabilecek maliyetlerin önlenmesini sağlayabilir.

22

Ocak • 2015



Sağlık-DER Genel Başkanı Uzm. Dr. Kasım Sezen

yönetimine katılması zorunlu olacaktır.

Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü kampüs hastaneler projeleri de sağlık yönetimi konusunun önemini bir kat daha artıracaktır. Sizde bu düşüncemize katılıyor musunuz? Kampüs hastaneleri kurularak hizmet kalitesini artırmak ve maliyeti etkin sağlık hizmeti dengesini kurabilmek amacıyla inşasına başlanan şehir hastaneleri ülkenin dört bir tarafına yaygınlaştırıldığında sağlıkta erişim ve tasarruf etkin olacaktır. On yıl önce hayal dahi edemediğimiz bu gelişmeler bizleri mutlu etmektedir. Ancak sağlık kuruluşu büyüdükçe yönetim anlayışının da buna ayak uydurması gerekliliği unutulmamalıdır. Bu noktada sağlık yöneticilerinin uzmanlaşması ve farklı meslek gruplarının sağlık

Son olarak sağlık sektörüne vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Derneğimiz; 1991 yılında sağlık mensuplarının dayanışması, sağlıklı bir toplum hedefiyle Dr. Ahmet Fevzi İnceöz ve arkadaşları tarafından Ankara’da kurulmuştur. 2006 yılında Genel Başkanı olduğum derneğin 73 il temsilciliği ile 6 şube ve 7 yurtdışı temsilciği açılmıştır. Sağlık ve sosyal güvenlik politikaları oluşturmak, Sağlık alanında eğitim gören öğrencilere burs, barınma ihtiyaçlarını karşılamak ve öğrencilerle ilgili projeler geliştirmek. Yurt içi ve yurt dışında tıbbi yardım faaliyetlerinde bulunmak, Yurt içi

24

Ocak • 2015



başkanımız TBMM’deki çalışmalarıyla sigarasız toplum yolunda en büyük adımı atmıştır. Teklif ettiği kanun yasalaşmıştır. Daha önce bu tür önemli çalışmalara imza atan derneğimiz 2 kez düzenlemiş olduğu Sağlık Yönetimi Kongresinin 3.’sünü düzenleyerek Sağlık Yönetimi Alanında da Yeni Türkiye Vizyonunun şekillenmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. 3.Sağlık Yönetimi Kongresi’nin tüm sağlık camiasına hayırlı olmasını temenni eder meslektaşlarımızı kongremize bekleriz.

ve yurt dışından sağlık mensuplarının eğitilmesi. Bu faaliyetleri gerçekleştirmek için yurt içi ve yurt dışı şube ve temsilcilikler kurmak derneğimizin hedefleri arasındadır. Derneğimiz hükümetimiz tarafından uygulamaya konulan Aile hekimliği projesi ve genel sağlık sigortası başta olmak üzere 1990’lı yıllarda birçok sağlık projesi üretmiştir. Her yıl Türkiye Sağlık Raporu yayınlayarak ilgili kurumlar ile bunu paylaşmaktadır. Derneğimiz üyelerinden bu güne kadar 20’den fazla milletvekili, bakanlar sendika ve konfederasyon başkanları çıkmıştır. Kurucu genel

26

Aralık Ocak ••2015 2014



Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker, GE Sağlık Doğu ve Afrika Gelişen Pazarlar Başkanı ve CEO’su Skander Malcolm, GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, GAMA Holding A.Ş. CEO’su Hakan Özman.

Sağlık kampüsleri için yeni bir korsorsiyum GE Sağlık, GAMA Holding A.Ş. ve Türkerler Holding, Sağlık Bakanlığı kamu özel sektör ortaklıklarının geliştirilmesi için işbirliği anlaşması imzaladı GE Sağlık, GAMA Holding A.Ş. ve Türkerler Holding, Türkiye’nin sağlık dönüşümünü kamu özel sektör ortaklıkları ile desteklemek amacıyla, Sağlık Bakanlığı’na ait iki stratejik proje olan Kocaeli Sağlık Kampüsü Projesi ve İzmir Bayraklı Sağlık Kampüsü Projesi’nin geliştirilmesi için bir anlaşma imzaladılar. Anlaşma, Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 yılında kamu özel sektör ortaklığı projelerinin tasarımı, yapımı, finansmanı, işletilmesi ve bakımı ile görevlendirilen GAMA ve Türkerler konsorsiyumu için, projenin başarıyla sonuçlandırılmasına yönelik önemli bir adımı temsil ediyor. Gelişmeye odaklı Türk sağlık sisteminin oluşturulması ilkesine bağlı olan GE adına, bu anlaşma, GE’nin kamu özel sektör ortaklık projelerine katkıda bulunmasına yönelik stratejik bir çerçeve sunuyor. GE, GAMA ve Türkerler konsorsiyumu, GE’nin projelerde paydaş olmasının yanı sıra, kamu özel sektör ortaklığı projelerinin geliştirilmesine de katkı sağlıyor.

Ne dediler? GAMA Holding A.Ş. CEO’su Hakan Özman, “Sağlık Bakanlığı’nın kamuya ait sağlık hizmetlerinde kapasite ve kalitenin iyileştirilmesini hedefleyen kamu özel sektör ortaklıkları vizyonunun gerçekleştirilmesi yönünde önemli bir ilerleme kaydedildi. Farklı sektörlerde Türkiye’nin gelişimine katkıda bulunmaya kararlı bir firma olarak, GE Sağlık ile yapılan bu anlaşma, Kocaeli Sağlık Kampüsü ve İzmir Bayraklı Kampüsü projelerinin gerçekleştirilmesinde ve çok ortaklı birlikteliğin yapılandırılmasında önemli bir adımı temsil ediyor” dedi. Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker, “Sağlık Bakanlığı, GAMA ve Türkerler konsorsiyumunun önüne Kocaeli ve İzmir Bayraklı projelerinin gerçekleştirilmesi için net hedefler koydu. General Electric dünya genelinde sağlık hizmetine yönelik kamu özel sektör ortaklık projelerinde ortaya koyduğu performans ile geniş bir teknoloji ve yetkinlik portföyü sunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu stratejik kamu özel sektör ortaklık vizyonunun

28

Ocak • 2015



geçirmiştir. GAMA Holding şirketleri bugün 7 ülkede toplam 4 milyar USD’lik proje portföyüne sahiptir. GAMA’nın ana iş alanı olan mühendislik, tedarik ve taahhüt (EPC) yükleniciliği ile endüstriyel tesis yapımcılığının yanı sıra enerji ve sağlık yatırımları da bulunmaktadır. Daha fazla bilgi için www.GAMA.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

gerçekleştirilmesi için GE’nin yatırımcı ve teknoloji sağlayıcı olarak uzun vadeli katılımını temin etmek amacıyla aktif görüşmeleri sürdürüyor olmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz” dedi. GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, “GE olarak, Türkiye’deki yatırım taahhüdümüz kapsamında ülkemizdeki kurum ve kuruluşlarla birlikte Cumhuriyetimizin 100. yıl hedeflerini desteklemek amacıyla bir dizi stratejik ortaklığa girmiş olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Aktif ve hastayı merkeze alan bir sağlık sisteminin oluşturulması bu dönüşüm stratejisinin temelini oluşturmaktadır. Türkiye’de sürdürülebilir sağlık hizmetleri dönüşümünü gerçekleştirebilmek için, kamu özel sektör ortaklıklarının geliştirilmesine yönelik uzun vadeli hedefimiz doğrultusunda, GAMA ve Türkerler konsorsiyumu ile birlikte bu kritik dönüm noktasına ulaşmış olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. GE Sağlık Doğu ve Afrika Gelişen Pazarlar Başkanı ve CEO’su Skander Malcolm, “GE’nin Türkiye’de sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin genişletilmesi hedefine paralel olarak, Sağlık Bakanlığı’nın kamu özel sektör ortaklık programını desteklemek üzere, altyapı sistemleri geliştirmek konusunda lider olan GAMA ve Türkerler konsorsiyumu ile bir anlaşma imzalamış olmaktan dolayı memnunuz. Kamu özel sektör ortaklıklarının uzun vadeli başarısının garanti altına alınması için özel ve kamuya ait sektörler arasında stratejik işbirliği yapılmasının gerekliliğine inanıyoruz. GE, bu amaçla sağlık hizmetleri sektöründe verimliliğin yanı sıra bilgi ve teknoloji paylaşımını artırmak için teknoloji, hizmet ve çözüm önerileri, varlık yönetimi ve finansal çözümlere yönelik küresel uzmanlık ve yetkinliklerini yerelleştiriyor. Bunun da ötesinde, gelişmekte olan pazarlarda var olan müşterilerin gelişen sağlık hizmetleri ihtiyaçları göz önüne alınarak, GE Sağlık’ın Türkiye’de sahip olduğu 25 yıllık deneyim sayesinde 2008 yılında Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Rusya ile BDT ülkelerini kapsayan 84 ülkelik Doğu ve Afrika Gelişen Pazarlar (EAGM) bölgesi kuruldu. Merkezi İstanbul’da bulunan EAGM’nin bölgedeki hedefi daha iyi bir sağlık sistemi yaratmak ve daha olumlu hasta sonuçları sağlamak amacıyla çözümler üretmek için müşterilerle ortaklık kurarak büyümeyi teşvik etmektir” dedi.

Türkerler Bünyesinde 100 civarında firma barındıran Türkerler Holding, inşaat, enerji, tekstil ve gayrimenkul geliştirme alanlarında faaliyet göstermektedir. Ana şirketlerden biri olan Türkerler İnşaat, doğalgaz iletim ve dağıtım hatları, hastaneler, konutlar, oteller, okullar ve akıllı bina projeleri, uluslararası spor tesisleri, arıtma tesisleri, metro yapıları, barajlar, otoyollar, basınç düşürme istasyonları ve hidroelektrik enerji santralleri gibi sayısız altyapı ve üstyapı projesini başarıyla gerçekleştirdi. Holding, enerji üretim endüstrisi alanında Türkiye’nin dört bir yanında rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, güneş ve doğal gaz santrallerini içeren çok sayıda yatırıma sahiptir. İzmir bölgesi için doğalgaz sağlayan İzmirgaz A.Ş. ve Doğu Anadolu için elektrik temin eden Vangölü Elektrik DağıtımA.Ş., Holding’in başlıca enerji iletim yatırımları arasındadır. Holding’in güncel gayrimenkul geliştirme yatırımları arasında ise İstanbul’daki Çiftçi Towers, İzmir’deki Park Yaşam Mavişehir ve Ankara’daki Mahall yer almaktadır. Türkerler Holding, İtalyan Astaldi SpA firması ile birlikte Türkiye’nin sağlık hizmetleri endüstrisi alanındaki en büyük kamu özel ortaklığı projelerinden biri olan, 1.071.000 metrekare kapalı alana sahip, 3.566 yatak kapasiteli Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü’nü, GAMA Holding ile birlikte ise yaklaşık olarak eşit büyüklükte yatırımlar olan İzmir ve Kocaeli Entegre Sağlık Kampüslerinin yapımını gerçekleştirmektedir. GE GE, en önemli konular üzerinde çalışır. En iyi insan kaynağı ve teknolojilerle, en zorlu sorunların üstesinden gelir. Enerji, sağlık, ev ve yaşam, ulaşım ve finans alanlarında çözümler üretir. İnşa eder, güç verir, hareket sağlar ve tedavi eder. GE Türkiye, 4 şehirde, 800’ü aşkın çalışana sahip tesisleriyle 60 yıldan uzun süredir Türkiye’de faaliyet göstermektedir. Firma bugün Türkiye’de doğal gazdan elde edilen elektriğin yüzde 50’sinden fazlasını üretmektedir. Ülkemizdeki uçakların yüzde 60’ı GE/ CFM motorlarına sahiptir. Ayrıca her gün çok sayıda hastanede 15.000 civarında GE Sağlık teknolojisi kullanılmaktadır. GE’nin devam eden yatırımları bu önemli büyüme alanlarındaki ortaklıklarını daha da güçlendirecek ve dolayısıyla Türk halkı için yeni fırsatlar oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.

Gama Güç santralları, petrol, çimento, petrokimya ve gaz tesisleri, fabrikalar, yüksek binalar, su arıtma tesisleri ve iletim hatları, köprü ve çeşitli altyapı yapımlarını gerçekleştiren ve aynı zamanda çeşitli enerji yatırımlarına sahip olan GAMA, 1959 yılında kurulmuştur. Bugüne kadar uluslararası çapta 400’ün üzerinde projenin yapımını gerçekleştiren, batıda İrlanda’dan doğuda Rusya’nın Sakhalin Adası’na kadar uzanan 25’in üzerinde ülkede çeşitli projeler hayata

30

Ocak • 2015



İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz

Medikal sektörü gelişime açık bir sektör İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz: “Medikal sektörünün gelişimini sürdürebilmesi için devletin uzun vadeli desteği şart. Diğer yandan ithalatın yüksek olduğu medikal sektöründe yerli üretim oranının artırılması da önemli bir gereklilik” pazarlara açılmaları amacıyla milli katılım organizasyonları yaptığımız fuarları yanı sıra farklı çalışmalar yürütüyoruz. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), olarak kısa bir süre önce dünyanın en büyük sağlık ve medikal ürünler fuarı olan Medica 2014’e 6’ıncı kez milli katılım organizasyonu gerçekleştirdik. Fuar, firmalarımıza ihracat performanslarını artırmaları ve yeni bağlantılar kurmalarının yolunu açtı. Almanya’nın Düsseldorf şehrinde düzenlen fuarda, Türk medikal sektöründen 38’i İKMİB milli katılımıyla olmak üzere toplam 116 firmamız yer aldı. Medikalde kullanılan tek kullanımlık ürünler, tıbbi cihazlar, ortopedik gereçler, kişisel bakım ve sağlık ürünleri, hastane ekipmanları gibi farklı ürün gruplarını sergilediler. Aynı zamanda medikal sektöründen 44 firma ile hayata geçirdiğimiz Medikal Sektörü Yurtdışı Pazarlama Takımı MediClusTR ile

Medikal sektörü, kimyanın yüksek katma değer yaratan sanayilerinin başında geliyor. 10 yıl öncesinde medikal sektörü sadece hastane yatağı olarak algılanırken, bu süreç içinde ameliyat ipliklerinden kan ve serum torbalarına kadar farklı ürün gamlarına uzanan bir sektör konuma ulaştı. Sağlık ve yaşam kalitesini direkt etkileyen bir sektör olması da stratejik önemini ortaya koyuyor. Türk medikal sektöründe 6 bin civarında firma faaliyet gösteriyor. Pazar büyüklüğü 2,5 milyar dolar seviyesinde. İhracat açısından da önemli bir potansiyel sunan sektör, 2013 yılını 775 milyon dolar ile geride bıraktı. 2014 yılsonunda medikal ihracatının 850 milyon dolara yükselmesini, 2015 yılında ise ihracatın 1 milyar doları aşacağını öngörüyoruz. Medica’ya 6. kez Milli Katılım Organizasyonu Medikal ihracatının artması ve firmaların yeni

32

Ocak • 2015



uğu medikal sektöründe yerli üretim oranının artırılması da önemli bir gereklilik. Katma değerin yüksek olduğu medikal sektöründe yüzde 30 yerlileştirme hedefi, firmaların Türkiye’de üretmeleri ve kâr etmelerine destek vererek olabilir. Ancak bu şimdiki koşullarda çok mümkün değil. Ancak kâr edebilecekleri ve üretime dönüştürebilecekleri bir sistemle bu sorunun önüne geçilebileceğine inanıyoruz.

ihracat potansiyeli yüksek bölgeleri araştırıyoruz. Öncelikli hedefimiz Güney Amerika ve Afrika. Önümüzdeki dönemde bu pazarlara yönelik ticaret heyetleri gerçekleştireceğiz. Yüzde 30 yerlileştirme hedefi Medikal sektörü gelişime açık bir sektör. Gelişimini sürdürebilmesi için ise devletin uzun vadeli desteği şart. Diğer yandan ithalatın yüksek old-

34

Ocak • 2015



36

Ocak • 2015


“Kan Arıyorum Yardımlaşma ve Eğitim Derneği” 10 bin gönüllü üyeye ulaştı oluyorduk. Derneğimiz resmi kuruluşunu yapalı, 3 yıl gibi bir süre oldu, artık KAYED Elazığ’da 3 bin ama Türkiye geneli yaklaşık 10 bin üyeye sahip. Elazığ’ın yanında Diyarbakır, Malatya, Muş, Antalya, Konya ve İstanbul da temsilcisi olan faaliyet gösteren bir dernek oldu. Bu süre zarfında 3 binin üzerinde hastaya yardımcı olduk. Dernek bünyesinde sosyal projeler birimi kurduk, bu şekilde bir çok sosyal proje gerçekleştirdik, eğitim organizasyonları yaptık. Yaptığımız sosyal projelerden en önemlisi minik kalpleri sevindirelim isimli oyuncak projesi oldu. 3 bin kadar oyuncak bağışı aldık. Bu oyuncakları özellikle kırsal kesimde yaşayan, çocuklara dağıttık, kitap projesi yaptık, köylerde okullara dağıttık. İhtiyaç sahiplerine giyim yardımı yaptık. Eğitim organizasyonları ile kişisel gelişim, mesleki gelişim, aktif vatandaşlık gibi eğitimler organize ettik. Sonuç olarak Elazığ’da kan bağışı sorun olmaktan çıkmış, toplumdaki duyarlılık seviyesi KAYED sayesinde üst düzeylerde artık, şu an Kızılay kan bağışı konusunda sıkıntı yaşamıyor, Üniversite hastanesi Aferez trombosit kan ihtiyacında, KAYED gönüllüleri sayesinde trombosit ihtiyacını en kısa sürede çözüyor ve hasta ve hasta yakınları mağdur olmuyor. Bilinçli insan, duyarlı toplum sloganı ile çıktığımız bu yolda başarılı olmak, insanımızın yaşam kalitesini artırmak, bizler için çok önemli bir konu oldu. Derneğimiz 2014 yılı itibariyle hazırlamış olduğu “Prodes ile Kan Arıyorum” isimli projesi İçişleri Bakanlığı’ndan destek görerek, derneğimizin kurumsal kapasitesinin artırılması konusunda çok büyük adımlar atılmıştır. Proje kapsamında 0 850 302 6 526 nolu danışma hattımız kuruldu. Aynı zamanda insanımıza hizmet veren danışma ofisimizin açılışını yaptık. Dernek bünyesinde gönüllülerimizi KAYED Nedir isimli eğitim programlarına alıp, bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Aynı zamanda İnsani Değerler ve kan bağışı isimli konferanslar düzenliyoruz. Her geçen gün büyüyen derneğimizin, daha çok insan yardımcı olması için çok daha fazla insan ulaşmamız gerekli olduğunun bilincindeyiz.

Murat Özekinci KAYED Genel Başkanı Kısa adı KAYED olan, “Kan Arıyorum Yardımlaşma ve Eğitim Derneği” 2012 yılı şubat ayında resmi kuruluşunu yapmıştır. Derneğimizin kuruluş amacı ve tarihçesinden bahsetmek gerekirse; 2011 yılında bir grup arkadaş tarafından hasta ve hasta yakınlarına yardımcı olmak amacıyla çalışmaya başladık. Amacımız özellikle kan bağışı konusunda insanları bilinçlendirmek, farkındalık oluşturmak ve toplumun duyarlı olmasını sağlamaktı. Bu vesile ile kan bağışçısı arayan hasta ve hasta yakınları aradıkları kan bağışçısını daha kısa sürede bulmuş olacaktı. Kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacaktı. İlk önce arkadaşlar arasında kan grubu listesi oluşturduk, artık çevremizden kan bağışçısı arayan hasta yakınları bize ulaşıyordu ve onlara yardımcı oluyorduk, ne kadar yardımcı olabiliyorsak, elimizden geleni yapıyorduk. Bir süre sonra yaptığımız çalışmalar yetersiz olmaya başladı. Daha fazla insana ulaşmak gerekiyordu, çünkü bizlere yardımcı olmamız için ulaşan insan sayısı artmıştı. Yaptığımız işi daha profesyonel yapmanın zamanı gelmişti, bizde dernek kurarak hem büyüyüp, hem de profesyonel olabilirdik, 2012 yılı şubat ayında derneğimizi kurduk. Derneğimize gönüllü olan insan sayısını artırmak için faaliyetlere başladık, gerekli tanıtım çalışmaları yaptık, organizasyonlar yaptık ve sayımız her geçen artıyordu. Artık Elazığ’da kan arıyorum derneği diye bir dernek vardı ve hastası için kan bağışçısı arayan herkes bize müracaat ediyordu. Bizler de birebir dernek gönüllülerimizi arıyor, kan bağışı yapmaları için teşvik ediyorduk. Hasta yakınları dernek yardımlarıyla, kan bağışçısı bulmak için harcadıkları zamanı hastası ile ilgileniyordu. Bizlerde o hasta için kan bağışı yapacak kişiyi buluyor ve kan bağışı yapılmasını sağlıyorduk. Özellikle il dışından gelen hastaların gidecek kimsesi olmadığı için ilimizde bu hastalara sahip çıkmış oluyorduk. Aynı zamanda ilimizin sağlık turizmine de katkı sağlamış oluyorduk. Farkında değildik ama, bizler bir iyilik hareketini başlatmış

37

Aralık • 2014


Sağlık Turizmi Kalkınma Planında Sağlık turizmi Ulusal Kalkınma Planı’na alınarak bakanlık gündemine girdi. Bakanlıktan Destek; Güçlü İcraat ve Yol Haritası Yaklaşık 5 yıl önce kurulan SAİK’in başkanlığını yürüten İzmir Kent Sağlık Grubu Genel Müdürü Dr. Ruşen Yıldırım, geçen hafta içinde İstanbul’da Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu ve kurmaylarıyla bir toplantı gerçekleştirdiklerini ve sağlık turizmini masaya yatırdıklarını söyledi. Bakan Müezzinoğlu’nun yanı sıra Bakan Yardımcısı Erkan Kandemir, Müsteşar Dr. Eyüp Gümüş, Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci ve Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş ile SAİK üyeleri nin katıldığı Hilton Bomonti Otel’deki toplantının çok olumlu geçtiğini belirten Dr. Yıldırım, Müezzinoğlu’ndan, “Sağlık Bakanlığı olarak güçlü bir icraat ve yol haritasıyla sağlık turizminde yanınızdayız” mesajını aldıklarını kaydetti. Müezzinoğlu’na yaklaşık 5 yıldır yürüttükleri çalışmaları, yurt dışı faaliyetlerini anlattığını belirten Dr. Yıldırım, toplantıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile İstanbul’da bir araya gelen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Sağlık Turizmi İş Konseyi (SAİK) Başkanı Dr. Ruşen Yıldırım, sağlık turizminin Ulusal Kalkınma Planı’na alındığını, Bakanlık gündemine girdiğini söyledi. İlk kez Sağlık Bakanlığı’nı yanlarında gördüklerini, Sağlık Turizmi Genel Müdürlüğü’nün kurulmasının düşünüldüğünü belirten Dr. Yıldırım, “Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, SAİK Yürütme Kurulu’nda danışman üye olarak resmen görevlendirildi. Bakan Müzezzinoğlu, özel ve kamu sektörlerinin sağlık turizmi çalışmalarını desteklediğini, her kent ve bölgenin marka olabilecek branşlarına göre sağlık turizmi tanıtım politikası uygulanacağı mesajlarını çok net iletti. Bu, Türkiye’nin ‘sağlık turizmi ülkesi’ olması yolunda çok önemli bir destek” dedi.

38

Ocak • 2015



Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüleri’nin önemine dikkat çektiğini kaydetti. Yıldırım, “Sayın Bakan, Hastanelerin kalite anlamında yurt dışında emin adımlarla sağlık işbirliklerini hayata geçirebilecekleri, Bakanlık onaylı bir akreditasyon sisteminin oluşturulacağı ve akreditasyon sistemi güvencesiyle sağlık turizminin daha sağlıklı adımlar ve denetim mekanizmasının varlığıyla yürütüleceğinin altını çizdi” dedi.

“Konsey kurulalı 5 yıl oluyor. Nedense Sağlık Bakanlığı biraz dışarıda kalıyordu. Oysa sağlık turizmi çeşitli bakanlıkların bir arada olduğu çalışmaları gerektiriyor. Sağlıkta teşviklerin çıkarılması konusunda Ekonomi Bakanlığı’na ciddi katkı verdik. Kültür ve Turizm Bakanlığı bizi yurt dışı fuarlarda büyük bütçelerle destekledi. Bakanlarla da birebir görüşme ve tartışma imkanlarımız da oldu. Prof. Dr. Recep Akdağ döneminde sağlık turizmi o kadar önemsenmiyordu. Hatta bir tehdit olarak görülüyor, kısıtlı kamu- özel imkanlarını vatandaşa kullandırtmak yerine yurt dışına kullanıyorsunuz, bunun bize ne faydası var, deniyordu. Sonrasında Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı kuruldu. Sayın Müezzinoğlu Sağlık Bakanı olunca konuya daha aktif şekilde el attı. Sağlığı Geliştirme Genel Müdürlüğü’nü kurdu. Sağlık turizmi ve ve konuyla ilgili koordinasyon rolü Sağlık Bakanlığı koordinatörlüğüne verilmiş durumda. Sağlık turizmi ulusal kalkınma planında. Artık resmi olarak Sağlık Bakanlığı koordinatör. Sağlık Turizmi Genel Müdürlüğü kurulması düşünülüyor. Koordinatörlüktü, daire başkanlığı yaptılar, şimdi genel müdürlük gündemde. Muhatabımız belli olacak. Bu çok önemli bir gelişme. SAİK’te Sağlık Bakanlığı Danışman Üyeliği vardı, boştu. İlk kez görevlendirme yapıldı ve DEİK ve Bakanlık arasındaki koordinasyon ve bilgi akışını güçlendirmek adına sağlık turizmiyle ilgili Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, SAİK Yürütme Kurulu’nda danışman üyeliğe getirildi.”

“Bölgesel Farklılıklar, Avantajlar Ön Plana Çıkarılacak Bakan Müezzinoğlu’nun sağlık turizminde ister özel ister kamu sağlık kuruluşu olsun bölgesel farklılıkların, bölgesel avantajların ön plana çıkarılması gerektiğini savunduğunu belirten Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Bakan, özel ve kamu sağlık sektörlerinin sağlık turizmi çalışmalarını desteklediğini söyledi. Organ nakli merkezlerinden örnek vererek şehir ve bölgelerin marka olabilecek branşlarına göre sağlık turizmi tanıtım politikası uygulanacağını kaydetti. Çeşitli hastalıkların tedavilerinde isim yapmış kamu ya da özel sektör sağlık kuruluşlarının tanıtılacağını ifade etti. SAİK olarak Türkiye’nin yurt dışında özellikle potansiyel ülkelerde sağlık hizmetlerindeki gücünü tanıtmaya çalışıyoruz. Örneğin Rusya’da Türkiye’nin medikal gücünün bilinirliği çok az. Oysa Ruslar, Ukraynalılar önemli Pazar. Profesyoneller olarak biz ne yaptığımız biliyoruz ama arkamızda Sağlık Bakanlığı desteği olursa, bahsettikleri akreditasyon damgası da olursa kendine güvenen girişimciler yerine Türkiye’yi temsil eden kuruluş gibi ön plana çıkarız, bu çok önemli, Türkiye’nin tanıtımında elimiz güçlenir. Türkiye sağlık turizminden güneşkum-deniz turizmi kadar döviz elde edebilir.”

Bakanlık Onaylı Akreditasyon Sistemi SAİK Başkanı Dr. Yıldırım, Bakan Müezzinoğlu’nun kurulacak Türkiye Sağlık Enstitüleri hakkında bilgi verdiği toplantıda, sağlık turizmine ivme kazandıracak Türkiye Kanser Enstitüsü, Türkiye Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü ve

40

Ocak • 2015



Manisa’ya 400 Yataklı Modern Hastane Müjdesi Dr. Muzaffer Yurttaş, Sağlık Bakanlığı tarafından genel bütçe kaynaklarından yapılacak olan hastanenin Merkez Efendi Devlet Hastanesi yanına yapılacağını söyledi. cak hastane 68.277 metrekare kapalı alana sahip olacak. Hastanede 80 adet tek kişilik, 160 adet çift kişilik oda bulunacak. 105 poliklinik, 17 diyaliz yatağı, 10 görüntüleme odası, 41 yoğun bakım yatağı, ketem ünitesi, helikopter pisti ve 1200 araçlık otopark bulunacak” dedi.

AK Parti Manisa Milletvekili ve Sağlık Komisyonu üyesi Dr. Muzaffer Yurttaş, Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi bahçesine yapılacak 400 yatak kapasiteli hastane hakkında bir açıklama yaptı. Yurttaş, inşaat yapım ihalesinin Ocak 2015 tarihinde yapılacağı müjdesini verdi. Sağlıkçı kökenli AK Parti Milletvekilleri ile Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun birlikte yaptıkları istişare ve değerlendirme toplantısı sonucu, Manisa yatırımlarını da görüştüklerini belirten Yurttaş, basına bir açıklamada bulundu.

Manisa’nın büyük bir ihtiyacını karşılayacak AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş, hastane bünyesinde Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, Yanık Merkezi, Tüp Bebek Merkezi de bulunacağını belirterek “Acil servis ve diğer ünitelerle birlikte Manisa’nın büyük bir ihtiyacını karşılayacak olan hastanenin halkımıza ve sağlık camiasına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

400 yatak kapasiteli olacak Dr. Muzaffer Yurttaş, Sağlık Bakanlığı tarafından genel bütçe kaynaklarından yapılacak olan hastanenin Merkez Efendi Devlet Hastanesi yanına yapılacağını belirterek “6 bloktan oluşa-

42

Ocak • 2015



Medicana Sivas Hastanesi hizmete girdi Medicana Sağlık Grubu, tüm gücünü ve deneyimini Sivas Hastanesi’yle İç Anadolu’ya taşımayı planlıyor. ti sunulmaktadır. İnsana yatırım yapıyor ve çalışan eğitimine özellikle önem veriyoruz” diye konuştu. Hastanede sadece şehir merkezindeki hastalara değil, çevre ilçe ve illerden gelecek hastalara da hizmet vermeyi amaçladıklarını vurgulayan Özkaya, şunları kaydetti: “Sivas ve ilçelerindeki hastaların başka illere tedavi için gitmelerine gerek bırakmayacak standartlarda planladığımız hastanede tüm gelişmiş tıbbi olanaklar sağlandı. Uluslararası hasta bakım standartları, son teknoloji cihaz parkı ve geniş bir akademik kadro ile hizmet sunumu için tüm altyapı hazırlandı. Gelişmiş, spesifik ve yüksek yatak kapasiteli yoğun bakım yatak sayılarıyla İç Anadolu’da önemli sağlık problemlerinden biri olan yoğun bakım eksikliğini giderecek. Hastanemizi, SGK ile her branşta yapılan anlaşmalar sayesinde uluslararası kalitede hizmeti, son teknolojik olanaklarla, konforlu mekanlarda önce Sivaslıların ardından da İç Anadolu’nun hizmetine sunacağız. Sivas’ın kalbine yerleşerek, sizlerin de desteğiyle Anadolu’nun sağlık başkenti yapacağız.”

Medicana Sağlık Grubu, Medicana Sivas Hastanesi ile hizmet zincirine yeni bir halka daha ekledi. Medicana Sağlık Grubu Genel Koordinatörü Reha Özkaya, hastane binasında basın toplantısı düzenledi. Son 15 yılda Türkiye’de sağlık sektöründe büyük atılımlar yapıldığını belirten Özkaya, hastalarına 5 yıldızlı otel konforuna sahip, dünya standartlarında hizmet verdiklerini belirtti. Sağlık Grubunun özel sağlık sektöründe önemli başarılara imza attığını ve bu başarıları artırarak sürdüreceğine inandıklarını ifade eden Özkaya, “Yurt içi ve yurt dışı yatırımlarımız ve çağdaş sağlık hizmeti sunumumuzla öncü gruplardan biri olmaya devam edeceğiz” dedi. Özkaya, İstanbul, Ankara, Samsun, Konya ve Sivas olmak üzere toplam 11 hastane ve 5 binin üzerinde çalışanıyla yurt içinde hizmet verildiğini kaydederek, “Bugün grubumuza bağlı hastanelerde yılda 2 milyonun üzerinde hasta tedavi edilmektedir. Hastanelerimizde kalp cerrahisi, tüp bebek, ileri kanser tedavisi, plastik cerrahi, beyin cerrahisi, organ nakli, ortopedi, nöroloji gibi birçok alanda yerli ve yurt dışı hastaya uluslararası kalitede sağlık hizme-

44

Ocak • 2015



olarak edinen Medicana Sağlık Grubu; 28.000 metrekare kapalı alan ve 213 yatak kapasitesine sahip Medicana Sivas Hastanesi ile sadece şehir merkezindeki hastalara değil, çevre ilçe ve illerden gelecek hastalara da hizmet verecek.

Grubun hastanesi sayısın 11’e yükseldi Dünya standartlarında çağdaş sağlık hizmetini her coğrafyada aynı standartta sunma hedefiyle çalışan Medicana Sağlık Grubu sağlık ağını genişleterek, ulusal ve uluslararası yatırımlarına devam ediyor. Son yıllarda birbiri ardına yaptığı yatırımlarla dünya standartlarında sağlık hizmetlerini ülkemize kazandıran Medicana Sağlık Grubu, 11. Hastanesi olan MEDICANA Sivas Hastanesi’ni bünyesine ekledi. Grubun; hastane sayısı 11’e yükselirken çalışan sayısı 5000’ e yaklaştı. Seçkin akademik kadrosu ve nitelikli sağlık çalışanları, çağdaş alt yapısı ve uygulamaları, hasta ve hasta yakınlarının memnuniyetini oluşturmadaki kararlılığı ile model oluşturan Medicana Sağlık Grubu, tüm gücünü ve deneyimini Medicana Sivas Hastanesiyle İç Anadolu’ya taşıyor. Çağdaş tıp tekniği ve teknolojisini, güncel tıbbi yaklaşımlarla bütünleştirerek, hastalara 7 gün 24 saat doğru, hızlı ve güvenilir sağlık hizmetini bulunduğu her coğrafyada aynı standartlarda sunmayı misyon

Sivas ve çevresinin ihtiyacına yönelik özel hizmet Medicana Sivas Hastanesi’nde, tüm tedavi işlemleri akademik deneyimli tıbbi kadro ve ileri teknoloji ürünü tıbbi cihazlarla, hasta konforu ön planda tutularak sağlanıyor. Onkoloji merkezinde kanser tedavisinde modern tıbbın en gelişmiş cihazları ile hizmet sunulurken, hemen açılış sonrası tıbbi birimlerine eklenecek multidisipliner alanlarla Sivas ve çevre ilçe ve illere hizmet sunulacak. Sivas ve ilçelerindeki hastaların, başka illere tedavi için gitmelerine gerek bırakmayacak standartlarda planlanan hastanede; tüm gelişmiş tıbbi olanaklar sağlandı. Uluslararası hasta bakım standartları, son teknoloji cihaz parkı ve geniş bir akademik

46

Ocak • 2015



kadro ile hizmet sunumu için tüm altyapı hazırlandı. Tıbbın her branşında çağdaş ve gelişmiş sağlık hizmeti Genel amaçlı hastane olarak konumlanan Medicana Sivas Hastanesi, tıbbın her branşında 7/24 hizmet veriyor. Hasta güvenliği ve konforunun ön plana çıktığı, bölgenin sağlık ihtiyaçlarının göz önünde tutulduğu bir anlayışla tasarlanan ve tıbbın her alanında hizmet verecek hastanenin konumu ve bölge halkına sunduğu olanaklar dikkat çekiyor. Onkoloji alanında gelişmiş tedavi olanakları ve seçkin akademik kadro ile hizmet sunan Medicana Sivas Hastanesi; Acil Servis, Anestezi, Beslenme ve Diyet, Beyin ve Sinir Cerrahi, Çocuk Hastalıkları, Dermatoloji, Fizik Tedavi Rehabilitasyon, Gastroenteroloji, Genel Cerrahi, Göğüs Hastalıkları, Göz , İç Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kalp Damar Cerrahi, Kardiyoloji, Nöroloji, Ortopedi, Üroloji, Kulak Burun Boğaz hastalıkları alanlarında gelişmiş tıp teknolojilerine sahip çağdaş tanı ve tedavi üni-

teleri ile hizmet sunacak. Planlanan organ nakli, tüp bebek gibi multidisipliner alanlarda yapılacak yatırımlarla, Sivas ve çevre ilçelerde, özel sağlık sektöründe önemli bir boşluğu dolduracak Yüksek yoğun bakım yatak kapasitesi Gelişmiş, spesifik ve yüksek yatak kapasiteli yoğun bakım yatak sayıları ile İç Anadolu’da önemli sağlık problemlerinden biri olan yoğun bakım eksikliğini giderecek olan Medicana Sivas Hastanesi, SGK ile her branşta yapılan anlaşmalar sayesinde uluslararası kalitede hizmeti, son teknolojik olanaklarla, konforlu mekanlarda İç Anadolu’nun hizmetine sunuyor.

48

Ocak • 2015



SEAH 2015 yılına yeni yapılanmayla girdi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreter Sağlam, Sakarya’nın en büyük hastanesinde başlatılan çalışmalarla ilgili Başhekimden bilgi alarak incelemelerde bulundu. yaçlarının karşılanarak acil servis ve poliklinik servis yoğunluğunun da azaltılacağı alanların oluşturulduğunu ifade ettiği incelemelerde ağrı merkezi olarak hizmet veren Algoloji servisini de tanıttı. Sağlam, daha sonra Anjiyo dinlenme odası, Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi, Kardiyoloji yoğun bakım odaları ve Tıp öğrencilerinin eğitimleri amacıyla oluşturulan dersliklerle ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Sağlam, tutuklu ve hükümlülerin hastane hizmetlerinden faydalanması aşamalarında yaşanılan sıkıntıların giderilmesi amacıyla başlatılan özel alan çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğu bilgisini aldı. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Zekeriya İlçe, tüm çalışmaların Ocak ayı itibariyle tamamlanarak hizmete sunulacağını belirtti. İncelemelerin ardından Genel Sekreter Hasan Sağlam, beraberindeki Tıbbı Hizmetler Başkanı Prof. Dr. Yusuf Yürümez, İdari Hizmetler Başkanı Uz.Dr. Hacı Ali Kayha, Mali Hizmetler Başkanı Mustafa Necati Çolak, Hastane Yöneticisi ve Başhekimi Zekeriya İlçe’yle birlikte personel yemekhanesinde personelle birlikte yemek yiyerek sohbet ettiler.

Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreter Sağlam, Sakarya’nın en büyük hastanesinde başlatılan çalışmalarla ilgili Başhekimden bilgi alarak incelemelerde bulundu.Sağlık Bakanlığı Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, vatandaşların en fazla hizmet talep ettiği acil servis ve günü birlik servisleri başta olmak üzere, tutuklu ve hükümlü odaları ve öğrenciler için derslikler gibi birçok projeyi hayata geçiriyor. Acil servise 25 yatak daha ilave edildi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Salih Sağlam, başlatılan çalışmaları yerinde inceleyerek Başhekim Prof. Dr. Zekeriya İlçe’den bilgi aldı. Acil servisin en önemli aşamalarından birisi olan “Kırmızı Oda”nın tamamlanmasından memnuniyet duyduğunu belirten Genel Sekreter Sağlam, yapılan çalışmayla acil servis yatak kapasitesine 25 yatak daha ilave edildiğini söyledi. Başhekim Zekeriya İlçe, acil girişinin değiştirilerek yeni bir yapılanma içine giren servisin, daha etkin ve verimli hizmet vereceğini iletti. Genel Sekreter Hasan Sağlam, hastanede oluşturulan “günü birlik servisi”yle ilgili çalışmaları da inceledi. Başhekim İlçe, vatandaşların günü birlik ihti-

50

Ocak • 2015



ELMED dünya çapında ses getiren bir çözüm sunuyor TÜBİTAK desteğiyle böbrek taşlarını uzaktan kırabilen robot geliştirildi. “İbn-i Sina (Avicenna)” adı verilen robot, ABD Üroloji Kongresi’nde Amerikalı doktorların beğenisini topladı.

syenlerinin örnek gösterdiği, kesmeden veya delmeden tedavi imkanı sağlayan Türk robotu, İbn-i Sina’nın Latince karşılığı olan Avicenna ismiyle tıp dünyasında boy gösteriyor. ELMED Genel Müdürü Ahmet Sinan Kabakcı, “Türkiye’deki tüm firmaların kendilerine güvenmeleri gerektiğine inanıyorum. Her şeyi yapabileceklerine yabancılardan geri kalmayacaklarını ve daha iyi bir şeyler üretebileceklerine inanmaları gerekiyor.” dedi.

Böbrek taşı tedavisinde lazer teknolojisinin kullanıma girmesi böbrek ve idrar kanallarındaki taşlara anında müdahale yapılmasına imkan tanıyor. Bu yönteme OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi üyesi ELMED, dünya çapında ses getiren farklı bir çözüm ekledi. Firma tarafından geliştirilen robot tekniği, oldukça zahmetli bir süreci olan Fleksibil Üreterorenoskopi’yi hem doktor hem de hasta için avantaja dönüştürdü. Üroloji alanında dünyanın en ünlü akademi-

52

Ocak • 2015


sas bir şekilde yapılabilmesini ve rahatlıkla oturarak çok konforlu bir konumda gerçekleşmesini sağlıyor. Diğer yandan bu aletler kırılgan yapıda. Özellikle çıkış noktalarında kırılma yaşanabiliyor ve operasyon yarım kalabiliyor. Robot, endoskobun ömrünü uzatıyor. Böylece 2, 3 ve 4 cm taşları kırma imkanı oluştu. Normalde 30 hastada kullanabilirken bunu yaklaşık 3 katına çıkararak ortalama 90-100 hasta kullanım sağladık. Sistem şöyle işliyor: Mevcut cihazı bir dakikadan az bir sürede robota bağlıyoruz. Kumanda masasına oturup, X ışınından uzakta durulduğu için doktorun kurşun önlük giymesi gerekmiyor. Uzaktan bunu robotla kontrol ediyor. İlk giriş yapılıyor, ondan sonrasının tamamını robot götürebiliyor. Alette yaklaşık 500 derece dönüş imkanı sağlanıyor. Normali 360 derece ama durduğu yerden komple diğer tarafa tekrar dönüş yapabiliyor. Bizim robotumuz aynı zamanda hastanın ve doktorun güvenliğini sağlıyor. Bu operasyonu yapabilen doktor sayısı oldukça az. Uzun zamanda öğrenilmesi gerekiyor. Halbuki bu sistemle klinik çalışma yapıyoruz. Çok kısa zamanda öğrenilebileceğini, doktorların kısa bir eğitimden sonra bunu kullanabileceğini göreceğiz. Projemizin ileriki aşamasında robota taşı gösterdikten sonra, kendisinin kırmasını sağlayacağız. Ancak tıbbi cihazlarda güvenlik son derece önemli; yani hastanın içerisinde ilerken her an doktorun kontrolü altında olması gerekir. Tamamen cihaza bırakmak mümkün değil. Seri üretime hazırız. Bunun en önemli aşaması olan Amerikan Patent Ofisi ile Avrupa Patent Ofisi’nde işlemlerimizi başlattık.

Sizi tanıyabilir miyiz? Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden 1989 yılında mezun oldum. ODTÜ ve Gazi Üniversitesi’nde Elektronik alanında iki ayrı yüksek lisans programını tamamladım. Hacettepe Üniversitesi’nde Biyomühendislik üzerine doktora yapıyorum. İş yaşamıma OSTİM’deki bir firmada elektronik kantar, bant kantarı ve mikser kantarları imalatıyla başladım. Yüksek lisans öğrenciliğim sırasında, tüm Şeker Fabrikaları’nın kontrollerini yapan Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası’nda görev yaptıktan sonra medikal sektörüne geçtim. 1991 yılında ağabeyimle şirketimizi kurduk ve o yıl ilk prototipimizi yaptık. Türkiye’de ilk böbrek taşı kırma makinesini ELMED olarak biz ürettik. Bu işe girerken mutlaka uzmanlarla çalışılması gerektiğini düşündüğümüz için bünyemize iki değerli üroloji profesörünü kattık. Tıbbi cihazda her zaman teknolojik olan ürünleri yapmayı tercih ettik. Pnömatik taş kırma cihazı, pnömatik kombine taş kırma cihazı gibi bir çok ürünü, tamamen Ar-Ge’si bize ait olmak üzere imal ettik. Burada toplam 7 ortağız. DOKTORA VE HASTAYA KOLAYLIK Geliştirdiğiniz robotla ilgili bilgiler alabilir miyiz? Firma olarak yüksek teknolojili, kaliteli, belli konuda uzmanlaşmış işler yapmayı hedefliyoruz. Fleksibl üreterorenoskopiyle böbrek taşı kırma yöntemine robot geliştirdik; dünyada tektir ve ilktir. Bu operasyon elle yapıldığı zaman son derece zor şartlarda ve hareket kısıtlaması olarak çalışılıyor. Lazer ışığıyla taşı kırıyorsunuz. Robotumuz söz konusu operasyonun çok has-

53

Aralık • 2014


“Bu robot bizim taş tedavisiyle ilgili yayınlamış olduğumuz tavsiye nitelikli kılavuzların tamamını değiştirir. Vücut dışından delerek daha hasarlı yapılan bir operasyon var. O operasyonu da ortadan kaldırabilecek bir buluştur.” değerlendirmesini yapmıştı. Türkiye için gururluyuz. Türkiye’deki tüm firmaların kendilerine güvenmeleri gerektiğine inanıyorum. Her şeyi yapabileceklerine yabancılardan geri kalmayacaklarını ve daha iyi bir şeyler üretebileceklerine inanmaları gerekiyor. Bunu yaparken de mutlaka bilimsel çalışma şeyi gerektiriyor. Bir şeyleri kopyalamak değil. Yapılmışlara bakarak onların eksiklerini belirleyip iyileştirme yönünde gayret sarf edilirse çok iyi yerlere geleceğimize inanıyorum. Türkiye’de 500 milyar dolar ihracat hedefi konuldu. Herkes şunun bilincinde; bu hedeflere ulaşabilmek için mutlaka teknolojik, katma değeri yüksek ürünler yapılması gerekiyor.

Başka bir ülkede benzer tekniği üreten var mı? Sadece dünyada ELMED var. Burada çok önemli bir şey anlatayım. Dünyaca ünlü, kitapları üroloji derslerinde okutulan Prof. Dr. Arthur Smith ürünümüzü takip ediyor. Bir kongrenin açılışında robotu tanıtan 3.5 dakikalık videomuzu gösterdi; “Türkiye’den bir firma böyle bir robot geliştiriyor.” diye anlattı. Ne benim ne de firmamım ismini söyledi. Ama “Türkiye’den bir firma” dedi. Bu bizim için yeterliydi. Ayrıca Avrupa’nın genel üroloji ve fleksibl endoskopi üzerine en popüler 2 profesörü de Türkiye’ye gelerek robotumuzu kullandılar. Yakın bir zamanda Stockholm’de düzenlenen Avrupa Üroloji Kongresi’nde bize canlı yayında ameliyat imkanı tanıdılar. Robotumuzu, 2 bin 500 bilim insanı izledi. Böyle bir uluslararası kongrede canlı ameliyatta yüksek teknolojili bir Türk cihazının kullanılması kolay bir iş değil. Şu anda 5 robotumuz üretimde, 3 tanesi son versiyona ulaştı. Yüksek teknolojili bir alet, son derece hassas hareketler yapması lazım. Düşünün elimizde yaptığımız çok hassas hareketlerin daha hassasını yapmanız lazım ki büyük avantaj sağlayasınız.

İbn-İ Sina İsmi Verildi Robotumuza İbn-i Sina’nın Latince karşılığı olan Avicanne ismini verdik. Batı aleminde tıbbın atası olarak İbn-i Sina, Hipokrat ve Galenus bilinir. Yabancılar yaptıkları ürünleri Macellan, Da Vinci, Kopernik gibi kendi tarihlerindeki önemli bilim insanların isimleriyle özdeşleştiriyorlar. Robotun Türkiye’den çıktığını gösterebilmek, bunu da herkese tekrar hatırlatmak için Avicenna olarak adlandırdık. İsveç’te yapılan kongrede bir çok Arap ürolog; “İsmini Avicenna koyarak ne kadar güzel bir şey yapmışsınız, gurur duyduk.” şeklinde tebriklerini ilettiler.

“FİRMALARIMIZ KENDİNE GÜVENMELİ” Yeni projeleriniz var mı? TÜBİTAK 1511 programı içerisinde ilerleyen 3 yıllık bir proje bu. Projemizin şu anda son iş paketine girdik. Bu iş paketinde biz fleksibıl endoskobun da geliştirilmesi üzerine çalışıyoruz. Buna daha fazla yetenek kazandırmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda otonom hareket edebilecek, yani doktorun hareketiyle otonom hareketi yapabilecek konumlar üzerinde çalışıyoruz. Bu ürünün dünya çapında pazarlanmasıyla ilgili çalışacağız. Önümüzdeki yıl ağırlıklı olarak yurtdışında birçok kurulum yapacağız. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın politikaları doğrultusunda bunun yaygınlaşmasını istiyoruz. Amerikalı bir profesör,

Ödül Aldı Yurtiçi ve yurtdışında ilgi gören proje TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD işbirliğiyle düzenlenen 11. Teknoloji Ödülleri’nde Küçük Ölçekli Firma Ürün Kategorisi Ödülü’nü aldı.

54

Ocak • 2015



Aydın’da 800 Yataklı Şehir Hastanesi Projesi Tamamlandı 800 Yataklı Şehir Hastanesi’nin proje çalışmalarının tamamlanarak onaylanmak üzere Sağlık Bakanlığı’na teslim edildi. ederek, oluşturulan yeni projede daha verimli çalışma ortamı ve daha kaliteli hizmet sunumu yapılması için çalışmalar yapılacağını belirten İl Sağlık Müdürü Dr. Çetin; “Halkımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek, çağımızın gerektirdiği tüm donanımlara sahip modern bir hastanenin temelini atmak istiyoruz” dedi. Aydın’da sağlık alanında ciddi yatırımların yapıldığını kaydeden Dr. Çetin, “Önümüzdeki yılın ilk aylarında Kuşadası ve Kuyucak hastaneleri tamamlanarak hizmete açılacak. Aydın Devlet Hastanesi ve Atatürk Devlet Hastanesi’nde yapımına devam edilen ek binaların kısa sürede tamamlanması planlanıyor. Karpuzlu, Yenipazar, Köşk, Sultanhisar hastaneleri ile Aydın Ağız Diş Sağlığı Merkezi, Nazilli Ağız Diş Sağlığı Merkezi ve Söke Devlet Hastanesi ek binalarının prosedürel işlemlerin devam ediyor” diye konuştu.

Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Kasım Çetin, 800 Yataklı Şehir Hastanesi’nin proje çalışmalarının tamamlandığını ve onaylanmak üzere Sağlık Bakanlığına teslim edildiğini belirtti. Aydın 800 Yataklı Şehir Hastanesi projesine esas çalışmalarda bulunmak üzere Japon ITEC Firması, Aydın’a 3 günlük ziyaret gerçekleştirdi. İl Sağlık Müdürü Dr. Kasım Çetin ile firma yetkilileri arasında dün gerçekleştirilen toplantıda proje süreci ile ilgili fikir alışverişinde bulunuldu. Heyet ile birlikte projenin uygulanacağı Şevketiye Mahallesi’ndeki hastane arsasına geçilerek arsa üzerinde halen devam eden jeolojik zemin etüt çalışmaları yerinde incelenerek gerekli detaylar görüşüldü. Modern bir hastane oluşturmak istiyoruz Aydın’ın iki büyük hastanesi olan Aydın Devlet Hastanesi ve Atatürk Devlet Hastanesini ziyaret

56

Ocak • 2015


Real Fuzzy Teknolojisi* ile rahat, Hareket Sensörü ile doğru, Tek tuşla ölçme özelliği ile kolay ölçüm sağlar.

ESH

ONAYLI

pM-KO2

* Patentli “Real Fuzzy Teknolojisi” doğru ölçüm için gereken kaf sıkılığını otomatik olarak ayarlar ve bu sayede yanlış kaf sıkılığı seviyesinden kaynaklanan yanlış ölçümleri önler.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Bezmialem Vakıf Üniversitesi’den stratejik işbirliği Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi tıp eğitiminde güncel standartların yakalanması ve kalitenin yükseltilmesine yönelik alanlarda stratejik iş birliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile tıp fakültelerinin ders programları birlikte oluşturulacak ve geliştirilecek. birine sahip olan Johns Hopkins ile ülkemizin ilk sağlık üniversitesi Bezmiâlem ileri standartlarını ortaklaştırmış olacaklar. Gerçekleştirilen bu anlaşma ile Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin eğitim programı çok daha güncel ve evrensel standartlarda olacak. Anlaşmanın farklı boyutları bulunuyor. Bunlar arasında öğretim görevlilerinin ders vermesi ve ortak dersler açılması da var. İlk olarak Johns Hopkins School of Medicine Gastroenterohepatoloji bölümünden Dr. James Hamilton çeşitli dersler ve seminerler vermek üzere 05-09 Ocak 2015 tarihleri arasında Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bulunacak. Ayrıca Bilimsellik Komitesi’nin Akademik yürütücüsü Dr. Mary Catherine Beach ve aynı komitenin sorumlu öğretim görevlilerinden Dr. Jeremy Greene de aynı tarihlerde Bezmiâlem’deki akademisyenlerle bir arada olacaklar.

Merkezi Baltimore, Maryland’de bulunan ve dünyanın en önde gelen tıp merkezlerinden birisi olan Johns Hopkins School of Medicine ile gerçekleştirilen anlaşma ile ilk etapta tıp fakülteleri arasında ortak ve birbirine paralel bir müfredat geliştirilecek ve iki kurumda görev alan akademisyenler arasında sürekli bilgi paylaşımı ve iletişim sağlanacak. Öncelikli amaç; araştırmacı doktor yetiştirmek İş birliğinin en büyük etkisi ülkemizde ilk defa geliştirilecek ortak müfredat olarak ön plana çıkıyor. Johns Hopkins School of Medicine’da son dört yıldır uygulanmaya başlanan Bilimsellik Komitesi programı, birlikte geliştirilerek Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de başlatılacak. Öncelikli amacın araştırmacı doktor yetiştirmek olduğu bu çalışma kapsamında dünyanın en önde gelen tıp fakültelerinden

58

Ocak • 2015


BIRAKIN UYUSUN... Dokunmak yok, Gözyaşı yok,

Sadece 1 saniyede ölçüm sn.

1 2 3 4 * Nesne Sıcaklığı: Biberon, banyo suyu v.b. sıcaklığı

5

T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Komitesi ile ülkemizin tıp alanındaki atılımı için oldukça önemli bir adım attığımıza inanıyoruz” dedi. John Hopkins’in de aynı Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi gibi gerçek bir vakıf kültürüne sahip olmasının bu anlaşmanın gerçekleşmesindeki en büyük etkenlerden biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, sözlerini “Köklü bir üniversite olmamız, vakıf ruhundan gelmemiz, öğrencilerimize gerçekten değer veriyor olmamız, güncel gelişmelere açık olmamız, akademisyenlerimizin adanmışlık hissiyatıyla çalışıyor olması Johns Hopkins’in Bezmiâlem’i tercih etmesinin en büyük gerekçeleri arasında bulunuyor. Bezmiâlem olarak dünyanın en iyisiyle ilerliyoruz diyebiliriz. 2015 yılı ile hayata geçirdiğimiz bu iş birliğinden iki kurumun da büyük kazanımlar elde edeceğine olan inancımız tam. Ortak müfredat oluşturulması ile başlayan bu iş birliğinin çok daha farklı alanlarda geliştirilmesi ve büyütülmesinden de büyük mutluluk duyacağız” şeklinde tamamladı.

Gerçekleştirilen anlaşmanın sadece Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi için değil, ülkemizdeki tıp eğitimi açısından da büyük önem taşıdığının belirten Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu “Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun tanımladığı, bir doktorda bulunması gereken temel yetkinlikler bulunmaktadır. Geçmişte temel tıp bilimleri eğitimi alınarak hekim olunabiliyordu; ancak günümüzde bunların yeterli olmadığını düşünüyoruz. Güncel yetkinliklerine sahip olarak mezun olunması gerekiyor. Bezmiâlem de bu ihtiyaçtan hareketle 2014-2015 eğitim yılında başlayan uygulamayla öğrencilerine mesleki uzmanlıklarının yanı sıra Temel Yetkinlikler Komitesi ile 3. sınıftan itibaren eş zamanlı olarak iletişim, hukuk, idarecilik gibi dersler veriyor. Bu yöntem ilk defa Bezmiâlem’de uygulanıyor. Dolayısıyla dünyanın en iyi tıp otoritelerini bünyesinde bulunduran Johns Hopkins’le olan iş birliğimiz de göz önüne alındığında bu yeni Temel Yetkinlikler Komitesi ve Bilimsellik

60

Ocak • 2015


pM-N01

HEAVY DUTY

VA

Teknolojisi*

İlacın solunum yollarındaki birikim yerini belirleyen en önemli unsur “partikül çapı”dır ** Yapılan klinik çalışmalar; küçük partikül çapının, havayollarına daha fazla penetre olduğunu ve daha iyi bronkodilatasyon sağladığını göstermiştir.

Heavy Duty nebulizatör, etkin tedavi için ideal partikül çapı sağlar. * VA Teknolojisi: Kullanıcı ihtiyacına göre ilaç akış hızının ayarlanmasını sağlayan bir sistemdir. ** Clay MM, Pavia D, Clarke SW. The effect of aerosol particle size on bronchodilatation with nebulised terbutaline in asthmatic subjects. Thorax 1986;41: 364-8.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Sağlık Bakanlığı’ndan diyabet posterlerine ödül Maltepe Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin diyabete dikkat çekmek amacıyla hazırladığı “Biz Yanınızdayız” adlı poster çalışmaları Sağlık Bakanlığı tarafından ödüllendirildi. demir, Türkiye’nin öncelikli sağlık sorunlarından biri olan diyabet konusunda toplumda farkındalığın artırılmasına, gönüllü olarak hazırladıkları posterlerle destek olan gençlere teşekkür etti. Törende Maltepe Üniversitesi öğrencileri Alara Akgün, Işıl Günak, Salih Apaydın ve Anadolu Üniversitesi öğrencileri Yunus Emre Çağdaş ile Buğra Balcı’ya Sağlık Bakanlığı tarafından özel ödül verildi. Posterlerin, Sağlık Bakanlığı’nın diyabet ve obezite ile mücadele kapsamında toplumda farkındalığı artırmak amacıyla kullanılması planlanıyor. Törene evsahipiliği yapan Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, da diyabetin iyi yönetilmesi gereken bir hastalık olduğunu belirterek, diyabetle ilgili farkındalık oluşturmayı amaçlayan sosyal sorumluluk projesine katkı sunan gençlere ve proje ortaklarına teşekkür etti.

Maltepe Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin, Türkiye’de diyabet konusunda farkındalığı artırmak amacıyla hayata geçirdikleri “Biz Yanınızdayız” Diyabet Posterleri Projesi, Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde, Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü’nün evsahipliği yaptığı törenle ödüllendirildi. Maltepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi ve Lilly İlaç’ın desteğiyle hayata geçen projeye Türkiye’nin diyabet alanında önde gelen sivil toplum kuruluşları; Türkiye Diyabet Vakfı, Türk Diyabet Cemiyeti, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği, Diyabet Hemşireliği Derneği, Diyabet Diyetisyenliği Derneği ve Diyabetle Yaşam Derneği de destek oldu. Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında ödül törenine katılan Sağlık Bakan Yardımcısı Erkan Kandemir, diyabetin sadece hastanın kendisini değil, ailesini ve bulunduğu toplumu da derinden etkileyen bir hastalık olduğunu, Türkiye’de yaklaşık 10 milyon civarında diyabetli veya diyabet adayının bulunduğunu ve bu rakamın olağanüstü büyük bir rakam olduğunu vurguladı. Kandemir “‘Diyabeti önlemek için kilo kontrolü, hareketsiz hayattan sıyrılmak, sigara ve alkolden uzak durmak ve stres kontrolü önemli. Ancak esas önemli olan, toplumsal farkındalığın artırılmasıdır’’ diye konuştu. Kan-

Türkiye’de nüfusun %63’ü diyabetin farkında değil Ödül töreninde proje ortakları adına konuşan Lilly İlaç Kurumsal İlişkiler Direktörü Nurgün Örgen Özelçi de diyabetle mücadelenin diyabet alanında çalışan tüm tarafların desteği ve uzun soluklu katkılarıyla başarı sağlanabilecek bir konu olduğunu belirtti. Diyabetin ülkemizde en sık rastlanan ilk beş hastalık içinde yer aldığını vurgulayan Özelçi, “Hastalığın önlenme-

62

Ocak • 2015



erişkin toplumunda 90’ların sonunda yüzde 7.2 olan diyabet görülme sıklığının yüzde 13.7’ye yükseldiği gözlenmiştir. Çalışmada ayrıca yedi milyon kişinin diyabet ve komplikasyonlarından etkilendiği ancak sadece 4.3 milyon kişinin tanı aldığı açıklanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri Türkiye’de diyabetin artış hızının dünya ve Avrupa genelinin üzerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Diyabet ülkemizde en sık rastlanan ilk beş hastalık arasında yer alırken her üç diyabetliden biri hastalığının farkında değildir. Türkiye Diyabet Vakfı’nın Kasım 2013 yılında açıkladığı Diyabet Farkındalık Araştırması (DİFA) Türkiye’de nüfusun yüzde 63’ünün diyabetin farkında olmadığını göstermiştir. Araştırma sonuçlarına göre nüfusun yüzde 65’i de diyabete neden olan faktörler konusunda yanlış bilgiye sahiptir. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2013 yılı verilerine göre bugün dünyada 382 milyon diyabetli hasta bulunmaktadır. 20 yılda bu sayının 592 milyona ulaşacağı tahmin edilmektdir. Bugün 382 milyon diyabetlinin büyük çoğunluğu 40 ila 59 yaşları arasındadır ve % 80’i, düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır.

si, hastalık konusunda farkındalığın artırılması, hastaların eğitimi, sağlık mesleği mensuplarının diyabet tedavisindeki rolü ve etkin tedavi uygulamalarının hayata geçirilmesi, hastalığa yaklaşım ve önceliklendirilmesi, tedaviye ayrılan kaynaklar, diyabetin bundan sonra daha kontrollü bir seyir izleyebilmesi için bütünlüklü olarak ele alınması gereken alanlardır. Bizlere düşen görev hep birlikte tüm bu alanlarda etkin politikalar oluşmasına ve bunların hayata geçmesine destek olmaktır,” diye konuştu. Türkiye Diyabet Vakfı tarafından geçen yıl yapılan bir araştırmada toplumun %63’ünün diyabetin farkında olmadığını gösterdiğini söyleyen Özelçi, ‘‘Biz Yanınızdayız’ projesi gibi farkındalık çalışmalarıyla daha geniş kesimlere ulaşma ve hastalık yönetiminin önemini bir kez daha vurgulama imkanı bulduğumuz için mutluyuz” dedi. Hızlı sosyal ve kültürel değişimler, nüfusun yaşlanması, kentleşme oranındaki artış, fiziksel aktivitelerde azalma, sağlıksız yaşam tarzı ve davranış biçimleri gibi nedenlerden ortaya çıkan diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. 2010 yılında açıklanan “Türkiye Diyabet Epidemiyolojisi Çalışması II” (TURDEP II) sonuçlarına göre Türk

64

Ocak • 2015



Iğdır Üniversitesi’ne 400 Bin TL değerinde laboratuvar cihazı hibe edildi Iğdır Halk Sağlığı Müdürlüğü Iğdır Üniversitesine yaklaşık 400 bin TL değerinde laboratuvar cihazı hibe etti. birçok ortak çalışmaya hayata geçirmeyi planladıklarını ifade etti. Rektör Yılmaz ise, Halk Sağlığı Müdürü Yusufoğlu başta olmak üzere Halk Sağlığı Laboratuvar Sorumlusu Uzm. Tarkan Yazıcı, Halk Sağlığı Destek Hizmetleri Müdürü Kemal Tange teşekkür ederek, başladığı konuşmasında hibe edilen malzemelerin öğrencilerin eğitimi için son derece önemli olduğunu belirtti.

Iğdır Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (MYO) Müdürü Doç. Dr. Ösmetullah Arvas başkanlığında öğretim görevlileri Ercan Aras ve Sevtap Doğru’nun girişimleri sonucunda Iğdır Halk Sağlığı Müdürlüğü Iğdır Üniversitesine yaklaşık 400 bin TL değerinde laboratuvar cihazı hibe etti. Iğdır Üniversitesi Karaağaç Kampüsü’nde hibe edilen cihazlar için düzenlenen teslim törenine Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, Iğdır Halk Sağlığı Müdürü Dr. Timur Yusufoğlu, Halk Sağlığı Destek Hizmetleri Müdürü Kemal Tange, Sağlık Hizmetleri MYO Müdürü Doç. Dr. Ösmetullah Arvas ile öğretim görevlileri Ercan Aras ve Sevtap Doğru katıldı.

İyi eğitim için hür türlü desteği sağladık Bu yıl Sağlık Hizmetleri MYO’nun bütün programları % 100 doluluk oranına sahip ve üniversitenin en çok tercih alan programları arasında olduğunu ifade eden Rektör Yılmaz, bu bölümlerden mezun olan öğrencilerin en iyi şekilde eğitim almaları için her türlü desteği sağladıklarını kaydetti. Iğdır Üniversitesi’nin her geçen gün daha da büyüdüğünü belirten Rektör Yılmaz, kamu kurumlarıyla işbirliği içinde birçok projeyi hayata geçirdiklerini söyledi. Yapılan konuşmaların ardından Rektör Yılmaz, Iğdır Halk Sağlığı Müdürü Yusufoğlu’na bir plaket takdim etti. Tören Sağlık Hizmetleri MYO laboratuvarlarının gezilmesi ve hatıra fotoğrafı çekilmesi ile son buldu.

Öğrenciler için çok yararlı olacak Törende konuşan Iğdır Halk Sağlığı Müdürü Yusufoğlu, Iğdır Üniversitesi’ne hibe edilen cihazların Sağlık Hizmetleri MYO’da okuyan öğrencilere çok yararlı olacağını ve en iyi şekilde değerlendirileceğine dair hiçbir kuşkusunun olmadığını dile getirdi. Iğdır Üniversitesi’nin Iğdır’ın gelişmesi yönünde çok büyük bir ivme kazandırdığını belirten Müdür Yusufoğlu, üniversite ile birlikte

66

Ocak • 2015



Kanser tehlikesi korkutuyor Ülkemizde en sık görülen kanser türleri dünya geneline benzer şekilde, erkeklerde prostat ve akciğer kanseri kadınlarda ise meme ve akciğer kanseridir. Hem erkek hem de kadınlarda 3.sırada kalın barsak kanserleri yer almaktadır. Modern tedavi yöntemleri hastalığın seyrini etkiliyor Kanser günümüzden 30 yıl öncesine göre çok daha iyi tedavi edilen bir hastalıktır. Bunda; cerrahi yöntemlerde görülen belirgin ilerlemeler ile radyoterapi (Işın tedavi) yöntemlerinin içine elektroniğin daha fazla girmesiyle gelişen gamaknife, cyberknife gibi daha gelişmiş radyoterapi yöntemlerin katkısı olmaktadır. Ayrıca, özellikle son 10 yılda insan genom haritasının belirlenmesi sürecinde geliştirilmeye başlanmış akıllı ilaçlar (Antikorlar, küçük moleküllü ağızdan alınan ilaçlar vb) ile ileri evre hastalıkta daha önce tedavi edilmesi çok güç kanser türlerinde anlamlı yaşam süre uzamaları elde edilmeye başlanmıştır. (Örneğin, barsak veya mideden kaynaklanan Gastrointestinal Stromal Tümör denilen bir kanser türünde ileri evrede hiçbir tedavi yöntemi ile başarı elde edilemez iken,

Kanser geçmişe nazaran dünyada en sık görülen hastalıkların başında geliyor. Yapılan araştırmalarda Türkiye’de her yıl yaklaşık 250.000 yeni kanser vakası geliştiği belirtiliyor. Halen tedavisi devam eden yaklaşık 450.000 civarında kanser hastasının olduğu bildiriliyor. 2030 yılında bu sayının yıllık yeni vaka sayısı 400.000 ve tedavi edilen kanser hastası sayısının ise 800.000 civarında olacağı tahmin ediliyor. Dünyada ise, halen 10.000.000 yeni kanser vakası görülürken 2020 yılından sonra özellikle gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde belirgin artış ile yıllık yeni vaka sayısının 15.000.000 üzerine çıkması bekleniyor. Emsey Hospital’dan Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Karagöl konuyla ilgili görüşlerini aktarıyor.

68

Ocak • 2015


2000 yılından sonra geliştirilen bir küçük moleküllü akıllı ilaç ile belirgin yaşam süresi uzaması sağlanmıştır). Kanser özellikle ileri evrede yoğun, uzun ve eziyetli tedavi sürecinin yaşandığı bir hastalık olduğundan, olmamak için çok gayret gösterilmesi gereken bir hastalıktır.

Geçmişte ülkemizde pek görülmeyip gittikçe yaygınlaşan kanser türleri Nedenlerine bakıldığında günümüzde en sık kanser gelişimine sebep olan faktörlerin; kötü beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı kilolar, çevre kirliliği ile sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar ve bazı tür bulaşıcı mikrobik hastalıklar olduğu görülmektedir. Bazı kanser türlerinde genetiğin önemli rolü olduğunu biliyoruz. Çevresel faktörlerin önemli olduğunu gösteren bir diğer hastalık akciğer kanseridir. Zira bundan 150 yıl önce doktorlar akciğer kanserli hasta gördüklerinde, çok az görüldüğü için şaşırırlarmış ancak günümüzde dünya genelinde sigara kullanımında artış ile akciğer kanseri en çok görülen kanser türü haline gelmiştir. Beslenmenin önemli olduğunu gösteren bir veri Japonya’dan ABD’ye göçen kişilerin çocuklarında yapılan bir araştırmada, Japonya’ya özgü daha sık görülen kanserlerin bu çocuklarda daha az görüldüğü, ABD’ye özgü sık görülen kanserlerin bu çocuklarda da sık görülür hale geldiği, bunda değişen beslenme alışkanlıklarının ve çevresel koşulların etkili olduğu belirlenmiştir.

Ülkemizde en yaygın görülen kanser türleri Ülkemizde en sık görülen kanser türleri dünya geneline benzer şekilde, erkeklerde prostat ve akciğer kanseri kadınlarda ise meme ve akciğer kanseridir. Hem erkek hem de kadınlarda 3.sırada kalın barsak kanserleri yer almaktadır. En çok ölüm ise hem erkek hem de kadınlarda akciğer kanserinden olmaktadır. Kanserden ölüm nedeninde görülen bu farklılığın sebebi; meme ve prostat kanserinin tedavilere nispeten daha iyi yanıt veren tümörler olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde bazı bölgelerde kanser sık bazı bölgelerde az gibi düşünülmemelidir. Bazı bölgelerde bazı kanserler daha sık görülmekte, örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da mide kanserleri diğer kanserlerden sık görülür. Yine yurdumuz bazı küçük coğrafi alanlarında örneğin Mezotelyoma denilen akciğer veya karın zarı kanseri; asbestli beyaz toprağın ev badanasında kullanılması gibi sebeplerden sık görülmektedir. Bu nedenle bölgeler arasında kanser görülme sıklığı benzer ancak kanser türleri sıklığı açısından farklılık görülmektedir.

“Kanserden korunmak” mümkün mü? Kanserden korunmak mümkündür. Zira genetik kanserler tüm kanser türlerinin %10-15’ni oluşturmakta, yukarda belirttiğimiz kanser nedenleri ise

69

Aralık • 2014


etsin diye saklanıyor. Kanserin korunmasında beslenme önemlidir ancak tedavisinde beslenmenin önemi yoktur.

kalan %85’i meydana getirmektedir. Bu faktörler bakıldığında aslında kanserden korunmanın büyük olasılıkla mümkün olacağı anlaşılabilir. Özellikle korunabileceğimiz kanser türleri arasında; mide, barsak, akciğer, pankreas, ağız ve gırtlak, yemek borusu, mesane kanserleri sayılabilir. Bunlarda herbir kanser türüne özgü korunma ve beslenme yöntemleri vardır.

Beslenmeye dikkat! Kanserde beslenme iki unsuru içermektedir. Birincisi; gündelik sık olarak kullanılan besinlerimizle ilgili dikkat etmemiz gereken unsurlar, ikincisi toplum olarak önemini pek bilmediğimiz besinler örneğin kuşkonmaz, karahindiba, zerdeçal gibi besinler ile ilgili bilgilerimizin arttırılması. Kanserden korunma ve kanser tedavisi sırasında beslenme konusu çok önemli ve toplumun tüm kesimlerine ayrıntılı tek tek anlatılması gereken bir konudur. Bu nedenle burada kısaca söylemem gereken, gündelik hayatta kanser konusunda

Kanserle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar! Kanserle ilgili toplum içinde çok söylenen ancak yanlış olan bilgiler: Kanser tedavisi olmayan bir hastalıktır. Kanserli hastaya bıçak vurulmaz. Kemoterapi aslında hastalığı değil hastayı öldürür, hiçbir faydası yoktur. Kanserin çaresi bulundu ancak insanlardan ilaç firmaları kar

70

Ocak • 2015



uzman ancak beslenme konularına da önem veren onkologların önerilerine göre hareket

edilmesi olacaktır. Kanser hastalığının kesin çözümü var mıdır? Kanser tedavisi bir gün mümkün olacak. Bu süre belki 10 yıl belki de yüzyılları alacak ancak sonunda çağımızın vebası olan bu hastalığa kesin bir çözüm bulunacağına inanıyorum. Günümüzde son 10 yılda kanser tedavisinde, özellikle ilaç tedavileri konusunda çok önemli bilimsel gelişmeler sağlandı. Bu gelişmeler ile özellikle ileri evre hastalarda ömrün uzatılması ve yaşam kalitesinin arttırılmasına yönelik çok ciddi başarılar elde edildi. Bu başarıların kökeninde de insan genomo ile ilgili bilgilerin artması ve dolayısıyla kanser tedavisine yeni bir bakış açısı kazandırılması etken oldu. Benim kanım, halen kanserin kesin tedavisi için hastalığa bakışta tıpkı orta çağdan yeniçağa geçişte bilimde başlayan yeni bakış açısının, bugünkü bilimi ve teknolojiyi şekillendirmesi gibi… Kanser tedavisinde de bilinen tıbbi kalıpların dışında yeni bir şeylerin keşfi, insan bedeni ve hastalıkları ile ilgili yeni bir bilimsel bakış açısı boyutuna geçilmesi gerektiğidir. Kanserin tedavisi ile ilgili bugün ulaşılan nokta gelecek için çok güzel gelişmelerin habercileridir. Ancak bireyler olarak gerek kendimiz, gerekse ailemiz için kanserden korunmanın da önemli bir unsur olduğunu ve bunun için yapılması gereken iyi beslenme, kötü alışkanlıklardan uzak durma, kilolardan uzak durma gibi pek çok olumlu şeyi yapmada ısrarcı olmak gerekir.

72

Ocak • 2015





Diyabetin kontrol edilmesiyle 24 Milyar Euro tasarruf sağlanacak Her 7 kişiden 1’inin diyabetli olduğu Türkiye’de, diyabet hastalığına karşı mücadeleye yeni bir boyut kazandırmak üzere kamu, hekim örgütleri, ilgili vakıf ve dernekler ile özel sektör temsilcileri, TBMM ev sahipliğinde bir panelde buluştu. Diyabette değişim başlamazsa hasta sayısı 12 milyona çıkacak TBMM Meclis Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar, yaptığı konuşmada şunlara dikkat çekti: “Türkiye’de toplam 7,2 milyon kişi diyabetle mücadele ediyor. 2035 yılına gelindiğinde diyabetli hasta sayısının 12 milyon kişiye çıkması bekleniyor. Türkiye, Avrupa’da diyabetin en yüksek oranda yayıldığı ülke konumunda. 2035 yılında Türkiye’de yaşayan diyabetlilerin sayısı tüm Avrupa’da ilk sıraya yükselecek.”

Dünya Diyabet Günü kapsamında TBMM’nin ev sahipliğinde ve TBMM Başkanı Sn. Cemil Çiçek’in katılımı ile mecliste düzenlenen “Diyabetin Dünü, Bugünü, Geleceği” başlıklı panele, TBMM Meclis Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Uzm. Dr. İsmet Köksal ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Saim Kerman katıldı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, günümüzde hızla artan diyabet hastalığının hem toplumsal hem de ekonomik açıdan son derece önemli sorunlara neden olduğunu açıkladı. Diyabetin sadece bireylerin sağlığını tehdit etmekle kalmayıp ailelerinin ve devletin ekonomik refahını da olumsuz etkilediğini belirten Cemil Çiçek, bu durumun değişmesi için atılacak adımları Meclis çatısı altında belirlemek üzere biraraya geldiklerini söyledi.

Diyabetlilerin yüzde 45’i hasta olduğunu bilmiyor Prof. Dr. Necdet Ünüvar, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de diyabetlilerin yalnız yüzde 55’ine tanı konulmuş durumda. Bu da mevcut 7,2 milyon hastanın sadece 3,96 milyonunun

76

Ocak • 2015



Sigortası Genel Müdürü Uzm. Dr. İsmet Köksal, panelde diyabetin ekonomik yüküne dair veriler sundu. Mustafa Kuruca şunları söyledi: “Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre Türkiye’de toplam sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 23’ünü diyabet ve komplikasyonlarının maliyeti oluşturuyor. Diyabet kontrolünün tavsiye edilen düzeylere çekilebilmesi 2035 yılına kadar Türk toplumuna 24 milyar Euro’ya varan bir tasarruf sağlayabilecek. Daha iyi bir tedavi için bugün yapılacak yatırımlar, gelecekte olası maliyetlerden tasarruf edilmesini sağlayacak. Tek bir diyabet komplikasyonu bile hastaneye yatışla birlikte hastanın tedavi giderlerini yüzde 60 oranında artırıyor. Hastada gelişebilecek 4 komplikasyon olması halinde bu artış yüzde 500’ü buluyor.” Diyabet Önleme ve Kontrol Programı ile diyabetle mücadeleye devam Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan ise panelde, “Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı ve Diyabetle Mücadele’de Atılacak Adımlar” konulu bir sunum yaptı. Prof. Dr. Özkan, diyabetin önlenmesi, hastalarda diyabet bakım kalitesinin yükseltilmesi, komplikasyon oranlarının ve diyabete bağlı ölümlerin azaltılması için çalışmalar yürüttüklerinden bahsetti.

teşhis edildiği anlamına geliyor. Teşhis konulan hastaların sadece 3,5 milyonu tedavi görüyor. Tedavi gören hastaların ise sadece 1,75 milyonu tedavi hedeflerine ulaşıyor.” Diyabet trajik sağlık sorunlarına yol açabilir Prof. Dr. Ünüvar, diyabetin yeterli şekilde kontrol edilmemesinin böbrek yetmezliği ve ampütasyon gibi kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen komplikasyonlara neden olabildiğini açıkladı. Prof. Dr. Ünüvar diyabetin aslında önlenebilir olan bu sonuçlarının hem trajik hem de maliyetli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ünüvar, diyabetin sağlık yüküne dair şu çarpıcı bilgileri paylaştı; “Diyabetin ilerlemesi, beklenen yaşam süresini yaklaşık 5-10 yıl kısaltıyor. 2013 yılında Türkiye’deki ölümlerin yaklaşık 60 bini diyabete bağlı nedenlerden kaynaklandı. Diyabetlilerde inme riski sağlıklı bireylere kıyasla 4 kat fazladır. Türkiye’de diyalize girenlerinyarıya yakını diyabetlidir. Türkiye’deki diyabetlilerin yüzde 28’inde diyabetik retinopati bulunuyor. Tip 2 diyabet kalp krizi riskini 2,5 ila 5 kat artırıyor. Diyabet travma dışı nedenlere bağlı alt uzuv kayıplarının önde gelen nedenidir.” Diyabetin ekonomik yükü artıyor Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Sağlık

78

Ocak • 2015



Diyabetle mücadelede değişim şart Novo Nordisk Kıdemli Başkan Yardımcısı Mike Doustdar ise panelde Türkiye’de özel sektörün diyabet tedavisindeki rolüne değinerek Diyabette Değişim Türkiye Programı hakkında bilgi verdi. Mike Doustdar Novo Nordisk olarak tüm çalışmalarının merkezine hastaları koyduklarını ve hastaların daha iyi bir tedaviye ulaşmaları için bütçelerinin yüzde 14’ünü inovasyona ve AR-GE’ye harcadıklarını ifade etti. ABD, Endonezya, Çin ve Bangladeş’te yürüttükleri Diyabette Değişim Programı’nın Türkiye ayağında, diyabetin ulusal bir sağlık önceliği olarak kabul edilmesi, kaliteli ve yenilikçi ilaçların hastalara sunulması için çalışmalar yapılması, hastaların daha iyi tedavilere erişiminin sağlanabilmesi için inovasyonun sürdürülebilirliğine odaklanacaklarını açıkladı.

Daha etkin diyabet yönetimi için Ar-Ge çalışmaları artırılmalı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Saim Kerman ise diyabetli hastaların daha iyi tedaviye ulaşabilmeleri için Ar-Ge ve klinik çalışmaların önemli olduğuna dikkat çekti. Dr. Saim Kerman, klinik çalışmaların hastaların ihtiyaçlarına yönelik güvenli ve etkili tedavilerin geliştirilmesi için yürütülmesi gerektiğini söyledi. Diyabetin duayen hekimlerinden Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık ise ülkemizde hızla artan diyabet tehdidine dikkat çekerek diyabetli hasta sayısının ve komplikasyonların görülme sıklığının artmasının, diyabetli kişilerin daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak için yenilikçi tedavilere ve yeni yaklaşımlara duyulan ihtiyacı ortaya koyduğunu ifade etti.

80

Ocak • 2015



Bel ağrılarının nedeni omurga rahatsızlıkları olabilir İnsanların yüzde 80’i hayatlarının belli bir döneminde bel ağrısı çekiyor. Bel ağrıları ise pek çok farklı hastalığın habercisi olabilir. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Çağatay Öztürk bel ağrılarının sebebinin omurgada yaşanan bozukluklardan kaynaklanabileceğini belirtiyor. dolayısıyla da hastalar omurga ağrılarını sürekli olarak bel ağrısı ile karıştırmaktadır” diyor.

Toplumumuzda her 10 kişiden 8’i hayatının bir döneminde bel ağrısı çekiyor. Bu denli yaygın bir hastalık olmasına rağmen bel ağrılarının tedavisi ve neden kaynaklandığı ise çoğu zaman ihmal ediliyor. Oysa bel ağrıları kimi zaman omurgadaki sıkıntıları işaret ediyor olabilir. Omurganın insan hayatı boyunca en çok yüke maruz kalan vücut bölümü olduğunu söyleyen Doç. Dr. Çağatay Öztürk; “Vücudumuz yaşadığı sıkıntıları bize her zaman açık ve net bir şekilde göstermez. Örneğin; toplumumuzda yaygın olarak görülen bel ağrıları, omurga rahatsızlıklarından kaynaklanıyor olabilir. Oysa insanlarda bel ağrılarının fıtıktan kaynaklandığı şeklinde yaygın bir görüş söz konusu. Omurga ağrısı yaşayan bireylerin yarısında MRG (emar) sırasında boyun ve bel fıtığı görülmekte

Bel ağrısının nedenleri nelerdir? Özellikle omurilik ve sinirlerin geçtiği kanalların daralması, sinirlerin sıkıştırması sonucu omurga kanalında yaşanan daralma bel ağrılarına sebep olabilir. Omurlarda kayma ve biçim bozuklukları da bel ağrısı sebebidir. Bu omurga rahatsızlıklarında kişinin hareketleriyle beraber ağrı da artmaktadır. Bu hastalıkların ilerlemesi kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü gibi, yaşamını idame ettirmesinde olumsuz sonuçlar da doğurmaktadır. Tedavi edilmediği takdirde ciddi sorunlara sebep olabilecek bu ve bu gibi omurga rahatsızlıkları erken teşhis ve doğru yöntemlerle tedavi edilebiliyor.

82

Ocak • 2015



Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı M. Sırrı Şimşek.

Her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneği Barter sistemini diğer sistemlerden farklı kılan temel unsur, her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneğidir diyen Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı M.Sırrı Şimşek; “ Türk Barter olarak, 2015’te 15 şubeye ulaşarak ve 50 kişilik broker kadrosu istihdam etmeyi planlıyoruz” dedi ter sistemi bugün Türkiye iş dünyasına Türk Barter tarafından kazandırılmış önemli bir sektördür. Dünyanın belki de en eski ama günümüzde en farklı ticaret sistemi olan Barter, işletmelerin öz kaynakları ile finanse olmalarını sağlayan ve bunu düzenli bir ticarete dönüştüren düzenleyici bir sistem olduğunu söyleyen 1994 yılından beri sektörün Türkiye’deki kurucusu ve öncüsü olan Türk Barter’ın Yönetim Kurulu Başkanı M.Sırrı Şimşek’ten Barter sistemi hakkında bilgiler aldık.

Türk Barter, barter sisteminin Türkiye’de uygulanmasına öncülük etmiş bir grup girişimci profesyonel iş adamı tarafından kurulmuştur. Böylelikle dünyada büyük bir hızla gelişen barter endüstrisi ülke ekonomisine yeni bir anlayış ile kazandırılmıştır. Kurum girişimcilerinin barter endüstrisi hakkındaki birikimleri, kurum liderlerinin Uluslararası Barter Birliği’ndeki saygınlığı, Türk Barter’ın ulusal ve küresel rolünün önemini göz önüne sermektedir. Girişimcileri ve çalışanlarının aynı çatı altında bütünleştiği aile yapısı, teknolojik altyapı desteği ve çağdaş yönetim sistemiyle Türk Barter’ın bugünkü güçlü yapısını oluşturmaktadır. Müşterilerine süratli ve kaliteli hizmet sunmayı ilke edinen Türk Barter, ticari işlemlerde paradan barter’a giden süreci ulusal ve küresel boyutlara taşımayı başarmış durumda. Türk Barter’ın amacı, ticaret yaşamında parayı tamamen ortadan kaldırmak değil, para olmadan da ticaret yapılabileceği bilincini yaygınlaştırmaktır. Alternatif Ticaret ve Finansal model olan Bar-

Barter sistemi nedir? “Barter, dünyanın belki de en eski ama günümüzde en farklı ticaret sistemidir. Barter, işletmelerin öz kaynakları ile finanse olmalarını sağlayan ve bunu düzenli bir ticarete dönüştüren düzenleyici bir sistemdir. Günümüz koşulları ve değişen ticari yapı içinde bu sistemin önemli bir konumu vardır. Barter ticaret sistemi, şirketlerin ihtiyaçlarını kendileri için en uygun ödeme enstrümanıyla yani üretilen mal

84

Ocak • 2015


natif İslami finans olarak tüm İslam ülkelerinde uygulanacak tarzda yapılandırmayı hedefliyoruz. Dünya Barter Birliğinin Türkiye’de ki tek temsilcisi ve Avrupa’nın en büyük oyuncusu olan Türk Barter, uluslararası anlaşmalarla hedeflerini gerçekleştirmeyi planlıyor. 2015 yılında sektörünüze ilişkin beklentileriniz? 2015 yılında hükümete sunduğumuz barter özel kanunu ve uluslararası barter işlemleri kanunun yürürlüğe girmesini, sektör kurallarının belirginleşmesini buna bağlı olarak sektörde faaliyette bulunacak, güçlü rekabet edebilecek şirketlerin olmasını bekliyoruz. Bireysel yatırımcılara yatırım tavsiyeleriniz neler, en cazip yatırım hangisi? Ülkemizde hala gayrimenkul yatırımları diğer yatırımlara nazaran daha sağlam, kalıcı ve risksizdir. Türk Barter’ın sektörüne yönelik yaptığı çalışmalar nelerdir? Türk Barter Genel Merkez ve Şube ofislerinde hafta içi her gün ücretsiz Barter seminerleri düzenleyerek Barter sistemini kullanmak isteyen firmalara üyelik öncesi detaylı eğitim veriyor. Alternatif Ticaret ve Finans sistemi, Türkiye kurucusu ve lideri Türk Barter, hedef firmaların mevcut ticaret hacimlerinin genişletmesi ve yeni ticari ortaklar kazanması kapsamında Barter bilincinin doğru algılanması, doğru işlemler yapılması için uzman kadrosu ile seminerlerine devam ediyor.

ve hizmetleriyle karşılama imkânı sunmaktadır. Bu ticaretteki en önemli unsur Barter aracı kurumudur. Alıcı ve satıcı arasında hassas dengelerin kurulması, piyasanın ihtiyaç duyduğu güvenin oluşturulması ve uluslararası Barter anlaşmaları ile üye firmalara yeni açılımların sağlanması Barter şirketlerinin en önemli görev ve amacıdır.”

Ülkemizde barter sisteminin bugün ve gelecekte ki yapısından bahseder misiniz? Barter’la ilgili olarak rakamsal veriler elde edilebilmesi için Türk Barter gibi tüm kurumsal şirketlerin IRTA (Dünya Barter Birliği) bağlı olarak ciroları hakkında bilgileri açıklamaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde tüm sektörlerle yapılan işlemlerle ilgili olarak rakamsal verilere ulaşılabilir. Gelecekte barter sisteminin mevzuatı oluşacak ve kanunlar çerçevesinde yürütülerek yaygınlığı çok daha fazla olacaktır.

Barter sistemi nasıl işler? Barter, sadece sisteme üye olan firmaların birbirleriyle alışveriş yapabildikleri bir ortak pazarda, satın alınan mal veya hizmet bedelinin, üretilen mal veya hizmetle ödendiği bir finans sistemidir. Sistem, üye firmaların arzlarının satışı ve taleplerinin karşılanması esasına göre çalışır. Sistem, talepleri sunabilecek ilgili firmaları Barter ortak pazarına birlikte çalışmaya davet ederek büyür. Barter sistemini diğer sistemlerden farklı kılan temel unsur, Her müşteriye uygun proje ve çözüm üretme yeteneğidir. Barter sistemi, kendisine katılacak kuruluşa, sistemin ‘neden’ kullanılması gerektiği bilgisini, ’nasıl’ kullanılması gerektiği bilgisi ile birlikte vererek kendisini diğer finansal sistemlerden daha ayrıcalıklı kılar.

Barter sisteminin hukuksal ve ticari enstrümanlarının tamamı ülkemizde var mıdır? Hukuki alt yapıyla ilgili mevzuat gereklidir. Bu anlamda Türk Barter olarak ilgili bakanlıklar ve hazine müsteşarlığı nezdinde özel barter kanunuyla ilgili tekliflerimizi sunmuş bulunmaktayız. Bu düzenlemelerde reel sektörlerle karşılıklı yapılmadığı için bu sefer mevzuatla ilgili problemler başlıyor ve çok zamanlar kaybediliyor. Barter sisteminde de bunu önceden düşündüğümüz için aslında faaliyetlerimizle birlikte biz mevzuat çalışmalarını da yapmış olduk. Türkiye’de de şu anda yine barter ile ilgili yasal alt mevzuatla ilgili problem olduğunda bu işin nasıl yapılacağı, kimler tarafından uygulanacağı incelendiği zaman tamamen finansal bir yapı içerisinde ilerlediğimizi hepimiz biliyoruz. Bu anlamda bar-

Kaç şube açıp ne kadar personel almayı planlıyorsunuz? 2015’te ki hedefimiz 15 şubeye ulaşarak ve 50 kişilik broker kadrosu istihdam etmeyi planlıyoruz. Yurtdışında büyüme planlarınız var mı? Hangi pazarlarda büyüme potansiyeli var? Faizsiz finans modelini uygulan Türk Barter, alter-

85

Ocak • 2015


REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ SAĞLAR Üzün süreler ile barter sistemini kullanan üye firmalar ürünlerinin hammaddesini ya da yarı mamullerini de barter ile sağlamaya başladığında fiyat politikasında düzenlemelere giderler. Burada özellikle rekabetin acımasız yönü olan fiyat indirimi silahını kullanabilir.

ter sıkı denetlenmesi gereken bir sektördür. Stokları barterla nasıl eritebiliriz? Barter sistemi firmaların (ya da devlet) nakit para karşılığında satabildiği değerlerle ilgilenmez. Barter şirketinin ilgi alanı atıl kapasite üzerinedir. Yani şirketlerin stoklarında bulunan, girişimlerine karşın satamadığı mal ve hizmetlerle ilgileniyoruz. Bu durumda sisteme üye şirketler ellerindeki atl kapasiteyi sisteme sunuyor, bu atıl kapasitenin meydana getirdiği maddi değer karşılığında da sistemde bulunan on binlerce üründen ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti nakit para ödemeksizin alabiliyor.

YENİ İŞBİRLİKLERİ SUNAR Barter Ortak Pazarı’nda firmalar birbirleri ile çalışarak yeni vizyonlara doğru adım atabilmektedir. Normal faaliyetlerini sürdüren bir firma barter sisteminin getirdiği geniş açılımı sayesinde farklı ve karlı yeni girişimlere zemin oluşturabilmektedir. Üye böyle bir çalışma ortamında hem işlerini genişletip büyütebilmekte hem de karını artırabilmektedir.

Türk Barter sistemine dâhil olan üyeleriniz hangi avantajlardan yararlanmaktadırlar? NAKDİNİZ KASANIZDA KALIR Bir barter üyesi sisteme dahil olurken bir talebin karşılanması dikkate alınmıştır. Türk Barter’ın proje yaklaşımlı hizmeti ile satış ve alış yapacak olan üye barter işlemlerinde birkaç adım ilerisine hazırlıklıdır. Satın alma süreci başladığında nakit vererek ihtiyacını karşılayacağı bir ürünü, daha önce satışını yaptığı ürün alacağına karşılık satın alabilir. Bu süreçlerin ilk adımı olan satış ayağında ise üyenin sattığı ürün kendisinden çok satın alan için daha çok önemli ise yürütülen barter satış ve alış faaliyetleri nakdin tasarrufunu tam olarak sağlamaktadır.

ATIL KAPASİTENİZİ İŞLETİR Türk Barter, üye firmalara alternatif ticaret ve finans modeli olan barterı kullanmalarını önerirken başlangıçta atıl olan iş gücünü ve kapasitenin zorlanarak % 5 ile 10 arasında bir fazla üretim yapılmasını talep eder. Bu ürünler barter sistemine arz edilir. Talep karşılığında satışları gerçekleştiğinde kar oranında artış gerçekleşir. Elde edilen alacak ile nakit harcayarak alınması düşünülen bir ürün Barter Ortak Pazarı’ndan temin edildiğinde de atıl olan kapasitenin tam olarak değerlendirilmesi yapılmış olur.

PAZARINIZI GENİŞLETİR Barter sisteminin önemli avantajlarından biri firmaların halen sürdürdükleri pazarlama faaliyetlerindeki hedef piyasanın üzerine bir ek olarak gelmesidir. Özellikle girişimcilerin başlangıç yıllarında Barter ortak pazarı oldukça ciddi bir satış potansiyeli sunmaktadır. Öz sermayenin ve nakit akış dengelerinin çok iyi kontrol edilmesi gereken dönemde Barter sistemi, çok iyi bir geçiş süreci sağlar. Türk Barter ortak pazarımız ağırlıklı KOBİ’lerden oluşmaktadır. Bu yönü ile dinamik bir pazar içinde her sektörden faaliyet gösteren firmalar ile işbirliği imkânı bulunmaktadır.”

SATIŞLARINIZI ARTIRIR Atıl kapasitenin işletilmesi neticesinde satışlar havuzuna bir de Barter modelini ekleyen firmanın satışlarının arttığından bahsetmek mümkündür. Üye firmaların barter sistemini ek satışlar olarak kullanması dışındaki uygulamaları nakit akış dengesine müdahaleyi gerektirebilir. Bu duruma düşmeden planlı ve koordineli hareket ederek üyenin barter modeline yaklaşımını alternatif olarak algılaması sağlanır. Üyeleriniz için düzenlediğiniz sosyal etkinlikler var mı? Barter Club, Türk Barter’ın sosyal etkinlik faaliyetlerini üstlenmiş bir oluşumdur. Gerek üyeler ile etkileşim ve diyalogların sağlıklı işlemesi, gerekse üye adaylarını bilinçlendirme faaliyetlerini üstlenmiştir. Gün geçtikçe faaliyet alanlarını genişleten ve özellikle seminer organizasyonları ile büyük kitlelere ulaşarak Barter sisteminin yaygınlaşmasına katkı sağlayan Barter Club, Barter faaliyetlerinde bulunan firmalara ayrıcalıklar sağlanmasında da etkin rol üstlenmiştir.

SATIN ALMA KOLAYLIĞI SAĞLAR Barter sistemi kullanılırken alım yapabileceğiniz geniş bir pazarın olması nedeniyle, dar bir alanda satın alma mecburiyeti kalkar. Firmalar satın alma faaliyetlerinde daima teklif süreci yaşar. Bu süreçte firma yetkilileri nakit teklifler yanında barter ortak pazarındaki üyelerden de teklif alırlar. Satış yaparak alacak bakiyesine sahip olan üye alım yapmak istediği mal veya hizmeti barter ile alım yapabilir.

86

Ocak • 2015



Türk medikal firmasında devrim niteliğinde buluş Tamamı Türkiye’de ve Santez projesi kapsamında geliştirilen Life 7 ürünleri, dünyada ilk olması nedeni ile çok büyük bir devrim olarak nitelendiriliyor. Antiviral ve antimikrobiyal özellik taşıyor Yeditepe Üniversitesi işbirliğinde geliştirilen ve Santez kapsamında olan yeni ürün grubu, alışılagelmiş anti bakteriyel ürünlerden farklı olarak, hem antiviral hem de antimikrobiyal özellik taşıyor. Bu şekli ile dünyada ilk ve tek olarak ortaya çıkartılan ürünlerin keşfi, medikal sektöründe de büyük yankı uyandırdı. Medikal sektörün önde gelen firmaları ve sektör otoriteleri tarafından da incelenen ürünler, fuar katılımcılarının yoğun ilgisi ile karşılaşıyor. Hasta bezi, bebek alt değiştirme bezi, yatak koruyucu, yara bakım kitleri, ıslak mendil grupları, su ve sabun gereksinimi olmayan ovalama esası ile temizleyen yatalak hasta saç temizleme bonesi, bakıcının hasta ile temas etmemesi için geliştirilen ve sadece ovarak su ve sabun ihtiyacı olmadan temizleme yapabilen hasta yıkama eldiveni gibi birçok ürüne; geliştirilen özel bir

Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra; özel hastane ve doktorların ihtiyacı doğrultusunda tek kullanımlık steril cerrahi teknik tekstil, tek kullanımlık plastik, yara bakım ve hijyen ürünleri üretimi gerçekleştiren ve sektöründe Türkiye’nin en büyük firması konumundaki Nurel Medikal, Yeditepe Üniversitesi ile gerçekleştirdiği işbirliği çerçevesinde, Life 7 markası ile antimikrobiyal ve antiviral özelliğe sahip dünyanın ilk ürün grubunu tanıttı. Tamamı Türkiye’de ve Santez projesi kapsamında geliştirilen Life 7 ürünleri, dünyada ilk olması nedeni ile çok büyük bir devrim olarak nitelendiriliyor. Nurel Medikal, Almanya’nın Düsseldorf kentinde gerçekleştirilen ve dünyanın en önemli medikal fuarı olarak kabul edilen Medica’da yeni ürünleri ile gövde gösterisi yaptı.

88

Ocak • 2015



yöntem ile antimikrobiyal ve antiviral özellik kazandırılıyor. Bu sayede diyabet gibi hastalıkların neden olduğu ve yıllardır kapanmayan açık yaralar kolaylıkla kapanıyor, ciltleri çok hassas olan yetişkin ve bakıma muhtaç hastalar ile bebeklerin ciltlerinin korunması sağlanıyor.

tuldu. Diyabetik yaraların yanı sıra ülser ve bası yaralarında da ürünlerimiz etkili. Ürünümüzün en büyük avantajı zararlı mikroorganizmaları öldürüp virüsleri inaktif etmesi. Bu sayede yara çevresinde enfeksiyon riski ortadan kalkıyor” dedi.

“Dünyada eşi ve benzeri olmayan ürünler” Geliştirilen bu ürünle son dönemde daha hızlı bir şekilde yayılmaya başlayan virüs ve mikrobik hastalıkların önüne geçebilmek adına önemli bir adım attıklarını belirten Nurel Medikal Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Kar; “Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin’in katkıları ile geliştirdiğimiz antimikrobiyal ve antiviral özellikli ürünler dünyada eşi ve benzeri olmayan ürünler. Dünya çapında birçok firma, ürün geliştirme aşamasının son dönemine girildiğini haber alır almaz teknolojiyi bizden alabilmek için astronomik rakamlarda teklifler getirdi. Bu teknoloji her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Ürünlerimiz dünya çapında yoğun bir ilgi görüyor. Örnek olarak bebeğin altını değiştiren anneler pişik sorunu ile karşılaşabiliyorlar. Alkol içermeyen ve iritant olmayan Antimikrobiyal bebek ıslak mendilini kullanan annelere garanti vererek bir daha pişik olmayacağını söyleyebiliyoruz. Diğer tarafta bakıma muhtaç olan hastalar ve diyabet hastalarının sık sık karşılaştığı kapanmayan yaralar için geliştirdiğimiz hasta bezleri ve yatak koruyucular ile bu yaraların hızlı bir şekilde kapanmasını sağlıyoruz. Yıllardır açık yarası olan bir diyabet hastası ürünlerimizi kullanarak 8 ila 10 haftalık bir süreçte bu yarasından kur-

“Ürünlerimiz ebola ile mücadele için de fayda sağlıyor” Mers, Sars ve Ebola gibi zararlı ve ölümcül virüslere geliştirdikleri koruma setine de antimikrobiyal ve antiviral özellik kazandırdıklarını söyleyen Kar; “Ürünlerimizin kullanılması durumunda ebola virüsünün yayılım hızını düşürecek bir sistem oluşturmuş oluyoruz. Bu sayede dünyanın önemli bir sorununun çözümü için de atım atmış oluyoruz” dedi. Üniversite sanayi işbirliğinden devrim niteliğinde ürün ortaya çıktı Üniversite sanayi işbirliğinde çok önemli bir başarı sağladıklarını ifade eden Adan Kar; “Yaklaşık 4 yıl süren projede çok büyük bir başarı sağladık. Medikal ve hijyen ürünlerinde yeni bir buluşa imza atıyor olmak, bu konuda yıllardır çalışma yapan uluslararası dev firmaların arasından sıyrılabilmek bizim için büyük bir onur kaynağı. Geliştirilen ürünlerin dünyada rakibi yok. Bu nedenle fuarın açılışından itibaren çok ciddi miktarda siparişler almaya başladık. Patentli bir teknoloji olduğu için her adımda çok güçlü davranıyoruz. Ürünlerimizi dünyanın önde gelen medikal fuarlarında sergiledikçe ve başarımız arttıkça Türkiye markasına da katkı sağlayacağımıza inanıyorum” dedi.

90

Ocak • 2015



M. Emin AĞAÇ Pedakustiker

İşitme Cihazı kullanıcıları gürültülerin asıl mağdurlarıdır İC kullanıcısı sesleri rahat duyarak konuşmaları kavrayabilir ve algılayabilir. Bu kişiler, rahat ortamlarda konuşmalara daha iyi konsantre olurlar; ve istenilen seslere odaklanabilirler. . Zihinsel rahatlığın dışında IC kullanıcısı, kelimeleri daha rahat anlamak için sakin ortama ihtiyaç duyar. Normal duyanlar gürültüden zihinsel olarak etkilenirken; duymayanlar hem zihinsel hem de psikolojik olarak daha fazla etkilenir. Duymayan kişi düşük sesleri zaten duyamıyor, diye bir soru akla gelebilir. Soru mantıksal açıdan doğru yöneltilen bir sorudur ancak teknik açıdan sorunun bu şekilde yöneltilmesi doğru değildir. Çünkü işitme kaybı frekans tabanlı gerçekleşir, her frekansın duyarlılığı farklıdır. Örneğin; kişi 500Hz de 20 dB duyabilirken 4kHz te 90 dB’lik bir işitme kaybı olabilir, bunun tersi de mümkündür. Ayrıca gürültülü varsayılan hışırtıları tek bir kelime ile açıklamak mümkün değildir. Gürültüler

düşük, orta, yüksek frekanslı sabit veya değişken olabilir. Gürültü kaynakları değiştikçe gürültünün karakteristik yapısı değişir. Değişen

92

Ocak • 2015



nir. Bir Rock konserini düşünün; yoldan geçenler müzisyenlerden daha çok etkilenir. 5-Toplumun önemli bir kısmı farklı hastalıklarla yaşamakta ve tedavi görmektedir. Gürültünün her çeşidi hastalar üzerinde daha fazla etki bırakır ve hastaların direncini zayıflatır. 6- Gürültünün her çeşidi yorgunluğa ve kişi enerjisinin erken tüketmesine neden olur. 7- Gürültü yapısı itibariyle değişken olabilir ve karakteristik yapısı değişebilir. Değişken gürültülerin etkisi sabit gürültülerden daha fazladır. Değişken gürültüye karşı kişi tamamen korunmasızdır. Çünkü gürültü renksizdir görülemez, kulağa gelmeden fark edilemez. Fark edildikten sonra artık çok geç kalınmış olur. 8- Gürültünün etki süresi arttıkça verdiği zarar da artar. Gürültünün süresi arttıkça kişi daha fazla etkilenir. “Yüksek ses sessizliğe neden olur” bilinciyle duyarlı davranarak rahat bir yaşama katkı sunmak için başta biz diğerlerine rahatsızlık veren gürültüleri yapmayarak daha iyi bir dünyanın oluşmasına katkı sunabiliriz.

karakteristik yapı her insanda farklı etkiler bırakabilir. İşitme kaybı sadece seslerin kaybıyla sınırlı değildir. İç kulak hastalığı olarak bilinen dış saç hücrelerinin hasar görmesiyle kişide yüksek seslere karşı duyarlılık sorunu başlayabilir. Bu dış saç hücrelerinin iki görevi vardır. 1- Sinyalleri 50dB yükseltmek 2- Yüksek sinyallerin sönümlemesini sağlamak. Kişide dış saç hücrelerinin zedelenmesi durumunda bu iki bağımsız sorun oluşur. Birisi duymayla ilgili iken diğeri yüksek seslerden normalinden daha fazla etkilenme şeklindedir. İşitme cihazı kullanıcısı bir yandan sesleri duyma sorunu yaşarken, diğer yandan İşitme Cihazının normale göre fazlalaştırdığı yüksek ses etkisine maruz kalır. Kişinin gün içinde işittiği ani, kısa veya uzun pikler iç kulakta var olan ve geri kalan diğer işitme sinir hücrelerini zedeler. Bu da kişi de psikolojik sorunlara neden olur. Ekonomik ve kültürel açıdan geri kalan ülkelerde bu sorun daha fazladır. Bunun başlıca nedeni gürültüyü kontrol eden kanun ve yönetmenliklerin bulunmaması veya uygulanmamasıdır. Bir diğer neden ise kullanılan cihazların ve uygulamasının standardının olmamasıdır. Gürültülerin başıboş olması, sokakların ve caddelerin seslere karşı güvenilir olmaması İşitme cihazı kullanıcısı üzerinde önemli bir etki oluşturmaktadır. Kullanıcı seslerin anlaşılmasına odaklanmak yerine gürültüye karşı kendini korumakla meşgul olur. Bu da İşitme cihazı kullanıcısının hem cihazdan hem de toplumdan uzaklaşmasına neden olur.

Gürültüye karşı kısaca ne yapılabilir? 1-Teknik önlemler alınarak, ses kaynakları kontrol altına alınabilir, gürültü geçirgenliği önlenebilir, gürültü yansıması azaltılabilir. 2- Resmi kurumlar ve organizasyonlar önlemler alabilir; Gürültü düşürücü programların yapılması, çalışma koşullarının değiştirilmesi, gürültü ortamlarının izolasyonu ve gürültüye maruz kalınan saatlerini düzenlemesi gibi 3- Bireysel koruyucu önlemlerin alınması. Gürültü tıkaçlarının takılması ve IC kullanıcıları için cihazlarının maksimum çıkışının sübjektif uyarlanabilir olması. 4- Her ortam ve koşula uyumlu İşitme cihazının kullanılması ve uyarlanması, İşitme sorunluyu yüksek gürültülerin etkisinden koruyacak ve güvenli kılacaktır. 5- Toplum bilinçlendirilerek koruyucu önlemler alınabilir. Rahatsız edici gürültüler kulağa atılan roketler gibidir.

Gürültünün neden olduğu sorunları özetlersek: 1- Gürültünün frekansı farklıdır. Frekans arttıkça gürültünün kulak üzerindeki etkisi artar; bu da işitme kaybının artmasına neden olur. Ayrıca İşitme cihazı kullanıcısı için algılama frekanslarına denk geldiğinden gürültülü ortamlarda cihaz kullanmaktan kaçınır. Yüksek frekans gürültüsü yaklaşık 5kHz e kadar etkindir ve zararlıdır. 2- Gürültü güçlendikçe etkisi artar. Gürültü yükseldikçe basınç seviyesi artar ve zar üzerinde daha yoğun etki bırakır. 3- Toplumun her kesimi gürültüden etkilenir. Masa başında çalışanlar, sakin ortamlarda görev yapanlar ve zihinsel uğraşı verenler bedensel çalışanlardan daha fazla etkilenir. 4- İstemeyerek gürültü işitmek zorunda kalanlar, gürültüye neden olanlardan daha fazla etkile-

94

Ocak • 2015



M. Emin AĞAÇ Pedakustiker

İşitme sorunluyu gürültüye karşı koruyan Ear Technic’ten yeni teknolojiler Ear Teknik 2001 yılında işitme cihazları üretmek amacıyla İstanbul’da kurulmuştur. Avrupa serbest bölgesi Çorlu’da Earnet Helix Hearing, Anaton ve Audibel markalarıyla cihaz üretmektedir. Üretilen ürünlerin 40 ülkeye ihracatı yapılmaktadır. En üst teknolojik donanıma sahip Earnet Royal serisi ‘’Daha Akıllı Teknoloji’’ sloganıyla geçmiş ile gelecek arasına bir set çekiyor. Geçmiş geçmişte kaldı. Earnet Royal serisi günümüzün en üst teknolojisi ile mutlu yaşama ilk adımı atmanın fırsatını sunuyor. İşitmemek bir sorun ise duymamak daha büyük bir sorundur. Çünkü işitmek kendiliğinden gelişen bir eylemken; duymak, duymak istediğimiz seslerin algılanmasıdır. Yaşam ile iletişimin koptuğu veya iletişimin zorlandığı durumlarda tüm sesler anlamsızdır, tüm müzikler gürültü gibidir ve tüm mutlu sesler amaçsız kalır. Duymaya hasret kalırken, ayrıca gürültünün bu zorluğa ayrı bir baskı kurmasıyla ümitler tükenir ve yaşam hedefi değişir. Teknoloji çağına rağmen hala duyu organı duyma sorunu yaşıyorsa büyük sorun var demektir. Earnet, Royal serisiyle üstün algoritmalar geliştirerek ses mühendisliğinde yeni ufuklar açtı, yaşama neşe kattı, geleceğe ümit tohumları ekerek teknolojik çağa layık ve örnek olacak bir başarı sergiledi. İşitme sorunluların en çetin akustik ortamlarında yaşadıkları zorluklara ortak olarak onlara üstün ve en beğenilen teknolojik çözümler sundu. İşitme sorunluların en çok korktukları gürültü sinyallerini 16 WDRC kanala bölerek etkisini azaltarak ve 32 bant ile rahat ortam oluşturup, algılamaya olanak sunmaktadır. 16 kanal yüksek ses rahatsızlığını azaltarak geleceğin teknolojisini günümüzde sunar, karmaşık gürültülerden kulağı korur ve istenilen yaşam tarzını hazırlar. 16

Ear Technic işitme sorunlunun beklentilerini karşılayabilecek ve yaşamını kolaylaştırabilecek iki yeni seri ile rahat bir yaşam tarzının kapılarını aralıyor. Kontrol edilemeyen çevre gürültüsüne ve işitme kaybının sebep olduğu ağır iletişim sorunlarına rağmen, dünyanın zevklerinden ve iletişimin nimetlerinden asla ödün vermek zorunda değiliz. İşitme duyusunun belirli oranda zedelenmesi iletişimin bittiği anlamına gelmez. İşitme duyusunun zedelenmesiyle, fikir ileri sürmek, herhangi bir konuyu tartışmak, aile ve dost çevresiyle sohbet etmek sonlanamaz. Güzel günlerin sadece hatıra fotoğraflarında veya filmlerde olmadığı; hala yaşanması gereken çok zamanların ve fırsatların olduğu ve devam edebileceği bilinmelidir. Yaşam devam ettiği sürece fırsatlar var olacaktır. Ear Technic gibi fırsatları önünüze getiren yüksek teknoloji şirketleri olacaktır. Fırsatlar size geldiğinde sizin sadece onu kabullenmeniz ve onaylamanız gerekir. Geleceğe güvenenler ve ümit besleyenler mutlu olurlar. Tüm iletişim sorunlarına rağmen siz de geleceğe ümit besleyerek mutluluğu yakalayabilirsiniz. Ear Technic işitme sorunluların yaşam tasarımcısı ve mimarıdır. Ear Technic, her türlü faydalı teknolojinin arkasından koşar, yakalar ve bu teknolojileri işitme sorunlularının hizmetine sokar. Ear Technic, geçmişteki sorunların çözümüne ek olarak; günümüzde yaşanan iletişim sorunlarına karşı üstün yeteneklerle donatılan Earnet Royal ve Elite serilerini geliştirdi.

96

Ocak • 2015



Elite serisi hem rahat sese hem de algılamaya odaklanmaktadır. Diğer özellik, konuşma için önemli olan orta seviyeye dokunmadan ses değiştirmeden; sesin doğal haliyle kulağa iletilmesidir. Orta seviye olarak bilinen alanda ses değişimi söz konusu değildir. Bu nedenle kullanıcı hem geniş frekansta tüm sesleri rahat bir şekilde duyabilmektedir, hem de var olan ses kendisine yabancı gelmemektedir. Bu sayede kişi müziği ve ince sesleri ayırt edebilmektedir. Algılama her zaman ve her yerde belirgin kalmaktadır. Elite serisiyle gelecekte işitme sorunlularının yaşadığı iletişim sorunlarının daha da azalacağı düşünülürken, Elite teknolojisinin yeni bir çığır açtığına inanıyoruz. Seslerin doğallığını, sadeliğini, berraklığını güncel yaşama taşıyan Elite serisi gelmiş geçmiş teknolojiler arasında özel bir yere sahiptir. İşitme kaybına rağmen daha sade ses duymak isteyenlere, yüksek frekans kaybına rağmen hala anlama bekleyenlere, kendini ifade edemeyen çocuklara, sakin ortamlarda üç kelime anlamak için müthiş enerji harcayan yaşlılara, müziği yaşamın bir parçası olarak gördüğü halde dinleyemeyenlere, dinlerken dikkat sorunu yaşayanlara özel hazırlanan Earnet Elite serisi gerçek bir elit ses sunmaktadır. Artık zamanı çözüm bekleyerek değil, mutlu bir şekilde ve iletişim sağlayarak yaşayabilirsiniz. Köşeye çekilerek değil, diyalog içinde kalarak ve aktif bir birey olarak toplum içinde yer alabilirsiniz. Anlamadığı halde evet diyenlerin sayısının az olmadığını biliyoruz. Bu sorun artık tarihe karışıyor. Fırsatlar bazen satın alınabilir ama huzur asla. Bu fırsatı elde edenler beraberinde huzuru yakalarlar ve doyasıya yaşarlar. Earnet Elite serisi, duymak isteyen herkese elit ses ve huzurlu yaşam fırsatı sunuyor. Earnet Royal ve Earnet Elite grubu detaylı işitme cihazları modellerini barındırmaktadır. Kulakta görülmeyecek kadar küçük olan Micro CIC’lerden, en güçlüden daha güçlü kulak arkası çeşidine sahiptir. Her grubun kendi içinde farklılıkları bulunmaktadır.

Kanal ve 32 bandın beraber kullanılması Earnet Royal işitme cihazı serisini sektörde eşsizleştiriyor. Bir yandan gürültünün kanallara bölünerek parçalanması ve sonunda düşük bir gürültü elde edilmesi; diğer yandan 32 bant ile odyoloji verilerine göre işitme cihazı kullanıcısının ihtiyaç duyduğu sesi ve seviyesini elde etmeye yönelik her 250 Hz de bir bant ile hedefi yakalaması kullanıcıya mükemmel, anlaşılır ve konforlu bir ses sunmaktadır. Kulakta roket etkisini oluşturacak olan gürültüler artık daha sakin, gürültü pikleri daha etkisiz, konuşmalar ve istenilen sesler daha belirgin ve anlaşılır. Royal serisi tüm seslerin Royalı (Kralı) olan bir ses mühendislik harikasıyla elde edilen eşsiz bir duyma teknolojisidir. Royal’ in hikâyesi 2013 yılında Efes antik şehrinin ziyareti esnasında oluşmuştur. Royal; mükemmel tarihi ile etkileyen kütüphaneyi, eşsiz çarşıyı ve çağın en ince akustik mühendislik hesaplarıyla inşa edilen tiyatroyu dolaşırken, birden çağın işitme sorunlu insanlarını düşündüm. Acaba onlar da bu tiyatroya uğrarlar mıydı? Uğrasalar bile hikâyeyi anlarlar mıydı? Acaba Roma İmparatoru’nun duyma sorunu var mıydı? diye düşündüm. Bir başka soru daha aklıma geldi; çağımız insanının sağ eline bir Earnet Royal işitme cihazı, sol eline Roma imparatorluğunun makamı sunulsa acaba hangisini, neyi tercih eder? Demek ki günümüz insanı geçmişin krallarından daha donanımlı ve sahip olduğu değer daha yüksek olduğu için çok şanslı. Diğer seri ise Earnet Elite serisi olup, ‘’Daha doğal teknoloji’’ sloganıyla mesaj vermektedir. Elite serisinin hikâyesi 8 yıl öncesinden başlar. 8 yıl boyunca farklı isim altında 3 binden fazla kullanıcı üzerinde memnuniyet seviyesi test edildi. Bu seri sektörde bilinmeyen yeni bir teknolojinin keşfiyle başladı. Büyük bir cesaretle keşfedilen yeni teknoloji hakkında kullanıcının fikri soruldu. Diğer işitme cihazlarıyla kıyaslama yapıldı. Bu teknolojiyi deneyenler asla bırakmak istemediler. Çünkü bu teknoloji var olan diğer teknolojilerden daha fazla konfor, algılama ve ses berraklığı sunuyordu. Yüksek memnuniyetle sonuçlanan üstün başarının yeni hikâyesi yazıldı ve böylece Earnet Elite serisi doğdu. Elite serisi önceki teknolojiden daha gelişmiş ve daha konforlu ses sunmaktadır. Mevcut işitme teknolojisi sesin rahat duyulmasına odaklanırken,

Tüm kulak arkası cihazlar sudan, terden, kirden etkilenmezler. Kullanımı kolay, konforlu, uzun ömürlü ve düşük enerji harcayan teknolojik donanıma sahiplerdir. Estetik görünüme, rahat uyarlamaya ve kısa süreli adaptasyon yeteneğine sahiplerdir.

98

Ocak • 2015



Bel fıtığı ameliyatında “Altın Standart” Çoğu zaman yaşam koşulları, zorlu çalışma şartları ve çeşitli fiziksel kazalar ya da yanlış duruş bozuklukları bel ağrısına neden olabiliyor. Bu sağlık sorununun gelişmesinde, kuşkusuz masa başı işlerde çalışmakta da büyük rol oynuyor. aksine, vücudumuzun yükünü taşıyan yalnızca omurgamız değildir. Boyun, sırt, bel kasları ve karın kasları da önemli görevlere sahiptir. Spordan uzak ve hareketsiz bir yaşam tarzı, kasların taşıması gereken tüm yükün omurgaya binmesine neden olur. Kaslar güçlü olmadığından, bu yük nedeniyle, diskler üzerinde fıtıklar meydana gelir. Bunun yanında, kişide fazla kilo problemi de varsa, durum daha sıkıntılı bir hale gelmektedir. Ancak, yaşam tarzınızı değiştirerek bu sorunu hayatınızdan uzaklaştırabilirsiniz.

Emsey Hospital’dan Beyin Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Salih Aydın, kronikleşen bel ağrılarında en son noktanın bel fıtığı olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. Genellikle 30-60 yaş aralığında daha sık görülmesine rağmen bel fıtığı, diğer yaş gruplarında da ortaya çıkabiliyor Sporsuz yaşam bel fıtığını davet ediyor Günümüzde sportif faaliyetlerin azalması, masa başı işlerin ve sigara kullanımının artması, pasif bir hayat sürülmesi gibi unsurlar disk aralığını bozup, erken yaşta da bel fıtığının görülmesine sebep olabiliyor. Bel ve bacak ağrılarının önemli bir nedeni olan bel fıtığı, hastalarda ilerleyen yaşla birlikte artış gösteriyor. Bilinenin

Bel fıtığında cerrahi yönteme ne zaman başvurulmalı? Konservatif tedavi yöntemleri olarak belirtilen;

100

Ocak • 2015



Bel fıtığı ameliyatında “Altın Standart” Op. Dr. Salih Aydın, konuyla ilgili görüşlerini şu şekilde sürdürüyor: “Günümüzde cerrahi yöntemler iki şekilde yapılmaktadır. Posterior açık sistem ve perkütan adı verilen ciltten yapılan yöntem. Mikroskobik mikro cerrahi şu ana kadar bu işin altın standardıydı. Açık mikro diskektomi 20. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmıştı. Günümüzde ise endoskopiyle yaşanan heyecanın aynısı mikroskobik disk cerrahisi başladığı zaman yaşanmıştı. Omurganın stabilizasyonu dediğimiz hareket kabiliyetinin sabitliğini bozmadan bu işi yapmak çok önemliydi. Mikroskobik mikrocerrahi sistem, şu an endoskobik yöntemle kıyasladığınız zaman invaziv bir yöntemdir. Endoskopik disk cerrahisinin yeni altın standart olduğu kabul edilmelidir.” Endoskopik ameliyatlarda skopi (görüntüleme cihazı) altında kontroller yapılarak fıtık bölgesi tam tespit edilir. Skopi ile omurganın hangi mesafede fıtığı var, neresinden alınacak, tek tek basamak basamak işaretleyip fıtığın olduğu bölgeye kadar girilebiliyor. Fıtık alınarak bacak siniri rahatlatılıyor. İçeride de radyofrekans yöntemi ile diskin basıncı azaltılıyor.

fizik tedavi, ilaç tedavisi istirahat ve benzeri tedaviler uygulanmasına rağmen hastanın iyileşmediği durumlarda veya belirgin, ilerleyici nörolojik bulgular varsa, örneğin ayağında düşüklük olması, ürolojik problemler, ağrılarının tedaviye rağmen düzelmemesi gibi durumlarda cerrahi tedaviyi düşünmek gerekiyor. Başarısız ameliyatlarda bel fıtığı tekrar nüks ediyor Bel fıtığı ve bele yönelik cerrahi müdahaleler hasta için son derece hassas operasyonlar olarak kendini gösteriyor. Bunların sonucunda kişiye, birden fazla ameliyat yapılması gerekebiliyor. Op. Dr. Salih Aydın, Türkiye’yi bir revizyon cenneti olarak tanımlıyor ve bu ameliyatların doğru kriterlere uygun olarak yapılmasının önemine dikkat çekiyor. Aydın, “Hastaya doğru teşhis koymak, doğru zamanda ve gereken ameliyatın yapılması şart. Her branş sınırı iyi tayin etmeli. Eğer bu kritere uyulmazsa ‘başarısız bel cerrahisi’ dediğimiz durum gerçekleşir ve ağrıları geçmeyen hastalar olur. Bu hastalar bazen ikinci, hatta bazen daha fazla ameliyat yapılmasına ihtiyaç duyabilirler.” diye belirtiyor.

102

Ocak • 2015



Diyabet ağız sağlığı problemlerine neden oluyor Kan şeker düzeyinin yüksekliği ile seyreden diyabet, vücudun savuma sisteminin zayıflatıyor. Bu nedenle diyabet hastalarında diş çürüklerinin sağlıklı kişilere göre daha fazla geliştiği bilinmektedir. lu’na göre,”Günümüzde diyabet hastalığı, bilinen komplikasyonların yanı sıra diş kaybı ile sonuçlanan diş eti hastalıklarına da yol açabilir. Bu nedenle diyabetiklerin ağız sağlığının yakından takip edilmesi, düzenli aralıklarla diş hekimi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Varolan bir diş eti enfeksiyonunun da şeker hastalığının kontrolünü güçleştireceği akıldan çıkarılmamalıdır. Kontrol altında olsun olmasın tüm diyabet hastaları, diş hekimi veya periodontist kontrolünden geçmeli ve takip edilmelidir.” Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu tüm bireylerin, sabah ve akşam olmak üzere günde en az 2 kez yumuşak bir diş fırçasıyla dişlerini 3’er dakika fırçalamasının önemini vurguluyor. “Ayrıca dişler fırçalandıktan sonra diş ipi ile dişlerin araları temizlenmeli ve işlem sonrası ağız su ile çalkalanmalı. Diş ipi, dişler arasına yerleştirilirken diş etine fazla bastırılmamalı. Eğer daha önce hiç diş ipi kullanılmadıysa, kullanımdan sonraki ilk günlerde diş etlerinde ağrı hissedilebilir. Diyabetli hastalar, tükürüklerindeki şeker nedeniyle ağızda mantar enfeksiyonlarına açıktır. Bu sorunun en basit şekli, dudakların birleşim yerinde çatlak ve kızarıklar halinde kendisini belli etmektedir. Sigara kullanımı ve takılıp çıkartılabilen protezlerin bütün gün ağızda taşınması, mantar gelişimini daha da hızlandırmaktadır.”

Halk arasında “şeker hastalığı’’ olarak bilinen diyabet ağız ve diş sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Kan şeker düzeyinin yüksekliği ile seyreden diyabet, vücudun savuma sisteminin zayıflatıyor. Bu nedenle diyabet hastalarında diş çürüklerinin sağlıklı kişilere göre daha fazla geliştiği bilinmektedir. Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu’na göre; şeker içeren gıda alımı kısıtlandığında tükürükteki şeker seviyesi düşmekte, diş çürüğü, ağız içi yara, diş apseleri ve diş eti hastalıklarının oluşumu azalmaktadır. Diyabet ve dişeti ilişkisi Diş etleri sağlığı da diyabetik kontrol ile sıkı bir ilişki halinde sürdürülmektedir. Yüksek kan şekeri seviyesinin kan damarlarında büyüme ve kalınlaşmaya daha kötüsü tıkanmaya neden olduğu, bilinen bir gerçek. Bu rahatsızlıklar, kan damarlarının oksijen taşıma ve metabolizma artıklarını uzaklaştırma faaliyetlerini zayıflatarak, dokuların beslenmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum, diş etlerinin iltihaplanmaya karşı direncini düşürmekte ve iltihaplı dişetleri ile diyabeti kontrol altına almayı güçleştirmektedir. Diyabetik hastalarda ağız ve diş sağlığı Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğ-

104

Ocak • 2015



Sağlik İdareciliğinde “Kırık Cam Teorisi” Kırık Camlar teorisinin hastane yönetimindeki önemi Sağlık yönetiminde, çözüm gerektiren sorunlar hem çoklu hem de karmaşık yapı özelliği taşımaktadır. Bir çok önemsiz görünen sorunlara hızla çözüm bulunmadığı zaman hatalar tekrarlanmakta ve bu ufak sorunların ilave sorunlar oluşturmasının yanı sıra mevcut sorunun daha da büyümesine yol açmaktadır. Örneğin; Tadilat çalışmaları hastanelerin vazgeçilmezleri arasındadır. Günümüzde, hastane binasında yapılan tadilat çalışmaları esnasında oluşan ilave sorunlara sürekli olarak kitle iletişim araçlarında haber olarak rastlamaktayız. Hastanenin bir ünitesinde yapılan tadilat nedeniyle ortaya çıkan molozları acil servis giriş önündeki alanda toplanmaya başlanmıştır. Topluca nakliyesi yapılarak daha az maliyetle taşınmasını sağlamak için yapılan bu işlem ilk bakışta doğru bir karar gibi gözükmektedir. Ancak gün sonunda kaldırılmayan bu molozların üzerine mahalle halkı tarafından poşetler dolusu evsel atık atımaya başlandı. Evsel çöpler neredeyse moloz yığının ikiye katladı. Ertesi gün çöpler kokmaya başladı, hastane içine kadar gelen kokular hastane çalışanlarını ve hastaları rahatsız eder boyuta ulaştı. Daha sonra yoldan geçen şahıslar tarafından çöp yığını içine atılan sigara izmariti yangın çıkmasına yol açtı. İtfaiyenin zamanında müdahalesi olmasaydı hastane binasının yanması kaçınılmazdı. Hastaların tahliyesi esnasında yaşanan sorunlar ise daha farklı boyutlara ulaşacaktı.. Bu örnekltede görüldüğü üzere acil çözümü gereken işlemlerin iyi niyetli gerekçelerle de olsa sonraya bırakılması ilave daha büyük sorunlara yol açabilmektedir. Özellikle sağlık işletmeleri kurum yöneticilerinin, sorun oluşturabilecek kaynakları iyi öngörebilmesi ve ona göre önlem mekanizmalarına sahip olması gerekir.

Mustafa Çiçek Sağlık İdarecisi

James q. wilson ve george kelling tarafından ortaya konulan “kırık pencereler teorisi” (broken windows theory); Ufak tefek suçlar veya suç olarak tanımlanmayan fakat çevreyi ve toplumu rahatsız edici davranışların önüne geçilmezse, bu davranışları yapanlara, kimsenin müdahale etmediğini veya çevrenin ilgilenmediğini düşünerek bu davranışların miktarını ve şiddetini giderek arttırarak toplum genelinde bir düzensizlik oluşturacağıdır. Bunun sonucunda ise daha ciddi suçlara ortam sağlanmış olur. Teorinin çıkış noktasında, müdahale edilmemesi halinde nispeten önemsiz görülen eylemlerin, zamanla daha büyük sorunlara neden olacağı öngörüsü yatar. Eğer bir binada bulunan tek bir kırık cam tamir edilmezse, o kırık camın tamir edilmediğini gören insanlar, binanın sahipsiz olduğunu düşünecek ve diğer camları da zamanla kıracaklardır. Kırık camlar, başarısız işler kitabının yazarı michael levine, iş dünyasında kırık camları “güzel bir mağazanın boyası çıkmış duvarı, ya da bir müşteri hizmetleri telefon görüşmesinde yirmi dakika boyunca tekrarlayan bir müzikle bekletildikten sonra hattın kesilmesidir” diye özetliyor. Teori, önemsiz gibi görünen bir eksikliğin zamanında müdahale edilmediği takdirde, bir domino ya da kelebek etkisi ile birbirini tetikleyerek daha büyük yıkım ve felaketlere yol açabileceği hususunu vurgulamaktadır. İlk cam kırıldığında hemen tamir ettirmezseniz diğer camlarda kırılır. Bir elektrik direğinin dibine, ya da bir binanın köşesine, birisi bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Bu nedenle ilk konan çöp torbası kaldırılmalıdır.

Sahada uygulama tekniği Sağlık İdareciliğinde, olabilecek gelişmeler hakkında önceden öngürüde bulunarak buna göre çözüm yol ve yöntemlerinin belirlenmesi büyük önem taşır. Ayrıca hafıza-i beşer nisyan ile malüldür (unutkanlık insan halidir). Bunu önlemenin yolu ise yazılı prosedürlerin mevcudiyetini koruması ve bu uygulamalar hakkında personelin sürekli olarak eğitilmesini sağlamak durumundayız. Kurumsal hafızanın gerekliliği konusunda yöneticiler farklı yöntemler izlese bile bir kurumun dinamiklerinin belirlenmesinde vazgeçilmez kaynaklardandır. Sağlık idarecisi olarak yöneticilik alanımızdaki sorunların çözümü noktasında neler yapabiliriz? İlk adım olarak “duyarlı” bir ağ oluşturmak ilave sorun-

106

Ocak • 2015



benzeri hataların tekrarlanmasını, ve bu ufak sorunlardan kaynaklanan daha büyüklerinin oluşmasını da önleyecektir. Gözden kaçan basit gibi görünen küçük bir ayrıntı bir hastanın hastane tercihini bile etkilemektedir. Örneğin hastanenin danışma bölümünde görev yapan personelin “kaba tavrı” hasta ve yakınını ajite edecektir. Yanlış dozda alınacak bir ilaç, hasta sağlığını etkileyecektir. Tahlil sonuçları karışan hastalara uygulanacak tedaviler telafisi imkansız sorunlara yol açacaktır. Bu nedenle sağlık sisteminde hatalara yer olmadığı gibi hatalar karşısında acil önlem almayan yönetici ve uygulayıcıların daha büyük hataların oluşacağını önceden örgörmesi gerekmektedir. Ayrıca sorun oluşacağı öngörüsü ile yasaklanarak veya kapatılarak engellenen hizmet çeşitliliği o sağlık işletmesine daha büyük zararlara yol açacaktır. Çözüme odaklı anlayış ve yapı kurmanın yanında ıslah ve rehabilitasyon çalışmaları sağlık işletmelerinde büyük önem taşır. Kırık camlar neneniyle kapatılan her pencere; Daha kirli, daha karanlık, daha bunaltıcı ve izole bir yapıya yol açacaktır.Hastane içinde bulundurulması gereken atık pil kutularının içinin evsel atıklarla doldurulduğu tespit edilmesi durumunda, çözüm kutuların ortalıktan kaldırılması veya duruma göz yumulması ile geçiştirilemez. Aksi halde atık pil kutuları tıbbi atıkla doldurulacak, atık pillerde ortama ve çevreye zarar vermeye devam edecektir.

ların çoğunu engeller. Öğrenen organizasyon yapıyı güçlü tutar. Ekip ruhunun canlı tutulması ile yaşanabilir ortamlar oluşur. Bu koruyucu zırhlar sayesinde kurulan dinamik süreçte; 1-Olay olmadan önce tedbirlerini almak 2- Acil çözüm yollarını sürekli olarak devrede tutmak 3-Her daim B-C-D planları bulundurmak, 4-Öğrenen organizasyonu canlı tutmak , 5-Zararı minimize edecek önlemler paketini zamanında kullanabilecek mobilize sistem kurmak Yoğun yağan bir yağmurdan sonra hastanenin çatı katındaki gider borularının tıkanması sonucunda sızan suyun ameliyathane hizmetlerini durdurması durumunda hasta güvenliği tehlikeye girecektir. Ameliyat hizmetlerinin durmasının yanı sıra o gün ameliyat olamayan hastaların ruh sağlığı da bozulacaktır. Cihazların zarar görmesi hastane hizmetleri durduracak, cihaz tamir giderlerini artıracak ve yönetim ile doktor performansını düşürecektir. Resmin tamamında bu tür sorunlar kurumun marka değeri ve imajını etkileyecektir. Yağmur yağmadan önce gider borularının temizliği ve yetersiz sistemin revize edilerek gider borularının değişimi, su gideri mazgallarının dolan gözeneklerinin açtırılması sorunun oluşmadan engellenmesi sağlar. Önemsiz görünen sorunların hızla çözülmesi,

108

Ocak • 2015


6.Uluslararası Teknik Tekstiller ve Nonwoven Fuar› 6 th International Tecnical Textile & Nonwoven Trade Fair

11 -13 Eylül 2015 11 -13 September 2015 TUYAP FAIR CONGRESS CENTER BEYLİKDÜZÜ / İSTANBUL

al

Teknik Yakuplu Merkez Mah. Osmanlı Caddesi Güney Konakları B-Blok No:1 Kat 3 D.6 34524 Beylikdüzü - İSTANBUL Tel.: +90 212 876 75 06 Fax: +90 212 876 06 81 www.teknikfuarcilik.com e-mail: info@teknikfuarcilik.com

www.teknikajans.org

www.hightex2015.com







Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.