İMTİYAZ SAHİBİ
İstmag Magazin AKTÜEL Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR MEHMET SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editor-in-Chief SİMGE GÜNDÜZ simge.gunduz@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr GRAFİK TASARIM TAYFUN AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr FOREIGN RELATIONS TARIK ORAL tarik.oral@img.com.tr MUHASEBE FİNANS MUSTAFA AKTAŞ muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr BURSA BÖLGE ÖMER FARUK GÖRÜN fgorun@ihlas.net.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481
Printing
BASKI VİZYON BASKI EVİ Deposite İş Merk.A6 Blok, Kat:3 No:309 Başakşehir / İSTANBUL TEL: 0212 671 61 51 info@vizyonbasimevi.com.tr ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.
MEDİKAL GÜNDEM NABZI
S
simge.gunduz@img.com.tr
ağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, tıbbi cihaz satış ve tanıtımına yeni bir düzenleme getirdi. Yara bandı, pamuk, diş macunu, nefes açıcı burun bantlarının arasında olduğu 10 kalem dışındaki tıbbi ürünler marketlerde, internette ya da bu alanda ruhsatlandırılmayan başka bir iş yerinde satılamayacak. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Ali Sait Septioğlu yaptığı açıklamada; “Tıbbi cihazlar sadece iki yerde satılabilecek. Ya satış merkezleri ya da bizim yetki verdiğimiz eczaneler olacak. Tüm tıbbı cihazlar ise tıbbi cihaz satış merkezleri satabilecek. İnternetten, marketten ya da herhangi bir yerden tıbbi cihaz satışı mümkün olmayacak. Tıbbi cihaz satan yerlere yönetmeliğimizin çerçevesinde birtakım hakları veriyoruz. Onlar başvurularıyla ruhsat alabilecekler” dedi. Yeni düzenlemenin sektörde nasıl yankı bulacağını ise merakla bekliyoruz. Sektörün gündeminde olan bir diğer konu ise medikal turizm. Türkiye’de genç nüfusun fazla olması, eğitilebilir ve kalifiye iş gücü potansiyeline sahip olması, gelişmiş insan kaynakları ve güçlenen ekonomisi, ülkemizin dünya çapında tercih edilen bir turizm destinasyonu olmasını sağlıyor. Buna ilaveten son 10 yıldır sağlık alanında yapılan yatırımların ve sağlıkta dönüşüm programının olumlu sonuçlar ortaya çıkardığı bir gerçek. Ülkemizdeki birçok sağlık kurumu, diğer ülkelerdeki sağlık kurumlarıyla rekabet edebilecek düzeyde hatta çok daha gelişmiş durumda. Türkiye, yalnızca coğrafi konumu ya da gelişmiş altyapıya sahip sağlık kuruluşları ile değil aynı zamanda sektördeki yetişmiş, eğitimli insan gücü, sağlık alanında teknik olarak ileri altyapısı, Avrupa’nın en önemli jeotermal kaynaklarına sahip olması, tarihi ve doğal güzellikleri, zengin kültürel mirası ve düşük maliyetleri nedeniyle de sağlık turizmi alanında kendisini lider pozisyona taşıyacak önemli bir potansiyele sahip. 4 saatlik uçuş mesafesindeki 1,5 milyar insana sağlık hizmeti sunabilme imkânımız ise sağlıkta hizmet potansiyelimizin ne derece güçlü olduğunu gözler önüne seriyor. Teknolojinin hastanelerde ve tedavi merkezlerinde daha fazla kullanılmasıyla beraber eskiden ulaşılması zor olarak görülen birçok tedavi ise artık kolay ve ucuz bir şekilde ulaşılabilir hale geldi. Özellikle robotik cerrahinin ülke çapında yaygınlaşması tedavi sürelerini kısaltırken hasta memnuniyetini diğer tedavi alanlarında olduğu gibi artırıyor. Tıbbi cihaz satışlarında yapılan değişiklik, Türkiye’nin Sağlık turizmi potansiyeli ve Medikal sektöre dair haberi derlediğimiz Şubat sayısında sizlerle olduk. Yeni sayımızda farklı konularda görüşmek dileğiyle.
08
Sağlıkta Yeni Kanun Tasarısı
10
Sağlıkta Gelecek Vizyonu
12
EXPOMED TÜYAP’ta başlıyor!
16
Arab Health 2016’ya Türkiye çıkarması
18 36
43 yıllık bilgi ve teknoloji birikimi Türkiye sağlık turizminde dev hamleye hazır!
40 63
CPhI Istanbul 2016’ya adım adım!
Enfeksiyon-Dezenfeksiyon
HAKER MEDİKAL…........ ..39-55
OTAMED…................ Ö.K.İ-1-29
ANALYTİCA…........................ ..15
İNKSET MAGAZİNE…........... ..51
PROMEK…................................9
ABONE FORMU…................. ..96
İHLAS ARMUTLU TATİL KÖYÜ…..95
ACTO GMBH…...................... ..43
İHLAS KOLEJİ................... …..87
AKTİF KİMYA…...................... .91
İHLAS PAZARLAMA…........... .93
EKİN EXPO…......................... .83
İKMİB................................ …..31
TURKUAZ….......................... ..49
EKOL TIBBİ ALETLER...... …..65
MAVİ MEDİKAL…........... ..73-73
TÜRK BARTER.................. …..67
ELEKTROLUX….................... ..23
MEDİKAL TEKNİK…....... .. A.K.İ.
ELMED….............................. ..59
MİXTA…...................... ..Ö.K. 2-3
EMS AMBULANS….............. ..17
MULTİKAN….............. .61-71-71
EXPOMED............................. .75
OHSAD…............................... ..81
VARİTEKS…........................ ..4-5
GAZİ KİMYA…................. ..33-35
ORSA…............................. .. A.K.
VOLİ TURİZM…...................... .85
ındex
3B SCİENSİFİC….................. ..25
SEBAT KİMYA…..................... .79 TARTI…................................. ..21
TÜRKİYE HASTANESİ…....... ..47 ÜZÜMCÜ........................... …..13
AKTÜEL
Sağlıkta Yeni Kanun Tasarısı illerde uygulanmakta olan yüzde 6 oranındaki işveren sigorta primi indiriminde esas alınan 10 işçi çalıştırma zorunluluğunun kaldırılarak mevcut uygulamanın devam ettirilmesi hedefleniyor.
6
4. Hükümet Programında ve 2016 Eylem Planında yer alan hususlardan gerçekleştirilmesi öngörülen bazı konuların hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanan 31 maddelik “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun imzası ile Meclise gönderildi. LİSE VEYA ÜNİVERSİTE MEZUNU GENÇLERİN
8
Şubat 2016
SİGORTA GİDERLERİ DEVLET TARAFINDAN KARŞILACAK Tasarıya göre; emekli olduktan sonra Bağ-Kur kapsamında çalışmaya devam eden esnafın emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi kesintisinin kaldırılması, lise veya üniversite mezunu gençlerin genel sağlık sigortası giderlerinin iki yıl süreyle gelir testi yapılmaksızın ve prim alınmaksızın devlet tarafından karşılanmasının sağlanması, bazı
YENİ İŞ KURANLARA ÜÇ YIL BOYUNCA GELİR VERGİSİ MUAFİYETİ Tasarı ile polislerin ve uzman erbaşların ek göstergelerinin yükseltilmesi, polislerin emniyet hizmetleri tazminatının artırılması, muhtarların ödeneklerinin artırılması, çalışanların doğuma bağlı izin ve haklarının güçlendirilmesi, doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerin derece ve kademe ilerlemelerinde değerlendirilmesi, çalışma hayatına güvenceli esneklik sağlayacak düzenlemeler yapılması, basit usulde vergilendirilen esnafın belirli bir tutara kadar olan kazançlarından vergi alınmaması, yemde ve gübrede Katma Değer Vergisinin kaldırılması, yeni iş kuran gençlere üç yıl boyunca gelir vergisi muafiyeti sağlanması, öğrenim gören gençlerden pasaport harcı alınmaması öngörülüyor.
BEGOS 3. Bölge 2/21 Sk. No: 5 Buca, İzmir / TÜRKİYE Tel: +90 (232)290 3200 Faks: +90 (232) 290 3201 e-mail: info@promekmedical.com
AKTÜEL
Sağlıkta Gelecek Vizyonu Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Sağlıkta Gelecek Vizyonu” toplantısında gazete, ajans ve televizyonların haber müdürleri ve sağlık muhabirleri ile Ankara’da bir araya geldi
T
ürkiye’nin sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte çok önemli bir dönüşümü başardığını belirten Bakan Müezzinoğlu, sosyal güvencenin yaygınlaştırılması, acil sağlık hizmetlerine ulaşabilme ve nitelikli yatak oranlarında önemli mesafeler aldıklarını bildirdi. Önümüzdeki dört yıl içinde nitelikli yatak kapasite oranında yüzde yüze ulaşmak için alt yapı çalışmalarını gerçekleştirdiklerini aktaran Müezzinoğlu; “Sağlık hizmeti
10
Şubat 2016
sunumunda dünyanın gelişmiş ülkelerinin yakaladığı hizmet sunumunu büyük oranda yakalamış bir ülke olduk” dedi. En temel sorunun yetişmiş insan kaynağı olduğunu vurgulayan Bakan, OECD ülkelerinde 10 bin kişiye düşen hekim sayısı ile Türkiye’de 10 bin kişiye düşen hekim sayısı arasında ciddi fark bulunduğunu belirterek, Türkiye’de bu hizmetin 17 hekimle verildiğini söyledi. Yardımcı sağlık elemanı konusunda da benzer bir tablo olduğuna değinen Müezzinoğlu, “Hemşire ve yardımcı sağlık elemanı konusunu daha hızlı çözebilecek bir süreçteyiz. Önümüzdeki bir iki yıl içerisinde bu anlamdaki sıkıntılarımız azalmış olacak.” ifadesini kullandı. MÜEZZİNOĞLU; “TIBBİ TÜKETİM ÜRÜNLERİ VE CİHAZ ÜRETEBİLEN BİR ÜLKE KONUMUNA GELECEĞİZ.”
Müezzinoğlu, Türkiye’nin göz ardı etmemesi gereken 3 temel başlık olduğuna dikkat çekti. Müezzinoğlu, bu kadar iyi bir sağlık hizmeti sunucusu olan bir ülkenin aynı zamanda güçlü bir sağlık tüketicisi ve üreticisi olması gerektiğini belirterek ilaç endüstrisi, tıbbi teknoloji ve sağlık sanayi endüstrisinde Türkiye’nin tıbbi tüketim ürünleri ve cihaz üretebilen bir ülke konumuna geleceğine işaret etti. Yerli ilaç sanayinde Türkiye’nin 2,5 milyar ürünü ithal ettiğini anlatan Müezzinoğlu, bu ilaçları Türkiye’de üretebilecek alt yapının oluşmasını da planladıklarını belirtti ve şunları söyledi; “Önümüzdeki bir iki yıl içinde ithal ettiğimiz yaklaşık 3 milyar TL’lik ilacın da Türkiye’de üretim alt yapısının kurulması çalışmalarını başlattık. Tıbbi teknolojide uluslararası yatırımcılarla yoğun görüşmelerimiz var. Stratejik tıbbi ürünler alanında kalp pili, protez, stent gibi belirli kalemlerde tükettiğimiz kalemlerin Türkiye’de üretilmesi ve tıbbi cihazların üretilmesi gibi alım garantili projelerin alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Sağlık Enstitüleri Yönlendirme Komitesi önemli sorumluluklar üstlenecek. 2016 yılında birçok stratejik alandaki yatırımın oluşması ile ilgili imza aşamasını tamamlamış olacak.”
VİZYON 230 TANE 40 BİN YATAK KAPASİTELİ HASTANE
Fiziki mekan çalışmaları iyileştirmelerine devam edildiği ifade eden Müezzinoğlu, 230 tane 40 bin yatak kapasiteli hastanenin inşaatının devam ettiğini söyledi. Kamu-özel işbirliği ile şu anda inşaatları biten, yatırımları, ihale süreçleri tamamlanan 18 tane 30 bin yatak kapasiteli şehir hastanesi inşaatının da hızla devam ettiğini ifade eden Müezzinoğlu, Ankara Bilkent ve Mersin şehir hastanelerinin yakın zamanda hizmete gireceğine dikkati çekti. Uluslararası yatırımcıların, üretimi Türkiye’de yapmak kaydıyla radyoloji ve ameliyathane ürünlerinde alım garantili bakış açısıyla destekleneceğini vurgulayan Müezzinoğlu; “Bizim tıbbi cihazların ortalama ömrü 5 ile 7 yıl arasında. 7 yıl süresince o üründen her yıl bin adet alacaksak 7 yıl sonra bu yıl aldıklarımızı değiştirmek zorundayız. Ar-Ge’sini geliştiren, o ürünün daha iyisini yapabilecek vizyonla yatırım yapabilecek firmanın alım garantisi ile alacağız. Bunlarla ilgili süreçleri başlattık. Gerek kamu hastanelerimiz gerekse şehir hastanelerimiz Türkiye’nin ihtiyacı olan üçüncü başlığın da güçlü alt yapısını oluşturuyor” dedi.
Türkiye’nin bu alanda da bölgenin güçlü bir merkezi ülke konumunda olduğunu söyledi. 2002 yılında Türkiye’den 120 bin kişinin her yıl yurt dışına tedavi amaçlı gittiğini hatırlatan Müezzinoğlu, sözlerine şöyle devam etti; “Bugün geldiğimiz noktada 500 bini aşan bir rakamla sağlık turizminden hizmet alan yabancılar var. 3 milyar dolarlık sağlık turizminden geliri olan bir ülke konumundayız. Türkiye’nin potansiyeli bunu 2019 yılında 9-10 milyar dolarlara taşıyabilecek. 2023 yılında da 25 milyar dolarlara taşıyabilecek potansiyeli var. Önümüzdeki günlerde Sağlık Turizmi Ajansı gibi bir ajansın kurulması gündemimizde yer alıyor. Bunu bakanlığın bürokrasisi ile değil gerek üniversitelerin, gerekse özel sektörün, gerekse kamunun bizim iddialı olarak belirlediğimiz alanları da belirleyerek bu anlamda sağlık turizminde güçlü bir organizasyonu yapabilecek bir yapısal kurumu yasalaştırmayı da hedefliyoruz.” SAĞLIKLI YAŞAM KÜLTÜRÜ 5 YAŞINDAN İTİBAREN BÜTÜN ÇOCUKLARA AŞILANMALI Sağlıklı yaşam kültürünü desteklemeye ve bu kapsamda
sağlıklı bireylerin yetişmesi için çalışmalara devam ettiklerini belirten Müezzinoğlu, sağlıklı yaşam kültürünün 5 yaşından itibaren bütün çocuklara aşılanması gerektiğini ifade etti. Sağlıklı yaşam kültürünün desteklenmesi kapsamında 2016 yılında da bisiklet dağıtımına devam edileceğine dikkati çeken Müezzinoğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 75 bin adet, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda 75 bin adet, haziran ayında da bisiklet yollarını yapan belediyelere de 100 bin adet bisiklet dağıtımı planladıklarını söyledi. GÜÇLENDİRİLMİŞ AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİ 7 GÜN 12 SAAT HİZMET VERECEK Bakan Müezzinoğlu, Aile hekimliklerini daha dinamik ve fonksiyonel hale getirmeyi planladıklarını belirterek; “Güçlendirilmiş aile sağlığı merkezlerinin fiziki mekanlarını oluşturacağız. Burada güçlendirilmiş aile sağlığı merkezlerinde haftanın 7 günü 12 saat aile sağlığı hekimlerimiz hizmet verecek. Buralarda aile diş hekimleri, psikolog ve diyetisyenler olacak. Güçlü 112 merkezleri oluşturacağız ve evde sağlık hizmetlerinin sunumunu güçlendireceğiz. Hastalarımızı ev koşullarında da ailesinden kopmadan tedavilerini devamını yapabilecek alt yapıyı genişletmeyi hedefliyoruz. 500 bin evde sağlık hizmeti sunduğumuz portföyümüz var. Bunu 1 milyon rakamına ulaştıracak projeksiyonun da alt yapısını oluşturuyoruz.” dedi.
SAĞLIK TURİZMİ AJANSI KURULACAK Bakan Müezzinoğlu, sağlık turizmi konusuna da değinerek,
Şubat 2016
11
AKTÜEL
EXPOMED TÜYAP’ta başlıyor!
T
ürkiye sağlık sektöründe son yıllarda artan talep artışı nedeniyle yatırımlar hızla büyüyor. Sağlıkta doğan ihtiyaçları ve doğru yatırımları yapmak için sektörün paydaşlarının tanınması önem taşıyor. Sektör paydaşlarını bir araya getiren EXPOMED fuarı tüm katılımcılara bu fırsatı sunuyor. 22 yıldır sağlık sektörünün nabzını tutarak sektörün gelişiminde büyük rol oynayan EXPOMED fuarı, sağlıktaki yatırımlar ve işbirliklerinde, sektördeki paydaşları bir araya
getirmesi açısından çok önemli bir rol üstleniyor. Sağlık devleri 23. kez İstanbul’da buluşacak Medikal cihaz, ekipman ve teknolojilerin sergilendiği, medikal trendlerin ve bilimsel etkinliklerin takip edildiği Türkiye ve Avrasya’nın en büyük fuarı EXPOMED, 24-27 Mart 2016 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi ‘nde 23. kez sağlık sektörlerinin karar vericilerini bir araya getirecek. EXPOMED,
ülkemizde sağlık yatırımlarında önemli rol üstlenmesinin yanı sıra Türk, Balkan, BDT ve Orta Doğu-Kuzey Afrika bölgelerinde önde gelen bir itibara sahip. Ayrıca, EXPOMED tarafından her yıl bir ülke, onur konuğu olarak İstanbul’a davet ediliyor. Bu yılın onur konuğu unvanını Almanya alıyor. Aynı zamanda bu yıl hedef ziyaretçi ülkesi İran olacak. Fuarda İran başta olmak üzere birçok ülkeden gelecek alım heyeti katılımcı ekibiyle birlikte fuar süresince toplantılar gerçekleştirecek. Muharremoğlu; “2015 yılında, 5 bini yurtdışından olmak üzere yaklaşık 36 bin ziyaretçiye ev sahipliği yaptık.” EXPOMED’in sağlık yatırımları yönünde aldığı rol ve medikal yeniliklerin takibi açısından uluslararası bir itibara sahip olduğunu belirten REED TÜYAP Fuarcılık Genel Müdürü Ali Muharremoğlu; “2015 yılında, 5 bini yurtdışından olmak üzere yaklaşık 36 bin ziyaretçiye ev sahipliği yaptık. Bu sene izlediğimiz pazarlama stratejimizle daha fazla nitelikli profesyoneli fuarda buluşturmayı hedefliyoruz. EXPOMED Fuarı’nda yatırım ihtiyaçlarını karşılayacak, en son teknoloji ile donatılmış ürünleri sergileyeceğiz. Bu yıl hedefimiz, alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yeni pazar fırsatları sağlayan ticari platform olmanın yanında bilim çevrelerini de harekete geçirerek fuara bilimsel bir boyut da kazandırmak” dedi.
12
Şubat 2016
AKTÜEL
Expomed Fuarının bu yıl odak ülkesi
“İRAN”
S
on dönemde İran ile olan ticari ilişkilerin canlanmaya başlaması, medikal sağlık sektörünü de yakından ilgilendiriyor. Bu yıl 23.kez TÜYAP’ta
14
Şubat 2016
gerçekleştirilecek olan Expomed fuarına İran’ın sağlık devleri de katılım sağlayacak. Avrasya’nın en büyük medikal buluşma noktası Expomed’e İranlı hastane
sahipleri, laboratuvar merkezleri ve sektörün önemli temsilcileri ile VIP konuklar katılacak. Medikal Sağlık sektöründe İran, Türkiye için önemli bir potansiyel barındırıyor. İran’da nüfusun giderek artması ile sağlık harcamalarına yapılan yatırım oldukça yüksek. Bu anlamda REED TÜYAP Fuarcılık Genel Müdürü Ali Muharremoğlu; “İran Türkiye medikal sağlık sektörü için çok büyük bir potansiyel barındırıyor. O nedenle bizler de bu yıl odak ülke çalışmalarımız kapsamında İran’ı fuarımıza konuk edeceğiz. Çoğunluğu Tebriz ve Tahran’dan olmak üzere İran’ın sağlık devleri diye nitelendirebileceğimiz hastane sahipleri, laboratuvar sahipleri, medikal distribütörler, sektörün ileri gelen pazarlama ve satın alma birimleri 24-27 Mart tarihleri arasında Expomed’de olacak. İran’da sağlık sektörü gelişmeye açık bir alan. TÜYAP’ın İran’da yer alan ofisi ile bizler medikal sağlık sektöründeki son gelişmeleri yerinden izleyebiliyor ve değerlendirebiliyoruz. İran’ın sağlık fuarlarında yer alarak sektörü derinlemesine inceliyoruz. Örnek vermek gerekirse İran’da kardiyolojideki gelişmeleri onkolojideki gelişmeler henüz takip edemiyor. Bu nedenle, sağlık sektöründe hizmet veren yaklaşık 300 kişilik İranlı VIP konuğumuz fuarı ziyaret edecek. Özetle, Türkiye’den birçok firma, expomed Fuarı’nda İran’la yüksek iş hacmi oluşturabilecek” dedi.
F3
L
Connecting Global Competence Connecting Global Competence
FU3
2
UTU TU RE 2 RE 4 4
NE3 TW
NE3 TW GL
03
03
B2
Elementary to your success. Laboratuvar teknolojileri, enstrümantal analiz, biyoteknoloji ve laboratuvar endüstrisinin tüm ihtiyaçlarını kars¸ılayacak ürün grubuna sahip Dünyanın en büyük ag˘ıdır. Biyokimya ve laboratuvar tıbbı konusunda son bulus¸ları ve uluslararası seçkin tartıs¸maları analytica konferansında bulabilirsiniz. Agora Turizm ve Tic. Ltd. ¸Sti., Eren Ergen, ergen@messe-muenchen.com.tr
25th International Trade Fair for LaboratoryHighlights Technology, Analysis, Biotechnology and analytica conference in 2016: www.analytica.de
y to your success. May 10–13, 2016 Messe München
ümantal analiz, biyoteknoloji ve laboratuvar kars¸ılayacak ürün grubuna sahip Dünyanın laboratuvar tıbbı konusunda son bulus¸ları aları analytica konferansında bulabilirsiniz.
n Ergen, ergen@messe-muenchen.com.tr
25th International Trade Fair for Laboratory Technology, nalysis, Biotechnology and analytica conference www.analytica.de
Live Labs and occupational safety
B2 Highlights in 2016: Live Labs and occupational safety
O4
O4
AL2
AL2
RK
RK
AKTÜEL
Arab Health 2016’ya Türkiye çıkarması
K
üresel sağlık sektöründe önemli bir yere sahip olan Arab Health 2016’da Türkiye, TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş’nin milli katılım organizasyonuyla temsil edildi. 124 Türk sağlık sektörü firmasının katılım gösterdiği fuar 25- 28 Ocak tarihleri arasında Birleşik Arab Emirlikleri’nin Dubai şehrinde gerçekleşti. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 115 bin ziyaretçinin olduğu fuar katılımcılardan tam not aldı. Fuara Fransa, ABD ve İngiltere’nin bulunduğu 163 ülkeden 4 binin üzerinde firma katılım gösterdi. Medikal ve ortopedik ürünler, tıbbi sarf malzemeleri, tıbbi tekstil ürünleri, çocuk ve hasta bezi, cerrahi araçlar, protez, implant, tıbbi tekstil ürünleri, laboratuvar araç ve kimyasalları gibi yüzlerce ürün ve hizmetin
16
Şubat 2016
sergilendiği fuarda Türkiye her yıl olduğu gibi bu yıl da ülke pavilyonu yer aldı. T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın prestijli fuarlar listesinde yer alan Arab Health 2016 katılımcıları ihracat hacimlerini arttırma şansının yanında %50 oranında 50 bin dolara kadar devlet desteği alabilme şansına da sahip oldular. Türkiye’nin 2014 yılında 4.655.969.409 dolar ihracat gerçekleştirmiş olduğu Birleşik Arap Emirlikleri sağlık hizmetleri ihtiyacının %90’ını ithalat yoluyla karşılıyor. Dünyanın en büyük 20 ülkesi arasında yer alan BAE hükumeti ise sağlık sektörü yatırımlarının %17 artması bekliyor. 9000 yatak ihtiyacı olan BAE’de sağlık sektörü yatırımlara ihtiyaç duyuyor. Gelecek sene Arab Health, 30 Ocak- 2 Şubat 2017 tarihleri arasında Dubai World Trade Center’da gerçekleşecek.
Orta Doğu sağlık pazarına girmek isteyen firmalar ise şimdiden yerlerini satın almaya başladı.
AKTÜEL
43 yıllık bilgi ve teknoloji birikimi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık; “Ortak Ar-Ge için özel sektöre kapımız açık.” “Bu kapsamda ortak Ar-Ge ekosistemi oluşturabilmek için uyumlu işbirliği yöntemleri üzerinde çalıştık ve ‘Açık Kapı’ uygulamasını geliştirdik. Ortak Ar-Ge için özel sektöre kapımız açık” ifadesini kullandı.
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM) “Açık Kapı” uygulamasıyla, MAM bünyesinde oluşturulan bilgi ve teknoloji birikiminin özel sektöre daha etkin transferini sağlamayı hedeflediklerini belirterek; “Ortak Ar-Ge için özel sektöre kapımız açık” dedi. TÜBİTAK MAM bünyesinde, enerji, gıda, kimya, gen mühendisliği, malzeme, çevre ve yer bilimleri gibi ülke için kritik alanlarda geliştirilmiş yüzlerce proje, 43 yıllık bilgi ve teknoloji birikimi
18
Şubat 2016
bulunduğunu anlatan Işık, merkezde yaş ortalaması 30 olan, yüzde 50’den fazlası doktoralı, 900’ün üzerinde personelin görev aldığını bildirdi. Işık, “Açık Kapı” uygulamasıyla özel sektörle daha yakın işbirlikleri kurarak, MAM bünyesinde oluşturulan bilgi ve teknoloji birikiminin özel sektöre daha etkin transferini sağlamayı hedeflediklerini söyledi. KOBİ’ler başta olmak üzere, özel sektörün Ar-Ge potansiyelinin güçlendirilmesinde kamu Ar-Ge merkezleri ve üniversitelere çok önemli görevler düştüğüne işaret eden Işık;
‘Ar-Ge işbirliği kültürü yaygınlaşacak’ Uygulama hakkında bilgi veren Işık; “Açık Kapı uygulamasında, firmalar ‘mam.tubitak.gov.tr’ web sitesinde yer alan basit ve anlaşılır bir anketle yetkinlik alanlarına göre ortak Ar-Ge yapabilecekleri enstitüleri seçebilecekler. Toplanan veriler sınıflandırılarak, ilgili araştırma enstitüleriyle paylaşılacak ve ihtiyaçlarına göre firmalarla iletişime geçilecek.” diye konuştu. Işık, uygulamanın uzun vadede ülke özel sektörünün belli başlı ihtiyaçlarına da ışık tutacağına da dikkati çekerek, birbirini tamamlayacak nitelikte projeler yapan firmaları tespit ederek, kendi aralarında işbirlikleri kurmalarını destekleyeceklerini, böylece çok ortaklı ve çok disiplinli Ar-Ge işbirliği kültürünün yaygınlaştırılmasına katkı sağlayacaklarını vurguladı. ‘Açık Kapı KOBİ’lere katma değer katacak’
Fikri IŞIK
MAM bünyesinde sunulan hizmetlerden önemli bir kısmının, Türkiye’de başka kurumlarca sunulmadığının altını çizen Işık, bunun özellikle yerli firmalar için büyük avantaj olduğuna işaret etti. Teknoloji transferinin yanı sıra firmalar tarafından sıklıkla yaptırılması gereken test ve analiz hizmetlerinin de Açık Kapı uygulamasının önemli bir bileşeni olduğuna değinen Işık, “TÜBİTAK MAM’da önemli test ve analiz hizmetleri, yerli imkânlarla sağlanıyor. Firmalar yurt dışından aldıkları test ve analiz işlemlerinde MAM’ı tercih ettiklerinde, hem bu hizmetler daha düşük maliyetle sağlanıyor, hem de kaynakları yurt içinde kalıyor. Merkezimiz bundan sonraki süreçte yurt dışında yaptırılan yeni test ve analizleri tespit ederek, yerli
imkânlarla MAM bünyesinde yapılmalarını sağlamak için çalışmalar yürütüyor” ifadelerini kullandı. KOBİ’lerin, ülke yenilik sisteminin etkin aktörü haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Işık, “Türkiye gibi girişimlerin yüzde 99’undan fazlasının KOBİ’lerden oluştuğu bir ülkede, sunulacak
etkin teknoloji transferinin hem KOBİ’lerimizin ArGe potansiyelini yukarı taşımaya, hem de büyümeye doğrudan katkı sağlayacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Şubat 2016
19
AKTÜEL
Ankaralı Medikal Üreticileri Arab Health 2016 Fuarı’ndaydı
A
nkara Ticaret Odası (ATO), UR-GE Projesi kapsamında bir araya getirdiği medikal üreticiler ile birlikte Dubai’de düzenlenen ve bölgenin en büyük sağlık fuarı kabul edilen “Arab Health 2016 Fuarı”na katıldı. 63 ülkeden 4 bini aşkın katılımcının yer aldığı fuarda medikal küme üyesi firmalar, ATO’nun fuar için özel olarak dizayn edilmiş 100 metrekarelik standında kendilerine ayrılan alanlarda tanıtımlarını gerçekleştirdiler. Dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce ziyaretçi ile görüşen firmalar,
20
Şubat 2016
fuarda ürünlerini sergileme imkanı buldular. ATO, Ekonomi Bakanlığı tarafından prestijli fuarlar listesine alınan Arab Health-Uluslararası Medikal ve Sağlık Fuarı’na geçen yıl da katılmıştı. 19 FİRMA TEK ÇATI ALTINDA ATO, Ekonomi Bakanlığı’nın desteğiyle yürüttüğü Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) Projesi kapsamında Başkent’in medikal sektörünün yurt dışına açılmasına yönelik çalışmaları yurt dışı fuarlarla destekliyor.
Proje kapsamında tıbbi cihaz ve medikal sarf malzemesi üreten toplam 19 firmanın ortak ihtiyaç analizini yapan, ortak öğrenme ve pazarlama çalışmalarını yürüten ATO, firmaların dış pazara açılmaları amacıyla bugüne kadar Rusya, Çin, Tayvan, Almanya ve Dubai’de beş ayrı uluslararası fuara katıldı. Katılımcı firmalar, ATO çatısı altında yürütülen UR-GE Projesi sayesinde düşük maliyetlerle oldukça kapsamlı ve verimli tanıtımlar gerçekleştirdiler. HEDEF YURT DIŞINA AÇILMAK ATO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci, Ankara Ticaret Odası olarak üyelerinin yurt dışına açılarak yabancı pazarlardaki paylarını artırmalarını hedeflediklerini söyledi. Üye firmaların ihracat kapasitelerini artırmak amacıyla dünyanın farklı coğrafyalarında etkinlikler sürdürdüklerini anlatan Bezci; “İlimizin başarılarını ülke sınırlarının dışına çıkarmayı kendimize görev edindik. Ankara’nın, dolayısıyla Türkiye’nin ihracatını artırmak öncelikli hedefimiz” diye konuştu.
AKTÜEL
Tıbbi cihazlar sadece 2 yerde satılabilecek Tıbbi ürünler marketlerde, internette ya da bu alanda ruhsatlandırılmayan başka bir iş yerinde satılamayacak
S
ağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Ali Sait Septioğlu, il sağlık müdürlüklerinden ruhsat almayan iş yerlerinin bundan sonra belirlenen 10 kalem dışındaki tıbbi ürünlerin satışını yapamayacağını belirterek; “Tıbbi cihazlar sadece iki yerde satılabilecek. Ya satış merkezleri ya da bizim yetki verdiğimiz eczaneler” dedi. Tıbbi cihazların teşhis ve tedavide büyük önem taşıdığının
22
Şubat 2016
altını çizen Septioğlu; “Tıbbi cihaz çok geniş bir alan. Çok fazla ürün yelpazesi olan bir konu. Tıbbi cihaz da ilaç gibi düzenleme olan bir alandı. Eczacılık Fakültesi okumayanlar nasıl eczane açamazsa, insan sağlığının birebir temas ettiği ilaç noktasında böyle bir düzenleme varken tıbbi cihazın da belirli düzenlemelerle satılması gerekiyor. Ülkemizde ne yazık ki bugüne kadar tıbbi cihazlar herhangi bir düzenlemeye tabi olmadan, sadece ürünle ilgili belgeler tamamlandıktan sonra her yerde, herkes tarafından satılabilir durumdaydı. Biz bunu kontrol altına almak, Anayasa’nın da bize verdiği birinci görev olan halkın sağlığının korunmasını sağlayabilmek için tıbbi
cihazların satış şartlarını ve satabilecek kişileri belirleyen bir düzenleme yaptık” dedi. TIBBİ CİHAZ BİLGİ BANKASINDA 3 MİLYON ÜRÜN VAR “Tıbbi cihaz” tanımının çok geniş bir alanı kapsadığını belirten Septioğlu; “Yara bandı, diş macunu, diş protez ürünleri, stent, tomografi cihazı gibi tıbbi cihaz bilgi bankasında 3 milyon ürün yer alıyor. Bu kadar geniş bir yelpazesi olan bir alanı halkın sağlığını göz önüne alarak koruyabilmek için, satış yerlerinin internet ortamına serbest şekilde girişini engelleyerek, belgelendirilip ruhsatlandırılmasını sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç vardı” diye konuştu.
Electrolux Professional New Line 5000
Çamaşırhanede hijyeni en üst seviyede tutun Yeni 5000 Serisi ile, bir çamaşırhane işletmesinin eskiden ne kadar karmaşık olduğunu kısa sürede unutacaksınız. Electrolux’ün Yeni Evolution Bariyer Yıkama Makineleri size en üstün performansı sunmak için, her yıkamada en düşük maliyeti ve sıra dışı ergonomiyi sağlar.
Electrolux ile mükemmelliği keşfedin! www.laundrysystems.electrolux.com.tr
AKTÜEL
TIBBİ CİHAZLARI YALNIZCA SATIŞ MERKEZLERİ VE YETKİ VERİLEN ECZANELERDE SATILABİLECEK Satış merkezleri haricinde satışı yapılabilecek cihaz listesinin de 10 kalemde belirlendiğini ifade eden Septioğlu; “Diş macunu ve diş protez ürünleri, kondom, hasta altı bezi, inkontinans pedi, topikal uygulanan sıcak soğuk kompres, yara bandı, flaster, pamuk, ağız çalkalama suyu, nefes açıcı burun bantları. Bu ürünler satış merkezleri haricinde de satılabilecek. Satış merkezi olmayan, örneğin marketlerde, bakkallarda, her yerde satılabilecek. Tıbbi cihazları ise sadece iki yer satabilecek. Ya satış merkezleri ya da bizim yetki verdiğimiz eczaneler. Eczaneler tüm tıbbi cihazları değil, bizim izin verdiklerimizi satabilecek. Tüm tıbbı cihazları ise tıbbi cihaz satış merkezleri satabilecek. İnternetten, marketten ya da herhangi bir yerden tıbbı cihaz satışı mümkün olmayacak. Tıbbi cihaz satan yerler eğer bunu ispatlamışlarsa, mevzuat ve yönetmeliğimiz çerçevesinde sorumlu müdür, satış tanıtım elemanı belgelerini de almışlarsa oralara biz yönetmeliğimizin çerçevesinde birtakım hakları veriyoruz. Onlar başvurularıyla ruhsat alabilecekler.” dedi. 20 BİN SATIŞ TANITIM ELEMANINA EĞİTİM VERİLDİ Septioğlu, tıbbi cihaz satış yerlerinde sorumlu müdür, satış tanıtım elemanı ve klinik destek elemanı olmak üzere üç grup personel tanımladıklarını belirterek, personel eğitimlerinin üniversiteler aracılığıyla uzaktan eğitim şeklinde verildiğini söyledi. Satış yapacak firmaların bir sorumlu
24
Şubat 2016
müdür ve satış tanıtım elemanı çalıştırma zorunluluğu olduğunu aktaran Septioğlu, klinik destek elemanlarının ise hastane içine girecek ürün satışı yapan tıbbi cihaz satış merkezlerinde istihdam edileceğini vurguladı. 11 bin kişiye sorumlu müdür belgesi verdiklerini dile getiren Septioğlu, 20 bin kadar satış tanıtım elemanı, 13 bin kadar da klinik destek elemanının eğitimlerini tamamlayıp belgelerini aldığını anlattı. Eğitimlerini tamamlayan kişilerin tıbbi cihaz satış merkezlerinde çalışacak şekilde hazır hale geldiğini belirten Septioğlu, ruhsatlandırma sürecinin başladığını, bu kapsamda satış yerlerinin bulundukları yerdeki il sağlık müdürlüklerine başvurarak ruhsatlarını almaya
başladığını söyledi. Septioğlu, ruhsatlandırma işlemini tamamlayanların sayısının bine yaklaştığını ifade ederek, “Bundan sonra halkımızın, tıbbi cihaz alışverişi yaparken, gittikleri yerde bu yerin ruhsatlı olup olmadığına mutlaka bakmaları lazım. Kendilerine ürün satışı yapan kişilerin yakalarında kimlik kartları olmak zorunda. Bundan sonra internet üzerinden, rastgele tezgahlardan tıbbı cihaz ürünleri almamaları gerekiyor” dedi.
NEURODYN AUSSIE SPORT Kullanıcı ihtiyaçlarına göre ayarlanabilir Dokunmatik ekran sayesinde kolay kullanım Dört bölgeye eş zamanlı, bağımsız uyarım
Bizi 3bscientific.com‘da ziyaret edebilirsiniz. ürün no. 1018878
BAŞARIYA GİDEN YOLUNUZ Yeni nesil taşınabilir elektroterapi
Oruçreis Mah. Tekstilkent Cad. A24 Blok No: 32 Esenler/İST. Tel: +90212 422 88 00 • E-Mail: info.tr@3bscientific.com
AKTÜEL
Yeni nesil sanayi devrimi oluşturmayı, 2018’in haziran ayı gibi aracın tanıtımını yapmayı ve 2020’den önce de seri üretime geçmeyi planladıklarını belirtti.
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık Plan ve Bütçe Komisyonunda, kendisine bağlı kuruluşların 2016 yılı bütçesinin görüşmelerinde yaptığı sunumda Sanayi 4.0 devrimi, yapay zeka, robotik teknolojiler, akıllı üretim sistemleri, 3-D yazıcılar, nesnelerin interneti, büyük veri ve bulut bilişim gibi alanlarda yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti ve
26
Şubat 2016
Bakanlığın çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yerli otomobil 2018’de tanıtılacak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM) bünyesinde sürdürülen çalışmalar neticesinde, 4 farklı prototip araç üretildiğini bildiren Işık, yılın sonuna kadar en az 30 adetlik bir test filosu
285 OSB’de 1,5 milyon kişi istihdam ediliyor Bugüne kadar, 2016 fiyatlarıyla, organize sanayi bölgelerine 3,5 milyar lira, sanayi sitelerine ise 4,8 milyar lira kredi kullandırdıklarını kaydederek şu anda 285 OSB’de 1,5 milyon kişinin istihdam edildiğini ve 2023 hedefi olarak 70 yeni OSB kurmayı ve 1 milyon ilave istihdam oluşturmayı amaçladıklarını belirtti. OSB’leri nicelik olarak artırırken nitelik olarak geliştirmeye de büyük önem verdiklerine işaret eden Işık, bugüne kadar 4 bin 891 parseli girişimcilere bedelsiz tahsis ettiklerini hatırlattı. Ar-Ge Reform Paketi Işık, hazırladıkları Ar-Ge Reform Paketi’nin komisyon görüşmelerinin tamamlandığını belirterek, pakette öne çıkan bazı eylemlere ilişkin şunları aktardı; “Tasarım merkezlerinin, Ar-Ge merkezlerinin yararlandığı tüm destek ve muafiyetlerden yararlanmasını hedefliyoruz. Ar-Ge ve tasarım çalışmalarını sipariş yoluyla yapan firmalarımızın, özellikle de KOBİ’lerimizin Ar-Ge indiriminden yararlanmalarını amaçlıyoruz. Hedefimiz Ar-Ge merkezi kurmak için gerekli personel sayısını belirli sektörler için 15’e düşürülmesi. 2015 yılında, 95 bin 29 farklı marka-model ürünü denetledik. Denetimler sonucunda uygunsuz bulunan 24 bin 722 ürün arasından insan sağlığı,
Sanayi
can ve mal güvenliği için risk oluşturan 113 ürünün piyasaya arzını yasakladık, daha önce arz edilenlerin ise toplatılmasına karar verdik. Ayrıca tespit edilen uygunsuzluklar neticesinde toplam 9,1 milyon lira idari para cezası uyguladık. Kurduğumuz Alo 130 Ürün Güvenliği Şikayet Hattı ve internet üzerinden vatandaşlarımızın ihbar ve şikayetlerini Bakanlığımıza en kolay şekilde ulaştırmalarını sağlamaya başladık.” TÜBİTAK destekleri Işık, TÜBİTAK’ın özel sektöre yönelik Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği programlar kapsamında,
bugüne kadar, 2 bin 206 firmanın 3 bin 200 projesine 516,4 milyon lira hibe destek sağladığını söyledi. Uluslararası kuruluşların Türkiye’de Ar-Ge laboratuvarları kurmalarını teşvik etmek için 2014 yılında “Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programını” başlattıklarına işaret eden Işık, bu kapsamda, Türkiye’de kurulacak ArGe laboratuvarlarının belirli giderlerini yılda 10 milyon liraya kadar geri ödemesiz olarak desteklediklerinin altını çizdi. 23 bin 500 girişimci kendi işinin patronu oldu
Işık, 117 üniversitenin, “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi” derslerini müfredata aldığını, bu eğitim programlarından sertifika alan, KOSGEB’in “Yeni Girişimci Destek Programı’ndan yararlanabildiğini ve bugüne kadar 23 bin 500’e yakın girişimcinin, bu destekten yararlanarak kendi işinin patronu olduğunu kaydetti. Aralık ayının ortasında aldıkları kararla, iş kurmak isteyen girişimcilere 50 bin TL’ye kadar hibe, 100 bin TL’ye kadar da geri ödemeli destek vermeye başladıklarını belirten Işık, 1,5 ay içinde bu destek programına bin 603 başvurunu olduğunu söyledi.
Şubat 2016
27
AKTÜEL
Bağlıca’ya dev sağlık kompleksi Ankara Üniversitesi’nin bin 500 dönümlük alanda kuracağı “Sağlıkta Mükemmeliyet Merkezi” için en geç 2017 yılı başında ihaleye çıkarılacak
A
nkara Üniversitesi’nce Bağlıca’da bin 500 dönümlük alanda
kurulacak Sağlıkta Mükemmeliyet Merkezi’nin temelinin seneye atılması planlanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başbakanlığı
28
Şubat 2016
döneminde, 2013 yılında tahsis edilen arazide yapımı gerçekleştirilecek dev yatırım için bu yılın sonuna kadar ya da en geç 2017 başında ihaleye çıkılacağı ve yıl içinde de temelinin atılacağı belirtildi. A.Ü. Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, son yılların en büyük sağlık
yatırımı hakkında bilgi verirken, 2013 yılında arazinin tahsisinin ardından başlanan imar çalışmalarının tamamlandığını, ardından başladıkları mimari proje çalışmalarını da bu yıl içinde tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi. Prof. Dr. İbiş; “Paydaşlardan görüşler alarak, mükemmel bir Mükemmeliyet Merkezi oluşturma çabasına girdik. Bu yıl içinde tamamladıktan sonra bir aksilik olmazsa 2017 içinde temelini atmaya hazırlanıyoruz” dedi. Bağlıca’ya kuracakları dev sağlık kompleksinin, bölgeyi bir ‘Sağlık Üssü’ yapacağı gibi, sağlık turizminde ‘Marka Kent’ olmayı hedefleyen Ankara’yı da bu alanda dünya çapında önemli bir merkez haline getireceğini, sadece yerel ya da ulusal değil uluslararası çapta bir sağlık üssü olacağını kaydetti. Yaklaşık 150-200 milyon liralık bir bütçe ile hayata geçirilmesi planlanan hastanenin özellikle kök hücre konusunda ön plana çıkması amaçlanıyor. Sağlık sektörünün, bilimin gelecekteki en önemli hedefinin kök hücreden organ üretimi olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. İbiş; “Kök hücre çalışmaları ile uluslararası literatüre girmeyi hedefliyoruz.” dedi. Tıp Fakültesi dekanlık ve dersliklerin, sosyal tesislerin de bulunacağı sağlık üssünde deney hayvanları merkezi de yer alacak.
AKTÜEL
Mersin Şehir Hastanesi’nin yüzde 72’si tamamlandı
G
enel Sekreter Memnune Çamsarı, düzenlediği basın toplantısında, Mersin genelinde hizmet veren kamuya bağlı sağlık kuruluşları ile 2015 yılında verilen hizmetler, 2016 yılında hizmete girecek yatırımlar ve planlanan yatırımlar hakkında bilgi verdi. Mersin Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzman Dr. Memnune Çamsarı, 745 uzman hekim, 184 pratisyen hekim, 147 diş hekimi, ve bin 968 hemşire ile Mersin genelinde bir yılda muayene edilen 13 milyon hastadan yaklaşık 7 milyonuna hizmet verdiklerini belirterek, “Anamur, Mut ve Gülnar dışında hemşire ve doktor eksiğimiz yok” dedi. 53 AMELİYATHANE, 30 DİYALİZ ÜNİTESİ, 10 YANIK MERKEZİ Merkez Toroslar ilçesi Korukent Mahallesi’nde inşasına başlanan bin 250 yataklı Mersin Toroslar Entegre Sağlık Kampüsü’nün yapımının devam ettiğini dile getiren Çamsarı, 650 milyon TL yatırım bedeli olan şehir hastanesinin yüzde 72’sinin tamamlandığını söyledi. Hastanede 544 tek kişilik, 252 çift kişilik oda bulunduğunu ifade eden Çamsarı, “Bunların 16’sı palyatif oda olacak. Hastanede 53 ameliyathane, 30 diyaliz ünitesi, 10 yanık merkezi ve oldukça fazla yoğun bakım ünitesi yer alacak. Hastanemiz bir ana bina ile 450 yataklı Onkoloji, 450 yataklı KVC artı Psikiyatri ve 350 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi olmak üzere 3 ek binadan oluşuyor.
30
Şubat 2016
Şu anda hastane inşaatında 4 bin 500 işçi çalışıyor” şeklinde konuştu. 150 Yataklı Anamur Devlet Hastanesi’nin de 33 milyon 200 bin TL yatırım bedeli ile yapımının devam ettiğini anlatan Çamsarı, Erdemli Devlet Hastanesi Acil Servisi’nin tadilat projesi ile Tarsus Devlet Hastanesi genel iklimlendirme projesinin ise tamamlanarak ihale sürecinin başladığını bildirdi. Önümüzdeki süreçte yapımı planlanan yatırımlar hakkında da bilgi veren Çamsarı, bunlar arasında yer alan 150 Yataklı Mezitli Devlet Hastanesi için yeni arsa tahsisinin yapıldığını ve
kamulaştırma çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Ayrıca, aynı arsa üzerine 50 Ünitlik Ağız Diş Sağlığı Merkezi yapılması için de karar alındığını kaydeden Çamsarı, Mersin Devlet Hastanesi’nin şehir hastanesinin tamamlanmasının ardından buraya taşınacağını, hastanenin mevcut arsası üzerine ise 300 yataklı revize ek blok olarak yeni bir hastane yapılmasının planlandığını dile getirdi. Çamsarı, Tarsus’a da 600 yataklı yeni bir devlet hastanesi yapılacağını, arsasının hazır olduğunu ve ihale sürecinin devam ettiğini sözlerine ekledi.
AKTÜEL
Academic Hospital büyüyor Academic Hospital, yeni yılın ilk çeyreğinde mevcut kapasitesini %45 büyütme kararı aldı
T
ürkiye’de bir ilke imza atarak Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı ve farklı alanlardaki hekimlerin ortak olduğu yepyeni bir model ile kurulan Academic Hospital, yeni yılın ilk çeyreğinde mevcut kapasitesini %45 büyütme kararı aldı. Ana binaya ek olarak 5.162 metrekarelik bir alanda faaliyet gösterecek olan yüksek standartlara sahip yeni binanın Mart ayında hizmete açılması planlanıyor. 15 milyon TL’lik bir yatırımla kapasitesini artırmak için düğmeye basan Academ-
32
Şubat 2016
ic Hospital’ın 11 ayda yapımı tamamlanan ek bina ile birlikte ayda 7 bin hastaya hizmet vermesi hedefleniyor. Büyüyen ve güçlenen akademik kadrosu ve yenilenen yüzüyle de dikkat çeken hastanenin genel yatak kapasitesi ise 87’ye çıkacak. Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Rusya gibi dünyanın birçok noktasından gelen hastaları da ağırlayan Academic Hospital’ın yabancı hasta sayısında da ciddi bir artış olması bekleniyor. Kapasite artışıyla birlikte yılda 1.500 yabancı hastanın hastaneye giriş
yapması da beklentiler arasında. Kadın Hastalıkları ve Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Göz Hastalıkları ve Üroloji, bölümleri başta olmak üzere 50 farklı branşta hizmet veren Academic Hospital, ek binanın hizmete başlamasıyla birlikte 300’ün üzerinde sağlık profesyoneline de istihdam olanağı sağlayacak. Geçtiğimiz yıllarda Harvard Tıp Fakültesi ile işbirliği anlaşması imzalayan ve Türkiye’deki hastalara ABD’de tedavi olma imkanı sunan Academic Hospital’ın Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, dünya standartlarında sağlık hizmeti verdiklerini belirterek Mart ayında hizmete girmesi planlanan yeni bina ile hastalara modern teknolojinin ulaştığı en ileri düzeyde tıbbi teşhis ve tedavi olanağı sunacaklarını dile getiriyor.
AKTÜEL
Sağlık Bakanlığı domuz gribi rakamlarını açıkladı! Sağlık Bakanlığı, aralık ayının sonundan itibaren 2 bin 905 solunum semptomu olan hastadan alınan örneklerden 463’ünde İnfluenza A H1N1 virüsü tespit edildiğini bildirdi
S
ağlık Bakanlığı Grip Bilimsel Danışma Kurulu, Türkiye’de görülen grip vakalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Sağlık Bakanlığı’ndan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada; “Grip hastalığı bu kış sezonunda aralık ayının sonundan itibaren görülmeye başlandiği ve takip çalışmalarında bu sezonda 2 bin 905 solunum semptomu olan hastadan alınan örneklerden bin 261’inde bir solunum yolu virüsü tespit edildiği bildiriliyor. Bun-
34
Şubat 2016
lardan 595’inde Rhino, RSV gibi diğer solunum yolu virüsleri, 463’ünde İnfluenza A H1N1, 134’ünde İnfluenza A H3N2 ve 38’inde İnfluenza B virüsü bulunmuş. Dolayısıyla bugüne kadar incelenen virüs kaynaklı solunum yolu hastalıklarının yaklaşık y ü z d e 16’sının İnfluenza
A H1N1, yüzde 24’ünün diğer solunum yolu virüsleri kaynaklı olduğu görülüyor. Yapılan genetik analizlerde İnfluenza A H1N1 virüsünün daha önceki sezonlarda dolaşımda var olan virüsler ile aynı olduğu, mevcut aşının ve ilacın virüse karşı etkili olduğu bildiriliyor. Mevcut verilerin geçtiğimiz yıllardaki grip sezonu verileri ile karşılaştırılmasının yapıldığını fakat farklı bir durum olmadığı, gribin olağan seyri içerisinde olduğu da veriler arasında. Açıklamada özellikle risk grubunda bulunanların grip aşılarını grip mevsimi boyunca yaptırabilecekleri ve hasta kişilerin hekim önerisi dışında kesinlikle ilaç kullanmamaları vurgulanıyor. Kalabalık ortamlarda uzun süre bulunmak grip bulaşmasında etkili olduğundan, gerekli olmadıkça bu gibi ortamlardan uzak durulması öneriler arasında. Hasta kişilerin sağlık kurumlarına ve kalabalık ortamlara gitmek zorunda kaldıklarında maske takmaları, hapşırma ve öksürme sırasında tek kullanımlık kâğıt mendil kullanılmaları ve kullanıldıktan sonra etrafa temas ettirilmeden çöpe atmaları bakanlığın açıklamaları arasında.
AKTÜEL
Türkiye sağlık turizminde dev hamleye hazır!
S
ağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, dünyada pazar büyüklüğü 100 milyar doları aşan sağlık turizminin otomotiv sektörünün de önüne geçtiğini, halen petrol ve kahve ticaretinden sonra en büyük sektör olduğunu vurguluyor. Tontuş, İsrail, Hindistan, Güney Kore, Malezya gibi ülkelerin sağlık turizmine yönelik teşvik sisteminde Türkiye’yi örnek aldığını bildiriyor ve Sağlık turizmi ile ilgili bilinmeyenleri medikal teknik okuyucuları için açıklıyor. 100 MİLYAR DOLARLIK PAZAR Sağlık turizmi nedir, pazarın dünyadaki büyüklüğü ve gelişim trendleri hakkında bilgi verir misiniz? “Sağlık turizminin bizde kullanılan anlamının dışında bir anlamı var. Tüm Türkiye’de sağlık turizmi denince hastanelere gelen hastalar anlaşılıyor. Aslında o değil. Sağlık turizmi genelde rehabilite edici, özellikle bağımlılık ve yaşlılıkla alakalı konularda
36
Şubat 2016
kişinin sağlığına kavuşması için çaba sarf eden bir sektör. Tıbbi tedavilerin uygulanması, medikal sektör de elbette bir başlık. Ama sağlık turizmini bir bütün olarak düşünmek lazım... Türkiye açısından hem termal, hem yaşlı turizmi, hem engelli turizmi ve hem de dünya için çok önemli bir sorun olan bağımlılıktan arındırmayla alakalı bir turizm olarak, buna ilaveten de medikal turizmi koyarsak 5 tane alt başlığı var. Bunların hepsinde de Türkiye güçlü ülkelerden birisi. Özellikle de şu anki pazar, 2015 yılı itibariyle henüz rakamları açıklanmadığı halde 100 milyar doları geçtiği düşünülmekte. Amerika Birleşik Devletleri’nden Güney Amerika’daki ülkelere giden hasta sayısının 25 milyona ulaştığını düşünürseniz, biner dolar harcasalar bile 25 milyar dolarlık bir büyüklük, bunun içerisinde bağımlılıktan arınmak için gidenler de var. Dolayısıyla sektör dünyadaki en önemli sektörlerden biri... Sadece sağlık tek başına dünyadaki bütün ti-
caretin yüzde 13’ünü oluşturuyor. Bu yüzde 13’ün içerisinde de önemli bir kısım sağlık turizmi nedeniyle hareket eden bireylerden oluşuyor. Sağlık turizmiyle alakalı bölgeler tanımlanırken o ülkenin en işlek havaalanından itibaren 3 saatlik bir daire çiziliyor. Böyle baktığınız zaman bizim etrafımızda 3 saatlik dairenin içerisinde bizim kadar güçlü başka bir ülke yok. Bu 3 saatlik daire Almanya sınırından başlıyor, oradan bu tarafa doğru, eski Doğu Bloğu ülkeleri dediğimiz ülkeler artı Balkan ülkeleri var, bir tarafta da Ortadoğu ülkeleri var. Kuzeyimizde de Ukrayna, Gürcistan gibi ülkeler varki onların içerisinde Türkiye’nin tartışmasız bir şekilde sağlık sektöründe güçlü bir yeri var. Hem dünya genelindeki pazar hem de bölgesel pazar açısından Türkiye önemli bir oyuncu.” Sağlık turizminin kalkınmadaki rolü nedir? Türkiye’de bu konuda yeterli farkındalık var mı? “Sorularınıza vereceğim cevap hem evet hem hayır. Türkiye’de önemli bir farkındalık var ama farkındalık sektör içerisinde bile birbirinden bağımsız, koordine olmadan yürüyor. Zaten bizim bütün çabamız da özellikle Şubat 2015’de yayınlanan Başbakanlık Genelgesi’nde de tüm çaba koordine bir şekilde sektörün yürütülmesi ve tek elden sürecin takip edilmesine dayanıyor. Türkiye olması gereken noktada değil, bunun sebebi de oyuncuların, aktörlerin bağımsız bir şekilde rol alması. Öyle ki aynı fuarda yan yana duran iki tane hastane hizmet sunumundaki kalitesinden daha çok fiyatlarla rekabet ederek
Sağlık Turizmi
Türkiye’ye gelecek hastalarda maalesef beklenen rakamların daha altına inmesine sebep oluyor. Bu koordinasyon bozukluğu önümüzdeki dönemde düzeltilecek. Çünkü artık bir Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu kuruldu. Dolayısıyla sektör artık farklı, bir şekilde başıboş giden bir araç değil. Artık bu araca ilk defa bir sürücü oturdu. Türkiye’de sağlık turizmi içerisinde 2015’te devlet artık politikayı belirleyici ve düzenleyici bir konuma geçmiştir. Burada tek rol Sağlık Bakanlığı’nın değildir, 7 tane bakanlığa rol biçilmiştir. Bir eylem planı hazırlanmıştır, bu plana bağlı olarak da şu anda çalışmalarımız devam ediyor.”
SAĞLIK TURİZMİ ARACI KURUMLARI GELİYOR… Peki, bunun önüne geçmek için ne gibi tedbirler alındı? “Birincisi hastanelere 2018 yılına kadar geçecek bir süreç içerisinde akreditasyon zorunluluğu getirildi. Ancak bu süreç
içerisinde halen akredite olanlar var, akredite olma ihtimali olanlar var. 2018’in sonuna kadar bir kural getirdik. İkincisi hastalara verilecek hizmetlerin doğru ve düzgün bir şekilde verilmesini sağlamak adına bütün hastanelerde zorunlu olarak sağlık turizmi sertifika programı eğitimi almış hem hekimler hem yardımcı sağlık personelinin bulunma zorunluluğu geliyor. Bütün hastanelerde kadrolu personelinden ilk 100 yatağa kadar en az 5 tane yabancı dil bilen ve tercihen de İngilizce ve Arapça bilen personel zorunluluğu geliyor. Artı Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu’nun belirlediği bir yazılım var, o yazılım kullanılmak zorunda ki hastaları takip edebilelim, eğer bir komplikasyon çıkarsa bu komplikasyonun yönetimini de devlet olarak biz takip edebilelim. Başka bir zorunluluk da artık Türkiye’ye Sağlık Turizmi Aracı Kurumları geliyor. Bir hasta ülkesinde evinden çıktığı andan itibaren geri evine dönene kadarki süreci yönetecek aracı kurum firmalar olacak. Bunlar
hastaların hastaneden önceki veya sonraki dönemde ortalıkta kalmadan, uçak bileti otel sıkıntısı yaşamadan bu süreci yönetecek. Bütün hastaneler sağlık turizmine hizmet vereceklerse mutlaka aracı kurumlarla anlaşma yapmak ve bu anlaşmalarını Sağlık Bakanlığı’na, Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu’na belgelemek zorunda. Süreç artık farklı işliyor.” Dünya sağlık sektörünün önemli temsilcilerini Ankara’da buluşturacak, 28-30 Eylül tarihlerinde Congresium’da gerçekleşecek olan ‘’Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı’’ (HEALTH SUMEX 2016) Yürütme Kurulu’ndasınız. Bu etkinliğin önemi nedir? “Sağlık turizminde eğer aktif rol alacak bir ülkeyseniz faaliyetlerinizi mutlaka bu işin alıcılarına tanıtmanız lazım. Bu iş sadece TV reklamlarıyla, gazetelerdeki ilanlarla olmaz. Alıcı dediğimiz, yani sektörün önemli oyuncuları, (örneğin Almanya’daki bir sigorta firması olabilir,
Şubat 2016
37
AKTÜEL
Rusya’daki bir sağlık turizmi aracı kurumu olabilir) bu sistemi yöneten kişileri yan yana getirmeniz ve sizin mükemmeliyet merkezi olarak çalışan bir sağlık sisteminizin olduğunu anlatmanız gerekir. İnsanların ülkelerine giderek yaptığınız zaman dünyada 200’e yakın ülke var, bunlardan 50 tanesi bizim hedef ülkemiz. 50 defa farklı ülkeye gitmek yerine 50 farklı ülkeden insanı getirip gücünüzü göstermeniz doğru harekettir. Ankara’daki bu etkinliğe çok büyük önem veriyoruz. Özellikle sağlık sisteminde kendi ülkesi dışına hastaların gönderilmesini organize eden, gerek aracı kurumlar gerekse giden bu hastaların ödemelerini gerçekleştiren ödeme kurumlarının Türkiye’ye gelip sağlık sisteminin gücünü görmesi açısından bu etkinlik bizim için çok önemli.” TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ ÇOK GÜÇLÜ… Size göre Türkiye’nin sağlık turizminde gelişim potansiyeli, güçlü ve zayıf yönleri neler? “Bir defa Türkiye sağlık turizmi açısından dünyadaki en büyük 10 ülkeden birisi. Özellikle cer-
38
Şubat 2016
rahi hizmetler açısından bakarsanız ilk 5’tedir, rehabilitasyon hizmetleri açısından bakarsanız ilk 20’dedir. Ama toplu olarak baktığınız zaman 100 milyar dolarlık sektörün içinde ilk 10’dadır. Sadece tıp ile alakalı sağlık hizmetleri olarak baktığınız zaman da en kötü ihtimalle ilk 6’dadır Türkiye. Dolayısıyla iyi bir konumda… Bir hastaya kalp ameliyatı yapmak istiyorsanız dünyadaki 100 farklı ülkede kalp ameliyatı yapılabiliyor. Buna Afrika’dakiler de dâhil. Ancak Türkiye’de farklı olan ne? Daha
tecrübeli ekipler, daha modern teknolojiler, daha iyi hastaneler, daha iyi ortam… Fakat Türkiye’nin asla doldurulamayacak başkalarıyla kıyaslanamayacak bir özelliği daha var ki o da termal tesislerimiz. Türkiye termal tesisler açısından dünyanın en iyi ülkelerinden birisi. Ancak sadece Almanya’ya bir yılda sağlık bulmak amacıyla reçete edilmiş bir tedaviyi almak için 13 milyon hasta termal tesis kullanmaya gidiyor. Türkiye’de bu rakam 50 bin. Arada çok ciddi bir uçurum var. Ama termal su kapasitemize bakarsak Türkiye’de yaklaşık 1.800 adet kaynak hala kullanılabilir boyutta. Bunların 250 bin adedi halen kullanılabilir durumda. Kapasitemize bakarsak Almanya bir yılda 13 milyon hasta ağırlıyorsa, bizim 25-30 milyon ağırlamamız lazım. Bu bizim en büyük açığımızdır. Termal tesislerimizi rehabilitasyon amaçlı kullanamamışız. Önümüzdeki dönemde, 2016-2018 periyodunda bunu özellikle önceleyeceğiz. Türkiye’nin termal tesislerde en iyi olduğunu herkese gösterecektir. Bu etkinlikler onun başlangıcı olacak.”
AKTÜEL
CPhI Istanbul 2016’ya adım adım! Avrasya’nın en büyük İlaç Fuarı CPhI Istanbul 2016, 01-03 Haziran tarihleri arasında, İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak
D
ünya genelinde ilaç sektörünün en prestijli buluşmalarını gerçekleştiren CPhI portfolyosunun bölgesel kolu olan CPhI Istanbul 2016, Avrasya’nın en büyük ilaç firmalarını 01-03 Haziran tarihleri arasında üçüncü kez İstanbul’da biraraya getirmeye hazırlanıyor. Türkiye, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya bölgesindeki ilaç sektörüne erişmek için katılımcılarına ve ziyaretçilerine çok önemli fırsatlar yaratan CPhI Istanbul 2016’ya 25’den fazla ülkeden 200’ü aşkın katılımcı firma ile 40’dan fazla ülkeden 4.500’ü aşkın ziyaretçinin katılması hedefleniyor. Ayrıca CPhI’ın üç yıl önce sektöre ışık tutmak amacıyla başlattığı ve bu yıl Fortune Türkiye Dergisi işbirliği ile gerçekleştireceği Türkiye İlaç Sektörü Raporu ilk kez CPhI Istanbul 2016’da açıklanacak. CPhI Istanbul’un çok kısa süre içinde bölgede ilaç sektörünün önemli etkinliklerinden biri haline geldiğine dikkat çeken UBM EMEA (Istanbul) Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Başkanı Haluk Balcı; “Fuarcılığın gelişmesine yönelik olarak 40 farklı ülkede 5.000 çalışanımız ile yılda 450 fuar organize etmekteyiz. Onlarca yılda elde ettiğimiz tüm deneyim ve bilgi birikimimizi; dünya çapında hiçbir fuar firmasının ulaşamayacağı ve başaramayacağı güç ve imkanlarla donatarak ilaç sektörümüz ve bulunduğumuz coğrafyaya hizmet etmek için seferber ediyoruz. Öyle ki, CPhI Istanbul daha ilk yılında
40
Şubat 2016
CPhl
Uluslararası Etkinlik Organizatörleri Birliği’nin AEO Mükemmeliyet Ödülleri’nde “En İyi Ticaret Fuarı Lansmanı” ödülüne layık görüldü.” dedi. CPhI Istanbul 2016, sadece fuar etkinliği ile sınırlı kalmayacak; sektöre dair teknolojiler, yasal gelişmeler, yeni pazar trendlerinin yer aldığı zengin içerikli konferanslar katılımcıların ilgisine sunulacak. Ayrıca Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkelerinin de aralarında bulunduğu dünyanın çok çeşitli bölgelerinde Alım Heyetleri CPhI Istanbul 2016’da olacak. İlk kez Alım Heyetleri ile katılımcı firmalar arasında ikili görüşmeler gerçekleştirilecek. CPhI Tedarikçi Rehberi hizmeti de geçtiğimiz yıl olduğu gibi, CPhI Istanbul katılımcılarına ücretsiz olarak sunulacak. Bu rehber sayesinde alıcılar ve tedarikçiler, fuar alanında birbirleriyle kolayca iletişime geçebilecekler. Öte yandan CPhI Istanbul 2016 ziyaretçilerinin ücretsiz olarak fuara giriş yapabilmeleri için online kayıtlar başladı. www.cphi-istanbul.com adresi üzerinden önceden kayıt yapan ziyaretçiler, fuara daha
kolay girerken, düzenlenen konferanslara yüzde elli’lere varan indirimlerle katılma ayrıcalığına sahip olacaklar. CPhI Istanbul 2016, UBM EMEA (Istanbul) tarafından T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun (TİTCK) ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KOSGEB’in destekleri ve İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) resmi or-
taklığı ile düzenleniyor. Ayrıca, Deva elmas; Nobel İlaç platin; Helba İlaç, BD Medical Pharma, CCCMPHIE altın; Koçak Farma, Pharmactive, Vem İlaç ve Infa Group gümüş sponsorlukları üstlendi. Bunlara ek olarak, Analitik Kimya, Mustafa Nevzat, Şanlı İlaç, Infoset, Harman Finochem, Nosch Labs PVT, Pharma Action, Softi Gel Procaps, Symbiotica, Promo Pharma da diğer sponsorlukları üstlendi.
Şubat 2016
41
AKTÜEL
27 kişi H1N1, 2-3 kişi H2N3 virüsünden hayatını kaybetti
S
ağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 27 kişinin H1N1 virüsü, 2-3 kişinin de H2N3 virüsü sebebiyle hayatını kaybettiğini ancak domuz gribine yönelik bir salgının söz konusu olmadığını söyledi. Bakan Müezzinoğlu, Suriyeli sığınmacılara verilen sağlık hizmetlerine ilişkin bir soru üzerine, Türkiye’nin insani ve vicdani sorumluluğunu yerine getirdiğini ve bu yönüyle dünyaya örnek olduğunu vurguladı. Yabancı hekimlerin çalıştırılmasıyla ilgili olarak da yaklaşık 500 civarında yabancı doktorun sağlık hizmeti sunduğunu belirten Müezzinoğlu, bu sayının daha da artmasını istediklerini söyledi.
Türkiye’de 30 bin kişi organ nakli bekliyor
İ
zmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Pirim, 30 bine yakın hastanın organ beklediğini hatırlatarak, organ bağışı konusunda vatandaşların ikna edilmesi gerektiğini ifade etti. Pirim, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 2015 yılında 7 bin 704 kişinin organ ve doku nakli sonrası sağlığına kavuştuğunu, İzmir’in organ bağışında 80 ili
42
Şubat 2016
geride bıraktığını belirtti. Türkiye’nin organ naklinde iyi bir yerde olduğunu bildiren Pirim, bağışlanan bir organın Sağlık Bakanlığının merkezi “Organ Paylaşım Sistemi” aracılığıyla uygun hastaya en kısa sürede naklin gerçekleştirildiğini kaydetti. Pirim, Sağlık Bakanlığı Organ, Doku Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanlığı verilerine göre 22 bin 360’ı böbrek, 646’sı kalp, 2 bin 254’ü
karaciğer, 48’i akciğer, 3’ü ince bağırsak, 3’ü kalp kapağı, 270’i pankreas, 2 bin 549’i kornea olmak üzere 28 bin 133 kişi organ ve doku nakli beklediğine işaret etti. Türkiye’de en fazla organ bekleyen ve her geçen yıl sayısı artan hastaların başında ise böbrek hastaları geliyor. Her yıl yaklaşık 6-7 bin böbrek hastası nakil listesine dahil olurken, 60 bin 622 böbrek hastası da 15 bin 507 cihazda diyalize giriyor.
AKTÜEL
Yeni Mixta Kurutmalı Endoskop Dolabı - MKED 6500 noskopi ve Bronkoskopi gibi tıbbi işlemlerin yapıldığı alanlarda, kullanılan skopların yıkandıktan sonra kurutulup, bir sonraki işleme kadar steril ve emniyetli bir şekilde saklanması amacı ile dizayn edilen kurutmalı endoskop dolabı kolay kullanımı sayesinde sektörün en iyi ürünleri arasında kendinden söz ettiriyor.
2
007 yılında kurulan ve sağlık sektöründe 15 yılı aşan bir deneyimin ürünü Mixta; merkezi sterilizasyon üniteleri paslanmaz çelik ekipmanları, ameliyathane paslanmaz çelik ekipmanları, genel hastane paslanmaz çelik ekipmanları, morg - anatomi üniteleri başlıkları altında ulusal ve uluslar arası standartlarla belgelendirilmiş medikal amaçlı ürünler üretiyor. Mixta konsept ürünler kategorisinde çıkarılan yeni Kurutmalı endoskop dolabı ise dezenfekte edilmiş skopların temiz ve güvenli ortamda saklanması sağlıyor. Genel hastane paslanmaz çelik ekipmanları başlığı altında “kurutmalı endoskop dolabı”
44
Şubat 2016
hastanelerin gastroenteroloji kliniklerinde, endoskopi, Kolo-
MKED 6500’nin üstün özellikleri; LCD Grafik Panelle Ünite Kontrolü: LCD grafik ekran üzerinden kontrol. Isı, zaman ve nem parametrelerini izleme. Dört adet hazır program. Alternatifli zaman ve ısı seçenekleriyle çalışma kolaylığı. Korumalı ve Akıllı Askı Sistemi: De-monte, yumuşak malzeme, temizliği kolay, döner sistemli, endoskop ile uyumlu, yükseklik ayarlı (7-9-11 adet kapasiteli) askı aparatları.
MİXTA
Gastroenteroloji’de Doğru ve Kesin Çözüm: Hastanelerin Endoskopi, Kolonoskopi ve Bronkoskopi Bölümleri için doğru ürün. Tam koruma ve saklama koşullarıyla beklentinizi karşılar. Özel İç Kanal Kurutma Sistemi: Skop iç kanallarının kurutulması için anti-bakteriyel filtreden geçirilmiş 4 adet hava çıkışı. Ultraviyole Lamba ile Tam Koruma, LED Aydınlatma Sistemi: Kapıyla senkronize UV koruma sistemi, LED’li aydınlatma ünitesi. Hızlı ve Güvenilir Kurutma Sistemi: Hızlı, tasarruflu ve güvenilir kurutma sistemi. Hassas Optik Uç Koruyucu: Yükseklik ayarlı çok amaçlı optik uç koruyucu. Altta sıvı toplama tavası. Ekip çalışması ve entelektüel proje yönetiminin en başarılı konsept ürünlerinden biri olan kurutmalı endoskop dolabı şimdiden yoğun ilgi ve istekle karşılanıyor. Mixta; katıldığı yurt dışı fuarlardan aldığı olumlu geri dönüşler ile de bu iddiasını kanıtlıyor. Sağlık personelinin rahat ve hızlı çalışmasını amaçlayan ürün
tasarımı ile de tüm gözleri üzerine çekmiş durumda. Mixta Kurutmalı Endoskop Dolabı’nın teknik özellikleri ise şöyle; • Paslanmaz çelik (AISI 304 kalite) ana gövde, • Aynı anda 7 – 9 11 adet endoskop cihazı saklama kapasitesi, • LCD grafik ekran üzerinden kontrol edilebilen ara yüz, • Isı, zaman ve nem parametrelerini dijital olarak izleme, • Zaman ve ısı seçenekleri üzerinden ayarlanabilen çalışma düzeni, • Sık kullanılan değerler için 4 adet hazır program, • Kabin iç ısısını 25ºC - 40ºC ‘ye sabitleme, • PTC sistemli kurutma fanı ile düşük enerji, yüksek ısı, hızlı kurutma, • Isı artışlarını önlemek için 2 adet bağımsız emniyet ısı sigortası, • Kurutma fanı girişinde ortamdaki tozu tutan sökülüp yıkanabilir filtre, • Sessiz çalışan, gürültüsüz ve titreşimsiz fan sistemi, • Kapı ile senkronize çalışan ışık (LED) ve UV sistemi, • En etkili dalga boyunca çalışan UV sistemi (254 nm), • Kullanıcı dostu emni-
yet sistemleri (kapı açık konumda UV çalışmaz), • Ultraviyole ışın geçişini engelleyen 6 mm kalınlığında temperli cam kapı, • Skop iç kanallarını kurutan anti bakteriyel filtre edilmiş 4 adet hava çıkışı, • Kullanıcı dostu, sessiz çalışan ve 360º dönebilen endoskop askı sistemi, • Kolayca çıkarılıp temizlenebilen endoskop asma yuvaları, • Alt ve orta kısımlarda ayarlanabilir askılı tutma aparatları, • Endoskoplara rahat erişim için ön kısımda basamak, • İki bölümden oluşan kilitlenebilir ön kapak, • Nem çıkışı için kalıp baskı hava çıkış menfezleri, • Dolap altında birikebilecek suyu toplama haznesi, • Kolay taşıma için (kilitlenebilir) dört teker, • 220 v, azami 1,5 KW çalışma gücü, • Ölçüler: 700 x 870 x 2200 mm, • CE ve TSEK belgeleri ve uygunluk sertifikaları. • İki yıl garanti.
Şubat 2016
45
AKTÜEL
Türkiye’nin üçüncü çift kol nakli 11,5 saat sürdü
M
otosikletiyle trafik kazası geçiren ve beyin ölümü gerçekleşen 23 yaşındaki Emin Konar’ın bağışlanan kollarının 29 yaşındaki Mustafa Sağır’a 11,5 saat süren ameliyatla başarılı bir şekilde nakledildi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlenen Öz-
kan ile aynı bölümdeki öğretim üyesi eşi Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibince saat 11.00’de başlayan operasyon 22.30’da sona erdi. Başarılı geçen operasyonun ardından Sağır yoğun bakım servisine alındı. Türkiye’nin üçüncü çift kol naklini gerçekleştiren Özkan çiftinin daha birçok başarılı nakil operasyonları gerçekleştirmesi bekleniyor.
Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nde atama
K
işisel bakım ve bebek bakımı sektörünün önde gelen kuruluşlarından Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nin Pazarlama Müdürlüğü görevine, aynı kuruluşta görev yapan Mert Kokulu getirildi. 2007 yılında Eczacıbaşı Girişim bünyesinde Marka Yöneticisi olarak çalışmaya başlayan Mert Kokulu, 2010 yılında aynı kuruluşta Uzman Marka Yöneticisi, 2012 senesinde Pazarlama Yöneticiliğine terfi etti. 2013 yılında Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nde Pazarlama Müdür Yardımcısı olan Kokulu, görevine Pazarla-
ma Müdürü olarak devam edecek. 2007 yılında Eczacıbaşı ailesine katılan Mert Kokulu, lisans eğitimini 2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. İş hayatına 2002 yılında Alcatel Elektronik’te Ürün Yöneticisi olarak başlayan Kokulu, 2004-2007 yıllara arasında GıdaSA’da Finansal Planlama ve İş Geliştirme Uzmanı ve Ürün Müdürü olarak çalıştı. . Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri, Uni ve alt markalarıyla bebek ve yetişkinlerin yaşam kalitelerini artıran hijyen ürünleri geliştiriyor.
Gen araştırmasına izin çıktı
B
irleşik Krallık İnsan Döllenmesi ve Embriyoloji Kurumu, tartışmalı bir konuda bilimsel araştırmalara izin verdi. İngiltere’de, insan embriyosunu genetik olarak modifiye etme izni çıktı. Londra’daki Francis Crick Enstitüsü’nde gerçekleştirilecek araştırma kapsamında 7 günlük embriyolar üzerinde kısa süreli gen modifikasyon-
46
Şubat 2016
ları yapılacak. Bu çalışmalarda bilim insanları kalıtsal hastalıkları ortadan kaldıracak tedaviler üzerinde yoğunlaşacak. Araştırmacıların ilk hedefi ise kısırlık tedavisi. Yetkililer, genleriyle oynanmış embriyoların 14 gün içinde yok edileceğini ve kesinlikle bir kadının rahmine yerleştirilmeyeceğini net bir şekilde ifade etti.
AKTÜEL
Balık ağları için geliştirildi, hastanelerde de kullanılacak
A
kdeniz Üniversitesinde geliştirilen antibakteriyel boya ile balık ağlarında oluşan kirliliğin önlenmesinin yanı sıra hastanelerde de hijyenik ortam sağlanacak. Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Akarsu tarafından balık
ağlarında oluşan yosunların önlenmesi amacıyla geliştirilen antibakteriyel boya, hastanelerdeki mikroorganizma, mantar ve virüs oluşumunun önlenmesi amacıyla da kullanılacak. Ağlar için geliştirilen boyanın başka alanlarda da kullanıma açık olduğuna değinen Akarsu, yaptıkları incelemelerde boyanın birçok bakteri çeşidini yok ettiğini tespit ettiklerini dile getirdi. Hijyenik yüzeyler için de bu boyanın kullanılmasının gündeme geldiğini belirten Akarsu, “Çalışmalarımız sırasında kapalı ortamda flore-
san ışığıyla da boyanın aktif hale gelerek bakterileri yok ettiğini tespit ettik. Bu yönde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Şu anda birçok hastane ve özellikle yoğun bakım ünitelerinde denemelerimizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
Bayer Türk İlaç Bölümü Başkanlığına Dr. Viktor Geisler atandı
G
eisler, Bayer İlaç bölümünün, Türkiye’deki faaliyetlerinin yanı sıra Magrep ülkeleri ve İran’daki faaliyetlerinden de sorumlu olacak. Geisler yeni görevine atanmadan önce Bayer Healthcare’in Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu İlaç Bölümü Başkanlığı’nın yanı sıra Rusya Ülke Müdürlüğü görevlerini yürütüyordu. İlaç sektöründe 22 yıllık tecrübeye sahip olan Dr. Geisler, 2010 yılında Bayer ailesine katılmadan önce Jenapharm GmbH & Co, Schering ve VitaTec gibi dünyanın önde gelen ilaç şirketlerinde görev aldı.
48
Şubat 2016
AKTÜEL
Kanser için umut var AİFD Genel Sekreteri Dr. Dereli; “Yeni ilaç ve tedaviler sayesinde artık umut var: Kanseri mutlaka yeneceğiz.”
U
luslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından kanser konusunda kamuoyunda farkındalık yaratarak kanserden ölümlerin önene geçilmesi hedeflenen Dünya Kanser Günü için her yıl 4 Şubat tarihinde tüm dünyada çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği de (AİFD) Dünya Kanser Günü nedeniyle yayınladığı mesaj ile kamuoyunun dikkatini kanser tedavisinde gelinen noktaya çekti. Dünyada her yıl 14 mi-
lyon kişinin kansere yakalandığını ve bu sayının 2025 yılında 20 milyona ulaşacağını belirten Dr. Dereli; “Her yıl dünyada 8,2 milyon bireyi kanserden kaybediyoruz. 2025 yılında kanserden ölümlerin sayısı 11-12 milyona çıkması bekleniyor. Sadece risk faktörlerinin ortadan kaldırılması bile büyük fark yaratmakta. Kanserin toplumsal maliyeti çok yüksek. Ancak araştırmacılar bilimin tüm olanaklarını kanserle mücadele için kullanıyor. Yakın bir gelecekte, insanlığın kanseri yendiğine mutlaka tanık olacağız.” ifadelerini kullandı. ‘En çok “akciğer kanseri” tedavisi için çalışılıyor.’ Tedavi geliştirmek üzere araştırmacı ilaç firmaları tarafından üzerinde en fazla çalışılan kanser türünün akciğer kanseri olduğunu vurgulayan AİFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, “Akciğer kanseri, dünyada kanserden kaynaklanan ölüm
nedenlerinin başında geliyor ve bu hastalığa tedavi oluşturmak üzere hâlihazırda 123 ilaç üzerinde çalışılıyor. Tüm yeni kanser vakalarının yüzde 3’ten fazlasını oluşturan “lösemi”nin tedavisine yönelik ise 106 yeni ilaç ve tedavi geliştiriliyor. Araştırmacı ilaç firmaları lenfoma tedavisi için ise 92 yeni ilaç üzerinde çalışırken, kadınlarda önde gelen kanser türü olan meme kanseri için 82 yeni ilaç geliştirilme aşamasında. Kanser türlerine yönelik olarak gelişim aşamasındaki diğer ilaçlar ise beyin tümörleri, cilt kanseri, kolorektal kanser, yumurtalık, prostat kanseri, çocukluk kanserleri, solid tümörler ve diğer kanser türlerini hedef alıyor. Gelişim aşamasındaki bu ilaçların yüzde 80’i türünün en iyisi olma potansiyelini taşıyor ve bu ilaçların yüzde 73’ü ise kişiye özel tedavi sağlama potansiyeline sahip.” dedi.
Son teknoloji Suavinex burun aspiratörü
A
RS Bebek A.Ş. tarafından Türkiye’ye getirilen Suavinex, son teknoloji kullanarak geliştirdiği Anatomik Burun Aspiratörü ile annelerin tercihi olmaya aday. Bebekler-
50
Şubat 2016
in sağlığına ve gelişimine özen gösteren Suavinex, son teknoloji ile geliştirdiği burun aspiratörü ile bebeklerin daha rahat nefes almasını sağlayarak kaliteli bir uykuya dalmalarına yardımcı oluyor. BPA içermeyen ve Avrupa çocuk bakım ürünleri standartlarına uygun olarak üretilen aspiratör, burun içerisinde oluşan mukozayı emerek hazneye dolduruyor ve
yedek uçlarıyla kullanım kolaylığı oluşturuyor.
AKTÜEL
Ekranlar rulo haline getirilip katlanabilecek
A
kdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Arpaç ve ekibi tarafından geliştirilen bir proje ile ekranı bulunan tüm elektronik eşyaların katlanabilir hale gelmesine olanak sağlanacak. Arpaç, 12 kişilik ekip olarak ileri teknolojik ürünlerin oluşturulması için çalıştıklarını
söyledi. Akdeniz Üniversitesindeki laboratuvarlarda dünyada ilk olan, rulo haline getirilebilecek ekran teknolojisini geliştirdiklerini ifade eden Arpaç, “Televizyonlar başta olmak üzere ekranı olan her yerde bu teknoloji kullanılabilecek. Bilgisayar, televizyon, cep telefonu, oled (Organik ışık yayan diyotlar)
teknolojisinin
kullanılabildiği
tüm yüzeylerde çok rahat kullanılabilecek bir ekran olarak planladık. Dünyada şu anda bir benzerinin olmamasından dolayı bu ürünü Avrupa başta olmak üzere
dünya
genelinde
pat-
ent başvurumuzu yaptık” diye konuştu.
Yapay akciğer’le hayata tutundu
S
olunum şikayetlerinin artması nedeniyle Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran 41 yaşındaki Ercan Erbil’de, yapılan muayene ve tetkiklerden sonra, H1N1 virüsüne bağlı zatürre geliştiği tespit edildi. Ağır zatürrenin, akut solunum sıkıntısı sendromunu (ARDS) tetiklemesi üzerine, Türkiye’de belli merkezlerde uygulanan yapay akciğer işlemi uygulanarak, hasta hayata bağlandı. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Hacı Ali Uçak ise hastanede ilk defa yapılan bir operasyonla yapay akciğer makinesini implant ederek, hastaya hayat kurtarıcı bir müdahalede bulunduklarını belirterek, “Bu işlem belli merkezlerde yapılır. Hastamızın durumu ağırlaşınca bu işlemi gerçekleştirdik. Bu tür durumlarda ölüm oranı oldukça yüksek. Hastanın yaşama tutunma umudu oldukça düşük olmasına rağmen, son noktada
52
Şubat 2016
yapılabilecek en üst düzeydeki işlemlerden birini hastanemizde gerçekleştirdik” diye konuştu.
AKTÜEL
Bıçakcılar’dan sektöre fark katacak yeni ürünler
T
ürk medikal sektöründe 1959 yılından beri tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında öncü rol üstlenen Bıçakcılar, 25-28 Ocak tarihleri arasında Dubai’de düzenlenen Arab Health Fuarı’na on ikinci kez katıldı. 2005 yılından bu yana fuara düzenli olarak katılan Bıçakcılar’ın standı her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın farklı bölgelerinden gelen 200’den fazla ziyaretçiyi ağırladı. Fuarla ilgili bir açıklama yapan Bıçakcılar CEO’su Sadrettin Dai, Arab Health’i yeni iş alanları yaratmak ve ilişkileri geliştirmek açısından önemli bir fırsat olarak gördüklerini belirtti. Dai; “Medikal sektörü, son yıllarda hem üretim hem dış ticaret potansiyelini hızla artıran sektörlerin başında geliyor. Bıçakcılar olarak biz de sektörün büyümesi paralelinde yeni ürünler geliştirmeye odaklanmış durumdayız. Üretimini ve satışını yaptığımız
iki ana ürün grubumuzu fuarda tanıtma fırsatı bulduk. böylelikle yurtdışı pazar payımızı ve ihracat yaptığımız ülkelerin sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bu yıl 41. kez düzenlenen Arab Health Fuarı’nda Ortadoğu, Afrika, Arap ülkeleri, Körfez bölgesi ve hatta Avrupa gibi çeşitli coğrafyalardan birçok ziyaretçi ile buluştuk” dedi.
ziyaretçiyle buluşturdu. Ayrıca ameliyathane ekipmanları ürün grubunun önemli ürünlerinden güç kesintilerinde alternatif kullanımı olanağı sağlayan Surgiline3000 Ameliyathane masası ve sessiz çalışma özelliği bulunan Vaculine Maxi Aspiratör’ü de tanıtarak fuarın ilgi odağı oldu.
FUARDA İLK YERLİ ÜRETİM LÖKOSİT FİLTRESİ OLMA ÖZELLİĞİ TAŞIYAN B-LEUKO’U ZİYARETÇİLERLE BULUŞTU Bıçakcılar, fuarda tek kullanımlık ürün grubu içinde yer alan yeni ürünleri; hasta idrar takip sisteminde hassas ölçüm sağlayan Urimetre Plus 500 ve ilk yerli üretim Lökosit Filtresi olma özelliği taşıyan B-Leuko’u
1959 yılından bu yana medikal sektörde hizmet veren Bıçakcılar A.Ş. başta İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya, İrlanda ve İspanya gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri olmak üzere Tunus ve Mısır gibi Afrika ülkeleri ile Endonezya, Filipinler gibi Uzakdoğu ülkelerine ihracat yapıyor. Medikal cihazlar ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında ürünleri dünyanın dört bir yanında kullanılan bir marka olan Bıçakcılar A.Ş.’nin 2015 yılı sonunda ihracat yaptığı ülke sayısı 100’e ulaştı.
Şubat 2016
53
AKTÜEL
Dr. Nilüfer Çetin, Janssen Türkiye Medikal Direktörü olarak atandı Bir saniyede kansız anjiyo
E
D
r. Nilüfer Çetin, Aralık 2015 tarihinden itibaren Janssen Türkiye Medikal Direktörü olarak atandı. Nilüfer Çetin, bu atanma öncesinde Janssen Türkiye Pazarlama ve İş Birimleri Departmanı’nda Merkezi Sinir Sistemi Pazarlama ve İş Birimi Müdürü görevini başarıyla sürdürmüştü. Janssen Türkiye’ye 2008 yılında Anti-İnfektif ve Nöroloji Terapötik Alan Müdürü olarak katılan Çetin, “Janssen Enfeksiyon Takımı” oluşmasına destek sağlamıştı. 2013 yılına kadar, MSS portföyünde Terapötik Alan Müdürü görevini yürüterek, bu görevine ek olarak, bilimsel lider olarak “İmmünoloji” alanında tecrübelerini aktarmış ve paydaşlar ile iş birliği kurmaya ve beraberinde yeni vizyon ve stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlamıştı.
54
Şubat 2016
rzurum Yakutiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Fakültesi Acil Radyoloji Servisi’nde kurulan yeni sistem görüntüleme cihazlarıyla, anjiyo süresi 1 saniyenin altına indirildi. Yakutiye Araştırma Hastanesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mecit Kantarcı, yeni donanım sayesinde kalp ve göğüs ağrısı çeken hastaların 1 saniyeden az bir süre içinde anjiyo görüntülerini alarak tedavi sürecini başlatabildiklerini anlatıyor. Söz konusu cihazların ilk defa kullanıldığını belirten Kantarcı, 7 gün 24 saat hizmet verdiklerini söylüyor. Kantarcı;
“640 kesitli ve 16 santim detektörü olan bir cihazla, 1 saniyeden daha az süren çekim hızı ile özellikle göğüs ağrısı olan hastaların kalp damarlarını görüntüleyebiliyoruz. Eğer hastanın damarlarında bir tıkanıklık varsa, bunu anında görüntülerde belirleyip hastayı tedavi ünitesine alabiliyoruz” dedi. Damarlardaki bir yırtılma ya da akciğerlere giden bir pıhtının da göğüs ağrısı yapabildiğini kaydeden Kantarcı, kullandıkları yeni cihazlarla, “Üçlü Dışlama” ismini verdikleri bir yöntemle göğüs ağrısının kesin nedenini ortaya koyabildiklerini söylüyor.
AKTÜEL
Hastanın İki Gözü Arasındaki Doku Nakliyle Hipermetropi Tedavisi Gerçekleştirildi!
Y
arasında doku nakli uygulayarak hipermetropi tedavisini başarıyla uygulayarak hastamızı sağlığına kavuşturduk” dedi.
SMILE lazer, ağır ameliyat şartlarını ve risklerini 15 dk’ya indirdi Gerçekleştirilen ameliyatın normal şartlarda çok büyük bir risk taşıdığına dikkat çeken Doç. Dr. Volkan Hürmeriç, hastanın göz içi merceğinin göz duvarına dikilmesi gibi ağır bir operasyon geçirmesi gerekirken uygulanan yöntemle sadece 15 dakikada sağlığına kavuştuğunu söyledi. Gerçekleştirdiği ameliyat yönteminin daha önce hipermetrop vakalarda çok az sayıda uygulanmış olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hürmeriç, “Bu yöntem daha önce başka insanlardan alınan lentikül dokuları ile yapılmaktaydı. Biz bu ameliyatla dünyada ilk defa aynı hastanın iki gözü
SMILE lazer yönteminin diğer lazer yöntemlerinden farkı nedir? Miyop ve astigmatta çok düşük ve çok yüksek derecelerde bile başarılı sonuçlar elde edilen SMILE lazer yöntemi, kişiye özel bıçaksız tedavi olarak lazer teknolojisinde bir devrim olarak kabul ediliyor. 3. nesil lazer teknolojisi olarak kullanılan SMILE lazer yöntemi diğer lazer sistemlerine göre tedavide birçok yeniliği ve avantajı da beraberinde getiriyor. LASIK ve LASEK lazer sisteminden sonra kullanılmaya başlanan SMILE lazer yönteminin en büyük avantajı LASIK’te olduğu gibi korneada büyük bir kesi yapılmıyor. Klasik lazer yönteminde gözün kornea tabakasından kapak (flep) kaldırılarak lazer ışını kaldırılan kapağın altına uygulanıyor. Özel bir Femto lazerle uygulanan SMILE laz-
ıllar önce geçirdiği göz ameliyatında göz içi merceği yerleştirilemeyen 38 yaşındaki Ebru Bayar’ın 23 yıldır hiç kullanamadığı hipermetrop sağ gözü ile miyopi olan sol gözü dünyada ilk defa kullanılan bir yöntemle tedavi edildi.
56
Şubat 2016
er yönteminde ise göz bozukluğu korneadan kapak kaldırılmadan düzeltiliyor. Böylelikle LASIK cerrahisindeki kapak (flep) ile ilgili karşı karşıya kalınan komplikasyonlar SMILE lazer cerrahi yönteminde yaşanmıyor.
AKTÜEL
Sağlıkta gelişmiş ülkeler ligi Novartis’in AMAC Başkanı Garcia, dünyada 2 milyar insanın ilaca ulaşamadığını belirterek, “Türkiye’de gelişmiş ülkelerdeki gibi güçlü bir sağlık sistemi var” dedi
D
ünyanın sayılı ilaç şirketlerinden Novartis, Türkiye yatırımlarını genişletiyor. Türkiye’nin gerek sağlık sistemi gerekse de yatırım ortamı açısından gelişmiş ülkeler kategorisinde olduğunu söyleyen Novartis Asya-Pasifik, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi (AMAC) Başkanı Carlos Garcia; “Türkiye’de güçlü bir sağlık sistemi mevcut. Nüfusun tamamına yakınının sağlık hizmetleri devlet tarafından karşılanıyor. Bu, gelişmiş ülkelerde rastlayabileceğimiz olumlu bir durum” dedi.
Peter Catalino özellikle Araştırma- Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarında Türkiye ile olan işbirliğinin arttığını ifade ederek ve Türkiye’de daha çok geliştirme tarafına yoğunlaştıklarını belirtti ve şunları söyledi; “Türkiye’deki pek çok hekim ile bu kapsamda çalışıyoruz. Ayrıca klinik araştırmalar konusunda ülkenizde ciddi
ilerlemeler kaydediliyor. Türkiye’de bu alanda gerçekleştirilen çalışmaların yüzde 25’i şirketimiz tarafından yapılıyor. Bu alandaki yatırımlarımız devam edecek.”
725 MİLYON DOLAR İHRACAT Türkiye’de uzun yıllardan beri yatırım odaklı büyüdüklerini belirten Garcia; “Halen faaliyet gösteren 4 üretim tesisimiz ile son 10 yılda 725 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Türkiye’de en fazla ihracat yapan ilaç şirketi konumundayız. İlaç sektörü tarafından gerçekleştirilen ihracatın yüzde 22’si şirketimiz tarafından yapılıyor.” dedi. İLACI TÜRKİYE’DE GELİŞTİRİYOR Novartis, Türkiye Ülke Başkanı
Şubat 2016
57
AKTÜEL
Mesane kanseri tedavisinde yeni umut Roche’un mesane kanserinintedavisi için çalıştığı yeni araştırma ürünü Amerikan Klinik Onkoloji Derneği’nin 2016 Yılı Genitoüriner Kanserler Sempozyumu’nda (ASCO GU) değerlendirmeye sunuldu
S
on yıllarda giderek daha çok kişide görülmesiyle dikkat çeken mesane kanseri en riskli hastalıklar grubunda yer alıyor. Tedavi seçeneklerinin sınırlı olması nedeniyle her yıl yaklaşık 145 bin kişinin ölümüne neden olan metastatik mesane kanseri için yeni gelişmeler umut verici haberleri de beraberinde getirdi. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülen mesane kanserinin son 30 yıldır tedavisine yönelik etkin bir sonuç geliştirilemediği biliniyordu. Az gelişmiş ülkelerde yine 3 kat daha yaygın
58
Şubat 2016
görülen mesane kanserinin tedavisi için bugün yeni bir tedavi seçeneği olabileceği belirtiliyor. Roche yenilikçi tedavi yatırımlarına devam ediyor Roche mesane kanseri tedavisinde devrim niteliğindeki yeni ilacını global sağlık otoritesi olarak bilinen ABD Gıda ve İlaç Dairesi’ne (FDA) yakında sunmayı planlıyor. Roche Sağlık Direktörü ve Global Ürün Geliştirme Başkanı Dr. Sandra Horning; “Roche’un ilacına yanıt veren ilerlemiş mesane kanseri
hastalarının çoğu uzun takip döneminde yanıtları koruması cesaret verici bir gelişme. Söz konusu tedaviyi uygulayan hekimlere ve hastalarına en kısa sürede sunma umuduyla bu sonuçları AB, FDA ve diğer sağlık makamlarıyla paylaşmak için sabırsızlanıyoruz.” dedi.
AKTÜEL
Türkiye Teknolojik Lens Materyalini Üretmeye Başladı
V
SY Biotechnology; Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onaylı Ar-Ge Merkezi’nde, TÜBİTAK desteğiyle göz içi lens hammaddesini üretmeyi başardı. Firma, hem Türkiye’den hem de yurtdışından üniversiteler ile gerçekleştirdiği testler sonucunda bu materyalin üstün kalitesini kanıtladı. Bu yeni formülü ile hem Amerika Birleşik Devletleri’nden hem de Türkiye’den patent aldı. Amerika’da “Oftalmik Amaçlı Yüksek Refraktif Indeksli Polimerler (High Refractive Index Polymers)” uluslararası patentinin sahibi oldu. DÜNYADA İLK VE TEK ÖZELLİKLERE SAHİP VSY Biotechnology tarafından geliştirilerek üretilen hammadde materyali, Enova markalı yeni göz içi lenslerin imalatında kullanılıyor. Materyal hidrofobik yapıda olup glistening-free (parlama yapmayan) özelliğe sahip olan dünyadaki ilk ve tek göz içi lensin üretilmesine olanak sağlıyor. Materyalin Camsı Geçiş Sıcaklık Değeri’nin (Tg) yüksek olması, yapısı itibariyle göz ameliyatlarında kolay kullanım imkânı, yine dünyada ilk olan tek kullanımlık kalıplama teknolojisi
60
Şubat 2016
testleri gerçekleştirdi. Ayrıca Türkiye’deki üniversiteler ve üniversite hastaneleri ile göz içi lenslerinin hidrofobik özelliğinin belirlenmesinde yüzey kontak açısı testleri, stabilite testleri sürecinde biyouyumluluk testleri ve diğer klinik çalışmalarda bulunuldu. ile üretiminin sağlanması önemli özellikleri arasında. ROBOTİK KALIPLAMA MEKANİZMASI DEVREDE Yeni hammadde materyali ile üretilen Enova Lensler, robot sistemi ile el değmeden tek kullanımlık plastik kalıplama yöntemi ile üretiliyor. Lensler, yüksek optik kaliteye ve düşük üretim maliyetine sahip. Enova göz içi lenslerinin refraktif indeksinin yüksekliği sayesinde lensler benzer standartlara göre daha ince üretilebiliyor ve daha dar alandan (1,8 mm) göz içine yerleştirilebiliyor, ameliyat sonrası hızla iyileşme sağlanabiliyor. KAMU VE ÜNİVERSİTELERLE YAPILAN İŞBİRLİKLERİ VSY Biotechnology, Fransa ve Almanya’daki Akredite Test Merkezleri’nde biyouyumluluk, fizikokimyasal, optik ve mekanik testler, göz içi lensleri üzerinde ekstraksiyon testleri, projen
VSY BIOTECHNOLOGY CEO’SU DR. ERCAN VARLIBAŞ; “BİYOTEKNOLOJİ BİLİM DALI DAHA DA GELİŞECEK” VSY Biotechnology CEO’su Dr. Ercan Varlıbaş konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Projemiz ülkemizde öncelikli alanlardan biri olan biyoteknoloji bilim dalına yönelik ar-ge ve inovasyon faaliyetlerine katkı sağlayacak. Geliştirilen Enova lensleri ile Glistening-free, düşük Tg’li, ileri teknoloji hidrofobik lens ihtiyacı olan hastaları memnun edeceğiz. Ön yüklü göz içi lensi yerleştirme sistemi sayesinde de doktorlar operasyonlarını daha hızlı ve kolay şekilde gerçekleştirebilecekler. Katma değeri yüksek olan bu üründen elde edeceğimiz ticari kazanımları diğer ar-ge projelerinde kullanarak ürün çeşitliliğimizi artıracağız” şeklinde konuştu.
Enfeksiyon
Dezenfeksiyon
Enfeksiyon-Dezenfeksiyon
Hisar İntercontinental Hospital Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzm. Dr. Ramazan GÖZÜKÜÇÜK
E
nfeksiyon Hastalıkları, ülkemizde ve tüm dünyada en sık görülen hastalık grubunu oluşturmaktadır. Enfeksiyon, mikroorganizmaların insan vücuduna girdikten sonra, üreyip çoğalarak, istenmeyen belirtiler ve/veya hastalıklar oluşturmasıdır. Bu mikroorganizmalar bakteri, virüs, mantar ve parazitlerdir. Enfeksiyon hastalıklarının belirti ve bulguları çok farklı olabilmektedir. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, ağrı, bulantı, kusma gibi genel şikayetlere ek olarak etkenin cinsine ve enfeksiyonun yerine bağlı olarak gelişen spesifik belirti ve bulgular; ishal, kabızlık, eklem ağrıları, vücutta döküntüler ve kızarıklıklar, öksürük, sarılık, bilinç bozuklukları olarak sıralanabilir. Mikroorganizmaların, tüm
canlılar gibi uygun ortamlar bulduklarında beslenerek çoğaldıklarını, toprak, hava, insan vücudu ve tüm çevremizde yer aldıklarını biliyoruz. Bu mikroorganizmaları yok etmek için sterilizasyon veya dezenfeksiyon işlemleri uygulanmaktadır. Bir maddenin üzerinde veya içinde bulunan tüm mikroorganizmalardan arındırılma işlemine sterilizasyon denir. Bu işlem sonrasında hastalık yapan ve yapmayan tüm mikroorganizmalar öldürülmektedir. Dezenfeksiyon ise insanlarda hastalık yapma özelliği olan mikroorganizmaların uzaklaştırma işlemidir. Bu işlem geniş bir aralığı ifade eder. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan ısı, sterilizasyon derecesine yakınlıkta yapıldığında yüksek düzeyde dezenfeksiyon, mikroorganizmaların hastalık yapıcı ve dış çevre koşullarına dirençsiz şekillerinin öldürüldüğü şekilde yapılırsa düşük düzeyde dezenfeksiyon işlemi olarak adlandırılmaktadır. Bunların arasında kalacak etkinlikte yapılan işlem ise orta düzeyde dezenfeksiyondur. Yüksek düzeyli dezenfeksiyon işlemi için genellikle daha konsantre dezenfektan maddeler, uzun süre uygulanarak yapılır. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan maddelere dezenfektan denir. Bunlar genellikle kimyasal maddelerdir. Bugün bir çok kimyasal dezenfektan madde kullanılmaktadır. Deri gibi canlı dokular üzerine uygulanan dezenfeksiyon işlemine ise antisepsi denilmektedir. Bir
ortam mikrop içeriyorsa septik, içermiyorsa aseptik ortak olarak tanımlanır. Ameliyat gibi tıbbi girişimler aseptik ortamlarda yapılır. Dezenfeksiyon ve antisepsi daha çok kimyasal maddelerle yapılır. Kimyasal maddelerin mikroorganizmalar üzerine öldürücü veya üremeyi durdurucu özelliklerini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Pastörizasyon, genellikle sütlere ve süt ürünlerine uygulanan bir işlemdir. Bu işlemde süt özel yöntemlerle dezenfekte edilir. Bu amaçla uygun ısı ve sürede ısıtılan süt ve süt ürünleri ile insanlara geçebilen bruselloz, salmonelloz ve tüberküloz gibi enfeksiyonlar önlenmiş olur. Pastörize edilmiş sütte ölmeyen saprofit mikroplar zamanla üreyerek sütün bozulmasına (kesilmesine) neden olurlar. Bu yüzden pastörize sütler en geç 2 gün içinde tüketilmelidir. Kullanım kolaylığı açısından pastörize sütler yerine steril sütler de tüketime sunulmaktadır. DEZENFEKSİYONUN TARİHÇESİ Mikroorganizmalar insanlar tarafından bilinmeden ve bunları ortadan kaldırma düşüncesi olmadan önce, deneme yanılma yoluyla buldukları yöntemleri kullanarak besinlerin mikroorganizmalar tarafından bozulmalarını önleyici çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemleri besinlerin ısıtılması, tütsülenmesi, tuzlanması ve baharat ilave edilmesi olarak sayabiliriz. Temizlik, beslenme, insan ve hayvan atık maddelerinden sakınmaya ilişkin öneriler, çeşitli din
Şubat 2016
63
AKTÜEL
kitaplarında yer almaktadır. Mumyalama, tütsüleme, içme sularının kaynatılması, hayvan pisliklerinin gömülmesi, temas ile hastalıkların geçebileceği bilgisi, ellerin dezenfeksiyonu işlemleri tarihsel gelişim içinde izlenmektedir. Sterilizasyon ve dezenfeksiyon konularındaki yöntemler 1800’lü yıllarda gelişme kaydetmiştir. Koch, Pasteur, Lister, Chamberland ve Tyndall sterilizasyon konusunda çalışan ve uygulama yapan bilim adamlarıdır. İlk bulunan dezenfektanların daha etkin ve daha az yan etkilere sahip olanlarını geliştirebilmek için yoğun çabalar sarf edilmiş ve birçok dezenfektan madde kullanıma sunulmuştur. VÜCUT DEZENFEKSİYONUNUN İLK VE EN ÖNEMLİ BASAMAĞI EL DEZENFEKSİYONUDUR Direkt temas, bakterilerin nakledilmesinde çok önemli bir yer tutar. Direkt temas ile bulaşmada en önemli yol ise ellerdir. Uygun bir el temizliği bu konuda ciddi bir önlem olmaktadır. Ellerden alınan örneklerde, lavabo, musluk, kapı kolu, sabun ve kullanılan dezenfektan sıvılarda yapılan mikrobiyolojik incelemelerde bakteriler üretilebilmektedir. Tuvalet ve tuvalet sonrası temizlenme alışkanlıkları da ayrıca ellerin mikrop florasını önemli ölçüde etkilemektedir. Ellerin dezenfeksiyonu için su ve sabunla dikkatlice yapılan bir el temizliği genellikle yeterli olmaktadır. Katı sabunların çok kişi tarafından ellenmesi nedeniyle, sıvı sabun kullanımı daha sağlıklı olmaktadır. Günlük hayatta ellerin dezenfeksiyonu için 15 saniye eller ovuşturularak sabunlamak yeterlidir. Bu işlem kir, yağ, hücre döküntüleri ile birlikte bakterilerin de
64
Şubat 2016
uzaklaştırılmasını sağlar. Doğrudan hastalarla ilişkisi olan sağlık personelinin el yıkamasında dezenfektanlı sabunlar kullanması daha etkili olmaktadır. Hastayla ilişkili kişilerin herhangi bir işlem ya da yaklaşım öncesi ve sonrasında ellerini sabunlaması gerekir. Hastanede çalışan bir hemşire örnek alınırsa, göreve başlamadan önce, hastaya temas veya girişim öncesi ve sonrası, tuvalet sonrası, yemekten önce, özel bakım servislere girerken ve çıktıktan sonra, görevden ayrılırken mutlaka ellerini yıkamalıdır. Cerrahi girişimlerden önceki temizlik ise ayrı kurallar gerektirir. Su kesintileri yaşandığında ev koşullarında suların dezenfeksiyonu için kolayca uygulanabilecek yöntemler; klor tableti kullanımından kaynatmaya kadar farklı yöntemleri içermektedir. Bu yöntemlerden en eskisi ve en basiti kaynatmadır. Genellikleküçük çocukların içecekleri suyun ve içme suyunun elde edilmesinde yararlanılabilir. Bu su lezzetsiz bir sudur. Bu nedenle kaptan kaba boşaltılarak içerisine eriyik halinde CO2ve O2gazlarının girmesi sağlanır. Böylece suyun
lezzeti sağlanmış olur. Bir diğer önemli nokta ise, Dezenfeksiyon işleminden önce mutlaka mekanik temizlik yapılması gerekliliğidir. Aksi takdirde dezenfeksiyon işlemi etkin olmayacaktır. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan maddeler temizlik malzemesi değildir ve bu amaçla kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Kimyasal dezenfektanlar doğru olarak kullanıldığında dezenfeksiyon işlemi için kullanılan en değerli maddelerdir. Bu amacın dışına çıkıldığında bu iş için sarf edilen zaman ve para boşa gitmiş olacaktır. Ayrıca belirtilen yoğunluğun üzerinde kullanıldıklarında insan sağlığıyla ilgili sakıncalar ortaya çıkar. Örneğin su dezenfeksiyonunun daha etkin olması için suya daha fazla klor katılması yanlış bir uygulama olup ek problemlere yol açabilmektedir.
AKTÜEL
Kanser teşhisinde önemli adım Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun’dan oluşan çalışma grubu, “Tahribatsız biyoölçüm veya biyoalgılama” ismini verdikleri çalışma çerçevesinde geliştirdikleri biyosensör teknolojisi ile hastalıkların teşhisi için yeni bir dönem başlatıyor
H
astalıkların tespiti için geliştirilen ve biyobelirteçleri (biomarker) deri üzerinden algılayabilen biyonsensör teknolojisi ile düşük hacimde vücut sıvısı kullanılarak çoklu hastalık tespiti hızlanarak kolaylaşıyor. Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun tarafından 2010 yılında çalışmalarına başlanan projede benzer sistemler kullanılarak tümörler tespit edilebilecek. Teknolojinin kablosuz olması, pasif sensör olması ve dizin halinde yapılabiliyor olmasının büyük avantaj sağladığını kaydeden Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun, bu teknoloji ile birden fazla hastalığın aynı anda teşhis edilebileceğini, bir kan damlasının pek çok hastalığın tespiti için yeterli olacağını belirttiler. Araştırmada geliştirilen sensörler, biyolojik yapıların elektromanyetik özelliklerini çok hassas bir şekilde ölçebilecek ve
66
Şubat 2016
bu sayede uzun vadede meme kanseri gibi hastalıklar erken dönemde tespit edilebilecek. Kesik-Halka Rezonatörü Kullanılarak Geliştirilen Mikrodalga- Tabanlı Biyosensör ve Kanser Teşhis Teknolojisi, sağlık sektöründe kullanılacak biyosensörlerin gerçeklenmesi doğrultusunda önemli bir eşiğin aşılmasına katkısı olacak. Projeyle aynı anda farklı biyomoleküllerin tespiti yapılacak, tahribatsız ölçümler gerçekleştirecek ve kablosuz, invazif olmayan algılama sağlanacak. Mikrosistemler üzerinde çalışmalarını yürüten Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun’un üzerinde çalıştıkları biyosensör teknolojisi, kesik-halka rezonatörlerinin antenler ile birlikte aynı taban (substrate) üzerinde üretilmesi ve oluşan yapının okuyucu elektroniği ile tümleştirilebilir hale getirilmesine dayanıyor. Elektriksel olarak pasif bir
özelliğe sahip olan bu algılayıcı biyosensörler, hem teknoloji hem de uygulama alanına önemli bir yenilik getirecek. Bu sıra dışı özellik sayesinde geliştirilen biyosensörler, vücut içine yerleştirilebilecek (implant) ve hastalığın sürekli gözlem altında tutulması sağlanacaktır. Sensörlerin elektronik devreler ile birleştirmesinin mümkün kılınmasıyla yüksek performanslı ve taşınabilir sistemler oluşturularak teknolojik yenilikler sunulacak. Özelikle çocuk hastalarda kan alma gibi sıkıntılı süreçlerle ölçülmesi gereken bazı biyobelirteçler, geliştirilen kablosuz sistem ile kan almadan gözyaşı, ter gibi vücut sıvıları üzerinden ölçebilecek. Projeyi geliştiren Boğaziçili akademisyenler, sağlık alanında kullanılabilecek bu teknoloji ile bilimin sağlık alanında kullanımı için önemli bir adım attıklarını belirtirken, bu teknolojinin pahalı olmayacağını, herkesin ulaşıp yararlanabileceği bir teknoloji olacağının altını çiziyor.
AKTÜEL
Enfeksiyondan korunmak için talimatlara tam uyum şart!
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman
E
nfeksiyonlardan korunabilmek için özellikle sağlık alanında kullanılan ve insan dokularıyla temas eden tüm araç ve gereçlerin mikroplardan arındırılması gerekiyor. Bunun için başta temizlik olmak üzere dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemleri uygulanıyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman ve Enfeksiyon Komitesi Hemşiresi Eda Sabah Müsellim, hastane ortamında alınması gereken enfeksiyon- dezenfeksiyon tedbirlerini ve sağlık sektöründe çalışanların enfeksiyondan uzak kalmaları için dikkat etmesi gerekenleri Medikal Teknik okuyucuları için anlatıyor. M.T: Medikal Park olarak hastanelerinizde enfeksiyondezenfeksiyon konularında hangi tür güvenlik önlemleri ve tedbirleri alıyorsunuz? M.P: “Medical Park Hastaneler Grubu’nda hastane kaynaklı enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi amacıyla birçok
68
Şubat 2016
tedbir alınmaktadır. Enfeksiyon açısından riskli alanlar tespit edilerek bu alanlara özgü enfeksiyon kontrol çalışmaları ve takibinin yapılması, hastane enfeksiyon oranlarının ve cerrahi alan enfeksiyon hızlarının aktif sürveyans ve izlemi, hastane çalışanlarının enfeksiyon hastalıkları ve kontrolü konusunda bilgilendirilmesi ile Enfeksiyon Kontrol ve Önleme Programı’nın etkili yürütülebilmesi için yöntemler belirlenmektedir. Bu programın uygulanmasından tüm hastane, kontrolünden ise Enfeksiyon Kontrol Komitesi sorumludur. Bilimsel esaslar çerçevesinde, kurumumuzun özelliklerine ve şartlarına uygun bir enfeksiyon kontrol programı belirlenerek uygulanmaktadır. Yönetime ve ilgili bölümlere de bu konuda öneriler sunulmaktadır. Uygulanması gereken standartlar güncel ulusal ve uluslararası kılavuzlar dikkate alınarak yazılı hale getirilmekte, duyurulmakta ve gerektikçe güncellenmektedir. Bu standartların uygulanabilmesi için hizmet içi eğitimler verilmekte ve uygulamalar denetlenmektedir. Hastalar veya çalışan personel için bir enfeksiyon riskinin belirlenmesi durumunda, gerekli izolasyon tedbirlerinin alınması sağlanmakta ve takibi yapılmaktadır. Sterilizasyon, antisepsi ve dezenfeksiyon işlemlerinin ilkeleri ve dezenfektanların seçimi ile ilgili standartlar belirlenerek, standartlara uygun kullanılıp kullanılmadığı denetlenmektedir.
Kurumumuzun ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun bir sürveyans programı (hastalıklara ait verilerin düzenli olarak toplanması, bu verilerin analiz edilerek değerlendirilmesi ve ilgili birimlere dağıtılması işlemlerinin tümü) geliştirilerek ve çalışmaların sürekliliği sağlanmaktadır.”
DEZENFEKSİYON CANSIZ ORTAMLARDAKİ HASTALIK OLUŞTURAN PATOJEN MİKROPLARIN ÖLDÜRÜLMESİ İŞLEMİDİR M.T: Dezenfeksiyonda uyguladığınız yöntemler nelerdir? M.P: “Tüm çevrenin mikroorganizmalarla dolu olduğu göz önüne alındığında, mikropsuz bir ortamda çalışmak veya elde edilen sterilliği devam ettirmek oldukça zordur. Dezenfeksiyon bir maddenin ya da cismin birlikte bulunduğu hastalandırıcı mikroorganizmalardan arındırılması işlemidir. Yani, cansız ortamlardaki hastalık oluşturan patojen mikropların öldürülmesi işlemidir. Medical Park Hastaneler Grubu’nda ‘dezenfeksiyon’ için kullanılan maddelerin doğru ve etkin kullanılmasını sağlamak için kuralları belirlemek adına ‘dezenfeksiyon talimatı’ oluşturulmuştur. Genel anlamda dezenfeksiyon yöntemleri arasında kaynatma, pastörizasyon ve temizleme gibi fiziksel yöntemlerin yanı sıra, kimyasal yöntemler de bulunur.
Medical Park
Medical Park Hastaneleri’nde kimyasal yöntemlerle yapılan dezenfeksiyon işlemi uygulanmaktadır. Dezenfeksiyon amacıyla çok çeşitli kimyasal maddeler kullanılır. Bu amaçla kullanılan kimyasal maddelere ‘dezenfektan maddeler’ adı verilir. Grubumuzdaki tüm hastanelerde el, cilt, yüzey dezenfektanı olarak dünyada kabul görmüş üreticilerden sağlanan dezenfektan maddelerin kullanımıyla işlemler sürdürülmektedir.” M.T: Hastane temizlik elemanları ve mesleki enfeksiyon riskleri üzerine yaptığınız çalışmalar ve eğitimler nelerdir? M.P: “Hastane ortamında çalışan tüm sağlık personeli gibi temizlik şirketi çalışanları da enfeksiyon hastalıkları açısından risk altındadır. Temizlik personelinin hem kendilerini bu enfeksiyonlardan korumak hem de enfeksiyonların hastane içinde yayılmasını önlemek konusunda çok önemli görev ve sorumlulukları vardır. Genel itibariyle hastanelerdeki personele enfeksiyon
hastalıklarının bulaşması daha çok delici-kesici aletlerle yaralanma, kontamine materyal ile temas sonrası olmakta, solunum yoluyla bulaş ve laboratuvar kaynaklı bulaşlar da sık görülmektedir. Özellikle HBV, HCV, HIV ve tüberküloz gibi bazı enfeksiyon hastalıkları personel için risk olarak kabul edilmektedir. Sağlık personelleri ve temizlik personellerine kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan enfeksiyonlardan korunmaları için kişisel koruyucu ekipman kullanımı, el hijyeni ve eldiven kullanımı, izolasyon önlemleri, kesici-delici alet yaralanmaları, hastane enfeksiyonlarından korunma ve bulaşıcı hastalıkların kontrolü konusunda eğitim ve uygulama dersleri verilmektedir. Kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan korunma ve riskli yaralanmaların izlemi yapılmaktadır. ‘Riskli Yaralanma Anında Yapılması Gerekenler’ belirlenerek oluşturulan program uygulanmaktadır.” M.T: Sağlık çalışanları enfeksiyonlardan nasıl korunuyor?
M.P: “Sağlık çalışanlarının enfeksiyonlarda korunmaları için alınan önlemleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz; • Sağlık kuruluşlarında oluşturulması gereken eylem planı elemanlarından; Tüm elemanların işe girişte tıbbi muayeneleri gerçekleştirilerek genel tetkikleri yapılmaktadır. • Yine tüm çalışanların periyodik incelemeleri gerçekleştirilmekte; bu incelemeler yaptıkları işin risklerine göre özellik gösterebilmektedir. • Bu incelemeler sonunda gereklilik saptandığında tüm çalışanların Hepatit B ve grip için; yenidoğan ünitesinde çalışanların kızamık-kızamıkçık-kabakulak ve suçiçeği için aşılanması gerçekleştirilmektedir. Ayrıca diğer özellikli bölüm çalışanlarının da gereken hastalıklar için bağışıklanması sağlanmaktadır. • Bunun yanı sıra mesleki yaralanma ve ortaya çıkan hastalıkların değerlendirilmesi konusunda da çalışma ve dokümantasyon yürütülmektedir.
Şubat 2016
69
AKTÜEL
HASTANE ENFEKSİYONU TÜM ÇALIŞANLARIN İŞBİRLİĞİYLE ÖNLENEBİLİR
Kan ve vücut sıvılarına maruziyetin önlenmesi için standart önlemler uygulanması amacıyla malzeme temini ve eğitimler düzenli olarak yürütülmektedir. Bu konudaki standart önlemler şunları içermektedir; Kan ve vücut sıvılarıyla bulaş riski varsa eldiven giyilmesi: Kan ve vücut sıvılarına, müköz membranlara, sağlam olmayan bir deriye değerken ya da kan ve/ veya vücut sıvıları ile bulaş riski olduğunda, her iki ele de eldiven giyilmelidir. Bunun dışında hastadan kan alırken de her iki ele eldiven giyilmesi şarttır. Kan ya da vücut sıvısı sıçrama riski varsa gözlük, maske ve/veya giysi giyilmesi: Sıçrama riski söz konusu olduğunda maske ve göz koruyucuları (gözlük ya da pilot tipi gözlükler) kullanılmaktadır. Cerrahi, vajinal girişimler, göğüs fizyoterapisi ya da kaza geçirmiş kişilerin yaralanmalarıyla ilgilenmek de bu durumlara örnek olarak gösterilebilir. Tüberkülozdan korunmak için basil geçirmeyen ‘N95’ olarak tanımladığımız özel maskeler kullanılmaktadır. Ayrıca kan ya 70
Şubat 2016
da sıvıların sıçraması riskinde, Ters önlük ya da plastik önlük, kumaş ya da suya dirençli kâğıt, diğer giyilmelidir. Hasta ile her temastan önce, sonra ve eldiven çıkardıktan sonra ellerin yıkanması: Tıbbi ortamlardaki el yıkama özellik taşır ve çok önemlidir. Sağlık çalışanlarının birçok işlem için, normal (sıvı sabun seçmeli) ya da antimikrobial bir sabun ile parmak araları ve el sırtını ovuşturarak 15-30 saniyelik süreyle ellerini yıkamaları ve sonra da akan suyla durulamaları gerekir. Burada vurgulanması gereken önemli nokta; enfeksiyonu kontrol etmek için alınan önlemlerin amacının hastayı izole etmek değil, virüs ve vücut sıvılarını izole etmek olduğudur.”
M.T: Hastane Enfeksiyon– Dezenfeksiyon yöntemlerinde cerrahların rolü nedir? M.P: “Hastane enfeksiyonu, başvuru sırasında ‘inkübasyon’ (kuluçka süresi) döneminde olmayan, hastalar hastaneye yatırıldıktan sonra gelişen veya hastanede gelişmesine rağmen bazen taburcu olduktan sonra ortaya çıkan enfeksiyonlardır. Bu enfeksiyonlar hekimin başarısını olumsuz etkiler, doğrudan ya da dolaylı hasta ölümlerine yol açar, tedavi maliyetini artırır, kişiye, kuruma, ekonomiye önemli bir yük getirir. Hastane enfeksiyonunun önlenebilmesi tüm hastane çalışanlarının işbirliğiyle mümkün olabilir. İşlerinin düzenli yürütülebilmesi için örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Hastane EKK (Enfeksiyon Kontrol Komitesi) bu örgütlenmenin temelini oluşturur. Bu komite enfeksiyon kontrolünün en üst karar organıdır ve hastane idaresine karşı sorumlu olarak çalışır.
Medical Park Hastaneler Grubu’ndaki hastanelerin EKK’de yer alan cerrahi bilimler temsilcileri 2 önemli görevi üstlenir; 1. Komitede alınan kararların uygulanmasında enfeksiyon kontrol sorumlusuna yardımda bulunurlar. 2. Enfeksiyon ve antibiyotik direnç kontrolü, dezenfeksiyon ve sterilizasyon konularında hastanede hekimlere yönelik seminer ve konferansların düzenlenmesine katkı sağlarlar.
AKTÜEL
Günlük pratiklerinde ise ameliyathanede kullanılan malzemeler başta olmak üzere dezenfeksiyon ve sterilizasyonun denetlenmesinde, bir rol model olarak sağlık personelinin hastane enfeksiyonlarından korunmak amacı ile uygulaması gereken standart önlemlerin benimsenmesinde, cerrahi hastada akılcı antibiyotik profilaksisi ile cerrahi alan enfeksiyonlarının önlenmesinde rolleri büyüktür. Ayrıca cerrahın tekniği de ‘Cerrahi Alan Enfeksiyonu’ gelişmesi ya da gelişmemesi üzerine etkili faktörlerden biridir.” M.T: Hastanelerinizde kullanılan son teknoloji ile geliştirilmiş dezenfektanlar ve dezenfeksiyon uygulamalarından bahseder misiniz? M.P: “Mikroorganizmaları etkisiz hale getirmek veya ortadan kaldırmak için kontamine hasta bakım malzemelerine uygulanacak mekanik temizlikle birlikte sterilizasyon ve dezenfeksiyonun doğru bir biçimde uygulanması, uygun kimyasalların seçimi, etkili bir enfeksiyon kontrol programı için önemli bir koşuldur. Tüm hastanelerimizde kullanılan malzemelerin sterilizasyon işlemi, merkezi sterilizasyon ünitelerinde sertifikalı elemanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu ünitelerde klasik yöntemlerden olan otoklavlama (basınçlı buharla sterilizasyon) işlemleri, dünyaca kabul görmüş üreticilerin ürünleri aracılığı ile denetlenmektedir. Sıkı kullanım tarihi denetimleri ile gereken koşullarda yeniden işleme tabi tutulmaktadır. Ayrıca çok sayıda hastanemizde ‘Plazma Sterilizasyon’ da denilen ‘Hidrojen Peroksit’ ile sterilizasyon işlemleri 72
Şubat 2016
uygulanmaktadır. Dezenfektanlar EPA (Environmental Protection Agency), sterilan (steril edici) kimyasal bileşikler ise FDA (Foodand Drug Administration) tarafından denetlenmektedir. Alet dezenfeksiyonu olarak kullanılacak maddelerin istenen seviyede etkinliklerinin yanında aletle uyumlu olmaları, kullanıcı hasta ve çevre için güvenli olması, kolay durulanması, dayanıklılığı, ortam şartlarından olumsuz etkilenmemesi, pratik ve ekonomik olması gibi özelliklere sahip olması gerekir. Hidrojen peroksit, yaygın kullanımlı bir biyosit olup antiseptik, koruyucu, dezenfektan, fumigan (dezenfektan gaz), sterilan (steril edici madde) olarak kullanılmaktadır. Renksiz, kokusuz, stabil sıvı olan hidrojen
peroksit ile (H2O2 ) 50 derecenin altında tıbbi cihaz sterilizasyonu yapılabilmekte; metal ve metal olmayan, ısı ve neme hassas malzemeler de dahil tıbbi malzemeye uygulanabilmektedir. Zaman kazandırıcı olup, toksik olmaması ve havalandırma gerektirmemesi gibi avantajları da taşımaktadır. Ayrıca gerek çevre gerekse tıbbi cihazların temizlik kontrolleri için geliştirilmiş ileri teknoloji ürünü bir sayacının hastanelerimize getirilmesi girişimleri sürmektedir. Yanıtlayan Diğer kişi: Medical Park Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Komitesi Hemşiresi Eda Sabah Müsellim
DELİCİ, KESİCİ
BATARYALI MOTOR SİSTEMLERİ
HS
Wire and Pin Drill System
Oscillating Saw System
Değirmiçem Mh. Yamaçobalı Dede Cd. Köşe Apt. No:23/1 GAZİANTEP / TURKEY +90 342 324 25 55
+90 342 323 20 09
info@mavimedikal.com.tr www.mavimedikal.com.tr
AKTÜEL
Bioxi® “Süper Aktif Dezenfektan” ve EPA (Environmental Protection Agency) tarafından temiz, doğaya, insanlara, hayvanlara ve bitkilere zarar vermeyen, yüksek düzeyli bir dezenfeksiyon ve sterilizasyon ürünü olarak ise onaylanmış.
B
ioxi® Almanya’da 1995’ten bu yana yaptığı araştırmalar sonucu; su işleme ve dezenfeksiyonunda, tecrübesi ile Organik Dezenfektan Ürünler içerisinde öncü ve kendini sürekli geliştiren OXILITE TECHNİK Firmasının yıllar süren çalışmalarıyla geliştirdiği, Elektrolit yoluyla dezenfektan üretimine yönelik teknolojiyi Türkiye’ye kazandırmak amacıyla 2010 yılı başında Ankara’da kurulmuştur. Firma Sağlık Bakanlığının Avrupa Birliği Entegrasyonu kapsamında Yeni Biyosidal Ürünler Yönetmeliğine uygun olarak AR-GE çalışmalarına halen devam ediyor. 2015 yılında tamamen yenilenerek son teknoloji ile yeni nesil biyolojik dezenfektan olan Bioxi® markalı dezenfektan ürün çeşitlerini ise üstün Alman teknolojisiyle Türkiye’de üretmeye
74
Şubat 2016
başladı. Bioxi®, yüksek düzey dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemlerinde kullanılan mikrobiyosid ürün yelpazesinin yeni nesil bir temsilcisi olup, dünya literatüründe “Süper Aktif Dezenfektan”(Super Active Disinfectant) olarak biliniyor ve özel Laboratuvar Şartlarında ve son teknoloji yöntemleri kullanılarak üretiliyor. Bioxi®, oldukça güçlü ve geniş bir mikrobiyosid özelliğe sahip olduğundan, M. Tuberculosis, MRSA, Escherichia Coli, Salmonella, Hepatit B, Hepatit C, HIV-1, H5N1 ve SARS gibi birçok bakteri ve virüsü hızlı ve güvenilir bir şekilde etkisiz hale getirebilmekte. 1990’ lı yılların ortasından itibaren kullanılmaya başlanan Süper Aktif Dezenfektan; dünyada kendisine geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Süper Aktif Dezenfektan Almanya’ da BAUA (N-21957), ABD ‘de FDA (Food and Drug administration) (No.178.1010)
BİOXİ®’ NİN AVANTAJLARI • İyot , Alkol, Fenol, Aldehit, Amonyum gibi ağır metaller içermiyor. • Bakteriyel, virüs, mantar(fungus), spor, alg, legionella vb. bilinen zararlı parojenlerde dezenfektan etkisi en üst seviyede. • Yeterli PH ve Optimum Redoks potansiyeli değerlerine sahip alanında tek ürün. • Dezenfektan ve sterilin etkisini saniyeler içinde göstermeye başlıyor. • Dezenfeksiyon ve sterilizasyon etkisi % 99.99 düzeyinde. Yüksek düzey dezenfeksiyon ve sterilizasyon etkisine sahip. • Cilt, burun, göz, ağız ve solunum yolunu kesinlikle irrite etmiyor yani tahriş edici özelliği bulunmuyor. • Kullanıldığı alanlarda canlılara herhangi bir zarar vermiyor. • Kullanımı kolay ve pratik. • Kullanımdan sonra durulama gerektirmiyor. • Geride kimyasal hiçbir atık bırakmadığı için çevre ve insan dostu bir ürün • Aynı zamanda ekolojik. Kesinlikle toksin içermiyor.
AKTÜEL
BİOXİ® MEDİKAL, ENDÜSTRİ, VETERİNERLİK VE TARIM ALANLARINDA GÜVENLE KULLANILABİLİYOR Bioxi® El ve Cilt Antiseptik Çözelti: Bioxi®, El ve Cilt bakımında, doğrudan uygulanabilen, güvenli, doğal, doku dostu bir solüsyon olup genel amaçlı olarak el ve cilt antisepsisinde kullanılıyor. El ve cilt antisepsisi için 30 sn. cerrahi el dezenfeksiyonu için 1,5 dk. Yeterli oluyor. Gözlere ve gözlere yakın alanlara uygulanmıyor ve Bakterisid (MRSA dahil), tuberkulosid, fungusid ve virüsid (HBV, HIV, SARS, H5N1, H1N1 ve zarflı virüsler için 30 sn.,adeno virüsler için 1 dk) yeterli etkinliğe sahip oluyor. Bioxi® Yara ve Çevresi Antiseptik Solüsyonu: Geniş bir yara bakım tedavi alanına sahip olan Bioxi®Yara ve Çevresi Antiseptik Solüsyonu ile Yara içi ve çevresinde oluşan ve/ veya oluşabilecek enfeksiyon salgınlarını önlemek mümkün oluyor. Enfeksiyonlarda çok düşük konsantrasyonlarda bile temas ettiği anda bakteri için öldürücü özelliğe sahip ürünün oluşmuş Biyofilim eredike edici özelliği bulunuyor. Bu özellik sayesinde Biyofilim altındaki dormant (uykuda olan) bakteriyi bile öldürebiliyor. Bioxi® Antiseptik Gargara: Ağız yaralarından birçok kişi muzdariptir. Aft diye de bilinen ağız yaraları (ülserleri), ağızda dil, diş eti, yanak, damak gibi hassas bölgelerde meydana gelen kişinin yemek yemesine, bir şeyler içmesine, konuşmasına engel olmakta hatta tükürük salgılarını bile kontrol edememesine neden oluyor. Bioxi Antiseptik Gargara içerdiği dezenfektan özelliği ile
76
Şubat 2016
ağızda mevcut bulunan bakteri sayısını azaltır ve buna bağlı olarak ağız kokusunu ortadan kaldırarak hastalık ve yara oluşmasına engel oluyor. HASTANELER VE TIP MERKEZLERİNDE BİOXİ® • Operasyonlardan önce ellerin yıkanması ve dezenfekte edilmesinde, • El dezenfeksiyonunda, • Hava dezenfeksiyonunda, • Ameliyathanelerde yer ve yüzey dezenfeksiyonu ve sterilizasyonu için, • Her türlü tıbbi alet ve malzemenin yüksek düzey dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemlerinde, • Yoğun bakım üniteleri ile hasta odalarının dezenfeksiyon ve sterilizasyonu için, • Hasta odalarının, duvarların, zeminin, hasta yataklarının, oturma mahallerinin dezenfeksiyonunda, • Endoskop ve diyaliz cihazlarının dezenfeksiyon işlem-
lerinde, • Yeni doğan bebek ünitelerinde kuvözlerin dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemlerinde, • Hastane kullanma suyunun dezenfeksiyonunda, • Hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde, • Su ile temas eden yüzeylerde, su sistemlerinde biyo-film’in yok edilmesi ve engellenmesinde, • Diş ünitelerinin dezenfeksiyonunda ve biyofilm oluşumunun önlenmesinde • Yemekhane takımları, yer ve yüzeylerinin dezenfeksiyonunda • Çamaşırların dezenfeksiyonunda • Atıkların dezenfeksiyonunda • Tüm binada zemin, duvar, tuvalet, banyo gibi yüzey dezenfeksiyonu gereken alanlarda güvenle kullanılabiliyor.
AKTÜEL
Dünyaya korku salan zika virüsü hakkında bilmeniz gerekenler! nadiren gerçekleştiğini de söyleyelim. Hangi ülkeler tehlike altında? Şimdilik Kuzey ve Güney Amerika kıtalarındaki tam 21 ülke yüksek tehlike altında, sadece 2016 içerisinde bu ülkelerdeki 3-4 milyon insanın virüsten etkileneceği öngörülüyor. Kıta genelinde hastalığın vurmayacağı iki ülke ise Kanada ve Şili, bu iki ülkenin iklimi virüsü taşıyan sivrisinek türünün yaşaması için elverişli olmadığından tehdit riski düşük seviyede.
Z
ika virüsü son zamanlarda adını sıkça duymak zorunda kaldığımız bir virüs. Günden güne de dünya gündemini daha fazla meşgul etmeye başlıyor. Peki bu virüs nereden geldi, nereye gidiyor? Yol açtığı hastalıklar neler, belirtiler neler, etkisi artmaya devam edecek mi? Bu ve buna benzer soruları yanıtladığımız, zika virüsüyle ilgili her türlü
78
Şubat 2016
bilgiye ulaşabileceğiniz yazımıza başlayalım. Virüs nasıl bulaşıyor? “Son derece kritik” seviyede tehlike arz eden zika virüsü sivrisinekler aracılığıyla yayılıyor, dolayısıyla sivrisinek tarafından ısırıldığında bulaşıyor. Yine de son zamanlarda elde edilen bulgulara göre hastalığın cinsel ilişki yoluyla da bulaşıyor olabileceği sonucuna ulaşılmış; ancak böylesine bir durumun çok
Hastalığın diğer kıtalara da sıçrama ihtimali var mı? Var, ancak böyle bir durumun oluşması tam bir felaket senaryosu anlamına geleceğinden şimdiden çok sıkı önlemler alınmış durumda. Tüm bunlara rağmen yine de Avrupa kıtasında hastalığa daha önce 4 kez rastlandı; bu dört vakadan 3’ü İngiltere’de, 1’i Danimarka’da görüldü. Tüm bu hastaların ortak noktası ise yakın zamanlarda Amerika kıtasına seyahat etmiş olmaları. Virüsün etkileri/belirtileri neler? En büyük etkinin kesinlikle yeni doğan bebeklerde görüldüğünü belirtelim, zaten hastalığın ciddiyeti de yeni doğanlarda görülen küçük başlılık/gelişmemiş beyin gibi belirtiler sayesinde anlaşıldı. Bu da virüsün annenin vücudundan bebeğin vücuduna geçebildiğini gösteriyor.
AKTÜEL
Bu bebeklerin yaşamları oldukça kısa sürüyor. Sırf bu nedenle çoğu ülkenin doğum yapmayı düşünen ailelere bu isteklerini bir süre ertelemeleri konusunda uyarılar yaptıkları da ekleyelim, mesela El Salvador’da ailelere 2018 yılına kadar çocuk sahibi olmamaları uyarısında bulunuldu. Bunun dışında Guillain-Barre Sendromu adlı bir hastalığa da yol açtığını söyleyelim. Bu sendrom, ilerleyici kas zayıflığı veya felciyle seyreden akut bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sisteminin kendi sinir sistemine saldırıp sinir kılıfını (miyelin kılıfı) zedeleyerek iltihaplanmaya yol açtığı bir otoimmün bozukluktur. Belirtiler arasındaysa yüksek ateş, baş ağrısı, gözlerde kızarma, kusma ve kas-eklem ağrıları bulunuyor. Salgın nasıl tespit edildi? Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan rakamlarda Brezilya’da bu yılki mikrosefali (yeni doğan bebeklerdeki küçük baş/ beyin durumu) sayısı 3400 civarındaydı, bu rakam 2010’dan beri görülen yıllık ortalamaların neredeyse 30 katıydı. Sağlık kuruluşları tarafından bu
80
Şubat 2016
durumun üzerine gidilince de neden olarak Zika virüsünün etkili olduğu keşfedildi. Hayır, virüs aslında 1950’lerden beri biliniyordu; ancak küçük bir bölgede rastlanan bir hastalığa sebep olduğundan büyük bir tehlike olarak görülmüyordu. Brezilya’daki bu artan hastalıklı bebek doğumları durumun oldukça ciddiye alınmasına neden oldu. Daha detaylı bakmak gerekirse; Zika virüsüne ilk defa 1947’de rastlandı. Uganda’da bulunan bir maymundan alınan örneklerde tespit edilen virüs, 1 sene sonra aynı bölgedeki bir sivrisinekten elde edildi. 1968 yılında ise Nijerya’da virüs ilk defa bir insandan alınan örnekler aracılığıyla izole edildi. Bunun dışında 19511981 yılları arasında Mısır, Gabon, Tanzanya, Uganda gibi Afrika ülkelerinin yanı sıra Hindistan, Endonezya, Tayland ve Vietnam gibi Asya ülkelerinde hastalıktan etkilenmiş insanların olduğu bazı vakalar rapor edilmiş. Peki hastalığın herhangi bir tedavisi var mı? Maalesef hayır. Bulaşıcı hastalık uzmanlarına göre tam anlamıyla etkili bir aşının bulunması
10 yıl kadar uzun bir zaman alabilir. Bu da zaten dünya genelinde panik oluşmasının en büyük nedeni. 10 yılda hastalık korkunç boyutlara ulaşabilir, ancak sıkı önlemlerle bir şekilde bu durumun önüne geçilmesi planlanıyor.
FİRMA İLİŞKİLERİ
Ahmet ÖZDEMİR
ahmetozdemir@ajansfa.com (0212) 272 61 06 / (0533) 037 08 31 KAYIT ve REZERVASYON
Songül KARADENİZ
kayit@ajansfa.com (0212) 272 61 06 / (0542) 556 66 59
Sağlıkta ortak gelecek ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIK KURULUŞLARI DERNEĞİ
w w w. o h s a d k u r u l t a y i . o r g
AKTÜEL
Samsung, “Yaratıcılık Laboratuvarı”nda ürettiği üç projesini tanıttı gibi gürültülü ortamlarda dahi, çağrıları yanıtlayabilme kolaylığı ile ‘TipTalk’, analog veya akıllı saatlere takılabiliyor. Tüm bu özelliklerinin yanı sıra TipTalk, akıllı telefonlar ile senkronize olarak Metinden Konuşma (TTS) özelliğini de kullanma imkanı sunuyor.
S
amsung Electronics, Yaratıcılık Laboratuvarı’nda (Creative Lab / C-Lab) geliştirdiği üç farklı projesini CES 2016’da tanıttı. Samsung’un çalışanlarının kendi yaratıcı iş fikirlerini geliştirmesine yardımcı olan inovasyon programlarından biri olan C-Lab bünyesinde yaratılan TipTalk, WELT ve rink projeleri, ilk kez sergilendiği CES 2016’nın konuşulan teknolojileri arasında yer aldı. TİPTALK: GİYİLEBİLİR İLETİŞİMİN GELECEĞİ TipTalk, insanların Samsung Gear S2 gibi akıllı cihazlarla uyumlu çalışan ve kol saati kayışı biçiminde olan olağanüstü bir yeni kullanıcı deneyimi(UX). Cihazdan gelen sesi kulaklık olmadan sadece parmağınızı kulağınıza dokundurarak dinlemenizi sağlayan bu benzersiz ürün, aynı zamanda çağrıda ses netliğini artırıyor. Konser salonu gibi ses açısından hassas bir yerde ya da şantiye
82
Şubat 2016
WELT: SAĞLIĞINIZI TAKİP ETMEK İÇİN YENİ SIRRINIZ WELT normal bir kemer gibi görünen giyilebilir bir akıllı kemer. Kullanıcılara, akıllı sensör teknolojisini kullanarak sağlık durumlarını izleme olanağı sunan WELT, bel ölçüsü, yemek yeme alışkanlıkları, atılan adım sayısı ve oturarak geçirilen zaman gibi bilgileri kayıt altına alıyor. Ardından, bu verilerin analizinin yanı sıra kişiye özel sağlık ve kilo kontrol planı hazırlanması için özel olarak tasarlanmış bir uygulamaya gönderiyor. Kullanıcılara, modern hayatın yoğun çalışma temposunda büyük uğraşlara girmeden kendilerine bakma ve sağlıklarını takip etme olanağı sunan WELT, şık tasarımı ile de dikkat çekiyor. RİNK: EL HAREKETLERİYLE KUMANDA ETME ÖZELLİĞİ Rink, sanal dünya ile etkileşim kurmanın daha sezgisel ve farklı bir yolunu sunan mobil sanal gerçeklik cihazlarına yönelik, gelişmiş bir el hareketleri ile kontrol edilebilen bir kumanda. Sadece ellerini kullanarak oyunu veya içeriği sezgisel olarak kumanda etme olanağı,
kullanıcılara çok daha yoğun bir mobil sanal gerçeklik deneyimi sağlıyor. C-LAB, SAMSUNG ÇALIŞANLARINA İNOVASYON KÜLTÜRÜ İLE GÜÇ VERİYOR Samsung’un Yaratıcılık Laboratuvarı (C-Lab) 2012 yılında kurulduğundan bu yana şirket genelinde yaratıcı düşünceyi teşvik etti ve 100’den fazla projeyi destekledi. Bu C-Lab projelerinden yaklaşık 70’i şimdiden tamamlanmış durumda ve 40’ı ise şu anda Samsung’un iş birimleri tarafından daha da geliştiriliyor.
AKTÜEL
Türkiye bu alanda son beş yıldır ilk sırada! OECD’nin “Avrupa Birliği Sağlık İstatistikleri ve Türkiye” raporuna göre, Türkiye, manyetik rezonans görüntüleme uygulaması sıklığında birinci sırada yer alıyor
İ
ktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) “Avrupa Birliği Sağlık İstatistikleri ve Türkiye” raporuna göre, Türkiye, manyetik rezonans görüntüleme (MR) uygulaması sıklığında birinci, bilgisayarlı görüntülemede (BT) ise Fransa’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya, yaptığı açıklamada, OECD’nin raporununa göre, Tür-
84
Şubat 2016
kiye’nin son beş yılda ilk sırada yer aldığını belirtti. Söz konusu sonuca halkın beklentilerinin neden olduğunu düşündüklerini bildiren Kaya, şunları kaydetti; “Hastalar, kendilerine görüntüleme tetkiki yapılmadığı zaman hiçbir şey yapılmadığı hissine kapılıyorlar. MR’ın zararı da, yan etkisi de yok. MR çektirmeden hastaneden çıkmanın yanlış olduğu hissi var. Vatan-
daşın tatmin olarak ayrılmasının tek yolu o hizmetin verilmesi. Hekim bununla mücadele edemiyor.” dedi. Tarama amaçlı tomografi topluma gereksiz doz vermektedir Ultrason ve MR’ın bilinen hiçbir yan etkisi bulunmadığına işaret eden Kaya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Röntgen, bilgisayarlı tomografi, anjiografi ve momografi, X ışını kullanılarak yapılan yöntemler. Fakat, bunlar içinde en yüksek doz bilgisayarlı tomografide alınıyor. Tarama amaçlı tomografi yapmak gerçekten bir topluma gereksiz doz vermektedir. Ortalıkta hiçbir şey yokken, bir hastalığın belirtisi yokken ya da daha önce bilinen bir hastalığı takip amacı yokken, gereksiz yere sadece ‘bende bir şey var mı’ diye tarama amaçlı tomografi yapmak yanlış. Diğer yandan gerçekten gereklilik söz konusu ise tomografinin yerine göre MR ve ultrasonografi gibi bilinen radyasyon riski olmayan yöntemlere göre çok başarılı olduğu alanlar var ve bu amaçlarla kullanılmalı. Tıpta radyasyon dozu görecelidir. Eğer gerekli ise tomografi kullanmaktan çekinilmemelidir.”
AKTÜEL
Kordon kanı sayesinde hayata tutun! Bebeklerin kordon kanı ve kordon dokusunun saklanması sayesinde ileride karşılaşılabilecek lösemiden doku ve organ hasarlarına kadar pek çok hastalığın çaresini bulmak mümkün
A
nne olmak her kadının hayalidir. Bebek haberi alındığı andan itibaren anne ve baba adayı, onların sevdikleri sağlıklı bir hamilelik ve doğum süreci için hazırlıklara başlar. Elbette tüm hazırlıklar önem taşır hayatta, özellikle sağlıkla ilgili karşılaşılabilecek kötü sürprizlere karşı önlem almak her zaman ilk sırada yer almalıdır. 2002 yılında Ankara’da kurulan ve 2013 yılında Avrupa’nın en büyük kordon kanı bankalarından biri olan FamiCord Group bünyesine katılan Yaşam Bankası bebeğinizin doğumdan hemen sonra alınabilen kordon kanı ve kordon dokusunu saklayarak ileride tedavisi güç pek çok hastalığa çare bulunmasına imkân sağlıyor. TÜM AİLE İÇİN ÖNEMLİ Kordon kanı ve kordon dokusu pek çok sebeple saklanabiliyor. Bu sebeplerin başında kan hastalıkları, metabolik hastalıklar, doku ve organ hasarları geliyor. Bunların
86
Şubat 2016
en bilinenleri lösemi, lenfoma, kemik iliği kanseri ve talasemi olarak öne çıkıyor. Dünya’da ve Türkiye’de kök hücre nakli çoğunlukla kemik iliği ile yapılabiliyor. Ancak kemik iliği kök hücreleri ile başarılı bir nakil yapılabilmesi için tam doku uyumlu kemik iliği vericisi bulunması gerekiyor. Genellikle hastaların yüzde 70’inde tam doku uyumu olan kemik iliği bulunamıyor. Kordon kanı kök hücreleri kemik iliğinden farklı olarak kısmi uyum ile nakil yapılabilme olanağı sunuyor. Bundan dolayı bebeğinizin kordon kanı kök hücrelerini sadece kendisi için değil, kardeşleri ve aile fertleri içinde saklarsınız. -196 DERECEDEKİ AZOT TANKLARINDA SAKLANIYOR Bilimsel çalışmalar; kan hastalığı sebebiyle kişiye kök hücre nakli yapılacağı zaman hem kordon kanındaki hem de kordon dokusundaki kök hücrelerin birlikte verilmesinin yeni ve sağlıklı
kan hücresi oluşturma sürecini hızlandırıp naklin başarısını artırdığını ortaya koyuyor. Bebek dünyaya geldikten sonra ilk olarak göbek kordonu klempleniyor ve kordon kanı, içinde pıhtılaşmayı önleyen madde bulunan kan torbasına alınıyor. Daha sonra yaklaşık 10-15 cm kadar bir kordon dokusu parçası kesiliyor ve içinde serum fizyolojik, antibiyotik ve antifungal maddeler bulunan ayrı bir kaba konuluyor. Bu aşamada anneye ya da bebeğe herhangi bir cerrahi işlem yapılmıyor. Kordon kanı ve dokusu alım işlemi, bebek ve anneye herhangi bir zarar vermiyor. Toplanmış olan kan ve doku 48 saat içerisinde laboratuvarda işleniyor ve donduruluyor. Kordon kanı ve dokusu ayrı ayrı kök hücrelerine ayrıştırılarak saklanıyor ve özel laboratuvar tetkiklerinden geçirildikten sonra -196 derecedeki azot tanklarında dondurulmuş halde muhafaza ediliyor.
AKTÜEL
Siemens Ar-Ge yatırımlarına 1 milyar Euro ayırıyor İlk patentli X-ray tüpünün üretiminden bugün en gelişmiş PET MR çözümlerine kadar, insan sağlığına yönelik pek çok farklı ürün ve çözüm sunan Siemens Sağlık, dünyanın en yaygın ve ciddi sağlık sorunlarından biri olan kanserle mücadelede etkin rol alıyor
S
iemens Sağlık, insan sağlığına yönelik çalışmalarında sürekli inovasyon vizyonunu benimseyerek, dünyanın korkulu rüyası haline gelen sağlık sorunlarına çözüm bulmak için durmaksızın çalışıyor. Farklı türleri ile dünya genelinde oldukça yaygın olan kanser hastalığı Siemens Sağlık’ın önemle üzerinde durduğu çalışma alanlarından bir tanesi. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nin verdiği bilgilere göre, tüm kanser türlerinin üçte birinden tarama yoluyla korunmak mümkün. Kanserin önlenebilir ve erken evrede teşhis edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizen
88
Şubat 2016
Siemens Healthcare Sağlık A.Ş. Genel Müdürü Şevket On, bu doğrultuda Siemens’in Ar-Ge yatırımlarına 1 milyar Euro’dan fazla kaynak ayırdıklarını söyledi. Siemens Sağlık Türkiye’de kansere yönelik farkındalık çalışmalarına imza atmaya, ürün ve çözümlerini paylaşmaya devam ediyor. DÜNYADA VE TÜRKIYE’DE KANSER Amerikan Kanser Derneği’nin verilerine göre, dünya genelinde teşhis edilen yeni kanser vakası sayısı 14,1 milyon ve bu yeni vakaların 8 milyonu, yani yarısından fazlası da gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıktı. Yine aynı yıl kanser kaynaklı
ölümlerin sayısı 8,2 milyon oldu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından açıklanan veriler de bu sayıyı doğruluyor. Nüfus artış hızı da göz önüne alındığında, 2030’lu yıllarda kanserli hasta sayısının bugüne kıyasla iki kat artacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de ise 2012 verilerine göre her yıl yaklaşık 148 bin kanser vakası görülüyor. Fakat tablo aslında bu kadar karamsar algılanmamalı. Özellikle Türkiye’de de en sık görülen meme, rahim, prostat, kolorektum kanserleri, tarama yoluyla erken teşhis sayesinde önlenebilir hastalıklar olarak tanımlanıyor. Ancak bu noktada da düzenli taramanın olduğu kadar, sağlık teknolojilerinin önemi de artıyor. Bu önemin bilincinde olan Siemens Sağlık, laboratuvar çözümlerinden PET MR taramalarına kadar her noktada sunduğu ürün ve çözümlerle, kanserle mücadelenin en temel aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Ar-Ge
KANSERLE SAVAŞTA SIEMENS SAĞLIK Yüksek çözünürlüklü PET dedektörleri ile 3 Tesla MR cihazını bir araya getirerek çok küçük boyuttaki tümörleri bile tespit edebilen PET MR, erken tanı ve tedavi açısından büyük önem taşıyor. PET MR ile lokal evreleme en detaylı şekilde yapılıyor, böylece hasta için ilave bir incelemeye gereksinim duyulmuyor. Kanserli hastaların tedavi planında doğru ve hızlı odaklanma sağlayan Siemens teknolojisinin kullanıldığı PET MR cihazı, geçtiğimiz aylarda Türkiye’de ilk kez Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi’nde kuruldu. Böylece ülkemizde erken tanı açısından en önemli adımlardan biri Siemens Sağlık Türkiye ile atılmış oldu. Siemens Sağlık imzalı MR, tomografi, PET/CT ve SPECT CT cihazları da kanserin görüntülenmesi ve evrelenmesi açısından önem taşıyor, çünkü ameliyat/kemoterapi/ radyoterapi gibi yöntemlerin seçiminde bu sonuçlar etkili
oluyor. Son olarak, Siemens Sağlık, hem teşhis hem de tedavinin doğru yönetilmesi süreçlerini, geliştirdiği IT çözümleri ile de destekliyor. Siemens Sağlık IT çözümleri, doktorların yapılan çekimi teşhise en uygun halde karşılarında bulmalarını ve zamanlarını verimli kullanarak daha fazla hastaya teşhis koymalarını
sağlıyor. Uzun yıllardır hastalar ve sağlık çalışanları ile birlikte kanserle mücadelenin en temel aktörlerinden biri olan Siemens Sağlık, hastalığın önlenmesi ve teşhisi konusunda çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
Şubat 2016
89
AKTÜEL
Kanser tedavisinde yeni dönem Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, kanserde hedefe yönelik tedaviyle yeni bir döneme girildiğini belirtiyor
A
cıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, kanserde hedefe yönelik tedaviyle yeni bir döneme girildiğini belirterek, kişiye ve tümöre özel planlanan tedavilerle yaşam süresinin uzamasının sağlandığını kaydediyor. Er, 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, kanserin görülme sıklığının giderek arttığına değinerek, hastalığın erken teşhis ve tedavisinde son yıllarda hızlı ilerlemeler kaydedilmesinin umutları artırdığını belirtti. Kanserde hedefe yönelik tedaviyle yeni bir döneme girildiğini belirten; “Teknolojinin gelişmesiyle tümör hücrelerinin özellikleri daha iyi anlaşıldı. Tedavileri kişiye ve tümöre özel şekilde planlayıp, hedefe yönelik tedaviler kullanıyoruz. Kanserli hücreleri uzun süreli tedavilerle kontrol altında tutuyoruz, yaşam süresinin uzamasını sağlıyoruz. Kanser hücrelerinin taşıdığı fakat normal hücrelerde bulunmayan hedefleri belirleyerek
90
Şubat 2016
etkinliği yüksek, yan etkisi az, bu nedenle de daha konforlu biyolojik tedaviler en önemli gelişmelerdir.” dedi. Er, kemoterapi ilaçlarının 10 yıl öncesine göre sayılarının arttığına ve yan etkilerinin daha az olması için uygun destek tedavileri geliştirildiğine işaret ederek, saç dökülmesinin hedefe yönelik ilaçların çoğunda görülmediğini, kan değerlerinde düşme ve bağışıklığın baskılanmasının da önüne geçildiğini söylüyor. Meme, bağırsak, böbrek başta olmak üzere birçok kanser türünde hedefe yönelik tedavilerin başarılı uygulandığına dikkati çeken Er; “Onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıkan immünoterapide ise amaç hastanın kendi savunma sistemlerinin yeniden aktive olmasını sağlayarak, hastalıkla mücadele etmesini sağlamak. Örneğin cilt kanseri olan melanomda bu yöntemle metastik hastalıkta yaşam süresi uzadı ve uzun dönem sağ kalım yararı
gösterildi. Bu nedenle standart tedavi yaklaşımı olarak yerini aldı” ifadelerine yer verdi. Prof. Dr. Özlem Er, kanserde gelecek yıllarda hem tanı hem tedavi yöntemlerinin bugünkünden çok farklı olacağının altını çizerek; “Bugün tümöre radyolojik görüntüleme yöntemleri ve biyopsilerle tanı konulabiliyor, oysa gelecekte tümörün radyolojik olarak henüz tespit edilemeyecek erken dönemlerinde bile teşhis edilmesi sağlanacak. Son yıllarda geliştirilen bazı ilaçlar, fren mekanizmasını kullanarak hastalığın kontrolünde etkili. Öncelikle melanom tedavisinde onay alan bu ilaçların başarı oranı yüzde 70’e çıkarken, diğer kanserler için de umut vadediyor. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde benzer şekilde immünoterapi ile etkin tedavi sağlanıyor. Kanser tedavisindeki son gelişmeler sayesinde artık kanser tedavi edilebilir hastalıklar arasında yer alıyor.” dedi
AKTÜEL
Türkiye ilaç endüstrisinin ihracat atılımı devam ediyor
C
M
S
ahip olduğu köklü geçmişi, uzun yıllara dayanan üretim kültürü, yüksek katma değer ve ileri teknolojiye dayanan yapısı, deneyimli insan gücü ile Türkiye’nin önde gelen sektörleri arasında yer alan ilaç endüstrisi, ihracatta yakaladığı ivmeyle dikkatleri üzerine çekti. Aralarında, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği üyelerinin de yer aldığı 160 ülkeye ihracat gerçekleştiren Türkiye ilaç endüstrisinin 2015 yılı, dış ticaret verileri açıklandı. 2015’te Türkiye toplam ihracatı %8,7 azalırken ilaç ihracatı, %9,8 artarak 939 milyon ABD dolarına ulaştı. İlaç ithalatı ise %2,6 küçülerek 4,6 milyar ABD doları oldu. Böylelikle, ihracatın ithalatı karşılama oranı, 20102015 dönemindeki en yüksek oranına erişerek, %20,3 seviyesinde gerçekleşti ve ilaç endüstrisi, cari açığın azalmasına olumlu katkı sağladı. 2010 yılında, ihracatı ve Ar-Ge’yi stratejik alanlar olarak belirleyen İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası
92
Şubat 2016
(İEİS), endüstrinin Ar-Ge yetkinliğini artırarak özellikle biyoteknoloji alanında daha yüksek katma değerli ürünler üretmesine, küresel bir ilaç üreticisi ve ihracatçısı konumuna gelmesine odaklandı. Bu kapsamda İEİS üyesi olan ve olmayan ihracatçı firmaların katılımıyla, 2012 yılında, Türkiye İlaç İhracatçıları Platformu’nu kurdu. 31 üyesi olan Platform, endüstrinin hedef dış pazarlarda tanıtımı ve ihra-
cat olanaklarının artırılmasına yönelik adımlar atıyor. Koordinasyonunu yürüttükleri Platform adına açıklama yapan İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, ilaç firmalarının ihracat atılımlarına gayretle devam ettiğini, belirtti. Tokgöz, açıklamasında, “İlaç endüstrisine sağlanacak stratejik destekle, endüstri, küresel bir güç olacak ve ülkemizin ihracatına katkısını artıracaktır.” dedi.
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Sınıfının Lideri Sınıfının Lideri Aura Şofben ile Sıcak Suyunuz
5 Saniyede Hazır...
Aura Magnetic Control Șofben
Aura Micro Control Șofben
Elektronik Kontrol Sistemi Dijital Dokunmatik Ekran
Manyetik Akış Sensörü
5
5
Saniyede Sıcak Su
Saniyede Sıcak Su
5 Emniyetli 3 Kademeli
5 Emniyetli 3 Kademeli
Ücretsiz Kurulum
Ücretsiz Kurulum
Bütçenize uygun taksitlerle.
• Kurulumu kolay, kullanımı pratiktir. • Su tankına ihtiyaç yoktur. • Sıcak su için beklemeniz gerekmez, anında sıcak su sağlar. • Ekonomik olduğundan fazla elektrik harcamaz. • Üç kademeli olduğundan suyu her mevsimde istenilen derecede ısıtır. • Zarif bir görünüme sahip olduğundan yer kaplamaz. • Yaygın servis ağına sahiptir.
facebook.com/ihlaspazarlama
twitter.com/ihlaspazarlama
www.ihlasmagazasi.com
444 49 49
AKTÜEL
Sigarasız bir hayat mümkün! Dünya Sağlık Örgütü, kanser ölümlerinin yüzde 22’sinin tütün kullanımından kaynaklandığını açıkladı
T
ütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın yol açtığı zararlı etkilerinin önlenmesi ve tütün kullanımının önüne geçmek amacıyla, tüm dünyada 9 Şubat günü Dünya Sigarayı Bırakma Günü olarak kutlanıyor. Sigaranın tüm dünya ülkeleri için önemli bir halk sağlığı problemi olduğuna dikkati çeken Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, ülkemizde her yıl ortaya çıkan 50 bin yeni akciğer kanseri vakasının yüzde 80 - 90’ının tütün tüketiminden kaynaklandığını hatırlatarak; “Yeşilay olarak her yıl 5 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan sigara ve diğer tütün ürünlerine karşı mücadelemizde çok iyi bir mesafe aldık. Ama uygulama ve denetimlerdeki yetersizlik bizleri üzüyor. Karar vericileri ve uygulayıcıları gelecek nesillerimiz için daha özverili olmaya davet ediyoruz” dedi. Farkındalık kampanyaları, bilgilendirme seminerleri, kamu spotlar, sosyal medya çalışmalarıyla Yeşilay olarak
94
Şubat 2016
sigaraya karşı mücadeleye hız kesmeden devam edeceklerini belirten Öztürk, “Bu mücadeleye tüm vatandaşlarımızın sigarayı bırakarak, bilgi sahibi olarak ve bilinçlendirerek destek olmalarını istiyoruz. Sigarasız bir hayat mümkün!” şeklinde konuştu. GENÇLERDE RİSK ÇOK DAHA BÜYÜK Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verileri, hayatında yaktığı ilk iki sigarasını tamamen bitiren gençlerin yüzde 85’inin sigara bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor. Bunun sebebi sigaranın içindeki yüksek orandaki nikotin. Uzmanlar, vücuttan çok zor atılan nikotinin, beynin beslenmesini engellediğini, ergenlerde fiziksel ve bilişsel gelişimi olumsuz etkilediğini belirtiyor. Özellikle genç yaşlarda sigara kullanım oranında görülen artış, gençler üzerinde bu tehlikenin daha önemli boyutlarda olduğunu gösteriyor.
2030 YILINA KADAR TÜTÜN KULLANIMI NEDENİYLE HER YIL 8 MİLYONDAN FAZLA İNSAN DAHA HAYATINI KAYBEDECEK Dünya Akciğer Vakfı, sigara kullanımında mevcut eğilimin sürmesi halinde, bu yüzyılda 1 milyar kişinin sigara içmesi ya da dumana maruz kalmaları yüzünden hayatını kaybedeceğini bildiriyor. Vakıf, sadece 2013 yılında 6 milyondan fazla kişinin tütünün neden olduğu hastalıklar yüzünden hayatını kaybettiğini açıkladı. Dünya Akciğer Vakfı ve Amerikan Kanser Derneği’nce 2013 yılı verilerine dayanılarak hazırlanan Küresel Tütün Atlası’na göre, dünyada yılda 5 trilyon 800 milyardan fazla sigara içiliyor. DSÖ istatistiklerine göre 2030 yılına kadar tütün kullanımı nedeniyle her yıl 8 milyondan fazla insan daha hayatını kaybedecek. Yeşilay, 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla sosyal medyada #BıraktıktanSonra hashtag’iyle başlayan kampanyayla sigaranın zararları ve tüm dünyayı tehdit eden risklere dikkat çekiyor.
Bay-Bayan ayrı yüzme havuzları
Kür Merkezler�
Al�an ısıtmalı ve kl�malı da�reler
Bayanlara özel havuz ve plaj
Den�z �t��üsü �le ulaşım �mkanı