Medikalteknik eylul14

Page 1










:10

ğlıklı

Sağlıklı Türkiye: Sa Nesiller

nfeksiyon Enfeksiyon ve deze eğitim semineri örü Türk medikal sekt nde dünyanın her yeri nuna Dünyagöz 2014 so acak aç kadar 11 hastane ket alanı Omurganızın hare S.O.S. verirse…

:16 :38

IN DE X

:52

İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına

H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR / GENERAL MANAGER AHMET KIZIL ahmet.kizil@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr

:70

GRAFİK TASARIM AHMET YEDEK ahmet.yedek@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE ZEKERİYA AYDOĞAN zekeriya.aydogan@img.com.tr

Reklam indeksi ACTO.................Ö.K.-35-36-37

EMS.................................... 57

MESİTAŞ............................. 93

AKTİF KİMYA.................... 101

FORTİS........................... A.K.İ.

MULTİKAN..................... 77-79

AMAZON MEDİKAL.............. 65

GÖZDE................................. 99

AND OUTDOOR.................... 81

HIGTEX.............................. 109

AVM SAĞLIK.......................4-5

İHLAS ARMUTLU............... 103

AYDERSAN..................... 83-87

İHLAS KOLEJİ................... 105

SAMSUN CER. AL. .............. 53

BEK TEKNİK........................ 97

İHLAS PAZARLAMA........... 107

SCA HİJYEN..................... A.K.

BIHE.................................. 110

LAMİNAT OFİS.................... 89

TARTI.................................. 63

CDK SAĞLIK................... 43-45

MEDICA............................... 55

ÇAĞDAŞ MEDİKAL.............. 15

MEDİKAR...........................6-7

DOPA............................. 59-61

MEDİMPORT................... 47-49

ELECTROLUX...................... 51

MERCEDES......................... 13

TÜYAP............................... 111

ELMED................................ 95

MES MEDİKAL................ 39-41

VARİTEKS..........................2-3

MULTİKAN.......................... 91 OTAMED.................Ö.K.İ.-1-11

TRİMPEKS.................69-71-73 TÜRKİYE HASTANESİ.......... 67

CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Sağlıkta yeni program açıklandı

Editör

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde hükümet programını TBMM Genel Kurulu’nda okudu. Sağlıkla ilgili program, bir önceki dönemin takipçisi ve yenileyici niteliğinde olduğunu gözlemledik. “Sağlık alanında insanımıza daha kaliteli, daha adil ve kolay hizmet ulaşılabilir hizmet sunma yolunda hayal edilemeyen başarılar sağladık” diyerek başlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, sağlığı temel bir insan hakkı olarak kabul ettiklerini vurguladı. Bundan sonra yapılacak yeni düzenlemeler hakkında genel kurul üyelerini bilgilendiren Başbakan Davutoğlu, ülkemizde sağlık hizmet memnuniyetinin % 74.7 olduğunu açıkladı. Bununla birlikte hızlı bir şekilde sağlık personelinin çalışma şartlarının düzenleneceği müjdesini verdi.

Enfeksiyon ve dezenfeksiyon semineri için Diyarbakır’dayız Medikal Teknik Dergisi’nin ana basın sponsoru olarak yer aldığı seminer, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans salonunda 400’ün üzerinde misafirin katılımıyla gerçekleştirilecek. Alman Acto GmbH firması, dezenfeksiyonda Türkiye’de sayılı firmalardan biri olan Abem Kimya, Akredite kurum Hygcen GmbH işbirliği ile 1’ncisi yapılacak olan hastane enfeksiyonlarına yönelik dezenfeksiyon ve hijyen uygulamaları / yara bakımı semineri 20.09.2014’de Diyarbakır’da yapılacaktır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde başlayacak olan seminerlerin devamı kalan 7 bölgede de tekrar edecek. Medikal Teknik Dergisi olarak ülkemizdeki hizmet kalitesinin artmasını sağlayacak bu tür seminerlerin devamını getirecek olan Abem Kimya’ya destek vererek katılımda bulunacağız. Seminerin ayrıntılarını gelecek sayıda dergimiz sayfalarında bulabilirsiniz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle Sağlıklı günler.


Yeni Türkiye: Sağlıklı Nesiller Başbakan Ahmet Davutoğlu: “Vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırmak amacıyla, demografik yapıyı, gelişen tıbbi teknolojiyi ve klinik yöntemleri dikkate alarak, sağlık sistemimizin finansal yapısının sürdürülebilirliği güçlendirilecektir”

birleştirerek bütün vatandaşlarımızın bu hastanelerden hizmet almasına imkân verdik. Üniversite ve özel hastane kapılarını bütün vatandaşlarımıza açtık. Vatandaşlarımızın sağlık sigortalarıyla tüm sağlık kuruluşlarından hizmet almasını sağladık. Sağlık çalışanlarımızın çalışma ve iş yeri güvenliği şartlarını iyileştirdik, gelirlerini artırdık. Önümüzdeki dönemde de iyileştirmelerimiz devam edecektir. İlaçtaki KDV oranını düşürdük ve ilaç fiyatlarında önemli oranda indirim sağladık. İlacı, geçtiği her aşamada izleyen İlaç Takip Sistemi (İTS) kurduk. Eczane bulunmayan kırsal bölgelerde yaşayan halkın ilaca ulaşımını kolaylaştırmak için mobil eczane uygulaması başlattık. Modern sağlık anlayışının temel unsurları arasında yer alan Aile Hekimliği uygulamasına geçtik. Halkımızın tümünün sağlık

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümet programını TBMM Genel Kurulu’nda okudu. Başbakan Davutoğlu tarafından okunan hükümet programı ‘İleri demokrasi’, ‘İnsani Kalkınma’, Yaşanabilir Mekanlar ve Çevre’, ‘Güçlü Ekonomi’ ve ‘Önce Ülkü’ başlıklarından oluşuyor. Toplam 185 sayfadan oluşan hükümet programında sağlıkla ilgili başlıklar şöyle sıralandı: Sağlık alanında insanımıza daha kaliteli, daha adil ve kolay ulaşılabilir hizmet sunma yolunda hayal edilemeyen başarılar sağladık. Sağlık hizmetlerini “temel bir insan hakkı” olarak kabul eden iktidarımız, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık alanında pek çok yapısal düzenlemeler gerçekleştirmiştir. Parası olmayanların hastanelerde rehin alındığı dönemleri geride bıraktık. Kamu hastanelerini tek çatı altında

10

Eylül • 2014



6’dan yüzde 43’e yükselmiştir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin bütçesinde yaklaşık 9 kat artış sağlanmıştır. 2010 yılında başlattığımız evde sağlık bakımı hizmetleriyle yatağa bağımlı hastalarımızın evlerinde kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti almasını sağlıyoruz. Geldiğimiz noktada evde bakım hizmetleri tüm yurda yaygınlaştırılmıştır.

hizmetlerinden aynı standartta faydalandığı, yoksulların primlerinin devletimizce karşılandığı, 18 yaşın altındaki çocuklarımızın tamamının sağlık güvencesi altında olduğu Genel Sağlık Sigortası sistemini hayata geçirdik. Sağlık personeli sayısında önemli artışlar sağladık. Tam Gün Yasası ile hekimlerin kamu ve özelde aynı anda çalışmaları ortadan kaldırılarak vatandaşlarımızın özel muayenehanelere gitme mecburiyetini büyük ölçüde azalttık. Merkezi Hastane Randevu Sistemi (MHRS) uygulamasını başlatarak tüm yurda yaygınlaştırdık. Güvenli ürüne erişimi sağlamak ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında ülkemizde üretilen veya ithal edilen tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin piyasaya sürülmesi, denetimi, takibi ve gözetimini yapmak üzere Ürün Takip Sisteminin (ÜTS) kurulması çalışmalarına başladık. Cumhuriyet tarihimizde inşa edilen toplam 10,5 milyon m2 sağlık alanının yarısı AK Parti iktidarları döneminde gerçekleştirilmiştir.

112 Acil Sağlık her yerde

Tüm vatandaşların birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretsiz almasını sağladık. Yalnızca şehirlerde değil, köylerde de “112 Acil Sağlık” hizmeti sunmaya başladık. Bu kapsamda istasyon sayısını artırıp ambulanslarımızı en son teknolojilerle donatırken, sisteme hava ve deniz taşıma araçlarını ekledik. 2002 yılı sonunda 618 olan tam donanımlı 112 ambulansı sayısını 3858’e ulaştırdık. 2015 yılında 4600 ambulans sayısına ulaşmış olacağız. Ulaşımda güçlük çekilen bölgelerde 295 adet kar paletli ambulansı halkımızın hizmetine sunduk. Bu gelişmelerle 112 Acil Sağlık Hizmeti sadece şehirlerde değil, köylerde de yaygın olarak verilen bir hizmet niteliği kazanmıştır. 2002 yılında 112 istasyon sayısı 481 iken şu an itibariyle 2142’ye çıkardık ve daha da artıracağız. 112 Acil Sağlık Hizmetleri ile 2002 yılında 350 bin hastaya tahliye ve sağlık hizmeti sunulurken, bu rakamı, 2013 yılı itibariyle 3.665.000’e ulaşmıştır. Hava am-

2013 itibariyle hasta yatağı sayısı 205 bin

2002 yılında 161 bin olan hasta yatağı sayısını 2013 yılı itibarıyla 205 bine yükselttik. Mevcut yatakların da 89 bininde koğuş sisteminden, banyosu tuvaleti içinde olan oda sistemine geçilmiş ve eski olan hastaneler bu anlayışla yeniden düzenlenmektedir. Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığının nitelikli yatak oranı yüzde

12

Eylül • 2014


www.mercedes-benz.com.tr www.facebook.com/mercedesbenztr


ceğiz. Tütün, alkol, uyuşturucu ve diğer madde kullanımlarını azaltmak için risk faktörleri ile mücadeleye devam edeceğiz. Sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel faaliyeti teşvik ederek obezite ile mücadeleye etkin bir şekilde devam edeceğiz. Evde bakım ve tele-tıp gibi uygulamalarla sağlık hizmetlerinin kalitesini daha da artıracak, maliyetini düşüreceğiz. Yeni Türkiye’de, sağlıkta küresel marka haline gelen ülkemizin, sağlık turizmi alanında dünyanın önde gelen ülkeler arasına girmesi için gerekli adımlar atılacaktır. Türkiye’nin son dönemde sağlıkta yakaladığı başarıyı Ar-Ge alanında sürdürmesi, sağlık alanında teknoloji merkezi rolünün güçlendirilmesi, dünyada tıp alanında meydana gelen bilimsel gelişmelere uyum sağlanması, kanser ve diğer hastalıkların artan maliyetlerinin kontrolü ve yönetimi amaçlarıyla sağlık bilimlerinde üst düzey eğitim ve araştırma merkezi oluşturacağız.

bulans sistemini 2008 yılında faaliyete geçirdik. Mevcut durumda ülke geneline hizmet verecek şekilde 17 ambulans helikopterimiz ve 3 ambulans uçağımız mevcuttur. Helikopter ambulans sistemiyle bugüne kadar yaklaşık 18 bin, uçak ambulanslarla ise 6 bin hastamızı taşıdık. Bu alanda önemli bir yeniliği hayata geçireceğiz. 2014 sonuna kadar helikopter ambulanslarımızın gece uçuşlarını da başlata-cağız. 2015 Haziranına kadar 4 bölgede gece hizmet verebilecek niteliğe erişilecektir Ücretsiz gezici sağlık hizmetleri tüm yurda yayılmıştır.

Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı %74.7

Bu gelişmeler neticesinde, 2003 yılında yüzde 39 olan sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2013 yılında yüzde 74,7’ye ulaşmıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemizi sadece kendi halkımız için değil, bölge ülkeleri için de cazip bir sağlık üssü haline getireceğiz. Vatandaşlarımızı hastalıktan ve yüksek tedavi maliyetlerinden korumak için kapsamlı bir Koruyucu Sağlık Stratejisini çok sektörlü bir yaklaşımla hayata geçireceğiz. Hizmet kalitesini artırmak ve maliyet-etkin sağlık hizmeti sunabilmek amacıyla temelleri atılmaya başlanan Şehir Hastaneleri’ni ülkenin dört bir tarafına yaygınlaştıracağız. Yeni Türkiye’de toplum temelli sağlık hizmetlerini geliştirmeye devam edeceğiz. Yurt sathında oluşturulacak 29 sağlık bölgesinde, istisnalar hariç, hastaların diğer bölgelere gitmesini gerektirmeyecek seviyede gelişmiş bir hizmet altyapısı kurmuş olacağız. Aile hekimi başına ortalama 2015’te 3.500 nüfusun düştüğü bir yapıyı gerçekleştireceğiz. Koruyucu sağlık, tedavi ve bakım hizmetlerinde sağlanan ilerlemelerle, hamileliğe bağlı anne ölüm oranını ve bebek ölüm oranını daha da düşük seviyelere çeke-

Sağlık personelinin çalışma standartları düzenlenecek Dünyanın en stratejik ürünlerinden olan ve ithal yolla temin ettiğimiz kan ürünlerini, kamu özel işbirliği modeli ile ülkemizde üretecek teknolojileri elde etmek ve bu ürünlerin ihracatında dünya ölçeğinde söz sahibi olmak üzere çalışmalara başladık ve bu çalışmaları en kısa sürede sonuçlandıracağız. Sağlıkta dönüşüm programıyla gerçekleştirdiğimiz daha adil ve daha kolay ulaşılabilir sağlık hizmetlerinin sunumunda baş aktör olan sağlık personelimizin çalışma standartlarını düzenleyen ve memnuniyetlerini artıracak yenilikler yapılacaktır. Vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırmak amacıyla, demografik yapıyı, gelişen tıbbi teknolojiyi ve klinik yöntemleri dikkate alarak, sağlık sistemimizin finansal yapısının sürdürülebilirliği güçlendirilecektir.

14

Eylül • 2014



1. Hastane Enfeksiyonlarına Yönelik Dezenfeksiyon ve Hijyen Uygulamaları Yara Bakımı Semineri

Medikal Teknik Dergisi’nin ana basın sponsoru olarak yer aldığı seminer, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans salonunda 400’ün üzerinde misafirin katılımıyla gerçekleştirilecek. 16

Eylül • 2014


Alman Acto GmbH firması, dezenfeksiyonda Türkiye’de sayılı firmalardan biri olan Abem Kimya, Akredite kurum Hygcen GmbH işbirliği ile 1’ncisi yapılacak olan hastane enfeksiyonlarına yönelik dezenfeksiyon ve hijyen uygulamaları / yara bakımı semineri 20.09.2014’de Diyarbakır’da yapılacaktır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde başlayacak olan seminerlerin devamı kalan 7 bölgede de tekrar edecektir.

İlk Seminer Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde

İlk seminer Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 400’ün üzerinde misafirin katılımıyla gerçekleştirilecek. 12 yıl önce yine DGHM (Alman Hijyen ve Mikrobiyoloji Kurumu) başkanını Türkiye’ye getirerek ilk ücretsiz seminerini veren ve bu konuda dernek kurulmasını sağlayan Abem Kimya sektöre yine yön vermeye hazırlanıyor. Almanya’dan konusunda uzman olan, dünyada dezenfektan pazarına yön veren, hijyen alanında pek çok yayın ve kitap yazan profesörlerin konuşmacı olarak eğitim vereceği seminerin ücretsiz olarak yapılması ve sertifika verilmesi planlandı. Medikal Teknik Dergisi olarak ülkemizdeki hizmet kalitesinin artmasını sağlayacak bu tür seminerlerin devamını getirecek olan Abem Kimya’ya destek vererek katılımda bulunacağız.

17

Eylül • 2014


18

Eylül • 2014


19

Eylül • 2014


20

Eylül • 2014


21

Eylül • 2014


22

Eylül • 2014


23

Eylül • 2014


Yara Antiseptiği Endikasyonları Hekim, yara antiseptiğini gerekli olmadığı durumda uygularsa, yaranın iyileşmesini geciktirebilir:

Yara Bakımında Poliheksanid ve Actolindin Yeri

Yara geç iyileşir.

Hekim,

DR. MEHMET ÖZTAN FIRAT ÜNİVERSİTESİ PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ ANABİLİM DALI

yara antiseptiğini gerekli olduğunda kullanırsa, yaranın iyileşmesini desteklemiş olur: Yara daha hızlı iyileşir.

Antiseptikler

Antiseptikler POVİDONE-İODİNE % 10 POVİDONE-İODİNE % 7,5 CLORHEXİDİNE GLUCONATE CHLORHEXİDİNE % 1,5

Dünkü ve bugünkü antiseptik maddelerin ortak özelliği,

BETADİNE BETADİNE SCRUB HİBSCRUB SAVLON

bakteri ve insan hücrelerini ayırt etmeden her ikisine de zarar vermeleridir. (toksik etki).

Bakteriler ve Yara İyileşmesi 

PVP İyot Avantajları ve Dezavantajları

Kontaminasyon  Bakteri yara dokusunda mevcut, ancak bakteri çoğalması yok  temizlik ve enfeksiyonun önlenmesi için önleyici antiseptik

Avantajları Etki alanı A, kısmen virüsid uzun süreli etki süresi sporozid  alerjik reaksiyon çok nadir görülür  kıkırdak uyumlu (% 1 lik konsantrasyon) 

Kolonizasyon  yara üzerinde bakteri çoğalması var, ancak klinik reaksiyon yok  (MRE hariç)

Kritik Kolonizasyon  Kronik yaralar: yayılma gösteren infeksiyon yok, ancak toksin salgılaması nedeniyle yaranın iyileşmesinde geçikme, belirgin iltihaplanma olmadan (genelde sadece değişmiş granülasyon dokusu, yükselmiş kanama eğilimi, yara kokusu, Eksüdasyon)  epitelizasyonun önlenmesi veya yara iyileşmesinin durması  hafif antiseptik.

Dezavantajları İyot emilimi! Tiroid açısından tehlikeli  Kalıcı etkisi az  sitotoksik, BI < 1  Kan ile etkisi azalıyor  Post antiseptik etki yok  su tehlike sınıfı 2; sudan zor elemine edilir, atık sulara aktarılmamalı 

İnfeksiyon  lokal ve/veya sistemik reaksiyon (Sepsis) yara iyileşmesinin durması ile  terapötik antiseptik

PVP İyot •

PVP-İyot

Tiroid rahatsızlıklarında PVP-iyot ve diğer iyot içeren antiseptikler temel olarak kullanılmamalıdır.

Akut ve kronik yaralanmalarda kullanımı nedeniyle emilime bağlı sistemik toksisite ve lokal sitoksisitesi görülebilir

Below , Brauer, Kramer. İyot resorbsiyonu iyodoforların antiseptik kullanımı ve risk değerlendirme sonuçları. GMS Krankenhaushyg Interdiszip 2007;2(2):Doc41

Kirlenmiş travmatik yaraların ilk müdahalesi için uygun olmadığı savunulur.

24

Eylül • 2014


Mutajenite

Klorheksidinin avantajları ve dezavantajları Avantajları

Etki alanı A BI 0,8 – 1,0  remanent (kalıntı) etki

Deri üzerine uygulama sonrası /Fare 0,2 ml 0,5 % klorheksidin sudaki çözeltisi 2x/gün; 28 gün (=50 mg/kg). Kemik iliğinde kromozom bozulması artışı.

Dezavantajları

Gram negatifler üzerinde zayıf etki Protein ve kan bulunan ortamda etki azalması, Cardiolipin ile tam etki kaybı. Direnç gelişimi  İn vitro sitotoksik etki, hayvan deneyleri ve klinik olarak Yara iyileşmesinde gecikme  İn vitro mutajen etki  Emilim olasılığı gözardı edilmemelidir (Klorheksidin fosfanilat için kanıtlanmış)  In vivo p-kloranilin oluşumu riski  Anafilaktik ve alerjik reaksiyon riski  hayvan deneylerinde nörotoksik tehlike

Kramer et al. (1984) In: Kramer A Leipzig: Barth, 349-352

Anafilaksi

Klorheksidin/Uygulama Sonuçları

Klorheksidin- bazlı sabunlar: Anafilaksi riski •

40’tan fazla yayında normal deri, ağız boşluğu, göz, yara, veya uretra içi tek bir uygulama sonrasında

Semptomlar: Ürtiker, kollaps, ağır hipotoni, bronşiyal spazm, anaflaktik şok, ağır vasküler spazma bağlı transmural iskemi

1984 Japon Sağlık Bakanlığı tarafından mukoza antiseptiği olarak kullanımının yasaklanması

Klorheksidin, etki gücü, direnç gelişme riski, lokal uyum ve toksik riskler bakımından karşılaştırıldığında diğer antiseptiklerin altında yer alır.

Klorheksidin- bazlı sabunlar: Allerji riski •

Maksimizasyon testinde/kobay allerjen değil, ancak bazı raporlar

1995 epidemiol. HCW ile analiz: 1301 HCW den % 21,2 sinde ellerde ve kolllarda “temas egzaması”, bunun % 94,9 da Klorheksidin ve gluteral bazlı ürünlerin yol açtığı iritasyon tanımlandı.

Stingeni et al. Contact Derm 1995; 33: 172-176

Klorheksidin yara antiseptiği olarak gereksizdir

Gümüş İçeren (gümüş bağlayıcı) Antiseptiklerin Avantajları ve Dezavantajları Avantajları

Triklosan’ın Avantajları ve Dezavantajları Avantajları

Dezavantajları 

yok

yok

Resorbsiyon Protein ve kan bulunan ortamda tama yakın etki kaybı.  sitotoksik  BI <<1  Post antiseptik etki yok  direnç gelişme riski  in vitro ve in vivo mutajen etki  Fertiliteyi önleyici etki  Uygulama yerinde tümör yapıcı etki  Biyolojik birikme + suda yüksek toksisite  

Poliheksanid

Yara üzerine uygulandığında emilerek toksikolojik etki gösteren hiçbir madde yaraya uygulanmaz

*Oysa Actolind® kimyasal içeriği sebebiyle, bakteriye zarar verirken, sağlam hücre yapısını bozmaz, hücre üzerinde toksik etki yapmaz.

Aşağıdakiler için geçerlidir: •

PVP-İyod

Gümüş-sülfadiazin

Dezavantajları Resorbsiyon  BI <1  yüksek P aeruginosa direnci.  direnç gelişimi riski  Nadiren hassasiyet görülebilir  dioksin ile çevre kirliliği yapabilir  çevre için oldukça dirençli, sudaki organizmalar için çok zehirli 

Genotoksik etkili bir madde için de aynısı geçerlidir. Örnek: •

Klorheksidin *K. Kaehn, Classification of Polyhexanid Containing Wound Rinsing Solutions

25

Eylül • 2014


Etken Madde

100 g Actolind w Solüsyon’un bileşimi :

Polihexanide

% 0.1 Undesilenamidopropil betain % 0.1 poliheksanid , saf su 100 g Actolind® jel bileşimi:

% 0,1 Undesilenamidopropil betain % 0,1 poliheksanid % 10,6 taşıyıcı maddeler (gliserin, hidroksietilenselüloz) saf su.

Etken Madde Farmakodinamik Özellikler

Etken Madde

Polihexanide

Yüksek bir doku uyumuna sahiptir.

• Polihekzametilen

biguanid geniş spektrumlu, yüksek doku uyumu gösteren polimerik yapıda biguanid türevi güçlü bir katyonik antiseptiktir.

Bu özelliğin polihekzametilen biguanid’in seçici olarak patojen hücre membranında bulunan asidik fosfolipidlere özellikle fosfatidilgliserol ve difosfatidilgliserol’e bağlanmasından kaynaklandığı gösterilmiştir (1).

Etken Madde Farmakodinamik Özellikler

Etken Madde Farmakodinamik Özellikler

Bakterisid etkisi aşağıdaki adımlardan oluşur:

Doğada bol miktarda bulunan antimikrobiyal peptidlerle polihekzametilen biguanid arasında yapı ve etki yönünden önemli benzerlikler bulunmuştur.

Bakteri yüzeyine hızla çekilme Yüzeyde seçici bölgelere bağlanma

Bakteriyel savunma mekanizmalarının saf dışı bırakılması Bakteri sitoplazmik membranına ulaşma Sitoplazmik membranın parçalanması ve hücre içi sıvı, elektrolit ve makro moleküllerin hücre dışına akması Bakteri ölümü.

Etken Madde Farmakodinamik özellikler

Etken Madde Farmakokinetik özellikler

Güvenilir geniş spektrumlu antimikrobiyal etki

Deri, mukoza ve yara üzerine topikal olarak uygulanır.

Hızlı etki

Uygulama sonucunda polihekzametilen biguanid’in

Etkisinin biyolojik stres altında da devam etmesi

sistemik dolaşıma geçtiğine ilişkin bir bulguya

Yara iyileşmesini hızlandırıcı etki

rastlanmamıştır.

Yüksek hücre ve doku uyumu

Etkisine bilinen direnç gelişmesi yok

Allerji, anaflaksi ve sistemik dolaşıma geçme riskinin düşük olması

Molekül’ün zincir şeklinde bir polimer olması ve molekül ağırlığının yaklaşık 3000 civarında olması sistemik dolaşıma geçme riskini azaltmaktadır.

26

Eylül • 2014


Etken Madde Mikrobiyolojik Etkinlik •

Gram-positive bakteri

Gram-negative bakteri

Fungusid

HIV

Antibiotic resistant microorganisms

(MRSA/MRE, VRE etc.)

Virüsler

Biofilmler

Etken Madde Mikrobiyolojik Etkinlik

Etken Madde Antimikrobiyal Etkileri •

Staphylococcus aureus (MRSA)

Enterococcus faecalis (VRE)

Pseudomonas aeruginosa

Acinetobacter baumannii

Escherichia Coli

Candida albicans

Etken Madde •

Albümin ve kan varlığı etkililiğini azaltmaz.

Polihexanid granülasyon dokusunun oluşmasını olumsuz şekilde etkilemez ve bu nedenle yaranın iyileşmesini güçleştirmez.

Etken Madde Kullanım Amaçları •

Cilde dost pH değeri

Berrak, renksiz, kokusuz solüsyon ve jel

İrrite edici değil,

Koku redüksiyonu yüksek

Cilt tarafından absorbe olmaz

Karaciğerde toksisite yapmaz

 

Actolind Endikasyonları •

Enfekte olmuş, kurumuş ve bütünlüğü bozulmuş (kronik ve akut) cilt ile temas eden non-invazif ve insan üzerindeki etkisini destekleyici aktivite gösteren bir maddeyi bir iç parça olarak ihtiva eden jel ve solüsyondur.

Actolind W solüsyon ve Actolind W Jel

Dekolonizasyon Dekontaminasyon Cilt ve Mukoza Antisepsisi Nemlendirme ve nemli tutma Granülasyon ve epitelizasyonun hızlanmasına yardımcı

Actolind Endikasyonları

cilt ve mukoza ile uyumlu olup, dermatolojik olarak test edilmiştir.

27

Actolind W Solüsyon ve Actolind W Jel, bandajlar, gazlı bez, kompres veya diğer absorban materyaller veya yara doldurucular, bandaj uygulanmadan önce, bunların yaraları kaplaması veya yarayı doldurması için ıslatılması veya nemlendirilmesi,

Enfekte olmuş, kurumuş ve bütünlüğü bozulmuş (kronik ve akut) cilt ve mukozanın temizliği, irrigasyonu, dekontaminasyonu ve nemlendirilmesi için kullanılır.

Eylül • 2014


Actolind Endikasyonları

Dermatolojik Test Klinik ve dermatolojik olarak test edilmiş ve

İyi uyumluluk nedeniyle, yara temizliği ve yaraların nemli tutulması için uzun süreli kullanıma uygundur.

«çok iyi»

olarak değerlendirilmiştir.

Actolind Kullanım Alanları

Actolind Kullanım Alanları

• Yoğun bakım ünitelerindeki hastaların; ağız,

• Ameliyat öncesinde, cilt temizliği ve kötü

burun mukozası ve cilt temizliği

kokuların giderilmesinde

• Solunum aygıtına bağlı olan hastaların burun

• Preop ve postop cilt antisepsisi

bakımı

Actolind Kullanım Alanları

Kullanım Alanları • Yatalak ve inkontinanslı hastalarda,

• Diabetik ayak

cilt temizliği ve kötü kokuların giderilmesi

• Decubit yaraları

• Dekontamine edici stoma bakımı

• Venöz ülser • Kronik yaralar

Kullanım Alanları

Kullanım Alanları • Her türlü kateter, sonda, periton ve renal

• Kadın Doğum Kliniklerinde

diyaliz şantları

• Perine bölgesinin temizliği, bakımı • Hoş olmayan kokuların giderilmesi

• Kolostomi, trakeostomi kateteri giriş

yerlerinin temizliği ve bakımı

28

Eylül • 2014


Kullanım Alanları •

Yara yüzeyine yapışan kurumuş sargıların ıslatılması

Açık yaraların iyileştirilmesi

Kabuk bağlamış, kontamine ve kronik cilt yaralarının temizliği, bakımı ve nemlendirilmesi

Etkinlik Yara antisepsisi ve yara iyileştirilmesi

ACTOLIND Pansuman Örnekleri

Tüm yaraların, özellikle kurumuş, kontamine ve kronik yaraların tedavisi ve devam bakımında kullanılmaktadır.

Diyabetik ayak, dekübit, venöz ülser, preop ve postop cerrahi yaralar, travmatik yaralar başlıca kullanım alanlarıdır.

Etkinlik MRSA-MRE ve VRE Dekolonizasyonu •

Hastane enfeksiyonlarına sebep olan tüm dirençli bakterilerde etkilidir. Özellikle burun içi taşıyıcısı olan hasta ve personelin dekolonizasyonunda kullanılır.

İstenilen sıklıkta ve sürede kullanıldığı için direnç geliştirmez.

Kardiyovasküler cerrahi ameliyatları öncesinde hastanın yıkanmasında kullanılarak hastanın dekolonizasyonunu sağlar.

Etkinlik

Etkinlik

Stoma Bakımı

Tüm vücutta dekontaminasyonu ve antisepsi (Mukoza dahil)

• Kolostomi, trakeaostomi bakımında, yoğun

•Yoğun bakımda uzun süreli yatan hastaların tüm

bakım hastalarının vücut bakımında kullanılır.

vücudunda (saçlı deri dahil) bakımını ve temizliğini yapmakta kullanılır. Bu sayede kokuları da giderir. •Akneli ciltlerde temizlik ve bakım sağlar.

Actolind Etkinlik

ACTOLIND Pansuman Örnekleri

Yanık •

1. ve 2. derece yanıkların bakım ve tedavisinde kullanılır. Özellikle geniş vücut yanıkları için son derece uygun ve ekonomiktir.

Ağrısız tedavi imkanı sağlar. Çünkü alkol içermez.

29

Eylül • 2014


30

Eylül • 2014


31

Eylül • 2014


32

Eylül • 2014


33

Eylül • 2014


34

Eylül • 2014





Türk medikal sektörü dünyanın her yerinde Türk medikal sektörü Miami’de Latin Amerikalı nitelikli alıcılar ile buluştu. Fuara Türkiye’den 12 firma katıldı. Fime Show, 1.200 kişilik katılımcı sayısı ve özellikle Latin Amerika’dan gelen nitelikli ziyaretçisi ile, sektöre yön veren konferansları da bünyesinde barındıran Latin ve Orta Amerika pazarına hitap eden bölgedeki en büyük sağlık fuarıdır.

6-8 Ağustos 2014 tarihlerinde Miami A.B.D’de gerçekleşen 24. Fime Show’a Türkiye’den 12 firma gitti. Alpaya Medikal, Dolsan Medikal, Ertunç Özcan, Kösemed, Medbar, Mortol Medikal, Naturel Medikal, Nurel Medikal, Orsa Ortopedi, Paksel Kimya, Varimed, Vertisa isimli Türk firmaları fuardan oldukça memnun ayrıldı ve katılımcıların büyük çoğunluğu 2015 senesindeki fuara katılacaklarını belirtti.

Fime Show 2015, 5-7 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek

2015 senesinde 25. Yıldönümünü kutlayacak olan Fime Show, 2015 senesinde 5-7 Ağustos 2015 tarihlerinde gerçekleşecek. Fuar, Latin Amerika’daki bütün alıcıların rağbet ettiği tek fuar ve Medikal Teknoloji, Medikal Hizmetler, Medikal Ürünler ve Medikal Araç Gereçler olmak üzere 4 ana sektörden oluşuyor.

TG Expo, 2015 senesi için fuarda daha geniş bir yer ayırttı

TG Expo Fuarcılık A.Ş, fuar katılımcılarından %90 memnuniyet almaları nedeniyle gelecek sene Türk firmaları için daha geniş yer ayırttı ve fuarı milli katılıma çevirme görüşmelerine başladı.

38

Eylül • 2014



Latin Amerika 1.3 Trilyon Dolar Dış Ticaret hacmine sahip

çerçevede 1998 yılından beri yürütülen bütün bu girişimler sonucunda, bölge ülkeleriyle Türkiye arasında 1999 yılında 827 milyon dolar seviyesinde olan dış ticaret hacmi, 2006 yılının ilk on ayı verilerine göre yaklaşık 2,2 milyar dolara ulaşmıştır.

Latin Amerika bölgesi, 550 milyon nüfusu, 20 milyon kilometrekareyi aşan yüzölçüme, 3 trilyon dolara yakın GSYİH’ya ve 1.3 trilyon dolar dış ticaret hacmine sahip bir devasa pazardır. Dünya yüzeyindeki kara yüzölçümünün yüzde 15’i, nüfusun yüzde 8’i ve GSYİH’nın yüzde 4’ü, bu pazara aittir. Ülkemizin Latin Amerika ve Karayipler ülkeleriyle ticari, ekonomik ilişkileri süratle gelişmektedir.

TG Expo Orta Doğu ve Afrika Sağlık pazarlarında da etkin

Türkiye sağlık sektörünün yurtdışındaki çözüm ortağı olma yolunda önemli adımlar atan TG Expo Fuarcılık A.Ş, Orta Doğu pazarında etkin. 26-29 Ocak 2015 tarihlerinde B.A.E. Dubai’de gerçekleşecek Bölgenin en büyük Sağlık Fuarı Arab Health’te yerler şimdiden tükendi, yoğun talep nedeniyle TG Expo Fuardan ilave yer satın aldı. Arab Health’in yanı sıra Türkiye milli katılımı organize edilen Saudi Health (18-20 Mayıs 2015) ve sağlık sektörünün ivme kazandığı Güney Afrika’da organize edilmekte olan Africa Health (5-7 Mayıs 2015) Fuarları da Türkiye’de sağlıkçıların rağbet ettiği pazarlar.

Türkiye - Latin Amerika ticari ilişkileri güçleniyor

1998 yılı Eylül ayında Bakanlığımızın girişimiyle “Latin Amerika’ya Açılım” politikası benimsenmişti. 2006 yılında Latin Amerika’ya Açılım Politikası gözden geçirilmiş, aynı doğrultuda hazırlanan “Latin Amerika Eylem Planı 2006” uygulamaya konmuş ve 2006 yılı Sayın Bakanımız tarafından “Latin Amerika Yılı” ilan edilmiştir. Bu

40

Eylül • 2014



Giyilebilir teknolojiler geliyor Basılı elektronikler sayesinde, kendi enerjisini kendisi üretecek, vücudumuzun sağlığını kontrol edecek, sesli komutlarla istenileni yapacak, her ortamda iş, iletişim ve alışveriş yapmayı sağlayacak giyilebilir teknolojiler hayatımıza girmeye hazırlanıyor.

alanın önümüzdeki 5 yıl içinde 12 milyar dolarlık bir pazara sahip olması bekleniyor.

Akıllı telefonlarla hayatımıza giren birçok yenilik, bulut üzerinden iş yapma, nanoteknoloji, yazılım tanımlı ağ (SDN), çok çekirdekli işlemci gibi teknolojiler iş verimliliğini artırıyor, hayatımızı hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor. “Gelecekte daha neler olacak?” dediğimizde ise uzmanların belirttiği konuların başında giyilebilir teknolojiler geliyor. Giyilebilir teknolojilerin geliştirilmesi ile ilgili dünyada birçok kuruluş amansız bir çalışma içinde. Xerox’un da uzun yıllardır üzerinde çalıştığı basılabilir elektronik devreler (printed electronics), giyilebilir teknolojilerin gelişimine önemli katkılar sağlayacak. Xerox, Silver Ink (gümüş mürekkep) adını verdiği buluşuyla plastik gibi esnek bir yüzeyin üzerine, yüzeyi eritmeden, gümüş alaşımıyla elektronik devre basmayı sağladı. Elektronik devrelerin cam, tekstil ürünleri, plastik, film gibi maddelerin üzerine basılabilmesi ya da yerleştirilmesi ile giyilebilir teknolojilerin hem daha ucuza mal edilebilmesi sağlanacak hem de hayatımıza girişi hızlanacak. Xerox’un da yakından takip ettiği bu

Kendi enerjisini üreten kişiye özel cihazlar

Basılı elektronik devreler, giyilebilir cihazların başka cihazlara bağlanmadan kendi enerjisini üretebilmesini sağlayacak. Atom pili ve güneş enerjisi paneli gibi enerji üretme birimlerini kendi üzerinde taşıyacak. Bu teknolojiler, yerleştirildikleri giysi ve eşyalar üzerinde enerji yenileme ihtiyacı olmadan uzun süreler kullanılabilecek. Böylece kendi enerjisini üreten cihazlar elektrikle şarj ihtiyacını ortadan kaldıracak. Basılı elektroniklerle üretilen giyilebilir teknolojilerin esnek ve ergonomik yapılarda tasarlanması, rahatça ve sorunsuz kullanılmasını sağlayacak. 3D yazıcılara entegre basılı elektronikler Xerox gibi şirketlerin üzerinde çalıştığı basılabilen elektroniklerin (printed electronics) gelecekte 3D baskı süreçlerine entegre olması sayesinde, 3D yazıcılarla çalışmaya hazır kişiye özel elektronik cihazlar da basılabilecek. Kişilerin vücut

42

Eylül • 2014



Yapay organlar, elektronik implantlar

Basılabilir elektronikler, yapay organ, implant gibi sağlık teknolojilerinin geliştirilmesinde kullanılacak. Bulut iletişim, büyük veri, mobil ve kablosuz teknolojilerle çok büyük bir gelişme yakalayan tıp biliminde basılı elektroniklerle yaşanacak gelişmeler, ömrümüzü uzatan, yaşam kalitemizi artıran unsurlar olarak karşımıza çıkacak. Nabız, ateş, tansiyon, şeker gibi yaşamsal verileri ölçecek giyilebilir cihazlar kullanılacak yeni sağlık teknolojileri arasında olacak. Bu teknolojiler sayesinde hasta verileri, hasta hastanede bulunmadan da kayıt altında tutulabilecek. Acil vakalarda hastanın bulunduğu yere, hasta verileri değerlendirilerek sağlık ekipleri yönlendirilebilecek. Zamanın hayati önem taşıdığı kalp krizi, kan kaybı gibi durumlarda hastaya acil müdahale için önceden hazırlık yapılabilecek. Yatalak hastaların tedavileri için de kullanılabilecek bu teknolojiler, ani müdahale gerektiren durumlarda birçok hayatın kurtarılmasına yardımcı olacak.

ölçülerine uygun ve istediği tasarımsal özelliğe sahip giyilebilir cihazlar, seri üretime göre çok daha ucuza mal edilmiş olacak. Giyilebilir cihazların tüketiciler tarafından beğenilmesi için de gizlenebilir tasarımlarla modaya uygun bir şekilde sunulması bekleniyor.

Hareket alanı genişleyecek

Ağa bağlı bilgisayar, tablet, akıllı telefon, oyun konsolları gibi cihazların kullanımında, hareket alanı ağın bulunduğu alanla sınırlı kalmayacak. Giyilebilir cihaz teknolojileri kullanıcıların kişisel alan ağlarını kendileri ile birlikte taşımalarını sağlayacak. Kullanıcılar kişisel alan ağı sayesinde birçok özelliği, uygulamayı farklı ortam ve mekanlarda çalıştırabilecek. Yakın gelecekte giyilebilir teknolojilerle ilgili heyecan verici gelişmeler yaşanacak.

Akıllı telefonlar yerine giyilebilir cihazlar

Google, Samsung, Apple, Xerox gibi şirketlerin bu konularda yaptığı atılımlar, giyilebilir teknolojilerin popülerliğini sürdürmesini sağlayacak. Mobil ve giyilebilir teknolojiler, bulunulan her ortama bulut ve GPS destekli veri akışı sağlayan bir köprü görevi üstlenecek. Hali hazırda Google Glass, Glass Up, Meta, Nike+FuelBand, Samsung Gear gibi giyilebilir cihazlar mobil hayatın yeni oyuncuları olarak karşımıza çıktı. Önümüzdeki aylarda da Apple’ın iWatch olarak tanımlanan merakla beklenen akıllı saati de tüketicilerle buluşacak. GPS sistemleri ve geliştirilmiş sensörler sayesinde hareket kabiliyeti ve kullanım alanı genişleyecek. Giyilebilir cihazlara yönelik talep, akıllı telefon üreten birçok teknoloji şirketinin giyilebilir yeni teknolojiler geliştirmesini teşvik edecek.

Sesli komutlarla cihazların yönetimi

Giyilebilir cihazlar aynı zamanda sesli komut sistemiyle de çalışabilecek. Siri ve Google Now’da olduğu gibi sesli komutla çalışan yapay zeka üniteleri, giyilebilir cihazların daha kullanışlı olmasını sağlayacak. Her türden soru sorulabilen yapay zekalar sesli komutlarla sorulan soruları internet üzerinden araştırıp cevaplayabilecek. Örneğin, verilen komutla istenilen şeyi kullanıcı adına internet üzerinden satın alıp adrese teslim edilmesini sağlayabilecek. Üstelik bunu yaparken cihazda bulunan güvenli datayı kullanarak her ortamda istenilen şeyin yapılabilmesi mümkün olacak.

44

Eylül • 2014



Swisslog ve Simeks, Türkiye’deki Ortaklıklarını Genişletti Swisslog, ilaç yönetimi için ortak çözümler sunmak amacıyla Simeks ile ortaklığını genişleterek Türkiye’deki konumunu güçlendiriyor.

da yenilikçi çözümler sunmalarına olanak vereceğini, bununla birlikte mümkün olan en iyi hasta deneyiminin yaşanmasını sağlayacaklarını” belirtti ve söylerine şöyle devam etti “Bu ortaklık, Kuzey Irak’ta otomatize eczane çözümü satışları ile hızlı bir şekilde başladı. Şu anda, Türkiye’nin sağlık sektöründe özel ve kamuya ait kuruluşlarında da çok sayıda büyük fırsatlar mevcut”.

Pnömatik Tüp Taşıma Sistemleri ve İlaç Yönetimi alanlarında öncü hastane otomasyon çözümleri sağlayıcısı olan Swisslog 17 Temmuz 2014 tarihinde, küresel sağlık sektöründe öncü, tıbbi cihaz ve elektronik tıp çözümleri sağlayıcısı olan Simeks ile ortaklıklarının genişlediğini duyurdu. Bu ortaklık kapsamında Simeks Tıbbi Sistemler, Swisslog İlaç Yönetim Çözümleri’nin; Türkiye, Türkmenistan ve Kuzey Irak’ta dağıtımına başlayacak. Simeks on yılı aşkın süredir Swisslog Pnömatik Tüp Taşıma Sistemleri’nin distribütörlüğünü yapıyor ve bu pazarda rakiplerinin arasında lider konumda bulunuyor. Genişletilen ortaklık ile ilaç yönetim çözümleri alanında da liderliğinin uzun yıllar korunması hedefleniyor.

Swisslog

İleri görüşlü hastaneler, depolar ve dağıtım merkezleri için etkili otomasyon sistemleri tasarlayan, geliştiren ve sunan Swisslog, danışmanlık hizmetlerinden, tasarım, uygulama ve yaşam boyu müşteri hizmetine kadar pek çok alan için tek bir kaynaktan entegre çözümler sunuyor. Merkezi İsviçre Buchs/Aarau’da bulunan Swisslog’un 20 ülkede 2200 çalışanı bulunuyor ve şirket, 50’den fazla ülkeye yayılmış müşterilerine destek veriyor. Bir grup şirketi olan Swisslog Holding AG, İsviçre menkul kıymetler borsası SIX Swiss Exchange (menkul kıymet numarası: 1232462, Telekurs: SLOG, Reuters: SLOG.S) listesinde yer alıyor.

Sağlık sistemini iyileştirmek ve modern yeni hastaneler inşa etmek için Türkiye sağlık sektörüne yatırım yaptığını belirten Swisslog Sağlık Çözümleri İdari Başkan Yardımcısı Pieter Feenstra yaptığı açıklamada “Avrupa ile Asya arasında köprü konumunda olan ve sürekli büyümekte olan pazarda Simeks oldukça etkili bir pozisyonda bulunuyor. Simeks ile birlikte genişletilen ortaklık sayesinde Swisslog’un son teknoloji ilaç yönetim çözümleri, Simeks’in çözüm ortaklığı uzmanlığı ile birleşince oldukça güçlü bir birliktelik ortaya çıkıyor.”

Simeks

Küresel sağlık sektörü için medikal ekipman ve tıbbi teknoloji çözümleri sağlayan Türkiye sağlık pazarında lider bir şirket olan Simeks, merkezi İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir’de bulunan ofisleri ile radyoloji, kardiyoloji, kadın doğum ve jinekoloji, üroloji, yoğun bakım, ilaç ve malzeme yönetim sistemleri ile hastane lojistiği çözümleri konusunda uzman.

Simeks Tıbbi Sistemler Yönetim Kurulu Üyesi, Elektrik-Elektronik ve Haberleşme Mühendisi Bahar Sunman ise “Swisslog İlaç Yönetim Sistemleri’nin, her biri kendi alanlarında lider konumda olan tıbbi cihaz ve tıp elektroniği çözümlerinin yer aldığı ürün portföyüne eklenmesinin, daha

46

Eylül • 2014



Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi

5 yıldızlı otel konforunda yeniden yapılıyor Kısa bir süre içinde inşaatına başlanacak olan 1.000 yataklı yeni hastanenin Ağustos 2017’de tamamlanması öngörülüyor.

eri teknoloji ekipmanlar vasıtası ile depremlerin neden olduğu kuvvetli yer hareketlerinin yapılar üzerine getirdiği ek yüklerin etkileri sınırlandırılacak. Japonya başta olmak üzere deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan gelişmiş birçok ülkede yıllardır başarı ile uygulanan bu yeni teknik, aynı zamanda “Depremden Bağımsız Bina” teknolojisi olarak da adlandırılıyor.

İstanbul’un sağlık konusunda cazip bir merkez haline gelmesinde önemli rol oynayan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB), Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni İSMEP kapsamında yıkıp, sismik izolasyon teknolojiyle yeniden yapıyor. Yeni hastanenin tek aşamada yapılabilmesi için mevcut hastanenin acil ve poliklinik binalarının taşınabileceği geçici bir bina İSMEP kapsamında yapılmıştı. Bu sayede mevcut hastanenin işleyişini kesintiye uğratmadan yapılacak yeni hastane, 1.000 yataklı ve 5 yıldızlı otel konforunda onkoloji (kanser) tedavisinde genel hizmet hastanesi olarak planlanıyor. Kısa bir süre içinde inşaatına başlanacak olan hastanenin Ağustos 2017’de tamamlanması öngörülüyor.

Yıllık 1.500.000 hasta kapasitesi

Yataklı servisteki hasta odaları ise yarısı tek, yarısı çift kişilik olarak planlanıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan “Nitelikli Hasta Yatağı” tanımına uygun olarak yapılacak tüm odalarda içinde tuvaleti, banyosu, en fazla iki hasta yatağı, televizyonu, telefonu, yemek masası, etajeri ve yatılabilen refakatçi koltuğu bulunacak. Hem tek hem de çift kişilik tüm hasta odaları yaklaşık 35 metrekare olacak. Tek kişilik odalar acil durumlarda çift kişilik olarak da kullanılabilecek ve hastane kapasitesi bin 400

Sismik izolasyon teknolojisi

Yeni hastane olası bir depremin hemen ardından kesintisiz hizmet verebilecek şekilde yapılacak. Yapıların temellerine yerleştirilen il-

48

Eylül • 2014



erji tasarruf sistemleriyle donatılacak hastane, trijenerasyon yöntemiyle kendi elektriğinin bir kısmını doğalgazdan üretebilecek. Açığa çıkan ısı enerjisiyle de hastanenin ısıtılması ve soğutulması sağlanarak işletme maliyetleri önemli ölçüde azaltılacak.

yatağa kadar yükseltilebilecek. Hastane kapasitesi yıllık 1.500.000 ayaktan ve 50.000 bin yatan hastaya çıkarılacak. Hastanede kapalı yeraltı otoparkları planlanmak suretiyle geniş yeşil alanlar bırakılacak, bu alanlar afet ve acil durumlarda toplanma merkezi işlevi görecek. Yeni hastane, mevcut hastanenin işleyişi kesintiye uğramadan yapılacak. Bunu sağlamak üzere önce mevcut acil ve poliklinik binaları yeni yapılacak geçici yapılara taşınacak.

Mevcut Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin toplam kapalı alanı 45 bin metrekare iken yeni yapılacak hastanenin toplam kapalı alanı 250.000 metrekare olarak planlanıyor. Acil durumlarda ihtiyaca cevap verebilmek amacıyla mevcutta 5.100 metrekare olan acil servis alanı 14.000 metrekare olarak planlanıyor. Toplam ameliyathane sayısı mevcut hastanede 26 iken yeni hastanede 40 olacak.

Enerji ve çevre dostu

Yeni hastane, Yeşil Bina (Leed Gold) Sertifikasına aday öncü bir kamu hastanesi olacak. En-

50

Eylül • 2014



Dünyagöz 2014 sonuna kadar 11 hastane açacak 2015 yılında halka açılmayı planlayan Dünyagöz Hastaneler Grubu, 150 milyon TL’lik tahvil sattı. 200 milyon TL’lik talep alan Dünyagöz, elde edilen geliri yıl sonuna kadar açacakları 11 hastane için kullanacak. Dünyagöz Hastaneler Grubu, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan 200 milyon TL’lik tahvil ihracı için onayı aldı. Gerçekleşen 150 milyon TL’lik tahvil ihracına 200 milyon TL’nin üzerinde talep alan Dünyagöz, 2015 yılında planladığı halka arz öncesi dikkat çekti. Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, tahvillerin yüzde 90’ını kurumsal yatırımcıların, yüzde 10’unu ise bireysel yatırımcıların aldığını bildirdi. Eray Kapıcıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Üç yıllık tahvil ihraç ettik. İki ayaklı bir tahvil ihracı modeli izledik. Tahvillerin 64 milyon liralık bölümü iki yıl vadeli ve 86 milyonluk bölümü ise üç yıl vadeli. Üç ayda bir kupon ödemeli olan tahvilin üç yıl vadeli olan 86 milyon liralık bölümünün hazine faizi +4.75 puan, iki yıllık olan bölümünün hazine faizi ise + 3.75 puan. Sağlık sektöründe daha önce üç yıllık tahvil ihracı olmamıştı. Gördüğümüz talep bizim için çok sevindirici. Elde ettiğimiz 150 milyon TL’nin yaklaşık yüzde 50’siyle Dünyagöz’ün rotatif kredilerinin kapatacağız. Geri kalan kısmını ise yeni hastane yatırımlarımız için kullanacağız.” “Dünyagöz Hastaneler Grubu olarak, şu an Türkiye’de 9 ayrı ilde, toplam 16 ayrı noktada; yurtdışında ise Hollanda, Almanya, İngiltere, Gürcistan, Belçika’da bulunan 6 ayrı noktada hizmet veriyoruz. Bu yıl bitmeden Ankara Sincan, Ankara Çayyolu, İstanbul Sultanbeyli, İstanbul Bağcılar, Sakarya, Azerbaycan, Erbil, Gaziantep, Çorlu, Konya ve Erzincan’da Dünyagöz Hastanelerini hizmete açacağız. Bu yıl bitmeden yurt dışında da Bakü ve Erbil’de yeni hastanelerimizi açacağız. 2015 yılında yurt dışında; Almanya’da ikinci, Londra ve Moskova’daki ilk Dünyagözleri açmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra yurt içinde de İstanbul Küçükçekmece, İstanbul Ümraniye, İstanbul Beylikdüzü, Kayseri, Adana, Urfa ve İzmir’de Dünyagöz Hastaneleri’ni hizmete sokmayı planlıyoruz.”

Halka arz öncesi başarılı bir prova yaptık

Eray Kapıcıoğlu, 2015 yılında halka arzı hedeflediklerini belirterek şunları söyledi: “Tahvil ihracı bizim için halka arz öncesi güzel bir prova oldu. Uzunca bir süredir halka arz için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Aldığımız talepler, halka arz öncesi bizi hem gururlandırdı hem de doğru bir yolda olduğumuzun sinyallerini verdi.”

2014 sonuna kadar 11 yeni hastane

Eray Kapıcıoğlu, Dünyagöz’ün Avrupa’nın göz alanında uzmanlaşmış en büyük hastaneler grubu olduğuna dikkat çekerek yeni yatırımlarla daha da büyüyeceklerini belirtti. Eray Kapıcıoğlu yeni yatırımlarıyla ilgili şöyle konuştu:

52

Eylül • 2014



Morbid Obezite Cerrahisiyle Sağlığınıza Kavuşun Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan ve uzun süre diyet yapmalarına rağmen kilo veremeyen morbid obezite hastaları çareyi cerrahi yöntemlerde arıyor. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Klinik Doktoru Prof. Dr. Asım Cingi, morbid obezite cerrahisi hakkında bilinmeyenleri açıklıyor. hastalarda kalıcı etkiye sahip etkin bir ilaç bulunmamaktadır. Kullanılan ilaçların etkisi sınırlıdır. İlaçlar kullanılmadığı takdirde verilen kilolar hızla geri alınmaktadır. Doktor kontrolünde beslenme ve egzersiz programının denenmesine rağmen kilo kaybı sağlanamayan morbid obezite hastalarına cerrahi tedavi uyguluyoruz.” açıklamalarında bulunuyor.

Obezitenin temelleri çocuklukta atılıyor

Ülkemizde obezite sınırını geçen insanların sayısının dünyadaki eğilime paralel şekilde hızla arttığını belirten Prof. Dr. Asım Cingi, “Şu anda obezite erişkin nüfusun yüzde 30’undan fazlasını etkilemektedir ve obezitenin temelleri çocukluk çağında atılmaktadır. Bu nedenle ailelere çocuklarının beslenme alışkanlıklarını ve yaşam programlarını düzenlemede büyük sorumluluklar düşüyor.” derken, doğum sonrası dönemlerde de kadınların obeziteye yakalanma risklerinin arttığına dikkat çekiyor.

Morbid obeziteye cerrahi yöntemle “DUR” deyin

Giderek artan morbid obezite hastalığı her cinsiyetten her yaş grubundan herkesi etkiliyor ve giderek artmaya devam ediyor. Morbid obezitenin tedavisinde ise önemli bir rol oynayan cerrahi yöntem, mide bypass’ından, tüp mideden ve mide bandı seçeneklerinden oluşuyor. “Her hasta için en uygun yöntem, hastanın yemek yeme alışkanlığı, beden kitle indeksi, diyabetinin olup olmaması, daha önce geçirdiği cerrahi girişimler göz önüne alınarak ve hastaların karar alma sürecine aktif katılımıyla belirlenmelidir” diyen Cingi, cerrahi müdahaleden önce psikiyatristlere de büyük rol düştüğünü belirterek açıklamalarına şu şekilde devam ediyor; “Ameliyat olacak hastaların yemek yeme alışkanlıkları, yaşam tarzları ve cerrahi sonrası yaşama adaptasyonlarının uygun olup olmayacağı psikiyatri tarafından değerlendirmelidir.” Yine ameliyat

Teknolojinin gelişmesi, fastfood tarzı beslenme şeklinin yaygınlaşması, hareketsizlik, hatalı diyet uygulamaları gibi faktörler, çağımızın en yaygın sağlık sorunlarından biri olan obeziteyi yani aşırı şişmanlığı tetikliyor. Vücut ağırlığı ve boy uzunluğunun matematiksel olarak hesaplanmasıyla elde edilen beden kitle indeksi değerinin 40’ın üzerinde olmasına morbid obezite deniliyor. Morbid obezite hastaları hem fiziksel hem de psikolojik olarak pek çok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalıyorlar. İstanbul İli Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Doktorlarından Prof. Dr. Asım Cingi, “Günümüzde morbid obez

54

Eylül • 2014


12 – 15 Nov 2014 öncesinde kadınlarda meme ultrasonu, gerekli hastalarda kolonoskopi ve hemen hemen tüm hastalarda gastroskopiyle değerlendirme yapılması gerekiyor. Komplikasyon oranını arttırması nedeniyle, cerrahiden en az 3 ay önce mutlaka sigara kullanımı bırakılmalı. Estetik için değil, sağlık için ameliyat yapılmalı Morbid obezite cerrahisinin, bu alanda uzmanlaşmış ekiplerin çalıştığı, ameliyat öncesi ve sonrası takiplerin düzenli yapıldığı, cerrahi girişimlerin dünya standartlarına uygun olduğu ve düşük komplikasyon oranlarının gerçekleştiği merkezlerde yapılması gerekiyor. Cerrahinin estetik için değil, sağlık için yapılması gerektiğini belirten Cingi, operasyon sonrası evde takip döneminde yüksek ateş, kalp atımlarının hızlanması, karın veya göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi durumlarda vakit kaybetmeden cerrahi müdahalenin gerçekleştiği merkeze başvurulmasını söylüyor. Cingi, operasyon sonrası için şu açıklamalarda bulunuyor: “Özellikle erken dönemde ağızdan yeterli miktarda günlük sıvı alımına özen göstermelidirler. Sıvı gıdalarla beslenilmeli, günlük öğün sayısı arttırılmalı, tek seferde yüksek miktarda gıda alımından kaçınılmalı, ilerleyen dönemlerde de sıvı ve katı besinler aynı anda tüketilmemelidir.”

Düsseldorf • Germany www.medica-tradefair.com

IT’S MEDICA MEDICA her yıl Kasım ayında dünyanın her yerinden gelecek uzmanlar için özel bir anlam taşıyor. Tıp sektörünün bu dünya forumu yaklaşık 4600 katılımcısı ile geniş bir ürün yelpazesi sunacak. Mesleğinizle ilgili en güncel bilgiye mi sahip olmak istiyorsunuz? Tıbbi teknolojiler alanında yeni gelişmeleri ya da yenilikçi yöntemleri mi takip etmek istiyorsunuz? Düsseldorf‘ta sorularınızın cevaplarını bulacaksınız. Hem MEDICA‘dan hem de özel sunumlarından ihtisas alanınız için mutlaka yararlanmalısınız.

En önemli faktör ekip çalışması Morbid obezite cerrahisinin başarılı bir şekilde geçmesindeki en önemli faktörün ekip çalışması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Asım Cingi, “Hastanemizde obezite konusunda çalışmalar yapan deneyimli ve geniş bir ekip bulunmaktadır. Bu ekibin içinde endokrinoloji, genel cerrahi, psikiyatri, spor fizyolojisi, beslenme uzmanları, anesteziyoloji bölümleri yer almakta, gerektiğinde göğüs hastalıkları, kardiyoloji gibi bölümlerce hastalar değerlendirilmektedir. Farklı güncel cerrahi teknikler düşük komplikasyon oranı ile başarılı bir şekilde uygulanmakta, oluşabilecek komplikasyonlarla mücadele için gerekli altyapı ve deneyim bulunmaktadır. Hastaların istenilen sağlık durumuna kalıcı olarak ulaşmasını sağlamak için düzenli takipleri yapılmaktadır.” ifadelerine yer veriyor.

fotolia.com © apops

Be part of the No. 1!

Bu beslenme şeklini benimseyin

Prof. Dr. Asım Cingi, obeziteye yakalanmamak için herkese aşağıdaki beslenme şeklini öneriyor: Yüksek kalorili, düşük lif içerikli gıdalarla beslenmekten uzak durun. Öğünleri atlamayın. Güne iyi bir kahvaltıyla başlayın. Akşamları geç saatlerde yemek yemekten kaçının. Çok hızlı yemek yemeyin.

55

Ayrıntılı bilgi için: Düsseldorf Fuarları Türkiye Temsilcilig˘i Eylül • 2014 tezulas¸ fuar danıs¸ manlık hizmetleri . ltd. s¸ ti. Bag˘dat Cad. 181/6_34730_Çiftehavuzlar – Kadıköy / ISTANBUL Tel: 0216-385 66 33_Fax: 0216-385 74 00 info@tezulas-fuar.com _ www.tezulas-fuar.com


Kavaklı Devlet Hastanesi yenilendi

Kavak Devlet Hastanesi yapılan tadilat ve tıbbı cihaz yatırımı ile modern hale getirildi.

Samsun’un Kavak ilçesindeki Devlet Hastanesi yapılan tadilat ve araç gereç takviyesi ile modern hale getirildi. Kavak Devlet Hastanesi’nde 2014 yılı Ocak ayında başlayan acil servis, poliklinik, yatan hasta 1. kat ve 2. kat servisleri, ameliyathane, doğumhane ve yemekhanede bakım, onarım tadilat çalışmaları tamamlandı. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nin öncülüğünde tamamlanan bu çalışmaların ardından birimlerde yine Genel Sekreterliğin desteğiyle tefrişat ve donanım açısından eksiklikler giderilerek yeni tıbbi malzeme ve eşyalar alındı. Hastanede tüm bölümler antibakteriyel PVS taban, granit ve laminat parke ve baskı beton olmak üzere toplamda 3 bin 500 metre kare taban döşemesi yapıldı.

Genel Sekreterimiz Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın’ın talimatıyla ülke genelinde D grubu hastaneler içerisinde eşine zor rastlanabilecek nitelikte ve cihaz yönünden tam donanımlı resusitasyon odası kurulmuştur. Ayrıca hastanemizin bahçesinde acil sevklerde kullanılan 112 acil hava ambulansının inip kalkabileceği helikopter pisti de yapılmıştır. Bu sayede hastalarımızın nakilleri daha hızlı bir şekilde yapılabilecektir. Hastanemizin mevcut karayolundan hastaneye kadar olan 500 metrelik bağlantı yolu sıcak bitüm asfalt dökülerek yenilenmesi sağlanmıştır. Bağlantı yoluna hastanemizin tanıtımı için totem tabela yapılması sağlanarak Samsun-Ankara Devlet kara yolundan da rahatça görülecek bir şekilde yol kenarına yerleştirilmiştir” dedi.

Yenilendi

Engelli hastalara uygun hale getirildi

Hastanelerinin Samsun-Ankara ve İstanbul kara yolu üzerinde Samsun’a sevk edilen hastaların uğrak yeri olduğunu belirten Kavak Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Turan Bilgin, “Acil serviste trafik kazaları esnasında ve arrest durumunda bulunan hastalara müdahale edebilmek için

Hastane bahçesinde, girişinde ve içerisinde bulunan tüm yönlendirme ve bilgilendirme tabela ve panoları yenilendiğini hatırlatan Başhekim Bilgin, “Hastane bahçesinde düzenlemeler yapılarak hastanemizin ihtiyacı olan kantin binası yapılmıştır. Engelli, hasta, hasta yakını ve

56

Eylül • 2014



da hasta mahremiyetine yönelik düzenlemeler yapılmış olup kişisel lavabosu olan LCD panel, TV mini buzdolabı mevcut hasta odaları kullanıma açılmıştır. Hasta ve yakını memnuniyet dilek ve öneriler göz önüne alınarak hastanemizde hasta memnuniyeti oranının yüzde 100’e çıkarılması hedeflenmektedir. Acil servis muayene alanı genişletilip modernize edilerek daha ferah bir ortamda hizmet sunumu sağlanmıştır. Hastanemiz teknolojik alt yapısı güçlendirilmiş bu kapsamda hastanemize hasta başı monitörler, defibilatör, otoskop, oftalmaskop, ve hasta transferinde kullanılmak üzere tekerlekli sandalyeler alınmış kullanıma başlanmıştır. Hastanemiz poliklinik katında bebek dostu hastane olunmasına uygun bebek bakım odası tefriş edilerek halkımızın kullanıma açılmıştır. Hastanemiz otelcilik hizmetleri çerçevesinde acil servis ve poliklinik alanlarında hasta bekleme alanları oluşturulmuştur. Bekleme alanlarımız oturma grupları ve LCD TV’lerle tefriş edilerek hastalarımıza konforlu dinlenme alanları sağlanmıştır. Çalışan memnuniyeti çerçevesinde hastanemiz yemekhanesini yenilenmiş, çalışanlarımızın daha nezih bir ortamda yemek yemeleri sağlanmıştır” şeklinde konuştu.

personellere ayrı ayrı olmak üzere otopark alanları belirlenerek kullanıma açılmıştır. Hasta ve hasta yakınları, personel bekleme ve dinlenme alanları oluşturulmuştur. Hastane girişi ve bekleme alanları ve engellilere yönelik düzenlenen alanlara baskı beton yapılmıştır. Engelliler için yapılması gereken düzenlemeler mevzuata uygun bir şekilde yapılarak engelli dostu bir hastane haline dönüştürülmüştür. Hastanemizde sedye korunma tahtaları, hasta ve çalışan odalarına yapılan televizyonluk, tek kişilik dolapların tamamı yenilenmiştir” diye konuştu.

72 farklı konuda eğitim veriliyor

Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Hasan Rıza Aydın ise Kavak Devlet Hastanesi’ni modern hale getirip gerek bölge halkının gerekse kara yolundan geçen vatandaşların hizmetine sundukları ifade etti. Aydın, “Hastanemizde teknolojik altyapısı sağlanmış 35 kişilik eğitim salonu kurularak çalışanlarının farkındalıklarını artırmaya yönelik eğitimler düzenlenmektedir. Bu çerçevede her yıl iletişim, öfke kontrolü, stresle baş etme yöntemleri v.b yaklaşık 72 konu başlığı altında 196 saat eğitim gerilmektedir. Güler yüzlü, sevgi ve saygıyla çalışan personelimiz halka hizmet etmektedir. Hasta odaların-

58

Eylül • 2014



Kütahya Devlet Hastanelerine 1 Milyon TL’lik Cerrahi El Aleti Alındı Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Mithat Ekici, alınan cihazların teşhis ve tedavide yararlı olduğu gibi hekimlerin işlerini de kolaylaştırdığını kaydetti. Kütahya Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesi başta olmak üzere Kütahya’daki tüm hastaneler yeni modern cihaz ve malzemelerle güçlendiriliyor. Bu cihazlar teşhis ve tedavide yararlı olduğu gibi hekimlerin işlerini de kolaylaştırmaktadır. Yeni cihaz ve cerrahi el aletlerini kullanan doktorlar ameliyatlarını daha güvenli ve daha kolay yaparak stressiz ortamlarda çalışmaktadır. Sağlık sektöründe teknoloji ve modern cihaz ve malzemelerin kullanılması önemlidir. Tıp taki gelişmelere paralel olarak tıbbi teknolojide hızla gelişmekte; sürekli olarak yeni cihazlar, el aletleri, tıbbi sarf malzemeleri kullanıma verilmektedir. Bu gelişmelerin takip edilerek hastanelerimizde hastalarımızın kullanımına sunmanın önemli olduğunu belirten Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Mithat Ekici, son aylarda Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesi başta olmak üzere tüm hastanelerimizdeki teknolojik alt yapıyı yenilemeye büyük önem verdiklerini, bunun artarak devam edeceğini söyledi.

çalışır, el övünür “demiştir atalarımız. Alet ne kadar yeni, güzel ve kullanışlı olursa işimiz o kadar kolay, güzel ve sağlam olur. Bu düsturdan hareketle başta Evliya Çelebi Hastanesi olmak üzere tüm hastanelerimize 926.578 TL lik yeni cerrahi el aletleri aldık. Ameliyathane malzemelerini yeniledik, eksiklerimizi tamamladık. Amacımız tüm ameliyatların Kütahya’da yapılarak il dışına tedavi için gitme mecburiyetinin önüne geçmektir. İnsanımız kendi evinde, kendi şehrinde tedavi olsun istiyoruz. Hem de daha kaliteli ve memnun olacak şekilde hizmeti sunmak istiyoruz. Tüm hastanelerimizde çalışan uzman hekimlerle toplantılar yapılarak ihtiyaçları olan tıbbi cihazlar tespit edilerek bunlarında alımları gerçekleştirilmektedir” Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği olarak 2014 yılının ilk 6 aylık döneminde hastanelerimize 3.755.862 TL lik tıbbi cihaz alınmıştır. Hastanelerimizde yapılan fiziki değişikliklerle hastanelerimizin çehresi değişirken; tıbbi cihaz ve cerrahi el aletlerinin yenilenmesi ile ilimizde sağlık hizmet kalitesinin hızla arttığını ifade eden KHB Genel Sekreteri Op. Dr. Mithat Ekici yenilikçi çalışmalarının devam ettiğini, hastalarımızın il dışına gitmesine gerek kalmaması için gayret gösterdiklerini belirterek alınan cihaz ve aletlerin sağlık hizmetleri açısından hayırlı olmasını temennisinde bulundu.

Sterilizasyon Ünitesi Yenilendi

Sterilizasyon ünitesini yenileyen Kütahya Evliya Çelebi Eğitim Araştırma hastanesi daha güvenli sterilizasyon yaparak ameliyat sonrası enfeksiyonların oluşmaması için gayret etmektedir. Op. Dr. Mithat Ekici sözlerine şöyle devam etti: “Alet

Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Mithat Ekici

60

Eylül • 2014



Hastane yeni binasında Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi’nin 2011 yılında inşaatına başlanılan yeni binası tamamlandı ve hizmete girdi. Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi’nin 2011 yılında inşaatına başlanılan yeni binası tamamlandı ve hizmete girdi. Hastanenin ana binasındaki tüm servisler yeni binaya taşındı.

“Güzel Bir Eser Ortaya Çıktı”

Tavşanlı Kaymakamı Numan Hatipoğlu, süreç hakkında yaptığı açıklamada, ortaya çok güzel bir eser çıktığını söyleyerek, “Yukarı binada hizmet veren servislerimiz yeni binaya alındı. Bu hafta sonunda merkezdeki servisler yukarıya taşınmış olacak. Pazar günü itibariyle de acil servis hizmeti yeni binada verilecek. Ben hastanenin hem ilçemize hem bölgemize hayırlı olmasını diliyorum. Allah herkese sağlık içinde bir ömür nasip etsin ama hastaneler de her zaman ihtiyaç duyulacak yapılardan birisi. Bu noktada yeni binamızın sadece Tavşanlı’ya değil tüm civardaki ilçelere de hizmet vereceği ortadadır. Yatan hastalarımızın büyük bir kısmı civar ilçelerimizden. Binamızın yapılışından hizmete girene kadar emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.

larımız bir şekilde buraya geldikten sonra artık herhangi bir yere gitmeden hizmetlerin hepsini burada almış olacak. Ayrıca yeni binanın hizmete girmesiyle birlikte uzun zamandır beklediğimiz MR ünitemizde burada hizmete başlayacak. Cihazın yurtdışından gelmesi bekleniyor. En geç önümüzdeki ayın sonuna kadar bu cihaz da hizmete girmiş olacak. Kemik dansimetri ve monografi cihazları da kuruldu ve onlarda bu binayla birlikte hizmete girecek” diye konuştu.

“Taşınma Süreci Planladığımız Gibi Sorunsuz Gidiyor”

8 Pratisyen ve 4 Uzman Hekim Ataması Yapılacak

Kamu Hastaneleri Birliği Tıbbi Hizmetler Başkanı Uz. Dr. Sabahattin Altıntaş da, firmanın binayı teslim sürecini anlatarak, “Hastanemizin inşaatı 2011 yılında başlamıştı, geçtiğimiz günlerde de firma geçici kabul işlemlerini yaparak bize teslim etti. Biz de bu geçici kabul takvimini daha önceden bildiğimiz için bakanlıktan gelen ödenek kapsamında yapmamız gereken donanımı, tıbbi cihaz ve büro malzemelerini temin ederek eksiklerimizi tamamladık. Aldığımız bu malzemeleri binaya yerleştirdik. Gerekli izinler, resmi işlemler de yapıldıktan sonra geçtiğimiz Pazar günü ilk olarak diyaliz ünitesini bu binaya taşıdık. Ayrıca sağlık hizmetleri çok komplike ve birbiriyle bağlantılı hizmetler olduğu için öncelikle hangi servisin taşınması gerektiği konusunda gerekli planlamalar yapılmıştı. Burada hedefimiz sağlık hizmetinde hiçbir aksama olmadan hangi hiçbir hastamızın hizmetini aksatmadan bu süreci yönetmek idi. Şu ana kadar bunda başarılı olduk ve hiçbir sıkıntı yaşamadık. Planladığımız şekilde süreç devam ediyor” dedi. Şu an itibariyle servislerin önemli kısmının taşındığını kaydeden Altıntaş, “Acil Servis Pazar günü sabahtan itibaren yeni binada hizmet verecek. Bu hizmetlerin aynı binada olması özellikle bütünlük açısından çok önemli. Hasta-

Yeni binanın faaliyete geçmesiyle yatak kapasitesinin de arttığını ifade eden Altıntaş, “İnşallah yakın zamanda uzman sayısının da artmasıyla ilçemizdeki sağlık hizmetlerinin kalitesi artmış olacak. Bu ay sonunda mecburi hizmet kurası var. Bu kurada da bazı branşlarda kadro açtık. 8 pratisyen ve 4 uzman hekim daha hastanemize gelecek. Bu modern binanın daha verimli kullanılması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

62

Eylül • 2014



Epilepsi Nöbetlerine “Pilli” Çözüm Vagal Sinir Stimülasyonu Konya’da ilk kez Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde uygulanmaya başlandı. Halk arasında “Sara” olarak bilinen istem dışı hareketler ile bilinç kaybına neden olan “Dirençli Epilepsi” hastalığında nöbet oranını yüzde 50-70 oranında azaltan pil tedavisine (Vagal Sinir Stimülasyonu) Konya’da ilk kez Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde uygulanmaya başlandı. Türkiye’de birkaç merkezde Konya’da ise sadece Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nda uygulanan cerrahi yöntemin hastaların yaşam kalitesini artırdığını belirten Doç. Dr. Hülagu Kaptan ile Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hakan Ekmekçi, operasyon sonrası sara nöbetlerinin yüzde 50-70 oranında azaldığını söyledi.

Dirençli Epilepsi Hastalarına Yeni Umut

Hasta seçiminin operasyonun başarıyla sonuçlanmasında oldukça öneme sahip olduğunu ifade eden Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hakan Ekmekçi ise, “Nöroloji takibinde olup uzun süre ilaç kullanan ve ilaç tedavisine yanıt alamayan, zihinsel bozukluğu olmayan, 12 yaşından büyük, tetkiklerde beyin tümörü ya da benzeri bir radyolojik görüntü veya patoloji ortaya çıkmayan dirençli epilepsi hastalarına uygulanabilecek bu cerrahi yöntem, komplike bir dizi işlem ile gerçekleştirilmektedir. Multidisipliner bir ekip çalışmasının ürünü olan operasyon öncesi Nöroloji Anabilim Dalı olarak gerekli kompleks tetkikleri yaparak hastanın sinir stimülasyonuna uygun olup olmadığına karar veriyoruz. Doğru endikasyon, doğru hasta seçimi her zaman başarılı sonuç getirdiği için bu yöntemin uygulanacağı hastalarda titizlikle seçilmektedir” şeklinde konuştu.

“Hastaların Şikayetleri Önemli Ölçüde Azalıyor”

Masrafları Devlet Karşılıyor

Türkiye’de sayıları 750 bini bulan epilepsi hastalarının yaklaşık yüzde 30’unun kullandıkları ilaçlardan fayda görmediğini belirten Doç. Dr. Kaptan, “Epileptik Cerrahi yöntemlerinden birisi olan ‘Vagal Sinir Stimülasyonu’ ise bu gruptaki hastalar için oldukça başarılı sonuçlar doğuruyor. Operasyonda hastanın şah damarına yakın bir yerde bulunan vagal sinire, boyundan açılan 2 santimetrelik kesiden mikrocerrahi yöntemle 0,5-1 cm boyutunda helezon yay benzeri bir cihaz yerleştiriliyor. Bu esnada cilt altından elektrotlar köprücük kemiğinin altına uzatılıyor ve pil köprücük bölgesine yerleştiriliyor. Pil, beynin içine doğru elektriksel akım göndererek nöbet eşiğini kırıyor. Operasyon sonrasından birkaç gün kontrol altında tutularak taburcu edilen hastalarımızın ameliyat sonrasındaki süreçte takibini yine nöroloji ve cerrahisi birlikte yürütüyor” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Ekmekçi, “Konya’da bu ameliyatları başarıyla gerçekleştiriyoruz. En önemlisi de bu ameliyatları yaparken devlet bütün ameliyat masraflarını karşılıyor. Yani hasta hiçbir ücret ödemeden, epilepsiye dair sıkıntıları önemli ölçüde azaltarak yaşam kalitesini artırıyor” dedi.

Operasyon sonrası hastaların yaşam kalitesinde artış olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kaptan, “Operasyon sonrasında hastaların nöbetlerinde ve şikayetlerinde yüzde 50-70 oranında azalmalar görülmektedir. Bu azalma ile hastalarımızın yaşam kalitesi de ciddi oranda artmaktadır. Operasyonun hormonal dengeye olumlu etkisinden dolayı da hasta kendisini daha iyi hissetmektedir. Ayrıca operasyon yapılan hastalarda, iyileşme süreci 6 aylık periyotlar halinde incelendiğinde daha iyi yanıt alındığı görülmektedir. Yani zaman geçtikçe hastanın durumu iyiye gitmektedir” diye konuştu.

“Hasta Seçimi Önemli” 64

Eylül • 2014



Eczacıbaşı OSGB hizmeti 25 kente ulaştı Türkiye’nin her noktasında çalışanlara hizmet vererek, pazar lideri olma hedefiyle yola çıkan Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’nin Ankara, İzmir ve Antalya’daki yeni şubeleri faaliyete geçti. Yeni şubeleriyle kısa sürede hizmet verdiği il sayısını 25’e çıkaran Eczacıbaşı OSGB, yıl sonuna kadar 41 ile ulaşmayı hedefliyor.

Yerinde sağlık hizmetlerinde edindiği on yılı aşkın tecrübesiyle iş sağlığı ve güvenliği alanında iş yerlerine hizmet vermeye başlayan Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi, kısa sürede uzun yol katetti. Ankara, İzmir ve Antalya’da faaliyete geçen yeni şubeleri ile 25 ilde aktif SGK’lı çalışanların yüzde 66’sına hizmet vermeye hazır hale geldi. Eczacıbaşı OSGB, 2014 sonuna kadar hizmet ağını daha da genişleterek 41 ilde aktif SGK’lı çalışanın yüzde 79’una ulaşmayı hedefliyor. Yönetmelikte tanımlanan OSGB hizmetlerinin tamamının sunulduğu tüm şubelerde, yenilikçi yaklaşım ile geliştirilen iş sağlığı ve güvenliğine yönelik çözümler şirketlere sunuluyor.

Mobil Sağlık Tarama Aracı! Laboratuvar, görüntüleme, sağlık taramaları gibi hizmetleri Mobil Sağlık Tarama Aracı ile tüm Türkiye’ye ulaştıran Eczacıbaşı OSGB, bu sayede çalışanların herhangi bir kliniğe gitmelerine gerek kalmadan, iş yerinde tetkiklerinin yapılmasına olanak sağlıyor. Türkiye’nin birçok şehrinde hizmet vermeye başlayan Mobil Sağlık Tarama Aracı ile periyodik sağlık taramaları, orijinal sessiz kabin ile odiometri, tam dijital sistem ile akciğer grafisi, solunum fonksiyon testi, portör muayenesi, laboratuvar tetkikleri ve EKG hizmetleri sunuluyor. Mobil Sağlık Tarama Aracı ile zaman kaybı engellenmiş oluyor ve çalışan verimliliği artıyor.

Eczacıbaşı Sağlık Tarama Aracı yola çıktı

Anıl Sugetiren: “Pazar lideri olacağız”

Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’nin sunduğu fark oluşturan hizmetlerden biri de

Eczacıbaşı OSGB ile ilgili değerlendirme yapan Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Anıl

66

Eylül • 2014



ili mevzuat değişikliğinin ardından Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri’nin bir alt kuruluşu olarak faaliyete geçti. Eczacıbaşı OSGB’nin sunduğu hizmet kapsamında, mevzuat çerçevesinde belirlenmiş olan sürelerde, iş yeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve yardımcı sağlık personeli tarafından kuruluşlara ziyaretler gerçekleştiriliyor. Mevzuat güncelleme takibi, hizmet alıcıların durumu ve öncelikleri ile tüm iş süreçlerinin denetlenmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarının takibi, tüm risk değerlendirmelerinin onanması, Kişisel Koruyucu Donanımı (KKD) takibi, eğitimlerin düzenlenmesi gibi hizmetler sunuluyor. Kaliteli, nitelikli ve yenilikçi çalışmalarıyla öne çıkan Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi tarafından verilen her hizmet bir denetleme kurulu tarafından denetleniyor.

Sugetiren, “Bugüne kadar sağlık hizmetleri içinde çok özel bir alan olan evde sağlık hizmetleri veriyorduk. Artık Eczacıbaşı markasıyla işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini de götürüyoruz” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun tüm işyerlerini kapsamasının iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde çok büyük bir potansiyel oluşturduğunu söyleyen Sugetiren, “Eczacıbaşı Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi olarak İstanbul ve Bursa’da faaliyetlerimize başladık. Son olarak Ankara, İzmir ve Antalya da açtığımız yeni şubelerimizle hizmet verdiğimiz il sayısını 25’e çıkardık. Türkiye’nin her noktasındaki çalışanlara hizmet verip pazarda lider konuma ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Eczacıbaşı OSGB nedir?

Eczacıbaşı OSGB, iş sağlığı ve güvenliği ile ilg-

68

Eylül • 2014


Real Fuzzy Teknolojisi* ile rahat, Hareket Sensörü ile doğru, Tek tuşla ölçme özelliği ile kolay ölçüm sağlar.

ESH

ONAYLI

pM-KO2

* Patentli “Real Fuzzy Teknolojisi” doğru ölçüm için gereken kaf sıkılığını otomatik olarak ayarlar ve bu sayede yanlış kaf sıkılığı seviyesinden kaynaklanan yanlış ölçümleri önler.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Omurganızın “Hareket” alanı S.O.S. verirse…

Yaşlanma, küçük travmalar ya da aşırı yüklenmenin eklemlerinizde oluşturduğu boyun, sırt ve bel ağrıları, omurga hareket alan daralmasının bir işareti olabilir. lar “faset sendromu” olarak adlandırılan klinik bir tabloya neden oluyor. Faset eklemi hem omuriliğin içinde yer aldığı kanala hem de omurilikten bacaklara veya kollara doğru giden sinirlerin çıktığı kanala oldukça yakın. Bu nedenle faset eklemindeki bozulmalar söz konusu kanalların daralmasına da neden olabiliyor. Prof. Dr. Semih Akı, “Eğer ana kanalda bir daralma meydana gelirse daha ağır bir tablo ortaya çıkabilir” diyor ve ekliyor: “Ağır sporlar ve bu sebeple meydana gelen küçük travmaların birikimi, bel fıtığı ve disk problemlerinin tetiklediği faset sendromuna sebep olabiliyor. Bel fıtığı nasıl belden çıkıp sinirlerin geçtiği kanalları daraltabiliyorsa faset sendromu da çok ileri yaşlarda kanallara yakın komşuluğundan dolayı fıtık gibi o sinirin geçtiği kanalı daraltıp fıtıktaki benzer şikayetleri beraberinde getirebiliyor.”

Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, gün boyu tüm ağırlığımızı taşıyarak bizi ayakta tutan omurgamızın, önlem almadığımızda ve günlük yaşamımızda belirli hususlara dikkat etmediğimizde boyun, sırt ve bel ağrılarına neden olan sağlıksız bir yapıya dönüşebildiğini ve bu ağrıların nedenlerinden biri de, halk arasında “kireçlenme” olarak bilinen ve omurgamızın hareketli olmasını sağlayan eklemlerde ortaya çıkan “faset sendromu” olduğunu belirtiyor. Omurgamızı oluşturan yapılar içinde yer alan ve boynumuzdan başlayıp bel bölgemize kadar uzanan eklem grubunun (faset eklemi) üzerini örten kıkırdak, çeşitli nedenlerle zaman içinde özelliğini yitirebiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, bu sürecin aşırı yüklenme, romatizmal hastalıklar, fizyolojik yaşlanma veya uzun süre aynı pozisyonda çalışma nedeniyle oluştuğuna dikkat çekiyor. Faset eklemindeki bu bozulma-

Pozisyonel ağrıya ve hareketsiz kalmaya bağlı tutukluluğa dikkat!

70

Eylül • 2014


pM-N01

HEAVY DUTY

VA

Teknolojisi*

İlacın solunum yollarındaki birikim yerini belirleyen en önemli unsur “partikül çapı”dır ** Yapılan klinik çalışmalar; küçük partikül çapının, hava yollarına daha iyi tutunduğunu ve bronşlarda daha fazla genişleme sağladığını göstermektedir.

Heavy Duty nebulizatör, etkin tedavi için ideal partikül çapı sağlar. * VA Teknolojisi: Kullanıcı ihtiyacına göre ilaç akış hızının ayarlanmasını sağlayan bir sistemdir. ** Clay MM, Pavia D, Clarke SW. The effect of aerosol particle size on bronchodilatation with nebulised terbutaline in asthmatic subjects. Thorax 1986;41: 364-8.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


spor yapmanın tedavinin asıl yöntemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akı, pilates ve yüzme aktivitelerini öneriyor. Özellikle pilates sayesinde omurga ve çevresindeki yapılar güçleniyor. Medikal tedavi olarak ise, bölgedeki ödemi çözen, sıvı birikimini azaltan ilaçlar ve ağrıyı azaltacak ağrı kesiciler kullanılıyor veya röntgen altında ağrıyı azaltacak birtakım maddeler iğneyle faset ekleminin içine enjekte ediliyor. İlk aşamada genellikle ilaç tedavisi ve uygun egzersizler uyguladıklarını ifade eden Prof. Dr. Akı, faset enjeksiyonlarını ise en son aşamada tercih ettiklerinin altını çiziyor.

Eklemdeki kıkırdağın özelliğini yitirmesine bağlı olarak ortaya çıkan faset sendromunun en belirgin belirtisi baş ağrıları. Bel ve boyun bölgesindeki fıtığa bağlı ağrılarda, ağrı genellikle boyun ve bel öne doğru eğildiğinde artarken; faset sendromunda bunun tam tersi söz konusu. Genellikle hastanın belini arkaya doğru kıvırması veya geriye doğru yaslanması istendiğinde ağrı artışı olması, faset sendromunun karakteristik özelliklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Prof. Dr. Akı, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bel geriye doğru kıvrıldığında faset eklemini ve eklemi oluşturan iki dudak birbirine yaklaşıyor ve üst üste biniyor. Bu da eklem ara mesafesinin daralmasına neden oluyor. Bel geriye doğru yaslandığında ise yüklenme daha fazla olduğu için ağrı belirgin hale geliyor.” Faset sendromunun diğer önemli belirtisi ise hareketsiz kalmaya bağlı tutukluluk. Harekete başlandığı zaman bir zorlanma ve tutukluluk yaşanırken; daha sonra hareket süresi uzadıkça açılma ve yumuşamayla hasta tekrar rahat hareket eder hale geliyor. Omurganın tüm hareketlerini bölgede bulunan bağlar ve kaslarla birlikte organize eden faset eklemlerinin dizilimi (konfigrasyonu); boyun, sırt ve bel bölgesinde farklılık gösterir. Tıpkı diz, dirsek ya da kalça eklemlerinde olduğu gibi oynar bir yapıya sahip olan faset eklemlerinin dizilimindeki bu değişiklik boyun, bel ve sırt bölgesinin hareketlerinde farklılıklara neden olur. Buna göre; boyun bölgesi diğer bölgelere göre daha hareketli, sırt bölgesindeki hareketler oldukça kısıtlı, bel bölgesinde ise öne ve arkaya doğru hareketin rahat olmasına karşın yanlara doğru hareket daha kısıtlıdır. Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, bel fıtığı nasıl ki, belden çıkıp sinirlerin geçtiği kanalları daraltabiliyorsa; faset sendromu da, faset ekleminin kanallara yakın komşuluğundan dolayı çok ileri yaşlarda, o sinirin geçtiği kanalı daraltıp fıtıktakine benzer şikayetlere neden olabildiğini belirtiyor.

Faset sendormunda kasları hareket ettirerek güçlendirmek gerekiyor

Omurgada faset sendromunun tedavi aşamasında bu bölgeyi ağrısız hareket sınırları içinde mümkün olduğu kadar aktive etmek gerekiyor. Bunun için ise özelikle hareketliliği artırmak adına hastaya uygun egzersizler öneriliyor. Prof. Dr. Akı, tam da bu noktada amacın bölgedeki kasların kuvvetlendirilmesiyle doğal bir korse meydana getirmek olduğunu vurguluyor; “Bu bölgedeki kaslar, kuvvetlendirildiğinde, dışarıdan verilen korsenin görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Dışarıdan kullanılan korseler zaman içinde bölgedeki kasların hareketsiz kalmasına sebep olabiliyor. Böylece hareketsiz hale gelen kasları zayıflatarak daha kötü bir sonuca neden oluyor. O yüzden çok uzun süreli korse kullanımını tavsiye etmiyoruz.” Belirli dozlarda

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı

72

Eylül • 2014


BIRAKIN UYUSUN... Dokunmak yok, Gözyaşı yok,

Sadece 1 saniyede ölçüm sn.

1 2 3 4 * Nesne Sıcaklığı: Biberon, banyo suyu v.b. sıcaklığı

5

T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Doğal dişlerden farksız bir görünüm

implant ile mümkün Implantın üstüne yerleştirilen yapay dişin doğal sağlıklı dişlerden farksız olduğunu ifade eden Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor. dine duyduğu özgüvenin artması anlamına geliyor. Kaybedilen dişlerin yerine uygulanan implant, kemik içine yerleştirilen vida yardımıyla yapay diş takılması şeklinde uygulanıyor. Implantın üstüne yerleştirilen yapay dişin doğal sağlıklı dişlerden farksız olduğunu ifade eden Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.

Dişlere yeterli bakımın yapılmaması zaman içinde çürük, enfeksiyon ve dişeti hastalıklarına sebep oluyor. Bu durum ise tekli, çoklu diş kayıplarına ya da tam dişsizlik durumuna yol açabiliyor. İletişimin temelini oluşturan konuşmanın en önemli unsuru olan ağız ve dişlerdeki problemlerin giderilmesi rahat konuşma, güzel bir gülümseme ve en önemlisi kişinin ken-

74

Eylül • 2014


Implant nedir, nasıl uygulanır?

Kemik içine yapay diş için açılan yuvaya vida takılmasıyla yapılan Implant işleminde ilk olarak dişlerin bu uygulamaya uygun olup olmadığına bakılıyor. Radyolojik incelemelerden de destek alınan bu kısımdan hemen sonra anestezi uygulanarak, yapay diş implant üzerine yerleştiriliyor. Implant’ın uzun yıllar konforlu bir kullanıma imkan verdiğini ve Implant’ın doğal dişlerden farkının anlaşılmasının neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, görüşlerini aktarmayı sürdürüyor: “Uzun yıllar diş hekimliğinde güvenilir bir uygulama olan Implant, genel diş temizliği ve rutin diş muayeneleri ihmal edilmediği takdirde ömür boyu kullanılabilmektedir. Implant yaptırırken işinde uzman hekimler tercih edilmeli, sigara ve alkol gibi dişlere ve Implant’lara zarar verebilecek alışkanlıklardan uzak durmak gerekmektedir.”

Implantın faydaları nelerdir?

Implant ile elde edilen dişler, hem sağlıklı konuşma ve yemek yeme gibi aktiviteler konusunda hem de estetik açıdan doğal görünümüyle dikkat çekiyor. Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, Implant uygulamasının avantajlarıyla ilgili görüşlerini paylaşmaya şu sözlerle devam ediyor: “Implant uygulamasında kemik içerisine yerleştirilen vida sayesinde yapay dişler, doğal dişler gibi sağlam şekilde ağızda tutunur. Bu sayede yemek yeme için gerekli olan çiğneme işlevi doğal dişler gibi rahatça yapılabilmekte, kişiler günlük hayatlarını aksatmadan yaşayabilmektedir.”

75

Eylül • 2014


Dünyagöz Hastaneleri Yeni Medikal Direktörü Prof. Dr. Ioannis Pallikaris:

Dünyagöz, üniversite hastanesi olacak Dünyanın en önemli oftalmologları arasında yer alan, Avrupa Katarakt ve Refraktif Cerrahi Derneği Eski Başkanı Prof. Dr. Ioannis Pallikaris, Dünyagöz Hastaneleri’nin yeni medikal direktörü oldu. akademik işbirlikleri konusunda dünyanın önde gelen üniversite ve kuruluşlarıyla yan yana gelerek, medikal gücümüzü ortaya koymak ve markamızın dünya çapında tanınırlığını artırmak önceliklerimizi oluşturacak.”

Göz alanında yaptığı buluşlar ve geliştirdiği tedavi yöntemleriyle dünyanın en önemli göz hekimlerinden biri olarak kabul edilen ve bu güne değin on binlerce kişiye ışık olan Prof. Dr. Ioannis Pallikaris, Avrupa’nın en büyük göz hastaneleri zinciri Dünyagöz’ü tercih etti. Prof. Dr. Pallikaris’in Dünyagöz Hastaneler Grubu’nun Medikal Direktörü olmasıyla birlikte Dünyagöz, yurt içi ve yurt dışındaki mevcut hastaneleri ile 2014 ve 2015 yıllarında açacağı yeni hastaneleriyle çok uluslu bir marka olarak çalışmalarına hız verecek. Prof. Dr. Ioannis Pallikaris ile birlikte araştırma ve eğitim çalışmalarına ağırlık verilerek, Dünyagöz Hastaneler Grubu olarak uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmayı hedeflediklerini belirten Dünyagöz Hastaneler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, şunları söyledi: “Prof. Dr. Pallikaris’in medikal direktörümüz olarak göreve başlamasıyla birlikte, bu güne dek uluslararası alandaki pek çok projemiz hız kazanacak. Eğitim ve

“Hem yöneticilik hem doktorluk yapacak”

Eray Kapıcıoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın yabancı uyruklu hekimlerin Türkiye’de çalışabilmesine izin vermesinin çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı’na yabancı uyruklu hekimlerin Türkiye’de çalışmasına izin verdiği için teşekkür ediyoruz. Bu sayede Prof. Dr. Pallikaris gibi dünyanın sayılı oftalmologları arasında yer alan bir ismi hem Dünyagöz Hastaneler Grubu’na hem de Türkiye’ye kazandırdığımız için gurur duyuyoruz. Prof. Dr. Pallikaris medikal direktör olarak yürüteceği yöneticilik görevinin yanı sıra Dünyagöz çatısı altında hastaların muayene ve ameliyatlarını da yapacak.”

76

Eylül • 2014



‘Neden Dünyagöz Hastaneler Grubu’nu seçtim?’

merkezlerinin bir parçası haline getirecek iş birliklerine imza atmayı hedefliyoruz.”

Dünyagöz Hastaneler Grubu’nun yeni medikal direktörü olan Prof. Dr. Pallikaris Dünyagöz’ü seçme nedenleri arasında şunların yer aldığına dikkat çekti; “2000 yılından bu yana bilimsel danışmanlığını yürüttüğüm Dünyagöz Hastaneler Grubu’nun medikal direktörü olmaktan gurur duyuyorum. Dünyagöz’ün tüm hastanelerinin dünyadaki en son teknolojilere sahip olması, hekim kadrosunun son derece yetkin ve başarılı olması, modern ve vizyoner bir yönetim anlayışının bulunması ve hizmet kalitesinin dünyadaki diğer hastanelerle kıyaslandığında çok yüksek olması benim için tercih sebebi oldu.”

Prof. Dr. Ioannis Pallikaris kimdir?

Prof. Dr. Ioannis G. Pallikaris 40 yılı aşkın meslek hayatında geliştirdiği pek çok yöntem ve teknikle göz tıbbının bugün geldiği noktada büyük katkısı vardır. 20’nin üzerinde patentin, 15’in üzerinde uluslararası ödülün sahibidir. Lazer tedavilerinde kullanılan LASIK yönteminin mucididir. Bu sebeple tüm dünyada “lasik’in babası” olarak anılmaktadır. Uzun bir dönem Girit Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapmış olan Pallikaris, halen Girit Üniversitesi’nin Onursal Başkanı’dır. Üniversite bünyesinde dünyanın dört bir yanından gelen cerrahların eğitim çalışmaları yapmasını sağlamak üzere Vardinoyannion Göz Enstitüsü’nü kurmuştur.

Dünyagöz, üniversite hastanesi olacak

Prof. Dr. Pallikaris, Dünyagöz Hastaneler Grubuyla ilgili hedeflerini şu şekilde açıkladı: “Dünyagöz Hastaneler Grubu, Avrupa’nın göz alanında en büyük hastaneler grubu. Sahip olduğu bu güçten hareketle Dünyagöz’ü sadece bugünün değil, geleceğin tedavi yöntemlerini ve teknolojilerini dizayn eden bir kurum olma yolunda ilerlemesi için çalışmalar yürüteceğim. Burada çok iyi yetişmiş, işinin ehli bir doktor kadrosu bulunuyor. Bu hekimlerimizin tecrübesinden halkımızın olduğu kadar hekim adaylarının da faydalanabilmesi için üniversite hastanesi olmayı hedefliyoruz. Bu noktada afiliasyon çalışmalarımız devam ediyor. Bu süreçte, Dünyagöz’ün akademik ve bilimsel alt yapısının daha güçlü hale gelmesi ve iş birliği yolunda stratejik adımlar atması öncelikli hedeflerim arasında olacak. Ayrıca Dünyagöz’ü göz branşında klinik araştırma merkezi olmasını sağlayacak ve uluslarararı klinik araştırma

Prof. Dr. Pallikaris, geçen dönem Avrupa Katarakt ve Refraktif Cerrahi Derneği’nin (ESCRS) başkanlığını yapmıştır. Oftalmoloji alanına yaptığı katkılarla tüm dünyada saygın bir isim olarak öne çıkan Prof. Dr. Pallikaris, 2014 yılında yapılan “En etkili 100 oftalmolog” sıralamasında 6. sırada yer almıştır. Prof. Pallikaris ayrıca 200’ün üzerinde uluslararası tıp kongresine ve tanınmış üniversitelere konuşmacı olarak davet edilmiş ve halen göz hekimi olarak mühendis ve fizikçilerden oluşan ekibiyle yürüttüğü çalışmalarla tıp teknolojilerinin gelişimine katkı sağlamaktadır. Prof. Dr. Pallikaris, alanında tedavisi zor, özellikle tümör, kornea nakli gibi operasyonları kolaylıkla gerçekleştiren bir hekim olduğundan, “Palli vakaları” olarak nitelendirilen spesifik bir hasta grubunda elde ettiği başarılı sonuçlarla oftalmoloji camiasında bilinmektedir.

78

Eylül • 2014



Çabuk Yoruluyorsanız Dikkat! Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci ve Liv Hospital Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara, kalp kapak hastalıklarının tedavisini anlattı.

malara çarpıntı da eşik edebilir. Kalp kapak hastalıklarının ileri dönemlerinde ise, bacaklarda şişlik, istirahatte ve gece uykuda meydana gelen nefes darlığı ile karında şişlik görülebilir.

Kalp kapak hastalıkları, kalp kapaklarının doğumsal veya sonradan kazanılmış bozuklukları sonucu ortaya çıkan; kalp yetersizliği ve kalp ritim bozukluklarına yol açabilen bir hastalıktır. Kalbimizde ikisi karıncık ve kulakçıklar arasındaki kan geçişini sağlayan mitral ve triküspit kapaklar; diğer ikisi ise kalpten çıkan büyük damarların kalp ile birleştikleri yerde bulunan pulmoner ve aort kapaklar olmak üzere dört adet kalp kapağımız bulunur. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci ve Liv Hospital Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara, kalp kapak hastalıklarının tedavisini anlattı.

Kalp kapak hastalıkları tanısı nasıl konulur?

Kapak hastalıklarının tanısı, ekokardiyografi adı verilen gelişmiş bir kalp ultrason görüntülemesi ile mümkün. Burada ekokardiyografik incelemeyi yapan kalp uzmanının kapak hastalıkları konusunda deneyimli olması, tedavi yaklaşımının belirlenmesi açısından oldukça önem taşıyor. Bunun yanında günümüzde yeni gelişmiş teknolojiler olan üç ve dört boyutlu ekokardiyografi cihazları kullanılarak, bu konuda deneyimli merkezlerde kalp kapaklarını gerçeğine çok yakın bir kalitede görüntülemek ve incelemek mümkün olabiliyor.

Kalp kapak hastalıklarının belirtileri nelerdir?

Kalp kapak hastalıklarında en sık görülen yakınmalar, özellikle efor sırasında meydana gelen nefes darlığı ve çabuk yorulmadır. Bu yakın-

80

Eylül • 2014



Kalp kapak hastalıkları nasıl tedavi edilir? Kalp kapak hastalıkları; kapak darlıkları veya yetersizlikleri olmak üzere iki grupta incelenir. Yapılan ekokardiyografi inceleme ve kişinin şikâyetleri göz önüne alınarak hastalığın hafif, orta veya ciddi şiddette olduğuna karar verildikten sonra, tedavi yaklaşımı belirlenir. Günümüzde hastanın kişisel özelliklerine bağlı olarak değişebilmekle birlikte hafif ve orta şiddetteki kapak hastalıklarında ilaç tedavisi ile hastalığın seyri yavaşlatmaya çalışılırken, ciddi kapak problemlerinde genellikle operasyon tercih edilir.

Kalp kapak hastalıkları, özellikle mitral ve aort kalp kapak hastalıklarını kapsıyor. Günümüzde bu kapak hastalıkları, kapak değiştirilmeden protez konularak da tedavi edilebiliyor. Mitral kapak ameliyatları, özellikle son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde hastanın göğüs kemiği açılmadan, koltuk altına yakın bir bölgeden küçük kesilerle girilerek başarılı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Hastanın kapak yapısı uygun değilse ya da daha önceden kalp kapağına müdahale edilmişse o zaman kapağı değiştirmek gerekiyor. Bu tedavide özellikle ileri yaştaki hastalarda hayvanlardan elde edilen biyolojik kapaklar tercih ediliyor. Zira kapak değiştirme ameliyatları oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Son beş sene içerisinde hızla gelişen kapalı yöntemlerle kasıktan girilerek kapak yerleştirmesi de başarıyla sonuçlanıyor. Günümüzde bu tedavi yöntemi de ameliyat şansı olmayan hastalara uygulanıyor. Kapalı ameliyat yöntemleri ile hastanede kalış süreleri nispeten daha az olmakla birlikte bu hastaların sosyal hayata geri dönme süreleri de kısalıyor. Aort kapak cerrahisinde ise sadece aort kapağa müdahale edilecekse ameliyat yine küçük kesilerle yapılıyor. Bu şekilde hastalar kozmetik ve yaraların çabuk iyileşmesine bağlı olarak ayağa çabuk kalkma açısından büyük fayda görüyor.

Kalp kapak değişimi veya tamiri ameliyatsız yapılabilir mi?

Son yıllarda tıbbi teknolojideki gelişmeler ile bazı kalp kapaklarının ameliyatsız tamiri mümkün olabiliyor. Günümüzde artık TAVİ denilen yöntem ile aort kapağı kasıktan kateterler yolu ile anjiyografiye benzer şekilde değiştirilebiliyor. Yine mitral kapağın da kateter yolu ile ameliyatsız tamiri mümkün. Ancak bu yaklaşımlar şimdilik ameliyat olması yüksek riskli olan kişilerde tercih ediliyor.

Kalp Kapağı Ameliyatları Göğüs Kafesi Açılmadan Yapılabiliyor 82

Eylül • 2014



Her Kanser Hastasının Ameliyatla Tedavi Şansı Var “Umutsuz hasta yok diyebiliyoruz. Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan cerrahinin etkinliğinin artmasının yanı sıra; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve nükleer tıp alanlarında uygulanan başarılı tedaviler de doktorları kanser karşısında çok güçlendirdi”

açıyor. Kanser türleri arasında en korkutucu ve hastalara neredeyse yaşam şansı bırakmayan, adı bile hastaları ürperten pankreas kanserinin tedavi edilemez özelliği de şehir efsanesinden öteye geçmiyor. Çünkü ameliyat şansı bulunmadığı düşünülen bazı pankreas kanseri hastaları hastalıktan bile tamamen kurtulabiliyor. Kanser cerrahisinin tedavinin temelini oluşturan çok önemli bir aşama olduğunun altını çizen Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, “Her hasta için yapılabilecek bir şey var. Kanser birden fazla organa sıçradığında hastaların ameliyat şansının bittiği düşüncesine sahip değiliz. Bu

Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, kanser hastalıklarına ilişkin, “Umutsuz hasta yok diyebiliyoruz. Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan cerrahinin etkinliğinin artmasının yanı sıra; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve nükleer tıp alanlarında uygulanan başarılı tedaviler de doktorları kanser karşısında çok güçlendirdi” dedi. Geliştirdiği etkili tedavi silahları ile artık kansere meydan okuyan tıp dünyası, kanserle sonuna kadar uğraşıyor. Hastalık hangi evrede olursa olsun, herkes için bir umut var ve bu umut, hastalara yeni ve kaliteli bir yaşamın kapılarını

84

Eylül • 2014


noktada bile asla mücadeleden vazgeçmiyoruz. Kanserle artık daha fazla inatlaşıyoruz ve o direndikçe biz de elimizdeki en etkin tedavi yöntemlerini kullanıyoruz. Aslında ondan bir adım öndeyiz” dedi.

“Umutsuz Hasta Kavramı Ortadan Kalktı”

Kanser tedavisinin ekiplerin organize ettiği son derece etkin yöntemlerin bir araya getirilmesi ile planlandığını ifade eden Prof. Dr. Gürkan, “Umutsuz hasta yok diyebiliyoruz. Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan cerrahinin etkinliğinin artmasının yanı sıra; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve nükleer tıp alanlarında uygulanan başarılı tedaviler de doktorları kanser karşısında çok güçlendirdi. Aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de tedavide yeri çok önemli bir hale gelmeye başladı. Robotların artık kanser cerrahisinin içerisine girmesi, laparoskopik yöntemlerin kanser ameliyatlarında da kullanılıyor olması bu konudaki gelişmenin önemli bir işareti. Bu noktada kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu da mutlaka vurgulamak istiyorum. Bu sistemde her bölüm hasta için çok önemli ve tüm bölümlerin bir arada olması, tedavinin etkinliği için en önemlisi” diye konuştu. dile getiren Prof. Dr. Gürkan, “Bundan 10 yıl önce bazı hastalara ameliyat, düşünülmeyen ve hemen elenen önemli bir seçenekti. Bunlar, kanserin birden çok organa yayıldığı hasta gruplarıydı. Yani birden fazla tümör görüldüğünde hasta klasik tabir ile açılıp kapatılıyordu. Artık bu terim kesinlikte kanser tedavileri içinde yer almıyor. Artık hastaların opere olup olamayacaklarına, büyük ölçüde operasyon öncesi karar verilebiliyor. Özellikle görüntüleme yöntemlerindeki gelişme, bu noktada doğru tanıyı %100’lere yaklaştırmaktadır. Öte yandan çok yaygın olduğu düşünülen tümörlerin bazıları artık operasyon adayı. Bunun en çarpıcı örneği kalın bağırsak tümörlerinde görülüyor. Eskiden kalın bağırsak tümörleri karaciğere atladığı zaman, olayın çok yaygın ve hatta ameliyat edilemez durumda olduğu düşünülürdü. Ancak günümüzde bu tümörlerin kemoterapi ile küçültülmesi ya da kalın bağırsak, karaciğer ve çevredeki organlara sirayet etmiş tümörlerin aynı anda çıkarılması gibi organize ve güçlü tedavi yöntemlerine sahibiz. Dolayısıyla tümörün bir, iki ya da üç organa sıçraması bizim açımızdan ameliyata engel oluşturmuyor. Bu hastalardaki yaşam beklentimiz de geçmiş yıllara göre epey artırmaktadır.”

“Kanser Cerrahisinde Kozmetik De Önem Kazandı“

Geçmişte kanser ameliyatları sonrası hastanın kemoterapi ya da radyoterapi süreci geçen uzun bekleme sürelerinin, tedavi başarısını olumsuz etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Gürkan, kanser cerrahisinde değişen cerrahi anlayışı hakkında şu bilgileri verdi: “Geçmişte açık ameliyatlar nedeniyle hastaların iyileşme süreleri uzuyor ve uygulanması gereken yardımcı tedaviler için belirli bir zaman gerekiyordu. Hastanın kendini toparlayarak yeni bir tedaviye kendini hazırlaması sıkıntılı bir süreçti. Günümüzdeki kanser ameliyatları artık farklı bir anlayışla yapılıyor. Öncelikle biyopsi yöntemlerinin değişmesi ve hastanın biyopsi için ameliyat masasına yatmasına gerek kalmaması ile başlayan bu durum, kapalı cerrahiler hatta robot cerrahisinin kanser hastaları için kullanılır hale gelmesi ile gelinen noktayı göstermektedir. Hastalar artık ameliyat kesisi olmadan cerrahi sonrası kısa bir süre sonra ek tedaviler almaya başlayabilmektedir. Tedavi başarısını artıran bu yöntemler, hastalar için kozmetik açıdan da ayrıcalıktır.”

Ameliyatlarda “Açılıp Kapatılma” Dönemi Bitti

“Pankreas Kanserinin Tedavisi Mümkün“

Çoklu organ tümörlerinde bile hastalık hangi aşamada olursa olsun hastaların ameliyat şanslarının bulunduğunu ve ameliyatın bu hastalar üzerinde yardımcı tedavilerinden görecekleri yararı maksimum derecede artırdığını

Hastalar için en korkutucu ve belki de en ölümcül kanser türlerinden biri olan, belirtileri ortaya çıktığında çoğu zaman hasta için ümit kalmadığı düşünülen pankreas kanseri de yeni tedavi yöntemlerine yenildi. Müjdeyi Prof. Dr.

85

Eylül • 2014


Gürkan verdi: “En ümitsiz kanser türlerinden bir tanesi olarak nitelendirilen pankreas kanserine bugün artık ilaç tedavisi ile ulaşabiliyoruz. Tümörün çevredeki damarlara sıçramasının da bizim için artık bir önemi yok. Bu damarları çıkararak, yerine koyduğumuz yapay damarlar ile bu hastalara tedavi olanağı sunabiliyoruz. Pankreas kanseri ümitsiz bir kanser türü değil artık. Yeter ki kişi doğru merkez ve doğru kişilerce tedavi edilsin.”

“Tümörler Doğal Açıklıktan Çıkarılabiliyor”

NOTES yani doğal açıklık cerrahisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Alihan Gürkan, bu tedavi şeklinin özellikle kadın hastaların vücudunda herhangi bir ameliyat izi oluşturmadan, tümörün vajenden çıkarıldığını söyledi. Prof. Dr. Gürkan, “Dünyada yapılan bu uygulama hastalar için önemli ayrıcalıklar sunuyor. Her şey, ameliyat sonrası dönemde hastanın çabuk iyileşmesi adına yapılıyor. Çabuk iyileşme, hasta için sadece kozmetik anlamda değil, diğer yandaş tedavileri de alabilecek düzeye gelmesi için önemli. Bu bakımdan, hastaya verilecek en az zarar, ne şekildeyse ise o cerrahiyi yapıyoruz. Doğal açıklıklardan tümör cerrahisi de bugün gelişmiş tıbbın gündeminde ve çok yarar sağlayacak, ilerde çok yer bulacak bir cerrahi şeklidir” ifadelerini kullandı.

86

Eylül • 2014



Kalp krizi sonrası anevrizma riskine dikkat! Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu, kalp anevrizması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Sürekli yorgunluk, nefes darlığı, göğüs ağrıları ve çarpıntı hissiyle kendini belli eden kalp anevrizması, kalp krizlerinden birkaç hafta sonra ortaya çıkabilir. Bununla birlikte hastaların bir kısmı hiçbir rahatsızlık hissetmediği için anevrizmaya erken müdahale edilmemesi hayati tehlikeye neden olabilir. Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu, kalp anevrizması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Kalp anevrizması aort anevrizması ile karıştırılıyor

Kalp anevrizması aslen kalp dokusunun (miyokard) genişlemesi olmakla birlikte, genellikle “aort” adı verilen ana damarın hemen başlangıç kısmındaki genişlemeler de toplumda “kalp anevrizması” olarak bilinmektedir. Kalp anevrizması, kalbin karıncık kısmında geçirilmiş ağır bir kalp krizi sonrasında o bölgenin kasılamayacak şekilde iyileşmesi ile ortaya çıkan bir sorundur. Aort anevrizması ise kalbin hemen çıkışında yer alan aortdaki genişleme ya da balonlaşmadır.

Kalp krizi geçirenler risk altında

içinde pıhtı oluşumu söz konusu olabilir. Kalp krizi sonrası ani ölümlerin bir kısmından bu pıhtıya bağlı gelişen beyin embolisi de sorumludur. Pıhtı tanısında ekokardiyografi önemli yer tutar.

Kalp krizi sonrasında ortaya çıkan kalp anevrizması vakalarının neredeyse tamamında koroner arter hastalığı da görülmektedir. Tanı konulmasında hasta öyküsünün dikkatlice dinlenmesi son derece önemlidir. Birçok hastanın öyküsünde yakın ya da geçmiş bir tarihte geçirilmiş kalp krizi öyküsü vardır. Genellikle kalbin ön yüzünde yer alan büyük damardan geçirilmiş ağır bir kalp krizi sonrasında eğer erken müdahale şansı ya da imkânı olmamış ise o bölgenin kas dokusunun büyük kısmında hasar oluşur. Bu hasar sonucunda kas hücrelerin büyük kısmı öldüğünden iyileşme sürecinde bu bölgenin kasılamayacak şekilde iyileşmesi ile ortaya çıkan balonlaşma, bazı hastalarda çabuk yorulma, nefes darlığı benzeri kalp yetmezliği bulgularına neden olmakla birlikte bazen de herhangi bir bulgu vermeyebilir. Bu nedenle rahatsızlığın ilk tanısı hastanın koroner anjiyografisi ya da ekokardiyografisi sırasında da konabilir. Bazı vakalarda ise bu kasılamayan balonlaşmış bölgenin

Cerrahi yöntemle tedavisi mümkün

Kalp anevrizmasının tedavisinde yöntem belirlerken hastanın durumu, kalp krizi sonrasında geçen süre ve rahatsızlığın boyutu iyi değerlendirilmelidir. Hastalığın kesin tedavisi için genellikle cerrahi yönteme başvurulmaktadır. Eğer anevrizma küçük, pıhtı yok, hastada kalp yetmezliği bulgularına yol açmıyor ise tıbbi olarak izlenebilir. Cerrahi müdahalede ise operasyon sırasında, kasılmayan genişlemiş ve balonlaşmış olan bölge açılarak eğer pıhtı oluşumu varsa öncelikle dikkatli bir şekilde pıhtıların temizlenmesi gerçekleştirildikten sonra kasılabilen bölge sınırından yerleştirilecek bir yama ile balonlaşma küçültülerek kapatılır. Çoğu hastada bu işlemle birlikte koroner bypass operasyonu da gerekir.

88

Eylül • 2014



Bir kova buz ile gündeme oturan hastalık: ALS ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz), tipik olarak kasları hareket ettirmede güçlük şeklinde ortaya çıkan motor tutulum ile giden kronik ve ilerleyici dejeneratif bir hastalık. Son günlerde tüm dünyada IceBucketChallenge yani Bir Kova Buz Kampanyası gündeme yerleşti. ALS hastalığı hakkında bilinç oluşturmak ve bağış toplamak için başlatılan kampanya çığ gibi büyümeye devam ediyor. Dünya gündemine oturan ALS hastalığının nasıl bir hastalık olduğu ile ilgili bilgiler paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Noröloji Uzmanları Prof. Dr. Yaşar Kütükçü ve Dr. Hale Alpsan Gökmen, “Hastalığın şu anda kesin bir tedavisi yok bu yüzden bağışlar tedavi için yapılan araştırmalar açısından önem taşıyor” dedi. ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz), tipik olarak kasları hareket ettirmede güçlük şeklinde ortaya çıkan motor tutulum ile giden kronik ve ilerleyici dejeneratif bir hastalık. İlk olarak 1874’te tanımlanan ve ABD’de 1930’larda hastalığa yakalanan ünlü beyzbol oyuncusu Lou Gehrig’in ismi ile anılan ALS, motor nöron denilen kaslara uyarı gönderen sinir hücrelerinin tutulması ile ortaya çıkıyor. Hastalığın genellikle öncelikle ellerdeki ince kaslardan başladığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Noröloji Uzmanları Prof. Dr. Yaşar Kütükçü ve Dr. Hale Alpsan Gökmen hastaların ellerde güçsüzlük şikayeti ile doktora başvurduğunu dile getirdi. Hastalığın tipik belirtisinin kaslarda titremeler şeklinde gözlenen fasikülasyonlar olduğunu anlatan Prof. Dr. Kütükçü ve Dr. Gökmen, “ALS, yıllar içinde gittikçe ilerleyen bir hastalıktır ve farklı kaslara giden sinir hücreleri etkilendikçe farklı semptomlar ortaya çıkmaya başlar. Genellikle 3-4 yıl içinde yutma ve solunum kasları da etkilenir ve hasta rahat soluk alıp vermek için cihazlara ihtiyaç duyabilir. Artık evde kullanılan çok da rahat ve küçük cihazlarla bu sağlanabilmekte” dedi. Hastalığın sürecinin kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğini belirten uzmanlar, nadiren de olsa bazı hastalarda bu sürecin 20-30 yıl sürebildiğini söyledi. Bulguların başlangıçta birçok hastalık ile benzerlik gösterebildiğinden hastanın dikkatli incelenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kütükçü ve Dr. Gökmen, “Tanıda klinik ve EMG (elektromiyografi) bulguları önem taşımaktadır. Hastalığın en önemli özelliği de hastaların beyin fonksiyonlarının ve belleklerinin ileri evrede bile olsa etkilenmemesidir. Yani aslında kasların

denetimini kaybetse de hastaların beyin fonksiyonları yerindedir” diye konuştu.

Bağışlar tedavi bulunması için çok önemli

ALS’nin en sık 40-50 yaşlar arasında ve erkeklerde daha fazla görüldüğünü anlatan uzmanlar, “Hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte Cu/Zn superoksit dismutaz (SOD1) enzimini üreten genlerde oluşan mutasyonun rolü bilinmekte” dedi. Hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların varlığından bahseden uzmanlar, “Bunlar hastalık seyrini yavaşlatabilmekte fakat daha iyi tedaviler için tüm dünyada önemli bilimsel çalışmalar sürüyor. Bu nedenle ALS derneklerine yapılacak bağışlar özellikle tedavi için yapılan araştırmalar açısından önem taşıyor” diye konuştu.

90

Eylül • 2014



3M Unitek’ten ortodontide çığır açan yapıştırma yöntemi

APC Flash-Free Adeziv APC Flash-Free Adeziv, yapıştırma verimliliğinde belirgin artış elde edilmesine imkân veriyor; daha düşük yapıştırma başarısızlık oranı ve daha kolay temizlenme gibi faydalar sağlıyor. la, geleneksel ışık kürü adeziv yapıştırmadaki 11 yapıştırma adımını 5’e indiriyor. APC Flash-Free Adeziv, Transbond XT ve APC Adezivlerle aynı yapıştırma gücü, güvenilirliği ve öngörülebilirliğini sağlıyor.

3M Unitek’in sunduğu APC Flash-Free Adeziv, yapıştırmada çığır açıyor. APC Flash-Free Adeziv sayesinde, braketi yerleştirdikten sonra adeziv flash’ı çıkarmaya gerek kalmıyor. Böylece yapıştırma verimliliğinde belirgin artış elde etmenin yanı sıra, yeni formülasyon sayesinde hem hastaya hem de hekime, daha düşük yapıştırma başarısızlık oranı ve ayrılmada daha kolay temizleme gibi faydalar sağlanıyor.

3M Türkiye

Dünyada 110 yılı aşkın süredir yeni fikirler geliştiren ve bu fikirleri dahiyane ürünlere dönüştüren 3M, 1987 yılından bu yana Türkiye’de, 400’den fazla çalışanı ile faaliyet gösteriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı ilk 500 ihracatçı firma araştırmasında bu yıl 79 basamak birden yükselerek 396’ıncı sırada yer alan ve konumunu sağlamlaştıran 3M Türkiye, Çerkezköy’de kurulu üretim tesisinde Ar-Ge’ye sürekli yatırım yaparak, müşterileri için lokal çözümler üretiyor. Kişisel bakım, ev, hobi ve kırtasiye ürünleri, elektrik, elektronik, telekomünikasyon sistemleri, sağlık ürünleri, trafik güvenliği, grafik ve reklam çözümleri, işçi ve işyeri güvenliği çözümleri ve otomotiv, inşaat, kimyasal üretim gibi onlarca sektörde, endüstriyel ve kişisel ürünleriyle müşterilerine yenilikçi çözümler sunuyor.

Adeziv flash çıkarma uzun zaman alan ve kimi zaman kusurlu olabilen süreç. Üstelik bazen flash’ı çıkarma çabaları istemeden braketin ideal pozisyonundan farklı bir yöne hareket etmesine neden olabiliyor. Eğer bu braket hareketi anında fark edilirse ve braketler yeniden konumlandırılırsa hem hekim hem de hasta için yapıştırma süresi artıyor. Ya da daha kötüsü, bir sonraki muayeneye kadar braketin hareketi fark edilmiyor ve braket tekrar konumlandırılıyor; bu da tedavi süresinde gecikmelere neden olabiliyor. APC Flash-Free Adeziv, bu sorunun ortadan kalkmasını sağlıyor.APC Flash-Free Adeziv sistemi, APC Flash-Free Adeziv ve Transbond™ Plus Self-Etching Primer’in kullanılmasıy-

92

Eylül • 2014



Varisleriniz kalıcı olmasın Memorial Hizmet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, varis ve tedavisi hakkında bilgi verdi. ve güçlükler yaşamamak için varis tedavisinin yapılması için en ideal zamanlama sonbahar ve kış mevsimleridir.

Kadınlarda erkeklere oranla çok daha fazla görülen varis, en sık rastlanan damar hastalıklarından biridir. Yaz aylarında artış gösteren ve gün yüzüne çıkan varisler, bir estetik problemi olarak görülürken, tedavi edilmediğinde önemli bir sağlık sorununa dönüşebilir. Memorial Hizmet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, varis ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Yaz aylarında varisten koruyan 7 öneri;

Yüksek koruma faktörü içeren güneş kremleri kullanılmalıdır. Uzun süre güneş altında kalmayı gerektiren durumlarda uygun giysiler ile bacaklar güneşten korunmalıdır. Özellikle serinletici türden egzersizler seçilmelidir. Yüzme va akşam serinliğinde yapılan yürüyüşler son derece faydalıdır. Topuklu ayakabılar yerine spor ayakkabı ya da rahat sandaletler tercih edilmelidir. Böylece bacak adalelerinin kanı pompalayıcı etkisi artar. Bol su içilmelidir. Su cildin kaybettiği nemi karşılayabilmesi için çok önemlidir. Ayrıca ciltte biriken toksik maddelerin uzaklaşmasını kolaylaştırır, elastik yapıyı korumaktadır. Antioksidan özellik taşıyan “Diosmin” ve “Hesperidin” içeren turunçgiller, baklagiller ve diğer yeşil sebzelerde bol miktarda tüketilmelidir. Bunun için bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınabilir. Oluşan varisler için en kolay tedavinin erken yapılan tedavi olduğu unutulmamalıdır.

Güneş altında değil denizde vakit geçirin

Varis şikayeti olanlar için en zor dönemler yaz mevsimidir. Bu aylar, hem sıcaklık hem de tatil sezonları olması nedenleri ile özellikle varisleri olan kişileri rahatsız eder. Varisler için genellikle bu aylarda çare aranarak daha sık doktora başvurmak gerekmektedir. Yaz aylarında güneş ışınları cildin üst tabakalarını zayıflatır, cildin nemini kaybetmesine yol açmaktadır. Bu iki etki cildin elastikliğini azaltarak, alt tabakadaki venlerin hareket kabiliyeti engellemektedir. Böylece venlerdeki kan akışı yavaşlamakta ve göllenme oluşmaktadır. Bunların yanısıra yüksek ısıya maruz kalan kan damarları genişlemekte, venlerin içindeki kapakçıkların daha fazla stress altında kalmasına sebep olmaktadır Sonuçta varisler ve örümcek ağı tarzında kılcal damarlar belirgin hale gelmektedir.

Varis tedavisi için en ideal zaman sonbahar ve kış aylarıdır

Yaz aylarının sonuna gelirken, varisleri olanlar için rahatlama dönemi başlamaktadır. Ancak tekrar yaz ayı geldiğinde varisler kartopu gibi artacak, büyüyecektir. Bu nedenle sonbahar ve kış ayları varisler için çare aranması gereken dönemlerdir. Varis tedavisi için uygulanan tüm işlemler sonrasında belli bir süre kompresyon bandajları ve varis çorapları kullanmak gerekmektedir. Ayrıca yapılan küçük cerrahi kesilerin ya da “skleroterapi” işlemleri sırasında oluşan küçük morlukların iyileşmesi için en az 6 haftalık bir süreye ihtiyaç vardır. Bu nedenlerle yaz aylarında varis tedavisi konfor açısından çok zordur. Gündelik yaşantımızda kesinti

94

Eylül • 2014



Ağız ve diş sağlığında yanlış bilinen 10 konu Ağız ve diş hastalıklarının vücudumuzdaki birçok rahatsızlığın habercisi olduğunu söyleyen Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Özbölük diş sağlığında doğru bilinen 10 yanlışı açıkladı. siyete ve depresyon gibi psikososyal sonuçlar ortaya çıkabilmekte” dedi. Dt. Özbölük, ağız ve diş sağlığı ile ilgili doğru sanılan 10 yanlışı anlattı:

Birçok hastalığın ağız ve diş sağlığına gereken özenin gösterilmemesinden kaynaklandığını ve halk arasında diş sağlığı ile ilgili pek çok yanlış uygulama ve tedbirin doğru sanıldığını belirten Hospitadent Hastanesi‘nden Dt. Selçuk Özbölük, yalnızca “diş ağrısı” olarak adlandırılan belirtilerin bile temelde bazı önemli tıbbi ve psikolojik sorunların habercisi olabileceğini söyledi. Ülkemizde ağız ve diş sağlığı konusunda yeterince bilinç oluşmadığına dikkat çeken Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Ağız ve diş hastalıklarında meydana gelen bozukluklar; beslenme, çiğneme problemleri, tat alma, gülme, kahkaha atma, uyku ve konuşma gibi fonksiyonel işlevleri negatif yönde etkileyebilmekte. Bunlara bağlı olarak da sosyal ilişkilerde zayıflama, utangaçlık, özgüven kaybı, ank-

1- Sert diş fırçası kullanmak dişleri bembeyaz yapar

Yanlış! Çünkü önemli olan fırçanın sertliği değil, fırçalama tekniğidir. Diş fırçası, sentetik kıldan yapılma olmalıdır.

2- Hamilikte diş kaybı olması çok normaldir, anne adayları diş kaybı yaşayabilir

Yanlış! Ağız bakımlarını doğru ve düzenli yapan bir anne adayı için böyle bir durum söz konusu değildir.

96

Eylül • 2014



3- Hamilelikte diş tedavisi yaptırmak bebek için sakıncalıdır

olsun ağız ve diş bakımı yapılmadığı sürece diş taşlarının oluşumu kaçınılmaz.

Yanlış! Hamileliğin her döneminde aciliyet gerektiren diş tedavileri yapılabilir.

7- Çapraşık dişler ancak küçük yaşlarda düzelebilir

4- Çoçuk dişleri iğne ile çekilirse bir daha çıkmaz

Yanlış! Çapraşık dişler her yaşta düzgün hale getirilebilir. Tel tedavisi her yaştan kişiye uygulanır.

Yanlış! Burada önemli olan hangi dişin çekildiğidir, dişin iğne ya da başka bir şey ile çekilmesinin önemi yoktur.

8- Dişleri fırçalarken diş etlerinin kanaması normaldir

5- Süt dişlerinin yerine daha sonra kalıcı dişler geleceğinden süt dişlerinin önemi yoktur

Yanlış! Diş eti iltihabının en önemli belirtisidir. Vakit kaybetmeden diş hekimine başvurulması gerekmektedir.

9- Ağrıyan dişe aspirin koymak gerekir

Yanlış! Süt dişleri kapladıkları alanla kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı dişler için yer tutmaktadır. Bu nedenlerle süt dişleri çok önemlidir.

Yanlış! Dişin üzerine konulan aspirin ağrınızı dindirmediği gibi, ıstırabınızı da arttırır. Çünkü diş etinizde yara açar.

6- Bir kez diş taşı temizliği yaptırdıktan sonra her zaman yaptırmak gerekir

10- Ağız kokusu herkeste olur

Yanlış! Diş taşı temizliğinde diş yüzeyine ait olmayan maddeler (plak, diş taşı) temizlenir. Yani diş taşı temizliği yapılmış ya da yapılmamış

Yanlış! Diş çürükleri, diş eti hastalıkları, sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklar, bademcik iltihaplanmaları sonucu meydana gelebilir.

98

Eylül • 2014



Medisana’dan Türkçe konuşabilen tansiyon ölçme cihazı Diagnostik fonksiyonlu hassas tansiyon ölçümü yapan Medisana HGA41400 bilek tipi dijital tansiyon ölçme cihazı ve PLATINUM V51440 kol tipi dijital tansiyon ölçme cihazı Türkçe, İngilizce ve Almanca olmak üzere 3 farklı dilde ayarlanabilen sesli konuşma fonksiyonu ile ön plana çıkıyor.

Kolay kullanım, yenilikçi ölçüm teknolojisi

Medisana’nın iddialı olduğu tansiyon ölçer grubuna iki üye daha katıldı. Biri bilek diğeri kol tipi olan dijital tansiyon cihazlarının Türkçe konuşma özelliği de mevcut. Diagnostik fonksiyonlu hassas tansiyon ölçümü yapan Medisana HGA41400 bilek tipi dijital tansiyon ölçme cihazı ve PLATINUM V51440 kol tipi dijital tansiyon ölçme cihazı Türkçe, İngilizce ve Almanca olmak üzere 3 farklı dilde ayarlanabilen sesli konuşma fonksiyonu ile ön plana çıkıyor. Türkiye Distribütörlüğünü GoldMaster’ın üstlendiği MEDISANA, Türkçe konuşan bilek tipi ve kol tipi tansiyon cihazını “FDA”ve“Klinik Onaylı”olarak satışa sunuyor. MTA 51440 kol tipi tansiyon ölçme cihazının, 22 mm yüksekliğinde rakamları olan extra large ekranı bulunuyor.

Kolay kullanım ve yenilikçi ölçüm teknolojisi sayesinde güvenilir ölçüm sonuçları ortaya çıkaran cihazın çok fonksiyonlu ekranında büyükküçük tansiyon, nabız, tarih, saat, aritmi göstergesi izlenebiliyor. Ölçülen değerlerin WHO (Dünya Sağlık Örgütü) değerlendirme sistemine göre bir renk skalası aracılığıyla sınıflandırılması, ölçümlerin daha kolay anlaşılmasını sağlıyor. Medisana dijital tansiyon ölçme cihazlarının diğer özellikleri arasında, 2 ayrı kullanıcı için 90 hafıza kapasitesi, ortalama değer hesaplama fonksiyonu, ayarlanabilir ses seviyesi, pil zayıf uyarı fonksiyonu ve saklama kılıfı bulunuyor.

100

Eylül • 2014



Novartis genç bilim adamlarını bu yıl da bir araya getirdi Türk öğrenciler de BioCamp’te

Novartis’in, biyoteknoloji alanında yetenek ve birikimini artırmayı hedefleyen başarılı yüksek lisans ve doktora öğrencileri için düzenlediği BioCamp Uluslararası Biyoteknoloji Liderlik Kampı bu yıl da İsviçre’nin Basel kentinde bulunan en son teknolojiye sahip Novartis global genel merkezinde düzenlendi.Türkiye’nin de içinde bulunduğu 24 ülkenin önde gelen üniversitelerinden seçilen 70 öğrenci ile biyoteknoloji ve iş uzmanlarını bir araya getiren üç günlük seminer boyunca öğrenciler, Novartis yetkilileri ile fikir alışverişi yapma fırsatı buldu. Sağlık endüstrisinde yenilik üretme çabalarına ve inovasyona odaklanılan seminerlerde öğrencilere biyoteknoloji ve yaşam bilimleri sektörlerindeki yenilikler ve zorluklar konusunda bilgi aktarıldı. Bir biyoteknoloji firmasının nasıl kurulacağı ve işletileceğine ilişkin deneyim elde eden öğrenciler ayrıca firmanın ilaç geliştirme yaklaşımına yön veren bilim adamları ve yöneticilerle görüşerek hastaların karşılanmayan tıbbi ihtiyaçlarına yanıt veren yeni ilaçlar hakkında detaylı bilgi edinerek bilim ve yenilik üretme sürecini keşfetme imkanı buldu. Kamp kapsamında öğrenciler Novartis CEO’su Joseph Jimenez, Novartis Biyomedikal Araştırmalar Enstitüsü (NIBR) Dönüşümsel Tıp Direktörü Ronenn Roubenoff, Alcon Ar-Ge Departmanı’ndan Franck Leveiller ile Nörolojik Görüntüleme Araştırma Laboratuvarı Direktör Yardımcısı ve Lozan Üniversitesi İnsan Beyni Projesi Tıbbi Bilişim Platformu Eş Başkanı Dr. Ferath Kherif ile bir araya gelme fırsatı buldular.

Bu yıl BioCamp’e Türkiye’yi temsilen, Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Bölümü araştırma görevlisi Seçil Toktaş ile yine Hacettepe Üniversitesi Farmasötik Teknoloji Bölümü’nde doktora öğrencisi ve araştırma görevlisi olan Selin Seda Doğan katıldı. Kampın kişisel gelişimine katkı sağladığına vurgu yapan Selin Seda Doğan, düşüncelerini şöyle ifade etti; “Bilim ve sanayinin birlikte inşa ettiği ortak kültürü dünya devi bir firmanın misafirperverliği sayesinde yerinde görme imkanını elde eden şanslı kişilerden biri olduğum için çok mutluyum. Dünyanın en iyi üniversitelerinden gelen genç beyinleri bir araya toplayan bu etkinlik sayesinde, farklı disiplinler ve farklı kültürlerin bir araya gelmesinin yarattığı güce baştan sona hep birlikte tanık olduk. Bu 3 günlük tecrübenin; takım ruhunu bilgi, görgü, yaşam enerjisi olarak her alanda paylaşan tüm arkadaşlarımın profesyonel hayatlarında ve kişisel gelişimlerinde fark yarattığına eminim. Birbirinden farklı kültürlerden gelen, farklı alanlarda eğitim almış bu çoksesli topluluk, farklı düşüncelerin güçlerini birleştirerek atabileceği sağlam temelleri hepimize gösterdi. Ben de tüm genç bilim insanı arkadaşlarımı, bilgiyi paylaşmanın zevkini hep birlikte yaşayacakları bu organizasyonda ülkemizi bilimsel ve kültürel alanda temsil etmeye çağırıyorum.”

102

Eylül • 2014



Sağlık idareciliğinin dünü ve bugünü

Mustafa ÇİÇEK, Sağlık İdarecisi

son bulur. Elimize emekli evrakı tutuşturulmadan önce yapacağımız bilanco değerleri ile mizan terazide elimize verilecek defteri kebir değerlerinin ne ölçüde kıyaslanabilirliğine bakmalıyız. Yöneticilerde “ölüm” gerçeğini unutmamalı. İlahi terazi mutlaka kurulacağı için bu dünyada yaptıklarını bir teraziden geçirirse hem işine hem öbür dünyasına iyi hazırlanır.

Birbirimizi, sağlığımızı, hastanelerimizi tanıma -tanıtma açısından zamanın şartlarına göre değerlendirme yapmadan önce dilime Sakarya şiirinden bir parça takıldı. Bir anda gençlik yıllarına gittim. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!.. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

1989 yılında Hacettepe Üniversitesi “sağlık idareciliği” lisans bölümünden mezun olurken çektiğim fotoğraf karelerine yeni atıldığım süreçte tekrar bakmak ihtiyacı hissettim. O günlere geri gittim, bir anda. 20’li yaşlarda Necip Fazıl Kısakürek, Abdurrahim Karakoç, Mehmet Akif Ersoy dizeleriyle yön vermeye çalıştığımız gençlik yıllarımızdı... Bu vatanı nasıl kurtarabiliriz idi amacımız. “Vatan” derken elbette düşüncemiz büyük davaların sahibi nasıl oluruz, mesleği nasıl yüceltir, bulunduğumuz konumda nasıl başarılı olur, sağlık sistemimizi nasıl Avrupa seviyesine taşıyabiliriz idi temel düşüncemiz. Bilimsel yöntemlerle ulaştığımız verileri sağlık hizmetleri yönetiminde nasıl kullanacağımızın hayallerini kurarak güne başlardık. Hacettepe’li olmakta bir ayrıcalıktı o yıllar.

Sorunu görmek, kendini sorumlu hissetmek ve çözüm için istekli olarak çalışmak her davanın ve davası olanın hissiyatı olmalıdır. Sağlık sistemimizin içinden geçtiği evrede hastane yönetim sistemlerinin sorunlarını görmek, dert edinerek mesaj yoluyla seslenmek geldi içimden. Yükü büyük olanın yük altında ezilmeden-ezdirilmeden, ağır imtihanlara girmeden önce tarafların dikkatini çekmesi gereken kör noktaları göstermesi gerekir. Aksi halde bulunduğumuz geminin su alması durumunda o gemide hep birlikte mahsur kalma durumu söz konusudur. Günler gelir geçer, hayat birden

104

Eylül • 2014



faturasını yine halk ödeyecek ise burada profesyonel bir yönetim tarzından sözediledilme imkanlarını araştırmalıyız.

Yıl 2014, ne değişti dersek; Hedeflerimizde hala sapma yok… Uygulamalarda değişen çok şey var elbette. İlerleyen, gerileyen birçok faktör... Örneğin, Akif’in nesli hor görmeye başlamış bizleri. Sandığın gibi değil dünya, diyorlar bizlere. Vatan-Millet-Sakarya dönemleri çok geride kaldı, kurumsal hafıza da nedir ki ? Anlamını yitirmiş. Bilimsel, istatiksel ve sayısal değerlerle hastane yöneticiliği diye bir kavram yok artık. Sağlık Kurumlarında operasyonel yönetim mi olur? Sağlık Kurumları yönetiminde araştırma sonuçlarına dayalı sayısal yöntemler yerine, açık öğretimden alacağın bir diploma yeterli artık. İşler iyi gittiği sürece, yıkım yerine uyum varsa, ayrımcılık yerine “birliktelik” ve ekip ruhu hakimse sorun yok demektir. Geriye “kişisel-günübirlik hafıza” kalıyor. Gelecek nesillere ve hayata yeni giriş yapmış genç kuşaklara nerede kalmıştık çizgisi çizebileceğimiz başka yöntemleri ilerleyen dönemlerde elbette buluruz. Kanun, yönetmelik, genelge olsa bile biz ne dersek o olur mantığını sorgulamaya devam edeceğiz gibi. Bilgi -görgü-deneyim atmosferinden gelmeyen “toy” görevlilere bıkmadan anlatacağız derdimizi galiba. Bu “toy” sistemlerinde yerleşik köhne kurallar yok ama istenirse sümenin altından çıkarılabilir esnekliğe sahip uygulamaları görmek mümkündür. Dileyen istediği yerden sağlık hizmetini alma seçeneklerinin bolluğuna sahip. Ancak hekim bulmakta hala zorlanıyoruz. Bazı branşlarda hekim bolluğu varken bazı branşlarda istihdam sıkıntısı sürmektedir. Bir kişinin yapabileceği işleri 3-4 kişi yapıyorsa işsizlik önleniyor istihdam artıyorsa sorun yok demektir. Performansa dayalı istihdam yöntemlerinde uğranılacak zararın

Rahmetli karakopç Mihriban dizleriyle; Zaman erir kelep kelep.. Meyve dalında kalmaz hep. Unutturur birçok sebep, Unutursun Mihriban’ım. Yıllar sinene yaslanır; Hâtıraların paslanır. Bu deli gönlün uslanır... Unutursun Mihriban’ım. Uslanarak, unutarak çizdiğimiz geleceklerde hatıralar gelir aklımıza. Sormadan-yargılamadan-nedenlerini araştırmadan geçemeyiz bir türlü. Meslekleşmeye neden önem veremediğimizi anlayamıyorum işte. Bu bende bir sıkıntıdır hep. Örneğin, sağlık teknisyeni, teknisyenlik yerine neden ayniyat saymanlığı yaparki… Mihriban da unutuyor ama ben unutamıyorum bu tür sorgulamaları. Sistem kurmayı öğretmişlerdi bize hocalarımız. Konjektöre, değişen dengeler ve faktörlere karşı uyum sağlayan etkili – verimli sistemleri uygulamaya koyan yöneticilerin strajik başarı açısından öncü güç olacaklarından bahsetmişlerdi. Okulun uzun merdivenlerini ve koridorlarını bu düşüncelerle arşınlamıştık. Fırsatlar buldukça uyguladık ve başarılı olduk. U dönüşü ile keskin virajlarda savrulmamızı gerektiren sebepler ortada yok iken bu yola girmemizi gerektiren sebepler her neyse hatıraları paslandırmadan

106

Eylül • 2014



cilere büyük görev düşmektedir. Artık, büyük büyük abilerin, güçlü biraderlerin, duayenlerin ve otorite olduğunu zanneden havalı yönetici tiplerinin kendi için kurmaya çalıştığı dünya yerine geneli memnun edecek alternatif yönetim sistemlerinin kurulumuna başlanılması gerekmektedir.Merkezi yönetimin Sağlıkta dönüşüm programları ile getirdiği modernizasyon, herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Halkın geniş katılımının sağlandığı bu programla “sağlık turizminde” yakalanan ivmenin de iyi değerlendirilmesi ve tersine dönüşün mümkün olamayacağı altyapıya kavuşturulması, uygulayıcıların elinde olan bir hakka kavuşmuştur. Laleli ve Merter vakalarında olduğu gibi bir manzara tüm dengeleri sarsarak değiştirecektir. Kalıcılığın-Hak ve adaletin sağlanması, Etik kuralların yerleşimi, Modern yöntemlerin uygulanabilirliğini hakim kılmak için Tüm çalışanların içinde bulunduğu ve söz sahibi olduğu BİLGİ + AZİM+ LİYAKATE dayalı sistemlerin kurulumu için mücadelede her kesimin destek ve takibi gerekmektedir.

çözüme kavuşturmalıyız. İyiye -doğruya-güzele ulaşmak için sorgulayan-araştıran-üreten nesillere ihtiyacımız olduğunu bilen atmosfere hep taze hava pompalayan gücümüzü her dönemde göstermeliyiz. Hizmetleri bloke etmeden, kaliteli sağlık hizmeti sunumunu sürdürebilir kılmak, çalışan haklarını en iyi şekilde korumak, sektörel dinamikleri iyi analiz edebilen çalışan örgütlenmelerine hala ihtiyaç devam etmekte olduğunu görmek üzüntü verse bile değişim ve gelişimin yakın olduğunu hissetmekteyiz. Sağlık idareciliği, sağlık kurumları yöneticiliği ve sağlık yöneticiliği alanlarında eleman yetiştiren üniversitelerimizin her geçen gün sayısı artmaktadır. Bu bölümleri kuran akademisyenlerin okul mezunlarına sunacağı seçenekler kısıtlı olmasına rağmen okul sayısı hızla artmaktadır. Mezunların sorunu dağ gibi olmasına rağmen bir kesim mutlu bir kesim mağduru oynamakta. Bu adil olmayan manzara ise yıllardır süregelen açmazla dolu bir paradigma halini almış görünüyor. Pandoranın kutusu bir gün tekrar açılır mı, orası da muamma olmaya devam edecek gibi. Geçenlerde bölüm başkanlarından bir öğretim görevlisine sordum; - Büyük reklamlar vererek okulunuza “sağlık yöneticisi” yetiştirmek amacı ile kayıt yaptırmakta olduğunuz öğrencilere mezuniyet sonrası ile ilgili olarak bir yol çizebiliyor musunuz? Aldığım cevap ilginçti. Yıllar öncesinde verilen cevaplardandı cevabı. - “Bu bizim sorunumuz değil” dedi. Bu alanda değişen bir şey yok sizlerin anlayacağı. Meslek mensupları kendi mücadelesini kendilerinin örgütlü olarak sürdürmesinden başka yol yok. Kanuna göre yönetmeliğe göre sağlık meslekleri içinde yer alan “sağlık idareciliği” bazılarına göre meslek olarak görülmemektedir. Kim bu birileri o da belli değil. Sağlık hizmetleri yönetiminde “insan” faktörü birinci sırada önemini korumaktadır ve korumaya devam edecektir. Bu nedenle liyakat ve meslekleşme sorunlarının çözümünün yanı sıra kanun ve yönetmeliklerin uygulanmasında kurumsal hafıza da önemini sürdüre gelmektedir. Sistemsizliğin sistem olmaktan çıkarılarak önem derecesinin ve özlük haklar faktörlerinin her çalışana eşit-adilane dağılımının sağlanması zaruretini sürdürmektedir. Sağlık yönetiminde departmansal hegomanya ve güç odakları oluşturma yerine “sorumluluk “ duygularının güçlendirilmesi acilen ihtiyaç duyulan temel değerler olduğunun bilinmesinde fayda vardır. “Hak” kavramı sağlık hizmetleri yönetiminde görev alan tüm çalışanların vazgeçemeyeceği bir gerçek olmasının sağlanması için yöneti-

108

Eylül • 2014








Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.