ŞARKİ RUMELİ VİLAYETİNİN BABAESKİ VE ÇEVRESİNE ETKİLERİ Mimar Mucit Öztabak Babaeski / 29.Ekim 2020
1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile Ortodoks tebeanın himaye hakkını Rusya aldı ve Rum İsyanına sebep oldu. 1828-1829 Osmanlı Rus Harbi sırasında Bulgar milletini tanıma imkânı buldu1 ve hatta Bulgaristan’da yayınladığı ilanlarla onlardan Rus askerine yardımcısı olmasını istemiştir.2 Bağımsız bir Bulgaristan prensliği kurulması için kumandanlar ve Bulgar milleti temsilcileri ile bir araya geldiler. Ancak 1829 Edirne Anlaşmasında hiç gündeme gelmemiştir. Edirne antlaşmasında konunun açılmaması, Bulgarları gücendirmiş ve ‘Mamarçef’ idaresinde bazı köylüler isyana başladılar. Bu isyan ‘General Dibiç’in gönderdiği 200 kişilik Kazak Birliği tarafından bastırılmıştır. Bulgarlar 1835 senesinde Tırnovada isyan isyan etmek istemişlersede Bulgar çorbacıların3 isyan planı ihbar edilmesinden dolayı olamamıştır.4 Bulgarların önemli olan ilk isyan girişimi 1842 Niş isyanıdır. 1839 Tazminat Fermanınının alehine olarak kendilerinden fazla vergi alındığı için, Bulgarların zengin Hırıstiyanları Bulgar ahaliyi tahrik ederek 1500 köylü vergilerini ödemeyeceklerini bildirdiler. Bunun üzerine Niş valisi Sabri Paşa isyan çıkaran 9 köylü çorbacıyı tutuklamıştı.5 Tutuklanmaları neden gösteren asiler ‘Milyo’ adlı biri idaresinde her tarafı yaktılar, Müslümanları katlediler ve Bulgar ahaliyi isyana katılmaya zorladılar. 6 Bunun üzerine emrinde 50 nefer bulunan Niş valisi yardım istemiş ama hiç bir taftan yardım alamamıştır. Bunun üzerine başıbozuk (yedek-ahaliden) asker toplamış. Bu topğlanan 1 500 askerle 25 Nisan 1841 senesinde isyanı bastırmıştır. Fakat bu başıbozuklar bazı yağma ve talan gibi üzücü hadiselere karıştılar. Bunun üzerine Niş valisi Sabri Paşa görevden alındı. Bazı suçlularla birlikte İstanbula getirtildi.7 Osmanlı devletinin aldığı önlemlerle daha sonra nişte başıbozukların yaptıkları hasar karşılmış, Köylülere de 150.000 Kuruş dağıtılmıştır.8 Niş isyanı’nın bastırılmasından sonra başka bir Bulgar isyanı 1849 Nisanında Vidin’e bağlı ‘Boynica’ kasabasında oldu. 9 Vidin Valisi Vasıf Paşa zamanında asker sevk etmesi ile isyanı bastırmış. Asilerden bir kısmı isyandan vazgeçerken bir kısmıda Sırbistana sığınmışlardır. Ancak sırp prensi Aleksandr Karayorgeviç bu asileri iade etmiştir. Bundan sonra Vidin Bulgarları 13 Mayıs 1850 de daha büyük bir isyan hareketinini başlattılar. Bulundukları yerelerdeki subaşı ve zabitleri öldürdüler, Müslüman ahalıyi katlettiler. Durumu haber alan İstanbul durumu ‘suhuletle’ halledilmesini istemiştir. Asker sayısı yeterli olmayınca Vidindeki ağalar, başıbozuk askerlerden faydalandılar. Bu durumuda valiye kabul ettirip. Vidin eşraflarından Ali Ağa idaresinde 18 Haziran 1850 tarihinde harekete başladılar 3000 kadar asiyi ile yapılan çatışma sonrasında isyan bastırıldı. Bu durumdan ötürü Vidin Valisi Vasıf Paşa azledilirken Müşir Ömer Paşa’nın girişimleri ile Sırbistana sığınan asiler köylerine dönmek zorunda kaldılar. Diğer taraftan Rusya Kırım harbini başlattınca karşısında Osmanlı Devletinden başka İngiltere, Fransa ve Piyomente’yi10 bulmuş, neticede 1856 Paris Anlaşmasını imazalamak zorunda kalmıştı.
1 Avrupalılar dahi, yakın zamanlara kadar Balkanları, Türklerin ve Rumların yaşadıkları bir saha olarak tanımışlardır. Bk. İlber Ortaylı, Aynı eser, s.53 2 BA; HH, Nr 42606-B 3 XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren Bulgaristan'da ticaret ve tefecilik yapanlara da çorbacı denmiş, 4 Pars Tuğlacı, s.61 5 Halil İnancık ‘tanzimat ın Uygulanması ve Sosyal Terpkiler” Bellşetel XXVIII/112 (1964), 29Ahmet 6 Lütfi, Tarih”, İstanbul 1306,113;Ahmet hamdi s. 82; Halil inanmcık AGE s29 7 Lütfi, Tarih”, İstanbul 1306,119;Ahmet hamdi s. 83 8 Halil inanmcık A.g. makale, s:645 9 Lütfi, Tarih”, (Yay Münir Aktepe) İstanbul 984 IX s.41; 10 Sardinya Krallığı
Bulgarlar 1862 ile 1868 tarihleri arasında dokuz defa isyanan girişmişlerdir. Bu girişimleri Tuna Valisi Mithat Paşa tarafından zamanında alınan önlemler sonuçuda etkisiz kalmışlardır. Mithat Paşanın bölgeden ayrılmasıyla komitacı çeteler tekrar hareketlendiler. ‘Yergöğü’de 130 kadar komita üyesi 18 Temmuz 1868 de isyana başladılar. Yardım isteyen Tuna Valisi Sabri Paşa’ya çevaben İstanbul’dan Mithat başa isyanı bastırmak ile görevlendirilip gönderildi. 31 Temmuzda 1868 tarihinde ‘Bozluca’ Balkanı’nda olan çatışmada isyancıların tamamına yakını etkisiz hale geldi, çok az birkısmı kaçtı.11 İlk olarak Rusya, Hersek İsyanını başlattırdı. 1875 Haziran’ında basit bir vergi hadisesi ile çıkan isyanı12 Rusya’nın himaye etmesi, Osmanlının tavizkar tutumu olayları büyüttü13. Bu isyan devam ederken Bulgar komitacılar 16-21 Eylül 1875 tarihinde “Zagralar Vak’ası” olarak bilinen isyanı başlattılar.14 Zagralar Vakası’ndan sonra, 1875 Kasım’ında ‘Yergöğü’de bir toplantı yapan Bulgar komitacılar durumu değerlendirdiler ve 24 Nisan 1876 tarihinde yeni bir isyan başlatmaya karar verdiler. 24 Nisan 1876 tarihinde Maçka Balkanında toplanan isyancılar isyanı 12 Mayısa ertelediler. Fakat toplantıya katılan ‘Nenko Stoyanof’ adlı Bulgar ‘Tatarpazarcığı’ndaki hükümet memurlarına ihbar etti. Bu ihbar üzerine hükümet askerleri ‘Avratalan’ ve ‘Otlukköy ‘e gönderildi. ‘Avratalan’da çatışma çoktı ve isyan 2 Mayıs 1876 da başladı.15 Kısa zamanda isyan büyümüştür. Bab-ı Ali sorunun öneminden dolayı 9 Mayıs 1876 tarihinde asker sevkine karar vermişti. Kısa zaman da asiler isyandan vazgeçirilmişlerdir. Bu isyan sonucunda 400 Türk ve 3000 Bulgar öldü.16 Ayrıca bu isyan sırasında 28 köy yanmıştı. Rusya, Almanya ve Avusturya Berlin memarandumunu, 11 Mayıs 1875 tarihinde Osmanlıya tebliğ ettiler. Ancak bu memaranduma Osmanlı yanında duran İngiltere karşı çıktı ve katılmadı. 17 Ve memaradum hükümsüz kaldı. Ruslar Sırbistan ve Karadağ’ı isyana teşvik etti.18 İsyan başlattırdı. Bu isyan sırasında 40 000 Bulgarın Türkler tarafından katledilip, 100 köyün yıkıldığı idaları meseleyi bir Hırısyanlık- Müslümanlık” savaşı haline getirildi.19 İngiliz kamuoyu Bulgarlar lehine dönmüş ve İngiliz Hükümeti doğru olmadığını bildiği halde “Bulgar Katliamı” idasını kabul etmek zorunda kaldı.20 Rusya bunun üzere babıaliye askeri harekâtı durdurması istemiyle ültümatom verdi.21 İngiltere bu durumda 23 Aralık 1876 tarihinde İstanbul da toplanan Tersane Konferansı’na katılmaya razı etmiştir.22 Bu konferasa göre Sırbıstan ve karadağ’a toprak verldi. Bosna herseke Özerklik verildi. Doğu ve batı olarak iki Bulgaristan oluşturuldu.23 Bu kararlar Osmanlı tarafından rededilmişti. Daha sonra imzalanan Londra Protokolü 31 Mart 1877 tarihinde tedliğ edilen kararların İstanbul konferansı kararlarından farklı olmadığı gerekçesi ile reddedilmişti.24 Rus askerleri, 24 Nisan 1877 tarihinde itibaren, Osmanlı Devleti alehinende harekete geçmiştir. Bu savaşta Avrupa devletleri (Fransa, İngiltere, İtalya, Almanya ve Avusturya) tarafsızlıklarını bildirirken Romanya, Sırbistan ve Karadağ da, Rus ordusunun saflarında yer almıştır. Savaş Tuna ve Ahmet Revfik, AGM, s.152; Bilal Şimşir, Age, II, LXXCI 93 Harbi’ne müncer olan hadiselerin başlangıcı, 1875 yılı yazında o zamanki Hersek vilâyetimize tâbi bulunan nüvesin kasabasında vergi vermek istemeyen Hıristiyan teb’a ile Osmanlı zabıtası arasında çıkan bir münazaadır. 13 BA, Bİ, Nr134; Mahmud Celaleddin Aynı eser I, 43-44 14 Mahmut Celaleddin, Aynı eser, I, 59; Ahmet Hamdi, Aynı eser, s.107; 15 İbrahim Halil, Şark Muharebatı, İstanbul, 1328, s.207; N.Şimşir, aynı eser II, LXXXVIII 16 İbrahim Halil, Şark Muharebatı, İstanbul, 1328, s.221-238 17 Mahmud Celaleddin, Aynı eser, I, 90 18 Ahmet Hamdi, Aynı eser s. 122; Bilal Şimşir, Aynı eser, II, CXX 19 Mahmud Celaleddin, Aynı eser, I, 134; Mahmud Celaleddin, Aynı eser, 115-116; Cevdet Küçük, Aynı makale, s. 119 20 Cevdet Küçük, Aynı makale, s.122 21 Ali Haydar midast, Aynı eser, s.185; Mahmud Celaleddin, Aynı eser, I, 220-229; Ahmet Hamdi, Aynı eser, s.123; 22 BA, IT, Nr 14-1368-126-10; Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı, İstanbul 1327, I, 159; İsmail Hakkı Uzuncarşılı,”Tersane Konfransının Mukerratı Hakkında Şüra Mesbatası” TD 6( 1954), 123,140 23 Mahmud Celaleddin, Aynı eser, I, 228-229; Ali Fuat Türkgeldi; Aynı eser, II, 7 24 Mahmud Celaleddin, Aynı eser, I, 309; Ali Fuat Türkgeldi; Aynı eser, II, 263-270 11 12
doğu Anadolu olarak iki cephede oldu ancak Osmanlı donanması’nın üstünlüğü rağmen “kara harbi” şeklinde cereyan etmiştir.25 İaşe ve cephane eksikliği, Tecrübeli subayların yetersizliği, subaylar arasında ihtilaf ve savaşın saraydan idarer edilmesi, gibi nedenler yenilgiyi hazırladı.26
Figure 1 İstanbul anlaşmasına göre bulgaristan sınırları.
Osmanlı ateşkes istedi. Ruslar kabul etti. 31 Ocak 1878 tarihinede Edirne Mükâlemesi imzalanırken İstanbula Rus ordusunun bu kadar yakınlaşması diğer devletleri endişeye sevketmiş ve bir İngiliz donanması Büyük ada önlerine kadar gelmiştir. Bir taraftan Rusların İstanbul’a girme isteği diğer taraftan ingilizlerin karşı çıkması yüzenden iki ateş arasında kalan Osmanlı sonunda Rusların talebine mecbur kalmış, 12.000 kişilik Rus askeri Ayastefanos’a kadar gelmiştir.27 Burada 3 Mart 1878 Ayastefanos anlaşması yapılmıştır.
Osman Nuri; Aynı eser, I, 341 Muharebeler hakkında ayrıntılı bilgi için; Ali Fuat, 1293-1294 Osmanlı Rus seferi, İstanbul 1326; F.W. von Herbert, Plevne Müdafaası (Çev. Nurettin Artam), İstanbul 1954; Rıfat Uçarol, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, İstanbul 1976 27 Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanmasına kadar cereyan eden siyasi faaliyetler için Bkz: Yuluğ Tekin Kurat, “Ayastefanos Burhanı ile ilgili Vesikalar”, TAD, IX/ 6 (1966), 427-503 25 26
Figure 2Ayastefanos Barış Antlaşmasının imzalanması, 3 Mart(19 Şubat eski stil) 1878, gravür
Bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Sırbistan, karadağ ve Romanya’nın geleceklerinin anayı ile topraklarının genişletilmesi kabul edecek ve Sırbistan Niş’i, Romanya Dobrucayı, alırken Karadağ Adriyatik kıyılarına kadar kadar uzanacaktı. Bulgaristan ise Osmanlı Devletine vergi veren kıymetli, özel bir emaret halini koruyacaktır. Yeni idare oluşturulana kadar iki sene Rus komserlerince Bulgaristan yönetimi bırakılacaktı. 1856 da Almanya’da imzalanan anlaşmanın imzalayan devletlerin katılımıyla Almanya Başvekili Bismarck’ın davetiyle 13 Haziran 1878 tarihinde Berlin’de toplandı. Bu konferasta ‘Lord Salisbury’ Bulgaristanın yeni sınırlarına itiraz etti. Bu alanın ikiye bölünmesi gerektiğini ve Şarki Rumeli Eyaleti olarak Osmanlıya bağlı bir alan olması gerektiği önerisinde bulundu. 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Anlaşmasına göre Bulgaristan’dan Şarki Rumeli ve Makedonyayı alarak geriye kalan toprakları Osmanlı Devletine veren özerk yönetilen Bulgaristan emareti haline koymuştur.28 Şarki Rumeli Vilayeti, siyasi ve askeri bakımdan doğrudan doğruya Osmanlı Devleti’ne bağlı olup, bir Hırıstiyan vali tarafından, seçkin bir vilayet olarak idare edilecektir.29 Vali ise, Avrupa Devletleri’nin muvafakati ve Baba-ı Ali onayı üzere 5 sene için atanacaktı.
Berlin Antlaşması’nın 13. Maddesinden 22. Maddesine kadar olan kısmı şarki Rumeli Vilayeti ile alakalı olup, bu konuda bkz. Muahedat Mevmuası, V, 110*141; Berlin Kongresi Prokolleri, s. 256-260; Mahmut Celaletddin, aynı eser, III 237-259; Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, Ankara 1953, s.409-413 29 Onüçüncü Madde 28
RODOPLARDA TÜRK MUKAVEMETİ (DİRENİŞİ)30 Savaş sırasında Rus Kuvvetlerin Bulgaristan’a girmesinden sonra bir istila ceriyan eden zulüm ve katliamlar, Şarki Rumeli Türklerini, vatanlarını terk etmek zorunda bırakmıştır. Göçen ahalinin çoğu İstanbul’a ve Edirne’ye doğru giderken gerek nakliye araçlarının olmaması gerekse daha yakın olması sebebiyle Rodop Dağlarnına çekilmiştir. Bundan dolayı Şarki Rumeli Türklerinin, Kendilerine hak görülen yoketme siyasine karşı direnmeleri ve Avrupa kamuoyuna seslerini duyurabilmeleri, saçak bu sahada mümkün olabilmiştir. Ahmet Ağa Timirski başkanlığında geçici bir hükümet kuran bu göçmenler, 16 Mayıs 1878 tarihinde, Paris Anlaşması’nı imzalayan devletlerin İstanbul’daki sefirlerine gönderdikleri bir muhtıra ile karşılaştıkları zulümlere karşı can ve namuslarını korumak için silahlandılar. Kendilerinin de kabul etmeyecekleri ve bu direnişin asıl nedenlerinin bilinmesini istediler.53 İstanbul’daki elçilerine verdikleri 16 Mayıs 1878 tarihli Hükümet-i Muvakkate mührünü taşıyan muhtırada ayaklanma sebeplerini şöyle açıklıyorlardı. “Avrupa devletleri, geçici olarak idare etmekte olduğumuz halkın niçin silaha sarıldığını sorup araştırmak zorundadır. Biz hiçbir şahsa karşı isyan etmiş değiliz. Silaha sarılmaktaki maksadımız kendi, mal can ve ırzımızı korumaktan ibarettir. Biz hiçbir meşru hükümete karşı ayaklanmadık. Kendi şahsı haklarımızı korumakla en tabii haklarımızı kullanıyoruz. Ayastefanos Antlaşması, Paris Andlaşması’nı imzalamış olan devletlerin tasdikinden geçmedikçe hükümsüzdür. Ayastefanos Andlaşması’nın yerine bir yenisi konmalıdır. Bulgarların irtikâp ettikleri cinayetler, tarif olunamayacak kadar büyüktür. İleri karakollarımıza silahlı bir kuvvetin yaklaşmasını kabul edemeyiz. Bölgemizin ahalisi kâmilen Türk ve Müslüman olduktan başka buraya aramıza yüz bin Müslüman göçmen de sığınmış bulunmaktadır.’ Bu direniş başlangıçta Hacı İsmail adında bir Türk tarafından idare edilmişsede, daha sonra yerine göçmenlerin Hidayet Bey veya Hidayet Paşa olarak bilinen İngiliz subayı ‘Saint Clair’ geçmiştir.31 Hükümet-i Muvakkate, demokratik anlayışla yönetilen siyasi ve askeri bir yapıdır. 30 kişiden oluşan bir Temsilciler Meclisine sahiptir. Hükümetçe alınan kararlara zaman zaman köy muhtarları da katılır. 4 milyonluk nüfusunun büyük çoğunluğunu Müslümanlar oluşturur. Bir ara direnişin kapsadığı alan güney ve güneydoğuda Gümülcine, Dimetoka ve Mustafa Paşa; kuzeyde Servi, Lofça, Tırnova, Plevne; kuzeydoğuda Edirne ile Karadeniz arasına; batıda ise Paşmaklı, Samakov ve Cuma-i Bala’ya kadar tüm Rodop dağlarını içine alır. Kısaca Emine Burnundan batıya doğru Balkan dağlarının güneyi bütünüyle ihtilalcilerin hareket alanıdır. Rodop Hükümet-i Muvakkatesi’nin askeri gücü, Süleyman Paşa ordusundan geriye kalan askerlerin de katılmasıyla yaklaşık 35 bindir. Dağlık bir arazide bulunan ve başarılı bir gerilla savaşı yürüten Rodoplular, 8 yıl boyunca egemenliği altındaki bölgeyi önce Ruslara daha sonra da Bulgar çetelere karşı başarıyla savunurlar. Şarki Rumeli Vilayeti zamanında da devam eden bu mücadeleye ancak 1886’da imzalanan İstanbul anlaşması uyarınca Osmanlı Devletinin bir parçası olarak kalmayı gerçekleştirdiklerinde ara verirler. Evet, verilen sadece bir aradır. Çünkü 31 Ağustos 1913’te Batı Trakya Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde yeniden silah elde tarih yazmaya devam edeceklerdir.
Amerikalı tarihçi Justin Mc Carthy’ye göre 1 milyon 253 bin Türk, doğduğu topraklardan göç ettirilir. Nedim İpek’e göre ise sayı 1 milyon 243 bindir. 1878 kışında savaşın kaderi belli olur. Rus ordusu İstanbul’un kapılarına dayanır. 3 Mart 1878’de Ayastefanos anlaşması imzalanır. Ancak hemen ertesi gün, yani 4 Mart 1878’de ilginç bir gelişme ve olay yaşanır. Müslümanlar yani Türkler nüfusun % 90’ını oluşturdukları Rodoplarda, anlaşmayı protesto ederler ve direnişe geçerler. Ayrıca Ahmet Aga Tımirski önderliğinde günümüzde Kırcaali ile Stanimaka (Asenovgrad) arasında bulunan Karatarla (Çerna Niva) köyünde demokratik bir hükümeti hayata geçirirler. Hükümet, 1886’ya kadar başarıyla varlığını sürdürür. O kadar ki, bu hükümet ve direniş sayesinde, başta Ropçoz (Tımraş ve çevresi) ile Kırcaali çevresindeki Müslümanlar ve Türkler, Osmanlı Devleti’nin bir parçası olarak kalma hayallerini gerçekleştirirler. Fakat acılar ve sorunlar bitmez. Çünkü tüm Balkan halkları ve devletleri Sofya Kliment Ohridski Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lübomir Georgiev’in, “Balkan ülkelerinin garip özellikleri vardır. Genellikle her Balkan ülkesinde azınlık durumunda olan etnik bir grup bulunmaktadır. Fakat aynı zamanda bir sınır komşusu da bu azınlığın kendi siyasi devletidir. Yine Balkan ülkelerinde olan tarihi bir ilke de Megalo İdea fikridir. Yani her ülke etnik soydaşlarının yaşadığı toprakları anavatana isteyerek veya istemeyerek ilhak edebilmek için gayret göstermiştir ve bunu ilan etmiştir. Ve buradan da Büyük Bulgaristan, Büyük Sırbistan, Büyük Arnavutluk, Büyük Yunanistan idealleri ortaya çıkmıştır. Genellikle, Balkanlarda biz hep büyüğüz, o kadar büyüğüz ki, hep bunun iddiasında bulunuyoruz” sözünde de olduğu üzere olduğu üzere hep emperyalist amaçlar peşinde koşmuşlardır 31 Tevfik Bıyıkllıoğlu; Aynı eser, I, 28 30
Berlin Kongresi’nin 11 Temmuz 1878 tarihlide oturumunda alınan bir karar ile bu bölgeye bir karma komisyonun gönderilmesine karar verilmiştir. 32Rodop komisyonu, Rodop ve civarında bulunan göçmenlerin vaziyetlerini inceleyip, nereden geldiklerini araştırıp, kökenlerini ve mezheplerini tespit ederek kendilerini göçe mecbur eden ve memleketlerine dönmelerine mani olan sebepleri ortaya koymak şeklinde belirlenmiştir. Bu komisyonun raporuna göre 50-60 bin göçmen, 30 bin arabalı göçmenden ibaret olan bu Türkler, Bulgar ve Rus saldırısına uğramış bu saldırı ve tecavüz karşısında kadınlar kucaklarındaki çocukları Meriç nehrine atmak zorunda bırakılmışlardır. Bu vahim durum Türk Tarihi açısından trajik bir hadisesidir. Rodop Türklerinin can, mal, namus ve dinini korumak için verdikleri buradaki mukavemet ve istiklal mücadelesi çok önemlidir. Bu rapor Türklerin haklılığını tüm dünyaya duyurmuştur.13 Temmuz 1878 tarihin de Berlin Anlaşması imzalanarak Ayastefanos Anlaşması geçersiz sayılmış, Büyük Bulgaristan Krallığı üçe ayrılarak Rodoplarda, Şark-i Rumeli vilayeti kurulmuştur. Osmanlı Devleti bu vilayete Aleko Paşa’yı da vali olarak atamıştır. Ancak Bulgar yanlısı olan Aleko Paşa görev süresince buradaki Bulgarlara ayrıcalıklar tanımış, memuriyetlere ve önemli mevkilere Bulgarları getirmiştir. Bu durum karşısında Rodop Türklerini rahatsız etmiş ve buradaki Türkler silahlarını bırakmayarak geçici bir hükümet kurup, mukavemete devam etmişlerdir. Sözü geçen muhtırada muvakkat (gecici) hükümet kurmak hadisesine de dokunularak şunlar söylenmekte idi: ’’Ayastefanos Andlaşması’ndan sonra Ruslar ve Bulgarlar memleketimizi istila ettiler. Biz ise hükümetsiz kaldık. Her ne kadar Osmanlı Devleti bizleri, Bulgaristan Emaretine terk etmiş ise de Avrupa devletlerinden tasdik olmadıkça Bulgar hükümetine meşru bir hükümet gözüyle bakamayız. Ruslar ve Bulgarlar girdikleri yerlerde sayısız mezalim ve ağza alınmayacak cinayetler işlediler. Mütecavizleri geri atmak için silaha sarıldık eğer biz muvakkat bir hükümet kurmamış ve bir zabıta heyeti düzenlememiş olsaydık memleketimizde karışıklıklar çıkabilirdi. Bugün bölgemizde emniyet ve asayiş, Rus askerlerinin bulundukları yerlerde ise huzursuzluk ve karışıklıklar vardı.’’ Rodop Türkleri son söz olarak kesin kararlarını şöyle açıklıyorlardı: ’’Ayastefanos Andlaşmasını şiddetle protesto ederiz. Müslümanların idare ettikleri yerlerle Rus ve Bulgarlar tarafından idare olunan memleket arasındaki büyük farkı görmek üzere kimi isterseniz gönderiniz Meriç’in güney batı tarafındaki topraklardan yeni Bulgaristan’a bir karış yer vermemenizi istirham ederiz. Çünkü idaremiz altında bulunan 4.000.000 Müslüman, işitilmemiş cinayetlerle ismini kirletmiş olan ve her vakit düşmanımız bulunan bir hükümete boyun eğmektense yok olmayı tercih ederler.’’ Osmanlı bu duruma olumlu yaklaşmıştır. Fakat Rusları hiç memnun etmemiştir. Ruslar kendi işgalleri altındaki yerlerin bu incelemeden hariç tutulmasını istemişlerdir.33 Komisyon herkezle özellikle Dedeağaç, Edirne, Karalar, Harmanlı, Ortaköy, Mestanlı ve Gümiçine de inçelemelede bulunmuş ve ahalini şikâyetlerini dinleyerek tutanak altına almıştr. Rus ve Alman temsilciler buna itiraz etmiştir. Buna rağmen komisyon, 3-4 Ağustos 1878 tarihinde Kırcaali ve ertesi günü Rodop Milli Kuvvetleri’nin karargâhı olan Karalar’daki temsilciler ile görüşmüş vaziyetleri hakkında bilgi almıştır. Göçmenlerin Rus ve Bulgar eziyetine maruz kalan bu ahallinin memleketlerine (Kuzey Bulgaristan) dönmek istemedikleri belirtilmiştir. 25 Ağustos 1878 tarihinde Avrupa ve ilgili devletlerin diplomatlarına sunulmuştur.34 Örneğin Fransa temsilcisi C.Challet İstanbul seferi Fournier’e sunduğu raporda Rusların Şarki Rumeli Türklerine ait malları Bulgarlarla paylaştırırken ayrıca göçmenlerin memleketlerine dönmelerine de izin vermiyordu.35 Mültecilerin hayat memat savaşımını ve dirençlerini kırmak için Rus ve Bulgar hücumları devam etmişti. 15-20 Ağustos 1878 tarihinde şiddetli çatişmalar oldu. Bu çatışmalar Rodop komisyonu heyetinin gözleri önünde cereyan etmiştir.36 6-7 Kasım 1876 tarihli yazılarında Rodoplardaki 150 000 mültecinin memleketlerine dönemebilmek için beklediği vaziyetlerin çok kötlü olduğunu, bu sorunun yalnız Osmanlı Develeti tarafından halledilemiyeceği, şimdiye kadar herhangi bir önlem alınmadığı ve böyle giderse, bu insanların kış mevsimi ile birlikte yok olacaklarını bildirerek “insaniyet namına” kendilerine yardımcı olunması gerektiği; ifade etmişlerdir.37
Berlin Kongresi Protokolleri, s.239; Bilal Şimşir, Aynı eser, I, 517 Bilal Şimşir, Aynı eser, I, 538-539 34 Tevfik Bıyıkllıoğlu; Aynı eser, I, 26-27 35 Bilal Şimşir, Aynı eser, I, 620-625 36 Bilal Şimşir, Aynı eser, I, 565 37 Bilal Şimşir, Aynı eser, I, 565 32 33
Bulgarlar ise Şarki Rumeli Bulgarları, Bulgaristan‘dan ayrı kalmayı hiçbir şekilde kabul etmemişler ve “Bulgaristan Bulgarlarındır.” Parolası ile geri dönen göçmen kafilelerini taciz ederek Tekrar Edirne doğrultusuna göndermeye çalışmışlardır. Osmanlıda, İstanbul Anlaşması, 10 Şubat 1879 tarihinde onaylandı.38
Bulgaristan Prensliği: Bulgar kurucu Meclisi 22 Şubat 1879’da Tırnovo’da Alexander Dondukov - Korsakov tarafından açıldı. Kurucu Meclis ilk anayasayı 29 Nisan 1879’da kabul etti. İki düzeyli bir yasama öngörüldü: Kurucu Meclis statüsünde ve düzenli toplanmayan Büyük Ulusal Meclis (Veliko Narodno Sobranie) ve yasama yetkisine sahip düzenli toplanan Ulusal Meclis (Narodno Sobranie) toplandı. Bulgaristan’ın hanedan yönetimi altında bir meşruti prenslik olmasına karar verildi. Alexander Battenberg büyük güçler uzlaşması sonucu olarak Bulgaristan’ın ilk prensi ve hanedanı olarak belirlendi. Kurucu Meclis Battenberg’i Prens olarak seçti. Alexander Battenberg: Avusturyalı bir soylu aileden geliyor ve Ruş Çarı Alexander II’nin yeğeni. Çar halasıyla evliydi ve annesi Rus sarayında çariçenin baş teşrifatçısıydı. Battenberg Osmanlı-Rus savaşında Rus ordusunda görev almıştı. Battenberg’in iki erkek kardeşi de İngiliz Kraliçesi Viktoria’nın kızı ve torunuyla evliydi. İlk seçimler Ekim 1879’da yapıldı. Meclis’te iki grup oluştu: Liberaller ve Muhafazakârlar. Liberaller, Devrimci Merkezi Komite’den gelen liberalizmden sosyalizme uzanan bir siyasi yelpazede gençlerden oluşuyordu. Mecliste çoğunluk sağlamışlardı. Muhafazakârlar ise liberal değerlere mesafeli Prense yakın durmaya çalışan, geleneksel ileri gelenlerden oluşuyordu. Prens Battenberg Muhafazakârlara yaklaşmış ve hükümeti onalar üzerinden kurmaya çalışmıştır. Bu durum Liberallerin Prens ile ilişkilerinin gerginleşmesine neden olmuştur. Rusya tüm kilit pozisyonları kontrol altında tutuyordu. Ordu ve Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sarayda önemli görevler gibi. Savunma Bakanı Rus generali Peter Parensov belirleyici bir konumdadır. Battenberg, Anayasayı fazla liberal buluyordu. Rus etkisini de azaltmaya çalışıyordu. Kendine ve hanedanına ait bir bağımsız Bulgaristan hayal ediyordu. Anayasayı değiştirme konusunda Çar Alexander II’yi ikna edememiştir. Alexander II, Mart 1881’de bir suikastle öldürüldü. Bu suikast Petersburg’da liberallerin ötekileştirilme sürecini hızlandırmıştır. Battenberg Nisan 1881’de Petersburg’da yeni Çar Alexander III (Battenberg’in kuzeni) ve dışişleri bakanı Giers ile görüştü ve anayasayı askıya alma konusunda izin aldı (Darbe yapma izni). Battenberg 9 Mayıs’ta liberal hükümeti görevden aldı ve Rus Savunma Bakanı Ehrnrooth’u başbakan olarak görevlendirdi. Yeni hükümet anayasayı askıya aldı (Monarşist Darbe). 1 Temmuz 1881’de yeni Kurucu Meclis seçildi, anayasa değiştirildi ve Battenberg’e tüm yetkiler 7 yıllığına devredildi. Battenberg, Rusya’nın isteği dışında Avusturya’nın Viyana’dan İstanbul’a uzanan demiryolu projesine yakınlaştı. Demiryolu krizi ve Battenberg’in Rusya ile ilişkileri bozuldu. 17 Eylül 1883 Battenberg Avusturya - Macaristan ve İngiltere’nin onayıyla 1879 Anayasası’nı tekrar yürürlüğe koydu ve Liberallerle yakınlaştı. Rusya ile ilişkileri krize girdi. Rusya ile bozulan ilişkileri dengelemek için Battenberg Doğu Rumeli’nin Bulgaristan ile birleşmesini öncelikli dış politika hedefi haline getirdi. Aleko Paşa beş yıllığına genel vali olarak atandı. Maliye’nin başına Alman, Jandarma’nın başına İngiliz getirilmişti devridi ve 1884’te Gavril Efendi genel vali olarak atandı. Rusya 1884’te yenilenen Üç İmparatorlar Ligi’nin gereği olarak Ağustos 1885’te Battenberg’e Doğu Rumeli ile Bulgaristan’ın birleşmemesini söyledi (Giers – Battenberg görüşmesi Franzensbad) 17-18 Eylül 1885’te bir darbe ile Bulgar milisleri yönetimi devirdi ve Bulgaristan’la birleşme kararını açıkladı. Battenberg birleşmeyi onayladı. Rusya ile ilişkileri tamamen koptu. Rusya tüm resmi görevlilerini, subaylar dâhil olmak üzere Bulgaristan’dan çekti. Bulgar ordusunda yüzbaşıdan yüksek rütbeli subay kalmadı. Kasım 1885’te İstanbul Konferansı büyük güçler ve Osmanlı devletinin arasında konuyu müzakereye açtı. Konferans sürerken 13 Kasım 1885 Sırbistan Bulgaristan’a saldırdı. Sırp ordusu Sofya’nın hemen batısında Slivnitsa’da yenildi. Bulgar ordusu Sırbistan’da ilerlemeye başladı. Avusturya, Bulgaristan’ı uyardı ve savaşı durdurdu. 3 Mart 1886 ateşkes antlaşması. Nisan 1886’da büyük güçler ve Osmanlı Devleti Bulgaristan Prensi’nin aynı zamanda Doğu Rumeli genel valisi olmasını kabul etti.
38
BA, YA, Nr 2/13 Lef 8
Stambolov Prens olarak kalmasını istedi. 8 Eylül 1886’da Alexander III ve Bismarck’ın itirazları üzerine çekiliyor. Yönetim fiilen Stambolov’a geçiyor. Çar Alexander III 1887’de Üç İmparatorlar Ligi’ni yenilemeyi reddetti ve Avusturya ile ilişkilerin gerginleşme süreci başladı. 1887 Rusya ile Almanya arasında Garanti Antlaşması imzalıyor. Almanya Battenberg’in değiştirilmesini kabul etti. Stambolov Avusturya-Macaristan ve İngiltere’nin desteği ile bir başka Avusturya soylusunun, Ferdinand’ın 7 Temmuz 1887’de Prens olarak seçilmesini sağlıyor. Görevden alınıncaya kadar Bulgaristan’ın siyasi lideri konumunda, Rusya ile gergin ilişkileri söz konusu. Abdülhamid Rusların tepkisi ile 1896’a kadar Ferdinand’ı prens olarak tanımamıştır. Ferdinand 31 Mayıs 1894’te Stambolov’u görevden aldı ve bir yıl sonra Stambolov bir suikastte öldürüldü. Bunun üzerine Ruslar da Trakyadaki kuvvetlerini Şarki Rumeli’ye çektikleri gibi, Tazminat meselesini istimar etmekten vazgeçmişlerdir39. Kaynak: Alexander Battenberg ve Bulgaristan Prensliği
4 Mayıs 1879 tarihinde Ruslar, diğer devletlere başvurarak 10.000 kişilik ordu ile bir seneliğine karma bir kuvvetle vilayetin, Rusya çekildiği yerleri, işkalini önermiştir.40 ‘Cebel–i Lübnan’ Mutassrrıfı (~ vali) Rüstem Paşa41 16 Aralık 1878 tarihinde beş sene süre ile Şarki Rumeli Valisi tayin edilmiştir. Bu valiyi Ruslar kabul etmedi. Paşada mazeret beyan ederek afını istedi.42 Bu sefer Viyana eski sefiri ‘Aleko Paşa’ 17-Mayıs-1879 atandı. Kırcaali Hadisesi
Yuluğ Tekin Kurat, aynı eser, s.151. Buna rağmen Rus Kuvvetleri, ancak 5 Ağustos 1879 tarihinde Şarki Rumeli’yi tahliye edeceklerdir. Bkz. Spiridon Gopçeiç, Aynı eser, s.270 40 Bu konu hakkında,arşiv belgelerinde Avusturya’dan bahsedilmezken, Yuluğ Tekin Kurat, bu teklifin Avusturya’ya ait olduğunu ve siyasetine uygun gelmesi sebebiyle, daha sonra Rusya tarafından Desteklendiğini belirtmektedir. Bkz. Yuluğ Tekin Kurat, Aynı eser s.151 41 Rüstem Paşa: Françko adlı İtalyan bir babanın oğlu olup 1815 senesinde Hamburrk’da doğmuş Türkçe, Fr5ansızca, İngilizce ve İtalyanca öğrenmiştir. Tercümanlık ve katiplikle başlayan hayatı Osmanlıda ortaelciliği yapmış 42 BA Bİ Nr 217 39
1880 senesinin 1880 senesinin Şubat’ında ise Kırcaali kazasınının Şarki Rumeli’ye katılması sırasında bazı kişilerin kaza merkezini basmaları üzerine, olaya bir isyan gözüyle bakan valilik hem asayişi sağlamak hem de suçluları yakalamak amacıyla asker sevketmiştir.43 Fakat Rusyalı bir subayın kumandasındaki milis askeri bazı Türk köylerini yakıp, yağmada bulunduktan sonra erkek ve kadın 230 Türkü idam emişlerdir.44 Filibe İsyanı: Berlin Anlaşması ile Tesis edilen idari durumu kabullenmek istemeyen Şarki Rumeli Bulgarlarından Yüzbaşı Paniçe tarafından Filibede bir komite teşkil edilmiştir. Başkanlığını Dr.Stranski’nin yaptığı bu komite Binbaşı Niolayef ve Motkorof dâhil olmuştur. 45 18 Temmuz da 1885 de filibe’ye bağlı Değirmendere’de gizli bir toplantı terplediler. 30 Eylül isyan çıkarmaya karar erdiler. Aydos Milis Kumandanı Yüzbaşı Livinski köy köy kaza kaza dolaşarak bulgar ahaliyi isyana katılmaya çağırdı.
Fotoğraf: 1-Gizli Bulgar İhtilal Merkez Komitesi’nin 25 Temmuz 1885 tarihinde Dermendere(Pırvenets) köyünde gerçekleştirdiği toplantıda Birleşmenin Eylül ayı başında ilan edilmesi kararlaştırılıyor. Fotoğrafta: Koptan Kosta Panitsa, Şvan Stoyanoviç, Zahariy Stoyano
Gavril Paşa‘nın İstanbul’dan Filibe’ye dönüşü sonrası bir kaç gün zarfında olaylar başladı. 14 Eylül 1885 tarihinde Otlukköy de oldu. Diğer başka olay, kırk elli kadar silahlı kişi ‘Çırpan’daki ahaliyi isyana teşvik etmeleri ile oldu. İsyancılar başarısız oldular ve civar köylere dağıldılar. Üçünçü hadise ‘Filibeye’ bağlı ‘Koyuntepe’ nahiyesinde konar köyünde 16 Eylül 1885 tarihinde oldu. İsyana katılan köylüler, yatıştırılamamış ve Filibe Mutasarrıfı (=Valisi) Dimitrof Efendi, valilikçe ‘Konar’ köyüne gönderilmiş, fakat asiler, Dimitrof Efendi’yi yakalayarak hapsetmişlerdir. 17 Eylül 1885 tarihi ‘Konar Köyü’ olaylarının bir kurgu eseri olduğuna ve hükümet konağının Yüzbaşı ‘Yokobson’ idaresinde bir bölük askerle korunmasına karar vermiştir. 18 Eylül 1885 tarihinde ortak yedek kuvetlerce koruma altında olmasına rağmen işgal edildi. Konağından alınan ‘Gavril Paşa’ yanında eli silahlı bir kız ve silahlı Redif Askeri olduğu halde sokaklarda göstermek için gezdirildikten sonra Meriç Köprüsüne getirdiler. Burdan ‘KonarK götürülen vali bir papazın evinde kapatıldı. Evin önünde 30 kişilik bölük gece gündüz tuttular.46 Bundan sonra vali berteraf edilmesinden sonra ‘Dr. Stranski’ vasıtasıyla “Şarki Rumeli Muvakkt Hükümeti” oluşturuldu. Ve Osmanlının müdehalesine mani olmak için asiler demiryolu bağlantısını sabote edildi. ‘Prens Aleksandr’, 21 Eylül 1885 tarihinde Bulgaristanın Şarki Rumeli‘ni kendine kattığını ilan etti. Ayrıca ‘Prens Aleksandra’ Tırnova’da “Şimali ve Cenubi Bulgaristan Prensi” imzasıyla bir beyanname yayınladı. Mirliva (Tuğgeneral) Şakir Paşa 33 Kasım 1885 tarihli raporunda Filibe İsyanı’nın İngilinizlerin kışkırtması neticesinde olan uzun uzun anlatan ve amacın Rusya ile Avusturya’nın arasını açarak üç İmparatorlar
43
BA, BEO, Nr 438, h. 123 BA, BEO, Nr 967, h. 194, 216; Spiridon Gopçeiç, Aynı eser, s.275 45 Osman Nuri, Ayni Eser, II, 775 46 BA YT Nr 14-273-126- 8 44
ligini parçalamak olduğunu belirten Şakir Paşa, İsyanı Okmeydana gelmesi ile bu amacın hâsıl olduğunu belirmişlerdir. Sırbistan’ın Bulgarlara karşı düşmanca tavrı 1977-1978 Osmanlı Rus Savaşı sonrası işgal ettiği Vidin‘in Bulgarlara verilmesi sebebiyle Berlin anlaşması ile birlikte başlamıştır. Bu sırada Rus subayların Bulgaristandan ayrılması, Sırp ordusunun fazlalığı ve ‘Kral Milan’ın bir sefere ihtiyaç duyması Sırbistanı cesaretlendirdi. 47 Sırbistan 13 Kasım 1885 tarihinde Bulgaristan sınırını geçip harbe başladı. 25 Kasım 1885 tarihinde ara verilen İstanbul Konferansı 5 Nisan 1886 tarihinde son kez toplandı. Diğer taraftan Yunan ordusu harp ilan etmeden Osmanlı Ordusu tarafından geri çekilmeye mecbur bırakılmıştır. Böylece hem denizden kuşatma altına alınan ve hem de karada yenilen olan Yunanistan hiçbir taraftan yardım göremeyince hükümet değişikliğine sahne olmuş ve yeni kurulan hükümet ilk iş olarak askeri tehrise (askerlik süresinn bitirilmesi) karar vermiştir. Netice itibariyle Yunanistanın saldırgan siyasetinden vaçgeçmesi üzerine kuşatma 8 Haziran 1886 tarihinde kaldırılmış ve bölgedeki düzen yeniden kurulmuştur.48 Rodop Ve Kırcaali Osmanlı Devletine Gecişi Bulgar prense karşı artan muhalefet sebebiyle Rodop ve Kırcaali Osmanlılarca işgal edildi. İşte bu nedenle Babıali, doğrudan doluya Osmanlı idaresine geçmesi kararlaştırıldığı halde temininden endişe ettiği ve zaten bulgar askerinin bulunmadığı Radop ve Kırcaali ‘nin işkalini uygun görmüştür. 16 Mayıs 1886 tarihinde Kırcali’ye bir tabur asker ve diğer köylere de birer onbaşı takımın gönderilmesi kararlaştırıldı.49 Fakat Sultan II Abdülhamid kuşkulu ve huzursuz olmasına rağmen hudut komisyonunun vazifesini tamamlaması üzerine asker sevkine lüzum kalmadan mesele halledilmiştir.50 9 Mayıs-30 Haziran tarihleri arasında çalışmalarını tamamlayan bu komisyon, 18 Temmuz1886 tarihli bir anılaşma ile Kırcaali ve ‘Ropcoz’ kazalarının şarki Rumeli ile olan hudutlarını tayin etmiştir.51
CA, YT,Nr-31-2624-158 86;Ahmet Reşid, Haritalı ve resimli mükkemmel Tarih-i Osmani, İstanbul 1327 s.555 Ali Fuat Türkgeldi, Aynı eser, II, 235; Osman Nuri, Aynı eser, II, 786 49 BA, Bİ, Nr 569 50 BA, Bİ, Nr 573 51 Tevfik Bıyıklıoğlu, Aynı eser, II, 59-60 47 48
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Ağanoğlu, H. Yıldırım, Osmanlı’dan Cumhuriyete Balkanların Makûs Talihi Göç, 3.Baskı, Kum Saati Yayınları, İstanbul 2004. Ahmed Hamdi, Bulgar Tarihi, Trabzon 1326. Ahmed Midhat, Üss-i İnkılab, İstanbul 1294. Ahmed Reşid, Haritalı ve Resimli Mükemmel Tarihi Osmani, İstanbul 1327. Ahmet İzzet Paşa, Feryadım, C. I, Nehir Yayınları, İstanbul 1992. Akçura, Yusuf, Osmanlı Devletinin Dağılma Devri, Kültür Sanat Yayınları, Ankara 1988. Akçura, Yusuf, Türkçülük Türkçülüğün Tarihi Gelişimi, 3. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul 2008. Akman Halil, Paylaşılamayan Balkanlar, IQ Kültür Yayıncılık, İstanbul 2006. Ali Fuat, 1293-1294 Osmanlı Rus seferi, İstanbul 1326; Ali Haydar midast, Aynı eser, s.185; Aydın, Mahir, Bulgar Meselesi, İstanbul 1986. Aydın, Mahir, Şarki Rumeli Vilayeti, T.T.K., Ankara 1992. Aydınlı, Ahmet, Batı Trakya Faciasının İç Yüzü, Akın Yayınları, İstanbul 1971. BA YT Nr 14-273-126- 8 BA, BEO, Nr 438, h. 123 BA, BEO, Nr 967, h. 194, 216; BA, Bİ Nr 217 BA, Bİ, Nr 569 BA, Bİ, Nr134; BA, HH, Nr 42606-B BA, IT, Nr 14-1368-126-10; BA, YA, Nr 2/13 Lef 8 Balkan, Fuat, İlk Türk Komitacısı Fuat Balkanın Anıları, Arma Yayınları, İstanbul 1998. Baskın, Oran, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, II. Basım, Bilgi Yayınevi, Ankara 1991. Batı Trakyalılar Derneği, Batı Trakya Azınlığı insan Hakları ve Belgeler, Ankara 1987. Bayar, Celal, Ben de Yazdım, Cilt IV, Baha Matbası, İstanbul 1976. Bayonest Before Bullets, The Imperiel Russian 1861- 1914, Bruce Menning, İndiana University Press 2000. Berkes, Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler, 2.Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul 2002. Berkes, Niyazi, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2002. Bıyıklıoğlu, Tevfik, Trakya’da Milli Mücadele, TTK, Ankara 1992. Bleda, Mithat Şükrü, İmparatorluğun Çöküşü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1979. Bostan Nurgül ve Ali Hüseyin, “Batı Trakyanın Değişen Yüzü’’, Stratejik Analiz, Temmuz 2004. Bozdağ, İsmet, Sultan Abuülhamitin Hatıra Defteri, İstanbul 1985. CA, YT, Nr-31-2624-158 86; Cin, Turgay, “Batı Trakya Türklerininin Hukuku Statüsü’’, DEÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi C. 11 Sayı 1, 2009. Clart, Buruce, ‘’ Greek Muslims: Gradual Easing Of Stalemate’’, Financial Times, 10 Kasım 2003. Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi, TTK, 2. Baskı, VII. Dizin, Sayı 1, Ankara 1999. Erim, Nihat, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarihi Metinleri, Ankara 1953. F.W. von Herbert, Plevne Müdafaası (Çev. Nurettin Artam), İstanbul 1954; Finkel, Coralina, The History of Modern Ottoman Empire, Basic Book, 2005. G. Fr. De Martens, Rodop Komisyon Raporu. Gazi Osman Paşa, Plevneye saplanan Tuğ, Sadettin Kaplan, İstanbul 2007. Genel Kurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbi Avrupa Cepheleri, C. VII, Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi, 1967.
Güner, Zekai, Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri, ATAM, Ankara 1988. Halaçoğlu, Ahmet, Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri, TTK, Ankara 1994. Halil İbrahim, Şark Muharebatı, İstanbul, 1328, ; İnancık Halil ‘Tanzimat ın Uygulanması ve Sosyal Terpkiler” Belletel XXVIII/112 (1964), Kayıhan, Ahmet, Lozan ve Batı Trakya, 1913’de İlk Türk Cumhuriyeti, Ötüken Yayınevi, İstanbul 1967. Keleştimur, Bedrettin, “Batı Trakya Türklüğü ve Yunan Mezalimi”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 22, İstanbul 1988. Kemal Şevket, Batıbey, Batı Trakya Türk Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1967. Kemal Şevket, Batıbey, Ve Bulgarlar Geldi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1976. Kocabaş, Süleyman, Son Haçlı Seferi Balkan Harbi, Vatan Yayınları, İstanbul 2000. Koçak, Yalçın ve Özyiğit, Ertan, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, Wızart Yayınları, İstanbul 2014. Kurat Yuluğ Tekin, “Ayastefanos Burhanı ile ilgili Vesikalar”, TAD, IX/ 6 (1966), Kurtuluş, Ümit, Batı Trakya’nın Dünü Bugünü, Sincan Matbaası, İstanbul, 1979. Kutay, Cemal, 1913’de Garbi Trakya’da İlk Türk Cumhuriyeti, Tarih Konuşuyor, İstanbul, 1962. Kutay, Cemal, Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadelesi Tarihi, C. 17, Sayı 23, İstanbul. Leon, Troçki, Balkan Savaşları, Arba Yayınları, İstanbul 1987. Lütfi, Tarih”, (Yay Münir Aktepe) İstanbul 984 IX Mahmut Celalettin Paşa, Mirat-ı Hakikat, Beraket Yayınevi, İstanbul 1993. Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü, Arba Yayınları, 1987. Margaret, Baindbridge, Dünya’da Türkler, Say Yayınları, 1995. Millas, Herkül, Türk - Yunan İlişkilerine Bir Önsöz, Kavram Yayınları, İstanbul, 1995. Muahedat Mevmuası, V, 110*141; Namık Kemal, Osmanlı Tarihi, Çev., Mücahit Demirel, Bilge Kültür Sanat Yayınları, Nisan 2005. Oral, Sander, Siyasi Tarih I, İ.mge Kitapevi, Ankara 1994. Ortaylı, İlber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul 1983. Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı, İstanbul 1327, I,; Özbilgen, Erol, Osmanlının Balkanlardan Çekilişi, İz Yayıncılık, İstanbul 2006. Özgüç, Adil, Batı Trakya Türkleri, Kutluğ Yayınları, İstanbul 1974. Uçarol Rıfat, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, İstanbul 1976 Uzuncarşılı İsmail Hakkı,”Tersane Konfransının Mukerratı Hakkında Şüra Mesbatası” TD 6( 1954),