3 minute read
Tangerines / Kevser Akdeniz
from TENKİD DERGİSİ
by murat selim
film tenkitleri
KEVSER AKDENİZ
TANGERINES ZAZA URUSHADZE ►
İnsanlık tarihi, biraz da savaşlar tarihidir. İnsan var oldukça savaşlar da bir şekilde var olmuştur. Silahlarla bombalarla savaşlar, biyolojik savaşlar, fikir savaşları, ideolojik savaşlar… Dünya hepsine şahit olmuştur. Dönüm noktaları bir nevi bu savaşlarla belirlenmiştir. Peki, nedir bu savaşlar?
Tam da bu noktada hatırımıza bu soruyu getiren filmlerden biridir Tangerines (Mandalinalar). Zaza Urushadze'nin yönetmenliğini yaptığı 2013 yapımı film, Gürcistan-Abhazya Savaşı’nı (1992) anlatırken savaşa dair farklı bir bakış açısı da sunmuştur seyirciye.
Filmin, özet olmasından çekinerek, genel bir çerçevesinden bahsedersek, savaşın başlamasıyla iki ateş arasında kalan fakat köylerini henüz terk etmemiş birkaç kişiden olan İvo ve Marqus'un, yaralı Abhazya tarafında savaşan Çeçen askeri ve Gürcü askerini evlerine alıp onları iyileştirmelerini konu ediniyor.
Savaşın köylerine kadar dayandığının farkında olan Marqus, bir an evvel diğerleri gibi Estonya'ya ailesinin yanına dönmek istiyor ama bahçesindeki mandalinaların heba olmasını istemediği için onlar toplanıldığında satıp öyle gitmeyi düşünüyor. İvo ise Marqus’a tahta kasa yapan ve ona yardım eden bir marangozdur. Fakat İvo Estonya’ya dönmek istemiyor. Sebebinin ne olduğu film boyunca merak unsuru olarak yerini korusa da sanıyorum ki filmin sonunda bizler bunun sebebini anlıyoruz.
İvo ve Marqus’un, çıkan çatışmada yaralanan iki düşman
askerini, Gürcü askeri Nika ve Abhaz tarafındaki paralı asker olan Çeçen Ahmed'i iyileştirmek amacıyla evlerine almalarıyla film bir hareket kazanıyor. Zaman geçtikçe yalnızca iyileşmelerine şahit olmuyor aynı zamanda iki düşmanın birbirine olan intikam hırslarına, farklı sebeplerle karşı karşıya geldiklerine, zamanla değişen duygularına da şahit oluyoruz. Savaşın ortasında tarafsızlık sergileyen İvo ise bir ayrım yapmadan her ikisine karşı kinden, nefretten uzak iyi niyetiyle elinden geleni yapıyor. Birbirlerine düşman konumunda olan Ahmet ve Nika’nın, aralarında çıkan çatışmada arkadaşlarının ölmesiyle ikisinin karşılıklı kin ve nefretinin yanına intikam alma hırsı eklenmekte fakat İvo'nun kendi evinde buna izin vermeyeceğini, ancak kendisini çiğneyerek bunun olacağını ifade etmesiyle onlarda İvo'nun evinde birbirlerine zarar vermeyeceklerine dair şeref sözü vermiştir. Olayların devam etmesi ve İvo’nun onlar üzerindeki etkisiyle yalnızca iki karakterin duygu ve düşüncelerinin değişimine değil intikamın insanı nasıl bencil, suçlayıcı hale getirdiğini ve insanın beşeri yönünün bir yansıması olduğunu görür seyirci. Sonuçta ikisi de arkadaşlarının ölümlerinden sorumludur. İvo ve Marqus arasında geçen bir diyalogda Marqus bu savaşın, mandalinalarının üzerine bir savaş olduğu yani mandalinalarının üzerinde bulunduğu toprak parçası için olduğunu ifade etmiştir. Öyle ki bu sahne ve diyaloğun filmin kilit taşlarından biri olduğu kanaatindeyim. Güç, toprak, çıkar, ihtirasın sonucu savaşların yalnızca taraf olan iki devleti, iki milleti etkilemesinden ziyade, yapıldığı topraklarda yaşayan, o savaşla ilgisi olmayan, savaşı istemeyen insanları da etkilediğini ve hatta savaşın yıkıcı, yok edici etkisinden nasiplerini aldıklarını bir de bu şekilde görürüz.
Nika ve Ahmet’in mandalinaları toplayabileceklerini söylemesi veyahut birbirlerine ölen arkadaşları için üzgün olduklarını ifade etmeleri insanın içindeki iyilik duygusuna ve onların karşılıklı tutumlarının değişimlerine işaret etmektedir. Ahmet’i öldürmek isteyen askerlere ateş açan Nika, düşmanı için hayatını ortaya koyması ve öldü sanılan bir askerin kurşunuyla ölmesi bu değişimin son noktasıdır. Nika'yı İvo savaşın başlarında öldüğünü öğrendiğimiz oğlunun yanına gömerken, Ahmet’e savaşta ölenlerin ya da öldürenlerin hangi taraftan olduğunun bir önem arz etmediğini söylemesiyle son bulur film. Burası da düşünülmesi gereken bir noktadır. Film biterken birçok soruya da kapı aralar ve seyircileri kendi muhakemeleriyle baş başa bırakır. Tangerines filmi yaklaşık seksen dakikada intikam, paralı asker, savaşın sonuçları gibi savaşa dair birçok meseleden bahsetmiş ve sonucunda biz katılalım ya da katılmayalım derinlemesine düşünecek birçok alan da bırakmıştır. Günümüzde sık karşılaştığımız popülerliğini koruyan filmlerin aksine, haberlerden alınma aksiyon sahneleriyle ya da sloganlar ve propagandacı yaklaşımlarıyla seyredenleri baskılayan ve manipüle eden sahneler olmadan düşünmeye hakikat arayışına sevk etmesiyle kaliteli bir film olmuştur. Öyle ki bu filmi neden izlemeli miyim? sorusuna da cevap olmuştur bu durum. Fikirsel tabanında savaş karşıtlığı mevcut olan bu filmin çekimlerinin de bu yönde olup fikrin ve tekniğin paralel gitmesi takdir ettiğimiz bir başka husustur.