![](https://static.isu.pub/fe/default-story-images/news.jpg?width=720&quality=85%2C50)
4 minute read
Bölüm 24 Göksel Yüksek Rahip
Tapınak konusu hayal kırıklığının sırrını çözdü. Birbiriyle bağlantılı ve uyumlu olan tam bir gerçek sistemini gözler önüne sererek Tanrı’nın elinin büyük advent akımını yönlendirdiğini ortaya koydu. Mesih’in ikinci gelişini imanla bekleyenler, O’nun yücelik içinde görüneceğini ummuşlardı. Ancak hayal kırıklığına uğradıkları zaman İsa’yı gözden yitirmişlerdi. Şimdi ise Yüce Kahinin en kutsal yerde olduğunu görüyorlar, yakında kral ve kurtarıcı olarak ortaya çıkacağına iman ediyorlardı. Tapınaktan gelen ışık geçmişi, şu anı ve geleceği aydınlatmaktaydı. Taşıdıkları bildiriyi tam olarak anlamasalar da doğru olduğunu görmüşlerdi.
Yanlışları peygamberlik dönemlerinin hesaplanmasında değil, 2300 günün sonunda gerçekleşecek olayın tammlanmasmdaydı. Yoksa peygamberlikte önceden bildirilen her şey zaten gerçekleşmişti.
Mesih yeryüzüne gelmemiş, gökteki tapınağın en kutsal yerine girmişti: “Geceleyin görümlerde baktım, göğün bulutları üzerinde insanoğluna benzer birinin geldiğini gördüm. Öncesiz Olan’ın yanına ilerledi, onun önüne kendisini yaklaştırdı” (Daniel 7:13).
Bu giriş Malaki tarafından da önceden bildirilmişti: “İşte ulağımı gönderiyorum. Önümde yolu hazırlayacak. Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek; görmeyi özlediğiniz antlaşma ulağı gelecek” (Malaki 3:1). Rab’bin tapınağa gelişi, ‘hiç beklenmedik’ bir şekilde gerçekleşecektir. Rab’bin halkı O’nu orada bulmayı hiç ummayacaktır.
İnsanlar Rab’bi karşılamaya henüz hazır değildiler. Onlar için daha tamamlanması gereken bir iş vardı. Halk Yüce Kahinin gökicki hizmetlerini iman yoluyla izlerken kendilerine yeni görevler verilecekti. Kiliseye verilmesi gereken başka bir bildiri vardı.
Kim dayanacak?
Peygamber şöyle diyor: “Ama O’num geleceği güne kim da- yonabilir? O belirince kim durabilir? Çünkü O maden arıtıcının ateşi, çamaşırcının kül suyu gibi olacak; gümüş eritip arıtan gibi davranacak: Levililer’i arındırıp altın, gümüş temizler gibi temiz-leyecek. Böylece Rab’be doğrulukla sunular sunacaklar” (Malaki 3:2,3). Mesih’in yalvarışı son bulduğunda, yeryüzünde yaşayan insanlar, Tanrı’nın önünde aracı olmadan durmak zorunda kalacaklardır. Giysileri tümüyle lekesiz, karakterleri kan serpmesiyle günahtan arınmış olmalıdır. Tanrı’nın lütfü ve kendilerinin titiz gayretleriyle kötülüğe karşı savaşta zafer kazanmalıdırlar. Gökyüzünde sorgulayıcı iman devam ederken ve tövbekar imanlıların günahları tapınaktan kaldırılırken, Tanrı’nın halkı da yeryüzünde günaha sırt çevirmelidir. Bu gayret Esinleme 14’te görülebilir. Günahtan kurtulma işi sürüp giderken, Mesih’in izleyicileri O’nun gelişine hazırlanacaklardır. O zaman Rabbimizin gelişinde alacağı kilise, ‘üzerinde leke, buruşukluk ya da buna benzer bir şey bulunmadan, görkemli bir biçimde kutsal ve kusursuz’ olacaktır’ (Efesliler 5:27).
“İşte güvey geliyor”
Mesih’in en kutsal yere tapınağı kutsamak için gelmesi (Daniel 8:14), İnsanoğlunun
Öncesiz Olan’ın yanına kadar ilerlemesi (Daniel 7:13), Rab’bin tapınağına gelmesi (Malaki 3:11) aslında aynı olaydır. Bu olay aynı zamanda Matta 25’teki on kız benzetmesinde güveyin düğün şölenine gelmesi olarak da temsil edilmektedir.
Benzetmede güvey geldiği zaman, hazırlıklı olan kızların, onunla birlikte düğün şölenine girdiklerini görüyoruz. Güveyin gelişi düğünden önce gerçekleşmektedir. Düğün Mesih’in kendi egemenliğini almasıdır. Kutsal Kent, Yeni Kudüs, egemenliğin başkenti ve temsilcisi ‘gelin, Kuzu’nun eşi’ olarak kabul edilmektedir. Yuhanna şöyle anlatıyor: “Yedi melekten biri gelip benimle konuştu: ‘Gel!’ dedi. “Kuzu’ya eş olacak gelini sana göstereyim.’ Sonra melek beni Ruh’un yönetiminde, büyük ve yüksek bir dağa götürdü. Oradan bana, gökten, Tanrfnın yanından inen ve O’nun görkemiyle ışıldayan kutsal kenti, Kudüs’ü gösterdi’” (Esinleme 21:9,10).
Gelin Kutsal Kenti temsil eder; güveyi karşılamaya giden kızlar da kilisenin simgesidir. Esinleme’de Tanrı’nın halkının düğün yemeğinin konuklan olduğu söyleniyor. Eğer onlar konuksa, gelin olamazlar. Mesih, gökyüzünde, Öncesiz Olan’dan ‘egemenliği, görkemi ve krallığı’ alacaktır. Egemenliğinin başkenti olan Yeni Kudüs, ‘kendi güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin gibi’ olacaktır. Egemenliği aldıktan sonra kralların Kralı ve rablerin Rabbi olarak halkını kurtarmaya gelecektir (Daniel 7:14; Esinleme 21:2).
Rab’bi beklemek
“İşte güvey geliyor!” duyurusu binlerce kişiyi Rab’bin gelişini beklemeye yönlendirdi. Güvey beklenen zamanda dünyaya değil, gökyüzünde Öncesiz Olan’a geldi. “Hazır olanlar
O’nunla birlikte düğün şölenine katıldılar. Onlar yeryüzünde olduklarından kişisel olarak orada bulunmadılar. Mesih’in izleyicileri, ‘düğün şöleninden dönen Efendileri geldiğinde uyanık bulunan köleler gibi olmalıdırlar’ (Luka 12:36). Mesih’in ne yaptığını anlamalı ve
O’nu iman yoluyla izlemelidirler. Bu anlamda düğün şölenine katılmaları söyleniyor.
Benzetmede, kandilliklerinde yağ olan kişiler düğün şölenine katılıyorlar. Acı dolu sınav gecesinde sabırla bekleyenler, daha belirgin bir ışık için Kutsal Kitap’ı araştıranlar, gökteki tapmağa ilişkin gerçeği ve Kurtarıcı’nın hizmetindeki değişimi gördüler. O’nun yukarıdaki tapmakta yerine getirdiği görevi iman yoluyla izlediler. Aynı gerçekleri kabul edenler, Mesih’i son aracılık gö-revinde iman yoluyla izleyenler düğün şölenine giriyorlar.
Tapmağın kapanışı
Matta 22’deki benzetmede yargı, düğün şöleninden önce gerçekleşiyor. Düğünden önce kral geliyor ve konukların düğün elbiselerini giyip giymediklerine bakıyor. Buradaki elbise Kuzu’nun kanıyla yıkanmış lekesiz karakteri temsil etmektedir (Esinleme 7:14). Düğün elbiseleriyle gelenler kabul edilmekte, Tanrfnın egemenliğinde pay almaya ve tahtında yer edinmeye layık bulunmak-tadır.
Her çağda Mesih’e tanıklık edenlerin yaşamları incelendikten ve hüküm verildikten sonra sorgulama son bulacak ve merhamet kapısı kapatılacaktır. Hazır olanlar düğün şölenine girecek ve kapı kapatılacaktır. Böylece insanlığın kurtuluşu tamamlanmış olacaktır.
Yeryüzündeki tapınakta, Başkahin, En Kutsal Yere girdiğinde, ilk bölmedeki hizmet son bulmuş olurdu. Dolayısıyla Mesih kefaret işlemini tamamlamak amacıyla En Kutsal Yere girdiğinde, ilk bölmedeki hizmetine son verdi. Ardından ikinci bölmedeki hizmeti başladı. Mesih bizim yalvarışçımız olarak görevinin yalnızca bir kısmını tamamlamıştı. Günahkarların uğruna Baba’nın huzurunda hala kanıyla yalvarmaktadır.
1800 yıl boyunca Tanrı’nın önüne gelmek için açık duran ümit ve merhamet kapısı kapanmış, ama başka bir kapı açılmıştı. Mesih’in En Kutsal Yerdeki yalvarışı aracılığıyla günahların bağışlanmıştır. Mesih’in günahkarlar adına hizmet ettiği göksel tapınağa giren ‘açık bir kapı’ hala vardır.
Mesih’in Esinleme’deki şu sözlerinin uygulaması artık görülebilmektedir: “Kutsal ve gerçek olan, Davut’un anahtarına sahip olan, açtığını kimsenin kapayamadığı, kapadığını kimsenin açamadığı Kişi şöyle diyor: ‘Senin yaptıklarını biliyorum. İşte senin önüne, kimsenin kapayamayacağı açık bir kapı koydum” (Esinleme 3:7,8).
İsa’yı kefaret görevinde iman yoluyla izleyenler, O’nun aracı olmasının yararlarına ortaktırlar; ışığı reddedenler için bu görevin herhangi yararı olmayacaktır. Mesih’in Kurtarıcı olduğuna inanmayı reddeden Yahudiler, O’nun getirdiği bağışlamaya kavuşamadılar. İsa göğe alındığı ve göksel tapınağa girdiği zaman öğrenciler, O’nun aracı oluşunun bereketlerine kavuştular. Yahudiler ise kendi yararsız kurbanlarına ve sunularına devam ederek tümüyle karanlıkta kaldılar. Eskiden insanların Tanri’nin huzuruna girmek amacıyla kullandığı kapı artık açık değildi. Yahudiler Rab’bi, O’nun o zaman bulunabileceği gökteki tapınak aracılığıyla aramayı reddettiler.
İnanmayan Yahudiler, Baş Kahinimizin görevine kayıtsız kalan dikkatsiz ve inançsız imanlıları temsil etmektedir. Başkahinin En Kutsal Yere girdiği ve hizmet ettiği zaman, tüm İsrail’in tapınağın çevresinde toplanması ve Tanri’nin önünde kendisini alçaltması beklenirdi. Günahlarının bağışlanması ve topluluktan kesilip atılmamaları için böyle yapmalıydılar. Aynı şekilde bu Kefaret Gününde de Baş Kahinimizin görevini anlamamız ve bizden beklenen hizmetleri bilmemiz ne kadar önemlidir!
Nuh’un zamanında gökyüzünden yeryüzüne bir bildiri gönde-rilmişti. İnsanların kurtuluşu, bu bildiriye nasıl karşılık verdiklerine bağlı olacaktı (Yaratılış 6:6-9; İbraniler 11:7). Sodom’un zamanında Lut, onun eşi ve iki kızı dışında kalan herkes, gökten gelen ateşle mahvoldu (Yaratılış 19). Aynı şey Mesih’in zamanı için de gerçektir. Tanri’nin Oğlu inançsız Yahudilere şöyle seslendi: “Bakın, eviniz ıssız bırakılacak!” (Matta 23:38). Son günlere bakan aynı Sonsuz Güç, ‘gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmayanlar’ için şöyle ilan ediyor: “İşte bu nedenle Tanrı, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor” (2.Selanikliler 2:10, 11). Onlar Tanrı Sözünün gerçeklerini reddettikçe Kutsal Ruh onları sevdikleri aldanışla baş başa bırakacaktır. Ancak Mesih, insan için hala yalvarışta bulunmaktadır. Işık, onu arayanlara verilecektir.
1844 yılının geçmesi, advent inancına bağlı olanlar için büyük bir sınanmaydı. Tek tesellileri, zihinlerini yukarıdaki tapmağa yönlendiren ışık olmuştu. Bu kişiler beklerken ve dua ederken, yüce Baş Kahinlerinin başka bir göreve başladığını gördüler. Mesih’i iman yoluyla izleyerek kilisenin son hizmetini de görebildiler. Bi-rinci ve ikinci meleğin bildirilerini daha açık bir şekilde anlayabildiler. Esinleme 14’teki üçüncü meleğin ciddi uyarısını almaya ve yeryüzüne ulaştırmaya hazırlandılar.