Nikon Df – Levent Aybars Özdemir – ÖFOG’tan haberler
Dünya Çocuk Hakları – Kompozisyon – Fotoedebiyat – Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri ücretsiz dergisidir. 2013/1
Aralık
Fotoğraf: Levent Aybars Özdemir
“ÖFOG’lu olmak: Küçük Menderes havzasının kültürel mirasını, insan zenginliğini ve doğasını fotoğraf sanatı yoluyla anlatmak; hayatımızı sürdürdüğümüz Ödemiş'i yaşanır kılmak, fotoğraf sanatı anlamında üretmek ve paylaşarak farkındalığı artırmaktır.” Levent Aybars Özdemir
Bu sayıda…
Çocuk Hakları Yayın Yönetmeni Harun ÖKENEL Yayın Kurulu Levent Aybars ÖZDEMİR Nezihe UZUNKOL Serkan ŞİNAR Safiye ÖZÇELİK
İçimizden biri Kompozisyon Akılda Kalanlar
Cemile COŞKUN Erdal GÖKSENİN İbrahim KOCA
Foto-edebiyat Fotoğraf Makinesi Seçimi
Yaşar GÜNAYDIN Bülent DURTAŞ İmtiyaz Sahibi Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri’dir.
Nikon DF
Fotogari Çocuk Hakları Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri olarak uzun yıllardır süren çalışmalarımızın bir meyvesi daha oldu, Fotogari. Dergimizi siz fotoğraf dostlarıyla buluşturmak en büyük sevincimiz. Dünden bugüne gelen bir süreç değil tabi ki Fotogari. Dört yıl önce temelleri atılan ÖFOG’un bir gün bu noktaya ulaşacağı hayalini hep taşıdık içimizde. Son bir yıldır da Fotogari’nin planlarını kuruyorduk. Sonunda oldu, henüz basıma girmedi, e-dergi olarak başlıyoruz yayın hayatımıza ancak bunu kendimize bir deneyim olarak kabul edip ileriki sayılarımızda basılı dergiye dönüşmek ilk planlarımız arasında. Hedefe ilerlememiz elbette siz okurlarla doğru iletişimimizde. Okuyucularımızı içimize dâhil etmek, sadece onlara sunulan bir dergi değil bilakis onların dergisi olmak en büyük gayemiz. Kapımız, gönlümüz her zaman bizimle yol almak isteyen, bize omuz çıkmak isteyen herkese açık. Bu sayıya gelirsek; konumuz çocuk hakları! Böylesi bir dergi hazırlamak başlı başına zevkli olduğu kadar ağır bir yük. Bunun yayına ilk sayıda çocuk hakları konusunu işlemek girince yükümüzün ağırlığı iyice arttı. Tüm bunların altından kalkmak, kalkabilmek haddimiz değil ancak ÖFOG olarak hiçbir zaman toplumsal sorunlarımıza sırt çevirmek gibi bir adet edinmedik. Aksine sorunların çözümünde yer almak, problemlerin üzerine gitmek ve fotoğraf makinemizi silah bilmeyi bir prensip edindik. Bu kez konumuz şehrimizin, havzamızın sorununun ötesinde. Ülkemizi, en zengininden en fakirine kadar tüm ülkeleri, dünyamızı kapsayan bir problemi hepimize tekrar hatırlatmak istedik. Böylesi bir durumun altından kalkmak, sorunu hepten çözebilmek becerebileceğimiz bir şey değil. Ancak yüreğimizi burkan, içimizi yakan bu kor ateşe bir damla su da biz dökebilirsek, ne mutlu bize.
İlk sayımızın heyecanı ve siz okurlardan gelecek her türlü eleştiriye olan istek ve merakım bu satırları yazarken iyice arttı. Umarım her ay farklı konularla sizlere ulaşmayı sürdürürüz.
Harun Ökenel
6. Sezon fotoğraf seminerlerimiz 4 Kasım 2013 Pazartesi akşamı başladı. Yıl boyunca devam edecek olan seminerler Ödemiş Deneme ve Bilim Merkezi’nde her pazartesi saat: 19:30’da
3 Kasım Pazar Günü EFSA’lı (Ege Fotoğraf ve Sinema Amatörleri) dostlarımızla birlikte Bademli ve Ovakent beldelerimizi fotoğrafladık.
17 Kasım Pazar günü ÖFOG üyelerinden oluşan bir grupla Ödemiş-Birgi’nin Hacıhasan köyüne gezi düzenleyip, kestane bahçelerini fotoğrafladık.
ÖFOG Dönem toplantısı ve Proje grubu 5 Kasım 2013 Salı akşamı ÖFOG Kasım ayı toplantısı yapıldı. Toplantı yine birçok tartışmayı barındırırken yapılacak geziler, sunumlar kararlaştırıldı. Toplantının en verimli olduğu bölüm ise dergimizin çıkarılmasının kesin kararıydı. ÖFOG proje grubu olarak sunumlar ve sergilerle sizlerle olmaya devam edeceğiz.
Çocuk hakları sunumunda kullanılacak fotoğrafların seçimi yapıldı.
Çocuk Hakları
Bülent Durtaş
Hakan Ökenel
PENCEREMDEN ÇOCUK MANZARALARI Çocuk hakları kanunen ve ahlaki olarak, dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu, eğitim, sağlık, barınma gibi hakların hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır ve temel insan hakları kavramı içinde yer alır. Çocuk hakları kavramının, ülkemiz ve dünya çocukları bakımından ne boyutta olduğunu anlayabilmek için ülkemizdeki çocuk manzaralarına gelin bir göz atalım.
Levent Aybars Özdemir
Zordur bu memlekette çocuk olmak. Hem de öyle böyle değil, adam akıllı zordur. Peki, neden bu kadar zordur? Çünkü; Uykunun en tatlı zamanında günün ilk ışıklarıyla birlikte, çoğu zaman zorla uyandırılıp okul yollarına gönderdiğimizdir ÇOCUK. Malum, başarı yarışında her yol mubah değil midir bizlere göre. Körpe bedenlerinin kaldıramayacağı yüklerle, yarış atı olarak gördüğümüz, ilerleyen aşamalarda adeta savaş atına dönüştürdüğümüzdür ÇOCUK. Başarılı olduğunda övünç objesi olarak kullanmaktan geri durmadığımız, başarısızlığı karşısında ise o güne kadar kendisi için yapılan tüm fedakarlıkları tokat gibi yüzüne çarptığımızdır ÇOCUK.
Nezihe Uzunkol
Kendi yaşamımızda kendimize ait gerçekleştiremediğimiz hayallerimizin ekildiği ve hasat zamanını dört gözle beklediğimiz tarladır ÇOCUK. İstediği her şeyi yaparak, zor şartlarda bile istediği herşeyi alarak, mutlu ettiğimizi sandığımız ancak iç dünyasına misafir olmaya zahmet etmediğimizdir ÇOCUK. Belki de baş edemeyeceği sorunlarla cendereye soktuğumuzdur ÇOCUK. Tarlada, bağda, bahçede çalışan annenin yerine, evde küçük kardeşine bakmak zorunda kalan Emine, dağda bayırda koyunların, keçilerin peşi sıra hayallerini kurşuna dizen Ali'dir ÇOCUK. Yasak ilişki sonrasında bir anlık zevk uğruna dünyaya getirildikten sonra, yavrularını koruyup kollayan bir köpek kadar olamayan anne, babası tarafından çocuk esirgeme kurumuna atılandır ÇOCUK. Aile korkusundan varlığı gizlenen, dokuz gün boyunca aç susuz bırakılarak ölüme terk edilmiş, kimsesizler mezarlığındaki isimsiz melektir ÇOCUK. Yıkılan yuvaların, köprü altlarına sürüklediği, yıkımın en masum enkazıdır ÇOCUK. Piyano derslerinden, spor aktivitelerine, özel dershane eğitiminden, teknolojinin tüm nimetlerini önlerine serdiğimiz ve süs bitkisi haline getirdiğimiz, Kaan'lar Ece'ler; Kışın ayazında yazın yangınında, elinde ders kitabı, önünde kâğıt mendillerle, üç kuruşun peşinde koşan Ahmet'ler, Zeynep'lerdir çocuk.
Tecavüze uğrayıp kirletildiği gerekçesiyle evden kovulan, tanıdık kanlı ellerle köy meydanında vurulandır ÇOCUK. İçindeki çocuk sevinçleriyle, aklı sokaktaki oyunlardayken, dedesi yaşındaki adamın koynundaki korkudur ÇOCUK. Ete kemiğe bürünmüş bebeğiyle oynarken tüm çocuk hevesleri kursağında kalandır ÇOCUK. Sanayi sitelerinin karanlık kuytularında, sabahtan akşama kadar, karın tokluğuna çalıştırılan yorgun işçidir ÇOCUK. Hasta ruhların hasta arzularına peşkeş çekilen, hayata pes edip yenilendir ÇOCUK. Tüm hakları elinden alındığı halde, herşeye rağmen, umudun, mutluluğun en somut hali, yaşıyor olmanın delilidir ÇOCUK. Kırk yaşına da gelinse, Sezen Aksu'nun;
Küçüğüm daha çok küçüğüm Bu yüzden bütün korkularım Gururum bu yüzden Bu yüzden çocuk gibi Korunmasızlığım Küçüğüm daha çok küçüğüm Bu yüzden sonsuz endişem Savunmam bu yüzden Bu yüzden bir küçük İz bırakmak için didinmem… sözleri ruhlara dokunduğu an, saklandığı yerden çıkarak hayata uzanan en temiz yanımızdır çocuk.
Okan Terzioğlu
Harun Ă–kenel
Serkan Ĺžinar
Pınar Gültepe
Güzel memleketime açılan penceremden gördüğüm çocuk manzaralarını anlatmaya çalıştım. Şimdi sorgulama sırası sizde; Açın perdelerinizi ve seyreyleyin manzarayı pencerelerinizden. Belki de, sahip olduğu hakların verdiği güvenle, huzurla, mutlulukla, geleceğe gülümseyen umutlarıyla, yeri göğü inleten çocuk gülüşleri vardır bir yerlerde.
Bülent DURTAŞ
Yasemin Koçyiğit
Aydın Tunaboylu
Nagihan Üge
Özen Bıldır
Zuhal Yarışkan
Cemile COŞKUN
Hakan Ă–kenel
İçimizden biri...
LEVENT AYBARS ÖZDEMİR
1955 Zonguldak Alaplı doğumlu fotoğrafçı 1979 Eskişehir Kimya Mühendisliği bölümü mezunudur. 2008’den bu yana fotoğraf çekmekte ve biri yurtdışında olmak üzere 9 karma fotoğraf sergisine katıldı. Ödemiş Lübbey köyü ile ilgili fotoğraf çalışmaları üç dergide yayınlandı. İzmir Türkan Saylan Kültür Merkezinde, İFOD ve EFSA fotoğraf derneklerinde çeşitli sunumlar yaptı. 2009 yılında bir kaç arkadaşıyla birlikte ÖFOG (Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri) topluluğunu kurdu ve halen ÖFOG bünyesinde fotoğraf seminerlerine devam ediyor.
Levent Aybars Özdemir’in fotoğraflarından karma olarak seçilmişlerdir.
Zuhal Yarışkan
Kompozisyon
Kompozisyon :“Ayrı parçalardan birleştirme yoluyla dengeli ve düzenli bir bütün oluşturma işidir.” Fotoğrafta kompozisyon ise “Fotoğraf çerçevesine giren objeleri göze hoş gelecek şekilde seçme ve düzenleme” işidir. İşin güzel olması demek fotoğrafta verilmek istenen mesajın yerini bulması ve fotoğrafın akılda kalıcılığını artırması demektir. Kompozisyon yaparken, figür ya da nesneler belli konumlara yerleştirilir veya değişik bakış açıları seçilir. Kameranın küçük hareketleri ile çok farklı kompozisyonlar elde edilebilir. Bazen tesadüfen iyi bir kompozisyon yakalanmış olsa bile, çoğu iyi fotoğrafta yaratıcılık söz konusudur. İyi bir fotoğraf yaratabilmek için önce iyi kompozisyonun temel öğeleri öğrenilmelidir. Bu öğeler, doğal düşünce sisteminin parçası haline geldiği zaman tasarım anlayışını bileyerek fotoğraf çekmeye yardım eder. Fotoğraf çekiminde dikkat gerektiren en önemli konu, çerçeve (Marj) ayarıdır. Bu ayarlamada objelerin çerçevedeki konumları, yansıtma şekli ve renk- ışık kompozisyonu en fazla dikkat edilmesi gereken noktalardır. Çerçeve ayarında özellikle manzara çekimlerinde ufuk çizgisinin alacağı konum önemlidir. Ufuk çizgisi, çerçevenin alt ve üst çizgilerine paralel olabilir. Çerçevenin altında ve üstünde yer alabilir. Ama asla ortaya
getirilmemelidir. Ufuk çizgisinde maksat gökyüzünün çerçevedeki görüntüsüdür. Bazen gökyüzü çerçevenin her tarafında gözükürken objeler ortada bir konum alır. Bu ayar çok fazla kullanılmaz. Ama daha çok ufuk çizgisinin çerçevenin üst kısmında yer alması genel kabul gören ayardır. Fotoğrafın mesajının okunaklı olabilmesi ve belirgin olması gerekir. Yani her karenin bir kritik anı vardır. Örneğin yüz metre koşucuların start çizgisinden fırlayışları hareketin başlangıcıdır. O an fotoğrafçılıkta kritik an olarak kabul edilir. Fotoğrafta kompozisyonu sağlayabilmek için bakış yönü diğer bir etken olarak kabul edilir. Objelerin yönü ve hareket alanları fotoğrafa sürekli başka anlamlar katabilir. Yani anlık bir bakış açısı konuyu farklı aktarmaya neden olabilir. Konunun objektife uzaklığı veya makinenin konuya uzaklığı kompozisyon oluşturmada önemli bir etkendir. Obje insan ise, kişinin uğraşını bakış açısını bakış yüksekliğini ve uzaklığını yansıtacak nitelikte olmasına dikkat edilmesi gerekir. Yani sokakta oyun oynayan çocukların net olarak fotoğrafların çekilebilmesi için belirli bir mesafede olmaları gerekir. Kaydedilen her görüntü sonuçta bir anlam ifade eder. Ancak bu görüntüyü istenen niteliklere göre çekebilmek için bazı kriterler olduğunu bilmelisiniz. Bu kriterlere kompozisyon öğeleri denir.
Belirginlik
fakat fotoğraf karesinde olmasını istemediğimiz öğelerin temizlenmesi ya da konu içindeki ağırlığının azaltılması sistemi ayıklama sistemidir. Fotoğrafçı ayıklama işlemini gerçekleştirebilmek için çekim noktası değiştirilebildiği gibi, alan derinliğinin etkisini de kullanılabilir. Örneğin, bir portre çekiminde modelin arkasında ve önünde yer alan istenmeyen öğelerin, alan derinliği azaltılarak flu hale getirilmek suretiyle fotoğraf karesi içindeki önemi azaltılabilir.
Fotoğraf için en önemli öğe belirginliktir. Fotoğrafın belirgin olması, bir iletişim aracı olan fotoğrafın mesajını en okunaklı biçimde ortaya koymasıdır. Zaman ve üçüncü boyutun zihinde canlanabilmesi için çekilen konu hakkında izleyicinin önceden zihninde var olan duyumlarından yararlanılır. İşte bu nedenle fotoğraf, üzerinde önceden fikir birliğine varılmış biçimler demetidir. Her izleyici, fotoğraf karesini oluşturan öğeleri, zihnindeki binlerce görüntüden biriyle çakıştırıp fotoğrafı geçmiş deneyimlerine göre yorumlayacaktır. Bu nedenle ne anlatmak istediğini iyi anlatamayan; yani yeterince belirgin olmayan bir fotoğraf, izleyicide farklı duygular ve düşünceler uyandırır. Bu durum ise, izleyiciye aynı duygu ve düşünceleri yansıtmaya yarayan fotoğrafın en güçlü iletişim aracı olma özelliğini kaybettirir. Bir fotoğrafla anlatılmak istenen, yardımcı öğeler, zamanlama ve olayın belirginliği ile bir anlam kazanır.
Sadelik Bu sisteme ayıklayıcı yöntem adı verilir. Bir başka ifade ile vizörden görülen;
İstenmeyen öğelerin çerçeve dışında kalması, değişik bir çekim noktasının kullanılmasıyla sağlanabildiği gibi, farklı odak uzunluğuna sahip objektifler kullanılmak suretiyle de sağlanabilir. Bazen fotoğrafını çekeceğimiz konu için gereksiz gördüğümüz öğe canlı bir varlık olabilir. Bu durumda onun oradan ayrılmasını beklemekten başka çare yoktur. Bazen saatlerce beklememiz gerekebilir. Uzun süre beklemek, konu üzerindeki ışığın durumunu ya da modelin ifade biçimini değiştirebilir. Sadeleştirme için
kullanılacak yöntemlerden perspektiften yararlanmaktır.
biri
de
Örneğin bir futbol maçında, stadyumda izleyicilerden seçtiğimiz konu, yüzlerce insandan biri olabilir. Bu durumda geniş açılı bir objektifle, konuya yaklaşarak, öndeki insanı (ana temayı teşkil eden) abartarak büyütüp, arkadaki insanların fotoğraf karesi içerisinde kaplayacakları alanın oranını küçültmek suretiyle, diğer insanların konu üzerindeki ağırlığı azaltılabilir. Bir başka yöntem ise, çekim noktasında değişiklik yapmak yani farklı bir çekim noktası kullanmaktır. Fotoğrafı sadeleştirmek en az öğe ile en iyiyi anlatmaktır. Yoksa tek bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğrafın sadeleştirilmesi anlamına gelmez.
gelmektedir. Bu nedenle fotoğrafta ikinci üçüncü mesajların oluşmasına yol açacak düzenlemelerden kaçınarak, tüm elamanların ana konu etrafında şekilleneceği bir kompozisyon tercih edilmelidir.
1/3 kuralı
Bütünlük Her fotoğraf bir mesajın iletimi için çekilir. Niçin çekileceğine karar verilmeyen bir fotoğrafı çektikten sonra bu ne işe yarar, ben burada ne anlatabilirim diye düşünmek biraz zorlama olur. Bu nedenle öncelikle fotoğrafı niçin çektiğimizin cevabını bulmalıyız. Fotoğrafta ana öğe belirlendikten sonra yardımcı öğelerin belirginliğini azaltmak ve kare içerisindeki oranını düşürmek için uygun çekim noktasından görüntülenmesi gerekir. Fotoğraf çekerken ister pasif düzenlemeyi, isterseniz aktif düzenlemeyi tercih edin, sonuçta kare içerisinde istenmeyen bazı öğelerin ayıklanması çok zordur. Ayıklanamayan öğelerin fotoğrafın bütünlüğünü bozmaması için çekim noktasının tespitinde azami gayretin gösterilmesi gerekir. Bazen birden fazla şeyin bir karede anlatılmaya çalışılması hiçbir şey anlaşılamayacak duruma
Fotoğrafı çekmeden önce kare, yatay ve dikey olarak üçe bölünür. Bu çizgilerin kesiştiği noktalar iyi bir kompozisyonda ilgi merkezinin yerleşebileceği dört seçeneği gösterir. Genel olarak konunun tam karenin merkezinde yer aldığı fotoğraflar merkezinde yer aldığı fotoğraflar, konunun merkezden uzakta yer aldığı fotoğraflardan daha az hareketli ve daha az heyecan vericidir. Konunun merkezden kaydırıldığı fotoğraflarda üçte bir kural’ından (Altın oran) yararlanılabilir.
Manzara fotoğraflarında da ufuk çizgisi de üçte bir kuralına göre yerleştirilebilir. Ufuk çizgisini merkeze yerleştirmekten kaçınmalıdır.
Ritim Bir cismin tekrarlanan görüntüsü ya da peş peşe benzer elamanlar dizisi, aynı elamanların tekil görüntülerinden daha etkileyicidir. Belli bir düzene göre tekrarlama, sayısal değerinden fazla bir zenginlik ifade eder. Ritimi oluşturan öğelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki yaratır. Örneğin yoldaki telefon direkleri, çizgileri, dizi dizi ağaç kümeleri gibi
yol
Uyum İki ya da daha çok öğenin birbirini hareket, biçim, renk ve ton değerleri bakımından desteklemesi anlatıma güç katar. Uyumda, benzer öğelerin yan yana kullanılması anlatımı güçlendirirken ritimde, benzer öğelerin belirli aralıklarla tekrarlaması anlatımı güçlendirmektedir.
Bazen ritim ve uyum birlikte kullanılabilir. Hareket eden öğelerin aynı tarafa yönelmesi ya da duran nesnelerin aynı tarafa yönelişi hareketteki uyumu sağlar. Küçüklü büyüklü benzer biçimlerin arasında biçim uyumu söz konusudur. Renk uyumu olarak da renk çarkındaki komşu renkler arasındaki uyum anlatımı zenginleştirir. Örneğin mavi renkle birlikte yeşil ve mor renklerin kullanılması renk uyumunu sağlar.
Kontrast Kelime anlamı zıtlık demektir. Fotoğrafta yer alan öğelerin gerek ışık, gerek objeler ve gerekse renk bakımından karşıt bir anlam ifade edecek şekilde yer almasıdır. Ancak bazen de bu tür zıtlıklar gerekebilir. Çünkü birbirine zıt öğelerin birlikte kullanılması konunun belirginliğini artırabilir.
Renkle ve tonlarla da kontrast elde edilebilir. Burada birbirine zıt renklerin kullanılması en belirgin kontrasttı verirken, ara tonların ve renklerin kullanılması dereceli bir kontrast oluşmasını sağlar. Özellikle sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması fotoğrafa ayrı bir anlam katar. Aşırı kontrast fotoğrafın belirginleştirilmesinden ziyade konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açacağı unutulmamalıdır.
Işık Fotoğraflanan bir konunun belirginleştirilmesinde en etkili araç ışıktır. Konuda vurgulanmak istenen noktaların diğer bölgelere göre daha aydınlık olması ya da istenmeyen görüntüleri fotoğraf karesinin dışına taşımak için bu bölgelerin çok aydınlık ya da karanlık olmaları fotoğrafta konunun belirginliğini artırır. Zorunlu kalmadıkça (Siluet fotoğrafları) ters ışık ve cephe ışığını, fotoğraftaki derinlik etkisini kaybettireceğinden kullanmamak yerinde olur. Konuda derinlik kazandırması ve aşırı kontrastı engelleyebilme özelliği olan yanal ışık fotoğraf belirginliğini artırır.
Perspektif Fotoğraflanan konuda istenilen bölgelerin daha belirgin olarak vurgulaması için izlenen yollardan biri de perspektif etkisidir. Cisimlere belli bir noktadan bakıldığında görülen şey, bulunulan noktadan görünen konunun görsel gerçeğidir. İnsan beyni objeleri bir zaman anında değil, bir zaman sürecinde algıladığından perspektif bozulmalarını zihinde düzelterek algılar. Örneğin tren raylarına baktığımızda bu rayların belli bir mesafeden sonra birbirine birleşiyormuş gibi görülmelerine rağmen hiç kimse bu rayların birleştiğini düşünmez. Fotoğraf ise bir anın bir noktadan tespiti olduğundan aynı noktadan rayların fotoğrafı çekildiğinde, fotoğraf kâğıdında bu birleşme etkisi yok edilemez. Perspektif etkisinden yaralanarak bazı öğelerin vurgulanması sağlanabilir. 10-12 katlı iki binanın arasına girerek yerden gökyüzüne doğru çekilen bir fotoğrafta binaların
gökyüzünde birleşiyormuş etkisi yaratılabilir. Bazen geniş açılı bir objektif kullanılarak perspektif etkisi artırılır, bazen tele objektif kullanılarak nesneler arasında, uzaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkacak olan, büyüklük etkileri azaltılabilir.
Hız ve Hareket İzlenimi Bisikletle dolaşan kişinin hareket halinde olduğunu fotoğraf karesine düşürmenin değişik yolları vardır. Bu yolların başında, bisikletin hareket hızının üstünde bir örtücü hızı kullanılması gelir. Bu durumda bisiklet ve sürücüsü ile birlikte çevre net olarak görülecek, buna bağlı olarak iki tekerlekli bisikletin yer çekimine rağmen ayakta durması onun hareket halinde olduğu izlenimini izleyicide yaratacaktır. Bir başka yol bisikletin hızının altında bir örtücü hızı kullanmaktır. Bu durumda da çevrenin net olarak film üzerine düşmesi sağlanırken bisikletin ve sürücüsünün netsiz görüntüsü hareket izlenimini yaratacaktır. Diğer bir yol ise, düşük bir örtücü hızı kullanarak bisikletin hareket yönünde, makineyi hareket ettirirken fotoğrafın çekilmesidir. Bu durumda bisiklet ve sürücüsü net iken çevre netsiz olarak film üzerine düşecektir. Kullanılabilecek yollardan biri ise bisikletin hareket hızının üstünde fakat sürücünün el ve ayaklarının hareket hızının altında bir örtücü hızı kullanmak ve makineyi hareketsiz kılmak en çarpıcı görüntünün elde edilmesini sağlar. Bu durumda fotoğrafta çevre ve bisikletle birlikte sürücü net, buna karşılık sürücünün hareket halinde olan elleri, ayakları ve bisikletin tekerleri netsiz olacağından bisikletin hareketi fotoğraf karesinin üzerine en belirgin olarak yerleşmiş olacaktır.
Denge Pozlandırılmış olan bir fotoğrafta öğeler arasındaki uyum, belirginlik ve bütünlüğün yanında aranan önemli bir görsel unsur dengedir. Denge ana öğe ile yardımcı öğeler arasında, boyut, renk, ton, biçim ve kontrast dengesinin sağlanması anlatımı güçlendirirken fotoğraftaki uyumu, belirginliği ve bütünlüğü sağlar.
İnsan, simetriden ziyade simetri olmayan düzenlemeleri tercih etmektedir. Bu nedenle görüntüde bir birine eş değer iki ayrı düzenlemenin oluşmasını engellemek için, merkezden farklı uzaklıklarda ve değişik ağırlıklarda öğelerin düzenlenmesi gerekir.
Örneğin, fotoğrafın merkezine uzaklıkları ve büyüklükleri aynı iki öğeden birinin rengi ve tonu fotoğraf karesinin rengi ve tonuna yakın diğeri de zıt renkte oluşmuş bir fotoğrafta denge bozulmuştur. Bu durumda, genele zıt renkte olan öğeyi merkeze yaklaştırmak suretiyle denge sağlanabilir. Bir manzara fotoğrafı çekerken bulutsuz bir gökyüzünün fotoğraf üzerindeki dengeyi bozmasını önlemek için çekim yaptığımız yerde ağaç yapraklarını ya da bulut görüntülerini gökyüzüne serpiştirerek buradaki boşluk giderilebilir ve fotoğrafta denge sağlanır.
FOTOĞRAF KOMPOZİSYONUNDA KULLANILAN KONUMLAR 1. “S” Konumu: Fotoğraf kompozisyonunda “S” konumu konuyu anlatmak amacıyla kullanılan en iyi çerçeveleme yöntemlerinin başında gelir. Bir nehrin akışına, yolun gidişine derinlik katmak için “S” şeklinden yararlanabilirsiniz. Bu konumda dikkat edilmesi gereken şey “S” hareketinin birden bitmemesi ve eğrinin çerçevenin dışına taşırılmamasıdır.
2. Daire Konumu:
kompozisyonlar oluşturulabilir. Üçgen kompozisyonda yatay ve dikey çizgilerin kesiştiği noktalar gözün ilgi merkezini oluşturur. Doku içinde üçgen konumuna bir örnek çocukların kafalarını birleştiren bir çizgi ucu aşağıyı gösteren bir üçgen konum oluşturur. Karpuzlar ise birbirlerine benzer yapılarıyla çerçevenin tamamını kaplayarak bir doku oluşturmaktadır.
Daire kompozisyonunda öğeler arasında eşitlik ve birlik vurgulanır. Objelerin çerçeveye dağılımında simetrik dağılım olması bu konumu daha da güçlendirir. Fotoğraf çekiminde bu konum fazla kullanılmaz. Çünkü daire konumu gözü yorar.
4. Kare Konumu: 3. Üçgen Konumu: Kompozisyonda en kolay uygulanan konumlardan biri üçgen konumdur. Üçgen kompozisyonun başarılı olabilmesi için kenarlardan birinin çerçevenin kenarlarından birine paralel olması gereğidir. Fotoğrafta üçgen konum yukarıyı gösteren bir ok gibi duruyorsa oturmuşluğu, ters duruyorsa her an devrilebilecekmiş duygusunu uyandırır. Üçgen kompozisyon objelerin arasında güçlü bir bağı işaret eder. Bir nokta ve bir çizgiden veya üç çizgiden üçgen
Kare kompozisyonu dört noktadan veya iki çizgiden oluşur. Sonuçta kare görüntüsü verir. Ancak bu konum statik yapıyı da oluşturur. Bu özelliği nedeniyle pek sık kullanılmaz. Kompozisyonda kare konumu odak noktasını çerçevelemek için kullanabiliriz.
5. Ölçeklendirme: Ölçeklendirme resim sanatından fotoğrafçılığa geçmiş eski bir yöntemdir. Bu yönteme göre fotoğraf çerçevesi karşılıklı kenarları eşit üç parçaya bölen ikişer çizgi ile dokuz parçaya bölünür. Fotoğrafını çektiğimiz objenin en uygun konumu bu yöntemle daha rahat belirlenir ve obje bu dokuz parçadan en uygun olanına yerleştirilir. Bu kompozisyon şeması hem yatay hem de dikey çekimlerde kullanılabilir.
6.
Altın
Noktalar
Kuramı:
Her fotoğraf kompozisyonunda bir ilgi merkezi vardır. Fotoğraf çeken kişinin başlıca amacı izleyicinin dikkatini ilgi merkezine yöneltmektir. Bir kompozisyonda ilgi merkezi olarak akla ilk gelen yer genellikle çerçevenin ortasıdır. Ancak düşünülenin aksine bu yöntemle bazı konular hariç pek güzel bir görüntü oluşturulamaz. O halde çerçevenin ilgi merkezi neresi olmalıdır? Diğer bir deyişle, fotoğrafımıza konu olacak objeyi çerçevenin neresine yerleştirmeliyiz? Bu soru fotoğrafçılardan önce resimle uğraşan sanatçıların kafasını kurcalamıştır.. Sonunda iyi görüntünün ortaya çıkışında, kesin olmamakla birlikte genel geçerlilik kazanmış bazı kurallar saptanmıştır. Fotoğraf karesi çerçevesine yatay ve dikey olarak üçe bölünmesi sonucu çizgilerin kesişme noktaları fotoğrafta ilgi merkezinin yerleştirilebileceği yerleri gösterir. Bu noktalara da altın noktalar denir. Altın noktalar dikkate alınarak çekilen fotoğrafta gözün fazla dolaşmadan fotoğrafın ilgi merkezini yakalaması gerekir.
Ancak başta da belirttiğimiz gibi bazı fotoğraf konularında örneğin; dağ, heykel, gün doğumu ve batımı vb konularda ilgi merkezinin ortada olması daha iyi sonuç verecektir.
Zuhal YARIŞKAN
İçimizdeki Karanlık Kutu İçimizdeki ben ve bize bakanların gördüğü ben, hangisiyiz? bunlardan hangisine ben diğerine alt ben diyebiliriz, çoğu zaman bilim bile işin içinden çıkamaz. Çoğu zaman biri diğerini bastırır, savaşırlar, işte bu savaşım bizim üretkenliğimizin enerjisini sağlar, sayısız farklılıklar sayısız özneler yaratır, işte yaşamak budur. Fotoğraf da bunu anlatır. Fotoğraf hem hayal hem gerçektir, hem doğru hem yanlıştır, hem iyi hem kötü, geçmiş gelecek, ölüm ve yaşamdır. Fotoğraf bir masaldır, bu yüzdendir ki ona sessizce öyküyü duyumsayıp sonuna kadar bakmak gerekir, içselleştirip oradaki beni keşfetmek gerekir. Tıpkı insan hayatının evreleri gibi fotoğrafında evreleri vardır, onları başlatıp bitiren sizsinizdir, bazen de kocaman bir öykü bir tek fotoğrafa sığar. Fotoğraf anı yakalar, bu yanılsamadan başka bir şey
değildir, fotoğraf bir andan daha fazladır, uzun bir yaşamı anlatır. Makinemizin perdesi ne kadar hızlı çalışırsa çalışsın, deklanşöre ne kadar çok basarsak basalım, bu gerçek değişmez. Uzun bir öyküdür, fotoğrafın büyüsü de burada başlar, BİR AN SÜRER AMA BİR ÖMÜR ANLATIR. İçimizdeki benlere dönersek, biri yaşar görür kaydeder saklar, diğeri ifade eder, anlatır, geceyi, aşkı, zamanı, kadını, erkeği, hırsı, öfkeyi, yani insana dair her şeyi içinizde benlerden biri anlatır, fotoğrafta bunu yapar, farklı şey anlatmaz, içimizdeki karanlık kutuyu anlatırız aslında biz, çektiğimiz fotoğraflarla. Fotoğraf bu karanlık kutunun içinden çıktıktan sonra bizim asla göremediğimiz, görmezden geldiğimiz içimizdeki dünyayı herkese anlatır, anlatır… Levent Aybars Özdemir
İğne Oyası İpliğin sihirbazıdır kadın elleri İlmek ilmek oyalarında iğnelerin Gül olur, karanfil olur, işlenir. Satılır pazar tezgâhında Aş olur, ekmek olur birine Sarar sımsıkı saçlarını diğeri Örter çiçeklerine oyaların Bir ses duyulur taaa uzaklardan "Bir ömür verdim bir tel saçına" Söz olur, şarkı olur, mit olur.... Sevim Karaman /2013 Fotoğraf: Erdal Göksenin / Ödemiş Cumartesi Pazarından
www.ofogder.tk
Ayhan SÖZEN
Bayram AKÇADAĞ
Bayram AKÇADAĞ
Erdal BİÇERLİ
Erdal BİÇERLİ
Erkan ALKAN
Feridun KARAGÖZLÜ
Hüseyin BİLGİ
Harun ÖKENEL
Hasan UÇAR
Hülya ÖZDEMİR
İbrahim KOCA
Mehmet Turan DÖNER
Nezihe UZUNKOL
Nezihe UZUNKOL
Okan TERZİOĞLU
Özlem ÖZULUS
Serhat DONDURAN
Seyit Ali GEÇİCİ
Zuhal YARIŞKAN NOT: Akılda kalanlar, facebook grubumuza Kasım ayı içerisinde yüklenen fotoğraflar arasından LEVENT AYBARS ÖZDEMİR tarafından seçilmiştir.
FOTOĞRAF MAKİNESİ ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
Fotoğraf makinesi almadan önce dikkat etmemiz gerekenleri maddeler halinde sıralayalım ve sonrasında her bir maddeyi sırasıyla açıklayalım.
1. Fotoğraf makinesi almak için bütçemizin durumu nedir? Öncelikle fotoğraf makinesi için ne kadar bütçe ayırabiliriz? Piyasada 100 liralık manüel çekim yapan birçok seçenek olduğu gibi 10000 liralık profesyonel DSLR’lerin de bulunduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bütçemizi gözden geçirmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Amacımız, ihtiyacımızı tam olarak
karşılayabilecek, fiyat performans bakımından en uygun olan fotoğraf makinesini alabilmektir değerli okurlar. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.
2.Fotoğraf makinesini neden alıyoruz? Neyi fotoğraflayacağımız belli mi?: Fotoğraf makinesini neden alıyoruz? Profesyonel çekimlerde mi, kişisel olarak sanatsal çalışmalarımızda mı, doküman sağlamak için mi yoksa sadece anı fotoğrafları için mi kullanacağız bunu belirlemek oldukça önemli bir konu. Tüm saydığım nedenler için ayrı ayrı üretilmiş fiyat olarak da birbirlerinden çok farklı olan birçok fotoğraf makinesi bulmak mümkün. Sadece anı fotoğrafı çekmek için 10000 liralık makineyi almanın çok da mantıklı bir girişim olmayacağı
konusunda hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyorum. Şayet benim param çok derseniz o da ayrı tabi.
megapikseline bakıp da iyi sonuçlar beklememiz doğru bir düşünce olmayacaktır. Bu yüzden, algılayıcının yakalayabileceği piksel sayısının çok önemli olduğunu bilmemizde yarar var.
3.Çözünürlük: Görüntüyü oluşturan, piksel dediğimiz ışık noktacıklarıdır. Megapiksel ile ifade edilen bu durum sayı ne kadar yüksek olursa çözünürlükte o kadar yüksek olduğu anlamına gelir. Ancak burada önemli bir nokta var ki oda yüksek mega pikselin her zaman yüksek kalite anlamına gelmediğidir. Çözünürlük görüntü kalitesini etkilese de tek başına görüntü kalitesinin mükemmel olmasını sağlamıyor. Genelde yaptığımız yanlışlardan bir tanesi de bu değerli okurlar. Bir fotoğraf makinesinin megapikseli ne kadar fazlaysa, çok daha iyi fotoğraflar elde edilebilir düşüncesiyle bu makinelere yöneliyoruz. Algılayıcı yani sensör küçükse yakalayabileceği piksel sayısı da az olur.21 megapiksele sahip küçük algılayıcılı kompakt makinelerden
4.Objektifin özellikleri: Kompakt, SLRLİKE ya da DSLR bir fotoğraf makinesi sahibi olmaya karar verdiyseniz dikkat etmemiz gereken nokta, objektifin özelliği olmalıdır. Bir fotoğrafı oluşturan temel etkenlerden biri ışık olduğuna göre alacağımız objektifte maksimum seviyede ışık alabilmelidir. Diyafram adıyla adlandırılan bu durum f değeri ile ifade edilir. f değeri ne kadar düşükse objektif daha fazla ışığı içeri alır. Düşük f değeri aynı zamanda az ışıklı ortamlarda da daha iyi sonuçlar almamızı sağlar. Bunun nedeni objektifin daha fazla ışık almasıdır ve böylece ISO değerini yükseltmemize gerek kalmadan ve noise adı
verilen kumlu görüntülerin olmadığı kaliteli fotoğraflar elde edebiliriz.
5.ISO: ISO; fotoğraf makinesinin bir görüntüyü doğru pozlandırmak için gerek duyduğu ışık miktarının standart ölçü birimidir. Eğer yüksek görüntü kalitesinde fotoğraflar istiyorsak düşük ISO da fotoğraflar çekmeliyiz. Ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Düşük ışık koşullarında özellikle gece çekimlerinde ise ISO değerini yükselttiğimizde fotoğraflarda kumlanma(noise) olarak tabir edilen ve görüntü kalitesini düşüren durum ortaya çıkar. Bu sorunu engellemek için ISO değerleri yüksek olan bir makine tercih etmeliyiz.
7.Flash: Fotoğraf makinesi üzerindeki dahili flaş çoğu amatör kullanıcı için yeterli seviyededir. Ancak
bazı profesyonel makinelerde dahili flaş bulunmaz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta makinemizin performansını flaşlı çekimlere göre değil doğal ışık ortamında gösterdiği performansa göre seçmektir.
8.Video çekimi: Günümüzde pek çok dijital kamera sesli ve görüntülü olarak video kaydı yapabilmektedir. Fotoğraf makinesi seçerken bu özelliğe de dikkat etmemiz gerekmektedir. Alacağımız makinenin video performansını da göz önünde bulundurmalıyız. Tüm bunların yanı sıra video çekimi çok fazla enerji harcadığından yedek batarya temin edersek çekimlerimizin fiyaskoyla sonuçlanmasının da önüne geçmiş oluruz. Video çekimleri hafıza kartlarında, fotoğraf çekimlerinden daha fazla yer kaplayacağından yüksek kapasiteli olanları tercih etmeli ve yanımızda yedeğini de bulundurmalıyız.
9. Manuel ya da otomatik olup olmaması: Kompakt fotoğraf makineleri ve fotoğraf çekebilen cep telefonlarında genelde manuel ayarlar bulunmaz. Fotoğraf makinesi tüm ayarları yapar ve size sadece anı ölümsüzleştirmek kalır. İhtiyaca göre bu durum tercih sebebi olabilirken bazı yaratıcı ve sanatsal çalışmalarda bu özellik pek de işe yaramayacaktır. Bu tarz çalışmalarda çekim yaparken bazı koşulları kontrol edebilmeyi tercih edebiliriz. Bu yüzden de manuel çekime izin veren makineleri tercih etmemiz daha akıllıca olacaktır.
10: Deklanşör gecikmesi: Fotoğraf çekilirken, deklanşöre basma işleminden, fotoğrafın yakalanabilmesine kadar
geçen süre deklanşör gecikmesidir. Bu gecikme ne kadar fazla ise poz durumu da o kadar uzun sürmektedir. Bu sebeple makine alırken deklanşör gecikmesi 2 saniyeyi geçmeyen makineleri tercih etmemiz daha iyi bir tercih olacaktır.
Not: Her ne kadar fotoğraf çekimlerinde sahip olduğumuz ekipmanlar çok önemliyse de fotoğrafı makine değil, göz çeker. Kaliteli fotoğraflar elde etmek istiyorsak sağlam ekipmanın yanı sıra iyi bir göze de ihtiyacımız olduğunu ve gözümüzü eğitmemiz gerektiği gerçeğini de unutmayalım
Bülent DURTAŞ
Değerli FOTOGARİ okuyucuları, bu köşemizde fotoğraf makinesi dünyasından yepyeni haberlerle ve fotoğraf makinesine dair farklı ve yeni ürünlerin tanıtımlarıyla sizlerle olacağız. Her sayımızda farklı farklı bilgiler sunarak hızına yetişemediğimiz fotoğraf makinesi teknolojisinin nabzını tutmaya çalışacağız. Bu sayımızda Nikon'un en küçük ve hafif, full frame (Tam Kare) sensöre sahip DSLR modeli olan Nikon DF' yi tanıtacağız. Nikon DF(Dijital Fusion) için, Nikon'un 35 mm filmli fotoğraf makinesi gövde yapısını, günümüz dijital teknolojisiyle birleştirdiğini söyleyebiliriz. Retro tasarımlı DF'nin özelliklerine baktığımızda geleneksel DSLR(Aynalı) yapılı bir modeli olduğunu görüyoruz. Nikon DF'de 35 mm filmli dönemin izleri kontrol tuşlarında da görülüyor. ISO, enstantane, poz telafisi, çekim modu gibi ayarlar, mekanik olarak ayarlanabilir şekilde tasarlanmış. Olumsuz hava koşullarının etkilerine karşı koruma sağlayan DF, 16.2 MP çözünürlüğe sahip olmakla birlikte,
FX format CMOS sensör ve Expeed 3 işlemci kullanıyor.50_204. 800 e kadar genişletilebilen ISO da gelişmiş düşük ışık performansı sağlıyor. 9 adedi çapraz tip olmak üzere 39 AF noktalı odaklama sistemi de DF'nin artılarından biri. DF'nin en önemli özelliklerinden biri de; Nikon'un her modelinde bulunmayan gövdede AF motorunun bulunuyor olması. Bu sayede DF, Nikon’un şimdiye kadar ürettiği tüm objektifleri kullanabilecek. Sınıfında karşılaştırılabilecek rakiplerine karşı en büyük eksikliği belki de video çekim özelliğinin olmaması. Tüm bu özellikleriyle değerlendirildiğinde, fotoğraf meraklılarının kesinlikle düşünebileceği bir model olduğu söylenebilir. Bu sayımızda NİKON DF'yi tanıttık. Bir sonraki sayımızda farklı bir tanıtımda buluşmak dileğiyle. IŞIĞINIZ BOL OLSUN…
Bülent DURTAŞ
Bitmeden…
Fotoğraf: Harun ÖKENEL
www.ofogder.tk