Fotogari şubat

Page 1

Bir garip Mevsim– İçimizden Biri “Hüseyin BİLGİ” – Foto-Edebiyat– Akılda Kalanlar – Foto-Teknoloji Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri ücretsiz dergisidir. 2014/3 Şubat


“ÖFOG’lu olmak: Küçük Menderes havzasının kültürel mirasını, insan zenginliğini ve doğasını fotoğraf sanatı yoluyla anlatmak; hayatımızı sürdürdüğümüz Ödemiş'i yaşanır kılmak, fotoğraf sanatı anlamında üretmek ve paylaşarak farkındalığı artırmaktır.” Levent Aybars Özdemir

Bu sayıda…  Bir Garip Mevsim  İçimizden biri “Hüseyin BİLGİ” Yayın Yönetmeni Harun ÖKENEL Yayın Kurulu Levent Aybars ÖZDEMİR Nezihe UZUNKOL

 Foto-Edebiyat

Serkan ŞİNAR Safiye ÖZÇELİK Cemile COŞKUN Erdal GÖKSENİN İbrahim KOCA Yaşar GÜNAYDIN Bülent DURTAŞ İmtiyaz Sahibi Ödemiş Fotoğraf Gönüllüleri’dir.

 Akılda Kalanlar  Foto-Teknoloji


www.fotogari.tk www.fotogari.com (Yak覺nda)


“Ayıp Şehir” Öncelikle tüm FOTOGARİ okurlarından özür diliyorum. Şubat sayımız elimizde olmayan sebeplerle gecikti. Geçen sayıdan bu yana yoğun bir dönemdi ÖFOG için. Seminerler, fotoğraf gezileri her zamanki gibi yine vardı fakat asıl tatlı yoğunluğumuz Ali ÖZ’ü şehrimizde ağırlamak oldu. Tarlabaşı sergisi ve sunumuyla geldi tabi ki Ali ÖZ. Muhteşem fotoğraflar, müthiş bir emek, büyük bir cesaret ve yıkılıp giden evlerle birlikte tükenen hayatları gördük bu sergide. Tarlabaşı’nın bıçkın delikanlılarını, romanlarını, travestilerini, fahişelerini, mültecilerini gördük. Hani hep görürdük de görmek istemezdik, o tarafa bakmazdık, kafamızı çevirirdik o yandan. İşte bu sergide kafanızı çevirdiğiniz herkes tam karşınızda, burnunuzun dibinde. Bu sefer kaçamıyorsunuz onlardan, görmezden gelemiyorsunuz çünkü Ali ÖZ’ün fotoğraflarıyla “BİZ BURDAYIZ” diye haykırıyorlar. Böyle fotoğraflar çekmiş Ali ÖZ, hayatın içinden fotoğraflar ama bas bas bağıran fotoğraflar. Orada kentsel dönüşüm adı altında yapılanları, yıkılanları bas bas bağıran, Tarlabaşı’nın sessiz çığlığı olmuş Ali ÖZ’ün fotoğrafları.


Bu sergiyi Ödemiş’te izleyebildiğimiz için Ali ÖZ’e, Ödemiş Belediye Başkanı Sayın Bekir Keskin’e, tüm ÖFOG üyelerine ayrıca bizi yalnız bırakmayan Ege Fotoğraf ve Sinema Amatörleri (EFSA) üyelerine sonsuz teşekkür ediyorum.

Bu sayıya gelirsek biz kışı anlatmaya çalıştık elimizden geldiğince, gözümüzün gördüğü, dilimizin döndüğünce… Ödemiş’te, Küçük Menderes’te kış nasıl yaşanıyoru fotoğraflamaya çalıştık.

Tabiî ki her sayıda olduğu gibi “İçimizden Biri” köşemizde bir fotoğraf gönüllüsünü tanıtıyoruz, Hüseyin BİLGİ. Kendini, tarzını anlatan fotoğraflarıyla… Akılda kalanlar köşemize sizi de bekliyoruz….

Harun Ökenel


Ünlü gazeteci ve fotoğrafçı Ali ÖZ Tarlabaşı “Ayıp Şehir” fotoğraf sergisi ile Ödemiş’teydi.


Ali Öz’ün Ödemiş’e gelişiyle birlikte fotoğraf anlamında renkli ve dolu günler geçirdik. Ali Bey’le birlikte Ödemiş’in Roman Mahallesini, Cumartesi Pazarını fotoğrafladık. Serginin açılışına İzmir’den gelip katılan başta EFSA üyelerine ve tüm fotoğraf gönüllülerine teşekkür ederiz.

ÖFOG Düğün yemeğinde Sokakları fotoğraflarken rastladığımız düğün evinde yemeğe de davet edilince kıramadık tabi ki 


Harun ÖKENEL

Harun Ökenel


Bir Garip Mevsim Kış mevsimi belki de en zor ifade edilebilecek mevsimdir bana göre. Kolay kolay genellemelerin yapılamayacağı, kiminin çok sevdiği kimininse nefret ettiği bir mevsimdir çünkü. Sıcağı çok severim diyenleri çok duymuşuzdur ancak soğuğu sevdiğini dile getiren kişi sayısı çok azdır. Böyle bir şeyi dile getiren kişinin depresif bir ruh halinde olduğunu söylemekten de geri durmayız çoğu zaman. Kışın öznesidir soğuk. Soğuk gibi insanın tabiatına tamamen aykırı olan bir özneye sahip kış mevsimini diğer öğeleriyle olumlu bir yükleme bağlamak çok da kolay olmasa gerek. Gelin hep birlikte genellikle bir yüzünü göstermeye meyilli olan bu iki yüzlü mevsimi tüm yönleriyle görmeye çalışalım… Sokakları insana dar eden, insanı dört duvara hapseden, özellikle sobalı evlerde insanı yorganın altına adeta mıhlayan, eli sopalı zorbadır KIŞ… Erteledikçe ertelediğimiz, üşengeçliğimizi sonuna kadar kullandığımız, en sonunda da “Hele bir bahar gelsin, havalar ısınsın da hallederiz” e kadar getirdiğimiz bir türlü başlanamayan işlerin bekleme salonudur KIŞ. “Çok yaşa” ların yarıştığı, “Sen de gör” lerin havada uçuştuğu en nazenin mevsimdir KIŞ. Hastalıklardan yakayı kurtaramadığımız, bol ıhlamurlu, zencefilli, bin bir türlü bitkisel karışım tarifi veren bir düzine doktorla tanıştığımız bu anlamda en yardımsever mevsimdir KIŞ. Tabiatın bembeyaz gelinliğini giydiği, sokakların, kartopu oynayan çocukların şen şakrak cıvıltılarıyla

Levent Aybars Özdemir şenlendiği, koskoca adamların çocuklaştığı bir garip mevsimdir KIŞ. Buz tutan sokaklarda yer çekimine meydan okuduğumuz, şekilden şekle girip kimi zaman galip gelerek mağrur bir edayla yola devam ettiğimiz ama çoğu zaman da yerle bir olduğumuz bol kırıklı çıkıklı olmasına rağmen yine de bol gülmeceli manzaraların mevsimidir KIŞ. Sarılmanın, sarmalanmanın, sıcak çayların derin sohbetlere katık edildiği, derin derin iç çekmelerin mevsimidir KIŞ.


Bütün tesadüflere inat,karşılaşmaların değil,sözleşip buluşmaların mevsimidir KIŞ.

kalmasa, keşke, gözde kayak merkezlerindeki gözde insanların kışları gibi olsa herkesin kışı…

Donmaya yüz tutmuş parmak uçlarının sevgilinin sıcacık nefesiyle ısıtıldığı,”üşüdüm”lerin öpücüklerle yoğrulduğu,sıcaklığın kol altlarında arandığı en şefkatli mevsimdir KIŞ. Buğulara çizilen kalplerin zemini,sigara dumanının en sarhoş dans gösterisinin zamanıdır KIŞ. Tarçının saleple buluştuğu,mandalina kokularının havaya karıştığı,ellerin ceplere sığındığı,alt çeneyle üst çenenin kıyasıya kavgaya tutuştuğu,dağların karla barıştığı,kaldırımlardaki adımların birbiriyle yarıştığı en telaşlı mevsimdir KIŞ. Bunca güzelliklerin yanında;sıcak sobaların ,soğuk sinsi dumanında son bulan hayallerin,yaşanamamış hayatların en sessiz vedaların en derin uykulara karıştığı en soğuk mevsimdir KIŞ. Dağ köylerinde koyunların,keçilerin sıcaklığıyla ısınma yollarını arayan,sabahın ayazında çamur deryasına bata çıka hayata tutunmaya çalışan insanların çilesidir KIŞ. Evsizlerin korkulu rüyası,sokak hayvanlarının çaresizliğidir KIŞ.

Levent Aybars Özdemir

Metropollerin varoşlarında donarak ölmek gibi bir türlü anlam veremediğim, en anlamsız ölümlerin dar ağacıdır KIŞ.

Bunca güzel ve çirkinin tek bünyede toplandığı tek mevsimdir KIŞ.

Göz alıcı, bembeyaz karla kaplı tabiatı görmek yada bir anlığına da olsa düşünmek, dünyanın en mutlu, en huzurlu, insanı yapabiliyor bizleri bir anda. Kar yağışının sıcacık evlerimizde pencereden izlemesi bile, bizleri ,”dünya yansa umrumda değil” kıvamına getirmesi muhtemel.

Kış öyle bir mevsimdir ki,temizler her şeyi… Saklar,sarmalar, resetler bütün hayatları bir anda. Bu nedenledir ki bembeyaz bir sayfadır yeni başlangıçlar için. Kış içerde güzeldir, dışarıdakinin halini düşünemeyecek kadar da bencildir aynı zamanda.

Keşke dağ köylerindeki hamile kadınlar karla kapanan yollarda mahsur kalmasa, çocuklar kilometrelerce uzaklıktaki okullarına hasret

Her ne kadar “ bu yıl kış gelmedi,nerde o eski kışlar”gibi laflar dolaşsa da ortada,küresel ısınmanın gündemde olduğu şu dönemde kişiliğinden ödün vermemek için direnen tek mevsimdir KIŞ.


Serhat Donduran Kar yağarken sessizliğin gürültüsünü duydunuz mu hiç? Ben duydum. Sizler de kulak verin bu sessizliğe. Duyacağınızdan eminim. Kış geliyor sevgilim hazır mısın gitmeye? Tüm biriktirdiğini yalnızlığa vermeye. Zamanla geçse de sancısı ayrılığın, İlaç olmuyor zaman görmek isteyen gözlere. Sen yine de aldırma bu garip sözlere. Kış geliyor,hava soğuyor sevgilim, Üşüme… dikkat et kendine. Ben her zaman burdayım, Gidemem ki biryere Bir kere sever insan, Sevdim bir kere….

BÜLENT

DURTAŞ

Özlem Özulus


Nagihan ร ge

Yasemin Koรงyigit


Mustafa Uslu

Serhat Donduran


Ibrahim Nabi Oruรง

Nagihan ร ge


Özlem Özulus


İçimizden biri...


Hüseyin BİLGİ 29 Kasım 1987’de İzmir’in şirin bir ilçesi olan Ödemiş’te doğdum. İlköğretim ve lise eğitimimi Ödemiş’te tamamladım. Ödemişte ticaretle uğraşarak hayatıma devam etmekteyim. Küçüklüğümden beri fotoğrafa karşı büyük bir ilgi duyuyorum. İlk fotoğraf makinama 10. Sınıfta sahip oldum ve 2010 yılının Aralık ayında ilk DSLR makinamı alana kadar birçok kompakt makine kullandım. Her klasik fotoğraf sever gibi ilk başlarda dikkatimi çeken ve bana güzel gelen canlı cansız her durumu rasgele fotoğraflarken, daha sonraları ise fotoğrafın bende iki amacı olduğu farkettim ilki güzel bir anı sonsuzlaştırma aracıydı, diğer ikincisi ise geleceğe günümüz dünyasını taşımanın eğlenceli yolunu bulmuş olmamdı. Amaçlarımı edindikten sonra yaşadığım şehirdeki fotoğraf kursuna katıldım ve zaman içerisinde Ödemiş’te yaşayan birçok fotoğraf sever insanla tanıştım ve bu kişilerce kurulmuş ÖFOG adında bir grup olduğunu öğrendim ve bu grup içerisinde yer almaya başladım. Kendimi geliştirdikçe ekipman eksikliğimi hissetmeye başladım ve arzuladığım fotoğrafları çekebilmem için artık gerekli ekipmanlara ihtiyacım vardı. Bu listenin büyük bölümünü de tamamlamış bulunmaktayım. Bu zaman içerisinde amatör ve profesyonel fotoğrafçılıkla uğrasan çok sayıda dostla tanıştım, hala süregelen yakın dostluklar kurdum. Beni adeta başka bi dünyaya sürükleyen fotoğrafçılık bana daha zevkli geliyor mutlu oluyordum. Kendimi hiçbir zaman belirli bir fotoğraf alanına sabitlemek istemiyorum çünkü her fotoğraf kategorisi beni heyecanlandırıyor ve ilgimi çekiyor, ondan dolayı her fotoğraf alanında araştırmalar yapıyor ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Fakat belirtmeden de edemeyeceğim; portre ve yıldız pozlaması alanları beni en çok etkileyen ve üzerine ağırlık verdiğim fotoğraf alanlarıdır. Kendimi hiçbir zaman ne amatör ne de profesyonel olarak görmedim bu ikisi benim için çok alt ve üst kavramlar ifade etmekte olduğundan dolayı her zaman fotoğraf benim için hayatımda yer almış güzel bir hobidir ve hep de öyle kalmasını temenni ediyorum... Tüm fotoğraf severlere sevgiler selamlar.



Hüseyin BİLGİ’nin fotoğraflarından karma olarak seçilmişlerdir.


ANA Nasıl okumalı bu şiiri sana, tahta kapı, demir eldiven, sırlarımı çalan asma yediveren sendin değil mi? Fiskos yarası ellerin, gülkurusu yanağın, çağla çiçeği gözlerin ve okumaz yazmaz dillerin. Kalkıp yüzüme gülmeli, anlamasa da şiirimi. beni okutmuş ya, o yeter besbelli. Nasıl okumalı bu şiiri sana; Gelsen yanıma kınalı saçlarınla. Yokluğun bir kor içimde, yanar durur bak ana! Ömer Akşahan

Fotoğraf: Erdal Göksenin


www.facebook.com/fotogari www.fotogari.com (癟ok yak覺nda)


Bayram AKÇADAĞ

Bülent DURTAŞ


Bülent DURTAŞ


Çetin ÖZKAN


Hakan ÖKENEL

Hülya ÖZDEMİR


Hüseyin BİLGİ


Levent Aybars ÖZDEMİR

Mustafa Asım YILDIRIM


Nagihan ĂœGE


Nilgün GACAROĞLU

Serhat DONDURAN


Serhan ADIGÜZEL


Serhat DONDURAN


Yüksel İPEK


Yüksel İPEK


NOT: Akılda kalanlar, facebook grubumuza Ocak ayı içerisinde yüklenen fotoğraflar arasından Nezihe UZUNKOL tarafından seçilmiştir. Fotoğraflarınızın bu köşede yer alması için www.facebook.com/groups/ofog.35/ adresinden grubumuza yükleme yapabilirsiniz.



UZUN ODAK UZAKLIKLI OBJEKTİF KULLANMANIN SAĞLADIĞI KOLAYLIKLAR Fotoğrafçılığa yeni başlayan herkes ilk etapta kuş fotoğraflarına veya uzaktaki herhangi bir nesneyi çekmeye ilgi duyarlar. En azından fotoğraf çekmeye başladığım ilk zamanlar ben bu şekilde düşünüyordum. Bu yüzden de kit lensimin dışında aldığım ilk

objektif 70X300 uzun odak uzaklıklı objektiftir.

Bu sayımızda uzun odak uzaklıklı objektiflerin sağladığı kolaylıklardan bahsedeceğiz.


Yaklaşmada tehlike yaratan durumlar; patlama, yangın, heyelan, göçük vs. uzun odak uzaklıklı objektif gerektiren durumlardır. Yaklaşılması durumunda görüntü almanın tehlikeye düşebileceği durumlar, vahşi hayvan ve kuş gözlemciliği ve fotoğrafçılığı gibi çalışmalarda uzun odak uzaklıklı objektifler tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra gazetecilik işlerinde çekilecek kişinin çekimi hissetmemesi için de tercih edilen objektiflerdir. Özellikle magazin fotoğrafçılığında.

Görüntülemede herhangi bir objenin ön plana çıkarılması istendiğinde net alan derinliğini azaltması arka planı bulanıklaştırması nedeniyle özellikle uzun odak uzaklıklı objektifler tercih edilir.

Uzun odak uzaklıklı objektiflerin temel özelliklerinden biri de perspektif üzerinde yarattığı etkidir. Uzun odak uzaklığı, perspektif algısını azaltır ve nesnelerin perspektif bozulmalarını önemli ölçüde engeller. Birbirinden uzak olan nesnelerin normal bakışta perspektif nedeniyle algılanan boyut farklılıklarını en aza indirerek gerçek oranlarına yaklaştırır. Fiziksel olanaksızlıklar nedeniyle konuya yeterince yaklaşmanın mümkün olamadığı durumlarda göl, deniz, akarsu gibi engellerin görüntüye yaklaşmayı olanaksız hale getirmesi durumunda uzun odak uzaklıklı objektifler tercih edilir. Bu objektifler, büyük


kitlelerin bulunduğu miting ve toplantı meydanlarında hareket kabiliyetinin olmadığı durumlarda çerçeveleme için ve makine algılayıcısının etkin ve görüntülememe alanının tam kapasite ile kullanımını sağlama açısından da büyük yarar sağlamaktadır.

Fotoğrafın aktardığı mesajın gerektirdiği durumlarda; yakın temas, duygusal yakınlık, kalabalık ve dolu dolu bir çerçeve göstermek istediğimiz durumlarda en etkili objektifler uzun odak uzaklıklı objektiflerdir.

Sayısal fotoğraf makinelerinin büyük bir kısmı, küçük boyutlu algılayıcı kullanmaktadırlar. Bu tür makinelerde kullanılan uzun odak uzaklıklı objektifler, sahip olduğundan daha uzun bir odak uzaklığı etkisi yaratmaktadırlar. Bu da fotoğrafçı için ayrı bir kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Bir daha ki sayımızda farklı bir konuda tekrar buluşmak dileğiyle…

Işığınız bol olsun….

Bülent DURTAŞ


Bitmeden…

Fotoğraf: Harun ÖKENEL


www.ofogder.com (癟ok yak覺nda)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.