Demokratik Halk İktidarı İçin İşçi-Köylü Sayı 31

Page 1

Al birini vur öbürüne! krizin dalgalar› yükseldikçe hâkim s›n›f partilerinin söylemleri de yavanlafl›yor, vaatlerinin hacmi küçülüyor. Bu yüzden olsa gerek, rejimin kangrenleflmifl eflitsizliklerine, haks›zl›klar›na dair her söylem kocaman ambalajlar›yla

Bugünlerde burjuva-feodal rejim partileri, yaklaflan yerel seçimlerin de etkisiyle hummal› bir çaba içine girmifl görünüyor. “Paketler”, “aç›l›mlar”, “televizyon ekranlar›ndaki kap›flmalar” bafl›n› ald› gidiyor. Ekonomik-siyasal

önümüze sürülüyor. Bir k›sm› halk›n Alevi kimli¤ini okflarken di¤erleri çarflaf›ndan, türban›ndan çekifltiriyor. Oyun ayn› ama bu kez rolleri takas etmifller; muhafazakar CHP, demokrat, ilerici AKP ve MHP’ye karfl›!..

Bu kap›flmada devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlerin öncelikli görevlerinden birisi, birbiriyle güle oynaya taraflaflan hâkim s›n›f kliklerinin farklar›n› de¤il ortakl›klar›n›, rekabetlerini de¤il ortak amaçlar›n› vurgulamak, a盤a ç›karmakt›r. ❐Sayfa 3

I ÇIKT

‹ flflçç i - k ö y l ü

umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 31

*26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X

.

Saflaflflm ma, ezenlerle halk kitleleri aras›ndad›r!

Tersane iflçilerine reva görülenler...

Yerel seçimler yaklafl›rken rejimin kördü¤üm noktalar› üzerinden hâkim s›n›f partileri

Son bir ay içerisinde 7 bin iflçinin kriz bahane edilerek iflten ç›kar›ld›¤›, bu say›n›n 2009 y›l› içinde 20 bini bulaca¤› söylenen Tersanelerde, ifl cinayetleri de ayn› h›zla devam ediyor. ‹fl cinayetlerinin son kurban› Erdal ‹nceyol ve H›z›r Akbuluk oldu. ❐Sayfa 4

flimdiden kap›flma içine girmifltir. Bu kap›flmada devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlerin öncelikli görevlerinden birisi, birbiriyle güle oynaya taraflaflan hâkim s›n›f kliklerinin farklar›n› de¤il ortakl›klar›n›, rekabetlerini de¤il ortak amaçlar›n› vurgulamak, a盤a ç›karmakt›r. Ancak bu temel üzerinden gerçek bir halk muhalefeti örgütlenebilecektir. Daha düne kadar “etnik siyaset” yapmamay›, “din istismar›” yapmamay› siyaset ilkeleri gibi ortaya süren bu partilerin tarihin hiçbir döneminde bundan vazgeçmedikleri, s›k›flt›klar› her anda; k›flk›rtma ihtiyac› olan her dönemde halk›n ulusal, inançsal, dinsel ciddiyetlerini kulland›klar› teflhir edilmelidir. Var olan saflaflma hâkim s›n›f partileri aras›nda de¤ildir. Yalanlarla gerçekler; sorunun kayna¤› olanlarla, çözüm gücü olanlar; hâkim s›n›flar ile halk kitleleri aras›ndad›r. Ifl›k bu saflaflman›n üzerine do¤rultulmal›d›r.

Piyasa filmlerinin karfl›s›nda F›rt›na gibi esmeli! Yeni sezonun bafllamas›yla birlikte, sinema salonlar›nda yerli ve yabanc› pek çok film gösterime girdi. Egemen s›n›flar, medya yoluyla gerçeklefltirdi¤i bilinç çarp›tma ifline, beyazperdede de devam ediyorlar. ‹flte tam bu s›rada, yozlaflmaya, bilinç çarp›tmalar›na inat, gerçekten büyük emek ve fedakarl›klarla yap›ld›¤› belli olan, ancak reklam piyasas›nda kendine yer bulamad›¤› için s›n›rl› imkanlarla tan›t›m› yap›labilen birkaç sinema filmi onurlu bir duruflla MURO’lar›n karfl›s›na dikiliveriyor. Bu filmlerden biri olan; yönetmenli¤ini Kaz›m Öz’ün yapt›¤› FIRTINA, di¤er ad›yla BAHOZ, s›n›rl› imkanlar›yla gösterime girdi. S›n›rl› imkanlar›yla diyoruz, çünkü ne büyük maliyetler gerektiren TV reklamlar›nda görebildik onu, ne de büyük sinema salonlar›nda yer bulabiliyor. ❐Sayfa 14

‹flçi-köylü’den Krizin faturas›n› ödememek için, egemenlerin krizini derinlefltirelim! ❐Sayfa 2

Özürlü bir kampanya Esasen sadece Ermeni soyk›r›m› meselesinde de¤il genel olarak tarihin okunmas›nda s›n›fsall›¤› reddeden ya da daha hafif olmamak üzere görmezden gelen her yaklafl›m eninde sonunda sömürücü hakim s›n›flara yarar. Özel olarak Ermeni soyk›r›m› için de böyledir. ‹flte tam da bu nokta yani sorunu s›n›f-

Gençli¤in öfkesi sokaklara taflt› Polis terörüne yönelik halk›n öfkesi Yunanistan’›n her yerini yang›n yerine dönüfltürdü. Toplumdan polis terörünü kan›ksamas› isteniyor. Nazilere karfl› onuruyla direnen, 1970’lerde faflist askeri darbeyi deviren halk bu kez de zulme bafl e¤meyece¤ini gösteriyor… Yunanistan’da on befl yafl›ndaki lise ö¤rencisi Aleksis Grigoropulos’un, polis taraf›ndan vurularak öldürülmesiyle bafllayan protesto eylemleri ayak-

Ekonomik krizin yükü alt›nda en fazla ezilen kesimlerden biri de köylüler. Erzincan ve Mersin’de görüfltü¤ümüz köylü ve tar›m iflçilerinden, a¤›z birli¤i etmiflçesine krizle ilgili sorular›m›za “biz zaten hep krizdeydik, kalan bir can›m›z var” yan›t›n› ald›k. ❐Sayfa 5

siyasi temsilcisi Kemalistler, ‹TF siyasetini uygulamaya devam ettikleri gibi (iskan kanunlar›ndan, mübadelelere, amele taburlar›ndan varl›k vergisine y›¤›nla somut örnek say›labilir) ‹TF kadrolar›n›n -“ifle yarar”bir k›sm›na da sahip ç›km›flt›r, yani soyk›r›m›n suçlular› aras›nda say›lmalar› gerekir. Soyk›r›m faili Talat Pafla’n›n an›t mezar› Hürriyet-i Abide tepesinde dururken “suç yok, suçlu da yok” diye nara atanlarla “ben kendi pay›ma özür dilerim” diyenler her fleyden önce Türk hâkim s›n›flar›n›n soyk›r›mdaki sorumlulu¤unu saklamakta ortaklaflmaktad›rlar. ❐Sayfa 8

sal özünden koparmak Türk hakim s›n›flar›n›n ekme¤ine ya¤ sürmektir. Ermeni soyk›r›m›n› kim tezgahlam›flt›r? Osmanl›’n›n son y›llar›nda iktidar› ele geçiren Türk komprador burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n siyasal temsili olan ‹ttihat ve Terakki F›rkas› (‹TF) bu soyk›r›m› (Alman emperyalizminin ç›karlar› gere¤ince de) planlam›fl ve ad›m ad›m uygulam›flt›r. Soyk›r›m suçlusu olarak Malta Adas›’nda tutulan ‹TF kadrolar›n›n bir k›sm› Kemalistlere s›¤›nm›flt›r, bizzat yine Kemalistler bu soyk›r›mlardan ve onlar› “kurtarma çabalar›ndan” gururla söz ederler. Yani, ‹TF sonras› Türk komprador burjuvazisinin ve toprak a¤alar›n›n

lamaya dönüfltü. Daha öncesinde özellikle ö¤rencilerin hak arama mücadelesine yönelik sald›r›lar ve k›sa bir süre önce de bir Pakistanl› göçmenin polis taraf›nda öldürülmesiyle artan öfke, bu son olayla art›k taflm›fl durumda. Hele de Yunan polisinin öldürmedeki rahatl›¤› toplumda tepkinin daha da artmas›na neden oldu. Görgü tan›klar›n›n anlatt›klar›na göre, 6 Aral›k Cumartesi günü saat 21.00 dolaylar›nda Atina’n›n Eksaphia Mahallesi’nde arkadafllar›yla sokakta oturan Aleksis Grigoropulos, iki polisin tacizine maruz kald›. Çevredekilerin tepkisiyle olay yerinden uzaklaflan polisler k›sa bir süre sonra tekrar olay yerine dönerek Aleksis Grigoropulos’u silahla vurarak katlettiler. ❐Sayfa 10

S›n›fsal Yaklafl›m

Emekçinin gündemi

Kriz sald›rganl›¤›na barikat enternasyonal!

Ormana bak›p a¤ac› tek görmek

❐Sayfa 3

Onlar zaten hep krizdeler

❐Sayfa 4

Pusula Temel sorunlar›m›z› kavray›p, çözüme bir ad›m daha atal›m! ❐Sayfa 11

Evrensel Bak›fl Öfkeden isyan do¤ar! ❐Sayfa 13


‹flçi-köylü 2

Kampanya

Kampanyam›za dair birkaç not... Son dönemlerde emekçilerin gerçekleri ö¤renme, haber alma hakk› üzerindeki bask›lar önemli oranda artt›. Hat›rlanaca¤› gibi gazetemiz bu sald›r›lar›n da gündemde olmas› vesilesiyle “Daha nitelikli bir kitle çal›flmas› için daha nitelikli bir yay›n” bafll›¤› ile bir kampanya bafllatm›flt›. Yaklafl›k 2.5 ayd›r devam eden kampanyam›z bizlere zengin deneyimler sundu. Daha nitelikli bir yay›n›n okurlar›m›zla birlikte yarat›lmas›, okurlar›m›z›n gazetemizi daha fazla sahiplenmesi hedefi ile gerçeklefltirilen kampanya ile bu noktalarda önemli ad›mlar att›k. Kampanyam›z›n ilan edilmesi ile birlikte birçok bölgede bu faaliyeti yürütecek okurlar›m›zla biraraya gelerek sürece dair de¤erlendirmeler yapt›k. Gazetemizin kitle faaliyetimizin önemli ve flu an için en etkili araçlar›ndan biri oldu¤u gerçekli¤inden yola ç›karak sürecin nas›l örülece¤ine dair fikir al›flveriflinde bulunduk. Semtlerde, derneklerde, iflçi s›n›f› içinde faaliyet yürüten okurlar›m›z, yoldafllar›m›z, ailelerimizle biraraya gelerek kampanyam›z›n güncel önemi üzerine tart›flt›k. Start› verilen kampanyam›z›n okurlar›m›z›n katk›lar› ve çabalar› ile verimli bir flekilde yürütülebilece¤i aç›kt›. Çal›flmalar›na bafllad›¤›m›z kampanya boyunca yürütülen tart›flmalar sonucunda; merkezi yerlerde kitlesel gazete da¤›t›mlar›, görsel araçlarla zenginlefltirilerek yayg›n ve sesli semt da¤›t›mlar›, çevremizdeki okurlar›m›z›n gazetemize daha fazla yazmas› için teflvik edilmesi, da¤›t›mlarda yeni bölgelere aç›lmak, el ilanlar›, bildiriler ile tan›t›m yap›lmas› gibi öneriler tart›fl›lm›flt›. Ankara, ‹zmir, Malatya, Erzincan,

Dersim, ‹stanbul ve Diyarbak›r’da; Çukurova merkezli olarak Adana’da, Bursa’da okurlar›m›zla biaraya gelerek sürece, sosyalist, devrimci ve yurtsever bas›m üzerindeki bask›lara, gazetemizin bu süreçtekine önemine ve kampanyaya dair zengin tart›flmalar yürüttük. Van, Antep ve Nevflehir’deki okurlar›m›z da kampanya do¤rultusunda okur toplant›lar› gerçeklefltirdi. Okurlar›m›zla bir önceki y›l gerçeklefltirdi¤imiz okur toplant›lar›n›n deneyimi ile kampanya üzerine konufltuk. Böylelikle okur kitlemizin gerçekli¤ine gazetemize bak›fl›na dair daha somut, objektif bilgiler edinmifl olduk. Okurlar›m›zla paylafl›mlar›m›z›n artmas› aram›zdaki yoldafll›k iliflkilerinin geliflmesine de vesile oldu. Okurlar›m›z birçok bölgede gazetemizin resimlerinden, kullan›lan dile, periyodundan yaz›lar›n içeri¤ine kadar genifl bir yelpazede önerilerde bulundu, elefltirdi. Okurlar›m›z›n, gazetemizin yay›mlanmas› sürecinde daha aktif olarak yer almas› esprisi bu anlam›yla somut bir gerçeklik haline dönüfltü. Kampanya ile birlikte yaflanan canl›l›k gazetemizin sayfalar›na da yans›d›. Daha önce faaliyetin yans›mad›¤› birçok bölgede zengin içeriklerle yap›lan haberler yay›nland›. Haber ak›fl›n›n oldu¤u birçok alandan daha nitelikli çal›flmalar göze çarpt›. Kültür-sanat yaz›lar›ndan ekonomiye, Kürt ulusal sorunundan, kad›n sorununa kadar genifl bir yelpazede okurlar›m›z gazetemizi besledi. Gazetemizin kampanyas›na sadece okurlar›m›z de¤il egemenler de sessiz kalmad›. Kampanyadan sonraki ilk say›yla birlikte gazetemiz kapat›ld›. Bunu protesto etmek ve devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki bask›-

Eksiklerimizi gördük...

lar› protesto etmek amac›yla Kad›köy ‹skele Meydan›nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bu süreçte Ankara, ‹zmir ve yurtd›fl›nda okurlar›m›z›n bas›n aç›klamalar› ile sürece tepki göstermesi de oldukça önemliydi. Yolumuza Özgür Gelecek ile devam ettik. Ancak bu kez de Amed’deki okurlar›m›z›n DTP milletvekilleri Emine Ayna ve Sebahat Tuncel’le yapt›klar› söylefli bahane edilerek Özgür Gelecek kapat›ld›. Bask›lar sadece gazetemizin kapat›lmas› ile s›n›rl› kalmad›. Gazetemiz eski çal›flanlar›, okurlar›m›z evlerinden terör estirilerek gözalt›na al›nd›. Ve dört okurumuz tutuklanarak Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’ne sevk edildi. Köklerimize daha s›k› sar›larak yürüyüflümüze Yeni Demokrasi ile devam ettik. Kapatmalara ra¤men birçok semtte okurlar›m›z sesli ajitasyonlarla yayg›n da¤›t›mlar gerçeklefltirdi ve bunu bas›n aç›klamalar› ile sona erdirdi. Ç›kard›¤›m›z pullar, bildiriler birçok bölgede etkili bir araç haline geldi. Birçok alanda okurlar›m›z kitle örgütleri ve sendikalar› gezerek gazetemize yeni aboneler yapt›. Bu süreçte gazetemizin tiraj›nda da art›fl oldu. Ve kampanya öncesinde alanlarla ilgili yaflad›¤›m›z mali sorunlar›n çözümünde de belli ad›mlar at›ld›. ‹zmir’de okurlar›m›z›n kampanya ekseninde devrimci, sosyalist ve yurtsever bas›n›n kat›l›m› ile düzenledi¤i “Toplumsal ayd›nlanmada muhalif bas›-

Bizler Sar›gazi ‹K okurlar› olarak “Daha nitelikli bir kitle faaliyeti için daha nitelikli bir gazete” fliar›yla bafllatt›¤›m›z kampanyam›z çerçevesinde 25 ‹K okuru olarak biraraya gelerek gerçeklefltirdi¤imiz faaliyette Sar›gazi’nin hiç girilmedik mahallelerine girdik. Çalmad›k kap›, girmedik sokak b›rakmaks›z›n h›z kesmeden sürdürdük da¤›t›m›m›z›. ‹nsanlar›n dertlerini dile getirdi¤i faaliyetimizde, gazetemiz hakk›nda ajitasyon eflli¤inde bilgiler verdik. Ekonomik krizin emekçi halk›n de¤il egemenlerin sorunu oldu¤unu, krizin faturas›n›n emekçilere yüklenmek istendi¤ini kitlelere A/P eflli¤inde anlatt›k. Bu süreçte gazetemiz ‹flçi-köylü’nün gerçekleri yazd›¤› için patron-a¤a devleti taraf›ndan kapatt›¤›na da dikkat çektik. Tabii ki faaliyetçi arkadafllar›n da eksiklikleri vard›. Bu eksikliklerin bafl›nda ald›¤› bilgileri prati¤e dökememek, kitleyle iletiflime geçememek geliyordu. Bu da inisiyatif ve sorumlulu¤un bir kez daha ne kadar önemli oldu¤unu bizlere gösterdi ve daima ileriyi düflünmek ve hedef koymak zorunda oldu¤umuzu bir kez daha hat›rlatt›. Ancak bunlar moralimizi bozmad›. Çün-

n›n rolü” bafll›kl› panel dikkat çeken bir çal›flma oldu. Kampanya boyunca elimize ulaflan yaz›, mektup ve yorumlarla bir say›da iki gazete ç›kar›labilecek bir birikim olufltu¤unu da eklemek anlaml› olacakt›r. Bu süreçte gündeme daha yo¤un bir flekilde giren kriz de kampanyam›zla birlikte ifllendi. Okurlar›m›z gerçeklefltirdikleri bas›n aç›klamalar›nda krizin emekçilere fatura edilmek istendi¤ini dile getirdi. KESK ve D‹SK’in Ankara’da düzenledi¤i mitingde bask›lar› protesto ederek gazetemizin da¤›t›m› gerçeklefltirildi. Kampanyam›z devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki bask›lar›n artt›¤› ve devrimcilerin, komünistlerin kitlelerden tecrit edilmek istendi¤i bu süreçte önemli bir ad›m oldu. Emekçilerin haber alma hakk›n›, do¤ru bilgiye ulaflmas›n› engelleyerek, önce Yaflar Büyükkan›t ard›ndan ‹lker Baflbu¤’’un aç›klad›¤› “umudunun k›r›lmas›” konseptine karfl› mütevazi bir çaba olarak tarihe not düfltü. Kampanyam›z daha yayg›n bir kitle çal›flmas› ve daha nitelikli bir yay›n hedefi ile küçük ama ileri do¤ru at›lan bir ad›m olarak de¤erlendirilmeli.

Kampanya faaliyetiyle Daha sonra elimize geçen bildirileri daha yayg›n yani Merhabalar… gazetemizi almayanlara dahi verdik. Pullar› mahallelerde Emekçi halk›m›z›n hoflnutsuzlu¤unun artmaya bafllad›¤› uygun yerler yap›flt›rd›k. ve bunun pratik yans›malar›n›n kendini sokaklarda daha Semtlerde yapt›¤›m›z çal›flmalar›n fazla gösterdi¤i bir sürece denk geldi görsellik ve kal›c›l›k yaratamamas›nda kampanyam›z. önemli bir eksiklikti. Ayr›ca gazetenin Ve biz de Bursa ‹K okurlar› olarak ad›n›n son süreçteki kapatmalardan üzerimize düflen görevleri yerine gekaynakl› üst üste de¤iflmesi baz› kifliler tirmek için harekete geçtik. Sürecin üzerinde yan›lsamalar yaratsa da nebafl›nda yapt›¤›m›z ilk toplant› neler yadenlerini aç›klad›¤›m›zda anlay›flla karfl›pabilece¤imiz ve neler yapmam›z gelad›lar. rekti¤ine dairdi. Kampanya sürecini Sonuç olarak tüm bunlara ra¤men kabataslak bir güzergâha oturttuk. Ankampanya oldukça olumlu geçti. Yeni cak flartlar ve imkanlar nedeniyle baz› gitti¤imiz bir semtte faaliyet yürüttü¤üfleyler planlad›¤›m›z gibi olmad›. Örnemüz önceki semtlere oranla daha fazla ¤in kampanya araçlar›n›n yetersiz olgazete da¤›tt›k. Yan›s›ra eski bir semtimas›, bafllang›çta yaln›zca gazete üzemizde çal›flmay› yo¤unlaflt›rarak say›y› rinden hareket etmemize neden oldu. iki kat›na ç›kartt›k. Böylece hem elimizElimizdeki tek ve en önemli araç olan deki mevzileri güçlendirdik hem de yegazetemizle baflbafla kald›k. Biz de kenni mevziler kazanm›fl olduk. Yapt›¤›m›z di s›n›rlar›m›z› zorlayarak bu arac› olaat›l›m amac›na ulaflm›flt›. fiimdiki hedefibildi¤ince daha fazla kifliye ulaflt›rmay› miz kampanya sürecinde yakalad›¤›m›z hedefimize koyduk. Bafllang›ç olarak bu çizgiyi genele yaymak, kampanya yapt›¤›m›z yanl›fllar› ortadan kald›rmabitti¤inde de bu ak›fl› süreklilefltirmek. l›yd›k. Da¤›t›mlar›m›zda gitti¤imiz her semtte her kap›y› (Bursa ‹K okurlar›) çal›yorduk. Bunun faydas›n› da fazlas› ile gördük. Ald›¤›m›z olumlu tepkiler bizi daha fazla heyecanland›r›yordu. Kap›lar› çalarken yaflad›¤›m›z tereddüdü ortadan kald›r›yordu. Olumlu tepkilerden ald›¤›m›z Merhaba; bu moralle, aç›lan her kap›ya daha canl›, daBizler Gebze ‹K okurlar› olarak, gazetemizin bafllatm›fl oldu¤u ha kendinden emin, daha güven verici bir ifa- daha nitelikli bir kitle faaliyeti için daha nitelikli bir gazete deyle ç›k›yorduk. Bu ister istemez kap›y› kampanyas› do¤rultusunda çal›flma içindeyiz. Özellikle son dönemaçan kifliyi de etkiliyordu. Düflünün size ka- lerde gazetemize yönelik bask› ve y›ld›rma politikalar› artm›fl bulunp›y› açan birinin karfl›s›na yorgun arg›n, maktad›r. Faflizm asl›nda her alanda bunu yapmaktad›r. Bizlerin de umutsuz, tereddüt dolu bir ifadeyle ç›karak her alanda faaliyetimize s›ms›k› sar›larak, bu sanc›l› süreci iyi bir flekimi etkileyebilirsiniz ki? kilde örmemiz gerekir. Özellikle son dönemlerde yap›lan mitingler, Yapmam›z gereken di¤er önemli fley ise fabrikalardaki direnifller, iflçi s›n›f›n›n hareketlili¤inin belirtileridir. daha fazla semte gitmekti. Ancak bunda fazBizlerin bu grevlerin, direnifllerin bir parças› olmas› gerekir. la baflar›l› olamad›k. En önemli nedenlerinBu anlamda gazetemizi daha genifl kitlelere vererek, gazetemizin den biri zaman yetersizli¤iydi. Kampanyaya içeri¤ini kitlelere kavrat›c› flekilde anlatmam›z gerekir. Bizler ne kat›lan bütün arkadafllar›n çal›flmas›ndan kaykadar çok kitlelerle bütünleflirsek, faaliyet alan›m›z da bir o kadar nakl› haftada yaln›zca bir gün genel da¤›t›m genifllemifl olur. Kitlelerle birlikte direniflin simgesi olmam›z gerekir. yapabiliyorduk. Dolay›s›yla bir günde en faz(Gebze ‹K okurlar›) la iki semte gidebiliyorduk.

kü gazetemiz hakk›nda yap›lan olumlu söylemlerle birlikte insanlar sadece kampanya için evlerinin kap›lar›n›n çal›nmamas›, devaml› ulaflt›r›lmas›n› istediler. Bu da bizler için olumlu bir elefltiri. Daha sonra A/P eflli¤inde ajitasyonlu bir flekilde Sar›gazi’nin ifllek yeri olan merkeze do¤ru yürünmeye baflland›. Halk›n tepkisi oldukça iyiydi. Demokrasi Caddesi üzerine gelindi¤inde bir arkadafl›m›z bas›n metnini okudu ve “Devrimci bas›n susturulamaz” sloganlar›n› atarak faaliyetimizi sonland›rd›k. (Sar›gazi ‹K okurlar›)

Merhaba Biz Antep ‹K okurlar› olarak bir okur toplant›s› yapt›k ve gazetemizi de¤erlendirdik. Toplant›da gazetemizin niteli¤inin art›r›lmas› için baz› görüfller sunduk: - Dilin daha sade kullan›lmas›, - Hem siyasi, hem de ekonomik anlamda yap›lan çal›flmalar›n, devrimcilerin esas çal›flma noktas› oldu¤unun alt› çizilmesi, - Sistemin gençli¤i kifliliksizlefltirmesi yönündeki politikalar›n daha iyi teflhir edilmesi ve bu kifliliksizlefltirme ile ilgili iyi politikalar üretilmesi,

‹flçi-köylü’den Krizin faturas›n› ödememek için, egemenlerin krizini derinlefltirelim!

s›n›rlar›m›z› zorlamaya çal›fl fl››yoruz

Merhaba;

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

- Gündeme daha çok müdahale edebilmek için sistemin teflhir edilmesi ve bunlarla ilgili alternatif politikalar›n oluflturulmas›, - Kad›nlar›n sorunlar›na daha fazla yer ayr›lmas›. - Gazete okurlar›n›n politik seviyesini art›rmak için politik ve felsefi yaz›lar›n art›r›lmas›, - Merkezi e¤itim çal›flmalar›n›n yap›lmas›, - Çal›flma yap›lan bölge ile ilgili detaylar›n aktar›lmas›, - Her bölgede do¤al muhabirli¤in art›r›lmas›. Biz Antep ‹K okurlar› olarak sundu¤umuz bu görüfllerimizin gazetenin niteli¤ini art›raca¤› düflüncesindeyiz. Herkese iyi çal›flmalar. (Antep ‹K okurlar›)

Kriz; dünya genelinde milyonlar› aflan say›daki iflsiz art›fl›yla ve hak gasplar›yla etkisini gösteriyor. Egemenler bir taraftan “ayn› gemideyiz”, “uzlaflma”, “birlik-beraberlik”, “zor günleri dayan›flmayla atlatma” söylemlerini art›rm›flken, di¤er taraftan iflçi k›y›mlar›yla, uzun süreli çal›flt›rmalarla ve daha birçok alandaki hak gasplar›yla-sald›r›lar›yla krizden nemalanmaya, faturay› emekçilere kesmeye bafllad›lar. ‹flten at›lmalar özellikle otomotiv ve tekstil sanayiinde yo¤unlaflm›fl durumda oldu¤undan Bursa ve Kocaeli’deki iflçi k›y›mlar› daha çok göze çarpmaktad›r. Oysaki ülkenin birçok yerinde durgunluk aylar öncesinden bafllad›¤› için iflten atmalar, ücretsiz izinler çok daha önceden yaflanmaya bafllam›flt›. Gündemde çok fazla yer tutmayan-unutulan sadece ülkemizin farkl› kentlerindeki iflçiler de¤il; köylüler de hiç “akla” gelmemektedir! Ziraat Odalar›n›n yapt›¤› birkaç bas›n aç›klamas›n›n d›fl›nda yaflad›klar› sorunlar ve krizle birlikte gittikçe yoksullaflan, borçlar›n› ödeyemeyip tefeci-tüccar›n ve bunlar›n “modern hali” olan bankalar›n eline düflen köylüler tam anlam›yla k›r yaln›zl›¤›na b›rak›lm›fllard›r. Krizin sadece ‹stanbul ve birkaç büyük flehirdeki emekçileri de¤il, Türkiye’nin her taraf›ndaki emekçileri etkiledi¤ini görmek ve buna göre çal›flmalar›m›z› planlamak, yaflama geçirmek zorunday›z. Çünkü kriz süreçleri kitlelerin çok daha h›zla harekete geçti¤i, baflkald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤›, kendili¤inden de olsa eylemlerin artt›¤› dönemlerdir. Tüm bunlar, egemen s›n›flar›n daha fazla kâr amaçl› kriz sürecini f›rsata dönüfltürmesinin önüne geçmekte, dahas› sistemin güvenli¤i, gelece¤i tehlikeye düflmektedir. Bu nedenle egemenler, halk›n üzerindeki bask›y›-fliddeti art›rmakta, muhalif kesimleri etkisizlefltirmeye çal›flmaktad›rlar. Tüm bu sayd›klar›m›z›n d›fl›nda do¤algaza, elektri¤e, suya, akaryak›ta, ulafl›ma yap›lan zamlarla faturalardaki miktar emekçilerin ödeyemeyece¤i bir duruma gelmifltir. OECD ülkeleri aras›nda Türkiye’nin en pahal› elektri¤i kullanmas›, petrol fiyat›nda spekülasyonlarla oluflan balon dünya piyasalar›nda sönerken Türkiye’de enerji fiyat›n›n halâ en yüksek seviyede olmas› akaryak›t fiyat›n›n yar›s›ndan fazlas›n›n vergi olmas›, halk›m›z›n bu faturalar yoluyla nas›l soyuldu¤unu ortaya koymaktad›r. K›saca, birçok çeliflkiyi-sorunu atlayarak çizmeye çal›flt›¤›m›z tablodan da görülece¤i üzere egemenler krizin faturas›n› emekçilere ödetmeye bafllam›fl durumdad›r. Emekçilerin “krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” fliar› do¤ru olmakla birlikte bu fliar›n hakk›n› verebilmek ancak kitlelerin sisteme yönelik can al›c› hamleler yapabilmeleriyle olabilecektir. Bunun gerçekleflebilmesi de örgütlenecek tepkinin tüm bu sayd›klar›m›z› kapsamas› ve devrimci ve komünistlerin önderli¤inde olmas›na ba¤l›d›r. Fakat mevcut duruma bak›ld›¤›nda devrimci ve komünistlerin bu sürece yeterince haz›rlanamam›fl olduklar›n› görmekteyiz. Çeflitli ifl kollar›nda komitelerin olmas›, sendikalarda devrimci çizginin hakim olmas› için daha aktif mücadele verilmesi, semtlerde çeflitli örgütlenmelerin yarat›lm›fl olmas›, köylülerin çeflitli örgütlülüklerde asgari oranda olsa dahi toplanm›fl olmas› gibi örneklerini ço¤altabilece¤imiz birçok alanda çal›flmalar yap›lm›fl olmal›yd›. Baz› alanlarda belli çal›flmalar yap›lm›fl, belli örgütlenmeler oluflturulabilmiflse de bunlar›n kitlelerin tepkisini kucaklay›p devrim perspektifi ile yönlendirebilecek oranda olmad›¤› ortadad›r. Bununla birlikte unutulmamas› gereken kriz zamanlar›nda harcayaca¤›m›z eme¤in karfl›l›¤›n› kriz öncesine göre kat kat daha fazla al›r›z, daha h›zl› ilerleriz. Bu bilinçle hiç zaman kaybetmeden tüm alanlarda mevcut say›m›za bakmadan (tek bir kifli olsak bile) ezilen-emekçi kesimler içindeki çal›flmam›z› yo¤unlaflt›rmam›z ve krizin faturas›n› sistemin sahiplerine ödetecek eylemlilikler sürecine girmemiz gerekmektedir. Geliflmelere (iflten ç›karma, ücretsiz izinler, köylülere icralar, yeni zamlar vb.) an›nda tav›r almak, h›zl› refleks göstermek, direnifller örgütlemek gerekmektedir. Çal›flmalar›m›zda hiçbir flekilde gözden kaçmamas› gereken iki temel husus vard›r. Bunlardan birincisi; krizin halk›m›z›n her kesimini etkiledi¤ini bilerek sadece iflçilerin de¤il, köylülerin, kamu emekçilerinin, ö¤rencilerin, küçük iflletme sahiplerinin aras›na girmeliyiz. Ve herhangi bir kesimdeki emekçinin di¤er kesimlerdeki emekçilerin taleplerini sahiplenmesini sa¤layabilmeliyiz. ‹kincisi ise; çal›flmalar›m›z› sadece ekonomik temelde yürütme hatas›na düflmemektir. Sadece ekonomik taleplerle hareket etmek, sistem içinde kalmak, reformculu¤a düflmek ve eninde sonunda krizin faturas›n› yine emekçilerin ödemesine yol açmak demektir. Ekonomik taleplerimizi demokratik halk iktidar› u¤runa devrimci mücadeleye tabi k›lmay› baflarmal›y›z. Yaflad›¤›m›z sorunlar›n kayna¤›nda oldu¤unu, sorunlar›n çözümünün sistemin de¤iflmesi ile mümkün olaca¤›n›, bunun için demokratik devrim için mücadeleyi yükseltmenin zorunlu oldu¤unu anlatabilmeliyiz. Siyasi teflhirimizi her alanda her yerde yapmal›y›z. Her alan kendi özgünlüklerini de¤erlendirerek bir an önce harekete geçmeli ve ezilen tüm kesimlerin aras›na gitmelidir. Ekonomik ve siyasi teflhirlerle ilgili somut hedefler belirlenmelidir. Bunlar baz al›narak en genifl ortakl›klar sa¤lanmal› ve üretimden gelen gücün kullan›lmas›, iflgaller, yürüyüfller, “kredi borçlar›n›n”, faturalar›n ödenmemesi gibi birçok eylem yap›labilir. Ancak bu flekilde “krizin faturas›n› ödemeyece¤iz!” söylemi somut hale gelir ve fatura krizinsistemin sahiplerine ödettirilir. Baflkan Mao’nun “‹flimiz çok/zaman yok/dünya dönüyor/ hayat zorluyor/ on bin y›l çok uzun/ sar›l güne, sar›l saate” sözleri her zamanki gibi “gelece¤e giden yol”da rehberimiz olmal›d›r!


‹flçi-köylü 3

Politika-yorum

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Al birini vur öbürüne! Bugünlerde burjuva-feodal rejim partileri, yaklaflan yerel seçimlerin de etkisiyle hummal› bir çaba içine girmifl görünüyor. “Paketler”, “aç›l›mlar”, “televizyon ekranlar›ndaki kap›flmalar” bafl›n› ald› gidiyor. Ekonomik-siyasal krizin dalgalar› yükseldikçe hâkim s›n›f partilerinin söylemleri de yavanlafl›yor, vaatlerinin hacmi küçülüyor. Bu yüzden olsa gerek, rejimin kangrenleflmifl eflitsizliklerine, haks›zl›klar›na dair her söylem kocaman ambalajlar›yla önümüze sürülüyor. Bir k›sm› halk›n Alevi kimli¤ini okflarken di¤erleri çarflaf›ndan, türban›ndan çekifltiriyor. Oyun ayn› ama bu kez rolleri takas etmifller; muhafazakar CHP, demokrat, ilerici AKP ve MHP’ye karfl›!..

H›z›r Pafla sofras› yeniden kurulurken 9 Kas›m’da yüzbinin üzerinde kat›l›mla Ankara’da yap›lan mitingin ard›ndan Aleviler, rejimin “unutma”, “görmezden gelme” politikalar›na sessiz kalmayacaklar›n› ilan ettiler. Bu ayn› zamanda yerel seçimler öncesi kollar›n› s›vayan rejim partileri için H›z›r Pafla sofras›n› açmakya vesile oldu. AKP’li Reha Çamuro¤lu’nun gayretkeflli¤iyle bir süre önce gündeme getirilen “Alevi Aç›l›m›”n›n fiyaskosu bu kez “tekrar edilmek” istenmiyor anlafl›lan. Alevi dedelerinin maafll› memurlu¤a terfi ettirilmesinden, fiili olarak zaten iflleyen Cemevlerine resmiyet

tan›nmas›na kadar bir dizi etliye sütlüye dokunmayacak “aç›l›m›n” ortak yan›, yüzy›llard›r kanla, sürgünle, asimilasyonla terbiye edilmeye çal›fl›lan Alevilerin Kemalist rejimle hesaplaflma noktalar›na temas etmemesidir. Kanl› ayak izleri Erzincan’a, Malatya’ya, Marafl’a, Çorum’a, Sivas’a uzananlar›n eliyle bu kadar› oluyor nas›lsa. Bu konuda sicilinin daha temiz oldu¤unu zanneden AKP bafl› çekerken, “›rkç›l›¤a, ayr›mc›l›¤a karfl› oldu¤unu, Alevilerin inanç ve kültür temelinde s›k›nt›lar›n›n bulundu¤unu ve her türlü aç›l›ma destek vermeye haz›r olduklar›n›” söyleyen MHP Baflkan› Bahçeli “demokratça” tebessüm ediyor bize. Ama hemen arkas›ndan “bu topraklarda yaflamalar›n›n” bedelini de ekliyor: “Aziz vatan topraklar›nda ve birarada yaflayabilecek temel de¤erleri benimse-mek”! Demek ki Alevilerin yaflam alan› yine Türk-‹slam k›rm›z› çizgileriyle s›n›rl›.

Velev ki Baykal türbana sar›lm›fl olsun! Öte yandan “irticac›lar›n”, “laik düzenin düflmanlar›n›n” ülkeyi teslim almas›na ramak kalm›fl telafl›yla verdi¤i her demeçle halk›n yüre¤ine korku salan CHP’li Baykal, türbanl› kara çarflafl› halktan insanlar› kucaklama merasimi düzenlemekle meflgul flu aralar. Türban›n, çarflaf›n “laik düzen düflmanlar›n›n” bayra¤› oldu¤unun,

Art›k muhalefetteki klikler dahi “ekonomik olarak düze ç›k›laca¤›na”, “fakirli¤in-yoksullu¤un ortadan kald›r›laca¤›na”, “refah devletine ulafl›laca¤›na” dair demagojilerde kullan›lamaz olmufltur.

S›n›fsal Yaklafl›m KR‹Z SALDIRGANLI⁄INA BAR‹KAT ENTERNASYONAL! Emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› bütün krizlerde, adet oldu¤u üzere alabildi¤ine karanl›k bir tablo çizmek, felaket senaryolar› eflli¤inde “batan gemi”den söz etmek ve nihayet yaflanan kay›p/iflaslar gerekçe gösterilerek faturan›n emekçilere kesildi¤i sürece geçmek hedeflenir. Neredeyse bütün ülkelerde son birkaç y›la yay›lan bir periyotta flu veya bu biçimde kendini hissettiren, dünya ölçe¤inde ise 2006’dan itibaren ayak sesleri duyulan kriz, hat›rlanaca¤› gibi 2007’deki bafllang›ç sürecinin ard›ndan bu y›l›n bafllar›nda g›da sektörüyle uç vermifl ve büyük çalkant›lara yol açm›flt›. Geçen ay›n sonlar›nda BM Kalk›nma Program› Baflkan› K. Dervifl’in, “milyonlarca kifli ac› çekecek” (21.11.08), DB Baflkan› R. Zoellick’in “kriz yak›n zamanda iflsizlik krizine dönüflecek” (22.11.08) dedi¤i noktaya h›zla gelinmifltir. Ülkemiz baflta olmak üzere birçok ülkede her ay on binlerce iflçi soka¤a at›lmaktad›r (örnek olsun, yaln›zca Tuzla tersanelerinde ifline son verilen iflçi say›s› 1 ay -15 Kas›m/15 Aral›k- içerisinde 7 bin kiflidir). Yaflananlar›n son derece net bir aç›klamas› bulunmakt›r. Sistem ciddi bir bunal›ma sürüklenmifl, ortaya bü-

yük bir fatura ç›km›fl ve “çarklar›n” dönmesi, “oyun”un devam etmesi için bu a盤›n bir an önce kapat›lmas› gerekmifltir. Sorun bu faturay› kimin ödeyece¤idir. S›n›f mücadeleleri tarihi, ayn› zamanda bu faturay› ödetmelerin de tarihi olarak kabul görmelidir. Daha organize olmay› baflarmas› ve bu anlamda güçlü bir pozisyon almay› becermesini bilenin faturay› karfl› tarafa y›kt›¤› bu süreçler, s›n›f mücadelesinde belli dönemlere aç›l›fl f›rsatlar› sunmufllard›r. Yerleflik düzenin devam› aç›s›ndan böyle bir yenilikten söz edilemeyece¤ini düflünenler yan›lmaktad›r. Buradaki yenilik egemenler bak›m›ndan geçmifle göre çok daha a¤›r koflullarla örülü süreçlere yelken açma f›rsatlar› vermektedir. Tarihsel süreçte bunun say›s›z örnekleri bulunmaktad›r. Belle¤i zay›f olanlar, k›yas› çokça yap›lan 1929 dahil birçok kriz dönemi sonras›n› gözden geçirmelidir. Faflizmin bölgesel de¤il, dünya ölçe¤inde etkinlik kurdu¤u, dünya savafllar› ç›kard›¤› aflamalar kriz sonras›nda gelmifltir. Ha keza, gerici ve faflist devletlerde daha bask›c› ve otoriter yeniden yap›lanma do¤rultusunda, dünya çap›nda sald›rgan, iflgalci ve müdahaleci bir emperyalist sald›rganl›k eflli¤inde yürütülen kampanyalar

fleriat›n simgesi oldu¤unun 盤›rtkanl›¤›n› bir an elden b›rakmayan Baykal’›n durum izah› daha vahim: “Ne yani, bana gelene git mi deseydim”! CHP ve Baykal’›n seçime dönük bakkal hesab› iflte böylesine inand›r›c›l›ktan uzak, ama 1940’larda ilahiyat fakültelerinin, zorunlu din dersinin mimarl›¤›n› yapan CHP’nin çizgisine gayet uygun. Yerel seçim arifesinde hükümetinden muhalefetine rejim partilerinin asla tutulmayacak sözler vermesi, albenili vaatlerde bulunup sonras›nda hiçbir fley olmam›fl gibi ulusal sorundan, kimlik ve inanç sorunlar›na, e¤itimden adalete uzanan her konuda birbirlerinden hiç farklar› olma›d›¤›n›n üstünü kapatmaya çal›flmas›, ortaya at›lan “paket” ve “aç›l›mlar›n” yerel seçimlere dönük birer yat›r›m olmas› gerçe¤in bir yan›n› oluflturmaktad›r. Ancak biraz daha yak›ndan bakt›¤›m›zda, sorunun basit bir seçim propagandas›n›n ötesine geçti¤ini görmek mümkündür.

Bunlardan ilki emperyalist-kapitalist sistemin dünya genelinde girmifl oldu¤u ekonomik-siyasal krizin Türk hâkim s›n›flar›n›n politik dünyas›na yans›malar›d›r. Art›k muhalefetteki klikler dahi “ekonomik olarak düze ç›k›laca¤›na”, “fakirli¤in-yoksullu¤un ortadan kald›r›laca¤›na”, “refah devletine ulafl›laca¤›na” dair demagojiler kullan›lamaz olmufltur. E¤itim, sa¤l›k, istihdam, demokratik hak ve özgürlükler üzerine gerçekçi, kapsaml› tek bir projeleri dahi bulunmamaktad›r. fiimdilerde moda oldu¤u üzere kömür, fleker vb. “yard›m paketleri” ellerinde bulunan tek gerçek “paket”tir. Dolay›s›yla bu alanlarda yaflanan politik çözümsüzlüklerini halk›n inanç ve kimlikleri üzerinden yürüttükleri propagandalarla kapatmaya çal›flmalar› en ç›kar yol gözükmektedir. Onlar›n nazar›nda en makbulü “aç ama gururlu vatandafl” olmakt›r. Hâkim s›n›f temsilcisi bu partilerin politik farkl›-

l›klar› “yard›m paketleri”nin halk rencide edilerek mi, edilmeden mi da¤›t›lmas›ndan öteye gitmemektedir. Yard›ma muhtaç halk›n gerçekli¤i onlar›n masas›nda basit bir “seçmen partili” olarak de¤er görmekte. T›kanma, çözümsüzlük onlar›n da ön kabulü. Alevilik ve türban sorunu üzerinde bunca hevesle tepiflmeleri bu yüzden anlaml› gözükmektedir. ‹kincisi ise, TC rejiminin daha kurulufl aflamas›nda görmezden gelinen, ötelenen, denenmemifl tek bir yol bile b›rak›lmamas›na ra¤men rejimin dokusuna dâhil edilmemifl ulus ve kimlik sorunlar›n›n art›k sürdürülemez hale gelmesinin yans›malar›d›r. ‹nkâra dayal› “bask›c›” ve “tek ulusçu” politikalar›n halk kitleleri üzerinde yaratt›¤› tepki birikimi bir yana, Kemalist rejim ba¤r›nda tafl›d›¤› bu kör dü¤ümler sebebiyle hem kendi içinde hem bölgesel düzeyde “yüklendi¤i görevleri” yapamamakta, ç›kan “f›rsatlar›” yeteri düzeyde de¤erlendirememektedir. “Kürt ulusal sorununu” eskisi gibi yok sayarak Ortado¤u’ya aç›lamad›¤› gibi, Ermeni soyk›r›m› tarihine de¤inmeden “komfluluk iliflkilerini” gelifltirememekte, iflkence ile yüzleflmeden K›br›s’ta ad›m atamamakta, içerde milyonlarca Alevi yokmufl gibi davranarak meflruiyet sa¤layamamakta, Müslümanl›¤›n bayraktarl›¤›n› yaparken Müslümanl›¤›n› yaflamak isteyenlere uygulad›¤› “kamu yasa¤›n›” aç›klayamamaktad›r. O yüzden flu an “ezber bozucu” “aç›l›mlar›n”, “paketlerin” bir anlam› da kat› inkârdan, yok say›c›l›ktan vazgeçip çözüyormufl, çözmek isteniyormufl gibi görünme gayretidir. Daha dün Kürt ulusal sorununda yaflananlar›n bir benzerinin Alevilik sorununda ve türban sorununda yaflanmas› bu yüzden tesadüf de¤il. Ayn› flekilde, flaflal› propagandalar eflli¤inde çözülece¤i iddia edilen tüm bu sorunlarda bir ad›m bile ileri gidilemeyifli, Kemalist rejimin çözümün de¤il çözümsüzlü¤ün bir parças› olmas›ndan ileri gelmektedir. Dolay›s›yla ulusal kimlik ve inanç temelinde bol laf üretmek, yer

da yine kriz sonralar›na rastlar. Sorunun ciddiyeti, önem ve hassasiyeti tek tek ülkelerdeki durumu aflmaktad›r. Bir bütün olarak emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› buhran›n yarataca¤› depremin sonuçlar› üzerinden yaklafl›mlarda bulunmak gerekmektedir. Yak›n dönem aç›s›ndan bakacak olursak, nas›l ki 11 Eylül süreci ABD’ye yap›lan bir sald›r› ve cevaben Afganistan-Irak iflgallerinden ibaret de¤erlendirilemezse, yaflanmakta olan kriz de gerek içerik gerek ç›k›fl ve yayg›nl›k bak›m›ndan çok boyutlu parametrelere sahiptir. Tam da bu nedenledir ki ülkelerdeki yans›malar› çerçevesinde yürütülecek mücadeleler, bir kat daha önemli hale gelmifltir. Krizlerin faturas›n› ödemek halklar›n kaderi de¤ildir. Hakim s›n›flar, de¤il krizlerin faturas›n› her türlü bedeli halka ödeterek ayakta kalmakta, sefahat sürmektedir. Varl›klar›n› bu düzene borçlu olduklar› aflikard›r. Bu sistem bozulmad›kça, bunun devam edece¤i dolay›s›yla böyle bir kampanya ve direniflin do¤rudan düzene yönelik oldu¤u da bilince ç›kar›lmak durumundad›r. Reformizmle karfl› karfl›ya gelinen nokta tam da buras›d›r. Egemenlerin, “ayn› gemideyiz, krizin yükünü bölüflelim” diyerek faturay› emekçilere ödetmeye çal›flt›klar› noktada, reformistlerin imdata yetifltikleri zemin buras›d›r. “Devrimin imkans›z” oldu¤u koflullarda, sermaye ile s›n›f iflbirli¤ine girmek ve kriz flartlar›nda, gemiyi tekrar yüzdürmek için “fatura”y› birlikte ödemekten daha do¤al bir durum da yoktur. Nitekim krize ilifl-

kin yap›lan tespitler, “sistem” sorununa de¤il, dönemsel politikalara tekabül etmekte, en çok “neo-liberalizm”, “küreselleflme” elefltirilmekte, vurgu dikkatle “mali politikalar” eksenli yap›lmaktad›r. Elbette egemen s›n›flar› ve dünya ölçe¤inde onlar›n yede¤ine konufllanan revizyonist ve reformist güçleri bu düflünüfl ve neticede konumlan›fla getiren nesnel durumdan söz etmek gerekecektir. Bu durum, yine y›llar içerisinde onlar›n “büyük emek” ve katk›lar› sayesinde oluflmufltur. Ülkemizin önemli bir örnek teflkil etti¤i bu durum iflçi ve emekçi kitlelerin genelde örgütsüz, da¤›n›k oluflu, yan› s›ra, gerici ve reformist önderlikler alt›nda sendika, oda, derneklerde bloke/pasifize edilmifl bulunmas›d›r. Ne var ki krizin f›rsat do¤uran yan› denilen olgu burada kendini göstermekte, çeliflkilerin derinleflti¤i ve keskinlefltirdi¤i koflullar, sis perdesinin y›rt›lmas›, karanl›¤›n ayd›nlanmas› ve reformist batakl›ktan ç›k›labilmesi için olanaklar yaratmaktad›r. Krizin geliflti¤i ve boyutlar›n›n daha net görülebildi¤i günlerde emperyalist merkezlerdeki ak›l hocalar›n›n alt›n› çizerek dikkat çekti¤i hususlar›n bafl›nda “isyan ve ayaklanma” olgular›n›n gelmesi bofluna de¤ildir. Bu y›l içerisindeki g›da krizi döneminde, baflkanl›k saraylar›n› kuflatma, devlet binalar› basma ve kundaklama gibi eylemler yeterince uyar›c›yd›. Ama do¤rusu Yunanistan halk›, genifl kitleleri içine alan boyutu, genel grevle taçland›r›lan kapsam› ve haftalara yay›lan militan prati¤iyle hiç de küçümsenmeyecek bir ülke deneyini tam da zama-

Onlar çözüm üretemez

yer mahcubiyet içinde sorunlar› sahiplenmek, itiraf etmek ama uygulamada bir tu¤lay› bile yerinden oynatamamak Kemalist rejimin ideolojik-siyasal çaresizli¤inin d›flavurumu olarak okunmal›d›r.

Madalyonun iki yüzü Özellikle Alevilik ve türban sorunu üzerinden rolleri de¤ifltirerek saf tutan, kutup yaratan ve halk› bu kutuplar üzerinde taraftarlaflt›rmaya çal›flan hâkim s›n›f partilerinin özde farkl› bir yerde durmad›klar›, aksine madalyonun iki yüzü gibi ortak yanlar›n›n daha fazla oldu¤u gözlerden kaçmamal›d›r. Zaten AKP, CHP ve MHP’nin çarçabuk rol de¤iflmeleri birbirlerine birer ad›m yak›n durmalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Halka da¤›t›lan “yard›m paketleri” gibi ulusal ya da inanç/kimlik temelinde verilecek k›smi haklar karfl›l›¤›nda rejime biat edilmesi, rejim s›n›rlar› içinde kal›nmas› hepsinin ortak flart›. Erdo¤an’›n Alevilere yönelik “sana para, yer veririm ama ayr› bir inanç olarak tan›y›p haklar tan›mam” sözleri ve Baykal’›n türbanl›lara yönelik “senin oyunu al›r›m, sana sayg› duyar›m ama sana hak tan›mam” demesiyle Bahçeli’nin “makbul vatandafl” tarifi aras›nda hiçbir fark yoktur. Sömürüye, yoksullu¤a, iflsizli¤e, bask›ya, haks›zl›¤a, eflitsizli¤e ses ç›karmayan, ne verilirse onunla idare eden “boynu bükükler y›¤›n›”, hepsinin ortak hayalini oluflturmaktad›r.

n›nda sunmufl oldu. Hem de öyle etkili oldu ki, günler haftalard›r bütün dünya medyas›, ama özellikle emperyalist ülke bas›n›n›n etkili kalemleri, “kriz sürecine karfl› baflkald›r› eylemleri zincirinin ilk halkas› m› acaba?” sorusunu sormadan edemediler. Di¤er yandan, gençlerin etkin ve öncü rolü nedeniyle, “k›rk›nc› y›ldönümünde yeni bir ’68 dalgas› m› geliyor?” sorusu da az sorulmamaktad›r. Bütün bunlar, iyi ve kötü, eksik ve yanl›fl yanlar›na karfl›n, her fleye ra¤men sonuçta son derece “olumlu” bir duruma iflaret etmektedir. Bu eylem ve direnifller, gerek hakim s›n›flar gerek halklar cephesinde dünya çap›nda büyük yank› bulmufl, söndü-bitti (en az›ndan tansiyonu düfltü, geriledi) denilen s›n›f mücadelesine dair yeni bir örnek sunmaktan baflka, yeni kriz dönemiyle ilgili “yeni mücadele ve direnifl” dönemini açm›flt›r. Bu dönemin gere¤i olarak enternasyonal bir direniflin örülmesi gerekti¤i ortadad›r. ABD emperyalizminin 11 Eylül sonras›nda Afganistan ve ard›ndan Irak iflgalleriyle süren GOP eksenli yönelimi, bölgesel bir proje de¤ildi. Dünya egemenli¤indeki stratejik bir hamle, BM’e ald›r›lan bir dizi karar eflli¤inde bütün devletlerde yeni bir dönemi bafllatm›flt›. Yaflanmakta olan ekonomik kriz, yeni bir sürecin arifesidir. Eski dönem, iflas eden planlar, yar›m kalan ad›mlar, yenilgiye u¤rayan iflgaller nedeniyle kapanmak üzeredir. Hiç kuflkusuz enternasyonal görev, t›pk› komfludaki ilk örnekte oldu¤u gibi yereller üzerinden infla edilerek, ama dönemsel eflzamanl› kam-

Kap›flmaya kap›lmayal›m! Yerel seçimler yaklafl›rken rejimin bu kördü¤üm noktalar› üzerinden hâkim s›n›f partilerinin kap›flma içine girece¤i flimdiden aflikâr oldu. Bu kap›flmada devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlerin öncelikli görevlerinden birisi, birbiriyle güle oynaya taraflaflan hâkim s›n›f kliklerinin farklar›n› de¤il ortakl›klar›n›, rekabetlerini de¤il ortak amaçlar›n› vurgulamak, a盤a ç›karmakt›r. Ancak bu temel üzerinden gerçek bir halk muhalefeti örgütlenebilecektir. Daha düne kadar “etnik siyaset” yapmamay›, “din istismar›” yapmamay› siyaset ilkeleri gibi ortaya süren bu partilerin ve önceli yap›lar›n tarihin hiçbir döneminde bundan vazgeçmedikleri, s›k›flt›klar› her anda; k›flk›rtma ihtiyac› olan her dönemde halk›n ulusal, inançsal, dinsel ciddiyetlerini kulland›klar› teflhir edilmelidir. Alevi’nin Alevi gibi yaflama hakk›n›n, türbanl›/çarflafl› insan›n sosyal yaflam›n her alan›nda kendi inançlar›na göre yaflama hakk›n›n, Kürt insan›n›n kendi dili ve kimli¤iyle ifade edebilme hakk›n›n, bu haklar› gasp edenlerden rica minnetle al›nmayaca¤› gerçe¤i bir kez daha tüm ç›plakl›¤›yla ortaya serilmek zorundad›r. Var olan bir saflaflma hâkim s›n›f partileri aras›nda de¤ildir. Yalanlarla gerçekler; sorunun kayna¤› olanlarla, çözüm gücü olanlar; hâkim s›n›flar ile halk kitleleri aras›ndad›r. Ifl›k bu saflaflman›n üzerine do¤rultulmal›d›r.

panyalar›n da örgütlenmesiyle baflar›labilecektir. Bu dönem aç›s›ndan; gerek örgütlenme süreci, gerek tertip komitesi a¤z›ndan verilen mesajlar› bak›m›ndan bütün eksiklerine karfl›n 29 Kas›m’›n önemli bir buluflma ve ç›k›fl oldu¤u kabul edilmelidir. Konfederasyonlara, oda, dernek vb. DKÖ’lere müdahale etkisiz/yetersiz kald›¤›m›z sürece benzer bütün aktivitelerin zaaflar› konusunda daha radikal de¤erlendirme yapmaktan kendimizi al›koymam›z kaç›n›lmazd›r. 29 Kas›m, sürece müdahale noktas›nda ve yerel seçimlere do¤ru aç›l›mda, devrim ve demokrasi güçlerinin bütün sinir uçlar›n› elinde tutan eylemli bir platform olmakla önemliydi. Bu dönemde böylesi bir eyleme, dayan›flma ve iflbirli¤ine ihtiyaç oldu¤u, s›n›fa ve halk güçlerine bu mesaj›n yollanmas›na ihtiyaç oldu¤u da aç›kt›. Bu mesaj düflman için de gerekliydi. fiimdi yap›lmas› gereken, krizin faturas›n› ödetme politikas›na direnilece¤ine dair ortak biçimde verilmeye çal›fl›lan mesaj›, genifl kitlelere tafl›makt›r. Bu tam da yukar›da anlatmaya çal›flt›¤›m›z biçimde “direnifl örme” faaliyetini getirmektedir. Bunun için çeflitli platformlar arac›l›¤›yla hareket edilmesi gerekti¤i aç›kt›r. 29 Kas›m bu konuda hem motivasyon yaratm›fl hem de belli olanaklar› a盤a ç›karm›flt›r. Yerel seçimlere do¤ru baflka imkanlar›n ortaya ç›kaca¤› da görülebilmektedir. Dahas› flu anda devrimci örgütlerin önderlik etti¤i platformlar oldu¤u gibi, yeni süreçleri daha genifl birliktelikler üzerinden örmek için çaba sarf etmenin yollar›n› bulmam›z gerekti¤i de ortadad›r…


‹flçi-köylü 4

‹flçi/köylü

Tersane iflflççilerine reva görülen ya ifl cinayeti ya da iflflssizlik

Son bir ay içerisinde 7 bin iflçinin kriz bahane edilerek iflten ç›kar›ld›¤›, bu say›n›n 2009 y›l› içinde 20 bini bulaca¤› söylenen Tersanelerde, ifl cinayetleri de ayn› h›zla devam ediyor. ‹fl güvenli¤ine dönük önlemleri almamaktaki “›srarlar›n›” koruyan Tersane patronlar›, cinayetlere davetiye

ç›karmay› sürdürüyorlar. Tersanelerdeki ifl cinayetlerinin son kurban› Anadolu Tersanesi’nde çal›flan Erdal ‹nceyol oldu. Çal›flt›¤› Tersanede yanarak can veren ‹nceyol’la birlikte, Tersanelerde yaflam›n› yitirenlerin say›s› 115’e yükseldi. 12 Aral›k günü meydana gelen kazadan bir gün sonra yaflam›n› yitiren ‹nceyol’un ölümü, 15 Aral›k günü Anadolu Tersanesi önünde yap›lan bir eylemle protesto edildi. Limter-‹fl taraf›ndan örgütlenen eylemde, Tersanelerde 115. kiflinin ifl cinayetine kurban gitti¤i belirtilerek, ifl güvenli¤i koflullar›n›n yarat›lmamas› protesto edildi. Anadolu Deniz ‹nfla K›zaklar› (AD‹K) Tersanesi önünde yap›lan ve Emekli-Sen’in de destek verdi¤i eylemde “Çocuklar kan paras› de¤il babalar›n› istiyor” pankart› aç›ld›.

Aç›klamay› Limter-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Cem Dinç okudu. Aç›klamada, boya ve tinerin bulundu¤u bir alanda s›cak çal›flman›n yap›lmas›n›n akla durgunluk verdi¤i dile getirildi. Aç›klama “Tersanelerin kapal› kutu olmaktan ç›kar›lmas›, ifl kazalar›n›n ve ifl cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için Ba¤›ms›z Denetleme ve ‹nceleme Komisyonu’nun kurulmas› kriz koflullar›nda elzem hale gelmifltir” sözleriyle devam etti. Dinç’in ard›ndan, Emekli-Sen Kartal fiube Baflkan› Y›lmaz Gündo¤du da bir aç›klama yaparak, Türkiye’nin ifl kazalar›nda birinci s›rada yer ald›¤›n› söyledi ve bunun nedeninin patronlar›n siyasi iktidardan ald›¤› güç oldu¤unu vurgulad›.

Tepkiler sürerken bir “kaza” daha ‹ncekol’un ifl cinayetine kurban gitmesine iliflkin tepkiler, T‹BDER’in 16 Aral›k’ta Tuzla Gemi Tersanesi

önünde yapt›¤› eylemle devam etti. 16 Aral›k’ta, sabah saat 07.30’da dernek binas› önünde toplanan T‹BDER üyeleri, buradan sloganlar eflli¤inde, Tuzla Gemi Tersanesi önüne kadar yürüdüler. Üzerinde Erdal ‹nceyol’un foto¤raf›n›n bulundu¤u “115. ölüm... Yanarak öldü! Patronlar›n ateflinde de¤il onlara karfl› isyan ateflinde yanal›m! / T‹BDER” pankart› açan T‹BDER üyeleri, yürüyüfl boyunca çeflitli sloganlar att›. Tuzla Gemi önüne gelindi¤inde, burada bir bas›n aç›klamas› yapan T‹BDER üyeleri, Tersanelerde yaflanmaya devam eden ifl cinayetlerini ve kurals›z çal›flmay› bir kez daha protesto ettiler. Ancak Tersanelerde yaflanan bu son ifl cinayetine dönük tepkiler sürerken, sadece birkaç gün sonra, 18 Aral›k’ta, yine Anadolu Tersanesi’nde, bir ifl kazas› daha yafland› ve bir iflçi a¤›r yaraland›. H›z›r Akbuluk adl› iflçi kald›r›ld›¤› hastanede 20 Aral›k günü yaflam›n› yitirdi. (Kartal)

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

DDSB Program Tart›flmalar›na Katk› Sunal›m… Bilindi¤i gibi Nisan ay›nda yap›lacak olan DDSB Kurultay› için bir program oluflturduk. DDSB Bülteni’nde de yer verdi¤imiz üzere program üzerinde çal›flmalar›m›z devam etmektedir. Önümüzdeki en önemli görevlerden biri de program tart›flmalar›n› verimli bir flekilde yürütmektir. Bunun için hepimiz önümüzdeki süreçte yap›lacak olan, program tart›flmalar›nda daha etkin olmal› ve öneriler sunmal›y›z. DDSB demokratik bir kitle örgütü oldu¤undan, program tart›flmalar›na kat›lman›n da bu niteli¤in bir gere¤i oldu¤unu unutmamal›y›z. Bugüne kadar bu konu üzerinde yeterince tart›flamam›fl olmam›z önemli bir olumsuzluk olmakla birlikte, kurultaya kadar devam eden süreçte 4 ay kadar az›msanmayacak bir dönem bulunmaktad›r. Bu nedenle kurultay ön-

cesinde alanlar›m›zdan program üzerine düflüncelerini belirtmelerinin, öneriler sunmalar›n›n, tart›flmalar› zenginlefltirmesi aç›s›ndan çok önemli oldu¤unu düflünüyoruz. Böylece program tüm alanlar›n kat›ld›¤› kolektif bir flekilde oluflturulan bir hale kavuflturulacakt›r. fiunu unutmayal›m ki bu program DDSB’lilerin program›d›r ve DDSB’liler taraf›ndan oluflturulmaktad›r. Ayr›ca belirtmek gerekir ki, program için yapaca¤›m›z tart›flmalara sadece DDSB’li arkadafllar›n fikirlerini de¤il tüm iflçi s›n›f›n›n da düflüncelerini önemsiyoruz. Elefltirileriniz ve önerilerinizi www.devrimcidemokratiksendikalbirlik.blogspot.com veya ddsbirlik@gmail.com adreslerinin üzerinden gönderebilirsiniz.

Devrimci Demokratik Sendikal Birlik

‹flfltten ç›kar›lan Ünsa iflflççileri: Ekonomik krizden mümkün mertebe kârl› ç›kmaya çal›flan patronlar›n kriz bahanesine sar›larak gerçeklefltirdikleri hak gasplar›n›n boyutlar› her geçen gün geniflliyor. En kârl› iflletmeler bile, krizi bahane ederek iflçiler üzerinde adeta hak gasp› terörü estiriyor. Krizi daha fazla kâra dönüfltürme çabas› içinde olan ve son dönemde yo¤un bir hak gasp› gerçeklefltirilen iflyerlerinden biri de, Samand›ra’n›n hemen giriflinde kurulu olan Ünsa Ambalaj Fabrikas›. Oldukça genifl bir ifl hacmine sahip olan Ünsa Ambalaj, daha önce kurulu oldu¤u Zeytinburnu’ndan, 1995’te flu an bulundu¤u alana tafl›nm›fl. Ünsa’da yaklafl›k 2 bin iflçi çal›fl›yor. Ancak bu iflçilerin sadece 300’ü ana firmada, yani kadrolu iflçiler. Geri kalanlar ise, çok say›da “alt firma” olarak adland›r›lan, tafleron firmalarda çal›flmaktalar.

‹flten ç›karmalar art›yor Ünsa’da her biri uzun y›llard›r çal›flan iflçilerden söz konusu tafleronlarda çal›flanlar flu günlerde yo¤un hak gasp›yla yüz yüzeler. Bu hak gasp› ise, iflten ç›karmalar olarak gerçekleflmekte. ‹lk iflten ç›karmalar, Do¤a adl› tafleron firmada çal›flan iflçilere dönük ve de bayramdan hemen önceki günlerde bafllam›fl. 85 iflçi hiçbir gerekçe gösterilmeden iflten ç›kar›lm›fl. Bunu Baran adl› tafleron flirketin 98 iflçiyi ç›karmas› izlemifl. Böylece iflten ç›kar›lan iflçilerin say›s› 300’e yaklaflm›fl. Bu say›n›n 500600’ü bulabilece¤i söyleniyor. Baran’dan ç›kar›lan iflçilere “tüm haklar›n› ald›klar›” yönlü ka¤›tlar imzalat›lm›fl. Ancak Do¤a’dan ç›kar›lan iflçiler bu oyuna gelmemifller. Bu iki tafleronu Eda adl› tafleron firman›n, yine çok say›da iflçiyi ç›karmas› izlemifl. Ünsa iflçileri, iflten ç›kar›ld›klar› 5 Aral›k’tan bu yana haklar›n› aramakta kararl› olduklar›n› gösteren bir tutuma girmifller ve fabrika önünden ay-

“Hakk›m›z› alana kadar buraday›z!”

r›lmayarak, patronlar› “rahats›z etmeyi” sürdürmüfller. Fazla mesai ücretleri, k›dem ve ihbar tazminatlar›n›n yan›s›ra, birkaç ayl›k maafllar› da ödenmeden iflten ç›kar›lan Ünsa iflçilerinin en önemli sorunu ise, sendikal› olmamalar›. Sadece ana firmada çal›flan iflçiler, o da sar› bir sendikaya üyeler. Bu sar› ve tamamen patron yanl›s› sendika, tüm y›llar boyunca tafleronda çal›flan iflçilerin sendikal› olmamas› için özel bir çaba içinde olmufl. Ancak sendikal› olmasalar da, haklar›n› arama noktas›nda kararl› olan Ünsa iflçileri, sadece fabrika önünde beklemekle hak al›namayaca¤›n›n bilinciyle, kamuoyu oluflturmak için kollar› s›vayarak, yo¤un bir çaba içine girmifller. ‹flte bu çaban›n sonucu olarak, 19 Aral›k’ta bir eylem gerçeklefltiren Ünsa iflçileri, kararl›l›klar›n› bir kez de bu eylemle gösterdiler.

Kad›nlar ön saflarda Fabrika önünde gerçekleflen eyleme gitti¤imizde, dikkatimizi ilk çeken, iflçilerin oldukça coflkulu olduklar›yd›. Özellikle de kad›n iflçilerin öne ç›kt›¤›na tan›k olduk. ‹flçiler daha

Emekçinin gündemi

Ormana bak›p a¤ac› tek görmek... Vars›n egemenler yaflanan ekonomik krizin tepe noktas›nda oldu¤u, yavafl yavafl inifle geçti¤i, elhamdülillah te¤et geçti¤i yalanlar›n› avazlar› ç›kt›¤› kadar ba¤›rs›nlar, iflçi s›n›f› yaflanan krizin etkisini gün be gün daha fazla yoksullaflarak, iflsiz kalarak fazlas›yla hissediyorlar. Kapitalizmin yap›sal krizinin faturas›n› her dönemde oldu¤u gibi iflçi ve emekçi halka ödetmek için kollar›n› s›vayan egemenlerin her zamanki gibi ak›l hocal›¤›n›, reformistler ve hatta baz›

sendika merkezleri yap›yor. Öyle ki baz› konfederasyon merkezlerinin ve reformist partilerin; yaflanan ekonomik kriz karfl›s›nda dillendirdikleri talepler ya da öneriler, sadece sermayenin krizi nas›l daha rahat atlatabilece¤ine dair öneriler ve iyi niyet bildirilerinden baflka bir anlam tafl›m›yor. Oysa ki sahip olduklar› misyon gere¤i onlar, krizin atlat›lmas› de¤il bilakis derinlefltirilmesi için çaba harcamal›, var olan hak ve özgürlüklerin geniflletilmesi temelinde

eylem bafllamadan, ard› arkas› kesilmeyen sloganlar atmaya bafllam›fllar, müzik eflli¤inde halaya durmufllard›. ‹flçilere slogan att›ran da yine iflten at›lan bir kad›n iflçiydi. O s›rada kenarda duran kad›n iflçilerden birinin yan›na yaklaflarak, durumlar›na iliflkin ön bilgi almaya çal›flt›k. Dudu Gezer adl› kad›n iflçi, 5 y›ld›r çal›flt›¤› Ünsa’dan hiçbir gerekçe gösterilmeden ç›kar›lmas›na oldukça öfkeli. Bu öfkesini flu sözlerle dile getiriyor: “Befl y›l gece-gündüz demeden çal›flt›rd›lar. Onca emek verdik ve flimdi ise hiçbir gerekçe göstermeden iflten att›lar. Ama biz hakk›m›z› alana kadar buraday›z!” Gezer, iflten ç›kar›lmalar›n›n krize ba¤land›¤›n›, ancak fabrikada kriz olmad›¤›n› da söylüyor ve diyor ki: “Her yer mal dolu, üretim de ayn› h›zla devam ediyor. Kriz bahane!”

Ünsa patronu da krizi f›rsata çevirmeye çal›fl›yor Eylem saati geldi¤inde, Ünsa iflçileriyle dayan›flmak için orada olan OLEY‹S temsilcileri ve D‹SK yöneticileri de birer aç›klama yap›yorlar. Sözü ilk önce, iflçileri fabrika önündeki direniflleri s›ras›nda yaln›z b›rakmayan OLEY‹S temsilcisi al›yor ve Ünsa iflçilerinin hakl› mücadelelerinin yan›nda olduklar›n› söylüyor. Ard›ndan D‹SK Örgütlenme Daire Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu, D‹SK ad›na bir aç›klama yaparak, haks›z ve yasad›fl› biçimde iflten at›lan Ünsa iflçilerini D‹SK olarak sahiplendiklerini vurguluyor. Ünsa Ambalaj patronunun da di¤er patronlar gibi, krizi f›rsata çevirmeye çal›flt›¤›na da de¤inilen aç›klamada, patronun 4857 say›l› ifl kanununa göre verilmesi gereken fazla mesai ücretleri, k›dem-ihbar tazmi-

meflru, fiili bir mücadele hatt› örmelidir. Oysa onlar iyi niyetlerini bir kez daha emperyalist-kapitalist sistemin yap›sal bir sorunu olan ekonomik krizin yükünü AKP hükümeti eliyle emekçilere ödetmeye hizmet ediyorlar. fiüphesiz bu iflçi s›n›f›n›n yan›nda olan ile olmayan›n en somut ifadesidir. Görünen o ki “ormana bak›p tek a¤ac› gösterenler”, yani krizi AKP hükümetinin yaratt›¤› bir kriz gibi göstermeye çal›flanlar, as›l sorunun emperyalist-kapitalist sistem oldu¤u gerçe¤ini göstermemeye çal›flarak iflçi s›n›f›na ne kadar “yak›n” olduklar›n› da teyit etmifl oluyorlar. Demek ki kriz bugün bitmifl olsa, kurtar›c›lar› da AKP hükümeti olacak bu anlay›fllar›n!(?) Bir yan›yla tablo böyleyken di¤er yandan iflçi ve emekçilerin öfkesinin yavafl yavafl mayalanarak a盤a ç›kt›¤›n› da görmek gerekiyor. Denizli, Ankara ve

natlar›n› vermeyerek, yasad›fl› davrand›¤› belirtildi. Aç›klama, “Yaflas›n Ünsa ambalaj Tafleron iflçilerinin hakl› direnifli! Krizin bedelini ödemeyece¤iz!” denilerek bitirildi. Bu dayan›flmayla birlikte coflkular› daha da artan, mücadeleyi kazan›ncaya kadar iflyerinin önünden ayr›lmayacaklar›n› söyleyen Ünsa iflçileri, aç›klaman›n ard›ndan, sloganlar eflli¤inde, tekrar halaya durdular. ‹flçilerin coflkulu halay› s›ras›nda eylem yerine gelen jandarma, iflçilere müdahale etmeye çal›fl›nca, iflçilerin tepkisiyle karfl›laflt›. ‹flçiler “çevreyi rahats›z ettikleri” iddias›yla kendilerine müda-

Philips ifl flç çileri direnifl fltte kararl›

hale ederek, gözda¤› vermeye çal›flan jandarmaya karfl› öfkelerini: “Bize müdahale edece¤inize, gidin patrona edin” sözleriyle dile getirerek, halaylar›n› sürdürdüler. (Kartal)

BriSA ifl flç çisi fabrikay› ifl flg gal etti, sendikal ihanet devreye girdi! Ekonomik kriz gerekçesiyle iflten ç›karmalara baflvuran BriSA patronuna en güzel cevab› fabrikan›n iflçileri verdi. BriSA patronu son dönemde krizi bahane ederek çok say›da iflçiyi iflten ç›karmaya bafllam›flt›. ‹lk etapta 20 iflçi sabah ifle geldiklerinde iflten ç›karmalardaki son “modern yöntem” olarak, girifl kartlar›n›n feshedildi¤ini ö¤rendiler. ‹flten ç›kar›lan iflçilerin say›s› daha sonraki günlerde 40’a ç›kt›. ‹flten ç›karmalar›n giderek yayg›nlaflmas› ve daha çok say›da iflçiyi kapsayaca¤›n›n anlafl›lmas› üzerine, 18 Aral›k’ta üretimi durduran iflçiler, böylece s›ran›n kendilerine gelmesini beklemeyeceklerini göstererek, mücadele edeceklerini ilan ettiler.

Gebze’de yap›lan kitlesel mitingler, metal iflçilerinin grev haz›rl›klar›, DESA direnifli ve birçok bölgede yaflanan lokal direnifller bunun en somut göstergesidir. Kriz daha derinleflerek-geniflleyerek devam etmektedir. Buna paralel iflçi ve emekçilerin yaflam koflullar› daha da a¤›rlaflacakt›r. Bu durum karfl›s›nda oluflan öfkeye karfl› bask›lar›n artaca¤›n› görmek zorunday›z. “% 82 yoksullaflan”(D‹SK) halk, gitgide öfkesi mayalanan iflçi ve emekçiler adeta akacak kanal aramaktad›r. Bunun gerçekli¤ini görmek için gelece¤i beklemenin faydas› yoktur. Kanal› yaratacak olan, öfkeyi örgütleyecek olanlar bizzat bu iddiay› tafl›yanlardan baflkas› de¤ildir. Bu iddia “…iflçi s›n›f›n›n mücadelesi, kapitalist s›n›f›n egemenli¤ini s›n›rlama ve geriletme mücadelesi olmak durumundad›r. Bu mücadelenin s›n›r›, sermaye egemenli¤inin bü-

18 Aral›k’ta, 8.00-16.00 vardiyas›nda çal›flan iflçilerin iflyerlerini terk etmemesiyle bafllayan eyleme, 16.00-24.00 vardiyas›nda çal›flan iflçiler de, vardiya girifli destek vererek eyleme dahil oldular. Ancak iflçilerin bu kararl› tutumuna karfl›n, sendikal ihanet devreye girerek, eylemi noktalad›. ‹flyerinde örgütlü olan Lastik-‹fl Sendikas›’n›n iflçilerin itirazlar›na ra¤men patronla yapt›¤› anlaflma sonucunda 64 iflçi iflsiz kal›rken, fabrikan›n üretimine de 9 gün ara verilmesi gündeme geldi. Yap›lan anlaflman›n ard›ndan iflyerini boflaltmak zorunda kalan iflçiler, sendikay› elefltiri ya¤muruna tutarak, iflten ç›karmalar›n krizden de¤il, sendika yönetiminin tavr›ndan kaynakl› oldu¤unu söylediler. (Kartal)

tünüyle ortadan kald›r›lmas› anlam›na gelir” ifadesi ile kendisini bulmaktad›r. (DDSB program›ndan). Baz› iddia sahipleri (reformistler) ekonomik krizde AKP’yi günah keçisi ilan ededursun bizler vurmam›z gereken yeri b›kmadan usanmadan iflçi ve emekçilere anlatmak zorunday›z. Halk›m›z›n deyimiyle “at iziyle it izinin kar›flt›¤›” böylesi süreçlerde att›¤›m›z ad›m›n sa¤laml›¤› ve kararl›l›¤› bizi güçlü ç›karacakt›r. Yeter ki belirlenen politikalar ve pratikler do¤rultusunda yürümeye gayret edelim. Bu anlay›flla önümüze koydu¤umuz Kurultay sürecine program›m›z› tart›flarak, tart›flt›rarak ve sa¤layaca¤›m›z en ufak katk›y› bile küçümsemeden yaparak, biraz daha çaba ve fedakarl›kla yüklenelim. An›n ihtiyac›, günün ihtiyac›na yan›t verebilecek, genifl iflçi ve emekçilerin öfkesini hep birlikte örgütleyelim.

Türkiye’deki fabrikas›n› kapatma karar› alan Philips’te çal›flan iflçiler de mücadelelerine devam ediyorlar. Philips Türkiye patronu, dünya genelinde konulan kotan›n alt›nda üretim yap›ld›¤› gerekçesiyle, fabrikay› kapatma karar› alm›flt›. Bu karara tepki gösteren iflçiler, haftalard›r eylem yap›yor. ‹flçiler eylemlerine, fabrika önünden ayr›lmayarak devam ediyorlar. Philips iflçileri, direnifllerine fabrika önünde devam edeceklerini, 19 Aral›k’ta iflyeri önünde yapt›klar› bir eylemle duyurdular. Türk Philips önünde yap›lan eylemde; “Babalar iflsiz çocuklar aç”, “‹flveren flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “Krizin faturas› patronlara” sloganlar› atan iflçiler, kapatma karar› geri al›nana kadar mücadele etmekte kararl› olduklar›n› hayk›rd›lar. (Kartal)

‹fl cinayetleri ve ifl flç çi sa¤l›¤› kurultay› ESP 14 Aral›k’ta, Tuzla ‹dris Güllüce Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirdi¤i bir kurultayla, Tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerine ve kurals›z çal›flma koflullar›na dikkat çekti. “‹fl Cinayetleri, ‹fl Güvenli¤i ve ‹flçi Sa¤l›¤›” bafll›¤› alt›nda düzenlenen kurultaya, Tersane iflçilerinin yan›s›ra, tekstil, metal ve kot tafllama iflçileri de kat›larak tebli¤ sundu. Limter-‹fl, Hava-‹fl, E¤itim-Sen, Tekstil-Sen, Emekli-Sen, Türk Tabibler Birli¤i ile Sa¤l›k ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikas› temsilcilerinin de kat›ld›¤› kurultay, tersanelerde yaflam›n› yitiren iflçiler flahs›nda yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤ taraf›ndan yap›lan aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Ard›ndan, BEKSAV Sinema Atölyesi taraf›ndan haz›rlanan “Limanlar›n U¤ultusu” adl› belgesel film gösterimi yap›ld›. Tebli¤lerin sunumu ile devam eden kurultayda, Türk Hava Yollar›’ndan at›lan kaptan pilot Bahad›r Altan, Tekstil-Sen Yönetim Kurulu üyesi ve çorap iflçisi Selim Demir, inflaat iflçileri Özgür Takat ve Cüneyt Çolak, SES yöneticisi Handan M›s›ro¤lu, metal iflçisi Sinan Görgü, kendi ifl kollar›ndaki iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i konusunda birer konuflma yapt›lar. (Kartal)


Kriz, süt üreticilerini de vurdu Ekonomik kriz, tüm emekçi kesimleri artan fliddette etkilemeye devam ediyor. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar yaz›l› bir aç›klama yaparak bu kesimlere süt üreticilerinin de dâhil oldu¤unu söyledi. Çi¤ süt fiyatlar›n›n Kas›m 2008’den geçerli olmak üzere yaklafl›k yüzde 10 oran›nda düfltü¤ünü ifade eden Bayraktar, “Sanayicilerin bu dönemde süt arz›n›n düflük olmas› nedeniyle sütü alabilmek için bir biriyle rekabet ederken, ilk defa bu y›l fiyat› düflürme e¤ilimine girmifllerdir” dedi. Bayraktar, 2001 ekonomik krizinde bile süt fiyatlar›n›n bu dönemdeki gibi düflmedi¤ine dikkat çekerek, 2008 y›l›nda süt fiyatlar›n›n iki defa ciddi oranda düfltü¤ünü ve süt üreticilerinin bu y›l içerisinde büyük s›k›nt›lar çekti¤ini bildirdi. Bayraktar, ekonomik krizin etkisiyle düfltü¤ü anlafl›lan süt fiyatlar›na müdahale edilerek üreticinin daha fazla s›k›nt›ya girmesinin ve dam›zl›klar›n kasaba gitmesinin önlenmesi gerekti¤ini söyleyerek, okul sütü program›n›n en k›sa zamanda Türkiye’de tekrar hayata geçirilmesi ve süt ve süt ürünlerine uygulanan KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilerek talebin canland›r›lmas› gerekti¤ini ifade etti. Ayr›ca üreticilerin kredi borçlar›n›n faizsiz olarak ertelenmesinin gereklili¤ine vurgu yapan Bayraktar, “Dünya süt tozu fiyatlar›n›n ciddi olarak düfltü¤ü bu dönemde üreticilerimizin yaflad›¤› s›k›nt›lar dikkate al›narak süt tozu ithalat› durdurulmal› ve ucuz ithal süt tozunun iç piyasay› daha da s›k›nt›ya sokmas› önlenmelidir” dedi. (H. Merkezi)

Sa¤l›k emekçileri haks›z iflten ç›karmay› protesto etti

Kad›köy Belediyesi bünyesindeki polikliniklerde çal›flan sendikal› üç sa¤l›k emekçisi, Belediye taraf›ndan iflten ç›kar›lmalar›n›, yapt›klar› bir bas›n aç›klamas›yla protesto ettiler. 15 Aral›k’ta, saat 12.00’de, Kad›köy Belediyesi Poliklinikleri önünde yap›lan aç›klamaya, iflten at›lan sa¤l›k emekçilerinin yan›s›ra, üyesi olduklar› Devrimci Sa¤l›k ‹flçileri Sendikas› (Dev Sa¤l›k-‹fl) yöneticileri ve çok say›da kurum temsilcisi de kat›ld›. Aç›klamada söz alan Dev Sa¤l›k-‹fl yöneticileri, haks›z yere iflten at›lan üyelerini yaln›z b›rakmayacaklar›n› söylediler ve krizi bahane ederek iflten ç›karmalar furyas›na Kad›köy Belediyesi’nin de kat›ld›¤›n› belirttiler. Sendikaya üye olman›n anayasal bir hak oldu¤unu da vurgulayan sendika yöneticileri, belediyenin sendikal› çal›flanlar› iflten ç›kararak suç iflledi¤ini söylediler. ‹flten ç›kar›lan sa¤l›k emekçileri ad›na yap›lan aç›klamay› ise, iflten at›lan emekçilerinden biri olan Songül Kalkan yapt›. Aç›klama s›ras›nda çeflitli sloganlar at›l›rken, eyleme, E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Baflkan› ve flube yöneticileri, Tüm Bel-Sen Kad›köy yöneticileri, Tez Koop‹fl yöneticileri, Dev Maden-Sen Genel Baflkan› Çetin Uygur, SES Anadolu fiube Baflkan› Adnan Yüce ve Halkevleri yöneticileri de kat›larak, destek verdiler. (Kartal)

iflçi/köylü

‹flçi/köylü 5

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Onlar zaten hep krizdeler! Ekonomik krizin iflçi ve emekçilere yans›mas› her zaman oldu¤u gibi yeni iflsizlikler, daha fazla yoksullaflma, bir tak›m haklar›n ellerinden al›nmas› fleklinde olmaktad›r. Baflbakan Erdo¤an’›n yapt›¤› “hamdolsun kriz bizi te¤et geçecek” aç›klamalar›na ra¤men, flu anda yüz binlerce iflçi iflten ç›kar›lmakta, al›m gücü giderek düflmektedir. Ekonomik krizin etkiledi¤i kesimlerden biri de köylü kesimidir. “Biz zaten sürekli krizdeyiz” cümlesini, konufltu¤umuz birçok köylüden duymaktay›z. Bu ifade asl›nda durumun en çarp›c› biçimde ifade ediliflidir. Çünkü yaflanan tüm krizlerde köylülük en çok etkilenen kesimlerin bafl›nda gelmektedir. 2001 krizi sonras› da köylü giderek dibe vuran bir sürecin içine girmifl, elde avuçta ne varsa kaybetmiflti. Köylünün üretti¤i mallar›n de¤eri her geçen gün düflerken, mazot ve gübre fiyatlar› yüzde yüzlere varan oranlarda artm›flt›r. Tar›ma konan kotalarla köylünün üretim yapmas› engellenmeye çal›fl›lmakta, kotal› oldu¤u halde ürün taban fiyatlar› her geçen gün afla¤› çekilerek üretici zor durumda b›rak›lmaktad›r. Örne¤in Erzincan’da 3-4 y›l önce fleker pancar› taban fiyat› 11 kurufl iken, aradan geçen zamana ra¤men bugün 10 krfl’un alt›nda bir seyir izlemektedir. Bu koflullar alt›nda yaflayan ve yeni bir ekonomik krizle bo¤uflmak zorunda kalan köylüler, bu durumdan nas›l kurtulabilirimin hesab›n› yapmaktad›r. Erzincan’›n Mollaköy Beldesi’nde köylülerle yapt›¤›m›z sohbette en fazla öne ç›kan “bu durumdan nas›l kurtuluruz?” sorusu oluyor. Ekonomik krizin iflçi, esnaf, memur kesimini derinden etkiledi¤ini, bunu gazetemizin sayfalar›na tafl›d›¤›m›z›, bu durumun köylülere nas›l yans›d›¤›n› ö¤renmek istedi¤imizi söyleyerek köylülerle sohbet etmeye çal›fl›yoruz. Yaklafl›k 15 kifliyle yapmaya ça-

l›flt›¤›m›z sohbet, a¤›z birli¤i edilmiflçesine hemen hepsinin a¤z›ndan dökülen birkaç cümleyle sonlan›yor. Sohbetlerin k›sa kesilmesi konuflmak istemediklerinden ya da bir fley bilmediklerinden de¤il, yeni krizin zaten var olan kriz hallerini flu anda çok da etkilemedi¤ini düflünüyorlar. Yafll› bir amca “Tabutu getirip gömsünler bizi. Kaybedecek bir fleyimiz kalmad› art›k. Biz zaten sürekli kriz halindeyiz. Üretemiyoruz, üretti¤imizi satam›yoruz. Yeni bir kriz olmufl, bizi daha fazla nas›l etkilesin? Zaten bir ekme¤e muhtaç duruma gelmifliz. Kalan bir can›m›z onu da al›p, gömsünler bizi” diyerek içinde bulunduklar› tabloyu gözler önüne seriyor. Genç bir kad›na yöneliyoruz, “Valla kriz bizde hep vard›. Biz köyde yafl›yoruz ama tar›mla da, hayvanc›l›kla da u¤raflm›yoruz. Çünkü bu iflten bir fley kazanam›yoruz. Eflim 10 y›ld›r merkezde bir lokantada çal›fl›yor, ama hala sigortas› yok” diyor. Bir baflka eve giriyoruz yafll› bir amcayla teyze karfl›l›yor bizi. Amcan›n yaflam›ndan pek memnun olmad›¤› yüzündeki mimiklerden belli oluyor. “Biz Pülümürlüyüz. Köylerimizi yakt›lar, bizi zorla buralara sürdüler. Ne tarlam›z var ekip biçelim ne de hayvan›m›z var. Periflan durumday›z” diyor onlar da. Bir baflka amca ise; “Durumumuz ortada, zaten yoksulduk, bundan sonra daha da yoksullaflaca¤›z. Bu durumdan nas›l kurtulaca¤›z?” diye soruyla karfl›l›k veriyor bize. Biz de sorunlar›m›z etraf›nda biraraya gelmekten, örgütlenerek bu duruma karfl› koymaktan bahsediyoruz. “Biz ne yaparsak yapal›m onlar bildiklerini okuyacaklar” deseler de, örgütlenmek, karfl› koymak kelimeleri hofluna gidiyor amcan›n ve bir yandan gülüp bir yandan bu kelimeleri tekrarlayarak “hakl›s›n›z” diyor bize. (Erzincan)

“Bizde bofl tabak say›s› artar” Mersin’de de tar›m iflçileri ile görüflerek ekonomik krize dair düflüncelerini ald›k. - Yaflad›¤›n›z bafll›ca sorunlar› anlat›r m›s›n›z? Tar›m iflçisi: Bafll›ca sorunumuz herhangi bir sa¤l›k hakk›m›z›n olmay›fl›d›r. Sonuçta bizler so¤uk mevsimde çal›fl›yoruz ve hastalanmam›z durumunda herhangi bir tedavi uygulama durumumuz olmuyor. ‹laçlar›m›z› bile alamad›¤›m›z zamanlar var. Kazand›¤›m›z para yememize, içmemize dahi zor yetifliyor, hatta bazen çal›flt›¤›m›z yerde aç kalabiliyoruz. 1 ay önce çavuflla (arac›) konufltuk. “E¤er verdi¤iniz paray› yükseltmezseniz, ifle devam etmeyece¤iz” dedik. O da “siz bilirsiniz, ifl arayan çok, ben baflkalar›n› bulurum” dedi. ‹fl arayan gerçekten çok. Biz de bunu göze alamad›k, çal›flmaya devam ettik. Hiç yoktan iyi-

“Aç kalan patron var m›?” - Siz de bize yaflad›¤›n›z sorunlar› anlat›r m›s›n›z? Tar›m iflçisi: Anlatay›m, ama hangisinden bafllayay›m. Örne¤in Mersin’de su s›k›nt›s› yaflanmamas›na ra¤men, su bizim için bir sorundur. Yemek bir sorundur. ‹laç, doktor, elektrik, k›fl, yaz... Akl›na ne geliyorsa bizim için o sorundur. fiimdi bir de k›fl geldi. Tarla iflinde hastalanmadan k›fl› geçirmen imkans›z. Doktora gitsek karne yok, ilaç alsak para yok ve flimdi bütün aile çal›-

dir dedik. - Gündemde olan ekonomik krizin size etkilerinden bahseder misiniz? - Valla kardeflim, bundan önce yine bizim s›k›nt›lar›m›z ayn›yd›. Bir fley gelmiyor ki bir fley gitsin. Ama flöyle bir fark var. Eskiden harcamalar d›fl›nda hiç yoktan elde avuçta bir fley kal›yordu. fiimdi o da gidiyor. Hatta borç ald›¤›m›z zamanlar daha da artt›. Olaca¤› buydu zaten, devlet en sonunda kendi pisli¤ine gömüldü ama olan fakir fukara halka oldu, yani bize oldu. Devletin bafl›ndaki adamlar›n yine sofralar›n bir tabak eksilmeyecek ki! Ama biz de bofl tabak say›s› artt›. (Mersin)

fl›yoruz hastalansak sana bakacak kifli de yok. Krizin yaflanaca¤› belliydi. Devletin bafl›ndakiler hem bizden çald›lar hem de birbirlerinden çald›lar. Ne oldu, sonunda batan biz olduk. Çok fabrika kapand›, ama aç kalan patron olmad›. Onlar kendilerini bir flekilde kurtar›rlar. Ama iflçi ne yaps›n? Hiçbir zaman bir fleyi olmad› ki kurtars›n. fiimdi hayatta iflte bulamaz. Dolu fabrika kapand›, iflsizlik say›s› ald› bafl›n› gidiyor. Herhalde böyle devam ederse çok kan dökülür. Dökmek de gerekiyor. (Mersin)

Bu “Sabah” grev var ATV’de 17 Aral›k Çarflamba günü, Türkiye Gazeteciler Sendikas›, Çal›k Grubu’na ba¤l› ATVSabah iflyerlerinde sürdürülen toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinin uyuflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine Balmumcu’da bulunan ATV-Sabah binas›na grev karar›n› ast›. Çal›k Grubuna ait Turkuvaz fiirketine ba¤l› ATV-Sabah binas› önünde yap›lan eyleme D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, Türk-‹fl Genel Sekreteri Mustafa Türkel, Hava-‹fl Genel Baflkan› Atilla Ayçin, Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi ve KESK fiubeler Platformu temsilcileri de destek verdi. “Grev hakt›r kalemini kald›r”, “Sendika bas›n özgürlü¤ünün güvencesidir”, “Kalemine örgütüne sahip ç›k” dövizlerinin aç›l-

d›¤› eylemde, s›k s›k “Sözleflme hakk›m›z söke söke al›r›z”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlar› at›ld›. Türkiye Gazeteciler Sendikas› Baflkan› Ercan ‹pekçi eylemde T‹S görüflmelerine iliflkin bir aç›klama yapt›. “26 Haziran’da toplu sözleflme görüflmelerinin bafllamas›ndan sonra bir taraftan bizimle görüflen iflveren temsilcileri, arkam›zdan, çal›flanlara bask› yapmaya bafllad›lar. Bizimle görüflmelerinde ikili oynad›klar›n›, rol yapmad›klar›n›, asl›nda hiç toplu sözleflme istemediklerini yayd›lar” fleklinde konufltu. Bugüne kadar oyaland›klar›n› ifade eden ‹pekçi, “flunu herkes bilsin: TGS olarak, meflru ve yasal zeminlerden ayr›lmadan Sabah gazete ve dergi grubu ile ATV’deki sen-

dikal mücadelemizi sonuna kadar sürdürece¤iz” dedi. ‹pekçi aç›klamas›nda ABD Baflkan› George W. Bush’a ayakkab› f›rlatan gazetecinin cesaretine de vurgu yapt›. ‹pekçi bas›n emekçilerine, “Bas›nda tekelleflmeye, ticarileflmeye, medya siyaset ticaret sarmal›nda ortaya ç›kan yozlaflmaya karfl›ysan›z, yozlaflm›fl de¤il, nitelikli yay›nc›l›k için, yandafl medya de¤il, özgür bas›n olmak için aya¤a kalk›n” ça¤r›s›nda bulundu. Aç›klamas›n›n sonunda Turkuvaz çal›flanlar›na seslenen ‹pekçi, “görevlerinizi eksiksiz yerine getirmenize ra¤men, sendikal haklar›n›za sahip ç›kmak istedi¤iniz için u¤rad›¤›n›z bask›lara ve tehditlere karfl›, kalemlerinizi insan kaynaklar› yöneticilerinin odalar›n›n kap›s›na b›rak›n. Akflam ifl yerinden ayr›-

l›rken kalemlerinizi bu binan›n kap›s›na b›rak›n” dedi. Eyleme destek veren Süleyman Çelebi ve Mustafa Türkel de yapt›klar› konuflmalarda sendikal mücadelenin ve bas›n emekçilerinin yan›nda olduklar›n› belirttiler. Sendika baflkanlar› aç›klaman›n ard›ndan iflyeri kap›s›na grev karar›n› birlikte ast›. Eylemde, Sabah grubunun Sefaköy’de bulunan binas›na grev karar› as›laca¤› duyuruldu. Gazetemiz ‹flçi-köylü’ye aç›klama yapan, Türkiye Gazeteciler Sendikas› Baflkan› Ercan ‹pekçi; “Bilindi¤i gibi 2007 y›l›ndan bu yana bir örgütlenme çal›flmas› yürütüyoruz. ‹flverenin, grev karar› almam›za neden olan tutumlar› devam ediyor” fleklinde konuflarak, henüz yeni bir görüflme talebinin olmad›¤›n› belirtti. ‹pekçi, “talep-

Ödüllü iflçi düflman›: IBM IBM iflçileri 17 Aral›k Çarflamba günü, sendika düflman›, uluslararas› biliflim tekeli IBM önündeki protesto eylemlerinin ikincisini yapt›. ‹flçiler, IBM Türk’ü toplu sözleflme yapmak üzere masaya davet ettiler. 400’e yak›n iflçinin çal›flt›¤› IBM Türk’te iflçilerin % 80’i örgütlü durumda. Daha önce üye olduklar› Bil-‹fl Sendikas›’ndan ayr›larak Tez Koop-‹fl Sendikas›’na üye olan iflçiler, IBM patronunun, “yeterli say›ya sahip de¤iller” gibi itirazlar›yla karfl› karfl›yalar. Taleplerinin yaz›l› oldu¤u dövizlerle Levent’teki Yap› Kredi Plaza’da toplanan IBM iflçileri, “IBM’de sendikal haklara sayg› istiyoruz” yaz›l› pankart açt›. IBM’in iflten att›¤›, Tez-Koop-‹fl iflyeri temsilcisi Nedim Akay, eylemde yapt›¤› konuflmada, Çarflamba eylemlerinin sonuç al›n›ncaya kadar sürece¤ini belirtti. Eylemlerin plazalarda çal›flanlar›n örgütlenmesine ve di¤er biliflim emekçilerine örnek olaca¤›n› ifade etti. “Sendikal› olma hakk›n› kazand›k” diyen Akay, toplu sözleflme yapma hakk›n› da mücadele ederek kazanacaklar›n› ifade etti. Tez-Koop-‹fl Genel Örgütlenme Sekreteri

Osman Gürsu, aylard›r süren sendikal mücadelelerinin önündeki engellerin kald›r›lmas› için IBM patronlar›na bir kez daha ça¤r›da bulundu. Akbank’ta iflten at›lan bir iflçi de konuflma yaparak, ekonomik kriz bahanesiyle Kas›m ay›nda bin 400 kiflinin kap› önüne konuldu¤unu hat›rlatt›. Konuflmas›nda “Patronlar örgütleri krizin faturas›n› bize ödetmek istiyor. Krizin faturas›n› biz ödemeyece¤iz, ödetece¤iz” dedi. Eyleme, EMO ve Bank-Sen ‹stanbul fiubeleri, Tez Koop-‹fl üyeleri, Moda Eylem Grubu ve Akbank’tan at›lan iflçiler destek verdi. IBM hakk›nda k›sa bir araflt›rma yapt›k ve karfl›m›za ç›kan tabloda ne kadar “ma¤dur” bir firma oldu¤unu gördük. IBM Türk Genel Müdürü Eray Yüksek, IBM’in 70. kurulufl y›l›nda yapt›¤› bir konuflmada flu ifadelere yer veriyor; “Kuruluflunun 70. y›l›nda hayata geçirilen bu yat›r›mla IBM’in Türkiye pazar›na duydu¤u inanc›n bir kez daha alt›n› çizmenin gurur ve heyecan›n› yafl›yoruz. Dünya genelinde 75 gelifltirme merkezi ve 5 Nobel Fizik Ödülüne sahip olan 8 laboratuar› bulunan IBM’in sadece bugün aç›l›fl›-

n› yapt›¤›m›z merkez dahil, 41 inovasyon merkezinin maliyeti 600 milyon dolar. Bu merkez,

Bir kot daha taflfllland›! Slikozis hastal›¤›na yakalanan Adem ‹ncilli adl› kot tafllama iflçisi 15 Aral›k Pazartesi günü yaflam›n› yitirdi. Ankara Sanatoryum Hastanesi’nde 15 gündür yo¤un bak›mda olan ‹ncilli’nin abisi de geçen y›l ayn› hastal›k nedeniyle hayat›n› kaybetmifl. 29 yafl›ndaki ‹ncilli, Adnan Öztürk’ün sahibi oldu¤u Öztürk Rodeo’da kumlama iflçisi olarak çal›fl›rken, Silikosiz hastal›¤›na yakaland›. Tedavisi sürerken fenalaflan ‹ncilli, yo¤un bak›ma kald›r›ld›ktan 15 gün sonra hayat›n› kaybetti. Yaz›l› bir aç›klama yapan Kot Tafllama ‹flçileri Birli¤i, “Bir nefes daha fazla almak için inat, hayat›m›z› çalanlardan hesap sormak için cüret gösterece¤iz” dedi. Patronlar›n gereken sa¤l›k önlemlerini

lerimiz kabul edilene kadar, hem kendimiz hem de çeflitli demokratik kitle örgütleriyle, eylemlerimize devam edece¤iz” dedi. (‹stanbul)

üretilen fikirleri uygulama imkân› yaratacak. Üretilen projeler, 75 geliflme merkezi ve 8 laboratuarda yer alarak dünyaya model olma flans› yakalayacak.” Sözü edilen milyon dolarl›k sermayeler, al›nan ödüller, kurulan teknoloji merkezleri vb. bunlar›n hiçbirisi IBM Türk’ün iflçilerin örgütlenmesine düflman oldu¤u gerçe¤ini yok edemez. Ve bu gerçek sözü edilen “medenileflme” çal›flmalar›n›n kimlere ne için hizmetinde bir göstergesidir. (‹stanbul)

almamas› nedeniyle oluflan Silikozis hastal›¤›n›n tedavisi bulunmuyor. Kot tafllama iflini yapan ve çok düflük maliyetli makineler sayesinde iflçilerin bu hastal›¤a yakalanmas› önlenebiliyor. “Madenci hastal›¤›” olarak bilinen Silikozis hastal›¤›, ortaya ç›kt›¤› andan itibaren erken müdahale edilmemesi durumunda birkaç y›l içinde ölümle sonuçlan›yor. Ülkemizde son dönemlerde, benzer ölümlerin gerçekleflmesiyle bilinen bu hastal›k, “meslek hastal›klar›” kategorisine dahi al›nm›fl de¤il. Kot tafllama iflçileri ölmenin kaderleri olmad›¤›n› gördüklerinden bu yana, çeflitli demokratik kitle örgütleriyle birlikte düzenledikleri eylemlerle, kamuoyu oluflturmaya çal›fl›yor. Biliyorlar ki bu yöntemle tafllanan her kot, kaybedilen bir nefes daha demek… (Ankara)


Denge Azadi

‹flçi-köylü 6

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Yerel seçimler ve düzenin tefl flh hiri Yerel seçimler ülke gündeminde a¤›rl›¤›n› kazanmaya bafllad›. Belediye baflkan adaylar›n›n partilerce aç›klanmaya bafllanmas› ve seçmen listeleri üzerinden tart›flmalar öne ç›ksa da yak›n zamanda adaylar seçim çal›flmalar›n› daha da yo¤unlaflt›racaklar. Sistem partileri aç›s›ndan çat›flman›n merkezinde flimdilik Ankara ön plana ç›kmaktad›r. Melih Gökçek hükümranl›¤›na alternatif olarak, güya “sol”un ortak aday› olarak CHP-SHP-DSP ittifak› Murat Karayalç›n’› yeniden piyasaya sürmüfltür. AKP çok istedi¤i Diyarbak›r konusunda, daha gerçekçi bir zeminde yol almaya mecbur durumda kalm›flt›r. ‹stanbul aç›s›ndan bir tart›flma henüz söz konusu olmamakla birlikte, bu tart›flman›n bir aya¤› da ‹zmir’de kendisine zemin bulacakt›r. Taflra belediyelerinde ise tart›flma, partiler üzerinden de-

¤il daha çok adaylar üzerinden sürdürülecektir. “Diyarbak›r’› kesin alaca¤›z” iddias›n›n eskisi kadar s›k dillendirilmemesi, buradan vazgeçildi¤i anlam›na gelmemektedir. Erdo¤an’›n bölge ziyaretinde u¤rad›¤› hezimetin bu ba¤lamda belirleyici bir rolü olmufltur. Sistem Diyarbak›r’› ve di¤er flehirleri kazanmay› sadece belediyeleri kazanmak olarak ele almamaktad›r. Nitekim kazanmak bu da de¤ildir, tek bafl›na. Kazanmak uzun erimli bir çal›flman›n sonucunda mümkün olabilir. Ama yerel yönetimler bu noktada önemli bir yerde durmaktad›r. Yerel yönetimlerin kitlelerle dolays›z ba¤lar›n›n daha geliflkin olmas›, kitleleri daha kolay manipüle edebilme olana¤›n› sisteme vermektedir. Di¤er ve esasl› noktalardan biri de, belediyelerin büyük bir ekonomik rant kap›-

s› olarak kullan›lmas›d›r. Bugün birçok yerel yönetimde yolsuzluk iddialar›yla karfl›laflmak hiç de flafl›rt›c› de¤ildir. Bundan dolay›d›r ki sistem partileri için yerel yönetimler vazgeçilmez kaleler olarak alg›lanmakta ve her daim hedefleri aras›nda bulunmaktad›r. Sistem özellikle bu seçimlerde Kürt co¤rafyas›nda bulunan yerel yönetimlere yo¤unlaflmakta ve DTP’nin karfl›s›nda AKP’yi öne ç›karmaktad›r. Kürt co¤rafyas›nda ortak adaylar ç›kararak beraber hareket etmeye yönelmekteler. Bat›da ulusal hareketin anti-propagandas›n› yaparak ve flovenizm üzerinden prim elde eden sistem partileri, bölgede ise ulusal soruna iliflkin vurgular kullanmaktan çekinmemekte, aksine bunun üzerinden oy kapmay› hedeflemekteler. Örne¤in Hatay’da “Ya sev, ya terk et” afiflleriyle ç›k›fl yaparlarken, Kürt

Toplu mezarlar Ergenekon’da bulundu Özellikle ’90’l› y›llarda faflist TC devletinin bölgede yürüttü¤ü operasyonlarda yüzlerce köy yak›larak zorla boflalt›lm›fl, yüzlerce insan toplu olarak katledilmifl, binlerce insan da kaybedilmiflti. Ak›betleri bölge insan› taraf›ndan bilinen insanlar, varl›¤› devlet taraf›ndan bugüne kadar kabul edilmeyen kontrgerilla örgütü olan J‹TEM elemanlar› taraf›ndan katledilmiflti. J‹TEM, önce, örgütün kadrolu eleman› olan itirafç› Abdulkadir Aygan’›n yapt›¤› aç›klamalar ve sundu¤u resmi kay›tlarla net bir biçimde deflifre edilmiflti. Bugünse Ergenekon ad›yla faaliyet yürüten ve tarihi Cumhuriyet’in kurulufluna denk olan kontrgerilla örgütünün raporlar›nda yer almas›yla J‹TEM’in devlete ba¤l› çal›flt›¤› kabul edildi. Devlet içerisine yuvalanm›fl bir çete olarak gösterilmeye çal›fl›lan Ergenekon ve ona ba¤l› birçok karfl› devrimci örgütün en bilinenidir J‹TEM. Say›s›z infazlarda, köy yakmalarda, bombal› sald›r›larda ad› geçen örgütü Kürt halk› çok yak›ndan tan›maktad›r. Her sokak bafl›nda, karakolda, yaylada/tarlada, kendilerinin gizli sand›¤› s›¤›naklar›nda Kürtlerin yak›ndan tan›mak zorunda kald›¤› J‹TEM’in icraatlar›na iliflkin en çarp›c› aç›klamalar yine Ergene-

kon davas›nda ad› geçen ve kimli¤ini gazeteci olarak gösteren Tuncay Güney ad›ndaki kirli birinden geldi. PKK’ye yard›m ettikleri gerekçesiyle binlerce Kürt kimlikli insan›n öldürüldü¤ünü, öldürülenlerin asit çukurlar›na at›ld›¤›n› söyleyen Güney, bu çukurlar›n BOTAfi’›n Cizre s›n›r› yak›nlar›ndaki askeri tesislerinde bulundu¤unu aç›klad›. BOTAfi Karakolu’nun alt›ndan da birçok insan›n cesetlerine ulafl›labilece¤ini söyleyen Güney, BOTAfi’›n Diyarbak›r, Batman ve Ad›yaman’daki iflletmelerine de bak›lmas›n› sal›k verdi. Güney, adresleri net olarak bilen kifli say›s›n›n çok az oldu¤unu bunlardan birinin Ergenekon davas›n›n en önemli san›klar›ndan biri olan Veli Küçük oldu¤unu da söyledi. Yak›n zamanda Silopi’de ortaya ç›kan bir kuyuda Güney’in itiraflar›n› do¤rular nitelikte insan kemikleri bulunmufltu. Bu geliflmeye ra¤men bölgede yerel halk›n da y›llard›r, toplu mezarlar›n yerlerini söyleyerek buralar›n aç›lmas› yönlü taleplerini görmezden gelen savc›lar fi›rnak Barosu’nun yapt›¤› baflvurular› de¤erlendirerek 15

Aral›k 2008 tarihinde BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas›na karar verdi. Kuyular›n aç›lmas›yla bir dönemin karanl›k yüzü yeniden deflifre olmufl olacak. Karar›n ard›ndan toplu cinayetleri ortaya ç›karma girifliminin devam›n›n kay›p ailelerinin istemleri do¤rultusunda devam etmeyece¤i gerçe¤iyle birlikte, kuyular aç›ld›¤›nda ortaya daha aç›ktan ç›kacak olan gerçeklerin devlet erkan› taraf›ndan Ergenekonculara y›k›lmaya çal›fl›laca¤› ve toplu katliamlar›n “Türk adaleti”nin yarg› sisteminde cezaland›r›lamayaca¤› da unutulmamal›. (H. Merkezi)

illerinde “Türk-Kürt kardefltir” sloganlar›n› öne ç›kar›yorlar. Bir di¤er nokta ise DTP’nin kazand›¤› yerel yönetimlere ve belediye baflkanlar›na yönelik sald›r›lard›r. Fakat görüldü¤ü gibi yerelde bulunan halk›n inisiyatifi çi¤nenememektedir. Yerelde kitlenin iradesini tan›mak zorunda kalan sistemin bu noktada yapt›¤› tüm sald›r›lar edilgen kalabilmekte ve etkisizleflmektedir. Bizlerin bu konuda daha çok yo¤unlaflmas› ve yerellerde güçlenmemiz, yerel halk ile dayan›flman›n geliflmesi önemli yerde durmaktad›r. Sistem partilerinin özellikle yapt›¤› yolsuzluklar›n ya da elde etti¤i rantlar›n ve bir bütün olarak sistemin teflhirini yapmal› ve yerellerde inisiyatif kazanmay› hedeflemeliyiz. Bizler aç›s›ndan yerel seçimler çal›flmas› hem ba¤lar›m›z›n güçlen-

mesini sa¤layan hem de sistemin teflhiri aç›s›ndan iyi bir araç olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Yerellerde kitlelere tafl›yaca¤›m›z devrim ve demokrasi bilinci kitlelerin artan öfkesinin mücadele saflar›na kazan›lmas›na hizmet edecektir. Ekonomik krizle halk düflman› yüzleri daha net flekilde ortaya ç›kmaya bafllayan sistemin bozuklu¤unu teflhir etmek ve devrimci mücadeleyi yükseltmek için yerel seçimleri etkin flekilde gündemimize almak oldukça önemlidir.

Sistem özellikle bu seçimlerde Kürt co¤rafyas›nda bulunan yerel yönetimlere yo¤unlaflmakta ve DTP’nin karfl›s›nda AKP’yi öne ç›karmaktad›r. Kürt co¤rafyas›nda ortak adaylar ç›kararak beraber hareket etmeye yönelmekteler.

‹nfaz edilen gerillan›n ailesine haciz Hatay’›n Erzin ‹lçesi Yoncadüzü (Lülük) köyü k›rsal›nda 22 Nisan 2004 tarihinde TSK ile girdikleri çat›flmada yaflam›n› yitiren Hasan Hatay, ‹skender Ülger ve Adem Demir adl› 3 HPG’linin ailesine Erzincan Sulh Hukuk Mahkemesi taraf›ndan tazminat davas› aç›lm›flt›. Ayn› bölgede yaflanan bir çat›flmada hafif yaralanan polislerin avukatlar›n›n açt›¤› dava sonucunda 3 HPG’linin anne ve babalar›na 3 bin 127’fler YTL para cezas› verilmiflti. Paray› ödeyemeyen HPG’li Hasan Hatay’›n babas› ve annesi icral›k oldu. Hatay’›n ‹skenderun ‹lçesi’nde yaflayan Hatay’›n babas› Selman Hatay ve annesi Fatma Hatay, “2004 Nisan ay›nda ‘o¤lun öldü’ diye haber verdiler. Cenazeyi binbir zorlukla teslim ald›k. Bize o¤lumuzun elbiselerini dahi vermediler. Askerin bask›s› sonucunda cenazeyi Ad›yaman’da gece gömmek zorunda kald›k. Ondan sonra ‹skenderun’a döndük ve bir süre sonra evimize Erzincan Sulh Hukuk Mahkemesi taraf›ndan aç›lan bir davaya iliflkin tebligat geldi. Mahkeme bitti bize para cezas› kesildi. Biz Yarg›tay’a itiraz ettik. Yarg›tay da bu Haziran ay›nda itiraz›m›z› ret etti ve cezay› onad›” dedi. Kendilerine verilen cezay› ödeyemedikleri için icral›k olduklar›n› söyleyen Selman Hatay, “Ben bu cezay› ödeyecek durumda de¤ilim. Kald› ki ödeyecek durumda olsam da ödemem. ‹sterse beni cezaevine koysunlar. Ben bu cezay› kabul etmiyorum. Benim o¤lum öldürüldü. O¤lum Hasan PKK’ye kat›ld›¤› zaman 18 yafl›ndan büyüktü, kendi iste¤iyle kat›ld›. Bundan dolay› bizden istenen o¤lumuzun reddedilmesi. Biz de bunu yapmay›z” diye konufltu. Devlet gerilla ailelerine, çocuklar›n› devrimci ör-

gütlerden uzak tutmalar› için her türlü yöntemi deniyor. Gerillalar›n yapt›¤› eylemlerde ölen devlet güçlerinin ailelerine ödenen tazminatlar›n›, tahrip edilen devlet binalar›n›n zararlar›n› devrimci ve yurtseverlerin ailelerine ödetmeye çal›fl›yor. Ailelerin tazminatlar› ödememesi için yap›lmas› istenen, çocuklar›n› reddetmesi. Gerillalar›n da¤dan indirilmesi için ailelerini kullanmak isteyen devlet bu emeline, ço¤unlukla ailelerinin çocuklar›n› ve onlar›n mücadelesini sahiplenen durufllar› nedeniyle ulaflam›yor. (H. Merkezi)

Politika gazetesi kapat›ld› Faflist sald›r›lar› ve emperyalist politikalar›n gerçek yüzünü kitlelere teflhir etmeyi kendine misyon edinmifl muhalif bas›na yönelik sald›r›lar›n bir yenisi Politika Gazetesine uyguland›. Özgür Gündem gelene¤inden gelen bütün yay›nlar faflist sald›r›larla karfl› karfl›ya kal›rken Politika Gazetesi de PKK propagandas› yapt›¤› gerekçesi ile ‹stanbul 14. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan 1 ay süre ile kapat›ld›. Kitlelere gerçekleri kavratma yönünde hareket eden muhalif bas›na yönelik faflist sald›r›lar, ülkemiz gerçekli¤i ile devam edecektir. Ama flunu da bilmeleri gerekir ki; devrimci, demokrat, yurtsever ve sosyalist bas›n faflist sald›r›lara ra¤men dimdik ayaktad›r. (H. Merkezi)

10 ayda 32 bin 115 hak ihlali...

10 Aral›k ‹nsan Haklar› Haftas›’nda bu y›l da Türkiye yine s›n›fta kald›. ‹HD’nin verileri özellikle Kürt co¤rafyas› aç›s›ndan incelendi¤inde bile bu gerçe¤i görmek mümkündür. Bu verilere göre bölge illerinde 2008 y›l›n›n ilk 10 ay›nda 32 bin 115 hak ihlali yafland›. Operasyonlar›n dinmedi¤i bölgede, yaflanan hak ihlallerinin say›sal ve-

risi ise on binleri buldu. Bölgeden kamuoyuna yans›yan bilgilere göre “yaflam hakk›”, “kad›n ve çocuklar›n yaflam hakk›”, “iflkence”, “cezaevleri”, “kifli özgürlü¤ü ve güvenli¤i”, “ifade özgürlü¤ü”, “toplant› ve gösteri özgürlü¤ü” gibi konularda 2008 y›l›n›n ilk 10 ay› içersinde 32 bin 115 hak ihlali yafland›. Hak ihlallerinin tüm boyutlar› ile ele al›nd›¤› insan haklar› bilançosunda ayl›k olarak önemli bafll›klarda toplanan hak ihlalleri ise özellikle devletin denetiminde olan bölgelerde oranlar›n yüksek oluflu dikkat çekiyor. ‹HD Diyarbak›r fiubesi verilerine göre Ocak ay›nda bin 355 hak ihlali yafland›. Yaflam hakk› ihlallerinde polisin açt›¤› atefl sonucu 5 kifli hayat›n› kaybetti, çat›flmalarda 7 kifli hayat›n› kaybederken 68 kifli ise yaraland›.

May›nlardan dolay› 2 kifli hayat›n› kaybederken iki kifli yaraland›. Kad›na yönelik fliddet sonucunda 6 kad›n hayat›n› kaybetti. Kifli güvenli¤i ve özgürlü¤üne yönelik ihlaller konusunda ise Ocak ay›nda 307 kifli gözalt›na al›n›rken, 7 kiflinin polisler taraf›ndan ajanl›k tehdidi ile karfl› karfl›ya kald›¤› ve 96 kiflinin ise siyasal nedenlerle tutukland›¤›na yer verildi. ‹flkence konusunda ise Ocak ay›nda 12 kifli kolluk kuvvetlerinin iflkencesine maruz kal›rken, bunlardan 9’u polis, biri asker, birinin korucular taraf›ndan yap›ld›¤›n›n yer almas› dikkat çekti. Düflünce ve ifade özgürlü¤ü konusundaki ihlallerde ise düflüncesinden dolay› 31 kiflinin soruflturmaya maruz kald›¤› hapishanelerde ise 7 tutsa¤›n sevk s›ras›ndaki uygulamalar ve sa¤l›k ihlali gibi konularda hak ihlaline u¤rad›¤›na yer verildi. fiubat ay›nda ise hak ihlallerin de art›fl yaflanarak bin 747 hak ihlali yaflan›yor. fiubat ay›nda toplumsal gösterilere polisin afl›r› güç kullanmas› sonucu bir kifli hayat›n› kaybederken 24 kiflinin yaraland›¤›na yer verildi. Sadece

fiubat ay›nda 693 kifli gözalt›na al›n›rken, 7 kifli kolluk güçlerinin tehdidi ile karfl› karfl›ya kal›yor. Bu ay içersinde 227 kifli tutuklan›rken, gözalt›na iflkence ve kötü muamele iddias› 34. Mart ay›nda ise hak ihlallerindeki art›fl y›l›n bafl›na göre 3 kat art›fl gösteriyor. Bu ay içersinde 3 bin 295 hak ihlalinin yap›ld›¤› tespit edilirken, polisin atefl açmas› sonucu 5 kifli yaflam›n› yitirirken, polisin “afl›r› güç kullanmas›” sonucu 2 kifli ise yaraland›¤›na yer verildi. Çat›flmada yaflam›n› yitiren 23 kifli olurken, Newroz ve 8 Mart gibi eylem ve etkinliklerde gözalt›na al›nanlar›n say›s› ise bin 60 olarak belirtildi. Mart ay›nda 338 kifli tutuklan›rken, 289 kiflinin ise karakolda, evde, sokakta ya da iflyerinde kolluk güçleri taraf›ndan iflkenceye maruz kald›¤› ifade edildi. Yine yap›lan polisin 38 toplant› ve gösteriye müdahale etti¤i ve bunun sonucunda da 164 kiflinin yaraland›¤› kaydedildi. Nisan ay›nda yarg›s›z infaz sonucu bir kifli hayat›n› kaybederken, çat›flmalarda 49 kifli hayat›n› kaybetti. May›ndan dolay› bir kifli hayat›n› kay-

bederken 10 kifli ise yaraland›. 184 kifli düflünce ve ifade özgürlü¤ü konusunda soruflturmaya maruz kal›rken, 36 kifli ise bundan dolay› tutukland›. May›s ay›nda toplam 4 bin 786 kifli hak ihlaline u¤rad›. Bir kifli yarg›s›z infaz sonucu yaflam›n› yitirirken, may›nlardan dolay› 9 kifli hayat›n› kaybetti. Gözalt›na iflkence ve tehdide 13 kifli maruz kal›rken, 400 kifli gözalt›na al›nd›. Haziran ay›nda toplam 3 bin 132 hak ihlali yafland›. Polis ve jandarma taraf›ndan 4 kifli yaralan›rken, çat›flmalarda 21 kifli hayat›n› kaybetti ve 33 kifli ise yaraland›. Ayr›ca bu ayda 22 köy ve mezrada ormanlar askerlerce atefle verilerek yak›ld›. Yaz aylar›nda en yo¤un hak ihlali A¤ustos ay›nda yafland›. Bu ayda toplam 4 bin 796 hak ihlali yafland›. Polisin gözalt›na al›rken ya da dur ihtar›na uymad›¤› iddias›yla atefl açmas› sonucu 2 kifli hayat›n› kaybederken 5 kifli ise yaraland›. Çat›flmalarda 60 kifli hayat›n› kaybederken 59 kifli ise yaraland›. May›nlardan dolay› bir çocuk hayat›n› kaybederken 7 kifli ise yaraland›. Gözalt›nda, sokakta,

hapishanede ve okulda kolluk güçleri taraf›ndan yap›ld›¤› iddias›yla 34 iflkence vakas› yer ald›. Eylül ay›nda yaflanan hak ihlalleri di¤er aylar› aratmad›. Toplam 4 bin 191hak ihlali yafland›. Yarg›s›z infaz sonucu 2 kifli hayat›n› kaybederken 3 kifli ise yaraland›. May›nlardan dolay› biri çocuk iki kifli hayat›n› kaybederken 3 çocu¤un intihara teflebbüs etmesi ise dikkat çekti. Orman yakmalar› bu ay da sürerek 7 ormanl›k alana atefle verildi. Ekim ay›nda ise 4 bin 85 hak ihlali yaflan›rken, yarg›s›z infaz sonucu 2 kifli hayat›n› kaybetti. 2 gazeteci sald›r›ya u¤rarken, may›n sonucunda bir kifli hayat›n› kaybetti. Taciz, tecavüz ve aile içi fliddet sonucu 8 kad›n hayat›n› kaybederken, gözalt›nda 46, köy korucular› bir, gözalt› yerleri d›fl›nda 76 kifli iflkenceye maruz kald›. Polisin toplumsal olaylara müdahalesi sonucu 86 kifli yaraland›. Ekim ay›nda 647 kifli gözalt›na al›n›rken, polis ve askerler taraf›ndan 42 toplumsal gösteriye müdahale bulunuldu. (H. Merkezi)


26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009 Avc›lar’da yaflanan sahte polis olay›ndan sonra ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’›n “polise kimlik sorun” aç›klamalar›n›n ard›ndan polise kimlik soran Mustafa Akdo¤an hastanelik oldu. Befl polisin daya¤›na maruz kalan Mustafa Akdo¤an’›n burnu ve kafatas›nda çatlak, çenesinde k›r›k tespit edildi. Yaflanan olayla ilgili Emniyet’in aç›klamas› ise yine tan›d›kt›. “Sürücü yakalan›p ekip otosuna bindirilmifl, mukavemetini sürdürmüfl, bafl›n› otonun camlar›na ve kaportas›na vurmufl, arac›n cam›n› k›rm›flt›r.” Çenesi k›r›ld›¤› için ameliyat olan Akdo¤an ise, üç hafta konuflamaya-

Halk›n gündemi

‹flçi-köylü 7

Sen misin kimlik soran? cak. Tekstilci ve 41 yafl›ndaki Mustafa Akdo¤an, 4 Aral›k akflam› bir arkadafl› ile d›flar› ç›kt›. Gece 02.00’de yolda polis kontrolüne denk gelen Akdo¤an, polise kimlik sorunca feci flekilde dövüldü ve geceyi yaral› halde karakolda geçirdi. Akdo¤an polise “kimlik sorun” aç›klamalar›n›n tek kurban› da de¤ildi. Urfa’n›n Birecik ilçesinde DTP ilçe yöneticisi Halil Sar›kaya’n›n 14 yafl›ndaki o¤lu N.S. karakolda iflkence gördü. 5 Aral›k günü yoldan sivil polisler

Mamak halk› baz istasyonlar›n› protesto etti Mamak’ta bulunan Aç›kal›n ‹lkö¤retim Okulu’nun ö¤renci, ö¤retmen ve velileri okulun hemen yan›nda bulunan baz istasyonlar›na Nato Yolu’nu trafi¤e kapatarak tepki gösterdiler. Daha önce de baz istasyonlar›n›n kald›r›lmas› için bir dizi eylemlilik gerçeklefltiren ö¤renci, ö¤retmen ve veliler Natoyolu üzerinde üç baz istasyonu oldu¤unu ifade ederek, biri semt pazar›, bir özel bir hastane yan› ve di¤eri ise üç okulun yan›nda bulunan baz istasyonlar›n›n bir an önce kald›r›lmas›n› istediler. Nato Yolu’nu trafi¤e kapatan ö¤renciler, “Kanser olmak istemiyoruz”, “Ölmek istemiyoruz, yaflamak istiyoruz” fleklinde sloganlar att›lar. Ö¤retmenlerin de destekledi¤i eylemde ö¤renci velileri tepkilerini “Çocuklar›m›z›n sa¤l›¤›n› tehlikeye atmay›n. Yetkililer çözüm bulsun” diyerek gösterdiler. “Sular›m›z kirletildi, do¤algaza gelen zamla ›s›namaz olduk. fiimdi de kurulan baz istasyonlar›yla kanser olmakla karfl› karfl›yay›z” diyen veliler, baz istasyonlar›n›n kald›r›lmas›n› istediler. Konuyla ilgili Milli E¤itim Müdürü ile görüfltüklerini söyleyen veliler, sonuç alamad›klar› için mahkemeye baflvurduklar›n› dile getirdiler. (Ankara)

taraf›ndan hiçbir neden yokken gözalt›na al›nan N.S. araçta ve götürüldü¤ü TOK‹ konutlar›nda iflkenceye maruz kald›. Emniyet Müdürü’nün de kat›ld›¤› iflkencede, 8 polis bir saat süreyle N.S’yi dövdü, yar›m saat boyunca bir çizgi üzerinde ayak parmaklar› üzerinde diz çökmüfl vaziyette bekletildi. Batman’›n Sason ilçesinde 11 Aral›k günü arkadafllar› ile internet kafede kavga eden Ercan Akt›, olay yerine gelen polislerin fliddetine maruz kald›. Bodrum’da Cengiz Genç isimli yat kaptan› e¤lenmek için gitti¤i bar›n ç›k›fl›nda sivil polisler taraf›ndan coplarla dövüldü. Ard›ndan polise mukavemetten gözalt›na al›nd›. Genç’in sol baca¤›nda k›r›k tespit edildi. Sald›r› ile ilgili bir aç›klama yapan ‹lçe Emniyet Müdürü Niyazi Turgay, Genç’in yaflanan arbede s›ras›nda baca¤›n› polis otosuna çarpt›¤›n› söyledi. 14 Aral›k günü ‹stanbul Kartal’da Askeri Dikimevi’nde iflçi olarak çal›flan fienol Gündüz, benzin istasyonunda araç y›kama s›ras›n› polislere vermek istemedi. Tabi “hayat›n›n hatas›n›” yapt›¤›n› bilmeyerek... Kendini polis olarak tan›tan kiflilerden kimlik soran fienol Gündüz darp edildi. 16 Aral›k günü Edirne’de marketten dönerken kalp krizi geçiren Ner-

Baranlar›n, Ça¤dafllar›n, Feyzullah Ete’lerin öldürülmesinin önüne geçmek ve adalet isteyen, hesap soran bir toplum için zaman kaybetmeden harekete geçmek gerekiyor.

YEN‹

min Genifl’i hastaneye ulaflt›rmaya çal›flan ambulans› durduran polis, hastan›n ölümüne neden oldu. Ambulans›n içinde hasta oldu¤una inanmayan ve doktorlar›n ve sa¤l›k ekibinin sözlerini dinlemeyen polisin emri ile ambulans 20 dakika boyunca bekletildi. Nermin Genifl hastaneye yetifltirilemedi¤i için yaflam›n› yitirdi. Yaflanan tüm geliflmeler polisin cinayetlerinin sürdü¤ünü gösteriyor. Tüm bu yaflananlardan sonra ‹stanbul valisi Muammer Güler’in (10 Aral›k Milliyet) “polisimiz yapt›¤› görev flartlar›na göre en az hata yapan kurumlardan biri” aç›klamalar› polisin kimden ilham ald›¤›n› gösteriyor. Vali, demeçleri ile polisine sahip ç›karken cinayetlerin adresini göstermifl oluyor. Devletin temsilcisi valinin sözleri polis fliddetinin, iflkencenin iddia edilenin aksine hiç de münferit olmad›¤›n›, aksine sistemli oldu¤una dikkatleri çekiyor.

Cinayetlere karfl› sessiz kalmayal›m! Yunanistan’da polisin bir genci öldürmesi ile yaflanan olaylar ülkemizde polis cinayetlerine karfl› gösterilen tepkileri yeniden gündeme getirdi. Son bir y›l içinde onlarca insan›n öl-

dürüldü¤ü ülkemizde buna karfl› gösterilen refleks ise oldukça c›l›z kald›. ‹zmir’de dur ihtar›na uymad›¤› iddias› ile öldürülen Baran Tursun’un babas› Mehmet Tursun’un Antalya’da ayn› ak›bete u¤rayan Ça¤dafl Gemik’in ailesi ile görüflmesi ve vak›f giriflimi polis fliddetinin ma¤durlar›n›n seslerini art›k daha güçlü yükseltece¤ine dair ümit veriyor. Meclis’te milletvekilleri ile görüflerek çocuklar›n› kurflunlayan polislerden hesap sorulmas›n› isteyen ailelerin bu giriflimleri oldukça önemli. ‹nsan Haklar› Haftas› kapsam›nda Ankara’da gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›na polis kurflunlar› ile yaflam›n› yitirenlerin ailelerinin kat›lmas› sorunun daha fazla dile getirilmesine hizmet etmektedir. Yaflanan hak ihlallerine karfl› demokratik bir muhalefetin örgütlenmesi ve adalet talebi ile soka¤a ç›k›lmas› acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Kit-

Kürtçe yasak de¤il diyorlar ama... Kürt sorununda inkâr ve imha politikas›ndan vazgeçmeyen TC devleti, Kürtçe konuflulan alanlarda her türlü sald›r›y› ola¤anlaflt›rmaya çal›fl›yor. Anadilde e¤itim talebinde bulunduklar› için hapse at›lan, demokratik haklar›n› elde etmek için yürütülen mücadelede iflkencelerden geçirilen Kürtlere, akrabalar›yla dahi Kürtçe konuflmalar› yasaklan›yor. Keyfi uygulamalar›n ve hak gasplar›n›n had safhada yafland›¤› F Tiplerinde de bu sald›r› daha vahim boyutlarda yaflan›yor. Türkçe bilmiyor ve konuflmuyorsa ailelerin görüfl yapma haklar› ellerinden al›n›yor, Kürtçe konufltu¤unda görüflmeler keyfi bir flekilde zorla sonland›r›l›yor. Buna son olarak Edirne F Tipi Hapishanesi’nde eflinin kapal› görüflüne giren Fehime Baflaran yak›ndan tan›kl›k etti. Türkçe’yi iyi bilmeyen Baflaran DTP ‹l Eski Yöneticisi olan efli Lokman Baflaran’la yapt›¤› kapal› görüflte Kürtçe konufltu¤u için 8 yafl›ndaki k›z› ve eflinin kardefliyle birlikte bir odaya kapat›larak gözalt›na al›nd›. Gardiyanlar›n “Türkçe bilmiyorsan bir daha buraya gelme” dedikleri Fehime ve Sabri Baflaran’la yaflad›klar› sald›r›ya iliflkin yapt›¤›m›z k›sa röportaj esnas›nda Lokman Baflaran’›n, sadece “k›rsala

* ‹HD ‹stanbul fiubesi, ‹nsan Haklar› Haftas› dolay›s›yla Sultanahmet Park›’nda 10 Aral›k 2008 tarihinde bir bas›n aç›klamas› yaparak ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 60. y›l›nda bildirgenin yay›nlan›fl amac›n›n sahiplenilmesini istedi. Çeflitli dövizlerin tafl›nd›¤› eylemde bas›n aç›klamas›n› ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Gülseren Yoleri okudu ve ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 60. y›l›nda insan hak ve özgürlüklerine yönelik sald›r›lar›n ve bu sald›r›lara karfl› mücadelenin devam etti¤ini belirtti. Yoleri’nden sonra söz alan Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› Baflkan› Yavuz Önen ise insanl›¤›n acilen bar›fl ortam›na ihtiyaç duydu¤unu söyledi. * 13 Aral›k 2008 tarihinde, Galatasaray Lisesi önünde bas›n aç›klamas› yapan ‹HD ‹stanbul fiubesi üyeleri aç›klamaya “Katledenler yarg›lans›n”, “Tecrit kald›r›ls›n” sloganlar›n› atarak bafllad›. Kitle ad›na aç›klamay› ‹HD Cezaevi Komisyonu Üyesi Özgür Ertürk yapt›. Ertürk, hapishanelerin kapasitelerinin üzerin-

uygulamalar›n ve hak gasplar›n›n had safhada yafland›¤› F Tiplerinde de bu sald›r› daha vahim boyutlarda yaflan›yor. Türkçe bilmiyor ve konuflmuyorsa ailelerin görüfl yapma haklar› ellerinden al›n›yor, Kürtçe konufltu¤unda görüflmeler keyfi bir flekilde zorla sonland›r›l›yor. Buna son olarak Edirne F Tipi Hapishanesi’nde eflinin kapal› görüflüne giren Fehime Baflaran yak›ndan tan›kl›k etti.

KEYF‹

insan sa¤lad›¤›” iddias›yla aranan birine benzedi¤i için tutuklanmas›na neden olacak hiçbir delil olmaks›z›n 2 y›ld›r tutsak edildi¤ini ö¤reniyoruz. - Sald›r› nas›l geliflti anlat›r m›s›n? Fehime Baflaran: Eflim 2 ay sonra 2 y›ld›r içerde olacak. Hala mahkemesi devam ediyor. Cuma günü (12 Aral›k 2008) görüfle gittik. ‹lk önce Türkçe’yi fazla bilmedi¤im için gardiyanlara “Kürtçe konuflur-

sam sorun ç›kar m›?” dedim. “Ç›kar” dediler. Bir fley yapmad›lar, girdik içeriye. Kayn›m Türkçe konufltu, k›z›m da konufltu. Onlara bir fley demediler. Nas›l ben Kürtçe konufltum hemen müdahale ettiler. “Kürtçe konuflmak yasak bilmiyor musunuz?” diye ba¤›rd›lar, “ç›k›n” dediler. Ç›kmad›k. Di¤er tarafta eflime sald›r›p kald›rmaya çal›flt›lar. Kalkmad›, direndi. Sonra gittiler, baflgardiyan› ça¤›rd›lar. 5-6 kifli vard› gelip zorla kald›rd›lar. Eflim o ta-

rafta direniyor, biz de bu taraftan cama vuruyoruz. K›z›m babas›n› öyle görünce korkudan a¤lamaya bafllad›. Eflimi götürdüler. Bu sefer kayn›m› ald›lar, devlet mal›na zarar verdi diye. Götürüp askere teslim ettiler. Bizi de avluya ç›kartt›lar. “Kap›y› kilitleyin d›flar› ç›kmas›nlar. Tutanak tutaca¤›z” dediler. 40 dakika filan beklettiler k›z›mla beraber ikimizi o so¤ukta. Sonra bir gardiyan geldi. “Bütün kimlik bilgileriniz tamam, gidebilirsiniz” dedi. Sabri Baflaran: Biz görüfle gittik her fley iyiydi. Yaln›z görüfle girdi¤imiz zaman Kürtçe konuflulmayaca¤›n› söylediler bize. Abim de dedi ki; “Ben Türkçe konufluyorum, eflim Kürtçe konufluyor. Fark eden bir fley yok.” Ben de ayn› fleyi söyledim gardiyanlara. Birincisinde geldiler, tekrar gittiler. 3 defa yapt›lar. Telefonu kesip kapat›yorlard›. Sonra baflgardiyan geldi. Abimi zorla 56 tane gardiyan götürdüler. Gardiyan 8 yafl›ndaki ye¤enime bir de yengeme ba¤›r›nca benim de zoruma gitti. Aya¤›m› sandalyeye vur-

dum. Sonra gardiyanlar hep birlikte sar›ld›lar bana. Götürdüler bir odaya, kap›lar› kapat›p kilitlediler. Bir saat tuttular. “Tutana¤›n yap›l›yor içerde” dediler. Beklettiler, beklettiler sonra gidin dediler. Dedim “flimdi ne olacak?” “Senin kimlik bilgilerin her fley haz›r. Biz gerekeni yapt›k. Senin iflini hallettik. Sonra bir flekilde sana ulafl›r” dediler. Devlet mal›na zarar verme ve gardiyanlara sald›rma dediler. Halbuki öyle bir fley yok. - Sence neden sald›rd›lar? Art›k televizyonda Kürtçe program yapacaklar›n› söylüyorlar. Cezaevinde izin vermiyorlar. Biz gitti¤imizde bir sorun ç›kmaz herhalde dedik. Yengem Türkçe bilmiyor. Yani zorla m› ö¤reteceksiniz? Gardiyanlara söyledim “Yok bilecek” diyorlar. Bilmiyor deyince, “Bilmiyorsa gelmeyecek, getirmeyin buraya” dediler. Bir tart›flma yaflad›k. “Ne olursa olsun getirece¤im” dedim. Ya televizyondakiler bizi kand›r›yor ya da ordakiler bizi kand›r›yor art›k. Devlet bakan› ç›k›yor, baflbakan ç›k›yor diyor ki Kürtçe art›k yasak de¤il, serbest. Ama cezaevine gitti¤imizde Kürtçe yasak. B›rakm›yorlar konuflal›m. Kürtçe nas›ls›n diyoruz onu bile birakm›yorlar. Hemen telefonu yüzümüze kapat›yorlar. (‹stanbul)

‹nsan haklar›yla insand›r, ama bu düzende de¤il! ‹stanbul fiubesi, yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 60. y›l›nda bildirgenin yay›nlan›fl amac›n›n sahiplenilmesini istedi.

‹HD

de dolu olmalar›n›n sa¤l›k sorunlar› baflta olmak üzere önemli sorunlara kaynakl›k etti¤ine dikkat çekti. * 16 Aral›k 2008 tarihinde Taksim Gezi Park›’nda toplanan ‹HD üyeleri “Devleti ve hükümeti uyar›yoruz. fiiddet istemiyoruz” yaz›l› bir pankart açarak “Sokak infazlar›na son”, “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek” vb. dövizler tafl›d›. ‹HD fiube Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Efe yapt›¤› aç›klamada, fliddeti meflru gören, süreklilefltiren, yayg›nlaflt›ran ve fliddet uygulayanlar› koruyan devlet anlay›fl›na karfl› mücadele etmenin insan onuru ve gelece¤ine sahip ç›kma mücadelesi oldu¤unu belirtti. Efe’nin aç›klamas›n›n ard›ndan, aç›klamaya ka-

t›lan polis kurflunuyla katledilenlerin ailelerinden Fetullah Ete (Avc›lar’da polis tekmesiyle katledilen Feyzullah Ete’nin abisi) ve Murat K›rbafl (Kad›köy’de polis kurflunuyla felç kalan Yasin K›rbafl’›n babas›) polise s›n›rs›z yetkiler tan›yan Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun (PVSK) iptal edilmesini istedi. * 17 Aral›k akflam› “‹nsan Haklar›na Sayg›” ad›yla yürüyüfl yapan ‹HD üyeleri Tünel Meydan›’nda biraraya geldi Galatasaray Meydan›’na kadar tafl›d›klar› meflalelerle sloganlar atan insan haklar› savunucular› ad›na yap›lan aç›klamada insanl›¤a kendi haklar›na sahip ç›kmas› ça¤r›s› yap›ld›. * 18 Aral›k günü ise ‹HD ‹stanbul

fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›nda 19 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye efl zamanl› olarak düzenlenen “Hayata Dönüfl” katliam›ndan bugüne kadar yaflanan sürece iliflkin haz›rlanan rapor sunuldu. Toplant›ya rapor haz›rl›k aflamas›nda yer alan Gülseren Yoleri, mimar Hasan K›v›rc›k ve Ümit Efe kat›ld›. Ümit Efe, 2000 ve 2008 y›llar› aras›nda hapishanelerde binlerce hak ihlalinin yafland›¤›na dikkat çekerek, “F tipi cezaevleri sistemleri ve cezaevlerinde gerçekleflen katliamlar›n hak

ihlallerinin alt›nda asl›nda ideolojik bir sald›r› konsepti yatmaktad›r” dedi. Katliam kapsam›nda o dönem tutsaklar›n öldürülerek, yak›larak zorla F tipi hapishanelere konuldu¤unu gösteren raporda, F tipi hapishaneler, “F Tipi Türk Tipi” hapishaneleri ifadeleriyle yer ald›. Türkiye’de hapishane uygulamalar›n›n a¤›rl›kl› olarak devletin politik yap›lanmas›na iliflkin tercihlerin sonucu olarak flekillenmekte oldu¤u belirtilen raporda, hücre uygulamalar›n›n cumhuriyet tarihi boyunca sürdü¤ü belirtildi. (‹stanbul)

lelerin büyük tepkisini çeken ancak örgütlü bir kanalda ilerlemeyen ve soka¤a yeterince inmeyen bu tepki daha fazla gündeme getirilmeli. Devrimci ve ilerici kamuoyunun, insan haklar› savunucular›n›n polis fliddetine maruz kalm›fl ailelerle dayan›flmas› ve birlikte hareket etmesi büyük önem tafl›yor. Daha fazla insan›m›z› polis fliddetine kurban vermemek, yeni Baranlar›n, Ça¤dafllar›n, Feyzullah Ete’lerin öldürülmesinin önüne geçmek ve adalet isteyen, hesap soran bir toplum için zaman kaybetmeden harekete geçmek gerekiyor. Yunanistan’da yaflananlar adalet istemi ve bunun yöntemlerine dair zengin deneyimler sunuyor. Polis cinayetleri tüm toplumu kapsam›na al›yor öyleyse mücadele için herkese görev düflüyor.

Üst aramas›nda “a¤z›n› açmayan” tutsak darp edildi ‹nsan Haklar› Haftas›’nda da hapishanelerde iflkence ve kötü muamele uygulamalar›na yönelik iddialar bitmek bilmedi. Kürkçüler F Tipi Kapal› Hapishanesi’nde yap›lan üst kontrolünde “a¤z›n› açmad›¤›” gerekçesiyle Hayrettin Adak adl› tutsak darp edildi. Konu hakk›nda bilgi veren Adak’›n a¤abeyi Yusuf Adak, kardefli ile yapt›¤› telefon görüflmesinde geçen hafta kardeflinin iste¤i do¤rultusunda hastaneye götürüldü¤ünü anlatt›. Hapishane ç›k›fl›nda askerlerin üst aramas› yapma gerekçesiyle “a¤z›n› aç arama yapaca¤›z” dedi¤ini ifade eden Adak, “Kardeflim yap›lan aramada a¤z›n› açm›yor ve görevliler sinirleniyor. Hastane dönüflünde araç içerisinde 4 asker ve bir bir uzman çavufl kardeflimi ‘niye a¤z›n› açmad›n?’ diyerek dövüyor” dedi. Adalet Bakan›’n›n Türkiye’de “iflkenceye s›f›r tolerans” sözlerinin bofl oldu¤una dikkat çeken Adak, yasalar›n sadece yaz›l› olarak kald›¤›n› belirtti. Kardefline ayr›ca “kurallara uymad›¤› gerekçesiyle” 15 Mart 2009 tarihine kadar aç›k görüfl yasa¤› verildi¤ini de kaydeden Adak, “Cezaevlerinde bask› ve iflkenceler artt›. Bu konuda duyarl› olunmas› gerekiyor” diye konufltu. (H. Merkezi)

Ya içindesin çemberin ya da... ‹HD Ankara fiube Cezaevi Komisyonu ‹nsan Haklar› Haftas› ve 19-22 Aral›k hapishane direnifli ve katliam›n›n 8. y›ldönümü nedeniyle düzenledi¤i, “Çember; Ya içindesindir çemberin ya da…?” bafll›kl› resim sergisinin aç›l›fl› 16 Aral›k günü ‹nflaat Mühendisleri Odas›’nda gerçeklefltirildi. Profesyonel foto¤rafç›lar›n foto¤raflar› ile hapishanelerdeki tutsaklar›n resimlerinin yer ald›¤› sergide, ‹HD eski genel baflkan› Hüsnü Öndül bir konuflma yapt›. Ard›ndan 19 Aral›k sürecinde Ümraniye Hapishanesi’nde olan Ayfle K›l›ç operasyonu anlatan bir konuflma yapt›. Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden yeni tahliye olan Alihan Alkan ise yapt›¤› konuflmada “Çemberin hem içindeyiz hem d›fl›nday›z, önemli olan çemberleri k›rmakt›r” dedi. Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden gönderilen ancak idarenin “el koymas›” nedeniyle sergilenemeyen bir resmin yerine “Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi idaresi taraf›ndan engellenmifltir”, “Tutuklu Cengiz Kahraman” yaz›l› döviz belki de serginin en anlaml› parças›yd›. Üç gün boyunca burada sergilenen foto¤raf ve resimler 19 Aral›k günü Sincan Hapishanesi önünde 20 Aral›k’ta ise Yüksel Caddesi’nde sergilendi. (Ankara)


Halk›n gündemi

‹flçi-köylü 8

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Özürlü bir kampanya... Zihinlerimiz daha ilkokul y›llar›ndan bafllayarak yalan yanl›fl hikayelerle, sonunda hep “kazand›¤›m›z” veya asl›nda “kazand›¤›m›z halde yenik say›ld›¤›m›z” savafl öyküleri ile doldurulmufltur. Oysa ne kazanan›n ne de “kazand›¤› halde yenik say›lan›n”, “biz” olmad›¤› gerçe¤i flöyle veya böyle kendini dayat›r. Görmek isteyen gözler için o “flanl›” tarih, ya¤man›n, talan›n ve özellikle Osmanl›’n›n son y›llar› TC’nin kurulufl y›llar› içinde soyk›r›mlar›n tarihidir. Öyle ki Hitler’e Yahudi soyk›r›m›n› meflrulaflt›r›rken ilham olan bir tarihtir. Onun flöyle dedi¤i rivayet edilir; “Ermenileri kim hat›rl›yor?” Gerçekte 1915’te bafllay›p (önceli geliflmeleri bir kenara koyarsak) 1923’e kadar sürdürülen kanl› politikan›n hedeflerinden biri Anadolu topraklar›nda Ermenilerin yaflad›¤›n›n “hat›rlanmamas›” daha do¤rusu Anadolu’nun “Ermenilerin bir zamanlar yaflad›¤› topraklar” k›l›nmas›d›r. Bunun için ‹ttihat ve Terakki F›rkas›’nda siyasal temsilini bulan Türk komprador burjuvazisi ve toprak a¤alar›, Alman emperyalizminin ç›karlar› do¤rultusunda Süryanilere, Rumlara ve Ermenilere dönük soyk›r›ma giriflmifltir. Bugün ne yaz›k ki, baflta emperyalist devletlerin ikiyüzlülük içerisinde kulland›¤› bir koz olmas› dolay›s›yla ve bununla birlikte gerçekten bu tarihsel haks›zl›¤› dile getirenlerin çabalar›yla “Ermeni soyk›r›m›n”› duymayan kalmam›flt›r. Ancak flu da bir gerçek ki kaba flovenist propagandan›n etkisiyle ya da onunla kolkola olan, soyk›r›m› inkar eden ama bunu “sol” bir maske alt›nda (“soyk›r›m emperyalistlerin yalan›d›r” vb.) yapanlar›n etkisiyle Ermeni ulusuna çektirilen ac› görülmüyor daha kötüsü bu politika savunuluyor. Nitekim devletin zihniyetinde de öz itibar›yla de¤iflen hiçbir fley yoktur. Belki soyk›r›m faaliyetinin “k›l›ç”› 1923 y›l›nda durmufltur, ancak bu politika izlenmeye devam etmifltir. Fakat flovenizmin flu veya bu boyuttaki etkisiyle b›-

rakal›m politikayla ilgilenmedi¤ini söyleyen, resmi ideolojinin manüplasyonuna (yönlendirmesine) ziyadesiyle aç›k kesimleri kendine türlü ilerici s›fat biçenler dahi soyk›r›ma ve ard›ndan süren politikalara karfl› lay›k›yla tav›r sergileyememektedir. Baflta Kemalizm’in ve ona paralel Türk flovenizminin etkisi alt›nda olan kesimler olmak üzere devrimci, demokrat, ayd›n vb. s›fatlar› kendileri için rahatl›kla kullanan bu malum çevre gözle görülür biçimde Türk hakim s›n›flar›n›n bu konudaki inkarc› siyasetine sar›lmaktad›r. Bu sol maskeli, Kemalist-faflist söylemin etkisine girmifl halktan insanlar› bir yana koyarsak “Cumhuriyet Miting”lerinde boy gösteren bilimum örgütlülükleri bu kesim içinde kabul edebiliriz. Bunlar›n tafl›d›¤› suyun Türk hakim s›n›flar›n›n bir kesiminin çark›n› döndürdü¤ünü görmemek için siyasal kör olmak gerekir. Resmi ideoloji ile çelifliyor görünen ancak özünde yine devlet politikas›n›n dümen suyundan ç›kamayan, ona hizmet eden bu yaklafl›m halk›n bilincini buland›rmaktad›r. Bu yaklafl›m›n son örne¤i kamuoyunda tart›flmaya bafllanan “Ermenilerden özür diliyorum” bafll›kl› bir imza kampanyas›d›r.

Kampanyan›n amac› nedir? Göründü¤ü kadar›yla öncülü¤ünü Irak Kürdistan›’na hava operasyonunu savunma derekesinde “ayd›n” Bask›n Oran, Kad›n Giriflimciler Derne¤i’nin toplant›lar›nda (M. Tamer’in Milliyet’teki ifadesiyle, 12.12.2008) “kapitalizmin gelece¤i konusunda ufuk turu” yapt›rmakla meflgul Ahmet ‹nsel, Cengiz Çandar gibi isimlerin yapt›¤› bir kampanya gündemi meflgul edecek. Metnin içeri¤i -haz›rlayanlar›n ifadesiyle- “1915’te Osmanl› Ermenilerinin maruz kald›klar› ‘büyük felaket’e duyars›z kal›nmas›n› reddediyor, kendi pay›ma Ermeni kardefllerimin duygu ve ac›lar›n› paylafl›yor, onlardan özür diliyorum.”

Yukar›da da de¤indi¤imiz gibi kampanya ilk anda resmi ideoloji ile çelifliyormufl, onun karfl›s›nda duruyormufl gibi görünüyor. Bu anlam›yla yine kendine çeflitli ilerici s›fatlar yak›flt›ran kesimlerin deste¤ini alaca¤a benzer. Oysa “parlayan her fleyin alt›n olmad›¤›”n› bir an dahi ak›ldan ç›karmamak gerekir. Yine de öncelikle flunu belirtelim; Gerçekten samimi bir flekilde Ermeni ulusunun Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan yap›lan bu tarihsel haks›zl›¤a, bu soyk›r›ma iliflkin ac›s›n› paylaflmak, halka, bu ac›y› görmelerini, anlamalar›n› sal›k vermek olumlu, ilerici, hakl› bir çabad›r. Biz böyle bir öze sahip olan çabalar› her zaman destekleriz. Zira hem Türk hâkim s›n›flar›n›n soyk›r›m› flöyle veya böyle meflru gösterme çabalar›na hem de emperyalist devletlerin ikiyüzlülükle bir ulusun ac›s›n› kendi ç›karlar› için kullanmas›na karfl› bir tav›r içerir. Ancak kampanyan›n uyand›raca¤› etkinin “ac›lar› paylaflma” de¤il, ac›lar› yaratanlara hizmet edece¤i gözlenmektedir. Elbette buna ra¤men Türk hakim s›n›flar› belli bir kesimi bu kampanyaya dahi atefl püskürtmektedir, onlar “bu kadar›na bile” tahammül gösterememektedir, zira bunlar›n korkusu (dan›flkl› dövüflülmüyorsa) hali haz›rda iflas etmifl olan temel paradigmalar›n tedavülden kalkmas›d›r. 8.12.2008 tarihli Milliyet’te aktar›ld›¤›na göre faflist MHP’nin lideri Bahçeli kampanya ile ilgili flöyle konufluyor; “Ortada utanaca¤›m›z bir suç ve ad›na özür dileyece¤imiz bir suçlu yoktur…” Yine CHP ‹zmir milletvekili Canan Ar›tman, Cumhurbaflkan› A. Gül’ün kampanya ile ilgili aç›klamalar› nedeniyle kafatasç› tutumunu gözler önüne sererek Gül’ün anneannesinin Ermeni oldu¤unu ortaya atm›flt›r. Baflbakan ise yine kendisinden beklenen üslupla “Herhalde onlar böyle bir soyk›r›m› ifllemifl olacak ki özür diliyorlar” diyor. O halde soral›m Türk hâkim s›n›flar›n›n belli bir kesimini de “korkutan”

bu kampanya nas›l olur da yine onlara hizmet eder?

Kampanya sonuçta kime hizmet ediyor? Esasen sadece Ermeni soyk›r›m› meselesinde de¤il genel olarak tarihin okunmas›nda s›n›fsall›¤› reddeden ya da daha hafif olmamak üzere görmezden gelen her yaklafl›m eninde sonunda sömürücü hakim s›n›flara yarar. Özel olarak Ermeni soyk›r›m› için de böyledir. ‹flte tam da bu nokta yani sorunu s›n›fsal özünden koparmak Türk hakim s›n›flar›n›n ekme¤ine ya¤ sürmektir. Ermeni soyk›r›m›n› kim tezgahlam›flt›r? Osmanl›’n›n son y›llar›nda iktidar› ele geçiren Türk komprador burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n siyasal temsili olan ‹ttihat ve Terakki F›rkas› (‹TF) bu soyk›r›m› (Alman emperyalizminin ç›karlar› gere¤ince de) planlam›fl ve ad›m ad›m uygulam›flt›r. Soyk›r›m suçlusu olarak Malta Adas›’nda tutulan ‹TF kadrolar›n›n bir k›sm› Kemalistlere s›¤›nm›flt›r, bizzat yine Kemalistler bu soyk›r›mlardan ve onlar› “kurtarma çabalar›ndan” gururla söz ederler. Yani, ‹TF sonras› Türk komprador burjuvazisinin ve toprak a¤alar›n›n siyasi temsilcisi Kemalistler, ‹TF siyasetini uygulamaya devam ettikleri gibi (iskan kanunlar›ndan, mübadelelere, amele taburlar›ndan varl›k vergisine y›¤›nla somut örnek say›labilir) ‹TF kadrolar›n›n -“ifle yarar”- bir k›sm›na da sahip ç›k-

m›flt›r, yani soyk›r›m›n suçlular› aras›nda say›lmalar› gerekir. Soyk›r›m faili Talat Pafla’n›n an›t mezar› Hürriyeti Abide tepesinde dururken “suç yok, suçlu da yok” diye nara atanlarla “ben kendi pay›ma özür dilerim” diyenler her fleyden önce Türk hâkim s›n›flar›n›n soyk›r›mdaki sorumlulu¤unu saklamakta ortaklaflmaktad›rlar. Türk hâkim s›n›flar›n›n soyk›r›mdaki sorumlulu¤unu ister “bu üzücü olaylar› gerçeklefltiren ‹TF kadrolar›” diyerek ister “Osmanl› iktidar› alt›ndaki 1915 olaylar›…” diyerek, isterse de “as›l Ermeniler Türkleri katletti” diyerek, nas›l olursa olsun gizlemek, Türk hâkim s›n›flar›n›n ifline gelir. Söz konusu imza kampanyas› hakim s›n›flar›n sorumlulu¤unu gizliyor, onlar› hiç suçlam›yor, böylece onlar›n de¤irmenine su tafl›yor. Nitekim 08.12.2008 tarihli Evrensel gazetesinin haberine göre B. Oran iflaret etti¤imiz gerçe¤i flu sözleriyle itiraf ediyor; “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandafl› olarak özür diliyorum, isteyen diler, isteyen ‘böyle bir fley yoktur’ deyip yoluna devam eder.” Yine ayn› içerikte sözleri Cengiz Çandar da sarf ediyor; “… Bu meselenin üzerinin bir flekilde kapat›lm›fl olmas›ndan özür diliyorum ama bu flahsi bir özür tabi ki… Kimseyi ba¤layan bir giriflim de¤il.” C. Çandar’›n gönlü rahat olsun!? Giriflimlerinin kimseyi –özellikle de hakim s›n›flar›- ba¤lamad›¤› belli.

Soyk›r›ma soyk›r›m demeye cesaret edemeyen “ayd›nlar›n” metninin dikkat çekici bir yan› da MHP gibi kesimlerin tepkisini çekerken yine egemen s›n›flar›n içinden destek almas›d›r. Bu belirttiklerimizin yan›nda özellikle son dönemde Türk hakim s›n›flar› içinde belli bir kesim soyk›r›m› de¤il fakat “tehcir esnas›nda Ermenilerin çekti¤i eziyetleri” kabul edip bu iflten kurtulma arzusundad›r. Bunun baz› ad›mlar›n› görebilmekteyiz, örne¤in belli bir süre önce Baflbakanl›k bas›na “sözde soyk›r›m” ifadesi yerine “1915 olaylar›” ifadesinin kullan›lmas›n› öneren bir metin sundu. Dikkat edilirse TRT’nin buna uydu¤u görülebilir. ‹flte söz konusu imza kampanyas› içeri¤i itibar›yla uluslararas› planda soyk›r›m sorununda bir dizi geliflme nedeniyle s›k›flan Türk hakim s›n›flar›na bir “can simidi” olmufltur. Art›k “gönül rahatl›¤›yla 1915 olaylar›nda Ermenilerin çekti¤i ac›lara ortak olup”(!) soyk›r›m›n türlü bedelinden ve sorumlulu¤undan kurtulabilirler!? Uzun sözün k›sas› e¤er gerçekten Ermeni ulusuna yap›lan bu tarihsel haks›zl›k teflhir edilmek, Ermeni halk›n›n ac›s›n› paylaflmak isteniyorsa her fleyden önce sorumlular ortaya konmal›d›r. Böylece Türk hakim s›n›flar›n›n suçunu yan›na kâr b›rakmayacak olan çeflitli milliyetlerden halk›m›z onlar›n gerçek yüzünü görür ve Ermeni ulusundan kardefllerinin çekti¤i ac›lar›n nedenlerini anlar ve ac›lar›n› paylafl›r.

Egemen s›n›flar krizle birlikte sald›r›lar›n› yo¤unlaflfltt›rd› kelerden daha iyiymifl gibi bir izlenim yarat›l›yor. Oysaki sadece bu ay içinde yay›mlanan iki veriye bakt›¤›m›zda dahi emekçilerin nas›l sömürüldü¤ünü tüm ç›plakl›¤› ile bir kez daha görürüz. Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’n›n haz›rlad›¤› “Metal iflçisinin gerçe¤i 2008” raporundan, patronlar›n sadece 2007 y›l›nda elde etti¤i kâr›n, Türkiye’deki bütün metal iflçilerinin befl y›ll›k ücretinin toplam›na eflit oldu¤unu ö¤reniyoruz. (7.12.08, Evrensel) Türkel Minibafl, Cumhuriyet gazetesindeki köflesinde çeflitli sektörlerdeki çal›flanlar›n giderlerinin sat›fl maliyeti ve faaliyet giderleri (reklam, ar-ge, vs.) aras›nda ne kadar az pay tuttu¤unu gösteriyor. Buna göre çal›flanlar›n giderleri otomotivde % 1.16-2.19, tekstilde % 6.2-9.4, demir çelikte % 2.4-3.7, çiBurjuvazinin kriz f›rsatç›l›¤›na izin vermeyerek, di- mentoda % 2.5-2.7 aras›nda. renifl hatt›n› güçlendirmeli, en genifl ortakl›klar asga- (08.12.08) Anlafl›lan o ki, burjuvaziye ri ve azami hedefler do¤rultusunda oluflturularak bu bu kölece çal›flma da yetmiyor.

sefer krizin faturas›n› egemenlere ödettirmeliyiz! “Türkiye’de dünyan›n hiçbir yerinde olmayan bir sistem var. Türkiye’de iflveren paras›yla, can›yla, al›nteriyle bir yat›r›ma giriyor. Oysaki, iflçi sadece al›nterini kullan›yor ve iflten ayr›l›rken tazminat›n› al›yor. Çünkü kanunlar iflçiyi koruyor… Art›k bu sistemin bir flekilde mutlaka de¤iflmesi laz›m. Biz rekabet istiyoruz. Kiminle istiyoruz? Çin’le, burnumuzun dibindeki M›s›r’la… Devletin bir flekilde istihdam› yaratan bu iflvereni de koruma alt›na almas›, cezaland›rmak yerine, mükafatland›rmas› laz›m.” (28.11.08, Dünya) Çeflitli sektör temsilcilerinin krize

karfl› al›nacak önlemler konusunda hükümetten beklentilerini anlatt›klar› bir toplant›da tekstil sektörü ad›na konuflan Haflim Pekdüzer, yukar›daki sözleriyle ezen s›n›flar›n krizden nas›l faydalanmay› düflündüklerini aç›k bir flekilde ortaya koymufltur. “Sadece al›nterini kullanan” iflçinin M›s›r’la, Çin’le rekabet edebilir ölçüde ücretlerinin düflürülmesi, çal›flma saatlerinin uzat›lmas›, k›dem tazminatlar›n›n kald›r›lmas›, esnek çal›flman›n yayg›nlaflt›r›lmas› isteniyor. Böylelikle sanki Türkiye’de iflçinin ücretleri, ifl koflullar› bahsi geçen ül-

Emekçiler, egemenlerle ayn› gemide de¤ildir! Türkiye’de kriz sürecinin bafl›ndan itibaren hükümet ve patronlar “krizi f›rsata dönüfltürmeliyiz”, “iflçisi, köylüsü, iflvereni, a¤as›yla herkes ayn› gemide” cümlelerini a¤›zlar›ndan düflürmediler. Tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de özellikle 1980 sonras› süreçte tüm ezilen kesimler yo¤un hak gasp›na maruz kalm›flt›r. Ücretlerin enflasyonla birlikte reel de¤erinin düflmesi, sendikas›zlaflt›rma, çal›flma sürelerini uzatma, tafleronlaflt›rma gibi uygulamalarla emekçiler kölece çal›flma ve

yaflam koflullar›na mahkum edildiler. Ama burjuvazi her zamanki gibi kâr›n› art›rma olana¤›n›n kokusunu alm›fl ve büyük bir açgözlülükle, sahtekarl›kla; “kriz var” diyerek emekçilerin sömürü oran›n›n katlanmas› için u¤raflmaya bafllam›flt›r. Burjuvazi aç›s›ndan “krizin f›rsata dönüflmesi” ifadesinin en aç›k ve yal›n anlam› budur. Son birkaç ay içinde befl yüz bini aflk›n iflçi iflten at›ld›. Geride kalanlar›n çal›flma süresi art›r›larak ücretsiz izinler yayg›nlaflt›r›ld›. Fakat burjuvazinin sald›r›s› bunlarla s›n›rl› de¤il. ‹flsizlik Fonu’nda biriken paray› kullanmak istemeleri, k›dem tazminat›n›n kald›r›lmas› veya devlet taraf›ndan ödenmesi talepleri, 10 y›ldan az çal›flanlara k›dem tazminat›n›n verilmemesi, vergi ödemeyen emeklinin ayl›klar›ndan vergi al›nmas›, bireysel emeklili¤in zorunlu hale getirilmesi, iflçi ç›kar›lm›yorsa iflçinin ücretinin bir k›sm›n›n hisse senedi olarak verilmesi, k›sa çal›flma ödene¤inin kulland›r›lmas› ve bunun da iflsizlik fonundan karfl›lanmas› gibi talepleri burjuvazi arka arkaya s›ral›yor. fiu anda yaflanan ücretsiz izinlerle burjuvazi k›dem tazminat› ödemesinden otomatikman kurtulmufl olmaktad›r. Bununla birlikte istemleri yasalaflmaya bafllar bafllamaz, flimdikinden çok daha boyutlu bir flekilde toplu iflten ç›karmalarla karfl›laflaca¤›z. Bu sayd›klar›m›zla birlikte üzerinde en çok durulan konular; tafleron kullanma flartlar›n›n hafifletilmesi, esnek çal›flman›n yayg›nlaflt›r›lmas›d›r. Bunlar›n yasalaflmas› emekçileri patronlar karfl›s›nda

tamamen korunaks›z b›rakacak, sosyal haklar flimdikinden bile çok daha geriye gidecektir.

Emekçilerden yine “uzlaflma”, “fedakarl›k” bekleniyor! Egemen s›n›flar›n ezilenlere yönelik sald›r›lar›n›n sosyal patlama riskini art›rmas›, “yumuflak güç” denilen ideolojik sald›r›lar›n›n boyutlanmas›na yol açm›flt›r. Mesela “Ayfle teyze” örne¤iyle halk›m›z›n dertlerine ortak olan (!) Güngör Uras, köflesinden flöyle sesleniyor; “Sendikalar, üretimi düfltü¤ü için iflçi ç›kartmak zorunda olan ifl yerlerine destek verebilir. Üretim eski çizgiye gelene kadar geçecek sürede çal›flanlar›n ücretlerinden belli bir k›s›nt› yap›lmas›n› buna karfl›l›k hiçbir iflçinin ç›kar›lmamas›n› sa¤layabilir. Ama bu geçici dönemde iflçinin azalan ücretinin bir bölümünü sendika fonundan karfl›lamay› üstlenebilir.” (04.12.08, Milliyet) Fakat bu birkaç ay içinde yaflananlardan da haz›rlad›klar› çeflitli öneri paketlerinde de burjuvazinin en ufak bir “uzlaflmaya” yanaflmad›¤›n›, “fedakarl›k” k›sm›n›n da sadece emekçiler için söylenmifl oldu¤unu tekrar tekrar görüyoruz. Oysaki ayn› günlerde Türkiye Tekstil Sanayi ‹flverenleri Sendikas› Baflkan› Halit Narin’le yap›lan röportajdan; Türkiye’deki tüm patron sendikalar›nda toplam 25 milyar dolarl›k fonlar›n oldu¤unu ö¤reniyoruz. (1.12.08, Milliyet) Elbette ki bu fonlara, Erdo¤an’›n da popülist söylem

için kulland›¤› “flahsi zulalar” girmiyor! Fakat “nedense” burjuvazi bunlara dokunmay› hiç düflünmüyor!! “Kriz var” 盤›rtkanl›¤›yla; emekçileri iliklerine kadar sömürmenin koflullar›n› –özellikle sonras›n› düflünerek- oluflturmaya çal›fl›yor.

Krizin faturas› burjuvaziye, toprak a¤alar›na… Art›k her kesimin ifadelendirdi¤i gibi “yüzy›l›n en büyük krizi” yaflan›yor. Üretim, al›m-sat›m birçok ülkede durmufl durumda veya durmak üzere. fiimdiye kadar yaflanan tüm krizlerin gösterdi¤i gibi bu süreçlerden de tekeller-karteller güçlenerek ç›kmaktad›r. 2001 krizinden sonra Türkiye’de Zorlu’lar›n, Sancak Grubu’nun Kibar Holding’in, Koç’lar›n, Sabanc›’lar›n nas›l büyüdü¤ünü hepimiz gürdük. Kriz s›ras›ndaki ticaretteki kesintiden dolay› burjuvazinin iflinde belli bir duraklama yaflansa bile, geniflleme döneminde kazand›klar› yüz milyonlarca dolar kasalar›nda yeni sömürü alanlar› için durmaktad›r. Burjuvazi krizleri emekçilerin art›-de¤er sömürüsünü art›rmak, hak gasplar›n› yo¤unlaflt›rmak için kullan›r. fiimdi de yapt›¤› budur. Burjuvazinin kriz f›rsatç›l›¤›na izin vermeyerek, “ayn› gemideyiz” mavallar›n›n anlam›n› bilerek; hiç zaman›m›z›n kalmad›¤›n›n fark›nda olarak direnifl hatt›n› güçlendirmeli, en genifl ortakl›klar asgari ve azami hedefler do¤rultusunda oluflturularak bu sefer krizin faturas›n› egemenlere ödettirmeliyiz!


26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Halk›n gündemi

‹flçi-köylü 9

Kürt hareketlerinde ulusal birlik aray›fllar›...

Ekonomik krizden Kürt sorununa

Ülkemizdeki siyasi çeliflki ve çat›flmalara bak›ld›¤›nda hem ezilenlerle egemenler aras›ndaki hem de egemenlerin kendi aralar›ndaki mücadelelerde Kürt ulusal sorununun büyük bir a¤›rl›k kaplad›¤› görülür. Buradan hareketle flunu rahatl›kla söyleyebiliriz ki, ekonomik krizin ve onunla ba¤lant›l› olarak siyasi krizlerin kendini en fazla hissettirece¤i alanlar›n bafl›nda Kürt sorunu geliyor. Kendi tarihi ve ulusal geliflimine sahip olsa da Kürt sorunu ve Kürt Ulusal Hareketi ekseninde yo¤unlaflan iliflkilere flu an özellikle bu pencereden bakmak gerekiyor.

DTP Heyeti’nin Kürdistan gezisi DTP Eflbaflkanlar› Ahmet Türk ve Emine Ayna’n›n da aralar›nda bulundu¤u DTP heyetinin Irak Kürdistan›’nda KDP ve YNK yetkilileriyle gerçeklefltirdi¤i görüflmeler Kürt ulusal sorununda yeni bir aflamay› ifade ediyor. Parlamentoda hükümet ve Baflbakan nezdinde DTP’ye yönelen sald›r›lar› bu süreçten ba¤›ms›z düflünmek mümkün de¤il. Kürt Ulusal Hareketi’nin ve özelde de DTP’nin, “s›n›r çizgilerini” aflarak çözüm aray›fllar›na yönelmesi, Genelkurmay ve hükümet cephesinde ciddi haz›ms›zl›klar› beraberinde getiriyor. En “yumuflak” üslupla Meclis Baflkan› Köksal Toptan’›n “DTP’li arkadafllar›n parlamento içi çal›flmalar›ndan memnunum, parlamento d›fl›na ç›kt›klar› zaman epey yanl›fl ifller yap›yorlar” aç›klamas› dahi bu durumu göstermeye yetiyor. Irak Kürdistan›’ndaki görüflmelerin ard›ndan DTP’lilerin ve özellikle de Barzani’nin aç›klamalar› TC’ye karfl› daha cesaretli giriflimlerin geliflti¤ini

gösteriyor. Aç›klamalara göre, görüflmelerin temel konusu bölgesel sorunlar ve ulusal birlikti. “Kürdistan Federal Bölgesi Baflkan›” s›fat›yla Mesud Barzani; Kürtler aras›ndaki kavgan›n son buldu¤unu, art›k kimsenin(?) Kürtler aras› çat›flmadan medet ummamas› gerekti¤ini aç›kl›yor ve Türkiye’nin PKK’ye karfl› oluflturaca¤› bir mekanizman›n içinde yer almayacaklar›n› belirtiyordu. Baflbakan Neçirvan Barzani ise daha net konuflarak Kürtlerin art›k k›rm›z› çizgileri bulundu¤unu, bu çizgilerin bir tanesinin de kardefller kavgas›nda yer almak oldu¤unu söylüyordu. YNK Baflkan› ve Irak Cumhurbaflkan› Celal Talabani daha “ölçülü” söylemleri tercih etse de o da DTP’ye karfl› olumlu ve s›cak mesajler veriyordu. Her kesimin fikir birli¤i yapt›¤› konu, Kürt sorununa askeri yöntemler ve operasyonlarla de¤il, diyalog ve bar›flç›l yöntemlerle çözüm bulunmas› gerekti¤iydi. DTP heyeti Irak Kürdistan›’ndaki turunda PKK’ye yak›nl›¤›yla bilinen PÇDK (Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi) yan›nda, Kürdistan Parlamentosu Baflkan Yard›mc›s› Kemal Kerkuki, di¤er yerel yetkililer ile KDP ve YNK Politbüro üyeleri ile de görüflmeler yapt›lar. Görüflmelerin genifl çapl›l›¤›na ve özellikle Politbüro üyeleriyle de görüflülmesine bakarak önemli politik tart›flmalar›n flekillendi¤i söylenebilir. Zira KDP ve YNK’n›n politik kararlar›n›n oluflturulmas›nda, geçmiflten bugüne Politbürolar›n önemli bir yeri bulunuyor. Talabani cephesinde belirlenen politikalarda ABD’nin dolays›z bir etkisi oldu¤u flüphesiz. Ancak Barzani cephesinde TC’ye ve ters düflüldü¤ü

durumlarda ABD’ye karfl› yer yer direnç oluflturuldu¤u biliniyor. DTP ile görüflmelerden sonra KDP ve Barzani’nin TC’yi adres gösteren aç›klamalar›n› on y›llar›n ac› deneyimleriyle oluflan ulusal bir bilince ba¤lamak mümkün. Ancak KDP ve Barzani’nin s›n›f karakterini düflündü¤ümüzde as›l nedenlerin, PKK’yle bir savafl› göze alamama ve Irak özgülünde ABD’nin yeniden düzenlenen politikalar› oldu¤u söylenebilir. Ergenekon operasyonu ve Taraf gazetesinin Genelkurmay’› hedef alan yay›nlar›yla a盤a ç›kan çeliflki ve çat›flmalar›n arka plan›nda ABD’nin Ortado¤u politikalar› ve bunun içinde de Kürt sorunu önemli bir yer kapl›yor. Son birkaç y›ll›k süreçte özellikle Genelkurmay’›n ve askeri yöntemlerin baflar›s›zl›¤› ifllenerek belli bir zemin yarat›lmaya çal›fl›ld›. Bu politika ABD’nin TC devletini yeniden yap›land›rd›¤› bir sürece ve bununla ba¤lant›l› olarak çeflitli klik çat›flmalar›na denk düflüyor. Ancak ayn› zamanda TC devletini Kürt sorununda yeni bir tak›m ad›mlara zorlayan bir içerik de tafl›yor. Kürt Ulusal Hareketi’nin son y›llardaki at›l›m›n› ve DTP’nin Demokratik Özerklik Projesini de bu süreçle iliflkili düflünmek gerekiyor. Söz konusu olan tek yanl› emperyalist bir plan de¤il, bu planlar› da belirleyen karfl›l›kl› etkileflimler ve bunun zorlad›¤› de¤iflimlerdir.

Cumhurbaflkan› Gül’e izin yok Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’yle iliflkilerin art›r›lmas›na dönük ad›mlar “ABD telkinleri” do¤rultusunda hayata geçiriliyor. D›fliflleri Bakanl›¤› bu iliflkilerin diplomatik ayaklar›n› haz›rlarken, Cumhurbaflkan› Gül ise devletin en tepesindeki isim olarak h›zland›r›c› bir rol üstleniyordu. T. Erdo¤an ve AKP’nin operasyonlar› destekleyen konumuyla etkisinin azald›¤› durumda A. Gül, T. Kürdistan›’nda da benzer bir ifllevle yükleniyordu. Ancak bunlar

o kadar kolay olamayacakt›r. A. Gül’ün bayramda Diyarbak›r’a yapaca¤› ziyaretin sa¤l›k sorunlar› gerekçe edilerek iptal edilmesinden sonra 20 Aral›k’ta Irak’a yapaca¤› ziyaret de ayn› gerekçeyle iptal edildi. DTP milletvekili S›rr› Sak›k’›n A. Gül’ün gezilerinin iptal edilme gerekçesinin inand›r›c› olmad›¤› yönlü aç›klamas›, DTP taraf›nda da durumun rahats›zl›k yaratt›¤›n› gösteriyordu. Sak›k’a göre Gül, Irak’a gidecek ve belki “iç bar›fla” hizmet edecekti. Fakat buna izin verilmemiflti.

PKK cephesinde ulusal birlik aray›fllar› DTP heyetinin Irak Kürdistan›’ndaki görüflmeleri gerçekleflirken KNK (Kürdistan Ulusal Kongresi) 9. Genel Kurul sonuçlar› da aç›klan›yordu. Kurul sonucunda, “Ulusal Strateji Belgesi”nin tüm ulusal güç ve flahsiyetlere gönderilmesi kararlaflt›r›l›rken ulusal birlik tart›flmalar›n›n bafllamas› da isteniyordu. Bu amaçla öncelikle A. Öcalan, M. Barzani ve C. Talabani’ye mektup yollanaca¤› belirtiliyordu. Y›llard›r benzer çal›flmalar olsa da sürecin özgünlü¤ünden kaynakl› KNK’n›n yöneliminin daha önemli hale geldi¤ini kaydetmek gerekiyor. KNK’n›n kararlar›na ilk cevap veren do¤al ki Kürt Ulusal Hareketi’nin çat› yap›lanmas› KCK oldu. Ulusal Strateji Belgesi’ni imzalad›klar›n› ve ona ba¤l› kalacaklar›n› belirten KCK’n›n kendi politik de¤erlendirmeleri de dikkate de¤erdi. Türkiye, ‹ran ve Suriye’nin Kürt halk›na karfl› ittifak›n›n devam etti¤i aç›kland›ktan sonra flimdi ad›m ad›m Irakl› kesimlerin de bu ittifaka dahil oldu¤u belirtiliyordu. Ki bu do¤ruydu. ABD Irak’ta fiii ve Sünni gruplarla çeflitli anlaflmalara yönelmifl ancak istedi¤i sonucu almamam›flt›. O dönemde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin baflta Kerkük sorunu olmak üzere çeflitli giriflimleri dizginlenmifl ve bu tutum Barzani’nin karfl› ç›k›fl›n› getirmiflti. Daha sonra ise ABD

tekrar Kürt Bölgesel Yönetimi’ne “de¤er” vermeye bafllam›flt›. Irak’›n di¤er bölgelerinde destek bulamad›¤› koflullarda buna bir anlamda zorunluydu da. Talabani ve Barzani’nin emperyalizm iflbirlikçisi niteliklerini bir kenara b›raksak bile Kürtlerin ulusal birlikteli¤ine dönük ad›mlar›n›n, düflmanlar›n› daha fazla bir araya getirdi¤i görülüyor. Bu koflullarda Kürt Ulusal Hareketlerinin ortak bir hat belirleyebilmesi ve bunu kal›c›laflt›rabilmesi zor görünüyor. Keza Talabani ve Barzani’nin ABD’den destek görmedikçe bu yönde somut giriflimleri de olmuyor. Kürtlerin ulusal birlik çabalar›nda en büyük engeli de TC yarat›yor. Ki Kürt hareketlerinin flu an öncelikli bir siyasetini, TC’yi Kürt sorununda politika de¤iflimine zorlamak oluflturuyor. Bu siyasetin nicel farkl›l›klarla beraber ABD’nin ve Türkiye içinde de baz› odaklar›n siyasetiyle örtüfltü¤ünü de söylemek gerekir. KCK, ulusal birlik temelinde Kürt güçlerinin birinci görevini flöyle tan›ml›yor: “Güneybat› ve Do¤u’da hareketi güçlendirmek, Güney’de kazan›mlar› korumak, Kuzey’de her alanda mücadeleyi büyütmek, özellikle de Türk Devletinin Güney’deki aray›fllar›n› bofla ç›karmak ve Kuzey’de çözümün yolunu açmak.” DTP’nin “Demokratik Özerklik” projesi, çözümden kastedilenin ne oldu¤unu somut bir flekilde ortaya koyuyor. Ancak bunun bir süreç ifli oldu¤u da biliniyor. Bu nedenle flu an öne ç›kan konular›n bafl›nda anayasa de¤iflikli¤i geliyor. Fakat uzun zamand›r gündemde olan bu konunun bugünkü siyasi çekiflmeler içerisinde nas›l gerçekleflece¤i soru iflaretleri tafl›yor. Anayasa de¤iflikli¤i ve di¤er talepler noktas›nda mücadele sürse de as›l beklentiyi hükümetin ve imha-inkar siyasetinde ›srar eden güçlerin zay›flayaca¤› zamanlar oluflturuyor. ABD’nin yeni Irak politikas› ve süregiden ekonomik kriz bu anlamda önemli de¤iflimlerin iflareti olarak görülüyor.

Devrimci ve komünistlerin genel görevi DTP heyetinin Irak Kürdistan› gezisiyle birlikte Kürt ulusal birli¤ine dönük tart›flmalar artt›. Bu tart›flmalar›n nereye varaca¤› ve olas› ortakl›klar›n nas›l bir biçim alaca¤› bilinmiyor. Baflta dünya ekonomik krizi ve hegemonya mücadeleleri olmak üzere bölge devletlerinden ulusal hareketlere kadar süreci flekillendiren onlarca etken bulunuyor. Bunlar aras›nda Türkiye içindeki klik çat›flmalar›n› ve s›n›f mücadelesinin izleyece¤i seyri ayr› bir yere koymak gerekiyor. Devrimci ve komünistlerin rolünü tan›mlayaca¤›m›z yeri de buras› oluflturuyor. Kürtlerin ulusal-demokratik mücadelelerine verilecek deste¤in bugün çok daha önemli bir aflamaya vard›¤› tart›flmas›zd›r. Ülkenin içinden geçti¤i süreçte Kürt ulusal sorununda sergilenecek tavr›n devrimci mücadeleyi daha ileri tafl›yabilece¤i gibi geliflmelerin gerisinde b›rakabilece¤i de unutulmamal›d›r. Bugün hem s›n›fsal mücadelede hem de ulusal mücadelelerde belirgin ayr›mlar flekilleniyor. Politik olarak netleflememifl ikircikli tutumlar›n bu süreçten kazan›ml› ç›kmas› mümkün de¤ildir. Komünistler pratik politika alan›nda Kürt ulusal-demokratik mücadelesini aktif bir biçimde desteklemekle yükümlüdürler. Bu yap›l›rken Kürt Ulusal Hareketi’nin politik yanl›fllar› da elefltirilmeli ve bu alanda ideolojik bir mücadele verilmelidir. ABD emperyalizminin ve onunla iliflkili olarak egemen baz› kliklerin Kürt ulusal mücadelesini kendine yedeklemeye çal›flt›¤› aç›kça görülüyor. Keza, PKK’nin, emperyalizm iflbirlikçisi Barzani ve Talabani’yle artan iliflkileri de bu yöndeki kayg›lar› art›r›yor. Ancak tekrar vurgulamak gerekir ki, Kürt ulusal mücadelesini olumlu anlamda etkilemenin ilk ve vazgeçilmez ad›m›n› ulusal-demokratik talepler u¤runa mücadeleyi omuzlamak oluflturuyor.

Faturay› emekçilere y›kma çabalar› sürüyor 2009 Y›l› Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasar›s› görüflmeleri, 17 Aral›k’ta bafllad›. Bütçeye iliflkin tablonun tahminlerin de ötesinde bir karamsarl›k içerdi¤i, Türkiye’nin krizden beklenenden daha üst boyutlarda etkilenmeye bafllad›¤› da yine daha görüflmelerden kamuoyuna yans›yan bilgilerden ve aç›klamalardan a盤a ç›kt›. Görüflmeler kapsam›nda hükümet cephesinden (Maliye Bakan› Unak›tan) yap›lan “Ticaret düflecek ve iflsizlikte bir miktar artacak” itiraf›n›, halk›n “yast›klar›n›n alt›ndaki alt›nlar› ç›kararak, ekonomiye kazand›rmas›” ça¤r›s› izledi. Bütçe görüflmeleri henüz sürerken ortaya ç›kt› ki, krizin etkileri önümüzdeki dönemde bugünkünden daha a¤›r bir seyir izleyecek.

Bütçeye son halini IMF verecek! Bütçe görüflmelerine iliflkin bir gerçekli¤i hemen baflta koymak gerekiyor. Bu görüflmelerden nas›l bir sonuç ç›karsa ç›ks›n, ne yönlü kararlar al›n›rsa al›ns›n, bunun prosedürü yerine getirmekten baflka bir anlam tafl›mad›¤›n› görmek gerekiyor. Çünkü Bütçe Kanun Tasar›s› tamamlan›p, yasalaflsa bile, nihai uygulama, Ocak ay›nda yap›lacak olan IMF görüflmelerinde son halini alacakt›r. Bu daha önceki y›llarda da böyle olmufltur. IMF’nin k›sa bir süre önce kamuoyuna yans›yan, ancak hükümetin sözde ayak diredi¤i talepler, Ocak ay›ndaki görüflmelerde bütçeye nihai flekli verecektir. Çok say›da üründe vergilerin art›r›lmas›, “mali disiplin” ad› alt›nda baflta ücretli çal›flanlar›n ücretlerinin düflürülmesi ve kamu ve yat›r›m harcamalar›n›n

k›s›tlanmas› ve de büyüme hedefinin düflürülmesi gibi yapt›r›mlar, 2009 bütçesinin belirleyici unsurlar› olacakt›r.

Bütçeye neo-liberal politikalar damgas›n› vuruyor Bütçenin (konumuz dahilindeki) en basit tan›m›, bir ülkenin gelirlerinin o ülkenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden da¤›t›m›d›r. Mevcut sistem içindeki sosyal devlet anlay›fl› bile, bütçesinin adil da¤›t›m›n›, toplumdaki eflitsizliklerin azalt›lmas›n› öngörür. Neo-liberal politikalar›n, geçmiflte sosyal devlet anlay›fl›n› esas alan (bu esas alma, gerek SB’ye karfl›, gerekse iflçi s›n›f›n›n uluslararas› dayan›flmas›n› ortadan kald›rmaya dönük, buralardaki emekçilere verilen bir “sus pay›” niteli¤i tafl›maktayd›) kimi emperyalist ülkelerde de (RSE’nin çöküflünden sonra) hakim politika haline gelmesiyle birlikte, bütçenin belli ölçülerde de olsa adil da¤›t›ld›¤›, toplumsal ç›karlar›n göstermelik de olsa korunmaya çal›fl›ld›¤› bütçe paylaflt›rma anlay›fl›n›n, dünya ölçe¤inde ortadan kalkt›¤›n› söyleyebiliriz. Emperyalizme göbekten ba¤›ml› olman›n gere¤i olarak, neo-liberal politikalar› 80’li y›llar›n bafl›ndan itibaren öncelikli devlet politikas› haline getiren TC egemen s›n›flar›, 12 Eylül AFC’sinin alt yap›s›n› oluflturdu¤u bu politikalar do¤rultusunda, ilk etapta K‹T’leri özellefltirmeyi önüne koydu. Neo-liberal politikalar do¤rultusundaki bu hedef, do¤rudan bütçenin da¤›l›m›na yans›d›. Bu ayn› zamanda sermaye s›n›f›n›n ç›karlar›n›n do¤rudan topluma yans›t›lmas›yd›.

Her uygulama sermayenin kâr› için!

Haklar› t›rpanlaman›n bahanesi “kriz”

Bu yans›ma, devletin ekonomiye bütçe arac›l›¤›yla yapt›¤› sosyal müdahalenin azalt›lmas›nda, bunun devam› olarak da, sa¤l›k, e¤itim, sosyal güvenlik, konut vb. gibi toplumsal harcamalar›n›n, eskiye oranla daha büyük ölçüde özel sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda s›n›rlanmas›nda görülmeye bafllad›. Böylece (emperyalist-yerel komprador) özel sermayenin kamuya dönük finansman› giderek düflürülmek, sermaye “ek yüklerden kurtar›lmak” isteniyordu. Bunun da ötesinde özel sermayeye yeni kâr sahalar› aç›lmas›, bütçenin giderek küçültülmesinden ortaya ç›kan/ç›kacak olan “fazla” kaynaklar›n sermayenin kullan›m›na aç›lmas› öngörülüyordu. Bunun anlam› ayn› zamanda, özel sermayenin e¤itim, sa¤l›k, sosyal sigortac›l›k gibi alanlara rahatça girebilmesinin koflullar›n›n yarat›lmas›yd›. Nitekim son y›llarda neo-liberal politikalar do¤rultusunda h›zla gerçeklefltirilen özellefltirmelerle ve yine ayn› politikan›n bir parças› olarak ç›kar›lan SSGSS gibi sosyal y›k›m yasalar›yla birlikte, baflta emperyalist sermaye olmak üzere, özel sermayeye epeyce kâr sahas› yarat›lm›fl oldu. Mevcut kriz, emperyalist ve yerel sermayenin ç›karlar›n› üst düzeyde koruma hedefini bu kez daha acil olarak dayatmaya bafllam›flt›r. Bunun içindir ki, bütçe da¤›l›m›na damgas›n› vuran faiz-rant-askeri harcamalar›n önümüzdeki y›l daha da artaca¤›na, emekçi kesimleri ilgilendiren sosyal harcamalar›n ise daha da k›s›laca¤›na kesin gözüyle bakabiliriz.

Bütçe görüflmelerinin sürdü¤ü günlerde, iflçi ve emekçileri çok yak›ndan ilgilendiren bir di¤er konu olan, asgari ücretin belirlenmesine dönük toplant›lar da bafllad›. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, emekçi y›¤›nlara dönük, bir kez daha insanca yaflamaktan uzak bir ücret reva görme e¤iliminde oldu¤u daha öncesinden belli olan görüflmelere, Türk-‹fl de yine, hem de genel merkezini görüflmelere tahsis ederek dâhil oldu. Halen geçerli olan asgari ücret, 16 yafl›ndan büyük bekâr bir iflçi için asgari geçim indirimi dahil brüt 638.70, net 503.26 YTL; 16 yafl›ndan küçükler için brüt 540.60, net 432.97 YTL; kap›c›lar için brüt 638.70, net 542.90 YTL olarak uygulan›yor. Bu rakamlar›n insanca yaflam standard› yaratmaktan çok uzak oldu¤u kesinden de öte bir durum. Ancak, asgari ücret görüflmelerinin sonucunda, yine mevcut rakamlar›n üzerine ç›k›lmayaca¤› s›r olmayan bir gerçekliktir. Önceki y›llarda yap›lan asgari ücret görüflmelerinde çeflitli bahaneler öne süren patron cephesinin, bu son görüflmelerde sar›ld›¤› bahane çoktan haz›r: Kriz! Kriz bahanesinin gölgesinde süren asgari ücret belirleme toplant›lar›n›n karar toplant›s› ise, 29 Aral›k’ta gerçeklefltirilecek. Ancak yukar›da da belirtildi¤i gibi, sonuç emekçiler aç›s›n-

dan hiç de flafl›rt›c› olmayacak. Asgari ücret görüflmelerine de yans›d›¤› biçimiyle, sermaye krizin tüm faturas›n› iflçi ve emekçilere y›kma çabalar›n› sürdürüyor. ‹flten atmalar, ücret düflürme, üretimi durdurma gibi hak gasplar›n›n boyutu devasa ölçülere vararak büyü-

yor. ‹flçi emekçilerin yaflam›n› daha da a¤›rlaflt›ran zamlar peflpefle gelmeye devam ediyor.

Sendikal ihanet “görev” bafl›nda! Peki kriz bahanesiyle gerçeklefltirilen tüm bu hak gasplar› ve iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n yaflamlar›n›n giderek

zorlaflt›r›lmas› karfl›s›nda sözde emek örgütlerinin tutumu nedir? Bu tutumu k›saca sermayenin dümen suyunda hareket etmek olarak özetleyebiliriz. Sar›-bürokratik sendika konfederasyonlar›, bu süreçte de emekçilerin de¤il, sermayenin ç›karlar›n› korumay›, kendilerini sermayeye “siper” etmeyi sürdürmekteler. Yani sendikal ihanet bir kez daha görev bafl›ndad›r! Özellikle de Türk-‹fl ve Hak-‹fl gibi konfederasyonlar, kelimenin tam anlam›yla iflçi s›n›f›na ihanet içindeki tutumlar›n› daha da ileri tafl›maktalar. Bunu krize karfl›, “çözüm önerileri” ad› alt›nda getirdikleri, patronlara teflvik ve çeflitli muafiyetler verilmesi yönlü önerilerden de somut olarak görmek mümkündür. Krize iliflkin sorunu patronlar›n kâr›n› ve ya¤mas›n› daha da art›rmaya dönük “çözümlerde” gören sendika a¤alar›, bu süreçte gerçeklefltirilen iflçi eylem ve direnifllerini ise, “nas›l bast›r›r›z” hesab› içindeler. ‹flten at›ld›klar› veya birçok haklar› gasp edildi¤i için direnifle geçen iflçilerin bu direnifllerini, iflçiler aleyhine yapt›klar› anlaflmalarla bir ç›rp›da bitirmeleri ise iflçi-emekçi y›¤›nlar›n direnifllerindeki yükselifli kesmek içindir. Egemen s›n›flar›n mevcut krizle birlikte beklenti -ve korku- içinde olduklar› toplumsal/siyasal patlamalardan en çok da onlar korkmaktad›r. Çünkü bu patlamalar›n engellenememesi durumunda, emekçilerin yumru¤u egemen s›n›flar›n beyninde oldu¤u kadar, iflçi s›n›f›na ihanet içinde olan kendilerinin de beyninde patlayacakt›r!


Enternasyonal

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

‹flçi-köylü 10

Gençli¤in öfkesi sokaklara taflt› Polis terörüne yönelik halk›n öfkesi Yunanistan’›n her yerini yang›n yerine dönüfltürdü. Toplumdan polis terörünü kan›ksamas› isteniyor. Nazilere karfl› onuruyla direnen, 1970’lerde faflist askeri darbeyi deviren halk bu kez de zulme bafl e¤meyece¤ini gösteriyor… Yunanistan’da on befl yafl›ndaki lise ö¤rencisi Aleksis Grigoropulos’un, polis taraf›ndan vurularak öldürülmesiyle bafllayan protesto eylemleri ayaklamaya dönüfltü. Daha öncesinde özellikle ö¤rencilerin hak arama mücadelesine yönelik sald›r›lar ve k›sa bir süre önce de bir Pakistanl› göçmenin polis taraf›nda öldürülmesiyle artan öfke, bu son olayla art›k taflm›fl durumda. Hele de Yunan polisinin öldürmedeki rahatl›¤› toplumda tepkinin daha da artmas›na neden oldu. Görgü tan›klar›n›n anlatt›klar›na göre, 6 Aral›k Cumartesi günü saat 21.00 dolaylar›nda Atina’n›n Eksaphia Mahallesi’nde arkadafllar›yla sokakta oturan Aleksis Grigoropulos, iki polisin tacizine maruz kald›. Çevredekilerin tepkisiyle olay yerinden uzaklaflan polisler k›sa bir süre sonra tekrar olay yerine dönerek Aleksis Grigoropulos’u silahla vurarak katlettiler.

Ayaklanma bafll›yor… Aleksis Grigoropulos’un ölüm haberinin bir anda mahalleye yay›lmas›yla k›sa sürede olay yerine yüzlerce insan topland›. Bir saat içerisinde “Katil polis”, “Katil devlet” fleklinde slogan atan kitlenin çevrede bulunan polis noktalar›na sald›rmas›yla çat›flmalar bafllad›. Ayn› gece eylemler Atina’n›n di¤er mahallelerine ve Selanik, Patra gibi flehirlere de yay›ld›. Sabah oldu¤unda ise art›k sokaklardan dumanlar yükseliyordu. Pazar günü baflta Atina, Selanik, Larisa, Volos ve Patra baflta olmak üzere ülkenin birçok bölgesinde polis terörüne karfl› kitlesel eylemler gerçeklefltirildi. Düzensiz bafllayan bu eylemlere devrimci ve anarflist gruplar›n yan›s›ra halktan da yo¤un kat›l›m oldu. Artan yoksulluk ve beraberindeki polis terörüne yönelik halk›n öfkesi Yunanistan’›n her yerini yang›n yerine dönüfltürdü. Özellikle gelecek-

lerinden kayg› duyan binlerce genç, polis merkezlerine, devlet kurumlar›na, bankalara, ma¤azalara sald›rd›. Onlarca otomobil yak›ld›, ki bu otomobillerin ço¤u ya polislere ait ya da lüks araçlard›.

Halk çocuklar›na sahip ç›k›yor Pazartesi günü ise eylemler daha da geniflleyerek tüm Yunanistan’a yay›ld›. Bas›n olaylar› sadece birkaç yüz kiflilik anarflist gruplara indirgemeye çal›flsa da Pazartesi günü gerçeklefltirilen eylemler hiç de öyle olmad›¤›n› bir kez daha gözler önüne serdi. Öyle ki nüfusu oldukça az ve y›llard›r muhalif hareketin olmad›¤› yerleflim bölgelerinde gerçekleflen eylemler polise ve dolay›s›yla devlete karfl› kabaran öfkenin boyutunu göstermesi bak›m›ndan önemli. Bu eylemlerden biri de Pire kentinde gerçekleflti. Pazartesi günü liseli ö¤renciler okullar›nda yapt›¤› tart›flmalardan sonra ö¤le saatlerinde Pire ‹l Emniyet Müdürlü¤üne do¤ru yürüyüfle geçtiler. Burada en az eylemciler kadar halk›n da toplanmas› nedeniyle polis Emniyet Müdürlü¤ü’ne geri çekilerek eylemcilerle karfl›laflmak istemedi. Emniyet Müdürlü¤ü önünde bulunan polis otolar›n› parçalayan ö¤renciler yine polislere ait motosikletleri müdürlü¤ün girifl kap›s› önünde atefle verdi. Binan›n girifl kap›s›n› da parçalayan ve binan›n birçok cam›n› k›ran ö¤rencilere, takviye olarak gelen çevik kuvvet müdahale etmek istedi. Ancak halk›n büyük tepkisiyle karfl›laflan polis bir süre daha müdahale edemedi. Ancak iyi organize olan Çevik Kuvvet bir anda halka ve ö¤rencilere sald›rd›. Bu sald›r›da yaralanmalar olurken polis zor da olsa bir ö¤renciyi gözalt›na ald›. Sonras›nda halk›n tepkisinden kaynakl› çevik kuvvet geri çekilerek sadece Emniyet Müdürlü¤ünü kalkanlarla korumaya çal›flt›. Buradaki eylem akflam saatlerine kadar sürdü. Pire’de gerçekleflen bu eylemin benzerleri ülkenin birçok bölgesinde de yafland›. Ayn› günün akflam saatlerinde de Atina

merkezde devrimci guruplar kitlesel bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eyleme Yunanistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) (YKP(M-L)), Marksist- Leninist Yunanistan Komünist Partisi (M-L YKP), S‹R‹ZA (Radikal Sol Koalisyon) gibi devrimci guruplarla birlikte revizyonist Yunanistan Komünist Partisi (YKP), Troçkistler ve anarflistler kat›ld›. Eylemde baflta YKP(ML) olmak üzere devrimci guruplar›n di¤er eylemlere nazaran daha kitlesel olmas› halk›n devrimci gruplar› daha da sahiplenmesindendir. Yürüyüfl boyunca yo¤un gaz bombas› ve kimi yerlerde polis sald›r›s› olsa da devrimci gruplar meclisin bulundu¤u Sindagma Meydan›’na kadar yürüyerek eylemin hedefine ulaflt›lar. Di¤er yandan olaylar›n bafl›ndan itibaren ortal›kta gözükmeyen revizyonist Yunanistan Komünist Partisi (YKP) eyleme genel kitleden uzak bir noktadan kat›l›rken, polisin att›¤› ilk gaz bombas›yla da¤›ld›lar.

Cenazeye büyük kat›l›m 9 Aral›k Sal› günü ise ö¤renciler okul boykotlar›n› sürdürerek yine alanlara ç›kt›. Binlerce ö¤renci meclisin bulundu¤u Sindagma Meydan›’na yürüdü. Meydan’da meclise de yönelen ö¤rencilere meclisi ablukaya alan polis sert müdahale etti ve gözalt›lar yafland›. Burada ö¤renciler saatlerce polisle çat›flt›. Di¤er yandan tüm illerde de ö¤renciler bulunduklar› illerdeki devlet kurumlar›na hedef ald›lar. Gün boyunca ö¤rencilerin direnifli devam etti. Ayn› gün öldürülen on befl yafl›ndaki Aleksis Grigoropulos’un cenazesi vard›. Atina’n›n Faliro bölgesinde düzenlenen törene binlerce insan kat›ld›.

Genel grev hükümeti daha da s›k›flt›rd› 10 Aral›k Çarflamba günü sendikalar, krizin faturas›n›n emekçilere ödetilmemesi ve artan yoksullu¤a karfl› ülkede genel greve gitti. Her ne kadar grevin gündemi kriz ve artan yoksulluk olsa da pratikte grevin ana hedefi devlet terörü oldu. Sendika liderleri hüküme-

tin bask›lar›na boyun e¤erek yürüyüflleri iptal edip grev günü kitlesel olarak alanlara ç›kmasalar da binlerce insan devrimci örgütlerin gerçeklefltirdi¤i yürüyüfle kat›ld›. Politeknik Üniversitesi önünde toplanan kitle buradan Sindagma Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Yine polisin yo¤un gaz bombas›na maruz kalan kitle tüm provokasyonlara ra¤men eylemi kitlesel olarak tamamland›. Özellikle KKE(ML)’nin kitleselli¤i dikkat çekerken, KKE, kitlesini meclisin bulundu¤u Sindagma Meydan›’na yöneltmeyerek, devrimcilerin tersi istikamette bir süre yürüdükten sonra da¤›ld›.

Ö¤renciler sokaklar› bofl b›rakm›yor Aleksis Grigoropulos’un öldürülmesiyle bafllayan eylemler özellikle beflinci gününden sonra giderek ö¤rencilerinin mevcut yönetime karfl› mücadelesine dönüfltü. Üniversitelerle birlikte birçok lise ve ortaokul (1000 dolay›nda okul ve fakülte) ö¤renciler taraf›ndan iflgal edildi. Özellikle lise ve ortaokul ö¤rencileri her gün polis terörüne karfl› eylemler düzenledi. Binlerce ö¤rencinin sokaklar› bofl b›rakmamas›yla giderek çaresizleflen Yunan hükümeti, sürecin önünü kesmek için çareyi fliddeti art›rmakta bulmakta. Eylemlerde polis, gaz bombas›n›n yan›s›ra gözalt› timlerini de devreye sokarak onlarca ö¤renciyi döverek gözalt›na ald›. Bununla da yetinmeyen polis baz› eylemlerde silah kulland›. Yunan devletinin polis teröründeki ›srar› nedeniyle 18 Aral›k tarihinde ö¤renci ve ö¤-

retmenler taraf›ndan organize edilen, sendika flubelerinin, kitle örgütlerinin ve partilerin de kat›laca¤› büyük bir eylem örgütlendi. Aleksis Grigoropulos öldürülmesinin üzerinden tam on iki gün sonra gerçekleflecek olan bu yürüyüflün de kitlesel olmas› olaylar›n sadece bir saman alevi gibi olmad›¤›n› bir kez daha gösterece¤inden Yunan devleti taraf›ndan kitleselli¤i k›r›lmaya çal›fl›ld›. Yunan devletinin tüm sald›r› ve provokasyonlar›na ve revizyonistlerin de toplumda kafa kar›flt›rmaya yönelik tüm giriflimlerine ra¤men yine on binlerce insan sokaklara ç›kt›. Öyle ki sürecin bafllamas›ndan sonra gerçekleflen en kitlesel eylemlerinden biri daha yafland›. Ö¤renci derneklerinin kitleselli¤i yürüyüfle damgas›n› vururken, baflta ö¤retmenler sendikas› olmak üzere baz› sendikalar da ifl b›rakarak yürüyüfle kat›ld›lar. Polisin tüm sald›r› ve yo¤un gaz bombas›na ra¤men eylem kitlesel olarak sona erdi. Tüm bu olaylar, devlet terörünün topluma kabul ettirilmesine yönelik uygulanan politikalar›n sonuçlar›d›r. Öyle ki bir yanda bir avuç zengin bir yanda da çal›flacak ifl bile bulamayan ki çal›flsa da kazand›¤› yetmeyen kitleler. Artan yoksulluk ve beraberinde kabaran öfke. ‹flte bu nedenle Yunan sermayesinin iktidar›n› sürdürmek için toplumun sindirilmesi gerekmektedir. Toplumdan zulmün kan›ksanmas› isteniyor. Devlet, toplumun bedel ödeyerek kazand›¤› haklardan vazgeçmesini istemekte. Ne var ki bu haklar için onlarca evlad›n› kaybeden halk, kazan›lm›fl haklar›n› korumakta kararl›. (Yunanistan ‹K okurlar›)

Ancak örgütlü ve politik mücadele zaferi getirebilir!*

Dimitris Büyükas ile röportaj ‹K: Öncelikle, bize bu ayaklanman›n nas›l ve neden bafllad›¤›n› anlatabilir misiniz? - Her fleyden önce, liseli ö¤rencilerin ayaklanmas›, lise ö¤rencisi Aleksis Grigoropoulos’ un polis taraf›ndan hunharca katledilmesi ile bafllad›. 6 Aral›k Cumartesi günü gerçeklefltirilen katliam, bu patlaman›n en önemli nedeni oldu ancak, di¤er yandan da y›llard›r iktidar partileri taraf›ndan uygulanan halk ve iflçi s›n›f› karfl›t› politikalar›n halkta ve gençlikte yaratt›¤› bir birikim de var. Bu politika on y›llard›r emekçilerin ve gençli¤in kazan›lm›fl haklar›na sald›rmakta. Emekçi halkta, elde etti¤i ne kadar hak varsa geri al›naca¤› düflüncesi var. Bu sald›r›lar esasta 1980 y›l›ndan itibaren yap›lmakta. ‹flçi s›n›f›n›n yenilgisi ile meydana gelen f›rsat› de¤erlendirmek isteyen sermaye ve egemen s›n›flar, kazan›lm›fl tüm haklar› geri almak istiyor. Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia) hükümeti son y›llarda emekçilere yönelik ciddi sald›r›lar gerçeklefltirdi. Bu süreçte iki önemli sald›r› gerçekleflti; 8 saatlik çal›flma ve sosyal güvenlik haklar›n›n ortadan kald›r›lmas›. Bunlarla birlikte bir dizi halk karfl›t› sald›r›lar da halâ devam etmekte. Bu sald›r›lar genel olarak halkta öfke ve tepkiye neden olmakta ve bunu da her f›rsatta sokaklara ç›karak ortaya koymakta. Ortaya ç›kan krizle birlikte kitlelerde gelece¤e yönelik güvensizlik artm›flt›r. Burjuva analistler dahi krizin hala ülkemizde etkili olmad›¤›n› ancak önümüzdeki y›ldan itibaren etkisini gösterece¤ini belirtmekte ve halk bugüne kadar kârlar›n› ödedi¤i kapitalistlerin krizinin de kendisine ödetilmek istendi¤i görmekte. Genel bir tablo çizdikten sonra, bugünkü soruna gelecek olursak. Yani krizin gençli¤i nas›l etkiledi¤ine. Özellikle, PASOK (Tüm Yunanistan

Sosyalist Hareketi-Sosyal Demokrat Parti) taraf›ndan 1997 y›l›nda geçirilen yasa (Arseni yasas›-dönemin E¤itim Bakan›) ile emekçi çocuklar›n büyük bölümünün üniversite hakk› elinden al›nd›. Bu sald›r›ya karfl› gerek üniversite gerekse lise ö¤rencileri taraf›ndan pek çok eylem gerçeklefltirildi ancak sald›r› püskürtülemedi. O günden bu yana, üniversiteye giren ö¤rencilerin say›s›nda da azalma yaflanmakta. Bunlar›n devam›nda, sistem e¤itimde yeni engeller koymaya çal›flmakta. Ki bu engeller ilkokullara kadar indiriliyor. Dershane veya özel ders olay› bundan on y›l öncesinde yoktu. Bununla yapmaya çal›flt›klar›, iflçi veya emekçi aileden gelen çocu¤un ait oldu¤u s›n›f›, bunun de¤iflmeyece¤ini ve üniversiteye giremeyece¤ini olabildi¤ince erken kavramas›d›r. Sistem art›k, halka ve gençli¤e umut verememektedir. Sistem önceden, iflçinin, köylünün çocu¤unu propaganda arac› olarak kullan›yordu. Yani, çal›flan çocu¤un üniversiteye girebilece¤ini, diploma alabilece¤ini ve iyi bir ifl bulabilece¤ini. Bu, bugün için geçerli de¤ildir. Buraya kadar ilk ve orta düzey ö¤rencilerden bahsettim. Sistem bu kesimi ç›kmaza sürüklemekte ve hayallerini söndürmekte. Üniversitelere iliflkin olarak ise, son y›llarda sistemin iki partisi (YD, PASOK) taraf›ndan koordineli bir sald›r› gerçeklefltirilmekte. Özellikle YD döneminde “Yasa Tasar›s›” olarak bilinen bir sald›r› paketi geçirildi. Bununla birlikte son dönemde, kolej olarak görünen ama “özel üniversite” gibi iflleyen kurumlar›n diplomalar›n›n tan›nmas› girifliminde bulunmakta. Ülkemizde May›s 2006 y›l›nda bafllayan büyük bir ö¤renci direniflini yaflad›k. Yaklafl›k bir buçuk y›l süren bu direniflle, sistemin ve hükümetin AB direktifleri do¤rultusunda yapmaya çal›flt›¤› sald›r›lara karfl›, hem sitemin kolluk kuvvetleri ile hem de genel olarak politikas›na karfl› direndi ve mücadele etti. Bu sald›r›lar› ve daha pek ço¤unu bir ö¤rencinin kabullenmesi olanaks›zd›. Ö¤renci hareketi, aç›k toplant›larla, iflgallerle, her hafta yap›lan eylemlerle, uzun y›llar-

dan sonra önemli bir zafer kazand›. Ö¤renci hareketi, Anayasan›n 16. Maddesinin (Yüksek ö¤renim devlet taraf›ndan ve paras›z verilir yasas›) de¤ifltirilme giriflimini geri püskürttü. ‹K: Lise ö¤rencilerinin bu patlamas› ile sistemin s›n›rlar›n›n d›fl›na ç›kt›¤›n› söyleyebilir misin? - Bu kitle, ne solun ne Anarflist gruplar›n ne de baflka bir gücün öncülü¤ünde hareket etmifltir. Tamamen kendi inisiyatifi ile eylemlere giriflmifltir. Hiçbir örgütlü çal›flma olmam›fl dahi olsa kitle gene de sokaklara ç›kard›. Ve kitleler örgütlü güçlerin de önüne geçmifltir. Kendili¤inden ayaklanan kitle, siyasal olarak bütünleflip, koordine olamam›flt›r. Ki bu da bir tart›flma konusudur. Gençlik, eylemleri ile s›n›rlar› aflt›¤›n› söyleyebiliriz. Bunun için de hükümet fazlas› ile korkuya kap›lm›flt›r. ‹K: Yunanistan’da yaflanan bu patlama, sadece Yunan hükümetini de¤il Avrupa hükümetlerini de kayg›land›rd›. Benzer patlama veya isyanlar di¤er ülkelere de yay›labilir mi? - Bugün Yunanistan halk›n›n ve gençli¤inin karfl›laflt›¤› sald›r›n›n sadece bizim ülkemizle s›n›rl› oldu¤unu düflünmüyorum. Kapitalizmin ç›kmaz› tüm ülkelerde ayn›d›r. Emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› krizden ç›kmas› için tek çözüm olarak savafllar ön plana ç›kar›lmaktad›r. Savafl planlar›n›n da, Balkanlar’da, Kafkaslarda vb. yo¤unlaflt›¤›n› görmekteyiz. Halklar, haklar›na yönelik sald›r›lara ve savafl tehditlerine karfl› ç›kmakta ve bu da Avrupa çap›nda kendini göstermekte. Ülkemizde son günlerde yaflananlara iliflkin olarak, hükümet ciddi anlamda sars›lm›flt›r. Hükümet ve sistem gençlikten böyle bir patlama beklemiyordu ve kendi içinde de kriz yaflamakta. Hükümet her yolu kullanarak, gerek ikiyüzlü bir biçimde özelefltiri vererek gerekse de baflka biçimlerde okullar› iflgal eden üniversitelileri ve liselileri “normale” döndürmeye çal›flmakta. fiu an ülkedeki mevcut durum, hükümetin sald›r›lar›n› devam ettirmesine engel olmakta. Sistem, reformistler dahil bütün güçleri ile erken seçim tart›flmalar› içinde ayaklanman›n bo¤ulmas›na çal›flmaktad›r. Kesin olan flu ki, sistem bu patlaman›n fark-

l› boyutlar alarak devam etmesini istemiyor. Bunun için sistemin kolluk kuvvetleri, her eyleme gazla, copla, göz alt›larla sald›r›yor. Ancak, çarp›c› olarak öne ç›kan, kitlenin ›srarla eylemlerine devam etme iste¤idir. Sistemin oluflturmaya çal›flt›¤› korku havas› etkili olmad›. Pazartesi günü sald›r›ya u¤rayan eylemin ertesi günü yap›lan eyleme gençlik daha kitlesel kat›lm›flt›r ve bunu hala muhafaza ediyoruz. Kararl›l›k Çarflamba günü yap›lan grevde de devam etti. Greve kat›lan genifl halk kesimleri her ne kadar yeterince rol oynamasa da ki bunu istemedi¤inden de¤il içinde bulundu¤u koflullardan dolay› yapamamakta- kitlesel kat›larak estirilen devlet terörüne izin vermedi. ‹K: Bas›nda patlaman›n d›fla vurumu (yakma, y›kma vs.) bak›m›ndan bir anti-propaganda yap›lmakta. Halk bu biçimlerde ortaya ç›kan patlamay› nas›l de¤erlendiriyor? - Hükümet, daha önce de yapt›¤› gibi, ö¤renci hareketini halkla karfl› karfl›ya getirmeye, hareketi s›n›rlamaya ve tecrit etmeye çal›fl›yor. Ve burada da sahneye, yak›p y›kan “maskeliler” ç›kmakta. Karfl›m›zda yeni olgular bulunmakta. Gençlik ve özellikle liseli gençlik s›n›rl› fakat genifl çapl› olarak sokaklara ç›kt›, polis karakollar›na, polis otolar›na sald›rd› ve kimi yerlerde de atefle verdi. Ve burada da ifade ettikleri gibi “maskelilerinanarflistlerin” rolü çok fazla da de¤ildi. Bunlara ra¤men hükümet halk› ve emekçi kesimleri liselilerin bu tarz eylemlerine karfl› harekete geçirememifltir. Halk, pasif de olsa bunlara destek sunmufltur. ‹K: Ülkede, “maskeliler” ile ilgili çok fazla tart›flma yaflanmakta. Kimileri provokatör, kimileri mücadelenin parças› olan bir güç olarak de¤erlendirmekte. Militan Gençlik Hareketi (MGH) bunlar› ve bunlar üzerinden cereyan eden tart›flmalar› nas›l de¤erlendirmekte? - Mutlaka, hükümet kendi yöntemleri ile verilen her mücadeleyi karalamaya, yönünü sapt›rmaya ve engellemeye çal›flmakta. Dünyan›n pek çok yerinde verilen mücadelelerde provokatörler her zaman yer alm›flt›r ve bundan sonra da yer alacaklard›r. Bize göre soruna do¤ru yaklafl›lmamakta. Bugün kimi insanlar “maskelerini” ta-

k›p, eylemlerde polise tafl veya molotof atmakta. Biz MGH olarak, as›l hedefimiz bunlar de¤il, aç›kça katleden de günlük yaflamda “ifl kazas›” denerek iflçilerin hayatlar›na kast eden de egemenler ve onlar›n sistemidir. Bu tart›flmay› sistem ortaya atmakta. ‹nan›yorum ki bu tart›flmaya örgütlü güçler olarak girmememiz gerekiyor. Bizim yo¤unlaflmam›z gereken kitlelerin verdikleri mücadele ve bu mücadelenin nas›l daha ileriye tafl›naca¤›d›r. Hareket, öncelikle sisteme ve onun sald›r› mekanizmalar›na karfl› korunmal›d›r. “Maskelilere” karfl› de¤il. Sistem, her eylemde çat›flma ortam›n› yaratmak için çaba sarf ediyor. Halk ve gençlik hareketi esasta savunma pozisyonunda bulunmakta. Halk ve gençlik hareketi eylem ve direniflleri içinde örgütlenmeli ve politik bilince eriflmeli. Bunlar› baflard›¤› takdirde sistemle çat›flabilir ve sonuç alabilir. Sistemin sald›r›lar›na Buna karfl› en önemli silah›m›z ise örgütlülük ve politik bilinçtir. Ve bunlar hala yeterince bilince ç›kar›lamam›flt›r. ‹K: Son olarak söylemek istedi¤in bir fley var m›? - Bizler, tüm dünya gençli¤inin sermayenin sald›r›lar›na karfl› yollara ç›k›p direnmesini istiyoruz. Zaten flu an var olan kriz yeni sald›r›lar ve hak gasplar› getirecektir. Emperyalizm, krizden ç›k›fl› yeni savafllarda aramakta. 89-90 Y›k›m›ndan sonra emperyalist güçler yeni satranç tahtas›nda, yeni roller üstlenmeye çal›flmakta. Söz sahibi olmaya gayret etmekteler. Bu da yeni savafllar anlam›na geliyor. Kafkaslarda oldu¤u gibi. Buna karfl› ise halklar›n ve gençli¤in emperyalizme karfl› mücadelesi ön plana ç›kar›lmal›. Fakat bunu ön plana ç›karacak güçler yeterli de¤ildir. Ülkemizde bizden baflka bunu ileri süren baflka güç bulunmamakta maalesef. Anti-emperyalist mücadele özellikle bölgemizde ve dünyada mutlaka güçlendirilmelidir. Halklar›n ve gençli¤in bu mücadeleye kanalize edilmesi gerekir. Son söz olarak Türkiye gençli¤ine verdikleri mücadelede baflar›lar diliyor. Dayan›flma mesaj›m› iletiyorum. * Dimitris Büyükas, Militan Gençlik Hareketi ve Atina Üniversitesi Fizik Fakültesi Ö¤renci Derne¤i üyesidir. (Yunanistan’dan ‹K okurlar›)


26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Kavga okulu

‹flçi-köylü 11

Onlar birer kutup y›ld›z›yd›...

Kavgada ölümsüzleflenler Artvin Borçka flehitleri

Her insan›n yaflam›n›n bir anlam› vard›r. ‹nsanlar bir amaç u¤runa yaflam›n› bir fleylere adarlar. Bu amaç, kimileri için iyi bir gelecek, kimi için mutlu bir yuva. Baflkalar›n›n zarar görmesine, ölmesine veya felaketine neden olsa da. Yaflam kimisi için kasalar›n›n, cüzdanlar›n›n daha fazla fliflmesi ile “anlam” kazan›r. ‹nsanlar›n toplumsal yaflamda ait olduklar› s›n›fa ba¤l› olarak de¤ifliklik gösteren bu hedefte, bilinç en önemli faktördür. Baz› insanlar ise edindikleri bilinç ve irade ile s›n›f›na ait olmayan soylu amaçlar›n pefline düfler. Düflüncesi ve yaflama bak›fl› ne olursa olsun her insan veya kurum yapt›¤› ve yapacaklar›n›n toplumun, bütünün ç›karlar› için oldu¤unu iddia eder. Bireylerden oluflan toplumda bunu yok saymak çiçe¤i kökünden koparmaya benzer. Ancak kuflkusuz kimileri bunu ç›karlar›n› korumak ve flirin görünmek için yapar. Toplumdaki di¤er bireylerde yaratt›¤› tahribat› böylece maskelemifl olur. Ve temelde bireycili¤i yüceltir. Kuflkusuz bu noktada dürüst olanlar da vard›r. Kendi ç›karlar›n› toplumun bütününün ç›karlar›n›n bir bileflkesi haline getirerek bunun u¤runa yaflayanlar da vard›r. Onlar, bireysel yaflam›n dar penceresinden de¤il tüm insanlar›n, insanl›¤›n gözünden bakarlar. Kuflkusuz bu bak›fl insan›n temel de¤erleri ve bunun kadar önemli olan insanl›¤›n ç›karlar› ile de örtüflmektedir. S›n›fl› toplumda ortaya ç›kan de¤er yarg›lar› ile insana ait olan birçok fley maddi bir de¤ere dönüfltürüldü. Ve bir süre sonra bu meta insan› yönetmeye ve onu soysuzlaflt›rmaya bafllad›. Buna sahip olan

Onlar yaflam› u¤runa ölecek kadar sevdi… Yaflad›¤›m›z toplumsal düzenin iflleyifli adaletsizlik, zulüm, açl›k ve yoksullu¤u sürekli üretmekte. Bir yandan refah içine yaflayan bir avuç az›nl›k di¤er yanda açl›k ve sefalet içinde yaflayan y›¤›nlar. Bir yanda açl›k s›n›r›n›n alt›nda ücretle geçinmeye çal›flan milyonlar öte yanda günlük harcamas› bir iflçinin maafl›ndan fazla olan asalaklar. Devrimciler, komünistler yaflanan bu korkunç tablonun de¤iflmesi için bir ad›m ileri ç›kar. Onlar, s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›ndan bu yana tanr›lar›n elinden atefli çalan Prometuslar olarak yaflarlar. ‹flçilerin, köylülerin, tüm ezilenlerin karanl›¤a mahkûm edilmesine karfl› en fazla sesleri ç›kanlard›r onlar. Toplumsal bilinci en geliflkin olan, kendini emekçilere karfl› sorumlu hisseden ve bunun için ha-

Halka hizmet et! 26 Aral›k 1893 y›l›nda dünyaya gelen Baflkan Mao’nun do¤umunun y›ldönümünde 8 Eylül 1944’te “Halka Hizmet Et” bafll›¤› ile yapt›¤› konuflman›n bir bölümünü devrim mücadelesinde topra¤a düflenleri and›¤›m›z “Parti ve Devrim fiehitleri Haftas›”n›n yaklaflmas› vesilesi ile yay›nl›yoruz: “….Her insan bir gün ölür, ama her ölümün önemi ayn› de¤ildir. Eski bir Çin yazan olan Zuma Çien, ‘Bütün insanlar ölümlüdür, ama baz›lar›n›n ölümü Tay da¤›ndan da yüce, baz›lar›n›nki tüyden de de¤ersiz olabilir’ demiflti. Halk için ölmek, Tay da¤›ndan da yücedir, ama faflistler için çal›flmak ve sömürenler ve ezenler için ölmek tüyden de de¤ersizdir. Çang Zu-teh yoldafl halk için öldü, onun ölümü gerçekten de Tay da¤›ndan yücedir. E¤er kusurlar›m›z varsa, bunlar›n ortaya konulmas›ndan ve elefltirilmesinden korkmay›z, çünkü biz halka hizmet ediyoruz. Kim olursa olsun, herkes ku-

surlar›m›z› ortaya koyabilir. E¤er hakl›ysa, bunlar› düzeltiriz. Önerdi¤i fley halk›n yarar›na olacaksa, ona uygun hareket ederiz…. E¤er halk›n ç›karlar› u¤runa do¤ru olan› yapmakta sebat eder ve yanl›fl olan› düzeltirsek, saflar›m›z kesinlikle genifller. Ülkenin dört bir yan›ndan gelip ortak bir devrimci amaç u¤runda birlefltik. Ve bu amaca giden yolda, halk›n büyük ço¤unlu¤unun bizimle birlikte olmas›na ihtiyac›m›z var… Zor zamanlarda baflar›lar›m›z› gözden uzak tutmamal›, ayd›nl›k gelece¤i görmeli ve cesaretimizi toplamal›y›z. Çin halk› ac› çekiyor, bizim görevimiz onu kurtarmakt›r ve bu mücadelede var›m›z› yo¤umuzu ortaya koymam›z gerekir. Mücadele olan her yerde fedakârl›k vard›r ve ölüm ola¤and›r. Ama biz, halk›n ç›karlar›n› ve büyük ço¤unlu¤un ac›lar›n› yüre¤imizde duyar›z, bu yüzden de biz halk için öldü¤ümüz zaman, bu, de¤erli bir ölüm olur.”

Nilüfer Atav rekete geçenler devrimciler ve komünistlerdir. Nüfusun büyük bir ço¤unlu¤unu oluflturan emekçilerin hak ettikleri hayat› sürmesi için yaflamlar›n› ortaya koyanlar onlard›r. Sosyal kurtuluflun gerçekleflmesi ve insan›n insan taraf›ndan sömürülmedi¤i bir dünya için gece gündüz çal›flanlard›r. Bu u¤urda bedel ödeyen ve topra¤a düflen devrimciler, komünistler halk›n kalbine gömülürler. Onlar u¤runa ömür verdikleri halk›n en güzel düfllerinde yaflarlar. Eme¤in kavgas›nda onlar vard›r. Gelece¤e ›fl›k saçan, yol açan birer neferdir devrimciler, komünistler. Da¤larda, fabrikalarda can veren, umudun türküsünü söyleyenlerdir. Onlar, Mustafa Suphi’lerin, ‹brahim’lerin, Ali Haydar’lar›n, Meral Yakar’lar›n yolundan gidenlerdir. Cemil Oka’lar›n Orhan Bak›r’lar›n ard›llar›d›r. Hayrettin Bak›fl’lar›n, Ünal Küçükbayrak’lar›n direnifl senfonisine ses katanlard›r. ‹smail Oral’lar›n, Barbara’lar›n, Süheyla Da¤deviren’lerin Özgür Kemal Karabulut’lar›n s›rdafl›d›r. Da¤ bafllar›nda mavzer çatan Leyla Karatafl’lar›n, Ayfer Celep’lerin yoldafl›yd›. Onlar, küçük yüre¤inde kocaman kalp at›fllar› olan Aflk›n Günel’lerin Mehtap Kara’lar›n silah arkadafl›yd›.

Onlar› anmak düflünceleri yaflatmaktan geçer Günefle u¤urlad›¤›m›z komünistleri, devrimcileri yaflatmak, u¤runa kavga verdikleri idealleri, hedefleri gerçeklefltirmekle olur. Güncel politik geliflmelere tav›r almak, sürece müdahale etmekten geçer. Krizin genifl y›¤›nlara fatura edilmek istendi¤i günümüzde buna karfl› emekçilerin mücadelesinde soluk almakt›r. Onlar› anmak; ücretlerin düflürülmesine, iflten atmalara karfl› direnifli büyütmek, s›n›f mücadelesinin a¤lar›n› daha h›zl› örmek, kavga bayra¤›n› yükseklerde dalgaland›rmakt›r. Yaflam› çekilmez hale getirilen iflçilerin, köylülerin, emekçilerin yan›na daha fazla gitmek, onlar›n yaflam›n› daha fazla paylaflmak flehit-

nunun çözümü ancak her alanda ve her konuda kapsaml› bir devrimci bilinçlenme ve flekillenmeyle baflar›l›r.

Pusula Temel sorunlar›m›z› kavray›p, çözüme bir ad›m daha atal›m! Genel anlamda yaflad›¤›m›z sorunlar› “örgüt olma özelliklerinden uzaklaflma, ideolojik-teorik gerilik ve parti bilincindeki zay›flama” olarak belirleyebiliriz. Farkl› alanlarda farkl› biçimlerde yaflanan bu sorunlarda, benzer nitelik ve özellikler olabildi¤i gibi her faaliyet alan›n›n gerçekli¤inden kaynakl› kendine özgü sorunlar› da vard›r. Devrimci teoriye, parti çizgisine, alanda yaflanan sorunlara hâkimiyetsizlik ve bu hâkimiyetsizli¤in sonucu yaflanan savrulma ise örgütsel da¤›n›kl›¤a yol açmaktad›r. Yaflanan sorunlar›n ortaya ç›kmas›nda tasfiyecili¤in yaratt›¤› etkinin boyutlar› görülmelidir. Tasfi-

K›fl› geçirmek için bar›nak haz›rl›¤› yapan gerillalar Nilüfer Atav’›n nöbette oldu¤u bir gün düflman›n yo¤un kuflatmas›n› fark edip hemen mevzilenerek çat›flmaya bafllarlar. Ans›z›n neye u¤rad›¤›n› anlamayan düflman güçleri di¤er Partizanlar›n da mevzilenip sald›rmas›yla birlikte panikleyerek geri püskürtülür. Bu durumdan yararlanan gerilla, çat›flma bölgesini terk eder. Birli¤in sa¤l›kl› bir flekilde çekilmesini Nilüfer Atav, mevzilendi¤i yerden düflman› sürekli kurflun ya¤muruna tutarak sa¤lam›flt›r. Bu çat›flmada birli¤inden ayr› düflen Nilüfer Atav ve Adem Asal gerilla birli¤i ile iliflkiye geçmek için hiç zaman kaybetmezler. Bunun için tüm kanal ve olanaklar› kullan›rlar. Ancak 3 Ocak 1994’te Artvin’in Borçka ilçesine ba¤l› U¤ur köyünde düflman güçleriyle tekrar karfl›lafl›rlar. Ç›kan çat›flmada Nilüfer Atav flehit düflerken Adem Asal yaral› olarak tutsak düfler ve 9 Ocak 1994’te iflkencede katledilir.

ve toplumun di¤er kesimlerini de yöneten s›n›f bu insani de¤erlerden en az nasiplenen oldu. Ancak ezilen, sömürülen s›n›flar bu de¤erleri yeniden üretmeyi ve bunun için savaflmas›n› her zaman bildi. Eme¤ine sahip ç›kmak en sayg›de¤er erdemlerden biridir. Karfl›laflt›¤› geliflmelere tav›r almak, fikir yürütmek ve bunun u¤runa mücadele etmek insan›n bilincindeki geliflmiflli¤in bir yans›mas›d›r. ‹flte, devrimcileri harekete geçiren en önemli dinamiklerden biri budur. Gerçe¤in tarihsel bilgisi ve onu de¤ifltirmenin temel yöntemleri ile birlikte devrimciler, bencil yaflam›n s›n›rlar›n› aflarak bütünün ihtiyaçlar›n› öne ç›kar›rlar.

yecili¤in devrimci hareketler ve Proletarya Partisi üzerinde yaratt›¤› etkilerin bafl›nda parti ilkelerinin ve onun var olufl temellerinin inkâr edilmesi ve misyon noktas›nda yaflanan k›r›lma gelmektedir. Parti ilkelerinin savunulmas› ve uygulanmas›nda ortaya konan tav›rda, gösterilmesi gereken kararl›l›kta tasfiyecili¤in farkl› renkleri görülebilinir. Örgütleme, yönetme ve yönlendirme konular›nda sorunlar yaflanmaya devam ediyorsa, orada politik gerilik sonucu alan sorunlar›na hâkimiyetsizlik ve çözüm konusunda kavray›fls›zl›k, ortaya konan iradede zay›fl›k yaflanmaktad›r. Örgütsel toparlanma ve merkezileflme soru-

Partili düflünme, ayr›nt›l› bilgilenme, devrimci yaflam ve çal›flma, parti önderli¤iyle yürüme ve merkezi kararlarla prati¤i örgütleme, ortak hareket etme gibi bütünlüklü ve kapsaml› sorunlar›n devrimci tarzda çözümü ancak kapsaml› bir devrimci teorinin yol göstericili¤iyle olabilir. Partili düflünme, kitlelere hizmeti esas alan tarzda kitleler içinde partiyi infla etme, bulunulan faaliyet alan›ndan de¤il partinin bütününden sorunlara bakma, çözüm arama bilinç ve sorumlulu¤uyla hareket edildi¤inde tasfiyecili¤in etkileri k›r›l›r. Kitleler içinde parti örgütlenmesini esas alan pratikle merkezi kararlar› uygulama ciddiyetiyle hareket edildi¤inde tasfiyecili¤in etkileri alt edilir. Tasfiyecilik en fazla bu konular-

Saraylar saltanatlar çöker kan susar bir gün zulüm biter. menekfleler de aç›l›r üstümüzde leylaklar da güler. bugünlerden geriye, bir yar›na gidenler kal›r bir de yar›nlar için direnenler... (Adnan Yücel) leri anman›n en güncel yolu olacakt›r. Özellefltirmelerle, ‹MF anlaflmalar› ile gelece¤imizin çal›nmas›na karfl› durmak, Kürt halk›na yönelik sald›r›lara karfl› tepkimizi ortaya koymak, iflçi s›n›f›n›n fabrika iflgallerine, direnifllerine destek vermek yoldafllar›m›z›n yolundan yürümektir. Zamlara karfl› direnifl tohumlar› ekmek, geliflen tepkilerin içinde olmak, “krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” sloganlar›n› hayk›ranlar›n sesine ses katmakt›r. Onlar› yaflatmak, Seyit Külekçi gibi s›n›fla birlikte olmak, alçakgönüllü, mütevaz›, kavgada ›srarl›, do¤rular› söylemekte inatç› olmakla mümkün. Torna atölyelerinde, konfeksiyonlarda, tersanelerde “her an ölümle burun buruna olanlarla” birlikte olmak flehitlerimizin bizden istedi¤idir. Onlar›n, halka ve devrime ba¤l›l›¤›n›, fedakârl›klar›n›, yoldafl sevgisini, düflmana kinini, kavgada ›srar›n› örnek almak onlara verilecek en güzel arma¤anlardan biridir. Her birinin farkl› bir ›rmaktan, gürül gürül akan yaflamlar›n› incelemeli, deneyimlerinden ö¤renmeliyiz. Onlar, gökyüzünde kara deryalar› ayd›nlatan, yol gösteren birer kutup y›ld›z›d›r. Geçmiflten gelece¤e yanan bir direnç meflalesi. Hiçbir zaman sönmeyecek, halk›n yüre¤ini ›s›tacak birer atefl topu. Onlar, halk›n en güzel köflesinde kendine yer bulan özgürlük savaflç›lar›. Hiç solmayacak direnç çiçekleri. ‹nsanl›¤›n yürüyüflünde her daim yan› bafl›m›zda birer ilham kayna¤›.

da etkili olup, kadro ve militanlarda bozulma ve savrulma yaratmaktad›r. Bozulma ve savrulma en çok da partili düflünememe ve partili olma bilinciyle hareket edememekten kaynakl›d›r. Devrimci bilgilenme (yüzeyseltek yanl›-üstünkörü olmayan) tarzda yaflanan her gerilik ve yetersizlik, alan sorunlar›na hâkimiyetsizli¤i getirece¤i gibi partili tarz›nda çözümü ve bu çözüme uygun devrimci duruflu zay›flat›r. Hemen her konuda ve her sorunda ciddi bir yüzeysellik ve üstünkörü tarzda bilgilenme sorunu varsa orada bilgilenmeye ulaflmada ciddi düflünsel ve yöntemsel sorun yaflanmaktad›r. Ad›na subjektivizm denilen düflünsel hastal›¤›n pratikteki karfl›l›¤›, sorunlar ve olgular karfl›s›ndaki yüzeysellik, nesnel gerçeklikle kurulamayan do¤ru (içinde olma, sorunlara hâkimiyet) ve do¤rudan (devrimci tarzda) iliflkide aramak gere-

1970 Yozgat do¤umlu olan Nilüfer Atav (Sevda) mücadele ile daha çocuk yafllarda tan›flt›. Güleç yüzlü ve insani iliflkilerdeki s›cakl›¤› ile dostlar› ve devrimci çevrelerle iyi iliflkiler kurdu. Düzenli olarak okuyor, kültür-sanat faaliyetlerine kat›l›yor, kendini gelifltirmek için yo¤un çaba harc›yordu. Ankara’da yo¤un DKÖ faaliyetinde bulundu. K›sa sürede açl›k grevlerinin, direnifllerin ve iflgallerin ayr›lmaz bir parças› olmufltu. Nerede bir haks›zl›k varsa o art›k oradayd›. Devrime daha fazla katk› sunmak için yüre¤i gerilla faaliyeti ile yan›p tutufluyordu. “Ne pahas›na olursa olsun gerilla faaliyetine kat›laca¤›m” diyordu. Ekim 1993’te yeni faaliyet alan›na ulaflt›. Y›llar y›l› özlemini çekti¤i yaflam›n içindeydi art›k. Kararl› ve ilkeli tav›rlar›yla k›sa sürede örnek bir gerilla oldu.

Adem Asal 1967 Ardahan Hanak Yalç›n köyü do¤umlu demokrat bir ailenin çocu¤u olan Adem Asal (Haflim) mücadele ile 1989-1990’l› y›llarda Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde ö¤renciyken tan›flt›. K›sa zamanda geliflen Adem Asal, akademik demokratik eylemlerin korsanlar›n sürekli aktif kat›l›mc›s› oldu. Okulda sosyal faaliyetlerin içinde yer alan Adem Asal, 1990’da yap›lan bir operasyonda gözalt›na al›nd›. Bir süre kald›¤› hapishane yaflam› onun mücadele azmini daha da artt›rd›. Ve kald›¤› yerden aktif mücadeleye devam etti. Irak Kürdistan›’nda yap›lan bir katliam› protesto eyleminde gözalt›na al›narak iflkenceli sorgulardan geçirildi. ‹flkencelerden yüz ak›yla ç›kan Adem Asal, Ocak ay›nda yap›lan operasyonda yeniden gözalt›na al›nd›, direnifl gelene¤ini burada da sürdürdü. Tutuklanarak Kayseri Hapishanesi’ne götürüldü. fiubat 1992’de 10 yoldafl›yla birlikte Kayseri zindan›n› parçalayarak firar etti.

Haydar Do¤an 1958 Mazgirt do¤umlu olan Haydar Do¤an (Nedim) mücadele ile küçük yafllarda tan›flt›. Çal›flmak için gitti¤i ‹stanbul’da MLSPB saflar›nda örgütlendi. Bu s›ralarda yap›lan bir operasyonda gözalt›na al›narak tutukland›. Hapishanede kald›¤› yedi y›l› inceleme-araflt›rma için iyi bir f›rsat olarak de¤erlendirdi. Hapishaneden ç›kt›¤›nda Partizan saflar›nda mücadeleye devam etti. 10 Ocak 1991’de ‹stanbul’da Ulafl Bardakç›’n›n katili Habip Gür’ün cezaland›r›lmas› eylemi s›ras›nda ç›kan çat›flmada flehit düfltü.

Ali Sa¤can 1962 Uflak Banaz Hatipler köyünde dünyaya gelen Ali Sa¤can, Ocak 1980’de M‹T taraf›ndan iflkencede katledildi.

kir. Olgu ve olaylar karfl›nda kurulan zay›f ba¤, oluflturulan gevflek iliflki, yetersiz bilgilenme örgütsel bürokratizmi do¤urur. Dolays›z bilgi nesnel gerçeklikle kurulan do¤rudan ba¤ içinde elde edilen bilgidir. Bu bilgi ›fl›¤›nda olgulara ve olaylara hâkim olunur. Sorunlara hâkimiyet sa¤lan›r. Çözüm ad›mlar› kolaylaflt›r›l›r. Kolektif devrimci önderlik kitleleri tan›ma, anlama, onlar›n sorunlar›n›, çeliflki ve taleplerini do¤ru tahlil etme, alt kademelerin durumunu do¤ru tarzda ö¤renme, yönlendirme ve ayn› hedefe do¤ru harekete geçirmeyle baflar›l›r. Kitlelerin ve örgütün yaflad›¤› sorunlar› görmek ve çözmek için öncelikli olarak kitlelerle do¤ru ve iyi iliflkiler kurmak gerekir. Yaflananlar, geliflmeler zaman›nda bütünlüklü ve ayr›nt›l› olarak ö¤renildi¤inde sorunlara objektif tarzda hâkimiyet sa¤lan›r. Sorunlar› anlama

ve kavramada sa¤lanacak her hâkimiyet, sorunlar›n çözümünde kolayl›k sa¤layacakt›r. Çözüm yönteminde gelifltirilecek kolektif tarz, örgütsel baflar›n›n ad›mlar›n› yarat›r. Yaflananlar›, geliflmeleri, sorunlar› do¤ru anlama, tan›ma ve do¤ru bilgilenme ve do¤ru tarzda çözmenin zeminini yarataca¤› gibi do¤ru tarzda önderlik yapmay› sa¤layacakt›r. Bu görevler (bilgilenme-çözme) baflar›ld›¤›nda do¤ru tarzda önderlik görevi yerine getirilir. Bu her iki konuda at›lacak bilinçli ve iradi ad›mlar kolektif önderlik tarz›n›n yarat›lmas›n› da sa¤layacakt›r. Hem bilgilenme hem de çözme konusunu sa¤lamak için öncelikle iyi örgütlenmeliyiz ve örgütü iyi yönlendirmeliyiz. Bunlar›n bir devam› olarak sorunlara çözümler bulmakta devrimci bilgiye güven duyulmal›d›r. Partinin ve halk›n ç›karlar›n› esas alan tarza güven duyulmal›d›r. Bunun için bilinçli, kararl› ve güçlü olunmal›d›r.


Gö¤ün yar›s›

‹flçi-köylü 12

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Yorumsuz

Kürt kad›nlar›na ak›llara zarar hak: Çift evlilik Feodal ve ‹slami kurallar›n hüküm sürdü¤ü Irak Kürdistan›’nda, iki efllili¤e izin verilmesi için Meclis’e sunulan yasa teklifi kabul edildi. Irak Kürdistan›’ndaki iki efllili¤e izin veren yasa, kad›n örgütlerinin protesto eylemlerine ra¤men Kürt Parlamentosu’nda kabul edildi. Teklifin yasalaflmamas› için Kad›nlar Birli¤i, destek istedi¤i Kürdistan Bölgesel Yönetim Baflkan› Mesud Barzani’nin “Yasan›n reddedilmesi mümkün de¤il. Çünkü bütün taraflar, hükümet, parlamento ve sizin de üye oldu¤unuz yasay› haz›rlayan komisyon bunun üzerinde anlaflmaya vard›. Art›k buna nas›l karfl› ç›kabilirim, parlamentoya geri gönderebilirim? Gerçekten mahcup duruma düflerim” fleklindeki cevab›yla karfl›laflm›flt›. Yönetimin, teklifin yasalaflmas›n›n ard›ndan yapt›¤› aç›klamalar bugün de kad›na bak›fl aç›s›n›n de¤iflmedi¤ini göstermifl oldu. Yasaya karfl› geliflen tepkilere karfl›, asl›nda kad›n haklar›n›n korunmas›n› amaçlayarak ç›kar›lan bir yasa oldu¤unu savunan yönetim “Saddam Hüseyin döneminden kalan çok efllilik yasas›n› asl›nda k›s›tl›yoruz. Yapt›¤›m›z düzenlemeyle çok efllili¤i zorlaflt›r›yoruz. Örne¤in bu düzenlemeye göre ikinci eflle evlenilmesi için birinci eflin izni al›n›yor. Kad›n izin vermezse evlilik gerçekleflemeyecek. E¤er ilk efl efllik yapamayacak durumdaysa ve bu kan›tlan›rsa ikinci eflle evlenme izni sa¤lan›yor” diyerek evlilik say›-

s›n›n iki olarak s›n›rl› tutulaca¤› yönünde kad›nlar›n içini “ferahlatt›”lar. Ayn› zamanda erkeklerin gözlerinin “d›flar›da” olmamas› için bu yasan›n evlilikleri kurtaraca¤›na dair “öngörülerde” de bulundular. Ancak Irak’ta genel olarak ikinci s›n›f insan muamelesi görmesi, cinsel aksesuar olarak kullan›lmak istenmesi ve gördü¤ü fliddetten, d›fllanm›fll›ktan kaynakl› olarak ölen ve intihar eden kad›n say›s› ortalama 100, hayati tehlikesi olan kad›n say›s› ise 166 olarak istatistiklerde yer al›rken yap›lan öngörülerin gerçe¤i gizlemekten öte bir anlam tafl›mad›¤› görülüyor. Türkiye’de de düzenledi¤i tesettür defilesiyle ‹slami camiay› “kar›flt›ran” konfeksiyoncu Mustafa Karaduman üç eflli oldu¤unun ortaya ç›kmas› sonras› “Tek efllilik mümkün olsayd›, umumhaneler, kerhaneler olmazd›” diyerek benzer bir “öngörüde” bulunmufltu. Dayand›¤› “nedenler” de temelde farkl›l›k arzetmiyordu. ‹slam’›n d›fl›ndaki bütün dini sistemlerde birden fazla evlili¤in yasaklan›p, “gayri meflru hayat›n” sonuna kadar aç›ld›¤›n› öne sürerek “Gazetelerde, televizyonlarda izliyoruz, ayk ad› alt›nda 20-25 kifliyle beraber oluyorlar, buna kimsenin tepkisi yok. Ama birisi Allah’›n emriyle evlendi¤i zaman yer yerinden oynuyor. Kur’an› Kerim bunu helal k›lm›flsa, kalk›p da birilerinin bunu yasaklama, kiflisel olarak

Pippa Bacca davas›nda kad›n örgütlerinin müdahillik talebi reddedildi ‹talya’n›n Milano kentinden dünya bar›fl›na dikkat çekmek için Tel Aviv’e gitmek üzere 8 Mart’ta yola ç›kan ve 31 Mart günü Kocaeli’nin Gebze ilçesinde tecavüz edildikten sonra öldürülen ‹talyan sanatç› Pippa Bacca’n›n davas› devam ediyor. Davada ciddi bir geliflme yaflanmazken kimi kad›n örgütlülerinin müdahillik talebi de reddedildi. Kocaeli 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmaya tutuklu san›k Murat Karakufl ve avukat› kat›ld›. San›k avukat› savunma yapmad›. Duruflma, Fatma Telgül’ün tan›k olarak ifade vermesi ve Marineo’nun k›z kardefli ile ilgili ‹talyan adli makam›ndan beklenen tebligat›n gelmemesi üzerine 20 Ocak 2009 tarihine ertelendi. Bacca’n›n ölümünün bütün kad›nlar› ma¤dur etti¤ini ve kad›na yönelik fliddete karfl› olduklar› için davaya müdahil olmak isteyen Genç Kad›n Avukatlar› Derne¤i Üyesi Sezin Uçar ile Mor Çat› Kad›n S›¤›na¤› Vakf› ve Emekçi Kad›nlar Derne¤i’nin davaya müdahil olma talepleri olaydan do¤rudan etkilenmedikleri gerekçesiyle reddedildi. Adliye ç›k›fl›nda aç›klama yapan kad›nlar davaya tekrar farkl› yollardan müdahil baflvurusunda bulunacaklar›n› bildirdi. (H. Merkezi)

Yeni bir Adli T›p vakas› Hüseyin Üzmez’in taciz etti¤i 14 yafl›ndaki B.Ç.’ye “ruh ve beden sa¤l›¤›n›n bozulmad›¤›” yönünde rapor veren ‹stanbul Adli T›p Kurumu 6’nc› ‹htisas Dairesi’nin bir vukuat› daha ortaya ç›kt›. Heyet bu kez de ‹zmir’de öz babas› ve amcas› taraf›ndan taciz edilen 17 yafl›ndaki bir k›z için ayn› yönde rapor düzenledi! ‹zmir’de yaflayan E.U.(17), iddiaya göre iki y›l önce öz babas› H.U. ve amcas› H.U.’nun cinsel istismar›na u¤rad›. Genç kad›n›n flikayeti üzerine baba ve amca tutukland›. Cumhuriyet Savc›s› genç k›z›n anlat›mlar› üzerine baba ve amca hakk›nda “cinsel istismar” suçundan 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde açt›¤› davada 8 y›la kadar hapis cezas› istedi. 5 ay tutuklu kalan amca ve baba tutuksuz yarg›lanmak üzere tahliye edildi. 9 Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi ile Manisa Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nden al›nan iki ayr› raporda genç k›z›n cinsel istismara u¤rad›¤› belirtildi. Ancak tüm bunlara ra¤men mahkemeye yeni gelen ‹stanbul Adli T›p Kurumu raporu ise cinsel istismara u¤rad›¤› iddia edilen genç kad›n için “ruh sa¤l›¤› bozulmam›flt›r” diye rapor verdi.

küçümseme, kendi inanc›na zarar getirir” savunusunda bulunmufltu. Ayn› zat-› muhterem tek eflli olmay› savunanlar›n yaflad›¤› “i¤renç” hayatta kad›nlar›n ihtiyaç malzemesi olarak kullan›ld›ktan sonra paçavra gibi at›ld›¤›n› ve bunun da kad›n haklar›na yap›lan en büyük sayg›s›zl›k ve hakaret oldu¤unu “üzülerek” söylemek zorunda kal›yordu.

‹ran’da da yasal 2007 y›l› Haziran ay› içerisinde ‹ran ‹çiflleri Bakan› Mustafa Pur Muhammedi’nin “Muta Nikah›” ad›yla bilinen ve birkaç saatten birkaç aya kadar sürebilen geçici evlili¤e onay vermesi ‹slami kurallar›n hüküm sürdü¤ü Ortado¤u ülkelerinde çok efllili¤in tarihsel kökeniyle birlikte tart›fl›lm›flt›. Bugün çokefllilik olarak adland›r›lan erke¤in birden fazla kad›nla yaflamas› cariye ad› verilen kad›nlarla mümkün k›l›n›yordu. Sosyal haklar› olmayan kad›nlar erke¤in “kapatmas›”, kocas› boflayana kadar ona hizmet etmekle yükümlü bir hizmetçi konumundayd›. Hala devam eden bu gelenek ç›kar›lan yasalarla ‹ran’da resmi bir zemine tafl›n›rken Muta Nikah›’n› bir kere k›ym›fl olan kad›n›n normal bir evlilik yapmas›n›n da önünü t›kayarak, yaflam›fl oldu¤u hayata devam etmesi yönünde mahkumiyet karar› vermifl oluyor. ‹ran’da meflru bir eylem olsa da cari-

yelik ya da bugünkü ad›yla Muta Nikah› k›y›lm›fl kad›nlar toplumsal aç›dan ve kamuoyu nezdinde ahlaks›z, uygulaman›n kendisi ise insanl›k d›fl› olarak görülüyor. Böyle bir eyleme taraf olanlar itibarlar›n› kaybedip sosyal anlamda d›fllan›yor ve hakir görülüyor. Her sene geçici nikah yüzünden nüfusa kaydedilmemifl, uzun bir süre hatta belki de hiçbir zaman kaydedilmeyecek ve s›rf bu yüzden sosyal kimlikten yoksun kalacak yüzlerce çocuk dünyaya geliyor. Çünkü konuyla ilgili kanunda, geçici evlilikten dünyaya gelen çocuklar, ebeveyn sorumlulu¤undan mahrum oluyor ve babalar›n çocuklar üzerinde hiçbir sorumlulu¤u da olmuyor. A¤›rl›kl› olarak “resmi fahifle” olarak tan›mlanan bu kad›nlar hayat›n› bu yolla kazanmak zorunda b›rak›l›yorlar. Eski bir toplumsal olgu olan hayat kad›nl›¤›n›n kökleri ise kâr h›rs›n›n hakim oldu¤u bu

ekonomik sistemde aranmal›d›r. En büyük sömürüye de yine bu kad›nlar maruz kal›yor. Bedeni pazarlamak kapitalist düzenin yüzlerce sömürü fleklinden sadece biridir. Hayat kad›nl›¤› yoluyla hayat›n› kazanmak, ekonomik sistemin içine derin bir flekilde kök salm›fl durumdad›r. Bugünün i¤renç toplumsal koflullar›nda ve kitlelerin gittikçe artan yoksullu¤unda, kad›nlar›n onurlar›n›n nas›l ayaklar alt›na al›nd›¤›na ve insani de¤erlerin istisnas›z her gün nas›l çi¤nendi¤ine flahit oluyoruz. ‹nsan›n insan taraf›ndan sömürülmesinin en afla¤›lay›c› ve tüyler ürpertici flekli olan hayat kad›nl›¤›n›n yok edilebilmesi için, toplumun tüm sosyal ve ekonomik yap›lar›nda köklü bir de¤iflime u¤ramas› gerekiyor. Bu hakim s›n›f›n topyekün ortadan kald›r›lmas›yla yani ancak devrim yoluyla baflar›labilir.

Ayfle fian’›n ezgileri halâ duyuluyor ‹zmir’de yakaland›¤› kanser hastal›¤› nedeniyle 18 Aral›k 1996 tarihinde yaflam›n› yitiren dengbêj Ayfle fian, feodal koflullar alt›nda kad›n›n kölece yaflat›lmas›na, geri toplumsal aile yap›s›na ve kad›n› esaret alt›nda tutarak kimliksizlefltiren ve de törelere karfl› bir baflkald›r› ve kimlik aray›fl›d›r. 1960’l›-70’li y›llarda Kürtçe’nin yasakl› oldu¤u dönemlerde Kürtçe flark›lar›n›n yer ald›¤› kasetleri elden ele dolaflarak, her Kürdün evinde Kürtçe ezgileri dinlenen Ayfle fian, feodal sistem içinde kad›n›n kölece yaflat›lmas›na, mahkûm edilmesine, geri toplumsal aile yap›s›na ve kad›n› esaret alt›nda tutarak kimliksizlefltiren törelere karfl› bir baflkald›r› ve kimlik aray›fl›d›r. 1938 y›l›n›n Kas›m ay›nda Diyarbak›r’da dünyaya gelen Ayfle fian’›n, anne ve baba taraf› da tan›nm›fl ve varl›kl› ailelerdendir. Babas› Osman fian kendi döneminin tan›nm›fl dengbêjlerindendir. Babas›n›n dengbêj olmas› nedeniyle evlerinde sürekli dengbêj divan› kurulur ve dengbêjler k›lamlar›n› söylerler. Ayfle fian, daha çocuk yafllarda evlerinde kurulan dengbêj divanlar›nda söylenen k›lamlardan Kürt kültürünü, tarihini ö¤renir ve müzi¤e ilk ad›m›n› evlerinde kurulan dengbêj divan›nda seslendirilen k›lamlardan ald›¤› e¤itimle atar. Ve 20’li yafllarda Kürt klasik k›lamlar›n› kad›nlar›n bulundu¤u ev ortamlar›nda seslendirmeye bafllar. Yan›k ve duygulu sesi din-

KADININ kutsal say›ld›¤› anaerkil top-

lum geride kalal› bin y›llar oldu. Diflili¤in gizinin çözülüp kad›n›n kutsall›¤›n› yitirmesinden, tap›lanlar cinsiyet de¤ifltirileli beri onu koruyan tabular bir bir y›k›ld›. Evlilik, aile, özel mülkiyetin geliflmesi iktisadi hayatta kad›n›n ikinci plana itilmesiyle zincire vurulmas› da h›zland›. Geliflip dönüflen üretim iliflkileriyle ve bu üretim iliflkilerinde kad›n›n her geçen gün daha da geriye itilmesi bu zinciri öyle güçlü bir hale getirdi ki kimi yerde baflkald›r› kimi yerde içten içe bir isyan olsa da kaderine raz› olup ona gösterilen s›n›rlarda sessizce hat›rlanmay› bekledi. Kad›n tarihsel yenilgisinden s›yr›l›p erkek cinsiyle eflit, adil bir sistemde yaflama iste¤ini hep tafl›d›. Ve en geliflkin denilen ülkelerden en ge-

leyiciler üzerinde önemli bir etki yarat›rd›. Ancak, feodal ve dindar aile yap›s›n, bir kad›n›n flark› söylemesine izin vermeyecek kadar kat›yd›. Özellikle de erkeklerin bulundu¤u ortamda bir kad›n›n flark› söylemesi “lanetlenmek”, “aforoz” edilmek için yeterliydi. Babas› ve yak›n çevresi bir süre sonra Ayfle fian’› flark› söyledi¤i için reddederek, ölene kadar bir daha görüflmez ve Diyarbak›r’a gelmesine izin vermez. fian, erkek egemen feodal topluma karfl› baflkald›rarak ve kad›n olarak kendi kimli¤ini kazanmaya dönük cesur bir ad›m atarak müzik hayat›na bafllar. 1963 y›l›nda geldi¤i ‹stanbul’da

ezgilerini Kürtçe ve Türkçe seslendirerek, çeflitli konserler veren Ayfle fian, en önemli Kürtçe flark›lar›n›n yer ald›¤› plaklar›n› da yapar. Kürtçe okudu¤u flark›lar nedeniyle çok ciddi bask›larla karfl›laflan fian, 1972 y›l›nda Almanya’ya sürgüne gitmek zorunda kal›r. Almanya’da 18 ayl›k k›z›n›n ölmesi üzerine büyük bir sars›nt› geçirerek içine kapanan Ayfle fian, “Qederê” adl› eserini de bu y›llarda yapar. Eyflana Kurd, Ayflena Xan, Eyflana Osman olarak da bilinen Ayfle fian’a, müzikte en çok “Taçs›z Kraliçe” unvan› yak›flt›r›l›rd›. Annesinin sürekli sahiplendi¤i fian, babas›n› ve aile çevresini ikna etmeye gücü yetmez ve töre karar›n› aflamaz. Ki annesinin ölüm döfle¤inde Ayfle fian’› görmesine bile izin verilmez. Ve o annesinin ölümü üzerine “Heywax Dayê” adl› ezgiyi yan›k sesiyle birlefltirince yürekleri parçalar.

Ba¤dat radyosunda bir 盤l›k Ayfle fian, ülke özlemi, annelik duygusu, yurtseverlik temas›, sevda, töre, kad›na ait eserlerin yan› s›ra klasikleflmifl ve Kürtlerin kültüründe, tarihinde önemli yer edinen k›lamlar› derleyip yorumlayarak 1979 y›l›nda Irak’a gider. Bir süre Ba¤dat radyosunda eserlerini seslendiren fian, burada Kürt müzi¤inin önemli

isimlerinden M. Arif Cizrawî, ‹sa Berwarî, Tahsîn Taha, Gülbahar, Nesrin Sêrwan, Cemilê Horo gibi sanatç›larla tan›fl›r ve birlikte konserler verir. 1990’larda Kürt mücadelesinin geliflmeye bafllamas›yla birlikte flark›lar›nda özgürlük temalar›na da yer vermeye bafllar. “Werin Pêflmerge”, “Newroz û Diyarbekir” flark›lar›n› bu süreçte yapan fian, feodal toplumsal yap›n›n ve geri törelerin etkisi alt›nda ezilen kad›n›n kimlik aray›fl›nda tek bafl›na bir yaflam mücadelesi vermesi ve yurtsever kiflili¤iyle de bir özgürlük 盤l›¤› olur. 1996 y›l›nda yakaland›¤› kanser hastal›¤› nedeniyle yaflam›n› yitirene kadar ‹zmir’de çocuklar›yla birlikte yaflayan fian, hasta yata¤›ndayken cenazesinin Diyarbak›r’da defnedilmesini vasiyet eder. Ancak cenazesi çok az kifli taraf›ndan ‹zmir’de defnedilir.

“Ayfle fian, direniflçi bir kad›n kiflili¤idir” 18 Aral›k’ta Demokratik Özgür Kad›n Hareketi taraf›ndan yap›lan foto¤raf sergisi ile an›lan fian için “Ayfle fian, direniflçi bir kad›n kiflili¤idir” denildi. Kürt kad›n›n dengbêjlik tarihinde Ayfle fian’›n ilk oldu¤u belirtildi ve yapt›¤› çal›flman›n çok kutsal oldu¤u da ifade edildi. Yine Ba¤lar Belediyesi taraf›ndan Ayfle fian ad›na bir park yapt›r›ld› ve onun ad› verildi

Tarihin ›fl›¤›nda kad›n ri kalm›fl ülkelere kadar az ya da çok ileri ya da geri düzeyde bu iste¤i do¤rultusunda mücadele etmeyi sürdürdü. Bu haliyle bu ça¤da kad›n Anka’y› an›msatan belki de en etkin canl›. UYGARLI⁄IN temellerini atan kad›n,

anal›k hukukunun çökmesi iktisadi hayatla birlikte evde de otoritesini yitirmesi, erkek egemen toplumda yaln›zca hizmet gören bir nesneye dönüfltürüldü¤ünü biliyoruz. Bu dönemden, anal›k hukukunun hükmünü yitirmesinden sonra kad›n ve erkek köleci toplumda köle statüsündeyse hiçbir haklar› olmamas› noktas›nda eflitlerdi. Eme¤inin ona kazand›rd›¤›

bir hak olmad›¤› gibi ölmeyecek kadar beslenmeleri, ana olman›n a¤›r yükünün hassas bedenlerinde yaratt›¤› tahribat, cinsel kimli¤inin efendileri nezdinde her türlü istismara aç›k olup hay›r deme hakk› olmayan kad›n köle için ayr›ca bir yüktü. MAN‹FAKTÜR üretim ve geliflen büyük

sermaye ça¤› kapitalizminin temel çeliflkisi ucuz ifl gücü olarak kad›n›n iktisadi hayatta yer almas›n› beraberinde getirmesi ve çal›flan kad›n say›s›n›n giderek artmas›n› sa¤lam›flt›r. Toplumsal aç›dan yararl› ifl gücü haline gelen eme¤i. ‹kinci s›n›f vatandafl muamelesi görmesi noktas›nda tep-

kiye dönüflmüfl ve bu tepki zamanla bir kad›n hareketine dönüflmüfltür. Ancak bu kad›n hareketi bafl›ndan itibaren ikiye ayr›lm›flt›r. Biri burjuva kad›n hareketi etraf›ndan onun talepleri do¤rultusunda, di¤eriyse iflçi hareketinin bir parças› olarak flekillenmifltir. Bugün gelifltirmek zorunda oldu¤umuz ikincisi yani iflçi ya da ezilen kesimin hak alma bilinciyle donat›lm›fl olan kad›n hareketidir. Kad›n› tutsak edip ikinci s›n›f insan rolü biçen bu sistem ideolojisinin kad›n›n kurtuluflunu sa¤layacak gerçeklikten uzakt›r. Sonuç itibariyle kapitalist sistem kad›n haklar›n›n en geliflkin ol-

* A¤r›’ya ba¤l› Dörmeli köyünde yaflayan 80 yafl›ndaki Mustafa Timur, tart›flt›¤› 61 y›ll›k 75 yafl›ndaki efli Emine Timur’u bastonuyla bafl›na vurarak öldürdü. Eflinin bay›ld›¤›n› sanan Timur, ertesi sabah öldü¤ünü fark etti. Eve ça¤›rd›¤› köy imam› Süleyman Uzun’un haber vermesiyle eve gelen jandarma ekipleri, Mustafa Timur’u gözalt›na ald›. Savc›l›ktaki ifadesinin ard›ndan nöbetçi mahkemeye ç›kar›lan Mustafa Timur tutukland›. * Diyarbak›r’›n Yeniflehir ilçesinde yaflayan Habibe Yücel adl› kad›n evinin çat›s›ndan atlayarak intihar etti. Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’ne kald›r›lan Yücel, hayat›n› kaybetti. * Diyarbak›r Ba¤lar’da oturan ve bir ay önce evlenen 25 yafl›ndaki fievval Ölmez ad›ndaki kad›n evinde bo¤ularak öldürülmüfl halde bulundu. Teymen Caddesi üzerinde bulunan Say›l› 1 Apartman›n 6. kat›nda oturan fievval Ölmez (25) ad›ndaki kad›n evinde bo¤ularak öldürülmüfl halde bulundu. Eve gelen eflinin kardefli taraf›ndan ölü olarak bulunan Ölmez’in bo¤az›nda morluklar oldu¤u belirtildi. Bir ay önce evlendi¤i ö¤renilen Ölmez’in cenazesi otopsi için Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kald›r›ld›.

Çeteler ödüllendirildi... ‹nsani de¤erleri hiçe sayan sistem, kad›nlar› fuhufla zorlayan çeteleri ödüllendiriyor. Günümüzde kad›na yönelik fliddetin yan›nda kad›n› bir meta olarak gören egemenler bu anlay›fl› kendilerine misyon edinmifl ve bu yolda hiç tereddüde kap›lmadan faflist sald›r›lar›na devam etmektedir. Antalya Kufladas›’nda yap›lan bir operasyonda fuhufl çetesinin gözalt›na al›nmas› olay›n›n ard›ndan yaflananlar da kad›na yönelik sald›r›lar›n örneklerinden biridir. 5 y›ld›zl› bir otelde kad›nlara zorla fuhufl yapt›ran ve gizli bölmelere zincirlerle ba¤layan çete üyeleri 10 y›l hapis istemi ile yarg›lam›fl ve avukatlar›n itiraz› ile mahkeme ertelenmifltir. 8 May›s’ta ç›kar›ld›klar› Ayd›n 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nce ise ödüllendirilmifllerdir. Çetenin cezas› 2 y›la düflürülmüfl ve yatt›klar› süre 2 y›l› tamamland›¤›ndan kaynakl› hepsi serbest b›rak›lm›flt›r. (H. Merkezi)

du¤u ülkelerde bile s›n›rlar›n› kendi yasalar› çerçevesinde çizecektir. Ezilenlerin, proletaryan›n ideolojisi ise bambaflkad›r. Onun özlemleri ancak yeniden yarat›lacak bir dünyada hayat bulacakt›r. Yeniden yarat›lacak bir dünya; özel mülkiyetin ortadan kald›r›l›p üretenlerin yönetti¤i, kad›n›n kendini özgürce ifade edebilmesi için her türlü sosyal ve hukuki alt yap›n›n oluflturuldu¤u bir dünya için kad›nlar›n örgütlenme noktas›nda baflka bir alternatifleri yoktur. S›n›f mücadelesinde ileriye do¤ru at›lacak her ad›m ayn› zamanda kad›n› kölelefltiren gerici kültüre darbe olaca¤› gibi kad›n›n kurtuluflu için de at›lan bir ad›m olacakt›r. Bunu bize en iyi anlatan insanl›¤›n özelde de biz kad›nlar›n tarihidir. (Bir ‹K okuru)


Dünyadan

‹flçi-köylü 13

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Rondonia’da “Fact Finding” faaliyeti gerçekleflflttirildi

UHAB (Uluslararas› Halk›n Avukatlar Birli¤i) çeflitli ülkelerden insan haklar› savunucusu avukatlar› biraraya getiren uluslararas› bir örgüt olarak -özellikle insan haklar› ihlallerinin sistematik oldu¤u ülkelerde- tüm dünya halklar›n›n hakl› mücadelelerini destekliyor. Bugüne kadar çeflitli “fact finding” faaliyetleri (gerçekleri araflt›rma) yap›ld›. En son 1-6 Aral›k 2008 tarihinde Brezilya’da gerçekleflen buluflma, Rondonia eyaletinde yap›ld›. Brezilya birçok uluslararas› mahkemenin üyesi, ancak buna ra¤men en çok insan haklar› ihlali yaflanan ülkelerinden biri. Tüm bunlarla ilgili Brezilya Halk›n Avukatlar› Çekirde¤i (NAP) ve Brezilya Halk›yla Dayan›flma Merkezi (CEBRASPO) gibi kurumlar bir ça¤r›da bulundu. Bu ça¤r› üzerine UHAB uluslararas› bir delegasyon oluflturarak UHAB’in içinde ve d›fl›ndaki halk›n avukatlar›yla 1-6 Aral›k tarihlerinde bir fact finding örgütledi.

hakk› konusunda müdür hemen hemen iki günde bir dört-befl saat aras›nda ç›kard›klar›n› söylerken, tutuklular ve bir gardiyan haftada bir kere, sadece 4 saat ç›kar›ld›klar›n› söylediler. Bahane de klasik ve evrensel; “Güvenlik!” Düzenli olarak aile ziyaretlerinin yap›ld›¤›n› iddia edildi, ama bu da do¤ru de¤ildi. Hapishanedeki en büyük s›k›nt›, kapasitenin çok üstünde kiflinin kalmas›. Tutuklular 15-25 kifli olarak hücrelerde kal›yor. Yatacak yer s›n›rl› oldu¤u için dönüflümlü yat›l›yor. Temiz su yok, elektrik parayla veriliyor, tuvalet dedikleri yer ise hücrenin köflesindeki küçük bir delik. Birçok tutsa¤›n ciddi sa¤l›k sorunlar› var. En çok ne talep ettikleri sorusuna hepsi “aç›z, düzenli yemek istiyoruz” fleklinde yan›t veriyor. Toprak için verdi¤i mücadele nedeniyle tutuklanan buradaki tek siyasi tutuklu ile olan sohbetimiz de yaflananlar› do¤ruluyor.

1 Aral›k Etkinli¤in ilk gününde Rondonia’n›n baflkenti olan Porto Velho’ya gelindi ve programa dair genel bir bilgi verildi. Ard›ndan ilk ziyaret edilecek yer olan “Urso Branco”ya gidildi. Uso Branco Hapishanesi’nde müdür ve müdür yard›mc›s›yla görüflüldü. Ayn› zamanda Porto Velho’nun infaz hakimi Sergio Wiliam Domingues Teixeira ile de görüflüldü. Temsilciler ve polis aras›nda hapishaneye girme noktas›nda bir tart›flma yaflanmas›n›n ard›ndan, sadece bir kamera kullanma ve tutuklularla yak›n temasta olmama flart›yla içeriye girildi. ‹lk görüflmede hâkim, Urso Branco’daki durumdan söz etti. Yapt›¤› tüm aç›klamalar›n bafl›nda “ama tutuklular da böyle” ya da “ama onlar isyan ettiler” demeyi de ihmal etmedi. Tutuklularla yapt›¤›m›z sohbetler hapishanenin gerçek koflullar›n› ortaya serdi. Mesela havaland›rma

2 Aral›k Hapishane ziyaretinin ard›ndan bölgedeki halk›n avukatlar›yla bir toplant› yap›ld›. Onlar da bölgede karfl›laflt›klar› s›k›nt›lardan ve bask›lardan söz ettiler.

E¤itim reformu ö¤renci engeline tak›lmay› sürdürüyor Frans›z hükümetinin, neo-liberal politikalar do¤rultusunda, “e¤itimde reform” ad› alt›nda hayata geçirmek istedi¤i yasalar, ö¤renciler taraf›ndan protesto edilmeyi sürdürüyor. Hükümet, aylard›r süren eylemler sonucu reformu erteledi¤ini aç›klasa da, ö¤renciler yasan›n tamamen iptal edilmesini talep ediyor. Söz konusu “reforma” karfl› ilk tepkiler aylar öncesinden bafllam›fl ve e¤itim çal›flanlar›, ö¤retmenler ve liseli ö¤rencilerin ortak örgütledikleri uyar› eylemleri yap›lm›flt›. Baflta Paris, Bordeaux ve Grenoble olmak üzere ülkenin tümünde “Lise reformuna dur!” slogan› ile binlerce liselinin soka¤a ç›kmas› e¤itimi durma noktas›na getirdi. Yasaya karfl› yürüyüfller düzenlenirken, 200’ün üzerinde lise de iflgal edildi. Liselilerin e¤itim reformuna karfl› gösterdi¤i tepkiler, k›sa süre içinde polisle eylemciler aras›nda yaflanan fliddetli çat›flmalara dönüfltü. Durmak bilmeyen eylemler sonucunda, 15 Aral›k’ta bir aç›klama yapan E¤itim Bakan› Darcos “sosyal patlama riskinin oldu¤u bu dönemde refor-

mu bir sene ertelemek pek sorun ç›karmaz” diyerek geri ad›m att›¤›n› aç›klad›. Ancak eylemler 15 Aral›k’tan sonraki günlerde de devam etti. Frans›z hükümeti 2006 y›l›nda gençli¤in birçok hakk›n› elinden alan CPES yasas›n› ç›karmaya çal›flm›fl ve hükümeti düflürme aflamas›na gelen, ola¤anüstü bir direniflle karfl›laflm›flt›. Bugün söz konusu olan e¤itim reformuyla birlikte, benzer bir direniflin yaflanmas›n›n önünü kesmeye çal›flan hükümet, yasay› 2010 y›l›na kadar erteledi¤ini aç›klamak zorunda kald›. Ancak hükümeti yasay› ertelemeye iten neden sadece bu de¤il. Esas korkular›, Yunanistan’› yang›n yerine çeviren ve “Yunanistan sendromu” olarak adland›rd›klar› eylemlerin Fransa’y› da sarmas›. Fransa’da son 20 y›ld›r (1986, 1994, 1995, 2003, 2005 ve 2006 y›llar›nda), hükümetler taraf›ndan ç›kar›lmak istenen, gençli¤in e¤itim ve çal›flma hakk›n›n gasp›na dönük çok say›da yasa ö¤rencilerin fliddetli eylemleri sonucu iptal edilmek zorunda kald›.

Evrensel Bak›fl Öfkeden isyan do¤ar Geçti¤imiz günlerde Brüksel’de gerçeklefltirilen ve bafll›ca gündemlerinden birini “iklim de¤iflikli¤i” oluflturan AB Zirvesi hayli “s›k›nt›l›” koflullarda gerçeklefltirildi. Yaflanan “s›k›nt›”, “iklim de¤iflikli¤i” noktas›nda difle de¤er ortak kararlar›n al›namamas›nda da kendini gösterdi. Ancak zirveye damgas›n› vuran esas olarak, Avrupal› emperyalist güçler aras›nda, mali krize ba¤l› olarak iyice derinleflen gerginliklerdi. Bu güçler aras›nda yaflanan gerginliklere ise flu s›ralar, krizle birlikte yaflanan ekonomik durgunlu¤a dönük nas›l bir tepki verilece¤i ve buna dair fikir ayr›l›klar› damgas›n› vuruyor. Bu fikir ayr›l›klar›n›n bafl›nda, son aylarda da yo¤un biçimde gündeme geldi¤i üzere, “her koyun kendi baca¤›ndan m› as›la-

cak, yoksa ortak önlemlere mi baflvurulacak?” sorusu geliyor. Avrupal› emperyalist güçler iflte bu ikilem aras›na s›k›flm›fl bulunuyor. Mevcut kriz Avrupal› büyük emperyalist güçler aras›nda s›k› bir iflbirli¤ini öngörmesine karfl›n, bunun giderek mümkün olmaktan ç›kt›¤› düflünülüyor. Çünkü ABD emperyalizminin flu süreçte yaflad›¤› ve ekonomik kriz ve devasa borçlanma olarak d›fla vuran tarihsel çöküntü, sadece ABD ile Avrupa aras›ndaki de¤il, Avrupa içindeki (asl›nda uzunca zamand›r su yüzüne ç›kmaya bafllayan) çeliflkileri de keskinlefltiriyor. Bundan elli y›l önce yap›lan “Roma Anlaflmalar›”, ABD’nin o dönem Avrupa üzerindeki nüfuzuna ve öncü emperyalist güç pozisyonuna uygun bir

2 Aral›k günü sabah erkenden delegasyon Amazonas bölgesine do¤ru yol ald›. Kahvalt› için ilk durak Buritis bölgesiydi. Orada yerel bir radyo ile görüfltük ve UHAB ve NAP ad›na konuflmalar yap›ld› canl› yay›nda. Ard›ndan Buritis Karakolu’na gidildi. Polis komiseri ile yap›lan görüflmede bölgedeki insan haklar› ihlalleri noktas›nda ne düflündü¤ü ve nas›l müdahale ettikleri soruldu. Komiser ise sorular› yan›ts›z b›rakarak her fleyin “terörist Yoksul Köylü Ligi”nden kaynakland›¤›n› iddia etti. Bir sonraki durak Jacinobolis bölgesiydi. Jacinopolis bölgesi Poro Velho’dan 6 saat uzakl›kta k›rsal bir Amazonas orman› ve burada köylüler topra¤a el koyarak kamp oluflturmufl durumdalar. Burada karfl›l›kl› bilgilendirme-tan›t›m toplant›s› yap›ld›. Kurum temsilcileri birer konuflma yaparak delegasyonun ziyaretinden dolay› ne kadar mutlu olduklar›n› belirttiler. UHAB Baflkan› Edre Olalia bir konuflma yaparak, bugüne kadar bu içerikte çeflitli etkinliklerin yap›ld›¤›n› ve her birinin zengin bir deneyim oldu¤unu söyledi. Ziyaretin akflam›nda kültürel bir etkinlik düzenlendi, önce her ülke kendisine ait dans gösterisi sundu ve

türkü söyledi. Ard›ndan samba ve salsa müzi¤iyle dans edildi.

3-5 Aral›k 3 Aral›k sabah› köylü bir ailenin evinde kahvalt›ya gidildi. Kurabiyeler ve manioca servisi yap›ld›. Ard›ndan Ariquemes Geçici Tutuklu Evi’ne gidildi ve orada dört tane siyasi tutsakla görüflme yap›ld›. Tutuklu Evi’nin müdürü delegasyonla tutsaklarla yaln›z b›rakmak istemese de bunu yapmak zorunda kald›. Ancak görüflmede istenilen bilgiler al›namad› çünkü di¤er tutuklular ziyareti ö¤renince hücre kap›lar›n› dövdüler ve döflekleri yakt›lar. Ve görüflmeye polis taraf›ndan bu bahaneyle müdahale edildi. Akflam Rondonia Üniversitesi’nde ö¤rencilerle, halk›n avukatlar›yla ve ö¤retmenlerle bir forum düzenlendi. Forumun bafll›¤› “Halk Hareketlerinin Suçlaflt›r›lmas›” idi. Ö¤len yeme¤inden sonra Belo Horizonte’den gelen müzik grubu bir dinleti verdi. Ard›ndan ülkede yak›c›l›¤›n› koruyan “Vahelma” yani gecekondular üzerine ailelerle bir toplant› düzenlendi. Genel bir konuflmadan sonra ve delegasyonun son sözleriyle etkinlik alk›fllarla sona erdi.

Ortado¤u’nun yeni “halk kahraman›” Gazeteci El Zayid! Bush, iflgalden bu yana defalarca oldu¤u gibi, yine “gizlice” bir Irak ziyareti gerçeklefltirdi. Bush bu “gizli” ziyaretinde, ABD destekli kukla Irak hükümetinin bafl› El Maliki ile görüfltü ve hala tart›flma konusu olan, özellikle de Irak halk› taraf›ndan kabul görmedi¤i, art›fla geçen direniflte görülen “Güvenlik Anlaflmas›”n› imzalad›. Anlaflma, daha önce de defalarca kamuoyuna yans›d›¤› biçimiyle, 146 bin Amerikan askerinin ve 400 ABD askeri üssünün Irak’ta daha uzunca süre kalmas›n› öngörüyor. Resmi söylem ise sözde ABD askerlerinin “çekilmesini” içeriyor. Irak ziyaretinin ard›ndan “veda” etmek üzere Afganistan’a geçen Bush, ziyarette bir de bas›n aç›klamas› yapt›. Ne olduysa iflte bu aç›klama s›ras›nda oldu. Toplant›y› izlemek için orada bulunan gazeteciler aras›nda bulunan El Zayid, “Al köpek, bu sana Irakl› yetimlerin ve katledilen tüm Irakl›lar›n veda öpücü¤üdür” sözleri eflli¤inde, ayakkab›lar›n› Bush’a f›rlatt›. Ayakkab›-

ekonomik-siyasal içerikte haz›rlanm›flt›. Ve ayn› zamanda da Avrupal› güçlerin, Sovyetler Birli¤i’nin etkisini k›rmaya dönük, (ABD denetiminde) güçlü bir birli¤ini öngörüyordu. Ancak RSE’nin çöküflüyle birlikte koflullar de¤iflti. Avrupal› güçler, özellikle de Almanya, ortaya ç›kan bu durumu ABD’nin hakimiyetini k›rmaya dönük f›rsat olarak gördü. Avrupa Toplulu¤u’nun, 1992’de AB’ye evrilmesi ve k›sa sürede Do¤u Avrupa’ya do¤ru genifllemeye bafllamas›, Euro’nun Dolarla s›k› bir rekabete girmesi ve gelinen aflamada de¤erinin Dolar›n üzerine ç›kmas› gibi geliflmeler, ABD ile AB aras›ndaki çat›flmalar› daha da körükledi. Dünyan›n öncü gücü olma pozisyonunu kaybetmek istemeyen ABD emperyalizmi ise, bu süreçte bir yandan askeri sald›rganl›k politikalar›na a¤›rl›k verirken, di¤er yandan Avrupal› güçler içindeki çeliflkileri k›z›flt›rma yoluna gitti. Ayn› süreçte Avrupa içindeki sosyal ve ulusal çeliflkiler giderek keskinleflti. Özellikle de son 5-6 y›ld›r ciddi bir toplumsal çöküntünün yaflanmas›,

lar hedefe tam olarak isabet etmese de, verdi¤i mesaj yerine ulaflt›! Olay›n hemen sonras›nda baflta Irak olmak üzere, birçok yerde “ayakkab›” eylemleri yap›ld›. Irak’ta soka¤a dökülen binlerce kifli, tutuklanan gazetecinin serbest b›rak›lmas›n› talep etti. Dünya çap›nda kampanyalar bafllat›ld›, yüzlerce avukat, a¤›r iflkence gördü¤ü söylenen gazeteciyi savunmaya haz›r olduklar›n› aç›klad›. Bush’a duyulan nefret, bilgisayar oyunlar›na da yans›d› ve “ayakkab›yla Bush vurma” oyunlar›n› bir gecede milyonlarca kifli oynad›. Gazetecinin asl›nda “demokratik tepki” olarak alg›lanmas› gereken bu eylemine “a¤›r elefltiriler” yöneltenler de oldu tabii ki. Bunlar, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalistlere olan “ba¤l›l›klar›n›” bir kez de

Avrupa’n›n -öncelikle de Almanya, Fransa- ‹ngiltere gibi- büyük emperyalist güçlerini gözle görülür biçimde karfl› karfl›ya getirdi. fiu s›ralar hakim olan ekonomik kriz ve küresel durgunluk ise, bu emperyalist güçlerin ortak ekonomi-para politikas›nda ciddi yaralar açmakta. Asl›nda herkes kendi sanayisini ve ekonomisini kurtarma derdine düflmüfl durumda. Hatta bu koflullar›n (çat›flmalar›n) sürmesi durumunda ortak para birimi uygulamas›ndan bile vazgeçilebilece¤i tahminleri yap›lmakta. Dahas›, 1914-1945 y›llar› aras›nda Avrupa’y› iki kez harabeye çeviren ve asl›nda hala çözülmemifl olan sorunlar›n tekrar canlanabilece¤inden söz edilmekte. K›sacas›, gerek Avrupa güçleri gerekse di¤er tüm emperyalist güçler, birbirlerini büyük bir güvensizlikle izlemekte, bu güvensizliklerini her f›rsatta a盤a vurmaktalar. Tek ortaklaflt›klar› noktay› ise her zaman oldu¤u gibi, ezilen iflçi-emekçi y›¤›nlara ve de mazlum halklara dönük çok yönlü sald›r›lar oluflturmakta. Ancak bu çok

Arjantin Arjantinli demiryolu çal›flanlar› 12 Aral›k’ta daha yüksek ücret talebiyle greve gitti. Ayr›ca binlerce sendikac› ve çok say›da kurum, hükümetin açl›kla yüzyüze olan çocuklara dönük bir program ç›karmas› talebiyle eylem yapt›. Arjantin’de enflasyon flu s›ralar % 30’lara ç›km›fl bulunuyor; iflçi ve emekçi kitleler ise hemen her gün eylemler yaparak, sokaklara dökülüyor.

‹talya ‹talya’n›n en büyük sendikas› olan CGIL’nin yapt›¤› ça¤r›ya uyan yüz binlerce emekçi, hükümetin ekonomi politikas›n› protesto etmek için genel grev yapt›. Grevle ba¤lant›l› olarak, 108 kentte de eylemler yap›ld›. Eylemlere ve greve kat›lanlar daha yüksek ücret ve emekli maafl›n›n yan› s›ra, vergilerin ve de iflsiz say›s›n›n düflürülmesi gibi talepleri dile getirdiler.

Kongo Ülkenin maden bölgesi Katanga’da son aylarda iflten ç›kar›lan madenci say›s› 200 bini buldu. Madenlerde çal›flmay› sürdürenlerin ise maafllar› düflürüldü. Bölgede bulunan 75 maden iflletmesinin 45’i üretimi durdururken, iflletmeler gerekçe olarak bak›r fiyatlar›n›n bu y›l›n bafl›ndan beri % 75 civar›nda düflmesini getiriyorlar.

Avusturya Avusturyal› postac›lar 11 Aral›k’ta, Avusturya’n›n Salzburg, Tirol ve Voralberg bölgelerinde, bir günlük grev gerçeklefltirdiler. Grev, hükümetin, ülke genelindeki 1300 postanenin binini 2015 y›l›na kadar kapatma ve buna ba¤l› olarak da, 26 bin postac›dan 9 bininin ifline son verme planlar›na karfl› gerçeklefltirildi.

Macaristan bu vesileyle sergileme gayretinde olanlardan baflkalar› de¤ildi. En baflta da kukla Irak hükümeti, gazetecinin eylemine dönük büyük bir tepki verdi. Zaten gazeteciyi daha salonda dövmeye bafllayanlar da Irakl› güvenlik güçleriydi. El Zayid’in bu “sembolik” eyleminin yaratt›¤› yank› ve halklarda yaratt›¤› sevinç bile, emperyalistlerin halklara dönük iflgal ve çok yönlü sald›r› politikalar›n›n halklarda nas›l büyük bir öfkeyi biriktirdi¤inin iflaretidir.

yönlü sald›r›lar›n kapsam›, ezilenlerin öfkesini art›k dizginlenemez ölçüde biriktirmekte, dizginlerinden boflalan bu öfke, giderek yay›lan isyanlarla d›fla vurmakta. Ezilenlerin öfkesinin giderek yay›lan bir isyana dönüflmesi, en son Yunanistan’da yaflanan geliflmelerde görüldü. 15 yafl›ndaki Alexandros’un polis kurflunuyla katledilmesiyle birlikte Yunanistan’›n dört bir yan›n› yang›n yerine çeviren eylemler, asl›nda Yunanistan hükümetinin uygulad›¤› neo-liberal politikalar›n getirdi¤i y›k›mla birlikte öfkesi giderek kabaran iflçiemekçilerin ve de ö¤rencilerin bu öfkeyi isyana dönüfltürmesinden baflka bir fley de¤ildir. Yunanistan 2004 y›l›ndan bu yana, faflist-muhafazakar Karamanlis hükümetini hedefleyen yo¤un bir mücadele dalgas›na sahne oluyor. Bu mücadele dalgas› Alexandros’un katledilmesiyle birlikte iyice kabarm›flt›r. Bunun egemenlerin iktidar›n› sarsman›n ötesinde, yerle bir edecek s›n›fsal temelde mücadeleleri de beraberinde geti-

Macaristan’daki demiryolu çal›flanlar› 15 Aral›k’ta süresiz greve ç›kt›lar. Grev nedeniyle tüm ülkedeki demiryolu trafi¤i felç oldu. Greve öncülük eden demiryolu sendikas› VDSZSZ, yüksek ücret ve demiryollar›n›n özellefltirilen bölümlerinin gelirlerinden ekstra prim ödemesi yap›lmas›n› talep ediyor. Di¤er taraftan, Budapeflte Havaalan› yer personelinin, demiryolu çal›flanlar›n›n grevinden bir hafta önce bafllatt›¤› grev de devam ediyor.

rip getirmeyece¤i ise, buradaki devrimci ve komünist güçlerin sürece müdahale ve önderlik etmede ne kadar baflar›l› olaca¤›na ba¤l›d›r. Ancak flu kesin ki, sadece Yunanistan egemen s›n›flar› de¤il, ayn› kabaran dalgalanmayla yüz yüze olan tüm dünya egemen s›n›flar› flu süreçte ciddi bir “s›k›nt›” yaflamaktalar. Böylece, 2000’li y›llar›n bafllar›nda, bizzat burjuva ideologlar taraf›ndan yap›lan “21. yüzy›l›n çat›flmalar yüzy›l› olaca¤›” tespiti de giderek do¤rulanmaktad›r. Çünkü sistemin krizinin, çeflitli önlemlerle henüz “ötelenebilir” olarak düflünüldü¤ü dönemde yap›lan bu tespitin do¤rulanmas›na iliflkin geliflmelerin say›s› ve çap›, gerek emperyalist metropollerde gerek iflgal bölgelerinde gerekse emperyalizme ba¤›ml› ülkelerde, her geçen gün artmaktad›r. Ezilenlerin biriktirdi¤i öfke, önlenmesi giderek güçleflen isyanlar› do¤urmaktad›r. ‹flte emperyalist-kapitalist sistemin krizden ç›kmas›n› zorlaflt›ran da esas olarak ezilenlerin biriken öfkesinden do¤an bu isyanlar olacakt›r!


Tarihten sayfalar

‹flçi-köylü 14

ODTÜ’den yükselen direnifl atefli hala s›ms›cak…

1960’l› y›llar dünya genelinde s›n›f mücadelesinin yükseldi¤i, ezilen dünya halklar›n›n direnifli yükseltti¤i, ba¤›ms›zl›k savafllar›n›n dalga dalga büyüdü¤ü ve sömürüye karfl› kitlesel direnifllerin yafland›¤› bir dönem oldu. Rusya’da Ekim Devrimi’nin açt›¤› yoldan ilerleyen Çin Devrimi’nin zafere ulaflmas› ile dünyan›n önemli bir bölümünde sosyalizmi yaflanmaya baflland›. Bu durum ezilen halklar›n sosyalizme ve devrime olan sempatisini de art›rd›. Baflta ABD olmak üzere di¤er emperyalistlerin iflgaline karfl› Afrika ve Latin Amerika’n›n birçok ülkesin de yürütülen ulusal kurtulufl savafllar›, 1959’da Küba Devrimi’nin gerçekleflmesi bu rüzgâr›n giderek güçlenmesini beraberinde getirdi. ‹flçi s›n›f›n›n dünya ölçe¤inde hak alma mücadelesini gelifltirdi¤i ve direnifli büyüttü¤ü bu sürecin en hareketli aktörü kuflkusuz gençlik oldu. ‹flçilerin, köylülerin mücadelesine omuz veren, kampüslerden fabrikalara inen gençlik sürece önemli izler b›rakt›. Çin’de Baflkan Mao’nun Proleter Kültür Devrimi ile alazlanan ve tüm dünyay› kuflatan devrim ve sosyalizm rüzgâr›n›n Türkiye’de esmemesi düflünülemezdi. 1950’li y›llara kadar derin bir karanl›¤a mahkûm edilen iflçi s›n›f› ve emekçiler patlamaya haz›r bir volkana dönüflmüfltü. Açl›k ve sefalet içinde örgütsüz bir flekilde çok düflük bir ücretle çal›flan iflçilerin, ürününün karfl›l›¤›n› alamayan ve derin bir yoksulluk içinde yaflayan köylülerin, milyonlarca emekçinin daha fazla sabr› kalmam›flt›. Sosyalizmin dünyada kazand›¤› prestij iflçi ve emekçilerde büyük bir ilgi uyand›rm›flt›. ’50’lerden itibaren h›zla geliflen sendikal mücadele giderek geniflleyerek bir kitle hareketine dönüfltü.

‹flçi s›n›f› aya¤a kalk›yor Dipten gelen dalgan›n yüzeyde kendini daha fazla hissettirmesi ve yaratt›¤› bas›nç ile 13 fiubat 1961’de T‹P kuruldu. ‹stanbul Sendika-

lar› Birli¤i’nin militan bir çizgiye do¤ru yol alan mücadelesi art›k T‹P’le birlikte dizginlenmeye çal›fl›lacak, kitlelerin sosyalizme ve devrime duydu¤u inanç Meclis koridorlar›nda hapsedilerek bo¤ulacakt›. 31 Aral›k 1961’de Saraçhane’de on binlerin kat›l›m› ile “fiarts›z grev istiyoruz”, “Lütuf de¤il hak istiyoruz” sloganlar› ile alanlar› dolduran iflçiler, gelece¤in habercisiydi. Bu ç›k›fl› 3 May›s 1962’de Yap›-‹fl üyesi 5000’den fazla iflçi ve iflsizin Ankara yürüyüflü takip etti. “Açlar›n yürüyüflü” olarak tarihe yaz›lan bu eylemde binlerce iflçi ç›plak ayaklarla polis barikat›n› aflarak meclisin önüne kadar yürüdü. ‹flçi s›n›f› mücadeleye bu eylemlerle daha fazla ›s›n›yordu. Kavel Direnifli ile bu kavga somut kazan›mlara dönüfltü. 28 Ocak 1963’te Maden-‹fl üyesi 170 iflçi ‹stanbul ‹stinye’de Koç Holding’e ait kablo fabrikas›nda direnifle geçti. Zaferle sonuçlanan direnifl iflçi s›n›f›n›n tarihinde önemli bir dönemeci oluflturdu ve grev hakk› kazan›lm›fl oldu. Her gün yeni güçlerin kat›l›m› ile s›n›f›n mücadelesi Türk-‹fl’e karfl› D‹SK’in kurulmas›n› beraberinde getirdi. ‹flçiler meydanlarda, alanlarda sloganlar›n› hayk›r›yor, fabrikalar› iflgal ediyor, ücretlerinin yükseltilmesi için eylem yap›yordu. Direnifl atefli ülkenin dört bir yan›na düflmüfl cay›r cay›r yan›yordu.

Direnifl meflalesi ODTÜ’de! ‹flçi s›n›f›n›n her gün yeni mevziler kazanan bu mücadelesine gençli¤in sessiz kalmas› düflünülemezdi. Gençli¤in sosyalizm ve devrime olan sempatisi T‹P’in kurulmas› ile bu partiye yo¤unlaflt›. T‹P’e ba¤l› olarak kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu k›sa sürede yay›larak on binlerce ö¤renciyi kucaklad›. FKF’nin kurulmas› ile gençli¤in en ileri ve militan kesiminin örgütlenebilece¤i yeni bir alan oluflmufl oldu. Böylece ’68 devrimci gençlik hareketinin en

önemli gençlik örgütü ortaya ç›kt›. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin atefli Fransa’da ve Avrupa’n›n birçok ülkesinde yaflanan gençlik isyanlar› ile birlikte ö¤renci gençli¤i de sarmaya bafllad›. Gençlik hareketinin kitleler halinde soka¤a döküldü¤ü ve patlama yapt›¤› en önemli ve sürece damgas›n› vuran, ayn› zamanda ad›yla an›lan y›l ise ’68 oldu. Birçok üniversitede 盤 gibi büyüyen FKF iflgal, boykot ve kitlesel militan eylemlerle ad›ndan söz ettirmeye bafllad›. ’68’in ilk iflaret fifle¤i 10 Haziran 1968’de Ankara DTCF’de üniversite reformu talebi ile bafllayan boykot oldu. Bu eylem bozk›r› tutuflturan k›v›lc›md›. ‹syan k›sa sürede birçok bölgeye yay›ld›. 6. Filo’nun Dolmabahçe’ye demir atmas› gençli¤in anti-emperyalist direnifline yeni bir cephe açt› ve ülkemiz tarihine derin izlerle kaz›nd›. 17 Temmuz’da ‹TÜ’ye giren polis, yurtlar› basarak Vedat Demircio¤lu’nu penceren atarak katletti. Bu olay üzerine Taksim Meydan›’nda toplanan on binlerce ö¤renci polis barikatlar›na ra¤men Dolmabahçe’ye inerek 6. Filo askerlerini denize döktü. Bu eylemle anti-emperyalist mücadele ülkenin hemen her yerinde yeni bir ivme kazand›. Direnifl meflalesi art›k ABD’nin finansman› ve emri ile kurulan ODTÜ’deydi. ‹lk derne¤ine 1965 y›l›nda kavuflan ODTÜ ö¤rencileri, geliflen hareketle birlikte birçok iflgal, direnifl ve boykot örgütledi. ODTÜ’nün en önemli eylemi kuflkusuz bunlar olmayacakt›. 1968’de Vietnam’da görev alm›fl ve yaflanan birçok katliam›n sorumlusu olarak bilinen Vietnaml› devrimcilerin Hanço (Kasap) olarak adland›rd›klar› CIA flefi Robert Commer Türkiye Büyükelçisi olarak atand›. Commer iflgalci ABD’yi simgeliyordu. 1950’li y›llar›n ikinci yar›s›ndan itibaren Güney Vietnam hükümetini destekleyerek Vietnam halk›n› teslim almak isteyen ABD, tarihinin en büyük yenilgisini yafl›yordu. ABD, 500 bin kiflilik ordusu ve 1.5 milyonluk uflak Güney Vietnam güçleri ile Vietnam’› kan, gözyafl› ve ac›ya bo¤uyor, dünyan›n dört bir yan›nda zulüm 盤l›klar› yank›lan›yordu. Ancak, duyulan sadece bu de¤ildi. Vietnam halk›, tarihe alt›n harflerle yaz›lan direniflini de ilmek ilmek örüyordu. Ödedi¤i bedeller ise çok büyüktü. ABD ordusu, milyonlarca insan› öldürülürken binlerce ton bomba Vietnam halk›n›n tepesine ya¤d›r›l›yordu. On binlerce kad›n tecavüze maruz kal›yor, milyonlarca insan iflkenceye görüyordu. Vietnam’dan yükselen direnifl gençli¤in en önemli ilham kaynaklar›ndan birini oluflturuyordu. Commer’in Türkiye’ye gelece¤ini haber

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Hasta la Victoria Siempre* II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan ABD emperyalizmi Küba’da iktidar›, kuklas› diktatörlükler arac›l›¤› ile elinde tuttu. Machado’nun kanl› diktatörlü¤ünün 1933’te devrilmesinden sonra yerine Batista geçti. Batista’n›n ülkeyi emperyalist flirketlere peflkefl çekmesine, kaynaklar›n›n talan›na ve yoksullu¤a karfl› Küba halk›n›n öfkesi ve mücadelesi Küba Devrimi’ni yaratt›. Küba, devrim sürecinin ilk halkas›n› 26 Temmuz 1953’te Santiago de Cuba’n›n Moncado k›fllas›na yap›lan sald›r› oluflturdu. Bask›n› yöneten Fidel Castro’ydu. Bask›n baflar›ya ulaflamasa da devrimin ilk k›v›lc›m› oldu. Castro yakaland› ve 15 y›l hapse mahkûm edildi. Bir süre sonra di¤er politik tutuklularla birlikte serbest b›rak›larak Meksika’ya sürgün edildi. Fidel Castro burada Arjantinli Doktor Ernesto Che Guevara ile tan›flt›. 1956’da Granma yat› ile Küba’ya geri dönen Fidel Castro grubu Sierra Maestra da¤lar›nda devrimin ateflini harlamaya bafllad›. Bu s›rada yaflanan çat›flmalarda grubun büyük bölümü yaflam›n› kaybetti. Geriye kalan 15-20 kiflilik grup mücadeleyi sürdürerek di¤er gruplarla iliflkiye geçti ve Batista güçlerine karfl› gerçeklefltirdikleri baflar›l› eylemlerle güçlerini gelifltirmeyi baflard›. Kentlerde yürütülen silahl› mücadele ile sa¤lanan koordinasalan ö¤renciler, Commer’e bir “hofl geldin partisi” haz›rlamakta gecikmedi ve onu havaalan›nda tafllarla karfl›lad›. Hiçbir yerde “yaln›z” b›rak›lmayan Commer, gençli¤in anti-emperyalist “konuk severli¤i” ile karfl›land›. Gitti¤i her yerde protesto edilen Commer Ankara’da da ayn› sahnelerle karfl›laflmaktan kurtulamad›. Esenbo¤a Havaalan›’nda bafllayan eylemler ODTÜ’de sürdü. Commer’in üniversiteye geldi¤i haberini alan ö¤renciler Rektörlük önünde toplanarak ABD’yi protesto etti. Bu esnada arabas›n› gören ö¤renciler, arabay› ters çevirerek atefle verdi. Binlerce ö¤renci itfaiyeyi de engelleyerek arac› yakt›. Eylemden sorumlu tutulan ö¤renciler tutukland› ancak, ertesi gün binlerce ö¤renci Rektörlü¤e giderek “arac› biz yakt›k” dilekçeleri verdi. Commer’in arabac›n›n yak›lmas› anti-emperyalist mücadelede gençli¤in en önemli ç›k›fllar›ndan biri oldu. Yak›lan araç gençli¤in isyan›n›n bir meflalesi haline geldi. Gençlik hareketinin daha militan bir çizgiye do¤ru yol almas›nda ve sistemden giderek kopmas›nda önemli bir kavflak oldu. Bu eylem, Amerikan

yon ve halk›n deste¤i ile hareket iki y›l gibi k›sa bir sürede çok genifl kesimleri kucaklamay› baflard›. Süreç içerisinde geliflen silahl› mücadele bütün halk› etkilemifl, zulüm ve bask›lardan bunalm›fl halk, da¤lara göç etmeye bafllam›flt›. Batista, Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerini önererek tepkileri azaltmaya çal›flt›. Seçimlerde kendi yerine bir kuklas›n› seçime sokacakt›. Ancak halk seçimleri boykot etti. 1 Ocak 1959’da Fidel Castro’nun “bütün iktidar ve yetki isyanc› ordunun hakk›d›r” ça¤r›s› ile tüm ülkede genel grev gerçeklefltirildi. Ertesi gün Batista hükümeti çöktü ve Fidel Castro, kardefli Raul Castro ve Ernesto Che Guavera’n›n önderli¤indeki grup iktidara el koydu. Devrimin ard›ndan Küba Komünist Partisi kuruldu. Küba devrimi dünya halklar›na büyük bir umut oldu. Ernesto Che Guevara’n›n ad›n› enternasyonizmin simgesi olarak tüm dünyaya duyurdu. Ancak Küba’da yaflanan küçük burjuvazinin önderli¤indeki bir devrimdi. Batista devrilmifl iktidar ele geçirilmiflti, ancak temel üretim iliflkileri de¤iflmedi. Ülkede hiçbir zaman tam anlam›yla bir halk demokrasisi, sosyalist bir devlet kurulmad›. * “Zafere kadar daima”, Ernesto Che Guevara’n›n ünlü sözü ufla¤› egemenleri çileden ç›kard›. Öyle ki, eyleme kat›lanlar›n listesi tüm polis teflkilat›na da¤›t›ld›. Eyleme kat›lanlardan Taylan Özgür, Beyaz›t’ta bir polisin kovalamas› sonucu sokak ortas›nda vuruldu. Daha sonra gözalt›na al›nan polisin üzerinden eyleme kat›lanlar›n isimlerinin yaz›l› oldu¤u liste ç›kt›. Hüseyin ‹nan Deniz Gezmifllerle birlikte idam edildi. Sinan Cemgil Nurhak’ta çat›flmada flehit düfltü. Yap›lan eylem, iflgallerle katledilen, iflkence gören, itaate zorlanan ve teslim al›nmak istenen ülkemiz ve dünya halklar›n›n hesap soran öfkesinin ürünüydü. Yak›lan sadece bir araç de¤il ABD emperyalizmine karfl› bir isyan meflalesiydi. Sömürüye ve zulme karfl› gelecek kuflaklar için çizilen yoldu. Gençlik bu eylemle yürüyece¤i yolu da müjdelemifl oluyordu. Eyleme kat›lanlar›n dönemin en ileri örgütlüklerinin bafl›na geçmesi ve direnifli bozk›rlara tafl›mas› da bunu gösterdi. Devrim atefli, haks›zl›¤a ve sömürüye karfl› ODTÜ’den yükselen direnifl seslerinin de eklendi¤i bu yataktan 40 y›ld›r ak›yor/akmaya devam edecek. Ta ki denize ulafl›ncaya kadar!

Kültür-Sanat Film tan›t›m›: Bahoz

Piyasa filmlerinin karfl›s›nda F›rt›na gibi esmeli! men s›n›flar, medya yoluyla gerçeklefltirdi¤i bilinç çarp›tma ifline, beyazperdede de devam ediyorlar. Kah GORA, AROG, RECEP ‹VED‹K gibi filmlerle televizyon kanallar›ndan aktard›¤› GEY‹K MUHABBET‹’ne sinema yoluyla kat›l›yor, kah MURO gibi filmlerle akl›nca devrimcileri afla¤›lay›p, küçük düflürüp kitlelerin gözünde prestij kaybettirme savafl›na giriyor. Ne yaz›k ki bunu büyük oranda baflar›yor da. Beyazcam yetmezmifl gibi, beyazperdeden -üstelik bu sefer yap›lanlar, söz konusu sinema oldu¤u için sanat ad›na yap›l›yor- yay›lan düzeysiz espriler, küfürler gençlerin, çocuklar›n a¤z›na sak›z oluyor. ‹flte tam bu s›rada, yozlaflmaya, bilinç çarp›tmalar›na inat, gerçekten büyük emek ve fedakarl›klarla yap›ld›¤› belli olan, ancak reklam piyasas›nda kendine yer bulamad›¤› için s›n›rl› imkanlarla tan›t›m› yap›labilen birkaç sinema filmi onurlu bir duruflla MURO’lar›n karfl›s›na dikiliveriyor.

Yeni sezonun bafllamas›yla birlikte, sinema salonlar›nda yerli ve yabanc› pek çok film gösterime girdi. Özellikle yerli yap›m vizyon filmlerine bakt›¤›m›zda, reklama dayal›, reklam marifetiyle gifle rekorlar› k›ran filmlerin öne ç›kt›¤›n› görüyoruz. Ege-

Bu filmlerden biri olan; yönetmenli¤ini Kaz›m Öz’ün yapt›¤› FIRTINA, di¤er ad›yla BAHOZ, s›n›rl› imkanlar›yla gösterime girdi. S›n›rl› imkanlar›yla diyoruz, çünkü ne büyük maliyetler gerektiren TV rek-

lamlar›nda görebildik onu, ne de büyük sinema salonlar›nda yer bulabiliyor. Birçok sinema salonu, kap›lar›n› kapat›yor FIRTINA’ya. Baz›lar› da önce gösterime al›p, sonra da alelacele kald›r›veriyor. Kartal Sanat Tiyatrosu salonunda izleme f›rsat› buldu¤umuz FIRTINA, teknik ve içerik olarak gözlemlenebilecek baz› hatalar›na ra¤men izlenmesi ve desteklenmesi gereken bir film. Her fleyden önce, yukar›da da de¤indi¤imiz egemen s›n›flar›n bilinç çarp›tma çabalar›na karfl›, devrimci sanat tarz›n› öne ç›karmak için -hata ve eksiklikleri elefltirilse bile- FIRTINA ve benzeri sinema ve di¤er sanat ürünlerine sahip ç›k›lmal›. Uzak kentlerden ‹stanbul’a, üniversite e¤itimi almak için gelen birkaç ö¤rencinin kendi kimliklerini keflfetme ve devrimcileflme süreçlerini anlatan film, karakterlerin do¤all›klar›yla dikkat çekiyor. Devrimci ö¤rencilerin okullardaki tutumuna iliflkin özelefltiri niteli¤i de tafl›yan ayr›nt›lar filmi zenginlefltiren unsurlardan. Ayr›ca FIRTINA’y›, devrimcileri konu alan di¤er sinema filmlerinden ve TV dizilerinden ay›ran en önemli özelli¤i y›lg›nl›k yerine D‹REN‹fi‹ ve MÜCADELEY‹ iflaret etmesi.

Sistemin iflkencehanelerinde tak›n›lmas› gereken tutuma vurgu yapmas› da bir baflka kayda de¤er yönü. FIRTINA’ya getirilebilecek bafll›ca elefltirilerden biri filmin süresi üzerine olacakt›r. 90-100 dakika aras›nda rahatl›kla anlat›labilecek bir öykünün 155 dakikaya yay›lmas›, filmde konunun biraz da¤›lmas›na ve anlat›m bütünlü¤ünün bozulmas›na yol açm›fl. Yönetmen büyük olas›l›kla, yakalad›¤› ayr›nt›lar›n hiçbirini elemeye k›yamam›fl olmal›. Filmde göze çarpan, devrimci yap›lanmalara iliflkin siyasal hatalara iliflkin elefltirileri ise konunun muhataplar›na b›rakmak gerekiyor. Teknik anlamda, sadece görüntü tekniklerini bilenlerin dikkatini çekecek hatalar›n elefltirisi ise ayr› bir platformda yap›lmal›. Elefltirinin konusu ne olursa olsun, yapt›¤› ödüllü belgesel ve k›sa film çal›flmalar›yla da bilinen Kaz›m Öz’ün, ilerleyen süreçte devrimci sineman›n oluflturulmas›na katk›lar› yads›nmamal›d›r. Çünkü egemen s›n›flar her türlü araç gereciyle tozu dumana katarken, emekçilerin ve devrimcilerin üzerinde kas›rgalar yarat›rken bizim de bütün bunlar›n karfl›s›nda durabilecek daha güçlü FIRTINALARA ihtiyac›m›z var.

Samanda¤’da Grup Munzur konseri Samanda¤’›n Tavla köyündeki Tavla Sosyal Yard›mlaflma ve Kültür Derne¤i taraf›ndan 28 Kas›m Cuma akflam› Grup Munzur konseri düzenlendi. 22 Kas›m günü konserin kesinleflmesi üzerine çal›flma komisyonlar› oluflturularak Samanda¤ ve Antakya’ya ba¤l› 16 belde de yo¤un çal›flmalara baflland›. ‹K okurlar› olarak bizlerin de yer ald›¤› çal›flma s›ras›nda Samanda¤ ve Antakya’da stand aç›ld›. Antakya’ da Maydonos önünde aç›lan stand›m›z zab›talar›n sald›r›s›na u¤rad› ve müzik sistemi için elektrik çekti¤imiz Maydonos’a 400 YTL para cezas› kesildi. Konserimiz KESK eylemine ve Halkevleri’nin düzenledi¤i yeme¤e denk gelmesine ra¤men oldukça verimli geçti. Etkinli¤imiz devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Bizler ‹K olarak konser salonu içinde stand›m›z› açarak yerimizi ald›k ve gazete sat›fl›m›z› yaparak yay›nlar›m›z› tan›tt›k. Grup Munzur’un sahne almas›yla beraber etkinli¤imiz devam etti. Ve çekilen halaylarla sona erdi. (Samanda¤ ‹K okurlar›)


Okur/haber

‹flçi-köylü 15

26 Aral›k 2008-8 Ocak 2009

Hata ve eksikliklerin çözümüne do¤ru yaklafl›m Örgütlü saflarda s›kça karfl›lafl›lan hatal› ve eksik pratiklerin kayna¤›n› küçük burjuva ideolojisi oluflturmaktad›r. Ve bunlar do¤ru müdahalelerle çözülmedikçe hem ileride daha çok zarar vermesinin hem tekrar edilmelerinin hem de bireyin mücadeleyle ba¤›n›n zay›flamas›n›n önü al›namaz. Hata ve eksikliklerle mücadele nas›l olmal›d›r? Öncelikle bunlar›n görülüp ortaya ç›kar›lmas›, düzeltilmesi, daha az yaflanmas›, tekrarlanmamas› için izlenecek yöntem çok önemlidir. Bireyin, kolektifin hata ve eksikliklere karfl› do¤ru tav›r alabilmeleri için bunlar›n nedenlerini, yaflanan süreci, sonuçlar›n› göz önünde bulundurarak çok yönlü bir de¤erlendirmeye tabi tutmalar› gerekir. Hata ve eksikliklerin ortaya ç›kar›lmas› elefltiri-özelefltiri silah›yla olur. Bu çözüm için ilk ve önemli bir ad›m olsa da her zaman tek bafl›na yeterli olmayacakt›r. Hatal› kifli yoldafllar› taraf›ndan elefltirildi ve hatas›n› kabul edip özelefltiri verdi. ‹fl burada bitmemektedir. Düflünüfl tarz› küçük burjuva özelliklerin etkileri kolay at›lmayacakt›r. Sihirli bir de¤ne¤in sorunu ortadan kald›r›laca¤› da düflünülemez. Elefltiri-özelefltiri sürecinden sonra yoldafl›n yan›nda olmak, moral deste¤i vermek, hatalar›n› tekrar tekrar göstermek gerekebilir. Hata ve eksikliklerin küçük burjuva anlay›fltan beslendi¤ini söylemifltik. Böyle olmakla birlikte, bunlar› de¤erlendirirken her birinin özgünlükleri ortaya konularak çözmeye çal›fl›lmal›d›r. Çünkü karfl›lafl›lan hatal› ve eksik pratiklerin baz›lar› bilgisizlik, yetmezlik, deneyimsizliklerden kaynakl› yaflan›rken; baz›lar› ise

yeterli bilgi ve deneyime sahip olundu¤u halde kiflinin örgütsel, politik ve ideolojik zay›fl›klar yaflamas›ndan kaynakl›d›r. Örne¤in; ilk defa gözalt›na al›nm›fl, gözalt›nda al›nmas› gereken tav›r konusunda yeterli bilgisi olmayan, düflman›n gözalt›nda izledi¤i taktiklere yabanc› olan birinin gözalt›nda yaflad›¤› zaafl› durufl ile daha önce gözalt› süreci yaflam›fl ya da yaflayanlarda yeterli bilgi ve deneyim aktar›mlar›ndan yararlanm›fl, düflman› tan›yan birinin zaafl› bir durufl göstermesi farkl› bir de¤erlendirmeye tabi tutulur/tutulmal›d›r. Hata ve sonuçlar› ayn› dahi olsa bunlara müdahale farkl› olmal›d›r. Hata ve eksiklikler karfl›s›nda bireyin ve kolektifin yaklafl›m›ndaki yanl›fl pratiklerin karfl›m›za flöyle bir tabloyla ç›kt›¤›n› görürüz. Hatal› kiflinin, yap›lan hatay› görememe, görmezlikten gelme, kabullenmeme, önemsememe, çeflitli bahanelerle üstünü kapatmaya çal›flma, gelen elefltirileri do¤ru bulmad›¤› için elefltiriyi yapan›n niyetini sorgulama, dinlemeden savunmaya geçme, düzeltilmesi yönünde çaba harcamama gibi tutum ve davran›fllar› görülmekteyken, müdahale eden yoldafllar›n; tepeden, sekter bir tarzda elefltiride bulunmalar›, bafltan hatal› kifliyi yarg›lay›c› bir tutumla mahkum etmeleri, düzelebilece¤ine inanmamalar›, düzelebilmesi yönünde gerekli çabay› harcamadan iliflkilerde so¤uk davranarak hatal› kifliyi cezaland›rmalar› gibi yaklafl›mlar karfl›m›za ç›kabilmektedir. Bunlar en az hatal› prati¤in kendisi kadar hatal› olan tutum ve davran›fllard›r. Öncelikle kolektifin sorumlulu¤u, yap›lan hatan›n fark edilip kifliye gösterilmesiyle bafllar. Hatan›n nedeni, yol açt›¤› zararlar›n boyutu, ha-

tay› yapan kiflinin durumu, duruflu, kavray›fl›, samimiyeti göz önünde bulundurularak elefltiri yöntemiyle sorunun çözümüne yard›mc› olmakt›r. Elefltiri yaparken k›r›p dökücü de¤il, yap›c›, kazan›c›, çözüm sunucu olunmas›na dikkat edilmeli; üslup ve tarz›n yap›lan elefltiriyi güçlendirdi¤i ve ço¤unlukla amac›na ulaflt›¤› gerçe¤inden hareketle sekter veya liberal elefltiri tarz›ndan uzak kal›nmal›,

kiflinin rahatça aç›labilece¤i, her türlü düflüncesini paylaflabilece¤i güven ortam›n› sa¤lamak sorunun çözümünde yard›mc› olaca¤› gibi aradaki iliflkileri de güçlendirecektir. Hatalar›yla, zaaflar›yla bafl edemeyenler oldu¤unda ise bunlar›n tamamen kopup gitmelerine ilgisiz kalmak da do¤ru de¤ildir. Tüm çabalara ra¤men kopufllar›n da olabilece¤i bilinmelidir. Herkesin ayn› oranda hata ve eksikliklerine do¤ru bir yaklafl›m göstermesini beklemek çok da gerçekçi de¤ildir. Bu olumsuz pratiklerde bulunanlar›n ileride keskinleflen çeliflkilerle birlikte s›n›f mücadelesini alternatif olarak görmeleri ve tekrar içinde yer

almak istemeleri de olas›d›r. Çevremizde bu geri dönüfllerin yafland›¤›na flahit oldu¤umuz örnekler de bulunmaktad›r. Zaman›nda hatalar›na yönelik zaafl› bir durufl gösterip aflamayan bu kiflilerin sonras›nda gelen elefltirilere daha aç›k olabildikleri görülmektedir. Hata ve eksiklikler karfl›s›nda bireyin sorumlulu¤u ise yoldafllar›n getirdi¤i elefltiriler do¤rultusunda ha-

tay› görmeye çal›flmak, benzer hatalara düflmemek için var olan eksikli¤i gidermek, hatalar›ndan ders ve deneyim ç›kartarak ö¤renmeye çal›flmakt›r. De¤iflim konusunda samimi bir tutum içinde olmal›, hata bilgisizli¤inden, yetmezli¤inden, deneyimsizli¤inden kaynaklanm›yorsa tüm yönleriyle ele al›nan sorgulay›c› bir özelefltiri yöntemiyle hatan›n çözümüne çaba harcamal›d›r. Ve her fleyden önce tüm bunlar› yoldafllar›n›n yard›mlar›yla birlikte kolektif bir çabayla çözmeye aç›k olmal›d›r. ‹çinden geçti¤imiz süreçte dünyada ve ülkemizde yaflanan ekonomik krizle birlikte ezilenlerin krizin mi-

marlar› olan egemenlere yönelik kininin, öfkesinin giderek artt›¤› bir süreci yaflamaktay›z. Keskinleflen s›n›f mücadelesiyle birlikte birçok kiflinin ezenlere karfl› saflar›m›za kanalize edilebilece¤i gerçe¤inden hareket edersek, ortaya eskisinden daha farkl› bir tablonun ç›kaca¤›n› görece¤iz. Mücadeleye kat›lanlarla birlikte küçük burjuva özelliklerin (bireycilik, kendili¤indencilik, dar deneycilik, liberallik, sekterlik, dogmatizm, popülizm vb.) flekillendirdi¤i bireylerin birçok hata ve eksik pratikleriyle daha yo¤un olarak karfl›laflmak da kaç›n›lmaz olacakt›r. Yanl›fll›klara karfl› do¤ru tarzda, sistemli bir mücadelenin gelifltirilmesiyle devrimci saflara kat›lan bu önemli potansiyelin s›n›f mücadelesini daha da güçlendirmesinin önü aç›lacakt›r. Bunun için tüm pratiklerin yap›c›, kazan›c› bir tarzda örülmesi hedeflenmeli ve bu yönde çaba harcanmal›d›r. Önce kendimizden bafllayarak, günlük pratiklerimizden tutal›m içinde bulundu¤umuz tüm faaliyetlerde karfl›m›za ç›kan hata ve eksikliklere karfl› nas›l bir yaklafl›m içinde oldu¤umuzu, kendi hatalar›m›za karfl› nas›l bir tutum içinde oldu¤umuzu, bu konudaki sorumluluklar›m›z› ne kadar yerine getirdi¤imizi, de¤iflim yönünde çabam›z›n yeterli olup olmad›¤›n› sorgulamal›y›z. Hedeflenen s›n›f mücadelesini gelifltirip ilerletmek ise bunun önünde engel olan hata ve eksikliklerin en aza indirilmesi için tüm yoldafllar›n proleter parti bilinci ile donanmas›, bu düflünce tarz›n›n oturtulmas› gerekmektedir. ‹çinden geçilen süreçte önemi daha da öne ç›kan bu eksikli¤in giderilmesi kararl›, özverili bir çaba sonunda gerçekleflecektir. (Bir ‹K okuru)

Halka uzan›r onun kolu hakt›r zaten onun yolu ne ya¤mur ifller ona ne dolu nefes nefes içerimde solu¤u ölmedin önder ‹bo Ser verdin s›r vermedin bize direnmeyi ö¤rettin cellâtlar y›ld›ramaz bizleri faflistlerin kan kokan elleri ölmedin önder ‹bo Ant içtik dünyaya senin mücadele fliar›nla önderimiz ‹BRAH‹M KAYPAKKAYA (Sar›gazi’den bir ‹K okuru)

Liseliler soka¤a ç›k›yor:

“Komflunun atefli burada da yanacak”

PSAKD Kad›köy fiubesi’nde Marafl Katliam› anmas›

Marafl Katliam› 30. y›l›nda da, unutulmamaya/unutturulmamaya devam ediyor.

Marafl Katliam›, her y›l oldu¤u gibi, bu y›l da çok say›da eylem ve etkinlikle gündeme tafl›nd›. Katliam›

anmak için düzenlenen etkinliklerden biri de 14 Aral›k günü PSAKD Kad›köy fiubesi Gençlik Komisyonu taraf›ndan haz›rlanan bir etkinlikle, dernek binas›nda gerçeklefltirildi. “Marafl Katliam›n› unutmad›k unutturmayaca¤›z” fliar›yla gerçeklefltirilen etkinlikte, Marafl, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlar›nda gerçek adaletin yerini bulmas› için mücadele ça¤r›s› yap›ld›. 23-24 Aral›k 1978 tarihinde gerçekleflen Marafl katliam›n›n 30. y›l› vesilesiyle gerçeklefltirilen etkinli¤e, Türkiye 78’liler Giriflimi dönem sözcüsü Celalettin Can ve PSAKD eski genel sekreteri ‹brahim Karakaya konuflmac› olarak kat›ld›lar. Etkinlik, Marafl katliam›yla

i ç›kt›

kvim 009 Ta 2 ü l y ‹flçi-kö

‹flçi-köylü bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

r›nda

la k Büro › l › c m › ay Umut Y

ilgili bir sinevizyon gösterimi ve flehitler ad›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad› ve ard›ndan gençlik komisyonu ad›na bir aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Konuflman›n ard›ndan, PSKAD Kad›köy fiubesi ad›na söz al›narak, anman›n anlam ve önemi anlat›ld›. Etkinli¤e 78’liler ad›na kat›lan Celalettin Can ise konuflmas›nda, katliamlar›n etnik köken veya inançlar›n birbirine düflürülerek yap›ld›¤›n› belirterek, bu katliamlarla ilgili dosyalar› toplad›klar›n›, suç duyurusunda bulunduklar›n› ve bu katliamlar›n hesab› soruluncaya kadar mücadele edeceklerini, Marafl Katliam›n›n ayd›nlat›lmas› ve unutturulmamas› için ellerinden gelen her fleyi yapacakla-

Merhaba; Ben emekçi ve genç bir ‹K okuru olarak, son süreçte krizle birlikte artan iflsizlik, yoksulluk karfl›s›nda hissetti¤im duygular› sizlerle paylaflmak istiyorum. Zaman›n h›z›nda kaybolup giden bir hayat yafl›yoruz. Öyle de böyle de hayatta ve ayakta kalma savafl› veriyoruz. Savafl›rken bir fleyi unutuyoruz, biz insan›z ve insan gibi yaflamay› hak ediyoruz. Ama bu koflullarda, robottan farks›z, insan olmayan bir flekle sokuluyoruz. Nedendir bilinmez, hep kemer s›k›yoruz. Biz emekçi ailelerin çocu¤uyuz ve bizim çocuklar›m›z da emekçi, bu de¤iflmeyen bir döngü. Ben de bir emekçinin çocu¤uyum ve de bu koflullardan kaynakl› ben de bir emekçiyim. Bundan bir flikayetim de yok, olmamal›d›r da. Ben her türlü emek ve ekmek savafl›m› veriyorum. Eziliyorsam bile, gelecekte çocu¤umun/çocuklar›m›z›n ezilmemesi için elimden geleni yapmaya devam edece¤im. Koflullar çok zor, böyle de kalmayacak, gittikçe daha zorlaflacak. E¤er bu döngü içinde ezilmek istemiyorsak, baz› ad›mlar atmal›y›z. fiu an ardarda gelen zamlara bile sesimiz ç›km›yor. Asgari

r›n› vurgulad›. ‹brahim Karakaya ise konuflmas›nda, hiçbir katliam›n devletin bilgisi d›fl›nda gerçekleflmedi¤ine ve gerçekleflemeyece¤ine vurgu yaparak, “Dönemin suçlular›n›n bizden özür dilemesinin bir anlam› yoktur. Bunun hesab›n›n verilmesi, sorumlular›n yarg›lanmas›, hak ettikleri cezalar›n verilmesi laz›md›r” diye konufltu. Bugüne kadar daha birçok katliam›n gerçekleflti¤ini söyleyen Karakaya, hak arama mücadelesinin geri bir konumda olmas›ndan kaynakl› bu katliamlar›n ayd›nlat›lamad›¤›n› belirtti. Etkinlik PSAKD gençlik komisyonunun verdi¤i müzik dinletisiyle son buldu. (Kartal)

ücret d›fl›nda her fleye zam geliyor. Bizlerin ise sadece evlerinde sesleri ç›k›yor, kendi içimizde söylenerek. Çocuklar›m›z okullar›nda bile üflüyor, aileler bu duruma tepkisiz kal›yor. Peki neden? Neden bizim çocuklar›m›z bu zorluklar› yaflas›n? Neden elimizden bir fleyler gelirken, sesimiz ç›km›yor? Durun ben anlad›¤›m kadar›yla aç›klayay›m: Çünkü korkuyoruz, egemenlerin istedi¤i gibi hareket etmezsek, bafl›m›za “bir fleyler” gelece¤inden korkuyoruz. Ama bu korku anlams›z. Bafl›m›za daha ne gelebilir ki? Zaten yeterince köfleye s›k›flt›r›lmad›k m›? Onlar varl›k, biz yokluk içinde yafl›yoruz. Biz her zamda biraz daha aç kal›rken, onlar bütün faturalar›n› bizim s›rt›m›za yüklüyor. Sokaklarda, da¤larda o kadar gençlerimiz ölürken, onlar rahat yataklar›nda uyuyor. Olan ailelere oluyor, ac› onlar›n yüre¤ine düflüyor. Ölenlerin hepsi bizim çocuklar›m›z, oysa onlar s›n›fland›r›p ay›r›yor. Biz aç yatarken onlar rahat ve tok yat›yor. Neden bunlara sessiz kal›n›yor? ‹SYAN ETMEK VE ÖRGÜTLENMEK VARKEN NEDEN BU HAYATI BÖYLE YAfiAYALIM! (Ayd›nl›’dan bir ‹K okuru)

Liseli ö¤renciler, Yunanistan’da polis taraf›ndan katledilen Aleksandros Grigoropoulos’u anarak Yunanistan’da gençlerin sürdürdü¤ü isyana destek verdi. 17 Aral›k 2008 tarihinde Özel Zapyon Rum ‹lkö¤retim Okulu ve Lisesi önünde toplanan liseliler “Tayyip Erdo¤an, komfluda pifler sana da düfler. Yunanistan gençli¤i yaln›z de¤ildir” yaz›l› pankart açarak “Gülme komfluna gelir bafl›na”, “‹ntifada, isyan, serhildan”, “K›yametin olaca¤›z Tayyip Erdo¤an” vb. dövizler tafl›d›lar. Liseli Ö¤renciler Birli¤i imzal› aç›klamada gençler, polisin gerçek yüzünü Yunanistan’da da gösterdi¤ini söyleyerek, artan polis terörünün karfl›s›nda halk›n öfkesinin de giderek fliddetlendi¤ine dikkat çektiler. Krizin patlak vermesiyle polis terörüne karfl› geliflen tepkiler sonucu iflçilerin genel greve ç›kt›¤›n› belirten gençler Yunanistan’da hayat›n durdu¤unu ve krizin yay›lmas›yla birlikte direnifl ve isyan ateflinin de ayn› oranda yay›laca¤›n› söylediler. Türkiye’de son bir y›lda 35 kiflinin polis taraf›ndan katledildi¤ine de de¤indikleri aç›klamada “Tayyip Erdo¤an’›n ‘hamdolsun kriz bizi te¤et geçecek’ hayali flu anda ‘hamdolsun polis terörüne karfl› öfke bizi te¤et geçiyor’ hayaline dönüflüyor. Yan›l›yorsun Tayyip Erdo¤an, k›yametin olaca¤›z. Yunanistan gençli¤inin çakt›¤› k›v›lc›m› bulundu¤umuz her yerde isyan atefline dönüfltürece¤iz” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan katledilen 16 yafl›ndaki Aleksandros Grigoropoulos’un foto¤raf›n› Rum Lisesi’nin kap›s›na karanfil b›rakarak mum yakan gençler “Tayyip bu atefl seni de yakar”, “Yunanistan’dan Türkiye’ye katil polis hesap verecek”, “Komflunun atefli burada da yanacak” vb. sloganlar›n› atarak da¤›ld›. (‹stanbul)


‹flçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80

BÜROLAR Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 ‹zmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. CAD. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat: 2 NO: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 118 Cep: 0545 685 25 27 Avrupa Büro: Weselen Str 93 47169 As-Druck Duisburg-Almanya TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Katliam her yerde, direnifl sürüyor!.. Kuzey Sokak’tan Anadolu Kahvesi’ne ve ard›ndan Sa¤l›k Oca¤›’na kadar yüründü. Yürüyüfl boyunca ajitasyon konuflmalar›yla eyleme destek ça¤r›s› yap›ld›. Meflalelerle, Sa¤l›k Oca¤› önüne gelen kitle, Marafl’ta ve hapishanelerde flehit düflenler için sayg› duruflunda bulundu. Burada, Platform ad›na yap›lan aç›klamay› Avni Okur yapt›. Okur, sömürü ve kölelik düzenine karfl› ç›kanlar›n tarih boyunca hep katliamlara maruz kald›klar›n› söyledi.

‹stanbul

19 Aral›k 2000 tarihinde eflzamanl› düzenlenen, “Hayata Dönüfl Operasyonu” ile 28 devrimci katledilmiflti. 8 y›l önce gerçeklefltirilen bu katliam, baflta ‹stanbul olmak üzere ülkenin birçok yerinde çeflitli etkinliklerle lanetlenirken, yap›lan eylemlerde ortak vurgu devrimci dayan›flma ve mücadele oldu.

* Eski Bayrampafla Hapishanesi önünde biraraya gelen ‹HD ve TAYAD üyeleri, “Hayata Dönüfl” operasyonunu protesto ederek bas›n aç›klamas› yapt›. Konuya iliflkin ilk aç›klama ‹HD ‹stanbul fiubesi taraf›ndan gerçeklefltirildi. ‹HD Merkez Yönetim Kurulu Üyesi R›za Dalk›l›ç, hapishanelerde y›llard›r devam eden hak ihlallerinin giderek a¤›rlaflt›¤›na vurgu yapt›. ‹HD’nin ard›ndan konuya iliflkin aç›klama yapan TAYAD üyeleri ise 19 Aral›k’ta gerçekleflen katliam›n kimler taraf›ndan yap›ld›¤›n›n ortaya ç›kar›lmas›n› istedi. * 19 Aral›k Cumartesi günü, Okmeydan› Demokrasi Platformu taraf›ndan gerçeklefltirilen meflaleli yürüyüflte, “Marafl’tan 19 Aral›k’a katliamlar sürüyor” pankart› aç›ld›. Dikilitafl Park›’nda toplanan kitle devlet katliamlar›n› lanetledi. Partizan, ESP, Halkevi, DHP, SODAP’›n da bilefleni oldu¤u Demokrasi Platformu’nun eyleminde

* 19 Aral›k akflam› Gazi Mahallesi Eski Karakol önünde toplanan Al›nteri, BDSP, DTP, DHF, ESP, Mücadele Birli¤i ve Partizan “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k. Hesab›n› soraca¤›z” yaz›l› pankart açarak meflalelerle yürüdü. ‹smetpafla Caddesi üzerinden Cemevi Dura¤›’na kadar yürüyen yaklafl›k 250 kifli, burada yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda devrimcilerin teslim al›nmak istendi¤ini söyledi. * Partizan, DHF, HKM, PDD, Köz ve Devrimci Komünistler taraf›ndan, 19 Aral›k’ta gerçeklefltirilen eylem, kitlenin saat 20.00’de, Gülsuyu-Gülensu son durakta toplanmas›n›n ard›ndan, yürüyüfle geçmesiyle bafllad›. “19 Aral›k devlek atliam›n› unutmad›k! Hesab›n› Soraca¤›z” yaz›l› pankart açan kitle, sloganlarla Heykel’e kadar yürüdü. Burada, polisin çevrede büyük bir y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, kitle kendilerini y›ld›rmaya dönük oldu¤unu bildikleri bu kuflatmaya karfl›n, büyük bir kararl›l›kla eylemini sürdürdü ve Heykel’de bir bas›n aç›klamas› yapt›. * TUYAB 21 Aral›k 2008 tarihinde Kad›köy ‹skele Meydan›’nda 19 Aral›k hapishaneler katliam›n› protesto ederek katillerin hesap vermesini istedi. TUYAB imzal› “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz. Katliam› unutmad›k unutturmayaca¤›z” pankart açan yaklafl›k 200 kifli, katliamda yaflam›n› yitiren devrimci tutsaklar flahs›nda sayg› duruflu yapt›. 19 Aral›k katliam› sonras› devam eden

Hapishane önüne gelinmeden kitlenin bulundu¤u araç jandarma taraf›ndan kimlik kontrolü gerekçesiyle durduruldu. Jandarma toplad›¤› kimlikleri kontrol ederken, ‹HD’liler hapishane önüne gitti. Sayg› duruflunda bulunan kitle, daha sonra sloganlarla ve düdüklerle seslerini içerideki tutsaklara duyurmaya çal›flt›. ‹HD ‹zmir fiube Sekreteri Mihriban Karakaya, “19 Aral›k bir süreçti ve bu süreç devam ediyor” dedi. Eylemin ard›ndan kitle, hapishanenin tel örgülerinden içeriye karanfiller att›.

için saat 12.30’da ‹HD önünden bafllayarak Taflbina’ya yürüdü ve burada bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Biz de Partizan olarak eylemde yerimizi ald›k. Bas›n metnini okuyan ‹HD Baflkan›; “19 Aral›k 2000 tarihinden bu yana cezaevlerinde bir çeflit ‘ikinci’ bir cezaland›rma istemi olarak uygulanmakta olan tecrit ve izolasyon politikas› uygulanmaktad›r” dedi. S›k s›k “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slogan›n›n at›ld›¤› eylem sonras› bir kifli gözalt›na al›nd›. 5 dakikal›k oturma eylemi ile bas›n aç›klamas› sonland›r›ld›.

Bursa

Erzincan Hapishaneler katliam›n›n 8. ve Marafl katliam›n›n 30. y›l› vesilesiyle Erzincan’da 21 Aral›k günü bir etkinlik gerçeklefltirildi. Partizan ve YDG’nin ortak düzenledi¤i etkinlik DTP Erzincan ‹l örgütünde yap›ld›. Saat 13.00’te bafllayan etkinlikte sayg› duruflunun ard›ndan, haz›rlanan metin okundu. Marafl ve 19 Aral›k katliamlar›n›n nas›l yafland›¤›, hangi sürecin ürünü oldu¤u anlat›ld›. Ard›ndan haz›rlanan sinevizyon gösterildi. Etkinli¤in sonunda 19 Aral›k sürecini yaflayan bir arkadafl söz alarak yaflananlar› anlatt›.

mada 19 Aral›k 2000 tarihinde tüm insanl›¤›n gözleri önünde bir katliam yafland›¤› belirtilerek, “19 Aral›k sald›r›s›, Diyarbak›r, Buca, Ümraniye ve Ulucanlar gibi yak›n dönemde yaflanm›fl di¤er zindan katliamlar› gibi hapishaneler mücadelesi tarihinde yerini alm›flt›r” denildi.

Partizan, DHF, ESP, SDP, SP, SODAP, ‹HD ve Bursa Tuncelililer Derne¤i taraf›ndan iki ayr› eylem yap›ld›. Birinci eylem 20 hapishaneden biri olan ve iki tutsa¤›n katledildi¤i, yüzlercesinin yaraland›¤› Bursa Hapishanesi önünde yap›ld›. Hapishane önünde “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k unutturmayaca¤›z. F Tipi cezaevlerindeki tecrit iflkencesine son” yaz›l› pankart aç›ld›. Katliamda flehit düflenler flahs›nda tüm devrim flehitleri için sayg› duruflu yap›ld›. fiehitler an›s›na karanfiller hapishane kap›s›na b›rak›ld›. ‹kinci eylemde yine ayn› kurumlar taraf›ndan, akflam saat 18.00’de Metro ‹stasyonu önünde toplanarak burada meflaleler ve sloganlarla Kent Meydan›’na kadar yüründü. Burada da bas›n aç›klamas› yap›ld›. fiehitlerin isimleri okundu. Sloganlar ve alk›fllarla eylem bitirildi.

Ankara

Mersin

Sincan F Tipi Kapal› Hapishanesi önünde katliam› k›nayan Al›nteri, BDSP, DHF, ESP ve Partizan kitlesi, “Devrimci irade teslim al›namaz! Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz” pankart›n› açt›. Yap›lan aç›klamada, hapishanelerde her hürlü zorbal›¤a karfl› direnifli selamlamak için burada olundu¤u belirtildi.

19 Aral›k Cuma günü biraraya gelen kurumlar katliam› protesto etmek

ÖO eyleminde sakat kalan Tekin Y›ld›z’›n okudu¤u fliirin ard›ndan verilen müzik dinletisiyle Semiha Köz taraf›ndan aç›klama okundu. Aç›klama sonras› kitle katliam›n gerçekleflti¤i yerlerden biri olan Ümraniye Hapishanesi önüne giderek karanfil b›rakt›.

Dersim Partizan, DTP, DHF, ESP, EMEP ve HKM 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümü nedeniyle Yeralt› Çarfl›s› üzerinde kitlesel bas›n aç›klamas› yapt›. Sanat Soka¤›’nda biraraya gelen kitle buradan Yeralt› Çarfl›s› üzerine kadar sloganlarla yürüdü. Yap›lan aç›kla-

‹zmir * K›r›klar F Tipi Hapishanesi önünde eylem yapan ‹HD ‹zmir fiubesi üyeleri, att›klar› slogan ve çald›klar› düdüklerle hapishanedeki tutsaklara seslerini duyurdu.

Mersin YDG olarak 19-22 Aral›k hapishane katliam›n› anlatmak ve teflhiri yapmak amaçl› 20 Aral›k Cumartesi günü saat 14.00’te 78’liler Derne¤i’nde bir etkinlik gerçeklefltirdik. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› etkinli¤e sayg› duruflu ile bafllad›k. Liselilerin etkinli¤e kat›l›m› oldukça iyiydi. Sayg› duruflu sonras›nda bir arkadafl›m›z genel olarak dünyadaki hapishaneler

Mersin

Sivas Sivas E¤itim-Sen’de 20 Aral›k günü Yeni Demokrat Gençlik, DGH ve SGD olarak bir etkinlik düzenledik. Etkinlik sayg› duruflu ile bafllad› ve ard›ndan “Cezaevleri katliam› ve günümüzde tecrit sunumlar› yap›ld›. Sunumlarda 19 Aral›k’ta olanlar ve tecritle beraber hapishanelerdeki durum anlat›ld›. Etkinlik serbest kürsü ve Tohum Kültür Merkezi’nin haz›rlad›¤› “Su damlas›na s›¤d›r›lan yaflam” isimli belgesel ile sonland›. (Sivas YDG) sorununu ve Türkiye’deki tecriti anlatt›. Di¤er sunumda ise 19-22 Aral›k katliam› üzerinde duruldu. Yap›lan sunum sonras› dinleyicilerin görüfllerini bildirmesi ve onlar›n da tart›flmalara dahil olmas› oldukça verimliydi. Sunumlar sonras› fliir dinletisi oldu. En son olarak müzik dinletisi ile etkinlik sonland›r›ld›. Genel olarak kat›l›m olsun, içerik olsun etkinlik oldukça verimliydi. Etkinli¤e DHF ve ESP de destek verdi.

Emekçiler “geometri s›nav›n›” alanlarda verecek!

Kriz tart›flmalar› güncelli¤inden hiçbir fley kaybetmeden yeni geliflmelerle devam ediyor. Krizle birlikte art›k saklanamayacak hale gelen iflten atmalar ve ücretlerin düflürülmesi flimdiden çok genifl bir kesimin temel sorunu haline geldi. Ankara’da 80 bin emekçinin “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” slogan› ile soka¤a dökülmesi ve çeflitli çevrelerden gelen elefltirilerle birlikte krizle ilgili de¤erlendirmelerini “de¤ifltiren” Erdo¤an, “krizin tepe noktas›ndan inifle geçti¤i” müjdesini verdi. Ancak geçen süre içinde iflsizli¤in 盤 gibi büyümesi, birçok büyük flirketin aç›klad›¤› Türkiye rakamlar›, ‹fl ve ‹flçi Bulma Kurumu’nun kamuoyuna duyurdu¤u veriler Erdo¤an’› yeniden “düflünmeye” sevk etmifl olmal›! Krizin ülkenin temel gündemini iflgal etmesi ve tepkilerin giderek bü-

yümesi üzerine Erdo¤an bir “geometri dersi” ile krizle ilgili analizini daha da “derinlefltirdi”; “Te¤et geçmek de bir dokundurmakt›r, orada bir zarar verecek zaten, bunu da bilmeniz laz›m” . Te¤et kavram›na dair Erdo¤an’›n “engin bilgisi” buysa krizle ilgili aç›klamalar›n›n emekçileri felakete sürükledi¤ine de flüphe yok. Erdo¤an’›n flimdiye kadar gösterdi¤i performans›n, IMF anlaflmalar›n›n sonuçlar›n›n al›nmas› ile ortaya koyaca¤› “yarat›c›l›¤›n” gerisinde kalaca¤›na flüphe yok. Krizle ilgili uluslararas› flirketler her gün yeni önlem paketleri isterken ülkemizde de egemenler krizden kârl› ç›kman›n hesaplar›n› yap›yor. TÜS‹AD’›n IMF ile mutlaka anlaflma yap›lmas› yolundaki telkinleri de bunu gösteriyor. Asgari ücretin düflürülmesinden, sos-

yal güvenlik haklar›n›n t›rpanlanmas›na ve sa¤l›k sisteminde yürütülen özellefltirmelerin h›zland›r›lmas›na kadar kapsaml› bir sald›r› dalgas› daha emekçileri bekliyor. Mart’ta gerçeklefltirilecek seçimlerin ard›ndan krizin esas flokunu yaflayacak olan iflçi ve emekçileri zor günler bekliyor. Erdo¤an’›n, demeçleri ile gerçekleri nas›l çarp›tt›¤› Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’n›n verileriyle bile a盤a ç›k›yor. Bakanl›¤›n asgari ücretle ilgili yapt›¤› araflt›rmaya göre; 1994’ten 2007 y›l›na kadar geçen süre içinde tüketici fiyatlar› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda asgari ücret sürekli düfltü. Son iki y›l içinde asgari ücrette fiyat art›fllar› karfl›s›nda yüzde 1.7 ve 0.7 oranda azald›. Açl›k s›n›r›n›n 738 YTL olarak tespit edildi¤i ülkemizde asgari ücret bunun da alt›nda. K›sacas› iflçilere, emekçilere sefalet içinde bir yaflam reva görülüyor. Krizle birlikte egemenler bunu da emekçilere çok görüyor. Ancak emekçilerin bu adaletsizli¤e ve sömürüye karfl› insanca bir yaflam için sesi, eskisinden daha gür ç›k›yor. ‹flçiler, emekçiler krizle birlikte dayat›lan yoksullu¤a hay›r diyor. S›hh›ye Meydan›’nda alanlar› dolduran on binler önümüzdeki günlerde emekçilerin gösterece¤i tepkiye dair önemli ipuçlar› veriyor. Eczac›lar›n soka¤a döküldü¤ü,

iflçilerin fabrikalar› iflgal ederek krizin faturas›n› ödemeyece¤ini ilan ettt¤i flu günlerde bizi s›cak günlerin bekledi¤i anlafl›l›yor. Birçok semtte, bölgede zamlara, krize karfl› kurulan platformlar, birliktelikler sürecin ortak bir karfl› duruflla örgütlenece¤ini de gösteriyor. Bir avuç asalak d›fl›nda hemen herkesi etkisi alt›na alan krize karfl› örülecek muhalefetin yelpazesini genifl tutmas› önem tafl›yor. Krize, zamlara karfl› geliflecek en küçük k›p›rdanmalar›n bile içinde olmak, onlar› ileri tafl›mak, büyütmek ve yayg›nlaflt›rmak büyük önem tafl›yor. Ataca¤›m›z ad›mlar›n yar›nlar›m›z› da do¤rudan etkileyece¤ini unutmamak gerekiyor. Krize karfl› birleflilebilecek tüm kesimlerle bir araya gelmek bugün önümüzde acil bir ihtiyaç olarak duruyor.

“Ayn› gemide de¤iliz” Tuzla’da faaliyet sürdüren sendika ve kurumlar›n oluflturdu¤u Krize Karfl› Tuzla Mücadele Platformu19 Aral›k’ta bir eylem yaparak, “Ekonomik krize karfl› çaresiz de¤iliz, birleflelim” dedi. Emekçilerin krizle birlikte yüzyüze kald›klar› sald›r›lar karfl›s›nda çaresiz olmad›¤›n›n vurguland›¤› eylem, Tuzla Tersanelerinde bulunan, Tuzla Gemi Tersanesi önünde gerçeklefltirildi. Aç›klamada, patronlar›n “Ayn›

gemideyiz, batarsa birlikte batar›z” yalan›n› savurdu¤u ve emekçileri kendi krizlerinin içine çekmeye çal›flt›klar› belirtilerek, “Onlar›n ‘ayn› gemideyiz’ yalanlar› cesetlerimiz üzerinden gemilerini sa¤ salim k›y›ya ulaflt›rmak, biz emekçilerin üzerine demir atmaktan ibarettir” dedi. (Kartal)

Faturalar sobada yand› Sivas’ta çeflitli kurum ve kuruluflla-

Krize karfl› ortak mücadele ça¤r›s› 20 Aral›k’ta Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir eylem örgütleyen Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, emek örgütlerini ekonomik krize karfl› ortak bir mücadele hatt› örmeye ça¤›rd›. Çok say›da sendika ve kurumun içinde yer ald›¤› platform bileflenleri ad›na yap›lan aç›klamada, ekonomik krize karfl› güçlerin birlefltirilmesi gerekti¤i vurguland›. Platform ad›na aç›klamay› Belediye-‹fl 2 No’lu fiu-

r›n kat›l›m› ile yap›lan toplant›lar sonucu uzun süreçli bir eylem takvimi ç›kart›ld›. Bu kararlardan biri de bir miting örgütlemekti. Bu do¤rultuda 20 Aral›k günü C›b›llar Park›’nda toplan›l›p bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada krizin faturas›n› ödeyemeyece¤imizin vurgusu yap›ld›. Ard›ndan getirilen sobada do¤algaz faturalar› yak›ld›. Genel olarak halk›n ilgi gösterdi¤i eylemde protestolar›n devam edece¤i vurgusu yap›ld›. (Sivas YDG) be Baflkan› Hasan Gülüm yapt›. Gülüm yapt›¤› aç›klamada, AKP hükümetinin kriz karfl›s›ndaki tutumuna de¤inerek, iflçi emekçilere iflsizli¤i ve yoksullu¤u reva gören hükümetin, patronlar› kurtarmaya dönük planlar haz›rlad›¤›n› söyledi. Konuflmas›n› “Milyonlarca iflçinin, iflsizin, emeklinin birleflik mücadelesi kapitalist sisteminin yol açt›¤› iflsizli¤i ve yoksullu¤u önleyebilir” sözleriyle sürdüren Gülüm, ortak mücadele etme noktas›nda en büyük görevin emek örgütlerine ve demokratik kurumlara düfltü¤ünün alt›n› çizdi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.