Bağımsız Tamil yurdu ideali, askeri zorla yok edilemez!
,
İbrahim Kaypakkaya
bugünün ve geleceğin
Sri Lanka devleti Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları’na karşı gerçekleştirdiği vahşi askeri saldırılar sonucu zaferi elde etttiğini ve 25 yıldır
süren iç savaşın sona erdiğini ilan etti. Sri Lanka devletinin övündüğü “zafer” binlerce sivilin ölümü, yüz binlerce insanın köylerini terk etmesi, bağımsız örgütlerin bölgeye girilmesinin engellenmesi pahasına elde edilerek tarihin lanetlileri listesini adını yazdırdı. Sayfa 12
kazanılmasında kızıl bir meşaledir -3-
İbrahim Kaypakkaya, katledilişinin 36. yılında Çorum’daki mezarı başında Ankara, Mersin ve İstanbul’dan gelen yoldaşları, dostları ve bölgedeki köylüler tarafından anıldı. Sayfa 8-9
Sayfa 2
İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin
Sayı:
42
* 29 Mayıs-11 Haziran 2009
DDSB kurultay öncesi son toplantısını gerçekleştirdi
DDSB Haziran’da yapacağı kurultaya hazırlık toplantılarından bir tanesini daha 24 Mayıs Pazar günü İstanbul’da TMMOB binasında gerçekleştirdi. Açılıştan sonra slâyt gösteriminin de yapıldığı toplantı üç gündem etrafında şekillendi. İlk gündemde, hazırlanan sunum kapsamında kriz ve işçi ve emekçilere nasıl yansıdığı konusuna, rakamsal sonuçlarla birlikte değinildi. Sayfa 5
* Fiyatı: 1.50 TL
* ISSN: 1307-878X
Sorunun yaratıcıları ulusal sorunu çözemez
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kürt ulusal sorununun emperyalist “çözümü” için, tarihsel fırsatların yakalandığını söyleyerek ilgileri meselenin üzerine yöneltirken, bugün tüm milliyetlerden işçi, emekçi tüm ezilenler için gerçek fırsatların sınıf mücadelesinin yükseltilmesinden geçtiğinin bilincinde olalım!
Bu topraklarda, Kürt ulusal sorununu onlarca yıldır varlığını koruyan en temel meselelerden biridir. Bugün egemenler cephesinde konu emperyalistlerin reçeteleriyle ve yine imha ve inkar politikaları çerçevesinde tartışılırken, diğer yandan devletin bu konudaki hemfikirliğini yansıtan cümleyi Cumhurbaşkanı A. Gül kurdu ve “İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin. Bu, Türkiye’nin birinci meselesidir. Mutlaka halledilmeli” diyerek yakalanan “fırsatın” kaçırılmaması gerektiğini ifade etti.
Daha ne kadar susacaksınız?
ATV-Sabah direnişçileri 16 Mayıs Cumartesi günü coşkulu ve kararlı direnişleri, neşeli ve sempatik tavırları, grevdeki diğer işçilerle olan samimi ve örnek gösterilebilecek dayanışmaları ile Taksim Meydanı’ndaydılar. Her hafta olduğu gibi bu hafta da sınıf kardeşlerini yalnız bırakmayan diğer işçiler de onlarla birlikteydi. Sayfa 4
Bahar Nergiz’lerle gelecek!
Yayınevimizin çıkardığı Nergiz isimli kitap toplatıldı.13. Ağır Ceza Mahkemesi, “Yasadışı terör örgütünün propagandası” yaptığı iddiası ile kitabın tüm nüshalarına el konulmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verdi. Sayfa 15
İşçi-köylü’den “Önümüzde çetin ama şanlı mücadele günleri var!” Sayfa 2
C
M
Y
K
Bu tartışma sürerken egemenler Kürtlere ve DTP’ye yönelik saldırılarda hiçbir “fırsatı” kaçırmayarak imha politikalarına devam ettiler. DTP’lilerin Meclis çatısından polis zoruyla götürülmesi meselesi şimdilik “tatlıya” bağlanmış görünse de yöneticilerinin hala tutuklu olması ve kırsal alanda yürütülen operasyonlar bu fırsatın da niteliğini ortaya koymaktadır.
“Kadına şiddettir” kişinin ayinesi!
Egemen sınıflar, hangi argümanı kullanırlarsa kullansınlar süreci bugüne taşıyan savaş ve direniş iradesini, ulusal mücadele azmini, birlik ve dayanışma ruhunu kırmak, tasfiye etmek amacındadırlar.
Eğer kadın erkeğe bu denli köle edilirse sisteme daha kolay boyun eğer, sadece erkeğe boyun eğdirmek kalır! İşte bu yüzden devlet kadın sorununu yok sayar ve tek muhatabı olan erkeği kadına yönelik tüm saldırılarında destekler. Bu yüzden yasalarda “namus” cinayetlerine indirim vardır. Bu yüzden tacizciler, tecavüzcüler “haksız tahrik”ten yararlanırlar. Bu yüzden devletin bir bakanı kendini protesto eden kadınlara “kocalarınız gelsin” diyebilir. Bu yüzden krizin sorumluları “evde oturmaları” gerekirken “iş arayan” kadınlar olur vs. Sayfa 10
Sınıfsal Yaklaşım
Emekçinin Gündemi
Ulusal sorunda pus,
Örgütlenmeye dair
“fırsat” yılında pusu!
sorun ve tartışmalar
Sayfa 3
Sayfa 4
Yani Türk devleti ulusal sorunun gerçek manada çözümünden hiçbir koşulda yana olmaz. Bu onun varlık sebebine aykırıdır. Zira ulusal sorunun varlık nedeni, yaratıcısı olan egemenler, kendi sınıf çıkarlarından taviz verecek bir konum almazlar. Ulusal sorunun gerçek çözümü içi sınıfının ve onun örgütlü gücünün elindedir.
Evrensel Bakış
P u su la Gerçekleri açıklamada ikna edici, uygulamada yaratıcı olmalıyız Sayfa 11
Kopacak fırtınanın gücü, esen rüzgardan bellidir Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
‹brahim Kaypakkaya yafl›yor
29 May›s-11 Haziran 2009
‹brahim Kaypakkaya bugünün ve gelece¤in kazan›lmas›nda k›z›l bir meflaledir -3‹brahim gerek Kurtulufl Savafl› sonras› uzun süren tek parti döneminde gerekse de sonraki çok parti döneminde egemen s›n›flar›n temelde iki egemen kli¤e ayr›ld›¤›n› belirler. Ve bu iki kamp aras›ndaki mücadeleyi ise; “…bafl›ndan beri, esas olarak cumhuriyet temeli üzerinde kalmak üzere, komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› aras›nda bir iktidar mücadelesi olarak cereyan ediyordu; sultanl›¤› ve hilafeti geri getirmek isteyenlerle cumhuriyetçi burjuvazi aras›nda, karfl›-devrim ve devrim taraftarlar› aras›nda de¤il” fleklinde tan›mlar. Özellikle bir kamp içinde yer alan ama bu kampta hakim olmayan “saray mensuplar›, din adamlar›, eski ulema s›n›f› art›klar›n›” vurgular. Zira Cumhuriyetin ilan›ndan bugüne kadar uzanan süreçte bu kesimin klikler çat›flmas›nda sürekli gerici, yobaz, hilafetçi alg›lan›fl›, devrim ve karfl›-devrim aras›ndaki mücadele olarak gösterildi. Hep bir yanda bu gerici, yobaz, karfl›devrimci kesim di¤er yanda hilafeti kald›ran, emperyalizme karfl› Kurtulufl Savafl› vererek, devrim yaparak modern cumhuriyeti kuran Kemalistler var aldatmacas› gündemde tutuldu. Toplumsal dinamiklerin ilerici istem ve taleplerine, bu korkunç gerici tahakküm, y›llarca bir pranga gibi ifllev gördü. Sosyalist, Marksist maskeler takan siyasi yap›lanmalar kitleleri hep bu tarihin içinde adeta egemen s›n›flara emanet etti. Ezilen halk y›¤›nlar›n›n enerjisi, bu tercih içinde, kendisini bo¤an bir güce dönüfltürüldü. Adeta toplumun sosyal dokusunun geneti¤i ile oynanarak çift yönlü bir ideolojik tahakküm oluflturularak faflist devletin bekas›n›n sigortas› haline getirilmeye çal›fl›ld›. ‹brahim bu noktada oldukça berrak bir yaklafl›ma sahiptir. Sosyalizm, komünizm söylemli milli ve küçük burjuva tüm siyasi ak›mlar›n yaratt›¤› kafa kar›fl›kl›klar›n› parçalam›flt›r. “Kemalist iktidar›n kendisi, bizzat karfl›-devrimi temsil ediyordu. Revizyonistlerin karfl›-devrim dedi¤i, cumhuriyet düzeninin y›k›lmas› ve sultanl›¤›n tesisidir. Oysa böyle bir fley, art›k burjuvazinin genç kesimlerinin de ifline gelmez, hatta eski Türk burjuvazisinin de… Dünyada geliflmeler öyle bir noktaya ulaflm›flt›r ki yuvarlanan taçlar› kimse bafl›na koymaya cesaret edememektedir… Art›k karfl›-devrim demokratik cumhuriyet maskeli faflist diktatörlük olabilir ve öyle de olmufltur” yaklafl›m›yla; tarihi geriden takip eden, emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›n›n temel özelliklerinden fersah fersah uzak olan oportünist, revizyonist ak›mlarla aras›na kal›n bir çizgi çekmifltir. Bu yaklafl›m; egemen s›n›flar›n kendi içlerindeki çarp›flmalar›n›n, konjonktürün özelliklerine göre devletin yeniden yap›land›r›lmas›n›n ve MLM’lerin bunlar karfl›s›ndaki pozisyonunun s›n›fsal pencereden, nas›l de¤erlendirilmesi gerekti¤inin bilimsel aç›l›m›d›r. Bu bak›fl aç›s› ve netlikle ‹brahim, tek partiden çok partili döneme geçifli, 1960 AFC’sinin öz vas›flar›n› ve egemenler aras›ndaki bilimum kap›flmalar› bilimsel analizlere tabi tutmay› baflarabilmektedir. ‹brahim’in söylemle, görünenle de¤il, meselenin s›n›fsal özüyle ilgilendi¤i, egemenler aras›ndaki kap›flmada kullan›lan argümanlar›n ise bu argümanlar› ilerici olmas›n›n ötesinde ki-
min ve ne amaçla kulland›¤›na bakmak gerekti¤ini ak›ldan hiç ç›karmaz. “fiu noktay› iyice akl›m›zda tutmal›y›z ki, hakim s›n›flar›n hiçbir kanad›, ezeli ve ebedi olarak “devletçi” veya “hür teflebbüsçü”, “tek partici” veya “çok partici” de¤ildir. Hangisi ifline gelirse onu savunur. Devlet cihaz›na kesinlikle hakim olan onu kendi amaçlar› için diledi¤i gibi kullanabilen kanat, bu durumu devam ettirebildi¤i sürece “devletçidir.” Bu durumdan zarar gören kanat ise “özel teflebbüsçüdür.” CHP’nin devletçili¤inde ilericilik, devrimcilik keflfeden, “sosyalist”(!) Hitler faflizminin de “devletçi” oldu¤unu görmeyecek kadar kör ve kafas›z budalan›n tekidir” tutumu ile egemenlerin meselelere hangi pencereden bakt›¤›n›, ele ald›¤›n› ortaya koyar. Bugün egemen kliklerin “laik, anti-laik”, “liberal, devletçi”, “AB’ci, AB karfl›t›” yönlü söylem ve tutumlar›, kutuplaflmalar› siyasi ve ekonomik temelde dillendirdi¤i fleylerdir. Egemenler aras›ndaki söylem fark›, çarp›flmalar devletin emperyalizm icazetli temel politikalar›n›n uygulanmas›nda köklü bir fark› de¤il bu yönelimin uygulanmas›nda devlet mekanizmas›n›n esas yönünü oluflturma mücadelesidir. ‹fllerine geldi¤i oranda belli siyasi ve ekonomik söylemlere sar›l›rlar. ‹fllerine gelmedi¤i noktada bunu terk ederler. Ki ülkemiz siyasetinin bu noktada oldukça zengin kan›tlar› vard›r. Egemenler temelde iki siyasi kampa ayr›lmakla birlikte çok çeflitli ç›kar hesaplar›yla kendi içlerinde de parçalanabilmektedir. Egemenlerin temsiliyeti çeflitli siyasi oluflumlar›n kurulmas›na kadar gidebilmektedir. Bu siyasi söylemde bir çeflitlilikten çok, egemenler aras›ndaki parçalanman›n geçici görüngüleri olarak görülmelidir. ‹brahim bu noktada “Komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› elbette sadece de¤iflmez ve dondurulmufl iki siyasi kamptan oluflmaz” diyerek kamplar›n birinden di¤erine geçifller olabilece¤i gibi kamplar›n kendi içindeki çeliflkilerle parçalanabilece¤ini belirterek “Nispeten birbirine yak›n menfaati olanlar, daha derin menfaat iliflkileriyle ayr›ld›klar› parçalar karfl›s›nda birleflmektedirler… Biz Türkiye’de iki gerici siyasi kamp›n varl›¤›ndan bahsederken bu noktay› da ak›ldan ç›karm›yoruz” yaklafl›m›n› ortaya koyarak konu özgülünde bilimsel tutumunu bir kez daha gösterir. Burada özellikle faflist devlet yap›lanmas›nda egemen s›n›flar›n esas ve tali olma çeliflmesinin yaratt›¤› kap›flmada, temel ve siyasi ve iktisadi yönelimin ve biçimin emperyalizme ba¤›ml›l›k iliflkisinden ziyade olmad›¤›n› gözden kaç›rmamak gerekir. Egemen s›n›flar›n devletin temel yöneliminde ve emperyalizmin icazeti eksenindeki
yönelimde sadece görünürde yaflanan kavgalar› ancak aldatmacad›r. Ya da hiçbir zaman kavgan›n esas yönünü bu oluflturmaz. Esas yön her zaman mekanizmaya hakim olma ve yönelimi uygulay›p en güçlü olma ve pastadan en fazla pay kapma savafl›d›r. ‹brahim gerici klikler karfl›s›nda komünist hareketin almas› gereken pozisyonu da diyalektik bir bütünlük içinde ortaya koyar. Bu gerici kliklerden birinden birini tercih etmenin söz konusu dahi yap›lamayaca¤›n› bir ön flart olarak görür. Gerici kliklerin düflman oldu¤unu ve bunlar› devirmek için mücadelenin temel oldu¤unu vurgular. Ama komünist hareketin bunlar aras›ndaki mücadeleye de gözünü yummayaca¤›na iflaret ederek “bu bo¤uflmadan kendi hesab›na azami derecede fayda sa¤lamak için, bunlar›n birbirine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olan› tecrit eder, ilk ve en fliddetli sald›r›lar›n› ona yöneltir, bu arada di¤er gerici kli¤in mahiyetini teflhir etmekten, onunla kendi aras›ndaki düflmanl›k çizgisini s›k› s›k›ya muhafaza etmekten de geri kalmaz. Bilir ki, hakim s›n›flar aras›ndaki bu bo¤uflma her an halka karfl› birleflmeye dönüflebilece¤i gibi bugün en gerici olan kli¤in yerini, yar›n di¤eri de alabilir. Bu gericiler aras›nda durmadan de¤iflen güç dengesine, iktidara hangi kli¤in hakim oldu¤una, iktisadi ve siyasi
him’den önceki, tüm küçük burjuva ve milli burjuva niteli¤indeki “marksist” patentli hareketlerin unuttu¤u bu ilkelere tam sadakattir söz konusu olan ayr›m. Yani tam bir s›n›f düflmanl›¤›, karfl›tl›¤› ve duruflu. Kuflkusuz bugün AB reformlar›n›, liberal ekonomi eksenli devletin kendini yap›land›rma sürecini ve bu süreçte yaflanan çeliflmelerin yaratt›¤› kap›flmalara karfl› do¤ru tutumu ‹brahim’in perspektifinden de¤erlendirmek elzemdir. Yaflanan süreci faflizmin dokusunun de¤ifltirilmesi olarak de¤erlendiren, bu eksende yaflanan çat›flmada sözde reformcu gözüken egemen kli¤e geçici de olsa nispeten ilerici politik bir misyon yüklemek tam da ülkemiz gerçekli¤inden kopukluk ve egemen s›n›flar›n her kanad›n›n gerici, faflist niteli¤ini gözden kaç›rmak olur. ‹brahim’in tutumu bugün yaflanan geliflmelere karfl› net tutumun ne olmas› gerekti¤ine de iflaret eder. ‹brahim’in temel ay›r›c› noktalar›ndan birisi de ülkemizdeki ulusal soruna yaklafl›m›d›r. Dönemin bütün ezberini bozacak bir tutumla ç›kar ‹brahim, kuflkusuz bu tutum bilimsel ve komünistçedir. ‹brahim ülkemizdeki ulusal sorunun esas›n›n (tamam›n›n de¤il) Kürt ulusal sorunu oldu¤unu belirtir. Kuflkusuz mesele Kürt ulusunun var oldu¤u tespiti ‹brahim’in fark›n› a盤a ç›karan olgu de¤ildir. ‹brahim’i ay›ran nokta s›n›f mücadelesinin geliflimine tesir eden çeliflmenin çözümlenmesi ve MLM temelde yaklafl›m›yla hayat bulur. Bu konuda Lenin ve Stalin’in temel eserlerini inceleyerek “Yaflas›n Kürt ve Türk halklar›n›n kardeflli¤i” gibi Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› çi¤neyen, yok sayan, Türk milliyetçili¤iyle beslenen tutumlardan ve bu sorunu görmezlikten gelen, temelde buna gözünü kapayan tüm yaklafl›mlar› ba¤r›nda bar›nd›ran “sosyalist”, “Marksist” küçük burjuva ve milli burjuva ak›mlardan köklü olarak ayr›l›r. Bu konuda da proletarya ideolojisinin bilimsel yaklafl›m›n› k›z›l bir bayrak gibi dalgaland›r›r. ‹brahim Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› kay›ts›z, koflulsuz savunmay› temel ilke olarak benimser, bunun flu veya bu gerekçelerle yok say›lmas›n›n tam karfl›tl›¤›n› temsil eder. Bu duruflu kuflkusuz MLM biliminin bir gere¤i olarak görür.
buhran›n mevcut olup olmamas›na ve benzeri flartlara ba¤l›d›r” yaklafl›m›n› ortaya koyar. S›n›fsal durufltan taviz vermeden, temel ilkeden sapmadan, meseledeki diyalektik ba¤lant›lar› gözden kaç›rmadan komünist bir durufl berrakl›¤› gösterir. ‹brahim’de ilkelerden taviz vermeden s›n›f ç›karlar›na hizmet edecek, meselenin esas yönünü bulup ç›karmaya çal›flan güçlü bir politik tutum bütün meselelere yaklafl›m›na adeta nüfuz etmifltir. ‹brahim bu temel ilkelere ba¤l› kalarak pratik tutumunu belirginlefltirir. ‹brahim’in bu yaklafl›m› kuflkusuz faflist devlet gerçekli¤i ve bu gerçekli¤in içinde teflekkül eden gerici egemen s›n›f kliklerinin hiçbir koflulda ilerici bir pozisyon ya da ittifak yap›lacak niteliklere haiz olamayaca¤›n›n temel kan›t›d›r. Egemen s›n›f kliklerinden herhangi birisi, söylemi ne olursa olsun, di¤er klikle çat›flmas›n›n düzeyi hangi boyutta olursa olsun s›n›fsal niteli¤ine uygun olarak iflçi s›n›f› ve emekçi halka karfl› düflman oldu¤unu bir an dahi unutmamaktad›r. ‹bra-
Ülke tarihinin her kesitinde ve bugün de kimi “sosyalist”, “Marksist” söylemli ak›mlarca emperyalizmin politikas›n› yönlendirmesi gerekçeleriyle bu hakka karfl› yönelen tutumlar›n bir karfl›tl›¤›n› oluflturur ‹brahim’in düflünceleri. “Bir milletin kendi kaderini tayin hakk›, emperyalizme alet olduklar› veya olabilecekleri iddias›yla k›s›tlanamaz veya ortadan kald›r›lamaz; böyle bir iddiayla bir milletin ezilmesi ve gadre u¤ramas› savunulamaz” diyerek durum ne olursa olsun bu hakk›n karfl›s›nda kay›ts›zl›¤› savunur. Ve bu durumda komünist hareketin görevlerini ve nas›l bir mücadele benimsemesi gerekti¤ini ortaya koyar. Komünist hareketin ulusun ayr›lmas›n› destekleyip desteklemeyece¤ine yönelik yaklafl›m›n› sosyal geliflmelerin proletaryan›n s›n›f ç›karlar›na, menfaatine olup olmayaca¤›na bakarak belirleyece¤ini belirtir. Yani yine temel ilkede tavizsiz ama politik tutumda nesnel gerçekli¤e göre bir diyalektik tutumdur söz konusu olan. (Devam edecek)
‹flçi-köylü’den “Önümüzde çetin ama flanl› mücadele günleri var!” Önder yoldafl›m›z›n Diyarbak›r ‹flkencehanelerinde katlediliflinin 36. y›ldönümünde birçok ilde ve bölge de çeflitli yürüyüfller, bas›n aç›klamalar›, piknikler, eylemler gerçeklefltirildi. Önder yoldafl›n b›rakt›¤› kavga ve direnifl bayra¤› yoldafllar›n›n, dostlar›n›n elinde, sloganlar›nda yank›land›, yüre¤inde yaflat›ld›. ‹brahim yoldafl bu y›l önceki y›llara oranla daha yayg›n ve kitlesel geçen eylemlerle an›ld›. Devrimci, ilerici ve demokrat birçok kurumun son birkaç y›ld›r ‹brahim yoldafl›n anmalar›na daha fazla ilgi gösterdi¤i dikkat çekmektedir. Bu durum elbette sevindirici bir geliflme olarak de¤erlendirilmelidir. Ankara, ‹stanbul, Mersin ve Çorum’dan çeflitli kurumlar›n biraraya gelerek ‹brahim’i mezar bafl›nda anmas› bu yan›yla oldukça anlaml›d›r. ‹brahim yoldafl›n Türkiye devrimci hareketi içinde önemli bir sayg›nl›¤› ve a¤›rl›¤› bulunmaktad›r. Yap›lacak eylem ve etkinliklerin devrimci, demokrat ve ilerici kurumlar›n kat›l›m› ile birlikte organize edilmesi bu enerjiyi a盤a ç›karacakt›r. ‹lkeli bir eylem birlikteli¤i çerçevesinde gerçeklefltirilen anmalar›n önemli bir moral ve motivasyon sa¤lad›¤› gözard› edilemez. Bu y›l gerçeklefltirilen anmalar›n birço¤unda böylesi örneklerin ortaya ç›kt›¤›n› söylemek abart› olmayacakt›r. ‹brahim yoldafl›n önemli bir s›çrama yaratarak ülkemizde devrimci hareketin temel birçok sorununda ortaya koydu¤u çözümlemelerinin dikkatle incelenmesi ve dile getirilmesi önemlidir. Öte yandan onun tezlerinin, siyasal tespitlerinin güncel politik geliflmelerle harmanlanarak ele al›nmas› önemli bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktad›r. Örne¤in, bugün ülkemizde Kürt Ulusal Hareketi’nin geldi¤i nokta ile ‹brahim yoldafl›n bu meseleye bak›fl› aras›ndaki ba¤ ile Kemalizm’e dair yürütülen güncel politik tart›flmalarla, onun bu tart›flmaya bak›fl›n›n birlikte ele al›nmas› ‹brahim’in daha iyi anlafl›lmas›n›, kavranmas›n› sa¤layacakt›r. ‹brahim yoldafl, ülkemizin can al›c› sorunlar›n› tahlil ederek ortaya bir sonuç ç›karm›fl, bir yol açm›flt›r. S›n›f mücadelesinin acil ihtiyaçlar›n› ‹brahim yoldafl›n temel tespitleri ile çözümlemek bu yolda ilerleyen ard›llar›n›n, yoldafllar›n›n omuzlar›nda bir görev olarak durmaktad›r. Önümüzdeki yaz aylar› bu yan›yla oldukça yüklü gündemleri bar›nd›rmaktad›r. Seçim sonuçlar› aç›klan›r aç›klanmaz, egemenlerin ilk icraatlar› y›k›m sald›r›lar›na yeniden bafllamak oldu. Sürpriz olmayan bu geliflmelere karfl› emekçiler de evlerine sahip ç›karak direnifli büyüttü. Bu direniflin en son ve belki de en etkili oldu¤u Alt›nflehir’de halk›n direnifli ile polis geri çekilmek zorunda kalm›flt›r. Mahallede adeta bir isyana dönüflen direnifl, egemenleri flaflk›na çevirmifl, devlet halk›n direnifli karfl›s›nda aciz kalm›flt›r. Daha önce ‹stanbul’da Bafl›büyük, Aydos, Karadolap’ta, Tuzla fiifa’da, ‹zmir’de Kadifekale, Kuruçeflme’de, Ankara’da Mamak ve Dikmen Vadisi’nde, Malatya’da Beyda¤›’nda yükselen direniflin atefli son olarak Alt›nflehir’de yand›. Egemenler cephesinden yap›lan haz›rl›klar semtlerde bu yaz›n oldukça s›cak geçece¤ine iflaret etmektedir. Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda milyonlarca insan evlerinden kopar›larak flehirlerin d›fl›na sürgün edilmek istenmektedir. Emekçilerin yaflad›¤› semtler sermaye için büyük bir rant alan› olarak görülmektedir. Ancak ifller hiç de kolay olmayacak. Emekçiler binbir emekle, al›nteri ile infla ettikleri evlerine sahip ç›karak egemenlerin korkusu olacakt›r. Birçok bölgede yaflanan örgütlü direnifl ve eylemler buna dikkat çekmektedir. Emekçiler y›k›m sald›r›s›na karfl› örgütlenmektedir. Y›k›mlara karfl› tek yumruk olarak hareket eden, birlik ve beraberli¤inden taviz vermeyen mahalle örgütlülüklerinin, direnifl komitelerinin bu mücadelede belirleyici bir role sahip oldu¤u aç›kt›r. Kitlelerin insiyatifinin a盤a ç›kt›¤›, kararlar›n kolektif olarak al›nd›¤› ve halk›n sahiplendi¤i bu komitelerin, örgütlülüklerin y›k›m sald›r›s›n›n püskürtülmesinde etkili bir silaha dönüfltürülebildi¤i yaflanan birçok örnekle de tecrübe edilmifltir. ‹flsizlik oran›n›n rekor düzeyinden inmedi¤i ülkemizde, yüz binlerce emekçinin bir yandan bar›nma hakk› gasp edilirken öte yandan yoksullu¤un ve açl›¤›n pençesine terk edilmektedir. Yüz binlerce insan maafllar›, k›dem ve ihbar tazminatlar› ödenmeden iflten at›lmaktad›r. Birçok yerde emekçilerin buna karfl› tepkisi, direnifli büyütmek olmaktad›r. Hak gasplar›na, iflten at›lmalara ve sald›r›lara karfl› mücadele yürüten iflçi ve emekçiler son günlerde önemli baflar›lara imza att›. Gaziosmanpafla’da Meha tekstil, Ümraniye Ihlamurkuyu’da fiirin Tekstil iflçileri, Mersin Liman›’nda Akan-sel iflçileri yürüttükleri onurlu mücadelenin sonunda zafere ulaflt›lar. Bask›lara, sald›r›lara ald›rmadan kararl› bir mücadele yürüten iflçiler direnifllerini kazan›mla sonuçland›rd›. ‹flçi s›n›f›n›n bu kazan›mlar› 15–16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli’nin y›ldönümünde küçük, mütevaz› ancak önemli ve anlaml› ad›mlar olarak görülmelidir. S›n›f mücadelesi önümüzdeki günlerde böylesi sahneleri çok daha fazla karfl›m›za ç›karacakt›r. Semtlerden, fabrikalara da¤lardan ovalara, s›n›f mücadelesi giderek keskinleflmektedir. Direnifl ve isyan alevleri giderek alazlanmaktad›r. Bu mücadelenin sadece içinde de¤il tam da merkezinde yer almak ideallerimize en uygun tutum olacakt›r. S›n›f mücadelesine etkili müdahalelerde bulunman›n baflka bir yolunun olmad›¤› aflikârd›r. “ Önümüzde çetin ama flanl› mücadele günleri var. S›n›f mücadelesinin denizine bütün varl›¤›m›zla at›lal›m!” (‹brahim Kaypakkaya)
Emperyalist-kapitalist sistemin doymak bilmeyen kâr h›rs›n›n sonucu olarak ortaya ç›kan ekonomik krizin etki alan› giderek geniflliyor. Beraberinde getirdi¤i y›k›m›n faturas› ise, emekçi y›¤›nlar aç›s›ndan her geçen gün a¤›rlafl›yor. Sistemin kendi yaratt›¤› bu kriz, tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkemiz emekçi y›¤›nlar›n›n yaflam koflullar›n› da her geçen gün daha da a¤›rlaflt›r›yor. Art›k ötelenemez hale gelen kriz derinlefltikçe, sermaye kesiminin krizden ç›kmak için yapt›¤› hamleler de krizin a¤›rl›¤›na paralellik arz ediyor. Sistemin krizinin derinleflti¤i her dönemde oldu¤u gibi, bu dönemde de emperyalistlerin krizin faturas›n›, IMF, DB gibi emperyalist oluflumlar arac›l›¤›yla, emperyalist merkezlerden sömürge, yar›-sömürge ülkelere kayd›rma çabalar›na tan›k oluyoruz.
muoyunda kabul edilecek argümanlarla sunulmas› ve kabullendirilmesi sorunudur. IMF ile yap›lan her anlaflman›n bir öncekinden daha a¤›r koflullar içerdi¤i zaten öteden beri bilinmektedir. Ancak bu süreçte yap›lacak olan anlaflman›n bu zamana kadar yap›lanlardan daha da kapsaml› sald›r›lar› içerece¤i, IMF’nin kriz sürecinde çok say›da ba¤›ml› ülkeyle yapt›¤› anlaflmalardan da görülmektedir. Ço¤u eski do¤u blo¤u ülkesi olan bu ülkelere dayat›lan IMF anlaflmalar›n›n sonucu, bu ülkelerin emekçi y›¤›nlar› aç›s›ndan alt›n-
uygulamalar›n hayata geçirilmesi yönlü yo¤un bir çaba içinde olmufllard›r. Bu süreç onlar aç›s›ndan tam bir f›rsat olmufltur. Kriz onlara uzunca zamand›r talep ettikleri hak gasp› sald›r›lar›n›, hem de hiç olmad›k kadar hayata geçirmenin f›rsat›n› sunmaktad›r. Ve bu sald›r›lar›n› da flu süreçte pervas›zca hayata geçirmekten çekinmemekteler. IMF ile anlaflman›n bir an evvel gerçekleflmesi için bast›rmalar›n›n esas nedeni krizi tam bir
p › k › y i y i k s e ç e Sür Ekonomik-sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n üzeri, ›rk-
Krize “çare” IMF! Ekonomisine kuruluflundan bu yana IMF politikalar› yön veren Türkiye’nin de, krizin emperyalist merkezlerden kayd›r›lmaya çal›fl›ld›¤› ülkeler aras›nda olmas›, hatta ilk s›ralar›nda yer almas› haliyle kaç›n›lmaz oluyor. Ancak, krizin daha hissedilmeye baflland›¤› ilk dönemlerden itibaren gündemde olan yeni Stand By anlaflmas›n›n içeri¤i henüz netlefltirilebilmifl de¤il. Seçimler öncesi bafllayan görüflmeler, seçimlerin ard›ndan daha s›klaflt›r›lsa da, kamuoyuna sunulan bir anlaflmadan söz edilemez. IMF ile yap›lacak anlaflmay› “kurtar›c›” olarak gören sermaye kesiminin tüm bast›rmalar›na ra¤men, AKP hükümetinin bu yönlü ad›mlar›n› sonuca tafl›mad›¤› görülüyor. AKP’nin bu sözde ayak direyen yaklafl›m›n›n elbette kendince nedenleri yok de¤il. IMF ile yap›lacak olan anlaflmadan do¤acak olan ekonomik sonuçlar›n, genifl emekçi y›¤›nlar üzerinde yarataca¤› etkinin, ne düzeyde bir y›k›c›l›kta olaca¤› çok iyi bilinmektedir. AKP, seçimlerde u¤rad›¤› hezimetin, IMF’nin kriz program› kapsam›nda hayata geçirmek zorunda kalaca¤› sosyal y›k›m sald›r›lar› ile daha da büyüyece¤i kayg›s› tafl›maktad›r ve bu “kayg›” kesinlikle bofl bir kayg› de¤ildir. Ancak hükümet, gerek sermayenin “IMF ile anlaflma olmazsa ekonomi derinden etkilenir” yönlü bast›rmas›ndan, gerekse ba¤›ml›l›¤›n gere¤i olarak, elinin IMF ile anlaflmaya mahkum oldu¤unu bilmektedir. Sorun bir yandan da, IMF’nin dayataca¤› a¤›r bir sosyal y›k›m› da içeren program›n ka-
ç› –floven dalgan›n yükseltilmesi, baflta olmak üzere, bir dizi fiili sald›r›yla, sistemi yeniden yap›land›rmaya dönük operasyonlarla örtülmeye çal›fl›lsa da, örtü giderek dar gelmektedir.
yeniyi infla etmeyi dayat›yor! dan kalk›lamaz bir yükü de beraberinde getirmekte gecikmemifltir. IMF’nin, verdi¤i krediler karfl›l›¤›nda dayatt›¤› kriz program›, en baflta da kamu harcamalar›na getirilen kesintilerde ifadesini bulmaktad›r. Sa¤l›k, sosyal güvenlik vb. giderlerin eskisine oranla daha da k›s›tlanmas›, çal›flanlara dönük yeni vergilerin getirilmesi, var olanlar›n yükseltilmesi gibi uygulamalar kaç›n›lmaz olacakt›r. Ancak IMF ile yap›lacak anlaflman›n, sermayeyi ilgilendiren boyutu bunlar de¤ildir. Aksine, onlar zaten bugüne kadar bu vb.
S›n›fsal Yaklafl›m ULUSAL SORUNDA PUS, “FIRSAT” YILINDA PUSU! Abdullah Gül’ün yarg›lanmas›na yönelik Sincan’dan gelen “yarg› sürprizi”ni Kürt Sorunu ile ilgili “aç›l›m”a yönelik bir tavra ba¤lamak, komplo senaryolar›yla kafay› bozmak olabilir ama gelifligüzel bir tutum olarak nitelemek de ak›ll›ca de¤ildir. Zira klikler aras›nda Ergenekon davas› vesilesiyle hem yarg› alan›nda uzant›s› ba¤lam›nda hamleler sürmekte hem de “aç›l›m”la ilgili tam da Gül’ün bahsine uygun biçimde egemenlerin di¤er aktörleri ses vermektedir. Bunlardan ilk verdi¤i tepki beklendi¤i üzere olumsuz olan CHP yak›n temaslara geçmekle kalmam›fl, flimdi daha “s›cak” sözler sarf etmeye bafllam›flt›r. Kamuda zihniyet de¤iflimi, pozitif ayr›mc›l›k, dil enstitüleri, “terörü” gündemden düflürerek af gibi bafll›klar, 20 y›l önceki “Güneydo¤u Raporu”nu günceller mahiyettedir. Baykal’la Abdullah Gül’ün son görüflmelerinde bu konu üzerinde “özel” olarak durduklar› daha net ortaya ç›kmaktad›r. Daha önce (2005) Kürt sorununda “ç›k›fl” yapmakla beraber, son iki y›l içerisinde “ya sev ya terk et” noktas›nda gezinen (“Biz ne dedik? Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karfl› ç›kt›lar. Bu-
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
29 May›s-11 Haziran 2009
na karfl› ç›kan›n Türkiye’de yeri yok. Buyursun istedi¤i yere gitsin.” 02.11.08) ve el s›kmama konusunda “ilkeli” Tayyip’in “iyi fleyler olacak” sürecinin bafl aktörü olmas› gerekti¤i çok geçmeden ortaya ç›kt›. Yaklafl›k 6 ay önce Vecdi Gönül söyledi¤inde k›yametler kopar›lan meseleyi bir özelefltiri tarz›nda, kendi politik konumlan›fllar›na da uygun biçimde dile getirdi. V. Gönül, “Düflünün Ege’de Rumlar devam etseydi veya Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba böyle bir milli devlet olabilir miydik?” (10.11.08) demiflti. Oysa bayra¤› farkl› bir misyonla eline alan ayn› kabinenin bafl› Tayyip bugün flunlar› söyleyecekti: “Y›llarca farkl› etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazand›k m›? Akl›selimle bunlar düflünülmedi. Bu asl›nda faflizan bir yaklafl›m›n neticesiydi. Bu hatalara zaman içerisinde zaman zaman biz de düfltük. Ama akl›selimle düflününce,’fluralarda ne gibi yanl›fllar yapt›k’ diye flöyle bir bafl›m›z› iki elimizin aras›na ald›¤›m›zda hakikaten ne yanl›fllar yapm›fl›z diyorsunuz.” (23.05.09) B. Atalay’›n Karay›lan’›n sözlerine önem atfetti¤ine dair yorumlarda bulunarak demokratik sürecin ifllemesi gerekti¤inden söz etmesi ve ad›m
f›rsata çevirmek, kârlar›n› bu süreçte daha da katlamak istemeleridir. Sermaye ayr›ca IMF’den al›nacak olan krediye gözünü dikmifltir. Bu krediden aslan pay›n›n kendilerine düflece¤ini çok iyi bilmektedir.
Krize çözüm: Halk tüketime ça¤r›l›yor! Sermaye kurulufllar› “ekonomik küçülmeyi engelleme” bahanesine s›¤›narak, “krize çözüm” ad› alt›nda bir dizi hamle gerçeklefltirmeye devam etmekteler. Onlara bu yönlü çabalar›nda en büyük destek ise, emekçi y›¤›nlar› sisteme yedekle-
atma konusundan bahsetmesi (22.05.09), C. Çiçek’in “2009 çözüm için f›rsat y›l›” diyerek muhalefete “herkes heybesinde ne varsa iyi niyetle ortaya koymal›, birbirimizi ihanetle suçlayarak bir yere varamay›z” sözleriyle ça¤r›da bulunmas› (23.05.09), sorunla yak›n ilgili ve bilgili olan bir di¤er devlet flahsiyeti, M‹T müsteflar› Emre Taner’in görev süresinin 6 ay uzat›lmas›, sürecin ak›fl›na dair di¤er örneklerdendir. Her ne kadar tam da bu dönemde gündemleflen DTP’li milletvekillerin polis zoruyla ifadeye götürülmesi ya da bir biçimde dokunulmalar›/gözalt›na al›nmalar› tart›flmalar›, AKP’li Meclis Baflkan› ve ‹çiflleri Bakan› taraf›ndan “eski yanl›fllar tekrarlanmayacak” fleklinde uzlafl› ile sonuçland›r›lm›flsa da, DTP’ye yönelik operasyonun sonuçlar› ortadan kald›r›lmam›fl, onun devam› olarak sald›r› ve bask›lara son verilmemifltir. Üstelik kapatma davas› aç›k tutulmakta ve kapatma tehdidiyle parti(liler) üzerinde psikolojik bask› kurulmaya çal›fl›lmaktad›r. Daha önemlisi TSK’n›n faaliyetini –sald›r›lar›n›- yo¤unlaflt›ran tutumudur. Operasyonlar sürdürülmekte ve “etkisizlefltirilen” bilançosu yay›nlama hevesi devam etmektedir. Hasan Cemal’in röportaj›n›n hemen ard›ndan kimi liberal yazarçizer tak›m›ndan yükselen, ilk ad›m›n PKK’den gelmesi, silah› susturmas› ve kendisini “ispat etmesi” gerekti¤ine dair yorumlar genel bir kabul görmüfl de¤ildir. Bu durumun, sürecin geliflimine paralel daha da Ulusal Hareket lehine güçlenece¤i görülmektedir. A¤lar›n ne kadar h›zl› örüldü¤ü
menin araçlar› olan Sivil Toplum Kuruluflu (STK) ad› alt›ndaki kimi kurulufllardan ve de daha önemlisi sar›-reformist sendikalardan gelmektedir. Geçti¤imiz günlerde bafllat›lan “kriz varsa çaresi de var” bafll›kl› kampanya, bunun son örne¤ini oluflturmaktad›r. Halk y›¤›nlar›na dönük “Eve kapanma, pazara ç›k” slogan› ile bafllat›lan kampanya, halk› tüketime ça¤›rmakta! Amaç piyasan›n canlanmas›ym›fl! Sermaye örgütlerinin bafl›n› çekti¤i ve de kimi sendikalar›n aktif olarak içinde yer ald›¤› bu kampanya çerçevesinde yay›nlanan bildirgede, “tüm dünyada tüketimin düfltü¤ü, Türkiye ekonomisinin toparlanabilmesi için öncelikle iç piyasay› canland›rman›n flart oldu¤u” vurgulan›yor ve deniyor ki: “Bu krizi atlatmam›z› sa¤layacak fley, milli gelirimizin yaklafl›k yüzde 70’ini oluflturan hane halk› harcamalar›n› canl› tutmakt›r. Herkese sesleniyoruz, bu seferki özverinin ad› üreterek ve tüketerek ekonomiye can vermektir. Zaman, kendine güven ve cesaretle harekete geçme zaman›d›r. Zaman akl›m›z›, umutlar›m›z› coflkular›m›z› ortaklaflt›rma zaman›d›r. Zaman önce kendimize, sonra birbirimize güvenme zaman›d›r. Ekonomi istihdam, üretim ve tüketimden oluflur, biri olmazsa kriz kazan›r.”
Sendikalar›n içler ac›s› hali... TOBB baflta olmak üzere, çok say›da sermaye örgütünün yan› s›ra, Türk-‹fl ve Hak-‹fl gibi sendikalar›n da bulundu¤u baz› örgütler taraf›ndan organize edilen, bu sözde kampanya, Tüketiciler Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) baflta olmak üzere, bir çok kesimden tepki almakta gecikmedi¤i gibi, Türk-‹fl gibi sar›-reformist sendikalar›n içler ac›s› halini de ortaya serdi. Sermaye temsilcisi kimli¤i aç›k olan Hak-‹fl’i bir kenara b›rakarak, yer yer s›n›f›n temsilcisi olma iddias›yla ortaya ç›kmaya çal›flan Türk-‹fl’in tutumu üzerinde dural›m. Çünkü Türk-‹fl’in merkezi tutumu, az say›da da olsa, kendisine ba¤l› olan ve de s›n›f sendikac›l›¤›n›n hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› kimi flubeleri de ba¤lamakta, bunlar taraf›ndan bir sorgulanma ihtiyac› do¤urmaktad›r. Ç›¤ gibi büyüyen iflsizlikle birlikte üye say›s› h›zla düflen Türk-‹fl, emekçi kesimlerin artan yoksullu¤una, iflsizli¤e ve daha çal›flma yaflam›na dönük çok say›da ve de boyutlu sald›r›lara karfl› parma¤›n› bile oynatmad›¤› gibi, emekçilerin yoksullu¤uyla adeta alay edercesine bir tutuma girme cüretini de kendinde bulmaktad›r. Bu cüreti ise, evine ekmek bile götüremeyecek kadar yoksul-
aç›kt›r. Emperyalistler belli bir vadeye s›k›flm›flt›r. Irak’taki iflgalin ak›betine yönelik, Af-Pak plan›yla ilgili at›lan ad›mlardaki hesaplar ortadad›r. Bu sene –en çok bir y›l içerisinde- Kürt sorununa iliflkin gelmek istedikleri belli bir aflama söz konusudur. Bunun bölge ayaklar› bulunmaktad›r. “Kürt Konferans›”ndan bir tür dan›flma meclisi, bir vize merci gibi ifllev görmesi beklenmektedir. Bu yüzden de yemek piflmeden sofraya oturmak mümkün olamamaktad›r. Di¤er yandan egemenler sanki adil, demokratik, meflru bir çözüm peflindeymifl gibi, tam da bu s›rada Tamil ulusu ve LLTE (Tamil Ealam Özgürlük Kaplanlar›)’ye yönelik a¤›r katliam örnek gösterilmek suretiyle, çözüm konusunda “yöntem” tart›flmas› yapmak isteyenler ç›km›flt›r. Bunlar, 25 y›lda ortaya ç›kan tabloyu es geçmek bir yana, en son Y. Büyükan›t’›n bütün TSK’n›n Kandil’i “temizlemeye” yetmeyece¤ine dair itiraf›n› dahi görmezden gelmektedir (07. 05. 09). Tamil’de de hevesleri kursaklar›nda kalacakt›r. Bu, halk›n ve özgürlük savaflç›lar›n›n dünyada u¤rad›¤› ilk katliam, ilk soyk›r›m de¤ildir. Son kez de olmayacakt›r. Üstelik Tamil ulusunun çeyrek asr› aflan özgürlük kavgas› tam da bu katliamlar›n ba¤r›ndan do¤mufl ve serpilmifltir. Sri Lanka devletinin Tamil ulusuna ve LLTE’ye yönelik katliam›n benzerinin, Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik gerçeklefltirilmesinin özlemiyle yan›p tutuflanlar 25 sene boyunca hep oldu. Faflist Türk devleti koflullar çerçevesinde imha, inkar, asimilasyon, bask›,
laflm›fl olan emekçileri, sermayeyi kurtarma ad›na tüketime teflvik etmeye kadar vard›rabilmektedir. Evine ekmek götüremeyen emekçi say›s› ise her geçen gün artmaktad›r. ‹fiKUR’un aç›klad›¤› istatistikler, yani resmi a¤›zlardan yap›lan aç›klamalar bile, bu art›fl›n ne boyutta oldu¤unu gösteriyor. ‹fiKUR, Nisan ay›nda yap›lan iflsizlik baflvurular›n›n, geçen y›l›n ayn› ay›na göre % 51.50 artarak, 111 bin 623’e ç›kt›¤›n› aç›klamaktad›r. Yine ‹fiKUR’dan yap›lan aç›klamaya göre, kay›tl› iflgücü say›s›, geçen y›l›n ayn› ay›na göre 578 bin 932 kifli artarak 1.4 milyon kifli, kay›tl› iflsiz say›s› ise 532 bin 862 kifli artarak 1.27 milyon kifliye ulaflm›flt›r. Aç›klamada, baflvurular›n % 31.5’inin, 15-24 yafl aras›ndaki gençlerden olufltu¤u bilgileri de yer al›yor. Bu verilere bakarak söylenecek olursa, Türkiye’de her üç gençten biri iflsizdir. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) verilerine göre, Türkiye’de iflsizlik oran› % 15.5 düzeyine ulaflm›flt›r. ‹flsiz say›s›n›n 3.6 milyonun üzerine ç›kt›¤› da yine resmi a¤›zlardan aktar›lan bilgiler aras›nda. Gerçek rakamlar›n ise, verilen bu rakamlar›n çok üzerinde oldu¤u bilinmektedir. Yukar›da aktard›¤›m›z tablo, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n kriz bahaneli sald›r›lardan ne derece etkilendi¤ine, krizin emekçilerin omzuna her geçen gün daha a¤›r yükler bindirdi¤ine dair bir kesit sunmaktad›r. Tablonun bütünü ise, tahmin edildi¤inden daha vahim boyutlardad›r. Emperyalistler ve uflaklar›, s›n›fa ihanet içinde olanlar› da yanlar›na alarak, bu tablonun vahametini daha da a¤›rlaflt›rmak için, ellerinden geleni yapmaktad›r. Emekçi y›¤›nlar, tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkemiz co¤rafyas›nda da a¤›r bedeller ödemeye zorlanmaktad›r. Ekonomik-sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n üzeri, ›rkç›–floven dalgan›n yükseltilmesi, baflta olmak üzere, bir dizi fiili sald›r›yla, sistemi yeniden yap›land›rmaya dönük operasyonlarla örtülmeye çal›fl›lsa da, örtü giderek dar gelmektedir. Bu da, iflçi s›n›f›n› tarihi bir s›nava zorlamaktad›r. Ezenler ile ezilenler aras›ndaki mücadele, keskin bir dönemece girmifl bulunmaktad›r. Mücadelenin keskinleflmesi ve ezilen, sömürülen y›¤›nlar›n öfkesinin dizginlenemez bir hal alarak, eskiyi y›k›p yeniyi infla etmesi ise, insanl›k tarihinin engellenemez geliflme yasas›d›r!
y›ld›rma ve sindirme politikas›n› hep devrede tuttu ama bu kadar pervas›z bir boyuta tafl›ma konusunda iç ve d›fl dengelerden kaynakl› daha ileri gidemedi. E¤er flartlar uygun olsayd› hiç gözünü k›rpmadan onu da yapard›. Tarihi, hem de yak›n tarihi o konuda, de¤il Sri Lanka devletini, pek çok faflist devleti yayan b›rakacak “en vahfli” pratiklerle doludur. Üstelik bu soyk›r›m ve k›r›mlar›n büyük bölümü de Kürt ulusuna yöneliktir. Bugün sorunu egemen s›n›flar da belli bir “uzlafl›” çerçevesinde çözmek amac›yla tart›flma noktas›ndaysa, bunda Ulusal Hareket’in yürüttü¤ü silahl› mücadele ile geldi¤i bir aflama, elde etti¤i belli kazan›mlar oldu¤u gerçe¤i vard›r. Verilen kavga ile ödenen bedellerin karfl›l›¤› belli bir güç yarat›lm›fl, bu sayede pazarl›k flans› do¤mufl ve taraf olunmufltur. fiimdi de bunun sayesinde belli haklar al›nacakt›r. Sorun, gelinen aflama itibar›yla, bunlar›n (elde edilecek haklar›n) verilecek tavizler ve ödenen bedeller ile do¤ru orant›l› ve karfl›l›kl› olup olmayaca¤›d›r. Egemen s›n›flar, süreci bugüne tafl›yan savafl ve direnifl iradesini, ulusal mücadele azmini, birlik ve dayan›flma ruhunu k›rmak, tasfiye etmek amac›ndad›r. Bunun yolu, bu temelde örgütlenen ve flekillenen yap›y› ortadan kald›rmakt›r. Ulusal Hareketin belkemi¤i bu yap›d›r. Bunun parçaland›¤› ve da¤›t›ld›¤› koflulda, Hareket mevcut legal form içerisinde eritilerek yok edilecektir. Bir çevreden ibaret hale gelecek Hareket’i kontrol etmek ya da baflka bir deyiflle düzene eklem-
lemek oldukça kolayd›r. Faflist Türk devleti ulusal sorunun gerçek manada çözümünden hiçbir koflulda yana olmaz. Bu onun varl›k sebebine ayk›r›d›r. Zira ulusal sorunun varl›k nedeni, yarat›c›s› olan egemenler, kendi s›n›f ç›karlar›ndan taviz verecek bir konum almazlar. Bu konuda zorland›klar› her aflama, demokratik “aç›l›m” süreçlerine ba¤l› olarak belli haklarla kendini göstermifl ve burjuva demokratik devletlerdeki hak kataloglar›nda karfl›l›k bulmufltur. Bunun ça¤›m›zda bat›l› emperyalistler nezdinde ulaflt›¤› son durak, az›nl›k haklar› kapsam›ndaki “çerçeve sözleflme”de s›ralanan “kültürel haklar”d›r. Kolektif-toplumsal kullan›m› dahi olmayan (ya da s›n›rl›), bu kültürel haklar, “uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk›”n›n yerine ikame edilmifltir. Ülke ve bölge özgülünde daha ileri gidip, yerel yönetimlerde k›smi özerklik veya yetki genifllemesi ile beraber bu haklar›n kulland›r›lmas›yla “sorun” ya da baflka bir deyiflle pazarl›k farkl› biçimde de halledilebilmektedir. ABD ve AB’li emperyalistlerin faflist Türk devletine yapt›rmaya çal›flt›¤› “çözüm” bu zemin üzerinde flekillendirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu zeminde bile burjuva demokratik yap›s› olmayan bir devletin ucube bir “haklar” kategorisi ile sürece flekil verebilece¤i hesaplanmak zorundad›r. Baflta Ulusal Hareket ve onun tutumuna ba¤l› olarak devrim ve demokrasi güçlerinin karfl› karfl›ya oldu¤u sorun bu merkezde görüntü vermektedir…
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
29 May›s-11 Haziran 2009
“Sessiz kalmak, “sivri” ve sendikal› olmamak iflten at›lmaya engel de¤il!” ATV-Sabah direniflçileri 16 May›s Cumartesi günü saat 19.00’da coflkulu ve kararl› direniflleri, nefleli ve sempatik tav›rlar›, grevdeki di¤er iflçilerle olan samimi ve
çizen fi›k, “Daha ne kadar susacaks›n?” diyerek aç›klamas›n› sonland›rd›.
ile Y›ld›z Teknik Üniversitesi ö¤rencileri ve Dudullu Sanayii Sitesi’ndeki Entes Fabrikas›’ndan kriz bahanesiyle iflten at›lmas› üzerine direnifle geçen Gülistan Haba-
k›lar› dile getirdiler.
Entes iflçisi
Yaflas›n
yaln›z de¤ildir!
iflçi-ö¤renci
YTÜ ö¤rencilerinin ard›ndan Entes’ten at›lan Gülistan Habatan da söz ald›. Kriz bahanesiyle iflten at›lanlar konvoyuna eklenen Habatan “‹flimi geri istiyorum. Bu yüzden de Emine ablay›
dayan›flmas›! Ahmet fi›k’›n ard›ndan söz alan YTÜ ö¤rencileri, üniversitelerinde haklar›nda aç›lan soruflturma-
?
Daha ne kadar susacaks›n
örnek gösterilebilecek dayan›flmalar› ile Taksim Meydan›’ndayd›lar. Her hafta oldu¤u gibi bu hafta da s›n›f kardefllerini yaln›z b›rakmayan Kurt-‹fl, ‹mes, Desa, Cem Öztafl Matbaas› iflçilerinin yan›s›ra coflkulu sloganlar›yla dikkat çeken “E¤itim hakk›m›z engellemez” yaz›l› gömlekleri
lardan bahsettiler. “Geçen dönem okulumuzda düzenlenen ‘Kariyer Paneli’ ad› alt›nda üniversitemize gelen silah üreticilerine tepki gösterdi¤imiz için 1 ay uzaklaflt›rma ald›k. Sonras›nda yerel seçimlerle ilgili düzenlemeye çal›flt›¤›m›z panele izin verilmedi, bu yüzden de bir 1 ayl›k uzaklaflt›rma daha ald›k. En son 2-3 Nisan’da okulumuzda gerçekleflen faflist sald›r›lara ‘karfl› koymaktan’ uzaklaflt›rma ald›k” diyerek kendilerine yönelik bas-
tan da destek verdi. Galatasaray Lisesi önünde TGS ad›na bas›n metnini Ahmet fi›k okudu. ATV-Sabah’tan at›lan ancak direnifle kat›lmayan meslektafllar›na hitaben haz›rlanm›fl aç›klamada sessiz kalman›n, “sivri” ve sendikal› olmaman›n iflten at›lmaya engel olmad›¤›n›n alt›n›
Direniflçiler 23 May›s’ta eylemlerinin yüzüncü gününde Balmumcu’daki ATV-Sabah binas› önünde 100 dakikal›k oturma eylemi gerçeklefltirildi, ard›ndan tek s›ra
kamuoyunu yan›ltma hamleleri sürüyor Bir y›l› aflk›n süredir direniflte olan Desa iflçileri, direniflteki karal›l›klar›n› korurlarken, Desa patronunun sendika düflman› tutumunda ise bir de¤ifliklik yok. Desa direniflindeki son geliflmeleri ö¤renmek için Deri-ifl Sendikas› E¤itim Uzman› Engin Çelik ile görüfltük. Çelik 20 May›s tarihinde Desa patronu ile Deri-‹fl Sendikas› aras›nda bir görüflme gerçekleflti¤ini, ancak bir sonuca var›lamad›¤›n› aktararak bafll›yor. Düzce’deki direniflin 387., Desa’n›n Sefaköy’de bulunan fabrikas› önünde direniflini sürdüren Emine Arslan’›n direniflinin 327. gününde yapt›¤›m›z görüflmede, Desa patronunun sendika düflman› tutumunu, avukatlar› arac›l›¤› ile yapt›¤› son görüflmede de sürdürdü¤ünü ö¤reniyoruz. Çelik, patronun “‹flçilerin paras›n› vereyim. Baz› iflçileri alay›m, sendikayla oturup bir bas›n aç›klamas› yapal›m” teklifiyle geldi¤ini aktar›yor. Desa patronunun talebi sadece bu-
Emekçinin gündemi Örgütlenmeye dair sorun ve tart›flmalar ‹flçi s›n›f› ve emekçilerin örgütlenme faaliyetlerinde do¤ru politika ve araçlara dair tart›flmalar her dönem yeni ihtiyaçlar temelinde ortaya ç›k›yor. S›n›f mücadelesindeki geliflmelere ve bu geliflmelerin ekonomiye ve toplumsal iliflkilere etki derecesine göre bu ihtiyaçlar farkl›l›klar tafl›yabilir. Bugün ekonomik kriz sürecinin bu anlamda birçok yeni ihtiyac› ve tart›flmay› ortaya ç›karaca¤› görülüyor. Çünkü en baflta emperyalistkapitalist sistemin küresel krizleri sermayenin bilefliminde, üretim süreçlerinin örgütlenmesinde ve eme¤in yap›sal özelliklerinde önemli de¤ifliklileri beraberinde getirirler. Tarihe bakt›¤›m›zda her büyük kriz sonras›nda üretim süreçlerinde yeni
Direnifl yüzüncü gününde!
Desa patronunun
Meha’da direnifl ve zafer Gaziosmanpafla’da kurulu bulunan Meha Tekstil’de alacaklar› ödenmeden ifllerine son verilen ve direnifle bafllayan iflçilerin yürüttü¤ü mücadele zaferle sonuçland›. Meha Giyim patronu Habib Kuruahmet’in fabrikadaki makineleri polis zoruyla kaç›rmas›n›n ard›ndan, Meha Giyim’in fason ifllerini yapt›¤› LC Waikiki’yi hak alma mücadelesinin hedefine koyan Meha iflçileri, verdikleri kararl› mücadelenin sonucunda LC Waikiki’yi masaya oturmak zorunda b›rakt›. Meha Giyim iflçileri, LC Waikiki ma¤azalar› önünde aylard›r yürüttükleri mücadele ile kamuoyu oluflturmay› baflard›. Bunun sonucunda patron iflçileri muhatap olarak kabul etmek zorunda kald›. Yap›lan ilk görüflmelerde patron iflçilere LC Waikiki ma¤azalar› önünde gerçeklefltirilen eylemlerin bitirilmesi flart›yla alacaklar›n›n yüzde 50’sini vermeyi teklif etmiflti. Meha iflçileri bu teklifi kabul etmeyerek alacaklar›n›n tamam›n› istedi. Sonras›nda devam eden görüflmelerde patron, direniflçi iflçilerin alacaklar›n›n yüzde 65’ini, direnifle kat›lmayan iflçilerin ise sadece içerideki maafl alacaklar›n› vermeyi kabul etti. 19 May›s günü son defa direnifl çad›r›na gelen iflçiler davul zurna eflli¤inde halay çekerek, sloganlarla zaferi kutlad›lar. Büyük ço¤unlu¤u kad›n iflçilerden oluflan Meha Tekstil iflçilerinin bu zaferi iflten at›lan ve alacaklar› ödenmeyen binlerce iflçiye umut oldu. (‹stanbul)
örnek alarak fabrika önünde direnifle bafllad›m” dedi. Eylem sloganlarla sona erdi.
birçok modelin ortaya ç›kt›¤› görülür. Kuflkusuz ki bu yeni üretim modellerini tetikleyen temel etken s›n›f mücadelesi, baflka bir deyiflle de iflçi s›n›f› ve ezilenlerin mücadeleleridir. Sermaye, sömürüsünü devam ettirebilmek ve daha da yo¤unlaflt›rabilmek için sürekli olarak üretim süreçlerinde de¤iflikliklere gitmeye ihtiyaç duymaktad›r. Üretim süreçlerindeki ciddi her de¤ifliklik, s›n›fsal mücadele alan›nda da yeni politika ve araçlara ihtiyaç do¤urur. Bugün ülkemizde on y›llard›r uygulanan politikalar sonucunda; iflçi s›n›f›n›n a¤›rl›kl› bir bölümünün küçük atölyelerde ve tafleron iflletmelerde çal›flt›¤› bir gerçeklikle karfl› karfl›yay›z. Tek bir mal›n üreti-
nunla s›n›rl› kalmam›fl elbette. Sendikan›n kabul etmedi¤i bir dizi talebi daha s›ralam›fl. Bu taleplerden biri de, uluslararas› kampanyan›n durdurulmas› olmufl. Bu süreçte 7 trilyon zarar etti¤ini söylemifl. Çelik, patronun sendika ile yapt›¤› bu görüflmeleri samimi bulmad›klar›n› söylüyor ve diyor ki: “Patron ‘Sendika ile görüflüyorum, iflçileri ifle al›yorum’ havas› yaratarak, kamuoyunu yan›ltmak istiyor. Gerçekte ise hiçbir talebimizi karfl›lamayarak, sendika düflman› tutumunu sürdürüyor. Birlikte bas›n aç›klamas› yapmak istemesi de bu yan›ltmaya dönük tutumunun bir parças›d›r.” ‹flçilerin direnifllerini ayn› kararl›l›kla sürdürdü¤ünü ve kendilerinin de sendika olarak, taleplerinden geri ad›m atmayacaklar›n› da sözlerine ekleyen Çelik, uluslararas› kampanyan›n da devam etti¤ini ve Desa patronunu oldukça rahats›z eden geliflmelerden birinin de bu oldu¤unu söylüyor. (Kartal)
minde dahi birçok iflletme ve alan›n devreye girdi¤i koflullarda iflçi s›n›f›n›n organik birli¤inin zay›flamas› do¤al bir sonuç olarak ortaya ç›k›yor. ‹flçi ve emekçilerin büyük oranda farkl› alan ve iflletmelere serpifltirilmifl olmas› yan›nda egemenlerin yasal düzenlemelerle bu durumu daha da pekifltirdi¤i, her bir üretim alan›n› kendi içerisinde farkl› yasalara tabi k›ld›¤› görülüyor. ‹flçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›n son dönemde daha da yo¤unlaflan baz› temel bafll›klar› bulunuyor. Ücretlerdeki düflüfl, sosyal halklar›n t›rpanlanmas›, çal›flma sürelerinin uzat›lmas›, iflten ç›karma ve ücretsiz izinler gibi birçok sald›r›y› güncel ve somut olarak belirtebiliriz. Yine örgütsel alanda devrimci ve demokrat sendika flubelerine sald›r›lar belirtilebilir. Ancak daha genel kapsaml› de¤erlendirdi¤imizde iflsizlikteki devasa art›fllar ve esnek üretim sisteminin uygulama alan›n›n çok daha geniflletilmesi göze çarp›yor. Bu iki
halinde her zamanki eylem yerine yüründü. Eylemde direniflçi 10 iflçi ad›na yap›lan aç›klamada direniflin 100. gününde ATV-Sabah patronlar›n›n insan yüzüne bakamad›klar› grevle yüzleflmek zorunda kald›klar› dile getirildi. Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Atilay Ayçin ve Türk-‹fl 1. Bölge temsilcisi Faruk Büyükkucak’ta söz alarak grevle dayan›flma duygular›n› dile getirdi. Eylemin ard›ndan kitle buradan art›k gelenekselleflen Cumartesi eylemlerinin yap›ld›¤› adrese do¤ru yola ç›kt›. Saat 19.00’da Taksim Tramvay dura¤›nda biraraya gelen grevci gazeteciler ve onlara destek veren kurumlar Galatasaray Lisesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda patronun yüzsüzlü¤üne dikkat çekilirken grevin sonuçlar› ile yüzyüze gelmekten kurtulamayacaklar› belirtildi. Key Tekstil’den at›lan bir kad›n iflçi de patronun makineleri kaç›rarak fabrikay› kapatt›¤›n› söyledi. Eylem sona ermiflti ancak coflku, türküler ve ›sl›klarla sürdü. Yüzüncü gündü, yüz ak› bir eylemdi… (‹stanbul)
Üyelerinden Türk-‹fl’e T‹S uyar›s› Türkiye Maden ‹flçileri Sendikas› Ege Bölgesi fiubesi üyeleri patron ile yapt›klar› T‹S’e duyars›z kalan konfederasyonlar› Türk-‹fl’i uyard›. Manisa’n›n Soma ‹lçesi sendika binas› önünde bir araya gelen Türkiye Maden ‹flçileri Sendikas› Ege Bölgesi fiubesi üyeleri Toplu ‹fl Sözleflmesi’nin (T‹S) hayata geçirilmesi talebiyle 13 May›s tarihinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Maden-‹fl Sendikas› Ege Bölgesi fiubesi Baflkan› Tamer Küçükgençay, Türk ‹fl’in art›k suskunlu¤unu bozmas›n› istedi. T‹S’in 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren resmiyette bafllad›¤›n› hat›rlatan Küçükgençay, “Yetki al›nd›ktan sonra 26 fiubat’ta ilk oturum gerçekleflti. Yap›lan 5 oturum sonras› 8 madde d›fl›ndaki maddelerde anlaflma sa¤land›. 26 Nisan tarihinden itibaren arabulucuya gitti. Arabulucu tayinleri beklenmektedir. Ücretle ilgili bölümleri konfederasyonumuz Türk-‹fl görüflecektir. Ancak biz görüflmelerin a¤›rdan al›nd›¤›n› düflünüyoruz” dedi. Türk-‹fl yöneticilerine seslenen Küçükgençay, “Art›k bekleyecek zaman›m›z kalmad›” dedi. (H. Merkezi)
noktan›n, sömürünün yo¤unlaflt›r›lmas›nda ve iflçi s›n›f›n›n örgütlenme çal›flmas›na yönelik sald›r›larda oynad›¤› rol hemen herkesçe fark edilmekte ve bilinmektedir. Fakat bu gerçe¤e iliflkin s›n›f ve emekçiler cephesinde henüz etkili bir ç›k›fl ya da çözüm gelifltirilebilmifl de¤ildir. Tabii ki bunun kolay çözümlenebilecek bir sorun olmad›¤› da bir gerçektir. ‹flçi s›n›f›n›n organik birli¤inin zay›flat›ld›¤›; devrimci ve demokrat flubelerin etki alan›n›n s›n›rland›¤› ve genifl emekçi kesimlerin iflsizlikle yüzyüze geldi¤i koflullarda, s›n›f› biraraya getirebilmenin ve s›n›fsal örgütlenmeleri büyütebilmenin yollar› daha da önemli hale gelmifltir. Bu yan›yla Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in program tart›flmalar› kapsam›nda ortaya koymaya çal›flt›¤› politikalara, örgütlenme alan ve araçlar›na iliflkin tespitler ilgilenilmesi gereken bir nitelik tafl›yor. Örgütsüz ve güvencesiz olarak çal›flan, s›n›fsal çe-
Çapa iflçileri kazand› Çapa K›z›lay Kan Merkezi’nde çal›flma koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas› ve buna ba¤l› olarak gerçekleflen hak gasplar›na karfl› sa¤l›k emekçileri Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas›’na üye olarak grev karar› alm›fllard›. Grevleri boyunca sürgün ve çeflitli bask›lara karfl› direnifl kararl›l›¤›ndan asla taviz vermeyen sa¤l›k emekçilerinin yaklafl›k 6 ay süren direnifli Sirkeci 9. ‹fl Mahkemesi’nde gerçekleflen dava ile karara ba¤land›. 13 May›s Çarflamba günü gerçekleflen duruflmada iflçilerin ifle geri iade karar› kesinleflirken patronun karara uymamas› halinde tazminat ödemesine karar verildi. (‹stanbul)
Türk-‹fl AKP’yi protesto etti Türk-‹fl’e ba¤l› Belediye-‹fl Sendikas›, üyelerinin AKP’li Kocaeli Büyükflehir Belediyesi yetkilileri taraf›ndan bask› ve tehdit zoruyla Hak-‹fl’e ba¤l› Hizmet-‹fl Sendikas›’na üye yapt›r›ld›¤›n› belirterek AKP’yi protesto etti. Merkez Bankas› önünde biraraya gelen Türk-‹fl’e üye 5 bin iflçi, ‹nsan Haklar› Park›’na kadar yürüdü. Burada aç›klama yapan Türk-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Kumlu, AKP’nin hükümet oldu¤u günden bu yana Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalara efli benzeri görülmemifl bir sald›r› düzenledi¤ini belirtti. Hak-‹fl’in kuruldu¤u günden bu yana öz gücüyle üye say›s›n› art›rmakta zorland›¤›n› söyleyen Kumlu “Hak-‹fl’e ba¤l› sendikalar, yandafl sendika kontenjan›ndan yararlanmakta ve Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar›n örgütlü bulundu¤u ifl yerlerine göz dikmektedir. ‹yice a盤a ç›kmaktad›r ki, bu Türk-‹fl’e karfl› bafllat›lan bir operasyondur ve bu operasyonu Hak-‹fl, AKP’nin deste¤i ile yürütmektedir” diye konufltu. En son Kocaeli Büyükflehir Belediyesi iflçilerinin bask› ve tehditle bizzat Belediye Baflkan› ‹brahim Karaosmano¤lu’nun eliyle Hizmet-‹fl Sendikas›’na geçirildi¤ini belirten Kumlu, Kocaeli’de yaflanlar›n iflçilerin kendi iradeleriyle verdi¤i kararlar olmad›¤›n› söyledi. Hak-‹fl’in “üye çalarak” büyüdü¤ünü ifade eden Kumlu, bu büyümenin hormonlu ve hastal›kl› oldu¤unu söyledi. ‹flçinin kendi iradesi ile de¤il zorlama ile Hak-‹fl’e geçirildi¤ini vurgulayan Kumlu flöyle konufltu: “Türk-‹fl bu gün kaybetti¤i üyelerini yar›n geri alacakt›r. Siyasi müdahale sendikalaflman›n ruhuna ayk›r›d›r. Bu gün siyasi müdahale ile birilerine vasilik yapanlar, sürdürdükleri politikalar›n konu mankenini belki bir süre için yarat›rlar ama hür ve ba¤›ms›z sendikac›l›¤a el uzatman›n bedeli büyük olur.” (‹stanbul)
liflkileri yo¤un iflçilerin örgütlenmesine öncelik verilmesi ve iflsizlerin örgütlenmesine yo¤unlafl›lmas› gibi görüfller çok yeni olmamas›na karfl›n örgütlenmede yaflanan sorunlara karfl› bir yönelimi ifade etmesi bak›m›ndan önemlidir. Krizin etkisiyle, ilerleyen zamanlarda iflsiz nüfusun daha da artaca¤› ve en yo¤un sald›r›larla örgütsüz-güvencesiz iflçilerin karfl›laflaca¤› düflünüldü¤ünde iflsizlere ve hemen yan›bafl›ndaki örgütsüz-güvencesiz iflçilere yönelmenin gereklili¤i daha iyi anlafl›lacakt›r. DDSB’nin, yo¤unlaflaca¤› iflçi ve emekçi kesimleri somutlamaya çal›fl›rken emekçi mahallelerine iliflkin yapt›¤› vurgular da birçok aç›dan ilgiye de¤erdir. Hem iflsizlerin örgütlenmesinde hem de çal›flt›¤› alanlarda organik birli¤i büyük oranda parçalanm›fl iflçilerin örgütlenmesinde mahalleler önemli bir yere konmaktad›r. Emekçi mahallelerinin, ortak yaflam alanlar› olarak iflçilere ve iflsizlere ulaflmada ve onlar› s›n›f›n ortak
sorunlar› etraf›nda örgütlemede sa¤lad›¤› olanaklar belirtilerek bir örgütlenme zemini oluflturdu¤u ifade edilmektedir. Bu ortaya konulurken ayr›ca emekçi mahallerindeki çal›flmalar› iflçi s›n›f› içerisindeki faaliyetten kopuk ele alan anlay›fllar da elefltirilmektedir. Merkezine iflçi s›n›f›n› örgütlemeyi koymayan bir mahalle faaliyetinin, egemen sisteme karfl› kal›c› ve etkili sonuçlar yaratamayaca¤› ve kendi içerisinde k›s›rlaflarak amaçlarda bir deformasyona u¤rayaca¤› ise özellikle vurgulanmaktad›r. Örgütlenme çal›flmalar›na iliflkin tart›flma, e¤itim ve toplant›lar›n yap›lmas›, s›n›f mücadelesinde t›kan›kl›klarla karfl›laflt›¤›m›z süreçlerde önemli ve gereklidir. ‹flçi s›n›f› ve emekçilerde yeni hareketliliklerin bafl gösterdi¤i bir dönemde biz bunlar› örgütleyebilme yetene¤ine sahip de¤ilsek bu alandaki anlay›fllar›, yöntemleri ve araçlar› elefltiriye tabi tutmak bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktad›r.
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
29 May›s-11 Haziran 2009
Hoflgeldin bebek, grev nöbeti sende! Sendikalaflma faaliyetlerinden dolay› iflten ç›kart›lan E-Kart iflçilerinin bafllatt›¤› grev yaklafl›k bir y›ld›r sürüyor. E-Kart patronu, tüm bu süre boyunca sendikay› tan›mama tavr›n› korurken, E-kart iflçilerinin greve paralel olarak bafllatt›klar› hukuk mücadelesinde de neredeyse sona yaklafl›ld›. Temmuz ay›n›n ilk günlerinde görülecek olan karar duruflmas›n› heyecanlar bekliyor E-Kart iflçileri. ‹flçiler kararl›l›kla sürdürdükleri grevlerinin kazan›mla sonuçlanaca¤›na dair umutlar›n› büyütmeye devam ediyorlar. Greve ç›k›lmas›ndan bu yana içerde süren üye yapma giriflimlerinin meyvelerini almalar›, sendikaya üye olan iflçi say›s›ndaki art›fl da onlar›n umudunu büyüten etkenlerden. Bu uzun soluklu grev do¤al ola-
rak grevdeki iflçilerin yaflamlar›nda ciddi zorluklar› da beraberinde getirdi. Ancak bu zorluklar› güzellefltiren geliflmeler de yafland›. Grevi bafl›ndan beri kararl›l›kla sürdüren iflçilerden Mehmet’in, k›sa bir süre önce bir bebe¤i dünyaya geldi. Mehmet’in yeni do¤an bebe¤ini görmek için oturduklar› gecekonduya bir ziyaret gerçeklefltirdik. Belinay bebekle de iflte böyle tan›flt›k! Henüz bir ay›n› bile doldurmam›fl olan Belinay, annesi ‹lkay’›n kuca¤›nda karfl›lad› bizi. Ard›ndan sohbet etmeye bafllad›k. Her ikisi de çok genç olan Mehmet ve ‹lkay’a, anne-baba olman›n nas›l bir duygu oldu¤unu sorduk. Ama özellikle de greve do¤an bebe¤in yaflamlar›na nas›l bir etki yapt›¤›n›. 1.5 y›ll›k evli olan çift, bebekleri olmas›ndan elbette oldukça mutlu
Ziraat mühendislerine ilaç s›nav› Köylünün tar›msal üretimini desteklemek için hiçbir giriflimde bulunmayan devlet “tar›m› iyilefltirme” ad› alt›nda ilginç projelere imza at›yor. Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› tar›m arazileri sular alt›nda kalan, kurakl›kla bo¤uflan, girdi fiyatlar›n›n yüksekli¤inden dolay› üretim yapamayan köylülerin sorunlar›na çözüm aramak yerine ziraat mühendislerinin standart›n› “yükseltmeye” çal›fl›yor. Bakanl›k ziraat mühendislerinin tar›m ilac› satabilmeleri için yeni bir s›nava tabii tutulmalar›na gerek gördü. Bakanl›¤a göre y›llarca bu konuda e¤itim alan ziraat mühendislerinin tar›m ilac› reçetesi yazabilmesi için s›navdan yüz üzerinden 80 puan almalar› gerekiyor. Bakanl›¤›n flaflk›nl›k uyand›ran bu yeni uygulamas› ziraat mühendislerinin de tepkisi ile karfl›land›. Tar›msal ilaç sat›lan bayilerin önemli bir k›sm›n› ilkokul mezunlar›n›n oluflturdu¤u ülkemizde Bakanl›¤›n, ziraat mühendislerine olan ilgisinin nedeni henüz anlafl›labilmifl de¤il. Bu kesime yönelik bir e¤itim-denetleme yokken Bakanl›k ziraat mühendislerinin yeterli bilgiye sahip olmad›¤›na “üzülüyor”. Ayn› Bakanl›k her gün açl›k ve yoksullu¤un kuca¤›na daha fazla itilen, büyük flehirlere göç ederek iflsizler ordusuna kat›lan binlerce köylünün sorununa ise gözlerini kapat›yor. Konuya iliflkin bir bas›n aç›klamas› yapan Ziraat Mühendisleri Odas› Genel Baflkan› Gökhan Günayd›n, Bakanl›¤›n bu uygulamas›n› protesto ederek ziraat mühendislerinin ma¤dur edildi¤ini ifade etti. (H. Merkezi)
olmufllard›. Ancak bir y›la yaklaflan grev nedeniyle geçim s›k›nt›lar› had safhaya ulaflm›flt›. Bebe¤in gelmesiyle birHofl lik-
te en fazla zorland›klar› konu da maddi olanaks›zl›klar olmufltu. Bu olanaks›zl›klar, erken do¤an Belinay’›n, bu erken do¤uma ba¤l›
DDSB Kurultay öncesi son toplant›s›n› gerçeklefltirdi DDSB Haziran’da yapaca¤› kurultaya haz›rl›k toplant›lar›ndan bir tanesini daha 24 May›s Pazar günü ‹stanbul’da TMMOB binas›nda gerçeklefltirdi. Aç›l›fltan sonra slâyt gösteriminin de yap›ld›¤› toplant› üç gündem etraf›nda flekillendi. ‹lk gündemde, haz›rlanan sunum kapsam›nda yaflanan kriz ve krizin iflçi ve emekçilere nas›l yans›d›¤› konusuna, rakamsal sonuçlarla birlikte de¤inildi. ‹flçi ve emekçilerin bu sürece
nas›l bakmas› gerekti¤i sorusu etraf›nda örgütlenmeye ve bunun da saflar›n›n DDSB olmas› gerekti¤ine bir kez daha iflaret edildi. Ard›ndan daha önceki toplant›lardan ç›kan tart›flmalar ve elefltiriler ›fl›¤›nda yeniden ele al›nan DDSB program tasla¤› tart›flmaya aç›ld›. Programa iliflkin öneri ve elefltiriler farkl› bölgelerden gelen DDSB’lilerin yo¤un tart›flmas› ile devam etti. Üçüncü gündemde Belediye-‹fl 2 Nolu fiu-
be Baflkan› Hasan Gülüm “S›n›f Hareketindeki Geliflmeler, Örgütlenme Alan Ve Biçimleri” konu bafll›kl› ikinci bir sunum yapt›. S›n›f›n son süreçteki durumuna, iflçi s›n›f›na yönelik ideolojik sald›r›lara, önümüzdeki süreçte temel örgütlenme alanlar›na de¤inilerek örgütsüz, güvencesiz iflçiler ve iflsizler içerisindeki çal›flman›n öncelikli oldu¤una vurgu yap›ld›. Devam›nda ise sendikalar içindeki çal›flmalara, iflçi havza-
çok da gerçeklefltiremiyor Mehmet ve ‹lkay. Çünkü Mehmet grevde oldu¤u için, birkaç ay önce sigortas› dolmufl. “Uzman doktorlar›n muayene fiyatlar› çok yüksek. En az›ndan bizim karfl›lamam›z mümkün de¤il” diyor Mehmet. Ancak yaflad›klar› tüm bu olanaks›zl›klar, neredeyse bebe¤in yaflam›n› tehlikeye düflüren maddi s›k›nt›lar, ne Mehmet’in ne de efli ‹lkay’›n greve iliflkin tutumlar›n› etkilemifl. Mehmet’in grevi sürdürme noktas›ndaki kararl›l›¤›na efli de tam destek veriyor. Zaten greve ç›karlarken de, sendikal faaliyete kat›l›rken de birlikte karar vermifller. ‹lkay çal›flma yaflam›n›n bu tür zorluklar›na, emekli olmadan önce sendikal faaliyet sürdüren babas›ndan dolay›
lar›na, stratejik sektörlere ve tar›m iflçilerine de¤inilerek temel örgütlenme alanlar›na iliflkin baz› tespitler yap›ld›. Deri‹fl Sendikas› Genel Bflk. Musa Servi ise DDSB’nin yakalad›¤› s›n›f sendikac›l›¤›n›n Tuzla havzas›ndaki kazan›mlar›n›n hangi tarihsel pratiklerden ve hangi çal›flma yöntemlerini izleyerek bugüne ulaflt›¤›n› ortaya koyarak pratik görevlere iliflkin vurgularda bulundu. Ayr›ca k›smi olarak DDSB’nin eksiklerine dikkat çekerek süreç içerisinde yap›lmas› gerekenlere de¤indi. D‹SK Genel-‹fl Sendikas› Anadolu 1 Nolu fiube Baflkan› fiahan ‹lseven konuflmas›nda DDSB’nin as›l tart›flmas›
al›flk›n oldu¤unu söylüyor. “Eflimi de bunun için destekledim” diyor. Onlar yaflam›n zorluklar›na, mücadele ederek karfl› koyarlarken, efldost-akraba çevrelerinin kendilerini anlamakta zorland›klar›n› söylüyorlar. Hele de bebe¤in olmas›yla birlikte, “bu grev ne zaman bitecek? Mehmet grevi b›rak›p, gidip bir yerde çal›flsa ya” diyenlerin say›s› artm›fl. Çevrelerinin bu yönlü bask›lar› zaman zaman morallerini bozsa da, onlar y›lg›nl›¤a kap›lmamakta kararl›lar. Grevi sonuna kadar götürme noktas›nda tereddüdü olmad›¤›n› söylüyor Mehmet. Öyle görünüyor ki, greve do¤an Belinay bebek, grev nöbetini devralacak. Hofl geldin bebek; grev nöbeti sende! (Kartal)
gereken konunun pratik müdahaledeki zay›fl›k oldu¤unu belirterek birçok sorunun kayna¤›nda bunun yatt›¤›n› vurgulad›. Toplant›n›n geneline hâkim olan ise DDSB program tasla¤› üzerinden farkl› illerden gelen birço¤u çeflitli sendikalarda örgütlü DDSB’lilerin yo¤un ve üretici tart›flmalar› idi. Birçok aç›dan verimlilik tafl›yan tart›flmalar DDSB program›n›n ana hatlar› ile netleflmesini sa¤lad›. Toplant›n›n sonlar›nda serbest kürsü oluflturularak genel de¤erlendirmeler al›nd›. (‹stanbul)
Çay taban fiyat›na tepkiler büyüyor! Resmi rakamlara göre 204 bin çay üreticisini ilgilendiren yafl çay taban fiyatlar›, Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan Çaykur Genel Baflkanl›¤›’nda düzenlenen toplant› sonucunda 79 kurufl ve 11.5 kurufl da destekleme primi olmak üzere toplam 90.5 kurufl olarak aç›kland›. Fiyat›n bu kadar düflük tutulmas› üreticilerin tepkisini art›rd›. Yüzde 62’si Rize’de, di¤er k›sm› da Ordu, Trabzon ve Artvin’de bulunan çay üreticileri her sene fiyatlar› art›fl gösteren gübre ve zirai ilaçlar yüzünden oldukça zorlanmakta. Öyle ki çay üretiminde önemli bir yerde duran gübre, yüzde 90 oran›nda bir zamla karfl› karfl›ya kalm›fl
örgütlü olan Birleflik Metal-‹fl, patron ve Türk Metal “Sendikas›” çetesinin yo¤un sald›r›lar›na maruz kal›yor. Birleflik Metal-‹fl örgütlü oldu¤u ifl yerinden bu iflbirlikçilerin yo¤un sald›r›lar› ile tasfiye edilmek isteniyor. 5 Ocak 2009’da 63 iflçi ve 6 Nisan’da da ço¤unlu¤u sendika üye-
si, aralar›nda sendika iflyeri temsilcisi, yönetim kurulu ve üyelerinin de bulundu¤u 98 iflçi daha iflten at›ld›. ‹flçiler Türk Metal’e zorla üye yapt›r›ld›klar› gibi Birleflik Metal Sendikas›’na geri dönmemeleri için iflten at›lmakla tehdit ediliyor. Grammer patronunun ve Türk Metal çetesinin sald›r›lar›na karfl› 5 May›s’tan beri “‹flimi ve sendikam› istiyorum” fliar› ile fabrika önünde direnifllerini sürdüren iflçileri 14 May›s günü KESK Bursa fiubeler
Çay Üreticileri ve
Milletvekili Ali Bayramo¤lu
Yard›mlaflma Derne¤i’nin
taraf›ndan kurulan Ulusal Çay
yapt›¤› aç›klamada, verilen
Konseyi’nin patronlardan taraf
fiyat›n çay›n girdilerini
Platformu’na ba¤l› sendika üyeleri ve yöneticileri ziyaret etti. Kesk fiubeler Platformu ad›na E¤itim-Sen fiube Baflkan› Cemal Akkurt yapt›¤› aç›klamada “krizin ve kriz f›rsatç›lar›n›n çürümüfl siyaset oyunlar›n›n karfl›s›nda zorlu ve onurlu mücadelelerini sürdüren Grammer iflçilerinin ve ülkemizin dört yan›nda ifline ve iflyerine sahip ç›kan emekçilerin yan›nda olmaya KESK olarak devam edece¤iz dedi. (Bursa)
lamayaca¤› aksine üreticiyi daha da ma¤dur ederek iflas›n efli¤ine getirece¤i belirtildi. Yafl çay taban fiyatlar›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan üreticiler gerçeklefltirdikleri eylemlerle tepkilerini dile getirdi.
üreticiyi daha da ma¤dur
tulabilece¤i vurguland›. Eylemde bir konuflma yapan ÇaySen Genel Baflkan› Recep Memiflo¤lu, bu y›l yafl çay al›m›n-
Karadeniz Sat›l›k De¤il Plat-
da uygulanan kotan›n 100 bin
formu taraf›ndan 18 May›s Pa-
ton daha düflürüldü¤ünü ve tür
zartesi günü Rize’nin Pazar ilçe-
politikalarla üreticinin sömürül-
sinde yap›lan aç›klamada AKP
dü¤ünü belirtti. Konuflman›n
hükümetinin çay üreticisine uy-
ard›ndan kitle “Çaykur hal-
gulad›¤› yoksullaflt›rma politika-
k›nd›r, sat›lamaz” slogan›n›
lar› protesto edildi. Kitle ad›na
atarak eylemi sonland›rd›.
yap›lan aç›klamada AKP Rize
Gasp edilen araziler halk›nd›r! Tar›m ve Köyiflleri Bakan› M. Mehdi Eker üreticiye yeterince istihdam sa¤land›¤›n› belirterek her defas›nda “Tar›mda verimlilik artacak, üretici kazanacak” safsatalar›yla üreticinin çekti¤i s›k›nt›lar›n üstünü örtmek istiyor. Yoksulluk k›skac›nda s›k›flan ve her defas›nda çeflitli politikalarla sömürülen emekçiler ise kriz koflullar›nda bir umut olarak yine tar›msal üretimi görmektedir. Çünkü flehirlerde kriz bahanesi ile birçok kifli iflsizler ordusuna kat›lmaktad›r. Yap›lan son araflt›rmalara göre son süreçte 740 bin iflçi, köylerine geri dönüfl yaparak tar›msal üretim içi-
lerinin ancak örgütlü gücüyle bu sald›r› politikalar›ndan kur-
getirece¤i belirtmifltir.
durumda. Üretiminde gübre destekleme bütçesi olan dekar bafl›na verilen 2.5 TL’de ise bir zam olmad›. Çay Üreticileri ve Yard›mlaflma Derne¤i’nin yapt›¤› aç›klamada, verilen fiyat›n çay›n girdilerini karfl›-
oldu¤u belirtildi ve çay üretici-
karfl›lamayaca¤› aksine ederek iflas›n efli¤ine
Direnifl ve dayan›flma devam ediyor Emperyalist-kapitalist krizi bahane eden patronlar sald›r›lar›n› art›rarak devam ediyor. Alman sermayeli Grammer fabrikas›nda 2004 y›l›ndan beri
özel bak›m isteyen durumunun d›fl›nda, baz› sa¤l›k sorunlar›yla do¤mufl olmas›ndan kaynakl›, daha da hissedilir olmufl. Sa¤ kula¤› yap›fl›k olan geldin Belinay’a, ileriki sübebek; reçte, yani biraz grev büyüyünce cernöbeti rahi müdahale sende! gerekti¤ini söylemifl doktorlar. Bunun yan› s›ra, tedavi edilebilecek baflka sa¤l›k sorunlar› da olan Belinay’›n, düzenli olarak doktora götürülmesi gerekiyormufl. Sa¤l›k sorunlar›n›n kontrol alt›nda tutulmas› için gerekli olan doktor ziyaretlerini, hele de konunun uzman›na götürmeyi ise, flu s›ralar
ne girmifltir. Oysa köylerde de üreticiler binbir sorunla bo¤ufluyor. Bunun en bariz ve somut örne¤i ise may›nl› arazilerin temizleme ve iflletme kurma haklar›n›n yabanc› flirketlere verilmek istenmesidir. Suriye s›n›r›nda bulunan may›nl› alanlar›n “yap-ifllet-devret” modeli ile temizlenerek yabanc› flirketlere verilmesi tart›flmalar› günden güne büyüyor. May›nl› arazilerin yabanc› devletlere devredilmesine birçok demokratik kitle örgütü tepki gösterdi. S›n›rda bulunan, 3.5 milyon dönüm büyüklü¤ündeki bu alanlar
(H. Merkezi)
1956 y›l›ndan beri may›nlanma çal›flmalar› kapsam›nda. 300 ila 750 metre geniflli¤inde ve yaklafl›k 600 km uzunlu¤undaki alanlar, köylülerden gasp edilmifltir. May›n arazisi oldu¤undan kaynakl› herhangi bir kimyasal madde kullan›m›n›n imkâns›z oldu¤u araziler, organik besin yetifltiricili¤i noktas›nda Türkiye için önemli bir yerde dururken, topraklar gerçek hak sahibi olan köylülere verilmiyor. ZMO’nun yapt›¤› araflt›rmalar sonucunda bu arazilerin istihdam edilmesi halinde 2.353 aile tar›msal üretimde yer alacakt›r. Maliye ve Tar›m Bakanl›¤›’n›n ortaklafla gerçeklefltirdi¤i bu planda yabanc› flirketlere 44 y›ll›¤›na araziler kiralan›yor. (H. Merkezi)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
29 May›s-11 Haziran 2009
Yarg›s›z infazlar “dur”muyor! OHAL dönemini aratmayacak olaylar, T. Kürdistan›’n› kan gölüne çevirmeye devam ediyor. Van’›n Baflkale ilçesinde, bir köy meydan›ndaki otomobil jandarmalar taraf›ndan tarand›. Sald›r›da, otomobilde bulunan 19 yafl›ndaki Savafl Öztürk hayat›n› yitirdi. Jandarmalarsa hiçbir fley olmam›fl gibi arkalar›na bile dönüp bakmadan köyden ayr›ld›lar. Savafl Öztürk’ün cesedi meydanda iki saat boyunca bekledi. Savc›, iki saat sonra olay yerine gelebildi. Otomobilin taranmas›n›n elbet bir “nedeni” vard›. Araç “dur” ihtar›na uymam›fl ve içindeki ölümü “hak etmiflti.” Katillerce cinayete, katliama giydirilen k›l›ft› bu! Öztürk’e reva görülen sadece “avlanma” fleklinde gelen ölüm de¤ildi. Önce cenazesi saatlerce morgda bekletilerek ailesine verilmedi. Ailenin ve Baflkalelilerin ›srarl› bekleyifli sonucu cenaze teslim edildi. Sonra da defnedilmek üzere mezarl›¤a götürülürken “trafik t›kan›kl›¤› yarat›yorsunuz, biraz bekleyin trafik aç›ls›n” denilerek cenaze konvoyu jandarmalar taraf›ndan durduruldu. Ancak aradan saatler geçtikten sonra tekrar yola devam edebilen konvoyun eflli¤inde Savafl,
son yolculu¤una u¤urland›. Alk›fllarla topra¤a verilen Öztürk’ün cenazesinde Baflkale esnaf› da cinayeti protesto etmek amac›yla kepenklerini kapatt›. Evet, Kürdistan’da bir genç böyle öldü! T›pk› yüzlerce, binlerce yafl›t› Kürt genci gibi…
Sakarya’da yine/yeni bir linç giriflimi olay› Ölümün ensemizde oldu¤unu bilerek yaflamak nas›l bir fleydir? Ya da linç edilmek? Otomobilimizde otururken kurflunlanmak, ölümüzün parçalara ayr›lmas›, asit kuyular›nda kemiklerimizin bulunmas›, ailemizin çiçek koyaca¤› bir mezar›m›z›n bile olmamas›, kölece çal›flmak için gitti¤imiz flehirlerden bile kovulmam›z, en iyimizin “ölü olan›m›z” olmas›… Bütün bunlar zulümdür, caniliktir! Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar›n en çok yafland›¤› yerlerden biri olan Sakarya’da estirilen milliyetçi floven dalga yaflanan en son olayla da egemenlerin kafatasç› ›rkç›l›klar›n› bir kez daha gün ›fl›¤›na ç›kard›. 10 May›s günü Sakarya’n›n Akyaz› ilçesindeki yaflanan bir olayla halk aras›nda korku ve gerilim son haddine
ulaflt›. Sakarya Ülkü Ocaklar› Baflkan› Talip Akçay ile Tar›k Ekinci adl› bir Kürt genci aras›nda yaflanan çat›flmada her ikisi de ölmüfltü. Bu iki kiflinin aras›nda geçmiflte yaflanan bir husumet bulundu¤u söylenmesine ra¤men bölgedeki Kürt ailelerinin can güvenliklerini tehdit eden olaylar yaflanmaya devam etmifltir. TC, tarihi boyunca uygulad›¤›, kitleler aras›nda düflmanl›k yarat›p aralar›ndaki kini sürekli körükleme politikas›n› burada yine sergiledi. Bu olay üzerinden henüz 10 gün geçmiflken bölgedeki Kürtlere yönelik bir sald›r› daha gerçekleflmifltir. Çal›flt›klar› f›r›ndan ç›k›p evlerine giden Savafl ve Recep Can Güler kardefllerin yolunu kesen Zahit Bostanc› adl› faflist, kardefllerle önce tart›flt› sonra da onlar› kurflun ya¤muruna tuttu. Kardefllerden Savafl Güler hayat›n› kaybederken yaralanan di¤er kardefl hastaneye kald›r›ld›. Kürtlere yönelik ›rkç› söylemlerin ve linçlerin sahnede tekrar yerini ald›¤› bu dönemin PKK’nin bar›fl söylemlerini artt›rd›¤› ve ateflkes yapt›¤› zamana denk gelmesi/getirilmesi tesadüf de¤ildir. Kürt ulusunun haklar›n› yok sayan bu zihniyetin güdümünde oluflturulan gerici gü-
ruhlar›n/katillerin sald›r›lar› ile Kürtler sindirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu linç sald›r›lar›n›n Sakarya Üniversitesi’nde devam ediyor olmas› da olay›n daha ciddi boyutlara ulaflabilece¤ini göstermektedir. Kürt aileleri korkudan çocuklar›n› okula bile yollayam›yorlar. Sakarya; çetelerin, mafyan›n, gericilerin mekan tuttu¤u bir yerdir. Ülkü ocaklar›n›n baflkan›n›n öldürülmesinin bilinçli olarak Kürt-Türk çat›flmas›na dönüfltürülmesi de bunun bir göstergesidir. Sakarya’n›n linç giriflimlerinde merkez üst olarak kullan›ld›¤› burada yaflanan önceki sald›r›lardan da aç›kça görülmektedir. Bölgede daha önce yaflanan olaylar özetle flunlard›r: * 5 Haziran 2002 tarihinde 500 kiflilik MHP’li faflist bir grup Ahmet Kaya tiflörtü giyen iki Kürt iflçiye sald›rm›fl, bölgedeki görevliler sald›r›ya u¤rayanlar› “provokatör” olarak nitelendirmifllerdi. * Yine Akyaz›’da faflist bir grup mevsimlik Kürt iflçilere “Bunlar PKK’l›, bunlar terörist!” diyerek sald›rm›fl ve çok say›da iflçiyi yaralam›flt›. Ancak olaylara “müdahale eden” polis sald›ranlardan de¤il, sald›r›ya u¤rayanlardan 4 Kürt iflçiyi gözalt›na al-
“Kürt halk› kendi küllerinden yeniden do¤mas›n› bilmifltir!” Hasan Ar›k
DTP’ye dönük gerçeklefltirilen operasyonlarda yüzlerce yurtsever gözalt›na al›nd›/tutukland›. Seçimlerden önemli bir baflar› ile ç›kan DTP’ye karfl› düzenlenen bu operasyon, ayn› zamanda Kürtlerin siyaset yapma hakk›n›n elinden al›nmak istenmesi anlam›na gelmektedir. Özellikle T. Kürdistan›’nda seçimleri kazanmak için hiçbir masraftan kaç›nmayan, çamafl›r makinesi, buzdolab›, makarna vb. da¤›tan, TRT 6 aç›l›m› ve BOTAfi kuyular›n›n incelenmesine dönük ad›mlar› ile Kürt ulusuna flirin gözükmeye çal›flan devlet, hüsrana u¤rad›. Devletin Kürt aç›l›mlar›n›n birer kand›rmacadan ibaret oldu¤unu bilen Kürt ulusu gereken cevab› sand›kta verdi. Milyonlarca insan›n iradesini yans›tan bir partinin siyaset yapmas›n›n önüne ç›kar›lan engeller ülkemizdeki demokrasi mücadelesine yönelik bir sald›r›d›r. Egemenlere karfl› önemli bir mevzi olarak kurumsallaflan DTP’ye yap›lan sald›r›lar ayn› zamanda sömürücü egemenlere karfl› mücadele eden tüm devrimci, demokrat ve ilerici kurumlara yönelik gerçeklefltirilmifltir. Bu süreçte Kürt ulusunun direniflini k›rmak amac›yla düzenlenen bu sald›r›ya karfl› ortak tav›r almak önemli bir ihtiyaç olarak durmaktad›r. Operasyonlara karfl› düzenlenen protesto eylemlerinde, açl›k grevlerinde, her türlü fiili-meflru mücadelede yer almak devrimci demokrat ve ilerici güçlerin omuzlar›ndaki bir sorumluluk olarak dur-
m›flt›. 7 Eylül 2006’da gerçekleflen bu sald›r› yine burada yaflayan Kürtlere dönük ›rkç› bask›y› art›rm›fl ve sürekli bir can kayg›s›yla yaflamaya zorlam›flt›r. * 31 Mart 2006’da Sakarya Üniversitesi’nde okuyan devrimci ö¤renciler, Mahir Çayan afifli ast›klar› için yine bölgedeki faflistler taraf›ndan galeyana getirilen yaklafl›k iki bin kiflilik bir grubun sald›r›s›na maruz kalarak linç edilmek istendiler. * Yine burada DTP taraf›ndan düzenlenen “Bar›fl ve Kardefllik fiöleni”ne ülkücüler sald›rm›flt›. Sald›r›da 65 yafl›ndaki Ebubekir Kalkan kalp krizi geçirerek hayat›n› kaybetmiflti. Bu olaylar sadece gazetelere yans›yanlar. Bölgede yaflayan Kürtlerin Sakarya’n›n sokaklar›nda, okullar›nda, iflyerlerinde maruz kald›klar› afla¤›lamalar, yok saymalar; can güvenlik-
Seyit R›za yine diz çökmedi: “Bu da sana dert olsun!”
Bu süreçte Kürt ulusunun direniflini k›rmak amac›yla düzenlenen bu sald›r›ya karfl› ortak tav›r almak önemli bir ihtiyaç olarak durmaktad›r. Operasyonlara karfl› düzenlenen protesto eylemlerinde, açl›k grevlerinde, her türlü fiili-meflru mücadelede yer almak devrimci demokrat ve ilerici güçlerin omuzlar›ndaki bir sorumluluk olarak durmaktad›r. maktad›r. Bizler bu bilinçle Partizan olarak DTP’nin gereklefltirdi¤i açl›k grevlerine destek verdik, di¤er kurumlarla birlikte destek açl›k grevleri örgütledik, çeflitli eylemlerde gücümüz oran›nda yer ald›k. DTP’ye yönelik operasyonlarla ilgili olarak DTP’li Akdeniz Belediye Baflkan› ve DTP Meclis Üyesi ile görüflerek düflüncelerini ald›k. - Seçimlerden hemen sonra DTP’ye yönelik ülke genelinde bir operasyon gerçeklefltirildi. Partinize yönelik bu sald›r›y› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? M. Faz›l Türk (DTP Akdeniz Belediye Baflkan›): Operasyon, 29 Mart’ta DTP’nin göstermifl oldu¤u baflar›y›, halk›n vermifl oldu¤u mesaj› anlayamamakt›r. Bu halk flunu aç›k ve net olarak söylemektedir; bizim sorunumuz ekonomik de¤il, kimlik sorunudur, kültürel sorunu herkes iyi okumal›d›r. Ülkemiz ayd›nl›¤a, kendi iç sorunlar›n› kendi iç dinamikleri ile çözerek ç›kacakt›r. Yani bu flekilde operasyonlarla bu sorun hiçbir zaman çözülmez, daha da derinleflir.
Hasan Ar›k (DTP Akdeniz Belediye Meclis Üyesi): Kürt halk› kendi küllerinden yeniden do¤mas›n› bilmifl bir halkt›r. DTP’ ye dönük bask›lar da ilk de¤ildir. Bu halk›n onlarca partisi kapat›ld›, yeniden partiler yaratmas›n› bildi. Diyarbak›r Zindanlar›’n› yararak bugünlere geldi. Dolay›s›yla bundan sonra da tüm bask›lara karfl› demokratik mücadelesini devam ettirecektir. Bu konuda herkes geçmifle bakarak ad›m atmal›d›r. Bunu tüm egemen güçlerin bilmesinde yarar var diye düflünüyoruz. E¤er çözüm isteniyorsa bu halk çözüme haz›rd›r. Ama ille de bask›yla, iflkenceyle, zulümle bir yere varacaklar›n› san›yorlarsa geçmifl dönemde Diyarbak›r’da yaflananlara baks›nlar; bundan sonra sonuç olmayaca¤›n›, sonuç alamayaca¤›n› görmüfl olmalar› gerekiyor diye düflünüyoruz. Bu halk gerçekten bar›fl diye ça¤r› yap›yor. Biz de bar›fltan yanay›z. Ama birileri bize bar›fl› çok görüyorsa biz bunun aksi duruma da haz›r›z. Bu konuda tereddüdümüz yok. (Mersin) M. Faz›l Türk
“Ülkemiz ayd›nl›¤a, kendi iç sorunlar›n› kendi iç dinamikleri ile çözerek ç›kacakt›r. Yani bu flekilde operasyonlarla bu sorun hiçbir zaman çözülmez, daha da derinleflir.”
lerinin olmad›¤› bu flehirdeki psikolojiyi gazetelerde görmek oldukça zordur. Üniversitesine flehir d›fl›ndan gelen ö¤rencilerin her an linç giriflimine u¤rayacaklar› bir ortamda olduklar›n› bilmeleri, yoksul Kürt halk›n›n geçimini sa¤lamak için mevsimlik ifllere geldi¤i bu flehirde ayn› duygular› sürekli hissetmeleri zaten kolay olmayan yaflamlar›n› iyice zorlaflt›rmaktad›r. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›na engel olmak için gelifltirilen bu ortam ancak Kürt ve Türk milliyetinden halk›n birlikte örgütlü mücadelesiyle geri püskürtülebilir. Kürtlerin TC tarihi boyunca maruz kald›klar› katliamlar insanl›k suçudur. Hemen her gün okudu¤umuz gazetede mutlaka rast geldi¤imiz ölüm, tutuklama, linç haberlerine al›flmak da öyle! (‹stanbul)
Mustafa Kemal hükümeti; 18 Kas›m 1937’de, Elaz›¤’›n Bu¤day Meydan›’nda, bir flafak vakti, yafll› bir adam› ast›. Suçu, devletin zulmünden kendine s›¤›nan N. Dersimi ile Alifler’i saklamak ve onlar›n hakl› direnifline destek vermekti. Ölüm zor gelmedi ona. “Evladî Kerbelayme! Be gûnayime! Ayvo, zulumo, cinayeto!” diye hayk›rarak cellâtlar›n›n yüzüne,
kendi ç›kt› idam sehpas›na, ipi boynuna geçirdi ve sehpay› itti. Bu yafll› adam Seyit R›za idi. Öz o¤lu ve ye¤eninin ihanetine u¤rayan, ölüme giderken bile “Senin yalanlar›nla bafl edemedim, bu, bana dert oldu. Ben de senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun!” diyecek kadar cesur olan Seyit R›za! Aradan 72 y›l geçmesine karfl›n ne “ç›banbafl›” Seyit R›zalar›n “kökü kaz›nd›” ne de devletin Seyit R›za’ya kini tükendi. 2008 senesinin Temmuz ay›nda düzenlenen 8. Munzur Kültür ve Do¤a Festivali’nde de devlet bu kinini kusmaya devam etti. Festivalde K›flla Meydan›’na as›lan ve üzerinde Seyit R›za’n›n resmi ile meflhur direnifl sözlerinin yer ald›¤› afifl nedeniyle Der-
sim Belediye Baflkan Yard›mc›s› ‹brahim Kasun ve baz› yöneticiler hakk›nda dava aç›lm›flt›. Bu olay, TC’nin kuruluflundan günümüze kadar geçen dönemde en az›ndan Kürt ulusuna karfl› tahammülsüzlü¤ünün de¤iflmedi¤inin kan›t›d›r. Aradan 10 ay geçtikten sonra bu dava ile ilgili toplanan mahkeme Kasun hakk›nda beraat karar› verdi. Daha önce de Seyit R›za’n›n k›z› babas›n›n mezar›n›n yerini ö¤renmek için dava açm›fl ancak direnenlerin ölüsünden bile korkan TC’nin, mezar› bir ziyarete dönüflüp de insanlar› direnifle “teflvik” etmesin diye, as›ld›ktan sonra Seyit R›za’n›n ölüsünü yakarak küllerini bilinmeyen bir yere gömdü¤ü “bilgi”sinden baflka bir fley elde edememiflti. (H. Merkezi)
r›n ard›ndaki la k l› k a m r a p ir m e D çocuk gözler “Mutlu olmak” için “Türk” olduklar›n› durmadan söylettirenlere inat, Kürt olmak için, sokaktaki oyununu b›rakarak, hakk›n› ezdi¤i gibi kendisini de ezmekten çekinmeyecek panzerin önüne dikilmek ve tek yapabilece¤i eylemi –tafl atmak- gerçeklefltirmekti onun suçu. Ve bu yüzden devletin “Terörist” listesinde yer alanlar›n “en az›l›lar›yd›lar”. Ve flimdi “Yasad›fl› örgüt üyesi” bu çocuklar, “örgüt ad›na suç iflledikleri” ve “örgüt propagandas› yapt›klar›” için yine hâkim karfl›s›ndalar. Geçti¤imiz fiubat ve Mart ayla-
r›nda yap›lan mahkemelerde 9 çocuk, toplam 16 y›l ceza alm›flt›. Adana’da onlarca çocuk hala hapishanede! fiimdi de Haziran ay›nda Van’daki çocuklar›n mahkemesi var. 3 Haziran’da 3 çocuk, 27 Haziran’da 10 çocuk yarg›lanacak. Kürt çocuklar›n›n sokaklarda
oyun oynayacak yerde hapishanelere gönderilmesi; 29 Mart yerel seçimleri ve PKK’nin 1 Haziran’a kadar silah b›rakma karar›n›n ard›ndan DTP ve Kürt halk›na dönük sald›r›lar›n› art›ran TC’nin acizli¤inin ve korkusunun adeta tablosu halindedir. (H. Merkezi)
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
29 May›s-11 Haziran 2009
TAYAD’l› aileler
As›l kaybolanlar, “kaybedenlerdir”!
216. HAFTA “Benim onlardan alaca¤›m bir o¤ul var, ama onlar›n benden alaca¤› hiçbir fley kalmad› art›k!” Böyle isyan ediyordu, Murat Y›ld›z’›n annesi o¤lunu “kaybedenlere”… Hanife Y›ld›z, Cumartesi Anneleri’nden biri! 16 May›s günü, Galatasaray Lisesi önünde anlat›yor o¤lunu. Binlerce “faili meçhul”ün aileleri içerisinde belki de en yüre¤i yanan oydu. Çünkü yasalara inand›¤›ndan kendi eliyle teslim etmiflti o¤lunu “meçhul faillere”, “bafl›n› daha
fazla belaya sokmas›n” diye… Ancak o andan sonra günlerce o¤lundan ses soluk ç›kmay›nca karakola giden anne, “Öyle biri buraya hiç gelmedi. Sen en iyisi savc›l›¤a sor” denilerek savc›l›¤a gönderilmifl ama savc› da Murat’tan “bihaber” oldu¤unu söylemiflti. Aylarca karakollardan savc›l›klara, hastanelere kadar her yere koflturup durmufl. Sonuç… O¤ul Murat Y›ld›z “kaybolmufltur!” “Eskiden yasalara sayg›l› bir vatandaflt›m. San›rd›m ki yasalar bizi korumak içindir. Zaten o yüzden kendi elimle götürdüm o¤lumu karakola… Söyleyin bana flimdi; hani yasa, hani hukuk, hani adalet, hani o¤lum?” Hanife Y›ld›z’dan sonra söz alan kay›p yak›n› Hasan Karakoç kardefli R›dvan Karakoç’u Kimsesizler Mezarl›¤›’nda Hasan Ocak’›n yak›nlar› sayesinde bulduklar›n› anlatt› ve “Abimin ölümünü do¤um yeri olan A¤r›’daki köyün muhtar›na bildirmifller. Bizim orada kimsemiz yok ki! Sonra götürüp kimsesizler mezarl›¤›na gömmüfller” dedi. En az›ndan kardeflinin bir mezar›n›n bulunmas›n›n kendileri için bir “flans” ol-
du¤unu söyleyen Karakoç; bu “flansa” sahip olmayan, evlatlar›n›n çiçek koyaca¤› bir mezar› bile kendilerinden esirgenen binlerce ailenin oldu¤unun alt›n› çizdi. 217. HAFTA “Cumartesi Anneleri yine alanlardayd›. Ve yine soruyorlard›. ‘O¤lum nerede? Kocam nerede? Babam nerede?’ Art›k bir de bu sorulara ‘Dedem nerede?’ eklenmiflti.” Devletin karanl›k iflkence odalar›nda, Botafl kuyular›nda, kimsesizler mezarl›klar›nda “kaybolan” insanlar›n ard›nda kalanlar bu 盤l›klarla dolduruyorlar Taksim’i. Ve her geçen gün bu 盤l›klara yenileri ekleniyordu. Bu haftaki bas›n aç›klamas›nda dosyas› aç›lan “kay›p”, Kas›m Alpsoy oldu. Adana’da yaflayan Kas›m Alpsoy’un evi 18 May›s 1994’te bas›l›r. Gözalt›na al›nan Alpsoy burada (Adana ‹stihbarat Dairesi) iflkence görür. Akflama do¤ru serbest b›rak›l›r ancak kimli¤ine el konularak “yar›n gel al” denir. Ertesi gün
tecride ve iflkenceye karfl› Ankara’ya yürüdü!
bacana¤› ile birlikte kimli¤ini almak için ‹stihbarat Dairesi’ne giden Alpsoy, oradan bir daha ç›kamaz. Ailesinin tüm aramalar›na karfl›n hiçbir yerde ölüsü bile bulunamaz. Sadece can güvenli¤i nedeniyle tan›kl›k edemeyen bir kifliden mezar›n›n Adana Akkap› Kimsesizler Mezarl›¤›’nda oldu¤unu ö¤renirler. Alpsoy “kaybedildi¤inde” efli Erdo¤an; 3 ayl›k hamileydi ve biri 5, biri 12 yafl›nda o¤ullar› ile bir bafl›na kald›. 217. haftada kocas›n› Kürtçe anlatan Erdo¤an, eflinin katillerinin peflini b›rakmayaca¤›n›, katillerin peflinde art›k torunu Bahar’›n da oldu¤unu söyledi. Tiyatro sanatç›s› Esmer Ay’›n okudu¤u bas›n aç›klamas›nda “ellerinde tafl izi arad›klar› Kürt çocuklara yüzlerce y›ll›k ceza verenler, evlatlar›m›z› ölüm kuyular›na gömenleri, kazanlarda yakanlar›, askeri helikopterlerden uçuruma atanlar›” görmedikleri belirtildi. Esmer Ay’›n ard›ndan söz alan araflt›rmac›-yazar Temel Demirer “Biz kaybedilenlerin ac›s›n› çekmeyi iyi biliriz. Sizin hiç kardefliniz, baban›z, efliniz, yoldafl›n›z kayboldu mu?” diyerek tepkisini dile getirdi. (‹stanbul)
TAYAD’l› aileler hapishanelerdeki tecride dikkat çekmek ve Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan yay›mlanan 45/1 genelgesinin uygulanmas› için Ankara’ya yürüdüler. Adalet Bakan›’n›n sözünü tutmad›¤›n›, 10 saatlik sohbet hakk›n›n uygulanmad›¤› gibi hapishanelerdeki tecrit uygulamas›n›n gün geçtikçe koyulaflt›¤›n›, hak ihlallerinde ve iflkencede art›fl yafland›¤›n› ifade eden aileler, taleplerini Ankara Abdi ‹pekçi Park›’nda yapt›klar› bir bas›n aç›klamas›yla dile getirdi. ‹stanbul’dan hareket ederek sabah erken saatlerde Ankara’ya ulaflan aileler Abdi ‹pekçi Park›’nda topland›. “Hapishanelerde Tecrit ve ‹flkenceye Son. Sohbet Hakk› Uygulans›n” pankart› açan TAYAD’l›lar ad›na bas›n aç›klamas›n› Niyazi A¤›rman okudu. Ölüm Orucu direnifli sürerken Adalet Bakan›’n›n 45/1 say›l› genelgeyi yay›mlayarak tutuklu ve hükümlülere 10 saatlik sohbet hakk› sözü verdi¤ini an›msatan A¤›rman “Aradan 2 y›l geçti. 3. y›l bafllad›. Ve de¤iflen bir fley yok. Adalet Bakanlar› de¤ifliyor ama sohbet hakk› hala uygulanm›yor” dedi. (Ankara)
Hapishaneler “zulümhane”lere dönüfltü! Egemenler dillerinden eflitlik, hak, hukuk, adalet, insan haklar› sözcüklerini düflürmezken; hapishanelerde yo¤unlaflan bask›, iflkence, kötü muamele vakalar›na her gün bir yenisi daha ekleniyor. Yurtsever, demokrat ve devrimci tutsak ve yak›nlar›na yönelik bu sald›r›lar›n; DTP’ye yönelik anti-demokratik uygulamalar›n artmas› ve ekonomik krizin derinleflmesine paralel gösterdi¤i bu art›fl anlaml›d›r. Bir yandan birbiri ard›na “kurtulufl-çözüm reçeteleri” aç›klayan egemenler öte yandan Kürt ulusuna yönelik bask› ve fliddeti sürdürüyor. Devletin azg›n yüzünü sergilemekten hiçbir vakit çekinmedi¤i hapishaneler de bu minvalde Kürtlere yönelik imha politikas›n›n en somut uygulama merkezleri haline getiriliyor. Hapishanelerdeki bu uygulamalardan en son Edirne F Tipi’nde bulunan Abdur-
rahim Demir adl› tutuklu “pay›n› ald›”. 17 May›s günü görüflüne gelen efli ve k›z kardefli ile Kürtçe konufltu¤u için
17 May›s günü görüflüne gelen efli ve k›z kardefli ile Kürtçe konufltu¤u için gardiyanlar taraf›ndan, yak›nlar›n›n gözü önünde feci flekilde dövülen Demir ve ailesi gardiyanlardan flikâyetçi oldu. gardiyanlar taraf›ndan, yak›nlar›n›n gözü önünde feci flekilde dövülen Demir ve ailesi gardiyanlardan flikâyetçi oldu.
Hapishaneler birer Guantanamo! - Mersin E Tipi’nde, 2008 Newroz’una ka-
Mahkemeden polise ödül! Hemen her gün çeflitli bahanelerle birçok insan polis sald›r›s›na u¤ruyor. Polisin sözlü tacizlerinin ise say›labilecek bir durumu yok. Genç, yafll›, çocuk demeden her türlü ac›mas›zl›¤› uygulayan kolluk güçlerinin, vahflice sald›r›lar› durmak bilmiyor. 1 May›s’ta Tarlabafl›’nda bir genci ac›mas›zca cop ya¤muruna tutan polisler Hakkâri Yüksekova’da ise 14 yafl›ndaki Seyfi Turan’› insafs›zca dipçik darbesi ile döverken yakaland› objektiflere. Yasalarla birlikte meflrulaflt›r›lan bu sald›r›lar polisin azg›nl›¤›n› daha da art›rmaktad›r. Polis fliddetinin “orant›l›” oldu¤u iddia edilen ülkemizde dur ihtar›na uymad›¤› gerekçesi ile vurulan Baran Tursun’un davas› 19 May›s Cumartesi günü Karfl›yaka 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde gerçekleflti. Yarg›lamada mahkeme heyeti, polis Oral Emre Atar’›n silah kullanmaya iliflkin kanun hükmünü yerine getirmede kas›t olmaks›z›n s›n›r aflt›¤› kanaatine vard›. Polisin kulland›¤› silah›n tehlikelili¤ine göre önce 3 y›l olarak verilen ceza öldürmede kas›t olmad›¤› gerekçesi ile 2 y›l 6 aya indirildi. Katil polis, mahkeme heyetine sayg›l› davrand›¤› gerekçesi ile ceza 2 y›l 1 ay indirilerek ödüllendirildi. (H. Merkezi)
Antep’te 6 May›s anmas› Antep’te 6 May›s günü Bal›kl› Park›’ndan Yeflilsu Park›’na yürünerek anma yap›ld›. Anma Partizan, ESP, ‹HD, KESK, ÖDP, EMEP ve çeflitli DKÖ’lerin kat›l›m›yla gerçekleflti. Daha önce al›nan kararlara yürüyüfl s›ras›nda EMEP ile ÖDP’nin uymamas› yürüyüfl s›ras›nda tepkilere neden oldu. Yürüyüflten sonra bir dakikal›k sayg› duruflu ve ard›ndan da bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n metninde Denizlerin, Mahirlerin ve ‹bolar›n devrimci miras›n›n sürekli sahiplenece¤i ve onlar›n izinde gidece¤imiz belirtildi. (Antep ‹K okurlar›)
t›ld›¤› için tutuklanan sara hastas› 19 yafl›ndaki Mustafa Elelçi yatt›¤› ko¤uflta ölü bulundu. Kendilerine o¤ullar›n›n intihar etti¤i söylenen Elelçi ailesi, nedeni belirtilmeyen bu “intihar”›n flüpheli oldu¤unu ve o¤ullar›n›n ölümünden hapishane yönetimini sorumlu tuttuklar›n› söyledi. - ‹zmir Buca K›r›klar F Tipi’nde bir tutsak, say›m s›ras›nda elleri cebinde oldu¤u gerekçesiyle darp edildi. - Yine ‹zmir’de hapishanenin yeni müdürünün özellikle siyasi tutsaklar üzerinde 12 Eylül’ü arat›r kurallar uygulamas› hem tutsaklar› hem de yak›nlar›n› tedirgin etmektedir. - Adana Kürkçüler F Tipi’nde tutulan ‹brahim Öz, ‹HD’ye gönderdi¤i mektupta hapishanedeki koflullar› Guantanamo’ya benzetti. Hücrelere konulurken hatta tuvalete giderken bile ellerinin sürekli kelepçeli oldu¤unu söyleyen Öz,
k›s›tl› olan haklar›n›n bile asker ve gardiyanlar›n›n keyfi tutumlar›na b›rak›ld›¤›n› belirtti. - Yine Adana Kürkçüler’de, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek için kendini yakan kronik akci¤er hastas› Fahrettin Kocakaya’n›n revire ç›kmas›na izin verilmedi¤i ortaya ç›kt›. - fi›rnak’›n Cizre ilçesinden Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan çocuklar›n›n görüflüne giden kad›nlar›n, hapishane yönetiminin hukuk d›fl› uygulamalar›yla karfl›laflt›¤› belirtildi. Kad›nlar›n “üst aramas› yap›lacak” gerekçesiyle ç›r›lç›plak soyuldu¤u ve üç dört kez “otur kalk” uygulamas›na tabi tutuldu¤u ö¤renildi. Söz konusu uygulamay› reddeden kad›nlar›n ise, tutsaklarla görüfltürülmesine izin verilmiyor. (H. Merkezi)
‹HD ‹zmir fiubesi
K›r›klar F Tipi’ndeki hak ihlallerine iliflkin rapor haz›rlad›
Tedavi edilmeyen tutsak gözlerini kaybetti! Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’nde kalan ve yüzde 80 oran›nda görme engelli olan Gülnaz Akkurt isimli tutsak görme yetisini tamamen kaybetti. Akkurt, gönderdi¤i mektupta, daha önce yüzde 80 oran›nda olan görme yetisini tamamen kaybetti¤ini belirtti. 11 y›ld›r tutuklu bulundu¤unu hat›rlatan Akkurt, hapishane koflullar›n›n a¤›rl›¤› nedeniyle tedavi talebinde bulundu¤unu ancak talebinin
idare taraf›ndan ret edilmesi nedeniyle görme yetisini yüzde yüz kaybetti¤ini aktard›. Akkurt, a¤›r hapishane koflullar›n›n sa¤l›k durumunu daha da kötülefltirdi¤ini kaydetti. Hapishane idaresine, günlük yaflamda baz› kolayl›klar›n sa¤lanmas› yönünde taleplerde bulundu¤unu vurgulayan Akkurt, idarenin “güvenlik” gerekçesiyle taleplerini ret etti¤ini bildirdi. Hücre içinde hiçbir gereksinimini karfl›laya-
mayacak durumda oldu¤unu dile getiren Akkurt, ayn› hücrede bulunan arkadafllar›n›n yard›m›yla gereksinimlerini karfl›layabildi¤ini ifade etti. Hukuksal haklardan mahrum b›rak›ld›¤›n› kaydeden Akkurt, flunlar› aktard›: “Hukuk da bu koflullarda tutulmama izin vermemektedir. Farkl› koflullar alt›nda yarg›lanmama imkan oldu¤u halde bu hukuksal hak dahi bana tan›nmam›flt›r.” (H. Merkezi)
‹HD ‹zmir fiubesi, K›r›klar 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan hak ihlallerine iliflkin rapor haz›rlad›. Hapishaneye giderek tutuklu ve hükümlülerle görüflen ‹HD ‹zmir fiube Yöneticisi Av. Canan Uçar’›n haz›rlad›¤› raporda, eski Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin’in söyledi¤i gibi hapishanelerin güllük gülistanl›k olmad›¤› yönünde ibareler bulunuyor. Raporda, Necmi Üçler’in müdür olarak atanmas›ndan sonra, Kürtçe iletiflimde bulunan tüm tutsaklar›n disiplin cezas› ald›klar›, 10 saat olan haftal›k sohbet hakk›n›n 2 saat görüflme, 4 saat atölye ve 1 saat spor olmak üzere 7 saat olarak k›s›tland›¤› belirtildi. Raporda ayr›ca tutsaklar›n yak›nlar› d›fl›nda 3 ziyaretçi hakk›n›, tutukland›klar› günden itibaren 10 gün içinde kullanmad›klar› takdirde bu haktan faydaland›r›lmad›¤›, aramalar s›ras›nda personelin onur k›r›c› muamelelerde bulundu¤u kaydedildi. (‹zmir)
‹HD ‹stanbul fiubesi
Hapishaneler için kampanya ‹HD ‹stanbul fiubesi, hapishanelerde yaflanan sorunlara dikkat çekmek amac›yla, “Yeni ölümler olmadan hapishanelerde tecrit ve hak gasplar›na son” slogan›yla kampanya bafllatt›. ‹HD ‹stanbul fiubesi, konuya iliflkin Sultanahmet Park›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Yeni ölümler olmadan hapishanelerde tecrit ve hak gasplar›na son” pankart›n›n aç›ld›¤› aç›klamada, bas›n metnini okuyan ‹HD ‹stanbul fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Seza
Horoz, “Biz hapishanelerdeki insan hakk› ihlallerine izin vermeyece¤iz ve takipçisi olaca¤›z. Hapishanelerde yaflanacak her türlü olumsuz gidiflattan sözünü tutmayan devlet yetkililerini sorumlu tutaca¤›z” dedi. Kampanya çerçevesinde düzenleyecekleri eylem takvimini de aç›klayan Horoz, Tekirda¤, Edirne, Kand›ra, Maltepe, Silivri, Metris, Bak›rköy, Gebze hapishanelerinde yaflanan hak ihlallerini yerinde incelenme ve muhataplar›yla görüflmek üzere gönüllü avukatlardan
oluflan heyet oluflturduklar›n› belirterek, avukatlar›n tutuklularla görüfltükten sonra haz›rlayacaklar› raporu kamuoyuna duyuracaklar›n› vurgulad›. ‹HD’nin eylem takvimi flöyle, 29 May›s: Raporlarda belirtilecek hak ihlalleri ile ilgili ve her hapishane için ayr› ayr› suç duyurusunda bulunulacak. 8 Haziran: Galatasaray Meydan›’nda tecrit konulu bas›n aç›klamas› yap›lacak. 16 Haziran: Kad›köy, Eminönü iskelesi önünde disiplin cezalar›, anadilde haberleflme ve di¤er hak ihlalleriyle ilgili bas›n aç›klamas› yap›lacak. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
29 May›s-11 Haziran 2009
And olsun ki, ad›n› yaflataca¤›z! ‹flkencedeki tavr›yla Türkiye devrimci hareketinin inanç ve direnifl sembolü olan ‹brahim Kaypakkaya’y› katledenler, onun fikirlerini yok edemedikleri gibi, bu topraklarda devrim mücadelesini de bitiremediler.
“ Gazi Mahallesi
Kaypakkaya Gazi Mahallesi’nde Partizan taraf›ndan düzenlenen bir yürüyüflle an›ld›. Saat 19.00’da Eski Karakol önünde biraraya gelen Partizan kitlesi “fiehitlerimiz toprakta tohum, hasad›m›z devrim olacakt›r” yaz›l› pankart açt›. ‹brahim Kaypakkaya’n›n resimlerinin de tafl›nd›¤› eylemde kitle Saat 19.30’da yolu trafi¤e kapatarak Gazi Cemevi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. En önde ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin tafl›nd›¤› yürüyüfle mahalle halk› da alk›fllarla destek verdi. Devrim ve komünizm flehitleri an›s›na bir sayg› duruflu gerçeklefltirildi ve bu s›rada “Vartinik’te bir köm” fliiri okundu. Sayg› duruflunun ard›ndan yine fliirler okundu ve Partizan ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada Kaypakkaya’n›n Türkiye topraklar›ndaki ihtilalci çizgisi ile birçok tabuyu y›kt›¤› hat›rlat›larak revizyonizme-oportünizme vurdu¤u darbelerle bir 盤›r açt›¤› söylendi. Etkinlik Ozan Raber ve Grup ‹syan Atefli’nin Kürtçe ve Türkçe seslendirdi¤i ezgilerle devam etti. Kaypakkaya’n›n mücadelesini anlatan sinevizyon gösterimi kitlenin alk›fllar› eflli¤inde izlendi. Etkinlik bafl›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n yakt›¤› isyan ateflini temsilen yak›lan atefl, gecenin sonuna kadar yand›. Etkinlikte yak›lan meflaleler ile birlikte coflku doru¤a ulaflt›. Kitle hep bir a¤›zdan “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya” slogan›n› hayk›rd›. Etkinlikte ayr›ca Al›nteri okurlar›n›n gönderdi¤i mesaj da okundu. Etkinlik Partizan and›n›n okunmas› ile sona erdi.
1 May›s Mahallesi Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› anmaya dönük çeflitli eylem ve etkinliklerden biri de 17 May›s tarihinde 1 May›s Mahallesi’nde gerçeklefltirildi. Partizan olarak örgütledi¤imiz anmaya 1 May›s Mahallesi’nde faaliyet
Çorum
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya katlediliflinin 36. y›l›nda Çorum’daki mezar› bafl›nda Ankara ve ‹stanbul’dan gelen yoldafllar›, dostlar› ve bölgedeki köylüler taraf›ndan an›ld›. Partizan, DHF, DTP Ankara il, 78’liler giriflimi, ESP, EHP ve SGD taraf›ndan örgütlenen anma program› kurumlar›n 16 May›s Cumartesi günü Ankara’dan hareket etmesiyle bafllad›. Mezar›n bulundu¤u Karakaya köyüne giren otobüslerden inen kitle, üzerinde ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür” pankart›n› açarak sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçti. Jandarma komutanlar›, kitlenin arama noktas›na kadar pankart ve flamalarla yürümesini engellemek istedi. Dayatmay› kabul etmeyen kitleyle jandarma aras›nda arama noktas›nda tart›flma yafland›. Bu s›rada s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar› at›ld›. Arama eziyetinden geçen insanlar, yeniden pankart›n arkas›nda düzenli kortej oluflturarak mezar›n bulundu¤u yere do¤ru yürüyüfle geçtiler. Partizan yürü-
yürüten di¤er devrimci kurumlar› da kendi pankartlar› ile kat›lmalar› için davet ettik. Anmaya DHF kendi çal›flmas›n› yaparak pankart› ile kat›l›rken Halk Cephesi ve Al›nteri de destek verdi. Saat 18.00’de Son Durak’ta toplanan kitlenin en önüne “Çelik ald›¤› suyu unutmad›, unutmayacak!” ve “Ey ölümsüz halk›m›z için topra¤a düflenlerimiz, Ey yüce o¤ullar› halk›m›z›n, gururla ve sab›rla dinlenin flimdi, kavgan›z› sürdürüyor yoldafllar›n›z-Partizan” yaz›l› pankartlar aç›ld›. Eylemde Yeni Demokrat Gençlik de “Çelikten irade, komünist bilinç, davaya adanan yaflamd›r Kaypakkaya” yaz›l› pankart açt›. Yürüyüfl, Karakol Dura¤› önüne kadar sürdü. Burada Partizan, YDG ve eyleme kat›lan DHF ad›na birer aç›klama yap›ld›. Partizan ad›na yap›lan aç›klamada, ‹brahim Kaypakkaya’n›n fikirlerinin Türkiye Devrimci Hareketi’nde önemli
bir 盤›r açt›¤›na de¤inilerek, M‹T raporlar›nda fikirleri, mücadele yöntem ve metotlar› “ihtilalci komünizmin en tehlikeli biçimi” olarak geçen ‹brahim Kaypakkaya’n›n, yakalanma ve iflkencede katledilme süreçleri aktar›ld›. Aç›klamada Haki Karer ve Diyarbak›r Zindanlar›nda bedenlerini atefle veren dörtler de an›ld›. Eylemde, YDG ad›na yap›lan aç›klamada, ‹brahim Kaypakkaya’n›n katledilmesinin üzerinden 36 y›l geçmifl olmas›na ra¤men, resimlerine, afifllerine bile tahammülsüzlü¤ün sürdü¤üne, ideolojik-politik duruflunun yok say›lmaya devam edildi¤ine vurgu yap›larak, bu tutumun ‹brahim’in sahip oldu¤u komünist bilinçten kaynakland›¤›n›n alt› çizildi ve onun hala devlet aç›s›ndan tehlike olarak görüldü¤ü söylendi. Eylemimiz hep birlikte söylenen ‹brahim Yoldafl türküsünden sonra sona erdi. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
Sar›gazi 18 May›s Pazartesi günü içinde YDG’lilerin de bulundu¤u, Sar›gazi Mehmetçik Lisesi ö¤rencileri olarak, ö¤le aras›nda okula, “‹bolayüfl s›ras›nda “Bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak” pankart›n› açt› ve flamalar›yla yürüyüfl kolundaki yerini ald›. “‹brahim yoldafl ölümsüzdür” slogan›n›n yükseldi¤i Partizan kortejinde ‹brahim’in baflucuna yaklaflt›kça
r›, Mahirleri, Denizleri, Hakî Karer’i Unutmad›k-Mehmetçik Lisesi Ö¤rencileri” yaz›l› pankart as›ld›. Ö¤rencilerin yo¤un ilgi gösterdi¤i pankart›n okul idaresi taraf›ndan indirilmesi yuhalanarak protesto edildi. Daha sonra ise, okul ç›k›fl› Mehmetçik Lisesi ö¤rencileri olarak, Demokrasi Caddesi giriflinde bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Bizler de YDG’liler olarak bas›n aç›klamas›nda yerimizi ald›k. “18 May›s’› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z- Mehmetçik Lisesi Ö¤rencileri” yaz›l› pankart açan kitle ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitleri için sayg› duruflu yapt›. Ayr›ca Demokrasi Caddesi üzerindeki bir binaya “Onur Anmak Savaflmakt›r-Yeni Demokrat Gençlik” yaz›l› pankart as›ld›. (Sar›gazi YDG)
So¤anl› ‹brahim Kaypakkaya, Ferhat Kurtay, Eflref Any›k, Mahmut Zengin ve Necmi Öner Bahçelievler DTP ve Partizan’›n ortaklafla gerçeklefltirdi¤i bir etkinlikle an›ld›. Bahçelievler DTP ilçe binas›nda saat 16.00’da bafllayan anmada devrim ve sosyalizm flehitleri flahs›nda sayg› duruflu gerçeklefltirildi. Ard›ndan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Anmada DTP ad›na aç›klamay› Bahçelievler DTP ‹lçe Baflkan Yard›mc›s› Mustafa Erol yapt›. Erol’un ard›ndan Partizan ad›na aç›klamay› Ezgi Okay yapt›. May›s ay›n›n Türkiye devrimci hareketi aç›s›ndan oldukça önemli bir zaman dilimi oldu¤unu söyledi ve Dörtlerin, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan ve Kaypakkaya’n›n bu ay içinde ölümsüzleflti¤ine de¤indi. Aç›klamalar›n ard›ndan anmaya kat›lan DTP Milletvekili Sebahat Tuncel de bir konuflma yapt›. Ard›ndan 1980’de Diyarbak›r’da bahsi geçen bu iflkenceleri yaflam›fl olan Salih Y›lmaz, direniflleri anlatt›. Konuflmalardan sonra Lodos Kültür Merkezi Müzik Grubu ve Grup ‹syan Atefli’nin ezgileri ile türküler söylenerek anma tamamland›.
Dersim Kaypakkaya, iflkence tezgahlar›nda katlediliflinin 36. y›l›nda Dersim’de Partizan taraf›ndan düzenlenen k›r gezisi ile an›ld›. Etkinlik Kaypakkaya flahs›nda devrim ve komünizm flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›, daha sonra onun bizlere b›rakt›¤› ideolojik miras ile ilgili konuflmalar yap›ld›. Etkinlik sohbet ve devrim marfllar› ile akflam saatlerine kadar devam etti. (Dersim Partizan)
Antakya 17 May›s Pazar günü Samanda¤’da ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›ldönümü ile ilgili bir
ya flahs›nda tüm devrim ve sosyalizm flehitleri ad›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan bas›n metnini bileflenler ad›na Partizan’dan Ergin Surha okudu. Surha “Onu anmak, anlatmak suçsa biz bu suçu ifllemeye devam edece¤iz” dedi. Kaypakkaya’n›n üç çsa biz u s k a m t a l n a , k a ay boyunca iflkencede tek keli“Onu anm dece¤iz” me s›r vermedi¤ine, seve seve e m a v e d e y e m e l fl bu suçu i ser verdi¤ine de¤inen Surha “Temel tahlilleriyle sol içindeki Kemalizm hayranl›¤›n› yerle bir eden Kaypakkaya, ulusal sorun, devrimin yöntemi gibi tezleriyle görülmek istenmeyen, yok say›lan, saklanan bir meflaledir” diye konufltu. fiehit ve tutsak aileleri ad›na Sevim Kalman bas›n metnini okudu. Söylenen türküler ve marfllardan sonra kortejler oluflturan öfke ve heyecan artt›. fiehit ve tutsak ailekitle otobüslerin bulundu¤u yere do¤ru lerinin kat›l›m sa¤lad›¤› anmada “Analayürüyüfle geçti. Anmaya Sosyalist Parti, r›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “DevDevrimci Gençlik Birli¤i, Kald›raç, Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slorimci 78’liler Federasyonu da destekçi ganlar› da at›ld›. Mezar bafl›nda Kaypakkaolarak kat›l›m sa¤lad›. (Ankara)
”
piknik yap›ld›. Sayg› duruflu ile bafllayan piknik Kaypakkaya’n›n hayat› ve mücadelesi anlat›larak devam etti. Daha sonra ‹brahim Kaypakkaya Seçme Yaz›lar kitab›n›n bir k›sm› bafll›klar halinde okunup tart›fl›ld›. K›sa bir süre müzik dinletisi yap›ld›ktan ve ö¤le yeme¤i yenildi ve piknik, yap›lan sohbetlerin ard›ndan sonland›r›ld›. (Antakya ‹K okurlar›)
dünümüzden ald›¤›m›z kavga miras›m›zla Mahirleflerek, Denizleflerek, ‹brahimleflerek yürümeliyiz” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan ‹zmir Yeni Kap› Tiyatrosu “Umut” adl› oyunlar›n› sergiledi ve etkinlik hep birlikte söylenen devrimci marfl-
Malatya Kaypakkaya Malatya’da yap›lan bir piknikle an›ld›. 17 May›s sabah› Sultansuyu Piknik Alan›’na do¤ru yola ç›kan kitlenin önünü önce polis, sonra da jandarma kesti ve uzun süren bir kimlik kontrolü ve üst aramas› yapt›. Piknik alan›na var›ld›ktan sonra Kaypakkaya flahs›nda tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan kahvalt›ya geçildi. ‹brahim ve mücadelesini anlatan konuflmadan sonra fliir ve müzik dinletisine geçildi. Hep birlikte yenen ö¤le yeme¤inin ard›ndan etkinli¤e bilgi yar›flmas›yla devam eden kitle, çeflitli sohbetler ve oyunlardan sonra pikni¤i sonland›rd›.
Kocaeli Kaypakkaya Partizan ve DHF taraf›ndan an›ld›. Yap›lan salon etkinli¤ine birçok kurum da kat›ld›. Toplant›da ilk olarak Kaypakkaya’n›n görüflleri anlat›ld›. Ard›ndan bir sinevizyon gösterimi yap›ld› ve müzik dinletisi ile etkinlik sona erdi.
Çanakkale Çanakkale YDG 18 May›s için saat 19.00’da ÖDP’de bir anma yapt›. Anmada bir kad›n yoldafl›m›z Kaypakkaya’n›n hayat› ve mücadelesini özetleyen bir konuflma yapt›. K›sa bir sinevizyon gösteriminin ard›ndan iki yoldafl›m›z fliir okudu ve ‹bo türküleriyle anma sona erdi. (Çanakkale YDG)
lar ve türküler ile sona erdi. Al›nteri, BDSP, Devrimci Hareket, DHF, ESP, Dev-Genç, Köz, Mücadele Birli¤i Platformu ve Partizan’›n ortak örgütledi¤i anmada ‹brahim Kaypakkaya ve Dörtler ile Haki Karer’in resimlerinin oldu¤u pankartlar tafl›nd›.
Bursa 17 May›s günü “68 devrimci önderleri ve ‹brahim Kaypakkaya” konulu bir panel düzenlendi. Partizan, DHF ve ESP’den birer temsilcinin konuflmac› oldu¤u paneli BDSP’den bir arkadafl yönetti. Konuflmac›lar kurumsal düflüncelerini aktard›ktan sonra BDSP’den bir baflka arkadafl günün anlam›na yönelik konuflmas›n› yapt›. Etkinlik soru cevap k›sm›ndan sonra müzik grubunun dinletisi ile son buldu. ‹kinci etkinlik 18 May›s günü Orhangazi Park›’nda düzenlenen bas›n aç›klamas›yd›. Aç›klamay› düzenleyen Partizan, DHF, ESP, BDSP, SP ve SDP alanda “K›r›lacak zincir tav›nday›z” yaz›l› bir pankart açt›. Etkinlik Kaypakkaya flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitleri an›s›na sayg› duruflu ile
Ankara * 18 May›s akflam› Yüksel Caddesi’nde toplanan kurumlar sloganlarla Sakarya Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. YDG “Örs ile çekiç aras›nda yo¤rulduk, h›nc›m›z derya gibi kabarmakta” pankart›yla komünist önderi selamlad›. Burada bas›n metnini 78’liler girifliminden Ali Özkan okudu. Haki Karer ve Dörtlerin de anlat›ld›¤› aç›klamadan sonra kat›l›mc›lar Ekin Sanat Merkezi’nde ‹brahim Kaypakkaya ve Dörtler an›s›na düzenlenen anma etkinli¤ine kat›lmak üzere da¤›ld›. * Ekin Sanat Merkezi’ndeki etkinlik saat 19.30’da Kaypakkaya ve tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Ortak bas›n metninin okunmas› ard›ndan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Etkinli¤in forum k›sm› 78’liler Giriflimi’nden Hüseyin Gevher’in yapt›¤› konuflmayla bafllad›. DTP Ankara ‹l Baflkan› ‹smail Anc› k›saca duygu ve düflüncelerini ifade etti. Partizan’› temsilen konuflan Ergin Surha Kaypakkaya’y› anma, etkinlik ve eylemlerinin Türkiye devrimci hareketi tarihinde Kaypakkaya’ya uygulanan sansürün k›r›lmas› noktas›nda önemli oldu¤unu, ancak onun fikirleri ve tezlerinin göz ard› edilerek içinin boflalt›lmas›n›n her zaman karfl›s›nda duracaklar›n› ifade etti. Daha sonra kat›l›mc› kurumlar söz alarak Kaypakkaya’ya iliflkin fikirlerini bildirdiler. Son olarak müzik dinletisinin ard›ndan etkinlik son buldu. * Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde YDG, DGH, SGD ve YDG-M’den oluflan gençlik örgütleri, ‹brahim Kaypakkaya ve Dörtler için bir anma etkinli¤i gerçeklefltirdiler.
‹zmir Kaypakkaya ‹zmir’de ortak bir anma ile an›ld›. 18 May›s 2009 günü gerçeklefltirilen anma Konak Pier önünden Eski Sümerbank önüne yap›lan bir yürüyüflle bafllad›. Sayg› duruflu ve ard›ndan fliir dinletisi yap›ld›. fiiir dinletisinden sonra kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada “Bugün gelinen koflullarda
bafllad›. Bas›n metnini Partizan temsilcisi okudu.
Amed Kaypakkaya’n›n katledilifl y›ldönümü ve May›s ay› flehitleri dolay›s›yla Diyarbak›r’da çeflitli etkinlikler gerçeklefltirdik. Öncelikle neler yapabilece¤imizi tart›flt›k. Ard›ndan üniversite kampüsünde pankart asarak, gazete ve dergi stand›m›z› açt›k. Ek olarak May›s ay› flehitleri ile ilgili çeflitli foto¤raf vb. materyallerin oldu¤u bir duvar gazetesi haz›rlad›k.18 May›s günü Fen Edebiyat Fakültesi önünde "18 May›s’› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z" yaz›l› ve YDG imzal› pankart ast›k. 23 May›s’ta da piknik yapt›k. Bir hafta öncesinden haz›rl›klar›na bafllad›¤›m›z piknikte ilk olarak bir tiyatro gösterimi yapt›k. Bir de bilgi yar›flmas› örgütledik ve kazanan gruba Umut Yay›mc›l›k’tan ç›kan kitaplar› ödül olarak verdik. fiehitleri anman›n ne demek oldu¤u üzerine tart›flt›k. Son türküler, marfllar ve çekilen halaylarla pikni¤imizi sonland›rd›k. (Amed YDG)
Mersin Mersin’de 24 May›s tarihinde Adanal›o¤lu’nda Kaypakkaya’y› anmak için bir piknik düzenledik. Yoldaki kimlik kontrolünden kaynakl› etkinli¤imize bir saat gecikmeli olarak bafllaman›n ard›ndan bir yoldafl›m›z günün anlam›na dair sir konuflma yapt› ve kitleyi bir dakikal›k sayg› durufluna ça¤›rd›. Sonras›nda fliirler okundu ve ard›ndan sahne alan Grup Mevsim türkülerle kitleye coflkulu anlar yaflatt›. Tart›flmalar›n ard›ndan halaylar çekilerek etkinlik sona erdi.
‹flçi-köylü 9 Antep May›s flehitleri bir panelle an›ld›. Anma ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar› ve çeflitli kurumlar›n örgütlemesiyle gerçeklefltirildi. Panel bir arkadafl›n “Ali Haydar›m” türküsünü söylemesi ile bafllad›. Ard›ndan sayg› duruflu yap›ld› ve panele geçildi. Panelistler konuflmalar›nda ‹brahim’i ‹brahim yapan kritik meselelere de¤inmeden geçince bu kitlede bir mu¤lâkl›k yaratt›. ‹flçi-Köylü okurlar› olarak müdahale etmemize ra¤men yetersiz kald›k. Panelde esas konunun d›fl›na ç›k›l›nca s›k›lan insanlar oldu ve kimileri yavafl yavafl paneli terk etti. Özellikle EMEP’in verilen görevleri çeflitli bahanelerle yerine getirmemesi belli bir tepki oluflturdu. Biz ‹K okurlar› olarak gazete, dergi ve Umut Yay›mc›l›k kitaplar›ndan oluflan bir stant açt›k. Standa halk›n ilgisi iyiydi. (Antep ‹K okurlar›)
Trakya Kaypakkaya Trakya’da yap›lan bir k›r gezisi ile an›ld›. Sloganlarla alana var›ld›ktan sonra tüm devrim flehitleri için sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan bir arkadafl Kaypakkaya’n›n genel görüfllerini özetledi. Yap›lan sohbet ve tart›flmalar›n ard›ndan bir arkadafl›n ba¤lamas› ile söyledi¤i türküler eflli¤inde gezi bitirildi. (Trakya Partizan)
Erzincan ‹brahim Kaypakkaya yoldafl flahs›nda May›s ay› flehitlerini anmak
Politika-gündem için, 24 May›s günü Erzincan Ça¤layan’da bir piknik düzenlendi. Sayg› duruflunun ard›ndan yap›lan söyleflide May›s flehitleri an›l›rken, özelde ‹brahim Kaypakkaya’n›n programatik düflünceleri üzerine bir söylefli gerçeklefltirildi. Ard›ndan ortak kurulan sofrada yenilen yemekler ve oynanan oyunlarla piknik sona erdirildi.
29 May›s-11 Haziran 2009
Unutma 18 May›s’›! Hat›rla ve ö¤ren! Bir 18 May›s’ta daha baflucunday›z. Buraya ilk geliflim olsa da her nedense 18 May›s, do¤ayla, tohumla, s›ms›cak May›s günefliyle filiz filiz yefleren umutla simgeleflti zihnimde. Hemen yan›bafl›nda büyüyen her renkten çiçek sadece do¤an›n bir zorunlulu¤u, gerçekli¤i olma anlam›ndan s›yr›lm›fl, Vartinik’te topra¤a at›lan tohumun her 18 May›s’ta inatla büyüyen umudu olmufltu. Çetin ve zorlu k›fl koflullar›nda f›rt›nada ve so¤ukta solup çürüyen, Nisan güneflinin 18 May›s’a tafl›d›¤› o s›cakl›¤› ve ayd›nl›¤› alt›nda yeniden ama içten içe yavafl yavafl büyüyen, topra¤a baflkald›r›p eskisinden daha güçlü yefleren do¤an›n mücadelesine benziyor mücadelemiz. Yenilgiler
olacakt›r elbet. Ama mücadelemiz t›pk› do¤an›n mücadelesi gibi hiç bitmeyecek, düflenlerimizin yerine hemen yenileri yeflerecektir. Bir 18 May›s daha ve yine geldik baflucuna. Heyecanl› m›y›m, öfkeli mi, bilmiyorum. Yol boyunca türkülerimiz ve marfllar›m›z hiç susmuyor. Üç saatlik yolculu¤umuz Karakaya Jandarma Karakolu önünde son buluyor. Buradan bafllayaca¤›z yürümeye, buradan yürüyüp sana gelece¤iz. Karakolun bulundu¤u yerden daha da yükse¤e ç›kan yemyeflil tepelikte bekliyorsun bizi. Mezar›n oldu¤u yere dar bir patika ç›k›yor. Y›llarca yoldafllar›n, dostlar›n, yak›nlarda oturan buradan gelip geçen köylüler bu yolu afl›p sana yürüdüler. Yeflilliklerin aras›nda dalgalanan k›rm›z›l›, sar›l› par›ldayan bayraklar›m›zla o dar pa-
Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ‹brahim Kaypakkaya flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitlerini and›¤›m›z 18 May›s anma etkinlikleri kapsam›nda Partizan’›n ça¤r›s›yla biraraya gelen devrimci ve demokratik güçlerin örgütledi¤i önder yoldafl›n mezar› bafl›nda gerçeklefltirilen anmaya kat›ld›k. Partizan fiehit Ve Tutsak Aileleri olarak s›n›rl› bir zaman dilimi içerisinde tafl›may› hedefledi¤imiz flehit ve tutsak aileleri, iliflkilerimiz ziyaret edilerek, mezar anmas›na davet edildi. Ailelerimiz önder yoldafl›n mezar› bafl›nda an›lmas›n› büyük oranda ilgiyle karfl›layarak kat›l›m sa¤lad›. Haz›rl›k çal›flmalar›m›z›n gecikmesi ve yetersizli¤i nedeniyle ziyaret etti¤imiz ailelerimizin bir k›sm›
istekli olmalar›na karfl›n koflullar›n›n elveriflsizli¤i nedeniyle kat›lamad›. Ard›ndan tutulan otobüsle yola koyulduk. Sungurlu ilçe s›n›rlar›na yak›n bir yerde Ankara’dan gelecekleri bekledi¤imiz süre boyunca önder yoldafl›n mezar›n› ilk defa ziyaret edecek olanlar›m›z›n sab›rs›zl›¤› görülmeye de¤erdi. Tüm kitlenin birleflmesiyle hareketimizin ard›ndan ilçe giriflinde ilk çevirmeyle karfl›laflt›k. Araçlar›m›z›n mahkeme karar›yla aranmas›n›n ard›ndan tekrar Karakaya’ya do¤ru hareket ettik. Jandarma ve polis y›¤›na¤›yla, panzerinden, itfaiye ve ambulans›na kadar yap›lan muammal› haz›rl›k “ibo”nun an›lmas›ndan duyulan korkuyu resmediyordu. Ellerimizde s›n›f düfl-
manlar›n›n korkular›n› büyüten “‹bo”nun resimli pankartlar› ve flamalar›yla, hayk›rd›¤›m›z fliarlarla oluflturulan koridordan ilerleyerek arama noktas›na geliyoruz. Onur k›r›c› aramaya müsaade etmeyece¤iz. Temsilcilerin ve avukatlar›n görüflmelerinin ard›ndan kaba üst aramas› yap›laca¤› ve kimlik bilgilerinin yaz›laca¤› kesinlefltirildikten sonra beklemeye koyulduk. ‹flkenceye dönüfltürülen arama ve kay›t süresince “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› ve fliarlar›m›z› hayk›rd›k. Araman›n ard›ndan kortejlerimizi oluflturarak yoldafl›n mezar› bafl›na do¤ru hareket ettik. Sayg› durufluna yap›lan ça¤r›yla birlikte, antlar okundu, gözlerden sessizce yafllar süzüldü.
tikadan yürümeye bafll›yoruz. “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya.” Sesimiz karfl›da Karakaya köyüne ulafl›yor. Köylüler kulak kabart›yor sesimize, kimileri gelip kat›l›yor bize, kimileriyse uzaktan seyrediyor, el sall›yorlar. Sana yaklaflt›kça öfke ve coflkumuz büyüyor. Bir baflkayd› yan›bafl›nda olmak, hiçbir kitapta yaz›ld›¤› gibi de¤il. Daha yak›ndan hissettim seni yoldafl›m. Hüzünlendim, öfkelendim, bilinçlendim… Bir kez daha flafl›rd›m iradene, inanc›na. Dahas› senden ne kadar korktuklar›n› gördüm. Yine gelece¤iz, u¤runa seve ölüme gitti¤in iflçilerle, köylüler gelece¤iz. Daha kalabal›k, umut ve inanç dolu, her yerde har zaman anaca¤›z seni, intikam›m›z devrim olacak yoldafl›m. (Bir ‹K okuru)
Partizan temsilcisi ortak konuflma metnini okuyarak ard›ndan söz almak isteyenleri s›ras›yla davet etti. ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n babas› Ali Kaypakkaya ac›lar›n› ve hayk›r›fl›n› dile getiren bir fliir okuyarak ‹bo’nun köyün en yoksullar› ve mazlumlar›na olan ilgisini, sevgisini k›sa örneklerle anlatt›. Aile örgütlülükleri ad›na Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri temsilcisi ortak haz›rlanan metni okuyarak onu ailelerin mücadelesi ve öfkesinde yaflataca¤›m›z› hayk›rd›. S›ras›yla kat›l›mc› kurumlar›n aç›klamalar›n› yapmalar›n›n ard›ndan anma önümüzdeki y›l 18 May›s’ta yeniden mezar bafl›nda buluflulmak üzere sonland›r›ld›.
(Partizan fiehit Ve Tutsak Aileleri)
18 May›s çal›flmalar›ndan… Yapaca¤›m›z yürüyüflle ilgili afifl çal›flmas›n› cadde üzerinde yaparken çok say›da insan ‹brahim yoldafl›n posterine ilgi gösterdi. Afiflleri al›p evlerinin duvarlar›na asacaklar›n›n sözünü vermeleri, böyle bir sahiplenifl içerisinde olmalar› bizi mutlu etti. Bir baflka bölgede afifl çal›flmalar›na devam ederken binas›n›n önünde oturan bir aile bizi yan›na ça¤›rd›. Bize “neyin afiflini yap›yorsunuz çocuklar?” diye sordu, “‹brahim Kaypakkaya’n›n” yan›t›n› verince aya¤a kalk›p “Biz Dersimliyiz çocuklar” dediler ve ‹brahim’i tan›d›klar›n›, mücadele yaflam›n› bildiklerini ve çok sevdiklerini söylediler. Kendi oturduklar› binaya ›srarlar› üzere çok say›da afifl ast›k. Bölgede megafonla çal›flmalar›m›z› sürdürdük. Bildiri da¤›t›m› yapt›k. Kitle yürüyüfle geçti¤inde insanlar balkonlar›ndan zafer iflareti yaparak, alk›fllar›yla eylemimizi sahiplenip destek sundu. Bundan sonraki çal›flmalar›m›z› daha nitelikli daha h›rsl› yapaca¤›m›z›n sözünü veriyoruz. Daha iyi olabilirdi, daha kitlesel geçebilirdi. (Gazi ‹K okurlar›)
Kürt ailesi “koruma” alt›na al›n›yor Geçti¤imiz y›l Baflbakanl›¤a ba¤l› Sosyal Araflt›rmalar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan, Türkiye Kürdistan›’nda aile yap›s›n› “korumak” için rapor haz›rlama çal›flmalar› bafllat›lm›flt›. Devlet Bakan› Nimet Çubukçu’nun da kat›lm›fl oldu¤u 29 fiubat 2008 tarihli toplant›n›n sonucu “Aile Hizmetlerinde Sivil Toplum Kurulufllar›yla ‹stiflare Toplant›s›” raporu olarak ortaya konuldu. Diyarbak›r’da yap›lan toplant›ya sunulan raporda, Türkiye Kürdistan›’n› kapsayan illerde “kad›nlar›n çok çocuk sahibi olmas›n› engellemek amaçl› yasa ç›kar›lmas›” talep ediliyordu. Örnek olarak da “halka belli say›da çocuktan sonra sa¤l›k hizmeti verilmemesi” öneriliyor. (11 Nisan 2009 Evrensel) Henüz yasal hale getirilmeyen fakat Türkiye Kürdistan› özgülündeki aile nüfusu üzerinden yap›lan bu araflt›rmalar bizzat Baflbakanl›¤a ba¤l› “Sivil Toplum” kurulufllar› ve Devlet Bakan› Nimet Çubukçu öncülü¤ünde “aileyi korumak” ad›na yap›lmaktad›r. ‹nsanlar›n yeme, içme, bar›nma ve sa¤l›k gibi ihtiyaçlar›n›n “iktidar”›n halk› “terbiyesinde” bir yapt›r›m arac› olarak kullan›lmas›na ilk kez tan›k olmuyoruz elbet. Y›llarca süren g›da ambargolar›, yayla yasaklar› ve zorla göç ettirmeler bir yana Adana Valisi’nin gösterilere kat›ld›¤› tespit edilen çocuklar›n ailelerine “kömür ve g›da yard›mlar›n›n kesilece¤i” tehditleri halen s›cakl›¤›n› korumaktad›r. Fakat flimdiki durum al›fl›lageldik yapt›r›m ve “terbiye” uygulamalar›ndan çok daha kapsaml›d›r ve farkl› yönler içermektedir. Raporun içeri¤i ve hedefledi¤i uygulama aç›s›ndan devletin haz›rl›¤› içinde oldu¤u tek çal›flman›n “yasal tedbirle” s›n›rl› olmad›¤› gözükmektedir. “Sa¤l›kta Dönüflüm” program› çerçevesinde uygulamaya konulan “Aile Hekimli¤i”ni belirli say›da pilot ilde haya-
ta geçiren Sa¤l›k Bakanl›¤›, Koruyucu Hekimlik Hizmetlerini de kademeli olarak geri çekmekte, OECD ülkeleri aras›nda bütçeden en az pay ay›rmas›n›n yan›s›ra bu hizmetleri “gebe takibi ve izlenmesi, çocuk ve bebek takibi” alan›na do¤ru darlaflt›rmaktad›r. Daha önceden koruma ve tedaviye yönelik sa¤l›k hizmeti veren tesis, hekim, hemflire ve yard›mc› sa¤l›k eleman› say›s›nda azaltmaya giderken, köy ve mahallelerdeki ebeler görev yerlerinden al›nmaktad›r. Böylece “Aile Hekimli¤i” uygulamalar› devletin nüfusu kontrol edebilmesinde siyasal bir mekanizma olarak ifllevsellefltirilmeye haz›r hale getirilmektedir. Türkiye Kürdistan›’nda bu “ifllev”in ne olaca¤›n› tahmin etmek yukar›daki raporda ifllendi¤i üzere zor de¤ildir: Kürt kad›n›n›n do¤urganl›¤›n›n kilit alt›na al›nmas›… “Dilini konuflma!”, “kimli¤ini reddet!” talimatlar›n›n yan›na yeni bir tanesinin daha eklenmesidir bu; “Do¤urup ço¤alma!”
da bulmaktay›z. Bir toplumun kültürel, inançsal, ›rksal ya da kavimsel özelliklerinden dolay› yaflam alanlar›ndan sürülmesinden tutal›m, yine bu özellikleri hedef alacak biçimde yasaklamalara, bask›lara u¤ramas›, geliflip ço¤almalar›n›n engellenmesine kadar her sistemli uygulama soyk›r›m kapsam›nda suç olarak tan›mlanmaktad›r. T›pk› bunun en aç›k örne¤i olan toplu yok etme uygulamas› gibi. Ayn› flekilde bu tan›mlama TC devletinin üyesi oldu¤u Birleflmifl Milletler düzeyinde kabul
gerçeklefltirildi¤i ve suç teflkil etti¤i aç›kt›r. Zaten bu gerçeklik gayet iyi bilindi¤inden yap›lan uygulamaya “nüfus planlamas›” ya da “aileyi/kad›n› koruma” gibi oldukça masumane k›l›flar geçirilmektedir. Fakat bugün ülkenin “bat›s›nda” “üç çocuktan afla¤› istemem” diyerek çocuk yap›lmas›na teflvik eden hükümetin yüzünü Türkiye Kürdistan›’na döndü¤ünde do¤um oran›n› düflürmeye giriflmesi, bu “masumiyeti”n çok uzun ömürlü olmayaca¤›n› göstermektedir. Ve tüm aldat›c› söylemlerden, “masumiyetinden” ar›nd›r›ld›¤› zaman görüle-
ç›karmaya ve ifle koyulmaya çal›fl›yormufl. Ve hükümet de hem bu ça¤r›ya kay›ts›z kalmad›¤›n› hem de rejimin ulusal az›nl›klar konusundaki siciline ne denli sahip ç›kt›¤›n› gösterircesine “nüfus dengesi”ni yeniden kurma çabas›n›n içine girmifl durumda. Kurulufl sürecinde Rum, Ermeni, Süryani ulustan haklar› –Talat Paflalar›n deyimiyle- “hal yoluna” koyan rejimin “mozaikten betona” geçme sürecinin devam ettirilece¤i a盤a ç›k›yor. Üstelik do¤mam›fl olanlar› “hal yoluna” koymak, do¤mufl olanlar› “hal yoluna” koymaktan daha sessiz, örtülü ve ma-
Dili, kimli¤i prangal› topraklarda Seyid R›za’n›n “Kuro Rabîn”* sözü bir f›s›lt› gibi gezinmeye de-
Irkç›l›¤›n masum örtüsü Devletin stratejik ç›karlar› ve bekas› üzerine politika üreten Avrasya Stratejik Araflt›rmalar Merkesi (ASAM)’›n eski baflkan› ve MHP milletvekili Gündüz Aktan her vesileyle, Kürt ulusunun bugünkü nüfus art›fl h›z›yla giderse 2025’te Türk nüfusunu geçece¤i ve flimdiden tedbir al›nmas› gerekti¤i üzerine az nefes tüketmemiflti vakti zaman›nda. Kimli¤i inkarda gelindikçe, tek ulus yap›s›na tehlike kabul edildikçe Kürtlerin fiziki varl›¤› ve ço¤almas› da “stratejik hesaplara” konu oluyor tabiat›yla. Bu yüzden rejimin ›rkç› karakterini kimi zaman “tek millet, tek devlet, tek bayrak” diyen gömlek, kravatl› haliyle, kimi zaman “Kürtleri toplu olarak Kuzey Irak’a sürelim bu ifl bitsin” diyen apoletli haliyle, kimi zaman da “Kürtlerin üremesine kota koyal›m” diyen beyaz önlüklü haliyle karfl›m›z-
dökmüyormufl, hükümeti durumdan vazife
sum amaçlarla uygulanabilme gibi bir dizi “avantaja” da sahip görünüyor. Fakat yöntemi ne olursa olsun yap›lan›n ad›, amac› ve karakteri de¤iflmiyor. Hükümetin “demokratikleflmeye” bafllad›¤›, Kürt ulusunu tan›maya ve haklar›n› vermeye haz›r hale geldi¤i, 1915 “Ermeni traje-
vam ediyor. Ve bu-
disi” ile yüzleflmeye bafllad›¤› yönünde he-
nu ilk duyan yine
vesli tart›flmalar›n ve kafa bulan›kl›klar›n›n
Kürt çocuklar› oluyor.
yafland›¤› flu günlerde bofl hayallere ve beklentilere kap›lanlar için devletin bu “nüfus politikas›” anlaml› bir yan›t olmal›d›r. Bu uygulama, asl›nda rejimin yekpare, homojen bir ulus yaratma üzerine kurulu tarihsel po-
edilmektedir. Dolay›s›yla rejimin tek ulus yaratmadaki sicili bir kenara, Baflbakanl›k Sosyal Araflt›rmalar Genel Müdürlü¤ü kanal›yla yap›lan çal›flmalar›n, haz›rlanan raporlar›n ve öngörülen yasan›n soyk›r›m kapsam›nda
cektir ki, tüm bu nüfus çal›flmalar› esasta bir ulusun fiziki varl›¤›na dolayl› ve uzun erimli biçimde yönelme politikas› çerçevesinde ifllenmektedir. Anlafl›lan o ki, 10 Kas›m 2008’deki konuflmas›nda “Bugün e¤er Ege’de Rumlar, Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, acaba bugün ayn› milli devlet olabilir miydi?” diyen Savunma Bakan› Vecdi Gönül sadece iç
litikalar›yla yüzleflmedi¤i gibi bu politikalar› daha etkili ve sürece uyarlanm›fl araçlarla destekledi¤ini, yoluna h›z kesmeden devam etti¤ini göstermektedir. Nas›l etmesin? Dili, kimli¤i prangal› topraklarda Seyid R›za’n›n “Kuro Rabîn”* sözü bir f›s›lt› gibi gezinmeye devam ediyor. Ve bunu ilk duyan yine Kürt çocuklar› oluyor. * Kuro Rabîn: Çocuklar aya¤a kalk›n
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
29 May›s-11 Haziran 2009
“Kad›na fliddettir” ayinesi kiflinin! E¤er kad›n erke¤e bu denli köle edilirse sisteme daha kolay boyun e¤er, sadece erke¤e boyun e¤dirmek kal›r! ‹flte bu yüzden devlet kad›n sorununu yok sayar ve tek muhatab› olan erke¤i kad›na yönelik tüm sald›r›lar›nda destekler. Bu yüzden yasalarda “namus” cinayetlerine indirim vard›r. Bu yüzden tacizciler, tecavüzcüler “haks›z tahrik”ten yararlan›rlar. Bu yüzden devletin bir bakan› kendini protesto eden kad›nlara “kocalar›n›z gelsin” diyebilir.
Emperyalist krizin hissedilmeye baflland›¤› süreçlerde, krizin derinleflmesiyle fliddet olaylar›n›n t›rmanaca¤› aç›klamalar› gelmeye bafllam›fl, bu fliddetten en çok da kad›nlar›n zarar görece¤i vurgulanm›flt›. fiimdi gün geçmiyor ki elimize ald›¤›m›z gazetelerde kad›na yönelik fliddetin ulaflt›¤› boyutlar› gösteren bir haber olmam›fl olsun! Kad›na dönük feodal bak›fl aç›s›n›n dönüfltü¤ü bu cinsel fliddet ve cinayet biçimlerinin vahflileflti¤i son olaylarda da öne ç›kan konu “namus” kavram› oldu.
Ad›, Eylem Pesen… Van’da, lise 2. s›n›fa giderken ailesinin zoruyla okulu b›rak›p day›s›n›n o¤lu ile evlendi. Yafl› küçüktü, o yüzden aralar›nda imam nikah› k›y›ld›. Ama evlilikten sonra hayat› daha fazla zindan oldu. S›k s›k eflinin fliddetine maruz kalan genç kad›n, kurtuluflu ailesinin evine kaçmakta buluyordu. T›pk› küçük bir çocu¤un –asl›nda yafl› uygun say›l›r- can› yand›¤›nda ilk annesinin kuca¤›na koflmas› gibi kofluyordu ailesine. Ancak o bir çocuk de¤ildi ailesinin gözünde; “evli barkl› bir kad›nd›” yani “ko-
cas›na aitti” ve ne olursa olsun “onun kahr›n› çekmek zorundayd›.” Anne ve babas› bu ac› durumu normal karfl›lad› ve etten duvar ördüler k›zlar›n›n önüne ve her seferinde cellad› olacak kocas›n›n yan›na geri gönderdiler onu. Eflinin abisiyle arazi yüzünden tart›flt›¤› gün, onun için bu çilelerin “bitti¤i” gün olacakt›. Abisine sinirlenen efli öfkesini genç kad›na kustu. Gözü dönmüfl bir biçimde kendisine sald›ran efli önce b›çaklad›, öfkesi yat›flmay›nca da araban›n alt›nda ezdi. Bu vahfli olayda hayat›n› yitiren genç kad›n befl ayl›k hamileydi. “Kad›nl›¤›n gere¤i” olan “kocas›na boyun e¤me” görevini yerine getirdi o. “Saç›n› süpürge etti”, saçlar›n› kanla y›kad›lar. Öfkeliyseniz, bir kad›n öldürün! Yat›fl›rs›n›z!
Ad›, Y›ld›z Akkufl… Birinin burnunun ve kulaklar›n›n kesilmesi, suçunun bir “ahlaks›zl›k” oldu¤unu ve “namuslu” birinin de onu cezas›n› verdi¤i anlam›na gelmekte “imifl”! Onu A¤r›’n›n Diyadin ilçesindeki bir arazide bulduklar›nda, kulaklar› ve burnu kesilmifl bir haldeydi. Hastaneye kald›r›ld›, hala yo¤un bak›mda. Yaklafl›k bir ay önce genç kad›n, eflinin kardeflleri taraf›ndan “eve erkek alma” “ahlaks›zl›¤›n›” yapt›¤› gerekçesiyle feci fle-
kilde dövülerek d›flar› at›ld›. Sokakta kalmamak için s›¤›nd›¤› devlet taraf›ndan bölgedeki bir huzur evine yerlefltirildi. Ancak bir süre sonra devlete baflvuran efl Bayram Akkufl, hiçbir zorlukla karfl›laflmadan eflini huzurevinden ald›. Ne de olsa kad›n “kocas›na aitti” ve koca “severdi de döverdi de!” Eflini, “namusunu” kirletti¤i için onu “ahlaks›zlara” verilen cezayla öldürmeye karar vermiflti. Burnunu ve kulaklar›n› kesip öldü zannederek bir araziye at›p kaçt›. Ama genç kad›n ölmemiflti! Ömür boyu “ahlaks›zl›¤›n›n” simgesi olan kesik burun ve kulakla yaflamaya mahkûm edildi. “Namus” kad›n demektir! Ama “kad›n” kad›n demek de¤ildir bu topraklarda. Egemen zihniyetin kad›n› “cinsel bir meta” olarak lanse etmesi, topluma kad›n›n “namus” olmas› fleklinde yans›maktad›r. “Ahlaks›zl›k” yapt› denerek yap›lan ahlaks›zl›¤›n en büyü¤ü olan bu vahflet, kad›n bedeni üzerindeki erkek hâkimiyetinin k›r›lmaya çal›fl›lmas›na bir tepkidir asl›nda. Kad›n›n bedeni kocas›na aittir ve kad›n›n bedeninin “namusu” da ondan sorulur. Kad›n›n kendisi bile bu beden üzerinde söz sahibi olmaya çal›fl›rsa bunun cezas›n› ödemelidir.
Ad›, Nuran Karaca… Bafll›k paras›, feodalizmin egemen oldu¤u toplumlarda kad›n›n al›n›p sat›labilen bir eflya olarak görüldü¤ünün göstergesidir.
Kad›nlar direnerek özgürlefliyor! Kriz bahaneli hak gasplar›n›n h›z kesmeden sürdü¤ü flu süreçte, birçok sanayi bölgesi direnifllere sahne olmaya devam ediyor. Ancak haks›z iflten ç›karmalar baflta olmak üzere, bir dizi hak gasp›na boyun e¤meyen ve krizin faturas›n›n kendilerine ç›kar›lmak istenmesine karfl› koyan iflçi ve emekçiler, sermayenin sald›r›lar›n› direnifllerle yan›tl›yor. Kriz bahaneli hak gasplar›n›n gerçekleflti¤i sanayi bölgelerinden biri de Dudullu Organize Sanayi. Sinter iflçilerinin direniflinin sürdü¤ü günlerde, sanayi içinde bir baflka direnifl daha boy verdi. Haks›z iflten at›lmay› protesto ederek, tek bafl›na direnifle geçen ise, t›pk› Desa direniflçisi Emine Arslan gibi, yine bir kad›n. Öyle görünüyor ki, kad›nlar direniflin kendilerini özgürleflti-
Kobatan, fabrika önündeki direniflini sürdürüyor ve duyarl›, emekten yana kamuoyunun deste¤ini bekliyor.
rece¤ini giderek daha fazla bilince ç›kar›yorlar. Sanayi içinde faaliyet sürdüren Entes Elektronik’te çal›flan Gülistan Kobatan, 13 May›s tarihinde kriz bahanesi ile iflten ç›kar›l›nca direnifle bafllad›. Kobatan direniflini, 14 May›s’ta saat 17.30’da fabrika önünde yapt›¤› bir bas›n aç›klamas›yla bafllatt›. Desa direniflçisi Emine Arslan’›n ve de ayn› bölgede direniflte olan Sinter iflçilerini yan›s›ra, k›sa bir süre önce ücret gasp›na karfl› iflyerini iflgal eden fiirin Tekstil iflçilerinin de destek verdi¤i aç›klamada konuflan Kobatan, iflten ç›kar›lmas›n›n, iki ayd›r parça parça süren iflçi k›y›m›n›n bir parças› olmas›n›n yan›s›ra, sanayi bölgesinde faaliyet
sürdüren OS‹M-DER üyesi bir iflçi, yani s›n›f bilinçli bir iflçi olmas›ndan kaynakland›¤›n› vurgulad›. S›n›f bilincine dönük öfkenin ise, iflten ç›kar›ld›¤› gün kendisini yan›na ça¤›ran personel müdürünün “yaramazl›k yap›yormuflsun” sözlerinde d›fla vurdu¤unu aktard›. Patronun, ifl akdinin feshine iliflkin, ifllerin durgunlu¤unu ve bu nedenle de flirketin daralmaya gitti¤ini gerekçe olarak getirdi¤ini de sözlerine ekleyen Kobatan, ifl akdinin fesih edildi¤inin söylenmesine karfl›n, kendisine herhangi bir belge verilmedi¤ini söyledi. Kobatan, fabrika önündeki direniflini sürdürüyor ve duyarl›, emekten yana kamuoyunun deste¤ini bekliyor. (Kartal)
Ama bafll›k paras› öyle kolay ödenecek bir fiyat de¤ildir. Buna da çözüm; berdel olur. Yani kad›nlar›n aileler aras› “de¤ifl-tokuflu”! O da berdel kurbanlar›ndan biri. fianl›urfa’da yaflayan genç kad›n abisinin evlendi¤i kifli karfl›l›¤›nda ailesi taraf›ndan zorla berdel edilir. Ancak k›sa bir süre sonra abisi eflinden ayr›l›r. Bu kez aile genç kad›n› eflinden ayr›lmaya zorlar. Kocas›ndan ayr›lan kad›n üç ayl›k hamiledir. Buna ra¤men kad›n, abisinin yeni evlendi¤i efli karfl›l›¤›nda baflka biri ile evlendirilir. Ancak ikinci berdel edildi¤i adam, “kendinden olmayan” çocu¤u istemez. “Baflkas›n›n çocu¤una bakma zorunlulu¤u yoktur erke¤in!” Karn›nda baflka birinden olan çocu¤u –bedeninden bir parçaile sistemin kulu olmaya zorlad›¤› kocas› aras›nda kal›r bu kez talihsiz kad›n. Ama seçme hakk› yoktur. Bebe¤inden ayr›l›r ve
onu bofl bir araziye b›rak›p kaçar. Kad›n evlendi¤i eflinin “baflkalar›”ndan çocu¤u varsa onlara bakmakla yükümlüdür. Çünkü kad›n, erke¤in “hizmetine” sunulmufltur. Ama kad›n›n “baflkas›ndan” olan çocuklar› erke¤in yükümlülü¤ünde de¤ildir. E¤er kad›n erke¤e bu denli köle edilirse sisteme daha kolay boyun e¤er, sadece erke¤e boyun e¤dirmek kal›r! ‹flte bu yüzden devlet kad›n sorununu yok sayar ve tek muhatab› olan erke¤i kad›na yönelik tüm sald›r›lar›nda destekler. Bu yüzden yasalarda “namus” cinayetlerine indirim vard›r. Bu yüzden tacizciler, tecavüzcüler “haks›z tahrik”ten yararlan›rlar. Bu yüzden devletin bir bakan› kendini protesto eden kad›nlara “kocalar›n›z gelsin” diyebilir. Bu yüzden krizin sorumlular› “evde oturmalar›” gerekirken “ifl arayan” kad›nlar olur vs.
Yorumsuz * Van’›n Yal› Mahallesi’nde dengesini kaybederek tand›ra düflen kad›n yaflam›n› yitirdi. Edinilen bilgilere göre, Yal› Mahallesi Sümbül Sokak’ta oturan Hatice P›t›r isimli kad›n, ekmek piflirmek için yakt›¤› tand›r›n üzerine tencere koymaya çal›fl›rken dengesini kaybederek alevlerin içine düfltü. Yak›nlar› taraf›ndan tand›rdan ç›kart›lan P›t›r, olay yerinde hayat›n› kaybetti.
* Kocaeli’nin Dar›ca ilçesinde 3 çocuk annesi Fatma Özkan, evinde 8 yerinden b›çaklanarak öldürülmüfl bir flekilde bulundu. Nene Hatun Mahallesi’nde ikamet eden Özkan’›n cese-
Tecavüzcü korkma,
di otopsi için Adli T›p morguna kald›r›ld›.
arkanda Adli T›p var!.. Ataerkil zihniyetin egemen oldu¤u bu co¤rafyada kad›n olmak; kendinden önce bedeninin de, zihninin de, gelece¤inin de baflka “sahipleri” oldu¤unu “bilmektir.” Önce baba, erkek kardefl sonra kocad›r bu “sahipler”in ad›. Ama bu “sahipler”e de “sahip” olan devlet daimi olarak “söz hakk›na sahiptir” kad›n›n üzerinde. Keza devletin kurumlar› da öyle… Adli T›p Kurumu 6. ‹htisas Kurulu, taciz ve tecavüz vakalar›n› inceleyen bir kuruldur. Görevi; taciz ve tecavüz davalar›nda suçluyu ortaya ç›karacak delilleri incelemek olan bu kurul, görevinin aksine “tecavüzcü koruyuculu¤u” misyonunu yüklemifltir. Hüseyin Üzmez davas› da bunun bir örne¤idir. 14 yafl›ndaki bir çocu¤a cinsel sald›r›da bulunan Üzmez, bu kurulun raporlar›yla suçunu “hafifletmifl” ve tutuklanmaktan kurtulmufltur. Kurul, yine birçok davada tecavüzcülerin cezalar›n›n hafifletilmesinde rol oynam›flt›r. Devletin kad›na bak›fl aç›s›n› somutlayan bu olgu, kad›n ve çocuklar›n cinsel fliddete maruz kald›¤›nda “s›¤›nacaklar›” bir kurumun
olmad›¤›n› gösterir. 14 May›s günü ‹stanbul-Yenibosna’daki Adli T›p Kurumu önünde bas›n aç›klamas› yapmak için toplanan Cinsel fiiddete Karfl› Kad›n Platformu, 6. ‹htisas Kurulu’nu protesto etti. Kurulun yeniden yap›land›r›lmas›n› isteyen platform üyesi kad›nlar, “Cinsel fliddete son”, “Haks›z tahrik deme, cezalar› indirme”, “Tecavüzcü korkma arkanda adli t›p var” yaz›l› dövizler tafl›d›lar. Platform ad›na bas›n metnini okuyan Esen Özdemir, bu kurulun cinsel fliddet faillerinin hak ettikleri cezay› almalar›n›n önünde engel oluflturdu¤unu, bunun sonucu olarak da sald›r›ya u¤rayan kad›n ve çocuklar›n çözümsüz kalacaklar›n› ve korunamayacaklar›n› söyledi. Bu eylemlilik, son günlerde artan kad›na yönelik sald›r›lar›n ortas›nda anlaml› bir yerde duruyor. Devletin ve kurumlar›n›n kad›na bak›fl aç›s›n› teflhir eden bu aç›klamayla, kad›n sorunun sistem sorunundan ba¤›ms›z olmad›¤› ve bu sorunu toplumdaki genel yarg› olarak s›¤laflt›rman›n yanl›fll›¤›n› bir kez daha gözler önüne seriyor. (H. Merkezi)
Desa’ya deri çantal› protesto Düzce’de 29 Nisan, Sefaköy’de 3 Temmuz 2008’de direnifle geçen Desa direniflçileriyle dayan›flma eylemleri devam ediyor. 16 May›s Cumartesi günü ‹stiklal Caddesi üzerindeki Desa ma¤azas› önünde biraraya gelen Desa Direnifliyle Dayan›flma ‹stanbul Platformu üyeleri ve direniflin simgesi haline gelen Emine Arslan bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Aç›klamada iflçilerin bir y›ld›r direnifllerini sürdürdükleri, ancak ellerinde mahkeme karar› olmas›na ra¤men patronun hukuk kurallar›na dahi uymad›¤› belirtildi. Kad›n iflçilerin direniflinin önemli bir yerde oldu¤unun ve kad›nlar›n ancak haklar›n› aramak için mücadele ettiklerinde özgürlefleceklerinin alt› çizildi. Aç›klama esnas›nda s›k s›k dayan›flma sloganlar› at›ld›. Eylem, platform üyelerince ma¤aza önüne deri çanta atarak Desa’n›n emek h›rs›z› oldu¤unu belirtmesi ve boykot ça¤r›s›yla sona erdi. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
29 May›s-11 Haziran 2009
Haziran’da ölmek zor!
… sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sokakta tomson soka¤a ç›kmak yasak … Zulüm kuflatm›flt› dört bir yan›. Zafer naralar› eflli¤inde her yere her fleye vahflice sald›r›yordu düflman. ‹flkence günlük, s›radan bir olay haline gelmiflti. Ülke aç›k bir hapishaneye dönmüfl, halk tutsak edilmiflti. Zindanlar insan ö¤üten bir canavara dönüflmüfl kan ile besleniyordu. Bin kez budad›lar körpe dallar›, bin kez k›rd›lar. Ifl›¤a düflman zalimler saltanatlar›n› ilan ediyordu. Kara k›fl bast›rm›fl, flehirleri ve k›rlar› teslim alm›flt›. Her fleye inat bahar a¤›r a¤›r gösteriyordu yüzünü. Günefl ›fl›klar›n› daha güçlü gönderiyordu yeryüzüne. Leylaklar, Nergizler, Kardelenler boy veriyordu. Zulüm 盤l›klar›, karlar alt›nda umudun türkülerine teslim oluyordu. Karlar erimeye bafllam›fl, yollar aç›lm›flt›. Partizanlar ad›mlamaya bafllam›fllard› patikalar›. May›s’›n s›cakl›¤› iyiden iyiye ›s›tm›flt› topra¤›. Partizanlar geçtikleri yerlere umut tohumlar› at›yor, direnifli büyütüyorlard›. 19 Haziran’›n 82’nin bir soluk almak için s›¤›nd›lar Beyazda¤’a. Düflman çoktan sarm›flt› Beyazda¤’›. ‹ki yi¤it Partizan, Mahmut fiefik
Karaa¤aç ve Hüseyin Gözlü topra¤›n suyuna kar›flarak, can katar kardelenlere. Dersim’de halk›n sevgilisi iki yürek yeflermek üzere tohum olurlar toprakta … hava leylâk ve tomurcuk kokusu havada köryoluna havada suçsuz günahs›z gitme korkusu … Bentte biriken su giderek tafl›yor, duvarlar› zorluyordu. Öfke kab›na s›¤maz olmufltu. fiimdi yine çiçe¤e, yine meyveye durmufltu hayat. Badem çiçekleri tomurcuk vermiflti, yine do¤umdayd› hayat. Ya¤mura susam›fl topra¤›n hasreti bitiyordu. K›r çiçekleri sar›yordu dört bir yan›. Kentlerde büyüyen öfke da¤larda yükselen atefl yay›l›yordu gökyüzüne. Filiz büyümüfl meyveye durmufltu. Da¤lar›n atefli ile tutuflan kentlerden k›r çiçekleri yükseliyordu doruklara. Kavgaya sevdalanm›fl tüm yürekler gibi güler yüzlüydü o da. Bir coflku tufan›yd›. Sevecen, candan, yarat›c› ve azimli. Bir o kadar alçak gönüllü ve mütevazi. Ovalardan da¤lara bir rüzgâr gibi tüm varl›¤› ile at›ld› kavgaya. Da¤larda yeni çiçe¤e durmufltu henüz. Düfltü düflman›n eline. Yüzlerce göz ac›yla, hüzünle, hasretle ve gururla bakmaktayd› yaral› bedenine. Yoldafllar›n nerede? diye sordu düflman. Umudun türküsünü söyler faflist cellâtlar›n elinde Naki Göksu. Bir nergiz daha düflmüfltü topra¤a. Bin nergize can katarak… … k›sa sürdü bu yolculuk n’eylersin ki sonu yok! gece leylâk ve tomurcuk kokuyor … Ac›n›n yüzü ile erken tan›flm›flt› H›d›r Do¤an. Günefl yüzlü, umudun yolcular›na gönül vermiflti küçük yaflta. Onlar gibi günefle yürü-
Nurhak da¤lar›ndan sonsuzlu¤a...
Kadir Manga
Sinan Cemgil
Türkiye Halk Kurtulufl Ordusu (THKO) önder kadrolar›ndan Sinan Cemgil, Alpaslan Özdo¤an ve Kadir Manga 31 May›s 1971’de devlet güçleri ile girdikleri çat›flmada topra¤a düfltüler.
Devrimci gençlik hareketinin önderlerinden ve ’71 Devrimci ç›k›fl›n›n mimarlar›ndan Sinan Cemgil ve yoldafllar›n›n üslendikleri bölge Mustafa Mordeniz isimli iflAlpaslan Özdo¤an birlikçi bir muhtar›n verdi¤i bilgiler sonucu bulundu. Sinan Cemgillerin katledilmesine neden olan muhtar daha sonra ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar› taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›.
Pusula Gerçekleri aç›klamada ikna edici, uygulamada yarat›c› olmal›y›z! ‹flçilerin, köylülerin, gençli¤in, Kürt ulusunun, devrimcilerin kapsaml› sald›r›larla karfl› karfl›ya oldu¤u bir dönemden geçiyoruz. Sald›r›lar›n bu denli kapsaml› olmas›n› içinden geçmekte oldu¤umuz süreçte yaflanan ekonomik krizden, Kürt Ulusal Hareketi’nin yürüttü¤ü hakl› ve meflru mücadele düzeyinden, ortaya ç›kan devrimci olanaklardan ba¤›ms›z ele alamay›z. Tüm bu sald›r›lar devam ederken, egemen s›n›flar›n sözcüleri “reform” yalanlar›na baflvurmaktan geri durmuyor. Egemen s›n›flar›n “reform” söylemleri sömürüyü ve yoksullu¤u yeni koflullara uygun olarak perdeleme ahlaks›zl›¤›d›r. Sa¤l›kta “reform” sa¤l›¤›n paral› hale getirilmesidir. E¤itimde “reform” e¤itimin paral› hale getirilmesidir. Tar›mda “reform” tar›m›n emperyalist tekellerin ç›karlar›na uy-
gun olarak yeniden düzenlenmesidir. Aç›kça görülece¤i gibi bu “reformlar”›n anlam› iflçiler için iflsizlik, güvensiz çal›flma ve daha da yoksullaflma, köylüler için ellerinde var olan s›n›rl› topraklar›n kaybedilmesi, yeniden üretim yapamaz hale gelerek, köylerini terk edip iflsizlik ordusuna kat›lmas›d›r. Emekçi çocuklar› için, üniversite kap›lar›n›n afl›lmas›ndaki zorluklar›n daha da artmas›d›r. Sa¤l›kta ise, paran varsa tedavi, paran yoksa “ölme özgürlü¤ü”ne de s›n›r yok felsefesinin oturtulmas›d›r. Bugün ezilenlerin karfl› karfl›ya kald›¤› tüm bu sorunlar›n nedenlerini genifl kitlelere anlatmak ve bunun üzerinde pratik tutumlar gelifltirmek olmas› gereken en do¤ru yöntemdir. Bu konuda Kaypakkaya yoldafl›n somutu inceleme tutumu, sömürü ve
mek, onlar gibi dövüflmek onlar›n geçti¤i yerlerden geçmek istiyordu. Halk›n›n ac›lar› vuruyordu yüre¤ini. Daha fazla duramad›. Art›k o da onlardan biriydi. Bir Partizan’d›. 92’nin Haziran’›n da kuflatt› zulüm onu yoldafllar› ile birlikte. Direnifl türküleri, isyan ezgileri ile büyümüfltü. Hamuru iyi yo¤rulmufltu. ‹ki gün çarp›flt› düflmanla. Kardelen oldu kara k›fla... … ah desem eriyecek demirleri bu korkulu¤un oh desem tutuflacak solu¤um … Topra¤›n ba¤r›ndan filizlenip boy veriyordu çiçekler. Y›ld›zlar gibi yol gösteriyordu Partizanlar. Zifiri karanl›¤a çak›lan meflale misali y›ld›z y›ld›z ço¤al›yordu halk›n denizinde. Yüzlerce can, say›s›z bedel ve emekle boy veren yap›ya bir tu¤lada o koydu. Yola düflen kervan›n ilk yolcusunun ad›n› alm›flt›. Onun gibi kararl›yd›, onun gibi yi¤itti Y›ld›z Çiçek. Kinem gibi sevgi doluydu yoldafllar›na, halk›na. Çiçek açm›flt› halk›n ba¤r›nda. Y›ld›zd› onlar›n yüre¤inde, yoldafllar›yla. Düflmana korku sal›yordu ‹smail Bulut, dosta güven. Karanl›¤›n en koyu oldu¤u zamanlarda sevdalanm›flt› bu kavgaya. Gözü gibi bakt› özge fidana, ona hayat verdi. Bir kuflaktan di¤erine tafl›d› umudun bayra¤›n›. Alifler’le verdi son nefesini. Direnifl, umut, kavga ve onurdu Alifler, Dersim halk›n›n kalbinde. Öyleydi Do¤an Karada¤ da. Halk› ona bu ismi lay›k görmüfltü. O da hakk›n› verdi bu onurun. Dersim’den Karadeniz’e bir efsane oldu halk›n bilincinde. ’92 Haziran’›n›n 21’iydi, gökyüzünden iki y›ld›z kayd›. ‹ki menekçe açt›. … bu ac›lar bu a¤r›lar bu yürek uy anam anam Haziran’da ölmek zor!
Haki Karer Ordu do¤umlu Türk bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Haki Karer, PKK’nin ilk kadrolar›ndand›r. Çal›flkanl›¤›, kitlelerle kurdu¤u iliflkiler ile öne ç›kan Haki Karer, faaliyet yürüttü¤ü Gaziantep’te 18 May›s 1977’de flehit düfltü. Hüseyin Cevahir 1 Haziran 1971 y›l›nda ‹stanbul Maltepe’de Mahir Çayan’la birlikte kuflat›ld›. 51 saat boyunca süren direnifl s›ras›nda Hüseyin Cevahir flehit düfltü. Mahir yaral› olarak yakaland›. Dersim do¤umlu Hüseyin Cevahir THKP-C’nin önder kadrolar›ndand›.
zulme karfl› izledi¤i militan pratik, ç›k›fl noktam›z olmal›d›r. Bu prati¤i, bu çizgiyi benimsemek, kitlelerin gücüne güvenmektir. Kaypakkaya çizgisinde, zulme seyirci kalmak yoktur. Onu, toprak iflgallerine, fabrika direnifllerine, anti-emperyalist mücadeleye, gençli¤in akademik-demokratik mücadelesi içinde militan bir tutuma yönelten MLM çizgisidir. Onu, reformizme, tasfiyecili¤e, flovenizme karfl› mücadelede ilkeli ve tavizsiz k›lan da sahip oldu¤u bu güçlü ideolojik durufltu. Kaypakkaya yoldafl› and›¤›m›z flu dönemde örgütlü güçlerimizin bulundu¤u her alanda tüm enerjimizi bu inceleme tarz› ve buna uygun izlenecek militan pratik üzerinde yo¤unlaflt›rma göreviyle karfl› karfl›ya oldu¤umuz bir an olsun unutulmamal›d›r. Militan durufl halk›n sorunlar›na ve ac›lar›na seyirci kalmay› yads›r. Gecekondu y›k›mlar›nda, halk›n bar›nma sorunlar›n› gündemlefltirmede, Kürt kurumlar›na dönük bask› ve tutuklama furyas›na karfl› devrimci militanl›¤›n yeri ve görevleri bellidir. Sürece kat›lmak, devrimci tarzda yön vermeye çal›flmak güncel devrimci bir görev
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER
Ahmet Karg›n 1963 Dersim Ovac›k Tetufla¤› Köyü do¤umlu olan Ahmet Karg›n, Mehmet Zeki kod ad›n› kullanm›flt›r. ErzincanErgani yöresinde para almaya gittikleri bir yerden dönerken konaklad›klar› s›rada bir hain taraf›ndan öldürülür.
Naki Göksu Malatya do¤umlu olan Naki Göksu (Ünal) Partizanlarla ’88–89 y›llar›nda üniversitede tan›fl›r. Okulda gençlik faaliyetine aktif olarak kat›l›r. Cesur, gözüpek oluflu yan›s›ra askeri yönü ile de öne ç›kar. ‹stanbul Teknik Üniversitesi son s›n›fta mezuniyet tezini haz›rlarken gerillaya kat›lmaya karar verir. K›sa bir süre flehir askeri çal›flmalar›nda yer al›r. Gerillaya kat›ld›¤› dönem çat›flmalar›n çok yo¤un oldu¤u günlerdir. Haziran 1991’de Partizanlar düflman›n pususuna düfler. Ç›kan çat›flma on saat sürer. Naki yaralan›r ve birlikten ayr› düfler. Bir gün sonra yaral› olarak bir köye gider ve orada tekrar pusuya düfler. Yaral› halde son mermisine kadar savafl›r. Sa¤ olarak düflmana tutsak düfler. Onu yaral› haliyle Mazgirt’e ba¤l› Ataç›nar Köyü’ne getiren düflman köylülerin önünde yoldafllar›n›n yerini söylemesi için iflkence yapar. Naki, onlarla alay eder, yoldafllar›na zaman kazand›r›r ve halka propaganda yapar. Zavall› duruma düflen düflman, köylülerin gözü önünde Naki Göksu’yu 8 Haziran 1991’de kurfluna dizer.
Aziz Akp›nar Aziz Akp›nar Partizanlarla faaliyet yürüttü¤ü s›rada 17 Haziran 1978’de Tarsus’ta polis taraf›ndan katledildi.
Aziz Araz Aslen Karsl› olan Aziz Araz, 15–16 Ha-
ve varl›k gerekçesidir. Bugün ülkemizde iflsizli¤e, yoksullu¤a, ›rkç›l›k ve flovenizme, anti-demokratik uygulamalara karfl› pratik tutum gelifltirmeden ne devrimcilik yap›labilir ne de genifl emekçi y›¤›nlarla iliflki kurulabilir. Devrimci sayg›nl›k ve otorite, s›n›f mücadelesi alanlar›nda ezilenlerin sorunlar›n› sahiplenip o u¤urda mücadele etmekle kazan›l›r. Bu bazen grev çad›r›nda veya iflten at›lan iflçilerin direnifllerinin içinde olmakt›r. Bazen gecekondu y›k›mlar›nda kurulan barikatlar›n bafl›nda olmakt›r. Anti-demokratik uygulamalar› k›nayan bas›n aç›klamalar›nda yer almakt›r. O halde devrimin gerçek yarat›c›s› olan y›¤›nlara ulaflmak, sömürü ve zulme karfl› direnifl kaleleri yaratmak ve tüm kötülüklerin yarat›c›lar›n› yok etmek için namluya sürülmüfl mermi olmak gerekir. Peki bugün namluya sürülmüfl mermi olman›n anlam› nedir? Her fleyden önce, halk›n sorunlar›n›n çözümünde, ac›lar›n›n paylafl›m›nda pratik devrimci bir tutum gelifltirmektir. Kaypakkaya yoldafl›n prati¤ine bakal›m, tam da bu gerçe¤i görece¤iz. Ama tüm bu görevleri lay›k›yla yerine
getirmek için tüm örgütlü güçlerin ideolojik-siyasal olarak geliflimini sa¤layacak ifllevli mekanizmalar yaratmak zorunludur. Çünkü, bu alanlarda nitelikli bir geliflme sa¤lanamazsa, öngörülen görevleri uygulamak da zorlafl›r. Kurulan mekanizmalar, devrimci pratikle ifllevli hale gelirse, devrimci kazan›mlar, militanl›k somut bir olgu haline dönüflür. Militanca düflünüfl, militanca yaflam›n içsellefltirilmesi, k›rda, fabrikalarda, okullarda, emekçi semtlerinde, uluslararas› planda sömürü ve zulüm düzenlerine karfl› mücadelede koflullar ne kadar a¤›r olursa olsun asla tereddüte düflmez. Bugün s›n›f mücadelesinde belli düzeyde yaflanan tüm tereddütlerin kayna¤›nda, ideolojik durufl konusunda tafl›nan yetmezliklerin, zaaflar›n pay›n› hiç kimse görmezden gelemez. Dolay›s›yla bu noktalar üzerinde yo¤unlaflmak, devrimci pratikle birlikte çözümler aramak önemli ve ertelenemeyecek bir görevdir. Önder yoldafl›n prati¤ine bakal›m, somutu inceleme, ortaya ç›kar›lan devrimci sonuçlar üzerinde hemen prati¤e yönelme gerçe¤ini görece¤iz. Düflman›n kuflatmas›, kitle ba¤lar›n›n zay›fl›¤›
ziran’la ilgili yap›lan gösteriler sonras›nda 16 Haziran 1980’de ‹stanbul’da gözalt›na al›narak iflkencede katledildi. ‹flkenceyi örtbas etmek için devlet hemen bir rapor haz›rlayarak Araz’›n hastanede yataktan düflerek beyin kanamas› sonucu yaflam›n› yitirdi¤ini iddia etti.
Zülfü Y›ld›z 1953’te Elaz›¤ Karakoçan’da dünyaya geldi. Bingöl Sanat Enstitüsü’nde ö¤renim gördü. Ailesinin içinde bulundu¤u ekonomik nedenlerden dolay› ‹stanbul’a göç etti. Devrimci düflüncelerle ‹stanbul’da, Otomarsan Fabrikas›’nda çal›flt›¤› dönemde tan›flt›. Tüm MadenSen’de örgütlü faaliyet yürüten Y›ld›z bu süreçte Partizanlarla tan›flt›. Bir yandan bulundu¤u mahallede halk›n sorunlar› ile yak›ndan ilgileniyor bir yandan da devrimin propagandas›n› yap›yordu. 12 Eylül döneminde k›sa bir süre hapishanede kald›ktan sonra yurtd›fl›na ç›kar. Orada da verilen her görevi yerine getirir. 8 Haziran 1993’te geçirdi¤i kalp krizi sonucunda yaflam›n› yitirir.
Ramazan K›lavur 1959 Urfa Siverek do¤umlu olan Ramazan K›lavur, 1975 y›l›nda Partizanlarla tan›flt›. Faaliyetlerine Siverek’te devam etti. 1980 AFC’si döneminde tutsak düflerek Diyarbak›r Zindanlar›’nda a¤›r fiziksel ve psikolojik iflkencelerden geçirildi. 4 y›l› tecritte, 11 y›l tutsak kald›. Ç›kt›¤›nda koflullar›n yaratt›¤› tahribatlar nedeniyle 1996 y›l›nda Bat› Avrupa’ya gitti. Mücadelesini burada da sürdürdü. Tecrit koflullar›n›n ruhunda yaratt›¤› izleri silebilmek için tedavi gördü. Ancak yaflad›klar›n›n etkisi ile 3 Haziran 2001’de ‹sviçre’nin Luzenn kentinde intihar etti.
kadro düzeyinin yetersizli¤i ve gerili¤i onu devrimci pratikten al›koymuyor. Çünkü o çok iyi biliyor ki, tüm bu yetersizlikler, zay›fl›klar ancak bilimsel bir düflünüfl tarz›n›n yön verdi¤i militan bir pratikle afl›l›r. Bugün yapmam›z gereken bu olmal›d›r. Evet, eksikliklerimizi, yetersizliklerimizi görmeliyiz. Bunlar üzerinde tart›flmal›y›z. Ama daha da önemlisi esas enerjimizi yapacaklar›m›z üzerinde yo¤unlaflt›rmal›y›z. Bu konuda sa¤layaca¤›m›z her baflar› di¤er tüm sorunlar›m›z›n çözümünü kolaylaflt›r›r. Yapamad›klar›m›zdan çok, yapacaklar›m›z üzerinde yo¤unlaflarak baflar› kazanmak, yapamad›klar›m›z›n nedenlerini de kavrama sürecine hizmet eder. Çünkü baflar›l› bir pratik, ayn› zamanda baflar›s›zl›klar›m›z›n nedenlerine de ayna tutacakt›r. Burada temel sorun bütün tart›flmalar›n, yerinde ve zaman›nda yürütülmesi ve en önemlisi de ortaya ç›kan devrimci sonuçlar› prati¤e uygulayacak militan çizginin oturtulmas›d›r. Önder yoldafl› bu bilinçle anmal›y›z, kavramal›y›z.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
29 May›s-11 Haziran 2009
Ba¤›ms›z Tamil yurdu ideali, askeri zorla yok edilemez! Sri Lanka devleti Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar›’na karfl› gerçeklefltirdi¤i vahfli askeri sald›r›lar sonucunda zaferi elde etti¤ini ve 25 y›ld›r süren iç savafl›n sona erdi¤ini ilan etti. Emperyalizmin “teröre karfl› savafl” ad› alt›nda halklara ve ezilen uluslara karfl› yükseltti¤i sald›r› dalgas›n›n bir parças› olarak gerçekleflen bu sald›r›lar, dünya gericili¤i taraf›ndan coflkuyla karfl›land›. Savafl›n hemen ard›ndan Sri Lanka Cumhurbaflkan›’n›n Abdullah Gül’ü aray›p sevincini paylaflmas› ve deneyimlerini TC’yle paylaflabileceklerini belirtmesi, medyada ise Sri Lanka devletinin zaferi ile TC’nin gerillaya yönelik operasyonlar› aras›nda paralellik kurulmas› ülkemizde de faflist, militarist kesimlerin benzeri hayaller kurmas›na sebep olmaktad›r. Sri Lanka Baflkan› Mahinda Rajapaksa,19 May›s’ta mecliste dünyan›n en büyük gerilla ordular›ndan birini savafl meydan›nda yenilgiye u¤ratt›klar›n› belirten bir zafer konuflmas› yapt›. Oysa Sri Lanka devleti, övündü¤ü “zafer”i binlerce sivilin ölümü, yüz binlerce insan›n köylerini terk etmesi, ba¤›ms›z örgütlerin bölgeye girilmesinin engellenmesi pahas›na elde ederek tarihin lanetlileri listesine ad›n› yazd›rd›. Baflkan›n konuflmas›n› 225 üyeli parlamentoda yaln›zca 20 üyesi olan Tamil Ulusal ‹ttifak› üyesi parlamenterler boykot ederek izlemedi. Bu da hükümetin askeri aç›dan ilerlemesine karfl›n ezilen Tamil halk›n›n nefretini daha fazla kazand›¤›n› gösteren bir di¤er veridir. ‹ç savafl› sona erdirmek ve isyan› bast›rmak üzerinden yapt›¤› seçim çal›flmas› ile 2005’te bafla geçen hükümetin ilk ifli savunma bütçesini ciddi oranda artt›rmak, Çin ve Pakistan’dan yeni silahlar almak ve silahl› kuvvetlerin say›s›n› ikiye katlamak oldu. 2006’dan bu yana ise hava, deniz ve karadan askeri operasyonlara yo¤unluk verildi. Hükümet ayr›ca baz› gerilla taktiklerine de baflvurarak küçük gruplarla orman›n içinde sald›r›lar yapmakta, gerilla liderlerine suikastlar düzenlemekteydi. Bununla da yetinmemifl, “anti-terör” yasalar› ç›kartarak demokratik haklar› da k›s›tlam›fl, çok say›da gazeteci tutuklanm›fl, baz›lar› öldürülmüfltü. Yine örgüte yurtd›fl›ndan aktar›lan maddi deste¤in engellenmesi için de çeflitli önlemler al›nm›flt›r. Baflkan Rajapaksa, sivillerin ölümü üzerine yap›lan elefltiriler karfl›s›nda bizlere tan›d›k gelen aç›klamalarda bulunmufl, ordunun örgüt üyeleri ile s›radan halk› birbirinden ay›rmak için özen gösterdi¤ini ve Kaplanlar›n sivil halk› kalkan olarak kulland›¤›n› iddia etmifl, aç›klaman›n ard›ndan ise ordunun bir hastaneyi bombalad›¤› haberi bas›nda yer alm›flt›.
hükümetinin arkas›nda yer ald›¤›n› aç›kça ilan etti. Bunda Hindistan’da hükümette yer alan Kongre Partisi’nin baflkan› Sonia Gandhi’nin efli Rajiv’in 1991’de Tamil Kaplanlar› taraf›ndan öldürülmesinin etkili oldu¤una bas›nda de¤inilmektedir. Tamil Kaplanlar› ABD, AB ve çok say›da ülke taraf›ndan terörist örgüt olarak tan›mlanmaktayd›. Özellikle ‹ngiltere, Sri Lanka hükümetine istihbarati bilgi vererek deste¤ini somutlam›flt›r. Bu nedenle çeflitli ülkelerde Tamil halk›n›n mücadelesine destek sunma amaçl› gerçeklefltirilen eylemlerin ço¤unlu¤u ‹ngiliz elçiliklerinin önünde gerçekleflmektedir. Hükümetin k›sa sürede baflar› kazanmas›nda devletin oyunlar› sonucunda örgütün bölünmesi ve üst düzey baz› önderlerinin devlet taraf›na geçmesi de etkili olmufltur. Süre giden bar›fl sürecinin tamamlanmamas›ndan dolay› görüfl ayr›l›¤›na düflen örgütün iç çeliflkilerinden yararlanan devletin hemen ard›ndan büyük bir sald›r›ya geçmesi etkili sonuç almas›n› sa¤lam›flt›r. Bu grubun ayr›lmas›nda Tamil Kaplanlar›’n›n seçimi boykot etmesi de etkili olmufl, boykota karfl› ç›kan grubun ayr›lmas› hükümetin ilerlemesini sa¤lam›flt›r. Birleflmifl Milletler Ocak ay›ndan bu yana 7 bin sivilin ordu taraf›ndan öldürüldü¤ünü ve 250 binden fazla Tamil’in savafl alan›ndan kaçarak afl›r› dolu
kamplarda kötü flartlarda yaflamaya mecbur kald›¤›n›, çok say›da kiflinin de kay›p oldu¤unu aç›klad›. Sri Lanka hükümeti katliamlar›n› gerçeklefltirirken en temel savafl hukuku kurallar›n› ayaklar alt›na alarak insanl›k suçlar›na imza atm›flt›r. K›z›l Haç, Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar›’n›n (TEKK) önderlerinin sa¤ yakalanabilecekken katledildiklerini duyurdu. Buna göre Kaplanlar›n önderi Prabhakaran, istihbarat sorumlusu Pottu Amman, deniz
Tamil Kaplanlar›’n›n uluslararas› diplomatik iliflkilerinin sorumlusu olan Pathmanathan yapt›¤› aç›klamada savafl›n ac› sona ulaflt›¤›n› belirtmifl ve her gün bombalarla, açl›kla, salg›n hastal›klarla katledilen binlerce Tamilliye yenilerinin eklenmemesi için silahlar›n› susturduklar›n› ilan etti. Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar›’n›n 18 May›s’ta katledildi¤i Sri Lanka ordusu taraf›ndan ilan edilen 54 yafl›ndaki lideri Velupillahi Prabhakaran, ülkenin kuzeyinde yo¤un flekilde yaflayan Tamil halk›n›n ba¤›ms›zl›¤› için 1983’den bu yana verilen gerilla savafl›n›n önderiydi. Tamil Yeni Kaplanlar› ad› alt›nda 1975’te Jaffna vali-
sinin cezaland›r›lmas›yla ad›n› duyuran örgüt 1983 Temmuz’unda 13 Sri Lankal› askere sald›r› düzenledi. Bu sald›r›ya karfl›l›k Baflkent Colombo’da Tamil halk›n›n evlerine ve iflyerlerine yönelik bafllat›lan ›rkç› sald›r›larda 3 bin Tamil’in katledilmesi üzerine iç savafl fliddetlendi. Prabhakaran 1984’te verdi¤i röportajda 83 Temmuz soyk›r›m›n›n Tamil kitlelerinin tüm kesimlerini birlefltirdi¤ini belirtmifltir. Ayn› röportajda ezilen Tamil halk›n›n tek kurtulufl yolunun silahl› mücadele oldu¤unu da net flekilde vurgulam›flt›r. Tamil Kaplanlar› uluslararas› insan haklar› örgütleri taraf›ndan 18 yafl›ndan küçükleri saflar›nda savaflt›rd›¤› ve Kara Kaplanlar ad› alt›nda kurdu¤u birimin gerçeklefltirdi¤i feda eylemleri sebebiyle elefltirilmekteydi. 2002’de ilan edilen ateflkese kadar ül-
görünseler de, tüm dünyada oldu¤u gibi, Sri Lanka’da da giderek keskinleflen s›n›f çeliflkileri, bu “kanl› zaferi” tersine çevirmekte gecikmeyecek! kuvvetleri komutan› Sivanesan, hava kuvvetleri sorumlusu Charles Anthony sa¤ yakalanabilecekleri halde katledildiler.
2002’de iki taraf›n yapt›¤› görüflmeler sonucu ateflkes ilan edilmesine karfl›n 2006’ya kadar yap›lan görüflmelerden bir sonuç al›namad›. Bu dönemde Kaplanlar›n önderlerinden Karuna’n›n devlet taraf›na geçmesi sonucu hükümet 2007 y›l›nda do¤u bölgeleri ele geçirdi. 2008 Kas›m’›ndaki son nutkunda Sri Lanka devletinin militarist bir y›k›m politikas›n› izledi¤ini belirten Prabhakaran, bunun için devletin uluslararas› deste¤i arkas›na almaya çal›flt›¤›n› vurgulamaktayd›. Prabhakaran 2002’de ateflkesi imzalarken askeri mücadeleye son vermek istediklerini ve hedeflerine siyasi yollarla ulaflmay› istediklerini ilan etmiflti.
Sri Lanka egemen s›n›flar› “flimdilik” kanl› bir “zafer” elde etmifl
Rajapaksa yönetimine en yo¤un destek Hindistan’dan gelmektedir. Hindistan devleti, her ne kadar yo¤un askeri silah deste¤inde bulunmasa da siyasi aç›dan Sri Lanka
bankalar›, mahkemeleri bulunmakta, vergi toplamakta, yollar infla etmekteydi. Hatta kulland›klar› saat dilimi dahi Sri Lanka’dan farkl›yd›. Colombo’daki saatin yar›m saat gerisindeki saat dilimini kullanmaktayd›lar.
kenin kuzeyinde ve do¤usunda15 bin kilometrekarelik bir alanda kendi yönetimlerini kuran Tamil Kaplanlar›’n›n kendilerine ait hava ve deniz kuvvetlerinin yan› s›ra iflleyen
Önde gelen Tamil insan haklar› savunucular›ndan Rajan Hoole bu savafl›n sonucunda Tamil halk›n›n önderleri ölmesine karfl›n Tamillerin kendilerini daha az Sri Lankal› hissetmeye bafllad›klar›n›, ölenlerin Tamil halk› taraf›ndan ba¤›ms›z bir ülke yolunda flehit düflen kahramanlar olarak an›lacaklar›n› vurgulamaktad›r. Uluslararas› Kriz Grubu’ndan Robert Templer, Kaplanlar›n liderleri öldürülse dahi yeni nesillerin mücadeleyi sürdürecek yeni önderleri ç›karacak potansiyele sahip oldu¤unu belirtmektedir. Ba¤›ms›z Tamil yurdu ideali hem yurtd›fl›nda yaflayan Tamilliler aras›nda hem ordu taraf›ndan öldürülen on binlerce Tamillinin ailelerinde hem de köyleri yak›lan, bask› gören Tamilliler aras›nda destek görmeye devam etmektedir. Ordunun askeri zora dayal› “çözümü”nün çözüm olmad›¤›n› tarih gösterecektir. Sri Lanka Ordusu’nun Tamil halk›na dönük soyk›r›m› sürerken, AB emperyalistleri sessiz kalmay› tercih ettiler. ABD gizli servisleri ise soyk›r›ma “daha aktif” kat›l›m sa¤lad›lar ve Kaplanlar›n bulundu¤u yerlerin tespit edilmesinde ve buralara dönük sald›r›lar gerçeklefltirilmesinde fiili görevler ald›lar. ABD’nin bu “ilgisi”, hiç kuflkusuz, Sri Lanka’n›n Hint Okyanusu’ndaki stratejik konumuyla ba¤lant›l›yd›. ABD emperyalizmi iflgallerde ve bölgeye dönük askeri sald›r›larda kulland›¤› deniz donanmalar›n›n yak›t ihtiyac›n› karfl›lad›¤› petrol tankerlerini Sri Lanka’da bulundurmakta ve Sri Lanka Devleti ile aralar›nda bir “savunma anlaflmas›” yap›lm›fl durumda.
Son dönemde ise, dünya mali krizinin beklenmedik bir h›zla derinleflmesi ve buna ba¤l› olarak çeliflkilerin keskinleflmesi, ABD’nin bölgeye ve böylelikle de Sri Lanka’ya olan ilgisini artt›rm›fl bulunmakta. Sri Lanka uluslararas› tekeller aç›s›ndan tam bir sömürü-ya¤ma-talan cenneti olarak görülmekte. Sri Lanka hükümetinin bir süre önce bölgeyi “serbest ticaret bölgesi” ilan etmesiyle birlikte, emperyalist tekellerin Sri Lanka’ya dönük ifltah› iyice kabarm›fl durumda..
Anti-emperyalist-ilerici devrimci güçler de sald›r›lar›n hedefinde Ekonomik krizle birlikte, Sri Lanka’daki iflsizlik h›zl› bir yükselifle geçti. Özellikle de ülkenin bafll›ca sektörlerinden tekstilde iflsizlik rekor düzeye ulaflt›. Ordunun üst düzeydeki harcamalar› (Tsunami kurbanlar› için yap›lan para yard›mlar›n›n bile hükümet taraf›ndan silahlanmaya harcand›¤› söyleniyor) devlet borçlar›n› iyice art›rd› ve buna ba¤l› olarak da sosyal y›k›m sald›r›lar› artt›. Sri Lanka devletinin, Tamillere dönük sald›r›lar›n›n kapsam›n› son aylarda art›rarak, doru¤a ulaflt›rmas›nda, sald›r›lar›n bir soyk›r›ma dönüflmesinin ard›nda ülkedeki bu tablo oldukça önemli bir etken olarak dururken, emperyalist tekellerin ya¤ma ve talan› geniflletme çabalar› esas belirleyici etken olmaktad›r. Ve sald›r›lar sadece Tamil halk›n› de¤il, flu süreçte ve de giderek boyutlanan biçimde, ülkedeki, Sri Lanka ve Tamil emekçi halklar›n›n ortak mücadelesini savunan, anti emperyalist-ilerici-devrimci güçleri de kapsamaktad›r. K›sacas›, Sri Lanka devletinin gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar, salt Tamil halk›n›n ba¤›ms›zl›k mücadelesini bo¤may› de¤il, bir bütün olarak toplumsal muhalefeti ezmeyi, ortadan kald›rmay› da kapsamaktad›r. Emperyalist güdümlü Sri Lanka egemen s›n›flar›, gerek Tamillere dönük soyk›r›m sald›r›lar›n›n gerekse toplumsal muhalefetin ileri unsurlar›na dönük sald›r›lar›n baflar›ya ulaflmas› durumunda, emperyalist ya¤ma ve talan›n önündeki tüm engellerin kalkaca¤›n› düflünmekteler. Sri Lanka egemen s›n›flar› “flimdilik” kanl› bir “zafer” elde etmifl görünseler de, tüm dünyada oldu¤u gibi, Sri Lanka’da da giderek keskinleflen s›n›f çeliflkileri, bu “kanl› zaferi” tersine çevirmekte gecikmeyecek!
Sald›r›lar Köln’de protesto edildi AT‹K, AT‹F, YDG, ILPS, AG‹F, ADHF, B‹R-KAR ve Al›nteri okurlar› 15 May›s günü Köln’de Dom Kilisesi’nin önünde yap›lan bir gösteriyle Sri Lanka Ordusu’nun Tamillere karfl› örgütledi¤i toplu katliam› protesto etti. Protesto eylemimiz Almanca yaz›lan “Sri Lanka’da katliamlara son” pankart›n aç›lmas›yla bafllad›. Almanca sloganlar›n at›ld›¤› ve Almanca yap›lan aç›klamayla devam eden eylem çevreden de oldukça ilgi gördü. (Köln ‹K okurlar›)
Mücadele okurlar›ndan Tamillere destek Ulm’deki Mücadele okurlar› da Tamil halk›na yönelik yap›lan sald›r›lar› k›namak amaçl› çarfl› merkezinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. 18 May›s günü DEKÖP olarak gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›nda Almanca dövizler tafl›narak, Almanca bildiriler okundu ve aç›klama at›lan sloganlarla son buldu. (AT‹K Haber Merkezi)
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
29 May›s-11 Haziran 2009
✔ Ç‹N
Savafl henüz sona ermedi! Birleflik NKP (Maoist)’in parlamento grubu sorumlular›ndan Shrestra yoldafl 24 May›s’ta yapt›¤› aç›klamada yeni hükümetin meflru olmad›¤›n› ve y›k›laca¤›n› söyledi. Nepal’de Maoistlerin önderli¤indeki hükümetin genelkurmay baflkan›n› görevden almak istemesi üzerine cumhurbaflkan›n›n devreye girmesi ve generalin görevden almas›n› engellemesi üzerine hükümetten istifa eden Maoistlerin ülke çap›nda gerçeklefltirdi¤i eylemler devam ediyor. Gerici partiler ise yeni hükümetin kurulmas› ile meflguller. Bu çaban›n sonucunda UML (Birleflik Marksist-Leninist) ve Kongre Partisi çok say›da küçük partiyle birlikte yeni bir koalisyon hükümeti kurdular. Birleflik NKP (Maoist) ise ne hükümetin kurulmas› sürecinde yer ald› ne de baflbakan›n seçilme sürecine kat›ld›. Cumhurbaflkan›n hareketinin anayasaya ayk›r› oldu¤unu belirten Maoistler seçimi 23 May›s günü boykot ettiler.
25 May›s günü yemin ederek baflbakanl›k görevini devralan UML lideri Madhav Kumar Nepal yemininde daha öncesinde Kongre Partisi liderinin “Tanr› ad›na”, Prachanda yoldafl›n ise “halk ad›na” görevi devrald›¤›na dönük vurgular›n hiçbirine de¤inmedi. Baflbakan bar›fl sürecini tamamlayacaklar›n› ve yeni anayasay› yazacaklar›n› vurgulad›. Birleflik NKP (Maoist)’in parlamento grubu sorumlular›ndan Shrestra yoldafl 24 May›s’ta yapt›¤› aç›klamada yeni hükümetin meflru olmad›¤›n› ve y›k›laca¤›n› söyledi. Bu sürecin oluflmas›nda yabanc› güç merkezlerinin oyunlar›n›n oldu¤una dikkat çekti. Shrestra ülkenin sorunlar›n› çözmeye yönelik çabalar›n›n devam edece¤ini ancak hükümette yer almayacaklar›n› vurgulad›.
Prachanda ise 22 May›s’ta kitleye yapt›¤› konuflmada gericilerin kendilerini provoke etmeye çal›flt›¤›n› ancak bar›fl sürecine ba¤l› kalacaklar›n› belirtti ve silahl› bir isyan için haz›rland›klar› iddialar›n› ortaya atanlara kan›t gösterme ça¤r›s›nda bulundu. Prachanda yoldafl yeni koalisyon hükümetinin gericilerin ve farkl› güç merkezlerinin kuklas› olaca¤›n› iddia etti. UML önderli¤indeki partilerin kirli oyunlar oynad›klar›n› ve bu hükümetin halk›n taleplerine karfl› ç›kt›¤›n› ve karfl›-devrimci oldu¤unu vurgulad›. Bu partilerin görünürde Maoist hükümeti devirmek istediklerini ancak as›l hedeflerinin bar›fl sürecini yok etmek oldu¤unu aç›klad›. Prachanda 24 May›s’ta Halk Savafl›nda yaralanan ve sakatlanan devrimcilerin ilk konferans›nda yapt›¤› konuflmada devrim için haz›r olmalar›n› ve savafl›n henüz sona ermedi¤ini aç›klad›. Bini aflk›n delegenin topland›¤› konferansta stratejilerini de¤ifltirmediklerini, ülkedeki son siyasi de¤iflimlerin devrimin tamamlanmas› için yolu açt›¤› yorumunu yapt›.
kac›lar ve ayr›ca Avrupa’n›n di¤er ülkelerinden gelen sendikac›lar kendi dillerinden konuflmalar yapt›lar. Saat 11.00’de alana toplanan kitle iki saat boyunca, yürüyüflün bafllang›ç alan›na kurulan sahnede yap›lan konuflmalar› dinledi ve sonra saat 14.15’te merkezi toplanma alan›na vard›, miting burada bafllad›. AT‹F ve ILPS de pankartlar›yla alanda yerini ald›. Türkiyeli devrimci örgütlerin çok az ilgi gösterdi¤i yürüyüflle TKP/ML ve TK‹P örgütleri de yerlerini alm›flt›. Alman sol örgütleri de yürüyüflte vard›. Bunlar›n bafl›nda MLPD, DKP, Antifa ve benzeri örgütleri sayabiliriz.
Evrensel Bak›fl Kopacak f›rt›nan›n gücü, esen rüzgârdan bellidir Emperyalist iflgal politikalar›n›n son hamlelerinden biri olan AkPak (Afganistan-Pakistan) stratejisinin start almas›yla birlikte, Pakistan topraklar›n›n, “Taliban’a karfl› savafl” ad› alt›nda yang›n yerine dönmesi fazla sürmedi. Pakistan-Afganistan s›n›r›nda uzunca zamand›r devam eden çat›flmalar, art›k ülkede tam bir savafl havas›n›n hakim olmas›n› da beraberinde getirdi. Afganistan’daki iflgal güçlerinin fiili deste¤ini alan Pakistan Ordusu, özellikle de çat›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› Svat Vadisi’ni havadan ve karadan bombalamay› sürdürüyor. Çat›flmalar›n son haftalarda iyice yo¤unluk kazanmas› ve de ülkenin giderek daha genifl kesimini savafl alan›na çevirmesi, Zerdari’nin ABD ziyaretinin hemen ard›ndan gerçekleflti.
ABD emperyalizminin iflgal savafllar›n› daha genifl bir alana yaymaya dönük çabalar› nihayetinde istedikleri sonucu verdi. Emperyalistlerin Afganistan ve Irak’tan sonra, Pakistan’da körükledikleri yang›n›n alevleri daha genifl bir alan› içine alarak büyüyor. Emperyalist güdümlü Pakistan gerici rejimi, öteden beri, baflta ABD emperyalizmi olmak üzere, bat› emperyalizminin bölgedeki en önemli dayanaklar›ndan biri oldu. Kuruluflundan günümüze kadar emperyalizme ba¤›ml›l›¤› devam eden Pakistan, bir dönem Sovyetlerin bölgedeki etkisini azaltmak için CIA ile birlikte Taliban güçlerinin oluflturulmas›nda, silahland›r›l›p e¤itilmesinde bizzat rol ald›. Taliban güçlerine, bölgedeki ilerici ve devrimci güçleri etkisizlefltirmede de aktif rol verildi.
1. y›l›nda an›ld›
Birleflik NKP (Maoist)’in Merkez Sekretarya üyesi Barsha Man Pun ise koalisyon hükümetinin kendi içindeki siyasi görüfl farkl›l›klar›ndan dolay› bir süre sonra y›k›laca¤›n› aç›klad›. Pun ayr›ca ülkede birbirine paralel iflleyen iki hükümetin ve iki ordunun oldu¤unu da vurgulad› ve mücadelelerinin sivil üstünlü¤ünü sa¤lamay› içerdi¤ini belirtti. Ayr›ca protestolar› parlamentoda ve sokakta artt›racaklar›n› da duyurdu.
60 y›l›n› emek mücadelesine vermifl Filipin devrimci hareketinin sembol isimlerinden iflçi lideri Crispin Beltran (nam-› di¤er “Ka Bel”) ölümünün 1. y›ldönümünde baflken Manila’da an›ld›. Filipinler’de neredeyse içinde yer almad›¤› emek örgütü bulunmayan Beltran, ayn› zamanda k›rk›n üzerinde ülke ve bölgede örgütlü olan Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi’nin (ILPS) de ilk baflkan› idi. Hayat›n›n son y›llar›nda, 75 yafl›ndaki iken Filipinler rejimi taraf›ndan tutuklanan Belltran uluslararas› kampanyalar sonucu sal›verilmesinin ard›ndan yaflam›n› kaybetmiflti. Anma toplant›s›na kat›larak konuflma yapan Manila Belediye Baflakan› Alfredo Lim Beltran’›n ölüm y›ldönümü olan 20 May›s’› Manila’da “Crispin Beltran Günü” ilan ettiklerini duyurdu.
Köylüler topraklar› için mücadele ediyor Çin’in Hunan Eyaleti’nde yer alan Liling’de eylem yapan binlerce köylü, bir inflaat flirketinin tar›m için kulland›klar› arazilerin üzerine inflaat yapma çabas›n› protesto etti. Köylüler, eylemler s›ras›nda, polisin sald›rmas› sonucu ç›kan çat›flmalarda bir eylemcinin yaflam›n› yitirmesi üzerine, belediye binas›na yönelerek, binay› iflgal ettiler. Polis burada da eylemcilere sald›rarak, 20 den fazla eylemciyi yaralad›. Çin’deki emekçi kitlelerin eylemlerinde ise genel bir art›fl yaflanmakta. Sadece 2009 un ilk çeyre¤inde Çin genelinde gerçeklefltirilen, grev, sokak iflgali ve protesto gösterisi gibi eylemlerin say›s› 58 binden fazla. Bu eylemlere yüz binlerce kifli kat›l›yor. Eylemlerin hedefinde ise, ödenmeyen ücretler, kamu iflletmelerinin özellefltirilmesi, yolsuzluk ve do¤an›n tahrip edilmesi gibi nedenler bulunuyor.
✔ H‹ND‹STAN Hindistan’›n Kerala Eyaleti’nde yer alan Kochi Liman›’nda çal›flan iflçiler Nisan ay›n›n sonundan beri grevdeler. ‹flçiler, çal›flma koflullar›n› iyice a¤›rlaflt›ran vardiya sistemini protesto ediyorlar. Hindistan Donanmas›na ba¤l› askerler grev k›r›c› olarak limanda çal›flt›r›lsalar da, grev nedeniyle gemilerin yük indirme-bindirme ifllemleri iyice yavafllam›fl bulunuyor. Grevdeki iflçiler askerlerin limandan çekilmesini de talep ediyorlar.
‹talya’da G8 karfl›t› protestolar
Berlin’de krize karfl› yürüyüfl Bat› Avrupa’n›n befl önemli ülkesinde, 16 May›s Cumartesi günü, krizle ilgili eflzamanl› yürüyüfller yap›ld›. Bu yürüyüfllerden biri de Almanya merkezli olarak Berlin’de düzenlendi. Yüz bin iflçi ve emekçinin kat›ld›¤› yürüyüfl iki ayr› koldan bafllayarak gerçeklefltirildi. Yürüyüflün bir kolu Hauptbahnhof’ta; ikincisi ise Breitscheidplatz denilen ve Berlin’in en ifllek merkezlerinden birinde yap›ld›. Siegessaule alan›nda birleflerek 100 bin kifliyi bulan bir büyük mitinge dönüfltü. ‹flçi sendikalar›n›n, önderli¤inde gerçekleflen yürüyüfl ve yürüyüflte yap›lan konuflmalar, kriz ve onun sonuçlar›, sosyal devlet vb. eksende idi. DGB’nin baflkan› M. Sommer ve di¤er sendi-
Ka Bel ölümünün
G8 karfl›t› protestolar›n ikinci gününde ‹talya’n›n Turin kentinde 19 polis yaraland›, en az 2 gösterici gözalt›na al›nd›. Turin Üniversitesi’nde gerçekleflen ve üniversite yetkililerinin de kat›ld›¤› G8 Konferans›’na karfl› gerçekleflen 2000 ö¤renci ve gencin düzenledi¤i protestoya polisin sald›rmas›yla çat›flmalar bafllad›. Polis, göz yaflart›c› bomba kullan›rken, göstericiler tafllarla karfl›l›k verdi. Ö¤leden sonra sertleflen protesto s›ras›nda göstericiler polisin yasaklad›¤› toplant› alan›na girmeye çal›flt›. Polis ise sald›r›ya geçti. Geliflen muhalefet ve protestolardan kaynakl› 8-10 Temmuz aras› ‹talya’da gerçekleflecek G8 toplant›s›n›n güvenli¤i sorgulan›r hale
Giderek bölgede önemli bir nüfuz elde eden Taliban güçleri, bu süreç içinde ordu, istihbarat, bürokrasi içinde de önemli pozisyonlar elde ettiler. Ancak, Afganistan’daki yükselifli de ayn› politikalar çerçevesinde gerçekleflen Taliban da, t›pk› El-Kaide ve bölgedeki emperyalistler eliyle büyütülüp-beslenen di¤er gerici örgütlenmeler gibi, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin çöküflünü takip eden y›llarda, dünyadaki dengelere paralel olarak, bölgedeki dengelerin de de¤iflmesiyle birlikte, emperyalist ç›karlara ters düflmeye bafllad› ve kendisini yaratanlarca bölgedeki en önemli düflmanlardan biri ilan edildi. Taliban’›n, Afganistan iflgalinin baflar›ya ulaflmamas›n›n bafll›ca faktörü oldu¤u göz önünde bulunduruldu¤unda, AkPak projesi kapsam›nda etkisizlefltirilmesi gereken bafll›ca güçlerden biri olmas› da kaç›n›lmaz olmakta. Pakistan’da giderek yay›lan bu savafl›n kaybedenleri de yine, di¤er savafl-iflgal ve ya¤ma-talan bölgelerinde oldu¤u gibi, kad›n-çocuk-yafll›, her yafltan yoksul halk kesimleri. T›pk›
Sri Lanka Ordusu’nun gerçeklefltirdi¤i soyk›r›mdan kurtulmaya çal›flan Tamil halk› gibi, Pakistan’›n yoksullar› da Pakistan Ordusu’nun att›¤› bombalar›n hedefi olmaktan kurtulmak için yollara düfltüler. Yerlerini yurtlar›n› arkalar›nda b›rakarak, çat›flmalardan kaçanlar›n say›s› daha flimdiden 3 milyonun üzerine ç›kt› bile. Böylece dünya genelinde art›fla geçen göç dalgas›na, yeni ve büyük ölçekli bir göç dalgas›n›n daha eklendi¤ine ve eklenen her yeni dalgayla birlikte ortaya ç›kan insanl›k dram›n›n da, ola¤anüstü boyutlara ulaflt›¤›na tan›k olmaktay›z. Emperyalist iflgal sald›r›lar›n›n yayg›nlaflmas›, emperyalist k›flk›rtmalar sonucu yaflanan iç çat›flmalar›n daha genifl bölgelere yay›lmas›, ya¤ma ve talan›n dünya genelindeki art›fl›, yerini-yurdunu terk edenlerden oluflan göç dalgas›n› da dünya genelinde art›rmaktad›r. Denizlerin, okyanuslar›n köpüren dalgalar› nas›l k›y›lar› döverse, yoksullar›n oluflturdu¤u göç dalgas›n›n da k›y›lara vurmas› kaç›n›lmaz
geldi. ‹talyan hükümeti önce, G8 karfl›t› göstericiler için ulafl›m› zor olaca¤› nedeniyle toplant›y› Sardunya Adas›’nda gerçeklefltirmek
nan olaylar› gizleyerek, protestolar›n geliflimini sessiz tutmaya çal›fl›yor. 2001 y›l›nda yap›lan G8 karfl›t› pro-
Geliflen muhalefet ve protestolardan kaynakl› 8-10 Temmuz aras› ‹talya’da gerçekleflecek G8 toplant›s›n›n güvenli¤i sorgulan›r hale geldi. istiyordu. Ancak sonradan Baflbakan Berlusconi toplant›n›n Nisan depreminde zarar gören L’Aquila flehrinde yap›lmas›n› önerdi. Avrupa ve Türkiye medyas› ise yafla-
oluyor. Göç dalgas›n›n vurdu¤u k›y› fleritleri ise, bu büyük dram›n gerçek yarat›c›lar›na, emperyalistlere ait k›y›lar oluyor. Ancak emperyalistler, kendi ülkelerinde yaflama haklar›n› ellerinden ald›klar›, umut yolculu¤una ç›kmak zorunda b›rakt›klar› yoksul y›¤›nlara, dünyan›n hiçbir yerinde yaflam hakk› tan›mamakta ›srarl›lar ve bu yönlü “önlem”lerini geniflletmekteler. “Mussolini” veya “Hitler” gibi tarihi faflist kifliliklerle an›lan göçmen yasalar› ve bir bütün olarak son dönemde AB emperyalistleri taraf›ndan ç›kar›lan daha bir dizi ›rkç›-faflist öze sahip yasan›n, kayna¤› kendileri olan göçü engellemeye dönük ç›kar›ld›¤› propaganda edilmektedir. Ancak bu yasalar ayn› zamanda da, çeflitli milliyetlerden iflçi-emekçi y›¤›nlar› karfl› karfl›ya getirerek, birbirine k›rd›rmaya ve de böylelikle sistemin derinleflen kriziyle birlikte art›fla geçen sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤un hedefini, baflka yöne çekmeye dönüktür. Nazi benzeri ›rkç›-faflist örgütlenmelerin, emperyalist devletler eliyle güçlendirilmesi ve bunlar›n polis destekli olarak,
testolarda binlerce gösterici polisle çat›flmaya girmifl, polis 23 yafl›ndaki Carlo Guiliani’yi yak›n mesafeden kafas›ndan kurflunlayarak öldürmüfltü. (AT‹K Haber Merkezi)
baflta ilericiler ve devrimciler olmak üzere, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n hak arama eylemlerinin üzerine sal›nmas›n›n nedeni de yine ayn›d›r. Hak arama mücadelelerinin terörize edilmesi ve de sistemin, giderek daha net bir sistem karfl›tl›¤› içeren bu mücadelelere dönük sald›r›lar›n› meflrulaflt›rmak içindir. Keskinleflen s›n›f çeliflkileriyle birlikte, dünya genelinde art›fla geçen bu mücadelelerin, ezenler ile ezilenler aras›ndaki mücadeleyi ezilenler lehine çevirmesi, rüzgar›n ezilenlerden yana dönmesi kaç›n›lmaz bir hal ald›kça, emperyalist sald›rganl›¤›n dozu da artmaktad›r. Çünkü rüzgar ne kadar güçlü eserse, ard›ndan kopacak f›rt›na da o kadar güçlü olacakt›r. Sald›r›lar bu f›rt›nay› engellemek, en iyi ihtimalle geciktirmek içindir. Ancak tarihin ak›fl› nas›l ki durdurulamazsa, ezilenlerin gücünün yaratt›¤› f›rt›na da durdurulamayacakt›r. Kopacak f›rt›nan›n gücü ise esen rüzgardan bellidir. Çünkü bu f›rt›nay› yaratan güç, tarihin ak›fl›na yön veren gerçek güçtür. Ezilenlerin ezilmiflli¤e baflkald›r›s›ndan do¤an bu gücün yön verdi¤i tarih ise, insanl›k tarihidir!
‹flçi-köylü 14 ’71 Askeri Faflist Darbesi’nin ard›ndan tekrar geliflen halk muhalefeti ile kucaklaflmay› baflaran devrimci örgütlerin faaliyetleri egemenlerin kâbus dolu günler yaflamas›na neden oldu. ‹flçiler fabrikalarda; köylüler da¤larda ve tarlalarda; ö¤renciler üniversitelerde sömürüye ve zulme, anti-demokratik uygulamalara karfl› mücadeleyi büyütüyordu. Emekçilerin hak arama ve örgütlenme bilincinin geliflmesinden rahats›z olan egemenler, geliflen kitle hareketlerini frenlemek için katliamlara girifltiler. Ç›karlar› ortak olan emekçilerin farkl›l›klar›n› körükleyerek birli¤ini parçalamak, katliamlar›n üstünü çeflitli söylemlerle örtmek istediler. Böylece devlet “iki tarafa eflit mesafede” bir organ olarak hakemlik rolünü oynayacak, prestijini koruyacak ve y›pranmayacakt›. Böl-parçala-yönet olarak özetlenecek bu politika Osmanl›’n›n tarihi boyunca uygulanagelmifltir. Türk hâkim s›n›flar› atalar›ndan devrald›klar› bu gelene¤i devrimci kitle hareketinin geliflmifl oldu¤u Marafl’ta, Malatya’da, Sivas’ta yaflama geçirdi. Çorum bu yönelimin yaflama geçirilmeye çal›fl›ld›¤› bölgelerden biriydi.
Katliam ad›m ad›m
yönelik ilgisinin son günlerde artmas›yd›. Peck, Çorum’da belediye baflkanlar› ve düzen partilerinin temsilcileri ile görüflüyor, sorular soruyor ve bölgedeki AleviSünni nüfus aras›ndaki da¤›l›m› tespit ederek bir rapor haz›rl›yordu. Peck, daha önce de Marafl katliam› öncesi bölgede benzer bir çal›flma yürütmüfltü. Hükümette MHP ve MSP’nin d›flar›dan destekledi¤i Süleyman Demirel hükümeti vard›. Haz›rl›klar belli bir olgunlu¤a ulaflt›¤›nda faflistler harekete geçti. 19 May›s “Genç-
‹flkence, sokak ortas›nda infaz, ya¤ma, tecavüz… ‹lk sald›r› 29 May›s 1980 sabah› gerçeklefltirilir. Faflistler “Kana kan intikam” sloganlar› ile Alevi inanc›ndan emekçilerin dükkânlar›n› tahrip etmeye, evlerine sald›rmaya bafllar. Çorum’un ilçe ve köyleri ile ba¤lant›s›n› sa¤layan yollar› iflgal ederek kimlik kontrolü yaparlar. ‹flkence, katliam, ya¤ma, tecavüz bafllam›flt›r art›k. Polisin, askerin, valinin, jandarman›n gözleri önünde insanlar iflkenceden geçirilir, evler yak›l›r, kad›nlara tecavüz edilir. Faflistler, Alevilerin yaflad›¤› Milönü, Kuruköprü, Üçevler, Sigorta, Mutluevler, Alt›nevler semtlerine yönelirler. Evleri iflgal ederek içindekileri iflkenceden geçirirler, yakarlar. Sivil faflistler resmi plakal› polis araçlar›ndan kitlenin üzerine atefl ederek mahallelerde tur
Çorum’da katliam ve direnifl...
örgütleniyor… Çorum’da katliam öncesi yaflananlar bölgenin yeni geliflmelere gebe oldu¤unu gösteriyordu. Çorum Emniyet Müdürü Hasan Uyar görevinden al›narak yerine Dersim’de halk düflmanl›¤› ile tan›nan Nail Bozkurt atan›rken Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne az›l› bir faflist olan Fethi Katar getirildi. Çorum’da görev yapan birçok demokrat memurun tayini ç›kar›ld›. Emniyet Müdürlü¤ü’nde faflist kadrolaflmaya h›z verildi. Hastane, okul gibi birçok devlet kurumu faflistlerin karargâh› haline getirildi. MHP’li faflistlere ruhsatl› silah da¤›t›lmaya baflland›. En “ilginç” geliflme ABD’nin Türkiye Büyükelçili¤i’nde görevli Robert Alexander Peck’in Çorum’a
29 May›s-11 Haziran 2009
Tarihten sayfalar
lik ve Spor Bayram›n›” gerekçe göstererek bu gösterilerde k›z ö¤rencilerin giydi¤i k›yafetleri k›nayan bir bildiri ile Müslümanlara “Cihad” ça¤r›s› yap›ld›. 28 May›s Çarflamba günü Çorum’un en ifllek caddesinde “Kan›m›z aksa da zafer ‹slâm’›n”, “Kana kan, intikam” sloganlar› ile yürüyüfle geçen faflistler, demokrat olarak bilinen esnaf›n iflyerlerini tahrip ederek evleri ya¤malamaya bafllar. MHP’li faflistler bölgeye silah y›¤ar. Çevre illerden tescilli katiller, faflist kadrolar Çorum’a ak›n eder. Faflistler okullarda, mahallelerde devrimci ve demokratlara yönelik sald›r›lar›n› artt›r›r.
atmaktad›r. Sald›r›lar›n durulmas›n›n üzerinden çok zaman geçmeden komünistler “Alâeddin Camisini bombalad›” propagandas› ile Sünni inanc›ndan emekçiler provoke edilmeye çal›fl›l›r. TRT yapt›¤› yay›nla bu propaganday› destekler. 1 Temmuz 1980 günü “Ya susturaca¤›z, ya kan kusturaca¤›z “ sloganlar› ile faflistlerin egemen oldu¤u mahallelerden Alevilerin yaflad›¤› bölgelere sald›r› bafllat›l›r. Yüksek yerlere yerlefltiren uzun menzilli silahlarla atefl aç›l›r. Çorum adeta savafl alan›na döner. MHP’li faflistler devletin bilgisi ve ilgisi dâhilinde yollarda kontrol yapar. Bunun sonucunda ortaya ç›kan tablo dehflet vericidir: Bu¤day tarlalar›nda yol kenarlar›na at›lm›fl, elleri ayaklar› kesilmifl, kafalar› kopar›lm›fl,
vücudu delik deflik edilmifl, kurflunlanm›fl, feci flekilde iflkence yap›larak öldürülmüfl, yak›lm›fl onlarca ceset bulunur. Katliam s›ras›nda yaralananlar›n götürüldü¤ü SSK Hastanesi’nden kimse sa¤ ç›kamaz. Zira hastane debir iflkence merkezine dönüflmüfltür. Katliam›n resmi bilânçosu; 57 ölü, 200’ün üzerinde yaral› 300’e yak›n ev ve iflyerinin yak›lmas›d›r.
Ve direnifl… Devletin Çorum’da bir katliama haz›rland›¤›n› fark eden devrimciler Marafl’tan ç›kard›klar› derslerle haz›rl›klara bafllar. Sald›r›lar öncesi Çorum’da yap›lacak olan miting faflistlerin büyük bir sald›r› haz›rl›¤› yapt›¤› bilindi¤inden herhangi bir provokasyonun önüne geçilmesi amac›yla iptal edilir. Devrimciler halkla birlikte mahallelerde örgütlenmeye h›z verir. Örne¤in Milönü’nde halk faflistlere polis ve jandarmaya karfl› devrimcilerle birlikte barikatlar kurarak direnifle geçer. Çat›flmalar uzun süre devam eder. Emekçiler sokak sokak çat›flarak evlerini savunur, katliama karfl› koyar. Mahalleye giremeyeceklerini anlayan faflistlerin yerini jandarma ve polis al›r. Ortam›n sakinlefltirilmesi ad› alt›nda barikat›n kald›r›lmas› istenir. Halk bunu kabul etmez. Bu defa jandarma ve polis barikat› y›kmaya çal›fl›r. Sivil polisler araçlar›ndan kin kusar. Ancak hedeflerine ulaflamazlar. Halk devrimcilerle birlikte gece-gündüz barikat bafl›nda nöbet tutar. Komiteler kurulur. Silahlar toplanarak tek bir elden halka da¤›t›l›r. Özellikle Milönü’ndeki direnifl di¤er bölgelere moral verir. Direnifl mahallelerden çevre köylere de yay›l›r. De¤iflik yerlerde kurulan 40 komite üç ana komitede merkezileflerek direnifl örgütlenir. Çat›flmalar›n hemen ard›ndan yard›m kampanyas› aç›l›r. Nurettin Pafla Caddesi’nde faflistler taraf›ndan yak›lan 100 dükkân elbirli¤i ile onar›l›r. Devrimcilerin Çorum’da halkla birlikte ördükleri direnifl daha büyük bir katliam gerçeklefltirmek isteyen egemenlerin bu hevesini kursa¤›nda b›rak›r. Tarihin sayfalar›na kara bir leke olarak düflen Çorum katliam› halk›n direnifli ile de ad›n› mücadele tarihimize kaz›d›.
Kültür-Sanat Emperyalist-kapitalist sistem, kitleleri gerçek sorunlar›ndan uzaklaflt›rmaya dönük kültürel dejenerasyon politikalar›n›, çeflitli araç ve yöntemlerle hayata geçirmeye devam ediyor. Kültürel de¤erlerin dejenere edilmesinden ibaret olan ve son y›llarda yükselifle geçen “kültürel faaliyetler” gün oluyor ki futbol gibi, genifl y›¤›nlar› uyuflturma faaliyetlerinin de önüne geçiyor-geçiriliyor. Genifl y›¤›nlar bas›n-yay›n organlar› arac›l›¤›yla gece-gündüz demeden pompalanan bu faaliyetlere iliflkin geliflmelerle yat›p-kalkar hale getiriliyor. Bunun en son örne¤ini 17 May›s’ta finali yap›lan Eurovizyon flark› yar›flmas›nda yaflad›k. Yar›flma, egemen medyada neredeyse hayat-memat derecesine yükseltilerek, genifl y›¤›nlar›n da meseleye böyle yaklaflmas› sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Avrupa Yay›n Birli¤i taraf›ndan 1956’da, üye ülkeler aras›nda ortak canl› yay›nlar gerçeklefltirebilmek ve bu yay›nlar› merkezi olarak denetleyebilmek amac›yla ortaya at›lan Eurovizyon yar›flmas›, ilk bafllarda yay›n teknolojisini gelifltirme ad›na “masum” bir giriflim gibi görünse de, sonraki y›llarda, yar›flmaya yüklenen misyonun çok da öyle “masum” olmad›¤› ortaya ç›kt›. Yar›flma, ilk y›llar›nda ülke halk›n›n gündeminde yer alamad›. Sonraki y›llarda geliflen televizyon yay›nc›l›¤›yla birlikte, Türkiye egemen s›n›flar›n›n Eurovizyon’u “keflfi” gerçekleflti.
dukça güçlü esiyor ve flark›n›n sözlerinde yer alan “Özgürlük ve bar›fl tüm insanlar›n olacak yar›nlarda” sözleri, haliyle egemen s›n›flar› oldukça rahats›z ediyordu. Bunun içindir ki, Semiha Yank›’n›n “suya sabuna dokunmayan” flark›s› daha “uygun” görülüyordu. Eurovizyon yar›flmas›na gönderilen flark›lar›n apolitik içerikte olmas›
(ve de asl›nda Türk olmayan, tüm dünya halklar›n›) “düflman›m›z” olarak bellememifl miydik?!! Daha ilkokul s›ralar›ndan itibaren çocuk beyinlere empoze edilen “düflman halklar” ile hesaplaflmak için bundan iyi f›rsat olabilir miydi?!!
: e s i d a H Milli bir n o y z i v o r Eu
Ancak girilen bu s›k› “hesaplaflma”da, evdeki hesaplar bir türlü çarfl›y› tutmad›. “Düflmanlar” adeta bize ne kadar “düflman” olduklar›n› ispatlarcas›na oy vermeme tav›rlar›n› sürdürdüler. Eurovizyon üzerinden girilen hesaplaflmadan yenik ayr›lmay› kan›ksar olduk!
ise asl›nda, yar›flman›n mucidi olan emperyalist merkezlerin tercihiydi. Türk egemen s›n›flar› sadece efendilerinin, kendi tercihleriyle de örtüflen tercihlerine uygun hareket ediyorlard›.
Yar›flmaya ilk kez 1975 y›l›nda, Semiha Yank› taraf›ndan seslendirilen, “Seninle Bir Dakika” flark›s› ile kat›ld› Türkiye.
Eurovizyon yar›flmas› giderek, yar›flma kapsam›ndaki ülkelerin genifl emekçi y›¤›nlar›n› emperyalist-kapitalist sisteme entegre etmenin önemli bir arac› haline getiriliyordu.
Oysa yap›lan elemelerde, Ali R›za Binbo¤a’n›n “Yar›nlar Bizim” flark›s›, halk jurisi taraf›ndan birinci seçilmifl, ancak flark› fazla “politik” bulunmufltu. O y›llar tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkede de devrim rüzgarlar› ol-
Türkiye, 30 y›l› aflk›n süredir devam eden Eurovizyon maceras› s›ras›nda en çok da “düflmanlar›n›” tekrar tekrar tan›ma f›rsat› buldu! Zaten dört bir yan›m›z düflmanlarla çevrili de¤il miydi?!! Tüm komflu halklar›
Sonraki y›llarda yenilginin nedenlerinden birinin de, flark›lar›n kendi dilinde söylenmesi oldu¤u keflfedildi! Sadece Türkiye’den de¤il, Avrupa’n›n, bir anlamda “varofllar›” olan ya da “kenar ülkeleri” haline getirilen eski do¤u blo¤u ülkelerden kat›lan yar›flmac›lar da, art›k ‹ngilizce sözlü parçalarla yar›fl›yordu. Osmanl›’dan bu yana süren “bat›l›laflma” kompleksinin en somut ifadesi oluyordu art›k Eurovizyon yar›flmalar›. TC tarihinin belki de en Osmanl› hükümeti olan AKP hükümeti döneminde, bu kompleks daha da belirginleflti. Muhafazakar AKP, söz konusu emperyalist-kapitalist sisteme entegrasyon olunca, tüm muhafazakarl›¤›n› bir yana itip, “radikal” bir kararla
bu y›l yar›flmaya Hadise’yi gönderme karar› ald›. Karar›n radikal oluflu, “kad›n saç›n› açs›n m›açmas›n m›?” tart›flmas›n› da beraberinde getiren, türban üzerinden politika yapan, türban tart›flmalar›n› yer yer ülkenin en önemli meselesi haline getiren AKP’nin, Hadise’yi tercih etmesinde yat›yordu. Bu “befl dil bilen, modern Türk kad›n›” bizi en iyi temsil edecek, Türk kad›n›n›n ne oldu¤unu dünya aleme gösterecekti! Ancak hesaplar bir kez daha tutmad›. Hadise, ‹ngilizce sözlerle seslendirdi¤i, ad›n› “Düm tek tek” gibi, ama ordan burdan toplama/afl›rma ile ortaya ç›km›fl ve ne anlama geldi¤i meçhul nakarattan alan parçayla kat›ld›¤› yar›flmada, beklenen birincili¤i elde edemedi. Yine “düflman” yorumlar› devreye girdi, yenilginin nedeni bir kez daha “bizi çekemeyen” “düflman” halklarda arand›. Oysa herkes Hadise’nin Düm Tek Tek nakarat› s›ras›nda yapt›¤› k›v›rma hareketinden çok umutluydu. Zaten birincili¤i getirecek olan da iflte bu hareketti. Hadise’nin de aynen böyle düflündü¤ü ise, birinci olamama nedenleri üzerine yap›lan yorumlara yapt›¤› “katk›” s›ras›nda ortaya ç›kt›. Sahne ›fl›klar›n›n, tam o k›v›rtma hareketini yapt›¤› s›rada, k›vr›lan bölgesine vurmas›n› ›srarla söyledi¤i halde, ›fl›kç› ›fl›¤› tutturamam›fl. O hareket görünmeyince de, yenilgi haliyle kaç›n›lmaz oluyordu! Hadise’nin iyi k›v›rd›¤›na flüphe yok. Ancak bu ülkenin egemen s›n›flar›n›n uflakl›k ettikleri emperyalist efendileri karfl›s›nda onlarca y›ld›r nas›l k›v›rd›¤›n› dünya alem çok iyi bilmekte-görmekte. Bizim bir sonraki yar›flma için önerimiz, ön elemelerin egemen s›n›f›n temsilcileri aras›nda yap›lmas› ve yar›flmaya bunlardan birinin gönderilmesidir. O zaman birincilik kesin “bizim” olacakt›r!
Tarihten k›sa k›sa... Zindan karanl›¤›na yak›lan dört meflale 1980 Askeri Faflist Cuntas› ile hapishaneye çevrilen ülkemizde zulüm kol geziyordu. Devrimci, ilerici ve yurtseverleri zindanlara dolduran egemenler teslim bayra¤›n›n çekilmesini istiyordu. Ancak tutsaklar direniflleri ile devletin hesaplar›n› bozdu. Ölüm Orucu direniflleri, süresiz açl›k grevleri ve feda eylemleri ile yürütülen can bedeli mücadele büyük bir direnifl gelene¤i yaratt›. 18 May›s günü zulme karfl› Demirci Kawa’n›n, Mazlum Do¤an’›n ateflini harlayan Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eflref Any›k bedenlerini tutuflturdu. Dörtler eylemleri ile devrimci yurtsever tutsaklar›n zulme boyun e¤meyece¤ini dosta düflmana göstermifl oldu.
15–16 Haziran’›n izinde! 1970 y›l›nda sendikal mevzuat› düzenleyen 274 say›l› ‹fl Yasas› ve 275 say›l› Sendikalar Yasas›’nda de¤ifliklik yapan tasar› Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin deste¤i ile meclise getirildi. Bu tasar›ya göre iflçilerin sendikalarda örgütlenmesinin önüne yeni engeller getiriliyor özellikle Türk-‹fl’ten D‹SK’e iflçi geçiflinin önüne geçilmek isteniyordu. Buna karfl› 15 Haziran 1970’te bafllayan direnifl Türkiye iflçi s›n›f› hareketinin en büyük eylemlerine tan›k oldu. Anadolu Yakas›’nda Ankara Asfalt›n› (E5) kapatarak yürüyüfle geçen kortej yeni iflçilerin kat›l›m› ile 盤 gibi büyüdü. Yürüyüflün bir kolu Beykoz-Paflabahçe’den Üsküdar’a kadar uzand›. Avrupa Yakas›’nda Topkap›Bak›rköy-Sa¤malc›lar’da yap›lan yürüyüfle bu bölgelerdeki fabrikalardan ak›n ak›n iflçiler kat›ld›. 16 Haziran günü Gebze’den yürüyüfle geçen iflçiler, Kartal’da kat›lanlarla beraber Kad›köy ‹skele Meydan›’na kadar ulaflt›. Avrupa Yakas›’nda da on binlerce iflçi Aksaray-Sultanahmet üzerinden Ca¤alo¤lu’na inerek buradan Eminönü’ne geldi. Valilik Haliç Köprüsü’nü kald›rarak iflçilerin Beyo¤lu’na geçmesini ve di¤er kollarla buluflmas›n› engelledi. 200’e yak›n fabrikadan 150 bine yak›n iflçi alanlara ç›karak yasay› protesto etti. Polisin eyleme sald›r›s› ile Kartal-Kad›köy yürüyüfl kolundan üç iflçi yaflam›n› yitirdi. Avrupa Yakas›’ndaki iflçilerle buluflmak için harekete geçen iflçileri D‹SK Genel Baflkan› Kemal Türkler radyodan yapt›¤› konuflma ile durdurdu. Sendikal ihanet yine iflbafl›ndayd›.
Çanakkale’de tiyatro gösterimi 10 May›s tarihinde YDG ve SGD’nin organizasyonuyla bir tiyatro gösterimi gerçeklefltirildi. Yenikap› Tiyatro Toplulu¤u Mikadonun Çöpleri adl› oyunu sergilendi. Etkinli¤e yaklafl›k 250 kifli kat›l›rken oyun izleyiciler taraf›ndan oldukça be¤enildi. Kültür-sanat anlam›nda böyle etkinliklerin düzenlenmesini oldukça olumlu bulan kat›l›mc›lar, oyunu ayakta alk›fllad›. Oyuncular etkinlik bitiminde oyunu Denizlere atfettiler. (Çanakkale YDG)
DÜO-DER’den Kad›n Etkinli¤i 21 May›s’ta ö¤len aras› DÜÖ-DER Kad›n Komitesi’nin haz›rlad›¤› sinevizyon, FenEdebiyat Fakültesi önünde sunuldu. Yaklafl›k on befl dakika süren gösterim müzik dinletisi ile bafllad›. Kat›l›m istenilen düzeyde olmasa da genel bir coflku havas› hakimdi. Geçmiflten bugüne feodal bir anlay›fl üzerinden namus, töre gibi kavramlarla kad›n› yok sayan, kad›n› meta olarak görüp birey olarak kabul etmeyen anlay›fl› yeren bir metin okundu. Sinevizyon bitiminin ard›ndan kad›n gerillalar an›larak etkinlik sonland›r›ld›. (Amed YDG)
13. A¤›r Ceza Mahkemesi 5187 say›l› Bas›n Kanunu’nun 25/2. maddesini gerekçe göstererek “Yasad›fl› terör örgütünün propagandas›n›” yapt›¤› iddas› ile Umut Yay›mc›l›k olarak bas›m›n› yapt›¤›m›z Nergiz isimli kitab›n tüm nüshalar›na el konulmas›na, da¤›t›m ve sat›fl›n›n yasaklanmas›na karar verdi. 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren TCK’da yap›lan de¤ifliklikleriyle sosyalist, devrimci ve ilerici bas›n üzerindeki bask›lar, engellemeler kapatma cezalar› art›r›ld›. Egemenler, toplumdaki hiçbir farkl› düflünceye, farkl› renge tahammül edemiyor. Emekçilerin her türlü hak arama eylemine karfl› dizginsiz bir flekilde sald›ranlar gazeteleri kapatarak, kitaplar› yasakl›yor. Düflünce ve ifade özgürlü¤ünün en önemli araçlar›ndan olan kitaplar bu ülkede hala yasaklan›yor. Kitaplar›n yasakland›¤›, gazetelerin kapat›ld›¤›, çal›flanlar›n›n tutukland›¤›, sokak ortas›nda kurflunlanarak katledildi¤i bir ülkede, demokrasi, insan haklar› aldatmacan›n ötesine geçmemektedir. Kitaplar tarihin iz düflümüdür, onu gelecek kuflaklara aktar›r. Kitaplar›n yasaklanmas› toplumun karanl›klar içinde yaflamas›na davetiye ç›karmakt›r. ‹flte tam da bunun içindir ki, bas›m›n›n üzerinden bir
BAHAR
NERG‹Z’lerle GELECEK!
Yay›nevimizin ç›kard›¤› Nergiz isimli kitab›m›z toplat›ld›.
hafta bile geçmeden mahkeme kitab›m›z›n toplat›lmas›na karar verdi. Kitab›m›z öylesine sak›ncal› bir içeri¤e sahip olmal› ki tez elden toplat›ld›. Mahkemeyi böylesine heyecanland›ran kitab›m›z›n içeri¤i neydi? Yay›nevimiz 19 Aral›k katliam›ndan sonra ölüm orucu direnifline bafllayan ve di-
reniflinin 123. gününde 11 Nisan 2001’de topra¤a düflen Proletarya Partisi militan› Nergiz Gülmez’in yaflam›n› kaleme alan bir çal›flmay› yay›mlam›flt›. Mahkemeyi telaflland›ran buydu! 19 Aral›k katliam› ile 28 devrimci tutsa¤› katleden devlet buna ra¤men direnifli k›ramam›fl, tutsaklar Süresiz Açl›k Grevi ve Ölüm Orucu direnifli ile tecrit ve tredmana karfl› ölümüne bir mücadele vermiflti. Devlet, tüm propagandalar›na, binlerce askeri, polisi ile gerçeklefltirdi¤i operasyonlara ra¤men direnifl ateflini söndürmeyi baflaramam›flt›. Devam eden Ölüm Orucu direnifli süresince içerde ve d›flarda 117 devrimci flehit düfltü, 500’ü aflk›n tutsak sakat kald›. Büyük bir katliama, vahflete imza atan devlet, kardelenler misali karlara inat bahar› müjdeleyen Nergiz’lerce açan direnç çiçeklerinin direnifli karfl›s›nda aciz kald›. Son nefeslerine kadar devrime, halka ve davaya
Direnenler kazanacak! Üniversitelerde yo¤unlaflan faflist sald›r›lar sonras›nda Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Terzio¤lu Yerleflkesi’nde 2 Nisan günü yap›lan kitlesel bas›n aç›klamas›na soruflturma terörü damgas›n› vurdu.16 kifliye aç›lan soruflturmada ö¤renciler “ö¤renci s›fat›na yak›flmayan davran›fllarda bulunmak, itibar ve güven duygusunu sarsmak” gibi ifadelerle suçlamalara maruz kald›. Soruflturma Komisyonu Baflkan› Prof. Dr. Yakup Baran “Soruflturma Komisyonu’nun üyelerinin yanl› bir tavr› var, faflistlere aç›lan soruflturmalardan hiçbir ceza ç›kmayacak, ancak sizlere aç›lan soruflturmalar çeflitli cezalarla sonuçlanacakt›r” dedi.
Soruflturmalara karfl› açl›k grevi Soruflturma terörüne maruz kalan anti-faflist ö¤renciler bu duruma
‹flçi-köylü 15
Haber-Okur
29 May›s-11 Haziran 2009
sessiz kalmayarak ifadelerin verildi¤i gün açl›k grevi bafllatt›. 22 Nisan Cuma günü 8 kifliyle bafllayan açl›k grevi ilk gün okulda bafllad› ve ard›ndan Cumhuriyet Meydan›’nda devam etti. Cumhuriyet Meydan›’nda sabahlayan yaklafl›k 30 ö¤renci 2. günde direnerek devam etti. Soruflturmalar geri çekilene kadar süresiz açl›k grevine yatt›¤›n› belirten ö¤renciler, devrimci dayan›flman›n da somut örneklerinden birisini göstermifl oldular. Grevin 2. gününde Rektör Yard›mc›s› ve 2 akademisyenden oluflan heyet uzlaflmadan yana olduklar›n› ve soruflturmalar› tekrardan gözden geçireceklerini ve geri çekeceklerini bildirdiler.
Direne direne kazanaca¤›z Devrimci ve demokrat ö¤renciler 2. günün akflam› saat 19.30’da bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Bas›n aç›klamas›nda flu ifadelere yer verildi; “Üniversitemizde son 2 ayd›r meydana gelen faflist sald›r›larda 8 devrimci-demokrat arkadafl›m›z yaralanm›flt›r. Sözde bar›fl kenti olan Çanakkale’de hiçbir ö¤rencinin can güvenli¤i yoktur. Yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›nda 16 arkadafl›m›z soruflturma terörüne maruz kalm›flt›r. Soruflturmalar› geri çekmek için 2 gündür grevdeydik. Okul yönetiminin ve kolluk kuvvetlerinin tehditlerine ra¤men y›lmad›k geri ad›m atmad›k. Rektör Yard›mc›s› Varol Tok soruflturmalar› geri çekece¤i sözünü vermifltir. E¤er okul yönetimi sözünü tutmazsa tekrardan süresiz açl›k grevine yataca¤›m›z› tüm Çanakkale halk›na duyururuz.” Bas›n aç›klamas›n› sloganlarla bitiren ö¤renciler devrimci iradeyi sürdürmekte kararl›. (Çanakkale YDG)
ba¤l›l›klar›n› hayk›ran ve ard›llar›na onurla tafl›yacaklar› bir miras devreden direniflçiler devlete büyük korku sald›. ‹flte Nergiz Gülmez de onlardan biriydi. Nergiz yoldafllar›na ba¤l›l›¤›, kararl›l›¤› azmi ve çal›flkanl›¤› ile devrimin neferi bir Partizan’d›. Zalimler için bir tehlikeydi. Bahar›n müjdecisi di¤er çiçekler gibi ezilmeliydi. Defalarca gözalt›na al›nd›, tutukland›, iflkence gördü. Her defas›nda bafl› dik, gururluydu. Milyonlarca emekçinin kurtulufl mücadelesinin yükünü, onurunu omuzlar›nda tafl›yordu. 19 Aral›k’tan sonra bafllad›¤› Ölüm Orucu direniflinde de bu tavr›n› sürdürdü. Nergiz, bize direnifl ve mücadeleyi miras b›rakt›. Onun ilmek ilmek ördü¤ü yaflam›, mücadelesi merak edenler için büyük bir kaynakt›r. Yay›nevi olarak biz de bu tecrübe ve birikimleri not etmek, duymayanlara anlatmak ve gelece¤e tafl›mak amac›yla bu kitab› yay›mlad›k Tüm bunlar› düflündü¤ümüzde galiba korkmakta hakl›lar! Çünkü her fleye inat bahar elbet bir gün gelecek ve her taraf Nergiz çiçekleri ile dolacak! ‹nsanl›k ailesi Nergiz çiçekleri ile so¤u¤a, kara, buza inat bahar› kucaklayacak. (Umut Yay›mc›l›k)
19-22 Aral›k Hapishaneler Katliam› ve Direniflinin en ön saflar›ndaki devrimci kad›n tutsaklardan olan Nergiz, 30 y›ll›k bedenini F tipi tecrite karfl› ölüme yat›rarak Proletarya Partisi’nin ilk Ölüm Orucu flehidi olarak yüzündeki o kocaman gülümseme ve kararl›l›kla aram›zdan ayr›ld›. Umut Yay›mc›l›k olarak ailesinin, dostlar›n›n, yoldafllar›n›n anlat›mlar›yla bu yi¤it devrimci kad›n› herkese tan›tal›m istedik. Ondan ö¤renilmesi/ö¤renmemiz gereken o kadar çok fley var ki... Nergiz’i yaflam›n›n çeflitli evrelerine girmifl birçok kifli anlatt›.... Umut Yay›mc›l›k olarak bu kitapta eme¤i geçen herkese teflekkür ediyoruz. Bu kitab›, bize böyle güzel bir yoldafl do¤uran ve yetifltiren tüm devrimcilerin anas› Gülmez Ana flahs›nda tüm analar›m›za Nergiz’in do¤umgünü hediyesi olarak arma¤an ediyoruz. ‹yi ki vars›n›z!
‹nönü Üniversitesi’nde alternatif flenlik 20-21-22 May›s tarihleri aras›nda üniversitemizde düzenlenen bahar flenliklerine karfl› biz devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler olarak alternatif flenlik düzenledik. Üniversite taraf›ndan organize edilen fakat hiçbir flekilde bizlerin düflüncesi al›nmadan yap›lan bu flenliklere bir kez daha kat›lmay› reddettik. Bizlere dayat›lan yoz kültürün hiçbir flekilde bizi yans›tmad›¤›n› ve yans›tamayaca¤›n› bir kez daha okul yönetimine gösterdik. ‹lk gün ses sistemini kurarak halaylarla, türkülerle, skeçlerimizle flenli¤imize bafllad›k. fienli¤in bafllamas›yla ÖGB ve jandarmalar da flenli¤imize yo¤un bir ilgi gösterdi. ‹kinci gün alanda tekrar buluflan kitle jandarma taraf›ndan engellenmeye çal›fl›ld›. Bunun üzerine rektörlü¤e giden arkadafllar›m›z rektörün “e¤er ses sistemini kurarsan›z jandarman›n dipçi¤ini
kafan›za yersiniz” cevab›yla karfl›laflt›. Tüm tehditlere ra¤men karar›ndan vazgeçmeyen kitle ses sistemini kurmaya bafllad›. Bunun üzerine jandarma taraf›ndan çembere al›nan bir grup ö¤renci gözalt›na al›nmaya çal›fl›ld›. Çember d›fl›nda geliflen muhalefete ve arkadafllar›m›z›n bizleri sahiplenmesine çok sinirlenen jandarma komutan› ve robokoplar çevredeki kitleye sald›rd›. Bunun üzerine çember içindeki kitle çemberi yararak d›flar›ya ç›kt›. Bu arada jandarma, ÖGB ve sivil faflistlerce darp edilen birçok arkadafl›m›z oldu. Jandarma bu olaylar s›ras›nda 5 kifliyi döverek gözalt›na ald›. Kitlenin sahiplenmesi ve sloganlarla karfl›laflan jandarma arkadafllar›m›z›n kimlik bilgilerini al›p arkadafllar›m›z› serbest b›rakt›. Gözalt›lar serbest b›rak›ld›ktan sonra tekrar flenlik alan›m›za gidip kald›¤›m›z yerden etkinli¤imize devam et-
“Bana bir fley olursa beni yoldafllar›m›n yan›na götürün” Kardeflim, Merhaba! Mezar›n›n bafl›na geldim yine. Seninle dertleflmek istiyorum. Sen çocuklu¤unda da atik ve yürekliydin. Hep büyük bir insan olmak istedi¤ini söylüyordun. Büyük hayallerin vard›. Ve sonuçta da büyük bir insan oldun. Seninle gu-
rur duyuyorum. Senin bir sözün vard›: “Ben bu yola inand›m. Bedel vermek gerekirse veririm.” Ve sözünü tuttun. Seni hep düflünüyorum, hep yüre¤imdesin. Ama içim öyle bir dolu ki, biraz dertleflmek istiyorum seninle. Biliyorsun ben hep gurbete gidip çal›fl›p gelen bir insan›m. Ve gördü¤üm, yaflad›¤›m fleyler beni çok üzüyor. ‹çimdeki öfke bunlar› gördükçe daha da büyüyor. Oradakileri izledim, yaflam tarzlar›na bakt›m. Genel olarak de¤ilse de beni çok üzdü/üzüyor. E¤er bana “Abi, seni ne üzdü?” diye sorarsan sana, flu flekilde anlatay›m. Türkiye’deyken “devrimciyim” diyen insanlar-
dan kimisi oralara gidince kendilerini kaybediyorlar. Türkiye’de de tan›d›¤›m kimi insanlar›n oraya gidince düflüncelerinden vazgeçti¤ini gördüm. Tabi Türkiye’de çay varsa orada kahve var. Onlar bu kahveden vazgeçemiyorlar. Kimi insanlar biraz rahata kavuflunca inançlar›ndan, devrim mücadelesinden vazgeçiyorlar. Bunu bütün insanlara söylemiyorum elbette. Çok de¤erli insanlar var. Onlara her zaman sayg› duyuyorum. Hani senin söyledi¤in “inanmak” vard›. “Ben yoldafllar›m› b›rakmam” diyordun ve dedi¤ini yapt›n. Sen yorgunluk diye bir fley bilmiyordun. Aile içinde çok sevilen bir insand›n. Baz› konular› birlikte
(M. Ali ve Halil Çak›ro¤lu yoldafllar›m›z›n babas› Haydar Çak›ro¤lu’nun an›s›na) Gidenlerin arkas›ndan yazmak çok zor geliyor babac›¤›m ve o an seni bir daha görememenin ac›s›n› yüre¤imin derinliklerinde hissettim, yüre¤imde bir parça daha koptu, t›pk› Mehmet Ali, Halil ve ismini sayamad›¤›m niceleri gibi. Babac›¤›m, her topra¤a düflen canlar›m›z› Mehmet Ali’nin, Halil’in yoldafllar› olarak de¤il de kendi çocuklar›n› yitirmifl gibi üzülürdün, o da senin kendi çocuklar›na duydu¤un sayg›ndand›. Babac›-
¤›m seninle çok an›lar›m›z oldu elbette ama içimde kalan ve her gözlerim doldu¤unda akl›ma gelen o an›;
rek beni teselli etmeye çal›fl›yordun “bak k›z›m ben 65 yafl›nday›m, geriye dönüp bakt›¤›mda bofl bir hayattan baflka bir fley göremiyorum. Oysa senin kardefllerin kendi düflünceleri u¤runa istedikleri gibi, erken gideceklerini bile bile bu yolu seçtiler. Ac›m›z› içimize gömerek ayakta durmak zorunday›z” diyordun. Evet babac›¤›m, ac›n› içine
“‹yi yürekli insana” hani Mehmet Ali’mizi yitirmifltik ve adeta dünyam›z y›k›lm›flt›, arkas›ndan da Halil’im… Ben kendimi tamam›yla b›rakm›flt›m, onlarla birlikte ben de gitmek istiyordum bu dünyadan ve sen bütün ac›n› içine göme-
Umut Yay›mc›l›k
tart›fl›rd›k. ‹flte flimdi birlikte olsayd›k, içimdeki duygular› sana anlat›rd›m. ‹nan ki çok üzüldüm. ‹nsan nas›l çekti¤i ac›lar› unutabilir! Sen cezaevinden ç›kt›¤›nda yoldafllar›n› anlat›rd›n. Ali’den, Kemal’den, Mesut’tan bahsederdin. “Yoldafllar›m› nas›l b›rakay›m?” derdin. Gitti¤in zaman bir vasiyetin vard›. “Bana birfley olursa beni yoldafllar›m›n yan›na götürün” demifltin. Ve bu vasiyetini yerine getirdim. Rahat ol, yoldafllar›n›n yan›ndas›n. Her insan bu ifli kald›ramaz, bu a¤›r bedelleri ödemeyi göze alamaz. Ama bunu yapamayan kimi insanlar da tutup suçlamalar yapmaya kalk›fl›rsa bu yanl›fl olur. Ve bunu
da birçok insan›n yapt›¤›n› gördüm. Bu insanlar›n içinde bir inanç yok. Bunlar›n amac› kendilerine çevre yaratmak. ‹nsanlar› devrimcilikten so¤utmak. Kardeflim anlatmak istedi¤im çok fley var. Sana gördü¤üm ve yaflad›¤›m fleyleri anlatmak istedim. Bunu okuyan bütün dostlara, yoldafllara, gençli¤e seslenmek istiyorum: Bu ifle inanmayan, bu ifli b›rakan insanlara inanmay›n! Bedel veren ve inanarak yürüyen insanlar› dinleyin. Ben bu mektubu kardeflime yazd›m. Sizlerle de paylaflmak istedim. (Bülent Ertürk’ün abisiMay›s 2009)
gömerek onlara lay›k bir baba olmaya çal›flt›n, oldun da. Her hapishaneye çocuklar›n›n ziyareti dönüflünde rahatlam›fl olarak gelirdin ve onlardan gururla bahsederdin. Seni ayakta tutan da onlara duydu¤un sevgi ve sayg›yd›. Büyük ac›lar›n içindeyken bile esprili, flakac› yan›n bizlere o kadar büyük güç veriyordu ki. Yaflanan o kadar olumsuzluk içinde bize gülümsememizi unutturmad›n ve sevgini üzerimizden hiç eksik ettirmedin. Bizler de seni seviyor ve sayg›
duyuyoruz, içimizde hep yaflayacaks›n babac›¤›m. Seni asla unutmayacak olan torunlar›n, k›zlar›n ve o¤ullar›n ad›na seni çok seven k›z›n… (Sultan Çak›ro¤lu)
tik. Bizlere uygulanan bu fliddet birçok insan›n dikkatini çekti ve hep bir a¤›zdan at›lan sloganlarla, söylenen türkülerle ikinci gün de sona erdi. 3. gün bizlere yap›lan sald›r›lara beraber tepki göstermek amac›yla yurtsever arkadafllar da bizleri desteklemek için alana geldiler. Yine hep beraber davul- zurna eflli¤inde çekilen halaylarla, kitleye çekilen ajitasyonlarla etkinli¤imizi devam ettirdik. Bu s›rada kitleyi kameraya kaydeden bir jitem eleman›n›n elinden yapt›¤› kay›t al›nd› ve yok edildi. Bu sene yapm›fl oldu¤umuz alternatif flenlikler geçen senelere oranla hem kat›l›m aç›s›ndan hem kitle aç›s›ndan daha iyiydi. Bizler geçmifl deneyimlerimizden ö¤renerek ad›m ad›m üniversitemizin çehresini de¤ifltirece¤imize inan›yoruz. Üniversitemizde gerçekleflen bu sald›r›lar› k›namak için flenlikten sonraki gün ‹HD’de bir bas›n toplant›s› gerçeklefltirdik. Alternatif flenlikleri düzenleyen kurumlar; Malatya YDG, DGH, GENÇL‹K DERNE⁄‹, GENÇSEN. (Malatya YDG)
Bültenimizin 3. say›s› ç›kt›
Partizan fiehit Ve Tutsak Aileleri’nin sesi olma çabas›ndaki bültenimiz flimdilik önemli gördü¤ümüz günleri kendisine referans alarak ç›kmaktad›r. 18 May›s anma çal›flmalar› kapsam›nda fiehit ve Tutsak Aileleri de ‹brahim Kaypakkaya ile ilgili bir özel say› ç›kararak May›s ay› flehitlerine atfetmifltir. Bültenimiz ailelerimizin mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› birikim ve deneyimi aktarmada, mücadele etmeleri gereken sorunlara karfl› ald›klar› tavr› genifl kitlelere aç›klamakta önemli bir iflleve sahiptir. Bültenimizin 3. say›s›n›n ilgiyle okuyaca¤›n› umarak, katk›lar›yla bizi onurland›ran devrimci tutsaklara ve eme¤i geçen herkese teflekkür ediyoruz.
(Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri)
İşçi-köylü BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!
Altınşehir, Bayramtepe ve Şahintepe yıkım saldırısına uğrayan veya ileride uğrayacak olan semtlerden sadece birkaçı. Köylerinde geçinemeyip ya da köyleri boşaltılarak zorla göç ettirilen insanlarla dolu bu mahalleler. Geçtiğimiz günlerde Bayramtepe özgülünde gelişen yeni yıkım saldırısına karşı son yıllarda gerçekleştirilen en büyük yıkım karşıtı direnişin içinde yer aldık. Aslında Bayramtepe’de daha önceden de yaşamıştık benzer saldırıları. Kimi saldırılarda direniş örgütlenebilse de genelde bireysel tepkilerden öteye gidememişti. Bundan önce yıkımlara karşı en örgütlü tepki 2005 yılında gecekonduları yıkmaya gelen yıkım ekiplerinin ve 2000 kişilik çevik kuvvet ekibinin barikat başında karşılamamızla gerçekleşmişti. Daha sonra küçük yıkımlar gerçekleşse de yıkım ekipleri bölgeye girmeye cüret edemediler. Çünkü bizim yıllardır var olan tek birikimimiz evlerimizdi ve evlerimizi korumak için her şeyi göze almaya hazırdık. AKP’li belediye de bunun farkındaydı ve yerel seçimlerden önce oy kaygısı ile yıkımları gündemleştirmediler. Çünkü bölge oy bakımından önemli bir yerde duruyor. Bütün düzen partileri bunu fırsat bilerek yıkımlar üzerinden propaganda yaptılar. Düzen partilerinin peşinden sürüklenenler de vardı, fakat son yıkım girişimi gösterdi ki halkın yıkımlara karşı tek dostu devrimciler ve tek gücü örgütlülüğüdür. Ne Kılıçdaroğlu vardı yanlarında ne de bir başkası. Sabahın 4.00’ünde yıkım ekipleri büyük bir polis gücüyle geldiklerinde sadece kendileri, komşuları, halk ve devrimciler vardı. Yerel seçimlerden önce yapılmasına
izin verilen evler yıkılmak istendi. İki bina yıkılıncaya kadar toplandık. Kolkola girerek polisi ve yıkım ekiplerini mahallenin dışına kovalamaya başladık, bunun üzerine polis bize biber gazları ve panzerlerle saldırdı. Böylece çatışma başlamış oldu. Barikatlar kuruldu, yoldan geçen bir belediye otobüsü de barikat olarak kullanıldı. Polis bizi püskürtemeyince destek güç istedi, ardından azgınca saldırmaya başladı. Bunu gören esnaf kepenklerini kapattı, inşaat işçileri, öğrenciler, tekstil işçileri vs. herkes bizimle beraber çatışmaya başladı. Çatışmalar öğleye kadar bu şekilde sürdü. Öğlen saatlerinde polis iki kez uzlaşma istedi, fakat biz yıkımlarla uzlaşmadık, uzlaşamazdık ve polisin ve yıkım ekiplerinin mahalleyi terk etmesini istedik. Bu
tavrı beklemeyen polis daha da saldırganlaştı. Çatışmalar daha da boyutlandı. Uzlaşma görüşmeleri sırasında polis destek ekip ve panzer istedi, 4 çevik ve 2 Özel Harekât panzeriyle insanlara saldırmaya başladı. Aynı saatlerde bize okullara ve bir eve gaz bombası atıldığı haberi geldi ve bunun üzerine halk daha da öf-
Ümraniye/Hekimbaşı halkına “şafak operasyonu”
Yerel seçimlerin ardından hız verilen yıkım saldırılarının adreslerinden biri de Ümraniye-Hekimbaşı oldu. Hekimbaşı Kocatepe Mahallesi halkı, 12 Mayıs sabahına yıkımla uyandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekiplerin, çok sayıda çevik kuvvet polisi ile birlikte yaptığı bu “şafak operasyonu”na halkın tepkisi ise gecikmedi. Evlerinin başlarına yıkılmasını engellemeye çalışan halk, taşlarla polise karşı koydu, çıkan çatışmalarda çok sayıda mahalle sakini gözaltına alındı. Mahallede onlarca evi yıkmaya çalışan yıkım ekiplerine direnen ev sahiplerinden biri ise, barınma hakkına dönük saldırı karşısında yaşadığı çaresizlik içinde, vinç operatörüne ateş açtı. Yarası ağır olmayan operatör, tedavi altına alınırken, egemen medya da halka dönük her saldırıda olduğu gibi, halkın içinde bulunduğu zulme, baskıya ve saldırılara yer vermek yerine, yıkımla ilgili haberlerde halkı haksız göstermek için elinden geleni yaptı.
C
M
Y
K
Mahalleye dönük yıkım saldırısı hemen tüm haber programlarında, vinç operatörüne dönük ateş açma eylemi ve yıkımı haklı gösteren söylemler eşliğinde yer aldı. Bu söylem, mahalle çocuklarının, Belediye tarafından gerçekleştirilen yıkımı protesto için, belediye otobüsünü taşlamasına dair görüntüler eşliğinde daha da pekiştirildi. Egemen medya bir kez daha suçluyu buldu: Suçlu yine yoksulluk, açlık, işsizlik ve sefaletle “terbiye edilmek” istenen, “bu kadar yetmez” denerek, “şafak operasyonları” ile evi başına yıkılmaya çalışılan, halktı! (Kartal)
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel: 0212 654 94 18
BÜROLAR Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Ankara: Sıhhıye Mh. Süleyman Sırrı Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 537 461 79 64 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Halk, evine sahip çıktı! Yıkım ekipleri yıkıldı!
kelendi. Daha sonradan öğrendiğimiz göre, okullardan öğrenciler çatışmalara katılmaya başlamışlar ve annelerine, babalarına, ağabeylerine destek olmaya koşmuşlardı. Bunu hazmedemeyen polis de okullara gaz bombası atmıştı. Fakat bu, öğrencilerin katılımını engelleyemedi. Kürt ve Türk halkı omuz omuza direnişe devam etti. Öğleden sonra mahalleye diğer semtlerden destek olmak için birçok siyasetten arkadaşlar geldi. Birçoğuyla uyum sağlansa da bazı siyasetlerin küçük-burjuva, çıkarcı hareketleri ve flâmlarını açıp, fotoğraf çektirmek istemeleri halkın tepkisini çekti. “Gelin çatışacaksanız çatışın, yoksa gidin” gibi tepkiler gelişti. Elbette her siyasetin propaganda hakkı vardır. Ancak halk evine sahip çıkmak için çatışırken başka işlerle uğraşmanın da anlamı yoktur. Çatışmalar akşam saatlerine kadar devam etti. Çatışmaları bitiremeyen polis, camiden anons yaptırarak mahalleden gidecekleri sözünü verdi ve küçük çatışmalar yaşansa da mahalle sakinleşti. Çatışmalar halkın direnişi ve zaferiyle
sonuçlandı, polis yıkım ekiplerini de alarak mahalleden çekilmek zorunda kaldı. Çatışmalar sırasında en dramatik olan Viyan Bebek’in ve Tepe İlköğretim Okulu öğrencilerinin küçük yaşta biber ve sinir gazı bombalarıyla tanışmaları oldu. Ertesi gün bu yaşananları protesto etmek için bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Basın açıklamasında polisin tavrı teşhir edildi. (Altınşehir, Bayramtepe ve Şahintepe’den İK okurları)
“Her an evimizi bizden alacaklar korkusuyla yaşıyor olduk”
Yıkımlardan sonra Filistin (Bayramtepe) Mahallesin’de yaşayan genç okurlarımızın bir kaçının görüşlerini de aldık. - Arkadaşlarla yıkım olaylarını konuşuyorduk daha önce de. Geldiklerinde ne yaparız, ne ederiz diye. Ama beklemediğimiz bir anda geldiler ve insanların evlerini yıkmak istediler. Ancak Bayramtepe halkı birlikte bunun üstesinden geldi. Polisin evlerimizi yıkmaya çalışması Bayramtepe halkını birlikte harekete geçirdi. Halk elinden geleni yaptı. Bayramtepe halkının evini korumak istemesi onları polis saldırısıyla karşı karşıya bıraktı. Bu her zamanki alışık olduğumuz durumdu. İnsanların başlarına sayısız gaz bombası yağdırıldı. Okulda zil sesini beklerlerken bir anda gaz bombasıyla karşılaşan öğrencilerin ve halkın üzerine gaz bombasının yağmasının tek nedeni “evlerini korumak” istemeleriydi. Belki evlerimizi yıkabilir-
Sulukule harabeye çevriliyor
13 Mayıs Çarşamba sabah erken saatlerde Sulukule’ye gelen yıkım ekipleri halka 8 saat içinde evlerini boşaltmalarını söyledi ve bu zaman dilimi içinde evini boşaltamayan evlerle birlikte 10 evi harabeye çevirdi. Yıkımların ardından Sulukule platform sözcüsü Neşe Ozan, evleri yıkılan ailelerin bölgenin en yoksul ailelerinden olduğunu belirti. (H. Merkezi)
lerdi, ama bizim için önemli olan evlerimiz için beraber mücadele etmemizdir. İnsanlar gaz bombalarından çok etkilenmişti. Çocuklar böyle bir olayla ilk defa karşılaştıkları için hem şaşırmış hem de korkmuşlardı. Olumlu olan birbiriyle kavgalı olan kişilerin bile o durumda aynı safta olmasıydı. Birlikte mücadele ettiler. Biz yıllardır evlerimizin bir gün yıkılacağı korkusuyla yaşıyoruz, geleceğe dair bütün planlarımızda evlerimizin yıkılacağı ihtimalini göz önünde bulunduruyoruz. Kimileri polise karşılık vererek suçlu duruma düştüğümüze inanıyor. Polisin vatandaşı dövmesini göz önünde bulundurmuyorlar. Kimse bize evlerimizde barınma hakkını vermiyor. Biz evlerimiz için canımızı ortaya koyuyoruz, dayak yiyoruz, üzerimize gaz bombaları yağıyor.
“Gaz bombalarını bedava ve taş atar gibi atıyordu polis”
- Merhabalar ben Rıdvan, 16 yıldır İstanbul Başakşehir/Güvercintepe (Bayramtepe) Mahallesi’nde yaşamaktayım. Bir sabah okula gitmek için uyandığımda şiddetli sesler duydum. O sırada bir arkadaşım “Yukarıya polisler gelmiş olaylar olmuş, bir binanın 3 katını yıkmışlar” dedi. Ardından hemen yukarı çıktık arkadaşımla. Hemen caddeye çıktık. Birde ne görelim; Her yerde polis, yukarıdan helikopter sürekli bölgeyi izlemekte, her gün
gezip dolaştığım yolları kapatmışlardı. Birden gözlerimin yandığını hissettim. Her tarafta gaz bombası vardı. Taş atar gibi durmadan gaz bombası atıyorlardı. Yukarı doğru yani olayın olduğu yöne doğru gittik. Polisler duvar örmüş, oyun oynarmış gibi plastik mermileri insanlara acımaksızın sıkmaktaydılar. Polisin bu yaptıkları resmen rezillik. Vali kendini savunmaktan başka bir şey yapmadı. Binlerce insanın burada neler yaşadığını nereden bilecek tabi. (Bayramtepe’den bir İK okuru)
“Asıl provokatör polis!”
- Merhabalar ben Ogün, yaklaşık 12 senedir burada yaşıyorum. Olayın olduğu gün her zamanki gibi okula gittim ve hiç hoş olmayan bir durumla karşılaştık. Çevik Kuvvet evleri yıkmaya gelmişti. Ve bazı olaylar çıktı. Biz gazlardan etkilendik, gözümün önünde bir sürü arkadaşım bayıldı. Biz olaylara tepki göstermek için polise “neden bunu yapıyorsunuz?” dedik. Onlar bize gülerek; “Dahası gelecek” dediler. Polisin halkı hiç düşünmediği bundan bile anlaşılıyor. Valilik ise sakin olunması gerektiğini söylüyor. Neden olaylar yaşanırken hiçbir açıklama yoktu, yine zor durumda kalan biz olduk. Haberlerde bu olaylar hep “provokatörlerin” üstüne atılmakta ama polislerin yaptıkları görmezden geliniyor asıl provokatör onlar. (Altınşehir’den bir İK okuru)