Demokratik Halk İktidarı İçin İşçi-Köylü Sayı 52

Page 1

GDO artık soframızda;

Yavaş yavaş ölmeye hazır mısınız? Genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları kapsayan yönetmelik yürürlüğe girdi. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen GDO’lu ürünlerin ekimine ve ticaretine izin veren yönetmelik, ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. Bakanlık, düzenlemenin GDO’lu ürünlerin ülkeye girişini önlemeye dönük ol-

duğunu savunuyor. Tarım şirketleri söz konusu düzenlemeyle birlikte en büyük isteği olan köylüyü kendine bağımlı hale getirme hayalini gerçekleştirmiş olacak. Tarım üreticisinin elindeki en değerli hammadde ve üretim aracı olan tohum, genetiğiyle oynanmak suretiyle kullanım hakkı sadece tarım tekellerinin ait hale getirilecek. Tekelci kapitalizmin kâr hırsı, emperyalizmin yağma ve sömürü politikası insana dair her şeyi yavaş yavaş öldürüyor. Barınma, beslenme,

sağlıklı yaşam ve eğitim hakkını alınıp satılan metalara dönüştüren kapitalizmin kâr güdüsü insana, doğaya ve tüm canlılara zarar vermeye devam ediyor. Emperyalistlerin kendi ülkelerinde pazara süremedikleri yüksek miktarda toksin atık taşıyan ya da kimi gıdalarda ciddi hastalıklara yol açan GDO’lu ürünleri hiç düşünmeden sömürgelere akıtacaklardır. Sonuç; açlık ve salgın hastalıklardan doğan yeni insanlık dramları emperyalizmin tarihindeki yerini alacaktır. Sayfa 8

İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin

Sayı:

52

* 13-26 Kasım 2009

* Fiyatı: 1.50 TL

* ISSN: 1307-878X

Irkçı saldırılara karşı barikat “Kürt açılımı”, “demokratik açılım”, derken “milli birlik projesi”nde konaklayan tartışmalarda hava “birden”, Barış Gruplarının ülkeye giriş yapmasıyla değişiverdi. Hükümetiyle, muhalefetiyle, Genelkurmay’ıyla herkes ardarda saldırgan açıklamalar yaparken, diğer yandan hazırda bekletilen ırkçı-şoven güçler sokağa taşınıverdi.

lere olduğu gibi tüm devrimci, demokratik, ilerici güçlere karşı harekete geçirildi. Aynı süreçte ortaya çıkarılan “ıslak imzalı” belge tartışmalarının da, domuz gribi paniğinin de, ırkçı-şoven saldırıların da gizlemeye ve bastırmaya çalıştığı her ulus ve milliyetten ezilen emekçi halka karşı sürdürdüğü baskı ve bu baskıya karşı gelişen/gelişebilecek öfke ve pratik yansımalarıdır.

O günden itibaren de başta Kürtler olmak üzere ama Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nda kaybettikleri işlerini geri almak için mücadele eden KENT AŞ işçilerinde olduğu gibi tüm ezilenlere ya da Elazığ’da olduğu gibi hasta tutsaklar için eylem yapmak isteyen-

Dersim’i yaşamak Bir yaşamdır hedefleri, amaçları barındıran. Bir yaşamdır içinde sevinçleri, coşkuları, umutları büyütüp dağlara taşıyan. Bir ısrardır hayallerimizi yaşama geçiren. Yaşamımıza büyük anlamlar yükleyen. İnsanlık sevgisi, içimizdeki özgürlük tutkusunu taçlandırıp, yüzümüzü halkımıza çevirmemizi daha anlamlı kılan… Yılların özlemini kucaklayarak yeni kapıları çalıyoruz. Neleri yaşayacağız, nelerle karşılaşacağız kaygısı değil, görevlerimizi daha iyi nasıl yerine getirebilirizin kaygısını yaşıyoruz. Bunlar tatlı ve anlamlı kaygılardır. Halkın yaşadığı sorunlara çözüm olabilme hedefiyle kuşanıp, bunun sorumluluğuyla hareket edebilme görevini yüklenmiştik. Faaliyetimizin daha başarılı geçebilmesi, bizim çabalarımız ve sorumluluk bilincimizin güçlü olmasına bağlıydı. Dersim halkının tarihsel bir geçmişe sahip olduğunu hep vurguluyoruz. Bunun mücadelemiz açısından önemli bir yerde durduğunu da söylüyoruz. Bu söylemin nedeni elbette ki, onun sisteme karşı duruşuyla, devrimcilere yakın oluşuyla çok yakından bağlantısı olduğu içindir. Sayfa 8

İşçi-köylü’den Saldırılara karşı her alanda örgütlü direnişi yükseltelim! Sayfa 2

C

M

Y

K

Bu saldırılara karşı tüm ezilenlerin, tüm halk kesimlerinin birlik ve mücadele etmekten başka yolu yoktur. Faşist saldırılara karşı koymak, güçlü bir barikat kurmak, ırkçı dalgayı püskürtmek için mücadeleye…

Kadına yönelik şiddeti kanıksama! 25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Clandestina Hareketi’nin kurucularından Patria, Minevra ve Maria Mirabel kardeşlerin tecavüz edilerek katledildiği tarihtir. 1981 yılında bu tarih Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda katledilen bu üç kızkardeşin anısına “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulus-

lar arası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. Her gün onlarca kadın, katlediliyor, binlercesi fiziki ve cinsel şiddete maruz kalıyorken, bu sorunu bizim dışımızda görmemiz mümkün değildir. Kadına yönelik şiddetin politik bir sorun olduğu kavranıldığı oranda gündemimizde hak ettiği yeri bulacaktır. Sayfa 10

Hindistan’ın yüreği saldırı altında

(Hindistan’da) Silahları ellerine alan insanlar, tüm zamanlarını TV izleyerek (veya TV’de şov yaparak) veya gazete okuyarak veya SMS anketlerinde ahlaki konularda çıkan “Şiddet iyi midir yoksa kötü müdür?” şeklindeki günün sorularına cevap yetiştirmekle geçirmiyorlar. Onlar oradalar. Savaşıyorlar. Evlerini ve topraklarını savunmaya hakları olduğuna inanıyorlar. Adaleti hak ettiklerine inanıyorlar. Sayfa 12

Sınıfsal Yaklaşım

Sayfa 3

Hapishanede kanser hastalığına yakalanarak ölüme mahkum edilen Güler Zere, yoldaşları ve dostlarının yürüttüğü kararlı mücadele sonucu serbest bırakıldı. Zere, 7 Kasım gecesi İstanbul’a getirilerek Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırıldı. Havaalanına ve hastane önüne gelen yüzlerce insan, Zere’yi slogan ve alkışlarla karşıladı. Sayfa 7

Deri-İş Tuzla Şube Genel Kurulu

Tuzla Deri-İş’in 15 Kasım’da yapılacak 29. Olağan Genel Kurulu için hazırlıklar devam ediyor. Deri işçilerinin ekonomik ve sosyal haklarına yönelik ciddi saldırıların yaşandığı ve örgütsüzleşmenin dayatıldığı bir süreçte yapılacak olan Genel Kurul büyük önem taşıyor. Binali Tay başkanlığındaki şimdiki yönetim ufak değişikliklerle yönetime tekrar aday olurken, yönetime karşı biz DDSB’lilerin de başından beri emek verdiği güçlü bir muhalif grup oluşturuldu. Sayfa 4

Hangi

“Sağlıkta reform” meyvelerini veriyor 1 Ekim 2008’de işlemeye başlayan Genel Sağlık Sigortası (GSS) birinci yılını geride bıraktı. Milyonlarca insanın hiçbir sağlık güvencesinin ve kamu desteğinin kalmadığı ve sağlıkta tamamen özel ticari kuralların geçerli olduğu “piyasa yapılandırması”, yoksulun, güçsüzün ve de sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklenen ağır bir yüktür. Bir avuç çok uluslu ve yerli şirketin kazancına odaklı bir sağlık sistemi, sermayenin kâr hırsıyla dişlerini tüm topluma geçirdiği acımasız bir ilişki doğurmaktadır. Sayfa 9

Emekçinin Gündemi Yeni sendikal alanlar yaratmak için daha geniş ve güçlü sendikal birlik!

Destek ve köstek

Güler Zere artık özgür!

Sayfa 4

komşumuzun evini yıkalım

2004 yılından bu yana “kentsel dönüşüm” projesine dahil edilen Gülsuyu Mahallesi’nde yıkım için “yeni” projeler hazırlanıyor. Gülsuyu halkı adına ne denirse densin ve hangi parti aracılığıyla uygulanırsa uygulansın, kendilerine rağmen yapılacak planlarını boşa çıkartmaya hazırlanıyor. Sayfa 2

Evrensel Bakış

Pusula Sınıf çalışması sabırlı ve ısrarlı davranmayı gerektirir Sayfa 11

Rüzgar ekenler fırtına biçiyor Sayfa 13


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.