Grammy Ödülleri verildi
Ermeniler en çok ondan nefret ediyor
Bahche’yi seçti
■ Amerika’ya ilk ayak bastığı andan bugüne dek geçmişine sahip çıkan, ülkesini her platformda gözü kapalı sonuna kadar savunan biri. Ermeni diasporasının en nefret ettiği bir Türk Ergun Kırlıkovalı. » 7’DE
■ New York’ta iki Türk girişimcinin açtığı ‘The Bahche’ şimdiden başta Google çalışanları olmak üzere herkesin sevdiği bir mekan haline geldi. » 3’TE
» 2’DE HAFTALIK ÜCRETSİZ
BUZ DEVRI A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
29 Ocak 2014 Çarşamba
www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 37
ABD’nin kuzeydoğusundaki 13 eyalette yaklaşık 56 milyon kişiyi etkileyen kar fırtınası ‘Janus’ hayatı adeta dondurdu. New York’un ortasından geçen East River da ‘Janus’un ‘gazabı’ndan kurtulamadı. Hava sıcaklığının kimi zaman eksi 30’lara kadar düşmesinin ardından Manhattan adası ile Brooklyn’i ayıran East River buz ile kaplandı Fotoğraf: Cem ÖZDEL - AA 4’TE
ARZU KAYA URANLI
5’TE
GÜLHAN AKŞİT
2’DE
SUNAY AKIN
ABD’de doğum cep yakıyor ■ ABD’de doğum yapmak akıl karı bir iş değil. Normal bir doğumun bedeli 37 bin dolara çıkıyor. Hele bir de doğum sezaryen ise bu rakam astronomik bir hale geliyor. » 6’DA
ABD’de gayrimenkul yatırımı ■ Z Realty Group gayri-
menkul danışmanı Ahmet Dağıstanlı, ABD’de gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenlerin merak ettiği soruları yanıtladı. » 12’DE
14’TE
HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON
14’TE
NEW YORK’TA ETKİNLİKLER
15’DE
NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE
Bu şifreleri asla seçmeyin
■ Şifrelerini hatırlamakta zorlananlar artık kolaya kaçıyor. Eğer şifreniz; “şifre”, “123456”, “abc123”, “seni seviyorum” ya da “maymun” ise bir kez daha düşünmelisiniz » 5’TE
Memleket özlemi Microsoft’u bıraktırdı
■ Dünyaca ünlü mali danışmanlık şirketlerinden Deloitte’un hazırladığı dünyanın en zengin kulüpleri listesinde ilk kez iki Türk takımı birden yer aldı. Fenerbahçe dört yıl sonra yeniden listeye döndü. » 11’DE
■ Birden kendini ABD’de okurken bulan, iş hayatında başarılı olan ama memleket hasreti karşısında çaresiz kalan biri Mete Evrenol. » 5’TE
Türkiye sağlıkta CAZİBE MERKEZİ
■ Türkiye, sağlık turizmi ile yıldızını parlatmaya devam ediyor. Hastanelerde artık son teknoloji kullanılıyor. Op. Dr. Ahmet Hamdi Önay’ın kurucularından olduğu İstanbul’daki Metropoldoctors da bunların en iddialılarından biri. » 8-9’DA
GALATASARAY ve FENERBAHÇE Zenginler Kulübü’nde
New York’ta yeni açılan mekanlar
» 13’TE
Central Park’ın buzdan heykelleri ■ Dondurucu soğukların hakim olduğu New York’ta festivallerin ardı arkası kesilmiyor. » 16’DA
Toplum Yaşam
29 Ocak 2014 Çarşamba
Sunay Akın @sunayakin62
SU’DAKİ US ANNE karnındaki suda bir balık gibi bekledik dokuz ay, on gün... Ve doğarak, bir batıktan kurtarılacak en güzel hazine olan insanı sunduk yaşama... “Topraktan geldik, toprağa döneceğiz” deniliyor... Sudan geldik oysa... Bunun en güzel kanıtı da, hâlâ sudan nedenlerle birbirimizi kırmamız, incitmemiz değil midir!? Suyun kaldırma gücünü usuyla bulan Arkhimedes’ten yıllar önce yapılan Nuh’un Gemisi tufanda batsaydı, ne olurdu? Suyun içi, yeni bir evrimi kaldıracak canlılarla dolu değil midir? Kızılderililer, dünyanın bir balık gibi, Tanrı tarafından oltayla uçsuz bucaksız bir sudan yakalandığına inanırlar. Babillilerin yaratılış efsanesinde rastladığımız dünyanın bir su kütlesi olduğu inancı, Mısırlılarda da çıkar karşımıza. Firavun Pepi’nin gömülü olduğu piramidin duvarında şunlar yazılıdır: Pepi sudan doğmuştu Gökyüzünden evvel Dünyadan evvel Dağlardan evvel Usun, yaratılış efsanelerinde ilk sıraya suyu koyuşuna Altay Türkleri’nde de rastlarız: “Daha yer ve gök yaratılmadan evvel, her şey sudan ibaretti. Ne toprak, ne sema, ne güneş, ne de ay vardı.” Ne yaşamın kaynağını tam olarak tarif edebildi usumuz, ne de aşkın nasıl bir şey olduğunu!.. Usumuzu başımızdan alan aşklar yaşadık. “Nasıl güzel mi?” diye sorulduğunda “Bir içim su” yanıtını verdik. Güzelliğin tanımında kullandığımız su aynı zamanda ilk aynamız oldu, ayna zamanında!.. İlk suda gördük saçlarımızı, gözlerimizi, yüzümüzü. Ama su, yalnızca kendimizi değil, düşlerimizi de gösterecek gücü barındırdı içinde... Su falına baktırdık, bir şeyler öğrenmek için yarınlardan. İnsanlığın geleceğinin habercisi sudur gerçekten de... Ay’da su olmadığı anlaşılınca başka gezegenlere taşıdık, koloni kurma düşümüzü... Bilimin yıldızlarda izini sürdüğü su, usun gelişimindeki etkenler arasında ilk sıradadır. Tıp mesleğinin kurucusu sayılan Hippokrates, insan sağlığını etkileyen faktörleri “hava, yiyecek, topografya ve rüzgâr” diye açıklar; listenin ilk sırasına da tabii ki, suyu yazar. Sahi, yeri gelmişken soralım: Hippokrates yeminini unutarak, “eşek sudan gelinceye kadar” dövülen bir insan için “işkence görmemiştir” raporu yazanlara ne demeli? Su barıştır!.. “Su içene yılan bile dokunmaz” sözü, hoşgörü anayasasının ilk maddesidir herhalde. Bütün mahkemelerde gözler su üstüne bakar. Sonuçta ne de olsa, gerçeklerin çıkacağı yer su üstüdür!.. Güzellik, barış, adalet... Bu kavramlarda suyun saygınlığını görürüz. Bir de “su katılmamış olmak” diye bir değer koymuşuz orta yere. Özünden bir şey kaybetmemiş olmayı anlatmak için kullandığımız bu deyimde su olumsuzlanır. Aziz Nesin şu sözüyle toplumsal kirlenmeyi, çöküşü ne de ustaca anlatmıştır: “Yaptığımız en güzel şey ayrandır. Onu da yoğurda su katarak yapıyoruz!” 2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta, laik Cumhuriyet karşıtları her birinin usu birer okyanus olan sanatçıları diri diri yakarken, itfaiye arabasının yangın yerine ulaşmasını engellemeye çalışanların usu, karanlık bir kuyunun dibindeki su kadardı. Yangın önlemi olarak resmi dairelerin koridorlarına konulan içleri su dolu kovalar altı tanedir. Bunun da nedeni “yangın” sözcüğünün altı harften oluşmasıdır. Sizi bilmem ama, önlemin bir sözcükteki harf sayısından oluştuğu bu görüntü beni hep güldürür. İyi ki, “yangın” yerine üç dört harfli bir sözcük kullanmamışız. Dokuz, on, hatta on bir harfli bir sözcük kullansaydık, aldığımız önlem daha ciddi boyutta olurdu! İstanbul, çeşmeleri bol olan bir kenttir. Ne var ki, evlerle çeşmelerin arasındaki uzaklık ve kadınların su taşımasındaki zorluk “saka” adı verilen su taşıma mesleğini doğurmuştur. Evliya Çelebi’ye göre, 17. yüzyılın ortalarında İstanbul’da 1.400 atlı ve 8.000 yaya su taşıyıcısı bulunmaktaydı. Yaya sakalar suyu, 45 litre kapasiteli olan ve köseleden yapılan “kırba”larda taşırlardı. Sakalar, su sattıkları evin kapısına bir kertme atarlardı. Ay sonunda kertmeler toplanır ve ortaya çıkan miktara göre para istenirdi. Hesap kesimi sırasında yaşanılan tartışmalardan sonra halk arasında “Saka tebeşiri gibi çift yazar” sözü yaygınlık kazanmaya başlamıştır... Ama yangınlarda kapıların kül olması sakalar için hesabın kitabın karıştığı bir kâbustan farksızdı. Apartmanlardaki su sayaçlarına bakarak sakaların çentiklerini anımsayan kaç kişi vardır ki? Günümüzde ne sakalar kaldı, ne de İstanbul’un buğdayını öğüten Göksu’nun kıyısındaki su değirmenleri... Ama, çeşmeler, sayıları azalsa da, yol kenarlarında göze çarpıyorlar hâlâ... Çarpıyorlar da, hiç de iç açıcı durumda değiller ne yazık ki... Onların halinden anlayan şair de yalnızca Bedri Rahmi Eyüboğlu’dur: İstanbul’un çeşmeleri Genç yaşta sütü kurumuş analar gibi Şahdamarları burulmuş Kimi yıllardır su demiş yorulmuş Bırakmış kendini sırtüstü güneşe Çöp tenekesi olmuş. Us, suyu doğal akışından koparmış, insanın ayağına kadar getirmiştir. Daha doğrusu, us suyu muslukla evcilleştirmeyi başarmıştır. Ama bu hiç de kolay olmamıştır!.. Kanuni döneminin sonlarına doğru, sokak çeşmelerine takılan musluklar halk tarafından tahrip edilmiştir. Su israfını önlemek ve sağlık amacıyla çeşmelere takılmaya başlanılan “burma lüle” adlı muslukları yerlerinden sökenler, saldırılarının nedenini, Tanrı nimeti olarak kabul ettikleri su üstünde kısıtlayıcı bir otoritenin kurulmasına duyulan tepki olarak açıklamışlardır. Bir fıçının içinde yaşayan ünlü düşünür Diogenes, eliyle su içen bir çocuk gördüğünde, “Buna da gerek yokmuş” diyerek, sahip olduğu tek eşya olan tası da atar. Diogenes’e “ussuz” denilebilir mi? “S” harfi bir hortum, “U” da su kabı... Su ve usu en güzel anlatan obje mi?.. Elbette suterazisi!.. Peki ya en güzel şiir?.. Bence, köprünün altından çok sular akmış olsa da, Grek edebiyatından şu iki dize: Bir taşı delen suyun gücü değil, Damlaların sürekliliğidir!..
56. GRAMMY ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ BULDU 56. Grammy Ödülleri Los Angeles’ta düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi
5
LOS ANGELES (AA)
6. Grammy Ödülleri, ABD’nin Los Angeles kentinde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Staples Center’da yapılan Grammy Ödülleri töreninde, Pharrel Williams ve Nile Rodgers’den oluşan Daft Punk ikilisi, Yılın Albümü ve Yılın Kaydı ödüllerini alırken, aynı zamanda, En İyi Pop Grup Performansı ve En İyi Dans/Elekronik Albümü’nün de sahibi olarak, geceye damgasını vurdu. Ünlü Fransız ikili, her zaman olduğu gibi başlarına giydikleri kasklarıyla da dikkat çekti. Sahne adı ‘’Lorde’’ olan 1996 Yeni Zelanda doğumlu şarkıcı ve söz yazarı Ella Yelich O’Connor, ‘’Royals’’ adlı parçasıyla Yılın Şarkısı ödülünü kazanarak, kariyerinde büyük bir başarıya imza attı. Orijinal adı ‘’Gramafon Ödülleri’’nden geldiği için kısaca ‘’Grammy’’ olarak anılan Grammy Ödülleri gecesinde, Yılın Albümü, Yılın Kaydı, Yılın Şarkısı, Yılın En İyi Yeni Sanatçısı olmak üzere başlıca 4 kategoride ve toplam 82 dalda ödül verildi. Los Angeles’ta bulunan ünlü Staples Center’da düzenlenen törende, ödül alan sanatçı, albüm ve şarkılardan bazılarının isimleri şöyle sıralandı:
Yılın Kaydı: Get Lucky (Daft Punk) Yılın Albümü: Random Access Memories (Daft Punk) En İyi Yeni Sanatçı: Macklemore & Ryan Lewis En İyi Pop Solo Performans: Royals (Lorde) En İyi Düet/Grup Pop Performans: Get Lucky (Daft Punk) En İyi Enstrümantal Pop Albümü: Steppin’ Out (Herb Alpert) En İyi Vokal Pop Albümü: Unorthodox Jukebox (Bruno Mars) En İyi Dans Kaydı: Clarity (Zedd, Foxes) En İyi Dans/Elektronik Albümü: Random Access Memories (Daft Punk) En İyi Geleneksel Pop Vokal Albüm: To Be Loved (Micheal Bublé) En İyi Rock Performansı: Radioactive (Imagine Dragons) En İyi Metal Performansı: God Is Dead? (Black Sabbath) En İyi Rock Albümü: Celebration Day (Led Zeppelin) En İyi Alternatif Albüm: Modern Vampires Of The City (Vampire Weekend) En İyi R&B Albümü: Something (Snarky Puppy With Lalah Hathaway) En İyi Geleneksel R&B Performansı: Please Come Home (Gary Clark Jr.) Söz yazarı: Justin Timberlake) En İyi Çağdaş Urban Albümü: Unapologetic (Rihanna) En İyi R&B Albümü: Girl On Fire (Alicia Keys) En İyi Rap Performansı: Thrift Shop (Macklemore & Ryan Lewis, Wanz) En İyi Rap/Sung İşbirliği: Holy Grail (Jay Z - Justin Timberlake) En İyi Rap Albümü: The Heist (Macklemore & Ryan Lewis) En İyi Country Solo Performans: Wagon Wheel (Darius Rucker) En İyi Country Düet/Grup Performansı: From This Valley (The Civil Wars) En İyi Country Albümü: Same Trailer Different Park (Kacey Musgraves) En İyi New Age Albümü: Love’s River (Laura Sullivan) En İyi Blues Albümü: Get Up! (Ben Harper With Charlie Musselwhite) En İyi Regge Albümü: Ziggy Marley In Concert (Ziggy Marley) En İyi Dünya Müzik Albümü: Savor Flamenco (Gipsy Kings) En İyi Müzik Video: Suit & Tie (Justin Timberlake, Jay Z) En İyi Müzik Film: Live Kisses (Paul McCartney)
Toplum Yaşam
29 Ocak 2014 Çarşamba
'ın Gizli Bahçesi Mehmet Ersin Vurgun ve Erdem Şahin tarafından New York’ta açılan ‘The Bahche’ şimdiden başta Google çalışanları olmak üzere herkesin sevdiği bir mekan olmuş SERKAN KALFA NEW YORK- POSTA212
Ç
ok soğuk bir New York sabahında ulaştım The Bahche'ye. Uyuşmuş ellerimle kapılarını açtığımda sıcacık, yeni demlenmiş bir çayın kokusu karşıladı beni. Dizi dizi sıralanmış altın rengi çıtır simitler, üstü çatalla kare yapılmış ev poğaçaları, onların yanında çeşit çeşit baklavalar ve bir çaydanlığın tüten dumanı. O sırada telefonum çaldı. Arayan mekanın sahiplerinden Erdem Şahin'di. Buz tutmuş arabası yüzünden kahvaltıya birkaç dakika gecikeceğini söyledi.
MENEMEN BİLE VAR "Burası çok güzel, 3 saat sonra bile gelebilirsin" diye cevap verdim ve en sıcak köşedeki koltuğa oturdum. Yaklaşık 10 dakika sonra karşımda Erdem, önümde mis gibi kokan bir menemen, ince belli bardakta çay ve fırından yeni çıkmış ekmekle başbaşaydım. Ben her ne kadar birşeyler sormaya çalışsam da Erdem bütün içtenliğiyle “Önce karnımız doyacak, sonra konuşacağız” dedi. Hiç ısrar etmedim. Ama sohbet o kadar güzeldi ki, kahvaltı tabağı gidip ikinci çaylar gelinceye kadar çoğu şeyi öğrenmiştim. Açılalı daha üç ay olmuş bu kocaman mekan. Eskiden bir demir atölyesiymiş. Çok uzun yıllardır inşaat şirketinin de ortağı olan Mehmet Ersin Vurgun ile açmaya karar vermişler. İlk yaptıkları iş tavanı tamamen yıkıp, yükseltip ikinci katı yapmışlar. Aslında 370 kişi kapasitesi varmış ama güvenlik gereği bunu 300 olarak belirlemişler. Ve bütün bunlar hesapladıklarının
nerdeyse üç katı maliyetle nihayete ermiş. FİYATLARI DA UYGUN Acaba bu harcamalar oraya nasıl yansımış diye göz ucuyla menüye ve fiyatlara baktım . Fiyatlar o kadar uygundu ki ilk önce yanlış görüyorum sandım. Sebebini sordum, “Çok ayaküstü bir mekan olmadığı için” dedi Erdem. Daha çok özel partiler, ürün tanıtımları, düğünler ya da toplantılara ağırlık vermeyi düşünüyorlarmış. İşin güzel yanı, henüz bu konuda bir girişimleri olmadan açıldıkları ilk günden itibaren bir çok firma ve kişi bu istekle kendilerine gelmişler. Bunların içinde
bana en ilginç geleni Google firmasının erken Christmas partisi için The Bahche'yi seçmiş olmasıydı. "Kendileri bulmuşlar" dedi Erdem. Toplamda 240 kişiye hizmet verilmiş o akşam. Çok da güzel bir gece olduğunu fotoğraflarından anladım. İçki servisini sordum. "Bira ve şarap var. Ama isteyen istediği içkiyi getirip içebiliyor" diye ekledi. Gözüm o sırada karşıki duvarda kocaman perdeye ve projektöre takıldı. Maç seyretmek için harika bir yer dedim. “Zaten öyle geceler düzenliyoruz” dedi Erdem. Bütün Türk kanallarına sahipler. Ayrıca planlarının arasında karaoke geceleri, sanat aktiviteleri
KRAL VE SOYTARISI Shakespeare’in Kral Lear oyununu sahnelemek de oynamak da izlemek de kültür ve birikim ister. Harvey Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunda, Kral Lear’i Oscar adayı ve Tony ödüllü Frank Langella canlandırıyor NEW YORK - POSTA212
B
rooklyn Academy of Music: Harvey Tiyatrosu 7 Ocak'ta perdelerini bir Shakespeare oyununa açtı. Defalarca usta oyuncular tarafindan hayat verilen Kral Lear, bu kez Oscar adayı ve Tony ödüllü usta bir oyuncu Frank Langella'nın ellerine emanet ediliyor. Oyunun yönetmenliğini ise Angus Jackson yapıyor. Dekor olarak sade ama efektlerle desteklenmiş sahneler Robert Innes Hopkins'in imzasını taşıyor. Bir çok zor rolün altından ustalıkla kalkabilen Langella, kızları tarafindan oyuna getirildikten sonra kapı dışarı edilen ve bu yüzden yavaş yavaş deliren Kral Lear'in hak-
kını sonuna kadar veriyor. Tabii bazı noktalarda o kadar oyun gücü büyüyor ki, diğer oyuncuların ona yetişmesi zor oluyor. Özellikle ünlü firtına sahnesinde sahneye yağan yağmur, ışık ve ses efektleriyle Langella'nin oyununu en üst noktaya taşıyor. Harry Potter'in yeğeni Dudley olarak tanıdığımız Harry Melling ise kralın soytarısı olarak Langella'nın yanında boy gösteriyor. Kral Lear oyunu için daha fazla bilgi edinmek ve bilet almak isteyenler www. bam.org adresini ziyaret edebilirler. http://www.bam.org/theater/2014/king-lear
TWITTER CHELSEA’YE TAŞINIYOR NEW YORK - POSTA212
S
osyal medya devi Twitter, Chelsea’de Google’dan sadece bir blok uzaklıkta 13.099 metre karelik yeni bir binaya taşınıyor. Twitter, 7. Cadde’de bulunun binayı 76 milyon dolara satın alarak, yeniden düzenlemek için 21 milyon dolar harcadı. Şirket, birbirine bağlı iki binayı da ofis olarak kullanacak. New York Post gazetesinin haberine göre Twitter, Noho’da bulunan Edward J. Minskoff’in yeni 51 Astor Place binasına taşınacaktı. Fakat IBM Watson Group daha ucuz olan alt katları alınca metre karesi 100 dolar olan üst katlar kaldı.
ve Türk günleri de vardı. Bütün heyecanıyla ortağı Ersin ile mekan için olan ortak planlarını anlattı. TATLILAR SÜPER O sırada kahve ve tatlı servisi yapıldı. Önümde daha yeni yapılmış bir çikolatalı karamelli tart duruyordu. Geldiğimden beri tatlı dolabıyla aramızda bir aşk başlamıştı ama ilk defa birbirimize kavuşuyorduk. Size tatlının güzelliğini anlatacak değilim zaten dilim dönmez. Gidip tatmanız gerekiyor. Bu işin bir sırrı olmalıydı. Mutfakta French Culinery mezunu birbirinden yetenekli iki tatlı ustası varmış. Dedim ki “Bu iş okulla olacak
değil”. "Biz bu işi severek yapıyoruz ondandır" dedi Erdem. Kahvemin son yudumundan sonra artık gitme vakti gelmişti. En kısa zamanda yeniden döneceğim için gidiyor olmak çok üzmemişti beni. Size tavsiyem bu güzel mekanın en kısa zaman-
da müdavimi olmanız. Zaten bir kere uğradığınızda bu güzel bahçe sizi sıcak dostluğuyla ve inanılmaz lezzetleriyle kendine bağlayacaktır. www.thebahche.com 191 7th Str. Brooklyn / 718.422.0801
Toplum Yaşam
29 Ocak 2014 Çarşamba
arzu ARZU KAYA URANLI
twitter@arzukayauranli
Sadakat uzmanı çift uyardı: Güç arttıkça sadakat azalıyor ‘Sadakat’ kavramını bilimsel olarak inceleyen Doç. Dr. Lerzan Aksoy ve strateji yöneticisi eşi Timothy Keingingham ile ‘sadakat’ gündemini konuştuk
P
olitikacıların birbiri ardına imza attığı skandallar her daim medyada gündem oluşturmaya devam ediyor. En son Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın sevgilisi Valerie Trierweiler’i aktris Julie Gayet uğruna terk ettiği çok konuşuldu. Geçen yıllarda Demokratik Parti Temsilciler Meclisi üyesi Anthony Weiner’in internet üzerinden paylaştığı uygunsuz fotoğraflar, New York’un gelecek belediye başkanı olarak gösterilen Weiner’in başını yakmıştı. Yıllardır medyayı meşgul eden Dominique Strauss, A. Schwarzenegger olayları. Günümüzde‘sadakat’ sıkça enine boyuna incelenmesi gereken bir hal aldı. ‘Sadakat’ kavramını bilimsel olarak inceleyen Doç. Dr. Lerzan Aksoy ve strateji yöneticisi eşi Timothy Keingingham ile ‘sadakat’ gündemini konuştuk. “Why Loyalty Matters” (Sadakat Niçin Önemli ) kitabıyla sadakati kayıtsız şartsız savunan çift, kendilerini “sadakat uzmanı” olarak tanımlıyor ve internet siteleri www. whyloyaltymatters.com arayıcılığıyla destek almak isteyenlere ‘sadakat danışmanlığı’ hizmeti veriyorlar. ■ “Ünlü ve güçlü kimselerin narsistleştiği ve sıradan insanlara göre daha az sadık olduğu” görüşüne katılıyor musunuz? Sadakat, hem iş hem de özel hayatımızda son 50 senede çok azaldı. Yaşanan olaylar da bunun bir göstergesi. Elimizdeki güç ve maddi zenginlik arttıkça düşünce şeklimiz değişiyor ve davranışlarımız ona göre şekilleniyor. Bunun sebe-
bi nesneye önem verilmesi. Maalesef, bu da insan ilişkilerine daha az zaman ayırmamız ve daha az önem vermemiz pahasına oluyor ve maddi şeyleri elde etmeye odaklanmak anlamına geliyor. Bu, birileri ile zaman geçirmenin muhabbet etmenin önüne geçiyor. Böyle olunca etrafımızdaki ilişkileri daha “harcanabilir” görmeye başlıyoruz. Son 50 senede ekonomik gücümüz kat kat arttığı halde araştırmalar mutluluğumuzun aynı seviyede kaldığını gösteriyor. Bunun anlamı da bizi mutlu edecek şeylerin maddi- yatla ilişkisi olmadığı! Tüm araştırmalar, mutluluğun en önemli kaynağının insan ilişkileri, başkaları ile kurduğumuz bağlar ve onlar ile geçirdiğimiz zaman olduğunu gösteriyor. Maalesef genelde yanlış şeylere odaklanıyor ve onların bizi mutlu edeceğini sanıyoruz. ■ Eşinizle ilişkiniz adeta bir peri masalı gibi başlamış farklı ülkelerde yaşadığınız için yıllarca birbirimizi görmeden çalışmayı ve projeler ortaya çıkarmayı başarmışsınız. Bu süreci okurlarımız için biraz anlatır mısınız? Tim ile Fransa’nın Güney’inde bir akademik konferansta tanıştık. O yıllarda ben Türkiye’de, Tim ise ABD’de yaşıyordu. İkimiz de bu konferansta birer bildiri sunduk. Araştırma konularından bahsederken konu konuyu açtı ve bir fikir doğdu. “Hadi bunu makaleye çevirelim” dedik. Bu makaleden sonra başka bir makale daha yazdık. Derken, Tim akademik perspektif sağlamak ama-
Julie Gayet
François Holland
cıyla beni “Loyalty Myths” projesine davet etti. Bu süreçte farklı ülkelerde yaşıyorduk ve yaklaşık 3 yıl birbirimizi görmeden birlikte çalıştık. Sonrasında “Loyalty Myths” kitabı için dünyanın değişik yerlerinde konuşmalara davet edildik ve bu konuşmalar sırasında tekrar görüştüğümüzde iş ilişkimiz daha yakın bir arkadaşlığa ve beraberliğe dönüştü. ■ Bu süreç, hem iş hem ilişki açısından çok güzel bir sadakat örneği. Peki, “Why Loyalty Matters” sizleri ve ilişkinizi nasıl etkiledi? Kesinlikle olumlu etkiledi. Beraber bir şeyler ortaya çıkarmak çok önemli. Evliliklerde çoğu zaman atlanan nokta bu. Evlilik yolculuğunda çiftler yola aynı noktada başlasa-
Valerie Trierweiler
lar da, bir süre sonra farklı yollara yönelebiliyorlar ve bir de bakıyorlar ki birbirlerinden çok uzaklaşmışlar. Bazen geri dönüş çok zor oluyor. Bu sebeple aynı yolda bazı amaçlara doğru beraber koşabilmek ve bu yolculukta birbirine destek olabilmek önemli. Tim’ in hep dediği gibi “We help each other become who we were to be.” Sadakati irdelemek bu konuda kitap yazmak düşüncesi nasıl doğdu? Beraber çalıştığımız süre boyunca tüm çalışmalarımız müşteri memnuniyeti, müşteri sadakati, çalışan memnuniyeti, çalışan sadakati üzerineydi. Bu sebeple zaten uzun zamandır sadakat konusunu düşünüyor ve üzerinde araştırma yapıyorduk. Daha sonrasında bu çalış-
malardan sadakati geniş anlamda irdelemek ve anlamak fikri doğdu.
zamanları daha kolay geçebiliriz ve hayatımızı zenginleştirebiliriz.
■ Kitabınıza gösterilen ilgiden memnun musunuz? Bir önceki kitabımız “Loyalty Myths”, Rusya, Kore, Çin ve Türkiye’de basıldı. “Why Loyalty Matters”ın ise şu anda basılmak üzere Çince çevirisi yapılıyor. Diğer dillere çevrilmesi konusunda gelen farklı teklifleri de değerlendiriyoruz. Kitaba çok yoğun bir ilgi var. Çıkar çıkmaz basının yoğun ilgisini çekti ve birçok makaleye konu oldu. Bunun dışında, dünyanın değişik yerlerinde, iş konferanslarında açılış konuşmaları yapmaya davet edildik. Özellikle iş konferansında, sadakatin önemini, iş ve özel hayat ilişkisini anlatmamız büyük ilgi görüyor. ABD dışında, Peru, Mısır, Çin gibi farklı ülkelerde insanlara mesajımızı ilettik. Birçok insanın şaşırdığı, belki de önceden düşündüğü veya arzuladığı bir mesajımız var. Bu sebeple geleneksel iş konusmalarından çok farklı konuşmalar oldu.
■ Sizce sadakati güçlendiren ana unsurlar neler? Sadakatin temelini birey ilişkilerindeki güçlü bağ oluşturuyor. Bu bağı güçlü kılmak ise emek ve zaman istiyor. Sadakati güçlendirmek için öncelikle ilişkilerimizde ne kadar sadık olduğumuzu irdelemek, ilişkilerimizi önem sırasına koyup onlar için çaba sarfetmek gerekiyor.
■ Mesajınız “sadık olun” mu? Mesajımız temel olarak ilişkilerimizin mutlu ve başarılı olmamızı etkilediği. Sadakatin ise bu ilişkileri birleştiren en önemli unsur olduğu . Evet, “sadık olun” diyoruz. (Ama herkese değil zira kitapta yanlış kişilere duyulan sadakatin olumsuz yanlarını irdeliyoruz.) İnsanlarını şaşırtan taraf, sadakatin hem özel hem de iş hayatındaki kesişimi. Mesela işarkadaşlıkları ve ilişkileri, iş tatminini birebir etkiliyor. Ama yaptığımız araştırma bunun aksine çalışma arkadaşlarımıza hiç vakit ayırmadığımızı, bu ilişkileri geliştirmek için hiç çaba harcamadığımızı gösteriyor. Bununla birlikte müşteri olarak alış veriş yaptığımız mağazaya da sadakatimiz genel anlamda düşük. Halbuki çalışmalar, müşteri ve çalışanların sadık oldukları ölçüde mutlu olabileceğini gösteriyor... ■ Sadakat niçin önemli? Sizce sadakat ve başarı ilişkisi nasıl açıklanabilir? Sadakat bizim hem kariyer başarımız, hem de özel hayatımızda mutluluğumuz için çok önemli çünkü her aşamada insanların yardımına, desteğine ve onlar ile iletişime girmekten doğan ruhsal zenginliğe ihtiyacımız var. Ne iş hayatında, ne de özel hayatımızda tek başımıza herşeyi başarmamız ve bir yerlere gelmemiz mümkün değil. Ancak sadakatle iliskilerimizde bu mutluluğu ve başarıyı yakalayabiliriz; zor
Ahmet Öneybar veda etti LOS ANGELES - POSTA212
L
ATAA Genel Kurulu 19 Ocak’ta yapılmış ve Yasemin Elmas başkan seçilmişti. LATAA’da 2012-2014 arasında başkanlık yapan Ahmet Öneybar, Türk toplumuna hitaben bir veda mesajı yayınladı. Ahmet Önerbay’ın veda mesajı şöyle: Bildiğiniz gibi geçtiğimiz seçim sonrası, Los Angeles Türk Amerikan Derneği (LATAA) başkanlığım son buldu. Bundan sonraki süreç içerisinde LATAA Yönetim Kurulu’nda 2016 yılına kadar eski başkan (IPP) olarak görevime devam edeceğim.
DAĞILMA NOKTASINDAYDI Ben ve arkadaşlarım, 2012 yılı başında tamamen dağılma noktasına gelmiş olan bir LATAA teslim almıştık. Çok kısa bir süre içinde derneğin tüm sorunlarına çözüm bulup, derneği sağlam bir zemine oturttuk. Ayrıca, Los Angeles’a bir Türk Kütüphanesi kurulması, Los Angeles’a bir Türk Ormanı kurulması, yepyeni bir bylaws’in (tüzük) hazırlanması, Los Angeles’ta yerel yönetimlere ziyaretler gerçekleştirip Türklerin burdaki varlığından onların haberdar edilmesi, ABD’nin Batı yakasındaki tüm Türk okullarına Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Türkçe ders kitapları getirtilmesi ve derneklere dağıtılması, Carson City’ye bir “Atatürk Heykeli” yapılması projesini bulup buluşturup ATASC’ye devredilmesi, Los Angeles’ta yaşayan diğer Türk topluluklarıyla bağlantıya geçip onlarla kardeşlik bağlarımızın kuvvetlendirilmesi gibi bir çok projeyi gerçekleştirdik.
DERNEK SAYGINLAŞTI Ve hepsinden önemlisi LATAA’yı toplumda yeniden saygın hale getirip yaptığımız çalışmalarla tüm Türkiye ve Amerika’nın övgüsünü kazandık. Ben inanıyorum ki koltuklar geçici, başarılar ise kalıcıdır. Gelişen bu süreç ise bir bayrak yarışıdır. Bundan sonraki süreçte bu bayrağı taşıyacak arkadaşlara başarılar diliyorum. Bu vesile ile bana ve ekibime baştan beri desteklerini esirgemeyen Türk-Amerikan toplumu temsilcilerine ve vatanımız için her türlü hassasiyeti gösteren siz değerli vatandaşlarımız ve soydaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.’’ dedi.
■ Kitapla bağlantılı olarak aynı zamanda okurlarınıza internet üzerinden bir de anket sunuyorsunuz. Anket yapan okurlarınız size ne gibi görüşlerle geri dönüyor? Bu anket ile birey, “ilişkiye yaklaşım profilini” (Loyalty Advisor Assessment Profile) çıkarabiliyor. Bu sayede etrafindaki bireyler ile nasıl ilişki kurmayı tercih ettiğini öğrenebiliyor. Her birimizin bir “ilişki DNA”sı var. Bunu öğrenmek, daha iyi ilişki ve iletişim kurmamızı ve ilişkilerimizde daha başarılı olmamıza yardımcı oluyor. Anketi dolduranlardan da aldığımız geri dönüşler, bu çercevede çok faydalı bir araç olduğu. ■ İnsanın ilişkileri yaşamaya yönelik de bir genetiğe sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? “Sadık insanların çocukları da sadık olma eğilimindedirler” diyebilir miyiz? Aklıma armut dibine düşer, anasına bak kızını al gibi atasözleri geliyor Bunları sadakatle ilişkilendirebilir miyiz? Hepimiz ister istemez bir karakterle doğuyoruz Bu zaman içinde etrafımızda gördüklerimiz ve tecrübelerimizle şekilleniyor Bu sebeple bir kısmı genetik ama onun dışında üzerinde çalışarak emek harcayarak ilişki DNA’mız geliştirilebilir. Bu konuda www.whyloyaltymatters. com’da kaynak sayfasında ücretsiz indirilebilen çok faydalı bilgiler var. Mesela sitemizdeki sadakat anketini doldurarak ne kadar sadık olduğunuzu öğrenebilirsiniz. ■ Yani sadakat eğitimle arttırılabilir mi? Evet, sadakat kesinlikle üzerinde çalışarak çoğaltılabilir. Fakat bu değerleri küçüklükten çocuklarımıza aşılamamız gerek. Sadakat ile el ele giden etik anlayışı, davranışlar ve nasıl geliştirilip sürdürülecegi konusunda çocuklarımıza yön göstermemiz ve en önemlisi davranışlarımızla model olmamız gerekiyor. Çocuklarımızın özümsemesini istediğimiz davranışları onlara örnek olarak öğretmeliyiz.
ATA-DC’de imza günü (WASHINGTON-POSTA 212) Washington DC Amerikan Türk Derneği (American Turkish Association of Washington DC - ATA-DC), Kitap Kulübü programı kapsamında Dr. Soner Çağaptay’ın konuşmacı olarak katılacağı bir etkinlik düzenliyor. 20 Şubat Perşembe günü saat 18:30 ile 20:30 arasında ATA-DC Türk Evinde gerçeklecek programda “The Rise of Turkey”in yazarı Dr. Soner Çağaptay okuyucularıyla bir araya gelerek kitabını imzalayacak.
Türk Kahvesi sohbetleri Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi, ABD öğrenim gören öğrenciler ile tanınmış ve saygın kişileri bir araya getirmeye devam ediyor. Geçen hafta da Cenk Sidar ve Avukat Dr. Mark Meirowitz, öğrencilerle sohbet etti WASHINGTON - POSTA212
ATAA (Türk Amerikan Dernekleri Asemblesi) ve ATA-DC (Washington Türk Amerikan Derneği), 22 Ocak tarihinde ABD üniversitelerinde öğrenim gören Türk üniversite öğrencilerini Sidar Global Advisors Kurucu Direktörü ve POSTA212 yazarı Cenk Sidar ve Avukat Dr. Mark Meirowitz ile biraraya getirdi. “Geleceğin Liderleriyle Türk Kahvesi Sohbetleri” temasıyla başlatılan etkinlik serisinin ikinci konukları olan Sidar ve Meirowitz yaklaşık bir saat duran program süresince etkinliğe katılan öğ-
renciler ile fikir alışverişinde bulundu. Yoğun katılımın olduğu etkinliğin yönetimini ise
Georgetown Üniversitesi Türk Çalışmaları Direktörü Sinan Ciddi yaptı.
REKLAM VERMEK İÇİN...
reklam@posta212.com
Toplum Yaşam
29 Ocak 2014 Çarşamba
Hayallerinin peşine düştü Cin gibi, civa gibi genç bir bilişimci Mete Evrenol. Hiç düşünmese de birden kendini ABD’de okurken bulan, iş hayatına atılan ama memleket sevdası, aile hasreti ağır basınca da soluğu Türkiye’de alanlardan FİGEN ONUR İSTANBUL-POSTA212
C
in gibi bir genç Mete Evrenol. Hiç aklında yokken kendini Amerika’da üniversite eğitimi bulanlardan. Üstelik birçok gencin hayali olan bir işe de girmiş. Ama ailesi ve arkadaşlarıyla bağının giderek zayıfladığını fark ettiğinde gözünü karartıp bavulunu toplamış ve uçağa atladığı gibi Türkiye’ye dönmüş. Genç bilişimci Mete Evrenol Amerika-Türkiye arasındaki hayatını POSTA212’ye anlattı. ■ Amerika’ya gidişin nasıl oldu? Üniversite sınavlarına hazırlanırken istediğim bölümü kazanamayacağımı biliyordum. Çünkü çok çalışkan bir öğrenci değildim. Türkiye’de özel bir üniversiteye giderim diyordum. Bir gün annem elinde bir kağıtla geldi. İTÜ’nün bir programı var. Bir yıl Türkiye bir yıl Amerika’da okumak şeklinde. 1. ve 3. Yıllar İTÜ’de 2. Ve 4. Dual eğitim sistemi denilen ve iki tane diploma veren bir sistem. Birkaç bölüm için geçerli. Bilişim bölümün var. ODTÜ; Boğaziçi, Bilkent ve İTÜ’den insanlar bu okula gidiyor. İTÜ’yü kazandım ve hemen bu sisteme kayıt oldum. Bilişim Sistemleri Mühendisliği bölümüne girdim. İlk yıldan sonra ikinci yıl NewYork’a gittim. ■ Kulağa çok hoş geliyor Evet Türkiye’den hiç kopmadım öğrencilik yıllarımda. Bir yıl Türkiye bir yıl Amerika. Üniversiteyi komple Amerika’da okuyan arkadaşlarım da vardı. Onlar bütün bağlarını kopardı. Benim öyle olmadı. Programın son yılında Amerika’daydım yine. Kariyer fuarı vardı. Birçok firma geliyor ve öğrencilere iş bulma konusunda çok güzel imkanlar sunuyorlar. Fuarı gezerken birkaç görüşme yaptım ve Microsoft’ta iş buldum. Hemen karar verdim. ■ Birçok gencin hayali Microsoft’ta çalışmak… Çok heyecanlıydım yaz tatilinden sonra Amerika’ya döndüm, daha doğrusu ta-
mam ben döneyim artık” dedim. Karar verdikten sonra harekete geçtim ve 4 ay sonra uçağa binmiş Türkiye’ye kesin dönüş yolundaydım.
Bilişimçi Mete Evrenol, kendi bulduğu yöntem sayasinde bilgisayar başında sırt ve boyun ağrısı çekmeden saatler geçirebiliyor.
■ Ne zaman Geçen yıl. 2013’e Türkiye’de girdim hatta. ■ Peki işler yolunda gitmezse Yine döner Amerika’ya kurumsal bir şirkete girerim diye düşündüm. Kendimi bunu inandırdığım için rahatım.
şındım. Ofis programlarını hazırlayan bir bölüm vardı. Word, excel, power point’i yapan ekibin içinde yer aldım. Program manager oldum. Ekibimde kod yazan ve test yapan 7-8 kişi vardı. Hep beraber ürün geliştiriyorduk. Ben kendimi şanslı görüyorum, böyle bir işi hayalimde bile canlandıramazdım. Gerçekten çok kişinin ulaşamayacağı bu işe sahip oldum. ■ Peki adaptasyon süreci nasıldı? İstanbul’da yaşadığım için hiç zorluk çekmedim. Amerikan kültürüne çok kolay adapte oldum. Sonuçta Türkiye’de artık her şey var. Sanırım çevrem de etkili oldu. Çünkü İstanbul’un belli kesimlerinde yaşayanları için şöyle bir şey geçerli. Türkiye ortalamasına bakarsak ona mı yakın, Amerika’ya mı? Amerika’ya daha yakın. Yani Türkiye’nin belirli bir kesiminde yaşayanlar artık Amerika’ya gittiklerinde hiç zorluk çekmiyor, kültür şoku yaşamıyor artık. Teknolojinin bu kadar çok ilerlemesinin de kat-
kısı var. 10-15 yıl önce olsaydı bu kadar hızlı uyum sağlamak mümkün olmazdı. ■ Ve dönüş… Nereden icap etti? 4,5 yıl çalıştım ve çok güzeldi gerçekten. Ama aklımda hep Türkiye vardı. Sürekli yaşamaya başladığımda ailemle giderek daha az konuşmaya başladım. Daha az konuşmaya başladık. Görüşmelerimiz ki hafta bire düştü ve muhabbet aynen şu hale geldi: “Anne nasılsın?” “İyiyim” “Babam nasıl?” “İyi”… Böyle giderse baktım kopuyoruz. Bir de yaşadığım şehirden memnun değildim. Seattle’da yaşıyordum. Benim gibi gelip burada kalan, yerleşen arkadaşlarım vardı ama bana İstanbul’dan sonra çok küçük geldi. İstanbul gibi çok renkli değil. ■ Sonra Türkiye’de de çok çevrem var. Bağlarımı tam koparmadığım için bana sürekli “Gel buraya burada da çok iş olanağı var” diyorlardı. Yavaş yavaş aklıma yattı bir gün “Ta-
■ Niye döndün diyen oldu mu? Orada yaşamayan, tatile gidenler genellikle bu soruyu sordu. Ama Amerika’da yaşayıp da Türkiye’ye dönenlerden böyle bir yorum gelmedi. Çünkü oradaki arkadaşlıklar Türkiye’deki gibi değil. Paylaşım olarak çok az bir paylaşım var. O da insanı çok yoruyor bir yerden sonra. Orada çok yakın arkadaşlarım var ama hiçbirisiyle Türkiye’deki kadar yakın olmuyor. Bir de Türkiye’de çok geniş çevrem var, Amerika’da bu pek mümkün değil. Bağdat Caddesi’ne çıksam, Taksim’e gitsem bir çok tanıdığa rastlamak mümkün. ■ Peki Türkiye’de ne iş yapıyorsun? Ben hep kendi işimi yapmayı istiyordum. Amerika’da bunu yapamazdım. Kendi işini kurmuş arkadaşlarımı gördüm. Herkesin başarması mümkün değil. Sonuçta network de önemli. Microsoft’ta bir arkadaşım vardı, kendi şirketini kurdu sonra şirketini 5 milyon dolara sattı. Ama onun network’u çok genişti, her yerde tanıdığı vardı. Şimdi ben böyle bir işe Amerika’da girsem onun gibi olmasını bekleyemem. Çünkü ne kadar zor olduğunu gördüm. Ama İstanbul’da network’um geniş gençken gelip şansımı deneyeyim dedim. İnternet işi yapıyorum, kendi şirketimi kurdum. 3 tane yatırımcı ortağım var. Dijitale geçmemiş en büyük sektör eğitim. Bu alana yöneldim. Üniversiteye hazırlık soruların çözümlerini veren bir servis kurdum. Üyelik sistemiyle çalışıyor. Şimdilik iyi gidiyor.
DÜNYANIN EN KÖTÜ ŞİFRELERİ Uzmanlar basit şifreler kullananları uyarıyor. Eğer şifreniz “şifre (password)” “123456”, “abc123”, “iloveyou (seni seviyorum)” ya da “monkey(maymun)” ise bir kez daha düşünün
nizin aynı olmamalı. Slain ayrıca, “seniseviyorum (iloveyou)” gibi yaygın cümleler yerine rasgele seçilen kelimeler kullanılmasını öneriyor. Morgan Slain, iyi bir şifrenin uzun ve karmaşık olduğunu fakat bunları da hatırlamanın zor olduğunu bu nedenle kısa, sıradan kelimeler önerdiklerini belirtiyor. Slain, ayrıca “adobe123” gibi kullandığınız programla ilişkili bir şifre kullanmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
En kötü 25 şifre:
NEW YORK - POSTA212
S
1. 123456 2. şifre (password) 3. 12345678 4. qwerty 5. abc123 6. 123456789 7. 111111 8. 1234567 9. iloveyou 10. adobe123 11. 123123 12. admin 13. 1234567890
plashData’nın her yıl yayınladığı listeye göre “şifre (password)” kelimesi artık en popüler şifre değil. Şifrelerini hatırlamakta zorlananlar, son zamanlarda “123456” rakamlarını daha fazla kullanıyor. Fakat uzmanlar, “123456” gibi şifreleri kullanırken iki kez düşünülmesi gerektiği konusunda uyarıyor. SplashData CEO’su Morgan Slain, problemin bu basit şifrelerin kullanımının çok fazla olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Slain, farklı hesaplar için farklı şifreler kullanılmasını tavsiye ediyor. Örneğin e-mail şifreniz ve twitter şifre-
-21 derecede vaftiz Yaklaşık 100 bin Moskovalı Kreşçeniye’ adı verilen günde eksi 21 derecede buzlu suda vaftiz oldu! DEMET DEMİRKAYA - NEW YORK / POSTA212 Rusya’da Ortodokslar, Hz.İsa’nın vaftiz edilmesini her sene olduğu gibi buzlu suda vaftiz olarak kutladı. ‘Kreşçeniye’ adı verilen günde ülke genelinde çok sayıda kişi dondurucu soğuğa aldırmadan, nehirlere, göllere akın etti. 18 Ocağı 19 Ocağa bağlayan gece başla-
yan törenlerde Moskova’da termometreler -21 dereceyi gösterdi. Başkentte 100 binden fazla kişi buzlu sulara dalarak vaftiz oldu. Moskova’da kilise ve katedrallerdeki vaftiz ayinlerine 100 bine yakın kişi katıldı. Rusya genelinde ise rakam 300 bin olarak tahmin edildi.
14. letmein 15. photoshop 16. 1234 17. monkey 18. shadow 19. sunshine 20. 12345 21. password1 22. princess 23. azerty 24. trustno1 25. 000000
PSİKOLOG
Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com
KIRK YILLIK EVLİLİKLER! (2) GEÇEN hafta kırk yıllık evlilikleri binbir beceri ile yürüten kadınlarımızı anlatmaya başladık, kaldığımız yerden devam ediyoruz… Nitekim gün oldu harman oldu kadın kiminle evleneceğime “Ben karar vereceğim” dedi. Kendi kararlarını, tercihlerini yani özgür iradesini istedi ve eşlerini kendi seçer hale geldi... Aşk’ın olmazsa olmaz büyüsü de katıldı evliliğe ama evlilik çatışmaları maalesef önlenemedi. Zaten önlenemezdi de. Ancak çatışma sayısının daha aza inmesi beklenirken, oran daha da yükseldi, çözülemez hale geldi. Boşanmaların yanı sıra, bir de “evlenmeme” durumları yükselişe geçti. Çocuk sahibi olma , hayvan sahibi olmakla paralel bir düzeydeki duygu eşitliğine dönüştü. Kadın cinsi doğurganlığın ona verilmiş bir lütuf olduğunu unutup, “canım isterse kullanırım, keyif benim keyfim” diyerek, lütufla keyfi karıştırdı. Üstelik özgür ve eğitimli kişiler, evlilik sürpriz olmasın diye yıllarca flört etti, aynı evlerde yaşadı, aynı okullarda eğitim aldı, beraber iş yaşamında da çalıştı, gezildi-tozuldu. Sonra da evlenelim diye evlenildi. Evlilik çatışmalarını özgür ve artık adı olan kadın çözecek ve sorunların sebebini kaynana ve yoksulluğa yükleme yapmayacaktı. Aslında eskiden eşlerin işi kolaydı, eşle-dostla -akrabayla sorunların çözümü talep edilebiliyor ve aile büyükleriyle utanma diye unutulmaya yüz tutmuş duygular harekete geçirilebiliyordu. Bilgilendikçe, eğitildikçe, özgürlestikçe utanma (eski haliyle “arlanma”) da şekil değiştirdi. Kadın ve erkek daha da bilgili ve eğitimli olurken, “kendi” olmayı unuttu diye bir teşhis yanlış olmaz sanırım. Geçmişin ve günümüzün en önemli mesleklerinden doktor olurken, altı sene temel bilgi alınır ve ardından branşlaşılır. Kişiye bu da yetmezse yan bir dal yapılır. Ama ilk altı sene öğrenilmeden ne doktor olunur ne de başka bir şey. Kadın da “alt eğitimi “almadan yan dal yapmaya çalışan doktorlara benzedi zannımca.... Nazenin, yumuşak ve doğurgan yaradılışı, kavgacı ve hırslı karşı cinsine, çocuk doğurmak da yan dal ihtisas yapmaya dönüştü. Hani adı olmayan kadın eğitilirken, yanında kadın olmayı da beraberinde götürecekti. Doğasına ayrı düşen her yaradılan gibi kadın da yalpalıyor, sancı çekiyor, bocalıyor artık. Değil kırk yıl, dört yıl bir şirketi yönetmiyor. Birbirinin bilgisiyle evlenen çiftlerin “kendileri” ile ilgili bilgilerini yeniden güncellemeleri gereklidir demek çok iddialı bir cümle gibi gelebilir. Ancak ikide bir tartışıyoruz diye evlilik terapistlerine koşan çiftlerin çoğunluğunun yüksek eğitimli ve özgür kişiler olduğunu hatırlatmak isterim. Herşeyi çözen çiftler terapistten şunu öğrenmek istiyorlar : biz neden mutlu değiliz ? Kadın “kimliği ile cinsiyetinin” arasındaki kopukluğu gün gelip terapistten öğrenmeye başladıysa, evlilikler süratle yıkılıyorsa, doğumdan üç ay sonra bir anne bebeğini bırakıp para derdine düşüyorsa, insanoğlu yaradılış kodlarına fazlaca aykırı yaşamaya başladıysa tekrar bir düşünmek lazım. Peki aşk nerede bu hikayelerde. Sanırım yorgunluktan ve yoğunluktan aşk da evliliklerde yaşanamıyor ya da yanlış kişilerle evleniliyor. Çok sevdiğim bir aşk tarifim var; Bizden çıkıp başkasına giden ve o başkasına çarpıp bize geri dönen, bize geri döndügünde de bunu bizim gönderdiğimizi unuttuğumuz şeydir aşk. Geri dönen yansımayı unuttuğun yerde aşk başlar... Yani aşk “öteki” ile yaşanan bir duygudur. Biz aşk yaşamak isteriz ve mesajı göndeririz, karşı tarafa gider, o da bana geri yansıtır. Benim gönderdiğim bana geri döndüğünde aşk başlar. Yaradılışımızda aşık olmak ve ötekiyle bir olmak varken, nasıl yalnış insanlarla evlenebiliyoruz ? Benim cevabım yine aynı, kişi kendini bilmeden başka şeyler bilmeye kendini adadığında ve kadınlık tabiatını yan dal seçtiğinde aşk da yanlış seçiliyor. Öteki ile tamamlanmaya ihtiyacımız var hala, çift yaşamaya, üremeye. Bir bütün olma arzusu insanın doğasında olan ve diğer canlılardan ayıran en büyük özelliği. Hangi çağda olduğumuzdan daha önemli olan, hangi cinsiyetin genlerini taşıdığımızdır. Bedenine ve ruhuna uyumlu yaşayamamak sadece evlilik ilişkilerini değil kişinin ruhsal yapısında da sorun yaşatır. Erkek davranışlı ve görünümlü kadınlarla muhteşem masa sohbetleri yapılabilir, çok ta iyi arkadaş olunabilir ancak öz kimliğiyle barışmadığı sürece evliliği kırk yıl yönetecek beceriye sahip olabileceklerini düşünemiyorum... Haftaya kadın işlerine burnunu fazla sokan ve evliliğin diğer aktörü erkeklerle devam etmek üzere...
29 Ocak 2014 Çarşamba
Haftalık Burcunuz Koç:Hafta ortasında, rüyalar, hayaller ve sezgilerin duygusal olarak sizi etkilemesi mümkün. Bazı kişilere karşı aldanmamaya ise dikkat etmelisiniz. İsteksizlik ve bitkinlik hissinden dolayı iş yerinizde üzerinize düşenleri yapmakta sıkıntı çekebilir, yalnız kalmayı isteyebilirsiniz. Bir yakınınıza içten gelen bir yardım da da bulunabilirsiniz. Boğa: Hafta ortasında iş yerinizde ekstra bir çaba sergilemeniz icab edebilir, iş verenler tarafından takipte olabilirsiniz. Maddi konularda ise dikkatli olmalı, yanılgılara kolayca düşebileceğinizi hatırlamalısınız. Aşk hayatınız ile ilgili sevindirici haberleri yakın bir arkadaşınızdan alabilir, kendisi ile akşam saatlerinde vakit geçirebilirsiniz. Arkadaşlarla bir arada olmak ve paylaşımlarda bulunmak için doğru bir zaman.
Toplum Yaşam
ABD’de doğurmak cep yakıyor Eğer bebek sahibi olmak istiyorsanız son zamanlarda yayınlanan raporlar bu konuda uyarıyor. Çünkü ABD’de doğum yapmak çok pahalıya mal oluyor. Normal bir doğum ABD’de 37 bin dolara malolurken, sezaryen ile bu rakam 71 bin dolara çıkabiliyor AYSEL TAPAN POSTA212 - HABER MERKEZİ
İkizler: Bu hafta iş ve özel yaşamınızda hiçbir şeyi kendi akışına bırakmamanız konusunda uyarıyor sizleri. Kuşku duyduğunuz olay ve kişileri incelemeli, Gerektiği takdirde düşüncelerinizi direk paylaşmalısınız. Bu sayede karşılaşabileceğiniz bir sorunun önüne geçebilirsiniz.Olumlu bir hafta.
E
ğer bebek sahibi olmak istiyorsanız son zamanlarda yayınlanan raporlar bu konuda uyarıyor. Çünkü ABD’de doğum yapmak çok pahalıya mal oluyor. UC San Francisco (UCSF) tarafından yapılan ve BMJ Open sağlık dergisinde yayınlanan yeni bir rapor, normal yolla yapılan doğum masraflarının 3.296 dolar ile 37.227 dolar arasında değiştiğini gösteriyor. Sezaryen ile doğum yapan kadınların ise sağlık durumlarına ve doğum yap-
Yengeç: Bu hafta duygusal konularda aşırı tepkileriniz yanlış anlaşılmaları ve buna bağlı tartışmaları beraberinde getirebilir. İş hayatınızda ise disiplinli çalışmanız gereken bir gün zamanınızı iyi değerlendirmelisiniz. Aslan: Bu hafta iş hayatınızda yaptıklarınızın karşılığını maddi manevi olumlu gelişmelerle almaya başlayacağınıza işaret etmekte. Maddi konularda kazancınızı akıllıca değerlendirmeli gereksiz harcamalarda bulunarak borç altına girmemelisiniz. Başak: Bu hafta yakın çevrenizi ve ailenizi ilgilendiren konularda sizi bire bir ilgilendiren konular dışında yorum yapmamaya özen gösterin. Uzun süre sonra alevlenen sorunlara serinkanlı ve akılcı yaklaşımlarınızla kimseyi incitmeyecek şekilde çözüm bularak olayları sakinleştirerek her kesin saygı ve sevgini bir kez daha kazanacaksınız. Terazi: Bu hafta yaşadığınız sorunların sona ermesiyle motivasyonunuzu güçlendirirken yorgun ruhunuzu diriltmeye devam edecek. İş ve eğitimle ilgili keyifli gelişmelere hazır olun. Bu süre içinde yeteneklerinizi ortaya koyun işinizle ilgili hemen her konuda söz alın ve olabildiğince ön planda olmaya gayret gösterin.
tıkları hastaneye göre 8.312 dolar ila 71.000 dolar arasında bir hastane faturası ödemesi gerekiyor. Kaliforniya hastanelerinde yapılan 100.000’den fazla doğumdan elde edilen verilerine göre, ABD’de doğum yapmanın ortalama maliyeti ise 14.620 dolar. Araştırmanın yapıldığı Kaliforniya’da her yıl yarım milyondan fazla kadın doğum yapıyor.
PAZARDA REKABET VAR Doğum yapmanın maliyetindeki bu uçurum; hastane sahiplikleri, vakaların durumu, ülkedeki sağlık sigortasız kişi oranı ve pazardaki rekabetten kaynaklanıyor. Çalışma ayrıca, sigortanın hastane masraflarının yaklaşık yüzde 37’sini ödediğini gösteriyor. National Institutes of Health (Ulusal Sağlık Enstitüsü) tarından finanse edilen
araştırmayı yürüten ekibin başında bulunan UCSF’de Doçent Dr. Renee Y. Hsia, “Bu araştırma ne yazık ki ABD sağlık hizmetlerinin ne kadar korkunç bir durumda olduğunu gösteriyor” dedi.
POPÜLER BİR EĞİLİM ABD’de doğum yapmak Türkiye’de de birçok ülkede olduğu gibi uzun zamandan beri popüler bir eğilim. Özellikle ünlüler, başta vatandaşlık hakkı olmak üzere eğitim ve yaşam standartları açısından avantajlar elde etmesi için çocuklarını ABD’de doğurmayı tercih ediyor. Magazin dünyasının tartışmalı konularından olan ABD’de doğum yapma son zamanlarda yine alevlendi. Şubat ayında doğacak bebeğini kucağına almak için gün sayan şarkıcı Demet Akalın, Amerika’da doğum yapan ünlülere sataştı. Akalın, “Ne işim var yurtdışında. Ben milliyetçiyim. Kendi ülkemde doğum yapacağım” dedi. ABD’de doğum yapan ünlüler arasında ise Deniz Akkaya, Güzide Duran, Tuba Ünsal, Sibel Can ve Arzu Balkan bulunuyor.
Çay, çikolata, şarap diyabetten koruyor Yapılan bir araştırma çilek, böğürtlen, ahududu, yaban mersini gibi üzümsü meyveler ile çikolata, çay ve kırmızı şarabın diyabet riskini azalttığını ortaya çıkardı
NEW YORK –POSTA 212
A
raştırmacılar, 1996-2000 yılları arasında 18-76 yaş aralığında 2 binsağlıklı kadını incelediler. Sonuçlar, yüksek oranda flavonoid (antioksidan ve yağların otoksidasyonunu yavaşlatan bir madde) içeren gıdaları tüketen kadınların, düşük insülin direnci gösterdiklerini ve daha iyi bir şekilde kan şekerini
düzenlediklerini gösterdi.
FAZLASI ZARAR İngiliz araştırmacılar; çilek, böğürtlen, ahududu ve yaban mersini gibi üzümsü meyveler, çay, bitter çikolata ve kırmızı şarap gibi yüksek oranda flavonoid madde içeren gıdaların özellikle tip 2 diyabet hastalığını önlediğini belirtiyor. Fakat bu istediğiniz kadar çikola-
ta yiyip şarap içebileceğiniz anlamına gelmiyor. Çünkü yüksek oranda çikolata ve şarap tüketimi diyabet hastalığı riskini önemli derecede artıran obeziteye neden oluyor. İdeal kiloda olmanız diyabet riskini neredeyse yüzde 70 azaltıyor. Ayrıca şuana kadar yapılan araştırmalar, sağlıklı beslenme ve egzersizin diyabet riskini yaklaşık yüzde 60 azaltabildiğini gösteriyor.
Akrep: Bu hafta kendinizi oldukça gergin hissedebilirsiniz. Öğleden sonra daha sakin ve uyumlu bir ruh halinde olacak ve sabahki gerginliğinizden eser kalmayacak. Bugün işinizle ilgili önemli kararlar almaktan kaçının kendinizi ve yapmak istediklerini yeterince iyi ifade edemeyebilirsiniz. Yay: Bu hafta iş hayatınızda ise sürpriz teklifler alabilir yurt dışı ile bağlantılı önemli fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Bu hafta sizler için şifresi disiplin ve kararlılık. Kendinize güvenin yeteneklerinizi disiplinli bir şekilde göstermekten çekinmeyin. Oğlak: Bu hafta işinizi hayli önem vermelisiz ve daha çok verimli olguğunuzu göstermelisiniz. Evli oğlaklarımız çocuklarınızla olan ilişkilerinize özen göstermelisiniz. Kova: Haftaya girerken Aşk hayatınızda da önemli gelişmeler gerçekleşecek işinizle kaynaklı maddi rahatlama yaşabilir buda sizi çok mutlu edebilir yeni iş tekliflerinede açık olunuz.. Bu hafta şans yanınızda. Balık: Bu hafta hayatınızdaki kişi ile her zamanki gibi olmayabilirsiniz ufak fikir ayrılığı yaşabilirsiniz ve onun bile bilecanınızı sıkacak olan tepkilerine sizde sert cevaplar verebilirsiniz sakin olmaya çalışın. Serinkanlı ve akılcı yaklaşımlarınızla kimseyi incitmeyecek şekilde çözüm bularak olayları sakinleştirerek her kesin saygı ve sevgini bir kez daha kazanacaksınız.
Posta212 Bulmaca Soldan Sağa: 1) Kuşatmaktan emir - Kuzey 2) Başlıca - Pek sıkıntılı ve zararlı durum 3) Aşırı - Kıyı 4) Halk dilinde kayın birader - Bir soru sözü - Kısaca rezil 5) Bir olumsuzluk ön eki - Birtakım, kimi 6) İlgi - Bir meyve 7) Hz. İbrahim’in put ustası babasının adı - Dünyanın en uzun nehri 8) Mesafe 9) Bir makyaj malzemesi - Ulaştırma 10) Kayseri’nin bir ilçesi - Bir Traktör markasının baş harfleri - Bir bağlaç 11) Tahıl tozu - Kriz 12) Bir iyelik takısı - İneğin iki yaşına kadar olan erkek yavrusu 13) Anadolu’nun Grekçesi - En kısa zaman 14) İpek eşarp - Rütbesiz asker. Yukarıdan Aşağıya: 1) Mezar giyisisi - Merkep sesi - Acayip 2) Ana çok değil - Eski dilde ekmek Çıplak vücut resmi 3) Şaha ait - Bir çoğul takısı - İlkel su taşıtı 4) İsyan eden Bir eğlence yeri - Bağlılık 5) Bir Ermeni teşkilatı Saldırı için gizlenilen yer - Mevki 6) Namaza çağrı - Antre 7) Valilik - Kısaca emar - Dahil 8) Avrupa’da bir yarım ada - Yabancı - Sanık veya tanıkların tutanağa geçirilen sözleri 9) Bir günlük yol - Birli - Bir olumsuzluk ön eki 10) Kıp kırmızı - Öğrenme veya anlama sevdası - Eski dilde ateş 11) Bir çoğul eki - İsmin bir hali - Meşhur bir türkücü.
Yaşam
29 Ocak 2014 Çarşamba
“TÜRKLÜĞÜMÜ KALDIRSANIZ, 9741’DE OTURAN BİR ADAMIM BEN...”
ERMENİ DİASPORASININ EN NEFRET ETTİĞİ TÜRK O, Amerika’da Ermeni lobisinin en nefret ettiği adam. O, Ermeni lobisine karşı Türklerin yüksek perdeden çıkan en cesur sesi. İş hayatındaki başarısı kadar Amerika’ya ilk ayak bastığı tarihten bugüne dek geçmişine sahip çıkan, ülkesini başarıyla temsil etmiş bir Türk, Ergun Kırlıkovalı M. NESLİHAN EROĞLU LOS ANGELES - POSTA212
N
e derseniz deyin ama ona ‘soykırım’ demeyin. O nazik, o beyefendi, güler yüzlü, sıcak adam gidiyor yerine volkan püsküren bir yanardağ geliyor adeta. Belliki bu hususta çok hassas, belliki acıların tek taraflı anlatımından çok rahatsız. Bir yandan ‘bize yapılan haksızlık’ derken öte yandan tüm öfkesine rağmen olaya Ermenilerin pençesinden bakmayı becerip: ‘onada öyle öğretilmiş, kinle büyütülmüş, ne yapsın” diyebilecek kadarda objektif. Geçtiğimiz günlerde sonuca bağlanan Doğu Perinçek davasına ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı ‘soykırım’ kavramının 1915 olaylarına uygulanamayacağına dair kararının hemen ardından Ergun Bey’e ulaştık. Orange County’deki kimya kokan ofisinde buluştuğumuzda, önce kendisine has heyecanlı üslubuyla onun rehberliğinde labaratuvar ve çalışma odalarını gezdik. Ağzımı açık bırakan devasa tüpler, saç telini tartan tuhaf cihazlar, Amerika’da çok az şirkete verilen özel belgeler ve onlarca ödülü gördükten sonra birlikte toplantı odasına geçtik. Sohbeti ise Ergün Bey’in konsatre olmak için kasıtlı olarak tercih ettiği pencere görmeyen, dar ve bunatıcı odasında yapmadığımız için kendimi şanslı hissederek, alabildiğine geniş toplantı salonunda en aydınlık yeri seçtim. Daha ben oturup Bismillah demeden, Ergün Bey Ermeni lobisinin çevirdiği son dolapları başladı heyecanla anlatmaya... Yaz bunu yaz bu çok önemli... Sacremanto’da California AB (Assembly Bill) 659 ile savaşıyorduk. ■ Hayırdır efendim? Nedir bu savaş? Kaliforniya’da öğrencilere sözde Ermeni soykırımını daha detaylı öğretmek için derslere yaşayan şahitler getirme amacındalar. Bunu durdurmaya çalıştık ancak malesef henüz sonuç alamadık. Sözde soykırımı hali hazırda okullarda ‘soykırım’ olarak öğretiyorlar biliyorsunuz, yalnız tarih derslerinde küçük bir bölüm mahiyetinde. Şimdi Ermeniler bunu genişletmek derdindeler. ■ Evet anlıyorum, ben aslında şöyle başlamak istemiştim. Amerika’da Türklere sorsak bir Türkiye sevdalısı gösterin desek, sizin isminizi veriyorlar. Neden? (burda röportaj rayına giriyor, hafif bir gülümseme, sakinleşiyor ve başlıyor anlatmaya)
Bu iş planlı değil aslında, ben kendimi bunun içinde buldum diyebilirim. Amerika’ya 78’de geldim, Boğaziçi’ni yeni bitirmiştim. Geldiğim ilk gün markete gitttim ekmek almak için. Poşetin üstündeki yazı gayri ihtiyari gözüme takıldı. Dikkatle baktım: “Bu ekmeği üreten Ermenilerin babalarını dedelerini vahşi Türkler kesti, biçti vs ...” yazıyor. Çok sinirlendim tabii. Hemen marketin sahibini çağırttım. Adam yazıyı okuyunca şaşkın bir şekilde özür diledi, ilk defa gördüğünü söyledi. Şimdi ne
yapacaksınız diye sordum. Raftan kaldıracağını söyledi. Bekledim, raflar boşalana, tek bir ekmek kalmayana dek bekledim. Çok geçmeden bir başka olay yaşadım. Türkiye’den folklorcular gelmişti, birkaç yerde gösteri için. Ben de işteki arkadaşlardan bir grup yapıp Türk folklorunu tanıtma hevesiyle yollara düştüm. Gösteri alanına gelmiştik ki polis kordonuyla karşılaştık. Neymiş efendim bomba ihbarı varmış. İhbar doğru ya da yanlış, belli değil. “Madem öyle varsa arayın bulun bombayı, imha edin, girelim içeri” dedim. Bir Amerikalı olarak sivil haklarımı ihlal ettiklerini söyledim ki o dönem henüz vatandaş bile değilim. Ardından telefon trafiği başladı, üstlerini aradılar, sonuç yine olumsuz. Kapıdan geri döndük. Bir süre sonra başka bir olay daha. Güney Kaliforniya’ya yeni taşınmışız. Arabamda radyo dinliyorum, bir anda program son dakika haberiyle kesiliyor, spiker Türkiye Başkonsolosu’nun vurulduğunu duyuruyor. Olayın şaşkınlığı bir yana radyoda şahit olarak mikrofon uzattıkları herkes Ermeni. Yorumlarsa şöyle: ‘ bunların hepsi katil zaten... hak ediyorlar... kana karşıyım ama bunlar haketti...” Hemen radyoyu arıyorum ancak beni konuşturmuyorlar. Sen kimsin sorusuna verdiğim cevap onları tatmin etmeyince telefonlar yüzüme kapatılıyor. Akşam tv’de yine tek yanlı yayınları seyrediyorum; papazlar , Ermeniler dışında bizden konuşan yok. Tekrar telefona sarılıyorum ve nihayet ısrarlı çabalarım sonuç veriyor. Halime acıyan bir gazeteci beni LA Press Club’a yönlendiriyor. Öde parasını yap bir basın toplantısı, ilgilenen gelsin yayınlasın diyor. Hemen LA Press Club’i arayıp sabah ilk dilimi (8-8:30) alıyorum. Ertesi gün toplantıdan bir saat önce gidiyorum, mesajım elimde beklemeye başlıyorum. Saat 7:59’ a kadar tek bir insan yok salonda, bende tam ümitler tükenmişken bir anda kapılar ardına kadar açılıyor ve içeri bir gazeteci güruhu dalıyor. Bende hem şaşkınlık hem sevinç birarada. Beyaz gömlek, beyaz ceket, sağlı sollu Türk Amerikan bayrakla-
rı, yakama iliştirdiğim uydurma bir titr ile (President of Turkish News and Views) basın mensuplarının yerlerini almalarını bekliyorum. 1 dakika içinde 60 gazeteci karşımda. Notları unutup, kalpten konuşmaya başlıyorum: “Dün bir insan öldürüldü, sizler sadece olayın Ermeni tarafını verdiniz, yazıklar olsun size! Sizin beni bulup konuşturmanız gerekirken ben bugün işimi gücümü bırakıp buraya geldim, üstüne beni dinlemeniz için para verdim. Sizler ön yargılı basın
elemanlarısınız önce bunu kayda geçirin!... Yazıklar olsun size! Bugün buradayım çünkü Ermenilerin de Türklere verdiği acıları öğrenin istiyorum!” O gün akşam haberlerinde bütün kanallar benim demecimi veriyordu. Yani bu iş kalpten geliyor, birileri beni Türkiye sevdalısı olarak görüyorsa sebebi bu olsa gerek... Türklük yoksa bende yokum, Türklüğü kaldırsanız, 9741’de oturan bir adamım ben. Beni ben yapan Türklüktür. ■ Sizi Amerika’da Türklerden çok Ermeniler tanıyor desem yanlış olmaz herhalde. Doğrudur. Benim bir usulüm vardır, Ermenilerin düzenlediği tüm organizasyonları takip eder ve erken saatte gidip ilk sıraya otururum. Bu bir taktik, ilk soruyu ben sorabilmek için yapıyorum bunu. Yoksa attırırlar biliyorum. Artık taktiklerimi çözdükleri için farklı yöntemler geliştiriyorlar; şimdi ilk üç sıra kapatılıyor, soruları da yazılı alamaya başladılar. Bende cebimde hazır yazılmış 100 soruyla gidiyorum. Kurtulamadılar benden (gülüyor) ■ Armeniapedia’da (online Ermeni Ansiklopedisi) bile isminiz var, sizin için özel başlık açmışlar. Bu da Ermenilerin gözünde meşhur biri olduğunuzu kanıtlıyor. Şöhretin iyisi kötüsü olmaz mı demeli? Ermenilerin nefret listelerinde top
10’e girdim. İnternette çok hücuma uğrarım, bana hakaretlerin bini bi paradır...Türkiyeyi sevdiğim için, Türk olduğum için. Hayatıma kasdetmedikleri sürece problem yok. Kaldıki onların hakaretleri bana iltifat gibi geliyor, doğru birşey yaptığımı anlıyorum. Tersi olursa kendimden şüphe ederim.
TOLERANS MÜZESİ’NDE BİR OLAY Bundan 7-8 yıl önce Ermeniler şöhretli bir yazarını getirdi. Konferans için seçtikleri adres bu işi ne kadar profesyonel yaptıklarını gösteriyor. Tolerans Müzesi; Yahudiler tarafından dünyaya holokostü öğretmek için kurulan müze. Bu yolla planlı şekilde iddialarını, eylemlerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Konferansa bilhassa önemli hakim ve yargıçları davet etmişler. Hollywood’dan
aktörler de davetliler arasında. Ben o gün yine en önde. 200 kişilik salon tamamıyla dolu. Sunumu sabırla dinledim 45 dakika. Ardından ‘soru var mı?’ dediler. Hemen kalktım: “ Bize bir takım fotoğraflar gösterdiniz, bunların hepsi bizde de var, biz de bu acıları yaşadık. İzin verirseniz madolyonun diğer yüzünü anlatmak istiyorum” dedim ve sahneye attım kendimi. “Babam bir yaşında bebekken bütün köyü Balkan Hristiyanları ve Ermeni militer akademi öğrencileri tarafından kesilmiş, katledilmiş. Ben hem anne hem baba tarafından mağdurum, benim gibi milyonlarca insan var Türkiye’de. Bunların (elimle konuşmacıyı işaret ederek) yaptığı terör, yaptığı isyan, ihanet ve katliamları biliyor musunuz?! “ Doğal olarak homurdanma ve itirazlar başladı. Önceden hazırladığım plan gereği: “Burası tolerans müzesi değil mi? Farkı fikirlere saygı yok mu? Madem öyle kaldırın o tabelayı ordan!” diyerek sitemli bir havayla indim sahneden. Amacım zaten linç edilmeden biran evvel salonu terketmek, ‘çekti gitti’ dedirtmekti. Öyle de oldu, salondan başım dik, mağrur ve ağır adımlarla ayrılıp, köşeyi döner dönmez canımı dışıme takarak kaçtım. Başarmıştım, o gün resmen çorbalarındaki sinek oldum. ■ Koskoca Ermeni lobisine karşı tek tabanca başkaldırıyorsunuz. Sizce neden bu kadar güçlüler? Ya da Türkler neden yeterince güçlü değil? Ermenilerin vatan sevgisi bizden daha mı fazla? Ermeniler doğdukları andan itibaren Türk aleytarlığıyla büyütülüyorlar. Öyle birşey aşılıyorlar ki çocuğa soykırım iddiası ile ayakta duruyor. Bilhassa bu ülkede ve güney Kaliforniya’da. Ermenileri birararda tutan soykırım iddiasıdır diyebilirim. Bakın benim anne ve baba tarafım kesilerek gelmiş, ama ben ne Bulgarlara kızıyorum ne Ermenilere. Bende kin yok. Neden? Çünkü biz şu veya bundan nefret etmek için yetiştirilmedik. Ermenilerse Amerika’ya gelirken kendilerine ait birşey getirmek yerine Türk düşmanlığını getirmiş, örgütlenmişler. ■ Peki biz ne getirdik? Kimilerine göre azınlıkları azınlığıyız biz, sizce de öyle mi?
Mevzuya kuş bakışı bakalım. 192050 arası gelenler, Almanya gibi para kazanıp gitmek derdindeydi. Emekli olan Türkiye’ye geri dönüyordu. Bu grup çoğunlukla lisan bilmeyen Türklerden oluşuyordu. Dürüst, güvenilir, iş yerinde sevilen insanlardı. Ancak kendilerini ifade etmekte yetersizlerdi. 50’li yıllarda doktor ve mühendisler geldi, ancak yine onların da lisan bilgisi yeterli değildi. Mehmet Öz’ün babası bu gruptandır. Bizim nesil 70’lerde geldi. 1970 ve sonrası Amerika’da İngilizceye hakim, iyi eğitim görmüş Türklerin dönemidir. Amiyane tabirle biz gelir gelmez fişi taktık. Amerikan rüyasını 9 ayda bitirdik; iş, para, ev,araba. Bir dizi hayatımı değiştirdi: “Rich Man, Poor Man” 70’li yılların meşhur dizisi: “Rich Man Poor Man” bugün benim burda olmamın sebebidir. Hikayede, nereye gitse darbe yiyen, dürüst, çalışkan, hırslı bir genç var. Hayali Napoleon (Nap) Hill’e çıkmak. (zenginlerin yaşadığı yeri
temsil ediyor) Uzun mücadeler sonucunda başarıyor ve Nap Hill’e çıkıyor. “O çıkarsa bende çıkarım” dedim ve hayalimin peşinden gittim. Amerikan rüyasının bugünün gençleri için de devam ettiğini düşünüyorum, çünkü bugün başka ışıklar var. O gün için bir dizi filmdi belki bizi sürükleyen, bugünse Apple var, İntel var. Yeni rüyalar bunlar. 20 sene sonra 3D printing olacak bu belki.
Ergun Kırlıkovalı
BİR ÜLKEYİ UÇURMAK İSTİYORSAN EĞİTİME YATIRIM YAPACAKSIN Bakıyorsunuz dün-
yadaki en büyük 50 üniversiteden 35’i burada. Ekonomik istikrarsızlık işte bu yüzden geçici, önemsiz. Bu üniversiteler varoldukça Amerika rüya ülke olmaya devam edecektir. Şu anda Amerikayı ayakta tutan ne? Yaratıcılık, yenilik, yani beyin. 70’li yıllarda ben İngiltere’ye giderken İngiltere için de battı diyorlardı. Orada şunu gördüm: müthiş devasa kütüphaneler... Bakın İngiltere bugün hala ayakta. Bir ülkede bu kadar kütüphane, kitap, bilgi varsa o ülke batmaz, batamaz demiştim, öylede oldu.
şılığında senin hiçbirşey yapmamandır fikir hürriyeti. Bunu burda öğrendim, öğrettiler. Yazıkki Türkiye’de alt yapısı olmayan çoğu medya mensubu bunu yanlış değerlendiriyor, yanlış yorumluyor. Nitekim Obama ikinci ziyaretini Türkiye’ye yaptı. Düşman değil ama aptal da değil, uzaydan görüyor zaten herşeyi. Sen göbeğindeki Kürt sorunu için bilgiyi bu adamlardan almıyor musun? Bence bizim yapmamız gereken Amerika’daki ifade hürriyetini iyi okumak.
BİR HAYALİM VAR... Aslında bu konuda bir hayalim var. Memleketim İzmir’de 60-70 kişilik bir butik üniversite açmak istiyorum. Her bir öğrenciye ücretsiz studio oda,misafirhane, altlarına araba, banka hesabı. Para problemi olmasınki kafa uçabilsin, özgür düşünebilsin, üretsin. Bu şartları sunduğunuz bir öğrenci inanıyorumki ilerde aynı yatırımı kendisinden sonraki gençlere yapacaktır. Bu fikre nerden mi vardım? Robert Kolejinde okurken bize sunulan imkanların farkında değildik, ancak dışardan gelenler bunu bize söylerdi. Bizim tek meşguliyetimiz derslerimizdi, öğlen ne yemek çıkacağına dair bir kaygımız yoktu. Nitekim Hollanda’ya staj için yaptığım ziyarette de bunu gördüm. Öğrencilere tanınan imkanlar hayret vericiydi. Cep kadar Hollanda’nın neden bu kadar güçlü olduğunu o gün anladım: öğrencisine çok veriyor ama karşılığını da alıyor.
■ İfade hürriyetini öğrettiler dediniz? Nasıl öğrettiler? Mesela zamanında aleyhte yapılan fimlere, Türkiye aleyhine yazılan çizilene karşı bende aynı tepkiyi veriyordum. Hatta ileri gidip mahkemeye verdim (Coca Cola, Colombia ve Midnight Express) O dönemler ifade hürriyetini yüzde yüz anlayamamıştım çünkü. Hakimin karşısına çıktım, anlat derdini dedi, başladım anlatmaya: “Bize küfrediyorlar... aşağılıyorlar... rencide ediyorlar...” Sözlerimi bitirince hakim sordu: “Bu film yüzünden zarar görmüş biri var mı? Bana zarar gören birini getir” Bana zarar gören birini getir!?... Beynimden vurulmuşa döndüm. Aradık, taradık, bulamadık. Bütün dünyayı aradık, Arjantin’e kadar araştırdık, zarar gören bir Allahın kulu yok! Tamam zarar gören biri yok ama ben çok üzüldüm, incindim, rencide oldum diyemiyorsun yani. Peki ne yapacaksın? Senin aleyhinde film mi yaptılar, sen de kendi filmini yapacaksın. Aleyhinde kampanya mı, sen de kendi kampanyanı yapacaksın. Bizde ise anlayış şu malesef: derhal yasaklayalım, konuşmasın, susturalım.
■ Türkiye’de yatırım yapma hayaliniz iyi hoş da Ergun Bey, Amerika buna izin vericek mi bakalım!” Şaka yapıyorum, Amerika’nın her işimize karıştığına dair bir algı var Türkiye’de.. Dış mihrak deyince akla ilk Amerika geliyor. Sizce de Amerika bizimle bu kadar ilgili mi? Ben bunu Amerika’yı tam okuyamamalarına bağlıyorum. Düşünün, dünyadaki ilk 10 üniversite burada. Bu kadar beyin gücü ne yapar? Oturup masa başına senaryo yazacaklar elbet, elbet beyin fırtınası yapacaklar. Muhtemel gelişmeleri tartışacaklar. Şeneryolar yazılır, tartışılır; kitaplar yazılır, filmler yapılır vs. Ben bütün bunlara ifade hürriyeti olarak bakıyorum. İfade hürriyeti çok önemli Amerika’da. En sevmediğin fikirlerin yüzüne karşı söylenmesi ve kar-
■ Son olarak Perinçek davasına ilşkin yorumunuzu almak isterim. 1915 olaylarına soykırım denemeyeceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çok büyük bir hukuk zaferidir ve Sayın Doğu Perinçek vizyonu ve cesareti için gönülden tebrik edilmelidir. ‘Resmi Ermeni Tarihi’ni hala savunabilen aydın ve yazarların da bundan sonra yorumlarına, bu hukuki karar ışığında, artık adil yaklaşması beklenmeli. Ermeni terörü, isyanları, baskınları, ihanetleri ve toprak isteklerine karşı Türkler ve diğer Müslümanlar vatanlarını korumuşlardır. Rakamlara girmeden, iki tarafın da çok acı çekmiş ve büyük kayıplar vermiş olduğunu belirtmek gerekir.
■ Bir ülkeyi yıkmak istiyorsan eğitimine darbe vuracaksın yani öyle mi? Aynen.. ya da tam tersi uçurmak istiyorsan eğitime yatırım yapacaksın...
10
Seri İlanlar
29 Ocak 2014 Çarşamba
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 İlanınız Burada Yayınlansın
UPSTATE, NEW YORK’TA DEVREN SATILIK RESTAURANT
Kargo Firmasında Çalışacak Personel Aranıyor
Pazartesi, Cuma günleri arası, saat 1 ile 5 arasında dağıtım, haftada $1300 ile $1400 arasında kazanç sağlayan yolumu kesin dönüş sebebiyle satıyorum.
İlanınız Burada Yayınlansın
$40
Ciddi ilgilenenler arasın lütfen. Depo New Jersey’de, dağıtım yeri ise Delaware’de.
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
İlanınız Burada Yayınlansın
Telefon: 609 817 5400
$20
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
Queens’te Tecrübeli Busboy Aranıyor
East Rutherford, NJ’de iki kişinin rahat yaşayabileceği müstakil evimin üçüncü katını Şubat 1, 2014 itibariyle kiraya veriyorum. Elektrik, ısıtma, internet dahil aylık $1100. Manhattan’a ulaşım mevcut. Manhattan otobüsü (164) evin önünden geçiyor.
Sunnyside, Queens’teki restaurantımız için tecrübeli ve okul sorunu olmayan full-time busboy arkadaşlar aramaktayız.
Evi görmek için bana 212 810 1334’ten ulaşabilirsiniz.
Detaylı bilgi ve görüşme için 718 392 3838 nolu telefonu arayabilirsiniz.
Warehouse’ta görevlendirilmek üzere, daha önce shipping/receiving tecrübesi olan, dikkatli, düzenli ve ayrıntılara önem veren takım arkadaşları alınacaktır.
Marketimizde, 8:00 am - 4:00 pm aralığında, çalışma izni olan bayan eleman ihtiyacımız vardır.
İlgilenenler bize kayhan@nybox.com e-mail adresinden veya 718 482 6927’den ulaşabilirler.
Fair Lawn, New Jersey
Astoria, New York
Upper East Side’da kısa dönem kiralık oda
New York’ta bakıcı aranıyor
Manhattan’a 10 dakika uzaklıkta, Weehawken, New Jersey’de kiralık oda öğrenci, temiz bir bayana kiralıktır.
Manhattan’ın nezih muhitinde eşyalı oda. Ocak 30’dan Nisan 23’e kadar 2 oda bir salon olan evimizin bir odası sigara kullanmayan, temizliğe önem veren bir bayana kiralıktır.
E-mail: manhattannanny2014@hotmail.com
İnternet ve evin bütün masrafları kiranın içindedir. Kira bedeli 900 dolardır.
Binghamton, New York’ta bulunan, 3 yıllık çalışan Turkish restaurant uygun fiyata satılıktır.
Telefon: 646 831 8980 Özel günlerinizde sizlere hizmet vermekten gurur duyarız. Davet yemekleri siparişleri alınır. Telefon: 646 730 7856
Haftaiçi tam zamanlı bakıcı arıyoruz.
Devren satılık Türk restaurantı
6 ve 4 yaşlarında iki oğlumuz ve 1 aylık kızımıza dadılık yapacak, ev işlerinde bana yardımcı olabilecek Türk bir bayan arıyoruz.
Telefon: 570 582 5208
Ücret tecrübeye ve saatlere bağlıdır. Clifton’da cafe için bayan garson aranıyor.
Telefon: 201 667 8031
Telefon: 347 424 6683
İki odalı evimin 1 odası titizliğe önem veren bayan için kiralıktır. Telefon: 201 668 4872
Clifton’ın en temiz ve sakin yerinde kiralık eşyalı oda. Hemen taşınmaya müsaittir.
Manhattan, Upper West Side bulunan Pasha Restaurant’ta çalışacak; bartender, garson ve busboylar aranmaktadır.
SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com
Telefon: 201 667 8031 2 yaşındaki çocuğumuz için haftanın 5 günü full time çalışacak, tecrübeli, Amerika’da oturma izni olan bakıcı arıyoruz. New York. E-mail: bebekbakimi@hotmail.com
Müracaat: Kemal Binici Telefon: 917 902 1385
İtalyan restaurant için ORTAK ARANIYOR
NEW JERSEY’DE ŞOFÖR ARANIYOR
Newton, New Jersey’de işlek bir cadde üzerinde bulunan, ciddi gelir potansiyeline sahip bir İtalyan restaurant için; güvenilir, iş ahlakına sahip ortak aranıyor.
SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar
New Jersey’de oturan, şirket arabasıyla ekmek dağıtımı yapabilecek arkadaş aranıyor.
Bölge: Plano, Texas E-mail: ellcohen@hotmail.com
Telefon: 201 888 8852 Brooklyn’de, temiz, titiz, sigara içmeyen bir bayan roommate arıyorum.
Restoran Elemanları Aranıyor
Telefon: 201 737 3804
Dallas’ta aileye dadı ve ev yardımcısı aranıyor
Lakeview Ave, Clifton’da oturduğum evin kulanmadığım 2 odası kiralıktır. Bay, bayan farketmez… Gaz ve elektrik bana ait.
Seri İlanlar Kazandırır!
TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları
Bayan Eleman Aranıyor
718 213 8652 numaralı telefondan Murat Bey’den randevu alarak görüşmeye gelebilirsiniz.
Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236
SATILIK ROUTE
ELEMAN ARANIYOR
Başvurularınızı cem@cibovita.com adresine gönderebilirsiniz.
$50
İlgilenenler 1-845-616-2095 numaralı telefondan Buğra bey ile görüşebilirler.
East Rutherford, NJ’de 1+1 kiralık daire
POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...
Queens, New York Kargo firmasında çalışacak; çalışma izni olan full time/part time personel aranıyor.
Upstate New York’ta kirası çok uygun ve 7 senelik Lease’i olan Türk Restaurant’i, Türkiye’ye dönüş sebebi ile satılıktır. Yıllık cirosu çok yüksektir.
GAZETESİ
Ciddi düşünen yatırımcıların Ahmet Bey ile görüşmesi rica olunur.
Telefon: 862 200 8070
Telefon: 862 222 0003
Çocuk Bakıcısı Arıyoruz 2 yaşındaki kızımıza bakacak, hafif ev işleri ve yemek konusunda yardımcı olabilecek, kötü alışkanlıkları olmayan, 40 ile 50 yaş arası yatılı bir bayan arıyoruz. Evimiz, kalacak bayan için uygun olup kendisine ait oda, tuvalet ve banyosu olacaktır. Evimizde internet, televizyon ve telefon servislerimiz mevcuttur. İlgilenenler 973 769 8766’dan ulaşabilirler. Morris County, New Jersey
Devren kiralık studyo daire Yılbaşında Türkiye’ye kesin dönüş yapacağımdan evimi tüm eşyaları ile devretmek istiyorum. Mecbur olmasam evimi burakmak istemem. Çok nezih bir bölge, temiz güvenli, Kings Highway’e, Sheepshead Bay’e, Türk restaurantları ve marketlerine yakın. Tren iki blok uzaklıkta. Cadde üzeri, birinci kat, harika bir yer (stüdyo) iki kişi de kalabilir. designernewyork@hotmail.com ya da 347 444 99 63 numaralı telefondan bilgi alabilirsiniz.
GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218
T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres
+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986
T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232
T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr
T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068
T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476
T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033
TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres
+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008
T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne
HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com
ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi
911
(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678
DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000
ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu
GEREKLİ TELEFON NUMARALARI
(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886
Spor
29 Ocak 2014 Çarşamba
Galatasaray ve Fenerbahçe ZENGİNLER KULÜBÜ’NDE
Dünyaca ünlü mali danışmanlık şirketi Deloitte’un hazırladığı dünyanın en zengin kulüpleri listesinde bu sene ilk kez iki Türk kulübü birden yer aldı NEW YORK - POSTA212
D
eloitte, 2013 yılında kulüplerin elde ettiği gelirleri değerlendirerek Galatasaray’ı 16.; Fenerbahçe’yi de 18. sıraya yerleştirdi. Galatasaray, geçen yıl listenin 19. sırasında yer almıştı; Fenerbahçe ise dört yıl sonra yeniden listeye döndü.
ZİRVE DEĞİŞMEDİ Kulüplerin 2012-2013 gelirleri esas alınarak hazırlanan listenin zirvesinde ise Real Madrid yer aldı. Yıllık cirosu yaklaşık 520 milyon Euro olarak hesaplanan Real Madrid’i Barcelona ve Bayern Münih izlerken, Fransa şampiyonu Paris Saint Germain beşinci sırada. İngiliz devi Manchester United ise, ilk kez ilk üç büyük kulüp listesinin dışında kaldı. Manchester ekibininin gelirlerinde ise artış var. Deloitte’nin hesaplamalarına göre, United gelirlerini 395 milyon Euro’dan 424 milyon Euro civarına çıkarttı. 20 KULÜP 5,5 MİLYAR EURO GELİR Rapora göre, dünyanın en zengin kulüpleri listesinde yer alan ilk 20 kulübün toplam geliri ise geçen yıl yüzde 8 artarak 5 milyar 400 milyon Euro’nun üzerine çıktı. Hesaplamalar gelir üzerinden yapılıyor, kulüplerin borçları dikkate alınmıyor. İNGİLİZLER ZİRVEDE Listede en fazla sayıda İngiliz kulüpleri yer alırken, Manchester City (6), Chelsea (7), Arsenal (8), Liverpool (12) ve Tottenham (14) sıralarda kendilerine yer buldular. İlk 20’de ise sadece 4 İtalyan kulübü yer aldı; bu takımlar ise Juventus, Milan, Inter ve Roma.
Listede bir kez daha ‘5 Dev Lig’ (İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya) hakimiyeti bulunurken, uzun süre sonra ilk kez bu liglerin dışında bir lig iki takımla birlikte listeye giriş yaptı. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kremanın en üst tabakasında yer aldığı listede Türkiye böylece iki kulüple temsil edilmiş oldu. Galatasaray’ın yeni stadı Türk Telekom Arena’nın gelir yaratan yapısının yanısıra futbol takımının Şampiyonlar Ligi’nde tur atlaması gelir listesindeki, yükselişin en önemli nedeni. Hem Galatasaray’ın hem de Fenerbahçe’nin sosyal medyada oldukça etkili kulüpler. İki temsilcimiz özellikle Twitter’de dünyada takipçi sayıları en yüksek kulüpler arasında olması pazarlama açısından ciddi bir potansiyel olarak değerlendiriyor.
lübe toplam 69 milyon Euro’nun üzerinde para girdisi oldu. Sponsorluk anlaşmaları ve forma reklamlarının yanısıra Galatasaray ürünlerinin satış mağazalarının sayısındaki artış da kulübün ciddi gelir kaynakları arasında. Galatasaray’ın maç günü geliri geçen yıl 35 milyon 400 bin Euro olarak gerçekleşti. Deloitte’a göre, sarı-kırmızılıların ‘Para Ligi’nde yer almaya devam edebilmesi için Şampiyonlar Ligi’nde başarısını sürekli kılması şart. Fenerbahçe ise, Para Ligi’ne 2009’dan bu yana ilk kez dönüş yaptı. Deloitte’a göre, bunda kulübün geçen sene Avrupa Ligi’nde finalin eşiğine kadar gelen başarılı Avrupa macerasının ciddi katkısı var. 55 milyon Euro’yu aşan ticari geliri olan sarı-lacivertlilerin UEFA turnuvalarından parına düşen 13 milyon 300 bin Euro
civarında oldu. Fenerbahçe’nin hem stadyumu Şükrü Saracoğlu için hem de forması için güçlü sponsorluk anlaşmaları var.
UEFA’DAN MEN BÜYÜK HANDİKAP Fenerbahçe’nin listede kalması yolunda en önemli handikapı ise şike iddiaları nedeniyle UEFA’dan aldığı ceza yüzünden önümüzdeki sene de Avrupa kupalarına katılamayacak olması. Şu an için gözüken tabloda; 2000 yılından bu yana ekonomik sorunlarla mücadele eden Galatasaray’ın listede kendine kalıcı bir yer edindiği görülmekte. Listeye 2009 senesinde giren ve bunu gerçekleştiren ilk Türk takımı olan Fenerbahçe’nin Avrupa’dan uzak kaldığı her sene listede kalmasına büyük bir darbe vuracage benziyor.
PARA LİGİ (milyon Euro) • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
1. Real Madrid (İspanya) 519 2. Barcelona (İspanya) 483 3. Bayern Münih (Almanya) 431 4. Manchester United (İngiltere) 424 5. Paris St Germain (Fransa) 399 6. Manchester City (İngiltere) 316 7. Chelsea (İngiltere) 303 8. Arsenal (İngiltere) 284 9. Juventus (İtalya) 272 10. AC Milan (Italya) 264 11. B. Dortmund (Almanya) 256 12. Liverpool (İngiltere) 241 13. Schalke 04 (Almanya) 198 14. Tottenham (İngiltere) 172 15. İnter Milan (Italya) 169 16. Galatasaray (Türkiye) 157 17. Hamburg SV (Almanya) 135 18. Fenerbahçe (Türkiye) 126 19. Roma (İtalya) 124 • 20. Atletico Madrid (İspanya) 120
AVRUPA’DA BAŞARI KİLİT Galatasaray, 2013 yılındaki gelirlerinin %20’sinden fazlasını; 24 milyon 800 bin Euro ile Şampiyonlar Ligi’nde UEFA’nın yayın gelirlerinden elde etti.
Sarı-kırmızılıların sahadaki başarısı ise, ticari faaliyet gelirlerinde de ciddi bir artış yaratırken, bu faaliyetlerinde ku-
Euroleague'de yine üçte üç! NEW YORK - POSTA212
B
asketbol Euroleague Top 16 turunda ilk 3 maçlarını yitiren Türk takımları, 4. hafta sonunda galibiyet hasretine son verdi. E Grubu'nda yer alan Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes ile F Grubu'nda Galatasaray Liv Hospital, ilk 3 maçta aldıkları mağlubiyetin ardından 4. haftada rakiplerine üstünlük kurmayı başardı. Turkish Airlines Eurolig E Grubu'nda Fenerbahçe Ülker, 3 hafta sonunda lider durumda bulunan Yunan ekibi Panathi-
naikos'u evinde 77-72 mağlup etmeyi başardı. Bu sonuçla rakibine ilk yenilgisini tattıran sarı-lacivertli ekip, ilk galibiyetine ulaştı. Haftanın en ilginç maçlarından biri Anadolu Efes ile EA7 Emporio Armani arasında oynandı. Mücadelenin bitimine 2 saniye kala 60-58 geride olan lacivert-beyazlı takım, Zoran Planınic'in kendi potasının bulunduğu bölümden attığı 3 sayılık basketle İtalyan rakibini İstanbul'da 61-60 mağlup etti. Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes'in, aldıkları galibiyete rağmen sıralamadaki yerleri
değişmedi. Sarı-lacivertli ekip 7. sırada kalırken, lacivert-beyazlı takım ise yine son sırada yer aldı. F Grubu'ndaki tek temsilcimiz Galatasaray Liv Hospital ise deplasmanda Bayern Münich'i 72-66 mağlup ederek ilk galibiyini almış oldu.
Avustralya Açık 2014’te zafere uzanan isim, Rafael Nadal’ı dört setlik dramatik bir maç sonunda deviren Stanışlas Wawrinka oldu. (NEW YORK-POSTA212) Finalde dünyanın 1 numarası Rafael Nadal ile karşılaşan Wawrinka mücadeleyi 6-3, 6-2, 3-6, 6-3’lük setlerle kazanırken Avustralya Açık'ta 2014 yılının şampiyonu oldu. Maça müthiş başlayan Wawrinka henüz ikinci oyunda servis kırarak yakaladığı avantajı set sonuna kadar sürdürmeyi başardı ve finali bir sürprizle açmamızı sağladı. İkinci sette yaptığı bir vuruş sırasında belinden sakatlık geçiren Nadal için önce korta doktor geldi. Daha sonra sağlık molası alan İspanyol raket soyunma odasına gitti. Bu sırada Wawrinka ile hakem Carlos Ramos arasında bir tartışma yaşandı. Wawrinka, Nadal’ın içeri gidişinin nedenini öğrenmek isterken, Ramos bunu söyleyemeyeceğini belirtince tartışma uzadı.
SEYİRCİDEN TEPKİ GÖRDÜ Yedi dakikalık aradan sonra korta dönen Nadal bazı seyircilerden tepki gördü. Kortta hareket etmekte oldukça zorlanan Nadal, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadığı bu seti de 6-2 kaybetti. Aralarda gördüğü tedavilerle toparlanan Nadal çok iyi başladığı üçüncü seti kazanarak maça tutundu. Dördüncü setin son bölümünde üst üste servisler kırılırken, maç için servis attığı oyunu sıfıra karşı kazanan Wawrinka kariyerinin ilk Grand Slam şampiyonluğuna ulaştı. Wawrinka aynı zamanda hem 1, hem 2 numaralı seribaşıları yenerek Grand Slam şampiyonu olan ilk oyuncu oldu. Öte yandan İsviçreli Wawrinka efsane isim Roger Federer'i dünya sıralamasına geçen ilk İsviçreli unvanını da kazanmış oldu. Avustralya Açık kadınlar finalinde Dominika Cibulkova'yı 7-6 ve 6-0'lik setlerle mağlup eden Li Na, 2011 Roland Garros'un ardından ikinci Grand Slam şampiyonluğuna ulaşmış oldu.
Türk sporcular Soçi'ye hazır (MOSKOVA-POSTA212) 7 Şubat’ta Rusya’nın Soçi şehrinde açılacak olan XXİİ. Kış Olimpiyat Oyunları için geri sayım başladı. Olimpiyat'a katılacak Türk sporcular da hazır durumda. Kış Olimpiyatları tarihinin en uzun ve kapsamlı olimpiyat meşalesi koşusu 5 Şubat’ta Olimpiyat başkentine ulaşacak. Bu tarihe doğru Soçi’ye Olimpiyat katılımcılarının gelmesi de bekleniyor. Şu an ise dünyanın dört bir köşesinde ülkelerini Soçi’de temsil edecek milli takımlarda hazırlıklar tamamlanıyor.
E Grubu’nda diğer sonuçlar Barcelona - Unicaja Malaga: Laboral Kutxa - Olympiakos:
Şampiyon Wawrinka!
83-79 70-89
F Grubu’nda diğer sonuçlar Lokomotiv Kuban- Zalgırış Kaunas: 80-75 Maccabi Tel Aviv-KK Partizan: 88-67 CSKA Moskova-Real Madrid: 85-71
6 SPORCUMUZ VAR
TRT buz pateni yayını için kararını verdi (ANKARA-POSTA212) TRT Soçi 2014’teki buz pateni müsabakalarının yayını için kararını verdi. Soçi'de düzenlenecek 22. Kış Olimpiyatları’ndaki yer alan kadınlar buz pateni yarışlarını "kıyafet hassasiyeti" gerekçesiyle yayınlamayacağı iddia edilmiş ve bu haber büyük yankı uyandırmıştı. TRT, bugün ise buz pateni yarışlarını yayınlama kararı aldı. TRT'den konuyla alakalı; "Yayınlayıp yayınlamama tereddüdü kıyafetten değil; firma ile süren pazarlıktan kaynaklandı. Fiyatı yüksek bul-
duğumuz için pazarlık yaptık ama onlar bugüne kadar bir devlet kurumu olan TRT'nin pazarlık yapmasına alışkın değillerdi. Önce şaşırdılar ama sonra fiyatta anlaşma sağladık. Yaklaşık yüzde 20'lik bir indirim aldık ve tüm buz pateni yarışlarını yayınlama anlaşması sağladık" açıklaması geldi. KIYAFET HASSASİYETİ OLSA YÜZME VE VOLEYBOLU YAYINLAMAZDIK" Yetkililer, yarışların TRT-3 üzerinden yayınlanacağını belirtirken, kıyafet hassasiyeti olmadığının altını bir kez daha çizdiler. "Eğer böyle olsaydı yüzme ve voleybol müsabakalarını da yayınlamazdık.
İstanbul'da düzenlenen Dünya Kadınlar Tenis Şampiyonasını da yayınlamazdık" dediler. Türkiye adına buz pateninde Alışa Agafonova ve Alper Uçar da Olimpiyatlarda yer alacak.
Türkiye’den 6 sporcunun 3 dalda katılma hakkı kazandığı Kış Olimpiyat Oyunları için tüm hazırlıklar tamam. İki sporcumuz buz pateninde çiftler kategorisinde yarışacak. Bunlar Alper Uçar ve Alışa Agafonova. Moskova’da hazırlıklarını sürdüren ikili yarışma gününden önce Soci’ye geçecekler. Alp disiplininde de iki sporcuyla temsil edilecek Türkiye son olarak iki atletle de kayaklı koşu dalında mücadele verecekler.
SOÇİ’Yİ 3 MİLYAR KİŞİ İZLEYECEK (MOSKOVA-POSTA212) Rusya Federasyonu Başkanı Dmitri Medvedev, Soçi 2014’ün 3 milyar kişiye ulaşacağını söyledi. 7 Şubat’ta başlayacak Soçi 2014 Kış Olimpiyat Oyunları öncesinde Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev, CNN’e bir demeç verdi. Şu ana kadar organizsayonda 1 milyon 2 bin bilet satıldığını belirten Medvedev, dünya çapında ise 3 milyar kişinin izleyeceğini söyledi. Medvedev, Soçi’deki güvenlik tehdidinin diğer Olimpiyatlara göre daha fazla olmadığını savunarak, Rusya ve ABD istihbarat birimlerinin bu konuda işbirliği yaptığını da sözlerine ekledi. 7-24 Şubat tarihleri arasında 22. kez düzenlecek olan Kış Olimpiyat Oyunları’nda 80’e yakın ülke yarışacak.
Emlak
29 Ocak 2014 Çarşamba
Türkler emlak pazarında doğru yönlendirilmeli Z Realty Group gayrimenkul danışmanı ve Global Citrus Realty’nin ortağı Ahmet Dağıstanlı, ABD’de gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenlerin merak ettiği soruları POSTA212 okurları için yanıtladı
N
NEW JERSEY –POSTA 212
ew Jersey merkezli Z Realty Group’ta gayrimenkul danışmanı ve Manhattan ağırlıklı çalışan Global Citrus Realty şirketinin yönetici ortağı Ahmet Dağıstanlı ABD’de gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenlerin merak ettiği soruları yanıtladı. Dağıstanlı, Türkiye’deki yatırımcının emlak pazarına olan ilgisinin doğru bir şekilde yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. ■ POSTA212 okuyucuları için kendinizi tanıtabilir misiniz? Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi Otel Yöneticiliği bölümünden mezun oldum. 1997 senesinde lotaryadan çıkan Green Card vesilesi ile ABD’ye yerleştim. Times Square’de bulunan Marriott Marquis’de otelin nöbetçi müdürü olarak dört sene kadar çalıştım. 2001 senesindeki ikiz kulelere yapılan saldırı sonrasında aldığım bir teklif ertesinde bırakma kararı aldım ve HSBC bankasında gayrimenkul kredisi yani mortgage departmanında gayrimenkul sektörü ile ilgili ilk işime başladım. 2007-2008 krizi öncesinde gayrimenkul piyasasındaki aşırı talep, mortgage piyasasını da direk olarak etkilediğinden çok yoğun bir 6 sene geçirdim. Bu süre içerisinde, sırası ile HSBC, Countrywide, Bank of America gibi büyük bankalarda çalıştım. 2008 yılına kadar yoğun bir şekilde mesken türündeki ev satışları ile ilgili derin ve detaylı tecrübeler edindim. 2008 yılından itibaren değişen piyasa koşulları ile beraber, bir kulvar değişikliği yapılması zorunlu hale gelmişti. Gayrimenkulun satışı için gerekli olan lisanlarımı New York ve New Jersey eyaletleri için edindim ve kriz dönemine hazır oldum. Kriz dönemi içinde mesken turu gayrimenkullerde problemin ciddi boyutlarda olacağını öngörerek, işin ticari gayrimenkul tarafına ilgi gösterdim. O dönem itibarı ile bu sektörde faaliyetlerime devam ettim. ■ ABD’de ev alma süreci nasıl işliyor? Satın alma sürecinin ilk etabı, istenilen tipte bir evin genelde bir emlakçı yardımı ile bulunması, pazarlıkların yapılması ve anlaşılan fiyat üzerinden bir kontrata aksettirilmesi ile başlar. Yazılı kontrat alıcı satıcı ve temsilcileri olan emlakçılar tarafından imzalandıktan sonra, kendilerini hukuken temsil edecek avukatların önüne gider. Avukatlar, genelde üç işi günü sürecek yazışmaları başlatır ve her iki tarafı da koruyacak şekilde, emlakçı tarafından hazırlanan bu anlaşmayı daha hukuki bir boyuta taşırlar. Avukatların görüşmeleri tamamlandığı andan itibaren, anlaşma bağlayıcı bir hal alır ve maddeleri ile anlaşmanın sınırları net bir şekilde çizilir. Bu aşamadan itibaren, alıcının sorumlulukları arasında, evin teknik teftişinin yapılması ilk önemli işlemdir. Lisanslı kişiler tarafından yapılacak bu teftiş bir rapor haline getirilip alıcıya verilir. Bu rapora dayana-
rak, evin eksiklerinin tamamlanması satıcıdan talep edilir. Ayrıca rapora dayanılarak, anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi, yani yeni bir pazarlık imkanı doğabilir veya anlaşmanın iptaline bile gidebilecek şartlar oluşabilir. Teknik teftiş işlemleri devam ederken, alıcının diğer bir girişimi, mortgage ile evi satın alacak ise, bankaya başvuruyu yapmaktır. Bu aşamada banka devreye
girer ve potansiyel alıcının alım gücünü tespit etmekle beraber, alınacak evin değerini belirleyecek değerleme raporunun da siparişini verir. Evin değerini belirleyen raporun en az satış rakamını gösterecek şekilde sonuçlanması gerekir. Aksi takdirde, yeni bir pazarlık konusu tarafların önüne gelecektir. Bu işlemler devam ederken, avukatın ofisi de emlağın tapu ve sahiplilik işlemleri ile ilgili araştırmalarını devam ettirir ve Title insurance denilen ve tapunun geçmişteki olası herhangi bir problemini de içerecek şekilde sigortalanacağı poliçeyi hazırlar. Bu işlemler ortalama iki ay kadar sürer ve sonunda kapanış günü gelir. Kapanış gününde bu anlaşmaya dahil olan kişi ve kurumlar bir araya gelir ve mortgage senedi dahil alım satım işlemini sonuçlandıracak çok miktarda döküman imzalanır. ■ Ev almak isteyen fakat yeteri derecede kredi oluşturamayanlar ne yapmalı? Öncelikle kredi geçmişinin oluşmasının tamamen zamana bağımlı olduğunu söylememiz lazım. Ayrıca, ev satın alırken kredi geçmişinin oluşmadığını düşünmek çok sıklıkla yapılan bir hatadır. Zira bankaların ellerinde alternatif kredi olarak kullanılabilecek kriterler vardır. Örneğin 12 aylık düzenli telefon ödemelerinizi gösteren ekstre, elektrik ve tabii gaz ödemeleri. Kirada oturuyorsanız, mal sahibinden alınacak ve kira ödemelerinin zamanında yapıldığını gösteren bir mektup bile kredi geçmişi yerine kullanılabilir. Bu sektörde çalışan emlak danışmanları ile bir araya gelindiğinde, ilk soru bir banka temsilcisi ile görüşülüp görüşülmediğidir. Ev arayışına başlamadan evvel bir mortgage aracısı ile görüşülüp, ön onay denilen değerlendirilmenin yaptırılması mutlaka gereklidir. ABD’de en kolay kredi geçmişi oluşturma yolu taksitle alınacak bir
Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
araçla başlayabilir. Bunun yanında, Home Depot, Macy’s gibi büyük mağazaların satış esnasında önerecekleri limitleri çok düşük olan kredi kartları da, kredi geçmişi için kolay bir başlangıçtır. ■ Gayrimenkulun niçin sağlam bir yatırım olduğunu açıklayabilir misiniz? Tarih göstermiştir ki, gayrimenkul en garantili yatırım aracıdır. ABD’nin gelişmiş şehirleri ve yakınlarında yeni inşa edilen mesken sayısı limitlidir. Göç alan bir ülke olarak genelinde mesken ve diğer gayrimenkullere olan talep hiç bir zaman bitmeyecektir. Ancak ki, bu gayrimenkullerin fiyatları finansal piyasaların hareketleri doğrultusunda çeşitli krizlerin arasından geçer. Bu krizlerin bir devir olduğunu düşünürsek ki, ABD piyasaları için bu rakam her beş senede birdir. Enflasyonun etkisini de içine alan bu hareketler zaman içerisinde fiyatları mutlaka yukarıya çıkartır. Bir meskeni alırken, zamanlaması, lokasyonu ve fırsatların değerlendirilmesi çok önemlidir. Bazı alıcılar için bundan evvel krize neden olan mortgage yani mesken kredisi aslında çok önemli bir enstrümandır. Doğru kullanıldığı takdirde, finansman kişilere maddi olarak çok fayda sağlar. Kiralamak yerine, kira öder gibi ev sahibi olmak mantığı doğrudur. Bunun yanında mesken finansmanı kullanmanın fark edilemeyen veya gözden kaçan önemli bir avantajı da, maaşla çalışanlar için elde edilen vergi indirimi imkanıdır. Bu imkan rakamla ifade edildiğinde, ödemelerde yıl sonunda ciddi bir toplamın ortaya çıktığı görülecektir. Bu rakamı tespit etmek için basit matematik işlemleri yapmak yeterlidir. Farkı tespit etmek için en doğru adres, muhasebecilerdir. ■ Gayrimenkul yatırımının en yoğun olduğu şehirler hangileri? ABD şu an itibarı ile en fazla yabancı yatırımını alan ülkelerden biridir. Bunun en başlıca nedenlerinden biri, kiracı-mal sahibi kanunlarının çok iyi çalışmasından ve kanuni garantiler doğrultusunda yabancı yatırımcının edindiği güven duygusudur. Başta Manhattan olmak üzere, bütün metropol şehirler yatırımcıyı çekmektedirler. Londra, Roma, Tokyo, Hong Kong gibi popüler şehirlerdeki ortalama metrekare fiyatlarına oranla ABD’deki fiyatlar halen düşük bulunmakta ve fiyatların önümüzdeki dönemlerde artış göstereceği düşünülmektedir. Metropollerin yanında, daha suburban diye adlandırılan ve kendi içinde cemiyet-
S www.emlaksohbetleri.com
işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com
■ ABD’de hangi şehir ve bölgeler şu an gelecek vaad edenler olarak görülüyor? ABD’deki en vaad eden bölgeleri tespit edebilmek için bir miktar internet üzerinde araştırma yapıp ders çalışmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Zira, her yıl şehirlerin fiyat performansları değişiklik göstermekle beraber, genelde bazı metropoller bütün indekslerde her dönem listelerin başında yer almaktadır. Bu metropoller Manhattan, Boston, Washington DC ve San Francisco gibi şehirlerdir. Bunun yanında diğer şehirlerin ve semtlerin performanslarını görebilmek için, benim sıklıkla başvurduğum kaynağın linki, okuyucularla paylaşmak isterim. http://www.spindices.com/index-family/ real-estate/sp-case-shiller Case Schiller indeksi ülkedeki tüm gayrimenkulle ilgili çalışmalar yapan kuruluşların faydalandığı bir kaynaktır. Case Schiller önümüzdeki 3-4 yılda gayrimenkul fiyatlarının düzenli olarak ülke genelinde yıllık yüzde 5 olarak artacağını tahmin etmektedir. Daha sonrası için kısa süreli bir resesyon ve sonrasında tekrar fiyat istikrarının devam edeceğini raporlarına yansıtmıştır. ■ Bu piyasada Türklerin başarılı ve girişken olduğunu düşünüyor musunuz? Bu soru galiba benim için cevabı en önemli olanı. Zira, bu sorunun cevabını ben uzun zamandır düşünmekteyim. Neden Türkler bu ülkede gerektiği kadar sermayeleşememiş ve cemiyet olarak bu sermayeleşme doğrultusunda daha kuvvetli bir pozisyon alamamışlardır? Mesleğim doğrultusunda bu konuda tabii ki istisnai kişilerle tanıştım. Ancak ki, bu kişilerin sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Türk cemiyetindeki öncülerin, liderlerin gayrimenkul yatırımları konusunda insanlarımıza daha fazla bilgi vermek amacı ile toplantılar ve seminerler düzenlemesi gerekmektedir. Bu piyasa hakkında bilgilerin paylaşılabileceği faaliyetlerin çok daha sıkça düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Sırf ülkede yaşayan Türk Amerikalar’ın yanında Türkiye’deki yatırımcının da bu pazara ilgisinin doğru bir şekilde yönlendirilmesi gerekir. ABD gayrimenkul pastasından Türk yatırımcının daha fazla pay alması için iletişimin kaliteli hale getirilmesi, cemiyete sadece faiz almanın yanında Türk insanının inşaat konularındaki kabiliyetini ispatlaması açısından, hatta daha fazla Türk inşaat ürününün ABD pazarına tanıtılması açısından da bir katma değer yaratacaktır.
Kartal Residence Eagle’da 155 BİN LİRAYA DAİRE (İSTANBUL –POSTA 212)
emlak sohbetleri
leşmiş grupları barındıran semtlerdeki fiyatların daha istikrarlı bir şekilde artacağı tahmin edilmektedir. Bu semtlerdeki mesken fiyatların artışlarının düzenli olarak artması, mortgage faiz oranlarına bağımlı olacaktır. Düşük faiz politikaları devam ettiği sürece, bu fiyat artışlarının gerçekleşeceğini öngörmek gerekir.
elimoğlu Grup tarafından İstanbul Kartal’da projelendirilen Residence Eagle projesinin lansmanı yapıldı. 20 MİLYON LİRALIK YATIRIM 17 bin 365 metrekare inşaat alanına sahip proje 134 konut ve 10 ticari üniteden oluşuyor. 4 bin 193 metrekare arsa üzerinde yükselen Residence Eagle’ın 2 bin 700 metrekaresi peyzaja ayrıldı. Kartal'ın merkezinde konumlandırılan Residence Eagle, ulaşım açısından avantajlı bir noktada yer alıyor. 2014'ün sonunda Marmaray'ın devamı niteliğinde oluşturulacak Ayrı-
lık Çeşme - Pendik hattı istasyonuna 2 dakika mesafede konumlanan proje, Sabiha Gökçen Havaalanı'na 10 dakika mesafede bulunuyor. Kartal'ın merkezinde inşasına devam edilen Residence Eagle'da her ihtiyaca yanıt verecek şekilde tasarlanan daire seçenekleri sunuluyor. Büyüklükleri 52 ile 130 metrekare arasında değişen daireler; stüdyo, 1+1, 2+1 ve 3+1 tiplerinde oluşturuluyor. Residence Eagle, lansman dönemine özel ayrıcalıklarla 155 bin TL'den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu. 120 aya kadar uygun faiz oranlarıyla konut kredisi kullanılan projede, alternatif ödeme planları da bulunuyor. İnşa çalışmalarının devam ettiği projede teslimler ise Haziran 2015'te yapılacak.
55 milyon dolara at çiftliği NEW YORK –POSTA 212 Connecticut eyaletinin Ridgefield kasabasında bulunan yaklaşık 100 dönüm genişliğindeki bir at çiftliği 55 milyon dolara satışa çıkarıldı. Atların son derece lüks bir hayat yaşadığı çiftlikte; üç ev, bir havuz, bir tenis kortu ve iki ahır bulunuyor. Ana evde 8 yatak odası, bir medya odası, şarap mahzeni, yedi araba garajı ve bir golf simülatörü var. Görkemli çiftlikte ulaşım kolaylığı sağlamak için, golf odasındaki rafların arkasında bulunan gizli bir merdiven ile ana yatak odasına ulaşılabiliyorsunuz. Ayrıca, ana yatak odasının penceresinden geçen şelale de görenleri büyülüyor.
Greenist haziranda TESLİM EDİLİYOR (İSTANBUL –POSTA 212) İstanbul Bahçelievler Basın Ekspres aksında, 20 dönüm arazi üzerine kurulu, 174 daireden oluşan Greenist konutlarında yaşam Haziran ayında başlıyor. 1+1, 2+1, 3+1, 4+1, 4,5+1 ve 5+1 dairelerin yer aldığı projede, her dairenin kendine has bir balkonu, terası veya kat bahçesi bulunuyor. 1300 m2’si açık, 1500 m2’si kapalı toplamda 2800 m2 sosyal alana sahip Greenist’te çok amaçlı spor sahası, oyun parkları, bisiklet parkuru, açık ve kapalı yüzme havuzu, özel çocuk kulübü, hobi odaları, fitness salonu, pilates ve yoga odaları, sauna, buhar ve masaj odaları, duş ve soyunma odaları, oyun salonu, kafe ve restoran ve vitamin bar yer alıyor.
ODA SAYISI KADAR OTOPARK ALANI Greenist, İstanbul’un en büyük problemi olan otopark sorununu da kökten çözüyor. 1+1’lere tek, 2+1’lere iki, 3+1’lere üç, 4+1’lere dört araçlık kapalı otopark imkanı sunmasının yanı sıra; misafir araç bölmesi ile de Greenist’teki yakınlarını ziyaret edecek kişilere rahatlık sağlıyor. Özellikle çocuklar düşünülerek büyük bir titizlikle hazırlanan gerek sosyal alanların gerekse araç otopark yolunun yanı sıra; okul servislerini bekleme alanlarının araç trafiğinden bağımsız bir yerde konumlandırılması ve Greenist bünyesinde hiçbir ticari alanın yer almaması çocuklara ekstra bir güvenlik sağlarken, ailelere de maksimum güven ve huzur getiriyor.
Food & Dining
BAHARATLARLA SİHİRLİ OYUNLAR Binlerce yıl insanlar yiyecekleri aynı zamanda bir ilaç olarak görmüşler. Çeşitli bitki, yağ, baharat karışımları ile kendi ilaçlarını üretip şifa aramışlar NEW YORK - POSTA212
Dilara Erbay
om y@gmail.c dilaraerba
nışmadı bile. Zerdeçali bolca kullanmanın en pratik yolu, en popüler çorbalarımızdan ezo gelinin hint versiyonu, yani “dal”.
Bu hafta baharatların mucizevi etkilerinden bahsedeceğiz. Eğer bu malzemeleri doğru kullanmayı bilirsek bağışıklık sistemimizi yükseltip TARİF: hastalıklarla mücadele edeNane hariç, bahahatlabiliriz. Geçen hafta New Jerrı kuru bir tavada kavurun. sey’de kanser bilinçlendirme Dört dakika kadar sonra güseminerine katılıp, kanzel kokular çıkınca naneyi serden hangi yiyede ekleyip, baharatlaceklerle korunarı iyice dövün ya da bilceğimizden baharat öğütme bahsettik. makinesinde Yapılan inceltin, daha araştırmasonra tüm mallara göre zemeyi blenbolça zerder’dan geçirin. deçal kullaTemiz bir kavanılan Hindisnoza alın, üzetan’da kansere rini zeytinyaHARİSSA MALZEMELER: yakalanma ğı ile örterek 3 çorba kaşığı acı biber salçası buzdolabınoranının çok ½ çay kaşığı çörekotu düşük. Oysa, da 3 hafta ka¼ çay kaşığı kimyon Osmanlı mutdar muhafaza ¼ çay kaşığı kişniş fağında ve edebilirsiniz. 1 çay kaşığı kuru nane koca karı ilaçTabasco acı 3 çorba kaşığı zeytinyağ larında sıkça sos yerine evi1.5 çay kaşığı deniz tuzu kullanılan zernizde kendi el 5 diş sarımsak deçella yeni emeğiniz acı 1 limon suyu nesil pek tasosunuz hazır.
HİNT USULÜ EZO GELİN: DAL TARİFİ: MALZEMELER Çukur bir 1 kaşık sade yağ (gee) ya da tereyağ veya zeytinyağ tencerede yağ 2 diş sarımsak (ince ince kıyılmış) ısındıktan 1 büyük baş soğan (küp küp kesilmiş) sonra soğan, 1 parmak zencefil (ince ince kıyın) sarımsak ve 4 bardak sebze suyu zencefili, renk1 bardak kırmızı mercimek (yıkayıp süzün) leri dönene 1 çay kaşığı kimyon kadar çeviri1 çay kaşığı kişniş riz, salçayı ek1 çay kaşığı zerdeçal leriz, bir iki tur ¼ çay kaşığı acı biber ya da cayenne pepper karıştırdıktan 2 kaşık domates salçası sonra sebze Bir kaç dal taze kişniş kıyılmış suyunu, mercimeği, tuzu çektiririz. Koyu bir ezo gelin kıvave baharatları mında servis edilir, üzerine taze ekleriz. Kaynadıktan sonra kısık kişniş pek yakışır. ateşe alırız, yarım saat, 45 dakika
29 Ocak 2014 Çarşamba
KIŞ SEZONUNUN EN YENİ MEKANLARI
Yeni yılın ilk ayında yeni restoranlar, barlar sahneye çıkıyor. Bu hafta açılan Vino Valentiono, Bunna Café ve Bar Bordeaux üç yeni mekanı sizler için değerlendirdik VINO VALENTINO
BAR BOURDAUX
Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli kültürleri barındıran kültürel mirasını hareket noktası alan, şarap ağırlıklı mekan Upper West Side ‘da sahneye çıkıyor. Gösterişli avizelerin aydınlattığı beyaz mermerden yapılmış bar ahşap şarap varilleri üzerinde yükseliyor. İsrail’den İtalya’ya Akdeniz havzasının kültürel zenginliği 45 çeşit şarapla yansıtılıyor. Ricotta peyniri ve narla süslenmiş kızartılmış patlıcan, feta peyniriyle doldurulmuş bureka’lar ve roka ve lime suyuyla soslanmış kuzu gibi atıştırmalar da şaraplara eşlik ediyor. 210 W 94th St, Amsterdam Ave ve Brodway Ave arasında. (347295 2227)
New York’un yeni açılan Fransız barlarından Bar Bourdaux, Bourdeaux Wine Council ile ortaklaşa açılmış. Mekanın tasarımında ve menüsünde 8.000 şatosuyla ve şaraplarıyla ünlü Bourdeaux’ın havasına sadık kalınmış. 16 çeşit kırmızı, beyaz ve rose şarabı bardakta sipariş edebiliyorsunuz. Şişe olarak da 50 farklı tür şarabı deneme imkanınız var. Kaz ciğeri, acı baharatlarla hazırlanmışi yumurtalar, sosisle birlikte sunulan istiridye gibi atıştırmalıklar da çok lezzetli. 92 Madison Ave, 29 St (212-889 7100)
THE WAYFARER
Yeni açılan mekanlardan The Wayfarer, Quin Hotel’in lobisinin içinde yer alıyor. Mekan, deniz mahsulleri ızgara geleneğini canlandırmayı amaçlarken, bir kat inildiğinde 3.700 foot square’lik bir fine dining room sizi karşılıyor. Deniz mahsulleri ile ilgili her türlü fantezinin içine dalabilmek için bir kere denemeniz gereken bir deneyim. 101 W 57th St, Sixth Ave (212 691 0030)
YEMEK PİŞİRME DERSLERİ
(MICHIGAN-POSTA212) Michigan Türk Amerikan Cemiyeti (TASM), 25 Ocak tarihinde yemek pişirme dersleri düzenliyor. 25 Ocak Cumartesi günü 14:00 ile 17:00 saatleri arasında 514 Beybery Point, Grand Rapids MI adresinde yapılacak etkinliğe katılımın ücretsiz olduğu açıklandı.
PIERRE LOTİ PARK SLOPE’DA AÇILDI
AFOT’UN GELENEKSEL YEMEĞİ (WASHINGTON-POSTA212) Türkiye’nin Amerikalı Dostları (AFOT) Derneği, bu yılki Geleneksel Akşam Yemeği ve Açık Artırma programını Robert Koleji’nin 150. Kuruluş Yıldönümü onuruna gerçekleştireceğini duyurdu. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve eşinin ev sahipliğinde tertiplenecek programda Brown Üniversitesi’nden Prof. Ted Widmer “Dünya’nın Merkezi: Robert Koleji 150 Yaşında” konu başlıklı bir konuşma yapacak. 13 Şubat Perşembe günü saat 18:30’da T.C. Washington Büyükelçiliği Konutu’nda düzenleneceği açıklanan programa kayıt olmak isteyen kişilerin ewshelton@afot.us adresinden veya (202) 783-0483 nolu telefondan Elizabeth Shelton ile iletişime geçmeleri önerildi.
(NEW YORK-POSTA212) Dünyanın en fazla restoran bulunan şehri New York’ta, Türk işletmeler her geçen gün artıyor. Sadece Türk mutfağını değil İtalyan, Fransız gibi farklı ülkelerin mutfaklarını da tanıtan Türk girişimciler, farklı lezzetler ve yeni konseptlerle hizmet veriyor. Manhattan’ın dikkat çeken Türk şarap evi Pierre Loti, şimdi de kapılarını Park Slope’de (78 Fifth Ave) açtı. Chelsea, Midtown ve Union Square’da
üç tane şubesi bulunan Pierre Loti, menüsüyle adından söz ettirmeye devam edecek gibi görünüyor. Akdeniz mutfağının hakim olduğu menüde, sıcak ve soğuk başlangıçlar bulunuyor. İçki menüsünde ise 200 şarabın yanı sıra kokteyller var. Pierre Loti ayrıca, peynir çeşitlerinde de iddialı. Park Slope’nin İstanbul’a benzediğini söyleyen Pierre Loti’nin ortaklarından Orhan Çakır, bu bölgenin Pierre Loti’yi benimseyip seveceğinden emin.
Amerikalılar kısırı çok sevdi (MARYLAND-POSTA212) Maryland'de yaşayan Türk kadın girişimci Şükrüye Yıldırım, Amerikalılar'ı farklı Türk lezzetleriyle tanıştırmaya devam ediyor. Catering şirketi sahibi olan Şükrüye Yıldırım, her ay farklı bir Türk lezzetiyle Amerikalılar'ı tanıştırmayı planladığı etkinlik kapsamında ilk olarak gözlemeyi ikram ederek dikkatleri üzerine çekmişti. Bir sonraki etkinliğinde geleneksel Türk lezzetlerinden mantı ile Amerikalılar'ı buluşturacak olan Şükrüye Yıldırım, son olarak düzenlediği Türk Kahvesi ve Türk Çay Günü'nde bu kez farklı lezzetler ile Amerikalılar'ın karşısına çıktı.
HER AY FARKLI BİR LEZZET Türk kültürünü ve lezzetlerini Amerikalılar'a tanıştırmayı ve sevdirmeyi amaçladığını kaydeden Yıldırım, etkinlik kapsamında 70'e yakın kişiyi ağırladığını ifade etti. World Gym Lplata'da saat 6'da yapılan etkinlik sırasında misafirlere Türk kahvesi ve çayı eşliğinde baklava, kısır, revani, aşure, barbunya pi-
laki, su böreğinin ikram edildiğini ve çok beğenildiğini ifade eden Yıldırım, yoğun istek üzerine önümüzdeki günlerde etkinliğin tekrarlanacağını
söyledi. Yıldırım, etkinliğe yerel yönetici ve politikacıların yanı sıra ünlü plastik cerrah Hakkı Ayman ve çok sayıda konuğun katıldığını ifede etti.
Kültür Sanat & Etkinlikler
29 Ocak 2014 Çarşamba
BU HAFTANIN VİZYON FİLMLERİ Komedi, macera, aşk ve fantastik macera filmlerinden hoşlananlar için kaçırılmayacak bir hafta sizleri bekliyor
VİZYON
HALDU
NEW YORK’TA
N ARM
AĞAN
etkinlikleri
New York binbir türlü kültürel, sanatsal, eğlence etkinlikleriyle dolup taşan 24 saat uyumayan müthiş dinamik bir kent. Gidilecek, gezilecek, görülecek çok şey var
FLUSHING MEADOWS-CORONA PARK (PARK) Kentin en büyük ikinci parkının sembolü 1964 World Fair için tasarlanan dev çelik küre, Unisphere. Park’ta New York Hall of Science, Arthur Ashe Stadium ve Citi Field’da düzenlenen birinci sınıf kültürel ve sportif faaliyetlere katılabilirsniz. Aynı zamanda park içinde bir hayvanat bahçesi, barbekü alanı, buz pateni sahası, üzerinde tekne gezintisi yapabileceğiniz bir göl, hokey merkezi ve çocuklar için oyun alanları var. Adres: 111th St Van Wyck Expwy, Flushing, Queens www.nycgovparks.org/parks/fmcp/
LOOT THAT AWKWARD MOMENT Filmin afişindeki sloganın dediği gibi, kimi zaman en sıradan sandığınız şey aslında en karmaşık oluverir. Başrollerini Zac Efron, Miles Teller, Michael B. Jordan ve Imogen Poots paylaştığı romantik komedi filmi “That Awkward Moment” birbiriyle çok
iyi anlaşan üç arkadaşın, zaman içinde ilişkilerinin başka yönlere gittiğini farketmesi ve böyle durumlardaki kafa karışıklığındanmeydana gelen komediyi anlatıyor.
(TİYATRO) Jesse Berger tarafından yönetilen 1 saat 55 dakikalık oyun, 1965 yapımı Joe Orton’un tabuları yerle bir eden kara komedisini tekrar canlandırıyor. Oyunda bir banka soyguncusu, çaldığı paraları yeni ölmüş annesinin içinde olduğu tabuta saklar. Yönetmen Berger’in başarılı oyunculuk yönetimi ve iğneli diyaloglardan oluşan senaryo, bu keskin komediyi kaçırılmaması gereken bir tiyatro olayı haline getiriyor. Bilet fiyatları: 60–75 dolar Mekan: Lucille Lortel Theatre Adres: 121 Christopher St, West Village www.lortel.org
HAYDEN PLANETARIUM SPACE SHOW: DARK UNIVERSE
GÖSTERİM TARİHİ 31 OCAK
LABOR DAY
(MÜZE) American Museum of Natural History’nin en yeni sergisi, Hayden Planetarium, sizi astronomik bir serüvene çıkarıyor. Jupiter’in atmosferinden Edwin Hubble’in galaksileri ilk defa keşfettiği Kaliforniya’daki Mount Wilson Observatory’e uzanan bu büyüleyici yolculuk, evrenin genişlemesini arttıran karanlık enerjiler, uzayın bilinmezlikleri gibi konulara dalıyor, keşfe hazır olun. Bilet fiyatları: 27 $ (yetişkinler), 22 dolar (yaşlılar ve öğrenciler) 2-12 dolar (2-12 yaş çocuklar) bilet fiyatına, giriş ve uzay show’u dahil. Mekan: American Museum of Natural History Adres: Central Park West Upper West Side www.amnh.org
Labor Day, Jason Reitman tarafından yazılıp yönetilen, Kate Winslet ve Josh Brolin başrollü bir drama filmi ve sinemaseverlere doyurucu bir oyunculuk gösterisi sunuyor. Yalnızlığından dolayı depresyona giren Adele ve oğlu Henry, yaralı bir adama evlerini
açar. Polis cezaevinden kaçan bir mahkumu bulmak için kasabayı soruştururken, anne ve oğul giderek kıskaca alınmalarına paralel olarak, adamın da gerçek hikayesini öğrenirler. GÖSTERİM TARİHİ 31 OCAK
AT MIDDLETON Hayatının ikinci baharını yaşayan bir erkek ve kadın çocuklarını üniversiteye yazdırmak için gelir, tesadüfen tanışır ve aşık olurlar. Andy Garcia ve Vera Farmiga’nın oynadıkları filimin yönetmeni Adam Rogers. “At Middşeton” festivallerin ödüllü filmlerinden. GÖSTERİM TARİHİ 31 OCAK
SINBAD: THE FIFTH VOYAGE Sultan’ın çocuğunu büyücüler eline geçirince Sinbad’a yine görev düşer! Fantastik macera sevenler ve birbuçuk saat boyu oryantalist bir hava yaşamak isteyenler
için. Shahin Sean Solimon hem filmin yönetmeni hem de Sinbad rolünde. GÖSTERİM TARİHİ 31 OCAK
SUBMERCER
BRONX BUMBER
(MÜZİKHOL) Soho’daki Mercer Hotel’in bodrumu akıllı bir düzenlemeyle gizli bir lounge alanına dönüşünce kentin en cool yerlerinden biri ortaya çıkmış. Lokal DJ’lerin hayranları, arkadaşları kısa sürede bu küçük mekanı elektronik müziğin en popüler yerlerinden biri haline getirmiş. Biraz küçük de olsa kalabalığın içine karışınca eğlence başlıyor… Adres: 147 ½ Mercer St Soho www.mercerhotel.com
(TİYATRO) Eric Simonson tarafından yönetilen 2 saatlik oyun spor dünyasına giriyor ve Yankee’lerin tarihini ve bugününü sahneye getiriyor. Eric Simonson spor üzerine oyunlar yazmakta bir numaralı isim olarak kabul ediliyor. Simonson’ın bu alandaki en önemli dramaları arasında futbol koçluğunu (Lombardini) ve basketbolu konu alan (Magic/Bird) yer alıyor. Bilet fiyatları: 67-137 dolar Mekan: Circle in the Square Theatre Adres: 1633 Broadway, Midtown West www.circlesquare.org
HANDLE WITH CARE (TİYATRO) Ünlü West Side Story’nin 1957 yapımı ilk orijinalinde rol olan Carol Lawrence, yıllar sonra, Amerika’daki büyükannesini ziyaret ederken Amerikalı bir adama aşık olan genç bir İsrailli kadını canlandırarak sahnelere dönüyor. Bilet fiyatları: 79 dolar Mekan: Westside Theatre Adres: 407 W 43rd St, Hell Kitchen www.handlewithcaretheplay.com
BILL W. AND DR. BOB (TİYATRO) Samuel Shem ve Janet Surrey’in yönettiği oyun Soho Playhouse’da sergileniyor. 2 saat 15 dakika süren oyun kendilerini alkolizmden kurtarma savaşı verenlere odaklanıyor. Alkoliklerin zihinsel dünyalarına girerek onların grup terapilerle bu bağımlılıktan kurtulma mücadelesini izilemek isteyenler için çok etkileyici bir tiyatro oyunu. Bilet fiyatları: 85-99 dolar Mekan: SoHo Playhouse Adres: 15 Vandam St, Soho www.sohoplayhouse.com
Life & Style
Nurdan Yüzbaşıoğlu
29 Ocak 2014 Çarşamba
nurdanusa@gmail.com
2014 temizliği
G
elin şöyle ciddi bir temizlik yapalım ve 2014 baharına pırıl pırıl girelim ne dersiniz? Yaşadığımız alanların temizliğini iyi kötü hepimiz yapıyoruz da peki sosyal çevremizde ne sıklıkla temizlik yapabiliyoruz buna bir göz atalım; Dolabımızda bulunan ve oramızı buramızı sıkan kıyafetler gibi çevremizde de içimizi sıkan insanlar vardır. Nedense bunlardan bir türlü kurtulamayız. Modası geçmiş ve modeli bozulmuş ama belki bir gün lazım olur diye tuttuğumuz kıyafetler gibi manevi olarak hiç bir işe yaramayan belki düzelir diye hayatımızda tuttuğumuz arkadaşlarımız vardır. Yaşı büyüyen ama aklı büyümeyen, nerde nasıl davranacağını yıllar
geçse de öğrenemeyen her an canımızı sıkmaya hazır insanlardır bunlar. Derdine deva, neşene ortak olmaktan acizlerdir. Veya varlığı ile yokluğu bir olan insanlar da vardır. Anlatırsın dinlemezler, akılları hep başka bir şeyle meşguldür. Eminim pek çok defa sinirinizi zıplamıştır bu arkadaşınızmış gibi duran, dinlermiş gibi yapan kişiler karşısında. Birde güven konusu var tabii. Arkadaş dost ne demektir? Sizin yüzünüze değil siz yokken arkanızdan güzel konuşan, konuşmayanı anında susturan kişidir dost. Şöyle bir düşünün kaç arkadaşınızın arkanızdan her ortamda güzel bahsedeceğinden yüzde yüz eminsiniz veya kaçı hakkınızda olumsuz
konuşan kişilerin ağzının payını düşünmeden verir? İşte en önemli nokta! Bu arkadaşlarınıza dört elle sarılın ve sizde onlar için aynısını şartlar ne olursa olsun yapın. Her arkadaşınızı yıllar öncesinden tanımak zorunda değilsiniz, belki hayatınıza yeni girmiştir ama tam anlamıyla click etmişsinizdir. Bu insanlara da şans verin, en iyi dostunuz olma ihtimalleri olabilir. Arkadaşlık dostluk ailevi bir sevgi modeli gerektirir. Nasıl aileniz sizin her zaman iyi olmanızı ister, size her durumda sahip çıkar, dostlukta da bunun özlemini çeker insan. Ne demiş Nietzsche; “Acıların bölüşülmesi değil sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan!”
AIRBNB Son yıllarda konaklama, seyahat ihtiyacı için sınırsız seçenekler sunan AIRBNB’nin adını sıkça duyar oldum. NEDİR AIRBNB? Dünya genelinde binlerce konaklama seçeneği sunan, bunları kiralamaya aracı olan bir site. Yakın zamanda toplam 10 milyon gece konaklama sayısına ulaşan Airbnb’yi aynı zamanda şirketin CTO’su olan Nathan Blecharczyk 2008’de kurdu. Türkiye’den de bu site üzerinden rezervasyon yapan kişi sayısı sürekli artıyor. Aynı şekilde kiraya verenlerin sayısı da geçtiğimiz yıl iki katına çıkmış. Dünya genelinde seyahat edenlere eşi benzeri olmayan deneyimler sunan Airbnb, aynı zamanda insanların boş alanlarını milyonların bulunduğu bir topluluğa sunarak kazanç sağlamalarına olanak sağlıyor. Site, Türkiye’deki insanların Türk misafirperverliğini göstermelerinin yanı sıra ülkenin turizm sektörüne de katkı sağlıyor. Bugün dünya geneline, her iki saniyede bir Airbnb’de listelenmiş ev, daire, villa, tekne, çadır, şato, iglo, tren, deniz feneri seçeneklerinden biri kiralanıyor.
Sağımız solumuz teknoloji Teknolojinin yararları ve zararlarını kefeye koysak hangisi ağır basar belli değil. Ancak pek çok konuda hayatımızı kolaylaştırdığını belirtmeden de geçemeyeceğim. BAKALIM SON YENİLİKLER NELER?
1
BOOMERANG, VARIED PLANS: Örnek vermek gerekirse, bir iş seyahatindesiniz ve bir e-mail yollamak istiyorsunuz. fakat e-maili göndermek için uygun zaman da uygun yerde değilsiniz. tam bu noktada boomerang harekete geçiyor ve siz hangi saatte olursa olsun, e-mailinizi yazıp boomerang’tan ayarını yaptığınızda siz hangi tarihi ayarladıysanız o tarihte mailinizi otomatik olarak gönderme işlevi görüyor. Bu app oldukça işe yarar görünüyor.
şık yerini belirleyebiliyor. Fiyatı $19.95
6
PIVOT POWER MİNİ: İşte karşınızda çok beğeneceğiniz yeni bir cihaz. Hepimizin bildiği gibi bugüne kadar yeteri kadar elektrik prizi ve usb şarj girişi edinemedik bir türlü. Hep yerlerde dolandık durduk bir priz daha bulurmuyuz diye. Bu sorununuz Pivot Power Mini ile çözülüyor. Pivot Power Mini tek bir elektrik prizine takılıyor ve daha sonra kanatlara benzer katlanabilir uçlarıyla 2 tane daha priz yaratmış oluyor, hem de üzerinde 2 tane de usb çıkışı var. Fiyatı $19.99
2
7
3
8
DIGETS: Digits adını taşıyan ve basit bir rozet gibi işlev gören silikon parmak ucu pedlerini eldiveninizin baş ve işaret parmaklarının ucuna takıyorsunuz ardından telefonunuzu kullanmaya başlıyorsunuz. Yapmanız gereken yalnızca bu. Yapısındaki malzemeden ötürü ekranda herhangi bir çizilmeye yol açmayan bu pedlerin fiyatı ise $9.95 SCRIBD E-BOOK: Çevrimici doküman ve belge paylaşmaya olanak sağlayan Scribd.com, bilgiyi keşfetmek adına tasarlanan basit ara yüzlü bir web sitesidir. 2007 yılı Mart ayında Trip Adler tarafından kurulan Scribd. com, 90 farklı dilde 10 milyondan fazla dökümana erişebilme imkanı sağlamaktadır.
4
GOOGLE CHROMECAST: Google’ Chromecast, bilgisayarınızdan, laptopunuzdan, Android ya da IOS cihazınızdaki görüntüyü kablosuz olarak HDMI bağlantısıyla HDTV’de paylaşmanızı sağlayan bir cihaz. USB bellek boyutlarındaki bu cihazla Netflix, YouTube, Google Play ve Chrome tarayıcısındaki görüntüyü televizyon ekranınızda rahatlıkla ve parlak bir biçimde paylaşabilirsiniz. Fiyatı $35.00
5
TILE: Tile cihazını akıllı telefon, cüzdan, anahtar gibi aklınıza gelecek her şeye takabilir, onları kaybettiğinizde iPhone uygulaması ile kaybolanların yerini tespit edebilirsiniz. Tile’ın içindeki hoparlör ile kayıp eşyayı bir telefonmuşçasına çaldırmanız bile mümkün. Artık televizyon kumandasını bulmak için koltukları hallaç pamuğu gibi atmanıza gerek yok. Menzili 45 metre. Bu nedenle genel olarak evdeki kayıplar için işe yarayacak bir mesafe. Uygulama aktif olan diğer tüm Tile cihazlarını kullanarak kayıp eşyanın yakla-
POWER TUBE 2200: Apple ve Android lisansı almış Mıpow Power Tube USB Taşınabilir Güç kaynağı. Bu minik alet hayatımızı kurtaracak gibi görünüyor. Şarjımız bitiyor diye bulunduğumuz yerden ayrılmak istemediğimiz ve etrafa boyun büktüğümüz günler geride kalıyor artık. Her alete uyan başlıkları ile sinir bozan bitik şarj kabusuna son!
COIN: ABD’li bir girişim tarafından başlatılan Coin adlı proje, tüm kredi kartlarınızı tek bir yerde toplayarak istediğiniz hesaptan harcama yapabilmenizi sağlıyor. Coin bir kredi kartı büyüklüğünde elektronik bir cihaz. Görevi ise kredi kartı bilgilerini depolamak. Kutu içerisinde gelen taşınabilir aparatı akıllı telefona taktıktan sonra kartınızı bu aparattan geçiriyorsunuz ve sonra da fotoğrafını çekiyorsunuz. Uyumlu uygulama resmi ve kredi kartı bilgilerinizi eşleştirdikten sonra Bluetooth Smart üzerinden Coin ile senkronize oluyor ve kart bilgileriniz buraya aktarılıyor. $50.00 olması bekleniyor fiyatının. Çıktı çıkacak..
ALEXIS BITTAR 21. yüzyılın en büyük mücevher tasarımcılarından biri olarak kabul edilen Alexis Bittar New York’ta başladığı tasarım macerasına bugün dünyanın 34 ülkesinde birden devam ediyor Alexis Bittar’ın yıldızı 2002 yılında Sex and The City dizisinin efsane kostüm tasarımcısı Patricia Field ile yaptığı işbirliği sonrasında parladı. Tasarımcı ilk butiğini 2004 yılında New York Broome Street’te açtı. CFDA (Council of Fashion Designers of America) komite üyeliği, Michael Kors ile işbirliği, Victoria&Albert Müzesi’nin mücevher kanadında açılan ‘Cherry On The Cake’ sergisi için yarattığı exclusive tasarımlar, New York’un çeşitli bölgelerinde ardı ardına açılan butikler Alexis Bittar’ı dünyanın yıldız mücevher tasarımcıları arasına taşıdı. Kampanyalarında genç ve kusursuz güzellikte modeller yerine güçlü ve karakteristik duruşu olan Lauren Hutton ve Joan Collins gibi kadınları seçti.
New York’ta buz festivali
New York Central Park’ta 2014 Buz Festivali düzenlendi. Yetenekli heykeltıraşların yarıştığı festivalde buzdan heykeller büyük beğeni topladı
SONER MEZGİTÇİ - POSTA212
D
ondurucu soğukların hakim olduğu New York’ta kış aylarında bile festivallerin ardı arkası kesilmiyor. Birbirinden yetenekli heykeltıraşların yarıştığı Central Park 2014 Buz Festivali bu etkinlikler arasında en dikkati çekenler arasında geliyor. Festivalde, buz heykeltıraşı
Shintaro Okomoto ve Astoria stüdyosundan diğer sanatçıların buzdan heykelleri izleyicilerden büyük beğeni topladı.
SOĞUK HAVA YARDIMCI OLUYOR Bethesda Terrace’da izleyicileri ile buluşan sanatçılar, New York’ta havaların çok soğuk gitmesinin heykellerin yapım aşamasını ve uzun süre sergilenmesini kolay-
www.posta212.com
• YIL 1 • SAYI 37
laştırdığını söylediler. Hafta sonu boyunca 4 bin 500 ziyaretçinin konuk olduğu festival birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Festivali katılmak isteyen ziyaretçiler Midpark 72. Cadde bölgesinde bulunan Bethesda Terrace’da gösteriyi ücretsiz takip edebilirler. Festival ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için http://ifccenter. com/ adresini takip edebilirsiniz.
29 Ocak 2014 Çarşamba
DONDURDU ABD’nin kuzeydoğusundaki yaklaşık 56 milyon kişinin yaşadığı 13 eyalette etkili olan ve 4 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan kar fırtınası ‘Janus’un ardından hava sıcaklıkları dondurucu derecelerde seyretmeye devam ediyor. Hava sıcaklığının zaman zaman eksi 30’lara kadar düşmesinin ardından Manhattan adası ile Brooklyn’i ayıran East River yer yer buzlandı. Buzlanma nedeniyle nehir trafiğinde aksamalar yaşandı Fotoğraf: Cem ÖZDEL - AA
KUTUP SOĞUKLARI En ‘çılgın’ yarış 40’TAN FAZLA CAN ALDI NEW YORK - AA
(Fotoğraflar: Bilgin Şaşmaz)
A
laska’da gerçekleştirilen dünyanın en uzun kış maratonu Iditarod Patika Yarışı’nı karikatürize eden, köpekli kızaklar yerine alışveriş arabalarının kullanıldığı İdiotarod Yarışı New York’ta yapıldı. Adı, Iditarod Patika Yarışı’na yapılan küçük bir müdahale ile İngilizce’de “salak, geri zekalı” anlamına gelen “idiot” kelimesinden türetilen İdiotarod Yarışı bu yıl 10’uncu kez düzenlendi. Renkli yarış, Brooklyn’deki McCarren Parkı’nda organizatörlerin başlama işaretiyle start aldı. Renkli kostümler giyen onlarca katılımcı, farklı konseptlerde hazırladıkları alışveriş arabalarıyla Amerikalıların şaşkın bakışları arasında, çığlıklar atarak New York caddelerinde yarıştı. Dondurucu soğuğa aldırış etmeyen yarışmacılar, aslında 1800 kilometre olan Iditarod’da olduğu gibi belirlenen kontrol noktalarına ulaşmaya çalıştı. Yarışmada en fazla ilgiyi; uzaylı, zaman makinesi, soba, Noel Baba, Süper Mario ve korsan temalı takımlar gördü.
NEW YORK - POSTA212
Y
eni yıla Herkül kar fırtınası ve kutup soğuklarının etkisinde giren ABD’de yoğun kar yağışı ve soğuk hava sistemi hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. ABD’de eksi 50 dereceyi (eksi 62 Fahrenheit) bulan soğuklar nedeniyle 40’tan fazla kişi hayatını kaybetti. Geçen hafta Kanada’dan gelen yoğun kar yağışı nedeniyle salı günü ülke genelinde 3 bine yakın uçuş iptal edilirken, binlerce uçuş gecikmeli veya rota değişiklikleriyle gerçekleşebilmişti. Kara, deniz ve tren yolu ulaşımını da felce uğratan soğuk hava sistemi nedeniyle tren seferlerinde de yüzlerce gecikme ve iptaller yaşandı. Soğuk hava sistemi kara yollarında da çok sayıda kazaya sebebiyet verdi. Birçok eyalette kamu kurumları ve okullar tatil edilirken, yetkililer vatandaşlara gerekmedikçe dışarı çıkmamaları uyarısında bulundu. Yetkililer, kar yağışının başlamasıyla yol açma ve küreme çalışmalarını başlatırken, sadece New York’ta bin 700 aracın yol temizleme çalışmasında görev aldığı açıklandı.