11 Eylül kurbanı Türk unutulmadı
İş kuracaklara vergi avantajı önerileri ■ Avukat Ayhan Öğmen, ABD’de yeni bir şirketin nasıl kurulması gerektiğini ve ileride içinden çıkılmaz sorunlarla karşılaşmamak için yapılması zorunlu olan sayfa işlemleri anlattı.
■ 11 Eylül saldırılarının üzerinden 13 yıl geçti. New York’taki ‘Ground Zero / Sıfır Noktası’ olarak anılan bölgede düzenlenen törende, Zühtü İbiş de anıldı.
sayfa
3
4
sayfa
7
Türkiye koalisyonda en kritik ortak ■ Washington’dan Ankara’ya önümüzdeki günlerde gerçekleşecek ziyaretlerde Işid’e karşı koalisyonun kritik ve sessiz ortağı Türkiye’nin operasyondaki rol netleşecek.
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 70
17 Eylül 2014 Çarşamba
AK PARTI YENILENIYOR AK Parti’de kongre hazırlıkları başladı. Ancak il ve ilçe başkanları ile 3’üncü döneme takılanlar milletvekili olamayacak. Bu gruba girenler arasında partinin ağabeyleri ve kurucu üyeleri de var. Bir değişiklik olmaz ise 2015 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti milletvekillerinin büyük kısmının değişmesi sayfa bekleniyor.
6
Tezkereler TBMM’ye geliyor
■ Suriye ve
Irak tezkerelerinin süresi doluyor. Hükümet bu tezkerelerin süresini uzatmak için Meclis’i 2 Ekim’de çalıştırmayı düşünüyor.
sayfa
9
ABD ordusu siyahları dışlıyor ■ ABD’de önümüzdeki dönemde rütbe alarak yükselmesi
beklenen tüm subaylar içinde hiçbir siyahi asker yer almıyor.
Hava Kuvvetleri ateistlere taktı
sayfa
10
ABD’de 720 dolara özel üniversite
■ Amerika’da hem kaliteli eğitim veren hem de fiyatları çok uygun üniversiteler bulmak da mümkün.
Hillary Clinton Başkanlığa koşuyor
sayfa
Dil okulu 4 seçerken dikkat!
sayfa
2
sayfa
7 Ankara - Washington hattı şimdilik sessiz
Türk Kültür Haftası ABD’lileri etkiledi
■ ATA-DC, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Türk
Kültürü Mirası Ayı’nın açılışını Amerikan Kongresi’nde verdiği resepsiyonla yaptı.
sayfa
9
sayfa
8
■ Ankara-Washington hattında, IŞİD’e karşı ABD’nin ilk hava saldırılarının başlangıcından itibaren ‘kontrollü bir sessizlik’ hakim.
Toplum
17 Eylül 2014 Çarşamba
Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com
ALARM KOĞUŞU... BİR ZAMANLAR ambulansın siren sesi ne kadar ürkütücüydü “Eyvah yine birine bir şey oldu” diye acı içinde baka kalırdık ardından. Zamanla yüreğimiz buna öyle alıştı ki artık düşünmez olduk. Tel efondan gelen “tin tin” mesaj sesleri, sosyal medyadaki “bip” sinyalleri, çalan telefonun melodileri derken alarmlara, uyarılara alıştık. Tepki vermez olduk. İşte böyle başlamıştı New York’ta alarm korkusuyla tanışmam. Öyle güçlü yankılanıyordu ki koridordan geçerken, önce tepkisizce yürüyordum bu sesler arasından, ayakkabılarımın gıcırtısı bastırıyordu uzaktan gelen bu sesleri. Yaklaştıkça artıyordu, yükseliyordu “Ben buradayım” diye inletiyordu ortalığı. Hala merak etmemiştim. Ne de olsa “hastane koridorlarından biri” diyordum içimden... Ama onlarcası çalıyordu aynı anda. Neden bu kadar çok? Neden susmuyorlar diye düşündüm. Koridoridorun başındaki küçük tahta odalardan birinin aralığından baktığımda dehşete düştüm. Karşımda gencecik 20’li yaşlarında, rengi sapsarı kesilmiş, dökülen saçlarının yerine bere takmış bir genç kız oturuyordu koltukta, koluna serum enjekte ediliyordu. Başında çalan alarm, serumun hızını ayarlayan makineden geliyordu. Sonra küçük tahta odaların sağlı sollu dizildiği koridordan geçtim. 15-20 oda vardı. İçlerinde her yaştan, her milletten insanlar vardı. Kanserdiler! Kollarına takılan serumlarla kemoterapi oluyorlardı. Sabahtan gelip akşama kadar, hayat ve ölüm arasındaki çizgiye, umut enjekte ediliyordu bu koridorda. Serumların zaman dilimleri bitince ya da serum akışı değişince alarm çalmaya başlıyordu. Hızı, süresi kanser hastası için hayat meselesiydi.”Kemoterepiye devam mı yeter mi “ kararının barometresiydi çalan bu alarmlar.... Tüylerim diken diken olmuştu. İçerdeki odalar tıklım tıklım doluydu, dışarıda bekleyen 50 kişi daha vardı. Hepsi bu seslerden umut bulmaya gelmişlerdi. Gelenlerin yüzde 20’si çok yaşlı, yüzde 40’i orta yaş ve en kötüsü yüzde 40’ı gencecik insanlardı. Kanser, bedenlerini teslim almıştı... New York’ta dünyanın en iyi kanser hastanelerinden birindeydim. Gittiğim bir iş için beklerken doktorlardan bu rakamları öğrendim. Hepsi tedaviye gelenlerin artık ne kadar genç olduklarından dert yanıyorlardı. Tedavi olanlar arasında Basketbol ayakkabısıyla gelen siyahi lise öğrencisi, bankacı Asyalı genç kız, 26 yaşında bir çocuk annesi ile tanıştım. Hepsi serumlara bağlanıp bir süre kaldıktan sonra kalkıyordu koltuktan, sonra yeni bir hasta oturuyordu sırada bekleyen, bu kuyruk bitmiyordu, gün boyunca.... Alarmlar hiç susmuyordu akşam geç saatlere kadar. Ölümün en yakın olduğu yerdi bu koridor. Ölüm kokuyordu ortalık , ölümün sesi çınlıyordu kulaklarımda. Moralim çok bozulmuştu. Hiçbir önemi kalmamıştı yaşamın. Yürüyordum sessizce, adımların atık sağlam değildi. O sırada sosyal medyadaki “bip” sesine kulak verdim, baktım, Turkiye’den gelen mesajda “Gözün aydın teyze oluyorsun canım arkadaşım” diyen bu küçük not beni hayata yeniden bağladı. “Umut” hep var ve hep var olacak....
‘Türk Kültür Ayı’ renkli başladı
Washington Türk-Amerikan Derneği ATA-DC, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Türk Kültürü Mirası Ayı’nın açılışını Amerikan Kongresi’nde verdiği resepsiyonla yaptı WASHINGTON – POSTA212
W
ashington’da 3 yıldır gerçekleşen Türk Kültürü Mirasi Ayı’nın bu ayki açılışı gerçekleşti. Eylül boyunca farklı faaliyet ve programlarla Türk kültürü, tarihi, sanatı, mutfağı ve modasını Amerikalılar’a tanıtan Washington Türk-Amerikan Derneği ATA-DC, bu yılki Türk Kültürü Mirası Ayı’nın açılışını Amerika Türk Koalisyonu’nun da katkılarıyla Kongre’de gerçekleştirilen görkemli bir resepsiyonla yaptı. Açılışa Kongre Türk Dostluk Grubu Eş Başkanı Virginia Foxx’un yanı sıra, dostluk grubu üyesi Andre Carson, Sheila Jackson Lee, Kongre ça-
lışanları ve Amerika’da yaşayan Türkler ve onları temsil eden dernek üyeleri katıldı. Türkiye’nin Amerika için her zaman önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Kongre Türk Dostluk Grubu üyeleri, gelenekselleşen faaliyetlerin Türkiye’nin ve Türkler’in daha iyi tanıtılmasına önemli katkıda bulunduğunu ifade etti. Washington Türk-Amerikan Derneği Başkanı Gizem Salcıgil White ve yönetim kurulu üyeleri, açılışın onur konuğu olan 2006 yılında Atlas Okyanusu’nu, 2007 yılında da Büyük Okyanus’u tek başına kürek çekerek geçen ve Guinness Dünya Rekoru kıran Erden Eruç’a bir plaket takdim etti.
“İşbirliği yapacaklar” NEW YORK - POSTA212
FB USA’dan Başkonsolos’a ziyaret
T
ACCI Başkanı Ali Koçak ve Başkan Yardımcılarından Celal Seçilmiş, işadamı Murat Yalçıntaş ve Mustafa Merç geçtiğimiz günlerde göreve başlayan New York Başkonsolosu Ertan Yalçın’ı makamında ziyaret ettiler. Koçak Başkonsolosluk ziyaretinde yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Başkonsoloslarımızla ortak çalışma içinde olmak kurumumuz ve hizmet verdiğimiz iş insanlarımız için çok önemli. New York ve çevre eyaletlerde faaliyet gösteren birçok Türk ve Türk ortaklı firma bulunmaktadır. Türk İş İnsanlarımızın sorunları ile yakından ilgilenmek ve çözüme kavuşturmak, ABD ve Türkiye arasındaki ikili yatırım ve ticari ilişkileri artırmak ortak hedefimiz. Bunun için, Türkiye New York Başkonsolosluğu ve yeni görevine başlayan Başkonsolosumuz Ertan Yalçın Beyefendi ile irtibatımız çok iyi ve yoğun olacak. Kendilerine yeni görevinde TACCI Yönetim Kurulu adına başarılar dilerim”
NEW YORK – POSTA212 - Fenerbahçe USA Derneği başkan ve üyeleri, Türkiye’nin New York yeni Başkonsolosu Ertan Yalçın’ı makamında ziyaret etti. Fenerbahçe USA Derneği Başkanı Ömer Ekinci ve beraberindeki heyet, Türkiye’nin New York eski Baskonsolosu Levent Bilgen’den görevi devralan ve 1 Eylül’de göreve başlayan Türkiye Cumhuriyeti New York Başkonsolosu Ertan Yalçın’a hoş geldin ziyaretinde bulundu. Oldukça sıcak geçen görüşmede, Fenerbahçe taraftarı olan Başkonsolos Yalçın’a isminin yazılı olduğu sarı lacivert çizgili bir forma ve derneğin 2014 yılı atkısını hediye edildi. Başkan Ekinci ve beraberindekiler, New York’ta 13 Eylül 2014 tarihinde düzenlenen Fenerbahçe USA Derneği’nin Geleneksel 13. Balosuna Başkonsolos Yalçın’ı davet etti.
Başkonsolosluk sekreter alacak NEW YORK - POSTA212 - Miami Başkonsolosluğu Türk uyruklu Sözleşmeli Sekreter alacak. Başkonsolosluğun bu bir kişilik kontenjanı için en az lise mezunu olmak ve 41 yaşından gün almamış olmak erkek adayların askerliğini yapmış olmaları gerekiyor. Ayrıca çok iyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmek gerekiyor. Yazılı eleme sınavı 31 Ekim 2014 günü saat 09.00’da T.C. Miami Başkonsolosluğu’nda yapılacak. Bu sınavda başarılı olanlar sözlü sınava alınacaktır. Başvuru yapmak isteyenler Miami Başkonsolosluğu’nun aşağıdaki telefonlarından detaylı bilgi alabilirler. Tel : +1 (786) 310-7583+1 (786) 310-7583 Fax : +1 (786) 310-7584+1 (786) 310-7584 E-mail: consulate.miami@mfa.gov.tr
Güncel &Toplum
17 Eylül 2014 Çarşamba
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
‘Pedikürüm yeşilden olsun’ 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenler düzenlenen törenlerle anıldı
Zühtü İbiş unutulmadı 11 Eylül saldırısının kurbanları düzenlenen törenlerle anıldı. Tören her yılki rutinde geçse de olayın meydana geldiği yer çok değişti. Öte yandan, NYPD Toplum Koordinatörü Erhan Yıldırım, 11 Eylül saldırısında hayatını kaybeden Zühtü İbiş’in isminin yazdığı anıtı ziyaret etti DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
11
Eylül‘de ABD’nin New York kentindeki İkiz Kuleler olarak adlandırılan Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen saldırıların üzerinden 13 yıl geçti. Düzenlenen törenlerde New York ve Washington’da hayatını kaybeden 3 bin kişi anıldı. ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray önünde düzenlenen bir dakikalık saygı duruşuna eşi Michelle Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden ile birlikte katıldı. Radikal İslamcı teröristler, 11 Eylül 2001 tarihinde yolcu uçaklarını kaçırmış ve New York’taki Dünya Ticaret Merkezi ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a saldırı düzenlemişlerdi. SAYGI DURUŞU YAPILDI Daha önce Dünya Ticaret Merkezi binalarının bulunduğu ve Ground Zero / Sıfır Noktası olarak anılan bölgede de yüzlerce kurban yakınının katıldığı bir anma töreni düzenlendi. Her yıl olduğu gibi yerel saatle saldırının düzenlendiği 8:46’da bir dakikalık saygı duruşundan sonra hayatını kaybedenlerin isimleri okundu. Ancak bölgenin oldukça değiştiği gözlerden kaçmadı. Bölgede inşa edilen ve kentin en uzun binası olarak nitelendirilen 541,3 metrelik binanın 2015 yılında açılması planlanıyor. 2006’da temeli atılan binaya Özgürlük Kulesi adının verilmesi planlanıyordu ancak 2009’da adı One World Trade Center olarak değiştirildi. Öte yandan New York’ta 11 Eylül Ulusal Müzesi de ziyaretlere açıldı. Ancak öncelikle sadece kurban yakınlarının binaya girişine izin verildi. Diğer New Yorklular ise akşam saatlerinde Sıfır Noktası olarak adlandırılan bölgede düzenlenecek anma törenlerine davet edildi. IŞİD’İN GÖLGESİNDE KALDI Başkan Barack Obama, El Kaide terör örgütünün gerçekleştirdiği 11 Eylül’ün bir gün önce-
sinde, IŞİD’le mücadele planını açıklarken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nın da IŞİD ile bağlantılı militanların Meksika sınırından ülkeye girmeyi planladıklarını içeren bir açıklamada bulunması, 11 Eylül anma etkinliklerinin IŞİD’in gölgesinde yapılmasına neden oldu. Şehir metrosunda ‘’şüpheli hareket ve paket’’ konusunda ya-
New York’taki İkiz Kuleler’e 13 yıl önce düzenlenen saldırılarda 3 bin kişi yaşamını yitirmişti
AMERİKALI süper zenginlerin sayfiyesi Hampton’lara yolunuz düşer de kahvehanede, lokantada tesadüfen Hillary Clinton’la karşılaşırsanız ilk bakacağınız şey ayağındaki plaj terliği olmalı. Eski Başkan Bill Clinton, Hamptons tatilinde bir sabah uyandığında eşi Hillary’nin “Macera aradığımı hissettim, yeşil ojeyle ayak tırnaklarımı boyadım” dediğini kıdemli politikacı yakınına nakletmiş. “Ojeli tırnaklar” olayı yayımlandığında Clinton’ların sözcüsü “Dışişleri Bakanı’nın (Hillary) veya Başkan’ın (Bill Clinton) boyalı tırnaklarının yorumunu yapmıyoruz” şeklinde yanıt verdi. Clinton’lar teflon gibi. Dedikodular üzerlerine yapışıp kalmıyor. Eski Başkan hâlâ popüler. Beyaz Saray’daki ofisinde bir stajyer kızla seks kaçamağı unutuldu. Kimse hatırlamak istemiyor. İki yıl sonraki seçimlere başkan adayı olarak katılacağı garanti görülen Hillary’yi son haftalarda demokratların ağır topları ikaz etti: “Her yerde ismin geçiyor. Davet, konferans, sosyete partileri, sergi açılışlarında kameramanlar seni görüntülüyor. Basının odağı oldun. Herkes seçim kampanyasına başladığını söylüyor. Yıpranacaksın, geri planda kal, tazeliğini kaybetme.” Hillary akıllı; öğütlere sırt çevirmedi. TV’ler “Madam Dışişleri Bakanı” başlıklı bir diziyle Hillary’yi ekranlara getirdi. Eski Bakan şimdilerde “Güç Seçenekler” başlıklı kitabının tanıtım turlarına başladı. Ama ağzına kilit vurmasını bilmiyor. Beyaz Saray’dan meteliksiz ayrıldık diye yakınıyor. Muhaliflerine göre Hillary büyük şirketlerin konferanslarında 250 bin, kocası ise milyon dolar ücretle danışmanlık yapıyor. Sosyete yazlığı Hampton’larda mevsimliği 400 bin dolarlık malikanede tatil geçiren Clinton’lardan ses yok. Bu arada sonbaharda doğum yapması beklenen Chelsea Clinton, NBC TV’de muhabirlik görevinden ayrıldığını amirlerine bildirdi. “Politica” ajansı gazetecilik tecrübesi olmadan 60 bin dolar aylıkla işe alınan Chelsea hakkında “NBC eski Başkan kızına çalıştığı her dakika için 26 bin724 dolar ücret ödedi” şeklinde yorum yapmadan haber verdi. Sağcı Senatör Rand Paul, Hillary’nin başkan seçilmesi halinde ABD’yi Ortadoğu’da harbe sokacağını ileri sürdüğü gibi eski Dışişleri Bakanı’nın opera divaları gibi kaprisli olduğunu söylüyor.
pılan uyarıların artırıldığı dikkat çekerken, polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı görüldü. ZÜHTÜ İBİŞ’E ZİYARET Öte yandan, NYPD Toplum Koordinatörü Erhan Yıldırım, 11 Eylül saldırısında hayatını kaybeden Zühtü İbiş’in isminin yazdığı anıtı ziyaret etti. Duygu ve düşüncelerini POSTA212’yle paylaşan Yıldırım, “11 Eylül’de Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nda başkan yardımcısıydım. Sayın Egemen Bağış dönemin başkanıydı. Olaylar olduğu sıralarda kimse giremiyordu o bölgelere. Birkaç arkadaşla gittik orada bulunduk” diye konuştu. O süreçte ölenlerin arasında Türk olup olmadığına dair araştırma yaptıklarını kaydeden Yıldırım, “Vatandaşımız Zühtü İbiş’in dışında herkesin sağ olduğunu öğrendik. O dönemde benim cenaze firmam vardı. Birçok insanın cenazesini kaldırdık. İbiş’i hatırlamak amacıyla burayı ziyaret ettim. Her sene ziyaret ediyoruz zaten. Bir daha böyle saldırıların yaşanmamasını ümit ediyoruz” diye konuştu.
NYPD Toplum Koordinatörü Erhan Yıldırım, 11 Eylül saldırısında hayatını kaybeden Zühtü İbiş’in isminin yazdığı anıtı ziyaret etti.
New York’ta siyahilerin yaşadığı bir mahallede ofis açan Clinton’ları savunan Harlem’in sakinleri, “Eski Başkan ve ailesi mütevazı bir hayat sürüyor. Pop kraliçesi Madonna 200 personeliyle konser turuna çıkıyor. Jennifer Lopez beyaz badanalı dairesine Karayipler’den özel bakımlı leylak ve beyaz güller getirtiyor. Diana Ross’un otelinde hizmetçi ve garsonlarla göz temasını kesin yasakladığını duyduk. Hiphop’çu Dr. Dre, Suge Knight hepsi süper zengin Harlem kökenli müzik yapımcıları. Eski günlerde mahalleye Whitney Houston kurşun geçirmez BMW, Mercedes’ler ve düzinelerle koruma refakatinde gelirdi. Buradan çıkan siyahi müzisyenler paraya, şöhrete eriştikten sonra geride kalan yoksul yakınlarıyla ilişkilerini kestiler. Jay Z ve Beyonce, Hamptons’ta lüks malikaneye bir haftalık kira için 300 bin dolar ödemişler. Bu parayla yoksulların gıda-ilaç ihtiyaçları karşılanırdı” diye şikayet ediyor hurriyet.com’ dan alınmıştır
Bayrak törenine davetlisiniz 29 Ekim Çarşamba günü 14. Geleneksel Türk Bayrak Çekimi Töreni yapılacak. Tarihi Bowling Green Park’ta gerçekleşecek olan etkinliğe katılımın yüksek olması bekleniyor NEW YORK - POSTA212
T
ürk toplumunun liderlerinden İbrahim Kurtuluş, Türk-Amerikan toplumunu 29 Ekim Çarşamba günü saat 11.30'da gerçekleşecek olan 14. Geleneksel Türk Bayrak Çekimi Töreni'ne davet etti. Tarihi Bowling Green Park'ta gerçekleşecek olan etkinliğe katılımın yüksek olması bekleniyor. Etkinlikle ilgili olarak konuşan İbrahim Kurtuluş, bu etkinliği yılda 2 kez gerçekleştirdiklerini söyleyerek diğerinin 19 Mayıs'ta gerçekleştiğini kaydetti.
YÜKSEK KATILIM Mayıs ayında gerçekleştirilen etkinliğin daha çok ses getirdiğini ve hava şartlarının o ayda daha müsait olduğunu vurgulayan Kurtuluş, "Mayıs ayın-
da daha görkemli bir tören oluyor. Belediyeden izin alarak yolu kapatıyoruz. Etraftan geçen turistlerin çok ilgisini çekiyor. Turistlere de hitap ediyoruz. Ama 29 Ekim'de de her koşula rağmen katılımın yüksek olmasını bekliyoruz" diye konuştu. Bu türk etkinliklerin önemli olduğunun altını çizen Kurtuluş, "Mustafa Kemal Atatürk'ün bize bıraktığı emanetleri, değerleri yaşatmaya çalışıyoruz. Genç Türk arkadaşlarımıza da bu değerlerimizi aşılamaya çalışıyoruz. Nereden geldiğimizi unutmamamız gerekiyor" dedi. ULAŞIM KOLAYLIĞI Etkinlik alanına ulaşım R Treni ile White Hall, 1 Treni ile South Ferry veya Rector Street, 4-5 Trenleri ile Wall Street ya da Bowling Green istasyonlarına gelinerek sağlanabilir.
TACCI plaket verdi (NEW YORK – POSTA212) Cumhuriyetçi Lider Jon Bramnick ve Cumhuriyetçi Parti Morris Bölge Başkanı John Sette onuruna Lincoln Eğitim Hizmetleri Başkan Yardımcısı Tayfun Selen tarafından verilen resepsiyona TACCI'yı temsilen Başkan Ali Koçak katıldı. New Jersey'deki Türk işyerlerine göstermiş olduğu destek için, Ali Koçak Cumhuriyetçi iki politikacıya TACCI adına bir plaket verdi.
Göçmenlik - Toplum
17 Eylül 2014 Çarşamba
ABD’de dil okulu seçmek Avukat Cahit Akbulut, bir okulun pahalı olmasının onun en iyi olduğu anlamına gelmediğine dikkat çekerek, dil öğrenmenin yüzde 50 okula yüzde 50 de öğrenciye bağlı olduğunu hatırlattı DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
A
BD’de dil eğitimi almak birçok genç ve yetişkin insanın hayali. Fakat eğitim pazarında sayısız dil okulu ve birçok danışmanlık şirketi varken, kişinin kafasının karışmaması, kendi için en doğru okulu seçmesi ve tüm bu süreç içerisinde hata yapmaması neredeyse imkansız. New York Barosu avukatlarından Cahit Akbulut, ABD’de dil eğitimine karar verirken ilk göz önünde bulundurulması gereken konunun, hangi okulların yasal olarak size öğrenci vizesi almanızı sağlayacak evrakları temin ettiği olduğunu söyledi.
ÖĞRENCİ VİZESİNE DİKKAT!
Akbulut “Bildiğiniz gibi F-1 adı verilen öğrenci vizesine, okulların kaydınızın ardından göndereceği I-20 evrakıyla başvuruluyor. I-20 evrakını gönderme hakkına ise sadece Amerika Göçmenlik Bürosu kapsamındaki SEVIS sistemine kayıtlı okullar yasal olarak sahiptir. Dolayısıyla SEVIS sistemine dahil olmayan okullar ne kadar ucuz ve avantajlı gözükürse gözüksün, sizin ABD’ye giriş yapmanızı sağlayamayacaktır. Bu sebeple ilk dikkat etmeniz gereken başvuracağınız okulun SEVIS tarafından onaylı bir okul olmasıdır” dedi. Bu adımın ardından okulun sunduğu İngilizce eğitim programlarından en az haftada 18 saat eğitim veren bir programın seçilmiş olması gerektiğini kaydeden Akbulut “F-1 öğ-
renci vizesi kuralları gereği haftada 18 saatten az İngilizce eğitimi veren bir programa kayıt yaptırdıysanız, o okul SEVIS onaylı bir okul olsa bile öğrenci vizesini almaya hak kazanamazsınız” diye konuştu.
OKUL SEÇİMİ YAPARKEN
Bu kriterleri karşılayan okulları bulduktan sonra bir diğer önemli kriter okulların fiyat aralıklarıdır. İnternetteki birçok okulun çok pahalı ya da şaşırtıcı derece çok ucuz olarak listelenmiş olduğunu görebilirsiniz. Avukat Cahit Akbulut “Önemli olan okulun pahalı olup olmadıolması gereken sınıfların ğı değil, size eğitiminiz adına 24 kişiye kadar çıktığının neler sunabileceğidir. Okul görülebileceğini söyleyen seçerken yukarıda bahsettiAkbulut “Bu durum sizin ğimiz öğrenci vizesine dair Avukat Cahit Akbulut dersten alacağınız verimi kriterlerden sonra bakmanız düşürecek, kısa zamangereken konu eğitim veren öğretmenda öğrenebileceğiniz konuların uzun lerin ‘Naitive Spiker’ olup olmadığıbir zamana yayılmasına sebep olacakdır. ABD’de birçok düşük fiyatlı okultır. İnternet üzerinden bu bilgilere ulada ABD’ye yabancı ülkelerden gelmiş şamayacağınız için, ABD’ye gitmeden farklı aksan ve lehçelere sahip öğretönce hoş olmayan sürprizlerle karşımenlere rastlayabilirsiniz. Bu durum sizin hem gerçek bir Amerikan aksanı- laşmamak adına okulunuza e-mail yollayarak ya da telefon açarak bu bilnı ders boyunca duyamamanız ve öğgileri alabilirsiniz. renememeniz, hem de Amerikan külBunlara ek olarak dil okulunuzun türüne dair sorulara tam anlamıyla kampüs şartlarını (internet kullanımı doğru olmayabilecek cevaplar almahakları, bilgisayar odası, kütüphane nız anlamına gelebilir. Bu sebeple yevs.) ve okulun bulunduğu yerin toprel Amerikan öğretmenlerin çalıştığı okullar seçim listenizde yer almalıdır” lu ulaşım araçlarına ve şehir merkezine olan uzaklıklarını da internet üzediye konuştu. rinden başvuru kararı almadan önce araştırmak gerekir. Özellikle uzun döKALABALIK SINIF SORUNU nem dil okulu programlarına katılan Aynı şekilde düşük fiyatlı listelenöğrencilerin konaklama seçeneklerimiş okullarda normalde 10-15 kişilik
Hamdi Ulukaya, Harvard’da ders verNEW YORK – POSTA212 - New York Harvard İşletme Kulübü tarafından organize edilen geceye davet edilen TACCI Başkanı Ali Koçak ve Başkan Yardımcılarından John Driscoll, etkinlikte Chobani'nin Kurucusu Hamdi Ulukaya ile bir araya geldi. Koçak, Hamdi Ulukaya’nın bugün dünyanın en hızlı büyüyen
şirketlerinden birine sahip olarak kariyerinde önemli başarılar elde ettiğini söyleyerek “Girişimcilik konusunda pek çok iş insanımıza örnek teşkil ediyor. TACCI olarak ileriki dönemlerde kendisiyle ortak çalışmalara imza atmak ve başarı hikayesini daha fazla kişiyle paylaşmak için görüştük” diye konuştu.
ATAA’dan Ermeni meselesi konferansı nin daha fazla yer aldığı, toplu ulaşımın geliştiği, hem de sosyal hayatın daha renkli ve elverişli olduğu bölgedeki okulları seçmelerinin dil öğrenme süreçlerine katkıları tartışılmazdır” diye konuştu.
DİL ÖĞRENMEK SİZE BAĞLI
Şaşırtıcı derecede ucuz listelenmiş okulların iyi araştırılmasının yanında size pahalı gelen okulların da araştırılması önemlidir. Akbulut, “Bir okulun pahalı olması onun en iyi okul olduğu anlamına gelmez. Bütçenize uygun okulların daha pahalı okullarla aynı kalitede olması muhtemel olabilir. Önemli olan sizin hangi yoğunlukta ve hangi ortamda İngilizceyi öğrenebileceğinize karar vermenizdir. Dolayısıyla ortalama şartlardaki bir okul size benzer getirileri dil öğrenmek adına sunabilir. Dil öğrenmek yüzde 50 okulunuza, yüzde 50 ise size bağlıdır” dedi.
NEW YORK – POSTA212 - Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), ABD genelinde Osmanlı tarihi, beynelmilel hukuk ve ifade hürriyetine ilişkin olarak Türk Evi’nde bir konferans düzenlendi. ATAA Mütevelli Heyeti Üyesi Günay Evinch’in konuşmacı olarak katıldığı konferansta “Geçmişte, günümüzde ve gelecekte Ermeni Meselesi” konuşuldu. İlginin çok büyük olduğu konferansta Ermeni meselesine vurgu yapılarak geçmişteki yaşanan olaylara değinildi. Önümüzdeki yıl Ermeni meselesi için çok önemli olduğundan bu konu hakkında fikir alışverişi yapıldı.
İş kuracak olanlara vergi avantajı tüyoları New York Barosu avukatlarından Ayhan Öğmen, ABD’de nasıl şirket kurulacağını, vergi avantajlarının neler olduğunun detaylarını POSTA212’ye anlattı DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212
N
ew York Barosu avukatlarından Ayhan Öğmen, ABD’de yeni bir şirketin nasıl kurulması gerektiğini ve ileride içinden çıkılmaz sorkunlarla karşılaşmamak için yapılması zorunlu olan işlemleri anlattı. Öğmen, ”Amerika Birleşik Devletleri’nde şirketler Eyalet düzeyinde kurulurlar. Şirketin kuruluş süreci eyalet den eyalete farklılık da gösterse de, genelde iki aşamalı olur: Şirketin kurulmak istenen eyalet deki resmi mercilere başvuru yapılır ve aynı eyalet de geçerli bir adresi olan kayıtlı bir yetkili (a registered agent) belirlenir. Bu kayıtlı yetkili işverenin kendisi olabileceği gibi şirket adına yasal dokümanları alabilecek olan başka biri de olabilir. Mesela şirketin avukatı ya da sekreteri olabilir ” dedi. Şirketin kuruluşu için geri kalan aşamaları da özetleyen Öğmen, şirket kuruluşunda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: ● Finansal planlamanın hazırlanması (Writing a business plan) ● Şirketin yerinin belirlenmesi ● Şirketin yatırım alması için hazırlıklar
● Şirketin türüne karar vermek: Tek kişinin sahip olduğu, ortaklık, limited şirket, ticari şirket ya da vakıf olması. ● Şirket isminin kayıt edilmesi ● Şirkete vergi dairesinden ve eyaletten vergi numarası alınması ● Şirketin bulunacağı eyaletin gerektirdiği yükümlülüklerden olan işçi tazminatı, işsizlik ve sakatlık sigortası için kayıt yapılması ● İşletme lisansları ve izin belgelerinin alınması ● İşveren sorumluluklarını ve gerektirdiklerini anlamak. Ortaklık sözleşmelerinin önemi ve içinde yer alması gerekenleri açıklayan Öğmen şöyle konuştu: “Ortaklık sözleşmesi ortakların şirket yönetimini nasıl yürüteceklerini düzenleyebilecekleri bir sözleşmedir. Bu sayede her ortağın şirket paylarının neler olduğu, her ortağın sorumlulukları, yetkileri, ortak ayrılıklarında yapılması gerekenler ve diğer önemli prensipler düzenlenmiş olur. Her eyaletin kendine uygun Ortaklıkları düzenleyen yasaları var. Bu yasalar ortaklıklara uygulanacak belli genel kuralları koymuş durumdalar fakat ortaklar sözleşme ile kendi kurallarını koyabilirler” Genelde ortaklık sözleşmelerinde yer alabilen önemli konuları sı-
ralayan Öğmen, ortaklık yapılacağı zaman ortaklık sözleşmesinde yer alması gereken önemli konular şöyle sıraladı: 1. Ortaklığın adı. 2. Ortaklığa yapılan katkılar 3. Kar ve zararın dağıtımı 4. Ortakların toritesi 5. Ortaklık karar verme mekanizması 6. Yönetim yükümlülükleri 7. Yeni ortakların alımı 8. Ortaklık ayrılığı ya da vefatı 9. Sorunların çözümü Türk toplumunun bu konularda en çok neleri merak ettiğini Öğmen şöyle açıkladı: “Türk iş adamlarımızın bu prosedürler ile ilgili ilgi duymasının en önemli sebeplerinden biri, Amerika Birleşik Devlet’lerinde işletme kuran yatırımcıların yatırımcı ya da ticaretçi vizelerine de hak kazanabilecek olmaları. Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan şirket çalışanlarına da sponsor olabilmektedir. Şirketin bu tarz imkanlardan faydalanabilmesi için kuruluşunun doğru yapılması ve izinlerinin alınması gerekiyor. İş adamlarımız genelde şirket kuruluşunu nerede yapılması gerektiğini, vergi avantajlarını ve izinlerin nasıl alındığını merak etmektedirler”
Göçmenlik - Toplum
17 Eylül 2014 Çarşamba
DEİK neden ilga oldu? Turgut Özal tarafından kurulan ve Türkiye Odalar Borsalar Birliği’ne bağlı olan 25 yıllık Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bir gecede torba yasaya konarak yok oldu İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
B
aşbakanlığı döneminde Turgut Özal tarafından 1987 yılında kurulan Kurul, yurtdışı ticarette Türk işadamlarına yeni fırsatlar bulmak için kurulmuştu. DEİK, Türk-Amerikan ekonomik ilişkilerinde de çok önemli bir yer tutuyordu. Lağvedilen DEİK yerine, Ekonomi Bakanlığı tarafından yeni bir kurul kurulacak ve başkanı da hükümet tarafından atanacak. Bu açıdan bakıldığında denebilir ki DEİK, kamulaştırılmış oldu. DEİK içinden konuşan kaynaklar, DEİK hakkında bu karar verilirken hiç bir şekilde kendilerine danışılmadığını ifade ettiler. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, TOBB’a bağlı olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’in, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı ‘Torba Yasa’ ile resmen kapatılmış olmasının gerçek nedeni ortaya çıktı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, konuyla ilgili olarak DEİK’in ülke dışında yaptığı görüşmelerden hükümetin haberinin ol-
madığını, bunu koordine etmek üzere bu adımın atıldığını ifade etmişti. POSTA212’ye konuşan kaynak ise, işadamlarının yurtdışında yaptığı bütün görüşmeler için hükümetten izin almalarının mümkün olmadığının altını çizdi. Kaynak, hükümetin koordineli çalışma arzusunu anladıklarını ve bunun için çözümler üzerine çalışabileceğini söylerken, bu nedenden dolayı çeyrek asırlık bir iş kurulunun kapatılmasının ise yanlış olduğunu anlattı. POSTA212, DEİK’in Türkiye’de önde gelen isimlerinden iki üyesi ile görüşerek, son adımın gerçek nedenini öğrendi.
CEMAAT-AKP KAVGASININ YANSIMASI DEİK’in önemli figürlerinden biri olan ilk kaynak, konunun son zamanlarda Cemaat’e yakınlığıyla bilinen TUSKON ile hükümetin tüm bağlarının kopmasından sonra, hükümetin kendine yakın bir başka iş konseyi bulma çalışmasının bir ürünü olduğunu söyledi. Bilindiği gibi, Cemaat ile hükümet arasındaki son kavga başlamadan önce, TUSKON, hükümetin yurtdışındaki farklı yabancı ülkelerde adeta bir temsilcisi olarak da çalışıyordu. Geçtiğimiz yılın sonbaharından beri ise bu durum tamamen değişti. TOBB’A BAĞLIYDI DEİK, kapatılıncaya kadar TOBB’a bağlı bir kuruluş idi. TOBB ise, Gümrük Bakanlığına bağlı bir Birlik olarak göre yapıyor. DEİK kaynağının bildirdiğine göre, bu açıdan, Bakan Zeybekçi’nin dediği gibi DEİK’in kendi halinde bir STK olduğu doğru degil. Bilakis, bu şekilde DEİK de Gümrük Bakanlığına dolaylı olarak bağlı idi. 2 DEİK kaynağının ayrı ayrı ama ortak şikayet ettikleri bir başka nokta ise, yine Bakan Zeybekçi’nin, ortadan kaldırılan DEİK’in yerine ortaya çıkacak yeni kurumun başkanlığının Bakanlık tarafından atanacak olması. Bu, DEİK’e göre uygun bir yöntem değil ve yararlı sonuçlar doğurmaya-
DENETLEME RUTİN İSTANBUL -POSTA212 Ziraat Bankası, New York şubesi ile ilgili denetleniyor haberleri üzerine bir açıklama yaptı. Banka yaptığı açıklamada, “Hali hazırda, kısıtlanmış veya durdurulmuş herhangi bir işlemi olmadan New York şubemiz faaliyetlerini sürdürmektedir. New York şubemizde 8 Eylül 2014 tarihinde başlamış ve medyaya konu olan söz konusu denetim, daha önce tarihi ve kapsamı bilinmekte olup herhangi özel bir içerik ve şekil ihtiva etmeyen rutin bir denetimdir. Hali hazırda, kısıtlanmış veya durdurulmuş herhangi bir işlemi olmadan New York şubemiz faaliyetlerini sürdürmektedir" denildi.
cak. Türkiye’den POSTA212’ye konuşan ve uzun yıllar DEİK’in içinde bulunan kaynağa göre: ‘’yeni başkanının hangi kriterlere göre seçileceği kafalarda soru işareti olarak duruyor, ama bu kimsenin hükümete yakın olacağı kesin olan tek kriter.’’
YURTDIŞINA BÖLÜNMÜŞLÜK DEİK’in bir gecede ortadan kaldırılması, ABD’de de oldukça faal olan ve Amerikalı birçok muhataba sahip olan iş konseyi grubu için ve Türkiye’nin imajı için oldukça sorunlu. ‘’Türkiye’deki bölünmüşlüğün dışarıya, bu kez ticaret ala-
nında bir kez daha yansıması’’ ile sonuçlanacağını anlatan kaynak, bunun Türkiye’nin bölünmüşlüğü algısının, dış ticaret dünyasında da geçerli olduğunu göstereceğini söyledi. DEİK başkanı olarak aynı zamanda TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu en son Temmuz ayının ilk yarısında ABD’yi ziyaret etmiş, Washington Büyükelçiliğinde birçok Türk-Amerikan orta ve büyük ölçekli işletme sahipleri ile görüşmeler yapmıştı. Hisarcıklıoğlu, Washington’daki Büyükelçilikte bir de iftar programına katılmış, bu davette, Türk Amerikalı işadamlarının birliğinin ve bütünlüğünün öneminden bahseden uzun bir konuşma yapmıştı. Şimdi ise, DEİK başkanı olarak ‘birlik’ tavsiye eden Hisarcıklıoğlu’nun kurumu bir gecede lağvedilmiş oldu. DEIK’in ilga edilişi ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz iş dünyasından ve ABD-Türk iş ilişkilerini yakından izleyen bir üçüncü kaynak ise, DEİK’in kaldırılmasına yol açan ‘torba yasası’ incelediğinde, DEİK’İn yerine kurulacak olan yeni kurulun, yurtdışında organize edeceği programlarının dahi Ekonomi Bakanlığına bağlı olacağını ifade etti. Yeni yasa ışığında, çok rahatlıkla söylenebilir ki, kurulacak ‘yeni DEİK’in ABD ve Washington’daki herhangi bir görüşmeşi de yine Ekonomi Bakanlığının tavsiyesi ve
koordinesi altında yapılacak. Diğer taraftan ise, ‘yeni DEİK,’ kurulduğunda, Ekonomi Bakanlığına bağlı olacağı için, bütçesi de Bakanlıktan karşılanacak ve öncekine göre daha rahat bir bütçeye sahip olacak.
DTİK’İN KADERİ DE MEÇHUL DEİK’in bünyesinde kurulan ‘Dünya Türk İş Konseyi’ isimli grup, birkaç yıl önce hayata başlamıştı. DTİK’in en önemli özelliği, dünya çapında ileri gelen Türk asıllı iş adamlarını ve Türkiye’deki çok tanınmış iş dünyası liderlerini bir araya getirerek, dünya çapında bir örgütlenmeye gitmekti. DTİK’in yüksek istişare kurulu Başkanı, aynı zamanda Coca Cola yönetim kurulu başkanı Muhtar Kent iken, Rona Yırcalı, Rahmi Koç, Güler Sabancı veya ABD’deki ünlü doktor talk-showcu Mehmet Öz gibi isimler yer alıyordu. DEİK ilga edildiyse, DTİK’in kaderi şimdilik soru işareti. TAİK’İN KADERİ DE MEÇHUL DEİK’in önemli işlev ve amaçlarından bir diğeri ise, yabancı ülkelerdeki iş çevreleri ile muhatap olmak üzere kurulan iş konseyleri idi. Türk-Amerikan İş Konseyi ‘TAİK’, Türkiye ile Amerika arasında iş konferansları düzenleyen, Amerikan-Türk Konseyi ‘ATC’ grubunun Türkiye’deki muadili idi. Ayrıca, Türkiye ile ABD arasındaki yılın en önemli organizesi olarak kabul edilen yıllık konferansları da, ATC ve TAIK birlikte organize ediyordu. DEİK’in ortadan kalkması ile, TAİK’in de websayfası ortadan kalktı ve şimdilik geleceği meçhul görünüyor. ATC BAŞKANI HOLMES DA İSTİFA ETMEK ZORUNDA KALMIŞTI Haziran ayının başında toplanan Amerikan Türk Konseyi (ATC) konferansı da, başkan James Holmes’un istifası yüzünden olaylı geçmişti. Holmes, istifası hakkında POSTA212’ye verdiği demeçte, istifasının nedeni olarak muhatabın ‘Türk hükümeti’ olduğunu söylemişti ve istifaya giden şartların Atlantikin öte yakası (Türkiye’de) hazırlandığını anlatmıştı. Holmes, özellikle Türk basınına verdiği bazı mülakatlarda hükümeti eleştiren
bir yaklaşıma sahip olmasıyla Ankara’nın tepkisini çekmişti. Holmes ayrıca, 17 Aralık sürecinde de, kendi üyelerine yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak gönderdiği bültenler nedeniyle hükümetin tepkilerine maruz kaldığı ifade edilmişti. Holmes istifasını vermiş ama ATC istifayı, yeni bir başkan buluncaya kadar işleme koymamaya karar vermişti. POSTA212’ye konuşan ATC yakını kaynaklar, Holmes’u istifaya zorlamayı bir darbe olarak nitelemişti.
MHP ANKARA MİLLETVEKİLİNDEN SORU ÖNERGESİ MHP’nin Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri de, Ekonomi Bakanı Zeybekçi’ye, ‘’DEİK’in, TUSKON’un güçlü olduğu başta Afrika pazarı olmak üzere TUSKON’a alternatif ve rakip olması amacaıyla kullanılacağı iddiası gerçeği yansıtmakta mıdır?’’ sorusunu sordu. DEİK BÜYÜK BİR KURULDU DEİK ile ilgili bir soru önergesi veren CHP milletvekili Umut Oran’ın verdiği bilgilere göre, DEİK bünyesinde 750 şirket, 42 kurucu kuruluş, 11 iş konseyi, 148 ticaret ve sanayi odası ile 3 yurtdışı temsilciliği bulunuyordu. STAR İŞADAMLARININ İŞ KURULUNA KEPENK KAPAMA DEİK, bünyesinde Türk iş dünyasından çok önemli isimleri barındırması ile biliniyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu aynı zamanda DEİK Başkanlığını yürütüyordu. Türk Rus İş Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Türk ABD İş Konseyi Haluk Dinçer, DEİK Başkan Yardımcısı Zeynel Abidin Erdem, Türk Çin İş Konseyi Hüsnü Özyeğin, Türk İngiliz İş Konseyi Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Türk İtalyan İş Konseyi Başkanı Zeynep Bodur Okyar, Türk Kore İş Konseyi Başkanı Ali Kibar, Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin, Türk Alman İş Konseyi Başkanı Ferit Şahenk, Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Muhtar Kent, DTİK Yönetim Kurulu üyeleri Rahmi Koç, Güler Sabancı, Ahmet Çalık, Mehmet Öz ve Atıl Kutoğlu gönüllülük esasına görev alan isimlerden bazılarıydı.
Melike Ayan melikea@yahoo.com
12 Eylül Cuma 12 EYLÜl Cuma günü güçlü gelen perakende satış ve Michigan Güven Endeksinin de etkisiyle 5 haftalık kazancına Wall Street ara vermiş oldu. Verilerin güçlü ve analist beklentilerinden yüksek gelmesi, Fed’in zamanından önce faizleri artırma argümanını güçlendiriyor. Bu yüzden de 16-17 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan Fed toplantısından çıkacak tutanaklardaki klişe iki söz “considerable time” , Türkçesi ile “kayda değer vakte kadar”, “üç beş vakte kadar” , “ uzunca bir süre “olarak çevirebileceğimiz bu laf değişebilirmiş. Bunu San Fransisco Fed raporu da ardından Wall Street’in büyük aktörlerinden , oyuncularından Blackrock da doğruladı, buna inandı. İnanmayanlar da var. Kesinlikle Fed Başkanı Janet Yellen’in sözünden geri dönmeyeceğine de inananlar var, ama bu spekülasyon bile geçen hafta içinde borsayı çalkalamaya, düşürmeye yetti. Jeopolitik endişeler de yenilendi. Obama canlı yayında yaptığı konuşmada İŞİD’e savaş ilan ederken, Avrupa Birliği üyeleri de Rusya’ya ek yaptırımlarda anlaştılar. Bu yaptırımlara ABD de dahil olacağını söyledi. Böylece, Apple’ın yeni telefonunu, iwatch isimli yeni saatini, Apple Pay isimli yeni ödeme platformunu açıklaması bile piyasayı çok canlandıramadı. Zaten, Apple yeni icatlarında, Samsung’dan geciktiği için, günün ilerleyen saatlerinden düşüş kaydetti. Yahoo ABD hükümetinin, NSA denilen (Milli Güvenlik Ajansı) ile takıştı ve tüm saklı dokümanlar su yuzüne çıktı. ABD hükümeti, bilgi paylaşma konusunda işbirliği yapmazsa Yahoo‘yu günde 250,000 dolarlık cezaya çarptırma tehdidinde bulunmuş. Tüm bunlar 2008den beri cereyan ediyormuş, ama kamuoyuna Perşembe günü sızdı. Önümüzdeki hafta 16-17 Eylül günleri gerçekleşecek olan Fed toplantılarından sürpriz beklenmiyor. Faiz oranlarının yine 0.25 civarında tutulması, tahvil alımını 25 milyar dolardan 15 milyar dolara düşürmesi bekleniyor. Haftaya gelecek diğer veriler arasında konut başlangıçları (aylık yüzde -4.9’luk düşüş), inşaat izinleri (yüzde -1.6’lık düşüş) beklenirken, enflasyon rakamlarında değişiklik beklenmiyor. Ağustos ayı enflasyonunun yıllık yüzde 1.9, aylık yüzde 0.2’lik artışı geçmemesi bekleniyor. 19 Eylülde işleme girecek olan Çin online perakende devi Ali baba şirketi, halka arz fiyatlarını durdurmaya karar verdi. 24.2 milyar dolarlık bir halka arz fiyatı düşünen şirket, S&P 500 içindeki hisselerin yüzde 95 katı büyüklüğe sahip. Piyasa değeri yaklaşık 142 milyar dolar olan Ali Baba’nın hissedarı Yahoo, yüzde 4’e varan değerlemeler gördü. 11 Eylül trajedisinin 13. yılını geçen hafta geride bıraktık, ama halka arzlarla, Fed toplantısının sonuçları ile heyecanlı bir haftaya gireceğiz. Bol kazançlı, neşeli, barış dolu bir hafta diliyorum
Güncel
17 Eylül 2014 Çarşamba
İlhan Tanır @Washingtonpoint
ABD-İran erdi muradına biz çıkalım... 2013 yılının Mayıs ayında Hassan Ruhani ve Jevad Zarif liderliğinin Tahran’da seçimi kazanmasından beri Washington ile Tahran arasındaki gelişmeler baş döndürücü bir hızla sürüyor. Önce, yeni Tahran hükümetinin, önceki Ahmedinejad hükümetine göre oldukça yumuşak tavrı, sonrasında ise nükleer müzakerelerdeki daha istekli yaklaşımı, iki ülke arasında hızla gelişen ve evrilen bir ilişkiye dönüştü. Halbuki İran ile ABD, 1979 İran İslam Devriminin akabinde rehin alınan 52 Amerikan diplomatının 444 gün Tahran’da tutulmasının arkasından onyıllarca ilişkileri derin dondurucuya koymuş, önceki Başkan George W. Bush ise, İran’ı ‘şeytan saçayağının’ bir tarafı olarak anmıştı. Obama, göreve geldiğinden beri, nükleer konusunda İran’ı dize getirmek adına ağır bir ambargolar rejimi koymak için uğraşı vermiş, bu uğurda yıllarca diplomatik yollarla müttefiklere, Tahran’a karşı dik durması için uyarmış ve ambargolara katılmasını talep etmişti. İran’a karşı uygulanan ambargoların delinmesi konusunda hassas davrandı, dost-müttefik demeden, yakın ülkelerin bankalarına veya işadamlarına cezalar kesti, kara listelere aldı. Bu işlemler halen sürüyor. 2013 BM BAHARI 2013 yılında ise New York’a, BM yıllık genel kurulu için gelen İran Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani, Başkan Obama ile bir telefon görüşmesinde bulunarak, iki ülke arasında 30 yıldan beri yapılan ilk kez devlet başlarının bizzat görüşmelerini gerçekleştirdi. Dahası, bu görüşmenin haberini de Cumhurbaşkanı Ruhani (İran’da yasaklı olan) Twitter’den duyurdu. TARİHTEKİ İLK ABD-İRAN ASKERİ OPERASYONU İki ülke, Irak konusunda da yoğun görüşmelerde bulundu ve halen de, IŞİD’in ortalığı kıyamete çevirdi bu ülke için görüşmelerin sürdüğü sanılıyor. Bu yaz mevsimi başında IŞİD’in, Irak’ın ikinci büyük şehrini ele geçirmesinden sonra ise, New York Times’in yazdığına göre, iki ülke kuvvetleri, isteyerek veya istemeyerek, askeri olarak tarihte ilk kez ortaklık yaptı, müttefik oldu. Türkmen köyü Emirli’nin IŞİD güçlerinde kuşatılması sonrası İranlı askeri danışmanlar, Kuds güçleri komutanı Kasım Süleyman da dahil olmak üzere, karadan Iraklı güçleri koordine eder ve saldırılara hazırlarken, havadan ise Amerikan savaş jetleri IŞİD güçlerini bombaladı. Amerikan diplomatları ile İranlı diplomatları aynı zamanda nükleer müzakerelere de doğrudan yapmaya başladılar. Normalde P5 artı 1 denen ve AB ülkeleri ile ABD’nin İran ile yaptığı müzakereler, bu yıl içinde zaman zaman sadece ABD’li diplomatlar ile İranlı diplomatlar arasında yapılan ikili görüşmelere döndü. Ne varki, daha da ilginci, bu doğrudan görüşmelerde sadece nükleer değil, başka bölgesel konuların da tartışıldığı görüldü. Örneğin, Eylül 12’de ABD Dışişleri Bakanlığında yapılan günlük basın toplantısında Amerikan Dışişleri Sözcüsü Marie Harf, bu nükleer görüşmeleri esnasında ABD ile İran’ın aynı zamanda IŞİD tehlikesi hakkında da iki kez görüştüğünü resmen kabul etti. Uzun süredir bu iki devletin Suriye ve Irak’da beliren IŞİD tehlikesi karşısında aynı safta olmalarının garipliği üzerine yazılıp, çizilse de, ABD resmi olarak bu konu üzerinde derinlemesine açıklamalar yapmamış, kabul etmemişti. Eylül ayının 15’inde ise, bu kez İran’in ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney, yazdığı twit mesajlarında, ABD’nin IŞİD tehdidine karşı ortaklaşa hareket etme talebini reddettiğini açıkladı. Kısa süreli bir şaşkınlığa neden olan bu mesajların, hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, İran’ın Paris’te düzenlenen ‘IŞİD’e karşı ittifak’ toplantılarında İran’ın yeri olmadığı şeklindeki çıkışına cevap olarak verildiğine inanılıyor. Bütün bunlara rağmen, Beyaz Saray Basın Sözcüsü Joshua Earnest, yine tarihte bir ilk olarak, ABD’nin İran ile ‘arka kanallardan’ IŞİD konusunu görüştüğünü ve iki ülkenin bu tehdide karşı ‘benzer çıkarlara’ sahip olduğunu söylemesi bir başka dikkat çeken gelişme oldu. Görüldüğü ABD ile İran arasında son birkaç ay içinde yaşanan ilkler listesi dahi, bu iki ülkenin ilişkilerinin ne denli hızlı değişim yaşadığını anlatmak için yeterli. Bu değişimin, veya evrilmenin, nereye doğru gideceği henüz bilinmiyor. Kasım ayının 24’ünde ise, müzakereler ile ilgili verilmiş son tarih olduğundan, temelde bu iki ülkenin arasında süregiden nükleer müzakerelerde bir başarı sağlanıp, sağlanamayacağı oldukça önemli bir sinyal olacak. NÜKLEER MÜZAKERELER KADERİ ÇİZECEK Bunun yanısıra, IŞİD tehlikesi karşısında da, hem ABD’nin müttefiklerinin koalisyonda nasıl bir performans göstericeği, hem de IŞİD tehdidinin ne derece yok edilebileceği bu iki ülke arasındaki ilişkilerin gidişatı açısından büyük değişiklikler yapabilir. Zira, geçtiğimiz aylarda nükleer müzakerelerin ilk ayağında bir başarı sağlanamamış, yerine, 6 aylık bir uzatma verilmişti. Bu kez de taraflar kalıcı bir anlaşma yapamaması durumunda iki ülke ilişkilerindeki ılık rüzgarlar bir anda soğuyabilir. Obama gibi Ortadoğu’dan uzak kalmak isteyen ve İran ile yaşanan sorunları diplomasi yoluyla gidermekte kararlı olan bir başkan olduğu müddetçe, bu iki ülkenin giderek birbirine yaklaşacağını tahmin etmek güç değil. İran, bir taraftan Suriye ve Irak’daki iç savaşa enerji ve hazine akıtırken, diğer tarafta Hizbullah’ın ayakta kalması için gayret gösteriyor. Böyle bir ortamda ‘büyük şeytan’ ABD ile aynı safta olmak, hele ABD güçlü hava gücü ile beraber geliyorsa, pek fena görünmüyor. Bu durum, bir daha Ortadoğuya asla ve kata kara gücü göndermemekte kararlı olan ABD için de fena bir ihtimal değil. Kısacası, şartların getirdiği ‘uygun bir evlilik’ ten bahsediyoruz. İki ülke de, kendi çıkarları için birbiriyle ortaklığı onaylıyor ve istiyor. En azından kendi içindeki ve etrafındaki sorunları aşana kadar. Eh: Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine?
Üç dönem kuralı nedeniyle AK Parti’de çok sayıda isim Meclis’e veda etmeye hazırlanırken, il, ilçe başkanlığı görevini sürdürenler milletvekilliğine aday olamayacak DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
A
KP’de olağan kongre için süreç başlıyor. Kongre sürecinin sonucu AK Parti’nin 2015 seçimlerindeki yeni kadrosunu da belirleyecek. Üç dönem kuralı nedeniyle AK
AK Parti’de yeni bir sayfa açılıyor
Parti’de çok sayıda isim Meclis’e veda etmeye hazırlanırken, il, ilçe başkanlığı görevini sürdürenler milletvekilliğine aday olamayacak. AKP’de seçim süreci Şubat ayı sonuna kadar devam edecek. Belirlenen takvime göre kasım ve aralık ayında ilçe, belde seçimleri, kasım -şubat ayları arasında ise il kongreleri yapılacak.
KADIN VE GENÇLİK KOLLARI Genel Merkez’in isteği kongrelere tek aday ve tek liste ile gidilmesi. Önce kadın ve gençlik kolları için başkanlık seçimleri yapılacak sonra ilçe ve il kongreleri gerçekleşecek. Beklenen AKP’nin olağan kongresinin Eylül 2015’te tamamlanması.
DAVUTOĞLU FORMAT ATACAK AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM’de her salı yapılan grup toplantıları artık iki aşamalı gerçekleşecek. Salı günleri genel başkanın partililere seslenmesinin ardından, grup toplantısı basına kapalı olarak devam edecek. Her hafta
yapılması düşünülen kapalı toplantılarda vekiller taleplerini bakanlara doğrudan aktarabilecek. Davutoğlu, benzer şekilde Bakanlar Kurulu ve Güvenlik toplantılarını da iki haftadan bir haftaya çekme kararı aldı. Bunda iç politikaya ısınma dönemi kadar, gündemin sıcaklığının da etkili olduğu belirtildi.
Suriye ve Irak tezkereleri Meclis’te Türk askerine Suriye ve Irak’a müdahale hakkı tanıyan tezkerelerin süresi 4 ila 17 Ekim’de doluyor. Bu nedenle hükümet, Meclis’i 2 Ekim’de çalıştırıp, iki tezkerenin de süresini uzatmayı hedefliyor li düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması”nı içeriyor. Yeni gelecek Suriye tezkeresinde değişiklik yapılması beklenmiyor.
ANKARA - POSTA212
A
BD’nin başını çektiği Gönüllüler Koalisyonu’na Türkiye’nin yol haritası için gözler Meclis’e çevrilirken AK Parti , süresi 4 Ekim’de dolacak Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin süresini uzatmak için hazırlık yapıyor. AK Parti yöneticileri, bunun için 1 Ekim’den sonra 14 Ekim’e kadar tatil arası verecek olan TBMM 2 Ekim’de çalıştırmayı planlıyor. Süresi 17 Ekim’de dolacak olan Irak tezkeresinin de Suriye oylamasıyla birleştirilmesi gündemde. Tezkerenin içeriğinin değiştirilip değiştirilmeyeceğinin ise henüz netlik kazanmadığı belirtiliyor. PKK’yla mücadele etmek için çıkarılan Irak tezkeresinin ise çözüm süreci kapsamında yeniden değerlendirilebileceği kaydediliyor. ABD’nin IŞİD Eylem Planı’nı açıklamasının ardından gözler hükümetin alacağı karara ve 4 Ekim’de dolacak olan Suriye tezkeresine çevrildi. TBMM, torba tasarı ve 3 uluslararası sözleşmenin çıkarılmasının ardından 1 Ekim’e
kadar tatile girdi. AKP yönetimi, 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla açılacak genel kurul çalışmalarına Kurban Bayramı nedeniyle 14 Ekim’e kadar ara vermeyi planlıyordu. Ancak Suriye tezkeresinin süresinin 4 Ekim’de dolacak olması nedeniyle yeni bir değerlendirme yapılıyor. Tezkerenin süresinin 1 yıl daha uzatılması beklenirken
TBMM’nin 2 Ekim’de çalıştırılması planlanıyor. Suriye’ye asker gönderilmesine ilişkin tezkerede, Suriye’deki ihtilafın bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik giderek artan bir tehdit oluşturduğu belirtilerek, kimyasal tehdit, Türkiye sınırlarına saldırı ve göç dalgasına işaret edilmişti. Tezkerede, “Ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin ida-
me ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere TSK’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerek-
GÖZLER IRAK TEZKERESİNDE PKK’yla mücadele kapsamında Kuzey Irak’a operasyon yapılmasına ilişkin Irak tezkeresinin ise süresi 17 Ekim’de doluyor. Çözüm süreci kapsamında tezkerenin süresinin uzatılıp uzatılmayacağı ve Suriye tezkeresiyle birleştirilmesi de gündemde. Geçen yılki görüşmeler sırasında BDP’liler, çözüm süreci devam ederken sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin getirilmesini eleştirmiş ve “savaş tezkeresi” olarak nitelendirmişti. Hükümet, tezkerede küçük değişiklikler yapmış, “gerekirse” sınır ötesi operasyon yapılacağı vurgusu dikkat çekmişti. Hükümetin, söz konusu tezkerenin süresini uzatma yönünde karar alması durumunda çözüm sürecine bağlı olarak tezkerede bazı değişiklikler yapılabileceğine dikkat çekiliyor.
Güncel
17 Eylül 2014 Çarşamba
TURK AVENUE
Cemil Özyurt @cmlzyrtcemil@turkofamerica.com
20 Milyon Kişi Türk Kadın Girişimcinin Şirketi Sayesinde Yasağı Deliyor INTERNET üzerinde sosyal paylaşım sitelerinin yasaklanması ile gündeme gelen Virtual Private Network, VPN (Sanal Özel Ağ) teknolojisi bugün dünyada milyonlarca insan tarafından kullanılıyor. Facebook, Twitter, Youtube gibi yasaklı sitelere tünel teknolojisi üreten şirketler sayesinde IP adresi belirlenme imkanı olmaksızın internete girme imkanı veriliyor. Özellikle Arap Baharı sırasında Tunus ve Mısır gibi ülkelerde milyonlarca insan, yasaklı siteler Twitter ve Facebook sosyal ağına bu tünel teknolojisini bağlanarak girdi. Arap Baharına bir anlamda bu yasağı delinmesine imkan tanıyan şirketler vesile oldu. Son dönemde Türkiye içinde de girişi yasaklanan Youtube, bu teknoloji sayesinde ziyaret ediliyor. Twitter yasağı da yine bu teknoloji sayesinde delinmişti. Halen dünya genelinde 600 milyon insan internet yasağı ile karşı karşıya. Mountain View, CA merkezli VPN şirketlerinden biri de AnchorFree. HotSpotShield ürününün sahibi olan şirketin kurucusu David Gorodyansky, Eugene Malobrodsky ve büyük hissedar konumunda ise bir Türk kadın girişimci, Bağlan Nurhan Rhymes var. 2006 yılında 6, 2008 yılında 4.8 ve son olarak Goldman Sachs yatırım bankasından 52 milyon dolar C serisi yatırım alan AnchorFree, Kasım 2005 tarihinde kuruldu. Halen 70 kişinin çalıştığı şirketin teknolojisini kullanan dünya genelinde 20 milyon kullanıcı var bunun 2 milyonu da Türkiye merkezli. Dokuz Eylül Üniversitesi Ekonomi Bölümü ve Carnegie Mellon University mezunu olan Rhymes, şirketin piyasa değeri olarak 1 milyar dolar biçtiklerini ve ücretsiz yükleme imkanı tanıdıkları için diğer şirketlerden daha avantajlı olduklarını söylüyor. Halen internet ortamında tünel teknolojisi imkanı sunan desktop bazlı 12, mobil tabanlı 15 kadar firma bulunuyor. Kullanıcıların bilgilerine ulaşmak istedikleri için zaman zaman hükümetler ve FBI ile de karşı karşıya geldiklerini de vurgulayan Rhymes, kendi sunucularında hiçbir bilgiyi saklamadıkları için kimseye de bilgi vermek zorunda kalmadıklarını söylüyor: Biz sunucularımızda kullanıcıların bilgilerinin saklanmaması için daha fazla para harcıyoruz. Normalde bu bilgileri saklamak daha ucuza sağlanırken, müşterilerin güvenliğine önem verdiğimizi göstermek için fazla para harcayıp sunucularda bilgi depolamıyoruz. Şirketin Amerika dışında İsviçre merkezli bir diğer ofisi de bulunuyor. Rhymes, hedeflerinden birinin şirket satın alma veya birleşme ile halka açılmak olduğunu söylüyor. AnchorFree deneyiminden önce reklam ajansı LSF Interactive başkan yardımcısı ve YouSendIt. com sitesinin reklam departmanını yapılandıran, sadece yasaklı sitelere ulaşmak isteyenlerin değil politik sorunlar nedeniyle diğer ülkenin yayınlarını seyredemeyen ülkelerde de tercih edildiklerini söylüyor. Mesela İrlanda topraklarında İngiliz televziyonu BBC kanalını seyredemeyenler AnchorFree hizmetini kullanıyor. Hizmet sadece sosyal medyanın yasaklandığı ülkelerde kullanılmıyor. Kullancılar hangi ülkeden giriş yapıldığının bilinmesini istemedikleri zamanlarda da bu hizmetten yararlanmayı tercih ediyor. Rhymes, Mısır veya Tunus deneyiminden yola çıkarak, devrimin nedeni değil insanların sesini duyurmak adına aracı olduklarına vurgu yapıyor. AnchorFree kullanıcılarının büyük bir bölümünü ise ABD ve müslüman ülkeler oluşturuyor. Oman, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, İran, Pakistan gibi. 70 kişilik şirkette Rhymes dışında pazarlama bölümünün başında da bir diğer Türk Levent Sapçı bulunuyor.
Koalisyonun kritik ortağıyız ABD’nin Ankara çıkartması devam edecek. Sırada komutanların buluşması var. Görüşmelerin New York’ta Obama-Erdoğan görüşmesiyle devam etmesi için de temaslar sürüyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
I
ŞİD’e karşı koalisyonun kritik ve sessiz ortağı Türkiye’nin operasyonda oynayacağı rol, Washington’dan Ankara’ya önümüzdeki günlerde gerçekleşecek ziyaretlerde netleşecek. Ancak Türkiye, operasyonun istihbarat, finans, insani yardım ve lojistik destek ayağında kritik rol oynayacak. Bu süreçte ABD ve Türkiye arasında ‘eş zamanlı ve uyum-
lu açıklama’ yapılması konusunda da mutabakat sağlandı. ABD’nin, Savunma Bakanı Chuck Hagel ile başlayan ve Dışişleri Bakanı John Kerry ile devam eden Ankara çıkartması önümüzdeki günlerde de sürecek. Kısa sürede Türk Genelkurmay’ı ile ABD’li komutanlar arasında temas sağlanması bekleniyor. Görüşmelerin New York’ta Obama-Erdoğan gödrüşmesiyle devam etmesi için de temaslar sürüyor. Ankara, ABD’nin IŞİD’e karşı Irak’a eğitim, silah ve insani yardım desteğinin yanı sıra ikmal ve havada
transfer talepleri konusunda da daha somut olmasını bekliyor. New York’ta önümüzdeki günlerde yapılacak BM Zirvesine kadar netleşmesi beklenen kritik ortaklığın yol haritasında Türkiye’nin öncelikleri şöyle: ● IRAK’TA SÜNNİLER KAZANILMALI: Irak’ta yeni hükümetle birlikte tüm kesimler yeniden kazanılmalı. Özellikle Sünnilerin sisteme yeniden entegre edilmesi, IŞİD’e verilen desteğin kesilmesi için kritik önemde. Başta Sünni aşiretler hem idari hem de askeri yapıda görev almalı.
● REHİNE VE SALDIRI KORKUSU: Operasyon, Türk rehinelerin hayatını riske atmamalı. Bu nedenle Türkiye, operasyonda görünür olamaz. IŞİD’in hem Türk rehineleri hem de Türkiye’yi hedef almasından endişe ediyoruz. ● ESAD GÜÇLENMESİN: IŞİD’e karşı savaşırken, Esad yönetimi ile işbirliği düşüncesi kabul edilemez. IŞİD’in Suriye’de vurulacak hedefleri için Şam yönetimiyle temas masada olmamalı. ● ÜSLERİN KULLANIMI: İnsani yardım amacıyla ikmal konusunda Türkiye üzerine düşeni yapacak ancak ABD ikmal ve havada transfer talepleri konusunda da daha somut olmasını bekliyor. Ancak Türkiye’deki üslerden silah ve mühimmat taşınması için karar ancak Parlamentodan geçecek bir tezkere ile mümkündür. Bu hükümetin tek başına verebileceği bir karar. Böyle bir karar da Türkiye’yi ve rehineleri, IŞİD için hedef haline getirir. ● EĞİTİME MESAFE: Türkiye, Irak ordusu için eğitim vermek konusunda gönüllü değil. Bunun temel nedeni, bölgede Türk askerine bakış. Ancak ABD’nin Türkiye’den bekledikleri arasında bölgede görev alacak küçük askeri grupların desteklenmesi de var. ● SİLAHA DENETİM : Koalisyon güçleri, bölgede başta Kürdistan Bölgesel Yönetimi olmak üzere silah desteğine hazırlanırken, bu süreçte IŞİD’in doğuş yeri olan Suriye’de savaşan muhalifler de desteklenmeli. Irak’a gönderilecek silahların dağıtımı ise kontrollü yapılmalı; çözüm
sürecinde PKK’nın eline geçmemeli. ● İÇERİDE TEHDİT: Türkiye’deki 1 milyondan fazla Suriyeli arasında çok sayıda IŞİD ile bağlantılı isim olduğu biliniyor. IŞİD’e yönelik operasyonla birlikte örgütün Türkiye içerisinde de saldırı planlamasından endişe ediliyor. Hükümet bugüne kadar IŞİD’i resmen ‘terörist’ olarak tanımlamamasına karşın, IŞİD’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı düşman ilan etmesi de olası saldırı kaygılarını artırıyor. (ys) ● İSLAM ALGISI: Hükümet, IŞİD’e karşı operasyonla İslamofobinin de büyütülmesini istemiyor. Bu süreçte müslüman dünyasında başta Suudi Arabistan ile Katar arasında yeniden uzlaşı sağlanmasına karşın, Ankara ideolojik yakınlaşmanın kısa sürede aşılmasını beklemiyor. ● İSTİHBARAT PAYLAŞIMI: Batıdan gelen ısrarlı taleplerle birlikte Türkiye, 4 binden fazla Avrupalı cihadçının Suriye ve Irak’a geçişini önleme kararı alırken, önümüzdeki günlerde sınırda istihbarat paylaşımının da artırılması bekleniyor. ABD ve AB, Türkiye’den sınırını etkin olarak korumasını ve kendi vatandaşlarının IŞİD’e katılımını önlemede aktif rol almasını, yani sınırda denetimi artırmasını istiyor. IŞİD’e özellikle bölge ülkelerinden katılımın da önlenmesi hedefleniyor. Bu da Türkiye’nin önümüzdeki günlerde Batı ile çok daha fazla istihbarat paylaşımını da zorunlu kılacak. Bu paylaşım IŞİD’in finansal kaynaklara ulaşamının kısıtlanmasını da kapsayacak.
‘Kontrollü sessizlik’
I
ŞİD’e karşı ABD’nin ilk hava saldırılarının başlangıcından itibaren Ankara-Washington hattında ‘kontrollü bir sessizlik’ hakim. IŞİD, Mahmur’a yöneldiğinde ilk hava operasyonunun Körfez’den başlaması Ankara’yı rahatlatan adımdı. Ancak ABD’nin hava harekatlarını, küresel operasyona dönüştürme çabasıyla olayın boyutları değişti. Bu koalisyonda ülkelerin oynayacağı roller New York’taki BM Zirvesi sırasında netleşecek. Ancak Türkiye’nin rolü bir süre daha muamma olarak kalacak. Çünkü ABD Başkanı Barack Obama ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cardiff buluşmasından bu yana iki ülke arasında açıklamalar konusunda ‘ortak bir dil geliştirilmesinde’ mutabakat sağlandı. Bu sessizlik Ankara açıklama yapana kadar da sürecek gibi görünüyor. Washington, artık Türkiye için ‘model ortaklık’ tanımını kullanmasa da ‘anahtar ülke’ tanımından vazgeçmiyor. Çünkü IŞİD’e karşı operasyonu Bağdat-Erbil hattına havale etse dahi, sonucun tüm Müslamanlar tarafından benimsenmesi ve kabul edilmesi için
AKP’ye, Hamas’a ve Müslüman Kardeşler zihniyetine ihtiyacı var. AKP de bunun farkında... Nitekim Wall Street Journal’in(WSJ), “Ankara artık ABD’nin müttefiki değil” diyerek yaptığı İncirlik’in Erbil’e taşınması önerisi de Ankara’da kaygıyla karşılanmadı. Dışişleri kaynakları, iki ülke arasında ziyaret trafiğinin artmasından son derece mutlu. ABD’li kaynaklar da Türkiye ile bu aşamada sağlanan uzlaşıdan memnun. Buna kanıt olarak da Kerry’nin, Kahire yolunda Türkiye ile terörizme işbirliği konusunda verdiği güçlü mesajlara işaret ediyor. Kerry, o konuşmasında sürekli Türkiye ve ABD’nin birlikte çalıştığını ve Türkiye’nin önemini vurgulayarak, ‘anahtar ülke’ tanımlaması yaptı. ABD için müttefikliğin yöntemleri ve derinliği değişse de, bu yoldan vazgeçiş yok. Yine ABD’li kaynaklara göre, WSJ’nin yorumu ABD kamuoyunu hedef alıyor. ABD muhalefetinin sesi olan WSJ’den Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde bu yönde gelen açıklamalar da ABD iç kamuoyuna yönelik olarak değerlendiriliyor.
Gündem
17 Eylül 2014 Çarşamba
Orhan Murat Bahtiyar orhanbahtiyar@posta212.com
Türkiye, zor ülke!
TÜRKİYE’DE işçi olmak zordur. 50 TL’lik kemer almaktan aciz patron yüzünden ölürsün ama o, eğitim seviyeni sorumlu gösterir. Sanki işçi ölümlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü değilmişiz gibi onlara sorarsan işçilere günde 12 saat çuval taşıtabilen şantiye şefi, bir türlü baret taktıramaz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de her gün 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalar her gün ortalama 4 işçinin hayatına mal olurken, 6 işçi ise sürekli iş göremez hale geliyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre ise 2014’ün ilk sekiz ayında 1.270 işçi yaşamını yitirdi. Özellikle inşaat sektöründe ölen işçilerin büyük çoğunluğu sigortasız veya taşeron. Her konuda olduğu gibi iş kazaları konusunda da kişisel farkındalık çoğu zaman hayat kurtarır. Ancak bu durum, siyasilerin ve patronların ağzında çok eğreti durur. Soma’yla birlikte ortaya çıkan bu tehlikeli ve iftiracı tavır bize daha çok cana mal olur. Türkiye’de işçi çocuğu olmaksa daha zordur. Tabii çocuk işçi değilsen. Türkiye’de resmi rakamlara göre, yaklaşık 1 milyon çocuk istihdam ediliyor! Cümlenin naifliğinden anlaşılabileceği gibi, resmi rakamlar meslek liselerinde staj yapan öğrencileri çocuk işçi sayarken gözümüzün önünde mendil satanları yok sayıyor. Ülkemizde 4 milyon çocuk ise açlık sınırında yaşıyor, 4. sınıf düzeyindeki öğrencilerin yarısından fazlası temel beslenme gereksinimlerini karşılayamıyor. Cezaevlerindeki çocuk sayısı her geçen gün artıyor, geçtiğimiz yıl 40.000’den fazla kız çocuğu evlendirildi ve %8’i ‘anne’ oldu. 2013 yılında madde bağımlılığı çocuklar arasında %105 oranında arttı ve tam 3 bin 225 çocuk intihar etti! Bir çocuk neden intihar eder, aklım almıyor ama diğer arkadaşlarına yeni eğitim -öğretim yılında başarılar dilerim!
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
AYSEL TAPAN İSTANBUL - POSTA212
İ
tibar konusunda hem ABD’nin hem de Türkiye’nin notu kırık. Obama hükümeti, terör ve ekonomi konusunda eleştiri oklarının hedefi olmaya ve itibar kaybetmeye devam ediyor. Türkiye ise demokrasiden insan haklarına, yargıdan ekonomiye, medyadan eğitime kadar her alanda yıllardan beri sert bir şekilde eleştiriliyor. Son olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anıtkabir’i ziyareti sırasında Türkiye’yi dünyanın en güçlü ve en itibarlı ülkeleri arasına katabilme sözünü verdi. Dünya genelinde yapılan anketler ise Davutoğlu hükümetinin bu sözü yerine getirmesi için çok çalışması gerektiğini gösteriyor.
LİSTEDE 55 ÜLKE VAR
New York ve Kopenhag merkezli global danışmanlık firması Reputation Institute, “Dünyanın En İtibarlı Ülkeleri” listesini yayınladı. Reputation Institute, 55 ülkenin bulunduğu “Dünyanın En itibarlı Ülkeleri” listesini, G-8 ülkelerinde (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, Birleşik Krallık, ABD) 27 bin müşterisiyle yaptığı online anketler ve dünyanın en güçlü ekonomilerinden Çin, Hindistan ve Brezilya gibi 12 ülkede 30 bin kişiyle yaptığı görüşmeler sonucunda oluşturdu. Bu yıl, son üç yıl ilk sırada bulunan Kanada’nın yerini İsviçre aldı. İkinci sıraya gerileyen Kanada’yı ise geçen yıl ikinci sırada olan İsveç takip ediyor. ABD’nin 22. sırada bulunduğu listede İspanya, Portekiz, Singapur ve Brezilya ABD’den önce geliyor. Türkiye ise Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Hindistan, Venezuela ve Meksika’nın gerisinde kalarak 39. sırada yer alıyor. Firma, şirketlerin ana ülkelerinin itibarından nasıl etkilediği konusunda şirketlere tavsiyelerde bulunuyor. Yani bu liste aynı zamanda, şirketlerin ülkelerinin itibarına göre kendi itibarlarını nasıl yükseltecekle-
rine ilişkin önemli stratejiler geliştirmesine yardımcı oluyor.
EN İTİBARLI ŞİRKETLER
Reputation Institute’ın dünya genelinde 15’ten daha fazla ülkede 55 bin kişinin katılımıyla yaptığı anket sonuçlarına göre dünyanın en itibarlı 10 şirketi ise şöyle:
1.2. The Walt Disney Company + Google 3. BMW Group + Rolex 4. Sony 5. Canon 6. Apple 7. Daimler 8. LEGO 9. 10. Samsung + Microsoft
DÜNYANIN EN İTİBARLI ÜLKELERİ 1. İsviçre 2. Kanada 3. İsveç 4. Finlandiya 5. Avustralya 6. Norveç 7. Danimarka 8. Yeni Zelanda 9. Hollanda 10. Almanya 11. Avusturya
12. Belçika 13. İrlanda 14. Japonya 15. Birleşik Krallık 16. İtalya 17. Fransa 18. İspanya 19. Portekiz 20. Singapur 21. Brezilya 22. ABD
23. Çek Cumhuriyeti 24. Polonya 25. Tayland 26. Arjantin 27. Peru 28. Malezya 29. Tayvan 30. Şili 31. Yunanistan 32. Güney Afrika 33. Filipinler
YIL: 2 SAYI: 70
POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA YAYINCI CAN KAMİLOĞLU
İMTİYAZ SAHİBİ EKMEL ANDA
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
AHMET RAVALI
HABER KOORDİNATÖRÜ
HALDUN ARMAĞAN YAYIN DANIŞMANI
AHMET BUĞDAYCI HABER MERKEZİ - EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK, ADNAN ONARAN, HÜSEYİN TUNCER, AYSEL TAPAN, MELİKE AYAN, DEMET DEMİRKAYA, SONER MEZGİTÇİ, SERKAN KALFA, DOĞUCAN CÖMERT, JOHNPAUL JASON, BABÜR AKSÜYEK, BANU ÖZTÜRK, KUNTER AKIRMAK, ELİF ÜNLÜ, ORHAN MURAT BAHTİYAR WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR REKLAM TEMSİLCİSİ BARIŞ TUNCER İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES
31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 844 368 91 96 abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
Reputation Institute tarafından yayınlanan “Dünyanın En İtibarlı Ülkeleri” listesine göre dünyanın en itibarlı ilk üç ülkesi İsviçre, Kanada ve İsveç. ABD listenin 22’nci, Türkiye ise 39’uncu sırada yer alıyor
34. Katar 35. BAE 36. Hindistan 37. Venezuela 38. Meksika 39. Türkiye 40. Endonezya 41. Güney Kore 42. İsrail 43.Mısır 44.Romanya
45. Ukrayna 46. Kuveyt 47. Kolombiya 48. Suudi Arabistan 49. Kazakistan 50. Çin 51. Cezayir 52. Rusya 53. Nijerya 54. Pakistan 55. İran
Ve Hillary adım atmaya başladı
GAZETESİ
17 Eylül 2014 Çarşamba
Türkiye ve ABD’nin itibarı yerle bir
ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
İLHAN TANIR NEW YORK-POSTA212
D
ışişleri Bakanlığını 2013 yılının başında bıraktıktan sonra, 2016 başkanlık seçimlerinde aday olup, olmayacağı tartışılan Hillary Clinton, bu konuda şimdiye kadar verdiği sinyallerin belki de en güçlüsünü vererek, Lowa eyaletini ziyaret etmeye karar verdi.
İLK KADIN BAŞKAN HAYALİ Lowa’nın ABD seçimlerindeki önemi, eyaletin başkan adayları ön seçimi takviminde ilk sırayı alması. Bu açıdan başkanlık adayları bu tarıma dayalı eyalete, moral bulmak ve rüzgar kazanmak adına büyük önem vermekte, bu eyaletin yerel gazetelerinin hangi başkan adayını destekleyeceği, ABD çapında bir gelişme olarak izlenmekte. Bu küçük eyalet, oyla
değil, halkın toplantı salonlarına akın etmesi ve bizzat el kaldırmasıyla oylarını adaylara veriyor. Bundan dolayı başkanlık adaylarının örgütsel güçleri ve aktivistlerinin heyecanını, bu salonlara getirdikleri insan sayıları ile ölçülebiliyor. Lawo’da Hillary, 2008 yılında büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.Hillary Clinton, 2008 yılındaki ön seçimlerde Obama’ya kaybettiği ilk önseçim Lowa’daydı. Üstüne, Clinton’ın bu eyalete o seçimi kaybetmesinden beri ilk kez geri dönüyor olması da rastlantı değil.
LOVA’NIN ÖNEMİ BÜYÜK Hillary, eşi ve eski ABD Başkanı Bill Clinton ile eski bir Kongre üyesinin emekliliği onuruna Lowa’yı ziyaret ediyor olsa da, herkes bu ziyaretin gerçek nedenini tahmin edebiliyor. Şimdiye
kadar yapılan anketlerde diğer rakiplerine göre çok büyük bir farkla önde giden Hillary’nin, büyük bir aksilik ve sürpriz olmazsa, başkanlık adayı olması bekleniyor. Bu itibarla da şimdiden Lowa halkıyla yakınlaşmaya, eyalette kök salmaya amaçlıyor. En azından izlenim bu. 2008 yılında tarihteki ilk kadın başkanlık hayalleri, ABD’nin tarihteki ilk siyahi başkanı olmak hayalleri olan Obama karşısında tuzla-buz olan Hillary, bu yıl işi daha da sıkı tutuyor gibi.
Güncel
17 Eylül 2014 Çarşamba
Siyahiler Amerikan ordusunda yok ABD’nin en çok okunan gazetelerinden USA Today tarafından yapılan bir incelemede, önümüzdeki dönemde rütbe alarak yükselmesi beklenen tüm subaylar içinde hiçbir siyahi asker yer almıyor İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
A
BD’nin gelecek nesil komutanları içinde siyahilerin hemen hemen hiç yer almadığı ortaya çıktı. Amerikan Ordusunun komutan kademesinde, önümüzdeki dönemde yükselmesi beklenen kadroda, siyahi subayların neredeyse sıfıra yakın olması, ABD’nin en çok okunan gazetelerinden USA Today’da ciddi bir endişe kaynağı olarak işlendi. ORAN YÜZDE 10’U GEÇMİYOR Örneğin Tugay komutanlıklarda bu yıl hiç bir siyahi albayın olmadığı, zırhlı, topçu ve piyade birliklerinde de siyahilerin nüfus oranına göre oldukça düşük bir yüzdede komutan seviyesinde bulunduğu belirlendi. Yüzde 10’dan az bir oranda siyahi subayın bulunduğu Amerikan Ordusuna katılımda ise yüzde 18’lik siyahi askerlerin bulunduğu ifade ediliyor. 2014 yılı itibariyle ABD’nin 25 tugaylığında tek bir tugay
komutanlığında siyahi bir albay olmaması da ortaya çıkan bir başka gerçek olarak göze çarpmış. TEK SİYAHİ KOMUTAN VAR Tugay komutanlıkları dörder taburdan oluşuyor ve taburlar 800 ila 1000 askerden oluşuyor. Taburlar yarbay tarafından komuta ediliyor. 2015 yılındaki atamalara göre, ABD Ordusunun sahip olduğu 78 taburdan sadece bir tek taburu siyahi bir yarbay tarafından komuta edilecek. GELECEKTE SİYAHİLER YOK Aynı haberdeki analize göre, Amerikan Ordu kuvvetleri, önümüzdeki dönemde, siyahiler de dahil olmak üzere, azınlıkların orduda daha çok yer alması için planlamaların sürdüğünü açıklamış. Üst düzey subaylardaki bu siyahiler aleyhine olan durum, yeni mezunlarda da farklı değil. ABD’nin önemli askeri harp okullarından olan West Point’den mezun olan 238 subayın 199’unun Beyaz olduğu ve sadece 7’sinin siyahi olduğu bildiriliyor.
ABD tarihinin en kötü kongresi
ABD’nin Temsilciler Meclisi üyeleri ve Senatörleri, son iki dönemdir çok kötü puanlar alıyor. Bütçe kriziyle doruğa çıkan kötü yönetim nedeniyle büyükelçiler atanamıyor, başta göçmenlik olmak üzere onlarca kamu yasası da bekletiliyor İLHAN TANIR NEW YORK-POSTA212
1
13. Kongre döneminin bu hafta sonlanması bekleniyor ve kasım ayındaki seçimler için Temsilciler Meclisi üyeleri ile Senatörler kendi seçim bölgelerine giderek, yeniden seçilme kampanyalarına hız verecekler. Temsilciler Meclisinin 435 üyesinin tümü her iki yılda seçilirken, Senatörlerin ise üçte biri yeniden seçilecek. Kongre’nin son iki yılki performansı incelediğinde ise, bu iki yıllık dönemde Kongre’nin tarihteki en kötü performanslarından birini çıkarmış olduğunu görüyoruz.
SADECE 23 YASA GEÇTİ İstatislikler, ABD’nin polarize olmuş siyasetinin Kongre’yi nasıl da kilitlemiş olduğunu gösteriyor. Örneğin, Kongre son iki yıl içinde sadece 23 kamu yasası geçirebildi. Bu sayı, Washington Post’a göre, tarihteki en az sayıdaki yasa olarak kayda geçiyor. Dış politikada, özellikle 2010 yılından beri yükselişe geçen Çay Partici hareketin de etkisi ile izolasyoncu Amerikan vekillerinde artış var. Ukrayna’dan Suriye’ye, Irak’dan Afrika’ya bu vekiller hiç-
bir şekilde ABD’nin askeri yollarla müdahil olmasını istememekteler ve bundan dolayı da başkan Obama hemen her dış politik krizde Kongre’den veto yemekte. BÜYEKELÇİLER ATANAMIYOR ABD Kongresinin diğer kanadı Senato ise Amerikan yönetiminin dış ülkelere atadığı büyükelçilere veto koymakla meşgul. ABD’nin yabancı misyonu olduğu 169 ülkenin dörtte birinde büyükelçisi yok. Obama tarafından atanmış 46 büyükelçi Senato’yu geçemiyor. Bunların içinde Türkiye’ye atanmış John Bass de var. Bundan aylar öncesinde Başkan Obama, Suriyeli ılımlı muhaliflere silah ve eğitim vereceğini anons etmişti. Kongre’nin kapanmasına bir haftalık bir süre kalmışken, 500 milyon dolarlık bu bütçe talebi henüz Kongre’nin herhangi bir kanadından geçebilmiş değil. Kaderi son hafta ve belki de Kongre’nin açık olduğu son saatlerde belli olacak. BÜTÇE KAVGALARI SÜRÜYOR Kongre, ayrıca ABD yönetiminin bütçesinden de sorumlu organ. Gel gör ki, hem 113. hem de 112. Kongre dönemleri, bütçe üzerindeki kavgalar ile hatırlanacak.
Hatırlanacağı gibi 2014 bütçe yılı, federal devletin kepenklerini kapatmasıyla başlamıştı. Sebebi ise, on yıllardır rutin bir işlem olan borç tavanını yükseltmekti. 113. Kongre döneminin başarısızlığıyla hatırlanacak en önemli yönlerinden biri ise hiç şüphesiz göçmenlik yasasının bir türlü genel kurula gelmemiş olması. Ülkede 12 milyon kadar kaçak ve belgesiz göçmen olmasına rağmen, bu nüfus hakkında ne yapılacağı konusunda en ufak bir uzlaşı yok. Obama’nın başkanlığa seçilirken göçmenlere verdiği sözleri tutamadığı gibi, başkanlığının son iki yılına girerken, özel Başkanlık kararnamesi ile yüz binlerce kaçak göçmene çalışma izni verebileceği sinyalini veriyor. Kongre’nin başarısızlığından liste yapılmaya çalışılsa, bu listenin sonunun görüneceğinden emin olmak güç. Bütün bu işlevsizlik ise Amerikan halkının gözünden kaçmıyor. Gallup anketinde Amerikan halkının sadece yüzde 13’ünün Kongre’nin gösterdiği performansı beğendiği ortaya çıkıyor. Yine yakınlardaki bir başka CNN anketinde de Amerikalıların yüzde 65’i Kongre’yi ‘hayatlarındaki en kötü Kongre’ olarak tanımlıyorlar.
Ateistlere ABD Hava Kuvvetleri’nde yer yok ABD’li ateist pilot teğmen, Hava Kuvvetleri’nin dini motif içeren yeminini etmeyince ordudan ayrılması istendi. Olay mahkemede İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212
A
merikan Hava Kuvvetleri, ‘Tanrı yardımcım olsun’ yemini etmemekte direnen bir pilot teğmene, bu yemini etmediği takdirde Hava Kuvvetleri’nden ayrılması gerektiğini bildirdi. Teğmen ise, buna karşılık, Hava Kuvvetleri’ni mahkemeye götürdü. Mahkeme süreci şimdilik devam ediyor. Davanın sonucu ise merakla bekleniyor. AFP’nin haberine göre, önceki dönemde Amerikan Hava Kuvvetleri, yemin etmek istemeyen subaylarına başka alternatif sunuyordu. Bu alternatif, tahmin edileceği gibi, dini motifler taşımayan bir yemin etme olanağı seçeneği şeklinde beliriyordu. Bu durum, Ekim 2013’de değişti ve yapılan yeni değişikliklerle, bütün subayların yemin etmesi zo-
runluluğu getirildi. Ateist teğmenin ismi açıklanmıyor. Avukatı Monica Miller’in ifadesine göre, subaylarına dini yemine zorluyan tek kuvvet komutanlığı Amerikan Hava Kuvvetleri. Avukatı, aynı şekilde, bu zorunluluğun açıkça Amerikan Anayasası’na ay-
kırı olduğunu iddia ediyor. AFP’nin aynı haberinin analiz bölümünde ise çok ilginç bir bilgi daha paylaşılıyor. Buna göre, Colorado’daki Amerikan Hava Kuvvetleri Akademisinde Evanjelik Hristiyanlar, bu kuruma sızmış ve domine eder durumdalar.
Toplum Yaşam
17 Eylül 2014 Çarşamba
Sosyal medya devlere karşı! (ÖZGE SOYLU – NEW YORK – POSTA212) Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aslı Tunç, sosyal medyanın önemini POSTA212’ye değerlendirdi. Tunç, teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşmasıyla sosyal medyanın farklı amaçlarla da olsa daha büyük kitlelerin hayatlarında sağlam bir şekilde yer edineceğini söyledi. Arap dünyasının ayaklanmasında sosyal medyanın öneminin yadsınamaz olduğunu vurgulayan Tunç, “Kitleleri mobilize etmek, insan hakları ihlallerini belgelemek ve baskıcı yönetimlere kafa tutmak için sosyal medya kullanıldı ve ilerde de kullanılacak” diye konuştu.
Amerika’da bazı üniversitelerin yıllık ücretleri 40 bin ile 60 bin dolar arasında değişiyor. Ancak hem kaliteli eğitim veren hem de fiyatları çok uygun olan üniversiteler de var KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212
A
BD’de üniversite çağına gelmiş birçok genç, üniversitelerin pahalılığı yüzünden büyük borçlar altına girip eğitimlerini tamamlamaya çalışıyorlar. Aynı şey yurt dışından ABD’de okumaya gelen Türk öğrenciler için de geçerli. Yıllık 60 bin dolar gibi fiyatlara ulaşan okulların çoğu parasal durumu kısıtlı olan öğrenciler için ulaşılmaz olsa bile, uygun fiyatlarıyla eğitim alması kolay okullar da mevcut. İşte ABD’de fiyatları en uygun 10 üniversite
ABD’nin en ucuz 10 üniversitesi OGLALA LAKOTA COLLEGE
n Sosyal medya hayatımızda nerede bulunuyor?
Sosyal medya artık özellikle kentli yaşamın ayrılmaz bir parçası oldu. Türkiye gibi geleneksel medyanın işlevini yitirdiği ülkelerde özellikle Twitter gazetecilik arayışlarının önemli bir parçası. Habercilik son dönemde ülkemizde büyük ölçüde sosyal medya üzerinden yapılmakta. Teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşmasıyla sosyal medya farklı amaçlarla da olsa daha büyük kitlelerin hayatlarında daha sağlam bir şekilde yer edinecek. n Orta Doğu’da yaşanan gelişmeleri baz aldığımız zaman sosyal medyanın buradaki işlevini değerlendirebilir miyiz?
Arap ayaklanmasında sosyal medyanın rolü yadsınamaz. Kitleleri mobilize etmek, insan hakları ihlallerini belgelemek ve baskıcı yönetimlere kafa tutmak için sosyal medya kullanıldı ve ilerde de kullanılacak. Ancak bu daha fazla demokrasi talep eden sivil halkla, baskıcı rejimlerin arasında bitmeyen bir mücadele alanı. Bu mücadelenin bir saç ayağında ise küresel bilişim şirketleri var. Denklem her zaman yurttaşlar lehine çalışmıyor ne yazık ki. n Devlet tarafından sosyal medyaya kısıtlama veya etik kurallar getirilmesi doğru bir uygulama mı?
İnternet dünyasında özgürlükler maksimum olmalı. Özellikle demokrasinin yarım olduğu ülkeler sosyal medyayı kısıtlama çabasındalar. Çocuk pornografisi ve Almanya gibi özel anti-semitizm duyarlılığının dışında kısıtlama getirilmemeli. Zaten hakaret, nefret söylemi vs. gibi suçlar başka kanunlar içinde belirlenmiştir. n Dijital devrim kavramına inanıyor musunuz? Bu devrim Türkiye için başladı mı? Başladıysa ne zaman başladı?
Dijital devrim kavramına inanıyorum. Türkiye bu devrimin henüz çok başında ancak dinamik ve genç kullanıcı sayısı ve profili sayesinde yaşamın hızla dijitalleştiğini düşünüyorum.
DIné College: 720 dolar
ABD’nin en ucuz üniversitesi olan bu okul, Amerikan yerlileri tarafından 1968’de kuruldu. İlk kurulduğu dönemlerde sadece Amerikan yerlilerine hizmet veren okulun şu an da kapısı herkese açık. Biology, fizik, işletme bölümlerinin yanı sıra okul aynı zaman da kızılderili dili eğitimi de veriyor.
Broward College BİN 810 dolar
BİN 920 dolar Güney Dakota’da yer alan okulun özelliği, yerli halktan toplanan paralarla kurulmuş bir okul olması. Bir çok dalda eğitim veren okul, Amerikan yerli dillerinde verdiği eğitimle adından söz ettiriyor. 2011 yılında “Bill and Melinda Gates Vakfı” tarafından destelenmeye başlanan okul, geniş etnik kapasitesi ve uygun fiyatıyla dikkate alınması gereken okullar arasında ki yerini alıyor.
1950’de Broward College ismiyle kurulan okul Miami’de yer alıyor ve ilk kurulduğunda sadece 2 senelik eğitim sunuyordu. 2008 yılında adlarını Broward College olarak değiştirerek 4 senelik eğitim vermeye başladılar. 70 bin kişilik öğrenci kapasitesiyle, meşhur spor takımı Seahawks ve mükemmel iklimiyle Broward College akıllarda kolaylıkla yer ediyor.
SInte Gleska UnIversIty 2 BİN 640 dolar Oldukça düşük kapasitede öğrenci sayısına sahip olan bu Güney Dakota okulu özel bir üniversite. Tarihi yapısıyla ilgi gören ve Sanat, Bilim, İktisat ve daha bir çok bölümde eğitim veren okulun fiyatı da çok uygun.
Southern UnIversIty at New Orleans Turtle Mountain Community College: Bin 776 dolar
Kuzey Dakota’da 1970 yılında kurulan okul aynı Diné College gibi Amerikan yerlileri tarafından kurulmuş bir okul. İki senelik eğitimlerin yanı sıra aynı zamanda Fen bilimleri öğretmenliği, ve işletme gibi dallarda da 4 senelik eğitim seçenekleri mevcut.
3 BİN 161 dolar Louisiana yer alan bu devlet üniversitesi ilk kurulduğunda sadece siyahilere hizmet veriyordu. Listedeki en eski okullardan biri olan okul 1880 yılında kuruldu ve 1960 sivil hakların tavan yaptığı dönemde, mahkeme kararıyla okul bütün ırklara açıldı. Okul en çok Ceza Hukuku üzerine verdiği eğitimle tanınıyor.
Grace College of Divinity
InstItute of AmerIcan IndIan and Alaska Native Culture
3 BİN 360 dolar Listemizdeki ikinci Kuzey Carolina üniversitesi olan Grace College of Divinity, dini bilimlerde verdiği eğitimlerle göz önüne çıkıyor. Geleceğin dini liderlerinin yetiştiren bu okul, aynı zamanda diğer dallarda da eğitim vermeyi ihmal etmiyor.
3 BİN 360 dolar Kar amacı gütmeyen bu okul, sanat alanında eğitim veren en uygun fiyatlı okullardan biri. Yazarlık, Sinematografi, Stüdyo Sanatları ve daha bir çok sanat dalında programı ve bünyesinde ki 4000 öğrencisiyle sanatla ilgilenen öğrenciler için bulunmaz bir fırsat olarak yer alıyor.
CarolIna ChrIstIan College
3 BİN 500 dolar Dini konularda eğitim veren bir diğer üniversite olan Carolina Christian College, 1940’larda kuruldu ve genellikle siyahilere hizmet verdi. Şuan da Teoloji ve Din üzerine bir çok bölümü olan okul hem beyaz hem siyahi birlikte eğitim görebiliyor.
Taft UnIversIty System
3 BİN 508 dolar Listede ki bir diğer özel üniversite olan Taft University System 1976’da kuruldu. Hukuk fakültesiyle ün yapmış bu okul, geleceğin avukatlarının yetiştiği ve içinde oldukça fazla sayıda yabancı öğrenci barındıran bir okul. İlk kurulduğunda kısıtlı sayı da sayıda bölüme sahipken şuan da İşletme, Sanat ve Teknoloji gibi bir çok değişik bölümde eğitim veriyor.
Har vurup Harvard’a savurdular Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olarak kabul gören Harvard Üniversitesi tarihindeki en büyük bağışı aldı. Üniversite yönetimi paranın ebola ve sıtma gibi hastalıkları önleme amacıyla yapılan araştırmalara harcanacağını açıkladı NEW YORK - POSTA212
B
irçok öğrencinin hayallerini süsleyen Harvard Üniversitesi, 350 milyon dolar ile tarihindeki en büyük bağışı elde etti. Harvard, bu paranın yatırım olarak kullanılmasından gelen gelirin Ebola, sıtma, kanser gibi hastalıkları önlemek için araştırma yapan profesör ve öğrencilere destek sağlamak ve savaş, fakirlik ve çevre kirliliği nedeniyle yaşanan sağlık sorunlarıyla
mücadele etmek için kullanılacağını açıkladı. Bağışın sahipleri merkezi Hong Kong’da olan HangLung Grup şirketinin sahipleri Gerald ve RonnieChan. Gerald Chan 1970’lerde Harvard Üniversitesi Kamu Sağlığı Bölümü’nden iki diploma aldı. Chan, aynı zamanda Boston kentine yakın Cambridge’de bulunan okulun yakınlarında 100 milyon dolarlık emlak satın aldı. Bağış anlaşmasına bağlı olarak
Harvard Kamu Sağlığı Bölümü’nün adı, Chan’ların babası T.H Chan olarak değiştirilecek. Emlak yatırımcısı baba Chan 1986’da hayatını kaybetti. 1636 senesinde kurulan dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi 32 milyar dolarlık varlığıyla Amerika’nın en zengin üniversitesi. IvyLeague üyesi olan Harvard Üniversitesi, ABD’de hala eğitim vermekte olan en eski yüksek öğretim kurumudur.
Güncel
17 Eylül 2014 Çarşamba
Obama’nın çok çalışması lazım ABD’nin en önemli problemleri ABD’nin karşı karşıya olduğu en önemli sorunun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Araştırmalar, Amerikalılar’ın terör, hükümet ve ekonomi konularında çok endişeli olduğunu gösteriyor. Amerikalılar’ın yarısından fazlası aşırı İslamcılığın yükselişi konusunda kaygı duyuyor AYSEL TAPAN
Hükümetten memnuniyetsizlik
İSTANBUL - POSTA212
Ekonomi
B
aşkan Barack Obama, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüyle mücadeleyle ilgili ABD’nin izleyeceği stratejiyi tüm dünyaya duyurdu. Fakat hava saldırıları, IŞİD’le savaşan güçlere destek olma, terörle mücadele ve insani yardımdan oluşan dört aşamalı bu plan, hükümet ve ekonominin gidişatından memnun olmayan Amerikalılar’ı kolay kolay rahatlatamayacak gibi görünüyor.
Göçmenlik İşsizlik Dış politika Federal bütçe açığı Sağlık hizmetleri Etik, ahlak ve dini değerlerin düşüşü Terörizm Yoksulluk/Açlık/Evsizlik Eğitim Zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumu Savaşlar Irak Yargı sistemi Irkçılık
Amerikalılar’ın yarısından fazlası çok korkuyor ABD’de aşırı İslamcılığın yükselme olasılığından endişe duyuyor musunuz? Temmuz 2011 Evet
Biraz
Eylül 2014 Çok değil
Evet
Biraz
Çok değil
AMERİKALILAR BEĞENMİYOR Pew Araştırma Merkezi (Pew Research Center) tarafından yapılan anketlere göre hükümetin terörle mücadele konusunda aldığı oranlar geçen yıldan beri kötüye gidiyor. 2-9 Eylül tarihleri arasında yapılan ankete katılanların yüzde 42’si, hükümetin terör tehdidini azaltma konusundaki politikalarının “çok iyi” olmadığını ya da “hiç iyi” olmadığını söylüyor. Bu oran geçen yıl kasım ayında yüzde 26 oranında kaydedilmişti. ABD’de aşırı İslamcılığın yükselişinden en çok endişe duyanlar ise yetişkin ve yaşlılar. 2011 yılında terörizm konusunda endişe duyanların oranı yüzde 36 iken bu oran son ankette yüzde 53’e yükseldi. Dünyada aşırı İslamcılığın yükselişi konusunda endişe duyan
Amerikalılar’ın oranı ise yüzde 62. 18-29 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 31’i aşırı İslamcılar konusunda çok endişeliyken, 50-64 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 66’sı, 65 ve üzeri yaşındaki kişilerin ise yüzde 71’i aşırı İslamcılığın yükselişinden yüksek düzeyde kaygı duyuyor. Amerikalılar’ın yüzde 50’si İslam dininin diğer dinlerden daha çok şiddeti teşvik ettiğini düşünüyor.
SORUN HÜKÜMET VE EKONOMİ Öte yandan Gallup tarafından yapılan anketler, terörizmin ABD’nin en önemli sorunu olmadığını gösteriyor. 11 Eylül terör saldırılarının ardından ABD’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorunun terör olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 46 iken, bu oran son dört yıldan beri yüzde 1 düzeylerinde kaydediliyor. 11 Eylül yaklaşırken ve İŞİD terör örgütü sorunu hızla büyürken 4-7 Eylül tarihleri arasında yapılan son ankette ise ABD’nin en önemli probleminin terör olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 4’e yükseldi. Katılımcıların yüzde 18’i, ABD’nin karşı karşıya olduğu en önemli sorunun hükümet konusundaki memnuniyetsizlikler olduğunu söylerken, yüzde 17’si ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun çok önemli
bir problem olduğunu belirtiyor. Pew Araştırma Merkezi tarafından 20-24 Ağustos tarihlerinde yapılan yeni bir ankete göre de Amerikalılar’ın yüzde 56’sı aile gelirlerinin yaşam maliyetinden daha az olduğunu söylüyor. Katılımcıların yüzde 45’i, bir ya da birden fazla konuda ekonomik sorun yaşadığını belirtiyor.
New York polisi kendini twitter ile sevdirecek Silahsız siyahi genç Michael Brown’un polisler tarafından öldürülmesinin ardından sarsılan imajlarının düzeltilmesi için New York Polis Departmanı, polislere sosyal medya Twitter’ı kullanmalarını önerdi (KUNTER AKIRMAK – NEW YORK – POSTA212) New York Polis Departmanı tarafından hazırlanan Twitter el kitabında polislerin mizahlarını geliştirerek nasıl takipçi toplayacakları detaylı olarak anlatılıyor. Yapılması ve yapılmaması gerekenler olarak detaylı açıklamalar bulunan el kitabının polislerin daha iyi bir imaj çizmesine yardımcı olacağı ümit ediliyor. 34 sayfalık el kitabında, Twitter’ın temel özellikleri, espirili tweet önerileri ve örnekleri anlatılıyor. Polislerin tweetlerinde kışkırtıcı yazılardan kaçınmaları ve tweet atarken gizli bilgilerin ifşa edilmemesi konusunda uyarıyor. Kitapçık aynı zamanda polislerin günde en az 4 kez tweet atmasını öneriyor. Bazı polisler bu uygulamanın işe yarayabileceğini düşünürken bazıları ise durumdan oldukça rahatsız görünüyor. Bir polis memuru “Zaten bu kadar meşgulken şimdi de bir de sosyal medyayı düşünmek zorundayım” diye tweet atarak uygulamayı eleştirdi.