KU KLUX KLAN HORTLADI
GELECEĞİN TAKSİSİ MAHKEMELİK OLDU ■ New York’un sarı taksilerinin Nissan NV 200 modeliyle değiştirilmesi kararına yüksek mahkeme ‘dur’ dedi. Belediye, mahkeme kararını temyize götürmeyi planlıyor. » 8’DE
■ ABD’de 1860’larda ortaya çıkan 1915 ve 1960’larda iki kez canlanan siyah karşıtı aşırı ırkçı örgüt Ku Klux Klan, daha önce iki kez dağıtılmasına rağmen, halen 16 eyalette faaliyet gösteriyor ve yeni üyeleri bünyesine » 9’DA çekmeye çalışıyor.
ANGELINA JOLIE ÖRNEK OLDU MEMESİNİ ALDIRAN ALDIRANA » 4’TE
16 Ekim 2013 Çarşamba YIL 1 • SAYI 22
HAFTALIK ÜCRETSİZ
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
www.posta212.com
NEW YORK’TA PARK SAVAŞINI
UMUDUN KIZLARI NEW YORK’TAYDI ■ Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Ayşegül Selenga Taşkent’in yönettiği ‘Umudun Kızları’ başlıklı belgesel film, New York’taki Scandinavia House’da gösterildi. »11’DE
YENİ TREND: SESSİZ YEMEK
■ ‘Duyusal yemek furyası’na bir yenisi daha eklendi. Eat adlı restoran, organik ve lokal malzemelerle hazırlanmış dört tabak yemek sunuyor ama tek bir şartla... » 7’DE
TÜRK HAMAMININ AMERİKA’DAKİ SERÜVENİ » 5’DE
NEW YORK’TA JAPON HAMBURGERİ
■ Umami Burger, Manhattan’da geçen haziran ayında bir şube açmış ve dükkanının kapısında uzun kuyruklar oluşmuştu. Japoncada ‘lezzetli’ anlamına gelen Umami zinciri büyütmeye devam ediyor » 7’DE
SİGARA İÇENLER KAZANDI New York’ta kamuya ait parklarda sigara içilmesine görevliler müdahale ediyordu. Eyalet Mahkemesi, son dönemde konulan yasak uygulamasına son verdi. » 8’DE
ZENGİNLER TÜRK TURŞUSUNU ÇOK SEVDİ ■ Manhattan’ın en prestijli mahallelerinden biri olan Upper East Side’da yer alan ve Ali Onur Sözer tarafından kurulan ‘Pickles & Olives’in turşuları, New Yorklu seçkinlerin gözde damak tadı haline geldi. » 8’DE
GLADYATÖR DESTEK İSTEDİ ■ Gladyatör filmiyle tanınan Avustralyalı ünlü oyuncu Russel Crowe, kendisini Topkapı Sarayı’nda ağırlayan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’ten Çanakkale Savaşı ile ilgili çekeceği film için yardım istedi.» 11’DE
Futbolun değirmeni » 13’DE
400 milyon çocuk yoksul ■ ‘Dünya Bankası’nın raporuna göre, 13 yaşının altında 400 milyon çocuk yoksulluk ile boğuşmak zorunda. Fakirliğin çocuk nüfusuna en büyük etkisi sağlık hizmetleri ve beslenme alanında. Yetersiz beslendikleri için 2012’de 6.6 milyon çocuk 5 yaşına ulaşamadan öldü. » 9’DA
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Toplum
GAZETESİ
16 Ekim 2013 Çarşamba
FLORIDA’DA TÜRK KÜLTÜR TANITIMI Florida Türk Amerikan Derneği (FTAA), Türk yiyeceklerini ve Türk yöresel giysilerini kapsayan bir Türk kültürünü tanıtım etkinliği düzenledi
3
TÜSİAD ONURUNA CAZ KONSERİ
(FLORIDA - POSTA 212) Florida’nın Coconut Creek şehrindeki North Regional-Broward College Kütüphanesi’nde İstanbul’a ait kısa filmlerin gösterildiği etkinlikte FTAA korosu, sevilen Türkçe parçaları seslendirdi. Programın devamında gönüllü Türk kadınların yaptığı lezzetli Türk poğaça ve tatlıları ikram edildi. FTAA, Türk insanın misafirperverliğini bir kez daha kanıtlayan ve Türk kültürünün tanıtımını yapan bu etkinliğin gerçekleşmesinde yer alan tüm dernek yöneticilerine ve gönüllülere teşekkürlerini sundu.
(WASHINGTON – POSTA 212) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) Washington Temsilciliğinin kuruluşunun 15. yıl dönümü dolayısıyla Washington Büyükelçiliği Konutu’nda caz konseri verildi.
FLORIDA’DA TÜRK SANAT MÜZİĞİ KOROSU Florida Türk Amerikan Derneği Türk Sanat Müziği Korosu, geçen hafta sonu yeni dönem çalışmalarına başladı (FLORIDA – POSTA 212) Florida Türk Amerikan Derneği Türk Sanat Müziği Korosu, geçen hafta Fort Lauderdale’deki Florida Türk Evi’nde bir ön toplantı yaptı. Toplantıda. koronun, her cumartesi saat 1.00 ile 5.00 arasında müzik hocası Dr. Suat Akgün’ün önderliğinde çalışma yapması kararı alındı.
Toplantıda, koroya katılmak için herhangi bir müzik bilgisinin gerekmediği, grubun herkese açık olduğunun altı çizildi. Yeni dönemde, Florida Türk Amerikan Derneği Türk Sanat Müziği Korosu’na katılmak isteyenler, cumartesi günleri saat 12:30’da Türk Evi’ne giderek kayıtlarını yaptırabilirler.
LOS ANGELES TÜRK OKULU
(LOS ANGELES - POSTA 212)Los Angeles Türk Amerikan Derneği (LATAA) tarafından geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen Los Angeles Türk Okulu, bu dönem de Türk çocuklarına eğitim vermeye devam edecek. Türkçe, Türk Tarihi
ve Kültürü gibi derslerin öğretildiği okula kayıt olmak isteyen öğrenciler için herhangi bir ücret talep edilmeyecek. Los Angeles Türk okulu için ayrıntılı bilgi almak isteyenler info@laturks.org’a e-mail atabilirler.
TÜSİAD Washington Temsilciliğinin 15. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, Washington Büyükelçisi Namık Tan ve eşi Fügen Tan’ın evsahipliğinde düzenlenen konsere, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz ile yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı. Caz konseri öncesinde konuşan Washington Büyükelçisi Namık Tan, TÜSİAD Washington Temsilciliğinin, Türkiye ile ABD arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde büyük bir rol üstlendiğini belirterek 15 yıldır süren çalışmalarını övdü.
4
Sağlık
16 Ekim 2013 Çarşamba
GÜNDE 2 BARDAK SÜT KEMİKLERİ KORUYOR (ANKARA - ANKA) Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen ve genellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan osteoporozu genetik faktörler, yaşam tarzı ve düzensiz beslenme tetikliyor. Uzmanlar osteoporoz riski için uyarırken, “Hareketsiz kalmayın ve düzenli beslenmeyle birlikte günde iki bardak sağlıklı süt için” diyor. Hareketsiz yaşam tarzı, düzensiz besleme alışkanlıkları ve kalsiyum eksikliği nedeniyle oluşan osteoporozdan korunmak için uzmanlar düzenli beslenmeyle birlikte günde iki bardak sağlıklı süt içilmesini öneriyor.
KADINLAR RİSK ALTINDA Halk arasında kemik erimesi adıyla bilinen hastalığa yakalanma riskinin kadınlarda daha yüksek olduğunu belirten uzmanlar, 50 yaşın üzerindeki herkesin günde iki bardak süt içerek hastalık riskini azaltabileceklerini kaydediyor. Dünya Osteoporoz Günü’nde, osteoporozun önlenebilir bir hastalık olmasını vurgulayan uzmanlar, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesine dikkat çekiyor.
KALSİYUMA İHTİYAÇ VAR Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, “Osteoporoz kemiklerin güçlü ve sağlam kalması için gereken kalsiyumun büyük bir kısmının kaybolması anlamına gelir. Yaşlanma, hareketsiz yaşam tarzı ve menopoz döneminde östrojen hormonu seviyesinin azalması ile birlikte kemikler kendilerini yenileyemiyor. Bu dönemde kemikler her zamankinden daha fazla desteğe ve kalsiyuma ihtiyaç duyduğu için günde tüketilecek iki bardak, sağlıklı koşullarda üretilmiş ve paketlenmiş süt ile gerekli mineral ve vitaminler vücuda alınmış olur” dedi.
KEMİK TARAMASI YAPTIRIN Günümüzde 50 yaş ve üstü kadınların yüzde 50’sinde menopoz ile birlikte osteoporoz belirtilerinin de görüldüğüne dikkat çeken İnanç, düzenli egzersiz yapılmasının, yeterli kalsiyum ve D vitamini alınmasının bu sıkıntının giderilmesinde büyük önemi olduğuna değindi. Neriman İnanç, ayrıca osteoporoz ile birlikte kemiklerin hassaslaştığını ve kırılma, çatlama gibi acil müdahale gerektiren olayların sıklıkla yaşandığını, menopoz döneminde kemik taramalarının da düzenli yapılması gerektiğinin altını çizdi.
MEME KANSERİNİ ÖNLEMEDE ANGELINA JOLIE FARKINDALIĞI Ünlü oyuncu Angelina Jolie, kansere yakalanmadan önlem olarak memelerini aldırmıştı. Jolie’nin annesi meme kanserinden ölmüştü. Jolie’nin memelerini aldırmasından sonra tüm dünyada koruyucu mastektomi için başvuran hasta sayısında büyük artış oldu (İSTANBUL - ANKA) 15 Ekim Dünya Meme Sağlığı Günü nedeniyle tekrar gündeme oturan meme kanserinin, umut verici yeni gelişmelere gebe olduğu belirtiliyor. Bu anlamlı gün dolayısıyla basın mensupları ile bir araya gelen Prof. Dr. Akın Yücel, dünyadaki son verileri, tanı ve tedavi yöntemlerini anlattı. Gerek Türkiye’de gerekse dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türü olma özelliğine sahip meme kanseri, pek çok kişinin korkulu rüyası olarak vatandaşların karşısına çıkıyor. Sağlık örgütlerinin yayımladığı rakamlar da bu kâbusu desteklerken ABD’de her sekiz kadından birinin meme kanserine yakalandığı belirtiliyor. Kadınların yüzde 12’si hayatlarının bir döneminde meme kanseri ile burun buruna geliyor. TÜRKİYE’DE RAKAMLAR İYİMSER Türkiye’de ise rakamlar daha iyimser tablo çizerken Avrupa ülkelerinde her 100 bin kadından ortalama 250’si meme kanserine yakalanırken, T.C. Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre bu rakam Türkiye’de 45 ila 50 civarında seyrediyor. 50 yaş altında görülen meme kanseri oranları da Türkiye’de oldukça düşüyor. Ancak yine de Türkiye’de kadınlardaki tüm kanser olgularının yüzde 25’ini meme kanseri oluşturuyor. Türkiye’de meme kanserleri sayısının her yıl yavaş da olsa bir yükselme gösterdiğini anlatan Yücel, “Bunun nedeni giderek yaygınlaşan tarama yöntemleri ve artan farkındalık unsurudur. Bu gelişmelerle vaka sayısı artsa da ne mutlu ki ölüm oranları giderek azalıyor” dedi. ERKEKLER DE YAKALANIYOR Meme kanserinin yalnızca kadınların karşılaştığı bir hastalık olmadığını rakamlar düşük olsa da erkeklerde de bu vakaların yaşandığını belirten Yücel, “Erkeklerde meme kanseri olguları, toplam sayının ancak yüzde 1’ini oluşturmaktadır. Yaşam boyunca meme kanserine yakalanma riski, kadınlarda yüzde
12 iken erkeklerde binde birdir” dedi. Meme kanserleri vakalarının yüzde 77’sinin ve hastalığa bağlı ölümlerin yüzde 84’ünün 50 yaş üstü kadınlarda görüldüğünü anlatan Yücel, risk faktörlerine de dikkat çekti. Yücel, “En az bir adet birinci derecede akrabasına (50 yaş altı) meme kanseri veya yumurtalık kanseri tanısı konmuş olması. Daha önce kendisinde ya da birinci derece bir akrabasında meme kanseri için yatkınlık oluşturan gen değişikliği saptanmış olması. Yapılan bir meme biyopsisinde erken evre meme kanseri saptanması risk faktörleri arasında yer alır” ifadelerini kullandı. RİSKLERİ NASIL AZALTIRIZ? Hastalığın önceden tespit edilmesi için kişisel risk faktörlerinin belirlenmesi gerektiğini anlatan Akın Yücel, “Doğurganlık çağına gelmiş her kadın için risk analizi yapılmalı ve buna göre bir yaklaşım geliştirilmelidir. Erken tanı için 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kendini muayene etmesi, kişisel risk faktörlerine bağlı olarak bir ila üç yılda bir doktor muayenesine gitmesi ve 40 yaşından sonra yıllık mamografi çektirmesi gereklidir” diye konuştu. Yücel, “Meme kanseri olgularının ancak yüzde 5 ila 10’u genetik geçiş göstermektedir. Kanserlerin yüzde 85’inde hiçbir aile öyküsü yoktur. Meme kanserinden korunmak ve erken tanı için her kadın, risk analizi yapan bir merkeze başvurarak risk faktörlerini belirlemeli, aile öyküsü varsa aile ağacını çıkarttırmalı, daha sonraki takiplerini buna göre planlamalıdır. Düzenli fizik egzersizi yapmalıdır. Zira fazla kiloların meme kanserini yüzde 25 ila 33 oranında arttırdığı bilinmektedir. Meme kanseri olgularının yaklaşık üçte birinin yaşam tarzında yapılacak ufak değişikliklerle önlenebileceği düşünülmektedir” dedi. ANGELİNA JOLİE VAKASI Özellikle Angelina Jolie’nin tedbir amaçlı göğüslerini aldırmasından sonra tüm dünya-
da ve Türkiye’de koruyucu mastektomi için başvuran hasta sayısında büyük artış olduğunu anlatan Yücel,şunları kaydetti: “Koruyucu mastektomi yapılması kanser riskini yüzde 97 oranında azaltabilir. Angelina Jolie vakasından sonra mastektomi ve gen testi isteyen hastaların sayısında önemli bir artış yaşandı. Uygun hastalarda koruyucu mastekomi kararı verildiğinde ekibe Plastik Cerrahlar da katılırlar. Cerrahlar, mastektomi işlemi öncesinde hastayı yöntemler ve sonuçlar hakkında bilgilendirirler. Yeni meme hastanın ya kendi dokuları ya da silikon protezler yardımı ile yapılır. Hangi yöntemin kullanılacağını hastanın dokularının durumu, hastanın ve cerrahın tercihleri belirler. Genellikle yapılan işlem yaklaşık altı ay sonra yapılacak ikinci bir yağ enjeksiyonu işlemi ile desteklenir. Böylelikle daha doğal görünümlü memeler elde edilebilir.” TESTLER KİMLERE YAPILMALI? Gen testlerinin risk taşıyan, seçilmiş hastalara yapılması gerektiğinin altını çizen Yücel, “Bu pahalı bir testtir ve gerekmeyen kişilerde uygulandığında hastalığa dair anlamlı bir bilgi vermez. BRCA (BReast CAncer) genlerinde mutasyon saptanması olasılığı; ailede meme, yumurtalık, pankreas, kolon ve tiroid kanseri geçirmiş kişilerin olması durumunda yükselir. Gen testi yapılmasına karar verildiğinde BRCA dışında bir grup başka gen de incelenir. Sonuçların pozitif çıkması durumunda, yüksek olasılıkla meme kanserine yakalanacağı yorumu yapılabilir” dedi.
Vatandaş doktordan önce Google’a gidiyor Yapılan bir araştırma kendinde bir rahatsızlık hissedenlerin yüzde 92’sinin doktora gitmeden önce Google’a başvurduğunu ortaya çıkardı
(İZMİR - ANKA) Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek, tüm dünyada internetin, başlıca sağlık enformasyon sağlayıcısı konumuna geldiğini belirterek, genellikle doktora gitmek yerine, önce Google’da arama yapıldığını, araştırmalara göre, hastaneler ve doktorlar hakkında bilgi almak için internete başvuranların oranının yüzde 92 olduğunu söyledi. MEVSİMİNE GÖRE SAĞLIK ARAMASI Sağlık alanında internette trend analizi yapan Social Touch tarafından yapılan bir araştırmada, özellikle ilaçlarla ilgili enformasyon ihtiyacı için internet kullananların oranının yüzde 83 olarak saptandığını kaydeden Atabek, “Doktora değil de Google’a soruyoruz, ancak sorarken de daha önce soranların yanlış sorularıyla aratıyoruz. Google Trends bize sağlık alanında eğilimlerin dönemsel değişimlerini gösterebiliyor. Bu aracı kullanarak, yaz mevsimi başlangıcında zayıflama, yaz boyunca güneş yanığı, kış mevsimi başlangıcında ise grip, bitkisel çaylar, soğuk algınlığı ile ilgili aramaların arttığı görülüyor. Bu eğilimler, toplumda sağlık enformasyonunun hangi konularda ve nasıl elde edildiğinin de göstergesi. Örneğin, zayıflama araması yapanların oranı, kanser ve diyabet araması yapanların iki katından fazla. Bu da sağlığa bakış açısını gösteriyor” dedi. ÖNCE İNTERNET TÜBİTAK’ın yaptığı bir araştırmaya göre yaşlıların birinci enformasyon kaynağının televizyon olduğunun belirlendiğini kaydeden Atabek, özellikle genç ve eğitimli kişilerin enformasyon kaynaklarının ise internet olduğunu belirtti. Atabek, “Şimdi hekime gitmeden önce başka bir şeye ihtiyaç duyuluyor. Bu ihtiyacı medya hevesle karşıladı. Önce televizyonlarda, sağlıkla ilgili şov programları ardı ardı-
na geldi. Sağlık tanımı dahi medyatik olmaya başladı. Yeni kuşak ise televizyon yerine yeni medyayı koydu. Bunu yaptıklarında ise genellikle çok yoğun bir bilgi yığınının etkisinde kalıp yanlış yönlendirilebiliyorlar” diye konuştu. BİLGİLERİ HEKİMLER VERMELİ Günümüzde yaşamın her alanı tıbbileştirildiğini ifade eden Atabek, “Sağlık ve iletişim alanında önemli değişimler ve dönüşümler ortaya çıkıyor. Artık kimse sadece doktordan ya da sağlık kuruluşundan aldığı bilgilerle yetinmiyor. İnsanlar artık araştırıyor ve kıyaslıyor. Özellikle, hastalarıyla yeterli iletişim kurma becerisi bulunmayan hekimlerden tam olarak alamadıkları bazı bilgileri internetten ayrıntılı olarak elde edebiliyorlar. Bunlar olumlu gelişmeler. Ancak bu yeni iletişim düzeninin mutlaka kamusal bir izleme sürecini içermesi gerekiyor” dedi. GOOGLE’DAKİ SAĞLIK ARAMALARI ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, internette sağlıkla ilgili araştırma yapacak her 10 kişiden 8’i, ilk önce Google’ı kullanıyor. Google’ın 2004 yılından itibaren dünyada yapılan arama oranlarını paylaştığı “Google Trends” ise Türkiye’de de sağlık alanında hangi aramaların popüler olduğunu görmeyi sağlıyor. Türkiye’de son bir yılda sağlık alanında yapılan aramalar insanların sağlığa bakış açısını da ortaya koyuyor. Google’da yapılan aramalara göre, eğilimlerin
dönemsel değişimleri de açıkça görülüyor. Yaz mevsimi başlangıcında zayıflama, yaz boyunca güneş yanığı, kış mevsimi başlangıcında ise grip, bitkisel çaylar, soğuk algınlığı ile ilgili aramaların arttığı görülüyor. ABD’de 2012 yılında kanser, diyabet, depresyon, akne, uçuk, bel ağrısı aramalarda ilk sıralarda yer alırken Türkiye’de ise son bir yılda, zayıflama ve diyet araması, kanser ve diyabet aramalarının iki katından fazla olarak karşımıza çıkıyor. ZAYIFLAMA HAPI ARANIYOR Zayıflama ve diyet aramasında, bilimsel gerçekliği bulunmayan “zayıflama çayı”, “zayıflama hapı” en çok arananlarda ilk iki sırada yer alıyor. Son dönem aramalarda popüler olanlar ise çeşitli zayıflama ilaçları ile zayıflama eşofmanları. Zayıflama ve diyet kelimeleri en çok yaz aylarına girmeden önce, nisan ve mayıs aylarında yoğunlaşıyor. Zayıflama aramalarında Isparta, Niğde, Afyonkarahisar, Çanakkale ile Aydın ilk beşte sıralanıyor. KALP MERAK EDİLİYOR Sağlık aramalarında en sık aranan kelimelerin başında ise kalp geliyor. Aranan alt kelimelerde ise kalp krizi ile kalp ameliyatı ilk ikide bulunuyor. Kırıkkale, Niğde, Sivas, Bolu ve İstanbul, kalp kelimesinin aratıldığı alt bölge illeri olarak ilk beşte sıralanıyor. Ağustos ayı başında neredeyse hiç yapılmayan grip - nezle aramasının geçen Eylül sonuna doğru büyük bir yükselişe geçerek tavan yaptığı görülüyor. Bu alanda aramalarda grip aşısı, grip tedavisi ve nezle, alt kategorilerde ilk üç sırada yer alıyor. Prof. Dr. Atabek, Google’ın Calico adlı bir sağlık enformasyon şirketi kurmakta olduğunu belirterek, “Google bunu halka ücretsiz ve güvenilir sağlık enformasyonu sunmakta kullanacak, ancak Calico’nun aynı zamanda giderek artan oranlarda sağlık sektörü pazarlama iletişiminde de kullanacağını öngörebiliriz” dedi.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Yaşam
GAZETESİ
16 Ekim 2013 Çarşamba
TARİHİ TÜRK HAMAMI’NIN
ABD’deki 150 yıllık serüveni New York’ta ilk Türk Hamamı Manhattan bölgesinde 1865 yılında açıldı. İki Amerikalı doktorun su tedavisi yaptıkları senatoryuma eklenen bu hamam, ABD’de yeni bir konseptin de başlangıcı oldu Tüm dünyada en çok tanınan Türk harını incelemek için İngiltere, İrlanda ve İsmamı bundan tam 150 yıl önce, 3 Ekim tanbul’a gitti. Açılış töreninin yapıldığı 3 1863’te su tedavisi uzmanı Charles SheNisan 1867’de yeni mekanını ‘’Hammam’’ pard tarafından Brooklyn Heights Columolarak tanıttı. bia Street’te 63 numaralı binada açıldı. 1865’ten itibaren New York’ta yedi 1867’de erkekler hamamı yine aynı cadde- ayrı hamam açıldı. Bunlardan ikisi Brookde 65 numaralı binada hizmelyn’deydi. Shepard’ın hate geçince, ilk mekan kadınlar TÜRK mamının uzun süre Brookhamamına çevrildi. AVENUE lyn’de rakibi olmadı. Bugün Manhattan olarak Columbia Heights’ta açılan bilinen New York City’deki ilk hamamın bulunduğu cadTürk hamamı ise 1865 yılındenin adı Columbia Street, da 13 Laight Street’te Dr. Markapı numaraları 81-85 detin L. Holbrook, Dr A.L. Wood ğiştirilmesi işleri biraz etkive Dr Eli P. Miller tarafından ledi. açıldı. Dr. Shepard mevcut Shepard, 17 Nisan 1880 su tedavisi yaptığı senatoryuyılına kadar ciddi bir rema eklediği Türk hamamı bökabet yaşamadı. Manhatlümü ile ABD’de yeni bir kontan’da 32 Clinton Street’te @cmlzyrtcemil@turkofamerica.com septin ilk uygulayıcısı oldu. Dr. A. L. Wood tarafından Normalde aynı binayı 1861 yıBrooklyn Turkish Bath Comlında hizmete açmıştı. Malcolm Shifrin tapany adıyla yeni bir hamam açılana karafından yapılan araştırmaya göre, ilk açıl- dar. Manhattan’da çalışanların iş sonrası dığı dönemde sabahları kadınlara öğleden Brooklyn yerine Manhattan’daki hamamsonra ve akşamları erkeklere ayrılan halara gitmesi Shepard’ın işlerini etkileyince mam, açıldıktan sonra yoğun ilgiyle karfiyatını 1 dolara düşürdü. 6 kez gelene de şılaştı. bir adet bedava giriş hakkı verdi. 1859 yılında İrlanda’da açılan bir Türk Türk hamamları arasındaki rekabet hamamı ilgili haberi okuduktan sonra servis kalitesini artırdı. 1880’da Shepard aynı fikri Amerika’da hayata geçirmek ishamama kütüphane, giyinme odaları ve teyen Shepard, Birleşik Krallık sınırları yüzme havuzu ekletti. Dr. Shepard, Türk içindeki Victorian sitili ile hamam olarak Hamamların Romatizma Tedavisi üzerine inşaa edilen binaların aksine var olan üç 1892 yılında bir kitap da yazdı. katlı bir binayı hamama çevirmeyi tercih Türk hamamının Amerika’da tanıtan etti. öncülerden biri olan Dr. Shepard, BrookAçıldıktan 10 ay sonra genişletme çalyn’de kamu tarafından halka açık beş halışmaları için kapanan hamam, 1866’da mamın açılışına vesile oldu. Amerika’daki tekrar renovasyona girdi. Shepard, yaptıilk Türk hamamı olan Dr. Shepard’ın hağı son yeniliklerden önce Türk hamamlamamı 1913 yılına kadar açık kaldı.
DİZİLER 130 MİLYON DOLAR KAZANDI Dergide, Muhteşem Süleyman di-
MISIR TÜRK DİZİLERİNİ KALDIRDI Yazar ayrıca, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da devrilen başkan Mursi’yi desteklemesi üzerine kanalların Türk dizilerini yayından kaldırdığına dikkat çekti. Vivarelli, aynı sayıda Muhteşem Süleyman’ın eski yıldızı Meryem Uzerli üzerine de “Tanımanız Gereken Uluslararası Bir Yıldız” başlıklı bir yazı yazarak oyuncunun hikayesinden ve başarısından söz etti.
DİAETA ABD’DE, kasım ayının üçüncü perşembe günü kutlanan Şükran Günü’yle başlayan yemek yeme merasimleri Noel ve ardından yeni yıl partileriyle sürer gider. İpin ucunu kaçıranlar bu kısa zamanda aldıkları kiloları ne yapacaklarını bilemezken biraz havalar ısınınca spor salonlarını doldurmaya başlarlar... Tabi bu arada moda diyetlerden bir ikisi de denenir. Oysa, Latince Diaeta ve Yunanca Diaita’dan gelen diyet sözcüğünün yaşam biçimi anlamına geldiğini biliyor musunuz? Yani bir çoklarının yaptığı gibi, bir dönem yapılıp bırakılan bir şey değil diyet! Bir kez başlıyorsun nefsini terbiyeye ve ömür boyu sürdürüyorsun...
ABD’de geçenlerde yapılan bir araştırma, şişmanlık sorununun ne denli önemli bir probleme dönüştüğünü ortaya çıkardı. Verilere göre, Amerikalılar’ın yüzde 80’inin aşırı şişman ve Amerikalılar, dünyanın en şişman toplumunu oluşturuyor. İnanabiliyor musunuz, ülkede aşırı şişmanlık oranı 1983 yılında yüzde 58’iken son 20 yıl içinde bu oran yüzde 38 artmış! Araştırmayı yapan Cornell Üniversitesi uzmanlarından Dr. Louis Aronne, şişmanlığın sebep olduğu hastalıkları şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol, kalp hastalıkları, kalp krizi, kanser, safra kesesi hastalıkları, astım, artrit, depresyon, doğum sırasında komplikasyonlarla karşılaşma ve uykuda düzensizlik olarak sıralarken aşırı şişmanlığın öldürücü olduğunu belirterek aşırı şişman kişilerin vücutlarında bir saatli bomba taşıdığını söylüyor. Araştırmada, Amerikalılar’ın, aşırı şişmanlıktan kaynaklanan hastalıklarını tedavi ettirebilmek amacıyla yılda 117 milyar dolar harcadığına da dikkat çekiliyor. Şimdi sıkı durun: Ülkede her yıl şişmanlık yüzünden erken ölenlerin sayısı 3 milyon...
yanışma Platformu, LGBT Türkiye, Gezi Sanat Kolektifi, Gezi Revizi Gönüllü Hekimler Grubu, Yoğurtçu Parkı Forumu gibi grupların temsilcilerinin yanı sıra fotoğrafçı Charles Richards ve “Yürüyen Adam” Serdar Güvenç Google Hangout üzerinden katılacak. Etkinlik, YouTube ve UStream üzerinden de canlı olarak yayınlanacak. Etkinlikle Gezi Olayları ‘na katılan insanla-
İşte böyle. İstatiksel veriler burada pek iç açıcı değil. Orada nasıl bilemiyorum! Bildiğim: Artık can boğazdan gelir ya da atın ölümü arpadan olsun gibi kandırmacaları bırakmanın zamanı. Unutmayın, yeme alışkanlığınız katiliniz olabilir! Siz siz olun bundan sonra yediklerinize dikkat edin...
rı desteklemeyi ve hayatını kaybedenleri anmayı amaçladıklarını söyleyen Diren USA’den Cenk Levent,“Gündemimizde ideolojik bir tartışma yok. Madem Gezi’nin sergisini yapıyoruz, orada en önlerde yer alanlara mikrofon verelim ve onlar bize kendi deneyimlerini kendileri anlatsın dedik” diyor. Etkinlik 19 Ekim günü 10am-10pm saatlerinde 5 East 17th Street 8th Floor adresinde.
Amerikan Variety dergisi, Türk TV dizilerinin Ortadoğu’da son derece popüler olduğunu ve normalde televizyon programlarına en sert şekilde uygulanan sansürü aştığını yazdı zisinin 48 ülkeye satıldığı ve 200 milyon kişi tarafından izlendiği ve yalnızca geçtiğimiz yıl Türk dizilerinin yurtdışı satışlardan 130 milyon dolar kazandığından söz edildi. “Türk kültürü Müslüman dünyasında büyük ilgi görüyor ve bu dizilerde anlatılanlar, bölgedeki aşırı tutucu rejimlere ters düşüyor” yorumunu yapan Vivarelli, Pakistan’da Türk dizilerinin yasaklanmasını isteyenler olduğunu ama şimdilik bu yönde bir adım atılmadığını belirtti.
twitter@arzukayauranli
Öte yandan, 80’lerde düşük kalorinin yanı sıra daha aktif olmanın gerekliliği de anlaşılıyor. Ardından 90’ların ilk yarısından sonra bambaşka diyetler ortaya atılıyor: Kalori hakimiyetini tepetaklak eden bu yeni diyet sisteminde, besinler niceliklerine göre değil, niteliklerine göre değerlendirilmeye başlanıyor. Günümüzdeyse bu diyetlerin hepsi geçerliliğini koruyor. Diyet teknikleri içeren kitaplar, kasetler, programlar; zayıflama ilaçları almış başını gidiyor. Ama maalesef, yine de su içsek yarıyor ve tüm dünyalılar topyekün şişmanlıyoruz. Hem de öyle böyle değil, XXXL şişmanlıyoruz.
‘Türk dizilerine Ortadoğu sansürü işlemiyor’ (NEW YORK - POSTA 212) Variety dergisinin 8 Ekim tarihli sayısında Nick Vivarelli, seksi Türk dizilerinin Ortadoğu’da çok popüler olduğunu yazdı. “Batıda televizyonlarca cinsel temalara yer verilebiliyor ama tutucu Ortadoğu’da bu tür konular, Türk pembe dizileri içinde yer almadıkları sürece birer tabu” diyen Vivarelli, bu dizilerin yapımcılarına da büyük kazançlar sağladığından söz etti. Yazıda Pakistan’da medya düzenleme kurulunun aile planlamasını özendirdiği gerekçesiyle prezervatif reklamını yasakladığı, öte yandan “mini etekli kadınların oynadığı, aşk üçgenleri ve ensestle çeşnilendirilmiş” Aşk-ı Memnu, “eski sevgilisinin yasını tutan bir erkeğin peşinden koşan bir kadını anlatan” Gümüş ve “tarihi bir romantik drama” olan Muhteşem Süleyman’ın çok popüler olduğu söylendi.
Uranlı
YENİ DİYET SİSTEMİ
GEZİ, ABD’DE YENİDEN CANLANIYOR lerde San Francisco’da TAGP’nin düzenlediği sergiden parçalar da gösteriliyor. Etkinlikteki paneller ise ilk defa olaylara katılan belirli grupları ABD’de bir araya getiriyor. Gezi olayları sırasında Türkiye’de bulunan ve olaylara tanık olan aktivist ve fotoğrafçı Jenna Pope ile Tim Eastman panellere New York’tan katılırken, Türk Gençlik Birliği, ODTÜ, Etiler Forumu, Gezi Partisi, Diren Kadıköy, Sosyalist Da-
Arzu Kaya
Bu arada konunun tarihine bakarsak, şişmanlık sorununun insanlık tarihi kadar eski olduğunu görüyoruz. Yanlış beslenme tarzının getirdiği şişmanlık 18. yüzyıldan sonra kendini belli etmeye başlıyor. Ancak o yıllarda zenginlik simgesi olduğundan istenilen bir durum; halk arasında görülen şişmanlıksa yoksulluktan, yoğun olarak tahıla dayalı beslenme sonucu ortaya çıkıyor. Daha sonra, 1900’lü yıllarda, şişmanlığın sorun olarak adından söz ettirmesi ve hatalı beslenmeye dayalı şişmanlık, ortaya çıkıyor. Şişmanlığa karşı diyet geliştirmenin kendini gösterdiği dönemse 1960’lı yıllar. 70’lere doğru bu kalorinin sınırları zorlanıyor. 1000 kalorinin altında diyetler uygulanma yoluna gidiliyor.
Cemil Özyurt
(NEW YORK - POSTA 212) ABD’de faaliyet gösteren Diren USA ve Güçbirliği kuruluşları 19 Ekim tarihinde New York’ta bir Gezi etkinliği düzenliyor. “What’s Happening In Turkey” adlı etkinlik, sergi ve panellerden oluşuyor 25 fotoğrafçının Gezi olaylarıyla ilgili daha önce hiç görülmemiş 200’den fazla fotoğrafının yer alacağı sergide, 40 kadar da multimedia çalışması yer alırken, geçtiğimiz gün-
5
YENİ TÜRKÜ ABD TURNESİNDEYDİ (NEW YORK – POSTA 212) Yeni Türkü, Amerika turnesi kapsamında Washington, New York, New Jersey ve Philadelphia’da dört konser verdi. 10-13 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen konserler, başta Türk izleyicisi olmak üzere Amerikalı izleyiciler tarafından da büyük ilgi gördü. 1978 yılından beri geleneksel Türk müziğini modern enstrümanlarla yeniden yorumlayan Yeni Türkü’nün ABD konserlerinde izleyiciler grubun sevilen şarkılarını hep bir ağızdan söyledi.
6
Twitter’la Tweeter karıştı Tweeter köşeyi döndü Twitter’ın borsaya girdiğini düşünen yatırımcılar şirketin hisse senetlerine hücum etti. Ne varki twitter borsaya henüz girmemişti. Alınan hisseler isim benzerliği olan ve iflasını isteyen batık Tweeter’a aitti. Tweeter’ın hisseleri 3 günde yüzde bin arttı (NEW YORK – POSTA 212) Twitter 14 Eylül’de New York’ta Borsa’ya gireceğini ve 10 milyar dolarlık şirketin halka arz olacağını açıklamıştı. Borsada kolay para kazanma yolunu seçen aceleci yatırımcılar Twitter ile Tweeter’i karıştırdılar ve iflasını isteyen Tweeter hisselerine hücum ettiler. Aşırı istek sonucu batık şirketin hisseleri kısa sürede yüzde 1000 yükselme gösterkdi. Halka arz için başvuru yapan dünyanın en büyük mikrobloğu Twitter’in borsaya girme tarihini iyi hesaplayamayan bazı acemi yatırımcılar Tweeter Home adlı bir elektronik şirketinin hisselerine hücum etti. Wall Street’de bir Cent’den işlem gören Tweeter Home şirketinin hisselerinin kısa süre içinde 15 Cent’e yükseldiği belirtildi. Bu yatırımcıların, büyük mali zarara uğrayayacakları açıklandı.
HABER OLMAK İÇİN...
Teknoloji
16 Ekim 2013 Çarşamba
haber@posta212.com
HI-TECH KİTLERLE KONFORLU GÜZELLEŞME TEKNOLOJİ artık kadınların günlük güzellik bakımına da el atıyor. Cilt temizliği, nemlendiriciler, istenmeyen tüylerin alınması gibi tüm bu yorucu günlük bakımlara kozmetik firmaları ileri teknoloji çözümleri getiriyor. Posta212 okurları için piyasaya çok yeni sürülen bu günlük hi-tech güzellik cihazlarını araştırdık. L’Oreal Profosyonel Buharlı Fön Makinesi Sabahları duştan sonra kabarık, dağınık saçlara kozmetik firması L’Oreal’dan yeni bir çözüm. Bu teknoloji, cihazın saçları düzleştirici kısmının sürekli buhar üreten bir bölmeyle bağlantılantılandırılması sistemiyle çalışıyor. Pembe renkli, şık görünümüyle fön çekme işini konforlu ve zahmetsiz bir hale getiren “Steampod” yaklaşık 170 dolardan satışa sunuldu. Ürünle ilgili ayırntılı bilgilerewww.lookfantastic.com’dan ulaşılabilir.
Hİ-TECH CİLT TEMİZLEYİCİ Her sabah cilt temizleme kremleriyle, losyonlarıyla uğraşmaya farklı bir çözüm. “Clarisonic Plus” adını taşıyan cihaz sonic teknolojisini kullanarak derin bir cilt temizliği sağlıyor. Bu profosyonel fırça sadece yüze değil aynı zamanda vücuda da uygulanabiliyor. Cilde hızlı mikro masaj, makyajı, lekeleri çok etkin bir şekilde temizleyebiliyor. Ürünün yapımcıları, düzenli bir kullanımla cildin elastiketinin arttığını ve cilt bakım ürünlerini daha iyi emdiğini öne sürüyor. Aynı zamanda, yüzdeki cilt kırışıklıkları çizgileri azaltan cihaz, cildin renk olarak tonunu da daha bakımlı bir görünüme ulaştırıyor. Pazarın en yeni ürünlerinden biri olan bu güzellik setinin fiyatı 243 dolar. www. uk.spacenk.com
TÜRKLERİN
GAZETESİ
SANAL ALEM GERÇEK DÜNYADAN KOPARIYOR San Francisco’da trende silahını çeken ve dakikalarca elinde sallayan adam bir genci öldürdü. Aynı kompartımanda bulunan yolcuların tümü cep telefonları ile meşgul oldukları için silah patlayıncaya kadar kimse cinayetin farkına varmadı (SAN FRANCISCO - POSTA212) San Francisco’da 23 Eylül’de kalabalık bir trende yolculardan biri, cebinden 45 kalibrelik silahını çıkartıyor, ardından cebine geri koyuyor. Sonra tabancasını yeniden çıkartıyor ve çok rahat bir şekilde silahı tuttuğu eliyle burnunu siliyor. Etrafındaki yolcular o kadar cep telefonlarına odaklanmış ki hiçbiri durumu fark etmiyor. Adam, silahla rastgele bir kişiyi başından vurana kadar kimse akıllı telefonlarından gözünü kaldırmıyor. Bu inanılmaz sahne tren kameralarına yansıyor. Bu fütüristtik bir film karesini andıran olay, 30 yaşındaki Nikhom Thephakaysone’un, 20 yaşındaki San Francisco State Üniversitesi öğrencisi Justin Valdez’i öldürmesiyle sonuçlandı. Emniyet ve savcılık, Thephakaysone’un o gün kendine rastgele bir kurban bulmak için so-
kağa çıktığını düşünüyor ama tren yolcularının çevreleriyle hiç ilgilenmiyor olmasını ve burunlarının dibinde gerçekleşen cinayeti görememelerini de düşündürücü buluyor.
DİJİTAL ÇAĞIN TEHLİKELERİ Olayla ilgili olarak Bölge Savcısı George Gascón, San Francisco Chronicle gazetesine şunları söy-
ledi: “Thephakaysone’un hareketleri apaçık ortada. Silah apaçık bir şekilde elinde. Yolcular da çok yakınında duruyor, ama mesaj göndermeye o kadar dalmışlar ki, kimse bunu görmüyor. Çevrelerinde olan bitenin hiç farkında değiller” diyor. Gascón, bu olayın dijital çağın insanları çevrelerinden ne denli kopardığının çok çarpıcı bir göstergesi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Akıllı telefonlar ve tabletler hayatımızda yer tuttukça, insanlar otomobillerinde ya da toplu taşıma araçlarında çevrelerine daha az dikkat ediyor, kendi dünyalarına dalıyorlar.” Ohio State Üniversitesi’nde Çevresel Psikoloji konusunda çalışmalar yürüten Jack Nasar, “Bir kamusal alanda etrafınızdaki insanların orada sizinle birlikte olduklarını farz edersiniz. Ama herkes tele-
fonuyla ilgilendiği zaman aslında herkes başka bir yerde oluyor. Birisi silah doğrulttuğunda bile kimse fark etmiyor” diyor. SALGIN HALİNE GELDİ Bay Area polisi de akıllı telefon hırsızlığının salgın haline geldiğini söylüyor ama bunu telefonların yaygın ve değerli olmasına değil, insanların etraflarına dikkat etmemelerine bağlıyor. Telefonları çalınan kişiler çoğu zaman etraflarına dikkat etmedikleri için hırsızın nereden geldiğini söyleyemiyor ya da eşkalini veremiyorlar. San Francisco’da gerçekleşen her üç hırsızlık vakasından ikisi akıllı telefon hırsızlığı oluyor. Polis, 23 Eylül’de gerçekleşen bu olaydan sonra özellikle de üniversite öğrencilerine telefonlarıyla daha az ilgilenmeleri ve çevrelerine dikkat etmeleri mesajını vermeye çalışıyor.
TÜRK HACKERLAR ABD KENTLERİNE DADANDI Daha önce birçok uluslararası şirketin sitesini hackleyerek siyasi mesajlar veren Turkish Ajan grubu, ABD’deki kentlerin sitelerine ve veritabanlarına da saldırıyor (NEW YORK - POSTA 212) Geçtiğimiz Mayıs ayında Ohio’daki Akron kentinin web sitesini hackleyerek binlerce vergi, sosyal güvenlik ve kredi kartı numarasına ulaşan saldırganların Türk oldukları ortaya çıktı. Türk hackerların bu eylemi siyasi nedenle yaptıkları, dolayısıyla bu bilgileri kullanarak maddi kayba neden olmadıkları açıklandı. Akron’un bilişim teknolojileri şefi Rick Schmahl “İnsanlar iki nedenle bilgisayar korsanlığı yapıyorlar. Birinci grup ele geçirdiği bilgileri satarak kazanç elde etmeye çalışıyor. Asıl endişe verici olanlar bu tür insanlar. Bizim durumumuzda ise korsanlar siyasi bir mesaj vermeye çalışıyordu” dedi. Kendilerini “Turkish Ajan” olarak adlandıran aynı grup, geçtiğimiz hafta sonu da Wichita kentinin elektronik veritabanına saldırarak yine banka bilgileri ve sosyal güvenlik numaralarını
ele geçirdiklerini itiraf etti. Akron, saldırıdan Turkish Ajan’ın sorumlu olduğunu doğrularken, henüz Wichita’dan bir doğrulama gelmedi. Wichita’nın bilişim teknolojileri şefi Mike Mayta olayın FBI tarafından soruşturulduğunu, bu nedenle olayla ilgili bilgi veremeyeceğini söyledi. Turkish Ajan adlı grup hackledikleri sitelere logolarını ve ABD’nin Orta Doğu politikalarını eleştiren mesajlar yerleştiriyor. Bugüne kadar MercedesBenz Austria, McDonald’s Güney Kore, Toshiba Türkiye, Dominos Hindistan, Pizza Hut İspanya ve Casio gibi şirketlerin sitelerini de hedef alan grubun başka yerel yönetimlerin sitelerini hacklediği de iddia ediliyor. Grubun hacklediği bu tür siteler arasında Michigan’ın başkenti Lansing, Alabama’nın Mobile ve Kentucky’nin Lexington kenti bulunuyor.
Jüpiter ve Satürn’de ‘gökten elmas yağıyor’ Amerikalı bilim insanları Jüpiter ve Satürn gezegenlerinde ‘elmas yağmurları’ olabileceğini ortaya koydu. Bu gezegenlerin atmosferi ile ilgili yeni veriler bol miktarda karbona işaret ediyor. Buda elmas demektir
PHİLİPS’TEN İSTENMEYEN TÜYLERE TEKNOLOJİK ÇÖZÜM Philips’in geliştirdiği istennmeyen tüylerin alınmasına yönelik bu cihaz yoğun sinyal ışıkları (IPL) teknolojisi baz alınarak geliştirilmiş. 4 hafta süresince haftada iki kez uygulamayla, Philips vücuttaki tüy üremesinin yüzde 80 oranında azaldığını öne sürüyor. Ürünü deneyenler de tüylerin büyümesinin şaşırtıcı bir şekilde azaldığını söylüyor. “Philips Lumea Precision Plus” adını taşıyan cihaz 472 dolara satışa sunuldu. www.johnlewis.com
A M E R İ K A’ D A K İ
Gaz ve şimşek fırtınaları bu gezegenlerdeki metan gazını karbona dönüştürüyor ve bu madde gezegen yüzeyine düşerken katılaşarak önce grafit (saf yumuşak karbon) parçalarına daha sonra da elmasa dönüşüyor. Araştırmacılar, yeni verileri paylaştıkları konferansta, gezegenin sıcak bölgelerinde elmastan “yumruların” eriyerek sıvıya dönüştüğünü söyledi. Wisconsin-Madison Üniversitesi ve Nasa’nın Jet İtici Laboratuvarı’nda görevli araştırmacı Dr Kevin Baines, en büyük elmas parçasının bir santimetre çapında ve “Elizabeth Taylor’un gururla takacağı büyüklükte” olabileceğini ifade etti. Baines, Satürn’e yılda bin ton elmas yağdığını belirterek “İnsanlar bu konuda nasıl fikir yürüttüğümüzü soruyor. Çünkü
bu gezegene gidip yerinde gözlem yapmak mümkün değil. Ama bu kimya meselesi ve bu konuda oldukça eminiz.” diyor. FIRTINA GEÇİTLERİ Henüz yayımlanmayan yeni bulgular Denver’deki Amerikan Astronomi Derneği’nin Gezegen Bilimleri bölüm toplantısında açıklandı.Bugüne dek Uranüs ve Neptün’de değerli taşların olabileceği fakat Jüpiter ve Satürn’de atmosferin buna uygun olmadığı düşünülüyordu. Baines, California Uzman Mühendislik’ten Mona Delitsky ile birlikte, gezegenlerin içindeki ısı ve basınca ilişkin tahminlerin yanı sıra karbonun farklı koşullardaki
davranışını inceledi. Bunun sonucunda, özellikle Satürn’ün geniş bir bölümünde gökten elmas kristalleri yağdığı sonucuna vardı. Baines bu süreci şöyle açıkladı: “Her şey atmosferin üst tabakasında şimşek çakması sonucu metanın dönüşüme uğradığı fırtına geçitlerinde
başlıyor. İs, düşerken üzerindeki basınç artıyor ve yaklaşık bin mil sonra grafite, yani kurşun kalemlerde görülen türden karbona dönüşüyor. 6 bin km derinlikte, düşen grafit parçaları sertleşerek elmaslaşıyor. 30 bin km daha düşünce, bu aşırı derinlikte basınç ve ısı öylesine büyüktür ki elmaslar artık katı halde kalamaz. Bu derinlikte karbona ne olduğuna dair belirsizlik söz konusu.” İhtimallerden biri, bu katı elmasların yüksek ısı karşısında eriyerek sıvı karbon “denizi” oluşturması. Baines, “Daha soğuk bir merkeze sahip olan Uranüs ve Neptün’de elmaslar sonsuza kadar kalabilir
ama Jüpiter ve Satürn’de değil.” diyor. Bu bulgular henüz diğer gezegen uzmanları tarafından değerlendirilmedi fakat BBC’nin konuştuğu uzmanlar, elmas yağmuru olasılığının dışlanamayacağını söyledi. Uranüs ve Satürn’de elmas olduğu tahminini ilk yapan uzmanlardan olan Prof. Raymond Jeanloz, “Bu gezegenlerin büyüklüğünü dikkate aldığınızda mevcut olabilecek karbon (dolayısıyla elmas) miktarı azımsanmayacak kadar çok olabilir” dedi. Bununla birlikte Calfornia Üniversitesi’nden Dr. Nadine Nettelmann karbonun Satürn’ünki gibi hidrojen ve helyum açısından zengin bir atmosferde elmasa dönüşüp dönüşemeyeceğini görmek için ileri araştırmalara gerek duyulduğunu vurguluyor. (BBC- TÜRKÇE)
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Food and Dining
GAZETESİ
Haftalık Burcunuz Koç: Bu hafta yaşama bakış açınız ve çevrenize gösterdiğiniz tepkileriniz hareket, cesaret ve güven dolu. Kafanıza koyduklarınızı ele geçirmek, ilişkinizde liderliğinizi kabul ettirmek isteyebilirsiniz. İş ortakları açısından dikkatli olmanız gereken bu süreçte anlaşmazlıklar veya görüş farklılıkları sorunlara neden olabilir. Boğa: Bu hafta yenilikler, yeni atılımlar ve yeni duygular konusunda çok dikkatli davranın. Yeni atılımlarınızı dondurun. Yarım kalan işleriniz ve planlarınız Merkür gerilemesi boyunca hız alacak ve sonuçlanacak. Aşk hayatınızda yeni bir ilişkiye başlamak veya ilişkinizdeki sorunların düzelmesi için öncelikle şu anki sorunların çözülmesi şart. İkizler: Bu hafta iş ve kariyer alanında etkili olacak enerjiler altında, hedef belirlemeniz ve bu hedefler üzerinde irtibatlarda bulunmanız, liderlik gücünüzü ortaya koyabilmenizi kolaylaştırır. Popülerliğinizin yüksek olacağı bu dönemde çevrenizdeki kişiler işinizle alakalı konularda sizi destekleyebilir. Şartlar biraz daha düzelecek. Yengeç: Bu hafta iş hayatınızda yeni başlangıçlarda bulunmak için her şeyden önce sanırlı olmanız gerekli. Yüksek enerjiniz, sabırsızlık yaratabilir. Ortaya koyduğunuz yaratıcılığınızı beğenen insanlar olduğu gibi, onaylamayanlar da olabilir. Gittiğiniz yol doğru ise devam ediniz. Burada önemli olan neye ihtiyacınız olduğudur. Aslan: Bu hafta mesleki konularda veya gündelik hayatın içinde uğraş verdiğiniz konularda olumlu etkiler altındasınız. Aktif girişimlerde bulunabilirsiniz. Parasal konularda da gelişmeler son derece olumlu. Atılımda bulunmanız için inancınız ve cesaretiniz ve özgüveniniz artacak. Aşk hayatınızda devam eden ilişkinizde aşkın doruklarında gezinebilir, yalnızsanız da yeni tanışmalar sayesinde keyifli bir dönem geçirebilirsiniz. Başak: Bu hafta iş hayatınızın paraya endeksli kısmıyla daha fazla ilgilenebilirsiniz. Başkalarından elde etmeyi düşündüğünüz paralar konusunda ateşli ve öncü bir enerjiye sahipsiniz. Ortak yürütülen işlerde çıkarlarınızı ön plana almanız mümkün. Sözünüzün dinlenmesini isteyebilirsiniz. Ayrıca bazı belirsizlikler bu dönemde canınızı sıkabilir. Terazi: Bu hafta iş konusunda insanlara karşı cömert ve bir çıkar olmadan yardımcı olma hisleriniz oldukça yoğun. Aslında bu konuda idealist yaklaşımlarınız olmasına rağmen, tam olarak istekli ve şevkli çalışmakta zorlanabilirsiniz. Karmaşık ve fazla sorumluluk isteyen çalışmalar sizi sıkabilir. Mesleki konularda pek tatmin olduğunuz söylenemez. Aşk hayatınızla ilgili konularda bir taraftan sürekli flört isteğinde olabilirsiniz. Akrep: Bu hafta toplumsal rolünüz ve statünüzün önemli hale geldiği bu dönemde dikkatli olmanız gerekiyor. Gerçek kimliğinizi dış dünyadan soyutlamadan girişimde bulunmaya çalışmak istemenize rağmen, iş hayatınızla ilgili mevzuları mercek altına almalı, uzun süredir üstünde durduğunuz proje, plan ve fikirlerinizi gözden geçirmeye devam etmelisiniz. Aşk hayatınızda güçlü bir romantizm var. Yay: Bu hafta belirsizlikler nedeniyle kuruntulu olabilirsiniz. Kimi zaman da gereğinden fazla iyimser düşünerek zaman kaybedebilirsiniz. Kafanızın içindeki işler için, beklemede kalmanız gerekebilir. Ayrıca bu dönemde fiziksel açıdan görünürde bir dinginlik hali varsa da bu durum doğanıza son derece aykırı. Oğlak: Bu hafta iş hayatınızla ilgili konularda son derece dikkatli olmanız gereken bir dönem. Mesleki konularda gereksiz her şeyin sökülüp atılması, temizlenmesi gerekiyor. Gerçek anlamıyla azim, kararlılık ve güç arzusunun ön planda. Disiplinli, tarafsız, sakin ve aynı zamanda sorumluluk bilinci içinde çalışmadığınız taktirde dönüşümde bulunmanız, kariyerinizde ilerlemeniz buradan pek mümkün görünmüyor. Bizden söylemesi. Kova: Bu hafta isteklerinizi dış dünyaya ifade edebilir, sözel gücünüzle ilgi uyandırabilirsiniz. Gayet hevesli olacağınız bu dönemde, rekabet olgusu kimi zaman ön planda olacak. Özellikle iş ortaklığı konularında sakin ve mantıklı hareket etmeniz gerekiyor. Siz işinizle ilgili konularda ilerlemeye çalışırken, başkaları sizden önce davranabilir. Bu durumda girişimci olmalı ve kendinize olan güveninizi kaybetmeden ayakta durmalısınız. Balık: Çalışma hayatınızla ilgili konularda lütfen gerginliklerden uzak kalın. Her detayı dikkatlice gözlemlemeli, güçlü çalışma içgüdünüzü kontrollü bir şekilde gerekli alanlara yönlendirmelisiniz. Hırslı çalışma ve yoğun iş temposu sizi rahatsız edebilir. Beraber çalıştığınız kişilerle ilişkilerinizi ılımlı bir şekilde sürdürmeli, eğer yanlışlar varsa ortak bir platformda mutlaka çözmelisiniz. Aşk hayatınızda bencil davranmak yerine her zamanki gibi empati kurmaya çalışır, birlik bilinci içinde hareket edebilirseniz bu dönemi gayet olumlu geçirebilirsiniz. Özellikle uzun soluklu bir ilişki yaşamak ve huzur istiyorsanız...
16 Ekim 2013 Çarşamba
7
YENİ TREND: SESSİZ YEMEK Karanlıkta yemekten sonra, ‘duyusal yemek’ furyasına bir yenisi daha eklendi. Brooklyn’de Eat adlı restoran, müşterilerine organik ve lokal malzemelerle hazırlanmış dört tabak yemek sunuyor ama tek şart yemek sırasında konuşmamak
(NEW YORK – POSTA 212) Bugünlerde New Yorklu yemek meraklıları yeni bir deneyimin peşinde. Brooklyn’in en gözde noktalarından Greenpoint’te bulunan Eat adlı restoran, müşterilerine organik ve lokal malzemelerle hazırlanmış dört tabak yemek sunuyor, ama yemek sırasında konuşmak yasak. Restoranın şefi Nicholas Nauman, arada bir düzenlenen “sessiz” yemek fikrinin Hindistan’da Budist tapınaklarda
Amerika’da Japon Burgeri kuyruğu Amerika’da 20 şubesi bulunan Umami Burger’in geçen haziran ayında Manhattan’da açtığı dükkanın kapısında oluşan üç saatlik kuyruklar bu özel burgere duyulan ilgiyi gösteriyor (NEW YORK- POSTA 212) Umami, tanımı çok zor olan bir tat. Çoğunlukla tüm tatların ötesinde bir lezzet olarak tanımlanıyor. Ama Greenwich Village’deki Umami Burger’de garsonlara Umami’nin ne olduğunu sorarsanız, böyle derin meseleler için zamanlarının olmadığı şeklinde bir cevap alıyorsunuz. “Umami” Japoncada lezzetli anlamına geliyor. Umami Burger’ın duvarında, 1908 yılında monosodyum glutamat (MSG) maddesini ayrıştıran Japon kimyager Kikuane Ikeda’ın siyah beyaz fotoğrafı yer alıyor. Söz konusu maddenin tadı, etin lezzetini tuzdan farklı bir kıvama getirerek burgere benzersiz bir lezzet katıyor. Bu kadar bilimsel açıklama kafanızı karıştırdıysa da Umami Burger’in burgerleri gerçekten denemeye değer. Umami Burger 2009’da ilk dükkanını Los Angeles’ta açtı. Kaliforniya, Florida, New York eyaletlerinde kısa sürede 20 şubeye erişen Umami Burger’in şube sayısının yakın gelecekte hızla artacağı söyleniyor. Geçtiğimiz haziran
ayında Manhattan şubesi açıldığında, dükkanın kapısında üç saatlik kuyruklar Umami’nin gördüğü ilgiyi gösteriyor. Konseptin sahibi ise Queens doğumlu, senaryo yazarlığı işinden umduğunu bulamamış Adam Fleischman. Hiçbir aşçılık deneyimi olmayan Fleischman mutfağa geçip bir günde burgerin formülünü oluşturmuş. Peki Umami Burger nasıl yapılır? İşte birkaç ipucu. Bir kere et en iyi kali-
tede biftek olacak. 200 gr ağırlığındaki et, yuvarlak burger eti şekline gelinceye kadar yumuşatıldıktan sonra, ısıyı yüzeyde konsantre eden demir bir tavada çevriliyor. Burgerin ekmeği ise hafif tatlımsı ve Portekiz tarzında olacak. En nihayetinde ise umami sosu geliyor. Sosun malzemeleri arasında deniz yosunu, miso soya yer alıyor. İlavaten kurutulmuş poçini mantar ve yine kurutulmuş balık kafalarından yapılan Umami Dust geliyor. Bu iki malzeme yassı etin üzerine harç olarak sürülüyor ve ateşte çıtır çıtır pişiriliyor. Umami Burger’i yerinde yeyip tadını almanız ve ona göre denemelerini yapmanız tavsiye olunur.
geçirdiği dönemde aklına geldiğini söylüyor ve sessizliğin müşterilerin yemeğe konsantre olarak tatları daha iyi almasını sağladığını söylüyor. Restoranın Facebook sayfasında sessiz yemeklerde rezervasyonların hemen dolduğu yazıyor. Bu yemekler kişi başına 40 dolara mal oluyor . Restorandaki masa sandalye gibi malzemelerin mekan sahibi Jordan Colon ve başka zanaatkarlar tarafından el yapımı üretilmesi de mekanı daha sıcak hale getiriyor.
VİNKARA’NIN BAŞARISI ABD MEDYASINDA Amerika’nın tanınmış şarap uzmanı John Foy, yazısında Vinkara şaraplarından övgüyle söz etti. The Marmara grubuna ait olan Türk şarap markası Vinkara, Amerikan pazarında sağlam adımlarla ilerliyor (NEW YORK – POSTA 212) Amerika’nın tanımış şeflerinden ve şarap uzmanlarından olan, Wine Odyssey sitesinin sahibi ve Star Ledger gazetesi yazarı John Foy, geçtiğimiz haftaki yazısını Vinkara şaraplarına ayırdı. Vinkara şaraplarının sahibi Ardış Gürsel ile birlikte şarapları tadan Foy, yazısında Vinkara şaraplarının kuruluş hikayesini anlattı ve tattığı şaraplardan özgüyle söz etti. Tadıma 2012 Vinkara Narince ile başladıklarını yazan Foy, paslanmaz çelik fıçılarda dinlenen bu şarabın badem ve taze saman aromasıyla, Pieropan ve Anselmi gibi önemli üreticilerin kuzey İtalya’da yetişen Soave üzümleriyle ürettikleri şarapları, meyveli ve dolgun içimininse İtalya’nın en iyi beyaz şarap bölgesi olan Ribolla Gialla ve Pinot Bianco’yu andırdığını söyledi. Fransız meşesi fıçılarda dinlenen 2010 Vinkara Narince Reserve’den daha da çok etkilenen Foy, böylece Narince’nin karakteriyle birleşen Vanilya aromasının iyi bir denge oluşturduğunu ifade etti.
TÜRKİYE ŞARAP DÜNYASININ YENİ ÜYESİ Foy, Vinkara’nın bağlarının yüzde 60’ının kalecik karası üzümlerine ayrıldığı bilgisini vererek 2011 Vinkara Kalecik Karası’nın aklına İtalyan Pinot Noir’ı getirdiğini ve lezzeti karşısında büyülendiğini dile getirdi. Foy, “Eve dönerken şarap dünyasının aynı anda ne kadar genişlediğini ve küçüldüğünü düşündüm. Türkiye binlerce yıl önce şarabın ve bağların kaynağıydı, bugünse şarap dünyasının en yeni üyesi” yorumunu yaptı.
Posta 212 Bulmaca
Soldan Sağa: 1) Mecazlı anlamında olarak Batı dillerinden literatürümüze girmiş bulunan bir kavram - Kükürt elementinin imi 2) Saha - Silahı ateşleyen parça 3) İtiraz etmeksizin uyumak - Bir çoğul eki 4) Yetersiz - Öğrenciye verilir - Arap alfabesinde bir harf 5) İyi trafik 6) Kısaca yok - Daha önce bahsi geçen şiir - Alfabedeki son harfin bir başka okunuşu 7) Kısaca averaj - Kısaca Kolluk Kuvveti - Zamanında Enver Paşa tarafından kurulan gizli teşkilatın simgesi 8) Bir erkek adı - Gaye 9) Üsttün zıddı - Atılgan - Uzaklık anlatır 10) Bir nota - Anadolu şivesiyle işte burada anlamında bir sözcük - Kehle 11) Ayası olmayan güç 12) Sevgili - Telefon sözü 13) Baba bal değil - İhsaş etme, dolaylı olarak anlatma 14) Yaşlı - Kısaca milimetre - Bir ağaç Yukarıdan Aşağıya: 1) Bir ilimiz - Ele avuca sığmaz çocuk 2) Yabancı Ovma işi yapan 3) Yeni ihdas edilen bir kuruluşun kısa adı - Kısaca rulet - Merhum Özal tarafından kurulan siyasi partinin adı 4) Seçme parçaları içeren kitap - Sınırlı 5) Yemek - Acem lisansıyla narin şahı 6) Orijinal - Bir müzik türü 7) Belagatı olarak anlamında bir ifade 8) Terbiyesi bozuk - Bir Azeri enstrümanu - Rütbesiz asker - Elemli 9) Şu geçirmez toprak - Kısaca emar - Bir element 10) Matik türünden büyüleyici özellik - Bir renk 11) Milli içkimizin adı - Yaş. Geçen haftaki bulmacanın çözümü
8
Yaşam Toplum
16 Ekim 2013 Çarşamba
NEW YORK’TA GELECEĞİN TAKSİSİNE MAHKEME ENGELİ New York’un tüm sarı taksilerinin “Geleceğin Taksisi” olarak nitelendirilen Nissan NV 200 modeliyle değiştirilmesi kararına yüksek mahkeme karşı çıktı. New York Belediyesi, mahkemenin kararını temyize götürmeyi planlıyor (NEW YORK – POSTA 212) New York Belediye Başkanı Bloomberg’in taksi filosunu Nissan NV 200 araçlarla yenileme hamlesine mahkemeden engel geldi. Manhattan Yüksek Mahkeme Yargıcı Shlomo Hagler geçtiğimiz hafta, Taksi ve Limuzin Komisyonu’nun “Geleceğin Taksisi” diye nitelendirilen Nissan NV 200’ün şehrin tek sarı taksisi olarak belirleyerek yetkisini aştığına karar verdi. Hagler, düzenleyici kuruluşların halkın temsilcisi olan Şehir Konseyi kararı olmadan keyfi kararlar veremeyeceğine hükmetti. KARSAN DA KATILMIŞTI New York Belediyesi, Hagler’in kararını temyize götürmeyi planlıyor. Ancak Bloomberg’in görev süresinin biteceği bu yıl sonuna kadar temyizden bir sonuç alınamazsa, taksi filosu planı suya düşecek. Çünkü Belediye Başkanlığı seçimine giren iki aday da plana karaşı çıkıyor. New York şehri için geleceğin taksi aracı tasarlama yarışmasına Türkiye’den Karsan firması katılmış, fakat kazanan Nissan olmuştu. Taksi ve Limuzin Komisyonu, şehirdeki 15 bin sarı taksinin üç ila beş yıl içinde Nissan araçlarla değiştirilmesine karar vermişti. Mahkemenin kararına rağmen Nissan NV 200 satışa çıktı. Resmi olarak 28 Ekim’de hizmete girecek olan taksiler Meksika’da üretiliyor ve tüm aksamlarıyla 29.700 dolara satılıyor.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
PARKLARDA SİGARA SERBEST New York’ta kamuya ait parklarda sigara içenlere yetkililer müdahale ediyordu. Olay mahkemelik oldu. Mahkeme parklarda sigara içilebileceğine hükmetti (NEW YORK-POSTA212) New York’ta kamuya ait parkların açık alanlarında sigara içilmesine izin verilmiyordu. Park görevlileri açık alanda sigara içenlere müdahale ediyordu. New York Eyalet Mahkemesi, görevlilerin parklarda kapalı alanların dışında sigara içilmeyle
ilgili son dönemde konulan yasakları uygulamasına son vermesini istedi. Sigara içenlerin haklarını savunan bir grubun başvurusu üzerine alınan kararda, New York kentinde tüm şehir parkları ve plajlarda sigara içilmeyen alanların özellikle belirtilmesi gerektiği
ama görevlilerin bu ayrımı dikkate almayarak toptancı bir yasaklamaya gittiğine hükmetti. Park yetkilileri ise ziyaretçileri sigara dumanından korumak için bu uygulamaya gittiklerini söylüyor. Yetkililer New York hakiminin bu kararı üzerine bir yorum yapmadı.
Jay Leno’dan Gözde’ye destek (NEW YORK - POSTA 212) ATV sunucusu Gözde Kansu’nun kıyafetini müstehcen bulan hükümet sözcüsü ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in tepkilerinin ardından işinden atılan sunucu dünya gündemine oturdu. Birçok yabancı basın kuruluşunun konuyu haberleştirmesinin ardından ABD’li ünlü sunucu Jay Leno konuyla ilgili önce bir tweet attı, ardından konuyu programına taşıdı. Leno, “Türk hükümeti bir televizyon programı sunucusunun kovulmasını emretti, çünkü çatalını çok fazla gösteriyordu. İyi haber: Kızı Fox News işe almış” esprisini hem Twitter’dan hem de programında tekrarladı. Programı Tonight Show NBC’de yayınlanan Leno, bu tweet’iyle hem Türkiye gündemine gönderme yaptı hem de yayın politikasıyla ABD’de sık sık eleştirilere hedef olan Fox News’e taş attı. NE OLMUŞTU? Başbakan yardımcısı Hüseyin Çelik’in, Veliaht yarışmasını sunan Gözde Kansu’nun bir gece önce giydiği elbiseyi “Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” şeklinde eleştirmiş, olaydan sonra Gözde Kansu’nun işinden atılması tartışmalara neden olmuştu. Dünyada benzer televizyon şovlarının sunucuları, kanalın yayın politikalarına ve şovun formatına göre gösterişli ve dekolte giysilerle ekran karşısına çıkabiliyorlar.
Mariah Carey
sözcüsü söz konusu elbisenin “böyle bir televizyon şovunda izleyicilerin beklentilerine ters düşmediğini” söyledi. Holly Willoughby’nin tepki çeken elbiseyi giydiği gece programın reytingleri 6,7 milyondan 8,7 milyona çıktı. MARIAH CAREY: American Idol Yarışması’nda jüri üyeliği yapan Mariah Carey, abartılı dekolteli elbiseleri sıkça kullanıyor.
Gözde Kansu
BBC ÖZÜR DİLEMİŞTİ Geçtiğimiz haziran ayında BBC’de yayınlanan The Voice adlı yarışma programını sunan Holly Willoughby’nin dekolte elbisesi İngiltere’de tartışma yarattı. BBC’ye elbise için kendilerine 139 kişinin şikayette bulunduğunu açıklayarak, elbiseyi uygunsuz bulanlardan özür diledi ancak sunucusunun arkasında durdu. “Holly modadan hoşlanıyor ve biz de giydiği elbisenin gösterişli ve duruma son derece uygun olduğunu düşünüyoruz” diyen BBC
CHRISTINA MILLIAN: The Voice adlı yarışmada sosyal medya temsilcisi olan şarkıcı Christina Millian genellikle sade ve kapalı giysileri tercih etse de, dekolte ve abiye elbiseler giydiğinde de tepki çekmiyor. NICKI MINAJ: American Idol yarışmasının jüri üyelerinden şarkıcı Nicki Minaj da dekoltesini ön plana çıkartan elbiseleri tercih ediyor. HEIDI KLUM: Senelerdir Project Runway’i sunan Heidi Klum, format gereği çok sade ve şık giysileri seçiyor. BAĞIŞ: ŞIK OLMADI DİYEBİLİRİZ AB Bakanı ve Başmüzkereci Egemen Bağış, katıldığı bir TV porogramında Hüseyin Çelik’in sözleri nedeniyle Gözde Kansu’nun işine son verildiği yönündeki soruyu haberlerin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
“Sayın genel başkan yardımcımızın şahsi düşüncesini paylaşması belki zamanlama olarak yanlış oldu. Çünkü kanalın aldığı kararın onun sözüyle alınmış gibi bir intiba çıktı ki kanal açıklamalar yaptı. Bu kendi performansıyla ilgili bir şey. Ama şöyle bir dönüp baktığımızda gerçekten de zamanlaması da tavrı da belki şık olmadı diyebiliriz. Çünkü Türkiye’nin imajı, ben devamlı onu denetlemek ve gözetlemek durumundayım, Amerika’da Avrupa’da birçok yerde bu konu haber oldu ve Türkiye’de sanki bir yasakçı zihniyet varmış gibi. Ama başbakanın yaptığı açıklama bu kadar haber olmadı. Asıl altını çizmemiz gereken, Türkiye’de kimsenin yaşam tarzına, kılığına kıyafetine, yediğine içtiğine, okuduğu kitaba, kiminle dostluk yapacağına karışılmayacak. Bu yasayla güvence altına alınıyor. Diğeri bir yorumdur ama yaşam tarzına karışmayı suç kabul eden bir kanun geliyor.” Jay Leno
ZENGİNLERİN YENİ DAMAK TADI Manhattan’ın en prestijli mahallelerinden biri olan Upper East Side’da yer alan Pickles & Olives’in turşuları, New Yorklular tarafından çok sevildi
(ZEYNEP ÖZ / NEW YORK - POSTA 212) Manhattan’ın en prestijli mahallelerinden Upper East Side’da yer alan “Pickles & Olives” taptaze turşuları, sekiz farklı ülkeden getirilen zeytinleri, birbirinden lezzetli mezeleri ve sandviçleriyle Türk müşterilerinin yanı sıra, New Yorkluların da olmazsa olmazı haline geldi.
BABA MESLEĞİ 2003 yılında Ali Onur Sözer tarafından kurulan Pickles & Olives, Manhattan’daki 1’inci Cadde ile 85’inci ve 86’ıncı sokakları arasında açıldığında, Tim Zagat tarafından “Small Business Award”a (Küçük İşletme Ödülü) layık görülerek, Amerika’nın en itibarlı gazetelerinden New York Times ve Daily News’a da haber oldu. Şu anda üç ortaklı bir kuruluş olarak Ali Onur Sözer, Yonca Karaben Sözer ve Sinan Karaben tarafından işletilen Pickles & Olives, yaklaşık bir ay önce Lexington Caddesi, 83’üncü ve 84’üncü sokakları arasındaki yeni dükkanına taşınarak, müşterilerine oldukça kapsamlı bir ürün yelpazesi sunmaya başladı. “RİSK ALDIĞIMIZI DÜŞÜNMEDİK” ABD’de turşu ve zeytin ağırlıklı bir dükkan açmanın bir risk olmadığını düşünen Sinan Karaben, “Eğer Amerika’nın diğer eyaletlerinde böyle bir girişim başlatmış olsaydık, o zaman bir risk aldığımızı söyleyebilirdim. Fakat, New York ve çevresi ABD’nin diğer bölgelerinde çok farklı” diyor. New Yorkluların özellikle turşuyu çok sevdiklerini hatta, turşunun New York
kültürünün bir parçası olduğuna dikkat çeken Karaben, “Turşu, sadece yemeklerin yanında yenilen bir meze olarak değil, başlı başına bir yemek olarak görülüyor” diyor.
TAZE TURŞU KAPIŞILIYOR Lexington Caddesi üzerindeki yeni dükkanlarında, varillerde satılan 13 çeşit turşu çeşidi olduğuna dikkat çeken Karaben, şu an en çok “new pickle” denilen taze turşunun rağbet gördüğünü söylüyor. Lexington Caddesi üzerindeki yeni dükkanlarında ürün çeşitlerini arttırdıklarını, turşu ve zeytinle aynı ağırlıkta meze, peynir ve sandviç sattıklarını söyleyen Pickles & Olives’in diğer sahibi Yonca Karaben Sözen, New York’ta doğup büyüyen, sonradan diğer eyaletlere taşınan kişilerin Pickles & Olives’le uzun süredir özledikleri lezzete kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını söylüyor. Pickles & Olives’in ABD’de uzun yıllar ayakta kalabilmesinin sebebi-
ni ürün kalitesinden ödün vermemeleri ve müşteri ilişkilerinin çok güçlü olmasına dayandığını söyleyen Sinan Karaben, müşterilerinden gelen taleplere göre ürün yelpazesini de genişlettiklerini belirtiyor. Kaliteli ürün üretmenin yanında, sürekliliğe de çok önem verdiklerinin altını çizen Yonca Karaben Sözen de, “Bir değil, 11 yıl kaliteden ödün vermedik. 11 yıldır, humusu sadece bizden alan müşterilerimiz var” diye ekliyor. “ŞUBE SAYISI ARTIYOR” New Yorkluların uğrak mekanı haline gelen Pickles & Olives, önümüzdeki yıllarda konseptini New York sınırları içerisinde genişletmeyi ve şube sayısını artırmayı hedefliyor.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Yaşam
GAZETESİ
16 Ekim 2013 Çarşamba
9
KU KLUX KLAN TEKRAR SAHNEDE Daha önce iki kez dağıtılan siyah karşıtı aşırı ırkçı örgüt Ku Klux Klan, 16 eyalette faaliyet gösteriyor ve yeni üyeleri çekmeye çalışıyor. Bu tür grupların etkinlikleri ABD’de illegal sayılmıyor ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor ESİN EŞKİNAT NEW YORK
(POSTA 212) ABD’de 1860’larda ortaya çıkan 1915 ve 1960’larda iki kez canlanan ırkçı örgüt Ku Klux Klan, bir süredir farklı bölgelerde dağınık örgütler halinde varlığını sürdürüyordu. Beyaz ırkçı örgütlere karşı mücadele veren sivil haklar örgütü Southern Poverty Law Center’ın yakın zamanda yayınladığı bir rapor, Ku Klux Klan’ın üye sayısını artırmaya çalıştığını yazıyor. Irkçı örgütlerin faaliyetlerini gözlemleyen Southern Poverty Law Center’a göre, ülkenin üçüncü büyük Ku Klux Klan grubu olan Beyaz Şovalyeler, iki hafta önce Tennessee’de bir miting düzenlediler. Rapora göre geçtiğimiz haziran ayında Colorado Springs’de de örgütün broşürleri dağıtıldı. Ayrıca bir başka gözlem kuruluşu, Klan’ın Kuzey Carolina şubesinin de geçtiğimiz hafta Ohio’nun Hillsboro kentinde yeni üyeler bulmak üzere broşürler dağıttığını
haber verdi. “Irkımızı Kurtarmaya Yardım Edin: Tüm değerlerimiz ZOG’un (Zionist Occupied Government – İşgal Edilmiş Siyonist Hükümet) saldırısı altında” başlıklı tek sayfalık broşürde örgüt bayrağının önünde kapşonlu bir Klan üyesinin fotoğrafı görülüyor. Broşür “Beyaz değilse doğru değildir” sloganıyla bitiyor. Southern Poverty Law Center’dan Mark Potok, çoğu Klan grubunun faaliyetlerinin bu tür broşürler dağıtmakla sınırlı kaldığını ama aynı grubun 30 Mart’ta üç parkın isminin değiştirilmesi için de bir protesto düzenlediklerini söylüyor. Bu üç parktan birisi önceden, eski bir Klan lideri olan Nathan Bradford Forrest’ın adını taşıyordu. Ancak parkın adı sonradan değiştirilmişti. DEVLETİN KAPANMASINA TAKILDILAR Bir başka Klan grubu olan Konfedere Beyaz Şövalyeler’in Pennsylvania’daki bir sivil savaş mezarlığı olan Gettysburg National Battlefield’de planladıkları miting, parkın federal devletin kapanması nedeniyle yapılamadı. Gösteride Başkan Barack Obama’nın görevinden alınması talep edilecekti. Konfedere Be-
yaz Şövalyeler kendilerini ırkçı değil, “beyaz ayrılıkçı” olarak tanımlıyor. Genellikle göç politikalarına karşı çıkan grup Barack Obama’nın “gerçek bir Amerikan vatandaşı” olmadığını ve bu nedenle başkan olamayacağını iddia ediyor. Bu tür grupların etkinlikleri ABD’de illegal sayılmıyor ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. OBAMA’NIN BAŞKANLIĞI GRUPLARI CANLANDIRDI Barack Obama’nın 2008’de ülkenin ilk siyah başkanı seçilmesinin, nefret gruplarının üyelerinin armasına ve yeni grupların ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülüyor. 2008 yılının sonundan beri silahlı milisler de dahil olmak üzere hükümet karşıtı örgütlerin sayısı yüzde 755 artarak 2011 yılında 1274’e ulaştı. Neo-Naziler, Ku Klux Klan, dazlaklar ve siyah ayrılıkçılar gibi nefret gruplarının sayısı ise 2000’den beri yüzde 69 artış göstererek 1018’e çıktı.
DÖRT YÜZ MİLYON ÇOCUK YOKSULLUĞUN PENÇESİNDE Dünya Bankasının yayınladığı bir rapora göre küresel çapta 13 yaşının altında 400 milyon çocuk yoksullukla boğuşmak zorunda (NEW YORK - ANKA) Dünya Bankası tarafından yayınlanan yeni bir raporla küresel alanda yaşanan fakirlik sorununun çocukları nasıl etkilediği ele alındı. Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna duyurulan rapor az gelişmiş ülkelerde yaşayan çocuklar açısından oldukça karamsar bir tablo çiziyor. Rapora göre günde 1.25 dolar gelire sahip olan 1.2 milyarlık nüfusun 400 milyonunu ya da diğer bir deyişle yaklaşık üçte birini 13 yaşının altındaki çocuklar oluşturuyor. “Fakirlerin Durumu” başlıklı rapor 1981 ile 2010 yılları arasında az gelişmiş ülkelerde fakirliğin azaltılması konusunda çalışmaların bazı ilerlemeler
sağladığını ortaya koysa da istatistiklerin genelde gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir iyileşmeye işaret ettiği görülüyor. Özellikle Afrika’nın güney ve orta kesimindeki ülkelerde nüfusun yüzde 35’i fakirlikle boğuşurken bu durumdan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Dünyada fakirliğin genel olarak azalma trendi bu bölge için geçerli değil. Son 30 sene içinde Afrika’nın güneyindeki ülkelerde fakir nüfus 103 milyon arttı. Fakirliğin en çok vurduğu ülke ise
dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan. Nüfusun neredeyse üçte birinin fakirlik içinde yaşadığı ülke küresel istatistiklere de büyük etki ediyor. Rapora göre fakirlik kırsal kesimlerde daha yaygın. Fakir nüfusun yüzde 78’i kırsal bölgelerde yaşarken gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran yüzde 58 dolaylarında. En fakir kesimler içinde kadınların oranı erkeklerden daha yüksek. Çocuk-
lar ise gelişmekte olan ülkelerdeki fakir nüfusun yüzde 33’ünü, az gelişmiş ülkelerde ise fakir nüfusun yarısını oluşturuyor. Raporun yayınlanmasının ardından bir açıklama yapan Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, çocukların umutsuz, eğitimsiz ve sağlık hizmetlerinden yoksun bir yaşama acımasız bir şekilde mahkum edilmemesi gerektiğini ifade ederek ortaya çıkan verilerin iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Associated Press’in 2012 Ekim ayında yaptığı bir anket, Amerikalıların büyük bölümünün farkında olmasalar bile siyahlara karşı önyargılı olduklarını ortaya koyuyordu. Stanford, Michigan ve Chicago üniversitelerinin ortak çalışması olan bu anket siyahlara karşı olan Amerikalıların oranının 2008’de yüzde 49’dan 2012’de yüzde 56’ya çıktığını gösteriyordu.
2012 yılının Temmuz ayında göreve geldiği günden bu yana fakirliğin ortadan kaldırılması konusunda raporlar hazırlatan Jong Kim, 2030 yılına kadar aşırı fakirliğin azaltılması hedefine ulaşılması için harekete geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Dünya Bankası’nın hedefleri arasında dünyadaki fakir nüfusun oranının yüzde 9’a çekilmesi bulunuyor. FAKİRLİK ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜYOR Fakirliğin çocuk nüfusuna en büyük etkisi sağlık hizmetleri ve beslenme alanında. BM verilerine göre yeterli sağlık hizmeti alamadıkları ve yetersiz beslendikleri için 2012 yılında 6.6 milyon çocuk 5 yaşına ulaşamadan hayata gözlerini yumdu. Bu ölümlerin yarısı Nijerya, Kongo, Hindistan, Pakistan ve Çin’de gerçekleşti. Çocuk ölümlerinin ana nedeni ise hastalıklar. Beş yaşına ulaşmadan çocukların ölümüne neden olan hastalıkların başında sıtma, zatürree ve ishal geliyor. Bu hastalıklar, günde yaklaşık 6 bin çocuğun ölümüne neden oluyor. Beslenme yetersizliği de ölümlerin neredeyse yarısından sorumlu olan bir diğer önemli etken. Küresel çocuk ölümlerinde başı, Afrika’nın büyük nüfuslu ve yoksul ülkesi Nijerya çekiyor. Çocuk ölümlerinin yüzde 30’unun yaşandığı ülkede, ölümlerin yüzde 20’si sıtma ve AIDS’e neden olan HIV virüsüyle bağlantılı rahatsızlıklardan kaynaklanıyor. BM verilerine, ölen her 8 çocuktan 1’i, Nijeryalı. ANF’nin yansıttığı habere göre, istatistikler içler acısı bir durum sergilerken, gerçek tablonun daha da kötü olduğu tahmin ediliyor. BM’nin istatistikleri, dünyadaki ülkelerin yarısından elde edilen bilgilere dayanıyor. Geride kalan bölgeler için sadece modelleme yöntemleri kullanılabiliyor.
®
Al-Marwa entegre et tesislerimizde Kurban bayramı boyunca kurban kesimi yapılacaktır. Küçük ve büyükbaş kurbanlarınızı kendiniz seçip, tecrübeli kasaplarımıza kestirebilir ve en kısa zamanda teslim alabilirsiniz. Kahvaltı ve öğlen yemeği ikramımız mevcuttur.
Bayramınız mübarek olsun
AL MARWA LLC. 670 E.Cherry Rd. Quakertown, PA 18951 Tel: (215) 536-6050 Fax: (215) 536-1355 al_marwa@verizon.net
Mübarek Kurban bayramınızı tebrik eder, tüm Islam alemine barıs, huzur ve mutluluk getirmesini temenni ederiz. VINTAGE FOOD CORP. 849 Newark Tpke, Kearny, NJ 07032 Tel: (201) 955-1505 Fax: (201) 955-2906 info@vintagefood.com
10
Seri İlanlar
16 Ekim 2013 Çarşamba
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 Long Island’da ELEMANLAR ARANIYOR
POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...
Tecrübeli Usta/Aşçı Aranıyor
İlanınız Burada Yayınlansın
Manhatttan’da bulunan restaurantımıza tecrübeli usta aranıyor. 5 ya da 6 gün full time çalışacak tecrübeli bay aşçılara ihtiyaç vardır.
Gıda Sektöründe Perakende ve Toptan hizmet veren kuruluşumuzun Long Island Ofis ve Satış noktasına Üniversite mezunu, İngilizce’ye çok iyi derecede hakim, oturma ve çalışma izni olan, esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilecek, seyahat engeli bulunmayan, full time çalışacak, yetiştirilmek üzere bay / bayan eleman;
$50
* Yönetici adayları * Departman Sorumluları * İthalat / İhracat Uzmanları * Bilgisayar Mühendisleri * Satın Alma ve Depolama Sorumluları * Sevkiyat Sorumluları * Ofis Elemanları aranmaktadır. İlgili arkadaşların özgeçmişlerini 516 472 7772 no’lu numaraya fakslamaları veya 516 439 4940 Tuğçe Hanım’dan randevu almaları rica olunur.
Marketimizde, 8:00 am - 4:00 pm aralığında, çalışma izni olan bayan eleman ihtiyacımız vardır. 718 213 8652 numaralı telefondan Murat Bey’den randevu alarak görüşmeye gelebilirsiniz. Astoria, New York
Manhattan’da Bayan Eleman Aranıyor Manhattan’da bulunan cafemize saat 12-9 PM arası çalışabilecek bayan eleman aranmaktadır. Adayların iyi derecede İngilizce bilmeleri ve sigara içmemeleri zorunludur. Ayrıca güleryüzlü ve pozitif adaylara iş alınımında öncelik tanınacaktır.
2 yaşındaki çocuğumuz için haftanın 5 günü full time çalışacak, tecrübeli, Amerika’da oturma izni olan bakıcı arıyoruz. New York.
Manhattan, New York
E-mail: bebekbakimi@hotmail.com
70 West 39th Street New York Telefon: 347 615 1609
İlanınız Burada Yayınlansın
Manhattan’da Bayan Elemanlar Aranıyor
Çocuk Bakıcısı Arıyoruz
Sunnyside’da kiralık salon
$40
Christmas sezonunda açılacak standımıza İngilizce bilen, sigara kullanmayan, pozitif, bayan elemanlar alınacaktır.
$20
ELEMAN ARANIYOR
Bu ilan sadece Amerika’da yaşayanlara açıktır.
Bayan Eleman Aranıyor
İlgilenenler sabah 11 ile akşam 9 arası 917 214 3088 numaralı telefondan Murat Usta ile irtibata geçebilir.
İlanınız Burada Yayınlansın
Gece Fast Food Restoranda Çalışacak
GAZETESİ
Manhattan’da fast food restoranda gece çalışacak ve kasaya bakacak erkek yardımcı aranıyor.
ELEMAN ARANIYOR
Telefon: Bo: 516 343 7787 Burak: 516 849 7169
Warehouse’ta görevlendirilmek üzere, daha önce shipping/receiving tecrübesi olan, dikkatli, düzenli ve ayrıntılara önem veren takım arkadaşları alınacaktır.
Dairemin odası bay için kiralıktır. Brooklyn College, 2 ve 5 trenine yakındır.
Başvurularınızı cem@cibovita.com adresine gönderebilirsiniz.
Telefon: 347 499 8730
Fair Lawn, New Jersey
Adayların enfes@live.com adresine email atmaları veya 347 615 1609 nolu telefona sesli mesaj bırakmaları yeterlidir. Manhattan, New York
2 yaşındaki kızımıza bakacak, hafif ev işleri ve yemek konusunda yardımcı olabilecek, kötü alışkanlıkları olmayan, 40 ile 50 yaş arası yatılı bir bayan arıyoruz. Evimiz, kalacak bayan için uygun olup kendisine ait oda, tuvalet ve banyosu olacaktır. Evimizde internet, televizyon ve telefon servislerimiz mevcuttur. İlgilenenler 973 769 8766’dan ulaşabilirler. Morris County, New Jersey
Sunnyside’da 2 oda bir salon evin salonu kiralıktır. Salonda yatak ve diğer eşyalar vardır. İnternet mevcuttur. Kira herşey dahil $500’dır. Trene 2 blok, Manhattan’a 15 dakikadır. 29 Eylül’den sonra taşınmaya müsaittir. İlgilenen arkadaşlar detaylar için 718 937 3456 numaralı telefondan Muzaffer Bey ile temasa geçebilir.
Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com
TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları
GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218
T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres
+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986
T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232
T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr
T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068
T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476
T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres
+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033
TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres
+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008
T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon
+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne
HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com
ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi
911
(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678
DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)
(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000
ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu
GEREKLİ TELEFON NUMARALARI
(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Kültür Sanat
GAZETESİ
16 Ekim 2013 Çarşamba
11
VİZYON HALDU
N ARM
AĞAN
WikiLeaks ve Beat kuşağının hikayesini izlemeye davetlisiniz Vizyondaki yeni filmler Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra bütün dünya tarihine ışık tutan örneklerle dolu. WikiLeaks ve Julian Assange deyince kaçınılmaz bir merak uyanıyor ise “The Fifth Estate” filmi mutlaka izlenmeli. Benzer şekilde Amerika ve Fransa’dan başlayıp bütün dünyayı sarsan Beat akımının oluşumunu irdeleyen “Kill Your Darlings” ile 1940’lara ışınlanıp, Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William Burroughs gibi edebiyatçıların dünyasına nüfuz edebilirsiniz. Kendi tasarladığı cezaevinde mahkum olmak durumunda kalan güvenlikçinin nasıl kurtulabileceği sorusunun yanıtı “Escape Plan” filminde. Stephen King’in artık bir kült eser olan “Carrie” romanının 2013 versiyonu da bu hafta sinemalara gelen yeni filmler arasında.
THE FIFTH ESTATE
Wikileaks’in ilk kurulduğu dönemi ve kurucuları Julian Assange ile Daniel Domscheit-Berg arasındaki ilişkiyi anlatan yapım, bir dönem tüm dünyayı sarsan bu önemli olayı sinemaya taşıyor. Yolun başında Assange’ın destekçisi ve çalışma arkadaşı olan Daniel Domscheit-Berg’in bakış açısıyla Wikileaks’in ilk günlerine dönüyoruz. Bir gecede sessizce açığa vurduğu kimi gizli belgelerle tüm dünyayı yerinden oynatan Wikileaks, kendisini yaratan mimarları da aynı ölçüde meşhur etmişti. Tarihin karanlık sayfaları açığa çıktıkça ve her seferinde daha sert yankılar buldukça Berg ve Assange arasındaki anlaşmazlıklar da çığ gibi büyümektedir. Assange ve Berg arasındaki fikir ayrılıkları iki yakın arkadaşın yollarını ayırmak ve ilişkilerinde onarılmaz yaralar açmak üzeredir. Daniel Domscheit-Berg’in kendi kitabından uyarladığı senaryoya dayanan filmin yönetmen koltuğunda “Dreamgirls” filminin yönetmeni, aynı zamanda Twilight serisinin son iki filmini de çekmiş olan Bill Condon var. Başrollerde ise son dönemin dikkat çeken yeteneklerinden Benedict Cumberbatch ve Daniel Brühl bulunuyor. VİZYON TARİHİ 18 EKİM
ESCAPE PLAN
Dünyanın en önemli güvenlik uzmanlarından biri olan Ray Breslin, işinde çok başarılı bir tasarımcıdır. Ancak kendi tasarlayıp inşa ettiği üst düzey korumalı hapishanenin konuklarından biri olayların ters gitmesi sonucu kendisi olur. Tasarımını yaptığı hapishaneye mahkum olan Ray, elbette yüksek güvenlik engellerini teker teker aşarak firar etmeyi planlar. Bu amaçla hapishanenin en saygı duyulan mahkumlarından olan Emil ile anlaşır. Emil yardımcı olmak için bazı şartlar ileri sürer, ancak Ray’in kafasında bambaşka planlar yatar. “1408” ve “Evil” filmlerinin yönetmeni Mikael Hafstrom tarafından yönetilen filmin başrollerini emektar oyuncular Arnold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone paylaşıyor. İkiliye “The Passion of the Christ” ile “The Thin Red Line” filmlerinden tanıdığımız Jim Caviezel eşlik ediyor. VİZYON TARİHİ 18 EKİM
CARRIE
Carrie White okulda arkadaşlarının sürekli dalga geçip kötü davrandığı, evdeyse aşırı dindar annesinden zulüm gören bir kızdır. Ama Carrie’nin herkesten sakladığı bir sırrı vardır; çok yoğun psişik güçlere sahiptir. Okul balosunda arkadaşları yine onu sıkıştırmaya kalkar; ancak kısa zamanda “ateşle oynanmayacağını” feci bir şekilde öğrenirler. Filmin yönetmeni Kimberly Peirce böylece yıllar önce Brian De Palma’nın çekmiş olduğu hikayeyi bir bakıma 2013’e taşıyarak güncelliyor. Psişik güçlere sahip olan Carrie rolünde, genç oyuncu Chloe Moretz oynuyor. Kadroda yer alan diğer isimler ise Julianne Moore, Gabriella Wilde, Portia Doubleday ve Judy Greer. Stephen King’in çok satan romanından uyarlanan bu film korku ve gerilim türünü sevenleri memnun edecek. VİZYON TARİHİ 18 EKİM
KILL YOUR DARLINGS
John Krokidas’ın ilk yönetmenlik deneyimi olan ve başrollerin Harry Potter döneminden sonra yetişkin dünyaya çoktan adım atmış olan Daniel Radcliffe ile Michael C. Hall ve Ben Foster tarafından paylaşıldığı filmde, 1940’larda dünyayı etkileyen akımların öncüsü olan yazarların biraraya gelmesi anlatılıyor. Allen Ginsberg, Columbia Üniversitesi’ni kazanmış ve Lucien Carr ile burada tanışmıştır. Son derece havalı ve çekici biri olan Lucien’le karşılaşması Allen’ın hayatının en önemli dönüm noktası olur. Kısa süre içerisinde William Burroughs ve Jack Kerouac ile tanışmasıyla, bu dört genç adam sosyal baskıların ve kuralları terkedip, tek gerçeğin edebiyat olduğu bir dünyada yaşarlar. Gelenekler yerine, yeni ve daha öncekilere hiç benzemeyen bir akım oluşturmanın peşine düşerler. Yeni ve bambaşka bir sanat akımı olan Beat Hareketi böylece ortaya çıkar. VİZYON TARİHİ 18 EKİM
GLADYATÖR DE DESTEK İSTEDİ
Gladyatör filmiyle tüm Türkiye’de tanınan Avustralyalı oyuncu Russel Crowe, Çanakkale Savaşı ile ilgili çekeceği film için Turizm ve Kültür Bakanı Ömer Çelik’ten yardım istedi
SİNEMAYA 59.5 MİLYON DESTEK
Sinema Genel Müdürlüğü 2005 yılından bu yana 267 uzun metraj filme 59 milyon 450 bin TL destek verdi. Müdürlük, 2005 yılında gösterime giren yerli film sayısı 27 iken 2012 yılında bu sayı’nın 61’e çıktığına, bu filmlerden 14’ünün Bakanlık destekli olduğuna dikkat çekiyor. Sinema Genel Müdürlüğü, 5224 sayılı Kanun gereğince belgesel, senaryo vb. yapımları da destekliyor. Sinema Destekleme Kurulu çalışmaları çerçevesinde 2012 yılında 96 projeye 2 milyon TL destek sağlandı. Ulusal ve uluslararası boyutta düzenlenen film festivalleri, kültürel ve sanatsal etkinliklere destek veren bakanlık, 2012 yılında 50’si yurtdışı, 40’ı yurtiçi olmak üzere 90 projeye toplam 7 milyon 350 bin TL destek verildi.
(İSTANBUL - ANKA) Russell Crowe, Çanakkale Savaşı’nda kaybolan iki oğlunu arayan Avustralyalı babanın 1919’da Türkiye’ye gelişini anlatan filmi için Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’ten destek istedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakan Çelik, Crowe’u Topkapı Sarayı’nda ağırladı. Çelik, Russell Crowe’un Türkiye’de çekimini yapacağı filmin senaryosunun Türkiye ile Avustralya’nın ortak kaderinin kesişmesini göstermesi açısından önemli olduğunun altını çizdi. Filmin konusunun ortak tarih açısından, çok önemli bir konuyu anlattığını kaydeden Çelik şöyle devam etti: “Hem Avustralya’nın ulusal tarihi açısından hem de Türki-
ye’nin ulusal tarihi açısından önemli bir konu. Çanakkale Savaşları’na gelip burada savaşmış olan Anzaklarla ilgili bir film. Bu filmin senaryosu iki ulusun ortak kaderlerinin kesişmesini göstermesi bakımından da önemli. Biliyorsunuz, her sene Anzaklarla ilgili Türkiye’de tören yapıyoruz. Avustralyalılarla birlikte çok önem verdiğimiz bir tören bu. Çünkü çok uzak topraklardan gelip, bu topraklarda hayatlarını kaybetmiş Anzaklara Türk Milleti olarak saygımızı gösteriyoruz. Atatürk 1934 yılında hayatlarını kaybetmiş Anzakların annelerine yaptığı hitapta; ‘Çocuklarınız için üzülmeyiniz, gözyaşı dökmeyiniz. Onlar artık Türk milletinin misafiridirler. Ebediyen burada huzur içerisinde uyuyacaklar. Artık
sükûn içerisinde bizim topraklarımızda misafir olacaklar’ demişti.” “UMARIM YARDIMCI OLUR” Bu ve benzeri prodüksiyonlara ellerinden gelen desteği vereceklerini kaydeden Çelik, “Bugün itibariyle Türk sinemasını yeni bir sinema markası olarak dünyanın her yerinde desteklemeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı. Bakan Çelik’ten sonra söz olan Russell Crowe ise Türkiye’ye olan hayranlığını dile getirdi. Kendisinin Yeni Zelanda doğumlu olduğunu ifade eden Crowe , “Fakat şu anda Avustralya’da yaşıyorum. Dolayısıyla bu Anzak bağlantısının iki tarafı da kapsadığını söyleyebilirim.
Türkiye’de üçüncü defa bulunmaktayım. Şu ana kadar da nerede iyi çekim yapabiliriz diye pek çok yeri, mekânı ziyaret ettim. İstanbul’da, Edirne’de, Kapadokya’da bulunduk ve kısa süre önce de Fethiye’deydik. Kayaköy’ü ve Tlos’u da ziyaret etme şansımız oldu. Ne kadar ziyaret etsem o kadar büyülüyor bu ülke beni. Kültüründen her seferinde daha fazla etkileniyorum. Türkiye’nin güzelliği beni fazlasıyla cezp ediyor” dedi. Bakan Çelik ile yapacağı sohbette de filmden bahsedeceğini belirten Crowe, “Bu konuyla ilgili kendilerinin desteklerini rica edeceğiz. Aynı zamanda benim çalışmak istediğim Türk aktörler var. Onların ‘aklını çelmem’ konusunda umarım Sayın Bakan bana yardımcı olurlar” diye konuştu.
‘UMUDUN KIZLARI’ NEW YORK’TAYDI (NEW YORK – POSTA 212) Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Ayşegül Selenga Taşkent’in yönettiği “Umudun Kızları” başlıklı belgesel, 11 Ekim Uluslararası Kızlar Günü’nde New York’taki Scandinavia House’da gösterildi. Belgeselde Ayşegül Selenga Taşkent, Van’da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden eğitim bursu kazanmalarına rağmen ailelerinden izin alamadıkları için okuma mücadelesi veren, daha iyi bir gelecek hayalinin peşindeki genç kızların hikayesini anlatıyor. Her yıl dünyada genç kızların karşılaştığı sorunlara dikkat çekmeyi amaçlayan Uluslararası Kızlar Günü’nün bu yılki teması “Kızların Eğitiminde Yenilik” olarak belirlendi. Daha önce Roma Bağımsız Film Festivali’nde mansiyon ödülü kazanan “Umudun Kızları” filminin New York gösterimi Turkish Philantrophy Funds ve WomenOne işbirliğiyle gerçekleştirildi.
12
Güncel
16 Ekim 2013 Çarşamba
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
CHP’li vekiller endişeli CHP, ABD ile ilişkilerini belirgin bir şekilde artırmaya çalışıyor. Washington’a gelen CHP heyeti, dış politikada ABD ve AB ile daha yakın temas içinde olunması gerektiğini söylüyor.
MARLYN MONROE’NUN HASTANE KAYITLARI SATIŞA ÇIKTI Marlyn Monroe’nun tıbbi kayıtlarının ve röntgenlerinin satışa çıkması, gizlilikle ilgili tartışmalara neden oldu
(BEVERLY HILLS – POSTA 212) Ünlülerin eşyalarını satmakta uzmanlaşmış Beverly Hills merkezli açık artırma şirketi Julien’s Auctions, 9-10 Kasım tarihleri arasında düzenleyeceği açık artırmada Marlyn Monroe’nun hastane kayıtlarını satıyor. Şirket, konuyla ilgili tıp örgütlerinden şikayet telefonları aldıklarını, ama kayıtları satmaya karar vermeden önce konuyu hukuk açısından araştırdıklarını ve önlerinde hukuki bir engel olmadığını söylüyor. Eğer kayıtları Monroe’nun doktoru Dr. Michael Gurdin satmaya kalkışsaydı, hukuki sorunlar çıkabilirdi. Ama doktor, kayıtları hastayla doğrudan bağlantısı bulunmayan bir kişiye verdi. Kayıtları satışa çıkartan da, Julien’s Auctions’ın kimliğini açıklamadığı bu kişi. Kayıtlar, efsanevi film yıldızının 1950 yılında burnuna ve çenesine estetik ameliyat yaptırdığını ve 1962 yılında ölmeden iki ay önce gece düştüğünü ortaya koyuyor. Kayıtların 30 bin dolara alıcı bulması bekleniyor. Julien daha önce de Monroe ‘nun göğüs röntgenini 45 bin dolara bir doktora satmış.
(İLHAN TANIR / WASHINGTON - POSTA 212) CHP, son üç yılda, üçüncü heyetini Washington’a gönderdi. 6 kişilik heyetin ikisi, Meclis’teki en genç milletvekillerinden oluşması dikkat çekici idi. Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, yüksek lisansını ve doktorasını ABD’nin itibarlı Harvard Üniversitesinden almış, dış politikada dikkat çeken bir isim. İstanbul Milletvekili Faik Tunay ise, politikaya ANAP’da başlamaktan gurur duyan ve geçmişte Süleyman Demirel gibi politikacılara da verilmiş itibarlı Amerikan Eisenhower bursu sahibi bir isim. CHP milletvekilleri ile, Washington ziyaretlerinde ayrı ayrı mülakat yapma fırsatı bulduk. ■ Türkiye ile ABD arasındaki İlişkileri nasıl buluyorsunuz? MV Aykan Erdemir: Kanaatimce Türkiye-ABD ilişkileri kısa dönemli ve taktiksel olarak değil, uzun dönemli ve stratejik bir ilişki veya ortaklık olarak ele alınmalı. Bu ilişkiler sadece Türkiye-ABD ilişkileri değil, aynı zamanda Türkiye-AB ve transatlantik ilişkiler çerçevesinde görülmeli. Bu ilişkiler ayrica kişisel özgürlük ve haklar, en yüksek insan hakları standartlarına bağlılık gibi temel değerlere yaslanmaktadır. Türkiye’nin çoğulcu ve otoriter bir dönemden geçtiği bu tarihi dönemde, Türkiye’deki realiteler ile transatlantik değerler arasına tansiyon yüklenmektedir. Türkiye ve ABD ilişkilerinde tansiyonu artıran bir ikinci neden de Türkiye’nin dış politikası, ama özellikle bölgesel politikaları. Türkiye uzun süre boyunca sadece transatlantik ittifakın önemli bir bölümünü oluşturmadı, ayrıca bunu güvenlik sağlayıcı bir rol oynarak yaptı. Bugün ise Türkiye’nin artık bölgede barış kurucu ve güvenlik yapıcı bir rol oynamadığını, aksine giriştiği maceracı ve dikkatsiz dış politika ile mevcut anlaşmazlıkları artırıcı bir rol
oynadığını görüyoruz. Bu maceracı ve tekçi yaklaşım, Türkiye’yi AB ve ABD ile zaman zaman karşı karşıya getiriyor. ■ CHP’nin rolünü nasıl görüyorsunuz bu dönemde? A.E: Bizim için demokrasi, çoğulculuk, şeffaflık, eşitlik, kişilerin özgürlük ve haklarına saygı göstermek gibi temel değerler Ortadoğu ve Kuzey.Afrika’nın geleceği demek. CHP’nin bu konularda anahtar rol oynamasının gerekliliği onun tarihi misyonlarından geliyor. CHP, tarihinde dört büyük değişime öncülük etmiştir. Türk siyasi tarihinde laik Cumhuriyeti kurmak, çok partili ve adil seçimleri gerçekleştirmek, modern Batılı demokrasiyi merkezin sağ ve sol kanatlarını tanıştırarak getirmek ve son olarak da çoğulcu demokrasiye geçiş misyonu. Bu içinde bulunduğumuz değişim, ucu-açık bir proje ve içinde kişisel hak ve özgürlüklere kurumsal garanti sağlayarak gerçekleştirebilir. ■ CHP’nin ABD ve Batı’ya bakışı nasıl? MV Faik Tunay: Yıllardır CHP’nin iki eksikliği, AB ve ABD ile ilişkilerde görülmüştür. CHP yıllarca kuşkuyla ve düşmanca bakmıştır Batı’ya. Bu açıdan ABD’ye gezilerimizi sürekli tutmak ve ısrarla devam etmek ve yeni CHP olgusunu anlatmak gerekmektedir. ABD’de CHP’nin yokluğu algısını kırmak uğraşındayız bu açıdan. ■ Türkiye nasıl bir dış politika izlemeli? F.T.: Ne çok agresif olalım ne de hiçbir şeye karışmayalım diyelim. Dışpolitikada ebedi düşmanlık ve dostluk olmaz. Hayallere kapılmadan, ayakları yere basan, ülkelerin içişlerine karışmadan dikkatli ve dengeli bir dış politika gerekiyor bugün. ■ Spesifik olarak dış politika konularına
geçersek, Esad rejiminin kimyasal silah kullandığına inanıyor musunuz? A.E: Ortada Esad rejiminin kimyasal silah kullandığına dair oldukça güçlü deliller var. Aynı zamanda Suriye rejiminin kitlesel imha silahlarına sahip olduğu noktasında açık delilimiz de var. Bu çağda bu şekildeki devlet yaklaşımı tolere edilemez ve uluslararası toplum bu şekildeki insanlığa karşı suçlanmış suçlara karşı ortak hareket etmelidir. F.T.: BM raporunun açıklanmasından sonra, ve sonraki tartışmalar ışığında Esad rejiminin kimyasal silahla saldırdığını çok net bir sekilde görebilirsiniz. CHP farklı olarak ne tür bir Suriye politika benimserdi?
A.E: Bir büyük farklılık olarak Türkiye, ABD ve AB müttefikleri ile daha yakın koordine içinde bulunur, radikal elementlere karşı daha dikkatli hareket ederdik. Örneğin, Al Nusra grubunu ABD’nin terörist ilan ettiği zaman biz de terörist ilan ederdik. F.T.: Bir ülkede, bir lider, seçimle veya seçim olmadan başa gelmiş olsun. Eğer o ülkede bir iç savas varsa, milyonlarca insan ülkeden kaçmış ve yüzbinlerce insan ölmüş ise, o liderin meşruiyeti bitmiştir. Eğer Esad, barışçıl yollardan gitmeyecekse, Suriye de ölümler hergün devam edecekse, dünyanın buna dur demesi gerekmektedir. ■ Nasıl dur diyeceğiz? F.T.: İç dinamikler dur demeyecek gibi ama bu savaşın sonlandırılması gerekiyor. Bazıları ABD’nin bir askeri müdahalesini savunmak nasıl mümkün olur diye soruyor. Bilinmesi gereken, dünyada bugün egemen güçlerin olduğu, bu güçlerin ön almasının gerektiği. Yine de Suriye’de halen diplomasi ile bir çözüm bulunabileceğini umut ediyorum. ■ ÖSO’yu destekleme pozisyonundasınız yani? A.E.: Kanaatimce Ankara, Suriye, Mısır veya Bahreyn olsun, demokratik ve şiddet dışı güçleri bütün bölgede desteklemeli. Tarihi tecrübeler ışığında, Türkiye’nin silahlı direnişlere değil, barış kurulmasına ve kapasite hazırlanmasında etkili olduğu görülmüştür, vekalet savaşları yürütmekte değil.
Jodie Foster’ın yeni sevgilisi İki Oscar ödüllü kadın oyuncu Jodie Foster, geçen yıl Altın Küre Ödül töreninde cinsel tercihini ilk kez açıkladıktan sonra özel hayatı daha fazla gündeme gelmeye başladı (NEW YORK – POSTA 212) 50 yaşındaki yıldız Jodie Foster’ın Cydney Bernard ile uzun süren ilişkisini bitirdikten sonra yeni bir aşka yelken açtığı ileri sürüldü. E! Online’ın haberine göre 50 yaşındaki Foster, fotoğrafçı Alexandra Hedison ile birlikte.
YENİ SEVGİLİSİ DE TANINIYOR 44 yaşındaki Hedison, Hollywood çevrelerinin yabancı olduğu biri değil. Daha önce de ünlü televizyoncu Ellen DeGeneres ile yaşadığı birliktelikle tanınıyor Hedison. Jodie Foster, uzun süredir Cydney Bernard ile birlikteydi. Çift, 5 yıl önce yollarını ayırmıştı. Ancak çocukları için zaman zaman görüşüyorlardı. Foster ve Bernard’ın Charles ve Kit adında iki oğlu bulunuyor. Foster, geçen yıl Altın Küre ödül töreninde ilk kez cinsel tercihini açıklamış ve partneri Cydney’e başarılarına katkısından dolayı teşekkür etmişti. CİNSEL TERCİHİNİ AÇIKLAMIŞTI Aslında uzun zamandır cinsel tercihi bilinen Foster bu konudaki sessizliğini ilk kez bozdu ve Altın Küre gecesine damgasını vurdu. Gecede Cecil B. DeMille Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü almak üzere sahneye çıkan Foster bir duyuru yapacağını söyleyerek
“Ama biraz gerginim” dedi. Önce bekâr olduğunu söyleyen Foster’ın bu sözleri üzerine salondan gülme sesleri yükseldi. Ancak daha sonra herkes sessizliğe gömüldü. Foster konuşmasında, bir çok insanın bildiği bir gerçeği de ilk kez birinci ağızdan doğrulayıp eşcinsel olduğunu herkesin önünde dile getirdi. Foster “Ben aslında bunu bin yıl önce taş devrinde açıklamıştım. Henüz kırılgan bir genç kız olduğum dönemlerde güvendiğim arkadaşlarıma ve aile üyelerime, iş arkadaşlarıma söylemiştim. Eğer küçük yaştan beri kamuoyunun gözü önünde yaşayan biriyseniz yaşamınız konusunda zorluklarla savaşmanız gerekiyor. Artık insanlar özel hayatlarıyla ilgili bütün ayrıntıları katıldıkları sohbet programlarında ya da basın toplantılarında herkese anlatıyorlar. Bu bana göre bir şey değil” dedi. Ünlü yıldız iki çocuğuna ve eski sevgilisine de hayatında oldukları için teşekkür etti.
‘2100 yılında 11 milyarız’ Yapılan araştırmaya göre, dünya nüfusu yüzyıl sonunda 11 milyara ulaşacak. 2050’de dünyada kırsal alanlarda yaşayanlar azalırken kentlerin nüfusları çok artacak (NEW YORK – POSTA 212) Fransız Nüfus Araştırmaları Enstitüsü’nün (INED) son çalışmasına göre, dünya nüfusu hızla artıyor. Araştırmaya göre, 2050 yılında dünya nüfusu 7 milyar 100 milyondan, 9 milyar 700 milyona çıkacak. Araştırmanın en çarpıcı noktası ise yüzyıl sonunda ulaşılacak nüfus oranına ilişkin tahminler. Buna göre, bu yüzyıl sonunda yani 2100 yılında dünya nüfusu 11 milyara ulaşabilir. Sadece Asya’da 2050 yılına kadar nüfusun şu anki 4 miyar 300 milyondan, 5 milyar 200 milyona ulaşacağı kaydediliyor. Çin’in nüfusunun ise şimdi
olduğu gibi 1 milyar 300 milyonda kalacağı, Hindistan’ın nüfusunun ise 1 milyar 200 milyondan 1 milyar 600 milyona yükseleceği kaydediliyor. INED ayrıca 2050 yılında dünya nüfusunun dörtte birinin Afrika’da yaşayacağı tahmininde bulundu. Afrika kıtasındaki nüfusun 1 milyar 100 milyondan, 2 milyar 500 milyona çıkacağı ifade diliyor. Bunun nedeni olarak ise doğum oranının kadın başına 4,8 çocuğa denk gelmesi. Dünya ortalaması ise 2,5. BM de daha önce yayınladığı bir araştırmada, dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyar 600 milyona çıkağı tahmininde bulunmuştu.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Spor
GAZETESİ
16 Ekim 2013 Çarşamba
PREMIER LEAGUE DEĞİRMEN GİBİ Her yıl teknik adam kıyımının yaşandığı Süper Lig’de bu sezon sadece iki takım antrenör değişikliğine gitti ama... ADNAN ONARAN Süper Lig’de sezonun ilk 7 haftası geride kalmasına rağmen alışık olmadığımız bir durum söz konusu. Sezon başında sıklıkla antrenör değişikliğine giden Süper Lig takımları bu sezon oldukça sakin bir ilk çeyrek geçirdi. Ligimizde şu ana kadar sadece iki takım
teknik direktör değişikliğine giderken bu takımlar Galatasaray ile Bursaspor oldu. Henüz sezon başlamadan Avrupa’da eleme turu oynayan ve kupaya veda eden yeşil-beyazlılar Hikmet Karaman ile yollarını ayırmış ve Christoph Daum’u göreve çağırmıştı. Süper Lig’deki ikinci teknik direktör değişikliğiyse son iki sezonun şampiyonu Galatasaray’dan gemişti. An-
(İSTANBUL – POSTA 212) BNP Paribas WTA Şampiyonası’nın ayağı olan İstanbul, kadın tenisinin bir numarası Serena Williams’ı ağırlamaya hazırlanıyor. 22-27 Ekim 2013 tarihlerindeki turnuva öncesinde İstanbul’a gelecek Serena Williams, gelmişken şehri de gezecek. Tenis tarihine adını daha şimdiden yazdıran Serena Williams, geçtiğimiz günlerde 2013 senesindeki 70. galibiyetini Rus Maria Kırilenko karşısında kazanarak, kariyer derecesi olan 58 maçlık rekoru da geliştirmişti.
PREMIER LİG
İstikrarın adresi
Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Akhisar Belediyespor’un teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu, halen görev yapan teknik direktörler içinde en istikrarlı isim konumunda. Galatasaray’ın Fatih Terim’le yollarını ayırmasının ardından Süper Lig’deki teknik direktörler içinde en uzun süreli görev yapan ismi olarak kalan Hamzaoğlu, 2010-11 sezonunun 24. haftasından bu yana Akhisar Belediyespor’u çalıştırıyor.
MANCHESTER UNI
ARSENAL
Premier Lig’de ise iki tane istikrar abidesi bulunuyor. Son 5 sezonda 20 Premier Lig takımı 71 teknik adam değşiklığine giderken Arsenal, Everton ve Manchester United antrenörleriyle yollarını hiç ayırmadı. Ancak tablonun geri kalanı Süper Lig’den pek de farksız sayılmaz. Son 5 sezonda 13 takım en az 3 kez teknik direktör değişikliğine giderken listenin en tepesinde Chelsea bulunuyor. İşte Premier Lig’de devlerin antrenör raporu. ARSENAL’DA yönetim ise sonuçtan bağımsız bakıyor. ABD’li Stan Kroenke’nin profesyonel iş felsefesiyle yönettiği Arsenal’de yıllardır ilk hedef kulübün borç batağından kurtulmasıydı. Bunu yaparken zirve yarışının etrafında ama bir o kadar da uzak olan Gunners’ta taraftarın sabrı zaman zaman taşsa da yönetim Arsene Wenger’in hep arkasında durdu. Son 9 yıldır Premier Lig, 8 yıldır da hiçbir kupa kazanamayan Wenger yönetimindeki Arsenal belki de güven ve istikrarın zirvesindeki takımlardan... Wenger, Arsenal’in başında tam 698 maçtır takımı yönetiyor... WENGER için yazdıklarımız ve söylediklerimiz sözlükte istikrar kelimesinin karşılığı olabilirdi. Olabilirdi tabii ama bu kelime Manchester United ve Alex Ferguson ile özdeşleşmeseydi... 810 Premier Lig maçı buna artı olarak Premier Lig adını almadan önceki 7 sezonla beraber toplamda 1500 karşılaşma boyunca aynı takımın başında olmak, Türk futbolu için kulağa ‘Alice Harikalar Diyarı’ndan da öte bir masal gibi geliyor... Bu sezon başında emekliliğini açıklayan Ferguson yerine Everton’ın istikrar simgesi David Moyes getirildi. Bakalım Moyes’in görev süresi ne kadar olacak? CHELSEA Rus milyarderi Roman Abromovich tarafından satın alınmadan önce de antrenör konusunda pek istikrarlı sayılmazdı, Çılgın milyarder döneminde de bu istikrarından(!) vazgeçtiği söylenemez... Son 5 sezonda Chelsea’yı tam 8 teknik adam çalıştırdı. Hem de bu süreçte takım 108 yılda daha önce sadece 3 kez kazanbildiği Premier Lig’i kazanmış, 2 FA Kupası dışında da tarihinin ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve UEFA Avrupa Ligi’ni müzesine götürmüş olmasına rağmen. Ne diyelim Abramovich değişimi seviyor olsa gerek... MANCHESTER şehrinin unutulmuş çocuğu City, Arap sermayesiyle yeniden hayata döndü. Döndü dönmesine ama tıpkı Abramovich’te olduğu gibi parayı akıtan tek bir kişi olduğunda istikrar da o kişinin ağzından çıkacak bir karara bakıyor. 2008’deki Abu Dhabi Grubu’nun City’i satın almasıyla Devler Ligi’ne yeniden dönen Maviler bu dönemde önemli teknik adamlarla çalıştı. Mark Hughes ile bir sezon geçiren City, sonrasında 3 sezon boyunca şu anda Galatasaray’ı çalıştıran Roberto Mancini ile maçlarına çıktı. İtalyan çalıştırıcıyla 45 yıl sonra şampiyonluk yaşayan City, daha sonra 2 kez daha teknik adam değiştirdi. City’i şu anda Şili’li teknik adam Manuel Pellegrini çalıştırıyor.
Galatasaray’ın futbol elçisi Drogba (ADNAN ONARAN-NEW YORK – İSTANBUL POSTA 212 ) Galatasaray Didier Drogba’dan vazgeçmiyor. Cim-Bom, sezon sonunda bitecek olan sözleşmesini 1 yıl daha uzatmayı düşünürken, dünya yıldızını uzun süreli olarak kulüpte tutmak için de çalışmalara başladı. Sarı-kırmızılılar, Fildişi Sahilli oyuncuyu futbol yüzü olmasını istiyor. Ancak Drogba’nın da aklında kariyerini bitirmeden ABD’de futbol oynamak var. Bilindiği gibi ABD Futbol Ligi MLS, Didier Droğba’nın Çin Ligi’ne transferi öncesinde yıldız futbolcuya MLS’te herhangi bir takımda forma giymesi için 10 miyon $’lik bir teklif sunmuştu. Yıldız oyuncu da bu teklifi Çin’deki takımla çoktan anlaştığını belirterek reddetmişti. Eğer Drogba, Galatasaray’ın futbol elçisi olursa sarı-kırmızılılar dünyada sayılı kulüpler arasına girecek.
Beyzbolda Konferans Finalleri 23 Ekim’de başlıyor (NEW YORK – POSTA 212) MLB’de uzun normal sezonun ardından sıra konferans finallerine geldi. ALCS ve NLCS’ten çıkacak iki takım 23 Ekim’de World Series’te karşı karşıya gelecekler. ALCS’te Boston Red Sox ile Detroit Tigers karşı karşıya gelirken, NLCS’te ise St. Louis Cardinals ile Los Angeles Dodgers şampiyonluk mücadelesi veriyorlar. NLCS’teki son 6 sezonda Cardinals veya Dodgers 5 kez yer alırken bu iki takım ilk kez karşı karşıya geliyorlar. ALCS’te ise Tigers üst üste 3. kez konferans finalinde yer alırken Red Sox 2008’in ardından ilk kez bu arenada mücadele veriyor.
CHELSEA
TRABZONSPOR
BEŞİKTAŞ
GALATASARAY
FENERBAHÇE
SÜPER LİG’DE son 5 sezon karnesine bakarak en istikrarlı takımı duyunca da oldukça şaşıracaksınız: Fenerbahçe... Tarihi boyunca hep en büyük teknik direktör değirmeni olarak nam salan sarı-lacivertliler, son sezonlarda ligimizin en az teknik direktör değiştiren kulübü... Ancak bu demek değil ki Fenerbahçe ‘süper’ bir istikrar yakalamış durumda. Sarı-lacivertliler sadece Süper Lig’in çılgın değirmeninde son 5 yılda en az teknik direktör öğüten takım... Ersun Yanal, sarı-lacivertlilerin 2008’den bu yana 4. teknik adamı. 2008– 09 sezonunu Luis Aragones ile tamamlayan Fenerbahçe. 2009–10’da Christoph Daum ile bitirdi. Bu sezona kadar ise 3 sene Aykut Kocaman ile yola devam eden sarı-lacivertlilerde bu sezon ise Ersun Yanal görev yapıyor. Sarı-lacivertlilier bu istikrarın yanında bir başka unvanın da tek sahibi oldu. Fenerbahçe 2008–09 sezonundan bu yana Süper Lig’de sadece aynı teknik adamlarla sezonu tamamlayan tek takım. SARI-KIRMIZILILAR için UEFA Kupası’nı kazandıktan sonraki dönem oldukça çalkantılı geçti. Geçiş döneminde maddi sıkıntılar yaşayan sarı-kırmızılılar mali tabloyu toparlamasının ardından yeniden sportif istikrarı sağlamak için çabalıyor. Bu istikrar üst üste kazanılan iki şampiyonlukla tam yakalandı denirken yönetim, 5. haftada Fatih Terim’le yolları ayırma kararı aldığını açıkladı. Terim öncesi dönemde de 5 sezonda 5 teknik direktör değiştiren Galatasaray, Terim’den önce en erken teknik direktör değişikliğini 201011’de 8. haftada Frank Rijkaard’ı göndererek yapmıştı. Ayrıca Michael Skibbe ile 21.haftada (2008–09), Gheorge Hagi’yle ise 26.hafta (2010–11) görevine son vermişti. BEŞİKTAŞ hem hoca konusunda istikrarı yakalayamayan hem de gönderdiği teknik direktörlerden en fazla çeken kulüp. Dünyaca ünlü teknik direktörleri göreve getiren siyah-beyazlılar bu isimlere sabredemeyip sözleşme süresi öncesinde yollarını ayırarak büyük maddi zarara uğradı. Tigana, Del Bosque, Schuster gibi isimlere 20 milyon Euro’ya yakın tazminat ödeyen siyah-beyazlılar son 5 sezonda 6 teknik adamla çalışan Beşiktaş’ta bu antrenörlerden sadece ikisi (Samet Aybaba ve Mustafa Denizli) sezonu tamamlayabildi. SEZONA Mustafa Reşit Akçay ile sezona başlayan Trabzonspor’da ise son 5 sezonda 6 farklı teknik direktör görev yaptı. 2008–09 sezonuna Ersun Yanal ile giren bordo-mavililer 29.haftada sonunda Yanal ile yollarını ayırmış yerine Ahmet Özen’i getirmişti. 2009–10’da Hugo Broos ile başlayan Trabzonspor 13.haftada teknik adam ile yollarını ayırmış, sadece 1 hafta takım Ünal Karaman yönetiminde maça çıkmış ardından göreve Senol Güneş gelmişti. Şenol Güneş 2010–11 ve 2011– 12 sezonlarını tamamlamış geçen sezon ise 19. hafta sonunda görevden ayrılmıştı. Şenol Güneş’in yerine ise Tolunay Kafkas gelmiş ve sezonu bitirmişti.
AKHİSAR BLD.
İstanbul Serena Williams’ı bekliyor
ça ‘atıl’ bir dönem geçiriyor. Son 5 yılın istatistiklerine göre aynı süreçte ortalama 4 Süper Lig takımı antrenör değişikliğine giderken 5 sezon toplamında da bu rakam 65. POSTA 212 Süper Lig ile dünyanın en gözde ligi Premier Lig’i teknik direktör değişimi konusunda karşılaştırdı. Hemen ilk anda aklınıza çok dengesiz bir tablo gelebilir ancak sonuç düşünülenin aksine Süper Lig lehine.
MANCHESTER CITY
SÜPER LİG
cak bu değişim sportif açıdan çok yönetimsel bir hamleydi. Hatırlanacaği üzere POSTA 212’nin Galatasaray camiasını en yakından tanıyan geztecilerden olan Kadir Çetincalı’yla yaptığı söyleşide ortaya koyduğu gibi Ünal Aysal göreve geldiğinden bu yana Fatih Terim’i istememişti. Bu ayrılıklara rağmen Süper Lig teknik direktör değirmeni son yıllara göre olduk-
13
DÜNYADAKİ FUTBOL ELÇİLERİ ■ LUIS FIGO - INTER 2009 yılında kariyerini noktalayan Figo, Inter’de transfer ve futbolcu izleme işlerini yapan Portekizli efsane, genç yıldızları da araştırıyor. ■ RUI COSTA - BENFICA Benfica’da futbolu bırakan Rui Costa, futbolcu izleme komitesini kurdu. Futbol direktörlüğü de yapan Portekizli eski yıldız, takımına Saviola, Ramires ve Javi Garcia gibi isimleri kazandırmıştı. ■ ZINEDINE ZIDANE - R. MADRID Sezon başında Carlo Ancelotti’nin yardımcılığına getirilen efsane isim Zidane, Jose Mourinho döneminde takımın transfer işlerinde ve genç oyuncuları izleme konusunda aktif bir isimdi. ■ PAVEL NEDVED - JUVENTUS Ünlü Çalciopoli skandalıyla birlikte sarsılan Juventus’ta takımı terk etmeyerek taraftar ve kulüp için efsane haline gelen Pavel Nedved, 2009’da futbola veda etmişti. 12 Ekim 2010’da ise Agnelli ailesi tarafından Ju-
ventus’ta özel bir göreve çağrıldı, takımının A’dan Z’ye bütün konularıyla ilgilenmeye başlamıştı. ■ JOHAN CRUYFF - AJAX Hollanda futbolunun efsanesi Johan Cruyff, Ajax’in fahri başkanı. Kulübün futbol direktörlüğünün yanında transfer, oyuncu izleme ve araştırma gibi birçok hizmette bulunuyor. ■ TXIKI BEGIRIŞTAIN - BARCELONA 2003-10 arası Katalan kulübünde futbol sorumlusuydu. Transfer çalışmalarında ve altyapı düzenlemede görev alan Begiriştain, 2010’da yönetim değişikliği sonrasında, ayrılık kararı vermişti. ■ THIERRY HENRY - ARSENAL 1999-07 arasında Arsenal’de efsane olan oyuncu, 2012’de tekrar Londra’ya dönmüştü. Amerika’nın New York Red Bull takımına oynayan Henry, aynı zamanda Arsenal için gönüllü olarak yardımlarda bulunuyor.
Vettel asfaltı ağlatmaya devam ediyor (TOKYO – POSTA 212) Formula 1’de sezonun 15. yarışı olan Japonya Grand Prix’sini Red Bull pilotu Sebastian Vettel kazandı. Vettel, Suzuka pistindeki 53 turluk yarışı 1:26:49’luk dereceyle kazanarak üst üste beşinci zaferini elde etti. Alman sürücü böylece Alberto Ascari, Michael Schumacher, Jack Brabham, Nigel Mansell ve Jim Clark’tan sonra üst üste beş yarış kazanan ilk pilot oldu. İkinci sırayı Vettel’in Red Bull’dan takım arkadaşı, Avustralyalı Mark Webber alırken, podyumun son basamağında Lotus adına yarışan Fransız pilot Roman Grosjean yer aldı. Sürücüler klasmanında ikinci sırada yer alan Fernando Alonso, yarışı dördüncü bitirerek Vettel’in şampiyonluğu garantilemesine izin vermedi. Sebastian Vettel, bir sonraki yarış olan Hindistan Grand Prix’sini 5. sırada tamamlasa dahi şampiyonluğunu ilan edecek. Eğer bu durum gerçekleşirse 26 yasındaki pilot üst üste 4. şampiyonluğuna ulaşmış olacak. Vattel bu hızla giderse tüm rekorları baştan yazabilir. Formula 1’in efsane ismi Michael Schumacher 26 yasında henüz 2. şampiyonluğunu kazanabilmişti.
Vakıfbank Dünya şampiyonu oldu (ZÜRİH –POSTA 212) İsviçre’nin Zürih kentinde düzenlenen Kadınlar Dünya Kulüpler Voleybol Şampiyonası finalinde Vakıfbank, Brezilya’nın Unilever Volei takımını 3 - 0 yenerek şampiyon oldu. Unilever Volei ise şampiyonayı ikinci sırada tamamladı. Saal Spor Salonu’nda oynanan karşılaşmanın setleri; 25-23, 27-25 ve 25-16 sonuçlandı. B Grubu’nu yenilgi almadan 6 puanla tamamlayan VakıfBank, Unilever Volei takımı ile grup müsabakalarında da karşılaşmış ve 20-25, 18-25, 25-21 ve 18-25’lik setlerle 3-1 mağlup etmişti.
14
Emlak
16 Ekim 2013 Çarşamba
Yeşim Numan newyorkusatiyorum@gmail.com
Olsa, dükkan sizin!
WSJ: Körfez yatırımcıları Türkiye’den peynir ekmek gibi emlak alıyor (NEW YORK - ANKA) Türkiye’de yabancıların emlak alımlarında mütekabiliyet şartını kaldıran yasal düzenlemelerin sayesinde Körfez yatırımcıların Türkiye’ye aktığı belirtilirken “peynir etmek gibi emlak alıyorlar” değerlendirmeleri yapılıyor. ABD’nin borsa ve iş çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal, “Körfez’deki emlak yatırımcıların Türk lokumu” ifadesini başlık olarak kullandığı haberinde “Körfez’deki zengin yatırımcılar, geçen yıl yasalarda yapılan ve bölgedeki insanların yatırım yapmaları için kapıyı açan bir yasal değişiklikten yararlanarak bu günlerde Türkiye’de apartmanlar, ofisler ve sahil taşınmazlarını peynir gibi alıyorlar” diye yazdı. Türkiye’de önümüzdeki dönemde yılda 5 milyar dolara ulaşması beklenen yabancıların emlak alımlarının büyük bir bölümünü Körfez yatırımcılarınca gerçekleşeceği tahminlerini yansıtan gazete, Türkiye’nin, uzun yıllar Körfez yatırımlarının başlıca destinasyonları olan Mısır ve Suriye’deki krizlerden de yararlandığını kaydetti. WSJ, Türkiye’nin Körfez’e yakınlığı ve taşınmazlarının önemli ölçüde değer kazanması gibi faktörlere de dikkat çektiği haberinde “Şimdilik Türkiye’deki Körfez yatırımları için gelecek parlak görünüyor” dedi.
Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
emlak sohbetleri
www.emlaksohbetleri.com
işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com
TÜRKLERİN
GAZETESİ
BARCLAY’S CENTER BROOKLYN’E YARADI
EMLAK MUHABBETİ
Son zamanlarda müşterilerimden en sıkça duyduğum şikayet “Koskoca New York’ta bu kadar mı ev var?” Türk müşterilerime “Olsa, dükkan sizin” diyorum, ama Türkçe bilmeyene bunu anlatmak zor, tabii. O zaman da envanterden giriyorum, “su altı”ndan çıkıyorum. Anlatayım: Özellikle 2013 senesinde New York emlak piyasası hakkındaki değerlendirmelerde en çok kullanılan sözcüklerden biri “envanter”. Piyasadaki mevcut satılık, yani “listelenen” ev sayısından bahsediyoruz. Çokluğu ayrı, yokluğu ayrı dert. Manhattan emlak piyasasının envanteri, 2000 yılından itibaren resmi kayıtlarla takip edilmeye başlandı. Geçtiğimiz çeyrek (2013 üçüncü çeyrek), bu süre içindeki en düşük envanterle rekor kırdı. Peki, ne demek bu? Envanterin düşük olması, listelenen ev sayısının az olması demek. Miller Samuel, Inc. tarafından Douglas Elliman emlak şirketi için hazırlanan 2013 Üçüncü Çeyrek Manhattan Satış Raporu’nda, Manhattan’daki toplam envanter 4,567 liste olarak görülüyor. Buna Manhattan’ın en güney ucundan Bronx’a kadar tüm bölgeler, tüm fiyat aralıkları, ve her büyüklükteki coop/ condo daireler ve müstakil evler dahil. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, yine Miller Samuel tarafından 2010 senesinde yapılan bir araştırmaya göre, 2000-2010 arası, 10 senelik Manhattan envanter ortalaması 7,680 listeydi*. Şu anda envanterin bu kadar kısıtlı olmasının en büyük sebeplerinden biri, pek çok ev sahibinin “su altında” olması; yani evin ederinden daha fazla mortgage borcu olması. Bu durumda, ev tam ederine satılsa bile, mortgage borcunu karşılamayacağı için, ev sahipleri evlerini satmayıp fiyatların yükselmesini beklemeyi tercih ediyor. Satışın ilk ve en basit kuralı arz-talep arasındaki ters ilintidir. Bu kural emlak piyasası için de geçerli elbette. Envanter, yani arz, düşük olunca, haliyle talep yüksek oluyor. Bu durum da rekabeti kızıştırarak fiyatları yukarı doğru iterken, evlerin piyasada kalma süresini kısaltıyor. Evler çok çabuk ve liste fiyatına yakın, hatta çoğu zaman liste fiyatının üzerinde satılıyor. 2013’un ikinci çeyreğinde satılan evlerin üçte biri liste fiyatına eşit veya daha yüksek fiyattan satıldı. Uzun lafın kısası, piyasa tam anlamıyla “satıcı piyasası.” Hal böyle olunca, müşterilerime hızlı hareket etmelerini tavsiye ediyorum, aksi takdirde beğendikleri evi kaçırabileceklerini söylüyorum. Emlakçıların piyasadaki nami çok iyi olmadığından olsa gerek, özellikle benimle yeni çalışmaya başlamış olanlar bu tavsiyemi “satış yapma kaygısı” olarak değerlendiriyor. Ancak bir kaç ev henüz ilk gösterimden sonra hemen satılınca onlar da anlıyorlar. Ev almak için acelesi olmayan bazı müşteriler bu durumda beklemeyi tercih ediyor. Elbette bu da bir seçenek. Ancak bu kararı verirken hem fiyatların hem faizlerin yavaş da olsa tırmanışta olduğunu göz ardı etmemek gerek. Emlak piyasasını sağlıklı bir şekilde takip etmek için sadece fiyatlara odaklanmak yerine, bir kaç farklı veriyi aynı anda gözlemlemek gerekir. Envanter bunlardan bir tanesi. Diğer veriler “square foot” birim fiyatı, piyasada kalma süresi, ortalama ve medyan fiyatlar ve elbette, mortgage faiz oranları. Bütün bu veriler bir arada gözlemlenince emlak piyasasının an itibarıyla durumunu ve olası trendleri anlamak daha kolay olur. Bir de tabii özellikle New York emlak piyasasını izlerken ülke genelindeki raporların değil, yerel raporların esas alınması önemli. Emlak ile ilgili sorularınız ve bu köşede görmek istediğiniz konular için newyorkusatıyorum@gmail. com adresine yazabilirsiniz. *Miller Samuel İnç. tarafından yapılan araştırma. http:// www.millersamuel.com/charts/2003-2009-manhattan-co-opcondoth-listing-inventory-by-month
A M E R İ K A’ D A K İ
Brooklynliler, başlarda inşasına tepki gösterdikleri Barclays Center’ın varlığından memnunlar. Bölgede canlanan sosyal hayat ve yükselen fiyatlar da bunu yansıtıyor
(NEW YORK – POSTA 212) Brooklynlilerin tepkileri nedeniyle neredeyse durma noktasına gelen ve inşası sırasında sorunlar yaşanan Barclays Center’ın açılışının üzerinden bir yıl geçtikten sonra bölgede yaşayanlar bugünlerde durumdan memnun görünüyorlar. Emlak şirketi Corcoran’dan Lindsay Barton Barrett da Brooklynlilerin merkeze ısındığını doğruluyor. Geçtiğimiz yıl bölgede üç bina satan Barrett, ilk başta arenanın açılmasının bölgede işleri yavaşlattığını söylüyor. Ama yatırımcılar ve bölge halkı, arena-
nın korktukları gibi olmadığını gördükçe ilgi artmış. Barret, geçtiğimiz yıl, Barclays’in açıldığı sıralarda, arenanın iki sokak altında satışa çıkan binadaki ilk daireyi eylül ayında 875 bin dolara, ikinci daireyi ise şubat ayında 996 bin dolara sattığını söylüyor ve iki daire arasındaki yüzde 14’lük fiyat farka dikkati çekiyor. Piyasa güçlerinin devreye girdiğini, ama önemli olanın Barclays açıldıktan sonra insanların akıllarındaki soru işaretlerinin kaybolması olduğunu söylüyor.
FİYATLAR İKİYE KATLANDI Corcoran’dan Mary Lowe ise Barclays’in faaliyete geçmesiyle fiyatlarda daha büyük bir artış gördüğünü söylüyor. Bölgedeki 173 dairelik condoda dairelerin geçtiğimiz yıl eylül ayında foot kare başına 567, Haziranda 719, Ağustosta 889, geçtiğimiz ay ise 913 dolara satıldığını söylüyor. “İlk satışta satın alanlar Barclays konusunda endişeliydi. Son satışımda ise çok az soru geldi. Buraya para yatırmak isteyenler etrafta gezindiklerinde artık daha çok hizmet ve daha çok restoran görüyorlar,” diyor.
Barclays’in bölgeye olumsuz etkileri de olmuş. Bölge sakinleri en çok da trafik sorunundan ve park yeri bulamamaktan yakınıyorlar. Barclays’le birlikte, başta 76 milyon dolara mal olan Atlantic Barclays metro istasyonu da dahil olmak üzere toplu taşımaya büyük bir yatırım yapıldı ancak sonuç değişmiş değil. Ulaşım Dairesi’nin yakın zamanda yayınladığı rapor da, özellikle de etkinlik günlerinde park yerinin önemli bir sorun olduğunu doğruluyor. Yine de trafik problemi, bölgenin artan cazibesinin yanında küçük bir ayrıntı gibi kalıyor.
Kira öder gibi taksit ödeyin... Çekmeköy’de hayata geçirilen 216 Butik Çekmeköy projesinden ev sahibi olmak isteyenlere dört farklı ödeme şekliyle kolaylık sağlanıyor 216 Yapı tarafından Çekmeköy’de inşa edilen 216 Butik Çekmeköy’de teslimler ocak ayında başlıyor. Sadece 30 dairenin kaldığı 216 Butik Çekmeköy’de büyüklüğü 69 metrekare ile 75 metrekare arasında değişen 1+1 daireler 177 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor. Projede büyüklüğü 109 metrekare ile 120 metrekare arasındaki 2+1 dairelerin fiyatı ise 291 bin liradan başlangıç gösteriyor. 216 Butik Çekmeköy’de 141 metrekare büyüklüğündeki 3+1 dairelerse 345 bin liradan başlayan fiyatlarla satılıyor. 216 Butik Çekmeköy’den ev almak isteyenlere dört farklı ödeme seçeneğiyle kolaylık sağlanıyor. İlk seçenekte peşin ödemeyi tercih edenlere yüzde 15 indirim yapılıyor. İkinci ödeme seçeneğinde peşinatın yüzde 4’ü hemen, kalan yüzde 21’lik kısmıysa ara ödeme olarak teslime kadar müşterinin belirleyeceği şekilde alınıyor. Geriye kalan yüzde 75’lik borçsa uygun faiz
oranlarında kredilendiriliyor. Bu ödeme seçeneğini kullananların ev teslimine kadarki borçlarını 216 Yapı ödüyor. Üçüncü seçenekte ise yüzde 4 peşinat alınırken, peşinatın kalan yüzde 36’lık kısmı ara ödeme olarak kabul ediliyor. Borcun yüzde 60’lık kısmı kredilendirilirken, teslime kadar olan taksitleri 216 Yapı ödüyor. Dördüncü ve son ödeme seçeneğinde de dairenin yüzde 40’ı peşin olarak alınırken, kalan yüzde 60’lık kısıma 60 ay 0 faiz ile banka kredisi kullandırılıyor. OTURURKEN BORCUNUZU ÖDEYİN 216 Butik Çekmeköy’de sadece 30 daire kaldığını belirten 216 Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Bilent Dündar, “Ocak ayından itibaren daire teslimlerine başlıyoruz. Projede ilk olarak 1. Etap’ın A ve B Bloklarını teslim edeceğiz. Daha sonraki aylarda da diğer etapların teslimini yapacağız” diye konuştu. Bilent Dündar’ın
verdiği bilgiye göre 216 Butik Çekmeköy, dört blokta, 152 daireden oluşuyor. Arsanın yüzde 70’den fazlası sosyal alanlara ayrılan projede yaz –kış kullanılabilen yüzme havuzunun yanı sıra gezi alanları, fitness center, sauna, kapalı ve açık otopark, servis bekleme odası, çocuk oyun alanı, kamelya ve 24 saat güvenlik yer alıyor. Ayrıca projede asansör sistemi, yürüyüş yolu ve merdivenler de engelliler düşünülerek planlandı. Bilent Dündar, projede tüm konutların yüzde 1 KDV avantajıyla satışa sunulduğunu açıkladı. SABİHA GÖKÇEN’E 20 DAKİKA Proje konumu itibariyle Boğaziçi ve FSM Köprüsü’ne 20 dakika, İkea, Meydan ve Buyaka Alışveriş Merkezi’ne 10 dakika, Sabiha Gökçen Havalimanı’na ve Üsküdar sahiline ise 20 dakika ve Üsküdar Çekmeköy Metrosu’na ise 250 metre mesafede bulunuyor.
Bir projede kalite detaylarda gizlidir... Enisler Gayrimenkul Geliştirme Sanayi ve Ticaret AŞ. Genel Koordinatörü Recep Özben, ev alırken dikkat edilmesi gereken çok basit ve hayat kurtaran bazı püf noktaları sizler için derledi: Herkesin hayalidir huzurlu bir evde yaşamak. Önce ev almaya karar veririz, bütçeler yapılmaya başlanır. Yola çıkılır projeler, evler, siteler, binalar, daireler gezilir. Sonunda buluruz gönlümüzdeki sarayı. Mutlu ve huzur dolu bir yaşam süreriz yeni evimiz de, Derken sorunlar sıkıntılar başlar. Büyük bir istek ve umutla aldığımız evlerimiz sürekli üzülmemize bazen bıkkınlık yaşamamıza bile sebep olabilir. Peki, neler yapmalıyız, nelere dikkat etmeliyiz. Herkes uzman mı olmak zorunda ev alabilmek için. Yoksa kaderine razımı olmalı. İsterseniz bir dairenin hikâyesini okuyalım, bakarsınız satır aralarında sıkıntısını çektiğiniz bir sorunun sebebini bulup bu sorunu çözebilmenin yollarını bulabilirsiniz. Aslında ev alırken her zaman görsel yapasına bakarak karar veririz. Bu çok doğal bir sebeptir. Beğenmediğimiz veya hoşumuza gitmeyen bir evi alacak değiliz tabi. Ama sadece beğenmek görmemiz gereken veya sormamız gereken soruları unutmamıza boş ver diyerek ötelememize sebep olmamalı. Almaya karar verdiğimiz evin incelenmesi işlemleri için bizim tavsiyelerimiz olacaktır.
1
TAPU: Alacağınız evin tapu kayıtları (herhangi bir haciz, kısıtlama vb..) incelemesi, belediye ruhsatına uygun bir şekilde imalatın yapıldığı ve iskân belgesinin alındığının tespitini yapılması çok önemlidir. Alacağımız evin belediyedeki dosyasına bakılmasının büyük faydası olacaktır. Evin bize bildirilmeyen ama belediye tarafından tespit edilmiş kusurlarını öğrenmek, daha sonradan karşımıza çıkabilecek sorunlarını tespit edebilmek için gereklidir. Bina içi tespitler alacağımız evin içyapısının incelenmesi en önemli hususlardan biridir. Önemsiz gibi görünen ama daha sonra çok büyük sıkıntılar yaşamamıza sebep olan kusurları biraz dikkat biraz da
2 3
sorgulama yaparak tespit edebiliriz. Banyo: Öncelikle fayans ve kalebodur imalatının hatalarını tespit etmeye çalışın fayans arası dolgular genellikle dikkat çekecek bir şekilde hataların tespit edilmesini sağlayabilir. Gömme rezervuar olarak yapılan imalatlarda rezervuarın çalışma kontrollerini yapmadan teslim almayın. Banyo dolaplarının, çekmecelerin menteşe ve raylarının çalışmasını kontrol edin. Banyo musluklarının ve bataryalarının kaliteli ve garantili olmasına dikkat edin. Mutfak: Mutfaktaki en önemli detay mutfak dolabı veya ankastredir. Mutfak dolabının çekmeceleri dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. Dolap kapaklarının hepsi-
ni kontrol etmek küçük mutsuzluklarımızı engelleyebilecektir. Oda kapıları camlar ve balkon kapılarının kilitler dâhil kontrollerinin yapılması Zeminler: Parke, mermer, seramik, halı gibi yapılan imalatlar özelliklerine göre kontrol edilmelidir. Isıtma ve varsa soğutma sistemleri gerekirse fiili uygulamayla kontrol edilmelidir. Aydınlatma ve elektrik sistemlerinin kontrolleri yapılmalı elektrik prizleri ve priz sayıları denetlenmelidir. Elektronik ürünler varsa kontrolleri yapılarak çalışıp çalışmadıkları tespit edilmelidir. Unutmayın hepimizin bildiği ama bir şey olmaz diye önemsemediğimiz basit işlemler daha sonraları büyük sıkıntılar yaşamamıza sebep olabilmektedir. Ev alacağımız firma ne kadar tanıdık veya ünlü olursa olsun onlarında dikkatinden kaçan hatalar muhakkak vardır. Yeni olan hiçbir ürün kolay kolay sorun çıkarmaz ürünün ve yapılan işin kalitesi zamanla olumlu veya olumsuz olarak yaşamımıza yansımaktadır. Bizde bahsettiğimiz kolay belki de basit görünen bu işlemleri yaparak küçük ya da büyük mutsuzluklarımızın önüne geçme şansına sahip olabiliriz. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Bu hatalar muhakkak ki düzelir. Bizim yapmamız gereken sadece detaylara bakmak. Çünkü farkı detaylar belirler.
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
Yaşam
GAZETESİ
LIFE& STYLE
Nurdan Yüzbaşıoğlu Hep deriz ya “Kadın/Adam çok güzel giyiniyor!”… Hiç düşündünüz mü ne demektir güzel giyinmek, nasıl güzel giyinilir? Eminim düşünmüşsünüzdür. Neden bazı insanlar her zaman güzel görünür, nasıl başarırlar bunu? Bu hafta biraz “güzel giyinmenin” altını açalım istiyorum. Bunun tek bir tanımı olamaz çünkü herkesin stili farklıdır, farklı olmalıdır. Herkesin güzel görünme durumu da farklılaşır böylece. Bazı kadınlara dağınık, yataktan yeni çıkmış gibi duran saç modeli müthiş yakışırken bazıları mum gibi taranmış saçlarla güzel görünür. Örneğin Sienna Miller’ın tarzı bana güzel gelirken size Feryal Gülman hoş gelebilir. Ama ne siz Sienna kötü giyiniyor diyebilirsiniz ne de ben Feryal Gülman’ın tarzına laf edebilirim. İkisi de güzel, ikisi de kendisine yakışanı giyiyor çünkü. Bundan ne anlıyoruz? Güzel giyinmenin tek bir yolu yoktur, önemli olan yaşınıza, vücut tipinize, konumunuza, mekana, bulunduğunuz ortama, havaya göre giyinebilmektir. Tüm bu kriterleri göz önüne alarak giyindiğimizde doğal olarak doğru ve güzel giyin-
16 Ekim 2013 Çarşamba
Güzel giyinmek miş oluruz ve dolayısıyla da güzel görünürüz. Bu kriterleri de biraz açalım istiyorum; Vücudumuza uygun giyinmek ne demektir? Çok basit aslında: Güzel yerlerimizi vurgulayıp güvenmediğimiz bölgeleri kamufle edebilmektir. Bunu da bizden iyi kimse bilemez. Göğüsleriniz çocuklardan sonra eskisi gibi görünmüyorsa ya estetik müdahale yapılacak ya da tercih etmiyorsak göğüs dekoltesinden uzak duracağız. Aynı şekilde düzgün hafif kaslı bir sırtımız yoksa sırt dekoltesine de hiç gerek yok, onun yerine uzun güzel boynunuza vurgu yapabilirsiniz. Kısa kalın bacaklı olmak bir kusur değil, herkesin vücudu birbirinden farklı sonuçta, ama bu şekildeki bir bacağı diz üstü çizmelerin içine sokmaya çalışmak ciddi bir stil kusuru. Siz çizmeyi değil de çizme sizi giymiş gibi görünmesinin neresi güzel olabilir bir düşünün? Bu tip çizmeler ince uzun bacaklar için uygundur. Diğerleri, farklı çizme veya bot modelleriyle çok daha alımlı görünecektir. Spor yapmıyorsanız vücudunuzun yer çekimine en kısa sürede pes edeceğinden şüpheniz olmasın. Bu durumda mesela üst kolumuzun arka bölgesi gibi bölgelerde deformasyon başlayacaktır. Kadınların hep şikayet ettiği ve rahatsız olduğu yerlerden birisi. Bu bölgeyi sporla sıkılaştırmak mümkün ancak buna
vaktiniz/haliniz/isteğiniz yoksa o zaman kamufle etmekte fayda var. Omuz üzerinden sıkmış bir bluz sarkık kol altlarını olduğundan daha da kötü gösterir, emin olun. Onun yerine dirseğe doğru uzanan kıyafetlerle daha güzel görünebilirsiniz. Tam deforme olan bölgenin altında biten kollu kıyafetler ile sorunu çözebilirsiniz. Bu konuda sayısız alternatif var, çok değişik formda kollu elbiseler ve bluzlar bulabilirsiniz. Bel bölgeniz kalın ancak kalçalarınız darsa o zaman üst tarafı volümlü kalçada daralan kıyafetleri tercih edebilirsiniz. Tam tersi ise o zaman sizde tam tersini uygulayın, bel bölgesi dar kalçaya doğru hafif açılan tunik veya elbiseleri tercih edin. Ayrıca her büyük kalça da kötü demek değildir, bakın JLo’ya ne kadar da alımlı görünüyor. Ayakları çok küçük ve ince olmayanlar ise lütfen ince stilettolardan uzak dursunlar. Özellikle Louboutin tipi ayakkabılar küçük ve ince ayaklarda güzel görünür, lütfen ısrar etmeyin. Zavallı ayaklarınızı cezalandırır gibi bu küçük kalıplı ayakkabıların içine orasını burasını ezerek sokuşturmaya çalışmayın. Her ayak ölçüsüne göre ayakkabı var nasılsa, ayaklarınız en iyisini hak ediyor, unutmayın. Bir de lütfen belli bir yaştan sonra bacaklarınız çok güzel olsa dahi mini giymekten kaçının. Bu bir tartışma konusu olabilir, ama benim için değil. Çünkü her yaşın kıyafeti ayrıdır, bırakın da miniyi genç kızlar giysin, onlar da geriden gelenlere devredecek nasılsa. Onun yerine dar diz altı kalem etekler belli bir yaşın üzerinde miniden çok daha
seksi durur unutmayın. (Bakınız Victoria Beckham tarzı.) Vücudumuza uygun giyinmek ne kadar önemliyse aynı şekilde konum ve yerine göre giyinmek de bir o kadar önemli. Bir televizyon programına çıkan profesör nasıl ki ağır makyaj ve etnik kıyafetlerle iyi görünmezse aynı şekilde bir moda aktivitesine giden birisi de bir profesör ciddiyetinde olmamalıdır. Soğuk ve karlı bir havada paltonuzun veya kürkünüzün altına tiril tiril bir elbise tabii ki giyebilirsiniz, ancak altında bot veya çizmeyle. Her tarafı açık bir ayakkabı giymek gibi gereksiz gösterilere hiç kalkışmayın. Güzel ve uygun bir kıyafetin tamamlayıcı unsurları ise makyaj, saç ve aksesuarlardır. Şartlar her ne olursa olsun ağır makyaj kimseye yakışmaz. Gelin bile böyle bir makyajla güzel görünmez. Makyajda yüzün tüm noktalarının aşırı vurgulanmış haline ağır makyaj diyoruz. Hem kirpikler, kaşlar, dudak hem de yanak ve gözler aynı oranda vurgulandığı takdirde en fazla bir palyaço kadar güzel görünebilirsiniz. Burada da aynı şekilde en güvendiğiniz yere vurgu yapıp diğer tarafları arka planda tutmak mantıklı olacaktır. İri gözleriniz varsa güzel bir göz makyajı hafif üzerinden geçilmiş dudak ve yanaklar çok hoş olacaktır. Veya dolgun dudaklarınız varsa onları ön plana çıkaracak bir makyajı tercih edebilirsiniz. Dudaklarınız inceyse onları dışından kalem çekerek kalınlaştırmaya çalışmak bunun fark edilmesini engellemez, aksine dudaklara gereksiz yere dikkat çek-
Yıldırım, rotayı New York’a çevirdi Lüks moda sektöründe üstün başarılara imza atan Andam ödüllü tasarımcımız Hakan Yıldırım’ın adı son yıllarda Madonna, Beyonce, Penelope Cruz gibi dünya devleriyle bir arada anılıyor. Tasarımları dünyanın en ünlü mağazalarında satılan starların kırmızı halıda kıyafetleriyle arz-ı endam eyledikleri Yıldırım bu sefer rotayı New York’a çevirdi. Ani bir kararla lüks spor giyime de el atan Hakan Yıldırım, kadın-erkek ve unisex olarak tasarladığı SECTION MODE UNIQUE markasıyla yine çok konuşulacak. İlk mağazasını geçtiğimiz günlerde Galata’da açan dünyaca ünlü tasarımcı ikinci mağaza ile ilgili araştırma yapmak için önümüzdeki günlerde New York’a gelecek. “SMU LOVES EVERYBODY” mottosu ile hazırlanan koleksiyonu “stil sahibi, çabasız ama çekici, rahat ve korkusuz” diye tanımlıyor Yıldırım. Teninizi şımartan yumuşaklıkta sweatshirtler, etekler, elbiseler ve el boyama denimlerin yer aldığı koleksiyonda erkekler için de ipek gömlekler montlar, pantolonlar ve şortlar tasarlanmış. Çok özel tekniklerle hazırlanan baskıların ve sloganların olduğu SECTION MODE UNIQUE Galata mağazası açıldığı günden itibaren büyük ilgi gördü. SMU kendini enerjik, güçlü, genç hissedenlerin ve yeni şeyleri denemekten korkmayanların gözde markası olmaya şimdiden aday.
15
miş olursunuz. Aksesuarlarınız da kıyafetinizle uyum içinde olmalıdır. Hem çok dikkat çekici tasarımda kıyafetler giyip bir o kadar da dikkat çekici aksesuarlarla ortalığı dağıtmanın bir manası yok. Kıyafet ile aksesuar ters orantılı olmalıdır. Sade görünümlü bir kıyafete çok iddialı bir iki parça aksesuar çok yakışacaktır. Ama bir iki parça diyorum dikkat ederseniz, her tarafınızdan bir şey sarkmasından bahsetmiyorum. Tam tersi olarak iddialı bir kıyafet giydiyseniz, belki bir parça iddialı aksesuar olabilir, o da kıyafete çok uyması şartıyla. Yoksa sade parçalar seçmenizde fayda var. Son olarak saç konusuna da değinmek istiyorum. Saç bir kadının en önemli aksesuarıdır biliyorsunuz. Hem saçınız renkli hem kıyafet karışık olmaz olamaz. Renkli saçtan kastım mavi, kırmızı değil elbette, değişik tonlarda sarılar da renkli bir görüntü yaratır. Maviler, yeşiller kullanacak kadar iddialıysanız sizin tavsiyeye ihtiyacınız yoktur zaten, eminim tarzınızı oturttuktan sonra böyle radikal değişikliklere kalkışmışsınızdır. Yani diyeceğim o ki kıyafet karışık ve renkliyse saçlar mümkün olduğu kadar derli toplu ve sade olmalı. Kabarık iddialı saçları daha sade giyindiğiniz zamanlarda kullanmanız uygun olur. Sonuç olarak biraz karışık gibi görünse de aslında basit. Bu şekilde düşünmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde parçalar kafanızda yerli yerine oturacaktır. Erkeklerden de bahsetmek istiyordum ama yer kalmadı. Neyse, biz önce kendimizi halledelim de… İyi Bayramlar.
BARBARA BUI
KIDROBOT
2002 yılında Paul Budnitz tarafından kurulan Kidrobot’un sınırlı sayıda üretilen tasarım oyuncakları aynı zamanda irer sanat eseri olarak kabul ediliyor. Bir nükleer fizikçinin oğlu olan Paul Budnitz, Yale Üniversitesi’nde fotoğraf, heykel ve film üzerine eğitim aldı. Bu işe ilk başladığında, yaptıklarını açıklamakta güçlük çektiğini belirten Paul en çok da “Bunlar sanat eseri mi oyuncak mı?” sorusuyla karşılaştığını ve “her ikisi de” diye cevap verdiğini belirtiyor. Zaman, ürünlerini doğru tanımladığını gösteriyor çünkü tasarımları artık hem oyuncak dükkanlarında satılıyor hem de müzelerde sergileniyor. Bu “oyuncaklar” Ekşi Sözlük’de “Oyuncağa tasarım gözüyle bakılmasını sağlayan, bir-
birinden ünlü tasarımcıların da olaya dahil olduğu bir modern sanat harikası” olarak tanımlanıyor. Tasarımların pek çoğu Tara Mcpherson, Swizz Beatz, Ed Templeton, Futura 2000, Jamie Hewlet gibi ünlü tasarımcılara ait. New York, Los Angeles, San Francisco, Miami, Londra’da mağazaları bulunan marka en çok da koleksiyonerlerin gözdesi. Kısa sürede bir fenomene dönüşen Kidrobot, meraklısının her serisini takip ettiği ve koleksiyonuna eklediği bir sanat oyuncağı. Çin’de üretilen ancak üretim şartları titizlikle kontrol edilen markada, kullanılan tüm malzeme ve boyalar da sıkı bir denetimden geçiyor. Bu arada bu oyuncakların her modelinin çocuklar için uygun olmadığını belirtiyor markanın
KAİNAT GÜZELİ TAC MAHAL’E SAYGISIZLIKLA SUÇLANIYOR Hindistan polisi, Tac Mahal önünde topuklu ayakkabılarla poz veren 2012 Kainat Güzeli Olivia Culpo’ya soruşturma açtı
(NEW YORK - POSTA 212) Las Vegas’ta geçen yıl aralık ayında yapılan ‘Miss Universe’ Kâinat Güzeli yarışmasında birinci seçilen 20 yaşındaki Culpo, bir ayakkabı tanıtımı için Tac Mahal’in önünde poz verince başı polisle derde girdi. Bölgenin UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer aldığını ve beyaz mermerlerinin parıltısı ile ünlü Tac Mahal’e ayakkabılarla girmenin yasak olduğunu, bu nedenle yetkililerden izin almadan hiç bir çekimin yapılamayacağını söyleyen Hindistan polisi Sushan Guar, aldıkları şikayetler üzerine Culpo ve ekibine soruşturma başlattıklarını söyledi. Polis Sushan Guar, aynı zamanda, Culpo’nun 1992 yılında Prenses Diana’nın poz vermesinin ardından “Diana
Seat” olarak adlandırılan bankta oturarak fotoğraf çektirmesinin de suç olduğunu ve bunun da soruşturma içinde yer aldığının altını çizdi. Pazar akşamı Hindistan’dan ayrılan kainat güzelinin ülke içindeki sözcüsü konuyla ilgili herhangi bri açıklama yapmaktan kaçınırken, geçtiğimiz perşembe günü Rhode Island merkezli Providence Journal’a konuşan Culpo, Tac Mahal’de gerçekleştirdiği fotoğraf çekiminden dolayı büyük pişmanlık duyduğunu dile getirdi. Culpo, reklam ekibinin Hindistan’ı Tac Mahal’den daha iyi tanımlayacak başka bir yer olmadığını düşündüğünü söyledi. “Aslında onlara ‘Bu yaptığımız sizce biraz uygunsuz değil mi?’ diye sormuştum” diyen Culpo, soruşturma sonucunda suçlu bulunursa iki yıla kadar hapis ve 1.600 dolar para cezasına çarptırılabilir.
yetkilileri. Modellerin üzerinde hangi yaş grubu için uygun olduğunu belirten açıklamalara yer veriyorlar. Marc Jacobs, Visionaire Magazine, Barney’s New York, Standard Hotels, Burton, Nike gibi pek çok güçlü marka için de özel sınırlı sayıda seriler üreten Kidrobot kısa sürede global bir başarıya ulaştı. New York’taki Modern Sanat Müzesi (MoMA) 13 adet Kidrobot’u müzenin ikonik parçalar koleksiyonuna ekledi.
2013 kışında Barbara Bui siyah renkle çıkış yapıyor. Siyahın derinliğinden etkilenen marka bu baskın rengi çeşitlere ayırmış: mat, ışıltılı, saten, transparan, karışık ve animal. Siyahın seksi, şık ve zehirleyici etkisi koleksiyonun tüm parçalarında öne çıkıyor. Pelerin paltolar kömürle çizilmiş gibi duran efektlere bürünmüş. Pelerin görüntüsü bu sezonun anahtar görüntüsü. Özel yapım dış giyim parçalar-
da bu görüntü hakim. Kıvırcık püsküllü, saçaklı, büyük hacimli tunikler, barbar kıyafetlerine gönderme yapıyor. Dantelli üstler, gömlekler, eşarplar, pantolonlar ve uzun tunikler bir çeşit ‘rock’ stilini andırıyor. Aynı zamanda canlı parlak siyahlar da ışığı yansıtarak daha ilgi çekici görünüyor. Koleksiyonda ayrıca yine bu parlak kumaşlardan yapılan büstiyerler, kesik elbiseler de vücudun bazı kısımlarını açıkta bırakarak bu bölgelere dikkat çekiyor. Altın ve beyaz dokunuşlar sadece siluetlerde bir kontrast oluşturacak kadar kullanılmış. Ayrıca yeni bir mücevher hissi veren Cherokeee kemerler koleksiyona tribal bir etki katmış. Çanta ve aksesuarlarda koleksiyonu tamamlayıcı yumuşak ve piton deriler kullanılmış. Çantalarda son dönemin hip görüntüsü omuzdan sallanan ‘swinging london’ tarzına gidilmiş. Maskülen botlarda ise klasik aynı zamanda rock tarzı, İngilizlerin aristokrat bir o kadar da cool tavrıyla bütünleşmiş.