Dünya onu konuştu T RK ER N AND
ME
E K
AK
TÜRKLERİN BAŞI EĞİLİYOR
A MET B sayfa
2
A MET RA A
DAY
LAİKLER DE CEMAATLEŞECEK Mİ?
sayfa
8
İ AN TAN R
PANİK HAVASI
sayfa
9
Amerika’da emaat gibi rgütlenece iz
alınan eugma mozaiklerinin peşindeyiz
Cenk Levent
sayfa
sayfa
9
sayfa
10
Forbes’in kriz ka ini TA ’ye konuştu
Türkiye için kriz kaçınılmaz’
■ Gezi hareke-
ti ABD’deki Türkleri de harekete geçirdi. Birbirinden farklı düşünen ve kopuk Türkler, örgütlenmeye başladı.
SURİYE’DEN DERS: KÖTÜLER KAYBETMEYEBİLİR
sayfa
5
Berkin’in a ukatı ‘TAKİ İ İYİM’
■ ”Böyle davalara alışığım”
diyen Berkin Elvan’ın avukatı Evrim Deniz Karatana meydan okudu: “Sonuna sayfa kadar takipçisiyim.”
HAFTALIK ÜCRETSİZ
14-15
A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ
www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 44
19 Mart 2014 Çarşamba
OBAMA BIZI NASIL IZLIYOR?
Beyaz aray’daki bama y netimi Türkiye ile ilgili ABD politikalarını nasıl şekillendiriyor... Bu politikaları kimler nasıl y nlendiriyor... as ington’un gizli kodları’nı İl an Tanır yazdı...
Kırım, Rusya’ dedi 9 Melike Ayan ile iyasaların Nabzı 7 ABD’de sayfa
Kumpas AK arti e emaatin ortak tezga ı’
sayfa
8
Tuncay Özkan
NYPD Müdürü William Bratton
Kayıp uçak yeni bir
sayfa
2
TADF’den
B Y K
■ 68 kuşağının
as ington’a
KARTMA
Eylül azırlı ı mı
sayfa
8
sayfa
Deniz Gezmiş’in kuzeni siyasete giriyor
NY D Müdürü’nden T RK ERE sayfa
Eyaletler yatırımcı a ında
11
bin kişi sınırdışı
sayfa
sayfa
sayfa
sayfa
12
öğrenci lideri Deniz Gezmiş’in kuzeni Funda Gezmiş, Ankara Çankaya’dan CHP Meclis üyeliğine aday oldu.
Toplum Yaşam
19 Mart 2014 Çarşamba
Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com
Türklerin başı eğiliyor AMERİKA’DAKİ Türkler, vatanını çok sever. O yüzden dünyanın en büyük yürüyüşü Türkler tarafından New York’ta yapılır. Kırmızı- beyaz bayraklara bürünenler hangi siyasi görüşten olursa olsun “Türkiye” adı için bir araya gelir, gururla ülkesini temsil eder. Türkiye’deki afetlere, okullara, yardım kampanyalarına para akıtır. Vatanlarında bir damla kan aksa burda gözler hemen dolar. Ordaki kalp atışları burda hissedilir. Amerika’daki Türkler’in her biri, Türk insanın zekasını, yemeklerini, kültürünü, müziğini, dansını Amerikalı’yı bıktırana kadar anlatır. Türkler’e göre dünyanın en büyük icaatları, Türkler tarafından yapılmıştır. “Bir Türk dünyaya bedeldir. “ Hatta Amerika’daki özgürlük heykelinin aslında bir Osmanlı malı olduğunu ve Amerika’nın bu nedenle Türkiye’ye borcu olduğunu anlatıldığında Amerikalılar gülüp “Aslında siz Türkler, Meksiya’yı da keşfettiniz, hamburgeri de buldunuz” diye dalga geçer. Özgürlük heykelinin Osmanlıya ait olduğu belgeleriyle kanıtlansa da biz hala onları inandırana kadar, sesimiz kısılana kadar konuşuruz. Bizim kadar ülkesini seven ve konuşan başka bir millet yoktur. Gerçekten bazen abartıyoruz Türkiye sevdasını. Türkiye menfaati için Ermeni arkadaşımız, Yunanlı komşumuz, Yahudi ortağımız, Süryani dostumuz ile zaman zaman geriliriz. Onları kaybetmek pahasına Türkiye’nin menfaatlerinden ödün vermeyiz. Birbirimizle anlaşamıyoruz belki ama söz konusu Türkiye olunca akan sular durur. İşte böyledir Amerika’daki Türklerin “Türkiye sevdası.” Bügüne kadar, Türkiye’yi kötü göstermekten, şikayet etmekten çekinen, olaylara sağduyulu yaklaşayan Amerika’daki Türkler, artık kimlik değiştiriyor. Turkiye’deki anlayış, Amerika’daki Türkler’in “Vatan Sevgisine” bakış açısını değiştirdi. Gezi parkı olayları, adaletsizlik, yolsuzluklar ve Berkin Elvan’ın ölümü derken sabrı kalmayan Amerikalı Türkler, artık Türkiye’yi büyük patron Amerika’ya şikayet ediyor. Daha dün Türkiye adını karalatmamak için büyük eylemler yapan Amerikalı Türkler, bugün Türkiye’deki antidemokrat anlayışa dur demek için Amerika’da sokaklara dökülüyor. Beyaz Saray önünde eylemler yapıyor. Berkin Elvan’ın ölümü için 36 saatte 59 bin dolardan fazla para toplayan Türkler, New York Times Gazetesi’ne tam sayfa “Berkin Elvan için adalet yok” başlıklı ilan verdi. İlanda “Hiçbir siyasi otorite, kişisel servet ya da ego bu çocuğun hayatından kıymetli değildir’’ denilelerek Türkiye’deki yönetim, şikayet edildi. Tam bu ilan konuşulurken, New York’un en işlek yeri Times Meydanı tren istasyonunda, Başbakan Erdoğan’ın eşkal resminin yer aldığı, altı ayrı dilde “İstanbul’da, 14 yaşındaki Berkin Elvan adındaki çocuğu katletmekten aranıyor”yazılı afişler asıldı. Bunu kimler yaptı bilmiyoruz ama Türkiye’deki anlayışa, Amerika’daki Türkler’in tepkisi giderek artıyor. Aslında bu tepkisi, vatan sevgisini anlatmanın başka bir yolu. Kendi çocuklarına, devletin, adaletin, ülkenin maddi ve manevi tüm olanaklarını seferber ederken, başka bir çocuğun ölü bedenini militan ilan edenlere, dirisine değil ölüsüne bile saygı göstermeyenlere karşı büyük bir başkaldırı niteliğinde. Bu tepki, kan akmadan, kardeş kardeşin kanına girmeden, vurdumduymaz, kışkırtıcı gidişata engel olmak için gösteriliyor. Bu tepki, vatandaşının sesini duymayan, görmemek için gözlerini kapatan, konuşmamak için dilleri susturan, duyurmamamak için medyayı satın alan, bağlantı kurmasınlar diye iletişim özgürlüklerini kapatan, tehdit eden, oldu bitti anlayışına getirenlere karşı veriliyor. Bu tepki, Türkiye’deki kardeşinden görmediği yardımı, el oğlu Amerikalı’dan istemenin başka bir yolu oluyor.
HABER OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
TADF’nin Washington ziyareti WASHINGTON - POSTA212
T
ürk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) yönetimi, Washington D.C.’de Büyükelçi Namık Tan’ı ziyaret etti. Heyet daha sonra da Azerbaycan Büyükelçiliği’ni ve Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) ofisini ziyaret etti TADF Başkanı Atilla Pak ve heyetindeki başkan yardımcıları Tulga Tekman, Bahar Uslu, Çiğdem Karasu Günügür, Said Nurhan, Cafer Kahyaoğlu, Atlı Botaş, Kadir Taşkın, Murat Azer, Aysel Demirkan, Nadya Şerif ve denetleme kurulu üyesi Suna Azeri
Washington Büyükelçisi Namık Tan’ı ziyaret etti. TADF kurulu, döneminin sonuna yaklaşan Büyükelçi Namık Tan ziyareti esnasında, Türk halkımız adına verdiği emeklerden dolayı kendisine teşekkürlerini ilettiler. Büyükelçi Tan ise, Federasyon’un çalışmalarından dolayı gurur duyduğunu ve Federasyon sayesinde ABD’deki Türk sesinin daha da güçlü çıkmaya başladığını ifade etti. TADF heyeti, Washington temasları kapsamında daha sonra sonraki Azerbaycan Büyükelçiliği’ni ve Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) ofisini ziyaret etti.
Türk kadınının BM çıkartması Türk kadın girişimciler, bir sunum yapmak üzere New York’taki Birleşmiş Milletler’e geldi. KAGİDER Başkanı Gülden Türktan, Genç Fikirler Güçlü Kadınlar projesi kapsamında BM’de bir sunum yaptı kendilerine, ailelerine ve toplumlarına yapacağı katkıların önemini aktardı. AŞKIN ASAN: İYİ ÖRNEK Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Aşkın Asan ise Türkiye’nin kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli gelişmeler kaydettiğini, Genç Fikirler Güçlü Kadınlar Projesi’nin bu kapsamda önemli bir örnek olduğunu belirtti.
SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212
T
Gülden Türkkan
ürkiye Kadın Girişimciler Derneği Başkanı (KAGİDER) Gülden Türktan, Genç Fikirler Güçlü Kadınlar projesi kapsamında Birleşmiş Milletler’e bir sunum yapmak üzere New York’taydı. İyi uygulama örneği olarak sunulan bu projenin ortağı olan İntel’den Ayşegül İldeniz ve destek konuşmasıyla TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Aşkın Asan da panel de birer konuşma yaptı.
Gülden Türktan, konuşmasında “Gençlik demek, geleceğimiz demek. Türkiye’deki genç kadın ve işgücü, elimizdeki en büyük potansiyelimiz. Geleceğimiz olan gençleri toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesi için düşündürmeli ve çalıştırmalıyız” diye konuştu. 600 MİLYON KADIN YOKSUN Intel Yeni Teknolojiler Bölümü Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz konuşmasında, “Kadınların teknolojinin açtığı kapılar sayesinde artan bir hızla dünya ekonomisine katıla-
bildiğini” vurguladı. Cihazların daha güçlü ve daha erişilebilir hale gelmesiyle teknolojinin bireye verdiği imkanlara dikkat çeken İldeniz, 600 milyon kadının hala internete hiç bir erişimi olmadığını, bu engelin ortadan kalkmasıyla kadınların
PROJE ÜÇ YIL SÜRECEK Panelden sonra KAGİDER’in Başkanı Gülden Türktan bize yaptıkları projeyi anlattı. Daha önce İrlanda, ABD, Hindistan, Ürdün ve Tunus’ta uygulanan bu projede 18-30 yaş arası gençlerin, yaşadıkları toplumda kadınların karşılaştığı ayrımcılığa dayalı toplumsal sorunlara çözüm önerileri geliştirmesini hedeflediklerini anlatan Türktan, projenin 3 yıl süreceğini belirtti. Oluşturulan Fikir Kampına davet edilen gençlerin iki gün süren bir atölye çalışmasından geçtiğini söyleyen Türktan, “Kamplarda üretilen projelerin paydaşlar aracılığı ile desteklenmesi hedefleniyor.” dedi.
Güncel &Toplum
19 Mart 2014 Çarşamba
Doğan Uluç doganuluc@aol.com
Galeriye yaya geldiler, 2 Rolls Royce'la çıktılar
Zeugma’ya Türkler sahip çıktı eugma’ya ait mozaiklerin
io’daki bir üni ersitede ortaya çıkmasını
TA
geçen a ta gündeme
getirmişti. aberimizden sonra Amerikalı Türkler tari i eserin Türkiye’ye iadesi amacıyla seslerini yükseltti
ME MET YAR T RK A BA KAN A İ KMA Y Tarihimize sahip çıkmalıyız. Türk hükümeti de bu konuda üzerine düşeni yapmalı. Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmalıyız. Gelecek nesillere tarihimizi aktarmamız açısından önemli. Türkler’in lobiciliği güçlendirilmeli. Bu sayede çok daha başarılı olacağımıza inanıyorum.
M R KARA T RK T Turkis ociety o Te as EYRETMEK E MA Bize ait tarihi dokunun başka bir ülkenin üniversitesinde sergilenmesini kabul etmek mümkün değil. eugma mozaiklerini 46 yıl gizli odalarda sakladıktan sonra ABD deki Bowling Green State Üniversitesi’nde ze-
min süsü olarak kullanılmasını seyretmemeliyiz. Türkiye’nin gerekli tüm mercilere baş vurup eugma mozaiklerinin ABD’nin Ohio eyaletindeki Bowling Green State Üniversitesi’nden Turkiye’ye getirilmesi sağlanmalıdır, gerekirse bu konuda sivil toplum örgütleri de üzerine düşeni yapmalıdır.
A İ NAR TADF E Kİ BA KAN TAN ERİ İ “ eugma mozaiklerine ait 1 parçanın hem kaçak olarak Amerika’ya sokulması hem de yer malzemesi olarak kullanılması çok utanç verici. Üniversitenin bundan habersiz olduğunu belirtmesi çok manidar. Ülkemizin tarihi eserleri “Devlet malı” niteliğindedir. Yasal bazı cezaları olmasının dışında tarihi eserlerimizin talan edilmesinin önüne geçmek bir vatandaşlık görevimizdir. Amerika’ya kaçak getirilen eserlere sahip çıkmamız ve fark ettiğimiz bu durumları resmi makamlara bildirmemiz çok önemlidir. Tarihi eser kaçakçılığı ile son yıllarda ciddi bir mücadele olduğunu görsem de yeterli olduğunu düşünmüyorum. O nedenle kaçakçılara karşı daha ağır cezalar getirmek bence en büyük yaptırım olacaktır.”
GALERİYE elele girdiler, erkeğin desenli kot pantolonu daha çok pijamaya benziyordu. Dudaklarını örten bıyıklarından ağzı görülmüyordu. Genç kızın kömür siyahı saçları beline kadar inmişti. Genç çift itinayla döşenmiş oto galeriyi umursamaz tavırla incelemeye başladı. Rolls Royce, Bentley, Mercedes’ler sırayla dizilmişti. İtalyan arabalarına yaklaşınca bir tezgahtar çıkageldi. İkiliyi aşağıdan yukarı süzdükten sonra’’Enfes araçlar, değil mi?’’diye bir açış yaptı. Yanıt gelmeden devam etti:‘’Biz yalnızca lüks Avrupa arabalarını pazarlıyoruz. Fiyatları da ona göre yüksek. Yeni modeller 200 bin’den başlıyor.’’ Uzun saçlı kız gümüşi R.Royce’u işaret ederek sordu : Pembe’si yok mu?’’ Tezgahtar ‘’Hemen geleceğim.’’dedi, menajerin odasına koştu.: ‘’İki hippi var, sorun çıkaracaklar.’’ Birlikte Rolls Royce pavyonuna gittiler. Menajer:‘’Bu arabalar size pahalı gelecek. Aşağı yolda kullanılmış Amerikan arabaları var, fiyatları hesaplı, onları bir deneyin.’’ İkili çift bakıştılar. Cher bankasına bir telefon ricasında bulundu. Menajere verdiği kartvizitte özel numarayı çevirdi. Hattın öbür ucunda Bank of America’nın CEO’su vardı. Cher “Bize araba satmak istemiyorlar.’’diye şikayette edince dev bankanın tepesindeki adam galeri menajerini ağır dille azarladı: ‘’ Bu çift en iyi müşterilerimizden. TV’de Sonny and Cher Komedi Şovu’nu hiç izlemedin mi? ’’ Dili tutulan menajer ‘’Tanıyamadık, bağışlayın.’’diye özür diledi. Sonny ile Cher galeriye yaya girdiler, Rolls Royce’la çıktılar. 2 Rolls Royce siparişi veren Cher ‘’Biri pembe olacak.’’dedi. 66 yaşında hala kariyerini sürdüren Cher’in serveti 305 milyon dolar. Amerika’da kim zengin, kim değil tespiti güç. Hareketli bir günde milyonlarca doları hesabına aktaran genç borsacı da, adını taşıyan gökdelenin girişinde seyyar büfeden iki dolarlık sandviç alan sanayici de zengin. Ama ölçüler farklı. Yerkürede 400 milyarderin serveti, 42.7 trilyon dolar. 3 milyar insanın taşınır-taşınmaz varlığının üstünde. Amerika’da bir beyaz ailenin net zenginliği 113 bin149 dolar, siyahinin 5 bin 677, hispanik kökenlinin 6 bin 325. Bir şirket yöneticisinin maaşı vasat bir işçi aylığının 325 misli. üstünde. Ekonomi uzmanları son aylarda gelir dağılımı reformu üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Clinton dönemi Çalışma Bakanı Robert Reich bir konferansta kalkınmış tüm ülkeler arasında ABD’nin gelir eşitsizliği sıralamasında en tepede olduğunu, farkın giderek açıldığını söyledi. Servet dağılımında eşitsizlik yalnız zengin-yoksul arasında değil milyonerleri de kapsıyor. Banker, sanayici, zengin yeraltı kaynaklarıyla ün yapmış Paul Mellon geleneksel yat partisine en yakın dostlarını davet etti. Güvertede misafirleri ağırlayan Mellon’un gözü kırmızı ceket, yeşil pantolon, beyaz plastik ayakkabı içinde tanımadığı birisine takıldı. Adam kaptan köşküne çıkıp indikten sonra ‘Baba’ Mellon’la karşılaştı. Hiç yakınlığı olmadığı halde ilk adıyla hitap ederek ‘’Paul, yatın çok güzel, kaç para?’’diye sordu. Milyarder Mellon hafif tebessümle ‘’Fiyatını soruyorsanız, alamazsınız.’’yanıtını verdi. Sonradan, renkli giysiler içinde yat davetine gelen kişinin yalnızca 15 milyon dolar servete sahip plastik tüccarı olduğu öğrenildi. Hurriyet.com.tr’den alınmıştır.
ENK
KT
N TADF BA KAN YARD M
DERNEKTEN İM A T
ANA AK
TADF Başkanı Atilla Pak’ın yetkisiyle bir kampanya başlatacaklarını açıklayan Çoktosun, Ohio Bowling Green State Üniversite’sini kınadıklarını, eserlerin geri getirilmesi için imza toplayacaklarını belirtti. Çoktosun, “Amerika’daki derneğin başkanlarından imza toplayıp, bir basın açıklaması yazacağız. Daha sonra bunları hem basına hem de üniversiteye göndereceğiz” dedi.
Türk toplum liderleriyle bir araya gelen NY D’nin yeni Müdürü illiam Bratton, Türk Amerikan toplumunun etkinliklerine katılaca ı s zünü erdi e yakın ilişkiler kurmak istedi ini s yledi
PROTESTO HAZIRLIĞI
N
Cenk Çoktosun, ayrıca konuyu derinlemesine inceleyeceklerinin de altını çizdi. Ohio’daki Türk öğrenci dernekleriyle de görüştüklerini söyleyen Çoktosun, gerekli izinleri aldıklarında üniversitenin çevresinde gösteriler düzenleyeceklerine dikkat çekti.
BAKANLIKLA YAZIŞMA Türkiye’den kaçırılmış tüm eserlerin peşinde olacaklarını açıklayan Cenk Çoktosun, “Halkımız maalesef tarih konusunda biraz duyarsız kalabiliyor. Bu yüzden duyarlılığı ve desteği için POSTA 1 ailesine teşekkürü bir borç biliriz”dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile de yazışmaların başlatıldığını belirten Çoktosun, soydaş ülkelerin bakanları ve milletvekilleri ile de durumu paylaşacaklarını söyledi.
MA M K MA American ultural Associa tion o Georgia RAR A TAKİ EDİ ME İ POSTA 1 olarak yasa dışı yollarla Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin iade edilmesi konusunda bilgilendirme yaptığınız ve öncülük ettiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Kaçak eserler Bowling Green Üniversitesi (BGU) bünyesinde akademik anlamda bile kullanılsa bu eserleri
İrlandalı müdürden Türkler’e yeşil ışık
yasal hale getirmez. Eserlerin iadesi için hem Türk hükümetinin (Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı) hem de Türkiye’deki üniversitelerin, özellikle Arkeoloji, Antropoloji ve Tarih bölümlerinin de kararlı ve ısrarcı bir şekilde konuyu takip etmeleri gerekir.
ew York’un yeni Emniyet Müdürü William Bratton Bowling Green’de yapılan programda Türk toplumu temsilcilerinden Ali Çınar, İbrahim Kurtuluş ve NYPD Toplumsal İlişkilerden Sorumlu Erhan Yıldırım ile bir araya geldi. İbrahim Kurtuluş, İrlanda kökenli olan Brattona’ya Osmanlı - İrlanda tarihi bağını anlatırken, Çınar ve Kurtuluş kendisinden Türk Amerikan toplumunun etkinliklerine katılmasını istediler. Ali Çınar ve İbrahim Kurtuluş, Eski Emniyet Müdürü Raymond Kelly ile çok yakın ilişkileri olduğunu, Türk toplumunun aynı ilişkiyi yeni Emniyet Müdürü William Bratton ile de yapmak istedikleri için bir çok etkinlikte Türk toplumunun sesi olarak programlara katılacaklarını belirtti. NYPD Toplumsal İlişkilerden Sorumlu Erhan Yıldırım da Türk toplumunun ve diğer Müslüman gruplarının NYPD ile çok yakın çalışması için başarılı çalışmalar yapıyor. NYPD’de yaklaşık ’e yakın Türk kökenli polis bulunurken, bu yıl için NYPD Türk-Amerikan Derneği’nin kurulacağı bilgisi de William gelen haberler Bratton arasında.
Toplum
19 Mart 2014 Çarşamba
ABD’de Müslümanlar Konseyi
Houston’da yeni d nem ızlı başladı
Amerika’nın nde gelen müslüman TK’ları, ABD Müslüman rganizasyonları Konseyi M çatısı altında bir araya geldi
WASHINGTON - AA
A
BD’de bulunan bazı Müslüman sivil toplum kuruluşları, ABD Müslüman Organizasyonları Konseyi (USCMO) şemsiyesi altında birleşti. ABD’de önde gelen Müslüman sivil toplum kuruluşları olan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi, Kuzey Amerika Müslüman Birliği, Filistinliler için Amerikalı Müslümanlar, Kuzey Amerika İslam Grubu, Müslüman Amerikan Toplumu, Amerika Müslüman Hukuki Fonu, Kuzey Amerika Müslüman Ümmeti ve İmam Deen Muhammed aizliği, USCMO altında bir araya geldi. Konseyin kuruluşu, başkent Washington daki Ulusal Basın Klubü’nde düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu. Konseye üye tüm kuruluşların temsilcilerinin hazır bulunduğu toplantıda konuşan USCMO Genel Sekreteri Oussama ammal, konseyin kurulu-
şuyla birlikte, ABD’de yaşayan Müslümanların uzun zaman öncesine dayanan bir beklentisini karşılamış olduklarını söyledi. ammal, “ABD’de bulunan Müslümanları birleştiren bir ulusal konsey, toplumumuzun uzun zamandır hayaliydi. ABD Müslüman Organizasyonları Konseyi’nin hedefi, Müslüman toplumuna ve tüm Amerikalılara daha iyi bir hizmet
sunmak için üye kuruluşlar arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinde yardımcı olmaktır” dedi. Müslümanların bir araya gelmesiyle, daha güçlü ve etkin hale geleceklerini anlatan ammal, “Tüm Amerikan Müslüman toplumları arasında etkin koordinasyon ve iletişimi oluşturmak için, önemli ortak iliş-
(HOUSTON-POSTA212) Houston Türk Amerikan Derneği şubat ayında seçilen başkanı Ebru Erdini ile birlikte yeni bir sayfa açıyor. Derneğin ilk etkinliği “Tanışma Toplantısı”na büyük bir katılım bekleniyor. ATA-Houston Başkanı olmasının ardından derneğin düzenlediği etkinlikler ve faaliyetler kapsamında Houstonlu Türkler’i daha çok bir araya getireceğini söyleyen Ebru Erdini, Mart Cumartesi bir “Tanışma Toplantısı” düzenleyeceklerini duyurdu. Etkinliğin amacının Houstonlu Türkler’in ATA ile olan bağlarını güçlendirmek, katılımcıların kendilerini ve amaçlarını anlatmak ve merak ettiklerini soruların yanıtını bulmak olduğunu söyleyen Erdini, etkinliğin Facebook sayfasında (ATA Houston Tanışma Partisi) yaptığı duyuruda “ Buyrun gelin, çocuklarınızı, ailenizi, arkadaşlarınızı, tüm tanıdığınız Türk dostlarınızı beraberinizde getirin. ATA derneğinin en büyük mutluluğu sizlerle bir araya gelmektir” diye belirtti. Mart’ta yapılacak olan etkinlikte katılımcılara çeşitli hediyeler sunulurken, çocukları da gönüllülerin organize ettiği sürprizler bekliyor.
kiyi pekiştirmek ve Müslüman Amerikan toplumuna daha iyi hizmet sunacak birleşik yön duygusunu oluşturmak Konsey’in misyonuna ve vizyonuna ilham oldu” diye konuştu. Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) İcra Direktörü Nihad Awad da Amerika’daki toplumun yüzde ’sini oluşturan Müslümanların böyle bir birleşmeye ihtiyacı olduğunu kaydetti. Yaklaşık iki yılı aşkın süredir bu birleşmeyi sağlamak için çabaladıklarını belirten Awad, “Bu uzun süredir beklenen buluşma ve bizim daha iyi iletişim halinde olabilmemiz için böyle bir platforma ihtiyacımız vardı” ifadesini kullandı. Toplantıda soruları yanıtlayan USCMO Genel Sekreteri ammal, tüm eleştirilere açık olduklarını, ABD’de birçok Müslüman sivil toplum kuruluşu bulunduğunu, onların da kendilerinin aralarına katılmalarını beklediklerini kaydetti.
‘Birlikte hareket etmekten yoksunuz’
Giresunlular seçime gidiyor NEW YORK - POSTA212
T
ürk Amerikan Giresunlular Derneği’nde Mayıs’ta olağanüstü genel kurul ve başkanlık seçimi yapılacak. Başkanlık seçimi için aday olmak isteyenlerin çalışmalarına başlayabileceklerini duyuran Giresunlular Derneği, dernek tüzüğüne göre seçimlerde oy kullanmak isteyen üyelerin aktif olması ve seçimden altı hafta önce aidatlarını ödemiş olmaları ge-
rekmekte olduğunu bildirdi. 16 Nisan saat .00’e kadar aidatlarını ödeyen üyelerin seçimde oy kullanabilecekleri açıklandı.
GÖNÜLLÜLÜK İŞİ
Türk Amerikan Giresunlular Derneği olağanüstü seçimler hakkında yaptığı duyuruyu şu ifadelerle sonlandırdı “Dernekçilik vaktini, nakdini, ortaya koyarak ve kişilerden hiçbir karşılık beklemeden yal-
Houston
ç bin üyeye ulaştılar ouston Atatürkçü Düşünce Toplulu u, üye sayısı bine ulaşınca dernekleşmek için arekete geçti HOUSTON - POSTA212
F
acebook sayfası büyük bir ilgiyle takip edilen “Houston Atatürkçü Düşünce Topluluğu” dernekleşme yolun-
da çalışmalar sürdürüyor. Facebook üzerinden yaklaşık 3 yıl önce faaliyet göstermeye başlayan Houston Atatürkçü Düşünce Grubu’nun üç bini aşkın üyesi var. “AtamHustonT ” adlı
grup sayfasında her gün dünyanın birçok farklı yerinden yüzlerce kişi bir araya gelerek Türkiye ve dünya gündemi hakkında fikir paylaşımı yapıyor. Grubun kurucusu Emin Altuğ POSTA 1 ’ye yaptığı açıklamada Houston Atatürkçü Düşünce Grubu’nun kuruluş hikayesini şöyle anlattı “Bu grubun amacı Houston’da ve dünyanın her yanında yaşayan Atatürkçü düşünceye inanmış gençleri, aileleri bir araya getirip, Atatürk’ü çocuklarımıza öğretmeyi, Atatürkçülüğü yaşatmayı ve özel günlerde Ata’mızı anmayı amaçlamaktadır.” Söz konusu Atatürkçü grubun Houston Türk Amerikan Derneği’ne de destek verdiğini belirten Altuğ, en kısa sürede dernekleşmek istediklerini söyledi. Gruba üye olmak için Houston’da yaşamanın bir koşul olmadığının altını çizen Altuğ. “Kapımız herkese açık. Modern ve çağdaş düşünceyi desteklemek ve yaymak isteyen herkesi grubumuza bekliyor” diyor.
(NEW JERSEY –POSTA 212) ABD’de kurulan en eski Türk derneklerinden biri olan Anadolu Kulübü’nün de yıldır başkanlığını da sürdüren Türk mimar Tayfun Selen, Türk toplumunun bütününü ilgilendiren konularda birlikte hareket edememesinin önemli bir sıkıntı olduğunu söyledi. Tayfun Selen, Amerika’daki Türkler’in dağınık olduğuna dikkat çekerek, “Aramızda sağlıklı ve yeterince geniş bir iletişim ağı yok. Merkezi ve çekim kaynağı oluşturabilecek bir gücü henüz oluşturamadık. Ekonomik sıkıntılar, adaptasyon süreci, nesil değiştikçe de öz değerlerimizi unutuyoruz” diye konuştu.
nızca gönül rızasını gözeterek icra edilen ve sabır gerektiren kıymetli bir vazifedir. Beklentimiz odur ki göreve gelecek yönetimin, yapmış olduğu çalışmaları, kişisel çıkar ve rant için yapmadığını, herhangi bir siyasi görüş için çalışmadığını, tüm kesimi kucaklayarak, gücünü toplumdan aldığını ve görevini tüm toplum için ifa ettiğinin görülmesi için, tüm üyelerimizin seçime iştirak etmelerini önemle rica eder, seçilecek yönetime şimdiden başarılar dileriz.’’
ocuklara yardım eli uzandı Bridge to Türkiye Fund (BTF) New York ity alkası, Türkiye’de e itim imkanlarından yoksun kız çocuklarına yardım için bir etkinlik düzenledi NEW YORK - POSTA212
B
ridge to Türkiye Fund (BTF) New York City Halkası, Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak ve Türkiye’deki ihtiyaç sahibi çocuklarımıza yardım toplamak amacı ile Manhattan’daki DROM konser evinde, yazar Frances Kazan’ın da katılımıyla bir araya geldi. Ev sahipliğini BTF Direktorleri Gül Bahtiyar ve icdan Akyürek’in yaptığı programa bölgedeki bir çok BTF gönüllüsü ve misafirler katıldılar. Gül Bahtiyar’ın açılış konuşmasinin ardından yazar Frances Kazan
Türk romancılarından Halide Edip Adıvar hakkında bir konuşma yaptı ve kendi romanı olan “Halide’s Gift” hakkında davetlilere bilgi verdi. Konuşmasını orada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirerek ve düzenleyicilere teşekkür ederek bitirdi. Daha sonra BTF Başkanı Emin Pamucak BTF’in halen devam etmekte olan değişik projeleri hakkında bir konuşma yaptı. Konuşmasına National Geographic tarafından hazırlanmış Kardelenler belgeselinden kısa bir bölüm göstererek devam etti ve BTF’in Türkiye’nin kırsal bölgelerinde yaşayan, eğitim imkanlarından yoksun olan kızlarımıza verilen burslar sayesinde onların hayatlarını değiştirebilme imkanlarına sahip olduğumuzu dile getirdi.
Toplum
19 Mart 2014 Çarşamba
Türkiye’de mutlaka KRİZ PATLAYACAK
Dünyanın en çok takip edilen kriz ta mincilerinden Forbes yazarı esse olombo’ya g re, aşırı şişmiş balon’ olarak ni teledi i Türkiye’yi yakın gelecekte büyük bir kriz bekliyor AHMET BUĞDAYCI NEW YORK-POSTA212
J
esse Colombo Amerika’da 008’de patlayan kredi ve konut krizini tahmin etmedeki başarısı ile, The Times gazetesi tarafından “Finansal Krizi Bilen 10 Kişi” arasında gösterildi. 003’te Hauppauge High School’dan mezun olan Colombo, daha 18 yaşında “Stock Market Crash” adlı kendi kurduğu web sitesinden yaklaşmakta olan finansal kriz hakkında uyarılarına başladı. Kriz patlayınca websitesi, dünyanın en çok trafik alan sitelerinden biri haline geldi. Daha sonra da Thebubblebubble.com’u kurarak, Çin, Avustralya, Kanada., Malezya, Güney AfriKa başta olmak üzere aşırı şişmiş, balon olarak nitelediği ekonomileri analiz etmeye başladı. Bir anda dünyanın en çok takip edilen en ünlü kriz uzmanlarından biri haline gelen Colombo, Forbes dergisindeki köşesinde, en son “Türkiye ekonomisinin bir balon olduğu ve krizin kaçınılmaz olduğu” yazısıyla gündeme geldi. Colombo, büyük yankı uyandıran makalesinde, son on yılda Türkiye’deki ekonomik büyümenin düşük faizle içeri akan sıcak parayla finanse edildiğini, dolayısıyla tamamen borçla ve iç tüketimle büyüyen ekonomide oluşan balonun mutlaka patlayacağını belirtiyor. POSTA 1 olarak esse Colombo ile New York’ta Türkiye ekonomisi ile ilgili görüştük. ■ Türkiye ekonomisinin krize açık mutlaka patlayacak bir balon olduu konusunda dünya nans çe rele rine mesaj gönderiyorsunuz. Neden Türkiye? Benim özellikle Türkiye’ye, Türk insanına özel bir tavrım yok. Hem yazılarımda bu sadece Türkiye’yle sınırlı değil, tüm global ekonomiyi yakından ilgilendiren bir trend olduğunu anlatıyorum. Pek çok ülke finansal krizden sonra durgunluktan çıkmak için piyasalara düşük faizli sıcak para pom-
paladı, bu da global olarak bir balon oluşmasına neden oldu. ■ Bütün dünyada nansal pazar lar global bir stres hissediyor. Global kriz mi bekliyormusunuz? Ben önümüzdeki -3 yıl içinde kriz bekliyorum. Ama bu sefer 008’dekinden çok daha kötü olacak. Çünkü bu sefer çok daha fazla balon, çok daha fazla borç var. Global ekonomi 008’e göre çok daha zayıf bir noktada. e global ekonominin bu sefer 008’deki gibi hızlı bir şekilde toparlanması da
ce üçte misli büyüdüğünü ve büyümenin önemli bir kısmının borçla sağlandığını görmemiz lazım. 00 ’te 1 0 milyar dolar civarın-
daki dış borç, 013’te GSMH’ın yüzde ’si anlamına gelen 3 .6 milyar dolara fırladı. zel sektörün borçlarının da yüzde 0’ının döviz cinsinden olması da tabloyu netleştiriyor.
mümkün gözükmüyor. ■ Türkiye’deki ekonomik krizi çıka cak noktasına nasıl geldiniz Finansal krizden sonra, pek çok gelişmekte olan ülkenin hızla büyümesi dikkatimi çekti. Araştırmalarım tüm bu ülkelerdeki hızlı büyümenin sadece borçla finanse edildiğini gösterince analizlerimi derinleştirdim. Borçlar, borsa indeksleri, emlak fiyatlarını artıyordu. Bu ülkelerde aynen Amerika’daki 003-08 arasındaki büyümenin bir kopyasının yaşandığını gördüm. Her ülkenin her sektörüyle ilgili veriler toparlamaya başladım. ■ Türkiye’de büyüme nasıl sa lan dı Ultra düşük faiz oranlarının sıcak parayı çekmesi sonucunda, 008’den bu yana Türkiye’de özel sektörün borçlarının dört misli katlanmasına neden oldu. Bu arada GSMH’ın sade-
BORÇ REZERVLERİ AŞIYOR Daha da endileşelendirici gelişme ise ülkenin dış borçlarının üçte birinden fazlası olan 1 .1 milyar dolarlık kısa vadeli borcun ödeme vadesinin bir yıl içinde gelecek olması. 008’de kısa vadeli borç rakamı . milyar dolardı. Dolayısıyla kısa vadeli borçların toplamının Merkez Bankası döviz rezervlerini aşması, Türkiye’yi yükselen piyasalar içinde en yüksek riskli ülkelerden biri haline getiriyor. Türkiye’nin kısa vadeli borçlarındaki bu hızlı artişın asıl nedeni ise, hızlı büyümeyle ortaya çıkan cari açığın finanse edilmesinden kaynaklanıyor. Cari açık 013 itibarıyla GSMH’ın yüzde 6’sına ulaştı, oysa bu oran 001 büyük krizinde dahi yüzde 3. idi. ■ Türkiye’deki ızlı büyümenin ana dinamikleri nedir? Son 10 yılda hızlı büyümenin ana dinamiğini GSMH’ın yüzde 0’ini oluşturan iç tüketim harcamaları oluşturdu. İnsanlar ATM’lerden, cep telefonlarından SMS ile kredi alır hale gelmesi kişisel kredileri patlattı. İlaveten kredi kartlarıyla borçlanma 010- 013 arasında yüzde yükseldi. Düşük faiz ve kredi balonu, iç tüketimi patlatırken tasarruf oranı son 30 yılın en düşük seviyesine, yüzde 1 .6’ya indi. IMF’ye göre gelişmekte
olan ülkelerde tasaarruf oranı ortalama yüzde 33. . Düşük faiz politikası, 00 ’ten bugüne mortgage kredilerini altıya katlıyarak emlak sektöründe büyük bir balona yol açtı. 00 ’dan bu yana emlak fiyatlarının yüzde 3 artması bu durumu açıklıyor. 103’teki emlak satışlarının yüzde 8’ ’si mortage kredileriyle finanse edildi. Dev alışveriş merkezleri gökdelenler, oteller, havaalanları agresif projeleri kapsayan inşaat sektörü de bu balonun bir başka yüzü. 103’te yüzde . büyüyen inşaat bazlı krediler, ülkenin kredi balonunun en önemli unsuru. ■ Türkiye’nin son yılda G M ’ını d rde kaplaması bir illüz yon mu? Türkiye, 10 yılda GSMH olarak büyürken ortalığı bir zenginlik illüzyonu kapladı. Ama bu arada borsa endeksi 003-13 arasında dokuza katlandı. Son düşüşten sonra bile bu oran hala 6 misli. Türkiye şimdi Forbes’ın milyarderler listesinde, dünyanın en fazla milyadere sahip ülkeleri arasında yedinci sıraya yükseldi. Bu isimlerin çoğu da finans ve inşaat sektöründen. ■ Geçen yıl FED’in aldı ı kararlar mı süreci tersine çe irdi
TÜRKİYE KIRILGAN ÜLKE Geçen yıl Mayıs ayında FED’in likit para akışını zorlaştırıcı kararları, yükselen piyasalardaki bu sahte balonun sonuna geldiğinin işaretçisi oldu. Bu arada Türkiye’de Gezi ile başlayan 1 Aralık yolsuzluk soruşturması ile devam eden süreç, ekonomik balonun yavaş yavaş çatlamasına neden olmaya başladı ve Türkiye, Güney Afrika, Brezilya, Endonezya ve Hindistan’ın dahil olduğu beşlinin en kırılgan ülkesi haline geldi. ■ Merkez Bankası’nın cak’ta aiz
oranlarını sert bir şekilde artırması piyasaları sakin leştirmeyecek mi
TÜKETİM DÜŞECEK Bu karar para piyasalarını bir süreliğine stabilize ederken tüketimin düşmesine neden olacak ve köpüğün patlamasına neden olacak bir
gelişme. Dünya henüz tam olarak Türkiye balonunun farkında değil ve çeşitli nedenlerle bu durumu görmezden geliyorlar. Faiz oranları artışı bu çöküş sürecinin tetikleyecek bir gelişme. T ’nin dğer kaybetmesi ise sadece Türkiye’nin yaklaşan ekonomik krizinin ana habercisi, ama krizin kendisi değil. ■ Türkiye’deki bazı ekonomistler cak ayında i racatın artmasını Türkiye’nin kırılgan beşliden ayrıl dı ı şeklinde yorumluyor. İhracat GSMH’ın çok küçük bir bölümünü oluşıuruyor. Ülke ekonomisin yüzde 0’ı iç tüketim ve inşaat sektörü üzerinde dönüyor. İhracatta kısmi bir artış bu tabloyu etkilemez. ■ Yine bu ekonomistler, bu borcun kamuya de il zel şirketlere ait oldu unu, dolayısıyla borç krizi te likesi nin olmadı ını s ylüyor. zel şirketler borçlarını ödeyemecek hale gelince onların borçları kamu borcu haline gelir. Amerika’da 008’de pek çok banka, otomobil şirketi batın-
ca, devlet bu borçları üstlenmek zorunda kaldı. ■ Kriz ne zaman patlayacak sizce? Kriz patlayınca sizce neler olacak Kesin bir zaman vermek zor, ama en geç iki üç yıllık bir süreçte bu mutlaka olacak. ncelikle krediler ödenemez hale gelecek. Sayısız inşaat ve emlak projesi bir başağrısına dönüşecek. Pek çok banka ve emlak şirketi batacak. Dövizle borçlanan şirketler borçlarını ödeyemez hale gelecek. Yine aşırı borçlu tüketiciler borçlarını ödeyemeyecek. Büyüme küçülmeye dönüşürken işsizlik patlayacak. Rating şirketleri Türkiye’nin notunu düşürecek. Emlak, T , borsa ve tahvil fiyatları keskin bir şekilde düşecek. Mevcut liderlere karşı siyasi bir tepki oluşacak ve protestolar yaygınlaşacak.
eçimden nce yine kayna ı belirsiz para DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
S
anayi ve Ticaret eski Bakanı ve MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, her seçim öncesi süreçte net hata noksan yani kaynağı belirsiz para girişi olduğunu belirterek, bunun ekonomi yönetimi tarafından açıklanmasının zorunlu olduğunu söyledi. Tanrıkulu, “ 013 yılında 3 milyar 3 1 milyon dolar düzeyinde kaynağı belirsiz para girişi gerçekleşti. İlginçtir bu kaleme seçim yıllarında daha çok kaynağı belirsiz para girişi yaşanmakta. Mesela 011 yılında milyar 13 milyon dolar giriş oldu” dedi. Cari açığın yıllıklandırılmış baz-
da 6 , milyar dolardan 6 milyar dolara düşse de halen çok yüksek sviyede olduğunu beliten Tanrıkulu, “Bu yıl faiz artırımından dolayı ve daralan iç talebin etkisi ile büyümenin yavaşlayacak olması, T ’deki değer kaybının gecikmeli etkisi ile birlikte cari açıkta bir daralma söz konusu olabilecektir. Çünkü cari açık ülkemizde büyüme ile doğru orantılı hareket etmektedir” diye konuştu.
ŞARK KURNAZLIKLARI Bu yıl iç talebin gerilemesinden dolayı zaten düşük gerçekleşecek büyüme rakamlarının ekonomi yönetimi tarafından dile getirilmediğini savunan Tanrıkulu, “Cari açığı 01 ’te düşüreceğiz gibi şark kurnazlıkları esasen ekonomi çevrele-
rince de çok ciddiye alınmamakta. Kısacası cari açığın ocak ayında daralmasını sağlayan yürütülmekte olan ekonomi politikaları değildir. Tam tersine yavaşlayan ekonominin doğal bir sonucudur. Mevcut iktidarın neden olduğu siyas ve ekonomik riskler her geçen gün daha da artıyor” dedi.
CARİ AÇIĞIN FİNANSMANI Ocak ayında . milyar dolar cari açık verildiğini ve bu açığın kapatılabilmesi finans hesabından gelen parayla olması gerektiğini kaydeden Tanrıkulu, şunları söyledi “Finans hesabından para gelmesi bir yana, bu hesaptan 3,1 milyar dolarlık çıkış olmuştur. Bir yandan , milyar açık, bir yan-
dan 3,1 milyar çıkış Bunun toplamı 8 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacını göstermektedir. Bu ihtiyacın da ,8 milyar dolarlık kısmı Merkez Bankası rezervlerinden karşılanmıştır. Büyüme rakamları ile doğru orantılı hareket eden cari açığın sürdürülebilir seviyelere indirilmesi için daha gerçekçi hedef ve politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Finansal piyasalardaki gerilimin arttığı dönemlerde ortaya çıkan kayıt dışı sermaye girişleri, net hata noksan kaleminden cari açığın finansmanına katkıda bulunmaya devam etmektedir.”
AÇIKLANMAK ZORUNDA Tanrıkulu, “İlginçtir bu kalemde seçim yıllarında daha çok kaynağı belirsiz para girişi yaşanmaktadır. Mesela 011 yılında milyar 13 milyon dolar giriş olmuştur. Şimdi önümüzde 30 Mart yerel seçimleri var ve bu kaleme yine kaynağı belirsiz para girişi olmaktadır.
Bunun ekonomi yönetimi tarafından kamuoyuna açıklanması zaruri bir durum olduğu gözlenmektedir” dedi.
DARALAN EKONOMİ Gerek çevre ve diğer ülkelerdeki gelişmeler, gerekse iktidar nedeniyle artan politik gerilimin yol açtığı ekonomik risklerin de beraber değerlendirilmesi halinde bu yıl ülkemizi daralan bir ekonominin beklediğini ileri süren Tanrıkulu, buna bağlı olarak cari açık rakamının da 013 yılından düşük gerçekleşebileceğini ifade etti. Tanıkulu, “Ancak bu düşük rakam bile finansman konusunda ülkemiz için yüksek bir rakam olacaktır. Bu kapsamda benim tahminim 0- milyar dolar civarı” diye konuştu.
Ekonomi
19 Mart 2014 Çarşamba
Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY
İnternetteki yangını kim nasıl söndürecek ki... ABD elektronik istihbaratının Almanya Başbakanı Merkel’in cep telefonunu dinlemesine Almanya ve Bayan Merkel çok öfkelenmişti. Sonra Bayan Merkel nezaketi korudu. Ama ABD’ye en yakın müttefiklerden birinin telefonu dinleniyorsa, o zaman -kim dinlenmiyor- diye sormak lazım... Siyasilerin dinlenmesi yanında bir de ekonomik dinleme var ki, en verimli işlerden biri olabilir. Alımsatımlar, yatırımlar, ortaklıklar, özel-kamu projeleri, merkez bankası kararları, teknolojik buluşlar. Bunlar neden izlenmesin? Bloomberg ajansı bu soruyu Almanya Merkez Bankası Başkanı Weidmann’a sordu: Başbakanın telefonu dinleniyorsa, sen ne durumdasın- diye... Weidmann da -Merkez Bankası başkanı olarak birşey görmedim, ama düz vatandaş olarak hepimizinin ortak kaygısı- dedi... Dikkatli bir cevap. Çünkü kulaklar düz vatandaş Weidmann ile ilgilenmez- diye varsayılır. Halbuki istisnasız herkesin verisi toplanıyor, istisnalar ise ayrıca dinleniyor. Başkana, Ne önlem aldığı- soruldu. Weidmann -Önemli görüşmeleri telefonda ya da cep telefonunda yapmıyorum. Ya yüz yüze ya da güvenli hattan yapıyorum- dedi. Bir soru daha geldi: Bu durum hep mi böyleydi yoksa Snowden’ın ifşaatlarından sonra mı? Başkan da -Yeni bir durum- dedi. Telefona kötü gözle bakmaya başlamak, email ve diğer iletişimin açıkta olduğunu hatırda tutmak, internette özelin kalmadığını hatırlamak, Rusya’ya sığınan analist Snowden’in ifşaatlarıyla hayata yeni girdi. Gerçi Çin de ABD’den çaldığı bilgilerle yaptığı yeni radara görünmez uçağını da önceki gün sergiledi. Bilgi yalnızca dinlenmiyor, çalınıyor da... Tabii dinleyenlerin tekonolojik gücüne karşı, dinlenmek istemeyenlerin teknolojik gücü de var. Ayrıca teknoloji dışına çıkmak mümkün. Moskova’da Kremlin’de bilgisayarların atılıp daktiloya dönüldüğü bildirilmişti... Snowden geçenlerde ABD’de bir teknoloji konferansına canlı video ile katıldı. Orada -Devlet, siyasiler internetin geleceğini ateşe veriyor, siz teknoloji ve internet uzmanları yangını söndürmekle görevlisiniz- dedi. Normalde teknolojiyi, haberleşmeyi ve özel hayatı hukukun koruması beklenir, ama Snowden’in hukuktan yana kısa vadede umudu yok. Onun yerine teknolojinin önlem almasını öneriyor. En çabuk çözümü de -şifreleme- denen yol. Şayet klavye tuşları daha önceden kirlenmemişse, iyi şifreleme internette önemli güvenlik sağlıyor. Snowden klavyesini koruyup şifreleme yaptığı için neyi dağıttı, neyi tuttu hâlâ bilinmiyor. Ancak şifreleme şu aşamada ortalama kullanıcı için zor bir işlem. Bu arada güvenli internet denirken, bu güvenlik -özel hayatın korunması- için isteniyor. Suç işlemek için değil. Alman merkez bankası başkanının iş görüşmesi de korunmalı, varsa karısı ve/veya sevgilisiyle görüşmesi de. -Dinlerlerse dinlesinler benim gizlim saklım yok- mantığı da geçersiz... Kullanmadığın hak, senin olmaktan çıkıyor. Snowden, toplu ve ayrımsız izlemenin dinlemenin hukuku ve anayasayı çiğnediğini vrguluyor. Bu arada dinleme ve izleme için başlangıçta devletin kullandığı -Kamu Yararı- gerekçesi, daha sonra -Ulusal Güvenlik’e dönüştü. İkisi arasında dağlar denizler fark var. Snowden sırları dağıtarak kamu yararını savunduğunu- söylüyor. ABD devleti ise ulusal güvenliğin zarar gördüğünü. Ukrayna konusundaki Rusya-ABD geriliminde Snowden’in Rusya’da olmasının etkisi, sınırlı da olsa tartışılıyor. Çoğu uzmana göre Snowden’in rızası olsun olmasın, elindeki bilgiler karşı tarafa çoktan geçti. ABD bütün sistemlerini, kalıplarını, yöntemlerini değiştiriyor. Yöntemler değişse de, izlemeden kimse vazgeçmiyor. Daha geçen gün ABD uzun kulaklarının Facebook sistemi üzerinden milyonlarca bilgisayara virüs bulaştırdığı anlaşıldı. Facebook’un patronu Zuckerberg şikayet için Başkan Obama’yı arayıp -Biz suça karşı önlem almaya çalışırken, devlet bizi arkadan vuruyor- dedi, ama sonuç alamadı. Youtube’un İngiltere hükümetine eş zamanlı içerik kontrolü sağlamayı kabul etmesi de bir başka bomba. Bastıran kazanıyor. Teknoloji sektörü arada kaldı ve sektör pusulasını kaybetti. Snowden o yüzden sektörü göreve çağırdı. Öte yanda Snowden bilgileri olsun olmasın, herşey izlensin izlenmesin, elektronik üstünlük kimde olursa olsun, sahada son sözü söylemek ayrı bir sanat. Kırım’da olaylar gelişmeden birkaç gün önce ABD’de önde gelen 900 küsur akademisyen, analist, Rusya uzmanına -Rusya Ukrayna’ya müdahale edecek mi?- diye sormuşlar. Yalnızca yüzde 14 -Evet- demiş. ABD Kongre üyeleri de istibarat servislerinin kendilerine yeterli bilgi vermediğini, Rusya’nın Kırım operasyonlarını medyadan öğrendiklerini söylediler. Servisler ise hararetle kendilerini savundular. Aslında servisler pek yanılmış sayılmaz, çünkü hâlâ Kırım’da Rusya işgali olduğunun kanıtı yok. Olan Ruslar, üslerde -Biz yüzyıldır zaten buradayız- havasındalar. Dışarıda da bir takım üniformalı askerler kendi başlarına birşeyler yapıyor. Üniformalarda işaret yok, amblem yok, bayrak yok. Yalnızca sorulduğunda, Rusça cevap veriyorlar. Soran olsa, belki Rusça’yı internetten öğrendiklerini söyleyeceklerdir. Star Gazetesi’nden alınmıştır
Eyaletler yatırımcı çekme yarışında
Dünyanın en büyük pazarlarından Amerika’da eyaletler da a azla yatırımcı çekmek için yarışıyor. A ukat Remzi Gü enç Kulen, eyaletlerin yatırımcı çekmek için cazip teş ikler erdiklerini s yledi DİLEK ESKİ Dİ EK ESKİ BE BEZİRKAN İRKAN- NEW YORK-POSTA NEW 1 YORK-POSTA212
B
ugün 1 trilyon doları aşan GSYİH ile dünyanın en büyük ekonomi ve pazarlarından biri olan Amerika, daha fazla yatırım çekme derdinde. Bu kapsamda her bir eyalet, daha fazla yatırımcı çekmek için bedava arazi verilmesinden tutun da sıfır kurumlar vergisi uygulamasına kadar yatırımcıya çok cazip teklifler sunuyor. Yatırımcılara yönelik çalışmalarıyla dikkat çeken avukat Remzi Güvenç Kulen, eyalet bazında yaptıkları çalışmayı POSTA 1 okurları için paylaşırken, Amerika’nın eyaletlerin yanı sıra fedral devletin de daha fazla yatırımın ülkeye gelmesinin hedeflendiğini dile getirdi. Kulen, ABD’de en büyük istihdamı sağlayan KOBİ’lerin (Küçük ve Orta Boy İşletmeler) yüzde 0’sinin göçmenlerden oluştuğuna da dikkat çekti.
YATIRIM ZİRVESİ Amerika’nın yabancı yatırımı artırmak için federal devlet düzeyinde ilk koordine stratejisi olarak tanımlanabilecek SelectUSA Yatırım irvesi’nin geçen yıl Washington DC’de düzenlendiğini hatırlatan Kulen, zirveye 8 ülkeden yaklaşık 600 şirket temsilcisinin katıldığını söyledi. Amerikan devletinin üst düzeyde katılımının olduğu zirveye özellikle ABD Başkanı Obama’nın da toplantıya katılarak dünyada en büyük yabancı yatırımı hala Amerika’nın çektiğini anlattığını belirten kulen, şunları söyledi “Obama bunun devam etmesi ve daha üst seviyeye çıkartılması için devlet olarak daha aktif görev alacaklarını belirtti. Obama’nın açıkladığı önemli bir değişiklik bundan sonra ABD konsoloslarının görev tanımına ABD’ye yatırım çekmek için yapılacak çalışmalar maddesinin girecek olması. Artık konsoloslar atandıkları ülkede Amerika’ya yatırımı artırmak için de çalışacaklar. Bir diğer önemli değişiklik ise Ticaret Bakanlığı’na bağlı SelectUSA kurumunun yabancı yatırımcıyı yatırım fırsatları ve kaynakları konusunda yönlendirecek olması. Obama ayrıca bundan böyle yatırım ile ilgili çıkabilecek bürokratik ve lojistik problemlerin çabuk ve etkili çözümü adına devletin en üst seviyede müdahil olacağını belirtti. Walmart CEO’su, BMW North America CEO’su gibi önemli işadamları ve yöneticileri de konuşmacı olarak katıldı.” “ÜRETİM CANLANDIRILMAK İSTENİYOR” ABD’nin yabancı yatırımı çekmek için yaptığı bu hamlenin altında kaybolmaya başlayan üretim sektörünün tekrar canlandırılma hedefinin olduğuna dikkat çeken Kulen, “ABD’nin dünyanın hala en cazip yatırım merkezi olmasını sağlayan faktörleri kısaca özetlemek gerekirse kanunun herkese eşit ve aynı şekilde uygulanması, ekonomik istikrar, enerji ve lojistik masraf-
larının diğer ülkelere göre hala çok düşük olması ve dünyanın en büyük yabancı yatırımının hala Amerika’ya yapılması sayılabilir” dedi. Bugün BMW, Caterpillar gibi devler ve birçok enerji firmasının üretim tesislerinin ABD’de bulunduğunu kaydeden Kulen, şöyle devam etti “ABD’nin başka bir özelliği ise dünyanın en çok yabancı öğrenci okutan ülkesi olması nedeniyle istihdam için gereken kabiliyetli insan grubunu bünyesinde bulunduruyor olması. Devletin üst düzeyinden yapılan iki açıklama ise ekonominin iyi yolda olacağını belirtmesi açısından çok dikkat çekici Bu sene ABD’de 800 bin yeni ev yapılacak ve ABD 030 senesinde enerjisini tamamen kendisi üreten ve dışa bağımsız bir ülke haline gelecek. “
“STA ANLAŞMASI MÜMKÜN DEĞİL” irveye Türkiye’den 1 şirketin yanı sıra devlet düzeyinde de temsilin söz konusu olduğunu belirten Kulen, yıllardır dile getirilen iki ülke arasında yapılması planlanan serbest ticaret anlaşmasına (STA) ilişkin herhangi bir gelişim olmadığını söyledi. Kulen, “Konuştuğum yetkililer, Amerika’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan entegrasyon çalışmasını izlediğini ve önce bu sürecin neticeye bağlanması gerektiğini belirttiler. Dolayısı ile kısa vadede bir sebest ticaret anlaşması mümkün görünmüyor” diye konuştu. GÖÇMENLERİN EKONOMİYE KATKISI ABD’de en büyük istihdamı sağlayan şirketlerin bilinenin aksine küçük şirketler olduğunu kaydeden Kulen, şunları söyledi “ABD’de istihdam sağlayan KOBİ’lerin yüzde 0’den fazlası göçmenler tarafından kurulmuş durumda. irve büyük yatırımcıları hedeflese de küçük yatırımların da Amerika’nın yatırım merkezi olarak sunduğu avantajları değerlendireceği muhakkak. Göçmenlerin ABD ekonomisine yaptığı katkıyı göstermesi adına küçük işletmelerin yarısından fazlasının göçmenler tarafından kurulduğunun belirtilmesi önemliydi. Bütün konuşmacılar göçmenlik reformunun bir an önce geçirilerek hem vasıflı hem de vasıfsız işçilere ihtiyaçları olduğunu belirttiler.”
Remzi Güvenç Kulen
Bazı eyaletlerdeki yatırım teş ikleri
Avukat Remzi Güvenç Kulen, yatırımlarda öne çıkan bazı eyaletlerdeki yatırım teşvikleriyle ilgili özetle şu bilgileri verdi
NEW YORK: ABD’deki en önemli yatırım teşviklerini sunan eyaletler arasında yer alıyor. New York, ciddi yatırım yapan özel sektörde istihdam oluşturan işletmelere düşük masraflı krediler ve ödenekler veriyor. 10 yıla kadar vergi muafiyeti sağlayan yeni ve küçük işletme dostu eyalet. New York eyaletinin teşvikleri çok geniş kapsamlı ve genellikle kırsal alanları kapsıyor. New York aynı zamanda Amerika’daki en iyi okullara sahip ikinci eyelet. NEW JERSEY: ABD’nin etnik ve dini açıdan en çeşitli eyaleti. 1 yaşın altındaki nüfusun yüzde 0’den fazlasını yabancılar oluşturuyor. Ekonomi, ilaç, finans, kimyasal gelişim, telekominikasyon, işletilmiş gıda, elektronik malzeme, baskı, turizm sektöründe faaliyet gösteren şirketler ağırlıkta. Başka eyaletlerdeki kırsal alanlarda yoğunlaşan teşvikler, vergi indirimleri ve kredi imkanları N ’de şehirlerde de veriliyor. zellikle üretim yapan şirketlere eleman ve ekipman alımı için tanınan vergi indirimleri var. New ersey’e taşınan veya istihdam oluşturan şirketlere verilen nakit ödenekler var. Eyaletin 1 şehirsel işletme bölgesinden birinde yapılan yatırımlar için vergi kolaylıkları sağlanıyor. TEXAS: ABD’nin Alaska’dan sonra en büyük ikinci eyaleti. Şirket ve şahsi vergilerden muafiyet imkanı tanınıyor. Çoğu vergi sorumluluğu bulunan şirketler için vergi oranı yüzde 1 iken, perakande ve toptancı şirketler için bu oran sadece 0. . KALİFORNİYA: ABD’de en çok yabancı yatırımı çeken eyalet. Amerika’nın en çabuk büyüyen ekonomisi ve istihdam oluşturmada lider konumunda. İstihdamın ve refah seviyesinin düşük olduğu bölgelerdeki işletmeler için istihdam kredisi veriliyor. Kaliforniya geniş bir coğrafi bölgeye yayıldığı için eyalet içinde değişik teşvikler veren bölgesel yatırım acentaları mevcut. CONNECTICUT: Yenilenebilir ve temiz enerji endüstrilerinde kullanılan malzeme, alet, tedarik ve yakıt için satış ve kullanım vergisinden muafiyet söz konusu. Eyalette yıl boyunca yüzde 80 iş ve şahsi mülk gayrimenkul vergi
indirimi, ve 10 yıl boyunca yüzde - 0 şirket vergi kredisi var. Taşınabilir mülklerde ve istihdama yapılan yatırımlarda yüzde sabit vergi kredisi alınıyor.
PENNSYLVANIA: ABD’deki en büyük yabancı yatırımcı ofisinin bulunduğu eyalet. Şirket vergisinde yüzde . , şahsi vergide yüzde 3.0 sabit vergi söz konusu. Fortune 00 arasında 0 şirket yer alıyor. Yeni iş tesisleşmesinde Amerika’da 6., yeni üretim operasyoanlarında . Eyelet konumunda. DELAWARE: ABD’deki halka açık şirketlerin yarısından fazlası ve Fortune 00’de bulunan şirketlerin yüzde 63’u bu eyalette yer alıyor. Şirketlerin bu eyaleti seçmesindeki en önemli etkenlerden biri Delaware’de şirketler konusunda uzman mahkeme ve hakimlerin olması. ABD’de deki ilk defa halka arz edilecek şirketlerin yüzde ’i bu eyalette bulunuyor. Eyaletin para kaynağının yüzde ’inden fazlası kurulan şirketlerden elde ediliyor. Şirket sahiplerinin doğaya zararlı ürün kullanmadıkları, kimyasal atıklarını yüzde 0 oranında azalttıkları, diğer attıkları yarı yarıya azalttıkları ve ürünlerinin yüzde ’ini geri dönüşümlü malzemelerden kullandıkları takdirde vergiden kısmı muafiyet sağlanabiliyor. FLORIDA: ABD’de yatırım yapılabilecek en iyi ikinci eyalet olarak gösteriliyor. Bu eyalette şirket vergisi, eyalete ait bireysel vergi, stoklanan mallar için vergi, yurtdışından elde edilen gelirler için vergi bulunmuyor. Hedeflenen Kaliteli Endüstri ergi İadesi Programı çerçevesinde, eyalette kurulan her iş başına 3 bin dolarlık vergi iadesi verilip, bu miktar yatırım bölgeleri ya da kırsal bölgelerde iş başına 6 bin dolara yükseliyor. ILLINOIS: Eyaletin en büyük şehri olan Chicago, ABD’de en fazla direkt yabancı yatırım çeken kenttir. ABD’de geleceğin şehri olarak nitelendiriliyor. Yeni yatırımlar için vergi oranı yüzde .6. Gayrimenkul hariç her çeşit kişisel mülk (makine, ekipman, stok) vergiden muaf. MASSACHUSETTS: Kişi başına düşen yüksek teknoloji şirketlerinin en fazla olduğu ve risk sermayesi yatırımın en yüksel olduğu eyalle. AR- GE ve üretim faaliyetlerinde bulunan şirketler için satış ve kullanım vergisinden muafiyet sözkonusu. İş Alanları Açma Teşviği Programı kapsamında bioteknoloji ve medikal cihaz üreten şirketler yeni iş alanları açtıkları takdirde teşvik ödemelerine hak kazanırlar.
Ekonomi
19 Mart 2014 Çarşamba
Çanlar kimin için çalıyor ABD borsaları geçen a tayı in’in büyüme endişeleri e krayna’daki olaylar nedeniyle kırmızıda çizgide bitirdi. Bu a ta gong çalacak e yarış başlayacak ama borsalardaki düşüş de am edecek gibi g rünüyor
IN NA İYA AN
Ö
ncelikle geçen haftasüren konuşmaya rağmen, Rus nın bir tahlilini yapalım ve Amerikan Dışişleri Bakanlaki önümüzü de görebilerı avrov ile Kerry nin uzlaşmalim. Tüm hafta boyunca Çin’den ya varamamaları Wall Street’de gelen olumsuz ekonomik verikırmızıların iyice kızarmasına neler, mesela Çin’den gelen sürpriz den oldu. yüzde 18’lik ihracat küçülmesi, imalat ve perakendenin ELİ KOLU BAĞLI de daralması ile SOCŞimdi iş referanduma kalGEN, Bank of Ameridı. ohn Kerry, “Putin refeca, Merrill ynch gibi randum Pazar günü sonuçfirmalarin analistleri lanana kadar hiçbir karar Çin’in büyümesini yüzvermez, hiçbir şey söylede 8’lerden .3 ve hatta mez” dedi. Ade’lere kadar indirmeta eli kolu sine sebep oldu. bağlı, çaDaha sonresizce ra en son 1 PaMart Cuma zarı günü 6 saat Viladimir Putin
I
ME İKE AYAN
man kendinizi borsada fırtınalara hazırlayın. Blackrock baş stratejisti Russ Koesterich der ki, bu ayın başında Ukrayna bir anda piyasaları vurdu ama 8 saat içinde de toplandı. İşte bu demektir ki, petrol veya doğal gaz piyasalarına birden darbe, bir aksaklık gelmedikçe, şiddet gösterilerinde artış olmadıkça piyasa yine buna sessiz kalacaktır.
John Kerry
İşte piyasa raporları
Enerji
Ta
Ülkemizi en yakından ilgilendiren doğal gaz ve petrol ile başlayalım önce. Şubatta ve mart ayının ilk yarısında, Rus destekli kuvvetler bölgedeki parlamento ve Kırım’ı kontrolleri altına alıp, tansiyon yükseldikçe doğal gaz ve petrol fırlamıştı.Hafızalara Rusya’nın 10 sene kadar önce Ukrayna’daki doğal gaz ihracatını nasıl birden kestiği geldi hemen. Petrol tarafında, Kırım ABD ve Brent petrolü açısından hafif bir risk primi içindedir. ABD hükümeti çarşamba günkü duyurusunda, Stratejik Petrol rezervinden test
bekleyen Ukraynalılara, Kerry de katıldı. Peki borsa nasıl bir şekil alacak referandum sonrası ncelikle Rusya’nın katılması yanlısı bu referandum oylaması, ABD ve Avrupa bazlı yaptırımları getirecektir Moskova’ya. Ama bu senaryo zaten fiyatlanacağı kadar fiyatlandı piyasalar tarafından. ABD içindeki ve dışındaki hisse senedi piyasaları pazar günkü sonuçlara fazla reaksiyon göstermeyecekler. Ama, olur da Rusya Kırım dışında diğer Rusça konuşulan bölgelere de askeri bir aksiyonda bulunursa veya Batı’nın Moskova’ya uygulayacağı yaptırımlar beklenenden ağır olur ve beklenenden ağır bir Rus hareketi ile karşılanırsa işte o za-
satışı yapacağını açıklayınca, bazı yorumcular bunu Moskova’ya uyarı olarak aldılar ama aslında bu bir teknik operasyon uyarısıydı. Eğer yorumcular, bunu Rusya’ya bir uyarı olarak görmekte haklıysalar, Kremlin bunu çok fazla kaale almaz. Ama, ham petrol ihracatına geçici olarak izin verilseydi, işte o zaman işler farklılaşırdı, çünkü Brent Ural kompleksindeki baskı Avrupa’nın doğuya bağımlılığını azaltırdı. Kısacası, seçim sonucuna haftaya en çılgınca delice tepkiyi gösterecek olan ham petrol piyasasıdır. Hazırlayın kendinizi.
Gelişmekte olan ülkeler piyasası
Mantiken, Kırım’daki olaylardan ilk etkilenecek olanlar gelişmekte olan ülkeler piyasası. Ukrayna ve Rusya bölgeleri dışına bu bölgedeki kriz sıçramayacak. aten bu ülkelerin de üzerlerindeki ekonomik problemler kendilerine yeter. Rus rublesi ile Ukrayna hrivnasi kriz başladıktan sonra düşmeye devam etti. Rusya MICEK hisse senedi endeksi de yüzde . ’luk haftalık zararda. Polonya ilatvy’si bile sadece yüzde düştüğü için bu krizin etkilerinin sadece bölgesel piyasalarla şimdilik kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Ukrayna ise geçen seneki Kıbrıs gibi, çok acı bir gerileme ile karşı karşıya. Ukrayna’nın problemleri coğrafik olduğundan en çok etkilenecek diğer ekonomi Ukrayna tahvili ve Ukrayna bankalarında ortaklığı olan Rusya olacaktır.
il
Tahvil yatırımcıları ellerinden pozisyonlarını birden çıkarmayacaklardı tabi ki. Ama Kırım’ın Rusya’ya katılması oyu da Hazine fiyatlarını birden yukarı çıkarıp getirileri düşürmez. Çünkü bu durum piyasa tarafından zaten bekleniyordu. nemli faktör, içerdeki oyuncuların hamleleri nasıl olacak ve çatışma başlayınca ne yapacaklar Hazineler perşembe günü çıkıp getiriyi 10 yıllıklarda puan aşağı çekip yüzde .6 ’de bitirmişti. O nedenle çatışma başlayınca hangi gün olacağına dair kimse tahminde bulunamaz. Sadece hafta sonuna temkinli girmiş olabilirler.
Altın D
iz kurları
Seçimin sonucunun dövizlere etkisinden çok, BM, ABD ve Avrupa Birliği yetkilileri nasıl bir cevap verecekler, nasıl adım atacaklarından bahsedecekler işte asıl önemli olan o olacak. Böyle bir senaryoda, komşu ülkelerdeki dövizlerde oynama olacaktır. Yani Polonya, Macaristan, Turkiye ve Rusya gibi gelişmekte olan ülke dövizleri bu olaylar karşısında en çok etkilenen, kırılgan olanlardan.
Sarı maden geleneksel güvenli liman olmaya devam edecek. Nisan altın fiyatları 6.60 dolara kadar çıktı, daha ne istiyorsunuz Haftalık yüzde 3’lük artışı gören altının daha da yolu vardır. Ama analistler, şu son günlerdeki altının güçlülüğünün sebebini Kırım endişelerine vermek istemiyorlar pek. Halbuki bir ara unutulan bu emtia, Çin ve Hindistan’dan gelen talebin de artmasıyl parlamaya devam edecek.
Mu temel çıkacak en k tü i timal nedir Her ne kadar analistlerin çoğunluğu Putin, diğer Rusça konuşulan ülkelere dokunmaya cesaret edemez dese de, bu ihtimal komple gözardı edilmemeli. Eğer Putin Ukrayna’ya karşı savaş ilan ederse böyle bir aksiyon ABD ile Rusya arasında gövde gösterisinin dışına taşıp, direkt askeri bir yüzleşme manasına gelir. Ama gönlümden, aklımdan geçen, Putin’in yandaşları aklına girip onu ikna edip, “bak ülkemiz dışındaki varlıkları daha fazla kaybetmeyelim, diplomatik uzlaşma ile bu krizi çözelim derse, yukarıda saydiığım tüm piyasalarla birlikte ben de derinden bir ohhh cekeceğim. Çünkü ülkemizi de yakından ilgilendiren bu kriz, global bir kriz olmadan, iki dev ülke arasın-
da bir savaşa sebep olup arada bizi de yakmadan önlenmiş olur. nlenirse, hafta nasıl geçer Fed’in 18-1 Marttaki toplantısı sırasında MBS dediğimiz İpoteğe dayalı menkul kıymetler ile kısa vadeli tahvillerde yine 10 milyar dolarlık bir düşüş, anet Yellen’in ilk toplantısı ve basın bültenini izleyecek piyasa Yellen’in yeşilliği ile yeşillenecektir, çünkü piyasa belirsizliği sevmez. Şu ana kadar bize istikrar gösteren Hoca Yellen, taperinge devam, kısa vadeli faizleri de düşük tutmaya devam dedikçe piyasa onu sevecektir. Aynı zamanda, konut sektöründen gelecek verilerin de kötü hava koşullarını geride bırakmamızla birlikte, geçen aydan biraz daha iyileşmesi bekleniyor. zellikle ikinci el konut sa-
tışlarında düzelme, CPI dediğimiz tüketici fiyat endeksinde de UFE’de gördüğümüz enflasyonist baskılar var mı onu görüceğiz. Beklentiler şu anda, ekonomistlerin tahminleri etrafında yukarı yönlü. Yani, ev fiyatları yükseliyor, enflasyon Fed’in istediği gibi çıkıyor ve konut izinleri de çıkıyor ise, bu demektir ki ABD’liler evlerini satışa çıkarmaya devam edebilecekler. aten, piyasaya düşen bir evin ortalama kalış günü 0 iken, envanterler de böyle düşükken, evinizin değeri daha düşecek mi gibi endişelere kapılmayın. Belki çok pembe bir tablo gibi görünse de, öncelikle referandum sonucu bize barış getirsin, ardından da ekonomik veriler de baharı bize taşıdıkça, hem ev piyasalarında hem de hisse se-
nedi piyasalarında yeşillerle karşı karşıya gelmememiz için bir neden yok aslında. Barış dolu, huzur dolu bir hafta dilerim...
Janet Yellen
all treet’in kurtları... Dünyanın en büyük borsalarından all treet’te ’de denen primlerin yüzde artarak . milyara ulaştı ı açıklandı. all treet’teki nakit prim a uzu ’de milyar dolar olmuştu
NEW YORK - POSTA212
W
all Street’in kurtları” her geçen yıl daha fazla kazanıyor. New York müfettişlerinden Thomas DiNapoli’nin tahminlerine göre, 013 yılında Wall Street’te ödenen primler yüzde 1 artarak 6. milyara ulaştı. Wall Street’teki nakit prim havuzu 01 ’de de yüzde 8 artarak 0 milyar dolara çıkmıştı. Wall Street firmaları çalışanlarının 16 . 30 dolar nakit prim ödemesi aldığını ve 013 yılının 008’deki krizden bu yana en kazançlı yıl olduğunu belirten DiNapoli, Wall Street’te karlılığa doğru bir dönüş olduğuna işaret etti. ABD’nin en büyük bankaları Goldman Sachs Group Inc., Bank of America Corp. ve Morgan Stanley’nin hisselerinde son iki yıldır yüzde ’in üzerinde bir artış yaşandığını belirten DiNapoli, aynı dönemde prim havuzunun yüzde arttığını söyledi. DiNpoli, 013 yılının toplam maaş bilgileri-
ne ulaşılamasa da en çok finansal sektörde çalışanların kazandığını tahmin ediyor. Buna göre, 01 yılında finans sektöründe çalışanların primler dahil ortalama kazancı 360. 00 dolar. Diğer sektörlerde çalışanlar ise ortalama 6 . 00 dolar maaş aldılar. 00 ’de finansal sektörde çalışanların aldığı ortalama nakit pirim ödemesi 1 .830 dolardı. DiNapoli, finansal sektörde 01 ’de 3. milyar dolar olan karın 013 yılında yüzde 30 oranında düşerek 16. milyar dolar olduğunu belirtirken finansal sektörde düşüş olmasına rağmen “tarihsel standartlara göre hala güçlü” dedi. DiNapoli, karın daha fazla istihdam anlamına gelmediğini ifade ederek, New York şehrinde güvenlik endüstrisinde çalışan kişi sayısının Aralık ayından itibaren yüzde 1 .6 oranında düşerek 16 . 00’e gerilediğini söyledi. DiNapoli ayrıca, son yıllarda istihdam sayısının dengede olduğunu sözlerine ekledi.
Gündem
19 Mart 2014 Çarşamba
CEMAAT SON ANA KADAR İÇERDE KALMAMIZ İÇİN ÇABALADI Ahmet buğdaycı ahmetbugdayci@posta212.com
LAİKLER DE CEMAATLEŞECEK Mİ? BAŞBAKAN Erdoğan’ın Berkin’i terörist ilan etmesiyle Türkiye’de ipler artık geri dönülmez ölçüde koptu. Kutuplaşma, artık sosyal medya üzerinden koyu bir “nefret” diliyle açık bir kamplaşmaya dönüşüyor. Gerçekten de Berkin’in ölümü Türk seküler muhalefetinde hiç görülmedik bir duygudaşlık yarattı ama aynı zamanda toplumdaki ayrışmanın artık bölünme noktasına geldiğini de gözümüze soktu. AKP’nin iktidarı kaybetmesinin kendileri için de bir yenilgi olacağını hisseden yüzde 35’lik kemik AKP kitlesiyle toplumun diğer grupları arasında artık nefrete dayalı bir yarılma su üstüne çıkıyor. Toplumsal psikoloji ise çok ağır. Erdoğan’a muhalif yüzde 60’ın devletin düşmanı olarak görüldüğü bir ortamda siyasi alternatifsizlik kitleleri ağır bir çaresizlik duygusuna itiyor.
YENİ GEZİ DALGASI MI? Gezi Direnişi sönmeye yüz tutunca, birlikte hareket eden ulusalcı, Kemalist, solcu kesimle, liberallerin yolu ayrıldı. İki tarafın ayrışma noktası Kürt sorunuydu. Ancak Gezi sonrası hareketlerin iki kanadı da öfkelerini sivil bir toplum yapısına dökemedi. AKP’nin siyasi rakipliğine Cemaat yerleşti. CHP oyunu artırsa da hala kimsenin gözünde iktidar adayı olamadı. Mevcut konjonktürde liberal kesimin kaydığı ama Kürt partisi kimliğinden uzaklaşamayan HDP’nin, araştırmalara göre seçimlerde bir etkinlik sağlayamayacağı ise gözümüzü kapatamayacağımız bir gerçek. Şimdi sadece tepkisel, içe kapanmacı, pasif izleyici konumundaki seküler muhalefet, aynen Gezi’de olduğu gibi, hareketin önüne düşecek, yönlendirecek bir sivil toplum, parti anlayışına bürünemeden kendini yine sokaklarda buluyor. Sokak ise Burak olayından gelen kokularda olduğu gibi provakasyonlarla, manipülasyonlarla dolu bir çıkmaz. Üstelik tam aksi yönde, açıklanan fezlekelerde görüldüğü gibi uluslararası ölçekteki çok ciddi yolsuzluk iddialarından sıyrılmak isteyen Erdoğan’ın istediği bölünmeyi derinleştiriyor, çatışma ihtimalini büyütüyor. TÜRK TOPLUMU, SİVİL HAREKETE DÖNÜŞÜYOR Aynı süreç Amerikan Türk toplumunun Amerika’nın her tarafına yayılan Gezi direnişinde yaşandı. Eylemler bitince, hareket bir tarafta liberal ve sosyalistler, diğer tarafta kendilerini Kemalist veya Atatürkçü diyen laik kesime bölündü. İki tarafı ayıran sınır çizgisi ise Türkiye’de olduğu gibi Kürt sorunu. Atatürkçü kesimin altında ulusalcılardan, sosyal demokratlara, Kemalistlere, sekülerlik altında birleşen pek çok grup, birkaç ay önce, her nasılsa “durumu idrak ederek” Erdoğan tehlikesine karşı kenetlenip, şaşırtıcı bir şekilde yardımlaşmaya, dayanışmaya, Türkiye ve dünya ile iletişime, işbirliğine dayalı gerçek bir sivil toplum hareketine dönüşmeye başladı. LAİKLER HAREKETE GEÇTİ Bunu yaparken de Amerika’da en etkin sivil toplum hareketi olan Cemaat’in dayanışmacı modelini bir anlamda örnek alıyorlar. Tamamen bağış toplama sistemi ile Amerika’ya gelen öğrencilere rehberlik, barınak, eğitim desteği sağlıyorlar. Hatta öğrencilere “göz kulak olacak” ablalar, abiler atanıyor kendi aralarından. Diğer yandan Amerika’da çeşitli akademik ve uluslararası kuruluşlarda çalışan Türk beyinleri biraraya toplayan bir düşünce kuruluşu üzerinde çalışıyorlar. Bir diğer deyişle laiklerin cemaatleşmesi yaşanıyor Amerikan Türk toplumunda. Seküler topluluklar bölünme, güvensizlik, siyasetten uzak kalma gibi klasikleşmiş tavırları bir kenara atıp, birbirleri ile gündelik hayatta organik ilişkide olan dindar cemaatler gibi hareket etmeye başlıyor. Acaba bundan sonraki toplumsal aşamada Amerikalı Türklerin “laik cemaat” modeli, Türkiye’deki laiklere sıçrar mı… Şimdiye kadar bölük pörçük hareket eden yapılar, “yaklaşan tehlikeden korunma” içgüdüsüyle kendi aralarında, cemaatleşir mi… Sekülerlerin de cemaatleşmesi Türkiye’yi nereye götürür… Ancak İslamcı ve Gülen cemaati arasına seküler cemaatin katılması olasılığı, Türkiye’de laik bireylerin de siyaset alanına girmesiyle sonuçlanacak sosyolojik bir gelişmeye yol açabilir. Diğer yandan Amerika’da olduğu gibi en büyük handikap, Kürt sorununa PKK faktörünü dışlarayak bakan bu grubun “herkese eşitlik” diyen liberallerle ortak bir güç oluşturmasındaki zorluk. Ancak kısa vadede, mevcut diktatörlük tehdidinin iki muhalif grup arasında boşluğun kapanmasına yol açabileceği de olasılık dahilinde bir gelişme. AMERİKAN TÜRKLERİ EZBERİ BOZUYOR İşin ilginç yanı, Amerikan seküler toplumu eski Türkiye’ye de eleştirel bakıyor. “Orduya, darbeye hayır, tek yol demokrasi, biz1930’ların eski Türkiyesi’ni de istemiyoruz. Bu iktidar gitse dahi demokrasi mücadelemiz aynen devam edecektir” diyerek, kendi içinde dönüşerek, bildik laik kalıbı kırıyor. Mesele dönüyor, dolaşıyor, Türkiye’deki seküler kesimin kendisini Amerikalı Türk Direniş Hareketinin yaptığı gibi, organik dayanışmacı, siyaset, proje üreten, dünyayla entegre bir topluluğa dönüştürmesine geliyor. İktidar değişse bile, kitleler, üstten birtakım ortaklıkların iradesiyle değil, şekillendirilmesine katkıda bulundukları seküler-demokratik bir Türkiye’yi inşa ederek kendi kaderlerini yönlendirebilirler. Halkın, sivil toplumların etkin bir şekilde içine girmediği her oluşum, eninde sonunda Cemaat gibi gruplar tarafından kontrol altına alınabilecek, bugünkü sendromlar aynı içerikle ama başka formlarda karşımıza çıkabilecek. İşte bu yüzden kitlelerin olayların pasif bir izleyicisi olmaktan çıkıp, hukuku toplumun yararına tesis edecek bir demokratik mimari sistemi kurmaktan başka çaresi yok.
‘Gezi 2. Kurtuluş Savaşı’
Ergenekon’dan ta liye olan Gazeteci Tuncay zkan TA ’ye konuştu İşkence g rdüm , zgürleşmeyelim diye kapının nüne yattılar , er yerde bunların karşısına çıkaca ım DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
E
rgenekon Davası kapsamında tutuklanan ve 1 gün cezaevinde kaldıktan sonra tutukluluk sürelerinin yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesiyle tahliye olan gazeteci Tuncay Özkan, Cemaatin son ana kadar içeride kalmaları için çabaladığı ve bundan sonra her saniyesini AK Parti ve Cemaatle mücadeleye adayacağını söyledi. Tuncay zkan’ın ilk sözleri şöyle “Her işi onlar birlikte yaptılar. Bizim hepimizle ilgili organizasyonu hükümet ile Cemaat birlikte yaptılar. Medyayı birlikte oluşturdular. Her şeyi birlikte yaptılar. Cemaat dediğiniz şey, biz özgürleşmeyelim diye kapının önüne yatmaya kalktılar. TBMM’yi, Anayasa’yı geçersiz saydırmaya kalktılar. Bunlar böyle. Bunlardan hiçbir şey olmaz.” zkan, “Bundan sonraki hedefiniz ne” sorusuna da “Ben bundan sonra her saniyemi bunlara karşı değerlendireceğim. Her yerde bunların karşısına çıkacağım” diye yanıtladı. İşte zkan’ın Gazeteciler Cemiyeti’nde sorularımıza verdiği yanıtlar ■ Darbecilikle suçlandınız. Dar beyle ilgili kanıtları neydi Hayır kanıt yoktu. aten öyle bir kanıt olsa bugün Türkiye’deki sistematik içerisinde bizim dışarıda olmamamız gerekirdi. Darbe dediğiniz şey Cumhuriyet mitingleriyse bu mitinglerin iznini ben valiliklerden aldım, konuşma metinlerini valilere verdim ve bu mitinglerdeki konuşmalardan dolayı da hakkımda hiçbir soruşturma açılmadı. Bu mitingler tamamen insan hakları ve Cumhuriyet’i savunan mitinglerdir. Türkiye’de bugün yaşanan şey olmayan yaşanmamış şeyi, yaşanmış gibi kabul ederek suçu örtmekten başka bir şey değildir. Ne şeriat, ne darbe tam bağımsız Türkiye’ diye bağırılan bir mitingden darbe anlamı çıkartmak ancak bu kafanın işidir. Bunlar insanlığa, demokrasiye, insan ru-
huna ve insan haklarına düşmanlar. Bunlar karanlık. Ben o yüzden söylüyorum biz bu karanlığı Mustafa Kemal’in çağdaşlaşma aydınlığıyla yıkamazsak bu karanlık fikir her şeyi yapar. ■ um uriyet Mitinglerini dü zenleyen biri olarak Berkin El an’ın cenazesini g rdü ünüzde, Gezi protestolarında ne issetti niz Bunların hepsi birbirinin devamı. Gezi olayları Türkiye’nin ’nci Kurtuluş Savaşı’dır. Biz Cumhuriyet mitinglerinde herhangi bir model sunmadık. Yaptığımız Cumhuriyet bir fazilettir, onu korumak, ona sahip çıkmak gerekir’ demekti. Bu bir şablondur. Gezi ile bir yeryüzü sofrası kurduk. Bundan ötesi yok. Burada herkes var ve herkese yer varı gösterdik. Berkin o sofranın kurulmasını engellemek isteyen faşist düşüncenin kurşunladığı 1 yaşında Türkiye’nin geleceğidir. Şimdi o çocuklar elleriyle, avuçlarıyla, yürekleriyle Türkiye’ye gelecek inşa ediyorlar. Bizim ödevimiz o geleceğe katkı sunmak, ben de bunun için çabalıyorum. ■ iyasete girecek misiniz Her şey olabilir. Ben her şeyi yapmaya hazırım. Bunun için kendimde yeterli gücü görüyorum. Ama en önce şunu yapmak istiyorum. Bu karanlığa karşı mücadele. nce mücadele edeceğiz ki sonra o karanlığı yenebilecek potansiyeli kendi içimizde görelim. ■ angi partide g rece iz Tuncay zkan olarak yoluma devam ediyorum. Dünyada buna aktivist diyorlar.
Ne İşçi Partiliyim ne CHP’liyim. İşçi Partisi benim dünya görüşümün uzlaştığı ya da uyuştuğu bir nokta değil. CHP ile ilgili olarak da bir şey söylemem şu an çok yanlış olur. Ben bir aktivist olarak, bir gazeteci olarak elimden gelen her türlü insan hakları mücadelesini vereceğim. ■ ükümetten arayan oldu mu Hayır. Beni birkaç AKP milletvekili aradı ama arkadaşlarımdı ve konuştuk o kadar. Hükümet ya da başka bir yerden gelen başka bir arama yok.
ERDOĞAN’A BİLE DİLEMEM ■ izin yaşadıklarınızı bir gün onların da yaşamasını diliyor mu sunuz Benim çektiği Erdoğan çekmesin. Kim olursa olsun içimde kin ve nefret yok. O duvarlarla konuşmaya başladığınızda içinizde kin, nefret ve öç kalmıyor. Bunların hepsini kaldırıp atıyorsunuz bir süre sonra ama elbet hırsızlar, katiller ve alçaklar hesap verirler. Ama hiç kimseye işlemediği suçtan dolayı hesap soramazsınız ve benim isteğim vardır. Oraya düşüren ve o düşürenlerin çocukları dahi benim çocuklarımın çektiği acıları çekmesinler. Beni oraya düşüren dahi oraya düşmesin. Çünkü orası insan onurunun ayaklar altına alındığı bir yer. Ben hiçbir insan için bunu düşünmedim, istemedim. İŞKENCE GÖRDÜM Tuncay zkan’ın Ankara’daki ilk durağı Çağdaş Gazeteciler Der-
neği ve Gazeteciler Cemiyeti’ydi. Meslektaşlarıyla buluşan zkan, cezaevi günlerini de şöyle anlattı “Beni ziyarete gelenleri iç çamaşırına kadar aramaya kalkıştılar. Ben de içeride kaldığım 1 gün boyunca işkenceye uğradım. Eski cezaevleri gibi değil. Tek başınıza kalıyorsunuz. Bundan sonra her saniyemi bunlara karşı mücadeleyle değerlendireceğim. Size gördüğüm psikolojik işkenceyi anlatamam. Kaldığım odam nem içindeydi, duvarın yosun bağlayıp, yosunların çiçek açtığını ben
Biz amil ile birlikte çalıştık zkan’ın, en büyük hayal kırıklığı ise bir zamanlar beraber çalıştığı ve arkadaşı da olan gazeteci ve Milletvekili Şamil Tayyar’ın, “Ahlaksız Ortaklık” başlığı ile verdiği Kanaltürk ile CHP arasında ortaklık bulunduğu iddiası oluşturmuş “İnsanı en
çok yaralayan şey tanıdığın, bildiğin insanın yalan söylemesi. Onunla ANKA’da beraber çalıştık, Benim hakkımda nasıl yalan söyler Eşi Halide sınıf arkadaşım ve onun yeri bambaşka ama Şamil’i a edemem. Ben bu mesleğe çok iyi bir ad bıraktım. Bu davayı da dava olarak kabul etmiyorum, yani sabıkasızım. Allahtan korkusu, kuldan utanması olmayan insanlar bunlar.”
KAYBOLAN MALEZYA UÇAĞINDA EL-KAİDE ŞÜPHESİ
YENİ BİR
EY
E İ
Kaybolan Melazya uça ına ait soruşturmalar El Kaide ba lantılı gruplar üzerinde yo un laşıyor. F A ajanları, iki pilotun e uçaktaki yolcuların ter r ba lantılarını araştırıyor NE
Y RK
TA
M
alezya Hava Yollarına ait içinde 3 yolcunun bulunduğu uçağın sırra kadem basmasının ardından, Amerikan istihbarat kuruluşları kuşkularını El-Kaide bağlantılı terör örgütleri üzerinde yoğunlaştırmaya başladı.
UÇAKLAR SİLAHA DÖNÜŞÜR MÜ? Malezya’nın başkenti Kuala umpur’da bulunan FBI ajanları, iki pilotun veya uçaktaki yolcuların herhangi bir terör örgütüyle bağlantısını yoğun bir şekilde araştırıyor. Şu ana kadar somut bir bağlantıya ulaşılamamış olsa da, Amerikalı yetkililer pek çok olasılık üzerinde duruyor. El-Kaide’nin Güneydoğu Asya bağlantılı bir grubunun, Malezyalı sivil pilotları, 11’de olduğu gibi uçakla-
rı silah olarak kullanmak amacıyla eğittiği tartışmalarının tekrar gündeme gelmesi, soruşturmacıları El-Kaide’ye yöneltti.
UYGURLAR DA ŞÜPHELİ Diğer bir olasılık da son zamanlarda militanlaştıkları gözlenen Çin’in Uygur azınlıkçılarının, yolcularının üçte ikisi Çinli olan Pekin’e giden uçağı hedeflemiş olmaları. Geçtiğimiz günlerde isyancı Türkistan İslamcı Parti’sinin lideri Abdullah Mansur, Çin’ karşı savaşlarının İslamın getirdiği bir sorumluluk olduğunu söyledi, ancak kaybolan uçaktan herhangi bir şekilde söz etmedi. Yasadışı örgütlerin yanı sıra hiçbir
yapıyla bağlantısı olmayan bireyler veya intihar etmek isteyen sorunlu birileri de olasılıklar dahilinde. Soruşturmayı sürdüren üst düzey Amerikan yetkilileri, uçağın kaybolmasının ardından hiçbir terörist grubun olayı üstlenmemesini ise terör iddialarını zayıflatıcı bir durum olarak değerlendiyor.
orada gördüm. Yan oda kuru ve boştu oraya bile almadılar. Rahatsızlandım. Bir de kimseye işkence yapmadık diyorlar. Mustafa Balbay ile sözde beraberdik, aramızda 1 0 metre kadar mesafe vardı ama konuşmamıza izin vermiyorlardı. Bir defa avukat görüşünden çıkarken karşılaştığımızda aramızı anında 100 gardiyanla kapattılar. Konuşamazsınız, birbirinizi göremezsiniz ve asla insan sesiyle karşılaşamazsınız. 1 günlük serüvenin 100’ncü gününde üst katta, üç kişinin kaldığı koğuşta cam kırıldı. Havalandırmadan düştü de insan sesi duydum. Karşılık verirken gözyaşlarıma engel olamadım. Bugün gösterdikleri tablonun aksine içeride çok daha ters uygulamalar vardı. Ama Allah benim yaşadıklarımı Erdoğan’a bile göstermesin samimi söylüyorum. Orada bizim yaşadıklarımıza gardiyanlar ağlıyordu.”
ALLAH DA ONU GÜLDÜRSÜN Erdoğan’ın Ergenekon Davası’nın ardından yaptığı, “Bir teşekkür bile etmediler” sitemine de zkan’ın yanıtı sert oldu “Allah da onu güldürsün. Beni eski Cumhurbaşkanı, eski başbakanlar aradı. Beni üniversitede giydiğim yırtık pantolon için bile sorguladılar, hatta taze fasulyeyi sevdiğim için bile...” zkan, kin ve nefretle davranmadığını belirtirken, mesleğin de tekrar rayına oturacağı düşüncesinde “Yıkılmayan, ayakta kalan gazeteciler var. Alo Fatih gazeteci değil ki... Yoldan çıkanlar da günü gelince mesleğe geri döner. Ben şu zaman kadar mesleğimi hiç aldatmadım, mesleğime bir yanlışım olmadı. Ben bu davaya kadar sabıkasızdım. Bunu da dava olarak kabul etmiyorum zaten. Başbakan 003 - 008 yılları arasında benim hakkımda bin 800 dava açtı. Hepsini kazandım.”
arpma e patlama tespit edilmedi TBT
BİR EŞMİŞ Mİ ET ER (AA) BM’nin nükleer testleri gözetleyen kurumu Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması rgütü (CTBTO), sistemlerinin, Malezya uçağının kaybolduğu günden bu yana karada ya da denizde herhangi bir çarpma ya da patlama tespit etmediğini bildirdi. BM Genel Sekreterlik Sözcüsü Stephane Dujarric, merkezi iyana’da bulunan CTBTO’dan verilen bilgileri, gazetecilerle paylaştı. CTBTO’nun kullandığı bazı teknolojilerin nükleer denemelerin yanı sıra büyük uçakların karada ya da denizde çarpma ya da patlamalarını tespit etme imkanına da sahip olduğunu ifade eden Dujarric, uçağın kaybolduğu günden bu yana kurumun herhangi bir çarpma tespit etmediğini vurguladı. Bunun uçağın kesinlikle düşmediği anlamına gelmeyeceğini de belirten Dujarric, CTBTO sistemlerinin uçakların normal inişlerini tespit edemediğini ancak çarpmalarını belirlediğini kaydederek, bu bilginin uçağın aranmasında kullanılabilecek bir veri olarak kabul edilebileceğini dile getirdi. Malezya Havayolları’na ait Boeing , 8 Mart Cumartesi günü Kuala umpur’dan Pekin’e giderken yolcusu ve 1 kişilik mürettebatı ile radardan kaybolmuştu.
Güncel
19 Mart 2013 Çarşamba
Cemaate alternatif hareket Amerika’daki Gezi direnişi areketlerine destek eren liberaller, ulusalcılar, ülkücüler, solcular e Atatürkçüler da a sonra ayrıştı. on gelişmelerin ardından ayrı areket eden bu gruplar birlikte areket ederek seküler bir anlayışla cemaat modeli bir network kurmak için uzlaşma çabasında
“ABLALAR, ABİLER” Bu dayanışmadan da Türkiye ve Amerika arasında da iki taraflı çalışan işortaklıkları çıkmaya başlamış. Oluşturulan pek çok web sitesi üzerinden sosyal, iş, ihracat, projeleri devreye harekete geçiyor. Türkiye’den öğrenciler geldiğinde aynen Cemaat’in yaptığı gibi, onların eğitim, rehberlik, barınma gibi sorunlarıyla ilgilenmeleri için “seküler abi, ablalar” devreye girmeye başlamış.
AHMET BUĞDAYCI WASHINGTON - POSTA212
G
ezi hareketi Türkiye’de olduğu kadar Amerika’daki Türkler arasında da sivil toplum hareketlerini canlandırdı. Birbirinden kopuk, dağınık, apolitik olarak yaşayan Amerika’nın dört bir tarafına yayılmış Türkler, internet üzerinden örgütlenmeye başladı. En son Berkin Elvan’ın ölümü nedeniyle New York Times’a verilen ilan için gerekli olan paranın saatte toplanmasının arkasında işte bu sivil güç yatıyor. zellikle birçok şehirdeki genel olarak kendilerini “Atatürkçü” olarak tanımlayan gruplar bir araya gelerek, siyasi çalışmaların yanı sıra, aynı zamanda sivil dayanışma projeleriyle de Amerika’da Gülen hareketine “demokratik, seküler bir alternatif” oluşturuyor.
İKİ ANA DAMARI VAR Gezi hareketiyle bir anda politize olan Türk Amerikan sivil hareketi, Gezi’den sonra iki ana damar olarak ilerlemeye başladı. Birinci hareket, eşitlikçi, özgürlükçü bir anlayışı savunan liberal olarak adlandırılan kesimle, sol grupların beraber hareket ettiği bir bloktan oluşuyor. Ağırlıklı olarak akademisyenler ve üniversite çevrelerinden gelen bu grup, sayıca az olmalarına karşın politik olarak daha etkililer. Diğer grup ise genel olarak kendilerini Atatürkçü veya Kemalist olarak
tanımlayan damar üzerinden ilerliyor. Bu gruplardan New York bazlı Diren Türk Hareketi’nin lideri Cenk event, Kemalist hareketi şöyle tanımlıyor “Bir anlamda CHP’nin doğal tabanını temsil ediyorlar. Bunlar da kendi içlerinde İşçi Partisi sempetizanlarından, ultra ulusalcılara ılımlı sosyal demokratlara kadar pek çok alt gruba ayrılıyorlar.”
KÜRT SORUNU AYRIŞTIRIYOR iberal-sol blokla Kemalistleri birbirinden ayıran sınır çizgisi ise tarafların Kürt sorununa bakışlarında belirgenleşiyor. iberaller ve sosyalistler Kürt sorununda BDP’ye toleranslı yaklaşırken Kemalist grup, bu konuda daha tavizsiz. Yaşı 0’nin üstündeki kuşak daha KemalistAtatürkçü tarafta konuşlanırken, liberaller 30 yaşın altında daha güçlüler. iberal grubun merkezi
Cenk Levent
New York’taki New School iken Kemalistlerin belli bir merkezi yok. Hiç kuşkusuz bu iki hareketin dışındaki en önemli Türk sivil örgüt Gülen Cemaatinden oluşuyor. ABD’de Milli Görüşçü tabanı yok denecek kadar az.
GEZİ’DEN SONRA AYRIŞTILAR Gezi’de birlikte hareket eden bu iki grubun yolları daha sonra ayrıldı, hatta Kemalistler bile kendi içlerinde dağıldı. event’e göre, kasım ayında Kemalist grup, “yaklaşan tehlikeyi idrak edip”, yeniden birleşmeye, Türkiye ve Avrupa ülkelerindeki hareketlerle bağlantıya geçerek tüm Amerika’da kendi network’larını kurmaya başladı. SİVİL HAREKET YAYILIYOR event, Amerika’daki sivil hareketlerin kümeleştiği yerleri şöyle anlatıyor “New England’da liberal ağırlıklı Boston Bully grubu, New York’ta yine liberalsolun başını çektiği Gezi NYC Platformu ve Geziniyoruz, benim başı çektiğim Diren Türk Hareketi, Washington D.C’de Kemalist ağırlıklı Turkish Policy Center (TPC) var. Florida’da dağınık bir yapı, Atlanta’da Atlantalı Türkler diye başka bir yapı var. San Fransisco’da Türk Amerikan Gezi Platformu, os Angeles’ta Gezi os Angeles gibi gruplar var. North Carolina’da, Şikago’da, Houston’da ve pek çok diğer yerde bu gruplar, henüz bağımsız, yasal bir yapıya sahip olmamalarına karşın, mevcut derneklerin altında faaliyet gösteriyorlar.
DÜNYA İLE İLETİŞİMDELER event, bu aşamada hedeflerinin büyük olduğunu, bu yüzden dünyadaki başarılı sivil toplum kuruluşlarını incelediklerini söylüyor ve hareketin odaklandığı alanları şöyle açıklıyor “İlk alanımız siyasi, demokratik faaliyetler. İkinci olarak Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarıyla iletişim içinde olmak geliyor. Üçüncü olarak, Af rgütü gibi uluslararası sivil kuruluşlarla ilişki içindeyiz. Dördüncü olarak uluslararası ve Türkiye’deki medyayla bağlar kuruyoruz. Bu amaçlarımıza ulaşmak için de kendi sosyal ve alternatif medyalarımızı çeşitli dillerde harekete geçiriyoruz. ABD’de sivil toplum dendiği zaman Cemaat akla geliyor, artık biz de varız.” ÖRNEK ALDILAR İşin ilginç yanı ise, Kemalist sivil toplum örgütlerinin hareketi organize ederken, Cemaat’in örgütlenme yapısından ilham almaları. Cemaatin Amerika’ya gelen öğrencilere rehberlik, barınak, harçlık desteğini örnek alan bu hareketler, şimdi her şehirde bu tip yapılanmaya gidiyor. event, bu tür yardımlaşma ve dayanışmaya uzak olan seküler kesimin, artık hem günlük hayatta hem de iş ve kariyer alanlarında dayanışma içine girdiğini söylüyor.
CEMAATE ALTERNATİF event, “Evet Cemaate seküler, demokratik bir alternatif olacağız” derken, Dünya Bankası’nda, MTI’da çeşitli çok üst düzey kuruluşlarda çalışan değerli Türk beyinlerini içlerine alacak bir düşünce kuruluşu kurmak amacında olduklarını belirtiyor. Ayrıca açık bir istihbarat merkezi kurarak, hükümetin tüm antidemokritik adımlarını daha kanunlar yasalaşmadan mercek altına alıp, bunları tüm dünya ile paylaştıklarını söylüyor ve ekliyor “Amerika’da sadece balo düzenleyip para toplayan, Gezi’ye hiç katkısı olmayan Türk Amerikan derneklerini de bu çalışmalarımızla deşifre ediyoruz.” BİZ İSPİYONCU DEĞİLİZ event, hiç bir sponsora sahip olmadıklarını, güçlerini Amerika’nın her köşesine yayılmış vatanını seven Türkler’den aldıklarını söylüyor ve şunları ekliyor “Bizi hükümet yanlısı çevreler Türkiye’yi ispiyonlamakla suçluyor. Oysa biz, vatanımızın evrensel demokratik değerler içinde yönetilen bir ülke olmasından başka bir arzumuz yok yani biz onlardan daha vatanseveriz.” Bu noktada akla, Atatürkçü grupların eski laik Türkiye’yi mi amaçladıkları sorusu geliyor. event bu konuyu şöyle açıklıyor “Kesinlikle 1 30’ların eski Türkiye hayalimiz yok. Amerika gibi özgürlükçü bir ülkede yaşayan Türkler olarak dünyanın çok değiştiğinin farkındayız. Bu iktidar gitse dahi, biz demokratik toplum mücadelemizi sürdereceğiz.”
Kırım, so uk sa aşı ortlattı Kırım’ın krayna’dan ba ımsızlı ını ilan ederek re erandum sonrası Rusya’ya katılma kararı alması, tüm dünyayı o uk a aş d neminden beri g rülmemiş sertlikte bir gerginli e sürüklüyor NE
Y RK
TA
G
eçtiğimiz hafta sonu yapılan referandumda Kırımlılar ezici bir çoğunlukla Ukrayna’dan bağımsızlıklarını ilan etmeye ve Rusya’ya katılmaya kararı aldılar. Ancak bu karar tüm dünyayı karıştırdı ve Soğuk Savaş’ı andıran bir gerginlik hızla yükselmeye başladı.
UKRAYNA ORDUSU ALARMDA Referandum sonrasında Ukrayna parlamentosu bu durumu kesinlikle kabul etmeyeceklerini açıklarken, Ukrayna ordusu askeri birliklerini kısmen mobilize etmeye başladı. Ukraynalılar’a seslenen Başkan Oleksandr Turchynov, bu krizi barışçıl yollarla çözmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylerken, Ukraynalılar’ı Rus provakatörlere şiddet kullanarak karşılık vermekten sakınmaya davet etti. İLHAK KABUL EDİLEMEZ Başkan Turchynov silahlı kuvvetlerin hareketlenmesini ülkelerini koruma isteğinin göstergesi olarak yorumladı. Başbakan Arseniy Yatsenyuk ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin güçlü bir olasılık olduğunu ama Kırım’ın ilhakını kesinlikle kabullenmeyeceklerini açıkladı. Kırım’daki gelişme, Rusça konuşan Doğu Ukrayna’da, hükümet yanlılarıyla Rus sempatizanları arasında çatışmalara neden olarak gerginliği daha da tırmandırıyor.
AB VE ABD’DEN SERT YAPTIRIMLAR Bu arada referandumu yasadışı olarak niteleyen Avrupa Birliği ve ABD Rusya’ya yaptırımlar uygulanmasına karar verdi. AB, Rusya yanlısı ayrılıkçı Kırımlı liderlere, Kırım’ın ilhakını onaylayan 10 Rus yargıcına ve Rus ordusunun üç üst düzey komutanına yaptırımlar getirdi. DANIŞMANLARA YAPTIRIM ABD ise bunlara ilave olarak Putin’in en üst düzeydeki iki danışmanına ve şubat ayındaki hükümet karşıtı gösteriler sırasında devrilen Rusya yanlısı eski Ukrayna Başkanı Yanukovich’in tüm finansal varlıklarını dondurma ve seyahat yasağını içeren yaptırımlara gitti. ABD
Başkanı Barack Obama, “Daha ileri seviyedeki provakasyonların, Rusya’nın daha fazla tecrit edilmesine ve dünyadaki yerini zayıflatacak gelişmelere yol açacağı uyarısında bulundu.
OBAMA SERTLEŞMEYE ZORLANIYOR Kırımda yapılan referandum sonrasında hemen hemen tüm Amerikan medyası ve kamuoyu Obama’yı pasiflikle suçladı ve Başkanın Putin’e karşı daha sert davranmasını istediler. Bu arada Putin’in de üst düzey Amerikan yetkililerine benzer yaptırımlar getirerek ABD’ye karşılık vermeye hazırlandığı açıklandı.
Yazı İşleri
Ahmet Ravalı twitter@ahmetravali
PANİK HAVASI GEÇTİĞİMİZ hafta, Posta212’nin gerçek haberciliğini çekemeyenlerin nasıl akıldan uzak yalanlar içinde saldırdığını anlatmıştım. Ülkede yolsuzluk, arsızlık, hırsızlık ayyuka çıkmışken bütün bunları görmeyen at gözlüklü besleme basının bizim gerçek haberciliğimiz karşısında nasıl çılgına döndüğüne hep birlikte şahit olmuştuk. AKP hükümetini ve onun başını ölümüne (!) savunanların başında gelen Yeni Şafak, hafta içinde de bu şaşkın taarruzunu sürdürmeye kalktı. Ama çift taraflı tokat gibi cevabı alınca sus-pus olup oturdu kaldı. Yahu bre gafiller, bre cahiller... Sıkıştığı anda yalana başvurmaktan bir an bile çekinmeyen Tayyip, ‘paralel’ diye adlandırdığı yapının başı Fetullah’ı şikayet edip, “Çıbanın başı senin ülkende gereğini yap” diye Obama’ya ayar vermişti aklı sıra. Bizim yandaş sazanlar da buna hemen atlamıştı. Ama Washington temsilcimiz İlhan Tanır, böyle bir görüşme ve konuşmanın olmadığını Beyaz Saray’ın en güvenilir kaynaklarına dayandırarak yazınca bu şaşkoloz ahalisi iyice kudurmuştu. Hatta Beyaz Saray’da “köstebek” avına bile çıkmaya kalktılar akıllarınca. Cümle alem bu çırpınışlara tersleriyle gülerken, çaldıkları her kapı “yazdıklarınız yalan” diye suratlarına kapandı. Şimdi Yeni Şafak, Tayyip’in asil (!) ve asıl gazeteleri, televizyonları varken niye kendini bu kadar yırtar anlamak mümkün değil. Bu gazete ve sahipleri Albayraklar, daha bir kaç yıl öncesine kadar Tayyip’in hışmına uğrayıp aforoz edilmemişler miydi? İhalelerden ayakları kesilmiş, Tayyip tarafından buruşturulup bir kenara atılmamışlar mıydı? Peki ne oldu da daha düne kadar kullanılmış mendil muamelesi gören Albayraklar ve Yeni Şafak Gazetesi kraldan çok kralcı oldu? Bu kadar biat etmenin arkasında neyin diyeti ödeniyor merak etmeden duramıyoruz doğrusu... Şunun şurasında Türkiye’de yerel seçimlerin yapılmasına iki haftadan az bir süre kaldı. Ama sadece seçim meydanlarında değil, sokaktaki hava bile bu seçimin bir genel seçim provası olduğu yönünde. Çoğu insana göre bu seçimler ‘ya hep ya hiç’ diye özetlenebilecek bir son şans niteliğinde. İlk başlarda bunun bir yerel seçim olduğunu hatırlatan Erdoğan bile son bir kaç haftadır iyice sinirlerini yıprattı ve konuşmalarını hep bir genel seçim havasında sürdürüyor. Bir de internete her gün birer ikişer düşen tape’ler yüzünden sinirler iyice gergin. Hele ki ortalıkta dolaşan “asıl bomba 25 Mart’ta patlayacak” dedikoduları bir hayli germiş anlaşılan AKP kanadını. Tayyip Erdoğan gittiği her ilde özellikle hep aynı şeyleri söylüyor. Ezberlenen söylemlerinin dışında da bir kaç önemli nokta var Erdoğan için. Mesela miting alanları hep çok kalabalık gösteriliyor. Buna özellikle dikkat ediliyor. Kadınlar meydanların vazgeçilmez unsurları mesela. Erkekten çok kadının olduğu mitinglere şahidiz. Parti bayrakları, görsel ve işitsel şovlar da bütün bunların tamamlayıcı unsuru... Ama özellikle İzmir ve Aydın mitinglerinde daha çok ortaya çıktı ki bu kalabalığın çok büyük bir bölümü ‘taşımalı şakşakçı kadrosu’ndan. İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndaki mitinge çok yakın mesafeye park etmiş çoğu yabancı plakalı yüzlerce, binlerce otobüs, minibüs, otomobil de bunun en büyük kanıtı. Yoksa AKP’nin, ezici bir çoğunlukla CHP’nin kalesi durumundaki bu iki ilde bu kadar kalabalığı bir araya getirmesinin imkanı yok. Tayyip’in İzmir’den “Akdeniz’in incisi” diye bahsetmesi, kızı Sümeyye’nin “Dünya Lideri İzmir’e geliyor” diye tweet atıp kalabalık gözüksün diye tweetini Brezilya’nın Copacabana plajının fotoğrafıyla süslemesi, AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ‘MilyonAli’ lakaplı eski Ulaştırma Bakanı’nın mitinge gelenlere “İzmir’e hoşgeldiniz” diye seslenmesi, İzmirli AKP’lilerin (!) miting öncesi “Kordon’a nasıl çıkarız” diye esnafa yol sorması, yiyenlere özenip ilk kez gördükleri midye dolmalarını kabuklarıyla midelerine indiren 5 miting turistinin değişik hastanelerin acil servislerine kaldırılması, Tayyip’in Aydınlı olan Adnan Menderes’i de İzmirli yapması (Adnan Menderes Havalimanı’nın İzmir’de olması yanılttı onu kesin), İzmir-Çeşme arasını 45 dakikadan 3 saate indirmesi (!), İzmir-Manisa arasını 15 dakikadan yine 15 dakikaya düşürmesi (!)... Bunlar Tayyip’in Ege çıkartmasının (!) sosyal medyaya yansıyan geyikleri. Ama çoğu doğru... Bir tek midye dolması olayına inanamadım. Ama burası Türkiye olmaz diye de bir şey yok. Fakat diğerlerine kulağımla ve gözümle bizzat şahidim. Ama asıl bomba miting sonrası dağılımda yaşanmış. Güçlükle araçlarını bulabilen AKP’nin ‘Taşımalı Şakşakçı’larının çoğu otobüslerini karıştırmış. Konya’dan gelenler Balıkesir’e, Sakarya’ya, Aydın, Afyon, Denizli’den gelenler Adapazarı, İzmit ve Bursa yönlerine doğru hareket etmiş diyorlar. Bunlar sosyal medya geyiği olabilir. Gülümseten şakalar. Ama şu bir gerçek ki, AKP seçmeni çok yorgun. O il senin bu il benim gezdirilip duruyor garipler. Ve daha gidilecek çok il var. Bu gidişle seçim günü sandığa gitme mecalleri kalır mı bilemem.
HABER OLMAK İÇİN...
haber@posta212.com
Güncel
19 Mart 2014 Çarşamba
İlhan Tanır @Washingtonpoint
Suriye’den Ders: Kötüler Kaybetmeyebilir 15 Mart 2011, Suriye Devrimi’nin başlangıcı olarak kabul edilir. Muhalif halk, o tarihten başlayarak ve sonraki aylarda bölgede yanan isyan ateşinden etkilenmiş, ülkenin dört bir yanında, pek de bir hazırlıkları ve garantileri olmadığı halde ayaklanmışlardı. İki yıl önce, 2012’nin başında ise, ülkenin dört bir yanına yayılan protestolar, Şam’ın çevresinde de dahil olmak üzere artan silahlı ‘Özgür Suriye Ordusu’ milisleri, Batı’dan umut edilen yardımlarla ve doğru olmaktan emin olmanın getirdiği ‘tarihin doğru yerinde bulunmanın’ gururu ile, Muhalifler Devrimlerinin başarıya ulaşacağına olan inanç en tepe noktalarındaydı. 2012’nin Ocak ayında Şam’ın merkezi ve kenar mahallerinde 2 hafta kalmış birisi olarak, Suriyeli muhalifler ve muhalif bölgelerinde yaşayan halkların üstündeki baskıya şahit olmuştum. İşkenceden bizzat geçmiş ve korkuyla saklanan Suriyelileri, çocuğunun işkence edilmiş cesedini yakın zamanda Suriye rejimi güvenlik güçlerinden ancak rüşvet vererek geri alabilen yaşlı babayı ve daha sayılamayacak kadar başka hikayeleri görmüştüm. Rejimin en sistematik terörize etme politikaları ülkenin fizanında değil, Qabun’a yakın, yani Şam’a sadece 10-15 km kadar uzaklıkta bir semtte yaşayanlara da uygulanıyordu. Başkente bunca yakın ama rejimince bunca kötü muameleye tutulmuş yaşlı bir adam. Bir taraftan öldürülen çocuğundan olan torunları önünde koşuşurken, diğer taraftan boşluğa bakarak konuşan o yaşlı adam... 2012 ortalarına geldiğinde, Suriye’nin birçok yeri rejimin kontrolünden çıkıyor ama diğer taraftan ülkeye akan yabancı cihadçı elementler ve Al Kaide üyeleri, Suriye’de olanları kendi ajandalarına dönüştürmek üzere işe koyulmaya başlıyordu. 2012’nin Ağustos ayında gidip, 10 gün kadar kaldığım Halep’in kuzeyi ve İdlib’in kuzeyinde, Al Kaide varlığı hiçbir yerde görülmüyordu. Hiçbir yerde henüz siyah bayrak dalgalanmaya başlamamış, hiçbir bölge onların kontrolü altında bulunmuyordu. Türkiye sınırı ile Halep arasında kalan Al Bab şehrinde nargile dükkanları açıktı. Açıktan orucunu yiyen Suriyeli muhalif savaşçılar ortalıkta idi. Yüzü açık kadınlar sokaklarda alışveriş yapıyordu, dolaşabiliyordu. 2013 yazı itibariyle ise, sadece Al Kaide bağlantılı Al Nusra değil, Al Kaide’ye dahi aşırı gelen bir hareket tarzına sahip olduğundan Al Kaide’den kopan IŞID savaşçıları, Halep çevresinden Türkiye sınırına kadar çoğu bölgeleri ele aldığını gördük. Aynı IŞID, Esad rejiminden ilk düşen şehir merkezi olan Rakka’da ‘İslami Hilafet’ devletinin deneme sürüşünü yapıyor. Peçesi kaşını gösterecek denli şeffaf olduğundan kadınların kırbaç cezasına çarptırıldığı, Suriye Devrimi’ni ateşleyen muhaliflerin barınamadığı bir şehir haline geldi Rakka. Gittiğim Şam, Halep ve Idlib şehrinde tanıştığım muhalefet üyeleri içinde Cuma’ya gitmeyenlerin sayısı kadar Cuma’ya giden, düzenli namaz kılmayanların sayısınca düzenli namaz kılan görmüştüm. Şimdi uzaktan ve yazılanlardan anladığımız, savaş uzadıkça aşırı unsurların pençelerine aldığı bir Suriye halkı var. Kalan Suriyeliler, yıllar süren savaş boyunca halen inat edip, yurtdışına göç etmeyenler. Bu dönemde ABD’de Obama gibi bir başkanın olması tabiatıyla Batı’dan yardım bekleyen Suriyeli muhalefet için en büyük şanssızlık olduğu sonradan anlaşıldı. Obama’nın 2011 yılının Ağustos ayında Esad’a ‘görevden çekil!’ çağrısının bu kadar hesap edilmemiş şekilde yapabildiğini ne Suriyeli muhalifler, ne Ankara ne de bir bölge gözlemcisi düşünebilirdi. Bu 15 Mart’da da, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Beyaz Saray önünde Suriyeli Amerikalılar toplandı, binlerce insan Özgür Suriye bayrağı sallandırdılar. Bu kez 130 binden fazla ölü, ülkenin yarısının yerinden edildiği, çökmüş bir memlekete sahip olmanın bilinciyle, ve süregiden savaşın da sonu görülmemesiyle daha bir hüzün, daha bir acıyla toplanmış kalabalık görüldü. Esad herkese bir hayat dersi verdi: Kötüler bazen kaybetmeyebilirdi. Esad gerçekten de Suriye’de kazanamadı. Çöken bir ülkeye bakıyor şu an. Velev ki hayatı boyunca Suriye Cumhurbaşkanı ünvanını korumuş olsa bile, o insanlık tarihi adına bir utanç olarak geçmiştir. Ama Esad’ın kazanamaması, kaybetme anlamına da gelmedi. Muhalefeti, 40 yıllık bir Baas rejimi tecrübe ve taktikleriyle, bölmeyi, terörize etmeyi acımasız metotlar eşliğinde başardı. Sahadaki aktörleri kendisinden daha ‘kötüleştirme’ stratejisini izledi. Önce aşırı güç kullanımı, işkence, sonra kurşun, ölüm, yıkım, bombalamayla. Sonra açlıkla, kimyasal silahlarla, füzelerle. Al Kaide savaşçılarını, dostu İran rejiminin yardımıyla ülkeye girişini kolaylaştırmasıyla ve daha bircok başka taktiklerle (ABD Hazine Bakanlığı 7 Şubat Açıklamasında İran ile Suriye içindeki Al Kaide elementlerinin ilişkisini açıklıkla kaydetti.) Suriye’de bir kötünün yıkılmayışı, daha iyi bir alternatifin gelmemiş olmaması, siyasi bir iç savaş yaşanan Türkiye gözlemcilerini daha çok endişelendirmeye yeter.
WASHINGTON’DAN 30 Mart senaryoları ABD’deki artilerüstü olitika Merkezi’ne g re, Erdo an, Türk Amerikan itti akına risk Türkiye ile ABD arasındaki ilişki, uudi Arabistan eya akistan ile ilişkilere benzeyecek DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
3
0 Mart seçimlerini ve olası sonuçlarını yakından takip eden ABD’den dikkat çekici bir analiz geldi. ABD’nin öndegelen düşünce kuruluşlarından Partilerüstü Politika Merkezi’nin (BPC) “Türkiye’nin Yerel Seçimleri” raporunda ABD’nin eski iki Ankara Büyükelçisi, iki ülke ilişkilerinin geleceği için, “Erdoğan yönetimindeki Türkiye, ABD’nin istikrarlı müttefiki olamaz” değerlendirmesini yaptı. Rapora göre Türkiye-ABD ilişkileri, ABD’nin Suudi Arabistan ve Pakistan ile ilişkilerine benzeyecek. ERKEN SEÇİM KAPIDA Rapora göre, Türkiye yerel seçimlerin ardından erken seçime gidecek ve Erdoğan gücünü korumak için Cumhurbaşkanlığına aday olmayacak. ABD’nin eski Türkiye Büyükelçilerinden Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın başkanlığında hazırlanan raporda Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin ilişkiler için risk oluşturacağı belirtildi ve “Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye artık bölgesinde istikrarı sağlayacak bir müttefik olmaktan çıkmış, başlı başına bir problem haline gelmiş durumda” değerlendirmesi yapıldı. Raporda, Türkiye’nin dış politikaya da yoğunlaşamayacağı ve ABD için bir probleme dönüşeceği analizi yer aldı.
■A : Erdoğan’ın meşruiyeti Gezi Partı protestoları ve yolsuzluk soruşturması ile delindi. Bu trendi tersine çevireceğine inanmak için bir neden yok. Başbakan olarak kalma ihtimali her zamankinden daha fazla. Cumhurbaşkanı olmak isteseydi, internet, HSYK ve MİT yasaları çıkarılmazdı.Türkiye’yi büyüyen bir ekonomiden, kırılgan bir ekonomiye dönüştürdü. Türkiye’nin eski imajını lekeledi. O zamandan beri Erdoğan, seçilmiş bir sultan veya İslami Franco. ■D : Tek adam yönetimini benimsediği andan itibaren Erdoğan’ın etrafındaki koalisyon kendisini terk etmeye başladı. 011’den itibaren başarı grafiği yavaşça düşüyor. nünde sonunda siyaset dışı kalacak. 30 Mart’ta sandıktan çok güçlü bir destek bulamazsa Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak yerine dördüncü dönem başbakan kalmayı isteyecektir. aten çıkarılan internet ve HSYK yasalarıyla gündemde olan MİT yasası da müstakbel başbakanı güçlendirecek yasalardır. ■ : Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması için Gül’ün kenara çekilmesi gerekir. Gücünü toplamaya yönelik her adımı ile Erdoğan, kendi tabanında olduğu kadar, toplumda da meşruiyetini ve desteğini yitirdi. Artan irrasyonel davranışları, dünyayı “komplo” ile gören anlayışı, eski siyasi müttefikleri tarafından da sorunlu görülmesine neden oldu. Karşı karşıya
kaldığı güçlükler gözönüne alındığında Erdoğan, gücünü ve siyasi kariyerini ancak Başbakan olarak sürdürebilir. Gül, Anti-demokratik olduğu kadar Gülen hareketini yıkmayı hedefleyen yasaları onaylayarak, hem hareketin hem de liberallerin güvenini kaybetti. Gül, yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçilmek için çabalayacaktır. ■ K A : Cumhurbaşkanlığı seçimleri için temel sorun, CHP ve MHP’nin ortak bir adayda uzlaşması. Aksi taktirde, Gül Çankaya’da 01 ’a kadar oturmaya devam eder. Cumhurbaşkanlığı koltuğu adaylarından biri Meral Akşener. Akşener, muhafazakar ve milliyetçi çevrelerden oy alabilir. Serbest bırakılan Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ da siyasi bir figür olabilir. Başbuğ, milliyetçi ve merkezdeki oylar için güçlü bir aday olacaktır. ■ : Erdoğan yerel seçimleri bir referanduma dönüştürmeye çalışıyor. Ancak böyle görülmemeli. Erdoğan, yüzde 0’ın üzerinde oy alması durumunda, bunu yolsuzluk iddialarının aklanması olarak sunacak.Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerindeki daha büyük çatışmaların işareti olacak. Erdoğan da darbe aldığının farkında. 011’deki gibi yüzde 0 oy alamaz. CHP’nin yüzde 30’un üstünde, AKP’nin de yüzde 0’ın altında oy alması halinde ise oyuncular değişebilir. 30 Mart yerel seçimleri Erdo-
ğan’ın erken seçime ilişkin kararını da belirleyecek. Tıpkı 00 ’de olduğu gibi, “muhalefet birleşmeden” ve “meşruiyeti daha da aşınmadan” erken seçime gitmesi bekleniyor. ■ : Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durum ABD için endişe kaynağı. Erdoğan kontrolünde, daha otoriter ve İslamcı bir Türkiye, ABD için daha az güvenilir ve daha az istikrarlı bir müttefik olacaktır. Erdoğan yönetimde daha uzun kaldıkça, kırılgan olan Türk-Amerikan ittifakı için risk büyüyecektir. ■İ A : Türkiye ile ABD arasındaki ilişki Suudi Arabistan veya Pakistan ile ilişkilere benzeyebilir. Bu ülkeler Ortadoğu’da büyük güç. ABD bunlarla çıkarları örtüştüğünde iş yapabilir. Ama gerçek bir müttefikliğin temelini oluşturan ortak değerlerin paylaşımından mahrum kalır. Bunun da ötesinde, Erdoğan yönetimindeki Türkiye veya genel olarak otoriter bir Türkiye, ABD’nin istikrarlı bir müttefiği olamaz. Türkiye problem haline geliyor Türkiye daha çok iç kavgalarla uğraşacak. Enerjisini yapıcı dış politikaya yoğunlaştırmayacak. Amerikalı karar vericileri için Türkiye, zorlu bir ortamı istikrara kavuşturacak bir müttefik olmaktan çok, kendisi bir problem haline gelecek. Ordunun rolü belirleyici Türkiye’de arka arkaya yapılacak üç seçimin sonuçlarında yolsuzluk iddiaları ve ekonominin durumu ve ordunun siyasetteki rolü belirleyici olacak. Türk halkının yüzde
60’ından fazlası yolsuzluk iddialarının doğru olduğu düşüncesinde. Tayyip Erdoğan’ın popülaritesi de iki yıl önceki yüzde 60’lardan yüzde 3 ’lara düşmüş durumda. Ancak bu sonuçların sandığa hızla yansıması beklenmiyor. Erdoğan’ın medyanın büyük çoğunluğunu kontrol etme, iktidar gücünü kullanma, seçmenleri yardımlarla kandırma gücü küçümsenmemeli. ■ : Erdoğan, yerel seçimleri kazansa bile kurtulmuş sayılmayacak. Tam tersine Gülen hareketi ile çatışma Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde daha da sertleşecektir. Yolsuzluk soruşturmaları Erdoğan’ı “savunma” pozisyonuna soktu. Eskiden otoriter adımları gücünü artırmak için kullanırken artık gücünü kaybetmemek için otoriter uygulamalara yöneliyor. Erdoğan’ın kavgayı Gülen hareketinin medyasını kapatmaya ve Gülencileri kitleler halinde hapsetmeye kadar vardırıp vardırmayacağı merak konusu. ■A : Kadir Topbaş İstanbul’da h l çok popüler. Mustafa Sarıgül önemli kırılganlıkları olan tartışmalı bir aday. Erdoğan’a övgüleri, eleştirilerinden daha az. Başarı şansı abartılmamalı. Ankara’da ise Melih Gökçek, Topbaş kadar popüler değil. Ancak AKP karşıtı oyların bölünmesi sayesinde hep başkan seçiliyor. Bu kez milliyetçi ve merkez oyları da alabilecek Mansur Yavaş’ı aday gösteren CHP’nin kazanma şansı yüksek.
Suriye krizinde üçüncü yıl
uriye’de yaşanan insanlık trajedisi üçüncü yılını doldurdu. bin uriyeli’nin canına malolan iç sa aşta , milyon mülteci çaresizce komşu ülkelere sı ındı NE
Y RK
TA
S
on dönemlerin en büyük insanlık trajedisi Suriye’deki iç savaşın dördüncü yılına girdik. Kanlı iç savaş, diğer Arap ülkelerinde diktatörleri indiren Arap Baharı dalgasının 011’in başlarında Suriye’ye ulaşmasıyla başladı. 2011’DE İÇ SAVAŞ ALEV ALDI Yaygınlaşan eylemler, 6 Ocak 011’de Hasan Ali Akleh isimli bir göstericinin kendini yakması ile bir anda ülkeye yayıldı. 1 Mart’ta pek çok kentte eş-
zamanlı gösteriler patlak verdi. Ama isyanın asıl başlangıcı güvenlik güçlerinin eylemcilere silahlı şiddet kullandığı 18 Mart’ta başladı. Birkaç gün içinde 1 protestocunun öldürülmesi üzerine göstericiler silahlanmaya başladı ve olaylar hızla kanlı bir iç savaşa dönüştü. 100 BİN KİŞİ ÖLDÜ Birleşmiş Milletler’in rakamlarına göre, üç yıldır süren Suriye’deki çatışmalar 100 bini aşkın insanın hayatına maloldu. Kentlerin yerle bir olması sonucu canını kurtarmaya çalışan .
milyon Suriyeli komşu ülkelere sığındı. Çatışmalarda Suriye’den Türkiye’ye toplamda resmi rakamlara göre 1 bin mülteci sığındı. Mültecileri yerleştirmek için sınır bölgesinde kamp kuruldu ve harcanan para milyar doları aştı. EL-KAİDE ELE GEÇİRDİ Çatışmalar nedeniyle yüzbinlerce kişi evlerinden olurken, .3 milyon kişi insani yardıma muhtaç duruma düştü. Ülkedeki kanlı çatışmalar ElKaideci grupların muhalefet güçleri içinde ağırlığı ele geçirme-
siyle daha da şiddetlendi. Esad güçlerinin geçen yıl ağustos ayında Şam yakınlarına düzenlediği kimyasal saldırıyla doruğa çıktı. Ocak ayında Birleşmiş Milletler’in
aracılık ettiği ve Rusya, Suriye, muhalif güçler ve ABD’nin katıldığı Cenevre Konferansı’ndan ise bir çözüm çıkmadı. Suriye’de iç savaş ne yazık ki dünyanın gözü önünde olanca şiddetiyle hala sürüyor.
Yazı Dizisi
19 Mart 2014 Çarşamba
BEYAZ SARAY’DAN TÜRKİYE’Yİ KİMLER İZLİYOR?
Aydoğan Vatandaş Önümüzü görebilmek! 17 ARALIK yolsuzluk soruşturması aslında çoğumuzun bildiği gerçekleri ortaya çıkarsa da bazı kalemler, ortaya saçılan bilgilerin çok da etkili olmayacağı görüşünde. Bu görüşün temelinde ise, halkın bu iddialardan yeterince haberdar olmayacağı dolayısıyla da seçimleri çok fazla etkilemeyeceği yatıyor. Türkiye’de medyanın yarısının iddiaların hedefi konumunda bulunan Erdoğan’ın kontrolünde olması da bu iddiayı güçlendiriyor. Nitekim, internet yasasıyla birlikte sosyal medya üzerindeki kontrolün yaygınlaşması da, internetin seçimlerdeki etkisini azaltacak faktörler arasında sayılıyor olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki 2 kişinin bildiği sır değildir ve en gizli sırlar tıpkı ‘Midas’ın Eşek Kulakları’ hikayesinde olduğu gibi hiç beklenmedik şekillerde ve zamanlarda yayılırlar. Hani, Midas eşek kulaklarını sivri külahı ile bir süre saklar da saçını sakalını her gün tıraş eden berberin görmesini engelleyemez de, berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulabilmek için toprağa bir delik kazar ve içine eğilerek “midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye fısıldar ama kazma vurduğu yerin çevresindeki otlar, kamışlar yel estikçe dile gelerek “midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.”, diye yankılanmaya başlarlar ya, işte aynen onun gibi, zeka seviyesiyle alay edilen ve Türkiye’de yaşanan olaylardan haberdar olmadığı sanılan halkımızın olup bitenden haberdar olduğunu, 30 Mart seçimlerinde hep beraber anlayacağız diye düşünüyorum. Türkiye’de aslında bir eşik aşılıyor. Anket sonuçları gösteriyor ki, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş olan toplumsal kesimlerde bu seçimlerde, MHP’nin yanısıra CHP’ye de oy gidecek. Bunu doğrusu olumlu buluyorum. CHP’nin on yıllardır agresif laiklik anlayışından ötürü muhafazakar kitleleri ötekileştirdiğini inkar edemeyiz. Bu yüzdendir ki, muhafazakar kesimlerle CHP arasında kapanması zor mesafeler açıldı. Oysa şimdilerde CHP, siyasetin insan için olduğunu ve dinsel özgürlüklerin bütün olarak bir özgürlükler konusu olduğuna kavrayarak örneğin Meclis’te yaşanan baş örtüsü tartışmasına olumlu ve demokratik bir tepki vererek önemli bir eşiğin aşılmasını sağladı. Böylelikle, baş örtüsü konusunun da bir mağduriyet konusu olarak var olmasının da önüne geçmiş oldu. Türkiye’de bundan böyle siyaset yavaş yavaş ideolojik tercihleri değil özgürlükleri, buyurgan devlet anlayışını değil hizmetkar devlet anlayışını öncelikleyen bir vizyon anlayışıyla yapılmalı ki halkın özlemi de bu. Michigan Üniversitesi’nin 2013 yılında yedi Müslüman ülkede yaptığı saha araştırmasında, Türk halkının yüzde 80 oranında laik demokrasiyle ilgili olumlu kanaat beslediğini ortaya çıkardı. (http://www.cihan.com.tr/ news/ABD-arastirmasina-gore-Turkler-sekuler-demokrasiyi-destekliyor_1070-CHMTI4MTA3MC80) Bu Türkiye’de muhafazakar seçmenin bir din devletinden yana olmadığının da göstergesi. Muhafazakar seçmen hem muhafazakar kalıp hem de seküler demokrasiden yana olduğunu gösterebiliyorsa, CHP’den beklenen de, hem laik demokrasiden yana olup hem de din ve vicdan özgürlüğüne sonuna kadar saygılı olduğunu göstermek olacak. Diğer taraftan seçim sonuçları kanımca bir erken genel seçime de gebe. Oy oranı belirgin bir şekilde düşme yaşayacak olan AK Parti’nin, merkez sağda yeni bir siyasi parti ihtimalini engellemek için, erken seçime gideceğini değerlendirebiliriz. Yakın gelecekte, yeni bir siyasi parti ihtimali ufukta belirmediğine ve önümüzdeki yaz Çankaya’ya yeni bir isim oturma ihtimaline binaen, Türkiye’nin bir koalisyon dönemine gebe olduğunu da tahmin edebiliriz o yüzden. Uzun yıllar süren tek adam ve tek parti dönemlerinin olumlu tarafları olduğu gibi olumsuz tarafları da olduğunu gözlemlediğimiz bir zamanı yaşıyoruz. Sayıştay denetiminin yapılamadığı, tek kişinin iradesinin yasama iradesine dönüştüğü sistemin adı değil demokrasi. Demokrasi denetlenebilirlik, hesap verebilir olmaktır aynı zamanda.
bama Dış olitikası ata Yapmayalım da Obama yönetiminin dış politikadaki önceliği hata yapmamak üzere kurulduğu anlaşılıyor. Mecbur olmadıkça dışarıdan da görüş almamak veya alınan görüşleri politika yapımında dikkate almamak, Beyaz Saray yönetiminin Jeffrey S. Collins özellikleri olarak anlatılıyor Washington kaynaklarının çoğunda. Sadece dışarıdan değil, Beyaz Saray yetkilileri, Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere, devletin farklı katmanlarından dahi görüş kabul etmek adına oldukça isteksiz bir profil çiziyor.
WASHINGTON’DA TÜRKİYE DOSYASI ncelikle Türkiye dosyası da, diğer ülke dosyaları gibi, kolayca temelden değiştirilebilecek bir dosya değil. Ama Türkiye’nin kendi konumu, ne Avrupa ne de Ortadoğu ülkesi olması, ülkeyi anlamak için özel bir gayret ve uzmanlık gerektiriyor. Beyaz Saray Türkiye masası eski sorumlusu e rey S. Collins’in dediği gibi Türkiye kolay anlaşılacak bir ülke değil. e Türkiye ile bizzat uğraşmadan ve ilgilenmedikten sonra, kimse Türkiye’yi anlayamaz.’
BEYAZ SARAY’IN TÜRKİYE SEVGİSİ bama y netimi Türkiye politikasını nasıl oluşturuyor... Kimler nasıl y nlendiriyor... İşte as ington’un bugüne dek yazılmamış kodları...
A
BD hükümet çevrelerinde on yıllardır yakın ilişkiler kurmuş bir Washington kaynağı temel referans olmak üzere, toplam 6 Türkiye uzmanı (ikisi Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda daha önceden çalışmış) yardımıyla Obama yönetiminin Türkiye politikasını nasıl oluşturduğunu, bu politikanın eksi ve artılarını inceledik. Bunun yanı sıra daha önce hiç yapılmadık şekilde Obama yönetiminin Türkiye politikasını Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı’nda yönlendiren şu anki ekibinin isim isim haritasını çıkardık ve genel olarak Obama yönetimi dış politika ekibi figürlerinin Washington’daki algısı üzerine bir analiz yaptık. Çalışma esnasında topladığımız bilgileri ayrıca Beyaz Saray ve Dışişleri yetkililerine de sorarak, ABD yönetiminin tepkisine de yer vermiş olduk. ‘NEMELAZIM POLİTİKASI’ Washington hakkında söylediği her bir cümlesi bir kitap kıymetinde olan ve farklı ABD yönetimleri ile 1 80’lerden beri işi gereği yakın iletişim içindeki bir Washington kaynağı, Obama hükümetinin sessiz diplomasi’yi, göreve geldiğinden beri tercih ettiğini hatırlattı. e genel olarak da eldeki politika ile devam et’ şiarının Amerikan yönetim birimlerinde eskiden beri geçerli olan bir prensip olduğunu söyledi. Bu şu demek ABD dış politikasının herhangi bir ülke ile ilgili izlediği politikada direksiyon kırmak oldukça uzun zaman alır ve böyle bir karar kolayca da alınamaz ’Bazen bir ülke hakkındaki politika değişimi ise bu zorluktan dolayı hiç olmayabilir.’’ rneğin ABD’nin Küba politikası on yıllardır eleştirilmesine karşın ABD hükümeti bir türlü bu politikayı değiştirmeye takat bulamamaktadır. Bir ülke hakkında ABD’nin derinden bir politika değişimi yapması için büyük bir enerji harcanmalı ve risk alınmalıdır. Küba örneğinde, Kübalı Amerikalıların lobisiyle kavga etmek gerekir. Bundan dolayı da, bütün bu uğraşılar yerine, Küba politikası değiştirilmesi yerine, Küba’nın değişmesini beklemek daha kolay görünür. Asıl konumuz olan Türkiye’ye gelindiğinde Amerikan yönetimi, Türkiye ile ortak hareket edilecek pek çok konu olduğunu bilir. Bir Amerikan deyimiyle ’pişirilecek çok balık vardır,’’ Türkiye ile ve yine öyle kolayca işbaşındaki, hele AK Parti hükümeti gibi alter-
/ POSTA212 İLHAN TANIR - WASHINGTON
Kapalı kapılar ardında as ington natifi halen ortaya çıkmamış bir hükümetin küstürülmesi, ulusal çıkarlar başta olmak üzere birçok nedenden dolayı istenmez. OBAMA’NIN TÜRKİYE SEVGİSİ Obama da, uzun yıllar boyunca Türkiye’yi kendine yakın buldu. Obama’nın göreve geldiği ilk yıl olan 00 ’da Okyanus ötesindeki ilk ikili ziyaretini Türkiye’ye yapması da rastlantı değildi. Bir zaman sonra Erdoğan ile de çok iyi anlaştı. rneğin, ilişkilerde 010 ile birlikte sıkıntılar arttığında ve sonraki yıllardaki sorunlarda, Obama’nın siyasi danışmanları Obama’nın masasına Türkiye politikaları ile ilgili şikayetleri daha sık getirmeye başlayınca da, AKP küstürülmek istenmedi. Beyaz Saray’a yakınlığıyla da bilinen bir Washington kaynağına göre, zamanın Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Avrupa İşlerinden Sorumlu Elizabeth Sherwood-Randall, belki de yarım düzine kez Türkiye değerlendirme tartışmalarını, ’Başkan Obama, Erdoğan’ı ve Türkiye’yi beğeniyor. Türkiye önemli bir müttefik’’ diyerek nokta koydu, Türkiye politikasının değişimine karşı çıktı. Erdoğan’a karşı davranışının değiştirilmesi ve daha yüksek sesli şikayet edilmesini isteyen danışmanlarına, Gezi protestolarına kadar da prim verilmedi. Obama Beyaz Saray’ının Türkiye algısı, Bush döneminde başlayan ve Arap Baharı ile süren bir yörüngede idi hep. O da, Türkiye’nin demokratik ve Müslüman bir ülke olarak,
1
Ortadoğu’ya örnek olabileceği düşüncesi. Obama döneminde de, özellikle Irak İşgalinin ABD’ye getirdiği kötü imaj ve Müslüman ülkelerle arasındaki ilişkinin bozulmasına karşı, Türkiye’nin Batı’yla yakın ve iyi ilişkilerini koruması ve artırılması ile, önemli bir rol oynacağı düşünüldü. Avrupa Birliği adaylık müzakerelerinin bu süreçte başlaması ve devam ediyor oluşu da ayrı bir umut kaynağı oldu. Yine ABD hükümetinin farklı pozisyonlarında çalışmış tecrübeli bir başka kaynağa göre, Obama’nın Türkiye ilişkilerini bu şekilde götürmesinin, bugün baktığımızda, ne ABD’nin çıkarına olduğunu görüyoruz ne de ABD-Türkiye ilişkilerine. GEZİ GÖRÜŞ DEĞİŞTİRTTİ Geçtiğimiz yıllarda Ankara’nın demokrasinin evrensel değerlerini birçok kez hiçe saymasına karşın Obama yönetiminin sessiz kalışına güvenen Ankara, giderek politikalarının Obama’ca umursanmadığına inandı ve neticede iki ülke arasında bugünkü problemli ilişkiler ortaya çıktı. Bütün bu sıkıntıların kristalleşmiş hali ise Gezi protestoları ve sonrası iki başkent arasındaki derin görüş ayrılığında yaşandı. Gezi, adeta Washington ve Ankara’ya farklı dünyalarda olduklarını hatırlattı. rneğin hemen Gezi protestoları sonrasına ve yaz aylarının sonuna denk gelen, ABD’nin Suriye’yi kimyasal silah kullanıldığı için vurmaya hazırlandığı günlerde dahi Erdoğan telefonla aranmadı. 6.
ay sonra ilk kez Şubat ayının sonunda, içinde birçok uyarıyı barındıran bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Uzun yıllar ilişkileri tedaviye almayı reddeden Washington, şimdilerde Türkiye ile ilişkilerinde işbirliği boyutları sınırlandı. Türkiye’nin çevresinde birçok problemli durum ortaya çıkmışken, iki başkent arasında ahenkli çalışamayan bir ittifak ortaya çıktı. İNSAN KAYNAKLARI PROBLEMİ ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye masasında da geçmiş yıllarda çalışmış olan bir başka Amerikalı diplomat kaynağa göre, ABD yönetiminin Türkiye ile ilgili olarak en büyük problemi, Türkiye’yi iyi tanıyan, geçmişte Türkiye’de görev yapmış ve uzun süre bulunmuş insan kaynaklarının olmaması. Yine aynı kaynağa göre, bugün Türkiye’yi en iyi tanıyan Amerikalı yetkililer Amerikan Savunma Bakanlığında görev alıyor. Bu kimseler Türk muhatapları ile yoğun ilişkiler içinde bulunan, geçmişte birçok Türk subayıyla örneğin Harp Okullarına’ devam etmiş, uzun yıllar arkadaşlık etmiş yetkililer. Dolayısıyla Türk muhatapları ve Türkiye gerçeklerinden çok daha yakından haberdarlar ve Türkiye’deki gelişmeleri daha iyi anlama kapasitesine sahipler. Buna karşılık ABD Dışişleri veya diğer sivil çevrelerdeki Amerikalı yetkililerin büyük bir çoğunluğunun ise ne Türkiye’de değişim programlarına katılmışlıkları, ne de Türklerle uzun süreli beraber çalışma gibi imkanları pek olmuyor. Bu da, Türkiye gerçeklerinin hep birer, ikişer adım arkasında olmalarına yol açıyor. İnsan kaynakları problemini gösteren bir başka ayrıntısı şu ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiye masasında şu an itibariyle Türkçe konuşan bir diplomat dahi yok. Yani günlük işleri Türkiye takip etmek olan masada, Türkiye haberlerini Türkçe takip edebilecek kapasitede bir diplomat bulunmuyor. Bu ayrıntıyı, birkaç farklı soru ile birlikte ABD Dışişleri yetkilisine yazıyla sorduğumda, yetkilinin soruya cevap vermemesi dikkat çekici idi. ABD Dışişleri Bakanlığının atin Amerika veya diğer Avrupa ülkeleri masalarında ise, bu masaya bakanların baktıkları ülkelerin dillerini konuşması normalden görülüyor.
DEVAMI HAFTAYA
Yılmaz Polat Ankara ‘Washington Büyükelçiliği’ni dinliyor!
BAŞBAKAN Erdoğan’ın bir danışmanının siyasi tarihe geçen, Washington’da söylediği “Bu adamı kullanın, deliğe süpürmeyin” şeklindeki sözlerini hatırlarsınız. Seçime iki hafta kala, Erdoğan’ın Washington’daki kaleleri tek tek düşüyor. Erdoğan’a 10 yıl boyunca ödül yağdıranlar, Time Dergisi’ne kapak yapanlar, ‘En Etkili Liderler’ arasında gösterenler artık kalemlerini ters yönde oynatıyor. Düşünce kuruluşlarında Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan müttefikleri artık ses kayıtlarını konuşuyor. Erdoğan’ın oğlu Bilal’le yaptığı telefon konuşmalarıyla rüşvet ve yolsuzluk burada da gündemi oluşturuyor. Erdoğan’a hiçbir Türk liderine nasip olmayan övünç madalyaları veren ABD’nin en etkili Musevi lobileri, neredeyse madalyaları iade etmesini isteyecek. Erdoğan Hükümeti döneminde kiralanan ‘Lobiciler’ tedirgin. Milyonlarca dolar alan lobi şirketleri AKP’nin iflas eden politikalarını anlatmaya çalışıyor ama dinleyen yok! Milyonlarca dolara kiralanan bazı şirketler ile hukuk firmasının değiştirilmesi bekleniyor. Zamansız Ankara’ya çekilen Büyükelçi Namık Tan, genç yaşına rağmen emekli oluyor. 1956 doğumlu Tan, önümüzdeki hafta Türkiye’ye dönecek ve belki de kendine yeni bir iş arayacak. Tan’ın son zamanlarda Washington’da sıkıntılı günler yaşadığı sır değil. Bir yandan Obama Yönetimi’nin AKP’yi sert eleştirileri karşısında zor durumda kaldı, diğer taraftan AKP ile Gülen Cemaati arasına sıkıştı. Tan’ın Washington’da görevini devraldığı Büyükelçi Nabi Şensoy da baskılara dayanamayıp kendi isteğiyle emekli olmuştu. Washington Büyükelçiliği’nin telefonları artık Ankara’dan dinleniyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun talimatıyla, Washington Büyükelçiliği’ndeki telefonlar bir süre önce Ankara’dan gönderilen özel telefonlarla değiştirildi. Washington Büyükelçiliği’ne atanan Serdar Kılıç seçimden sonra göreve başlayacak. Erdoğan’a yakın bir isim olan Tokyo Büyükelçisi Kılıç, göreve başladıktan sonra, Fethullah Gülen ve ABD’deki Cemaat örgütlerine karşı mücadele başlatacağını gösteriyor. Tayyip Erdoğan her fırsatta ‘çete reisi’ diye tanımladığı Gülen’in ABD’den iadesinin isteneceği yolunda sinyaller veriyor. İsmi Erdoğan tarafından tespit edilen ve MGK Genel Sekreterliği yapan Kılıç, Erdoğan’ın özel doktoru Sinan Kılıç’ın kardeşi. AKP Samsun Milletvekili ve Başbakan’ın özel kalem müdürü Çağatay Kılıç’ın amcası. 30 Mart’tan sonra da Washington’da yoğun bir Erdoğan-Gülen çatışması izleyeceğiz. Yurt Gazetesi’nden alınmıştır
Beyaz aray yetkilileri ‘dar çemberde’ Obama hükümeti’nin, ama özellikle Beyaz Saray’ın kendine has dar bir çembere kapalı kalmayı tercih ettiği algısı Washington’da yaygın. Beyaz Saray politika yapıcıları her zaman için doğal olarak elit bir sınıf olarak kabul edilir ve kendilerine has Ben Rhodes bir duvara sahip olmaları da normaldir. Ama İngilizce’de bunker mentality’ denen ve kendisini adeta içine kapatan bir dış politik ekip ise, Obama yönetiminin şu anki oyuncuları gibi hiç olmamıştı diyen az değil. Ben Rhodes veya alerie arrett ama özellikle şu anki Obama’nın başmüsteşarı DeValerie Jarrett nis Mcdonough gibi danışmanları, Obama’nın hemen yanında ve dışarıya karşı bir sütre oluşturmaktalar. Washington’daki bir başka think tank uzmanına göre, bu danışmanların ilk önceliği uzun zamandır ’Obama’nın imajını korumak’’ haline geldi. Kapalılık sadece Beyaz Saray içinde değil, Denis Mcdonough Obama yönetimi yetkilileri, dışarıda da sosyalleşmeden uzaklar. Washington’daki birçok farklı bar ve restaurantlarda boy gösteren önceki yönetim yetkililerine göre, Obama’nın adamları pek kendilerini göstermiyorlar dışarıda ve ulaşımı oldukça sınırlamaktalar. Bunker mentality’ ile kendilerini güvenli bir sığınakta hisseden Obama yetkilileri, genel insiyatif doğrultusunda Washington düşünce kuruluşları ve uzmanlarına olduğu kadar, çoğu zaman Kongre’deki Demokrat senatörlere karşı da mesafelerini korumakla suçlanmaktalar.
Gündem
19 Mart 2014 Çarşamba
Gerici zihniyet hortladı ’nin ankaya belediye meclis üyesi adayı, kuşa ının renci lideri Deniz Gezmiş’in kuzeni Funda Gezmiş, AK ’nin demokrasi s ylemlerinin tıkandı ını e gerici zi niyetlerinin ortladı ını sa undu DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
68
kuşağının öğrenci lideri ve yaşında iki arkadaşı ile birlikte asılan Deniz Gezmiş’in kuzeni Funda Gezmiş, Ankara’nın Çankaya ilçesi belediye meclis üyeliğine CHP’den aday. AKP’nin demokratik haklar olarak hayal ettiği en uç noktanın yani türbanın resmi kurumlarda serbest bırakılması olduğunu kaydeden Gezmiş, bu hakkın verilmesinin ardından demokrasi söylemlerinin tıkandığını ve iyiden iyiye gerici zihniyetlerinin hortladığını söyledi. Funda Gezmiş, Deniz Gezmiş’in kuzeni olmasının adaylığına etkisi ve neden CHP gibi konularda POSTA 1 ’nin sorularını yanıtladı ■ Neden politika e belediye meclis üyeli ini terci et tiniz Türkiye’de ve dünyada aydınlık bir gelecek için mücadele etmenin en etkili yolunun siyasi saha olduğunu düşündüğüm için kendimi bu yola adadım. Belediye
meclis üyeliği devrimci arkadaşlarım ve benim için siyasete attığımız ilk adımdır diyebiliriz. Gerici zihniyeti aydınlık düşüncelerle doldurana kadar bu maratonda koşarak, çoğalarak ilerlemeyi sürdüreceğiz. ■ Neden ankaya’dan aday oldunuz Ankara Çankaya’da oturduğum için adaylığımı buradan koydum. Hakk ri’de yaşıyor olsaydım, gururla adaylığımı oradan koyardım. ■ Kadınların siyasette kendilerine ye terince yer bulduklarını düşünüyor musunuz İnsanları kadın ve erkek diye ayırmaktansa, emekçiler ve emperyalist işbirlikçiler, diye ayırmak daha gerçekçidir. Kadınlar Türkiye ve dünya nüfusunun yarısı oldukları halde yönetime katılım oranları utanç verici düzeydedir.
‘ATATÜRK VE DENİZLERİN YOLUNDAYIZ’ ■ Deniz Gezmiş’in kuzeni olarak anıl manızın siyasi konumunuza nasıl bir etkisinin olaca ını düşünüyorsunuz TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE Bizim yolumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Denizler’in yoludur. Tam Bağımsız Türkiye ve halkların kardeşliği ilkelerini benimsiyoruz. Bu bağlamda Deniz Gezmiş’in kuzeni olmak hem onur verici hem de tavizsiz bir şekilde bu yolda yürüyeceğimin bir güvencesidir. Bu yolun sonunda ne gibi zorluklar olabileceğini bilerek biz de Denizler gibi yürüyoruz. ■ Deniz Gezmiş’in politik mücadelesi ile ’nin politikalarının rtüştü ü nü ya da ayrıştı ını düşünüyor musu nuz
BAĞIMSIZLIK KARAKTERİMİZDİR Ben CHP’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve hedefleri bağlamında konumlandırıyorum. Bu ilkelerden kimin ne anladığı ve hedeflerini nasıl yorumladığı, ne tip uygulamalar yaptığı bir ölçüde sübjektiftir. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unu okurum,
Funda Gezmiş
A M E R İ K A’ D A K İ
TÜRKLERİN
GAZETESİ
YIL: 1 SAYI: 44
19 Mart 2014 Çarşamba
SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA
günlüklerini okurum. Aydınlanma dönemi yazarlarının kitaplarını okurum ve yaptıklarına bakar, onu öyle anlarım. Yoksa başkalarının anlattığına göre esnemez zihnimde var olan Atatürk. ira Atatürk akılcılığın dünyadaki en önemli temsilcilerinden biridir. Deniz Gezmiş ise Atatürk’ün yetiştirmeyi hayal ettiği cesur, devrimci, güçlü ve akılcı bir gençlik lideriydi. Bağımsızlık, Atatürk’ün de, Deniz Gezmiş’in de karakteriydi. Bizim de karakterimiz budur. Görevimiz bağımsızlık ruhunu her platformda halkımızda yeniden uyandırmaktır.
si sürece ilişkin de erlendirmeniz ne dir AKP’nin türbanın resmi kurumlarda serbest bırakılmasını sağlamak gibi bir demokrasi söylemi vardı. Bu söylem AKP’nin demokratik haklar olarak hayal ettiği en uç noktada duruyordu. Daha ötesini düşünmediklerini, hayal etmediklerini anlıyoruz. ira bu hakkı verdiklerinden itibaren demokrasi söylemleri tıkandı. Türban serbestliği demokrasi anlayışlarında son noktaydı. Buradan itibaren iyiden iyiye gerici zihniyetleri hortladı.
■ eçilmeniz alinde ilçede ayata ge çirmeyi planladı ınız projeler nedir Sadece Çankaya, Ankara değil, köylerinden ilçelerine tüm şehirleriyle Türkiye’ye hizmet edeceğiz. Planlarımızı kamuoyuyla paylaştıkça herkesin Türkiye’nin geleceğinden umutlanması için bir nedeni olacak. Bunu ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.
ADI KONMAMIŞ SIKIYÖNETİM Türkiye’yi adı konmamış bir sıkıyönetimle yönetmeye başladılar. AKP yargıyı çökerttiği andan itibaren meşruiyetini kaybetmiş bir parti ve hükümettir. Bu nedenle önemli olan iktidarı, muhalefetiyle artık bir an önce koltuklar genç halk çocuklarına terk edilmelidir. Yoksa gençler bu koltukları Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi almayı bileceklerdir. Gezi Parkı sadece iktidara değil, aynı zamanda Türkiye’deki tüm siyasi kurumlara mesajlar vermiştir. Şu anki temsil sistemiyle meclisteki iktidar ve muhalefetin oyları toplamı halkı temsil etmediğinden mecliste meşru olamıyor. AKP, zamanın ruhu nedir bilmiyor. Her olay kendi dönem ve koşullarında değerlendirilmelidir. Durmadan geçmiş üzerinden siyaset üreterek, başkalarının mağduriyetlerinden kendilerine pay çıkarma telaşındalar. Bir tek Denizler’i ağızlarına alamadılar, çünkü biliyorlar ki devrimcilerin ateşi o ağızları yakar.
■ eçimlerde ’nin genel olarak ba şarı oranına ilişkin ng rüleriniz ne dir Türkiye’de seçim başarısını değerlendirmek göreceli bir durum. Geçmiş yerel seçimlerle mi Son aldığı genel seçim oylarıyla mı Yoksa 1. Partinin aldığı oy oranıyla kıyaslayarak mı Karar verilebilir. Ayrıca bu kararı ve kıyaslamayı kim yapacaktır Tabi gönül ister ki genç kadrolarıyla, halk kadrolarıyla, uzman kadrolarıyla iktidara gelsin ve orada icraatlarını halkın taktirine sunsun.
‘GEZİ GENÇLERİ ALMASINI BİLİR’ ■ on olarak Türkiye’de yaşanan siya
E itimde sorunlar D K AB Y K
EKMEL ANDA
MEDYA GRUP BAŞKANI
CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ
YILMAZ SOYTÜRK
SERKAN KALFA
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
NEW YORK - POSTA212
AHMET RAVALI
YAYIN DANIŞMANI
HABER KOORDİNATÖRÜ
AHMET BUĞDAYCI
HALDUN ARMAĞAN
HABER MERKEZİ MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN HÜSEYİN TUNCER - ERTAN BEZEN - AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA SONER MEZGİTÇİ - SERKAN KALFA - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR İDARİ MÜDÜR
MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM
abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com
TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr
POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR
W
ashington ve New York’taki bir dizi konferansa katılmak üzere gelen Milli Eğitim eski bakanı Prof. Dr. Necdet Tekin, ABD’de bir dizi temaslarda bulundu. Fatih projesiyle ilgili görüşlerini aldığımız Tekin, öğrencilere tablet dağıtılarak yapılacak bu projeyi “Temelinde doğru ama uygulaması yanlış” olarak değerlendirdi. Tekin bu konuda şöyle konuştu “Kaba bir hesapla en az 1 milyon tablet dağıtılacak ve içerik olarak zaten dağıtılan kitapların içerikleriyle aynı olacak. Ama bunda şöyle bir fark var. Sayfayı çeviriyorsunuz başbakanın bir sözü ya da mektubu, sayfayı çeviriyorsun milli eğitim bakanının konuşması. Milli Eğitim Bakanının o tabletlerde olmasını anlarım. Ama başbakanın da olması bana sakıncalı geliyor. aten halkın vergisiyle alınıp zengine bile dağıtılan okul kitaplarında ne tür bilgiler olduğunu hepimiz biliyoruz. Eğitimin amacı iyi, namuslu, demokrat ve laik insan yetiştirmektir. Militan değil.”
Fet ulla Gülen’e al o Ateşi İzmir Millet ekili Birgül Ayman Güler, Berkin El an için taziye mesajı yayımlayan Fet ulla Gülen’i eleştirdi İ MİR
TA
C
HP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Berkin Elvan için taziye mesajı yayımlayan Fethullah Gülen’i bombaladı.Facebook sayfasından bir açıklama yayınlayan Birgül Ayman Güler’in “bu nasıl ikiyüzlülük” ifadesini kullandı. Güler şunları yazdı
“YUH DERİM, BAŞKA BİR ŞEY DEMEM!” “Fethullah Gülen Berkin için mesaj yayımlamış ”Sağduyu ve uzlaşıyla örgülenmesi gereken devlet aklının öfke ve kine mağlup olduğu zor günler geçirmekteyiz. Bu nefret atmosferi . “ diyor. Bu nasıl bir ikiyüzlülük 10 yıldır iktidar ortağı idi. Kendi emrindeki devlet, yıldır yüzlerce aydını kendi müritlerinin tezgahladığı davalarda“sağduyulu-uzlaşılı devlet aklı”yla mı tutsak almıştı Bu “nefret atmosferi” AKP iktidarı içinde doğrudan kendi eliyle yaratılmamış mıydı Bu zihniyet, 1 yaşın ölümü üzerinden bile kirli siyasetine devam edebiliyor . Yuh derim, başka bir şey demem ”
“Fethullahçılık, Berkin’in ölümü üzerinden kirli siyasetine devam etmekle kalmıyor. Bir de, sözüm ona taziye mesajında, “temkin ve teyakkuzunu korumayı başarmış alevi kardeşlerimize sabrı cemil niyaz ederim”diyor . 1 yaş çocuğunun devlet şiddetiyle ölümü alevi olanlarımızı değil, hepimizi teyakkuza geçiriyor Bu zihniyet, çocuk katlini bile mezhep ayrıştırması için kullanmaktan geri durmuyor Cemaat denen bu örgütlenmeye her zamankinden daha fazla dikkat gerek ”
“BÜYÜK VE KUTLU İDEOLOJİK MÜCADELE” Odatv’nin haberine göre Birgül Ayman Güler, bir takipçisinin “siz YUH diyorsunuz ama ne hikmetse İzmir İl başkanı olan zat FG hocasına ve CEMAAT için methiyeler düzüyor. Ne hale düştü CHP kimlerin eline kaldı.. Sizlerin gayretli açıklamaları onların yaptıkları gafları düzeltmeye yetmiyor artık” mesajına ise şöyle yanıt verdi Güler, “gaf düzeltmek” için açıklama yapmıyorum. Büyük ve kutlu ideolojik mücadeleye tarafım, açıklamalarım bu amaçladır” dedi.
Göçmenlik AMERİKA,
368 BİN KİŞİYİ SINIR DIŞI ETTİ
19 Mart 2014 Çarşamba
Amerika’nın sınır dışında önceliği kaçak göçmenler
ınır dışı da alarını yürüten g çmenlik a ukatlarından Ay an men, geçen yıl bin kişinin sınır dışı edildi ini belirterek, sınır dışında nceli in suç işleyen yabancılardan çok Amerika’ya yasadışı gelen g çmenlere erildi ini s yledi
ınır dışı da alarında son durum 3 6 bin başvuru yapıldı 18 bin 0 dava karara bağlandı Başvuranlardan yirmidört bin 63 (yüzde 13.3’u) iptal edildi. Toplam başvuru yapanlardan 30.1 ’sı (yüzde 16.1’i) kabul edildi. Başvuranlardan 131. 0’ sinin (yüzde 0’i) sınır dışı edilmesine karar verildi. ■ Bin 6 ’inin (yüzde 0.6) ise başvurularından çeşitli farklı kararlar çıktı. ■ ■ ■ ■ ■
Kaynak G çmenlik e Gümrük Mu a aza GGM
DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212
S
ınır dışı davaları konusunda oldukça iddialı olan göçmenlik avukatlarından Ayhan ğmen, geçen yıl 368 bin 6 yabancının sınır dışı edildiğini söyledi. ğmen, “Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (GGM), sınır dışı konusunda önceliğini bir suçtan hüküm giymiş olanlar dışında Amerika’ya yasadışı yollardan giriş yaparken tutuklananlar ile sınır dışı edildikten sonra Amerika’ya tekrar yasadışı giriş yapanlara ve mültecilere veriyor” dedi. 2012’DE 410 BİN SINIR DIŞI ABD Başkanı Obama döneminde sınır dışı edilenlerin sayısında rekor bir artış olduğunu ve bu artış ile önceki yönetimlerin istatistiklerinin geride bırakıldığını savunan ğmen, GGM kayıtlarına göre, 01 yılında 10 bin yabancının sınır dışı edildiğini ifade etti. ğmen, “Bu sayı 013’ de 368,6 olarak kayıtlara yansıdı. Amerikan topraklarına yasadışı yollardan giriş yapmaya çalışan yasal statüsü olayan 3 bin 3 kişi ise sınırı geçtikten kısa bir süre sonra ve sayıları 133 bin 1’ i bulan bir kısım ise Amerika sınırları tutuklandılar” diye konuştu. HIZLANDIRILMIŞ SINIR DIŞI ABD’de sınır dışı edilmenin çeşitli şekilleri olduğunu ifade eden ğmen, bunların hızlandırılmış sınır dışı ve göçmenlik mahkemeleri tarafından karara bağlanan sınır dışı olduğunu kaydetti. Hızlandırılmış sınır dışı kararının kişinin bir göçmenlik hakimi önüne çıkarılmadan direkt ülkesine gönderilmesi olduğunu belirten ğmen, şunları söyledi “Bu yöntem kişinin sınır güvenlik memuru tarafından herhangi bir sebepten ülkeye giriş izni olmadığı
anlaşıldığı takdirde ülkeye giriş yaptığı noktada uygulanabilir. Bazı durumlarda kişinin ülkeye giriş başvurusunu geri çekmesine izin verilebilir veya doğrudan sınır dışı edilir. Hızlandırılmış sınır dışının bir başka örneği, ülkeye kaçak yollardan giriş yapmaya çalışırken yakalanan veya ülke içerisinde sınıra 100 mil mesafe içerisinde, kontrol edildiğini ya da asgari 1 gündür ülke içerisinde olduğunu ispat edecek gerekli belgeleri sunamayan kişilerin sınır dışı edilmesidir. Hızlandırılmış sınır dışına örnek olarak denizde yakalanan kişiler gösterilebilir.” OTURMA İZNİ ALAN DA VAR Diğer tüm sınır dışı yöntemlerinin göçmenlik mahkemeleri tarafından karara bağlandığını ifade eden ğmen, bu kişilerin bir hakim önüne çıkmasının zorunlu olduğunu söy-
ledi. Ancak her göçmenlik hakiminin önüne çıkan yabancının sınır dışı edileceği anlamına gelmediğini ifade eden ğmen, “Birçok kişi çeşitli sebeplerden dolayı sınır dışı edilmekten kurtulabiliyor. Bazıları sınır dışı işlemlerinden bir kalıcı oturma iznine sahip olarak bile çıkabiliyor. Hakim önündeki herkesin, kendi durumlarında seçeneklerinin ne olduğunu bilebilmeleri için bir avukat tarafından temsil edilmeleri çok önem” diye konuştu. “MUTLAKA AVUKATA DANIŞILMALI” Bir göçmenlik hakiminin karşı-
sına çıkması gereken herkese çağrı uyarısı gönderildiğini ve bu belgede kişinin hakkında neden sınır dışı işlemleri başlatıldığını ve hakim karşısına çıkması gereken tarihin belirtildiğini kaydeden ğmen, prosedür ile ilgili şu bilgileri verdi “Bu mektubu alan kişilerin, o an bir avukatları yoksa bile belirtilen günde hakim karşısına çıkmaları çok önemlidir. Bir kişi belirtilen tarihte hakim karşısına çıkmadığı takdirde, hakkında otomatik olarak sınır dışı edilme kararı çıkartılır. Bu belgeyi alan kişinin bir avukata danışması çok önemli. Başvurulan avukat, kişinin ABD’de yaşayan ailesi veya kendisinin ne kadar zamandır ülkede bulunduğu gibi bir takım sorular soracaktır. Oturma izni alma imkanı olmasa bile bir kişi dosyasının savcılık takdiri’yle kapatılmasını talep edebilir.”
YEŞİL KARTA BAŞVURANLAR DİKKAT! Bir sınır dışı emrinin çeşitli şekiller de kaldırmanın da mümkün olduğunu ifade eden ğmen, yeşil kart almaya bir şekilde hak kazanmış kişilerin haklarında sınır dışı edilme kararı varsa dikkatli olmaları konusunda uyardı. ğmen, “ABD’ye yasal yollardan giriş yapmış ancak vize süresini doldurduktan sonra ülkesine dönmemesi sebebiyle hakkında sınır dışı işlemler başlatılmış bir kimse, işlemlerin başlatıldığı tarihte oturma izni almaya hak kazanmamış olsa bile daha sonra evlenmiş veya başka bir sebepten oturma izni almaya
hak kazanmış olabilir. Bu durumda, kişinin yeşil kart başvurusunu yapabilmesi için eski sınır dışı dosyasını açtırarak bir hakim tarafından iptal edilmesini sağlaması gerekiyor” dedi. SINIR DIŞI KARARININ İPTALİ Sınır dışı işlemlerinin durdurulmasına ilişkin bir diğer yöntemin de sınır dışının iptali oluğunu belirten ğmen, konuyla ilgili şöyle konuştu “Bu yöntem, hem daha önceden kalıcı oturma iznine sahip olup işlediği belli bir suçtan dolayı hakkında sınır dışı kararı verilmiş kişiler için, hem de hiçbir zaman yasal oturma izni olmamış kişiler için uygulanmakta olup, ancak her iki durum için farklı şartlar gerekiyor. Bir kişinin ABD’de hiçbir zaman yasal oturma izni olmadıysa, asgari 10 yıldır ABD’de ikamet ettiğini, belirli suçları işlemediğini ve sınır dışı edilmesinin ABD vatandaşı bir aile ferdini alışılmadık ve istisnai bir zorluk altına sokacağını ispat ettiği takdirde bu yöntemle sınır dışı kararını iptal ettirebilir. Her aile ferdi bu kural anlamında yakın akraba sayılmayabileceği için, bu durumdaki bir kişinin bir avukata danışması ve işlemlerini avukatı aracılığıyla yapması çok önemli.” KARARIN DURUDURULMASI Sınır dışı kararını kaldırmanın bir yönteminin de Sınır Dışının Durdurulması veya İşkence Karşıtı Mukavele yöntemi olduğunu ifade eden ğmen, “Ülkesinde zulme veya işkenceye uğramaktan korktuğunu ispat edebilen bir kişi bu yöntemle sınır dışı işlemini durdurabilir. Bu başvuru başarılı olduğu takdirde hakkında önceden sınır dışı etme kararı verilen bir kişi ABD’de kalabilir, çalışma izni için başvurabilir ve bu izni her 1- yılda bir yenileyebilir. Ancak bu yöntem kişiye yasal bir statü tanımıyor. Ayrıca kişinin ülke dışına seyahat etme hakkı bulunmuyor” dedi.
Güncel
19 Mart 2014 Çarşamba
Ekmek almaya giderken polislerin başından urdu u yaşındaki Berkin El an’ın cenazesine bir milyonun üzerinde katılım olmuştu. enaze sonrası Türkiye, A rupa e Amerika’da protesto gösterileri düzenledi ABER MERKE İ
B
İllüstrasyon: Gamze Gürbüz
TA
erkin Elvan, Gezi Parkı olaylarının devam ettiği haziran ayında Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almak için çıkmıştı. Ancak bir polisin attığı gaz bombası kapsülü ile başından vurulan talihsiz genç, 6 gündür verdiği yaşam mücadelesini geçen hafta salı günü kaybetmişti. Berkin Elvan için çarşamba günü cenaze töreni düzenlendi. Törene bir milyondan fazla katılım oldu. Talihsiz genç, İstanbul-Feriköy Mezarlığı’nda defnedildikten sonra ise başta İstanbul olmak üzere onlarca kentte ve Amerika’da protesto gösterileri düzenlendi
olis, polisin gazından ldü e bir garip cinayet Tunceli de Polisin Berkin Elvan ın ölümünü protesto etmek isteyen gruplara sıktığı gaz bombasından etkilenen bir polis kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan, duran kalbi tekrar çalıştırılan ve durumu kritik olan polis Ahmet Küçüktağ (30), yoğun bakımda tedavi altına alındı. Ancak Küçüktağ, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve şehit oldu. 8 aylık evli olan Küç üktağ, memleketi Elazığ’da toprağa verildi. BİR GARİP CİNAYET Berkin Elvan ın cenazesinden sonra çıkan olayların ardından İstanbul Okmeydanı’nda yaşındaki Burakcan Karamanoğlu silahla vurularak öldürüldü. Aslen Galatasaray taraftarı olan gencin Kasımpaşaspor’un sağ eği-
DUNYA ONU KONUŞTU
a layan
işli amii Mecidiyeköy
Bomonti
limli taraftar grubu Kasımpaşa 1 3’le beraber hareket ettiği öğrenildi. Akşam saatlerinde bir açıklama yapan sol örgüt Halk Cephesi saldırıyı üstlendi. ACILI BABA: ‘GENÇLERE YAZIK’ Provakasyona benzeyen cinayetin ardından bir açıklama yapan acılı baba Halil Karamanoğlu, “Sağla solla işimiz yok. Biz hep beraber Türk milletiyiz. atanımız tek. Yazık günah bu millete. Bütün gençlere yazık oluyor. Bir kör kurşun oğluma isabet etti” dedi. Acılı baba, üç ay önce askerden dönen oğlunun kavgaya karışmadığını elinde de sopa olmadığını belirtti. Burakcan Karamanoğlu’nun cenazesi Giresun’da toprağa verildi.
DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212
E
kmek almaya giderken polis tarafından vurulan ve hala failleri bulunamayan Berkin Elvan’ın avukatı Evrim Deniz Karatana, ortaya çıkmayan kamera kayıtlarına karşı meydan okudu “Ülke gündemini sarsan ya da halkı doğrudan ilgilendiren birçok sorunda dahilim oldu. Bu dosya da öyle... Baştan beri aynı özenle takip etmeye çalıştım. Bundan sonra da aynı özenle takip etmeye çalışacağım.”
POSTA212’YE KONUŞTU Karatana, daha önce polis işkencesiyle öldürülen Engin Çeper ve 1 Aralık davasının da avukatı olduğunu hatırlattı. POSTA 1 ’ye konuşan Karatana, Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi de olduğunu vurgularken, “Benzer dosyalarla daha önce de çok haşır neşir oldum” dedi. Berkin Elvan’ı vurulduğu gün gören 3 tanıktan ikisinin dinlendiğini, birinin ise bu hafta dinleneceğini belirten Karatana, “Onlar Berkin’in ekmek almak için çıktığını, bunu konuştuklarını sonra da çıktığı sokakta polisin nişan alarak gaz bombasını ateşlediğini ve vurulduğunu söylediler. Polisi bizzat gördüklerine dair bir beyan yok ama o gün orada polisin bulunduğu ve gaz bombası kullandığını biliyoruz” dedi. Karatana, dosyada kamera görüntüsünü de talep ettiklerini belirtirken,
smanbey Taksim
“Çevrede kamera bulunmuyor” yanıtının geldiğini söyledi. Karatana, Berkin’in vurulduğu Eren Sokak’ta henüz kamera tespit edemediklerine de ifade etti. Soruşturma boyunca davada ek bir avukata ihtiyaç olmadığını ancak gerektiğinde yardım alacaklarını belirten Karatana, Berkin Elvan’ın gösterilere duyarlılığını da şöyle anlattı “Berkin toplumsal olaylara duyarsız, ilgisiz bir çocuk değil. aten Okmeydanı’nda oturuyor ve devamlı benzer eylemlerin, basın açıklamalarının yapıldığı bir mahalle. Berkin, Gezi Parkı eylemleri sırasında da Taksim’e gitmiş gelmiş, mahallesindeki eylemlere katılmış. Buna ilişkin bizim ya da ailesinin bir itirazı yok. O günlerde birçok ortaokul-lise öğrencisi, halkın büyük çoğunluğu gibi, bu eylemlere katıldı. Berkin de öyle. aten Grup Yoruma ilişkin Okmeydanı’nda yapılan bir eylemde de yer alan görüntüleri var. Galatasaray isesi önünde yapılan bir eyleme de katılmış. Bizim buna itirazımız yok. Ama o gün ailesinin beyanı da, tanıkların anlatımı da Berkin’in ekmek almak üzere evden çıktığı ve o ekmeği alamadı tabii ki...”
EKMEK ALAMADI Gezi Protestolarının en şiddetli günleriydi. 1 Haziran’da göstericilere yönelik polis müdahalesi de doruğa tırmanmıştı. Berkin’in evinin bulunduğu Okmeydanı da en hareketli gecelerinden birini yaşadı. 1 Haziran’daki gösterilerden Berkin’i öğretmeni Cem İdikut uzaklaştırmıştı. ğretmeni 1
Katiller bulunacak Berkin El an’ın a ukatı E rim Deniz Karatana meydan okudu alkı do rudan ilgilendiren birçok da aya baktım. Aynı zenle Berkin El an’ın da asının da takipçisiyim.
Haziran’ı, Berkin’in vefatının ardından şöyle anlattı “1 Haziran gecesi eve giderken Berkin ile karşılaştım. Markete gidiyordu. Okmeydanı civarında olaylar olduğunu gördüğüm için Berkin ile markete gittim. Elini tuttum ve Berkin’i akşam müdahalesinden kurtardım. Ama sabah kurtaramadım, göremedim.”
EKMEK FIRININA GİDEMEDİ Gecenin ateşi sabaha da yansımıştı. Berkin 0 00-08 00 arasında, 16 Haziran günü evinden çıktı, Eren Sokak’taki ekmek fırınına ilerlerken gös-
tericilerle polis arasında çatışmanın arasında kaldı. O sırada arkadaşlarından Muhammet Akkaya ile karşılaştı. Akkaya, ancak Aralık 013’da verebildiği ifadesinde, Berkin’in vurulduğu anı şöyle anlatmıştı “Sokakta polisle göstericiler arasında çatışma vardı. Berkin karşıda bulunan fırına ekmek almaya gidiyordu. Ben kendisine çıkmamasını söyledim. Beni dinlemedi. Polisin nişan alarak göstericilere attığı gaz kapsülü duvara çarpıp Berkin’in kafasına vurdu. Berkin yere düştü ve kafasında kanama başladı.” İfade veren diğer tanık ise Sunay
Yıldız. Yıldız da ekmek almaya gittiğini söyleyen Berkin’i “Gitme” diye uyardığını 1 Kasım’da kayda geçirdi. Elvan ve Yıldız ara sokağa girdi. Sokağın bir ucunda bekleyen polisler sabah saatlerinde gaz bombası atıyordu. Yıldız’ın iddiasına göre, o bombalardan biri Berkin’in kafasına vurdu. Çocuk yere yığıldı ve hemen hastaneye kaldırıldı. Avukat Karatana, 6 Haziran’da verdiği dilekçe ile Eren Sokak’ta o saatte görev yapan polislerin listesini ve kamera kayıtlarını istedi. Karatana yanıt 1 ay sonra geldi. Şişli Emniyet Müdürlüğü, Temmuz’daki yanıtında “Eren Sokak’ı gören bir MOBESE kamerasının bulunmadığı” bildirildi. Karatana bu kez, Eren Sokak’ı gören başka kamera olup olmadığının belirlenmesini istedi. 1 Eylül’de, “Görevlilerce kontrol edildiğinde bir kamera kaydının olmadığı” ileri sürüldü. Karatana son olarak Emniyet’in çektiği görüntüleri talep etti. “Şube kayıtlarında mevcut olmadığı” söylendi. Emniyet, Eylül’de savcılığa gönderdiği yazısında, ”Eren Sokak civarında personel görevlendirmesi yapılmamış-
tır” yanıtını bile verdi. Bunun üzerine Mahmutşevketpaşa Mahallesi Mithatpaşa Caddesi’nde görevli polislerin listesi istendi. Bu liste ancak 16 Aralık’ta savcılığa ulaştırıldı. e bu listede de Elvan öldükten sonraki, yani 16 Haziran 08 00’den 1 Haziran 08 00’e kadar olanları kapsıyordu ancak 08 00’den öncesi yer almıyordu.
POLİSLER HAFIZALARINI KAYBETTİ 1 polisin ifadesi ancak 30 Ocak ve 6 Şubat 01 ’te alınabildi. Samsun’da görevli İsmail Aydın, Gezi Parkı gösterileri boyunca gaz fişeği kullanmadığını belirtti ve “Ben kimin gaz tüfeği kullandığını da bilmiyorum” dedi. Aydın, ayrıca o tarihte çalışıp çalışmadığını hatırlamadığını savundu. İstanbul Çevik Kuvvet Şubesi’nde görevli Cengizhan Koçbaş, Uluhan Ulu ve Deniz Ulutaş, “Sertifikam olmadığı için kullanmadım. aten bana gaz tüfeği verilmedi. Nerede hangi tarihte görev aldığımı hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Davut Arslan, Elvan’ın vurulduğu gün raporlu olduğunu, olayı internetten öğrendiğini söyledi. Ali Keleş gaz tüfeği kullanmadığını anlatarak, “Kimin kullandığını hatırlamıyorum” dedi. Sefa Doyranlı ise o gün MecidiyeköyOkmeydanı arasında görev yaptığını fakat gaz tüfeği kullanmadığını söyledi. Doyranlı, “Bizim gruptan kime gaz tüfeği verildiğini, zimmetle verilip verilmediğini bilmiyorum” dedi. Diğer yedi polis de benzer ifadeler verdi. Elvan’ın davası bu hafta devam edecek.
Güncel Toplum
ABD'den Berkin'e veda
NO JUSTICE FOR BERKIN ELVAN!
Berkin’in ayata g zlerini yumdu u salı günü as ington, New York, Boston e an Diego’da yaşayan Türk toplumu bir araya gelerek Berkin’i andı. Amerika’daki Türk toplumu ellerinde mumlar e şarkılarla Berkin El an’a eda ettiler NE
Y RK
TA
G
ezi Parkı olayları sırasında polisin attığı biber gazi kapsülü nedeniyle 6 gün komada kalan ve geçen salı hayatını kaybeden Berkin Elvan için ABD’nin çeşitli şehirlerinde anma törenleri düzenlendi.
No political authority, personal fortune or ego is worth this boy’s life! 15-year-old Berkin died after 269 days in a coma following an injury inflicted by a teargas canister shot directly to his head. The Turkish police, Erdogan's "heroes," shot him on his way to buy bread. Those responsible do not have a conscience. Use yours.
Speak up for justice!
#RememberBerkin CROWDFUNDED ENTIRELY BY CONCERNED INDIVIDUALS FROM AROUND THE WORLD
Gezi Democracy Movement gezidemocracymovement@gmail.com
Berkin El an New York Times'da
New York Times’da Berkin El an için erilen tam say a yayınlanan ilana gerekli parayı toplayan Güç Birli i Başkanı ltaç nal, bin doların yküsünü anlattı NE Y RK TA New York Times’da Berkin Elvan için tam sayfa bir ilan yayınlandı. “No ustice For Belkin Elvan” (Berkin Elvan İçin Adalet Yok), başlığıyla çıkan ilanın metninde şu ifadeler yer alıyor Hiçbir siyasi otorite, kişisel servet ya da ego bu çocuğun hayatından kıymetli değildir 1 yaşındaki Berkin Elvan direkt olarak kafasına isabet eden bir biber gazı kapsülüyle yaralandıktan, 6 gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti Erdoğan ın kahramanı Türk polisi onu ekmek almaya giderken vurdu Bunun sorumluları vicdan sahibi değil. Sen kendi vicdanını kullan Adalet için sesini yükselt
BEYAZ SARAY ÖNÜNDE PROTESTO Berkin’in hayata gözlerini yumduğu salı günü Washington, New York, Boston ve San Diego’da yaşayan Türk toplumu bir araya gelerek Berkin’i andı. Beyaz Saray önünde, gecenin geç vakitlerinde yapılan anma toplantısına yüzlerce insan katıldı. Gecenin geç vakitleri olmasına rağmen, 300’den fazla katılımcı şarkılar söyleyip, mumlar yakarak Elvan’ı andılar. New York’un en büyük meydanlarından biri olan Union S uare’de düzenlenen anma törenine yaklaşık 00 kişi katıldı. Berkin Elvan için bir araya gelen Türk-Amerikan toplumu Elvan’ı, mumlar yakarak ve Elvan’ın fotoğraflarını taşıyarak andılar.
Ünal, ilan için toplamda bin dolar toplandığını, ilanın yayınlanması için bin dolar harcandığını, geriye kalan paranın da bağış olarak kullanılacağını söylüyor. Ünal, Posta 1 ’ye yaptığı açıklamada toplanan bağış paralarının, herhangi bir yanlış anlaşılmaya yol açmaması için, makbuzlarının sitelerine konacağı bilgisini verdi.
EN ÇOK BAĞIŞ ABD’DEN Oltaç Ünal, toplanan paralarla ilgili olarak şunları söylüyor “Buradan görebildigimiz kadarıyla en cok bağış ve insanımız ABD den. Bunda eminim herkesin arkadaşını olaya dahil etmesinin bir etkisi vardır. Sonuçta ABD de yaşayan neredeyse yarım milyon Türk arasından 00 kişi çıkması ve ortalama 0 dolar bağışlaması çok makul.”
24 SAATTE İMKANSIZI BECERDİK Ünal, kampanyayla ilgili eleştirileri de şöyle cevaplıyor “ ncelikle bazı arkadaşlarımız benim takdir ettiğim bir hassasiyetle Berkin’in adını kullanarak kendimize çıkar sağlıyoruz kanısına ulaşmışlar. Toplanan paranın yüzde 6’sı makbuzlarla sabit ilan giderlerine gidiyor. Kampanyayı durduramadığımız için arta kalan yüzde ’lük meblağı bu arkadaşlarımızın eleştirilerinden de yola çıkarak ailenin gösterdiği bir doğrultuda kullanacağız. Ama biz saat içinde neredeyse imkansız bir iş becerdik. Diğer bir eleştiri aileye sorulmamasıydı. Ortak vicdanımıza sembol olmuş Berkin’in ailesine danışmamız daha iyi olurdu. İyi niyetimizi ve ortaya çıkan şahane sonucu takdir edeceklerini düşünüyorum.”
ABD’den 32 bin 426 Toplanan para ($) Ülke
Toplanan para ($)
ABD
32,426 Yeni Zelenda
100
Almanya
12,917 Azerbeycan
100
İngiltere
1,491 Meksika
100
Avrupa
10,997 Avustralya
15
Kanada
522
Türkiye
471 Toplam
59,039
KANADALI TÜRKLER AYAKTA Berkin Elvan’ın aylar sonra, bir polis biber gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu girdiği komadan salı gün hayata veda ettiği haberi Dallas ve Montreal’de yaşayan vatandaşlarımızı da harekete geçirdi. Dallaslı Türkler yaşananları protesto etmek için The Dallas Morning News’in önünde bir araya gelirken, Kanada’da Türkler’in çoğunlukta olduğu Montreal’da “Elveda Berkin “ demek için rüzgar ve kar fırtınasına rağmen bir araya geldiler.
an Diego
New York
Dallas
as ington
Boston
Montreal
Elmas: Acil demokrasi
os Angeles Türk Amerikan Dernekleri Başkanı Yasemin Elmas, Türkiye’de demokrasi e insan aklarının ükmedece i bir ortamın acilen sa lanmasının en büyük istekleri oldu unu s yledi ANGE E
TA
L
Berkin Elvan’ı ölümü nedeniyle yayınlanan ilan, Güç Birliği adlı sivil kuruluşun kurucusu Oltaç Ünal’ın girişimi sonucunda ortaya çıktı. Oltaç Ünal, Gezi olaylarının başında da New York Times’a verilen ilanı organize etmişti. Ünal, ilan için bağış toplama fikrini ortaya attıktan sonra, saat gibi kısa bir sürede, 1 ülkeden 6 bin kişinin websitelerini ziyaret edip, aralarından durumu müsait olan bin bağışçımızın katkıları ile bu ilanın finanse edildiğini söylüyor.
59 BİN DOLAR TOPLANDI
yaşayan Türkler Manhattan’daki New York Times binasının önünde tekrar bir araya geldiler. “Berkin uyanmadı, Türkiye sen uyan “diye sloganlar attı. Berkin Elvan’ın fotoğraflarıyla ve Türkiye’de yaşananlara duydukları tepkilerini yansıtan pankartlarla bir araya gelen Türkler, New York Times binasının önünde protestolarını gerçekleştirirken, New York polisi izlemekle yetindi.
NY TIMES ÖNÜNDE PROTESTO Çarşamba günü, Berkin Elvan’ın ölümünü protesto etmek için düzenlenen eylemler New York’ta devam ederken, diğer şehirlere hatta Kanada’ya da yayıldı. New York’ta
27 SAATTE BİN 575 DESTEK
Ülke
19 Mart 2014 Çarşamba
Yasemin Elmas
os Angeles Türk Amerikan Dernekleri (LTAA) Başkanı Yasemin Elmas, Gezi olayları sırasında başına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu yaralanan e gün yo un bakımda tutulduktan sonra geçen salı ayatını kaybeden Berkin El an ile ilgili bir mesaj yayınladı. TAA Başkanı Elmas’ın yaşındaki Berkin’in acı lümü ile ilgili yayınladı ı mesajda
Bugün bir e ladımızı da a kaybettik, Berkin Elan’ı... sadece yaşında gencecik bir dandı. Gezi olayları sırasında e e ekmek almaya gitmekten başka da içbir suçu yoktu. artık bir melek i adesini kullandı. Mesajının de amından El an’ın ailesine yürek dolusu se gilerini g nderdiklerini belirten Elmas, şiddetin bir an nce son bulmasını e Türkiye’de demokrasi e insan aklarının ükmedece i bir ortamın acilen sa lanmasını umduklarını belirtti.
ükümetler çocuk tanımıyor Eşitsizli in, yolsuzlu un e yoksullu un boyutlarının lçülemedi i ülkelerde sa aş, ükümet karşıtı g steriler, insanlık dışı koşullara ba lı astalıklar milyonlarca çocu un lümüne neden oluyor AYSEL TAPAN
ocuklar açlıktan lüyor
İSTANBUL - POSTA212
İ
stanbul’daki gezi olayları sırasında polisin başından gaz bombası fişeğiyle vurması sonucu yaralanan 1 yaşındaki Berkin Elvan 6 gün verdiği hayat mücadelesini kaybetti. Berkin’in ölüm haberinin sosyal medyada hızla yayılması üzerine tüm Türkiye ayağa kalktı. Havanın yağışlı ve soğuk olmasına aldırmayan binlerce kişi meydanları doldurdu. Berkin’i simgeleyen bir somun ekmek ve Berkin’in resmiyle birçok yerde oturma eylemleri yapıldı. Üniversitelerde Berkin için boykot ve eylemler yapılmaya başlandı. Berkin için sokağa dökülen milyonlar yine polis müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Birçok siyasetçi Berkin için üzüntüsünü ifade ederken ve cenaze törenine katılırken, Başbakan Erdoğan, üstü kapalı Berkin’i ve ailesini suçladı. 1 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından Avrupa Birliği Bakanlığı koltuğunu bırakan AK Partili Egemen Bağış ise, “Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofillere de (ölü sevicilere) gereken cevabı milletimiz 30 Mart’ta verecek” tweetini attı.
BANGKOK’TA 3 ÇOCUK ÖLDÜ
Tayland’da hükümet karşıtlarının başkent Bangkok’ta 3 Şubat’ta yaptığı gösterilerde daha ,
World Hunger and Poverty Facts and Statistics- 013 verilerine göre her yıl ölen en az 10. milyon çocuğun milyonu yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitiriyor. Asya ülkelerinde yaşayan çocukların yüzde 0’i, Afrika’da yaşayanların yüzde 6’sı atin Amerika’da yaşayanların yüzde ’ünden fazlası yetersiz beslenmeden olumsuz şekillerde etkileniyor. Sadece 1 Temmuz 013’te Hindistan’ın Bihar kentinde çocuğun bedava dağıtılan okul yemeğinden ölmesi felaketin ne boyutlarda olduğunu gösteriyor. Afganistan’da ise her yıl 8 bin çocuk yetersiz beslenmeden ölüyor.
ve 6 yaşlarında 3 çocuk öldü. te yandan yaşındaki bir kız çocuğu da, Trat’ta yapılan hükümet karşıtı bir gösterilerde silahla vurularak öldürüldü. UNICEF, hükümet karşıtı gösterilerde 3 çocuğun ölümünün ardından çocukları gösteri alanlarından uzak tutun uyarısı yaptı.
SURİYE YÜZ KARASI
Birleşmiş Milletler (BM) yayınlanan son raporda, üç yıl süren iç savaşta yaşamını yitiren çocuk sayısının 10 binin üzerinde olduğu belirtildi. Son olarak Suriye’de ölenlerin 100 bini aştığını açıkla-
yan BM, bölgeden gelen bilgilerin sağlıklı olmaması nedeniyle bu sayının güncellenmeyeceğini duyurdu. ondra merkezli Suriye İnsan Hakları rgütü (SNHR), tarafından yayınlanan bir rapora göre de, hayatını kaybeden 130 bin 33 kişiden 10 bin 1 ’ünün çocuk, bin 11’inin de kadın olduğu kaydedildi. Rapora göre günde ortalama 13 kişi, saatte 1 çocuk, 3 saatte de 1 kadının ölüyor.
ABD DE SİLAHLANMA KURBANI ABD’de ölüm nedeni istatistikleri en büyük sorunlardan birinin
silahlanma olduğunu gösteriyor. İstatistikler Amerika’da çocukların silahla vurulma olayının Kanada’dan kat, Birleşik Krallık’tan da tam 6 kat fazla olduğunu gösteriyor. ABD Silah Şiddet Rahatsız edici Eğilimler (United States Gunshot iolence Disturbing
Trends) verilerine göre her yıl binden fazla çocuk silah yaralanması nedeniyle hastaneye götürülüyor. 013 yılında bin 00 silahla yaralanan çocuk hastaneye kaldırıldı ve bu çocuklardan 00’ü hayatını kaybetti. Silahla yaralanan çocukların sayısı 1 ’de bin 0 iken 00 ’da bin 30’a yükseldi. len çocukların sayısı ise 1 ’de 31 iken 00 ’da 03’e çıktı.
Balıkçıya müebbet yasak
Kanunsuz a landı ı için mür boyu balık a laması yasaklanan Kanadalı arson Tulk’un, ayrıca dere kenarındaki e inin arka ba çesine çıkması bile yasak T NE
K
E AA
anada’nın New Found land abrador eyaletine ba lı tone ille kentinde bir balıkçı, aldı ı ilginç ceza yü zünden zor günler yaşıyor. Kanunlara aykırı biçim de somon a ı yaparken ya kalanan arson Tulk, geçen ay çıktı ı ma kemece bin Kanada Doları bin lira cezaya çarptırıldı. ayat boyu obi balık çılı ı yapması yasaklanan arson Tulk’a yargıç, g l, ne ir e dere gibi iç sulara
metreden azla yaklaş mama cezası da erdi. e zanın son kısmı ile aya tı da a da zorlaşan Tulk, bu yüzden dere kenarındaki e inin arka ba çesine çıka mıyor. ar oşken araç kul lananlara bile bu kadar a ır ceza erilmiyor diyen Tulk, E im dere kenarında ama ben arka ba çeme bile çıka mıyorum i adesini kullan dı. akkındaki karara g re Tulk, bir araç içinde k prü den geçebilecek ama bir de niz aracı ile iç sularda geze meyecek.
Amerika bir garip yer ikago’da kişiyi ldürdükten sonra mür boyu apse ma kum olan ames Degorski, bir gardiyan tara ından d üldü. Ma kemeye baş uran ma kum, açtı ı da ayı kazandı e bin dolar tazminat aldı NE
Y RK
TA
Ş
ikago tarihinin en kanlı toplu cinayetlerinden birini işleyen ames Degorski, cezaevinde kendisini yumruklayan bir gardiyana karşı açtığı tazminat davasını kazanarak 00 bin doların sahibi oldu. Degorski ve suç ortağı uan una 1 3’te Şikago’nun çevresindeki bir restoranı soymaya kalkışırken kişiyi öldürdü. Cinayetin sırrı ancak 00 ’de çö-
züldü ve Degorski ile una yakalanarak ömür boyu hapse mahkum oldular.
Degorski, cezaevindeki daha ilk günlerinde gardiyan Thomas Wilson tarafından bir hayli sert bir şekilde dövüldü ve kavgadan sonra çatlayan yüzüne metal plakalar yerleştirildi. Bunun üzerine Degorski gardiyanı dava etti ve yaklaşık 10 yıl süren davanın sonucunda 00 bin dolarlık tazminatla ödüllendirildi. Cinayete kurban gidenlerin aileleri ise kendilerinin herhangi bir tazminat almadığını söyleyerek bu duruma isyan ettiler. te yandan, ölünceye kadar hapiste kalacak Degorski’nin yarım milyon doları kullanmak için pek fazla seçeneği yok.
19 Mart 2014 Çarşamba YIL 1 • SAYI 44 HAFTALIK ÜCRETSİZ
www.posta212.com
Hayalleri yıkan patlama
yıl sonra YAKA AND NE Y RK TA Neredeyse 0 yıl önce Kansas Fort eavenworth’de bulunan yüksek güvenlikli federal bir hapishaneden kaçan askeri firari ames Robert ones ( ), Güney Florida’da yakalandı. ABD Adalet Bakanlığı bünyesindeki federal emniyet teşkilatı ABD Mareşaller Servisi (U.S. Marshals Service) tarafından yapılan açıklamaya göre yaşındaki ones, Pompano Beach’te tutuklandı. ABD Mareşaller Servisi’nden Barry Golden, ones’un ağzından çıkan ilk cümlenin “Bir gün yakalanacağımı biliyordum” olduğunu söyledi. ABD Ordusu’nun en çok aranan 1 kişi listesindeki isimlerden biri olan ones, 1 yılında New ersey’de görevindeyken bir askeri öldürmek ve saldırı suçlarından 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. ones, 1 yılında yüksek duvarlarından dolayı “Kale” olarak ünlenen Kansas Fort eavenworth federal hapishaneden kaçmıştı. ones, 1 81 yılında sahte bir sürücü belgesiyle FloriJames Robert Jones da’da yeni bir hayat kurmuş. Yetkililer, Bruce Walter Keith ismiyle yaşan ones’un, evli olduğunu, Deerfield Beach’teki bir evde yaşadığını ve bir klima şirketinde çalıştığını belirtiyor. Mülk kayıtları da ones’un karısı Susan Keith ile 1 83 yılında evlendiğini ve 1 8 yılından bu yana da Deerfield Beach’teki evlerinde yaşadığını gösteriyor. ones’un evine giden yetkililer evde kimseyi bulamazken komşuları şok yaşadığı ifade ediyor. 30 yıllık komşuları oe Onischuk, “İyi insanlar. Böyle bir şey yapmış olduğuna inanamıyorum” diyor. Tammy Deangelis ise ones’u “cana yakın iyi bir komşu” olarak tanımlıyor.
Meksika göçmeni Cecilio Hernandez, Amerika’ya da a iyi koşullarda yaşamak için gelmişti. Ancak arlem’deki patlamada len kişinin arasında er andez’in eşi e kızı da ardı
NE
Man attan’da e siz alarmı D Man attan’da e siz kalanların e sokaklarda yaşayanların sayısı rekor düzeye ulaştı. E sizler Koalisyonu Kurumu erilerine göre, Man attan sokaklarında bin e siz ar
NE
Y RK
TA
K
iraların ızla yükseldi i Man attan’da e sizler kırmızı alarm eriyor. New York genelin de de ızla yükselen e sizlerin sa yısı Man attan’da rekor sayıya ulaştı. E sizler Koalisyonu Kuru mu oalition or t e omeless tara ından yayınlanan son rapo ra g re, Man attan’daki barınma e lerinde kalan e siz insanların sayısı yılları arasında yüzde artarak bin ’dan bin ’e yükseldi. NEW YORK’TA 53 BİN 615 EVSİZ Bu ürküten tabloyu anlatan E sizler Koalisyonu Kurumu Ana listi atrick Markee, pper Man attan’ın yoksulluk oranının en yüksek oldu u b lgelerden biri oldu una dikkat çekerken, e sizli in şe ir genelinde büyük bir sorun oldu unu urguladı.
New York ity genelindeki ba rınma e lerinde kalan kişi sayısı, cak ’te bin iken cak ’de yüzde artarak bin oldu. 22 BİN 717 ÇOCUK EVSİZ Rapor yine çocuklara ilgili çar pıcı eriler ortaya koyuyor. New York barınma e lerinde kalan ço cuk sayısı geçen yıla g re yüzde artarak bin olarak kayde dildi. e rin barınma e lerine ço cuklarıyla birlikte gelen ailelerin sayısı ise en çok Brookly’de arttı. yılında bin e siz aile arken bu rakam ’te yüzde oranında artarak bin ’ye ulaştı. New York Daily New gaze tesine konuşan Brooklyn’deki bir barınma e inde kızıyla birlikte kalan kadın, diş ekimi yardım cısı olarak çalışmasına ra men Bron ’taki bir barınma e ine ta şınmaya zorlandı ını s ylüyor.
Rapora g re şe irdeki barın ma e lerinde kalan er d rt aile den birinde çalışan bir yetişkin bulunuyor. Ayrıca er altı bekar e sizden birinin işi ar. tari leri arasında çalışan e siz sayısı yüz de oranında yükseldi. Raporda aynı zamanda, ço u ailenin geli rinin artmamasına karşılık e gi derlerinin ızla yükseldi inin altı çiziliyor. te yandan, e sizlerin için de bulundu u k tü koşulların sorumlusu olarak eski Beledi ye Başkanı Mic ael Bloomberg’i suçlayan E sizler Koalisyonu Ku rumu, Belediye Başkanı Bill de Blasio’ya e sizlik sorununun ç zümü ne iliş kin bazı politika lar sundu.
Y RK
TA
oğu Harlem bölgesinde meydana gelen patlama sonucu çöken iki binayla birlikte mutluluklar ve hayaller de yıkıldı. Sekiz kişinin ölümüne neden olan patlamada birçok kişide yaralandı. Meksika göçmeni Cecilio Hernandez, ABD’ye daha iyi koşullarda yaşayabilmek için geldi ama patlamayla birlikte tüm umutlarını yitirdi. Karısını ve kızını kaybeden Hernandez’in oğlu da yaralı. Hernandez’in karısı Rosaura Barrios- as uez , kızı Rosaura ise 1 yaşındaydı. Cecilio Hernandez’in 1 yaşındaki oğlu Oscar’ın Harlem Hastanesi’ne kaldırıldığı ve durumunun ciddi olduğu belirtiliyor. New York Daily News gazetesi-
ne konuşan Hernandez, ailesinin yakın dostu olan oraida Rivera, “Onlar her zaman mutlu, çalışkan ve alçak gönüllü insanlardı. Cecilio şimdi yalnız kaldı. Bu çok zor bir durum. Rosaura, kendisini çocuklarına adamış iyi bir anneydi ” dedi. Hernandez ailesi, gittikleri İspanyol Hıristiyan Kilisesi (The Spanish Christi-
an Church) yakınlarındaki bir apartmanda yaşıyordu. Kilisenin papazı Thomas Perez, “Bu durumu ifade edecek tek bir cümlem bile yok ama her şeyin Tanrı’nın elinde olduğunu biliyorum” dedi ve patlamada kilise üyesi beş kişinin daha yaşamını yitirdiğini söyledi.