3 minute read
1990lardan Günümüze
faktörlerdir. Evrensel bir bakış açısı ile, bizim de gördüğümüz gibi tarihi bir olay geri alınmaz bir şekilde başka bir olay türünden ya da başka bir tesadüfi olaydan daha içerik, mekan ve zaman olarak daha az belirleyici değildir. Ancak ilgi alanları, elementleri arasındaki özellikle yakın ilişkilerin kendi sistemine odaklanırsa, o halde böyle bir sistemin sınırları dahilinde kesin belirlilikler de gözlenebilir. Bu belirlilikler gerçekten kökünü diğer sistemlerden alan bir şeyler ya da olaylar aracılığıyla ayrıca belirlenen belirli yönlere olan eğilimlerdir. İlk sistem içerisindeki konu dışı koşullu olaylar ya da bir şeylerin ihlali, o sistemin bakış açısından tesadüf olarak değerlendirilmelidir. Önceki görüşlerin ışığında, geriye kalan iki tür terim açıklanabilir:
Belirleyici
Nispeten tarihsel (ya da kültürel) ilişkilerin kapalı bir sistemiyle kesinlikle daha azı ya da daha çoğu belirlenen. Kullanımda olan bu terim evrenin herhangi bir felsefi bakış açısıyla hiç ilişkili değildir.
Tesadüfi
Önceki gibi bu terimin daha geniş felsefi çıkarımları yoktur ve “sebepsiz” anlamını taşımaz. Derece, zaman ve bağlantıların bakış açısından çiftlere ayrılan altı adet konsepte dönüldüğünde, tarihsel ya da çağdaş serilerin objektifte ve felsefi seviyelerde ayırt edilebilir olduğu gözlemlenebilir, belirleyici ya da tesadüfi oluşum ya da bağlantılara benzerlik göstermektedir. Sonuç olarak çıkan sekiz kategori kültürel ya da tarihsel inceleme için görüş ya da bakış açıları sunar. Bu kategoriler: 1. Objektif – Tarihsel 2. Objektif – Çağdaş 3. Felsefi – Tarihsel 4. Felsefi – Çağdaş 5. Belirleyici – Tarihsel 6. Belirleyici – Çağdaş 7. Tesadüfi – Tarihsel 8. Tesadüfi – Çağdaş
Objektif – Tarihsel Kategori
Bu dar algı tarihi, geçmiş olayların birbiri ardına gerçekleşen olaylarının açıklaması ya da yeniden oluşumudur. Bu seviyedeki sınırlandırıcı kavram, tam anlamıyla geçmişin sinematografik ve eş zamanlı fonografik kaydı olabilir. Bu tutarlı sosyal davranış bilimi böyle bir kayıt için yeterli olacaktır ve toplum bilimini bunun üzerine kuracaktır. Fakat neyse ki böyle hiç tutarlı davranış bilimci sosyologlar ya da tarihçiler henüz kendilerini göstermedi. Olayların birbiri ardını izleyen bölümlerine ilişkin olarak, tamamıyla objektif bir bakışın sınırları, tarihsel davranış psikolojisinin bakış açısını en istekli şekilde anlayan kişilerin çalışmalarında görülmektedir. Dahası, onlar asla tezlerine göre yaşamazlar. Eduard Meyer’in tarih anlayışı onu sürekli saf objektif anlatının ötesine taşıdı, dolayısıyla o bıkmadan usanmadan savunmasını yapmaktadır. O ayrıca davranış biliminin en çok uygulanabilir olduğu alanlara, maddi kültürün amaçlarının yayılmasıyla da ciddi anlamla ilgilenmiştir.
Objektif – Çağdaş Kategori
Bir arada oluşan varoluşçuluk gerçeklerinin ve olaylarının objektif bölümlerini kapsar. Psikolojik olmayan herhangi bir saf sayım, sınıflandırma, temsil kayıtları bu kategoriye dahidir. “Who’s Who, bir şehir rehberi, nüfus sayımı, kataloglar, fotoğraflar, haritalar, arşivler, kodlar” buna örnektir. Duruk seriler, bize insanların ne yaptığını, kudretlerinin, mallarının, bayramlarının, törenlerinin, kongrelerinin, gözlemlerinin, komisyonlarının, yasal davalarının ne olduğunu bize söyleyen dinamik bir seriler ile tamamlanmıştır. Eğer yeterli bir kaydın burada olması isteniyorsa, saf objektif bir seviyede kalmak için zorluğunu kanıtlamış olacaktır. Yukarıda belirtilen bölümlerden bir duruk, bir dinamik oluşumdan meydana gelen gerçeklik alanı, kolaylıkla istatistiksel alan olarak tanımlanacaktır. Oldukça sevilen bilimsel köküyle matematiksel ifadenin cazibesi, şüphesiz sosyal alanlardan psikolojik kategorileri çıkarmak için ısrarlı bir çaba ile büyük bir uğraş sergilemiştir, böylece de istatistiksel uygulama ile bilime toplum çalışması aktarır. Budun bilim alanında Graebner tekrar tekrar objektif - çağdaş kategoriyi kültüren objelerin ve uzuvları kesilmiş bir beden gibi eklem ve ruh olmadan kendi kültürel alanını oluşturan süreçlerin katı kataloglarda kullanır. Bir diğer yandan Clark Wissler, Hindistan Ovaları’nın kültür çalışmasında, alanın yeterli şekilde kategorilendirilmesi için kültürel özelliklerin ilişkilerinin ve yorumlarının önemini ikna edici bir şekilde örneklendirir.
Psikolojik – Tarihsel Kategori
Muhtemelen kültürün başka hiçbir yönü, birbirini izleyen psikolojik derece serileri olarak tarih öğrencilerinin, kültür tarihçilerinin, sosyologların ve insanbilimcilerin ilgisini bu kadar çekmemiştir. Kültürel dağılımın son tartışmalarındaki araştırmalarda psikolojik ortamların incelemedeki rolü öne çıkmıştır. Salt bir açıklama olan, nesne, inanç ya da bir kurum bir kabile ya da ulustan diğerine geçmesi, aslında neyin gerçekleştiğine dair bir ipucu vermektedir. Yayılma yöntemi, özümlemenin derecesi ve hızı kaçınılmaz bir şekilde psikolojik faktörleri tanıtan bir sorundur. Paul Radin’in, Winnebago Hintlilerinin kaktüs ibadetinin araştırmasında, çok fazla dönüşüme uğramadan aynı kaynaktan olan belirli diğer elementlerin Hint ritualistik ortamının