5 minute read

Ana Akım Psikolojinin Feminist Değerlendirmesi

Yakınsaklık ve Paralellik

Her iki ilke de tarihsel ilişkiden dolayı ortaya çıkmadıkları zaman yoruma açık kültürel benzerliklerin görevlerini paylaşmalıdır. Başlangıçta hiçbir kanıtın bütünleyici tarihsel karmaşıklığının gelişiminde mevcut olmadığı belirtilebilir. Bir diğer yandan nispeten sınırlanan varoluş süresinin ya da içeriğin paralelliği tarihsel ve etnolojik araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Tarihçi burada etnograftan daha başarılı bir şekilde sonraki materyalin kronolojik olarak devam gösteren serilerinde nadiren göründüğünü kanıtlamıştır. İki tür öğrencilerin göreceli başarısı gayet yer değiştirebilir. Burada ortaya etnolojik araştırmada zorluklarla alakalı bir soru çıkar. Elbette bireysel örneklerde karar durumun faziletlerine göre paralel ya da yakınsak olur. Ancak bir ya da diğer bir ilkenin öncelikle uygulaması için daha genel bir özelliğin teorik açıdan bir temeli yok mudur? Karşılaştırma için bir temel, iki ilkenin de uygulanmasında varsayımsal elementlerin girdiği bir boyutta olacaktır. Açıkça yakınsaklığın yararına özelliklerin kendisinden farklı olan ya da daha az benzer olduğu iki kültürel özelliğin öncesindeki denge noktaları yakınsaklık için iddiayı destekleyecektir; hâlbuki paralellik, benzer safhaların daha fazla ya da daha az büyük olan, ihtimalleri sahne sayısının tam tersi olarak değişen benzer serilerinin varsayımlarını içermektedir. Graebner yakınsaklık ile ilgili şu ifadelerinde oldukça haklıdır: Yaygın fikirlere göre elementsel fikirler kavramına bir destek olarak bu kavram evrimsel ideoloji ile uyum sağlamaktadır. Ancak bir bakıma yakınsaklık kavramı kültürel-tarihi bakış açısına yaklaşım gösterir, çünkü bireysel özeliklerin kesin bir evrimini içermektedir. Benzer özellikler üstünkörü bir biçimde benzer gelişimlerin final sahnesi olarak yorumlanmadığı zaman her bir ayrı özellik belirli nedenleri ve kültürel ilişkileri bakımından incelenmelidir. Eğer inceleme geçici serilerin ya da aralarındaki ilişki eksikliğinin geriye yönelik bir uzlaşmasını sunmaz ise yöntemden ziyade sonuçta bir değişiklik olacaktır. Aynı zamanda paralelliğin her bir örneği, “ilk köken”den zirveye kadar iki paralellik serilerinin olasılığını kabullenmek için hazırlanmadığı sürece ister istemez yakınsaklık içerecektir. Bu, biri genel bir ifadeyle iki benzer ve genetik olarak alakasız kültürel özelliklerin tarihini yeniden inşa etmeye çalışırsa ortaya çıkar. Tarihsel serilerin var olan çeşitliliğinden dolayı yeniden inşa etme olayımızdaki eşit benzer özelliklerin birden çok fazla safhada bulunma ihtimali azdır. Bu durum basitçe paralel serilerin ihtimalinin tam tersine, serilerin uzunluğuna orantılı olması bu ilkenin tanımıdır. Dolayısıyla metodolojik olarak bakılan yakınsaklığın paralellikle karşılaştırıldığında kendi yararına birkaç noktaları bulunmaktadır. Dahası, paralelliğin kendisi de içerisine yakınsaklığı dâhil etmektedir.

Paralelliğin, Dağılımın ve Yakınsaklığın Sezgisel Değeri

Paralellik, dağılım ve yakınsaklık ilkeleri arasındaki savaş gittikçe büyürken, bir ya da tüm bu ilkelerin başarılı uygulaması ile kültürün yorumlanma sorununu belirlemek için ortaya cezbedici özellikleri sunulur. Yine de hiçbir şey gerçeğin ötesine geçemez. Birçok farklı türden paralellik örnekleri gördük. Bu paralelliklerin biri ya da tümü hayal ürünü olursa ya da en azından kısmi tarihsel gerçekleri oluşturursa bu da bizim ilgi alanımıza girer. En yapay analizler bile, hakkında bildiğimiz her şey bir kültüre ait olup başka bir kültür tarafından ödünç alınan bir özellik olduğunda kültürel durum hakkında ne kadar az bilgi sahibi olduğumuzu göstermeye yeterli olacaktır. Böyle bir özellik yeni kültürel çevresinde yabancı bir beden içinde ne kadar uzun durabilir? Geçen yüzyılın sonlarına doğru batı Avrupa’daki nouvean sanatı, plastik sanatlarda ve dekoratif sanatlarında küçük dekoratif nesneler alanında durgun bir başlangıç yaparak yeni sanatsal bir tür seviyesine yükseldi. Nihayetinde nouvean sanatı Atlantik ötesine de geçmiştir. Ancak burada, yeni muhitlerde eski önemini kaybetmiştir. Moda ve sanat mağazalarının vitrinlerinde birkaç sene gücünü kaybetmesinden sonra Amerikan sanatının bir türünde görünür bir iz bile bırakmadan ortadan kaybolmuştur. Kültürel bir ortamla ilişki olan uzun süre ortada olan bir hedefe rağmen onunla psikolojik olarak bağdaşamayan kültürel bir özelliğin oldukça çarpıcı bir örneği de Çarlık Rusya’da klasik eğitim tarihi ile ortaya çıkarılmıştır. Rusya’daki klasisizm ne kültürün ne de eğitim sisteminin asla canlı bir parçası olmamıştır. Ödünç alınan kültürel özelliklerin kısmi benzerlik örnekleri de rahatlıkla verilebilir. Kolejleri ve okulları ile Amerikan Üniversitesi bunlardan biridir. Ortaçağ ve daha çok son Avrupa kalıpları ile biçimlendirilen Amerikan Üniversitesi, özgün ideal ve ihtiyaçları ile geniş ölçüde Amerikan’a benzemeli ve dönüştürülmelidir. Ancak süreç tam olarak tamamlanmış sayılamaz. Polonya ve Finlandiya’daki Rusyalaştırma hareketindeki başarısızlık da bir diğer olaydır. Hem Rusya Polonya’sı hem de Finlandiya Rus kültürünün büyük bir bölümünü kendi bünyesine dâhil etmiştir, ancak bu dahil olunan özellikler iki ülkenin tarihi kültürlerine kısmen uydurulmuştur ve bir otonom kültürünün iki şekilde ayarlanmış yapısı Rus kurumlarının gizli maskelerinin altında yüzeysel olarak saklamıştır. Diğer olaylarda ithal edilen elementlerin harika uyarlaması da görülmektedir. Modern uygarlıklarda aslında farklı kültürlere ait olan pek çok kültürel özellik, “uluslararasıcılık” olarak adlandırılan kültürün birçok temel alanında durmadan ilerleme gösteren benzerliklere zemin yaratmak için yeni medyalarında tüm ayrıntılarıyla ortama alıştırılmıştır. Biz bu süreçlerin önemli sebeplerinin farkına henüz varmaya başlıyoruz. Onları genel terimleriyle bünyesine aldıktan sonra,

“dağılım” ve “genetik ilişki” kavramları ileri derecedeki araştırmalar için iç idarenin sağlanması adına uygulanmıştır. Burada bir diğer değerlendirme de dağılım problemi ile yerel kültürel karmaşıklık çalışmasında ortaya çıkan problemlerin arasındaki yakın ilişkiyi göstermek için gösterilmelidir. Kültürel kaynakların tartışmalarında diğer bağlantılarda olduğu gibi, kültürel ilişkiye dahil olan süreçlerle “iç büyüme” olarak oluşturulan bir kültür dahilinde süreçlere karşılaştırmak geleneksel bir hareket haline gelmiştir. İki olay dizisi ile görüntülenen farklılıklara en olarak, aynı zamanda temel psikolojik benzerlikler de vardır. Yabancı gelenekler ya da görüşler tam anlamıyla reddedilebilir ya da kısmi ya da tamamıyla uyarlanabilir. Bireyler birey grupları ile tanıtılan bu görüşler ya da gelenekler, dağılımın daha çok ya da daha az hızlı sürecinde kültür alanı içerisinde dağılım gösterir. Şimdi ise tüm bunlar gruplar ile büyütülen görüş ve geleneklere uygulanmaktadır. Aynı zamanda kısmen ya da tamamen reddedilebilir ya da uyarlanabilir ve temel olarak aynı yol üzerinde dağılım gösterirler. Süreçlerin tekniği ya da psikolojisi dikkat çekici bir biçimde benzerlik göstermektedir. Bu açıkça yerel görüşlerin geniş ölçüde etrafındaki kültür ile belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Hâlbuki dışalımlar alıcı kültür ortamından bağımsızdır. Aralarındaki fark ne kadar küçük olursa, iki kültürün benzerliklerindeki çokluk da o kadar fazla olacaktır. Dolayısıyla bu psikolojik sorunlarla dağılım zorlukları gerçeğini ortaya çıkarır ve bu sorunlar tek yerel karmaşıklık ile birlikte ya da ilişkili olan kültürlerle mücadele edersek kısmen aynı olacaktır. Benzer sorunlar yakınsaklık ilkeleriyle olan bağlantıda da ortaya çıkacaktır. Paralellik ya da dağılım olayları artık olmadığında yakınsaklık gelişimlerine atfedildiklerinde kültürdeki benzerliklerin psikolojik açıdan yorumları yapılacaktır. Örnek olarak bağımlı yakınsaklık örneklerinde ilgili gerçekler, tıpkı dağılım ya da genetik ilişkilerde olduğu gibi yakınsaklık alanına aittir. Daha az benzer kaynaklardan türetilen gözlemlenmiş benzerliklerden dolayı da yakınsaklığı görmüş oluyoruz, hâlbuki gerçek yakınsaklıkta benzerliklerin gelişimi farklı kültürlere ait olan iki ya da daha fazla bağımsız serilerde ilerleme gösterir. Bağımlı yakınsaklıkta benzerlikler yaygın düzenlemelerden, “havadaki” görüşlerden ya da önceden var olan kalıplardan dolayı meydana gelmektedir. Bir diğer yandan, faydacılık alanlarında bu yazarların düşünürlüğünün modern düşüncelerin belirli geniş eğilimleri ile geniş ölçüde belirlenmesi de normaldir.

This article is from: