2 minute read
Çocukluk Sırasında Sosyal Gelişim
Erik Erikson’a göre çocuğun, bu çağda insisyatif gelişimi, rekabet ve özgürlük ile ilgili atlatması gereken zorluklar vardır. Çocuklar dünyayı keşfetmeye, kendine güvenmeye ve kendi yolunu çizmeye ihtiyacı duyarlar.
Beceriler bir gecede gelmez. Çocukluk sırasındaki nörolojik değişimler, çocuğun belli yaşlarda kullanabileceklerini elde etmelerine yardımcı olur. Bu gerçek , İsviçreli Jean Piaget tarafından iyice görünür hale getirilmiştir. Piaget,çocuklara testler uygulamış , test sonrasında çocukların verdiği doğru cevaplar değil de yanlış cevaplar ilgisini çekmiştir. Ona göre verilen bu yanlış cevaplar, çocukların gelişim aşamalarına has düşünme tekniklerini temsil etmektedir. Piaget, bilişsel yeteneğin gelişimsel düzen içerisinde kazanıldığına inanmakta olup çocukların yeni şeyleri deneyimlediğinde bu bilgileri var olan eski şemalar ile bağdaştırmaya çalıştığını tespit etmişti. Çocuklar bunu yaparken iki metot uygulamaktadırlar. Asimilasyon ve Uzlaştırma… Asimilasyon aşamasında çocuklar, yeni bilgileri anlamak için önceden geliştirilmiş şemaları kullanırlar.
Uzlaştırma aşamasında ise çocuklar yeni bilgiler öğrenirler ve yeni şema geliştirirler..
Piaget’in Bilişsel Gelişim Aşamaları Sensorimotor(doğum -2 yaş arası): Çocuk dünyayı beş duyuyla deneyimler. İşlem Öncesi(preoperasyonel): (2 ile 7 yaş arası): Çocuk dünyayı dil ve zihinsel görüntülerle algılar. Yığın operasyon: ( 7ile 11 yaş arası): Çocuklar mantıklı düşünmeye başlar. Biçimsel operasyon:(11 yaş ile yetişkinlik arası): Yetişkinler sistematik düşünürler ve soyut kavramlar hakkında fikir yürütebilirler.
Çocukluk Sırasında Sosyal Gelişim
Çocuğun çevreyle iletişim kurması ve anlamasııyla oluşan bilişsel yetenek, sosyal manada büyük gelişimler için kaynak oluşturur. Bilişsel yetenekler, çocukluk sırasında oluşan değişikliklerin sadece bir parçasıdır. Çevreyi anlama, tahmin etme ve çevredeki diğer insanlarla bağ kurma da çocukların sosyal becerilerinin gelişmesinde önemlidir.
Kendini Bilmek: Benlik Kavramının Gelişmesi
İnsanın sosyal gelişiminin önemli kilometre taşlarından biri kendi varlığını öğrenmesidir. Bu farkındalığa bilinç diyoruz. Bilincin içeriği ise benlik olarak ifade edilir. Benlik, birey olarak varlığımızı sürdürdüğümüz bilgisiyle beraber inançlarımızı, kişilik değerlerimizi, fiziksel özelliklerimizi, kabiliyetlerimizi, amaçlarımızı ve rollerimizi kapsayan detayların bir çeşit sunumu veya şemasıdır. Çocukların kendileri ile ilgili bilgilenme süreci büyüdükçe artar. 2 yaş civarındaki bebek, erkek ya da kız olarak cinsiyetinin farkına varır. 4 yaşa gelindiğinde kendini fiziksel özellikler ile tanımlamaya başlar(saç rengi, göz rengi…). 6 yaşa ulaşıldığında çocuk temel duyguları ve kişisel özellikleri(ben iyi biriyim vb) anlayabilecek durumdadır. Çocuk okula başladığında ise sosyal karşılaştırma dediğimiz diğer çocuklarla kendini mukayese etme aşaması başlar( sınıftaki başka bir çocuktan daha hızlı olduğunu ifade etmek)
Diğerleriyle Başarılı İlişki Kurmak: Bağlılık Çocukların öğrenmesi gereken en önemli davranışlardan biri diğerleri tarafından kabul edilmektir. Yani yakınlığın gelişmesini sağlamak ve anlamlı sosyal ilişkiler kurmaktır.
Yakın hissettiklerimizle kurduğumuz duygusal ilişkiler ve bir bebeğin annesiyle ya da ona bakan biriyle yaşadığı yakınlık bağlılık olarak ifade edilir. 1930 yılların sonunda psikologlar, yeterli bakım alan, güzel yemek yiyen yetiştirme yurdu çocuklarının , onlarla ilgilenen biri olmasa bile normal gelişeceğine inanıyorlardı. Fakat yapılan testler bu çocukların hiç de beklendiği gibi sağlıklı olmadığını, duygusal manada aşağı seviyelerde yaşadıklarını ve motivasyon yoksunu olduklarını gösterdi. Normal bir gelişimin başarılı olabilmesi için ilgilenen birinin bağlılığına gerek olduğu böylece anlaşılmış oldu. Maymunlar üzerinde yapılan bir çalışmada (Harlows’) , yavru maymunların, güvenli bir kucak veya yer sağlayan sıcakkanlı anneleri, onlardan uzak duran ama yiyecek sağlayan annelere tercih ettikleri görülmüştür.