YAYIN KURULU
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
YAZI İŞLERİ VE TASARIM
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
İLETİŞİM VE YAZI GÖNDERME psikomavi@gmail.com https://www.facebook.com/groups/psikomavi/ https://www.facebook.com/psikomavidergisi
Psikomavi E-Dergisi 2 ayda bir yayınlanmaktadır. Psikoloji, kültür ve edebiyat konularında yazılar içermektedir. Dergide yayınlanan yazılardan yazarın kendisi sorumludur.
Psikomaviden… Yalnızlık kendi başına derin duygulardan birisidir. Freud’a göre insan yalnız kaldığında tehlikeli olabilir, hümanistlere göre ise yalnızlık yaratıcılığı destekleyen bir olgudur.
Psikomavi Dergisi olarak bu sayımızda yalnızlığı derinlemesine işledik. Yalnızlıkla ilgili çeşitli yelpazedeki yazılarımızı severek okuyacağınızı umuyoruz. Kimimiz yalnız kalmaktan korkar, kimimiz yalnız kalamaz illa bir başkasına gitme ihtiyacı duyar. Kimimiz yalnızlığımızı şarkılarla yaşar, kimimiz ise yalnızlığımızla mücadele eder. Her ne dersek diyelim yalnızlık modern çağın hastalığı olarak kabul edilmeye başlandı ve teknoloji yalnızlığı sanal olarak yok eden bir konuma geldi.
İyi okumalar.
İÇİNDEKİLER
1-2
Psihaber-Araştırma
3-5
Yalnızlık Korkumuz
21-23
Modern Hayatın Hastalığı Yalnızlık
6-7
Yalnızlığa Övgü
24
PsiKitap
8
Serbest Çağrışım
25
PSinema
9-11
Yalnızlık Şarkıları
12-13
Neden Bir Başkasına Gideriz?
14-16
Yalnızlıkla Mücadele
17 18-20
Mavi Ayraç e-sosyal mi, a-sosyal mi?
Psikomavi
1
Psikohaber – Araştırma
YALNIZLIK HER YAŞTA HASTALIK SEBEBİ
SEVGİYİ HİSSEDENLER DAHA AZ HASTALANIYOR
Yalnızlık, sadece yaşlılıkta değil, gençlikte de sağlığı olumsuz etkiliyor. Amerikalı araştırmacılar yalnızlığın; gençlikte hareketsizlik, yaşlılıkta ise diyabet kadar kötü olduğunu söylüyor.
Araştırmacılar, hayatın farklı evrelerinde, ilişkilerin sağlığa etkisini inceledi. Buna göre, geniş bir sosyal ağa sahip olmamak, ergenlikte iltihaplanma ve obezite riskini artırıyor. Yaşlılıkta ise yüksek tansiyona davetiye çıkarıyor.
Yalnızlık; kalp hastalığı, felç ve hatta kanser riskini artırıyor. Aile bağlarının zayıf olması ya da arkadaşsızlık, yaşlılıkta olduğu kadar gençlikte de sağlığı olumsuz etkiliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Carolina Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre yalnızlık, gençlikte hareketsizlik; yaşlılıkta ise diyabet kadar olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Sevdiklerinin desteğini hissedenlerse daha az hastalanıyor ve daha uzun yaşıyor. Araştırmaya göre, erken ve ileri yaşta geniş bir sosyal ağa sahip olmak önemli. Orta yaşta ise durum değişiyor. Bu dönemde nicelik değil nitelik ön planda. Genç ve yetişkinleri sosyal ilişki geliştirmeye teşvik etmenin, sağlıklı beslenme ve egzersiz kadar gerekli olduğu vurgulanıyor. http://www.aktuelpsikoloji.com/yalnizlikher-yasta-hastalik-sebebi-16894h.htm
2
Psikomavi
Yalnızlık Sigara Kadar Zararlı! Yeni bir araştırma, yalnızlık ya da toplumdan dışlanmanın ortalama koroner kalp rahatsızlıklarına yakalanma ve felç geçirme riskini büyük ölçüde arttırdığını ortaya koydu. Kuşkusuz tarihin ilk yıllarından bu yana var olan ‘’yalnızlık’’ sorununun insan sağlığına etkisi son yıllarda tıp alanında önemli araştırmalara konu oluyor. İngiliz tıp dergisi ‘Heart’ta dün yayımlanan bir araştırma, kalp kirizi, damar tıkanması, felç inmesi gibi sağlık sorunlarına neden olan yalnızlığın, sigara, kaygı ve stres sorunları kadar sağlığa zararlı olduğunu ortaya koydu. Toplumdan dışlanmanın da kalp-damar rahatsızlıkları, tansiyon yüksekliği ve obeziteyi tetiklediği belirtildi. Aynı zamanda araştırmada, yalnızlığın vücutta yarattığı toksik etkinin kadın ve erkekleri aynı oranda etkilediğinin altı çizildi. Yalnızlığın, bilişsel kapasiteyi geriletmesi ve bağışıklık sistemini zayıflatmasıyla, sadece kişisel olarak değil tüm insanlığın ortak sorunu haline geldiği ifade edildi. YALNIZ YÜKSEK 23 farklı oluşturulan
HİSSEDENLERİN çalışmanın araştırmada,
SAYISI
birleştirilmesiyle katılımcılardan
topluma olan bağlılıklarını seviyelendirilmeleri istendi. Katılımcıların koroner kalp rahatsızlıkları 3 ile 21 yıl arasında değişen dönemlerle izlendi. 23 farklı çalışmadan oranları yüzde 2.8 ile yüzde 77.2 arasında değişen katılımcılar kendilerini yalnız veya toplumdan dışlanmış olarak tanımladı. KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN DA NEDENİ Sonuç olarak yalnızlık ya da toplumdan dışlanma sorunu yaşayan insanların yüzde 29’unun normelden daha fazla koroner kalp rahatsızlıklarına yakalandığı, yüzde 32’sinin ise daha fazla felç geçirdiği ortaya çıktı. Yalnızlığın en fazla görüldüğü yerler ABD, Avrupa, Japonya ve Avustralya olarak listelendi. Katılımcıların özellikle depresyon, fiziksel ve ruhsal sorunlar nedeniyle toplumsal ilişkiler kuramadığı belirtildi. Bunun dışında, çevresinde birçok arkadaşı olmasına rağmen kendini yapayalnız hisseden insanların sayısının da oldukça yüksek olduğu ifade edildi. Yalnızlık yaşayan insanların sağlıksız alışkanlıklar edindiği, bu alışkanlıkların başında da sigara, alkol, gereğinden fazla ya da az gıda tüketiminin geldiğinin altı çizildi. http://www.aktuelpsikoloji.com/yalnizliksigara-kadar-zararli-17073h.htm
Psikomavi
3
Makale
YALNIZLIK KORKUMUZ Sündüs ADEM Psikolojik Danışman
“Yeni tanıştık belki de Ama kim bilir belki de hep vardın Eşlik ediyordun sessiz ve sinsice belki de…”
Bu
duygu
çocukluktan
korkularımızdandır. karanlıktan
ve
gelen
Tüm
yalnızlıktan
temel
çocuklar korkarlar.
Zuhal Olcay’ ın söylediği şarkıda olduğu
Çocuk annesinin yokluğunu, bedensel ve
gibi, taşınması kolay olmayan duygudur
duygusal
yalnızlık.
olarak
hissettiğinde
korkar,
Biz
onu
ağlayarak tepki verir ve yalnızlık çeker.
hissetmekten
dahi
Yani öteki nesnenin özlemi ve yokluğu
korkarız. Ama o sinsice, adım adım bizi
yalnızlığı doğuran evrensel bir deneyim
takip eder aslında.
olur. Winnicott “ Öteki olmadan yalnızlık
duymak
Hep
içimizdedir.
istemeyiz,
4
Psikomavi Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına cevap mümkün olmadığı gibi farklılık ve bireysel var oluş da olamaz” der. Çocukluktaki temel
güven
ihtiyacımızı
ve
onayı
annemiz karşılar. Bunu sözel iletişimle “Ben buradayım, güvendesin” diyerek verdiği gibi sözel olmayan olumlu jest ve mimikleri, gülümseme ve kucaklama, ile de verebilir. Böylelikle çocuk, kendi başına olabilmeyi ve kalabilmeyi öğrenir. Bebeklikten sonraki ilerleyen yaşlarda da anne, “Ben buradayım, sen oyuncakların
verilmemesi
öteki
olmadığı
için
aynalanmaması ve onaylanmaması yalnız bırakılmasıdır.
Çocuk
bu
yalnızlıktan
ancak sevgi ve ait olma duygusu ile kurtulabilir. Bu yalnızlık korkutucudur. Kaygı
vericidir.
yaratıcıdır.
Kaos
Böyle
ve
boşluk
büyüyen
çocuk
yalnızlığından korkar hale gelir. Yaşanan ve hissedilen bu yoğun yalnızlık korkumuz yaşamımızın tüm
gelişim
alanlarını da
etkiler.
ile tek başına da oynayabilirsin, sen ödevlerini tek başına yapabilirsin v.b.” ifade ve yaklaşımla onu destekler ve onaylar. Böylelikle çocuk bireyselleşmeyi ve farklılaşmayı deneyimleyerek büyür. Yalnızlığımızdan
korkmak
yalnızlığımızla yaşayabilme
veya
becerimizin
temeli ilk çocukluk yıllarımızda bu şekilde
Aslında
kendimizle
kalamamaktan, istenmiyor
baş
başa
önemsenmemekten, olmaktan beslenir yalnız
kalma, yalnız olma korkumuz. Kökeni ilk sevgilimiz (kızlar için baba, erkekler için anne)
tarafından
terk
edilme
korkumuzdur.
oluşur. Yalnızlığımızla Yalnız olmayı ötekinin onayı olmadan da varoluşumuzun bir şekli olarak tercih de edebiliriz. Çocukluk döneminden itibaren kendi başına kalmayı;
yaratıcılığımızı
geliştirici uğraşlar edinmek, kendi içimize dönerek duygularımızı ve olayları analiz etmek için bir fırsat olarak görmek ve kabullenmek de mümkündür. Günlük hayatımız kalmaya
içinde
kendi kendimize
ihtiyaç duymak sağlıklı olmak
için de gereklidir.
nasıl
baş
edeceğimizi
bilemememizin yarattığı korku ve boşluğu, adını dahi hatırlamadığımız, çoğunlukla tanımadığımız ve tanımak istemediğimiz, belki oturup bir kahve dahi içmeyeceğimiz sosyal
medyada
arkadaşımız
ile
edindiğimiz
yüzlerce
geçirdiğimiz
saatlerle
doldurmakta buluruz. Twitter, İnstagram ve Face’de yaptığımız paylaşımlarımız ve selfilerimiz ile yalnızlığımızı paylaştığımız sanal
arkadaşlarımızdan
beğenilerin
sayısı
olmadığımızı hissederiz.
arttıkça,
aldığımız yalnız
Psikomavi
5
Sosyal medya üzerinden sürekli online yaşarken kaçtığımız ve kaçındığımız şey de aslında bize sinsice eşlik eden duygumuzdur.
Öyle ya ancak paylaşılmayan şeyin adı yalnızlık olur, paylaşıldığı için yalnızlık olmaktan
çıkmıştır.
Otofobimizi
yenmişizdir. Üstelik terapist desteğine ihtiyaç duymadan. Niye terapist yardımı alalım ki? Bizim sorunumuz yok, işimiz, arkadaşlarımız var, sevgilimizden ayrıldık ama önemi yok, yalnız değiliz, depresyon,
kaygı bizden uzak. İçimizde bir boşluk var ama çok önemli bir şey değil. O kadarı herkeste var zaten...
6
Psikomavi Makale
YALNIZLIĞA ÖVGÜ Şehriban UYUMAZ Psikolojik Danışman
“Anlamlı bir tek başınalık isteği kesinlikle nevrotik değildir, tam tersi yapıcı bir tek başınalık deneyimi yaşayamamak bir nevroz belirtisidir.” /Karen Horney
Yalnızlık
ve
kavramlardır.
tek
başınalık
Araştırmacılar
ayrı
yalnızlığı
olduğu
kişiler
benzerlik
arasında
ilginç
bulmuştur.
bir
Kendini
gerçekte yaşadığımız düzey ve nitelikteki
gerçekleştirmiş insanlar kendilerine yakın
sosyal ilişkinin istediğimiz düzey ve
arkadaş edinecek kadar cana yakın olsa da
nitelikteki sosyal ilişkiyi karşılamaması
vakitlerinin çoğunu tek başına geçirmeyi
şeklinde
tercih
tanımlar.
Tek
başınalık
ise
düşünce hali, ben’in kendi olma halidir.
ederler.
başınalıktan kendilerine
Abraham Maslow
psikolojik açıdan
sağlıklı insanları incelediğinde seçmiş
insana
Maslow ve
özel
“Hatta
hayatlarını
saklamaktan ortalama
göre
çok
hoşlanıyorlardı” demiştir.
tek
daha
bir fazla
Psikomavi
7
Tek başına geçirilen zamanın yararlarını
yıl
daha iyi anlamak için araştırmacılar tek
soyutlamış ve bilinçaltının derinliklerine
başınalığı üç tür deneyime ayırmıştır. İlki
ulaşmaya çalışmıştır.
gün içinde yaşanan ve dakikalarla ifade
Özetleyecek olursak Maslow psikolojik
edilen ikincisi daha uzun süreli planlanmış
açıdan sağlıklı insanların hepsinin tek
ve genelde saatlerle ölçülen tek başınalığın
başınalık
etkileri son olarak da çok uzun zamanlı
belirtmiştir.
günlerle belirtilen tek başınalık. Her birinin
insanların çoğunun zamanlarının çoğunu
kendimizi iyi hissetmemize katkısı vardır.
tek başına geçirdiğini belirtir. İnsanlar
Gün içinde yaşadığımız kısa süreli tek
genellikle bu zamanı sıkıcı bulsa da bazı
başınalık bazen sosyal etkinliklerden bir
insanlar
süreliğine ayrılmak kafamızı toplamak
zamandan
gelecek etkinliklere hazırlanmak şeklinde
insanların tek başlarına kalma tercihlerinin
olabilir. Bazı yazarlar kendini yenileme derler
farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur.
buna. Bu süreçte başkalarına sunduğumuz
Tek başınalık tercihi yüksek kişiler kendi
toplumsal
başlarına
kendiliğimizden
farklı
bir
boyunca
kendisini
tercihinin
yüksek
Yapılan
kendi keyif
çevresinden
araştırmalarda
başlarına alır.
kalmaktan
olduğunu
kaldıkları
Araştırmacılar
hoşlanır
ama
kendilik duygusunu yeniden oluştururuz.
başkalarıyla zaman geçirmekten de aynı
Duygusal bir yenileme gerçekleştiririz.
düzeyde zevk alır.
Genelde kişisel sorunlarımızı çözmek ve önemli kararlar vermek için daha uzun süre tek başımıza kalmak isteriz. Özellikle erişkinler tek başına kalıp düşünmek din, değerler,
kişisel
kimlik,
yaşamdaki
hedefler üzerine kafalarına takılan soruları çözmek için gerekli olabilir. Uzun süreli belki günlerce belki haftalarca süren tek başınalık kişinin kendini ruhsal ve
zihinsel
yaratıcılığının Psikologların
açıdan
geliştirmesini
artmasını
sağlayabilir.
bile
uzun
süreli
tek
“Anlardım ki insan başkasındaki kendini okur ve okunanlar yalnızlıktır.” /Hasan Ali ToptaşYalnızlıklar
başınalıktan yararlandıkları bilinmektedir. Örneğin Carl Jung bilinçli bir şekilde yedi
ALINTI 1.Kişilik-Jerry M.Burger
8
Psikomavi Serbest Çağrışım
Serbest çağrışım psikanalizin en önemli tekniklerindendir. Danışana herhangi bir konu hakkında aklına gelenleri baskı uygulamadan serbestçe aktarması söylenir. Söylenen şeyler bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edilir. Bu sayımızda “Yalnızlık” ile ilgili serbest çağrışımlarımızı aktarıyoruz. Her renk bir kişiye ait çağrışımları betimlemektedir.
MAVİ Anne Hüzün Gözyaşı Karanlık PEMBE Ayrılık Özlem Sevgi Aile Birlik YEŞİL Evlat Duygusallık Karmaşık olmak Odam
MOR Uyumak Ölüm Anne Gurbet Ders Çalışma masası KIRMIZI Dinlenmek Huzur Verimli zaman Düşünme Bilgi
KAHVERENGİ Sessizlik Huzur Uyku Pijama TURUNCU Televizyon Yorgan Sahil Tablolar Allah SARI Üşümek Üzülmek İçe dönmek Düşünmek Karar vermek
Psikomavi
9
Deneme
YALNIZLIK ŞARKILARI Özgür TÖNBÜL Psikolojik Danışman Yalnızlık kimi zaman depresif bir duygu
sonucu oluşan yalnızlık duygusunun sosyal
durumun, kimi zaman şizofreninin içe
destek ile tedavi edilmesi şarttır. Aksi
dönme sonucu oluşabilir psikolojik olarak.
takdirde
depresyon
ve
Bazen de sadece kişisel tercihlerimizle
yalnızlık
insanı
intihar
yalnız
sürükleyebilecek olgulardır.
kalmak
isteriz
hayatta.
İnsan
şizofrenideki boyutuna
ilişkileri, bozuk düzen, kirlenmiş hayatlar uzaklaştırır bizi insanlardan. Yalnızlık
Kişisel olarak yalnız kalmak ise bir açıdan
daha koruyabildiğimiz bir alan, güven
insanın yaşanan ortama karşı bir tepkisi
duyduğumuz bir bölge olarak durur.
olarak görülmelidir. Yaşadığı çevre, aile, çalıştığı
kurum
Psikolojik olarak yalnız kalmak insana her
koşulları
açıdan zarar verse de bazen yalnız kalmak,
desteklemektedir.
yalnız kaldığında kendini dinlemek kişisel sorunlar
için
olabilmektedir.
iyi
bir
Psikolojik
çözüm
yolu
rahatsızlıklar
bu
ve
bulunduğu
yalnızlığa
ülke kaçışı
10
Psikomavi Kişisel yalnızlıkta insanın en güvendiği yer
Cem Adrian’ın da söylediği o küçük evde
evdir.
için
yaşanıyor tüm yalnızlıklar. Dinlediğimizde
vazgeçilmez bir yerdir. Kendi odasında
insanın derinlemesine yalnızlık yaşadığı
yalnızlığın tadını çıkarır birey. Yalnızlığın
bir şarkıdır bu. Günümüz modern dünyanın
en güzel yaşandığı zaman gecedir hele ki
en çok görülen durumu olan kişisel
yanında çayınız ve şarkılarınız varsa…
yalnızlığa yerinde değinmiş bir şarkı.
Yalnız bireyler için vazgeçilmezdir aslında
Bazen çevremizde yaşadığımız yalnızlığa
şarkılar.
ortak olmak isteyenler olur. Oysa yalnızlık
Yalnız
kalmak
Şarkıların
isteyenler
ritmi,
müziği
ve
sözleriyle camdan dışarı bakarken kim bilir
adı
ne
Belki
İstememişsinizdir yanınızda kimseyi o
yitirdiği bir aşka, belki yaşadığı günlük
yüzden yalnızsınızdır. Ama arkadaşlarınız
problemlere belki de ülkenin durumuna
bu durumunuza ortak olup sizi çıkarmak
odaklanır.
ister o yalnızlıktan. O zaman Duman’ın
düşünceler
geçer
Bazen
aklından.
de
yalnızlığın
mutluluğuna…
üzerinde
yalın
olma
halidir.
“Yalnızlık Paylaşılmaz” şarkısının
bir
bölümünü aktarırsınız. Kişisel yalnızlık yaşayan bireyler için
“Uzak dur yakınıma
yalnız kaldığı ortamda vazgeçemeyeceği
Bu mesafe beni bozar
tek şey şarkılardır. Ülkemizde de yalnızlık üzerine birçok şarkılar yapılmıştır ve
Kimseler yanaşmasın Yalnızlık paylaşılmaz”
birçok birey yalnızlıklarının tadını bu şarkılarla çıkarmıştır.
Bazen bir Cem Adrian şarkışı olur yalnızlığımız. Yalnızlık... Saklandığın o küçük delikte buluyor seni... Yalnızlık... Seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni... Yalnızlık... Sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni... Yalnızlık öldürüyor seni! Öldürüyor beni! Yalnızlık çağının kalbi kırık çocukları! Yalnızlık; o simsiyah ellerinde, yalandan ninnileriyle büyütüyor bizi!
Kimi
zamanda
yalnızlığımızı
depresif
duygu durumumuzla birleştiririz. Bitip giden aşkların arkasından yalnızlığımızla birlikte üzülürüz. Ama yine de bir umut vardır içimizde. Belki geri gelir diye. O zamanlarda çalan bir Vega şarkısı bizi hem hüzünlendirip hem umut taşır içimize yalnızlığımız biraz daha perçinleşir. “Yastığına senin sarılıp kokunla uyumuşum Üstüm açık kalmış,üşürken sabah olmuş uyan’ dedi bir ses,’uyan,o burada’ Uyandım,aradım,bulamadım Suçum neydi? Neden böyle oldu?”
Psikomavi
11 Gece artık kendini gündüze bırakırken,
Gece ilerlerken yalnızlığımız derinleşirken ruhumuz
bazen
isyan
moduna
girer.
Yalnızlık artık bunalım tadı vermeye başlamıştır.
Yeter
deriz,
bitsin
artık
yalnızlık, nereye kadar devam edecek bu
yalnızlığın karanlık dünyasından yavaş yavaş
çıkılır.
buluşmasına
inat
Gece son
ile
gündüzün
şarkı
gecenin
sessizliğinde süzülür kulaklara. MFÖ’den “Yalnızlık Ömür Boyu”…
durum. Tam bu isyan havasındayken önceden Sertap Erener’den dinlediğimiz Model Grubu’ndan daha isyankarca çıkan
“Senle beraber olsam da sevgilim
ses tonuyla “Yalnızlık Senfonisi” çalınır
Ayrılsak da ölsek de bu yolda
kulaklarımıza ve o ruh haliyle süzeriz
Hep yalnızlık yavrum yalnızlık ömür
gecenin karanlığını.
boyu”
“Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte. Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette.
Yalnızlık çay ve şarkılar eşliğinde
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum...
ne kadar yaratıcı olursan o kadar
Hadi gelin üstüme korkmuyorum!”
güzeldir.
12
Psikomavi Makale
NEDEN BİR BAŞKASINA GİDERİZ? Ebru KÖSE Psikolog Yalnızlık neden ürkütür insanı, sanki
vardır.’ ( Rollo May- Kendini Arayan
soğuk bir rüzgar eser teninde, ölümün serin
İnsan- sy:29 ). Yani kendimi, kendi
yüzü, duvarlarda yansıman vardır, sadece
farkındalığımı, kim olduğumu hatırlamak
sen… Her insanda böyle midir yalnızlığın
için onu bulmak için mi gidiyorum?
yansıması?’ Kimi komşusuna kendisini
‘Kaybolan kendilik duyumunu başkasının
aradığı için gider, kimi de kendisini
zihninde kendi izini bırakarak telafi
yitirmek
etmeye çalışmak’ için mi? ( Irvın Yalom –
istediğinden.
Kendinizi
kötü
sevmeniz yalnızlığı size zindan eder.’
Günü Birlik Hayatlar) Öyle ki
(Nietzsche)
uzun süre yalnız kaldığında tıpkı öznel
Hangisi benim? Kendimi aradığım için mi
benlikleriyle etrafındaki nesnel dünya
bir başkasına giderim. Eğer öyleyse
arasındaki fark gibi uykuyla uyanıklık
‘Yalnızlık duygusunun temelinde insanın
halini de ayırt edememeye başlıyormuş.’ (
birey olma deneyimini yalnızca kendini
Rollo May- Kendini Arayan İnsan- sy:34 )
başka
ilişkilendirdiğinde
Demek ki yaşadığımı hissedebilmem için
yaşaması ve yalnız kaldığında bu birey
başkasının gözlerine ihtiyacım var. Zaten
olma deneyimini yitirmekten korkması
böyle değil midir? Bebekliğimizin ilk
insanlarla
‘insan
Psikomavi
13
aylarında
aynadaki
yansımamızın
olduğunu
bilemeyiz,
ta
ki
biz
yaşadıklarının
bir
kombinasyonuyla
annenin
yüzleşmesi demektir. ‘(Robin Norwood-
gözlerinde var olduğumuzu anlayana dek.
Kadın Çok Severse- sy: 90) ‘İşte tam da bu
Sonrada bu bir ömür sürer, kendini
yüzden Çoğu insan ‘yalnız olduklarını
tanımak için içselleştirdiğin annenin ve
anlama korkusundan’ mustariptir ( Andre
ardından da dünyanın gözlerine ihtiyaç
Gide) ve yine bu yüzden kendilerini asla
duyarız. Yaralarının görülüp, küçük bir
bulamazlar.’ ( Rollo May- Kendini Arayan
buseyle
acının,
İnsan- sy:29 ), kendimizden uzaklaşmak
mutluluğunda sımsıkı bir kucaklaşmaya ve
için bir başkasını arar dururuz. Eğer kendi
en nihayetinde anne karnında hissettiğin
yalnızlığımızı kucaklayamazsak inzivaya
bir olma ve sonsuz güven duyma isteğiyle
karşı kalkan olarak başka birini kullanırız.
sevdiğinle
(Irvın Yalom- Nietzsche Ağladığında). Bu
dindirilmesine
arandaki
sınırları
zorlayıp
bütünleşme çabasına gireriz. Peki
yitirmek
kendimizi kötü sevmemizdendir bu esaret,
istediğimden gidiyorsam başkasına. Öyle
kim kalkan olur? Diyelim oldu ne kadar
ya ‘İlişkisiz kalmak yani kişinin kendiyle
telafi olunur, bir boşluk kalmaz mı arada
baş başa kalması ilişki esnasındaki en
ve o boşluk duygusu her an ensenmizde
büyük acıdan bile daha istenmeyen bir
kendini anımsatmaz mı?
durumdur.
ya
Çünkü
kendimi
kalkan ne kdar dayanır ki . Hem madem
yalnızlık
kişinin
geçmişten gelen acılarıyla birlikte bugün
14
Psikomavi Makale
YALNIZLIKLA MÜCADELE Fatih UYUMAZ Psikolojik Danışman İletişim imkanlarının bu denli korkunç
Araştırmacılar yalnızlığa değişik
boyutlara ulaştığı dünyamızda insanların
şekillerde tanımlamalar getirmiştir. Kimi
en çok yaşadığı olumsuz duygulardan bir
araştırmacılar kişinin verimli bir sosyal
tanesi de maalesef yalnızlık duygusudur.
ilişki içinde olmaması ya da bu ilişkilerin
Oturduğumuz yerden kilometrelerce öteyle
tatminin altında kalmasından kaynaklanan
iletişim
bir zorlanma olarak tanımlarken bir başka
kurabilirken
içimize
oturan
gideremediğimiz yalnızlık duygusu gün
araştırmacı
geçtikçe artıyor. Yapılan araştırmalar bu
anlaşılmama, çevreye yabancılaşma, sosyal
duygunun özellikle batıda hastalık gibi
olarak adapte olamama, duygusal yakınlık
yayıldığını gösteriyor. 1969’da ABD’de
kuramama
halkın %25’i son iki hafta içinde yoğun
Tanımların
yalnızlık yaşadığını ifade etmiştir.
ilişkinin niteliği ve kişinin duygusal olarak
,
başkaları
olarak ortak
tarafından
tanımlamıştır. noktasının
sosyal
Psikomavi
15
zorlanması anlaşılmama hissi olduğunu
olumsuz ve dışsal ve önemsiz görüyorlar.
görüyoruz. Bu kavram nicelikten ziyade
Aynı zamanda çevrelerine yönelik de aynı
daha çok niteliksel bir anlam taşımaktadır.
olumsuz bakış açısına devam ediyorlar.
Bir tane samimi arkadaşı olan bir birey
Hem kendilerini hem çevreyi olumsuz bir
kendinin gayet iyi hissederken aynı şekilde
bakışla görüp çevrenin de kendilerini
bir arkadaşı olan bir birey kendini yalnız
olumsuz algıladığını varsayıyorlar. Bu
hissedebilir. Bu duygu öznel ve kişiye
nedenle kendilerini açmaktan kaçınıyorlar.
özeldir.
Görüldüğü
Araştırmalar yalnız bireylerin belli kişilik
bireylerin algılarında inançlarında belli
özelliklerine sahip olduklarını gösteriyor.
çarpıtmalar
Yalnız bireyler daha çekingen, içedönük,
kuvvetlendikçe
dıştan denetimli oldukları tespit edilmiştir.
artmaktadır. Bu anlamda bireylerin bu
yoğun
yalnızlık
vardır.
yaşayan
Bu
inançlar
bireyin
yalnızlığı
inanışlarının üzerine gitmesi ve bazı Klinik olarak da depresyon ile yalnızlık
pratikler
arasında sıkı bir bağ vardır ama hangisinin
mücadele
diğerinin nedeni olduğu konusu hala
kaydetmelerini sağlayacaktır. Yalnızlık
yapması
onların
yalnızlıkla
konusunda
yaşayan
ilerleme
bireylerin
bilişsel
çarpıtmalara sahip olduğunu belirtmiştik. bu açıdan bireylerin öncelikle yalnız kaldıkları durumlarda yaşadıkları duygu düşünce ve davranışları noktasında keskin bir
farkındalığa
gerekmektedir.
sahip
Bunun
için
olmaları yaşanılan
durumlarda düşünce duygu ve davranışlar belirsizdir.
bir yere kaydedilebilir. Bundan sonra
Bireylerin yalnız kalmasının bir nedeni de
yapılacak
olumsuz benlik algısı ve olumsuz bakış
keşfetmek olacaktır. Bunu keşfetmek için
açılarıdır.
sosyal
A. Kadir ÖZER’in Ben Değeri Tiryakiliği
ilişkilerinde kendilerini yetersiz olarak
ya da David BURNS’ün İyi Hissetmek
algılıyor,
ilişkilerinde
isimli kitaplarının mantık dışı düşüncelerin
olumsuz
tanımlandığı bölümlere bakabilir. Bu liste
Yalnız
kişiler
bireyler
arası
kendilerine
yönelik
değerlendirmeler
olacağına
inanıyorlar.
Olumlu deneyim ve geri bildirimleri
olan
bilişsel
çarpıtmaları
çevremize ve kendimize yönelik ne gibi
16
Psikomavi duyguları ifade etme üzerinedir. Kendinizi yanlış
değerlendirmeler
yaptığımızı
uygun ve yeterli oranda açma konusunda
görmemizi sağlayacaktır.
geliştirirseniz
Yalnız bireylerin en büyük hatalarından bir
derinleşme sağlayabilirsiniz. Duygularınızı
tanesi başarılarını dışsal ve tesadüfi,
ifade ederken Ben Dili’ni kullanmak
başarısızlıklarını içsel, değişmez ve kişisel
oldukça etkili olacaktır.
olarak
algılamalarıdır.
Bu
sosyal
ilişkilerinizde
kapsamda
bireyler kendilerini gerçekçi bir şekilde
Yalnızlık sorunu yaşayan bireylerin bir
değerlendirmeli ve tanımalıdır. Bunun için
kısmı
kendinizi
yaşamaktadırlar.
düşüncesine
güvendiğiniz
5
kaygıdan
dolayı Sosyal
bunu ortamlarda
kişiye sorduğunuzda ne gibi cevaplar
değerlendirilme kaygısı, mükemmel olma
alabileceğinizi düşünerek bir tanımlama
isteği gibi düşüncelerden dolayı kişi
getirebilirsiniz.
kendini
Yalnızlığınızla
ilgili
geri
çekmektedir.
bilişsel
Yukarıda
düşüncelerinizin nedenlerini düşünün. Bu
bahsedilen
çarpıtmalarla
düşünceler ile ilgili kendinize şunları
belirtilen çalışmalar kaygı konusunda da
sorun, “Böyle düşünmek bana yarar mı
etkili olmaktadır.
veriyor? Zarar mı? Bu yarar ve zarar ne
Yalnızlık
oranda?” bu soruya yüksek oranda zarar
yaşanabilecek bir duygudur. Bu duygunun
deniyorsa demek ki kendi kendimize
sizi
ilişkilerimizde zarar veriyoruz. O zaman
çevrenizden ya da bir uzmandan yardım
yapılması gereken bu işlevsel olmayan
istemekten çekinilmemelidir.
duygusu
yorduğunu
dönem
hissettiğiniz
ilgili
dönem
anlarda
düşünce yerine tatmin edici yapıcı ikna olduğunuz bir bakış açısı geliştirmektir.
KAYNAKÇA
Bunu gerçekleştirdiğiniz anda harekete
*Erkan,S. Grupla Psikolojik Danışma ve
geçme konusunda engellerinizi
Rehberlik Programları II. Pegema
büyük
oranda aşmış olacaksınız.
Yayıncılık,Ankara,2005.
Yalnızlıkla mücadele konusunda bir diğer
*Özer,A.K.Ben Değeri Tiryakiliği,Sistem
yapılması
Yayıncılık,İstanbul,2009.
gereken
kendini
açma
ve
Psikomavi
17
“Mavi Ayraç” “Mavi Ayraç” köşesinde edebiyat ve psikoloji alanında yer alan yazarların konuyla ilgili alıntılarına yer veriliyor. Bu ayki konumuz “Yalnızlık”
İnsan kendi yalnızlığına ve başkalarının yalnızlığına karşı yazar. Eduardo Galeano - Biz Hayır Diyoruz
***** Küçük prens bir dağa tırmandı. Bu dağ kendi dağlarından çok büyüktü..."bu yükseklikteki bir dağdan bakıldığında bütün dünyayı görebilirim." diye düşündü. Ama gözüne sivri tepelerden başka bir şey ilişmedi. - Günaydın, dedi usulca. Sesine yankı karşılık verdi -Günaydın, günaydın, günaydın... -Kimsiniz? - Kimsiniz, kimsiniz, kimsiniz... - Hepiniz dostum olun. Yapayalnızım. -Yapayalnızım, yapayalnızım, yapayalnızım... Küçük Prens Dünya'yı çok tuhaf buldu. Kendi kendine; "Her yer kupkuru, her yer sipsivri, her yer sert ve acımasız, insanların düş kurma gücü yokmuş. Bir şey bilmiyorlar. Ne söylesem onu yineliyorlar. Oysa benim gezegenimde söze önce çiçeğim başlardı. Antoine de Saint-Exupery - Küçük Prens
Hangi yola koyulursak koyulalım, yalnızlık hep yoldadır.Her yere ve her şeye ondan gidilir ve ondan gelinir. Hasan Ali Toptaş - Yalnızlıklar
***** Kalamıyoruz, çünkü en basitinden bizler önyargılıyız yalnızlık konusunda. Bunu bir acizlik, bir zayıflık olarak algılıyoruz. Etrafımızda başkaları varken, kalabalıklar içindeyken kendimizi daha korunaklı addediyoruz. Ya da daha başarılı. Daha karizmatik. Daha mutlu. Elif Şafak - Şemspare
***** Onlar ki, Yüzlerini anımsayan birer maske hamalıydılar ve yalnızlık biraz da dışını düşlemekten korkan maskelerin içiydi. Hasan Ali Toptaş - Yalnızlıklar
***** Bir bisiklet geçer kapıdan, sonra bir kedi, ardından bir kuş. Derken, kuş derinliğinde bir mavi kalır geride, gözleri kedi pençesi. Yalnızlıksa, bir gökyüzüdür hala gökyüzünde. Hasan Ali Toptaş - Yalnızlıklar
***** Gerçeği söylemek gerekirse, insanlar yalnızlık denen şeyin aslında ne olduğunu, nereye varabileceğini pek bilmiyorlar. Her yığına, içinde dostluk var gözüyle bakılmamalı; insanların yüzleri bir resim galerisinden öteye bir anlam taşımayabilir, konuşmalar da bir zilin çınlaması gibi olabilir. Francis Bacon - Seçme Aforizmalar
***** İnsan sevgisi zaman zaman yalnızlığımızın boyutlarını aştı, zaman zaman da insanlar yalnızlığımızı birbaşınalığımızdan daha derin, daha dayanılmaz boyutlara iteledi. Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk *****
***** Uzun yıllar önce ben kendimi terk ettiğim için insanların beni terk etmesinden korkuyorum. Bu yüzden yalnız olduğumda orada başka kimse olmuyor. Irvin D. Yalom - Her Gün Biraz Daha Yakın
18
Psikomavi Makale
e- sosyal mi, a –sosyal mi? Kerem Gümüş Psikolog
Sosyallik, insan ihtiyaçlarının en temel
süreçlerine faydası olduğu kadar zararları
gereksinimlerinden
İnsanlığın
da gün geçtikçe artmaktadır. Bu anlamda
başlangıcından beridir insan, sosyal olma
teknoloji, sosyallik ve sosyal hayata
ihtiyacı,
girme
adaptasyon sürecinde insanların aile içi
ihtiyacı hissetmektedir. Bu sosyalleşme
iletişimine, arkadaşlık ilişkilerine, çalışma
sürecini
unsurlar
hayatlarına hatta nefes almalarına kadar
vardır. Sosyal gelişim sürecini etkileyen
etkilerini göstermektedir. Sosyal iletişimin
bu unsurlar, kişinin yetişme şekli, çevresi,
bu kadar yaygınlık kazandığı, her tarafı
karakter yapısı, mesleği, kültürü, son
iletişim aygıtlarının kapladığı bir çağda,
olarak da gelişen teknolojinin etkilediği
insanlar,
söylenebilmektedir.
yaşamakta, sürekli duygusal gelgitler
çevresiyle
etkileyen
biridir.
etkileşime
birtakım
yalnızlığı
hat
safhada
yaşamaktadır. Bu
yazımda
sosyalleşme
sürecine
teknolojinin ürettiği “sosyal medyanın”
Sosyallik
etkilerinden
çalışacağım.
yalnızlığı derin manada yaşayan bu
Malumunuzdur ki günümüz teknolojisinin
insanlar, sosyallik sürecini doldurmak
gelişmesinin
ve bu yalnızlığın üstünü örtmek için
bahsetmeye
toplumun
birtakım
noktasında
sorun
yaşayıp
Psikomavi
19
anlam arayışına girmeye başlamışlardır.
A/Sosyal ağlar, insanlara sosyalleştirmekle
Bu
ilgili
anlam
arayışının
doğal
yollarla
fayda
sağlamadığı gibi
karşılanamaması sebebiyle insanlar, yapay
zararına
bir sosyalleşme algısına bürünmektedirler.
bozukluklarını da ortaya çıkarmış, insanları
Yalnızlık hususunda çözüm bulamayan ve
“fedakârlık gerektirmeyen
bu yalnızlığı doğal yollardan gideremeyen
tatmini
bu insanlar, sosyal yaşamın alt başlıkları
aldırtmıştır.
olan;
etme,
kiminin güçlü olma arayışı, kiminin içini
anlaşılma
dökme, dertleşme, rahatlama veya kendini
paylaşma,
konuşma,
kendini
anlaşma
ifade
ve
olan
insanın
birtakım
sergileyen”
deşarj
başlarlar. Bu noktada da genel başlığı
çıkmıştır.
içinde
yarıştırdığı,
aldığı
“sosyal medya unsurları” insanların bu
paylaştığı,
girdikleri
doğal ihtiyaçlarını karşılayabilecek en
mekânı
paylaştığı,
makul
mekanizmasını
“sosyal”
kelimesini
mecra
barından
olarak
karşılarına
çıkmaktadır.
etme
bencil,
varlıklar
Kiminin
ihtiyaçlarını farklı mecralara çevirmeye
durum
rekabet
ego halini
arayışı,
ortamı
olarak
karşımıza
İnsanların
yediği
yemekleri
giydiği
kıyafetleri
ortam,
gittikleri
hava
çalıştırarak
atma
yetiştiğimiz
kültürle uzaktan yakından alakası olmayan “ben de buradayım, beni önemseyin, ben
Sosyal medya uzmanları, sosyal ağların
değerliyim” deme şekli haline gelmiştir.
kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu, herkesin
kullanması
gerektiğini,
faydalarını, yararlarını hiç çekinmeden
Sosyal
üstüne basa basa anlatıp durmaktadırlar.
maalesef ki - aileler, aile içi sohbetleri
Ama
büyük ölçüde ihmal etmeye başlamıştır.
şu
gerçek
nedense
sürekli
ağ
arası
–
Ebeveyn
“sosyal” medya unsurları yapay olarak
neredeyse hiç kalmamıştır: Yorgun argın
sosyalleştirirken
işten eve dönen baba kanepede uyuklar,
olarak
çocuklar
etkisiyle
atlanmaktadır; Twitter, Facebook türü
doğal
ve
unsurlarının
iletişim
yalnızlaşmanın yansımalarıdır. Bu noktada
anne
da bu sosyal medya unsurları ismiyle
Çocuklara da bilgisayar ve televizyon
çelişir durum haline gelmektedir. Bir
kalır. Bedenler bir aradadır ama ruhlar,
insanı sosyalleştiren olgu yalnızlaştırır mı?
zihinler bambaşka yerlerdedir. Ailede
Zira kullanılan bu araçlar “Sosyal” Medya
sağlıklı bir sevgi ağı kurulamayınca, ister
diye adlandırılıyorken sosyallikle alakası
istemez
olmayan
yansıması da sağlıklı olmayacaktır. Aile
semptomları
çıkarmaktadır.
gün
yüzüne
yemek ve bulaşıklarla uğraşır.
duyguların
aile
bireylerine
içi yaşanacak duyguların aile bireylerine karşı yansımasında haliyle aşırılık göze
20
Psikomavi
çarpacaktır. Sevgi duygusu çok fazla
Yapay dünya âlemini barından bu yaşam
olduğu gibi öfke duygusu da bir o kadar
alanıyla – en azından gelecek neslimiz için
fazla yansıyabilmektedir. Ve her şeyin
– düzeyli, kontrollü ve doğru yaşama
fazlası
biçimiyle ilgili çalışmalara başlamamız
da
zarardır…
gerekmektedir. Yapmış olduğum bu analizler tamamen teknoloji ya da sosyal ağ karşıtlığı değildir.
Gün geçtikçe bu yapay sosyalleşmenin
Pozitif
yararlı
insanları yalnızlaştırdığını ve duygularını
fonksiyonları da olabilir. Lakin dikkat
körelttiğini farkına varıp başta kendimiz
çekmek istediğim husus şudur ki; insanlar
olmak
(özellikle çocuklar) kontrol mekanizmasını
üzerinden uyarmaya ve yönlendirmeye
eline almakta güçlük yaşayabilmektedirler.
çalışmamız
gerekmektedir.
Bu sosyal medya unsurlarının yapay
kendimizde
değilse
ve
güzelliğine kanıp hareket etmek doğal bir
insanlardan
kontrolü
kaybeden
yalnızlığı gün yüzüne çıkaracaktır. Günlük
profesyonel
destek
çok az bir süre vaktimi alacak dediğimiz
naçizane
bu
yaklaşıldığında
“teknolojik
çok
harikalarında(!)”
üzere
Yapay
bizi
ortamlara
acımasızca
çocuklarımızı
kapı
bu
konular
Kontrol, çevrenizdeki
almayı
varsa
önermek,
tavsiyemizdir.
fark
etmeksizin saatlerimizi verebilme tehlikesi ve
çevremizi
ardında
gözetmektedir.
dünya göç
yaşamından edebilmek
doğal
ümidiyle…
Psikomavi
21
Makale
MODERN HAYATIN HASTALIĞI YALNIZLIK
Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA Rehber Öğretmen
İnsanlık tarihi boyunca insanlar bu denli
telefon, bilgisayar ve internet kullanımının
yalnız
yaygınlaşması ile sosyal hayat yerini
hissetmemişti kendini.
Gelişen
toplum ile değişen hayatlar, modernleşen
yalnızlığa bıraktı…
hayatlar ile birlikte insanlar yalnızlığa doğru hızlı bir şekilde yol almaktadır.
İnsani
ilişkilerden
uzak;
arkadaşlığın,
dostluğun, mahalle kültürünün, komşuluğun, Endüstrileşme hareketiyle;
ve özellikle
modernleşme de
televizyon,
aile içi iletişimin yitip gittiği toplumda; bizleri bekleyen en büyük tehlike; YALNIZLIK…
22
Psikomavi Kalabalık şehirlerdeki insanlar kendilerini
kendisini değersiz hissederse o aile içinde
daha yalnız hissetmeye başladı. Çünkü
mutlu
modern şehir hayatında aileler küçüldü,
hissedemez dolayısıyla yalnızlaşır.
olmaz,
kendini
o
aileye
ait
iletişim zayıfladı, komşuluk, akrabalık, arkadaşlık ilişkileri önemini ve değerini
Çocukların huzurlu ve mutlu yaşamaları,
kaybetti. Bunların sonucunda kalabalıklar
yalnızlık
içinde yalnızlık kaçınılmaz son oldu.
babalara
hissetmemeleri görevler
için
anne
düşmektedir.
Aile
çocuğuna uygun ortam hazırlamalıdır. Modern
hayat
ve
çalışma
hayatının
Anne
baba
işten
eve
gelince
eline
yoğunluğu insanlarda farklı psikolojik
telefonlarını alıp, karşılarına televizyonu
sorunlar meydana getirdi. Toplumumuzda
açıp hepsi ayrı birer koltuğa geçip
artık geniş aileler yerini çekirdek aileye
kendilerini iletişime kapamamalı.
bıraktı. Bu durum da insanları yavaş yavaş yalnızlığa sürükledi.
Kaliteli birliktelik için ev içinde bütün aile fertlerinin katılacağı kitap okuma saati,
Modern hayat ile birlikte çalışma hayatının
aile toplantıları, hobilere yönelik etkinlik
ağırlaşması, ,insanların çevresindekiler ile
saati vb. uğraşlar oluşturulabilir. Günümüz
ilişkilerini ihmal etmesine neden oluyor ve
bireylerinin
durumdan en çok çocuklar etkileniyor.
giderebilmek
ve
ailelerin için
yalnızlığını
aileler
arası
misafirliklerin arttırılması gerekir. Çocuklar gün gelecek en yakın arkadaşın kim
sorusuna
“
internet”
cevabını
Çocukların
yalnızlık
duygularının
verecekler. Çocukların hayatlarının fişi
giderilmesi için en iyi tedavilerden birisi
internete bağlı olmamalı. Çocuk ailesiyle,
de arkadaş edinmektir. Gerçek dostluklar
arkadaşlarıyla ile oyun oynamalı, sohbet
edinmektir.
etmeli.
gitmeli,
Çocuk gelişiminde arkadaşlık ilişkileri çok
eğlenmeli. Tek eğlenceyi elinde telefon,
önemlidir. Özellikle günümüzde tek çocuk
önünde televizyon olduğu zaman olarak
olma, kardeşler arasında yaş farkının fazla
görmemeli. Aileler de çocuklarına bu
olması ve komşuluk ilişkilerinin azalması
koşulları sağlamalı. Aile içinde bireyler
gibi
arasında
gerekliliği daha
Ailesi
kaliteli
ile
gezmeye
birliktelikler
olmalı.
nedenlerden
dolayı da
arttı.
arkadaşlığın Arkadaşlık
Birlikte olmaktan zevk duyulmalı. Bu da
çocukluk dönemiyle başlayıp yaşam boyu
bütün bireylerin birbirine saygı duyması,
devam eden önemli bir sosyal olgudur.
güven vermesi ve değer vermesi ile olur.
Çocuğun
Çocuk dahi olsa yaşına uygun saygı, sevgi
ilişkiler kurmasının temelleri çocuklukta
ve değer verilmeli. Çocuk aile içinde
kurulan arkadaşlıklarla oluşur.
gelecek
yaşamında
sağlıklı
Psikomavi
23
Arkadaş ortamında çocuklar birçok şeyi
yönlendirilmeli.
farkına
hissettiği aile içinde büyütülmelidir.
varmadan
öğrenirler.
Çocuk,
insanlarla birlikte yaşamayı, mutlu olmayı bu şekilde öğrenir.
Günümüzde
komşuluk
ilişkileri
yok
denecek kadar azdır. Aileler arası iletişim yakınlaşma yeteri kadar olmadığı için, çocuklar kendi yaşıtlarıyla birlikte olma fırsatı bulamamaktadır. Yeterli park ve oyun alanı olmaması ve sokakların tehlikeli olması da çocukların evde yalnız kalmasını zorunlu
kılıyor.
Bu
durumda
çocuğu
yalnızlığa itmektedir.
Yalnızlığı
hissetmek
mutsuzluğu
ve
umutsuzluğu da doğurur. Kendini yalnız hisseden
çocuk
karamsarlaşır,
sorunlar
karşısında çaresiz kalır. Yalnızlık hissi yaşayan çocuk kendini zayıf, güçsüz, arkadaşsız hisseder. Çocuğun yalnızlığın giderilmesi için mutlaka bir sosyal aktivitesi olmalı. Yaşıtlarıyla bir araya gelebileceği sanatsal, kültürel veya sportif aktivitelere
Çocuğun
kendisini
ait
24
Psikomavi PsiKitap 1982 Nobel Edebiyat Ödüllü, Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in 1967 yılında Meksika'ya ilk gidişinde yazdığı başyapıtı; (İspanyolca Cien años de soledad). Yazar çocukluğunun geçtiği Aracataca'yı Macondo adıyla fantastik bir kurguyla sunmuştur ve amacını "çocukluk günlerini sanatsal bir dille ardında bırakmak" olarak açıklamıştır. Kitap büyülü gerçekliğin en önemli eserlerindendir. İlk baskısı Sander tarafından 1974 yılında yayınlanmıştır. Çevirisini Seçkin Selvi'nin yaptığı Can Yayınları 2005 tarihli 27. baskısının arka kapağında García Márquez'in ağzından şu sözler yer almaktadır: "Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları birörnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı büyük bir dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
SayfaSayısı: 464 BaskıYılı: 2016 Yayınevi: Can Yayınları http://www.kitapyurdu.com/kitap/yuzyillik-yalnizlikciltsiz/10049.html&filter_name=y%C3%BCz%20y%C4%B1ll%C4%B1k%20yaln%C4%B1zl%C4%B1k
Psikomavi
25
PSinema 1965 yapımı film olan (Repulsion) Tiksinti’nin yönetmeni Roman Polanski’dir. Apartman üçlemesinin ilk filmidir ve siyah beyaz çekilmiştir. Bu yönüyle filmin ağır ve bunaltıcı havasını tamamlamıştır. Her üç filmin de ana teması “deliliktir” ve Roman Polanski bu ana temayı filmlere uygularken kullandığı baş öğe, apartman daireleridir. Tiksinti psikolojik öğelerle bezenmiş bir filmdir. (Üçlemenin diğer filmlerinde de psikolojik öğeler ağır basar; ancak Tiksinti baştan sona simgelerle dolu psikolojik bir filmdir.) Konu, genç bir kadının asosyal tavrının onu delirtmesiyle ilgilidir. Tiksinti’nin üçlemede yer alan diğer iki filmden farkı ise, senaryosunun uyarlama olmamasıdır. Filme ismini veren tiksinme, izledikçe tanık olacağımız Carole’un erkeklerle cinsel ilişkiye karşı hissettiği tiksinme duygusunu baz almıştır ve Carole, kendisinde cinsel dürtüler uyandıran iki erkeği cezasız bırakmamıştır. Filmin konusu Carole (Catherine Deneuve) Londra’da bir dairede ablası Helen ile (Yvonne Furneaux) birlikte yaşamaktadır. Bir güzellik merkezinde çalışan manikürcü genç bir kız olan Carole’u canlandırmaktadır. Carole, genç, güzel ama içe kapanık, pek konuşmayan, insanlarla iletişime girmekten kaçınan bir kızdır ve şizofrenik bir ruh haline bürünmüştür. Sokakta yürürken kendisine laf atan erkeklere dehşetle bakar. Evde beraber yaşadığı ablası ise tam tersidir.Ablası evli bir erkekle ilişki yaşayan rahat bir kadındır. Kadının evli bir adamla ilişkisi vardır ve birkaç gün sonra Carol'ı evde yalnız bırakıp İtalya'ya gezmeye gideceklerdir. Carol bu ilişkiye onay vermez. Ablasının sevgilisinden nefret eder ama sözünü dinletemez. Ablasının sevgilisiyle birlikte İtalya’ya tatile gitmesiyle Carol dünyadan kopmaya ve yavaş yavaş aklını yitirmeye başlar. Çevresine ve hatta kendisine yabancılaşmaya başlar. Kendisine aşık olan Michael'ı ise sürekli reddeder. Michael onu öptüğünde, tiksintiyle dudaklarını silmiştir ve ablasının sevgilisinin banyoda bıraktığı diş fırçasını tuvalete atacak kadar takıntılı bir hâldedir. Bu filmde açık ve net bir şekilde Carole'ın erkeklerden, ilişkilerden, seksten ve hatta romantizmden nefret ettiğini görürüz. Carole dışarıdan bakıldığında oldukça uysal bir genç iken içinde büyüyen canavarı sakinleştiren tek şey karşı kilisenin bahçesinden top oynayan rahibelerin görüntüsüdür. Bekaretle donatılmış rahibeler ona bu dünyadaki en temiz insanlar olarak görünür. Ablasının on günlük bir tatile gitmesiyle gerçek dünyadan yavaş yavaş kopmuş, gün geçtikçe aklını yitirmeye başlamıştır. Ablasının italya'ya gitmesiyle başlayan süreç ve daha sonra filmde çok kullanılacak bir ayna sahnesiyle her şey baştan başlamaktadır. Carole'ın inanılmaz değişimi, ölü bir tavşanla resmedilen doğurganlığın yitimi ve şiddetli bir seksi temsil eden duvarların sertçe çatlaması eşliğinde Carole, şizofrenik bir dünyaya adım atar. Polanski Carole’un nasıl bu hale geldiğini açıkça söylemek yerine, korkuları ve nefretleriyle anlatmaya çalışmıştır. Çok güvendiği babası tarafından çocukken suistimal (rüyalarında gördüğü gibi uyurken saldırılıp tecavüze uğraması) edilmesi nedeniyle yaşadığı bu travma onu yıllar içinde sadece kadınlarla ilişki kurduğu bir dünyaya yöneltmiştir. Film psikanalitik sembollerle bezenmiştir. Carole’nin bilinçaltını harekete geçiren bir çok semboller kullanılmıştır. Bu semboller Carole^’nin takıntılarını ve halüsinasyonları şiddetlendirmektedir. Bazı semboller şöyledir; yılan balıkları - penis manikür aleti ve usturanın şekli - vajina ölü tavşan – cinsellik ve doğurganlığın yitirilmesi duvardaki ve yerdeki çatlaklar - şiddetli cinsellik rahibeler – bekaret ve saflık Carole’un diktiği beyaz elbise - bekaret kuş sesleri - özgürlük saat sesi ve çan sesleri - babası tarafından çocukken suistimal edilmesi nedeniyle yaşadığı travma her çan çalışında kendini tekrarlamaktadır. Carole’un sürekli tırnaklarını yemesi – takıntıları