YAYIN KURULU
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
YAZI İŞLERİ VE TASARIM
Fatih UYUMAZ Şehriban UYUMAZ Özgür TÖNBÜL Yasemin ÖZÇELİK Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA
İLETİŞİM VE YAZI GÖNDERME psikomavi@gmail.com https://www.facebook.com/groups/psikomavi/ https://www.facebook.com/psikomavidergisi
Psikomavi E-Dergisi 2 ayda bir yayınlanmaktadır. Psikoloji, kültür ve edebiyat konularında yazılar içermektedir. Dergide yayınlanan yazılardan yazarın kendisi sorumludur.
Psikomaviden… Psikomavi Dergisi 2 yaşında…Umutla çıktığımız bu yolda AŞK ile devam ediyoruz. Dergimiz için aşkın ateşi psikoloji demek. Psikoloji alanında amatörce ve kollektif bir şekilde yol aldığımızı biliyoruz ama aşk içinde psikolojiyi bir sevgi nesnesi olarak içimize yerleştirdik.
Aşk yepyeni bir yılda ve yeni yaşımızda tüm insanlık için istediğimiz bir duygu. Özellikle yaşadığımız toplumda aşkın tüm insanların kalbine nakış nakış işlenmesini, hoşgörünün aşk ile perçinleşerek sevgi dolu bir ülke yolunda adımlar atılmasını temenni ediyoruz.
Aşkın kapitalist toplumda bir tüketim malzemesi haline gelmesi, aşkın değerinin yüksek düzey maddi tutarla ölçülmesine inat bu sayımızda AŞK’ın her halini siz okuyucularımızın beğenisine sunduk. Aşkın kuramını, aşk ve sevgi ilişkisini ve neden aşık olduğumuzu severek okuyacağınız makalelerimizden bir kaçı. Ayrıca bu sayımızda iki inceleme yazımız var. Hep duyduğumuz, söylene gelen aşk hikayelerinin psikolojik incelemeleri ve doksanlardaki aşk şarkılarının incelemesini sayfalarımızda bulabilirsiniz. Her sayımızda mutlaka değindiğimiz çocukluk dönemi yine bu sayımızda da aşkın en masum haliyle karşımıza çıkıyor.
Aşk ile kalın…
İyi okumalar.
İÇİNDEKİLER
1-2
Psihaber-Araştırma
21
Mavi Ayraç
3-6
Üçgen Aşk Kuramı
22-23
Aşk ve Tango
7-9
Aşk mı? Sevgi mi?
24-25
Aşkın Doksanlar Hali
10-12
Neden Aşık Olup Çok Seviyoruz
26-28
Psikolojide Eş Seçimi
13
Serbest Çağrışım
29
Psikitap
14-18
Aşk Hikayelerinin Psikopatolojik İncelemesi
30
PSinema
19-20
Aşkın En Masum Hali
Psikomavi
1
Psikohaber – Araştırma
katılımcılara tanımadıkları
çiftlerin
fotoğrafları gösterilirken, Aşk, Bakışlarda Mı Saklı?
diğer
aşamada tanımadıkları
tekil
kişilerin
fotoğrafları sunuldu. Her iki durumda da, kişinin Kişiler arası ilişkilerde gözlerle kurulan iletişimin anlık tepkisini ölçme amacıyla verilen kısa sürede önemli bir role sahip olduğu hepimizin bildiği bir romantik aşk ve cinsel arzu arasında seçim yapmaları gerçek. Bu gerçek şimdiye dek yapılmış pek çok istendi.
Buna
ek
bir
ölçme
yöntemi
olarak
araştırmanın sonucuyla da kanıtlanmış durumda. da herhangi
bir
seçim
yapmadan,
sadece
istendi.
aşama
Bireyin, diğer bireyde dikkatini daha fazla vererek cevapları üzerine düşünmeleri
İki
baktığı noktanın, amacı ya da ilgisiyle alakalı olduğu arasındaki
temel
fark
ise,
çiftlerin
olduğu
da benzer çalışmalarda ortaya çıkan bir sonuç. fotoğraflarda, katılımcının fotoğrafta görünen ilişkiye Ancak, bu durumu aşk ile cinsel arzu arasındaki farkı göre yorum yapmasının; tekil bireylerin gösterildiği açıklamak
amacıyla inceleyen
fazla
araştırma fotoğraflarda ise kendinde uyanan hisse göre yorum
bulunmuyor. yapmasının
istenmesi. Yani,
ilk
Bolmont, Cacioppo ve Cacioppo, geçmişte yapılmış
aşamada gösterilen çiftlerin ilişkilerine göre çıkarım
ve çiftlerin birbirlerine bakışlarının aralarındaki aşkı
yapılması istenirken,
göstermek
kişinin katılımcıda uyandırdığı hisse göre cevap
için
güvenilir
bir
öngörücü
faktör
olduğunu gösteren araştırmalardan ilham aldılar.
ikinci
aşamada fotoğraftaki
verilmesi istendi.
Kendi çalışmalarında ise romantik aşk ve cinsel çekim Sonuçta, arasındaki
farkın
bu
faktörle belirlenebilir
fotoğraftaki bireylerin/çiftlerin
yüzlerine
olup daha fazla odaklanan katılımcıların, romantik aşk
olmadığına
baktılar.
Katılımcılar
iki
aşamalı seçeneğini seçtiği görüldü. Cinsel arzu seçeneğinin
bir çalışmaya
katıldı.
İlk aşamada, seçildiği durumlarda ise katılımcıların daha uzun
2
Psikomavi
kolay baş edememe, kolay öfkelenme gibi eğilimleri süreli olarak baktığı bölgenin yüzden ziyade vücut olduğu gözlemlendi.
içeren “duygusal dengesizlik” kavramını incelediler. Çiftlerden duygusal denge düzeylerine yönelik ölçüm dışında ilişkiden ne derece tatmin oldukları bilgisini
Araştırma, her ne kadar ilk görüşte aşk ile ilgili yeterli de alındı. Katılımcılar buna ek olarak günlük olayların bilimsel veri sağlamıyor olsa da, bir yabancıya karşı ve yaşantıların ilişkilerinde ne derece etkili olduğunu verdiğimiz
otomatik
tepkinin
değişebildiğini değerlendirdiler.
gösteriyor. Ayrıca, aşk ile cinsel arzu arasındaki farkın,
bireylerden
yola
çıkarak
saptanmasının,
kişinin kendini ifade şekline dayalı olduğu için zor olacağı belirtiliyor. Bu sebeple, ayrımın daha güvenilir bir şekilde yapılabilmesi adına geliştirilmesi mümkün olan, biyolojik göstergelere dayalı
bir
ölçüt için
gelecek araştırmalara katkı sağlıyor.
ve
Romantik
İlişki
Duygusal
arasında romantik bir ilişki yaşayanların gün içindeki duygusal dengesizliklerinde 9 ay içinde azalma olduğunu gösterdi. Örneğin bu bireyler normalde günlük olumsuz olaylara sert tepkiler verirken, aşk ilişkisi yaşamaya başladıklarında bu eğilimlerinin
http://ajanspsikoloji.com/2015/07/16/ask-bakislarda-mi-sakli/ Aşk
Araştırma sonucu, duygusal dengesizliği olan bireyler
Dengesizliği
azaldığı görüldü. Bu etki hem kadınlar hem erkekler için geçerli. Araştırmacılar, romantik bir ilişkinin beraberinde getirdiği olumlu yaşantıların kişilikle
Azaltıyor
bağlantılı eğilimlere etki yapabileceğini söylüyor. Kaliteli yakın ilişkilerin bireylerin iyi oluşlarına, ruhsal
Örneğin
ve fiziksel
değerlendirdiği aşk yaşantısıyla değişebilirken bu da
Aşkınsa
sağlıklarına yaptığı
hem
olumlu
hem
katkı
tartışılmaz.
olumsuz
etkileri
duygusal
bireylerin
dengeyi
olumsuz
daha
iyi
olayları
sağlamaya
nasıl
yardımcı
tartışılırken yeni bir araştırma aşkın kişilik üstünde
oluyor. Elbette nispeten sabit kişilik özelliklerinin
olumlu etkiler yapabildiğini gösteriyor.
değişimi çok kolay olmasa da bunları dolaylı şekilde etkileyebilecek tutumların ve eğilimlerin değişmesi
Araştırmacı Christine Finn ve arkadaşları 18 ile 30 yaşları arasındaki bir grup çifti 9 ay boyunca takip etti ve her 3 ayda bir çiftlerle görüşmeler yaptı. Kişilik özelliği olarak sıklıkla kaygılı ve endişeli olma, stresle
olumlu duygular ve yaşantılarla mümkün olabiliyor. http://ajanspsikoloji.com/2014/07/15/ask-ve-romantik-iliskiduygusal-dengesizligi-azaltiyor/
Psikomavi
3
Makale
ÜÇGEN AŞK KURAMI Şehriban UYUMAZ Psikolojik Danışman
“Aşk iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.”
Jean Paul Sartre Aşk bütün toplumlarda her kültürde
değişmektedir. Aşka ilişkin farklı kuramcılar
ve tüm zamanlarda var olmuştur ve insanın
farklı
yaşamının bir döneminde en az bir kez
cinselliğin
yaşadığı ve yaşamaya umut ettiği duygusal
bağlanma davranışı olarak, Fromm ilgi,
bir durumdur.
sorumluluk,
Aşkın tanımı kültürden kültüre değişmekle
tanımlamıştır.
birlikte
Maslow ise aşkı ikiye ayırmış birincisi
biçimleri
araştırmacıların de
bakış
aşkı
ele
açılarına
alış göre
kişinin
tanımlar
yapmıştır.
yüceltilmesi
saygı
güvensizliği
ve
ile
Freud
olarak
anlayış
gelişen
aşkı
Harlow
olarak
düşük
4
Psikomavi aşkın düzeydeki duygusal ihtiyaçları ifade eden “yeterszlik aşkı” (deficiency love) ikincisi ise yüksek düzeyde duygusal ihtiyaçları içeren ve özellikle kendini ve diğerini gerçekleştirme isteğini ifade eden “aşık olmaktır.” Tennov ise aşkı bilişsel etkinliği devre dışı bırakan, geçici bağımlılık ve sevilen kişiye yönelik
bedenin
verdiği
duyarlı
tepki olarak
tanımlamaktadır. Aşk ilişkilerinde normallik ve payolojiyi inceleyen Kernberg aşkı dinamik bir bakış açısıyla ele almış
ve aşkın karşıdaki kişiye
yöneltilmiş sevgi ilişkisinden ve cinsel arzuya dönüştürülmüş olan uyarılma ve agresif enerjilerden
türlerini
ya
sınıflandırmaya
da
bileşenlerini
çalışmışlardır.
Işte
bunlardan farklı ilişki türlerinin hepsini kapsayıcı bir aşk kuramı geliştirme çabası içinde Robert Sternberg bütün aşk deneyimlerinin üç bileşeninin olduğuna işaret etmiştir. Sternberg’e göre aşk, yakınlık, tutku ve bağlılık ögeleri olan bir kavramdır. Bu üç öğe bir üçgenin üç açısındaki
her
bir
gelmektedir.
noktaya
Bundan
Sterneberg’in
kuramı
denk dolayı
Üçgen
Aşk
Kuramı olarak tanımlanmıştır.
ibaret olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Kernber aşkı kendilik ve nesne tasarımlarının kaynaşmasıyla oluşan duyarlılık karşıdaki kişiye özdeşim, karşıdaki insanı ülküleştirme tutkulu bir özellik taşıyan cinselnesne ilişkisi ve super ego yatırımlarından oluşan karmaşık bir duygusal yapı olarak açıklamaktadır.
Üçgen aşk kuramında yakınlık kişiler arasındaki yakınlığı karşılıklı anlayış ve duygusal açıdan sevgiliye bağlı olma duygularını içerir. Bunlara ek olarak verilen ve alınan duygusal desteğe de işaret eder. Bu duygular eşler arasındaki arasındaki sıcak bir aşk ilişkisi yaşanmasına da yol açar. Bir ilişkide tutku, romantizm, fiziksel çekicilik,
cinsellik
ve
beğenme
gibi
dürtülere de önderlik eder. Tutku benlik saygısı,
büyümek,
egemenlik,
kontrol,
çekicilik, cinsellik gibi gereksinimlerin ve isteklerin
geniş
Bağlanmanın sevdiğine
oranda
anlamı karar
ifadesidir.
bireyin
birini
vermesiyken,
uzun
dönemde kendini aşka adamasıdır. Aşıklar birlikte iyi bir ilişki sürdürebilirler; ancak bu durum her zaman böyle olmayabilir. Aşk kavramının psikoloji çalışmalarında yer almasıyla birlikte bazı araştırmacılar
Birey
sevdiğine
karşı
gerçek
Psikomavi
5
aşk duyguları beslemese de ona bağlı
ancak, ilişkinin yakınlık ve tutku
olduğunu hissedebilir ya da birey sevdiğine
barındırmaması sonucu boş aşk
bağlı
ortaya çıkar. Uzun yıllar süren,
olmasa
da
ona
gerçek
aşk
besleyebilir.
ancak doğal duygusal içeriklerin ve
Yakınlık, tutku ve bağlanma öğelerinin
fiziksel çekimin zaman içinde yok
farklı
olduğu ilişkiler bu tür aşka girer.
birleşimleri
üçgen
aşk
kuramı
çerçevesinde tanımlama sekiz aşk türünü
Kültürden
ortaya çıkartır.
birlikte,
1. Beğenme/Hoşlanma (Yakınlık): Bu aşk türü bir kişinin bir diğer kişiye
kültüre bu
tür
değişmekle aşklar
uzun
ilişkilerin sonunda ya da başında olabilir.
kendin yakın hissetmesi ona karşı sıcaklık beslemesi ancak o kişiye karşı belli bir tutku ya da uzun süreli bir bağlanma hissetmemesi olarak açıklanabilir. 2. Çılgınca Aşk (Tutku): Bu tür aşk “bir görüşte aşk” sınıfına girer. Kişinin gerçekte aşık olduğu kişiye değil de kafasında hayal ettiği kişiye karşı aşkının bir saplantı haline dönüşmesidir. Kişinin aşk nesnesinden fiziksel ve zihinsel uyarılması durumu söz konusudur. Çılgınca sevme davranışı seven kişi tarafından çok kolay şekilde ortaya konulur. Doğru koşullar altında bu tip aşk hemen ortaya çıkar ve kişi zihinsel,
fiziksel
olarak
aşk
nesnesinden çok çabuk uyarılma özellikleri gösterir.
kişiyi
sevdiğine
Aşk(Yakınlık+Tutku):
Romantik aşk, beğenmenin yanı sıra
kişiliern
birbirlerine
karşı
fiziksel ve zihinsel açıdan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşkın
olması
için
fiziksel
ve
duygusal olarak eşlerin birbirine karşı
ilgi
duyması
gerekir.
Bağlanma bu aşk türünde gerekli değildir. Bu tür aşkta gelecekte
3. Boş aşk (Bağlanma): Bir kişinin bir başka
4. Romantik
karar
vermesi ve bu aşkı devam ettirmesi;
birlikte olmama durumu sözkonusu olabilir.
6
Psikomavi 5. Arkadaşça
Aşk
Ancak bağlanma da zaman içinde
(Yakınlık+Bağlanma): Bu tür aşk,
gelişir ve derinlik kazanır. Bu tür
uzun süren bir arkadaşlık ilişkisine
aşkta bireyler tutkuyu ilşikinin
benzer. Tutku unsuru ilişkide söz
temeline yerleştirirler; ancak tutku
konusu değildir. Birçok romantik
azaldığında
aşk ilişkisi arkadaşça aşk ilişkisine
uğrarlar.
dönüşebilir
ve
tutku
ortadan
hayal
kırıklığına
7. Mükemmel
kalkınca yerini yakınlık alır. Tutku
Aşk(Yakınlık+Tutku+Bağlanma):
uzun zaman sonar ilişkide derinden
Özellikle romantik ilişkilerde her
hissedilen
insanın istediği aşk türüdür. Bu tür
bağlılığa
İnsanlarına ilişkiler
dönüşebilir.
arkadaşlığa yaşama
dönüşen
bir aşkı yaşamak zordur; ancak bu
düşüncesine
tür bir aşkı elde tutmak, onu
alışmaları kişiden kişiye değişir. Kimi
insan
bunu
yaşamaktan daha da zordur.
asla
8. Aşksızlık: Bu tür aşkta üç unsurun
kabullenmezken, kimi insan da
hiçbiri bulunmamaktadır. Bu tür
yaşamında
romantizm
ilişki,
yaşayamaz.
Yeniden
olmadan romantizm
bilinen
kişilerarası
ve
ilişkilere
yaşanılan iyi
birer
bulmak için yeni aşk aramaya
örnektir. Bu tür ilişkiler nedensel
çıkanlar olabilir; ancak bilinmesi
etkileşimleri içerir ve hatta bu tür
gerekir ki, yeni ilişkiler de dönüp
ilişkide arkadaşlık bile sözkonusu
dolaşıp
değildir.
arkadaşça
bir
durum
alacaktır.
Bu
ilişkiler
zorunlu
ilişkilerdir.
6. Aptalca Aşk( Tutku+Bağlanma): bu tür aşk Hollywood tarsi bir aşktır, filmlerde
olduğu
gibi
insanlar
tanışıp ardından kısa süre içinde evlenirler. Zaman içinde gelişen yakınlık unsuru göz ardı edilip yalnızca tutkuya dayanarak bir bağlanma yaratılır. Aptalca aşk stresin oluşmasına uygun ortam yaratır.
Çünkü
tutku
ortadan
kaybolduğunda ya da azaldığında geriye yalnızca bağlanma kalır.
KAYNAKÇA 1. ATAK, Hasan- TAŞTAN, Nuray. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2012
Psikomavi
7
Makale
AŞK MI SEVGİ Mİ? Fatih UYUMAZ Psikolojik Danışman
İnsanlık tarihi boyunca insanların en çok talep ettikleri acısını severek çektiği bir duygudur aşk. Amerikalı antropolog Helen Fisher araştırmasında hangi statü, yaş ve cinsiyette
olursa
olsun
deneyimler
bakımından aşkın birbirine çok benzediğini görülmüştür.
Aşık
olunduğunda
algılar
otomatik olarak değişir. Bu geçici bir görme
kusuru olarak tanımlanabilir. Karşıdakini olduğu gibi değil de görmek istediğimiz gibi görmeye başlarız. Olumlu yanları bir kenara olumsuz yanları bile sempatik gelmeye başlar. Bu açıdan bakıldığında aşkı “hayal edilen
ile
gerçek
arasındaki
farkı
anlayıncaya kadar geçen süre” şeklinde tanımlanabilir.
8
Psikomavi Aşık olan çiftler birbirilerini temel
vardır. Sevgi vermesini bilir aşk ise
mutluluk kaynakları olarak tanımlarlar. Bu
istemesini… sevgi bu yüzden olgunlaşmış
dakikadan sonra artık kimseye ihtiyaç
bir ruh ister.
duymadıklarını biz bize yeteriz inancında oldukları görülür.
Aşkın içinde yakın ve yoğun bir bağımlılık vardır. Bu hayal kırıklığına
Aşkın temelinde ihtiyaç ihtimali
neden olabilir. Sevgide böyle bir şey
vardır. Böyle olduğunda bencillik de
yoktur. Aşkta ihtiyaçlar tatmin edilmeyi
beraberinde gelebilir. Aşkı biraz önce de
bekler
ifade ettiğimiz gibi geçici bir görme kusuru
Karşıdakine “Seni seviyorum.” Denir;
olarak tanımlamıştık. İhtiyaç duyulan sanki
çünkü ondan da “Ben de seni seviyorum.”
her zaman karşılanacakmış gibidir. Çiftler
Cümlesini duymak içindir. Sevgi ise
mükemmel bir uyum içinde olduklarını
sadece
düşünür.
Bu
ihtiyaca
dayalı
ve
talep
etmeyi
karşıdakini
gerektirir.
tatmin
etmeye
ilişkide
zamanla görme kusuru ortadan kalkmaya gerçekler
yavaş
yavaş
kendini
hissettirmeye başlar. Artık hiçbir şey hayallerdeki gibi toz pembe değildir. Hayallerimizle kahramanlarımız arasındaki tercihte yepyeni bir hayal için aşkımızın kahramanından
vazgeçip
yeni
bir
kahraman aramaya başlarız ve ardından
yöneliktir.
tekrar aşık oluruz. Aşk ve sevgiyi dilimizde farklı
Aşkta karşılıklılık vardır. Sevgide ise iki kişi olması gerekse de karşıdakinden
şekilde tanımlamak mümkündür. Aradaki
bağımsız
farkı şöyle tanımlamak mümkündür. Fark
karşıdakinin
“Seni seviyorum; çünkü sana ihtiyacım
devam ederim.” Der. Bu durum ipotekli bir
var.” İle “Sana ihtiyacım var; çünkü seni
sevgidir ve karşıdakini baskı altına alır.
seviyorum.” Cümlelerindeki fark gibidir.
Burada sevilen de sevdiğini kaybetmemek
Aşk bir ihtiyaçtan doğar sevmek ise bir
için
sanattır ve sanat farklı şekillerde ortaya
özellikleri kaybetmemeye çalışır.
çıkar. Aşk içinde tutkuyu sevgi ise şefkat
olabilir.
beklentilerini
sevgiyi
aşk
“Eğer
karşılarsan
kazanmasını
sağlayan
Sevgide kişi olan ve olmayan tüm
ve sevecenliği barındırır. Aşk insanın
özellikleriyle
egosun sevgi ise ruhunu besler. Aşkta
karşılaştırmalar,
talepler arzular senin için şunları yaptımlar
olamadan sevilir.
varken sevgide paylaşım ve çıkarsızlık
Özetle
sevilir.
Gerçek
eğerler,
sevgide çünküler
Psikomavi
9
Sevdiğimiz
zaman
birbirimize
hediye veririz. Burada bu davranış yerine
becermekle geçiş dönemlerinde ilişki ve sevgiyi sağlıklı tutmakla mümkündür.
getirilirken ‘Acaba o da aynısını yapar
Güzel birlikteliklerin hep aşk ve
mıydı?’ diye düşünmeyiz. Bu sevgidir ve
sevgi sonucu olduğu düşünülmektedir.
sevgide ona onun ihtiyacı olan şeyi kendi
Hâlbuki bu iki duygu iyi bir beraberliğin
ihtiyacımızdan
nedeni değil sonucudur. Bunu ortaya
vazgeçmek
pahasına
vermektir.
çıkaracak olan da iyi bir ilişkidir.
Sevgi ne istendiğiyle ilgili değildir. Sevgi,
sevilene
duygusal
beraberliklerin
koşulsuz
doyumlu bir şekilde devam edebilmesi
vermekle ilgilidir. Sevgi ne hissettiğimizle
olgunlaşmış bir sevgiyi gerektirir. İyi bir
ilgili
ne
ilişki içinde olan ve samimi bir sevgi
hissettirdiğimiz ile ilgilidir. Çünkü insanlar
çemberinde yer alan çiftlerin uzun soluklu
bazen insanları değil onların kendilerine
bir aşk yaşayacaklarını söyleyebiliriz.
değil
sevgisini
Evliliklerin,
karşımızdakine
övgü, takdir ifadelerini seviyor. Aşk bir bakışla doğabilir; ama
KAYNAKÇA
sevgi ve şefkatle olgunlaşabilir. Bunun için
*SUNGUR,M. Sen Ben ve Aramızdaki
birlikteliklerde
Herşey, Goa Yayınları, Ankara, 2009.
aşkı
sevgiyle
devam
ettirebilmek gerçek olgunlaşmış bir sevgi
*TARHAN,N.Evlilik Psikolojisi, Timaş
gerektirir. Bu da birlikteliklerde sevmeyi
Yayınları, Istanbul,2010.
10
Psikomavi Makale
NEDEN AŞIK OLUP ÇOK SEVİYORUZ? Sündüs Adem Psikolojik Danışman İnsanlığın
ilk
başlangıcından
görülmesi, ihtiyaçlarının fark edilmesi ve
itibaren aşk üzerine yazılmış binlerce kitap
zamanında bedensel ve duygusal temasla
ve şarkı, yapılmış
(gülümseyerek, dokunarak, sevgi sözcükleri
film var. Eminim ki
bundan sonraki zamanlarda da
bu konu
farklı şekillerde işlenmeye devam edecek.
söylenerek)
giderilmesi
ve karşılanması
kadar temel bir ihtiyaç.
Hiç düşündünüz mü aşk duygusu nereden geliyor? Nasıl besleniyor? Böylesine güçlü
Psikoloji literatüründe çok önemli olan Bowlby ‘
olarak kalabiliyor?
nin “ Bağlanma Kuramı” ‘da
bize bu kapsamda
önemli ip uçları veriyor; bireyin yakın ilişkilerini Aşk bizim için ne ifade ediyor? Öncelikle
anlamak için annesi ile kurduğu bağın öneminden
bunu
bahsedilen bu kuramda;
sorgulamamız,
çerçeveyi oluşturmak
bu için
yazıdaki önemli.
sevgi
ve güven
içerisinde büyüyen kişinin ikili ilişkilerinde kendi
Yaşamda
var olmak, var olduğumuzu
benliğini ön planda tutarak
hissetmek;
ben de varım, görülüyorum,
olunmaz”
“ben olmadan biz
ilkesinden hareketle
var olduğu
sevmeye ve sevilmeye değerim demek için
vurgulanıyor. Bunun sağlanmadığı
durumlarda
aşka ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
ise,
Kendimize dışarıdan bakmak, aynalanmak
hissedeceğinden
için başkasının varlığına ihtiyaç duyuyoruz.
belirtiliyor. Bu durum ikili ilişkilerde de kaos
Bu
yaşamasına neden oluyor.
tıpkı
bebeğin
annesi
tarafından
kendisini duygusal olarak terk edilmiş kaygı
içerisinde
olacağı
Psikomavi
11
Bowlby’ e göre, annenin bebeğine karşı
davranır, bize sevgisini her sunana aşık
ilgisizliği, psikolojik olarak anne olmaya
olmayız.
hazır
olmaması
yanında,
kendi
çocukluğunda ve kendi annesinden de bu
Aşık olma ve yakın bir ilişkiyi sürdürmenin
şekilde bakım almış olmasının bir sonucu
önündeki psikolojik engelleri ele alan bir başka
olabilir. Bunun dışında annenin yaşadığı
psikiyatrist Otto Kenberg‘ dir. Ona göre, sevme
derin depresyona bağlı olan bu durum;
becerisi bir
kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılayamaması,
noktasında tam cinsel doyumlu, derin ve istikrarlı
kendi var oluşunu tamamlayamamasının da
bir ilişki kurabilme vardır. En alt noktada ise, aşk
devamıdır. Anne kendisini bilinçli olarak
ve cinsellik içeren yakın bir ilişki kuramama
değil ancak, bir anlamda ret ettiği için
vardır. Gelişim sürecindeki bu başarısızlık ne
kendisine ait olan olumsuz duygusunu ve
kadar
öfkesini de
farkında olmadan bebeğe
oluşturduğu travma ne kadar ağır ve büyükse bu
yansıtır. Onun ihtiyaçlarına karşı duyarsız
durumun kişinin sevme kabiliyetine yansıması da o
kalır.
oranda sekteye uğramaktadır. (1)
Anne, fiziksel ve bedenen olarak
orada vardır ancak,
erken
bütündür.
aşamada
Bu bütünün en üst
yaşanmışsa,
kişide
duygusal boyutta
orada yoktur. Aslında annenin yaşamdaki
Tabiki tüm
bunlar
hakkındaki
farkındalıklar
işlevselliği de bozulmuştur.
hayatımızı bir anda değiştirmeyebilir. Ancak kendi aşık olma ihtiyacımızın ve çok sevmemizin altında
Bowlby’ den sonra da yapılan araştırmalar
yatan psikolojik süreci anlamak açısından önemli
bağlanmayı sadece anne ile sınırlandırmayıp
olduğunu artık biliyorum.
yaşam boyu kurulan “sevgi bağları” şeklinde genişletmişlerdir. Bu araştırmaların ortak sonucu;
“sevgiyi
becerimizin”
alma
benlik
ve
verme
kavramımız
ve
özgüvenimiz tarafından da etkilendiğidir. Başkasını sevebilmek için önce kendimizi sevip saymamız gerekir.
Sevgi, takdir
edilme ve saygı ihtiyacımız kendimizden emin olmadığımız ölçüde artar, bize bu mükafatları sunan kişileri çekici bulma ihtimalimiz de bu duruma paralel olarak artacaktır. Kendimizden ne kadar eminsek, başkası tarafından onaylanma beklentimiz, kabul görme ve sevgi ihtiyacımız o oranda azalacaktır. Bunun sonucunda daha seçici
Rollo May, “Aşk ve İrade” adlı kitabında Batı geleneğinde dört çeşit aşk vardır der : Birincisi seks yada şehvet diye adlandırdığımız
Libido,
ikincisi üretme ya da yaratma dürtüsü olarak bildiğimiz Yunanlıların deyişiyle Eros, üçüncüsü Dostluk, Kardeşlik Sevgisi, dördüncüsü Ötekinin Refahı İçin Adanmış Sevgi.
İnsanın her gerçek
aşk deneyimi, bu dördünün değişen oranlarda karışımıdır. Seks, yaratımın gücü, ırkın devamını sağlayan dürtü, insanoğlunun hem en yoğun zevki hem de en yaygın kaygısı olarak günümüzde de hüküm sürmektedir. Bireyi umutsuzluk bataklığına savurabilir,
Erosla birleştiğinde umutsuzluktan
çıkarıp esriklik yörüngelerine de fırlatabilir.
12
Psikomavi “Eros, aşk tanrısı, dünyayı yaratmak için ortaya çıktı. Öncesinde, her şey sessiz, çıplak ve hareketsizdi. ” der bir erken dönem Yunan Miti. May’ e göre, günümüzde İlişkiden alınan zevk, fantezi, düşler ve geleceğe dair umutların, geçmişten gelen korkuların, insanları birlikte yatağa girmekten daha utangaç ve savunmasız yapması oldukça gariptir. Çünkü insanlar cinsel yakınlıktaki psikolojik ve ruhsal çıplaklıktan, fiziksel çıplaklıktan sakındıklarından daha çok sakınırlar. Bireyin tek başınalığını yenme umudu, boşluk duygusundan ve kayıtsızlık tehdidinden kaçmak için verilen umutsuz çaba sonucunda, kendi duygularının ölmediğini kanıtlamak için ötekinde bir karşılık, bir özlem arar. Buna aşk denir. Günümüzde Eros erotizmin veya cinsel heyecanın eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır. Oysa Eski Yunan Mitolojisi’ nde, dünya çorak ve cansızken “ Can veren oklarını kavrayıp dünyanın soğuk bağrını delen Eros vardı. Eros, ölüm iç güdüsünün zıttı olarak yaşam için savaşırdı”. Bu paralelde May’ e göre aşık olmak, kendimizi hem olumluya hem olumsuza açmak demektir. Kedere, üzüntüye, düş kırıklığına olduğu kadar neşeye, doyuma ve daha önce bilmediğimiz bir bilinç yoğunluğuna. Aşka düştüğümüzde, dünya sarsılır ve sadece görüntüsü bakımından değil, içinde nasıl yaşadığımız bakımından da değişir. Bu sarsılma genellikle olumlu yönleriyle bilinçli olarak hissedilir. Bunun yanında bu yeni ilişki beni yok edecek mi sorusu belli veya belirsiz olarak kafamızın bir köşesinde varlığını sürekli sürdürür. Aşık olduğumuzda benliğimizin merkezinden vazgeçeriz. Önceki var oluş durumumuzdan yeni bir var oluş umuduyla kendimizi “adeta” bir boşluğa fırlatırız. Kendi merkezimizi “ona” veririz, üstelik geri alıp alamayacağımızı bilemeden. Bu heyecan dolu “yok olma deneyimi” içseldir
ve Erosun bize yaptığıdır. Ancak yalnızca başkasının veya ötekinin bize yaptığı değildir. Tümüyle sevmek, her şeyin yok olması tehdidini de beraberinde getirir. Sufi’nin, Tanrı’nın orada olduğundan asla emin olamaması gibi, aşk da bizi, güvenlik teminatımızın olmadığı o bilinç yoğunluğuna taşır. Bu bıçak sırtı, kaygı ve neşenin baş döndürücü dengesi, aşkın dengesizliğin ta kendisidir. Heyecan verici olması da buradan gelmektedir. Aşık olan kişinin aşkına cevap aldığında, cevap alamadığı zamanlardan daha kaygılı olması da başka bir çelişkidir. Çünkü kişi ancak karşılıksız olarak severse, Dante’ nin İlahi Komedya’sının sonelerini veya romanını yazabilir. (2) Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti olarak aşk konusunda uzun okumalar yaptım. Mesleki gelişimim yanında kişisel olarak da buna ihtiyaç duydum. Aşık olma ihtiyacımın kökeninin “var olduğumu bilmek ve görülmek ihtiyacımdan” kaynaklandığını artık biliyorum. Aşık olmak benim için aynalanmak, ahenk ve uyum içinde beraber dans edebilmek, tamamlanmak, bütün olmak … Bunlar için çok seven bir kadın olmak istemiyorum… Sevginin, içimizdeki her erdemin Ve ceza gerektiren her eylemin Tohumu olduğunu anlamalısın sen de. Sevgi içinde doğup yeşerdiği Güzellikten çevirmeyeceği için gözlerini, Her nesne korunmuş olur kendi kininden; Öte yandan hiçbir varlık kökeninden Bağımsız ve ayrı olmadığına göre Kin beslemez kendisine can verene. Dante- İlahi Komedya 1-Ayala Malach Pines, Aşık Olmak, İletişim Yayınları 2- Rollo May, Aşk ve İrade, Okuyan us Yayınları
Psikomavi
13
Serbest Çağrışım Serbest çağrışım psikanalizin en önemli tekniklerindendir. Danışana herhangi bir konu hakkında aklına gelenleri baskı uygulamadan serbestçe aktarması söylenir. Söylenen şeyler bilinçaltının bir yansıması olarak kabul edilir. Bu sayımızda “AŞK” ile ilgili serbest çağrışımlarımızı aktarıyoruz. Her renk bir kişiye ait çağrışımları betimlemektedir.
MAVİ
Huzur
Hasret
Evlat
KIRMIZI
Vuslat
Allah
Heyecan
SİYAH
Çocuklar
Kelebekler
Hoşlanma
Sevgili
Uyku
Sevgi
Sağlık
Deniz
Evlilik
PEMBE
İstanbul
En tatlı acı
Öğrenciler
YEŞİL
Sonsuzluk
Evlat
Okul
LACİVERT
Huzur
Arkadaş
Yakınlık
Müzik
Ayakların yere değmemesi
Dost
Sanat
MOR
Keman
Kitap
TURUNCU
Kahve
Allah
Deniz
Yar
Toprak
Çile
Mutluluk Her şey Kalp çarpıntısı Şiir Zaman Gelecek
14
Psikomavi İnceleme
AŞK HİKAYELERİNİN PSİKOPATOLOJİK İNCELEMESİ Özgür TÖNBÜL Psikolojik Danışman GİRİŞ Aşk hikayeleri geçmişten günümüze kadar
cinslerin birbirlerine duyduğu bir duygu
anlatılagelmiş, yazılmış sevdanın en kara
değildir. Aşkın birçok sevgi yatırımı
hallerinin dilimize ve yüreğimize işlenmiş
vardır. İlahi aşk, çocuk aşkı, doğa aşkı gibi
halidir. Her genç kız ve erkek bu aşk
birçok örnek çoğaltılabilir. İlahi aşkta
hikayelerinde
özellikle Rumi ile Şems’in birbirlerinde
anlatılan
dilemiştir
dualarında.
internetin
olmadığı
aşkı
yaşamayı ve
bulduğu yoldaşlığı ilahi bir aşka filozofça
sözlü
nasıl dönüştürdüğünü bulabilir. Aşkın bir
tarafından
insana yansıtılmış biçimini de Leyla ile
anlatılmıştır ve pür dikkat dinlenmiştir bu
Mecnun, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem ve
hikayeler.
Mem u Zin hikayelerinde çok rahat
geleneklerle
yaşlı
Televizyon geçmişte kişi
Aşk insanın içinde sevginin alev alev kaynadığı bir noktadır. Aşk sadece karşı
görebiliriz.
İran,
Azerbaycan,
Mezopotamya ve Arap halk hikayeleri olan
Psikomavi bu
15 aşk
hikayeleri
Anadolu’da
da
benimsenmiş, halk arasında yayılmıştır. Bu
yazımızda
bu
kahramanların
Leylâ kendisini
bir
perinin
sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa
hikayelerin
kahramanlarını saf bir aşk içselleştirmesini değil
Ancak,
psikopatolojik
belirtilerini inceleyeceğiz.
ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır.
Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn'
AŞK HİKAYELERİ
a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı Leyla ile Mecnun
o da sitem eder. Bir müddet sonra Mecnûn'
Leyla ve Kays(Mecnun’un asıl adı) ilkokul
un
âhı
tutarak
İbn-i
Selâm
ölür.
yıllarında birbirlerine âşık olmuşlardır. Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı duyan annesi Leyla’yı okuldan alır ve Kays’la
görüşmesini
yasaklar.
Dünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir Mecnun. O, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka
Ayrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk
yükselmiştir.
arasında Mecnun diye anılmaya başlar. Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun’a (Kays'a) birçok kişi Leyla’yı unutmasını
Leyla’nın ise vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir.
söyler; ancak onun için kainat artık Leyla’dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan
vazgeçmez.
Bir gün Leyla çölde Mecnunu bulur ama Mecnun onu tanımaz ve “Leyla benim içimdedir,
Hem Leyla’nın hem Mecnun’un halleri gittikçe
perişanlaşmaktadır.
Leyla'yı İbn-i
Selâm isimli
Ailesi
zengin
ve
sen
kimsin?”
der.
Leyla,
Mecnunun ulaştığı mertebeyi anlar ve evine geri döner ve üzerinden fazla zaman geçmeden Leyla hayata gözlerini yumar...
îtibârlı birine verir. Bu zengin kişiyle nikahlandırılan
Leyla,
kocasından
kendisini uzak tutmak için bir hikâye uydurur...
Mecnûn bir gün Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler; "Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez." Der, kabri kucaklayarak ölür.
16
Psikomavi Ferhad ile Şirin Azerbaycan'da
Erzen
kentinin
kadın
hükümdarı Mehmene Bânu kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır. Köşkü süsleme işini o yörenin en usta süslemecisi Ferhad'a
(Nakkaş'a)
verirler.
Ferhad, çalışırken Şirin'i görür ve ona âşık olur. Sarayları
süsler, ve
fırçasından
dökülen zarafetin Şirin'e olan duygularının ifadesi
olduğu
söylenir.
Mehmene Bânu da Ferhad'ı sevmektedir, bu nedenle Şirin'le evlenmesini istemez, karşı
çıkar.
Ferhad bir gezi sırasında Amasya kentinin hükümdarı Hürmüz Şah ile tanışır. Hürmüz Şah Ferhad'ın başına gelenleri dinleyince onu
yanına
alır.
Birlikte Erzen'e giderler. Hürmüz Şah, Şirin'i Ferhad için Mehmene Bânu'dan ister. Mehmene Bânu karşı çıkınca iki hükümdar
birbirlerine
savaş
açarlar.
Savaş sırasında Hürmüz Şah'ın oğlu da Şirin'e âşık olur. Savaş sonunda yenilen Mehmene Bânu her şeyi bırakarak kaçar.
Şirin Amasya'ya getirilir. Oğlunun da Şirin'e âşık olduğunu öğrenen Hürmüz Şah güç durumda kalır. En sonunda Ferhad'a başarılması imkansız bir iş verir ve bu işi başarması kavuşabileceğini
koşuluyla
Şirin'e söyler.
Ferhad, Amasya yakınlarındaki bir dağı delecek ve kente oradan su getirecektir ve ancak
bu
işi
başarırsa
Şirin'le
evlenebilecektir.
Ferhad büyük bir coşku ile işe koyulur ve bir süre sonra işin sonuna yaklaşır. Ferhad'ın bu işi başaracağını anlayan Hürmüz Şah, çalıştığı bir dağda Ferhad'a yaşlı bir kadınla Şirin'in öldüğü haberini yollar.
Bu yalan habere inanan Ferhad, Şirin'in ölüm acısına dayanamaz ve dağları deldiği gürzünün canına kıymak amacıyla havaya fırlatır ve yere düşen gürzün altında intihar eder.
Ferhad'ın ölüm haberini alan Şirin de bir hançerle kendini öldürür. İki sevgiliyi yan yana gömerler. Kerem ile Aslı Kerem, Isfahan şahının oğludur. Şahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşiş’in kızı Aslı’yı sever. Şah, Keşiş’ten kızı oğluna ister. Keşiş, Müslüman’a kız vermek istemezse
de,
reddedemediği
şahın
dileğini
açıkça
için bir mühlet diler,
mühlet sona ermeden karısını ve kızını alıp memleketten gizlice kaçar.
Psikomavi Bunun
17 üzerine
Kerem
Aslı’nın
iliklenen sihirli bir gömlek giydirir. Kerem,
peşinden yollara düşer. Kuzeybatı İran’ın,
Aslı’nın düğmelerini bir türlü çözemez,
Kafkasya’nın
ateşli bir ah çeker, yanıp kül olur. Aslı
ve
Doğu,
de,
Orta
ve
Güneydoğu Anadolu’nun bir çok şehir, dağ
dağılan
külleri
saçıyla
toplarken
bir
ve yaylalarını böylece dolaşır. Yanında
kıvılcım da onu tutuşturur. Böylece, iki
sadık arkadaşı Sofu vardır. Elinde sazıyla,
sevgilinin ancak külleri birbirine kavuşur.
diyar diyar dolaşan bir âşık olmuştur. Her gittiği yerde rastladığı kimselere, dağlara,
PSİKOLOJİK İNCELEME
taşlara, ırmaklara, dağlardaki hayvanlara saz çalar, onlardan Aslı’nın izini sorar.
Bu ve benzeri hikayelerin çoğunda son ölümle
Yıllarca süren bu gurbet ateşinde pişe pişe olgunlaşır, keramet sahibi bir “halk âşığı”
sonuçlanmaktadır.
Çiftler
birbirlerine kavuşamamakta, kavuşsa bile ruhlarının kavuştuğuna inanılmaktadır.
olur. Tanrı onun her dileğini yerine getirir, önüne çıkan engeller kalkar, dağların karı,
Leyla
ile
dumanı gider, ırmaklar geçit verir, beddua
kahramanlar her insan gibi öncelikle
ettiği kimseler ya da nesneler harap olur.
duygusal aşkın pençesine düşmüşlerdir.
Yıllarca kovaladıktan sonra Kayseri’de
Özellikle
onlara yetişir. İlkin kızdan yüz bulamaz.
faktörlerinden oldukça etkilenerek gerçeği
Kendi sevgisinin üçte birini olsun Aslı’ya
değerlendirme
vermesini Tanrı’dan diler; duası kabul
kaybetmiştir.
olunur, Aslı da Kerem’e âşık olur. Bir gece
ceylanlarla,
gizlice kaçmak isterlerse de buluşamazlar.
Leyla’ya
Keşiş’in ahbabı olan Kayseri Beyi’nin
istemektedir. Kays’ın görüntüsü gittikçe
adamları Kerem ‘i tutarlar; Kerem “Hak
bozulmakta, kendine bakmamakta, kir ve
aşığı” olduğunu ispat edince, Bey, Keşiş’e
pis
kızı Kerem’e vermesini emreder. Keşiş,
başlamıştır. Kendi kendine de sürekli
Kayseri’den kaçar, Kerem yine peşlerine
konuşmakta şiirler söylemektedir. Gerçeği
düşer.
değerlendirme yetisinin iyice bozulduğu
içinde
Mecnun
Kays
hikayesindeki
yaşadığı
yetisini
gün
Kendisinin sularla
geçtikçe
hayvanlarla,
konuştuğunu,
kavuşacağını
oradan
stres
ona
söylemelerini
oraya
dolaşmaya
bir dönemde Leyla karşısına çıksa bile onu Nihayet, Halep’te onlara erişir. Halep Paşası’na kendini sevdirir. Paşa Keşiş’i zorlayarak, kızı Kerem’e vermeye razı eder. İki sevgilinin nikâhları kıyılır. Kızını Kerem’e yâr etmemeğe ahdetmiş olan Keşiş; Aslı’ya, son düğmesine kadar çözüldükten sonra tekrar kendiliğinden
tanıyamamış, şizofreninin özellikle içe dönüp sevgiyi kendi bedenine yatırması gibi Leyla’nın sevgisini içe gömmüştür.
18
Psikomavi Mecnun’un tipik şizofreni belirtilerinin bir
depersonalizsyon ve derealizasyon yetileri
kaçını
de
gösterdiğini
söyleyebilir.
gittikçe
kötüleşmektedir.
Kendi
Günümüzde yaşamış olsa Mecnun’a DSM-
kimliğini kaybetmekte ve yer ve mekan
5 tanı kriterlerine göre şizofreni teşhisi
algısı
konabilecektir.
değiştirmekte,
Ferhad ile Şirin hikayesinde de yine erkek karakterde
belirli
psikolojik
belirtiler
bulunmaktadır. Ferhad aşk duygusu ile hormonal olarak adrenalini üst düzeyde yaşamaktadır. Özellikle adrenalin savaşkaç taktiği ile karşılaşan stresin yoğun olduğu durumlarda harekete geçmektedir. Ferhad için de aynı koşullarda Şirin’e kavuşması için gerekli olan büyük bir dağı delmesi
için
yaşamıştır. travmatik
adrenalin
salgılanmasını
Adrenalinin
salgılanması
durumlarda
üst
düzeye
çıkmaktadır. Özellikle Ferhad’ın Şirin’in ölüm haberini alarak yaşadığı travma ile çok ağır olan dağı delmekte olan gürzüyü havya atıp altında can vermesi depresif duygu durumun ve travmatik yaşantının etkisi sonucudur. Ferhad’ın intihar ettiğini öğrenen Şirin’in sevgi nesnesini yitirmesi sonucu intihar etmesi de Şirin’in yaşadığı yas ve kaybın ciddi depresif boyutunu göstermektedir.
bozulmaktadır.
Sürekli
bakımsız
şehir
ve
bitap
düşmektedir. Aslısına kavuştuğunda ise depersonalizyon yetisi bozularak ağzından ateşler çıktığını, yana yana kül olduğunu düşünmektedir. Aslı ise saçları tutaşarak can vermiştir. O an evde çıkan bir yangını Kerem kendi içsel dünyasında kendisinden ortaya çıkmış gibi hissetmiştir. Disosiyatif belirtiler çok fazla görülmektedir. SONUÇ Aşk
hikayelerini
oluşturan
kişilerde
insandır. Bu hikayelerin hepsi yaşanmış ve asırdan asıra günümüze ulaşmıştır. İnsanlar için bu hikayelerin en dikkat çeken bölümleri kavuşamayan aşıklar olurken, bir ruh
sağlığı
uzmanı
için
hikayenin
kahramanının psikolojik durumudur. Her aşık
insanda
ister
istemez
gerçeği
değerlendirme yetisi bozulur. Aşık olduğun insanın yaptıkları mükemmel gelir. Hep en iyiyle değerlendirirsin. Aşkın yarattığı nörokimyasallar
insanın
gözüne
sanki
perde indirir. Aşkın alev alev yandığı
Kerem ile Aslı’da da yine kavuşamayan
yoğun sevgisi, adrenalin ve dopaminerjik
aşıkların hikayesi vardır. Bu aşkta da
enerjinin azalması ile normal sevgiye
Kerem
kavuşamadığı
döndüğünde karşındaki kişinin de normal
oradan
oraya
Aslısının peşine
dolaşmaktadır.
değerlendirme
yetisi
yavaş
Gerçeği yavaş
bir insan olduğunu, hatalar yapabileceğini görmeye
başlarsın.
İşte
bu
noktada
bozulmaktadır. Sürekli türküler söyleyerek,
ayrılıklar başlar, terk edişler başlar. Oysa
kurtla,
sevdiği kişiyi hatasıyla, doğrusuyla olduğu
ceylanla
arkadaşlık
etmekte,
Aslı’nın peşine dolanmaktadır. Gerçeği
gibi
değerlendirme
yatırımını uzun yıllar devam ettirir.
yetisi
bozuldukça
kabul
edenler
sevgi
nesnesine
Psikomavi
19
Makale
AŞKIN EN MASUM HALİ Rahime ÜNAL ÇETİNKAYA Rehber Öğretmen
Aşk
denilinde
ilk
olarak
açısından normal bir süreçtir. Çocuk anne,
yetişkinlerin yaşayabileceği bir duygu
babasına ya da bir büyüğüne aşık olarak
olduğu akla gelir. Oysaki aşk daha anne
kendi kadın ya da erkek rolünü tanımaya
karnında başlayan bir bağ ile yeni doğan
çalışır, kendi kimliğini oluşturur. Aileler
bebeğin bile yaşadığı bir duygudur. Yedi
bu durumların başlarına gelebileceğinin
doğan bir bebek özellikle ilk zamanlar
farkında
bakımını annenin üstlenmesi
karşılamamalıdır.
ile ona
olmalı
ve
durumu
Çocuğun
anormal duyguları
bağlanır, aşk hisseder. Aslında herkesin ilk
yoğunsa durum suçlayıcı olmayan uygun
aşkı annesidir. Çocuklar 2-5 yaş arasında
bir dille çocuğa anlatılmadır. Çocuklarda
karşı
da
cins
ebeveynine
aşk
duymaya
başlarlar ve bu durum çocuğun gelişimi
zamanla
bu
olduğunu öğrenirler.
durumun
olanaksız
20
Psikomavi Çocukların 4 – 6 yaş dönemi sosyal ilişkilerinin arttığı bir dönemdir. Bu dönemde
Dolayısıyla karşıt cins bir arkadaşıyla
çocuklar kreşe, anaokuluna başlarlar ve daha
yaşamış
çok
tanımlarlar.
diğer
çocuklarla
iletişim
kurarlar.
olduğu
yakınlığı
aşk
olarak
Çocuklar bu yaş döneminde sosyal hayata
Çocuğunuz bir gün ben aşık oldum
karışması ile bulundukları çevredeki akran
diye gelince anne babalar öncelikle çocuğu
gruplarından karşı cins bir arkadaşına aşık
dinlemeli
olduğunu
değerlendirmelidir. Çocuğa onu kırıcı, onu
ifade
edebilir.
Çocuğun
bu
ve
incitici
hissettikleri sevgidir. Çocuklar aşık olmayı
hislerinden
kendini daha yakın hissettiği arkadaşı ile
kınamamalı ve cezalandırmamalıdır. Çocuğun
birlikte
hisleriyle dalga geçilmemelidir. Çocuğun aşık
geçirmek,
oynamak,
eğlenmek
onunla
olarak
vakit
algılarlar.
sarf
durumu
dönemdeki aşkı saf ve geçicidir. Aslında
oyun
sözler
sakince
etmemeli.
dolayı
olduğunu
Çocuğa
kızmamalı,
düşündüğü
asla
arkadaşı
ile
Çocukların aşk dedikleri arkadaşı ile
görüşmesine engel olmayın. Çocuğun aşk
birlikte oturmak istemeyi, okul dışında da bir
hislerinin geçici olduğunu bilmeli ve çocuğa
araya gelmek istemeyi, okulda yemekte
aşk sandığı hislerin arkadaşlık hisleri olduğu
yanında olmak istemeyi ifade eder. İşte
vurgulanmalıdır.
çocukların aşk dedikleri bu kadar masum bir
hislerinin
duygudur. Bu masum duyguların, masum
anlamaya çalışılmalıdır. Bir birey olarak
isteklerin adı onlara göre aşktır.
çocuğun da aşk hisselerini keşfetmesine izin
ne
Anne ve babalar çocuklarının bir kız
verilmelidir.
ya da erkek arkadaşına aşık olduğunu
Eğer
Çocuğun olduğunu
tüm
bunların
çocuğun
ne
dediği
hissettiğini
aksi
tepkiler
söylediğinde panik içinde ne yapacaklarını
gösterilirse
şaşırırlar. Çocuğun söylediklerinden yola
problemi oluşabilir, bundan sonra ki yaşadığı
çıkarak çocuğun gerçekten aşık olduğunu
hisleri, olayları size anlatmak istemeyebilir.
sanıp tedirgin olurlar ve zihinlerine acaba
Bu yaşlarda çocuğun hislerine değer verip,
çocuğum çok çabuk mu büyüdü ya da okulda
onu yargılamazsanız, çocuğun size güven
farklı bir durulma mı karşılaştı gibi sorular
duymasını sağlarsınız. Ayrıca çocuğun artık
gelir. Oysaki anne babalar böyle bir durum
bir arkadaşına aşık olduğunu söylemesi
karşısında rahat olmalıdırlar. Bu yaşlardaki
çocuğunuzun
bu hisler yetişlikte yaşanan aşk hislerine
evlenmesinin olanaksız olduğunu anladığının
benzememektedir. Bu dönemde çocuklar
kanıtıdır.
çevrelerinden gördüklerini taklit ederler.
söylemesi
anne
Yani kötü
size
aşk
ya
karşı
da
güven
baba
ile
çocuğun
aşık
olduğunu
değil
iyiye
işarettir.
Psikomavi
21
“Mavi Ayraç” “Mavi Ayraç” köşesinde edebiyat ve psikoloji alanında yer alan yazarların konuyla ilgili alıntılarına yer veriliyor. Bu ayki konumuz “AŞK” Georg Büchner'in Lenz'i, özlem çekmekten dolayı gelip çılgınlığa dayanan bir kişiyi anlatır. — Bu metni burada çözümleyebilseydik, 'Özlem Çekenin 'ruhsal durumu’nun neredeyse eksiksiz bir betimlemesini elde edebilirdik; ama bu, buradaki işimizin amacını da, kapsamını da aşıyor. Gene de, metnin sonunu vereyim: Gayet aklı başında görünüyor, insanlarla konuşuyordu; herşeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu, ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. Oruç Aruoba - Uzak *****
Hayatlarımızı, başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar büyütmekten vazgeçmeliyiz. "Kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemek" inceliğini vazgeçilmez bir ilke olarak içselleştirmeliyiz. İnsanlar için kaygılanmak, ruhumuza işleyen bir alışkanlığa dönüşebilmeli. Güvenme başarısı, güvenilir olma hassasiyetinin doğal bir sonucu olarak onur çetelelerimize yazılmalı. Gökhan Özcan - Ruh Yordamı ***** Derin derin nefes aldı, sanki yitip gitmiş o güzel günlerin acısını kat kat fazlasıyla çıkarmak, bir kez daha küçük bir çocuk olup hiçbir şeyi umursamaksızın tasa ve kaygıdan uzak yaşamak istiyordu. Hermann Hesse - Çarklar Arasında
***** Bazı insanlar gibi," dedi Darcy, "daha önce hiç görmediğim kişilerle kolayca sohbet edebilme yeteneğine sahip olmadığım kesin. Gördüğüm kadarıyla pek çok insanın aksine, yabancıların ses tonlarından anlamlar çıkaramıyor ve kaygıları ilgimi çekiyormuş numarası yapamıyorum." Jane Austen - Aşk ve Gurur ve Zombiler ***** Tüm kötülüklerin en berbatı, yaşamdaki metafizik varlığımı unutmayı asla başaramamamdır. Bütün edimlerimi kaygıyla dolduran, bütün cümlelerimden sadeliğin, doğrudan duygunun kanını çekip alan bu aşkın utangaçlık buradan kaynaklanıyor. Virginia Woolf - Bayan Dalloway ***** Psikanalitik sürecin ayrıcalığı ve özelliği psikanalistin analizanın kendi duygularını, düşüncelerini, çatışmalarını ve tüm olarak söylemek gerekirse, kendi öznelliğini "sahiplenmesine" yardım etme uğraşıdır. İnsanlar çoğu kez dertlerin sorumlularını da, çözümlerini de dışarıda ararlar. Bu yönelimde iki dışarısı (dış) vardır. Birinci dış bilinçdışıdır. Görülmek istenmeyenler bilinçdışına süpürülür. Diğer dış, sosyalliğin, ötekilerin, nesnel gerçekliğin oluşturduğu "dış dünya"dır. Savunmaların işlevselliği bu iki "dış"ı bir araya getirir. Görülmeyenler, görülemeyenler, görülmek istenmeyenler bilinçdışına bastırılır ve/veya dışa yansıtılırlar. Savunmalar bu derece etkin olduğu zaman öznel dünyanın boyutları ve derinliği daralır, yüzeyselleşir. Kişi "Kral Oidipus trajedisi"nde olduğu gibi kötü şeylerin kökenini kâhinlere sorar; onların söylediklerine dayanarak, etrafa adamlar salar. Arayışı dışarıdadır. Ancak zaman geçtikçe ve dışarıdaki arayışın nesneleri tükendikçe, köken ve sorumlu olarak işaretler onu göstermeye başlar. Bu durumda sıkıntısı ve kaygısı artar. Vamık D. Volkan - Divanda Kılıç Dövüşü *****
22
Psikomavi Deneme
AŞK VE TANGO Sündüs ADEM Psikolojik Danışman Hiç tango yaptınız mı bilmiyorum? gecelerinde” Ama konu aşk olunca tango ile ilgili yazı
dans etmelerine rağmen ayrı bir hikayedir.
yazmamak benim için eksiklik olurdu, bu nedenle affınıza sığınıyorum
her partnerin aynı parçada
Kadın pasif gibi görünse de aslında
“gizli yönetici”dir.
Erkeğin
Tutkunun dansı olarak bilinen tango
dansından aldığı mesaja kadınsal estetiğini
bence ikili ilişkinin bizzat kendisi. Bunu
katarak adımlarını arkaya doğru uzun ve
dans ederken hem kendinizden hem de
yavaşça atarken
partnerinizin sizi tutuşundan başlayarak
kendinden emin ve güçlüdür. Erkeğin
anlayabiliyorsunuz.
adımını görür gerekirse ve isterse krosla
Dansı erkek yönetir. Tangonun en önemli özelliği,
kendi dengesinde,
keserek ona “ yörüngemden çıkma, kendine
konuşmadan kadının
gel” mesajını verecek cesarete de sahiptir.
erkeği takip etmesidir. Erkek müziği dinler,
Dolayısıyla erkek kadını yönettiğini sanır
pisti kontrol ederek partnerinin güvenliğini
oysa yönettiği şey dansın akışıdır sadece.
sağlar, kendi dengesini korur aynı anda
Tango bu şekliyle çiftler için bir güç
dansın akışından da sorumludur.
gösterisidir aynı zamanda.
Bu
nedenle her dans, özellikle “ milango
Bu gösteride
kesinlikle sınırlara saygı, nezaket, ahenk,
Psikomavi
23
uyum ve kendi başına var olma özgürlüğü
emin olabilirsiniz.
Müziğin ritmine ve
vardır.
dansın akışına uyum sağlamak bu durumda Tangonun renginin de tıpkı aşkın
mümkün olmaz çünkü. Ve kesinlikle bu
rengi gibi kırmızı olmasının nedeni de bu
ilişki kısa sürelidir. Partner değişince yeni
bence. Kırmızı denince aklımıza gelen;
bir ilişki başlar.
ateş,
adımları bilmek önemli değildir, çiftlerin
aşk, şehvet, tutku, heyecan, çabuk
karar verme, özgür, hızlı ve enerjik olma,
pist
hakimiyet ve güç tüm bu anlamlar tangoyu
önemlidir.
da kapsamaktadır.
sürprizlere açık olmaları. Heyecanı daima
Dansın
akışına
kendinizi
akışına
Bu nedenle tangoda
kendilerini
Esnek ve rahat olabilmeleri,
canlı tutmaları, beslemeleri. kolay
dansın
ilişkilerimizde olduğu gibi …
erkekten
almaya
değil
aslında
Bunlar
bırakmakta zorlanıyor ve sürekli olarak kontrolünü
bırakmaları
tıpkı
günlük
çalışıyorsanız ve o anın tadını çıkarmaktansa
Tangonun
bir sonraki adımın ne olacağını düşünüyor,
kendinizi akışa bırakabilmektir.
partnerinizin size yaptıracağı hareketi takip
gün tango yaparsanız,
etmek yerine kadın olarak siz dansa yön
ve hiçbir şey düşünmeden sadece o anın
veriyorsanız günlük ilişkilerinizde de esnek
tadını çıkarın. Danstan keyif alın. Çünkü çok
değilsiniz, diyebilirim.
vaktiniz
Erkek olarak da
kendi egonuzu beslemek amacıyla dans ediyor, kadını “ denek olarak” görüyorsanız o kadın kısa sürede başka kollarda olacaktır,
yok,
parça
en
hiç
keyifli
yanı,
Hatta bir
gözlerinizi kapatın
bitince
ZATEN
GERÇEK DÜNYADA OLACAKSINIZ…
24
Psikomavi
İnceleme
AŞKIN DOKSANLAR HALİ Psikolojik Danışman Yasemin Öztürk & Psikolog Ebru Köse
Seksenli yılların acılarının çatır çatır çıktığı
sanatçılar da yok değildi tabi. Bu ateşi
doksanlar.
yasaklar,
içimden al, deli et beni diyen Emel bunu en
kısıtlamalar, zincirler, kurallar yoktur artık.
güzel dile getirenlerden biriydi. İnsanlar
Özgür ve ateşli kadınların gücü adına! Ne
içindeki
diyordu Sertap Erener ‘ateşle barut ah yan
bekleyerek değil de eğlenerek, tutkuyla,
yana durmaz…’ Ateşli olan sadece kadınlar
cesur cümlelerle ve arzularla çağırarak dile
değil
getirdiler.
elbet,
gölgesinde
Şarkılarda
erkekler kalmakla
acılar,
kadınların birlikte
biraz
onlar
aşkı
ağlayarak,
üzülerek,
Sibel Alaş ‘gel sen benim ol’
da
derken çaresizce bekleyen pasif kadın olmak
ateşteydiler. Çelik’in ‘aklı düşmüştü bir
yerine aşkını cesurca çağıran kadın olmayı
kıza, hayır mı şer mi ( korkuyor tabi
seçti. O şarkılarda sevgiliden ayrılma
kızlardan) bilmiyor ama ateşteydi işte. Herkesin duyguları bir anda coşmuştu sanki, artık bu coşkulu yangından çıkmak isteyen
Psikomavi
25
düşüncesi mümkün bile değildi. Reyhan
bunu. Umarsızca haykırıyorlardı şarkılarını,
Karaca ‘Böyle ayrı gayrı olmaz’ diyerek
‘ olsun varsındı dert değildi artık’ diyordu
ortalığı inletirken, Kenan Doğulu ihtimallere
Metin Arolat, Candan Ercetin eşlik ediyordu
bile dayanamayıp yakıyordu Roma’yı.
ona ‘ ister mutlu ol istersen delir, umurumda
Anın tadını çıkarmayı dolu dolu yaşamayı
değil’ diyerek. Alimallah yanıyor yakıyor
bilen
ölüyorlardı
son
nesildi
belki
de,
onca
aşktan,
Ayşegül
Aldinç
ertelendirilmiş ve yaşatılmamış yıllardan
uçuyordu alimallah.
sonra… Şimdi zaman çok değerliydi ve anın
Şarkılarda(!) rüya gibi yıllardı, eğlenecek
tadı
son
halimizin olduğu zamanlardı. Haydi şimdi
nefesmişçesine. Şimdinin kıymetini bilen
eller havaya diyerek İzel ve Ercan tempo
insanlardı onlar, tecrübeyle öğrenmişlerdi
tutturmuşlardı, bitmesindi bu rüya…
sonuna
kadar
çıkarılmalıydı,
26
Psikomavi Derleme
PSİKOLOJİDE EŞ SEÇİMİ Merve Çetin PDR Öğrencisi
Eş seçimine karar vermek, hayatın
etkisi:
1.Yakınlık
Kişi
öncelikle
geri kalanını kiminle ve nasıl geçireceğine
yakınında olanları fark eder. Yani göz
karar vermek demektir. Bu bağlamda eş
önünde olmanız far edilmenizi kolaylaştırır.
seçimi de okul seçimi, iş seçimi vs. kadar
2.Benzerlik
etkisi:
Zıt
kutuplar
kafa yorulan bir konudur. Bireyler bu
birbirini çeker mantığını çöpe atar nitelikte
konuda ilk olarak kültürlerine göre hareket
bir etmendir. Benzerlik etmenine göre kişiler
ettiklerini söyler. Batı toplumları daha çok
kendilerine zıt olanları değil, fikir, kişilik,
bireyselcidir. Kiminle evlenileceği bireysel
kişiler arası tarz hatta fiziksel olarak
bir karardır. Bu toplumlarda ilişkiler son
kendilerine benzeyenleri eş olarak seçer.
derece çarpıcı ve kişisel bir deneyimdir.
Evli
Birey yakınlarını göz ardı eder ve kendini
benzemesi bu durumu destekler niteliktedir.
çiftlerin
zamanla
birbirine
çok
evleneceği kişiye kaptırır. Doğu toplumları 3. Karşılıklı hoşlanma: Sağlıklı bir
ise ortaklaşacıdır. Kiminle evlenileceği örf ve adetlere göredir. Görücü usulü evlilikler yaygındır.
ilişki
için olması gereken en önemli
etmenlerden biri karşılıklı hoşlanmadır. Bu konuda bir kişi sizden hoşlanmıyorsa, sizin
Fakat sosyal psikologlar kişisel arası
de
o
kişiden
hoşlanamayacağınız
çekim ve eş seçiminde evrensel yargılar
kanaatindeyim. Aksi durumları geçici bir
saptamıştır. Bu psikologlara göre çekimi
heves
yaratan etmenler başlıca şöyledir:
değerlendiriyorum.
veya
aldanma
olarak
Psikomavi
27 4. Fiziksel çekicilik: Bir diğer deyişle
Evrimsel
dış görünüşe önem verme diyebiliriz. Bu
erkeklerin
eş
etmene evrimsel kuramcıların görüşlerini
neslinin
açıklarken daha ayrıntılı değineceğiz.
söylemiştik.
psikologlara seçimindeki
devamını
amaçlarının
sağlamak
Neslinin
göre,
olduğunu
devamlılığını
ilgili
sağlamak için doğurganlığı yüksek olan
varsayımlar: Güzel olan iyidir, çekicilik
kadınları çekici buldukları saptanmıştır. Bu
avantajdır gibi varsayımlar.
da kadının yaşı ve fiziksel özellikleri ile
5.
Çekici
insanlarla
doğru orantılıdır. Kendilerinden yaşta küçük EŞ SEÇİMİNDE EVRİMSEL
kadınların sağlıklı çocuk dünyaya getirme
YAKLAŞIM
olasılıkları daha yüksektir. Ayrıca düzgün
Evrimsel biyolojiden yararlanılan ve kadın-erkeklerin
birbirlerinde
bir cilt, parlak saçlar ve büyük gözler
farklı
erkeklerin kadınlarda dikkat ettiği fiziksel
özellikleri çekici bulduğunu öne süren bir
özelliklerdendir. Kısaca, erkekler genç ve
kuramdır. Evrimsel kişili kuramına göre,
fiziksel çekiciliği yüksek olan kadınları
bireyler eşlerini üremek ve neslin devamını
kendilerine eş olarak seçerler.
sağlamak amacıyla seçerler. Bu nedenle eş seçimi bir tür anne-babalık seçimidir. KADINLAR ERKEKLERDE NE Erkekler daha çok kadınların fiziksel
ARAR?
özelliklerine göre eşlerini seçer. Genellikle uzun boylu, ince bir bele sahip ve güzel kadınları tercih eden erkekler çocuklarının da güzel ve sağlıklı olacağını düşünür. Kadınlara nazaran daha az seçici olan erkekler birden fazla kişiyi eş seçmekte özgür olduklarını düşünür. Çünkü amaçları
Evrimsel
psikologlara
göre,
kadınların eş seçimindeki amaçlarının ise çocuklarının geleceği için iyi bir baba seçmek olduğunu söylemiştik. Bu nedenle kadınları
eşlerinin
öncelikle
güvenilir
olmasına, maddi kaynaklarına, mesleğindeki statüsüne ve hırslı olmasına dikkat eder.
neslin devamını sağlamaktır.
Güvenilir ve üretken bir erkek kadının ve Kadınlar ise bu konuda daha dikkatli ve seçici davranır. Amaçları çocuklarının geleceği için iyi bir baba seçmektir. Bu nedenle daha çok erkeğin maddi durumuyla ilgilenir. Kadın yanlış bir seçimde çok şey kaybedeceğini
düşünür.
Nitekim
toplumumuzun da görüşü bu yöndedir. ERKEKLER KADINDA NE ARAR?
çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek niteliktedir.
Yardımsever
ve
cömert
erkeklerin tercih edilmesi de bu sebeptendir. Bu kişiler eşleri ve çocukları için harcamak yapmaktan çekinmezler. Bencil erkekler ise bu konuda çekingen ve isteksiz davranırlar.
28
Psikomavi söyler. Çünkü kadınlar geniş omuzlu ve Kadınların yine kendilerinden yaşça
sakallı erkeklerin daha çok güven verdiğini
büyük ve olgun erkekleri tercih etmelerinin
ve
nedeni budur. Kendilerinden yaşça büyük
koruyabileceklerini
düşünürler.
erkekler
bağlamda
huylu
önceden
maddi
durumunu
bir
tehlike
anında
yumuşak
kendilerini Bu
erkeklerden
düzeltmiş, bir mesleğe sahip olmuştur.
ziyade baskın, bizim tabirimizle biraz maço
Ayrıca erkeklerin kadınlardan yaşça daha
erkekler dikkatleri üzerlerine çeker.
geç
olgunlaştığı
düşünülür.
Kadınların
maddi kaynaklara önem verdiğini gören erkekler genellikle ilişkiden önce kendilerini olduklarından
daha
zengin
araba vs.) bahsederler. Tabi kadınlarda daha
genç
dikkat ettikleri özellik ise sevgi ve şefkattir. Kaynakça:
göstermeye
çalışırlar. Maddi kaynaklarından (meslek, ev
olduklarından
Kadın ve erkeklerin ortak olarak
görünmeye
çalışırlar.
*
David
Myers , McGraw , Hill,
Social Psychology, (Çev: Banu Cingöz Ulu, Gamze Sart, Görkem Durak, Meryem Berrin Bulut, Serap Akfırat, Sinan Ulu), Nobel Yayıncılık, Ekim 2015. Jerry M. Burger, Kişilik.
Eş seçiminde kadınlar da erkeklerin fiziksel özelliklerine dikkat eder. Uzun boylu, geniş omuzlu ve daha çok sakallı erkekleri tercih eden kadınlar bunu yine kendileri ve çocukları için istediklerini
Psikomavi
29
PsiKitap AŞIK OLMAK Ayala Malach Pines Sayfa Sayısı: 400 Baskı Yılı: 2010 Dili: Türkçe Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Âşık olmak, çoğu insanın yaşamındaki duygusal açıdan en heyecanlı, en coşkulu, en karmaşık, en derin ve en önemli deneyimlerden biri. İnsanların tarih boyunca aşk iksirlerine, büyülere, fallara ve dualara başvurarak aşkın esrarını çözmeye ve denetlemeye çalışmalarına bu nedenle şaşmamak gerek. Uzun yıllardır çift terapisti olarak çalışan Ayala Malach Pines, Âşık Olmak'ta bu eşsiz deneyimin kapsamlı bir çözümlemesini yapıyor. Romantik aşkın kodları nelerdir? Çiftleri birbirine çeken nedir? Engeller aşkı kamçılar mı? Aşkın gözü gerçekten kör müdür? Zıt karakterler birbirini tamamlar mı? Kadınların ve erkeklerin aşktan beklentileri nerelerde benzeşir, nerelerde ayrışır? Kızlar babalarına, erkekler de annelerine mi âşık olur? Aşkı bulmak herkes için mümkün müdür? Âşık olma ihtimalini artırmanın yolları var mıdır? Uzun süreli ilişkilerin sırrı nedir? Kitap bu gibi soruların cevabını ararken, mitolojiden edebiyata, resimden sinema ve eğlence dünyasına kadar geniş bir yelpazeden seçilmiş örnekler ışığında, kime neden ve nasıl âşık olduğumuz sorusunun izini sürüyor. Klinik, sosyal ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzman olan Pines, âşık olmayı bilinçli ve bilinçdışı boyutlarıyla ele aldığı kitabında, coğrafi yakınlık, uyarılma, zamanlama, güzellik, benzerlik gibi değişkenlerin kişilerin âşık olma sürecinde oynadığı rolleri irdeliyor. Yazar, kapsamlı bir araştırmanın sonucu olan bilimsel bulgularını klinik deneyiminden gözlemlerle birleştirirken, akıcı anlatımıyla hem konuya akademik açıdan ilgi duyanlara hem de aşkı anlamak ve bulmak isteyenlere eşsiz bir kaynak sunuyor.
30
Psikomavi PSinema SİL BAŞTAN Yönetmen Michel Gondry Oyuncular: Jim Carrey, Kate Winslet, Kirsten Dunst devamı Tür Dramatik komedi, Bilimkurgu Ülke Abd
Sabahları her birimizi uzman birer yorumcuya çeviren "Dün gece bir rüya gördüm" sohbetleri, günümüzde mutlaka Sil Baştan'a referans yapan bir cümle de içeriyor artık. Filmin bu saman altından su yürüten popülaritesi de bizi hangi taraflarını, niçin beğendiğimizden çok, bu hikayeyi genel anlamda neden bu kadar sevdiğimizi sorgulamaya sürüklüyor. Charlie Kaufman tarafından kaleme alınan hikayede, hepimizin zaman zaman hayalini kurduğu bir deneyim gerçek oluyor. Mutlu anlardan çok, acı veren zamanları hatırlamaya programlanmış beyinlerimizden istemediğimiz bütün parçalar kendi rızamızla teker teker ayıklanabiliyor. Filmde de dendiği gibi bu deneyim bizlere tertemiz bir sayfa açmayı vaat ediyor. Sil Baştan'da herkesi gönüllü denekler haline getiren bu vaat, aslında gerçek hayatta rahatlıkla herhangi bir reklam kampanyasının ana damarı olabilirdi.
Bir reklam olmaktan çok, tüketim toplumunu eleştiren bir film aslında Sil Baştan. Birbirlerini, beraber tükettikleri eşyalarla, birbirlerine aldıkları hediyelerle hatırlayan bir çift var karşımızda. Beyin haritaları dahi bu tüketim eşyalarının odak noktası haline getirildiği bir dizi işlem sonucunda çizilebiliyor. Ardından da bu eşyalar birer birer yok ediliyor. Yeni bir ilişkide yeni eşyalar, yeni hayatlar tüketmek üzere hem evinizde hem de beyninizde tertemiz bir yer açılmış oluyor böylece. Yeterince ilginç bir hayatı olmadığını savunan ve genelde susmayı, koyu renk kıyafetleriyle görünmez olmayı tercih eden Joel da kendi kendine soruyor bir an: "Bizler restoranlarda yemek yiyen ölüler miyiz?". Hareketli şehir hayatında, ne yaptıklarını bilmeden yaşayan, bir an bile durup düşünemeden önlerine gelen ister bir eşya, ister bir yemek, ister bir insan olsun tüketip bitirenler miyiz? Belliğimizi bu kadar mı doldurduk, her şeyi bu kadar mı tükettik de artık sildirmenin zamanı geldi? Sil Baştan, bütün bu sert söylemlerin yanı sıra çok insani bir film aslında. Charlie Kaufman'ın bolca iç ses kullanımı sayesinde baş kahramanı Joel kadar sessizleşen, söylemek istediklerini hikayenin içine muhteşem bir sakinlikle yayan ve yorumu hep izleyene bırakan bir kurgusu var. Birbirlerini veya çevrelerini tükettikleri için asla karakterlerini eleştirmeyecek, onları kötü duruma düşürmeyecek, sadece var olanı gösterecek kadar iyi niyetli.
Neden sevdiğimizi, neresini sevdiğimizi fazla düşünme vakti bulamadan kendimizi akışına kaptırdığımız bir film Sil Baştan. Ah keşkeler ile izlemeye başladığımız filmi, kendimize ait özel anlamlar eşliğinde bitiriyoruz. Unutma ve hafıza kaybı özlemi içinde hayran hayran seyretmeyi umduğumuz hikaye, bize hayatın anlamını sunuyor belki de kim bilir? http://www.beyazperde.com/filmler/film-40191/elestiriler-beyazperde