SAYI 06
PUHU
AY L I K S A N AT D E R G İ S İ
H AZİRAN 2014
İÇİNDEKİLER
sayı o6 HAZİRAN, 2014
03
Atölye Artin Demirci
23
Sanatçı Sabahattin Tuncer
31
Sanat Tarihinden Matisse: Makasla Çizmek
49
Deneme Siyahın Köklerine İnme Denemesi
59
Malzeme Japon Kağıdı
71
Röportaj Toygun Özdemir, Burak Ata, Sabo
83
Bu Ay Sergi Haberleri
87
Kitap Düşlerimin Rengi Bu, Miro
03
AT Ö LY E
ARTİN DEMİRC İ
ATÖLYE
04
05
AT Ö LY E
ATÖLYE
06
07
AT Ö LY E
A R T İ N D E M İ R C İ ’ N İ N ATÖLYESİ
Artin Demirci için atölye, ressamın ibadet yeri; neye ibadet edeceği konusunda tereddütleri dışında, neye ibadet edeceği problemini de öğrendiği yer ve belki de ressamın sığınağı. Ressam, orada üretir, orada çözer, orada yazar ve ortaya çıkarır.
ATÖLYE
08
09
AT Ö LY E
ATÖLYE
10
11
AT Ö LY E
ATÖLYE
12
13
AT Ö LY E
ATÖLYE
14
15
AT Ö LY E
ATÖLYE
16
24 saat atölyesinde olmadığını ama 8 saatlik medeni çalışma koşullarını da dikkate almadığını söylüyor. Atölyesinde ne kadar uzun kalırsa o kadar mutlu ve üretken oluyor. Müzik, kitap ve sevdiği objeler atölyesinde olmalı. Geleneksel natürmort objeleri olarak görülse de çiçeklerin olması gerektiğini söylüyor. Bu konuda Matisse’in botanik bahçesine, görmediği halde, hayranlığı sözkonusu; ‘Keşke onun gibi bir botanik bahçesi yapabilsem atölyemde’ diyor.
17
AT Ö LY E
ATÖLYE
18
19
AT Ö LY E
ATÖLYE
20
21
AT Ö LY E
ATÖLYE
22
23
S A N AT Ç I
SABAHATTİN TUNCER
SANATÇI
24
25
S A N AT Ç I
SANATÇI
N İ ç İ n R E S İ M ya p ı yorsunuz?
İnsan neden resim yapar? Bu soruya bir karşılık bulurum diye, sözün ifade ettiği cevapların peşine takıldım ve yanıtların muğlaklığına rağmen takılmaya da devam ediyorum.
Yan Sayfa Tuval üzerine yağlıboya 2006
Oysa insan bu işe başlarken “nasıl resim yapabilirim”le eyler ve öyle de devam eder. Yani burada onu harekete geçiren, “neden” ve “niçin” değil, “nasıl”dır. Beni resim yapmaya iten şeyin kaynağını bilmiyorum. Bu konuda çok yorum var ama net bir doğru açıklama yok. Ressam resim aracılığıyla kendini nesneleştirirken, nesneleştirmekte olduğu kendi hakkında tam ve doğru bir bilgiye sahip değildir. Bu nedenle, neyi neden yaptığını, eyleminin sonucundan, yani, ortaya çıkan resimden, anla-
Sayfa 24 Tuval üzerine yağlıboya 60 cm x 69 cm 2013
26
27
S A N AT Ç I
SANATÇI
Yan Sayfa Tuval üzerine yağlıboya 2011
Sayfa 29
28
maya çalışır. Dolayısıyla böyle bir durumda resim yapmak, ressam tarafından resim aracılığıyla kendisini, üzerinde gözlem yapılacak estetik bir deneyim nesnesi haline getirmek olduğu gibi, aynı zamanda bu eylemin öznesi olmayı da sürdürebilmektir. İşte bu durumun kendisi beni içine aldığı için, bana resim yaptırıyor diye düşünüyorum.
Tuval üzerine yağlıboya 80 cm x 90 cm 2013
Sabahattin Tuncer, 1979 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Sayfa 30
Akademisi Resim Bölümü, Neşet Günal
Bacon’a Saygı
Atölyesi’nden mezun oldu. 1988’den
Tuval üzerine yağlıboya
itibaren pek çok kişisel sergi açtı.
2005
İzmir, Uzunkuyu’daki atölyesinde çalışmalarına devam ediyor.
29
S A N AT Ç I
SANATÇI
30
31
S A N AT TA R İ H İ N D E N
matısse: MAKASLA ÇİZMEK
SANAT TARİHİNDEN
32
33
S A N AT TA R İ H İ N D E N
başlangıç
NOT
Tate Modern, Matisse’in 120 ‘cut-out’unu çeşitli koleksiyonlardan toplayarak ilk defa biraraya getiriyor. Sergi, ‘‘Matisse: The Cut-Outs’’ ismiyle 17 Nisan - 7 Eylül 2014 tarihleri arasında görülebilecek.
Matisse, kağıttan kesilmiş şekilleri ilk başlarda resmini düzenlemek için kullanıyordu. Bir resmin üzerinde çalışırken kompozisyonun farklı versiyonlarını keşfetmek için çeşitli denemeler yapıyordu. Kağıttan şekiller keserek tuvali pano olarak kullanmak, resmi tekrar tekrar düzenlemesini kolaylaştırıyordu.
SANAT TARİHİNDEN
Jazz
Matisse, bir sanatçı kitabı olan Jazz’da, kesilmiş kağıtları daha girift şekillerle, ve daha karmaşık katmanlarla kullanmaya başladı. Proje, ilk başta, Matisse’in şiirleri resmetmesiydi. Ancak
34
daha sonra, cut-out’lara eşlik edecek metin olarak, Matisse’in çalışırken aldığı el yazısı notlar kullanıldı. Yayıncı Tériade, kitabın ismi için Jazz’ı önerdi. Bu isim, kitaptaki görsellerle uyumlu değildi, resimlerin konusu genellikle sirk ya da tiyatro sahneleriydi. Ancak Matisse, cut-out’ların doğaçlama yapılmasıyla ilgili bağlantıyı sevdi. Jazz bir dönüm noktası oldu, Matisse bu cut-out’ların başlı başına bir sanat çalışması olduğunu gördü. Kitap yayınlandıktan sonra hayal kırıklığına uğrayan Matisse, birbiri üstüne yerleştirilen yüzeylerin etkisinin baskıda kaybolduğunu söyledi.
37
S A N AT TA R İ H İ N D E N
V E RV E
Verve Jazz’ı sipariş eden Tériade tarafından yayınlanan bir sanat dergisiydi. 1937’de çıkan ilk sayının kapağına Matisse bir cut-out hazırladı. Yaptığı iş konusunda çok hassas olduğu Tériade’a
gönderdiği mektuptan anlaşılabilir: “Size iki çerçeve gönderiyorum, böylece – bir hayli değer verdiğim – kapağın iki maketi reprodüksiyon için fotoğraflanmadan önce cam altına yerleştirilebilir. Bu şekilde yapıştırılmış cutout’lar daha iyi korunma şansı bulacaktır. Herhangi biri düşecek olursa, sizden ricam bana haber verin ki, ben onları yerlerine kendim geri koyabileyim – bunu matbaacıya da mutlaka belirtin – çünkü bu işimi tehlikeye atabilecek bir mesele.”
SANAT TARİHİNDEN
M AV İ Ç I P L A K L A R
Mavi Çıplaklar, Matisse’in “doğrudan rengi kesmek” ifadesinin en çarpıcı örneklerinden olabilir. Burada makas, hem figürün genel hatlarını yaratır, hem de kontürünü ortaya çıkarır. Kağıdın düzlüğü ile figürlerin iç içe geçmiş uzuvları bir arada var olur. Kesmek, aynı anda hem
38
çizmenin ve hem de heykel yapmanın bir yoludur. Bu yüzden bu seri, Matisse’in önceden yaptığı nü heykellerin devamı olarak görülebilir. Asistanı Lydia Delectorskya, Matisse’in bu işleri yaparken ‘‘bazen ekleyerek, bazen çıkarak’’ çalıştığını söyler. 4 numaralı Mavi Çıplak aslında serinin ilkiydi (aynı zamanda da en son tamamlananı.) Burada, Matisse’in kompozisyonla mücadelesinin izi görülüyor: kalemle yapılmış belirsiz çizimler ve ufak mavi kağıt parçalarının üst üste yapıştırılması. Diğer Mavi Çıplak’lar ise maviye boyanmış kağıttan tek harekette kesilmiştir.
39
S A N AT TA R İ H İ N D E N
SANAT TARİHİNDEN
40
41
S A N AT TA R İ H İ N D E N
E N B Ü Y Ü K B OY U T
The Parakeet and the Mermaid (Muhabbet Kuşu ve Denizkızı) Matisse’in şimdiye kadar yaptığı en büyük cut-out çalışmalarından biridir. Başlıktaki iki yaratık meyvelerin ve Matisse’in karakteristik yosunumsu yaprak formlarının arasına yerleşmiştir. Bu kompozisyon, uzun bir deney sonucu ortaya çıkmıştır; şu anda denizkızının olduğu yere Matisse, Mavi Çıplak da dahil olmak üzere farklı şekiller denemiştir.
İş, atölyesinin duvarlarına yerleştikçe, Matisse işi bahçesi olarak görmeye başlıyor. Evden dışarı çıkması zorlaştığı için, bu yolla, dışarıyı içeri getiriyor. Asistanlarıyla birlikte çalışmak için bir sistemleri vardı. Asistanlar kağıdı guaj boyayla Matisse’in seçtiği renklere boyayarak hazırlığı yapıyorlardı ve sonra bileklerinde iğnelik, boyunlarında asılı çekiçle bir merdivene çıkıyor, kesilmiş şekilleri onun yönetiminde yerleştiriyorlardı. Beyaz arkaplan aynı zamanda resmin aktif bir kısmı olmuştur. Matisse, renkli kağıtlarla beyazın konstrastının işe ‘nadir ve soyut bir nitelik’ kazandırdığını düşünmüştü.
SANAT TARİHİNDEN
S T Ü DYO
Matisse için ev ve atölye arasında bir ayrım yoktu. Hayatının bu kısmında hareketleri kısıtlı olduğu için uyuduğu, yemek yediği ve çalıştığı alan aynı yerdi. Asistanları eserin içinde yaşadıklarını söylüyordu. Atölye deneyimi kapsayıcı bir deneyimdi ve doğrudan duvara iğnelenmiş cut-out’lar bu atmosferin eseriydi. Matisse cut-out’larını üç farklı atölyede yaptı. 1946’da Okyanus, Gök ve
42
Okyanus ve Deniz’i, Paris, Montparnasse Bulvarı 132 numaranın duvarlarında geliştirdi. 1943 ve 1948 yılları arasında Vence’deki atölyesi Villa le Rêve’de çalıştı. Son olarak, 1949’dan 1954’teki ölümüne kadar Nice’de Hôtel Régina’da cut-out’ları yeni bir seviyeye geldi. Maskeli Geniş Dekorasyon ve Muhabetkuşu ve Denizkızı gibi anıtsal işleri burada ortaya çıktı.
43
S A N AT TA R İ H İ N D E N
“ b e n DA İ M A s arf ETTİĞİM ÇABALARI GİZL E M E Y E Ç A L I Ş TIM ve ESERLERİMİN GER E K T İ R D İ K L E R İ UĞRAŞI ele vermeden, B İ R b a h a r VA KTİNİN HAFİFLİK ve SEVİNC İ N E S A H İ P o lmalarini İSTEDİM.” — h e n r i m atisse.
SANAT TARİHİNDEN
44
45
S A N AT TA R İ H İ N D E N
SANAT TARİHİNDEN
46
47
S A N AT TA R İ H İ N D E N
SANAT TARİHİNDEN
Sayfa 32:
Sayfa 35:
Okyanusya Hatırası
At, Binici, ve Palyaço
1953
1944
Tuval üzerine kesip yapıştırıl-
Jazz kitabının 5. plakası için
mış kağıt, guaj ve kalem
maket
MoMA,
Centre Pompidou,
New York
Paris
Sayfa 39 ve 40:
Sayfa 44:
Mavi Çıplak I ve VI
İkarus
1952
1946
Tuval üzerine guaj cut-out’lar
Jazz kitabının 8. plakası için
106.30 cm x 78.00 cm
maket
Foundation Beyeler,
Centre Pompidou,
Riehen/Basel
Paris
Sayfa 45:
Yan Sayfa:
Maskeli Geniş Kompozisyon
Salyangoz
1953
1953
Birleştirilmiş 5 panel üzerine
Tuval üzerine guaj cut-out’lar
guaj cut-out’lar
Tate,
National Gallery of Art,
Londra
Washington
48
49
deneme
TİZİANo’DAN REMBRANdT’A SİYAHın KÖKlerİne İNME denemesİ
YA Z I : T H O M A S M E R SIE, ÇEVİRİ: MELTEM AKSU
deneme
50
51
deneme
R E S IM L E R D E Ç O Ğ U ZAMAN DIKKAT I DI ĞER ÖĞE LERE YÖ N E LT E N SI YA H A RKA PLAN, ASLINDA DETAYLARIYL A , T O N L A R I Y L A R ESM IN ANA UNSURU HAL INE GELE B IL IYO R . S IYA H I E N Ç O K KU LLANAN RESSAMLARDAN TIZIANO, C A R AVAG GI O, L A T OUR VE REMBRANDT’IN RESİMLER I N DE KI S IYA H A R KA PLAN ÜZERİNE DENEMELER.
Solgun bir arka planı, ressamın kolayına geldiği ya da daha iyi bir seçenek olmadığı için minimal bir dekor olarak değerlendirmek elbette mümkündür. Ancak bazen tuvaldeki kullanımı bu şekilde düşünmemizi engeller ve bizi arka plandaki siyah rengi incelemeye zorlar. Siyah renk belki de Batı resimle-
Sayfa 50: Tiziano Eldivenli Adam Tuval üzerine yağlıboya, 100 cm x 89 cm 1520 Louvre, Paris
deneme
52
rinde soyutlamanın ve eserin başlıca bir parçasıdır. Eldivenli Adam’da Tiziano siyaha neredeyse baş rolü veriyor, tablonun çoğunluğunu kaplayan siyah, yüzü ve elleri belirginleştiriyor. Ressamın İtalyan atölyelerinde ustalaşarak sadece bu üç unsuru çizmesi, eserini çıraklarıyla paylaşmamak istemesinden mi? Ya da soyut, geri planda kalan ancak tekdüze olmayan siyahın, konunun sunumu için ne kadar önemli olduğunu göstermek için mi? Aslında siyah tek bir tondan oluşmuyor, kahverengi, kestane rengi gölgelerle desenli veya renk değiştiren şekilde kullanılmış. Adamın kıyafetindeki siyah, izleyici kitlemizi daha da belirginleştirmeye davet edercesine, fondaki siyahla kontrast oluşturuyor. Tiziano’nun hayranı olan Caravaggio, eski ustadan neredeyse gravür gibi olan bu tekniği alıyor. O da karanlığı vurguluyor. Hacıların Meryemi’nin etrafındaki siyah, Eldivenli Adam’daki cekettekinden farklı değil; derin ve yoğun bir siyah. Karakterler kendi-
53
deneme
deneme
54
Yan Sayfa: Hacıların Meryemi Tuval üzerine yağlıboya, 250 cm x 150 cm 1604 - 1606 Sant’Agostino, Roma
lerini saran siyahın içine çekilmiş. Bunun olumsuz olduğunu ya da ölümü temsil ettiğini söylemek çok zor, daha ziyade sıcak, şık ve kalın bir siyah kadife palto gibi sarmalıyor karakterleri. Tıpkı kışın şöminenin önünde omzumuza aldığımız bir şal gibi, hacılar siyahla ısınıyor. Caravaggio’ya çok yakın, hatta onun taklitçisi/takipçisi sayılabilecek La Tour, Marangoz Aziz Yusuf adlı eserinde de siyah dersine sadık kalıyor. Karanlıkla aydınlık arasında durarak elleriyle çalışan zanaatkar; yaratılan; insan, siyah ile belirginleştiriliyor. Tanrı ise beyazla aydınlanıyor. Oğlu İsa’nın daha çok aydınlanması için kendimizi insanın; yaşlı marangoz Yusuf’un yerine koymayı tercih edebiliriz. Ama Tanrı kendisine yakışanı yapmalı ve yüzü aydınlık olacak şekilde ışığı kendi üzerinde tutmalıdır. Hale-
55
deneme
nin dışına taşanlar, atölyenin parlak siyahındakileri keşfetmek de izleyicinin özgürlüğüne kalmıştır. Yine Caravaggio’dan, dolayısıyla Tiziano’ dan etkilenen ancak tamamen yenilikçi olan Rembrandt da siyahı sahneler. Karakterler siyahın içinden doğar, onların hem kaynağı, hem de doğal dekoru olan bereketli bir gecedir siyah. Bunun yanı sıra iyi incelendiğinde Rembrandt’ın siyahı ondan öncekiler gibi tam olarak siyah değildir, içinde parlak çizgiler, yansımalar, belki de ışığın ressamı olan Turner’ın veya izlenimciliğin belirsiz serpintileri bulunur.
Sayfa 56:
Sayfa 57:
Georges de La Tour
Rembrandt
Marangoz Aziz Yusuf
Gece Devriyesi
Tuval üzerine yağlıboya,
Tuval üzerine yağlıboya,
137 cm x 102 cm
363 cm x 437 cm
1640
1642
Louvre, Paris
Rijksmuseum, Amsterdam
deneme
56
59
MALZEME
japon kağıdı
YA Z I : Ö M E R K A R A D UMAN
MALZEME
60
2000 yıldır bilim, sanat ve haberleşmenin ifade aracı olarak kullanılan kağıdın, günümüzde ambalaj ve temizlik amaçlı tüketim miktarındaki inanılmaz artışı ile birlikte, kağıt üretimine kimyasal müdahaleler kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu müdahalelerden sanatsal kağıtlar da nasibini fazlasıyla almıştır. Özellikle kimya sanayisi çok gelişmiş olan Avrupa ülkelerinde sanatsal kağıtların bir çok özelliği üretim esnasında ayarlanabilmektedir. Kısa sürede yüksek hacimli üretim yapabilen Avrupalı üreticiler kağıdın, renk, kalınlık ve dayanıklılığını ayarlayabilecek yüksek kimya bilgi ve teknolojisine sahiptir. Kağıdı istenilen kıvama getirmek için her türlü kimyasal makyaj pratiği çok yaygındır. Diğer yandan, geleneksel kağıt üretim metotlarını, oldukça başarılı bir şekilde, gelişmiş teknolojik altyapısı ile destekleyen Japonya, günümüzde gramaj ve karakter çeşitliliği bakımından sanatsal kağıt üretiminde çok farklı bir yol takip etmektedir.
61
MALZEME
Japon kağıdı, özel adıyla Washi, genellikle üç çeşit bitki lifinden yapılır; Gampi, Kozo ve Mitsumata. Gampi, ancak yabani olarak yetişen, ziraati yapılamayan bir bitki türüdür. Şeffaf ve parlak bir finişi olan bu kağıdın üretimi kısıtlı olup diğerleri arasında en pahalı olanıdır. Kozo ise Kağıt Dutu (paper mulberry) olarak bilinen ağaçtan elde edilir. Lifleri oldukça uzun olduğu için en yaygın olarak üretilen Japon kağıdı türüdür. Mitsumata ise Kozo’dan daha kısa lifleri olan bir bitkiden elde edilir. Çok ince gramajlı kağıt üretimine elverişlidir. Japon kağıdı ile Batı’da üretilen kağıtlar arasındaki temel farklılıkları görmemiz için bu iki üretim metodunu, genel olarak Lif, Renk, Üretim ve Kuruma Şekli gibi açılardan inceleyebiliriz.
MALZEME
LİFLER
Japon Kağıdında kullanılan bitkilerin lifleri (Gampi, Kozo, Mitsumata) genellikle Batı’da üretilen kağıtlardakine kıyasla daha uzun ve kuvvetlidir. Japon kağıdı, bu özelliği ile dayanıklılık bakımından Batı kağıdına üstünlük sağlar. Batı sisteminde kağıt liflerinin kısa olması başka bir yolla kompanse edilir. Liflerin bir arada tutun-
62
masını sağlamak için kağıt hamuruna, kimi zaman asit içerebilen, yapıştırıcı ve dolgu maddesi takviyesi yapılmıştır. Japon kağıdında ise lifleri kırmadan yapılan hassas presleme metodu sayesinde, bir arada tutunma problemi doğal olarak en baştan çözümlenmiştir. O kadar ki, Japon kağıtları kesilerek kimono için dikiş ipliği yerine bile kullanılmaktadır. Doğal malzemelerden oluşan uzun Washi lifleri nemliyken veya su içerisindeyken dahi çok kuvvetlidir. Bu yüzden papiermache ve etching tekniği için de çok elverişlidir.
63
malzeme
malzeme
64
Yan Sayfa: Üstteki karşılaştırma, liflerin uzunluğu: Kozo lifi ve standart 1. hamur beyaz kağıt
RENK
Alttaki karşılaştırma, preslenmiş halleri: Kozo lifi ve standart 1. hamur beyaz kağıt
Bu kağıtları renk bakımından karşılaştırdığımızda, Avrupa ülkelerinde kağıtlar çoğunlukla çeşitli kimyasal maddelerle beyazlatılır veya renklendirilir. Bu yöntem kağıdın içerisindeki liflerin dolayısıyla kağıdın kendisinin ömrünü kısaltır. Ancak, doğal yöntemlerle beyazlatma yapılan üretimler de tamamen yok değildir. Japon Kağıdı ise çok eski zamanlardan beri güneş ışığı, su veya kar ile beyazlatılır.
65
MALZEME
ÜRETİM
Japon kağıdı, Nagashisuki metodu adı verilen bir kaç tabaka üst üste tekrarlanması tekniğine göre üretilir. Ara aşamalarda, Neri adı verilen bitkisel bir yapıştırıcı ile alttaki tabakanın, bir sonraki tabaka ilavesine kadar geçen sürede dağılmaması sağlanır. Batı’daki üretimde kağıtlar genellikle tek daldırma sistemi ile yapılır (onedip-action). Ayrıca, kağıtlarda ‘Su Yolu’ dediğimiz özellik Japon kağıdında çok net olarak tek yönlü iken, Batı üretiminde, kağıtların su yolu çoğunlukla rastgeledir. Batı’da kağıt, içindeki nemi tamamen almak için yüksek bir prese tâbi tutu-
lur, fakat bu işlem zaten kısa olan lifleri daha da parçalar. Japon kağıdı, içindeki nemin ancak %30’u alınacak şekilde kademeli ve yavaş bir prese tâbi tutulur.
MALZEME
66
KU R U M A Ş E K L İ
Kağıtların kuruma yöntemleri de farklıdır. Japon kağıdı düz bir yüzeye yatırılır ve normal kurumaya bırakılır. Bu esnada çukur yerde biriken sıvı görülürse fırçayla diğer taraflara dağıtılır. Böylelikle kağıtların her bölgesi dengeli olarak kurutularak, kırışma ve büzülme en aza indirilir. Batı sisteminde kağıtlar ipe asılır ve kuruma-
sı beklenir. Ancak bu durumda dengesiz bir kuruma olacağından, kağıdın kırışma ve büzülme olasılığı yüksektir. Bu yüzden ekstra bir prese ihtiyaç duyulur.
67
MALZEME
John Cage Japon kağıdı üzerine kalem 1988
Max Beckmann Japon kağıdı üzerine litograf 25 cm x 20 cm 1909
MALZEME
Joan Miro Japon kağıdı üzerine litograf 1967
68
69
MALZEME
GRAMAJ
Aynı kalınlıktaki iki kağıttan Japon olanı diğerine göre daha hafiftir ve daha şeffaftır. Batı kağıtları doğası gereği daha ağır ve opaktır. Japon kağıdı, diğerine göre daha emici, gözenekli ve daha esnektir. O kadar esnektir ki, kumaş gibi kırılma yapmadan katlanabilir. Emici ve gözenekli olması kağıda nefes aldırır. Ortamdaki nemi alıp veren, sürekli bir canlılığa sahip olan bu kağıdı termal bir düzenleyici olarak değerlendirebiliriz. Japon kağıdının gramaj çeşitliliği oldukça fazladır. 3 grama kadar inceltilen Japon kağıdının, restorasyon amaçlı kulla-
nımda alternatifi yoktur. Eski eser restorasyonunda tüm dünyada kabul edilmiş prestiji, aslında Japon kağıdı denildiğinde ilk çağrışım yapan türünün restorasyon kağıtları olmasını sağlamıştır.
MALZEME
70
ÜRETİM SÜRESİ
sonuç Japon kağıdının üretim süresi Batı kağıtlarına göre daha uzundur. Batı’da üretim daha seri ve manevra kabiliyeti yüksektir. 5-6 palet hacmindeki bir siparişi Japonya’dan, Avrupa’daki bir üreticiye kıyasla, ancak 30-40 gün sonra alabiliriz. Batı’da ihtiyaca göre özel kağıt üretimi yapmak daha kolaydır. Zira üretimdeki değişkenlerin fazlalığı kağıdın kimyasıyla oynamaya olanak sağlar. Japon üretim sistemi daha geleneksel ve kuralcıdır.
Japonya’da kağıdın üretiminde gerçekten yüksek bir hassasiyet ve sabır söz konusudur. Japon kağıdının vurucu özelliği olan lifler, kağıda ipeksi bir yumuşaklık, incelik ve dayanıklılık verir. İpekböceğinin de dut yapraklarını hammadde olarak kullandığını düşünürsek geleneksel Japon kağıdı üretiminde Kozo’nun (kağıt dutu) ne kadar isabetli bir tercih olduğu sonucuna varabiliriz.
71
R Ö P O R TA J
ortak salon
B U R A K ATA , S A B O VE TOYGUN ÖZDEM IR’ IN GRUP S E R GI S I O R TA KS A L ON ÜZER INE B IR RÖPORTAJ
RÖPORTAJ
72
RÖPORTAJ
74
MI M A R SI N A N Ü N IVERS I TES I RESIM BÖLÜMÜ’NDEKI Ö Ğ R E N CI L IK Y I L L A RINDAN IT IBAREN SÜRDÜRDÜKLER I D O S T L U Ğ U BI R O R TAK ÜRET I M VE SUNUMA DÖNÜŞTÜ R E N B U R A K ATA , S ABO VE TOYGUN ÖZDEM IR’ IN TAN KU T AY KU T ’ TA KI ILK SERG ILER INDE YER ALAN RES IM , E N S TA L A SYO N VE VIDEO ÇALIŞMALARININ TE M E L PAY DA S I B E L L EK VE DÖNÜŞÜM.
OrtakSalon bir proje sergisi, bu proje nasıl ortaya çıktı? Sabo: Yeldeğirmeni’nde çalışıyoruz ve atölyelerimiz yakın. Birbirimize kahve içmeye, sohbet etmeye gidip gelirken ortaya çıktı bu proje. Aynı okulda, aynı atölyedeydik, okuldayken de konuşurduk. Net ya da sınırı olan bir proje değil. Yaşadığımız ve vakit geçirdiğimiz zamanı, anıları insanlara aktarma fikri üzerine çıktı aslında.
75
R Ö P O R TA J
Toygun Özdemir: Okulda, aynı atölyede çalışırken, resimlerimiz birbirini etkiliyordu. Birlikte üretiyorduk. Beraber çalışma alışkanlığı kendi atölyelerimize geçtikten sonra da devam etti. Toygun Özdemir, sizin 3 büyük tuvalin yanında bir de küçük bir tuvaliniz var. T. Ö.: Küçük olan, aralarında ilk yaptığım. Benim için bu, işlerin başlangıç noktası gibi oldu. Malzemeyi anlatmak istediğim hikayeye uygun şekilde nasıl kullanabileceğim konusunda fikirler verdi. Malzeme kullanımınızla ilgili ne söyleyebilirsiniz? T. Ö.: Malzemenin çeşitliliği şu anda yaptığım ve uzun vadede ulaşmak istediğim resimde önem taşıyor. Çok katman oluşturmaya çalışıyorum, ama altta kalanları kaybetmeden. Böylece boyanın doğasında olan güzel rastlantılar çıkıyor. Resimlerin konuları da biraz böyle. Bir takım yolculuklardan
RÖPORTAJ
76
77
R Ö P O R TA J
RÖPORTAJ
78
yola çıkıyorum, her zaman fiziksel olmak zorunda değil. Hayaller, istekler veya rüyalar da olabilir. Resimler de bu akışa göre ortaya çıkıyor. Burak Ata, sizin seriniz ''Gökova'nın 36 Görüntüsü'' nasıl oluştu? Burak Ata: Gökova’nın 36 Görünütüsü, Gökova’da çektiğim bir fotoğraf üzerine yoğunlaşan bir seri. Baskı mantığının üstüne giderek bir seri yaptım. Serinin ilk işi, tuval üzerine yağlıboya. Diğerleri, o işin tuvale baskısı üzerinden yapılan yağlıboyalar. Bu seri, kendi resmimi çoğaltmak mantığı üzerine kurulu. Tuvale baskıyı nasıl yapıyorsunuz? B. A.: Fotoğrafın siyah beyaz çıktısını alıyorum ve selülozik tinerle ovalayarak tuvale geçiriyorum. Bu, tutarlı bir yöntem değil, her tuvalde aynı sonucu alamıyorum. Bezin doygunluğuna, fotokopinin tazeliğine, alttaki boyanın tazeliğine göre sonuç değişebili-
81
R Ö P O R TA J
yor. Böylece, tutarsız bir seri oluyor. Şimdiye kadar 12 tane yaptım, bu sergide 6 tanesi görülebilir. Seriyi sürdürmeyi düşünüyorum. Sabo, sergide, bir duvarı kaplayan ve sergi alanın çeşitli yerlerine yayılan bir yerleştirmeniz var. S.: Yerleştirmenin adı, B. Dosyası Tutukluları. Bu atölyemin duvarı. Duvar, yaptığım bir çok yağlıboyanın, portrenin ortaya çıkma sürecini anlatıyor. Desenler, bu işlerin çıkması için yaptığım desenlerdi, kullandığım fotoğraflar ve metinler de aynı şekilde. Bu sergiye duvarı koymayı tercih ettim, yerdeki boya bezine kadar herşeyi buraya taşımak istedim. Süreci anlatıyorum, bir yandan da dedektif gibi bulmaya çalışıyorum.
RÖPORTAJ
82
83
HABER
bu ay
Philip Guston
B E R L İ N , A M S T E R DAM v e PA R İ S’ T E N 3 sergİ
Philip Guston’un son döneminde yaptığı kağıt ve tuval işlerle birlikte iki önemli erken dönem resmi 2 Mayıs - 16 Ağustos 2014 tarihleri arasında Berlin, Aurel Scheibler Galeri’de izlenebilir.
HABER
84
Barnett Newman
Les archives du rêve
Amsterdam, Stedelijk Müze’de 24 Nisan - 20 Temmuz 2014 tarihleri arasında Barnett Newman’ın ‘‘Cathedra’’, ‘‘The Gate’’, ‘‘Right Here’’, ve meşhur ‘‘Who’s Afraid of Red, Yellow and Blue III’’ işlerinin bulunduğu sergi görülebilir.
Paris, Musée de l’Orangerie, 19. yy.’ın en önemli ressamlarının 155 desenini bir araya getiriyor. ‘‘Les Archives du Rêve’’de, Degas, Redon, Moreau, Daumier, ve Millet’nin desenleri 26 Mart’tan 30 Haziran 2014’e kadar görülebilir.
85
HABER
HERKES IÇI N POP SANAT Andy Warhol İ s ta n b u l’ da n 3 s ergİ
Campbell’s Soup, Kovboylar ve Kızılderililer, ve Mick Jagger’ın portresi 7 Mayıs - 20 Temmuz 2014 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde “Andy Warhol: Herkes için Pop Sanat” sergisinde görülebilir.
HABER
86
Ş Ü P H E L İ AÇ I K L A M ALAR MİCHAEL BİSHOP
NEREDEYİM?
Michael Bishop’un İstanbul’daki ilk kişisel sergisi “Şüpheli Açıklamalar” 9 Mayıs - 7 Haziran 2014 tarihleri arasında Galeri Nev İstanbul’da.
Kare Sanat Galerisi 6 - 28 Haziran 2014 tarihleri arasında ‘‘Neredeyim?’’ sergisiyle Can Akgümüş, Erdal İnci, Erol Eskici, İsmet Doğan, Lara Kamhi, Özge Enginöz, Yunus Emre Erdoğan, ve Zeynep Beler’in işlerini biraraya getiriyor.
87
K İ TA P
DüŞLERİMİN RENGİ BU, JOAN MİRO
Y K Y, 2 0 0 4
Çeviren: Alp Tümertekin
KİTAP
88
Geride bıraktığım günleri hiç düşünmem. Yeniden o tür şeylere dönmem gerektiği öğütlendi sıkça. “La Ferme günlerine ne zaman döneceksiniz?” diye soruyorlardı. Çok zeki, akıllı biri olan Pierre Loeb bile sormuştu bunu. Bir de, hani daha önce söz etmiştim size, şu La Ferme adlı tabloyu dörde bölen Paul Rosenberg salağı vardı! Kalkıp bunu söyledi bana. La Ferme anlayışında çalışmayı sürdürsem virtüöz olup çıkardım; her ne kadar kendisine müthiş hayranlık duysam da Picasso’da eleştirdiğim bu virtüözlüktü. Sık sık başına kakarım virtüözlüğünü, bu öyle bir vitüözlük ki, ona saldırgan bir tepkide bulunulmasını engelliyor; ertesi gün kalkıp Ingres gibi bir şey yaparsa şaşırmaz kimse. Gönlünden geçeni yapabiliyordu, ki bu da satın aldıkları mal konusunda aldatılmamış olmak isteyen kişilerin elindeki güvenceydi. Basılan mühürdü.
K A PA K R E S M İ : S A B A H AT T İ N T U N CER
KÜ N Y E
A R G E PA K I R TA S İ Y E Ü R Ü N L E R İ LT D ŞTİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ: E S AT M A L B E L E Ğ İ YAY I N YÖ N E T M e n İ : AY DA D EM İ R C İ YAY I N KU R U L U : A DA T U N C E R , Ü L KÜ P E H L İ VA N O Ğ LU, YİĞİT YAZICI K AT K I DA B U L U N A N L A R : T h o m a s m e r s i e , m e lt e m a ks u, ömer karaduman