Puhu Dergi OTOPORTRE SAYISI 10

Page 1

SAYI 10

PUHU

Ot o p o r tr e

AY L I K S A N AT D E R G İ S İ

EKİM 2014


İÇİNDEKİLER

sayı 10 ekİM, 2014

03

Atölye Kemal İskender

17

Sanatçı Otoportre Hakkında

47

Sanat Tarihi Lucian Freud - İki Çocuklu Yansıma

51

Notlar Otoportre ve Bakış


63

Koleksiyon Göteborgs Konstmuseum

69

Biyografi Edvard Munch’un Hayatı ve Otoportreleri

83

Röportaj Setenay Alpsoy

93

Bu Ay Sergi Haberleri


03

AT Ö LY E

KEMAL İSKENDER


ATÖLYE

04


05

AT Ö LY E


ATÖLYE

06


07

AT Ö LY E


ATÖLYE

08

KEMAL İSKENDER’İN ATÖLYESİ

Mimar Sinan Üniversitesi’nin boğaz manzaralı Fındıklı binasında, Kemal İskender’in yüksek tavanlı bir atölyesi var. 1967’den beri resim bölümünün bulunduğu en üst katta çalışmaya devam ediyor. Sürekli üreten bir ressam, cumartesi pazar dahil her gün atölyeye geldiğini ve aralıksız çalıştığını söylüyor. Şövalede çalışıyor ve tekerlekli, cam bir paleti var. Büyük resim yapmadıkça el paleti kullanmıyor. Büyük resimlerde, merdivene çıkması gerektiğinde el paletiyle çalışıyor.


09

AT Ö LY E

Etrafta çok sayıda tuvali var. Kağıt da sevdiği bir malzeme, kağıt üzerine yağlıboyalar da yapıyor. İyi bir kağıdın tuvalden daha dayanıklı olduğunu söylüyor. Atölyesinde espresso makinası ve müzik olmalı. Yerden tavana kadar uzanan CD koleksiyonu çoğunlukla klasik müzikten oluşuyor. Radyoda TRT 3 açık. Bir sıra tuval, yüksek tavanlı odanın asma katında depolanmış olarak duruyor. Okulda depo olarak kullandığı bir oda daha var.


ATÖLYE

10


11

AT Ö LY E


ATÖLYE

12


13

AT Ö LY E


ATÖLYE

14


OTOPORTRE Sanatçılar resimlerine konu olarak kendilerini seçmeye Rönesans’ta bireye olan ilginin artmasıyla başladılar. Otoportre, sanat tarihi boyunca da önemli ve sıklıkla tekrarlanan bir konu olmaya devam etti. 19. yüzyılda, sanatçılar, sosyal statülerini ya da psikolojik durumlarını göstermek için kendi yansımalarını yaptılar. Sanatçının gözünden kendisi, günümüzde de vazgeçilmeyen köklü bir konu olma özelliğini koruyor.



17

S A N AT Ç I

OTOPORTRE HAKKINDA


SANATÇI

18


19

S A N AT Ç I


SANATÇI

N E S R İ N S AĞ L A M , ARET GICIR, KEMAL İSKENDER, Z E Y N E P B A R A N S E L , NEŞ’E ERDOK, SABAHATTİN TUN C E R , Y U S U F K AT İ P OĞLU, ARTİN DEMİRCİ VE TURGUT M U T L U G Ö Z ’ Ü N O T OPORTRELERİ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ.

Sayfa 18: Nesrin Sağlam 2011 Tuval üzerine yağlıboya

Yan sayfa ve Sayfa 21 - 22: Nesrin Sağlam 2012 Kağıt üzerine mürekkep

NESRİN SAĞLAM:

Modelden çalışmayı tercih ediyorum. Ama her zaman karşımda bana poz verecek birini bulamadığım için, aynadaki aksimden yola çıkarak otoportre yapıyorum.

20


21

S A N AT Ç I


SANATÇI

22


23

S A N AT Ç I

ARET GICIR:

Otoportre, genellikle, kendine meydan okumak, kendini göstermek, aynı anda dönemin mekanı ve ruh durumunu göstermek, ve tarihe kayıt düşmek için yapılıyor. Kimi zaman asıl neden çok daha basit de olabiliyor —can sıkıntısı, ne yapacağını bilememe durumu... 2007 yılında Yerevan’da yaptığım “Oda” adlı otoportre, işte bu can sıkıntısına denk geliyor. Yerevan’da kiraladığım dört odalı, az eşyalı, soğuk bir evde, giyinmekten hoşlanmadığım boğazlı kazak ve birbirine açılan odalar. Bu otoportreye bugün baktığımda çok uzaklarda bir yerde duruyor.

Yan sayfa: Aret Gıcır Oda 2007 Karton üzerine yağlıboya 70 cm x 100 cm


SANATÇI

24


25

S A N AT Ç I

KEMAL İSKENDER:

Otoportre yapmak bir gelenektir. Öğrenciliğimden beri otoportre yaparım. Ben portreyi ikiye ayırıyorum. Bronzino ve Rembrandt üzerinden örneklendirmek gerekirse; Bronzino’nun portresi bir maskedir, duyguya dair bir şey yoktur; ne ressamın duygusuna dair, ne de oturanın. Ancak giyiminden kuşamından, oturanın sosyal statüsüne dair bir şey öğrenilebilir. Bu portreler son derece rafine ve tam anlamıyla bitmiştir. Bir portreye veya herhangi bir resme, hem ressamın kendi hisleri, hem de oturanın veya konu edilenin ruhu yansıyabilir. Rembrandt

Yan sayfa: Kemal İskender Otoportre (Vanitas) 2011 Tuval üzerine yağlıboya 50x70 cm


SANATÇI

26


27

S A N AT Ç I


SANATÇI

Yan sayfa: Kemal İskender Bereli Otoportre 2011 Tuval üzerine yağlıboya 70x50 cm

28

gençliğinden yaşlılığına kadar çok otoportre yapmıştır. Hakkında hiçbir şey bilinmese dahi, kronolojik sırayla hepsi yanyana konulduğunda hayatı okunabilir. Rembrandt’ın resminde biçimler, Bronzino’daki gibi net ve kesin değildir. Benim otoportreciliğim de birinci türden yola çıkarak, sağlam bir desen altyapısıyla ikinci türün özelliklerini kendi şahsımda vurgulamaktır.

Sayfa 29:

Sayfa 30:

Kemal İskender

Kemal İskender

Çerçeveli Otoportre

Gölgeli Otoportre

2011

2011

Tuval üzerine yağlıboya

Tuval üzerine yağlıboya

50x70 cm

50x70 cm


29

S A N AT Ç I


SANATÇI

30


31

S A N AT Ç I

ZEYNEP BARANSEL:

Portreye duyduğum ilginin başlıca nedeninin insanı anlama isteği olduğunu düşünüyorum. Bir tür merak sanırım bu. Her yüz bir hikaye, her mimik bir hatıra, bir korku, bir öfke, bir utanç, bir mutluluk… Özellikle iyi tanıdığım, kendilerine has mimiklerini ve ifadelerini bildiğim kişilerin portrelerini yapmayı severim. Bu kişilere her baktığımda gördüğüm yeni izleri kaydetmekten hoşlanırım. Otoportre yapmamın nedeni ise, özellikle son yıllarda, daha ziyade pratik. Kendimin en sadık ve sabırlı modeliyim… Otoportre yapmaya ilk başladığım zamanlarda, belki genç yaşımın verdiği bir arzuy-

Yan sayfa: Zeynep Baransel Otoportre 2007 Litografi


SANATÇI

32


33

S A N AT Ç I


SANATÇI

34

la, kendimi tanımak için çok iyi bir egzersizdi otoportre yapmak. Daha sonraları ise iyi bildiğim bir malzemeyle çalışmak gibi bir duruma dönüştü. Bu nedenle ilk otoportrelerimde benzetme, gerçeğini yakalama çabasının çok daha ön planda olduğu görülebilir, son dönemde yaptıklarımda ise, kendi yüzüm yalnızca bir başlangıç noktasıdır; kendime bakarak, aynadan çalışmama rağmen, otoportre, artık herhangi birinin portresine dönüşmüştür.

Yan sayfa: Zeynep Baransel Otoportre 2013 Çini mürekkebi


35

S A N AT Ç I

N E Ş’ E E R D O K : Kendime bakmak ve kendimin derinine inebilmek için otoportre yapıyorum. İnsanın kendine bakması model bulup modele bakmasından daha kolay. Ama bu kolaylığın da zorlukları var. Otoportrelerimden bana fiziksel olarak benzeyenler azdır. Bunlar daha çok ruhsal durumlarım. (Baykuşlu Otoportre ile ilgili) Baykuş gece de görebilen bir kuş. Gözleri insan gibi ön tarafta, diğer kuşlar gibi yanda değil. Aslında ressamlar seyreden kişiler, baykuşlar da öyle.

Yan sayfa: Baykuşlu Otoportre 2013 100 cm x 80 cm Tuval üzerine yağlıboya


SANATÇI

36


37

S A N AT Ç I

S A B A H AT TI N T U N C ER:

Aynada yüzümüze uzun süre baktığımızda onu kaybederiz. Ben de otoportre çalışmalarımda, varlıktaki kayıp yüzümü hatırlamaya çalışırım. Bunu başaramıyorsam da, çabam bu yoldadır.

Yan sayfa ve sayfa 40: Sabahattin Tuncer Otoportre 2012 Kağıt üzerine karışık malzeme 40 cm x 29 cm

Sayfa 39 Sabahattin Tuncer Otoportre 2012 Kağıt üzerine kurşun kalem 64 x 49 cm


SANATÇI

38


39

S A N AT Ç I


SANATÇI

40


41

S A N AT Ç I

Y U S U F K AT İ P O Ğ L U:

Önce çuvaldızı kendine batır sonra başkasına iğne batır: önce kendi suratının resmini yap, sonra başkasının resmini yap. Otoportre yapmak aynaya bakmak gibidir, kendi resmini dürüstçe yapmak. Beş senede bir, ‘ben ne yapıyorum’ diye otoportremi yaparım. Otoportrede yabancılaşma vardır. Kim olduğunu, kendine bir yabancı gibi bakarak görebilirsin. Kendine uzaktan bakman gerekir. İyi bir oyuncunun sahnede kendine yabancılaşması gibi. Belki biz de oyuncuyuz.

Yan sayfa: Yusuf Katipoğlu Otoportre 2013 Tuval üzerine yağlıboya


SANATÇI

42


43

S A N AT Ç I


SANATÇI

ARTI N DEM IRC I:

44

Portre yapmak sevdiğim bir tema. Kendi modeli olarak ressam, bana daha çok Velazquez’in, Jan Van Eyck’ın, Lovis Corinth’in, Arshile Gorky’nin ‘ressamı da oradaydı’ veya ‘modelleriyle beraber ressamın olması’ halinde heyecan veriyor. Aynaya bakıp otoportre gerçekleştirmek daha az ilgimi çekiyor. Çocukluğumun ilk fotoğrafı, kızımın annesinin karnında dünyaya gelmesini beklerken, ya da lise yıllarından bugüne ulaşabilmiş bir ‘an’ı, şimdi resim olarak organize etmek otoportreye yaklaşımımda öne çıkıyor.

Yan sayfa: Artin Demirci Otoportre 2007 Tuval üzerine yağlıboya 80 cm x 70 cm


45

S A N AT Ç I

TURGUT

M U T L U GÖZ:

Anlayışım otoportre’nin bir öz yıkım olması gerektiği yönünde ise, önce onu inşa eder sonra da yıkılışını büyük bir haz duygusu ile izlerim. Öz yıkım resmin bitişi ile kendiliğinden başlar ve izlendikçe, imge içini boşaltmaya başlar, ta ki benim anlağımda tükenene dek. Yaptığım sadece bir otoportre mi? Şimdi karşımda duran “homunculus / insancık” kim? Referans aldığım imge mi tuvale yansıyor? Cevabım hayır ise bu çoktan yıkılmış bir imge değil midir? Samimi olmak isterim, övgüden çok, yüzeyde yok olmaktan haz alırım!

Yan sayfa: Turgut Mutlugöz Otoportre 2009 Tuval üzerine yağlıboya 100 cm x 90 cm


SANATÇI

46


47

S A N AT TA R İ H İ

LUCIAN FREUD, İKİ ÇOCUKLu YANSIMA (OTOPORTRE)

YA Z I : PA L O M A A L A RCÓ, ÇEVİRİ: ULAŞ PARKAN


SANAT TARİHİ

48


49

S A N AT TA R İ H İ

Lucian Freud, erken dönem Flaman resimlerinin itinalı detay tasvirlerine ve neoromantik, sürreal tada sahip ilk işlerinden itibaren, dönemin egemen soyut eğilimlerine karşı bir duruş olarak, figüratif usulü benimsemiştir. O zamanlardan beri ürettiği işler gerçeklik ve husul, görsel ve dokunsal gibi iki uçlu gerilimlerden beslenmiştir. İnsan vücuduna olan takıntısı, portre ressamlığını orijinal bir halde yeniden yorumlamasının yolunu açmıştır. Sayısız otoportresinde ressam, aynayla çalışan ressamın kendisini çizdiğinin emaresi olan -sağa, sola veyahut aşağıya doğrultulmuş- daimî ve cebrî bir bakış ile resmedilmiştir. 1965’te yapılmış olan otoportre, sanatçının yerde duran ayna üzerinden kendi yansımasını etüt edebilmek için hafifçe döndüğü haldeki omuz çekimi aşırıya kaçan vücudunu ve üzerinde sallanan ve yarı-soyut bir form oluşturan lambayı birleştirmektedir. John Russel, ilk bakışta resme bakanların resmi anlamasının pek mümkün olma-

Sayfa 48: Lucian Freud Reflection with Two Children (Self-Portrait) İki Çocuklu Yansıma (Otoportre)

1965 Tuval üzerine yağlıboya 91 cm x 91 cm Museo ThyssenBornemisza, Madrid


SANAT TARİHİ

1.

Freud’un atölyesi

Londra, Paddington’da bulunmaktadır.

50

dığını söylemiştir, bunun sebebi ise resim, Freud’un iki aynalı bir düzenek deneyerek resmettiği ilk otoportrelerinden olmasıdır; ve Catherine Lampert ilaveten, gözlerimizin mecburen figürü süzerek, yukarıda, sanatçının dik bakışlarıyla yüz yüze kaldığına dikkat çeker. Yalın, gri zemin aynadaki yansıma fikrini güçlendirirken, lokal ışık yoğunlaşması, suratı ve en kuvvetli haliyle elleri ön plâna taşır. Sol alt köşede duran Rose ve Ali, Suzy Boyt ve Freud’un çocukları, Kahire Müzesi’ndeki cüce Seneb ve ailesinin mezarından ilhamla yapılmıştır. Teknik olarak müfrit fırça darbeleri ise, sert üslubu sebebiyle Freud’un modern bir sanatçı olarak gördüğü Frans Hals’ın portreleri ile ilişkilendirilebilir. William Feaver, beğeni ile Flaman ustayı izlemiş olan Freud’u ‘kendiliğindenliğe razı Paddington Hals1’ olarak tanımlamıştır; resimlerinin alabildiğine boya dolu yaban domuzu kılı fırçasıyla tatbik edilmesi, sanatçının tuvaldeki modelini menevişli kılmıştır.


51

notlar

OTOPORTRELER ve bakış


notlar

52


53

notlar

M AT IS S E , R E M B R A NDT, VAN GOGH, DIX, DÜRER VE F R E U D’ U N O T O P O RTRELERİNDEKİ BAKIŞ VE RENK KU L L A N I M I , K E N D İ LERİNİ TEMSİL ETMEDE ÖNEMLİ B İ R Y E R T U T U YO R .

H E N R I M AT I S S E , 1 906 Sayfa 52:

Henri Matisse’in yağlıboya otoportrelerinin sayısı çok değildir. 1906 yılında yaptığı yakından çalışılmış bu otoportresinde Matisse’in bakışı kendinden emin. 1900 ve 1918 yıllarında yaptığı şövaleli veya paletli otoportrelerinin aksine bu resimde, ressam olduğuna dair bir işaret bulunmuyor. Döne-

Henri Matisse Çizgili Tişörtle Otoportre 1906 Tuval üzerine yağlıboya 55 cm x 46 cm Statens Museum for Kunst, Kopenhag


notlar

54

min balıkçılarında görülen çizgili kazağıyla, basit giyinmiş bir şekilde kendini tasvir ediyor. Matisse’in kendini primitif bir şekilde sunmayı seçtiği söylenebilir. Hızlı ve kaba fırça darbeleri, insanın kaba kuvvetini akla getirir ve resmin ilkel insan gücünün üretimi olduğunu gösterir.

rembrandt, 1659

Sanat tarihinde en çok otoportre yapan ressamlardan biri Rembrandt. 40 yıllık ‘kendini çalışma’nın sonucunda bu resimler için otobiyografik denilebilir. Biyografisiyle karşılaştırıldığında, ressamın otoportrelerindeki ifadesi, yaşadıklarına denk düşüyor. Özellikle son yıllarında yaşadığı finansal sıkıntıların


55

notlar

üzerindeki etkisi, oldukça yansıtıcı özellikler taşıyan son otoportrelerinde görülebilir. Rembrandt otoportrelerinde doğruca izleyicinin gözlerine bakar. 1659 yılında yaptığı bu resminde de çukur gözleriyle izleyiciye dikkatle bakıyor. Bakışı sakin ama bu bakışın hüzünsüz olduğu söylenemez. Diğer yandan, Rembrandt’ın bu resminde, Raphael’in 1515 yılında yaptığı Balthasar Castiglione portresindeki bakışın etkisi de görülebilir. Koyu renk boya ve dramatik ışık kullanımı Rembrandt’ın tüm resimlerinde olduğu gibi otoportrelerinde de belirgindir.

Yan sayfa: Rembrandt van Rijn Bereli Otoportre 1659 Tuval üzerine yağlıboya 84,4 cm x 66 cm National Gallery of Art, Washington


notlar

56


57

notlar

v i n c e n t va n g o g h, 1887

Van Gogh, hazırda model olarak kendini kullanan bir ressam. 1886’dan 1888’e kadar iki yıl, Paris’te ağabeyi Theo ile yaşadı. Bu sürede 24 otoportre çalıştı. Bu portreler karanlık içinde kararsız bakışlardan, renkli güven içinde portrelere değişim gösteriyor. Bilinen ilk otoportresini, 1886 yılında Rembrandt’ın izinden siyahlar içinde, ışık ve gölgeyi kullanarak yaptı. 1887 yılında yaptığı bu otoportre ise neo-empresyonist renk teorisini uyguladığı bir resim. Yeşil ve kırmızı, turuncu ve mavi gibi tamamlayıcı renkleri bir arada kullanarak daha canlı bir etki elde etti. Georges Seurat ve Paul Signac’ın noktacılık stiliyle yaptığı resimlerden farklı olarak Van Gogh’un fırça izleri farklı büyüklükte ve yöndedir.

Yan sayfa: Vincent Van Gogh Otoportre 1887 Tuval üzerine yağlıboya 41 cm x 32,5 cm Art Institute of Chicago


notlar

58


59

notlar

A L B R E C H T D Ü R E R , 1493

Dürer, konu olarak kendini seçtiğinde, bağımsız olarak yapılmış pek otoportre yoktu. Ressamlar kendilerini resimlerine eklemeye başlamıştı ancak bu tasvirler resmin ana elemanı değil genellikle dini konular anlatan büyük kompozisyonların bir parçasıydı. Dürer, 1493 yılında otoportresini yaparak sanatın Ortaçağ geleneğinden çıkıp yeni bir evreye girmesinde etkili olmuştur. 22 yaşındaki Dürer, bu otoportresinde bir devedikeni tutar. Bu devedikeninin sadakati temsil ettiği ve resmin, evleneceği Agnes Frey için yapıldığı görüşünün yanında, bitkinin dikenlerinin dikenli tacı simgeleyerek, İsa’nın çilesine referans olabileceği de düşünülüyor.


notlar

60

OTTO DIX, 1912

Dürer’in 22 yaşında yaptığı otoportreye benzer bir motifle kendi portresini yapan Otto Dix burada 21 yaşında. Kendinden oldukça emin genç adam, ustayı taklit etmekten çok kendini usta olarak tasvir ediyor. Düz, mavi arkaplanda koyu renk giysileri ve sert ifadesiyle öne çıkıyor.

Sayfa 59:

Sayfa 60:

Albrecht Dürer

Otto Dix

Sanatçının Devedikeni

Karanfilli Otoportre

Tutan Portresi

1912

1493

Tuval üzerine yağlıboya

Tuval üzerine yağlıboya

73,6 cm x 49,5 cm

56 cm x 44 cm

Detroit Institute of Arts,

Louvre, Paris

Detroit


61

notlar

l u c ı a n f r e u d, 1 9 46

Freud’un 1940’larda yaptığı birkaç otoportreden biri bu. Gerçekçi ama simgesel stili Kuzey Rönesans ustalarından geliyor. Freud bu otoportresinde, ön planda pencere kenarında duran devedikenine bakıyor. Devedikeni, resmin alt kısmındaki düzleştirilmiş alanı kaplayan bir simge olarak okunabilir. Gerçek bir obje olarak değerlendirilebileceği gibi resmin havası ve ressamın psikolojik durumu hakkında bilgi veren bir araç olarak da düşünülebilir.

Yan sayfa: Lucian Freud Otoportre (Devedikenli Adam) 1946 Tuval üzerine yağlıboya 61 cm x 50 cm Tate, Londra


notlar

62


63

KO L E KS İ YO N

GÖTEBORGS KONSTMUSEUM

H J A LM A R GA B R I E L SON OTOPORTRE KO L E KSI YO N U ’ N DA N 3 RES I M


KOLEKSİYON

64


65

KO L E KS İ YO N


KOLEKSİYON

Sayfa 64:

66

KOLEKSİYON HAKKINDA

Einar Jolin Aynada Otoportre 1924 Tuval üzerine yağlıboya 65 cm x 52 cm

Yan sayfa: Käthe Kollwitz Otoportre, Soldan Dörtte Üç Profil 1911 Kağıt üzerine füzen 47 cm x 34 cm

İsveç, Göteborg’da bulunan, Göteborgs Konstmuseum’da ağırlıklı olarak İskandinav sanatçıların eserleri yer almaktadır. Çeşitli bağışlarla oluşan müze kapsamında çok ilginç bir koleksiyon bulunmaktadır: Hjalmar Gabrielson’un otoportre koleksiyonu. Hjalmar Gabrielson, 20. yüzyılın başlarında otoportre toplamaya başlamıştır. Giderek genişlettiği koleksiyonunda İskandinav sanatçıların yanı sıra Kurt Schwitters, Käthe Kollwitz gibi uluslararası ressamların da otoportreleri vardır. 1950 yılında Gabrielson’un kızları tarafından bağışlanan koleksiyon, müzenin en ilgi çeken bölümlerinden biri haline gelmiştir.


67

KO L E KS İ YO N

S A N AT Ç I L A R H A K K INDA

Yan sayfa: Arne Cassel Otoportre 1926 Tuval üzerine yağlıboya 41 cm x 33 cm

İsveçli sanatçı Arne Cassel (1898 - 1965) portre resimleri ile biliniyor. Yine İsveçli bir sanatçı olan Einar Jolin (1890 - 1970) ise, sanat hayatı boyunca portreler, manzaralar ve iç mekan resimleri üretti. Jolin, Matisse’ten, Çin ve Japon sanatından etkilenerek dekoratif ve naif empresyonist bir stil oluşturdu. Resim, baskı ve heykel yapan Kathe Kollwitz (1867 - 1945), işlerinde çoğunlukla o dönem gelişmekte olan işçi hareketini konu edindi. Alman sanatçının natüralist bir tavırla başladığı gravür, litografi ve ağaç baskı çalışmalarında, sonraki dönemlerde ekspresyonizm etkisi görülebiliyor.


KOLEKSİYON

68


69

B I YO G R A FI

EDVARD MUNCH’UN hayatı ve OTOPORTRELERİ


BIYOGRAF I

70


71

B I YO G R A FI

BAŞLANGIÇ

Edvard Munch, mühendislik eğitimini bırakarak, ressam olmaya karar verdiğinde, Norveç’te donanımlı sanat eğitimi veren bir akademi yoktu. Sanat eğitimi almak isteyenler, başka ülkelerde okullara gidiyordu. Munch, 1881 yılında Norveç’te Royal School of Drawing’de çalışmalarına başladı. Daha sonra Christian Krogh’un öğrencisi oldu. Christian Krogh, Paris’te eğitim almış, Courbet ve Manet gibi ressamlardan etkilenmiş ve zamanının resmini yapma fikrini benimsemişti.

İLK OTOPORTRE

Munch’un okula girdiği yıl yaptığı ilk otoportresi, gerçeğe benzerliğe önem verilmiş, akademik bir çalışmaydı. Kısa bir süre sonra yaptığı ikinci otoportrede ise poz daha gelişigüzel ve boya kullanımı rahatlamıştı. Yine de ilk yıllarında, natüralizm etkisinde işler ürettiği söylenebilir.


BIYOGRAF I

PA R İ S

1889 - 1892 yılları arasında, zamanının büyük bir kısmını Paris’te geçiren Munch, Fransa’daki sanat gelişimini özümsedi. Empresyonistler dışında, Paul Gauguin’in de çalışmalarına tanık oldu. Gauguin’in etkisiyle yeni kurulan Nabi grubunun içe dönük, natüralistik olmayan bir stille yaptıkları resimlerden etkilendi. Paris’e geldikten kısa bir süre sonra babasının ölümü, Munch’un resimlerinde içsel yansımalar ortaya çıkardı. Ken-

72

di ifadesinden de, Munch’un resme olan yaklaşımının değiştiği anlaşılıyor: ‘‘İç mekan resimleri, kitap okuyan adamlar, örgü ören kadınlar yapılmamalı. Resimlerde insanlar, nefes alan, hisseden, acı çeken ve seven canlılar olmalı.’’

Yan sayfa: Otoportre, 1882 Ahşap üzerine yağlıboya 26 cm x 18,5 cm Munch Museet, Oslo

Sayfa 70: Maske altında Otoportre, 1893 Ahşap üzerine yağlıboya 70 cm x 44,5 cm Munch Museet, Oslo


55

B I YO G R A FI

BERLİN

M U N C H ’ U N S E M B O LİZMİ

Avrupa’da 1880’lerde Sembolist sanatçılar önplana çıktı. Realizme tepki olarak, mitolojiden, mistisizmden ve fantastik hayalgüçlerinden yola çıkarak resimler ürettiler. Munch’un sembolizmini bu sanatçılardan ayıran, resimlerinde kişisel görüntüler kullanması oldu.

1892’de Munch Berlin’de bir sergiye katıldı. Buradaki başarısının da etkisiyle Berlin’de kalmaya karar verdi. 1895’te, 31 yaşındayken yaptığı ‘‘Sigaralı Otoportre’’de Munch, izleyiciye yukarıdan bakıyor. Vücudu mavi ve siyah arkaplanda kaybolurken, yüzü ve sigarayı tutan eli öne çıkıyor. Sigara o yıllarda seri üretime geçmişti ve alt sınıfla ilişkilendiriliyordu. Bu resim, Munch’un orta sınıfa karşı, bohem duruşunu destekler nitelikte. Berlin’de yaptığı resimler saldırgan yorumlarla karşılaştı, buna rağmen Norveç devleti Munch’un bu otoportresini satın aldı.


BIYOGRAF I

74


Fırçalı Otoportre, 1904 Tuval üzerine yağlıboya 197 cm x 91.5 cm Munch Museet, Oslo Şarap Şişesiyle Otoportre, 1906 Tuval üzerine yağlıboya 110.5 cm x 120.5 cm Munch Museet, Oslo


BIYOGRAF I

RUHSAL DURUMU

5 yaşındayken annesini ve daha sonra ablasını tüberkülözden kaybeden Munch, kendisini de kırılgan görüyordu. Hayatı boyunca ölüm fikri peşini bırakmadı. Kadınlarla ilişkisi ruhsal durumu üstünde genellikle kötü etkiler bırakıyordu. 1898’de tanıştığı Tulla Larsen’le ilişkisi 1902’ye kadar sürdü, Munch evlenmekten kaçarak Larsen’i reddettiğinde, Norveç’teki arkadaşlarıyla da arası bozuldu. Almanya’daki müşterilerinin portrelerini yaparken, bir otoportre daha üretti. ‘‘Fırçalı otoportre’’de kendini müşterilerinin sosyal konumuna ya-

76

kın, zarif bir sanatçı olarak tuvale yansıttı. Daha sonra yaptığı ‘‘Şarap Şişesiyle Otoportre’’de ise umutsuzluk ve dağılma hissi görülebilir. Birkaç sene sonra, 1908 yılında, aşırı alkol tüketimiyle birleşen kaygıları ve paranoyaları büyük bir sorun haline geldi ve sekiz ay süren klinik tedavisi başladı.

Sayfa 73: İskelet Kollu Otoportre, 1882 Litografi Munch Museet, Oslo

Sayfa 74: Sigaralı Otoportre, 1895 Tuval üzerine yağlıboya 110.5 cm x 85.5 cm Nasjonalgalleriet, Oslo


77

B I YO G R A FI

Otoportre - Gece Gezgini, 1924 Tuval üzerine yağlıboya 90 cm x 68 cm Munch Museet, Oslo

N O RV E Ç’ E D Ö N Ü Ş Ü

1909’da tedaviden sonra Norveç’e döndüğünde resimleri daha iyimser bir hale geldi. Ekely’de hayatının kalanını geçireceği eve geçtikten sonra, atölyenin inşası, etraftaki orman, tarım ve hayvanlar gibi dış gerçeklikleri resminde kullanmaya başladı.

1916’da Norveç’in kıyısında bulunan Bergen’de bir sergi açtı. ‘‘Bergen’de Otoportre’’ pencereden görünen kasaba meydanının önünde Munch’un izleyiciye aceleyle dönmüş bir halini yansıtıyor. Resmin merkezine eğilmiş figür benzer bir şekilde ‘‘Gece Gezgini’’nde de var. Gece evin içinde dolanırken, yansımasıyla karşılaşan Munch, bu otoportresinde de resme doğru eğiliyor.


Bergen’de Otoportre, 1916 Tuval üzerine yağlıboya 90 cm x 60 cm Munch Museet, Oslo


79

B I YO G R A FI

Profesör Jacobson’un Hastanesinde Otoportre, 1909 Tuval üzerine yağlıboya 100 x 110 cm Rasmus Meyer Collection, Bergen

İspanyol Gribinden Sonra Otoportre, 1919 Tuval üzerine yağlıboya 59 cm x 73 cm Munch Museet, Oslo


İspanyol Gribiyle Otoportre, 1919 Tuval üzerine yağlıboya 150 cm x 131 cm The National Museum of Art, Architecture and Design, Oslo

Paletli Otoportre, 1926 Tuval üzerine yağlıboya 90 cm x 68 cm Özel koleksiyon


81

B I YO G R A FI

Yatak ve Saat arasında Otoportre, 1942 Tuval üzerine yağlıboya 150 cm x 120 cm Munch Museet, Oslo


BIYOGRAF I

SON YILLARI

Munch son yıllarında yaptığı otoportre serileriyle ruhsal ve fiziksel değişimini kaydetti. Ekely’deki atölyesinde çok sayıda otoportre yaptı. ‘‘Pencerede Otoportre’’de karlı pencerenin önünde, turuncu ve kırmızı boyadığı yüzünde, dudakları

Pencerede Otoportre, 1940 Tuval üzerine yağlıboya 84 cm x 108 cm Munch Museet, Oslo

82

aşağıya doğru çizilmiş. 1942 yılında yaptığı ‘‘Yatak ve Saat Arasında Otoportre’’de gençliğinde yaptığı gibi sembolleri kullanıyor. Zamanın geçmesini ve ölümü hatırlatan saatle yatak arasında Munch, kapının önünde duruyor. Arkasında, yaptığı resimler bulunuyor. Bu resimlerin, Munch’un hayatına işaret ettiği söylenebilir.


83

R Ö P O R TA J

SETENAY ALPSOY

R Ö P O R TA J : I D I L C E YHAN


RÖPORTAJ

84



RÖPORTAJ

86

S E T E N AY A L P S OY ’ UN ATÖLYESI NDE “KUSURLU GÜ Z E L L IK ” S E R GI S I Ü ZER INE B IR RÖPORTAJ.

Sayfa 87: Tuval üzerine yağlıboya 180 cm x 145 cm 2014

Sayfa 88: Tuval üzerine yağlıboya 140 cm x 94 cm 2014

''Kusurlu Güzellik'' ismi nereden geliyor? “Kusurlu Güzellik” aslında genel olarak İstanbul’un haliyle ilgili. Hem uzaklaşamamak, hem de onun kusurlarıyla baş etmeye çalışmak... Aslında herkesin derdi olan, kalabalık ve ona eşlik eden yalnızlık hissi... İstanbul karmaşa ve talan halinde, ama aynı anda estetik ve resimsel bir yanı da var. Resimlerinizde kent teması hakim. Bu temayla ilişkinizi nasıl anlatırsınız? Kent yaşamının katmanlarını oluşturan binalar ve sokaklardan besleniyorum, bu kentsel mekanların ruhu ve yarattığı hissiyatın peşindeyim.


87

R Ö P O R TA J


RÖPORTAJ

88


89

R Ö P O R TA J

Kentle ilişkiniz bir gözlemci gibi. Uzaktan baktığınız ve detay çalıştığınız resimler var. Bunlar hakkında ne söyleyebilirsiniz? Aslında ben resmettiğim binaları birer figür gibi ele alıyorum. Binaları birer karakter olarak görecek olursak, bu sergide portreleriyle biraz daha uğraştım denebilir. Gökyüzünün görünmediği, binaların yoğun olduğu kadrajlar bu sergide de beni takip ediyor. Ama bu sefer, biraz daha içeri doğru girmeye, detayları da göstermeye çalıştım. Şehrin dokusundan da kaynaklanan bir renk zenginliği göze çarpıyor. Renkler, bu sergide biraz daha ortaya çıktı. Resimlerimin duygusunu pekiştirmek için önemli bir öğe haline geldi. Belki bakış açımla ya da kentle yaşadığım ilişkiyle ilgilidir, ama daha önce bu kadar renkli değildi. Biri kendi katını kırmızıya boyarken, birisi beyaza boyuyor, ve zamanla bir palet oluşuyor. Ben de bu paleti olduğu gibi kullanmak istedim.


RÖPORTAJ

90


91

R Ö P O R TA J


RÖPORTAJ

92

Sergide yağlı boya haricinde işleriniz de olacak mı? Önceki sergilerimde gravür baskılar ve pastel işlerim de vardı. Ancak bu sergide sadece tuval üzerine yağlı boya çalışmalarım sergilenecek. Setenay Alpsoy'un İstanbul'u, o İstanbul'un kusurlu estetiği ve birer karakter gibi ele aldığı binaları 14 Ekim - 4 Kasım 2014 tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi'nde görülebilir. Sergide, Setenay Alpsoy'un yirmi civarı işinin içinde iki tane de otoportresi yer alacak.


93

HABER

bu ay

adrian paci

M İ L A N O, L O N D R A ve BERLİN’DEN 3 sergİ

Milano, Kaufmann Repetto’da Adrian Paci’nin “La gloria vostra fu sole” isimli sergisi 18 Eylül - 8 Kasım 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek. Sergide, sanatçının desenleri, suluboya işleri, mozaikleri ve tuvalleri olacak.


HABER

94

Anselm Kiefer

Radiopictures Thomas Scheibitz

Londra, Royal Academy of Arts, 27 Eylül – 14 Aralık 2014 tarihleri arasında bir Anselm Kiefer retrospektifi düzenliyor. Sergi, Kiefer’in günümüze kadar süren 40 yıllık üretimini kronolojik olarak sunuyor ve ürettiği etkileyici boyuttaki resimleri bir araya getiriyor.

Sprüth Magers Berlin’de 18 Eylül - 1 Kasım 2014 tarihleri arasında Thomas Scheibitz’in ‘‘Radiopictures’’ isimli sergisi izlenebilecek.


95

HABER

JOAN M IRÓ - KADINLAR, KUŞLAR, YILDIZLAR İ s ta n b u l’ da n 3 s ergİ

23 Eylül 2014 - 1 Şubat 2015 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde Joan Miro’nun resimleri görülebilir. Miró’nun, kadın, kuş ve yıldız temalarına yoğunlaşan sergi, resim, baskı, heykel ve seramiklerin bulunduğu zengin bir seçkiyle sanatçının sembolik dilini anlama olanağı sunuyor.


HABER

96

C HIA R A FAT M A T U L İ N

RENKLERİN BELLEĞİ Ulrich Erben

Fatma Tülin’in 34. Kişisel sergisi ‘‘Chiara’’ 21 Ekim - 29 Kasım 2014 tarihleri arasında Kare Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek. Sergideki işler, kendi fotoğraflarından çağdaş teknolojiyi kullanarak üretilen yüzeylere boyayla müdahaleler yaparak oluşmuş.

Ulrich Erben’in ‘‘Renklerin Belleği’’ isimli sergisi 16 Eylül- 18 Ekim 2014 tarihleri arasında Art ON İstanbul’da görülebilir. Sanatçının Türkiye’deki ilk sergisi 40 adet tuval ve kâğıt çalışmasından oluşuyor.


K A PA K R E S M İ : N E S R İ N S AĞ L A M (DETAY )


KÜ N Y E

A R G E PA K I R TA S İ Y E Ü R Ü N L E R İ LT D ŞTİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ: E S AT M A L B E L E Ğ İ YAY I N YÖ N E T M e n İ : AY DA D EM İ R C İ YAY I N KU R U L U : A DA T U N C E R , Ü L KÜ P E H L İ VA N O Ğ LU, YİĞİT YAZICI K AT K I DA B U L U N A N L A R : u l a ş pa r k a n , İ D İ L C E Y H A N


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.